vallahi bende sennheiser cx 200 var. 2 senedir sapasağlam çalışıyor. performansından da çok memnunum. ona da bakabilirsiniz.

urbanears hoşaf geç. bence creative ep-630'a da bak derim
www.sanalmarketim.com

edit: bu arada sennheiser alabilecek bütçeniz varsa ben de tabii ki onu öneririm. 30-70 bandındasınız sandım. benim ne suçum var ya hu kulaklık önermekten başka :(

evet, sennheiser da güzel bir alternatif oldu. teşekkürler. :)

:) sizin cevabınızı sayfa yenilenince gördüm, sanal hayvan. size de teşekkür ederim sayenizde urbanearsı eledim. ama creative de düşünmüyorum. sennheiser ve koss arasında seçim yapacağım. :)

kanser tedavisinde "weed" bildiğin ot bire bir deniyor son günlerde internetteki alternatif akım gruplarda. konu hakkında daha fazla bilgim yok ama istersen araştır.

bundan 10-15 sene önce, zakkum muhabbeti vardı, siz hatırlamasanız bile yaşlılarınız hatırlar, adamın teki kansere çare buldum çare zakkum dedi, zakkumun çayını demleyen bitkiyi tüketen bir dolu insan zehirlendi, adam çıktı zakkumdaki etken madde aslında dedi, olay mahkemeye intikal etti adamın bilimsel çalışması bulunamadı, hala arada gazetelerde zakkumcu ziya nın mucize tedavisi amerika dan onay aldı diye içeriği muğlak haberler çıkıyor. google dan bir bakın aklınıza yatarsa, zakkum da kanserin çözümlerinden biri(!)
bir başka çözüm sonradan yine gazetelerde yer alan eşek sütüydü, goole da eşek sütü kanser diyye aratırsanız akşamınız şenlenir.
bütün bu süreç boyunca ailemde kanserle mücadele edenler vardı, doktorlara inatla sorduk bakın eşek sütü, bakın zakkum, bakınız zambak, acı biber, arı sütü vs. vs.
www.arimucizesi.com
www.sabah.com.tr
www.haberturk.com
www.sabah.com.tr
yani her türlü ürün kanserin kesin çözümü diye pazarlanıyor.
olay şu ki kanser tedavisinde amaç kanserli hücreleri tahrip edip, sağlam hücrelere dokunmamaktır bunun için önce bölgesel etkisi olan radyoterapi ve sonrasında ilaç tedavisi olan kemoterapi uygulanır. herhangi bir maddede kanser hücrelerini yok eden bir özellik saptanırsa, özellikle hangi kanser tipinde etkisi olduğuna göre ilaçlara eklenir.
daha geçen sene önce eşini, sonra kendisini kaybettik dayımın. gata da cerrahtı, yıllardır, kanser olduğunu öğrendiğimizde her türlü bu duyduklarımızla kapısını çaldık, bize aynen bunu dedi, hani bir maddenin etkinliği kanıtlandığında ilaçlaştırılır zaten, eşek sütünü zakkum suyunu içmekle olmaz diye.
insan her türlü çözüm arıyor ama, bilimsel yoldan sapmamak lazım.

insanlar bir ümit nereye saracağını şaşırıyor. bunun ona iyi geldiğini düşünüyorsa şüphesiz kullanmaya devam etsin fakat bunlar bilimsel bir yanı yoktur.

kanser denilen hastalığın bin tane türü var. bu yüzden herhangi bi şey için kansere iyi geliyor denmiş ise saçma olduğuna inanmak oldukça mantıklı.

İtibar etmeyin böyle şeylere. Profesörler yayınlayamaz, çok ciddi lobi var diyorsunuz, böyle bir şey gerçek olsa üniversitelerden önce bunu yayan sade vatandaşın başı ağrırdı. Kaplumbağa kanını damardan versen çökelir, yesen sindirilir. Size mantıklı geliyor mu?

google drive'a ya da oraya buraya bir cloud servisine upload edebilirsiniz.

wetransfer kabul eder belki

Abi dvd ye koyup postaya yada kargoya versen inan daha ugrassiz ve cabuk gider . Yok dersen dropbox falan is gorur

uzak masaüstü bağlantısı olabilir, cross kablo olabilir çok gaza gelirseniz.

teamviviırda sadece dosya transferi de var.

iki taraf da aynı anda online olacaksa kesinlikle teamviewer. zira aynı anda upload/download işlemini yaptığı için ay upload edilsin de indireyim diye bekleme olayı yok. diğer durum için; yandex.disk, dropbox, google drive, wetransfer.

(bkz: cross kablo ) ile 168 gb atmışlığım vardır,çok zor günler geçirdim ben.

ilk aklıma gelenleri yazıyorum
primal scream - higher than the sun
depeche mode - higher love

creed - higher belki

böyle pop şarkısı son zamanlarda çıktı

o zaman kesin barış manço - hayır

son zamanlarda değil ama nakarat dediğin gibi. usher-more

ben oynamadım fakat bunun önceki oyunlarının hastası arkadaşım vardı. bir süre sonra ne yaparsan yap tarihin gerçek akışından çok uzağa kayamıyorsun demişti. ne kadar doğrudur bilemem. adamla da 4 yıldır görüşmüyorum.

overextension oluyor çünkü. sizin core olmayan her bölge için sizin orayı 3-5 sene sürecek şekilde core etmeniz lazım. bundan kaçınmak için de en iyi yol, fethetmek yerine vassal yapın.

dr.com.tr'nin bana yamuğu olmadı. en ucuz da orası.

ben ideefix'den alırım genelde eskiden beri çok iyi olduğundan değil oraya alıştığım için. çok hızlı değiller 2-3 günde kargoya veriyorlar siparişi ama bir yamuklarını görmedim şimdiye kadar.

d n r en ucuz ama kitapmetre.com u da kullan. netteki kitapların hangi sitede ne kadar onu gösteriyor.

ayrıca bitmediyse d n r da 25 tl üzeri ücretsiz kargo var.

bugüne kadar kitap aldığım yerler ve hizmet kalitesi iyiden kötüye;
1-kitap yurdu
2- d&r
3-idefix
4-hepsiburada

aslında hiçbirinde önemli bir sorun olmadı, idefix bir kaç gün geç gönderdi, hepsiburada ise güzel paket yapmıyorlar. birini tercih et telaş yapma.

kitapyurdu veya hepsiburada ya bak hangisi daha uygunsa oradan alırsın bazı kitaplarda kargo bedava kampanyaları oluyor. d&r beni çok mağdur etmişti(kurban bayramından 15 gün önce verdiğim siparişi bayramdan 10 gün sonra alabilmiştim)

D&R ve idefix iyidir.

küçük plastik fısfısların içine boşaltın. tabii içindeki kokudan arındırın bir güzel önce.

çakma parfümcüden bi tane kullanılmamış temiz şişe alın. ona boşaltın.

cam şişe kesinlikle. plastiğe girmeyin sakın.
kibritsuyu güzel söylemiş.

Kibritsuyunun dediği şişeler genelde akıtıyor biraz bol oluyor etrafina streç film de sar ağzının.

Mudo, Boyner vs. gibi yerlerde de parfüm şişeleri satılıyor bazen.

