Giriş
(12)

Çelik tavadan randıman alamıyorum. Yapışıyor sürekli.

ground
Restoranlar nasıl kullanıyor. Her şeyi yapıyorlar. Ben yumurta bile yapsam olmuyor. Bir ton bulaşık sorunları oluyor. Bazı uygulamalar var denedim olmuyor. Yağı bol falan mı kullanmamız gerekiyor nedir??
Restoranlar nasıl kullanıyor. Her şeyi yapıyorlar. Ben yumurta bile yapsam olmuyor. Bir ton bulaşık sorunları oluyor. Bazı uygulamalar var denedim olmuyor. Yağı bol falan mı kullanmamız gerekiyor nedir??
+1
ground
(04.12.25)
Evet yapışmaz olmayan pişirme kaplarının genelinde yağlama daha önemli. Yapışmazlara çok alışıksanız farkında olmadan yağı az koyuyor olabilirsiniz.

Bir de tavadaki yemeğin uygun derecede pişmiş olması lazım yapışmaması için. Az pişmişken de yapışır, çok pişmişken de. Bunun ayarını deneye yanıla bulabilirsiniz.
0
akhenaten
(04.12.25)
Tavayı en az 1 dakika ısıtacaksın
Su damlaları ile test edeceksin
Damlalar civa gibi tavada buharlaşmadan hareket ediyorsa sıcaklık yeterlidir
Yağ ekleyip ocağın ateşini kısacaksın

Örnek youtu.be
+4
grimavi
(04.12.25)
Yağla ilgisi yok tavayı su damlattığında buharlaşmadan cız cız su damlası dans edene kadar ısıtman gerekiyor. Youtube'da vidoları var izlersin. Ardından ateşi kısıp yağ damlatıp yumurtanı yapışmadan pişirebilirsin
+4
Mcfly
(04.12.25)
Üstteki iki cevap +1
0
kisa
(04.12.25)
çelik tavalara şöyle birşey yapıyolar. bir dene istersen

www.youtube.com
-1
Fodera
(04.12.25)
Ayrıca tabanı ince tavalar böyle yapabilir.
Hem iyi ısınmış hem de tabanı kalın olması lazım.
0
etna
(05.12.25)
Bu bana da oluyor bazen, iyice isinmasi lazim, bir de biraz pistikten sonra karistirilmali, erkenden karistirilirsa yapisiyor. Su testi olayinda da ufak bir not duseyim, yag koymadan once tavadaki su tamamen buharlasmadiysa kurulamak gereiyor yoksa yag koyuldugunda patlama yapiyor.

Celik tencerede sut kaynatanlar icin insanliga bir not daha dusmek istiyorum. Sebebi hakkinda bir fikrim yok ama tencereyi sutu koymadan hemen once cok sicak suyla guzelce yikarsam ve cok ince bir su tabakasi birakip sutu onun ustune koyarsam yapismiyor. Aksi taktirde induksiyonlu ocakta neredeyse kesin yapisiyor.
0
mbond
(05.12.25)
Evde çelik dışında tava yok. Tam bir çelik severim ama patatesli yumurta, İspanyol omleti yapamıyorum. Bazı yemeklerin çelik tava ile yapılabileceğini düşünmüyorum. Patates işi bozuyor.
0
gnosis
(05.12.25)
yeterince ısıtırsan yağ bile koymasan yapışmaz. sadece tam pişmeden dokunma.
0
gercekdunya
(05.12.25)
Fodera'nin cevabindaki tava karbon celik. Normal celik tavadan farklidir. Bildiginiz normal celik tavalara uygulamayin onu.
0
osssy
(05.12.25)
osssy'nin normal çelik dediği paslanmaz çelik. Fodera'nın attığı video tavanın paslanmaması için , çok ince yağ tabakası ile polarize edilerek kaplanması.
0
Mcfly
(09.12.25)
çelik can'dır :) iyice ısıtıp kullanıyorum bende, yapışma hiç ya da çok az oluyor (yapılan şeye göre değişiyor)
0
sweetoffice
(09.12.25)
(8)

bu ufak yatırım işine ne diyorsunuz?

avatar is back
arkadaşım müdür olarak çalıştığı (3-4 katlı spor, dans vs eğitim salonu) yerdeki %50 sahipliği olan kişi %10'unu cash'e çevirmek istiyor e-ticaret için biraz nakit akışına ihtiyacı varmış, arkadaşıma teklif etmiş. piyasada hızlı gitmez ama 800-900'e gider ama sana 500'e bırakayım zaten müdürsün işi
arkadaşım müdür olarak çalıştığı (3-4 katlı spor, dans vs eğitim salonu) yerdeki %50 sahipliği olan kişi %10'unu cash'e çevirmek istiyor e-ticaret için biraz nakit akışına ihtiyacı varmış, arkadaşıma teklif etmiş. piyasada hızlı gitmez ama 800-900'e gider ama sana 500'e bırakayım zaten müdürsün işi iyi biliyorsun falan. ben de gittim açtık pc'yi falan hesap kitaba baktık, %10 için aylık 35 ile 42k arası net getirisi olmuş son aylarda hep.

arkadaş da diyor ki borç vs var bugün benden 250 çıkar, 250 kredi çekerim bir süre gelen parayı ödemeye gönderirim ama çok mantıklı. ben de "işi sen biliyorsun bayadır da çalışıyorsun hesapları direkt yapan da sensin her şeye okeysin adam da sana devretsin sorun vs olmadan yapıştır geç" diyorum da o da çok garantici memur kafalı olduğu için kararsız biraz. siz ne diyorsunuz bu işe?

bu devir mevir işlerinde neye dikkat etmek gerek ne önerirsiniz? mesela ramazanda 20k %10 pay bile anca gelir diye tahmin ediyoruz. diğer taraftan ise diyorum ki 35-40k kira getirisi için bile insanlar 5-7 milyon eve bağlarken sen de al geç, 1 sene parayı ceplersin sonra sahibindene sağa sola ilan verirsin 1 milyona satarsın diyorum ama ben de ticaretten marketten sigara almak harici bir bilgiye sahip değilim. önerilerinize ve görüşlerinize açığım.
0
avatar is back
(03.12.25)
@die fetten, ben değil arkadaş zaten :) nedeni ne söyleminin?
0
🌸avatar is back
(03.12.25)
%50 nin %10 unu mu?
Bu %10 luk dilim mi getiriyor ayda 35-40 bin.
AYDA 35-40 bin NET getiri mi, BRÜT değil yani?
Bunun fiyatı mı 500 bin TL?
Diğer ortakların devirde öncelik hakkı var, onlar niye atlamamış bu altın yumurtlayan tavuğa?
Yakınlarda çok büyük bir yatırım gerekliliği, kentsel dönüşüm, ruhsat iptali vs husus olmadığından emin miyiz?
Ortaklardan birinin ya da satanın konkordato ilanı veya iflas ihtimali var mı?

gibi sorular geldi aklıma
+2
Mirket
(03.12.25)
@mirket, %50'nin %10'u değil, 5 ortak var, 1 tanesi %50 3 tanesi %10 1 tanesi %10 hisseye sahip, adam kendi payını %40'a çekecek. ayda 35-40 net evet. mesela son ay 1,5 ciro 1,1 gider 420k net kalan olmuş ordan hesapla 42k olmuş. he %10 vergisi var 42k'da ama onu geçtim. yatırım gerekliliği, kentsel dönüşüm vs yok. iş riskli biraz işte. mesela ramazanda işler baya düşecek bir ay, üye gelmezse gelir yok gibi gibi. son 12 aylık tüm tabloları inceledik aşağı yukarı böyle olmuş. sadece geçen sene ramazanda işler durgunken 2 hoca part time girmiş ciro'dan bişey kalmamış gibi ama istisnai şeyler. çok da altın yumurtlayan tavuk değil yani riski var
0
🌸avatar is back
(03.12.25)
Bir buçuk yılda amorti ediyor kendini. Nesi riskli. Ortakların öncelik hakkından feragat ettiklerine dair belge alınırsa, ortaklık belgesinde yamuk bir durum yoksa, son iki yazdığımla ilgili de bir sorun yoksa balıklama dalarım ben.
Ama gözünüzden kaçan bir durum da var bence.
0
Mirket
(03.12.25)
bence mantıklı girilebilir.
0
duyuruuser
(04.12.25)
finansal olarak mantıklı görünüyor. fakat sonradan satmak için değil, düzenli akarı olacağı için yapmak lazım. çünkü muhtemelen kendisi de öyle dediğiniz 1 milyon gibi rakamlara filan satamayacak. ordan gelecek aylık gelirle birşeyler yapacağını öngörerek bu işe girsin.

bir de diğer ortaklar vs konuları ve şirketin gidişatı ile ilgili olan tarafı çok ciddi değerlendirin. sadece son ay kalan paraya göre bir işlem yapmak eksik olur. son 6 ay ne yapmış, forecast nedir iyi değerlendirin.
0
awlmi
(04.12.25)
420net şirkete kalmış.

%25 kurumlar vergisi ödeyecekler. %10 nedir anlamadım.

yani 105bin ödeyecekler. kalacak 325bin. bunu ortağın cebine koymak için %15 de gelir vergisi ödenecek. kalacak 276bin. %10'u 27bin. hesap böyle olması gerekir.
+1
co2s2
(04.12.25)
co2s2+1, fakat 27bini aldiktan daha sonra son %15 vergiyi arttirarak tamamlaman gerekiyor. Gelirine gore dilimin %35 olsa, 32,5binden kalan yaklasik 20bin olur. Icerideki kisi ya da mevcut ortaklar icin mantikli olabilir. Disaridakine satmak daha zordur cunkuhem is bilgisi az, hem de isletmenin kurumsal riskini almak zorunda kalir. Bilinmeyen borclar, yukumlulukler, anlasmalar olabilir. 500bin onerisi getiriye gore piyasa icin normal, siz de karsi teklif goturebilirsiniz. Daha sonra ev gibi hizli satilmaz, alici bulmak zor olur.
0
osssy
(06.12.25)
(7)

Benzin niye çaydan daha ucuz

messina123
1 bardak benzin 10 lira, 1 bardak çay 20 lira. Buradaki mantık ne?
1 bardak benzin 10 lira, 1 bardak çay 20 lira. Buradaki mantık ne?
+1
messina123
(29.11.25)
Benzini bardakla ya da çayı galonla almıyorsun.
+4
osssy
(29.11.25)
Çünkü benzin, sizi çay içmeye mekana götüren bir araçtır.

biri kilometre yaptırır, diğeri dedikodu yaptırır :)
+1
Rondak
(29.11.25)
Arz/talep dengesi. O çayı 5 liraya da satabilirler. Ama o zaman maksimum kâr elde edilemez. 50 yaparsa bu sefer talep düşer. Yine kâr maksimize edilemez. Çayı piyasa fiyatı (satıldığı yerin bulunduğu konum, verilen hizmet, çayın lezzeti, bardağın şekli vs. gibi faktörler de düşünüldüğünde) elde edilebilecek maksimum kâra göre belirlenir.

Benzin de benzer mantık. Bir ara sırf Rusya'ya girsin diye Araplar hayvan gibi petrol üretimini artırdı. O kadar talep yokken arzı artırırsan (ürün piyasada fazlalaşmış olur) piyasa fiyatı düşer. Benzinin fiyatı da arza bağlı olarak değişiyor. Talep genelde çok oynak değil. Fiyatı arz üzerinden belirliyor petrol üreten ülkeler.
0
himmet dayi
(29.11.25)
Arz talep +1

Ayrıca kim benzinin çaydan daha değerli olduğunu söyledi ki.
Buna ek, 1 bardak benzinle en fazla ne yapabilirsiniz? 2-3km anca götürür herhalde.
0
substituent
(29.11.25)
Çaydaki maliyet kullanılan toz çay, şeker vs değil ki. Personel, kira, patrona kalacak para falan bir süzgeçten geçip çay fiyatı olarak yansıyor. Bir nevi orada oturma parası, ayağına çayın gelmesi parası vs.
0
mbond
(30.11.25)
AI ya göre 1 bardak çayın maliyeti 75 kuruş. Ki bence fazla hesapladı.
+1
ground
(30.11.25)
Mantik su: cay luks tuketim urunu. gerekli degil. cay olmazsa baskabir sey icersiniz.

Benzin oyle degil. Benzin gerekli. Dunya benzinle donuyor. Benzinle ise gidip geliyorsunuz, benzinle ucuyorsunuz... pahali da olsa aliyorsunzu. Ucuz da olsa aliyorsunuz.

Benzinin daha pahali olmasi lazim. Cay dedigin basit bir tarim urunu, islenmesi, transport edilmesi basit. Iscisine verilen ucret belli.

Benzin oyle degil, dunya kadar maliyeti var. Karmasik kimyasal islemlerden gecirilmesi gerek. Ben rezervuar muhendisiyim. Sadece benim yillik maliyetim $200.000 dolardan fazla. Herhangi bir cay isleme surecinde calisanin bu sekilde bir maliyeti oldugunu sanmiyorum...

Cay belki sadece belirli bolgelerde yetistigi icin degerli olabilir. Benzin de cogu yerde devlet tarafindan subvanse edildigi icin pompada daha ucuz olabilir.

Bardak cay yukarida yazildigi gibi isletme giderleri yuzunden pahali olabilir ama benzin caydan daha onemlidir :)
0
thetruenorthstrongandfree1
(30.11.25)
(17)

harcamak için para kazanmak, sıfırı tüketmek

gezer
kasım indirimleri ile birlikte biraz fazla alışveriş yaptım ve ben napıyorum diye sorgular oldum. evliyim. kadın tarafıyım. maaşım net 46 bin, nadiren mesailerle biraz fazla oluyor. senede iki maaş ikramiye. eşimin maaşı de 190 bin'e yakın sanırım. ev kredimiz var, çocuk özel kreşe gidiyor, araç yok
kasım indirimleri ile birlikte biraz fazla alışveriş yaptım ve ben napıyorum diye sorgular oldum.

evliyim. kadın tarafıyım. maaşım net 46 bin, nadiren mesailerle biraz fazla oluyor. senede iki maaş ikramiye. eşimin maaşı de 190 bin'e yakın sanırım. ev kredimiz var, çocuk özel kreşe gidiyor, araç yok.

kredi, kreş vs tüm büyük kalemler eşimde. ben bir iki fatura, aidat ödüyorum. onun dışında kendime, eşime, çocuğuma bir şeyler aldıysam onların taksitleri oluyor. kalanı da günlük market alışverişi veya dışarıdan yemeğe gidiyor. ay sonu sıfırı tüketiyorum. gelirimi aşmıyorum. birikim yapmıyorum ama ikramiyelerimi eşime veriyorum, o da harcamıyor tabi birikimde filan değerlendiriyor sanırım. zaten eşimin kendine göre ayrıca bi birikim planı var. alışveriş vs yapmadan önce de birbirimize danışırız. şu anki maddi durumda eşimin benden bir şikayeti yok. bir keresinde maaşının yüzde yirmisini kendin için biriktirsen iyi olur filan demişti, onun üzerine biraz denedim. şansıma biraz mesai de almıştım, çocuğun kreşinin kırtasiye ücretini ayarladım, biraz da kenarda kaldı. kalan da 12bin filan :D

dün akşam yine bi indirimden alışveriş yapınca ben ne yaşıyorum dedim. kazanıyorum, harcıyorum, eee? yanlış anlaşılmasın. çalışmak konusunda sorunum yok, çalışıyorum, çalışacağım da. şöyle düşündüm ve çok mantıksız geldi yaşanan her şey. çalışmasam zaten bu kadar kıyafete, ayakkabıya, şuna buna ihtiyacım olmaz. zaten param olmadığı için alamam da. çalışmadığım için zırt pırt eşime hediye almam, bi sene ben tatile götürmüştüm mesela böyle bi girişimim de olmaz. eşimden harçlık alsam, çocuğu alma bırakma işi bende olacağı için özelden alıp devlete veririz ve ordan bi kara geçeriz. eee yani gerçekten işten çık evde otur daha mı iyi yani?

tekrar söylüyorum, işten çıkmak bi seçenek değil. sadece gerçekten çok saçma değil mi?
iki ikramiyem de olmasa elle tutulur bi faydam yok. evde olsam her seferinde trendyol kuryelerine para vereceğime markete gider kendim alırdım belki.

şu anki iş yerimde beşinci yılım. başka iş bakmak da bi seçenek ama kalifiye biri değilim, üniversitede okuduğum bölümle alakalı bi iş yapmıyorum, yaptığım işin dışarıda tam karşılığı yok. cumartesi-pazar, resmi bayramlar tatil, bir saat fazla çalışsan mesai ücretini alıyorsun, genel merkezden farklı bi konumda çalıştığım için izin konusunda rahatım, geç gel, erken çık vs problem olan bir yer değil, iş arkadaşlarımla iyiyim vs vs yani konfor alanındayım. seneye değişmekle birlikte eve ve kreşe çok yakın, acil durumlarda her şeye ben gidiyorum.

dediğim gibi eşimden yana bir eleştiri durumu yok. çalışmamak da seçenek değil. maaşım da düşük bir maaş. ama yine de birikim yapılabilir mi? ha genel olarak evin durumu ne derseniz tabi ki zengin değiliz ama genel olarak bakınca eksik bi şeyimiz yok. yeme içme gezme, bizim görmediğimiz hayatı kızımız görüyor. sanırım biraz da bu yüzden. yani üniversitede nispeten rahattık ama onun öncesinde fakirdik ve yeni bir şey almak, dışarıdan yemek vs hayaldi benim ailemde. meyve bile kısıtlıydı. denizi çalışmaya başladıktan sonra gördüm. sağolsun genel olarak eşim sayesinde hayat standartım yükseldi, hep söylüyorum. ama yine de mesela eşimin yaşayış tarzına yetişemiyorum. onun beğendiği ve para verdiği bir şeyi ben kendime almıyorum. kıyafette vs bi üst sınırım var yani atıyorum eşim 10.000e ceket de alsa ben bi parça kıyafete atıyorum levis pantolonsa 2000 tl veririm filan diyorum. ya da otel bakarken eşimi frenliyorum o kadarına da gerek yok diye. ikinci bi tatile çıkalım dese biri neyimize yetmiyor diyorum. yani kendi sınırlarım içinde kalmaya çalışıyorum. ama o benim hayat standartımı yükseltirken ben onunkini düşürüyorum gibi hissediyorum her zaman. ben de senin kadar kazansam şöyle olurdu böyle olurdu filan diyorum bazen.

ay ne uzun anlattım. ne sorduğumu da bilmiyorum. yani kenara 5000 tl de mi koyamıyorsun diyorsanız evet genel olarak koyamıyorum. biraz dayak yemeye ihtiyacım var sanırım bu konuda. eşine güvenerek yaşayan kadınlardan oldum diye hayıflanıyorum bazen. onun benden harçlık aldığı da olmuştur nadiren :) olabiliyor yani.

yanlış mı yapıyorum, ne yapmam lazım? konuştuk yine eşimle kalem kalem yaz harcamalarını bi bak durumuna dedi, ne desin.
+3
gezer
(28.11.25)
Mert Başaran'ın youtube konuşmalarını dinlemenizi öneririm . 2 kitabı da var okumak isterseniz .
iş değiştirmenize gerek yok bence
farkında olmadan küçük küçük rakamlarla harcıyoruz toplam büyük oluyor.
Ben bu sene kredi kartı kullanmayı bıraktım , planlı ve çok az harcıyorum , öneririm
0
devilone
(28.11.25)
esiniz kendi parasiyla kendine, siz de kendinize mi birikim yapiyorsunuz? bence oyleyse garip. evlilikte kazanilan ortaktir. esinizin birikim icin ne yaptigindan haberiniz olmamasi da normal degil. mesela ne kadar birikiminiz oldugunu biliyor musunuz?

alisveris yaparken sadece kendi paranizla mi yapiyorsunuz?

yani genel olarak esinizin daha rahat, daha para dusunmeden yasayip, sizin ufak bir butceyi ayri yonetmeye calisiyor olmanız bence garip. evlilikte butce ortak olur ve ortak yonetilir bence. birikim de ortak yapilir, buyuk harcamalar da.

tabi ben eski kafali olabilirim. ya da esimle gelirlerimiz benzer oldugu icin oyle bir derdimiz olmayabilir. bizde mesela neredeyse tum harcamalari ben yapiyorum, esimin gelirini biriktiriyoruz. gerektiginde ondan da harciyoruz. ikimiz de birbirimizden para alabiliyoruz vs. benim param onun parasi, onun parasi benim param :)

calismamak bir secenek olmamali dediginiz gibi. ne zaman ne olacagi belli olmaz, calizmazken ortada kalma ihtimali her zaman var. insan kendini gecindirecek kadar calisabilmeli mumkun oldukca.
0
lemmiwinks
(28.11.25)
@lemmiwinks yazdıklarımı okumadan mı yorumladınız acaba?
aslında sorduğunuz her şeyin cevabı yazımda var. zaten bazı kısımları yanlış anlamışsınız.

yazının ana fikri maaşımdan birikim yapamamam zaten. sadece elime toplu geçen ikramiyeleri eşime veriyorum. eşim birikime ekliyor. ne kadar birikimi var bilmiyorum da adamın bu kadar gider içinde milyonlar biriktirmediğini tabi ki biliyorum. zaten söylüyor şu kadar şunu aldım, şunu yapacağım vs diye ama ben didik didik sorgulamıyorum, gerek görmüyorum. evet sadece kendi paramla alışveriş yapıyorum, param yoksa eşimden de istiyorum, ay sonu birbirimize pasladığımız dönemler oluyor zaten. eşim sefa sürerken ben cefa çekmiyorum. o et yerken ben soğan kemirmiyorum.

ya cidden beni hiç anlamamışsınız bence. sorum eşimle aramızdaki para dinamikleri filan değildi. genel hatları ile şu an durum bu ve ben maaşımla birikim yapamıyorum dedim. ayda kenara 10.000 tl koyup, param bittikçe eşimden de isteyebilirim ki kendisi de söylüyor zaten bunu. ama ben tercih etmiyorum çünkü ha ondan çıkmış ha benden. kenara koyabiliyorsam o para mantıken kimseden çıkmıyor ve orada kalıyor olmalı. olay bu.
0
🌸gezer
(28.11.25)
ablam durumun varsa al canın istiyorsa al seni etkilemiyorsa al. ilerde almayı bırakır birikime geçersin. nasıl hissediyorsan öyle yaşa. madem eşin karışmıyor sen kendini frenleyeceğin zamanı bilirsin.
+1
koela
(28.11.25)
yani bazen bunu ben de dusunuyorum, durumum sizden epey farkli gerci ama ozellikle su dediginiz kisim ' calismasam kiyafet almam, ona gore harcarim' bende bir de su ekleniyor, seyahat harcamalarim cok fazla, istedigim yerde yasasam bu kadar paraya ihtiyacim olmayacak.

neyse benim durumum farkli da, neden calisiyoruz kismini ben de cok dusunuyorum.

sizin neden calistiginiza gelince, anladigim kadariyla yasiniz epey genc (calistigim yerde 5.yilim dediginiz icin oyle yazdim) siz neden calisiyorsunuz; 1. emeklilik, calismazsaniz bir gun eger emekli olursaniz hic geliriniz olmayacak, esinizinki de ikinize yetmez, 2. bugun az kazaniyorum diye isi birakirsaniz, tekrar is gucune katilmaniz ve 'iyi' kazanmaniz cok zorlasak, yani teorik olarak bir noktada daha iyi kazanmaya baslamaniz lazim, su anda evde cok is var simdilik ben yapayim, tasarruf edelim 5 sene sonra cocuk bi tik buyuyunce bakayim derseniz o is pek oyle olmuyor (turkiye'de), dolayisiyla is gucunde kalma halinizin sureklilik arz etmesi gerekiyor, 3- insanin kendi parasini kazanmasi, hele hele de kadin icin cok onemli. bosanma, allah korusun vefat vs. gibi durumlarda dimdizlak kalirsiniz. olmayabilir ama oladabilir. ayrica, bir gun isler kotuye giderse esinizle, iste o 'herseye ragmen kalmak zorunda olan' esler calismayan esler oluyor oncelikle.

bu tarz nedenler var. bunun disinda, esinizi frenlemenizi ve dunyada hicbir onemi olmayan marka kiyafetlere filan para yatirmamanizi tavsiye ederim. sistem zaten boyle isliyor, daha cok kazandikca pompalanan sacma sapan seyleri tuketip, bu tuketim halini surdurmek icin daha cok calisiyoruz. yani benim hedefim bu sistemden tamamen cikmak elbette sizin oyle bir amaciniz yok ama sistem sizi borclu ve harcama halinde tuttugu icin bu kadar cok 'calisiyoruz'.
+2
kassiopeia
(28.11.25)
@gezer: hepsini okudum. sizin istediginiz gibi anlamamis olabilirim. ama bence esiniz zaten birikim yaparken, sizin birikim yapamiyorum diye uzulmenize, kendinizi kisitlayip birikim yapmaya calismaniza cok gerek yok gibi gorunuyor bana. gereksiz yine harcama yapmayin tabi, har vurup harman savurun da demiyorum ama bu kadar maas alirken kendinizi birikim yapamadiginiz icin kotu hissetmenize de gerek yok.
0
lemmiwinks
(28.11.25)
Evet o da bir seçenek ama eşinizin işinde bir ters durum olsa tutunacak dalınız olmalı. Sadece para da değil. İşinden ayrılmak istese ayrılamaz. kapana kısılmış gibi hisseder. Psikolojik etkileri daha önemli burada. İşsiz kalsa, evde iki işsiz, buhranı hissedersiniz. Sonra çocuğu satışa çıkarırsınız :))

upload.wikimedia.org

Devam edeyim. 46'ya 190 ciddi bir fark ama 46'dan 10 ayırabilmek de çok büyük moral olur eşinize. 190'ın içinden büyük kalemleri çıkarınca "disposable income" yine aynı yere geliyorsunuz büyük ihtimal.

Bir de tavsiyem, senede bir kaç kere sıfır harcamalı ay yaşayın. Şirketlerde olur. Ödemiyoruz abi, kimseye para ödemiyoruz diyebiliyor bazı şirketler.

Siz de zorunlu harcamalar dışında sıfır harcamalı mesela 2 ay koyun bütçenize. çok rahatlatır ve gerekirse minimumda yaşayabildiğinizi gösterir, güven verir.
0
gabe h coud
(28.11.25)
Hocam merhaba, maaşınız birikim yapılmayacak bi' rakam değil, sizin öncelikle birikim alışkanlığı kazanmanız lazım bana kalırsa,

Eşinizin dediği mantıklı, kalem kalem yazın, ay sonunda ne kadar gereksiz şeylere - size göre tabi - ne harcamalar yaptığınızı görün, eşinizin finansal okur yazarlığı size göre daha iyi gibi geldi bana. Harcamaları yazdıktan sonra kendisiyle beraber inceleyebilirsiniz.

Bir de birikim 101 şudur ; " harcadığından kalanı biriktirme, maaşı alınca belli bir yüzde birikime ayır, kalanını harca."

bunu deneyin 1-2 ay bakalım ne sonuç alacaksınız.
0
kumandanim
(28.11.25)
Kasım indirimleri tam bir hayat sorgulaması değil mi ya, ben de geçen benzer sorgulamalara girdim bi cilt bakım seti ile sepetimde bakışırken. Durumlarımız farklı ama lan dedim ben şuan bunu niye alıyorum tam olarak. Evdekileri kullandım mı yööö. Ama çok uygun. Zaten ikibin tele harcasam ne harcamasam ne. Ev mi alabiliyoz bişey mi yapabiliyoz ikibin tele ile. Ama yani indirim olmasa böyle bişey alıcak mıydım yööö. Ama insanın lendine bakması da önemli şimdi özbakım sonuçta.
Neyse böyle uzun bi diyalogdan o gün tasarruf galip çıktı ve sepeti boşaltıp uyudum. Ama ertesi gün gittim tencere aldım. Çünkü çok uygundu.
Burdan bi hayat dersi çıkmaz tabi. Ama bi kadın olarak evliliğinin nasıl olduğundan bağımsız kenara bir miktar para koymak gerektiğini düşünüyorum. Elimden geldiğince yapıyorum. Bazısı gizli biriktiriyor, benimki gizli değil. Onun da doğrusu değişir. Ama bi miktar koymakta fayda var.
0
benim bir gizli bildiğim var
(28.11.25)
46 maaş, fatura aidat 10 desen kalır 36.

Bence sizin sorun harcamak ve sonrasında biriktirmek, bence mantıklı olan bir tutar belirleyip paranızı biriktirmek sonrasında harcamak.

her ay 500 USD veya 6 gram altın alacagım gibi veya her ay 30.000 TL'lik altın s1 alacagım gibi bir hedef verip kalan parayla da alışveriş yapman.

Senin sorgulamalarını herkes yapıyor.

eşinizin kagıda yaz taktigi çok doğru. Harcadıgınızı görmüyorsunuz, bir de kredi kartı kullanımını bırakın bence
0
liberal
(28.11.25)
Bizdeki durum şu.eşim maaşlı çalışan,ben serbest çalışıyorum maaşım yok.eşimin maaşı türkiye koşullarında oldukça iyi ama iki kızla beraber ay sonunda maaşının hepsini yiyordu.ona hisse senedini anlattım bir kaç yıl önce.kendisine bir kaç hisse belirledi.aklına geldikçe girip fiyatına bakmaksızın farkına varmayacağı miktarlarda hisse senedi alıyor.şu an ne kadar oldu bilmiyorum ancak cnbce seyretmeye başladı,halka arz,temettü falan diye dolaşıyor evde.banka özel temsilci atamış onunla konuşup duruyorlar.

Burada hisse senedi konusunda bayağı bilgili arkadaşlar var,bir danışıp ufak ufak uzun dönem hisse senedi alabilirsiniz atıyorum bu ay 1-2 bin liralık ya da teknik boyutunu bilmiyorum ama bankadan çok mesaj geldiği için bes te devlet katkısı bitmeden girin falan deniyor aynı minik miktarlarda çocuğunuza kendinize bes yapabilirsiniz.

Benim kafam ye gitsin dünyaya bir daha mı geleceksin şeklinde çalışıyor ama hanım bu para değerlendirme işinden çok keyif alıyor,sizede iyi gelebilir diye düşünüyorum.
0
duptıs
(28.11.25)
Eşin hem birikim hem harcama kontrol yöntemi olarak doğru tavsiyeler vermiş. Senin de sorguladığın nokta çok doğru. Kazandığını önemsiz şeylere harcıyorsan hiç çalışmamak daha tatminkar bir hayat bile sağlayabilir çünkü kendine ve sevdiklerine ayırabileceğin zaman artacak. Ya çalışıp harcamalarını yöneteceksin, ya gelirini arttıracaksın, ya da çalışmayıp biraz küçülecek fakat zaman arttıracaksın. İşte rahatın iyiyse en kolayı ve en mantıklısı biraz harcama kısıp aylık birikim yapan noktaya gelmek.
+1
osssy
(28.11.25)
Maaşınız birikim yapılabilecek bir tutar. Çocuklu ailesiniz şirket arabası yoksa ayağınızı yerden kesecek bir araç hedefi güzel olabilir bence. Ben kendimi kısıtlamak için internetten taksitli bilezik alıyorum paşa paşa birikmiş oluyor. Bu yöntemle araba aldım mesela şimdi hedef başka yavaş yavaş birikiyor. Şuan genciz çalışıp kazanıyoruz ilerisi kötü olacak emekli maaşları kuş kadar, pasif geliri olmayan insanların birikim yapmaması bana çok cesurca geliyor.
0
cilekli pasta
(28.11.25)
Enişte çaktırmadan 50-30-20 kuralından bahsetmiş. Dünyanın bin türlü hali var , bence denenir.
0
ketcapli dondurma
(28.11.25)
üzülerek okudum. maalesef çok kişi bunu yaşıyor. çok olumsuz bir devirde yaşıyoruz. genç insanların birikim yapması çok zor. ülkemiz 20 yılda inanılmaz kötü bir duruma gitti. şu an maaşlar dolar olarak fena değil (geçmişe kıyas ediyorum), ama alım gücü yerlerde geziyor.

eşinizin biraz kenara koyduğunu tahmin ediyorum. zaten iki para da aynı şey. O maaşla birikim yapamamanız bence normal. son olarak bence çocuğu özel okula göndermeyin.
0
ebabil curnatasi
(28.11.25)
para harcamak hepten kotu degil de amacli bir sekilde harcamak lazim. hepimiz alisveris bagimliligindan muzdaribiz zira dogdugumuzdan beri 4 koldan o pompalandi. ben son 5-6 senede cok cok az alisveris yapmisimdir, buna ragmen hala dolabimda etiketi uzerninde duran pantolonlar, ceketler, hic giyilmemis ayakkabilar var. cunku sira gelmiyor hepsini giymeye, keske bunlara verdigim 30-40 bin lira alimde nakit olsa su an diyorum bakip. senin de muhtemelen her ay ala ala kiyafetler ayakkabilar yigiliyordur, mevcuk stogundan giyinmek yerine calisiyorum o yuzden habire kiyafet almaliyim varsayimini biraz daha sorgulaman lazim.
0
hot potato
(28.11.25)
Maalesef ülkemizde tasarruf bilinci çok kuvvetli değil.
Uzun vadeli düşünmediğimiz için.

Basit bir örnek vereyim. Ufak dediğiniz meblağ, mesela 200 TL. Günde 200 TL saçma sapan harcanıyor, abur cubur alıyorsun, kahve içiyorsun, sipariş uygulamasında komisyon olarak ödüyorsun... Fark etmeden harcıyorsun. Peki bu 200 tl'yi harcamazsan ne olur? Çok değil günde 200 tl daha az harcasan. 200*365=73000 TL. Neredeyse 2-3 günlük mütevazı bir tatil parası. Sana 73000 TL'yi sokağa at desem elin titrer. Ama gün içinde titremeden yapıyorsun gibi düşün.

Şimdi daha uzun vadeli düşünelim. Yılda 73000 TL, 10 yılda 730000, 20 yılda 1.460.000 TL. Bu hesabı yaparken enflasyon yokmuş gibi düşündüm. Çünkü bugün 200 TL harcadığın şeylere seneye belki 250 300 harcayacaksın, o dengeleyecek gibi düşündüm. Bu 730000'i o günün 730000'i gibi düşündüm yani. Ya da harcamadığın parayı enflasyonun biraz üzerinde değerlendirmişsin gibi düşündüm.

Anlatabildim mi? Yani günde harcadığınız fazladan 200 tl, 1 yılda 1 tatil, 10 yılda iyi kötü bir 2. el araç, 20 yılda ufak bir arsaya denk geliyor belki de. Böyle düşünerek işe başlayın.

Açıkcası tüm büyük masraflarınızı eşinizin karşıladığı bir ortamda 46000 TL çok da ufak bir meblağ değil. Çünkü görünür ciddi bir masrafınız yok. Yani her ay kenara 10.000 TL atsanız, yine cebinizde doya doya harcayabileceğiniz bir 36000 TL kalır diye düşünün.

sizin yaşadığınız şeyin adı yaşam tarzı enflasyonu. İnsanlar geliri arttıkça harcamalarını da arttırıyor. Mesela eşiniz çalışmasa siz o parayla geçinmek zorunda kalsanız bu harcamalara dikkat edersiniz. Ama şu an konfor alanındasınız ve bu yüzden statü için harcıyorsunuz. Biraz psikolojik sebepleri de var bu harcama dürtüsünün. Dopamin bağımlılığı gibi, hızlı tatmin. bunlarla ilgili kitaplara bir bakın.

Bir de parayı kenara atıp unutmak değil, enflasyondan koruyacak hatta enflasyonun bir miktar üstünde getiri sağlayacak şekilde değerlendirmenin de önemini vurgulayayım.

Şimdi gelelim niye çalışıyoruz?
Para kazanmak için.
Parayı niye kaznaıyoruz? rahat bir hayat için.
Peki tüm kazancımızı niye harcamamalıyız?
Çünkü bugün kazanabiliyorsunuz ama ilerde kazanamama riskiniz var.

Eşiniz de siz de özel sektördesiniz anladığım. Özel sektörde görünmez bir yaş bariyeri vardır ve bir yaştan sonra insanlar eskisi kadar çok kazanamamaya başlarlar. Sonrasında da emekli maaşları malum.

Yani paraya belki de en çok ihtiyaç duyacağınız yaşlarda, geliriniz bugüne göre daha az olabilir.

Allah korusun ama sağlık problemleri, çocuğunuz varmış onun üniversite masrafları, evlenmek istediğinde yuva kurmanın maliyetleri...

Daha geçen gün bir arkadaşımın annesi ameliyat oldu. 900bin tl'ye yakın harcama yapmak durumunda kaldılar. 2 arabaları vardı, 1'i gitti bu ameliyat için.

Anlatabiliyor muyum?

Geçenlerde bu konuyla ilgili bir sitede şöyle bir yazı vardı:

"Bugün giydiğin ayakkabının markasını 10 sene sonra kimse hatırlamaz. Ama sen 10 sene sonra o ayakkabıya harcadığın paraya ihtiyaç duyabilirsin."

Bu şu demek değil, ot gibi yaşayalım. Ama 10 harcıyorsan eğlenmeye, alışverişe, atıyorum 8 harca, 5 harca. Eğlenceni de yap, birikimini de.

Hayat hep böyle gitmez. Akarken doldur demişler.


Aşağıya bu konuda ilgi duyanların seveceği 3 site ve güzel yazı bırakıyorum.
www.paradurumu.com
akillibutce.com
monay.com.tr
0
anten
(28.11.25)
(14)

İş meselesi

kozm
Merhaba galyalılar, bugün kurumsal bir firmadan teklif aldım. Maaş/alacak olarak bana şöyle bir opsiyon sundular. Anlaşırsak net üzerinden 110 bin maaş verebileceklerini söylediler. Fakat contract olarak, yani bana fatura kesip çalışırsam 160 bin vereceklerini söylediler fakat bu aşamada sigorta,öze
Merhaba galyalılar,

bugün kurumsal bir firmadan teklif aldım. Maaş/alacak olarak bana şöyle bir opsiyon sundular. Anlaşırsak net üzerinden 110 bin maaş verebileceklerini söylediler.

Fakat contract olarak, yani bana fatura kesip çalışırsam 160 bin vereceklerini söylediler fakat bu aşamada sigorta,özel sağlık, gelir vergisi vb. giderlerini kendim karşılayacağımı söylediler.

Sizce ben ne yapmalıyım? Contract olarak çalışma şeklinde detaylı bir hesap (aşağı-yukarı) yapabilecek biri var mıdır? Elime ne kadar kalacağı..

Bu arada meslek bilgisayar mühendisliği, çalışma şapkası iş analisti olacak.
0
kozm
(12.11.25)
teklifi yapan sirket tr den mi yurt disinda mi?
0
yuz kiloluk bir zenci
(12.11.25)
7500 bağkur
2000-2500 civarı muhasebeci.
bilmiyorum ama 5-6 da vergi ödersen ( ki fazla attım)
aylık maksimum 15 bin giderin olur
şahıs şirketi kurulumu da en fazla 7-8 bin.
0
ayağiniza gelen overlokçu
(12.11.25)
110net ise maaş iste.
çalışan olarak bir dünya hakkın var

fatura kesersen hakların sıfıra yakın. çalışan olarak 7ay sonra kovamazlar ama firma olursan geçmiş olsun. ilk anda hemen dışardasın.
+2
duyurukullanıcısı
(12.11.25)
Şirket yurt içinde.
0
🌸kozm
(12.11.25)
Kesinlikle 110.000 TL net maaşı kabul etmelisin. Diğer seçenekteki vergilendirmeler ve SGK - bağkur ödemeleri belini büker.
0
megalomaniac
(12.11.25)
KDV ne olacak?
yaşınız kaç? 29'un altındaysanız ve ilk kez fatura kesecekseniz, genç girişimci istisnası var. belli bir süre gelir vergisi ve Bağkur ödemiyorsunuz. ciddi para.
0
co2s2
(12.11.25)
net 110bine gir.
0
chetinn
(12.11.25)
şahıs şirketi bile kursan net 110k çok daha avantajlı, şahıs şirketin olunca yan haklar vb. de kaybolacak; en kötüsü 2-3 sene çalışıp tazminat bile alsan şirkette o kadar kar bile kalmayabilir sana, yıllık izin vb de olmayacak. sigortalı ol
+1
sweetoffice
(12.11.25)
aradaki fark çok az o yüzden oyum net 110bin den yana
0
gercekdunya
(12.11.25)
Haricen çalışıp iş yapabileceğin ve para kazanabileceğin müşteriler olacaksa elbette dışarıdan fatura kes ancak bu imkanın yoksa ya da müşteri portföyün geniş değilse maaşlı çalış. Kıdem ihbar izin sigorta hakların olacak, hatta istihdam edilen işçi sayısı 30'dan fazlaysa iş güvencesi hükümlerinden yararlanacaksın.
0
10551037
(12.11.25)
14 senedir kendi nâm-hesâbına çalışan statüsünde biri olarak, nâçizâne tavsiyemdir: tereddüd etmeden maaşlı (kadrolu) olunuz.
+1
berhudar ol evladim
(12.11.25)
160 bin brutun yuzde 62 si 99 bin yapar gider gosterirsenen yukselir ama zaten 110 civarinda olur. degmez . contractor icin daha cok vermeleri lazim
0
aloneinthedark
(12.11.25)
110bin net. Şahıs şirketi bile olsan çok zor. Bağkur, vergi, muhasebeci vb.. hala devam ediyor mu bilmiyorum ama eskiden bağkurlu olunca sigortalıya dönemiyordun. Bağkurda da daha uzun süre prim ödeyip getirisi daha düşük oluyordu.. maaşlı çalışırsan yan hakların da oluyorsa süper.
0
yankee jumping
(13.11.25)
Normalde bu modele sıcak bakarım ama eğer dışarı iş yapma ihtimalin yoksa iki teklif birbirine denk degil. Tek oraya çalışacağın durumda 160 yerine 200 civarı dikkate değer bir teklif olurdu.
0
osssy
(13.11.25)
(22)

İstanbul'da "Mutlaka gör" diyeceğiniz cami

yadigar
Gerek mimarisi, gerek iç tasarımı, süslemeleri, gerek tarihi özelliği, gerek manzarası, gerek imamı/müezzini, gerek bahçesi, gerek havası, hissi, sebep farketmeksizin, "görmelisin" dediğiniz cami/camiler hangileridir?Dediğim gibi sebep dinî de olabilir, turistik de, başka türlü de olabilir, hiç fark
Gerek mimarisi, gerek iç tasarımı, süslemeleri, gerek tarihi özelliği, gerek manzarası, gerek imamı/müezzini, gerek bahçesi, gerek havası, hissi, sebep farketmeksizin, "görmelisin" dediğiniz cami/camiler hangileridir?

Dediğim gibi sebep dinî de olabilir, turistik de, başka türlü de olabilir, hiç fark etmez. Tarihî de olabilir, modern de, bildiğimiz semt camii de olur. Sınırlama yok. Önerileriniz nelerdir?
+1
yadigar
(11.11.25)
Altunizade - ilahiyat camisi
Büyükçekmece tarafında adını unuttuğum yer altında olan cami. (Google hemen söyler)
+1
kisa
(11.11.25)
merhaba, sinan’ın çıraklık ve kalfalık diye adlandırdığı eserlerini görebilirsiniz. şehzade camii’ne gidip sonra süleymaniye’ye geçince cami mimarisindeki fil ayaklarının nasıl hafifleştiğini ve mekanın bütünleştiğini görebilirsiniz (ustalık eseri için edirne’ye gitmek gerekiyor). süleymaniye’de sadece camii’ye değil, dükkanlarla birlikte bütün bir kompleksi gezmelisiniz. avluda bazı kolonlar devşirme (spolia), onlar da ilginizi çekebilir.

insan ölçeğine olan yakınlığı ve denizle olan ilişkisi için de üsküdar’daki şemsi ahmet paşa camii’sine gidebilirsiniz. tatlı ve kompakt bir sinan eseridir. halk arasında kuşkonmaz olarak bilinir.

kariye vb. camiiye çevrilen bizans yapıları her zaman gezilmeli (bence ayasofya tekrar camii yapılmamalıydı bu arada).

emre arolat’ın sancaklar camiisine gitmelisiniz. topografyayla bütünleşen bir yaklaşımı var. güncel bir yorum.

barok dönemi görmek için de nuru osmaniye görülebilir.

(agnostiğim)
+6
eileengray
(11.11.25)
Hah sancaklar camii evet adını hatırlayamadığım
0
kisa
(11.11.25)
Ortaköy
0
osssy
(11.11.25)
Süleymaniye Camii mutlaka görülmeli. Özellikli ikindi akşam arasında bahçesinde zaman geçirmek aşırı huzurlu, hem caminin içi hem de bulunduğu konum mükemmel gerçekten.
0
hayalhayal
(11.11.25)
pertevniyal valide sultan camii
0
deartheodosia
(11.11.25)
Büyük piyalepaşa, molla zeyrek.
0
Bruce
(11.11.25)
kuşkonmaz cami
0
gercekdunya
(11.11.25)
Kanyon AVM'nin karşısındaki camiiye (Barbaros Hayrettin Paşa Camii) gidebilirsiniz. Hem yeni yapıldı hem bence mimari ve peyzaj açısından çok güzel bir camii.
0
elektr10
(11.11.25)
cami gurmeleri bilir burayı sadece o yüzden en üste yazıyorum: rüstem paşa
ayasofya esintili: kılıç ali paşa
kadırga: sokullu mehmet paşa
edirnekapı mihrimah sultan

bir de arkadaşın yukarda yazdığı büyükçekmecedeki sancaktar camii modern mimari olarak.

son ek: bahçe ve manzara olarak asla değeri bilinmeyen fener: yavuz sultan selim
+1
bay b
(11.11.25)
hiç görmediyseniz camilerin en ikoniği olanları ziyaret edin. hem birbirine yakınlar
1- süleymaniye
2- sultanahmet
3- ayasofya

anadolu yakasında karacaahmet meazrlığı içinde şakirin camii var. orası da farklı bir mimariye sahip küçük bir cami

bir de yalı cami tavsiyesi vereyim kuzguncuk-beylerbeyi arasında üryanizade camii, çok küçük bir cami ama huzurlu.
0
exlibris
(11.11.25)
Pertevniyal Valide Sultan Camii +1
süleymaniye falan onlar klasik zaten söylemiyorum onları.
0
matilda
(11.11.25)
istanbulun tam ortasında şehzade cami benim favorim . bahçesinde eski osmanlı mezarları ve bir tarihi ağaç var .

Mimar Sinan'ın, Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle yaptığı hesaplamalar neticesinde yerini tespit ettiği rivayet edilen Şehzadebaşı Camisi avlusunun köşesindeki yeşil sütun, 470 yıldır eski İstanbul'un merkezi olarak biliniyor...


Şehzade Camii (Şehzade Mehmet Camii ya da Şehzadebaşı Camii olarak da bilinir), İstanbul'un Fatih ilçesinde yer alan ve Mimar Sinan tarafından yapılan cami, I. Süleyman tarafından Saruhan Sancak Beyi iken 1543'te 22 yaşında ölen oğlu Mehmed adına yaptırılmıştır. Camiyi 1543-1548 yılları arasında Mimar Sinan'a yaptırttı. Mimar Sinan'ın "çıraklık eserimdir" dediği camidir.[kaynak belirtilmeli]

18,42 metrelik kubbesi 4 büyük yarım kubbeye yaslanır. Şadırvan avlusu 12 sütunda 16 kubbelidir. İkişer şerefeli çift minaresi vardır. İmaret ve medrese, tabhane, türbeler cami bahçesinde ve arka sokaktadır. Caminin dış duvarında Emine Hanım Çeşmesi bulunur.

Şehzade türbesinin içi rengârenk çinilerle doludur. Ortadaki sandukada Şehzade Mehmed, sağında Şehzade Cihangir yatar, solunda Hümaşah Sultan. Şehzade türbesinin sol tarafında Rüstem Paşa'nın türbesi bulunur. Diğer şehzade türbeleri Vefa tarafındadır. Dış avluda Destari Mustafa Paşa'nın türbesi vardır.


Dönemin kudretli padişahı Kanuni Sultan Süleyman oğlu şehzade Mehmet için dönemin zirve isimlerinden Mimar Sinan'dan bir cami yapmasını ve bu mabedin İstanbul’un tam orta noktasında olmasını emreder... O yıllarda İstanbul sadece Suriçi’nden oluştuğu için, şehrin ölçülebilir fizikî bir gövdesi mevcuttur. Mimarbaşı Sinan tarafından birtakım detaylı hesaplamalardan sonra, Suriçi’nin “geometrik ağırlık noktası” milimi milimine tespit edilir. Bu yöntem,karmaşık alanlı levhaların “G” noktasının bulunması prensibinden yola çıkılarak hesaplanmıştır.

Sıra yekpare, parlak yeşil granit silindirik bir sütunun dikilmesine gelmiştir. Bu taş aynı zamanda kıble yönünü işaret eder.
0
devilone
(11.11.25)
kayire müzesini çok severdim.
müze olmadan önce de kilise idi, şimdi cami yapıldı. görmeye değer.

zeyrek camisini de beğenirim.
0
biseysorcaktim
(11.11.25)
çok önemli olanlar yazılmış zaten, iki tane de ben ekleyeyim.

Cihangir Camii -istanbul'un pek göremeyeceğiniz bir manzarasını da görürsünüz-
nusretiye camii
0
fyodor fyodorovic
(11.11.25)
Yıldız Hamidiye nasıl yazılmaz?! Şok oldum. Yıldız Hamidiye sadece cami olarak değil, iç tasarım olarak görüp görebileceğiniz en güzel yerlerden birisi...
+1
silverleaf
(11.11.25)
Süleymaniye, Şehzade, Rüstempaşa, Nuruosmaniye çok kişi tarafından yazılmış zaten, yine bir Sinan eseri olan Kazasker İvaz Efendi Camii diyeceğim, çinileri ile ünlü.
0
(12.11.25)
ortakoy +1
kucuk ama sevimli
lokasyonu inanilmaz
0
cooperr
(12.11.25)
yukarıdakiler dışında ben de tavsiyelerimi yazayım, bulunsun.
ambiyans olarak balat civarında gül camii var. aslı kilise olan diğer camiler gibi bunun da çok ulvi bir havası var. mimari olarak da güzel olan ve yine eski bir kilise olan kalenderhane camii var vefa'da. ortaköy'de alarko holding binasının karşısında yalı camilerimizden defterdar ibrahim paşa camii var. küçük, ahşap, tatlı, gizli saklı bir cami. manzarası güzeller arasında düşünülebilir. nuruosmaniye'den bahsedilmiş. aynı dolaylarda çorlulu ali paşa camii ve atik ali paşa camii de var. gitmişken görülebilir.
ramazan'da hatimli teravih için kâbe imamları ile yarışan fahrettin paşa camii var başakşehir'de. ramazan'da kıraatler olağanüstü. bir de kapalıçarşı cevahir bedesteni (iç bedesten) mescidinin bir üst katı var ki, İstanbul'un en mistik hissettiren yerlerinden biri olabilir.
0
dilemma of subscribtionability
(14.11.25)
Boğaz hattındaki bütün camiler çok güzel

Anadolu yakasında Vaniköy cami- önündeki banklarla sabah namazında enfes bir istanbul manzarası verir.
Aynı şekilde kuleli askeri lisesi önündeki camii de sabah namazında çok güzeldir.

Manevi anlamda eyüp sultan’ı severim. Ramazanda gece 2-3 gibi gidip sabah namazına kadar sessizliğinde oturur kendimi dinlerim.
0
love and trust
(01.12.25)
Yine boğaz hattı emirgan cami
0
love and trust
(01.12.25)
Kendi çapında bir cami gurmesi (sanat tarihçisi) olarak tavsiyem, cami gezicekseniz sabah namazında gezin. O saatlerde istanbula tekrar ve tekrar aşık olacaksınız.
+1
love and trust
(01.12.25)
(53)

eşimin yeğeninin her hafta sonu bizde kalması sorunsalı

matilda
merhaba, bu duyurunun benzerini geçtiğimiz günlerde açmıştım ama olay biraz değişti o yüzden akıl danışacak birilerine ihtiyacım var. özetle: eşimin yeğeni istanbul'da askeri okul kazandı. bizi de evci olarak yazdı. bizim planımız 2-3 haftada bir cuma-cumartesi akşamları bizde kalması ve pazar günü
merhaba,
bu duyurunun benzerini geçtiğimiz günlerde açmıştım ama olay biraz değişti o yüzden akıl danışacak birilerine ihtiyacım var.

