bir kez kredi almaya hak kazananlar ikinci kez alamıyorlar. ama okulu yarıda bırakmak gibi bi durumla ilk kez karşılaştım. o yüzden tam net bilemiyorum. ama kuvvetle muhtemel alamazsınız siz de.

panpa ara kyk istanbul'u falan sor. telefonda çabuk yanıt veriyorlar, şaşırıyor insan bu kadar çabuk bilgi sahibi olunca.

başka bir okula kaydolmamışsan alamazsın. ama kaydolursan ilk iş bunu kyk'ya dilekçen ve öğrenci belgenle bildir.

ben bir kez araştırmıştım bunu. sanırım yok. hiç bir türlü bulamamıştım.

aynı fiyata(30 liraydı galiba) faturalı tarifede her yöne 1000 dakika ve 1000 sms varken pek mantıklı değil.

bulunduğun tarifede 40 lira yukleyip 400 dakika civarı bir şey konusuyorsun. bence bu hiç uygun değil.
eğer 25 yaş altındaysan özgür genç'i öneriyorum vodafone'da. o daha uygun. her yöne 10 dakikası 50 kuruş. aylık ne kadar yükleme yaparsan yap.

İngilizce varsa:

mathforum.org

Yedidir yedi

diyelim ki x+1 kişi var x+1 'inci kişi x kişiyle tokalaşır. x inci kişi x-1 kişiyle tokalaşır.yani

1+2+...+x-2+x=36 ise terim sayısı=n=x n*(n+1)/2=toplamı verir=36
buradan 72=x^2+x olur x=8 olur biz x+1 i arıyoruz x+1=9.

edit: matematik cahiliyim dediğin için açıklamalı anlattım.Normalde bu tip sorular kombinasyon yöntemiyle çözülür.

n(n-1)/2=36
n(n-1)=72 n=9

tokalaşan kişi sayısının 2li(tokalaşmak 2 kişilik bir eylem olduğundan) kombinasyonu.

x'in 2li kombinasyonu= x(x-1)/2=36 => x=9

www.imdb.com

cruel intentions filmi müzikleri çok güzel. herhangi bir yerde soundtrack lafı duysam hemen atlıyorum lafa cruel intentions diye. filmi beğenir misin bilmem ama soundtrack'ları gayet iyi yani.

(bkz: #9098985)

" hesher " diye film var abi, metallica çalıo sadece. ama filmi beğenmeyebilirsin.

www.imdb.com

Tenacious D in The Pick of Destiny

wim wenders filmlerine bak
www.imdb.com

ilk bir hafta suyla temas etmemesi gerekiyor( duşa girerken vazelin sürüyorsunuz üstüne kalınca bir tabaka) bepanthene sürüyorsunuz bir de iyileşene kadar. iyileşmesi 2 haftaya yakın sürmüştü. kabuk bağlıyor sonra düşüyor ya sonra tekrar gidiyorsunuz eğer dövmeciniz gerek duyarsa rötuşluyor.

yazın yaptırmamanı öneririm. yazın daha sık duş alındığından zor olabilir sudan korumak. kışın en azından daha koruyucu olabilirsiniz bu konuda. tabii bir de dövmeyi nereye yaptırdığınıza da bağlı... ayrıca dövme yapılan yer yara olacağı için güneş ışınları da ciddi zararlar verebilir. bu yüzden de kışın yaptırmanız dahamantıklı olur.

dövme yapıldıktan sonra kabuk tutar. kabuk düşmesi 15 gün falan sürer. kendiniz yolmayı aklınızdan bile geçirmeyin. gerçi zaten bunları dövmeci size söyleyecektir. şunu yap bunu yapma diye...

seçici davranmaya özen göster. yaptıracağın deseni/yazıyı/resmi iyi düşün. bol bol düşün. sonuçta kalıcı bir şey o. tekrar sildirmek veya düzeltmesi bile paralı olacak. seçici olmak ve aceleci davranmamak çok önemli.

önemli olan düzgün bir yerde yaptırman. güvendiğin, özenli bir yere yaptırırsan zaten her türlü detayı onlar sana veriyor, her sorunda danışabiliyorsun. hatta hafta içerisinde kontrole çağırıyorlar. zaten temiz yapıldıktan sonra gerisi sorun olmuyor. bir müddet gerginlik, hafif ağrı hissedeceksin ama buna hazırlıklı ol.

çünkü henüz oyunlar, müzikler, haberler ve videolar henüz yüklenmemiş olabilir timeline şeysine.

kendi profiline girip yaptıklarının dökümü butonuna tıkladıktan sonra sağ ust köşede tümü butonunu tıklayıp nelerin gözükebileceğini denetleyebilirsin.

bir kez burs/kredi alanlar ikinci kez almaya hak kazanamıyorlar maalesef.

müziği tam net duyamadım ama şu olabilir mi?

www.youtube.com

yok dostum jeneriğini değil. programı izlemişsen programın içinde çalıyor. mesela johan cruyff'dan bahsederken fonda duygusal bir şarkı çalıyor filan.

buradan bulabilirsin. grooveshark.com

rain jose feliciano severim bende güzel bi şarkı

"dedirten"i düzelteceksin işte.

daha açık yazayım, entry'lerinin birinde dedirten var onu kaldırıp normal tanım cümlesi yazacaksın.

tanım yaparken "... dedirten" kalıbı kullanmıyoruz arkadaşım.. yassah...

İyi diyorsunuz, güzel diyorsunuz da on giri içerisinde dedirten kelimesini kullanmamışım bile..

illa o kelimeyi kullanman gerekmez. o anlamı veren bi tanım yaptıysan da o uyarıyı yazmışlardır. istersen yaz entrylerini buraya.

"düşündürten", "dediğim", "demek istediğim" gibi kalıplar da dedirten sayılıyor.

Başlık: sakin öner

adnan ersan'dan sonra tüm istanbul liseliler olarak kendisine lanet okuduğumuz müdürümsü kişilik. bir senede okulun içine etmiştir. konuşma yapmayı ve reklamı çok sever, her törende boy (dediğime bakmayın, çevresi boyundan fazladır) göstermeye bayılır. okulumuzda geçireceği iki sene de bendenize denk gelmiştir ki ne kadar mesut olduğumu tahmin edersiniz. her törende milliyetçiliğini sonuna kadar gösterir (bir kere zaman tuttum, tam on beş dakika konuştu, el-insaf...), öğrencilerinin iyi niyetli dileklerini alır, cinayet sebebidir.
evet, çok içliyim sözlük. bu son senem ve tüm eski müdür muavinlerimiz gitti, başımıza da bu yarım dünya müdür müsveddesi kaldı. vefalılar da çok severlermiş bunu, alsınlar geri azizim; biz bıktık bundan bir yılda...



Başlık: necati şolt


istanbul lisesinde okuduğum dört sene boyunca en çok sevdiğim iki müdür muavininden biri (diğeri için bkz: ahmet mehmet genç). canın sıkılırsa izin vereyım çık demesiyle gönlüme taht kurmuş, ancak bu son senemizde meb'in yeni rotasyon uygulaması sebebiyle atakan alan ile beraber okulumuzdan alınan en bir baba adam (baba adamdı vesselam, lakin bizden önceki dönemlerde uçan tekmeleriyle bilinirmiş, artık sinir ilacı kullanıyormuş.)... her sene son sınıfların mezuniyetinde herkes etrafında yarım çember yaparak çömelir ve bu baba adamın konuşmasını dinlerdik. kendisinin de gitmesiyle beraber artık istanbul erkek lisesi'nin eski müdür ve müdür muavinlerinden (bkz: adnan ersan, atakan alan, necati şolt, ahmet mehmet genç, muhittin özbay) hiçbiri kalmamıştır yeni nesillere. neyse ki ben yalnızca bir yıl dayanacağım bu yeni istanbul erkek lisesi'ne...


Başlık: pipo tütünü

pipo içmek için gereken ikinci şey (ilki için (bkz: pipo)). türlü türlü harmanı, türlü aromalıları ve farklı şekillerde kesimleri vardır bunun.

ribbon cut ve flake cut en çok tercih edilenleridir. iyi pipo içicileri genelde flake kesimini severler (sormayın, neden ben de bilmiyorum.). bir de medallion, navy roll ve spun cut gibi kalın çubuk şeklinde sarmalanmış, kıyılarak içilen türleri de vardır.

