- Uzun süredir görüşmüyoruz.
- Kendisi klasik ev hanımı.
- Bütçe 100 - 400 TL

Hani bazı pornolar başlarken başında bir müzik çalar ince ritimli(x-art çok yapar bunu)
ha işte onlardan,,, varmı bildiğiniz örnek?(çok makbule geçer)

Yalnız bir kadının tek başına uzun uzun yolda yürüdüğü film sahneleri arıyorum. Gece olursa daha makbul.

Film hafızamı çok kurcaladım ama elle tutulur bir şey çıkmadı.
Hatırlayanlar yazarsa sevinirim.

İyi günler dostlar.kaşlarımın kalın ve dağınık olduğunu düşünüyorum.Çevremde bir kaç kez dalga konusu olduğumda vardır.Artık bu durumdan çok rahatsız olmaya başladım.Şöyle kaşlarımı kuşa çevirmeden doğal bir erkek kaşı kıvamında düzeltecek uçuk bir fiyat istemeyecek berber tavsiyeleri arıyorum ? sir ağda ile mi ne alınıyormuş diye bir şeyler duydum.Düzgün bir kaşa sahip olmak istiyorum artık.Gitmişken saçları felan da kestirebilirim.? yer : istanbul avrupa yakası

çok özet geçiyorum,

konuştuğum bi kız var, işte konuşurken profil resmimi sordu, üzerinde adımdan harfler içeren logo tarzı birşey, anlamını sordu anlattım işte başta şurda özendim ama sonra şöyle değiştirdim vs

+seni ifade ettğini düşünüyomusun şekln son hlinn
-estetik olarak evet ama anlam yüklemedim henüz
belki de son hali bulana kadar birçok anlam yüklemiş olabilirim
ama bunu bilinçaltından çıkarmak kolay olamasa gerek :)
+bşy daha eklemk istiyorum, bilinçaltına yerlşn anlamları yoketmen adına..belki ufak bi çizgi çizebilirsin.çizen sensin istedğn anlamı yükleyerek kndne daha çok bnzer bşy çıkarablrsn ortaya,anlam bkmndan diyorum ..

böyle bir konuşma geçti. neyse yattı. öğleye doğru 2-3 mesajlaştık. benim anladığım üzerine bir çizgi ekleyince onun da adından harfler içerecek, öyle birşey sandım. mesajın birinde "bahsettiğin çizgiyi eklemeye çalıştım ama bir türlü sonuca varamadım" dedim. dediğime cevap vermedi, ders çalışıcam gşrşz tarzı birşey dedi.
kafama şimdi dank etti benim anladığım ile onun kastının.

nasıl telafi ederim a dostlar?
acil sayılır çünkü bu gece edemezsem manası kalmaz.

duyuru halkı;
yaş 23.bu yaşıma kadar hiç takım elbise giymedim.evde klasik ayakkabı bilem yok.klasik ayakkabıyı da en son 5 sene önce lise de giymiştim.

yakın zamanda iş görüşmesine gitmem gerekiyor.tabi takım lazım.şöyle nereden alınır?nasıl birşey alınır?nasıl bir renk kombin edelim(doğru tabir bu mu onu da bilmiyorum)

fiyat en fazla 300 falan işte.ayakkabı,kravat ve kemerine kadar fikir verirseniz sevinirim(bunlar için bütçe ayrı tabi ki)

ve son olarak belki bir işe yarar diye ekliyelim
yaş:23
boş: 176
kilo:64
renk(?): esmer
aylık geliri:baba parası
25-50 yaşları arası olgun bayanlar arasın...
iş adamı gibi girer,çet siteleri gibi çıkarım duyurudan
teşekkürler.

sordugum soru ya da duyurular neden sılınıyor bı fıkrı olan ?

beni sevmeyen birini kendimi sevdirmeye çalışmak ne kadar mantıklı?

