gerekli besin maddelerini alamaz. yavru mamaları daha çok vitamin mineral cart curt içerir. bu yüzden yavru kediye yetişkin, yetişkin kediye yavru maması verilmez.

Vermesen daha iyi olur. İçerikleri farklı çünkü.

@buff, hocam netten bakıyorum içerikleri aynı gözüküyor? Ama yine de güvenemedim. Neyse denemek lazım galiba

Hani mamayı veriyosun?

temizmama'dan sipariş veriyorum, şimdi içeriklerine bakıyodum işte.

Yalnız burdaki bütün mamalar Bonacibo. Yani şöyle söyleyeyim bunları vermeyip kediyi aç bıraksan daha iyi.
Hem Bonacibo alacaksın, hem de yetişkin maması alacaksın. Aralarında fark olmamasına şaşmamalı.
Gittigidiyor'dan, canpet'ten falan araştır, daha iyi bir şeyler al.

Daha iyi bir şey derken? Marka olarak mı, içerik olarak mı? İçindekiler önemli benim için çünkü, mesela ne olmalı içinde?

kendi ev kediniz için alıyorsanız, premium mama denilen hills olur, proplan olur o markalardan alın.pahalı mahalı ama, hayvan ucuz mama yiyip böbreği cortlayınca, dişleri tartar/çürüme yapınca, bağışıklığı düşüp hasta olunca her türlü daha pahalıya gelir. temizmama daki mamaları, karınları tok uyusunlar diye sokak kedilerine veriyoruz.

Marka olarak değil, içerik olarak.
Bak bu linkini verdiğim mama çok ekstrem pahalılıkta olan bir mama değildir ama epey iyidir. Buna oranlayarak bir şeyler bakabilirsin.
www.petburada.com

Ekleme: Alabilirsen bunu da tavsiye ederim.

@alice practice, valla sizin dediğiniz mamaları da araştırmıştım ama içerikler çok yakın, hele mısır unu ve pirinç unu var hepsinde, hiçbirine güvenmiyorum aslında. Bence en güzeli evde kendi mama hazırlama olayı, ama o da her zaman olamıyo malesef.

@buff, hocam bu dediğinin içeriği daha değişik galiba haklısın, bunu biraz daha araştırayım ben

@buff, bunda da mısır, pirinç vs varmış ama, kötünün iyisi gibi duruyor

aslında değil, örneğin ucuz mamalarda ham kül oranı yüksektir, yağ ve protein oranı azdır. daha da önemlisi hayvansal proteinler pahalı olduğu için, ucuz mamalardaki protein daha çok bitkisel proteindir, ekşide bir bakın biri yazmıştı hatta ne biçim mama fabrikası resmi bu, varsa yoksa tahıl et yok mu bu mamalarda diye. temizmama nın mamalarında hangi koruyucuları kullandıkları yazmıyor, hayvansal protein hangi oranda ne ölçüde mısırı bezelyeyi dayıyorlar bilemezsiniz.

@alice practice, aynen ben de protein oranlarını ve içeriklerini karşılaştırıyorum, aşağı yukarı aynı aslında. Ama koruyucu da çok genel olmuş hakikaten, daha detaylı yazmaları gerekirdi. Elinde paket olan bi arkadaş varsa, yazarsa iyi olur aslında.

Orijen almanı öneririm.

aşırı küçük değilse bişi olmaz, sonuçta bunlar çöpten de beslenebiliyor.

ha, bir de yarrah var :)

motaigne'den başla. o adamın kitabının adının o türe verilmesinin bir sebebi var çünkü.

bence de montaigne. sonra alır yürürsün zaten. ama asıl temsilcisini okuyarak başlaman daha iyi olur bence de.

(bkz: nurullah ataç)
(bkz: liseden akılda kalanlar)

francis bacon-denemeler

en kötü liseye kadar filan matematikte zorlanmaz

maşallah diyin, kıçını kaşısın çocuk.

normal değil bence.

23 / 0'ı da sorun, doğru yanıt verirse NASA'ya başvuru yapabilirsiniz :D

6 yaş için bence çok iyi bir durum. IQ testi yaptırmayı düşünebilirsiniz.

bence çok sıradışı. bende de acaip zeki kuzen var bahsettiğin yaşta baya uzayı falan araştırıyodu. acaip şeyler biliyodu, acaip cümleler kuruyodu çok şaşırıyoduk. şimdi de zeki falan maşallah iyi ilerliyo.

ama böyle işlemler falan çoğu liselinin ve belki üniversitelinin tıkanacağı işlemler 0:23 falan. bence sıradışı ama kötü bi şey olacağını sanmam.

aynen normal değil gibi ama eğitim sistemi/sistemsizliği onu normal seviyeye indirir merak etmeyin

23:0'ı sorayım cidden; erör verirse baya iyi olur, cevap vermeye kalkarsa kötü.

hacı 0/23 hadi bilebilir biraz mantık yürütüp. 0'ın içinde kaç tane 23 var? e 0 zaten sıfır. yani cevap sıfır. bu o kadar da sıradışı değil. ama 23/0'ı sorarsan ne demesini bekliyosun çocuğun, tanımsız mı diyecek :D muhtemelen ona da sıfır der.

sıradan sayılmaz ama anormal değil.

göndereceğiniz şehirdeki bir pastaneden rica edin götürmesini. bozulursa rezil olur hediyeniz. (sürpriz diye tahmin ettim yamulmuyor muyum?)

riskli iş. pasta erir, dağılır, ezilir yani gidene kadar pasta olarak kalması zor. bilindik markaların göndereceğin yerin yakınlarında mutlaka bir yeri vardır ararsın ödemesini havale yaparsın.

en iyi ihtimalle şu şekilde gider www.5minutesformom.com
söylendiği gibi oradaki bir pastaneyi bulabilirsin, bunun için yemeksepeti'ni falan kullanabilirsin ya da kek-meyve sepetlerinden yollayabilirsin.

değil kargoyla göndermek, pastaneden aldığın pastayı kendi ellerinle eve kadar getirirken bile yanlardan yamulma ihtimali var. kargoları bildiğin hop hop karpuz gibi atıyorlar. krgocular kutuyu ellerinde taşımayacak sonuçta. diğer kargolarala birlikte arkaya atacaklar. kimbilir üstüne yanına ne denk gelecek, ne devrilecek. hadi kırılacak ibaresi koydurdun diyelim yine de kayıp, sağdan soldan kutusunun içinde dans etme ihtimali yüksek.

velev ki yeni doğmuş bebek özeniyle taşıyacak bir firma buldun, sıcaktan kremasının erimesi hatta ekşiyip süpriz yapmaya çalıştığın kişiyi hastanelik etme ihtimali de var.

ayrıca da yanlış hatırlamıyorsam zaten kargo sözleşmesinde yiyecek maddesi taşınmaz diye bir kural da vardı.

en iyisi yerel bir pastane bulup oradan siparişi vermen ya da yemek sepeti ya da şu çiçekli böcekli kurabiye zımbırtılarından göndertmek.

google'dan hangi şehire göndereceksiniz o şehirdeki pastaneleri arayın. telefonla görüşür hesaplarına havale yaparsınız. onlar da istediğiniz adrese gönderirler. defalarca kez yaptım.

odtünün eğitim dili ingilizce. yani evet.

evet.

yaramaz

bilgi üniversitesi iyidir

bilginin sıralaması ne durumda bilmiyorum ama mühendislikte sıralama

tercihe göre boğaziçi/odtü
itü
ytü

gerisinde okul adı pek önemli değil. abet akreditasyonu var mı ona bakın. olanlardan istediğiniz şehir sahip olacağınız sosyal imkanlar vs. gibi şeylere göre bir üniversite tercih edin.

bu biraz genel tercih tavsiyesi gibi oldu ama, hadi bakalım iyi çalışmalar!

sarıkız minik buzağıyı sütten kesti,
hatta kuzularla oğlaklar da sevişiyor.

eeeh malum bahar...

hayır.

amına bile koyuyor reyiz.

Sen uzun kulaklarını son bir kez salla bence.

eksisozluk.com

varmış zaten. kendim sordum kendim cevapladım tarihe geçtim.

edit: tikimi de verim.

kahve var, masa var, koltuklar rahat, istediğin kadar oturabiliyorsun.

starbucks'ların var oluş sebebi zaten; başta bireysel olamak üzere kitaplarla haşır neşir olan araştırma yapan insanlara aynı zamanda kahve hizmeti sunmak.
koltuk/masa dizaynları ona göredir. internet hizmetinin sebebi budur. (eskiden başka hiç bir kafede olmazdı internet)
aslında diğer kafelerden farklı olarak kalabalık gruplarla buluşma, muhabbet etme mekanı olarak değil, birşeyler okuyan adama kahve de verelim olayı.

internet var, sıkıcı bir yer değil, kütüphanedeki gibi sessiz olmana gerek yok, kahve var, koltuk var, dekorasyon güzel, müzikler fena değil.
evinde ve ya kütüphanede çalışamayan insan için ideal yer eğer çok ciddi, konsantrasyon isteyen bir şey çalışmayacaksa.
ayrıca kimin nerede çalıştığına da karışmayıverin.

starbucks'ları bu amaçla kullananlar var.

okul kütüphaneleri de olabilir. o civarda ytü var. bahçeşehir barbaros var; ama dışarıdan almıyorlar sanırım. ytü'yü bilmiyorum.

starbukslarda olabilir mi acana dicem ama tam bilemedim.

