öncelikle devlet memuru olmak gerekiyor bildiğim kadarıyla.

resmi görevi ifa amacıyla yurtdışına çıkmak gerekiyor. daimi bir pasaport değil, iş bitince teslim edilir.

şurada bilgi var:
pasaport.kocaeli.pol.tr

Kurumunuzda bunu bilen birileri vardır çünkü kurumdan alacağınız belgeyle gidiyorsunuz almaya.

oleay, kolaymış, teşekkürler..

Nereden?

üsküdar

Bağlarbaşı'ndan geçen herhangi bir otobüs, minibüs, dolmuş. Üsküdar'dan kalkan toplu taşıma araçlarının %99'u bağlarbaşından geçer. Binmek için Horhor durağına yürürseniz mükemmel Üsküdar trafiğninin bir kısmından kurtulmuş olursunuz. Horhor durağı için Kanaat lokantasını sorun, onun çaprazında.

Bağlarbaşı durağında inip 200 mt aşağı yürüyeceksiniz.

Taksi ile maksimum 10TL tutar.

herhangi bir kanunda böyle bir suç tanımı yok. suç değil yani. sadece yasaktı. artık fiilen serbest.

türbanı yasaklayan yasa ya da anayasa maddesi yoktur. aksine yasalarda belirtilmedikçe serbesttir şeklinde yazılı.

fiilen 28 şubatta uygulandı şu anda fiilen uygulanmıyor. yasaklı bir maddeyi meclis koyabilir sadece. yargı kanun yapamaz kanun iptal edebilir en fazla

Türban ile ilgili yasayı doğrudan anayasa'ya aykırılığına bağlayarak iptal eden anayasa mahkemesi kararı gereğince üniversitelerde derslere türbanla girilmesi hukuki değil. bu nedenle de rektörler tamamen serbest bırakmak yerine girenler hakkında tutanak tutulacak demekle yetiniyorlar.

Üniversiteler ile resmi daireler aynı çatı altında değiller. Üniversitelerin özerkliği var.

Teknik olarak yaşadığın tüm olumsuz olayların kefaret ve uyarı niteliği taşıdığı söylenir. Kaynak veremem. :))) (Her şer'de bir hayır! buna işaretmiş. :) )

ufak günahların bedeli bazen dünyada ödenir. uyarı değil de bir nevi azap çekme.

Abi o tasavvuf'un yorumu; "çekersin günahından arınırsın" şeklinde. Hatta bunu destekleyen "hastalıklardan kurtulunduğunda günahlardan da demirin pasından kurtulduğu gibi kurtulursunuz" şeklinde ayetler de var.

Ancak o okuduğum yorum ise olumlu anlamından ziyade olumsuz anlamlıydı. Yani "dünyadaki cehennem" tarzı, "çekiyorsanız günahlarınızdan dolayı" gibi.

Buna benzer bir örnek istiyorum ben.

Edit: Yazana dek diğer arkadaşlar da cevaplamışlar, daha somut örnekler arıyorum yorumdan çok. Ayettir, suredir gibi.

"çekiyorsanız günahlarınızdan dolayı" olayi peygamberlerin gunahsiz olmasina ragmen ugradikleri zulumler noktasinda patlar haci.

@ot peygamberlerin günahsız olması gibi bir şey yok bildiğim kadarıyla. Hatta hz.Musa'nın adam öldürme ve pişman olma davası var.

kötü şeyler yaşıyosan elbette birşeyleri yanlış yapıyosun demektir. yanlış yerde yanlış zamanda yanlış şeyleri yaşayıpta başına birşeyler geliyorsa kendini sorgulaman gerekir.

cevap: evet taşır.

"Bakın, Allah, bir sivrisineği (hatta) ondan daha küçük bir şeyi örnek getirmekten kaçınmaz. İmana ermiş olanlara gelince, onun Rablerinden gelen bir hakikat olduğunu bilirler. Hakikati inkara şartlanmış olanlar ise, "Bu örnek ile Allah ne demek istiyor acaba?" derler. Bu yolla Allah, bir çoğunu saptırırken bir çoğunu da doğruya yöneltir,fakat fasıklardan başkasını saptırmaz.( BAKARA suresi, 26. ayet)"

Alıntıdır, doğru mudur bilmem.

cennet cehennem inancı gereği pek mantıklı değil. kıyametten sonra yargılanacaklarına inanıyorlar, ki bu sayede nereye gideceklerine karar verilsin. bu durumda o kişinin yaptıklarının günah olup olmadığına karar verecek merci kıyametten önce devreye girmiyor demektir.

nihayet bir soruna cevap veriyorum, umarim aradigin budur
www.sorularlaislamiyet.com

ayet degil ama genelde hadisler var ve dini tartışmıyorum
ve hatta Şura suresi kaynak gösteriliyor
www.istikamet.eu