Orijinal şişe isterim ben ya, @zombi'nin söylediği şekilde bulabilirsem on numara olur. Var mı orijinalini bulmanın yolu?

orijinal de olsa şişeye kayıpsız aktarmak çok zor. bence en güzeli atomizer. arabada, çantada rahatça gezdirirsiniz.

casio fx5500 ve ona benzer bir sürü catiga modelleri.

ti-84 program yazar çözdürürsünüz de. içinde istatistik için bir şeyler vardı da sanki ya şimdi tam hatırlayamıyorum.

hocan senden akilli ise arkasindaki reset tusuna 10 sn basili tutar..

dikkat edin hocalar genelde izin vermiyor programlanabilir hesap makinesi kullanmaya. ona izin verilen sınavlarda da formül kağıdı da kabul ediyorlar.

bolum istatistik olunca bilmek zorundasınız diyorlar ve kagıt vermiyorlar

reset olayına bir çözüm buluruz eski makineyle başlarım sınava sonra değiştirim diğeriyle bir şekilde yolu bulunur

Sezen aksu'nun yanmisim ben klibinde vardi, bilmem isine yarar mi?..

just another love story.

bir kadir inanir banu alkan filminde vardi galiba. tamamen salliyor da olabilirim, emin olamadim

mr. and mrs. smith.

tüm ferhat göçer klipleri böyle değil mi?

Six feet under s2e13. David ile sevgilisi.

www.youtube.com

bu olduguna eminim :)

gider.

yarasın, bal şeker olsun. bi şey olmaz.

komplo teorisi ortaya atıyorsun. aslında olmayacak olduğun biliyorsun ama yine de söylüyorsun gibi gibi?

komplovari söylüyorsun.
söylediğin gerçeklere dayanmıyor, kendince yazıyorsun demiş.
anama bacıma küfür etseler daha iyi.
direkt kavga.

tek bir kelime ile söyleyecek olursak "komplovari" yani? biraz havada kaliyor gibi geldi ama baska uygun kelime gelmiyor aklima.

ayrica haklisin sanal hayvan. yaman olur entel kavgalari, vay sen misin bana konspiratif söven.

elinde net bilgi yok, ordan burdan duyduğunla uyduruyosun demek bence. çevirmek üzere soruyorsan komplo kuruyosun/uyduruyosun denebilir.

bir tiyatro oyununun cevrilmis halinden aldim bu cümleyi. sadece üstünden gecmem gerekiyor, orasini burasini minciklamamak icin de sadece tek bir kelimeyi degistirecegim.

tesekkürler yardimlar icin.

kendin yazıyosun kendin oynuyosun
gerçekle ilgisi yok bu söylediklerinin demiş.

bizim okulda bu olay bölümler arası geçişte oluyor puanın yetiyorsa üniversiteler arası geçişte de muhtemelen olur.

dönem başlarında oluyor. bildiğim kadarıyla ayrıca geçilmek istenen bölümde de boş kontenjan bulunması ve yökün ilan etmesi lazım laps diye geçilemiyor. doğrudüzgün bölümler ve okullar çoktan dolmuş olduğundan zaten geçilemiyor bu sebeple. tabii iyi vakıf üniversitelerinin bazı paralı bölümleri hariç.

www.yok.gov.tr

Bize şöyle bir yazı geldi. Diyelim bir üniversiteye yatay geçiş yaptın ve yatay geçiş yaptığın üniversiteyi beğenmedin. İlk 1 ay içinde, puanı o üniversitenin eşdeğeri veya o üniversiteden yüksek olan bir üniversiteye yeniden yatay geçiş için başvurulabiliyor ve sınavı, vb olmuyor. Çok dalga geçtik hatta, "En alttan başlayıp 4. yılın sonuna kadar "Beğenmedim, beğenmedim" diye diye Boğaziçi'ne gelinir" diye.
Bu yazı YÖK'ten geçen ay geldi. Henüz yürürlülüğe girdi mi, bilmiyorum.

persepolis tabii ki.

persepolis.

Persepolisten knce bunu izle m.imdb.com

Öncelikle Argo ağır oryantalist olması dışında kötü değil.
Sonralıkla bbc'nin şu belgeselini takip ediniz www.youtube.com

tam devrimi anlatmaz ama oradaki yasatiyi anlatan bir film kizim olmadan asla.
kitabi daha guzeldir.

sonu sürprizli diye sorduğun filme gelecek her cevap spoiler niteliğinde olacak ama izlemediysen bence now you see me süper film, bence kesin beğenirsin.

yazmaktan bıkmadım: mr nobody

prestige var o ayarda, now you see me var.

alakasız olacak o konseptten ama intouchables'ı tavsiye ederim bir de.

trance

ispanyol sinemasının nadide örnekleri var ; el cuerpo.

los cronocrimenes var ; zaman yolculuğu temasını geleceğe dönüş serisiyle seven beni darmadağın etti , ilginç bir film bence.

the jacket var ; piyanist şantör adrian brody abimiz oynuyor. psikolojik gerilim tarzında. belki sonu tahmin edilebilir ama ben o sonu o şekilde tahmin etmiyordum.

(bkz: bad boy bubby)
(bkz: sanatorium pod klepsydra)
(bkz: enter the void)
(bkz: angst)
falan filan

a fantastic fear of everything
headhunters

el maquinista
abre los ojos
stay
shutter island
jacob's ladder

the man from earth
k-pax

annem yaz sebzelerinin bazılarını kışın kullanmak için buzdolabı poşedine koyup derin dondurucuya atıyor.

blancing diye bir olay var. kaynar suya atiyorlar sebzeleri kisa sure sonra alip buzlu suya atiyorlar. sonra buzluga atiyorlar daha sonra kullanmak uzere.
kabakla patlicanla oluyor mu bilmiyorum internetten bir arastirin olmadi oyle yapin. ama 1 2 hafta bir sey degil bence sorun olmaz simdiki haliyle

1-2 hafta sonra çıkarıp kullanmanız sorun olmaz ancak her sebze dondurucuda da saklanmıyor. Saklanıyor da daha doğrusu çözdürdükten sonra şekli şemali ve özellikle tadı ne yazık ki çiğ hali gibi olmuyor. Örneğin sırf bu yüzden ben fazla sebze koyamıyorum dondurucuya çünkü sonuç tad olarak filan benim hoşuma gitmiyor. ama siz bir deneyin belki hoşunuza gider.

Örneğin patlıcanı kızartıp öyle koyanlar oluyormuş dondurucuya, onu da deneyebilirsiniz. Bir başka önerim de şu olur, taze fasülyeyi çiğden koymam mesela dondurucuya. Bir tencerede çok çok az suyla hafif rengi değişene kadar ön pişirme yapn, sonra koyun. Bu şekilde fasulyenin tadında fazla bir değişme olmuyor. Hem de yemeği yaparken daha kısa sürede pişmiş oluyor önceden azıcık pişmiş olunca.

patlıcandan emin değilim ama kabak olur sanırım.
fasulye iyi oluyor baya.

