Giriş
(4)

Ankara için kahvaltı ve tatlı mekanı önerisi?

bir fincan kahve ile film izlemek
SelamlarHer Ankara'ya gidişimde hep aynı mekanlara gittiğimi, aynı şeyleri yaptığımı fark ettim. Bu sefer farklı lezzetler denemek istiyorum. Tek başıma takılacağım. Kahvaltı için olur, tatlı için olur farklı ve f/p mekan öneriniz varsa alırım. Tam olarak nasıl bir lezzet istediğimi ben de bilmiyoru
Selamlar
Her Ankara'ya gidişimde hep aynı mekanlara gittiğimi, aynı şeyleri yaptığımı fark ettim. Bu sefer farklı lezzetler denemek istiyorum.

Tek başıma takılacağım. Kahvaltı için olur, tatlı için olur farklı ve f/p mekan öneriniz varsa alırım. Tam olarak nasıl bir lezzet istediğimi ben de bilmiyorum ama kruvasan olur, tatlı krep olur vs. böyle şeyleri güzel yapan bir mekana gitmek isterim. Gitmişken de bilgisayarımı açıp çalışabileyim.

Çok mu şey istedim bilmiyorum ama böyle işte teşekkürler
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(29.08.24)
bageli manyak güzel ama bilgisayarınızı açıp çalışabilir misiniz bilmiyorum küçük bir yer sıra bekleyen olursa çok oturmanız hoş karşılanmaz belki. lets bake artizan'ı duymuştum bir de kahvaltısı beğenilen ama kahvaltı için gitmedim hiç akşamüstü tatlısına gitmiştim birkaç kere.
0
semaforo de medianoche
(29.08.24)
@semaforo de medianoche; siz bageli manyak güzel deyince orada manyak'ı övmek için kullandınız sandım, Google 'da bakınca fark ettim mekanın adı öyleymiş:)
Teşekkürler
0
🌸bir fincan kahve ile film izlemek
(29.08.24)
kafada direkt mekan ismi olarak kodlandığı için hiç fark etmemişim o durumu :D ben farabi'deki şubelerini biliyorum bu arada çayyolu'na da açmışlar bir yer.
0
semaforo de medianoche
(29.08.24)
muse artizan aradığın yer.
0
theseachange
(29.08.24)
(15)

İçki içmeyi sevmeyen insan

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
Bu kişi benim, yani içki içmesini sevmiyorum, özel günlerde içmesini de sevmiyorum içki içmek benim için zevkli bir şey değil çünkü tadını lezzetini vs hiçbir şeyini sevmiyorum, bana yaşattığı ruh halini de sevmiyorum sarhoşluk çakırkeyif hali benim için hoş bir şey değil, ayrıca herhangi bir dini i
Bu kişi benim, yani içki içmesini sevmiyorum, özel günlerde içmesini de sevmiyorum içki içmek benim için zevkli bir şey değil çünkü tadını lezzetini vs hiçbir şeyini sevmiyorum, bana yaşattığı ruh halini de sevmiyorum sarhoşluk çakırkeyif hali benim için hoş bir şey değil, ayrıca herhangi bir dini inancım da yok yani beni engelleyen bir durumum da yok tek neden içkiyi sevmiyor oluşum. Tamam hiç içmiyor değilim kardeşimle falan bir araya geldiğimizde birkaç bira içerim ama 2-3 sene hiç içki içmediğim de oluyor ama insanların bunu anlamlandıramamasını anlamıyorum, neden oluyor bu?

Mesela arkadaşlarla dışarı çıkıyoruz, ben 1 tane bira alıp 10 saatte içiyorum bazen onu bile yapmıyorum, bana tip tip bakıyorlar içmiyorum diye, ulan beni 40 senedir tanıyan insanlar bunlar birader rahatsız oluyorsanız çağırmayın beni diyorum ertesi hafta yine çağırıyorlar yine aynı muhabbet kardeşim neden içmiyorsun derdin ne diye soruyorlar bana, böyle bir soru olabilir mi ya sanki su içmiyorum diyormuşum gibi bir tavır, neredeyse içki içmediğim için özür dileyecek hale geliyorum, bakın ben neredeyse 100 yaşında bir insanım ve içki sigara vs kullanmıyor oluşumun tek nedeni bunları sevmemek ve bu sosyal ortamda acayip tepki gören bir hale gelmiş, kardeşim bırakın ben de maden suyu içeyim hem böylelikle arabayı kullanacak ayık biri de oluyor herkes mutlu olacak ama "yok lan al sen de şunu iç" deyip burnuma dayıyorlar bira şişesini, sırf bu nedenle arkadaşlığımı bile kestim ama yine hayatımdan çıkaramadım bu insanları, niye böyle oluyor?
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(28.08.24)
Bizim insanların bir alkol iki mangal muhabbeti hiç çekilmiyor.

Her alkol alındığında, her mangal yapıldığında bıkmadan usanmadan aynı muhabbetler yapılır, etraftaki insanlara aynı davranılır. Adet. Alkol içilen bir ortamda içmeyen tek kişiyseniz buna maruz kalırsınız. Başka nasıl davranılması gerektiğini bilmiyor insanlar.
0
akhenaten
(28.08.24)
Çoğunluk içiyorsa şaşırıyorlardır. Ben de alkol kullanmıyorum, sigara da içmiyorum. İş yerimde sigara içmeyen tek bendim, şaşıran olmuştu biliyor musun? :))
0
rock n roll
(28.08.24)
Reis parti kur, üye olalım kalabalikmisiz

Ama bı de gürcü şarabı denesen efso bisi? Zaaa xd
0
abuzer
(28.08.24)
içki içilen ortamda içmeyen olursa hoş olmuyor bence. herkes saçmalarken aklı başında bir kişi ortamı geriyor. ama evet arabayı kullanacak ayık birisi iyi bir şey.

sigara olayı hepten saçmalık. sigara kafa yapmayan bir şey sonuçta, içen de aynı içmeyen de aynı oluyor ortamda. sigara içmeyene garip davranmak mallık
0
abelardo
(28.08.24)
Aynı şeyi yaşıyoruz. İçki içenlerin yanında sırf eşlik etmek için biraz bişiler içiyorum o bile batıyor niyeyse o kadar mı içtin niye az içtin diye. Zaten bira, rakı, viski bunları içmem mümkün bile değil zehir gibi geliyor. Sevdiklerim baya kız içkisi denilen şekerli şeyler onlar da artık dokunuyor gereksiz kalori gibi geliyor bana. Yemekle beraber de hiçbir şey içmem. Bir diğer linç de oradan geliyor. Yemeğin yanına hiçbir şey mi istemiyorsun. Hadi asitli bişi içmiyorsun ayran da mı içmezsin, bari. Bir soda iç vs.

Lisedeyken arkadaşıma ver bakayım şu sigara nasıl bişimiş dedim iki kez çektim öksürmekten ölüyordum. Bunu içenin var ya gram aklı yok demiştim de küsmüştü. Ama öyle yani Bi insanın ona bağımlı olması için epey uğraşması lazım. Çalışma hayatındayken de sigara içenlerden nefret etmeye başladım. Zart sigara molası, zurt sigara molası. Bir de sen sigara içmiyorsan o muhabbetten de geri kalırsın.
0
kullanicadi
(28.08.24)
Dini sebepli ya da değil, içki içmeyen kişiye saygım var tabii ki önden belirteyim.

Ama şimdi içki çok geniş kültüre sahip bir mevzu. Şarabı ayrı viskisi ayrı kokteyli apayrı, bira desen en "ucuz" içki onun bile apayrı tarihi kültürü var antik mısıra kadar giden. Yani cine vodkaya ve bilimum başka içkiye girmedim de. Bu kültürün bir ucundan dahil olmak ve bu konuda meraklı olmak kaliteli bir zevk. Ama gidip barda şişe efes içerken "sen niye içmiyosun" demek saçma bence. Hiç ulaşılmayan bi şey değil sonuçta, canın istemiyorsa içmezsin. İçmiş olmak için içmek belli bi yaşta bitmeli de ülkemizde hem içkinin hâlâ sosyal ortamda tabu olmasına bağlı cool olarak görülmesi hem de gereksiz pahalı olmasından dolayı "gelmişken içelim" fikri yaygın oluyor.

Tadını sevmeme olayı bana biraz tuhaf geliyor ama ya. Her içkinin apayrı tadı var. Neyin tadını sevmiyorsunuz? Bira desek bin çeşit bira var, şarap zaten apayrı işte yukarıda saydım çeşitleri. Hepsinin tadı çok farklı, kendi içlerindeki çeşitleri de farklı. İnsanlar o yüzden "bunu dene seversin" demek istiyor olabilir. Bi yandan da @abelardo +1 herkes çakırkeyifken ayık insan olsun istenmiyor genelde. Yine de tabii ki arabalı ortamlarda içmeyen bir kişi olması gerekiyor :D

Mobilden yazdığım için çok karman çorman oldu da temel düşüncemi anlatabildim umarım
0
nundu
(28.08.24)
İçki içmeyi 25 yaşımda bıraktım. Müzisyenim ve barlarda da çalıyorum.
Neden içmiyorsun sorusu o kadar fazla geliyor ki ben de inanamıyorum. İnanılmaz kaba bir soru bu içki içmenin ön tanımlı gelmesini geçtim alkolizm atlatmış olabilirim, dindar olabilirim, böbreklerim rahatsız olabilir, bambaşka bir sağlık problemim olabilir bunları kimseye açıklamak zorunda olmamam lazım.

Hoş hiçbiri de değil bu sebeplerin iyi bir şey değil bu, sağlıklı da değil zaten deyip bırakmıştım sigarayla birlikte yıllar evvel.

Sakallarım bi dönem uzundu, içki de içmediğimi görenler fena halde mümin olduğumu varsayıyordu :D Ezbere yaşıyoruz.
0
hedep
(28.08.24)
dini sebep olunca ortada tartışmaya açık olmayan bir konu oluyor. dini sebebi yoksa da kişi biraz asosyaldir veya öyle olmasa bile bar, meyhane tarzı ortamlarda sosyalleşmeyi sevmiyordur başka yerlerdir onun ortamı. o zaman zaten tam tersi o kişinini içmemesine değil içmesine şaşırırsın. ama öyle sebepler, durumlar olmayınca barlarda marlarda arkadaşlarıyla takılan ve sağlık durumları, inanç vs. gibi net bir engeli olmayan bir kişinin içmemesi biraz garip bunu da kabul etmek gerek sanki. çok içmeyi sevmiyorum max 2 bira ya da 2 cin tonik falan der anlarım da sık sık barlı ortamda takılan veya öyle bir çevresi olan birinin içmemesini ben de garipserdim. insanlarda ufaktan alkol belirtileri başlayınca içmeyen için zor bir ortam oluyor bir kere ama sen de içersen tam tersi normalinden daha da keyifli bir ortam oluyor. bir nevi grup etkinliği aslında o yüzden öyle takılan birinin içmemesini garipserdim.
0
semaforo de medianoche
(28.08.24)
Aynıyız valla. 31 yaşındayım, sigarayı ilk kez geçen piknikte içtim:) Babamın en sevdiği şey içki olmasına rağmen ben ona hiç çekmemişim. Ne bileyim hayatta çok daha güzel şeyler var bana göre. Bunların tadını hiç merak etmedim, etmem de. Dindar da değilim.
0
nothing in my way
(28.08.24)
Ben de böyleyim. İçki içmek sanki bir sekülerlik veya kafa insan olma nişanesi gibi algılanıyor. İçki içilmediğinde direkt muhafazakar gibi kodluyor insanlar, uyuz oluyorum bu duruma. Ayrıca velev ki muhafazakarım sana ne..

Şimdiye kadar denediğim içkilerin tadını pek sevemedim, güzelleri vardır muhakkak ama hiç karşıma çıkmasa ölene kadar içki aramam. Hafif sarhoş olmak keyifli olabilir ama benim bedenimi genelde fiziksel olarak çok kötü etkiliyor. Midem ilk yudumdan itibaren cayır cayır yanıyor, belli bir süre sonra kendimi hasta ve yorgun gibi hissediyorum, başım dönüyor, midem bulanıyor, yer yer istifra ediyorum. Ertesi gün de bu etkilerin geçmesi çok zaman alıyor. Vücudum resmen bu maddeyi istemiyor ve derhal dışarı atmaya çalışıyor. İnsanlar bu etkileri nasıl tolere edebiliyor hayret ediyorum.
0
playing star again
(28.08.24)
Geçenlerde teyzemin tanıdığı benim hiç tanımadığım hiç görmediğim yaşlı bir karı koca teyzemi ziyarete geldi, teyzem istedi diye ben de ağırladım onları. Birkaç gün sonra doğum günümü kutlamaya gelmişler, hediye de almışlar. Sırf bir kez görüştük diye. Biraz menfaatperestlik de var çünkü teyzem statü olarak onların üstünde, teyzeme bir bağları var bu anlamda. Dolayısıyla ufak bir yaltaklanma söz konusu.

Kimse bana sormadı doğum günü kutlamak ister misin, ister isen bu insanlarla kutlamak ister misin, burada kutlamak ister misin vs. Bi alışmışlar doğum günü olan kişi doğum günü kutlar, biz de gidelim biz de kutlayalım. Bildiğin tepeden inme emrivaki şeklinde kutlama yapmaya kalkıştılar.

Teyzeme dedim ki ben istemiyorum, doğum günü kutlamayacağım, neden böyle bir şey yapılıyor ki? Teyzem de gitmiş konuşmuş, istemiyor vs. Kös kös geri dönmüşler.

Kabalık gibi duruyor ama o hareket bir hatır ve saygı hareketi değildi, bir göz boyama ve elde etme hareketiydi. Beni kullanmaya kalkıştılar kendimi kullandırmadım.

Senin durumla ortak tarafı, herkesin kafasındaki kemikleşmiş önyargılar, peşin hükümler. Bir şeyler içmek sevilir düşüncesi, dışarı çıkınca veya özel günlerde içilir yargısı. Sebep?? Sevmeme hakkım yok mu benim diye birkaç kişiye üzerine geldikleri takdirde çıkışıversen rahat edersin aslında. Tamam kırmamak hatır saymak vs iyi ama sevmediğin istemediğin hem de tamamen keyif ve hatta yerine göre lüks sayılabilecek şeyleri yapmaya da mecbur kılınmamalısın. Üstelik beden sana aitken.
0
muhayyer divan
(28.08.24)
yalnız değilsin. kırk yaşında adamım, dini inancım yok ve bir sene içki içmesem aklıma bile gelmez. tamamen sosyal içiciyim, sırf yanımdakilere eşlik etmek için içerim kendimi bildim bileli. hele rakı votka gibi ağır şeylerde hiç yokum, anca bir iki bira, şarap ya da kokteyl.

üstelik içki cenneti bir ülkede yaşıyorum, marketlerde uygun fiyata alabileceğim yüzlerce çeşit içki var, benim yerimde başkası olsa delirirdi herhalde. markete girdiğimde içki reyonunu direkt pas geçiyorum, bakmıyorum bile.
0
sir gawain
(28.08.24)
Kimse sevmek, içmek zorunda değil. Ama insanlar genelde içince gevşiyor, daha rahat bir ortam oluyor. İçmeyen biri o ortamı kaldıramayıp sohbete uyum sağlamayabiliyor. Böyle birini ben de içki masasında tercih etmem. Bu tarz bir uyumsuzluk yoksa içmemen sorun olmamalı, kime ne.
0
asteriks
(28.08.24)
Abi o yaslarda da böyle olması garip. Bizim bir grup var, 6 kişi falan. Bir kişi dininden, bir kişi çok icmediginden, biri de spordan icmiyor. Geri kalan 3 kişi iciyoruz. Vallaha bir farkini göremedim pek.

Alkol güzel şey misal bir old fashioned. Ama icmek öyle çok da önemli değil yani. Yas ilerledikce daha az iciyorum ama senin arkadaş grubunda öyle değil gibi :/
0
logisticsmanager
(28.08.24)
vay bee
bu yaşta alkol almayanlar da varmış. alkol sosyalleşmenin mesneti oldu.
tebrikler.

valla parti kurarsan ben de gelirim :)

ben üstelik çay, kahve de içmiyorum. bıktım insanlara sevmiyorum demekten.
0
janderzel zartanyan
(29.08.24)
(8)

duyurunun japonya görmüşlerine japonya gezisi sorusu

semaforo de medianoche
daha önce birkaç başlık açmıştım bu konuda hatırlayanlar olabilir. artık gerekli motivasyon bulundu, endişeler bertaraf edildi, bütçe oluşturuldu ve gezi planı somutlaştırılmaya başlandı. bir süredir araştırıyorum gezilecek görülecek yerleri yapacağım rotayı belirlemeye çalışıyorum bu konularda da s
daha önce birkaç başlık açmıştım bu konuda hatırlayanlar olabilir. artık gerekli motivasyon bulundu, endişeler bertaraf edildi, bütçe oluşturuldu ve gezi planı somutlaştırılmaya başlandı. bir süredir araştırıyorum gezilecek görülecek yerleri yapacağım rotayı belirlemeye çalışıyorum bu konularda da sona geldim artık. son detayları da netleştirip ona göre uçak biletini ve otel rezervasyonunu yapmak kaldı geriye. bu aşamadan önce duyurunun japonya görmüşlerinden de bir son fikir alabilirsem çok iyi olur diye düşündüm.

yolda geçecek kısımları çıkarırsak 7 tam gün gezmeye ayırabileceğim (zorlarsam 8 yapma ihtimalim de var ama çok zorlamasam iyi olur). tokyo + kyoto yapmayı düşünüyorum ancak bir ihtimal sadece tokyo da olabilir daha rahat gezebilmek ve tokyo'dan kyoto'ya ulaşımın finansal, fiziksel ve zihinsel yüküyle uğraşmamak adına. ama o kadar gitmişken kyoto'yu da göreyim düşüncesi ağır basıyor gibi şu anda. öyle yaparsam 4-5 gün tokyo, 2-3 gün kyoto gibi düşünüyorum. çok geniş vaktim olmayıp ucu ucuna gezeceğim için gitmeden planı iyi yapmam lazım. önce tokyo - kyoto gün bölümünü sizce nasıl yapmalı kısmını sormak istiyorum. ben 5'e 2 gibi düşündüm ama emin değilim. sadece tokyo mu yoksa tokyo + kyoto mu konusunda da düşüncelerinizi söyleyebilirsiniz tabi dediğim gibi şu an %90 tokyo + kyoto tarafındayım.

2.'si de özellikle tokyo'da nereye ne kadar ayırmak gerektiğinden emin olamıyorum. aslında kyoto'ya gitmeme ihtimalini hala düşünmemin önemli sebeplerinden biri de bu. mesela biri demiş ki asakusa, ueno, akhibara hızlı hızlı 1 günde gezebilirsiniz. mesela ben bakıyorum gezilecek yerlere akhibara'da büyük elektronik marketlerde belki bir kaybolurum saatlerce çıkamam belki de hiç sarmaz bu ne derim 10 dkda çıkarım. sega building denen oyun binaları için de benzer şeyler geçerli. yani demek istediğim ben akhibara'da 1 tam gün geçirsem de doyamayabilirim ama belki gidip görünce 2 saatte biticek bende daha fazla durmak istemeyeceğim. akhibara'yı örnek olarak söyledim gezilecek tüm bölgeler için benzer şeyler söylenebilir. planlamanın bu kısmında nasıl düşünmek gerek japonya'yla ilgili? çok detayına girmeyeyim not aldığım yerlerin daha fazla uzatmamak adına ama tokyo'da başlıca gidilecek yerler belli zaten asakusa, akhibara, shinjuku, shibuya, harajuku, ginza not aldığım gezilecek tapınaklar, parklar, caddeler, mekanlar bu bölgelerde. bir de tsukiji pazarına giderim bunlar dışında tokyo'da. sizce bu kadar günlük planı olan biri için ne kadar öncelik verilmeli bu konuda yardımcı olabilirseniz çok iyi olur benim için. "şurada çok uzun takılacak bir şey yok 1-2 saat yeter", "buraya 1 akşam ayırsan yeter", "burada 1 gün geçirmeni tavsiye ederim hak ediyor orası" tarzı yol göstermeler işime yarayabilir. bir de akşam/gece de görülebilecek yerler ve mutlaka gündüz görülmesi gereken yerler ayrımı da işime yarar.
0
semaforo de medianoche
(28.08.24)
Alışveriş yapacaksan, teknoloji olsun don kişot olsun, onun için ayrı zaman ayır, insanı çok yoruyor. Japonlar sessiz ama sürekli atari salonu gibi yapay bitir gürültü var.
Ağrı kesici ve iyiy bir ayakkabın olsun bol bol yürümek için.
Ben bir tek ginza’da sıkılmıştım çünkü lüks alışveriş yapamadığım için :(
Eğlenmene bak.
0
Coma
(28.08.24)
Görmüş değilim; ancak ben de seyahat planını somutlaştırma evresindeyim 2025 ilkbahar ya da sonbahar için. Kyoto plan içerisindeyse Osaka ve Nara da değerlendirilebilir. Bunu da düşünerek 4+3 düşünebilirsiniz. Tabi bu öneri Japonya'nın kırsalı, tarihi ve doğası da ilginizi çekiyorsa geçerli :) İyi yolculuklar şimdiden.
0
lüzumsuz adam
(28.08.24)
akhibara özelinde söyleyim ben de senin gibi düşünüyordum. benim için büyük hayal kırıklığı oldu. gitmeden önce gidilmesi gereken dükkanları vs de listeledim hepsine de uğradım ve hiç kafamda canlandırdığım gibi bi yer çıkmadı. evet çok büyk tekno marketler var ama fiyatlar hiç ucuz değil. ben figür falan çok alırım diye düşünüyordum hiç aradığım bir şeyi bulamadım. baya bir hype var akhibara için ama gerçekte hayal kırıklığı.

gitmişken shibuya sky'a mutlaka çık. biletli ve rezervasyonlu gidiliyor

onun dışında planet labs müzesine bence git ben çok sevdim. tokyo merkezden gitmek biraz meşakkatli ama benim hoşuma gitti.

tapınakların da bi numarası yok asakusa ya gitsen yeter. asakusa yı tokyo nun sultanahmeti gibi düşünebilirsin.

shinjuku, harajuku falan gezmek için güzel yerler. akhibara ya sabah erkenden git ama beklentin çok büyük olmasın. hatta akhibara dan aldığım bazı teknolojik aletlerin türkiyeyle hemen hemen aynı fiyat olduğunu geldiğimde fark ettim. bi tık daha ucuzdu sadece ama oradan buraya taşımaya değecek bi ucuzluk değildi bence.

bir de her yerde kredi kartı geçiyor, kredi kartı kullanmanı öneririm, sadece otomatlardan su vs alman gerekirse diye bozukluk bulunsun yanında. ama havalimanında 500 1000 dolar bozdurayım Yen alayım deme bence gereksiz hammallık olur.
0
rentts
(28.08.24)
Öncelikle tokyo da yapılabilecek şeyler daha fazla olmasına rağmen ben kyotoyu daha çok beğenmiştim. Yani bence gitmişken kyotoyu da görün.Sadece tokyo olmasın Biz shinkansenle geçmiştik yol yormamıştı. Bir de Fujiyi görmek istediğimiz için bizim gezimiz savruk olmuştu. Ama fujinin etrafı da güzeldi. Göllerin olduğu bir bölge vardı doğası filan güzeldi. Kyotoda da bambu ormanlarının olduğu bölge güzeldi. Bir yerlere tırmandık, maymunlar, dere, şelale. Biz gezimizi biraz trenle yolculuk etmek ve yemek üzerine kurguladığımız için diyeceklerim sanırım bu kadar. İyi eğlenceler dilerim.
0
a perfect lie
(28.08.24)
Tokyo kyoto osaka ve hiroşimayı gezdik detaylı yarın yazayım çok yorgunum
0
basond
(28.08.24)
Burada ne beklediğin önemli
Dersen ki ben figür alayım anime bakayım vs tokyoda günler haftalar harcayabilirsin ama japon kültürü göreyim dersen kesinlikle kyotoyu görmelisin. Gece otobüsleri ile gidebilirsin ki hem ekonomik hem vakitten tasarruf olabilir. 5 gün tokyoya ayırdık biz ama bence çok biz tokyoyu pek sevmedik kyotoya 4 gün ayırdık daha da kyotoda gezerdik kültür anlamında kyoto çok daha japonya. Diğerlerini düşünmediğin için yazmıyorum mutlaka günlük biletlerden alın metro otobüs vs çok kullanıyorsunuz büyük yer malum.
0
basond
(29.08.24)
@basond: gidiş gelişin ikisini de gece otobüsüyle yapmak fiziksel olarak çok zorlar diye düşünüyorum çünkü otobüslerde uyuyabilen biri de değilim ama gidiş otobüs geliş shinkansen olabilir gibi. bilet alma kısmını da bilmiyorum googlea yazıyorum "tokyo kyoto bus ticket" ama çıkan siteler ne kadar güvenilir bilmediğin bir kültür olunca tam emin olamıyorum onları nasıl halletmek lazım sizce veya orada istasyondan mı almalı istediğim gün / saatte bulamama ihtimalim olur öyle de sanırım.

açıkçası yalnız olacağım için tokyo daha hareketli olduğundan geceleri tek başıma da keyifle takılacağım ortamlar olabilir gibi düşündüm. kyoto biraz doğal güzelliği fazla ama sakin bir şehir intibası uyandırdı çok sıkılır mıyım akşamları diye endişe ettim. o konuda ne dersiniz? 5'e 2 diye düşünmüştüm o yüzden ama geceleri o kadar fark yoksa 4'e 3 de olabilir. ilk gün erken gidersem araşiyama taraflarından başlarım gezmeye ormanı gezdikten sonra çevredeki birkaç yere de bakıp akşamüstü merkezi taraflara dönerim belki bir tapınağı da aradan çıkarırım o sırada. ertesi gün gion bölgesini fushimi inari'yi kiyomuzudera'yı gezerim gece veya sabahtan da tokyo'ya dönüp uçağıma doğru giderim diye düşünmüştüm 2 gün için ama tabi pratikte de 2 güne sığabilecek bir plan mı gitmeden emin olamıyorum.
0
🌸semaforo de medianoche
(30.08.24)
Hareketlilik konusunda tabi tokyo daha hareketli ama arayan her yerde hareket buluyor gece otobüsleri konforlu öne perde falan çekiyorlar karşıdan gelen araçlsrın farları yolcuların yüzüne gelmesin diye ama uyuyamam derseniz birşey diyemem tokyoda sürekli yapacak şey var tapınakları aman aman değil tokyoda ama kyotodakiler güzel. Ha aman tapınak tapınak 50 tane görmeme gerek yok kafa bikaç yer göreyim sonra akayım derseniz kyoto 2 gün yeter kalanı tokyoya ayırın.

Tokyoda tapınaktan çok bölge gezersiniz.
Mendebur lemur japonya yazarsanız orada figür teknoloji alışverişi hakkında video görürsünüz 1.5 da izleyin hhızlı hızlı fikir verir
0
basond
(30.08.24)
(4)

şirket satılması sonrası durum

semaforo de medianoche
bir enerji şirketinin it departmanında uzman seviyesinde çalışıyorum. değişen piyasa koşullarından ötürü şirketim borcunu ödeyemeyecek duruma geldi ve bu sebeple satılacak. 2025'e kadar gerçekleşecek muhtemelen satış işlemi. bu satın alım sonrası ilk olarak üst yönetim direktörler falan komple değiş
bir enerji şirketinin it departmanında uzman seviyesinde çalışıyorum. değişen piyasa koşullarından ötürü şirketim borcunu ödeyemeyecek duruma geldi ve bu sebeple satılacak. 2025'e kadar gerçekleşecek muhtemelen satış işlemi. bu satın alım sonrası ilk olarak üst yönetim direktörler falan komple değişir diye düşünüyorum. bu tarz bir şeyler yaşamış veya buna tanık olmuş birisi varsa bu konudaki düşüncelerini merak ediyorum. satış sonrası benim işimin de tehlikeye girme olasılığı nedir sizce? tehlikeye girerse ne kadar sürede sıra bana gelebilir? bu arada işimde iyiyim ama departmanda pek kritik bir rolüm de yok açıkçası.
0
semaforo de medianoche
(27.08.24)
Kimin alacağı önemli. Türkiye organizasyonu küçük ama global yapısı olan bir şirketse üst yönetim harici pozisyonlar kalabilir. Aynı kadrolar için bir değerlendirme yaparlar ama satın alan şirketin çalışanı avantajlı olur. İki kere böyle bir birleşme/satın alınma yaşadım ve yönettim.
0
gabe h coud
(27.08.24)
@gabe h coud: şu an kesinleşmiş bir satım yok ama 2 şirket konuşuluyor. birisi yabancı bir şirket. çok global denir mi bilmiyorum ama türkiye'de ve başka birkaç ülkede daha faaliyet gösteriyor epey paralı bir şirket, alım için daha istekli olduğu söyleniyor. diğeri de türkiye'nin en büyüklerinden olmasa da bilinen holdinglerinden birisi. enerji dahil 4 alanda faaliyet gösteriyormuş onlar da. bu ikisinden birisi alacak sanırım.
0
🌸semaforo de medianoche
(27.08.24)
Doğrudan teknoloji olmadığı için it departmanına en son sıra gelir. Hiçbir şey olmasa bile 3-4 yıl rahatsınız hocam. Hırslı biriyseniz yükselmek için de fırsat. Yeni gelen projesiyle gelir: yapay zekaymış, argeymiş, yeni teknoloji falan uçup kaçar.

Yeni yönetimin kadrolaşması, kendi ekibini kurması, yeni gelen ekibin sizden know how'ı alıp sizi harcaması kısa zamanda olacak işler değil.

Alacak şirket holding ise ve kendi teknoloji şirketi varsa belki sizi oraya taşır. Ama o da kısa sürede olacak iş değil.

Korkunuz yeni şirketin: "Ulan biz bu it'ye ne kadar para harcıyormuşuz, kapatın gitsin" demesi galiba. Şu anki şirket, o kadar borca rağmen böyle bir şey demiyorsa yenisi zaten demez.
0
nickini vermek istemeyen uye
(27.08.24)
@nickini vermek istemeyen uye: it'yi kapatma gibi bir ihtimal yok zaten ortada halihazırda bir it departmanı varken tamamen outsourcea taşıması daha masraflı ve saçma olur da personel çıkarmak istese şirkette çıkacak ilk 3-5 kişiden biri benim aslında rahatsız eden o. iş yüküm az ve kritik bir rolüm yok. beni çıkarıp benim supervisora yükleyebilirler isterlerse sorumluluklarımı. bu özellikle bazı dönemlerde benim supervisorun iş yükünü çok yüksek seviyeye çıkarabilir ama yapmak istenirse yapılabilir yani. benden önce böyleymiş zaten ama o şekilde işlerde geri kalındığı için beni aldılar işe o supervisoru rahatlatmam için yani. eleman çıkarmak için cadı avına girişirler mi acaba benim korkum.
0
🌸semaforo de medianoche
(27.08.24)
(7)

teorik bir merak sorusu

semaforo de medianoche
diyelim ki bir dolar milyarderiyle hasbelkader tanıştınız sizi sevdi size yardım etmek için 10 milyon dolar gönderdi banka hesabınıza. havadan yatan para olarak böyle bir miktar sanırım maliyenin radarına giren bir miktardır. muhtemelen soruşturulur durumunuz ama sonuç olarak ne olur acaba? bir sıkı
diyelim ki bir dolar milyarderiyle hasbelkader tanıştınız sizi sevdi size yardım etmek için 10 milyon dolar gönderdi banka hesabınıza. havadan yatan para olarak böyle bir miktar sanırım maliyenin radarına giren bir miktardır. muhtemelen soruşturulur durumunuz ama sonuç olarak ne olur acaba? bir sıkıntı yaşar mısınız bu sebepten ve sonuçta rahat bırakılır mısınız?
0
semaforo de medianoche
(26.08.24)
Vergiyi parayi alan mi verecek? Yoksa zengin adamin 10 milyon dolari zaten vergilendirilmis paraysa, baskasina verilen paraya devlet gene de karisir mi?
0
mbond
(26.08.24)
10m usd mi bir para degil?
insanlar ucup kaciyor.

birine "vermek" icin cok yüksek bir miktar. ailen bile sana o kadar para veremez diye düsünüyorum.
0
robert bosch
(26.08.24)
@arbre: mevzu işletmeler için büyük para olması değil ki sen resmi şekilde bir ticaret yapmadan bir hizmet vermeden hesabına havadan 10 milyon dolar giriyor. bunun illegal birçok sebebi olabilir, yasadışı bahisten uyuşturucuya, kaçakçılığa vs. zaten soruşturma da bu sebepten açılır ama soruşturma sonunda "x kişi beni sevdiği için verdi valla başka bir amaç yok" savunması geçerlilik görür mü.

sorum sadece teorik böyle bir şey olur olmaz konum değil tekrar hatırlatıyım. tanııdğım bir milyarder yok zaten.
0
🌸semaforo de medianoche
(26.08.24)
Veraset ve İntikal vergisinin "İntikal" kısmı bu gibi zamanlar için var. Banka tabi ki kaynağını sorabilir ancak en nihayetinde bir kişi başka bir kişiye kendi hür iradesiyle hediye vermek istiyorsa, hediyeyi veren kişinin illegal bir amacı yoksa, paranın kaynağı illegal değilse, aklıyla ilgili bir sorunu yoksa... O para en nihayetinde yardım yapılan kişiye geçer. Bu noktada bu bir gelir olduğu için de vergisi çıkar; onun için intikal limitlerine falan bakmak lazım (Hediyenin de hala, tıpkı piyangodan kazanılan para gibi intikal vergisi içinde değerlendirildiğini hatırlıyorum)
0
salihdt
(26.08.24)
Geçenlerde benim de aklıma gelmişti böyle bir şey ya :) Bi anda birisi hesabıma milyon dolar yollasa başıma ne gelir acaba diye :)

soruda ''milyarder'' dendiği için 10 m dolar gayet az bir para bu arada. Bir milyarder için çerez muhtemelen. Hesabından eksilse 2 ay sonra anca farkeder :d

benim de cevabım @salihdt ile aynı sayılır bu arada. Eğer ortada yasadışı bir durum yoksa Piyangodan kazanılan parayla aynı şekilde olur sanırım vergilendirme de. O da havadan gelen bir para sonuçta.
0
orta buyuklukte bir ulkenin krali
(26.08.24)
@orta buyuklukte bir ulkenin krali: ben hesap hareketinde belli bir miktardan sonra (sınır nedir bilmiyorum tabi) maliyenin takibine takılınıldığını biliyorum ama yasadışı kumardan, bahisten kazanılan parayla hayrına verilen paranın ayrımı nasıl yapılıyor onu bilemedim. belki böyle bir ayrım yapılamadığı için her havadan yatan belli bir miktar para aynı muameleyi görebilir diye düşündüm o yüzden sormak istedim. takip edilir paranın izi falan diyeceksiniz ama o zaman yasadışı kumardan gelen paraya ilk kaynağında da el konulabilir öyleyse madem oranın kaynağının pis işler olduğu belli neden bana para gönderemeden el konulmuyor gibi sorular belirdi kafamda.
0
🌸semaforo de medianoche
(26.08.24)
@semaforo de medianoche yok yasadışı bahisten kazanlılanda sorun oluyordur elbet. Benim bahsettiğim legal olandan edililen kazançtı.

yani şöyle düşünelim milyarder dedik. diyelim ki parayı gönderen kişi elon musk. adamın kim olduğu belli kaynağı belli. Bunda vergisi alınır para sizin olur. Ama diyelim ki hasan yolladı parayı. Kim bu adam ? O parayı nereden kazanmış bize neden göndermiş ? Parasının kaynağının araştırması yapılır her şey legalse yine vergisini ödeyip paramızı alırız gibi geliyor. Ha tabi burası Türkiye işler çok ayrı yerlere gidebilir emin olamadım :)
0
orta buyuklukte bir ulkenin krali
(27.08.24)
(14)

kokteyl mokteylciler! sen hangi kokteylsin?

ala09
ne seversiniz diyerek ılımlı kalacağım asıl sorum ise şu; kuzu kulağı kokteylinde ne var abi? bütüm mekanlar, festivaller kuzu kulağı, dümdüz cin limon, evde yapılan. binlerce tarif varken kuzu kulağı şişirilmiş bi kokteyl değil mi? cin karşıtı sanılmasın ha sadece viski içmeye kokteyl bara gitmeyec
ne seversiniz diyerek ılımlı kalacağım asıl sorum ise şu; kuzu kulağı kokteylinde ne var abi? bütüm mekanlar, festivaller kuzu kulağı, dümdüz cin limon, evde yapılan. binlerce tarif varken kuzu kulağı şişirilmiş bi kokteyl değil mi? cin karşıtı sanılmasın ha sadece viski içmeye kokteyl bara gitmeyeceğim gibi cin limon için de... sevgilerimle
0
ala09
(19.08.24)
Ben hayatımda daha iğrenç bişey içmedim. İçtikten sonra günlerce kuzu kulağı yiyemedim ki bayılırım.
Kahveli kokteylleri çok severim.
0
numlock
(19.08.24)
Ben passionfruit ile yapılan ekşi-tatlı karışık yanaklarımı kamaştıran kokteylleri çok seviyorum. Onun dışında viskili kokteyller de gayet güzel, klasiklerden whiskey sour tercihim oluyor.
0
vedatchilipeppers
(19.08.24)
Ben bir ekşi bağımlısıyım. İçtiğim kokteyllerin de olabilecek en ekşi kokteyller olmasını seviyorum. İyi yapılmış bir margarita severim. En sevdiğim meyve greyfurt, greyfurtlu kokteyl denk gelince affetmem.

Kuzukulağı kokteyli geçen de sormuştum, ben seviyorum ya. Kuzukulağı muazzam bir ot yani o ottan bu lezzet nasıl çıkıyor hâlâ anlamıyorum :D kokteyli de iyi bir tarifle yapılırsa çok lezzetli. Ama hepsi aynı değil yani bilmiyorum standart tek bir "kuzukulağı kokteyli" tarifi yok bence. Farklı kokteyllerde tamamlayıcı olarak konuyor. Şu an net mekan/kokteyl ismi veremem ama çok iyisini de içtim, ehh fena değil olanı da. Bak şimdi düşününce aklıma geldi sanki Eskişehir'de varuna'da içtiğim iyiydi diye aklımda kalmış.

Neyse yani en bilinen temel kokteyllerden Margarita; mekana özgü kokteyllerden de içindeki malzemelerden ekşi/tatlı oranı ennn yüksek olan kokteylleri tercih ediyorum. Tatlı içecek sevmiyorum pek zaten.

Edit: bi de bu kuzukulağı kokteyli olayı iki sene önceye kadar baya hipsterdı ya. Bu kadar popülerleştiğini de hiç fark etmemişim. Çok az mekanda sunulan, gizli bir kokteyl malzemesi sanıyordum hâlâ kuzukulağını :D
0
nundu
(19.08.24)
genel olarak kokteyl sevmiyorum, hangi içki ise sek içmek daha büyük keyif veriyor bana. ancak bazı mekanlar güzel kokteyller yapabiliyor, tercihen aroma vb. değilde gerçekten taze ve mevsiminde olan ürünlerle yapılan kokteyller daha iyi oluyor.
0
sweetoffice
(19.08.24)
erikli kuzu kulaklı çok güzel oluyor bence ekşi sevenler için
0
jülsezar
(19.08.24)
Zencefilli olanları seviyorum, menüde adında mule geçen bir kokteyl var ise ben oradayım.
0
peki madem
(19.08.24)
espresso martini'yi evde hem kolay hem hızlı hazırlayabiliyorum, tat olarak da çok hoşuma gidiyor. yaz kış içebiliyorum.

sıcak yaz günlerinde mojito ferahlatıcı oluyor. maden suyuyla yapınca o kadar şekerli de olmuyor, baymıyor.
0
MtKrt
(19.08.24)
kuzu kulağı sour severiz ya, ekşimsi, fresh, rahat içimli.

onun dışında cin bazlı kokteyller kalp ben. daha hafif, üst üste içtiğinde daha içilebilir oluyor. viski bazlı olunca ağır gelebiliyor ve daha çabuk çarpıyor (içindeki miktara göre)

bazen tatlı, bazen ekşi, öncesi ve sonrasında ne içtiğine göre değişiyor.

espresso martini candır bu arada. hastasıyız.

ayrıca istanbulda olanlar için cocktail talks'un içmeli eğlenmeli workshop'ı ve fahri konsolos'un değişik kokteyllerini aşırı tavsiye ederim.
0
mor oje
(19.08.24)
Dönem dönem insanlar bir şeye yükselir ya normal bunlar.
Bence fena değil, içilir.

Benim için bir kokteylin en önemli şeyi içinde zencefil olması, başka bir şeyin önemi yok.
Bunun dışında viski bazlı kokteylleri sevsem de cin candır.
0
mutekebbir
(19.08.24)
Kuzukulağı güzel yapılmazsa kötü salata içmiş gibi oluyor. Benim en sevdiğim kokteyl barında "kuzukulağı, yeşil elma, portakal likörü, cin"le yapıyorlar ve çok güzel oluyor.

Rom ve meyve seviyorum ben, dolayısıyla özellikle kokteyl için çıkmadıysak ama dümdüz bira şarap içesim yoksa mojito içiyorum. Rom bazlı, ekşi ya da tatlı ekşi, meyveli, vanilyalı her türlü kokteyl benim canım. Baharatlı, acılı kokteyller de ok ama dönüp dolaşıp tatlı ekşi rom kokteyllerine varıyorum her seferinde.
0
kobuzchu kiz
(19.08.24)
gördüğüm kuzu kulaklı kokteyller bana da çok basit geliyor hiç denemedim o yüzden kokteyl içiyorsam biraz daha farklı şeyler içmek istediğim için oluyor genelde yoksa cin tonik, vişne votka, mojito falan içerim klasik şeyler en azından. bazılarında o da klasik mertebesine geçmiştir o ayrı ama beni hiç cezbetmedi.

ben genelde acılı kokteylleri ve tatlı kokteylleri severim. ekşileri sevmiyorum pek. biberli miberli yakan bir şey veya tarçınlı marçınlı tatlılı bir şey görürsem onu alırım.
0
semaforo de medianoche
(19.08.24)
zencefil acısını seviyorum, o yüzden ben de moscow mule gibi kokteyllere gidiyorum. Ne kadar acı o kadar iyi. Bazen kırmızı biberle daha da acı yapıyorlar. İşte onlar benim favorim.

Yoksa standart cin soda.
0
thracia
(19.08.24)
Old-fashioned.
Beni old-fashionedda yikasinlar yikasinlar.
0
logisticsmanager
(19.08.24)
Aperol Spritz'im. Karakter olarak da.
0
gabe h coud
(19.08.24)
(16)

bir ürünü satan kişiden alsam internete koyup satsam bi sıkıntı olur mu?

