The New Yorker'ın Kasım 2015 sayısında Ariel Dorfman'ın bir öyküsü vardı belki işinize yarar.

Yachts and Things - Truman Capote

Vanity Fair dergisi yayınlamıştı 2011 Aralık olsa gerek..

okulu dondurmak icin ya okuyacak maddi durumunuzun olmadigini belirten bir yazi almaniz (muhtar veriyor olabilir) ya da psikolojinizin bozuk oldugunu belirten doktor raporu almaniz lazim diye biliyorum. bu iki kosul disinda okulu donduramazsiniz.
tavsiyem kayit yenileyip, ders secip, derslere gitmeyip devamsizliktan kalmaniz. kayit yenilemezseniz okuldan atilirsiniz cunku.

Sen yine fakültenin yönetmeliğini bir kontrol et ama atılma yok şu an bildiğim kadarıyla. Bir şey yapmazsan (kayıt yenileme, harç yatırma vs) bir nevi dondurmuş oluyorsun zaten..

Askerlik, yabancı dil eğitimi, mali durumun yetersiz olması hallerinde dondurulabiliyor diye biliyorum.

hasan ali toptaş
demir özlü

Ahmet Büke

Aylin Balboa-Belki Bir Gün Uçarız
Semih Kaplanoğlu-Karşılaşmalar
Ercan Kesal-Peri Gazozu
Mine Söğüt-Deli Kadın Hikayeleri
Mahir Ünsal Eriş-Dünya Bu Kadar (çok sevmemiştim)
İhsan Oktay Anar (hepsi olur)
Hakan Bıçakçı- Boş Zaman

seray şahiner

Eğer ''düzenli olarak'' yayınlarsanız peşine düşerler.

Ama 1 seferlik bir öykü alıntılayarak çeviri yapmanız kaynak göstermek suretiyle sorun olmaz.

Komple dergiyi çevirirseniz olmaz tabi, bunun için bir yayınevi ile anlaşıp telif haklarına uygun hareket etmeniz lazım.

Burada kilit nokta; sizin onların telif haklarını kullanarak ticari kar etmeniz suç teşkil eder. Yani onların öykülerini izinsiz çevirip ticari kar elde ediyorsanız suçtur.

Peki hiçbir kar elde etmeden herhangi bir yazarın üç öyküsünün çevirisini değişik dergilerde yayınladık. Bu öyküler de yazarın ülkemizde yayınlanmamış bir kitabından olsun. Başka bir kitabının veya yazarın tüm eserlerinin yayın hakları da hâli hazırda ülkemizde de faal bir telif hakkı ajansında bulunmuş olsun. Bu ajansın sizden hak talep etmesi mümkün müdür, sizin cebinize para girmese de dergi para karşılığı satıldığı için. Ya da derginin başı ağrır mı durumda.

Trip Advisor'a da bak.

Konaklama için St. Julian'da ucuz yollu Highlander guesthouse vardı hostel, temiz ve merkezi bir yerde. 2 haftadan fazla kalınacaksa justlanded'dan uygun bir ev bulmak daha ucuza gelecektir. Malta'nın tamamını gezmedim ama gördüğüm yerler arasında Mdina en çok beğendiğim yer oldu. Valetta'ya zaten yolunuz düşer. St. Julian'da tarihi çok yer yok görmeye değer, sahil şeridi güzeldir. Gozo adası çok küçük bir yer bir günden fazla zaman ayırmaya bence gerek yok. Azure window da Gozo'da. Malta Adası'nda Meliha'nın plajları ve denizi iyiydi. Malta'nın güney tarafına hiç geçmedim, o tarafta blue grotto denen deniz içi mağaraları bir de dünyanın en eski tapınağı olarak bilinen kalıntılar var. Marsaxlokk'a balık yemek için gidilebilir. Vakit kalırsa Mosta'daki Duomo da görülebilir.

Teşekkürler

Marsaxlokk +1

eski otobüsler devam ediyorsa muhakkak binilmesini öneriyorum. zaten o kadar küçük bir yer ki her yerini gezmeden gelmezsiniz. meliha gerçekten güzel. bi de tabi temel reis'in köyü var. giriş baya bir pahalı. ben girmemiştim belki değiyordur o kadar para vermeye.

yayla'da adnan kahveci bulvarından merter tarafına giden minibüsler var muhtemelen dediğin hat bu. minibüs şapkası ne renk tam olarak hatırlamıyorum ama merter davutpaşa falan yazıyordu sanki camında.

Camlıkahve tarafına yakınsan topkapı minibüsleri geçiyor, kırmızı şapkalı.

Prizren de çok güzel bir yer. Ekleme imkanınız varsa mutlaka gidin.

evet prizren de var aslında ama günübirlik gideceğimiz için eklememiştim.

kotor'u da dusunun mutlaka.

zaten son halinde tiran'ı çıkartıp Kotor'u ekleyeceğiz. o halde ohrid'den budva'ya nasıl gidebiliriz ? Yolun uzunluğu ve ücreti hakkında bilgisi olanlar yardımcı olabilirlerse memnun olurum.

rektörlüğe gidip şikayette bulun. ya da en kısası bölüm başkanını bul. kafaya al. böyle böyle yaptı diye abart.

bimer'e de şikayet edebilirsiniz.

seni azarlayan birine neden teşekkür ettiğini anlayamadım ben. keşke telefonu suratına kapattıracak kadar bıktırsaydın kadını, suratına kapatınca da suratıma kapattı diye şikayet etseydin. agresif biriyle muhatap olurken nazik olmamanı tavsiye ederim. kimse hadlerini bildirmediği için burnu havada oluyorlar.

kime şikayet edebilirsin bilmiyorum. insan kaynakları olabilir mi?

edit: ikinci seçenek de manyaklık derecesinde sakin kalıp kadına bu tavrının sebebini sormak. "biliyorum çok yoğunsunuz ama benim size sorduğum soruyu yanıtlamak işinizin bir parçası. ben websitesine bakmaya da mecbur değilim, orada yazan bir şeyi de size sorabilirim ki orada da yazmıyor sorduğum şey. sakin olun, sinirinizi benden çıkarmayın. işinizi sevmiyorsanız bu işi yapmayın" demek. :)

Yukarıdaki önerilerden önce öğrenci işlerinden sorumlu dekan yardımcısı ile görüş, sonuç çıkmazsa dekanla görüş. Ama eminim bu saydığım kişiler mantıklı insanlardır ve bu gibi gerginlikleri halletmenin her iki taraf için de uygun bir yolunu bulabilecek kapasitedelerdir. Bunları atlayarak hemen rektörlüğe şikayet etmek çok doğru olmaz.

Öğrenci işleri çoğunlukla stresli yerler. Bu aralar işleri daha yoğun olmalı. Ve bazı öğrenciler de sitelerdeki bilgilendirmeleri dikkatlice okumadan işlerini telefonla halletmek istiyorlar hakkatten, bu da çalışanların zamanlarını verimli bir şekilde kullanmalarına engel olabiliyor. Ancak yine de öyle sinirli ve azarlayıcı konuşmaları kabul edilemez. Sana tavsiyem çok takma. Öyle ya da böyle burnuhavadalık hepimizde, heryerde var. Ama yine de uygun bir şekilde bu dediğim yerlere şikayetini bildir.

