kargo şubesine, okulun bilgilerini ve hangi saatte okulda olacağını söylerseniz, neden olmasın?

Yani tabiki de, okula kartla falan giriliyor. kapıdan girememe gibi bir durumları olabilir mi ? Eğitim kurumlarının bu gibi durumlarda öğrencilere sınır koyma gibi bir durum söz konusu mu bunu bilmek istiyorum.

türkiye'de sıkıntı..

cgi.ebay.com

@dambil: bulmam lazım bunu. şansımı ilk olarak duyuruyla denemek istedim. gece hayatı işi yaptığımda ötürü yarın tedarikçiler'den de bilgi alacağım. keza depomuzda olan ya da bar'da istasyon viskisi değil. yine bir sonuç alamazsam, son çarem, amerikada yaşayan kankam. :)

boğaz'ın kenarında olması şart değil di mi? boğaz görsün yeter.

hem boğaz, hem marmara, hem haliç görür:
(bkz: balkon)

kişibaşı fiyat aralığı nedir? ona göre mekan söyleyeceğim..

asıl kriterim fiyat değil aslında. manzarasının iyi olması ve casual gidebileceğimiz bir yer olması önemli. siz aklınızdaki yerleri fiyatlarını da ekleyerek listelerseniz sevinirim.

geç kalmadınız. mahallenizin muhtarından alacağınız -form c-'yi apartmanınızın yöneticisine imzalatıp fulya hangi ilçeye bağlıysa oradaki nüfus müdürlüğüne götürün. beş dakika içinde kaydınızı yapıyorlar.

ikahmetgahınızı bir an önce üsküdardan alıp, fulyada ki oturduğunuz mahalle muhtarlığına aldırmanız gerekiyor. daha sonra işlemlerinizi oradan devam ettireceksiniz. muhtarlıklardaki seçmen listeleri çıktı mı, ya da kontrol ettiniz mi bilmiyorum fakat, ikahmetganızı aldırdıktan sonra işleminizi fulyadaki muhtarlıkla yapacaksınız.

ikahmetgahınızı aldırmadan önce ysk ile bir ilişiğiniz olacağını düşünmüyorum.

tramway'a ulaş bi şekilde..

fatih'den, zeytinburnu e-5 üzerinden geçen otobüslerinden herhangi birine binip,
e-5'de zeytinburnu durağında inersin.zeytinburnundan tramvay var, güngören içerisinden geçiyor. en kestirmesi bu bence.

ceket süper!

zarada benzeri var, fakat seninki'nin gibi işlemesi yok. biraz daha basit. çevremdeki tekstilci kişilere de soracağım bugün. duyuruyla kısıtlı kalmayalım.
bulabilirsen lütfen bana da haber ver. iki tane alalım.

Evet ya bulursan haber ver gerçekten. Hem Istanbul büyük şehir pişti de olmayız :P

bu hafta içinde eskişehir e ulaşır ama cezaevinde toplu veriliyor postalar.. yani bilmiyorum hangi gün dağıtılıor ama koğuşlara dağıtıldığı gün eline geçer..

jandarma veya gardiyanlar açıp bakıyor bildiğim, şöyle bir bakıyorlar içinde bir şey var mı diye sonra geçiriyorlar..

içini açıp okuyorlar benim bildiğim. belki kaçma planı yapıyorsun? senin böyle bir planın yoktur, fakat güvenlik amacıyla okunur. asker mektupları da okunur.

eline geçtiği yoldan sana yazıp gönderebilir. allah kurtarsın.

sadece oraya gönderilen mektupları okumak için bile bir memur var orada. babam cezaevinde sosyal çalışmacı. küçüklüğümden beri gider gelirim cezaevlerine. babamın mesai arkadaşı bu işi yapıyordu. gözümün önünde binlerce kez o mektupları okudu mesela.(tabi bana göstermiyordu)

tutuklular da mektup yazıyor tabi ki. onlar da bu memurun elinden geçiyor.

lisans mezunuysan, uzun-kısa dönem askerliği için herhangi bir tercih hakkın bulunmuyor. asal tarafından yapılan yedek subaylık sınava giriyorsun. şans'da önemli tabi. askeriyenin kimleri uzun dönem alacağı bellidir üç aşağı beş yukarı.

tıp mezunları, mühendisler genellikle uzun dönem yaparlar.
kolay gelsin.

işte bu belgeleri vereyim mi verirsem ne zaman vereyim mesela kpds yi?

şunu söyleyim. acemilikten sonra ne gibi vasfların var diye soran komutana sırala bunları. peki şöyle bişi yapabilirmisin derse yaparım falan de. askeriyede işin gücün olsun pek sıkıntı çekmezsin. bizim arkadaş ntv de yenilsen de yensen de programında futbol yorumu yaptı gitti orada radyocu oldu. şimdi acayip rahat.