Makas eller ilk aklıma gelen.

edward scissorhands
beetlejuice
beastly
powder

adam www.imdb.com

adam ucube değil ama yalnız ve kimsenin romantik anlamda ilgilenemdiği bir adam. asperger sendromlu.

www.imdb.com

biraz "degisik" ama sorunun cevabi olabilir diyerek lars and the real girl diyorum.

ucubeden kastin fiziksel görünümse benim cevap gecerliligini yitiriyör.

bad boy bubby

Station Agent?

www.imdb.com kesinlikle

Teddy Bear (I) (2012)

yada biraz klasik olacak ama
The 40 Year Old Virgin
adı üstünde :)

sole o le 120 giornate di sodome

kesinlikle siddetle tavsiye ederim.

aynı dönemde geçen ama öyle belgesel gibi tam olarak olmayan (bkz: El espinazo del diablo) keza buna gelip birisi el laberinto falan filanı da verir ama dediğim gibi onlar meselenin iç savaş yönünde değil pek.
(bkz: land and freedom)
(bkz: for whom the bell tolls)
(bkz: Soldados de Salamina)

there be dragons(2011)

circa survive olabilir.

buraya takılmaz ama sözlükte sambalici diye bi arkadaş var. yürüyen metal. bi sor seve seve cevaplar.

hep söylerim. dark lunacy dinle.

vampire weekend olabilir.

büyük ihtimalle duymuşsundur ama between the buried and me (özellikle colors albümü), protest the hero (özellikle fortress albümü)

7'ye kadar cevap vereyim. birden fazla kitap okuduğum oldu. birden fazla film izlemek gibi. hatta daha eğlenceli. sıkıcı bulduğum kitap ya da filmleri yarıda kestiğim de oldu. özellikle betimlemelere çok fazla yer verip konudan uzaklaşan kitapları okumamayı yeğliyorum. güzel oluyor bir eksikliğini hissetmedim :)

genelde filmleri bitirmeye çalışırım ama acil bir durum çıkar veya uykum gelirse uyurum öbür gün devam ederim. bazende unuturum devamını izlemeyi :)

kitap veya film izleyesin varsa vakit ve mekan çok fazla önemli değil. gürültülü olmaması lazım tabi bir de.

1.evet
2.evet
3.yok
4.herhangi bir yer
5.hayır
6.evet oldu. mesela 7 yıl önce apocalypse now'ı böyle izlemiştim.
7.hayır
8.yok

Aynı anda birden fazla kitap okuyabilirim, hatta bu sayı 3-4 bile olabilir.

Beni sıkan her şeyi yarıda bırakabilirim; kitap, film, müzik ya da herhangi başka bir şey hiç farketmez.

Koltuk ya da yatak kitap okumak için ideal. Otobüste filan pek yapamıyorum, midem bulanıyor. Sabahın erken saatleri ya da gecenin çok geç saatleri yine ideal.

Evet, bölüm bölüm bitirdiğim filmlerin sayısı da oldukça fazladır. 20 dk izleyip, sonra bi işimi halledip gelip 40 dk daha izleyip, uykum geldiyse devamını sonraya bırakabilirim.

Kitaplarımı paylaşmayı pek sevmem. Birisi alıp da özensiz kullanırsa ağzını burnunu kırmak isterim. Aklım hala 10 sene önce birilerine ödünç verip de alamadığım kitaplarımdadır.

Film konusunda da ekstra takıntılı insanlarla film izlemekten pek hazzetmiyorum. Aman çıt çıkmasın, aman hiç dalga geçmeyelim, pür dikkat 2buçuk saat sadece film izleyelim kafası bana çok uymuyor.

+ Film eğer önceden kitabı olan bir filmse muhakkak önce kitabını okurum.

Film izlerken bir şeyler yerim.

İçimi dökmeme izin verdiğiniz için teşekkürler :p

1: olur. farklı türler arasında gidip gelirim
2: eğer kitaptan soğursam bırakırım. "kitap başlanırsa kesinlikle bitirilmelidir" diye bir yasa yok.
3: günün her saati okuyabilirim, genellikle ruh halime bağlı.
4: tekli koltukta okurum. yatakta da okurum. toplu taşımada eğer gideceğim yer yarım saatten fazla uzaksa orada da okurum.
5: bkz. 2. madde
6: olur. genellikle tek oturuşta izlesem de bazı filmler dış etmenlere bağlı engellemeler yüzünden iki parça halinde izlenebiliyor (zırt diye arkadaşın dışarı çağırması, uykunun gelmesi gibi)
7: bkz: 3. madde
8: film izleyeceksem mutlaka internetten bir araştırmasını yaparım. eğer imdb'den 3-4 falan almışsa asla bulaşmam; ana-akım entel düşüncesinin aksine çoğunluğun kararına güvenirim; ki imdb'de oylama yapanların çoğu filmleri yakından takip eder. kitaplara gelince; eğer bir yazarın kitabını beğenirsem diğer kitaplarını da okurum. aynı şey film yönetmenleri için de geçerli.

1 hayır
2 zorlarım kendimi gerekirse bırakırım
3 gece yatmadan
4 minderde
5 olur
6 çok nadir sonradan devam ederim genelde başladım mı sona kadar izlerim
7 gece izlerim
8 film izleme konusunda takıntım yok. yiyecek içecek olmadan falan bile izlerim mesela. kitap konusunda gürültülü yerde okumayı sevmem ama nargile içerken istisna dışı :)

1.evet
2.evet
3.yok
4.odamda, terasta veya okul kütüphanesinde.
5.evet
6.çok nadiren böyle yaparım.
7.gece izlerim genellikle ama gündüz vaktim olmamasından.

1. Hayır, çok mantıklı bulup denemiş ve becerememiştim.
2. Evet, beğenmiyorsam bitiremiyorum.
3. Yatmadan önce veya havanın kararmasına yakın okurum genelde. Ama herhangi bir saatte de okuyabilirim. Verdiğim aralıkta sadece diğerlerine oranla daha keyifli geliyor.
4. Yatağımda. Ev dışında eğer dış dünyadan izole bir ortam yoksa okuyamıyorum dikkat dağınıklığım yüzünden.
5. Çooook...
6. Evet, 2 saatten uzun 100 film izlediysem 90'ını iki seferde izlemişimdir.
7. Akşam 9 sabah 5 arası çok daha güzel oluyor.
8. Yok diyebilirim ama hiç işim olmadığı halde sırf gündüz diye film izlemediğim oluyor arada.

Oldu.
Oldu.
Yok.
Starbucks, ev, sessiz olan ve kahve satilan herhangi bir cafe.
Oldu.
Olur.
Gece.
Yalniz olmak.

1. şiir-roman gibi farklı türler
2. uzun değilse bitiririm
3. gece, mümkünse yatmadan 1 saat kadar evvel
4. odamda
5. ilerleterek bitiriyorum
6. tuvalet molası vb dışında ara vermeden
7. gece, mümkünse yatmadan 1 saat kadar evvel
8. film izlerken filmle alakasız bir soru soranın kollarını kesmek istiyorum. bir de yanımda benden başkası varsa kitap okurken odaklanmakta güçlük çekiyorum.

1. Evet
2. Evet
3. Hayır
4. Yatakta uzaranarak.
5. Nadiren
6. Evet ( Hint filmlerinde mesela 3 saat olunca ara veriyo insan)
7. Hayır
8. Hayır

1. Nadir de olsa evet.
2. Niçin sıktığı önemli, sahiden kötü bir kitap çıkmışsa bırakırıp.(Örn: Ahmet Ümit) Ağır ise ama faydalı ise bırakmam.
3. Yok.
4. Tenhalarda.
5. Olmaz. Film daha kolay tüketilen, daha az zaman alan bir şey olduğundan sonunu merak eder, bir şans verir ve izlerim.
6. Genelde tek oturuşta ama uyku bazen izin vermiyor.
7. Gece. Pazar günü ise öğleden sonra da olur.
8. Fragman izlemem. Hakkında çok fazla kötü şey duymuşsam genelde izleyemem. Kitap roman ise asla çizmem, okuduğumda dokunulmamış gibi tazecik olur. Ödünç vermemeye özen gösteririm.