Dekanlıkla birlikte fakülte sekreteri ile görüşmek de faydalı olacaktır. İdari personelin amiri fakülte sekreteri olduğu için memurlar üzerinde sözü daha geçerli oluyor. Bir ihtimal memurunu koruyacaktır, yani öğrenci işlerindeki muamelenin aynısıyla karşılaşabilirsiniz. orası tamamen şansa kalmış.

uğraşma, sakin ol. sonra işin düşer bakarsın.

geçen hafta gittim hiç sıra yoktu. istanbul/maltepe

min. 45 dk

üsküdar deli gibi yoğundu geçen sene bu zamanlar.

istediğimiz askerlik şubesine gidebilir miyiz?

evet sube farketmeksizin gidebilirsin.

+1 e-devlet

@cesario, randevu gerçekten işe yarıyor mu? Çoğu dairede hiçbir geçerliliği olmuyor da.

An itibariyle çok az sıra var . Ama sistemde sıkıntı vvarmış, öyle dediler

Bugün sistemde sorun vardı 2 saat bekledim eve geldim. 50 kişi falan vardı. Lokasyon:b.çekmece

e-devleti unutmuşum ben de 2. gidişimde e-devletten sıra alrak gitmiştim üsküdara. üsküdarda daha binaya sokmadan dışarda sıra bekletiyolar rahat 50 kişi vardı adama gelen smsi gösterdim 10dkda bitirdim işi adam arkamdan sıradakilere bakın e-devletten alan geçiyor diyodu.

Etimolojimiydi neydi, hah, başak>>>>hani baş veren>>>hani ilkkk... Analatabildim mi. İlk anlamı var başakta.

şimdi merak edip baktım, virgo ile kast edilen şey aslında doğanın anası anlamındaymış yani bakire kadın anlamında değilmiş. Virgo hasat tanrıçası olarak düşünülürmüş, böylece üreyen yani dünyaya zenginlik sunan tanrıça imiş. hasat = başak olarak düşünülmüş sanırım.

Edit: bir de şu var

In other stories, the constellation Virgo is identified with Demeter, the corn goddess Atargatis, the Syrian goddess of fertility, and Erigone, the daughter of Icarius, who hanged herself after her father’s death. In this version of the myth, Icarius is associated with the constellation Boötes and the star Procyon in Canis Minor represents Icarius’ loyal dog Maera.

Çevirmeye vakit ayıramadım, internette sağlam kaynaklı veri yok gibi ama galiba hikaye şöyle:

Some say Virgo originated in Egypt as much as 15,000 years ago when the spring equinox was among those stars with the Sun passing through them at the time of the Egyptian harvest. Perhaps this is how Virgo became known as the Maiden of the Wheat-field, pictured with a sickle and sheaves of grain in her arms.

sorumu pek açıklayamadım galiba. virgo ile başak arasındaki ilişkiyi biliyorum. sadece, virgo diğer dillere orijinal anlamını koruyarak çevrilmişken bizde niye böyle diye soruyorum. neferkitty soruya uygun bi cevap vermiş gibi ama değil bence çünkü diğer dillerdeki karşılığı hala bakire ya da benzeri. ne bileyim azericede bile "qız" mesela.

Bâkire anlamındaki Azra da kullanılırmış eskiden ama daha çok sünbüle (başak) olarak rastladım.

Bağlı olduğunuz fakültenin öğrenci işlerine kaydını dondurmak istediğine dair bir dilekçe ve gerekçesini bir belge ile (örn: muhtarlıktan alınan fakirlik belgesi, askerlik vs. + üniversitenin internet sitesinde yazıyodur muhtemelen şartlar) göndermeniz yeterli...

Yurtdışı yabancı dil eğitimi de kayıt dondurmak için geçerli mazeret sayılıyor diye biliyorum.

çok güzel şeyler düşünüyorum. muhtemelen gerçek aşkı yaşıyorlardır. öyle face, balım, kelebeğim gibi şeyler de çiftlerin birbirine duygularından ziyade insanlara gösteriş yapma bencilliği ön plana çıkıyor.

darısı herkesin başına diyorum böylesi için.

kıskanıyorum.

yok öyle çift. türkiyede eşine rastlanmaz.

olması gerekenin bu oldugunu düşünüyorum ama tabi abartılı yaşamayı sevenler var ve onlara da bi yere kadar saygı duymak zorundayız :\

ben kısaca hayat arkadaşı olmak diyorum.

herkes aynı şeyi istiyorsa aksini yapanlar kim? babamlar falan heralde.

biara dediğin gibi heryere taşıdım "aşkımı" feyste şurda burda ama 6 ay içinde ayrıldık :) şimdi sadece özel günlerin(düğün-nişan) fotolarını paylaşmaktayız ve evet tahmin ettiğin gibi evlendim o insanla..

huzurlu olduklarini dusunuyorum.

Olması gerekeni yapıyorlar..

doğru olanı yaptıklarını düşünüyorum

doğru olan o bence de. bu soruyu sormanız bile abes.

şüphesiz ki onlar; adamın hasıdırlar, dibidirler.

bence çok süperler. ama ülkemizdeki her 10 kızdan 9 u böyle bir şey istemez. her 10 erkekten de 9 u güzel olsun ne olursa olsun zihniyetinde olduğundan genç nüfus arasında pek sık rastlanamaz. böyleyken böyle.

öyle birisini bulursam nikahı basarım. net. =(

dediğiniz gibi olmayan insanların hepsi benim için apaçi, kıro. bütün ilişkilerim öylesinden oldu. çok da zor değil açıkçası.

hiç kimse de "aha ben" dememiş oha yaralı staylalarla bi aradayız burda ://

bendir.iyidir.feysbuk zaten kullanmam.

normal olanı da budur, diye düşünüyorum.

floransa

www.hostelworld.com

merkeze 5 dakika uzaklıkta. kaldığım en temiz ve güzel hostellerden. havlu vermiyorlar. kahvaltı dahil. odada bile bilgisiyar ve internet vardı.

roma

www.hostelworld.com

burasının sahibi türk. tren istasyonuna 10 dakika mesafede. metroya ise 5 dakika. odanıza kahvaltı getiriyorlar. güzel/fena değil.

bed and breakfast aramis'i tavsiye edebilirim floransa için. merkeze 10 dakika yürüme mesafesinde hem de cok temiz. marisa'ya selam soyle benden. :)

Floransa için:(git:www.hostelworld.com)

Roma için: www.hostelworld.com

Ben memnun kaldım bu hostellerden fiyatları da uygundu.

asıl söylenmek istenen cümleden 'de' çıktığında anlam değişmesi değil, cümlenin anlamsız olması. ama 'de'nin bağlaç mı ek mi olduğunu bu şekilde anlamaya çalışmak da pek mantıklı değil.