şöyle bişide yapabilirsin. mesela git bando mızıka mıdır nedir onların bölüğüne oradaki elemanlarla falan konuş. rahat edeceğini düşünüyorsan irtibatı koparma söyle seni oraya aldırsınlar. böylede oluyor. ya oraya git zaten 1 ay acemilikte çözersin mantığını.

belge falan vermiyorsun. almazlar zaten. öğretmenmisin diye sorarsa öğretmenin de. o kadar.

kpds belgesini ver. öğretmen çıkmazsan turizm jandarması falan olabilirsin. tabi istersen. ama değerlendirilmeme ihtimali de yüksek. enstrümanı muhakkak soruyorlar girişte. çalabilenleri orduevlerine gönderiyorlar. o da güzel. belge vermekten korkma. uzun dönem çıkmakla belgelerin alakası yok diye biliyorum ben.

bir arkadaşım sivilde gitar çalıp şarkı söylerek geçimini sağladığını belirtmiş çalışmış olduğu çeşitli bar, cafe'den referans alıp gitmişti. kendisi acemilikten sonra, askerliğini 12 ay takım elbise ile orduevi'nde gitar ile istek parça çalarak yapmıştı.

bando mızıkaya bulaşma derim. acemiliğin sonunda orduevi için seçmelere gelirler.. ama adamların yıldızı klavyeci ve bağlamacı. onun dışında kırk tane laf anlatırsan alırlar, yada adam bulamazlarsa.

fatura isme fiş hamiline kesiliyor olabilir mi? olması muhtemel gibime geliyo.

@TT, tamam öyle de neden biri fiş diğeri fatura kesiyor. fiş ve fatura arasındaki fark değil benim sorduğum. ben neden A firmasının fiş, B firmasının fatura kestiğini merak ediyorum.

yaptığın alıveriş karşılığında ikisinden birini vermeleri zorunlu.

fatura, genellikle büyük meblalarda kesiliyor, tüzel kişiliğe kesiliyor genellikle. bazı firmalarda kasiyerler uğraşmamak için, fatura biraz daha zaman aldığı için, müşteri belirtmediği takdirde fatura kesmiyor.

özetle işin cingözlüğü ve çakallığı. fark bu.

edit : yan tarafa bir tık rica edeceğim. :)

fatura islemleri, fis islemine gore daha kapsamli oldugundan fatura icin istisna meblagi vardir. bu meblag her yil yeniden duzenlenir. ornegin 2010 yili icin 680 liradir. yani aldiginiz urun ya da urunler kasa da 680 lirayi geciyorsa size zaten fis duzenleyemezler (bazi yerler fatura ile ugrasmamak icin bolerek fis kesebilir).

ayrica fatura ile kuruma satilan urunlerde iade faturasi gibi mal akisinin kontrolunu saglayan uygulamalar mevcuttur.

tamamen tercih meselesi.

2010 yılı için 680 liranın üstündeki alışverişlerde fatura zorunlu. 680 liranın altındaki alışverişlerde ise fiş kesilebilir. müşteri fatura isterse fatura kesmek zorundadır. ama müşteri için fark etmiyorsa fiş de kesebilir. ama tamamen kendi tercihi ile tüm satışlarına fatura da kesebilir. hiçbir farkı yok.

fiş keserse yazar kasadan gün sonunda z raporu denen gün özetini alır, muhasebeciye kolaylık olur.

her alışverişe fatura kesen dangalak mağazalar da gün sonunda yediyüz tane faturayı, aylık binlerce faturayı yığar muhasebecinin önüne, küfür yer "yazar kasa kullansana ipne" diye.

fark budur.

Fiş ve fatura çok mu ayrı? Ben nedense fatura diyorum, fatura işitiyorum. Bugün iş görüşmesine ayırt edemediğim için aşağılandım.

tüpü paketlerken ona göre dolduruyorlar zaten. sen tüpe neresinden basarsan bas, kapağın alt kısmında tırtır ( bu ne lan ) yani, şekilli kısımları var. bozmadan veriyor dışarı.

hayır mıncıklıyoruz ama tüpü karışması gerekmez miydi? tırtır veriyor da dışarı vermeden önce macunun şeklini bozmuş olmamız lazım ama.

edit: yakın zamanda bir diş macunu alıp ameliyat edip bakacağım yoksa deli gibi düşünüp duracağım yahu. macunu da israf etmez kavanoza koyarım artık.

tupun icinde iki bolme var, buyuk olanda beyaz, kenardaki ince bolmede de mesela mavi jel oluyo. ana bolme (beyaz olan hani) tupun agzinin ortasindan cikarken kucuk bolme de agzin hemen yanindaki bi (veya iki dort) kanaldan cikiyor.

en guzeli tupu kenardan yarmak aslinda. biten tupu yararsan ziyan da olmaz, sistemi cok net de gorursun. iyi eglenceler

bu yuzden olabilir mi?

bunkstrutts.files.wordpress.com

Kanada'da dil okuluna gitmiştim. Hocalarımdan biri İskoç'tu. Bir kaç tane de uzakdoğu kökenli eleman vardı. Soruna tam cevap olmayacaktır bu ama bir fikir oluşturabilir belki.

zencilerin mahallesinde solaryumcu dükkanı açmak gibi bişiy bu !

para için yapmak istiyorsan eğer, yurtdışına çık derim.
idealist isen eğer, türkiye'de o kadar ingilizce bilmeyen insan var değil mi?

doktora gtmek en güzeli

3-4 gündür düşükse eğer anormal bir durum. devlet hastahanelerine randevu almadan acil'den giderek muayne olarak gidebilirsiniz.

tuzlu ayran falan komik kalmaz mı sence bu durumda? 4 gün diyorsun?

emocu ol

herkesin olur böyle hayatında inişli çıkışlı zamanlar. bu bahsettiklerin halledemeyeceğin problemler değil. bardağın dolu tarafını görüp, hukuk fakültesine girdiğin ve bunu dört yolda bitirip avukat olman hususunda, kendini içten ice, ince bir hırsla kamçılayabilirsin. hayat ne kadar acımasız ki,insanın her zaman yanında manevi olarak destek verebileceği bir dostu, akrabası olmuyor !