çikolata, vanilya, vişne hatta viski aromalandırılmış tütünler olup, kimyasal oldukları için uzak durulması gerekir bunlardan. bunların tadını zaten fazla almazsınız, sadece etraftakilere yarar (bkz: pasif içici), acemi içiciler içindir. lakin bazı tütünler (bkz: oriental) kendinden aromalıdır ki bu tütünlerin, tadı aromalandırılmış, kimyasalı olan tütünler ile aynı kefeye koyulmaması gerekir.

harmanlara gelince, en güzelleri virginia, latakia ve oriental diye tabir edilen türk tütünü gibi tütünlerin değişik kombinasyonlardaki harmanlardır. en güzel harman ise (tabii bana göre) virginia ile izmir tütününün harmanı olan mcclelland smyrna no:1 dir. bunların dışında cavendish ve black cavendish gibi aromalandırılmış tütünler ve fazla kullanılmayan kentucky gibi tütünler de vardır.

kısacası kişiden kişiye değişmek suretiyle çok farklı lezzetler ve içme şekilleri vardır bu pipo denen meretin. fakat bu lezzetlerin ne kadarını türkiyede bulabilirsiniz, o ayrı mesele...

ekleme: en son peterson old dublin içtim, harmanı tek kelimeyle mükemmel. aromasız bir tütün, tadı harika, tavsiye ederim. yalnız uyarayım, aromasız olduğu için kokusu yanınızdakileri rahatsız edebilir.




Başlık: otobüse orta kapıdan binen insan

sabah sabah işe geç kalmamak için henüz üçüncü durakta binilecek yer kalmayan otobüste (bkz: 97a) gah muavin gah şoförün kendisinin gösterdiği binme şeklini uygulayan masum yolcu. bindikten sonra yaklaşık beş dakika pasolar akbiller vs. trafik oluşturur orta kapıyla akbil basma hedesinin arasında.

ayrıca iett taşımacılık hayatına bu otobüs sayısıyla devam ederse sadece orta kapıdan binen değil, otobüsün tepesine tırmanan insanların da türeyeceğinin en büyük kanıtıdır.

düzeltme: artık muavinler yok, band kayıtları var. sabah sabah sesi sonuna kadar açıp "sayın yolcularımız" şeklinde başlayan anonslarla ne yapmaya çalıştıklarını anlamış değilim.




Başlık: doğaçlama sunum yapmak

zordur efendim, pek zordur. hülasa yabancı bir dilde yapmak ölümüne zordur. zira aynı anda hem mabad-ı muazzamanın var gücüyle çalışması, hem de dilinizin mabadınızdan yabancı dile çeviri yapması gerekir. bu da fazlasıyla zorlar insan metabolizmasını, adrenalin patlaması yaşatır, ter akıtır.



Başlık: die seepferdchen

almancada deniz atının çoğulu olan kelime. kelime yapısı şöyledir:
der see: deniz
das pferd: at
-chen: küçültme takısı (-cik, -cık gibi). kelimelerin sonuna gelir ve artikeli ne olursa olsun yeni kelime "das" artikelini alır. çoğulu ise sadece artikelini "die" olarak değiştirmekle yapılır. şöyle ki:
das seepferdchen: deniz atı
die seepferdchen: deniz atları



Başlık: tanbur

ismimden de anlaşılacağı gibi çaldığım, daha doğrusu çalmaya çalıştığım, oldukça uzun bir sapı ve yarım küreden armudi bir şekle kayan teknesi ile sanat müziğinin çalması en meşakkatli enstrümanlarının belki de ikincisi (en zoru için (bkz: klasik kemençe) ). zorluğu tüm notaları tek sıra tel üzerinden çalınması, başka bir deyişle yukarı- aşağı değil, sap üzerinde ileri-geri giderek icra edilmesindendir. yavaş hareket eden şarkılar bile yeterince zorken, hızlı şarkılarda ise tam bir eziyettir. ama bu eziyete de değer, zira çıkardığı ses, hem tek sıra telden çalınmasının yarattığı yek-ahenk sesinden hem de teknesinin tamamen kapalı olmasındandır ki insanın kalbini yerinden oynatacak, durulmuş yaraları tekrar kanatacak, hatta yeni yaralar açacak bir tınıdadır. o eski istanbul kokan sesi içinizde bir şeyleri koparır götürür. hele ki iyi bir tanburiden dinlenirse, hatta ve hatta yanında bir de klasik kemençe çalarsa, içmeden sarhoş olmanız, en sevinçli gününüzde bile kendinizi kederler içinde bulmanız, derin düşüncelere dalmanız kaçınılmazdır.


başlık: borkum riff

belki de her (özellikle türk) pipo sever gibi ilk pipomun açılışını yaptığım, nikotin suyu ve dil ısırmasıyla acaba sorun bende mi diye düşünmeme sebep olan, ama dil-damak katletmesi ve acı suyu ile daha bitmedi ama söndüreyim bu seferlik dedirten, belkide en kötülerinden biri olan pipo tütünü markası/üreticisi. isminin* hakkını fazlarıyla verir. özellikle yeni başlayanlara kesinlikle tavsiye edilmez, pipodan soğursunuz daha başlamadan zira.

içilebilecek markalar için:
(bkz: amphora)
(bkz: savinelli)
(bkz: dunhill)

düzeltme: akıllı bakınız



başlık: pipo

ilk olarak beş ay önce şahin marka süper 3 yıldız gemici tipi ile başladığım, tütün tüttürmenin en asilzade, en karizma ve en sanatkârhane şekli olan, nam-ı diğer barış çubuğu duman alma aracı. doldurması ayrı sıkıntı, tüttürmesi ve tüterken çıkan sesi dinlemek ise başlı başına bir keyiftir; netekim doldururken yok ilk katman bebek poposu, ikinci katman genç kız üçüncü katman bileğe kuvvet gibi şeylere eliniz alıştıkça içimin keyfi bambaşka olur. ama lakin ki arkadaş ortamında içilmesi, o piponun bong olmasına sebebiyet verir ki içilmez o pipo bir daha temizlenmeden.

ayrıca çaylaklığımın biteceği gün için:

(bkz: ilk entry)
(bkz: milli olmak)


Evet böyle...

brkum riff

"belki de her (özellikle türk) pipo sever gibi ilk pipomun açılışını yaptığım, nikotin suyu ve dil ısırmasıyla acaba sorun bende mi diye düşünmeme sebep olan, ama dil-damak katletmesi ve acı suyu ile daha bitmedi ama söndüreyim bu seferlik dedirten,...."

Eheh, bu gözümden kaçmış. Çok teşekkür ederim rodeocu, belki de yazarlığımı kurtardınız...

sakin öner başlığına yazdığınız müdürümsü kelimesini de düzeltin bence.

entry'lerin yazarımsı, müdürümsü, şarkıcımsı, doktorumsu ve benzeri -ımsı ekiyle yazılması da gg fasilitesiyle silinmesine sebep olabiliyor.

(bkz: götümüze girebilir/478)
(bkz: götümüze girebilir/613)

konuyla pek alakalı değil ama entryler çok uzun. çaylak entrylerinin kısa ve öz olması daha makbuldür bence.

www.youtube.com
www.youtube.com

mono- life in mono

edit:
glen hansard - if you want me
karen ann - end of may

www.youtube.com

incesaz

ben müzik önermeyeceğim, lavanta kokusu sakinleştirir.
evinde ametist bulundur onun da yararı olduğu söylenir.

beethoven- moonlight sonata

fizy.org
fizy.org

fizy.com

fizy.com
fizy.com
fizy.com
fizy.com bunu da neşelenmen için yazıyorum
fizy.com
fizy.com BUNU DA ÖYLESİNE YAZDIM
www.youtube.com
www.youtube.com
fizy.com
fizy.com
fizy.com
fizy.com
bunlar yeterli olur sanırım

tarlanın başı nere?

üçgenin dışında yani yüzey kısmındaysak yeşil alan içeride olduğundan yeşil kısma düşme olasılığı "hiç"
içindeysek de düşmez çünkü sürüklenmesi gerekir.

tamamen random olarak.

şöyle de diyebiliriz, helikopterden fırlatıyoruz tamamen rasgele tarlaya düşecek bu taş. işte o yeşil kısme düşme ihtimali bu mudur?

diyemeyiz, soruyu şu şekilde basitleştirmek, kesinleştirmek ve aslında senin sorduğun halinden iyice çıkarmak gerekir kesin olması için;

şekildeki tarlanın bir noktasına taş düşecek. bu nokta tarla sınırları içinde olmak zorunda. ve tarlanın her noktası için taşın düşme ihtimali aynı ve birbirine eşit. taşın yeşil alana düşme ihtimali nedir?

bu da bir boka benzemedi sen de takdir edersin ki, ama bu şekilde sorarsan cevap yeşil alan / toplam alan olur evet.

duz mantıkla 'evet' . ayrıca @overdose ucgen 2 boyutludur. ne içi?

misal senin sorduğun soruda (sağdaki köşe tarlanın başı ise eğer) tarlanın eni boyu, taşın ağırlığı, ve insanların bu taşı ne kadar uzağa atabileceğinin ortalama bir değeri, hatta ve hatta insanların taşı tercihen yakına ya da olabildiğince uzağa atma ihtimalleri gibi şeyler gelirdi aklıma.

yeşil alan / tüm üçgenin alanı

(bkz: gec simdilik)

henüz format/yazarlık nedir ne değildir tam anlayamamışsın o yüzden seni yazar yapmamışlar. ancak uçurulmaya da layık görmemişler. olabilir belki bu bekleyip görelim demişler ve 21 aralık 2011 tarihine kadar sana bir şans tanımışlar. entry'lerine bir çeki düzen versin de bir daha inceleyelim demişler.