1. evet.
2. evet.
3. yok.
4. evde. (yatak ya da kanepe)
5. evet.
6. evet.
7. yok.

8. kitap okurken müzik olmamalı. film izlerken herhangi bir şey yok.

1. hayır
2. evet şu ana kadar 3 kitabı yarım bıraktım
3. hayır
4. genellikle ev
5. evet
6. evet çoğunlukla izlerken uyuyup kalıyorum böyle bir huyum var.
7. hayır ama hangi saatte izlersem muhakkak yine uyukluyorum
8. film izlerken uyukladığımdan takıntım yok. ama kitaplarımı kimseyle paylaşmam

1)Evet
2)Hayır
3)Hayır
4)Odamda, masa başında, yatağımda, metroda
5)Evet
6)Evet
7)Hayır
8)Otobüste kitap okumayı çok istesem de midem bulanıyor. Fosforlu sarı kalemsiz okumam kitabı, altını çizerim dikkatimi çeken yerlerin. Ayraç kullanırım kitap kıvırmam. Çok yakın arkadaşlarım ve hocalarım hariç asla ödünç vermem kitabı. Bi de kitaplığıma yayınevine göre dizerim.

1. Çok nadir olsa da oluyor, birini okurken başkasına heveslenip başlayasım geliyor, paralel götürüyorum.
2. Evet. Aşırı sıkıldıysam devam edemem. Orhan Pamuk'un Yeni Hayat kitabı mesela.
3.Yok, Ama bütün günüm boşsa gündüz okumak daha çok keyif veriyor ya da gecenin bir yarısı. Akşam vakitlerinde okumadığımı şu an fark ettim.
4. Kırmızı koltuğum var odamda, orda =) Evde, otobüste, metroda her yerde okuyabilirim.
5. Hayır.
6. Genellikle bir kerede biter ama acil işim çıktığında filan ikiye bölerim, 3'ü bulmaz.
7. Genellikle akşam 9'da, Ya da film günü yapacaksam öğlen 2'de başlar seans. =)
8. Imdb puanı 7'den düşük filmleri izlemem. Kendim edinmediğim bir filmi izlemem, yani arkadaşımdan kopyaladığım filmi izlemem, kendim satın almış veya indirmiş olmalıyım mutlaka.
Kitap, bestseller okumam, çıtır diye tabir ettiğimiz edebi değeri olmayan Mutluluk Dükkanı Aşk Kuşunun Burnundan Düşen Boncuk vs. gibi kitapların yanına yaklaşmam. Bir de Stephen King okumazdım hiç ama bu takıntımı yenmek istiyorum.

bu şekilde çekilmiş en az 300 film vardır o yüzden aklıma gelen bir kaçını söyleyeceğim.
öncelikle ilk olarak ve büyük ihtimalle
(bkz: texas chainsaw massacre)
sonra:(bkz: wrong turn)
(bkz: the devils rejects)
edit: (bkz: wolf creek) de olabilir ama onda hortum vs yok. izlemediyseniz fena değildir.

hayır değil. öldüren tip, bi insan değil zaten en sonunda gösteriyor onu. fakat en belirgin özelliği dinlenme tesisinde geçmesi, ve bu öldüren şeyin yaklaşırken çok kötü kokması.

google ile buldugum kadariyla "reeker" sanirim.
www.imdb.com

simgesel anlatım seviyorsanız nazan bekiroğlu cam ırmağı taş gemi,
deneme yazıları için yine nazan bekiroğlu cümle kapısı,

refik halid memleket hikayeleri

Victor Pelevin'in öyküleri olabilir basılıyorsa.

Murathan Mungan

www.dr.com.tr

Scosche thudBUDS tavsiye eden ?

(bkz: sony mh650c)

www.sanalmarketim.com

iyi olanlarin cogunda oyunculari bilmem ama iyi yönetmenler vardir.

tabii ki izleyerek. izlemeden bir filmin -özellikle korku filmiyse- anlamak pek mümkün değil. korku filmlerinin iyi olmasını sağlayan şey filmde yaratılan atmosferdir, bunu da izlemeden anlamak çok zor. belki fragmanı izleyip çok etkilenebilirsin ama artık bunu da çözmüşler, fragman harici doğru düzgün sahneye sahip olmayan bir sürü film var.
bunların dışında, korku filmleri genelde klişeler üzerine oturtulduğu için biraz sıradışı bir senaryosu varsa izlenmeye değer olacaktır diye düşünüyorum. garanti etmez iyi olduğunu ama en azından başka şeyler vadediyor olması izlemek için iyi bir sebeptir. yönetmen de etkili olabilir, daha önce izleyip beğendiğin bir yönetmen varsa ona güvenip izleyebilirsin diğer filmlerini.

İzleyip ayırabiliriz. Korkuyorsan iyidir.
Yok izlemeden bileyim diyorsan, imdb'ye bakabilirsin.

iyi derken aslında b sınıfı, dandik olmayanlarını kastediyorum. beğeni durumuna göre değil de statüsüne göre yani.

özgün senaryosu, kendi içinde tutarsızlıkların olmaması. bir de korku filmlerine ucuz film muamelesi yapılmasını anlamıyorum imdb'de 7 üstü puan alan korku filmi yok nerdeyse (olanlar da sanatsal kisvesi adı altında kültleşen filmler shining,psycho gibi..) bir korku filminin illa sanatsal kaygı taşıması gerektiğini düşünmüyorum.

+ b sınıfı filmler genelde düşük bütçelerle yapılmış klişe konular üzerinde dönen filmler. (korkudan ziyade komedi filmi gibiler daha çok)

bütün cevap verenlerden allah razı olsun ama ben beğeni durumuna göre değil de statüsüne göre ayırmak istediğimden dolayı, daha nesnel indikatörler arıyorum. misal film şirketinin ismi olur, imdb puanı olur, ne bileyim böyle şeyler işte.

bir süre sonra o melekeyi kazanıyorsunuz. örneğin george romero'yu ele alalım. korku filmi dalında bir efsanedir. ama neden? çünkü geçmişte, night of the living dead'le başlayıp bu "living dead" serisini çekmiş. peki bu filmler iyi midir? ben açıkçası romero'nun living dead serisindeki filmleri eğlenceli fakat hoşaf buluyorum. ya da john carpenter'ı alalım, mesela o da aksine çok iyi çektiği eserleri sallanmayabilir, örneğin prince of darkness bence insanı çok huzursuz eden bir yapıt ama imdb'de puanı 6.6'ymış.

