yasal değil, duyurunun başına iş açmak istemiyoruz.

matrix'te dalgalanma olmuştur.

sil bence. sentineller seni alıp götürebilir yoksa.

bütün riskleri göze alıyorum. birisinin buna dur demesi lazım.

want2die hocam sen de çifte standartçıymışsın seni de tanıdık...

Oha, duyurunun reklamlı hali ne kadar boktanmış lan.

www.youtube.com

bu mu?
biraz daha ipucu verirsen kesin bulurum.

www.youtube.com

buysa hiç şaşırmam.

ikisi de değil.

Beni Aşka İnandır (Akustik)
Kolpa

Es
Mustafa Ceceli

Bitmesin
Gökhan Türkmen

Soğuk Odalar
Emre Aydın

Seni Sevmeye Aşığım
Ferhat Göçer

joytürk'ün sitesinden çaldım en çok çalınanları

www.youtube.com

olmaz mı ki?

(bkz: prozinc)

@hapsuruk dostum gün aşırı yıkıyorum ama nafile. Bünyem her şampuanı kabul etmiyor. Dediğim gibi saçımdaki kar taneleri genetik. Ömür boyu kökünden çözemem o yüzden ama hiç değilse kontrol altına alayım.

saçlarını her gün yıkarsan dipleri daha çok kuruyacak ve daha çok kepek olacaktır.
hiçbir doktor da her gün saçların şampuanlanmasını onaylamaz.

pepsi vs. coca cola gibi anlaşma prensibiyle çalışıyorlarsa biriyle anlaşan diğeriyle anlaşma yapamıyordur belki.

fuse tea için de aynı şeyler söyleniyor ama artık ice tea bulunca sevinir haldeyim.

Eksi sözlük ve eksi duyurunun tercihleri türkiye gerçekleri değildir. Önce bunu çözmeniz gerekiyor.

Tüketicinin algısı bilgisi değişse de mekan sahiplerinin anlaşmaları olabilir,Efes mekan sahiplerine daha cazip ödeme imkanları sunuyordur veya dağıtım ağı daha güçlü olabilir.

etna +1

bu mantıkla leyla ile mecnun ve behzat ç. de türkiye'nin en çok izlenen dizileri oluyor. ama alakası yok. efes bana kalırsa hem tüketici algısı, hem de satış rakamları ile halen tuborg'un çok önünde tüm türkiye genelinde.

efesin dağıtımıyla ilgili bu. efes olan mekanda da bomonti içiyorum. ama gold ve carlsberg'in yerini tutmaz. 12 yıldır gold içiyorum. sadece klasik efes varsa çıkar giderim.

bıçağı yanlamasına bastır. çelik iyi gelir. yanıyla bastırırken tersiyle de derinin üstünden geç. iğneyi çıkarabilirsin o şekilde. içerdeyse tabi.

kendini yakmadan ısırılan yeri çakmakla ısıt.

sirke

yoğurt, sirke ve sarımsak sürmenin iyi geldiğini duydum.

--ilkel çözüm--


üstüne işe , sidikteki amonyak iyi gelicektir.

--ilkel çözüm--

yoğurt sür bekle biraz hacı.

sirkeli pamuğu bastır

amonyak

ilkeli üzerine işemek

evet

eczane arı sokması için çok guzel merhemler veriyor hem rahatlatıyorda.. içinde rahat oluyor

bir ilkel çözüm daha..."çamur sür"...ahad müzöç lekli rib

dövme yaptırabilirsin belki ama sana bir şey hatırlatmayan bir dövme (tribal falan) olabilir.

abi senin mantığınla her ayrıldığımız sevgilimizden kalan şeyleri hayatımızdan çıkaracaksak çıplak dolaşmak zorundayım sokaklarda hani o nu geçtim istanbul-izmir-manisa bu şehirlere bi daha uğramamalıyım.

atlatırsın yani illa ki atlatmak zorundasın.

contractubex sür. pahalıdır ama izleri azaltır.

ayrıca takıntılı olma

o izi her gördüğümde o kızı hatırlayacağım diye kendini şartlarsan, tabiiki hatırlarsın. rahat ol, kafana takma, o izi gördüğünde ufak bir kaza olduğunu hatırla, o yeter.

Psikologa git. Ciddiyim. Yok dövme, yok deri nakli. Bu sefer onlara bakıp o kızı hatırlarsın. ömür boyu eline ütü almayacak mısın, yemek yapmayacak mısın?

Git doktora...

yanık izi kız yüzünden değil senin dalgınlığın yüzünden oldu. her kız arkadaşı olan sakarlık yapmıyor. kıza bağlama olayı, bir estetisyene git, scar sorununa çözüm buluyor onlar.

sülalesi ikiz dolu bir birey olarak;
tek yumurta ikizi de olsalar onlar ayrı birer insan. Ayşeyle Fatmayı nasıl ayırt ediyorsan öyle ayırt ediliyorlar fimlerdeki gibi değil bu olaylar.

tek yumurta ikizi iki erkek kardeşten birine aşık olmuştum. biri odtü'de biri boğaziçi'nde okuyormuş. ankaralı olmama rağmen boğaziçi şubesine denk geldim şansıma. birinin saçı uzun, birinin kısaydı. biri vücut geliştirmeyle ilgileniyordu, diğeri normal ebatlardaydı. görünüş olarak aynı olsalar da tabii ki ben kısa saçlı ve vücut geliştirme yapanına aşıktım. karar verme gibi bir şans (?) olmuyor zaten, ilgi alanları karakterleri falan da farklı.

aynı sınıfta olduğumuz ikizlerden birini sevmiştim diğeri de en yakın arkadaşımdı, bi kere bile karıştırmadım. aynı insan olarak görmedim.

büyüdükçe farklılaşıyorlar birbirinden öyle klon gibi kalmıyorlar

Lise sondayken tek yumurta ikizi kız arkadaşım vardı. 1 sene kadar da beraberdik. o dönem deli gibi aşık olmuştum. Ayrıldıktan sonra ikiz kardeşiyle falan konuştuk dertleşme adına. Normal şartlarda ayrıldığın birini 1 hafta sonra gördüğünde içinde garip bir his olur. Ama ikiz kardeşiyle konuşurken hiç öyle bir his yaşamadım. Sanki bir arkadaş, dost gibiydi. Aklımın ucundan bile geçmedi. diğer kardeşe aşık olmak yazılmak vs.

ilk tanisilan yere gitme. ya da onceden cok sik gidilen bir yere gitme olabilir, evlilik oncesi vs.

romantik olacak iste. paintball'a gidilmezki 8. evlilik yildonumunde. zaten her turlu seyi yapmissiniz.

Aslında paintball bana mantıklı geldi, değişik bir şey gibi.

efendim alın valizleri, otostop çekerek bi yere gidin. kafanıza göre. hatta tekin olmayan bir yerlere gidin bi de. o güvensizlik hissiyle bir oluşacak yakınlaşma apayrı bir lezzet katar.

paintball süper bir fikir, otostop da güzelmiş.

Sekiz yıl boyunca karşındaki kadın için bir sürpriz yapabilecek duruma gelmeyip bunun durusunu açıyorsanız kusura bakmayın yani. Arkadaş ortamında duyurunuzu sesli okudum. hep beraber aynı anda "boşannnnnn" diye bağırdılar.

Sekiz yıllık ilişkiyi duyurulara düşürecek kadar ergen olmayın lütfen.

@one minute, yedi yıldır süprüz yapıyorum zaten, sorun yok, çeşit peşindeyim, kafa bir yerden sonra tekrar etme mekanizmasına dönüşüyor. yarın sınavınız falan yok mu yatsanıza siz.

"o boşannnn değil boşalllll olacak, porno film mi izliyonuz keranacılar"

fikir önerisi rica etmenin nesi ergenlik @one minute

dağlara çıkın.

büyükçe bir tuval ve yağlıboyalar alın. yarıdan bölün. bir tarafına o bir tarafına siz bir şeyler çizin ve ikinizin yapmış olduğu bir yağlıboya tablonuz olsun.

boşanın

galatasaray üniversitesinde vardı sanırım. telefonuma devamlı mesajları geliyoor.

tek zor tarafı kanji öğrenmektir ama zor olduğu kadar eğlencelidir,japonca ve japonyaya bir ilgin varsa sıkılmazsın :) halk eğitim kursları vardır oralarda,sorabilirsin oraya bi ^^

denemedim hiç. ama kanji alfabesi diye bi alfabeleri var. o harfleri teker teker öğrettiklerini biliyorum. kesinlikle pratik değil.

ankaradaysan büyük şehir belediyesi ücretsiz veriyor.ne kadar iyiyse artık.. :)

İstanbuldayim..