Zetnikov
kafama şu takıldı cevremde goruyorum bişeyler satıyorlar ama reklam yapmayı yada online satmayı bilmiyorlar. ürünler güzel ben bunları alıp pazarlayamaz mıyım illaki adamdan izin mi almam gerek yada anlasma falan? ben bu kişilerden tek tek yada toplu alsam kendime stok yapsam sonra trendyola falan k
kafama şu takıldı cevremde goruyorum bişeyler satıyorlar ama reklam yapmayı yada online satmayı bilmiyorlar. ürünler güzel ben bunları alıp pazarlayamaz mıyım illaki adamdan izin mi almam gerek yada anlasma falan?

ben bu kişilerden tek tek yada toplu alsam kendime stok yapsam sonra trendyola falan koysam adam kendi ürününü görse bana bişey deme hakkı var mı?

ben kar koyup pazarlamasını yapacagım?
0
Zetnikov
(19.08.24)
@geveze yazar

Hocam kanunen falan taklaya gelmeyelim ama arastirmaya devam edecegim.
0
🌸Zetnikov
(19.08.24)
Hiçbişey olmaz şahıs olarak satarsan.
0
numlock
(19.08.24)
Olmaz tabi ki. Sen senden alan müşterilere satış sonrası destekleri verecek misin mesela? Garanti,teknik servis, iade vs süreçleri.Yetkili satıcı olman lazım. Başın büyük belaya girer.
0
Godless
(19.08.24)
ticaret dediğin bu zaten? herkes üreticiden mi alıyor ürünü?
ürünü elinden çıkartmak isteyeni var, batanı var, kampanya yapanı var, var oğlu var.
0
selam
(19.08.24)
Düşündüğünüz şey çok mantıklı, ancak bunu fark eden ilk kişi olmadığınız için bu tür satışlardan düzenli gelir elde etmeye başladıkça maliye kapınızı çalıyor sen bunu meslek edinmişsin peki o halde hani bizim payımız diyor.

Eğer devletin dikkatini çekecek kadar satışınız olmayacaksa zaten uğraşmanıza değmez. Ancak bu şekilde başlayıp zamanı geldikçe gerekli işlemleri yaparak şirketleşebilirsiniz. Adım adım ilerler. Yine de kendi başınıza sessiz sedasız böyle devam edemeyeceğinizi bilin. Neticede banka hesabınıza sürekli bir para akışı olacak.
0
akhenaten
(19.08.24)
Mal senin olduktan sonra önceki sahibi bir şey diyemez. Yoksa üreticiden sana kadarki herkes söz sahibi olurdu.
Madem pazarlamacılığına güveniyorsun durma yap hocam.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(19.08.24)
ürünü aldıktan sonra senindir ister sat, ister çöpe at kimseyi ilgilendirmez. yazıldığı gibi 2 nokta önenmli bunu 1-2 seferlik bir şey olarak yapmaz da düzenli yapıp mesleğe çevirirsen işini resmileştirmen ve vergi ödemen gerekir. bir de satış sonrası hizmet gerektiren garantili ürünlerde sıkıntı yaşarsın zaten ürünün garantisi sen alınca başlamış olacak bunu belirtmeden satarsan dolandırıcılığa da girer durum. bu 2 noktaya dikkat edersen istediğini yaparsın davalık bir durum değil kendi malını sana satan birisi senin de başkalarına sattığını görürse en fazla ürünü sana satmayı kesebilir ya da zam yapar yasal bir sıkıntı yok. maliyeye şikayet edebilir ama resmileştirdiysen ticaretini sıkıntı olmaz o da.
0
semaforo de medianoche
(19.08.24)
Arkadaslar peki adamin markasi varsa ustunde nasil olacak

Tisort aldik diyelim adam etikete menekse tekstil yazmis mesela
0
🌸Zetnikov
(19.08.24)
Soran ürün belirtmemiş. Marka ve garanti cevapları koca bir IF.
0
nano mercy
(19.08.24)
tescilli markalarda firmalar senden ürünü yetkili bir satıcıdan aldığını, ürünün o markaya ait olduğunu ispatlamanı istiyor.

mesela diyelim ki; X firması (media mark) samsung marka televizyon almış olsun 10.000 adet, satabildiğini satmış satamadığı kalmış, televizyonun bir üst modeli çıkmış ve onu da sipariş geçmek istiyor, samsung da diyor ki en az 10000 adet sipariş vereceksin, media mark'ın elinde eski televizyonlar var deposu dolu ve boşaltması lazım, bu nedenle samsung'dan ilk aldığı fiyatın altında satışa koyuyor.

sen gidip o televizyonları alıyorsun, aldığın malın faturasını media mark firması fatura keserken samsung marka, Y model, Z yapımı, F bişiysi diye tek tek seri numaraları dahil belirtiyor. 100 tane mi aldın, elindeki fatura da 100 tane seri numarası olacak, o seri numaraları kutunun ve içindeki tv ile eşlenik olacak. kutudaki seri no ile içindeki seri no eşleşmiyor mu? geri göndereceksin, elinde ki irsaliyedeki seri numaraları ile kutularda ki eşlenmiyor mu geri göndereceksin, kapiş?

pazar yeri senden kıllanıp nereden aldın bu tv'leri diye belgeleri istediğinde bu faturayı ve irsaliyeyi gönderiyorsun, onlarda samsung'a gönderiyor bunlar sizin malınız mı yoksa bu herif çakma mal mı satıyor diye, samsung diyor ki ben bu seri numaralarını media mark firmasına gönderdim, pazar yeri de bakıyor sana faturayı kesen media mark firması, sorun yok devam et diyor.

tshirt, ayakkabı vb. ürünlerde de aynısı geçerli, sen o markanın ürününü satmaya yetkilimisin veya yetkili bir bayii'den mi aldın? yetkili bayii den aldıysan sorun yok.

gaydırı gubbak teskstilin ürettiği, gaydırı gubbak tshirtleri, gaydırı gubbak firması bile umursamazken senin bu kadar umursuyor oluşun hakkatten takdire şayan.
0
selam
(19.08.24)
menekşe tekstilin malını, zetnikov tekstil diye satmadığın sürece sorun yok.

aldığın malın faturasında menekşe tekstil, Y model, X renk, 10 adet tshirt diye yazıyorsa sorun yok.

sen, menekşe tekstilden toplu aldığın malı, pazar yerinde sattığında faturayı keserken malın cinsi yazan yere menekşe tesktil, Y model, X renk, 1 adet tshirt diye kestiğin sürece sorun yok.

faturasını kestiğin mal ile müşteriye gönderdiğin mal arasında bir fark yoksa sorun yok.
0
selam
(19.08.24)
bak sen şunu yap en iyisi, git bir pazar yerinden dandik bir şey satın al,

satın aldığın paket eline ulaştığında, paketin içindekini, faturasını, kutusunu, nasıl paketlendiğini falan yırtıp atmadan incele, not al, fotoğrafını çek. sonra tekrar not al.

not: yıllık 120 bin liralık satışı geçiyor isen (net kar değil, toplam tüm müşterilerinden aldığın toplam miktar) devlet diyor ki sen gündelik hayatını idame ettirmek için evindeki çamaşır makinesini, televizyonu ikinci el olarak satıp faturalarını ödeme niyetinde değilsin, sen bu işi ticarete dökmüşsün, kar ediyorsun para kazanıyorsun, git bir şirket aç, bana da vergisini öde.

gidip şirketini açıyorsun, online oturduğun yerden şirket açabilirsin, hiç bir yere gitmeye gerek yok, yine online oturduğun yerden bir muhasebeci tutabiliyorsun, bir yere gidip muhasebeci aramana gerek yok.

şimdi malı aldın, 100 bin liraya, sattın 120 bin liraya, bunun 100 bin lirası masraf, malı aldığın yerin faturasını koyuyorsun, net karın 20 bin lira ooldu, benim yemek yemem lazım ki şirket çalışabilsin, elektirik faturasını ödemem lazım ki şirket çalışabilsin, kiramı ödemem lazım ki şirket çalışabilsin, yoksa şirket diye bir şey ayakta kalamaz, para kazanamaz. bunları da o 20 bin liradan düşüyorsun, ne kaldı elinde ? 5 bin lira mı? onunda gelir vergisini, damga pulunu, stopajını ödüyorsun, ne kaldı elinde? 2 bin lira mı? allah bin bereket versin.
0
selam
(19.08.24)
senin direk elinle fatura kesmenede gerek yok, e-fatura diye bişi var, pazar yerlerinin bu e-fatura kesen firmalarla entegrasyonu var, satıcı olarak hesap açtıktan sonra ilgili menülerden benim faturalarımı X firması kesiyor diye seçiyorsun.

malın satıldığında, pazar yeri senin için e-fatura kesen firmaya haber veriyor, e-faturan otomatik olarak hazırlanıyor, sana bir mail geliyor, o maili indirip print ediyorsun, ürünün paketine yapıştırıyorsun, paketleyip gönderiyorsun.

hemen hemen her şey otomatik artık, senin yapman gereken tek şey, ürünü bulmak, pazar yerinden hesap açmak, admin panelden ürününü anlatan şeylerini girmek, fotoğraflarını yüklemek, fiyatını belirlemek.

kargo, pazar yeri komisyonu, iade maliyeti, muhasebe, e-fatura, reklam vb. şeyleri de hesaba katman lazım ve fiyatı buna göre belirlemen lazım.

bunun da kabaca formülü x * 3, kimi ürün ve pazar yerleri için * 4, x sen bir malı toptancıdan kaç paraya aldığın, 100 tane ürün aldın, adet başı 10 liraya mı aldın? (10 * 100 = 1000 lira verdin toptancıya) pazar yerine 30 lira gireceksin. bu 30 liranın da %10 u kadar kar edersen ki çok iyi bir kar oranı bu. %1, %2 ile çalışıyor çoğu satıcı.

şimdi diyebilirsin ki kardeşim 10 liraya aldığımı 40 liraya sattım, yüzde 400 kar koydum, resmen adam kazıklıyorum, dolandırıyorum. nasıl oluyor da %1 kar ediyorum.

muhasebecine öpücük vermeyeceksen, e-fatura kesen firma dayının değilse, pazar yeri amcanın değilse, eniştenin kargo firması yoksa, reklam yaptığın yer teyzenin değilse durum bu.
0
selam
(20.08.24)
hatta sana biraz daha ticaret bilgisi vereyim, bir ürünü bedavaya sadece kargo parasına alabilirsin.

numune diye bir şey var, gittin bir kalem üreticisi buldun diyelim, firmaya diyorsun ahanda benim vergi numaram, ahanda daha önce kestiğim faturalar, ahanda bana daha önce mal satmış adamların kestiği faturalar. bana ürettiğin kalemlerden mavisinden, kırmızısından, yeşilinden numune gönderirmisin,

adamlar hayhay diyor ve kargo parasına başka hiç bir ücret ödemeden birer adet gönderiyorlar, gönderdikleri malın kargosuna da numune/bedelsizdir diye yazıyorlar, gümrük vergisi falanda ödemiyorsun, gelen paketi açıp bakıyorsun, gönderdikleri kalem senin istediğin gibi bir kalem mi? mavi istemiştin, mavi tam istediğin tonda mı, boyutu eline uygun mu, bu kalemin standartları türkiyede satışa uygun mu? bunları inceliyorsun.

bu şekilde bedavaya mal almış oluyorsun, alibabaya gir, oradaki satıcılara mesaj at, ben bu ürününüzü çok beğendim türkiyede satmak istiyorum, türkiyeye hiç mal gönderdiniz mi, türkiyede satıcınız var mı, ben bu işlerin acemisiyim bana biraz anlatın bu mevzuat nasıl işliyor diye, en fazla 30 dakika içinde cevap veriyorlar.

hatta sen türkçe yaz, alibaba onu çinceye çeviriyor. onların çince yazdıklarını da sana türkçe gösteriyor.
0
selam
(20.08.24)
arkadaşlar hepinizin yazısını okudum cok tesekkur ettim bu konuyu kayedicem tekrar okuyacagım.

bir sorum daha var. gene tisortten ornek olsun sanki daha rahat gibi. adamla anlassam desem ki markanı basma etikete sadece XL L M S beden yaz olur mu boyle birşey? adamdan cok mal alıcam kabul eder mi. burada bir sürü ara sokaklarda tekstilci var. ne fark eder.
0
🌸Zetnikov
(20.08.24)
sen gözünü bir adama kestirmişsin, şunu desem kabul edermi, şöyle olur mu böyle olur mu diyorsun, git adama sor? allahmıyız biz nereden bilelim o üretici hangi şartlarla çalışıyor?

türkiye de tshirt üreticisi 1000 kişi, bunların kimisi belirli markalara üretim yapıyor, kimisi kendi ürününü üretip satıyor, kimisinin elinde makine var, ne istersen onu üretiyor, sana malı indiriyor. kimisi ben üretirim gelir sen alırsın diyor, kimisi depomda mal var gel al der, kimisi parayı peşin ister, kimisi vadeli çalışır, kimisinin makinesi pamuk ip ile çalışır, kimisinin makinesi keten ile, her üretici kendi şartlarında üretim yapıyor.


yapacağın şey bulabildiğin tüm üreticilere ulaşmaya çalışmak, mail atmak, telefon etmek, mesaj atmak, derdini her birine anlatmak hangisi ile anlaşabiliyorsan onunla çalışmak. kimisi peşin para ister, kimisi vadeli çalışır, kimisi 5000 parçadan aşağı üretmem der, kimisi depoda malım var gel al der. kimisi senin istediğini üretecek makinem yok der. yani bu işin bir tane formulu yok.

bulabildiğin kadar üreticiyi bulup konuşacaksın. bir adamın malını gözüne kestirdin, adam sana satmıyorum derse naapcan vaz mı geçecen?
0
selam
(20.08.24)
(6)

Lost favori karakteriniz?

abelardo
benimkisi Desmond ! :)en samimi adam oydu. gizli ajandası olmayan, kasıntı olmayan, sorunlu olmayan.tek yaptığı şey tuşlara basmaktı :)sizinkisi hangisiydi? bir sebebi var mı?
benimkisi Desmond ! :)

en samimi adam oydu. gizli ajandası olmayan, kasıntı olmayan, sorunlu olmayan.
tek yaptığı şey tuşlara basmaktı :)

sizinkisi hangisiydi? bir sebebi var mı?
0
abelardo
(18.08.24)
sayid'ti diye kalmış kafamda. en mert adam oydu sanki.
0
gitdaddy
(18.08.24)
Shannon. Adada ilk haftadan günes kremi bitti diye cingar cikarmisti. Boone a valizlerden günes kremi arattiriyordu.
0
sonsuz
(18.08.24)
Hurley
0
numlock
(18.08.24)
john locke, desmond hume, daniel faraday. bunlar en klas karakterlerdi benim için. john locke'a facebookta sayfa açmıştım hatta o zamanlar (dizinin 3. veya 4. sezonu yayınlanırken). beğenmek için arattığımda bulamamıştım ve ben bir sayfa kurayım demiştim. en son baktığımda hala binlerce beğenisi vardı sayfanın dünyanın dört bir yanından.
0
semaforo de medianoche
(20.08.24)
@semaforo: john locke hiç sevmezdim ve onu sevenleri bbg evinden eray sevenlere benzetirdim hahahah
0
🌸abelardo
(20.08.24)
desmond hume kral adamdı brathaa
0
mysql34
(20.08.24)
(13)

tek başına yurt dışı tatili motivasyonu

semaforo de medianoche
bununla ilgili daha önce de sordum ama bu sefer daha farklı açıdan soracağım. geçtiğimiz senelerde arkadaşlarla yurt dışı tatili ayarlamaya çalışmıştım ama parası olanın vakti yoktu, vakti olanın parası yoktu bir şekilde gidemedik sonuç olarak. o yüzden artık bu yıl tek gitmeye karar verdim. gitmeyi
bununla ilgili daha önce de sordum ama bu sefer daha farklı açıdan soracağım. geçtiğimiz senelerde arkadaşlarla yurt dışı tatili ayarlamaya çalışmıştım ama parası olanın vakti yoktu, vakti olanın parası yoktu bir şekilde gidemedik sonuç olarak. o yüzden artık bu yıl tek gitmeye karar verdim. gitmeyi düşündüğüm yer japonya. balkanlara gitsem bile 50k gidiyor her türlü o kadar harcamışken 100k vereyim japonya olsun dedim orası çok daha fazla ilgimi çektiği için (kafama yatan başka bir yer olursa değiştirme ihtimalim var gideceğim ülkeyi ama vizesiz yerleri düşünüyorum sadece).

kesin kararlıydım ancak bileti alırım o zamana dediğim tarih aralğı yaklaştıkça emin olamamaya başladım tekrar. arada sırada tek başına çıkıp takılmayı (self date de diyorlar buna internette) seven biriyim aslında. birkaç gün önce yaptım bunu en son daha önce gitmediğim güzel bir yerde yemek yedim üstüne farklı kokteyller deneyebileceğim bir yere geçip birkaç kokteyl içtim. güzeldi ancak 5-6 gün üst üste bunu yapmak sıkar gibi geliyor ben bunu ayda 1 bilemedin 2 yapıyorum. insan sosyal bir paylaşım içinde bulunacağı birini arar sanki. japonya'da öyle tanımadığın insanlarla bir anda sosyalleşebileceğin bir kültür var mı bilmiyorum ama ingilizcem de aşırı akıcı değil yani iletişim kurabilirim tabi öyle kötü de değil ama ingilizcede komik falan olabileceğimi sanmıyorum düz ve sıkıcı muhabbet ederim en fazla gibi.

aklımdaki gezi planını anlatayım bir de. sabah uyanıp kahvaltını yapmak ardından gezmeye değer yerleri gezmek akşama doğru oraya özgü şeylerle güzelce karnını doyurmak akşam ve gece de pub gibi bir yerde içmek. plan mı hatalı tek başına gezecek birisi için yoksa plandan bağımsız ben mi önyargılıyım. bilemedim daha önce tecrübesi olan veya tecrübesi olan birini yakından tanıyan varsa düşüncelerini tavsiyelerini öğrenmek isterim.

eğer önemliyse yaş 31, cinsiyet erkek.
0
semaforo de medianoche
(16.08.24)
yani bende tek takılmayı seven biriyim. ben olsam giderdim.
0
sizofren06
(16.08.24)
Aklıma Lost in Translation filmi geldi bi izle derim haha. Tam hatırlamıyorum bile ama japonyada yalnız olan birkaç kişi hakkında olduğu aklımda.

Avrupa falan olsa rahat gezersin de, japonya gibi daha egzotik bir yeri yorumlama paylaşma ihtiyacı da var bence.
0
nhk ni youkosu
(16.08.24)
@arbre: daha önce arkadaşlarımla bir yerlere gittiğimde hep bu tarz geçirdik günleri çok da eğlendik ama tek başıma hiç şehir, ülke vs. gezmedim daha önce aynı plan tek başına uygulayınca sıkıcı olabilir belki evet. tek başına gezmek için daha iyi bir plan nasıl olabilir tavsiye verebilir misin?

@sizofren06: ama ben dediğim gibi ayda 1-2 kere yapınca seviyorum üst üste 5-6 gün nasıl hissettirir bilemedim.
0
🌸semaforo de medianoche
(16.08.24)
cold feet yapmaya gerek yok. planina sahip cik ve git.

orada da planlayabilirsin hangi sehirlerde nerelere gitmek istedigini. bileti al ve planlamalara koyul.
0
robert bosch
(16.08.24)
ben de bir solo travelerım. arkadaşımla hiç yurtdışına çıkmadım/çıkamadım sizinkilere benzer sebeplerden. ama hayatı ertelemeyi sevmiyorum. benim isteklerim başkalarının şartlarına bağlı olmamalı. şu durumda tabiki. normal zamanda da sosyal birisiyseniz sıkılabilirsiniz. ama bunu da denemeden bilemezsiniz. planınız da benim çıktığım seyahatlerdeki uyguladığım şey. ama motamot bağlı olmuyorum. bazen yoruluyorum günü erken bitirip otele dönüyorum. bazen listemdeki bi yer daha fazla ilgimi çektiği için orda daha fazla zaman geçirip sonraki yeri atlıyorum vs. bizim insanımız da yalnızlık ve terkedilmişlik duyguları karışıyor bence. kaç gün ayırdınız bu seyahat için bilmiyorum ama 3gece 4günlük gidebileceğiniz bi yerlerden başlasanız daha iyi sanki. 2 gün zaten yolda geçiyor. 2 tam gün gezeceğiniz bi yerde de tek başınıza sıkılmazsınız sanıyorum ki. ben her zaman denemekten yanayım. denedim sevdim/sevmedim diyip özeleştiri yapmak bana daha mantıklı geliyor. tabi ki karar yine de sizin.
0
dedim ben sana
(16.08.24)
ben hem arkadaş grubumla hem de solo seyahati çok severim. ikisinin de kendisine göre üstün olduğu yönler var.

senin sevip/sevmeyeceğini hiçbirimiz bilemeyiz ama bir kere hayata geliyorsun ve bir kerecik bile solo seyahati denememek çok garip olmaz mıydı? ne olursa olsun git tek başına gez bence bak bakalım nasıl oluyor.
0
gitdaddy
(16.08.24)
Geçen hafta londradaydım. Sıfır plan program. Aklımdaki rakamın 5 katını harcadım.
İyice plan program yap. Tek başına tatil daha güzel.
0
numlock
(16.08.24)
ben gittiğim her yerde date uygulamalarından birkaç tane gay bulup nereleri gezeyim neresi ilginç diye sorarım. hatta buluşup beni ortamlara sokmalarını isterim. kadınlar bu konuda pek iyi değil, çok fazla mekan bilmezler. adamı kullan at. fotonu çektir, hesabı ödet, eğlencene bak. güzel japon hatun bulursan da (pek olası değil ama) onla takıl.
0
plastic_angel
(16.08.24)
Öncelikle tek gitmek isabetli bir karar olmuş. Bir ara ben de arkadaşlara isyan edip tek takılmaya başladım. X ülkeye gidelim diyorsun, başta tamam hadi gidelim oluyor. Zaman gelince kimi diyor bütçem yok kimi diyor ben senin tatil planını çok beğenmemiştim, şunu şunu yapıcaz dersen gelirdim. Sizle mi uğraşıcam be.

Japonya biraz kapalı bir toplum ve pek İngilizce konuşamazlar. Yani sosyalleşme anlamında Avrupa gibi olmayablir ama turistler vs. illa ki ortam yakalarsın. Sana da bağlı.

Yalnız kalmayayım dersen tur paketi alabilirsin tavsiye ederim. Tur grupları genelde güzel oluyor tek bile gitsen insanlarla kaynaşırsın. Tura her zaman dahil olmak durumunda değilsin yani gündüz onlarla gezip akşama kafana göre takılabilirsin. Bizim katıldığımız turlarda tek gelenler de kolayca sosyalleşiyordu.

Japonya'yı bilen bir rehberle gezmek mantıklı. Alfabe bize ters okunmuyor, trenlerde bilet alabilmek sıkıntı, İngilizce bilen çok az ama yine de yardımsever bir toplum haklarını yemeyeyim.

Japonya'da yapacağın etkinlikleri iyi araştır (Örn: Getyourguide üzerinden) ve çok önceden biletini al. Aşırı kalabalık bir ülke, her yerde her konuda sıra var. Normal bir restorantın önünde bile 15-20 kişinin sıra beklediğini görebilirsin. Bir gösteri, müze, eğlence vs. katılacaksan biletini 1-2 ay önceden almanı öneririm abartmıyorum. 1 hafta önceden üst seviye restorantlarda yer bulunmuyor. Zamanın bolsa sorun yok ama 1 haftalığına gireceksen Japonya doğaçlama gezilecek bir yer değil, çok şeyini kaçırırsın.
0
Lethe
(16.08.24)
28 yaşında kadınım, şu an bunları tüm gece uykusuz kaldığım ve sonunda ulaştığım yurt dışı tatilimden tek başıma yazıyorum. Ben de yalnız gezmeye eşlik edecek insan bulamamaktan dolayı başlamıştım. Zamanında korkmuştum da. Üzerinden yıllar geçti ve dönüp baktığımda o insanların meşguliyetleri hiç bitmemiş hala devam etmekte ama benim tecrübe ettiklerim zenginleşmiş.

Vaktin var, paran var, özgürlük var, gençlik var. Gençliğini çarçur etmeden yaşa işte. Yılda 5-6 gün tek başına bir yere gitmek nedir ki koca bir ömrün içinde?
0
ruhen hastayim ben
(16.08.24)
@Lethe: turu düşündüm ben de ama hem genelde turlarla ilgili şöyle bir izlenimim var kısıtlı sürede çok şey yaptırtmak için oradan oraya koşturuyorlar öyle olunca gezdiğin gördüğün yerlerin de tadını çıkaramıyorsun gibi geliyor. bir de planlar programlar nasıl oluyor bilmiyorum da tatile gidip de sabah 8'de kalkmak istemem açıkçası. bir de oralara tur seçenekleri daha azdı sanırım en son baktığımda tekrar bir bakıcam ama. eylül sonu ekim başı gibi düşünüyorum gitmeyi. tabi gitmişken güzel yerlerde yemek isterim o kadar sıkıntı mı o iş. hani 3 michelin yıldızlı yer zaten abartı olur ama o kadar lükse kaçmayan güzel yerlerde yerim diye düşünüyordum. google çevirinin kamera özelliği iş görür diye düşünüyorum çoğu durumda. eşlik edecek rehber bulması kolaysa ve aşırı pahalı değillerse faydalanabilirim.
0
🌸semaforo de medianoche
(16.08.24)
İzlenimin doğru. Turlar kısa sürede olabildiğince fazla yeri gezdirme adına yoğun geçiyor. Bazı yerlerin tadına doyuyorsun, bazı yerlere süre yetmiyor ama hiç görmemekten iyidir. Japonya turunda bize de biraz öyle oldu.

Başka ülkelerde sorun olmaz ama Japonya'da önden rezervasyon işi çok yaygın o nedenle uyardım. Örneğin ben Kobe Beef yiyeceğim zaman istediğim restorantlarda yer bulamadım, nispeten istemediğim bir yerde ancak yer ayırtabildim. Oraya kadar gidip de tatmamak olmazdı. Özellikle tatmak istediğin bir lezzet var ise önden yerini ayırt.

Tur konusunda örneğin 3 gün boyunca Tokyo'dasınız. İlgini çeken gün ya da günlerde tur ile takılırsın, katılımın çok da şart olmadığı gün ya da günlerde bireysel takılabilirsin.

Tamamen tercih meselesi turlu ya da tursuz ikisi de iyi geçer. Önemli olan planı iyi yapmak, görmek gereken yerleri atlamamak ve bilet/rezervasyon gerekiyorsa önden almak. Türkiye'den tur paketi almana gerek yok Japonya içi de birkaç saatlik turlar satın alıp farklı milletlerden insanlarla sosyalleşebilirsin. Bu da 3. yol. Benim hatırladığım Getyourduide üzerinde Tokyo şehir turu, içki tadım turu vb. turlar vardı.
0
Lethe
(16.08.24)
kisiden kisiye gore degisir. ben bu kadar kati goruslu degilim. tek basina gitmenin de birileriyle gitmenin de avantajlari ve dezavantajlari var. tecrubeme gore tavsiye istiyorsaniz bence plani kabaca yapin, siz cok detayli bir plan yapmissiniz gibime geldi. sabah icin kahvalti filan demissiniz. akisina birakin.
0
Sour
(16.08.24)
(8)

Hindistan ın olimpiyat başarısızlığı

benaslindayohum
Ya bu adamlar nasıl bu kadar başarısız olabiliyor? Bir milyar nüfus var bir altın bile yok. Ne biçim ülke böyle
Ya bu adamlar nasıl bu kadar başarısız olabiliyor? Bir milyar nüfus var bir altın bile yok. Ne biçim ülke böyle
0
benaslindayohum
(12.08.24)
Kriket dışında başarılı oldukları pek spor yok. Kriket delisi tüm ülke ve muhtemelen ülkedeki spor algısı krikette başarılı olmak üzerine. Sporun diğer alanlarına yönelik pek altyapı sistemleri de yok. Tokyo 2020'de ciritte bir altın madalya almışlardı da baya olay olmuştu yani (ilginç bir şekilde bu olimpiyatlarda da Pakistan altın madalya aldı aynı branşta hem de olimpik rekor kırarak).

Mesela aynı coğrafyada Bangladeş'in 170 milyon nüfusu var ve henüz hiçbir olimpik madalyaları yok. Pakistan'ın da 240 milyon nüfusu var ve toplam 11 madalya almışlar tarihleri boyunca. Yani bu bölge dünyada genç nüfusun afrika ile beraber en yüksek olduğu yer ama spora gerekli altyapı desteği ve önem verilmiyor kriket hariç. Bunun sonucu olarak 17 milyon nüfuslu ve çoğu yaşlı nüfus olan Hollanda sadece Paris 2024'te 15'i altın 34 madalya alırken bu üç ülke tarihlerinde toplamda bu sayıyı zar zor geçiyor
0
nundu
(12.08.24)
nufüs da bir parametre bu işlerde ama nüfustan çok daha önemli parametreler var.

- güçlü bir ekonomi lazım ki devlet tesis yatırımları yapabilsin antrenörler ve sporculara düzgün para kazanma imkanı sunulsun ki insanlar spora yönlensin ve tek odakları spor olabilsin.

- spor kültürü lazım ülkede. yukarda ekonomi dedim ama dünyanın en zengin ülkesi de olsan spor kültürüne sahip değilse ulusun spora doğru düzgün yatırım yapmazsın. spesifik spor branşlarından ziyade genel olarak bir spor kültüründen bahsediyorum burada. mesela abd'de eğitim sistemine spor çok entegre ve atletizm, jimnastik, yüzme, basketbol vs. hepsini kapsıyor bu, çocuklar ilkokul lise çağında birçok spor dalını deneyimliyebiliyor, buradaki yetenekler teşvik ediliyor ve böylece ulusal bir spor kültürü oluyor. böyle genel bir kültür yoksa da ne kadar çok branş özelinde bir ulusal kültür olsa o kadar iyi bizdeki futbol, voleybol veya hindistan'daki kriket kültürü gibi. hindistan'da genel bir spor kültürü yok ve kriket dışında özel olarak bir spor kültürü de pek yok.

- başta güçlü ekonomi dedim ama ondan daha da önemlisi gelir eşitsizliğinin mümkün olduğunca az olması lazım. hindistan'ın devlet ekonomisi büyük olabilir ama gelir eşitsizliğinin yüksek olduğu bir ülke. bu ne demek küçük bir kesim çok zenginken büyük kesimler çok fakir. çok fakir kitlelerin de pek sporla işleri olmuyor doğal olarak. avrupa'da abd'de o seviye fakirlik daha az yaygın.

- genetik faktörler. iyi sprinterlerin çoğu siyahi (hatta karayip kökenli), iyi basketbolcularun çoğu siyahi, iyi uzun mesafe koşucularının çoğu afrikalı, iyi masa tenisçilerinin, badmintoncuların çoğu asyalı oluyorsa bir sebebi var. kültürel sebepler de var tabi ama genetik yatkınlıklar da söz konusu. uzak doğuluların çevikliği, siyahların hızı ve dayanıklılığı onlara avantaj sağlıyor. ortadoğu bölgesi ve güney asya bölgesi sportif açıdan en dezavantajlı fiziksel yapıya sahip bölgeler. uganda, botswana, saint lucia çıkıp altın alabilirken hindistan'ın türkiye'nin altın alamamasında bu da önemli bir sebep. (hindistan'la bu konuda aynı kefede değiliz tabi bizde genetik çeşitlilik çok daha fazla balkan genleri, kafkas genleri, ortadoğu genleri, orta asya genleri, lazı, çerkezi, vs derken farklı farklı fenotipler mevcut ama bizim de çoğumuz spora bir avrupalı veya afrikalı kadar yatkın değil. hindistan'da çeşitlilik de az)

yukarda saydığım faktörler senin nüfusunun spordaki başarı yüzdesini belirler. bunlarda çok kötüysen hindistan gibi milyar nüfusun da olsa bir başarı elde edemezsin. ancak bu parametrelerde iyiysen nüfusun arttıkça başarın da artar. bu parametlerde iyi tek ülke abd ve çin değil ama biri 300 küsür milyon diğeri de 1 milyar nüfuslu olduğu için olimpiyatları onlar domine ediyor. almanya, italya bir yere kadar gelebiliyor, isveç, finlandiya da bir yere kadar.
0
semaforo de medianoche
(12.08.24)
Olimpiyata bağlı olarak çok başarılı olabiliyorlar.

Örneğin satrançta çok iyiler. Fizik, matematik olimpiyatlarında çok iyiler. Ama atletizm yok bunlarda
0
ferenc
(12.08.24)
ben olimpiyatlardan şu çıkarımı yaptım; iyi ve kaliteli beslenen madalyayı alır.
0
gameofannen
(12.08.24)
Gameofannen +1

Birde hibdistanla ilgili belgeseller izlemistim 1 tane ortam yokki spor yapsin egitim alsin yada saglikli yemek yesinler. Çöplük gibi ülke.
0
Zetnikov
(12.08.24)
egitimli bireyler olmak ve güruh olmak arasindaki farkin farkina variyorsun yavas yavas duyurucu.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(12.08.24)
Orta çağda yaşamıyoruz. Salt nüfus lütuf değil zulüm. Bizim ülkede genç nüfus, kalabalık cart curt itelemeye çalışıyorlar ama göğüs göğüse çarpmışmaya ya da tarla sürmeye göndermeyeceksen hiçbir işe yaramıyor.

Nüfusun yüksek olmasının geniş havuz oluşturarak birçok aday çıkarmaya yaraması için eğitim, disiplin ve beslenme şart. Türkiye'de bu konuda 0/3 bizim durumumuz. Bizden 15 yaşında çıkan sporcu ile nüfusu yakın olup madalyaya doyan ülkelerden çıkan sporcuların vücutları ve eğitimleri arasında büyük fark var. Müsabakalarda çocuğu gibi duruyor bizimkiler, sikletlere ayrıldığında ise disiplin ve eğitimdeki eksiklikler yüzünden hepsinde bir aşırı heyecan ve panik var. Yüzüp yüzüp kuyruğunda patlıyoruz.

Hindistan bundan daha beter eğitim ve beslenme sorununa sahip. Orada artık havuz inanılmaz büyüdüğü için arada denk gelebiliyor bazı sporcular. Biraz da görece daha iyi bölgelerinde bu konuda istekli ve destek alabilecek kişiler çıkabiliyor.
0
nawar
(12.08.24)
Adamlar benim sorumu çalmış analiz yapmış adiler
edition.cnn.com
0
🌸benaslindayohum
(15.08.24)
(15)

Sevgiliyi övmek hakkında

moonie
Karşılıklı iç dökelim diye çok katmanlı bir soru soruyorum. Sevgilinizi ne sıklıkla övüyorsunuz? Beğenmediğiniz durumda dahi o mutlu olsun diye övüyor ya da beğendiğinizi söylüyor musunuz?Geçenlerde soru sormuştum en yakın arkadaşı olan kadın ve kadının kızı ile kızın sevgilisiyle tatile giden (eski
Karşılıklı iç dökelim diye çok katmanlı bir soru soruyorum. Sevgilinizi ne sıklıkla övüyorsunuz? Beğenmediğiniz durumda dahi o mutlu olsun diye övüyor ya da beğendiğinizi söylüyor musunuz?

Geçenlerde soru sormuştum en yakın arkadaşı olan kadın ve kadının kızı ile kızın sevgilisiyle tatile giden (eski) sevgilim bey hakkında. Kadın benimki adım atsa yapıştırıyordu "adamsın, aslansın, kralsın" laflarını.

Sonra üniversitedeki eski sevgilimi düşündüm. Amatör rock grubu vardı, Kadıköy'de sahne alıyorlardı. Bir klip çekmişlerdi kendi imkanlarıyla ama tam rezaletti. Nasıl bulduğumu sormuştu, "fena değil ama şunlar şöyle olsa daha mı iyi olurdu sanki?" diye birkaç öneride bulunmuştum tüm tatlılığımla. Çok alınmış ve ben müzisyen olmadığım için "sen ne anlarsın ki zaten?" demişti. :P Hala amatör klipler çekiyor, sözü bestesi kendisine ait şarkılar yayınlıyor ve her biri bambaşka kalitesizlikte fakat karısı hepsinin altına "yine süpersin, müziğe farklı bir seviye getirdin, helal olsun, yüzyılın şairisin" gibi cümleler döşemiş. Bariz kötü ama hepsi.

Bir ara da stand-up yapmak isteyen bir sevgilim vardı. Ona "komik değilsin, oralara çıkıp kendini rezil etme" diyememiştim çünkü çok hevesliydi. Gösteri tarihinden önce neyse ki başka bir sebepten ayrılmıştık.

Böyle anlarda bazen şeyi düşünüyorum, beğenmesek de beğendim mi demeliyiz? Kalbi kırılmasın, mutlu olsun diye kusurunu söylememeli miyiz? Övesimiz yoksa da övmeli miyiz? Kendini geliştirme imkanı nasıl bulacak hep böyle yaparsak? Karşılıklı olarak birbirimizi beklemeyeceksek, hatalarımızı gün ışığını çıkarıp süpürmeyeceksek birlikte olmamızın anlamı ne?

Ha ben yine ne düşünüyorsam onu söylüyorum, sadece gerçekten beğendiğimde bunu dile getiriyorum fakat erkeklerin çoğunun beklentisi tam tersi gibi geliyor artık. Gelin bunu konuşalım.
0
moonie
(11.08.24)
Hocam senin ilk yaşadığın olay aslansın kaplansın övgü değil başka birşeydi

Ben stand up yapmak istiyorum diyen birine ama sen komik değilsin denmez

Ama biri gelip ya 5dk lık bir set hazırladım fikrini almak için sana göstereyim derse dürüstçe iyisine iyi kötüsüne kötü dersin

Yani insanların hevesini kırmaya gerek yok bu hayatta bir çok şeye heves ediyoruz bundan başka şeyler öğreniyoruz, senden fikir istenirse fikrini belirt :)
0
grimavi
(11.08.24)
@grimavi, benim olay övmekten ibaret değildi, biliyorum da bu övülme hali de pek hoşuna gidiyordu. Onun da büyük etkisi vardır diye düşünüyorum. Tarih yakın olunca örnem vereyim dedim. :P
0
🌸moonie
(11.08.24)
yani bence aslında içinizden gelmeden öveceğiniz insanla olmuyor, içinizden gelerek övdüğünüzle yürüyor zaten genelde. tersi de mümkün ama külfet ve yorar bir süre sonra. uyum meselesi kısaca. aynı perspektiften bakabildiğiniz, benzer şeyleri beğenebildiğiniz kişilere yönelirseniz içinizden gelmeyen şeyleri daha az yapmak zorunda kalırsınız diye bir teorim var :) he hiç mi beğenmediğimiz halde beğenmiş gibi yapmıyoruz? illa ki yapıyoruzdur ama iki tarafın uyumlu olduğu ilişkilerde daha az oluyor.
0
in vino veritas
(11.08.24)
Hayat her konuda bir formül uygulayacak kadar basit değil ne yazık ki.

İnsan ilişkide olduğu kişiden destek görmek ister. Bazen morali bozuk olur moralini düzeltmek için destekleyici şeyler söylenir. Bu durumda illa objektif olmak gerekmiyor. Amaç burada sizin eleştirinizi almak değil, desteğinizi hissetmek.

Ancak sizin yardımcı olabileceğiniz, uzman olduğunuz, fikir sahibi olduğunuz, yetkin olduğunuz bir konuda fikrinizi almak üzere sizden eleştiri bekliyorsa orada da objektif şekilde usulünce söyleyeceklerinizi söylersiniz.

Bu ikisi birbirinden çok farklı konular. Görünürde ikisinde de sizin görüşünüz soruluyor olsa da birinde destek bulmak hedefleniyor, diğerinde fikir almak.

Dürüst olacağım derken heves kırmanın, yüz düşürmenin ya da destek olacağım diye gaz pompalamanın bir anlamı yok. Her şeyin bir dengesi var. Nerede nasıl yaklaşmanız gerektiğine siz karar vermelisiniz.
0
akhenaten
(11.08.24)
Ben de tam olarak sizin gibiyim. Kötüyse kötü derim kalp kırmamaya çalışarak. Ama maalesef sürekli onay bekleyen insanlara ne derseniz deyin kalpleri kırılıyor. Benim eşim de onlardan biri. O yüzden artık kötü bulsam bile fikir belirtmemeye çalışıyorum çünkü üzülüyor hevesi kırılıyor vs. Yapacak bir şey yok sanırım fikirlerimi kendime saklayacağım.
0
sacrilegious
(11.08.24)
Sevgili insanın en yakınıdır. Yakınlık da samimiyet gerektirir. Şimdi ben onun yaptığı bir şeyi beğenmezsem ama çok beğenmiş gibi davranırsam o zaman o ilişki samimi bir ilişki olmaz. Belki bir konuda çok yeteneksiz ama inatla o şeyi yapmaya çalışırsa yeteneksizliğini benden duysun başkasından duyacağına.

Aynı şekilde o da bana söylesin. Sonuçta sevgilim olan kişiyle ilişkim samimi olsun isterim. Onun yanında kendim gibi olamayacaksam ne anlamı var? Bir söz var ya hani bir şeye, bir şey demek diye. Kaba olmasın diye yazamıyorum buraya.
0
rock n roll
(11.08.24)
insan gercekci degilse yuzune vurmak gerekir. ben bunu cok yapiyorum cunku bazi seyler bariz oluyor. insanlarin bazen ne kadar salak ve hayatin gerceklerinden bihaber olduguna inanamiyorum.
0
bohr atom modeli
(11.08.24)
Kötüyü görmek ya da iyiyi görmek biraz bizim elimizde. İnsan olarak negatifi görüp negatif üzerine konuşmaya daha yatkınız. Pozitife dönmek ve olumlu şeyleri görme algısı biraz pratikle gelen bir şey.
Bence sende bu durum mevcut. Her konunun negatifi pozitifi var aslında. Ama manitanla sadece negatif gördüğün şeyler hakkında feedback veriyorsan o zaman bi tık toksik kalıyor.

Ama bu durum insanınfarkında olup düzeltebileceği bir şey. Evrimsel olarak eşeştirel düşünmek bi tık daha öne geçirmiş bizi. Ama bu sesi bastırıp her şeyin iyi yanlarını da algılamaya başlamak gerekiyor.
İyi sanlarını formalite gibi kötü eleştiri öncesi anlatıya giriş olarak veriyorsan partnerine, ona da kimse inanmıyor işte. Karşı tarafla alakalı konularda iyi konuları görmeyi içselleştirmen lazım.