eski erkek arkdaşın konusunda, acı tecrübe olarak bir tarafa kaydet. kendisini unut ve yaptıklarını unutma. bak intikam al demiyorum. senin için sadece bir tecrübe olsun. giden geri gelmez, zaten sana değer veren bir adam olsaydı, bırakmazdı seni. o tercihini yapmış. senin de kendi tercihini yapman gerekiyor !

fazla, yerinip de kendini üzme. herşey olacağına varır.. hoşcakal !

welcome to jungle

arada olur öyle

doktora git

hukuk fakültesinde başarılı olmanın, daha doğrusu dersleri geçmenin tek yolu çok çalışmaktır. Ha tabi çok çalışmak kolay değildir. Fakat nasıl başlarsan öyle gidersin, burası kesin.
Benim fakülte 1. sınıftaki durumum da benzerdi bazı yönlerden. Fakat sonunda 4 senede mezun olmayı başardım.
Ha bak bu arada başka bir akıl da vereyim sana. Okulu bırakmak ya da başka bir bölüme geçmek en iyisi. Hukuk okuyup bir halt olunmuyor onu sana söyleyeyim. Git uluslararası oku. Mesela ben hep fizik okumak istemiştim.

@zmnnnn
seni hakkaten kahve içmeye davet ediyorum aynı dertlerden muzdarip bulunmaktayız ne de olsa acılar paylaştıkça azalır derler.

Problem yasayabilirsin, arabanida baglayabilirler isterlerse. Cikmasan iyi edersin

yaratır, ruhsat yanında olsa da yaratır. sonuçta aracın bir kazaya karışıp karşımadıığını, çalıntı olup olmadığını görevli memur bil(e)mez. zaten zam gelmiş, bilmem kaç para olmuş. iki, üç gün sık dişini.

ogs ye illa takılıcan hic girisme oyle bi maceraya. ebene atlarlar.

G plaka varsa sorun olmaz, istersen istanbuldan ardahana git...
Komple plakasızsa aracına ve polisine göre değişir
Genelde emniyet otoparkına çekilmekle sonuçlanır.

devir işlemi 2. el araçlar için uygulanır eğer aracın 2. el ise yeni plaka çıkıncaya kadar eski plakayı almazlar yaptır trafik sigortanı kaskonu bin aracına, eğer araç daha önceden trafikten düşürülmemişse. yok eğer arac sıfır bayii satışlı bir araçsa plakasız trafiğe çıkmanın affı yoktur plakan çıkana kadar araç bağlanır. (nadiren de olsa bazı bölgelerde polislerin göz yumduğu görülmüştür) G (geçici) plaka sevk için verilen plakadır bir şehirden diğer bir şehire bile olabilir ama g plaka ile şehir içinde fink atamazsın onunda cezası asl plaka çıkıncaya kadar araçın bağlanmasıdır.

eğer işini taksi ile halledemiyorsan, önce yaya olarak bir plaka basan yere git, plaka bastır sonra işini gör. 2 gün ama yakalanırsan sahte plaka işlemi yapılır.ama plakasız dolaşıp dikkat çekmez tabi.yakından dikkatli bakmak lazım plaka üzerinde damga olmadığını anlamak için.
basan yer bulamazsan özel mesaj at kadiköydekini tarif edeyim. 20 tl

1) zorundasın
2) çıkartamazsın
3) evet

1)iyi olur.
2)yeniden nüfus cüzdanı ya da öğrenci kimliği çıkartırsın o sorun değil. gazete aracılığı ile duyurmak; o bulunan kimliklerle senin o tarihten itibaren seninle ilişiğinin kalmadığının ilanıdır.(senin kimlikle bi dümenler çewirdiler mesela)
3)nüfus cüzdanı için ilan verirken 3 kelime daha (ve öğrenci kimliğmi)kaybettim. şeklinde verirsin.

1)zorunda değilsin, ikahmet ettiğin ilçenin nufüs müdürlüğüne giderek, kaybettiğini beyan ederek, yenisi çıkarabilirsin. zaten karakola kaybettiğigini beyan etmişsin. ''hükümsüzdür'' ilanı vermek, kimliğin üzerinden yapılacak olan herhangi bir sahtekarlığın önüne geçmek içindir.

2) çıkarabilirsin.

3) ögrenci kimlik kartın içinde, okuduğun üniversitenin öğrenci işlerine başvurman gerekiyor.


nereden biliyor bu adam bunları dersen, 3 yıl önce bende kimliği kaybetmiştim.