@sen git ben geliyorum ytü'ye girerler de ders sırasında sessiz kalınamayacağı için pek rahat edemezler

starbuckslar
beşiktaş bahçeşehir üniv. kütüphanesi. (nüfus cüzdanı şart)
yıldız teknik kütüphanesi olabilir.
para vermeyin buralara gitsinler.

kitapkafe tarzı genelde çok sessiz olan ve insanların ders çalışmaya ya da sahiden okumaya geldiği, hatta istediğinizde müziğin hafif bile olsa kapatıldığı bazı mekanlar var. ankarada var, istanbulda banko vardır zaten.
starbucksa bir alternatif olabilir, hem de etraftaki tikky populasyonu olmadığından patlayan flaşlar ve berkecan ile nazlıgül muhabbetlerinden kurtulmuş olursunuz.

kütüphane diye bir şey varmış çok güzel diolla

hocanın ayağına gidilir, ayağa çağırılmaz. pek âlâ evine gidebilirsiniz/gönderebilirsiniz.

bu mevsimde alerjik olarak da kedilerin çoğu öksürür ve hapşırır.
o yüzden de olabilir.

belki tuy kusacaktir. insallah onemli bir seyi yoktur.

şımarıklık ettiğini düşünmeye başladım.
ben inhaleri ağza yaklaştırınca duruyor, normale dönüyor. uzaklaştırınca geri başlıyordu.
astım krizlerinde böyle olmuyordu. eşeg!

Hoşuna gidiyor. Sağlıklı olduğunun göstergesi o, sevilmek istiyor. Sizi de sevmiş. Mırrlar öyle kediler, rahat olabilirsiniz.

ben kedimi ilk aldığımda o seslerden korkup ''hayvan hastalandı sanırım'' diye düşünüp gece vakti veteriner aramıştım.
meğer normalmiş. aradan 2 sene geçtii, hatırlar hatırlar gülerim kendime :)

çok korkmuştum bir şey olacak diye.

sevgi delisi, gorgor bir kediniz var.
hayırlı olsun! :)

aşı olarak iç-dış parazit, karma, lösemi, kuduz, mantar aşıları önemli diye biliyorum

royal canin. hem kaliteli hem de iştahla yiyolar. hills de iyi derler ama benim oğlan sevmedi. royal canin fiyat olarak biraz tuzludur yalnız.

veterinere gittiğiniz zaman aşı takvimini çıkartacaktır ama kısaca senede 1 kez olması gereken aşılar (ilk sene bunlar 2şer kez vurulur), 3 ayda bir iç-dış parazitleri olacak.

mama olarak da proplan tavsiye ederim, tüy dökümünü ve kokuyu minimuma indirdiği için. veterinerimiz de tavsiye etmişti.

benim kedicikler de royal canin seviyolardı en çok. diğer mamaları mırın kırın ederek yiyolardı. aşılara gelince iç-dış parazit ve karma benim aklımda kalan önemli aşılar ama söylendiği gibi veteriner daha detaylı bilgi verecektir.

Mama olarak royal canin fit-32 yi öneririm. Bende kedimde bu mamayı kullanıyordum. Şimdi ise kısırlaştırdıktan sonra royal canin kısırlaştırılmış kediler için olan mamasını kullanıyorum. Sebebi ise şunlar: kedinin dışkısında en ufak bir koku olmuyor. Bu mamadan önce başka mamalar kullanırken dışkısı çok ağır kokulara sebep oluyordu ama şuan hiç kokmuyor. Ayrıca benim kedim seçici bir kedidir yani öyle her mamayı yemez aç kalsa bile ama bu mamaya bayıldı. Veterinerlere de danıştım bu mamanın formulü optimum oranda hazırlanmış yani günlük gereken tüm besin ihtiyacını içeriyor ve ayrıca kedinizin fazla kilo alıp obez olmasından koruyor. Ayrıca kedinizin yuttuğu tüy tomaklarının atılmasını da sağlıyor. Ayrıca yapılan testlerde bu markanın ürünlerinde GDO lu madde kullanılmadığı onaylandı.

Aşıları sorarsan veterinerler yardımcı olacaktır ama : 3 ayda bir parazit aşısı ayrıca senelik karma aşıları dışında; kuduz, lösemi fel aşıları olması gerekir.

ben barf ya da çiğ besle derim. en sağlıklısı doğasına uygun beslemek. hem de mamalardan çok daha ucuza geliyor.
ne kullandığımı sorarsan purina d&m kullanıyorum kedimin sindirim sorunlarından dolayı. kedim bunu mırın kırın ederek yiyor. en sevdiği mama proplandı. mümkünse, veterinerin özel bir talimatı olmazsa içinde en az miktarda tahıl bulunan ve mısır kesinlikle bulunmayan bir mamayı tercih etmeye bak illa kuru mama alacaksan.

Yue koy (ay prensesi) :))

static.flickr.com

Rıdvan! sldkfşsdsa :D
Dişiyse lale mesela.Mesela...

"safırk"özellikleribelirginleşsindiyebolcaensestçiftleştirmesonucuüretilmişgenetikdefektlipetşoptassatılansentetikkedi koy adını.

ponyo
3.bp.blogspot.com

Gina (cina okunuyor), eski bir dünya güzeli ismi (italyan).

Melül

Adını Kümülüs koyardım, gri bir bulutu anımsattı bana. Gerçi kümülüs bulutları genelde beyaz olurmuş.

Arya.

haber.tr.msn.com

tr.wikipedia.org

kleo koy. benim kedimin adıydı

şu haliyle tam bir "mülayim"

Duman
Gölge
Bulut
Ash

Çok tatlıymış, güle güle büyütün, sağlıklı uzun ömürler dilerim...

ponçik

şerife (şerafettin'in dişisi)

valla aslan gibi yanaklar burun. güzel ve çirkini bilir miydiniz bilmiyorum ama ondan esinlenip vincent konabilir.

kediler s-ş harfleri geçen isimleri daha kolay öğreniyorlar, bir de ne isim koyarsanız koyun bir noktada kısaltma sevimli bir hale geliyor. ben ejderhamızrağından kitiara koydum, kedinin adı kitos oldu bir kaç senede, şimdi yazın sitenin çocukları da çitos diyor:D

Erkek olaydı, gri olmasından hareketle Gandalf derdim ama, dişi olunca Arwen iyi bi seçim gibi bence. Elfler gri sever nede olsa.

bence Mona harika bir isim.
ya da ben fazla max payne severim.
adını mona koyup max gibi seslenin "moğna" diye.
çok güzelmiş bence.

haysev'in facebook sayfasına bakarsanız, orada sahiplendirme ilanları var.

eğer biraz beklerim diyorsan benim ufaklık doğum yapacak bir iki haftaya. torunlardan birini sana verebilirim (=

1-1.5 aylık kedi anne memesindedir daha. yazık günah! 2 aydan önce sahiplenilmez hayvan.

haysev in sayfasına sürekli bakıyorum ama henüz bulamadım
yum cimih teşekkür ederim :) fakat ben hemen sahiplenmek istiyorum

Pkk kafalarina vura vura kutlatti yillardir, yoksa onlar da kutlamiyordu eskiden.

Evet mesajlar geliyor, pkknin diyarbakirda o mitinge katilmayanlara neler yaptigini bir zahmet yaslilara sorun.

sadece bdp filan kutlamıyor, biz de kutluyoruz nevruzu, nevruz aşuresi diye bir şey var. hatta ben lisedeyken o gün ders yapmaz ateş yakıp kutlama yapardık.

yok yani öyle bir şey, rahat olun gönlünüzce kutlayın.

aslında kürtlere ait bir bayram oldugu ve son 20 yilda devlet zoru ile türk bayrami oldugu ileri sürüldügü icin olabilir mi?

aslına bakarsan nevruz, newroz ya da ne dersen de iran ve bu bölgede kutlanan bayramdır. kürtler demirci kawa efsanesine dayandırıyor, türkler de ergenekondan çıkışa. yani bu kürtlerin bayramıdır, yok türklerin bayramıdır demek yanlış ve art niyetli bir harekettir. işin özü perslilerin yeni yılıdır. kelimenin kökeni de buradan gelir. doğal olarak bu bölgelerde yaşayan insanlar bu yeni yıl kavramını içselleştirmiş ve değiştirmiştir. bu nedenle bayramları bile şunun bayramı bunun bayramı diye ayırmayalım, kutlayalım, kutlatalım.
sosyal içerikli mesajımızı da verdik.

oha mantığa bak. sizin orda kutlamıyolar yada senin haberin yok, çağırmıyo kimse seni. bizim üniversitede -selçuk üni- her sene yemek fln veriliyo, ateşten atlıyolar...

