750 belki.

750 dahi zor.

evet ben de arıyorum. duplicate leri bulan bir program. itunes yapıyormuş galiba?

var var. parcanin byte olarak uzunluguna falan her seyine bakiyordu. adini hatirlarsam yazicam, ulan neydi ya.

burada yazilmisti hem. arama kismina mantikli seyler yazarsan ben hatirlamadan once bulursun

Duplicate File Finder kullandım başarılı bi program ama windows dosyalarına ve oyun dosyalarına müdahale ettirmeyin sonrası kötü oluyor

Doublekiller

download.brooksyounce.com

Valla hepsini indirip denedim ama olmadı.Yada ben beceremedim.Manual takılcaz artık nabalım =)

doublekiller da programi calistirinca yaninda zaten eslestirmeden gelen dosyalarin boyutlari yaziyor, biraz ugrasirsaniz halledersiniz. eslesen dosyalari silmesi de cok kolay.

avafind derim başka da bişi demem. hayatmda gördüğüm nadir mükemmel programlardan biridir.

hocam sen buraya verebileceğin fiyatı ve olmazsa olmaz istediğin özellikleri yaz ben sana seçenkler sunayım. kralım tabi disko kralı=)

benimsinemalarım.com

Teşekkürler ama o sitede sessiz film yok sanıyorum? Varsa da nasıl bulunur bilemedim.

surrealmoviez.com'a bakın derim. devasa bir arşiv sonuçta, kısalara özellikle bakarsanız bir şeyler bulursunuz mutlaka. özellikle sessiz döneme ait kısa film örnekleri doğal olarak sessiz zaten (çoğu da çok kısadır). ya da aynı sitede kimi sinema belgeselleri vardır, içlerinde birçok kısa fil bulunan. bunların listelerini de gözden geçirirseniz mutlaka olumlu sonuç alırsanız diye düşünüyorum.

ek bir bilgi olarak, dogma 95 akımı dahilinde çekilen filmlerde müzik bulunmuyor manifestoları gereği: tr.wikipedia.org

bir de www.muziksizmekanlar.com adresine göz atabilirsiniz.

bi kere after fx i adam gbi kaldıracak bi laptop ı unut. masaüstü ler bile 2000 dolarlık ekran kartı olmadan çoğu plugin i kastırırken sen after fx "kaldırcak" laptop arama bence. premiere kaldırabilir ama after fx zor. bende c2d 2.4 santarosa 3gb ram li laptop var. premiere de hiç takılmadan çalışabiliyorum ama after fx de kastırıyor. yani şöyle ki after ı açıp bir proje yapabiliyorum falan ama böyle rahat rahat çalışamıyorsun gönlünce. ha "ben zaten öyle bişi istiyorum" diyorsan en aşağı 2.4ghz ve en aşağı 2gb lı bir makine al. tabi ekran kartı da harici olsun. 8600gt falan.

@rentts valla öyle diyosan öyledir kullanıyosun madem:) o kadarı yapsam o zaman yeter bana idare edicez.

2.4 en az diyodum zaten dedim macbook a o kadar para vermek gereksiz o zaman sanırım bu istediklerimiz icin.

Monster laptoplar nasıldır kullanan var mı ? asus un falan böyle yüksek performanslı laptopları var mıdır nedir ne değildir...

ben asus kullanıyorum zaten.şimdi yeni serileri de var gayet sağlam canavr gibi bir de xp kurdun mu uçurur seni. şu mesela
www.vatanbilgisayar.com

monster lar iyi güzel 7200rpm lik harddiskleri var ancak unutma ki harddisk ne kadar hızlı dönerse pil o kadar çabuk biter. (buna literatürde rentts teoremi de dioruz=) o yüzden monster ı fişsiz max. 1 saat diğer 5400rpm likleri de 2 saat kullanrsın. laptop alıyorsan zaten bi yerlere taşıyıp kablosuz kullanmak için alıyosun o yüzden 1 saatlik pil ömrü kime yeter?

ha bir de özellikle böyle grafik tasarım için üretilen hp nin pro laptop ları var. quadro fx 570 ekran kartı var.
h10010.www1.hp.com
bluray falan da var. madem 2000 dolar verebiliyosun ve madem yurtdışından alabilme ihtimalin var bunlar da aklında bulunsun. cad/cam uygulamaları için özel aletler.

e tabi bir de sony lere göz atmanda da fayda var.
www.istanbulbilisim.com.tr

yıllardır avira kullanıyorum memnunum bir falsosunu görmedim.

zone alarm antivirus with antispyware tavsiye ederim.

nod32
kaspersky
avira

vüris değil yahu virüs

nod32 iyidir..

avira premimum security suite.

virüs de değil antivirüs:)

Nod32'nin Smart Security'si diyorum ben de

Avirayı Denemeye Başladım Şimdilik Hoş Bide pop-up ları olmasa çok iyi olucak... Evet antivirus aslında ama nasıl bi salaklık yaptıysam öyle yazmışım. Teşekkürler

eset (nod32) smart security diyorum ben de. hem orjinali bile gayet ucuz.

www.bit-hdtv.com da var güzel hd videolar.(davetiyem yok maalesef)

apple ın sitesnden de indrilebilio.

şirket müşteriye satın alım tarihinden itibaren 2 yıl boyunca cihazda malzeme hatası olmayacağının ve cihazın üretici tarafından korunacağının (ilgilenileceğinin, bakılacağının) garantisini vermektedir.

yahu arkadaş sen bu soruyu dün gece de sordun dün de aynı cevabı verdiler şimdi niye tekrar tekrar aynı soruyu sorup duruyosun anlamadım?

çünkü dünkü yapılan çeviri yanlış çevrilmişti ve biride gereksiz cevap vermişti. aciliyeti olduğu için tekrar duyuruyu açtım.

sen bu süreyi sürekli değiştirdiğin için yanlış çevrilmiş diyorsan bilemem. ayrıca ben kısaca cevap verdim de bir de uzunca cevap vardı bunun aynısıydı nerdeyse. neyse bu cevap seni tatmin etmiş sonuçta.

hayır arkadaş o çevirilerin yanlış olduunu anlayacak kadar bu dile hakimsen sorma amacın ne? seviye tespit mi ayrıca dünkü cevapları hatrlıyorum çoğu doğruydu. hakkaten de psyche nin cevabı herşeyi özetlemişti. neyse...

yanlış cevirmişler dersen oha derim ben de. Zart zurt tarihleri değiştirirsen tarih kısmı yanlış olabilir az daha psyche ile papaz oluyodum sayende.

@psyche sayıyı değiştirmem senin yaptığın şakaya karşılık yaptığım bir şakaydı(!). yanlış çevrilmesinin sebebi sayı değil tabiki... ve dünkü yapılan çeviri farklı bir çeviriydi.

"free of material defects and manufacturer handling" kısmı yanlış çevrilmişti
"üretim malzeme ve taşıma hatası olmayacağının" şeklinde çevrilmişti sence bu aynı çeviri mi?
@thefin yine de teşekkür ederim.

ferda anıl yarkın ve mustafa sandal'da oynuyordu klipte.

ercan saatçi'nin öyle bir klibi vardı, kararsız gecelermiş şarkının adı..

burhan çaçan - liseli vardı ya ah o liseli daracık etekli mor elbiseli ( özür dilerim)

o klibi ben de hatırlıyorum ya petek dinçöz müydü neydi.hatta sınıfın inek oğlanına asılıyordu esas kız.

değil sanırım.

gerçekten ercan saatçi sanırım ya klibi bulup göremedim ama kararsız geceler e baktım kafamdaki konsepte birebir uyuyor.. teşekkür ediyorum çok çok..

barış manço nun bi klibine vardı "öyle değil mi çocuklar"falan diyordu barış abi onlar da "evet barış abi " falan gbisinden bişiler söliorlardı.

(bkz: sarcasm)

kişi başı 300-350 mi? detay verir misiniz?

not: yardımcı olabileceğimden değil sırf meraktan

sobalı ev bile yok o fiyata. tuzla tarafında gecekondu tarzı, evi andıran yerler 400ytl falan. istanbul'a hoşgeldiniz. inşaatta çalışmaya geldiyseniz aynı ekipten 5-6 kişi bir ev tutarsınız daha ekonomik oluyor.

izmitte sobalı gecekondu tutsanız 200-250 ytl bi de kişi başı 55 ytlden adapazarı ekspresi abonmanı alırsanız istediğiniz fiyata yakın bir şey olur.

o fiyata uygun gecekondular var. sultanbeyli'de bulabilirsin.

avcılar'ın çok ücra köşelerinde var hatta paraya kıyarsanız 400'e falan yine avcılar'ın biraz merkezi yerlerinde o fiyata ev bulabilrisiniz. bir de hadımköy toki konutlarında 300-350 ytl ye evler var ama hadımköy neresidir nasıl gidilir diye sorarsan orasını bilmiyorum.

anadolu yakasında kartal da 450 ye evler var diye biliyorum. sahibinden.com da candır canandır böyle konularda.

bütçeniz bu kadar ise, yeni eve çıkmak yerine "2 adet ev arkadaşı aranıyor" ilanlarına bakmanızı da öneririm. istanbulun pek çok semtinde o fiyatlara ev bulmak zor olabilir.

gerçekten yardımcı olmak için cevaplayan arkadaşlara teşekkürler(tabiki ilk sıradaki komedi üçlüsü hariç!!)
belki bu konudan muzdarip başka arkadaşlara da bilgi açısından yeni aldığım duyumları paylaşmak istedim ümraniye civarında da gecekondu tarzı olmayıp hatta düzgün yerlerinde 350-400 civarında evler buldum bikaç tane ilgilenenler olursa yönlendirebilirim

kızmayıon hemen yau. hayat zor, geçinmek çok zor hepimiz biliyoruz bunları. ba$ta kendim, kimse kötü niyetle bi$iler yazmamı$tır diye dü$ünüyorum. umarım aradığınız evi bulursunuz.

radyo eksende de çalıyor ara ara diye biliyorum.

ntv radyo

Eğer bilgisayardan dinleme imkanın varsa Lastfm.

@rentts radyo eksende çok ender denk geliyor açıkçası

@coner teşekkür ederim, ntv radyo aklıma gelmemişti ama programa falan denk gelmek lazım sanırım yine

@poly arabada dinlemek için arıyorum

lounge 102.0 ve 100.2 xl lounge, radyo oxigen gibi..