Ben eşimi az övüyorum. Biraz geliştirmeye çalıştığım bi şey. Negatifi sormadığında negatif bi şey söylemiyorum çoğuklukla. Hele performansını iyileştirmek gibi bi niyeti yoksa o zaman negatif şeyleri konuşmaya hiç gerek yok.
0
zimbirik
(11.08.24)
Yapıcı olmak kaydıyla olumsuz ve olumlu çok feedback veririm. Nudging yaparım.
0
gabe h coud
(11.08.24)
Ben genelde överim. Ama yalakalik olsun diye değil gerçekten ona hayran oldugum icin. Bu duyguya sahip olmadigim biriyle olmam zaten.

Stand up yapma komik degilsin demek cok ekstrem? Ben zaten cok komik bulmadigim biriyle birlikte olmam. Farzet ki ben gözümde büyütüyorum ve benim gazimöa showu yapmis olmamis aman bosver insanlar mal zaten falan derim. Ama gercekten böyle düsündügüm icindir bu. Aman özgüveni kirilmasin diye degil.

Bu kadar içten, pozitif düsündügüm ve bunu gösterdigim icin de seviliyor oluyorum acikcasi. Birine oran böyle, suyun söyle falan dersen karşıdakini sogutursun.
0
sonsuz
(11.08.24)
insan sevgilisine karşı biraz yapıcı olmalı sanırım. herhalde fazla rasyonalistsiniz. milletçe bir şeyler yapmaya çalışan insanlara karşı maalesef olumsuz tutumumuz var.

kendimden örnek verirsem, ender eroğlu yani norm ender bizim sokakta beraber top oynadığımız, problemli ergen portresiydi. çocuk kendi kendine bir şeyler yapmaya çalışıyordu müzikle ilgili filan ama ortaya çıkan şeyler çok saçma sapan düzeyde gibi geliyordu.
hatta ben böyle birisi olduğunu bile uzun süren unuttum açıkçası. fakat çocuğu etrafında birileri desteklemiş olmalı ki debelenip debelenip tanınmış, pek çok kişinin saygı duyduğu bir karaktere dönüştü.
belki de arada sizin gibi gömen sevgilileri de olmuştur, bilemeyiz. üst düzey icralar bir anda ortaya çıkmıyor.
0
adivar
(12.08.24)
kocasını gerçekten beğendiği için övüyordur belki de. beğenmediğini nerden çıkardın?

bir de cidden destek görmek için nasılım diye sorduğumda bana da partnerim şu şu özelliklerini geliştir filan dese bozulurum.
0
kaptan maydanoz
(12.08.24)
polaritede kadın erkeği övmez. o annesinin işidir.
erkeğe sadece yaptıklarının dişil üzerindeki etkisi ifade edilir.

örnek: kasların beni güvende hissettiriyor. sokakta elimi tutuyor olman bana güven veriyor. sofrayı toplamama yardım etmen beni mutlu ediyor falan gibi işte.

ne o aslansın kaplansın. sirkte mi yaşıyorlarmış :D
0
janderzel zartanyan
(12.08.24)
insanlara göz göre göre yalan söylememeli bence. şahsen ben o kadar rahat yalan söyleyebilen insandan korkarım. hem de birini kötü olduğu bir işte iyi olduğuna inandırmak destek olmak değil aksine kötülük. yalan söylememek demek de kırıcı olmak demek değil tabi ki. karşıdakini üzmeyecek bir tonda yapıcı geri bildirim verebilmek en ideali olur.

son günlerde twitter'da bir akım var mesela kadınlar çok kötü görünen bir kısır resmi atıyor sevgililerine nasıl olmuş diye soruyorlar. çok güzel olmuş aşkım gibi bir cevap verirse testi geçti falan diye paylaşıyorlar. çok şaşırttı beni bunun hoşa gitmesi gerçekten. bu kadar rahat yalan söyleyebilen birileriyle birlikte olmak istemezdim ben şahsen.
0
semaforo de medianoche
(12.08.24)
* eski sevgilinin amatör rock grubu vardı ve sahne alıyorlardı" ise demek ki hitap ettiği , beğenildiği bir ortam var. senin beğenmemen yada rezalet bulman kişisel zevklerinle ilgili olabilir. o anda kişisel zevklerin ve alışkanlıklarınla düşünüp hareket etmek yerine hayatındaki insanın ortaya koyduğu performansı anlamaya , o lezzete alışmaya çalışmak daha kıymetli geliyor bana.

ben müzik zevkine , damak zevkine hiç aşina olmadığım insanlarla vakit geçirip sonradan onların keyif aldığı şeylerden ben de onlar kadar keyif alabildiğim çok zamanlar hatırlıyorum.

ecnebi buna ; "acquired taste" diyor.
0
loch ness
(12.08.24)
(11)

doğum günü kutlama paradoksu

semaforo de medianoche
doğum günü için beklentilere giren biri değilimdir normalde. şimdi yaklaşık 10 aydır falan yakınlaştığım bir arkadaş grubum var iş yerinden. önden şunu da belirteyim gruptaki tek erkek benim 3 de kız arkadaş var. bu gruptan biri için 3-4 ay önce doğum günü yemeği düzenlendi yenildi içildi eğlenildi.
doğum günü için beklentilere giren biri değilimdir normalde. şimdi yaklaşık 10 aydır falan yakınlaştığım bir arkadaş grubum var iş yerinden. önden şunu da belirteyim gruptaki tek erkek benim 3 de kız arkadaş var. bu gruptan biri için 3-4 ay önce doğum günü yemeği düzenlendi yenildi içildi eğlenildi. benim doğum günüm de 23 temmuz, grupta başka bir arkadaşın da 27 temmuz x diyelim bu arkadaşa. böyle olunca ben herhalde ikimize ortak bir organizasyon ayarlanır zamanı gelince diye düşünmüştüm o zamandan. özel bir beklenti değil bu da yani madem böyle bir şey yapılıyor grupta aynısı herkese yapılır herhalde. hem de 2 doğum günü üst üste olduğundan 1 taşla 2 kuş vurulur daha rahat olur millete de dedim. neyse iş yerinde görüştük kutladılar doğum günümü, ofise pasta masta söylendi ama bir organizasyondan bahseden olmadı. bu arada 3 ay önce kutladık dediğim arkadaşın da dışarda yemeği ayrıydı ofiste pastası ayrıydı (bence ikisine birlikte hiç gerek yok o ayrı). ben de x'le konuştum onun bildiği bir şey var mı diye, bir de zaten grupta en yakın olduğum kişi x ayrı bir samimiyetim var onunla. o da baya şaşırmıştı duruma, üzgündü. olmadı biz ayrıca bir şey yapalım falan dedi garip geldi diğerlerinin tavırları ikimize de.

şimdi bunların üstüne birkaç saat önce yani cuma akşamı haftaya x için doğum günü yemeği yapalım diye bir mesaj geldi bana. 3 ay önce doğana yemek ayarlanıp şu an o topa girilmemesini de aklamıştım ben aslında kendi içimde. demek ki o zaman öyle bir moddaydı millet bu sıra değiller falan dedim kendi kendime. bir de o zamanlar iş dışında da sık görüşüyorduk gecelere kadar oturuyorduk son 3 aydır ofis dışında çok nadir görüşüyoruz. o da gruptaki bizi organize eden arkadaşın ilişkiye başlamasından kaynaklı aslında. ama şimdi ben bu duruma acayip fitil oldum yani aralarında 4 gün olan 2 kişiden 1'i için yemek verilip diğerine kutlayıp geçmek hakaret gibi bir şey. en başta dediğim gibi doğum günü hiç önemli değil benim için gerçekten de bu hareketin beni pek sallamamak gibi bir karşılığı olması canımı sıkan şey. bana sürpriz mi yapılmaya çalışılıyor diycem ama sürpriz niyeti olsa hiç söylenmezdi x'e doğum günü yemeği yapalım diye. ayrıca zaten bir yerde yemeğe gidilecek nihayetinde en geç 1 gün öncesinde söylemen lazım durumu, sürprizlik bir şey olmuyor bir yere gitmeli organizasyonda. öğlen atılan mesaja cevap veresim gelmedi hala mevzuyu anlamlandıramadğım için.

benim aslında napacağım belli ama sizin yorumunuz ne bu duruma ve siz somut bir karşılık verir miydiniz onu merak ettim? benim tepkim ve davranışlarım çoğunluktan çok mu farklı kaçıyor onu merak ediyorum aslında. ben gene 27'sini beklerim diye düşünüyorum tepki vermek için. saçma da olsa bir sürpriz ihtimali var hala ama ondan sonra duruma göre bakarım. bakarımdan kastım şöyle normalde insanlara küsen veya trip atan biri değilim normalde. sadece kırıldığım, canımı sıkan davranışları olursa birinin o kişinin o özelliğini not alır ona göre davranırım ben de. mesela yalanını mı yakaladım güvenmem bir daha ya da beni ekmeye mi çalıştı hiçbir yere çağırmam bir daha ama grupça görüşünce o kişiyle eskisi gibi goygoyumu yapmaya devam ederim aynı şekil. burada da arkadaşların 27'sindeki tavırlarına göre ilişkimi şekillendiririm. yüzlerine gülmeye devam ederim ama bende pek değerleri kalmaz.
0
semaforo de medianoche
(27.07.24)
1. "Ağaca dayanma kurur, duvara dayanma çöker, insana dayanma ölür, Tanrıya dayan O ne kurur ne çöker ne de ölür" derler. Keşke sıfır beklentiye yaşayabilen insanlar olabilsek... Ama adalet de olsa illa ki bir beklentimiz oluyor işte, olmak da zorunda çünkü burası dünya, burada hayat Cennet hayatı değil. Onun için adalet beklentisini, kendimiz âdil insanlarsak gayet de olağan ve makul buluyorum.

27'sinde olup bitenlere göre değerlendiririm ben de. Ama beklediğim adaleti görememişsem gülerek ve daannn diye "eee benim için doğum günü yemeğini ne zaman organize edeceksiniz bakalım, hediyelerinizi merak ediyorum" diyebilirim. Aslında hediyeleri hiç katmam işin içine, benim doğum günümü kutlamayı ne zaman düşünüyorsunuz diye sorarım ama.

Şahsen benim adalet duygum vardır, içgüdüsel bir adalet titizliğim vardır. Bunu sağlamayan insanlar gözümde değerlerinden epey kaybederler. Seni haklı buluyorum ve diğer arkadaşlarını da gevşek buluyorum, özür dilerim. Hepsini gevşek buluyorum, x dahil.
0
muhayyer divan
(27.07.24)
Arada kaynamış olabilir bir şekilde. Büyük tepkiler vermeye gerek yok ama şakayla karışık hatırlatılır sebebi öğrenilebilir. Bilinçli şekilde bunu yapmaları için senden nefret ediyo olmaları lazım çünkü
0
abuzer
(27.07.24)
Unutmuş olabilirler ya çok takılmayın bence.
Bende de eskiden vardı böyle şeyler benim doğum günümü kutlamayan insanınkini ben de kutlamazdım. Bir yıl o kadar yoğundum ki kendi doğum günümü unuttum :)
O günden sonra bıraktım artık bunları.

Bilmiyorlardır belki direkt bir tepki olsa ne bileyim davet edilmezdin en basiti.
Ben olsam söylerdim tripli değil de şaka yaparak araya beni de sıkıştırın derdim:):)
0
mutekebbir
(27.07.24)
"Takılmayın olur öyle" vs. diyenlere katılmıyorum. Ortada bir çifte standart var, o yüzden de böyle hissetmekte haklısınız.
0
crinix
(27.07.24)
Beklentiye girmeniz normal. Eğer doğum gününe bu denli önem verilen bir ekipseniz size ne yapacakları turnüsol görevi görür. Hafif sitemle sebebini sorardım ben. Bundan sonra sizin hayatınızda gerçekleşecek önemli şeylere de benzer kayıtsızlık ve ayıp olmasın yaa tarzı tepkilerle karşılık verebilirler.
0
black holes in the sky
(27.07.24)
3 kadın 1 erkek demişsiniz. Benim de iş yerimde 2 kadın 1 erkek böyle bir grubumuz var ve bazen erkek olanı sallamıyoruz. Çünkü böyle şeylerden sıkılır, istemez gibi geliyor. Erkeklerin kadınlardan daha az duygusal/beklentisiz olduğu kalıbı hepimizin davranışlarına işlemiş, toplumsal cinsiyet rollerini kanıksamışız hepimiz. En güzeli açık açık sorup rahatsızlığınızı dile getirmek. Zihin okuyamıyoruz maalesef.
0
ruhen hastayim ben
(27.07.24)
yanıtları okumadım ama erkek olduğunuz içindir. kadınlar böyle şeylere daha çok önem veriyor, erkeklerinki sallanmıyor. söyleyin benimkini niye atladınız diye, bunda bi şey yok.
0
deartheodosia
(27.07.24)
toplu cevap: kızların arasında daha farklı bir iletişim var tabi ve evet ben her şeyi onlar kadar takmıyorum bu tarz konularda ama bu kızı erkeği olan bir şey değil bence. yani x'e, y'ye, z'ye yemek verelim semaforo'yu salla gitsin durumuna takılmayacak bir insan var mı cinsiyetten bağımsız olarak sanmıyorum. hani başka planlarım olduğundan bahsederim dg için o zaman olabilir ama öyle bir şey de yok hatta onlarla takılıcaz nasıl olsa diye başkalarını geçiştirdim tam tersi. bir de dediğim gibi x'le birlikte kutlanabilecekken sadece onunkini kutlayıp benimkini es geçmek garip olucak biraz. unutulacak bir şey de değil çünkü kutladılar zaten ofiste. konuşucam tabi bu konuyu en kötü şakayla karışık falan söylerim bir şeyler muhakkak ama x dışındakilerin çok da rahatsız olacağını sanmıyorum.
0
🌸semaforo de medianoche
(27.07.24)
Xle bu durum hakkında dertleşmişsiniz. O yüzden sanırım ona yemek yiyelim dediklerinde, sadece benim değil semaforonunki de kutlayalım der, demeli. Yerinizde olsam ben de bozulurdum.
0
asteriks
(27.07.24)
geçmiş yaş günün kutlu olsun!!!

insan insanın kurdudur. ilk yapıldığı için ücret fazla gelmiştir. ayrıca 3 ay önceki fiyatlar arasında da fark arttı. susmayı tercih etmişlerdir.
0
janderzel zartanyan
(27.07.24)
kızlarıınn arasındaaa kıvırcııık lahanaaa.
abi ne işin var üç kadının arasında, öyle arkadaş grubu mu olur allasen. drag falan değilsen sal gitsin, muhtemelen onlar da senin salmanı bekliyorlar ondan böyle göz göre göre öküzlük yapmışlar. 27si geçti naptın merak ettim bu arada :))
0
titanyum22
(28.07.24)
(11)

Hoşlanılan kişiyi gözde çok büyütünce ne yapalım?

duygusalatasi
Onu kendimizden üstün görünce, hak etmediğimize inandığımızda mesela. Ve artık şöyle düşüneceğim, diyerek zihnimizden ve kalbimizden geçenleri hemen değiştiremediğimizde. Ne yapalım, ne düşünelim, kendimize ne diyelim de bu hislerden kurtulalım? Eğer önemi varsa benim hikayemde malum kişi bir erkek.
Onu kendimizden üstün görünce, hak etmediğimize inandığımızda mesela.

Ve artık şöyle düşüneceğim, diyerek zihnimizden ve kalbimizden geçenleri hemen değiştiremediğimizde.

Ne yapalım, ne düşünelim, kendimize ne diyelim de bu hislerden kurtulalım?

Eğer önemi varsa benim hikayemde malum kişi bir erkek.
0
duygusalatasi
(23.07.24)
Ama soylediq sana, bas geç uzun vadeli dusunme
0
abuzer
(23.07.24)
Böyle durumlarda bahsettiğin kişiye ya çok yaklaşacak ya da göremeyecek kadar uzaklaşacaksın. İki türlü de büyü bozulur. Esas soru, sen büyü bozulsun istiyor musun?
0
sekizdokuzon
(23.07.24)
S.çarken düşün
0
grimavi
(23.07.24)
Yan yana görenler genelde bana senin bu adamla ne işin var diyor aslında. Bahsettiğim bu değil. Benim kendi kafamda kurduğum ve dert ettiğim şeyler çoğu. Beni yetersiz mi görüyor acaba, kesin beğenmiyor gibi düşünceler.
0
🌸duygusalatasi
(23.07.24)
Kamu spotu = Her gün eski sevgilisini sözlükte halka açık şekilde tehdit eden ama kızın babasından korkup koşa koşa evden kaçan birinden yeterlilik dersi almayınız lütfen.

Kimseyi gözünüzde büyütmeyin hocam. Onlar sizi büyütsün.
0
ruhen hastayim ben
(24.07.24)
Gözde küçüleceğine büyüsün. İlişkiyi diri tutar.
0
gabe h coud
(24.07.24)
aranızda karşılıklı bir aşk varsa ve böyle bir eziklik tribine girip adama saçını süpürge etme kıvamına gelmek gibi bir psikoza girmiyorsan bir şey yapmana gerek yok bence öyle kalsın. ne güzel işte sen onu gözünde büyüt o da seni büyütsün gül gibi geçinip gidilir böyle.

yok senin sevgin tek taraflıysa ya da henüz bilmiyorsan karşı tarafın hislerini o zaman sıkıntı biraz bu karşıyı ilahlaştırma işi. kötü yanlarına odaklan onları tekrarla kendine derim ama ben bu moda geçince direkt soğuyorum karşıdan. ben daha kontrollü yaparım o işi dersen denenebilir ama zor bence onu başarmak. ortada bir şey olma ihtimali kalmadıysa bu moda geçmek lazım sanki o yüzden sizde durum ne aşamada bilmiyorum. eğer bir şey olma ihtimali varsa hala onun yerine kendi iyi yanlarına odaklanabilirsin. fiziksel ve karakter olarak pozitif özelliklerini düşün tekrarla kendine sık sık ve adamın seviyesine çıkar kendini bu şekilde.
0
semaforo de medianoche
(24.07.24)
sıçarken düşün +1 o da insan nihayetinde, maks ne kadar kusursuz olabilir ki? HELE DE BİR ERKEK... ayrıca ilişkide olduğun birini kendinden üstün görüyorsan özgüven ve özsaygı ile ilgili çalışmanı öneririm, en basitinden bu konularda yazılmış psikoloji kitapları okuyup sorununu kökten düzeltebilirsin.
0
Mossy
(24.07.24)
Bu konuda en sık kullanılan ve önerilen yöntem onu tuvalette kaka yaparken hayal etmek.

Eğer bu kişiyle bir ilişki içindeyseniz bu düşünceleriniz söyleyin. Size yeterince iltifat etmiyor, sizin hakkınızda düşündüğü güzel düşünceleri paylaşmıyor olabilir. Bunu söyleyince bol bol iltifat duyarak daha iyi hissedersiniz. Bundan sonra da bu konuda daha dikkatli bir partneriniz olmuş olur.

Eğer bu kişiyle ilişki içinde değilseniz onun da herhangi biri olduğunu kendinize hatırlatın. Kusursuz bir insan yok.
0
michael_knight
(24.07.24)
Nasilsa birakip gideceksin günün birinde, bunlari da düsün.
0
Yourcousinmarvinberry
(24.07.24)
Yorumum silinmis.. saygilar……
Bi daha yaziyorum


Ilk heyecan doneminde hormonlar ve duygular daha coskun oluyor, bunu bildiginde aslinda bunun hormonlardan kaynaklandigini kaniksadiginda bir tik normallesiyor. + daha once ilk zamanlarda gozunde buyutup aslinda oldugundan cok daha fazla gordugun ama sonra “bu muymus” dedigin insanlari bi aklindan gecir, bu da onlardan biri goreceksin. + kendine zaman tani. Heyecan bu. Mantiksiz bisi yapma tabii bu surecte.
0
mor oje
(24.07.24)
(9)

Ben neden hasta olmuş olabilirim?

la traviata
Yazlıktayım.İnanılmaz bir boğaz ağrısı, yutkunma sorunu ve ağrı ile devlet hastanesine gittim. doktorun başında yüzlerce hasta vardı, zaten bana da sıra 1,5 saatte geldi.hızlıca baktı ve enfeksiyon olduğunu, antibiyotik ve ağrı kesiciler yazacağını söyledi ve gönderdi. herhangi başka bir tektik yapı
Yazlıktayım.

İnanılmaz bir boğaz ağrısı, yutkunma sorunu ve ağrı ile devlet hastanesine gittim. doktorun başında yüzlerce hasta vardı, zaten bana da sıra 1,5 saatte geldi.

hızlıca baktı ve enfeksiyon olduğunu, antibiyotik ve ağrı kesiciler yazacağını söyledi ve gönderdi. herhangi başka bir tektik yapılmadı. ilaçları kullanmaya başladım.

4 şeyden şüpheleniyorum

1- günde belki en fazla 1-2 saat açık kalan klima.
2- denize gittiğimde (ege) soğuk da olsa her girişimde 1-2 saat denizden çıkmadan kalmam.
3- aldığımız-içtiğimiz sular. (sebil erikli, çay vs ise arıtmaya bağlı suyla yapılıyor.)
4- bir gece çok bunalmıştım ve iki pencere arası uyumuştum sabaha kadar. o gece de çok esiyordu.


Diyelim 1 haftada iyileştim. Neye dikkat etmem lazım bunlardan?

Siz nasıl önlemler alıyorsunuz bu tarz bir hastalık yaşamamak için? yaz vakti ilk defa böyle bir şey yaşıyorum. geçen gün izlediğim videoda doktorlar soğuk su içmek ve soğuğa maruz kalmak hasta etmez diyordu.


bonus olarak da boğaz yumuşatıcı tavsiyelerinizi alırım.

serin günler. teşekkürler.
0
la traviata
(23.07.24)
Geçmiş olsun.
Soğuk hasta etmez diyorlar evet de pratikte gayet ediyor. Bence vücut alıştığından fazla soğuğa maruz kalınca kendini korumak maksatlı ekstra çabalıyor bu da bağışıklık sisteminizin zayıflamasına ve var olan virüslere karşı güçsüz düşmene sebep oluyor.

Boğaz için önerim de şu:
Biraz bal, zencefil, limonu karıştırarak macun gibi yapıp yiyebilir veya bu karışımı içtiğiniz ılık içeceklere karıştırabilirsiniz.
0
Kediyi üzdün
(23.07.24)
Çok detaylı düşünmüşsünüz, ancak salgın var. Yakalananlar hep baş ve boğaz ağrısından şikayetçi. Son 2-3 haftada hasta olan birçok insan tanıyorum. Doktor da enfeksiyon var demiş zaten. Kapmamak için elimden geleni yapıyorum.
0
akhenaten
(23.07.24)
Hasta olmakla ilgili mızmızlanmıyorum aslında. Geçer elbet.

Fakat aynı salaklığı yaparak tekrar bu hale gelmek istemiyorum.

Bir süre soğuktan uzak duralım bakalım.
0
🌸la traviata
(23.07.24)
doktor enfeksiyon olduğunu söyleyince tatmin olmadınız mı da kendinize başka sebepler arıyosunuz?

Saydıklarınızın hiçbiri hasta etmez, mikroplar hasta eder. Birinden mikrop kapmışsınızdır. Cevap bu kadar basit. Ama hadi seçenek seçenek gidelim;

1- Klimanın bakımı ve temizliği yapılmıyorsa ve bakteri üretimi gerçekleştiyse belki bir ihtimal ama yine de sanmıyorum.
2- Denizin soğuk olması hasta etmez, deniz suyu da iyi bir sinüs temizleyicidir. Plajda hasta birisi varsa ondan kapabilirsiniz
3- Eriklide de, sebilde de bakteri olduğunu sanmıyorum.
4- İstediği kadar essin, boğazınızda enfeksiyon yapamaz.

Yani sonuç olarak muhtemelen başka birinden kaptınız işte :)
0
nundu
(23.07.24)
şu an salgın var +1.

çevremde çok hasta var böyle.

hatta covid'in değişik bir varyantının dolaştığı söyleniyor. ben ilk covid'i yaz sıcağında geçirmiştim mesela :/

çok şiddetli boğaz ağrısı kolay kolay denizden, klimadan olmaz. birinden ya virüs ya bakteri kaptınız muhtemelen.

ama tabii başkasından virüs / bakteri kaptığınızda bir de rüzgarda, soğukta falan kalırsanız bünye güçten düşüyor kediyi üzdün'ün dediği gibi.
0
la lykia
(23.07.24)
aynısı başıma geldi.
cumartesi sabahı bir uyandım yutkunamıyorum boğazımın acısından. dedim herhalde klima çarptı. ama sadece boğaz ağrısı var. sıcak bişeyler içip yumuşatmaya çalıştım geçer dedim ama geçmedi, dün doktora gittim çok kötü kızarmış ve iltihap olmuş dedi, antibiyotik, ağrı kesici ve gargara yazdı.

boğazınızı yumuşatmak için gargara alın. tantum verde gargara verdi bana, yaptıkça ağrı geçiyor.
0
veritaslibertas
(23.07.24)
nundu'nun dediği kısmen doğru ama kısmen de yanlış. evet bakteriler, virüsler bizi hasta eden ama bunlar neden bizi bazen hasta ederken bazen etmiyor bunun da sebepleri var tabi. kış günü saçınızı yıkayıp ıslak ıslak dışarı çıkıp bir yarım saat gezerseniz hasta olursunuz mesela çünkü bu mikroplar için elverişli bir ortam oluşturup direnmenizi zorlaştırıyorsunuz. saydıklarınız üzerinden gidersek:

1- normalde 1-2 saat klima o kadar da etkilemez ama bazı bünyeler ekstra hassas olabiliyor klimaya. bir de nasıl çalıştığı önemli çok güçlü ayarda direk ağzınıza ağzınıza estiriyorsanız mesela o zaman farklı.

2- soğukken denize girmek ve hem de uzun kalmak hastalığı tetikleyebilir evet. sanırım üşüme hissetmiyorsunuz ki uzun uzun kalıyorsunuz ama yapmasanız daha iyi. yaparsanız da hemen ılık bir duş alıp çok iyi kurulanın.

3- hazır sularda bir sıkıntı olmaz, arıtma suda da olmaması lazım zaten çayda kaynatıyorsunuz bir de. bunda sıkıntı olduğunu sanmıyorum hazır suların enfekte olması durumunda çok daha toplu bir salgın olur zaten.

4- ceryanda saatlerce uyuyup hasta kalmamak için taş gibi bir bağışıklığa sahip olmak gerekiyor sanırım.

özetle yazdıklarınızdan en kaçınılması gereken maddeler 4 ve 2.
0
semaforo de medianoche
(23.07.24)
Ben 2 hafta önce boğaz iltihabı olmuştum doktor bulaşıcı birisinden kapmışsın dedi.
0
komando kani var bende
(23.07.24)
tüm cevapları özenle okudum. bir çoğuna da dikkat edeceğim.

ama insan sevdiği şeyden (ki sebep onun olup olmadığı da belli değil) feragat istemiyor ilk hasta olduğu anda.

mesela denizde ilk girişte en az 1-2 saat olmak benim için terapi gibi. tek başına düşünmek, kurmak veya çevremden birileriyle sohbet etmek. bundan feragat etmek istemiyorum.
fakat bir süre klima kullanılmayabilir o sorun değil.

yakın zamanda çok yakından bir temizlik ürünü solumadım bundan olduğunu düşünmüyorum @geveze.

bu cevaplardan ve öğrencilerimin ailelerinden geri dönüşlerinden anladım ki bu ara bu sorunu yaşayan çok.
geçmiş olsun herkese.
0
🌸la traviata
(23.07.24)
(4)

çok fazla medikal durumum var ve bu sinirmi bozuyor artık

semaforo de medianoche
tamam öyle büyük bir rahatsızlığım yok ama küçük küçük o kadar fazla şey var ki hayat yaşanmaz kılınmaya başladı gibi hissediyorum. yaş da 30 bu arada. liste şu şekilde:-seboreik dermatit (10 yıldır şiddetli şekilde devam ediyor sağolsun hiç yalnız bırakmıyor beni), -saç dökülmesi, -yüksek taban (dü
tamam öyle büyük bir rahatsızlığım yok ama küçük küçük o kadar fazla şey var ki hayat yaşanmaz kılınmaya başladı gibi hissediyorum. yaş da 30 bu arada. liste şu şekilde:

-seboreik dermatit (10 yıldır şiddetli şekilde devam ediyor sağolsun hiç yalnız bırakmıyor beni),
-saç dökülmesi,
-yüksek taban (düz tabanın tersi),
-alt çene biraz arkada ameliyat dediler ona da ama olmayı düşünmüyorum görünüş olarak öyle bariz bir sıkıntı yok,
-her çeşit fıtık (göbek fıtığı ameliyatta düzeltildi, kasık için de 1 yıla falan ameliyata girmeyi düşünüyorum, bel ve boyun ciddi seviyede değil şu an),
-omurgada asimetri (skolyoz değil ama asimetrikmiş omurgam mesela sol omuz başım sağdan az bir şey yukarda gibi. tek başına bir şey değil bu ama fıtıklar falan solda oluşuyor bende hep oraya yükleniyormuşum bu asimetri yüzünden),
-içten olan burun eğriliği (bu nerdeyse herkeste var gerçi baya tanıdığım ameliyatını oldu bunun),
-diş etlerinde genetik bir problem normal birine göre çok daha fazla diş taşı oluşumu oluyor o yüzden azami dikkat göstermem gerek yoksa çok hızlı şekilde diş kaybedilirim,
-göz tansiyonu (şu an ilaç kullanmıyorum ama düzenli kontrole gitmem gerek),
-oldukça hafif seviyede de olsa bir el titremesi de var,
-damarlarım inceymiş bir de sanırım 2 dk bağdaş kursam acayip uyuşur bacaklarım. milletle birlikte oturduğumuz yerden birlikte kalkarız herkes normal yürür ben 2 dk uyuşmanın geçmesini beklerim yürüyebilmek için,
-son olarak da iç basurumun olduğunu öğrendim,
-bir de bağırsaklarım fazla kıvrımlıymış onun özel bir adı var mı bilmiyorum da gevşetmek için ilaç verdi doktor.

annem babam da sağlıklı insanlar genel olarak yaşlandıkça bazı ufak tefek sıkıntıları çıktı birçok insan gibi ama benim yaşlarımda falan böyle şeyleri yok pek. evet belki yukarda saydıklarımın hiçbiri aşırı ciddi değil ama hepsi küçük küçük rahatsız edici sinir bozucu şeyler ve bu kadarı bir araya gelince gerçekten sinirim bozulmaya başladı ve kendimi yarı sakat gibi hissediyorum artık. abartıyor muyum acaba yoksa gerçekten sağlıklı denebilecek insanlar arasında en şanssızlardan biri miyim nedir anlamadım.
0
semaforo de medianoche
(22.07.24)
Bir kere "alt çene biraz arkada" diye ameliyat edilmez, önde diye de ameliyat edilmez. Bunu geç, tamamen kendine ameliyat çıkarmak için yapılmış bir konuşma bu.

Yüksek taban için kendine alabildiğine özen göstermen lazım, çok yorulmayacan, uygun ayakkabı ve terlik giyecen vs. Genetik zaten, bunu da geç.

Seboreik dermatit, saç dökülmesi, göz tansiyonu ve iç basur yaşama düzenini ve beslenme anlayışını değiştirip doğruyu uyguladığında %90 düzelecek şeyler. Çözümü var yani.

Omurgada asimetri, içten burun eğriliği, diş eti problemleri ve bağrsak kıvrımlılığı... Bunlardan birinin veya hepsinin yine kendilerine iş çıkarmak için uydurdukları bazı şeyler olup olmadığını bilmiyoruz.

Bir de sanırım sağlık konusunda çok hassaslaşmışsın, sürekli her yerinden ses geliyormuş gibi hissediyorsun anladığım kadarıyla. İnsan tepeden tırnağa bu kadar sıkıntı yaşayınca doğal olarak bu hale gelir, normal bu.

Ben 42 yaşındayım sana sıkıntılarımı saysam ve buradan birkaç kişi daha saysa "ben genelden çok farklı değilim" dersin. Evet şu bilim çağında bu kadar hastalık yaşamak da neyin nesi ama şu anki gerçeklik bu.

Bak sen ne yap: Uykularını düzene sok, mutlak değişmez kural koy kendine, gece en geç 12:00'de derin uykuya geçmiş olacam de (bu da en geç 23:30'da yatmış olmayı gerektirir), sabah vakitlice kalkıp güneşle selamlaş her gün, acıktıkça ye ve doğru beslen, yeterli hareketini eksik etme, temiz havanı suyunu mutlaka al, psikolojik sağlığına hizmet edecek güzel şeyler de yap (aileyle iyi ilişkiler kurmak, doğru mesafe oluşturmak, işini iyi yapmak, helal kazanmak, dedikodudan uzak durmak, arkadaşlarla veya tek başına güzel faaliyetler, tiyatro sinema konser, kitap okumaca hobi yapmaca vs)

Bunların sonucunda yeterince iyi hale geleceksin diye düşünüyorum. bazı şeyler genetik miras kalıyor, olduğu gibi kabul etmekte fayda var. Sözlük'te gedik ahmet pasha nickli bir doktor arkadaş var bir trafik kazasıyla vücudunun belden aşağısı felç kalmış, adam 40 yaşında ve 10 yıldır böyle. Allah korusun böyle şeyler de olabilirdi. Mevcut iyiliğinin tadını çıkarmak da mümkün.

Konuşmak istersen mesajlara buyur gel.
0
muhayyer divan
(22.07.24)
@titanic kemancısı: listeye bakınca sorunlarımın çoğu omurgasal gibi aslında hocam. daha bugün profesör bir gastroentrologdaydım kolonoskopi falan oldu en son orada bunlar çıktı işte onun sıkkınlığıyla yazdım zaten bunu da. verdiği ilacı kullanıcam bakalım.

@muhayyer divan: normalde dişlerin birbirine basması lazım benim üst dişler öne gelip alt dişleri kapatıyor tamamen. telle tedavi oluyor aslında bu durum ama tellik seviyenin ötesinde dendi benimki için. sağlıklı sindirim, uzun vadeli ağız diş sağlığı ve çeneden başlayan omurga için tavsiye edildi ama zor bir ameliyat olduğu için düşünmüyorum olmayı. diğer kendilerine iş çıkarmak için mi acaba dediğiniz şeyler de net aslında burun eğriliği için semptomların artmazsa bence ameliyata gerek yok dedi zaten doktor ve bu neredeyse bizim millettin hepsinde var az veya çok seviyede, diş eti olayını ablamın birkaç dişini kaybetmesi sonucu öğrendim onda konuyu iyice araştırdılar bir adı vardı durumun da unuttum. ben de diş etlerinden hep sıkıntı yaşadım ve ücretsiz olarak gittiğim diş hekimi arkadaşım hep diş taşı durumumun çok sıkıntılı olduğunu söylerdi sonra ablamda genetik denen durumu söyleyince bende de ondan şüphelendiğini söyledi. yılda 1 diş taşı temizlemeye gitsem bile normal bir insanın temizliği 1 bilemedin 2 seans sürerken benim temizlik 3-4 bol kanlı zorlu seans şeklinde geçiyor. açıkçası kendime sıkıntı aradığımı sanmıyorum. listede bir damar inceliği bir de omurga asimetrisi dediğim durumlar dışında hepsi çok somut tetkikleri olan durumlar zaten. o ikisini de gene doktorlar söyledi ve bir ek kazanç durumları da yoktu bunları söylemekten bilemiyorum.

"Ben 42 yaşındayım sana sıkıntılarımı saysam ve buradan birkaç kişi daha saysa "ben genelden çok farklı değilim" dersin. Evet şu bilim çağında bu kadar hastalık yaşamak da neyin nesi ama şu anki gerçeklik bu."

aslında benim merak ettiğim kısım da bu zaten. yani bende yakın yaşlarımdakilerin ortalamasına göre çok daha fazla mı sağlık sıkıntısı var yoksa biraz fazla olsa bile o kadar da fazla değil mi benim gibi çok insn var mı nedir bunları merak ediyorum.
0
🌸semaforo de medianoche
(22.07.24)
sen doktora çok gitmişsin. muhtemelen özele.

bu ülke söz konusu olunca 30 yaş için hepsi normal. italyaya yerleşip seboreik dermatiti düzelen insan biliyorum. sd'nin olayı eminim sen de biliyorsundur ki gluten. ama gluten var gluten var. italyada her gün sandviç yiyerek sd geçirdi benim arkadaş. yapacak bir şey yok.
0
titanyum22
(22.07.24)
yoldan 10 kisi cevirsen 8inde bu yazdiklarinin cogu vardir.
didikledikce baska seyler de cikacaktir, didiklemeyi ve mukemmelliyetciligi birak.
0
cooperr
(22.07.24)
(9)

tenise başlamak istiyorum

nathanieltroy
selamlar. hiç spor yapmayan biri olarak en azından hafta sonları bir şey yapmak istiyorum. tenis ezelden beri çok eğlenceli geliyor ama ilk kez oynama isteği oluştu. fakat biraz korkuyorum. çünkü yapabilir miyim bilmiyorum. ben genel olarak toptan falan korkan biriyim, sanki vururken topu tutturamaz
selamlar. hiç spor yapmayan biri olarak en azından hafta sonları bir şey yapmak istiyorum. tenis ezelden beri çok eğlenceli geliyor ama ilk kez oynama isteği oluştu. fakat biraz korkuyorum. çünkü yapabilir miyim bilmiyorum. ben genel olarak toptan falan korkan biriyim, sanki vururken topu tutturamazmışım falan gibi geliyor :) belki çoğu yeni başlayan için öyledir zaten ama sormak istediğim şu: tenis herkesin iyi kötü öğrenebileceği bir spor mudur? bi yandan kolay gibi bi yandan da başlayınca zor olurmuş gibi görünüyor. en azından bi arkadaşımla hafta sonları düzgün oynayabilecek seviyeye gelebilir miyim çok zorlanmadan? kişisel yeteneklerin de etken olduğunun farkındayım tabii, herkes için farklıdır mutlaka ama ortalama biri için soruyorum.
0
nathanieltroy
(15.07.24)
Tenis ciddi kondisyon ister söyleyim.
0
numlock
(15.07.24)
Bir süredir tam olarak aynı kafadayım.
Ama kendime çok güvenmediğim için tenis değil de squash kararı aldım.
Hatta az önce decathlona gidip squash raketi ve topu aldım.

Bence tenisten çok daha iyi, birine ihtiyacın yok bir kere, yanında arkadaşın olmasa bile tek başına yapabilirsin. Bence bunlar avantaj.
Bir de benim amacım öyle profesyonel devam etmek falan değil hayatıma hareket katsın diye heves ettim.
0
mutekebbir
(15.07.24)
Tutuş, vuruş tekniklerinin (kendi kendine değil, ders alarak) çok iyi öğrenilmesi gereken,
Çok iyi ısınmanın ihmal edilmemesi gereken (gerçi bu her spor için geçerli ama teniste daha önemli)
(Bence ) belirli bir yaştan sonra heves edilmemesi gereken bir spor.

Genellikle elit kesimin tercih ettiği, sosyalleşmenin çok kolay olduğu kaliteli insanlarla tanışmanın yolu. Güzel bir spor.

Kapının anahtarını kilitte çevirebilmenin ne büyük bir nimet olduğunu insana öğreten tenisçi dirseği hastalığının çok kolay kapılabileceği bir spor.
0
Mirket
(15.07.24)
42 yaşında tenise başlamış biri olarak söyliyim mutlaka sizin seviyenizde birileri olacak ve onlarla oynayacaksınız, sonuçta şampiyon olmak için gitmiyorsunuz spor için gidiyorsunuz ve bence yapılabilecek en mantıklı seçeneklerden biri. korkmanız gereksiz, bi şort bi spor ayakkabı çok da pahalı bir spor değil.
0
ravenudon
(15.07.24)
Pilates dersinden, pt dersinden daha uygun. 2 sene yaptım. Tavsiye ederim.
0
gabe h coud
(15.07.24)
yaparsınız. bir hocadan ders almanız gerek. paketler genelde 10 saat oluyor. tam hatırlamıyorum ama 5-6 dersten sonra kendi seviyemdeki arkadaşlar ile oynamaya başlamıştım. partner bulmak biraz sıkıntı olabiliyor. bunun için de bu işi size yakın bir kulupte başlayarak çözebilirsiniz. kulupte hocalar ders verir ayrıca başlangıçta raket vs de almanıza gerek kalmaz. sonra hoca ile beraber size uygun bir raket seçersiniz.
0
surprise
(16.07.24)
bu yastan sonra bir Nadal olmayacaksin zaten. Öyle teknigi cok iyiymis falan takma kafaya. Ders al dendigi gibi, biraz teknikleri, vuruslari ögren, raket secimini ögren, kondisyon kazan. Bir sene sonra da istersen dersleri birakir kendine bir partner bulur haftasonlari zevkine mac yaparsiniz.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(16.07.24)
İçinden bile geçersin hocam , az kendine güven ya.

İmkan varsa özel ders , yoksa belediyelerin kursu bile olur. (Belediyelerin kursları kalabalık oluyor biraz) ; varsa etrafınızda 8-12 ders arası özel ders veren biri , işinizi görür. Ben özel dersin de 4lü gruplar halinde alınması taraftarıyım gerçi , pahalıya gelmesin.