@Cumhuriyet Savcısı

PKK Diyarbakır'da kimsenin kafasına vurmuyordu. En sorunlu dönemleri de kapsayan 25 sene orda yaşadım ben. Element uydurmayın.

Pass, demek ki ben baska yerde yasamisim ya da adliyeye yansiyan olaylari baskasi yapiyor, arka tampondan sallamanin manasi yok.

Adamlari o kadar korkutmussunuz ki ifade verirken bile pkknin ajanlari var her yerde diyor.

nevruz bir kürt veya türk bayramı değil aslında. vikipedi'yi açarsanız asya'dan balkanlara kadar kutlanan iran kökenli bir bayram olduğunu görürsünüz. türkler de kürtler de bu bayramı artık pek önemsemezken önce kürt sol hareketler ve sonrasında da pkk'nın benimsemesiyle kürtlerce milli bir kimlik aracı olarak 1980'lerde kutlanmaya başlandı. devlet de buna 1990'larda sahip çıkıp ergenekon'la bağdaştırdı. cumhuriyet savcısının bir bakıma hakkı var. bir kimlik inşasında kullanılmış bir bayramdır nevruz. ve bugün gönüllü kutlanıyor olsa da ilk zamanlarda itekleye itekleye tutmuş bir mayadır. kürtler demirci kawa'ya dayandırması türklerin nevruz'u ergenekon'a dayandırmasından farksız. nevruz'un türkiye'deki türkler ve kürtlerdeki kutlanışının tarihiyle ilgili çok güzel bir araştırma yazısı vardı, bulursam eklerim. nevruz ve newroz'un ayrı bayramlar olduğu savıysa safsatadan başka bir şey değil.

@Cumhuriyet Savcisi

Nasıl ve kimden korkmuşsunuz bilmiyorum ama inanmıyorum açıkçası.

@Cumhuriyet Savcısı

Ayrıca bu suçu tanımadığınız birine isnat etmeniz de yaklaşımınızın ne kadar basit olduğunu gösteriyor. Tanımadığınız birini nasıl terörist diye suçlarsınız? Ergen misiniz? Kaç yaşındasınız siz?

gösterişten başka bir şey değil.kesinlikle katılıyorum.

sahiplendirme daha etik görünüyor. en azından bir nedenle çiftleştirmiş olanlar (belki sağlık sorunu bile olabilir) yavruları elden çıkarmak (?) istiyorsa sahiplendirme doğru bir metod. ama eş arama konusuna katılıyorum. eş aramanın sonu yine hayvan satışına çıkıyor. çünkü marka ırkları çiftleştirmenin sonucu o yavruları "para ile satmak"tır.

hiç ifrit falan olma. nasıl insanın çirkini varsa hayvanında çirkini güzeli var.

nasıl ki çirkin insan mutlu olamıyorsa çirkin hayvanında cins olanlar kadar mutlu olmaması normal.

madem o kadar iyilik meleğisin git çirkin bi adamla evlen bakalım hadi göreyim seni.

taşlayın hazırım...

ben bazen sataşıyordum gördükçe, ama artık uğraşmıyorum.
başa çıkılmıyor çünkü.

yani cins hayvan arayanı bir nebze olsun anlamak istiyorum.
anlamaya çalışıyorum.
çünkü işin komiği cins hayvan da bulunuyor barınaklarda.
5 aylık golden yavrusu gördüm ben geçenlerde mesela ilanlardan birinde.

bu sefer de cins hayvan kötü bir şeymiş gibi bir ayrımcılık yapmak da istemiyorum.
ama dediğim gibi, sokaktaki çomar'ı da beğenmesin, barınaktaki golden'ı alsın.
barınaktaki beagle'ı, sibirya kurdunu, kangalı, rottweiler'ı alsın.

yani yeter ki üretmesin, ürettirmesin.
artık buna bile razıyım.

çiftleştirme ilanlarından resmen tüylerim diken diken oluyor.
çünkü hayvan beslediği halde hayvanları düşünmeyen ya da kapasitesi düşünmeye yetmeyen insanların var olduğunu görmek hepsinden kötü.


@vur joker vur:
evde beslenen hayvanı evlenilecek adamdan ziyade evlat edinilecek çocuk ya da doğurulacak çocuk kategorisine koyman daha mantıklı.
çünkü evcil hayvan insan psikolojisinde bakıma muhtaç canlı olarak, çocuğumsu bir yerde bulunuyor.

kimse evlat edindiği köpeğiyle sapık olmadıkça cinsel ilişkiye girmiyor.
evleneceği adamla giriyor ama.
kaldı ki, çirkinlik göreceli bir kavram.

bunun dışında diyelim ki çocuğun engelli doğdu, yüzü gözü yamuk; sevmiyor musun o zaman?
benim kedilerimden birinin gözü yok mesela.
görmüyorum bile.
hatta geçen gün kendi kendime düşündüm, insanın demek ki engelli/sakat/görüntüsünde sorun olan çocuğunu sevmesi de böyle bir şey oluyor dedim.

yani madem kıyas yapılacak, bari doğru şekilde kıyas yap da tartışmanın bir temeli olsun.

golden retriever cinsi köpekler artık sokak köpeği oldu ki! bebekken alınıp 3-5 aylık olunca barınağa veya sokağa atılıveriliyorlar, keza dalmaçyalı cinsi köpeklerden de çok sayıda sokakta yaşayan var, ha bir de terrier cinsi köpeklerden de her gün onlarca sokakta bulunup sahiplendirme yapılmaya çalışılan ilanlar görüyorum. sokağa veya barınağa düşecekse bari üretmesinler zavallıları, sokakta doğup büyümüş hayvanlardan çok daha zor onların durumları :(

@vur joker vur düşünceni belirttiğin için tik attım cevabına ancak sokak hayvanlarını otomatik olarak çirkin, cins hayvanları güzel olarak algılaman çok hastalıklı bir düşünce. Dolayısıyla argümanı baştan yanlış kurduğun için devamına cevap vermeyeceğim.

@buff

ben mi öyle algılıyorum sadece? neden o zaman millet cins köpek peşinde koşturuyor. ayrıca evet cins köpek daha güzel, sende kandırma kendini. iki tane resim atarım şimdi sana görürsün aradaki farkı.

hea onlar hayvan, güzellik çirkinlik nedir bilmezler, ikisininde duyguları aynı dersen o zaman tamam haklısın derim ama görünüş farklılıkları var ve o da artık şanslarına kalmış bir şey.

kimisi bilerek çirkin geliyor belki, bilerek sokaklarda yaşıyor. insanlar yardım edecek mi etmeyecek mi test etmek için, bu dünya sınav dünyası, sonuçta birilerinin test edilmek zorunluluğu var...

bu kadar sert çıkma. tamam haklı olduğun noktalar var ama biraz örnek veriyim kendimden;

french bulldogum vardı ve eş aradık yine french bulldog,bultukta. eş aramamızın sebebi french bulldog zaten ender ve değerli bi tür,neslini başka bi cinsle karıştırarak yakmıyalım diye. sonuçta değerli hayvanların nesli tükeniyo(van kedisi vs) ve french bulldogda o tehlikede diye biliyorum. ayrıca yavrularından 1 tanesini bile parayla satmadık,aynen dediğin gibi eşe dosta kara kaşına kara gözüne bakarak verdik. hepside büyüdü,hiçbiri atılmadı,satılmadı.

genelleme yapıcaksan daralt biraz perspektifini

Cins fanatiklerini böylesine taşlamak zaten faşizmin ta kendisi. Cins köpek almak, çiftleştirmek isteyen adamla aynı fikirde olmayabilirsin ve ifritte olabilirsin ama böyle bir genelleme hakkın yok.

Hele ki bu tarz çıkışmaya hiç hakkın yok, tercih meselesidir.

Ayrıca geneli için konuşursak kedi ve köpeklerde cins hayvan ile sokak köpeği/kedisi arasında huyu ve suyu bakımından da bariz fark oluyor.

Madem konuyu çocukla özleştirdik o zaman sokakta büyüyen çocuk ile evde ailesiyle büyüyen çocuk arasındaki fark gibi bu da.

cins kedi aranmasına uyuz olurken cins köpek aranmasını o kadar yadırgamıyorum.
kedilerin cinsine bağlı olmadan bir karakterleri varken köpekler onlara göre daha genellenebilir çünkü.
evde pitbull ya da kangal besleyemezsin en basiti.

bahsettiğim tamamen cinsin fiziksel özelliklerinden bağımsız, sizin hayatınıza uyum sağlayıp sağlayamayacağıyla ilgili.
aman cins olmasın diye sokaktan köpeği alıp iki üç ay sonra "ay bunla da evde yaşanmıyo" diye hayvan size alışmışken geri sokağa atmaktansa barınaktan, tekrar söylüyorum barınaktan, yaşam tarzına uygun bir köpek cinsi alması daha uygun olabilir eğer köpekleri bir süre gözlemleyip karakterleri hakkında analiz yapmaya imkanı yoksa insanın.

eyyorlamam bu kadar.
kedim var.
cins değil.

selam bu hikayede bahsedilen kişi benim. evet oğluma bir dişi arıyorum ve evet bunu yeni yavru sahibi olmak için istiyorum. ama sorun bi neden istiyorum.