@wide :D sözlüğe üyeliğim başka bir nick:) entry'leri düzeltmek lazım. tamamdır. teşekkür ederim.

kabukları koparmamaya özen göstermeni öneririm. zira kabuklarla beraber renklerde cıkabilir. dövme cok sırıtır sonra. yanmadan kastın kaşıntı gibi bişeyse kabuk attığı içindir. bekle kendiliğinden düşecektir zaten.

gittikçe solcak

Dövmeyi yapıp bilgilendirmeyen dövmecilerin ta amına koyayım. Pardon sert giriş oldu.

Özel mesajla da yazmıştım tekrar etmeyeyim kendimi. Yanma normal, musluk suyu değdirme enfeksiyon kapma riski doğuyor, benek benek iltihap yapıp dövmeyi berbat eder.

Kabukları kendin soyma, krem sürerken yumuşayıp koparlar zaten, boyayla birlikte kabuklar da çıkar, sanki dövmen komple silinecekmiş gibi olur.

1-2 hafta derinin üst tabakası kendisini toplayana kadar dövmenin rengi soluklaşır, sonra düzelir. Dövmenin rengi asla ilk günkü yapıldığı gibi olmayacak bunu da aklında tut, hayal kırıklığı yaşama.

@jugador

cevap mi simdi bu? adamin yazar profiline baksana.

@keseci, eğer aldığı eksi oy sayısı şükela sayısından az ise, zamanın ötesine gitmez. dolayısıyla 2 eksi oy alıp aynı zamanda 5 şukela oy alırsa zaman ötesi olarak gözükmez o entry.

ya o zaman bu adamin oylanan her entrysi daha fazla pozitif oy aldiysa karmasi neden 500 küsür. ilgincmis la.

kendisi badim olur ve şimdiye kadar hiç eksilemişliğim yok. oldukça iyi yazıyor bence. okursanız hak verirsiniz belki.

oturup uğraşacağını sanmıyorum ama bir ihtimal zamanın ötesindeki enrylerini siliyor olabilir. misal benim şu an 10 tane zamanın ötesi entryim var. onları silersem çok uzun bir süre hiç eksilenen entryim yokmuş gibi görünebilir. üstelik karmam da sadece 500 kusurda kalır.

karmanın 700-800 olanı genelde etliye sütlüye karışmayan yazarlarda oluyor. immanuel tolstoyevski genelde bu tarz olayların hepsine birden karıştığı için eksilendiği entry çok fazladır dolayısıyla karmasının 500lerde olması gayet normal.

zamanın ötesi de tamamen eksinin daha fazla olmasıyla alakalı. demek ki eksilendiğinden çok şukelalanıyor entryleri.

su elektrik doğalgaz
zeka sorusu gibi,su olmadan gaz işe yaramaz,elektrik olmadan da gaz işe yaramaz puahah :D

kesinlikle elektrik.

elektrik olmazsa, kombi çalışmaz. dolayısıyla ne yemek yapılabilir ne insan gibi duş alınabilinir ve de en önemlisi ne de internete girilebilir. elektrik kesinlikle en önemlisi.

diğerleri sanki eşit gibi. sıralama farketmez. ama ilk sırada elektrik. elektrik şart.

merkezi sistem var evde.onu düşündük :D

su

hangisini en çabuk keserler diye düşünüyosanız önce onu, sonra azalarak gitsin işte.

su bi 5 ay kadar kesilmiyor. elektrikse en acimasizi.

hepsi birden kesildi hangi sırayla ödeyerek açtıralım derseniz,
elektrik, su, internet, doğalgaz.

internet ve doğalgazım kesildi ben önce interneti ödedim, sonra doğalgaz, sırada elektrik ve su var.

internet. risk budur.
hem belki diğerleri kesilene kadar geçen vakitte diğerlerini de yatırırsınız.

bunların içinde internet en önemsizi.

elektrik ve internet önce gelir.

elektrik kesilirse karanlıkta kalınır. ayrıca internet ve televizyonda olmaz dolayısıyla can sıkıntısı artar. anca telefonda oyun oynanabilir ancak şarjı biterse yine sıkıntı baş gösterir.
ne olursa olsun diğerlerinin bir şekilde kolayı bulunabilir. ancak elektrik olmazsa hiç birşey olmuyor azizim. misal suyun kesildiğini düşün: dısarıdan su alıp da duş yapılabilir zor olur ama olur. ya da camiiden filan su taşınarak eve getirilebilir. ya da doğalgazın olmadığını düşünelim, kalın giyinerek, battaniye altına girerek soğuktan korunmak mümkün olabilir. sobalı evde yaşayanlar bunu daha iyi anlarlar. yemek konusuna gelince, ekmek arası birşeyler hazırlanabilir, kettle sayesinde cay kahve vs. yapılabilir. banyo yaptıktan sonra bayaa bi üşüyebilirsiniz ama vücut ısınıza kavuşmak cok uzun zaman almaz. telefon faturasına hiç girmiyorum bile. acık ara en gereksizi. olmadı, ödemeli denen bir şey var.

kısacası elektrik dışında hepsine bir çözüm bulmak kolay. ancak elektriğe bir çözüm uyduramadım.

elektrik su

içlerinde en önemsizi telefon onu hiç kimse görmemiş :D

arkadaşlar tasarruf yapın suyu elektriği az kullanın elinizden geldiğince.

kesinlikle su

ben öğrenciyken yukarda yazdıklarının hepsini borcumuzu ödemediğimizden dolayı kesilmişliğini yaşamışlığım var.

doğalgaz kesildiğinde, elektrikli ısıtıcılarla ısındık, ketılda su ısıtıp yıkadık, 8 tane küçük mumun üzerinde yumurta haşladık, hatta mum alevinde nargile kömürü bile közledik(2 saat sürdü), yada bi piknik tüpü alırsın yemek su ısıtma işini daha kolay halledersin (doğalgazın ocak ayında 1 ay kesik kaldığı durumdan bahsediyorum)

elektrik kesildiğinde ocakta yıkanma suyu ısıttık, mum ışığında oturduk saatlerce muhabbetin dibine vurduk,

internet ve telefon için cevap vermeye bile tenezzül etmiyorum

ama suyun olmaması sefillik. bi süre sonra kendinden tiksiniyorsun, tuvaleti gerçek manasıyla b.k götürüyor. su taşırız dedik ama taşıma su hamallıktan başka bi işe yaramıyor.

mesaj olarak ilettim.

anket başlığa cevap entry girmiş olabilirsin. muhtemelen bkz vermedin.

mesela en sevilen günler isimli başlık anket başlık tır.

cevapları pazartesidir, salıdır gibi olduğu için.

2-3 cümleden oluşan tanım entry'si gir. bkz falan verme. hiçbirşey yapma. sadece noktalamalara dikkat ederek tanım yap.

www.eksisozluk.com

buna sözlükten bakmak yerine bize sormanız bile formata hakim olmadığınızı düşündürüyor.

Sözlükten Baktım Anket Başlıkla İlgili Açıklama Yapılmış Ama Buradaya Sormak İstedim.Orada Yazarlarla Konuşma İmkanım Olmadığı İçin Buraya Yazdım.

Yazmasi gereken sadece 10 tanecik entry'de bile caylagin sozluge katkisinin anket doldurmaktan oteye gidemeyecegi izlenimi vermesi anlamina geliyor...

-yazarların en sevdiği renkler
-yazarların telefon melodileri
-erkekleri çekici yapan detaylar
-bilmemkimlerle girilen diyaloglar
-bilmemne yapanlara tavsiyeler

gibi başlıklar anket başlıklardır. çaylakların bu tür başlıklardan uzak durması onların yararına olur. çaylakken bilgi içeren tanım girmeye çalışın. saygılarımla...

