mazot 14 karbon yapılı, benzin 9 karbon yapılı. mazotu elde etmek daha az rafineri işlemi gerekiyor, dolayısıyla daha ucuz

uzman degilim ama, mazotun üretim maliyetinin benzinden daha fazla oldugunu biliyorum. yurtdisinda mazotun benzinden pahaliya satima nedeni de bu diye biliyorum.

Patrol hidrokarbon (HC) yapısındadır. Benzin de aynı şekilde..

En az maliyetle önce benzin elde edilir. Üretilen benzin vs. yan maddelerin artıkları diyebileceğimiz az gelişmiş HC bileşenleri (mazot) gibi atık gibi düşünülebilir. Bu nedenle sorunu cevabı;

önce (üretmek kolay ederi yüksek) BENZİN
sonra (üretmez daha zaman alıcı ama ederi düşük, çünkü bir nevi posa) MAZOT

bikac kaynak incelendiginde türkiyede benzinden alinan vergi oraninin mazota göre fazla oldugu görülüyor.

Milliyetin 12Mart2013 haberine göre: Benzinde ÖTV 2.17 TL/litre iken motorinde 1.60 TL/litredir.

2010 Ocak Rafineri cikis fiyatlari da söyle:

95 Oktan benzin: 0,89 tl
Motorin: 1,02 tl

Ayrica bir Tüpras yetkilisi 100 ton petrolden 48 ton benzin, 18 ton motorin ve 11 ton lpg cikiyor, bu değişmez bir kimya kuralı diyor. Mazot maliyetinde bunun önemli etkisi olsa gerek..

en.wikipedia.org:Petroleum_distillation.png

Resimde gördüğün gibi benzin üretmek mazot üretmeye engel değil. Distilasyon ünitesinden önce benzin alınıyor. Mazot daha sonra alınıyor.

turkish.alibaba.com

ben bundan aldım;
www.ebay.ca

dediğin tanımlamaya uyuyor. 50 dolar civarı bir şey tutuyor, daha ucuzunu da bulamamıştım. bu arada bathrobe dediğine bakma bornoz olarak bir işlevi yok(:%100 polyester), ama soğuk kış gecelerinde cayır cayır ısıtıyor.

ya bu güzele benziyor hee, çok teşekkürler

ancak çinden geldiği için 2 haftaya yetişmiyor :/

evet bana da 3 hafta - 1 ay civarında gelmişti.

amsterdam'ı bilemiycem ama istiklal civarında bu kadar geniş bir açık alan olduğunu sanmıyorum. ben gitmeyeli bir yerleri yıkmadılarsa tabii

paris, notre-dame'ın yakınında olduğu söylenmekte.

Ben bu adamı Paris'te Notre Damme'ın karşısında gördüm ama kucağına tek köpek vardı, sonra bu fotoğrafı İstiklal diye görünce ben de şaşırmıştım ama adam benzese de yer benim gördüğüm yere benzemiyor.

yorumlarda paris demişler.
9gag.com

heheh tamamdır topu toopu zaten 2 şehre gittim avrupa'da, almanya dışında, tanıdık gelmişti ama karıştırmışım demek ki :) teşekkürler.

Amsterdam leidsplein yakınları olabilir

pilava kaşıkla gel

pilavdan dönenin kaşığı kırılsın

kaşığı kıran lezzet mratback pilavcısı

annenizin pilavi gibi

anladigim kadariyla pilavci dukkani aciyorsun.

pilav yapmayin pilav, biz sizin yerinize yapariz?

linc edilecegim :/

pilav reklama ihtiyaç duymaz ulan!!1 yanına da koy kadir abimizin resmini.

Eskişehirdeki pilavcının sloganı tek rakibimiz anneniz idi.

Tane tane lezzet

patladı gitti!

www.zaytung.com

pilav sevilmez miyav (yanina da sevimli kedi yavrusu fotografi)
sdkjfh tamam lan. vurmayin.

eppek yoksa pilav yiyin

"pilav aynı pilav, bence siz malsınız"

kaynak: zaytung.

pilav yapmayınn pilaav, pilav tutmaz eeevinizde

pilavın sloganı da insana garip geliyor vallahi bulamadım, denedim yani

taneden haneye

Ben de kaldim almanyada 9 ay ama radyo vergisi falan odemedim. adima kayitli bi internet baglantisi ya da kablo tv falan yoktu ondan olabilir gerci. senin de yoksa zaten odemezsin oyle bir sey. Ama varsa eger, o zaman odemeni tavsiye ederim cunku her turlu ceza vs daha sonraki vize islemlerinde karsina cikiyor-mus. ben de tren cezalarimi odemek zorunda kalmistim o yuzden.

cikarken de tek yapman gereken, ilgili rathaus'a gidip abmelden yapmak.

aynı durum bende de var ikametgah aldım vergi kağıdı yolladılar, kimse ödemedi doğal olarak ben de ödemedim. Şimdi şubatta türkiyeye gidicem 15 günlüğüne, sonra geri dönecem, yeşil pasaportumda vize mart sonuna kadar. Umarım türkiye'ye gidip almanya'ya geri dönerken sorun çıkarmazlar. Kim senin ödemediği o salak vergiyi ödemek istemiyorum.

ben de aynı durumdayım. geri dönmüyorum şimdilik ama vergiyi ödemiyorum, ödeyen tanımıyorum ama inatla kağıtlar gelmeye devam ediyor. nolur bir fikrim yok, herkes ödeme diyor :)

rom konusunda pek bir bilgim yok fakat ben sert içkileri hafif soğutup içme taraftarıyım, zira oda sıcaklığında beklemiş bir viskiyi içmeye kalkarsan cidden canını yaktığını hissediyorsun.

at buzdolabına, 1-2 saat dursun orda, tadı da daha bi oturaklı olur hem de içerken daha çok keyif verir.

afiyet olsun :)

rom+ananas suyu ve rom+schweppes bitter lemon favorilerimdir. rom+kola da güzeldir. Sek içmedim pek.

edit: captain morgan olduğunu atladım. sek için evet, buzla. Olmadı kola ile.

buzdolabında soğutulmuş ve tek buzlu.

evde bir de icetea gibi olan lipton green tea varmış, buzluğa attım onu şimdi, sek içicem baktım hoşuma gitmezse lipton green tea buzla içerim artık, mojito gibi birşey olur, teşekkürler, görüp de romu olmayan, canı çekenler de kusura bakmayın :)

ismine yakın anlamsız olduysa sorun çıkmaz. başka bir isim olduysa çıkar.

sorun çıkmaz dediğin varsayım mı yapıyorsun yoksa bildiğinden mi söylüyorsun hocam bana kesin bilgi lazım :))

yok salladım aslında ama olması gereken bu bence ashdfsahgFdsjkd

ya iyi de bu kadar uğraşmaya gerek yok. benzer durum rynair gibi dandik ve her yerden para kırmaya çalışan bir firmada denk geldi. aradım çağrı merkezini bak haberiniz olsun ya düzeltin ya da sorun etmeyin dedim. bir iki kontrol sorusu sordular. sonra problem çıkmadı.

bence sakince gidin. orda uyarırlarsa aa yanlışlık olmuş deyin. sorun çıkarmazlar bence ama çıkarırlarsa siz de olay çıkarın. pegasusta soyadı yerine ad, ada soyadı yazılmış biri olarak uçuşumda sıkıntı olmamıştı. bu duruma göre aslında ismim toptan yanlış ama gene de bir şey olmadı.
bir de online check in bence.

Çemkiri sells hacı. Yanlış cinsiyet, yanlış isim (gidecek kişi değişti son gün), yanlış havalanı vs. hepsini değiştirdim telefonda bağırıp çağırarak.

Örneğin bi firmanın sitesi üye girişi yapınca saçmalıyodu. ben doğru girdim geri ileri refresh derken öyle oldu, siteniz bozuk ayağına değiştirmiştim bi defasında.

Ara bir an evvel.

İsmim ad1 ad2 soyad formatında. ad2 soyad şeklinde alınan biletle uçtum kimse tek kelime etmeden.

3 harfe kadar sorun olmaz, merak etmeyin. kural bu. isterseniz değişiklik de yapabilirsiniz. 3 harften fazlaysa uçamazsınız

Ic hatlarsa sıkıntı olmaz. Kem kum eden olursa bagir cagir cozerler.

Ben de zamanında şöyle bir duyuru açmıştım. Oraya da bakabilirsiniz bir belki yardımcı olur:
www.eksiduyuru.com

3 harf farklı olabilir. ben abimin biletini kullanmıştım bir keresinde, isimlerimiz arasında iki harf oynuyor :D

teşekkürler, thy nın hem istanbuldaki hem düsseldorftaki ofisini arayıp bildirdim not düştük sorun olmaz diyorlar, umarım.

erasmus nimettir hiç düşünme bile, bir dönem daha kal.

ben kalmak için kıçımı yırtıyorum şuan. dönmemek lazım, kalabilme imkanı varsa kalmak lazım, imkan yoksa imkanları zorlamak lazım. hayatta bi kere olabilecek bi şey. ilerde pişman olacağın kesin. erasmus varken interrail yapmak daha da kolay zaten. hibe de alacaksın üstüne.

Hibe olayının muallakta olması da büyük sıkıntı benim için. Emekli annenin tek çocuğuyum, eve de yük olmak istemiyorum ama dediğin gibi büyük ihtimalle uzatmazsam pişman olacağım

geri dönünce part time işe girip ödeme imkanınız varsa annenizin emekli maaşından kredi falan çekebilirsiniz. ya da ensesi kalın birinci dereceden bir akrabanın kapısını çalıp borç isteyebilirsiniz. ben bi dönem daha kalmak için bir sene part time işte çalışırım şahsen döndüğümde. bu arada hibeler çoğu devlet üniversitesi için belli oldu isterseniz okulunuzun ilgili bölümüne bir mail falan atın.