şaka lan şaka öyle sıradışı amaçlarım yok. tek derdim oğlumu kısırlaştırmadan önce babalık duygusunu yaşamasını sağlamak. evet hiç bir hayvanda annelik duygusu kadar ağır basan bir duygu değil belki babalık duygusu ama en azından takımı taklavatı askıya asmadan önce kendisinin ne olup olmadığını öğrenmesi gerektiğine inanıyorum.

neden peki aynı ırktan olması gerekiyor. sıradışı örnekler hariç her ırkın kendine ait özellikleri mevcuttur. nasıl ki kişi bir şeye sahip olmadan önce detaylı olarak araştırıp kendisine en uygun olanı seçebiliyor ise bu durum kişinin sahipleneceği bir yavru için de olabilir. sonuç olarak edindiği yavru ile ortalama olarak 15-20 sene vakit geçireceği düşünülürse.

british tercih etmemdeki temel etkenleri de şuradan söyleyeyim de meraklı genşler rahatlasın. öncelikle doğası gereği sakin bir hayvan. yanımda zıpır zıpır bir şeyin olması beni huzursuz eder arkadaş. ikinci olarak az tüy dökmesi ki dökülen kılların düşüncesi ile hayvan sahibi olmaktan vazgeçen yeterince insan var. nedenleri burada fazlasıyla uzatabilirim ama tatlı su romantiklerince olayın sonu "sen hayvan sevmiyosun reklam yapıyorsun"a varacağından daha da uzatmaya gerek görmüyorum.

ama ölümcül saçma bir durum var ki iki kelam etmeden geçmek istemiyorum. neymiş hayvan beslediği halde hayvanları düşünmeyen insanlar çiftleştirme ilanı veriyormuş. vay arkadaş köyün aynştaynına bak sen. eee ömrün boyunca uğraş dur ki sonunda bir evliliğin, şansın yaver giderse bir çocuğun olsun. ama nedense sokakta yatan çocukları göz ardı edip hala çocuk sahibi olacam diye yardır dur. bu ne perhiz bu ne şakşuka mk. en azından bi rispekt lan. hayatın boyunca kötü örneklerle karşılaşmış olabilirsin ama bu hepsinin kötü olduğu anlamına mı gelmeli? bu kadar mı sığırsın lan. o zaman insanlar da üremesin (aslında sonuna kadar bu fikrin yanındayım). sokaklar dilenci, selpakçı, tinerci çocuklarla dolu. yurtların artık insan alacak yerleri yok. zira çocuğa şiddetin sınırlarını bile kestiremiyoruz. o yüzden saçmalamanın sınırlarını belirli aralıklarda tutalım.

plizz.


sevgiler lebraaam.

kedilerin babalığı-analığı tatması gibi dünyanın en saçma düşüncelerinden birine sahip olan insanların bu tip bir şeyi anlamasını zaten beklemiyorum.

kedilerin "baba" olduklarında yavrularına babalık yapmamalarının yanı sıra, zaten anneleri de sadece 2 ay bakar.

üstelik dişiler çiftleşmek zorunda kalsın diye bulduğu yavruları öldüren erkeklere sahip bir hayvandan bahsediliyor.
ki aynı davranışı dağ aslanlarında falan da görebilirsiniz, yani direk olarak genetik mirastan bahsediyoruz.

üstelik köpek falan deseniz anlarım, çünkü köpeğin yavrusuyla anneyi ayırmadığın zaman bazen ömür boyu anne-çocuk ilişkileri olduğunu bilerek yaşamaya devam ediyorlar.

ama kediler resmen yavrularını götürüp başka yere bırakıyor ya da kendileri gidiyorlar, ki zaten köpeklere göre daha ilkel ve farklı oldukları bilinen bir şey.
böyle bir hayvanın "babalık" duygusunu tatmasını istiyorsanız bence üremeden evlat edinmesi gereken kişi siz oluyorsunuz.
çünkü bahsettiğiniz "babalık" duygusu özellikle kedilerde sadece nesli devam ettirmek üzere görev olarak yapılan ve unutulan, yılda birkaç kez tekrarlanan çiftleşme isteğinden ibarettir.

ya da yılda ortalama 3-4 kere kızgınlık dönemine giren kedinizi her seferinde çifleştirip birkaç yıl içinde binlerce yavrunuzla mutlu mesut yaşamak da bir seçenek.

siz bir (1) kediden yola çıkarak konuşuyorsunuz, biz (kendi adıma ben) bugüne kadar kurtardığı, sahiplendirdiği, beslediği, baktığı, geçici evlik yaptığı, pansiyoner olarak ağırladığı vs vs olmak üzere binlerce kediyi baz alarak konuşuyoruz.

ve evet, sizin gibi kedisi babalığı tatsın(!) isteyenler yüzünden bugün hay-sev'in facebook sayfasına baktığınızda bile evlatlık verilen-sokakta bulunan bir sürü british shorthair yavrusu da var.

hâlâ hayatın boyunca kötü örnekle karşılaşmış olabilirsin diyorsunuz.
biz kötü örnekle karşılaşmıyoruz, ülkedeki sokak hayvanı sayısı belli, barınakların durumu belli, toplumun hayvana bakışı belli, sokaktaki hayvan belli.

biz de isteriz mükemmel bir denetim olsun, cins hayvanlar sadece çiftliklerden alınsın ya da böyle ev kedilerinin çiftleşmesi sonucu doğsunlar, sahiplenilsinler.

biraz ufkunuzu genişletin lütfen.
elalemle köyün einstein'ı diye dalga geçeceğinize, tecrübeye saygı duyun.
en azından nedenini, nasılını araştırın.
kendinizi isviçre'de amerika'da zannettiniz herhalde.

Yeni okudum duyuruyu ve cok sasirdim, insanin cins kopek istemesini niye yadirgiyorsunuz kardesim? Bir hayvanseverlik tutturmus gidiyorsunuz, her seyi en iyi bilen sizsiniz. Sokaktaki kopekleri alsaymis, cins secmeseymis vs kime ne yahu? Sokaga mi atmis kopegini yoo, sokak kopegini beslemek zorunda mi yoo, size ne oluyor burada onu anlamiyorum. Sizin bu sacma mantiginiza gore ben de derim ki niye doguruyorsunuz, cocuk esirgeme kurumundan cocuk alin onu buyutun, sokaga atilmis bir suru yavru ne olacak?

Zarar vermedikten sonra kimseye size ne? Nerede goruyorsunuz kendinizi de sokak kopeklerini insanlar almak zorundaymis gibi baski yapiyorsunuz? Resmen iki yuzluluk denir buna.

Valla benim kedim tekir. Ama ben de isterdim bi british shorthair olsun bi american shorthair olsun nebliim bi van bi ankara olsun. Kısmet bu işler. İnsan kedi bakmak için ya da köpek bakmak için almıyor o hayvanları. Güzel bir hayvan beslemek veya sahiplenmek için alıyor genelde. Boş laf ediyorsunuz. Sokaktaki çomarı evde bakamazsın ayrıca.

inatla hala her şeyin en iyisini ben bilirim, tecrübe desen benden gırla akar, yaşasın hay-sevin verdiği yavrular diye tutturmuyor musunuz, işte o zaman "ifrit" kesiliyorum. neymiş deneyimden faydalanalımmış da arkadaş duvar kabuğundan çıkmadık ki biz de. bu saate kadar yaşanılan, görülen şeylerden elbette ders aldım. en basitinden elimde olan kediyi bir pet shoptan ya da sahibinden gidip milyarlar vererek almadım. sahibi adı altındaki yavşağın elinde yeterince bakılamadığı için, depresyonlardan depresyon beğenmeyip başkasını seçmek zorunda olduğu için dayanamayıp aldım. ama bu değildir ki kedi sahibi olacak herkes yavruya bakamayacak, onları sokağa atacak. eğer gördüğümüz örnekler üzerinden genelleme yapacaksak eğer aynı şekilde tersten de düşünebiliriiz mevzuyu. " aaaa geçen birini gördüm- ki kendi adıma konuşmam gerekirse kız arkadaşım olur- sokaktan kedi aldı bakmak için(6 sene önce), o zaman insanlar çooook iyi. yakında sokakta sahipsiz kedi kalmayacak". ne farkı var şimdi bu cümlenin sizin verdiğiniz örnekten. hatta ukalaca davranıp ben bunu gördüm o yüzden tecrübeye saygı diye mi bu satırları sonlandırsaydım? bilemedim şimdi.

saygılarla

lebraaam.

hemen [email protected]'a mail atmak lazım. onlar ile bağış hemen toplanıyor.

edit: gerçi bağış toplanmış sanırım.

sözlükten elxa'ya yazın gerçi o mesajı kapatır sürekli. nicka altına yazın. oradan görür belki.

elxa'ya yazdım şimdi.

lütfen yardım edelim bu yavruya . çok kötü durumda

araştırıyorum, bilgi vereceğim.

vtm.com.tr

www.guvenvet.com
buranın 24 saat açık olduğundan emin değilim.

güvenvet 9da kapatıyor benim veterinerim zaten.
diğerinin nerde olduğuyla ilgili en ufak bi fikrim yok ama kesin açık mıdır?

evet, aradım şimdi hatta, açığız dedi telefona çıkan bey.
facebook'tan birilerine sordum, bu ikisini bulabildim sadece.
isterseniz arayıp sorun, yerlerini tarif etsinler.
siteye girerseniz 7/24 danışma hattı diye bir numara var, oradan ulaşabilirsiniz.