özetle:
eşimin yeğeni istanbul'da askeri okul kazandı. bizi de evci olarak yazdı.
bizim planımız 2-3 haftada bir cuma-cumartesi akşamları bizde kalması ve pazar günü okula dönmesiydi. çocuk da sizi her hafta rahatsız etmek istemiyorum, hem de çok uzak vs diyordu.
ben 2-3 haftada bir kalmasına da çok sıcak bakmıyordum ama yapacak bir şey yok moduna girmiştim.
şimdi okuldan öyle kafanıza göre evci iznine çıkmak yok. ya her hafta evci çıkacaksınız ya hiç çıkmayacaksınız denilmiş. çocuk da eşimi aramış amca okul böyle diyor ne yapayım diye o da gelme diyememiş. yani özetle çocuk her hafta sonu bizde kalmak zorunda ama bunu eşim de ben de kesinlikle diyemiyoruz.
buraya bir dipnot düşeyim: eşimin anne ve babası istanbul'da yaşıyordu. memleketlerine taşındılar. onların taşındığı eve biz geçtik yani eşimin anne-babasının evinde oturuyoruz. kira da ödemiyoruz. başka evleri var kirada onun kirasını da eşimin abisi alacak yıl sonundan sonra.
dün bayağı kavga gürültü oldu evde. çünkü ikimiz de çalışıyoruz. ben haftada 2 gün evden, 3 gün ofisten çalışıyorum ama 3 gün çalıştığım günlerde 2 saat işe gidiş, 2 saat eve dönüş sürüyor. 6'da çıksam 8'de evde anca oluyorum. bir tek hafta sonum var. cumartesi zaten temizlikle geçiyor. cumartesi akşamları eşimle vakit geçirmek istiyorum. pazar da yine ıvır zıvır işler oluyor ya da nadiren dışarı çıkıyoruz bi etkinlik vs olursa.
yeğeni bize gelirse cumartesi sabahı eşim evde olmuyor ve ben uyuyabileceğim 2 günden birinde kalkmak zorundayım çünkü ayıp. pazar günü de benzer durum var zaten askeri okulda olduğu için alışmış sabahın köründe kalkıyor. geçen pazar mesela 3'e kadar evde oturdu. 6'da okula girmesi gerektiği için 3'te çıktı.
benim artık cuma- cumartesi akşamları eşimle oturup film/dizi izleme ve vakit geçirme gibi bir olayım kesinlikle kalmadı. çünkü bu çocuk cuma akşam yemeği vaktinde gelecek ve bizle oturacak sohbet falan etmek istiyor. cumartesi gündüz çıkar gider ama akşam yine öyle. pazar da ya kahvaltıdan sonra biraz oturur ya da gider bilmiyorum 2 günüm çöp olduktan sonra pazar yarım günü düşünemiyorum artık.
dün eşime ya bu işe bi çare bul ya da bu iş boşanmaya kadar gider dedim. çünkü bu çocuk tam 5 sene okuyacak bu okulda. gidebileceği başka bir yer yok. olsa da yasak.
o da ailesiyle arasını bozmadan bir yöntem düşünüyor ama bulamadık.
makul şekilde abine anlat, bizim bi hafta sonumuz var. mümkün olduğunca evi otel gibi kullansın vs gibi çocuğunu uyarsın gibi bir yöntem geldi aklıma ama ne kadar etkili olur, nasıl bir tepki gelir bilmiyorum.
eşimi seviyorum ve bu nedenden ayrılmak istemiyorum ama ben sorumluluk almamak için çocuk bile yapmıyorum ve hayatımda 4-5 kere gördüğüm bi çocuğa da zaten tek dinlenme alanım olan hafta sonumu 5 sene feda etmek istemiyorum. üstelik bu çocuk bizde kalırsa benim evimde yatılı misafir de kalamaz her türlü tüm konforumu ve düzenimi bozuyor.
bu konuyla ilgili ailesini, abisini ve yeğenini de incitmeden nasıl bir konuşma yapılabilir. fikirlerinize gerçekten çok ihtiyacım var.

bunu kimse kabul etmez dedim eşime. çık sokağa 10 kişiye sor kaçı kabul edecek dedim. siz böyle bir şeyi kabul eder miydiniz bunu da kendisine okutmak için bunu da sorayım.

teşekkür ederim.
-1
matilda
(10.11.25)
Hoş bi düzen değil bu öncelikle ama bunu 5 sene sürdüreceğini düşünmüyorum, ilk sene çok sık olur fakat şehre alışıp kendi arkadaş ortamını kurunca size fazla uğramaz

Eşin öncelikle sana karşı sorumlu orası sizin eviniz. Senin durumunu anlayıp seni buna hiç dahil etmeden aile ve çocukla çözmeli. Başta dediğim gibi çocuk şehre alışıp ortamını kurana kadar 2-3 ay anlaşma yapabilirsiniz belki
+2
grimavi
(10.11.25)
@grimavi ben de öyle düşünüyordum alışınca sürekli gelmez ama okul ya her hafta evci çıkarsınız ya hiç izin vermeyiz demiş. mesele de bu zaten.
0
🌸matilda
(10.11.25)
kesinlikle mantıklı değil. bir sene bile bu şekilde yaşanmaz. çocuğun ailesi nasıl buna tamam diyebiliyor anlayamadım. okulun ya hep hiç demesi de saçma. bizim okulda da yurt var ama öyle bir durum yok. istedikleri hafta sonu kalıyorlar. okulla da görüşülebilir tabii ki ama çocuğun ailesinin rahatlığı çok ilginç.
+1
oyokbuyoknevar
(10.11.25)
haklısınız. her hafta sonu olmaz yani. ayda 1 olsa neyse. çocuk evci çıkmak zorunda değil. yatsın okulunda. ya da babası diğer evi boşalttırsın yerleştirsin çocuğu. bir şeyler kırılıp dökülecek artık pek çareniz kalmamış. sen çocuğun annesiyle konuş önce eşin utanıyorsa.
0
archmeister8
(10.11.25)
Kocaman insan ya kendisinin ya da ailesinin bunun ne kadar saçma olacağını düşünmesi gerekirdi.
Şimdi eşiniz abisine sizin dediğiniz cümleyi söylediği an ne olacak biliyor musunuz olay büyüyecek vay sen benim oğlumu istemiyorsunlara gelecek ve çocuk bir şekilde durumu düzeltip izne çıkmamaya karar verecek.
Her şekilde arada gerginlik çıkacak bu yüzden bence gerginlik nasılsa çıkacak diye düşünüp dürüst bir şekilde ben böyle dedim ama bizim yaşam biçimimiz bu uygun olmaz sanki gibi konuşsun abisiyle.
Ben olsam böyle yapardım.

Çok zor durum bunu daha önce okuduğumda da çok üzülmüştüm adınıza. Umarım en az hasarla atlatırsınız bu süreci :/
0
mutekebbir
(10.11.25)
eşiniz kendi anne babasıyla konuşacak, bunun normal bi şey olmadığını söyleyecek. onlar da çocuğun anne babasına büyükleri olarak bunun normal olmadığını söyleyecek. böylelikle kimse birbirine kötü olmayacak. en makul yol bu ama bazı ailelerde kimse birbirine bir şey söyleyemiyor. o durumda eşiniz açık açık konuşacak.
+2
la mort heureuse
(10.11.25)
Akrabalar arasında yüze gelememek ve böyle şeyleri kabul etmek kötü ama bu 5 sene sürdürülebilir bir şey değil tabii ki, ha arkadaşların dediği gibi ilk seneden sonra böyle bir yoğunluk olmaz ama olacak gibiyse de çıkmasın evci kendi rahat edecek diye sizin rahatınızı bozmaya hakkı yok.
0
kizil karga
(10.11.25)
benim kabul etmeme gerek kalmadan eşim zaten böyle bi teklifle gelmezdi. mantıklı da değil zaten.
yani bu işin oluru şöyledir. ya 4-5 aylık bi süreçtir hadi her hafta gelsin dersin ya da 5 senelik bi süreçse ayda bir hafta sonu anca olabilir. başka türlü kesinlikle oluru yok.
-1
elorelia
(10.11.25)
İstanbul'da kalacak yeri olmayan öğrenciler 5 yıl boyunca hafta sonu okuldan çıkamıyor mu? Hapishane mi orası? Ben mi yanlış anlıyorum?
Hadi, başka yerde kalamıyor olsun. Hafta sonu gündüzleri çıkıp akşam dönebiliyor olması gerekir ya. Saçma geldi bana.
+2
auroraaurora
(10.11.25)
çıkabiliyor aslında. cumartesi sabah çıkıp akşam 6'da okulda olması lazım. pazar da öyle. iki gün de çıkabiliyor. seneye giriş saati akşam 10 olacakmış ilk sene diye böyleymiş.
ama işte ya evci çıkacaksın her hafta ya da hiç çıkmayacaksın sadece böyle cumartesi 6'ya, pazar 6'ya kadar 2 gün çıkacaksın demişler.
+2
🌸matilda
(10.11.25)
O zaman okulda kalacak, kimse de kusura bakmayacak. Evlatlık mı aldınız?
Ben kesinlikle kabul etmezdim. Evde kira vermeden oturma bahsi açılırsa da neyse bedeli ödeyeyim deyin. Alırlarsa o da onların ayıbı olsun.
+5
auroraaurora
(10.11.25)
Çocuk zaten kalmasın ok da sizde vay eşimle vakit geçirmek istiyorum diye ortalıkta anlatmayın bunu çünkü inandırıcı değil. Acınası da duruyor bir yandan.

Açık açık ben böyle tanımadığım birisiyle haftasonu iki gün geçirmek istemiyorum diyin geçin. Bir de boşanmayı söz konusu etmek fırsat bulmuşsunuz gibi görünüyor.
-14
artıküyeolmakistiyorum
(10.11.25)
@matilda, nasıl söylerseniz söyleyin, kim söylerse söylesin, bu konunun sonunda mutlaka aile arasında gerginlik, küskünlük, tartışma vb. çıkacak. iki yetişkin olarak kendi sınırlarınıza saygı duyulmasını sağlamak için bunları göze alıp bu konuşmayı yapmak zorundasınız. bunu da eşiniz yapmalı, siz değil.

bu kadar izahat vermenize de, kendinizi haklı çıkarmaya çalışmanıza da gerek yok hiç kimseye karşı zira siz her türlü haklısınız zaten. çocukla gerektikçe ilgilenmek, göz kulak olmak başka, tamamen hafta sonları sizin evinize yerleşmesi bambaşka. bütün aile üyeleri de bal gibi biliyor bu durumun ne kadar "uygunsuz" olduğunu ama herkes salağa yatıyor bir şekilde zoraki de olsa kabul ettireceklerini bildikleri için. bu da muhtemelen eşinizin bu konuda net dur(a)mamasından kaynaklanıyor. önce o resti çekecek, konuyu da eşimle film izleme, uyuma vb. şeklinde yumuşatmaya çalışmayacak. lap diye ben evli barklı adamım, karımla canım isterse salonda koltukta seks yapıcam, canım isteyecek inleye inleye boşalcam, birlikte duşa gircem, genç sağlıklı çiftiz, evde yetişkin bir erkek çocuğu hanginize mantıklı geliyor, siyeeeaahh diye masaya yumruğunu vuracak. sizi arada bırakmaması da çok çok önemli.
+4
Phoebe
(10.11.25)
öncelikle bence bu egoistlik. aile olmak böyle birşey değil. tabiki kendi konforunu düşünmek senin hakkın ama eşinin de bir ailesi var. ileride annesi babası hasta olsa sizde kalmak zorunda olsa ona da aynı arızayı çıkartacaksın demekki. ayrıca empati yapsan ve aynı durumda sen olsan eşin istemeze ne yapardın.

çocuk tarafına gelince millet haklı bir süre sonra size gelmez bile arkadaşlarıyla dışarda vakit geçiririr. yada gündüz çıkıp akşam saati dolmadan geri dönsün. evci çıkmasına gerek yok.

sen bence boşan bu evlilik sürmez bu bencillikle. ayrıca benim eşim senin gibi rest çekecek direk avukata gönderirdim.
-23
gercekdunya
(10.11.25)
Ben şunu net anlayamadım. Diyelim ki hiç evci çıkmamaya karar verdi. Yine her haftasonu belli bir saate kadar dışarı çıkma hakkı olacak mı
Mesela her cumartesi saat 6 ya kadar izni var gibi mi?

Bunun dışında diyelim hiç cikamayacak tabii ki çok iyi bir seçenek olmayabilir ama bile isteye tercih edilmiş bir şehir,.okul. sokakta kalmayacak bu çocuk nihayetinde. Belki aktarılan kadar katı kurallar yoktur ya da belki göz korkutmak için çok katı konusulmus olabilir.

Gerçi askeri okul katıdır muhtemelen ama dediğim gibi evci çıkmamak da bir seçenek, öyle kalacak bir sürü arkadaşı da olacaktır.

Gerçekten zor bir durum ama siz sonuna kadar haklısınız bence.
+1
egerbiryolcu
(10.11.25)
tabii ki evci çıkmazsa izni var.
ya evci çıkacaksınız ya da sadece askerlikteki gibi çarşı izni gibi ama 2 gün çıkabilirsiniz. birinden birini seçin gibi bi konuşma yapmışlar.
yeni oldukları için belki göz korkutma amaçlı yapılmış bir konuşma da olabilir sonuçta herkesin evci kaldığı ev kendi ailesine ait değil insanların işleri, başka misafirleri de olabilir. evci kaldıkları kişileri de düşünmeleri gerekir bence.
+1
🌸matilda
(10.11.25)
işte aslında yazdığınız cevabın içinde gizli olay: zorunda kalmak.
burada bu çocuk her hafta sonu bizde kalmak zorunda değil. zorunluluk olsa zaten bir şey diyemem. bu çocuk istanbul'da değil de konya'da bu durumu yaşasaydı kime gidecekti gidecek yer de yok. ama hastalık durumu dediğiniz zorunlu bir durum öyle bir durumda tabii ki bakılır.

"direk" avukata göndersin napayım çekmek zorunda değilim kimsenin çocuğunu. bu seçeneği de sundum ama kabul etmiyor.
+2
🌸matilda
(10.11.25)
eğer çocuğun babası eşinize, siz benim çocuğumu istemiyorsunuz diye filan hayıflanırsa eşiniz de desin ki; ben zaten çocuk sorumluğunu üstlenmek istemediğim için kendim çocuk yapmıyorum.

gereksiz ajitasyonlara gerek yok.
+3
since1907
(10.11.25)
Türkiye'de büyük aile yapısı kuralları hala geçerli. Sen mesela boşanmayı aklına getirmişsin. Boşansan normali baba evine dönmendir. O durumda küçük kardeşinin vay sen niye geldin, ben sorumluluk almamak için hatta bir haftasonum vardı deme lüksüne sahip değil.
Yine büyük aile yapısının bir özelliği olarak baba evinde ücretsiz oturulabilir. Babanın çıkın ben kiraya vereceğim, kirayı da biriktirip ahir ömrümde bir maldivler tatili planlıyorum. diyemiyor, diyemez.
Yine mesela, kardeşlerden birinin depremde evi yıkılsa, veya şizofreni teşhisiyle eşi terketse, sığınacağı yer kardeş evidir.
Anne babadan biri vefat edip, diğeri elden ayaktan düşmeye başlasa olacak olan yine aynıdır.
Yani başınıza bir durum gelmiş. Aklına da gelmiş madem, uygula. Boşa adamı. Ya da eşin gitsin Abisine, Matilda iyi kız, inan sesini çıkarmış değil ama, ben mahcubiyet duyuyorum. Biz sorumluluğundan kaçınıp çocuk yapmama kararı almışken, kendimi karıma eksikli hissediyorum. Çocuğun evciliğini iptal edelim de ayda bir falan geçici evci yapalım. Olmaz mı? cinsinden bir şeylerle vaziyeti idare etsin.
Ama ben bunun yanlış olacağını düşünüyorum. Şahsi fikrim bu.
-5
Mirket
(10.11.25)
@matilda, hastalık vb. bir durumda böyle bir reaksiyonunuz olmazdı zaten, hiç sanmıyorum. dediğiniz gibi emrivaki yapılması, sizin iradenize ve yaşam alanınıza saygı duyulmaması söz konusu.

elbette boşanmak böyle bir nedenle olmamalı ama şayet siz eşinizin böyle durumlarda hiç bir zaman sınır çizemediğini düşünüyorsanız ve bu bardağı taşıran son damla olduysa, çift terapisi düşünebilirsiniz. zira bu durumda konu o çocuk değil, eşinizin çekirdek ailenizle ilgili hiç sınır çizememesi oluyor.
0
Phoebe
(10.11.25)
Çocuk evci çıkmak zorunda değil ki. Haftasonu kalsın okulunda, gezmeye çıksın dönsün. niye dışarda yatıya kalmak zorundaymış? İlle çıkacaksa adres olarak sizi göstersinler gitsin nerde kalıyorsa kalsın. ne biçim genç erkek bu gelip sizde kalıyor çocuk gibi

Sorun eşinizde. O neden rahatsız olmuyor mesela sizinle baş başa vakit geçiremeyecek olmaktan. Çocuk geldikçe siz dışarı çıkın kafanıza göre kocanız ağırlasın madem öyle istiyor. Boşanma ya da eşinizle kötü olma meselesi yeğeninin her hafta gelip sizde kalmasından ziyade eşinizin ailesine karşı sınır koyamayan ve sizi öncelik yapmamış biri olmasıyla alakalı.
+5
dfn4
(10.11.25)
işin sarpa sarması dipnotta belirttiğiniz sebepten evin size ait olmamasından kaynaklı. kira verip vermemenizin pek önemi yok. birisi işin nereye varacağını düşünmeden laf arasında bizim istanbulda ev var orda kalır sizin oğlan demiştir, diğeri de oğlum x amcanlarda kalırsın demiştir. 3. kişilerin 1.kişiler adına plan yapması...

çocuk burada en masum olan kişi. zira ailesinin kendisine söylediğini yapıyor. kendi adına karar vermeyi öğrenene kadar da böyle olacak. ama 5 yıl boyunca her haftasonu bizde kalacak "korkunuz" endişeniz bence yersiz. belki 1 sene sonra "amca sağol ben artık okulda kalmak istiyorum" diyebilir.
bence askeri okul kurallarını bir de kendiniz gidin sorun, öğrenin. mesela ben bilmediğim için soruyorum, evci çıkmadan, yani hafta sonu da okulda kalmaya devam ederek gün içinde dışarıya çıkılamıyor mu? örneğin duş almaya, çamaşır yıkamaya, kahvaltıya/öğlen yemeğine gelip akşam saatinde de okula geri dönülemiyor mu? ya da size evci izni diye çocuğun aktardığı şey gerçekten her hafta sonu evde konaklama zorunluluğu mu, yoksa izne çıkarsam bu adreste beni bulabilirsiniz beyanı mı? mesela planlı bir şekilde her ay başında bu ay sadece 1/2/3 hafta sonu eve çıkacağım, hava soğuk hiç çıkmayacağım gibi bir tercih belirtilebiliyor mu? ya da 6 ay sonra bu beyandan cayılamıyor mu?
kısacası çocuğu kırmadan kafanızdaki soruların cevaplarını ilk ağızdan yetkili birinden öğrenip 3.kişi olan aileleri karıştırmadan çocukla oturup konuşarak beraber bir çözüm üretin. 3.kişiler dilediklerini söyleyebilirler de önemli olan 1.kişilerin ne istediği.

söylemeden duramayacağım :) "bunu kimse kabul etmez", "çık sokağa 10 kişiye sor kaçı kabul edecek" gibi söylemler bana manasız geliyor. zira herkesin aile-akraba ilişkisi bir değil. bu davranışınızı eleştirip, sizi kötüleyecek de bir sürü insan bulunur. siz belirttiğiniz sebeplerden ötürü bu duruma karşısınız. bu kadar. sorduğunuz 10 kişiden 9'u aksi yönde fikir belirtse, siz düşüncenizden/kararınızdan vazgeçecek misiniz?

son olarak sorunsalınıza çözüm önerisi: boşanmak yerine her hafta sonu evi çocuğa bırakıp otelde konaklayın :)
-1
tnz
(10.11.25)
dfn4 +1

ayda 1 bile kabul edilebilecek bir şey değil. çok can sıkıcı. eşinizin ciddi ciddi konuşması lazım. buna da alınacaklarsa alınsınlar. her hafta sonu misafirlik olur mu ya öyle? böyle saçma bir şey olabilir mi? sizin bir hafta sonunuz var. çocuğun yanında mı sevişeceksiniz? belki tatil planı yapmanız gerekecek belki bir işiniz çıkacak yapamayacaksınız. kimse kabul etmez böyle bir şeyi.

ben olsam eşim diyemiyorsa gider ben söylerim. hiç çekinmem utanmam, düşüncesiz ana babası utansın. direkt derim: "biz her hafta sonu müsait değiliz, kalabalığı sevmiyorum bu yüzden çocuk bile istemiyorum (ben de gerçekten istemiyorum bu arada) benim her hafta sonu bir çocukla ilgilenecek vaktim ve enerjim yok, tüm hata çalışıyorum, hafta sonu da evde yalnız kalmak, sessiz takılmak istiyorum. evde genç bir erkek çocuğu varken rahatça giyinemiyorum bile. lütfen başka bir çözüm bulun. ben bunu kabul edemem."

aynen bu şekilde söyleyin. küserlerse küssünler. hiçbir şekilde ayda 1 yok otel gibi bilmem ne kabul etmeyin. çünkü zaman geçtikçe ayda 1 de batacak. vallahi evliliğiniz biter. ben olsam ben de boşarım.

çocuğun durumunu, ahını vahını yazığını siz düşünmek dertlenmek zorunda değilsiniz. onu dünyaya getiren anne babası düşünsün. doğururken size mi sordular. neden ilgilenmek zorunda olasınız ki? kocanız da pısırık anneci aileci biri galiba. aile içinde saygı gören sesi çıkan sözü dinlenen biri değil gibi duruyor. bunu söylemenin bir yolunu nasıl bulamaz? katlasın 4 yıl okulda takılsın. benim lise arkadaşlarım da o şekilde okuldaki yurtta 4 yıl kaldılar, bir şey olmadı.

hem bir çocuğun sorumluluğunu almak kolay değil. o çocuğa sizin evde bir şey olsa anne babası gelir sizi suçlar. ergen deli dolu erkek çocuğunun ne yapacağı belli olmaz. ergenlik ihtiyaçlarını falan da sizdeyken evde karşılayacak olma ihtimali bile çok rahatsız edici. yok sevgilimi getirebilir miyim diyecek, yok kankasını getirecek, yok onlara gidecek gecenin köründe eve gelecek sizi uyutmayacak... ergenin derdi bitmez ki.

evde sütyensiz ve şortla, dantelli gecelikle ya da çıplak falan gezemeyeceksiniz, hafta sonu pinekliğini yapamayacaksınız. bu ne biçim bir hayata dönüşecek...

ay valla evlenmeme isteğime +1 sebep eklendi bu olayla. akrabayla uğraşmak rezilliktir.
+2
art cat chocolate
(10.11.25)
tnz adlı duyurucunun yazdıkları komedi... anne babasının sorgulaması, öğrenmesi, düşünmesi, ayarlaması gereken o şeyleri siz yapmak zorunda değilsiniz. o çocuğun adını ve yaşını bile bilmek zorunda değilsiniz. ne münasebet ya. çocuk bakmak istesek doğururuz.

çözüm önerisi de her hafta otel masrafı olmuş. :D evlenilmemesi gereken kişi modelini görmüş olduk.

gercekdunya nın yazdığı yazı ise troll olabilir veya klasik anacı erkek modeli uzak durulması gerekenlerden. ciddiye alınmaması gereken bir yazı. hatta kişiyi engelleme kararı aldım şu an çünkü baya rage bait yapan bir troll bence.
+2
art cat chocolate
(10.11.25)
Oğlum İstanbul'da yatılı lise öğrencisi, abim de İstanbul'da yaşıyor. Hatta birbirine bayağı yakınlar, otobüsle bile max 30 dk ama oğluma ilk tembihlediğim şey "amcan seni arayıp haftasonu için davet etmedikçe sakın gitme oğlum" oldu. Abimle de aramız çok iyidir ama ne kadar yeğen de olsa aile dışından biri ve sürekli, onu da geçtim zorunlu misafirlik çok hoş karşılanmaz. sizi çok iyi anlıyorum. bunu eşinizin abisi ile görüşmesi, uygun bir dille izah etmesi gerek. Fakat "iş boşanmaya kadar gider" tepkiniz biraz fazla. Boşanma lafını bu kadar kolay dillendirmemek lazım. yaydan çıkmış ok gibi birşey bu, bi kere boşanma kozunu ortaya sürdüğünüz zaman hep sizin de eşinizin de aklında boşanma opsiyonu olacak. başka konularda da olsa tüm tartışmalarınızda lafın sonu boşanmaya gidecek. evliliğinizi çok yıpratır. naçizane tavsiyemdir bu da, anlayışla karşılayacağınızı umarak..
+12
faberkastelli
(10.11.25)
hala üstten üstten konuşuyorsunuz ama. çocuk yabancı biri değil, kimsenin çocuğu hiç değil. eşinizin öz yeğeni. sizin aileye bakışınız farklı olabilir eşinizin bakışı farklı olabilir. ortak bir noktada değilseniz anlaşabilmeniz zaten mümkün değil.

ayrıca evlilik böyle bir şey değil. bana göre sevgi saygı ve özveri gerektirir. bırak çocuk 2-3 ay kalsın hemen arızaya bağlama sonra zaten kendi bir yol bulacaktır. olmadı siz bir yol bulursunuz oraya yönlendirirsiniz. sizin adresi yazdırdı diye sizde kalması gerekmiyor zaten. yada gece askerler gelip evi yoklamayacak.

yine söylüyorum boşanmak en güzel çare. çünkü sizin bu tavrınızla, şimdi yapmazsanız ilerde daha büyük sorunlar yaşayacaksınız.
0
gercekdunya
(10.11.25)
Kabul etmem. Erkeğim. Bu çocuk aç değil, açıkta değil. Okulu herhangi bir evden daha iyidir. Havuzu, spor salonu, kütüphanesi vardır. Bir de İstanbul. Köyden gelen insan her yeri öğreniyor, askerî okulda okuyan çocuk çıksın gezsin. Ben de askerlik yaptım 6 ay. Haftada 1 gün çıkarsın, alışveriş yaparsın, yemek yersin, kafa dağıtırsın. Evde oturmak neymiş saatlerce. Sıkıntı eşinde. Niye her şeye tamam diyor. Kurtulmak için şans doğmuş. Onu da kabul etmiş.
+2
arbre
(10.11.25)
Ajite etmeye gerek yok, hastalık ayrı bu durum ayrı. Kimse kimsenin konfor alanını bozmamalı. Bunu önce çocuğun ailesi düşünebilmeli. Çocuk genç daha, ailesi bile akıl edemiyorken ondan beklemek olmaz zaten. Ailesi akıl etmiyor mu? O zaman yapacak bir şey yok, eşiniz güzelce konuşacak. Ben de şahsen kabul etmezdim, benim öz yeğenim olması da durumu değiştirmezdi. Çalışıyor, yoruluyor ve dinlenmek istiyoruz. Kısa bir süre olsa diş sıkılıp idare edilebilir ancak 5 sene çok uzun bir süre. Çocuk ortam yapar demişler ama garantisi olan bir durum değil bu. Eşiniz konuşacak, başka çıkar bir yol yok. Gerekirse evliliğimde sorun yaşamak istemiyorum diyecek.
+4
huzurlarinizda huzursuzluk
(10.11.25)
daha önceki duyurunuza da yazmıştım. biraz karikatürize edeyim. 1940 larda yaşasaydık, yeğen de köyünden tahta bavulu ile büyükşehire okumaya gelseydi o dönemin sosyal gerçekliğinde normal olabilirdi ama 2025 yılında bu normal ve sağlıklı değil.

olması gereken şu; çocuğun hafta sonu sabahtan akşama kadar izinli olduğu günlerde devamlılık arz etmeyecek şekilde günübirlik ziyaretler yapması daha seyrek olmakla beraber başlarda alışma sürecinde eğer olanak var ise cumartesi gecesi sizin evinizde yatıya kalması, zamanla bunun da ayda yılda bir seviyesine inmesi.

2025 yılındayız. insanlar çalışma hayatının yoğunluğundan dolayı (hele ki 8-5 çalışan memur vs değiller ise) kendi evinde bile yeterli vakit geçiremezken, aç açıkta olmayan birinin evin 3.kişisi düzeyinde rutin olarak dahil olması hiç doğru değil.

her şeyden önce çocuğun anne babasının oğlum, amcam yengen ısrarla davet etmediği sürece yatıya kalma, ev insanların mahremidir. amcan seni ne kadar sevse de sen rahatsızlık verme demesi gerekirdi. çocuk çok gamsız bir tip değilse, başkasının evinde yatıya kalmaktan (evet, aksi yönde cevap verenlerin bilmesi gereken nokta bu, insanın ana baba evi dışındaki her yer, amcasının evi de olsa başkasının evidir.)

burada durumu çetrefilli hale getiren bir nokta çocuğun anne babasının tavrı. diğer bir nokta bence dede/babanne kaynaklı. onların evinde oturduğunuz için benin öngörüm büyükanne/büyükbaba eşinizin kardeşine aaa ne güzel işte, ''bizim'' evde kalır hafta sonları çocuk rahat eder zihniyetiyle yaklaşıyor. yani ''bizim'' kelimesini kullanmasalar dahi düşünce yapıları bu şekilde muhtemelen, bu iki durumun üstüne eşinizin de aman abimle, anamla, babamla kötü olmayayım diye düşünüp sınır çizememesi durumu işin içinden çıkılmaz hale getiriyor.

eşinizin diyeceği şu, abi, anne, baba ''yeğenim tabii ki bizim canımız her sorunu, sıkıntısı ile ilgilenmek amcası olarak yalnız olmadığını hissettirmek benim görevim, bizim de bir aile düzenimiz var, hafta sonları da gelsin ama devamlı yatıya kalırsa kendi de rahatsız olur'' gibisinden derdini anlatan ama karşı tarafı da üzmeyen minvalde konuşma yapması. ama muhtemelen bir noktadan sonra büyük bir çatışma çıkacak, küslük olacak gibi hissediyorum.
+4
wilhelmwasmuss
(10.11.25)
bunu o yaştaki bir çocuk düşünemez. toplumumuz da mahalle baskısı halen geçerli. ben kendim bu durumu yaşasam kabul etmem. siz de istemiyorsanız kabul etmeyin. kendinizi çok net açıklamışsınız ki eşinizin muhattap olacağı kişiler sizin bilinç seviyenizin altında. bizim toplumumuzda halen çocuk yapmamak, anaya babaya sınır çizmek abes görülüyor. aman toplum ne der baskısı var. ne derse desin ya sene 2025.
yatılı okula gönderen ana baba da çocuğunu hafta sonunu düşünsün.
+2
mikahakkinen
(10.11.25)
olay fazla büyümüş gibi. mantık geri plana atılıp duygusal tepkiler verilmesin.
boşanma gibi laflar çok tehlikeli. dilinizin ucunda olmasın.
5 yıl boyunca çocuk hep bizde kalacak diye düşünmeyin, bu nereden çıktı. eşinize biraz zaman tanıyın o da abisine, çocuğun ailesine der.

daha ilk senesi, belki arkadaşları yok, nereye gideceğini bilmiyor, zamanla yapacak şeyler bulur arkadaşlar bulur.

rahatsızlığınız anlaşılır. hiç yadırgamıyorum bunu. haklısınız. ama bu konuda eşinizin fazla üstüne gidip de arada bırakmayın onu.

bir iki defa geldi misafirdi, artık her hafta geliyorsa misafirden saymam ben onu.
cumartesi sabah geldi ben uyuyamam, erkek kalkmam lazım çünkü ayıp gibi şeyleri pek düşünmezdim. siz bakın keyfinize, yapın planınızı olduğu kadar.
hem böylece belki çocuk da vazgeçer evci çıkmaktan.
+1
biseysorcaktim
(10.11.25)
Bence nasılsa kötü olacaksınız en baştan kötü olayım reddedeyim mantıgı yanlış.

Eşiniz buna zaten tamam dememesi lazım ama sizin yerinizde olsam bir kaç hafta gelsin sonra olmuyor diye eşinizle konuşmak olurdu.
+1
liberal
(10.11.25)
ben ya her haftasonu bir akraba, arkadas, gun daveti yapardim ya da cocuk geldiginde toplanip giderdim.
0
Coma
(10.11.25)
yukarda akli basinda olanlar yazmis zaten, hocam normal degil. ilk basta esinizin karsi cikmasi lazimdi o gercekten cok enteresan. burada normal karsilayanlar da aileden boyle gormustur ve zaten cocukluktan itibaren buyuk aile herkes ic ice yasiyordur. bugun geldigimiz sehir yasaminda bahsettiginiz seyin normal karsilanmasi mumkun degil.
anlamadigim bir durum, esiniz neden cumartesi sabahlari cocuk geldiginde evde olmuyor? cocuk gelmezse evde mi oluyor? o kismi anlamadim.
once aileyle sonra da okulla konusacaksiniz, bunun tek mantikli oluru cocuk sizde kalmayacak, aksamlari yurduna donece, arada bir siz yemege davet edeceksiniz.
okulun 5 yil taahhut almasi mumkun degil, muhtemelen yillik hatta belki donemlik soruluyordur. kaldi ki bir kere cocuk evci cikacagim dedi diye kararin degismemesi mumkun degil, diyelim ki siz sehir disina tasindiniz, ne olacak cocuk evci cikacagim dedi diye okul kabul etmeyecek mi karardan donulmesini. dolayisiyla hala karar degistirebilirsiniz ki saglikli olan budur.

ben cocugun ilk zamanlar gelip sonra gelmeyecegine inanmiyorum. gelecek, kiyafetlerini getirecek, ev yemegi yemek isteyecek vs.

eger bu durum degismezse, esinizle bunun icin aranizi bozmanizi ve bosanma lafinizi agziniza pelesenk etmenizi tavsiye etmiyorum. siz bir takimsiniz, birbirinize karsi degil, karsilastiginiz gucluklere karsi birlikte durmak zorundasiniz. bu durum degismezse, sizin yerinizde olsam hic oyle sabah kahvalti hazirlayim, erken kalkayim, cocukla oturayim derdine dusmem.

bu arada cocugu suclamak da dogru degil, bu cocuk muhtemelen 17/18 yasinda bisi, akli basi ne olsun ki daha, ailesi ne diyorsa onu yapiyordur.

bol sans diliyorum. esiniz ailesiyle konusacak, gerekirse kotu olacak. yani o nasil bir performans bekliyor ki sizden acaba hic hayir dememis cok enteresan.
0
kassiopeia
(10.11.25)
Sorun ne ben anlamadim. Ayip olur diye erken kalkmak mi koca ile dizi izleyememek mi? Erken kalkmamak yegenine ayip oluyorsa kocana olmuyor mu, kocana ayip olmuyorsa yegenine niye ayip oluyor? Aksam kocanla niye dizi izleyemiyorsun? Durum zaten keyfi degil de zoraki degil mi? Cocuk aileden degil mi? Zaten bulundugunuz evde hakki da yok mu? Bunun icin bosanmakla tehdit etmek? Modern kadin deliligi bu.
-5
osssy
(10.11.25)
ailesinin kirasını abisi alacakmış ya, oradan aldıkları kira ile çocuğa 1+1 ev açsınlar madem çocuk rahat etsin istiyorlar, arada bir de size gelir misafirlik gibi.

kendi ikametlerini 1+1 evde gösterip evci gösterebilirler sanırım oraya
0
pislick0
(10.11.25)
bunun çözümü maalesef başka eve çıkmak. şu an kira ödemiyorsunuz ve bir bakıma çocuğun dedesinin evinde yaşıyorsunuz. eğer size karşı anlayışlı değillerse (-ki bence lise çağında çocuklar için günlük izin gayet de yeterli, bir evde kalmaya ihtiyaçları olmamalı) kendi evinize çıkarsanız böyle bir istekte bulunabileceklerini sanmıyorum.
+1
eileengray
(10.11.25)
"işgüzar" amcanın çocuğu size sormadan size kitlemesi ile, sizin annenizin babanızın evine kira ödemen çökmeniz genelde aynı sebepler aslında.

kendi bireysel alanınızı, huzurlu bir haftasonunuzu düşündüğünüz gibi mesela; bedavaya oturduğunuz evden gelecek kira ile anne babanın da hayat standartlarını arttırabileceğini hiç düşündünüz mü? ordan da para gelse belki turlara katılıp gezecekler, ya da tarzları değil derseniz belki arabayı yükseltecek, oturduğu evi daha güzel yaptıracak?

her şey malesef ekonomiktir. siz mesela tamamen ayrı gayri bağımsız, kirasını ödediğiniz bir evde otursanız bu tartışmalar belki hiç olmayacaktı.

değişen toplumumuzun sosyolojisi üzerine de aslında güzel bir konu bu. şikayetlerinizde kesinlikle haklısınız, 2025 yılında olacak iş değil bu tabii ki. ama siz sırf o evde para ödemeden oturuyrsunuz diye o amca kendisinde bunu hak görüyor. aslında anlatmak istediğim buydu.

aile içi, hele ki geniş aile için; asla para alan, bir yardım gören konumuna düşmeyin. para verin, yardım edin ama asla bu konuma düşmeyin. huzurunuzu, konforunuzu, dertsiz başınızı böyle sömürürler.
+10
makbur
(10.11.25)
Daha okurken canım sıkıldı. Çocuğun ebeveynlerine biraz empati yapabilme yeteneği zerk etmek gerekiyor bence. "Siz de İstanbul'da oturuyorsunuz haftasonları kalıversin işte" rahatlığına ayar oldum. Ebeveynleri daha baştan sizin hayatınız ne derece olumsuz etkileniri düşünüp bu teklifi yapmamalıydı. Sizin öneriniz ideal bana kalırsa. Eşiniz "Çalışma saatlerinden dolayı eşimle bir tek haftasonları baş başa kalabiliyoruz. Yeğen evci gelmese mi bize acaba?" desin mesela.
0
mungojerry
(10.11.25)
Her evliliğin dinamikleri ile aile yapısı farklı ve bekar olduğumdan fikir belirtmem doğru değil. Düşünceniz doğrudur yanlıştır bir şey diyemem ama takıldığım bir durum var. Bunu eleştirme olarak değil, anlamak için soruyorum.

Yazmışsınız ki: "... ben uyuyabileceğim 2 günden birinde kalkmak zorundayım çünkü ayıp." Neden kalmak zorundasınız ki, neden ayıp olsun?


Kendimi sizin yerinize koymaya çalışıyorum; haklılık payınız var. Özellikli yeni evlisiniz sonuna kadar haklılık payınız var.

Özellikle aile yapısı çok farklı. Bunu ikinci kez yazmanının doğru ve yanlış olmaması. Ben ailemden daha farklı gördüm. Erkek kişisiyim. Evli olsam ve hanımın yeğeni her hafta sonu kalmaya gelse, bir şey diyeceğimi sanmıyorum. Tabii büyük konuşmam doğru değil, şartlar değişebilir ama elimden geldiğince rahat rahat takılmaya çalışırım.
+1
put it in your appropriate place
(10.11.25)
ya siz neden hayır olmaz diyemiyorsunuz? tüm sorun burada.
+2
deartheodosia
(10.11.25)
cevaplari okudum, hem uzuldum hem sinirlendim yaw. her zaman soyluyorum, insanlar "default" kotu. kotu kalpliyiz, yarali ele isemeyiz, sadece kendi gotumuzu kurtarmaya calisiyoruz. istediginiz kadar eksileyin, cok da fifi.

oncelikle ev cocugun dedesinin yaw :) o evde o cocugun da hakki var. ben cocugun dedesi olsam ve boyle bir ariza ciksa, sizi o evden ivedilikle sepetlerim, madem torun kalamiyor kimse kalmasin derim, veririm kiraya. bu cepte dursun.

ailede boyle bir ihtiyac var, yaw belki cocugun da su anda sohbet falan etmek istedigini gore belki duygusal bir ihtiyaci var, yalniz hissediyor kendini vs. 1-2 sene bu sekilde idare etseniz sizin icin olumcul sonuclari olacagini sanmiyorum.
hadi cocuk dusunuyor olsaniz, odaya ihtiyaciniz falan olsa, ya da lohusa falan olsa bir nebze haklisin diyecem de oyle bir durum da yok. bu iki.

burda ayrica sizden istenen bir "entertaintment" degil, guvenilir bir kapi, bir adres olacaksiniz. siz bakin isinize, yok haftasonu erken kalkmak, yok aksam bilmem kaca kadar yatamamak, bunlara gerek yok ki. siz bakin isinize, cocuk zaten en fazla 1-2 sene gelir gider, sonra buyuk ihtimal kendini arkadas grubunu kurup gelmeyi kesecek.
bu da uc.

bu ayrica daha once denenmemis birsey de degil, benim tanidigim bir aile 4 sene boyunca her allahin gunu, istanbula okumaya gelen bir uzak akraba cocugunu misafir ettiler. kimsenin bu konuyu mevzu ettigini ne duydum ne gordum, surekli o eve girip cikardim. ve o sirada ciddi maddi sikintilari vardi.
+1
cooperr
(11.11.25)
Bence çok ümitsizliğe düşmeyin. Hallolmayacak şeyler değil. Moralinizi yüksek tutun.

-Okul her ne kadar "her hafta evci çıkacaksınız" dese de, bu "5 sene boyunca sizde kalacak" anlamına gelmiyor. Bu tarz kurumlarda mutlaka gelişmelere göre izlenen prosedürler vardır. Diyelim 2 ay sonra sizin şehir dışına taşınmanız gerekti, çocuğu okuldan mı atacaklar? Bir dilekçe verecek, artık evci olmayacak. Disiplin yönetmeliğine göre suç da değil. Başı da ağrımaz. Bu bir.

-Eğer düzenli olarak size gelecekse, "misafir" olmuyor artık. Bir nevi "ev halkı" oluyor. İlk bir iki haftasonu beraber takılırsınız. Sonra kendisi serbest takılır. Hiçbir ayıbı yok bunun. Siz eşinizle haftasonu rutinleriniz neyse bozmazsınız. Yani çocuk sizin düzeninize adapte olacak. Kendisini istenmeyen hissettirmeden, sevgiyle, serbest bırakın. Siz de kendi düzeninizi bozmayın. Erken mi kalktı, dolaptan bir şeyler atıştırsın kendine. Öyle ayda yılda bir gelen misafir değil çünkü. Hatta ev işlerinde siz ve eşinize yardımcı dahi olabilir.

-Eğer çocuğun sevmediğiniz, benimsemediğiniz huyları yahut çeşitli problemleri varsa tabii ki eve almak zorunda değilsiniz. Ama çocuk zararsızsa bence şimdiden olumsuz düşünmeyin. İlk aylarında şehre, okula, ortama alışmasında yardım etmiş olursunuz. Destek olmuş olursunuz. O zaten arkadaş edindikçe zamanla bir düzeni olur.

-Eğer ailenize olumsuz görüş bildirecwkseniz, eşiniz asla sizi bahane etmemeli. Suçlu olarak sizi öne atmamalı. Aile içinde işler çok karışabilir.

-18 yıllık evliyim. Yeri geldi benim yeğenim bir yıla yakın bizde kaldı. Yeri geldi eşimin ablası aylarca bizde kaldı. Çok müteşekkir oldular. Çok dua aldık. Dönem dönem evde ekstra birinin olması çok da kötü bir şey değil. Herkes sınırlarını biliyorsa, kimse kendini kasmıyorsa gündelik yaşamınız, düzeniniz sekteye uğramıyor.

Bence hemen peşinen olumsuz düşünmeyin. İlk bir ay (4 haftasonu) sonunda, eğer yapamayacağınıza kani olursanız kesin bir şekilde, sonra çocuk kurumuyla konuşur, evci izni iptal edilir. Çocukta bir olumsuzluk yoksa bence bir şans verin.
+1
yadigar
(11.11.25)
abi ev cocugun dedesinin, kira vermeden oturuluyor.. ortada bildigin royal flush var, kartlar acik :D
bunun ustune ne deseniz olsa olsa sinek ikili olur, bosuna analiz kasmaya gerek yok.
+2
cooperr
(12.11.25)
bir önceki duyurunu da okumuştum ve üzülmüştüm.

Öncelikle ev çocuğun dedesinin falan değil sizin eviniz. kira vermiyorsunuz diye çocuk gelip o evde istediği gibi kalabilir demek değil bu. öyle saçmalık mı olur ya evde kira vermeden oturuyosunuz diye dedenin tüm misafirleri arkadaşları akrabaları gelip kalsın o zaman djhffdjgh misafirhane mi orası kervansaray mı Allah aşkına saçmalamayın arkadaşlar.

çocuğun sürekli sizin evde kalması sizin aile ve ev düzeninizi tamamen bozar, böyle bir şeyi ancak çalışmayan ve aşırı geleneksel yaşayan ailelerin gelinleri kabul eder normal aile yaşantısına sahip olan kimse kabul etmez. bu çocuğun ailesi istanbuldaki askeri okulu yazdırırken size mi güvendiler? hayır. çocuğun yatılı bi şekilde orada kalacağını bilmiyorlar mıydı? size böyle bir yük yüklenmesi çok saçma ve haksızlık.

ben de istanbulda üniversite kazandığım zamanlar ilk dönem hafta sonları teyzemlere gidiyordum kalmaya. şimdi düşünüyorum da ne kadar saçmaymış annemin beni uyarması gerekirmiş gitme diye ama annem cahil bir insan olduğu için pek böyle şeyleri düşünebilecek biri olmadığı için gidiyordum. sonra bi baktım yurt arkadaşlarım hep kaynaşmışlar, hafta sonları hep bi yerlere gidiyolar vs. sonra ben ocak dışı kalmışım teyzemlere gittiğim için. neyse ben ikinci dönemden itibaren gitmemeye başladım yurtta takılıyordum artık. bence çocuğa bunu söyleyebilirsiniz, okul arkadaşların hep kaynaşır arkadaş olurlar hafta sonu gezdkleri takıldıkları için sen dışarda kalırsın vs diye korkutun bence.

ailesine de söyleyin çcouğun bu şekilde her hafta sonu gelmesi bizim açımızdan yorucu oluyor, kendi arkadaşlarımızı vs çağıramıyoruz, bazen makana ile veya kahvaltılık şeylerle geçiştrmek istediğimiz zamanlar oluyor, biz de çalışan insanlarız vs söyleyin çocuğun ailesine durumu. bence bu karşı tarafa bu şekilde anlatıldığı takdirde onların da anlayışla karşılaması gerekir. eşiniz ile beraber arayın hoparlöre verin durumunuzu anlatın. sizi de kırmak gücendirmek istemeyiz diyerek başlayın yumuşak bir tonda konuşun. çocuk için de ortamına alışması bakımından her hafta evci gelmesi iyi bi şey değil, arkadaşları kaynaşıyodur o dışarda kalıyodur vs ayrıca zorluklara tek başına vakit geçirmeye de alışması gerekiyor, hatta ders çalışması da ggerekiyor. böyle eve gelince ne ara ders çalışacak? bunları anlatın bence.

neyse bi de yukarıda da söylenmiş, bu bir hastalık durumu vs değil o yüzden mecbur değilsinz bakmaya.
-2
Sadece soruyorum
(12.11.25)
bir ekleme daha:
bu durumda bazı aileler çocuğunu tek bırakmaya korktukları zaman çocuğun bulunduğu ile taşınıyorlar. bizim öyle tanıdığımız aileler var mesela kızı kırıkkalede üniversite kazanmış aile de kızla birlikte o ile gitmiş ev tutmuşlar kız da evden gidip geliyor okula. böyle şeyler de var. ailesi bu kadar hassas ise gelip taşınsınlar istanbula. yine bu işin sorumluluğu size ait değil.
-5
Sadece soruyorum
(12.11.25)
makbur+1
cooper+1
put it in your...+1
osssy(soyleyis tarzi biraz fazla direkt olsa da)+1/2

istanbul' da kalacak yeri olmayan bekar olan kucuk kuzenim birkac senedir, evli olan buyuk kuzenimin evinde kaliyor. bildigim kadari ile simdiye kadar buyuk bir sorun cikmadi. yani her ailenin yapisi ve dinamikleri farkli. sizin derdinizi anliyorum ama bu durumu gayet normal olarak goren suruyle insan da cikacaktir.

siz de kisisel alandan filan bahsederken hollandali-amerikali, esinizin baba-annesinin evinde kira odemeden otururken turk gibi davranmissiniz. baska her konuda "modern" olup da is erkek tarafina milyonluk dugun merasimi kitlemeye gelince direkt geleneksele baglayan kadinlar gibi olmus biraz. kendi evinizde olsaniz bunlar yasanmaz.
+3
trixi
(12.11.25)
@sadece soruyorum :D

Öncelikle ev çocuğun dedesinin falan değil sizin eviniz - yaw duyuruyu acanin beyani ev dedenin, tapu dede adina. ne demek sizin eviniz asdasdasd. tapu kiminse ev onundur, dede hayattayken adamin evine mi cokuluyor, hayirdir?

vde kira vermeden oturuyosunuz diye dedenin tüm misafirleri arkadaşları akrabaları gelip kalsın o zaman djhffdjgh misafirhane mi orası kervansaray mı - yaw, COCUGUN OZ DEDESI, alooowww.. dedenin arkadasi falan degil mevzubahis.

biz de ayni topraklarda dogduk buyuduk. dedemin evi olacak, orada amcam yasiyacak. ben gidip kalmak isteyecem ve beni almayacak iceri oyle mi? niye, amcamin karisinin keyfi bozuluyormus.
iyiymi$, kafalara gel..
-1
cooperr
(12.11.25)
bence buradaki sorun evin dedesinin olmasi, cocugun ortama alisamamasi, ailesinin sehirdisinda yasamasi falan degil. sorun, op'nin cocuk istememesi ve baskasinin cocugunun sorumlulugunu da almak istememesi. cocuk sadece gelip gidecek, bir sorumluluk yok ki, demekle olmuyor bu. türkiye'de, türk aile yapisinda, evine gelen misafir yetiskin bile olsa ev sahibine sorumluluk düser.

bu durum benim ailemde sorun olmazdi.
bu durumu sahsen ben de sikinti etmezdim cünkü severim kalabalik aileleri.
ama kendim cocuk bile yapmak istemesem, buna ragmen 5 sene her haftasonu benim cocuga bak dense benim de ayarlarim oynardi.
düsünün ki kendinize ugrasmamak icin ve sevmediginiz icin araba almiyorsunuz. sonra bir aile büyügü size ev veriyor, evin garaji da var. diger aile büyügü de diyor ki evinde garaj var, benim arabayi her haftasonu sana vericem, icini sil süpür, arabayi yika, lastik basinciydi, suyuydu neydi kontrol et, her yil servise götür ve bu bes sene devam etsin.
buna sktr cekmem diyorsaniz ben de kibariye'yim.

soru sahibine: bosanma gibi laflar bence ortaya atilmamali. oyun degil yani bu. ne tehdit olarak ne uyari olarak bahsi gecmeli. agiz alistirilmamali. bir kere söyleyince bile iliskideki dengeler degismeye basliyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(13.11.25)
@deranzo

uyan evlat, sabah oldu :D
0
cooperr
(13.11.25)
1- Bosanma kelimesini tehdit gibi kullanmasaymissin iyi olurmus. buyuk bir kelime bu. Ayip etmissin esine karsi. Bunun icin ozur dilemelisin.