1- zorunda degilsin... 10 seneden fazla oldu o kalkali, bakin gastelere gorumyor musunuz hic? birkac sazan o kadar :p
2- cikartabilirsin, ama fazladan bi para aliyorardi en son (bunu bi teyit ettir)
3- ogrenci kimligi icin, kimligi sana verene soracan. benim gudik okul uc gazeteye ilan verdirmisti :@

Çalındı demek istemiyorsunuz ama yine de çalındı, ya da çalındığından şüpheleniyorsanız emniyete gidip çalındığına dair tutanak tutturun, bunun birkaç fotokopisini alın. Sonra
kaydınızın bağlı olduğu muhtarlıktan (okullar da veriyormuş ama bizim okul vermedi) nüfus cüzdanı talep formu alıp doldurarak nüfus müdürlüğüne gidin. Çalıntı tutanağı elinizdeyken gazete ilanı gerekmiyor hem de ceza ödemiyorsunuz. Yine aynı tutanakla okula gidip öğrenci belgesi çıkarabilirsiniz. Ama size tavsiyem tutanağın orijinal nüshasını ilerde bir durum olur diye kendinize saklayın.

zaten "ben kaybettim, yenisini çıkarın" diye direk giderseniz 60küsür lirayı dayıyolar size. çalınmamış bile olsa gidip çalındı diyin, tutanak tutturun. bu da böyle ek bildi olsun okuyanlara.

işleri hallettim, sonuçları yazayım:

1) nüfus cüzdanı çıkartınca eskisi otomatik olarak sistem dışı, gazeteye ilana gerek yok.
2) ege üniversitesi, kimlik kartı çıkartmak için bir kağıt veriyor, onu emniyet müdürlüğünden onaylatıp geri getiriyorsunuz. onun için de gazeteye ilana gerek yok.
3) avifa'nın dediği gibi kaybettim demeyin. çalındı diyip tutanak tutturun, 63 lira cezası varmış. ben 63 lirayı bayılacağım mecburen.
4) tutanağı zorla tutturun, işinize yarar.

arkadaşım, neden sen neden savaşmadan kaybetmeyi direkt hazmediyorsun. okuduğun bölümle ilgili, olmak istediğin kariyer hedefin bişiyin yok mu? amaçsız insan yaşar mı? herkesin bir amacı var. en basiti, kimisi sözlük'de hatun kaldırmak ister, kimisi yazarak paylaşmak. paylaştıkça yazmak. yazdıklarıyla tanınmak. Bundan mütevellit hayatta herkesin, yaşayan tüm canlıların, sokaktaki kedinin bile hedefi vardır. ''abi, kedinin hedefinin nedir?'' diyeceksin. farenin peşinde koşar, onuda beceremezse, ciğercinin önünde pusuya yatar. bunun akabininde kendine,

benim hedefim nedir gibi bir soru yöneltmen gerekiyor. borçlarını, harçlarını temizlersin, ödenir. okulda bir şekilde biter. nasıl bu duruma geldin, bilmem lakin, seninle gurur duymak isteyen, başarılarınla övünmek isteyen illaki biri vardır. onun için başarmalısın.

hayat bir mücadeledir. mücadeleye devam...

bazı kararlar alman gerekiyor.

- ailene anlatman lazım durumunu, bir şekilde birilerinin sana destek olması gerekiyor çünki. ilerde durumun daha kötü olabilir ve o zaman öğrendiklerinde, toparlanması daha zor durumda olduğu için "keşke daha önce söyleseydin" diyebilirler. ne kadar zor olsa da ailene anlatmak zorundasın.
- hedef vs gibi şeyleri şu an için düşünmek zor olabilir. fazla düşünmeden detaya kaçmadan, kendini zorla, okula git, başka ne yapıyosan her şeyi bırak, sadece derslerini geçmek için çalış. ilerleme görmeye başladıktan sonra iyi hissetmeye başlayacaksın, kafan rahatlayacak, daha kolay mücadele edebileeksin o zaman.
- kendini zorlaman lazım bunlar için.
- faydası olur mu bilmem, ben geçen sene aynı senin durumundaydım ve süre olarak aynı senin uzattığın sürede ailemi haberdar ettim durumdan. tabii ki geç olmuştu ama bir şekilde öğrendiler. şu an devam ediyor okul. ve biterse senin kendin için öngördüğün süreden daha uzun sürede bitecek.
- bahsettiğin rahatsızlıkları anlıyorum, aynen bende de var, boğuşmaya çalışıyorum sürekli, olduğu kadar oluyor olmadığı kadar olmuyor. öyle "hiç vaz geçme pes etme" vs diyemem, çok zor biliyorum ama; yapman gereken bu yani onu bil. başka kurtuluş yolu yok.
- başka yolunun olmadığını bilmek, bir mecburiyet hissi veriyor insana, kriz anında mecburen çözümler buluyosun. ki zaten ilerde göreceksin hayat hep böyle malesef.
- devam etmek için genelde arkadaşların tavsiyeleri hep eğreti kalır. aile desteği biraz daha farklı. daha farklı bir güven veriyor insana. gerçekten ihtiyacın var buna. bir şekilde anlat onlara, samimi ol. anlayacaklarını ve yardım edeceklerini düşünüyorum.
- son olarak tekrar kendini zorlamanı tavsiye ediyorum. yani aileden biri sana sağlam azar çekse de sarsılıp kendine gelsen iyi olur hatta. çünki durumunu böyle düşünüp düşünüp çözüme ulaştıramayacağının garantisini verebilirim, birçok tecrübeyle sabit bu söylediğim. cümlelerinden, arada sık sık "bilmiyorum, sanırım" demenden, içinde bulunduğun delikten nasıl çıkmaya çalıştığını anlayabiliyorum..
- yani öyle mıy mıyla olacak çözülecek bir şey değil. eşek gibi mecbur hissedip yine eşek gibi çalışarak kurtulunur bu durumdan. gereksiz olan herçeyi devreden çıkaracaksın, odaklanıp çalışacaksın; gereksiz melankolilere girmeden.
- üniveristeyi kazanıp girdiysen belirli bir kapasiten vardır. hani o konuyle ilgili bir kompleksin olmaması lazım.
- "nasıl böyle oldu, neden bu hale geldim" vs soruları kesinlikle sorma. tekrar söylüyorum, kesinlikle sorma. hiçbir işe yaramıyor çünki. çünki sebepsiz olmuş ne olduysa. geçmişin muhasebesini sonra yaparsın, şu anda bu lüksün yok.
- ilerleme oldukça kendine güvenin gelir, daha rahat ilerlersin, o zaman da "yaptık bitirdik" diye rehavete kapılmazsan biter okul.
---
kararlı ol, sadece okulu bitirmen gerektiğini düşün, derse git ödevini yap sınavına gir. formül çok zor değil. sadece sebat gösterip yapman gerekiyor. düşünerek daha da çözülmez hale getirme. bir an önce harekete geç.