12:30'da arkadasimi aşti'ye birakacagim da 12:30 dan sonra ben evime (cebeci) nasil dönebilecegim? cebimde hepi topu 5 lira olacak ve taksi tutamam. bildigim kadariyla metro kapaniyor. nasil dönecegim eve bir bilgisi olan var mi?

merhabalar. soru başlıkta aslında. açmak gerekirse, nedir koşulları? yaşım 21 geç mi kaldım ya da belli bir yaş var mı başlamak için? öyle süper yakışıklı falan değilim ama elim yüzüm düzgündür diyebilirim, önemli mi bilmiyorum ama. yaklaşık 1 sene falan düzgünce spor yapıp adam gibi bir vücuda sahip olduktan sonra başvurayım diyorum, o yüzden kilomun pek önemi yok şu aşamada, ama 1 senede rahatlıkla mankenlerin vücuduna ulaşabilecek durumdayım:) boyum 1.90m, erkeğim. yardımlarınız için şimdiden teşekkür ediyorum. kurtarın beni şu mühendislik belasından.

bu sabah annemin kalp ağrısı için gittiğimiz devlet hastanesindeki tanıdığımız bir doktor anneme "size anjiyo yapılması lazım. en kısa sürede techizatlı bir hastaneye, ankara medicana'ya gidin" dedi. biz de "olur" dedik ama, işe gelip sözlükten ve şikayetvar.com'dan okuduğum kadarıyla bu hastaneye dair şikayet çok. anjiyo konularında verdikleri kararlar da biraz maddiyata dayalı gibi.

zaten annem de ben de sabah sabah anjiyo lafını duyunca üzüldük. bir de hastane üzmesin bizi.

Ankara'da anjiyo için iyi bir hastane (özel-devlet fark etmez) önerebilir misiniz arkadaşlar?

gönlünü tabii ki :)Ne bileyim abi hani babasının özel şöforü falan vardır alışkındır araba olaylarına ama bakıyorum memur kızı, işçi kızı, emekli kızı yani senin benim durumumuzda olan kızların da arabası olana bir merakı var. Yani n'oluyor sevgilisiyle buluşmaya otobüs, metro, dolmuş, vapur ile gidince ölüyor mu bunlar? 70'lerde yaşamıyoruz sonuçta neredeyse herkesin ayağını yerden kesecek bir arabası var. Arabaya binmek çok mu önemli? Yeminlen anlamadım...

üniversitede aynı grupta olduğumuz yazılan bi kız var. bugün gitmedim, bayağı aradı. "niye gelmedin" diye sms atmış, "moralim bozuk" dedim, geçiştirdim. "nolur gel" falan yazdı, "bilmiyorum, haftaya bakarız artık" dedim bende. şimdi de "bir an önce gel lütfen, seni görebilirsem mutlu olurum." yazmış. bu konulardan hiç anlamayan bi odun olarak ben buna ne cevap yazayım? hoşuma gitti ilgisi, yazacağım şey de onun hoşuna gitsin.

bu arada kız çok güzel, grubun en güzeli belki ama bişey hissediyorum dersem yalan söylemiş olurum. zaten benden 3 yaş küçük. ayrıca piç yerine efendi adam tercihidir bu olay.

Daha iyi bir ülkeye gitme imkanınız varsa Türkiye'de yaşama nedeniniz nedir? Uzatılabilir soru, kısaca böyle sordum.

ne tavsiye edersiniz ? yemek yapma özürlüsü biri için.

ey nutellacı uludağ limonatacı ezik bünyeler. sizden de aptal polyannalığınızdan da bıktım. bu ufuk günaydın denen orospu cocugu hakkında yapılan yorumlara "linç kültürü" diye çıkışmanız artık iyice midemi bulandırıyor.

size durumu şöyle özetliyeyim: hani hep o devrimci ruhunuzla söylemeye bayılırsınız ya "devlet zaptedilmişse kanla yaparız devrimi" diye. bu da öyle bir durum işte, madem devlet cezasını vermiyor halk cezasını kendi verir.