Dönünce çalışma fikri aslında aklımdaydi benim de, evden de kalmam konusunda israrcilar ama ben mı fazla düşünüyorum bilmiyorum.. Hibeler konusunda net bir şey söylememek için ısrarcı bizim dış iliskiler(deu) feragat edenlerden hibe kalırsa hede hodo muhabbeti yapıyorlar her seferinde

Interrail candır

interrail'e her zaman gidebilirsin. yaş sınırı, öğrencilik olma koşulu gibi kısıtlamalar yok. oysa erasmus kadar rahat, kafanın boş olacağı bir dönem olmayacak. o yüzden erasmus diyorum.

eksilerden bazılarını siliyim:)
- 2. dönem yeni erasmuslular gelecek, kafana göre birini bu dönem bulamadıysa şimdi kesin bulursun.
- learning agreement dediğin 5 dakikalık iş. zaten önceden yaptın biliyorsun. şu dersleri alıcam diyeceksin olup bitecek.
- hibe çıkabilir, benim gittiğim sene hibe kalmış sanırım, millete dağıtıyorlardı. şans işi tabii.

konuşmak kolay tabi ama sen yine de maddi imkanları maksimum seviyede zorla. erasmusunu uzat, interraili her zaman yaparsın.

kışın interrail yapmanın çokda zevkli olcağını sanmıyorum hibe verceklerse kal yok vermiceklerse ryanair uçtuğu yerlerden bi kaç şehir gezip dön geri:)

etrafın liseli, sende liselisin. size ne birader isteyen istediğini içer. ahlak polisi kesildi herkes duyuruda bugün neden içiyorsunuzda neden kutluyorsunuza kadar

millet hayat stresinden öyle sapıtıyor ki bir kutlama ihtiyacına giriyor. yılbaşındada alkol alabileceği bir ortam illa oluyor, ortam yoksa sebep oluyor ve bir günlüğüne bile olsa rahatlıyor

Toplum olarak o gece içki içilmesi gerekliliğine kendimizi inandırdığımız için.

ortam olunca içiliyor genelde. e yılbaşında herkes bir arada falan içiliyor haliyle.

içki bizim kültürümüzde var da ondan?

çevrendekileri anlamlandıramadım ama genel olarak türk ailelerinde yılda bir keyfimiz var, içelim rakıyı izleyelim dansözü görüşü mevcuttur eskiden beri. özellikle eğlenceli bir yere gidilmeyecekse evde oturup tv deki eğlence programları izlenir falan. haricindeyse zaten içiyorsa yılbaşında da içiyordur, ya da önemli günlerde içiyorlarsa yine yılbaşında da içiyordur.

içmek için güzel bi bahane bence. gençlerin de o geceye mahsus içmesine aileler bişey demiyodur belki. "ama herkes içiyo yaa" diyip sürü psikolojisinden yürümek çok kolay.

ben size daha abuk bi adet söyliyim. benim memlekette (izmir) bayram ziyaretine gelenlere çikolatanın yanında likör ikram ediliyor :)

@kül ahahahhhaah süpermiş bu. İzmir'in genelinde var mı bu yoksa sadece birkaç kavimde mi :P

ya ne zaman içek ?

@aguilas negras
valla bizim çevremizde birkaç ailede vardı. bayramlardan önce anneannem likör almayı unutmayın derdi :) bayrama özel likör imal eden akrabamız bile vardı. bizim ailenin anormalliği olmasa gerek zira bayrama özel likör yapan akrabanın o likörü ikram edecek bayağı bir tanıdığa sahip olması lazım.

bu adetle büyüyünce insan normal bir şey olduğunu sanıyor. aklım başıma gelince saçmalığının farkına vardım :)

özel bir gün olarak lanse edildiği için:)

yılbaşı çoğu insan için bir araya gelme, eğlenme, stres atma günüdür/bahanesidir. böyle günlerde de içki içilir. ne biliyim partilerde, doğum günlerinde, kutlamalarda bi araya gelince içki içer insanlar. öyle bir olay bu da.

"yılbaşına özel" değil, yılbaşının kendisi özel olduğu için. benim için yılbaşı bir anlam ifade etmiyor, evde oturuyorum ama 2013'ten 2014'e geçtiği için heyecanlanan, bunu kutlamak isteyen, sevdikleriyle bir araya gelen insanları da anlayışla karşılamak lazım.

iletişim kurmak, bir araya gelmek, birlikte içmek eğlenmek falan güzel bir şey sonuçta.

türkiye'de düzenli bir şekilde içki içen sayısı az, o yüzden az içenler böyle önemli düşündükleri günlere yükleniyor da ondan.

"bunun kokusunu alırlar mı" sorusunu zamanında duydugum herkes, o zamanlar alkol içmekten başka bir şey bilmezdi. (yasak mıdır nedir hayatlarında öyle bir durum) bununla alakalı bir nokta var. cazip gelmece falan. ama dediğim gibi basık karakterler ya da baskın ailelerde olgunlaşmamış bireylerde gördüm ben daha çok.

onun haricinde alkol güzel bişi. çok güzel bişi. abartmak zorunda değilsin azıyla da güzel vakit geçiriliyor. çok çeşitli kendi kültürleri var. muhabbeti bağlar kanı hızlandırır ortamı şenlendirir vs vs. niye içmeyelim?

bir de çoğu hikaye sarhoştum/arkadaşlarla içiyordum vs vs diye başlar. toplumsal normlarla bastırdığımız sadece tek bir yöne kanalize ettiğimiz algılarla yaşamak tatsız. bir anlık özgürlük diye düşün. çoğu şeye değer diye düşün.

bir de sorgulama çok. şamanlarda bolca bitkilerden elde edilen beta blocker var. kımızından tut çoğu şey içki. kefir bile içki. mayada çoğu zaman alkole bağlıyor. şarap içki. piramitlerin inşaatında çalışanlara bile ödeme bal şarabıyla yapılmış. içkisiz şey az aslında. hani her zaman gözümüzün önünde hayatımızın içinde bir yılbaşında mı olay oldu? niye şimdi göze batar oldu? asıl soru burda yatmasın hani?

içki içmek böyle ortamlarda olağan bir şey siz yılbaşına odaklanmışsınız.

şunun gibi aslında, yorgunluk kahvesi, keyif kahvesi, kahve molası, muhabbet kahvesi vs. neden kahve içmek için bu kadar bahane? ama var bunlar.

ya da doğumgününde neden pasta kesilir? bir kutlamada, açılışta neden pasta kesilir. canın pasta istiyorsa git ye.

içki için de sadece yılbaşına odaklanmışsınız ama yüzlerce sebep var. akşama maç var, biraları depola, sınavlar bitti kutlayalım, game of thrones izleyecez biraları soğutun, sınavlar başlamadan biraları tokuşturalım vs. yüzbinlerce saçma sapan sebep var içmek için. yılbaşı da bunlardan birir. doğumgünleri de öyledir.

içeceği zamanı da mı size sorsun ya la millet.
biz de sadece yılbaşlarında değil, eş dost bir araya gelinen her ortamda içilir.
sen içmiyosun, buna anlam veremiyosun diye millet de mi içmesin.
noelle yılbaşını karıştıran mal zihinlerin abuk subuk konuştuğu bir ortamda, liselilik de trend oldu amk.
sen git şerbetini, ayranını iç, isteyen de rakısını, şarabını hatta isterse başka başka şeyleri de içsin.
sen zaten içme, sonra sapıtırsın falan...
köşedeki mağazanın kapı önüne koyduğu şişme noel babayı da pıçaklayacak mısın?

içince mutlu olunuyor, eğleniliyor, yeni yıla da mutlu şekilde girmek düşününce gündelik hayatta yaptığımız sıradışı aktivitelerden olduğu için ilgi çekici.

Sözüm sana değil de bazı insanlar hayatı sorgulamaya çok ters yerden başlıyor, toplum bize yılbaşında içki içmeyi dikta ediyormuş da muşmuş, yorumlamaya gel hahah :D

@olmayacakdualarinamindeyicisi Ben içmeyin gibi bir şey dedim mi? Demedim dimi? Boş boş konuşmayacaksın.

alenen değil de 'aşağı yukarı' onu demişsin @aguilas negras.
neyin açıklamasının peşindesin abi, sence bir açıklaması yoksa içmezsin bu kadar basit.
dolu konuşup konuşmadığımızı da trollere sorar olduk iyi mi arkadaş.
ilk mesajdaki bir cümleyi geri alıyorum. belki de biraz içmen gerekir rahatlamak için.
gerginsin de biraz..

red light'a gitme, ne gerek var? disneyland da gereksiz.

her büyük şehirde bir benzeri var.

disneyland bir gununu yer tumuyle

disneyland gereksizce vaktini öldürür.

disneyland ve red light gereksiz olur.

Kesin görün:

- eiffel tower
- champs elysees
- the arch
- montmartre
- Sacré coeur
- Notre Dame de Paris
- Musée du louvre

Metro kullanınca zaten bunlar birbirlerine yakın.

ladurée'den macaron almayı unutma

disneyland gereksiz.

l'orangerie'ye de git mutlaka. yazdığın iki bahçeden birinin içinde. çok zaman alacak bir yer değil ama monet'nin dev nilüfer tabloları var.
bir de her paris sorusuna yazıyorum, sadoharu aoki ve pierre hermes.

iki günse disneyland ile versailles'ı çıkar.
opera binası ve lafayette de pek gerekli değil. la defense'ta da pek bir şey yok.

sacre-coeur montmart civarında. orada dikkat et anketçi kılığında hırsızlar oluyor.

panteon da çok şart değil. invalides de. onun yerine musee d'orsay'e giderdim.

iyice karışık yazdım. bir de shakespeare diye bir kitapçı var. merkezi bir yerde, adını tam hatırlamıyorum.

bu kadar seyin yerine 2 gun icin 2 tema bul bu tema dahilinde gez, rahat gez, oradan oraya kosturma. cok da planli olma, gerek yok cunku.

az turist ol, ortasinda in parisin sonra yuru. tek mi gidiyorsun? birileriyle tanis mutlaka. bu gormelik yerlerin bir cogu bina, eski yapi.. o yuzden gidip bos bos bakma, birileriyle bir seyler paylas bu mekanlarda.

gitmeden before sunset ve 2 days in paris gibi filmleri bir daha izle. filmdeki mekanlardan gecersen fotograf cektirmek isteyebilirsin, eglenceli olabilir.

turizim enformasyonlardan mutlaka 1 paris haritasi al.

louvre gezmeye kalkarsan gunler surer, bakip cikarsin ancak 1 gunde, ayrica cok yorucu, sanat cok ilgilendigin anladigin bir sey degilse, girmis olmak icin giriyorsan yine de sesli rehberlerden bir tane al.
hediyelik magazasinda (adina ne dendigini unuttum) kurma kollu slayt kutulari var hem Louvre'un hem Orsay'in, onlar arkadaslar icin de guzel hediye.