ha bu arada ortak ders aldığın insanlarla arkadaşlık kur bir şekilde. çok zor bile olsa, çok alakasız insanlar bile olsa, hepsini boşver direk yavşak modda arkadaşlık kur. üniversite ortam sayesinde çok daha kolay biter. birlikte çalışırsın, ödev yaparsın, sınavdan önce 2 soru söylerler sınavın iyi geçer. bunlar önemli.

okuldan kopma sürecinde en önemli etkenlerden biri, derslerden başarısız olma durumuna ek olarak insanlarla samimiyetin yavaş yavaş azalması ve bitmesidir. o zaman işte hırsız gibi girip çıkıyosun okula. bir şeyden haberin olmuyo, moda giremiyosun. en inek kimse gözüne kestir arkadaş ol bir şekilde.
---
şimdi yapması zor gelen ve kendine belki yediremeyeceğin şeyler, emin ol bir dönem sonra "keşke yapsaydım" diyeceğin şeyler olacak. o yüzden, savaşta her yol mübahtır diyerek, ne gerekiyorsa, ne yapmak lazımsa yap.
- hocalara da anlat durumunu, danışman hoca filan yok mu, yardımıcı olmaları lazım. hocalarla bundan sonra dönem başından beri konuş, her derse git öne otur kendini göster, o zaman daha çok yardımcı olurlar, yüzünü tanırlar. durumunu anlat.

bok gibi geçmiş bir sınav kağıdının sonuna "hocam okulum uzuyor bir şeyler yapın lütfen" diye not yazan insanlar bile biliyorum. ayıp değil bu. türkiye'de çoğu kişi araştırma yapma aşkından değil mecburiyetten, daha iyi bir işte daha iyi koşullarda çalışmak için üniversiteye gidiyor. kazanmış olmak avantaj. bunu da kaybetmemek lazım. bunun için de insanlardan yardım istemek yanlış değil, ayıp değil. hani yani olmaz ya, en kötü ihtimal tersler belki, ki hiç sanmıyorum ama, olur başka hoca olur başka öğrenci olur.

hocalarla ve öğrenci arkadaşlarla iyi ilişkiler kurarak, ve daha az çaba göstererek bir şekilde üniversiteyi bitiren çok insan gördüm.

3 sene okula gitmeyip atıldım.
Sonra ailemin destegi ile yeni bölüme gidip başarılı oldum.

Aileler, sana başına birşey gelmesini engellemek için kızarlar!.
Başına birşey geldigi zaman yardım ederler, seferber olurlar.

Onlar senin herşeyin mutlaka ve mutlaka ailen ile konuş.
borçlar falan ile ilgili konularda parttime bir iş bul, istanbuldaysan buraya cevap yaz.

Akşam oldu. Dipteki prens daha ayrıntılı yazmak için ne bekliyorsun? Arkadaşlar gayet güzel önerilerde bulunmuşlar bu arada. Ben ayrıntılı yazacaklarını bekliyorum. Nasıl olsa uygulamayacaksın önerilenleri. Ayrıntılı yazınca, biraz daha rahatlarsın belki. Hadi yaz bakalım.

ilginiz için teşekkürler.
(git: 116609)

@cruseo: evet istanbul'dayım. istersen mail adresi: [email protected]

merhaba,

yıllar sonra eski hesabıma bakayım, neler yaşamışım falan dedim. hepinize teşekkür ederim tekrar.

o yıl okul sonunda söyledim aileme gerçek durumu. hemen hemen tüm çıplaklığıyla. ağladılar, üzüldüler, kızdılar, ağladık. beraber psikoloğa gittik, hep arkamda oldular. kaldıramazlar falan diye düşünmüştüm ama bunu bile kaldırdılar. insan her şeye alışabilen bir şeymiş gerçekten. 7. yıldan sonra benim bulunduğum şehre taşındılar ve onlar sayesinde 2 senede bitirdim okulu. hatta çok zor demişim burda o kadar zamanda ama bu kadar tembel olmasam 1 senede rahat biterdi, yine benim tembelliğimden uzadı. 4 ay kadar önce iş de buldum. yeni mezun için türkiye şartlarında fena bir gelirim yok. çalışırken insan okuldaki gibi bir tembellik de yapamıyor veya yapmıyor sanırım.

o zamana göre iyi durumda olsam da süper falan da değilim. herkesle aynı boktan dünyanın, çoğunuzla aynı boktan türkiye'nin içinde, çoğunuz gibi boktan bir şekilde yaşıyorum.

öyle haber vereyim dedim.

aynı davranışı bir başkasından görmüş olabilir, bilmiyorum ilk aklıma gelen bu oldu.