Bütün üniversiteler böyledir ki. Vakıf & Devlet farketmez. Nota itiraz için dilekçe yazarsın,komisyon toplanır bir kez daha okunur ve değerlendirilir. Ya da hoca ile aran iyiyse konuşurusun bir sonra ki sınavda telafi eder. Eğer kuruldan çıkan kararada itiraz edeceksen bu sefer mahkemeye başvuruyorsun falan hatta süreçte o şekilde işler.

normali öyledir zaten.

ancak bazı hocalar uğraştırmamak için direkt kağıdınızı gösterebilir. tabii nezaketinizi bozmadan, rica ederek dile getirirseniz.

sanırım normali o. ek olarak sakarya üniversitesi'nde okulun verdiği e-mailden hocaya 15 gün içinde itiraz maili yollarsanız hoca sınav kağıdınızı tekrar okuyup size cevap yazıyor. ama kağıdı göstermek zorunda değil, eğer itirazınız devam ediyorsa dilekçe yazıyorsunuz, kurul toplanıyor falan filan..

bazı hocalar kendileri gösterirler, zorluk çıkarmazlar. ama genel prosedür bu şekilde. öyle kafasına göre kağıt gösteremez normalinde.

bizzat okulun müdür yardımcısıyla ikili sohbetimizde bana söylediği şey şu oldu;

-çocuk geliyor kağıdımı görmek istiyorum diye itiraz ediyor. dilekçe verecek ona gidecek bilmem kime söyleyecek kağıt tekrar okunacak. iyide tekrar okunacak kağıdı yine ben okuyacağım. ne değişecek? hiç olmadı kuruldan bizim x okuyacak. ben ona kağıdı göstermek zorunda değilim ki.

demişti. aramız iyiydi güzel bir hocaydı. bu dosthane bir sohbetten kuple.


Üniversiteler bildiğimiz üzere MEB'e değil, bağımsız(?) bir kurul olan YÖK'e bağlı. dolayısıyla göstermek istemezse göremezsiniz kağıdı. Şahsen üniversite hayatım boyunca kağıdımı bir kez görmek istedim, onda da hocaya gidip çok tatlı bir dille

-yoğunluğunuzdan dolayı gözünüzden kaçmış olabileceğini düşündüğüm bir kaç cevabım olduğunu düşünüyorum uygun görürseniz tekrar bakabilir miyiz? oldu.

O dersi verdiğimden adım gibi emin olduğum bir final sınavıydı. İlgileneceğini söyledi ve transkriptime işlemiş olan F3 notum hocayı bir daha bulamadığım halde sonraki hafta kendiliğinden düzelmişti.

öyle bir uygulama yok. yani kağıt tekrar değerlendirilmez dilekçeyle. maddi hata dilekçesi verirsiniz, işte 75 almışken sisteme 25 diye girilmişse ya da üçüncü soruya verilen puan toplama katılmamışsa o düzeltilir. değerlendirmeye itiraz etmek istiyorsanız onun yolu dava açmak.

bence bu uygulama cok anlamsız ve her okulda böyledir diyenler, haksızsınız. ama hoca çemkirisikse tabi yapacak bişe yok, neden burda gücü olan borusunu öttürür.

hatta ve hatta çoğu okulda o kağıt hiç okunmaz, sadece notlar toplanır, toplama hatası var mı diye. eğer dersin hocasını veya asistanını ikna edersen kağıdına gayri resmi olarak bakılır. eğer bi hata varsa ki (ulu hocalar hata yapmazlar) finalde telafi edilir.

uygulama anlamsız değil tabiki ve her yerde prosedür aynı. bir hocanın yüzlerce öğrencisi olabilir. ee böyle bir uygulama yok diyelim. 99 alan öğrenci bile kağıdını görmek ister. yüzlerce kağıda tekrar bak. saçmalık olur.

bu arada itiraz süresi sınav notu açıklandıktan sonra 7-10 gün arası bir şey olmalı. okulun yönetmeliğine bakman lazım. süreyi geçirirsen itiraz edemezsin.

burada sınav notunun yükseltilme talebi değil kagıt görme talebinin dilekçeye baglanmasından bahsediliyor. neye dayanarak herkes heryerde kural böyle diyor anlamıyorum. her yerde böyle değil.

nasıl cektiğinize baglı olarak değişebilir. mesela sıra altından kitap acarken yakalanmak var, arkadaşının kagıdına bakarken yakalanmak var falan ....

eğer kağıt, kitap defter gibi somut bir kanıt oluşturabilecek bir şey varsa ellerinde hocaların bu olaydan yara almadan kurtulmanız çok zor. böyle durumlarda, inkar etmek yerine yaptığınızı kabul etmeniz af dilemeniz pişman olduğunuzu belirtmeniz sizin yararınıza olur.

benım basımdan soyle bir olay geçmişti, bizim bölümde sıraların ve duvarların neredeyse tamamında kopya yazıyor. biz de aralara bi yerlere yazmıştık. hoca beni sıranın ustunden kagıdıma gecirirken yakalayıp kağıdımı almıştı. yalan değil ben yazmıştım hepsini... ama bunu sadece ben biliyordum. benim yazdığımı ispatlayamadıkları için bi ceza çıkmadı. (temiz sıra vardı da biz mi oturmadık)

savunmamda sıraların neredeyse hepsinde kopya yazdığını belirttim. yazmadığımı söyledim inkar ettim vs. ustune bir de koya gerekçesiyle hocanın sınavın ortasında kağıdımı aldığını, dolayısıyla da düşük not alacağımdan bu sınavımın sayılmaması gerektiğini yazmıştım.

ben bildiğim bir tanesi ile başlayayım.
piyanolu sorunun cevabı: piyanolar akort edilmediğinden hiç akort tamircisi yoktur. (bu soru zekayı değil de genel kültürü ölçüyor sanırım)

aynı boyda 8 top sorusunun cevabı sanırım şöyle:

toplar 3 3 2 olarak ayrılır önce.

3 leri tartarız. eğer ağır top içlerinden birindeyse ağır gelen küfedeki toplardan birini elimize alıp ikisini tartarız. ikisi eşitse ağır olan top elimizdekidir.

el fenerli soruyu daha önce başka bir yerde duymuş ve uğraşmıştım. iki üç dakikada çözmüştüm. o yüzden çözümü hatırladım hemen. önce 1 ve 2 dakikada gidenler, beraber 2 dakikada geçer 1 dakika olan geri döner, 10 ve 5 beraber 10 dakikada geçerler, 2 el fenerini alıp 1 i almaya karşıya geçer ve 2 ile 1 2 dakikada karşıya geçerler. 2+1+10+2+2 = 17

akreple yelkovan 22 defa üst üste gelirmiş.(editli)

sanırım dolaptan tişört secme sorusuna mantıklı bir cevap olabilir:
-dolabımdan daha kolay ve daha kısa secim yapmak için 20 farklı tişört alacağıma aynı tişörtten 20 tane alırım. dolayısıyla secim yapmakla ugrasmam.

@tizi reftar olanin payine dagmen dolasir (copy paste yaptım) o sorunun cevabı nette çok tartışılmış. 22 diyen de var. millet genelde sadece tam saatlere bakıyor ama akreple yelkovan örneğin saat 13.06 civarı gibi de üst üste gelebiliyor. 24 değil de 23 mü demeliyiz acaba ona?

@leni 09 dediğim gibi bazı soruların cevabı mantığa dayalı olarak değişebiliyor. seninki de bi çözüm olabilir en nihayetinde. ama başka cevaplar da vardır belki?

@tizi reftar olanin payine dagmen dolasir, akreple yelkovan 22 kez üst üste gelir. saat 11'e 5 kala(tam 5 değil de 6,7 ya da 3,4 kala da olabilir) akrep ve yelkovan üst üste gelmiyor.

günde 2 kez olduğu için de 24-2=22 kez.

@dierache, günde 2 kez '12 saat' olduğu için 23 değil 22 olur :)

@leni saat sorusunun cevabı 24 gibi geldi bana tekrar bakınca.

her 12 dakikada bir, akrep, 6 derece hareket eder.
koldaki saat 3.15 iken, akrep ile yelkovan arasında da 7.5 derecelik bir açı vardır.

@dierache, bak şimdi; ilk yazdıklarımı tam olarak düşünün:
1-) 01.05
2-) 02.10
3-) 03.15
4-) 04.20
5-) 05.25
6-) 06.30
7-) 07.35
8-) 08.40
9-) 09.45
10-)10.50
11-)12.00

burada dikkat edilecek nokta saat 11.55i yazmadım. cünkü akrep her 12 dakikada bir kez ilerler. yani yelkovan 11ve civarına geldiğinde akrep 12'nin ustunde değildir ama dibine kadar gelir. ust uste geldikleri anda saat 12yi gösterir. yani yukarıdaki gibi 12 saatlik dilim içerisinde 11 kez ust uste gelirler. 24 saatte de bu rakam 22 olur. :)

bazı soruların cevabı var şurda:
www.businessinsider.com

diğerlerini de google ile bulabilirsin sanırım :) bir de bazıları kalkmış heralde, bazılarının da cevabı kişiden kişiye değişir (probleme çözüm üretme ile ilgili olanlar)

bir otoyolda 30 dakika içinde bir acara rastlama olasılığı %0.95 ise, 10 dakika içinde bir araca rastlama olasılığı mantıken %95e eşit veya daha az olmalıdır. ama nasıl bir bağ kurulması gerektiğini çözemedim hala :s

yalnız yanlışlık olmasın, piyano akort edilen ve hatta özellikle piyano akordu yapabilen insanlar tarafından yapılır.