(önce türkçe mi öğrensen diyen birileri çıkacak, onu benden sonra yazacaklara bırakıyorum.)

evet zor bence japonca. anime izlemeyi seviyorsan sıkıcı olmuyor, izlerken anladığın kelimeler olunca mutlu oluyorsun, gaza geliyorsun.

Japon Kültür iyi diye duymuştum.

istersen önce (git: www.livemocha.com ) a üye olarak başla sonra kafana uyarsa kursa da gidersin, şahsi fikrimi sorarsan da öğrenilecek dil değil fakat uzakdoğu bu iş sektörü bla bla bla ihtiyaç olabilir.

olmaz. gönder.

kurye yüzünden geciktiyse kuryeye etkisi olur tabi. E o zaman da bi zahmet olsun. Kuryeye olmazsa oradaki siparişi geç ileten aracı adama olabilir. işini kötü yapanı biraz azarlasınlar zaten.

ben olsam direkt geri yollardım. sıcaksa bile.

olmaz gönder tabikisi

illaki sıcak yenmesi gerekmiyorsa, yani tadı çok bozulmayacaksa bu seferlik uyarın bence, bir dahaki sefere aynı şeyi yapmaya götleri yemeyecektir. bir sorun olmuş olabilir, hiçbir restoran keyfinden 1 saat gezmez.

bence bu seferlik uyarın. ya da geri gönder ya zamanında getirseymiş ibne.

valla ben nota aynen şöyle yazıyorum yemeksepetinde " yemeğin geç gelmesi sorun değil ama soğuk gelirse almam." genelde soğuk gelmiyor ama gelince de elemana notu okutup yolluyorum.

N'aptın?

ben bir kez yolladım öyle.
öncesinde 2 kere telefonla burger kingi aradım, "şimdi çıktı" banko yalanını söylediler. mobilyaları kemirmektense misler gibi bıçakarası sipariş ettim, geldi ve yedim. bu sırada kapı çaldı ve siparişten 1 buçuk saat sonra siparişim gelmiş oldu. üzgünüm ama ben yemeğimi yedim diyerek kapıyı kapattım. kuryenin bir kabahati yok, şube sallamıyor.

geldi sipariş, dedim çok geciktiniz bi bakıcam, çocuk da tabi efendim hakkınız, soğumuşsa geri götüreyim dedi. ben de iki defa sordum, size bi etkisi yok di mi? diye, yok kesinlikle dedi. sonra işte sipariş çıkınca zaten 15 dakika bekliyor, akşam 3 motor kalıyor sadece falan filan dedi.

baktım hamburger sıcaktı, patates zaten yemiyorum o yüzden umursamadım, aldım, mis gibi yedim.

Boşver abi, ütopik olaylar bunlar.

video çek, rusça altyazı koy. yayılmasını sağla.

yaz aşkı.. geçiyor.

tr.bravofly.com 199Tl'ye hemen uçabilirsin(indirimli).

craigslist i hic duymadin mi

"izvinite krasivaya devuşka, davayte paznakomimsiya, minya zavut godfrey, a kak vaz zavut" deseydin bunlar başına gelmezdi kardeş.

türkçesi çok ayıca, çeviriyorum: "pardon güzel bayan, hadi tanışalım, ben godfrey, sizin adınız ne?"

abi bence boşver, aynı şey okulun bitmesine 1 hafta kala benim başıma geldi, ben senin gibi yapmadım ve hatta sevgili olduk. şimdi arada sırada facebook'tan konuşup skype yapıyoruz, sömestrda belki görüşücez, olmazsa yazın falan. pek de mantıklı değil yani.

ya allaşkına bu mudur gerçekten aşk? bu yaz aşkı bile olamaz, sadece gördüğünüz güzel bişeyden etkilenmişsiniz. hakkına hiçbişey bilmiyorsunuz. belki psikopat, belki çok aptal, belki ırkçı, belki gıcık ne bileyim... güzel gözü var diye aşık olunur mu...

çok zorda kalırsan bana pdf olarak a4'ü gönder, ben photoshopta küçülteyim.

fotoğraf formatına çevir, sonra yazdır bölümünden bir sayfaya 4 tane sığacak şekilde ayarla. jpeg'e falan çeviremezsen print screen yap :)

Öldüyse düştüğü yerde görürsünüz zaten?

daha önceden duyuruda okuduğum kadarıyla, bu tip bir durumda kedi bir yere saklanıyor, tırsmış bir şekilde. Kendisini bulmanızı bekliyor

eğer düşerken bir şeye çarpmadıysa (klima ünitesi, panjur vs.) muhtemelen bir şey olmamıştır. Ama o mesafeden ilk defa düştüyse biraz korkmuş ve kaçmış olabilir. Belki biraz da canı yanmıştır.

Yalnız siz onu evde beklemek yerine sevdiği yemek, oyuncak vs. yerine alıp sokak sokak arasanız fena olmaz gibi geliyor. Etrafta saklanabileceği yerlere bakmak akıllıca olur sanki.

3. kata çıkabilecek gibiyse geri döner belki. kısırlaştırılmamışsa biraz daha düşük ihtimal tabii dönmesi.

bu arada küçükse ayakkabıların içine bile bakın derim. geçen sene arkadaşımın bebek kedisine bakıyordum ama çok hiperaktif bir hayvandı. evimiz bahçeli olduğu için bir keresinde dış kapıyı açık bırakmışlar ve kedi de tam o sırada ortalıktan kayboldu. hemen kapıyı kapattım ve evde aramadığım yer kalmadı. tam emanet hayvana sahip çıkamadım diye ağlarken annem eve geldi ve ben durumu anlatınca ayakkabı dolabını açtı, kedi ayakkabılardan birinin içine girip uyumuş. giysi dolabında, girebiliyorsa koltuk içinde bile olabilir.

bonjurkes nin dediği gibi daha önce duyuruda aynı başlık açılmıştı, sonra kedi evin içinde bi yerlerden çıkıp gelmişti 2 gün sonra. saçma gelebilir ama eve iyice bi bakın bence bi kez daha.

düşebileceği, düşünce gidebileceği her yere baktım. mahalledeki çocuklara da sordum, gören yok maalesef..

ölmez 6 aylık kedi kendini 4 kere 3. kattan aşağı attı. 2sinde ayağı kırıldı birinde kalçası.

evin her yerine baktınız mı? bir keresinde benim başıma gelmişti. ameliyatlı kedim kayboldu. pencereden düştü sanmıştım. bütün gece aradık sokaklarda.

meğer mutfak tezgahının arkasına girmiş, sonra yaralı olduğu için ordan çıkamamış.

damağı yarılmış olabilir. umarım bulursunuz en kısa zamanda, bulduğunuzda mutlaka veterinere gösterin.

daha önce kendi başına hiç dışarı çıkmadı. evin her tarafına baktım yok, en ufak deliklere bile baktım, keşke çıkıp gelse..

benimki iki defa birinci kattan, bir defa da beşinci kattan düştü. maşallahı var.
damağı yarılır evet. beşten düştüğünde de ufak bi iç kanama geçirmişti, karnına kan sızmıştı röntgende gördük. ama bişey olmadı. buldugunu farz edelim, bikaç gün surat asar sana küser dinlenir. sonra kendine gelir.

ölmez bence. 1. ve 3. kattan düşmüştü kedim ve ölmemişti.
ama daha sonra öldü, o ayrı kitabın meselesi.
benimki de dışarı tecrübesi olmayan bir kediydi.
bence ara.
dışarda gubik yerlere saklanıyorlar tırsınca. benimkisi borunun üzerinde oturuyordu. iyice bak.

Arkadaşımın sarman arkadaşı da atlamıştı -düşmüş de olabilirdi, bilemedik hiç- aynı şekilde. O da 3. kattı, ne hikmetse! Her neyse, bu sarmancık evin bodrum katındaki iş yerinin bir köşesinde korkmuş-saklanmış-büzülmüş bir halde bulunduğunda fiziken turp gibiymiş..

2 hafta önce 4. kattaki evimden atladı, emanet baktığım kedilerden biri, geri döndü 3-4 gün önce apartmanın kapısında bekliyodu.

birisi almış hatta çalmış olabilir mi?