4s kuralı uyguluyor olabilir ama uymamış

birincisi kadınlar orospular ve diğerleri olarak ikiye ayrılır. doğru. ikincisi ilişki bittikten sonra çıkarıp atmak lazım olması gereken bu. 3.sü her soruya cevap vermek zorunda değil insanlar seçicilik güzel birşey. 4.sü sevgili denen şeyin ne kadar gelip geçici olduğunun bilincinde. 5.si ve en güzeli çok doğru yolda.

neden böyle olur erkek dediğin dersen?; çok canını yakmışlar. hemde çok...

sevmemiş bırakın gitsin

(bkz: misojinist)

ya da,

(bkz: deveyi diken insani siken)

bu insan kişisi cool davranmaya çalışıyor. etrafındakileri inciterek cool davrandığını zannediyor bana kız mı yok elimi sallasam ellisi havalarında. ama bu durum düzelir. birini sevsin karşılık alamasın o zaman görür. yani anlayacağın hiçbir şey yaşamamış. görmemiş bilmiyor. hayat tecrübesi eksik.

hala cocuk ergen havalarında, akıl, yetiskinlik namına bi gelisme olmamıs hala. hıc bulasma. selam bile verme boylesine.

bi turlu buyuyememis. bunlarin 40 yasinda olmasina ragmen hala daha buyuyememisleri oluyor. ben gordugum yerde hemen kosa kosa kacarim. merak dahi etmem niye boyle olmus da suydu da buydu da.. bana ne eanasinisatim.

egosunu dadmin ediyordur o.

çocukluğunda onu kimse gerçekten sevmemiştir büyük ihtimalle. recep ivdeik de izliyordur o kesin. amaan bunu rehabilite etsen hakkaten sevsen emek göstersen düzelir. ama yani kim uğraşıcak. salla gitsin.

odunun önde gideni olması. ve bu odunluğun kızlar arasında hala prim yapması. bu ne arkadaş orospular ve diğerleri. bide hala bunu savunanlar yok mu? az büyüyün ya nerede yaşıyorsunuz?

iyi erkekleri de pezevenkler ve diğerleri diye ayıralım o zaman.

neyse sebebini söyledim zaten, nasıl düzelire gelirsek karşısına işi bilen aklı başında bi kız çıkacak( ki aklı başında olanların bölesiyle işi olur mu ayrı mesele) o kadınlar mikimde değil temalı yeşilçam triplerini monte edecek ona. o zaman düzelir.

ne hali varsa görsün mü diyoruz o zaman?..

evet.

bore +1

çok canını yakmışlardır. o da böyle olmuştur.

(bkz: madonna whore syndrome)

1. kadıköy'den vapurla beşiktaş. beşiktaş'dan tarabya minibüsleri var. istinye park'ın önünde inicem dersin.

1- metrobüse bin zincirlikuyuda in minibüsle istinyepark a git.
2-tam 19 öğrenci 16
3-izlemedim ama o kadar para harcayıp yıllarını vermiş adamlar heralde değer.
4- (bunu ben ekledim) mybilet den alabilirsin istersen.

bilet aldınız mı?

bu haftasonu için bilet kalmamış, bikaç kenar dışında.

yok almadım, rezervasyon düşünüyordum da poseidonun önerisi güzel oldu. haftaiçi giderim zaten :)

mehmet rahatsız ; kişilik haklarının rencide edildiği sebebiyle hakaret davası açabilir. tabi x romanda bu şahsın ismi ve soyismi bir arada kullanıyorsa.

eldeki delillere, kanun maddeleri, davacı ve davalının ifadesine göre hakim karar verir. bundan mütevellit romana konu alan bireyin kişilik haklarına saldırı olduğu dogrultusunda hüküm verirse, maddi yada manevi yaptırım uygulayabilir.

Geçenlerde Ermeni Olayları hakkında bir romanda bir karakterin Türklere hakaret ettiği gerekçesiyle dava açılmıştı, hatta roman yazarı kaybetmişti davayı. Onu bi araştır.

teorik olarak böyle bir savunma geçerlidir. hatta fazlası da geçerlidir. pratikte özellikle hakaret nedeniyle ceza ve medeni hukuk davalarında çok acayip kararlar verilebilmektedir, ama böyle bir mevzuda çok sorun olacağını sanmıyorum.

Görüşümün teorik temellerine gelince:
1. Anayasa'ya göre sanat hakkının tek sınırı Anayasa'nın ilk 3 maddesini değiştirme amaçlı davranışlardır. Burada böyle bir şey olmadığı ortada.
2. Yazarın asıl amacı sanat görünümü altında muhatabına hakaret etmek olmadığı sürece (ki olsa bile usturuplu yaparsa sorun olmaz) kitapta herhangi bir hakaretin bulunması sanat özgürlüğü içinde kalır.
3. Sonuçta, karakterin başka mevzularda sıklıkla kullandığı bir deyimi bu şekilde kullanması, yazarın asıl amacının sanat olduğuna yönelik bariz bir belirti olarak değerlendirilir.


Bunlardan yola çıkan mahkemenin, yapılan davranışın hukuka uygun olduğu sonucuna varması gerekir. Ama dediğim gibi, uygulama açısından maalesef bir garanti veremiyorum.