@quinza: O radyoları da dinliyorum ama açıkçası 5-6 saat içinde 2 tane caz parçası çalan bir radyo aramıyorum. Yardımınız için teşekkürler.

caz dinleyevbileceğiniz tüm radyo frekansları bu kadardır zaten. $ansınıza küsün.

aman diyim bunu alcağınıza gidin daha ucuza logitech in creative in 2.1 leri var onları alın.
www.hepsiburada.com

kesinlikle creative ya da logitech (ya da bunlara muadil bir markanın)2+1 alın. bu çok şık delikanlı arkadaşımız muhtemelen pek çok benzeri gibi "foss" seslerini çok net verip gerisini önemsemiyordur, markası ve fiyatı da bu konuda fikir verir cinsten. kaldı ki iki subwoofer'ın çok gerçekçi bir fayda sağlaması mümkün değil gibi geldi bana.

sakın almayın. hoparlör işi uzmanlık ister, dandik muadil markalar kurtarmaz. arkadaşların dediği gibi creative ve logitech en iyileri. En olmadı philips alın.

2.2 diye sizi kandirmasin, sub'i ikiye bölüp on kapagini acmis, 2 hoparlor gibi gostermis. gere yok. creative'in 2.1 sistemleri hem daha ucuz hem daha verimlidir.

tamam çok teşekkürler, sanırım paraya kıyıp creative, logitech veya altec lansing 5.1 alacağım, çok teşekkürler herkese!

logitech 2+1 al. fiyatı 100 ün üstünde bişiyler olanından bahsediorm. (creative alma)

Ben olsam ilk deneyeceğim s-video bağlantısı olurdu; tv'de girişi var, kartta da çıkışı var. Ancak bu sadece görüntü aktarır, sesi de tv'den almak isterseniz ses bağlantılarını da yapmanız gerek...

Dönüştürücü kullanılan başka çözümler de olabilir.

Şimdi, önce konunun PC tarafını ele alalım. Güncel ekran kartlarının çoğunda TV'ye çıkış özelliği var. Aslında buna Video Çıkış özelliği desek daha doğru, sonuçta kartın çıkışından video, yani görüntü sinyali alıyorsunuz ve bu sinyali istediğiniz cihaza gönderebilirsiniz. Kavram karmaşasının ilk sinyallerini de burada alıyoruz işte, çünkü İngilizcede "görüntü" demek olan "video" kelimesi, ülkemizde video kaset kaydeden ve oynatan cihazlara verilen genel bir isim haline gelmiş. Dolayısı ile video çıkış denince çoğunluk evindeki video cıhazını düşünüyor ve siz "Bu ekran kartında video çıkış var" dediğinizde karşınızdaki şahıs "ama bende video yok ki" diye cevap verebiliyor.

Ekran kartının üzerindeki video çıkışı bağlantı noktası iki formatta olabiliyor, 4 pinli bir soketi olan S-Video ya da RCA formatını kullanan Composite Video.

Yukarıdaki resimde yeni bir AGP ekran kartı üzerindeki video çıkış noktalarını görüyorsunuz. Gördüğünüz gibi S-Video standartına uygun bağlantı, bilgisayarın PS/2 Mouse girişine çok benzer bir görüntüde. RCA standartına uygun fişler kullanan Composite Video bağlantısını ise çok çeşitli cihazın üzerinde görme şansınız var.

S-Video bağlantısındaki 4 pinin 2 tanesi toprak bağlantısı, diğer 2 tanesi ise renk ve ışık bilgisini taşıyor. Composite Video'da ise isminden de (Composite = Birleşik) anlayacağınız gibi renk ve ışık bilgileri birleştirilmiş, dolayısı ile bir pin görüntü bilgisini taşıyor, diğer pin ise toprak oluyor. Görüntü kalitesi bakımından S-Video daha üstün.

Şimdi, olayın asıl sorun yaratan kısmı olan TV'ye bir bakalım. Aslında ülkemizde bu bağlantı sorunlarının yaşanmasına hiç şaşmamak gerek, çünkü bizim TV'lerimizde, teknolojik eksikler var. Her ne kadar reklamlarda uzaylılar tarafından kapışıldıkları gibi fazlası ile iddialı görüntüler sergilense de, son bir kaç yıla kadar ülkemizde üretilen TV'lerin üzerine konulan tek giriş, anten girişiydi. İşte sorunu yaratan da bu, çünkü ben dahil çoğumuzun evindeki TV'lerde anten girişinden başka bir giriş yok! TV üreticileri, pek gereksiz buldukları video, scart gibi girişleri, ancak Cine5'in ülkemizde başlaması ve yaygınlaşması ile ürettikleri TV'lere koymaya başladılar.

Fazla dağılmadan konumuza dönelim. Arkadaşlar, ekran kartından ya da başka bir cihazdan aldığınız görüntü sinyali eğer Video, Composite Video ya da S-Video diye etiketlenmişse, bunu TV'nin anten girişine bağlayarak görüntü alamazsınız! Anten girişine bağlayarak görüntü alabileceğiniz sinyalin ismi RF sinyalidir ve direkt olarak bu standartta görüntü çıkış veren cihazlar çok azdır, böyle bir ekran kartı ise yoktur. Eskiden Commodore 64 gibi bilgisayarların üzerindeki, direkt TV'nin anten girişine bağladığımız bağlantı RF türündedir örneğin, Commodore 64'ün ilgili çıkışında da açıkça RF ifadesi bulunur.

İşte en çok yaşanan sorun, ekran kartının Composite Video çıkışından alınan sinyali TV'nin anten girişine bağlayarak görüntü almaya çalışmak yanılgısı. Belirttiğim gibi, elindeki TV biraz eskice olan arkadaşların böyle bir yanılgıya düşmeleri de çok normal, çünkü başka seçenekleri yok.

Peki elimizdeki TV sadece anten girişine sahipse, ekran kartımızdan gelen video sinyalini nasıl TV'de görüntüleriz? Bu iş için, S-Video ya da Composite Video sinyalini RF sinyaline dönüştüren, piyasada RF Modülatörü ismi ile satılan yerli üretim cihazlar var. Ama ben size bu işe bulaşmamanızı öneririm. Çünkü zaten ekran kartından çıkan görüntü sinyali çok matah bir kalitede değil. Bir de bu sinyali olabilecek en ucuz şekilde üretilmiş, kalitesi tartışmalı bir RF modülatörü ile çevirip, TV'nin anten girişine verirseniz, çok düşük kalitede bir görüntü elde edeceksiniz. Bence uğraşmaya ve para harcamaya kesinlikle değmez, TV'ye çıkış almadan çalışmaya devam etmeniz çok daha mantıklıca.

Eğer çok eski olmayan Avrupa üretimi bir TV'ye sahipseniz, ya da gelişmiş bir yerli TV'niz varsa, TV'nizin arka ya da ön panelinde görüntü ve ses girişleri bulunacaktır. Çoğu TV'de ekran kartından aldığınız Composite Video sinyalini, iki ucunda RCA fişleri olan bir kablo ile direkt olarak bağlayabileceğiniz Video In etiketli bir giriş vardır. Ekran kartından video sinyalini getirir, buraya bağlar, TV'de de video kanalını seçerseniz, görüntüyü alırsınız.

Daha şanslı TV'lerde S-Video formatında da giriş bulunur. Bu girişi de aynı video girişi gibi kullanırsınız. Üstelik, eğer ekran kartından S-Video standartında sinyal alıp da TV'nin S-Video girişine bağlayabilirseniz, biraz daha kaliteli görüntü de elde edersiniz. Ne yazık ki S-Video bağlantısı yerli TV'lerin çoğunda yok ve satıcılar da böyle bir bağlantıdan haberdar değil. Büyük ekranlı, gelişmiş bir TV satın alacaksanız S-Video girişli olmasına bence dikkat edin, çünkü bu bağlantı DVD player, Oyun konsolu gibi cihazlardan kaliteli görüntü almak için de hayli kullanışlı.

Ara kablo konusuna gelince, normalde PC ile TV arasındaki kabloyu fazla uzatmamakta fayda var, uygulamada kötü kablolar 9-10 metreden sonra ciddi sinyal kaybı yaratıyor. Ama piyasada bulunan kaliteli fişlerden ve kaliteli kablolardan kullanarak, lehimleri de düzgün yapmaya dikkat ederek, görüntü sinyalini oldukça koruyarak taşıyan bağlantı kabloları yapabilir ya da yaptırabilirsiniz.

"Benim ekran kartımın çıkışı S-Video ama TV'de Composite Video giriş var" ya da "Kartım Composite çıkış veriyor, TV'de S-Video giriş var" gibi bir sorunuz varsa, hiç canınızı sıkmayın. Aşağıda gördükleriniz gibi ufak ara dönüştürücüler ile iki formatı birbirine çevirebilirsiniz. Kimi zaman bu dönüştürücü kablolar ekran kartlarıyla birlikte de gelmekteler.



TV üzerinde Video ve S-Video girişlerinden başka, SCART girişi de olabilir, hatta güncel TV'lerde en az 1 SCART girişi mutlaka var. TV'nizde sadece anten ve SCART girişi varsa hiç sorun yok. Elektronik malzemesi satan dükkanlarda ufak adaptör parçalar satılıyor. Bu parçaların bir yüzü SCART formatında ve TV'ye takılıyor. Diğer yüzünde ise Composite Video ve S-Video girişleri var. Siz ekran kartından aldığınız görüntüyü kablonuz ile bu adaptörün uygun bağlantısına takıyorsunuz, adaptörü de TV'nin SCART girişine taktığınızda bağlantı yapılmış oluyor.

Stereo ses girişi olan TV'lerde, dilerseniz PC'nin ses kartından aldığınız ses sinyalini de özel bir ara kablo ile sağ ve sol kanalları birbirinden ayırarak TV'ye girebilir ve sesin TV hoparlörlerinden gelmesini sağlayabilirsiniz.

Bir de, ekran kartında video çıkışı olmadığı halde, TV'ye görüntü vermek isteyen arkadaşların durumu var. Bu amaçla kullanılmak için çeşitli VGA - TV çeviriciler var piyasada. Bu çevirici cihazlar PC'den aldıkları VGA görüntü sinyalini Composite Video, S-Video ya da bazen RF sinyali haline getirip size sunuyorlar. Farklı cihazları denemiş kullanıcıların deneyimleri çeşitli, ama benim kendi deneyimim, bu cihazlara harcanan paraya yazık olacağı yönünde. Söz konusu dönüştürücü cihazlar ucuz cihazlar değil, ve görüntü kaliteleri oldukça düşük. Belki VideoCD gibi bir şeyleri TV'de izlemek için yeterli olabilirler, ama başka bir amaçla işe yarayabileceklerini söylemek zor. Ben bu cihazlara hiç bulaşmayın derim.