2- Tecrubeyle sabit yaziyorum; bence seni asil yoran cocuk degil. 2 saat ise gidis, 2 saat isten gelis normal degil. Haftada 20 saatin! yolda geciyor. Sen zaten yorgunsun.
+1
thetruenorthstrongandfree1
(13.11.25)
bence bu işi krizi fırsata çevirerek çözebilirsiniz. niye erken kalkmak, çocuğa kahvaltı hazırlamak, kendini çocuğa hizmet etmek zorunda hissedesin ki, anası mısın babası mısın, bu da ufacık çocuk değil.

ben erkek tarafıyım. eşimin yeğeni (kardeşinin de değil, kuzeninin çocuğu) ankara'da üniversite kazandı. kyk'ya yazıldı. daha ilk ay dolmadan koskoca herif böhühüüğğğ halaaa ben yapamıyom dayanamıyom ühühüğğğ diye çıktı geldi. ne diycen gel kal dedik. öyle sadece hafta sonu da değil, full time. ilk 2 yıl bizimle kaldı, 3. sınıfta daha yakın yurt çıktı, bu sene az geliyor, hafta sonu gelip pazartesi gidiyor.

ama bizde kalıyor diye de kendimizi çocuğa hizmet etmeye adamadık. kendi yatağını kendi seriyor, sabah kendi topluyor kaldırıyor. kahvaltısını kendi hazırlıyor. tarih öğretmenliği okuduğu için (ayrıca tarihe çok meraklı da olduğu ve bu alanda epey bilgili olduğu için) 13 yaşındaki oğluma tarih özel dersi veriyor (lgs denemelerinde inkılap tarihimiz full), çocuklarla çok güzel çocuk oluyor, oğlanın arkadaşları da çok seviyor. arkadaşlarını yanına kitleyip hadi bunları gezdir oyala diyip yolluyorsun, bir güzel oyun abisi oluyor. eve gelmeden önce arayıp "akşama misafir var bi evi süpürüver, ortalığı toparla" diyorsun evi hazırlıyor. biz mesela şu anda okul ara tatilde, çıktık tatile geldik, çocuk evde kediye bakıyor.

oğluma abi oldu, bedava özel öğretmen oldu, arkadaşlarına oyun abisi oldu, bize zor durum yardımcısı oldu. bir zorluğu, külfeti de yok, geç kalkılacaksa geç kalkıyoruz, bu yatağını toplayıp hazırlanıp gidiyor. akşam geliyor, geç geleceksek yemeğini koyup yiyor. misafir gibi ona özel ayrıcalıklı bir hizmet yok. o evde diye kendimizden esirgediğimiz bir şey yok. biz film izleyeceksek, o izlemek istemiyorsa gidiyor odasına oyun oynuyor. ya da oturup bizle izliyor. durduk yere ikinci çocuğumuz oldu.

misafir gibi davramayın. evin, ailenin üyesi olsun, zaten usanırsa "eeh bunlar beni hizmetçi gibi kullanıyorlar" diyip gelmez. kalma fikri ağır basıyorsa da aile üyesi olarak üzerine düşeni, hatta fazlasını yapsın, yaptırın.
+2
kibritsuyu
(13.11.25)
benim de anlatmak istediğim aşağı yukarı @kibritsuyu'nun dediği şeylerdi. Yani denenir, olumlu da sonuçlanabilir. Olumsuz bir durum olursa da, o zaman karar verirsiniz. Şimdiden peşinen kötü olacak diye şartlanmamak lazım. Can sıkıcı şeyler olursa aksiyon alınır. En azından peşin hükümlü davranmamış, bir olumsuzluğa binaen eyleme geçmiş olursunuz. O zaman da çocuk ister başka yerde kalır hafta sonu (kontrol edilmiyor nerede kaldığı) ister dilekçe verip daimi yatılıya geçer.

Tabii şöyle bir gerçek de var, kibritsuyu örneğinde aile çocuklu ve yaş farkı daha fazla. Evde kalan üniversiteli de olsa göze daha bir "bebe" gözüküyor. Daha rahat davranıyor evdekiler...
+1
yadigar
(13.11.25)
(6)

2 Milyon TL değerlendirme

al sana nick it
selamlar duyurunun ekonomistleri, cebinizde 2 mio tl var. şubat sonu da bu miktar (tl) borç ödeyeceksiniz. amacınız 4 ayda bu paranın olabildiğince üstüne koymak. borsa kripto gibi görece riskli yatırımları istemiyorsunuz. nasıl değerlendirirdiniz?benim aklımdaki ya ikiye bölüp döviz ve vadeye koyma
selamlar duyurunun ekonomistleri, cebinizde 2 mio tl var. şubat sonu da bu miktar (tl) borç ödeyeceksiniz. amacınız 4 ayda bu paranın olabildiğince üstüne koymak. borsa kripto gibi görece riskli yatırımları istemiyorsunuz. nasıl değerlendirirdiniz?

benim aklımdaki ya ikiye bölüp döviz ve vadeye koymak ya da 3’e bölüp diğer kısmı da altına koymak. ama altın konusunda şüpheliyim.
0
al sana nick it
(06.11.25)
ödeme tl ise, faize yatırın en azından azalma riski yok kafanız rahat olsun.
0
eleutheiros
(06.11.25)
Faize yatırmak daha garanti duruyor şimdi altının durumu artar ya da sabit kalır bilemeyiz
0
pembediken
(06.11.25)
şahsen bana altını çok şişirdiler ve bir noktada patlatacaklar gibi geliyor, o yüzden altın şu anda borsa ve kripto kadar riskli. en temizi ppf. getirisi normal faizden daha yüksek.
0
shadowfollower
(07.11.25)
Vade sonunda 2m kalacak kadar kismi yani kabaca su an %90i vadeli ya da tercihen daha iyisini bulabilecegin vadeliye benzer sekilde dusuk risk fonlara, kalani da istedigin, tercihen doviz bazli riskli yatirimlara koyardim ben.
+1
osssy
(07.11.25)
@shadowfollower altin zaten gectigimiz hafta patladi. su an tekrar yukselis trendine girdi. ons 4300'den 3900'e geriledi. gram 5900'den 5200'e geriledi. yani duzeltmesini yapti. ons 4000, gram 5400 su an. yatirim tavsiyesi degildir.
+2
Sour
(07.11.25)
risk istemiyorsanız en fazla veren ppf.

diğerlerin hepsi riskli.

döviz alınmaz. her ay %1 getiri.

altın bi süre böyle. hatta 4000'den 3800lere bi yolculuk görünüyor.

ppf aylık %3.5 falan veriyor şu sıra. 4 ay, bileşikte %14 15 bişey bırakır.

delilik istersen, paranın çok ufak bi kısmını 100 bin falan dfi gibi deli bir fonda değerlendirebilirsin. günde %10 falan verebiliyor. ama geçen -%16 yazdı. evet -%16.

en temizi para piyasası fonları.
0
gurur
(07.11.25)
(9)

muhasebeden anlayan arkadaşlar

jamswety
arkadaşlar selam bir iş yerim var burasını hepsi burada kiraladı. Kira miktarımız net 130.000 tl olarak kontrat yaptık. bu arkadaşlar 130.000 tl yerine 120.786 tl yatırmış. niye böyle yatırdınız diyorum muhasebeye damga vergisi kesintisi diyorlar. bu hesaplamayı nasıl yaptılar bilen varsa bilgilend
arkadaşlar selam
bir iş yerim var burasını hepsi burada kiraladı. Kira miktarımız net 130.000 tl olarak kontrat yaptık. bu arkadaşlar 130.000 tl yerine 120.786 tl yatırmış. niye böyle yatırdınız diyorum muhasebeye damga vergisi kesintisi diyorlar. bu hesaplamayı nasıl yaptılar bilen varsa bilgilendirsin beni lütfen. karşı tarafa yatırdığın beyannameyi gönder diyorum oda yok.
0
jamswety
(06.11.25)
Bence bu bir hesaplama yanlışı değil vergiyi size ödetme şeysi. Onların ödemesi gereken şeyse onlara ödet ama o ödeme size düşüyorsa sanırım doğru yapmış oluyor.
0
muhayyer divan
(06.11.25)
sözleşmeniz önemli, oradaki maddelerde damga vergisi vb. için ne yazıyor, nasıl imzaladınız?
+1
malheiros
(06.11.25)
sozlesmeye bakin damga vergisini kim oder yazıyor. son sayfalarda yazar genelde.
+1
oscar
(06.11.25)
yarı yarıya ödenir.kiracı öder yarısını fatura eder yazmakta
0
🌸jamswety
(06.11.25)
eksik ödenen tutar 130.000 - 120.786 = 9.214 lira. bu kenarda dursun.

damga vergisi, sözleşmenin toplam bedelinin, eğer taraflar tek kişiyse binde 1,89'u, kefil veya ortak varsa binde 9,48'idir.

kira kontratları genellikle yıllık olur. önce hesaplayalım.

net kira 130.000, yani hangi tutardan %20 stopaj ayrılınca 130.000 kalır (çarpı 100 bölü (100-20) yaparsanız bulursunuz. hesaplıyoruz. brüt kira 162.500 lira aylık.

yıllık brüt kira 162.500 x 12 = 1.950.000 lira. damga vergisinin matrahı olan sözleşme bedeli bu.
1.950.000 x 9,48 / 1000 = 18.486 lira sözleşme damga vergisi var.

kontratta yarı yarıya diyorsa ikiye bölelim, 18.786 / 2 = 9.243 lira. ilk satırda ne demiştik eksikliğe? 9.214 lira.

eh küsur farkı dışında tutarlı görünüyor. size düşen yarım damga vergisini ilk kira tutarından kesmişler.
+6
kibritsuyu
(06.11.25)
bu damga vergisi kiralarda her sene mi yoksa bir kere mi, ne siklikta ortaya cikiyor? @kibritsuyu
0
osssy
(07.11.25)
@ossy
damga vergisi=> her yeni yapılan sözleşmede, sözleşmede yazılı para miktarı üzerinden yapılan sözleşmenin türüne göre kesilir. Kibritsuyu yukarıda detaylı hesaplamayı göstermiş zaten, kira sözleşmesi için oran 9,48.

Yani önümüzdeki sene sözleşme yenilerseniz tekrar damga vergisi ödersiniz.

Sözleşmeyi 5 senelik yapmış olsaydınız 5 sene sonra tekrar damga vergisi çıkacaktı. Fakat sözleşmeyi 5 senelik yaptığınız içinde ödeyeceğiniz damga vergisi tutarı 9243*5 olacaktı.
0
zikardo
(07.11.25)
zikardo, tesekkurler. Zaten biraz da bu kira sozlesmelerinde ne yeni sozlesme ne degil o her zaman belli olmadigi icin sordum. 1 senelik sozlesmenin her sene otomatik zamli yenilenmesi, 1 senelik sozlesmenin her sene sozel zam karariyla yenilenmesi, x>1 senelik sozlesmenin her sene zamli kira artisi olmasi ve x+1. sene x sene daha sozlu/yazili yenilenmesi burada damga vergisi acisindan farkli sonuclara yol acabilir mi?
0
osssy
(08.11.25)
hayır yıl sonunda aynı sözleşme otomatik yenilenirse yeniden damga vergisi doğmaz. yeni tutar belirleyip veya şartları değiştirip oturup yeni sözleşme imzalarsanız doğar.

damga vergisi şudur. eskiden damga pulu vardı. bu vergi pulla alınırdı. satın alıp damga vergisine tabi kağıda yapıştırırdınız. sonra dediler ki pulla mulla uğraşmayalım, kağıdı düzenleyen pul alıp yapıştıracağına pulun parasını vergi dairesine versin ama bir şey yapıştırmasın.

yani yapıştırılacak damga vergisine tabi yeni bir belge (elektronik bile olsa, kağıt olmasına gerek yok) oluşuyorsa damga vergisi doğuyor.
0
kibritsuyu
(10.11.25)
(3)

Suya kaç metre batar?

yurtsuz john
190cm, 100 kg bir insan 25 metre yükseklikten denize;-Balıklama atladığında kaç metre dibe iner?-Çivileme atladığında kaç metre iner?
190cm, 100 kg bir insan 25 metre yükseklikten denize;

-Balıklama atladığında kaç metre dibe iner?
-Çivileme atladığında kaç metre iner?
-2
yurtsuz john
(06.11.25)
-1
mikahakkinen
(06.11.25)
Canli inerse farkli carpmada bir tarafini kirip olurse farkli derinliklere iner. Olimpik arkadaslar 10 metreden atliyor. Diger sampiyonalar 27 metreyi buluyormus ki suya girisleri 90km/sa hiz olabiliyormus ve 7m derinlik yetiyormus. Ne yaptiklarini biliyorlar tabii, baliklama atlamiyorlar.
0
osssy
(06.11.25)
25 metreden balıklama, aman diyorum hayalini bile kurma. Direkt omurilik felci.
0
makbur
(06.11.25)
(19)

Türkiye'de nereye yerleşirdiniz?

osssy
Bu başlıkta İstanbul'dan ayrılma hayali kuruyoruz arkadaşlar.Çocukların eğitimi, nitelikli çevre kurabilme, güvenlik, yemek ve hava gibi yaşam kalitesini belirleyen unsurları dikkate aldığınızda İstanbul'dan ayrılıp Türkiye'de (Ankara'nın batısında) nereye yerleşirdiniz? Bu aşamada iş imkanlarını di
Bu başlıkta İstanbul'dan ayrılma hayali kuruyoruz arkadaşlar.
Çocukların eğitimi, nitelikli çevre kurabilme, güvenlik, yemek ve hava gibi yaşam kalitesini belirleyen unsurları dikkate aldığınızda İstanbul'dan ayrılıp Türkiye'de (Ankara'nın batısında) nereye yerleşirdiniz? Bu aşamada iş imkanlarını dikkate almıyoruz. Teşekkürler.
+1
osssy
(03.11.25)
antalya
0
asap raki
(03.11.25)
Çanakkale'de okurken hayatımın bir döneminde oraya yaşayacağıma inancım vardı çok istiyordum çok güzel bir şehir gerçekten.
Çok yer gezdim gördüm diyemem ama gezip gördüklerim içinde şu an yaşanılacak yerler listemde bir numara olan şehir Sinop.
Çok güzel, çok sakin, kafanı nereye çevirsen deniz, insanları çok iyi, orada bir hafta kalınca neden ülkenin en mutlu şehri olduğunu anlıyorsunuz gerçekten.
0
mutekebbir
(03.11.25)
nitelikli çevre çok değişken bir seçenek. muğla merkez, izmir bostanlı, eskişehir.
0
mikahakkinen
(03.11.25)
tabii ki Çanakkale

- evinize 5-10 dk mesafede çok güzel okullar olacak. (hem devlet, hem özel)
- yerlisi zaten hoşgörülü ve kalitelidir. dışarıdan gelen insanlar da, çok yüksek oranda eğitimli insanlar. nitelikli bir çevre kurmanız mümkün.
- güvenli bir şehir.
- havası çok temiz.
0
co2s2
(03.11.25)
Antalya ve Çanakkale'nin nereleri olabilir mesela? Bir de şehirden kaçıp şehre değil de daha kırsal bir yere yerleşsek, insanıydı, eğitim sağlık vs. derken ideal bir yer bulabilir miyiz acaba?
0
🌸osssy
(03.11.25)
çanakkale merkez - Cevatpaşa mahallesinin denize maksimum 100-200 metre mesafedeki bölümleri.

ya da çınarlı köyü'nün Dardanos mevki
0
co2s2
(03.11.25)
Edremit, Balıkesir
Burhaniye, Balıkesir
0
cemallamec
(03.11.25)
hani ben doğma büyüme izmir bostanlı'lıyım son bir kaç senedir iş sebepli istanbulda yaşıyorum.
İzmir bostanlı'nın eski haliyle bir alakası kalmadı belki hafta içi gündüz saatleri bir sakinliği var fakat güneş battıktan sonra hele ki yaz geceleri iğrenç bir yere dönüyor artık. İşletmeler eskiden de kaldırımı işgal ederdi ama bu işgal ara sokaklara bu kadar yayılmamıştı şu an ise ara sokaklarda bile kaldırımlar işgal altında bu yetmiyormuş gibi yollara da masa konmaya başlanmış yayaya yürüyecek bir yer bırakmamışlar.
her yerden tas kafa esmer tipler geçiyor iğrenç bir yere dönmüş ben artık canım bostanlıma dönmek bile istemiyorum.
Türkiye'de genel olarak bir kalitesizleşme var bir yer beğenildiğinde hemen tas kafa esmer o gırtlaktan konuşmayı seven tayfa dadanmaya başlıyor. ben bu ülkede huzurlu bir yer olacağına dair inancımı yitirdim ondan kırsalda sessiz sakin bir yer bulmak gibi umudum var.
çanakkale diyenlere de çanakkalenin de nüfusunun arttığını ve şehrin yapısı itibari ile genişleyecek bir alanı olmadığını, şehre girişlerin çıkışların zor olduğunu ve herhalde 10 seneye çanakkalenin de sıkıntılı bir yere döneceğini düşünüyorum.
+1
denizgonen
(03.11.25)
Gökceada
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(03.11.25)
Fethiye, Marmaris, Bodrum, Didim.
0
gabe h coud
(03.11.25)
İstanbul’dan Çanakkale Kepez’e taşınma kararımız hayatımızda verdiğimiz en iyi karardı. İkinci en iyi kararımız ise trden taşınmak. Trye geri dönsek Çanakkale Kepez’den vazgeçmem
0
suicides underground
(03.11.25)
kuzey ege - insan kalitesi fena degil, suya yakin, ne cok sicak ne soguk
trakya- insan kalitesi fena degil, sinira yakin, istenirse yeni kopru ile ege'ye inmek kolay
+1
cooperr
(03.11.25)
Karlıova/Bingöl. Şaka değil.

Sebep İstanbul’un tam zıddı olması.
Et ucuz, kaliteli ve lezzetli. Balı şahane. Yerel ürünler de hakeza.
Bingöl’e 70, Erzurum’a 110km. Hiçliğin ortası sayılır.
Yeşili ve suyu var. Havası tertemiz. İnsanı güzel. Hayat pahalılığı yok. Curcuna, keşmekeş yok.
Deprem bölgesi olması biraz kafamı karıştırıyor ama buradaki apartman dairesi fiyatına orada sağlam mustakil ev yapılabilir.
Benim hayalim ama eşimi ikna edemiyorum.

Sizin içinse, sıcağı sorun etmezseniz Manavgat güzel yer, tavsiye edebilirim. Özellikle iç tarafları. Hastane/sağlık imkanları var. Antalya yakın. Side/sorgun gibi sahilde olmadığı için sezonda çok kalabalık olmuyor. Alanya gibi bunaltıcı değil. Doğası şahane. Yeterince gelişmiş. Daha fazla sosyal ihtiyaçlar için Antalya’ya kaçılabilir. İnsanı da iyidir.
0
yadigar
(04.11.25)
Sinop değil. Gezmesi güzel ama asla yaşanmaz. Bir yer yaşanacak yer olarak nitelenecekse sağlık hizmetleri benim için çok önemli. Sinop'ta özel hastane, özel muayenehane diye bir şey yok. Devlette sıra bekler durursunuz, aldığınız hizmet de evlere şenlik olur her zamanki gibi. Çoğu branş da yok zaten. Onun için 3 saat mesafedeki Samsun'a gitmeniz lazım.

Ayrıca her ihtiyacımı hızlı şekilde çözeyim dediğimiz AVM lerden maalesef Sinop'ta bulunmuyor. Sineması da yok. Aklınıza gelebilecek hiçbir şey yok kısaca.
0
sadakatsiz
(04.11.25)
Ben dört ay önce İstanbul'dan Antalya/Finike'ye taşındım. Antalya'ya kendi aracınla 1.30 saat sürüyor, her yarım saatte bir Antalya merkeze otobüs var. Otobüsle 2.5 saat sürüyor. Olimpos, Adrasan gibi yerler sadece 30 dakika mesafede. Kaş'a 70 dk. 20 km kesintisiz sahili var. Çok güzel koylara sahip. Dağ havası aldığından merkeze göre yazları daha serin oluyor, özellikle akşamları. Yeni çok bina yapılıyor, sıfır ev alıp oturabilirsiniz. Dağ kenarında da yeni evler var, sahile yürüme mesafesinde de.

Ve herhangi bir ilçeye göre çok aktif bir hastanesi var. Yazın yeğenlerim rahatsızlandığında çok ilgililerdi. Parkta düştü, on dakika içinde tomografi dahi çektiler. Gözünden de rahatsızlandı, çözdüler.

Elbette, çok sakin bir yer. Çok sulu bir yer olduğundan sinekler rahatsız edici olabiliyor bir de. Kaş gibi fancy bir yer değil. Ama bence kaş'a göre daha lokasyon avantajları var.
+1
the man with no name
(04.11.25)
çanakkale için biraz yazlık havası da olsun derseniz güzelyalı ve dardanos tarafı da güzel yaşanabilir. istanbuldayız ama ailemiz kaynaklı güzelyalı'da bir düzenimiz de var, çok iyi geliyor, onlar full orda yaşıyorlar. ancak araba lazım mutlaka merkeze gitmek toplu taşıma ile biraz zor. denize de girebildiğiniz güzel bir lokasyon.
0
awlmi
(04.11.25)
Güzelyalı artık güzel değil ki yangından sonra bitti dardanos ve güzelyalı:((
0
suicides underground
(06.11.25)
Antalya
-1
arbre
(06.11.25)
@suicides geçen hafta ordaydım, toparlamış bir miktar, seneye daha da toparlamış olur. güzelyalının merkezinde zaten çok problem oluşmadı, çevre giriş çıkış tarafı çok üzücü oldu tabi.
0
awlmi
(06.11.25)
(15)

Türk insanı neden böyle

messina123
insanların ahlaksızlığını aklım almıyor artık. Hep mi böylelerdi?Olay şu, dün az sayıda kahve makinesi 20 bin liradan 9900’e düştü. Alıp ürün gelmeden sahibindene 2 katına yüklemişler.https://x.com/neonatalog/status/1985057198381121598?s=46
insanların ahlaksızlığını aklım almıyor artık. Hep mi böylelerdi?

Olay şu, dün az sayıda kahve makinesi 20 bin liradan 9900’e düştü. Alıp ürün gelmeden sahibindene 2 katına yüklemişler.

x.com
-1
messina123
(03.11.25)
Türk insanı hep böyleydi. Böyle olmasa başımızdakiler kafalarına göre vergi alamazlardı, Türk insanı kimliğiyle bütünleşen bir halk değil maalesef, bana dokunmayan yılan bin yaşasın modunda, inanır mısınız bu hep böyleymiş ben de fark edince şaşırmıştım.
+4
olaylar olaylar
(03.11.25)
yapilani onaylamasam da burada bir ahlaksizlik goremedim ben, kimseye ozel kontenjan acilip hak yenmemis. insanlar da kendi capinda firsat degerlendiriyor. turk insani diye genellemek asil ahlaksizlik.
-2
gule gule
(03.11.25)
Serbest piyasa. Almak zorunda değilsin, kimse değil.
-5
michael harddd
(03.11.25)
fırsat görmüşler para kazanıyorlar. dünyada tüm milletler bunu yapıyor. evet, hoş değil ama ahlaksızlık demek de istemem. en azından yalan söylemiyorlar.

bence asıl ahlaksızlık her yeri çarık çürük kazalı boyalı arabayı "nokta hata yok, her yeri oporijinal" diye satmak.
0
co2s2
(03.11.25)
burada bir ahlaksızlık göremedim ben, ahlaksızlık havaalanı saldırısından sonra taksi ücretlerini katlamaktır, pandemide dezenfektan/maske fiyatlarını katlamaktır, depremden sonra çadır satmaktır.
+6
mutekebbir
(03.11.25)
bu tarz durumlarin serbest piyasa arkasina saklanmasina da bayiliyorum. bu bir aklama mi ki? sokakta yasayan bir evsiz de, is bulamayip intihar eden genc de, hastane veya ilac masraflarini karsilayamayip olen kisi de serbest piyasa kurbani. ne diyelim? serbest piyasa abi, cok da takma, normaldir falan mi diyelim? biraz ne soylediklerinizi anlamya calisin yahu, oturun bir uzun uzun dusunun fikir beyan etmeden once. yapilan ahlaksizlara, icler acisi durumlara kendi capinizda "entelektuel" bir kilif bulmaya calismayin. cok sey gozukuyorsunuz...

edit:
(bkz: ahi evran)
(bkz: ahilik)
+6
Sour
(03.11.25)
Değerlendirme yaparken bu arkadaşların bu işlemi yaparken risk aldığını fark ediyoruz değil mi? Örneğin satamayabilir de. Ya da yeni bir ürün piyasaya çıkabilir. Ya da ürünün fiyatı düşebilir...
0
osssy
(03.11.25)
Yapılan serbest piyasa koşullarında normalleştirilse de etik değil. Bu bağlamda Alev Alatlı’nın bir konuşması tam da bu tür (ufak ya da büyük) olaylara çok güzel bir örnek. Kendisinin verdiği tüm örnekler buradaki arkadaşlara göre de hiç sorun teşkil etmiyor o zaman. Ne de olsa özgür irade, serbest piyasa, ekonomik şartlar vs vs diye her şeyi aklayabiliriz.

youtu.be
-1
m e b
(03.11.25)
türk insanının ahlaksızlıgı normalleştirdiği verilen cevaplardan belli.

bu yapılan ahlaksızlıktır, serbest piyasa ile ilişkilendirilemez. bu yapılan karaborsacılıktır. karaborsacılık suçtur. serbest piyasada yeri yoktur. karaborsacının risk alması bu ahlaksızlığı ve suçu ortadan kaldırmaz. duyuruya verilen bu cevaplar akıl tutulması ve insanımızın ahlaksızlığı normalleştirdiğinin apaçık kanıtı
0
abelardo
(03.11.25)
ben ahlaksızlık olarak değerlendirmedim. ucuza almış, istediği fiyata satabilir, alan kişiyi bağlar, satamazsa elinde patlar.

şu ahlaksızlık olabilir, devrilen bir tırdaki domatesleri sahibinin rızası olmadan alıp satmak ya da kullanmak ahlaksızlık. birinin zor durumundan fayda çıkartmak büyük ahlaksızlık.

philips latte go yüklü tır devriliyor, sen şoföre yardım etmeyi bırakıp, 112 yı aramayı es geçip üç beş kahve makinesi alıp çok ucuz bir fiyata satarsan bu ahlakızlık...
0
exlibris
(03.11.25)
bunun etik olup olmadigi o anlik duruma ve urunun ne olduguna gore degisir.

pandeminin en cilgin attigi donemlerde islak mendil kalmamisti piyasada, bir komsu nerden bulduysa bir kamyon dolusu alip stoklamis, internet uzerinden sacma sapan fiyatlara satti. bu bence etik degildi, zira insanlarin ihtiyaci olan bir seyi alip stoklayip karaborsaya sokuyorsun.

obur taraftan bu adamlar hayati onem tasimayan bir urunu ucuza denk getirmis, 2 tane almis, birini kendi kullanacak oburunu satacak, kendi makinasinin parasini cikartacak diyelim. buna ben en fazla "uyaniklik" derim gecerim. cunku ne kahve makinasina kiran girdi, ne kahve icmese olecek durumdayiz, ne de kahve makinalari karaborsaya dustu.

son olarak, karaborsa her ulkede ve millette var. her dandik seyi donup dolasip kendi irkina baglamak da herhalde sadece bizde olan garip bir hastalik.
+1
cooperr
(04.11.25)
Bu karaborsa değil arkadaşlar. İçinde bulunduğumuz sistemi iyi tanıyalım. Yasadışı piyasalar karaborsa oluyor.
0
osssy
(04.11.25)
bunun adi stokculuk ve ahlaksizligin dik alasi. adam ister bir tane alir, ister 300 tane ama amaci belli: indirimdeki ürünü zamani gelince yüksek fiyata satmak.
bu esnada indirimdeki ürün stogunu azalttigi icin insanlar indirimden faydalanamiyorlar.
adam ticaret yapiyor ve risk ticarette hep vardir. riskinin olmasi yapilanin ahlaksizca oldugu gercegini degistirmiyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(04.11.25)
bunların hepsi yoksulluktan. normalde 8-10 tane kahve makinası alacak sermayeyi toparlamak bizim ülkemizdeki kadar uzun sürmemeliydi. insanlar 10 bin liraya 10 gün çalıştıkları için buradaki fırsatı gole çevirmek zorunda hissediyor olabilirler.

1 seansı minimum 3-4 bin TL olan , 1 günde en az 10-15 bin TL kazanan bir psikolog , bir hukuk müşaviri, yada işletmesi saniye başı para basan bir tacir bu işlere tenezzül etmez zaten. yada bu kadar survival modda yaşanmayan bir sosyal devlete tabi olsaydık, bu kadar çok "maddi garanti" yaratma çabamız da olmazdı diye düşünüyorum.

ticari şirketler bu hareketlerin çok daha büyüklerini kapı arkasından yapıyor zaten, yani binlerce kahve makinasını belki de perakende satış fiyatının 3'te 1'ine kadar düşürüp toptan bir şirkete satabiliyor. Onlar da ilk perakende fiyatın takribi yarısına düşürüp satışa icap ediyor. vatandaş da bunu toplayıp %20 fiyat kırarak satmaya çalışıyor. Belki de yıl başında makinanın yenisi tanıtılacak ve mağazalardan kaldırılacak ürünler bile olabilir. 20.000 TL'ye yepyeni özelliklerle donatılmış bir kahve makinası tanıtıldığında zaten diğerleri 18 bin TL'den satılabilirliğini kaybedektir.
0
loch ness
(04.11.25)
aç gözlülük başka bir şey değil.
0
Başka
(04.11.25)
(6)

Altının fiyatını en reel gösteren site hangisi?

mikahakkinen
internetteki fiyatlarla kuyumcularda farklı oluyor. tam net olarak doğru veren site hangisidir?
internetteki fiyatlarla kuyumcularda farklı oluyor. tam net olarak doğru veren site hangisidir?
0
mikahakkinen
(24.10.25)
Yanyana iki kuyumcuda bile birebir aynı fiyatı bulamaman mümkünken internette aynı olmasını bekleyemezsin.

İzmir için İzko'nun, İstanbul için Haremaltın'ın sitelerine bak bence.
0
Mirket
(24.10.25)
Kuyumcu arkadaş çevrem olması nedeniyle bildiğim kadarıyla yazayım. Öncelikle televizyonda ekranın kenarında yazan fiyat, merkez bankası kapalı işlem fiyatı. Vergi yok, kuyumcunun karı yok, baz bir fiyat. Piyasada ise Türkiye'nin neresine giderseniz gidin kapalı çarşı esas alınır.

Ben ne yapıyorum? Ne tür bir altın hareketini takip ettiğinizi bilmemekle birlikte karın kuyumcu açısından minimal olduğu çeyrek üzerinden gidelim. Diyelim ki çeyrek altın alacak veya satacak olayım. Öncelikle Harem altından has altın satış fiyatına bakıyorum, o tutarı 1.65 ile çarpıyorum (çeyrek altında bu şekilde hesaplanıyor). Ulaştığım sayı, çeyrek altının o anlık piyasada fiyatlandırması. Genellikle -bulunduğunuz şehre ve o bölgedeki kuyumcu sayısına göre değişken olmak üzere- +50-100 tl oynar. 100 TL üzerine çıkıyorsa bilin ki kuyumcunun karı artıyor. Bilezik veya yüzükte işin içine işçilik girdiği için bu tutar çok daha artıyor. Altındaki döngü tam olarak dövizdeki gibi işlemediği için sorunuza cevap net bir site bulmanız söz konusu değil yani, umarım anlatabilmişimdir.
0
yap desem yapmazsin he
(24.10.25)
kapalıçarşı fiyatları için hakan altın uygulamasını kullanabilirsiniz.

türkiye’de kapalıçarşı haricinde tüm kuyumcular benzer fiyatlar birbiriyle.

size bir trick vereyim. erzurum bu işte türkiye’nin slikon vadisi. girin ‘erzurum altın’ uygulamasını indirin. erzurum kuyumcular odasına ait bir uygulama. erzurum’daki tüm kuyumcuların vereceği en kötü fiyatlar bu. genelde tanıdık kuyumcu 20-30 lira bi ikramı oluyor.

bu uygulama öyle merkez bankası, kapalıçarşı falan değil, herkesin ulaşabildiği kuyumcuların fiyatını gösteriyor. anlık olarak güncelleniyor.

kuyumcuya herhangi bir ilde gittiniz, bu erzurum altın uygulamasından sapan bir fiyat veriliyorsa bilin ki kazıklanıyorsunuz.

hayırlı yatırımlar.
0
asap raki
(24.10.25)
@yap desem, ceyrek icin 1.65 yerine 1.60 ile carpmak daha mantikli olur.
0
osssy
(25.10.25)
@asap raki, erzurum altin uygulamasi cikmadi. Link verebilir misin?
0
osssy
(25.10.25)
ios linki aşağıda

apps.apple.com
+1
asap raki
(26.10.25)
(10)

Neden insan iş ve sosyal arkadaşlarıyla yüz göz olmuyor da eşiyle, sevgilisiyle kavga gürültü ediyor? Yüz göz oluyor.

mahmuttt
Anlatmak istediğim işte sosyal arkadaş ortamında empatik dinleyebiliyoruz ama partnerle ilişkide aynı şekilde duygusallaşmadan kişiselleştirmeden savunmacı olmadan olaya yaklaşamıyoruz. Bir şekilde olayı kişiselleştiriyoruz sonra olay tartışma karşılıklı savunmaya dönüyor. Bu neden böyle oluyor? Ayn
Anlatmak istediğim işte sosyal arkadaş ortamında empatik dinleyebiliyoruz ama partnerle ilişkide aynı şekilde duygusallaşmadan kişiselleştirmeden savunmacı olmadan olaya yaklaşamıyoruz.

Bir şekilde olayı kişiselleştiriyoruz sonra olay tartışma karşılıklı savunmaya dönüyor.

Bu neden böyle oluyor?

Aynı ev içinde olmaktan mı, yoksa konuya duygusal taraf olmaktan mı?

Ve bunu hangi bilinçle değiştirebiliriz
0
mahmuttt
(24.10.25)
Beklentilerden ötürü.
+1
osssy
(24.10.25)
diğer insanları aslında iplemiyoruz. dinliyormuş gibi yapıyoruz. yorum yapmamaya çalışıyoruz. yargılamıyoruz. ama yakınlarımıza yapmamız lazım.
0
ground
(24.10.25)
yakın olduğumuz insanlara müdahale etme yönetme kızma bağırma hakkını elimizde görüyoruz. çünkü gidemezler uzaklaşamazlar vs diye.

ama uzak insanlara kötü davranırsak müdahale edersek direkt hayatımızdan kolayca çıkıp gidebilirler bu yüzden daha temkinli yaklaşıyoruz
+3
jelly bear
(24.10.25)
muhtemel bir sebebi de yakınlarımızla organik/kan bağı var. biliyoruz ki ne kadar vurdulu, kırdılı davransak da o bağ hemen kopmayacak, nazımız geçecek, kaprislerimize veya en üst seviyedeki sinirli çıkışlarımıza tolerans gösterecek. ama elin kızı/adamı "sen kim oluyorsun da..." ile başlayan had bildirme veya seni silme aşamasına kolayca geçecek. ne sen, ne de o "gerektiğinde sinirlenme" hakkına tahammül edebilecek...
+3
m e b
(24.10.25)
kavga edecek 1500 kulvarınız eşinizle sevgilinizle:

şu fatura neden ödenmedi? çocuğu okuldan neden sen almıyorsun? akşam neden patlıcan yiyoruz? o kıza neden baktın? bu kim? annene gitmeyelim. maça gidemezsin. çok para harcıyorsun.

iş arkadaşınızla kavga edecek ancak 1 (bir) kulvar var, o kulvar da belli kurallar ile düzenlenmiş olduğu için ve ikinizin de işten atılma korkusu olduğu için çok fazla kavgaya sebebiyet vermiyor.

(iyi ki boşanmışım. yukarıda bir iki sorum yazdım ya, kanım çekildi resmen)
0
co2s2
(24.10.25)
Çok bilmediğin, tanımadığın biri sana bir şey söylediğinde arkasındaki niyeti kestiremediğin için tedbirli yaklaşıyorsun. Savunmaya geçip geçmemek konusunda bir fikrin olamıyor. Çünkü karşıdan gelen yorumun/sorunun ardında başka bir niyet var mı bunu anlayamıyorsun. Çok samimi olduğun, her şeyini bildiğin bir arkadaşın, eşin veya sevgilin bir şey söylediğinde söyleme biçiminden, ses tonundan, ufacık mimiğinden bile ne demek istediğini anlıyorsun (ya da anladığını sanıyorsun) o yüzden ne karşılık vereceğin daha net.

Biri sana bir laf edince gerçekten sana mı laf etti bilemediğin için bilinçaltında "belki de bana laf etmemiştir, kendimizi rezil etmeyelim durduk yere insan içinde" düşüncesi oluşuyor ve tartışmaktan, kavga etmekten geri duruyorsun.
+1
himmet dayi
(24.10.25)
o kadar da umursamıyoruz içten içe ya. ben en yakın arkadaşımın derdini dert edinirim ama iş arkadaşımın derdini dert edinmem mesela. anlık olarak konuşur geçersin. paylaşımın daha az çünkü hem duygusal hem genel olarak. ama aile, sevgili, yakın arkadaşla ortak paydan ve çatışma için cephen çok :)
0
chanandler bong
(24.10.25)
başkalarını olduğu gibi kabul edebiliyorum, çünkü beğenmesem bile bana ne ailesi düşünsün, eşi, çocukları düşünsün diyebilirim.

ama yanımdakiler, ailem eşim beni bağlar ve ben onlarla bir şeyleri düzeltmeleri konusunda kavga edebilirim. çünkü onların yaptığı bir yanlış bana dokunuyor veya kendisine dokunuyor, onları önemsemek zorundayım.

hiç bişey olmasa benim hayatımı etkiliyorsa kavga ederim tabii ki. hiç kavga etmediğim arkadaşımla da uzun süre aynı evde yaşasam onla da kavga edebilirim.

diye düşünüyorum.
0
ananiyimioguz
(24.10.25)
İnsan değer verdiğinden alınır, değer verdiğine kızar kırılır gücenir vs. Ama şu var, en çok evdekilere, en yakınlarına, aile bildiklerine karşı nazik ve hassas olmak gerekiyor, en çok onların kalplerini kırmamaya özen göstermek gerekiyor çünkü zor zamanda kimse yanında olmuyor ailen oluyor. Zor zamanda sana destek olmayı onlar için bir "mecburiyet" hatta "mahkumiyet" haline getirmemek gerekiyor. Bu hem kendine hem onlara saygı ve sevginin bir gereği.

Dışarıdakine daha iyiyiz çünkü ondan zarar gördüğümüzde ona zarar veremeyeceğimizi düşünüyoruz, eller iyisi olmakla kendimizi koruyoruz aslında. Ama içimizde biriken öfkeyi tepkiyi isyanı evdekilere boşaltınca evler ağusu (ağu=zehir) oluyoruz. Bu modeli çok uzun yüzyıllardır babanın anneye olan öfke kusma seanslarından öğrendik, bunun üzerinden yürüdü. Kadınlar doldu taştı, evlilik içi tecavüzdür çünkü bu, sadece şiddet değil tecavüzdür.

Beyin plastisite özelliği olan bir varlık. Değişime uyum sağlar, tam da bu sebeple evrim gerçekleşmiştir. İnsan her şeyi zihninde çözer ve başarır. İstersek bu kalıbı rahatlıkla değiştirebiliriz yani. Adım adım bile olsa kaplumbağa yavaşlığında bile olsa değişim mümkündür.
0
muhayyer divan
(24.10.25)
eşimi umursuyorum çünkü diğerleri figüran.
0
Hallegadola
(24.10.25)
(41)

Eşimle yaşadığımız son büyük tartışmayı yorumlar mısınız? (Evli ve boşanmışlara soru)

mahmuttt
Sabah uyanıyoruz. Küçük çocuğumuzun keyfi yerinde. Hafta içi çalıştığımız için aile ortamını hafta sonları daha çok yaşıyor çocuk. Eşim (karım) genelde sabahları gergin. çocuğun saçını toplamak istiyor. (Çocuk henüz iki yaşında bu arada). Kuzu gibi gelip önüne oturmuyor tabi. Eşim de kızıyor bağırı
Sabah uyanıyoruz. Küçük çocuğumuzun keyfi yerinde. Hafta içi çalıştığımız için aile ortamını hafta sonları daha çok yaşıyor çocuk.

Eşim (karım) genelde sabahları gergin. çocuğun saçını toplamak istiyor. (Çocuk henüz iki yaşında bu arada). Kuzu gibi gelip önüne oturmuyor tabi. Eşim de kızıyor bağırıyor çocuğa zorla saçına tokat takıyor.

O esnada ben koridordayım çocuk baba diye ağlamaya gözlerinden yaşlar gelmeye başlıyor. Tabi bu yüzlerce kere tekrar eden bir sahne olduğu için, artık benim tepemin tasa atıyor.
Gidiyorum içeri ağzımdan bir küfür kaçıyor dayanamıyorum çünkü sonra çocuğu alıyorum kucağıma o odadan çıkıp koridor tarafına geçiyorum.

Eşimin özellikle son bir aydır bana karşı “yanıma hiç yakışmıyorsun, anasının oğluşu” gibi tahrikkar sözleri de var bu arada.

Bu gibi sözlerinden dolayı dün akşam çok gitmek istediği şehir dışındaki arkadaşına aile ziyaretini yapmayacağız dedim. Çünkü bana bu şekilde saygısız, terbiyesiz konuşan bir insana “hadi gidelim” dediği bir yere gitmek ona “Aferin” deyip ödül vermek gibi geliyor. Katlanamıyorum.

Bunun hazımsızlığı sabah da üzerindeydi diye düşünüyorum bu arada…

Çocukla bu olay yaşanmadan öncesi de var. Yine bu sabah Yalnız yaşayan bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı diyorum. Çünkü dün cumartesi tüm günü kendi Çekirdek ailemizle beraber keyifli bir şekilde geçirmiştik. Ve tüm haftayı da.

O da bugün kendi ablasına gitmek istiyordu. Tamam diyorum sabah annemle kahvaltı yapalım; öğleden sonra da ablana gideriz.

Sonra dönüp bana diyor ki annen kahvaltı yapmıştır zaten. Ben de o esnada öğrenmek için annemi arıyorum. Sonra bana diyor ki bana sormadan niye arıyorsun. Sonra telefonu kapatıyorum. O esnada annem geri arıyor. Ben de emrivaki yaparak yarım saat sonra seni alacağız diyorum kahvaltı yapacağız. Bu emrivakiyi yapmamın sebebi ise şu. Annemle çekirdek ailemi bir haftada sadece yarım gün bir araya getirmek bana göre bir yaşlıyı sevindirmek iyi bir şey. Çocuk için de bu ortamı görmesi iyi birşey bana göre. Ve eşim maalesef bu konuda ikna edemediğim için buna mecbur kalıyorum.

Sonra biz çocukla beraber hazırız. Onun giyinmesini beklerken diyor ki ben gelmiyorum. Çocuğu da hiçbir yere çıkaramazsın. Sen git annenle ne yapıyorsan yap. “ Annen neden aramıza giriyor” diyor.

Fakat konik olan annem çok nezaketli gariban bir kadın. Asla eşime karşı karşı bir gün bile en ufak bir kaynanalık yaptığı olmamıştır. İşine karıştığı asla yok, aksine sürekli annelik yapıyor. Bu arada çalıştığımız için beş gün çocuğumuza da o bakıyor.

Sonra ben eşime diyorum ki giyin, hazırlan çıkacağız. Bu Sinir krizine giriyor. Sonra ben Yatak odasında kapıyı kapatıp Çocuk görmesin diye, Sert bir şekilde Uyarıyorum. Bağırmamasını hazırlanmasını söylüyorum. Ve kalkıp bana bir tokat atıyor.

Sonra ben de çok ağır ağırıma gittiği için bir tokat atarak karşılık veriyorum. “Sen bana nasıl vurabilirsin” diye.

Sonra izin verdi ben çocuğu aldım ve anneme geçtim. O esnada kendi annesini aradım. Çünkü kendisi benden önce arayıp yanlı bir şekilde olayları anlatacağına çok emindim.

Annesine bu durumları açtım, konuştum. Annem de kadınla gözlemlerini paylaştı. Dedim ki ben bu olaydan sonra o eve hiçbir şey olmamış gibi gidemem ya siz kendisini çağırın evinize, çocukla beraber gelsin konuşun.

Bu durumu kayınpederime de paylaşın. Ya da siz gelin bir hafta burada hem çocuğa bakın hem de bu konuyu konuşun. Terbiye saygı sınırlarını aşırı bir şekilde aşmış durumda çünkü dedim.

Muhtemelen kayınpeder de arka planda dinliyordu.

Sonra kayınvalidem kayınpedere olayı durumu sansürleyerek anlatır diye durumu bütün açıklığıyla mesaj olarak Kayınpedere de yazdım.

Allah rızası için şu olayı lütfen bir yorumlayın. tecrübe deneyimlerinizle bana bir yol haritası çizin lütfen.

Teşekkürler.

İhtiyaç üzerine Ekleme:

annene bağımlısın diyenler için durumu sanırım yeterince anlatamadım biraz daha detaylıca açıklayayım izninizle.

Annem hafta içi sabah çocuğu evimizde teslim alıyor ve biz evden çıkıyoruz. Bu 3-5 dakikalık bir süreç. Sonra eşim eve geliyor ve annem kendi evine geçiyor. Yani hafta içi bir arada bulunduğumuz demeyelim, birbirimizi gördüğümüz toplam süre her gün 3-5 dakika.

Buna ek kadının yanında fiziken başka kimsesi yok. Yakınında olan tek çocuğu benim.

Ben bunlardan bağımsız haftada bir veya 10 günde bir hep beraber bir araya gelelim istiyorum.

Çocuğuma da bana da bunun iyi geldiğini gözlemliyorum çünkü.

Eşime gelince ben normalde bu konuda emrivaki de yapmazdım fakat aynı gün zaten öğleden itibaren kardeşine de ziyarete gidecektik. Annem konu olunca ben gelmiyorum sen git annene vs. dedi. Önceki olaylardan dolayı da bana bir karşıt gelme durumu vardı.

Benim anneme bağımlı bir durumuma gelince.

Hergün ararım, halini hatrını sorarım. Bu bağımlılıktan öte annemin benim nezdimde bir değerinin olması ile ilgili. Çocukluğumdan beri bir anne oğuldan daha çok iyi anlaşan yetişkin arkadaşlarız da.

Ve onun şuan yanında olan tek yetişkin olduğum için bilerek bunu yapıyorum. Bir vefa borcu adına ne denirse densin. Örneğin Allah korusun vefat etse benim dışında onun kapısını tıklatıp yoklayan başka kimse yok.

Biraz daha açıklayıcı olmuştur umarım
0
mahmuttt
(19.10.25)
Kendisini yetiştirememiş sözde iki yetişkin görüyorum. Arada olan gariban cocuga acıdım.
Bu anlattıklarında da ikiniz haksızsınız. İkinizin de ciddi şekilde düşüncesini davranışını değiştirmesi gerekir ama bu saatten sonra ve fiziksel siddet olaylarından sonra bence bu iş öyle veya böyle bitecek gibi görünüyor.
+6
dedeminhirkasi
(19.10.25)
ikiniz de haksızsınız boşanın kurtulun çocuğa da yazık, ayrıca hikayenin seninle ilgili olan taraflarını yumuşatarak ballıyarak anlattığın belli, niye kadın sürekli annen aramıza giriyor muhabbeti yapıyor?
+7
nahtoderfahrung
(19.10.25)
Saygı ve tahammül kalmamış geçmiş olsun.
+2
anon1m
(19.10.25)
Çocuk varken ayrılmayı kesinlikle düşünmeyin. Son çaredir o ve o aşamaya daha çok zaman var.
Ya ikinizin de saydığı bir aile büyüğünün hakemliğine gidin. Ya da bir aile terapisti bulun. İncir çekirdeğini doldurmayacak büyüklükte devasa sorunlarınız var sizin.
Ayrılın diyenler için de bir atasözü geldi aklıma. Bekara karı boşamak kolay gelirmiş.
-10
Mirket
(19.10.25)
selamlar, yaşadığınız bu sorun için üzüldüm ama her ne olursa olsun eşinize tokat atmanız çok yanlış. bunu geçtikten sonra eşinizin geçinmeye niyeti olmadığını, sizin anneninizle kendisini yarıştırdığını düşündüm. bunu sadece sizin söylemlerinize dayanarak söylüyorum karşı taraf ne der ne anlatır bilemem. sonuçta hakim de değilim avukat da ama her ne olursa olsun üzüldüm.
+2
Fodera
(19.10.25)
öncelikle ikiniz de psikiyatriye gitmelisiniz. bunu kardeşim hastasınız vs. diye söylemiyorum, lütfen kötü algılamayın. öncelikle kendinizi ve neyi tetiklediğinizi çözmeniz lazım. bu süreçte de ilaç desteği yardımcınız olur.

anneniz, arkadaşlar şu bu çok gereksiz bir çok yük edinmişsiniz. siz birbirinizle evlisiniz. o şunu dedi bu bunu dedi, yok annemle kahvaltı falan bunlar sadece ikiniz arasındaki ilişkiyi devam ettirirken yük olan noktalar.

merak etmeyin kimseye bir şey olmaz.

ortada çocuk var iki insan olarak o çocuğun sağlıklı büyümesini sağlamanız gerekli.

tokat vs. zaten rezalet bir durumdasınız. bunu kibarca ifade etmenin yolu yok.

ilişki sürdürmek zaten aşırı zor bir durum daha da zorlaştırmayın kendinize. bi antidepresan alın.

başkalarını unutun ilişkinize bakın.

sürekli ben haklıyım o haklı, ondan bunu esirgerim düşüncelerinden sıyrılın. önemi yok.

bizim düşüncemizin de önemi yok.

sakin olun.
+5
gurur
(19.10.25)
kadin tarafi cocugu coktan silah olarak kullanmaya baslamis. cocugu alamazsin, götüremezsin, görüstüremezsin... üstelik cocugun gelisimini, özgüvenini yaralayacak cirkin laflar ediyor, bunu yapmasindaki amac da kocasini yaralamak. babasinin oglu gibi laflari cocugunu ve esini eziklemek icin sarfeden insanlar bence anne baba olmamali.
ayrica cocugun sacindan memnun degilse götürüp kestirsin sacini yani, erkek cocuguymus madem, her sabah toka takip toplamaya calismak, sonra cocugu bu sebeple aglatip huzursuzluk yaratmak nedir?

"ben kadinim, tokat atabilirim ama sen erkeksin, bana tokat atamazsin" diye bir sey yok. fiziksel temasta bulundugunuz an cinsiyetin önemi kalmiyor, her ikisi de aile ici siddet. üstelik küfür de bir siddet formu.

esine misilleme yapmak icin hödük babasina iki yasindaki cocugun odasinda sigara icirten biri bu kadin. diger yanda sizin emrivakiler, haftanin 5 günü gördügünüz annenize haftasonu bile anacim da anacim diye gitmeyi dayatmaniz, problemleri cözmek yerine ödül-ceza gibi cok primitif mekanizmalar kullanmaniz ciddi sorun. kisilik olarak gelisememis iki insan görüyorum. aranizda saygi, tahammül ve sevgi kalmamis. bu artik bir evlilik degil. ailelerin bu cirkinligin icine cekilmesi de bircok acidan sorun. evlendiyseniz ailenizin kicindan düseceksiniz ya da evlenmeyeceksiniz. haftada 6 gün anasiyla görüsen koca da sahiden cekilecek dert degil.
bazen bosanmalar evliliklerden daha cok huzur ve mutluluk getirir. siddetin oldugu bir evlilikte bir saniye bile durmazdim sahsen.

evli ve cocuk sahibi demissiniz, ben bu iki sartin 1.5'una uyuyorum (gebeyim).
+5
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(19.10.25)
Abicim, hani o bosanmalarda cok duydugumuz "Siddetli gecimsizlik" tam olarak budur.
+3
thetruenorthstrongandfree1
(19.10.25)
ikinci evliliğini yapmış er kişiyim. birlikteliğinizde çok temel sıkıntılar olduğu açık, siz de biliyorsunuz zaten belli bir durum bu. ama benim anlamadığım sıkıntı yaşayıp anne babayı aramak nedir? kusura bakmayın ama bu yetişkin ilişkisi değil, nezaketle söylemek istiyorum ama 20 yaşında köy yerinde evlenmiş insanların sahip olduğu gibi bir ilişki mevcut. burdan sağlıklı bir ömür boyu birliktelik, mental olarak sağlıklı bir çocuk çıkması gerçekten çok zor.
+10
awlmi
(19.10.25)
Ben bekarim, sizin gibi medeni cesaret gösteremedim daha,

o cesareti gösterdiginiz saf duygulara dönmeyi denemelisiniz,

kendini yipratan seyleri karsiya anlat, oda sana anlatsin ve ilk günku gibi olamayi istediginizi soyleyin,

Cocuk herseyi gorur,duyar ve sizin hayatiniz, onunda tercihlerini belirler,

eşin stresi kaldiramiyor ve cocugada bunu yansitiyor, akli selim hareket edemiyorsaniz destek almayi deneyin,
ama siz, ana-babasiniz,akli selim olmalisiniz,bencil olamassiniz artik,

Egonuzdan siyrilarak birbirinize dertlerinizi pozitif kelimeler ile anlatmayi deneyin.
0
designer
(19.10.25)
Herkes çok olumsuz şeyler yazmış. Ben de ikinizi de haksız gördüm.