Gelişiminiz olacak , her türlü öğrenirsiniz. Ancak tenis ayakkabısı almanızı tavsiye ederim.
0
ketcapli dondurma
(23.07.24)
ben koşu bandında ya da dışarda bir yerlerde dümdüz koşmaktan nefret ediyorum. kondisyon ve fitlik kazanmak için böyle sağlam fiziksel aktivite yaptıracak bir oyun lazım diye düşünürek başlamak istedim. bir arkadaşla gittik direkt oynamaya başladık o daha önceden oynamış bir dönem yetenekli de birisi, benim ilkti. maalesef sizin dediğiniz gibi oldu topu tutturamadım bazen, tutturduğumda da auta attım genelde. öyle olunca pek zevkli olmadı o yüzden bir daha gitmedim ama belki hocadan ders almaya gitsem daha farklı olurdu bilemiyorum. ben masa tenisinde de hiç iyi değilimdir bu arada gözlemlediğim kadarıyla masa tenisinde iyi olanlar bunda da yetenekli oluyor. bilardo, dart, bowling gibi isabet gerektiren sporlarda fena değilimdir aslında çok iyi olmasam da kötü de değilim ortalamayım diyeyim onlarla alakası yokmuş demek ki.

enteresan şekilde çok iyi servis atıyordum yalnız duran toplara iyi vuruyorum diye şakasını yaptım ama karşıdan gelince sıkıntı oluyordu.
0
semaforo de medianoche
(23.07.24)
(2)

su bazlı güneş kremi (seboreik dermatitlerin yüzüne sürebileceği)

semaforo de medianoche
bende seboreik dermatit olduğu için yüzüme yağlı bir şey sürmemem lazım. su bazlısı da var sanırım bunların bu durumda hangisini önerirsiniz?
bende seboreik dermatit olduğu için yüzüme yağlı bir şey sürmemem lazım. su bazlısı da var sanırım bunların bu durumda hangisini önerirsiniz?
0
semaforo de medianoche
(09.07.24)
Seboroik dermatit olan biri için Doktor reçete etmişti

EAU Thermale Avene SPF50
0
Mirket
(09.07.24)
@mirket: gördüğüm kadarıyla su bazlı gibi bir ibare yok bunda cilt tipi olarak da yağlı cilt dememiş hatta şaşırdım o yüzden ama araştırayım bunu bir teşekkürler.
0
🌸semaforo de medianoche
(09.07.24)
(6)

Göğüste kabuğumsy kızarıklık ve kaşıntı

oldz
Randevu bulamıyorum arkadaşlar cildiyeye, belirtiler kaşıntı okuyor arada sırada tam olarak değil ama ince bir kabuklanma durumu da var, hangi kremi kullanmak lazım geçmesi içn?
Randevu bulamıyorum arkadaşlar cildiyeye, belirtiler kaşıntı okuyor arada sırada tam olarak değil ama ince bir kabuklanma durumu da var, hangi kremi kullanmak lazım geçmesi içn?
0
oldz
(29.06.24)
Egzamadır. İnce ise Bepanthol Sensiderm dene.
0
prole
(29.06.24)
sadece göğüs ortasında mı var? seboreik dermatit muhtemelen ama orada olup yüzdeki t bölgesinde olmaması ilginçmiş. egzama denilen şeyin asıl adı atopik dermatit ellerde kollarda çok olur. seboreik dermatit ise yağlı egzama diye de geçer vücudun yağlı bölgelerinde olur. göğüsler, t bölgesi, saç derisi gibi. sizde azsa bepanthol sensiderm alıp yatıştırabilirsiniz. çoksa kortizonlu kremler var (ketoral) onlardan kullanmanızı öneririm ama onları sürekli kullanamıyorsunuz prospektüsünü iyi okuyun max 5 gün falan üst üste kullanım süresi.
0
semaforo de medianoche
(29.06.24)
Fotoğraf çekip koysan daha iyi anlaşılır da, sadece sıcaktan isilik bile olabilir o.
0
muhayyer divan
(29.06.24)
sedef olabilir. dermovate, temetex gibi kremler var ama kortizonlu. isterseniz önce nemlendirici kullanın. nivea, neutregena gibi markaların.
0
tabudeviren
(29.06.24)
Seboreik dermatit, Dermovate merhem. İnce bir tabaka şeklinde uygulayın fazla sürmeyin sürdükten 10-15 dk sonra peçete ile silin veya yıkayın yıkarken de ketoral tarzı bir şampuan kullanabilirsiniz günlük duş almayı ihmal etmeyin ve kesinlikle ilaç sürdükten sonra o bölge güneş görmemeli
0
apocalipy
(29.06.24)
Herkese teşekkürler arkadaşlar, bepanthol sensiderm kullandım 3. Gün ne kızarıklık ne de kaşıntı kaldı
0
🌸oldz
(04.07.24)
(4)

Dönerin içine ne konabilir?

armagan abanuz
Konumuz tavuk döner. Değişik tarifler arıyorum. Mesela çıtır soğan güzel gidiyor dürümün içinde. Başka neler eklenebilir?
Konumuz tavuk döner. Değişik tarifler arıyorum. Mesela çıtır soğan güzel gidiyor dürümün içinde. Başka neler eklenebilir?
0
armagan abanuz
(23.06.24)
2 yemek kaşığı tahin
2-3 yemek kaşığı yoğurt
1 diş sarımsak
1/2 adet limon suyu

Savurma sosu icin bu tarifi yazmislar bayiliyorum<3
0
ala09
(23.06.24)
Hiçbir fikrim yok ama özellikle Lübnan ve Suriye yemeklerini bence bir araştırın, çok iyi tavuk yapıyorlar. Fikir edinebileceğiniz şeyler bulabilirsiniz.
0
10551037
(24.06.24)
yunanistan'da almanya'daki dönerlerde içine konulanlara bakabilirsiniz onlar bizden biraz farklı şekilde tüketiyor. gerçi oralarda tavuk döner diye bir şey var mı sadece et mi yapıyorlar bilmiyorum ama yunanlar mesela bizim cacığın biraz daha yoğurt kıvamına yakın olan bir versiyonunu koyuyolardı galiba. sos olarak bir sürü şey yapılabilir zaten tavuğa giden tüm soslar sanırım tavuk dönerin üstüne de yakışır. tavuk dünyası, sayrem gibi yerlerin menülerine bakabilirsiniz oralarda zaten tavuk sabit sosu değiştiriyorlar o soslardan damağınıza uyanlardan evde yapabileceğinizi veya alabileceğinizi seçip deneyebilirsiniz. salataya konulan bazı sebzeler de denenebilir sanki mesela ince doğranmış nar ekşili mor lahana koysan biraz fena olmaz gibi geldi şu an tamamen farazi konuşuyorum yani denemek istersen denenebilecek çok şey çıkar manasında. bazı baharat karışımları da denenebilir.
0
semaforo de medianoche
(24.06.24)
sence guacamole gider mi dersin? daha once hic duymadim, gormedim.
0
Sour
(24.06.24)
(21)

Sigaraya baslamam lazim

tantamount_to_equivalent
Dunyanin en sacma, en ergen sorusu olacak ama sigaraya baslamam lazim. 2 haftadir sabah aksam adini sayikladigim, sirilsiklam asik oldugum kizla isyerinde molalarda yaninda olabilmek icin sigaraya baslayacagim. Kendisi icmiyor ama arkadaslari var, o sayede o ortamda bulunabiliyor, ben oyle icmeden y
Dunyanin en sacma, en ergen sorusu olacak ama sigaraya baslamam lazim. 2 haftadir sabah aksam adini sayikladigim, sirilsiklam asik oldugum kizla isyerinde molalarda yaninda olabilmek icin sigaraya baslayacagim. Kendisi icmiyor ama arkadaslari var, o sayede o ortamda bulunabiliyor, ben oyle icmeden yanlarina giremem. Gunde 1-2 dal icebilsem yeter, baska icmem zaten. Hangi marka iyidir, havalidir, hangi paketten alayim? Yarin parkta alistirmaya yapacagim, pazartesi icerim yaninda:) Oksurme, balgam falan olmaz insallah, sonra rezil olmayalim. Cok ciddiyim, nasil basliyoruz bu merete?
0
tantamount_to_equivalent
(22.06.24)
Sigara icmeyen insanin yaninda sigara icersen o sevdaya elveda de.
0
floydian
(22.06.24)
Kelimeler kifayetsiz. Sigara kurtulunması çok zor bir zıkkım. Günde 1-2 tane ile kalmayacaksanız muhtemelen. Başka bir yol düşünün. Kadının sizi sigara içtiğiniz için reddetmesi olasılığını da göz ardı etmeyin.
0
auroraaurora
(22.06.24)
Hayatın boyunca ne kadar aptalmışım diye hatırlayacağın günler yaşıyorsun.

En aptalca sebepten sigaraya başlayan adam olarak tarihe geçebilirsin.
0
Mirket
(22.06.24)
Yas kac 12 mi? Al bi eline kahve katil aralarina, niye olmadigin bi insan gibi davraniyorsun?
0
Feriyaanim
(22.06.24)
@Mirket Niye aptalca sebep olsun hocam ask iste, var mi otesi? Millet ask icin katil oluyor, daglari colleri asiyor bizim sigara mi cok oldu simdi:) Hayatimda 2. kez gercekten asik oldum belki de sondur.

@Feriyaanim 35'e merdiven dayadik
0
🌸tantamount_to_equivalent
(22.06.24)
"Dunyanin en sacma, en ergen sorusu" %100 haklısın.
"2 haftadir sabah aksam adini sayikladigim, sirilsiklam asik oldugum kız" için böyle bir merete başlanmaz.
"Kendisi icmiyor"sa sigara içen bir erkek olarak büyük ihtimalle eksiden başlarsın.
"icmeden yanlarina giremem", gayet girebilirsin, al eline bir bardak çay kahve gir.
"Gunde 1-2 dal icebilsem yeter, baska icmem zaten" dünyanın en büyük yalanı, hiç bir zaman 1-2 dalda kalmaz.
"Yarin parkta alistirmaya yapacagim, pazartesi icerim yaninda" bir günlük alıştırma kurtarmaz, rezil olursun.
"35'e merdiven dayadik" şok oldum, bu yaşa iyi gelmişsin.
0
hrskrs
(22.06.24)
Başlama. Kızı bırakır, sigaraya devam edersin.
0
sekizdokuzon
(23.06.24)
Yanına gidip direkt senden hoşlanıyorum desen daha az saçma olur.

Sigara dışında bir yol bul bence.
0
Cesario
(23.06.24)
Vozol markalı elektronik sigaralardan alın. 12000 çekimlikleri öneririm. Mentollü, elmalı vs aromalıları var. Öksürme ve bağımlı olma ihtimalinizi minimize etmiş olursunuz. Arkadaşla sohbeti ilerletebildikten sonra da rafa kaldırırsınız.
0
huzurlarinizda huzursuzluk
(23.06.24)
Birisi bana böyle bir sigaraya başlama hikayesi anlatsa inanmazdım, bir insan bu kadar saçmalayamaz derdim.
Ayrıca kız içmiyorken kız için sigaraya başlamak, sonrasında kızdan "küllük gibi kokuyorsun öte git" cümlesini duyma riskini almak da ne bileyim, garip.
Sigaraya başlayan insanların %90'ı "arada bir yakarım o kadar ya, ben bağımlı olmam" diyerek başlamış insanlar.
Valla çok enteresan bir soru.
0
pianeta
(23.06.24)
@floydian +123456789

Kendine yapacağın en büyük kötülük olur, saçmalamamalısın.
0
muhayyer divan
(23.06.24)
Yani sigaraya para, zaman ve sağlık harcayacağına o kaynakları cesaret edinmek için harcasan çok büyük sonuçlar alırsın. Kızla yakınlık kurmak için onun içmediği şeyi niye içesin ki? Ya senden hoşlanmazsa? İçtiğinle kalırsın, resmen saçmalık bu. Ayyy.
0
muhayyer divan
(23.06.24)
Elektronik sigaradan da lütfen ayrıca uzak dur, akciğer hava keseciklerini birbirine yapıştırarak söndürdüğü ve bunu gerçek sigaradan daha çabuk yağtığını göstermişler. Lütfen. Çok saçma bu ya. Yaş 35 lütfen biraz cesur olur musun artık?
0
muhayyer divan
(23.06.24)
Vazol vb olmayan kendin dolum yapabileceğin düzgün bir elektronik sigara al ve bu cihazda sadece nbase denilen 0 nikotin ve aroma içermeyen vg/pg karışımını tüket minimum zararlı duman ihtiyacı karsilayici budur, onun dışında kesinlikle tütün ve tütün mamulu nikotinli aromali urunler vs tüketme kendine en büyük ihaneti etmis olursun (2 ay önce 24 yıl içip sigarayı tamamen bırakmış ve ben senelerce ne büyük aptallık etmişim diyen adam konuştu)
0
apocalipy
(23.06.24)
Kısa parliament
0
optimistbakunin
(23.06.24)
kendisi icmeden dahil olabiliyorsa sen neden icerek dahil oluyorsun anlamadim
0
foster
(23.06.24)
Diğer sorularınıza baktım, troll gibi durmuyorsunuz. Bu düşünce yapısıyla 35 yaşına kadar iyi gelmişsiniz yorumuna katılıyorum. "kendisi içmiyor ama o ortamlarda bulunabiliyor" demişsiniz. alın kahvenizi elinize girin işte o ortama bunu engelleyen ne var?

Sigara çok kuvvetli bir bağımlılığa sahiptir. Hem fiziksel hem de sosyal olarak. Bırakması çok zordur. Hayatınızın geri kalanını bu tarz hareketlerle sıkıntıya sokmanız sizin için iyi olmaz.
0
pispinti
(23.06.24)
niye bu kadar garipsenilmiş bu soru anlamadım. iş yerlerinde sosyallik için en önemli şey sigara molaları sigara içmeyen birisi 5-0 geride başlıyor ortama. şahsen ben de içmiyorum ama molaya inerim yine de. çok yakın değilsen inen ekibe seni çağıran olmuyor senin de molalara inmen fark etmiyor senden daha uzak oldukları birisini bile sigara için çağırırlarken seni unutabiliyorlar içmiyor diye düşündükleri için. başlarda hep tek başıma iniyordum o yüzden sonra birkaç kişiyle yakın arkadaş olduğum için artık önemi kalmadı her türlü çağırıyorlar ama sigara içiyor olsaydım çok daha rahat ve hızlı kurabilirdim o yakınlığı ilk 1 yıl ciddi yalnızlık çektim mesela. önceki iş yerimde çok daha kötüsünü yaşadım sigara içsem farklı olabilirdi orada da gibi düşünüyorum bazen. yani iş yerinde ortama girebilmen için en kolay ve hızlı yol sigara içmek diğer türlü biraz zor ve biraz da şansa kalmış oluyor.

soruya gelirsem bence ilk başta kahve mahveyle in yanlarına selam ver. baktın 1-2 indin kahveyle olmuyor vozol mozol öneririm.
0
semaforo de medianoche
(23.06.24)
sosyallik için sigara mı içilir?

ben 28 yaşındayım hiç sigara içmedim. 10 arkadaşım daha var benle yaşıt ve hiç sigara içmemiş. asla da içmeyiz.

yine de iş yerinde arkadaş bulabiliyoruz. sigara molasına asla çıkmam ben. üstüme siner, nefret ederim.

sigara içmeyen biri olarak sigara içen biriyle ciddi düşünemem. evlenilmez o adamla. evi kokutur. kendisi kokar. öpüşülmez bile. iğrenç.

sizin kız da içmiyormuş, böyle düşünebilir.

böyle saçma bir sebepten sigaraya başlamak hata. sigara başlamak genel olarak hata.
0
art cat chocolate
(23.06.24)
ulan bu duyuru ana, babadan beter, icmiyorum anasini satayim:)
0
🌸tantamount_to_equivalent
(24.06.24)
içerde yaq

git kıza en iyi muhabbet sigara bölümünde oluyor, sen de içmiyorsun filan
0
bir soru sorcam
(24.06.24)
(14)

gaza getiren şarkılar

yetkili birine benzeyen abi
athena-arsız gönül gibi gaza getiren şarkılar neler var?ben mesela! uçarım mesela! yerlere göklere sığamıyorum!gibi...
athena-arsız gönül gibi gaza getiren şarkılar neler var?

ben mesela! uçarım mesela! yerlere göklere sığamıyorum!

gibi...
0
yetkili birine benzeyen abi
(07.06.24)
Farklı bir motivasyonlarla yak bütün fotoğrafları dinliyorum.
0
sekizdokuzon
(07.06.24)
Motivasyonla*

Benim bu telefonu değiştirmem lazım.
0
sekizdokuzon
(07.06.24)
o biraz isyan :)
ben motivasyon arıyorum.
0
🌸yetkili birine benzeyen abi
(07.06.24)
Sözlerimi geri alamam geldi aklıma o zaman.
0
sekizdokuzon
(07.06.24)
youtu.be
Rashit - ben anlamaz

Ari barokas
youtu.be
0
grimavi
(07.06.24)
ingilizce olur mu? orijinali de fena değil ama şu versiyon beni uçuruyor açıkçası.

www.youtube.com
0
moonie
(07.06.24)
athena'nın bir sürü şarkısı bu kategoride değerlendirilebilir bence yaşamak var ya, 12 dev adam (sözler modunuza tersse sadece müzik olarak da gaza getirici), marş söylerken yumruk göklerde gibi. duman senden daha güzel toplu söylemesi en güzel türkçe şarkılardan herhalde. cem karaca bindik bir alamete, barış manço lambaya püf de de sözleri bilmem ama müzik olarak direkt insanı kıpır kıpır yapan şarkılar.

edit: bunlar dışında avusturya işçi marşı, ciao bella, katyusha, goran bregovic - kalasnjikov, the a la menthe
0
semaforo de medianoche
(07.06.24)
İleri marşı

youtu.be


Yürü, bu yol şeref zafer yolu

Karşında bekliyor seni tanyeri.

Yürü, atıl devir karanlığı.

Durma yürü, haydi ileri.

Varsın gel desin sana,

Yeşil gölgeli çamlar.

Ninni fısıldayan dereler,

Şen nameler, gülen bir bahar.

Hayır, sakın yolunda kalma sen.

Dağları yıkan gücünle sars her yeri.

Atam diyor; öğün, çalış, güven.

Durma yürü, haydi ileri![
0
jülsezar
(07.06.24)
Iron maiden - Fear of the dark
Pantera - walk
0
logisticsmanager
(07.06.24)
queen - don't stop me now.
meat loaf - bat out of hell.
0
inheritance
(07.06.24)
tarkan - adımı kalbine yaz - ozinga club mix www.youtube.com

özlem tekin - aşka dair www.youtube.com
0
exlibris
(07.06.24)
Spor motivasyonum: Rammstein-Deutschland
youtu.be
0
mor oje
(07.06.24)
hrskrs
(07.06.24)
bad to the bone
0
black holes in the sky
(07.06.24)
(20)

Zorla evlendiriliyor olabilir miyim? + dertleşme duyurusu

top_secret
Bir sevgilim olsun, onunla gezip tozayım hayatı paylaşayım çok isterdim.Uzun zaman olmadı bu, olanlar kısa sürdü çünkü ben sıkılıyordum.Yani ilişki bir süre sonra, "o kızı gezdirmeliyim, o kızla buluşmalıyım, onu mutlu etmeliyim" e dönüyor. Ben hiç zevk almıyorum ve bir iş bir ödeve dönüyor ilişki,
Bir sevgilim olsun, onunla gezip tozayım hayatı paylaşayım çok isterdim.
Uzun zaman olmadı bu, olanlar kısa sürdü çünkü ben sıkılıyordum.
Yani ilişki bir süre sonra, "o kızı gezdirmeliyim, o kızla buluşmalıyım, onu mutlu etmeliyim" e dönüyor.
Ben hiç zevk almıyorum ve bir iş bir ödeve dönüyor ilişki, üstümde baskı hissediyorum.

Sonra bir arkadaş vasıtasıyla bi kızla tanıştım. İyi gibi görünüyor uzaktan her şey.
Akıllı, sevecen ve beni çok seviyor.

Ama iletişimimiz konuşmalarımız he geçen gün kötüye gidiyor.
Bana göre o; sürekli dediği olsun isteyen, kendi bildiğinin doğru olduğunu sanan biri.
Mesela "şu beyaz desem; bunun doğru olmadığını kendinin doğru olduğunu söyler ama sonuçta bu beyaz der.

Ona göre kendi; çooook görmüş geçirmiş, hayatın her aşamasını geçmiş biri. Ben daha ergenim, ilişki ne bilmiyorum, evlilik ne bilmiyorum, hatta bi ara arkadaşımın olmadığını filan söyledi yani ben içine kapanık asosyal bir tipim demek istiyor.

Son zamanlar her telefon konuşmamız tartışma, ses yükseltme, onun ağlaması, gerginlikle bitiyor (ona göre normalmiş)

Farklı şehirlerdeyiz biraz uzak mesafe yürütüyoruz.

Birlikte güzel şeyler yapıyoruz, buluştuğumuzda mutlu oluyoruz, ten uyumumuz iyi gibi fakat ne zaman bir gezi vs yapsak sonunda bir tartışma ve gerginlik (ona göre normalmiş) yaşıyoruz.

Ayrıca ben onu çok eleştiriyormuşum, ama yanlış olana yanlış diyorum ama bunu deyince kızıyor ağlıyor beni suçluyor.

Tüm bunlar ışığında biz ciddi düşünüyoruz, tanışalı 6 ay filan oldu, aileler tanıştı, yüzük takıldı sanırım nişanlandık.

Sanırım diyorum çünkü her şey öyle hızlı ve kendi kendine gidiyor ki.

Kız şöyle şöyle yapalım diyor tadımız kaçmasın diye tamam diyorum dediği oluyor.
Tatil ayarlıyor şu tarihte gideceğiz diyor tamam diyorum gidiyoruz.

Bir akarsuda öylece ilerliyorum. Hayır dersem gerginlik oluyor tadımız kaçıyor ben bundan nefret ederim. Kimseyle laf dalaşına girmek istemem ben.

Artık evlenme aşamasına geldik.
Bana gün al salon tutalım diye sürekli söylüyor.
Arkadaşları sürekli soruyormuş ne zaman evleneceksiniz diye cevap veremiyormuş.

Kimse bana neyi ne zaman istediğimi sormuyor.
Evlenmek istiyor muyum veya sürekli tartıştığım biriyle evlenmek istiyor muyum bilmiyorum. Hayır diyemiyorum. Demekten korkuyorum, beni azarlamasından korkuyorum. Bana kızmasından korkuyorum.

Biraz karışık anlattım ama inanın çok sıkışmış durumdayım. Lütfen kendinizi benim yerime koyun ve bana fikirler verin buna çok ihtiyacım var.

Ben zorla mı evleniyorum? Ne yapmalıyım?
0
top_secret
(05.06.24)
Jason bourne gibi bu ortamı arkana bakmadan terket
0
grimavi
(05.06.24)
Koca adamsın. Karşına al ve hislerini açıkça söyle. Sakın evlenme. Gerekirse kötü ol, ne kendine ne de ona bunu yapmaya hakkın yok.
0
gabe h coud
(05.06.24)
Oha amk dünyaya 1 kez geliyorsun ve ayıp olmasın diye 65 yılını sürekli didistigin biriyle mi gecircen
0
abuzer
(05.06.24)
nişanın maksadı zaten budur. bak ciddi bir yola giriyorsun, köprüden önce son çıkış, kesin ve net kararını ver aşamasıdır.

ben ortada evlenmesi gereken bir çift göremedim. bütün evlilikler dört dörtlük olacak, her iki taraf da çok sevecek veya her şeyde anlaşacaklar diye bir kural yok ama siz asgari şartları bile karşılamıyorsunuz bence.

ya 3 gün sonra boşanırsınız ya da cesaret edemeyip senelerce mutsuz mutsuz yaşarsınız gibi duruyor.

iyice ölçüp biçip kesin karar verme aşaması sizin için. geç değil ama erken de değil. birkaç gün içinde karar verin bence.
0
candide
(05.06.24)
"Kimse bana neyi ne zaman istediğimi sormuyor.
Evlenmek istiyor muyum veya sürekli tartıştığım biriyle evlenmek istiyor muyum bilmiyorum. Hayır diyemiyorum. Demekten korkuyorum, beni azarlamasından korkuyorum. Bana kızmasından korkuyorum."

Kesinlikle evlenmemen gerekiyor. Henüz kendini dahi yönetemiyorsun, hayır demenin gereklerini yaşayamıyorsun, ikili ilişkinin dengesini oluşturabilmek için gereken gerilim seviyesini, bunu yönetmeyi öğrenmemişsin, gerilimden korkup kaçtığın için akıntıya kapılmış gidiyorsun.

İşin kötüsü bunların hiçbiri zorla olmuyor, sadece hayır diyemediğin, iletişimi yönetemediğin için oluyor.

Bence ayrıl. Rahatla. Sevgi başka bişey, sevmeden evliliğe girişme. Sıkılıyorsan sevmemişsindir, oradan pay biç. Seven insan -kadın erkek fark etmez- emek verir, sıkılmak şöyle dursun özler, egodan uzak bir kaybetme korkusu yaşar. Yani bağımlılık değil sağlıklı bir bağlılık yaşar. Kendini gözlemlemelisin, sıkılmak sevmediğinin göstergesi, hayır diyememek travmatik bir durum, kendini koruyamadığın iletişimde karşındakini hiç koruyamazsın vs. Bu ilişkide nişanlık anne sen de 5 yaşındaki çocuk durumuna gelirsiniz, gerçekten gerek yok.
0
muhayyer divan
(05.06.24)
Evlilik şakaya gelmez. Yani şöyle gelmez; evlenmek çok kolay ama boşanmak çok zor olabilir. Maddi-manevi çok yıpranabilirsiniz. O yüzden ciddi bir şekilde kendinize sorun: bu insanla birlikte yaşamaya hazır mısınız? İstiyor musunuz? En ufak şüpheniz varsa "kusura bakma ben yapamayacağım" diyin ve bırakın.

"Beni azarlamasından korkuyorum" tarzı lafları yakıştırmayın kendinize. Çocuğu değilsiniz onun. Lütfen.
0
pispinti
(06.06.24)
kontrolü eline al. Sana yanlış gelen bişeyi söylediğinde sinir krizi + ağlama krizi oluyorsa zaten sevgililiğe bile devam etmen sıkıntı, bir de evlilik diyorsun.

"Tadım kaçmasın diye tamam diyorum" bu da çok yanlış. Sürekli ortayı bulmaya çalışmak yerine, normal hayatın akışında benzer düşünüp benzer planlar yaptığın birini bulursan o zaman evlen.
0
nhk ni youkosu
(06.06.24)
İnsan ilişkide yaptıklarını zorunluluk olarak görmemeli.

Görev gibi hissettiğin şeyleri kendinin zaten seve isteye yapacağı bir ilişki bulman lazım. Karşı taraf için de aynısı geçerli.

Bunlar kişiden kişiye değişir, o yüzden uyuşan kombinasyonda birisini bulmalısın.

Eşim de bazen salıyor sadece senin istediğini yapıyoruz çünkü evlilikti şehir değişikliğiydi vs. bunların tüm yükünü bana atıyorsun sanki kafana silah dayayıp yapmışım gibi, onların suçunu bana attığın için psikolojik baskı hissediyorum, hayatı yaşarken sadece senin merak ettiğin şeyler alınıyor, sadece senin merak ettiğin yerlere gidiliyor, kimse fikrimi sormuyor diyor.

O da böyle bir hayat istemiyormuş. Çünkü genelde onun fikirleri çok para harcamaları yerler oluyor ben orada eleniyorum.

O yüzden gönül isterdi ki kimse böyle hissetmesin, iki tarafın da gönlü olduğu şeyler yapılsın.

Ben de mutlu olmuyorum ki çok gönlü olmayan bir şeyi yaptığımızda. Zaten yüzünden anlaşılıyor yani. Motorla gezsek nee, pleysteyşın oynasak ne... yok ki hanım orada.

O yüzden ona bırakmayı deniyorum, fakat kendisi bir plan-program yapamıyor. Sonra iş yine başa düşüyor. Bu sefer de diyor senin istediğini yapıyoruz hep sdfksdgk saçma bir kısır döngü.

Kadınların arzuları bitmiyor. Benim tek beklentim sorun çıkmasın, koşullar neyse uyum sağlansın, mutlu olunsun, pozitif olunsun... Ama hanımlarımız pek öyle olmuyor.

Hatta şöyle söyeyim öyle gibi yaşayanlar da (mutlu gibi, pozitif, bir şeylere katlanır halde vs.) öyle sürdürdükleri için mutsuz. Yani aslında öyle de mutlu değiller. Sen de zannediyorsun ki ne kadar da anlayışlı bir karım var :)))) Meğer o katlanmak olarak görüyor. Eeeey efendi katlanmak deyince biz nelere katlandık diye çıkışırsan, savaş çığırtkanlığı gibi oluyor, o da aynı söylüyor ortalık kan gölüne dönüyor.

O yüzden seçtiğiniz insana dikkat edin. Benim sütten ağzımın yandığı kriterlerim başkaydı. O yüzden eşim beni tavlayabildi. Ama çok önemsemediğim diğer bu tarz konular, zaman ilerledikçe canımı sıkmıyor değil.
0
ananiyimioguz
(06.06.24)
bu mutsuzluğun yeni ortaya çıkmadıysa ayıp olmasın diye nişanlandın yani? tadımız kaçmasın diye nişanlanılır mı hocam bu hareketin ciddiyetinin farkında değilmiş gibi konuşuyorsun ya da aslında bir yandan da böyle bir yola sokulmanın seni tatmin eden tarafları var karşındaki kişi olmasa da burada sana biçilen rol hoşuna gidiyor. bana sanki ikincisi gibi geldi çünkü bu durumdan o kadar mutsuz olsan onunla tadınızın kaçmasından da korkmazsın tam tersi esas istediğin şey tadınızın kaçması ve sonunda ayrılmak olur. belki hoşuna giden o kocalık rolüyle seni mutsuz eden kişi arasında kaldın. esas istediğin ve istemediğin şeyler neler iyi düşün evlilikten önce de karar ver. nişan atmak da sıkıntı yaratan bir şey tabi ama boşanmak kadar değil öyle düşün.
0
semaforo de medianoche
(06.06.24)
Mutsuz edecek bir ilişkide ısrar edip üstüne bir de ömür boyu nafaka ödeme isteğiniz neden bu kadar yüksek? Kaçın.

"Bir sevgilim olsun, onunla gezip tozayım hayatı paylaşayım çok isterdim."

Bu isteğinizi her önünüze gelenle yaşayamazsınız. Azıcık cesaret lazım ki zaten herkes yazmış.
0
kimlanbu
(06.06.24)
Hayatına giren kadınlar çok da farklı olmayacak ikili ilişkiler her zaman böyledir. İlişkiler karşılıklı fedakarlıklar ister yani ikinizde zamanla değişeceksiniz. Bir yola girmişsiniz o yolu bitirip evlenin bence
0
respect
(06.06.24)
yan yana olsanız 2 ay sürmeyecek ilişkinin 6 ay devam etmesi ve nişanlanmanız...
0
elorelia
(06.06.24)
"Ona göre kendi; çooook görmüş geçirmiş, hayatın her aşamasını geçmiş biri. Ben daha ergenim, ilişki ne bilmiyorum, evlilik ne bilmiyorum," Duyurunun tamamnına bakınca burada biraz haklılık payı var gibi nişanlınızın.

Bir kere ilişkilere "o kızı gezdirmeliyim, o kızla buluşmalıyım, onu mutlu etmeliyim" şeklinde bakıyor olmanız sıkıntılı bir bakış açısı. Buluşmadığınız kişiyle mi sevgili olacaksınız? Enerjiniz yoksa belki de siz ilişkide olmak için doğru zamanda değilsinizdir nerede kaldı evlenmek...
Lütfen karşınızdaki insanı sırf ideal olduğu için bir maceraya sürüklemeyin. Kendinize zaman tanıyın ve ne istediğinizden emin olana kadar da kimsenin zamanını çalmayın.
0
Kediyi üzdün
(06.06.24)
Sanırım nişanlandık mı? Yok canım ne alaka.
0
Kahvedesu
(06.06.24)
- Birlikte güzel şeyler yapıyoruz, buluştuğumuzda mutlu oluyoruz, ten uyumumuz iyi gibi fakat ne zaman bir gezi vs yapsak sonunda bir tartışma ve gerginlik (ona göre normalmiş) yaşıyoruz.

-> Karşındaki kişi üzgünüm ama bir kezban. Serbest bir gezme ortamında bu gerginliği çıkartan, evde yaşarken en küçük bir sorun anında nasıl davranır ben düşünmek istemiyorum. Üstelik bu gerginliği çıkarmayı kendisi için bir "hak" olarak görürken, bu gerginliği sona erdirmeyi sana "görev" olarak vermiş. KOŞARAK KAÇ.

- Arkadaşları sürekli soruyormuş ne zaman evleneceksiniz diye cevap veremiyormuş. Kimse bana neyi ne zaman istediğimi sormuyor.

-> Kadınlar birbirine bu konularda baskı yapmayı sever. Göreceksin biraz daha cevap vermezse "bu çocuk seni oyalıyor" geyiği yapacaklar, o da sana çemkirecektir.

- Ona göre kendi; çooook görmüş geçirmiş, hayatın her aşamasını geçmiş biri. Ben daha ergenim, ilişki ne bilmiyorum, evlilik ne bilmiyorum, hatta bi ara arkadaşımın olmadığını filan söyledi yani ben içine kapanık asosyal bir tipim demek istiyor.

-> Daha yeni tanışıyorsunuz ve seni aşağılıyor, sürekli suçluyor, küçük görüyor.

- Yani ilişki bir süre sonra, "o kızı gezdirmeliyim, o kızla buluşmalıyım, onu mutlu etmeliyim" e dönüyor. Ben hiç zevk almıyorum ve bir iş bir ödeve dönüyor ilişki, üstümde baskı hissediyorum.

-> Yine bir ofsayt argüman. İçinden gelmiyorsa, mutlu olmuyorsan, bunu bir görev gib görüyorsan bir ömür bunu nasıl sürdüreceksin?

Anlattıklarından anlaşılan sen ZORLA EVLENİYORSUN VE MUTSUZ OLACAKSIN. İnsaf, bu kadınla aynı eve girdikten sonra hayatın cehennem olur.

Bir ve tek hayatın var, onu da kaprisli, seni aşağılayan bir kadınla ziyan edeceğine kafanı topla. Dünyada tek kadın o değil, daha düzgün, anlayışlı, kültürlü birine illa ki denk gelirsin. Kimse kimseyi bu kadar idare etmek zorunda değil. Bir an önce bitirip yoluna bak derim.
0
Lethe
(06.06.24)
Uzak mesafe ilişkisi yürüttüğünüz için şimdilik birbirinize tolerans gösterebiliyorsunuz.

sen daha alttan alan taraf olduğun için bazı şeyler gözüne batmıyor veya birşey söylemiyorsun çünkü sabır eşiğin daha yüksek.

bunun diğer sebebi de yeteri kadar bir arada vakit geçirmemiş olmanız. mümkünse bir arada minimum ardışık 7-10 gün kadar birlikte vakit geçirin.
artık aynı evde mi kalırsınız veya tatile mi çıkarsınız veya aynı şehirde bulunup günün büyük kısmını birlikte mi geçirirsiniz bilmem.

yakından tanıyıp olacakları görmenizin başka yolu yok anladığım kadarıyla
0
joooper
(06.06.24)
Okurken Peep Show'un Mark karakteri aklıma geldi, o da ayıp olmasın diye evleniyordu yanlış hatırlamıyorsam;)
0
blue rebel motorcycle club
(06.06.24)
İstemediğin şeylere Hayır diyemiyorsun

Tartışma çıkacak korkun var ve tartışmadan kaçınıyorsun

Meli malı düşünce yapısına sahipsin; o öyle olmalı bu böyle yapılmalı bu böyle söylenmeli vb düşünüyor ve bu düşüncelerini ciddiye alıp tavsiye veriyorsun.

Bol bol sempatiye düşüyorsun, empati yeteneğin çok zayıf

İhtiyaçlarının sorumluluğunu alacak cesaretin yok

İhtiyaçların konusunda da net değilsin, elinden tutan seni sürüklüyor, işleri başkasının sürüklenmesi bir bakıma rahat da geliyordur

Normal konuşmaları ima olarak duyuyorsun

İnsanların senin hakkında ne düşündüğünü de tahmin edip düşünüyor olabilirsin tahminim

sosyal ortamlarda kendini ifade etmekten de geri duruyor olabilirsin ek tahminim.

Kanka evlilik seni çok kötü çarpar şu an. Kendine gelemezsin.
Hayatının kontrolü içindeki utangaç çocukta hala. Terapi alıp yetişkin haline bırakmalısın sorumluluğu. Ayrıntı istersen mesaj at brocum.
0
hasmetizm 2046
(06.06.24)
light selami gibi bir ilişki anladım anlattıklarından

ayrılmalısın

tadımız kaçmasın diye her şeye evet denilmez

evlenilmez
0
jülsezar
(06.06.24)
Ailenle iyi kötü bir iletişimin varsa önce onlara aç konuyu. Ana fikir ayrılık olmayabilir ama "Biz daha birbirimizi tanımıyoruz, aceleye geliyor her şey" tarzında konuştuğunda belki onlardan da destek gelecek. Büyük ihtimalle gelir. Sonra gözünü karartıp kıza söyle. Burada anlattığın gibi biriyse "Beni yarı yolda bıraktın, Allah senin belanı versin, ben sana ne yaptım? Zaten hiç sevmemissin. Asıl ben senden ayrılıyorum." falan diyebilir. Bunlara hazır ol. Cevap verme. Söylediğin tek şey olsun, "Daha erken.", "Evlenmek için daha erken." Evet seni hirpalayacak, hakaret edecek, suçlayacak, kendini acindiracak. Ama bunları göze al. Eninde sonunda ne demek istediğini anlar. Kimse kimseye zorla bir şey yaptıramaz ya. O arkadaşlarına mahçup olmasın diye iletişim kuramadigin bir kadınla evlenmek zorunda mısın? Sinirleniyorum cidden bak, yine geliyorlar bana. Hayırdır ya?

Lütfen tavrını koy, olmaz öyle şey.
0
sekizdokuzon
(06.06.24)
(12)

dışkılama sonrası kanama

semaforo de medianoche
bir haftadır falan dışkılama sonrası peçetede ve tuvalette kan görüyorum az da değil miktarı. diyeceksiniz ki böyle bir şey varsa doktora git hemen. doğru yorum da bu olur tabi ama şöyle bir şey var bende başka hiçbir rahatsızlık yok. yani öyle çok ağrılı, acılı bir şey falan yaşamıyorum normal tuva
bir haftadır falan dışkılama sonrası peçetede ve tuvalette kan görüyorum az da değil miktarı. diyeceksiniz ki böyle bir şey varsa doktora git hemen. doğru yorum da bu olur tabi ama şöyle bir şey var bende başka hiçbir rahatsızlık yok. yani öyle çok ağrılı, acılı bir şey falan yaşamıyorum normal tuvaletimi yapıyorum hayatıma negatif bir etkisini görmeyince de hastaneye gitmeye üşeniyorum açıkçası. 1-2 sene önce de böyle bir şey yaşamıştım sonra kendiliğinden geçmişti. bir sorayım dedim tıbbi bilgisi olan biri veya benzer bir şey yaşayan, kendi yaşamasa da çevresinde duyanların yorumları varsa belki karar vermeme yardımcı olur negatif bir etkisi olmasa bile gene gitmeli miyim doktora?
0
semaforo de medianoche
(04.06.24)
Her halükarda doktora git. Dışkıda kan, hele ki 1 haftadır çok ciddi şeylere sebep olabilir.
0
numlock
(04.06.24)
Hiç ağrı sızı olmadan bol kanamalı hemoroid atakları yaşayan bir arkadaşım ameliyat oldu, hayat kalitesi yükseldi. İleride belki sıklığı artacak, rahatsızlık vermeye başlayacak, tedavisi de daha zor olacak bir şeyi ihmal etmeyip doktora gidin bence. (Genel cerrahi ilgilenir.)
0
kobuzchu kiz
(04.06.24)
@kobuzchu kiz: gastroenterolojiden randevu almak daha doğru olmuyor mu öyle düşünmüştüm ben de bilmiyorum detayını. bir de arkadaşınızın hiç ağrısı sızısı yoksa hayat kalitesini yükselten ne oldu ki onu da anlamadım tam.
0
🌸semaforo de medianoche
(04.06.24)
Doktora gidin. daha iyi olur.
0
diyecevaplandı
(04.06.24)
Ağrılı olmasına gerek yok. Sürekli bir kanama varsa her seferinde birkaç damla gibi görünen kan akışı, hızlıca kan değerlerinizi düşürmeye başlar. Kan değerleriniz düştüğünde kendinizi daha yorgun, bitkin hissetmeye başlarsınız. Vücudunuzdaki kan miktarı azaldığında, kalbiniz mevcut kanı organlarınıza daha hızlı pompalamak zorunda kalır. Bu da kısa vadede çarpıntı, eğer önlem almazsanız da aniden kalp krizi geçirmenize neden olur.

Özetle bu hiç hafife alınacak bir durum değil. Hemen doktora gidin ve duruma müdahale edin.
0
thracia
(04.06.24)
Doktora görünmek şart. Gastroenteroloji veya genel cerrahiye görünebilirsiniz. Tatsız bir muayenesi var ama yapacak bir şey yok. Geçmiş olsun.
0
pispinti
(04.06.24)
gastroenterolojiye gidin direk.

hemoroid veya makat çatlağı olabilir. Ya da inflamatuar bir bağırsak hastalığının başlangıcı olabilir. Ertelemeyin doktora görünün.
0
nuevo
(04.06.24)
çok ciddi bir durum. bir an önce doktora gitmelisin
0
abelardo
(04.06.24)
Acı var desen hemoroid veya fissür derdim ama bu başka bir şey gibi. Hemen git doktora.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(04.06.24)
Dur biraz gözünü korkutayım.
Hemoroidden ülseratif kolite, kolon Ca ya kadar her şey olabilir. Bağırsaklarda sinir olmadığı için ağrı sızı vermez. Allah korusun da bir gün tuvalette kan boşaltırsınız, acile yetiştirmekte zorlanırlar.

Hiç zaman geçirmeden bir Gastroentoroğa gidin. Acile gitseniz de ilgilenirler. Ciddi bir durumdur.
0
Mirket
(04.06.24)
dostum annemde boyle olmustu, dur bi kolonoskopi yaptirayim dedi (doktor kendisi), kolon kanseri cikti. o ana kadar da kanser bizim icin hep baskalarinin basina gelen bir seydi. sifir tip bilgisiyle bir sey diyemem, ama doktora gitmemen cok buyuk hata olur
0
lamartin
(04.06.24)
proctolog.
0
oldz
(04.06.24)
(14)

Birini işten nasıl çıkarırsınız

sarahkerrigan
Başlık açık aslında ama detaylandırayım, bu konuda hiç tecrübem yok. Sadece bugün aynı takımda çalıştığım bir arkadaş aniden işten çıkarıldı. Son ana kadar söylememişler, adam bugün ofise geldi, mesaj uygulaması üzerinden gayet akşam içeriz muhabbeti yapıldı, iş konuşuldu. Öğleden sonra hesabını kil
Başlık açık aslında ama detaylandırayım, bu konuda hiç tecrübem yok. Sadece bugün aynı takımda çalıştığım bir arkadaş aniden işten çıkarıldı. Son ana kadar söylememişler, adam bugün ofise geldi, mesaj uygulaması üzerinden gayet akşam içeriz muhabbeti yapıldı, iş konuşuldu. Öğleden sonra hesabını kilitleyip işten attılar. 2 sene üzerinde çalışan biri. Gözüme bir performans düşüklüğü de çarpmadı açıkçası.