------------------------------------------------------
*alıntıdır:@mobilecom,ilgili yazısı
forum.donanimhaber.com linki iyi incelerseniz işinize yarıycaktır.

size lazım olan bir ucu s-video (bilgisayar çıkışı için) diğer ucu s-video veya scart (tv ye girmek için) olan bir kablo. çözünürlüğü de iyice düşürürseniz nispeten iyi bir görüntü alabilirsiniz.

televizyona zararı, aynı görüntü çok uzun süre ekranda kalacağı için (masaüstü mesela veya tarayıcının menüsü gibi) ekranın fosfor kaplı tabakasını (fosfor tabakası olmayabilir ama öyle bir tabaka işte) yakıp aynı görüntün sürekli ekrada kalmasına sebep olabilir. film izlerken veya oyun oynarken hiç sıkıntı yok. gerçi bu yeni nesil televizyonların belki buna karşı bir koruması vardır ama pek tavsiye etmem yine de..

Cevaplar işe yaradı ama hadi bikaç soru daha, sonra serbestsiniz.

Şimdi ben bunu tvye bağladım diyelim. Elimdeki crt'nin driverı yüklü ve kullanılan monitör olarak bu gözüküyor. Bu sorun olur mu?

Bir de tv 100Hz, ben şuan bilgisayarda en fazla 85 hz görüyorum. Bu olay yüklü olan driverdan dolayımıdır? Tv-kart arasında Hz farkı olursa nolur, kötü olur dimi?
(evet çok cahilim donanım konusunda)

öncelikle tv için tüplü denmiş. eğer tüplü bir tv ise, monitör olarak kullanmak çok mantıklı olmuyor. sadece film izlemek için mantıklı olur.

yine de konu hakkında naçizane bilgilerimi vereyim.

tv ya da monitörler driver istemeden çalışırlar ayrıca şu anda görülen 85 hz, sizin şu anda kullandığınız monitörün maksimum yenileme hızıdır. tv'ye takıldığında değişir her şey. zaten o anlamda monitör olarak görmeyeceksiniz.

eğer ekran kartızın çıkışı composit'se, yani tv'de video yazan sarı renkli giriş gibiyse, iki tarafı da aynısından olan bir kablo almanız yetecektir. tabii ekran kartı ayarlarından gerekli düzenlemeleri yapmak gerekecektir..

ancak tekrarlamak isterim. tüplü bir tv'de internete girmek ya da msn'a bağlanmak gibi şeylerin bir anlamı yok. yazılar okunmaz hale geliyor.

Hmm anlaşıldı... Yahu zaten oyun oynamaya götürüyorum =)

annem yağmur yağacağına delalet dedi. eski toprak işte. bana hava günlük güneşlikken yanına şemsiye al yağmur yağcak derdi ya bırak anne ya derdim, ama hakkaten yağardı.

(eğer yağmur yağmazsa annemin güvenilirliğinin kamuoyunda sarsılmaması dileğiyle)

yazdım ben baslıga.

atmosfer etkilerinden dolayı oluyor temelde.

"Like the Sun, the Moon can give rise to atmospheric effects, including a 22° halo ring, and the smaller coronal rings seen more often through thin clouds. For more information on how the Moon appears in Earth's sky, see lunar phase."

wikipedia

buyrun national geographic.com da açıklamışlar. ay dünyaya çok yakınmış falan filan.


Sky Show Friday: Biggest, Brightest Full Moon of 2008
news.nationalgeographic.com

babam, o harenin, gecenin cok soguk gececegine ayaz olacagina falan isaret ettigini soylerdi.

kızı tanımıyorum ama solist fln değil, o kesin. fotomodel olması muhtemel.

gitarın sapını mal gibi tutmuş olmasından hareketle foto model diyorum ben de.

naz elmas bu!

@uzunbinik
gitarın sapı mı? ahahaha

arka planda Vodafone AYDOHA stadı var.

asus eee nin normal laptoplardan garanti konusunda bir farkı olmayacağını düşünüyorum. ram taktırmadan önce ben de sormuştum bu soruyu ama öyle bir şeyin söz konusu olmayacağını söylediler. yani tak ram ini bak keyfine.

@want2die
dostum niye bozulsun eğer adam sana bi mal satıp atıyorum bu mal 4 gb a kadar ram destekler derse, bu ne demek? ram i arttırmana imkan tanıyorum demek. tabi şu da var uyumsuz bir ram i alıp takmamalısınız sonra bişi olursa tabi ki garanti kapsamı dışında kalır. yani aynı frekansta bir ram alıp gayet güzel kullanılabilir.

he ayrıca tut ki ram taktın ve bozuldu bişi oldu. çıkarttır ram i herhangi bir teknik serviste sonra da al götür asus a durup dururken bozuldu de hep onlar mı bizi si.ecek çok afedersin. ancak ram in takılacağı kapağın vidalarını zedelemeden açılıp kapanması lazım yoksa teknik servis o vidalara bakıp daha önce içinin açıldğını anlıyor.

bizim arkadaşta vardı asus f3jc gibi bi modeli vardı ama neydi hatırlamıyorum. mail attı asus'a, bir şey olmaz demişler sonra gitti mediamarkt'a taktırttı yeni rami. istersen önce sor ona göre bakarsın.

@sanal uyku, asus'a mail attım."ram'ı kendiniz değiştirebilirsiniz.garantiyi bozmaz" diye bir mail geldi.internetten de okudum.asus resmi açıklama yapmış, "ram değişimi garantiyi bozmuyor" diye ama malum burası türkiye.yetkili satıcıya söylesem "bize öyle bir bilgi gelmedi" derler herhalde.neyse millet değiştirdiğine göre, ben de değiştirebilirim herhalde.herkese teşekkür.

Laptopun altına baktım şimdi, iki tane açılabilir kapak var vidalı. Biri ortada harddisk ve ramlere ulaşım için. Diğeri de köşeye doğru (sanırım işlemci falan olsa gerek) onun üzerinde garanti etiketi var. Ram ve harddiski kapsayan alan serbest. Başta bana da garanti bozulur gibi gelmişti ama mantıklı düşününce, bozulmaz yahu. 2 sene hiç mi upgrade etmiyceksin bilgisayarı.

ismini hatırlayamadığım fransızca bi şarkı vardı "aa ii valla" gibi bir nakaratı vardı onunla dalga geçerdik biz. işin ilginç yanı bu bahsettiğim şarkı daha önce soruldu ve ben cevaplamıştım :)

grup hepsi'nin yalan adlı şarkısı vardı, herkes "yala yala" zannederdi. yabancı demişsiniz ama bilmem işe yarar mı :P

lilali olmasın? kim kay soyluyordu sanırım.

eheh yok yok daha hepsi üyeleri ortaokula falan gidiyodu sanırım bu şarkı varken:)

fransızca olma ihtimali de düşük esasen, fransız lisesindeydik zira. 3-5 parça biliyoduk zaten fransızca aklımda kalırdı herhalde:) calogero'nun yalla diye bi parçası vardı, odur belki sizin söylediğiniz.

bu kısım arada nakarat gibi bişidi, bir kadın söylüodu. belki zenci?! hayalgücüm gelişti bunun sayesinde. biraz daha zorlarsam 0dan bi parça bestelicem ortasında bunun olduğu:)

ahaha yoktu neyse ki. şükredicek bişi daha çıktı mübarek bayram günü eheh

bizimkilerden bazıları yala yala diyip dillerini çıkartmak gibi enteresan bir eğlence anlayışına sahipti, parça da oldukça müsaitti buna:)

lilali de değil, çok teşekkürler ama:)

Bülent Ersoy'un da bir zamanlar Türkçesini söylediği şarkı olmasın sakın?! hani süt banyosu yapıodu klibinde:)
Alabina'ymış adı, bi de ona baksanız?!

bende var o şarkı, ama ismini hatırlayamadım. araştırmalara başlıyorum.

gözlerim yaşardı çabalarınızdan ötürü:) o kadar imkansız ki, bir de netten olunca melodiyi söyleyemeyince dediğim gibi mucize lazım. öyle oryantal bir şey değildi sanırım, discolarda clublarda çalma olasılığı olan bi parçaydı.

hoş bu alabina da pek acayipmiş, zenci bi abimiz eşlik ediyo falan ahah

özcan deniz in vardı ama o "vala vala valla yaktın beni"
sozluk.sourtimes.org

bulamadım ya, deli oldum.

ahh çok teşekkür ederim ya. o zaman beri bunu mu arıyosunuz?! olur da bi gün denk gelirse beklerim, belli ki bulamiycam:) hepinize cok tesekkurler.

oualalaradime olma ihtimali yok sanırsam, fransızca zira...

Oualalaradime gibime geldi benim. Biz de okulda söylerdik deli gibi, eheh...

yok yok oualalaradime değil. ama onu da dinledim nostaljik oldu:)

@divit: fransız lisesi dediğime bakma, francophone demem lazımdı. galatasaray mezunuyum.

"Melodiyi söyleme imkanı olmadığından..." gibi bir laf etmişsin. Mikrofonun varsa kaydedip, rapide atsana.

eheh yok alabina söylendi daha once, o degil. ben de biliyorum o parcayi yasli da sayilmam pek. musterih olun:)

ya bi şarkı vardı oryantal tadında vala vala vala falan diodu belki onu yala gibi uydurmuşunuzdur :)

@divit: ahaha diskur geliyor.. 135:)

@bitti: aslinda cok mikrofonik bir sesim vardir (?!) ama nedense pek bi cesaret edemedim su an eheha

Cesaret edecek bir şey yok yahu. Ne sesler duydu Ekşi duyuru. :)
Arkadaşına sormaktan ne farkı var ki bunun? eheh

valla bi an gaza geldim ama neyse ki mikrofonu diger eve goturmusum. olmadi tatil donusu son care buna basvuriim gercekten:)

kucucuk cuum bi şarkı daha vardı o da arapça gibiydi. direk yazıyorum yala yala yalla yalla ya habib yalla falan die gidiodu o olmasın sakın :)

o kadar oryantal bi parça diil ki muhtemelen eskaza bulursak hiç birimiz inanamıcaz ne kadar alakasız bir şeyden bahsettiğime:)

töbeler olsun ayy :) valla aklıma da pek gelmio peki bu dalga gçtiiniz zamanlarda hit olan bi parçamıydı ve o yıllar hangi yıllardı bilgi verir misn :)

ahah şu an arkadaşımı sevgiyle anıyorum gerçekten. bana ağrı verdiği yetmemiş gibi ben de sizleri kitledim:) hmm lisenin başları olabilir esasen. 90lar diil canım abartmışım, 2000 falan olabilir. parçaya dair tek hatırladığımız aradaki yala yala kısmı. onda da her zamanki elektronik müziklerde falan çıkan hiç bi özelliği olmayan bi kadın sesi söylüyo. belki başka sözü de yok parçanın. notalarını falan çıkarıp yazıcam o derece. sinir oldum. uykum geldi uyuyamıyorum!:)

çokı çıldırası bi durum olduğundan eminin ama benmde aklıma maalesf bunlar gelior üzgünüm :) sizde dile peleseng ede ede yala yala etmişiniz be canım o kadar öle şey var ki insan bulamıo :) ama bulursanda yaz buraya :)

ahah evet evet bulursam önüme gelen herkesle paylaşıcam şu noktadan sonra:) iyi geceler.

mezdeke furyasında çıkan arapça parçalardan değil mi bu?

belirttigin parca brezilya menseili bir parcaydi ve portekizce soyleniyordu. belki arada ingilizce bisiler de mirildaniyordur sarkiyi soyleyen hatun; sozlerini cok iyi hatirlamasam da, nakarati unutulacak cinsten degildi. cok iyi hatirliyorum. sanirim "africanism" adli grupla baglantisi olabilir. bi arastirin derim ben...