ŞURA SURESİ 48.AYET: ''Eğer yüz çevirirlerse (bilesin ki), biz seni onlara bekçi göndermedik. Sana düşen, sadece tebliğdir. Gerçekten biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımızda ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları işler yüzünden onlara bir kötülük dokunursa, o zaman da insan pek nankördür.''

bunu bilemeyiz. ot'un dediği doğru bu arada. en yakın örnek hz muhammed sav ın tek günahı bulunmadığını biliyoruz kurandan. bahsi geçene göre en çok musibeti de o yaşamıştır. yani bütün musibetler günah kefareti diyemeyiz bu noktada. küçük yaşta anası ölen çocuğun günahı ne, depremde 1 yaşında olup organları kopan bebeklerin başına gelenleri nasıl açıklayacağız? ha şu var, yaşananları "düşünmek", bir nevi ders çıkarmak bir müslümana vazifedir: kuranda çokca geçer "düşünmez misiniz" diye, arkadaşlar da ayetler hadisler göstermiş zaten. kula düşen kendini mümkün mertebe doğru yola koymak. olan bitenden de gerek ders çıkarmak, gerek ibret almak, gerek kendi haline şükretmek, gerek muhtaç olana yardım etmek.

(bkz: mongolizm)

(bkz: down sendromu)

kromozom bozukluğu nedeniyle diğer duyurucuların da söylediği gibi. hatta bu keşfine parelel olarak gebelikte yapılan detaylı ultrason taramalarında down sendromu bulgusu olarak bakılan kimi şeylerden örnek vereyim: femur ve humerus boyu (yani bacak kemiği ve kol kemiği ki bu kişilerde bu kemikler kısadır), burun kemiğinin olup olmaması, ense kalınlığı (bu kalınlık fazlaysa down sendromuna işaret edebilir), serçe parmağın üç yerine iki kemikten oluşması, sandal gap tabir edilen ayak baş ve işaret parmağı arasındaki açıklık.

asya'yı pek bilmiyorum ama metrobüs varsa oralarda zincirlikuyu'ya kadar gel. sonra yine metrobüsle mecidiyeköy'e gel. in. metroya bin. osmanbey durağında in. sırasıyla pangaltı ve dolapdere çıkışlarndan çık. sağa dön. gitmeye başla kaldırımdan. ışıklardan karşıya geçtiğin ilk cadde ergenekon caddesi.

vapurla eminonu'ye gec, eminonu'den otobus var ferikoy'e, numarasini tam hatirlamiyorum simdi, bilmem kac FE'ydi galiba.

70KE 70 FE -74 69E BUNLAR GEÇER eminönünden gidersen

trenle geliyorsunuz herhalde. haydarpaşa'dan önceki istasyonda inmeniz daha mantıklı. Söğütlüçeşme!nin hemen yanında metrobüs durağı ve en kolayı da bu. metrobüs ve metro.

doçent olur.

yar. doç. evet. associate professor oluyo doçent.

peki bi de şunu sorayım. assistant professor olan birinin türkçe unvanı yar. doç. mudur sadece, yoksa yar. doç. dr. mudur? ünvanlar, görevler çok karıştı kafam. teşekkürler.

Türkiye'de "Dr." da yazılır. Doktorasız akademik yükseltilmeler "bir zamanlar" yapıldığı için gereklidir de. Yani doğrusu Yard. Doç. Dr.'dur.

yard. doç.luk tamamen idari bir kadro. akademik açıdan doktordan tek farkı ders verme hakkı ve yurt dışında pek kullanılan bir ünvan da değil.

moralini bozmak gibi olmasın ama "yok"

varmış....

Şu konulara bir göz atmanı tavsiye ederim.

www.turkhukuksitesi.com
www.istanbulbarosu.org.tr
gaziantep.stk.net
www.hukukforum.com

çok teşekkürler de istanbul barosu bile vermiyor,kurumlar için yalnızca işletme ve iktisat öğrencileri öğrenciden sayılıyor sanırım..

istanbul hukuk öğrencilerine veriyor.

istanbul hukuk öğrencisiyim,telefon açtım öyle bir uygulamamız yok denildi.

var. bu yıl 750 öğrenciye verilecek. vakıflar aracılığıyla veriliyor. öğrenci işlerine sorun süresi geçmek üzeredir.

varmış bir yolu:

www.makeuseof.com

güvenli bi program mıdır acaba?

malesef yok. "google book downloader" isimli yazilimlarla indirseniz de silinmis bolumler ayni sekilde kaliyor. sitede gordugunuzun aynisini indiriyor yani.

ya tam hatırlayamıyorum ama şöyle birşey var kuranda
avret yerleri (örtülmesi gereken yerler ) 'nin örtülmesi buyurulmuş kuranda , ve bu avret yerlerinin de tanımı yapılmış , bu tanım içinde saç da var.

Kuran'da ne saç ne de baş kelimeleri geçmiyor.

ikinize de teşekkür ederim. @roookie dediğini yaptım; ama maalesef hiç bir şey bulamadım saç ile ilgili.