Dahi(zeki olan değil) anlamında kullanıyorsak -de ayrı yazılır. Mesela ;
Ayşelerde toplanacakmışık.
Ayşeler de geleceklermiş. (Ayşeler dahil bu duruma)
gibi.

-de çıkarıldığında bozulması gereken anlam, bana göre aslında cümlenin "bir anlam ifade etmeyecek şekilde" bozulması.

Yani "bende kalem var" iken "ben kalem var" yaptığında saçmalamış oluyoruz.

Ama "ben de seni seviyorum" ile "ben seni seviyorum" arasındaki tek anlam farkı, birisinde -de'nin olmaması fakat yargı aynı yargı. Bu yüzdendir yani benim çıkarımıma göre.

"Bende kalalım" -> "Ben kalalım"

ben emin olamadığımda içimden okuyorum vurgusuna göre bitişik veya ayrı yazıyorum ki bu durumda sanırım anlamının değişip değişmediği durumu belli oluyor.

Lise öğretmenim şu şekilde açıklamıştı bana hep de işe yaradı.
Eğer bir kelimeye 2.kez de/da gelebiliyorsa o bitişik yazılır demişti ;

Evinde kaldım. Evinde de kaldım.

Türkçe öğretmeni yazmış bunu

blog.milliyet.com.tr

"de" ve ya "-de"nin ayrı yazılması gerektiğini anlamak için, aynı cümleyi "de" kullanmadan düşünüyoruz, eğer anlamda eksilme oluyorsa o hal eki olan "-de"dir ve kesinlikle ayrı yazılamaz. yok anlamda hiç bir düşme olmuyorsa, "de" ayrı yazılmalıdır. mesela;

"ben de okula gideceğim" bu cümleden de'yi çıkarırsak ben yine okula gidiyor olacağım, anlamda eksilme yok.
"kitaplarım sende kalmış" bu cümlede -de'yi çıkarırsak saçma sapan anlamsız bir cümle haline gelir, demek ki çıkaramadığımıza göre bitişik yazacağız.

Şimdi bu önerme sizce doğru mu yanlış mı ?

-de' nin yanına ''ler'' getirdiğinde anlam bozulmuyorsa/ cümle saçmalaşmıyorsa bitişik.

Örneğin ''Benim eşyalarım da evde.'' cümlesi:

- Benim eşyalarımdalar evde. (Bak anlamsız oldu, demek ki ayrı olacaktı.)
- Benim eşyalarım da evdeler. (Cümle saçma olmadı, -de bitişik kalacak.)

hayır yanlış değil.
yılardır bu yöntemi kullanırım, bir kere bile şaşmadı.
-de'yi cümleden çıkarınca anlamsız bir cümle kalması gerek. senin verdiğin örneklerde anlam değişiyor, ama hala bir anlamı var.
ben seni seviyorum. bu doğru bir cümle.
ben severim. bu da doğru bir cümle.

çıkarınca cümlenin anlamı bozuluyor mu vs uğraşmaya ne gerek var anlamıyorum. birleşik yazılan -de ismin bulunma halidir, ayrı yazılan ise değildir. bu kadar basit.

örneğin "ben de seni seviyorum" demişsiniz. birleşik yazarsanız "seni 'bende' isimli bir yerde seviyorum" veya "bir ben var bende benden içeri" sözündeki gibi kendi benliğinizde sevdiğinizi kastetmiş olursunuz.

ayrım yaparken düşünmeniz gereken şey, "de" ismin hal eki midir, değil midir. yok dahi anlamına gelen ayrı yazılır, yok cümlenin anlamı bozulur, yok bağlaçtır gibi boş yere kafaınızı karıştırmaya gerek yok.

baglac olan -de -da cumleden cikarilirsa anlam bozulmaz ama daralir.

sende de kaldim.
sende kaldim.

ilk cumlede baskalarinda da kaldigi anlami var, ikincisinde yok. anlam daralmis gibi dusunebilirsin.

-de bulunma durumu, isime bir yerde, bir şeyin içinde, bir kimsede bulunma hali katar ve bitişik yazılır.

Dahi manasındaki de ise bir ek olmadığı için ayrı yazılır.

Genelde de'nin cümleden çıkarıldığı zaman cümlenin yapısının bozulup bozulmamasına bakılarak ayırt edilebilir. Dahi anlamındaki de çıkarıldığı zaman cümleden sadece dahinin kattığı anlam çıkar. Ek olan -de çıktığındaysa dolaylı tümleç bozulduğu için cümle yapısı bozulur.

Bu yöntemde yanlış anlaşılan şey ise dahi anlamı çıktıktan sonra cümlenin, önceden kastedilen anlamı veremiyor oluşudur. Bakmamız gereken sadece şudur: De çıktıktan sonra kalan cümle gramatik kurallara uygun mu yoksa değil mi.

iş bankası yayınları.

iletişim yayınları - ergin altay.

usta kundera üst düzey derim ama onu bile üst düzey görmüyorsan tavsiye etmek oldukça zorlaşıyor.
benim adım kırmızı'yı deneyebilirsin. zordur okuması.

(bkz: david foster wallace)
(bkz: ursula le guin)
(bkz: john fowles) gibi yazarları okuyabilirsin okumadıysan.

borges olabilir mi? bilemedim simdi ust duzey falan? guney amerika edebiyatina bir goz atabilirsin

üst düzey falan bilmem de chuck palahniuk ve jack kerouac okuyabilirsiniz.

virginia woolfu önerebilirim, özellikle the waves'i ingilizce okursanız daha büyük keyif alabilirsiniz.

üst düzeyden kasıt nedir anlamadım?

ama umberto eco önerebilirim. hasan ali toptaş önerebilirim. ihsan oktay anar önerebilirim. orhan pamuk demişler zaten...e sen söylenebilecekleri de okumuşsun zaten. başka da ne yapabilirim sana bilmiyorum. =)

not: kendi üst düzey anlayışımdam hareket ettim.

boris vian (belki sana göre üst düzey değil, ama ben severek okuyorum)
marcel proust

latife tekin...(gece dersleri mesela)
italo calvino...(görünmez kentler mesela)
paul auster...(new york üçlemesi mesela)
hakan günday... (okumadıysan başlayabilirsin. bence üst düzey.)
rainer maria rilke....(şiir seviyorsan tabii.)
ferit edgü...(öykü seviyorsan)
milton...(kaybolmuş cennet mesela)
andre Gide...(ayrı yol mesela)
solohov...(ve durgun akardı don mesela)

aklıma bunlar geldi şimdilik.

Şeyh Gâlib.

Adalet Ağaoğlu

kemal bilbaşar- denizin çağırışı şiddetle tavsiye olunur.

önce ahmet hamdi okumanı tavsiye ederim, saatleri ayarlama enstitüsüyle başla bence

Sımdı burdan bana cok kızanlar olacaktır ama bu zamana kadar cok kıtap okudum sadece 2 tanesını yarım bıraktım bırısı vadıdekı zambak, dıgerı tutunamayanlar cok sıkıcı bır kıtap.