unutmayın bu dünyadaki savunmasız canlılar öyle ya da böyle savunulur. elinde pitbulu, kıçında apaçi kotuyla pek savunmalı gözüküyordu bu arkadaş. peki evinde tuğlaların arasında ne kadar daha korunabilecek? o savunmasız kedinin kartondan evine tekme yağdırırken o tuğlaları beynine geçirdiğimizde ne bok yiyecek bunu göreceğiz.

linçse linç. ZERRE SİKİMDE DEĞİL. vahşilikse vahşilik. kendini koruyabilen bilinçli canlılara linç de işkence de zulüm de müstehaktır bu kadar basit. o kutusunda ne olduğundan habersiz zavallı kediden daha avantajlı durumda. çıksın savunsun şimdi kendini.

yurtta yan odalardan çok ses geliyor tek tek nereye kadar uğraşabilirim herkesle? yönetimdekiler böyle bi öneri sundular bana komedi gibi... neyse.

kulak tıkacı mı deniyor kulaklık mı deniyor tam bilmiyorum
ayrıca
göz için gece ışığı engellemek için göz bandı arıyorum.. piyasada böyle mi geçiyor bilmiyorum..

bursa veya izmitte nerelerde bulabilirim? ya da hangi mağazalarda vardır?

başlığın "toplanın" olması bu aşk meşk olaylarına kimsenin kayıtsız kalmamasıdır.

gelelim konumuza. her hikayede olduğu gibi şimdi bi kız var, kız güzel, alımlı ve zannediyorum ki birazda aklı başında birisi. ben bu hanım kızımızı bir erkek arkadaşımın facebook frendlistinde gördüm, sonra bi baktım benim okulumu her school olarak eklemiş hemide aynı kampüs, aynı bina, derslikler karşılıklı ama o örgün ben ikinci öğretim, o sebeple okulda hiç görmedim.

sonra ben kızımızı facebooktan ekledim ve mesaj olarak okula hoş geldin tadında bir cümlelik birşey yazdım yolladım kız, arkadaşlık teklifimi kabul etmediği gibi cevaben hiç birşey söylemedi bile. şimdi arkadaşımın profilinden griş yaptım, kız gerçekten çok hoş birşeyler olabilir gibime geliyor, kaldı ki ben ince eleyen sık dokuyan birisiyim öyle her kıza sarkıntılık etmek, birinden birine atlamak, şans denemek gibisinden görmüyorum olayı. sadece bu olayı değil hiç bir zaman öyle değilimdir.

kız gezmiş görmüş birisi london bridgede fotoğrafları var biraz çekindim bu yüzden açıkçası. elbet bende gitmek isterim oralara ama öğrencilik parasızlık falan filan bu işin ayrı bir tarafı.

kız benden bir iki yaş küçük. ve güzel hakikaten güzel. makedon kızlarına benziyor bide :)

benim okulda, bulunduğum bölümde genellikle mal adamlar vardır, iki kelimeyi bir araya getiremeyen embesillerle doludur, kız o şapşallarla kesinlikle ilgilenmez, bu yüzden biraz kovalamak istiyorum kızı, kendimede güvenmiyor değilim hani, ahım şahım yakışıklı değilim ama karizmatik olduğum söylenir kaldı ki ne güzellerin yanında cins cins adamları görüyoruz. hem birazda macera arıyorum diyebilirim, evet bunu itiraf edebilirim :)

şimdi bu kıza nasıl yaklaşabilirim. facebooktan birdaha teklif yollamak, bir mesaj daha yazmak nasıl olur yine mi aynı sonucu alırım?

seviyosam gidip konuşayım mı? montla mı sıçayım bilemedim. sizlere soruyorum.

böyle minicik, en fazla bir birbuçuk yaşında olan bebek. öpmek, koklamak, sevmek istiyorum ama etrafda bu standardlara uyan hiç bebek yok, standardı sktiret bebek yok n'apabilirim?

yani samimi bunlar yoldan geçen iki kişi değil, bir başlık vardı da hatırlamadım; hani kanka, dayı, hacı, hoca, hafız, kardeş, kardeşim, birader, bilader, moruk, başkan, reis, patron, ortak vs vs diyor ya erkekler birbirlerine (sevip sevmememiz değil konu); kadınlar da bir tek "şekerim" filan mı diyor? genç kızları kastetmiyorum. çünkü yukarıda saydığım erkek seslenişleri her yaşta her kesimde görülüyor.

bebeğim, tatlım, aşkım, kızım, kızııııaaaeem, oğlum, lan, aşkitom, canım.. ee?

allah seni inandırsın yaklaşık 5 yıldır iki kadını yanyana görmedim.