Ayrancı'da, Kuzgun Sokak'ta Başkent Hayvan Hastanesi.

telefonu 312 4381988

yıldız veteriner kliniği var. uzak kaçar mı bilemedim ama çankaya en azından. yani yıldız'da işte. 4. cadde üzerinde

sağolun hepiniz,
başkent hayvan hastanesine gittim, çok güzel ilgilendi nöbetçi hekim oğlumla.
eve yalnız döndüm o orda kaldı, o fena...

www.imdb.com

hachiko - a dog's story
25th hour

www.imdb.com

Biutiful

içimdeki deniz. sea inside. ağlayınca rahatlarsın belki hem.

masumiyet
kader

demirkubuz.

in the name of the father

haneke'nin amour'unu izle o zaman.

Pink Floyd The Wall

kelebeğin rüyasını izle. içindeki aşk hikayesinden dolayı değil o dönemde insanların yaşadığı zorlukları, fakirliği, dönem eleştirisi vs. için. spoiler olmasın diye bu kadar tuttum.

(bkz: incendies)

İlginc bir strateji fakat herkesi mutsuz eden seyler farklidir , ve eger bunun da dibine vurmak istenirse bu mutsuz eden seylerin derinlemesine incelenmesi lazim. Mesela aile iliskileri mi, arkadaslik mi,sevgililer arasindaki mi, olum.mu, haksizliga ugramak mi, boyle tuhaf yabancilasmis ambians filmler mi, bu onemli. Cunku mesela ikincisine beaches i, sonuncusuna eraserhead'i ornek verebilirim, ama degisir yani, 10 yillik iliskinden ayrilmisindir ama icimdeki denizi izlersin, tamam yine uzulursun ama aradigin sey o degildir. Bence yani

ben nörolojiye gitmiştim.

yazmayayım dedim de vipciğim damarıma dokundun.

bilgi sahibi değilim ama dehşet fikirlerim var. misal bir fikrim şu; nöroloji doktoru gerekli muayenin ardından gerekli görürse ilgili bölüme mr çekimi için sevk ediyor.yani sen bana bi mr çekin hacılar diyemiyorsun.

@seçilay, hayırlısı be gülüm.

doktor sevki olmadan mr çektirirsen sgk karşılamıyor. 300 lira civarıydı sanırım sgk'sız fiyatı.

kafada bir problem düşünüyorsan bölüm olarak nörolojiye git. belki tomografi isteyecek doktor şikayetlerine göre.

destek al bi psikiyatristten.

@mutevazi cep delik cepken delik

www.eksiduyuru.com

Sorunuzun benzeri biraz asagida sorulmus,bazi cevaplar vermisler.Onlari okumayi deneyin,belki mantikli gelen bir seyler olabilir.

benim tavsiyem de psikolojik destek almaniz yonunde ama yapamiyorsaniz kendinizi rahatlatacak aktiviteler bulmaya calisin ve cok yakin gordugunuz birileri varsa mutlaka konusup dertlesin,iyi gelecektir.

sosyalleşmeye çalış

yalnızlıktandır. ya da hayatında eksik birşeyler var seni tatmin etmeyen, o kemiriyor içini

hayatımda her şey berbat gidiyor, daha da fenası ileride olacaklar için hiçbir kesinlik yok. yani iyi yada kötü ne olacağını/ne yapacağımı bilmiyorum. belirsizlik ve benim bu süreç boyunca pasifliğim. ne halt yiyeceğimi bilemem, saçma sapan şeylerle vakit öldürmem, bunun bir sonun olmaması ve sadece oturmaktan götümün şişerek patlaması.

bir de epey büyük bir haksızlığa uğramam var.

www.eksisozluk.com
yani

kezban = turkish chavette

tramp

peasant girl

kate.
(bkz: işler güçler)

Turkısh brıgıtte jones

ben de y.lisansa başlamak isteklerindeyim.. en çok da bişi yapıyor olmak için..
onun dışında, maalesef aman aman bişi yapmıyorum ben de.. istanbul'u geziyorum en çok..

yazı yazıyorum ben.

bi arkadaşım yemek yapamya takmış durumda kafayı. (erkek) para biriktirip seramik bıçak alıyor filan.

bir tanesi boks antremanı yapıyor, çok mutlu. (maça çıkmıyor)

bir tanesi de bas gitar dersleri alıyor. ilk anlamlı melodisini çaldığında ağlayacaktı sevinçten.

efenim, öncelikle hobiler ediniyoruz. ben doğa yürüyüşü seviyorum hava çok çok kötü değilse. hava çok kötüyse pasta börek pişirmeyi, yeni şeyler denemeyi seviyorum evde. biraz daha param olsa, tenis klübü ve spor salonu da eklerdim buna.

abim başladı yüksek lisansa, bugün.

bilin bakalım neden?
evet, sıkıntıdan...

bana sorarsanı yapmayın lan. dünyada o kadar yapacak şey varken.

sıkıntıdan başlama pişman olabilirsin. ben işle beraber devam ettirmeye çalışıyorum daha da zor.

önce o da'yı bir ayır...

en son mümkündü. ayarları karıştır işte.

bir dene bakalım olacak mı:

www.maxihayat.net

hem tüketicisin, hem de'leri da'ları ayıramıyorsun.. tam bir stereotip gençsin.. tebrik ederim.. evet mümkün, hesap ayarlarına gidiyorsun, oluyor..

fotoğraf ekleme.

Ayakkabi ve canta guzelse zevk sahibiymis diye dusunurum, cirkinse zevksizmis derim.

çok parası olduğunu. düz mantık.

Anlamam ki! Eger kendi soylerse zengin surtuk derim.

vayy iyi bir işi var demek ki diyebilirim,
dünyadan haberi yok baba parası yiyor diye düşünebilirim,
çok sosyal biri galiba sıklıkla yurt dışına çıkıyor diye düşünebilirim.
başka ne düşüneyim sırf çantasına bakarak birinin nasıl bi insan olduğuna kanaat getirecek kadar mal mıyım?

kız ilgimi çekerse hür türlü pomba düşünürüm, gerisi beni bağlamaz.

"dünyada o kadar aç insan varken bir çantaya bu kadar parayı acımadan nasıl veriyorlar anasını satim ya?"
aynısını 7000 dolara trompet "ağzı" alan adam için de düşündüm.

para çokmuş

bakımlı kız derim. bunun her tarafı yalanır derim.

zengin olduğunu.

bana verme ihtimali varsa, "çok şık ve zarif olduğunu, modadan anladığını, estetik anlayışının çok kaliteli, yaşam enerjisinin çok yüksek, yükselenin başak olduğunu" olduğunu düşünürüm. bana verme ihtimali yoksa, "siktirsin gitsin ne bok yiyosa yesin amına kodumun tikisi" şeklinde düşünürüm.

çok fesatsın.

yarın ara bakalım, bişeyler çeviriyorsa anlarsın diye umuyorum. ben olsam sesimin çıkmadığını dinletir öyle kapardım misal. ama herkes ben kadar pimpirikli değildir tabi.

sesim çıkmadığı zamanlarda sevdiğim o halimi duyup daha somut hissetmesin diye açmam ben de telefonu genelde.

yani evet, çok fesatsın.

kendi kendini fitneleme çok deli grip var ortalıkta, ölsen hastaneye gidemiyorsun başımda şu an serumla merumla ayağa kalkıyorsun ancak. ayrıca evet çok fesatmışın düşününce bi daha anladım.

ailesi yanında olabilir. insan bazen sırf bişi anlatmak zorunda olmamak için telefonu açmıyor

aldatıyor olabilir. içine kurt düşürmek gibi olmasın da.