ölüsünü göremedim zaten yerde. umarım ölmemiştir de çıkar gelir.

birisinin çalma ihtimali hiç yok..

Kesinlikle ölmez.
Kırığı olabilir, damak yarığı kesin vardır.
İkisi de kolay ve hızlı iyileşir.
Veteriner kontrolü her durumda şart ama.
Geçmiş olsun.

kediye bir şey olmaz. bir tanıdığımın kedisi 8.kattan düştü, götü başı kırdı, 1,5 ay alçıyla yattı sonra bir şey olmamış gibi sahibini hayattan soğutmaya devam etti.

Her şeye bu kadar kesin yorum yapmak yanlış. 10. kattan düşüp ölmeyen gibi, masadan düşüp bir yerlerini kıran kediler var. Eğer bulursanız mutlaka bir hekime götürün. Geçmiş olsun.

buldunuz mu?

tekrar fikir vereyim, akşam olsun, alın elinize feneri gezin etrafta, arabaların altına falan bakın. Miyavlıyor olabilir, gece vakti sesi daha rahat duyulur. Fenerle etrafı gezin, malum kedi gözü ışığı yansıtır daha rahat bulursunuz

aradım ama yok bulamadım, feneri denemedim ama deneyeceğim. ilgilenen herkese çok teşekkür ederim..

kuledibinde anadolu yemekleri yapan bi yer var tam kulenin karşısında yanyana restoranlardan ikincisi. ismini hatırlamıyorum. erikli zeytinyağlı yaprak sarması yedin mi hiç mesela? bulgurlu ve pirinçlisi var. vs.

fontana di trevisi.

yemek klübü var, tam dediğini karşılamıyor ama, güzel bir yer. Richmond'un karşısı.

çok iyi tarif etmediğinizde ben bu yerleri bulamayacağım :(

sütiş'i bile zor buldum (ki gayet de ana caddedeymiş kendisi).
bir de yemek kulübü için sözlük lanet yağdırmış. o yüzden emin olamadım.

Lokal tünel meydanının tam önünde
Kebapçı enver usta iett tünel binasının arkasında esnaf kebapçısı
Asmalı mescit caddesi üzerinde Mano burger, Tavanarası, Boncuk balık lokantası, Canım Ciğerim
Canım ciğeriminköşesinden girilen sokakta ileride Antiochia (nefis)
Biraz daha tünele uzak olarak kallavi sokakta Fıccın
Yine kallavi sokak a yakın köşe starbucks ın karşısından aşağıya inince Mekan restoran

Ev yemeği olarak başarılı olan fıccın ve mekan sayılabilir, bir de kuledibinde güney restoran

olması gereken içten geldiği gibi davranmak ama böyle davranınca ağzına sıçıyorlar adamın

içten gelindiği gibi ama bazı davranışları törpülemek gerek (kıskançlık gibi).

İçten geldiği gibi davranmak gerekiyor ama genelde bunu yapınca kaybediyorsun söyleyeyim.

içten gelindiği gibi olmalı ama bazı davranışları törpülemek gerek ( çok üstüne düşmek gibi )

"iyi şeyler birdenbire olur" derler ya(Oğuz Atay demiş yani)
bence iyi aşklar da birdenbire olur, ali cengiz oyunlu aşklar sonradan kötü oluyor.
iki tarafta kendi gibi olursa başlarda ileride sorun yaşanmaz çünkü bu dönem tanıma dönemi, tanıma döneminde başkası olursan ilerleyen dönemlerde değiştin sen vs durumu olur ki hiç hoş olmaz.

eycof mu oynuyoruz kanka ne stratejisi, seviyosan gidip konuscan bence. hic gerek yok oyle seylere.

Eskişehirliysen yaz anadolu iletişim tasarımı gitsin...

Eskişehirliyim aynı zamanda Eskişehirden bıkan biriyim.

puanın yüksekse tırıvırı bir okula gitme bence.

ygs yüksek geldi.lys için aynısını söyleyemeyebilirim.2 yıldır boştayım artık biryerlere girmeliyim diye düşünüyorum.yardımlar için sağolun.

reklamcılık düşünüyorsan ilef'i de seçeneklerin arasına al.

sahte evrakla japonyada akademisyen olan bir bilim adamı (?) vardı türk, nedense aklıma o geldi. adam uğraşmış uzay kıyafetine kendini montelemiş falan..

panax ın mucidi adam mı bu :D


herkes keriz bi sen zekisin :) adam tıp okumuşmuş okumakla alim mi olunuyor hacı eşeklik baki kalmış adamda buyur

www.sikayetvar.com

araştırmayı böyle yap cv den başlarım o lalenin.

her okuduguna sorgulamadan inanmaktan turk ve badem bıyık olmanın gereklerinden olsa gerek.. dr imajıyla scam yapıcak olsam kendi web sayfamda yer alıcak biyografide elbette tıp okudum şu şu tarihler arası şu şu şu universitede tadında yazılar yazardım.
adamı tanımam etmem ama okudugu okuldan bunu teyit etmedikçe televizyona çıkıp mucizevi tedavilerden bahseden adamın doğru söylediğine de inanmam.

@hayvan gibi yazar
harbiden adın gibisin arkadaş.okumadın sanırım uzun diye yazıyı.adamın alim olup olmadığı beni gram ilgilendirmez.herif tıp fakültesini bitirmiş de "dr" ünvanını almış.ne yaparsa yapsın önemli değil benim için.katü tıp fakültesine kıytırık diyen ne bölümü okudu onu merak ettim ben.

seindfeld adım gibi olsam buraya yazdığın abuk sabuk yazına taşak yaparak cevap verirdim. katü den mezun olan dolandırıcı olamaz diye bir ayet i kerime mi var? kıytırık bir bölüm denmişse biri "gerizekalıya anlatır gibi anlatıyorum" : adam öyle şarlatan ki böyle biri doğru duzgun bir okuldan mezun olmamıstır sanırım diyor adam kımsenın adamı merak edıp ne ayaktır dedıgı yok ama yaptıgı reklamlar o kadar sacma ve aptalca kı adamı arastırmadanda duzanbaz oldugunu anlamak ıcın einstein olmaya gerek yok.

dünyanın en büyük sorunlarındna biri kalp damar hastalıklarıyken ve milyar dolarlar harcanırken bu mevzularda kıçı kırık bi badem bıyıklının "ben buldum çaresını, bu kadar ucuz hem tv den satacak kadarda paraya kıymet vermeyen biriyim ilaç şirketlerine bu formülü 2 milyar dolara okutmayacak kadar insanlık dostuyum" dediğini mi zannediyorsun? gelmiş birde kınıyorum falan demisin. buyur kına.

abi okudum da şunu anlamıyorum sen diyorsun ki araştırmıyosunuz eyvallah ama gidip adamın sayfasından mı referans aldın yani.

ha kaldı ki referansımız burda adamın diplomayı aldığı okul bile olsa, tıp ilmine kafa yormuş kişi nası böyle iddialarda bulunabilir. ulan madem bu akdar kolaydı, harbiden bu kadar insan niye ölüyor yani.

trollük yapıyosun diyeceğim nerdeyse ama burda niye trollük yapasın.

sansasyonel olmadan medyatik olamazsın, umut kapısı da olamazsın. bu tarz insanların yaptığı diplomalarını kullanarak umut tacirliği yapmalarıdır. tıp doktoru olması ne bilgili, ne de cahil olduğunu gösterir. ama asılsız, sahte tedavileri bir yalancı ve tacir olduğunu gayet gösterir nitelikte. öküzce eleştiriliyor dersin katılırım. öküzce eleştiriliyor çünkü, insanlar sinirli çünkü bu tarz kalpazanlıklara. çok gördüler. bütün medyanın kocaman bir yalan ve umut/mululuk tacirliği olduğunun az çok bilincindeler.

Bu kadar insana bravo ne dediğimi amacımı anlayamamış...

Adam ister şarlatan olsun,ister tüccar olsun,isterse bilmemne olsun.Bu beni ilgilendirmiyor.Siz gidip hala "adam şöyleymişde okumuşta şimdi şöyle olmuş...bla bla bla" konuşuyosunuz.