(bkz: tutunamayanlar'ı bitiremeyenler)

Okuyabiliyorsan oku. Özgün bir eserdir. Ama bu kitabın en çok yarıda bırakılan kitaplardan biri olduğunu da unutma :)

kaynak: kısmen ben, kısmen çevrem

abartmamak lazım. değer vermek ile mit'leştirmek ayrı şeyler. zaten tek nefeste okuyabilme ihtimalinizin düşük olduğunu tahmin ediyorum tutunamayanları bitiremeyenlerden biri olabilirsiniz. he tek nefeste, yani uzun aralar vermeden okuyabilirseniz tebrik ederim.

Zor bir kitap olduğu önbilgisi ile başla derim. Ben zevk almıştım ama kitabı bitirmem birkaç yılımı almıştı diye hatırlıyorum, bir çok yerini de tam anlayamamış olmam olası. ancak hala aklımda olan bir yer var, "3 yer cilası, 7 perde yıkama, 1 koltuk yüzü değiştirme kadardı yokluğun". Yani buna benzer bir bölüm vardı kitapta. Çok etkilemişti beni.

dayanıp 400. sayfaya kadar okursan herşey yerine oturuyor ve kitap akıp gidiyor. ama o kadar dayanamazsan kapatıp bırakman normal bence.. o ilk 400 sayfanın tadını sonrakileri okurken alıyorsun. bende öyle olmuştu

bence ne olursa olsun başlayın ya. bu kitap bir yaradır.

hemen başla abarttıkları gibi değil, çok kolay okunur.

www.uzunhikaye.org

otobug.com

İlk sayfada, Osmanlı Türkçesi ile kurulmuş kelimeler var. Tabloların altına Pazar, Pazartesi, Salı, Çarşamba, Cuma, Cumartesi yazıp her bir güne harf vermiş mesela. Ayların adı da yukarıdaki tablolarda yazılmış.

Diğer sayfanın yalnız küçük bir kısmını, yakın çekip koyabilir misiniz? Kafamı netbookun ekrarına gömdüm ama hiç okuyamadım.

Birincisi:


Gurre-name
Bu gurre-nâmenin faidesi oldur ki, gurre bilmek murâd olundukda beher mâhın altında olan sekiz harfinden evvel yazılmış evvel ki harfini bin iki yüz elli iki add olunub kangı senede isek ol senenin tarihine varınca mesabe kangı harfde karar kılar ise ve ol harfi kangı günün tahtında bulursak gurre o gündür.

Aşağıdaki tabloda da adı geçen günler ve harfler yazılmış.
Gurre bulmakdan kasıt ayların ilk gününün hangi zamana denk geleceğini saptamak.
Gurrenameler vakit hesaplarına dair astronomi kitaplarıdır.

ümit besenin bi şarkısı var do you love me diye o olabilir

system of a down - roulette

i don't know how i feel when you are around me

SOAD da severim ama ne yazık ki değil

The White Stripes: I Just Don't Know What To Do With Myself

Şarkıyı buldum :) yanlış yönlendirme yapmışım. İ don't Know değil İ Don't Care ' miş :)

şarkı da ; www.youtube.com

tutunamayanlar- oguz atay

dostoyevski okuyorum ben, tavsiye ederim

açlık oyunları serisini okudum en son

drift(maddow) + (bkz: flashman papers)

uzun zamandır okuyamıyorum aslında ama oruç aruba okumaya başlayacağım yakın zamanda. (param olsa şimdi başlardım:)

tess gerritsen cerrah

Felsefenin Öyküsü- Will Durant, ardından Homeros-İlyada.

amber yıllıkları yeni bitti şimdi a song of ice and fire a başladım bakalım.

hobbit ve kör saatçi.

suskunlar'a başladım 2. kez. puslu kıtalar atlası'nı istedi canım ama bulamadım evde ondan.

korkma ben varım - murat menteş

chuck palahniuk tıkanma.

yeraltı edebiyatından hiç okumadıysan öneririm ustam.

şu ara okuduğum herta müller- tilki daha o zaman avcıydı kitabını önermem.
ama coetzee- yavaş adam tertemiz, sade ve etkileyici bir kitap.

İbrani Mitleri - Robet Graves, Raphael Patai

kayboluş - ken grimwood

şu ara ikisini birden okuyorum;

marcel proust - sodom ve gomorra
david macey - michel foucault

watership down- Richard Adams

zülfü livaneli - serenad

Barış Müstecaplıoğlu - Perg Efsaneleri, 3: Bataklık Ülke (Sabah başladım)
Bülent Ecevit - Açıklamalar 1976 (Beş gündür okumaktayım)
National Geographic, Mayıs 2012 (Azar azar, haftasonları, kahve eşliğinde)

Tutunamayanlar +1, bitmiyor kodumun kitabı.

Kelebek - Henri CHARRIERE

tam benim tipim - simon garfield

insan nasıl insan oldu

ahmet ümit- sultanı öldürmek kitabını bitirdim.
şimdi halil inalcık- devlet-i aliyye kitabına başlıcam.

çılgın türkler kıbrıs - turgut özakman

Huzursuzluğun kitabı
Anarşist banker

Fifty Great Short Stories (Milton Crane)
Yakın Tarihin Gerçekleri (İlber Ortaylı)
NTV Tarihi de alacaağım eli kulağında

Allah-kuranı kerim

Primo Levi okuyorum. Bunlar da mı İnsan'ı okudum, şu an Şimdi Değilse Ne Zaman'dayım. Canım şu ara sürekli partizanlara katılmak, demiryolu bağlantısı kesmek, Nazilerle çatışmak, patates ve mısır haşlayıp kar yemek istiyor. Çok güzel yazmış kerata. İkinci Dünya Savaşı'na büyük ilgi duyan biri olarak daha önce okumamış olmamı ayıp sayıyorum kendi adıma.

Avustos böceennen garınca
Davşannan tosbaa

emrah serbes- deliduman
dergi olarak da ot dergi temmuz sayısı

moby dick - h. melville
edebiyat nedir - j.p. sartre
çağımızın gerçekleri - j.p. sartre

Esenler dediğiniz otogar ise metro Aksaray>Yusufpaşa-Beyazıt

ha değilse, baktım otobüs varmış direk, 33E, Esenler-Beyazıt.

önce metro esenler-aksaray sonra tramvay yusufpaşa-laleli

laleli'den süleymaniye'ye doğru yürüyeceksiniz.

aha ilgimi çekti, bulursanız lütfen haber verin.

www.sinemalar.com bu olabilir mi acaba?

elif (alt çizgi "i harfi için" + cezim işareti) lamelif , kaf (üst çizgi "a harfi için" + cezim ) ye

özetle elif lamelif ye harflerine bir alt çizgi bir üst çizgi ve 2 adet cezim işareti..

ايلك اي

اىلكاى

1.www.akademikpersonel.org
2.personel.yok.gov.tr?
3.www.cevre.itu.edu.tr 4.ylsyrehberi.blogspot.com

seç seç oku.

şimdi sorularını cevapları 1 de. seç seç oku.
2 cari usul kadrolarını gösteriyor.
3 ve 4 ise meb bursu diye bilinen yurt dışı yüksek lisans olayları ile ilgili.

kafan karışık sanki iyice çorba edeyim dedim.