şuraya da bir göz atın isterseniz:

www.sorularlaislamiyet.com

nur suresi 31'dir kaynağı ve fakat bir çeviri güzelliği ile örtü başörtüsü halini almış zamanın birinde.


Şurada etraflıca bir açıklaması var: (bkz: #14419929)

@gulden kale

Sorularla İslamiyet'ten alıntıdır:

"“Kur'an'da geçen hımâr kelimesi yalnızca örtü manasına gelir, başörtüsü manasına gelmez” diyenler kesinlikle yanılıyorlar. Çünkü bu kelimenin kökünde “örtme, karışma, yaklaşma” gibi manalar varsa da, kökten alınmış farklı kelimelerin (şekillerin) de farklı manaları vardır.

Mesela aynı kökten gelen “hamr”, şarap, “hamîr”, hamur mayası, “humâr” akşamdan kalma hali manalarına gelir. Tartışma konumuz olan “hımâr” da başörtüsü ve vücudun bütününü örten örtü manalarında kullanılmıştır."

kaynak: www.sorularlaislamiyet.com

"ha, tamam. saçı örtmek gerekiyormuş" dedirtecek bir cevap göremiyorum.
şimdi bu duyuruyu okuyacak olan saçını örtmemeye meyilli kişiler de "tamam rahatça örtmeyebilirim, günah münah değil" derler diye de tırsmıyo değilim; ama...durum bu.

islam alimlerinin tek noktada birleşmiş görüşleri, geçmişten günümüze islam kadınlarının tercihlerine bakarak, özü aynı kalmak kaydı ile coğrafyaya göre farklılıklarıyla birlikte örtünmenin saçı da kapsadığına inanıyorum.

yalnız şunu da şurada kişisel bir görüş olarak belirtmek isterim ki, türkiye'de sıklıkla tercih edilen bir tesettür şekli olarak "cafcaflı, yanar-dönerli sıkmabaş" stili pek doğru değildir.

bir de sakın ha arkadaşlar bizim dediklerimize bakıp "oyyhhş rahatladım, günah değilmiş" veya tam tersi vs. görüşler edinmesinler. öyle kolay değil bu işler, çok daha derinden araştırsınlar bu konuları. =)

Bu konu tartışmalı ve bağlayıcı bir karar verilebilmiş değil. Kesin olan tek şey 50 yaşından sonra örtünme zorunluluğu olmadığıdır. İslam alimleri böyle söylüyor.

ben de aynı konuyu merak edip araştırmıştım.

hz. aişeden rivayet edilen hadislerde geçtiğini gördüm ben bir tek. hadiste tam olarak, peygamberimizin soru sormak için gelen kadınlardan "yüz, el ve ayaklar haricini kapatması"nı rica ettiğini anlatıyordu. islam da, kuralların kuran'da kabataslak, hadislerle detaylı olarak belirlendiği bir din (abdest, namaz hepsinde geçerli bu). tesettürde de öyle olmuş, kuran'daki ifade hadislerle netleştirilmiş.

Kuran asıl kaynaktır, sünnet onu destekler, eğer kuran'da ümmetin yarısını yani kadınları etkileyen bir hüküm apaçık belirtilmemişse,sünnetle yani hadisle o kurak ko-nu-la-maz... Konulursa ancak ataerkil yani eril bir milletin yani arapların geleneksel kuralları yürürlüğe girmiş olur. başka da bir şey olmaz.

doğrudan isim verirseniz gg olur. yavşak hakaret sonuçta o başlıklarda isim verilmiyor, en azından gerçek bir kişi ismi verilmiyor.

e mesela attan düşmüştür diyor diyelim, ben de gidip mahkemeye "ben zamanında attan düştüm şahitlerim var" diyemez miyim?

diyebilirsiniz, yazan da ben onu kastetmemiştim der sıyrılır.

eyke, delil yetersizliğine giriyor sanırım o iddia.

@eyke, attan dü$tüğünü kanıtladıktan sonra en büyük yav$ak olduğunu da kanıtlaman gerekiyor. o zaman kanunen hak iddia edebilirsin.

cuma mantıklı duruyor haftaiçi olacaksa. trafik derdi her gün mevcut zaten.

cuma, cumartesi gibi gecelerde insanların başka programları olabiliyor ve iş kokteyli, yemeği psikolojisini izin gecelerinde yaşamak istemiyorlar. yerinizde olsam çarşamba ya da perşembe akşamını seçerdim. trafik olmaz, mekanlar da aşırı kalabalık değil.

Genel müdür insanı sabah bir toplantısı yoksa aman içmeyeyim, gece geç yatmayayım da işe geç kalmayayım demez.

kamil rahat hat iyiydi. ulusoy varan da iyidir zaten.