1 kişi bile anlamadıysa şurda soruyu olağan demek böyle yazarların bu tür entryler girmesi.

sağdaki olan.

ikisi de casio ama :)

ikisi de casio evet siyah olan deri kordon diğeri plastik

ikisi de casioysa soldaki. allahım muhabbete bak :D

ne kadar saçma bir muhabbet değil mi bu kadar ciddi mevzular arasında :D

siyah olan dostum.

la soldakine benzer saatleri heryerde görüyorum.
sağdakinin üstünde ki krom(mu acaba?) kaplamasını çok beğendim. sağdaki daha şık duruyor.
plastik kordon olması da daha güzel bence.

kesinlikle solda ki...

soldaki

soldaki

kesinlikle üçüncüsü

soldaki güzel.

sol

dikişleri siyah olsaydı soldaki derdim ama bu durumda sağdaki. o beyaz dikişler bozmuş olayı.

doktora gitmen lazım. astigmat numaran küçük olduğu için muhtemelen miyop numarasını yarım numara büyük verir. göz çapına uygun lensin ne olduğunu falan da öğrenirsin. lensler eskisi kadar pahalı değil zaten artık. kızılay'daki etap optik'e ve orcan optik'e de sorabilirsin (ikisi de meşrutiyet'in atatürk bulvarına yakın tarafında), biraz pazarlık ederler hep sizden alacağım dersen.

bu siteleri bilmiyorum ama lensmarket.com kullanıyorum, çok memnunum, tavsiye ederim.

en iyisi lensmarket.com hafız bence de.

ben de lensmarketi öneririm.

kesinlikle doktora gitmen lazım lens öyle netten seçmece alınmaz . önce bi doktor tavsiye edecek şu derece şu çap şu marka diye.. ki zaten türkiyedeki lens satıcılarının çoğu dünyadaki yeni gelişmelerden habersiz habire size aynı ürünü satar durur... günlük lens al istersen astigmatlar için bile tek kullanımlık lens var artık en güzeli

Edirne'de Nurlu'nun hafif yumuşak tam yağlı beyaz peyniri vardır. Rakılık peynir diye geçer. İşte onunla.

Tam yağlı ezine peyniri.

kesinlikle izmir tulumu. tatlı bir karpuzun yanıda yenen hafif tuzlu peynir karpuza inanılmaz bir lezzet katıyor bence.

ben de tulum peyniriyle yerim ama herkesin damak tadına uymaz. güzelim peynirden soğursun aman dikkat.

ben domates karpuz ne varsa her seyle bahçıvan dilimli beyaz peynir yiyorum az yağlı sert çok lezzetli ama genelde pek sevilmiyor bu.

peynir değil de, bir dilim yeşil elmayı karpuzun içine sokup birkaç dakika bekleyin. sonra yiyin o dilimi. bu kıyağımı da unutmayın.

kelle peyniri. hafif tuzlu ve biraz eskimiş olanından. tek geçerim.

www.eksisozluk.com

ezine peyniri +1

izmir tulum, bergama tulum.

bakkal peyniri.

ornette +1

Ekici tam yağlı, yumuşacık ve nefis!

karmaşık ve okurken sıkıldım.

yani latince konuş, karanlık bir ortam yarat. birileri ölsün, birileri sevişsin. şu yazdığın hikayeyi senaryo bölümünde okuyup yazan her yıl biri çıkıyor en az.

bir de kendine şunu sor, hatta ben de soruyorum. bu film ne hakkında(tek cümle)?

psikiyatri kliniğinde bulunan şeytana tapan bir tarikat hakkında

tekrar ediyorum, bin kere yazılmış bir hikaye ve tarikatlar vb. herkesin sürekli yazdığı şeyi tekrar yazıyorsun. o sebeple baştan sıkıcı geliyor(en azından bana).

fakat film ne hakkında diye sordum, kimin hakkında diye değil. psikiyatri kliniğinde bulunan şeytana tapan bir tarikat ne yapıyor, amacı ne hikaye ne?

işte bu tarikat hastaneye atanan yeni hemşirenin peşine düşüyor

elinde hala bir hikaye yok ne yazık ki. önce ne hakkında yazdığını tam anlamıyla bir kafanda oluşturman lazım. ha yok kafamda zaten, ama aktaramıyorum istediğim gibi sana diyorsan da yazmadan önce biraz daha okuman lazım.

Akşam olduğunda bir iş başvuruşunu inceleyen başhekimin okuması hemşire Virginia tarafından bozulur. hemşire Virginia (önceden belirttiğim diş telli kadın ) hastalardan Lisa’nın sorun çıkardığını ve tek kişilik hücreye kapatıldığını başhekim Maurice bildirir. Hücresinde başhekim Maurice tarafından ziyaret edilen Lisa hırıltılı bir sesle başhekim Maurice’a defol pislik diye bağırır. Sakinliğini muhafaza eden başhekim Maurice Lisa bana Doktor Rondeu diye hitap edeceksin diyip bu tür davranışları derhal sonlandıracaksın der. Lisa genzinden bir takım garip sesler çıkardıktan sonra normal bir ses tonuyla özür dilerim Doktor Rondeu der. Doktor Rondeu Lisa’ya bu davranışlarının sebebi nedir diye sorar. Lisa Doktor Rondeu’ya kendisiyle görüşmek istediğini söyler lakin hemşirelerin isteğini geri çevirmesinden dolayı bu tür davranışlarda bulunduğunu söyler. Doktor Rondeu unutun mu Salı günleri basın mensuplarıyla buluştuğumu biliyorsun dedikten sonra hemşire Virginia’ya diğer koğuşların durumunu sorar. Hemşire Virginia asayiş berkemal der. Daha sonra Louise isimli hastayla konuşurken Louise sen kötülüğün biçim bulmuş halisin der. Koğuşları denetledikten sonra kliniği terk

betimleme konusunda çok zayıfsın. bir de geçişleri iyi yapamıyorsun. sahneler arasında kopukluklar var.

ben diyim sana, film hakkında yazmak istiyorsan izlemekten ziyade bol bol kitap oku. gerçekten kötü yazıyorsun çünkü hem teknik hem de üreticilik anlamında. en azından şu an.

Erotik figürler eşliğinde dans eden hemşire Virginia daha sonra Doktor Rondeu ile birlikte olur. Sabah olduğunda önceden okuduğu başvurunun sahibi Jean konuşmaya başlar. Jean’nin özgeçmişin mükemmel ve önceden çalıştığı doktorların hakkında çok iyi söz ettiğini söyler. Doktor Rondeu genç Jean’e bakarak daha önce sizi bir yerde görmüş müydüm diye sorar. Jean daha önce sizin konuşma yaptığınız seminerlere katılmıştım der zaten sizin her yazdığınız kitabı okumuşluğum var özelikle satanizm ve demonoloji konularını içeren kitaplarınızı soluksuz okudum der. Sözde demonoloji ve sözde satanizm diyerek Jean’ni düzeltir. Jean sizinle çalışmayı dört gözle bekliyorum der. Doktor Rondeu koltuklarım kabardı sizinle bir Belçika lokantasında laflarız der.

Doktor Rondeu Jean’ne kliniği gösterir. Orada Stan isimli hasta ile konuşan Jean gitmeden önce Stan’nın teşhir ettiği üreme organına şaşkınlık içerisinde bakar. Doktor Rondeu hastasını muayene ederken hemşire Virginia Jean’den hoşnut olmadığını kendisini bir yerden tanıdığını lakin çıkartamadığını söyler. Bunun üzerine Doktor Rondeu lütfen onu deneme aşamasında olduğunu ve hata yapmaması için uyardım diyerek konuyu kapatır
Banyodan çıkan Jean odasında başka bir hemşireyi görmesiyle bir anlık şaşkınlık yaşar. Hemşirenin yeni oda arkadaşı Linda olduğunu öğrenince rahat bir nefes alır. Jean Linda’ya klinik hakkında sorular sorar. Hemşire Linda olumlu cevaplar verir ve Jean’ni klinikteki hastalara fazlasıyla haşır neşir olmaması gerektiğini söyleyerek uyarır.


Gecenin köründe Louise Susan’a beni iblis ile tanıştırsana diye diretir Susan Louise’nın ısrarlarına dayanamayarak sana bir randevu ayarlamaya çalışacağım der. Bir süre sonra kliniğin koridorlarında Latince ayin sesleri duyulmaya başlar ve Louise beyaz cübbeli şahısların arasında çıplak bir şekilde ilerleyerek tarikat liderinin yanına gider. Bu arada Susan teşhirci Stan’nın yanına giderek ben senin arkadaşınım diyerek Stan ile ateşli bir şekilde sevişir.