@comptrol; aşkolsun Comptrol yaa, ben demiştim Alabina diye, tutmadı o ayrı ama kızlardan selamını esirgeme bence:)

yazilmamis olmasindan cesaret bulup su olabilir mi diyorum
www.youtube.com
(bkz: yalla chant)

africanism - tourment d'amour!

evet, "the man who hears deepest inquisitions" buldu. Bendeki versiyonu da şu hatta: Africanism - Tourment D'Amour (feat. Salomé De Bahia) (horn dub)

ahh inanilmazsin the man who hears deepest inquisitions!!
ben tamamen umidimi kesmistim acikcasi.
bir kahve ısmarliim sana:)
çok çok teşekkürler tekrar!

bu arada trawmatolog'a da çok teşekkürler ilk africanism onerisini o yapmisti. bakinmistim da youtube'dan ama bulamamistim..

lcd'de input'u pc olarak sececeksin, baska bi sey yapmana gerek yok zaten.

pc'de ekran ayarlarinda ikinci monitor olarak lcd'yi ayarlayacagin icin, ekran yenileme hizini (mhz) 60'a getirip tekrar deneyebilirsin. olmazsa cozunurlugu 1024*768'e indir. eger oyleyse 800*600.

çözünürlüğü düşürmek değil yükseltmek lazım. full hd bi tv ise 1920X1080 yapman lazım çöznürlüğü..

trimpot un da dediği gibi çözünürlüğü düşürmek gerekiyormuş. çözünürlüğü düşürünce oldu. teşekkürler.

Sony BRAVIA 3500D kullanıyorum gayet memnunum 1997 ytl idi sanırım en son mavibilgisayarda başka yerlerde de bulabilirsiniz.

link verebilir misiniz bulamadım ben onu

2 ay kadar önce bir arkadaşım aldı bundan. HD film izledik, oyun oynadık, bayağı memnun kaldık:
www.hepsiburada.com

www.vestel.com.tr

sony kdl serisi alınmaz. w serisi olacak ama o da çok pahalı.
o yüzden samsung 6 serisini öneririm...

www.istanbulbilisim.com.tr
en son bunu buldum az biraz daha pahalı ama çok iyi diyolar.

mavide full hd 106 ekran hitachi=1550ytl. plazma mı lcd mi bilmiyorum. görüntüsünü yanındaki 6-7 cihazla kıyasladım çok beğendim. tv alcak olsam direk onu alırım.

www.mavibilgisayar.com
link olarak bu benim kullandığım. fiyat artmış tabi dolar euro malum

flashget i salla en iyisi wellget aptal reklamlar falan yok hiç deilse.

hem crack le falan da uğraşmıyosun gayet beleş.

orbit

3)Gmail ile problemsiz çalışmakta.
4) Ücretsiz yazılım, crack, serial gerekmez.
5) Evet, Firefox'la kullanmak için flashgot lazım ama yüklemesi çok kastıran bi şey değil ve zaten bi kaç kb'lık bi eklenti. Üstelik FlashGot sayesinde yükledikten sonra seninde farkedeceğin üzere bi dolu indirme özelliği ekleniyor firefox'a. addons.mozilla.org
6) İndirme bittikte 15 sn sonra kapanmayı etkinleştir, otomatik güncelleştirmeleri kapa, bırakma bölgesini göster'i etkisizleştir, Windows açıldığında otomatik olarak açılma özelliğini kapat.

ben flashget classic öneririm. hem torrent ve emule özelliği yok, sadece yapması gerekeni yapıyor.

(bkz: orbit)
söylenmiş ama bastırayım dedim

torrentlere atlıyor valla bir türlü ayar tutturamadım

artısını eksisini bilememde bu diski takmak çok zor bişiy değil. standart sata 2 diski. arkasındaki kapağı açıp oradaki diski çıkartıp bunu takmanız yeterli. tabii garanti durumları bozulabilir bir ihtimal.

alinir ki bu. hdd'ler 2'ye ayrilir, ssd olanlar ve olmayanlar diye. aklinda bulunsun.

e peki bunu takınca içindeki harddiski çkartmak gerekecek di mi?

ssd'nin tek eksisi fiyat/GB oranıdır ki soru içeriğine bakınca bunu pek dert ediyor görünmüyorsun...

Yapacağın mevcut diski çıkarıp bunu takmak(sataII destekiliyor ise), ancak "tek başına 30GB ne kadar iş görür?" orası tartışılır...

oha cok ucuz.

hdd genelde vidalanmıstır kasaya, o vidaları soktugun zaman tık diye cıkar. sonra bunu o yuvaya takıp vidaları yenıden sıkman gerekir.

kapasitesi dusuk oldugundan os+programlar haricinde bisey tutamazsın hdd de. illa bi external alman gerekecek tabi.

bu gerçekten de çok küçük 128 gb lığı alınabilir fiyatlara gelince almak lazım.

tabiki güzel bişi bunlar da external harddisk bağlayacaksam ne anladım ben ssd diskten içerdekini çıkartıp dışarı takmak gibi=)

çene kemiği kırmak mı?
hiç duymadım öyle bir şey valla.
benim de aynı şekilde gömük bir 20'lik dişim çekildi.
yapılan işlemse, oradaki etin kesilip kemiğinin kaldırılıp altından dişin çekilip dikiş atılarak kapatılmasıydı.
alt çenedeyse dişiniz o zaman üst çeneye göre biraz daha fazla şişiyor.
benimki davul gibi şişmişti açıkçası ama herkesin farklıdır neticede. daha az da şişebilir ama şişiyo orası kesin :)
1 haftada iniyo ve iyileşiyo en şiş olanı bile..

ya işte dediğinizden... etin kesilip kemiğin kaldırılması işte.

aynı işlem kardeşime yapıldı, bir kaç ay önce. kontrol sırasında böyle bir şey olduğu ortaya çıktı ve anında müdehale edildi. rahat bir operasyondu. kardeşiminki kemik oyularak yapıldı ama kemik kendisini hemen yenilediği için sorun olmadı. yemeğini vs o tarafı zorlamadan yiyorsun. darbelerden fln koruman gerekiyor (kardeşimin öyleydi en azından)

aynı şey benim de bi arkadaşıma oldu o da ufak bi ameliyat geçirdi. bir iki gün zorluk çekti ama 1 haftaya düzeldi. abartılcak bişi diil.

aynısı bende var, acil bir şey olmadığı söylendi ama. bende de aynen bu şekilde, ucu biraz dışarda ma tamamen yan. eninde sonunda aldıracaksın dendi ama bir kaç senedir bir şey olduğu yok.

En fazla bir haftada iyileşirsin. Biraz şişik yanakla gezmek durumunda kalacaksın tabii. O kadar da olur. Doktorun da önerileri doğrultusunda buz kompres yapman iyileşmeyi hızlandırır. Bence ilk fırsatta çektirin. Kaçarak kurtulamazsınız. Ben bir de o şiş yanakla halı sahada top oynadığımı da söyleyeyim de bari içiniz rahatlasın :)Allahtan top gelmedi. Geçmiş olsun.

aynısı bende vardı, gittim, dişin üstündeki eti kesti, dişi çıkartırken diş parçalandı, dişin içeride kalan parçasını çıkarttı, dikti, oraya kanı tutsun diye pamuk mu ne koydu, eve yolladı, yattım, 1 haftada geçti.

dükkancı amcaya bunun mali açıdan ekstra külfeti olacağı ve bu satışın vergisini de ödemek zorunda kalacağı için sıcak bakar mı bakmaz mı bilemem.. post makinesinden çekeceği için istese de istemese de senin satışın vergisini öder.

valla sıkıntılı bi konu bence.
tanıdık dükkana 12 taksit yaptırınca banka yine komisyon alacak ki gittigidiyor'un komisyonundan bile fazla olabilir. ayrıca taksit diyen kredi kartı demiş mi ki?
diğer türlü elemanın güvenilirliğini sorgulayamazsın.
peşin isteyip indirim yapmak komisyondan daha büyük bir zarar değilse öyle yapılabilir.

Bankadan peşin para almıyorlar, parayı hemen isterlerse belli bir miktar faiz ödüyorlar, yani eksik alıyorlar parayı. Bu oran nedir, mesela %3-5 falandır herhalde. Eğer parayı hemen değil de, bir ay sonra alayım dersen o zaman banka o sürenin sanında sana parayı tam veriyor.