Bence çocuksuz bir kafa dinlemeye ihtiyacınız var. Ayrıca oturup konuşmaya. Gerçek düzgün bir konuşmaya. Hatta ben olsam baya ciddi ve yer yer kötü xor örneklerle konuşurdum. Kavgalarda boşanma lafının geçmesini hiç doğru bulmam ama bazen en kötüsünü de görmek göstermek lazım. Atıyorum adi Özlem. Derdim ki bak Özlem önümüzde iki seçenek var ya bu şiddetli kavgaya devam edeceğiz giderek dozu artacak ve bir şekilde boşanacağız ya da toparlamak için elimizden geleni kalbimizle yapacağız. Ben sana ve çocuğumuza iyi bir eş ve baba olarak elimden geleni yapmak istiyorum. Hayatın yükünü iki kişi omuzlamak istiyorum. belki şuan boşanmak sana iyi bir seçenek gibi görünebilir ilk başta ama işler senin için benim için olacağından daha zor olacak. Bütün evin yükünü market temizlik araba mevzuları herşeyı ama herşeyı tek yapman gerekecek. Ben sadece çocuğumuzla alakalı olan konularda yardımcı olabilirim. Sevgililer gününde ya da doğumgününde romantik bir hediye isteyeceksin ama benden sonra bu sefer cocukla herseyı dengeye oturtman cok daha zor olacak. Bak beni hala seviyorsun ya da sevmiyorsun bilmiyorum. Bazen saygılı cümlelerinden artık benı sevmedıgını hatta nefret DAHİ ettıgınj dusunmeye başladım. Ama ben seni hala seviyorum. Ve ilişkimiz için çabalamak istiyorum. Her zaman ailemizin direği olarak huzurlu yuvamıza seninle ve çocuğumuzla olmak istiyorum. Ama bunun için sadece benim çaba göstermem yetmez. Öncelikle cocugu bir silah olarak kullanmayı bırakman lazım vs vs vs.

Tabi bundan önce bence tokat için öncelikle özür dile. Cidden özür dile ve birkaç gnü daha dişini sık. Alttan al. Ortalık bir durulsun. 1 hafta fln. O şekilde konuş. Şuan eşinde haklı olarak tokatın siniri olduğu için herşey birbirine girecek. Ve ben olsam cidden bu boşanma seçeneğini de önüne koyar başına gelecekleri söylerdim. Ben boşanmış kadınların da aşırı mutlu olduğunu düşünmüyorum. Kadının toplumdaki rolleri çok fazla. İşte çalışıp kariyer inşa ederken bir yandan ev işleri bir yandan çocuktan kaynaklanan iş yükü. O yüzden hayatın yüküne dair bazı şeyleri hatırlatmak iyidir.

Ve bence eşin çok yıpranmış. Hiç bir insan boşanacağım mutsuz olacağım sinir krizleri geçireceğim sinir krizleri geçirteceğim diye evlenmiyor. Herkes sevdiği ve mutlu olmak istediği için evleniyor. Eşin bir şekilde çok yıpranmış. Ev iş çocuk ev iş çocuk bitmeyen bir iş yükü döngüsü. Hayatın yükü çok fazla omuzlarına binmiş. Ve bu yük altında okdr çok ezilmiş ki neyi görse duysa laf sokuyor geçiriyor bağırıyor sinirleniyor.

Bence eşin ciddi bir konuşma süreci sonrası toparlayabilir. Belki kendisine biraz zaman ayıracak birşeyler yapmak iyi gelebilir. Kendisine zaman ayırması derken evde tek kaldığında evi düzenlemesi temizlik yapması fln değil. Direk kendisi için birşeyler yapması.

Ve de tokatın karşılıklı olması birşeyi değiştirmez. Biz türk toplumunda kadın olarak şiddetin ortasında bir cinsiyet olduğumuz için, ben olsam ben de attığım tokada bakmaz sen nasıl bana vurursun bana vurdu fln derdim. Takıldığım tek şey olabilirdi. Ne yazık ki bu kültürel birşey. Yaşarken burda yazabildiğimiz kadar medeni ve olgun olamıyoruz ne yazık ki. O yüzden ilişkini toparlamak istiyorsan sen sana düşenleri yap da, öncelikle tokadın özüründen başlayarak ve uygun bir zamanda konuşup ona da kendisinin düzeltmesi için zaman tanıyarak. Zaten düzelirse düzelecek yoksa bu şekilde gitmez. Sizin de bir yerde kafanız atıp ayrılmak istemeniz muhtemel.
-2
mobydick
(19.10.25)
"Yine bu sabah Yalnız yaşayan bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı diyorum."

2 yaşındaki çocuğunuza haftada 5 gün bu kadının baktığını da yazmışsınız. Çok merak ediyorum çocuk yaparken böyle mi planladiniz mesela "Ee çocuğa da annem bakar bakıcı parası cepte kalır oh mis" ya da bakıcı tutmaya gücünüz yoksa o zaman neden çocuk yaptınız?

2 yaşındaki çocuğun enerjisine Eşinizin dahi yetemedigini zaten kendiniz de belirtmişsiniz. Peki yaşlı anneniz?

Anlattiklariniz 2 kişinin gecimsizliginin vs dışında çok daha temel problemler barındırıyor aslinda.

Çözüm odaklı bakarsak; eşinizle baş başa sakin kafayla her şeyi konusacaksiniz. Hatta bu görüşmeden önce bir kağıda birbiriniz hakkında hoslanmadiginiz her şeyi yazın, görüşmede de tek tek konuşun.

Bunların hepsini de çocuk için yapacaksanız. Yapamiyorsaniz bir an önce boşanın ki çocuğun da hayatı bir düzene girsin.

Umarım çocuğunuz için her şeyin en iyisi olur.
+2
makbur
(19.10.25)
birkaç haftadır neredeyse her haftasonu benzer duyurular ekliyorsunuz, çoğunda da amacınız size "haklı" olduğunuzun söylenmesi gibi geliyor. bunu duymak için de (@nahtoderfahrung +1) anlatımlarınız fazlaca yanlı geliyor. kendinizi pirüpak göstermeye çalışıyorsunuz.

eğer yanılıyorsam da ciddi bir iletişim probleminiz var demektir ki eşinize ve hatta eşinizin ailesine bir türlü bu iyi niyetinizi anlatamıyorsunuz. zira eşinizle yaşadığınız olayı sıcağı sıcağına kaynana ve kaynataya ayrı ayrı aktarmak istemeniz bence aşırı. onların yerinde olsam sabah sabah damat niye beni arıyor, mesaj atıyor der keyfimi kaçırdığı için de sinirlenirdim.

bir de çocuğun her şeyi reddedip, bağırması ve o durumda işine gelen ebeveyn hangisiyse ona yönelmek istemesi bence doğal. sizin buna gösterdiğiniz tepki ise abartı (hatta anlamsız gibi geliyor). zaten bu davranışınız da gününüzün geri kalanını şekillendirmiş.
+4
tnz
(19.10.25)
Uzun uzun yazamayacağım ama ikinizde haksızsınız+1 aranızı düzeltmenin yokuna bakın yoksa işin sonu avukat
İki tarafında fiziksel şiddeti doğru değil sırf bu bile yardımla çözülmesi gereken bir durum
0
basond
(19.10.25)
Çocuk iyi evliliği bozar, kötü evliliği boşar. Bunu bilerek anlaşmanın yolunu bulun. Yoksa çok da uzatmayın. Sonu boşanma olacaksa, ucunda bunu görüyorsan, ya şimdi ya 15 sene sonra.
+1
gabe h coud
(19.10.25)
İkiniz de haksızsınız, +1.

Karşı tarafın iyi kötü neyi yanlış yaptığını görüyorsunuz ama öz eleştiri için; "bir haftadır görüşmediğimiz yaşlı annemle sabah bir kahvaltı yapalım mı" sorusuna eşiniz "annen kahvaltı yapmıştır zaten" diyor, kibarca hayır diyor. Ve siz bu cevabı kabul etmek istemiyorsunuz. Üzerine anneniz zaten haftada 5 gün çocuklarınıza bakıyor. Ortada gerçekten karşı tarafı bayan ve sizin farketmediğiniz bir durum var.

"Eşimin özellikle son bir aydır bana karşı “yanıma hiç yakışmıyorsun, anasının oğluşu” gibi tahrikkar sözleri de var." Bu başlı başına başka bir duyuru konusu. Buna verdiğiniz misilleme ayrıca yanlış. Haklıyken haksız duruma düşüyorsunuz.

"Sonra ben eşime diyorum ki giyin, hazırlan çıkacağız. Bu Sinir krizine giriyor. Sonra ben Yatak odasında kapıyı kapatıp Çocuk görmesin diye, Sert bir şekilde Uyarıyorum. Bağırmamasını hazırlanmasını söylüyorum. Ve kalkıp bana bir tokat atıyor."
İlk olarak sinir krizine giren birinin üzerine gitmek çok yardımcı olmaz. İkinci olarak siz kimsiniz de kime nereye gitmesini ne yapmasını emrediyorsunuz. Çok istiyorsanız en başından tamam ben annemle kahvaltı yapmak istiyorum çocuk kimde kalsın diyin, planınızı yapın.

İki tarafın da sıkıntıları var ama amacınız çözüm bulmak, sorun çözmek değil.

my 2 cents:
-İki tarafta aklında olanları içinde biriktirmeden, sakin sakin paylaşmalı.
-Her konuda anlaşmak ve orta yolu bulmak zorunda değilsiniz. İnsanların sizin annenizle iletişiminizi kısıtlayamacağı gibi, kendi hayatına eşinin ailesini, eşi her istediğinde sokmama, görmeme, kahvaltı yapmak istememe hakkı olduğuna da inanıyourm.
-“yanıma hiç yakışmıyorsun" laf değil, altında yatan ne ise konuşmak lazım.
- tokat kısmına hiç girmiyorum, oturun siz kendi adınıza samimi olarak özür dileyin.
+2
archmage mahmut
(19.10.25)
evli değilim ama
hem haftada 5 gün annem bebeme baksın ---hal böyleyken nasıl kadınla haftaboyu görüşmemiş oluyorsunuz hiç anlamadım? ışınlayarak mı gönderiyorsunuz çocuğu?--
hem de h.sonu annemle birlikte kahvaltı yapalım, diye bir dünya yok...koca olarak bu beklentiniz aşırı saçma.

o dünyanın olması için mesela oldukça ataerkil yetişmiş bir aileden bir eşiniz olması (yani cidden "kız almış" olmanız) lazımdı. mesela benim dışardan gayet modern, çalışan kadın vs olan kardeşim esasen böyledir, "gelin ettik" gitti babasının evine sadece senede 2 kere yarım saat geliyor. ailem fazlaca ataerkil o yüzden kimse için tuhaf değil durumlar -ben hariç, benim kafam ayrı çünkü. neyse, gidip böyle birini "alaydınız" madem böyle bir evlilik istiyorduysanız...

ya da mesela annenizle eşiniz kanka gibi filan olmalı onu sizin "gariban" anneniz olarak değil kendi kankası olarak görmeli.

her türlü, bunu sorun etmeden yapacak (şehirli, modern, çalışan vs.) kadın sayısı oldukça azdır. cidden etrafımda 1 elin parmağını geçmez yani.

5 gün k.valiyeye çocuk bırakmış gelin bir de h.sonu onunla kahvaltı yapacak...bunu "olağan" görüyorsanız o da "anasının oğluşu" der size..işler çirkinleşir. bunu nasıl normal görüyorsunuz? siz hangi gezegende yaşıyorsunuz? kaynana yahu sonuçta, isterse melek olsun. hayret bişeysiniz.

ha eşiniz de çok normal bir insan olsa, zaten annen 5 gün bakıyor, biz birlikte azıcık zamana sahibiz, gel şöyle bir program yapalım der normal makul konuşulurdu. o sizin aileyle kendi ailesini yarıştırıyor, çocuğu götüremezsin diye pazarlıklar filan ,korkunç. burada da onun tuhaf kafasını görüyoruz bence.

eşiniz işine kafası rahat devam etmek, bakıcı parası vermemek, istediği gibi çocuğu geç almak filan türü konforlar için k.valideye çocuk baktırıyor evet, (e aynı rahatlıklar sizin için de var ama sizin anneniz, onun değil, ona minnet borcu çıkıyor, gıcık bir durum...). yüksek ihtimalle siz 2niz anneniz olmasa zaten çocuk filan da büyütemezsiniz de ortalama Türk gibi siz de ailelere güvenip yapmışsınız işte. sonra neden 20 yaşında evlenen köylü gibi aileler herşeyin içinde deniyor, kuzum aileler olmasa hayatta kalamıyorlar çünkü, ondan olabilir mi?

neyse, eş bu duruma karşı zaten öfkeli (kendi çocuğunu kendisi büyütemiyor) olduğu için pasif agresif şeyler yapıyor. bu model türk kadını genellikle olmasını istediği ama olduramadığı şeylere karşı böyledir. intibam bu yönde... çünkü olmasını istediği o şeylere layıktır aslında.

misal sizin mesleğiniz değil de x meslek birini istemiştir, k.valideye baktırmak değil yabancı dadı isterdi, ama oluyor mu bunlar. olmuyor. e öyle bir imkan yok.
enteresan şekilde yine aynı türk kadını bu imkanları sunmasını da eşten beklediğine göre (çünkü neden evlendik o zaman?) öfkeleneceği kişi sizsiniz...."yanına yakışmıyor"sunuz. (ya da kendi fikrince layığını bulamadığı için aslında kendinedir öfkesi artık bu kadarı psikiyatrist işi benim işim değil)

kısacası ne o sizin beklentilerinizi karşılıyor ne de siz onun beklentilerini karşılıyorsunuz...böyle anladım.

boşanınca aşırı iyi bir nafaka ev araba herşeyi vermeyecekseniz öfkelenir öfkelenir geçer, şu anda boşanmaz. tümden deli değilse, onu tek bir konudan bilemedim açıkçası.
kadının şimdi yükü 80se boşansa 180 olacak çünkü. küçük çocukla boşanmak kolay değil. çocuk tamamen kadına kalıyor. kadın daha toka takarken deliriyorsa yemez yani boşanmak. çocuk büyüdükten sonra bu durum değişir.

ha 1-kadının aileden filan durumu iyiyse 2-cinsel hayatınız kötüyse 3-size olan öfkesinin arkasında başka birisinin ilgisi de varsa, o zaman o boşar zaten.

sevgi nerede burada...
valla bilemedim. ortada seven biri var gibi geçmedi konu. birbirine tokat atabiliyorsan sevmiyorsundur , bencesi böyle.
+2
subcomponent
(19.10.25)
boşan diyenlere bakma sen kardeşim.
sorumluluk sahibi, çözüm arayan bir baba için çıkış yolu her zaman vardır.

Annenle olan bağını korumak istiyorsan, bunu eşinle çatışmadan değil, uzlaşarak yapmanın yollarını ara
-2
jamswety
(19.10.25)
Resmen sen haklısın diyelim diye acayip taraflı şekilde anlatmışsın ama evli bir birey olarak haksızlığın buram buram kokuyor.

Karının tek hatası çocuğa bağırmak ve sert davranmak. Bu büyük bir hata. Geri kalan her şeyde sen haksızsın. Böyle bir kocam olsa zevkle boşardım. Öyle bir boşardım ki boşadığım için aklıma geldikçe sevinç duyardım.

“Yaşlı zavallı anneciğin” ile zaten haftanın 5 günü görüşüyorsunuz sanki aylarca görüşmemiş gibi bir haftasonucuk kahvaltıcık diye küçültmeye gerek yok. O kadar yaşlıysa çocuk baktırmayın zaten orda çelişki var.
Tüm hafta içi çalışıp yorgun argın bir tek haftasonunu bekliyorsun ve o da ne? Haftasonu yine KAYNANA. Oldu mu yani kim kabul eder bunu? Bir de emrivaki yapmaklar geleceksin diye bağırıp çağırmalar.

Üf yazamayacağım daha fazla sinirlerim bozuldu. Evli çocuklu bir insan olarak bunları okuyunca cinnet geliyor bana. Gidip kocamı öpüp şükür edeceğim. millette ne adamlar var ya.
+2
Gradient_tabanlı_mor
(19.10.25)
haklı olduğun taraflar çok ama taraflı anlatıyorsan bilemiyorum. tokat işi çok yanlış. uç bir nokta. çocuğu bir yetişkine bırakıp 1-2 saat baş başa konuşmayı deneyin. iki tarafın da adım attığı bir konuşma olursa sürüyor öbür türlüsü zaten mahkeme.
0
summerjam0306
(19.10.25)
kanka boşa gitsin. sana tokat atma gibi bir şeye cürret ediyorsa ahlaksızın önde gidenidir. yanıma yakışmıyorsun falan ne demek. ben olsam dünyanın kaç bucak olduğunu çok fena gösterirdim ona. erkek ol ve boşa. hiç ılımlı olayım anlayış göstereyim deme. bu tipler öyle şeyleri prenseslik olarak adlandırır. acıma.
-1
archmeister8
(19.10.25)
Çocuğunuz çok muhtemelen normalde annesinin sözünü dinleyecekken, sizin vereceğiniz tepkiyi bildiği için huysuzluğu artmış.

Kadın gayet kibarca kahvaltıyı annenizle yapmak istememiş, üstelik başka arkadaşlarıyla olan planı “cezalandırmak için” iptal etmenize rağmen kibar davranmış yine, siz emrivaki yapmışsınız. Üstüne de odaya çekip “had bildirmişsiniz”, üstüne de kadını kendi anasına babasına şikayet etmişsiniz hem de annenizle bir olup.
Ya allah eşinize sabır versin. Bir kadını ne kadar bunaltabilirseniz o kadar bunaltmışsınız. Şiddet kötü bir tepki ikiniz için de, hele de evde çocuk varken haklı görmüyorum ama bir kediyi bile bu kadar köşeye sıkıştırırsanız, tırmalar.
+6
physcos physcos
(19.10.25)
Bitmiş okeye dönüyorsunuz. Boşa zaman kaybetmeden boşanın. Ben böyle evliliklerin devam etmesini ve devam etmesini tavsiye edenleri anlamıyorum. Mesela siz bu saatten sonra nasıl seks yapabileceksiniz ki?
Sizinki evlilik değil ev arkadaşlığı olacak.
İşte birbirinizi tam anlamıyla tanımadan 5 yıl evli kalmadan çocuk yapmamak bu yüzden önemli.
+1
dawsonscreek
(19.10.25)
ikiniz de anormalsiniz. sakın boşanmayın, başka insanlarla evlenip onların da başını yakmayın
0
benarrivo
(19.10.25)
karın haklı.

annenle her hafta sonu görüşmek zorunda mı? zaten annen haftanın beş günü evinizde görünüşe göre. zorla kahvaltı yaptırtmaya çalışıyorsun, kadın istemiyorken. sonra tartışıyorsunuz ve anne babasına ispiyonluyorsun. pardon sen nasıl bir yetişkinsin? onun kendi annesiyle dertleşmesi ile senin aileleri karıştırman ve onu anne babasına şikayet edip durman aynı şey mi? kadından fiziksel olarak da uzaklaşmışsın ki çoğu aldatmalar ve boşanmaların kaynağı yatak odası. tabii senin duygularını da anlıyorum bu noktada ama yanlış bir davranış. bunun dışında söz verdiğin geziyi sırf ceza olması için iptal ediyorsun, halbuki belki gitseniz eşin sana minnet duyacak ve aranızdaki buzlar eriyecek.

kadın yorgunluğunu ve bıkkınlığını çocuğuna yansıtıyor olabilir ama ne korkunç bir anne!!!! demeden önce kanını canını çocuğu için verebileceğini düşünüyorum ben, burada eşinin yanlışı aranızdaki olumsuzlukları çocuğa yansıtmak.

haksızsın.

edit: sondan başlayarak yorumları okumaya başladım, physcos physcos +1 çocuğun annesinin sözünü dinlememesi de babasının nasıl davranacağını bilmesi. üstelik gidip kadına küfrediyorsun yok yere.

edit2: hızımı alamadım, Gradient_tabanlı_mor +1
+3
deartheodosia
(19.10.25)
düzenleyemedim, eşinin “yanıma yakışmıyorsun” demesi de muhtemelen onu yatak odasında reddedip durmandan kaynaklı bir yorum.
+1
deartheodosia
(19.10.25)
Eşin senin her hareketini abartmış. Sen anne sevgisini biraz abartmışsın çünkü eşin sen değil, ona göre bu hafta nasıl geçti bilmiyoruz, sen de bilmiyorsun, belki farklı şekilde rahatlamaya ihtiyacı var. Evli çiftlerin her hafta sonu anne baba ziyaretine gitmesi bana çocukluktan çıkılamadığını düşündürüyor.

Burada sorun senin eşini görmüyor, ihtiyaçlarını (özellikle duygusal ihtiyaçlarını) fark etmiyor olman, ben öyle anladım. Çünkü bir kadın çocuğuna bu kadar basit bir şeyden öfkelenmez. Belli ki deli gibi dolu, ağzından burnundan taşıyor.

Her hafta sonu anneni görmeyin. Onun annesini de görmeyin. Yaşlı sevindirmek tamam ama önce siz önemlisiniz. Eşin bunalmışsa önce onu ferahlatmak zorundasın, annen ikinci planda artık bu hayatta. Çünkü sen bir kadınla evlisin. Anneni yok say demiyorum, annenle bu kadar sık görüşme, hele ki eşin iyi değilse eşini rahatlatmadan hiç görüşme.

Bir ailenin annesi mutluysa o aile her türlü mutlu olur. Bu anne senin annen değil eşin. Bir kadını mutlu edecek tek kişi ise eşidir arkadaşım, başka kimse değildir.
0
muhayyer divan
(20.10.25)
öncelikle boşanmayın bence. en en son çözüm bu olmalı.

biri demiş eşin çok yıpranmış çocuktan çıkarıyor diye yüzde yüz katılıyorum bu yoruma. siz el bebek gül bebek büyütülmüş olabilirsiniz gariban ananız tarafından ama çağ değişti şartlar değişti bi kez olsun karınıza sordunuz mu neyin var seni bu hale getiren nedir diye?

haftada beş gün anneniz bakmıyor mu çocuğunuza? bir de haftasonu neden annenizle vakit geçirme ihtiyacı duyuyorsunuz? benim kocam peş peşe iki gün kendi annesi babasıyla vakit geçirince üçüncü gün fazla geliyor istemiyor kaçıyor normal değil sizin anne bağımlılığınız.

biri daha demiş sizden yüz buluyor, çocuk annesini dinlemiyor. ikilik yaratmayın çocuğun hayatında. böyle böyle anne kötü oluyor.

eşinizle ciddi konuşun belli ki bir sorunu var. evden bunalmış olabilir işten bunalmış olabilir. hiçbir şey yapmamaktan bunalmış olabilir. mutlu bir kadın ne bunları size yaşatır ne de çocuğunuza. kendi ister annenizle hep buluşmak.
0
Hallegadola
(20.10.25)
Boşanmak çözüm değil ben boşandım bu anne düşkünlüğünü çözemedim. Evliyken annesinden çıkmazdı şimdi de velayeti bende olan çocuk her dakika annesinde olsun istiyor eski eşim. Çocuğun okulu ödevi hak getire, kafaların değişmesi lazım. Haftanın altı gününü bir çocuğun babaanne ile geçirmesi normal değil. Çalışan anne çocuğu ile sadece haftasonu etkinlik planlayabiliyor onu da kayınvalide ile neden geçirsin?

Aranızda saygı kalmamış tokat, kötü söz vs. çok çirkin ama çözüm eşinizin kök ailesi olmamalı. Aile olan siz eşiniz ve çocuğunuz sorunun çözüleceği yer de sizin eviniz. Aranızda uzun uzun konuşun ve kesinlikle destek alın derim.
+1
cilekli pasta
(20.10.25)
annene bağımlısın diyenler için durumu sanırım yeterince anlatamadım biraz daha detaylıca açıklayayım izninizle.

Annem hafta içi sabah çocuğu evimizde teslim alıyor ve biz evden çıkıyoruz. Bu 3-5 dakikalık bir süreç. Sonra eşim eve geliyor ve annem kendi evine geçiyor. Yani hafta içi bir arada bulunduğumuz demeyelim, birbirimizi gördüğümüz toplam süre her gün 3-5 dakika.

Buna ek kadının yanında fiziken başka kimsesi yok. Yakınında olan tek çocuğu benim.

Ben bunlardan bağımsız haftada bir veya 10 günde bir hep beraber bir araya gelelim istiyorum.

Çocuğuma da bana da bunun iyi geldiğini gözlemliyorum çünkü.

Eşime gelince ben normalde bu konuda emrivaki de yapmazdım fakat aynı gün zaten öğleden itibaren kardeşine de ziyarete gidecektik. Annem konu olunca ben gelmiyorum sen git annene vs. dedi. Önceki olaylardan dolayı da bana bir karşıt gelme durumu vardı.

Benim anneme bağımlı bir durumuma gelince.

Hergün ararım, halini hatrını sorarım. Bu bağımlılıktan öte annemin benim nezdimde bir değerinin olması ile ilgili. Çocukluğumdan beri bir anne oğuldan daha çok iyi anlaşan yetişkin arkadaşlarız da.

Ve onun şuan yanında olan tek yetişkin olduğum için bilerek bunu yapıyorum. Bir vefa borcu adına ne denirse densin. Örneğin Allah korusun vefat etse benim dışında onun kapısını tıklatıp yoklayan başka kimse yok.

Biraz daha açıklayıcı olmuştur umarım
-6
🌸mahmuttt
(20.10.25)
Alışkın olduğum bir sahne gözümün önüne geldi.

Bana göre sen haklısın ama senin de bazı olumsuz davranışların var belli ki.

"yanıma yakışmıyorsun" lafı çok kritik, boşa söylenmez. Barışsanız bile buranın üzerine git.
Böyle bir kadına karşı yapılacak şeyler çok sınırlı. Ailelere haber salmakta da iyi yapmışsın, neyin ne olduğunu bilsinler, herkes kendine çeki düzen versin. Arada çocuk olduğu için alttan alan kişi sen olman lazım. Biliyorum içinden gelmeyecek ama yalandan da olsa git özür dile, çiçek al, hediye al. hevesle story atacağı mekanlara götür.

2-3 gün geçtikten sonra psikoloğa gidelim iyi gelir de (ilk başta genelde ret ediyorlar uzatma, ara ara lafı geçirerek ikna etmeye çalış).

ilişki sıklığını arttırın bunun çok faydası oluyor.
0
duyuruuser
(20.10.25)
geçmiş olsun.

anlattığınız ortamda en olgun kişinin 2 yaşındaki çocuk olması çok acı.

sizin iki eş arasında olan rekabet ve üstünlük kurma hevesini kırmanız lazım.
+2
galahad reloaded
(20.10.25)
Bir eşiktesiniz, sevginin vb durumların bittiği, olgunluğun ve birbirinizin kararlarına saygı duyma evresinin başlayacağı, aynı zamanda çocuğun durumunu da dikkate alarak normal insanlar gibi yaşayacağınız bir geçiş bu.
Bu durum biraz sürebilir, neredeyse her evlilikte oluyor, bir tarafın sakin kalarak kendini geri çekmesi lazım.
Zor bir durum değerlendirmek tabi size kalmış ancak bu eşiği aşsanız bile ben bu evliliği çok sürdürülebilir bulmuyorum mutluluk açısından, mutlu olduğunuzu düşünmüyorum.

İkinizin de haklı ya da haksız olduğunuzu da düşünmüyorum, sadece bir uyumsuzluk gözlemliyorum. bu tür durumlar bir kök sebebin tetikleyicisi, dediğim gibi bekleyerek ve olgunlaşarak, ya da bir bilene giderek bu sorunları çözebilirsiniz. Ama ne olur çocuğu bunlarla etkilemeyin.
0
va
(20.10.25)
Eşinizin çocuğa zorla toka takmasına sinir oldum çocuk ne istiyorsa onu yapmak çok zor değil herhalde. Tokası olsa ne olur olmasa ne olur.

Haftanın beş günü gördüğü kaynanasını herrr hafta sonu da kadın görmek istemiyor bundan daha doğal ne olabilir? Siz gidin görün, kadını niye peşinizden sürüklüyorsunuz?

Arayıp velisine şikayet ettiğiniz yeri okurken patladım kusura bakmayın :d evlisiniz ve çocuğunuz var ya aileleriniz niye bu kadar her şeyin içinde? Bir yuva kurduğunuzun farkında değilsiniz, üzücü.
+3
sadakatsiz
(20.10.25)
reyiz halen daha anne bağımlılığını göremiyorsun bir de anlayış bekliyorsun.
0
Hallegadola
(20.10.25)
Acilen boşan.

çocuğu yapmış nafakayı garanti altına almış kadın sendorumu yaşatıyor sana.

''yanıma yakışmıyorsun'' kasıtlı bilerek düşünerek söylenmiş bir söz.
0
xu
(20.10.25)
yanıma yakışmıyorsun lafı neyin lafıymış onu bir aç.
seni mi beğenmiyor artık.
çok mu güzel kadın.
işin sonu aldatmaya varmasın sonra?
eğer böyle bir durum yoksa boşanma.
oturup güzelce konuşun. kadın biraz sıkıntılı sen daha mantıklısın.
en azından bu aralar biraz daha idare et.
sen bayağı darlanmışsın.
0
OgutucuRecep
(20.10.25)
ben ailelerin araya sokulmasini anlattiginiz sekilde yanlis buluyorum, kendi iliskimde kesinlikle yapmayacagim bir sey. bence evlilik iki kisi arasindadir. ama elbette tercih ve yetistirilme meselesi. siz nasil uygun goruyorsaniz.
cocugunuzu neden krese vermeyi, belki en azindan haftada bir kac gun dusunmuyorsunuz? 2-3 yasindan itibaren cocuklarin yasitlari ile oyun oynamaya ve ebeveynlerine ihtiyaclari var aslinda daha cok, anneanne/babaanne'den ziyade. ben bunun ayrica evliliginizi de degistirecegini dusunuyorum, zira eslerin de birlikte kaliteli zaman gecirmeye ihtiyaci var, simdi sanki anlattiklarinizdan daha cok ailelerle birlikte toplu bir evlilik gibi geldi kulaga. zira mesela cocugunuz haftada 2-3 gun krese gitse, haftada bir aksam annenizden cocuga bakmasini isteyip esinizle birlikte sinemaya gidebilirsiniz belki, bir yemege cikarsiniz? bu hali ile, evden ise isten eve, e anne zaten her gun cocuga bakiyor, bir de bir aksam da baksin istenmez. ben anlattiginiz yasamda bogulurdum diye dusunuyorum.
ayrica unutmayin, bu kadinla evlenmenizin bir nedeni var. bir noktada begenmissiniz, o donemde yaptiginiz her ne idiyse o donemde keyif almissiniz, onlari hatirlamaniz onemli, her ikinizin de. birbirinizi sevdiginiz donemi, birbirinizde ve birlikte sevdiginiz seyleri hatirlamak onemli. bu anlattiginiz programda bunlari unutup kaybolmak cok normal.
ancak elbette, dedigim gibi hem herkesin hayati, aliskanliklari bambaska hem de disardan konusmak daha kolay.
0
kassiopeia
(20.10.25)
Oncelikle cocugun yaninda esine kufur etmen muthis yanlis. Bu gibi hareketleri yapiyorsan esinin psikolojik durumunu sen bozmus olabilirsin.

Bunun disinda anlattiklarinda haksiz oldugun bir konu gormedim. Anlattigin davranislari hic uygun degil. Ailesine durumu anlatmakla iyi yapmissin. Esine saygisizlik yapan kadinla aile olmaz. Ayrica buradan tavsiye almani onermem, anne bagimliligiyla konunun alakasi bile yok.

Cocugu boyle bir ortama daha fazla maruz birakmadan bir sekilde cozersiniz umarim. Tam psikolojisinin oturacagi yaslar ve hep sandigindan fazla seyi gorur, hisseder ve anlarlar.
0
osssy
(20.10.25)
neredeyse aynı şeyleri yaşadığım için sizi çok iyi anlıyorum. anne bağımlılığı vesaire kimseyi dinlemeyin. eşiniz yokken anneniz vardı. anneye gidilecek. anneye gidilmiyorsa kimseye gidilmeyecek. bu kadar basit.

ancak ne olursa olsun sizi tek taraflı okuduk, sizin de kabahatleriniz olmuştur. karşılıklı tokatlar falan ne oluyoruz? iki tarafın da kabahati olmadan işler bu raddeye gelmez. bu noktada suç ile kabahati ayırmak lazım. suçunuz yoktur ancak mesele buraya gelmeden bazı şeylerin önlemini almanız gerekiyordu. örnek vereyim. ben boşanmış biriyim. boşanma sebebim eşimi gereğinden fazla serbest bırakmak. çocuktan sonra işini bıraktı, bir süre çocuğa baktı ancak çocuk okula başlayınca sürekli gezmeye başladı. okul tatillerinde de sürekli memleketine ailesinin yanına gitti çocukla. halbuki şimdi anlıyorum, bağırıp çağırıp evde oturtacakmışım. karşı tarafa müsamaha göstermeyi, bazen iyilik ya da saygı zannediyoruz ancak karşı tarafı kendi hatalarından da korumamız gerekiyor. gerektiğinde sesinizi yükselterek.

bu anlattıklarınız çerçevesinde sizin tek hatanız, şiddete şiddetle karşılık vermek olmuş. yanlış. yanlışa yanlışla cevap verilmez ve ne olursa olsun siz erkeksiniz, onun tokadı ile sizin tokadınız bir olmaz.
-4
co2s2
(20.10.25)
Eşin hafta içi çalışıyormuş, o halde hafta sonunda aile ile ecirmek istemeyebilir. Sizin zorlamanın saçma. Sizinle kahvaltı yapmak isteyebilir ama her hafta zorlaman saçma. Ayda bir normal. Ve bunu eşinle paylaşırsan kabul edecektir,kabul etmiyorsa o zaman haksız duruma geçer. Ayda bir de onun ailesine gidersiniz.
Bu arada sen anneni daha sil görmek istiyorsan kimse sana karışamaz. Git görüş ancak bebeğini götürme. Çünkü kadın zaten 5 gün yorulmuştur. Extra zorluk çıkarıyorsun..bal olsa yenmez her gün.

Eşine neden sürekli had bildirme derdindesin? İletişim kuramıyorum bu da ilk hatalının sen oluğunu gösteriyor. Saçını acımıyorsa al coxugu kalır,annesi yakala akala diyip oyuna cevir,coxugu yatakta ye,üzerine esini de at,onu da ..o anı geçir. Ama sen ne yapıyorsun küfür ediyorsun. Bence olayları idare etme sürecinde sorunlu birisin.
Kusura bakma ama eşinin haksız olduğu her noktanın öncesinde senin haklı davranışın olduğu için havanın büyüğü sende
0
hacirotti
(06.11.25)
(23)

duyurunun yaşını başını almış erkekleri

WithWorth
muhtemelen önümüzdeki günleri meşgul edecek şu üzücü videoda iki adet er kişinin hafif bir müdaheleden sonra ayrıldığını görüyoruz.https://eksisozluk.com/beykozda-eski-sevgilisi-tarafindan-oldurulen-kiz--8036578?a=popularevli, bakması gereken çoluğu çocuğu olan, evde bekleyeni olan bir erkek iseniz
muhtemelen önümüzdeki günleri meşgul edecek şu üzücü videoda iki adet er kişinin hafif bir müdaheleden sonra ayrıldığını görüyoruz.
eksisozluk.com

evli, bakması gereken çoluğu çocuğu olan, evde bekleyeni olan bir erkek iseniz sorum size.
ne yapardınız ?

geri kalanlar da yorum yapabilir ama üstteki kümeyi özellikle merak ettim.
-2
WithWorth
(16.10.25)
Hiçbir şey.
Beni ilgilendirmiyor bende canımı sokakta bulmadım + süper kahraman değilim.

Ayrıca kadınların efendi erkek yerine tercihini kimse sorgulayamaz
+2
artıküyeolmakistiyorum
(16.10.25)
Saldırgan ondan daha şiddetli, agresif bir karşı saldırıyla durdurulabilir. Ama çok riskli. Genelde nefes alışverişini kesmek için diyaframa atak yapılır. O anki ruh hâlime bağlı.
+1
arbre
(16.10.25)
Asla hiçbir şey için oh çekmiyorum. Fakat bile bile lades diyorsanız ne diyelim?
Ayrıca sadece kadına mi şiddet var? Erkeğe çocuğa hayvana her türlü canlıya şiddet var memlekette. Ben kadın olarak ayirmiyorum. Bir erkek olarak kendimi sokakta güvende hissetmiyorum.
0
artıküyeolmakistiyorum
(16.10.25)
sen şimdi mesela bu çocuk benim olsa ve sen gelip bunları zırvalasan seni parçalarım. söylediğin şeylerin bu konuyla hiç ilgisi yok. başka yerde yaz tabi ama burası değil yeri. bu olay değil. eminim hepimiz can güvenliği korkusu yaşadık ama şimdi bir can katledilmiş. sebep de eminim seçim değil.

ya da empati kur bu senin yakının olsaydı kurduğun cümleleri birinden duymaya tahammül edebilir miydin?

yeaa hepimiz can güvenliği bilmem ne mi mesele?
-7
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(16.10.25)
Geçkin bir bey olmasam da yanıt vereyim. Ben hayatımda hiç bir şiddet eylemine başvurmadım, kesici alet taşımıyorum. Bahse konu videoyu izlerken bile geriliyorum elim ayağım dolanıyor.
Şahıs 100 kilonun üzerinde gözünü kan bürümüş biri, böylesini abd polisinin videolarını izlerseniz silahla bile durdurmanın kolay olmadığını görürsünüz. Bu şartlarda o sıradan insanları kınayan ah orada ben olsaydım diyenleri gerçekçi, inandırıcı bulmuyorum.
Ben ne yapardım muhtemelen donakalırdım.. herkesin kahraman olma fantezisi vardır ama bu oyunda ölünce bir daha geri başlayamıyorsun.
+3
anon1m
(16.10.25)
bu veya benzeri bir durumda polisin dahi kendi canını riske atarak araya gireceğini sanmıyorum.
gözü dönmüş bir adam kadını duraksamadan seri bir şekilde bıçaklıyor, müdahale etmeye çalışan kişi de muhtemelen benzer darbelere maruz kalacak.

benim de bir çocuğum var, böyle bir durumda çocuğumun babasız büyümesi riskini göze almazdım sanıyorum.

ama videoki poşetini önce bırakıp sonra alan adam kadar da olamazdım sanırım.

iki ucu boklu değnek dedikleri durum tam olarak. çok üzücü gerçekten.
+2
emfuzi
(16.10.25)
Kadir şekerci vardı.
0
Kahvedesu
(16.10.25)
dediğiniz ben oluyorum. adamların yaptığı müdahaleyi, şerefsize "abi kurbanın olam, değmez, gel kendini yakacaksın" gibi teskin edici sözlerle denerdim. ama dönüp işime gitmez, pasif ve yalvarır şekilde devam ederdim "bir bıçak az vursa kârdır" hesabı.

eğer 2-3 kişi olsa, "gelin tutun abiyi yazık edecek hem kendine hem karşıya" gibi, şerefsizi daha da gaza getirmeyecek sözlerle çağırır, 3 kişi olsak, tutar, indirirdik.

ama tek başına ne yapacaksın? hem cani, hem ayı gibi, hem gözü dönmüş... tek başıma adamla savaşamazdım. benim de çoluğum çocuğum var. sakin sakin yalvarır modda telkin verir, olayı fiziksel mücadeleye dökmeden omzundan tutup hafif hafif çekerdim.

hak etsin, etmesin, orantısız şiddet gören hiç bir mazluma "oh" çekilmez. canavarlaşmamak lazım.

edit: "kurbanın olam" lafı da ironikmiş. Allah korusun...
+1
dilemma of subscribtionability
(16.10.25)
Sen 'Abi kurbanın olam.' diyorsun da, adamın kafa gitmiş zaten, gözler dönük, işini bitirip, 'Lan görgü tanığı bu.' demeyeceği ve sıranın sana gelmeyeceği ne malum.

Eli bıçaklı adamı gözüme kestirebilecek ebat ve beceride değilsem ve en az adam kadar manyak değilsem, kendimi güvende hissedecek mesafeye kadar uzaklaşır, görüntü alır, polisi arardım. Gereksiz kahramanlık için gereğinden fazla akıllıyım.
0
Mirket
(17.10.25)
en fazla uzaktan polisi ararim. soka da girebilirim. video'yu izlemedim.
0
lemmiwinks
(17.10.25)
tr.wikipedia.orgŞeker_davası
www.birgun.net

başka sözüm yok.
0
Fodera
(17.10.25)
Evli, cocuk sahibiyim. Boyum 190, 98 kilo, kasli muhtemelen de ortalama uzeri kuvvetli biri oldugumu saniyorum.

Ne yapardim?

Araya girmem, ayirmaya calismam net. Guvenli bir mesafeden polisi ararim. Cok riskli bir durum. Ozellikle adamin elinde bicak var ve adam kontrolunu tamamen kaybetmis. Kontrolunu kaybetmis insanla iletisim kurulmaz. Zekice bir sey soyleyeyim de gerginlik azalsin vs gibi senaryolar genellikle isler bu asamaya gelmeden once yapilabileceklerden.

Araya girsen, yanlis yere yanlis bir yumruk senin yada birinin felc olmasina ya da olumune sebep olabilir. Ayrica adamin elinde de kesici/delici bir sey oldugunda ciplak elle yapilabilecek hic bir sey yok. Polis bile direkt taser ile durduruyor bu sekilde kontrolden cikmis insanlari.

Esim ya da cocugum bu sekilde saldiriya ugrarsa o zaman elimden geleni yapar sonuclarina da memnuniyetle katlanirim.
0
thetruenorthstrongandfree1
(17.10.25)
herkes kadir şekerden örnek vermiş ama kadir şeker cebinde bıçak taşıyan ve kavga eden bi çift arasına girip adamı kalbinden bıçaklayan biri. bıçaklı, gözü dönmüş bi adamın önüne çıkamazsınız tabi ama çoğu durumda adam bir kadına sadece tekme tokat dalarken bile herkes uzaktan izliyor. kadir şeker gibi bıçağı çıkarıp karşı tarafın kalbine saplamadığınız sürece katil olmazsınız. bir keresinde market manavına sebepsiz yere saldıran bir adamla arasına girmiştim, manav da erkekti. ben de kadınım.

ayrıca baktım şimdi kadir şeker olayı 2020 yılında yaşanmış. önümüzde bu örnek yokken sanki herkes araya giriyordu da kahramanlık yapıyordu... güldürmeyin ya. kendisine tokat atan müşteriye saldıran garson kızı kolundan bacağından çekiştirmeyi herkes biliyor. tam tersi olsa yine kimse araya girmiyor.

kadın erkek özelinde konuşmuyorum. herkeste gereksiz bir duyarsızlık var.

tekrar söylüyorum, elinde bıçak olan silah olan bi adamla hedefinin arasına girmek tabi ki mantıksız. ama bunların olmadığı şiddet durumlarında dahi herkes uzaktan izliyor.

x.com
şunu izleyin mesela. adam çocuğa tekmelerle girişiyor. kimse doğru dürüst müdahale etmiyor. hele amcanın biri uzaktan izleye izleye geliyor.
+1
elorelia
(17.10.25)
Bu işlerde araya girilemiyor çünkü bu düzende suçlu çıkabilirsin. Bunun şahıstaki silah unsuruyla çok ilgisi yok. Müdahale edersin en başta kadın sana kızar. Etkisiz hale getirirsin yargı seni içeri atar. Şanssızlık olur birine bir şey olur, vicdanın seni suçlar. O an kurtarsan kadının ders alıp ertesi gün aynı hatayı tekrarlamaması düşük olasılık. Zaten olayı bilmiyorsun. İşe yaramayacağını bile bile polisi arar, belki uzaktan ses ile müdahale yapmaya çalışırdım ben.
+1
osssy
(17.10.25)
bıçak olmadığı senaryo da (sadece şiddet) kadın yardım için bağırıyorsa polisi ararım ama kadın da adama sövüp sayıyorsa uzaktan izlerim sadece bir süre sonra yoluma giderim. işin içinde bıçak da varsa direkt polisi ararım, asla yanına yaklaşıp da müdahale etmem kesinlikle. bırak araya girmeyi adamı telkin etmeye bile çalışmam.

ben olsam şöyle dalardım adama, yok böyle yapardım falan diyenlerin de yüzde 99u kolpacı. elinde şu insan yarmasını bıçakla görünce saklanacak delik ararlar.
0
bobinhoo
(17.10.25)
Uzun sopa ya da sandalye gibi birşey varsa müdahale ederim, onun dışında sadece polis çağırırım. O da genellikle olay bittikten sonra gelir.
0
parka
(17.10.25)
Gerçekçi olmak lazım, o anda bu adamı durdurmanın tek yolu silahla vurmaktır. Senin elinde bıçak olsa bile bu adamı durdurmak oldukça zor. Polis bile bu tür durumlarda silahı kullanmıyorken normal insanlar olarak bizim bu olaya müdahale etmemiz maalesef çok zor.
0
say something loving
(17.10.25)
güvenli mesafeye çekilip 112 yi arardım. bekar, çocuksuz dönemlerimde olsam gene bunu yapardım.

cinnet esnasında şuurunu kaybetmiş bıçaklı biriyle asla diyaloğa girmem.
0
wilhelmwasmuss
(17.10.25)
Evliyim, çocuğum var, polisi ve ambulansı aramak dışında müdahale etmem.

Bekar olsam ölümüne girerdim.
+1
kimlanbu
(17.10.25)
evliyim çocukluyum önce dur yapma der kavgayı ayırmaya çalışırım, silah görürsem uzaklaşır polisi ararım.
videodaki abiye neden bıraktın diyemem.

kendi çocuğuma bu yapılsa şahit olsam hiç silah vs düşünmem dalar kurtarmaya çalışırım her baba gibi.
0
basond
(17.10.25)
yoldan geçen erkek müdahale etse ve ölmese bu adam ondan şikayetçi olsa yine baş ağrısı; belki müdahale eden kişiye dadanacak, davalık olacaklar? çok korkuyorum böyle olaylara denk gelmekten, yalnızca şahit olmak bile başlı başına bir travma sebebi. ülke içinde (ve dışında) hiçbir erkeğe yaklaşmamak gerektiğini hissediyorum; kıskanç, patolojik sorunlu, düzenbaz insanlar o kadar çok ki.
0
deartheodosia
(17.10.25)
40 yaşına yaklaşmış, çocuğu olmayan, iri sayılabilecek bir avukatım.

Üzerimde tabanca yoksa asla müdahale etmem. Eğitimli birinin dahi bıçaklı bir saldırgana müdahale etmesi aşırı tehlikeliyken bıçaklı kavgaya dair hiçbir bilgisi ve fikri olmayan, bıçağı ancak mutfakta ya da ufak tefek şeyler kesmek için eline alan biri olarak kendi canımı böyle bir durumda tehlikeye atmam. Bu karara varmam için çok düşünmeme gerek yok.

Üzerimde tabanca varsa çok daha zor bir karar. Havaya ateş etmek riskli, başkasına zarar verme riski var. Gözü dönmüş şekilde karşısındakine zarar veren bıçaklı bir saldırgana, durdurucu bir atışı mağdura zarar vermeden yapabilmek herhangi bir polisin de kolayca alabileceği bir risk değil, özel harekat geçmişi olmayan bir polis için dahi çok zor bir durum. Kaldı ki öldürücü olmayan bölgelere yapılan atışlarda, özellikle çekirdeğin bacaklardaki kemiğe denk gelip kemiği kırmadığı senaryolarda saldırgan vurulduğunu anında hissetmiyor ve saldırgan tutumunu bir süre daha sürdürebiliyor. Yani diyelim ki salgırganı omzundan ya da bacak kasından vurdum. Bu sırada saldırgan mağdura saldırmaya veya benim üzerime gelmeye devam edecektir birkaç saniye daha. Bu birkaç saniye boyunca vuracağı bıçak darbeleri mağduru öldürmeye yetebilir. Mağduru bırakıp bana saldırmaya kalkarsa saldırganı durdurmak için benim öldürücü atışlar yapmam gerekebilir.

Saldırganı öldürmeden vurmayı başarsam bile meşru müdafaada sınırın aşılması tartışmaları gündeme gelecek ve uzunca bir süre tutuklu kalma riskim olacak. Onu da beceremeyip tüm işi elime yüzüme bulaştırıp mağdura zarar verme riskim var.

Nereden bakılsa çok boktan iş. Görece kılçıksız bir durum olsa, yani bir erkeğin bir kadını bıçakla kovaladığını görsem ve ben de o sırada direksiyon başında olsam, saldırgan erkeği öldürmemeye gayret ederek arabayla ezerim. Benzer bir durumda saldırganı etkisiz hale getirecek bir şeyle vurma/bir şeyi fırlatma imkanım varsa yaparım. Ancak silahım olmadan silahlı birine müdahale etmem, edemem.
0
10551037
(17.10.25)
amerikan polis videolarından gördüğüm kadarıyla, başından veya omurgasından vurulmadığı sürece defalarca isabet alan insanlar bile saldırmaya devam ediyor. belki cinnet hali, belki uyuşturucu madde etkisinde olmaları sebebiyle bilmiyorum ama belimde silahım bile olsa katil olmayı göze almadığım sürece müdahele etmezdim.
0
Fodera
(19.10.25)
(2)

Uzun vadeli temettü veren hisse önerisi gelir mi ?

su eve bi peynir alamadin diyen fare
Mesela bazı hisseler 4-5 yılda 15-20 kat çıkmış neredeyse, yani ben de paramı altına bağlayıp değerini korumasındansa uzun vadede en azından yatırım olabilecek şekilde aylık sepet oluşturmak istiyorum. Hisse senet-sepet işlerine uzak biri olarak tavsiye istiyorum sizlerden. Ne önerirsiniz? Halkbank
Mesela bazı hisseler 4-5 yılda 15-20 kat çıkmış neredeyse, yani ben de paramı altına bağlayıp değerini korumasındansa uzun vadede en azından yatırım olabilecek şekilde aylık sepet oluşturmak istiyorum. Hisse senet-sepet işlerine uzak biri olarak tavsiye istiyorum sizlerden. Ne önerirsiniz? Halkbank yatırım üzerinden daha önceden altın sertifikası almıştım, biraz o birikimim var ek olarak hisse işine de girmek istiyorum. Ama yazdığım gibi sık ilgilenmeyeceğim sadece yatırım amaçlı, her ay düzenli alım yapacağım. Ne önerirsiniz ?
0
su eve bi peynir alamadin diyen fare
(16.10.25)
Bence peynir al, hisse alma.
-1
Mirket
(16.10.25)
Su an icin altin sertifikasi satilip karsiliginda fiziki alinabilir. Uzun vadeli temettu borsa istanbul'da gecerli bir strateji degil bence. Yatirim tavsiyesi degil.
0
osssy
(17.10.25)
(10)

Abd Türkiye toplantısında Türkiye ne kazandı/kaybetti?

Cesario
Kongre Kaan uçağı için motor satışına onay vermemiş. Dünün haberi. F35 de kongreden geçmeyecek muhtemelen. Trump şarta bağlı olarak Türkiye kabul ederse onaylarım falan demişti. Ne şart koşuluyor karşılığında? Abd'den doğalgaz alarak Rusya'yı satmış mı olduk? Sonucunda Rusya nasıl bir misilleme yapa
Kongre Kaan uçağı için motor satışına onay vermemiş. Dünün haberi.

F35 de kongreden geçmeyecek muhtemelen. Trump şarta bağlı olarak Türkiye kabul ederse onaylarım falan demişti. Ne şart koşuluyor karşılığında?

Abd'den doğalgaz alarak Rusya'yı satmış mı olduk? Sonucunda Rusya nasıl bir misilleme yapar?

Medyaya baktığımızda Türkiye çok şey kazanmış hatta eleştirenler hain ilan edilmiş falan.

Tarafsız bir şekilde yorumlar mısınız?
0
Cesario
(29.09.25)
türkiye 100 milyar doları civarı para kaybetmiş olacak anlaşmalarla.

f35i hala alamadık parasını ödediğimiz halde. kaanın motoruna lisans gelmedi. bizimkiler motor yapamazsa uçamayacak, ki yapnadılar.

tayyip koltuk garantisi aldı 100m için o oldu sadece.

adamlar bizle açık açık dalga geçti ama bizimkiler trump koltuğunu çekti diye gururlanıyor.
0
jelly bear
(29.09.25)
Bir şey kazandığımızı sanmıyorum (halk olarak), Erdoğan ve meşruiyeti devam etme hakkı kazandı işte satın aldıkları ve verdikleri ile :)

Yerli uçağımız motorsuz kaldı, sadece uçak da değil yerli helikopterler de etkileniyormuş bu durumdan.