Şu aşk meşk konulu duyurularda bazen o kadar eften püften şayler memleket meselesi gibi anlatılıyor ki.
Her şeyi bu kadar ciddiye alıp kafanıza takmayın. Ciddi şüphe olmadıkça sevdiğinizi darlamayın. Yaşanabilir biri olun ki başkalarıyla değil SİZİNLE yaşasınlar.

aynının daha beter versiyonu bana da oldu şüphelencek bişey yok konuşamayan adamı zorlayıp durmayın be

kaç, kurtulsun çocuk.

boynuzlar hayırlı olsun. şaka çocuğum şaka. adam faranjit olmuş ağzını bile açamıyor işte.

bunu söylemek istemezdim ama sevgilin biriyle nişanlanmış bile olabilir. kesin yani.

CSB diyorlar buna sanırım. Hadi git biraz dinlen şimdi.

yok

komite.

daha kötüsü var, sigara içen kimyager ve sigara içen biyolog. bunlardan biri ben oluyorum. içerken düşünmüyorsun çünkü içerdiği maddeleri ve neye neden olduklarını.

var. sigara içmesi doktor olduğu gerçeğini değiştirmez. kimseyi de ilgilendirmez.

doktorlar sağlığa zararlı şeyler yemez, içmez, yapmaz diye bir kaide mi var.

küfreden imam, rüşvet alan hukukçu, ders anlatamayan öğretmen...

neden içmesin arkadaş takılma bu konulara .

senin sağlığını iyileştirmekten sorumlu. kendi sağlığı kendini ilgilendirir.

hocanin dedigini yap, yaptigini yapma.

sigara salt sağlığa zarar vermek amacıyla tüketilen bir nesneymiş gibi konuşuyorsun amk. sigara keyif verici bir maddedir. alkol gibi, tatlılar gibi.
keyif aldığı şeyi yapıyor adam. sanki doktorların kendilerini uzun yaşamaya adaması gerekiyormuş gibi şaşırmak asıl enteresan olan. kaç tane doktoru spor yaparken gördün? çoğu doktor hiçbir şekilde beslenmelerine dikkat etmez zaten.

derslerin ağırlığı altında ezilmek. genç yaşta kahırla dolmak vs.

Bir kere çapada EKG dersine girdim, öylesine, orda da doçent anlatırken, içmeyin arkadaşlar falan dedi, sınıfta "he amk he" tepkisi oluştu. Bence büyük paradoks, onlar da farkında(en azından muhabbet ettiklerim)

açıkcası ben sigara içen bir doktorun söylediklerine güvenmem.çünkü bu kadar sağlık için zararlı birşeyi içen bir doktorun bana bulunacağı sağlık tavsiyelerine güvenmiyorum.düşünün ki bir hasta sigara içiyor ve bütün hastalığının ana sebebi sigara,o doktor hastasına sigarayı bırak nasıl diyebilir.ben her zaman sağlık sözkonusuysa doktoru örnek almak isterim,çünkü en iyi o bilir sağlığı ama sigara içiyosa nasıl olcak?

sigara içen göğüs uzmanı için;

(bkz: oksimoron)

doktor dediğin zararları daha ayrıntılı olarak biliyor o kadar. yoksa her tiryaki gibi o da bağımlı. iş sadece mantığa kalsa sigara şirketleri çoktan batmıştı

alınmaz..

o ney laaan.
asus n56vm aldım ben 2200e. bu bilgisayar mı?
1000 anca veririm.
hele bu çözünürlükle bin bile vermem la!

dostum bende laptop derdindeyim bu aralar. o dediğin modeli ayrıntılı inceledim. ekran kartı avantaj. bir üst modeli var i7 işlemci onun da ekran kartı g630. @mutevazi'nin söylediği mantıklı. onu da inceledim. asusla zaten kıyas yapılmaz ayıp olur ama her türlü fark atar. paran yetmiyorsa bile ne yap et bul asus veya onun ayarı birşey al. inan bana indirim falan derken daha güzel şeyler yakalayabilirsin.

tükenmiş ama yine de bilgin olsun fiyat açısından www.teknosa.com.tr

Yorumlara bak, çay demle. GT 645M'li bir bilgisayarı bu fiyata alabilen gelsin beriye. 1400 liralık ürün başlığına 2200 liralık ürün yazan teknoloji cahilleri yüzünden fırsatlar kaçıyor zaten.

Bu fiyata kaçmazdı ama fırsat bitmiş sanırım.

vizeden yeterli puanı almaktan bahsediyor.

üniversiteye hatta derse göre değişir o.
bizde finale girebilmek için vizelerden 20+ almak zorundasın mesela.

genelde devamsız olmamak kastedilir. devamsızlar büte giremiyor çünkü.

vize+derse devam

devamsızlıktan kalanlar final sınavına girmeye hak kazanmış olmuyor.

hocasına göre de değişir. kimi derse devam ister, kimi vizelerden belli bir puan alınmasını ister, kimi her ikisini de ister...

hüseyin rahmi gürpınar kitaplarına bak. sade ve akıcı bir dili, çok komik hikayeleri vardır.

Öncelikle şunu belirtmek isterim: Bu kadar kitap okuyan birisinin böyle karman çorban, düzensiz bir şekilde duyuru açması hiç hoş değil.Kafanız mı çok karışık, çok mu önemsiz görüyorsunuz bilmiyorum ama ben okurken gerildim burada.

Size kitap/yazar olarak önerebileceklerim şunlar;

- yaşar kemal kimsecik, dağın öte yüzü serileri
- ferit edgü - hikayeleri
- fakir baykurt - kaplumbağalar
- alper canıgüz kitapları

Bir de mutlaka birileri söyleyecektir, o yüzden eksik kalsın istemiyorum: Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna.

Sezgin Kaymaz'ın Uzunharmanlarda Bir Davetsiz Misafir'ini oku. Zaten sonrasında diğer kitaplarını da okumak isteyeceksin.

afilli filintalar'a bak.

emrah serbes
murat uyurkulak
fatih altınöz
barış bıçakçı

oğuz atay'ın kitaplarını okuyabilirsin.

hakan günday'ı severim ama "oku" diye önermem genellikle. bi araştırabilirsin.

Boris vian'ı da araştırabilirsin.

oğuz atay okuma. ağır gelir. daha yetişmesi gerek bence okuma kültürünün oğuz atay için.

emrah serbes - erken kaybedenler,
murat uyurkulak - bazuka,

hem nispeten hafif kitaplardır, hem de gelişmenize yardımcı olabilir diye bunları söyleyebilirim. bunları severseniz sinan sülün'ün harika bir ilk kitabı var: karahindiba, sahiden harikadır.
yeni nesilden bunları söyleyebilirim sanırım.

okuma kültürünün gelişmesi gerektiğini düşünme sebebim, saydıklarında iki üç sene önceki halimi görmem sanırım. elif şafak, edebiyat yapmıyor. hakan günday oku, göreceksin.

afilifilintalara takıl sen, hangisini okursan oku seveceksin. alper canigüz ve baris bicakci ile başla istersen.

neden vespa'dan caydın?

ehliyete ihtiyaç yok.

www.deltabisiklet.com

ucuz yollu bir şey arıyorum açıkçası, maddi imkansızlıklar sebebiyle motosikleti ertelemek zorundayım bir süre.

Ona vereceğin parayla bütçene uygun bir scooter alırsan çok daha iyi edersin. Doğru düzgün yokuş çıkamaması gibi sorunları görmezden gelirsek bile ortalama 1 yıl sonra ömrünü tamamlayan aküsüne makinenin yarı fiyatı kadar para vermen gerekecek. Ayrıca park ettiğin yerde şarj imkanın yoksa epey ağır olan aküyü söküp eve taşıman gerekecek.

konya'daki vakıf üniversitelerinden birinin burssuz hukuk fakültesine yerleşmek imkansız değil, hatta kolay. isterseniz 35 yaşında olun. parayı basıp gireceksiniz sonuçta. martta bir sınav var, ona gireceksiniz, sonra haziran'da 2 tane sınav var: lys matematik geometri ve lys edebiyat coğrafya. bu iki sınava da gireceksiniz. daha sınav yok, girmeniz gereken sınav sayısı 3.

fem simetri alın, paşalar gibi yaparsınız ünde bir saat çalışmayla.

dvd ananı ağlatır hiçbi yere sığdıramazsın arşivini, hdd rulez panpa.

WD My Book almaya bak en azından.
o olmazsa da WD Elements

Maddi olarak rahatsan da WD'nin üst modellerine bak.