03:15 dijital bir ifade dolayısıyla dijital saatten bakılarak söyleniyor o nedenle de cevap sıfır değil..

otoyolda arabayla karşılaşma olasılığı 10 dakikada da binde 0.95 olur. olasılık zamana bağımlı değildir.

Hep erkek çocuk istenen bir köyde aileler erkek çocuk doğuncaya kadar doğurmaya devam ediyor. Erkek doğarsa da artık çocuk yapmıyor. Bu köyde kızların erkeklere oranı ne olabilir?


bu sorunun da tam net bir cevabı olduğunu düşünmüyorum yine. nedenine gelecek olursak; ailelerin en fazla kaç cocuk dogurma hakkı/yeteneği/şansı vs. olduğu ve köydeki aile sayısının kac oldugu gibi belirsizlikler olması.

@dinamyt, yalnız şöyle bir şey var:

atıyorum, bir otoyolda her 30 dakikada toplam 1000 tane araç geçiyor ve bunların sadece 95 tanesi kırmızı ferrari. 10 dakikada kac tane kırmızı ferrari görme ikmkanımız var? gibi bi soru elde edemez miyiz? böyle bir anlam çıkarmıştım ben.

@leni bir zarı attığımda 1 gelme oranı 1/6 ise zarı 10 dakika atmam ya da yarım saat atmam oranı değiştirir mi?

korsan sorusunun cevabı %51 imiş @ermanen'in verdiği linke göre.

Veritabanını 8 yaşındaki kuzene 3 cümleyle anlatma sorusunun cevabı ermanenin verdiği linkte şöyle:

"A database is a machine that remembers lots of information about lots of things. People use them to help remember that information. Go play outside."

blender sorusunun cevabı kişiden kişiye değişirmiş. sitedek cevaplardan birisi:
"blenderin elektrik motoronu kırmaya çalışırdım"

@dinamyt, 30 dakkada yüzde 0.95 ise 10 dakkada kaçtır? sorusunda şimdi sana hak verdim. doğru diyosun :)

ilk soru için,

otobüsü bir kutu gibi düşünüp en x boy x yukseklik ile hacmini hesaplayabiliriz.
daha sonra da golf topunun pi x r^2 x yukseklik ile hacmini hesaplayabiliriz.

otobusun hacmi / golf topunun hacmi = bize yaklaşık cevabı verebilir. tam cevap için otobus içindeki koltukların hacmini çıkarmamız lazım toplam otobus hacminden.

koltukların hacmini nasıl hesaplarız derseniz, ben de bilmiyorum. çok zor. :)

bir yanın sigarayı bırak diyor.

- uyumadan önce gün içinde sizi etkileyen bir film izlemiş olabilirsiniz ya da bir şekilde şizofreninin muhabbeti geçmiş olabilir.
- bilinçdışınız yahut süperegonuz sizi sigarayı bırakmak konusunda baskılıyor olabilir.
- sigara içiyor oluşunuzdan şikayetçi olup bunu kendinizden saklıyor olabilirsiniz.

rüyanın manasını bilmem ancak günde 3/4 paket içmeye devam ederseniz ölümünüz kısa zamanda gerçekleşebilir.

öncelikle rüyalara bel bağlamamak gerekir. gün içinde etkilendiğiniz bir şeyden dolayı rüya görmek çok normaldir. (bi kaç gün önce bi arkadaşım vizeye geç kaldığını söylemişti gece ben de üniversiteyi bitireli yıllar olmasına rağmen rüyamda statik sınavına geç kalıyodum :)) yani demem o ki fazla önemseyip kafayı takmamak lazım. Ha bir de haberci rüyaların olduğunu biliyoruz. Ama bunların çok daha silik, rahmani ve haberci olduğunu anlayabileceğin şekilde sana gösterildiğini okumuştum. Yani uyandığında rüyanın rastgele değil de sana bir şeyler anlatmaya çalıştığı içine doğuyormuş bir şekilde. Eğer öyle bir şey yoksa unutun gitsin.

@aylakadam,

3/4 paketten kastım, gunde 15 dal sigara içerim. bir paketin 4te 3ü. :) bence fazla değil bu miktar.

soruya cevap mı bilmem ama, xmarks kullanınız, kullandırınız.

firefox için,

yer imleri-yer imlerine yeni eklenenler

@leni 09 bahsettiğin yerde son 10 ekleneni gösteriyor.Ben daha fazlasını görmek istiyorum.

ctrl+shift+b
sonra da unsorted bookmarks (tabi düzenleyerek belli bir klasöre koymadıysanız)

tr saati ile 20.30 oluyor olması lazım

gir kendi profiline, profili düzenle deyip sol taraftan arkadaşlar ve aile kısmını seçmen yeterli olur.

com olduğu için belirtisiz

belirtisiz.com

olmak net'i görünce beren saat başlığındaki entryler geldi aklıma.
belirtisiz daha iyi geldi bana da.

birine söylerken olmak nokta net.. ne bileyim hoş gelmiyor kulağa.

alternatif uzantıları da değerlendirin. .com, .net gibi uzantıların modası geçti.

tarihçeler sanırım uzerinden 1 sene geçtikten sonra siliniyorlar.

moderasyon tarihcen ve entry silinme istatistiklerin 1 yıl sonra silinir

entry silinme istatistikleri de siliniyor 1 sene sonra.

(bkz: #20932575)

peki bu tarihçeye sahip olan 35bin yazar içinde bi allan kulu ya da arkadaşı/dostu vs.si olan yok mu yavv. ne yapmış ne etmiş, 1-2 tiyo versin. şerrefsizim kendimden tiksindim hee.

bir zaman sonra çok güvendiğiniz,yakınınızdaki insanlarda dahi güven problemi yaşayıp,güvenemez olduktan sonra hiç fark etmiyor.herşeyin kötü bir ihtimali vardır. hem burdan konuşup tak diye olmuyor herhalde,önce konuşma tanışma aşaması var. ki insanlar birbirlerine güven duygusunu bu aşamada verir.

ben kalırım abi, insan sarrafı olmuş gibiyim, gözüne bakınca anlarım zaten insanı, sonrası gelir zaten. illa herkesle aynı evde kalınacak diye de bir kaide yok.

@pelinn +1

Bildiğim kadarıyla burası sadece bir ön görüşme platformu oluyor, bir araya gelindikten sonra iletişim bilgileri alınıyor, okul olur, iş yeri olur, her şey dikkate alınıyor. Sonrasında da kişisel kriterler devreye girer ki, burasının biraz çetrefilli olduğunu kabul ediyorum, sonrasında her şey uygun görülürse aynı eve çıkılır.

valla ben en son ev arkadaşımı buradan buldum. evden çıkalı nerdeyse 1 sene olacak ama adam bugüne kadar hala görüştüğüm tek eski ev arkaaşım. pırıl pırıl adamlar da bulabiliyorsun yani tam olarak ne aradığına bağlı.

@vengeance is mine +1 ben de hocam.com üzerinden ankara'da birisinin evinde kaldım 3 ay. 10 numara adamdı. Tek sorun odalar yanyana olduğu için ateşli sevişme seslerinin aksetmesi idi.

Hepsinde risk birbirine yakın. Ben çok yaşadım "abi kral adam" deyip kirayı ödemeden kaybolanları... daha 3 gün önce evimde 3 tane yabancı insanı ağırladım couchsurfing.com'dan. arkadaş referansıyla gelenden çok daha iyilerdi. böbrek konusu da bombaymış, iyice korkak insanlar olmuşuz, vah vah...

internetten bulunca değilde ekşiden biriyse fazla bakmadan yüzde 90 çıkarım. güven ekşi ye var.