Eiffel'in hediyelikleri arasinda da en iyisi bence beyzbol topuydu(kulenin altindaki kulube gibi dukkanda)

Bon voyage!

disneyland'la versaille'yı geçiyosun zaten zamanın yetmez. louvre'u yazmamışsın bile zaman kısıtlamasından elemişsin sanırım, doğru tercih tebrikler

bol yürümeli rota beni zorlamaz dersen:
-eiffel'den sabahın köründe başla sonra sıra çok oluyor, hava sisliyse en yukarı çıkıcam diye kasma
-sonra nehrin diğer yakasındaki karşısındaki tepenin ismi neydi hatırlamıyorum oraya
-ordan arch yürüyerek 20 dk
-arch zaten c'ely.'nin başı orayı yürü (orda disney shop var istersen)

-> la defence, sarbonne ve hatta louvre'u yazdığını bu noktada farkettim. bunların hepsini 2 günde yapabilirsen haber ver, istediğini yapıcam, ciddiyim =)

-c'elysee sonu luksemburg zaten, orda takıl dinlen
-saint michel civarında çok güzel yemek yiycek yerler var, mousells & fries tarzı şeyler bazı yerlerde brüksel'den bile daha başarılı
-yemekten sonra notre dame

- sacre coure, red light ayrı bir günde yap, lokasyon olarak biraz daha farklı
- red light'ta kız kıza olmazsanız daha iyi olabilir

- son olarak da paris by nights turu yapmanızı öneririm

ulaşım için bato bus veya hop on hop off'ları araştırmanı öneririm. paris by nights'ı bato bus'ın son turunda geçirmek güzel oluyor, boşuna tekne turu falan diye de kasmamış oluyosun.

iyi tatiller

hepinize çok teşekkürler.

gezebildiğim yerler:

- eyfel (en tepesine kadar çıktım o arada güneş battı ışıkları yandı tam zamanında oldu yani)
- champ de mars
- champs elysees (bir sürü krep, şişi yedim, disney store'a uğradım, souvenirciden magnet hacıladım)
- the arch
- sacre coeur (amelie'nin çekildiği manava da gittim)
- louvre'a gittik, 1 buçuk saatlik sıra vardı girmedik
- red light
- seine nehri

bir dahaki geldiğimde kesinlikle 2-3 günümü disneyland'e ve diğer uzun gezilmesi gereken müzelere ayırıcam. tekrar hepinize çok teşekkür ederim rotayı filan biraz çözmüş oldum.

bi oyun kuracaksın steamden arkadaşlarını davet edip oynayacaksın. cok basit.

hazır görmüşken sorayım ben bu oyunu hiç bilmem sırf bedava olduğunu gördüm diye indirdim, 2dir oynuyorum güzel ama 4 bölüm kadar sonra hep aynı yerde bitiyor arabaya benzin doldurup alışveriş merkezinden kaçıyoruz, sonra lobi ekrnı çıkıyor herkes lobiden ayrılıyor oyun da bitmiş oluyor. 2dir oyunuyorum da bu oyunun daha ilerisi yok mu yada ben neyi yanlış yapıyorum? Hızlı çevrimiçi oyun başlat dedim 2 seferdir.

ilerisi var tabii ki. lobiden atmaması lazım :S

hadi ya tekrar yeni oyun sanıyordum ben orda, millet de ayrılınca öyle sandım bi dahakine uzun süre bekleyeyim o halde, teşekkürler :D

aile hekiminden ücretsiz almıştım zamanında

tabii ki ücretsiz.

1ay önce almistim devlet hastanesinden 20 lira aldilar. Simdi tekrar gideceğim de para falan vermiyorum öyleyse.

akciğer filmi istiyorlarsa seve seve bir hastaneye gidip para bayilmaniz gerekiyor :\ ya da verem ile savas dispanserlerine basvurabilirsiniz.

İşe giriş ile ilgili sağlık raporları artık sadece İSGM (iş sağlığı güvenliği merkezi) den alınabiliyor. SAğlık ocakları, aile hekimleri vermiyor. Hastane olabilir ama o da ücretsiz olmaz.

@kadim kishi aynen öyle oluyormuş , doktorla baya baya irdeledik bu konuyu, kanunları yönetmelikleri tartistik.

borular tıkalı olabilir. kombinin pompası sadece kalorifer suyunu devirdaim ettiriyor bildiğim kadarıyla.

ev eskiyse, borular demirse az olur.Bizim evde tadilat yapıldı bütün borular değişti, sıcak su debisi de artmıştı

ek olarak kombiyle de alakalı olabilir bilmiyorum

profil sayfana gir. Aktiviteler sekmesine tıkla, hemen alt satır sağ tarafında filtreleme seçenekleri bölümünden "konular" yazısına tıkla.

ortalıkta eski sevgilim diye dolanıp kısmetini kapatmasın tütütü olur mu olur.

neye delalet olduğu belli sen ne istiyorsun ona karar ver

justinial +1.

eski sevgiliden arkadaş da olur, bozmazdım böyle davrandığı için.
yaş: 31

git kızla konuş.

bu olay, kızla konuşmak için güzel bi fırsat bence. bu talihsizliği gayet de lehine çevirebilirsin. olayın üstünden zaman geçmeden git konuş...

ama daha birbirimizi tanımıyoruz ve konuşmadık hiç. ne diyeceğimi söze nasıl başlayıp nereye bağlayacağımı hiç bilmiyorum ve çok utanıyorum... bakalım yarın bana nasıl bir ifadeyle bakacak duruma göre bir şey yapmaya çalışırım...

kesinlikle konuş. ne soylemen gerektıgını bılıyorsun. aksi halde bırısının aklında sureklı olumsuz anılacaksın.

şer hayır meselesi. fırsata çevirirsin sen bu durumu.

çok utandığını, arkadaşın adına özür dilediğini söyleyebilirsin. muhabbet ilerlerse aslında yakın olmadığınızı söyleyip hemen o serserileri satabilirsin.

bence de fırsat olmuş işte, aşk nefretten doğarsa kalıcı olurmuş. özür dile

tanışmaya bahane çıkmış işte git konuş, ah ulen üniversitede olcaktım şimdi :D

"merhaba, yakın zamanda yaşanan talihsiz olay için özrümü sunmak için geldim. size o bayağı yakıştırmayı yapan aptallar yakın olduğum insanlar değil, bu çeşit bir terbiyesizlikten sonra onlarla bir daha görüşeceğimi de sanmıyorum. beni affetmeniz için değil, yalnızca anlamanız için geldim. insan zaman zaman istemediği durumların içerisinde bulabiliyor kendisini. zihninizde bana dair oluşan o çirkin imgeyi temizleme fırsatını verirseniz, çok mutlu olurum bla bla..

güzel fırsat gole çevir. git konuş. kızla konuştuktan sonra da arkadaşlarının ağzına sıç.

arkadaşlarının dediklerini ağzına geri iade etseymişsin de güzel olabilirmiş, en azından samimiyetinden getirisinden faydalanabilirdin bu konuda. kızla gidip konuşmazsan o da onlarla aynı düşündüğünü sanacak. Arkadaşlarını da hayatından çıkarmayı düşün bence, yaptıklarını diyelim ilerde bu kız veya başka bir kız/erkek arkadaşın ya da sevgilin için yaptılar, yine susacak mısın? vs.

o kızdan sana hayır gelmicek bence. şu an hiç tanımadığın bi kız için gelecekte arkadaşlarından vazgeçmek zorunda kalıcaksın. bence kızdan vazgeç. başka kız mı yok? arkadaşların ayıp etmiş olabilir ama onlar senin arkadaşların. ne kadar yakın olduğunuza göre değişir tabii..

arkadaşlarını sikeyim vazgeçmek zorunda kalacaksın ne. bu kızdan bağımsız olarak siktir et o grubu. öyle insanlarla bir yere varılmaz zaten.

kızlar hakkında yorum yapmak herkesin yaptığı bir şeydir, ama hem duyabileceği şekilde yorum yapmak hemde "pavyon karısı" demek kalitesiz mal ve yavşak bir arkadaş grubunun olduğunu gösterir. Kişi arkadaşından bilinir derler eskiler, o yüzden sende ya "mal" yavşak ve kalitesiz bir insansın, ya da böyle olmaya başlıyorsun. Kızdan bağımsız olarak gruptan ayrıl yeni arkadaşlar edin.

kızlada gidip konuş

yanız o arkadaşlarının amına koyım ben. onlara ne lan bir kadın hakkında onun duyacağı şekilde yorum yapmak? laf atmaktır bu. o da tacizdir. tacizin karşılığı da azğını burnunu düz etmektir. bu konuda hiçbir tahammülüm, hiçbir esnekliğim yok.

ayrıca kız ne giymişti bilmiyorum ama ikinci kez düşün. güya eğitimli arkadşaların bunu diyorsa sokaktaki barzo kim bilir neler der.

yapacağın şey ise bunu lehine çevirmek: git kıza bugün. de ki dün arkadaşlarım bir şeyler dediler, onlar adına ben özür dilerim vs vs.