CAATSA yaptırımları da kongrenin işi onu da kaldırtamadık, Trump'ın böyle bir gücü yok istese de.

Boeing uçaklarımız oldu bir sürü, Boeing biliyorsunuz son zamanlarda hem İsrail desteği hem de uçaklarının ve çalışanlarının güvenliği/güvenilirliği açısından eleştirilere maruz kalıyor. Airbus çok daha sorunsuz uçaklar üretiyor ama biz Boeing'e müşteri olduk :)

Kazanan ABD ve Erdoğan gibi duruyor buradan bakınca. Bizlik bir şey yok, daha fazla vergi daha çok para çıkacak cebimizden muhtemelen.
0
chicha_v2
(29.09.25)
rusyadan gaz alamayağız, aynı gaz lojistik zorluklar nedeniyle 2 kat maliyete gelecek. rusya dibimizde, amerika dünyanın öbür ucu. amerikada gazı hem çıkarma hem de işleme maliyetleri çok daha yüksek üstüne o kadar yoldan geleceği için bence 2 kat fiyat az bile kalabilir.

rusyanın yapacağı misilleme bizimle olan ticaretini sınırlamak olur. eskiden gaz verip kazandığı paranın bir kısmını türkiyeden temin edilen tekstil, gıda ve beyaz eşya gibi sektörlere geri verirken muhtemelen bunları sıfıra çekecek.

kapalı kapılarda ne tavizler verildi bunu asla bilemeyecegiz.
-1
orpheus
(29.09.25)
Sosyal medyadaki gibi,
aha kaybettik, yine conilerin Sam amcaların dediği gibi oldu, motorsuz kaldık olarak değil de başka planların gerçekleşmesi için
süreç yönetimine girildiğini düşünüyorum.
(Motor konusunda dünyadaki alternatiflerin yanında yerli çalışmalar da var.)

ABD ile görüşmek demek sadece ekonomik diplomatik değil doğrudan Filistin ve Ortadoğu meselelerini de görüşmektir.
Siyasi arenada gücün kullanım anı her an bir devletle savaşa, diplomatik çekişmeye girmek demek değil, faydası zararından çok olacağı bir anda faaliyete geçmektir.

Trump'ın karakterini önceki başkanlığından itibaren bazı devletler "çözdü". Bir anda sert çıkışlar yapıyor ama başaramayacağını anladığında da gel anlaşalım moduna girebiliyor.
Aylar önce Körfez ülkelerine geldiğinde de çok büyük tutarlı anlaşmalar yaptı. Anlaşmaların tamamen gerçekleşmesi alış verişlerin sağlanması ise ayrı konu.
0
diyecevaplandı
(29.09.25)
Trump geldi geleli tüm ülkelere,
'Benden gümrüksüz mal al, bana gümrük öde, Çin ve Rusya'dan alışverişi kes.'
dayatması yapıyor.

Bizden bu dediklerinin tamamını aldı.
Bir de sanırım Ruhban Okulunu aldı.
Bir de yine sanırım 'ekümeniklik' sıfatına bir adım daha yaklaşım sağlandı.

Biz ne aldık konusunu bilmiyorum.

Şimdi aklıma konudan bağımsız olarak Çankaya'nın Şişmanı geldi. 'ırakta bir verip üç alacağız.' demişti. Üçün birini aldı rahmetli.
0
Mirket
(29.09.25)
oncelikle sunu belirtmek lazim, trump'in bu yaptigi sadece turkiye'ye karsi degil tum ulkelere karsi, ustelik muttefik olarak gorduklerine bile (yani turkiye icin muttefik degil dersek). kabaca, bize para kazandirirsaniz size arka cikariz diyor, yoksa bitersiniz diyor. ukrayna savasini desteklemek icin ukrayna madenlerine goz dikmisti hatirlarsaniz. arabistan milyarlarca dolarlik yapay zeka yatirimi yapacagi garantisi verdi (en azindan akilli davranarak inovasyon yatirimi yaptilar, bizim gibi kaynak veya urun almiyorlar).

@orpheus'un dedigi gibi bir durum yok. yani amerikan gazi demek gazi cografi olarak amerikad'dan getirtiyorsun demek degil. orta dogu'da onlarca buyuk amerikan sirketi var, irak (bolgesel kurt yonetimi)-turkiye boru hatti da acilacagindan gaz buyuk ihtimal buradan gelecek.

yani turkiye para kaybetti, iliskileri duzeltme sansi kazandi, bunun karsiliginda abd'ye zaten bir sey olmaz, iliskiler o isterse duzelir.
0
Sour
(29.09.25)
Abd başkanının diğer ülke liderleri ile son görüşmelerindeki görsel dil, biraz politika değiştirdiler fikri veriyor.

Eu liderlerini böyle liseliler gibi karşısına dizmis tarzı bir poz vardı. Putin'in üstünde savaş uçağı uçurdu. Erdoğanın da sandalyesini çekmiş. Eşek şakası mı yapıyor nezaket mi zamanla anlarız artık. Ben Türkiye özelinde değil böyle okudum, biraz "az çekmedin yukumuzu, seni gidi kerata" konumunda kaldı Turkiye. E zaten öyleydi.

Tüm bunlar da, abd'nin ekonomi politik tavrinda uslu çocuk afferin oğlum pozisyonuna düştüğümüzu gösteriyor sadece. O rol nereye çekerse ona göre olanlar olur.

Bana kalırsa özgür özel'in İngiltere menfaati açıklamaları ile de beraber okunabilir.

Dolayısıyla kimin mandası olalım tartışmaları cumhuriyet ilan edildi beri hızla sürüyor ^^
0
encokbenisevinnolur
(29.09.25)
osssy
(29.09.25)
tr'nin başkanının abd başkanı tarafından en üst seviyede karşılaşması mevcut iktidar ve ayrıca tr için çok büyük kazanım.

ab dahil herkese posta koyan bir tuhaf başkan ile görüşebiliyor olmak ve fırça yemiyor olmak şu an için tüm ülkeler için bir hayal.

ne kazandırır, bir gece ansızın israil tarafından vurulma riskini azaltır.

ufak tefek yatırım gelebilir.

uçak mevzuları için, bu işler iki adamın konuşması ile olamıyor. ancak böyle böyle çözülür problemler. abd'deki kurumlar çok güçlü ve zamanla oluyor.

caatsa'yı kaldırmaya trump'un gücü yok demek müthiş cahillik. trump şu an ne istese elde edebilecek güçte.

kaan motoru meselesi çok büyütülüyor. f16 motoru bunlar. bi şekilde alınabilir.

peki ne kaybettik, abd rusya'yı sıkıştırmak için enerji alımını bırakın diyor çok uzun zamandır. burada bir ödünleşme var. bu maliyeti de yüklenmek zorunda tr. nasıl şekillenir bu mevzu göreceğiz.

uçak alımı meselesi de zaten planlı. şu kadar para kaybettik diyenlere bakmayın. bi ara tr'ye yolcu uçağı bile tartışılıyordu.

velhasılı çok büyük bir kazanım var mı görünürde yok. ama özal da git gel başardı o alımları.
0
gurur
(29.09.25)
sadece ve sadece koltuk süresinin uzatımı karşılığında tavizler verildi. abd dönüşü muhaliflere karşı şiddeti artan yaptırımlar olacak. önümüzdeki günlerde kötü senaryolara hazır olun.
0
ground
(30.09.25)
(2)

İstanbul küçük ölçekte kentsel dönüşüm danışmanı & müteahhit

osssy
İstanbul'da küçük müstakil bina ya da evler için bireysele hizmet veren kentsel dönüşüm danışmanı ve müteahhit nereden bulunabilir? Teşekkürler.
İstanbul'da küçük müstakil bina ya da evler için bireysele hizmet veren kentsel dönüşüm danışmanı ve müteahhit nereden bulunabilir? Teşekkürler.
0
osssy
(29.09.25)
İstanbul diyince basindan sonuna 180 km.mahallenize çıkın,sizinki kentsel dönüşümse muhtemelen benzer durumda yuruyen inşaatlar vardır,olara yeni bitmişlere bakın üzerlerinde yazar zaten kimin yaptığı.bir kaç aday belirleyin gidin görüşün.
0
duptıs
(29.09.25)
Danışmnalara nereden ulaşacağız?
0
🌸osssy
(29.09.25)
(7)

finans cahili parasini nasil korusun?

dokunmakalbime
merhaba, finans konusunda kor/zir/karacahilim. hatta uzerinize afiyet biraz da gerizekaliyim. ordan al onu yap sunu sat, sepet yap, dagit sabaha kadar anlatsaniz anlamam. ayrica cok da tembelim. ve buna ragmen 2 yilda 10.000 euro biriktirdim. muhtemelen kur, enflasyondan dolayi cok kaybettim. ben su
merhaba, finans konusunda kor/zir/karacahilim. hatta uzerinize afiyet biraz da gerizekaliyim. ordan al onu yap sunu sat, sepet yap, dagit sabaha kadar anlatsaniz anlamam. ayrica cok da tembelim. ve buna ragmen 2 yilda 10.000 euro biriktirdim. muhtemelen kur, enflasyondan dolayi cok kaybettim.
ben sunu istiyorum. takip etmekle, dagitmakla hic ugrasmayayim.

tum birikimlerimi ve gelirimi biyere koyayim. salak misin paran bos bos duruyor denecek noktada olmayayim. tskler

edit: gelirim ve birikimim euro + yurtdisinda bir bankada hesabim var. hepsini oraya transfer edip orda da degerlendirebilirim.
0
dokunmakalbime
(19.09.25)
Git bankaya, hepsine 21.05.2030 tarihli Euro Eurobondu al. Bundan sonra da eline geçen parayla bir ay GLDTR, bir ay GMSTR adlı hisse senedi al. Kulağının üstüne yat.

Ben konuya o kadar cahil olsaydım. Böyle yapardım.
0
Mirket
(19.09.25)
tskler. pekiyi bankaya gitmeye gerek var mi? tembelim demis miydim:) online olmaz mi?
0
🌸dokunmakalbime
(19.09.25)
Tüm birikim ve gelir bir yere konmaz.
Bir şeyin değer kazanması grafikleri okumayla değil ülkeler arası yakınlıkları / gerilimleri bilmeyle de ilgilidir.
Ekonomi, siyasetten hatta inançtan ayrı bir şey değildir.

Yatırımının içinde fiziki altın olmalı.Ama araya başka komisyoncu, simsar, aracı, banka, portföy yöneticisi, yaşam koçu falan girmesin.
0
diyecevaplandı
(19.09.25)
Benim dediğimi yapma ama. Başka fikirler de al.

Her bankada oluyor mu bilmiyorum ama online olur. İş bankası mobil uygulamasını kullanıyorsan oluyor mesela.
0
Mirket
(19.09.25)
Çok cahil ve çok tembelseniz altın alın, nakitte durduğunuz sürece sürekli enflasyon karşısında değer kaybı riski var. Hadi en kötü %80 altın %20 döviz diyeyim.

Şimdi fiziki altın alın dicem de çok tembelim diyorsunuz, dijital altında makas çok fazla ama, bilginiz olsun.
0
kumandanim
(19.09.25)
Şöyle bir düşündüm, ve tembelim vurgusunu da göz önüne alınca, yapabileceğiniz tek şey bir kuyumcuyu arayıp elinizdeki nakit miktarını söyleyip, karşılığı kadar fiziki altını eve getirmesini söylemek olmalı.

Eskiden gittigidiyorda gram altın satıyorlardı, yeni alışveriş sitelerinde hiç görmedim ama oraya da bakılabilir.
0
encokbenisevinnolur
(19.09.25)
Altini tarif etmissin.
0
osssy
(20.09.25)
(16)

Kendini döndüren, kolay zarar ettirmeyen, çok vakit istemeyen iş önerisi

yadigar
Olay:Balta sapı olmamakta direten bir erkek yeğenim var. Anladık ki okumayı da beceremiyor. Babasının işlerine de bulaştırmak istemiyoruz. Hem biz istemiyoruz, hem kendisi istemiyor.Gençliği ziyan olurken bir taraftan, babasının işleri de eskisi kadar iyi değil. Yaşı da ilerliyor, küçülmeye gidecek
Olay:

Balta sapı olmamakta direten bir erkek yeğenim var. Anladık ki okumayı da beceremiyor. Babasının işlerine de bulaştırmak istemiyoruz. Hem biz istemiyoruz, hem kendisi istemiyor.

Gençliği ziyan olurken bir taraftan, babasının işleri de eskisi kadar iyi değil. Yaşı da ilerliyor, küçülmeye gidecek muhtemelen.

Şimdi biz bu oğlana ne tarz bir iş kuralım ki;

1. Günde 7-8 saat ayırması yeterli olsun.
2. Stresi yüksek olmasın.
3. Kendini döndürsün, ayda bir-iki asgari ücret miktarı net kar bıraksa kafi. Bırakmadı mı, zarar etmese de ok.
4. Ticaretten çok anlama gerektirmesin. En kötü, kalifiye bir-iki çalışan ile halledilebilsin. Bu gitsin otursun masasında. Oyun mu oynuyor, dizi mi izliyor, ne yapıyorsa artık...

Yani adamın bir kartviziti olsun, iyi kötü bir uğraşı olsun. Bir müddet bu şekil idare etmeyi başarabilirse, zaten gayrimenkul vereceğiz, kira geliri olacak.

Şimdiden eline yüklü miktar geçsin istemiyoruz. Sorumsuz davranacak çünkü öteki türlü. Ama burnu yerde sürtsün de istemiyoruz. Bir baltaya sap olsun yeter.

Püf nokta şu: Kendisini borç batağına sürükleme ihtimali olan bir şey olmamalı mümkün mertebe. Yani bu tamamen imkansız da, minimum risk diyelim.

İki-Üç milyon gibi bir sermaye ayırmayı düşünüyoruz. Fikir güzel ise arttırılabilir.
0
yadigar
(31.08.25)
bu dediginiz simartmakla paralel basarisizliga sebebiyet verecek bir durum bence. ben olsam ascilik, guvenlik gibi ucretli is garantili kurslara gonderip gerisini kendine birakirdim. hicbir birikimi , egitimi olmayan bir adama 1,2 milyon para vermek = parayi sokaga atmak.
0
buenosdias
(31.08.25)
Buenosdias+1
Mutfak üzerine eğitim aldırıp mezeci açılabilir.
0
strawberry first
(31.08.25)
araba yıkamacı
otopark
emlakçı
0
mantık
(31.08.25)
Abi üç milyonu tecrübesiz bir gence harcayıp pişman olmayacaksanız yapın. Berbat bir çocuk yetiştirilmiş bence. Verin bir yere çalışsın, ama çalışmaz çünkü ailede para var. Abi öyle iş açtım aha kazandırır gibi bir şey yok. Bu çocuk insan yönetmeyi bilmiyorsa olmaz. Müdür koyabilirsiniz işletmeye. Ama bu çocukla yine olmaz bence. Aileden gelen maddi rahatlığı öldürmezseniz iş zor. Ona da kıyamaz velileri. O halde bir adet 20 üzeri odası olan otel alın. Müdür işe alın. Tam bu arkadaşlık bir iş olur.
0
Shepard
(31.08.25)
Kahveci
Çiğ köfteci
Telefoncu
Oto yıkama
Emlak cart curt. Alayıda herhangi bir zanaat içermeyen meslek olduğu için kendini döndürür ama sürdürülemez.
0
mikahakkinen
(31.08.25)
Meziyeti, ihtisasi ne bu gencin, nelerle uğraştı bu yaşına kadar, neye yeteneği var... bunlar önemli ayrıntılar.

Bir de tamam yapın da, temelsiz olur da batirirsa, daha çok başarısızlık suçluluk psikolojisine girecek, yapın ama destek ola ola yapın. Ya da bulabilirseniz kurumsal danışmanlık vb aldırın bir yandan.
0
encokbenisevinnolur
(31.08.25)
Nargile cafe acin cuk oturur gibi geldi nedense
0
Kittie
(31.08.25)
biraz oturduğu yerden yapacağı bir iş olmalı. yani adam çalıştırması şart.
mesela araba yıkama buna iyi örnek kasada durup parayı alacak elemanlara talimat verecek.

fakat bu kişi ne iş verirseniz verin %95 başarısız olacak çünkü batırdığı kendi parası değil.
0
orpheus
(31.08.25)
Diğer yorumlara katılmakla birlikte aklıma depo kiralama işi geldi. Şehir dışı ya da makul bir arsa üzerine prefabrik bir sistem kurulur. Bu çocuk da onun başında durur, gerektiğinde nakliye işlerini yapar. Sanırım tek ihtiyacı olan araç kullanmak ve hamallık yapmak gibi duruyor.

Ben sizin yerinizde olsam bu koşullar altında çocuğa ciddi bir akıl hocası tutar (mümkünse ailenin dışında) ve güzel bir finansal okur-yazarlık eğitimi aldırırdım. Eğer sözünüzü geçirebilir ve bu işin ciddiyetini kavratabilirseniz şöyle 1-2 yıllık süreç sonunda kendi mallarını, mirasını yönetebilecek; büyütmese dahi onu koruyabilecek değerini bilecek birisi olabilir.
0
burka
(31.08.25)
Tekel acin, en temizi. Bakkalda insani bi yan var ama tekelde tam sapsizligiyla iyi oturur. Havali da is.
0
klassno
(01.09.25)
Servis alın, mhtemelen araba sürmeyi de seviyordur, sabah akşam araba sürsün.

Okul değil de iş yeri servisi.

Yabancı dili varsa vito alıp havalimanı transfer işi gibi işler olabilir.

Tır soforu olup yurt dışına giderse o da severse olabilir, 8-9 saatten fazla tır süremez zaten avrupada.
0
liberal
(01.09.25)
Burnu sürtmeyecekse sermaye düşük geldi bana. Demirbaş, mal ve çalışan gibi işletme sermayesinin hepsini karşılaması zor gözüküyor. Kafe gibi işler belki karakterine uygun olabilir ama yüksek sermaye, yüksek risk ve sorumluluk gerektiriyor. Çevreye göre ajans işleri olabilir. Bütçe çok aşılmaz ama çalışan daha masraflı olacağı için satış baskısı ve stres olur. Bence mevcut bilgilerle servis/nakliyat gibi işler olabilir. Yine daha çok sermaye gerektiriyor ama en azından daha düşük riskli, yani araca yatırılmış olunur. Babanın ve çevrenin bilgi ve iş açısından destek olabileceği sektörler ve kişinin karakteri (belki de severek ilgileneceği işler) de çok önemli.
0
osssy
(01.09.25)
En iyisi mahalledeki bim'de a101'de falan çalışsın. Ticaret şu ortamda zaten riskli ve bu kişinin hiç tecrübesi yok.

Eşe dosta haber salın iş arıyoruz diyerekten en kötü maaşlı iş karambole girilecek ticaretten iyidir.
0
runaway
(01.09.25)
burnu sürtmesi gerekirken hala sırtını sıvazladığınız birinin yapacağı işte verimli olmasını beklemek fazla hayalcilik kusura bakmayın. kendi işi olacak ama günde 7-8 saat ayırsa yeterli olsun stresi olmasın falan. e verin gayrimenkulu takılsın zaten neden uğraşıyorsunuz ki.
0
bay b
(01.09.25)
Tezgahtarlık öğrensin , bu arada hobisini bulsun ,
Hobisinden para kazanamazsa ( sevdiği şeylerden ) bırakıın kendi haline .
Yani öyle bahsetmiştiniz ki bu arkadaş yaptığı işte iki senet biz sözleşme imzalasa ( hatalı iş ) zaten dönüşü olma .
Bir arkadaşın çocuğu batırdı , çocuğa kızdılar , aklı başında biri dedi ki ulen bu batırma mı , bu çocuk 3 senede zaten bu parayı yerdi , atıyorum ( 36* 50.000 ) gibi bir rakamdı ) başka borcu yoksa normal demişti .
0
dunyatuhaf
(01.09.25)
bırakın milletin çocuğunu adam etmeye de çalışmayın parası var batıracak size ne aga yani ilk defa sizden duymuyorlardır herhalde bu adam etme fikirlerini.

neyse

çerez işi. tek yapması gerek ürünleri taze tutmak. bu, bu kadar.
kırtasiye. eski kafa bir iş. yerine, çevrenize çok bağlı.
çok para varsa kuyumcu. batırmayı başarırsa yatırın sikin.
çiçekçi. batırmayı başarırsa yatırın sikin. biraz dinlenin tekrar sikin.
0
Efoody
(03.09.25)
(5)

Detay miras sorusu

osssy
Merhaba,Vefat eden bir kişinin eşi hayatta. Bir çocukları ise daha önce vefat etmiş ve hayatta değil. Torun hiç yok. Vefat edenin anne-babası ve vefat edenin eşi ile miras paylaşımı Türk hukukuna göre nasıl olur? Farklı görüşler aldığımız için buraya da sormak istedim. Soruyu bir süre sonra sileceği
Merhaba,
Vefat eden bir kişinin eşi hayatta. Bir çocukları ise daha önce vefat etmiş ve hayatta değil. Torun hiç yok. Vefat edenin anne-babası ve vefat edenin eşi ile miras paylaşımı Türk hukukuna göre nasıl olur? Farklı görüşler aldığımız için buraya da sormak istedim. Soruyu bir süre sonra sileceğim. Teşekkürler.
0
osssy
(18.08.25)
Yani bir kişi ölmüş geriye anne babası ve eşi kalmış. Ölen kişinin çocuğu da yok değil mi. Bu durumda eşin miras hakkı 1/2 olacak. Anne ve babanın da 1/4 şeklinde olacak.
0
turuncu tonlarda
(19.08.25)
öncelikle soryu silme. insanlar arama yaparak da buradan faydalanıyorlar. üstteki cevap yanlış . çocuksuz bir ailede eş ölmesi durumunda miras payı diğer eş için 1/2 dir. kalan ise yine 1/2 olup varsa anne ve babası yoksa kardeşleri arasında eşit olarak paylaşılır. miras direkt yana kaymaz. önce alta iner altta kimse yoksa yukarı çıkar yukarıda kimse yoksa yana (yani kardeşlere) gider.
0
ground
(19.08.25)
@ground

hocam ben de aynı şeyi dedim.
bay x öldü
çocuğu yok.
eşi bayan y
annesi bayan A
babası bay B kalmış.

X --- 1/2
A --- 1/4
B --- 1/4 değil mi? soruda da bunu soruyor diye anladım ben.
0
turuncu tonlarda
(19.08.25)
@turuncu tonlarda, evet soru o şekilde fakat daha önce vefat etmiş bir çocuk var. Hukuka göre pay alt soya inip vefat olduğu için daha sonra tekrar üste çıkarak eşin payını değiştiriyor mu, soru bu.
0
🌸osssy
(19.08.25)
Türk Medeni Kanunu madde 580/1 maddesi;

Mirasbırakanın ölümünden önce veya onunla aynı anda ölen kişiler, yasal veya atanmış (mansup) mirasçı konumunda olsalar bile ölenin mirasçısı olamazlar. Mirasçılık sıfatının mirasbırakanın ölümü anında hayatta olmaya bağlanmasının sebebi, bu sıfatın ölümden önceye etkili olarak kazanılamamasıdır.

bu konu tartışmalı bir konu değil. mirasbırakanın çocuğu kendisinden önce ölmüş olduğu durumda o mirasçı olamaz. sağ kalan eşin kiminle birlikte mirasçı olarak kaldığına bakılır direkt.

ama miras bırakanın çocuğu kendisinden önce ölmüş olmasına rağmen torunu olsaydı, sağ kalan eş altsoyla birlikte mirasçı olarak kalmış olacaktı. bu durumda eşin miras payı 1/4 torun 3/4 olacaktı.

internetten bulduğum örneği paylaşıyorum;
Başka bir örnek verecek olursak miras bırakanın kendisinden önce ölen oğlu A’nın X ve Y adında iki çocuğu ile diğer oğlu B ve eşi E hayattadır. Bu durumda yine E’nin miras payı terekenin 1/4’dür. Geriye kalanın yarısı yani 3/8’i sağ kalan oğlu B’nin olurken bunun diğer yarısı da ölen A’nın çocuklarına eşit olarak 3/16 oranında paylaştırılır. Burada A’nın ölmesinden dolayı altsoyları onun mirasçılığını halefiyet yoluyla alacaktır. Burada sağ kalan B ve A’nın çocukları 1. Zümre mirasçılardır (E=1/4, B=3/8, X=3/16, Y=3/16).
0
turuncu tonlarda
(20.08.25)
(2)

Beşiktaş Şişli civarı yüzme kursu

croswell
Merhababir arkadaşım için yetişkin yüzme kursu arıyorum. Bu bölgede sanırım ancak otellerde veriyorlar. Googlelayınca çok çöplük çıkıyor tavsiye edebileceğiniz kulüp veya bireysel eğitmen var mıdır?
Merhaba
bir arkadaşım için yetişkin yüzme kursu arıyorum. Bu bölgede sanırım ancak otellerde veriyorlar. Googlelayınca çok çöplük çıkıyor tavsiye edebileceğiniz kulüp veya bireysel eğitmen var mıdır?
0
croswell
(18.08.25)
Radisson Blu Qualia
Belediye Yüzme Havuzu Fulya

buralarda çalışacak eğitmen bulursun.
0
gabe h coud
(18.08.25)
Beyoğlunda belediyenin havuzu var ama nasıl bilmiyorum.
0
osssy
(18.08.25)
(1)

Ön Kuluçka Programına Katılım İçin Nasıl Bir Sunum Hazırlamalıyım?

northern eagle
Merhabalar. Üzerine çok uzun zamandır uğraştığım bir uygulama çalışmam var ve bunu ön kuluçka aşaması için hazırlamak istiyorum. Sunum dosyası ve sunum nasıl olmalı? Bu konuda yardımcı olabilecek olan varsa çok memnun olurum?
Merhabalar. Üzerine çok uzun zamandır uğraştığım bir uygulama çalışmam var ve bunu ön kuluçka aşaması için hazırlamak istiyorum. Sunum dosyası ve sunum nasıl olmalı? Bu konuda yardımcı olabilecek olan varsa çok memnun olurum?
0
northern eagle
(16.08.25)
Bu tarz sorular için sana yardımcı olacak yer orası zaten. Kuluçka sunumuna özel vakit harcama bence. İşini biliyorsan bam güm git.
0
osssy
(16.08.25)
(8)

kapitalist sistemde şirketler sürekli büyümek zorunda mı?

biseysorcaktim
"grow or die" hala geçerli bir argüman mı?tüm şirketlerin sürekli büyüme karını arttırma hırslarını bir türlü anlamıyorum."biz büyüdük yeter artık" kapitalist sistemin doğasına mı aykırı yoksa basitçe insanların hırsı mı bu? ya da borsaya açılan şirketlerin kaçınılmaz sonu mu?küçük-büyük bütün şirke
"grow or die" hala geçerli bir argüman mı?
tüm şirketlerin sürekli büyüme karını arttırma hırslarını bir türlü anlamıyorum.

"biz büyüdük yeter artık" kapitalist sistemin doğasına mı aykırı yoksa basitçe insanların hırsı mı bu? ya da borsaya açılan şirketlerin kaçınılmaz sonu mu?

küçük-büyük bütün şirketler büyümek, rakiplerini yoketmek, tek olmak, sürekli büyümek istiyorlar. sebeplerini anlamıyorum.

edit: enflasyondaki değişikliklere ve yeni teknik gelişmelere karşı dirençli olmaktan bahsetmiyorum.
0
biseysorcaktim
(07.08.25)
Değil. BCG Matrix ya da growth share matrix bunun güzelce analizini yapmış. Şirketin ya da ürün/hizmetlerin hangi evrede olduğuna göre değişiyor bu durum.

en.wikipedia.org

Büyümek yatırım gerektiriyor. Bu yatırımın karşılığını vermeyecekse, şirket büyümeyi tercih etmez.
0
gabe h coud
(07.08.25)
eğer piyasada tek olursan fiyatları sen belirlersin. yeri geldiğinde çok kar edersin, yeri geldiğinde hiç kar etmezsin rakibini batırırsın. sen büyüyüp rakiplerini yok etmek istemezsen, rakiplerin büyür seni yok eder. büyüyen şirket, yatırım yapar, daha verimli olabilir, çeşitliliği arttırıp daha cazip hale gelebilir vs vs vs vs

işlerin daha büyük olduğu bir senaryolarda ise, yatırımcılar/hissedarlar sürekli daha fazla kar beklerler. şirketin değeri sadece mevcut operasyonu ile değil, gelecekteki büyüme potansiyeli ile de ölçülür.
0
co2s2
(07.08.25)
"Biz büyüdük yeter artık" birkaç farklı açıdan mantıklı değil;
Öncelikle ortada bir monopol yoksa "Size bu kadarı yeter, alın ürettiğimiz kadar kullanın" demek çok mümkün değil. Rakipler var, bunlar boş durmuyorlar, haliyle de ortada sürekli bir pazar payı kapma telaşı var. Bu rekabet süreci de ister istemez büyümek demek.

Diğer taraftan da sistemin yapıtaşları, başarı ölçütü hep bir şeylerin artmasına yönelik; hisse fiyatı, kâr, ciro, müşteri sayısı... Bir şeyler artacak ki birileri bonus alsın, şirket yeni yatırımcı çeksin, finansman bulsun.
0
salihdt
(07.08.25)
osssy
(07.08.25)
bir örnek vereyim.

ispanyol marka caf tren üreticisinin ürettiği trenler, vagon başı 1.8m dolar.

Koreli marka Hyundai Rotem ise 800k dolar.

Hyundai'ın trenleri, caf'ın trenlerden çok çok çok daha konforlu ve teknolojik.


İstanbul'da yeni açılacak metroların hepsinde neredeyse hyundai rotem kullanılıyor. Veya çin marka crrc trenler. ikisi de avrupa trenlerden kat ve kat daha ucuz, daha konforlu ve teknolojik.

Kendini geliştirmekle uğraşmasa bile maliyet diye bir şey var. teknoloji gelişiyor her dakika, eski teknolojilerin maliyeti azalıyor. sen ne uğraşıcam dersen gelir başkası uğraşır. senden daha iyisiini ucuza satar.

Bugün caf maliyeti düşürmeye çabalamıyor. sonuç: rakipleri tarafından kaybolunduruluyor. İstanbul gibi metro ağı agresif büyüyen bir şehiri kaybediyor.
0
substituent
(07.08.25)
Bence growth tartışılabilir olsa da ben borsaya açık olmanın ciddi sorunlarini görüyorum.
Misal borsada iyi gözükmek için isten cikarma yapıp operating profit yapmak falan. Yani bazı şirketlerde ki bizde de bu var; hisse fiyatı her şeyden önemli. Bu bence ciddi sorun çünkü hisseye yatırım yapan daha az maliyet daha çok profit istiyor. Bu da belli bir noktada daha çok offshoring ile calisan maliyeti düşürme, daha az calisanla aynı işi yapmaya calismak ve bunu genelde overworking ile yapmak falan, fabrikaları daha ucuz ülkelere taşımak falan yani hep böyle.

Ben Amerika'nın en eski corporationlarindan birindeyim ve şirket kötü yönetilmiyor ama borsaya açık olmayan bizim gibi büyük sirketlerde çalışan arkadaşların benim gibi ay sonu envanter+ intransit, ay sonu satış, ay sonu excess obsolescence dertleri yok. Bu borsaya açık olmanin getirdiği çok fazla iş ve stres var.
0
logisticsmanager
(07.08.25)
Sirketin türü ne? Hangi sektör?

Günlük tüketilen ürünleri üreten firmalar için farklı bu sorunun cevabı, yaşam boyu birkaç kere alınan/alınabilen ürün ve hizmetler için farklı.


Benim gördüğüm, şu an belirttiğiniz tarafından ziyade "musteri üretimi"ne oynuyor bütün firmalar, neredeyse birçok sektörde.
0
encokbenisevinnolur
(07.08.25)
bir nevi agar.io oynaniyor surekli olarak.

her sektorde her ulkenin bir "big 3-4-5" olayi vardir.

kucuk sirketler bu devlerin dikkatini cekip satin alinmak icin kicini yirtar, mumkun oldugunca hizli bir sekilde buyumeye calisir. amac sirketi satip biran once koseyi donmek ve erken emeklilik.

cok buyuk sirketlerin de bir noktadan sonra her ay birkac kisi ekleyerek buyume olanaklari olmuyor, en temizi komple bir sirketi yutmak.

devler etrafta dolanan ve onlardan is tirtiklayan ayakbagi istemiyor diyebiliriz.
0
cooperr
(07.08.25)
(11)

Abd'de uber şoförlük yapıp Türkiye'den 4-5 daire almak mümkün mü?

Cesario
Arkadaşımın arkadaşı work and travel ile gidip yıllarca kalmış. Yaşı 30.Sadece uber ile çalışmış. Hatta işi aplikasyondan göstermiş bak binlerce yolcu taşıdım, 2 saat uyuyup her gün it gibi çalıştım, direksiyon salladım falan demiş.Türkiye'ye temelli dönmüş. Döndüğü gibi 2 tane Muğla'dan daire alıp
Arkadaşımın arkadaşı work and travel ile gidip yıllarca kalmış. Yaşı 30.

Sadece uber ile çalışmış. Hatta işi aplikasyondan göstermiş bak binlerce yolcu taşıdım, 2 saat uyuyup her gün it gibi çalıştım, direksiyon salladım falan demiş.

Türkiye'ye temelli dönmüş. Döndüğü gibi 2 tane Muğla'dan daire alıp kiraya vermiş. 1 tane Audi alacağım diyormuş. Ticarete girmek istiyorum falan demiş. Dükkan açmak, hatta arkadaşa teklif etmiş.

Uber şoförlük yapıp Türkiye'ye 300-500 bin dolar birikimle dönmek mümkün mü?

Ben dedim başka işler yapmış olmasın illegal, benim mantığım almadı o kadar parayı şoförlükle kazanmak. Yok dedi arkadaşım uberden gösterdi gerçekten binlerce müşteri taşımış dedi.

Mümkün mü böyle bir şey? O zaman herkes abd'ye gidip uber taksi yapsın zengin dönsün Türkiye'ye?
0
Cesario
(03.08.25)
Eyalet farketmeksizin eyalet asgari ücreti veya birkaç dolar fazlasını kazandırıyor. Bazen eyalet asgari ücretinin altına düşebiliyor.

5-6 senede 300k yapılabilir durmadan çalışırsa. Pandemide kazançlar biraz daha iyidi. Arada pandemi süreciyle 3-4 yılda olabilir belki.

Herkes yapabilir mi? Hayır. O yapanlar sınırdan girip iltica başvurusu ile sosyal güvenlik no alarak yaptılar. Bu şuan da mümkün değil.

Ek olarak bu işi düzenli yapan biri vergi ödemeli. Hesaplara girip çıkan para takip ediliyor. Vergi ödeyen biri o birikimi yapamaz.
0
runaway
(03.08.25)
mümkün mü? bal gibi de mümkün. abd'de inanılmaz harcama kalemleri oluyor. eğer bunlardan kısarsa, herkes deli gibi kazanıyor. aylık net 6k$ kazanan arkadaşım var mesela, 2 katlı bahçeli müstakil eve 2400 kira veriyor, şu spor araçlardan almış adını unuttum aylık 1100$ taksit ödüyor. başka şeylerde var. bunları toplayınca havadan yıllık 1,5 milyon lira fazla harcaması var mesela. bunlardan kimse bahsetmez genelde.

soruna döneceksek, saatlik iyi bir eyalette 50$'ları görmek mümkün. hadi 35-40 diyelim. günde 10 saat bile bu ortalamadan çalışsa günlük 500$, aylık 15k$ yıllık 600k$ yapıyor. giderler vs düşünce 450k$, konaklama yemek de düşersen 350-400k$ rahat kazanır.

tabi çok ekstrem bu. günde 2 saat uyudum it gibi çalıştım falan bilemiyorum pek de inandırıcı olmayabilir. dediği gibiyse dediğimden fazlası da olabilir. bu eleman mesela www.youtube.com 10,5 saat çalışarak günlük 377$ kazanmış. senin eleman bunu 2'ye bile katlamış olabilir :)

"herkes gitsin uber yapsın zengin dönsün" öyle olmuyor işte. abd'de para harcamanın ucu bucağı yok. kimse 3-4 sene kıçımı sıkayım motelimsi yerde ayda 400$'a oturayım demiyor, diyemiyor
0
avatar is back
(04.08.25)
haha serin hikaye. yok oyle bir olay, seni yiyorlar. en iyi ihtimali hesaplayalim.

uber'de saatlik $20, sehir pahaliysa en iyi ihtimal $25 diyelim ortalama. gunde 12 saat surekli calisamazsin. zaten o yuksek saatlik ucretler sadece belirli donem oluyor. ortalamasi $18-25 diyor internet. 2-3 ay dayandin diyelim o tempoya sonra devam edemezsin. yani 5 sene boyunca 12 saat araba kullandim olmuyor. bunlar genelde gunluk max kazanclarini soyluyorlar. hadi cok caliskaniz diyelim gunde 10 saat, haftada 6 gun ortalama yaptik. olmaz ya hadi yaptik diyelim. gunde $250, haftada $1500, ayda $6k yaptik diyelim.

%25 vergiye gitti diyelim kaldi $4.5k bu kadar kullanilan arabanin benzin, bakim, sigorta masraflari olacak. sonra uber de kesinti yapiyor. amerika'da cok kazanilir, ama cok da harcanir ister istemez. sistem boyle kurulmus. $2k arabanin benzin, uber fee, insurance, depreciation, maintenance'ina falan gidecek en iyi ihtimalle. bak bunu da iyi ihtimalle hesapladim. kaldi $2.5k.

sonra bu arkadas kirada yasayacak. hadi diyelim oda paylasimli tuttu. mal gibi yasiyoruz ya, her seyi costco'dan ucuza alalim. bak sigir gibi yasiyoruz, multeci sartlarinda. en iyi ihtimalle $1.5k'ya yasiyoruz diyelim. ben ogrenciyken oyle yasiyordum. ayda kenara ne kadar attik? $1k attik uzun vadede. yilda $12k attik. 5 yilda $60k attik. geldik turkiye'ye. mugla'da evlere bakiyoruz? piyasayi bilmiyorum ama bence 1 ev bile alamazsin. hatta birak onu audi bile alamazsin.

burada uber yapanlar ancak kirayi oduyor, kenara para atamiyor, insan gibi yasayanlari varsayarsak. gecinmek icin uber yapan arkadaslarim var. kenara en iyi ayda $1-2k attiklarini soyluyorlar. bunlar para kasanlar bu arada. ama bu bazi uzun vadeli harcamalari kapsamiyor ve surdurulebilir degil. yani aslinda $2k atamiyor kenara uzun vadede.

bir diger ornek olarak da sunu soyleyeyim. 3 senedir dunyanin en buyuk tech sirketlerinde calisiyorum. turkiye'ye donsem 3 yilda kazandigimla mugla'dan 2 ev alamam. 1 ev alirim ama muhtemelen. ha ben baya harciyorum tabi o da var. ama cok palavra sikiyor millet. instagram'da olsun, arkadaslarina hava atmak olsun. niye yapiyorlar bunu bilmiyorum.
0
antikadimag
(04.08.25)
tech şirketinde çalışan biriyle bu kekoların farkı şu: tech şirketinde sağlık sigortası ödersin, vergi ödersin vb. Bunlar vergi falan ödemiyor zaten abd'de geçici olduklarını bildiğinden sağlık borçlarını bile ödemiyorlar. sağlık harcamaları şirket destek olsa bile iyi bir sigorta için 700 USD yi görür.

Uber'le çok zor ama tırcılar güzel para yapıyor
0
runaway
(04.08.25)
Abi ben Amerika'da yaşamıyorum, bilgim de çok yok ama redditte denk gelirim. Hayatımda uber'den kenara 300 bin 500 bin koydum diyene denk gelmedim. Yani sosyal mecralarda genelde "parayi vurdum" diyen kisiler çıkar ama ben daha hiç görmedim.
Birkaç reddit postu;
www.reddit.com

www.reddit.com

www.reddit.com

Zaten misal 5 yilda 300 bin yapmak için hiçbir masrafın olmadan (benzin, araba bakim, vergi, gelir vergisi, yeme içme, barinma vs) günde 165 dolar kazanman lazım, non stop. Ve bak hiçbir masraf yok yani. Bahsedilen para genel olarak günde 8-10 saat uber yapanlar için deniliyor. Senin bahsettiğin kişinin bu parayı komple kenara koyabilmesi imkansız.

Günde iki saat uyuyup araba kullanmak bana acayip serin hikaye geldi. Hayatında iki gün üst üste iki saat uyumuş herkes bunun imkansizligini bilir.
0
logisticsmanager
(04.08.25)
300-500bin doları sen söylüyorsun. adam belki o kadar para ile gelmedi.
belki aldığı 2 tane dairenin toplamı 150bin bile yoktu, 1+1 hatta 1+0 evler aldı.

para parayı çekiyor. kazandıklarıyla yatırım yapmıştır belki. geçen yıllarda borsa iyi kazandırdı.
0
biseysorcaktim
(04.08.25)
abd'de herkes uber şoförü olsun o zaman.

benim de kaçak abd'ye gidip yerleşen arkadaşım var, dışarıdan görünen american dream ama yansıttıkları o, tr'de her şeyi kaybedip gitmişlerdi ve yalan söylüyorlar.
0
deartheodosia
(04.08.25)
Bahsedilen "Düzenli yüksek kazanç" Uber'in iş modeline ters. Adamların bütün olayı sürücü havuzunu olabildiğince geniş tutup kendi aldıkları komisyonu maksimize etmek. Zira sattıkları şey konfor olduğu için müşterilerin ödemek isteyecekleri paranın bir sınırı var. "Binlerce müşteri taşımak" bir ölçüt değil, 12 saatlik mesaide 10-15 müşteri taşısan bir senede "Binlerce" oluyor zaten de kazandığın paradan tüm masrafları ve vergiyi çıktıktan sonra 5 yılda elinde 500 bin dolar kalması imkansıza yakın.
0
salihdt
(04.08.25)
Mümkün. Yoğun çalışmay ve asgari harcama ile günde 200 dolar kazançla senede 50bin dolar kenara konabilir. 10 senede 500bin dolar yapar.
0
osssy
(04.08.25)
covid zamanı amerikada uber soforlugu yapıp yolcu muhabbeti video atan adamları izlerdim hepsi tek tek bıraktı uber fiyatları inanılmaz düşürmüş eskisi kadar kazandırmadığından falan bahsediyorlar, çalışanda uzun süre çalışıp az müşteri çıktğından bahsediyordu. arada sırada denk geliyor hala youtubeda zibilyon tane şu kadar saat uber yaptım şu kadar kazandım diyen yayıncı var
0
eja
(04.08.25)
Uygulamadan gösterdiyse hesabını başkalarına kiralamıştır. Work and travella gidip kalanların bir çoğu, kendisinden sonra gelenlerden para kazanmaya çalışıyor.

Normal fiyatla ev kiralayıp öğrenciye yatak başına kiralamak,
Uber, doordash, Lyft vs. hesap açıp onları kiralamak,
Dükkan işletip, work and travella gelen (kaçak 2. veya 3. iş isteyenleri) ucuza çalıştırmak,
Kaçak turlarla öğrenci gezdirmek veya havaalanı transferi.

Kısaca bu kişi, milleti kandırdım onların kazandığı paranın bir kısmını aldım demiyor da it gibi çalıştım diyor.
0
nickini vermek istemeyen uye
(04.08.25)
(21)

Personelin aynı hatalarda ısrarı

Shepard
Öncelikle sürekli avans isteyen arkadaşımız ile yolları ayırdık.Şimdi tahsilat yapan bir arkadaşımız bizi yoruyor. 6 aydır bizimle(daha önce de yapmış işi tecrübeli). 70 adet müşterimiz var. Carilerini tutuyoruz. Ödemelerini hatırlatıyoruz. Müşteri iletişim bilgilerini güncelliyoruz.-Ödemeleri isim
Öncelikle sürekli avans isteyen arkadaşımız ile yolları ayırdık.

Şimdi tahsilat yapan bir arkadaşımız bizi yoruyor. 6 aydır bizimle(daha önce de yapmış işi tecrübeli). 70 adet müşterimiz var. Carilerini tutuyoruz. Ödemelerini hatırlatıyoruz. Müşteri iletişim bilgilerini güncelliyoruz.

-Ödemeleri isim benzerliği olan kişilerin carisine giriyor. Yanlışlıkla siliyor, değiştiriyor. Haliyle artık carilere güvenmiyoruz, banka hesaplarına bakıyoruz garanti olması için.
-Borçlandırma yapmış bir arkadaşımız, bakmadan borçlandırıyor tekrar. Müşteri çıldırıyor.
-Bazı faturaların düzenli ödenmesi gerekiyor, ödemiyor. İş patlıyor.
-Ödemesi aksayan müşteri aranmalı veya bir üst amire bak çözemedik diye iletilmeli. İletmiyor.
-Bir cariyi kapatıp, aynı kişiye yeni cari açıyor. Ama kapalı cariye borç ya da ödeme giriyor. Ortalık karışıyor.
-Bankadaki hareketleri cariye işleyemiyor bazen. Ama bu işi en az 1000 kez yaptı ve yapıyor da. Neden yapamadına cevabı kafam karıştı oluyor.

20 kez konuştuk. Müşteri kaybedeceğiz. Uyardık, 7/24 bize ulaş çözelim, sor hemen cevaplayalım dedik. Ben zaten yoğunum, bir de arkaplanda bu işlerle uğraşmak durumunda kalıyorum. Sanki her yeni gün ilk iş günüymüş gibi bir hali var. Sürekli gol yiyoruz, sadece bu hafta 5-6 müşteriyi patlattı.

Artık "bak böyle oldu nasıl yapalım" sorularıma da düzgün cevaplar alamıyorum. Trip, sitem gibi dönüşleri oluyor. Maaşı tam ve gününde yatıyor, yanlış yapınca kızmaca, bağırmaca veya laf sokmaca yapmıyoruz. Ama karşılığı sitem, trip ve yarım iş oluyor. Artık müşteri bir şeyler söylediğinde bize, ne evrağı ne de cevabı verebiliyorum. Çünkü güvenmiyorum ve her defasında haklı çıkıyoruz.

48k maaş, 9 saat, haftasonu yok(laf sokmayın diye yazdım).
Yolları ayırma vakti gelmiş mi?
0
Shepard
(01.08.25)
gelmiş valla. ben 32k'ya bunun yaptığı işin 5 katını yapıyorum ya. ya ben çok zekiyim ya insanlar salak.
0
matilda
(01.08.25)
Saçmalama terfi edilmesi gereken bir çalışan
0
respect
(01.08.25)
fazla insaflısınız. piyasada zehir gibi akıllı becerikli insanlar var.
bu kişinin düzelme ihtimnali de yok. size daha fazla zarar vermeden yolları ayırın.
iş hayatında duygusal kararlara yer olmamalı.
0
orpheus
(01.08.25)
Günlük 9 saatten haftalık 63 saat çalışmaya bu kadar performans çok bile.
0
runaway
(01.08.25)
sizin processde de sikinti var gibi.

büyük sirketlerde girilen bir ibani mesela ikinci kisi onayladiktan sonra kullanima geciyor gibi kontrol yöntemleri var.

baska birini getirsen bu kadar sik olmasa da benzer hatalari görebilirsin.
9 saat calismak icin cok. insan ya lak lak yapar mesaiyi doldurur ya da cok calisirsa da hata yapar.
0
sonsuz
(01.08.25)
@runaway abi 5 gün 45 saat yapar. Zaten saat 10 gibi geliyor işe. Yemeğine, molasına veya iş dışında yaptığı şeylere karışmıyoruz. 17 sonrası işe genelde iş olmuyor biraz da erken çıkılıyor.

@arbre abi işte karşı tarafla karşılaştırınca sorun yaşıyoruz. Sürekli borçlusun veya alacaklısın kardeşim diyip sonra ah öyle değilmiş yine sizi rahatsız ettik baştan sona tekrar kontrol edelim demek güven kırıcı. Yorucu. Kullandığımız programın diğerlerinden farkı pek yok, 1-2 süper artısı var ve iyi de bir bedeli var ödüyoruz.

@sonsuz bu mesajda runaway'a yazdığım kısım + o zaman 5 saat güzel çalışsın sonra yatış yapsın, karışmıyoruz. Bizdeki ödemelerin çoğu belli ve otomatik ödemede, özel olanları ise o an yapıyoruz aynı senin dediğin yöntem ile.
0
🌸Shepard
(01.08.25)
@sonsuz +1

sirkette surekli olan hata varsa iyi bir surec olusturman gerekmez mi? kontrol mekanizmalari vs. ve bunu sen kontrol edeceksin anlaminda soylemiyorum. illa ki sirkette birbirinin isini kontrol edebilecek adamlar vardir. biri hazirlayacak, digeri onaylayacak, baskasi icra edecek vs.
0
antikadimag
(01.08.25)
@antikadimag ama diğer çalışanlar(aynı işi yapan) aynı hatalara yüzde 1 kadar düşüyorlar. Yaptığı her işin sonuçlarını düşünmeden yapıyor. Bir adım ötesini görmüyor. Ama hep aynı işi yaptığımız için artık farklı bir hata da yapamaz diyoruz. Yine de yapıyor.
0
🌸Shepard
(01.08.25)
büyük şirketler iyi çalışan personel ile değil, tıkır tıkır çalışan süreçler ile ayakta kalırlar. yanlış hatırlamıyorsam son sorunuza benzer bir cevap vermiştim. şirkette kimse sizinle aynı düşünemez.

yine de buradaki mesele çok basit bir mesele. yanlış yapılmaması lazım. hiç beklemeden gönderin gitsin. ya da bana verin parayı. evden aynı işi yapayım, SGK istemem, yol yemek istemem. parayı elden verebilirsiniz. tahminen günde 1-2 saat çalışarak aynı işi yapabilirim.

biraz daha para verin, gelip iş yerinizi denetleyeyim, tüm hatalarınızı eksiklerinizi raporlarım, şirketi bir kaç gömlek yukarı taşırım.
0
co2s2
(01.08.25)
İnsanların kafalarının kendilerine göre normal olmadığı stresli dönemler olabilir ancak 6 aylık çalışan için bunu fark etmek zor. Deneme süresi sonrası niye devam ettiniz bu çalışanla?
0
osssy
(01.08.25)
Sizin yapısal bir problem de var gibi geldi.

Personelin durumu:
Nush ile uslanmayani etmeli tekdir
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir
0
encokbenisevinnolur
(01.08.25)
2 kere uyaririm, 3.'de sepetlerim.
20 kez konustuk diyorsun.
kangren olan kolu keseceksin, is dunyasinda duygusalliga yer yok.
0
cooperr
(01.08.25)
elemani cikarin gitsin, cari takibi dahi yapamiyorsa iki taraf icin de belli ki iyi bir eslesme degil.

kar amaci olmayan kurulus degilsiniz, belli ki elemanin kapasitesi cari takibi yapmaya yeterli degil. surekli yaptiklari hatalarin yazili kanitlarini toplayin ki ise donus davasi acmaya kalkarsa kendisi mahcup olsun.
0
adrianapole
(01.08.25)
Hangi programı kullanıyorsunuz?
0
Kahvedesu
(01.08.25)
elemanı çıkar çıkarma buna bir şey demiyorum ama sizin süreçlerde de bir sorun olduğu açık. önce de böyle bir duyurunuz vardı. tatminkar yanıtlar da vardı sorunları çözmek için.

gerçi anlattığınız hatalar yenilir yutulur değil, bu kişinin hatalarını tamamen bertaraf edecek bir sistemi tasarlamak kolay değil hatta bu ölçek için mümkün bile değil. her şey anlattığınız gibiyse ya arkadaşla yolları ayırmak lazım ya da iş dışı yaşantısında özel ve çözemediği problemler var ve işe yansıyor.
0
biseysorcaktim
(01.08.25)
Cok yorucu bi insana benziyorsun. Ne kadar kizmaca vs yok diyorsan da bence senin gerginliginden insanlar islerine odaklanamiyor
0
Kittie
(02.08.25)
A 8 kusura bakma da, nereden ve nasıl buluyorsun bu elemanları.
Resmen işler nasıl zorlaştırılır, nasıl aksar, müşteri nasıl uyuz olur bizden dedirtmek için personel bulmuşsun :)
Haddim olmayarak söylüyorum, biraz sertliğin ve otoriter olmanın zamanı gelmedi mi?
Soruna cevap; aynı hatayı ikinci kere yapan kişinin ya işte gözü yoktur, ya da kapasitesi yoktur. Her iki durumda da çalıştığı şirkete fayda gelmez. Size zaman kaybı emek kaybı para kaybı olarak döner.
0
etna
(02.08.25)
Buradaki cevaplar sıkıntılı bana göre.