şans işi ya, iyiside çıkar kötüsüde. aslında riske girmemek lazım ama el mahkum bu devirde. öğrenci adamlar napsın mesela, mecbur kiraya destek arıyorlar..

zaten bu tur hırsızlık ve benzeri olaylar her zaman her yerde mevcuttur, olma ihtimali vardır.

mesela öğrenci yurtları, askerlerin kaldığı koğuşlar vs.

sahadan.com

evde tv yok müdür.

beko.

sony

vestel.

schaub lorenz

regal

vestel

54 ekran vestel/seg

samsung

shov: tüplü 37 ekran
samsung: lcd c 650

tv'siz yaşam sürüyoruz.

panasonic

lg

37 ekran sony ama izlyeceğim bişey olursa 23" monitörümden tivibu takılıyorum

arçelik tüplü eski kasa 80 ekran
philips tüplü eski kasa 55 ekran.

philips

2 samsung bi toshiba

LG

içinde nicht geçen aklıma gelen tek rammstein şarkısı stirb nicht vor mir.

benim de aklıma ohne dich geldi. o olmasa bile dinleyin zaten :)

ikisi de değil ne yazık ki... stirb nicht vor mir'i daha çok andırmakta.

Wut Will Nicht Sterben (Puhdys & Till Lindemann)
bak bakalım bu mu?

al sana eksenin 12 den sonra çaldığı şarkıların listesi, sanırım aradığın jansen - muedigkeit, hatta kesinlikle bu. süper şarkıdır.
25:08 Cat Power The Greatest
25:05 U2 Stateless (Million Dollar Hotel Soundtra
25:04 Led Zeppelin Misty Mountain Hop
24:53 Jack Dress You In The Mourning
24:48 Explosions in the Sky Have You Passed Through This Night?
24:45 Big Star Thank You Friends
24:42 Guillemots A Samba in the Snowy Rain
24:33 Stateless Down Here
24:31 Catatonia Arabian Derby
24:24 The Mekons Honeymoon in Hell
24:19 A Camp Silent Night
24:14 Jansen Muedigkeit
24:06 Michael J. Sheehy So Long Sorrow Town

kendi profiline gir sol tarafta duvar, bilgiler, fotoğraflar, notlar, arkadaşlar, abonelikler, aboneler yazıyo olması lazım. aboneler kısmından görebilirsin.

Çıkmıyo öyle bişey yav :/

kendi profilinde solda:
Wall
14
Needs Review
Info
Photos (209)
Notes
Friends
Subscriptions (12)
Subscribers (71)

Subscribers - Aboneler kısmından. Facebook bunu soruyordu sanırım ama bu sistem değiştirildiğinde, aboneliklere açalım mı diye, belki 'hayır' demişsinizdir ve sizde görünmüyordur.

evet bende görünmüyor sadece subscriptions kısmı çıkıyor.

bu tür sorunları sanal alemde, duyuru sitelerinde aramak yerine bi doktora gözükmeniz daha faydalı ve doğru olacaktır derim ben.

benim anneminde alındı ara ara ağrıları oluyor o genel de soğuk aldığında dikiş yerlerinin acıdığını söyler belki de soğuk almıştır.
gemiş olsun

2000'in başları maddesi hariç diğer tüm özellikler tutuyo sanırım

muse - knights of cydonia

Teşekkür ederim ama bu değil :(

ups

ben bir tek 'şehir' biliyorum. bir de dünya yalan söylüyor albümün sonunda 10-15 dakkalık bi performans var.

bir derdim var'ın melodisiyle giden gizli parça var uyan'ın içinde bu olabilir
www.facebook.com

ucak seferleri filan daha az ya o saatlerde, daha az karısıklık olsun diye

saatlerin ileri/geri alınmasından doğacak karışıklıkların en az etkisi insanların çoğunun hiç bir iş yapmadığı, uyuduğu saatte alınıyor. boylece saatler arası geçişteki sıkıntı en aza indirilmeye çalışılıyor. bence.

güneşten gelen ışınlar o saatte daha geç ulaştığı için daha ışınlar ulaşmadan saati geri alarak uyanıklık yapıyoruz, doğayla oynuyoruz, çok tehlikeli aslında.

Ben 3'te alınıyor diye biliyorum ve bununla sanki İstanbul saati ile Grinviç arsasındaki(Grinviç mi o, internette flan İstanbul +3 yazan) o +3'lük farkın bir ilgisi var diye düşünüyorum. Ya da çok fena sıkıyorum.

ben geri aldım bana göre 23:53 şu an

@bitter çikolata;
Bizim birimimiz GTM+2.

%50

özet: soru saçma ve eksik.

doğru cevap şıklarda yok.

soru: eğer bu sorudan bir cevap seçersen doğru olma ihtimali nedir?

bugün türkiyede uygulanan sınav sistemlerine göre eğer bi soru da aynı şık 2 defa varsa ya iptal edilir, ya da o şık yanlıştır.

o zaman şans: %50 olur.

ama doğru olan oysa şans: % 33 olur.

hepsi farklı olsa %25.

%50 de olamaz.

@in vine veritas, neden?

%50. ıkı şıkta %25 var o yuzden onlar cevap dısı gerıye ya b ya da c olması kalıyr buradan dolayı %50 dıyorum ben.

neden 40 karakter ki haklı panpalar.

cevap veriyorum yüzde 33.iyigünler.

bence 25. çünkü rastgele bir seçeneği seçerseniz o seçeneği seçme ihtimaliniz ne kadardır diyor ve 4 seçenek var. soru bu şekilde olduğu için aynı şıklar durumu etkilemez diye düşünüyorum. ayrıca 50 olma ihtimali zaten yok hadi 2 seçenek aynı desek geriye 2 seçenek ve bir de %25 kalıyor bu durumda da 1/3 olması lazım ki o da seçeneklerde yok. şimdi emin oldum 25 ama hangi 25 :)

d şıkkındaki 25 daha orjinal geldi yazım olarak. nebiçim soru bu:) hadi d olsun.

normal sartlarda 4 cevaptan birinin dogru olma ihtimali yüzde 25.
ama 4 siktan ikisi de yüzde 25'i gösteriyorsa cevabin yüzde elli olmasi gerekiyor.

kısa bi düşünmeyle şu üç sonuca vardım.

1) doğru cevap, şıkların içeriğinden bağımsız olarak seçilmiştir. dolayısıyla bütün şıkların eşit şansı vardır; %25.
2) A ve D şıkları birbirinin aynı diye düşünürsek, elimizde 3 farklı şık oluyor. 3 farklı şık içinden birinin doğru olma olasılığı %33.3.
3) tamamen test mantığı ile, A ve D aynıdır dolayısıyla doğru olamaz. doğru cevap B veya C şıkkıdır; %50.

sorunun cevabı şıklardan çok yanlışlık doğruluk kısmına odaklı çünkü. demek istediğim şu ki, bu sorunun net ve kesin bir cevabı olamayacağından ya doğru cevabı seçersin ya yanlış cevabı seçersin, bu durumda şansın %50dir.

3 seçenek var. 1/3 şans var yani %33.3 gibi bir şey.

eğer a ve d şıkkı doğru ise %50 şansın var, fakat doğru cevap b veya c şıkkı ise o zaman olasılık değişir %25 olur, yani doğru şıkkın hangisi olduğunu bilmediğimiz için 2 türlü olasılık var.

neden 40 karakter ki haklı.

doğru cevap şıklardaysa 50%.

(dün bunu 9gag'de gördüm, şıkları okumadan 25% tabii ki dedim ama son şıkkı görünce gülümsemem kayboldu gitti. cevab veremedim.)

tekrar ediyorum, kesinlikle %25. şöyle düşünün, gözünüzü kapattılar ve önünüze 4 tane meyve koydular. armut, elma, muz ve armut. soru da şu "önünüze 4 tane meyve getirip gözünüzü kapattıkları zaman rastgele olarak birini seçme ihtimaliniz ne kadardır"

şu an daha net anlıyoruz ki cevap %25. burada önemli olan şıkların içeriği değil, kaç tane olduğu.

Hangi şıkkın doğru olduğu bilinmeden bu soruya cevap verilemez NOKTA

@JOHNDORSEY; yanlış mantık. eğer cevap 25 ise bu sorunun cevabı %50dir. WOW ÇOK ÇILGIN. Bu önerme doğru olamayacağı için cevap a ya da d değildir. Diğer şıklar içinde aynı şeyi düşündüğümüz zaman onlarda sağlamıyor. Örneğin eğer b şıkkı doğru olsaydı, o şıktan yalnızca 1 tane var dolaysıyla şeçme ihtimalimiz %25. Ama şıkta %50 yazıyor, dogru cevap o değil. Aynı şey c içinde geçerli. Dolayısıyla doğru cevap %0. Bu aptal soruya çok zaman harcadım.

iyide senin seçtiğin soru 100 kişiden 40ı hastadır, sağlam olan kaç kişidir ise cevap %60 olur , cevap %33.333333 şıklarda da yok

@excusez 4 seçenekten bir tanesini seçeceksek eğer her birini seçme ihtimalimiz %25'tir tekrar ediyorum şıkların içeriğinin soru ile bir alakası yok. cevap a ya da d'dir.

bu soru paradokstur. yani cevabı yok.

bütün şıklar farklı olsaydı cevabımız %25 olmalıydı ki şıklarda iki tane olduğundan onun olasılığı %50 olur. cevap olarak %50'yi seçersek de bir tane olduğundan olasılığı %25 olur.

yani soruyu bilinen bir zeka sorusuna uyarlarsak olay şöyle olur.