@cecilia teşekkkürler hakikaten kafam iyice çorba oldu.

1. linkte ya duyuruda ya da benim şirket bağlantısında (aklına gelebilecek her siteyi filtreliyor da) bir sorun olmasından kelli anasayfa açılıyor. Belki de sen o siteden hiç haberim olmadığını düşünerek anasayfa linki verdin. O siteye ve forumlarına bayağı göz attım, tek faydası her konuda birbiriyle alakasız bir sürü görüş ve çelişkili bilgiler almak oldu.

2. linke gelince, YÖK ilanlarının sadece ÖYP'ye başvuranlara mahsus olmadığını düşünmekle birlikte yılda bir defa toplu olarak (geçen yıl 2 kez oldu mesela, aralık ayında bir yerleştirme daha yapılmış) atamalar yapıldığını biliyorum. Bu benim sorduğum şeyin cevabı gibi gelmiyor bana.

3. link ayrı bir başlık konusu. MEB bursunu da araştıracaktım iyi oldu hakikaten.

1 için evet ana sayfayı verdim. geze geze doğru bilgiyi bulursun.
2 cari usul atamaları. yani eski sistem diyelim, mülakatlı. bilerek verdim şu anki kadrolar.

1- Geçen senelerde temmuz ayının başında esas başvurular aralık ayında ise boş kalan kontenjanlar için başvurular alındı.
2- Doğru.
3- Adı geçen siteden takip edebilirsiniz. yok.gov.tr den de duyuruluyor.
4- ÖYP standart araştırma görevliliğine nazaran daha avantajlı. Bence başvurmalı.

@naberlan teşekkürler. Peki önceki yıllarda bu kontenjanlar ne zaman açıklandı hatırlıyor musun?

mayıs ayıydı sanırım. yanlış hatırlıyor da olabilirim. takip etmek gerekir.

srpski film tekmili birden bu filmde var. yalnız çok hartkor bir film, baştan söyleyim.

(bkz: trouble every day)
(bkz: psycho)

ölü sevici demişken (bkz: nekromantik) ama o kadar etkileyici karaterler, rol vs. bekleme.

(bkz: american psycho)

perfume

www.imdb.com

hard candy

(bkz: ultimo tango a parigi)

Kara Kentin Çocukları filminde Peker Açıkalın dışkıya saplantılı, gizli kamerayla insanları kaydeden bir sapığı canlandırıyordu.

gercekten rahatsiz edici bi film Kynodontas. www.imdb.com

www.imdb.com

shining
perfume +1

yabancılarla konuşma diye çevrilen bir film vardı. antonio banderas oynuyor, orjinal ismini hatırlamıyorum. daha çok kişilik bozukluğu konulu.

www.imdb.com

ex drummer

(bkz: koroshiya 1 )

i saw the devil

ip man e bir bak derim

@want2die: psikopat olmasi kesmiyor beni. yoksa yukaridakilerin hepsi sayko. ben komedi icermemesini istiyorum.

yine de cold fish'e bakacagim.
ip man listemde ama henuz izleyemedim.

spring summer autumn winter and spring?

aklıma bunlar geldi hocam... dram diyince, suç diyince.
A dirty carnival
A bittersweet life
no mercy for the rude
Sympathy for Mr. Vengeance (ladyi istememişsin gerçi ama)
Nabbeun namja
Nae meorisokui jiwoogae (suç yok)

nikkatsu noir diye bir japon film serisi var ama turkce altyazisi yok. sword of doom var sonra. komedi unsuru hic yoktu sanirim. eski bu dedigim filmler gerci. kim ki duk filmlerine de bakabilirsin..

hint filmleri asya'dan sayilmiyor mu?

udaan'i izle.

hana-bi

Akasya

aklıma www.imdb.com geldi yanlış hatırlamıyorsam cıvık değildi :)

@irrasyonel kedi: no mercy for the rude zaten yukarida adini yazdiklarimdan birisi. komedi unsuru var onda. bittersweet life ayni o sekilde. mr vengeance'i izlemedim ama oldboy ve lady'de komedi unsuru varken onda da vardir eminim.
yine de bakacagim onerilerinize.

@kediebesi: a, evet bak bu dram kivamindan bence oyle olabilir. cok duydum henuz izleyemedim. one aldim.

@toshiro: kim ki duk tam aradigim turden yapiyor ama suc icermiyor onun filmleri de. hatta dram demekte de zorlaniyorum genelde.

@anamuhalefet: haklisin sayilir. lakin ben hint filmi olup icinde azicik olsun nese katici sahne olmayan film bilmiyorum. salaam bombay'larindan tut, rand de basanti, black'e kadar hepsinde var. bahsettiginiz filmi izlemedim, aldim listeme.

@naberlan: aaa bak dogru. kitano var. bazilarinda komedi unsuru olsa bile bazilarinda yoktur. hana-bi'yi izlemedim izleyeyim.

@utkucbkc: bahsettiginiz film su mudur? www.imdb.com

@irbat: tesekkurler, bakayim bi.

valla ben hint filmleri konusunda biraz tarafli konusuyor olabilirim, zira icinde toplu dans sahnesi olan filmlerini bile begenerek izliyorum. iyisini bulursan, dans-sarki kisimlari bile guzel geliyor.

udaan'a gelecek olursak: onda tek bir dans sahnesi bile yok. hint filmlerinde klasiklesen "grubun sebek ve komik elemani" olayi da yok. oyunculuklar inanilmaz duzeyde. senaryo saglam. kurgu mukemmel. rang de basanti bok yemis.

neseli hint filmi istersen de Zindagi Na Milegi Dobara'yi oneririm. Tam bir komedi degil aslinda. En guzel kismi ise muhtesem goruntuleri. Izlediginde, ne demek istedigimi anlayacaksin. Sirf o goruntuler icin 3-4 kez izlenmeye deger.

i saw the devil. dramdan çok iğrençlik içeriyor ama yine de izlenmeli. oldboydaki adam başrolde

@cemlemikonusuyorsun: yukarida ismini saydigim filmlerden birisi bu. ustelik bu benim dedigim "komedi unsuru iceren filmler"den birisi.
ornegin ilk acilis sahnesi, son sahnesi, tecavuz etmeye calistigi sahne, hemsire ile olan sahne, doktorla olan sahne, adamin takip sahneleri vs vs.

google'da gürkan gür'ü arat.