Gideceğiniz seferlerin otobüslerinin türü bileti alırken belli olur. Rahat hat alırsanız tekli koltukta hiçbirinde sorun çıkmaz ama normal hatlarda yoğun sezonda bazen kötü otobüs de olabiliyor. Şikayetler de bu tutarsızlıktan kaynaklanıyor. Yazdığım gibi alırken sorun.

teşekkürler rahat hatları gördüm ama içeriği hakkında (internet vs) bilgi yazmamışlar, ne var ne yok belli değil.

kessinlikle ulusoy. bu aralar sık sık gidip geldiğim için ulusoyu tercih ediyorum tekli koltuk. priz mriz herşey var. pişman olmazsın.

bazı üniverstelerde seçmeli ders olarak ermenice konmuştu yakınlarda... ordaki öğretim görevlilerini yakalayabilirsin belki. bir de patrikhane yardımcı olur heralde. www.lraper.org patrikliğin sitesi. siteyi türkçeye çevirip, iletişimden kumkapıdaki patrikhanenin adresiyle telefonlarına ulaşabilirsin. mailleri bile var gmail ;)
bu arada... güzel seçim ;) elfçeyi andırmıştı hep bana telaffuzları, durduk yere.

Teşekkürler. O da cepte kalsın o zaman. Boğaziçi'nde vardı yanılmıyorsam. Onu da kovalayabilirim, evet. İyi fikir. Sağolun.

Bir arkadaşım özel ders veriyor. Şartlarını bilmiyorum, ciddiyseniz sorabilirim.

Teşekkürler ama, özel ders ile düşünmemiştim hiç. Yine de bunu da aklımda bulunduracağım. Zâten bu öğrenme işini hemen yapmayı düşünmüyordum. Yoluna sokmam gereken şeyler var. Onlardan sonra düşünüyordum. Şimdiden yolumu çizeyim istedim. Bu da aklımda kalsın. Sağolun.

ermeni eserleri yayınlayan, aras yayınlarına ulaşıp sorabilirsin. mutlaka bir kaynak kişi söyleyeceklerdir.

boğaziçinde seçmeli ders var bu sene. böyle bişiye şihit olmadım hiç ama hocayla konuşun belki girersiniz kaçak olarak.

(bkz: the shining)

gerilme garantili.

(bkz: paranormal activity)

2si de izlendi. On nomero filmler. Dayanın be hacılar bee.

blair witch
rec

özellikle karanlıkta aynaya bakamama gibi bir korkunuz varsa muhteşem gidecek bir film: (bkz: mirrors)

@şaman, @mirros ; küfür edeceksiniz ama bunlar da izlendi be :S

Ring ve The Grudge'ı izlemişsinizdir diye tahmin ediyorum.

Audition, www.imdb.com

daha iyi bir gerilim filmi bilmiyorum, korku sınıfına çok girmez. Tansiyonun yükselmesi için de filmde belirli bir süre geçmesi gerekiyor. Başından itibaren korkmak istiyorsanız doğru seçim olmaz. Ama kesinlikle tavsiye ederim, sağlam gerilimdir.

(bkz: antichrist)

yazılanların hepsini izledim. ring'den daha korkuncunu görmedim. izlemediyseniz ve korkmakistiyorsanız bir tek o var gerçek anlamda korkutan. efektsiz sessiz...

the thing
favori gerilim filmim. yaratık var bi nebze ama kurgu güzel. john carpenter bu filmi çocukluğunda izliyor, çok beğenip yönetmen olduğunda tekrar çekiyor. iyi ki de yapıyor.

ring bence çok eğlenceliydi :)
belki martyrs'a bakabilirsiniz, daha çok psikolojik gerilim ama tabii ki bir paranormal activity ile kıyaslanmaz.

ben de el orfanato diyorum o zaman. korkudan çok gerilim aslında. bence gayet güzeldi de ama sen beğenir misin nasıl olur bilmem. ayrıca iki saattir konuşuyoruz bir kere the exorcist, the omen, rosemary's baby demedik olmasın diye onları da diyim. izlemiş olma ihtimalin yüksek onları.

Shaun of the Dead... hem gerilin hem gülün beya :)

uzaylı sevmeyen 3 erkek. hmm.

izmir hava alanından bornova belediye otobüsleri otogardan geçiyor. 204 numara ve saatte bir 20 kalalarda (19:40, 20:40 vb..) kalkıyor. havaş otobüsleri otogardan geçmez ona binmeyiniz.

foçaya ise her yarım saatte bir var yaz döneminde son otobüs 23:00 de imiş. kış dönenimde 21:00. ama eylül ayına girdik. yaz dönemi ne zaman bitiyor onu bilmiyorum.

edit: belediye otobüsünde para geçiyor.

eylül'ün ilk haftası akşam on-on bir gibi dolmuş bulamaz mıyım?

ve Bornova otobüsleri otogara ne kadar zamanda gidiyor?

bence yaz dönemi eylül döneminde de sürer. ekimde bile sürebilir. büyük ihtimal vardır. ama kesin emin değilim diye öyle yazdım.

otobüs çevre yolunu kullandığı için çok uzun sürmez. yarım saatte gider.

izmir otogardan foça 1 saat 15 dk sürüyo en az.