Yani böyle bir iş yapacaksanız ve dükkancı amcadan parayı hemen isteyecekseniz biraz azına razı olmanız gerekebilir.

bilen birisi varsa kredi kartından 1800 ytl lik bi alşverişin dükkancı amcaya olan külfetini yazarsa ben de dükkancı amcaya o külfeti artı bi miktar da komisyonu ödeyim diye bi teklifte bulunabilirim.

konuya tam olarak hakim olmamakla beraber şunu söyleyebilirim ki eğer elinde stok olan bir dükkancı amcaya rast gelirsen hiçbir masraf almadan dahi bu satışı gerçekleştirebilir stoklarını eritmek için. çünkü öyle satıcılar var ki vergi çıkmasın diye bol bol alış faturası alıyorlar sonra da karşılığında satış olarak bunu çıkmadıkları için ellerinde kalan mal tekrar vergi olarak kendilerine geri dönüyor. Ha adamın gelir, gider, masraf dengesi düzgün durumdaysa ve sana yaptığı satışın alışını karşılayamıyorsa 1800 liralık bir satışın kdvsi 274,58 kdv hariç tutarı da 1525,42 ytl'dir.yanılma ihtimalimin olduğunu ve konuya 1. derecede vakıf olmadığımı da belirteyim. ilerleyen cevaplarda konuya daha vakıf olan arkadaşların cevaplarını da beklemekte fayda var

o zaman bu satış yatar gibi gözüküyor.

ilanını taksitli satış yapılabilen başka bir satış sitesine koyabilrsin. biraz komisyon alıyorlar ama , karşılıklı anlaşırsınız alıcıyla ve fiyatı biraz yükseltebilirsin. bence dükkancı falan aramaktan çok daha iyi. hem sen paranı peşin alıyorsun bankadan , o taksitle ödemeye devam ediyor.

(bkz: hemalhemsat.com)

faideli bilgiler'in söylemiş olduğu sitenin komisyon oranları iyidir. ben o site üzerinden cross motor satmıştım :D araştırdığım kadarıyla o zamanın en az komisyonunu kesiyordu.

eğer parayı peşin almak istiyorsanız aşağıda öneriler var. yok her ay taksidi alayım ama kayıtlı kuyutlu olsun diyorsanız senet yapın. vergisi kdvsi olmaz.

2-3 güne geçer bişi yapmana gerek yok. gerçi ben amazon diil de ebay den refund almıştım. daha doğrusu paypal dan.

tamamen sallıyorum;
-tuzlu suyla gargara yapabilirsin,
-farklı şeyler yiyebilirsin böylece ağzındaki tükürük salgısı artar, e o salgı da su değil ya az da olsa yiyecekleri parçalıyor, zamanla yok olacaktır,
-sakız çiğnemeye devam et.. daha yapışkan sakızlar bul

bekleyeceksin, birde bakmışsın yarına cıkmış

cevaplara çok teşekkürler ama az önce küçük bi ayna yardımıyla büyük bi aynanın karşısına geçip baktım küçük bi delik gözüküyo acaba mısır delmiş olabilir mi diyorum? ya da belki mısır falan yok diş etiyle ilgili bişi? ama bana mısır kabuğu incecik olup diş etine saplanmış gibi geliyor. sıcak su ve tırnak demişsiniz ama onları zaten denedim. bişiler yemek aklıma geldi ama bu saatten sonra yemek yemek istemedim. ha kesin çıkarcağını bilsem bi koyunu çiğ çiğ yiiim o derece sinir bi durum.

vakumlu bişeyle çektirmek aklıma geldi ama o kadar ince vakumlu alet yok ne yazık ki. kbb doktorlarında oluyo ya böyle ince borular vakumla kulağın ya da burnun içindeki pislikleri çekiyolar. oy iğrenç.

Opusunce geciyor.

ya geyik yapmayın olm. allah sizin de başınıza versin de görün.(büyük beddua ettim bak)

gecmis olsun. muhtemelen orada o bahsettiginiz misir kabugu vardi ve uzun suren gayretiniz sonunda ondan kurtuldunuz. kabukla bu kadar cok ugrastiginiz icin ya o bolgeyi tahris ettiniz, ya da size hala oradaymis hissi veriyor. en iyisi hic dokunmayin ve yarin aksam tekrar bakin.

evet ben de nadasa bırakmaya karar verdim bence de bişi yok ama varmış gibi geliyo. o diil de 20 lik diş çektirmek acıtıyo mu? yarısı çıkmış o da çürümüş. bazı bazı o da ağrıyo ama doktora gitcek para yok sosyal güvencem olmadığı için. ehue yakında hayrına yirmilik diş çekecek dişçi aranıyor diye duyuru açıcam buraya ama utanıyorum=) böyle yavaştan yolunu yapayım. 8)

cfosspeed yada netlimiter öneriyorum firewallı bi süre kapatıp deneyin eğer bağlantı hızlanırsa firewalldandır demekki

20 megabit mi? nası ya hangi tarife bu? aylık ne kadar ödüyosun merak ettym.

fiberoptigin bagli oldugu cihaz iyi configure (?) edilmemi$tir buyuk ihtimal..

bence azureus deneyin. adam gibi upnp var.

@rentts italyadayim, 45 yuro aylik normalde ama suan 20 oduyoz kampanya ayagina.
@grosssamer takilan modem lanet bisey. port acilmiyo, sadece wifi sifresi ve adi degistirilebiliyo o kadar

@co2s2 upnp olunca noluyo, port acmaya gerek kalmiyor mu o zaman?

italyaya selam diyorum. arkadaş işe bak ya biz burda 4 gb limitliye 35 veriyoruz adamlar 20 euro ya 20 mb ten bahsediyolar. petrol, doğalgaz, internet hepsi aynı.. sonra bu ülke yok şöyle yükselcek böyle bilmem ne olcak. nah olcak. (kızdırıyolar ama ya)

upnp, program ile modemin muhabbet edip sizin uğraşmanıza gerek bırakmadan port mort ayarlarını yapmasına denir. azuerus bu işi iyi beceriyor ve interneti en verimli bir şekilde kullanıyor, kullandırıyor.

outlook' ta kural oluştur die bi olay var. inboxa mail geldiğinde maile sağ tıklayınca çıkıyor orda diosunki işte " bundan sonra limadan mail geldiğinde aynen klasöre gönder bebeğim" ve artık inbox a gelmiyor.

Araçlar/Kurallar ve Uyarılar

birisinden gelen iletileri bir klasöre taşı (ileri)
1.adımda "kişi ve dağıtım kistesi tarafından gönderilen"
2.adımda da kişi ve klasörü belirtecekisiniz

bu kadar..

abi o değil de çok önemli bi iş için adriana nın msn i lazım varsa bi zahmet pm den atıver.

bir iki mail de biz atalım adriana aplaya ya.

sanirsam outlook express yerine outlook kullanmam gerekecek. tesekkurler cevaplar icin, simdi adriana'nin mailini ogrenmeye hak kazanan sansli duyuru cevaplayicisini acikilyorum:

supergirl

alkisss

hakkım yenmiş bariz

inanin karar verirken cok zorlandik. butun adaylar cok gucluydu.

adriana ve bukowski, yapma be haci:)

the bat kullan cok daha nefis bi program. outlook a 5 basar.

teşekkür ederim, almayayım ben :)
outlook express'te yapılabiliyor aynısı. daha kolay hatta.

öncelikle başın sağolsun. sanırım medya takip şirketleri bu tür konularda yardımcı olabilirler diye düşünüyorum.
www.medyatakip.com
www.ajanspress.com.tr

verirler. başınız saolsun.

şöyle de birşey var ki, ehliyeti almak demek araç kullanma yetisi kazanmış olmak manasına gelmiyor. iki senedir ehliyetim var fakat düzenli araç kullanmadığım için hala tekliyorum.

eğer sürekli kullanabileceğiniz hane dahilinde bir araç varsa veya temin edebilecekseniz almanız daha yararlı.

arabam var :) aileden birileri kullanıyor. ama tırsıyorum, her konuda çok hırslıyımdır, ama trafik konusunda cesaretim yok. kendime güveniyorum da çevreye güvenmiyorum :) kural mural tanımayan insanlarla dolu etraf.

şimdi, bu yasa onaylandı laflarının dedikodu olduğunu mu diyorsunuz? onaylanmadı mı? eski sistemde ehliyet almak için son zamanlar değil mi?

ben de 2-3 ay önce aldım bana da aynı geyiği yapmışlardı.=) hatta şanslısın bak stajyerlikten önceki son sınav falan demişlerdi de ben de içimden "hee hee" demiştim. tamamen çakallık başka bişi diil.

araç varsa kesinlikle almalısın. anladığım kadarıyla rahat kullanma fırsatın da var. çok büyük bir meblağ değil B sınıfı ehliyet almak - ben aldığımda 650 YTL civarı toplamda para harcamıştım. hayat boyu lazım olan bir ihtiyaç sonuçta, kesin gereklilik duyuluyor. sonra acil bir durumla karşılaştığında "ah keşke" dememiş olursun :)

eğer aldıktan sonra bir veya iki hafta yanında bilen biri ile düzenli kullanırsan rahatlıkla alışırsın. 6 - 8 ay gibi sürede de acemiliği atarsın. bir de, baştan istesen de istemesen de kendini bu dediğim şekilde alıştırmazsan sonra trafiğe çıkman zor olur.

yalandir efenim inanmayiniz.

efenim ben de 2004 gibi almıştım, o zaman da aynı şeyleri diyorlardı. böyle böyle almayacak insanlar bile ehliyet alayım bari dedi. askerlik kısalacakmıştan sonraki ikinci şehir efsanesi sanırım bu.

vay be. şimdiye kadar dediğim gibi çok duyup da inanmamıştım, ama bu sefer yutmuştum yahu. ne çakal millet ya.

araba çürüdü bu arada kapının önünde :) arada tanıdık birileri kullanıyor. kampanya olmasa bile alayım ben şu ehliyeti evet. azıcık cesaret..

ben torpilli olarak saat 8 de girdim 11 gibiydi sanırım çıktım. ama ben gittiğimde yaklaşık 750 kişi kuruktaydı ben hepsinin önünde girdim. yani torpil olmasaydı akşama anca girerdim. en iyisi geceden arabayla gidip sabahlamak orda. inan abartmıyorum.

sınava üçüncü gün saat 11 gibi gittim.saat bir gibi dışarıda sigaramı içiyordum.tavsiyem üçüncü gün gidin rahat rahat geniş geniş miss.

bu sefer her zamanknden çok daha kalabalık olcak onu da hesaba katın.

neden daha fazla kalabalık olacak?

@unoktad: Ben özelden mesaj attım aynı konu ile ilgili cevap aşağıda

"çünkü artık rapor alıp kaçma dönemi bitmiş. eskiden öyle yapıp yapıp kaçıyomuş millet ama artık bu olay değiştiği için kalabalık olcak die tahmin ediyorum."