Merhaba duyuru insanları;

Sevgilim İstanbulda ben Konya'dayım.Önümüzdeki hafta sonu 2 günlüğüne görüşmek için Ankara'da buluşmayı düşünüyoruz.Şimdi öğrenciyiz,durumumuz çok iyi olmadığından ucuzundan,temizinden,mutlusundan mesudundan otel arıyoruz.Nerede kalsak? Kişi başı 50 yi geçmesin diyoruz? Hı?

Saygılar.

nedir bu yaa...??? simdi sorun su netten veyahut gercek hayatta kizlarla tanisiyoruz.abi kizlar istedigi herseyi yapiyorlar...Kendi kiz arkadasiyla opusuyor,yiyisiyor..vs bunlari yapiyorlar hicbirsey olmuyor sonra biz desek porno izliyorum yok azdim falan desek hemen aaa bak bu adam abaza bu soyle bu boyle bu nedir arkadas?kendileri istedigi herseyi yapiyorlarda bi sey olmuyorda bi iki dakka laf ettsek hemen bunlari soyluyorlar...Neden boyle ?

ankara'da kız arkadaşımla 2-3 gün kalmalık, evlilik cüzdanı istemeyen (evlilik ne ya?!) fiyatı da öğrenciye makul olan (0-100 tl arası), fuhuş muhuş ayağı da olmayan şirin otel / pansiyon arıyorum. bilip söylemeyeni kınıyorum şimdiden. arz ederim.
mail: [email protected]

arkadaşlar ben zara olsun ne biliyim pull and bear olsun mavi olsun bu mağazaların indirim dönemlerinden haberdar olmak istiyorum. acaba var mıdır böyle bir oluşum internet üzerinde?

arkadaş ben artık bunun adını koyamıyorum.

çinli ile durumlar malum, ben anlatmaktan bıktım artık. bu sabah kalktığımızda açıkçası eşyalarını toplamasını bekliyordum ama baktım hiç oralı değil. üstelik hiçbir şey olmamış gibi davranıyor, şaşırdım. şaşkınlığımı görünce gülümseyerek özür falan beklediğini söyledi, "yok artık ya" dedim.

kendimi zorla da olsa kontrol ederek onunla konuşmaya karar verdim. "bak" dedim, "yürümüyor, yürümeyecek. saygı kalmadı aramız.." daha cümlemi bitirmemişken beni dinlemeyip makyaja daldığını farkettim ve basıp üniversite'ye gittim.

bütün gün aklımda olan biten döndü durdu. en son duygu patlaması olsa gerek hiç alakası yokken matematik dersinin ortasında çıktım, dekanlığa gidip bölümümü falan değiştirmek için dilekçe yazdım. yetmedi gidip iki tane cinli vodkalı kokteyllerden alıp eve geldim, müzeyyen senar eşliğinde içmeye başladım. normal insan hareketleri değil yani.

rahatlamaya, dünü unutmaya falan çalışıyordum. bi yandan da kendime "üniversite'de yurtla falan konuşur herhalde. birazdan gelecek, eşyalarını toplayıp gidecek. medeni insanlar gibi ayrıl" diye telkin veriyordum. velhasıl kızımız teşrif etti ama o da ne? toplanmak şöyle dursun oturdu karşıma, açtı abi skype'yi, başladı herifin biriyle yüksek sesle çince konuşmaya. gülüşmeler bilmem neler. sanki hiçbir şey olmamış. hala karşımda oturuyor, dizi falan izliyor, skype'dan birileri ile yazışıyor, gülümsüyor falan.