Yani bir süre sonra kazanılan bir meleke gibi düşünün bunu. bir de tabii skorların yine de değeri var. zaten b-sınıfıysa hakkında yapılan incelemelerde mutlaka "şuna selam çakıyor, b sınıfı bilmemkime selam çakmayı da unutmuyor" tarzı cümleler kurulur. buna da genelde metacritic'teki alınan ortalamadan ya da keza rotten tomatoes'dan da ulaşabilirsiniz.

bir de kime göre neye göre korku mesela gerçeküstünü anlatan her film bana tırt geliyor neredeyse,bir spoorlos olamıyor mesela bu tip filmler. o yüzden film izleyip sezer hale geleceksiniz.

iyi korku filmlerinin hepsinde asıl mevzu canavarlar veya ölümden ziyade başka bir şeydir. belli bir gerilim öğesi taşır. rosemary's baby, the exorcist, halloween, carrie gibi filmleri ele alalım; hepsi kadın cinselliği ve özgürleşmesi üzerine filmlerdir bir yerde. the shining amerika'daki şiddet kültürü, the thing ve the hunger aids metaforları, the fog batı kapitalizminin sömürgeci kökenleri üzerinedir.

kötü korku filmleri sadece kan taşır ve tek amaçları korkutmaktır. bu uğurda en ucuz yollara bile başvururlar.

ilginizi çekebilir:
www.rottentomatoes.com

yönetmenleri araştırabilirsiniz.

uzak

www.imdb.com

karlı buzlu havada bir mutfakta geçiyor.
temposu oldukça ağırdır ama...

sibirya expresi mi ne öyle bir film vardı. transsibirean mı neydi çıkaramadım şimdi

Dersu uzalA

far north olabilir belki (çok süper değil belki ama imdb 6.0)
www.imdb.com

sean benn ve michael yeoh var.

(bkz: frozen river), güzel filmdir.
www.imdb.com

los amantes del circulo polar.

(bkz: cold mountain)

www.imdb.com

soul kitchen

orduyu da kendilerine bağladılar. hem darbe iyi bir şey değil zaten.
bir de şu var ki çok acayip dp ye katılanları radyodan anons ediyorlarmış düşün artık.
menderes ülkenin döviz rezervlerini bitirmiş bunlar devlet arazilerini ve kurumlarını bitirme niyetinde galiba. yani öyle diyorlar :)
yakında internet yasaklanacak hacı.

doğru düşünüyorsun. menderes, özal, rte babadan oğula nesildir.

valiler chp il baskaniydi ayni dönem civari.
olay parti sag sol degil. sag gelsin sol gelsin kendi egemenligini kurmaya calisiyor. bu ülkenin insaninin icindeki pislikten kaynaklanan bir durum. demokrasi olamaz bu ülkede. keske avrupa birligine girsek de avrupalilar yönetse bu ülkeyi.

Iktidarin kendi adamlarini her turlu kadrolamasi normal, burada onemli olan nokta, bu kadrolasma ilerici mi gerici mi, halktan yana mi yoksa bi avuc asalaktan yana mi, bu tespiti yapmak gerekir, ilerici bi kadrolasma insanligi tehdit etmez bilakis gelistirir, yani sol olsa onlar da kadrolasacak haci hepsi ayni bunlarin demekle isin icinden cikilamaz, evet halktan yana darbe yapacak bir ordu kalmadi. Halktan yana darbe yapacak bir orduyu zaten 60 li yillarin sonunda yitirmistik. Dolayisiyla bu kosullarda tek kurtulus yolu halk hareketi olacak.

bugunde aynı sey var evet. 3lü " o.cocukları"; menderes,özal ve erdogan aynı mantıkta ılerledi,ilerliyor.
ki bak menderesi savunan adam sırf muhalefete gecırcek dıye eleştırdıgı yıllarda dp nın iktidar oldugunu bılmıyor bıle
www.youtube.com

tek fark ordunun durumu değil, onlar da zaten "tamamen halkımız için" şiarıyla yola çıkmadılar, menderes'in işi bitti, iktidar sarhoşuna dönüştükçe dönüştü, yolsuzluk ve ahlaksızlıkları birbir ifşa edildi ve fişi çekildi, olan bu. Sanmayalım ki bu adam "müthiş" ahlaklı bir adamdı, evli kadınlarla yatması muhafazakar camia için başlı başına bir çelişki, gerçi kerhanelerin has müşterilerinin çoğunluğu da yine bu camiadan ama, allah allah! Neyse, nato yalakalığı adına insanımızı korede resmen "harcaması" (suriye meselesiyle benzerlik), lübnan ya da libya olması lazım ama hangisi hatırlamıyorum, müslümanlara karşı hristşyan-haçlı ittifakına destek olması(kuran'ı çarpıtarak, bilinçli yanlış çeviriyle tahrife yeltenerek allah abd eliyle esaddan intikam alacak diyen emre uslu ve hüseyin gülerce misali), cezayir kurtuluş mücadelesine nato köpekliği yüzünden "çıt" bile diyememesi(kore de yalanmış! Bugünkü bahreyn ve suudi arabistandaki diktatörere isyanlara erdoğan da "demokrasi" diyemiyor, aksine top tüfek satıyorlar halkı öldürenlere, ırak işgalindeki "abd askerlerine dua" ve yine çin zulmüne "çıt" çıkarılmaması gibi şeyler de buna benzetilebilir.)
Bence asıl fark, o zaman yoktu ama şu an için "başımızda sosyal medya denen bir bela" olması.
Ek olarak işi olay parti sağ sol değil diyen demagoglara da kulak asmamak, yokmuş gibi davranmak gerek. Chpyi "sol" olarak tanımlasak bile hiç iktidar olmadılar 50'den beri, öncesi nasyonal sosyalizmin biraz törpülenmiş bir türevi zaten, sosyal demokrat dsp dışında da hiçbir "sol" iddiası olan iktidar da olmadı, zaten onlarınki koalisyondu. bu kısımda bilgi hatam var: "78'deki 42.hükümet chp tarafından kuruldu. yanlışınız var. keza chp-msp koalisyonu olan 37. hükümet de var. " diyerek düzzeltti @sanal hayvan, teşekkür ediyoruz. ancak asıl vurgum "chpnin sol olmaması" üzerine.
Ülkenin insanının içindekipislik değil, feodal zihnşyetten ve biat kültüründen kurtulamamış olmamzı sorun. Bunda en büyük etken de, cumhuriyetin kuruluşu ardından yapılan eğitim sistenindeki değişikliklerinbunu "padişaha ağaya toprak sahibşne...biat vatanseverliktir" zihniyetini yok etmek yerine, "tek partiye biat vatanseverliktir"e çevirmesi. E olmadı haliyle, köy enstitüleri de kapatılınca tek umut halktan insanların birbirini eğitip bilinçlendirmesi olarak kaldı.