Harddisk alacaksan WD ile WD arasında kalırsın sadece.


edit: 2yılı geçti 2TB olan sorunsuz. 3TB olan daha yeni ve o da sorunsuz.
Şimdiye kadar kullandığım ve memnun kaldığım bir marka WD.

i.imgur.com

seagate iyidir abi. 8 yıl boyunca seagate kullandım, gayet memnun kalmıştım. ayrıca aynı segmentteki wd'ler pahalı.

dvd'yle uğraşılır mı ya, kaldı ki 10 küsür gb hd filmler var. onları dvd'ye nasıl atacaksınız. böl, izlemek için geri birleştir bilmemne. portatif de değil artık pek.
wd veya seagate iyidir.

seagate yada wd harici al elektrik bağlantısız 1tb var daha fazla gb lılar böyle mi bilmem en azından sadece usb bağlantın olur übür türlü takılıyken elektrikk kesilirse kötü olur gibime geliyor.

sağlam, stabil bi hdd almak doğru olan. ben 50 dvd alıp özenle film doldurdum, özel çantada saklayıp aylarca dokunmadım. ilk deneyişimde; bozuk cd açan programlarla bile açılmayanlar oluyor, rezillik. dvdler dandik marka değil, yazım programı/ekipman da kaliteli. ama dvdye güven olmaz.

bulgur helvası ney laan.
değiştirin bence yeni bir şey deneyelim düşüncesi yoksa. :/

deneyin bakalım, belki güzeldir.

ben yemiştim bulgur helvası, yöresel bi restoranda. güzeldi aslında ama onlarınki gibi olur mu bilemem tabi. siz yine ince bulgurla kısır, irmikle de helva yapın.

yaptıktan sonra hayal kırıklığına uğramaktansa gidip değiştirin bence.

bence hoş olmaz, irmik güzel de kokan bir şey sonuçta. bulgur öyle kokmuyor ki, pişerken yani. irmik alın en iyisi siz:)

denemelisin. bak ben az önce gurbette yaptım irmiği. on numara oldu. ilk önce irmik diye kamış şekeri almıştım ama sonunda tutturduk. deneme yanılma iyidir. olmadı tutmazsa tarif yemezsin.

ben bulgurdan yapmıştım. tadı neredeyse irmikle aynı oluyor, sadece hafif bir tahıl kokusu var. çok hafif. ama kötü bir koku değil zaten. ben de yurt dışındayken irmik bulamamıştım da bulgurdan yapmıştım.

Gez.

Evde yapabileceğin şeyler olaraktan kahve makinesini boşver, viski alır akşamları birer duble atardım, daha keyifli ne olabilir ki ?

haftasonların boş mu?
paramız olunca şöyle yapıyoruz.
iller arasında kura çekip, ilk çıkan ile bir bilet alıyor ve sırtımızda çantamız gidiyor, yiyor içiyor pazartesi günü yorgun argın kürkçü dükkanına dönüyoruz.
nereye gideceğine karar vermenin daha eğlenceli bir yolu yok.

gezme amk. daha fazlasını biriktir.

eskiden öyleymiş.

yapmağa gittim, görmeğe geldim gibi kelimelere de rastlayabilirsiniz.

günümüzde bile koskoca yazarların doğru dilbilgisi kullandığını mı sanıyorsunuz. birini twitter'dan falan takip edin ve görün yazdıklarını. bütün o yazılan kitapları editörler, redaktörler toparlıyor.

kitabi sadece yazar yazmiyor, editör ve eskiden dizgici de müdahil. yazim yanlislarinin büyük bir sebebi onlar.

latin alfabesine geçtikten sonra uyum sürecinin sonuçları bunlar, eski gazetelerde de bolca var.

@hocam fazla egon var mı eskideki doğru ile şimdiki doğru farklı şeyler mi?

aynen öyle.

çok ünlü yazarlar zaten farklı kullanıyor dili.
tezer özlü, bilge karasu, oruç aruoba mesela şey'i ayrı yazmazlar. buna hata değil, kendi tercihleri deriz, bilmediklerinden değil tdk'ın kurallarını kabullenmediklerinden böyle yazar bu adamlar/kadınlar.

ama bahsettiğiniz tamamen dilin değişimyle ilgili, eski dilbilgisi kuralları öyleymiş. tdk malum, her sene yazım değişimi oluyor bizde zaten. otuz kırk yıl önceyl farklı olması çok normal.

O "yapmağa" kelimesi bana aslında mantıklı geliyor, neden mi? Çünkü yapmak-a şeklinde ek alınca "k"nin yumuşayarak "ğ"ye dönüşmesi gerekir, ama artık "y" kullanılıyor, o ayrı mevzu. Bir de dilin kuralları habire değişiyor ülkemizde.

türk dil kurumunun mahareti bu. onlarda hata yok. adam kelimelerle resim çiziyor. hiç bilmemesi mümkün mü? mesela eskiden için demezlerdi içün derlerdi. onun için yerine on'çün derlerdi. yapmağa falan gibi kelimelerin sonunda "ğayn" denilen arapça harf bulunur orjinalde. ancak günümüzde dil kurumunun türkçeden yabancı kelimeleri ve kuralları atma çabasının sonucu olarak ünlü uyumları falan gibi pek çok kurala istinaden yapmağa olmuş yapmaya. Sence o adamların hele hele klasik türk edebiyatı romancılarının dil bilgisine hakim olmamaları mümkün mü? mantıklı mı bu?

yazım kurallarının her yıl illa ki bir yerlerinin değişmesinden kaynaklı o. eski kitapların, dergilerin gazetelerin alayında var. adamın döneminde gayet normal olan kullanım şimdi kural değiştiği için yanlış geliyor tabi size.

bir dilin yazım kuralları, kelimelerin imlası nasıl her yıl değişir anlamış değilim. arabamı bu yıl geçtikçe yeni versiyonu çıkıyor hiç anlamadım zaten.

@kallesnikof mantıklı değil işte. o yüzden soruyorum ya zaten. yurtdışında eğitim almış, türkiye'de hoca olmuş, edebiyatın büyük isimleri böyle basit hatalar yapamaz. biri ikisi değil belki 10 yazarda gördüm.

fen net x4.5
mat net x4
türkçe net x3
sosyal x1
gibi bir hesaplaması olması puanın. ona göre bak işte.
bu arada okul puan sistemi değişti bildiğim kadarıyla, artık okul ortalamasının üzerinde olman bir şey ifade etmiyor. 60 x diploma notun/100 = okul puanı, ona göre hesapla topla çıkar.

www.sorubak.com

şurdan ilk ygsyi gireceksiniz, sonra da lys yi. ona göre de puan hesaplanacak. ygs den hepsi puan getiriyor, mf4 için en çok mat sonra fen sonra türkçe sonra sosyal getiriyor. hemen hemen @mutevazi nin dediği gibi. ancak mf4 için mat daha çok puan getiriyor onun dediği mf3 sanırım. lys den sadece mat ve feni gireceksiniz.

okul puanınız büyük ihtimal farklı gelecek. karne ortalamınızı 100 üzerinden hesaplayın, onu da 3/5 ile çarpın, okul puanı bu olacaktır.

bahsettiğiniz şekilde bazı netler girip hesaplama yaptırdım.
ekran görüntüsü şurada : imageshack.us

mf4 puan türünde 230 ham puan görünüyor. sizin söylediklerinize göre diploma puanı kısmına ne yazayım?

diploma notunuz 5 üzerinden ise baya iyimiş. 50 puan gelir gibi. matematiğiniz iyiyse dert etmeyin, girin bildiklerinizi yapın 232 puanı çok rahat bulursunuz. ygsde türkçeye de bir göz atarsanız daha iyi olur.

üni fotokopicileri açıktır final zamanları şimdi.

beşiktaşta zeki copy var. açık oluyor pazarları.

bizimki açık değil sanırım (itü). zeki'yi buldum 19:00'a kadar açıklarmış, baktım burada da zeki denmiş. teşekkürler yanıtlar için.

kitap değil ama kısa birde video var, ısrarla tavsiye ederim izlemeni;
www.youtube.com

kramer vs. kramer

www.imdb.com

edit:
bu daha çok babanın yönünden işlenen bir hikaye gerçi.

vasatın biraz altında ama komikli ve hoş vakit geçirilebilecek bir film öneriyorum size

www.imdb.com

bir de mutlaka ama mutlaka 2011'de çıkan Warrior'a bakın derim:

www.imdb.com

my name is sam.

baba kız ilişkisi.
ne olursa olsun, "baba, babadır."

"karakter" mükemmel bir film.(git: )www.imdb.com

280 yatçak.

8 ocakta yatmıyor mu yahu? yarın mı yatıyor cidden? lütfen öyle olsun.

ek: sorgulattım, 8 ocak diyor işte la, niye milleti kandırıyonuz hırt.

7sinde yatıyor.

7sinde değil , 6 gece yatar :D bilin bunları ya :D

oyun oyna

ılık duş

yürüyüş

kola içine kahve koy iç. cin gibi olursun. dikkat et köpürür biraz

sade kahveye kola ekleyin.

kahveye kola falan koyma. kendileri tek başına bile gereğinden fazla zararlı.
elma ye. sıkça yüzünü yıka. hava soğuksa kafanı camdan çıkart.
elma+kola çok açıyor uykuyu diye duymuştum bir de. yine zararlı ama kahve koladan iyidir.

şekerli kahveye sade kola ekleyin

nerdesin? adres ver matbuyu yollayalım.