Bayadır çalışıyorum çalıştığım yerde, ilk zamanlarımda yine bir kişi bu şekilde işten atılmıştı. Hatta atılmadan önceki gün adam gece nöbetine kalıp kritik bir sistem geçişi yapmıştı.

Ben etkilenmedim, iş performansımın da iyi olduğunu düşünüyorum ama böyle sahip olduğumuz işlerin özellikle özel sektörde ne kadar kırılgan yapıda olduğunu hatırlamak mutsuz hissettiriyor.

Özellikle bu konuda deneyimi olan veya yönetici olanlara sorum, bu işin doğrusu bu şekilde mi olmalı? Siz nasıl yapardınız, önceden performansından memnun olmadığınızı açık şekilde belirtir miydiniz?

Ya da diyelim ki aynı şekilde yapacaksınız patron olarak. Ben kovulacağımın ipuçlarını nasıl yakalayabilirim?
0
sarahkerrigan
(03.06.24)
İnsan onuruna uygun bir çıkarmış değil bence. Ama nerdeyse aynısına şahit oldum. Yani yüz kızartıcı bir suçu vardır, ya da ne bileyim firma bilgisi sızdırmıştır vs anlarım.

Bir zamanlar bir bankada çalışıyorum. Genel merkezdeyim. Saat 10 gibi adamın önce sistem kapanıyor. Sanırım sonra bi telefon geliyor. Telde bilgi veriliyor çıkarıldınız gibisinden. Sonra iki tane binanın güvenlik görevlisi geldi adama eşlik ettiler güya ve çıkardılar binadan. Kepazelikti. O güvenlik görevlisi vlilierinin gelmesi vs adam masasını toplarken başımda durmaları... Gerçekten iğrençti. Neden çıkarıldı bilmiyoruz.
0
saturn
(03.06.24)
HR ile birlikte yöneticin nedensiz bir toplantı daveti atmışsa, kovulacağın günün sabahına uyanmışsın demektir.

Pasif agresif tipler öncelikle toplantılara, organizasyonlara davet etmemeye başlar, çalışanı görmezden gelir. Ağzınla kuş tutsan fark etmez. Seninle direkt konuşmak yerine başkası üzerinden konuşur vs.

Ben kovmadan önce bir çok kez güzelce konuşurum, desteklerim. Olmuyorsa, yine yanlış kariyerde ya da şirkette olduğunu söyleyerek gönderirim.

Saygısızlık, kötü niyet görürsem anında kovarım. O başka.

Örneğin, senin başarısız olmanı istiyorum diyen birine, cevap olarak ben mi kovayım sen mi istifa edersin demiştim.
0
gabe h coud
(03.06.24)
Adam kovmak için başka şehirden geldi daha üst düzey yöneticiyle bölge ofisine, normalde sadece yeni projeye başlayınca gelirdi beraber çalışırdık 3-4 gün. Bugünkü olaya ne alaka demiştim hafif şüphelendim ama çok rahatsız edici ya.
0
🌸sarahkerrigan
(03.06.24)
Ben birini işten çıkartacak olsam o kişi sabah işe geldiğinde bunu öğrenmezdi. Bence çalıştığın yerde herkes risk altında. Çünkü o derece profesyonellikten daha da kötüsü vicdan ve empatiden yoksunmuş ki yöneticileriniz. Düşünsene sabah işe gidiyorsun ama aslında dün kovulmuşsun haberin yok :(
0
rock n roll
(03.06.24)
ben de bir kere yaşadım bunu. ortada hiçbir sebep yok ne bir deadline kaçırmışım ne bir işi becerememe gibi bir şey yaşamışım. normal çalışıyorum. ekip liderim de benden memnun gayet (sonra zaten o da istifaya zorlandı). iş yaptığımız firma vpn veriyordu bize ama bazen sorun çıkıyordu. sabah denediğimde bağlanamıyordum o firmadaki adamla yazıştım sorun için adam da anlamadı niye olmuyor diye falan. sonra beni bir konuşmaya çağırdılar kovulmuşum. yetkilerim kapatılmış ondan bağlanamıyormuşum meğer sonra anladım. hiçbir neden de söylemediler şundan oldu bundan oldu diye ısrarla sormama rağmen. şirketi 3 ortak yönetiyordu. konuştuğum yönetici ben bilmiyorum diğerlerine sor ben sadece sana iletiyorum kararı dedi. diğerleri ortada yok. böyle bir kaçma taktiği geliştirmişler 3 ortak.

azıcık insan olanın böyle yapmaması lazım tabi ki. bir anda semaforo'yu kovun diye vahiy gelmediyse bir süreç sonrasında alınmıştır bu karar. sürecin belli bir yerinde uyarılır çalışan şuna dikkat et buna gayret et denir sonra kişinin gelişimi gözlemlenir falan. hadi kovma kararını aldın gidip sabah salak gibi çalışmasını izlemezsin bir şekilde haber verirsin. ha sonra benim için hayırlı oldu kısa sürede çok daha iyi şartlarda bir iş buldum ama o insanlar kendini öyle iğrenç bir pozisyona düşürmüş oldu. maalesef bazen anlaşılamıyor. sadece şu var hissettiğim uyanık olan ve işleyişte en büyük etkisi olan yöneticinin bir yalaka güruhu vardı ben de biraz soğuktum o yöneticiye karşı çalışanların bir kısmıyla "kanki" olup bir kısmıyla olmaması çok profesyonellikten uzak gelirdi bulunduğu konum itibariyle. o adamın beni sevmediğini hissederdim ama bunun kovulmaya kadar gideceğini hiç düşünmedim. o adamın circleında olmayan hemen herkes sıkıntı yaşadı zaten. garip bir yerdi.
0
semaforo de medianoche
(03.06.24)
Bence de oldukça kötü bir yaklaşım, bugüne kadar iş arkadaşlarımdan patronun çıkarmak istediklerine son şans rica ettim, hepsinde performans problemi vardı, büyük hatalar vardı.

bir kaç gün önce işten çıkarılan arkadaş işe geldiği gün gidip patrona birlikte çalışmak istemediğimi, liyakatsiz olduğunu belirttim, deneyelim dediler iyi dedim. daha ilk günden onu istemediğimi, projelerine destek vermeyeceğimi belirttim. Elemanın gidişi sürpriz değildi.

Sizin durumunuzda anlatmadığınız detay yoksa böyle işten çıkarma olmaz. Hele son gün kritik bir iş bitirtmek hiç olmaz. Adama en azından gidip iş bulabileceği bir süre yaratırsın, en kötü 2 hafta önce soylersin, işlerini devreder, kendisini hazırlar vs...
0
kimlanbu
(04.06.24)
hocam sorunuza gelirsek, kovulacağınızın ipuçlarını bilmek pek mümkün değil. zira her firmanın ayrı bir yapısı var. kimisi hiç belli etmez, kimisi de açık açık söyler "şunlara dikkat etmezsen gidersin" gibisinden.

çalışanın işten çıkartılma sebebine göre masasına bile oturtulmadan gönderilmesi "normal" olabilir. özellikle ortada bir güven sorunu veya yüz kızartıcı bir suç durumu varsa bu gibi durumlar olabilir. böyle bir durumda da gerekçe çevreye açıkça söylenmez.

yalnız diğer cevaplarda çalışanın bir anda gönderilmesine takılanlar olmuş. iş kanununa göre birini işten çıkardığınızda zaten 2-8 hafta arası (çalışma süresine göre) bir ihbar süresi bulunur. ancak firma, bu ihbar süresinde çalışanı çalıştırmayıp çalışmış gibi maaşını verebilir. büyük ihtimalle bu firma da, işten çıkarılan çalışan gitmeden bir şeylere zarar vermesin mantığı ile bunu yapmış. yani günde 2 saat çalışma izni yerine 9 saat çalışma izni vermiş, dolayısıyla bir hak yeme durumu yok.
0
shadowfollower
(04.06.24)
Karar verildiyse aynı gün söyleyip göndermek en iyisi ya, öbür türlü ortamı zehirleyenler oluyor dedikodu vs. Zaten onu söyledikten sonra çalışmıyor adam, hani hakkaten "1 ay sonra seni çıkarıcaz" diyip de o 1 ayı normal şekilde çalışarak geçiren insan sayısı çok düşük.

İşten çıkarılma sebebi performans olmayabilir, ama olabilir de. Birebir görüşmede "ya şu şu noktalarda daha iyi olman lazım" dediğimde ciddiye alan insan sayısı çok az oldu. Direkt "bunu düzelt yoksa işten çıkarılırsın" desen de olmuyor, çalışmayı bırakıp iş bakıyorlar falan filan. Yani feedback verilse de işe yaramıyor her zaman.

Kişi için kötü tabi, inşallah çıkarırken fazladan 2-3 maaş eklemişlerdir tazminatına. Ama "1 ay erken haber verelim de iş baksın" yerine, 1 aylık fazla tazminat vermek daha iyi bence şirket için.

Benim de başıma geldi bu arada, dünyanın sonu değil, ama insan bi üzülüyo :)
0
plutongezegendegilmi
(04.06.24)
Yönetici ve patronların %90'ından fazlası bir çalışanı(bir yıldan uzun çalışan çalışanı) işten çıkarmadan önce onu uyarır, düzelmesini söyler, bekler, uğraşır.
Yeni birini bulmak hem zahmetlidir hem de nasıl biri çıkacağı pek belli olmaz. Ayrıca gelince işlere alışması için verimsiz geçireceği bir süre de var.

Bunun istisnası yüz kızartıcı suç, hakaret, tehdit gibi sebeplerdir, onlarda işçi anında işten çıkarılır. Bu durumda bi ipucu da yakalayamazsınız.

Türkiye işçi haklarının iyi olduğu bir ülke. Bir anda işten çıkarılsanız bile düzgün bir tazminat alırsınız. Ardından da 10 ay işsizlik maaşı var. Yani biraz daha rahat olabilirsiniz bu konuda.
4 yıllık, 30 bin TL maaş alan bir çalışan ihbar dahil 168 bin TL tazminat alır şirketten. 10 ay boyunca işe girmezse aylık 16 bin TL işsizlik maaşı alır.

Yani bu maaşla bu durumda işten çıkarılan işçinin toplam 328 bin liralık bir güvencesi olmuş olur.
Ayda 30 bin lira ile geçinmek yerine 10 ay boyunca ayda 33 bin lira ile geçinir. 10 aya kalmadan da umarım iş bulur.

Umarım olmaz ama bir gün bir şirket sizi işten çıkarırsa neye imza attığınıza iyi bakın, en güzeli imza atmamak. Elinizi zorla tutup imza attıramazlar ya. Bu işlere bakan bir avukata ulaşın, yardımcı oluyorlar. Ne kadar ısrar ederlerse etsinler "bu öyle bir belge değil, buna imza atabilirsin" derlerse desinler imza atmayın.
0
michael_knight
(04.06.24)
Her türlü işten çıkartıldım.. Evde otururken mesaj ile, biz senle devam etmek istiyoruzun ertesi günü de. Sonuncusu da işten çıkartma değil süründürme şeklinde oldu. Zorunlu ücretsiz izine çıkardılar.
0
Kahvedesu
(04.06.24)
Düzgün yerde "kötü performans hadi kapı dışarı" olmaz. Performans geliştirme vs diye bir sürü süreç var. Ben misal bir çalışana yaptim ve üstünden 3 yil geçti harbiden de gelistirdi kendini.

Ben hayatımda bir kere jet hizinda isten atilma gördüm. Sonradan öğrendiğim kişi lojistik tekliflerini genelde eski çalıştığı firmaya pasliyormus. Müdürün tanıdığı olan biri "ya size sürekli teklif yapıyoruz ama hiç kazanamiyoruz" demesi ile arastirilinca hop gg wp oldu.

Onun dışında ben de katılıyorum, eğer harbiden bu tarz bir şey yoksa riskli bir yerde gibisiniz.
0
logisticsmanager
(04.06.24)
Atılacağını nasıl anlayabilirsin, sondan başlayayım:

- İş yükün hafiflediyse, sana iş vermekten kaçınıyorlarsa ve bunu sorduğunda seni oyalıyorlarsa;
- Şirkette maaş zamları çok düşükse, sana zam vermiyorlarsa veya enflasyonun çok altında zam veriyorlarsa;
- Mobbing görüyorsan, üzerinde anlamsız psikolojik bir baskı varsa;

işten çıkartılma ihtimalin belirmiş olabilir. İşten çıkartma işveren için maliyetli bir iştir o nedenle öncelikle senin istifa etmeni sağlamaya çalışacaktır.

İşten çıkarılacağını öğrendiğin an o kuruma hemen hiçbir faydan olmaz. Diğer çalışanların da en az etkilenmesi/araya zaman girmesi için bu iş genelde cuma mesai biterken anlık olarak yapılır.

İşin doğrusunu yapmak sadece o günün işi değildir, öncesi de olmalıdır. Örneğin;

- Çalışanın eksik yönlerine dair geri bildirimler verilmeli ve hatta pozisyona göre eğitim, gelişim, mentorluk fırsatları sağlanmalı.

- Performans değerlendirmesi doğru şekilde yapılmalı. Şirketin kendisinden beklentileri makul şekilde aktarılmalı.

Yine de çalışandan beklenen verim alınamıyorsa artık son aşamada profesyonel şekilde kendisiyle bu şekilde çalışmaya devam edilemeyeceği belirtilip yasal ve makul bir çıkış tazminatıyla şirketten uğurlanabilir. Konuya iki taraflı bakıp azami seviyede profesyonel ve insani olmak lazım.
0
Lethe
(04.06.24)
duyduğum kadarıyla savunma sanayide benzer şekilde oluyor. adam sabah normal bir şekilde işe geliyor. ik konuşmaya çağırıyor. atıldığı söyleniyor hakları verilerek. masasına döndüğünde bilgisayarı yerinde olmuyor. güvenlikler eşlik ediyor çıkmasına vs. 20-30 yıllık çalışanlara bile böyle yapıyolarmış kendi isitfa etmezse.
0
jelly bear
(04.06.24)
kurumsal bi yerde çalışıyorum.
yüz kızartıcı durumlar veya yasal konular haricinde bu şekilde çıkarılan olmadı.

performanstan dolayı çıkartılacak kişiler zaten kendini belli ediyor, o kişilerin bile öncesinde yönetici ik v.s. konuşuluo baya böyle ihbar süresi v.s. beklenip çıkarılıyor. kendisi söylemese çıkarıldığı bile anlayamazsınız.

bir de toplu küçülmeler oluyor, o durumda bahsettiğinize şekle benzer bir şey oluyor ama onda da nispeten perforamansı düşük çalışanlar çıkarılıyor.
0
nuisance2
(04.06.24)
(11)

Futbolcular neden hemen evleniyor?

basubadelmevt
Futbolcuların çoğuna bakıyorum, özellikle Türkler tabi, hepsi genç yaşta evleniyor.Para var, bir sürü kadında vardır çevrelerinde. Bu durumu neye bağlıyorsunuz?Belki de çok boş zamanları olmuyordur. Antrenmanlarla,maclarla dolu bir hayatta, düzenli hayat akısı önemli diye mi bu kararı alıyorlar aca
Futbolcuların çoğuna bakıyorum, özellikle Türkler tabi, hepsi genç yaşta evleniyor.

Para var, bir sürü kadında vardır çevrelerinde. Bu durumu neye bağlıyorsunuz?


Belki de çok boş zamanları olmuyordur. Antrenmanlarla,maclarla dolu bir hayatta, düzenli hayat akısı önemli diye mi bu kararı alıyorlar acaba?
0
basubadelmevt
(01.06.24)
Aşık oluyorlardır belki. Bir de çok kadın hiç kadındır. Çok erkek de hiç erkektir.
0
rock n roll
(01.06.24)
Sporculuğun ön şartı aşırı düzenli hayattır. Yattığın saat belli, kalktığın saat belli, yediğin yemek belli olmak zorunda.
Öyle çevremde bissürü kadın var diyenin sporculuğu iki senede biter.
0
Mirket
(01.06.24)
Sporcuların çoğu cahil, vizyonsuz tipler.
0
gabe h coud
(01.06.24)
itibar olabilir genelde niye evlendigi degil niye evlenmedigi soruluyor cunku
0
ala09
(01.06.24)
Futbolcuların evlenmeye yönelik taliplisi çok olur doğal olarak.
0
mbond
(02.06.24)
Mirket +1. Adamlar asker hayatı yaşıyor. Evlenmek düzenli ve disiplinli hayatın bir koşulu. Üniversite yok, beyaz yaka hayatı yok. Dolayısıyla flört edecek hiçbir koşul yok.
0
prole
(02.06.24)
evlenmeleri çok kolay. para fazlasıyla var, talip fazlasıyla var. evlenmek için gerekli 2 şey de fazlasıyla var yani. bir de bekar hayatı yerine aile kurup daha düzenli yaşamak isteyebiliyorlar sporcu adamlar oldukları için hepsinin olmasa da bazılarının direkt böyle bir hedefi oluyor. son olarak şu da var genelde eğitim seviyesi düşük insanlar da genç evlenir futbolcular da öyle zaten.
0
semaforo de medianoche
(02.06.24)
ortalama bir süre içinde evleniyorlar. tr'de ortalama evlilik yaşı 26 falan ama insanlar 22-23'e kadar okul ile oyalanıyor, 1-2 senede iş güç bulma askerlik şu bu derken 25-26 olup direkt evleniyorlar. yani hayatı düzene giren evleniyor, tüm dünyada bu böyle.

ee topçularda 16-17 yaşında bir düzene başlıyor, 20 olduklarında ciddi maaşlar almaya başlıyorlar 300-500k€ olsa da.
0
avatar is back
(02.06.24)
klüp baskısı şunu evlendirelim de sabahları yollardan toplamayalım diye gazlıyorlar 25 yaşındaki elemanı
0
duyurukullanıcısı
(02.06.24)
Gece hayatı olan futbolcular genelde istikrarsız oluyor
Bkz: Sergen Yalçın, Batuhan Karadeniz bu ikisi erken evlenseydi dünya yıldızı olurlardı
0
olaylar olaylar
(02.06.24)
erken yasta iyi paralar kazaniyorlar. yani senin benim gibi 30a kadar kariyerimi oturtayim falan diye düsünmüyorlar.
kendi aileri de genelde sosyoekonomik olarak kötü. para kaygisi olmadan erken yasta cocuk yapilmis falan e kendilerinde para da var niye beklesinler?

sadece evlenme degil erken yasta cocuklari da oluyor. sergio oliverira falan haric ki onun karisi da avukat mesela tv ünlüsü falan degil.
0
robert bosch
(02.06.24)
(5)

Profilo vs bosch

lapaz
Garanti suresinde farklilik var diye gordum , baska nasil bir farklilik var beyaz esyalarinda?
Garanti suresinde farklilik var diye gordum , baska nasil bir farklilik var beyaz esyalarinda?
0
lapaz
(30.05.24)
BSH grubuna buzdolabı, bulaşık makinesi vs. için plastik parça veren bir firmada çalıştım, hepsi aynı hammaddeden aynı kalıptan çıkıyor tek fark serigrafi deseni ya da rengi oluyordu.

diğer parçalarının da maliyet düşürme amaçlı ortak kullanıldığını düşünüyorum. aradaki fark biraz marketing.
0
barabas
(30.05.24)
bosch siemens profilo aynı grubun ürünü ama segment farkları var diye biliyorum. profilo bu grubun sadece türkiye'de üretilen ve iç pazara verilen markası (balkanlar, ortadoğu gibi bölgelerin ülkelerine de gönderiliyordur belki bilmiyorum) yani ucuzlaştırarak bizim insanımızın bosch ve siemens'e kıyasla daha kolay erişebileceği fiyatlara mal ediyorlar. en nihayetinde beyaz eşya şans işi ama şansınızı arttırmak için ucuzlaştırılmış ürün yerine bosch tercih etmekte fayda var ekonominiz uygunsa.
0
semaforo de medianoche
(30.05.24)
garantide ben fark görememiştim. bu yüzden profilo aldım. aynı fabrikadan çıkıyor hepsi.
0
jelly bear
(30.05.24)
ben altus aldım geçtim.
ankastre set
çamaşır makinası
bulaşık makinası
hepsi işini layıkıyla yapıyor
0
pavlis
(30.05.24)
motorları fark ediyor diye biliyorum boschlar almanyada alt markaları polonyada yapılıyor demişlerdi ben araştırırken.
0
eja
(31.05.24)
(44)

Neden çocuk yapıyorsunuz?

ananiyimioguz
Biz pek düşünemiyoruz. Ben 30, eşim 32 olacak ama mantıklı gelmiyor. Aslında ben evlenmeden önce daha yakındım. Yani ileride çocuğum olur, babalık ve hatta dedelik hislerini yaşamak isterim diye düşünürdüm. Evlendikten sonra ülke, dünya, ekonomi, çevre vs. yüzünden ben de biraz uzağım ama eşim mesel
Biz pek düşünemiyoruz. Ben 30, eşim 32 olacak ama mantıklı gelmiyor. Aslında ben evlenmeden önce daha yakındım. Yani ileride çocuğum olur, babalık ve hatta dedelik hislerini yaşamak isterim diye düşünürdüm. Evlendikten sonra ülke, dünya, ekonomi, çevre vs. yüzünden ben de biraz uzağım ama eşim mesela kendini bildi bileli istemiyormuş, hala istemiyor. Oturup biraz konuştuk, biraz bencil olmak gerekiyor gibi geldi. Pek mantıklı bir sebep bulamadık.

- Olaya ilkel bakamıyoruz. Yani türümüzün devamlılığı gereği doğurmak gerekir falan diye düşünmüyoruz, öyle bir durum söz konusu değil zaten şu an. Hatta nüfus artışı dünyayı felakete sürüklüyor. Millet neden tavşan gibi ürüyor anlamıyoruz.

- Yine ilkel gelen bir görüş, nasıl ki eskilerde "boşanma" gibi bir kavramın olmadığı gibi, "çocuk yapmama" gibi bir bilinç de yokmuş gibi geliyor çoğu insanda.
Yani toplumsal olarak evlenince = çocuk yapılır gibi öğrenilmiş bir kalıplaşmış düşünce var. Kültürel ve dini olarak da bakıyor kimi. Çevre baskısı da had safhada. Bizde böyle şeyler de yok.

- Yine kırsal bir kafayla düşünüp, ya işte çocuk evin neşesidir dolansın ortalıkta, hem bağa bahçeye yardım eder, ne kadar çok çocuk, o kadar iyi. Birlikte büyürler gibi bir olayımız, düşüncemiz de yok. Zaten çok ilkel ve kontrolsüz bir üreme düşüncesi gibi geliyor. Çocuk sayısı arttıkça, çocuklar üzerine düşen refah azalıyor çok çok zengin değilse aile.

- İnsanın anlam arama ihtiyacı. Geçenlerde yaşarken çok boş oyalanmıyor muyuz gibisinden varoluşsal bir soru sormuştum. Öleceğini bilmek ve anlam arayışı zor bir süreç insanoğlu için. Bana çözüm olarak bir kaç kişi çocuk yap demişti. Belki bu bir çözüm olabilir. Fakat bunu yaparsam annelerimiz babalarımızdan ne farkımız kalıyor diye düşünüyorum. Onlar da büyük ihtimalle hayatı yaşamak için bir anlam bulamıyorum bari kendimi çocuğum üzerinden gerçekleştireyim diye düşündüler. Onlar için yaşadılar. Sonra da bişey olsa "yemedim yedirdim içmedim içirdim" diye başlarlar. "Ben kendim yaşamadım sen düzgün yaşa diye" diyerek yakınırlar. Yahu yaşasaydın kardeşim. Biz yaşamayı tercih edenlerdeniz. Bir çocuğa hayat adanması gerekliliğine karşıyız. Asgari düzeyde ayırırsın, ama hayatı kendin için yaşarsın. Ki ben, biz çocuk yapsak bile yine gezeriz tozarız diye düşünüyorum o kadar da paralatmayız kendimizi ama belli de olmaz. Çocuk büyüyüp ailesine dönüp bakınca kendini onun için heba etmiş bir aile görünce mutlu olmuyor ki. Çocuk en başta, birbirini ve hayatı seven ebeveynler görmek istiyorum.

Yani sonuç olarak bencilce bir yaklaşımla, sırf anlam arayışın için çocuk dünyaya getiriyorsan, bu hiç mantıklı gelmiyor. Çocuk sevme ihtiyacı için veya birinin sana bağlanması, sevilme ihtiyacın için vs... Hem belki çocuk sevmeyecek bu dünyayı veya seni.

- "Filmi bırak, peki çocuk olmuş mu?" Çocuk belki senin görüşlerini benimsemeyecek. Benimsemek zorunda değil belki biz özgür yetiştirme taraftarı oluruz ama aşırı aykırı davranacak belki. Hiç istemediğin bir yola sapacak. Sen ne kadar eğitim verirsen ver, görgü öğretirsen öğret dış dünyadan iyice soyutlanacak çocuk. Akran zorbalığına uğrayacak. Herkes aynı eğitim ve bilinç düzeyinde eğitmiyor ki çocuklarını. Sen ne yaparsan yap internet ve arkadaş çevresi sağ olsun beyinleri yıkanacak cocukların. Sana efendiyi oynayacak ama dışarıda bambaşka biri olacak belki. Ama sen kendi çocuğun diye yakıştıramayacaksın onu hep masum ve tatlı çocuğun, güzel kızın, aslan oğlum olarak gibi göreceksin. Ama belki pisliğin teki olacak. Veya aptalın teki olacak. Çocuk istedimiz gibi oluyor mu? Sanki bazen ne yaparsak yapalım olmuyor. Bunlar uç örnekler ama alınan sorumluluğun farkında mısınız?

- Kelebek etkisi. Siz nasıl yetiştirseniz yetiştirin. Yeni gelişen bir canlıya (çocuğa) uyguladığınız en ufak bir yanlışı, çocuk psikolojisiyle ödeyebilir. Başkası, çocuğunuzun büründüğü karakter veya huy yüzünden ödemek zorunda kalabilir. Çocuk, kendine zarar verebilir. İş yerindekilere kötü veya aşırı iyi davranabilir. Eşine ve çocuklarına karşı kötü veya aşırı iyi davranabilir (zarar göreceği düzeyde).

Yani "doğru" çocuk yetiştirmek ne demek? Bence böyle bir şey yok. Nasıl yetiştirirseniz yetiştirin, en ufak bir aktarılan bilginin sonucunu çocuğunuz yüzünden diğer canlılar çekecek. Bu iyi de olabilir kötü de olabilir. Çok iyi yetiştirirseniz kendi zarar görebilir, kötü yetişirse başkaları zarar görebilir. Yani etkisi zincirleme olarak etkileşim kurduğu tüm diğer canlı ve cansız varlıklara aktarılmış olacak. Bunun sorumluluğunu nasıl alabiliyorsunuz?

İşte ben annelik-babalık duygusu tadıcam, çocuk sevicem, ay birisi bana anne veya baba diyecek düşünsene *_* diye bencilce baktığınız bir olayın altındaki sorumluluğun büyüklüğünü görebiliyor musunuz? Bence çok fazla. Çocuk belki dünyayı görünce lanet olsun ne biçim yere geldim diyecek. İntihar edebilir, hassas bir kalbi olabilir sürekli depresif bir halde dolanabilir. Kendi doğrularınızı, kendi dininizi aktardınız diye aslında olabileceğinden, yani potansiyelinden daha kötü şartlarda büyüyüp ölebilir. Veya sizin gerçekliğinizden çıkıp dış dünyayı görünce sizden uzaklaşabilir.

Gerek var mı oyuna bir karakter daha sürmeye?

- Dış dünya tehlikesi. Çocuk her an bir savaşa, virüse, kimyasal bir saldırıya maruz kalabilir. Tecavüz edilebilir, vurulabilir, bıçaklanabilir, psikolojik sorunlar yaşabilir, dayak yiyebilir, veya bunları başka birine uygulayabilir. Dışarısı, aklı başında bir insanın pek de yaşamayı isteyebileceği bir yermiş gibi durmuyor. Ona nasıl koruma garantisi verebiliyorsunuz veya başına bir şey gelse, o sorumluluğu kaldırabilecek güçte misiniz?

Gibi gibi sebepler aklımızda dönüyor...

Edit: İmla.
0
ananiyimioguz
(23.05.24)
Bencilce olabilir. Ama doğal ve insani, bencillik de doğal. Sorumluluk da büyük evet, ama kendi adıma sorumluluk almayı severim. Ya ben bu adamın çocuğumun babası olmasını istiyorum dediğim biriyle tanışsaydım çok net anne olmak isterdim bi 10 sene içinde. Birine o kadar güvenmek bana asıl zor gelen kısım. Neyse nihayetinde bir insan yetiştirmek, beraber büyümek öğrenmek, hayatı deneyimlemek, birini kendinden çok sevmek falan çok fantastik duygular, deneyimler. Yaşamak lazım diye düşünüyorum. Ama hayatın amacı da değil. Çocuk güzel bi lüks bence, fakat ihtiyaç değil. Olsa da olmasa da hayat güzel olabilir, kişiye bağlı.
0
nic cage
(23.05.24)
Yapmiyoruz. Cevremdeki evli ciftlerde de oran yari yariya. Yani yarisi cocuk sahibi oldu ya da olmak istiyor, yarisi hic cocuk istemiyor.
0
sertac akin
(23.05.24)
Mantıklı düşünürsen zaten çocuk işine girmezsin, biraz dürtüsel bir karar. Benim oğlan 2 yaşına geliyor ben daha babalığı yeni anlıyorum. 2 senedir aralıksız ağlıyordum niye yaptık diye ama şimdi uyurken bile özlüyorum, garip bir durum. Mantık aramaman lazım bu işte.
0
mirty
(23.05.24)
Kimse bu kadar düşünerek mantık çerçevesine oturtup çocuk yapmıyor. Bu kadar düşünen yapmaz zaten. Nefes almak, yemek yemek, seks yapmak gibi bir şey çocuk yapmak da. Hayatta kalma içgüdüsünün bir sonucu, kendini çoğaltarak ölümsüz olma çabası. Hatta bu yüzden, mantık çerçevesinde düşünüp çocuk yapmamayı seçmek bir nevi pasif intihar gibi geliyor bana. (Ben de yıllardır antinatalistim)
0
duguit
(23.05.24)
denildiği gibi insanlar istediği için yapıyor direkt bir somut nedeni yok. evlat sahibi olmak anne baba olmak için yapıyorlar.

o kadar düşünen yapmaz zaten +1, yapanlar da o kadar düşünmüyor. sizin için gerek yoksa yoktur. yapana gerek var mıydı diye soramazsınız.

ben de istemiyorum mesela.
0
jülsezar
(23.05.24)
Çocuk sahibi olmak, yeme gibi, içmek gibi biyolojik bir ihtiyaç. Hayatın doğal akışı. Maddi sebeplerle olsun, zamanın modasıyla olsun istenmiyor olabilir. Bu yaşlarda hissedilmiyor olabilir ama travması, yaşam kalitesine olumsuz etkisi, psikolojik sorunları inanın ilerleyen yaşlarda üzerinize çökecektir.
0
Mirket
(23.05.24)
Ekonomik durum iyi değilse cehalet faktörü etkili. Toplum baskısı da var.

Her şey yerindeyse ekonomik durum vb gibi kişisel tercih. Ama evlilik ve çocuk fakiri daha da fakirleştirir.
0
ferenc
(23.05.24)
insanlar cocuk yapiyor cunku bu bizim dogamizda var. boyle hayvansal icguduleri beyaz yakali yaklasimlariyla irdelemek asiri manasiz. cocuk yaparsin ve genlerini aktarirsin cunku bu bizim (dunyada yasayan canlilarin) kodlarimizda var. bu kadar bunun cevabi.
0
bohr atom modeli
(23.05.24)
Ben de şu an 32 yaşındayım ve anne olmak istemiyorum ama çevremde o kadar çok kişi anne olmazsam pişman olacakmışım gibi hissettiriyor ki kabul etmekte zorlansam da etkileniyorum ve bazen "ya sonra keşke dersem" diye düşüncelere gark oluyorum.
istememe nedenim de tamamen sorumluluğundan. kendim kadar çok önemseyeceğim bir varlık kim bilir başına ne dertler açacak hastalanacak üzülecek vs vs seni tasalandıracak diyorum.
Baskın olan hissiyatım yapmamak yönünde. Yaparsam bencilce olsa da merak duygum olabilir.
Ama işin garibi de dışarıda gördüğüm çocuklar olsun kendi yeğenlerim olsun inanılmaz seviyorum ve çoğuyla fazlasıyla ilgileniyorum. Yani anaç yapım yok demiyorum ama kaygılarım ağır basıyor.

çocuk yaptıktan sonra pişman olunca vazgeçebilme hakkımız olsaydı keşke sgjskgksjg
0
Kediyi üzdün
(23.05.24)
@bohr atom modeli, hocam zaten türümüzü diğer hayvanlardan ayıran özellik frontal lobumuzun gelişmiş olması değil mi?

Yani zaten düşünmek ve sorgulamak üzere evrimleşmiyor muyuz?

Hala hayvansal iç güdülerle yaşayacaksak evrimimize haksızlık etmiş olmuyor muyuz?

Tamam ben de hala ilkel olduğumuzu düşünüyorum çoğu yönden ama en azından bir şeyleri yaparken sorgular seviyeye gelmişiz. Kodumuzu aktarıcaz diye düşünmeyelim mi ulan 1dk kodumu aktarıcam ama gerek var mı? İhtiyaç var mı? Herkes kodunu bilinçsiz aktara aktara dünya bu hale geldi zaten demeyelim mi?

O zaman ilkel dürtülerle aile kavramını da hiçe sayalım, birbirimizin üstüne atlayalım. Ne de olsa kodlarımızda vardır o da bir yerlerde.
0
🌸ananiyimioguz
(23.05.24)
Çocuk bakmak aşırı zor bir mesela. Eşini artık çok da sevmiyorsan mesela çocuktaki eşine benzer tarafları görüp çocuktan soguyabiliyorsun bile yer yer. Yeğenimi çok severim normalde, çok da sabırlıýım çocuğa karşı. Ama babasına gıcık olduğum zamanlarda "Baban ne ki sen ne olasın" diye kuruluyorum üç yaşında çocuğa. Bir de ne kadar minyatür bir insan da olsa çocukla frekansınız uymayabiliyor. Sen çok sakinsen hareketli çocuga sinir oluyorsun, ikili diyaloğa giriyorsunuz :p Bir dönem ilkokul öğretmenliği de yapmıştım, oradaki deneyimlerimi de katarak anlatıyorum. Ama günün sonunda sosyopat değilsen ya da çok ciddi bir bunalım geçirmiyorsan barısiyorsunuz, öpüşüp koklasiyorsunuz. Gormediginde özlüyorsun, hayatının merkezine koyuyorsun. Yukarıda bir arkadaşın dediği gibi bu zamanın argümanlariyla işin içinden çıkamıyoruz. Olacağı varsa oluyor, sen de uyum sağlıyorsun duruma.
0
sekizdokuzon
(23.05.24)
Valla ben yazdıklarını okumaya üşendim. 29 yaşındayım. Ekonomik olarak durumları biraz daha toparlayınca 30ların başında falan çocuk yapmayı düşünüyorum yani sağlık sorunu yaşamazsak. Sebebi yok sadece anne olmak istiyorum, karnımda bebek taşımak böyle emzirmek onu büyütmek bir şeyler öğretmek beraber deneyimlemek vs bunları merak ediyorum. Merak duygumu tatmin etmek için çocuk istiyorum. Tabi ki kendi mersk duygum için çocuk yapayım derken onu perişan etmek de istemem tabi ki. Maddi manevi yeterli hissettiğim zaman yaparım bunu.
0
turuncu tonlarda
(23.05.24)
Tam olarak bahsettiğiniz sebeplerden dolayı yapmıyoruz. 32 yaşındayız, 2 yıldır evliyiz ve çocuk fikrine o kadar uzağız ki, uzak kelimesi bile yakın kalır. Zaten şurda kalmış bir bu kadar daha ömrüm, onu da çocuk derdiyle mi geçireceğim zaten? O kadar dertsiz tasasız bir hayatım olursa da çocuk yapmak yerine gezer tozarım. Evde kronik rahatsızlığı olan bir kedimiz var, gözümüz sürekli üstünde. Sırf 1-2 gün uzaklaştığımız zamanlarda aklımız kalmasın diye eve bebek kamerası bile aldım, arada açıp bakıyorum napıyor keyfi yerinde mi diye. Kedinin bile üstüne bu kadar düşerken, hastalandı mı diye gözünün içine bakarken, kendimden olan bir canlıya karşı olan stresimi düşünemiyorum bile. Ülke şartları falan da cabası tabi.

Çevremde "evimi aldım, arabamı aldım, mesleğimi garantiledim. evlenirsem çocuk yaparım çünkü insana hayatta bir amaç lazım" düşüncesinde olan tanıdıklarım da var. Neresinden baksan hastalıklı ve bencil bir düşünce bu bana göre. Sırf kendine amaç olsun, oyuncak olsun, saçma sapan varoluşsal sancılarına derman olsun diye dünyaya bir canlı getirmek büyük bencillik.


Ayrıca "genlerimizde var, üremek için yaşıyoruz" düşüncesi de bu bencilliğe uydurulmuş bir kılıftan başka bir şey değil bana göre. Genlerimizde üremek varsa, kafamızın içinde de beynimiz var. Neyin ne olduğunu sorgulayıp karar verebilme, muhakeme edebilme yeteneğine sahibiz. Şimdi ben çocuk yapmak istemiyorum diye insanlıktan mı çıkıyorum bu durumda yani... Teallam.
0
pianeta
(23.05.24)
Valla ben dünyaya katkım olsun diye yaptım. Çok iyi bir insanım üstelik müthiş zekiyim. Boşa gitmemesi gereken genlerim vardı.
Hep saçma sapan insanlar çocuk yapıp dünyayı daha kötü bir hale getirmesin, ahlaklı düzgün yetişmiş iyi kalpli insanlar da olsun gelecekte diye istedim.

İleride 3 4 tane daha düşünüyorum. Maddi olarak imkanım olursa tabi.
0
Gradient_tabanlı_mor
(23.05.24)
@Gradient_tabanlı_mor, gen aktarımının öyle cımbızla seçerek olduğunu düşünmüyorum da, diyelim ki oldu ve çok zeki, çok yakışıklı/güzel bir çocuk dünyaya geldi. Gayet aklı başında, efendi, saygılı vs. oldu.

Dünya bu özellikleri mükafatlandıran bir yer mi?

Diyelim ki sıyrıldı, mükafatlandı, soruyu şuradan sorayım, dünya bu çabaya değecek bir yer mi?

Dünyadaki en zekilere baktığımız zaman genelde kullanıldıklarını görüyoruz. Çok azı şanslı oluyor. Sistem kaşıkla verip kepçeyle alıyor.

Ayrıca cahiller, eğitimsizler çok fazla ürüyor böyle gitmesin terazinin diğer tarafına biraz bastıralım diye çocuk yapılınca çocuğa haksızlık olmuyor mu uğraşacağı insanlar, yani kötü diye gösterdiğimiz taraf daha çoğunlukta.

Mesela ben aksine, kendimiz gibi bir toplum veya ortam varsa oraya çocuğu koyarım.

Pakistanın orta yerine zeki ve bilinçli bir çocuk koymam mesela. Ona da yazık. Haksızlık. Ama norveç e koymak isterdim. Tr nin durumu da pek iyiye gitmiyor kötü tarafın doğum hızlarına bakılırsa.
0
🌸ananiyimioguz
(23.05.24)
bu kadar dusunen yapmaz +1

su an 33-37 yaslarindayiz, 6 senedir evliyiz, henuz cocugumuz yok.

insanlar cocugu tamamen hayattan beklenenler o yonde oldugu icin yapiyor. okula git --> is bul/kur --> evlen --> cocuk yap, model bu. kimse cocuk yaparken "insanlik devam etsin, turumuzun devamliligi" gibisinden seyler dusunmuyor. bu kadar dusununce okula gitmek de mantikli olmayabilir mesela.

dediginiz gibi, eskiden tarlada calisacak adam vs gibi is gucu alaninda ise yaramis epeyce cok cocuk sahibi olmak. bugun tarlasi olan az, sehirde yasamin da kendince finansal guclukleri var, hayat kalitesi tartisilir. ancak:

cocuk buyukmek eglenceli keyifli bisey, minicik beyinleryle biseyleri kesfetmeleri, akil etmeleri, oyun oynamalari, sizin hayatta akliniza gelmeyecek sorular sormalari vs epey keyifli. buyumesinde, dunyayi kesfetmesinde, kendini kesfetmesinde destek olmak, yol gostermek guzel seyler. bundan mahrum kalmak istememek gayet gecerli bir sebep.

diger yandan insanlar yaptiklari degil yapmadiklari seylerden daha cok pismanlik duyabiliyor, bu da bir baska sebep. 20-30lu yaslarda cok dert etmiyoruz ama hic 50-60 olmadik, tam olarak bilmiyoruz o yaslarda neye nasil ihtiyac duyabilecegimizi.

ayrica, cocuklar buyudukten sonra onlarin kurdugu ailelerle kalabalik olmak, arada birlikte biseyler yapabilmek, yanliz kalmamak, hastalikta yaslilikta cenazede davalik durumlarda vs samimiyetle siginabileci insanlar olmasi yine bir baska sebep.

zamanin "cocugu" olarak ben bugun ailemden uzakta yasiyorum oyle cok aman aman birlikte biseyler yapmiyoruz ama gercekten bir ihtiyac oldugunda atlayip gidebiliyor olmam, genel olarak varligim ailem icin guven verici bir durum. anneme kalsa en buyuk pismanligi daha cok cocuk yapmamis olmak.

dediginiz riskler elbette var, benim de kisisel olarak cocuk konusundaki en buyuk cekincem "ya buyudugu zaman cok stresli bir hayati olursa, ya anksiyetesi olursa, ya depresyonda olursa, ya intihar etmek isterse, ya kanser olusa, ya yatalak olursa" gibi seyler. tamam sorumluluk da istemiyroum belki ama erken cocukluk sorumluluklari citir cerez kaliyor bunlarin yaninda.

diger yandan bugun yetiskin insanlar olarak hepimizde belli bir olcude depresiflik, ankiyete bozukluklari fln var; cesitli hastaliklarla ugrasiyor, issiz kaliyoruz, sevgilimiz terk ediyor, dolandiriliyoruz, basimiza sacma sapan olaylar geliyor uzuluyoruz vs ama bir sekilde bunlarla basa cikmayi ve yasamayi ogreniyoruz; hayatin bir parcasi aslinda hepsi. ayni sekilde cok guzel yemekler yiyouz, sevdiklerimizle 2 kadeh tokusturuyoruz, konserlerde bagira cagira sarkilar soyluyoruz, gezip egleniyoruz. cesitli tibbi desteklere erisimimiz de gittikce kolaylasiyor. o yuzden biz bugun yetiskinler olarak bir sekilde var olabiliyorsak, hayatimizda biseyler yolunda gidiyorsa ve intihar etmiyorsak demek ki var olmak o kadar da kotu bir sey degil.

sonuc olarak konu gerek olup olmamasi degil, konu sizin bireysel olarak cocuk buyutmek istiyor olup olmamaniz.
0
taurina
(24.05.24)
Çocuk yapma kararı mantıkla verilen bir karar değil, duyguyla verilen bir karar. Mantıklı düşünürseniz evet sorumluluğu, yorgunluğu, özellikle küçük yaşlarda ihtiyacı olan dikkati verebilmek için kendinizi bile kaybetmeniz, vs. birçok olumsuz yanını bulabilirsiniz. 2 yaşında çocuğu olan bir anne olarak da bunların hiçbirini reddetmem. Ama dünyaları verseler de oğlumu değişmem.