zaten iradesi zayıf, ne yöne çeksen oraya giden, kimseyi kıramayan, kimseye hayır diyemeyen biriyim. o "gidecek yerim yok" derse zaten "git" diyemem. ne yapacağım ben? bunun adı nedir ya? bu çinliler duygusuz, ruhsuz da utanma nedir onu da mı bilmiyorlar? artık dayanamıyorum buna. o kadar rahat ki neredeyse bi ara "herhalde ben suçluyum" diye düşünür oldum. sinirlerimle oynuyor, tahammül edemiyorum. şunları yazarken kendimi sıkmaktan titriyorum. daha kahvaltı etmedim ve şu rahatlığını görünce alkolün falan da etkisi gitti.

n'olur birileri en acil şekilde akl-ı selim bir tavsiyede bulunsun, yoksa bu işin sonu çok ama çok kötüye gidiyor.

sakin yazdığıma bakmayın, felaket sinirliyim. elim ayağım titriyor şuanda.

öncelikle hikayenin başını kaçıranlar şuradan olayların başlangıcını okuyabilir ki fikir vereceklere yardımcı olacağını tahmin ediyorum; www.eksiduyuru.com

ek$i'ye durumumu anlattıktan sonra rutin hayatımızda pek bişey değişmedi açıkçası. "ayrılalım" demesinden bir sonraki sabah hiçbir şey olmamış gibi sırnaşmaya başladı, pek yüz vermedim. suçluluk psikolojisi midir nedir, bilmiyorum bunun üzerine ultra anlayışlı davranmaya başladı bir-iki gün. o günden bugüne "bitse de gitsek" havasında sürdürdük bu birlikteliğimizi.

iki gün önce birlikteliğimizin üçüncü ayıydı ve buranın iyi yerlerinden birinde rezervasyon yaptırmıştık, oraya gittik. ben bu ilişkiyi tam olarak nasıl bitirmem gerektiğini, ne demem gerektiğini düşünürken elimi tuttu ve "seni anlıyorum, bundan sonra sana daha fazla destek olup ev işlerinde de yardımcı olacağım." dedi. ben bişeyler söylemeye çalıştımsa da açıkçası kelimeler ağzımdan bi türlü çıkmadı. "pekiiii, cumadan beri ne değişti? sözünü tuttu mu?" derseniz, hayır, hiçbir şey değişmedi.

bu sabah kahvaltıdan sonra benim bilgisayarımdan facebook benzeri sosyal paylaşım sitelerinden birine girmiş, ben de o ara onun bilgisayarının kurulumu ile uğraşıyordum. tesadüf bu ya, telefonu çaldı ve içeri gitti. ben de bir dil paketi indirmek için kendi bilgisayarıma geçtim. normalde hiç adetim değildir, üç aydır ne telefonuna ne mesajlarına ne de bişeyine bakmışımdır. ancak o an ne olduysa şeytan dürtükledi ve gelen kutusuna tıkladım. tıkladım ki ne göreyim? herifin birine "sen de kafa güzel yapan şeylerden var mı? arkadaşlarla partyler yapıyoruz da" yazmalar, öbürüne "senin kız arkadaşın vardı, ne oldu? aldatmayı düşünürsen ben buradayım"lar, falan filan. kan beynime sıçradı, nevrim döndü tabi.

sinirli biriyimdir ama çok sakin davranırım lakin etten kemikteniz sonuçta, mesajları görünce bi an elimin kolumun şimdikinden çok daha şiddetli şekilde tir tir titrediğini hatırlıyorum. bu arada belirteyim mesajların bazıları benimle birlikteyken, bazıları ise benden önce atılmış. tabi ne kadar önemli? karakter elzem olan sonuçta. ilişkide olan birini yoldan çıkarmaya çalışanda ne kadar bulunur?