sanirim geceleri uyuyamiyor, gunduz de uyanamiyorsunuz. bunu duzeltmenin en iyi yolu kendinize bir haftalik vazgecemeyeceginiz bir plan yapmak. mesela yarin saat 9'da bir arkadasla bulusmak icin sozlesin, butun gun planli olsun. gece uyumasanizda sabah kalkip gitmek zorunda kalirsiniz. butun gun planli olsun, eve gelince yorgunluktan uyuyabilmeniz lazim. sonraki gun icin yine erken planiniz olsun, boylece vucudu duzene girmeye zorlayacaksiniz.

ayrica spor yapinca uykuya dalmak rahat oluyor, bu planli ginlerden birinde arkadasinizla kosu yapabilirsiniz. eger sorunu bu sekilde cozemiyorsaniz bir doktora gorunmeniz iyi olur.

Merhaba,

9.00 - 18.00 arası çalışan bir insanım. Bu nedenle gece uyuyamasam da her gün belli saatlerde yaptığım belli işler var. İşten döndükten sonra da en az 1 saat dans ediyorum ya da yürüyüş yapıyorum. Ama maalesef yine de uyuyamıyorum.

Cevap için çok teşekkür ederim. :)

Bir doktora gidin.

Yaklaşık 30 senedir gündüz uyuyamıyorum. Arabada, otobüste, uçakta üç-dört gün uykusuz kalmamışsam gece uyuyamıyorum. Normal gecelerde de yatağımda defalarca dönmeden milyar tane insanın yapabildiğini yapamıyorum. Bununla yaşamaya alıştım:))) Üç yaşımdayken uyuyamadığım için doktoruma götürmüşler ve bırakın nasıl istiyorsa öyle yapsın denmiş. O günden beri de değişmedi. Bu tür bi kronik durumsa uğraşmayın, çözümü yok. Yeni gelişen bir şeyse doktora gidin, uyku ilacı versin ya da bırakın kendi haline düzelir geçmişte öyle değilse...

idoser in cocain mp3 ünü tavsiye ederim. en azından deneyin hocam.

en sevdiğin şeyin hayalini kur. mesela cennete benzer bir kumsalda dalga seslerini dinlediğini düşün. gözler kapalı olacak. sonra hayal kurmaya başla. ama kadın olmasın hayalde yoksa azarsın sonra hiç uyuyamazsın. hayaller çok uçuk olmalı. nedeni ise gerçekçi hayalleri beyin mantık süzgecinden geçirirken çok yorulur. ama saçma fikirler kurarsan beyin saçma olana doğrudan "saçma" damgasını vurur, süzme işini hiç yapmaz ve beyin yorulmaz. hayal hayal hayal sonra uykuya dalıyosun ve en son şu ses geliyo: di di di dit di di di dit di di di dit sabah mutlu bir şekilde uyanmış oluyosun. gerçi ben o hayal dünyasından gerçek hayata mutsuz olarak uyanıyorum ama sorun mutlu olmak değildi uyumaktı. sorun çözülmüş oluyo :)

ikinci yöntem ise kafada dönen saçma sapan düşünceler. beyni bir pc olarak düşünürsek, onu uyku moduna sokacak düzeyde düşük işlemler yapıyo olması lazım. şöyle ki arka planda çalışan download yapan küçük bir yazılım, açık bırakılmış bir gtalk msn gibi programlar, yazılım güncellemeleri...vb şeyler varsa işlem yükü artacağından uyku moduna giremez. bu yüzden görev yöneticisine girip (ctrl+alt+del) ordan kütür kütür kapatmamız gerekli çalışan programları. hayata uyarlaması şöyle oluyo: iş yerinde yarın toplantı var ama ben o müdürün suratını görmek istemiyorum düşüncesi var kafada (arka planda çalışan uygulama oluyor bu) hemen görev yöneticisine şu komutu yolluyoruz; skrim müdürünü de işini de. şimdi beyindeki işlemcide bir dünya yer kalmış oluyor. uyku moduna yavaş yavaş giriyosun.

üçüncü yöntem; gümbür gümbür davul çalan adama sağlam bir küfür söyle, yataktan kalk, uyuyamadığını kabullen, pc yi aç, ekşiduyuruya gir ve soruları bildiğin kadarıyla yanıtlamaya başla.
not: 3. yöntemi birkaç kere (hatta şuan olduğu gibi) denememe rağmen sonuç alamadım. umarım sen alırsın.

bi de şu var: www.rainymood.com
bu ses de uyutmazsa kesinlikle uzmanına yani doktora danış.

melatonin

UNICEF

ihh
deniz feneri
gül suyu

2. ve 3. ye güvenmiyorum ancak birinci ile ben de yollayacağım.

ihh

sayfanın altındaki numaradan bilgi alabilirsiniz.

www.unicef.org.tr

okula metrobüs + metro ile çok rahat ulaşılır.
tavsiyem, beşiktaş tarafı olabilir, bir otobüs yada bir dolmuşla okuluna ulaşır. 2 vasıta ile de iş yerine.