"iki kapı var. biri ölüme biri yaşama açılıyor. iki kapının önünde de yalan söyleyen nöbetçiler var. doğru kapıyı nasıl bulursunuz."

iki nöbetçi de sorulan her soruya verdiklerin cevapla diğer kapıya gönderecek. iki kapı arasında gidip geleceğiz

cevap aslında %100 rastgele şeçmiş olduğum, doğru seçenektir ama şıklarda %100 yok , en fazla %60 var , eğer %60 ise doğruluk payı dirğer şıkalrdan fazladır ve buda doğru şıkka işaret ediyo , anlamadın demi, kısaca en fazla olan , çünkü seçim senin

@unbeknown the black

yazdıklarımı düzgün oku bence yorum yapmadan. iki kapı sorusunu uyarlarsak dedim. iki nöbetçi de yalan söylüyorsa senin verdiğin cevap patlar güzel kardeşim.

bu soru bir paradokstur. hatta ben bu soruyu olasılık konusunda öğrencilerine güzel bir paradoks örneği olarak anlatan bir matematik öğretmeniyim.

neden paradoks olduğunu da (matematik bilgin de okuduğunu anlama becerin gibi değilse) cevabımdan anlayabilirsin.

tercüme şu: "bu soruya rastgele bir cevap verecek olsaydınız, doğru cevabı tutturma olasılığınız ne olurdu?"

bu soru, doğru cevabın neden doğru olduğunu bulmak hakkında değil. ve bu bir çoktan seçmeli soru da değil. orada a, b, c, d olarak sıralanan şeyler soruya dahil diyorum ben. çünkü soruyu çözmek için onları veri olarak kullanıyoruz. ayrıca orada a)portakal, b)%75364.096, c)e=mc^2, d)portakal yazması hiç farketmeyecek. 25 ve 50 de kafa karıştırmak için konmuş.

bu gözle bakarsak 4 şık var ve 2'si aynı. eğer test tekniğini göz önüne alırsanız doğru şık b veya c'dir. cevap %50, ama b şıkkı değil.

eğer a ve d aynı olduğu için ikisinden birini eleyip 3 şık bırakırsanız, olasılık %33.3333333...

@lancelot: yanlış belirttin sanırım. iki gardiyan da yalan söylüyorsa tek bir soruya bakar o iş abi.

aşağıdakilerden hangisi?

a) deli
b) kuyu
c) 1 taş
d) 40 akıllı

arkadaşım ben iki kapı sorusunu değiştirerek yazdım diyorum hala link falan veriyorsun. "oku" yazmamdan alınıyorsun ama dönüp aynı cevabı veriyorsun. bak bi daha yazayım

İKİ NÖBETÇİ DE YALAN SÖYLÜYOR. BİRİ DOĞRU BİRİ YALAN DEĞİL, İKİSİ DE YALAN.


ayrıca öğrencilerime yanlış anlattığımdan emin olduğuna göre benden de, bu soruyu zamanında bana anlatan profesörden de iyi matematik bilgisine sahipsin.

eğitim neydi?

ya okuduğunu anlama sorunun var ya da kasıtlı yapıyorsun :))

son mesajında senin de belirttiğin gibi paradokslar konusunda bir sıkıntın var. bence asıl sen bir duyuru açıp ne olduklarını, nasıl oluştuklarını falan öğren.

benim duyuru açmama niye bu kadar takıldın anlamadım? kapı probleminin çözümünü biliyorum merak etme. bu sorudaki paradoksal durumu anlatmak için modifiye etmiştim ama olayı izzeti nefis meselesi haline getireceğini tahmin etmemiştim :))


bana küfür etmeme lütfunu gösterdiğin için minnettarım. yoksa ben de sana "bu sorunun cevabını %37,5 bulduran ortaokul matematik öğretmenin de, bu matematik cehaletini düzeltmeyen lise (ve varsa üniversite) matematik öğretmenlerinin de vs." diye başlamak zorunda kalacaktım ki hiç hoş olmayacaktı.

aynı şeyi belirten birkaç kişi daha olmuş gerçi ama, soru paradokstur bence de demek istiyorum.

doğru cevap %25 olsaydı doğru cevap %50 olurdu, doğru cevap %50yse de doğru cevap %25 olur. ehehe bence güzel anlattım.

bir kez öğrenim kredi almışsanınız ikinci kez alamıyorsunuz.

ye$ilini de (bu az alkollüydü) siyahını da (bu prag absinthe'i, %89.9'du) içtim; bi bok görmedim. ha bu demek değildir ki kimse göremez, gören görür; bakı$ açısı diyorum eyyorlamam bu kadar.

bildiğim kadarıyla halüsinasyon gördüren absinthe şu an üretilmiyor. şu an piyasada olanların orjinaliyle alakası olmadığı söyleniyor..

eskiden thujone oranı yüksekti şimdi galiba ab standardı 35 mg/kg limitlerle üretiyorlar.

Ben yine anlamıyorum madem bir etkisi yok neden konuluyormuş, niye "yav madem koymayalım" demiyorlar da dozaj limitli de olsa kasıp koyuyorlar. Niye bir üretici de malını anlatmak için web sitesine "koyduk ama bi sorun neden" diye yazmıyor. Nerede bu devlet!

sanırım yalan. 2,5 yaşımdan beri absinthe içiyorum hala bi bok görmedim.

bi gece diğer içtiğim kokteyl ve shotlar harici 1 şişe absinth içtim %68 di sanırım polski olanı. kafam jet gibi oldu ama halü falan yoktu.

yeşil periler gördürmedi ama fena halde mala çevirdi beni. sanırım o periler verilen paranın tribi. b en görüyorum siz nasıl göremezsiniz diye artistlik yapıyolla.:p

hayran sayfalarında birisi bir şey paylaştıgında diğer beğenen kişilere mail gitmez.

he films the clouds part 2

şehir ne arkadaşım? tüm dünyada mı arıyosun?

istersen şu duyurulara bi bakabilirsin

www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com

attım mesaj

kesinlikle, normalde çok dağınık bir insanım ama bu konuda aşırı takıntılıyım, hepsi düzgünce etiketlenmeli.

bi ara uğraştım sonra illallah dedim. programlar bulmuyordu arşivimin çoğunu. elle de yap yap bitmez.

adı yazsın yeter.

hepsini küçük harfle yazar, alfabetik olarak sıralarım, her klasörde görünümleri "listele" olarak seçerim, şarkıcı adını asla yazmam, sadece şarkı adlarını yazarım. böyle de düzenliyimdir. aslan yattığı yerden belli olur deyip, duyurudaki bayanlara selam ederim ;)

çok absürtse bunun gibi 汉字 / 漢字

evet

her şeyde çok titizim ama bu iş deli ediyor beni.
kafama estikçe arada bakar düzenlerim.
bıkınca bir lanet okur kapatırım.

kesinlikle itina ile.

Mp3tag adlı programla 100 gb'lık müzik arşivimin önemli bir kısmını taglemiştim. şimdi mis gibi oldu.

albüm artist ve title konusunda hassasımdır download klasörüm musiki klasörümün tampon bölgesi gibidir. saygılar

fizy, grooveshark falan derken bilgisayardan dinlemek zor gelmeye başladı ama dinlediğim dönemlerde albüm kapağına kadar düzenlerdim hepsini

violethill +1599

harita.iett.gov.tr sol tarafta oraya nasıl giderim bölümü var. bakmanda yarar olabilir.

onu biliyorum da hiç güven vermiyor saçmalıyor devamlı.

"1 nolu çözümün; toplam durak sayısı 42, seyahat süresi 5 dakika ve seyahat maliyeti 5 bilettir."

falan.

(git: #290603) bi bak istersen buna.

eğer boynuma dövme yaptıracak olsaydım yazı yazdırmayı tercih etmezdim. daha çok tribal bişeyler düşünürdüm

boyun derken enseyi kastediyorsan düşünülebilir. onun dılşında boyuna yazı yazdırmak pek garip kaçar onun yerine renkli bir dövme düşünülebilir.

boyunda dövme tshirt giydiğinde az kısmı görünecek şekilde olduğunda daha güzel duruyor hem.

@evliya çelebi bayan diye bir cinsiyet yok, kadın var erkek var :)

nedir bu dövmeleri göze sokma sevdası, tamamı ensede veya boyunda olan dövmelerden güzel duranlar çok az, istisna desek yeri.