1-bi kere arkadaşların hayvanın önde gideniymiş, direkt yeni arkadaşlar aramaya başla bence. kime ne, başkalarının ne giydiğinden? "arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" demişler. ben kızın yerinde olsam benim için tüm şansın bitmişti.

2-tepkini bence o anda olay olurken verseydin hem arkadaşlığın açısından doğrusunu yapmış olurdun (bkz: adamların yanında pısıp kızın yanında aslan kesilmek), hem de kızı asıl etkileyen şey bu olurdu. yani o an tepki vermen.

3-iş işten biraz geçmiş gibi dursa da, gidip kızla konuşman ve "arkadaşlarım adına özür dilerim" gibi bir tondan giriş yapman senin açından puan sayılabilir, eğer kibarca üslubunca becerebilirsen.

bol şans :)

Git kızın gönlünü al ve puanı kap.

hepsini al, dizi yüzeysel ve ufak farklılıklar var.

dizi 3. sezonda kitapla yakındn uzaktan alakası yok.

o yüzden kılıçların fırtınası part 1 part 2'yi al oku.
dizideki sahneleri de baştan okucaksın ama kitabın 10'da 1'inde falan var zaten bütün sezon.

(bkz: kürtler)

evet kürtlerin ortalama 6-7 kişilik aileler olmalarından bahsediyorum.

2.soru = istanbul 20 milyon kaldırıyorsa türkiyenin 300 milyona kadar gideri var.

aslında fazla değil, yüzölçümü türkiye'nin yarısı olan almanya'nın nüfusu 81 milyon mesela. dedelerimizin zamanında doğum kontrol yöntemleri falan bilinmediği için en az 3-4 çocuk yapmışlar hep. doğu ve güneydoğu'da hala 8-10 kardeş olanlar var. batıda da yok değil böyle olan aileler. doğum kontrolünü günah sayanlar var, hiç bilmeyenler var.

bıraz sacma gelebılır ama. boyle otobusle ucakla falan gıderken bakıyorum. lan amma arazi var dıyorum bosta, buraya temız 500 mılyon kısı daha sığar gıbılerınden aklıma gelıyor. sey gıbı bı yerden gecerken hay amk bu sıtedeki evlerde kac kısı sevısıyor acaba gibi.ne alakaysa. neyse.

kürtlere indirgemeyin olayı kırsalda çok doğurmak sıradandı. işgücüne dayalı geçim (hayvancılık, tarım) olduğundan özellikle doğu anadoluda meyve değil de ucuz tahıl ekimi olduğundan( ekim yapılan arazi çok büyük oluyor) ne kadar çocuk o kadar işçi demekti, ayrıca köyde çok çocuk yapmak güç göstergesidir, bu yüzden doğu, güneydoğu anadolu genel olarak öyleydi. Ailemin soyu türk, babamlar 10 kardeşler, ordan biliyorum.

türkiyede nüfus çanı uygulanmadığı için.çoğu avrupa ülkesi vaktiyle gelişmek için uyguladı.

baya bi insanın -en beklenmedik insanların/grupların bile desteklediği bi şeyi bunun da desteklemesi anormal değil de, bi bokun içinden de çıkmasa keşke.
soğutmak değil de insanlar kendisini bununla aynı paydada görünce tedirgin olabilir evet.

o olabilir de ben şey yüzünden soğudum. bir grup taksim'de pkk, bdp ve apo bayraklarıylaydı bugün. sanırım dün de öylelermiş. ve zannedersem biri laf söyledi bu bayraklara onların yanında. ve o adama 100+ kişi ölümüne daldı onu kovalayarak, sonra biji serok apo deyip dolaştılar.

şimdi burada 1. parti bayrakları bu eylemlerde istenmiyor. sadece bdp bayrağı var. bundan rahatsızım. bu siyaset üstü bir direniş.
2. 100 küsür kişinin tek adamı öldürmek istemesi nasıl bir durumdur, bunu bir kürt kardeşim açıklayabilir mi bana? ben hem soğudum hem korktum bu durumdan.
3. bence terör örgütü (şöyle diyelim, sayısız insan öldürmüş bir örgüt) bayrağı ve onun liderinin bayrağı da yer almamalıydı bu direnişte. benim korktuğum bu tek adama 100+ kişi dalan kesimin silahlara da sarılabileceği düşüncesi.

yani zaten günlerdir kürtler var, kürtçe konuşuluyor, türk kürt omuz omuza direniyor. ama bu yukarıda olanlar bence provokatif bir durum. bence kürt kardeşlerim sağduyulu olmalılar.

Sİktiğimin aposunun ve PKKlılarınTaksimden siktirip gitmeleri gerekiyor.

Sonuçta İstanbul onların pek sevdiği kürdistan coğrafyası içinde değil, ve onları da alakadar etmez. Ki bütün direniş boyunca nerede cam çerçeve indiren, taşlı saldırı yapan varsa çoğu PKKlı idi.

NEreden mi biliyorum, bizzat benim üniversitemdeki pkk sempatizanı insanlar direnişte gözümün önünde yaptılar.

@sizofren hayaller

Bu dediğin doğruysa BDP kasıtlı olarak direnişi lekelyor demektir bence.

(bkz: taksim'de pkk bayrağı ve apo posteri açmak)

ayrıca bu 100+ dalma olayı da 3-4 saat önce oldu. yüzlerce kişi gördü. kimse bir şey yap(a)madı. adama ne oldu bilmiyorum bile.

mayonun dizin biraz üstünde olması daha iyi. deneyip alabilirsiniz, problem olmaz. likra bone de bence daha iyi. silikon olanları saça yapışıyor, çıkartırken kafayı acıtıyor. gözlüğe gelince, burun büyüklüğü sorun olmaz. isterseniz arası ayarlanabilir modeller var. mesela şu:
www.propointsports.com

valla ben geçen yaz bi quiksilver mayo aldım, hafif diz üstünde işte. Normalde astarsız ince mayo giymezdim belli olur diyerekten ama işte, bu yaz olursa olsun zaten astarlı olunca da belli oluyor diyerekten aldım bir tane, 100 liraya yakın bişeydi. Allahım böyle bir rahatlık yok, resmen yüzerken free as a bird diye müzik çalıyor kasıklarımdan.Ayrıca pek de belli olmuyor. Neyse diyeceğim o ki mümkün olduğunca ince al mayoyu, dizin biraz üstünde olanlardan.

1.yüzmede uzun mesafe yapmaya niyetin varsa, slip mayo öneririm. Onun dışında ne kadar kısa, o kadar rahat.
2.linki açamadım, ama kumaş gibi yapıda olanlar iş görüyor.
3.gözlüğü göz çukurlarında deneyip, yapıştırmadan almanı önermem. o arada burnuna basmasını da kontrol etmiş olursun.

kolay gele.

portakal gazı için doğrudan kanserojen ve geçici felce yönelik olduğunu söylemişlerdi dün. doğrudan sinir sistemini etkiliyor sanırım

ne yalan söyliyim gece boyunca aynısı oldu sağ elim arada sırada 10-15 dk uyuşuyor.

sentetik göz yaşartıcı kusma, yalpalama, kendinden geçme falan gibi etkilere sahip olan bir şey değildir diye tahmin ediyorum.

öyleyse bilemem, ama kullanılan bu gaz biber gazından farklı olarak, solunduktan sonra sersemlik, burun kanaması ve kusma vs gibi şeylere neden oluyor.
dumanı da turuncu.

agent orange olmayabilir de, göz yaşartıcı da değil sanki.



muhtemelen gazın etkisindendir diye düşünüyorum.
çünkü çok insanda böyle tuhaf etkileri oldu.
bence yarın bir doktora falan gösterin kendinizi yine de.
geçmiş olsun.

agent orange kadar ağır değildir elbette ama 2 gündür sürekliy yiyorum dün gece beşiktaşta attıkları farklı birşeydi bir de tekine geri atıcam diye 3-4 tanesinin arasında kaldım fazla da maruz kaldım diye sanırım, bebek tarafına koşturduk biraz, orda midem bulandı halsiz kaldım felan baya etkiledi. Zaten takaatim kalmadı aklım orda kala kala eve döndüm şu an iyiyim elbette ama fazladan bir halsizliğim var. Yoğunlaştırılmış biber gazı felan diyorlar olabilir normal biber gazı değildi ama kesinlikle.

Kız kaç yaşında?

kadın o kadar yemek getiriyorsa kızın evine girmezdim. kızı evime alırdım. sen olmasan başkası olucak.

annesi öğrense feci bozuk atar sana. hayalkırıklığına uğratma kadını. uzak dur.

kız yollu.
olan olmuş zaten kız önceden yapmamış olsa annesine ayıp olabilir de bu durumda olmaz götür kızı.

bitirici laf:sikilmiş götün davası olmaz.

yaşlar kaç ona göre bir şeyler diyelim... sadece yiyişmekten bir şey çıkmaz bence ya her türlü :)

sen ne düşünüyosun?

asıl kendine saygın varsa kızdan uzak dur bence.

yaparsan pişman olacağın belli yapma bence, zaten yaşın da ona göre büyükmüş baya ben de olsam büyük ihtimal yapmam.ihtimal diyorum çünkü kızın görünüşüne çekiciliğine de bağlı.

şöyle söyliyim o zaman bu kadar aşağıladığın biriyle 'yiyişme'.yani kendine bunu yakıştırma.ayrıca bu kadar da bazı şeylere aç olmayın.annesi sana sürekli yemek getiriyo,seni düşünüyo,kendi çocuğu gibi seninle ilgileniyo ve sen o annenin çocuğuyla ilgili ne düşünüyosun,ne muamelesi yapıyosun.

herkes duygusal mode on : ) sen bakma bunlara,sevişmek güzeldir.

Komsuya yan gözle bakilmaz hiç mi edep adap ogrenmediniz yahu. Ustelik birde kadın sana onca iyilik yapmış. Kizi yollu ise yollu.

yapma!

yok, hiç elleşme.