ya da şunların hepsi olabilir:
beşiktaş mecidiyeköy şişli levent 4. levent maslak

(maslak tarafında ev bulmak zor olabilir, hiç aramadığım için birşey diyemeyeceğim)
yolu uzatır ama metrobüs olduğu içn çok zorlanmaz, kadıköyde metrobüs durağının yakınında bir yerde olabilir.

cevap veriyorum: merter, ya da bahçelievler. metro ile bayrampaşa'ya, metrobüs+metro ile de okuluna gidebilir.

beşiktaş ya da kadıköy her iki noktaya da ya kalabalık trafikte dolmuş otobüs ya da iki vasıta. özellikle bayrampaşa'ya da çok ters. merter veya ileride şirinevler ya da bakırköy incirli tarafı bayrampaşa'ya yakın. metro ile 20 dakika sürer ayazağa'ya metrobüs metro ikilisi ile +/- 45 dakika civarı bir şey tutar. bayrampaşa tarafında bir kadının rahat oturması "bence" zor. maslak civarına bir bakın ama iyi muhitlerin kiraları yüksek. mecidiyeköy civarına bakın isterseniz. şişli'nin de yine metrobüs'e yakın taraflarına. olmazsa denildiği gibi merter civarı. ulaşım ve güvenlik açısından en mantıklısı bu iki yer gibi.

gulden kale nin söylediğinde doğruluk payı olabilir zira uzun süredir yoğun trafik saatinde trafikte olmuyorum, sizi yanıltmayayım.

sanırım en güzel seçenekler mecidiyeköy civarı gibi.

4. levent ve civarı uygundur, hem metroya hem metrobüse yakın.

Domates çorbası şu yaz günlerinde biraz ağır kaçmaz mı?

Ne önerirsiniz onun yerine?

şehriye daha iyi gider gibi.
tatlı da sütlü olsun bence.
oh.

bana kalırsa domates çorbası yerinde bir seçim. menü de gayet güzel hem de pratik. oyum prinç pilavından yana.

tatlı guzelse iyi duruyor. corba guzel secim.

yemekten sorna kahve gideri olur bi icecek ve 1-2 saat sonraısna da meyve.

ayran çorbası. bölece cacıgı yerine de salata.

Tatlı olarak fıstıklı tel kadayıf düşündüm. Üzerine de dondurma tabi.

Domates çorbası
Mantarlı tavuk sote
sebzeli prinç pilavı
Salata
tatlı olarakta sütlü nuriye veya güllaç al.

salata VE cacık olmalı bence

Ben de yemek pişirmeyi seven bir er kişi olarak size domatesli pirinç pilavını öneririm. Domates çorbası olmaması lazım bu durumda. Normal pirinç pilavı pişirir gibi yapıyorsunuz, sadece arpa şehriye yerine rendelenmiş 3-4 domatesi kavuruyorsunuz. Sonra pirinçleri atıyorsunuz ve kaynar suyu. Muhteşem oluyor.

Hem salata hem cacık fazla olmaz mı??

Domates çorbası yerine ayran çorbası veya mercimek.
cacık yerine salata.
tatlı için de kadayıf.

Ayran çorbası dediğiniz yayla çorbası mı?

fazla olmaz bence ikisinin yeri ayrı

Cacığı koyu yaparsanız eğer servis esnasında içine buz da ekleyebilirsiniz. Nane ve zeytinyağını da ihmal etmeyin.

cacık yerine ayran olsun bence. erkek masalarında ortaya fazla şey koymıycan. yenilmiyor çünkü.
domates corbası hazır mı?
eğer zor gelmezse bir mercimek çorbası daha güzel olur.
ben soğuk çorba olayına kesinlikle karşıyım. hava sıcak mıcak. çorba dediğin sıcak olur.
haa bu arada kesinlikle tereyağlı bulgur pilavı. tavuk sote ile harika olur.
madem er kişisin datlu olarak güllaç en iyisi. çünkü yapımı çok kolay. ben bile yapıyorum.

menü gayet güzel. üstüne kamelya çayı. ohh miss.

güllaçı herkes sevmeyebilir bence. ben hiç sevmiyorum şahsen. ıyk.

Mersin'de kimse bilmez güllaçın tadını :) Ben de bugüne kadar bir kere yedim ve hiç sevmedim. O yüzden tatlı olarak kadayıf düşünüyorum.

Domates çorbasını da kendim yapacam. Hazır yapmak istemiyorum.

Zeytinyağlı yap derim, malum hava sıcak.
Dondurmayı da tatlı olarak sunabilirsin, hele hele dondurmalık kavun içinde olursa harika olur, arkadaşların "kız seni alan yaşadı" isimli şarkıyı söyler.