Ben de duydum böyle bir şey eskiden sınavın olduğu 3 güne rapor alınıp gidilmiyormuş. Artık askeri hastane raporuna ihtiyaç varmış.

haberim bile yoktu bu yöntemden! daha yeni tanışmışken kendisiyle olmadı şimdi! (:

3 aralık 2006'da girdim balıkesir'de o sınava. 41. kişiydim, bursa'dan arabamla gittiğimde saat 04:30'du. adımı yazdırıp arabada uyumaya başladım. 7.30 gibi içeri aldılar, 12 gibi çıktım dışarı. sen işi garantiye al, 04:30 - 05:00 arası orda ol. kesin senden önce giden olacak ve onlar kağıtlara isim yazmaya başlamışlardır bile.

misal bende bütün sakallarım 17 yaşındayken aniden bütün yüzümü kaplayacak şekilde çıktı. babamın da sakalları bütün yüzünü kaplıyor.

zamanla olur. ben 18 yaşındayken cillop gibiydim şerefsizim. arkadaşlarım biraz sakal uzattı mı dağ kaçkınına dönüyordu. 23 yaşındayım şimdi. hani dağ kaçkını durumumuz yok ama yine de iyi çıkıyor yani.

bide sabah kestiği sakalı akşam uzayan bi arkadaşım var. oha artık.

bende bıyık, çene, yanak olarak ilerledi, boyun kısmı da en son. 18 yaşındayım, yanaklarımda hala pek yok yavaştan çıkıyolar, boynumda aynı şekilde..

ailedekilerde de sıralama çok değişmemiş... her yerden farklı hızlarda ve farklı zamanlarda çıkabilir, kişinin hormonları da etkili kalıtsal hede hödönün yanında.

1. ve 2. soruna cevaben; insanda insana değişir, yapıya göre değişir.

sana tavsiye dudak, yanak, gıdık, bıdık vs. takma kafana, köse biri yoksa ailede zamana bağlı olarak %100 ü yakalarsın.

ya ben de 19 yaşındayım ve sakallarım aynı şekilde çıkıyor, sakal kardeşliği! o normaldir, aynen söylendiği gibi aileden gelen bir şey zamanla düzgün çıkmaya başlar ama sen bu dönem içerisinde sakın jilet kullanma, makinayla kesmeyi dene çünkü sonradan düzgün çıkmıyor yani bir taraf uzun çıkarken bir taraf kısa çıkıyor filan simetri bozuluyormuş, babam yaşamış bunu..
ayrıca ilkokul 7. sınıftayken gözünün altından traş olan bir arkadaşım vardır ve yine ayrıca organizasyon işinde çalışırken sabah beraber traş olduğumuz arkadaşımın öğlene doğru sakallarındaki uzamayı çıplak gözle görebiliyordum, çok koyuyordu tabii ama yapcak bişe' yok..

@t joe,
affedersin sıçtım o zaman çünkü bugüne kadar makine kullanmışlığım yok, ki sevmiyorum da bu makine aletini. ne bahtsız yüzüm varmış lan. var mı ki aranızda full jiletle tıraş olup sorun yaşayanlar ya da yaşamayanlar?

önceki cevaplarınız için teşekkürler, içim rahatladı gerçekten :)

1 ve 2) kısmi ve seyrek çıktılar. yani ikisi de. dudak etrafında birleştiler sonra.

ek olarak jilet vurmaman konusunda hemfikirim. suratımın sol tarafı gayet düzgünken, sağ tarafta sakallar yukarı doğru çıkıyo bende. makina ve sabır. zaten iki üç sene sonra ünide annen baban oğlum kes şu sakalı diyecek ama üşeneceksin...

not: jilet kullanıosan da klişe olarak "ters alma" diyeyim. sinek kaydı olsun diye ters düz gidiyodum ben. sonuç, traştan sonra tahriş olan bi surat, ve zamanla ters çıkan sakallar...

herkes iç rahatlatıcı cevaplar verirken benim can sıkmam ne kadar acı.. ya şöyle diyim o zaman, hacı sen en iyisi bundan sonra jilet olayını bırak; belki toparlarsın hadi bakalım.. :))

full jiletle tıraş olan bir arkadaşım var 16 yaşından beri. adam ilk tüyleri kararmaya başlayınca başladı jiletle susuz köpüksüz kazımaya. şimdi ise biraz da işi gereği her sabah tıraş olmak zorunda. yani adam sabah traş oluyor, akşam yine çıkıyor sakalları. ben 17-18lerdeylen berberde makinayla olurdum, şimdi de makinayla oluyorum. çok sık sakalım yok ve açıkçası arkadaşım gibi sakal tıraşı sorunu da yaşamıyorum. jilet kullanmamaya çalış bence.

10 sene sonra keşke hiç sakalım olmasaydı diyceksin. hele askere gidince anlıycaksın.

27 yaşındayım hala her yerde eşit düzeyde değil. periyodik olarak belli bir süre uzatıp sonra berbere gider ustura ile tek posta düz traş olursan mis gibi sakalın olur. ne yap ne et tersten-aşağıdan yukarıya traş etme.

benim de mesela dilimin altı hizasındai bölge tertemiz. ama boynumun üstü ve çenemin geri kalanı da orman gibi :)

bu durum aileyle alakalı tamamen, babamın da öyleymiş misal.

bence durumu artık sadece ekşi sözlük olarak adlandırmak yanlış. sub etha'ya bağlı diğer siteler de (misal ekşi duyuru) ekşi sözlük kadar ilgi çekici bence. hatta aylardır bişey yazmayan biri buralarda olmaktan daha çok keyif alabiliyor.

binlerce kişiye karşı konuşmayı herkes ister, ama kimse yapamaz çünkü utanır, çekinir. işte ekşi sözlük kişiyi kamufle ederek bunu gerçekleştirmeyi başarıyor. kimisi için de buradaki dostluk ortamı cazip geliyor.

aslında neredeyse istediğin her şeyi yazabilirsin otosansüre gerek olmadan; Ha amacın küfretmekse s*ç*r, hiçbib*k yazamayabilirsin;

sözlükte adalet duygusu var; hani kurallar belli, dışına çıkarsan çaylak olursun hatta atılırsın; Kuralları özümseyememiş olanlar anca küser sözlüğe;

Öte yandan sözlüğün neden türkiyede bu denli tutuluuyor, yurtdışında neden benzer başarılar yok dersen eğer bunun cevabını ssg şöyle vermişti sanırım(özetle): türkiyede insanların kendisini ifade edebileceği fazla yer yok, dolayısıyla ekşi sözlük değerli.

egotatmin yeri. ayrıca kocaman bir akvaryum hem de aynalı akvaryum. hem kendini görebiliyosun hem de diğer "balıkları" balinalar var yunuslar var köpek balıkları var. her çeşit türü görebiliyosun. türüne az rastlanır olanları keşfediyosun takip ediyosun ayrı dünyalara götürüyo onlar seni. ha bi de trolle avlanan balıkçılar var ki genelde çoğu balığımız bu trollere yakalanmakta sıklıkla.
(of ne metafor yaptım ama)

sanırım bunu en iyi eskilerbilir.
sözlükle ilk tanıştığımda (5-6 sene önceleri) kesinlikle vakit geçirilmesi gereken biyer oldugunu fark ettim.ozamanlar benim oturdugum yerde ekşisözlüğü pek bilen yoktu internet cafeye gider saatlerce okurdum kahkahalarla güler milletin bana karşı anlamsız bakışlarını üzerime çekerdim.bende yazsam buraya diye yapmadıgım kalmamıştı o dönemde.şikayet et butonuna basıpta beni yazar yapın diyemi bağırmadım neler neler.seneler birbirini kovaladı artık daha bilinçli okuyor, kendimce yorum getirmeye çalışıyordum.yazılan yazılar, verilen ayarlar v.s daha çok ilgimi çekiyordu.sonunda nacizane bişeyler yazma şansını elde ettim 1 sene kadar önce (10 entry) ve beklemedeyim.

samimi ortam, kendini ifade etmenin anlam kazandıgı bi yer, ukte, heves.....
renklere gönül verdik abicim özümsedik, benimsedik....

yazar olmakta nasip olur inş.

artik eksi sozlugu sadece "sozluk" olarak ele almak yanlis kanimca. zira sourtimes ya da sub etha network eksi sozluk kadar cekici ve bir o kadar zaman gecirilebilecek bir yer oldu. misal ben her gun gazete okur gibi eksi duyuru'ya girerim, sıkıldıkca eksi bition'a logo yaparim, bir donem hali saha ligi'nde oynadigimda apayri bir sosyal cevre olan esbpl'de takiliyordum, hic dinlemedim fakat sourberry apayri bir sosyal ortam. yani sozlugun cekici olmasi aslen insanin birilerinin yazdiklarin okumaya deger bulup okumasi ya da birilerinn senin yazdigini okumaya deger bulup okumasi, hatta bunun hakkinda sana fikrini belirten mesajlar atmasi ve bunlar sayesinde baslayan arkadasliklardan kaynaklaniyor.

ha tabi cesitli denyolar yok degil insan yerine koyup bir mesaj attiginda "hasiktir ordan" diyecek. her ortamda var. tipki sansurun oldugu gibi. otosansurden ziyade kurallar var fakat sozlukte. ki bu da kisisel haklari korumak amaci ile gayet gerekli. zira ben unlu biri olsam biri benim hakkimda "orospucocuguun tekidir" yazsa ben babamdan yemedigim kufuru beni tanimayan adamdan niye yiyim diye olay cikartirim.

gururuna ediremeyip hesabini kapatanlari ise esefle kiniyorum, kayip olup 1 3 6 ay 1 yil ne gerekiyosa o kadar sure kafa dinleyip akabinde yeni bi sayfa acmak daha temiz oluyo. kendimden biliyorum.

@deckard: Söyledikleriniz çok doğru. Arada donanımhaber forumlarına bakıyorum ama hem Ekşi Sözlük hem de Sub-Etha kadar zevk vermiyor. Orada da burada da troll desen ellisi ama sanki bulunduğumuz ortam biraz daha rafine gibi. Bu yüzden söylediklerimiz tolere edilebiliyor, farklı görüşlerle çoğunlukla küfürden arındırılmış şekilde bilgi paylaşımında bulunabiliyorsunuz. Kamuflaj kısmına pek katılmıyorum aslında yine bilen biliyor kimin kim olduğunu ;) Moderatörlerin bildiğine eminim!

@mrtksn: İstediğimiz her şeyi küfürden arındırsak adilane yazsak bile yine de çekincelerimiz baki kalıyor. Arada küçük şakalar hafif küfürler sorun olmamalı ama insan ayarsız ağızla da konuşmamalı. Sözlükten aldığımız ayarlar bile bu süreci insana sağlıyor sanki!

@htf: Ego tatmini yapan insanlardan ben de çok sıkılıyorum. Keşke bu insanlar için tıbbi bir çözüm bulunabilse :) Yasakların çekiciliği insanların yasaklarla olan müstehzi ilişkilerine bağlı.