şimdi: isim ve soyadı birebir kullanılırsa romanda; yazar "banane aa, romanımdaki karakter söylüyo bu hakareti" diyerek işin içinden sıyrılamaz. Akabinde karşı tarafa ona o hakareti ettirenin kim olduğunu sormak gibi bir hak doğacaktır. Yani hakim amca(ya da teyze) "bre evladım, tamam da, o kelimeleri yazan da sensin?" diye sorarsa cevabını vermek zor olur kanımca. İk bakışta bu durum "yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan" ikilemine benziyor olsa da; yukarıda verdiğiniz örnekte hakarete uğrayan tv sunucusu mehmet rahatsız, açacağı hakaret davasını her türlü kazanacaktır.
Siz roman olarak vermişsiniz örneği, ben de bunu televizyona uyarlayyım madem:
Bir film ya da dizi senaryosu yazıyorsunuz. Karakter o sırada tv seyrediyor ve ekrandaki sunucuya alenen hakaret ediyor. Şimdi bu küfür edilen sunucu ismi zikredilmese bile, ayan-beyan ekranda görünmüş ise, "bir fikir-sanat eseri aracılığı ile umuma rencide edildiğini" öne sürerek dava açma hakkına sahip olacaktır.

Bire-bir aynı durum olmasa da canlı örneği de var bunun; Sayın başbakanımızın karikatürlerinden dolayı mahkemeleri ne denli meşgul ettiğini unutmayalım....

askerlik şubesine gidip durumu izah edin onlar yardımcı olacaktır.

kardeşin bölük komutanına durumu izah etsin. bölük komutanı askere alma daire başkanlığına yazı yazabilir. yada sen bugün yada yarın oturduğun yerdeki askerlik şubesine git, bilgi iste, durumu anlat. iyi yada kötü sana bir fikir vereceklerdir.

ironi fakat, brokrasi olduğundan şubelerde bu tarz sorunlar ara sıra çıkıyor.

Aynı Durum 1 yıl önce kuzenimin başına geldi.Askerdeyken mahkemeye çağrıldı yoklama kaçağı nedeniyle,Mahkeme için çağırdıkları adliyeye gidip bu şahısın askerde olduğunu askeriye adresi ve tel.nosunu verdim bir belge imzalattılar, dosyanın kapandığını söyledi görevli.

dedemi binbaşıyken "asker kaçağı" diye tutuklamaya gelenler olmuş, üstelik görev yaptığı makama. varsın gerisini sen düşün.

@tekosin: abovv :/

falconetti 'nin söylediğini yapıp mahkeme kalemini aradım ve durumu anlattım.
onlar da kardeşimin nerede askerlik yaptığını, telefonunu falan dilekçeyle bize yazın ötesiyle biz ilgilenicez dediler.
bakalım yarın gidip dilekçeyi vericem. sonraki gelişmeleri de yazarım. duyuruya denk gelen olursa neler yapılacağını öğrenmiş olur.

lisans eğitiminden sonra iki yıl tecik hakkın var. o süre dolduysa herhangi tecil için bir hakkın yok. erkek kardeşin asker ise o gelene kadar bekleme hakkın var. ikinizi birden almıyor askeriye. böyle bir kanun var. onun dışında sağlık sorunların varsa ertleyebilirsin, tabi bunuda askeri hastahane heyet raporuyla karar veriyor.

üniversite mezunuysan açık öğretim de kurtarmaz.

yedek subay aday adayı sınavlarının tarihlerini de kapsayan 15 gunluk bir rapor bularak bir sonraki celbe attırabilirsin.

ne iş yaptıgını bilemiorum tabi ama nisana kadar smmm stajı falan başlatabilirsen de kurtarabilirsin.

istiklal in hemen basinda. taksim otobusunun son duragi akm nin onu. akm tam arkanda kalarak karsiya gecersen gorebilirsin.

otobüsle son durakta inin metro girisine dogru yuruyun, metro girisini gecip isiklardan karsiya gecin, 100 metre kadar isiklardan sonra yuruyun karsinizda Teras'i ufaktan cam kaplama ve onunde zibilyon tane bekleyen insan goreceksiniz, farketmemeniz mumkun degil.

bir tane de galatasaray lisesinin karşısında var. ek bilgi olsun :)

istiklal caddesi nerede diye sorun. göstersinler. istiklal caddesi'ni gördüğünüz an zaten girişinde burger king de gözükür.

kafanız karışmasın, taksim burger king denilen mekan, galatasraay'ın ordaki değildir, direkt istiklalin girişinde olandır.

taksime gittiginde sorma sakın, gunun alay konusu oluverirsin bir anda.:) istiklalin girisinde.

meydana in az göz gezdir görürsün. ortalık yerde çünkü.

meydana yakın gloria jeans'i (böyle mi yazılıyordu?) sorabilirsin istersen. burger'ı da ona giderken görürsün zaten önünde istanbul nüfusunun yarısıyla beraber.

hani burger'ı sormak akm'yi sormaktan beterdir de o yüzden dedim.

aha burda,

2.bp.blogspot.com

google reader var, ordan okuyabilirsiniz sanırım.

@rectoa
internet bağlantımız hiç yok malesef. google reader a bile giremeyiz.

(bkz: rss)

daha once eski calıstıgım yerde benim basımada gelmisti. yalnız bizimkisi isyerinde sanal ortamdan kumar sitesine girecek kadar hayvanlık boyutunda degildi tabi. eger isyeri internetle calısan bir ortamsa internet kapatılmamıstır pc programcısı internete girmemeniz icin program koyup şifrelemis olabilir. eger isyerinde hic internet baglantısıyla calısan hic elektronik cihaz yok ise, internet kapatılmıs olabilir. lakin kapatıldıgını düsünmüyorum.

arıza çıkabilir. yeni foto çektir bence.

sürerler. sakal falan varsa da sürerler. askerlik yapmadım lakin, babam asker olduğu için az buçuk tahmin edebiliyorum.