Yetkileri sınırlayın.
70 müşteriyi tekrar back up ile eski haline getirin.

Sonuçları düzenli şekilde size raporlayacağı format oluşturun.

Banka ile cross göstersin.
0
baldan kaymak
(02.08.25)
@osssy ya işini güzel yapıyor aslında, bu kadarı yeterli ancak o kadar çok hata yapıyor ki. Artık güvenilmez oldu. Haliyle şirkette kimse müşteriye olur mu öyle şey diyemiyor, bütün sağlamlığımız ve işimizi iyi yaptığımıza dair inancımız kırıldı. Devam etme sebebimiz ise kendini düzeltmesi, özel hayatındaki sorunların geçiciliği vs. gibiydi.

@Kahvedesu sektörün öncü ve lider programını ahahahaah. Onu belirtmek istemem ama sektörün Lucası, Logosu veya paraşütü diyelim.

@Kittie ya yok, buradaki ile reAL liFE'daki kişiliğim arasında benzerlik yok. Hata herkes yapıyor çok alışığım, toleransım da yüksek. Ama artık yanlışı söylediğim zaman bu arkadaşımız "Ne yapayım, nolmuş yani, önceki işlerimi görmüyorsunuzzz" gibi alakasız tepkiler vermeye başladı. Mesai saatinden 1 dakika sonra acil iş çıkabiliyor bir kez bile aramadık, mesaj atmadık. İşe gel, yap, git, maaş. Bu kadar aslında. Ve beni hayatlarında 1 kereden fazla görmediler.

@baldan kaymak rapor yapsak da bir şey değişmiyor, biz zaten yapılanları program aracılığı ile görebiliyor ve rapor alabiliyoruz. Personelden rapor istediğimizde işlerini çok yavaşlattığını gördük, hemen bitirdik.
0
🌸Shepard
(02.08.25)
işini güzel yapıyor ama çok hata yapıyor -> demek ki işini güzel yapmıyor. böyle mantık olur mu? doktor çok güzel ameliyat yapıyor ama hastaları hep ölüyor.

personelden rapor istemek işleri yavaşlatmaz. hataları daha kolay görürsünüz, daha düzgün iş yaparsınız. kaldı ki raporu kim hazırlıyor? neyle hazırlıyor? nasıl hazırlıyor? iş tanımı yapılırken, süreçler hazırlanırken, işin raporlanabilir şekilde yapılması çok önemli. ülkemizde 1000-2000 dolar verilerek satın alınan içi boş ISO 9001 sertifikaları var ya, işte aslında bu işe yarıyor. süreçler belirlenir, kimin ne yapacağı, nasıl yapacağı, ne zaman yapacağı belirlenir. yapılan işin dökümante edilmesi sağlanır. kaos önlenir.
0
co2s2
(02.08.25)
Yapılan iş ön muhasebe denilen şey galiba. Bunu çalıştığım kobi tarzı bir şirkette diğer teknik işlerimin yanında adam yokluğundan yapıyordum. Kaldı ki şimdi çok daha iyi programlar vs vardır. Bu çalışan hatalarından ders almayan, hatayı tekrarlamamak için önlem ve çözüm geliştirmeyen biri belli ki. Yoksa aynı tarz hatalar tekrar etmez. Yani bir müşteriye 2 ayrı hesap açıp hata yaptıysan bir dahakinde 5 kere kontrol edersin aynı ünvanla başka hesap var mı diye. Bu adam yapmış olmak için günü kurtarmak için yapıyor. En gereksiz ve tehlikeli çalışan tipi. Tazminatını vs verip işine son vermek en mantıklısı.
0
curukturpkokusu
(03.08.25)
(5)

turkiye'den avrupa'ya en uygun para transferi(euro) yontemi, bankasi?

dokunmakalbime
portekiz'e her ay 1000 euro para gondermem gerekiyor. en ucuzunu bulmam gerek. tskler
portekiz'e her ay 1000 euro para gondermem gerekiyor. en ucuzunu bulmam gerek. tskler
0
dokunmakalbime
(30.07.25)
Wise'ın ücretleri çok yüksek değil. 1.000 euro transferin masrafı yaklaşık 350 TL.
0
himmet dayi
(30.07.25)
transfergo'ya bayılıyorum, daha dün gönderdim. wise eskiden kullanıyordum ama en son 20eur depozito istedi, ülkeyi türkiye yapınca sorun çıkardı vs. o yüzden orayı bırakıp transfergo'ya geçtim. ben almanya ve letonya'ya gönderiyorum, 8-10 dakika içinde hesaba geçiyor. masraf da oluşuyorsa kur farkından olur anca ama benim dikkatimi çekmedi ki ben fakirim, o yüzden düşük olduğunu varsayıyorum
0
der meister
(30.07.25)
Yalnız yanlışsam düzeltin ama Wise ve Transfergo'da Türkiye'den euro gönderemiyorsun diye biliyorum. Lira gönderiyorsun karşıya euro geçiyor.
0
osssy
(30.07.25)
@osssy

Doğru. Türkiye'den Euro göndermek için yine SWIFT gerekiyor ama o da çok masraflı. En mantıklısı TL atıp Euro göndermek. Wise'ı kurları da çok iyi bu arada.
0
himmet dayi
(31.07.25)
valla hsbc artık hesap açmıyor falan diyorlar da premier müşteri olacak kadar bakiyesi olanlara hala açıyor sanırım. premier müşterilere y.içi y.dışı swift ücretsiz. ben hiç kullanmadım belki sadece kendi masraflarını almıyordur karşı banka kesiyordur ama aklınızda olsun.
0
bay b
(31.07.25)
(3)

Vakıf kurmak ve veraset intikal vergisi

osssy
Eşi yeni vefat eden bir kişi eşinin adına hayır amaçlı vakıf kurmak istiyor. Veraset intikal vergisi ile bu konunun ilişkisini açıklayabilecek biri var mı? Vakfa gidecek mal varlığından kesinti yapılsın istemeyiz. Ayrıca vakıf kurarken dikkat edilecekler nelerdir? Çok teşekkürler.
Eşi yeni vefat eden bir kişi eşinin adına hayır amaçlı vakıf kurmak istiyor. Veraset intikal vergisi ile bu konunun ilişkisini açıklayabilecek biri var mı? Vakfa gidecek mal varlığından kesinti yapılsın istemeyiz. Ayrıca vakıf kurarken dikkat edilecekler nelerdir? Çok teşekkürler.
0
osssy
(21.07.25)
Vakfa giden mal varlığından devlet daha fazla kesinti yapıyor maalesef. Miras değil de, sağken verdiklerimizde öyle oldu.
0
yadigar
(21.07.25)
Nasıl bir kesinti oldu? Örneğin vakfa ait bir gayrimenkulun kira geliri üzerinden %20 bir kesinti oluyor diye anladım ben.
0
🌸osssy
(21.07.25)
hocam vakfı açması ayrı iş, işletmesi ayrı iş, kapatması ayrı iş. türkiye'de aktif beşbine yakın vakıf var şu an, sayı da giderek artıyor. tabi bu vakıfların çoğu ya eski mal mülk bırakılan ve kira getirisi işletmenlerinin çöktüğü vakıflar ya da büyük holdinglerin vakıfları -bunları da genelde vergi dengelemek için kullanırlar.

kuruluş noter ve mahkeme masrafları için, kuruluşun ilanı için, vakfın merkezi için -kira, vakfın yönetici ve işçileri için hep harcama gerekiyor. mal varlığının ne olduğundan bağımsız olarak vakfın düzenli harcamaları da muhakkak oluyor. kesintiden kaçmak mümkün değil. bu sebeple mal varlığı ile vakıf kurup az insan gücü ile uğraşmak yerine tev, tegv, lösev gibi vakıflar vasıtasıyla burs fonu veya sağlık desteği sağlanabilir. gayrimenkul söz konusu ise kira ve satışından gelecek para ile de devamlılığı sağlanabilir.
0
ahmet oturum cerezi
(21.07.25)
(6)

Fahreddin Goebels neden tasfiye edildi??

makbur
Imamson-chp operasyonlarında halkı manipüle etmede başarısız olduğundan mi,Yoksa ikinci açılımı sürecinde Öcalan pkk vs övmek için ekipleri komple mi degistiriyorlar?Sosyal medyada takip ediyorum bazı aktroller Fahreddin mevzusu ndan sonra tamamen sessizliğe gömülmüş,Bazıları da hardcore Öcalan pkk
Imamson-chp operasyonlarında halkı manipüle etmede başarısız olduğundan mi,

Yoksa ikinci açılımı sürecinde Öcalan pkk vs övmek için ekipleri komple mi degistiriyorlar?

Sosyal medyada takip ediyorum bazı aktroller Fahreddin mevzusu ndan sonra tamamen sessizliğe gömülmüş,

Bazıları da hardcore Öcalan pkk barış Türkiye artık çok güçlü batı muhtaç :)) söylemleriyle aralıksız devam ediyor.

Farklı aktroll klikleri de mi var? (sazan.avi)
0
makbur
(11.07.25)
Yahu cevap o kadar basit ki

Dem, bu adamı istemitoruz dedi.

Şartlardan birisi buydu
0
topkapiaksaray
(11.07.25)
Akp gibi dinci örgütlerin tek anlaşamadığı konu paradır. Sonu paraya çıkan bir çıkar çatışması yüzünden adamın yerini degistirdiler, ne tasfiye edilmesi insan hakları kurumu başkanı oldu :) arkadaslar bunlar afedersiniz bu meseleyle bile ne taßak geçmişlerdir kendi aralarında. Adam gene dünyanın parasını götürmeye devam edecek atandığı yerde.

MB baskanini da tasfiye ettiler SOZDE. Adam BDDK baskani oldu :D

Burası Türkiye hani şu 5000 sene önce peygamberler gönderilen envai kavim var ya. Işte onlardan biri olduk. Yarın bir gün bizi de bir kutsal kitap yazacak böyle dinciler şunlari yaptı diye.
0
sanguine
(11.07.25)
İbrahim Kalın’a operasyon çekmeye çalıştığı ve bunun belgeli olarak cumhurbaşkanına iletildiği ve bu yüzden değiştirildiği söyleniyor. Hatta RTÜK başkanı da değişecekmiş diyorlar.
0
cemallamec
(12.07.25)
Hiçbir kanıtım yok ve diğer fikirlere kıyasla mantıklı bile değil ama içimden espressolab olayındaki dev başarısızlığından ötürü olabileceği geçiyor. Ya da pkk ya da imamoğlu olaylarında bekleneni verememiş olabilir.
0
osssy
(12.07.25)
Herkes altinda bir bit yenigi ariyor ama bir sure once kendisinin kanser olmasi nedeniyle gorevden ‘affini’ isteyecegini soyleyen bazi gazeteciler vardi. Rende binasindan alinmasi, acikta da kalmamasi ve ise gitmeden de para alabilmesi icin islevsiz bir kurumun basina getirilivermesi ile bu durum ortusuyor bana kalirsa.
0
gibicibicis
(12.07.25)
Bunu evcil hayvan duyurusuna açmana koptum (:
0
feastofthedamned
(12.07.25)
(12)

dolar kuru bastırılıyor mu?

biseysorcaktim
doların uzun süredir çok az bir eğri ile yükselmesi herkeste "dolar aslında 40 değil 45" düşüncesini oluşturdu.euro ise 47 lira seviyesine ulaştı.euro - usd dengesi 1.17 gibi bir şey. hep öyleydi sanırım. 1 - o zaman dolar baskılanıyorsa euro da baskılanıyor demektir bu.2 - bu mümkün mü?3 - bir müda
doların uzun süredir çok az bir eğri ile yükselmesi herkeste "dolar aslında 40 değil 45" düşüncesini oluşturdu.

euro ise 47 lira seviyesine ulaştı.

euro - usd dengesi 1.17 gibi bir şey. hep öyleydi sanırım.

1 - o zaman dolar baskılanıyorsa euro da baskılanıyor demektir bu.
2 - bu mümkün mü?
3 - bir müdahale varsa bile dolar baskılanıyor ifadesi aslında hatalı bir ifade bu durumda. tl düştü yükseldi yerine dolar düştü yükseldi ifadesi ile aynı düzlemde.
4 - eğer bir müdahale varsa dolara değil tl'ye mi bu durumda? yani dolar baskılanıyor değil, tl olduğundan yüksek mi fiyatlandırılıyor.
0
biseysorcaktim
(11.07.25)
dolar euroya karsi deger kaybetti.
haliyle euronun daha cok yükselmesi normal.
0
sonsuz
(11.07.25)
dolar 3000 lira'da olsun insanlar "doların hakettiği değer 3050" der o işin sonu yok.

müdahale dünyanın her ülkesinde her saniye var. merkez bankasının işi o zaten. faizden bile daha öndedir o.
0
avatar is back
(11.07.25)
Türkiye'de euro fiyatı dolar üzerinden belirlenir. Evet dolayısıyla euro ve altında baskılanıyor. Aslında dolar bazlı her şeyin fiyatı baskılanıyor.

Bunu şuradan anlayabilirsiniz. Trump, başa geçtiği zaman dolar çok büyük değer kazandı. 1 dolar, neredeyse 1 euro'ya eşitti. Biz de bir değişiklik olmadı. Sonra yavaş yavaş değer kaybetti. 1.17 seviyelerine geldi. Biz de yine sabit kaldı.

Merkez bazen alarak, bazen de düzenlemeler getirerek, bazen de satarak müdahale ediyor.

TL'nin ne kadar değerli olduğunu Türkiye'de göremezsiniz. Yurt dışına çıkmanız lazım.

Bazıları nedense buna inanmakta büyük zorluk çekiyorlar. Siz de inanmıyorsanız, kendi bileceğiniz iş. Paranızı istediğiniz gibi değerlendirebilirsiniz. İstediğinize inanabilirsiniz.

.
0
kartallar yuksek ucar
(11.07.25)
dolar ucuz olsa onu ilk önce türkler satın alır, yurt dışında satar, gelen parayla daha çok dolar alır, daha çok dolar satar, bedavadan zengin olurlar. bütün bu satışlar sonrasında da dolara talep artacağı için doların fiyatı yurt içiyle yurt dışında aynı olur. dolar baskılanıyor abimciler ile 2023 seçimlerinde kemal kılıçtaroğlu'na oy veren zekiler aynı kişilerdir.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(11.07.25)
Bence bu konu cok net.Mali piyasalarda tum delikleri ayni anda kapatamazsin.Buyume yonunde oynadiginda enflasyon artar veya faizi arttirdiginda ekonomi biraz sogur gibi.

Dolari cildirtmamak icin yuksek faiz vermeyi goze aliyoruz.Buna dolar kuru bastiriliyor yada bastirilmiyor denemez.Dolarin artisi demek yurt disindan gelen sicak paranin kar edemeden cikmasi demek.EKonomi yonetimi gelen sicak paraya muhtac oldugu icin mecburen sicak parayi dolar bazinda kar ettirmekle mukellefler.Yoksa tum ekonomi baslarina cokecek.
0
turkuaz
(11.07.25)
"Dolar alıp, yurt dışına satmak" ne demek bilmiyorum ama Türkler zaten dövize geçip, yurt dışından alım yapıyor. Ne oluyor :

- İnsanlar Türkiye'de tatil yapmak yerine, yurt dışında tatil yapıyor.
- Buradaki evlerini satıp, yurt dışından ev alıyor.
- Alış verişini yurt dışından yapmaya çalışıyor.

vs. vs.

Çünkü TL değerli olsa da, içeride döviz bazlı çok pahalı olduğumuz için, bunu hissedemiyoruz. Biraz kafası çalışan döviz bazlı varlık topluyor.


.
0
kartallar yuksek ucar
(11.07.25)
dolar euro paritesi tüm dünyada ne ise türkiyede de aynısı olur. aksi halde anında arbitraj başlar ve bu kuru gene dünya dengesi eşitler.
0
orpheus
(11.07.25)
"Dolar baskılanıyor" ifadesi aslında TL'nin değeri artırılıyor gibi demek. Dolar/Euro paritesi TCMB'nin dolar alıp satmasıyla oynayacak bir şey değil. Dolar TL karşısında değer kaybediyorsa bunun dolarla değil TL'yle ilgisi var. Yani sorudaki 4. madde doğru.
0
himmet dayi
(11.07.25)
1 evet. 2 evet. 4 evet.
0
osssy
(12.07.25)
1 milyon dolar getirdin.
türk lirasına çeivrdin, 40 milyon tl paran oldu.

faize attın, 6 ayda 40 milyon tl paran 50 milyon tl oldu.

dolar anca 40'dan 41-42'ye geldi.

50 milyon tl'yi geri dolara çevirdin. 1.2 milyon doların oldu.
parayı aldın defolup gittin.

dünyadaki herhangi bir ülkede bu parayı dolar faizine atsan, 1 milyon doların 1 yılda ta çatlasın 1.05 milyon dolar olurdu. sen 6 ayda, yıllık faizi n4 katını kazandın.

-----

şimdi sana soru: sence baskılanmıyor mu?
şuan ülkedeki dolar rezervinin tamamı bu "carry trade" için var. herkes 1.5 yıldır bu şekilde dolar bazlı para kazanıyor. hem de çılgınlar gibi kazanıyor. yarın faiz düştüğü gün, parasını alıp çıkacaklar. o zaman sence dolar ne olacak?


-----

normalde piyasa dengesi gereği, dolar aşağı yukarı bizim faiz oranımız kadar artmalı.
1 senede dolar %20 arttı, türk lirasına ise %50 faiz verdik. arada bu makas varken, herkes bedavadan zenginleşiyor.

"dolar baskılanmıyor" demek için, faiz %50 ise, doların da en azından %40 civarında artmış olması gerekir ki, bu yukarıda söylediğim carry trade yapılamıyor olsun.
0
tchuck
(12.07.25)
buna benzer bir konuyu açmıştım. ama buraya kendi görüşlerimi yazayım. Ama ondan önce bazı sorulara cevap vermek gerekiyor bana göre.

1- Her konuda güvenirliğini yitirmiş bir partinin , açıkladığı merkez bankasının rakamlarına inancınız tammı ?
2- rezerv satmadan , tabela fiyatı sabitleyemezler mi ?

Kaldığı Açıklanan rezervler günlük değil aylık, dolayısı ile günlük krizlerde ne olup bittiğini vatandaş olarak biz biliyor muyuz ?

Açıklanan rakamlar aylık olduğu için psikolojik üstünlük merkez bankasında, yani istenirse günlük krizleri yönetmek için günlük istediği kadar satar , piyasa sakınleyince tekrar yerine koyar.

Böylece fiyatın artmadığını gören vatandaşa , tekrar satışa geçebilir veya talebi durdurabilir.

Sonuç olarak ben , açıklanan hiç bir rakama inanmıyor, ve yapılan işlemlerin şeffaf ve doğru olduğunu düşünmüyorum.

Ayrıca Kaldıkı dolar fiyatının bu fiyatta kalması , sadece yüksek faiz ile açıklanamaz bana göre. Yüksek faiz ile yapıldığını kabul etmem için, ekonomiye tam bir güven olması gerekir. Sizce bu koşul geçerli mi ?

Örneğin ben yüksek faiz bile olsa 1 tl bile olsa mevduatta tutmuyorum .
0
Rao
(12.07.25)
Sonuç olarak, bana güvenirliklerini kaybettikleri için.

özellikle önemli siyasi kırılım günleri ağırlıkta olmak üzere bal gibide baskılanıyor.
0
Rao
(12.07.25)
(24)

Hayatınızı devam ettirme motivasyonunuz ne?

ceann deas
Biraz iç dökmeli uzun bir yazı olacak baştan uyarayım. Öncelikle 28/K kişisiyim. Ülkenin %80 i gibi sorunlu bi ailede sevgi görmeden büyüdüm. Fiziksel ve duygusal sevginin ikisini de evde tatmadım. Sadece kazandigi parayı çocuğun yemeğinden bile kısıp para biriktirip ev arsa alma motivasyonlu narsis
Biraz iç dökmeli uzun bir yazı olacak baştan uyarayım. Öncelikle 28/K kişisiyim. Ülkenin %80 i gibi sorunlu bi ailede sevgi görmeden büyüdüm. Fiziksel ve duygusal sevginin ikisini de evde tatmadım. Sadece kazandigi parayı çocuğun yemeğinden bile kısıp para biriktirip ev arsa alma motivasyonlu narsist bir anne ve kendi annesinden bosanamamis sorumsuz surekli dolandirilan bir babanin ürünüyüm. Hayatım hep maddi manevi kisitlanmak ile gecti. Hicbir zaman yeni seylere cesaretim olmadi cunku basim belaya girse kosabilecegim arkamda duracak kimsem yoktu. Hic sorun cikarmadan buyumek icin kendimi her seyden kistim en ufak sorunda annem kendini yataklara gomup senin yuzunden boyle oldu senin yuzunden olecegim diye manüple ediyordu. Her isimi kendim gordum. “Kiz kismi orospuluk haric her seyi bilip yapacak orospulugu da bilecek ama yapmayacak” denilerek buyutuldum. Yurumeye basladigimdan beri tarla ekme bicme kazma ormandan odun tasima cati tamiri kum cimento tasima siva boya her ise kosturuldugum icin boyun duzlesmem ve ciddi sirt bel agrilarim var.

28 yaşıma geldim. Son 3 yildir calistigim icin maddi olarak kismen bagimsizligim var. Yine de aile evinde yasiyorum istanbulda kira karsilayacak sifirdan ev kuracak getirim yok. Annem kendi aldigi evlerden birinde yasiyor sadece kis aylarinda geliyor. Babam eve 2-3 gunde bir alsamlari geliyor. Evden remote calisiyorum. Hikaye buydu.

Simdi sorum su hayata o kadar gec kalmis ve tecrubesiz basladim ki arkadas edinemiyorum. Maddi bagimsizligimi kazanana kadar arkadasim olmasi yasakti. Annemin kafasinda disari bi cay icmeye bile ciksam butun masanin hesabini odedigim gibi bi senaryo vardi ve bu dusunceye tapiyordu resmen. Arkadas masraf disari cikmak masraf yurumek bile masraf ya yururken susayip su alirsam? Hayatimin buyuk bir kismi evde oturarak gecti. Arkadas edinmeye calistigimda masada herkes cocukluklarini gezdikleri gordukleri yerleri anlatirken benim anlatacak bir seyim olmadigi icin susup oturuyorum. Her seyi kendim hallettigim icin esnafla resmi kurumlarla konusmayi bilirim ama sosyal sohbet bilmem anlamam. Sacmaliyorum anlatacak bir seyler bulamiyorum insanlar garip davranislarimi gorup uzaklasiyor. Gozumun onunde is yerindeki bütün ekibim birbiri ile bulusuyor gorusuyor asla bir yere cagirilmayan tek kisi benim. En kotusu de ekipten birinden 3 yildir cok hoslaniyorum. Benim karekterimin tam tersi oldugu icin muhtemelen asiri disa donuk ve cok rahat bi hayat gecirdigi icin ona olan merakim yuzunden olan bir sey bu. Tahmin edersiniz ki ona bunu beli de edemiyorum. Gorudugum anda put gibi duruyorum. Naz cilve bunlarin hicbiri yok tabiki dduz duvar gibi beton gibi biriyim.

Acikcasi bu saatten sonra da toparlayacagimi sanmiyorum son bir yildir aklimda surekli intihar dusunceleri var. Psikoloğa da psikiyatriste de gittim klasik şemani cizelim ya da sosyallesmeye calis tavsiyeleri daha cok sinirim bozuyor şemamın zaten farkindayim sosyallesebilsem sana neden geleyim? Ya da antidepresan kullanmak istemiyorum. Direk yok olmak istiyorum aslinda. Varligim silinsin kimse icin var olmamais olayim istiyorum. Son bi iki aydir calisamiyorum da bilgisayar basina oturdugumda kusasum geliyor. Hayatimi devam ettirmekte cok zorlaniyorum. En kotusu ve belki yargilayacaginiz kisim da annemin babamin yaslanacak olmasi ve onlara bakacak tek kisi ben olacagim icin basima kalmalari. Benim hicbir ihtiyacimi karsilamayan ben hastalandigimda bile bakmak yerine okula gonderip aman evde tek basina olmesin okulda hic degilse ogretmeni ilgilenir diyen insanlara bakmak istemiyorum. Onlar elden ayakta. Dusmeden yok olmak istiyorum. Soru soru baglamindan cikti iyice karisik anlattim ama durum bu. Ne yapacagimi bilmiyorum.
0
ceann deas
(09.07.25)
Başka bir şehre ya da ülkeye taşınma ihtimalin var mı?
0
sekizdokuzon
(09.07.25)
öncelikle her yeni gün umut ve aydınlık demek. bir sonraki gün bugünkü fikirde ve bakış açısıında olmayacağım ve bugün kötü hissediyorsam yarın iyi hissedebilirim. yaratıcı beni kimse için göndermedi ona da bir ahde vefa borcum var. yaşamnın kendisi umut ve motivasyon,nefes alıyor olmak.bu ilahi gücü düşünüp la ilahe diyip tekrar ve tekrar güne başlıyorum. yolun sonu selamet en azından emaneti rabbime teslim ettikten sonrası iyi olsun. ömür zaten çok kısa öyle böyle geçecek sıkıntılar diyorum.
0
Suursuz
(09.07.25)
Malesef ne cesaretim ne de gucum var. Kendime bi araba aldim onu satip maddi gucu saglayabilirim belki ama orada da ayni sey olacak evimi tutup dosedigimde yine kimse ile konusup tanisamayacagim. Sorun cevremde degil benim temel iletisim yeteneklerimin olmamasinda. Sadece okulda insan goren 24 yasina kadar kimse ile muhabbeti olmayan biriyim. Haftasonlari yaz tatilleri okul onceleri sonralari evde tek basima oturuyordum televizyon izliyordum sadece. Bi ara bilgisayar oyunlarina bagimliligim oldu onu yendim onu yendigimden beri hayatimin rezilliğinin daha cok farkina varip bir seyleri degistirmeye calistim ama basaramadim.
0
🌸ceann deas
(09.07.25)
Güzelim sen anne babandan uzaklaş, gerisi gelecek.
0
sekizdokuzon
(09.07.25)
@edmond 4 bile olmus olabilir. 3 haftada bi ofise gidersek goruyorum sadece bir de duruma bu vahimlikten bak. Bu arada dedigim gibi esnafla resmi kurumlarla konusmakta sorun yasamiyorum. Son bi yildir oyun bagimliligimi yendigimden beri bazen ara ara cikip tek basima bir seyler bile yiyip icmeye basladim. Ama insanlarla yakin/sosyal iletisim kuramiyorum. Temastan kaciniyorum. Muhabbetim yok.
0
🌸ceann deas
(09.07.25)
1. ailene bakmak zorunda degilsin. bakima muhtac bir insan zaten bakim evine gitmeli. evde yeterli destegi göremez. kendi kendine yetecek ama yine de yardimciya ihtiyac duyuyorsa bakiciyla yasiyor. nerden cikiyor böyle bir düsünce? ayrica da allah korusun.

2. 28 yasinda gencecik, eli ekmek tutan bir kadinsin. bunun kiymetini bil. sosyallesmek icinse ne yapabilecegini düsünelim. Spor mu denemek istersin, sanat mi gezi mi? mesela kahve icmeyi seviyorsan bir is arkadasina ögle yemeginden sonra kahve alalim mi demek icin seni tutan ne? ya da pek istemiyorsa da gel yhaa ben ismarliyorum dersin gelirler zaten. masterchef izliyorsun sanirim. yemek kursuna gitmek istemez misin? birlikte yemek yaptigin sonra birlikte yenilen kurslar var.
dünya mutfaklari gibi bir seye katilabilirsin.

pazartesi ofise gelince de ee naptin, haftasonun nasildi dersin kendi yaptiklarini anlatirsin, karsi tarafi dinlersin. eger biri bu hafta persembe tiyatro bileti aldim dediginde cuma günü ee niyatro nasildi yhaa dersen mesela karsi tarafi önemsedigini belli edersin.

3. 3 yil platonik olarak birinden hoslanamazsin. saglikli bir iliskide her sey karsilikli olur. tek tarafli olmaz. bunu asla unutmaman lazim. ben senin yerinde olsam dating app acar datelere cikardim.
0
sonsuz
(09.07.25)
Hocam sosyal olmak illa fırlama olacaksın, dışa dönüş olacaksın diye bi' durum sözkonusu değil öncelikle. Bence sana ilgi duyan, hoşlanan biri olursa sohbetin çok güzel olmasa bile seninle vakit geçirmekten hoşlanır, ilişki dediğini şey daima birbirinize bi' şeyler anlatıp güldüreceksiniz demek değil, bazen beraber konuşmadan da çok güzel vakit geçer.
Onun dışında çok klişe gelecek ama karakterinizi bilmesem de spor tavsiye edeceğim ben. İnsanda her türlü olumlu gelişmeyi sağlıyor, spor deyince buna günlük yürümeyi bile dahil ediyorum, body mody yapmam lazım gibi düşünmeyin. Belli bir seviyenini üzerinde yaparsanız özgüveninize de acaip etkisi oluyor. Kitap okumak mesela yine dolaylı yoldan özgüven artışı sağlayan bi' şey,
Mesela boş boş yürümek bile olsa kendinizi dışarı atmanız lazım, eve kapanmak burda sorun olabiliecek bi' şey.

adım atmak iyidir hocam.
0
kumandanim
(09.07.25)
ben de uzuuuun uzun yazardım ama "esnafla resmi kurumlarla konusmakta sorun yasamiyorum" bunun üzerinden kendine bir kariyer yolu açabilirsin. kendi ayakları üzerinde, kimseye ihtiyaç duymayan, tek taşını kendi alan tek başına kendi takan kadın olabilirsin.
0
onheil
(09.07.25)
düşmanlarımı öldürmek.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(09.07.25)
Öncelikle uzun vadeli düşünme, bunları aklından sil artık annen baban ayaktan düşene kadar yine 10 sene 15 sene en az var. Bu o zamanın derdi olsun. Senin derdin kısa vadeli başarılar, kazanımlar deyim yerindeyse zaferler. Öncelikle arkadaş çevresi ve sosyalleşme, bunun için adım atmadan olmuyor. Ofiste senin gibi biri var bakıp bakıp duruyor ben geçerken, yanına geldiğimde donup kalıyor. Ben adım attım ve tanıştım. Aramızdaki o gerginlik geçti. Cesaret edeceksin her an değil bir tane minik hedef. Üstüne koya koya bir bakmışsın davetlere yetişemiyorsun, kendini hiçbir şey için üzmeye değmez, emin ol senin yaşadığının çok daha fazlasını yaşadım, çocukluk ve ergenlik döneminde. Başkası yapıyorsa ben de yaparım, bunu oturtmuştum zihnimde uzun zaman önce. Üstesinden gelemeyecek, intihari gerektirecek hiçbir şey olamaz. Şimdi dramatik değişiklikler zamanı değil, bunu hedefleyerek hayatı kendini zehir etme.
0
gabe h coud
(09.07.25)
Aboooo aileye bakma kısmını çok iyi anlıyorum. Çok basit bir şey diyeceğim. Buradaki psikolojik delilere bakma. Aileni bırak, uzaklaş diyorlar. Buna vicdanın el veriyorsa veya sensiz maddi olarak yapabiliyorlarsa yap. Yoksa bu durumu kabullen ve maddi gücünün verdiği özgüven, güç, rahatlık ile kafana göre takıl ama ailenin de ne olduğunu bilerek. Sallıyorum baba kumarbaz. Senden borç istedi. Verirsen paran gelmeyecek. Anan kızımı şey edecekler diye ortamlara girmeni istemiyor, ama gireceksin ve söyleyeceksin de. Yani yüzleşeceksin, biraz savaşacaksın anneyle bu konularda ama sonunda kazanacaksın. Çünkü alışacak. Alışmazsa da umursamayacaksın, neden? Çünkü denedin.

Kısaca kimseyi değiştiremezsin ama duruma adapte olmalısın. Sosyalleşme kısmında ise, benim anlatacak bir hikayem bile yok diyorsan harbiden öyledir. İnsanlarla takılmaya başla, sallıyorum yürüyüşe çık gruplarla. Ofise daha sık git, ben de geleyim olm ben hiç miyim eki eki gibi hareketlerle katıl. Bir yerden sonra hikayelerin olacak.

İntihar boş iş. PSİKolog, psikiyatri boş iş. İlaç boş iş. Sakın bu tuzaklara düşme. Güç içinde. Ciddi diyorum bunu. Bu sorunların daha hızlı bitmesi için bolca para işi kolaylaştırır da diyelim.
0
Shepard
(09.07.25)
Varligim silinsin kimse icin var olmamais olayim istiyorum.; böyle demişsiniz ya, bu annenizin isteği anlattiklarinizdan anladığım, sizin değil.

Sosyallesmemeniz de annenizin isteği.

Böyle devam ederseniz yok etmiş olacaksınız zaten kendinizi.

Hedefi yüksek koyarsanız her şey yapamadım olmuyor gibi gelir. Ee nereye gidiyorsunuz ben de geleyim mi falan davet ettirin kendinizi gerekirse.

Sözlük vs.den hemcinsiniz online birileri denk gelirse de çaya kahveye çağırın baktınız muhabbet uyuyor. Deneye deneye değişir. Bazı şeyleri de biraz abartmayı ya da uydurmayı öğrenin.
0
encokbenisevinnolur
(09.07.25)
yazdığın hiç bir şey senin suçun değil. dimdik kalmışsın, nefes almışsın, kimseye yük olmadan tek başına ayakta durmayı öğrenişsin. bu bile mucize, çoğu insanın yapamayacağı bir şey. kendine kızacağın bir şey yok.

şu kişiye hissettiklerin de gayet insanca ama onun hayatının rahat, tasasız olduğunu düşünmen belki de sadece dışarıdan öyle göründüğü içindir. onun da içinde ne kırgınlıklar vardır. bilemezsin. senin ona ilgin, yaşayamadığın gençliği görmenle ilgili bence. bir yandan ona yakın olmak istiyorsun, bir yandan da onun dünyasına ait olmadığını düşünüyorsun. put gibi kalmak, dilinin tutulması, naz cilve yapamamak.. bunlar senin suçun değil ki? hayat sana böyle roller öğretmemiş. sen hayatta kalmayı öğrenmişsin. ama şunu bil, kimse birini sadece cilvesi için sevmez. gerçek sevgi, dürüst bakışlarla ya da samimi gülüşlerle kurulur. biri seni sadece eğlenceli, neşeli olduğun için sevecekse o kişi sana göre biri değildir zaten. sen derin bir insansın. yaraların var, hikayen var.. ve bu seni "az" yapmaz. tam tersine çok daha özel biri yapar. kendini hırpalamana gerek yok. sen duygularını yavaş yavaş, kendin gibi, sakince yaşa. gerekirse hiç açılma ama kendini de aşağı çekme, üzülme. hayat sana beklenmedik yerlerden küçük küçük kapılar açar. sen yeter ki kendini "ben beton gibiyim, kimse beni sevemez" diye mühürleme.

sana sosyalleş diye klişe bir şey söylemeyeceğim. ama gerek burada, gerek başka yerlerde bir dolu insanın seni ilgiyle dinleyeceğini tahmin ediyorum. insanın bazen tek ihtiyacı anlaşılmak oluyor. konuş. anlat. tanımadığın insanlar da olsa anlat. birisi seni anlamasa bile, sen kendini daha iyi anlarsın.
0
co2s2
(09.07.25)
bir bumble açıyorsun, bilip yapmadığını yapıyor ve biraz rahatlıyorsun. yok olmak, ölmek istemek bunlar olağan düşünceler -hele hele bu memlekette, hayatta kalmak ise içgüdüsel. biraz primitif yanınla ilgilenmek iyi gelir.
0
ahmet oturum cerezi
(09.07.25)
çözülmeyecek bir derdin yok da yılların verdiği bunalmışlık ile nasıl hareket edeceğini kestiremiyorsun doğal olarak. önce kafayı bir toplayıp toksik insanlardan uzaklaşman lazım. tek başına çıkamıyorsan bir ev arkadaşı bulursun.
0
orpheus
(09.07.25)
borçlarım :D
0
baldan kaymak
(09.07.25)
Yaşamak mükemmel bir şey bunun için ekstra bir motivasyona ihtiyaç duymuyorum yaşamanın bizzat kendisi motive ediyor beni, senin de eminim süper dertlerin vardır ama tadım kaçmasın diye okumadım hakkını helal et.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(09.07.25)
Eğitimin nedir bilmiyorum, yapabilir misin bilmiyorum ama devletin memuriyet sınavlarına girip Anadolu'ya atanırsan bu derdin epeyce hafifler diye düşünüyorum.

25 yaşımdayken Elazığ'a atandım, tanıdığım kişi sayısı tam olarak SIFIRdı. Anneannemin belki 60 yıllık arkadaşının da asker arkadaşının yardımıyla bir misafirhane bulup 1 yıl kaldım. Toplam 8 yıl kaldım orada, benim arkamı arayan, beni koruyup kollayan kimse olmadan 8 yıl, kadın başıma, tek başıma yaşadım, memur olarak.

Zor muydu, zordu. Ama başardım mı başardım. Sen de yaparsın ve vakti gelince tayinini daha sevimli daha iyi bir yere de aldırırsın. Ailenden uzaklaşmış da olursun, çevre de yaparsın, maddî olarak kendini daha bir sağlama almış da olursun.

Bi dene derim. Konuşmak istersen sık sık uğruyorum buraya, konuşmaktan memnuniyet duyarım.
0
muhayyer divan
(09.07.25)
yakın cevremde cok tanidigim var,
benzer konular üzerine sıkıntı icerisinde,tek değilsin.

problemlerini kendine saklama ,
böyle ifade etmen çok guzel,

Herseye bir çözüm bulunur,
bak 20 kisi senin degerli oldugunu anlatmaya calisiyor,

Kiz kardesimle birlikte ara sokaktan carsiya dogru ilerliyoruz,

Motorsiklet gecti yanimizdan,
Üzerinde bir oglan arkasinda da bir kiz vardi,

gecerken motorsikletin arkasinda oturan KIZ bagirdi,
Coooookkk güzelsinnnn...

Gülüstuk,hosumuza gitmisti..
Tanimadigin birisi olumlu bir eylemde bulununca yada karsindaki kisi tebessüm ediyorsa,
ilk basta gülmesen bile,
zihninin ici gülüyor,bu nu bebeklerde daha net görebilirsin,
anne bebek iliskisi,
annenin mimiklerine göre bebek tepki veriyor,
Bizi o bebekten ayiran sey,önyargimiz
önyargilarindan kurtul,
Sevgi paylasildikca cogalir.
Sen değerlisin...
0
designer
(09.07.25)
Çözüm kolay ya kafanda büyütme.
hemen bulunduğun şehirde bir tane aktive topluluğu buluyorsun.
örnek olarak aşağıdakiler olabilir;

İngilizce konuşma topluluğu
Seramik/toprak yapma
Dans kursu
Eğer bulabilirsen senin ilacın budur: drama/tiyatro topluluğu/kursu.
satranç kursu bile olur.

ilk aklıma gelenler bunlar. ilk önce böyle bir topluluğa girip arkadaş edineceksin, sonra devamı gelecek zaten.

Bu saatten sonra da ailenin ne dediğine takılıp kafanı yorma.
0
duyuruuser
(10.07.25)
Asla pes etmemek gerektiğine inanıyorum. Insanın kendisi de, çevresi de, içinde bulunduğu koşullar da değişebilir. Naçizane tavsiyem spora ağırlık vermeniz. Fitness + grup sporu. Gelişimi ve değişimi görünce ozguven artışı da olur. Müzik aleti kursu veya ilginizi çeken farklı bir şeyin kursu gibi grup aktiviteleri ise siz çaba gösterip kendinizi kabul ettirmeden sosyalleşmek olanak sağlayabilir. Kısa grup otobüs turları da hem gezip eglenmenizi hem de sosyallesmenizi saglayabilir.

Hayat motivasyonum ise mümkün mertebe güçlü olmak ve önce kendime sonra çevreme yardim edebilecek kapasitede olmak, doğru bildiğim yolda kendime göre eğilip bükülmeden yaşamak.
0
havadakarada
(10.07.25)
Anlattığın çevreye göre durumunu çok iyi gördüm. Demek ki çalışkan, irade sahibi ve güçlü durabilen bir mizacın var. Sorunlarını çözebileceğini düşünüyorum. Biraz daha kabullenici ve affedici olmak sana nasıl gelecek denemek isteyebilirsin.
0
osssy
(10.07.25)
bu kısım önemli: ilaç almak zorundasın.

burda onlarca yazılan yorumu görüyorsun: "şuna odaklan, spor yap, yavaşça sosyalleş, her gün yeni bir umut"... kimse sana bunlardan farklı bir şey söylemeyecek. "heh tamam ya" dedirtecek sihirli bir cümle yok. hiç olmadı.

inanılmaz ajite olmuşsun. ülkeyi geçtim benim çevremde senin durumundan 3-4x kötü durumda olan bir sürü insan var ama herkes bir şekilde bir motivasyonla, ilerliyor, yer yer mutlu günler geçiriyor vs. bu konuyla ilgili de yapabileceğin bir şey yok, yoğun ajitasyon var. ilaçsız geçmesinin bence imkanı yok.

en yakın zamanda bir psikiyatriste gidip antidepresan başlaman lazım. intihar diyorsun keşke varolmasam diyorsun ama antidepresan kullanmak istemiyorum diyorsun, inanılmaz bi çatışmanın içindesin. kendini ve aklından geçenleri boşver, sadece git ve ilaç al. 2 ay sonra etkisini göreceksin, doktor bırak diyene kadar da bırakma ve bırakma talebiyle gitme.

ilaç işini çok kolaylaştıracak. nerdeyse ortada cevap verecek karmaşık bir soru yok. hemen herkes gibi kötü bi aile geçmişi, üstüne onlardan farklı olarak kendi ayakları üstünde durabilen, genç, araba falan alabilmiş biri var. sorun şartlarında değil, geçmişinde de değil, karakterinde de değil. hastalanmışsın, ilacını almalı ve bunları 2 ay sonra düşümen lazım.
0
gitdaddy
(10.07.25)
ya öncelikle çok üzüldüm, benzer duyguları sizinle yakın yaşlarda yaşamıştım. bütün arkadaşlarımın öküz gibi güzel kariyerleri varken ben aile şirketinde kısılmıştım ve işin kötüsü başka bi şey de becerememiştim zaten.

ama değişebilir, değişiyor. ben hayatımın en kötü dönemini de 23-24 yaşlarımda yaşadım. o dönem delirmemek için yaptığım şey kitap okumaktı. gece, gündüz, insan içinde bile bulduğum her fırsatta kitaplar okudum. bir süre sonra da psikoloji kitapları okumaya başladım. öyle dandik kişisel gelişimler değil, harbi psikoloji kitapları
bunlar bana çok iyi geldi.

bir de olmak istediğin bir versiyonun kesin vardır onu düşün. ben mesela hayallerimi koymuştum karşıma. nasıl bir insan olmak istiyorum? entelektüel birikimi yüksek, small talkta başarılı, yurtdışına seyahat edebilen, ne bileyim mesela ingilizcesi güzel, sosyal sorumluluk duygusu yüksek biri olmayı hayal ediyorum. kendimi o insan olarak gördüğümde, hayal ettiğimde mutlu oluyorum ya, bu fikirlere tutunuyorum. sonra hangisini yapabileceksem kolaydan başlayıp yapmaya çalışıyorum. ingilizceyi bedava geliştirebiliriz, sosyal yeteneklerimizi geliştirebiliriz. paramız varsa ikisini bir arada yapmak için kursa gidebiliriz.

böyle böyle hayal ettiğim insan olmaya yaklaşıyorum. paramı fuzuli harcamayıp tatilimi yurtdışında yapmaya kasıyorum mesela.

ama bence en önemlisi aileyi salmak, aileyi geride bırakmak. fiziksel olarak yapmak zorunda değilsin, affetmek mi kabul etmek mi ignore etmek mi hangisi işinize yararsa fark etmez. ben bunu başardığımda en büyük kazancı bunda yaşadım. ben de annesinin sevgisini hiç hissetmeden büyümüş bir kız çocuğuydum şu an kendisini herkesten çok seven bir kadınım.

bir yerden tutunursan inan ki arkası gelecek
0
ofelia
(10.07.25)
(11)

Değerli tl politikasından ne zaman vazgeçilir ?

Rao
Hepimizin malumu, iflas ve konkordatolar artmaya başladı. özellikle Turizim ve ihracat kötü durumda. Yüksek faiz nedeni ile harcamalardan alınan vergi gelirleri haliyle düşüyor. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Ayrıca siyası gerilimde yüksek faize rağmen tl ye olan güveni sarsıyor. Size göre ekono
Hepimizin malumu, iflas ve konkordatolar artmaya başladı. özellikle Turizim ve ihracat kötü durumda.
Yüksek faiz nedeni ile harcamalardan alınan vergi gelirleri haliyle düşüyor.
Bu sürdürülebilir bir durum değil. Ayrıca siyası gerilimde yüksek faize rağmen tl ye olan güveni sarsıyor.

Size göre ekonomik yönetimi ne zaman bu durumdan vazgeçer veya geçmek zorunda kalır.

Teşekkürler.
0
Rao
(08.07.25)
tefeciler doydugu zaman.
0
designer
(08.07.25)
tr.tradingeconomics.com

İflas ve konkordato sayısında kayda değer bir değişim yok. Hele kurulan şirket/iflas oranında düşme bile var. Ekonomi hala çok sıcak, en az 6 ay 1 sene daha devam etmek zorunda yüksek faiz döneminin.
0
avatar is back
(08.07.25)
Turkiye'de yastik altindaki parayi asla kucumseme.

Turkiye'de issizlik de sorun degil cunku adam 40 yasina gelmis halen ailesi bakiyor adama hausuajajhs.


Bu iki yaygin kulturel norm degismedikce Turkiye'de oyle kriz var sokaga dokulelim olayi olmaz.

Annem hayatinda calismadi yastik altinda 20 tane 24 ayar bileziginin olduguna eminim baudusjaajsjdhduasjj
0
baldur2
(08.07.25)
ekonomi yönetiminin başına gerçek bir ekonomist yetkiyle geldiği zaman vazgeçilir.

o zamana kadar saçma sapan fikirlerin peşinde ülke batırmaca oynamaya devam.
0
babilfish
(08.07.25)
İflas ve konkordato artmadı, ayrıca turizmde kötü durumda değil, ihracatı bilmiyorum.
Sorunun cevabı; kur korumalı mevduat sisteminden son para çekilince
0
etna
(08.07.25)
Konkordato artmadı diyenlerin kaynağı nedir? Çünkü biz arttığını görüyoruz.
0
osssy
(08.07.25)
finans sistemindeki para atıl duruma,yastık altına çekilince.
0
transall
(08.07.25)
Olayları doğru anlamazsanız, doğru da değerlendiremezsiniz. Ekonomi yönetimi diye bir şey yok. Tek adam ne isterse, o oluyor. Dolayısıyla boşuna analiz yapmaya gerek yok. Rasyonel politikalar uygulanmıyor.

Mehmet Şimşek, yabancıların çıkarlarını korumak için getirilmiş bir kayyum.

"Tilkinin 40 oyunu var, hepsi de tavuğu yeme üzerine" gibi bir söz vardı herhalde. Tüm çabalar, belli kişilere servet transferi yapmak, pastadan daha büyük payı birilerine vermek için. Bir gün bu oyun yeteri geliri getirmemeye başlarsa, farklı bir oyuna geçer.

Bu ortamda herkes, gemisini kurtaran kaptan. Döviz ucuz, TL aşırı değerli ise, toplayabildiğiniz kadar döviz bazlı varlık toplayacaksınız. Paranızı sisteme kaptırmayacaksınız, yastığınıza yakın tutacaksınız.


.
0
kartallar yuksek ucar
(08.07.25)
kartallar yuksek Ucar , ekonomi yönetimi derken bende aslında tek adamı ima etmeye çalışıyordum aslında.
Bu gerçeğin ben dahil bir çok kişi farkında .

Bazı arkadaşlarda yine iflaslar artmıyor, demiş kaynağı neyse bizde bilelim.

özellikle Büyük firmalar işçi çıkarıyorlarsa , bir bildikleri vardır.

Aslında soruyu sormaktaki temel amacım, ne zaman bir devalüasyona izin verilecek bunu kestirebilmek.

Tüm siyasi geririmlere rağmen dolar kurunun baskılandığı apaçık ortada.

Öyle bir durumdayızki, mevduat yapsan, bilmediğimiz bir gece aniden kur şoku yapıp bize içerde bırakacaklar.

Döviz bazlı varlıklarda beklesen, kurs baskılandığı için getiri enflasyonun altında kalıyor.

Baştakiler ve yandaşlar bundan önceden haberdar olacaklar ancak, normal vatandaş olarak kur şoku yapılacak zamanı nasıl kestirebiliriz ?

gün imkansız elbet ancak, en azından 2-3 aylık zaman dilimi için, benim merak ettiğim asıl konuda bu. Teşekkürler.
0
🌸Rao
(08.07.25)
Bunu kestirmek mümkün değil maalesef. Bu tamamen gidişata bağlı. Ancak bu şekilde çok götüremeyecekleri ortada. Döviz yok ve her geçen gün daha da azalıyor.

Bugün TL mevduata para yatırıp, belki dolardan daha çok kazanabilirsiniz ancak bir anda gelişecek bir devalde tüm kazandıklarınızı ve hatta daha fazlasını kaybedebilirsiniz. Bence döviz bazlı varlıklarda kalmak lazım.

Ancak mevduat bana çekici geliyor, girsem ne güzel olurdu diye içiniz gidiyorsa 50-50 kuralı var. Paranızın yarısını veya riske edebileceğiniz kadarını mevduata yatırın. Ani gelişen devale karşı diğer yarısı güvende olur.


.
0
kartallar yuksek ucar
(08.07.25)
konuyu aştıktan bir gün sonra yani bugün mevduat ve fon stopaj oranları attırıldı.

bu demek oluyorki halktan daha fazla vergi toplayıp, tl karşılığı döviz satarak , artan döviz talebini daha fazla baskılamak niyetindeler ama nereye kadar. !

Yoksa vatandaşın parasını bankalardan çekmesinimi istiyorlar ? ne anlamalı.
0
🌸Rao
(09.07.25)
(34)

Leman dergisi

kizil karga
Provakasyon mu yapıyor sizce şu karikatürle yoksa sıradan bir yayın mı?Provakasyon mu sorusu şu nedenle soruyorum biliyorsunuz peygamberin yüzünü resmetmek heykelini vs yapmak caiz kabul edilmiyor, tabii biz her şeyi uçlarda yaşadığımız için bu konuya gereğinden fazla hassasiyet gösteriyoruz, böyle
Provakasyon mu yapıyor sizce şu karikatürle yoksa sıradan bir yayın mı?

Provakasyon mu sorusu şu nedenle soruyorum biliyorsunuz peygamberin yüzünü resmetmek heykelini vs yapmak caiz kabul edilmiyor, tabii biz her şeyi uçlarda yaşadığımız için bu konuya gereğinden fazla hassasiyet gösteriyoruz, böyle bir ortamda yüzünün gösterildiği bir karikatürü yayınlamak bilinçli bir eylem mi sizce Charlie Hebdo gibi sonuçları olur mu?

x.com
0
kizil karga
(30.06.25)
Kasti yapılmış bence. Leman bu ülkenin en köklü mizah dergilerinden ve çizerleri bu gibi konularda nasıl davranılması gerektiğini bilen kişiler.