@rentts: Yazdıklarınızdan sonra sualtı sporlarına başlayasım geldi :)))

@onlygodjudgeme: Ben de sizin gibi çok kahkaha atanlardanım. Evdekiler "ne oluyor bize de anlat" diyorlar! En kısa sürede yazar olmanız dileğiyle...

@polifonik osuruk: Neyse ki sevmediğimiz yazarlarla iletişime geçemeyebiliyoruz, yazılarını okumayabiliyoruz. Şimdiye kadar bu özelliği hiç kullanmadım. Yazılanlar, mesaj olarak size küfredenler rahatsızlık vermemeli. Nasıl olsa burada yazılanların hiçbiri doğru değil. Sözlük bile sansür uygulama şansı veriyor bize.

Uzun aralar hoş değildir, kendinize koyduğunuz bir sınırdır veya başkalarının size taktığı bir pranga.

(bkz: thug love)

atın premier e yan dönmüş yerleri kesip istediğiniz gibi evirin çevirin.

windows movie maker'la da yapabilirsiniz.

adidas deeermişim=) vaillant alın bence ömür boyu garantisi var. biz kullanıyoruz memnunuz kızımızdan.

bizde ferroli var. 15 sene oldu bi tek pompa gibi bir şeyi değişti. onun haricinde problem çıkarmadı hiç.

eski model bi ferroli kullaniyorum. bir kere arizalandi alet, o da tesisata ocak baglamistim, genel basinc dususunden kaynaklanmis ariza. aradim, 6'da gelir arkadaslar dedi hatun, 5.45'te evdeydi eleman. bi yamugunu gormedim aletin de.

ferroli

mart ta yazmış o entry yi. bunlar sanırım 3 ay acemilik yapıyorlar geriye kalıyor 9 ay. yani kaba bi hesapla aralıkta evine dönecek olması lazım.

ben sakallı girmiştim, sorun çıkmamıştı.

o hengamede sakalla girenler de olabiliyo. ama enteresan bir şekilde 10 günlük sakalı olanların içeri sızabildiğini görsem de top sakallıları mutlaka yakalıyorlar ve almıyorlardı.
şahsen ben de gecenin 4'ünde benzinlikte traş olarak girdim. kesinlikle riske girmeye değmez. mutlaka traş olun. binlerce kişi arkaya düşebilirsiniz

Aman diyeyim. 2006 yılında tam önümdeki arkadaşı bir çevirişleri vardı, akıllara zarar. Hem sakalını kestiler, hem de herkesin içinde rezil ettiler.

öncelikle şunu söyleyim sakalınızı kesin. saç için aynı şey söz konusu değil onu zaten acemiliğe başlarken kesecekler (ki gitmeden kestirin bence 1000 kişiyi traş ettikleri makineyle sizi de traş etmesinler) geceden gitmezseniz o kadar uzun bi kuyruk olcak ki belki o gün size sıra bile gelmeyecek. gece 4 te 5 te orda olabilecek şekilde tedbirinizi alın derim ben eğer öğlene kadar işinizi bitirmek istiyorsanız.

Doğru değil. Yani nizamiyede saç, sakal kontrolü yapılmıyor. Fakat, denetleme olur, kara kuvvetlerinin geleceği tutar, sakalınızı kesmenizi isteyebilirler. Ha öte yandan ben sınava girdiğimde uzun saçlı, sakallı, şortlu, parmak arası terlikli çeşit çeşit adam vardı. Dışarıda bir astsubay gelip, bakkaldan traş bıçağı alın, camide traş olun demişti ve bazıları heyecan yapmış ve traş olmuştu. Ha ne oldu, traş olmayanlara bir şey olmadı.

Ee tabii sonuçta ters bir subaya denk gelebileceğiniz ve en azından laf yiyip moralinizin bozulabileceğini düşünüyorsanız traş olun. Onun dışında, sabah çok çok erken gitmeye gerek yok. 8'i geçirmeyin yeter. Ayrıca içeride kalem silgi falan almak için bir miktar 2-3ytl gibi bozuk para alın yanınıza.

Bu gidişle kesicez herhalde gitmeden.. cevap veren herkese teşekkürler..

Simdi sinavlarin basladigi 1 Aralik tarihinden itibaren asker sayildiginiz icin, askeri mekanlara sakalli girme olayini gectim, asker olarak oraya sakalli giderseniz muhtemelen nizamiyedeki astsubay tarafindan cok agir laflar yiyebilirsiniz. Tuzla'da almamislardi gecen sene Aralik sinavlarinda.

sevgili eros (dvd alşverişinden sonraki samimiyete dayanarak eros diorm=) en ufak şey için bile telif hakkı deil de patent alman lazım sanırım. böyle icatların falan patenti oluyor diye biliyorum. tabi patent i kaç günde alırsın ya da kaç ayda ve sana ne kadara patlar bunu bilemiyorum. ama astarı yüzünden pahalıya da gelebilir.
not: valla çok merak ettim ne satcaksın acaba

nasıl alırım ederim..
bi de onu bekliycez sanırım, biri ayrıntıları yazsa harika olur..

bu işe aracılık eden firmalar var, patent bürosu falan diye geçiyor. öteki türlü başvuru işleri epey meşakatli. projenin cinsine göre patent almamayı, patent alıp bir şirkete pazarlamayı da gözden geçir derim.

www.freesound.org

www.sounddogs.com inanılmaz detaylıdır ama iyi araştırman lazım. ve direk indirebilmen de süper bi güzellik.

www.soundsnap.com
bundan daha iyisini bulamazsın.

ihtiyacin olan sey ust seviye core 2 duo islemcili, 4 gb ramli (vista ise) 3gb ramli (xp ise, xp 4 gb ram desteklemiyor) bir alet. ekran kartinin bir onemi yok. ekranin da nasil rahat edeceksen yuksek cozunurluklu bir sey olmasi yeterli.

@compumaster
xp nin 4 gb ram desteklemedigine emin misin?

mac al.

ay sonu yeni macler gelicek sanirim turkiyedek apple storelara onlardan al

- 32bit xp ile 4gb bir yana 2nin ustunde ram bile randimanli calismiyor, 64bitte alabilecegin performansi alamiyorsun. 64bit xp ise cok sorunlu. en temizi vista 64 malesef.

- laptoplarda harddisk 5400rpm oldugu icin adobe programlarindan cok yuksek performanslar beklememek gerek.

- ekran karti performansta direk etkili degil ama gorsel islerle ugrasan bir adamin ekran karti cok da kotu olmamali.

- para varsa mac al tabi.

sevgili rurouni ben de dediğin programları kullanıyorum ve tüm işimi laptop ta hallediyorum. hatta şöyle söyleyim masaüstüm de var ama p4, 1.5gb ram ve dandikbi ekran kartı olduğu için artık pek de işimi görmüyor(premierede yine bişiler yapabiliyorum ama after ı kurmadım bile=) laptop ın özelliklerini de referans olması açısından yazayım
c2d t7700 2.4ghz işlemci
nvidia 8600 mgs ekran kartı
3gb ram
ve tabi ki xp işletim sistemi.

bu arada blackdogçok güzel söylemiş harddisk çok önemli. mac pro ların harddiski 7200rpm olduğu için nerdeyse aynı özellikli bir masaüstüyle aynı performansı alabilirsin.

laptop için 7200 rpm hdd ler var. dell xps ler de secilebiliyor mesela. ya da monster marka olanlar ya da asus larda secilebliyorlar. su sıralarparan varsa ssd de alınaibliyor onlara bi gozat.

uzun sure laptop'a desktop iskencesi yapmis biri olarak soyleyebilirimki, bu aletler yukte calismaya musait degiller. isinma ile ilgili problemleriniz olacaktir. ozellikle islemciyi uzun sure fazla yukte calistirirsaniz. (premier pro render alirken baya yukelniyor). cpu'nuz veya gpu'nuz yanabilir.

32bit xp pro 3gb a kadar sorunsuz calisiyor, yani en azindan bende calisiyor.

ayrica adobe, cs4 itibari ile gpu hizlandirma / cuda destegi sunuyor. cuda destekli mobile gpu'lar var fakat bunlarin hangileri adobe ile calisir su an icin bilemiyoruz.

evet mac al.

aramaya inansanız, sözlüğe veya google maps'e baksanız?

e stadın olduğu ana cadde işte o, levent e kadar uzanır, otobüs ordan geçer metro ona çıkar..

sayınseyirciler teşekkürler.

yok artık olur mu, stadın önünden geçen ana caddenin adı dereboyu değil, büyükdere yolu oluyor kendisi. dereboyu caddesi, profilonun iki üst sokağı oluyor. şöyle de açıklayabilirim, mecidiyeköy merkezde murat muhalebicisi var, kime sorsan gösterir, onun sağından ağagı profiloya inen bi yol var, usulca ordan inmeye balicaksın 300 metre sonra 4 yol ağzı gibi bi yere denk geliyorsun, işte o dörtyol ağzında soldan aşağı devam eden yol dereyolu caddesidir. ama epeyce uzun bi caddedir yanılma sakın. ayrıca bu sokakta pazar günleri mecidiyeköy pazar kurulur o sebeple pazar sokağı da denilir.

wish i could fly teşekkürler.

eğer oyun oynamıyorsan ve aynı anda çok program çalıştırmıyorsan işlemci'yi dual core 3.0 küsür al, ram al 3 gb civarı, 250 gb'de hdd al yükseltirsin sonra. ekran kartını pek sallama. 600 milyona çıkarsın gibi bir kaç sene idare edecek bir sistemle.

yok eğer ben aynı anda çok iş yaparım, grafik tasarlıyorum falan dersen ekran kartı'da iyi olmalı ve quad core multitasking için ideal.

yok aynı anda pek iş yapmam aslında, aynı anda yapabileceğim en büyük iş ie, msn ve winamp üçlüsüdür :)

ama yani oyunlar için yeterli bir makine olması benim için daha iyi olur. bu fiyata öyle bir makine çıkar mı? yani ne bileyim pes09 oynayabileceğim ya da ne bileyim wow oynayabileceğim türden?

eğer çıkmaz diyorsanız o zaman bir kısmını nakit verip kalanını taksitlendirme yöntemine gidicem sanırım :)

img293.imageshack.us
bunu yaptım ama ram'i eklememişim. 750'ye falan çıkar heralde ram ile ama içime sinmedi çünkü bu sistem oyun falan oynatmaz. son oyunlar için birazcık daha eklemen lazım sanırım üzerine. resimdeki anakartı pek bilmesem de asus'un en dandiklerinden sanırım.