Ben hamileliği bile çok sevmiştim. Ki çocuk yapma düşüncesi yapana kadar çok kafamı meşgul etmemişti bile. Karnımda minicik bir mercimek tanesi kadar olan bebemin şimdi bıcır bıcır konuşmasını duymak, karakterinin geliştiğini izlemek, büyümesine tanık olmak inanılmaz bir şey.

Bencil insan çocuk sahibi olmaz bana kalırsa, olursa da çocuğu hakkıyla yetiştiremez. Yemeyip yediren, uyumayıp uyutan bir anne veya baba nasıl bencil olabilir ki?
0
gmzo
(24.05.24)
@ gmzo, pek katılamıyorum. çocuğun kendisi zaten bencilce geliyor. çocuğa bakıyor olmak insanın eksik yanlarını besleyen bir şey, o durumu bencil olmamakla açıklayamayız.

François de La Rochefoucauld ve Sigmund Freud'un savunduğu şöyle bir görüş var;

"İyiliklerimizin çoğu, kötülüklerimizi gizleme sanatıdır." İnsanların yaptığı iyiliklerin bile aslında kendi kötü yönlerini ve çıkarcı doğalarını gizlemek için bir araç olduğunu söylerler.

"İnsanların yaptığı iyiliklerin çoğu, şeref ve erdemden çok gururdan kaynaklanır." İnsanlar güzel şeyler yaparken bile aslında gururlarını tatmin ettiklerini ve kendilerini daha iyi hissettiklerini öne sürerler.

"Narsisizm" Freud, insanların birincil ve ikincil narsisizm olarak adlandırdığı kavramlarla, kişinin kendi benliğine duyduğu sevgiyi ve bu sevginin nasıl dışa vurulduğunu açıklar. Bu bağlamda, birçok iyilik ve yardım davranışının aslında kişinin kendi narsistik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yapıldığını öne sürer.
0
🌸ananiyimioguz
(24.05.24)
ben bekarım evlensem de hem ülke şartlarından hem şahsi ekonomik gücümden ötürü yapmak istemem. ancak milyon dolarlık bir topçu, aktör falan olsam en az 5 çocuk falan yapardım herhalde. harika bir kendini tamamlama aracı çocuk, paran çoksa eksilerinden mümkün olduğunca az etkilenirdin artılarını çok daha fazla yaşardın. çok iyi bir hayat yaşatacağın garanti olurdu zaten o yüzden bencillik değil tam tersine sahip olduğun iyi yaşamı paylaşmış olurdun. ülkede yarın bir gün iç savaş çıkıp millet değneklerin ucunda komşusunun kellesiyle gezse bile iyi hayat yaşayacağı garanti olurdu para böyle bir şey maalesef. ama ortalama beyaz yaka olarak türkiye'de çok zor bir kere muhakkak koleje gönderecek paran olmalı şu meb müfredatında çocuk mu yetiştirilir. bu bencillik olur bence de. avrupa'da bir orta sınıf olsaydım da eşle gezme tozma işlerinden sıkılma hissine gelirsek düşünebilirdim yok bizi kesmiyorsa bir türlü gezmek tozmak gene yapmak istemezdim herhalde.
0
semaforo de medianoche
(24.05.24)
bu inanç gibi bişey. Kalbin/beynin neye yatkınsa onu görürsün. Senin dediğin gibi, kendi genlerinden kendine benzeyen bir varlık yaratıp yetiştirmeyi müthiş bencil egoist bir şey olarak da görebilirsin, bir annenin yazdığı gibi 'kendimizi düşünmeyip onu yetiştiriyoruz bu nasıl bencil olabilir' diye de görülebilir.

Bu arada dünyanın gidişatına bakmak vs. yalan. Evet nüfus çok ve dünya kötüye gidiyor ama belki de en barışçıl çağdayız (tabii üçüncü dünya savaşı geliyor olabilir, gelmiyor da olabilir). Ben mesela üreyen ve üremeyen kesimi görünce "biz üremeliyiz yav" diyorum. Dünyayı b*k eden şeylerden biri de bu çünkü. İngiltere'de çocuklara en çok konulan isim Muhammed'miş. Neden acaba :D Türkiye'de de 20-30 yıla kimler iktidarda olacak tahmin etmek zor değil. Bunu sorgulayan insanlar yeterince üremezse hayatını belirleyen kararları hiç sevmediğin insanlar alacak (demokrasi yönetimi kaldığı sürece). Fakat bu da bencil ve "oy içi mi çocuk yapıyoruz yav" dedirtecek bişey. Bence zaten çocuk yapmak saadet zinciri gibi bişey. Sistemin devamı için üremek gerekiyor, yeterince genç olmazsa emeklilik sistemi bile çöküyor :D
0
nhk ni youkosu
(24.05.24)
@ thetruenorthstrongandfree, sizin şartlarınızda çocuk yapmak değil yapmamak ayıp olurmuş, o şartlarda çocuğa iyi bir ortam sunamayacağım diye kaygılanmayız ki. Verebileceğiniz imkanlar ve çevre bu düşüncemizi etkiler tabii ki.
0
🌸ananiyimioguz
(24.05.24)
1 - bayragi ilerde birine devretmek icin

2 - her di$i hayvan mutlaka bir kere dogurmali, buna insan da dahil. annelik duygusunu yasamamis bir kadin yasliliginda sikinti ceker, cevremde gordugum yasini almis ve dogurmamis kadinlar sikintili, yerine kedi kopek kaplumbaga falan koymaya calisiyorlar ama yetmiyor.
0
cooperr
(24.05.24)
Bu kadar detayli dusunmek cok sacma. Hepimizin genlerinde var. Hayvanlar niye uruyor? Onlara ne faydasi var? Zarari bile var ugrasiyorlar ediyorlar gida bulup besliyorlar vs. Insanlarin ureme sebebi de bu kadar basit. Boyle kodlanmisiz.
0
The_Lollok
(24.05.24)
@ The_Lollok, hayvanlar neden ürüyorlar? bölünme, çoğalma, üreme canlılığın temelinde var. evrimsel sürecin başlama nedeni. bu konuda yetenekli olmayanlar tarih sahnesinden elendiği için günümüzdeki hemen her canlı üreme konusunda yetenekli ve iç güdüsel olarak hazır hale evrilmişler.

Fakat biz insanlar şu an neyin neden olduğunu ve nasıl çalıştığını az çok kavrayabiliyoruz.

Aklımızla düşündüğümüzde, insanlığın günümüzde üremesini gerektirecek bir sebep yok ki? Korunma yöntemlerini neden çıkardık, kontrol altına almak için. Veya hiç ürememek için. Soyumuz tehlikede, çoğalmamız lazım gibi sebep de yok.

Mesela hayvan çiftleştirince hayvanseverler hemen kızarlar ya "Sokakta bir sürü hayvan var kardeşim ne diye hayvan çiftleştirip onları alıyorsunuz veya sahiplendiriyorsunuz!!!" diye.

Ama sen niye ürüyorsun bir sürü kimsesiz çocuk var sahiplen dediğinde kalırlar öyle. İşte ama bağ falan... derler. Bencillik yani.

Nüfusu artırmanın kime ne faydası var şu an?

Mirasımı devredicem diyen var. Yahu ben öldükten sonra biri almış, almamış kime ne. Belki hiç edecekler geride kalanlar mirası. Bilemiyorsun ki. Belki birbirlerine düşecekler. Hadi onlar da idare etti diyelim, torunlar? Nereye kadar gidecek, ne kalacak, kime kalacak, herkes göçecek.

Bazı hayvanların da aklı olsa üremezdi veya çok kontrollü ve az ürerlerdi diye düşünüyorum soyları tehlikede değilse.
0
🌸ananiyimioguz
(24.05.24)
Böyle kişisel bir konuda burada uzun uzun yazdığına göre sende fikirlerinde emin değilsin ve teyit edilmek istiyorsun. Ancak bu tamamen kişisel bir karar. Topluca böyle bir konuda mutabakat oluşmasını beklemen çok mantıklı gelmiyor.
0
dreamsandcolours
(24.05.24)
Biri sahane bi laf etmisti yillar once bana. İsin ozeti gibi. Sedat bak demisti... ne çocukla oluyor ne de cocuksuz. Ama cocuklu daha guzel.

5 yil yapmadik. Sonra gule oynaya cocugumuz oldu.
0
halk
(24.05.24)
Bazen ellerime kollarıma bakıp "olm milyonlarca yıllık bir evrim sürecinin ürünüsün. Bu noktaya gelene kadar ataların ne yollardan ne sıkıntılardan geçti ve sonucunda sana kadar ulaşıldı. Bu nasıl bir kibirdir ki 4.5 milyar yıllık yolu bir anda kesip atıyorsun"

Urememenin getirdiği bu kibir yalan yok hoşuma gidiyor.

Bir de çocuğu olan biri bencil olamaz tabirine takıldım yorumlarda. Ben tam tersini düşünüyorum. Doğanın yüklediği "turun devamliliginin kodlandigi" iç guduler o kadar kuvvetlidir ki, kendi yaşamının önüne koyarsin yavrunu = annelik.

Kesin olarak Bencil olamayacağını iddia edebileceğiniz tek insan türü, Çocuk yapma şansı olup yapmayıp evlat edinenler bence.

Tamamen akıl, merhamet ve kendinden olmayan bir şeyi kendi önüne koymak.

Bu insanları çok seviyorum.
0
makbur
(24.05.24)
Her şey söylenmiş zaten. Ozetle

1-turun devami icgudusu (zeki yaratik olarak aklinla bunun yersizligini kesfetsen de milyon yıllık evrimin getirisini hemen alt edemiyorsun, kervana katiliyorsun mejburr bazen; yakında senin de yapacağın gibi ;))

2-uzerine düşünmemek, standardi bu zaten deyip yapmak

Bence çocuk yine anlaşılabilir asıl delilik evlenmek. Ama onu da yaptık meselaam di mi
0
abuzer
(24.05.24)
Ben yapmiyorum (simdilik). Gereksiz bencillik ve sorumluluk gibi geliyor. Evlat edinme durumlari da var, onun tartismasi farkli olabilir.

Ama o cocuk yapma icgudusu tetiklenebiliyor. Tabii hayvanlar gibi ilkel icgudu degil. Daha cok "istek"
gibi. Gelismis beynimiz var sonucta. Cogu kisi toplumdan, etrafindan da etkileniyordur. Ve sonucta senin anne baban da var ve atalarin. Devam ettirme istegi oluyor. Gelecege yatirim gibi de dusunebiliyor insanlar.

Daha duygusal yonleri de var. Ve sartlari iyi bireylerde duygusal yon daha agir basiyor sanirim. Anne baba olmayi deneyimlemek. Sevecegini birini dunyaya getirmek.

Anne babaya da sorulabilir: "beni neden dunyaya getirdiniz"? :)

Ya da birey kendine de sorabilir. Felsefeye girecek ama "Ben neden dunyaya geldim?"
0
ermanen
(24.05.24)
Simdi biz doguyoruz, gozlemliyoruz ve birseylere alisiyoruz. Aslinda bircok sey aliskanliklarin getirdigi birsey bana kalirsa. Yani bir sekilde boyle kodluyoruz zihnimize. Yani ayni sekilde bizim de buyuyup evlenince bu sekilde olacagimizi, cocuklarimizin olacagini dusunuyoruz tum akis boyunca.
Farkli bir acidan yine bakayim, bizim yasayamadiklarimiz, pismanliklarimiz var bu hayatta ve bunlari birisinin yasamasini istiyoruz, planliyoruz. Bu da iste cocugumuz oluyor.
Butun bunlari durumumuz kotu bile olsa planlamiyoruz cunku durumu iyi olanin da kotu olanin da cocuk yapmak icin sebepleri farkli ancak illaki bir sebebi var.

3 yasinda oglu olan bir baba olarak, cocuk yapmadan once bir bebegi gozlemlemek ve vakit gecirmenin en onemli karari almanizi saglayacagini dusunuyorum. Bu durtu gelecek mi, cocukla zaman gecirmeyi ilgilenmeyi sevecek misiniz, yoksa size zor mu gelecek. Ondan sonra bu kadar detayli dusunmeyeceksiniz emin olun.
0
va
(24.05.24)
Karşı argüman üretiyorum diye katı bir şekilde karşıyım anlamı çıkmasın, dediğim gibi ben daha yakınım çocuk konusuna. Sadece mantıklı bir fikir, görüş var mı, insanlar ne düşünüyor veya düşünmüyor onlara bakıyorum.

Bana kalırsa ben sırf "ya bizim birlikteliğimizden doğan çocuk nasıl bir şey olur acaba, iyi kötü o kadar deneyim elde ettik, biraz da biz aktaralım bakalım kullansın onları çocuk, derdiyle dertlenelim, sevinciyle mutlu olalım.." düşüncesiyle bile çocuk yapabilirim gibi. Şimdilik sadece eşimden bağımsız ekonomik sebepler bizi ve ilişkimizi sarstığı için çocuk mantıklı gelmiyor. Ama bu sorunlar zamanlar çözüldükten sonra olabilir diye bakıyorum. Eşim o zamanda bile mantıklı bakamıyor.

Bu düşünce ile çocuk yapmak bencillik diyor. Ay merak ettim dur bi bakalım diye çocuk mu yapılır diyor. Zaten yoğun çalışıyorum, çocuğa nasıl bakıcam diyor. Hadi baktık büyüttük diyelim, iyi bir eğitim nasıl vericez bu topraklarda diyor. Çok deli rakamlar harcamak lazım veya. Kötü yetişecekse veya ortalama yetişecekse de çocuğa haksızlık değil mi diyor. Ona sonra "seni zor şartlarda büyü diye yaptık yavrum" mu diyeceğiz, demez mi çok daha iyi şartlarda dünyaya gelenler var, benim günahım neydi diye. Belki demez sonuçta biz razı olduk bir şekilde ama derse, bu büyük bir sorumluluk.

Ben kötü de olsa iyi de olsa hayatı deneyimlemenin, hiç gelmemektense bir artı olduğunu düşünüyorum. Ama eşim öyle düşünmüyor. Eğer @ thetruenorthstrongandfree ın sağladığı gibi bir şart sağlanmıyorsa çocuğa haksızlık edileceğini düşünüyor.
0
🌸ananiyimioguz
(24.05.24)
vaaaay demek 30+ yaşında bir çiftsiniz ve çocuk istemiyorsunuz, hatta çocuk yapanların neden çocuk yaptığına anlam veremiyorsunuz. ohaaa ilk defa böyle bir durumla karşılaşıyorum :D

nedense hep çocuk istemeyenler kendini uzun uzun açıklama ihtiyacı hissediyor. aslında kimse sizin çocuk yapıp yapmamanızla ilgilenmiyor, merak etmeyin. bu kadar çok kafaya takıp sorguladığınıza göre bence siz kararınızdan emin değilsiniz. emin değilseniz kararsızım filan diyebilirsiniz.

çocuk yapmamak eskisi gibi yadırganmıyor zaten emin olun.

bahsettiğiniz -son paragraf - eşinizin başına da gelebilir. o zaman evlenmek de saçma.
hayatta her an her şey olabilir tabi ki insan en çok çocuğu için korkar da sebep olarak yarın bir gün tecavüze uğrar diye bi seçenek dile getirmek çok saçma.

yani bu iş böyle uzun uzun felsefeye dönüşecek tartışmalar yapılacak bir konu değil bence. isteyen yapar istemeyen yapmaz. herkesin kendince haklı sebepleri var. birine gidip neden kedi sahiplenmiyorsun ya da balkondaki saksına neden çiçek dikiyorsun demek gibi bir şey bu.
0
elorelia
(24.05.24)
Heh yani sen eşine sunmalik argüman istiyosun bı noktada...

Öyle harikayim böyle harikayim diye sallayanlari dinleme öncelikle. Kaldı ki sizin durumunuz da fena değil. Ortalama durumdasınız. Sevgi ve huzur ortamında olan bir çocuk için gaaaayet yeterli sartlariniz. Bı de o kadar kontrolcü olmayın (ben de oluom), belki çocuk ileride bohem bı şekilde kulübede yasamaktan keyif alicak ne bilionuz? Sizin planladiginiz yatlarinizi katlarinizi uçaklarinizi (xd) istemicek?

Çocuk ayakkabisini ysl almadiinizi anlamaz meraq etme. Evcil hayvan gibi düşün xdxd sevgini sakınma, gerektiğinde onu koruyacagini belli et, kalanı ileride kendisi halleder zaten o ozguvenle
0
abuzer
(24.05.24)
Cocuk ne ya hem de turkiyede. aklini peynir ekmek gibi yemen veya hayatsiz olman lazim cocuk icin. zaten doguranin yari akli da gidiyo hepten hayatimiz zorlasiyi
0
ala09
(24.05.24)
Benden iyi bir ebeveyn olmaz o nedenle çocuk asla düşünmedim ve düşünmem. Geçen ofiste bütün öğlen yemeği boyunca doğru kişi ile tanışırsan o isterse ne yapacaksın diye sorguya çekildim bir de yani insanlar her bir şeye burunlarını sokma ihtiyacı duyabiliyorlar.

Size gelince daha geçen boşanma masrafı soruyordunuz şimdi biz hiç çocuk düşünemiyoruz diyorsunuz bence de düşünmeyin zaten.
0
peki madem
(24.05.24)
mahalle baskısı bu konuda büyük rol oynuyor. her ne kadar çocuk istesen de, günümüz şartlarında bunun altına girmek oldukça zor. zorumluluk tarafı ayrı.
0
kondansator
(24.05.24)
kedi götünü görmüş yara zannetmiş.
neden çocuk yapmayayım?

evladım olur. severim işte.
0
OgutucuRecep
(24.05.24)
ben bu olaya deneyim olarak baktım ve bu deneyimden neden mahrum kalayım diyerek istedim. sonuç kelimelerle tarif edilemeyecek kadar muazzam bir şey. bu dünyada başka hiç bir şey çocuğunuzun size hisettirdiklerini asla ama asla hisettiremez. başka hiç bir sevgi, aşk, bağ vs vs çocuk-ebeveyn bağına benzemez. bu işin bir yönü.

evet zorluklar da müthiş. zaten ekonomik koşullardan dolayı 2. düşünemiyorum. siz fazla sorgulamışsınız bir de tam tersi hiç sorgulamadan önüne arkasını düşünmeden birden fazla çocuk doğuranlar var. bu ülkedeki kaynaklar ve sistemin bu kadar çok çocuğa olması gerektiği kadar yetmesi imkansız.zaten düşüncesizce doğurup duranlar yukarıda bahsettiğim bağı falan kurmuyor ortaya salıyor ne eğitimi, ne güzel vakit geçirmesi saldım çayıra modunda. o yüzden de bir sürü psikolojisi bozuk insan var toplumda.

öte yandan evrimsel ve insanlığın gelişmesi açısından kaçırdığınız şeyler var. mesela siz hep 30 lu yaşlarda kalmayacaksınız. 90 yaşınıza geldiğinizde kalçanızı kırıp yatalak olup tuvalete gidemediğinizde bir başkasının doğurduğu eğittiği çocuk (hemşire olur hastabakıcı olur) sizinle ilgilenecek ve ona minettar kalacaksınız. herkes sizin gibi çocuk yapmasaydı sizin de muhtaç olduğunuz şeylere erişiminiz olmayacaktı bir de o yönden bakın.
0
iwillsee
(24.05.24)
@ peki madem, evet bize geliyorlar öyle arada pek sağlıklı olmayabilir zaten bizim çocuk yapmamız bir bakıma haklısınız ama

bazı dinamikler var çiftlerin ikisi de bireysel olarak çok iyi insanlar fakat birlikteliklerinde sorun çıkıyor. hal böyle olunca bir de çocuk varsa ayrılmaları daha mantıklı oluyor.

benim de anne babam ayrı mesela. ben hiç sıkıntısını yaşamadım daha güzel bile denilebilir. evde gürültü yok patırdı yok çatışma yok. istediğinde birine gidiyorsun istediğinde öbürüne gidiyorsun kalıyorsun. herkes kendi hayatında vs.

tabii ki en güzeli çocuğa da aile kavramını geçirmek için mutlu bir aile tablosu çizmek ama herkes kendi ilişkisine veya annesine babasına baksın 4/4lük bir hayat mı yaşıyorlar, bazen ayrılık daha mantıklı olabilir. ben ayrılık ile çocuğu engel olarak görmüyorum o yüzden. ülkeden bir sürü insanın annesi babası ayrı. eğer sıkıntı tipler değillerse öyle de sağlıklı çocuk büyütülebilir. ben bir insanla aynı evde yaşamak istemeyebilirim ama çocuğuna bakmak / çocuğumuza bakmak isteyebilirim.

@ iwillsee, teşekkürler deneyiminiz için. fakat yaşlılık konusuna katılmıyorum. ben kimseye yük olmak istemem gerekirse uyutsunlar diye vasiyet bile verebilirim. yaşlanınca kim bakacak diye çocuk mu yapılır bu iyice bencilce bişey. ben tek çocuğum, kardeşim yok bişey yok. eşimle olur da ölene kadar 'evlilik mücadelesini' :D sürdürebilirsek birbirimize bakıcaz işte çocuk olmasa da. en kötü bakım evi qeyf. o da olmadı uyutsunlar dediğim gibi. eşim de olmazsa bir köşede ölür giderim. nedendir bilmiyorum, böyle kaygılarım/korkularım yok.

Çoğu gelişmiş ülkede durum biraz daha farklı, ebeveynler çocuklarını yetiştirdikten sonra köylere kasabalara çiftliklere yerleşiyorlar. Ki kendi hayatlarını yaşasınlar biz yük olmayalım diye. Bizimkiler de gel evime desen gelir. Şimdi diyeceksiniz ki onlar sana o kadar baktı sen onlara bakmıyor musunuz hayırsız evlat. Bence burada kültürel ön yargılar var. Ben öyle bir sorumluluğu kabul etmiyorum ki, onlar da beklemesin. Doğuran bakmakla yükümlü hatta kimi bakmıyor bile. Ama çocuğun ebeveyne bakmakla yükümlü olduğunu düşünmüyorum.
0
🌸ananiyimioguz
(24.05.24)
bu kadar düşünüyorsanız yapmayın zaten. çocuğa da yazık.
0
Whily
(24.05.24)
Tum bunlari sorgulamis ve cocuk istemeyerek 35 yil gecirmis bir insan olarak bu yil bebegim oldu. Butun hepsi bos muhabbetmis ve gereksiz dusuncelermis gibi geliyor su an bu cocuk yapmama gerekceleri ve varolan yeni insan dunyanin en gerekli ve mukemmel seyi oluyor doğduğu andan itibaren. Bir de ben genel olarak bir seyi isteyip istemedigimden cok emin değilsem yapmayarak pisman olma ihtimalini elemek icin yapmayi tercih ederim, cocugumu da iyi ki yapmisim. Akli basinda bunlari sorgulayan insanların bilincli bir sekilde cocuk yapması da insan ve toplum olma deneyimi açısından değerli.
0
instant crush
(24.05.24)
Maddi durumunuz iyiyse çocuğa büyükşehirde üç ev, bir araba veya bir dükkan ve araba filan ve yüklü miktar nakit para bırakabilecekseniz hiç düşünmeden yapın. Fakat kardeşini de 3-4 sene sonra yapın. İleride birbirlerine yoldaş olurlar.

Eğer maddi durumunuz orta direkse çocuklara çok iyi birer eğitim şansı ve hayat mücadelesi ruhu veririm diyorsanız o zaman da yine aynı şekilde en az iki tane yapın.

Fakat en önemlisi de şu. Aile içi huzurunuz fiziksel ve mental sağlığınız yerinde, eşler arası sevginiz muhabbetiniz karşılıklı saygı ve muhabbet sürekli olarak iyi seviyede varsa en önemlisi bu, tüm şartlar okeyse yapın.
0
psmstc
(24.05.24)
Bir de çocuk yapma işi mantıkla olmaz yoksa yapmazsın katılıyorum +1500
0
psmstc
(24.05.24)
Yazdıklarımı anlamamışsınız. Sizin yaptığınız çocuklar size bakar demiyorum. Evrimsel olarak yaşlanınca birileri tarafından yapılmış çocuklara ihtiyacınız olacak diyorum. Şimdi de öyle hiç mi doktora dişçiye gitmiyorsunuz sonuçta onlar da bi annenin doğurup büyüttüğü çocuklar.kimse çocuk yapmasın derseniz mantıksız oluyor
0
iwillsee
(24.05.24)
(1)

dr muttalip keser'in muayenehanesine asla ulaşamıyorum (saç ekimi)

semaforo de medianoche
saç ekimi için bir düşüncem var. bir süre önce araştırmıştım bence kendisi türkiye'nin en iyisi. ektiğinin tutma oranı en yüksek doktor gördüğüm kadarıyla. baya pahalı olduğunu da biliyorum fakat ömür boyu kafanda taşıyacağın bir işlem olduğu için değer diye düşündüm. ancak internetteki numaralarını
saç ekimi için bir düşüncem var. bir süre önce araştırmıştım bence kendisi türkiye'nin en iyisi. ektiğinin tutma oranı en yüksek doktor gördüğüm kadarıyla. baya pahalı olduğunu da biliyorum fakat ömür boyu kafanda taşıyacağın bir işlem olduğu için değer diye düşündüm. ancak internetteki numaralarını arıyorum çoğunlukla açmıyorlar bile. daha öncesinde açmamışlardı bir kere açası tuttu görüştüm o zaman wp'dan resimler atmamı istedi ona göre bilgi verelim dedi açan kişi (sekreter sanırım). attım sonra görüldü oldu fakat hiç geri dönüş almadım. tekrar arıyorum açmıyorlar. yurtdışından çok müşteri alıyor biliyorum da zaten parası sabit euroyla ekiyor, aynı parayı vericez biz de. anlamadım uygun değillerse uygun değiliz desinler o da yok. bunlara ulaşabilen var mı nasıl ulaşmak lazım?
0
semaforo de medianoche
(15.05.24)
çalışıyorum ofisi de cumartesi yarım gün açık pazar kapalı görünüyor. randevusuz görüşmüyoruz falan der belki diye işlek bir yer olduğundan ötürü cumartesi sabahı ona harcamayım dedim. o numarayı arayayım ben de o zaman sitelerindeki başka bir numarayı arıyordum ben.
0
🌸semaforo de medianoche
(15.05.24)
(4)

fifa (fc) 24 sorusu

semaforo de medianoche
4-5 yıl öncesinde falan iyi bir fifa oyuncusuydum. arkadaşlara karşı oynadığımda arada yenilsem de çoğunlukla üstün gelirdim. fut falan işine çok girmedim ama kariyer modu açardım playstationda efsanevi zorluğa karşı kazanırdım genelde. sıkmıştı biraz beni oyun malum sebeplerden ötürü birkaç yıldır
4-5 yıl öncesinde falan iyi bir fifa oyuncusuydum. arkadaşlara karşı oynadığımda arada yenilsem de çoğunlukla üstün gelirdim. fut falan işine çok girmedim ama kariyer modu açardım playstationda efsanevi zorluğa karşı kazanırdım genelde. sıkmıştı biraz beni oyun malum sebeplerden ötürü birkaç yıldır doğru düzgün oynamadım anca denk gelince arkadaşla falan oynadık. şimdi ps5'te aylık oyunlarda bedava verilince bir kurayım dedim oynadım da efsanevi yz beni tokatlıyor her seferinde. dünya klasında kazandım ama orada da çok rahat değilim. efsanevide rakipten top almak çok zor cezasahasına kadar geliyorlar bir şekilde orada durdurabilirsem durduruyorum. legacy defending yapıyorum ama acaba artık legacy'yle iyi oynamak mümkün değil mi öyle bir değişiklik mi oldu? ya da ayarlarda başka dikkat etmem gereken bir şey mi var? sinirim bozuldu ya
0
semaforo de medianoche
(11.05.24)
Ben de legacy'de oynuyorum da mantıken adamlar tactical defendingi boşa getirmedi. Ben en fazla professional zorlukta oynuyorum çok iddiam yok, ama üst zorluk seviyesinde legacy yetersiz kalıyor artık. Eskisi gibi prese basılı tut adamın topu alsın olmuyor, kendin planlı şekilde defans yapman gerekiyor
0
nundu
(11.05.24)
@nundu: tactical defending geleli çok oldu yalnız 10 yılı geçti belki de. normalde legacyde daha etkili oynuyordu büyük çoğunluk o yüzden direkt legacy'ye alınırdı ayar. tactical da denedim şimdi gene sıkıntı. oyun mu zorlaştı acaba efsanevi zorluk bu kadar sıkıntı çıkaran bir şey değildi ya da bir şey mi değiştirmem gerekiyor eskisi gibi etkili oynayabilmek için çözemedim.
0
🌸semaforo de medianoche
(11.05.24)
Uzun zamandır oynamıyorum da oyunu, benim hatırladığım fifa yi tactical defending çıktıktan sonra tactical ile oynamamak amatörde oynamak gibi bir şeydi.

Hatta şunu hatırlıyorum legendary seviyesinde pc yi genelde Mourinho gibi oynayıp yeniyordum ancak, bu dediğim fifa 12 13 14. (Tabi bunların öncesinde MÖ ye kadar giden bir pes winning gecmisim var :))
0
makbur
(11.05.24)
@makbur: ben online sezonlar oynuyordum 1. klasmana çıkamadım sanırım ama 2'ye kadar gelmiştim fifa 19-20'de legacy'yle. belki hard proluk seviyesi için tactical kullanılıyordur onu bilemiyorum da legacy iyi işliyordu zaten.
0
🌸semaforo de medianoche
(12.05.24)
(13)

İş başvurusunun olumsuz sonuçlanması

Behemote
2 haftadır geri dönmesini beklediğim bir firma vardı, en sonunda sizinle sürece devam edemeyeceğiz, iş arayışınızda bol şans diliyoruz temalı matbu bir e-posta ile geri dönüş yapmışlar. Acaba nerede yanlış yaptım diye düşünürken buldum kendimi. Brüt ücret beklentisinde piyasa ortalaması bir ücret ya
2 haftadır geri dönmesini beklediğim bir firma vardı, en sonunda sizinle sürece devam edemeyeceğiz, iş arayışınızda bol şans diliyoruz temalı matbu bir e-posta ile geri dönüş yapmışlar. Acaba nerede yanlış yaptım diye düşünürken buldum kendimi. Brüt ücret beklentisinde piyasa ortalaması bir ücret yazmıştım, o pozisyonun ortalamasına kariyer sitelerinin birisinden bakarak. Acaba daha düşük ücret isteyen birisini mi aldılar ya da alacakları kişi belliydi de formalite icabı bir görüşme mi oldu? Kafamda deli sorular. O pozisyonda kısa süreli de olsa bir deneyimimin bulunduğundan iş görüşmesinde bahsetmiştim. Onlar da bunu vurgulamıştı. Yetersiz mi buldular. Nerede yanlış yaptığımı söyleseler de bir dahaki seferde ona göre hareket etsem diyeceğim de ilanları halen kariyer sitesinde duruyor. Ama linkedin'deki ilanı göremedim. Dünyanın sonu değil tamam ama insan bir tuhaf oluyor. Temel seviyede Excel biliyorum dememe mi kıl oldular, ne bileyim istediğim ücret mi anormal geldi ya da şirkette tanıdığı olan birisi mi alındı bilmiyorum. İnsan kendisini yetersizmiş gibi hissediyor.
0
Behemote
(09.05.24)
Daha iyisini bulursun. Dert etme. Hayırlısı değilmiş. Bence ara sor geri bildirim rica ederim de geri bildirim veriyorlar bu tip durumlarda, tabi karşındaki ik ya da şirketin ne kadar profesyonel olduğuna bağlı. oradan anlarsın zaten neyin eksik neyin yanlış ya da neden olmadığını.
bence geri bildirim almayı dene, alamazsan ya da seni tatmin etmezse de takılma yoluna devam et.
0
erty_ksk
(09.05.24)
@erty_ksk işin ilginç yanı beni görüşmeye çağıran ik elemanı kız ile aynı okuldan ve aynı bölümden mezun olduğumuzu fark ettim, eve gidince siması tanıdık geldiği için linkedin'den bir bakayım dedim ve benden 1-2 sene önce mezun olduğunu gördüm. O da görüşmede iyi polisi oynuyordu, müdürü de kötü polis. Elimden geldiğinde kadının sorularına cevap vermeye çalıştım ama muhtemelen tatmin olmamış. Uzun süredir işsiz olunca insan hayal kırıklığına uğramıyor değil. Yazdığım brüt maaşın neti 23-24 civarına geliyordu. Asgari ücret zaten 17.002 TL. Yüksekten mi uçtum diye düşünüyorum. 1-2 küsur da bireysel emeklilik ve tamamlayıcı sigortaya gitse elime kalacak miktar 21-22 civarı olacaktı o yüzden öyle bir rakam yazmıştım. Sağlık olsun, aramak da istemiyorum açıkçası. Yanlış anlaşılır ne bileyim.
0
🌸Behemote
(09.05.24)
Sizinle alakalı ya da sizden bağımsız bir sürü şey olabilir. Kafa takılacak bir şey değil zira kendi kendinize düşünerek çözebilecğiniz bir şey değil. Bir şekilde iletişim kurup sorsanız da yine matbu, politik "Bu role daha uygun bir adayla devam etme kararı aldık" gibi bir cevap alacaksınız.
0
salihdt
(09.05.24)
@salihdt Evet, dediğiniz gibi pek çok etken var, benden kaynaklı ya da bağımsız. Ama uzun süredir iş arayışı içinde olunca ister istemez hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Bu kapı da suratıma kapandı diye. Birkaç ay önce de başka bir firmada işe başlayacaktım ama görüşmede farklı, işe başlayınca farklı konuşulunca kısa sürmüştü. O firmanın İK'sına istifa ederken anlatmamıştım. Kişisel nedenler diye geçiştirdim. Aslında indeed'e yazasım var ama bulurlar vb diye yazmadım. Sırada ne var bilmiyorum. Kafamı toplayım başka ilanlara başvurayım diyorum ama odaklanamıyorum da.
0
🌸Behemote
(09.05.24)
Hizmet sektöründe kendi işimi yapıyorum ve personl alımlarını, görüşmeleri ben yapıyorum. Bazen konuştuğum kişinin her şeyi tam ihtiyacımız olanı karşılayacak şekilde oluyor ama o görüşme sırasında kurduğu bir cümlesi, bir hareketi, bir tepkisi bile işe almaktan vazgeçmeme sebep oluyor. Çünkü yıllardır bu işi yapıyorum ve belki yüzlerce kişiyle iş görüşmesi yapmışımdır, ya da sonrasında eğitimini vermişimdir. O yüzden o görüşme sırasında gözüme batıp da görmezden geldiğim şeyler, genelde sonrasıda tekrar karşıma daha büyük sorun olarak çıkar. Sizde de benzeri durum olmuş olabilir. Kimse kimseyi illa işe almak zorunda değil. İş görüşmesi dediğin kendini pazarlama görüşmesi sonuçta.
0
pianeta
(09.05.24)
Türkiye'de iş bakma. Senin iş yapabilme yetkinliğini sorgulayan kişinin muhtemelen ne kendi işi ne de sorguladığı yetkinlikler konusunda tecrübesi var. Cehennem diğer insanlardır tespitinin vücut bulmuş hali. Yurtdışındaki pozisyonları değerlendir.
0
ThomasJefferson
(09.05.24)
@pianeta evet, haklısınız. ama şunu diyebilirim ki görüşmede söylediğim şeyleri düşünerek seçtim, kendimi en iyi şekilde ifade etmeye çalıştım. tahminim ücret konusunda patlamış olabilirim, onların istediği fiyatın biraz yukarısında kalmış olabilirim ya da iç kaynaktan birisini buldular.

@ThomasJefferson hepimizin gönlünden geçen o yönde ama oralarda da uzun süreli kalıcı oturma izni alana kadar bir şeylere ya sabır çeken insanlarda biliyorum, ülkeyi terk etme ihtimali işverence Demokles'in kılıcı misali çalışanın başında sallanıveriyor. Açıkçası beni tutuk bulmuş da olabilirler de, biraz mizacım içe dönüktür. Sonuçta sürekli şirket içi birimler ve tedarikçilerle iletişim kurulan bir pozisyondu. Ama işe istekli olduğumu ve bir yerden başlamak arzusunda olduğumu karşı tarafa elimden geldiği ölçüde ifade etmeye çalışmıştım. Boşunaymış.
0
🌸Behemote
(09.05.24)
ücret beklentisini firmanın düşündüğü ücretten çok farklı söylemek bir elenme sebebi olabilir (kolay doldurabilecek bir pozisyon değilse gerçi o bile sorun olmaz oturalım konuşalım derler aday uygun görünüyorsa) ama siz 23-24 net söyledim diyorsunuz. asgari ücretin 17 olduğu bir yerde 23-24 çok fazla bir beklenti olamaz bence. sorun daha iyi bir aday çıkması ya da sizin mülakatınızın düşündüğünüz kadar iyi geçmemesi olabilir gibi. problemin maaş beklentisi olması ancak şu durumda olur başvurduğunuz pozisyonun asgari ücret verdiği çok bellidir siz ona rağmen üst bir beklenti söylediyseniz o belki sıkıntı çıkarabilir ama öyle olduğunu sanmıyorum yoksa maaş beklentisi sormazlar veya siz 23-24 demezsiniz zaten.
0
semaforo de medianoche
(09.05.24)
@semaforo de medianoche dediğiniz gibi ya daha iyi birisini buldular ya da beklediğim gibi geçmedi, aslında sordukları sorulara mantıklı cevaplar verdiğimi düşünüyordum, o görüşmeyi gözden geçirdiğimde, ama onlar için öyle olmamış da olabilir. Genel olarak en düşük maaş 22.000 TL civarındaydı o pozisyon için ama bilemedim. Ben de 23-24 civarı olmasını arzuluyordum. Enflasyon ve asgariye yılın ikinci yarısında zayıf da olsa zam yapılma ihtimalini göz önünde bulundurarak. Artık önümüzdeki diğer mülakatlara bakacağız. Bilmiyorum daha çağıran olur mu. Aynı ilanlar dönüp dolaşıyor gibi hissediyorum.
0
🌸Behemote
(09.05.24)
@dissendium sizinle de konuşmuştuk, belki hatırlarsınız. eğer olumlu sonuçlansaydı denemeyi düşünüyordum, en azından bir süre maddi açıdan bana nefes aldırırdı ama bilemedim. belki de böylesi daha iyi oldu diye bardağa dolu tarafından bakmaya çalışıyorum ama günün sonunda yine işsizim. bilemiyorum.
0
🌸Behemote
(09.05.24)
Bu tür şeylere takılıp kalmayın CV'de, görüşmede formalite. Size ihtiyaçları olsaydı ücret konusu müzakere edilebilirdi. Kendinizi geliştirip iş dünyasında aranılan olmaya çalışın.
0
doharkoman
(10.05.24)
kariyeriniz boyunca o e-postlardan daha çok alacaksınız. (sektörün duayanelerinden tanınmış bir isim değilseniz)

o yüzden bu da size bir şeyler katsın üzülmeyin.
reddetme nedenleri maaş değildir öyle olsa size teklif yaparlardı.
0
nuisance2
(10.05.24)
@doharkoman kendini geliştirme konusunda haklısınız, bu pozisyona eminim benim gibi iibf mezunlarından tutunda endüstri mühendislerine hatta diğer mühendisliklerden ya da fen-edebiyat mezunları bile başvurmuş olabilir. iş sayısı az, aday fazla olunca rekabet de yoğun oluyor, olmadı başka bir alanda kariyerime devam edeceğim ki planlarım da o yöndeydi açıkçası uzun dönem için. mali açıdan biraz nefes aldırabilecek bir fırsattı benim için. temmuz'da kpss'ye gireceğim b grubundan ama orada da aynı hikaye var, herkesle aynı potadayız. başka planlara bakacağım olmadı.


@nuisance2 evet, dediğiniz gibi maaş kaynaklı olmadığı aşikar. Zaten şu iş arayışı sürecinde o e-postalardan pek çok kez aldığım için alıştım diyebilirim de yine aynı sonuçlanınca insan hatayı kendisinde arıyor.
0
🌸Behemote
(10.05.24)
(15)

Tanıdığım her yazılımcının altında porsche var

ananiyimioguz
Bugün bir esnaf söyledi. Ve genelde karşılaştığım insanlar böyle diyor. Ne yapıyor abi bu yazılımcılar?Benim tanıdıklarım 30-120 arası kazanıyor kim bu "her" yazılımcı?Ciddi soruyorum vardır elbet 150k üstü kazanan da...Örnek verir misiniz bu arkadaşların ürettiği şey nedir, hangi dili kullanıyor, h
Bugün bir esnaf söyledi. Ve genelde karşılaştığım insanlar böyle diyor. Ne yapıyor abi bu yazılımcılar?

Benim tanıdıklarım 30-120 arası kazanıyor kim bu "her" yazılımcı?

Ciddi soruyorum vardır elbet 150k üstü kazanan da...

Örnek verir misiniz bu arkadaşların ürettiği şey nedir, hangi dili kullanıyor, hizmet verdiği sektör neresi vs.