Yaz gününde en iyisi sütlü tatlıdır, soğuk soğuk oyş. fıstıklı tel kadayıfı herkes sevmez. aslında ramazanda yenilecek fiks tatlı güllaçtır onu da beğenen pek insan yoktur, geçiniz. sevzeli pirinç pilavı kötü olur gibime geliyor zira ana yemek olarak mantarlı tavuk sote var. ona da mantar dışında soğan, biber gibi şeylerin konulduğu düşünülürse yanına konulacak sebzeli pilav pek hoş durmayacaktır-sebze sebze-. Normal pirinç pilavı en iyisidir. top şeklinde sunarsınız yemekteyizdeki gibi. :D cacık yerine de salata olmalı zira cacık en iyi zeytinyağlılarla gider, mantarlı sotenin yanında cacık çok abes durur, alakasız durur.

tatlı ne olacak?

cacık bulgur plavının yanında güzel olur ama.

Arkadaşlar aşağıdaki menüyle geceyi kapatım. Hepinize fikirleriniz için çok teşekkürler. Buu menü de gayet lezzetli oldu. Çok lezzetli ve neşeli bir akşam geçirdik.

Kaşarlı Domates çorbası
Mantarlı tavuk sote
Tereyağlı bulgur pilavı
Cacık
Dondurmalı tel kadayıf ve Kerebiç

Üzerine de mis gibi türk kahvesi ve biraz aradan sonra birkaç bardak çay ve güzel muhabbet..

başlık getirden başlığa gidip entry yazılabiliyor.

burn notice var polisiye olmasa da casusluk vs.
csi'in elli bin cesidi mevcut. csi, csi newyork, csi miami bunlardan izlemediklerin varsa onlara bak.
pek polisiye olmasa da mentalisti sevenler lie to me'yi de sever.
dexter var.

biraz daha dusununce aklima gelenler;

the wire
law & order

criminal minds var:\

ccc arka sokaklar ccc

ekleme 3:

cok ciddi olmasin biraz geyik olsun dersen monk var. tnt'den falan takip edebilirsin.
bir de sadece birkac bolumunu izledim ama fena olmayan bitmis bir dizi olarak the shield var.

bu saydiklarim hep altyazili olanlar. baska daha bir suru var da altyazilari yok.

the wire imdb'de şimdiye kadar bulduğum en yüksek puanlı dizi belirtmeden duramayacağım

aslında dexter da polisiye sayılır, öbür tarafından bakıyosun sadece :)

bi öbür tarafından bakma cevabı da benden gelsin madem. =) oz'u izleyin efenim, pişman olmazsınız.

monk ve dexter a ben de +1 diyorum.

henüz izlemedim, daha çok yeni. ama kitapların okudum. tavsiye ederim.

(bkz: rizzoli & isles)

lie to me

galatasaray siyaset bilimine girebiliyorsan, diğer şıkları ele gitsin. ama fransızca eğitime hazırsan bunu yap. o kapıdan çıkınca da iş imkanların geniş olacaktır.

istanbul hukuk 3. sınıf öğrencisiyim. ben de boğaziçi sosyoloji yazabiliyordum ama ist. hukuk tercih ettim. eminim boğaziçi sosyoloji mezunlarının da iş imkanları geniştir, sırf sosyoloji alanında çalışacak diye bir şey yok. alanı dışında da mezunlara iş imkanı çoktur da ben direk mezun olunca ne iş yapacağımı düşünmemek için hukuk yazdım. bununla ilgili sorun olursa, yanıtlayabilirim.

kolay gelsin.

yerinizde olsam hukuk yazardım. kendi yerimde olduğum zaman, yıllar evvel yazmıştım zaten:)

kamu yönetimi, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler diplomasının açacağı her kapıdan hukuk mezunları da giriyor. ayrıca fazladan avukat olma hakkınız da var ki eskilerin deyimi ile avukatlık hakkı ile fazladan bir altın bileziğiniz oluyor elinizde. diğer alanlarda iş bulmanız da kendinizi ne kadar geliştireceğinizle ilgili. odtü, gs her zaman artı puandır isimleri nedeniyle ama yüksek getirili iş garantiniz de yoktur.

sosyolojiyi unutun. o henüz türkiye için geçerli bir meslek alanı değil. sadece üniversite ismi ile iyi bir iş bulamazsınız.

istanbul hukuk' ta okuyorum 2.sınıfa geçtim bu sene. bence bütün ünivleri gez öyle karar ver. bilkent siyaset bilimi' ni yazmayı ben de düşünmüştüm ama yazmadık işte. tercihlerin arasında yok ama boğaziçi pdr de olabilir aslında sosyolojiden daha iyi gözüküyor(geçen sene pdryi de düşünmüştüm:) esasında sana kalmış birşey iyi düşün, doğru karar ver. bugün ve yarın istanbul üniversitesinin tanıtım günleri var bence okulu git gör, hocalarla konuş. amfi 1 de şöyle bir volta at belki kanın ısınır:)

Kesinlikle GSÜ Siyaset Bilimi derdim ben.