Notos'un Yeraltı Edebiyatı özel sayısı bir fikir verebilir. En azından neyi arayacağınız vb. konularında yol gösterebilir.

www.idefix.com

selamlar, hoşunuza gideceğini düşündüğüm bir blog;

www.rezervuarkedileri.com

garbı (burada ulama var) nâfâ / kını sarmış / sa çelik zırh / lı duvar

fâilatün / feilatün / feilatün / feilün


vezin "feilatün feilatün feilatün feilün"dür. Bu vezinde ilk tef'ile failatün, son tefile de fa'lün şeklinde olabilir.

gar-bı-nâ-fâ/ kı-nı-sar-mış/ sa-çe-lik-zırh/lı-du-var

yani:

fâ'ilâtün/fe'ilâtün/fe'ilâtün/fe'ilün

hayır. çatır çatır konuşuyorum.

meme olursa neden olmasın.

yasıyorum

2 cümle zor kurarım herhalde takılma yaşamadan. evet yaşıyorum çok hem de.

bi sürü. ancak biliyorum ki ben ne kadar özenirsem özeneyim onlar bildiği gibi anlayacak.

yalan söylüyorsam evet.

takılma değil ama çoğu zaman cümleleri anlamlı sonlandıramıyorum. öyle olunca takılıp ne dedim ki şimdi ben diye düşünürken muhatabım anlıyor anlatmak istediklerimi. garip şey.

Eğer yorgun veya uykusuzsam konuşamıyorum. Düşündüğüm ile söylediğim ayrı kelimeler olabiliyor, tane tane konuşamıyorum veya kelimeleri unutabiliyorum. Diğer zamanlarda bir sorun yok

gödel, bach, escher, bir ebedi gökçebelik.
okunabiliyor.

perebron sana ne yapar o kısmı bilmem de duyuru nick uyumu hayran oldum.

cecilia +1 ahahaha harbi nick uyumu super :D
perebron bişey yapmaz :)

ya ben öksürük şuruplarını hep fazla fazla içerdim zaten o değil birazdan çok uykun gelecek korkma.

ben de çocukken yarım şişe içmiştim, ölmedim. galiba.

bol bol su iç şurubu seyreltmiş olursun bari.

600 mg alan 3.5 yaşındaki çocuk tedavisiz iyileşmiş, 1300 mg alan 16 aylık bebekte kusma, baş dönmesi olmuş, hastaneye gidince tedaviyle düzelmiş. sen yetişkin olarak yaklaşık 1500 mg almışsın. bence pek ciddi bişi olmaz. su içmek iyi fikir gibi.

Geçenlerde Yaşar Nuri birşeyler söylemişti, onların ışığında;
1. Allah senin ne yapacağını biliyor ancak kader bu değil (evladım çıkma dolabın üzerine düşersin)
2. Kader, doğa kanunu demektir. Yani, elmayı bırakırsan kafana düşer, kütle çekimi, manyetik alanlar sürtünme katsayısı vs. kader budur. camdan atlarsanız yere düşersiniz.
Pek tatmin edici gelmemiş olabilir ancak duyduklarım böyleydi.

Merakınız "madem herşey belli boşa yaşıyoruz" mu acaba?

zengin ailesi olanlar veya mükemmel genlere sahip olanlar hiçbir sıkıntı çekmeden gayet kaliteli bir hayat sürdürürken diğerleri ya bir gene bence kaderle açıklanacak şekilde şansla (steve jobs) ya it gibi çalışarak, uğraşak aynı hayatı elde ediyor ya da hiç elde edemiyor.

sonra diyorlarki hırsızlık kader değil o yüzden günah. e aq zengin bir ailede doğan adam tabiki hırsızlık yapmaz-vergi falan kaçırmak hariç- ama fakir adam bir şekilde yanlış tercihlerle de o yola itiliyor. sonra yok bu dünya adaletliymiş.

ya da küçük bir çocukken hastalık geçirirsin cart olur curt olur araba çarpar hayatın sikilir. bu nasıl adalet.

işte bu yüzden taktım bu kader konusuna.

Kader : İnsanın doğumundan ölümüne kadar yaşayacağı ve yapacağı herşeyin Alah tarafından önceden biliniyor olup, yaşamak durumunda olduğumuz bir süreçtir.

Allah için zaman kavramı yoktur, doğrudur. Bizim için geçmiş şimdiki ve gelecek zaman vardır, ama Allah katında herşey sadece bir andır, bizim için gelecek olan süreç, Allah katında olmuş bitmiştir.

Burda en çok dikkat edilmesi gereken nokta şudur. Kader yazılır ve bizde ona göre yaşamak zorundayız kanısı yanlıştır. Zaten böyle olsa kimse, dünyada yaptıklarından dolayı bir sorguya çekilemezdi, adil olmazdı. Ama Allah adildir.

Allah sonsuz ilmiyle ve zamandan bağımsız olduğundan dolayı, sizin yaşamınız boyunca, yapacağınız tercihleri, atacağınız adımları, geçeceğiniz yolları, ölümünüzü, zaten bilmektedir, daha siz doğmadan. Çünkü sizin doğmadığınız zaman dilimi ve sizin 50 yaşında oldugunuz zaman dilimi arasında 50 yıllık fark sadece, biz insanlar için vardır. Onun katında geçtiğimiz 15 milyar yıl ve kainatın kalan ömrü sadece bir andır.

Bir örnek verecek olursak olay aslında şudur. Yönetmen sizsiniz ve 50 kadar oyuncu topladınız sete ve dedinizki , doğaçlama oynayın, ben karışmıyorum, tercih sizin... Adamlar oynadılar, kendilerince, sizde oyuna göre senaryoyu yazdınız. Ve tekrar oynamalarını istedniz, arada bir farkla sadece, siz zaten olacakları biliyorsunuz.

Kısaca kader, yazılıpta oynamak sorunda olduğumuz bir senaryo değildir. Kader: bizim oynayıp bitirdiğimiz filimin, filim bittikten sonra yazılmış halidir. Tabiki burda adı geçen sonra kavramı bizim için geçerlidir.

Umarım, doğru ifade edebilmişimdir.

kader yok keder var kaarşim , içelim bi güzel.

yeterli bilgim olmadığından yanlış yönlendirmek istemem ancak zaten bunlar iki soru cevapla yanıtlanabilecek şeyler değil
öncelikle konuya islamiyet açısından baktığınızı varsayıyorum
bir çoğu benim tahminim, size soracağınız soruları bulmanızda yardımcı olur diye yazıyorum.
1. dünya nın adil olduğunu hiç duymadım
2. herkes kendi eylemlerinden sorumlu, şayet Allah' ın varlığına inanıyorsanız sizin sınavınızı değerlendirirken böyle basit bir şeyi gözden kaçıracağını düşünmemelisiniz. belki zengin birinin sakız sçalması daha büyük bir suç olacak fakir birinin baklava çalmasından? ya da şöyle olabilir mi; zor şartlarda yaşadın +1000 bonus, hırsızlık -85 ceza puanı, ama zengin kişi +150 bonus alıyordur belki?
Bunun yanında tek soru birşey çaldın çalmadın değildir sanırım
ayrıca zengin kişinin (duyduklarıma göre) imtihana dahil olan daha çok konusu var. elindeki parayı nasıl kullandığı ile ilgili vs.