Menderes 55'ten sonra bozdu. Tarımın hava şartları sebebiyle düşük verimli olması, tarım merkezli bir ekonominin iyice bozulması, Amerikan yardımlarının da kesilmesiyle yerinde kalabilmek için giderek otoriterleşti,tahkikat komisyonu, vatan cephesi vs. Keşke o sırada 60 darbesi olmasaydı da halkın gözünde rezil olarak bitseydi. ne zaman bir sağ iktidar eline alacakken ordu hep elinde hıyarla koşmuş, bu 12 Mart Muhtırasıyla Demirel için de, sonradan yine Milliyetçi Cephe hükümetlerini sonlandıran 80 darbesi için de geçerli. Darbe zaten demokrasiye vurulmuş büyük bir engel iken, gidip adamları istisnasız her seferinde mağdur duruma düşürmüşler. Merkez sağ hükümetleri de istisnasız her seferinde güçlenerek geri dönmüştür. Bu arada yanlış anlaşılmasın bu sadece benim olayı okumam, tam tersini düşünenler olabilir. Yani türkiye'nin tabanı zaten sağdır, işte efendime söyleyeyim İdris Küçükömer'in Düzenin Yabancılaşması'nda dediği gibi asıl sağ hükümetler bizde solun yapması gerekenleri yapmıştır vesaire gibisinden, bunlara bir itirazım yok yanlış anlaşılmasın. Fakat, bugün akp gibi bir parti başta kendini merkez sağa konumlandırmazken şimdilerde "champion of democracy" posterlerini asıyorsa oraya buraya bu merkez sağ mağduriyetinin de ekmeğini tatlı tatlı yediğini ve aynı zamanda yiyemediği varsa da yemek istediğini gösterir bana kalırsa.

eyorllamam bu kadar.

o tip şeylere para verme, şöyle bir şey alabilirsin. fena değildir. en azından o satın alacağından iyidir.
www.sanalmarketim.com

dr.com.tr nin kargoyu 1-2 haftanın altında gönderdiğini görmedim.
www.elmasepeti.com dan bi göz at istersen, 2-3 kere sorunsuz alışverişim oldu

(bkz: sony mh650c)

Shpongle dinle bi kere. www.youtube.com Vokali de entrüman olarak tanımlayabilirsin.

yanni albümleri.

www.youtube.com (1.10dan itibaren müzik basliyor)

hangi türde? türkçeyse incesaz'ın eserleri güzeldir

post-rock albümleri olabilir.
Örneğin Tortoise'un TNT albümü. www.youtube.com

Ya da Godspeed You! Black Emperor'ın Lift Your Skinny Fists like Antennas to Heaven gibi post-rock'a giriş albümler.

gürol ağırbaş-köprüler (iki dünya/beyaz perde)

pastil ile rahatlatabilirsiniz. ya da bitki caylari cok sicak olmamak kaydiyla.

doktorun antibiyotik yazmadan göndereceğini sanmıyorum :/

yazsa da almam ki, antibiyotiğe inanmıyorum ama bi alternatif tıp var.

1000 mg amoklavin gerçeğine inanmalısın hacı abi, 12 saatte bi kullandığın ve paketi bitirdiğin bir antibiyotik tedavisi iltihap falan bırakmaz. idrarını yaptığın zaman burnuna gelen keskin kokusu ona inanmanı sağlayacaktır zaten.

hap gibi başağrısında dahi antibiyotik atan insanlardan olmadıkça çok büyük bir sorun yok.

ya uzun sürede geçmesini bekleyeceksiniz, ya da antibiyotiğin napalm etkisinin tadını alacaksınız.

Benim merak ettigim boylesi durumlarda antibiyotik kullanmamak durumu daha da ilerletip enfeksiyonh buyutebilir mi? Akcigerler vs? Yani bagisiklik sistemi kuvvetli degilse antibiyotiksiz bi iyilesme sureci nasi oluyor merak etmekteyim

Noldu bu arkadas iyilesti mi simdi

doktora gittim ve antibiyotik istemediğimi onun yerine ne yapabileceğimi sordum, yarın tekrar gel o zaman durumuna tekrar bi bakalım çünkü ateş, halsizlik, üşüme, yutma zorluğu filan yok sende, antibiyotiğe gerek olmayabilir dedi.

bugün tekrar gittim, düne göre bi kötüleşme yok hem bademciklerde hem genel durumunda dedi. sıcak harici sıvı tüketimine devam et dedi, cumartesi günü tekrar konuşalım eğer şimdiki halinden kötü değilsen zaten geçecek iltihap birkaç güne kadar dedi. eğer kötü olursam diye de reçete yazdı, antibiyotik. cumartesi konuştuktan sonra ben sana ilacı al veya alma diycem ona göre bakalım duruma dedi.

ilgin için teşekkürler :)

Umarim ilacsiz iyilesirsin. Biz de bu durumu emsal gostererek mikroplara bakterilere karsi davamizi kazaniriz.

bünye meselesi. bizim evde 4 tane iki aylık var. bir tanesi resmen hayvan evladı gibi, karasabana vur çeker. kendisinin bir benzeri ise resmen zargana gibi.

www.eksiduyuru.com

Bende de durum tam tersi. :)) Oğlan 2 ay küçük olduğu halde, kızdan büyük görünüyor cüsse olarak :)) Tamamen yapı meselesi anladığım kadarıyla.

ozmo vardı eskiden dergileri falan olurdu hatta.

Ozmo :)

Dora the Explorer da ingilizce öğretmiyor muydu ya? o ne öğretiyordu?

söylenmez olur mu ya hu, söyleniyor.
benzema da cezayir asıllı bir fransız olarak söylemek zorunda olmadığını kastetmiştir. sonrası işte falan filan.

hayır atılmıyordur. standart muhabbetler bunlar.

Yurtta yaşıtlarla vakit geçirilince akıla o tarz şeyler gelmediğinden şap deniliyor sanırım. Hangi zamandayız efendim, yok öyle şeyler...

O kadar erkek bir aradayken aklına geliyorsa asıl sorun var demektir. Şap atılmıyordur; ama mevcut tiplerin şap etkisi yapması muhtemel.

www.podnapisi.net

sonuncusu için.

www.opensubtitles.org
www.opensubtitles.org

falan filan.

le passe için ben de ingilizce arıyorum ama yok malesef...

alkol bozulmaz dostum

şarap da mı bozulmaz mesela? bir limit olması lazım sanki.

damıtık alkol bozulmaz. fermente alkol fermantasyona devam eder.

25 ustuyse yarinin altinda kalmadigi surece bozulmaz. ama sisenin icinde bosluk arttikca bozulma artar. aslinda bozulma diyorum da, sadece alkolu azalir, oyle zarar verecek sekilde bir bozulma yine olmaz yani.

gider, bir şey olmaz.

evet, hukuk ve medikal icin oyle.

peki lisansta ne okuduğunun önemi yok mu?

yok, fakat genel akademik başarı/okudugun okul seçimlerinde büyük yer tutuyor.

ekonomi, tarih vb. gibi undergrad major'lari hali ile senin kendi gelisimde yardımcı olur.

aslında hukuk için öyle ama tıp için tam öyle değil, pre-med curriculum'una hakim olmak prelaw'un aksine mcat'te hayli avantaj sağlıyor ve tıbba girmek için gereken kimya, biyoloji gibi dersleri almak mutlaka gerekiyor..

"estetik" koyma bence güzellik salonu ismi gibi.
içinde "fit" geçsin bence de.

venus park

şşşşş noluyo telif hakkı ücretimi isterim :P

estetik güzelmiş (:
fitness love :p
sadece kadınlar olucaksa tatlişli aşklı tematik duvar yazıları falan hayal ettim.

ingilizce isimlere oldum olasi gicik olurum ama, spor olunca sanki ingilizce olmali gibi

lady fit
fittnext

bu da cenk erdemden fitness and fucurs

yeme yavrum yeme güzelim :)

Küçük bir kasabada "portakal" ismi koydular çok şekerdi. fakat portakaldan kasıt selülit mi bilemeyeceğim.

sloganin fit is the new beautiful olsun.

klise belki ama bence oyle.

ad bilemedim.

B-fit var ya sende a-fit ac bu isin birinci sirasi bizim hesabi ne rekabet doner var ya :-)

LadyFit

Logo da benden; Ladynin Y sini S şeklinde kıvrımlı yaparak kadın beline benzetin.