forum.donanimhaber.com

www.kulakligim.com?
www.hepsiburada.com

sennheiser al diyorum yane kısaca başkasını tanımam.

sennheiser
akg
koss
grado bunlar iyi markalardır.

www.elmasepeti.com
www.elmasepeti.com

da vinci şifresi nde böyle bir olay geçiyordu sanki ama uzun zaman oldu unuttum :)

@sleep may be the enemy
davinci şifresinde değil o, melekler ve şeytanlarda oluyor öyle bişey, orda bi bombanın patlamasıyla oluşan çekim şeyisi bi de suya düşmeden falan hayatta kalıyordu ama sonunda dan brown mucize diye bahsediyordu galiba...

evet yapabilirsin hatta boğaz köprüsünden atlayan bi çok mal montlarının şişmesiyle ölmeyip sakat kalıyor. ama çıplak atlarsan da ağzını açmanı öneririm=)

melekler ve şeytanlar'da yere paralel gerilmiş 1 metrekarelik bir bez, ortalama ağırlıktaki bir insanın düşüş hızını %40 azaltır diyordu. esas oğlanda bu bilgiden yola çıkarak helikopterden atlarken elleriyle bir bezi geriyordu.
bir de düşülen suyun dalgalı olması ölüm ihtimalini azaltıyormuş.

yere yan düşülürse, omuz ve bacak üstüne yani, basıç daha dengeli dağıldığından yaşama şansı artıyormuş. kaynak discovery channel.

bu ne kadar yüksekten düştüğümüze bağlı. uçaktan (kalkış veya iniş dışında) düştüysek kurtulma şansımız olmadığı gibi, yavaş düşmemiz daha acı çekmemizi sağlayacaktır ölürken.

üzerimizdeki şeyleri bir paraşüt gibi kullanmaya çalışabiliriz ancak bunun fiziksel değil de daha çok psikolojik katkı sağlayacağı açıktır.

iyi şanslar.

limit hıza ulaştığında (~180km/s) hissedeceğin şoku hesaplamayı sana bırakıyorum.

hayatta kalmak için mantıklı bulduğum düşüncelerim :

çivi gibi dalmak yerine yatay olarak da hızlanmak, düşerken de bk çuvalı gibi yere yapışmak yerine mümkün olduğunca yuvarlanacak şekilde düşmeye çalışmak. Zaten yüksekten atlayanlar yuvarlanarak çarpmanın etkisini azaltıyorlar.

mythbusters'da uçak suya düşerse kullanılmak için tasarlanmış olan botlara test mankenini, gereksiz bilgi adı buster, bağlayıp uçaktan atmışlardı. Sonuç oldukça başarılı, büyük ihtimalle hayatta kalırsın.

Bu işi montla yapabileceğine inanıyorsan bir araçla 180km/s ile giderken sunroofdan çıkmayı dene, başarabilirsen montunu açmayı dene. sorumluluk kabul etmiyorum.

ben de paraşütü açılmayan paraşütçülerin düşerken bacaklarını karınlarına çektiğini duymuştum, bu da bir yöntem galiba. böyle cenin pozisyonu gibi. ama olmayabilir dee.. :)

uçaktan düşüp ölmeyen bir hostes vardır tarih sayfalarını süsleyen.

www.milliyet.com.tr
ve
www.worstcasescenarios.com

bunları tutmaya çalışmak (guiness rekorlar kitabına girmeye kasmıyorsan)hayatının yanlışıdır. hele hele ki çişini uzun süre tutanlar/tutmak zorunda kalanlar yok muuu. böbrek taşına davetiye çıkartır, insanı sürüm sürüm süründürür. böbrek taşının özellikle uzun yol kamyon şoförlerinde görülmesi de bu tezi kanıtlıyor.

iste o yuzden saglikli geciktirme yolu ariyorum:) yok mudur?

ne kadar az girerse o kadar az çıkar. fiziğin bir numaralı kanunudur=)

dışkının bağırsaklarda uzun süre kalması, toksik madde oluşumuna o da bağırsak kanserine yol açar. haberin ola.

evet girilmiyor, proxy ile giriliyor.

istanbulda alelade bir evden de girilmiyor. opendns kullanıyorum, adı çözemiyor.

more details deyince:
Nameserver trace for www.alkislarlayasiyorum.com:
Looking for who is responsible for root zone and followed f.root-servers.net.
Looking for who is responsible for com and followed h.gtld-servers.net.
Looking for who is responsible for alkislarlayasiyorum.com and followed ns3.dnsservis.com.

Nameservers for www.alkislarlayasiyorum.com:
ns3.dnsservis.com returned (NORECORDS)
ns4.dnsservis.com returned (NORECORDS)

evet ben de giremiyorum istabul dan.

bende aciliyor an itibariyle.

istanbul - avrupa

kesinlikle çözebilmiş değilim açanlar ve açmayanlar var. herkes açamasa çözecem ama bu durumda çözemiyorum

dns serverda herhangi bir calisma olmus olabilir mi? eger dns degisikligi olduysa bazen cozumlemede sorun olusabiliyor. bir-iki gune kadar duzelmezse dns serverla ilgilenen kimse onunla bir gorusun derim.

ayrica ben girebiliyorum su an. istanbul - avrupa.

Ben Londra'dan giriyorum gayet.

alacaksan viewsonic al derim sonra arkama bakmadan giderim.

@rentts: viewsonic benim de aklımda olan bir marka ama aşağıda duyuru var ya, bu site dolları sabitlemiş filan. maalesef viewsonic bulunmuyor.

2. el al. ben öyle yaptım gayet de memnunum ne bi ölü piksel ne başka bi sorun var canavar gibin şerefsizim.

samsung al derim ama o kadar büyük alma max.19 " al hatta bana kalırsa 17" kare al

(bkz: koy koy koy)

sibel can - and icelim

kısa ama o da yetiyor;)

www.youtube.com

zeki müren-uzat dudaklarını :)

(bkz: hadi hadi)

bence fasil paklar sizi, olmadi:
(bkz: fasil sarkilari)

www.youtube.com
yeşim salkım ın rakı balık adlı şarkısını tavsiye ederim. kendisinden nefret ederim hayatta dinlemem hatta ama bu şarkı çok funky maaaan.

ha bi de dropkick murphys in drink drink and fight adlı eseri var o da baya coşturur ve hoştur.
irish drinking song diye de geçer.

irish drinking songs diye bir albüm var. çok matraklar tavsiye edilir.

ram degildir ama power supply ile ilgili bir sorun olabilir. aletin gücü yetmiyor olabilir. eski biseyse yenisini, hatta daha yüksek wattli bir power supply almak elzemdir.

nasıl bir hata veriyor ve neresi ısınıyor?
eğer ekran kartı ısınıyorsa bilgisyar kendisini resetler. fanına bir bakın.
eğer işlemciden kaynaklanan bir ısınma varsa bilgisayar yine kendisini resetler ve işlemci soğuyana kadar da bir müddet açılmaz.

%99 güç kaynağını değiştşrmeniz lazım. sanırım kendinden fanlı agp bi ekran kartı aldınız ki bu da ekstra güç demek, güç kaynağınız da büyük ihtimalle 300 350 watt bişi olduğu için hayvanın gücü yetmiyodur. en az bi 500 lük psu almanızı önerir ekran kartını almadan önce de hiç araştırma yapmadığınız için sizi kınarım.

çok teşekkür ederim arkadaşlar sanırsam power supply dan dolayı yeni bi tane alıcam ve evet kendiliğinden fanlı agp:)

ayrica bir oneri daha. 512mb ram hicbir seye yetmez. acikcasi hem islemcinizi hem de ekran kartinizi heba ediyorsunuz o kadar az ramle. 2 gb'a tamamlamayi dusunun derim.

diyabet olsan farketmezsin.

test yaptırırken kendi kafana göre davranma. testten 7-8 saat önce yemek yemeyeceksin, su da içmeyeceksin. ancak birkaç yudum su içebilirsin diye biliyorum.

birkaç kez kan testi yapılıyormuş dediğin sanırım yüklemeli şeker testi olarak bilinen oral glukoz tolerans testi 12-14 saat filan aç kalma, 7-8 saati geçirme, labaratuvarda da en az 3-4 saat aç kalacaksın, feleğin şaşıyor zaten. ayrıca testleri de yanıltırsın.

126'nın altında çıkar ama bu değerler bişi ifade etmez. oral glukoz tolerans testine göre doktor karar verir ne olduğuna.

sağlıkla ilgili bu kadar duyarsız olunmasına ve kafaya göre davranılmasına şaşıyorum.

ve eğer diyabet veya gizli şeker çıkarsa doktorun söylediklerini dikkatle yap.

126 pek riskli bir rakam değil gibi 180 e kadar yolu var

yine de peşini bırakma

@mea maxima culpa, hasta olmaktan korkan birini azarladığınız için teşekkür ederim, şaka bir yana sormak istediğim şöyle makul bir soruydu: "sağlıklı bir insanın kan şekeri 126 çıkabilir mi?" az evvel diyabet konusunda bilgili komşumdan öğrendiğime göre çok aç iken test yaptırılırsa sonuç yine yüksek çıkıyormuş.. neyse bilgilendirmeler için sağolunuz...

@madik atak tıp dünyasına, diyabet hastalığına ve kan testlerine kendince getirdiğin yorumlar beni benden aldı.

kendi tecrübelerime de dayanarak biraz bunlara dikkat et diye yazdım.

hastalanmaktan korkmak bir işe yaramıyor. korkunun ecele faydası yok ne yazık ki.

açken benim şekerim 50'ye düşebiliyor, buna komşun ne der acaba?

diyabet olmayabilirsin ama gizli şeker olabilirsin. o sebepten oral glukoz tolerans testi yapılıyor. gizli şekere de dikkat etmek lazım, dikkat etmezsen diyabete çeviriyor.

bence doktorların dediklerini yap, kan testinden önce de ne çok aç kal ne de çok su iç.

evet.

daha önce soruldu sanırsam ama bu işi en rahat windows movie maker ile halledebilirsiniz.

virtualdub işinizi fevkalade görür. kullanın, kullandırın.

Video Edit Magic'i tek geçerim. Video ve ses kesme birleştirme konusunda çok pratik ve kullanışlıdır. Özelikle ses ayarı özelliğiniz eminim siz de benim gibi çok seveceksiniz.

adobe premiere pro.

ulead isimi gordu baya yine de tesekkurler herkese...