Arapça olması yüzünden "ne yazıyo lan orda" diyecek ve başını belaya sokması muhtemel dallamaları da dikkate al.

Ayrıca bunu en son kamuya açık söyleyen adamın canlı canlı derisi yüzüldü. Daha sonra da orta yerde dillendirildi mi bilmem. Kötü zamanlardı netekim. Bence bunu görünür şekilde yaptırma. Çıkıntının teki laf ederse uğraşırsın.
Aslında çıkıntı çıkmasa da, En El Hakk gibi derin bir arka planı olan bir cümleyi dövmeyle harcama..derim ben.

Boynuna dövme yaptırcaksan kırmızı bi dudak yapır şöyle dolgun dolgun :) o kadar derin ve her kafadan anlanamıca yazılar için polemiğe girme bencede

Böyle çince, latince, arapça yazıyla felsefi sözleri dövme yaptırmak biraz fazla klişe oldu. Dövme gibi kalıcı bir şeyi yaptırırken geçici modalara takılmak ileride size pişmanlık olarak geri dönebilir.

hallacı mansur bu günleri görmeliydi. hoş olabilir çok büyük olmazsa.

dövme falan yaptırma, dövme yaptıran adam abdest tutmaz,sürekli cenabet durumu yanii

yaşınızı mesleğinizi bilmiyorum ama görünür yerlere yaptırılan dövmeler bazı meslekler için sorun olabilir, şimdi sorun olmasa da ileride iş değiştirirsiniz falan. aklınızda bulunsun.

@smrlz bir tek seni tiklemedim bir düşün neden ( ;
@quasiromantic - > saçlarım sag sol ve tepe 3 numara , enseden bele kadar 20-25 tane dread var ; kendime ait şirketim var ,kendi işimi yapıorum pek sorun olucagını sanmam

başkalarının fikri soruyorsan emin değilsindir, bu dövme için riskli bir durum.

normalde boyun-yüz ve el üzerine dövme yapılmasına karşıyımdır. ki bir çok müşterimi geri çevirmişimdir.
ama sen illa diretirsen yapmaktan başka çaresi kalmaz dövmecinin. yine de işin yobaz kesiminin nasıl algılayacağı kısmını ıskalamamalısın. üniversite bitirme tezi osmanlıca ve arapça bilen birisi olarak diyebilirm ki, şık durur. çok şık durur hem de.

(bkz: ekşi tattoo & piercing)

eksitattoo.com

çok benzer durumdayım. o haplardan kullanmamak için direniyorum. bence hap olayına girmemek lazım sonrası için.

sözlüğü geç
9gag.com a bak.

şöyle yazıp arat ve beğen bence başlıklardan bikaçını; bir yaşanabilecek en dumur olaylar

şantiyede ve işyerinde olanları ayrıca tavsiye ederim.
(bkz: bir şantiyede yaşanabilecek en dumur olaylar)
(bkz: bir işyerinde yaşanabilecek en dumur olaylar)

@helmet haplara şimdiye kadar hiç inanmadım zaten ama kendini gereksiz yere mutlu hissediyorsun dedikleri için işte...

@godless frog gülmek istemiyorum sanırım bişeyler okuyup beynimi açmak yada ağlayıp içimden atmak niyetim.

dışarı çık. spor yap. hiç bir şey yapamıyorsan yürü.

(bkz: yaran youtube yorumları)
(bkz: haber sayfalarındaki yaran okur yorumları )

ilaç falan da alma. güç içinde, kendin çözersin mutlaka. dışarı çıkmaya çalış. insan görmekten korkma, konuşman şart değil.

zati şöyle de bir durum var ki, eğer antidepresan almaya başlasan bile, bu tarz ilaçlar sinapslarda birikerek etki gösterdiği için, 3 hafta kadar bir süre birikene kadar bir etki yapmaz.

bim'e git, ucuz cipstr, suttur, uygun sevdigin atistirmalik seyler al. sonra gel eve; ingilizce biliyorsan family guy'in butun sezonlarini bastan sona izle. hah, izledin mi; simdi de ingilizce altyazilarini bul hepsinin, bir de bastan sona oyle izle. zaten bunlari yapana kadar okullar da acilir. kaca gidiyodun sen? :) buyunce ne olcan?

ya daaa; malum mevsim ramazan, aksamlari teravihe git, arkada cocuklarla teravihi kaynat, gul eglen cos.

ya da hicbiri uymadi mi bunlarin; o zaman da artislik yapma, insan icine cik, es dost ziyareti yap, buyuklerle hassaten yaslilarla sohbet et. olmadi trt haber'de omur dedigin isimli enfes seyi izle. artislik yapma, indigolugun da bir haddi hesabi var canim. aaa

kitap oku, içine kapanmaktan zevk alacağın kitaplar olsun " nietzsche " tarzı bişiler derim.

inci.sozlukspot.com

bim'de eski sevgiliyi görmek başlığını oku.

sol tarafta hayvan ara butonu var. orayı tıkla, "şey" kısmını boş bırak, "yazarı" kısmına da kelevelelis yaz ve ve enter'a bas...

kelevelelis +1

(bkz: ekşi itiraf) Ters etki yaratır uzun süre okursan.

youtube linki olmaz mı?
www.youtube.com

kurallara aykırı değil de ayıplanabiliyor. illa muhabbeti geçer vurkaç yapınca ama daha nolüyor lan diyeni görmedim.

aslında öyle bir kural yok gerçekte ama bazıları vur-kaç yasak abi yeaa erkek oyunu bu deyip de oynuyorlar. oyun sırasında tartışmaya sebep olmamak için oyuna başlamadan önce kararlaştırıp öyle oynayın. :)

edit: şahsi kanaatimce en iyi başlangıçlar sırasıyla, 6-6, 1-1, 6-1, 3-3, 6-5

yok ya, oyna sen. öyle her kafadan kural çıkarsa olmaz.
6-6 ve 6-1 en iyi başlangıçtır bence.

kadınlara öncelik tanımak gibidir, kural değildir ama adabı budur.
neden ayıp karşılanır;
karşı tarafı düşünün, daha yolun başında, ilk hanede. siz vurup kapı almıyorsunuz kaçıyorsunuz. pulu kırılan adamı boşuboşuna uğraştırıyorsunuz. mesela, kapı alsanız kırınca "pulu kırdım + içeri girmesini zorlaştırdım" dersiniz ama kapı almazsanız "pulu kırdım sonrada kaçtım,zar atamazsa giremez atarsa girer kısmet" gibi oluyor
tabi her el zarla oynanıyor ama birinde kapı alarak adama karşı bir savunmada yapıyorsunuz.
en doğrusu oyunun başında konuşmak bunu.

kural değil ama raconu öyle işte içeride vur kaç yapılmaz:) ha yapamaz mısın yaparsın ama ben oynarken karşımdaki yapınca o kişinin çok yavşak ve bencil olduğunu düşünüyorum.anında karakter tahlili:)

hiç duymamıştım vur-kaçın ayıplandığını. yaşlı amcalar kendi aralarında vur-kaç yapıp oynar karşıdakiyle dalga geçer. o da öbürüyle dalga geçer ama cidden ayıplandığı bir ortamda bulunmadım. tavla zaten bu tip muhabbbetlerinden dolayı zeklidir sahte delikanlılar pek sevmiyor herhalde. vur-kaçla ama her zaman iyi de değildir ve bayağı zaman tercihen yapmazsın, çünkü içeride kuleler kurup potansiyel olarak kapı alabileceğin pullarından harcamak demektir (uç örnek olarak 6 kapısındaki pullarını sürekli 1 kapısına gönderdiğini düşün). bi de bunun yasaklanması demek adamın daha rahat senin içeriyi otlak gibi kullanması anlamına da gelebilir. orada 5 kapısında sotede bekler yukarıdakilerden aşağı tek inmeni bekleyerek. hoş değil.

en iyi başlangıç 1-1 dir. bana göre 4-4 veya 2-2 bile 6-6 dan iyidir.

düşeş yani 6-6 çok boktan bir başlangıçtır. tavla oynadıkça anlarsın mantığını izah etmemiz çok zor. :)

vurkaç ayıptır.
1-1 candır

böyle bir kural yok ancak oynadığım iyi oyuncuların tamamı vur kaç yapmadan oynar. örneğin içerde bir açığın var. rakibi kırıp o açığı kapatabilirsin. ama tekten vurup kaçılmaz. bunun delikanlılıktan ziyade oyunu zorlaştırmasıyla ilgisi var.

11

11

ya da ihaleye girenin art arda 9 alması da yetiyor. (ilk 9 eli tabiki)

öyle bişey yok ya hurafe o, 7 tane koz gelir 2 de yan herkes alır 9 tane üst üste. her oyunda çiz olur yani