Komşuysa hiç bulaşma bence. Kız her zaman bulunur ama komşuyla papaz oldun mu sıkıntı. Yüz yüze bakıyosunuz her gün.

mom & girl yap olm işte

neighbour girl videosu çekmen şiddetle tavsiye olunur *swh

yabmazdım.

değmez.

kıza olanlar olmuş zaten anneye odaklanıyorum. olayları öğrenirse kadın bir ömür ne kızına ne başka bir insana güvenir.

knorr analı kızlı çorba getiriyor mu kamka kızın anası?

böyle böyle yurdum insanı abaza oluyor işte:)

prensiplerinden vazgeçme kanka, onlarda giderse geriye ne kalır ki?

asla

laptop hoparlöründe fark etmez, elindeki mp3 düşük bitliyse ondan dolayı flac ın sesi daha temiz gelmiş olabilir.

kışın anlaşmışlardı diye hatırlıyorum, geçiyor artık diye biliyorum.

www.mfa.gov.tr

yeşil hususi pasaport olarak geçiyor.

"soğuk algınlığı ve gribin semptomatik tedavisinde" diye yazar üstünde o ilaçların. semptomatik dediği de şikayetleri azaltıcı, yani hastalığı tedavi edici değil. hastalığı tedavi eden senin kendi vücudunun savunma sistemi. onları güçlendirmeye bak, daha az hasta ol.

neden ateşin var? üşüttün mü? ateşin düşünce iyi hissetmişsindir kendini, etkisi geçince eskiye dönmüşsündür.

evet üşüttüm, evet ateşimi düşürdüğü için iyi hissettirmişti şimdi ıhlamur limon felan içiyorum işte iyi gelirse :)

iç bir tane daha. ateş kötü bir şey. bir limonu sıkıp biraz su katıp iç. c vitamini iyi gelir.

Iki paralel dogrunun sonsuzda kesisecegi varsayimla yola cikarsak koninin ceperlerine paralel deriz. Paralel olurlarsa da ayni yaricapta bir silindir cizilebilir. Sorunun hangi konuda soruldugu belirli olursa o baglamda hocanin aradigi cevap da gelebilir belki.

içteki silindirin yarı çapı, koninin yarıçapının yarısı olmalı.

türev bılgim yok ve mobilm ama sanırı cevap 2/3

nxtrls haklı ben de düşünmeden sadece yarıçap değişkenine göre çözdüm ama bu 2 değişkenli, dediği gibi değişir, sabit bir cevabı yok. Eğer soru dediğinden ibaretse soru yanlış.

özet

zamanında onu terketederek ona ihanet ettiler. güvenmiyor onlara.

dotroların olayı zaten farklı. rahmetli drogo reyis olmadan onları tek bayrak altında toplamak kalesi abla için imkansız.

khaleesiyi değil khalı takip ediyorlar.Ayrıca büyü ejderha felan onları etkilemez. Adamlar bilek gücüne bakıyor, iyi bir savaşcıyı takip ediyorlar yani.Bu mantıkla saç örgüsü uzatıyorlar.

dothroklar atlarının içemediği sudan geçmezler, o yüzden gemiye binip karşıya gitmek istemezler. deniz onların kültüründe yok. khalı takip ederler sadece, eğer khal ölürse khaalesi'yi alıp eski khal eşlerinin olduğu bir yere götürmeleri gerekiyor inançlarına göre. yani aslında onların khalesi'yi değil, khalesi'nin onları takip etmesi gerekiyor.

kelimesi kelimesine ezberlemeyin kitabımı diyor tanrı. öyle anladım ben yani önemli olan mantığını anla felan herhalde ya da çok salladım.

"çok ciddiye alma."

Yazdığım kitabı çok ciddiye almayın, diyor tanrı
2000 sene önceki saçmalıklara din diye salak gibi inanmayın kafanızı kullanın diyo

Elde edemezsin. Denenmiştir. Ancak o seni elde edebilir, tabii eğer isterse. Akışına bırakmak dışında mantıklı seçenek yok. Çok zor ama bu istediğini elde edebilme ihtimalini barındıran tek yol.

etmezdim, ama yöntem şu şekilde sürdürülür.

Mantığı size açık ve uygunsa bir süre yanında bekleyin ve onun çok da öngöremeyeceği küçük süprizlerle de (az süpriz) hafif şaşırtır ve mutlu edebilirseniz, kalbini açmak yerine avcunuza bırakacaktır. Kesin.

düzeltme: süprizde ön koşul mutlu etmek değil şaşırtmak. kötü(pek hoşlanmayacağı) süprizde yapabilirsiniz problem değil.

ayrıca süpriz kelimesinin söylenişi ne kadar da saçmaymış. süpriz. sürpriz. süpiriz. süpürüz.heran şaşırıp, süpürgeye kadar gider bu.

asıl soru kalbi açık değilse neden elde etmeye çalıştığın, kısa sürekli eğlenmek içinse bence başka hedef bul.

justin ne alaka .. kısa süreli değil kısa süreli olsa neden uğraşayım.

8-9 sene önceleri 11 saate giderdik diye hatırlıyorum, (aile arabası, baba kullanıyor)

ben de 11-12 saat diye biliyorum da, son zamanlarda durum nedir merak ettim.

dizinin kurgu olma ihtimali olabilir mi acaba ya da o dönem de sezarın kıbrıs açıklarında olma ihtimali :)

ya, ben tarihçi değilim, tarih de araştırmadım açıkçası, az önce tesadüfen farkedince kafamda böyle bir soru işareti oluştu... yani heykeller resmen dizideki crasssus.. enteresan geldi... ters köşe mi olucaz acaba? ayrıca bitmesin dizi, umarım ters köşe olur dizi tamamen.4. sezon çekilir falan. gannicus birader hiç ölmesin mesela hep gülsün.

"aslında bizim dizide izlediğimiz caesar crassus mu" dediğin kısmı anlamadım ama şuna cevap vereyim, evet sezar bir ünvandır.

o zaman bu heykellerin tipine bakarsak ve dizideki insanların tiplerine bakarsak, sen de mi brütüs diyen sezarın aslında dizideki crassus olduğunu anlayabiliriz?

şu konuda bir düzeltme yapmak isterim ki caesar bir ünvan değildir ta ki Ocatvian ya da diğer adıyla (imparatorluk adıyla) Augustus'a kadar, sonrasında imparatorluğu vrugulamak için kullanılmıştır. işi kotarabilecek wikipedia bilgisi:

en.wikipedia.org(title)

@clive, senin verdiğin linkteki büst e bakarsak, o da dizideki crassus a benzemiyor mu? allah aşkına yahu, ben şizo muyum yoksa? ben mi benzetiyorum sadece? dizideki crassus bildiğin bu heykelciklere benziyor????

ekteki resim sezarın değil. crassus'un büstü.

sezaryenle doğduğu için sezar deniyor ona. asıl adı gaius juilius'dur. tipi dediğin gibi benzemiyor, daha kemerli burnu var ve bildiğin esmer biridir. roma dizisindeki sezarı canlandıran adam çok benziyor kendisine images4.fanpop.com

benim bildiğim, "sezar" bulunduğu konum yani birden fazla sezar var aslında. devlet yöneticilerine sezar deniyor. bizim bildiğimiz ise gaius julius yani temmuz ayına adını veren (july) soyundan gelen sezar. bir de agustuslar var ağustos ayına adını verenler ama onlardan bir sezar çıktı mı bilmiyorum.

bu total war oyunu zamanında bi ara araştırmış ve bu bilgiyi edinmiştim. kaynaklarımın yalancısıyım.

hatta rome dizisinde "yeni sezar" diye bir ifade geçiyordu.

evet doğru diyosun, iyi yerlerden yakalayamamış bu sefer, bende eskiden bu adama gülemiyorum, diyenlere nasıl olur nasıl gülmezsin derdim ama harbi bu son gösterisinde güldüm, evet güldüm ama diğerlerine göre baya bi alt sınırdaydı.

eski performansından uzaktı bence de. eksiden olsa bi bölüme gülmemiz bitmeden yeni bi kahkaha tufanı kopardı. simdi aralarda cok uzun süreler oldu.

tekrar izleyin.bende ilk izlediğimde çok gülmedim ama ikincisinde çok daha fazla şey yakaladım ve daha çok güldüm.

ota boka gülen bir insan olarak ben de pek gülmedim. sıradandı.

Tek kelimeyle söylüyorum sıçmış. Hiç gülmedim bende çok büyük bir kısmında. Genelde bende gülerdim, bir önceki gösterisinde cmylmz fena değildi ama. bu gösteri gerçekten kötüydü.

edit: bence problem esprilerini tekrarlaması değil pek. yaptığı yeniler de kötüydü. genellikle cinsellikten dem vuruyor artık. bir tat bir doku'yu izleyenler bilir o dönemde hiç böyle şeyler yoktu daha iyiydi yani.

bu adam eskiden sıradanlıktan uzak diye toplumun azınlık kültürlü kısmı baş tacı etti, şimdi tabana yayıldığı için espriler de basitleşti son gösterisine güldüğüm yerler oldu ama öyle eski gösterileri kadar gülmedim.

izlediğim tek gösterisiydi ve baya güldüm açıkçası. önceki gösterilerini bilemediğim için yorum yapamam tabi. ama ilk kez cem yılmaz izleyenler olarak biz beğenmiştik.

ben de birkaç esprisini seinfeld de seyretmiştim.

gülmedim diyemem ama eski gösterilerine çok çok daha fazla gülmüştüm.

ilk yarısını sıkıcı bulmuştum ama ikinci yarıda arkadaş ortamlarında kullanılabilecek çok güzel espiriler ve tespitler de bulunmuş. are you cola? faruk eczanesi, sen bize naap biliyo musun, çultanahmet...ara sıra açar tekrar tekrar gülerim.

basi ve sonu biraz durgundu benim icin, ama sonradan gurme dedigi mehmet yasin'in tabagi ciyuvvvv diye siyirmasina dakikalarca guldum.