Çok mu zeki herkes yani literatüre yeni şeyler kazandıran tipte insanlar mı, expert mi bu adamlar, yoksa sıradan işler yapıyorlar ama bir şekilde ticarete mi atılıyorlar?
0
ananiyimioguz
(08.05.24)
valla ben de it sektöründeyim. okulunu okumadan sonradan itci olanlardanım çevremde de hem bilgisayar mühendisliği mezunu hem de benim gibi sonradan olanlar var en az 2 yıllık tecrübeli hepsi. tanıdıklarımdan 2'si 35k alıyor, 1'i asgariye yakın aldığı işten ayrıldı 40k aldığı bir işe geçti, 1'i 40k aldığı işinden kovuldu, 1'i 60 alıyor, diğeri biraz daha iyi tam bilmemekle birlikte 80 falan olabilir. yani 10-20 yıllıklar mı bu korkunç paraları kazananlar ya da odtü, boğaziçi mezunları mı sadece ben de anlamadım.
0
semaforo de medianoche
(08.05.24)
200 de kazansan parayla porsche alamazsin.
Baktim ortalama 8-10 milyon lira civarı. Kredi cekemezsin zaten. 260 bin euro civarında. Kişi her ay kenara 10 bin euro koysa 2 sene sonra alır.
Bu mantıkla ayda 350 bin lira üstü kazanan yazılımcı alabilir. Peki ayda 350 bin üstü kazanan kaç yazılımci var? Senin tanidiklarin etrafini dolduracak kadar yok.

Bana acayip boş muhabbet, goygoy geldi. Insanlar atmayı çok sever, bir tane örnek gördü mu ilk anlatimda bir olur sonra iki olur sonra herkeste porsche var olur.
0
logisticsmanager
(08.05.24)
3-5 yazilimci taniyorum, ortalama para kazaniyorlar abartacak bisey yok.

ama bir tanesi her ay kilciksiz $15-20bin dolar ve uzeri para yapiyor yurtdisina is yaptigini biliyorum ama ne yaptigini cozemedim. turkiye'de dandik bir vakif universitesinden mezun.

her meslekte saglam para yapabilirsin, hem exper olacaksin hem de isin ticaret kismini yurutebileceksin. experlerin zaten genel olarak sikintisi isin ticaret kismini becerememeleri, becerdigin zaman koseyi donersin.
0
cooperr
(08.05.24)
Tanıdığım her travesdinin altında audi r8 var
0
ferenc
(08.05.24)
Porsche deyip çok büyütmemek lazım. Al bak orta segment suv fiyatına çıkan araçlar

shbd.io
0
numlock
(08.05.24)
abi 94 dogumlu yillik bonus+stock 210 bin $ kazanan da var, 90 dogumlu 50 bin lira kazanan da var.

turkiye'de akademisyenlik yaparken 5 bin eur kazanirken, ayni kisi munih'te(avrupa'da olmasina ragmen) intelde 15 bin eur kazaniyor.

thy'nin ceo'sunun maasi 45 bin $ bile degil, ki bu duyuldugunda yandasliktan bagimsiz sadece maasa ne yaygaralar koptu. bu capta sirketin ceo'su bu parayi kazanmamaliymis..bunu da gectim turkiye'de teknoloji sirketi deyince akla yemeksepeti, trendyol falan geliyor(yavas yavas degisiyor en azindan) bu sirketteki adam isini yaparak maasla ne kazanabilir en fazla.. ki bunlar ortalamanin uzeri kazanan yerler.

bu yuzden turkiye'de herkeste porsche var lafi cok komik.

yukaridaki yazdigim kisiler bayagi ucuk ama salliyorum polonya'da amazon'da calismak zor bir sey degil, porsche olmasa da guzel bir araca binersin maasinla.

ne is yapiyorlar?
intel -> www.youtube.com
210k$ -> vmware mts 3
0
gule gule
(08.05.24)
"Bugün bir esnaf söyledi. Ve genelde karşılaştığım insanlar böyle diyor. "
yalan söyleyene herhangi bir yaptırım olmamasındna kaynaklanıyor
0
bir soru sorcam
(08.05.24)
bizim yöneticilerde bile porshe yok. hatta olan insan sayısı belki 100 binde bir falandır.
adam bariz yalan söylüyor sen de inanıyorsun.

500 bin de kazansan porsche almak kolay bi şey değil.
150-200le alınmaz zaten.
0
jelly bear
(08.05.24)
yazılım sektöründe değilim ama bana bile çok mantıksız geldi bu önerme.

Bi arada yine böyle milletin ağzında "İngilizce yetmez artık, MİLLET 4-5 dil biliyor da öyle iş yapıyor" geyiği vardı. O 4-5 dil bilen millet kim hiç göremedim yani benzer bir sallamasyon işte
0
nundu
(08.05.24)
ekşisözlük yazarı olabilir o esnaf:) aklıma bütün gün sözlükte kendini öven, maaşıyla hava atan tipler geldi. yok bütün mühendisler en az 100 bin alıyormuş da bilmem neymiş. inanmayın hocam o tiplere. @nundu'nun dediği gibi böyle geyikler her dönem var.
0
nothing in my way
(08.05.24)
yıllardır sektördeyim.
aileden durumu iyi olanlar, üst düzey yöneticiler de dahi porsche duymadım görmedim.

en fazla olanda bmw 4, mercedes e kasa fln var.
bu aralar tesla çok, o da 1.8 milyon :)
0
nuisance2
(08.05.24)
adam yazılımcı değil sadece her ne iş yapıyorsa yazılımcıyım cevabını veriyor olsa gerek.
0
neira
(08.05.24)
turkiyede esnaflik = yalan, dolan, abartma, bos, beles

cok ciddiye alma.
0
buenosdias
(08.05.24)
Yazılım işi ölmek üzere. Vur deyince öldüren Türk halkı, burda da limite dayandı. Herkes yazılımcı olma peşinde. Kendini çok yetiştirmeyenler, vasat maaşlara razı olacak.

İyi paralar kazanmak istiyorsanız, mavi yakalı işler peşinde koşun. Araba tamirciliği, elektronik eşya tamirciliği, elektrikçilik, vinç operatörü, ev temizliği vs. vs. Bu tarz meslekler şu an bile çok para kazanıyor, yakında daha da popüler olacak.


.
0
kartallar yuksek ucar
(08.05.24)
cahille sohbeti kesin.
0
adivar
(08.05.24)
(8)

Ozel hastaneye gitsem serum taktirabilir miyim?

sckxyss
Çok hasta değilim ama hafif ateş ve halsizlik var. Kendimi biliyorum, 4-5 günde gitmiyor bu. Önceden daha kötü durumda acile gittiğimde takılan serumun çok iyi geldiğini tecrübe ettim. Acile gitsem, bir serum yiyip kendime gelsem diye düşünüyorum. Mantıksız mi? Zararı var mi? Gideceğim hastane olduk
Çok hasta değilim ama hafif ateş ve halsizlik var. Kendimi biliyorum, 4-5 günde gitmiyor bu. Önceden daha kötü durumda acile gittiğimde takılan serumun çok iyi geldiğini tecrübe ettim. Acile gitsem, bir serum yiyip kendime gelsem diye düşünüyorum. Mantıksız mi? Zararı var mi?

Gideceğim hastane oldukça boş bir hastane, yani başka bekleyenlerin sırasını falan almış olmayacağım.
0
sckxyss
(07.05.24)
Takarlar.
Çok insan bunu yapıyor. Twitter'da doktorların bunu eleştirdiğini görüyorum ama tanıdığım doktor ve hemşireler kendileri de biraz halsiz kalınca bi serum takıyorlar. Hem kendilerine de etrafındakilere de.

Siz yine de gıcık bir doktora rastlarsanız diye bodoslama "serum takın" demeyin de "serum bana genelde iyi geliyor, faydası olur mu?" gibisinden sorun. Kesin takarlar.
0
michael_knight
(07.05.24)
Özelde serum takarlar. Doktorlar da alıştı gibi hastalsrın bu isteklerine. Ama serum eskisi gibi fayda etmiyor. Eskiden serumu yer, bir güzel uyur, uyandığımızda çok daha iyi olurduk. Şimdi ne serum uyutuyor, ne de içindeki ilaçlar iyi geliyor.
0
birşeylersoracağım
(07.05.24)
Serum dediğiniz şey tuzlu su.
Kendine serum takan doktorlar içine çeşitli vitaminler falan karıştırıyor kendi tercihlerime göre.
Bana serum takın diye giderseniz tuzlu su içip dönmüş olursunuz.
0
zimbirik
(07.05.24)
Parasını verdiğin sürece ya da özel sağlık sigortan kapsıyorsa neden takmasınlar? Önce bir de özeldeki doktorun muayenesi gerek diyerek onun parasını da alırlar. Özel hastanenin canına minnet. Ticarethane gibi işliyorlar.
0
nawar
(07.05.24)
serumun içinde özel bir şey yok ki. içine ateşin varsa parol, ağrın varsa arveles koyuyorlar.
serum taktırana kadar eczaneden bunlardan veya soğuk algınlığı ilacı al daha iyi.
0
my fault
(07.05.24)
Serum bir çok ülkede halsizlik ve kırgınlıklara karşı çözüm olarak kullanılıyor fakat buna hekim karar verir Ismarlama olarak serum takacaklarını sanmıyorum zaten böyle bir şey olmamalı da. Tıp ticarileştirilmemeli.
0
doharkoman
(07.05.24)
serumu keyfe keder yapmasalar bile iğne yaparlar ki aynı şey oluyor zaten. serumun içine ağrı kesici ateş düşürücü falan koyuyorlar direkt damardan bol miktarda alınca hızlı ve etkili şekilde iyi hissetirmeye başlıyor. iğne de aynı sebepten direkt damardan verince ağrı kesici ateş düşürücüyü hızlıca kendine getirtiyor. paracetamol, ibuprofen falan gibi klasik etken maddeler ama aldığınız şey özel bir şey değil yani eczaneden aldığınız grip ilaçlarında da bunlar var.
0
semaforo de medianoche
(08.05.24)
özeller parası ile herşeyi yapar, kokteyl derseniz onlar anlar
0
eja
(08.05.24)
(6)

tek başına japonya'ya gitmek

semaforo de medianoche
daha önce tek başına yurt dışı seyahatiyle ilgili soru sormuştum https://www.eksiduyuru.com/duyuru/1579299/tek-basina-yurt-disi-gezisi şimdi daha spesifikleştirerek sormak istiyorum. tek başına japonya'ya gitmek sizce pişman olunacak bir hareket mi olur? açık ara en çok seyahat etmek istediğim yer.
daha önce tek başına yurt dışı seyahatiyle ilgili soru sormuştum www.eksiduyuru.com şimdi daha spesifikleştirerek sormak istiyorum. tek başına japonya'ya gitmek sizce pişman olunacak bir hareket mi olur? açık ara en çok seyahat etmek istediğim yer. çok merak ettiğim ve gezmek istediğim bir ülke ama çok uzak ve çok farklı bir kültür (beni cezbeden kısmı da bu aslında). bu ilk kez yurtdışına çıkan ve bunu da tek başına yapacak biri için önemli sıkıntılara yol açar mı?

bir de eylül-ekim gibi gitmeyi düşünüyordum ama bu uzakdoğunun iklimi değişik o mevsimlerde yağmur fırtınadan gezemezsin asla gibi bir şey olur mu?
0
semaforo de medianoche
(07.05.24)
ilk kez yurtdışına çıkan biri için Japonya'da pişman olmazsınız ama zor gelebilir. Tokyo'da bile İngilizce bildiğim halde yer yön bulmak zor olmuştu.

Uzakdoğuda genelde ekvatora yaklaştıkça ve muson iklimi altında kalan yerlerde hava sıkıntılı olabilir. Japonya'da hava kaynaklı çok sorun yaşamazsınız.
0
kaptan memo
(07.05.24)
Japonya'ya gidip bir hafta kalıp dönmek herhalde ucuzundan yapılırsa 100 bin TL civarında tutacaktır.
Bence önce 10-15 bin liralık 2-3 gecelik mesela Belgrad tatili yapın. Kendinizi bir sınayın.

Japonya'ya gitmedim ama çok az insanın İngilizce bildiğini söylüyorlar. Metro hatları çok karışık olsa gerek, alfabe bambaşka, kültür aşırı farklı.
0
michael_knight
(07.05.24)
Tek başına gidebileceğin en uygun yer.
Google maps iyi çalışıyor.
Metro alışınca kolay, çözersin.
Heryer de 7/11 falan var, yemek işi de problem değil.
0
durgunfoton
(07.05.24)
dünyanin en güvenli ülkesi ama ilk defa yurtdisina cikacaksan zorlanabilirsin. dil farkli ama alfabe de farkli. gördügün seyi okuyamayacaksin mesela.
eylül-ekim degil de kasim basi git. japonya'da havalar o dönemde hala cok güzel ve momiji dönemi. yazin asla gitme, gezemezsin. kisi basi japonya'da 2200 euro harcadik 14 günde (ucak bileti, konaklama, yeme icme, alisveris, ulasim, müzeler, kaleler falan heeer sey dahil). hicbir seyden kismadik. yeme icme su an türkiye'ye göre cok ucuz mesela.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(07.05.24)
@michael_knight: yurtdışı seyahati bütçe ve zaman meselesi. ikisi de bende çok olmadığından belgrad'a gidip kendimi sınama fikri biraz lüks gibi. hiç görmediğim bir ülkeye tatile gidiyorsam 2-3 gün kalmak istemem bir kere. belgrad ve tokyo maliyeti kıyaslarsak uçak biletleri açısından 50k fark olacak evet ama kalma gezme masrafı çok farklı değil. yani tokyo'da 100'lük olacaksam belgrad'da da 50'lik olacağım o yüzden çok mantıklı gelmiyor. şartlara göre tokyo planından vazgeçip belgrad/balkanlar yapabilirim ama ikisi birlikte aynı yılda zor biraz.

@konusma: alfabe farklılığı o kadar sıkıntı olabilecek bir şey mi ya? yabancı dil olarak ingilizce biliyorum sadece zaten. yani fransa'ya gitsem de tabela falan okumak için translate kullanmam gerekecek. burada da google translate'in kamerasıyla hallederim çok sorun olmaz gibi geliyor bana. kaldı ki vazgeçersem alternatifim sırbistan orada da alfabe farklı.
0
🌸semaforo de medianoche
(07.05.24)
telefonuna esim indir, internetin olsun sıkıntı yaşamazsın japonyada. tek başında da gayet gezilir, güvenli bir ülke japonya. ben aralık ayında gezdim hava mükemmeldi, ben olsam ekimde giderim, yazın çok sıcak oluyormus üstüne high season daha pahalı
0
monicapp
(07.05.24)
(3)

erkek giyim

duyurukullanıcısı
maalesef hiçbirşey bulamıyorum standart mağazalardazaramassimonetworkpull and bearbeymenvsvsvsüst giyimde cidden hiç bir şey yok doğru düzgün. başka alternatif ne var? nereden giyiniyorsunuz?tshirt ve üst giyim soruyorum.
maalesef hiçbirşey bulamıyorum standart mağazalarda

zara
massimo
network
pull and bear
beymen
vs
vs
vs

üst giyimde cidden hiç bir şey yok doğru düzgün. başka alternatif ne var? nereden giyiniyorsunuz?

tshirt ve üst giyim soruyorum.
0
duyurukullanıcısı
(29.04.24)
hocam gireceksin bi semtin merkezindeki iş hanına. oradaki butiklere/dükkanlara bakacaksın. yok yok resmen.
0
numlock
(29.04.24)
tam olarak nasıl bir şey arıyorsun? saydığın markalar orta, orta üst veya iyi seviye markalar ve neredeyse hepsi birbirinden farklı tarzlar. bunların hepsine bakıp hiçbir şey yok diyorsan çok spesifik bir şey arıyor olman lazım. spor arıyorsan nike (özellikle jordanlar güzel), adidas söylemeye gerek yok herhalde. wwf, kaft gibi markalara da bakabilirsin farklı şeyler istiyorsan. jack and jones, levis, polo, benetton da çeşit arayabilirsin. bütçe yüksekse tommy hilfiger ve lacoste var tabi.
0
semaforo de medianoche
(30.04.24)
Lc waikiki, koton vs gayet güzel ürünler var. Ben genelde güzel farklı şeyler ararsam zara, yoksa bunlar. Daily arıyorsan zaten direkt burası, özellikle lcw şu an tr’de fiyatının üstünde kalite sunan tek marka
0
avatar is back
(30.04.24)
(3)

Çankaya Sahne'yi Bilenler

kendi helvasını kavuran zombi
Merhaba, Çankaya Sahne'ye hiç gitmedim. Kalt'a gitmeyi düşünüyorum ama loca ya da balkondan izlemek nasıl olur? Önerdiğiniz bir sıra var mıdır? İlla çok yakından görmem gerekmiyor. Diğer sorum da mekanın otoparkı olduğunu hiç sanmıyorum. Bulduğumuz ara köşe sokaklara mı park ediyoruz napıyoruz? Teşe
Merhaba, Çankaya Sahne'ye hiç gitmedim. Kalt'a gitmeyi düşünüyorum ama loca ya da balkondan izlemek nasıl olur? Önerdiğiniz bir sıra var mıdır? İlla çok yakından görmem gerekmiyor.
Diğer sorum da mekanın otoparkı olduğunu hiç sanmıyorum. Bulduğumuz ara köşe sokaklara mı park ediyoruz napıyoruz? Teşekkürler.
0
kendi helvasını kavuran zombi
(24.04.24)
Daha gecen gun locada c sirasinda izledim bence cok iyiydi. Eger ic sahneden en on 5 sira ortadan alinamiyorsa loca iyi. Hatta loca genel olarak cok iyi cunku ferah
0
floydian
(25.04.24)
otoparkı yok. evet sokak aralarına park ediyoruz.
0
ankarakecisi
(25.04.24)
altta ön kısımlar dolduysa balkonun ilk 2 sırasından ya da locadan al, altın arkalarından daha iyi buralar. otopark yok evet. eğer oralara arabayla çok gitmişliğin yoksa park yeri bulman zor olabilir tunus caddesinde otoparklar var oraya bırakıp yürümeyi de düşünebilirsin veya taksi, toplu taşıma gibi şeyler düşünmeni öneririm. park şansıma güveniyorum diyorsan sen bilirsin tabi.
0
semaforo de medianoche
(25.04.24)
(4)

Yöneticinizden şikayetçiyseniz nasıl çözüyorsunuz?

skr1292
soru başlıkta.
soru başlıkta.
0
skr1292
(20.04.24)
Biraz açar mısın? Ne bakımdan sikayetçisin?
0
rock n roll
(20.04.24)
@rock n roll

işleri çok ağırdan alıyor ağırdan aldığı şeyler birkaç dakika içerisinde çözülebilecek şeyler ama istiyor ki defalarca sorayım. kendisini böyle tatmin ediyor galiba. bunun dışında çözüm odaklı biri değil bana şunu şöyle yapma diyor tamam nasıl yapayım diyorum cevap yok. illa ki sorun yaşanmasını bekliyor.

ilk defa yöneticilik yapıyor. ve sanırım daha önce başka birine iş öğretmiş o iş öğrettiği kişi bunun yöneticisi olmuş. o konuda yarası var. bana iş öğretme konusunda pek istekli değil. kendine güveni de pek yok. büyük bir şirkette normal elemanken şu an çalıştığımız yer çok daha küçük bir yer buraya yönetici olarak gelmiş benden önce.

çok doluyum neyse.
0
🌸skr1292
(20.04.24)
Tek cümlelik cevabı yok. Şirket kurumsal mı, değil mi, yöneticinin ağırlığı var mı bir sürü kriter var.

Beni şikayet eden birisi olsa kulağıma bir şekilde gelir, haksızsam gidip bir dahaki sefere bana söyle derim, düzeltmek için yapıcı önlemler alırım, haklıysam ve art niyet gördüysem önce şahsi olarak uyarırım, tekrarında yönetime iletirim ve sonu genellikle pek iyi bitmez.

Bir kaç dakikada çözülecek bir iş olabilir ama belki yöneticinin daha yüksek önceliğe sahip işleri vardır, belki performansınızdan memnun değildir, belki inisiyatif almanız gerekiyordur.

Böyle bir durumda kendinizi korumak için yapılacak şey çok basit, mail atın, whatsapptan yazın, özetle yazılı kanıt oluşturun. "Konuşmamızda ilettiğim gibi" şeklinde başlayıp ne istediğinizi, ne yapılması gerektiğini yazın, ağırdan alıyorsa artık onun problemi, o işi atlayın, başka işe geçin. Bir adım ötesi onun yöneticisini de cc'ye ekleyip yapın. Ondan sonrasını o düşünsün.
0
kimlanbu
(21.04.24)
çok fazla değişken var konuyla ilgili ama en genel geçer cevap "o yöneticinle konuşarak" olur. profesyonel bir dille anlatırsın derdini ona sinir oluyormuş gibi bir dil değil de işini daha iyi yapmaya çalışıyormuş gibi bir dil kullanmak önemli. bu konuşmadan sonra hala değişim olmazsa ve bu gerçekten orayı senin için çalışılmaz seviyeye getiriyorsa mümkünse onun üstündeki veya dengi birine iletirsin durumu. bu riskli bir durum ama o kişinin arkası ne kadar sağlam veya o şirkette bu tarz personel geri dönüşleri nasıl değerlendiriliyor bunları bilmek iyi olur. bu da olmazsa yeni bir işe geçiş yapmayı deneyeceksin artık çözülemeyedebilir yani böyle bir mevzu.
0
semaforo de medianoche
(21.04.24)
(6)

ankara'da güzel restaurant önerileri

semaforo de medianoche
paraya kıyıp süper keyif alarak bir şeyler yemek isteyince gittiğim bazı yerler var. mesela luigi's, stüdyo pizza, chef bros gibi yerler. sıralı kebap da kebapçıların bu seviyesi sanırım orası da uğranacaklar listemde henüz gidemedim. belki bestekar'daki çin lokantası (adını unuttum) da girebilir bu
paraya kıyıp süper keyif alarak bir şeyler yemek isteyince gittiğim bazı yerler var. mesela luigi's, stüdyo pizza, chef bros gibi yerler. sıralı kebap da kebapçıların bu seviyesi sanırım orası da uğranacaklar listemde henüz gidemedim. belki bestekar'daki çin lokantası (adını unuttum) da girebilir bunların arasına diğer seçenekler kadar üst düzey gözükmese de yemeklerinin kalitesi olarak öyle denebilir. başka var mı önerebileceğiniz bu seviyede güzel yerler alternatif sayısını biraz arttırmak istiyorum.

not: ben çayyolu, ümitköy taraflarına neredeyse hiç gitmiyorum yazdığım yerlerden de göreceğiniz üzere. çankaya, tunalı civarlarını daha çok tercih ediyorum ama oralarda da illaki özel yerler vardır. belki öyle semt bazlı tavsiye vermek daha kolay olur oraları da düşünebilirsiniz tavsiye verirken diye ekleyeyim dedim bunu.
0
semaforo de medianoche
(20.04.24)
Pizza - unica
Tatli - aciktezgah
Pub - cork
Doner - mutlu döner (bim'in yanindaki)
Restoran - goksu
0
mirty
(20.04.24)
afitap meyhane var, çayyolu ve armadada. mezeleri ve etleri inanılmaz güzel. yolun düşerse yağlı kara, kokoreç ve atom muhakkak sipariş et.
0
sarahkerrigan
(20.04.24)
sıralı çok iyi ama alternatifi için köşebaşına da gidebilirsiniz. panora'nın orada.
pizza: unica ve mozz
döner: etyekassap (altınpark civarlarında)
0
mezarstone
(20.04.24)
Balgat ta Gaziantepli Erkan Usta kebapta favorimdir. Kolej de Uygur lokantasi var orasini da begenirim.
0
The_Lollok
(20.04.24)
Atakule'de Pizzeria Alla Torre.
0
kendi helvasını kavuran zombi
(20.04.24)
unica severim güzeldir, stüdyo pizza biraz daha özel ama bence. chef bros da afitap'tan daha iyi sanki. göksu'ya da gitmişliğim var iyiydi ama tekrar gidecek kadar da gelmedi bana. diğerlerine denk geldikçe bakıcam teşekkürler.
0
🌸semaforo de medianoche
(21.04.24)
(6)

30 yaş üstü karşı cins eski arkadaşları çaya kahveye çağırmak

duyurukullanıcısı
30+ herkesin bir şekilde eşi, sevgili oluyor olmasa bile bir süre sonra oluyor. sevgililik veya evlenme sonrası karşı cins eski arkadaşınızı rahat rahat çaya, kahveye, öğle yemeğine, yeni bir yer denemesine çağırabiliyor musunuz?yoksa biraz mesafe koymaya başlıyor musunuz?
30+ herkesin bir şekilde eşi, sevgili oluyor olmasa bile bir süre sonra oluyor. sevgililik veya evlenme sonrası karşı cins eski arkadaşınızı rahat rahat çaya, kahveye, öğle yemeğine, yeni bir yer denemesine çağırabiliyor musunuz?

yoksa biraz mesafe koymaya başlıyor musunuz?
0
duyurukullanıcısı
(20.04.24)
Eşi ya da uzun süreli sevgilisi varsa davetimi çift olarak yapıyorum.
İş arkadaşı falan gibi düzenli görüştüğüm biriyse o zaman hani eşini de çağırabilirsin demeden plan yaparım ama yine karşı tarafa eşini de dahil etme özgürlüğünü vermiş olurum.

Eğer yalnız biriyse tabi ki yapıyorum plan. Ne olacak.
0
zimbirik
(20.04.24)
aramdaki iletişime bağlı. o kişiyle bire bir olarak yakın bir dostluğum, paylaşımlarım olmuşsa normal plan yapabilirim -o kişi de eşini/sevgilisini yanında getirmek isteyebilir bazen-. ne kadar yakın bir geçmişimiz olursa olsun çok da sık yapamam bunu ama arada bir belki. içimden gelmez yani. ancak o kadar da özel bir muhabbettim olmadıysa zaten çağırmam ama illa çağıracaksam da tek başına çağırmaya utanırdım herhalde.
0
semaforo de medianoche
(20.04.24)
Evlilik dinamikleri çok farklı, erkeğim, eşimi bir erkek arkadaşıyla dışarı göndermem, gurupça gidebilirler, kız kıza gidebilirler vs.

Sevgiliysen daha gevşek davranabilirsin duruma ve karaktere göre.
0
kimlanbu
(20.04.24)
Evli değilim fakat benim gözlemim de şu:

Evliliğin ilk yıllarının heyecanıyla kendini dışarıya kapayan, arkadaşlıklarını sonlandıran kişiler o insanları ve ortamları tekrar yerinde bulamıyor, bir yaştan sonra yeni arkadaşlıklar ve çevre kurmak da zor

Çiftler sosyal anlamda yanlız kalıyorlar ve birbirlerine sarmaya başlıyorlar
0
grimavi
(20.04.24)
Uzun süredir görüşmüyorsam bir anda çağıramam ama evli ya da sevgilisi olan arkadaşlarımla çay-kahve-içki içiyor. Öğle yemeğinde bir yerlere gidiyoruz. Aynı şekilde kocaları ile de aram iyi olduğu için arkadaşlarım olmadan buluştuklarım var tabii ki. Tamamen evlilik öncesi ilişkiye ve evlendikleri eşlerine bağlı bence.
0
nawar
(20.04.24)
sevgilileri ya da esleri bana uygun insanlarsa zaten onlari daha cok seviyor oluyorum flgkh o yüzden cift olarak cagiririm. gelmezlerse de ok. sevgililerinden hoslanmadiysam ikisine de mesafe koyarim cünkü tekli plan yapmam ve cift olarak da onlari hic cekemem.
0
robert bosch
(20.04.24)
(8)

power bi pro'da rapor publish etmek

semaforo de medianoche
şirketçe power bi'a geçme hazırlığında olduğumuz için yeniyiz kurcalaya kurcalaya çözmeye çalışıyoruz bazı kısımları. şöyle bir derdimiz oldu bir departmanla ilgili raporları paylaşmak için o departmana özel yeni bir workspace oluşturduk. o departmanın çalışanlarına o workspace'de yetki verdik. ardı
şirketçe power bi'a geçme hazırlığında olduğumuz için yeniyiz kurcalaya kurcalaya çözmeye çalışıyoruz bazı kısımları. şöyle bir derdimiz oldu bir departmanla ilgili raporları paylaşmak için o departmana özel yeni bir workspace oluşturduk. o departmanın çalışanlarına o workspace'de yetki verdik. ardından oraya publish ettik raporu. ancak biz istiyoruz ki o workspace'deki yetkili kullanıcılar kolay bir şekilde paylaşılan raporu desktop uygulamasında açabilsin. desktopta ve web service kısmında paylaşılan raporlara ait bir klasörleme olsun vs. mesela one drive'da paylaşılan excel'i direkt uygulaamda aç diyerek açabiliyorlar ama burada indirmek gerekiyor. ve esas sıkıntı şu indirip değişiklik yaparsa tekrar aynı adda publish etmesine izin vermiyor. raporu güncellemek isteyecekler belki o departmanın çalışanları ama bunu nasıl yapacaklar. belki bir republish seçeceği vardır bir yerde onu çok araştırmadık ama son kullanıcıdan bahsediyoruz burada direkt gelmediği için o republish butonu sıkıntı son kullanıcıya mümkün olduğunca az kompleks bir çözüm bulmak lazım çünkü.
0
semaforo de medianoche
(19.04.24)
selamlar, raporu indirip öngördükleri değişiklikleri yapıp republish etcekler, bunun nesi zor onu anlamadım açıkçası. aynı ada sahip olsa bile overwrite'a emin misin diye soruyor pbi sen de evet diyosun ve yenisini eskisiyle değiştiriyor.
0
makarnavodka
(19.04.24)
dün müdürümle birlikte inceledik. overwrite yapmaya çalıştığımızda uyarı verdi aynı isimde bir dosya zaten var ya yeniden yayınlayın ya da dosya adını değiştirin diyerek. ama yeniden yayınlama seçeneği de orada çıkmadı. bugün kendim tekrar denedim replace seçeneği çıktı onu seçince üstüne yazdı direkt. dün neden öyle oldu ki anlayamadım şu an.
0
🌸semaforo de medianoche
(19.04.24)
raporun bağlı olduğu dataset ile ilgili bir hata oluşmuş olabilir, bir rapor publish edildiğinde hem raporu hem de semantik dataseti ayrı ayrı yayınlıyor. dataset'in adında da değişiklik olursa çakışma yaşanabilir.
0
makarnavodka
(19.04.24)
ancak power bi desktopa indirip, tekrar publish edilen seçenekte her zaman birbirlerinin değişikliklerini ezme riski olacak.
0
PoscheN
(19.04.24)
@poschen: sanırım onun için ya ilgili departmanda 1 kişiyi editle görevlendirmek lazım ona olmaz diyorlarsa da direkt web servisten editlemeli gibi bir kural koymak gerekecek sanırım.
0
🌸semaforo de medianoche
(19.04.24)
yaptığınız şey çok riskli çünkü ekipte atıyorum 10 kişi varsa 10 kişi raporu indirip değişiklik yapmasın. herkes birbirinin raporunu ezebilir. ekip bir şey istediyse yetkili kişiye istekle giderler o yetkili değişikleri yapar.

raporları embed ederseniz herkes erişir. sizin çalışanların rapora dosya içerisinden erişmesine gerek yok. ya da raporu powerbi.com üzerinden paylaş dediğinizde mail adreslerine link gider o linkten erişebilirler.

developer tarafına erişmelerine hiç gerek yok. raporu indirmek falan çok anlamsız olur şu durumda.
0
kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili
(19.04.24)
Yanlışlıkla yazdığım mesajı editledim. Kısaca tekrar yazayım.

Kullanıcılar yapacakları değişiklikleri web üzerinden yapabilir. Raporun içinde edite tıklayarak bunu yapabilirler. Bu durumda yeni measurement, column ekleyemezler. Dax formülleri yazamazlar. Yeni veri import edemezler, import edilen tabloların birbiri ile bağlantılarını yapamazlar.

Ne yaparlar? Görsellerin yerini değiştirebilir, yeni görsel ekleyebilir, mevcut görsellerin içerisindeki verileri değiştirebilir, filtreler ekleyebilir, yeni sayfa açabilir, burada yeni bir rapor oluşturabilir vs. Ancak bunların hepsini mevcut veri modeli ile yaparlar.

Kullanıcılar ileri düzey ve yapacakları değişiklikler de ileri düzeyse. Dax, measurement, veri import, data modelling vs yapacaklarsa, bu durumda en uygunu ortak bir admin hesabı açıp, power bi desktoplarda da bu admin hesabı ile giriş yapmaları ve publishi yine bu hesap üzerinden yapmaları olur. Kendi hesaplarından da raporları inceleyebilirler. Ancak tüm geliştirmeler admin üzerinden yapılır.
0
PoscheN
(19.04.24)
@kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili: daha önce başka bir bi toolu kullanıyoduk power bi'a geçtik çünkü eskisi merkeziydi ve fazla admin lisansı almak istersen çok pahalıya geliyordu. ancak diğer departmanlar da raporları kendileri düzenleyebilmek istediği için ondan çıkıp power bi aldık. tam olarak ne kadar değişiklik yapmak istediklerini bilmiyorum henüz orada power bi'dan çok iyi anladığını söyleyen birisi varmış o yüzden developer kısmına da erişmek isteyebilirler. yüzlerce kişi çalışmıyor departmanda max 10 kişilik falan dersek burada görev dağılımı net bir şekilde yapılabilir diye düşünüyorum ezme olmadan 1 kişiyi yetkilendirerek. gene de dosyayı sharepoint'e bağlayıp oradan checkin falan yaptırarak indirtmeyi düşündük onun için de.

@PoscheN: ya aslında bana da çok indirmeye gerek olmayacak gibi geliyor sadece 1 kişi yapar onu yaparsa yukarda yazdığım iyi bildiğini iddia eden kişi o da. desktopta geliştirme işi 1 kişiyle sınırlı kalırsa çok da abartmaya gerek yok mevzuyu ama benim müdür niyeyse herkes indirip düzenleyecek gibi bir düzen kurmaya çalışıyor anlatamadım buna gerek olmayacağını ama projeye benden çok daha hakim olduğu için çok da yüksek tondan iddia etmek istemiyorum ne kadar biraz abarttığını düşünsem de. belki benim bilmediğim ya da gözden kaçırdığım bir nokta olabilir diye.
0
🌸semaforo de medianoche
(20.04.24)
(16)

Duyurunun eski hali

rock n roll
Bir ben mi özledim duyurunun eski halini. Eğlenceliydi, ilginçti. Şimdi çok sönük. Tamam arada saçma şeyler de oluyordu ama genel olarak iyiydi. Sizce?
Bir ben mi özledim duyurunun eski halini. Eğlenceliydi, ilginçti. Şimdi çok sönük. Tamam arada saçma şeyler de oluyordu ama genel olarak iyiydi. Sizce?
0
rock n roll
(14.04.24)
+1
Eskiden cok guzeldi. Simdi cok kekremsi.
0
mor oje
(14.04.24)
Kendini çok akıllı zanneden bir iki tip var her duyurumun altına bitiyorlar. Ben İngilizce bir şey soruyorum mesela, adam İngilizce bilmeyenler de yurtdışına gidiyor, bu ne özgüven diye duyuru açıyor. Sanki işim İngilizce!

mor oje+1
0
Kahvedesu
(14.04.24)
+1
0
nawar
(14.04.24)
eksi sözlük yazarligina bagli olmayan bir hesabim daha var. onda en eski cevabimi 2009'da girmisim :)
13 yasinda kaydolmusum, 15 yildir varim :)
önceden cok goygoy dönüyordu su an daha soru cevap odakli ve daha az cevap var sanki.
0
robert bosch
(14.04.24)
+1
1. duyuruyu yönetenler insanları soğuttular. eskiden her başlıkta bir espri, muhabbet olurdu. ben artık yazasım varsa da yazmıyorum. aptal saptal bahanelerle silecekler çünkü o cevabı biliyorum. alttan üstten reklam fışkırsın, içerik önemli değil.
2. samimiyet dağıldı. yeni hesap almak çok kolay, tek seferlikler, farklı isimle devam edenler, küsüşenler...
3. @robert'in dediği gibi daha cevap odaklı oldu ama cevap vermeye istekli kimse olmayınca ne anlamı kaldı ki...
0
her giriste sifresini unutan adam
(14.04.24)
Duyuru kuralları geçtiğimiz aylarda biraz esnetildi artık her şey silinmiyor, artık herkes üften püften ban yemiyor diye biliyorum.

Bu sebeplerden gidenler yüzünden sönükleşti baya evet. Ama bu ufak değişimden sonra yavaş yavaş geri gelirlerse ne mutlu.
0
ananiyimioguz
(14.04.24)
ben de çok özlüyorum :’) 2012’den beri buradayım ama o zamandan bu yana malesef çok şey değişti. alışkanlıktan her gün mutlaka bir kere girerim ne var ne yol şöyle bi okurum ama eski tadı yok. oysa ki harika bir potansiyel ve çok eğlenceli bir formatı var. kullanıcı alımını açıp biraz reklamı yapılsa belki toparlayabilir.
0
theseachange
(15.04.24)
7 yıldır kullanıyormuşum burayı eskisi mi yenisi mi sayılıyorum bilemiyorum. bence bu sitenin çok büyük potansiyeli var veya vardı mı demeli bilemiyorum. quora dünyada ne biçim kullanılıyor, türkiye'de bir muadili olmamasından ötürü kızlarsoruyor gibi alakasız bir site o talebi karşılamaya çalışıyor kısmen. bu sitenin belki reklamını yapacak, tasarımını, içeriğini geliştirecek bütçesi olmadı hiç ama bir şekilde alttan alta popülerleşip para kazandıracak seviyeye gelecekti ve zorla yatırım yaptırtacaktı kendine. ama sanırım site adminleri biraz fazla koruyucu ve müdahil olduğundan küsüp gidenler oldu şahsen ben de bazen gidiyorum birkaç ay sonra bir sıkıntı anında tekrar uğramaya başlıyorum. ilk girdiğim yıllardaki enerjisini de kaybetti bence de. tekrar kazanır ve daha da gelişir umarım.
0
semaforo de medianoche
(15.04.24)
anlık gelen ifşa geceleri... :Sadge
0
cassey
(15.04.24)
ifşa bile yok. çoğu kişi de değişti.
0
baldan kaymak
(15.04.24)
Yazdigim cevaplar siliniyor. Ben de artik cevap yazmamaya basladim mesela.
0
halk
(15.04.24)
yeni/eski fark etmeksizin son zamanlarda girmesem dahi bence kıymeti hiç bilinmeyen kendine has bir yer burası. en alakasız sorularda dahi bilen birinin çıkması mesela paha biçilemez. aynı zamanda, önceki duyurularına bakıyorsun, bundan 10 yıl önce demek böyle hissediyormuşum bunları merak ediyormuşum diyorsun. güzel bir his
0
KUCO
(15.04.24)
eski dediğimiz en az 7-8 sene ve öncesinden bahsediyoruz sanırım. her telden insan vardı. herkesin bildiği gibi çoğu insan küstürüldü ve banlandı. şu anda ben dahil yazanlar da bilgisini paylaşmak istemiyor. efor sarfetmek istemiyor. buna benzer duyurularda 2-3 satır yazıp geçiyor. ben bilgi sorulan konularda bile evet hayır diye cevap veriyorum. cevap doğru ama açıklama yapmak içimden gelmiyor.
0
gabe h coud
(15.04.24)
Eskiden ozlerdim ama artik hayir. Cevremde cesit cesit bilgili insanlar var, akil danisabilecegim cok kisi olunca buranin eksikligi de pek aranmiyor.

Ha sunu ozluyorum zorlayici sorular. Mesela soru goruyorsun acaba ne diye sen de arastiriyorsun falan sana bi katkisi oluyordu. Simdi oyle sorular yok. Benim oldugunda da ben de sormuyorum gerci.
0
floydian
(15.04.24)
Bizim insanimiz eline aldigi gucu dibine kadar kullanir. Ota boka duzgun adamlari ucurursan ortamin collesmesi ve kalitenin dusmesi kacinilmaz olur.
0
cooperr
(15.04.24)
Buluşkalar vardı 2 tanesine katıldım hatta dünyalar güzeli bir hanım arkadaşı hala unutamıyorum öyleliydi. İfşalar vardı çok eğlenirdik, random gülme gibi bir kullanıcı vardı onunla ifşa başlatırdık o da gitti.
0
guitarissimo
(18.04.24)
(2)

İran İsrail arasında neden gerilim arttı

sevilen progressive türkücü
Birisi özet geçebilir mi? Tehdit içinde oldukları bir durum mu vardı?
Birisi özet geçebilir mi? Tehdit içinde oldukları bir durum mu vardı?
0
sevilen progressive türkücü
(14.04.24)
iran filistin'in en önemli açıktan müttefiki başından beri ve israil'in baş düşmanlarından hizbullah'ı da tarihsel olarak besleyen bir ülke. bu yüzden zaten bir gerilim vardı. en son asıl amacının hizbullah'la ilişkiler açısından önemli bir iran generaline suikast düzenlemek olduğu söylenen bir saldırıyla şam'daki iran elçiliğini yerle bir etti aralarında bahsettiğim generalin de olduğu 16 kişiyi öldürdü. iran da buna cevap vericez demişti ve verdi.
0
semaforo de medianoche
(14.04.24)
Şamdaki elçiliğin vurulması +1

Büyük resim olarak da filistin'den sonra sıra iran'a gelecek. Abd ve israil işbirliği ile. Bu kısa vadede olmayacak fakat bunu iran da biliyor
0
grimavi
(14.04.24)
(4)

Haftanın 4 günü çalışma muhabbeti

olimpia
Türkiyede ilk defa büyük bir şirket haftanın 4 günü çalışma sistemine geçmiş, haberini gördüm. Önce 1 yıl deneme yapmışlar başarılı olunca geçmişler. Bu sistem hakkında ne düşünüyorsunuz? Böyle çalışmak ister misiniz, istemez misiniz? Bu sistem Türkiye'de tutar mı?Yen̈i iş değiştirmiş biri olarak gö
Türkiyede ilk defa büyük bir şirket haftanın 4 günü çalışma sistemine geçmiş, haberini gördüm. Önce 1 yıl deneme yapmışlar başarılı olunca geçmişler. Bu sistem hakkında ne düşünüyorsunuz? Böyle çalışmak ister misiniz, istemez misiniz? Bu sistem Türkiye'de tutar mı?