Öyle olamıyor. Hemen şimdi okumam lazım. 15 dakika içinde okumazsam ölebilirim.

aman aman. bilirim o hissi ama bulmak zor, söyleyeyim.

dona yap :D

kolaya kaçıp işyerinde ayarlayabileceğin bir şey yapma, özensiz durur. illa baskı mı olmak zorunda, yerinde olsam başka bir şey bulurdum.

bence odanın duvarına siyah beyaz vesikalık resminin afişini yap..sonrada üstüne perde çek...sen gösterme kendisi gelip araştırsın bulsun...
sen de boş zamanlarında resmin karsısında viski içersin...al sana film gibi bir aşk. :)

saydığınız özelliklerle etimesgut tarafında bulabilirsiniz. a1 kapısından tek dolmuşla ulaşım sağlarsınız. başka bir yerde de bu şartlarda bir ev yok maalesef.

toki turkuaz konutları

toki turkuaz ne tarafta oluyor? ulaşımı neyle sağlıyoruz?
etimesgut elvankentten ulaşım sağlanabiliyor mu? neyle sağlanıyor etimesguttan ulaşım?

Toki turkuaz eskisehir yolu 30 kmde. Odtunun onunden gecen otobus mevcut

açıyı bulabilirsin sanırım.

Çok güzel, ama nasıl?

şekil yarım elips değil mi?

D=5 ve d=3 ile çevre yaklaşık 13 geliyor. yarım elips için de yay uzunluğu 6.5 diyebiliriz?

eğer lazımsa; açı 123,9 derece. yarı çap da 2,8333333.. gidiyor.

geometrik olarak nasıl hesaplanır bilmiyorum.

açı ile üçgen formülleri vardı. bir açıyı ve diğer iki kenarın uzunluğunu bilince diğer kenarın uzunluğunu buluyorduk fln.
öyle bir denklemmden açıyı bulabilirsin.

Öncelikle tüm cevaplar için teşekkür ederim ancak,

bu konu cok sevimsiz: Elips değil çember yayı.

elalemin derdi: Açıyı nasıl buldun?

bilgisayarda programa çizdirdim verdiğin ölçülerle, dediğim gibi geo. yolunu bilmiyorum.

kadın/erkek?

erkek.

Keşke buraya bu soruyu yazmadan bir araştırsaydın... Mahir Çayan ile başlayan bir örgütlenme... "Titre oligarşi parti Cephe" geliyor demiş adamlar zamanında... Not: Uzun uzun anlatmak isterdim fakat çok üşendim...

kardeşim net olarak mezhep. alevilerin daha çok kızılbaş olan ve cemevlerine takılan tayfadan. militanların toplandığı semtlere bakarsan zaten mezhep örgütü olduğunu görürsün. sarıgazi, başıbüyük, gülsuyu vb. dursun karataşın cenaze töreni diye google a bir yaz. birde mezarı nerede. türbeye çevirmişler ajanın mezarını. ha birde şimdi yazdığım bu cevap turnusol kağıdı işlevi görecek. az sonra altta görürsün sempatizanları.

DHKP-c sempatizanı olmamakla birlikte üstümdeki yorumun tam bir fiyasko olduğunu yazmak istedim. Okuyanlar aldanmasın. Faşizm bu tarz yaftalamalarla kendini besliyor zaten.

son yıllarda dediğinize göre ya çok gençsiniz ya da yeteri kadar araştırma yapmamışsınız bahsettiğiniz örgüt 1972 yıllarında TİKKO ile başlayan "Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu" nun devamına dayanır 1994 yılında ise DHKP-C ile aynı ideolijede devam eder...ayrıca başlıkta isim yanlış yazılmış gerçek adı DHKP-C olacak sizde son iki harf yer değiştirmiş.. :)

pkk'den sonra bunlar çıktı demişsin ama parti-cephe pkk'den önce vardı. :) eylem yapan kadınlar çirkin olur fikri insanların kafasına nasıl yerleşti bilmiyorum ama "çoğunluğu eylem yapan kadınlar hemde güzel kadınlarda var aralarında" yaklaşımı da çok komik.
birde ters mantık bi soru sormak istiyorum sana; o polisler hücrelerde insanlara ölümüne işkenceler yaparken, talepleri için sokaklara çıkan her kesimden insana acımadan saldırırken hatta ve hatta insanların ölümüne sebebiyet verirken hiç düşündün mü bu polislerin gözleri neden bu kadar dönmüş? bu yapılanlar iki tarafı da haklı çıkarmaz belki, sadece düşünmen için sordum. çünkü buna cidden ihtiyacın var gibi.
son olarak cephe sempatizanı değilim ve üstümde ki yorumun, onun bi üstünde ki yorumla ilgili kısımlarına katılıyorum.
edit:noisy aramıza girmiş. :)

Oncelikle dhkp-c olacak o devrimci halkin kurtulus partisi/cephesi. 90larda turk pop adli arkadasin soyledigi zirvadir. Arkadas icindeki pisligi akitmis sadece. Trakyali, denizlili bircok kisiyi biliyorum. Elbette ki, gecmiste (ve hatta su anda) alevilere karis devletin aldigi tutum yuzunden, radikal orgutlerin aleviler arasinda tutunmasi normaldir. Ama orgute direk mezhepsel demek sacma bisey.

Polislerle ilgili olan durum kendi anlattiklarina gore, yeni duzen depolis teskilati askerin yerini aldigindan. Ayrica bircok kisi olduruldu polis tarafindan, intikam olarak goruyorlar.
www.eksisozluk.com

son yıl.

kahkaha attım lan. bu kadar olur...

anarşik gomünüsler hep, dertleri vatan hayinliği.

taksi. 13 tl falan tutar. biraz yürümeniz gerekir ama.

taksi kampüs içine girmiyor demeyin :)

giriyor tabi ki. ama siz adresi verince sizi bırakacağı yer, ki genelde bilmezler de hangi bölümün nerede olduğunu, muhtemelen iktisat olacaktır. siz işletmeye gideceksiniz ki o arka tarafta kalıyor. bunu taksiciye anlatıp doğru yerde inmek isterseniz taksimetre 50 tlyi vurur, ve muhtemelen geç kalırsınız. üstelik doğru yerde olacağınızın da garantisi yok. odtü içinde taksicilere güvenilmez.

1- pazar sbh dolmuşu zor bulursun. istersen biraz bekle, geç kalacak gibi olursan taksiye atlarsın, sağı solu belli olmuyo onların. dolmuşa binersen teknokente gideceğini söyle, paranı ona göre öde. şoföre de söylersin, o seni indirir zaten doğru yerde. en kötü dolmuştaki herhangi biri yardımcı olacaktır.
2- direk taksiye atla, ama odttu taksisi değilse neyin nerede olduğunu bilemez, hele ki aşti taksiye bineceksin, her türlü dalavereye de tedbirli ol, istanbulda bulamazsın öylesini. eskişehir yolundan A1 kapısından içeri gireceksin, uzuuun ağaçlı bir yoldan okul içine doğru ilerleyeceksin. ilk sağdan sağa döneceksin. odtü hazırlık binasını tabelasını görüyosan sağında doğru yoldasın. orada bir göbek göreceksin hazırlığı geçince. sağdan düz ve aşağıya doğru ilerleyen yolu takip edince solunda gördüğün bina işletme binası olacaktır. şaşırırsan da taksiciyi durdur, gördüğün herhangi birine sor, söylerler. taksiciye güvenme.
3- aştinin içindeki tabelalardan da göreceğin üzere ankaray'la kızılaya geçip oradan da dolmuşa binebilirsin. bu noktada 1. seçenekteki yolu tekrar edeceğim.

skyfall u izlemediysen onu izlemeye git. en iyi bond filmi diyorlar. ayrica daniel craig i seviyorsun bu, onu gormek icin son sansin.

skyfall'a garezim var. kaç ay trafiğimizi sikti adiler iki sahne çekmek için.

exten next olmaz düsturunu benimsemiş biri olarak eğlenceli diziler izleyebilirsin.ne bileyim how i met your mother ya da insanlar alemi gibi.
anında saracak bir kitap ararsan: demirciler çarşısı cinayeti
ya da bir arkadaşını çağır beraber içmeye gidin.
kendi kendine güzel bir sofra kurup tek başına da içebilirsin

kitap yazabilirsin. veya usenirsen blog ac.

dizi kitap gibi şeylerden ziyade dışarıda bir şeyler yapmak istiyorum. hep aynı duvarları görmekten bıktım çünkü. içmeye gelince, tövbeliyim. :p şaka bir yana içemiyorum ben. ama teşekkür ederim yine de. :)
charlotte kitap yazıyorum zaten asla yayımlanmayacak olsa da, ve iki tane blog tutuyorum. ıı yine olmadı. sağol ama. :)

öyle bir kuaför mü var? varsa ben de istiyorum.

benim vardı böyle bir kuaförüm. ankaraya gelip onu terk etmek zorunda kalmadan önce. bence burda da vardır, ben inanıyorum...

ankara etlikte ki esta. ancak kesim 40 lira.