Artık güldürmekten çok farklı işler yapıyor , arka masa üstüne serdiği kitaplarlada konseptin işaretini vermiş zaten, güldürmekten çok , felsefeyle karışık taşlama , uyumsuzluk ve kültürde oluşan absürdlükleri, gözönüne getiriyor yani bu açıdan bakarsanız , bir akademisyenin derse girip ögrencilerine anlattığı ders gibi şeyler yada bir uzmanın verdiği seminer tarzına çevirmiş gösterisini bana sorarsanız bu kadar yanlış anlasılmanın olduğu bir toplumdada büyük bir eksikliği tamamlıyor kendisi.

@librater' in söylediği durumun tam tersi olduğunu düşünüyorum. İyice tabana indi bence. Gereksiz ve uzun olarak uçkur konusunda takılı kalmış bu gösterisinde. 1 saatini buna harcamış gösterinin. Anladık '' erkek şeyinin dikine gider tamam '' bir bit artık.

seçilmiş üye o uzun uçkur sayısına takmış milyonlarca insan evladı olmasa internette sitelere durmadan bu reklamlar görünmez değilmi ? Bilinçaltı takıntısı haline gelmiş bu saçma salak sorunun altını çizmesinin nedeni bu düzeyde saçmalamanın bilinçli olarak değilde bilinçsizce fazla oldugudur bu toplumda , adam bunu göstermek istemiş .

valla hatırladım o maçı. hangisiydi ki...

biri kayseriydi sanırım da...

ben de hatırladım şimdi de çıkaramadım maçı.

kayseri erciyes'ti ama deplasman takımını hatırlayamadım

ya bildiğin deli edecek beni bu. açıp tekrar izlemek istiyoruz arkadaşlarla. maçı herkes hatırlıyor ama maçı bulmaya yönelik detay hatırlayan yok.

erciyes - dardanel oh rahatladım.

www.youtube.com bu galiba

evet erciyes dardanel. oh.

bence çok kötü duruyor. temiz olması lazım.

mağara adamı gibi gösteriyor bence, özensiz yani, kestirmende fayda var.Ayrıca berbere saçı kesme dersen kesmez ne demek istedin anlamadım :)

adamlarda makina var küçük alıyorlar onla hemen tüyleri 2 dk sürmez. saçtan alıcak diye bişey yok, git muhakkak kestir yada o makinalardan al evde kes, kendin zor oluyor ama başkasına yaptırırsın

iğrenç duruyor.
neden kesiyor ki saçtan?

bir de lazer epilasyon var? kalıcı hem?

sadece enseyi aldır, uzun saçlıyken kardeşim öyle yaptırıyordu, berberler yapıyor ve evet kötü duruyor.

koyvererek saç uzatmak mantıklı değil.

ense kılları ve kulağın hemen üstünde konuşlanan kıvırcıklaşan saçlar düzenli olarak kesilerek şekil verilmeli.
ayrıca yine düzenli olarak saçlarının kırıklarını aldırman lazım.
kendi kendine uzamış saç topluykende dağınıkkende kötü görünüyor. saçın şekil verilerek kesilmesi lazım.
sen tüm yazdıklarımı boşver berbere gidip enseyi topla de

ense kılları örülecek kıvamda adam gördüm, midem kalktı.
traş makinen varsa bi arkadaşına da aldırabilirsin ense kıllarını. çok zor bir işlem değil.

nick cave mi?

yok o değil =/

Thomas Anders olabilir ses görüntü açısından.

rick astley

www.youtube.com

ilk kez almak için verilen şubeye gitmen gerek ama normal şekilde hesaptan para çekmekten bashediyorsan her şubeden alırsın, anlamadım tam olarak.

Alkollü araba kullanmaktan kurtarır belki ama polise zorluk çıkarmaktan ceza alabilir.

yapılabilir. ama arada polis tartaklar falan, onun garantrisi yok.

ece erken bu şekilde yırttı zaten.

roket+1

ama polis döver lan bu sefer, bizim polisten bahsediyoruz abi, NYPD diil :D

Evet bu aslında yaygın bir kaçış yolu, böyle bir durumda sizden kan alamazlar ama bir rapor ile doktorun görüşünü soruyorlar, alkol durumu vs hakkında dışarıdan gözlenebilen bir sarhoşluk durumu var mı gibi... Sonrası net değil tabi.

Aferin, bunu dusunup yazana madalya takmak lazim.

Ise yaramaz. Neden derseniz polis sizi durdurdugunda ufletemiyorsa her saat basina su an hatirlamadim bir miktarda promil ekleniyor etkisinin gececegi gerekcesiyle.

Bu yolu izlerseniz polis sizi durdurdugunda 0 promil alkollu bile olsaniz sirf zaman isledigi icin yasal sinirin uzerinde alkollu sayilirsiniz yasalar karsisinda.

abicim bildiğim kadarıyla saat başı 15 promil ekleniyor hastaneye, adli tıpa vs. gitmeyi istediğinizde. 9 saat için sözkonusu durum geçerli midir bilmiyorum. bahsettiğiniz olayı ben de duymuştum zamanında ama polise zorluk çıkarmaktan ceza alabileceğimi söyledikleri için vazgeçtim. şu ana kadar bu durumdan çevrilmedim neyse ki ama çevrilirsem ne yaparım bilmiyorum.

@dehri eğer polis tartaklarsa, aklı başında her insan o polisin hayatını kaydırabilir eğer arbedede değilseniz. tekrar ediyorum eğer bir protesto vs. gibi bir durumun içinde değilseniz ve polis vs siz iseniz o polisin hayatı kayar doğru adımları atmanız şartıyla.

promil falan ekleme söz konusu değil. alkol almamış adama ne promili ekleyeceksiniz kanıtı var mı?
avukatları olan insanların bildiği bir kaçış yönetimidir. ve türkiyede tıkır tıkır çalışmaktadır.

böyle bir durumda doktor ''hastanın nefesinden alkol kokusu alınıyor ; konuşmasında bazı kelimeler anlaşılamamakta ; yürürken düz bir hat üzerinde yürüyememekte. hasta alkolmetreyi üflemeyi reddetti. hastanın fiziksel muayenesine göre alkollü olabileceği belirlendi. daha kesin tanı için hastanın kanından alkol derecesinin belirlenmesi önerilir.'' der. savcı da bunu bilirkişi raporu olarak kabul eder. o geceyi nezarette geçirirsin ; ertesi gün mahkemeye çıkarsın. polise zorluk çıkarma ; alkollü araç kullanma ; hatta işin içine ''alkollüsün hatırlamıyorsun'' mazeretiyle görevli memura hakaret filan da girer. o iş yaş ; olmaz.

doğru olma payı yok gibi. polisin zor kullanma yetkisi varmış.

“Sürücünün trafik zabıtasına ölçüm yaptırmaması nedeniyle götürüldüğü sağlık kuruluşunda alkol ölçüm cihazına üflememesi veya kan vermemesi ve polise direniş göstermesi durumunda 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 16 ncı maddesinde yer alan ‘Polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir’ hükmü gereğince şahsın mukavemetini kıracak ölçüde ve bu amaca yönelik olarak zor kullanılabilmekte, şahsın mukavemeti Türk Ceza Kanunu’nun ‘Görevi yaptırmamak için direnme’ başlıklı 26. yer alan yoğunlukta olması durumunda şahıs, hakkında adli işlem yapılarak Cumhuriyet Başsavcılıkları’na sevk edilmektedir.”

ayrıca diyelim ki doğruluk payı var. ben emniyet amiri olsam, ve benim görevlendirdiğim denetim ekibine bu şekilde zorluk çıkaran, ali-cengiz yapan olsa, ekibimin arkasında durup ilgili şahsın başına musallat ederim. evinin işyerinin oraya açarım her gün tezgahı. allahın günü çevririm. kemerden yazarım, telefondan yazarım, zincirden yazarım, ne bileyim işte, yazarım oğlu yazarım. o kitabına uydurup paçayı sıyırıyorsa, ben de kitabına uydurup icabına bakarım, dokunmadan sikerim.

Ozet:

Daha once hatirlayamadigim orani buldum. Saat basina 15 promol ekleniyor. Yani polis durdurdugunda 0 promil bile olsaniz 4 saat gectigi anda ehliyeti kaptiriyorsunuz. "Alkol almamis adama ne ekleyeceksiniz kaniti var mi" diyen arkadas hangi ulkede yasiyor merak ediyorum.

Genis ozet:

"Olaydan yaklaşık 6.30 saat sonra 48 promil alkollü olduğu tespit edilen sanığın yerleşmiş Adli Tıp Kurumu uygulamalarına göre alkol oranın her saat %15 oranında azalacağı ve bu oran dikkate alındığında kaza anında 138 promil alkolle tekabül edeceğinin anlaşılması karşısında olayın sanığın savunmalarında belirttiği nedenlerle değil aldığı alkol nedeniyle olduğunun kabulünde zorunluluk bulunmasına karşın yazılı şekilde karar verilerek sanığın eyleminde bilinçli taksirin koşullarının oluştuğunun gözetilmemesi kanuna aykırı, katılan vekilinin ve Mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olup....

teşekkürler, hiç yeltenmemek lazım, en azından bizim memurlar döve döve üfletir herhalde.

Memurdan korktuğundan değil, köpek gibi geberip başkalarını da öldürmekten korktuğundan yeltenmemek lazım. Teker teker yeryüzünden silinse böyleleri sorun değil de, diğer insanlara yazık oluyor işte.

