içeriğin de önemi var elbet, ama içeriğin tartışılabilmesi için önce bir içeriğin olması lazım. bir analojiyle anlatayım. mesela ülke olarak olimpiyatlara eskrimci sokmak istedik diyelim. bunun yöntemi, sokaktan on kişi çevirip, "gelin sizi eskrimci yapalım" demek değildir. eskrim kursları açarsın, spor halk arasında yaygınlaşır, sporculara destek olursun, zamanla olimpiyatlara adam gider. o yüzden "neden bizim olimpiyatlarda eskrimcimiz yok?" diye soramayız, çünkü memlekette eskrimci yok (vardır tabii de, tanımıyorum, affetsinler). aynı şekilde, neden felsefe kitabı okunmuyor diyemeyiz henüz, çünkü kitap okuyan yok. o tür "ağır" kitapların okunabilmesi için, önce bir okuma alışkanlığının kazanılması, basit kitapların okunması, onlardan keyif alınması lazım.
çok anlam yüklemeye gelirsek, benim için kitap okumak önemlidir. neden? akıcı bir dilden, başka birinin iç sesini duymaktan, filmlerdeki gibi her şeyin gözümün önüne konmasının aksine kitaptaki tasvirleri canlandırmaktan keyif alıyorum. sadece roman da okumuyorum, non fiction kitaplardan bilgi de ediniyorum. bence okumak muadili olmayan bir keyif.
okuyamayanlara da kızmıyorum. kimisi keyif almıyor olabilir, okuma alışkanlığı kazanmamış olabilir, başka kaynaklardan bilgi ediniyor olabilir. benim kızdıklarım, kitap okumamayı sanki matah bir şeymiş gibi gösterenler. bu sadece kitap için de geçerli değil. "kitabın ne faydası var" diyen adama ne kadar kızıyorsam, sinemanın, müziğin, sanatın da faydasız olduğunu iddia edene adama da kızarım.
0