Yen̈i iş değiştirmiş biri olarak görüşlerinizi merak ettim
Az önce okuduğum haberin linki;

www.odatv.com
0
olimpia
(14.04.24)
ben serbest çalışan birisi olarak iş varsa çalışırım. iş yoksa keyfime bakarım. kafasında bir adam olduğum için serbest çalışmaya geçtim. benim alanım buna müsait ama her sektör buna uymaz. zaten mavi yakalı ve fazla mesai ücretli işler için yok sayılmış.

türkiyede yıllık izin kullandırma zamanı komple şirketi kapatıp giden firmalar duymuştum. bir ay sonra tekrar açıyorlardı.
0
phonex
(14.04.24)
Vardiyalı ve fazla mesaili çalışılan yerlerde olmaz. Oralar kapasiteyi sonuna kadar kullanıyorlar.
Bunu yapacak yerler öncesinde şirkette küçültmeye gidebilir hatta.
0
sevilen progressive türkücü
(14.04.24)
kim niye istemesin ki böyle çalışmak? kesmiyorsa 4 gün daha etmek isteyen varsa çalışır gene iş çıkarmak isteyen insana iş mi yok? türkiye'de şimdilik tutmaz belki 20 yıl belki 100 yıl sonra olabilir onu bilemem de yakın gelecekte böyle bir şeyin yaygınlaşma şansı yok daha bizde 9-5 çalışma diye bir şey özel sektörde yok yani avrupalı 5 gün çalışırken de 9-5 çalışıyordu zaten bizde şanslıysan 9-6 değilsen 8-6 çalışılıyor. tek tük startuplar falan çıkar uygular şimdilik. bu zaten bizzat üretimde çalışan işçiler için geçerli olabilecek bir şey değil bu arada dünyanın hiçbir yerinde orası da ayrı.

verim kısmına gelirsek de şirketlerde bazı kritik pozisyonlar dışında zaten aktif iş yapılan süre mesai saati açısından haftada 2 bilemedin 3 iş gününe denk geliyor. işin yoğun olduğu zamanlar da insanlar gerekirse akşam da haftasonu da çalışıyor. yani hiçbir şey kaybettirmez esasında ama patronlar çalışanlarının hayatına ipotek koymayı sevdiği için kolay kolay vazgeçmezler o 1 günden.
0
semaforo de medianoche
(14.04.24)
Türkiye'de tutmaz çünkü Türkiye'de hala maaşı asgariden gösterme, sigorta geç baslatma, maaş geç yatirma, yasal olmayan saatler calistirmak gibi olaylar var. Daha bunlari cozememis ülkede 4 gün olmaz. Olursa belki bazı sirketlerde ki onlarda bu dediğim olaylar zaten yok.

Ben çalışmak isterim çünkü bana göre ideal sistem de o :) belki zamaninda ford'un yaptığı devrim gibi bu da olur bilinmez.
0
logisticsmanager
(14.04.24)
(15)

başka bir dilde yazılan tabelalardan neden rahatsız olunur?

ezkaza
hayatım boyunca bunu anlayamadım. kategorik olarak ingilizce, arapça, rusça veya türkçe tabelalara karşı nötr durumdayım. bir önyargım yok. ancak tabela tarafında tıpkı menülerde olduğu gibi belirli bir standardizasyon getirilmesini destekleyebilirim. örneğin türkçe anadilimiz olduğu için türkçe ola
hayatım boyunca bunu anlayamadım. kategorik olarak ingilizce, arapça, rusça veya türkçe tabelalara karşı nötr durumdayım. bir önyargım yok. ancak tabela tarafında tıpkı menülerde olduğu gibi belirli bir standardizasyon getirilmesini destekleyebilirim. örneğin türkçe anadilimiz olduğu için türkçe olarak ne olduğu belirtilmek koşuluyla diğer başka dillerde de isteyenler tabelasını asabilmeli bence. sonuçta ticari bir işletme bu. ve işletmeci kendi kararını verebilmeli. biraz yeni doğan bebeğe isim koymak gibi düşünüyorum. isteyen istediği ismi koyar. isteyen istediği dilde tabelasını yazar.

diğer yandan özellikle arapça tabelalar konusunda ekstra bir hassasiyet söz konusu iken ingilizce, rusça veya başka dillerdeki tabelalar için bu hassasiyet yok gibi. kendimi bir arapsevici olarak nitelendiremeyeceğim gibi arapça karşıtı olarak da nitelendiremem. bu konuda oldukça şeffafım.
sonuçta türkçe tarih boyunca farklı alfabeler kullanmış bir dil. bugün malesef latin alfabeleriyle yazılan her şey türkçe gibi algılanıyor.

eğer amaç türkçe dilini korumak ise en başta ingilizce tabelalarla mücadele etmek gerekmez mi?
patisseri olmayan pastane veya rent a car olmayan araba kiralama şirketi kalmadı artık çünkü.
ama ingilizce global dil vs diye normalleştirmeyin lütfen. 2 yıl sırbistan'da yaşadım. starbucks tabelası latin harfleriyle yazılmanın dışında kendi dillerindeki okunuşuna göre ve kendi alfabeleriyle de yazılıydı. ingilizce sırbistan'da global değil mi yani şimdi koskoca şirket global markasını tek başına kullanamıyor.
0
ezkaza
(14.04.24)
ingilizce bilmek ve bir şeyleri ingilizce yapmak daha cool geliyor çünkü birçok insana. anadolu'da açılmasa hiçbir şey değişmeyecek üniversitelerde okuyup biosuna bölümünü üniversitesini ingilizce yazanları düşünün mesela. tabela mevzusuyla aynı kökten geliyor.

arapçada ise alfabe latin değil. ayrıca arapça tabeleların birçoğunluğu suriyeli dükkanlarında var. bazı yerlerde kendi mahallelerini kurdukları için neredeyse antipatik geliyor tabi ki tabelaları.

bir de ingilizce bilen ya da ingilizce marka kullanan kişi de yüzde doksan dokuz türk. neyin mücadelesini vereceksin ki? arapça tabelada öyle bir durum yok. mülteci muhabbeti olmasa yabancı tabela indirmenin ben bu kadar yaygın olacağını da düşünmem açıkçası.

benim şahsi fikrim kesinlikle başka alfabe kullanılmaması ve mümkün mertebe hepsinin türkçe olması yönünde.
0
black holes in the sky
(14.04.24)
ingilizce tabelalara dahi sınırlama gelmesi lazım..bunun x sevicilik x düşmanlığıyla alakası yok, tamamen kendimizle alakalı bir durum. tabii halkta bilinç olmadığı gibi bir de buna izin veren yönetici şaklabanlar olduktan sonra hiç umudum yok.
0
gule gule
(14.04.24)
kültür erozyonu dediğimiz durum bu. buradan bana sadece tabela değil, dilin doğru kullanılmaması da geliyor. buradaki amaç kendi kültürünü koruyup kollamak. bunun iktisadi durum için turist için kabul edebilirsiniz. ancak ülkesinde savaş olup maddiyatı sayesinde burada ikamet eden insanlardan böyle bir talep gelirse de verilecek cevap bellidir. "misafir umduğunu değil bulduğunu okumalıdır."
0
phonex
(14.04.24)
aslında olmamak lazım dediğiniz gibi yanında bir yerinde türkçesi de varsa. esnafın bölge şartlarından veya yaptığı işten kaynaklı hedef kitlesi olarak belirlediği bir millet varsa onların diline özgü tabela yapması gayet doğal. ancak şöyle bir şey var bir bölgede farklı dilden tabelaların olması o bölgede o dili kullanan milletten epey bir kişi olduğunun göstergesi. yani rahatsız olunan görünürde tabela gibi ama özünde bu durum oluyor esasında.

hayat tarzı, ideoloji gibi sebeplerden ötürü kendi şehrinde rusların yaşaması rahatsız etmeyip arapların yaşaması edebilir bir kesmi bu da gayet kendi içinde mantığı olan bir durum normal yani. tam tersi araplardan rahatsız olmayıp ruslardan olan bolca insan da var. bunlar kişiye göre değişir ve hepsinin kendine göre sebepleri var. amaç dili korumak değil yani o yüzden ingilizce de global dil olduğundan normal. ayrıca dili korumak da enteresan bir kavram dil canlı ve gelişen bir varlık işte bugün 100 yıl önce kullanılan dil ne kadar farklı geliyorsa bize 100 yıl sonraki türkçe de bugüne göre farklı gelecek muhtemelen beyhude bir çaba.
0
semaforo de medianoche
(14.04.24)
Beni rahatsız etmiyor. Türkçesi belirtildikten sonra isterse Elfçe yazsın. Kültürün böyle şekilci şeylerle korunacak bir şey olduğunu düşünmüyorum, daha kompleks bir olay
0
nundu
(14.04.24)
Bu tip sorular beni çok güldürüyor. Ya dışarıdan aşırı izolesiniz ya da gerçekleri umursamıyorsunuz.
0
sevilen progressive türkücü
(14.04.24)
Eğer ingilizler ülkeye gelip kendi mahallelerini falan yaratmaya baslasaydi belki de dediğiniz daha önemli olurdu.
Ama ben izmir'e geldiğim zaman bazı geçtiğim yerler resmen orta doğu olmuş. Bir sürü arapça tabela falan.
Eğer Türkiye'de arap mahalleleri yaratıyorsak o zaman sorun yok ama amaç bu değilse o zaman sorun var.
Misal al bak şunun aciklanabilir yanı var mi?
www.aykiri.com.tr

Ben de türkücüye katılıyorum yani. Ben iki üç haftalık tatilde bile Türkiye'nin geldiği hali görüyorum ve sonunda birilerinin buna karşı savaş baslatmasi güzel.
Örnek veriyorum Fransa'da da orta doğu, asya vs restoranları var ama isimleri iki isimli oluyor, tabelalar zaten Fransızca. Ben dil koruma konusunda fransiz gibi olmamizi tercih ederim. Misal sizin tepkinizde katıldığım örneklerden biri tobacco shop. Türkiye'de her yer tobacco shop olmuş, kim neresinden uydurduysa. Bunun da duzenlenmesi lazım.
0
logisticsmanager
(14.04.24)
Managerın bahsettiği gibi fransızların tek özendiğim yanı dillerini koruma konusundaki tutumlarıdır. Bizim ülkenin milliyetçisi bile nedense lütfedip diline önem vermez. Sadece dili korumak kültürü korumaya yetmez ama dili korumadan da kültür olmaz.
0
asteriks
(14.04.24)
Çok uzun yazacaktım da üşendim.
@sevilen progressive türkücü +1
demekle yetineyim.
0
Mirket
(14.04.24)
ben hicbiri olmasin istiyorum, o kadar ulke gezdim museum, city centre diye gosteren ingilizce tabela bile yok.
arapca da ise daha fazlasi var.
0
durgunfoton
(14.04.24)
Sevilen progressive turkucu +1
0
Kittie
(14.04.24)
sevilen progressive türkücü +1000
0
ercu cozer
(14.04.24)
İki önerme ile başlıyorum.
* Dil iletişim içindir.
* Tabelalar ticaridir.

Kusura bakmayın, tüccar kime ulaşmak derdinde ise onun dilinde yazar. Oyuncakçının şirin fontlu tabelası çocuğa nasıl hitap ediyorsa araç kiralama şirketi de turiste öyle hitap eder. Fırıncılar fırındır. Bakery değildir. İnadına yazanı göremezsiniz. Ancak pastacılık bize ithal gelmiştir. Haliyle patiseriden Éclair (ekler) almak da tabiidir.

En büyük derdimiz bu olsun. İyi pazarlar.
0
Etanglement
(14.04.24)
Başka dildeki tabelalar kültür istilası çünkü. Turistik bölgelerdeki tabelalar bile bilgilendirici olarak İngilizce alt metinli yapılabilir ama Türkçe olmalı. Bu arada marka adı ile tabela arasındaki ayrımı da yapmak lazım. Marka adlarını da hep yabancı yapmak ezik bir yabancı özentiliği ama verdiğin örnekteki gibi "patisserie" detayı gibi şeylere müdahale edilmeli bence. Yine aynı paragraftaki notunda olduğu gibi yabancı markalar da latin harfleri ile yazılmalı tabii ki.

Marka isimlerine Türkçe dayatamazsın tabii ki ama arapça seçmek isteyen "El Shaarawy Kafe" yazsın. Başka alfabe ile değil. Marka isimlerinde de Türkçe seçenlere teşvik ya da yabancı seçeceklere ekstra yük gelsin. Artık hangisi X'i o dönem daha mutlu edecekse.
0
nawar
(14.04.24)
yanıtlar için teşekkür ederim arkadaşlar,

@sevilen progressive türkücü
ne dışarıdan aşırı izoleyim ne de gerçekleri önemsemeyen bir tipim.
tabelaların hangi dilde olduğu konusuyla ilgilenmek benim dünya görüşümde oldukça gereksiz bir ayrıntı ve salt bu konu üzerinden milletçilik taslamak bana oldukça gülünç geliyor. çünkü milliyetçilik böyle şekilci uygulamalarla değil bu memeleket için katma değer üretmekle veya işini iyi yapmakla ülkeni milletini iyi temsil etmekle çok daha ilgili bir mesele.

tabelalar fransızca olunca ben frankofon bir kültüre sempati duymuyorum. fransızcaya bir hayranlık veya düşmanlık da beslemiyorum. diğer diller için de aynı. bu oldukça gereksiz ve keyfi bir durum çünkü. her dil ve kültür kendi temsilcisi için özeldir. eşimin kardeşinin londra'da bir restoranı var ve ismi türkçe. müşterileri büyük çoğunlukla türkler ve araplar.

tacir hangi kitleye hitap etmek istiyorsa veya bundan da bağımsız hangi alfabeyle hangi dille tabela yazmak istiyorsa yazsın bundan kime ne? gerekli standardizasyonu sağladıktan sonra yazılan dile tepki göstermek bana gerçekten çok gülünç geliyor.

arapça veya başka bir dilde yazılan tabeladan niçin rahatsız olayım ki? arapça tabela asılınca benim türklüğüm niye zarar görsün? ingilizce zaten dilimizi tarumar etmiş maksadın dil ve kültür hassasiyeti olmadığı gayet net burada.

bir süredir alanya'da yaşıyorum burada neredeyse her iş kolunda her yerde rusça tabela görmek mümkün. yani mağazadan restorana ve hatta avukatlık ofisleri bile. ben bundan rahatsız olmuyorum çünkü insanların hedef kitlesi belli. demografi belli. hatta belki mülk sahibi yabancı kendi dilinde tabela asıyor ve burada bir yatırım yapmış oluyor.
bundan bir insan niçin rahatsızlık duyar?
0
🌸ezkaza
(15.04.24)
(5)

yine darbeler hk.

WithWorth
70 muhtırası ve 80 darbesini derin derin işleyen bir çok şiir, roman, dizi, film varken,(örneğin; babam ve oğlum, öyle bir geçer zaman ki, hatırla sevgili, yeni türkü vb. ...)60 darbesinin, 97 muhtırasının neden yok ? (tek tük olan eserleri saymadan ama.)hatta şurada biraz ele alınmış:https://www.ge
70 muhtırası ve 80 darbesini derin derin işleyen bir çok şiir, roman, dizi, film varken,
(örneğin; babam ve oğlum, öyle bir geçer zaman ki, hatırla sevgili, yeni türkü vb. ...)

60 darbesinin, 97 muhtırasının neden yok ? (tek tük olan eserleri saymadan ama.)

hatta şurada biraz ele alınmış:
www.gercekhayat.com.tr

60 ve 97'den yaşananlar üzerinden taraflar bu eserleri çıkarmadı/çıkaramadı ise, gelecek nesillere de bu konuda aktarılacak bir şeyleri yok demek değil mi ?
çünkü 70 ve 80 için yapılan eserler, gelecek nesillere yaşanan duyguları taşıma rolünü üstleniyorlar.
katılıyor musunuz ?
0
WithWorth
(10.04.24)
60 ve 97 sağcıları etkilediği için yok.
70 ve 80 solcuları etkilediği için var.
0
benarrivo
(10.04.24)
bu tarz olaylarla ilgili pozitif bir sanat eseri yapmak biraz riskli yaklaşık 50 yıldır. o yüzden bu tarz eserler acıdan besleniyor ve 80 darbesi toplumun büyük çoğunluğunu etkilemiş darbeyi pozitif bulan kesimler tarafından bile insanlarda yara açtığı kabul edilen bir olay o yüzden onla ilgili yapmak basit. 60 darbesi ise türkiye'yi inkıkap devrimleri öncesine götürmeye çalışan diktatör özentisi bir adamın devrilişiyle ilgili. 80'deki gibi sokaktaki gençlerle değil ülkenin yönetim kadrosuyla ilgileniyor. dolayısıyla 60'la ilgili bir eser yapılacaksa pozitif bir olay olarak anlatması lazım bu da 80'lerden sonra zordu zaten ama malum iktidar yüzünden bugün tamamen imkansız.

97 muhtırasında öyle eserlere konu olacak pek bir malzeme yok zaten ne olacak ki? asılan yok, indirilen yok, çıkarılan yok, işkence yok ülkenin siyasi tarihinde önemli olması ayrı bir şey bir esere konu olabilecek malzemeye sahip olması ayrı bir şey. en fazla belgeseli olur onun. bir de yakın dönem zaten.
0
semaforo de medianoche
(11.04.24)
Halkın duygularına oynamak, algı yaratmak için 60 çok eski, 97 çok yeni.
Ondan olsa gerek.

Son sorduğun iki soru, tarihi tv dizilerinden öğrenen ve senaristi tarihçi sanan, yaratılmak istenen algıya körü körüne inanan, sormayan, sorgulamayan bir kitle için anlamlı olabilir ancak.

Tv. dizilerini 'eser' olarak nitelemen sence de abartı olmamış mı :)
0
Mirket
(11.04.24)
@Mirket hocam görüşlerinize tam katılamıyorum.
Şu sebeple;
Sizin "kitle" olarak nitelediğiniz kesimin, öyle yenilir yutulur bir kesim olmadığını düşünüyorum. Şuan youtube'a rastgele "dizi son bölüm" yazdığımda X dizisi bir haftada 13 milyon izlenmiş. Bu korkunç bir rakam. Diğer diziler de bundan hallice. Yani uzun uzadıya yazmak istemiyorum ama dizi malesef bizim için çok şey ifade ediyor.

Bir de 60 darbesinde sonuçta seçimle gelmiş birisi var. "Asılma" da travmatik bir hadise. O dönemde oy veren kesimin aydınları kitap, şiir vs yazabilirlerdi diye düşünüyorum.
0
🌸WithWorth
(11.04.24)
'kitle' kelimesini daha olumsuz bir tabir kullanmamak için yazdım. Maalesef ki yüzdelerinin çok fazla olması bu gerçekliği değiştirmiyor.

60 ihtilali ile ilgili bir detay da şu:
1980 ihtilaline kadar 1960 ihtilalinin hakkında olumsuz bir yazı yazmak yasaktı. 1980'e kadar 27 Mayıs tarihi Milli Bayram olarak kutlanan bir gündü ve hatta yapıcıları yani Milli Birlik Komite Üyeleri Mecliste tabii senatördü. 80 ihtilalinden sonra ise 60 ihtilali üzerinden çok zaman geçmiş, demode ve hakkında algı yaratacak bir şey yazmaya gerek olmayan bir konu haline geldi.

Bu arada ben bu iki ihtilalin de yapılmasının gerekli olduğu ama sonuçları itibariyle yanlış şekilde yapıldığını düşünen taraftayım.
0
Mirket
(11.04.24)
(5)

karışılıklı yürüşme sonrası bir sonraki aşamaya geç(eme)mek

semaforo de medianoche
hikaye şöyle başladı. anonim bir kız profili twitter'da takip etti beni ben de geri döndüm. sonra bana mesaj atmaya başladı oradan buradan muhabbet etmeye başladık. ben ankara'da yaşıyorum kızın istanbul'da yaşadığını öğrendim. açıkçası aynı şehirde olsak bir date ayarlamaya çalışırdım kızın da iste
hikaye şöyle başladı. anonim bir kız profili twitter'da takip etti beni ben de geri döndüm. sonra bana mesaj atmaya başladı oradan buradan muhabbet etmeye başladık. ben ankara'da yaşıyorum kızın istanbul'da yaşadığını öğrendim. açıkçası aynı şehirde olsak bir date ayarlamaya çalışırdım kızın da istekli tavırlarını görünce ama farklı şehirler olunca hiç sallamadım yazmadım. kız arada bir yazmaya devam etti ama. sık aralıklarla değil de bazen 15 günde 1 bazen ayda 1 falan ve güzel bir muhabbetimiz oluştu. insanlarla frekansı kolay kolay tutan biri değilim ama onunla tuttu. konuşmalarımız keyif veriyordu yani. ben de bazı şeyleri bahane ederek yazmaya başladım buna öylece muhabbetimiz arttı.

bu arada bu kızın küçük bir profili var 40-50 kişi civarı takip ve takip edilen sayısı. ve ara ara üstü kapalı ama bana mesaj veren tarzda tivitler atıyordu. mesela burcumun ne olduğunu biliyor yıldız haritasında benim burcumun çıktığını yazıyor şakayla karışık falan ya da rüyasında ankara'da çok güzel birisiyle date'te olduğunu yazıyor vs. kızın böyle bariz şekilde yürümesini gördükten sonra istanbul'da olduğu için hiç düşünmediğim ilişki işini ufaktan düşünmeye başladım. biraz daha flörtöz konuşmalara girdik falan o muhabbetlerde de biraz ilerledik karşılıklı yürüştük yani. instagram'a da geçtik. ama bir sonraki aşamaya taşımak için napabilirim bunu hiç bilmiyorum.

kalkıp istanbul'a gitmek hiç yüz yüze görüşmediğin biri için çok fazla bir hareket bence onu yapmak istemedim. birbirimizin fotoğraflarını görsek de ve yazışsak da yüz yüze görüşmenin enerjisi farklı belki karşı taraf belki ben hayal kırıklığına uğrayacağız. aynı şehirde olsak kötü date sonrası gider evine normal hayatına devam edersin de başka şehire gitmek çok daha kötü bir etki yaratır bende. ve hala başka şehirdeki biriyle ilişki yaşamak istediğimden emin değilim bu da var. kız henüz üni okuyor ama ilerde ankara'da yaşamak istediğine dair de bir şeyler dedi bana. bir de çok sık konuşmuyoruz. ben zaten genel olarak her gün yazmayı sevmiyorum (aşık olsan severdin demeyin öyle olmuyor bende) karşıdaki kişiden bağımsız bana fazla geliyor. bir de arada 500 km olma durumu olduğundan o da bir frenliyor beni. haftada veya 2 haftada 1 falan konuşuyoruz bazen bir muhabbet 3 gün de sürebiliyor ama genel olarak sıklık az. bir yandan da kız aklımda kaldı. niyeyse benden çok etkilendi gibi böyle böyle aklıma soktu kendini ve konuştukça ben de onu sevdim. sonuç olarak başka şehirde diye hiç bu işle uğraşasım gelmese de sevdiği ve keyifle konuştuğu birisi nadir çıkan birisi olarak çıkanı da sırf başka şehirde diye yok saymak da mantıklı gelmiyor. şimdi ne yapmalıyım sizce?
0
semaforo de medianoche
(09.04.24)
Bence karşıda bir kız yok, fake profil üzerinden oynanan bir oyun.

Kameralı görüştünüz mü?
0
cek
(09.04.24)
Nasıl yani foto görmedin mi hiç?
0
Kahvedesu
(09.04.24)
anonim bir kız profili durup dururken sizleri nasıl takip ediyor abi ya. gerçekten aklım almıyor. nedir bunun formülü :D
0
mr.goodcat
(09.04.24)
internette samimi oldugunuzu sandiginiz her "yürümenin" pesinden gitmeyin abi.

Bana sozlukte yazilan her mesaji ciddiye alsaydim...
0
Yourcousinmarvinberry
(09.04.24)
@kahvedesu: instagram'dan ekleştik yazdım ya, whatsapp falan da var. "birbirimizin fotoğraflarını görsek de" demişim hatta daha ne yazayım.

@cek: daha önce twitter'dan datelerim oldu gerçeği fakei ayırt edebiliyoruz hocam. instagram'dan whatsapp'tan da konuştuk sonra.

@Yourcousinmarvinberry: hocam 18 yaşında değilim ya internetten çok dateim flörtüm oldu sevgilimsi durumlarım bile oldu. "her yürüme"den olsaydı ciddiye alıp burada fikir istemezdim.

@mr.goodcat: 13 yıldır aktif kullanıyorum twitter'ı. hemen her gün tivit atıyorum ilgi alanıma göre insanlarla takipleşiyorum. yıllardır takipleştiğim twitter arkadaşlarım var yani bazen ben birilerini takip ediyorum bazen birileri beni takip ediyor. bazıları erkek bazıları kadın. bu stilde kullanırsan olur yani ama tabi üst düzey olmasına gerek olmasa da fena olmayan bir yazı dilinin olması lazım bir de üstüne bol bol konuşabileceğin bilgili olduğun bir ilgi alanın varsa daha kolay.

@dissendium: fiziksel olarak da tatlı birisi bence beğendim. çok odaklanmadığım için o kısma yazmamış olabilirim de tipi itici gelseydi zaten fikir istemezdim burada. öğrencilik konusunda da kız 3. sınıftı galiba seneye son olması lazım çok detaylı sormadım oraları daha ben mevzuyu pek ciddiye almazken konuşmuştuk bunları.
0
🌸semaforo de medianoche
(10.04.24)
(6)

Site çalışmıyor mu?

Unde bach canim
Çevre ve şehircilik bakanlığının sitesine uzun zamandır giremiyorum.csb.gov.tr sitesi yanında subdomaini olan http://yds.csb.gov.tr/ sitesi de çalışmıyor uzun zamandır. Sorun bende mi yoksa sitede bir sorun mu var?
Çevre ve şehircilik bakanlığının sitesine uzun zamandır giremiyorum.

csb.gov.tr sitesi yanında subdomaini olan yds.csb.gov.tr sitesi de çalışmıyor uzun zamandır. Sorun bende mi yoksa sitede bir sorun mu var?
0
Unde bach canim
(03.04.24)
attığın link sorunsuz açılıyor, fonksiyonları da çalışıyor. giriş yapıp işlem yapmak gibi bişeyler ise onu bilmiyorum, göremedim
0
avatar is back
(03.04.24)
bende de girmedi. İnternet milleni
0
jackyr
(03.04.24)
yurtdisindan denedim acmadi
0
cooperr
(03.04.24)
bakanlığın sitesine girdim attığın linke de girdim. işlem yapmayı falan diyosan bilmem ama girmek ve sayfalarda gezinmek açısından sorun yok. iss: superonline
0
semaforo de medianoche
(03.04.24)
Bende açıldı. Bilgisayardan, chrome kullanarak girdim.
0
akhenaten
(03.04.24)
Yurtdışından ulaşıılamıyor o halde
0
🌸Unde bach canim
(03.04.24)
(17)

İş yerinde arkadaşınız var mı?

skr1292
Var mı yoksa mesafeli mi duruyorsunuz, bunun ayarı nedir?
Var mı yoksa mesafeli mi duruyorsunuz, bunun ayarı nedir?
0
skr1292
(02.04.24)
Bir tane arkadaşım var. Tanışalı çok kısa bir süre oldu ama o kadar sevdik ki birbirimizi artık kardeş olduk.
0
rock n roll
(02.04.24)
Var. Ofiste calisanlarla da müdürlerle de oldukça yakınız(saka, goygoy, genel hayat/aile konusmalari vs). Hiçbir sekilde sorun olmuyor ve çok tatlı bir ofis ortamı var.

Buna ek olarak yakin dediğim iki adet arkadaşım var ama farklı departmanlardalar.
0
logisticsmanager
(02.04.24)
is yerinde "BFF" olmaz, olmamali.
cunku ozel hayat ile is hayatini ayirmak lazim.
0
cooperr
(02.04.24)
Ben hep mesafeliyimdir. Biri işten çıkınca hiç üzülmem onun yerine işe giren kişiyle hemen tanışır işime bakmaya devam ederim, biri işten çıkınca hiç üzülmem hiç duygusal bağ kurmam. Ama belli bir düzeyde muhatap oluyorum tabi ki. Öğle yemeğinde denk gelince hayata dair genel sohbetler ediyorum.
0
turuncu tonlarda
(02.04.24)
3-4 tane var ama işyeri arkadaşı olarak, dışarıda çok çok nadir görüşüyoruz.
0
hrskrs
(02.04.24)
Bir iki kişi hariç herkesle aram iyi. Goygoy sohbet çok eğlenceli geçiyor. 4-5 tanesi ile her hafta mutlaka dışarıya çıkarız.
0
ruhen hastayim ben
(02.04.24)
Arkadaşım yok. İş stresli. Rekabetli, ayak kaydırmalı bir ortam. Söylediğin her eşy aleyhinde delil olarak kullanılıyor. Mesela okuldan beri tanışanlar seni asla aralarına almazlar. Bunun ayarı ellerine koz vermemek.
0
1nisan
(02.04.24)
yok. olmasını da tavsiye etmem.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(02.04.24)
Dışarıda hicbiriyle görüşmüyorum, benimle yakın olmak istiyorlar ama hep belli bir mesafede tutuyorum. İs arkadasindan, özel hayat arkadaşı olmaz , çok nadir istisnalar hariç.
0
sanguine
(02.04.24)
Eşimle eski işyerimde tanışmıştık, şimdi de arayıp hal hatır sorduğum arkadaşlarım var. Mesafeli olarak arkadaşlıklar kurarım. Bugüne kadar problem yaşamadım.
0
mirty
(02.04.24)
Valla 10 yıldır yeni arkadaşlarımın neredeyse hepi iş yerinden. Çok da güzel arkadaşlıklar edindim. İş yerindekilerden arkadaş olmaz diyenleri hiç anlaymadım o yüzden.
0
synesthesia
(03.04.24)
bir ayarı olması gereken bir şey değil ki bu neden bazı insanlar böyle her olaya satranç gibi stratejist yaklaşıyor merak ediyorum. benim ilk iş yerimde çok yakın arkadaşlarım vardı çünkü birlikte çok güzel bir frekans yakalamıştık. o ekipten bazıları şehir değiştirince koptuk ama kalanları hala en yakın arkadaşlarımdan görüşüyoruz arada. bir sonraki iş yerinde ise hiç arkadaşım yoktu çünkü keyifli bir iletişim kurabileceğim tarzda birisi yoktu. şimdiki iş yerinde de ilk iş yerimdeki gibi çok yakın diyebileceğim seviyede olmasa da iyi arkadaşlarım var dışarda takılıyoruz arada.
0
semaforo de medianoche
(03.04.24)
1 arkadaşım var, mesafeliyim
0
9kuyruklukedi
(03.04.24)
ben 28e, 2 arkadasim var (31k, 35k) hayatimi guzel yapan harika insanlar. her hafta en az 2 gun beraberiz. gecen senelerde haftada 5 gun falan birlikte gecirdigimiz bile oluyordu. raki icmeye de gideriz, konsere de doga yuruyusune de. en son gece 2de aa bu ne sirasiymis diye random bir siraya girdik bilet aldik kendimizi rave'de bulduk.

kiz arkadasimi da hemen kabullendiler ekibimize.

herkes karsi cikmis isyerinden arkadaslara da, gunun 8 saati uzaktan da olsa bu insanlarla calisiyoruz. acikcasi arkadaslarim olmasa bu iste durmazdim ben.
0
aguen
(03.04.24)
Olmasın isterdim ama var. Az sayıda çalışan olunca herkes "arkadaş" olmak zorunda kalıyor. İş çıkışı birlikte yeniyor, içiliyor, planlar yapılıyor. Zorunlu katılıyorum. Keşke mesafeli olsak.
0
gnosis
(03.04.24)
Eski şirketimde çok sağlam arkadaşlarım vardı, hepsiyle hala görüşürüz. Yeni şirketimde hiç yok. Bilinçli olarak uzak duruyorum.
0
gabe h coud
(03.04.24)
en yakın arkadaşlarımdan birisiyle ilk çalıştığım şirkette tanışmıştım. o zamanlar yöneticisiydim. sonradan nikah şahidi bile ben oldum ve hala her gün 1 saat konuşuruz.

sonraki şirketteki arkadaşlarla aramızdaki alt - üst ilişkisi, "arkadaş" olmamızı engelledi ama hala 1-2 ayda bir oturur rakı içeriz.
0
co2s2
(03.04.24)
(7)

tekken'deki bir karakter

semaforo de medianoche
erkek bir karakter, %100 insan mıydı robotik bir tarafı var mıydı tam emin değilim. emin olduğum kısım acayip kaslı kocaman bir göğsü vardı bu karakterin. ellerini göğsüne vurarak başlıyordu zaten dövüşe. göğsüyle rakibine uçtuğu bir saldırısı vardı. tekken 5 ya da 6 olması lazım bir ihtimal 4 de ol
erkek bir karakter, %100 insan mıydı robotik bir tarafı var mıydı tam emin değilim. emin olduğum kısım acayip kaslı kocaman bir göğsü vardı bu karakterin. ellerini göğsüne vurarak başlıyordu zaten dövüşe. göğsüyle rakibine uçtuğu bir saldırısı vardı. tekken 5 ya da 6 olması lazım bir ihtimal 4 de olabilir. hangisi bu karakter ya? karakterlerin görsellerine baktım da tanıdık gelmedi oradan. tekken chest attack falan yazınca da bulamadım.
0
semaforo de medianoche
(30.03.24)
Jack.
0
false pretension
(30.03.24)
@false pretension: bu evet ama dediğim saldırıyı asla bulamadım youtube'da ya. göğsünü şişirip uzaktan atlıyordu rakibe göğsüyle onu biliyor musun? bir sürü farklı versiyonu varmış jack'in o da işi zorlaştırıyor.
0
🌸semaforo de medianoche
(30.03.24)
Gögsüne vurma hareketini yapan karakter Gigas.
0
Yourcousinmarvinberry
(30.03.24)
deranzo1
(30.03.24)
@deranzo1: buna benziyor ama değil sanki. ben göğsüyle çarpıyodum rakibe ya burada ayağıyla eziyor. aduket tarzı ya belli bi hakkı vardı ya da belli bir barı doldurunca mı atıyodun öyle kalmış aklımda ama olmayabilir de. benim hatırladığım o hareketi çok severdim ve kullanma şansım olunca direkt yapıştırırdım.

@Yourcousinmarvinberry: tekken 7'de varmış bu 7 hiç oynamadım. zaten dediğim dövüş başında göğsüne vurma hareketini jack yapıyor o yüzden bahsettiğim karakterin jack olduğu kesin.
0
🌸semaforo de medianoche
(30.03.24)
aradığınız hareket ‘body press’ mi?

tekken.fandom.com
0
the guy from batman
(31.03.24)
@the guy from batman: benim aklımda press gibi değil de göğsüyle vurup ileri doğru uçuruyor rakibi gibi kalmıştı ama en yakını bu. başka da benzeri yok sanırım bu olma ihtimali yüksek o yüzden.
0
🌸semaforo de medianoche
(03.04.24)
(10)

İlk Aracımı Çizdim

french lover
Evet, çokça araba başlığı açıyorum şu sıralar ve korktuğum başıma geldi. Bugün olabilecek en aptalca hatadan dolayı aracımın yan kısmı çizildi.Sizce ne yapmalıyım?Böyle kalsın mı?Sanayiye mi gitmeliyim yoksa yetkili servise mi?Bunun maliyeti ne olur, eskisi gibi olur mu?Araç: Peugeot 408https://hizl
Evet, çokça araba başlığı açıyorum şu sıralar ve korktuğum başıma geldi. Bugün olabilecek en aptalca hatadan dolayı aracımın yan kısmı çizildi.

Sizce ne yapmalıyım?
Böyle kalsın mı?
Sanayiye mi gitmeliyim yoksa yetkili servise mi?
Bunun maliyeti ne olur, eskisi gibi olur mu?

Araç: Peugeot 408


hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
hizliresim.com
0
french lover
(27.03.24)
Elinizi pençe gibi yapın, yukarıdan aşağı kedinin pençe atması gibi o alana tırnaklarınızı sürün. Çiziğin olduğu yer tırnaklarınıza takılmıyorsa vernikte kalmıştır, pasta-cila müdahalesiyle çabucak hallolur. Ama tırnaklarınıza takılıyorsa saca kadar inmiştir. O zaman zımpara, boya ve cila ile düzeltilir. Aracın garantisi devam ediyorsa yetkili servise, garantisi bitmişse sanayiye gidin. Mekanik bir durum olmadığından her iki yerde de yapılacak iş aynı, geçmiş olsun.
0
zaman ilac degil insanlar unutkan
(28.03.24)
Boyatmazdim ben olsam. Boyaya cok takiliyor herkes satarken (ben dahil).
Pasta cila vb uygulamalar disinda kalici bir sey yaptirmazdim ben olsam. Biraz caniniz yanacak ama araba bu disarda durdukca olabiliyor boyle seyler. Siz yapmasaniz biri geliyor ciziyor.
Gecmis olsun.
0
mor oje
(28.03.24)
şimdi ben demiştim demek istemiyorum ama Yerimde Olsanız? diye açtıgınız başlıkta yazmıştım. siz acemi olarak en başta bu arabayı alarak hata yaptınız. suv araç acemi için tam bir kabus. hele bir de park alanınız da çetrefilli ve dar. yani acemiliginizi atana kadar bu arabada bu gibi şeyler çok başınıza gelecek. bu da arabanız için her defasında deger kaybı size de stres demek. fotograflardan anlaşıldıgı kadarıyla çizikler derin. yani tırnak geçecek düzeyde. en altta attıgınız foto daha sıkıntılı.
--sanayide düzeltme yapan iyi bir usta bulmalısınız. düzeltebildigini düzeltsin. gerisi macun boya
--böyle kalmamalı. bu araba yagmur görecek o boyanın kalktıgı kısımlardan pas yapar
--bence sanayide iyi bir usta. yetkili servise giderseniz kaskonuzu da bozmak zorunda kalacaksınız.
-- 15 bin civarı tutar. tabiki eskisi gibi olmaz. artık boyalı bir arabanız var.

kişisel görüşüm: yaptırın satın 2. el hatchback bir araba alın. acemiliginizi attıktan sonra yine suv bir araca geri dönersiniz (bu 2. söyleyişim)
0
limonlu eksi
(28.03.24)
Öncelikle geçmiş olsun. Nazarlık olur böyle şeyler.

Öncelikle boyasız göçük düzeltme ile oradaki dalgalanma giderilir. sacda esnama veya kırılma yok gibi duruyor.

sonrasında ilgili bölgeye vernik bile olsa bir rötuş yapılmalı. resimden gördüğüm kadarıyla boyayı kaldırıp metal saca kadar inmiş sanırım. Bu gibi durumlarda hava, yağmur vs etkiler ile paslanma başlayabilir bu daha çok can sıkar.
0
janavarorion
(28.03.24)
fotoğraflardan tam anlaşılmıyor ama galiba sadece çizik değil son fotoya bakarsak ufaktan göçmüş gibi de biraz çizilirken. o göçük kısmını düzeltiyorlar genelde onu düzelttiririm ben olsam onu yaptıktan sonra da çizik için boya gerekirse o işe girmem öyle kalsın derim boyasız hallediliyorsa hallettiririm. yok göçük yok sadece çizikse hiç dokunmam acemiyseniz zaten daha sürtmeler falan olacaktır her seferinde uğraşmaya gerek yok satana kadar idare edersiniz.
0
semaforo de medianoche
(28.03.24)
yukarıdaki arkadaş gibi ben de 408in ilk arabanız olmaması gerektiğini yazmıştım. ciddi birşey değil. bence yaptırın. önceden fotoğrafını. çekerseniz satarken çok sıkıntı olacağını sanmıyorum. ciddi bir durum değil. servis yerine özel iyi servisler oluyor bir fiyat alın.
0
paintov
(28.03.24)
abicim ben de ehliyeti yeni aldım daha, iki hafta oldu. gidip kendime bir mazda 2 aldım ikinci el. diğer aracımız BMW i5 Touring, ona elimi bile sürmüyorum ki ben ehliyeti avusturya'da aldım üstelik, türkiye'de öğrendiğinizden kırk kat iyi öğretiyorlar, trafik daha rahat, vs.
biraz acele etmemiş misin böyle bir araç için? hele ki yeni araç için?

bunu gidip boyatma. araca atılan her boya aracın değerini daha düşürür. atarken keyfe keder boya desen bile kıllanır insan. pasta cila falan denersin. araçta sadece çizik oluşmamış, göçük de oluşmuş gibi gözüküyor ama ben henüz bir işleme sokmazdım aracı.
eğer yüzeysel çizik değil de boya kalktıysa sıkıntı, onu hemen kapattırırdım çünkü o açıklardan paslanma başlıyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(28.03.24)
Öncelikle geçmiş olsun. İki parça sanırım. Kaskonuz olmadığını varsayıyorum bazı zts'lerde promosyon olarak mini onarım hakkı oluyor policenize bir bakın ücretli yaptırmak isterseniz fazla bir şey tutmaz iki parça Sadece. Yetkili servis veya autoking benzeri kurumsal firmalarla çalışmanızı tavsiye ederim.
0
doharkoman
(28.03.24)
bunu mini onarımcılar yapar. boyatmaya gerek yok göçük var hafif çekmeyle çekilir.

maliyeti çok önemli değil aracın hasarsızlığını bozmaya gerek yok.

eğer acemiyseniz b segment 2. el araç alıp acemiliğinizi attıktan sonra suva geçin bence.

aile değilseniz şehir içince suv ve jip kullanmak bence çok gereksiz.
0
mikahakkinen
(28.03.24)
boyasız göçük düzeltme+ pasta cila

olduğu kadar, boyatmaya veya kasko bozmaya gerek yok.
0
biravekahve
(28.03.24)
(8)

ofiste giymelik polo yaka t-shirt önerisi

mr.goodcat
marka önerir misiniz? 2-3 yıkamada solmasın mümkünse. bir de çuval gibi olmasın kesim olarak. teşekkürler.
marka önerir misiniz? 2-3 yıkamada solmasın mümkünse. bir de çuval gibi olmasın kesim olarak.

teşekkürler.
0
mr.goodcat
(27.03.24)
mhm
(27.03.24)
exlibris
(27.03.24)
vala poloda benim favorim abercrombie ama tr'de yok galiba.
uspolo denedim ama 3-4 yikamada tur$u oldular o yuzden tavsiye etmiyorum.
0
cooperr
(27.03.24)
Avva, Lufian ya da 1. kalite replika lacoste
0
janavarorion
(27.03.24)
Ralph Lauren ve Lacoste. Ama bu markalarin klasik olanlari. Son zamanlarda yenilik getirmek adina degisik desen ve modellerle de polo tshirt cikartmaya basladilar.
0
sertac akin
(27.03.24)
Tommy ve lacoste. Renk konusunda asla sorun yaşatmıyor avva lufian polo gant hepsinde solma renk atması yaşadım ama lacoste ve tommy’de asla. Oldukça da özen gösterir talimatlara uyarım yıkarım ama sonuç değişmiyor maalesef.
0
odiyus
(27.03.24)
geçen yıl united colors of bennetton'dan almıştım çok güzeldi kalıbı ve dokusu. tek renk aldığıma pişman oldum sonra hala varsa o modelden alınır tekrar. ama para sorun değilse lacoste veya tommy tabi.
0
semaforo de medianoche
(27.03.24)
Esprit
0
nekonustukbiz
(28.03.24)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.