Hayırlı olsun bu arada.

venüs fit

venus park güzelmiş sen açmazsan ben açayım o isimle

the fall.

The fall mesela. Sonra Mr nobody. Ama bunlar beni çok etkilediği için böyle, aynı şekilde etkileyenlere rastlamadım. En fazla hikaye yapısıyla birazcık benzerini bulursun.

survive style 5+

(bkz: sanatorium pod klepsydra)

dead alive
eraser man
a fantastic fear of everything

the man from earth +1

the truman show

Mirrormask

Yanıtlardan biraz farklı görünse de lotr eşsizdir bence.
Onun dışında svidd neger de arıza bakımından benim rastlamadığım bir kafadadır. Değişik olsa da yine arızalı olması bakımından dogtooth derim. Eşsiz olmayabilirler ama ben benzerini izlemedim.
dogville'i de tarz olarak ekleyebilirim.

kesinlikle the fall +1 - keşke biraz benzerleri olsa da onları da izlesek :(
bunun yanında frequently asked questions about time travel olabilir onun da benzeri çağrışmıyor düşününce.

scott pilgrim

los cronocrimenes geliyor aklıma. zaman yolculuğuna bakış açısı farklıydı. şaftım kaymıştı izlerken.

the straight story

(bkz: Hugo)
www.imdb.com

avatar
transformers 3

(bkz: life of pi)
(bkz: hubble 3d)

yapilmaz, verim alinmaz. sikistirilarak kaybedilen, olmayan veriyi tekrar olusturamayacagin icin hicbir fark yaratmayacaktir.

mp3'e çevirdikten sonra sıkıştırılmış olduğu için flac'e tekrar çevirilmeye çalışıldığında kalite bakımından bir şey değişeceğini sanmam.

evet kalite değişmez sadece uzantısı .flac olur.

koç ya da boğaziçi tarih diyorum. ayrıca felsefe yazmasaydın keşkeç neyse olan olmuş.

tm2 13 bin se hukuk okuyabilrsin , veya tam burslu psikoloji bile gelir tm3 puanın ile ama sen bilirsin medyada da iş var, çoook iyi olursan tabi

işsiz kalmayı göze aldım ben =)

into the wild & 127 hours. (ergenlikten çıkalı çok oldu ;p )

(bkz: the fountain) çok etkilemişti beni.

Obsesif kompulsif davranış bozukluğumu A Beautiful Mind ile yendim. odur.

Forrest Gump ve The Shawshank Redemption(Esaretin Bedeli) daha var ama ilk aklıma gelenler bunlar...

into the wild
The Shawshank Redemption
3 idiots

in bruges

Kapımdaki düşman

big lebowski

aamir khan 3 salak ve aamir khan her çocuk özeldir. tek geçerim. muazzam bir eğitim eleştirisi. filmi izlerken lisedeki öğretmenlerimi(?) hatırlayıp işteeee ben haklıymışım hepinizin götüne girsin diyerek gaza geldiğim oldu.

in bruges kesinlikle

''the truman show'' ve ''agora''

(bkz: otto e mezzo)

tikler kişisel zevke göre mi atılıyor yalnız anlayamadım.

stand by me

Hayatımın filmi çok iddialı olur belki ama çok yakın hissettiğim: Hiçbir Gece.

das leben der anderen
mr.nobody
forrest gump
masumiyet

The Green Mile
The Shawshank Redemption
Leon
Good Bye Lenin

Le Prénom (2012)

Leon.. Trail izlemeden izle. Tr mevcut. Ama filme odaklanma modunda izle.

(bkz: sanatorium pod klepsydra)
www.imdb.com
(bkz: Indagine su un cittadino al di sopra di ogni sospetto)
www.imdb.com
(bkz: schizopolis)
www.imdb.com
(bkz: the last seduction)
www.imdb.com
(bkz: letyat zhuravli)
www.imdb.com
(bkz: last night)
www.imdb.com

birkaçını önceden önermişimdir fakat aramak zor geldi. yine de az bilinir yani bunlar diye düşünüyorum.

sidewalls

170 hz. daha önce ben önermişim duyuruda sadece 2 kere.

gelin, düğün, diyet üçlemesi ( üçleme olarak aradım yok google'da, tek tek de önerilmemiştir heralde)

vic and flo saw a bear ( bunu da önerdiysem ben önermişimdir ama arama kısmında bulamadım )

interior; leather bar (duyuruda yok)

blood brother ( önerilmemiş hiç, birisi izledim diyip benzer film sormuş, olur mu? )

kosmos.

The last king of scotland

the hunt(2012)
incendies
animal kingdom
the intouchables(2012)
last night(2010)

ama keske ne tarz filmlerden hoslandiginizi soyleseydiniz. bu yazdiklarim genelde kiyida kosede kalmis odullu filmler.

Saros Körfezi'nde bir yerler. Erikli falan olabilir.

Saroz taraflarında "yayla" diye bir yer, denizi çok güzel giriş kısmı taşlı ama denizi benim gibi denizi hiç sevmeyen birini bile kendisine hayran bıraktı..

yayla +1
erikli de güzel ama cok kalabalık erikliden ilerde mecidiye diye bi yer vardı oranın denizi cok hosuma gitmişti tamamen kum ve kimse yoktu tek tük insan oluyo
tabi bu dediklerim 2-3 sene oncesi simdi nasıldır bilmem

ayvalık, özellikle sarımsaklı plajı derim ben. deniz dümdüz, plajı kum, suyu soğuk. mis.

didim

marjinal derken ? odtü de sol görüş ağırlıklıdır.Şakirtte nadir de olsa var.

sol ağırlıktadır. kimse kimseye dalaşmaz nadir durumlar dışında ama. şakirtler genelde eğitim fakültesi ağırlıklı oluyor. kendi çaplarında takılıyorlar onlar da. genel olarak özgürlükçü bir ortamın varlığından bahsetmek mümkün. ülkücü yok denecek kadar az. marjinal grubu anlamadım ayrıca. kaldıraç falan var ama o marijinal sayılırsa onlar da 3 kişi falan. ki marjinlik durumları yok sanırım troçkistler.

Oncelikle diger yazanlar odtude okumus mu bilemiyorum ama her gruptan adam vardir. Bunlari fakultelere gore de siniflandiramazsin. Sol goruslu ogrenciler aktiftir, lakin bu digerlerinin sayica az oldugu anlamina gelmez. Sen ne isen o gruba takilirsin...

Çok tıngırdayıp da çokmuş gibi gözüken gruplar var. Bence öğrencileri bırak hocalar şakirt :). Hazımsız solcu hocalarda var tabi. ODTÜ eski ODTÜ değil.