Merhaba eğitimini alıyor musunuz işin bilmiyorum ama örnek sinopsisler ve çevrim senaryolarına bir göz atın bence. İçerik nasıl olursa olsun, anlatımınız çok akıcı değil.

hayır almıyorum amatör olarak ilgileniyorum

olmuyor evlat, olmuyor. bir eğitim veyahut dediğim gibi bolca oku. ama bunları yapmadan yazdıklarını başkalarıyla paylaşma. ilk cümleni okurken olayın nereye gideceğini anlıyor insan, akıcıılıktan değil çok tahmin edilebilir yazıyorsun.

prezi?

kesinlikle prezi

tesekkurler arkadaslar.
Bi deneyeyim.Herhalde pro versionuna girip trial kullanmak en mantiklisi oluyor degil mi?

edu uzantılı mail adresin varsa, üyeliğin yıllık oluyor diye biliyorum.
site üzerinden daha kolay yaparsın.

Çok yaymayalım beyler. Sil hocam sen de duyuruyu :P :)

bence doğru, yani o belgeler fake dahi olsa biyerlerde gerçekleşmiştir.

o değil de soruları sınavda nasıl çekmişler

tamam da görüntüler sınavdan önce nete düşse daha gerçekçi bir iddia olmaz mıydı?

Böyle saça böyle tarak. Tepki yoksa her şeyi yapar insanoğlu.

zımbalı belli zaten de fb'ta vardı demin bi foto sütunlu falan o sınavda çekilmiş herhalde onu diyorum ben.

@irbat

bunlar tarih soruları ya. nasıl ya? bu bi soru bankası filan mı? bu ne ya? kafayı yiycem yemin ediyorum.

Yine mi yaa! Bu soruları görünce şok oldum gerçekten. Bizler ne biçim insanlar olduk...

@bu nick tam yirmi alti karakter, ben de en başta soru bankası diye düşünüp aval aval ekrana baktım daha sonra öyle olmadığını farkettim. durduk yere kendim gibi başkalarını da yanlış yönlendirmeyeyim diye sildim. sevabına herkesin aklında kalanlarla tamamlamışlar herhalde, yalnız iyi hafıza varmış milette :D

Eğitim bilimleri soruları da aynı arkadaşlar:

www.memurlar.net

olabilir.

ben lys edebiyat sınavına girmiştim orda da hiç ana konulardan soru gelmedi.çoğu önemli yazar ve eserden sormadılar.bu 3. cü girişim diğer 2 sınavda sınavdan çıktığımda 'günde 2 saat çalışsam yaparmışım lan' gibi bi tepki vermeme rağmen bu sınav için bunu diyemem.bu ne demek?soruları önceden bilen adamlar bu soruları yapar fakat ezberci eğitime göre çalışan(sınavın mantığı o ben de o mantığa göre çalıştım ağbi) kişilerin yapamayacağı bir sınavdı.

benden söylemesi bana kalırsa lys 3 te de bi bit yeniği var.

iptal etmezler, bir iki ağlarlar en fazla. kimse istifa bile etmez, yakında unutulur zaten.

iddia'yı ortaya atanın pkk'ya yakın bir haber kaynağı olmasına ne diyorsunuz peki?

Onlardan her bir b.. beklenir.

beyaz kalem yayınları kpss ile alakalı yayınlar satan bir yayınevi. adamlar soruları çalmış olsa neden internet sitelerinde işte kpss soruları diye yayınlasınlar ki? salak mı bunlar? sonuçta beyaz kalem'in sahibi bellidir, yöneticileri bellidir. ayrıca dosyanın oluşturulma tarihi de sınavdan sonrasını işaret ediyor. belli ki sınavdan sonra öğretmenleri vs. vasıtasıyla soruları öğrenmişler bir şekilde işte.

peki twitterda tt'likte esamesinin okunmamasına kaç puan?

sarışın zenci istiyorsun haberin yok.

edit: sarışın zencinin varolması kolay bulabilceğimiz anlamına gelmiyor.

(bkz: kulağa hoş gelen her türlü müziği dinlerim)

şu başlıkta bir dolaşın, mutlaka bulursunuz.

işçi partililere marksist ülkücü diola,o kadar zor diil demekki.kaldı ki sarışın zencide var.

var oyle hatunlar, en azindan ben uc tanesini taniyorum..

gayet seksi bir arkadaşım var, topuklu giydiği bir gün epey yakınmıştı çok ayakta kaldığından. neden giydiğini sorunca da "kalçaları güzel gösteriyor. kimse başka nedenden giymez bunu" demişti. bence açık yani olay.

Bir cok yerde zorunlu oldugunu biliyor muydunuz?

seninde boyun 155 160 arası bişi olsaydı herkese aşağılardan toz bulutlarının içinden baksaydın sende giyerdin emin ol:)

mevzu boy ise neden www.boom973.com şunlar değil de

fash55.com bunlar giyiliyor?

boyu uzatir orasi kesin. bacak boyu uzayinca etek ve pantalon daha guzel gozukur goze. bacagin en ince noktasi olan ayak bileklerine dikkati toplar cogu, bu da estetik katar. dik durmayi, yurumeyi saglar.
yururken ses cikarmak guzel sey.
bence topuklar (kalin baslayip ince biten bir uzantinin) uzerinde yurumek cok zevli. paten kaymak gibi, ama paten cok daha zevkli

kalca olayina gelince, bence topuklu ayakkabi giymenin en son sebebi falandir benim icin, hatta umurumda olmaz, kalca, popo kaldirici kulotlu corapla kalkar, topuklu ayakkabi yetmez, yani kalcayi sen gerinip cikarmazsan disari, topuk nasil bir mekanizmayi harekete gecirerek kaldiriyor suphelerim var.

size nasıl boyun bağı gibi saçma bir zorunluluk getiriyorlarsa bize de topuklu ayakkabı zorunluluğu getiriyorlar. yoksa rahat falan değil, mesela boyum da uzun, popom da şeklen güzel ama bal gibi de giyiyorum o topukluları. hiçbir faydası olmamasına rağmen. bir gün bileğim burkulacak, o olacak yani.. ayrıca yürüme uzvu, ve göte bu kadar anlam yüklemeyin bence. topuklu sebebiyle toparlanmış göt de bu kadar aklınızı başınızdan alıyorsa başınızı önünüze alıp bir düşünün sorun kimde diye.

@kayranın kedisi Huyum kurusun kendimi kaybediyorum topuklu ayakkabı giyen kadın poposu görünce. Çok utandım şu anda.

Edit:

Konu burada erkeğin kadının toparlanmış poposundan etkilenmesi değil, kadının poposunu toparlıyor oluşu.

Ben diyorum ki neden böyle bir şey yapıyorsun, sen gerçekten müthiş bir olgunlukla yaklaşarak beni popo düşkünlüğüyle itham ediyorsun.
Yineliyorum. Neden böyle bir zorunluluk var? Bunu giyeceksin! diye saçma sapan ve poponu belirginleştiren bir şey giymek durumunda bırakılıyor olmaktan hiç mi gocunuyorsun? Konu bu.
Kravat saçmalığı başka günün konusu olsun.

@Lords: e iyi ya iste, bakarken vs hoslanmiyor musunuz? Ben cinsel obje olarak algilanmaktan da gocunmuyorum. Maalesef diyorum, fiziksel ozellikler (ki giysi, aksesuar, sac basla gelistirilir, herkes bunu yapiyorken, sen yapmazsan cirkin kalirsin, herkes giyiyor da topuk, sen sandal takiliyorsan arada secilirsin) kisiye verilen degeri ve fikirlerinin ciddiye alinis oraninda etkili, bu bilim.

Bu belliyken, insanlar basarili olmak icin onca seyi. hayati feda ederken, bu avantajdan neden faydalanmasinlar?

Begendigi kadina az is veren mudurler cok mu az?

ne kadar cahil cüheylan bi insansam artık boyu uzun göstersin diye giyildiğini düşünüyodum popoyu, dik duruşu falan düşünmemiştim pek dik duramadığımdan belki:)ama inanılmaz rahatsız şeyi şu ana kadar 1 kez giymek zorunda kaldım ve bunu bulanın yatacak yeri yok diye düşünüyorum.

@leyla3 Onu diyorum ben de. Hoş bir şey mi bu yani? Bilmiyorum, belki konuyu gündeme getiren feminist gruplar vardır. Ben fikir almak için sordum.

@Kaerin, hoşuna gitmese de durumun böyle olmadığını kim söyleyebilir ki? Nahoş ama gerçek yani.