neyse, uzatmıyayım. odaya dönünce olanca gücümle kendimi sıkıp sakinliğimi korumaya çalışarak "hiç beni aldattın mı?" dedim, şaşırdı ya da şaşırmış gibi yaptı. "anlamadım" dedi. "gel, anlatayım" dedim ve mesajları gösterdim. "tarihlere baksana yaa" demez mi pişkin pişkin? hani sanki herşey çok normal gibi. ben de bunun üzerine ilişkimiz içerisinde attıklarından birini gösterdim.

bişey değiştirmeyecek olsa bile insan bi özür falan bekliyor di mi? ya da bi utanma? bunların hiçbirisi de yoksa ses çıkarma bari. neredeee? ablam bi de üzerine "attım ama hiç yapmadım ki" demez mi? "ya" dedim, "şaka mı yapıyorsun? makara falan mı?". hani bunlara verilecek tepki bu mudur? ben belki utanır diyordum ama hala konuşuyor. hatta yetmedi üzerine "özel hayatıma saygı göstermemişsin" diye azara kalkar gibi oldu, dayanamadım, allah yarattı demeden geçirdim bi tane suratının orta yerine. çok sağlam geçirdim ama, üç tur burgu dönüp duvara yapıştı. buradaki bayanlardan da özür dilerim ve gerçekten üzgünüm, hayatımda ilk kez bi bayana el kaldırmış oldum.

başladı ağlayıp zırlamaya. utanmadan ya da acıdan falan değil ha, yüzü şişerse güzel görünmeyebilirmiş. "yahu" dedim, "sana diyecek bişey bulamıyorum ama galiba ben bunu hakettim". bu arada sinirlenince ve verdiği tepkiyi de görünce içime atmaktan olsa gerek kapının camını da aşağı indirmişim, elim falan kanamış, onu temizledim. bu o sırada birilerini aradı.

ben salona girince telefonuyla uğraşmaya devam ederek "ben gidiyorum" dedi, ayıptır söylemesi "siktir, durduğun kabahat" dedim bende. neyse abi, tekrar banyoya döndüm elimi falan sardım, baktım beni çağırıyor. "ne var?" dedim, yüzsüz yüzsüz "gidecek yerim yokta sen iki-üç gün gider misin? ben bi yer bulana kadar" dedi. cevap bile vermedim.

şimdi kültürümüz gereği kadını ortada bırakmak olmaz, ben birazdan çıkıp gideceğim. nereye gideceğim ben de bilmiyorum çünkü bu şehire geleli bir ay oldu ve tanıdığım kimse yok. açıkçası cebimde para da yok ama olsun, gideceğim. bu yüzsüz insan müsveddesi ile aynı havayı soluyamam daha fazla. bu arada soracaklara söyliyeyim, kızın beni kapı dışarı etme şansı yok, ev sahibi çok kafa adamdır. beni sever ve beni muhattap alır sadece, kontrat vs. benim üzerime.

velhasıl kelam sizce doğru mu yaptım? herşey bi yana içim burkuldu be usta, valla. hani hakedecek bişey yapmadım. daha öncede başıma böyle bişey geldi ve çok zor atlattım. o günden beri insanlara güven problemim vardı ve yeni yeni atmaya başlamıştım. ne olacak şimdi? bu olanlar bundan sonraki hayatımı ve ilişkilerimi etkiler mi? etkilerse nasıl etkiler? bir daha kimseye güvenemeyecek miyim? şuan içim buruk, üzgün müyüm? onu bile bilmiyorum. sadece haketmediğimi düşünüyorum ve verdiği tepkileri düşününce sinirleniyorum.

ps: bütün hayatımı burada ifşa ediyormuş gibi hissettim kendimi. öyle düşünüp beni ayıplabilecek arkadaşlara söylüyorum, cidden etrafımda konuşabileceğim kimse yok. ülke bile yabancı ak. temeli budur olayın.

ps2: ya biliyorum, çok daha hayati meseleler var ama bi süre üstte kalabilir mi? birilerinin fikirlerine belki de dertleşmeye herşeyden çok ihtiyacım var.