0 promilin üzerinde çıkarsa mantıken ekleyebilirler çünkü adam belli ki alkollü kaç saat geçtiyse o kadar promil eklenebilir ama 0 promil çıkan bir adama "4 saat geçti sen 60 promilliydin o zaman" diye ehliyetine el konulamaz. yasal bir dayanağı yok. adam alkol almadıysa bunun aksi kanıtlanmadıkça o kişi alkollüydü denilemez.
yukarıda anlatılan durum da daha önce çok kez yaşanmış ve türkiyede tıkır tıkır çalışan bir kaçış yönetimidir.

trafik polisi olarak konuşuyorum iyi dinleyin.
birincisi doktorun senden kan alma yetkisi yok doğru. ama üflemediğin veya kan vermek istemediğin takdirde kanaat bildirebilir. örneğin hafif-orta-yüksek şeklinde. kanunen orta veya yüksek demesi ehliyetin alınması için yeterli.
ikincisi -ki ben ankaradayım ve çoğunlukla başıma geldiği ve yaptığım için söylüyorum- birinci seçenekte de belirttiğim gibi doktor kannat belirteBİLİR. belirtir demiyorum. belirtmeyebilir kannat. böyle durumda trafik polisi sadece durumu anlatan bir tek tutanak karşılığında sürücünün ehliyetini alarak psiko teknik değerlendirmeye gönderebilir. burda amaç sürücünün trafik güvenliğinden sorumlu kolluk kuvvetlerine zorluk çıkarması değil, onlara bu direnişi sergileyen bir kişinin diğer sürücülere daha fazla zorluk çıkartabileceği içindir. bu durumda ehliyet 6ay ile 2 yıl arasında verilmez ve 3. kez alkolden alınmış gibi psiko teknik testler ve eğitimden geçersiniz. çok zorda kalmadıkça pek tercih etmem çünkü o adam bi daha iflah olmaz, topluma kazandırılması epey zaman alıyor.

Bir diğer husuta alkolden 0(sıfır) çıktığında üzerine geçen zaman eklenmez. çünkü olmayan bişeye ekleme yapılmaz.
başaka diğer husus ise polisler kimseye kolay kolay kafayı takmaz arahat olun. onun deerdi mesai saatini bitirip evine gitmektir. yani üflemedin diye sana düşman olmaz. tabi sen olayı kişiselleştirip o polisi çileden çıkarmadığın sürece.
Size söyleceğim en iyi tavsiye durumunuzu açıkça ve samimi bi şekilde söyleyin. eğer ona rağmen yapmayı kafaya koyduysa bu tür olaylara kalkışmak zaman kaybından başka işe yaramaz.
Ece erken olayına gelince medyatik bi olmasından ötürü doktor kanaat belirtmemiş, işlemi yapan arkadaşlarda olaya çekingen yaklaştıkları için birazda acemilik tabi kurtarmıştır. benimde ece erkenden farkım yok derseniz siz bilirsiniz tabi.

yeme.

lazım olasa canın istemez. yardır musa.

aslında aç değilsin. yeme. yemedikçe miden küçülecek.

Aynı durumdayım. İştahsızlığımla en yakın arkadaşlarımdan dayak tehditleri alan ben, şu sıralar en az 2 tabak yemek yiyor, masadan aç kalkıyorum ve şu an tek umudum finallerin bitmesi. Durmak mümkün değil çünkü. Aç gezme bence, sınavlar filan, insanın aklı midesinde olunca her şey daha da beter oluyor. Burada kendimi de rahatlatmış oluyorum bunu diyerek. Yemeye devam.

fazla kilo aldıkça ya da almaya devam ettikçe leptin denilen tokluk uyarıcı hormon reseptörleri gittikçe duyarsızlaşıyor ve sonucu obeziteye kadar gidiyor.
açlıktan ölecekmiş hissine kapılsan da yeme, 2 hafta sabret zaten mide iyice küçülür yeniden o hisse kavuşursun.

abi öğlen yemeğinde
300 gr civarı et veya ciğer veya balık.
bol yeşillik
yanında yoğurt
yiyorum
15 dk sonra filan acıkıyorum.
hayır daha gençken daha az yiyordum ki şimdi yavaşlamam lazım.
sırf bu yüzden bazen sınırsız pizza ya gidiyorum dominos 12 tl o kadar doyuyorum ki 15 dk yı bırak 5 saat filan hiç acıkmıyorum abur cubur bile istemiyor canım.

isin sirri yavas yemekte hocu. Yavas ye.

ülser, gastrit olunca da bir iştahsız oluyorsun ki hiçbirşey yemek sitemiyorsun, sigara alkol içemiyorsun felan o günlerim geldi aklıma bence şükret ben de kendime çok yerim diye laf ederdim ama çok yemek sağlık göstergesi sanırım (fast food hariç)

katılıyorum.

neye katılıyorsun, bana mı, söze mi? :)

söze. basitçe bakarsak çok doğru bir yaklaşım.

her zaman yapıyorsa çirkin damgasını basarım.

bir noktaya kadar iyi ama fazlasında basit gösteriyor.

kızımız sıfır puanda, ve yalnızca bunlara göre değerlendiricez diyelim;

abartılı makyaj, safiye soyman modu -30
yerinde olmuş, az makyaj +20
çıtı pıtı gösteren, aşırı sevimli bişey makyajı +35
sıfır makjay +10
gelişine yapılmış, adam halimle benim bile yapabileceğim sıradan makjay -5
götik makyajı +5 (sıfır vericektim ama amy lee geldi aklıma kıyamadım)

tarifem bu şekilde, tüm hanımlara duyururum.

saygılar, hope ender.

abartmadan yapsın, hiç yapmamak ya da abartmak güzel bir şey değil.

ojeye kadınlar tarafından çok önem veriliyor, bir erkek olarak, 10 üzerinden 0,5 önem derecesi. önemli olan manikürlü güzel tırnaklar.

en önemli makyaj göz çevresi makyajı, bunu düzgün yapsın. vezir olmak da rezil olmak da var.

kadın halimle yanıtlıyorum.

makyajın ağırlığına, ortamına, kişiye yakışıp yakışmadığına göre değişir bu durum.

Okula(üni) gidilen rutin günleri düşünelim

okula giderken ise mümkün olduğunca hafif yap makyajını zaten.

hafiften olması laızm ölü balık gibi gelmesin ama kokoşlaşmasın.

kişisel olarak sıfır makyajlı kızlara aşık olurum hep.
diğerlerine güzel veya kokoş arasında bi sıfat veririm o kadar.

bence en güzeli sıfır makyaj ya da sadece gözlere yapılan vurgu. bokunu çıkarmadıkça sorun yok. suratı turuncu bir renge bürünmüşken gözlerinin etrafı kapkara, göz kapağının üzeri ise mavimsi pembemsi renklerde olan tipler gerçekten korkunç. yukarıda da denildiği gibi hafif makyaj yeterli bence, göz kalemi ve belki çok hafif bir ruj ya da dudak parlatıcı. bence oje çok da önemli değil hatta kimi zaman saçma buluyorum ama bakımlı doğal rengindeki tırnaklar fena durmuyor.

hafif makyaj -bak yalnızca hafif- candır.

Digerleri gunden gune, kisiden kisiye degisir belki ama duzenli fondoten kullanimi buyuk bir yanlis bence. Birinci sebebi siz cok dogal duruyo belli bile degil zannediyorsunuz ama ogle degil, ufak tefek park ciziklerini kapatmak icin pasta cila yapilmis araba yuzeyi gibi yapaylk akiyor ve tabii ki olmamasi tercih ediliyor. İkinci sebebi ise duzenli kullandiginiz zaman insanlari o goruntunuze alistiriyorsunuz. Eskaza bir gun surmediginiz zaman herkeste olabilen normalde dikkat cekmicek yuz kusurlari birden acaip goze batmaya basliyor. Sonra arkanizdan burcuyu bugun gordun mu, zombi gibi olmus diyorlar. (en cok bunu duydum). O yuzden ozel gunler vs haricinde, ozellikle her gun ayni kisilerle gorusuyosaniz kullanmayin bence.

ben de sadelik yanlısıyım ve küçük makyaj dokunuşlarını destekliyorum.

her ikisi de diyorum. düzenli olarak yapmasa da arada sırada hafif makyaj güzel oluyor. ama oje her zaman olmalı.

Basit aletler onlar. Bir adaptör ve bir kablo alt tarafı. Bir şey olmaz.

verebilir.

verebiliyor bazen, aşırı ısınma yapmıştı mesela benimkinde.

Arkadasimin iPhone'unun ana karti yandi. Kesin zarar verir denilemez ama orijinale gore zarar verme riski daha yuksek.

normalde vermez ama, malzeme kalitesi dandik olduğundan dolayı zarar verme riski olabiliyor.Hiç riske girme bence orjinal al.

verir hatta iphone uyarıyor seni bazen. Özellikle şarj kablosunun takıldığı yer bozulabiliyor

Yan sanayi şarj cihazına takınca benimkinde mesela ekranın üstüne tıklıyordun altına tıklanmış gibi davranıyordu. Yani zarar verebilir.

hiç bişey olmuyor.bende 2 orijinal 3-4 tanede çakması var.
hatta orijinaliyle şarj ederken cihaz sapıtıyor bazen.dokunmatik özelliğine bi haller oluyor.ve şarjdayken telefon görüşmelerinde küçük çapta kulağımı elektrik çarpıyor.çakmalar ise adam gibi şarj ediyor.ama bazen veri aktarımı yaparken çakmalarda sorun çıktı

bazilarinda alet sapitabiliyor. hard reset midir nedir öyle abuk sabuk bir reset yapmadan kurtulamiyorsun itunes'a baglayip.

arkadasimin basina geldi, benim de geldi. hatta sarja taktim, sabah alarmla kalktim bir baktim kilitlenmis.

alarmi da kapatamiyorum. kafayi yedim.

itunes'a baglayin aktive edin diyor ama baglayinca server'a baglanmadi falan diyor, illa resetleyecen baska yolu yok.

disarida falan öyle bir durumda kaldin mi mictin yani.