"erkekler kösele, kadınlar topuklu ayakkabı giyecek" kuralını getiren de erkek. kadınları öyle görmek isteyen de erkek. yoksa ben sandaletlerle, dr martens botlarla mutlu bir insanım ancak her ne kadar "ayak sağlığını bozan bu ayakkabıları giymek istemiyorum" desem de hem diğer kadınların "aaa topuklu ama çok rahat"ları (ki bu külliyen yalan dolan bir şey) hem de erkek egemen bir toplumda yaşamamız kılık kıyafetimizi bile bir şekle sokuyor.

bunun cenebesini (cenebe degilse derdini) niye siz cektiniz simdi giyipte size mi tasittidilar kendilerini
isteyen istedigini giyer kadinligin ruhunda vardir bu kucucuk kizlar guzel gozukmek icin turlu seyler yaparlar bunu da mi cinselliige bagliycaksinki dedigin kisa ve oz olarak su kadinlar bizim icin niye topuklu giyor yeaa bir kadin once kendine sonra diger kadinlara sonra da erkeklere guzel gozukmek ister ninem 70 yasinda ve hala ruj surer lakin evden cikmaz bu da mi erkekler icindi salyalarinizi toplayin ve gidin baska yere bosalin

cenebeye benzer kelime vardi birde neceydi o

hah...ben de popoya bakmanin hos bir durum oldugunu dusunmuyorum ama hoslanan erkek cinsleri var iste...zeka seviyesi dusuklere acimam. uzgunum...

@stayout Cenebe diye Türkçe bir kelime mevcut değil. Şöyle köşeye boşalıyorum ben müsadenizle.

edit: Ayrıca şimdi burada antropolojiden girip sosyolojiden çıkamayız kadınlığın ruhundan bahsetmeye başlarsak. Pratik olmaya çalışıyorum, sizin kadınlığın ruhu dediğiniz şeyin tanımını kim neye göre yapmış? Bundan bahsediyorum.

a

bi gun tum dunya ayni dili konusacak ama onun kacari yok..

h) aynı nicki gavur sitelerinde de kullanmak istediğimden. hoş şimdiki nickim ingilizce de değil ya.

Ben Türkçe aldım da ne oldu amk. Rumuza gel.

benimki ingilizce değil ama olsun.

nik arıyorum, ortamlara dalıcam. bulamıyorum. tam o sırada der meister çalıyordu. e anlamı hoş, kulağa hoş geliyor, yazması keyifli. bundan güzel nik mi olur? ben dili elinden geldiğince doğru kullanmaya çalışan bir insanım. ama gidip "usta" olarak alsaydım bunu, anlamsız olurdu. der meister benim için bir kalıptır, özel isimdir, terimdir. her nik, sahibi için öyledir aslında.

h) eşşeğin şeyinden dolayı

a

benimki de ingilizce değil ama fransızca,
fransızca çünkü fransızca bilen kızlardan hoşlanıyorum, nickimi anlayabilenlere tav oluyorum, zaten nickim ismimin fransızcası, öyle yani.

benimki Türkçe .Yihuuuuu

a ve e.
bazen b.
nadiren de d.

e olm işte yaa

we don't know why.

asla öyle bişey yapmam.

h)hiçbiri

sözlüğe kayıt olmak için nick arıyodum, bi yandan da prison break izliyodum. böyle bi diyalog geçti dizide, ben de bunu yazdım. gerçi yanlış olmuş biraz sonradan fark ettim "unless you got a better idea" olmalıymış, söylenişin doğrusu.

benimki hiç bir kategoriye girmiyor :(

ama "neolojizm" var bak, hakkını yemeyim.

türkçe aldım da ne oldu, kedili nick :(

Bu soylediklerinizin disinda; hepimizin hakim oldugu dil anadili bu da cogumuz icin turkce oluyor. Diger dillere bu kadar hakim olamadigimiz icin daha curretkar olabiliyoruz. Ana dilimizde soylerken icimizden acaba cekecegimiz seyleri baska dilde soylemek daha kolay geliyor.

Alin benim nickim. Latin dillerinde kari-kocanin koca olani. Aldigima yasim 24'tu sanirim. Ben, hele de o yasta, acilin ben kocayim diye gezemezdim.

Edit: ilk entryme baktim da yasim 22 imis.

benımkı muzıkten gelme hacı. gıtarıst olur kendılerı

benimki doğrudan bir şarkıdan arak, o yüzden h) hiçbiri. ha başka zamanlarda bunun türkçesini de kullanıyorum, o ayrı.

benim rutin kullandigim ismim gibi olan ingilizce bir nickim var 98ten beri. fakat zaman degisti celik degisti, simdiki dunya gorusum daha spontan daha sade daha turkce. kayit olurken yatiyodum bacaklarida koltugun kenarina uzatmisim bacak bacak ustune atmisim khavenin agasi gibi keyif super oh mis :) en kotu gunum boyle olsun dedim, mavi coraplarimla evde otururken ki huzur hali anisina oldu yani :D

anahtar da yasak. ya birisine emanet bırakacaksınız, ya kimse bakmazken çamurluğa filan saklayacaksınız ya da çoğunun yaptığı gibi ayakkabı içerisine sokup öyle gireceksiniz.

emanet oluyor panpa. kpds de girdiğim okulun kantini 3 tl karşılığı emanet alıyordu. geçen sene kpssde okulun önündeki büfe 1 tl ile emanet alıyordu.

kpss bilmem de lys ye ev anahtarı bi de 20 lira parayla girmiştim

yanımda kimse yok bırakabileceğim dedim. ama çakmağı aldılar :)

her okulda da emanet olmayabilir, emanete güvenme. bence bir arkadaşınla falan git.

akbil alıyolar ama anahtarı almazlar diye biliyorum üds de güvenlik,ucunda küçük metal olan saç lastiğini aldı bi arkadaşımın. farkındaysanız tokadan değil lastik ucundaki küçük metal şeyden bahsediyorum!

anahtarı tek olarak bir kağıt havluya sar ve donun içine koy gitsin. orayı da yoklayacak değiller heralde. içeri girince tuvallette çıkarıp cebine atarsın.

Komşudan istanbul kart aldım. Otibisle gideceğim galiba. Şu işe bak ms. soruları çalan işini tea üst mercilerden hallediyor, millet tokanın lastiğiyle uğraşıyor.

3 kuruş (+kdv) hakkım varsa hepsi haram olsun (kdv hariç)

(bkz: vergilendirilmiş küfür kutsaldır)

arkadaşın lastiği söktülersede benim önümden türbanlılar kafasını elletmeden girdi, haklarını yemeyelim güvenlikteki hanımların.

Lan o değil de hiç çalışmadım sınava da. Neyse yarın 15 dakika erken kalkıyım da biraz çalışayım.

arka lastiğin içine koy. ygs lys falan girdim iki sene önce bişey olmuyo.

ayakkabının yan tarafına sıkıştırın. sonra da sakin sakin yürüyün.

marttaki össde cep telefonu, anahtar, rotring kalem sıkıştırdığım oldu. çok da güzel oldu :)

kadınsan sütyeninin içine, erkeksen ayakkabı ya da çorabının içine (malbuş style) koyup girersin. sonra içeri girdiğinde oradan cebine alırsın istersen. bu şekilde 6-7 ösym sınavına girdim elimi kolumu sallaya sallaya.

most'un da havuzu küçük (bence).
renewa'ya giden arkadaşlarım memnun, bana ters yerde olduğu için gitmedim. fiyat konusunda pazarlık gücüne inanıyorsan sports international da hala fena olmayan bir seçenek.

ya başka cevaplayan yok mu yahu

7 aydır renewa'ya gidiyorum, çok memnunum. başka bir yere gitmediğim için karşılaştırma imkanım yok ama bundan iyi bir hizmet kalitesi tahmin edemiyorum. çok temiz, hocalar çok ilgili. çok zor memnun olan biri olarak çok memnunum.

evet renewa nı hizmet anlayışı çok iyi. mostta sanırım o hizmeti bulamıyosun :((

zamanla onlar da aşınır, çatlar.

bence kadroyu sök(tür) boyat bir yerde.

bordo, acik mavi, siyah

tabelacıların kullandıkları uzun süreli kullanım için stickerlar var. onlara da bakabilirsin belki.

kumlama yapip ondan sonra boyamak gerekiyor. diger islemler gecici olur. hic olmadi direkt sprey boyayla da deneyebilirsin belki. sekilli olmasi icin kagitla, bantla yuzey kapatip deneyebilirsin. oje olayini duymadim hic.

youtube'da biseyler var bike paint diye aratinca..

permanen markerla boya boyayacaksan. oje kavlıyor, çatlıyor ve iğrenç oluyor.

erkek arkadaşımın var. yağmur yağınca yan koltuğa su akıtıyor. daha önce şanzımanında da sorun olmuş sanırım. onun dışında bildiğimiz peugeot, ben almazdım herhalde.

ben bunun yerine bir bmw e36 cabrio bakardım 20-25 bin band aralığında.
sıkıntısı çok olan bir araç.

cs oturumuna herkes giriyor zaten, o genel kültür genel yetenek ve ingilizce bildiğim kadarıyla.

pazar sabah ve pazar öğleden sonra ne var bilmiyorum.

yok.

evet.

hayır.

bazen

velev ki bakıyorum. nedir?

evet hem de fena bakıyorum yani her türlü bakma ben de mevcut :)

sapık gibi.