@yazar oldum ben simdi: en son yazdığınız kader konusunun dışına çıkmış biraz. kader kolay anlaşılacak bir şey değildir, buraya yazılan bir kaç cümle de bir şey ifade etmez. yalnız @mauro eterna güzel ifade etmiş... size tavsiyem bol araştırma yapmanız, okumanızdır. son yazdıklarınıza gelince, yakın çevremize hatta kendimize bakarsak en basitinden bazı şeylere sahipken, bazı şeylere ulaşamamışızdır. klasik türk filmlerinde bile işlenen zengin kızın sevdiği erkeği elde edememesi, çok fakir bir ailenin çok mutlu olması, kaza geçiren birinin tekerlekli sandalyede bile en yakışıklı adamdan daha sadık bir sevdiğinin olması, zengin adamın çok çapkın kötü huylu olması bu böyle uzar da gider. İnsanoğlu da hiçbir zaman yetinmez olduğu için hep kendinde olmayan özellikleri görür. Daha çok çalışıp zenginden daha zengin olmak yerine fakiriz anasını satayım düşüncesi ya da aşırı kilolu belki de genetik kilolu olduğu için daha çok dikkat edip ve belki de bu şekilde yaşının ileriki yıllarında daha da dinç sağlıklı o zamanlar ondan zayıf olanlardan daha zinde kalacağını düşünmek yerine biz de şans olsa zaten ebru şallı olarak gelirdik gibi laflarla işi içinden sıyrılıyoruz. bilmiyorum neden böyleyiz sırf bizim millet mi böyle ama umarım istediklerimi anlatabilmişimdir. Etrafta yüzde yüz mutlu herşey süper olan biri yoktur. içini bilemeyiz insanların. o yüzden soruyorum ''Mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin'' :)

hacı var da her an her saniye yeniden yazıyoruz.

hacıt çok basit bir açıklamaya bakıyor;
- kader nedir? kader senin yaşayacağın her şeyin önceden belli olmasıdır. bunu geleceğe dönüş filmi gibi düşün.
- kader iki çeşittir, yaşantında senin değiştirebileceğin şeyler vardır, asla değiştiremeyeceğin şeyler vardır. insanlar yanılarak senin değiştiremeyeceğin şeyleri yalnızca kader sanır, tamam bu da kaderdir ama kaderini sen çizersin aynı zamanda.
senin değiştiremeyeceğin şey: anneni babanı seçemezsin müdür, basit. doğduğun ili seçemezsin...
senin değiştirebileceğin şey: spor yapıp düzgün beslenirsen daha uzun yaşarsın. bu da kaderdir, ama sen kaderini iyi yönde etkilersin.

bununla birlikte yüce yaratıcı sonuçta her şeye gücü yettiğinden senin gelecekte ne yapacağını da bilir, kaderini ve ne zaman öleceğini bilir, hayat hikayen bant kaydı olarak zaten elindedir, ama bu durum senin yapacaklarını etkilediği anlamına gelmez, yalnızca buna muktedirdir.

bir ateistin gözünden kader konusunu dinlediniz, hatam varsa affola. saygılar.

kader mevzusu karışık tabii islama göre yorumlarsak;
bilmemiz gereken iki üç tanım var levh-i mahfuz; irade-i cüz'iye ve irade-i külliye bunları araştırmak gerek.
bana kalırsa kader önceden bilinme durumu fakat islam'da allah inanmayı veya inanmamayı bile belirleyici olduğunu söylüyor ve aslında her şey allah'ın rızası ile gerçekleşiyor ve rıza göstermedikleri gerçekleşmiyor bu durumda bizim cüzzi irademiz yönelimlerle ilgili fakat olup olmaması kısmet, kısmet değilmiş kavramına giriyorki burada bilinmeden öte bir müdahale söz konusu yani bir nevi izin, yol çizili ve biz onu değiştirmek için bir şey yaptığımızda değiştirme şansımız var eğer izin olursa ama değiştirememe ihtimalimizde mevcut bu durumda başımıza gelenler bizim yönelimlerimiz+verilen izin şeklinde.

yani kötü bir hayat bir miktar bizim suçumuz bir miktar bize izin verilmeme durumu yalnız burda şöyle bir durum var levh-i mahfuz'da yazılı olan kader değiştirme gücü allah'ta var o yüzden dua kaderi değiştirir diye bir söz mevcut şöyleki; vekil(tevekkül), veli(mevla), merhamet(rahman), cömertlik(latif), dualara cevap veren(mucib, vehhab) gibi kavramlar doğru yöne yöneldiğimiz ve dua ettiğimiz zaman isteklerimizin doğruluğuda göz önünde bulundurularak gerçekleşebileceği söyleniyor yani irade-i külliye kısmında bizim istediğimiz fakat olmayan bir şey var ise ya isteme şekli yanlıştır(türbe, hoca, büyü veya kuru kuru isteme) ya da istediğimiz şeyde bizim göremediğimiz bir yanlış vardır sonuçta kusur bizde oluyor yine bu durumda savrulan yapraklar değiliz anlamı çıkıyor.
yalnız en tehlikeli kısım bence şurası her şeye gücü yeten(kadir) bu noktada dua ile bu iş olsun ve hayırlısı bu olsun diye istemek mantıklı hani hep bir örnek vardır ya paran olunca sapıtıcaksın belki o yüzden sana para nasip olmuyor diye işte burada her şeye gücü yeten bir güçten param olsun ve sapıtmayayım diye istemek mantık içinde tutarlı o zaman olmama sebebi biraz havada kalıyor.

konuyu dağıttım galiba toparlamam gerekirse kader kavramı kur'an da tam olarak geçen bir kavram değil bilinme kısmı dışında bu bilinme kısmının değişme ihtimali de geçiyor ama dediğim gibi allah'ın hükmü esas o yüzden şöyle bir ayet var bunu yapacağım demeyin inşallah yapacağım diyin gibi işte bu inşallah kısmı kaderimiz gerisi özgür irademiz. kader ne sadece bilinmesi ne de çizilmiş bir yol ikisi arasında bir mevzu tam olarak kavramakta, kabullenmekte oldukça zor.

kader yok,kelebek etkisi var.

gelecek ve gecmis kavramlari garip kavramlar,bana yasadigimi kanitla gibisinden,bir gün uyanip tüm bunlarin ,burada yazanlarda dahil,rüya olup olmadigini bilemezsin.

tüm algilar beyninde isleniyo.hersey beynin oyunu olabilir.neyse,tanri yol mol sunmuyo.

dedigim gibi hayatta herseyi biz yapiyoruz,iyi kötü ,tanri kavramini sucliyicak biri aradigimizda ya da avunmak istedigimizde ortaya cikariyoruz.

cünkü böylesi daha kolay,hayatta her sey senin secimlerine bagli.

bazı olguların sonuçları kaderdir mesela yer çekimi ya da daha afili ismiyle arz cazibesi.

bu soruya yıllaar önce biri şu kapıya çıkan bi cevap vermişti: benim bi çocuğum olsa,önüne bir tabak ıspanak ve bir çikolata koysam, onun çikolatayı seçeceğini bilirim,çünkü onu tanırım. bizi yaratan,bizi benim çocuğumu tanıdığımdan daha iyi tanır,ve onun ilmi sonsuzdur. onun önceden bilmesi,her şeyi önceden yazıp çizdiği ve bizim de yazılana göre oynadığımız anlamına gelmez.