(bkz: tim burton)

nolan var, genelde michael caine var filmlerinde. zaman zamanda begendigi oyuncularda bir kac film cekiyo. cotillard gibi, inception, dark knight rises.

kısmen fatih akın.

alfred hitchcock
martin scorsese olabilir.

bunlar benim de bildiklerim genel anlamda.. peki daha başka isimler geliyor mu aklınıza..

scorsese_ robert de niro

atıf yılmaz- müjde ar var idi..
şener şen- yavuz turgul (kısmen)
natuk baytan- kemal sunal
ve elbet ertem eğilmez ile kadrosu ;)

sergio leone - clint eastwood

(bkz: wes anderson)

Tarantino ve klanında da var bu durum.

ingmar bergman
jim jarmusch

(bkz: akira kurosawa)
bilhassa ingmar bergman adamın filmografisini izlerken dev bir hayatın çeşitli zamanlarda çeşitli yerlerde yansımalarını görmüş gibi oluyor insan.

haneke, gerçi o ablayı iki filminde gördüm sadece, bilmiyorum başka filmi var mı ama sanırım iyi kusuyo diye seviyo.

emir kusturica

coen brothers

alfred hitchcock: cary grant, james stewart, grace kelly, ingrid bergman
ingmar bergman: bibi anderson, max von sydow, liv ullmann
martin scorsese: robert de niro
tim burton: johnny depp, helena bonham carter
werner herzog: klaus kinski
david lynch: laura dern, kyle maclachlan
woody allen: mia farrow, dianne keaton

joe wright- keira knightley

Pride & Prejudice
Atonement
Anna Karenina

Krzysztof Kieslowski

www.imdb.com

ek: 8 ve uzeri 2012'de cikmis 5 film var top 250'de. 7.9lugu da sayarsan 6 oluyor.

cevap: cikar daha 2013 bitmedi, guzel filmler yolda. :)

imdb üyelerinin çok geniş bir alanda çok dar bir film anlayışına sahip olmasından kaynaklanıyor. 8 üzeri alan filmler sürekli süper kahraman filmleri oluyor. sonra oylayanlara bakıyorsunuz 18-25 yaş arası erkekler 9.7 olarak oylamış falan.
Dünya tarihinde bir türün kesinlikle çöküşe geçmesi gibi durumlar devrimsel başka bir medyanın ortaya çıkmasıyla oluşur. ayrıca imdb tam olarak vasatı ifade eder, kaldı ki en iyi film olarak shawshank redemption'ı seçmelerinden de anlaşılabilir. Çünkü her katmandan insana hitap edebilecek bir filmdir o film. imdb'deki en iyi filmler doğal olarak ortalama filmlerdir ama en iyi film değildir birçoğu bana kalırsa.

mesela 7.9 almış şu filmi aslında çok geniş bir imdb oylayıcısı oylasa asla bu puana ulaşamaz, çünkü vasata çekerler. yavaş derler vs. www.imdb.com

bu sebeple tüm ortamların ortalamasını alan metascore'a göre dikkat etmenizi öneririm. o da imdb'de bulunuyor, dikkat çekici bir sitedir.

şimdi merak edip baktım da şöyle top 250'deki yıllara göre film sayısı şu şekilde az mı ki? 94 senesi efsaneymiş bu arada, şimdi dikkatimi çekti.

2013 1
2012 6
2011 5
2010 7
2009 7
2008 5
2007 7
2006 4
2005 3
2004 5
2003 8
2002 4
2001 7
2000 6
1999 5
1998 6
1997 4
1996 2
1995 8
1994 6
1993 4
1992 2
1991 3
1990 1
1989 1
1988 5
1987 3
1986 3
1985 2
1984 4
1983 2
1982 3
1981 2
1980 4
1979 5
1978 1
1977 2
1976 3
1975 5
1974 2
1973 3
1972 2
1971 1
1969 2
1968 3
1967 2
1966 3
1965 1
1964 2
1963 2
1962 4
1961 2
1960 3
1959 5
1958 2
1957 6
1956 1
1955 1
1954 5
1953 2
1952 2
1951 2
1950 4
1949 1
1948 3
1946 4
1944 1
1942 1
1941 2
1940 3
1939 3
1936 1
1934 1
1931 2
1930 1
1927 1
1926 1
1925 1
1922 1
1921 1

öncelikle Star Trek uygun örnek değil. zira bu tür büyük/beklenen filmler ilk çıktığında abartı yüksek puanlarda oluyorlar. kötü filmdir demiyorum ama 2-3 seneye ancak oturur gerçek puanı.

star trek'le aynı mantık dark knight rises. abanmışlar puanı, o siktimin vasat aksiyon filmini top 250'ye sokmuşlar mesela.

imdb, eski filmleri oylamada iyi, ancak güncel film oylamalarında inanılmaz vasat kalıyor. anın gazıyla pompalıyorlar tüm filmleri.

bence filmleri oylamak için filmin üstünden 1 ya da 2 sene geçirmeleri gerekiyor. (o zamana kadar geçici oylama gibi bir şey yapılsın)

bak mesela man of steel kesin 8 civarı alır, geçer bile. hobbit'in 2. filmi var geçecek, scorsese'nin dicaprio ile yeni filmi geliyor, onun geçme ihtimali var.

star trek de var, en azından 3-4 film 8 civarı yapar yani bence.

ayrıca brad pitt ile benedict cumberbatch'in başrollerini paylaşacağı bir film var o olabilir www.imdb.com

svidd neger

dagur kari'nin filmlerine bakabilirsiniz.

the seventh seal

Valhalla Rising

fucking amal
lilja 4 ever
lat den ratte komma in

persona
idioterne
død snø
antichrist (iskandinav filmi sayılmaz ama lars von trier'in diye yazdım)

www.imdb.com

iskandinav filmi değil ama öyle bir havası var.

noi albinoi
www.imdb.com

Kon-tiki gerçek bir hikaye, ben beğenmiştim.

O'Horten

Yoğunlaştırılmış program olabilir. zira, undergraduate da 3 yıl oluyor genelde bildiğim kadarıyla.

Yüksek lisans esasında lisans kadar yoğun bir program değil, o şekilde yoğun da gidebilirler. Ayrıca tez aşaması bu 1 yıla dahil mi onu da bilmiyorum.

10 haftada bir senelik dersi veriyolar, o yuzden. zaten tez de yazin yaziliyor.

@pek vokal, trafik aslinda soldan akiyordu eski ve mantikli olan da buydu. Soyle aciklayayim, eskiden yururken veya ata binmis giderken, karsidan gelen biri saldirirsa, yuruyen kisinin kendini korumasi kilicini sag elinde tutmasi gerekiyordu. Tabii zamanla atlar yerini at arabalarina, ve motorlu tasitlara birakti. Sonra Fransa ve ABD, Birlesik Kralligin dunya endustrisindeki egemenligini azaltmak icin yolun saginda gitmeye basladi. Alttaki linkte degisik aciklamalar var.

en.wikipedia.org

antichrist

Goodbye Lenin

www.imdb.com
the hunt

sırasıyla the usual suspects,zodiac,shutter island

click, 1408, shaun of the dead, a fantastic fear of everything, timecrimes

www.imdb.com
Profondo rosso

(bkz: the fall)

(bkz: the skin i live in) feci

once upon a time in america

holy motors

the prestige.

nueve reinas

Zaten orijinal seslendirmede flux capacitor'ı akım kapasitörü olarak çevirmişlerdi. Hatta Rüştü Asyalı varsa çok büyük ihtimalle eski seslendirmedir o.

akı kapasitörü diyorlardı la orijinal seslendirmede. yekta kopan'a odaklanın.

yok yahu, şimdi dikkat ettim, birinci filmde marty johnny b. goode çalmadan "eski bi şarkı. ama benim geldiğim yerde" diyordu. buna çok eminim. elimdeki dublajda "sizin için yeni olabilir" diyor.

hepsinde yekta kopan var da, sanırım doktor'u ercan demirel seslendiriyor.