"a perfect stalker catches every change at the moment it happens"

haydar dümen

ayrılmış mı diye bakıyorum bi ayrılıyo bi barışıyo deli etti.

"o" kim? eski mi, platonik mi, mevcut sevgili mi? eski ise evet, platonik ise bazen, mevcut ise hayır.

sürekli bir tabda açık duruyor. eve birileri gelirse "sapık mısın lan?" demesin diye kapatıyorum. onlar bakmadığında ara sıra açıp açıp bakıyorum. ağır sapığım galiba lan :/

hic bakmadim, pisman miyim? hayir. yine olsa yine bakmam.

bakıyorum, ne yaptığına değil, beni silip silmediğini öğrenmek için.

bazen her gün hatta günde çokça bakıyorum bazen de aradan 1 hafta geçmiş oluyo hiç bakmıyorum. dengesizim işte.

profiline bakamiyorum maalesef cunku ekli degil bende:)
resimlerine bakiyorum evet, her gun degil ama arada sirada. resimlerdense canli canliya karsilasilacak yerlerde bitiyorum.
ama bir aya kalmaz gececek biliyorumm

Günde en az 10 defa bakıyorum :)

evet, internete her girdiğimde. bazen de "silmiş midir lan acaba" diye bakıyorum.

arkadaş olarak eklemediğim için profil fotoğrafına bakıp bakıp çıkıyorum..

her gün değil ama 2-3 günde bir bakıyorum.

ayrılalı 2 yıl oldu, her gün bakıyorum. gerçi benimki artık alışkanlık oldu. elim istemeden gidiyor.

profili yok

gayriihtiyari

tabikide bakıyorum,benden sonra ona iyi bakıyorlarmı canı sıkkınmı keyfi yerindemi anlamaya calısıyorum,benden gittiyse hep daha iyisine gitmiştir umarım diye söylerim..(tabikide hakedenlere)

facebooku yok gerizekalının.

sağ eline o yuvarlak halkayı taktığından beri hayır.

yer imlerine ekledim bile.

bakmıyorum diyene bakma.

ben suudi'yi alırdım.

tabii ki kate.

olm suidinin herifi 1980'den kaçmış lan.

ölümüne kate.

bugun o haber benimde dikkatimi çekti...ilk defa tanımadığım birinin fotoğrafına 10 dakika bakmışımdır...kız enfes gerçekten..şuana kadar gördüğüm en güzel 5 kadın arasına rahat girer

bence suudinin yüzü kate upton'ınkine 5 basar.çok güzel bi kadın tabi vücudu net görmeden komple bi mukayese yapmak imkansız

ıslak bir kate yolla bakim

Takım elbisenin kumaş pantolonu ve gömlek yeter.

[onaylandı]

sıradaki!

tişörtle gittim valla, çok da güzel oldu.

gömleğin yakası cübbeden taşıyor, gömlek giymesen daha iyi.

Erkek demişsin, Kadın güneş gözlüğü modeli göstermişsin,
Genel tarzın mı böyle..

güneş gözlüğü polarize camlı aviatordur

niye erkekler de kullanıyor onu?

@baldur2 images.gittigidiyor.com
Böyle güneş gözlüğü takan bir erkek görmedim. Sapına bir bak, biraz daha feminen olsa yanına Kalp koyacaklar.

@Miksiyon: şöyle bir bak istersen

www.google.com.tr

bizim türkiye'deki kenan doğulu, murat dalkılıç gibi gençler de takıyor kliplerinde falan.

onu da geçtim istiklal'de 10 erkekten 1'inde görürsün en az.

evet wayfarerlar unisex ve hemen hemen herkeste var zaten. neden bu kadar şaşırılmış anlayamadım :/

gözü ve göz çevresini güneşten koruyan (polarize) gözlük kaliteli güneş gözlüğüdür.
benimki 60 TL. markasını bilmiyorum bile.

öyle bir yer yok.

çok yakın olsun istiyorsan mutlukent... orhanlı'da bazı siteler.
ama öğrencilerin çoğu ya yurtlarda kalıyor ya da medeniyete daha yakın semtlerden shuttle ile gelip gidiyor

kadıköy'e ve taksim'e servisleri var galiba sabancının fakat yarım saatte gidip gelemezsin sanırım. sabancı'nın ebesinin örekesinde olması faktörü..

saç gerçekten önemli. özellike benim için çok önemli. yani günlük özgüvenimi belirleyen şeylerden saç.

bir de her zamanki mekana gitmiş isen oradaki kişiler değişimi fark etmiş olabilirler. olumsuz bir tepki almadığın sürece devam et bence

D) Algı güzel kardeşim. Saçlarını yaptın ve kızların sana baktığını düşündün. Sanırım olumlu düşünen bir insansın. Sana tavsiyem kimin sana baktığını hiiiiiç umursamadan yaşaman. Ha ben öyle miyim? Yoo. Yapabilene aşkolsun.

e) saçları çok kötü yaptın herkes kafaya bak diye sana baktı.

saç erkeğin makyajıdır nokta

"hala jöle kullanan insanlar mı var yahu" diye bakmış da olabilirler. Mesela ben jöleden ölesiye tiksiniyorum ve kafan ışıl ışıl parlıyorsa ona bakıyorumdur bir insan neden saçlarını jöleler diye.

@kayranın kedisi
ne kullanmam lazım wax mı ?

ben saçlarımı yapmam onun için sprey wax falan kullanmıyorum. ev de hazır da jöle vardı ondan onu tercih ettim.

@want2die

yeni farklı kıyafet giyince dediğim gibi olmuyor.

mavijojobatanecigi.

bugün ki halimle foto olsa koyardım . çekinmem yani beni gördüler rezil oldum falan demem. :)

saç önemli ama -de ekini ne zaman ayırıp ne zaman ayırmayacağını bilmesi daha önemli. "erkekte" olacaktı. üzgünüm, yazmadan geçemedim :/

Saçıyla hiç uğraşmamış -en azından öyle görünen- insan daha dikkatimi çekiyor benim. Cinsiyeti de farketmiyor hem. Faraza jöleyi anlayamıyorum, insanın saçının doğal hali ona en yakışandır diye düşünüyorum.

Peynir helvasını çok seven biri olarak Tunalı'da hiç göremediğim kayıtlara geçsin. Bilen biri çıkmazsa büyük olasılıkla yoktur.

bir ankaralı olarak peynir helvası diye bir şeyin varlığından bile haberdar değilim.

saglam bir temizlik.
Olmadi ilaclama.

ilaçlatıp tatile gidin.

Temizliği geçtim, boya bile yaptık. Her yer temizlendi ama bunlar geliyor sürekli bir yerden. Çözemedim..

geceleri mutfak evye deliğe böcek ilacı sık ve kapat.
bizim oradan geldiğini farketmiştim.

hangi böcek olduğunu ve ev tipini belirtirsen daha rahat çözüm bulunur

temizlikle olmuyorsa ilaçlatman gerekiyor. duvarların fayansların altında bile yaşayabiliyor onlar.

böcegin türünü belirle,internete yaz neden türemiş olmalarını anlarsın yada neye geldiklerini çözersen daha kolay ilaçlarsın.ayrıca uzman ekipler var onlara danısın derim eğer sıkıntı yaratıyorsa bu durum

önce bi konuşmayi dene neymiş dertleri

üstelik çok da pahallı!

uzun süredir ürünlerini beğenmiyorum

bence hep kötülerdi.

mal gibi izmirden getitriyo diyonuz da ozsut zaten izmir markasi, izmir'de dana gibi fabrikalari var, her dukkanlarina ayri mutfak acsalar o kadar ustayi nereden bulacaklar, standardi nasil tutturacaklar amk?

neyse, bu aralar fazla uretim yapmaya basladilar, nerde cokluk orda bokluk olayi vuku buldu.

galeriada gecen sene mi ne gitmiştim hizmette serviste yiyceklerde fiyatlarde her sey rezaletti

(bkz: çünkü eşeğin zikinden dolayı)

sen yine sabretmişsin, ben genelde küfrediyorum sinyal vermeyenlere.