ayrıca şu da ilgili gibi geldi,farklı bi bakış:
Laplace'ın Şeytanı Pierre-Simon Laplace tarafından 1814'te yayınlanan bir makalede belirtildiği üzere evrendeki her atomun yerini ve hareketini bilen ve bu sayede evrenin ve kainatın bütün bir geçmiş ve geleceğini bilen sanal bir varlığın mevcut olduğunu iddia eden düşünsel bir deneydir. Laplace'ın makalesinde nedensel determinizmi kavramsallaştırdığı ifadesinin özgün hali şu şekildedir:

“ “Evrenin şimdiki halini geçmişin sonucu ve geleceğin nedeni olarak ele alabiliriz. Bir an için evrenin tüm güçlerinin ve bunu oluşturan tüm varlıkların konumlarını anlayabilen bir canlı olduğunu düşünürsek, ve bunun bu verileri inceleyebileceğini de düşünürsek, aynı anda evrendeki en büyük varlıklardan en küçük atomlara kadar her şeyi hesaba katarak bir hesap yaparsa, hiçbir şey belirsiz değildir ve gelecek de, aynı geçmiş gibi, onun gözlerinin önündedir.”

geek362.wordpress.com

bana sorarsan kadere inanıp inanmadığımı tam bilmiyorum:) eğer inanmak istiyosan böyle şeyleri çok düşünmeden kabullenmek gerekiyor galiba biraz.

www.sarki-sozleri.net

kazancı bedih'ten var bir adet ancak ne kadar gazeldir onu ben bilemem.

www.youtube.com

makber. tabi bu tsm deki gazel'e örnek oluyor.





bir de fuzuli'den şu var sevdiğim sözel olarak.


Serv-i âzâd kadinle bana yeksan görünür
Neye ser-geşte olan baksa hırâman görünür

Can görünmez deseler tende inanmam nitekim
Lûtftan her nice baksam tenine can görünür

Derdim ahvâlimi cânâna kılam arz velî
Görebilmem özümü anda ki cânân görünür

Ne keman-dârsın ey meh ki atıp gamze okun
Yıktığın saydda ne zahm ne peygân görünür

Bir sanem zülfüne gûyâ ki veriptir gönlün
Ki Fuzuli’nin eyen hâli perişan görünür

Öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedür
Men kimem sâkî olan kimdür mey û sahbâ nedür

Gerçi cânândan dil-i şeydâ içün kâm isterem
Sorsa cânân bilmezem kâm-i dil-i şeydâ nedür


Vasldan çün âşık-i müstâğni eyler bir visal
Aşıka maşukdan her dem bu istiğnâ nedür

Hikmet-i dünyâ vü mâfiha bilen arif değül
Arif oldur bilmeye dünyâ vü mâfiha nedür

Ah u feryâdun Fuzûlî incidübdür âlemi
Ger belâ-yi ışk ile hoşnûd isen gavga nedür

lisans değil ALES tir o adım gibi eminim.

personel.yok.gov.tr

şurdan > genel şartlar > d > 3. nokta

evet haklısın sanırım, ales puanını belirtip sonra açıklama yapmış. lisans notuyla ilgisi yok gibi.

tamam ALES işte ALES de sayısal sözel ve elit ağırlık notları var. mesela ben hukuk okudum diyelim sözel di bu bölüm sonra karışıklıklar oldu vs bölüm eşit ağırlığa girdi. benim halen sözel den geçmem gerekiyor 70 i. zaten bu madde boşuna yazılmış puanlar çok yuksek oluyor.

edit:evet elit ağırlık kavramını ekşiduyuru ya kazandırdım (((= eşit olcak o

ales o ales.

Reis audi janti mi o? Bizim birader de onu kullanilio audi haliyle vw logo bulamadık

oto lastikçilere falan sorun ellerinde oluyor bazen.

Sanırım düşündüğünüzden daha da iyisini buldum..

www.ebay.com

Teşekkür ederim, sade vw logolu olması tercihimdir. Jantçı ve lastikçilere soruyorum ama ellerinde küçük çaplı olanlardan var. Henüz uygun bir tane bulamadım.

15-20 liraya dorm(3-5 kişi aynı oda)lar var, privatelar da 30-40 lira bu fiyatın altına da bulamassın.

albergue studio
ona barcelona

tonla var barcelonada rahat ol sen.

hostelworld'den fiyata göre sıralatıp bakabilirsiniz. buradan alacağınız 3-5 cevaptan çok daha fazla faydası olur.

Aslında soruyu yanlış sordum, doğru diyorsunuz, bana balık tutmayı öğretebilirseniz daha makbule geçer demeliydim. Hostelworld'e bakalım bakalım.

Hostel One Central iyidir. Daha ucuz istiyorsanız Hostel One Parelelo olabilir. Biraz daha fazla para verebiliyorsanız Casa Gracia da süper.

4fun hostel, hem ucuz hem de temizdir.

joey amca, ikizler falan vardı. onu mu diyosun?

eğer oysa; full house adı. bizim ev olarak oynamıştı türkiye'de.

aynen oyle :)

Köprü San Fransisco Golden Gate köprüsü, dizi de Full House.

ordaki buyuk kız jessica biel bu arada. cok daş olmus dı mı.

pardon la, 7th heaven le karıstırmısım ben. o da oyle pederi ikizli biseydi.

-üds kpds veya iü yabancı dil sınavından 50 puan almış olmak gerekiyor.
-fark yaratmaz.
-araştırma görevliliği ayrı bir mevzu.
ortalama 1700 lira maaş verirler.

ben bildigim yonlerine cevap vereyim.
yüksek lisans yaparken öğrenci statüsünde olursunuz, asistan olarak yaparsanız yükümlülükleriniz artar, sizi sınavlara sokarlar, araştırmanız daha ciddi ve profesyonel olur, onunla ilgili çalışma şansınız artar, hocalara her daim ulaşabilirsiniz (digerlerinden daha kolay ulaşabilirsiniz en azından), ve doktora falan yapmak isterseniz avantajları var.

ancak yüksek lisans zaten yapıyor olacaksınız. bunun için de ALES e girmeniz "şart".

maaş verilir, ama miktarını bilmiyorum açıkçası.

Mezun olduğunuz okul yüksek lisansa girerken önemlidir, sözsüz kanunlar işte. Eğer diploma notunuz tam,ales yüksek yabancı dil yüksekse mülakatta çok sorun çıkmaz ama bunlar ortalamaysa bir iki okul dışında yüksek lisansa girmek zordur. Özellikle edebiyat kürsüsünde çok yığılma olduğu için çok seçiyorlar.
Araştırma görevlisi kadrosu çok kısıtlı ona pek güvenme, onun yüksek lisansla ilgisi yok ki sanırım bu sene de almıyor zaten. belki seneye. maaşı bişiye pek yaramaz 1.500-1.900 arası kıdem vs.
ama tavsiye etmem.

urun.gittigidiyor.com

burda pc uyumlu bir controller var, ps2 almaktan daha ucuz bi çözüm

rockfree.acclaim.com
bu da on-line oynamak istersen deyü