Kimse kusura bakmasın ama orijinal değil de yan sanayi şarj cihazı takıldığında sapıtıyorsa, o tamamen Apple'ın totoşluğudur. Onda bile kendilerine muhtaç kalmanız için saçma sapan bir düzenleme yapmışlardır.

her yan sanayi de olmuyor ama bazilarinda oluyor. ama evet bence de apple'in totoslugu

depresyon belirtisi oalbilir tabi konuşmanın derecesine göre
ve önüne geçmek lazım çünkü sonrası ilaçlık boyuta geliyor
ve de kendi kendine konuşunca yorgunluk dikakt dağınıklığı oluşabilir
geçmiş olsun

farkettiğin anda kulağa telefonu koy millet tip tip bakmasın. önünü alman lazım yoksa psikolojik destek şart olur

lan büyütmeyin..

bişey olmaz aynen devam, bol vitamin al.

olmaz.ha bu arada keşke vur kaç yapmasaydın.

umarım olmuyordur. bende fena yaparım

kendi kendine sesli mi konuşuyorsun yoksa sessiz mi?
eğer sesli ise bir kaç problem olabilir.hem sosyolojik açıdan başına dert olur hemde psiklojik açıdan destek alman gerekir.
ama konuşmalar beyninin içinde gerçekleşiyorsa,bir nevi hayal kurmak gibi pek sorun olmaz..sadece abartı durumlar seni asosyalliğe yöneltir,insanların seni anlamadığını filan düşünürsün.

eğer arada küfür ediyorsan sorun olur.
benim kardeşe böyle biri denk gelmiş otobüste, çocuğun teki karşılıklı olan 4lü koltukta oturup kulaklıkla müzik dinlerken yanındaki boş koltuğa oturmak isteyen bi teyzeye dizlerini çekerek yol açmış. teyze bi yere mi takılmış ne. geçmekte zorlanmış uzun süre. çocuk herkesin duyacağı tonda ve yükseklikte bi "geçsene ..ına koyim" demiş. müzik dinliyor ya, dış dünyayla sesli irtibat kesik. kendi sesini doğru ayarlayamıyor. içine amfi kaçmış gibi bağırıyor falan. ortam gerilmiş, çocuk hala farkında değil, o kadar kendini kaybetmiş.
sen sen ol, çok küfür işine girme eğer sorunsuz şekilde kendi kendine konuşma alışkanlığın varsa.

kendi kendine konuşmaktan kastın ne?

delilikte bahsi geçen kendi kendine konuşma kişinin kendisiyle sanki iki kişi konuşuyormuş gibi karşılıklı konuşması.
misal a kişisi olsun. kafasıda herhangi bir diyalog ikisi de a kişisi olan iki kişi arasında geçiyormuş gibi geçer.

ama genelde inlarlar kendilerine telkinde bulunmak için konuşurlr, cevap olmadan. ya da kafada başkalarıyla hayali diyaloglar geçer.

hep öyle derler ama herkeste konuşur kendisiyle.

ahahaha güzel paylaşım :)))))

10 000 ton karbondioksit gazı çok fazla. ona gönderme yapmış. böyle gözükürdü james bond diye.

10000 ton co2 nin üzerinden anca james bond geçebilir demek istiyor işte. hani cesur felan ya ölüme meydan okuyor sürekli, orası da çok tehlikeli onu vurguluyor

öncelikle

tr.wikipedia.org

'eğer james bond aktivist olsaydı, dünyaya bir şeyler katmak adına ilk yapacağı şey bu karbondioksit üreten zararlı yapıyı kapatmak olurdu.' gibi bi şey sanırım. emin değilim.

Erkekten uzun ve erkeğin boyuna göre fazla kısa bir kız olmamalı bence. Yakışmıyor.

elbette göreceli soru ama erkekler uzun sevmez olayının meali komplekstir. nasıl ki kadının maaşı fazla olmamalı kadının yaşı büyük olmamalı kompleksi varsa kadın uzun olmamalı kompleksi de var. istisnalara selamlar.
kısa boylu kızlar candır daha sevimli olurlar. kısa derken 1.65 falan tabi. ele gelsin en azından.

Er kişi niyetine;

Sevgili kişisinin boyu 1.58 yani kimilerine göre normal, kimilerine göre çok kısa ama uzun olmadığında hemfikir herkes. Kısa boylu kadın erkeğin egosunu daha fazla tatmin ediyor. Liseli birisi olsam uzun boylu kıza bakıp at gibi beaa bin üstüne vur kırbacı derdim ama kazın ayağı öyle değil. Bi kere sevgili kişisinin kısa olması kendimi dominant hissetmeme yardımcı oluyor. Yani bu hem yanında dururken hem de sevişirken. Uzun boylu bir kadında böyle birşey hissetmek zor.

Yani uzun boylu olmak dikkat çeker, dezavantajı yoktur ama kısa boyun avantajı var bana göre.

PS: Boyum 1.86

kadın kişisiyim ve boyum 170. (evet, tam 170)
erkek arkadaşlarımla ben bile bu boyla hep sıkıntı çektim. topuklu ayakkabı giyince homurdandılar hep vs. uzun boy hakkında güzellemeler yazan çok erkek "topuklu giyme, benden uzun oluyorsun" insanına dönüştü. 176-178 boylarında olsam sanırım şimdiye kadarki hiçbir ilişkimi yaşamamış olurdum.
en ideali şudur denilemez elbette. "sen çok uzun değilsin ki uzun kız neyine" de kimsenin haddine düşen bir açıklama değil. ama kuzey topraklarda da yaşamıyoruz. dengi dengine işte.
ayrıca evet kompleks dolu insanlar olduğumuz da doğru.

1.80 ve sonrası diyelim biraz hantal duruyor sanki. hele basketçi kızlar :(

Kadın-Erkek ilişkileri günümüzde maalesef tamamen erkek bireyin dişiye karşı kendini yeterli görmesiyle, kendini baskın görmesiyle alakalı yani birliktelikten çok sahiplenme gibi birşey oluyor dolayısıyla bu konu kompleksle alakalı, 1.82 yim ama 1.75 lik kıza yanaşıp muhabbet kurarken zorlanıyorum. Ama 1.60 lık kızlar çook fazla güzel olmadığı sürece rahatım.Herhalde uzun boylu kızlar daha havalı olduğundan yazan erkek sayısı az oluyor galiba.Amaan düşündüğünüz şeye bak

onu diyen kız kısaysa ne yapsın :) aradaki farkı çenesiyle kapatacak :)

erkekler yatakta top gibi evirip çevirebildiği kızı istemezler. 168 kısa değil ama 160 ın altından uzak duracaksın. uzun kız uzun bacak demektir. bi de zayıfsa tadından yenmez. kız kısmısının 182 ye kadar yolu vardır. yorulacaksın...

bence erkekler uzun boylu kızları beğeniyor. hatta sarışınlarda olduğu gibi, uzun boyda da bir körlük derecesinde beğeni var. boyu uzun olan ama kendi güzel olmayan kızlar da çok beğeniliyor. basketçi arkadaşlarım vardı, tamam uzun boy güzel de, 1.90ın üzerinde, neredeyse kambur ve uzaktan görenlerin travesti falan sandığı kızlara bile erkeklerin ilgisini net gördüm. gayet beğeniyorlar.

uzun boylu kız.

aksi daha doğru olan bir genellemeye varmanızın nedenini biz bilemeyiz, grup dinamiklerinizi siz daha iyi biliyorsunuz.

çok da fazla kurumsal olmayan çağrı merkezlerinde bulabilirsin aslında. hep arayıştadırlar.

çağrı merkezi haftada 6 gün istiyor nerdeyse, benim için mümkün değil.

gugılladım şöyle bişe buldum.

ne zaman yüzünü görsem sabır ve karar elden gider
Dilde kalır yalnız aşk cümle işler elden gider
O sevgiliyi göreli beri onun düşkünü olmuşum
Akıtır bu göz gözyaşı yüklü ırmağı elden gider.
Geceler beri düşünsem yarin dağınık saçlarını

Deli divane olup dil tarumar elden gider
Sabredip ay yüzlü güzellere gönül vermemeyi isterdim
Lakin o peri gibi güzeli görünce kararım elden gider
Muhibbi gam sultanı geldi askerini çekti
Kuvvetli kalesi olan gönül yağmalamış şehir gibi elden gider

bu değil. içinde "mühr-ü süleymandır bana" diye bir dize geçiyordu.

zülfünün bu-i nigarı rahatü candır bana
aruzun tertaze güllerle gülistandır bana
olmuşam di-ü rakibin mekrü şerrinden emin
dağı gam sinemde san mührü süleymandır bana

kimi amber, kime cember görünür zülfi dost
çeşmime her tarıanun marusubandır bana
ey muhibbi, gün yüzüne şöyle hayran olmuşam
kim göre bu halimi elbette hayrandır bana.

dinleyerek cevirdim panpa :))

google layınca bunu buldum
www.youtube.com
yorumlarda altta biri yazmış sözlerini

onu da ben yazdım karşim.

face your fear, adamın higgs bozonusun.

2 saat önce yediğim ev mantısı..hmmm süperdi.

ama dışarda yediğin en iyi mantı yeniköydeki mantıcıydı.

beşiktaş çarşıda bir yer vardı adını unuttum, bayağı iyiydi. bir otopark vardı migrosun orada onun karşısında.

bodrum mantıcısı var kızartmalı felan o da fena değil ama bir yöresel mantı tadında değil

hazır mantı derken eve geliyim atıyım suya haşlansaın götürüriyim istediğim zaman onu soruyorum. yoksa casita rulz.

aslı börek. yediklerimin en güzeli. kıyması midenizi yakmıyor. hamuru incecik açılmış. geröekten güzel. paket servisi de var :)

kadıköy anadolu'nun oralarda bi sokakta vardı ablanın biri hazırlayıp paketleyip satıyordu ama hala var mı bilmem. çibörek de vardı hatta. alıp evinde yapıyordun, nefisti.

migroslarda satılanlar da fena diil bir de dondurulmuş olanları var harika'ydı sanırım o da tercih edilebilir. aslı böreğinki güzelmiş bir de.