Bunu böyle açık açık yaptılarsa vardır bir amaç.
0
runaway
(30.06.25)
Dogru söylemis leman.
0
sonsuz
(30.06.25)
yav karikatürde bişey yokmuş sansürlü haberi görünce bi halt var sanmıştım. Eğer peygamber resmedildiyse bir grubun eleştirmesi rahatsız olması da hadi normal karşılanabilir (dergi açıklama yapmış değil diyor, halktan ölen olan bu isimdeki kişiler vs. ama karşındakinin anladığı kadarsın)

Ben daha çok bakanların attığı twitlere takıldım.
0
nhk ni youkosu
(30.06.25)
Muhtemelen ülkeyi karıştırmak isteyen birileri tarafından fonlanan bir dergi. Dergiyi linçleyen dinciler de dergi de masum değil.
0
messina123
(01.07.25)
messina+1

iki taraf da kapatilsin.
0
gule gule
(01.07.25)
şu dönemde bunu çizmek aptallıktan başka bir şey değil diyeceğim ama provoke etme amaçlı olduğu belli. aklı başında adam provoke olmaz tabii de, şuna bakıp provoke olacak en az 20 milyon insanın olduğunu biliyorsun şu ülkede. bana ne provoke olsunlar, ortalık karışsın, ben de ünlü olayımdan başka hiçbir anlamı yok. aferin iyi bok yediniz madalyası takılması lazım. onu çizince bir anda tüm sorunları çözdük ülkede, muhteşem bir noktaya dikkati çektiler.
0
lifeisopeth
(01.07.25)
O kadar kirli bir siyaset var ki ben de kasti yapıldığını düşünüyorum. Türkiye’de yaşayan kime sorsan Muhammed isminden tetikleneceklerini bilir. Zaten akp oyları ne zaman düşmeye başlasa din kartı devreye sokuluyor.
0
ekimoloji
(01.07.25)
Provakasyon var. Net. Tartışmaya dahi kapalı bir durum. Çizme emrini veren de ibda c piçlerin örgütleyen de aynı ajans
0
topkapiaksaray
(01.07.25)
Dergi zaten para yapamıyor artık. Uzun zamandır batık bir dergi. Ne yapsak falan diye bir yerlerden para almış olabilirler. Çizen kişi Leman'daki en uysal ve apolitik çizerdir
0
runaway
(01.07.25)
Kesinlikle kasıtlı yapılan bir şey.
Geçmişte de buna benzer şekilde bazı örnekler oldu.
sanat/mizah adı altında topluma yedirilmeye çalışılıyor.
Toplum da öyle her zaman yemiyor.
Sayelerinde olaylar çıktı.

YouTube da bazen denk geldiğim ve bu tür toplum değerlerini içeren kırmızı çizgilere yaklaşan ve başına neler geleceğini bildiğinden duracağı yeri bilen stand up cıları da görüyoruz.
0
diyecevaplandı
(01.07.25)
bilerek yaptılarsa vahim değilse daha da vahim. ülkenin en ufak bir şeye bile tahammülünün olmadığını göremiyor olamazlar herhalde. bu haftanın gündemi de böylece belirlenmiş oldu.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(01.07.25)
siyasal islamci götler buraya da dadanmis.
0
feastofthedamned
(01.07.25)
karikatürde hakaret yok
böyle bir karikatüre, tasvire gerek yok
zaten 26 haziran çıkıp 4 gün sonra organize şekilde gündeme geliyor
böyle şeylerin yayılmadan engellenmesi lazım
0
mantık
(01.07.25)
Karikatüre hak vermemek elde değil. Iki taraf aslında birbirinin kardeşi ve iki taraf da ölüyor demiş. Savaşa ve vahşete karşı bir duyar içeriyor yani. Anlatılanı çoğu kişi anlamıyor sanırım.
0
osssy
(01.07.25)
Bir tarafta ölen Muhammed, diğer tarafta Musa. Selam veriş, alış şekilleri bile aynı ama aynı savaşta farklı saflarda can veriyorlar, denmek istenmis.
0
sekizdokuzon
(01.07.25)
Bir de bu bir din savaşı değil artık diyorlar tabii.
0
sekizdokuzon
(01.07.25)
biz vatandaşları çizdik diye yan çizmişler ama peygamberleri ifade etmişler. din diyanetle işim yok ama kalkıp böyle sıkıntılı bir ülkede sonunu düşünmeden böyle paylaşım yapıp şeriatçıların sokaklarda hak arıyoruz ayağına kudurmasına vesile oldukları için çok umurumda değil.
0
buenosdias
(01.07.25)
İnsanımız zaten siyasal islamcıların ablukasındayken böyle bir çıkışta bulunmaları aptallık, eğer dedikleri gibi "sadece isim benzerliği" olsa bile bu "isim benzerliğinin" böyle sonuçlarının olacağını tahmin edemeyecek olmaları daha büyük aptallık, eğer aptallık yapmadıklarını düşünüyorlarsa o zaman insanlar kasıtlı olarak yaptıklarını düşünmek zorunda kalıyor. Umarım Özgür Özel bir de bu işi savunmak zorunda kalmaz o zaman konu bambaşka noktalara taşınabilir.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(01.07.25)
Siyasal islamcıların hassasiyetinin ve mağduriyetinin sonu gelmez. Bugün karikatürden alınırlar, yarın ramazanda yemek yedin diye, öbür gün sınıfta erkek var diye, diğer gün şu bu. Bunun bir sonu yok. Bu ülke laik bir ülke. Hiçbir siyasal islamcı havlaması, anayasal olarak garanti altına alınmış bu gerçeği değiştiremez. Yapılmak istenen hassasiyet pornosuyla sürekli cephe genişletmekten başka bir şey değil.

Bugün istiklal caddesi ortasında polis korumasında cam çerçeve indirilmesine, kemalist insanlara ölüm sloganları atılmasına izin veren, sonra da aynı anda tüm bakanların sıraya dizilerek twitler atmasına gündemi buraya taşımasını normal görüp bu karikatürü linçleyen herkes de bu değirmene su taşır. Bugün polis korumasıyla şeriat sloganı atanların yarın polis korumasıyla senin kapına dayanmayacağının ne garantisi var? Milletin tapulu malına çökülüyor, polis jandarma kuvvetinin arkasından şeriatçı köpekler havlıyor, ama biz gidip yau şu lemancılar da ağzımızın tadını niye bozdu ki şimdi falan diyorsunuz. Gözünüzü açmanız için daha ne olması gerekiyor acaba.
0
thracia
(01.07.25)
@thracia, bizden farkli olarak ne yapiyosun mesela konuyla ilgili? yada tam olarak neyi savunuyorsun herkes bu tarz ortaligi gerecek seyler paylasmasini mi savunuyorsun?
0
buenosdias
(01.07.25)
provokasyon olarak görmüyorum ben bunu; gayet de eleştirel tespit kisvesi altında bilinçli bilinçli aptal cesaretiyle yapılmış bir şey ama hamama giren terler, yapacak bir şey yok.

dergiden gelen açıklamaya bakarsak "sav" ifadesini bile unutmayacak hassasiyetteler ama ne hikmetse karikatürde muhammed isminin (hele musa ismiyle birlikte) başka yönlere çekilebileceğini hiç ama hiç öngörememişler. r yaptıkları ikinci nokta da şu; muhammed dünyada en çok kullanılan müslüman ismi diye seçilmiş, peki aynı istatistik/klişe neden yahudi için kullanılmadı?

bu noktadan bile bakılırsa kastettikleriyle açıklamaları örtüşmüyor bana göre.


ayrıca, inanmayanların veya müslüman olmayanların "yine mağdur olmuşlar" demelerinden de gına geldi artık. senin hassasiyetin yok diye ne yapalım, benim hassas noktalarıma dokunmalarına ses mi çıkarmayayım? oldu olacak bir liste yayınlayın da ne konuda hassasiyet göstermemiz gerekli ya da gereksiz, hem öğrenelim hem de sizden icazet alalım.
0
m e b
(01.07.25)
Bu şiddeti gösteren kişiler karikaturu okuyup da "tamam, içerik aslında iyiymiş, kusura bakmayın" diyecek değil.
Resmedilmiş olması yeterli.

Charlie hebdo olayini bir karikaturist duymamışsa başka bir mesleğe yönelmeli.

Derginin de bir sürü editörü vs var, bir kişi çıkıp bu olay başımıza iş açar diyememiş mi, mümkün değil.
Bana komplo gibi geliyor.
0
WithWorth
(01.07.25)
"Iki taraf aslında birbirinin kardeşi ve iki taraf da ölüyor demiş"

böyle bir durum yok
ortada her şeyden önce orantısız bir güç savaşı var
18bin çocuk öldürmeyi, insanları aç susuz bırakmayı, evlerini yıkmayı yahudilik dini ve 2 taraf da Allah'a inanıyor şeklinde değerlendiremeyiz
günah işleyen cezasını görecek ister inanan olsun ister inanmayan ve böyle bir din kardeşliği yok
0
mantık
(01.07.25)
@buenosdias sizden farklı olarak leman'ı, karikatürü çizenleri suçlamıyorum mesela. Siyasal islamcılar her hassasiyet diye ağladığında onların arkasına sıralanmak ve hak vermek yerine insanların fikirlerini söylemesini savunuyorum. Daha hakim önüne bile çıkmamış, bir suçu olup olmadığı belli olmayan insanların iç işleri bakanı tarafından "alçak" diye nitelendirilerek karga tulumba göz altına alınmasından rahatsız oluyorum ve bunu dile getiriyorum. Kalkıp da tüm fikirlerini ve düşüncelerini siyasal islam hassasiyetini gözetecek şekilde otosansür uygulamıyor diye insanları suçlamıyorum mesela sizden farklı olarak.

Bu ülkede hukuk zaten ayaklar altında. Ama bunu her yaptıklarında bu durumu normalleştirmek, bu değirmene su taşımak demektir. Bir suç varsa buna mahkemeler karar verir -her ne olursa olsun- Bir bakan, suçu kesinleşmemiş hiç kimseye alçak diyememeli. Bunu normalleştirmenin nelere yol açtığını göremiyor musunuz? Sizden farklı olarak bunu her ne şart altında yaşıyor olursak olalım normal kabul etmiyorum ve bunu da söylüyorum.
0
thracia
(01.07.25)
thracia +1

Birkaç sene önce bir AVM'deki cinsiyetsiz tuvaletleri baskıyla kaldırttıklarında birebir bunlar geçmişti aklımdan. Yarın kutsal aylarında yemek yendiği, ertesi gün içki içildiği için gelecekler. Bu bir kısım sözümona seküler kesimin aman ağzımızın tadı kaçmasın, mütedeyyin kesimin hassas duyguları incinmesin kaypaklığından tiksiniyorum.

Her cephede savaşmak gerekiyor bu 'Senin hiçbir şeyine saygım yok. Sen benim her şeyime saygı duyacaksın.' zihniyetiyle.

Konuyla alakasız, dün bir Ürdün filmi izledim. Medeni kanunun ve laiklik ilkesinin benimsendiği bir ülkede yaşadığım için ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha fark ettim.
0
auroraaurora
(01.07.25)
@thracia, burdaki fark su. durduk yere kudurmadilar. leman gidip comak soktu ve seriatcilari sokaga doktu. huzurumu bozmasinlar diye bir derdim yok; ama leman'in futursuz davranisini da, sirf duzene, baskilara karsi durus olarak savunmak bana aptalca geliyor. leman'in pratikte yaptigi sey, sakalli birinin ataturk heykeline nanik yapmasindan farki yok.
0
buenosdias
(01.07.25)
@buenosdias Durduk yere kudurmadılar mı? siz de bunu yediniz öyle mi? 4 gün önce yayınlanmış bir karikatür tam da saraçhane mitinginden bir gün önce organize bir şekilde toplanmış bir grup tarafından, normalde sesini çıkaranın üstünden toma ile geçildiği istiklal caddesinde cam çerçeve indirelerek protesto edilecek, bu protesto edenler ibda-c sloganları atacak, ve herkese şahin polis bu vatandaşlara çıtını çıkarmayacak. Hemen aynı gece tüm akp bakanı yöneticisi sözbirliği etmiş gibi gece yarısı twitler atacaklar.

Ve siz de tüm bunların lemandaki karikatüristlerin öngörüsüzlüğü, fütursuzluğu yüzünden olduğuna inanmamızı bekleyecekseniz öyle mi?

Velev ki öyle olsun, burası anaysada laik bir hukuk devleti olarak tanımlı. Her canı isteyen hoşuna gitmeyeni böyle devleti de arkalayarak linçleyecekse o zaman o ülkeye hukuk devleti falan denemez. Bunu normalleştirmeyin, bundan taviz vermeyin diyorum kısaca. Varsa derdin, şikayet edersin, dava edersin, mahkemeye çıkılır, karar verilir. Diğer tüm seçenekler kabile devleti olduğunun kabülüdür.
0
thracia
(01.07.25)
soylediklerin gercek de olabilir raslanti da. o yuzden ben kesin yargida bulunamam. sarachane, maltepe, yenikapi mitingleri daha once de oldu. ayrica kimse leman'a git boyle bir karikatur yap da demedi. neyse ozunde ayni seyi savunuyoruz aslinda. sonrasinda olanlar adalete, demokrasiye, medeniyete uymayan seyler. sen etkilere odaklanirken ben sebebe odaklaniyorum.
0
buenosdias
(01.07.25)
Dünya'da tüm yayıncılar bilir ki Peygamberimizin karikatürü çizilmez. Çizersen müslüman ülkede de olsan dinsiz ülkede de olsan sonuçlarına katlanırsın.

Türkiye'deki dinsiz militanların habire müslümanları hedef almaktan başka vizyonları yok.

Bütün bildikleri ,öğrendikleri İslam fıkhını eleştirmek müslümanlara akıl dağıtmaya çalışmak.
0
hebanon
(01.07.25)
gereksiz ve saçma bir karikatür.
şuanki sonuçları da aynı derecede saçma ve gereksiz.

bir taraf durduk yere çomak sokuyor.
öte taraf osuruktan nem kapıyor.

senin dinin sana, benim dinim bana diyemiyor iki taraf da.

sen ateistsen sanane benim dinimden. inanmıyorsun zaten laf sokup, bana aptal ve kandırılmış deyip durma. aptalsam benim derdim o. ben inanıyorum diye akp başa gelmedi. sapla sapanı karıştırıp durmayın.
sen inanırsan, senin dinin sana. bırak cehennemde mi yanacağım, şeytanla bir mi olacağım. sanane. bu beni ilgilendirir.

inanç konusunda ayrım yapmayı, birbirimizin hassasiyetini kabullenmeyi bir türlü anlamadık. anlasak her şeye provokasyon da demezdik. bu belki provoke amaçlı yapılmıştır ama o zaman böyle bir şüphemiz de olmazdı, provoke yapan insanlar da olmazdı.

konu dışı biraz ama içimde kalmasın, son zamanlarda seküler kesimde "islamcılara taviz vermemek gerek yoksa onların tavırlarını hoş gördükçe sürekli daha fazla müdahale ediyorlar" düşüncesi ile eşeğin bir yerine su kaçıran hareketler sergileniyor. iki tarafta da aşırıya kaçanlar var ve hepsi haksızlar.

not: karşı tarafta halil konakçı, cübbeli ahmet falan gibi figürler var ama onları inananların temsilcisi olarak görmek bu kavgayı daha da büyütür. adamların dinle minle işleri yok.
0
biseysorcaktim
(01.07.25)
col kanunlariyla yasayan birinin vizyondan bahsetmesi...hic gulecegim yoktu. milletin kiyafetine, orucuna, yedigine, ictigine karisan siz saldiran dinsizler oyle mi?
0
buenosdias
(01.07.25)
Kemalist bir dergi değil ama laf söz yiyen laik devlet ve kemalizm. LeMan'ı takip etmiyorum. Mizahı da ilgimi çekmiyor, siyasi duruşları da benimle yakın değil. Herhalde HDP/DEM-TİP seçmenidir dergi çizerleri. Asıl sorun şu ki karikatür çizildi, yayınlandı, insanlar konuştu geçti, Ekşi Sözlük'teki aktrolller tuşa basılmış şekilde 3-4 gün sonra ortalığı karıştırdı. Asıl provokatörler sözlükte.

Muhammed'in resminin yapılmasında hiçbir sorun yok. Karikatür dili de biraz keskin olur. Bunda da sorun yok. Ortada hakaret ya da başka bir şey de yok. Müslümanlar resmedilmesini istemiyorsa, resmetmezler. Başkaları hakaret etmediği ya da onun üzerinden saldırmadığı sürece söz hakları yok. İslam'ın şartları ve kısıtlamaları müslümanları bağlar.
0
nawar
(01.07.25)
dün yazıp silmiştim sinirle, yeniden yazayım.

islam'da peygamberi çizmek caiz değildir diye bir şey yok. bunu ancak muaviye ve yezid'in dininden olan şeyhler söyler. aynı şeyhler zaten kuranı okumayın da diyor, okursan da mealden okuyacaksın tercümesinden değil. allah'ın gönderdiği, peygamberin ilettiği dine anlam kattıkları iddiasındalar. mürtedlerdir, mürtedin ise akıbeti için nisa 89 ve 90 ayetleri okuyabilirsiniz.

peygamber de insan, hatta yüzünün ve vücudunun çok detaylı tarifleri var. biri çıkıp bunlara bakarak keşke çizse hatta, insanlar peygamberin de insan olduğunu hatırlamalı. muhammed allah'ın kulu ve elçisidir. ne daha fazla, ne daha eksik. kendi yaşadığı dönemde insani özelliklerinden ötürü, peygamberliğinden önce de sevilen sayılan biridir, bu da normaldir. iyi insan her dönem de sevilir, sayılır.

karikatürü karikatüre yaklaştıran tek şey zaten muhammed ve musa isimleri, yoksa dişe dokunmaz bir çizim yapmışlar. bomboş, ecnebilerin cheesy dedikleri cinsten kalitesiz bir karikatür.

muaviye ve yezidin dininden olanların bu hale gelmelerinin sebebi ise buraya da "keşke şu dönemde yapmasalardı" veya "kaşınmışlar" diyen tipler. bunlar yüzünden bu haldeyiz. ne dini biliyorlar, ne toplumu ne de dincileri. sadece okuma yazma biliyorlar, utanç verici.

dergipark.org.tr
sorularlaislamiyet.com
0
ahmet oturum cerezi
(01.07.25)
@ahmet, dinden kafani kaldirip analitik zekani da gelistirseydin konunun bilgi, veri yada kuranda yazanlarla alakali olmadigini idrak ederdin. bir elimizde: biri satassin da katledelim, kemalizmi yikalim diye intikam naralari atan seriatcilar var. bi de bunlari sokaga doken bir karikatur. utanc verici olan senin gibilerinin iki fikih kitabi, sorularlaislamiyet gibi forumlarda takilarak toplumu taniyamadan, olaylari okuyamadan kendini alim ilan edip millete akil vermesi.
0
buenosdias
(02.07.25)
(21)

Yatak ölçüleriniz neler

tuborg yesili
140*200 çok mu küçük? 1.82 ve 1.60 boyundaki bir çift için?Yerden tasarruf mu konfordan mı?Tüm yoru görüş ve önerilerinze açığız.İyi haftalar herkese
140*200 çok mu küçük? 1.82 ve 1.60 boyundaki bir çift için?

Yerden tasarruf mu konfordan mı?

Tüm yoru görüş ve önerilerinze açığız.

İyi haftalar herkese
0
tuborg yesili
(30.06.25)
bence cok kucuk, ben rahat yatmayi seviyorum, minimum 160 olmali, 180 daha da rahat. kendi yatak odanizsa 160la oda kuculse de idare edebiliyorsaniz 160 alin derim.
0
kassiopeia
(30.06.25)
1.40 çok küçük. 1.60 bile konforlu değil ama idare eder. 1.40 olmaz asla.
0
himmet dayi
(30.06.25)
çok küçük değil ama geniş de diyemeyiz. mesela kişiler çok iri yarı değilse, kaşık pozisyonunda uyumayı seviyorlarsa, bir kişi bir kenarda yatmaya alışıksa falan yeter. ama ikisi de bağımsız yatıyorsa, çok dönüyorsa, elleri kolları açıyorsa, cenin pozisyonunda değilde çarmıha gerilmiş isa gibi yatıyorsa yetmez.
oda boyutları nedi? 160X200 çok daha garanti olur etrafı çok daraltmıyorsa
edit: yatağıma baktım 160x200.. raht yetiyor iki kişi yattığımda da
0
kisa
(30.06.25)
kucuk bence.
ama tabii yerden nasil bir tasarruftan bahsediyoruz vs. bence minimum 160x200 olmali. Biz simdi yeni eve cikicagiz, yeni karyola bakiyorum 180x200 direkt, cunku imkan da var yer anlaminda, ama bazen 20cm cok onemli de olabiliyor.
0
wallcan
(30.06.25)
Oda boyutu 2.65 en,2.55 boy
0
🌸tuborg yesili
(30.06.25)
140 kücük.

160*200 bizim ve yine de dar geliyor.
0
sonsuz
(30.06.25)
6.75m2 oda mı olur yav. 140 çift kişi için küçük kalıyor gerçekten ama oda boyutları buysa ve koyacağınız diğer eşyalara göre mecbur alınabilir. 180x200 kullanıyoruz biz gayet rahat, 200x200e gerek yokmuş diyorum.
0
bobinhoo
(30.06.25)
oda küçük gibi geldi bana. oraya büyük bir yatak gerçekten "yatak odası" haline getirir. yatak almaya mağazaya gidip üzerine yatarak bir denemek lazım. ben o oda için 140 yeter mi diye denerdim.
dediğim gibi, 160 lık yatak bana iki kişi yatarken bile rahat rahat yetiyor. 140la da yaşayabilirim gibi geldi.
0
kisa
(30.06.25)
hizliresim.com

Benim mallığım tam açıklamadım eşsiz yeteneğimle görselleştirdim oda biraz değilik büyük L şeklinde gibi yatağı konacak yerin alanın ölçüsü bu, odanın devamı daralık L oluyor kıyafet dolabı vs öbğr alana gelecek yani.
0
🌸tuborg yesili
(30.06.25)
Buradan özellikle ülkemizin aşırı sevgili mimar müteahhitlerini sevgiyle anıyorum :) bu vesile ile.
0
🌸tuborg yesili
(30.06.25)
160 lik yatakin eni maks 170 tir. komodin koyacaz diyorsan da komodini 85cm e sigacak sekilde al. Yatagi yine buyuk al yani.

Hic bir sey koymayacaksan zaten 180 inde karyolayla 189 olacagindan sigdigi net sanirim.
0
wallcan
(30.06.25)
uyuma alanı ile genel kullanım alanı ayrılmış. 2.55 lik yere 160 lık yatak koyarsan 95 cm fazlalık kalıyor. 30-35cm lik iki etejer (ve koysan 20 cm, bir tarafta 10 cm boşluk kalır. biraz sıkışık kaldı yine de ama kaldırabilir.
tavsiyem şu, ölçüye uygun şekilde kağıda çiz, 1.60 lık ve 1.40 lık iki ayrı yatağı da ayrıca kağıda çizip kes ve oda içine yerleştir. bu çok işe yarıyor.
0
kisa
(30.06.25)
çift olarak boylarımız neredeyse birebir aynı. 160*200'den aşağısı kesinlikle olmaz diyorum. konfordan tasarruf edilmez.
0
lazpalle
(30.06.25)
160*200 minimum bence.
0
logisticsmanager
(30.06.25)
140lık yatağı tek başıma kullanıyorum bence siz en az 160tan şaşmayın.
0
peki madem
(30.06.25)
Teşekkürler herkese, 160'a odaklanıp milim milim hesaplayacağız.
0
🌸tuborg yesili
(30.06.25)
Korsan soru: peki en 180 mi 200 mü olmalı?
0
osssy
(30.06.25)
küçük, alma. Biz İngiltere'de double diye aldık geçtik 135cm çıktı ahah her şeye bakarım bi buna bakmadan double diye atlamıştım kafa karışıklığıyla. Bir yere taşınırsak ilk yapacağım şey 160+ cm bi yatak almak olacak. Türkiye'de standardı 160'tı zaten galiba.

@ozzy, boy mu demek istedin? herkes eni tartışıyor zaten. 190 yerine 200 almak en iyisi işte.
0
nhk ni youkosu
(30.06.25)
baktim queen genisligi 150 imis, o bile bize kucuk geliyordu king e gectik
140 cok kucuk +1
0
cooperr
(30.06.25)
140 rahat olmaz ama yer yoksa 150 idare eder bence.
Nhk, en diyorum, ideali 180 mi 200 mi size göre?
0
osssy
(30.06.25)
king 193cm imis ki biz baya rahat ettik ona gecince.
zaten yatak enleri standart degil mi yaw..
0
cooperr
(30.06.25)
(18)

Çalışanın sürekli borç ve avans istemesi

Shepard
Çok iyi çalışan bir çalışma arkadaşımız var. Evini taşıdı, yardımcı olduk avans vererek. 1 ay kadar önde maaş olarak.Hemen her gün avans istiyor. Veriyoruz ama kendisini de uyardık, yoruyor herkesi. Avans verdiğim gün gitmiş çalışma arkadaşlarından borç istemiş. Şu ana kadar 3 kişiden farklı zamanla
Çok iyi çalışan bir çalışma arkadaşımız var. Evini taşıdı, yardımcı olduk avans vererek. 1 ay kadar önde maaş olarak.

Hemen her gün avans istiyor. Veriyoruz ama kendisini de uyardık, yoruyor herkesi. Avans verdiğim gün gitmiş çalışma arkadaşlarından borç istemiş. Şu ana kadar 3 kişiden farklı zamanlarda birden fazla kez borç almış. Aylardır ödememiş. Dün öğrendim borç olayını. Dün avans istedi. Yeni taşındığı ev eşyalıymış. Eski evdeki eşyaları yazlığına taşıyacakmış. Mümkün değil dedim. Yarım maaş istiyordu. Neyse borç aldığı bir çalışma arkadaşına demiş ki "Shepard'dan iste, sana verir. Sen de bana verirsin". Personel de böyle bir durum var rahatsız oluyorum diye bana şikayet etti. Borç isteyen rütbe olarak yüksek.

Şimdi ben de rahatsız oldum. Adam herkesten borç istiyor. Başkasının avansı ile alamadığı avansı alma peşinde. Şirketteki personel borç ver, ver bana ver durumundan şikayetçi ve bence tedirginler de çünkü şimdi bize neler yapar bu borç isteyen, uğraşır, iş kitler veya sadece surat asması bile yeterli güzelim ortamı bozmaya.

Ne yapmalıyım onu çözemedim. Akıl verin please. İşten çıkartmak hariç diyelim.
0
Shepard
(30.06.25)
Bu semptomlar bana kumar, bahis borcu gibi göründü. Çok dikkatli araştırıp karar verin, bu aralar sözlükte benzeri durumlar çok yazılır oldu.
0
burka
(30.06.25)
ne yapmak lazım? vermemek lazım. bu durumu yaratan kendisi, senin patron olarak yapabileceğin şey tedbir almak.
ortamı bozabilir evet, ama sürekli borçlu olarak devam eden bir çalışan haline gelirse ki hele de sorun kumar gibi dipsiz bir kuyuysa ortamın bozulmasından daha büyük sorunlar olur.
zaten alkdığı borçlarla taşınma işini halletmiş olmalı. en fazla taşıma şirketini sen bulur parayı verir faturayı alır maaşından kesersin.
ortamı bozar hale geldiğinde de hızlıca uyarı peşine de işten çıkarmak mecburiyeti
0
kisa
(30.06.25)
benim eski çalıştıgım yerde çok iyi çalışan ama herkesten borç alan bir arkadaş vardı. sonra birgün herkesin borcunu patlatıp işi bırakmıştı. tabi arada senet v.s olmadıgı için paralar nanay olmuştu. anlattıgınız hikaye bu sebeple çok tanıdık geldi.
borç vermeyin.şirket kurallarını tekrardan hatırlatın. hatta tekrardan egitimden geçsin. Kurumsal firmalarda saçmalayan personeli genelde tekrardan egitime alırlar kendine gelsin diye. borç konusunda bankalara yönlendirin. borçlanma işini bankalarla halletmesi gerektigini belirtin. (muhtemelen bankalarada borç takmıştır)

batık bir gemiyi yüzdürmeye çalışıyor gibi görünüyorsunuz
0
limonlu eksi
(30.06.25)
Kumara düşmüş kuvvetle muhtemel. İşiniz zor. Çıkışını yapmanız en olası tazminatını verip.
0
drako
(30.06.25)
isten cikarmak haric soyleminde ciddi isen, ve kumar, uyusturucu gibi bir bagimliligi yoksa kenara cekip konusacak ve duruma gore bir daha tekrarlamamasi sozu karsiliginda izin, tedavi, tatil, son seferlik yuklu avans gibi seyler teklif edicen.
0
buenosdias
(30.06.25)
benim öyle bir iş arkadaşım vardı. bir kere cuma günü pazartesi ödemek üzere borç istedi ve verdim. sonra her ay düzenli olarak borç istedi. yok dedim ama 3 sene her ay istemeye devam etti. her seferinde hayır dedim, yine de istedi adam. inanılmaz bir şey.

onun da olayı, gelirinden çok daha fazlasını harcadığı bir evliliği vardı. eşi top model gibi bir şey. ona sözler vermiş, seyahatlere gideriz, onu bunu alırız diye. gırtlağına kadar borç içindeydi adam. sonra para yetmeyince eşi ayrıldı da kurtuldu dasjfşasd
0
gabe h coud
(30.06.25)
Yorumlara katılıyorum, şahıslardan bu kadar borç isteniyorsa belli ki bankalar nezdinde borçlanacak bir limit kalmamış, konu şirketten avans alma ve kişilerden ayrı ayrı isteme noktasına gelmiş. Muhtemelen aile ve akraba kanalları çoktan tüketilmiştir.

Bizim böyle bir tanıdık var, açıkçası bunalımda olduğunu düşünüyorum. Pek çalışma taraftarı değil, hayattan bıkmış. Farklı işlere girip çıkıyor. Ailesinin ihtiyaçlarını sağdan soldan borç adı altında para alarak karşılıyor ve ödemiyor. Sizin profil buna uymuyor gibi görüyorum ama belli olmaz tabi. Geriye kumar, uyuşturucu ve kadın seçenekleri kalıyor.

Ne yapılmalı? Öncelikle avans verme işini kesmek lazım. Şu aralar çok avans talep ettiğini, çalışma arkadaşlarından da borçlar aldığını ve ödemediğini, maddi sıkıntının kaynağının ne olduğunu usulünce sormak gerekir. Her ne kadar "çok iyi çalışan" biri olsa da bu iş bir noktada patlar, çalışma motivasyonu kalmayacak ve işi bırakacaktır. Kısacası derdini öğrenmeye çalışıp uyarmak lazım. Şirket içinde bu tip konulara izin verilmediği, devam edilecek olursa yolların ayrılacağı noktasında biraz sert uyarı yapmak gerekiyor aksi durumda kişi kendini toparlamayacaktır. Yani derdini anlamaya çalışın ama katı kuralların olduğunu da hissettirin. Şahsi fikrim bu yönde.
0
Lethe
(30.06.25)
bu döngüye girip çıkanı görmedim hatta zamanla daha arsızlaşıp normalleştiriyorlar ve borç vermediğin için kötü sen oluyorsun.
0
carisch
(30.06.25)
Bir hatira anlatayim,
santiyedeki herkese cesitli bahanelerle annem hasta, borc verdim xe alamadim ama simdi bana lazim vs. vs. borc takan, sonunda santiyede gerektiginde kullandigimiz sirket kredi kartini calip, para cekip kendi kartini bir ay atlatip, tekrar kendi kartindan para cekip geri sirket kredi kartina yatiran bir personelim vardi. cok iyi dunya tatlisi herkesin sevgilisi bir cocuktu. benden de borc para aldi tabii.

Biz de olayi insanlarin artik birbirine ya bu cocugun durumu iyimi surekli para istedi benden demesiyle farkettik. Bir baktik herkes ten para almis. Hatta bir suredir bir iki haftadir santiyede ofiste yatiyormus. Kirasini odemediginden ev sahibi kovalamis.

Ozetle hazir farketmissiniz, acilen cozun. Isten cikarmak haric demissiniz ama bazen tek yol kolu kesmektir.
0
wallcan
(30.06.25)
neden bu çalışana işten çıkarma hariç bir çözüm bulunmaya çalışılıyor ben de bunu anlamıyorum. İşyerinde hepimiz para kazanmak için bir arada bulunuyoruz ve bu arkadaş sürekli para istiyor, borcu borçla kapatmaya yönelik girişimlerde bulunuyor işyerine parasal huzursuzluk sokuyor. Yarın bugün bu arkadaşın müşterilerden de para talep edip etmeyeceği ve de şirketin kazançlarına yönelik bir girişimde bulunmayacağı belirsiz.

Şirket içi bu tarz sorunları zamanında yakından görmüş biri olarak bu işin pek de iyi yöne gitmediğini söyleyebilirim. Bu arkadaş belli ki bankalarla iletişimi kaybetmiş, ardından ailesi ile de iletişimini kaybetmiş, şimdi de iş arkadaşlarından para almaya çalışıyor o kaynağı kapatınca da şirketin dış paydaşlarına da benzeri taleplerde bulunacak. En başında tutanağı tutup alacaklarınızı alıp kovun adamı.
0
denizgonen
(30.06.25)
Tasinma hikayesi dogru olabilir. Bizimki de tasinmisti, hem de cok uzaklara (oncesinde herkese borc takarak tabi)
0
freedonia
(30.06.25)
sirkete olan borclari kapanana kadar avans vermeyeceginizi soyleyin, kisisel borclarina bir sey yapamazsiniz, is arkadaslari kendileri dusunecekler. isten cikarmak icin bir sebebiniz yok zaten anladigim kadariyla, isini yapan birisi.
ancak, rutbe olarak yuksek birinin astlarindan borc istemesi durumunun onune gecmeniz lazim. bunu nasil yaparsiniz bilemem ama mobbing tanimina girmese de kesinlikle dogru degil, zira rutbesi dusuk olan hele hele de o kisiye dogrudan bagli ise, o kisi icin cok hassas ve kirilgan bir konu.
0
kassiopeia
(30.06.25)
Çok düşünecek bir şey yok aslında, tek kelime: yok. Ya da "hayır" siz iyi çalışıyor işi bırakırsa cuvallariz diye falan kastiysaniz (baska bir sebebi varsa da bilemiyorum, bu bulabildiğim tek mantıklı açıklama olduğu için böyle tahmin ettim) bu calisan sorunu degil yönetimsel bir sorun demek ki.
0
encokbenisevinnolur
(30.06.25)
Agzi laf yapan, herkesle iyi gecinen kisilerin ortaliga borc takip isinden istifa edip kacmasini o kadar cok duydum ki.
0
turkuaz
(30.06.25)
avans ve borç vermemekle çözebilirsiniz. başka yolu yok. sizi yolmasına izin vermeyin.
0
koela
(30.06.25)
Iki konu dikkatimi cekti. Birincisi, ust bir poziyondaki kisi altlarindan borc istiyorsa, hatta altina git sundan borc iste bana ver diyorsa bu buyuk bir sorun. Ust-alt iliskisini suistimal ediyorsa dogrudan isten atilma, hic degilse tenzili rutbe sebebi. Ikincisi, yazligi olan biri ivir zivir icin borc istiyorsa, bu da sorun. Diger arkadaslar gerekeni soylemis zaten.
0
osssy
(30.06.25)
Konuştum, özür diledi. Daha dikkatli bla bla bla bla bla bla vs vs olacakmış. İyi çalıştığı için direkt kovmak istemedim, düzeni bozulsun istemedim, 1 ay kadar avans ile önde paracıklar gitsin istemedim. Ama şimdi en ufak fişi bile sorgulayacağız. Allah kimseyi güvenmediği adamlarla aynı ortamda yaşamakla test etmesin. Çok tenks ulan develer.
0
🌸Shepard
(30.06.25)
Kesinlikle kumar oynuyor. İnşallah diğer arkadaşlarının çalışma performansını etkilemez. İşten çıkarmak dahil bunu önlemini düşünün bence.
0
etna
(30.06.25)
(12)

nakit parayı teknik olarak bırakmak mümkün mü?

messina123
mesela devlet şunu yapabilir mi? kardeşim 1 ocak 2027'den itibaren nakit para kullanımını iptal ediyorum. qrla mı alışveriş yaparsınız, kartla mı yaparsınız ne yaparsanız yapın diyebilir mi?nakit parayı iptal etmenin artısı vergi kaçırma vs sıfırlanır. devlet ekstra para basma yükünden kurtulur. pek
mesela devlet şunu yapabilir mi? kardeşim 1 ocak 2027'den itibaren nakit para kullanımını iptal ediyorum. qrla mı alışveriş yaparsınız, kartla mı yaparsınız ne yaparsanız yapın diyebilir mi?

nakit parayı iptal etmenin artısı vergi kaçırma vs sıfırlanır. devlet ekstra para basma yükünden kurtulur. peki eksisi ne olur?
0
messina123
(27.06.25)
yaslilar alisveris yapamaz, fatura odeyemez. emeklilerden buyuk tepki gelir. belki 15-20 sene sonra olabilir
0
dogredsector
(27.06.25)
kartla en azından yapabilirler bence.
0
🌸messina123
(27.06.25)
Türkiye'de günümüzde pratikteki durum bu değil mi? Ben yanımda dursun diye 200-300 lira para çekiyorum, bir iki hafta dokunmuyorum bile genelde, her şeyi kartla ödediğim için. Çevremdeki çoğu kişi de böyle yaşıyor. Nakitle bir şey alan çoook nadir denk geliyorum. Son yıllardaki enflasyona rağmen en yüksek banknotun 200'de kalması nakit kullanımını neredeyse bitirdi.

İsveç gibi ülkelerde şu an nakit ya hiç kullanılmıyor ya da o kadar nadir ki kullanana kesin bir iş çeviriyor diye şüpheli bakılıyor. Bence de zaten max 50 seneye batı dünyasında nakit kullanımı tamamen bitebilir. Nakit basmak boşuna kaynak israfı.
0
nundu
(27.06.25)
teoride mümkün. sonuçta yaşlılar alışveriş veya fatura ödeme sırasında nakit yerine çok rahat kart kullanabilirler. ama pratikte bunun yapılması pek mümkün değil. zira devlet (daha doğrusu hükümet), özellikle esnafı karşısına almak istemez. nakit paranın ortadan kalktığı ortamda her alışveriş kayıtlı olacağından vergi kaçırmak mümkün olmayacak. böyle olursa da esnaf direkt hükümet düşmanı kesilir. ben özellikle mevcut hükümetin böyle bir riski alabileceğini zannetmiyorum hiç.
0
shadowfollower
(27.06.25)
Devlet demez ama küresel temelli projeler bu yönde.
Nakitin tamamen kaldırılırak dijital paranın hazırlanması gelecekte daha sık gündeme gelecek.

Zaten buna bakılırsa kullanılan banka hesabı kartlar,kredi kartları, nakit banknot ile tam dijital para arasında bir nevi ara geçiş dönemini oluşturmuş oldular.
Kolaylık, çip para, bonus , ödeme kolaylık diyerek kredi kartı kullanımı yaygınlaştıkça nakitten uzaklaşır olduk.

Avrupa ülkelerinin birinde hazırlanan kredi kartı artık kişinin ne satın alıp alamayacağına karar verebiliyor. Nedeni ise günlük karbon ayak izi limitini aşması olarak gösteriliyor.

Nakit para "her an" kullanabildiğimiz para demek, dijital para ise bir merkeze elektronik olarak bağlı olan ekranda gördüğümüz sayılardan ibaret
para demek. İstediğimiz zaman kullanabilmek hususu burada soru işareti olarak kalıyor.
Elektrik elektronik bağlantımız olduğu ve (2000lerin başında banklarda olduğu gibi) sistem hortumlanmadığı sürece alış verişlerimiz veya yatırımlarımızda özgür kalacağız. Yarınımız belli değil. Bir gecede olanlardan sonra sabaha fakir uyanmak bile mümkün bu sistemde.
Borsa veya bankaya yatırdıklarımız bile öyle olduğu gibi yerinde duruyor diyemeyiz. Başka yerlerde kullanılıp kullanılmadığını da bilmiyoruz.

90ların sonu 2000lerin başında internet özgürlük demekti.
Hayata bir çok alanda iyice dahil olması sebebiyle de internetten kazanmanın yanı sıra, ceza da alabiliyoruz artık. Burayı iyi anlamak lazım.

Konu uzun ve küresel çapta 2045 yılı ne demektir merak eden araştırabilir.
0
diyecevaplandı
(27.06.25)
yaşlılar kullanamaz denmiş ama o kadar çok nakit kullanan genç var ki. ülke kayıt dışı cenneti. bütün ustalar elden alıyor parayı. geçen banyoyu yaptırdık. 100bini keş elden aldı. şimdi bu adam gidip o parayı bankaya mı yatırıyor.
markette tomar tomar parayla alışveriş yapıyorlar.
kayıt dışını önlemeden çok zor.
0
my fault
(27.06.25)
isveç'te hiç nakit para göremedim mesela. Sokak müzisyenleri bile bahşişi pos cihazıyla alıyorlardı.
0
loch ness
(27.06.25)
"vergi kaçırma vs sıfırlanır" bana gercekci gelmedi. oyle bir durumda doviz, altin ve hatta gumusle alisveris baslardi diye dusunuyorum.
0
lamartin
(27.06.25)
Öncelikle para basmak devlete yük değil, aksine bedava kazanç kapısı. Nakit parayı kaldırırsan insanları bankalara mecbur edersin. Yani egemenlik hakkını bankalara devredersin. Üstelik banka hesabı olmayan çok sayıda insan var. Bankalarla çalışmak diye bir vatandaşlık görevleri de yok. Kredi kartı sistemi elektrik ve internete bağımlı bir sistem. Dolayısıyla yüzölçümünün çoğunluğunda alışveriş yapamaz hale gelirsin. Zaten kimsenin internet operatörlerinden abonelik almak gibi bir vatandaşlık görevi de yok. Tüm alışverişi dijitalleştirdiğinde mahremiyeti sıfırlar ve bilgi güvenliği sorunlarına yol açarsın. Parayı programlanabilir hale getirdiğinde siyasi tahakkümün uygulanacağı bir alan açmış olursun. Örneğin Ekrem imamoğlunun babasının tarlasının jandarma tarafından metal dedektörleri ile aranmasına gerek kalmaz, doğrudan kişinin toplumla alışveriş ilişkisini tek tuşla kesebilirsin.
0
osssy
(27.06.25)
Nakit para tamamen kalkacak olsa kripto paralarda patlama olur çok net. Vergi kaçırmak isteyen de her türlü kaçırır. Nakit alışveriş bunun sadece kolay olan bir yolu. Binbir yol bulunur vergi kaçırmak için.
0
himmet dayi
(27.06.25)
digital currency ile kripto para cok farkli seyler.

cok bakmadim ama digital currency kullanan ülkeler var. haberleri cikiyor hep. rusya en son rubleyle baslatti.

ama sanildigi kadar iyi bir sey degil cünkü devlet bu sayede paranin kimden kime gectigini cok iyi takip edebiliyor oluyor.

nakit para bastirilmis özgürlüktür.
Bargeld ist gedruckte Freiheit
0
sonsuz
(27.06.25)
@sonsuz

bir tek cevabında kripto kelimesi geçen ben olduğum için bana yazdığını düşünüyorum ama zaten tamamen dijitale dönmenin özgürlüğü kısıtlayacağı fikri nedeniyle kriptoda patlama olur dedim. adam takip edilmemesi için kriptodan yapar transferi. hem vergiden kaçar hem de kime ne yolladı onu gizler.
0
himmet dayi
(27.06.25)
(12)

Türkiye eyaletlere ayrılsaydı

kizil karga
Ülkeye yararı/zararı ne olurdu?
Ülkeye yararı/zararı ne olurdu?
0
kizil karga
(19.06.25)
"Lanet olası federaller" şeklinde sinir krizi geçirme şansımız olurdu.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(19.06.25)
yüksek ihtimalle sonumuz yugoslavya gibi olurdu. hatta ondan da beteri.

başka coğrafyada yaşanan sıkıntılar ortadoğuda üç kat fazla yaşanır.
0
yurtsuz john
(19.06.25)
Hic bir sey yok ki bu ulkenin yararina olsun. Tek bir kisinin vefati dışında...
0
duster
(19.06.25)
Bölücü, ayrılıkçı düşünce ve eylemlerin olduğu ülkelerde bölünme anahtarının bölücülere altın tepsi içinde sunulması faaliyetidir.

Atatürk, üniter yapı dediyse bir bildiği vardır.
0
Mirket
(19.06.25)
Balkanization keyword u ile arama yapiniz.
0
deckard
(19.06.25)
Yararı iç bölüşüm daha hakkaniyetli oluyor ve bölümler daha verimli büyümeye açık oluyor. Zararı bölünmüş oluyorsun. Yani merkezi yönetimin toplam gücü azalmış oluyor, hem yerel yönetime yönetimi delege ettiği kadar, hem de birleşim sinerjisinin düşmesi ile. Uzun vadede, bölümlerin birbirinden uzaklaşması sürecinin sonunda tamamen kopması riski olur.
0
osssy
(19.06.25)
ülke ve toplum olmanın şartları bazı kuralların o sınırlar dahilinde geçerli olması mesela ortak dil, aynı yasaklar ve yasalar gibi. eyalet olursa aslında kendi içlerinde karar verebilir, kendi yasalarını oluşturabilir demek. bir çeşit özerklik bu. başta hoş görünüyor. özellikle ayrılıkçı olup da istanbul, ege ve akdeniz'de bir çok sektörü gerek yasal ama çoğunlukla gayriyasal yollarla ele geçirmiş olan insanların bu bölgelerden elini çekeceğini düşünürsek iyi gibi. ama gitmezler.

geçen ben de grok'a sormuştum. şöyle özetledi.
hem siyasi hem de toplumsal açıdan ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu durum, merkezi otoritenin zayıflamasına yol açarak ulusal birliği ve bütünlüğü tehdit edebilir. Ayrılıkçı gruplar veya kötü niyetli yabancı aktörler, böyle bir bölünmeyi kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilir; bu, etnik gerilimleri artırabilir ve bölgesel çatışmalara zemin hazırlayabilir.

Türkiye Cumhuriyeti için olası zararlar şunlar olabilir:

Ekonomik İstikrarsızlık: Bölgesel yönetimler arasında kaynak dağılımı ve ekonomik politikalar konusunda anlaşmazlıklar çıkabilir, bu da ekonomik bütünlüğü zedeleyebilir.
Güvenlik Riski: Merkezi kontrolün azalması, terör örgütlerinin veya dış güçlerin müdahale alanını genişletebilir.
Kültürel ve Sosyal Ayrışma: Farklı bölgeler arasında kimlik temelli ayrışmalar artabilir, ulusal dayanışma zayıflayabilir.
Uluslararası İtibar Kaybı: Federasyon yapısına geçiş, Türkiye'nin bölgesel ve küresel etkisini azaltabilir, diğer ülkeler tarafından daha az ciddiye alınmasına neden olabilir.
Bu tür bir dönüşüm, dikkatli planlama ve geniş toplumsal mutabakat gerektirir; aksi halde kaos ve parçalanma riski yüksektir.
0
biseysorcaktim
(19.06.25)
Eyalet sistemi tek başına kötü bir şey değil ancak işin siyasi tarafını bir yana bıraksak bile bence Türkiye açısında çok mantıklı değil. Ülkenin coğrafyası merkezi yönetimi zorlaştıracak kadar büyük değil; yani mesela Avustralya gibi birbirinden aşırı alakasız büyük bölgeler yok. Keza ekonomik açıdan da ülkenin önemli bir kısmında eyaletlere ayrıldığında o eyaletin kendine yeterliliğini sağlayacak bir faaliyet yok. Kürt nüfusu bir yana bırakırsak genel olarak "Bizim yaşam pratiklerimiz farklı, o yüzden kurallarımız da farklı olsun" gibi bir hukuki ihtiyaç da yok.
0
salihdt
(19.06.25)
Eyalet sistemi var eyalet sistemi var. Hangi ülkeye benzer bir model alacağın, kaç eyalet olacağı, sınırları nasıl çizileceği, eyaletlerin hangi hakları olacağı hangi hakların federal hükümette kalacağı gibi sayısız değişken var. Bu değişkenlerdeki farklılıklara bağlı olarak ülke için hayırlı da olabilir ülkeyi kaosa da sürükleyebilir. Ya da bazı açılardan getireceği faydalar ve diğer açılardan zorluklar arasında bir denge yaratılabilir. Hayatta her şeye kesin iyi/kesin kötü bakış açısına sahip olmak makul değil.

Ben yönetimin yerelden genele gitmesi gerektiğini düşünen biriyim, belediyelerden başlayarak yerel yönetim güçlendirilmeli. Ama bu benim şahsi kanaatim diye kimseye bunu dayatmaya çalışmadığım gibi, Türkiye'de şu an bunun çok mümkün olmadığını ya da olumsuz sonuçları olabileceğini de göz önünde bulunduruyorum. Yine de bunun akademik olarak tartışılmasında bir zarar da olmaması ve konu her açıldığında "Atatürk üniter devlet dediyse bir bildiği vardır" denip kapatılmasının gereksiz olduğunu düşünüyorum. Atatürk'ü çok seven biri olarak 100 sene öncesinin Türkiye ve Dünya paradigmasında verilen her kararı günümüzde ayet kabul etmek onun kendi dünya görüşüne de ters.

Yani sonuç olarak, eyalet sistemi demek illa bölücülüğe bir kala demek değil. Almanya da federatif bir ülke. En fazla arada Bavyeralılar eğleniyor işte biz daha iyiyiz sizden falan diye. Rusya da federatif bir ülke, içinde yirmi küsür yarı bağımsız cumhuriyet var, Putin sonrası ne olacağı belli değil. Hangi sistemi seçip nasıl uyguladığına göre değişken bir durum.
0
nundu
(19.06.25)
39 tane Alman krallığını/eyaletini birleştiren Otto von Bismarck ya da hali hazırda yeni bir kıtaya yerleşen kolonilerin oluşturduğu devletler/eyaletler birliği üzerinden "olumlu" örnek vermek hatalı olur. Bu topraklarda eyalet sistemine en yakın şey, en yakın zamanda Osmanlı dönemi beylikler/sancaklar birliği diyebiliriz.

Şu haliyle en gerçekçi sonuç Yugoslavya gibi paramparça olmak ya da Irak gibi dış tehditlere karşı olarak maşa bir halde, maşayı tutan eller tarafından bir arada tutulmak olurdu.
0
nawar
(19.06.25)
ya turkiye cok catismali bir ulke. yarisi ege'de avrupa kulturunde, yarisi ortadogu kulturunde ve bunun catismasini her gun yasiyoruz. ulke kurulusunda elde kalan topraklar cok ters sekilde kalmis. yani dogu ve guneydogu yerine elde balkanlar ve yunanistan kalsa cicek gibi bir ulke olurmusuz. simdi iki farkli kutbu icinde tasimaya calisip aci ceken bir ulke.
0
antikadimag
(19.06.25)
Bürokrasideki doğu karadenizliler kendi bölgelerine sürülecekse desteklerim. Adamlar Türkiye'yi organize sömürüyorlar. THY onların, devlet bankaları onların, bakanlıkların yarıdan fazlası onların, diyanet onların, İBB onların, ordunun üst kademesi yakında tamamen onların olacak... Böyle gider liste. Sonra hepimiz eşit vatandaşız masalları. Akp bir pontus rant derneğine dönmüş durumda. CHP'nin de geleceği parlak değil. Federasyon olsun, hepsi pontusa sürülsün!
0
mesuta
(19.06.25)
(6)

İkinci el otomobil alımı için eksper sürecinde dikkat edilecekler

osssy
Eksperler hangi dolandırıcılıkları anlıyor, hangilerini anlamıyor? Km düşürmesi sık yapılıyormuş sanırım. Bu ortaya çıkıyor mu? Başka nelere dikkat edilmeli?
Eksperler hangi dolandırıcılıkları anlıyor, hangilerini anlamıyor? Km düşürmesi sık yapılıyormuş sanırım. Bu ortaya çıkıyor mu? Başka nelere dikkat edilmeli?
0
osssy
(17.06.25)
Satıcı size bir eksper önerirse buna kesinlikle dikkat etmeyin. En büyük dolandırıcılık bu yüzden oluyor. Takla atmış aracı "tandık eksper, indirim yaptırırım sana" diye anlaşmalı dolandırıcı ekspere götürüyorlar ve kazasız diye rapor veriyorlar.

km düşürme işlemi muayene kayıtlarından da ortaya çıkabilir. aracın her 2 yılda bir girdiği tüvtürk muayenesinde kilometresi kaydedilir. mevcut km'den daha yüksek bir kayıt varsa düşürmüşler demektir.
0
himmet dayi
(17.06.25)
tarcanlar'a gidin. gerçekten işlerini iyi yapıyorlar. diğer yerlerdeki gibi paket paket kontrol detayları değişmiyor, standart bir paket var ve her araca aynı full kontrolleri yapıyorlar. diğer yerlerde düşük paket alıp ilerde sorun yaşadığınızda, biz ona bakmadık düşük paket almışsınız filan diye bahane uyduruyorlar. tarcafnlar gerekli her şeye bakar km vs.
0
awlmi
(17.06.25)
Aracın geçmiş tüm muayene kayıtlarını tuvtürk listelemiyor sanırım?
0
🌸osssy
(17.06.25)
Son zamanlarda takip etmedim ama benim bildigim motorda olan her sorun kendini gostermeyebiliyor. Mesela yag yakma durumu varsa ortaya cikmayabilir. Sanzimanda kendini hemen gostermeyen sorunlar olabilir. Imkan varsa araba sogukken araba calistirilip test edilse, guvenilir bir ustaya da gosterilse iyi olur. Tabii bunun yaninda ayrica expertiz de olacak.
0
mbond
(17.06.25)
hangi aracı alıyorsan şikayetvar'da kronik arızası neyse ona bak. her arabanın kronik arızası olabiliyor.
0
xu
(17.06.25)
Kesinlikle kurumsal ekspere gidin. adı sanı duyulmamış yere gitmeyin.
işlem bitince eksper size raporu anlatacak ve çıktısı verecek.
Bunların resimleri çekip whatsapptan arabadan anladığını düşündüğünüz herkese atın ve fikirleri alın. yeterince cevap gelmeden eksperden ayrılmayın takıldığınız yerleri netleşinceye kadar sorun.