simdi sayin duyuru ahalisi, ben koluma dovme yaptiracagim ancak kolum normalden biraz ince , sizce neler bu kolda cok cirkin absurd durur neler guzel durur,
oldschool , kurukafa tarzi biseyler yapcagiz

pic related :o benim kolum

Evimin arka bahçesinde karınca besliyordum. Her sabah onlara şeker ve ekmek veriyordum. 1 haftadır yuvaların dan çıkmıyorlar. Ne yaptıysam, ne ettiysem yuvaların dan çıkmıyorlar. Ne yapsam ki yuvaların dan çıkmalarını sağlasam. Şimdi bana kaybolan karıncalarımı geri verseler (ahey ahey) diyerek görüşlerinizi bekliyorum.

aşk meşk duhul zuhul... nedir derdin bre kul...

ne cidden?

böyle kızlara yönelik bir soru bu esasen. ya da bilmiyorum. neyse.
tüm sene boyunca saçımın önünü kahkül ve perçem şeklinde dönüşümlü olarak kullandım. ama sonra bu ikisinden de kurtulmak istediğme karar verip uzatmaya başladım. böyle tüm yaz boyunca da uzadı haliyle biraz. yukardan tutturuyodum onları, ama şimdi daha uzun olduğu için tikivari bir hava oluyor, hoşlaşmıyorum. açık da bırakamıyorum, böyle bi garip duruyo, bozuk gibi. işte bu noktada bilemiyorum. tekrar kahkül mü kestirsem acaba, çocuksu bi havası mı var onunda. perçem de istemiyorum. nağpiyim ki.

arkadaşlar üzerimde haftanın yorgunluğu var. enerji ibresi sıfıra dayandı.yediğinizde kendinizi en enerjik hissettiğiniz şey nedir?

değerli tavsiyeleriniz için şimdiden teşekkürler.

buğday tenli, kırmızı yanaklı bi insan olarak saçımı resimdeki renge boyatmak gibi bi niyetim var.kendi rengi kahve, güneş de açtı aslında şimdiki rengini seviyorum ama bi değişikliğe de ihtiyacım var gibi.
tabi korkularım da var.boya işlemi bitince "şok" olmak istemiyorum.
nasıl olur bu renk güzel olur mu buğday tenli bi insan için?bi de memnun kalmazsak ne yapabiliriz boya işlemi sonunda?kaç ay sonra sonra bu renkli saçlardan kurtulunuyor?saçım çok çabuk uzar bu arada.ayrıca bu renge boyattıktan sonra şampuan,krem falan değiştirmek lazım gelir mi?
cevaplar için şimdiden çok teşekkürler.

selamlar ve merhabalar. yahu arkadaş kimi tanısam şu sittimin dünyasında ulan bi insan evladı da normal şartlar da yetişmez mi ya? hep mi istedikleri olur? kimle konuşsam "beni çok şımarık yetiştirdiler, her isteğim olsun isterim hep böyle oldu" diyorlar ya. her kız bunu söyledi bu güne kadar vay ananı avradını arkadaş ya. lan normal her isteği olmamış kız yok mu sittimin dünyasında?

sağda resimlerde gördüğünüz odayı bölmek istiyoruz ama henüz aklımıza iyi bir fikir gelmedi. nasıl bölebiliriz? malzemeler nerden alınabilir?

www.dailymotion.com

yemekte şnitzel, bonfile gibi tek parça et ürünleri olur bazen. Bazıları bu eti yemeğin başında tek tek keser. Küçük parçalar haline getirir. Geçen gün işte, yemek yerken birisi aynı şekilde böldü tüm eti.

Bu hareketin üzerine bir kız anlattı: bir arkadaşı biriyle ilk tanışma sürecinde yemege çıkmış. Adam aynen böyle yemek gelir gelmez bölmüş. Kız bu hareketten dolayı çocukla bir daha görüşmemiş:

ben asla bölmem. Ama yine de tuhaf geldi kızın tavrı. Böyle bir adap mı var? Görgüsüzlük müdür bu?