Sülalesini sikiyim ben onların

o kadar uyuz bi şey ki bu, yazıcak şey bulamıyorum burdan.

benim yerime söylemiş gerçi her şeyi: www.youtube.com

ben de dün ablamla yeğenimi gezdirirken aynı şeyi yaşadım, sinyal versen ölür müsün diye biraz yüksek sesle söyledim adama, bi ton el kol yaptı. yanımda ablam olmasa bi güzel sevişirdim ben o adamla da, neyse.

O algıya sahip gerizekalıların çok büyük bir kısmı erkek gözlemlediğim kadarıyla. Bir çoğu da kendisini haklı görüyor.

yayayken değilde araç sürerken de çok zor anlar yaşatıyorlar, zaten yaz kış sürekli cam açık olduğundan sinyal kolu götüne mi kaçtı diye bağırıyorum arkasından. henüz bir mevzu olmadı.

ankara insanı pek sinyal vermiyor benim gözlemlediğim kadarıyla. zaten sürücüler de yayalar da bir tuhaf. yaya geçidinde yol veriyorsun yaya sana geç geç yapıp yol veriyor. yayayken daha kötü, yeşil ışıkta bile tedirginlikle geçiyorum karşıya.

kayranın kedisi, çünkü yayaya geç yapıp sonra üzerine üzerine araba süren manyaklar var, niye güveneyim ki ben??? Yaşadım gördüm hepsini son 12 yılda.

içinde kalması normal ama arkadaş işte arabayı verdiğine göre samimisiniz bi açıklaması gelir elbet bi süre sonra parasını falan verir yapılan ayıp ama..

arabayla napmış ki acaba diye kıllanırdım şahsen öncelikle. benzin olayı da hemen akabinde gelirdi tabii ki.

bir gün de sen elemandan "hacı bir günlüğüne bir depo benzinini alabilir miyim?" diye rica edersin. yine açıklamasız vermezse artık bir daha düşünmek lazım o samimiyeti...

Arabayı verecek kadar samimiyseniz deponun hesabını yapmamanız gerekir.
Yok o kadar samimi değilseniz niye verdiniz?
Yani her iki durumda da şu an yapılacak bir şey yok.Samimiyeti bir sorgulayın.

Arkadaş samimiyse sen de samimi bir şekilde söyleyebilmelisin. Bu tarz şeyler arkadaşlığı yorar ve zaman içinde bitme seviyesine getirir.

"Benzini içtin mi kerhaneci?" diye sorarak sempatikliğinizi koruyup sarkastik yönünüze dikkat çekebilirsiniz.

hem arabayı veriyorsun, hem benzini bitiriyor, hem telafi edeceğini söylemiyor, hem de doğruyu söylemiyor..

o arkadaş nasıl arkadaş? acaba seni sadece kullanıyor mu? o da sana iyilik yapıyor mu?

dendiği gibi samimiyeti sorgulamak lazım... madem samimisin direkt konuş konuyu..

o benzini doldurana kadar bir daha vermezdim.

valla ben bi sikim yapmazdim.

en samimi arkadaslarimdansa, deponun amina koymussun derdim en fazla.

parası yoksa sorgulaman bile ters.samimi arkadaşım diyorsun sonuçta,o da senin için aynısı diyor anladığım kadarıyla arabanı isteyebildiğine göre.arkadaşlar bu tür şeyler içinde var biraz.
ha parası varsa bi daha istediğinde mazeret uydurur vermessin olur biter.

depoyu niye doldurmadın diye doramıyorsan samimi arkadasın değil bence..

"benzini içtin mi göt? bir depo veya iyi bir yerde yemek borcun var bana" derim.
ayrıca şehir dışı mı yaptı ne yaptı, bende benzin bir hafta gidiyor. hatta bir depoyla ankara'dan maraş'a giderim hiç benzin almadan.

kim ki o?

@sütlükayfe

ferihanınki.

bence gayet de cirkin..en azindan benim hosuma gidebilecek bir tip degil.

bu ve bunun gibi adamlara yakışıklı değil derseniz, sivilceli ergen oluyorsunuz. yakışıklı derseniz hadi ordan diyorlar. çözemedim bu çelişkiyi. bu adam da eli yüzü düzgün biri, bana göre öyle pek de yakışıklı değil. dizi ülkede tutmasının(!) bu adamın da ana karakterlerden biri olmasının etkisi herhalde.

ekmek suratlı o bi kere.

one direction'daki topişlere benziyor

bir erkek olara diyorum, her bokuna laf edebilirim ama herifte cok iyi vucut var. ciplak goren bir kizin ici gidebilir o derece.

vücudu güzel, eli yüzü düzgün, şöhreti ve parası var. üstelik genç. tamam çığlık atmam ama yeterince iyi görünüyor uzaktan bakınca, huyu suyu nasıldır bilemem.

navigasyon çok şarj yiyor.

biz gidince biz de kullanıyoruz. o haritalarda metro hatları, tarihi eserlerin sembolik resimleri, yollar, önemli yerler filan var. gidip yerliden birine 'neredeyiz' diye soruyorsun, haritada parmakla gösteriyor.

navigasyonu göstersen elinden kapar çalar.

harita navigasyon cihazından daha çok şey anlatabilir.

ayrıca harita daha hafif, portatif ve ucuz.

Yurtdışında haritayla herşeyi bulmak mümkün oluyor genelde (romanyayı falan kastetmiyorum büyük avrupa ülkeleri) adamlarda ordan alışkanlık işte aynı zannediyor. Halbuki bilmiyorki 6 ayda bir cadde adı değişiyor bilmemne. Türkiye'de bir anlamı yok bence de haritanın.

haritayla gezmek daha zevkli. acelen yoktur, takılırsın, kaybolursun, nerede olduğunu bulmaya çalışırsın falan. bu bir.

ikincisi herkes navigasyon kullanıcak kafada diil, yaşlısı var fakiri var.

üçüncüsü yurtdışına çıkıyorsun ve türk hattın takılı mesela, google maps'i açtın mı kol gibi para giriyor.

O haritaları biriktiriyorsun, daha sonra açıp baktığında aa burayada gitmiştim demek için :)

su ice watch'lar mi acaba?

ice-watch.com

DNR'larda kasanın yanında standlarda görüyorum ben bu saatlerden, bir markası olduğunu düşünmüyorum, öyle trend oldu.

o'clock sanırım markası.

aoç

Öğle yemeğinde çiftlikte kokoreç yiyin, ya da gidin mülkiyelilerde bahçesinde bira için.

Gençlik parkı var. Bir iki saat zaman geçirilebilir.
Oradan Kızılay'a geçebilir bir şeyler yiyebilirsiniz
Ulusda da bir şeyler içebilirsiniz.

bayanlar basketbol dunya elemeleri yari final maclari var ankara arenada 14.30 dan gece 22.30 a kadar.. kazananlar olimpiyatlara direkt gidecek.. turkiye de arjantinle oynuyor.

eglenceli olabilir yapacka birsey yoksa..

kuğulupark tunalı civarına git biraz da orda vakit geçir. mülkiyeliler + 1 ayrıca

alışveriş merkezlerinin vitrinlerine bakabilirsin saatlerce
en azından yabancı olduğun anlaşılmaz

(bkz: cermodern)

pahalı bence

kesinlikle verilmez
bunun aynısını görmüstüm ben bi mağazada 250 300 falandı geçen sene

verilir

Bence güzel ama pahalı.Yani güzel olması bu fayata satılabileceği anlamına gelmez.

biraz tuzlu ama cok begendiysen al.

hem kendileri üretiyor hem de bu kadar pahalıya satıyorlar, bence de uçmuşlar yani. bir fırsatını bulunca kendilerini arayıp onlara da söyleyeceğim de önce bir çevre araştırması yapayım dedim, acaba ben mi çok buluyorum fiyatı normal mi diye.

***

@neira,
nerede gördüğünü hatırlıyor musun?:)