Eksperlerin yaptığı en sık aldatmaca rapora kötü el yazısıyla sorunları yazıp, anlatırken onlar önemli şeyler değil, tüm araçlarda çıkıyor deyip geçiştirmesi. Satıcı da burada işlem bitti ofise geçip konuşalım diye sizi orada çok tutmak istemez.

whatsaptan tanıdıklara gönderdiğiniz raporlar için çok olumsuz dönüşler olursa satıştan vazgeçebilirsiniz
0
duyuruuser
(17.06.25)
(4)

Alternatif kiralık konut mecrası

osssy
Malum ilan sitesinin üyelere tavırları hoşuma gitmiyor. Fahiş ücretleri de cabası. Kiralık konut ilanını nereden verebilirim? Rakip site değil ama varsa alternatif bir mecra arıyorum. Bir anadolu şehrinde kiralık yer arayanlar nerelere bakar?
Malum ilan sitesinin üyelere tavırları hoşuma gitmiyor. Fahiş ücretleri de cabası. Kiralık konut ilanını nereden verebilirim? Rakip site değil ama varsa alternatif bir mecra arıyorum. Bir anadolu şehrinde kiralık yer arayanlar nerelere bakar?
0
osssy
(16.06.25)
hepsiemlak var.

ilk sahibindene bakılır ama. e devlet bağlantısı getirmişler bi de sadece ev sahibi ve 1. derece yakını kiraya verebiliyor o kötü olmuş
0
jelly bear
(16.06.25)
Facebook gruplari cok aktif emlak sektorunde.
0
die fetten jahre sind vorbei
(16.06.25)
hangi gruplar mesela?
0
🌸osssy
(16.06.25)
Aynı durumdaydım, şu zamana kadar bütün kiracılarımı evimin camına yapıştırdığım kiralık ilanı ile buldum. Anadolu'da işe yarıyor hala
0
ebeş
(17.06.25)
(17)

maaşlı işi bırakıp kendi işini kurmak

messina123
6 senedir gömülü sistemler alanında çalışan bir elektronik mühendisi olarak hayalim. sadece biraz cesarete ihtiyacım var. maaşlı işini bırakıp kendi işini kuran arkadaşlar, nasıl başardınız veya neyi yanlış yapıp çuvalladınız?
6 senedir gömülü sistemler alanında çalışan bir elektronik mühendisi olarak hayalim. sadece biraz cesarete ihtiyacım var. maaşlı işini bırakıp kendi işini kuran arkadaşlar, nasıl başardınız veya neyi yanlış yapıp çuvalladınız?
0
messina123
(16.06.25)
kendi işini kurarken personel maaşı, sgk primleri, gelir vergisi kdv, stoplaj muhasebe giderleri kira adidat ve stopajı,elektrik su doğalgaz gibi giderler var. maaşlı çalışıp kendi işini kurarken bunlar hesaplanmıyor. çokrada çakozlama. kar marjını buna göre hesaplaman lazım. farklı bir sektöre giriş yapacaksan aşırı dikkatli ol. kendi işinle ilgiliyse ipler senin elinde olur. bir de gıda işleri, kafe bar restorant işleri herkese göre işler değil. mümkünse girme.
0
ground
(16.06.25)
Genelde ortada hicbir sey yokken maasli isinden ayrilmak riskli is. Yuksek bir kapitalin yoksa onermem.

Paralelde birseylere baslayip geceleri ekstra calisip sonrasinda musteri veya hibe tarzi seyler bulursan o noktada mantikli olabilir. Ben su an bunu yapmaya calisiyorum diyelim :)
0
nuevo
(16.06.25)
Hangi sektör olursa olsun kenarda en az 6 ay - 1 yıl tüm masraflarını asgari-orta düzeyde karşılayacak tedbir parası olmadan girilmez.

@nuevo'nun dediği mantıksız değil, ama yine de tedbirli olmadan olmaz. Risk analizi yapmak, sektöre göre hukuki süreçler sozlesmeler vb. (örneğin en basiti sipariş üzerine is yapıyorsan, müşteri son dakika her şey hazirken vazgeçtiğinde napacaksin) bunlar hep önemli faktörler.
0
encokbenisevinnolur
(16.06.25)
6 senedir içinde olduğun işle alakalı ise, bu işin çoğu yönüne hakimsen ve geniş bir çevre edindiysen olabilir. tabi yine işlerin terse gitmesi durumunda az zararla dönüş senaryosu mevcut mu?
0
lazpalle
(16.06.25)
Ben de uzun seneler gömülü sistemler üzerine çalıştım, kendi işinizi kurmak istiyorsanız çok yanlış bir zaman, ve sorunuza bakarsam 3. ayı çıkaramazsınız. Ben şu an niş bir sektörde otomasyon işlerine bakıyorum.

Ne zaman kendi işinizi kurabilirsiniz ?

A) Deli gibi paranız vardır ve işi bilen adamlara aklınızdaki projeleri yaptırmak istiyorsunuzdur. Sizin durumunuzda böyle bir ışık göremiyorum.

B) Endüstriyel bir ürün çıkarmanın süreçlerine tam anlamıyla hakimsinizdir ve mükemmel bir fikriniz vardır, pazar araştırmasını yapmışsınızdır, satış konusunda bilgilisinizdir. Sizin durumunuzda bunu da göremiyorum.


Aynı hayalperestliğe ben de sahiptim ama düzgün bir şirkette endüstriyel tasarımlar çıkarıp, sertifikalarıyla, ambalajıyla, kasasıyla, baskısıyla, dizgisiyle, kargosuyla, gümrüğüyle, bunların piyasada yer almasını sağlamanın ne kadar zor ve maliyetli olduğunu görünce silkelenip kendime geldim.

Özetle kendi işinizi kurmak istiyorsunuz ama daha ne yapacağınızı bile bilmiyorsunuz gibi duruyor. Bol şans.
0
kimlanbu
(16.06.25)
@kimlanbu hocam 3 satır yazı yazıp yüzeysel bir soru sordum. çok ön yargılı 2 cevap vermişsiniz :d
0
🌸messina123
(16.06.25)
@messina zaten 3 satır yazdığın için zanla önyargıyla cevap vermesi gerekmiş. durum hakkında bilgi verseydin cevaplar daralırdı :)
0
lambırcek
(16.06.25)
cebinde min. 6 aylık paran yoksa hiç girişme. 6 aylık paranın içinde hem şirketin hem kendi giderlerin olmalı. maaşlı işte çalışmak kolaydır ay başı geldimi paranı alırsın başka şey düşünmezsin. kendi işinde ise sürekli müşteri bulman lazım ve para akışını dengelemen gerekiyor ama tabiki çok daha fazla kazanma şansın ya da hızlıca borca batma şansın var.

ayrıca muhasebe ve işletme konusunda genel bilgilere sahip değilsen bir an önce öğren.

son bir şey teknik biriysen ve ilişkilerde bir satışçı gibi yavşak olamıyorsuan hiç bu işlere girişme yada kendine böyle bir eleman-ortak bişi bul. bir şeyi yapmak önemli değil satabilmek önemlidir.
0
gercekdunya
(16.06.25)
Büyük risk. Hali hazırda devam eden bir aile şirketi olmadan kendi işini yapmak şu ortamda hiç mantıklı değil.
0
runaway
(16.06.25)
girişimcinin el kitabı isimli kitabı oku. oradaki sorulara cevaplar hazırla. sonuçta ben yaparım diyorsan mümkün olan en az riskle başlayabilirsin. o da maaşlı işin devam ederek olabilir. bunu senden veya senin alanını bilet tecrübeli kişilerden başkası bilemez.

Kitap: www.amazon.com.tr
0
merhum
(16.06.25)
ilk isini baglamadan istifa etme sakin.
0
antikadimag
(16.06.25)
Abi ben ilerleyen saatlerde detaylı yazarım ama, 6 ay diyenlere inanma. 1-2 yıl de sen ona. Kitap mitap boş iş. Ben onca kitap okudum. Aha yıllar oldu bir kez bile abooo kitapta okuduğum gibiymiş diyemedim, yok çünkü.
0
Shepard
(16.06.25)
2 yil +1 sektor daraldi cunku
0
lapaz
(16.06.25)
musteri portfoyun var mi? an itibariyle teklif hazirlayip satis yapiyor musun?
0
cooperr
(16.06.25)
gömülü sistemler üzerine cihaz üreticisiyim.

yani bu tamamen elindeki birikime, pazarına, uzmanlığına ve satış becerine kalıyor.
teknik bilgi ve becerini çok da önemseme bütün stratejini bunun üzerine kurarsan fena patlarsın. çünkü teknik bilgi-beceri para ile satın alınabilir.

fikrini bir poc ile doğrula ardından bir kuluçka merkezi ile görüş derim.
0
orpheus
(16.06.25)
Ürüne fazla yoğunlaşıp satış işini geciktirme hatası yapılabiliyor. Önce müşterilerle konuşup üretim sürecini onlarla beraber ilerletmek mantıklı olabilir.
0
osssy
(16.06.25)
"Kitap mitap boş iş" diyen inanma. iş planı nedir, nasıl hazırlanır bilmeden yorum yazıyorlar...
Evet her şey teorik bilgi her şey demek değil ama başlamak için iyi bir yöntem.
0
merhum
(17.06.25)
(1)

Döviz fonu

osssy
Abd devlet tahvillerine yatırım yapan serbest döviz fonları var mı? Teşekkürler.
Abd devlet tahvillerine yatırım yapan serbest döviz fonları var mı? Teşekkürler.
0
osssy
(11.06.25)
Ek soru: altına yatırım yapan döviz fonu var mı?
0
🌸osssy
(11.06.25)
(24)

Diyelim ki karınız…

tahirkemalbozoglu
Anasının babasının evine gitti temizliğini ve çeşit çeşit yemeklerini yaptı sonra kendi evine geldi ve size de yorgunum balla uğraşamam diye makarna vs yapıp yeriz tarzı konuşmalar hiç bana yardım etmiyorsun diye şikayette bulunmalar vs vs tepkiniz ne olurdu?Şam babası gibi hissetmez misiniz?Kadınla
Anasının babasının evine gitti temizliğini ve çeşit çeşit yemeklerini yaptı sonra kendi evine geldi ve size de yorgunum balla uğraşamam diye makarna vs yapıp yeriz tarzı konuşmalar hiç bana yardım etmiyorsun diye şikayette bulunmalar vs vs tepkiniz ne olurdu?
Şam babası gibi hissetmez misiniz?
Kadınlar cevap vermesin please
0
tahirkemalbozoglu
(08.06.25)
"hiç bana yardım etmiyorsun" gerçekten etmiyorsam kötü hissedip yardım ederdim. ayrıca yemeği erkek de yapabilir. yemek yapamıyorsan o senin sorunun. ha ev hanımıyla evlendiysen bilemem. gerçekten yorulmuştur belki. yemek ve temizlik yaptıysa normal.
0
jelly bear
(08.06.25)
Ev hanımı eş ise, ayda yılda bir böyle serzenişleri oluyorsa, gönlünü alırım, o seferlik yardımcı olurum.

Yine ev hanımı eş ise ve bu söylenmeleri süreklilik kazanmışsa, karşıma alır, konuşurum.

Çalışan eş ise yerden göğe haklı zaten.
0
Mirket
(08.06.25)
Bunu yaşamayan erkek var mı? Kardeş bunlar çok normal. Kadınlar ilgi bekliyor alamayınca da bu tarz şeyleri yapıyorlar. Şam babası olmayan erkek varsa elini öpelim. Ananızın babanızın size söyleyemediği, sokakta herhangi birinin size söylediğinde kavga çıkarabilecek her şeyi söyleyen kişiye eş/hanım/karım deriz.
0
mikahakkinen
(08.06.25)
bu aslinda sizin ona hic yardim etmemenize bir tepkidir. anasinin babasinin evine gidip temizligi ve yemegi orada yapmasi da bir tepki. gercekten bunu anlayamiyor musunuz? birazcik "hadi beraber yapalim o zaman," "bana senin kadar guzel yapmayi ogreteceksin ama" falan gibi bir seyler deseymissiniz butun sorunlar cozulurmus. elbette hergun yapmayacaksiniz bunu ama en azindan insan yardimi hissetmek, takdir edilmek ister. hatta esinizin yaptigi yemegi yedikten sonra masadakileri mutfaga goturmeyi gectim, yuzune bakip ictenlikle cok guzel yapmissin, eline saglik demediginize bile eminim, buyuk bir ihtimal masadan kalkip kendi isinize bakiyorsunuz ama ispatlayamam tabii.

edit: bu arada ben sadece kendi dusuncemi belirttim, boyle olmayabilir de ama cevabin bu oldugunu dusunuyorsaniz, sosyal ve duygusal yonunuzu gelistirmeye calisin, ne bileyim bol bol roman okuyun, siir okuyun, tiyatroya gidin falan. cunku bu sorun sadece esinizle olan yemek ve temizlik probleminde degil iliskinizin her alaninda, hatta baskalariyla olan iliskilerinizde de ortaya cikabilir, cikiyordur, ama siz farkinda degilsinizdir, buraya tasidiginiz ornekte oldugu gibi. iste bu yuzden edebiyat ve sanat onemli. hani sozluk'te bir baslik var ya, romanlarin, sanatin hicbir faydasinin olmamasi diye, iste onun faydasini ancak uzun zamanda anlayabiliyorsunuz. insan davranislarini, duygularini daha iyi anlayabiliyorsunuz, tum iliskileriniz baska bir boyut kazaniyor.

bu arada yazdiklarimin cogunu size degil genel olarak yaziyorum. bir de su avrupa yakasi videosunu birakiyorum: www.youtube.com
0
Sour
(08.06.25)
karımın beni sevmediği, saygı da duymadığı şeklinde yorumlarım. nitekim insanların birlirlerini ne kadar sevdikleri, birbirleri için yapmaya razı oldukları şeyler ile alakalıdır. öte yandan makarna yapıp yeriz tarzı bir düşünce makul olabilir çünkü karnı acıkan bir insanın makarna pişirip yemesinde bir beis yoktur. karınız evinizin geçimini sağlarken size yardım etmiyor. siz çalışıyor, siz ona bakıyorsunuz. kendisi çalışsa bile geçiminize sağladığı katkı sizin kadar yüksek değil. türkiye'de kadınların %60'ı beş dakika bile olsun alnının teri ile çalışarak bir şeyler kazanmanın haklı gururunu yaşamış insanlar değiller. kocalarına saygısız davranmaya hakları yok.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(08.06.25)
bitanem bugün çok yoruldun ne kadar ince davranıyorsun diyip yaptığı makarnayı önüne koyar kendime iskender söylerim.
0
yurtsuz john
(08.06.25)
Evde her işi eşim yapsa annem gibi hissederim heralde. Tuhaf geliyor bana. Eskilerin yaşantısı da böyle karıları anneleri gibi. Aynı annenin çocuğuna söylendiği gibi söyleniyorlar çoğu zaman. Yaşam tarzları böyle bir hale evrilmiş.

İnsan yaşadığı evi temizler hocam, yardım değil bu. Sizin sorumluluğunuz. Bence böyle. İnsanın nazını anca anası çeker. Yetişkin, koca herifsiniz neticede. Bu kadar nazlanmamak lazım.

Annesinin evine gitti işlerini yaptı demenizden annesinin yaşlandığı için artık zorlanması nedeniyle bunu yaptığını çıkardım, ondan biraz yüklendim. Yoksa onun da evi, normal şartlarda evli insanın sorumluluğu önce kendi evine olmalı.
0
akhenaten
(08.06.25)
m.youtube.com
not: kadınlar cevap vermesin dediğiniz için bir erkeğin yaptığı videoyu paylaştım:swh:
0
gnosis
(08.06.25)
Hissetmem. Evinde temizlik yemek angarya işler vs konusunda sorumluluk almayan insanlar zamanla senin duyduğun sözleri duymaya başlarlar.
0
grimavi
(08.06.25)
calisip eve para getiriyorum, sen de yapacaksin demek iliskiyi romantik bir iliski olmaktan ziyade bir ekonomik iliskiye indirgiyor. bence hic cekinmeyin, her yemek ve temizlik sonrasi ucret odeyin kariniza. demek istediginiz o degil mi zaten?
0
Sour
(08.06.25)
Kadin senin evini temizlemek, yemegini yapmak zorunda degil. Boyle bir beklenti icinde olman sorunlu. Once bunu konusup halledelim, annesinin evinde ne yaptigi sonra konusulur.
0
deckard
(08.06.25)
zorundayı değili geçtim zaten bu zihniyet uçuk çıkarıyo bende de, herhangi bi işle çok meşgul olup yorgun olduğunu bildiğin karından beklentin ne? zıplayarak kek yapıp burnuna un sürmesi mi
0
ala09
(08.06.25)
Burasi giderek Muge Anli, Esro Erol karisimi bir yere dogru gidiyor. Eskiden gercekten, altyapisi saglam, bilgili insanlarin cevaplarini okur, bir seyler ogrenirdim. Insanlarin verdigi cevabi begenmeyip sile sile, onlarin hesabini kapata kapata ulkenin kucuk bir protitipi yaptiniz burayi.

Hakikaten o guzel insanlar o guzel atlara binip gittiler ve biz demirin tuncuna kaldik.
0
narod
(08.06.25)
Evlilik herkesin görev tanımının baştan belli olduğu bir kurum değil. Eşin belli ki yaşlı anne babasına artık bir hassasiyet gösteriyor, onların daha az yorulmasını belki hasta olmamaları için özen gösteriyor, kaldı ki hastalanırlarsa evde hastanede bir hafta bir ay belirsiz süre onlarla yine eşin ilgilenmek zorunda kalacak

Abi eşlerinizle sohbet etmiyorsunuz hayatı paylaşamıyorsunuz, hayat yazın çıkılan bir haftalık güzel otel tatili değil, hayat asıl bu angarya işler. yemek temizlik market alışverişi tamir tadilat yaşlı bakımı çocuk bakımı, evinize eşinize ilgi ve özen gösterin sorumluluk alın

Eşim temizlik yaptım yorgunum dese önce yemek işini hallederim sonra önüne çayını getiririm 10-15 dk da masaj yaparım bu bile evlilikte fark yaratır, eşinizi yüceltmekten şımartmaktan korkmayın erkekliğinize halel gelmez
0
grimavi
(08.06.25)
duyurudan köylülük akiyor yemin ederim.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(08.06.25)
Alttan alırdım,ilgi ve yakınlık gösterirdim. Haklısın derdim.
Eve geri geleceğini haber alır
almaz hediyesini hazır ederdim.

Ev hanımlığı, eşe çocuklara
bakmak kariyer yapmanın üstünde
olan marifet.
0
diyecevaplandı
(08.06.25)
Kadinlar cevap vermesin demissin ama dayanamadim.

Annem kemoterapi goruyor ve tek cocugum ayni zamanda calisiyorum. Su anki dozunda o kadar zorlanmiyor ama ilk dozlar cok zordu ve yuruyecek hali kalmiyordu ozellikle son dozlarda. Benim de aniden evine gittigim ve kendi evime yemek yapamadigim oldu. Eşim "olsun disardan pizza falan soylerim nolucak" dedi ya da annemden geldigimde "bosver zaten cok yoruldun, 1-2 gun disardan yeriz sen dinlen" dedi. Ayrica yemek ve ütü haric her ev isini de yapar. Evleneli 7 yil olacak bir kere bile bana yardimci olmuyorsun demedim Allah carpar. Hep soyluyorum Allah senden razi olsun, iyi ki boyle birisin diye. Yani demem o ki esinize gercekten yardim etmiyor ve yardimci olmuyorsunuz demek ki. Hayat musterektir. Siz kari koca ve ayni zamanda ayni takimin oyuncularisiniz. Kocam da boyle bir seyi sorun yapip gelip burada duyuru acmadigi icin de şükürler olsun.
0
matilda
(08.06.25)
bence birlikte yasam, kim evde bir eksiklik aksaklik goruyorsa, yapilmasi gereken ne varsa, cekip cevrilmesi gereken ne ise o evin devam ettirilmesi icin herkesin ucundan tuttugu bir sey ya. grimavi'ye cok katiliyorum, cok ucuk kacik bir yasaminiz yoksa yasamin %75'i zaten bu rutin dedigimiz sey, o anlarda da samimi ve sevgi dolu bir birliktelik yoksa bana cok garip geliyor insanlar evde ne yapiyor? eve gelip, hazir sofraya oturup, koltuga tv izlemeye gecip oradan yatak odasina mi akiyorsunuz?
0
kassiopeia
(08.06.25)
Anne babasına yardımcı olması iyi bir şey. Evde yapmıyor olmasını ayrı değerlendirmek lazım. Genel olarak evde yemek yapmamakla yorgun olduğu bir zaman yapmaması farklı şeyler.
0
osssy
(08.06.25)
Teşekkürler
0
🌸tahirkemalbozoglu
(08.06.25)
haklısın karıcım anana babana yemekler yaptın temizlik yaptın yorulmuşsundur tabi ki de.
0
jamswety
(08.06.25)
Ulan ne nazlı götü var bu milletin!

Karı kırk yılın başı bayram üstü gitmiş ihtiyarların ihtiyacını görmüş diye paşam mahrumiyet çekip şam babası gibi hissedecek kendini.

Belli ki Şam babasısın. Bok gibi paran yoksa yakında tekmeyi yersin.

Varsa senin için daha kötü.
0
lazor
(09.06.25)
bu durum bayramlarda tolere edilebilir. Evlilik gerçekleştiği zaman maalesef tarafların evlatlık sorumlulukları, görevleri son bulmuyor.
kadın ve erkek önce kendi evine karşı sorumludur, anne babasının evine karşı değil.
kurban bayramı gibi kelimenin tam anlamıyla baş belası bir zamanda bu tür kaoslar kaçınılmaz ancak bu problem kendini sürekli tekrar ediyorsa çok s.ikko bir durum ve ciddi ciddi oturup konuşulması, izah edilmesi gerekir.
yılda iki sefer gelen bayram zamanlarında bu sıkıntı idare edilebilir. emin olun eşiniz de bayıla bayıla gitmiyordur o eşek yükü işleri yapmaya.
35, erkek, bekar
0
quaketrigger
(09.06.25)
ev hanımı bile olsa sürekli her ev işini o yapmak zorunda değil. sen çalışıyorsun ama akşam eve gelince mesain bitiyor dinleniyorsun. hafta sonu tatilinde de evde tv karşısında yatıyorsun. bu kadın ne zaman dinlenecek? 7/24 hizmetinde mi olacak? az ye de bir uşak tut. kalk bir gün de yemeği sen hazırla.
0
art cat chocolate
(10.06.25)
(15)

10 liranın hesabını yaparken birden 1.5 milyon dolar

hediyehesap
arkadaşlar miras dolayısıyla elime çok acayip bir para geçti. şu an lirada faizde ve her gün 30 bin lira faiz elime geçiyor. sudan çıkmış balığa döndüm. halen bir şey satın alacağım zaman kırk kere düşünüyorum. zamanımı gündelik şeyler için çok harcıyorum. sorum şu: uzaktan bakan birisi olarak cevap
arkadaşlar miras dolayısıyla elime çok acayip bir para geçti. şu an lirada faizde ve her gün 30 bin lira faiz elime geçiyor. sudan çıkmış balığa döndüm. halen bir şey satın alacağım zaman kırk kere düşünüyorum. zamanımı gündelik şeyler için çok harcıyorum.

sorum şu: uzaktan bakan birisi olarak cevaplarsan sevinirim. böyle bir parayı sen olsan nasıl yönetirsin?
0
hediyehesap
(06.06.25)
1.5 milyon dolar nakit düsebilecek bir miktar degil ya... hadi öyle bir nakit geldi diyelim yaninda da hatri sayilir cash disi bisiler de gelirdi troll kardes.
0
sonsuz
(06.06.25)
TROLL
0
Shepard
(06.06.25)
Faizler yüksek iken, bileşik faizde büyüyebileceği kadar büyütürdüm. Tabi ufak bir miktarıyla şehre uzak sakin bir yerde ev alırdım. Uzun süre kafa dinlerim sonra dünyayı gezerim. Kesinlikle gözden uzakta olurdum.
0
emirleblebikemir
(06.06.25)
çiftlik banka yatır. kurucusu temiz yüzlü biri.
0
yurtsuz john
(06.06.25)
Bol bol bira içerim.
0
sanal hayvan
(06.06.25)
Laş vegasa gidip 3,4,5 falan yapmaya çalışmak en makulü gibi duruyor.
0
encokbenisevinnolur
(06.06.25)
mirasın diğer yarısı da bana kaldı, hikaye doğru
0
oldz
(06.06.25)
Kesin fuhuşturucu da kullaniyorsundur

encrypted-tbn0.gstatic.com
0
apocalipy
(06.06.25)
anaparaya dokunmadan ve onumuzdeki 2-3 sene yasam tarzinda fazla degisiklige gitmeden emlaga yatirim ve faizi pasif gelire cevirmece. senin icin en iyisi bu.

herkes trol demiste benim basima soyle birsey geldi, anlatayim:

sirketi biri aradi, elimde eski binalar var gelip bir bakin ben bunlari ne yapayim, bunlar para eder mi gibi bir soru sordu, biz de ekibi topladik gittik.

adamin bana birseyler kaldigi yer kucuk boyutlu sanayi sitesi gibi birsey cikti, yanyada 60-70 kadar dukkan ve 80lerden beri civi cakilmamis, hepsi kirada. ve konum olarak mukemmel bir yerde, tahminim sadece arsa degeri 5-6 milyon dolar vardir.

miras kalan cocuk geldi, dokuntu bir corolla ile, adam mirasin uzak ve colugu cocugu olmayan bir akrabasindan kaldigini soyledi. bunlarin hepsi eski kiraciymis yok parasina kaliyorlar, ne yapacam ben de bilmiyorum falan diyordu.

yani olmaz diye bisey yok..
0
cooperr
(06.06.25)
Niye trol denmiş bende anlamadım, bana da kaldı baba evi. Benimki nakit degil ev olduğu için kiraya vericem şimdilik. Bende para yönetmesini hiç bilmiyorum bence insanın çocuğuna öğretmesi gereken en önemli konu para yönetimi.
0
mirty
(07.06.25)
ev-dukkan-arsa olaylarini hallet. once guzel bir ev al kendine oturmalik, sonra 2-3 tane 1 + 1 patlat kira toplamalik, biraz da gez tamam iste. eurobond, yatirim fonu, altin vs de basabilirsin.
0
baldur2
(08.06.25)
10 liranın hesabını yapma alışkanlığı iyi bir şey. Bunu avantajına kullanıp varlığı yönetmek için kendini eğitmek ve ileride çocuklara öğretimini planlama yolunu düşünebilirsin. Paranın kendisini yönetmek nispeten kolay olanı.
0
osssy
(08.06.25)
evim yoksa önce kendime oturacak ev alırım. sonra 3-5 milyon arasına +30 yıllık kentsele girebilecek 2 ev alırım. 2-3 tanede 5 milyon civarına 1+1, 2+1 ev alır kiraya veririm. bu evler gelecek için yatırım.
geri kalanın yarısıyla da günlük yatırım olarak btc, fon, altın dolar ne bulursan.
eğer yurt dışı hayali varsa yurt dışı yatırımlar. 250-300bin dolara abd e2 vizesi(tır alıp işletme gibi) veya avrupada daire karşı oturum imkanı veren ülkeler denenebilir.

böyle bir para geldiğinde olabildiğince türkiyeden çıkmak en maktıklısı.
0
my fault
(08.06.25)
1.5 milyon dolar çok büyük bir para. Önce bir durumu anlamlandır. Bu paranın büyüklüğünü ve sana getirdiği sorumlulukları kafanda netleştir, acilen bir finansal danışman tut kendine en acilinden ama. Bir fon yöneticisi vs bulana kadar da riskleri dağıt klasik öneri olarak. Döviz, altın, gayrimenkul vs.

Ben olsam böyle yapardım yani. Kendime güveniyorum ama bu paranın yönetimini "yetkili bi abiye" tevdi etmezsem o paranın beni yönetmesine izin vermiş olurum, o zaman da hayat kolaylaşacağı yere daha da zorlaşır, sinir stres olurum vs.
0
vedatchilipeppers
(08.06.25)
@vedachilipeppers arti 1.

Oncelikle bir otur sakinles ve hayatta ne istedigine karar ver. Sirf paran var diye olmak istemedigin bir kisilige donmene gerek yok, paranin seni bozmasina izin verme.


Professional olmasa bile bu kadar parasi olan bir tanidigin varsa ondan tavsiye alabilirsin.

Ve evet paranin kopegi olma, arac olsun para hayatinda.
0
baldur2
(09.06.25)
(4)

Salı uzun

yurtsuz john
Sinoplu yaşlı bir köylü amcadan duydum. Birinin görünüşü hakkında konuşuyordu. Salı uzun dedi. Sal neresi oluyor? Omurga mı, omuz mu bilemedim.
Sinoplu yaşlı bir köylü amcadan duydum. Birinin görünüşü hakkında konuşuyordu. Salı uzun dedi.

Sal neresi oluyor? Omurga mı, omuz mu bilemedim.
0
yurtsuz john
(31.05.25)
Derleme sözlüğü boy, uzunluk diyor.
0
osssy
(31.05.25)
@osssy

tam olarak boyundan bahsetmiyordu . üst vücut hakkında konuşuyordu. sal ne demek bir saattir arıyorum bulamadım.
0
🌸yurtsuz john
(31.05.25)
Ben de aslında gövdesi eni boyu geniş demek mi diye tahmin ederdim ama sözlük boyu diyor. Tdk derleme sözlüğünden internet üzerinden bakabilirsin.
0
osssy
(31.05.25)
sal kelimesi tabut yerine de kullanılıyor. uzun bir tabuta ihtiyacı olacağını söylemiş deyim olarak.
osssy +1
0
g7mor
(31.05.25)
(3)

Ev kredisi konusunda son durum nedir?

MustafaCan
MerhabaŞuan kendi açımdan ev almak mümkün mü onun araştırmasını yapmaktayım.İstanbul anadolu yakasında ev arıyorum.Hali hazırda 1.5m; zorlasam 2m nakit param var.Geri kalanı kredi olacak şekilde ev alabilir miyim şuan bunu araştırıyorum.2. el ev bulursam bunun maksimum 2milyon tl'sini kredi çekebili
Merhaba

Şuan kendi açımdan ev almak mümkün mü onun araştırmasını yapmaktayım.
İstanbul anadolu yakasında ev arıyorum.
Hali hazırda 1.5m; zorlasam 2m nakit param var.
Geri kalanı kredi olacak şekilde ev alabilir miyim şuan bunu araştırıyorum.

2. el ev bulursam bunun maksimum 2milyon tl'sini kredi çekebiliyorum bu doğru mu?
Yani 5 milyon tl'ye ev bulursam eğer eksper raporu sonrası bu eve 5 milyon değer biçilirse maksimum 2 milyon tl kredi çekebiliyorum. Bunun üstü mümkün mü?

Sıfır dairede bunun limiti nedir?
Sadece krediye uygun sıfır daireleri inceleyebileceğim bir site var mı?
0
MustafaCan
(26.05.25)
eksper değerinden sonra çekebileceğiniz kredi limiti evin enerji sınıfına göre değişiyor.
0
elorelia
(26.05.25)
Yandaş gazeteden Mehmet Şimşek'e ve yüksek faize saldırı var.
Gönderip faizleri düşürebilirler.
Ben olsam biraz beklerdim.
0
parka
(26.05.25)
Şu andaki kurallara göre,
2. elde eksper değerine göre 2-5m arası ev için, ilk evinizse %50, değilse %12.5 oranında kredi kullanabilirsin.
1. elde eksper değerine göre 5 milyona kadar ev için, ilk evinizse %80, değilse %20 oranında kredi kullanabilirsin.
Araştırman için bankaya gidip bilgi alabilirsin.
Tüm ilan sitelerinde arama özellikleri var.
0
osssy
(26.05.25)
(8)

Devaluasyon yakin midir yenisafak manseti sonrasi

lapaz
?
?
0
lapaz
(26.05.25)
Yeni Şafak için tik tuzağı bir soru mu bu?
Şimdi gidip yeni şafak mı okuyalım ne demiş diye?
Maksat o mu?
0
Mirket
(26.05.25)
mehmet şimşek istifa eder ve eski nas politikasına dönerlerse devalüasyon yolda görünüyor. gerçi turizm sezonu başladı. sıcak para akıyor. bu yaz da öyle böyle geçer sonbaharda işler değişebilir.
0
yurtsuz john
(26.05.25)
bu film en son dramatik bitmişti.
0
adivar
(26.05.25)
develuasyonu yayarak yapacaklar sanki. dolar azar azar artıyor. o manşet daha çok mehmet şimşek ve merkez bankasına bence.
0
eisberg
(26.05.25)
eksisozluk.com

tık kazandırmak istemeyenler için.
0
gabe h coud
(26.05.25)
bence de zamana yayarak yapacaklar.
şu anda şirketler çok sıkıntıda, sene sonuna doğru ya da önümüzdeki sene şubat ayında herkes iliklerine kadar hissedecek.
0
duyuruuser
(26.05.25)
Suan zaten olmuyor mu devaluasyon? Su an 5 sifirdayiz.
en dusuk euro banknotu 5, senin karsiliginda banknotun yok. vs.vs.
0
wallcan
(26.05.25)
Faizleri değiştirmeden deval'in enflasyona katkısı ne kadar olur?
0
osssy
(26.05.25)
(6)

Euro artisi

matilda
4500 tl euro borcu alacagiz Eylül 2025'te ödemeye baslayacagiz ve her ay 300 Euro odeyecegiz. Sizin tahminlerinize gore Eylul 2025'te ve Aralik 2026'da 1 euro kac tl olur ben maksimum 67.5 olur diye hesapladim onceki yillarla karsilastirarak ama önümü azcik gorebilmem icin sizin de fikirlerinizi duy
4500 tl euro borcu alacagiz Eylül 2025'te ödemeye baslayacagiz ve her ay 300 Euro odeyecegiz. Sizin tahminlerinize gore Eylul 2025'te ve Aralik 2026'da 1 euro kac tl olur ben maksimum 67.5 olur diye hesapladim onceki yillarla karsilastirarak ama önümü azcik gorebilmem icin sizin de fikirlerinizi duymak isterim. Mesela gecen seneden bugune yaklasik 10 tl artmis. Eylul 2025'te 45 tl olsa Aralik 2026'ya kadar 22.40 tl artar mi? Ytd olarak kabul ediyorum tum mesajlari. Tesekkurler.
0
matilda
(16.05.25)
50 lira olur insallah diyor ben.
0
feastofthedamned
(16.05.25)
@mirket ya euro borcuna giricem ya 200.000 tl kredi cekicem. 200 bin tl krediyi 24 ayda 409.000 tl olarak ödeyecegim. Yani 15 ay icinde euro 90 tl olmali euro borcuna girmemem icin. Euro bugün 70 tl bile olsa 315.000 ödüyorum 15 ayda.
Üstelik euro borcuna girdigim kisi öz babam.
0
🌸matilda
(16.05.25)
2026 Aralik'da maksimum dedigin rakam zaten islerin bu sekilde gittigi durumda beklenen kur seviyelerinde bir rakam. Isler kotuye giderse senaryosunda cok daha yukarilari hesaplamak lazim.
0
osssy
(16.05.25)
Döviz kazancınız yoksa döviz borcuna girmeyin.
0
Mcfly
(16.05.25)
Merkez bankasının kura müdahale ettiği düşünülüyor bu nedenle tahmin etmek zor sanırım. Ama çok yüksek bi borç değilmiş en fazla ne olabilir ki? Ben olsam girerim bu borca. Biz ailemle euro üzerinden gün yapıyoruz :) ayda 50 euro.
0
turuncu tonlarda
(16.05.25)
garanti şu an 2,94 faiz ile 24 ay taksitli 200k kredi veriyor. bu da linki

euro ile borca girilmez. bence kredi çek. enflasyonda erir zaten.
0
spirit crusher
(17.05.25)
(16)

Ben nasıl ev alabilirim?

yenibirgüzelnick
Ev alanlar nasıl alabiliyor ya ben de almak istiyorum ama yok yani mümkün görünmüyor. Aylık 70-80 taksit ödeyebilirim. Ankara’da üç kişilik ailemle oturacağım düzgün bir ev ve düzgün bir mahalle yok bu fiyatlara. 5-6-7 milyona ihtiyacım var. Evler o civarda. Elimde bir araba var 1.6 milyona satılır
Ev alanlar nasıl alabiliyor ya ben de almak istiyorum ama yok yani mümkün görünmüyor.
Aylık 70-80 taksit ödeyebilirim. Ankara’da üç kişilik ailemle oturacağım düzgün bir ev ve düzgün bir mahalle yok bu fiyatlara.
5-6-7 milyona ihtiyacım var. Evler o civarda. Elimde bir araba var 1.6 milyona satılır max.

Nasıl alırım? Kredi çıkmıyor sanırım bu fiyatlara?
0
yenibirgüzelnick
(13.05.25)
aynı anda kira da ödeyebilecek durumdaysanız arabayı satıp proje lansmanından alıp 2-3 yıl zorlamanız lazım. ya da önce 2-3 milyon arası bir ev alacaksınız sonra onu satıp istediğiniz klasmanda bir eve yöneleceksiniz.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(13.05.25)
Konut almak neredeyse imkansız hale geldi. Öte yandan insan tabi semtiyle, evin içiyle, ulaşımıyla, sosyal imkanı ile en iyisini istiyor ancak ilk evi alırken bütçe yeterli değilse "bir yerden başlamak" en iyisi. Sıfırdan "iyi" bir ev almak imkansız veya çok zor ancak elinde bir konut olduğunda satıp "iyi" eve geçmek daha kolay oluyor.

Bu bütçeyle nasıl konut alınabilir? Konum olarak çok beğenilen bir yer değil ama örnek olarak Yapracık, Turkuaz tarafı gelişiyor. Konut fiyatları makul. 1.6M peşinatın olursa üzerini kredi ile tamamlayabilirsin, birkaç yıl sonra satıp o bahsettiğin 5-6M seviyelerindeki evleri almak en azından şimdiki gibi imkansız olmaz.

Kredi çıkıyor ancak şartlar biraz karmaşık hale getirildi. Yani üzerine ev olup olmamasına göre, evin değerine göre, enerji sınıfına göre çıkabilecek maksimum konut kredisi değişkenlik gösteriyor. Bunu internet araştırması veya bir banka şubesi ile görüşerek öğrenebilirsin. Hatta öncelikle bunu yapıp, aylık taksitlere göre bütçeni neleştirip öyle arayışa geçersen sağlıklı olur.
0
Lethe
(13.05.25)
Konudan bağımsız olacak ozur dilerim,
Zamanında millet bilmiş gibi ev alanlara 10 senemi ipotek ettiremem diyerek kredi ile ev alanlarla dalga geçiyorlardı. Sanki 10 senesini ultra verimli geçiriyormuş gibi üstten üstten milletle alay ediyorlardı.

Ortahalli vatandaşın peşin parayla ev almasının mümkün olmadigi, kredi ile ev sahibi olunan zamanlarda maalesef bu tip insanlar ve onları yönlendiren kişiler yüzünden artık tren kaçtı.

Şimdi ki krediler ve oranlarla ev almak mümkün değil.
0
tahirkemalbozoglu
(13.05.25)
Elinizde biraz da birikmiş olması lazım 1-2 milyon kadar. Ya da aileler yardım edecek.
0
playing star again
(13.05.25)
banka kredisi ile olmaz ancak yeni projelerde finansmanı firmanın kendisi yaptığı için oralardan yapabilirsiniz. yani sahibinden değil de sıfır ev projelerine bakmanız lazım.
0
kisa
(13.05.25)
@tahirkemalbozoglu %100 katılıyorum. Özellikle beyaz yaka bu propagandaya çok maruz kaldı. 10 sene borçlanılır mı (gelişmiş ülkelerde mortgage'lar 30 yıla uzanıyor), dört duvara o kadar para mı verilir (şu anki şartlara göre hiç zor değilmiş diyoruz), müteahhitleri zengin mi edelim, ömür boyu kirada kalırım daha iyi vs vs.

"Orada oturmam, burayı beğenmem" diye diye insanlar evsiz kaldı ve şu an almak imkansızlaştı veya çok zorlaştı. O nedenle "bir yerden başlamak lazım" diye önerdim. 70-80 bin taksit ödenebiliyorsa 10 yıl vadede yaklaşık 2.5M çekilebiliyor. TL her zaman değer kaybeden bir para birimi, emin olun bu ödemeler 2-3 sene sonra çok makul seviyelere düşecek. 1-1,5M peşinat varsa sıfır proje de olur, ikinci el de alınır. Sıfır konutlara kredi oranları daha yüksek. Ara ödemelerle vadeyi kısaltma veya taksit tutarını azaltma imkanı her zaman var. Ankara'da ev bakmak da avantaj, İstanbul daha sorunlu.

Yarın kiranı düzgün ödesen bile ev sahibin ekstra zam & çıkma baskısı yaptığında, evine sürekli müşteri ve emlakçı geldiğinde pişmanlık çok büyük oluyor. O nedenle özellikle evli ve çocuklu çiftler imkan varsa mutlaka kendi evlerinde oturmalı.
0
Lethe
(13.05.25)
kriterlerinizi düşürün. daha düşük bütçeyle başlayın kademeli olarak ilerlersinizç.
0
iwillsee
(13.05.25)
Ev fiyatları düşmüşken alınır bence. Araştırırsanız uygun fiyatlı bir ev düşebilir, evler kolay sstılmıyor çünkü.

Bir miktar banka kredisi de gözünüzü kotkutmasın, 2-3 yıldan sonra ödeyeceğiniz taksit enflasyon karşısında eriyeceği için sonraki yıllarda çok küçük kalıyor.
0
hebanon
(13.05.25)
Üzerinize ilk ev olacak ise ve ayrıca 2 milyon civarında paran varsa nakit+araba+kredi ile şu an alabiliyorsun. Onun dışında söylemek istediğim maddi durumuna göre pahalı bir araba kullanıyor gibisin, yani az birikim yapıyor gibisin. Kolay gelsin.
0
osssy
(13.05.25)
@tahir, @lethe +1

aylık 70 biriktirebiliyorsan -2bin dolara yakın bir para eder- bir iki sene boyunca peşinat yapmak alacağın evin yarı parasını hazırlar. bir yandan kira ödeyip bir yandan peşinat biriktirmek her yiğidin harcı değil ama bu mümkünse, arabayı da satarak büyük kısmı tamamlanır. görünüşe göre geliriniz iyi.

kredi oranı alacağınız evin özelliklerinden sizin daha önce ev sahibi olup olmamanıza göre değişiyor.

sigortalı çalışansanız, ilk evinizse, findeksiniz iyiyse, alacağınız ev 0 ise yüzde seksen'e kadar kredi çıkıyor.

bir sene para biriktirseniz (enflasyona ezdirmeden, hatta fon-hisse vs alarak arttırabilirseniz (piyasa kötü bu günlerde ama yine de fırsatlar var), üstüne bir de arabayı satarak 1-1buçuk senede 3milyondan fazla para birikir. aradaki farkı kredi ile kapatabilirsiniz.

gençler ev alma, arabayı satma gez-toz diyorlar da, o iş öyle değil.
şimdi kira ödeyemiyor insanlar, eski de olsa bir ev sahibi olmak kirada olmaktan iyi. önceden ben de aptalca düşünüyordum "eve para bağlamaktansa kirada otur, beğenmezsen semti değiştirirsin, istediğin yere taşınırsın, oh ne ala" derdim. bu fikir neredeyse herkesin durumu için aptalca. belki binde birlik bir kesim için makuldur sadece.
0
biseysorcaktim
(13.05.25)
tapu harcı, emlakçı komisyonu dahil etmeden düz hesapla 3.5 milyona ihtiyacınız var. 10 yıllık kredinin aylık ödemesi 110.000 çıkıyor şu an. zaten ödeyemiyorsunuz şu an. daha düşük fiyatlı evlere bakmanız lazım.
0
elorelia
(13.05.25)
@elorelia, yani maaşım 110 ödemeye de yeter ama ucu ucuna yaşamış oluruz rahat harcayamayız.
bilmiyorum ya ev alanlar üç beş sene böyle tasarruflu mu yaşıyorlar cidden? ne tatile gidebilirim ne rahatça harcayabilirim 100ün üstüne çıkınca.
0
🌸yenibirgüzelnick
(13.05.25)
zam oranını öngörebiliyor musun? senin net gelirini bilmiyorum ama ocakta alacağın zam biraz daha rahatlatır diyorsan risk alınabilir. ya da dediğim gibi evde standartları düşüreceksiniz. biz öyle yaptık. yoksa başka türlü olmuyor.

bir de siz ödeyebiliyoruz deseniz bile banka kabul edecek mi o var.

bu arada bizim iş bankasında süreç şöyle oldu. fikir vermesi açısından anlatayım. önce elimizdeki birikmişi hesapladık. sonra çıkabileceğimiz maksimum rakamı belirledik evde. bankaya gittik biz şu kadarlık bi ev almayı planlıyoruz dedik. ben evi bulduktan sonra tapu vs ile bankaya gidiyoruz sanıyordum ama öyle olmadı. biz evi bulmuştuk da belgeleri vs almadık sadece eşim bankaya başvurdu şu kadar kredi istiyoruz diye. benden bi belge de istenmedi mesela gelir konusunda. bankadan onay geldi kredi tutarına. bu sefer tapuyu verdik, bu ev olacak diye. eksper gitti. eksper değer biçti. evin enerji sınıfına göre eksper değerinin yüzde kaçına kredi veriliyor, bunu öğrendik. krediye başvurduk.

evin eksper değeri 5 ama enerji sınıfı d ise sanıyorum yüzde ellisine kredi çıkıyor. bu durumda sizin çekebileceğiniz maks kredi 2,5 milyon. e yine yetmiyor.

yani bir sürü şartın bi araya gelmesi lazım bi yandan da. üstüne bir de emlakçı komisyonu, tapu harcı var. 1,6 milyon peşinatınızın ucundan bu ikisini kesmeniz lazım mesela. yani sizin 5 milyonluk evde bile 3,5 milyondan daha fazla krediye ihtiyacınız var.

ama kredi ödemesi olarak o tutarlara çıkabiliyorsanız ben olsam iyi kötü demem bir ev alırım.
0
elorelia
(13.05.25)
aylık 100bine kadar kredi ödeyebilecek durumdaysanız ev alabilirsiniz. hem de istediğiniz evi alırsınız, bahsettiğiniz 6milyon civarındakileri.

kredi oranı yüzde elli olsa, sizin üç milyona ihtiyacınız var.
bir buçuk sene kredi ödercesine para biriktirseniz sadece bir buçuk milyon olacak aşağı yukarı.
sonra arabanızı satsanız 3 milyon peşinat olacak.

(bi buçuk sene sonra evler artacaksa, sizin aracın değeri de artacak. parayı tl'de tutmadığınız sürece onun da alım gücü bugüne yakın olacak)

dikkat etmeniz nokta para biriktirirken tl olarak biriktirmemek, bir şekilde yatırıma yönlendirmek (yatırıma yönlendirecek bilginiz yoksa en azından altın/dolar gibi birimde tutarak az değer kaybına maruz kalırsınız, gerçi altın ya da diğer mevduatların gelecek durumunu bilmiyoruz ama karma bir şekilde biriktirirsiniz)

geliriniz piyasanın üstündeyse ve enflasyona rağmen alım gücünüzü muhafaza edebiliyorsanın, en fazla iki-üç sene sonra kredi ödemeleri düşük gelecek. yani krediniz yüksekse bile bu bahsettiğiniz ucu ucuna yaşama 2-3 sene sürer en kötü ihtimalle.

bir tanıdığım 2bin beş lira ev kredisi ödüyor. Bin küsür lira ödeyen arkadaşlarım vardı. zamanında bu paralar da büyüktü kredi için.


bu arada dediğim gibi, şartlar uygunsa yüzde 80e kadar kredi çıkıyor.
olmaz diye kestirip atmayın. uydurmaya çalışınca oluyor bi şekilde.
0
biseysorcaktim
(13.05.25)
ayda 70-80 bin kenara koyabilen biri de ev alamam diye üzülüyorsa asgari ücretle geçinmeye çalışanlar ne yapsın. gayet de alırsınız, ben şunu anlamadım neden araba dışında birikmiş paranız yok şu an tüm kazancınızı harcıyorsunuz demek ki. öncelikle yatırım yapmayı ve para biriktirmeyi, paradan para kazanmayı öğrenmelisiniz.
1 hazirandan itibaren vadeli hesaba koysan şöyle olur;
1 haziran: 70 bin
1 temmuz: 70+70+önceki aydan gelen 2 bin tl faiz = 142 bin
1 ağustos: 142 bin + önceki aydan gelen 4 bin TL faiz + 70 birikim= 216 bin küsür

yani böylece sen 1 sene sonunda 1 milyon civarı para biriktirmiş oluyorsun. sadece vadeye bile koysan. ki bunun dışında başka yatırım araçları da var.

neyse öncelikle peşinat için bu yöntemle para biriktirmen lazım. hatta kendiniz zorlayıp ayda 70 binden fazla biriktirmen lazım. bu arada maaşına zam alırsan zaten biraz daha fazla biriktirmen kolaylaşır.

onun dışında da bu kadar yüksek fiyata bakmazdım ben olsam, 4 milyon civarı bir yere bakardım. ilk evin sonuçta. biraz daha biriktirirsen sonra istediğin muhitten alırsın.
0
turuncu tonlarda
(13.05.25)
@yenibirgüzelnick Türkiye'deki enflasyonun neredeyse tek avantajı konut kredilerinde yaşanıyor. Çok değil 3 sene önce çekilen ve 1 kıdemli mühendis maaşı seviyesinde olan ödeme tutarı, bugün asgari ücretin altında kalıyor. İnanılması güç ama öyle arkadaşım var ki 2020'de aldığı konuta şu an 1400 TL taksit ödüyor. Bunlar tabi pandemi dönemi ve sonrası enflasyonun aşırı hızlı olduğu dönemler. Şimdi bu süreç yavaşlamış olmakla beraber bitti diyemeyiz.

Krediyi aldığın ilk sene daha doğrusu ilk maaş zammına kadar harcamanı dikkatli yapman gerekecektir ancak sonrasında şirketin enflasyon üstü zam veriyorsa epey rahatlarsın. 2. yıldan sonra ödemek daha da kolaylaşıyor.
0
Lethe
(13.05.25)
(2)

pkk açıklama

osssy
Pkk'nın silah bıraktığına dair haberler var. Aratınca sadece bu haber çöplüğüne erişebiliyorum. Resmi açıklamayı nereden okuyabilirim?
Pkk'nın silah bıraktığına dair haberler var. Aratınca sadece bu haber çöplüğüne erişebiliyorum. Resmi açıklamayı nereden okuyabilirim?
0
osssy
(12.05.25)
amortisman
(12.05.25)
Ek soru sorayım. Açıklama yazılı mı sözlü mü yapıldı ve hangi dilde yapıldı?
0
🌸osssy
(13.05.25)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.