$ube kısmını bilmiyorum ama,
aynı fotoğraf teslim olacağınız birliğe de gidebilir.
ki o daha vahim bir durum :)

bende sorun çıkmadı, pek takmıyorlar aslında (üsküdar askerlik şubesi)

askerlik şubesinde de ucuza şipşak resim çekiolar.gerçi biraz sıra oluyo ama gideceğin şubeye göre de değişir. bence ordan hallet.

bir problem çıkmaz. tanınabileceğiniz foto olması yeterlidir. tavsiye isterseniz, yapmayın derim. o foto dosyanıza konuluyor ve birliğinize gidiyor.

3-5 ytl için riske girmeye değmez çektir yeniden boşver:)

sorun cıkabilir, askeriye sonucta. cam gibi olan vesikalık resimlerin sipsak olanını bile almamıslardı. bu konuda cok hassaslar. bence sen isini saglama al. ne olur ne olmaz.

sürmek diye bir şey söz konusu olamaz. sonuçta gideceğin birliği askerlik şubesi belirlemiyor. ama fotoğrafların dosyanda kalacak askerlik bitene kadar. tavsiye etmem o fotoğrafı vermeni. kulak deliği bile sorun oluyor bazen askerde. bir rütbeli aylar sonra farketmişti kulağımdaki deliği, "top musun amına goyiim?" demişti. "yok değilim" dedim. "siktir git lan" dedi. bir daha mümkün olduğunca görünmemeye çalıştım ona.

3-5 günlük sakallı fotografla gittim işim ancak bir haftada bitti.
farklı fotografla tabi.

"Nedir bu? Devamlı iyi modda kalmanın yolu yok mu dersiniz?" sondan baslayalım eger oyle bır yol bulursan/ogrenırsen senden ricam bunun haberini bana da iletmen olucaktır. sende bir fark vara bu ruhsal gecıslerde somut davranısların da farklılasmakta ama bunu da senın o ankı ruhsal durumuna anlam yukleme adına yarı-bılınclı olarak yaptıgını dusunuorum. kendını ıyı ben kotu ben dıye kategorıze etmekten vazgecerek baslaman lazım ıse belkı de bu yuzden. bu konuda kendı hareketlerını kontrol edemez hale gelmıssen, yanı yaptıkların kotu halını avutmak ıcın yaptıgın kontrol edılebılır davranıslar olmaktan cıktıysa bır psıkıyatra gıdıp kısılık testı (tam adını hatırlayamıorum) yaptırman gerekecektır, zira bu davranısların zaman ıcerısınde kımlık bolunmesıne dahı yol acmıs olabılır. bu durumda da olusturdugun alt kımlık asıl kımlıgıne zaman zaman hakım olabılır -kı bu alt kımlık senı bır anda ıradı olarak asla yapmayacagın pısman olmana neden olacak eylemler yapmaya senı sevkedebılır. su an ıcın boyle bır sorun oldugunu sanmıyorum acıkcası ama kontrolu kaybetmemen ıcın yapman gereken sımdıden psıkolojık destek ıcın basvurmaktır.

o ''zoom'' olayı bendede ara sıra oluyor. 2-3 saat icerisinde geciyor. benim gozlerimde sorun var, ailemde ırsi olarak herkes gozluk takar. lakin ben takmam. ama gel gelelim zoom dedigimiz olay sanıyorum beyin yada psikolojik bir olay. doktora bi gorun istersen.

prison break izleyin (ne alakası var deme )

tr.wikipedia.org

çok benzer şikayetlerle giden arkadaşıma manik depresyon teşhisi konmuştu. lityum tedavisine başlandı ve davranışları daha bir stabilize hal aldı. manik dönem, depresif dönem diye ikiye ayrılan bu durum arasındaki geçişler aynen bu şekilde keskin olabiliyor. bi sözlükten vs bakın isterseniz...

ufak bir bayan aksesuarı olabilir. bilirsin bayanlar severler boyle seyleri.. bence aksesuar uzerine calıs sen. kendisine özel ve baktıgında seni hatırlatacak olan bisii olsun, eskiyip gitmesin, yada yıpranmasın.. tam somut bisiy dusunemedim ama...

kadın cinsiyetine sahip olan benim ama :)

kendini çok zorlama.çümkü erkekler hiç bizaman bizim kadar ince düşünemez.sen ne yaparsan yap eminim onun aklına gelmiycek bişi olur ve onu etkilersin...oke!

adam milleti, "oyuncaklı" şey seviyor..

ben bugün evlilik yıldönümü teleskopu verdim, hala oynuyor (teleskopla)

yaşından bağımsız olarak, uzaktan kumandalı araba bile alsan, memnun kalır gibime geliyor.

şuna bir göz atabilirsin
www.camhediye.com

ayrıca istanbulda olduğunu varsayarak bunu görerek yaptırabiliceğin yerler: taksimden elmadağ yönüne giderken solda serigrafi dükkanı ve bakırköy capacity de bu işi yapan bir yer de var.

özetle camın içine lazerle istediğiniz boyda fotoğrafı, yazıyı, şekli işleyebiliyorlar. çok ta karizmatik ve orjinal oluyorlar.