hukuk yazacaksan istanbul hukuk yazma. adam gibi hukuk eğitimi almak istiyorsan yazabiliyorsan galatasaray, bilkent, bilgi burslu, koç burslu, yeditepe burslu falan yaz ama istanbul yazma. aman diyeyim. maalesef istanbul hukuk'un istanbul hukuk olduğu günler geride kaldı. bütün iyi hocalar gitti. 300 kişilik sınıflarda 800 kişilik mevcut. çoğu adam zaten derse bile girmez. ders derste öğrenilmez, fotokopilerle geçilmeye çalışılır vs. aman diyeyim.

eğer hukuk tercih edecekseniz istanbul hukuk yazmayın. galatasaray, bilgi burslu veya bilkent burslu olabilir.

istanbul hukuk yazma. hukuk okuyacaksan galatasaray da oku. puanın galatasaray hukuğa yetmiyorsa siyaset oku ama ea tercihlerinde gs dan şaşma derim.

kesinlikle gs.

Tekirdağ karşılaması olarak biliniyor.

Sahara
www.imdb.com

yok bukadar eksi değildi o film.

çelik canavar ya da canavarlar. tank kaybolmuştu, oysa eğer.

The Beast of War
www.imdb.com

?

zamanında star'da gösterilen savaş filmi. çelik canavar adı ile oynamıştı. afganistan'da görev yapan kızıl ordu'ya bağlı bir tank biriminin, bir görev sırasında yaşadıkları anlatılıyordu

TŞK ederim.

koluna sardıgını mı diyosun?
napıcaksın ki onu, dua etmek için o.

evet

neden arıyosun ki?
ayrıca istanbuldada var.

amma sordun ya etnik kimligimi yasiycam , adi nedir ve nerde bulabilirim soyleyebilirmisin

etnik kimligini yasicaksan bilirsin nerde bulucagını

aşkenazım ben bilmiyorum buraları

haha isminide mi o yuzden bilmiyosun
oldu

kımsın sen

(bkz: tefillin)...

te yıllar once incirli-osmaniye'de vardi metro istasyonunun arkasinda, eglenirdik. ama baya seneler once. minicikkene.
hala var midir aceba, yolum duserde bir kontrol edeyim dur.

bir tanesi oldukça eskidi.hatta kullanıma kapalı bile olabilir. diğeri de parkada (bayrampaşa şehir parkı)'nın içerisinde ama onu da deneme fırsatım olmadı. fotoğraflarına bakıp karar verebilirsiniz.
www.parkada.com.tr

Beşiktaş Küçükçiftlik parkındaki lunapark iyi sayılır. Diğerlerine gitmeye değmez.

Cağaloğlu en ünlü sahaf mekanı diye duymuştum. Ne derece eski kitaplar bulunur bilemiyorum tabi

Beyazıt'taki sahaflar çarşısı esref'in dediği gibi yeni kitap ve kırtasiye işine döndü. Kadıköy'dekiler daha iyi. Akmar Çarşısı'nın üst tarafındaki çıkışının sol karşı çaprazında Sakallı Lütfü (Lütfü Seymen - Sahaf Müteferrika) var. o da olmazsa Moda Caddesi Şeref Akdik Sokak’ta Babil Sahaf var (Lütfü Bayer). Bunlar sizi kazıklamayacak, kendilerinde yoksa bile neyi nerede bulabileceğinizi söyleyebilecek iki ulu Lütfü'dür :)

100 yıllık kitap sadece ikinci el kitap satmayan, adam gibi sahafların hepsinde bulunur. Fiyatları belirleyen çok şey var. Kitabın ne kadar nadir olduğuyla, imzalı olup olmadığıyla, korunma durumuyla filan ilgili. 1910 tarihli bir tarih kitabını 10 liraya alabilirken 1980 basımlı bir kataloğu 1000 liraya alabilirsiniz.

galatasaray'daki aslıhan'a bakın, bir sahaf kolonisi de orada var. pandora'nın karşısına da bir büyük sahaf açılmış. oradan ilerleyip sağa dönerseniz umut ocak başına doğru, simurg ve birkaç tanesine bakabilirsiniz. Korsan çıkmazında simurg sahaf'ın şubesi var. Bunun gibi çok yer var,

ama 100-150 yıllık kitaplara bu tür sahaflarda çok nadiren rastlayabilirsiniz. açık arttırma ile falan satıyorlar ilk bası ise özellikle. kazı yapmak lazım ve biraz da şans tabi. salaş sahaflarda yaşlı insanların ölümü halinde kitap sevmez akrabaları tarafından küçük meblağlara satılmış eski kitaplar oluyor. değeri anlaşılmamışsa ucuza da alınabiliyor...

(bkz: istanbul sahafları)

istinye tarafina giden her otobusle cok rahat gidersiniz emirgan'a. mesela 40b.

alternatif olarak; 4levent ya da itu ayazaga'ya kadar metroyla gidin, ordan dolmus, otobus baya bisey bulursunuz. istinye bayirinda inip biraz yururseniz emirgan'a varirsiniz.

Metro çıkışından geçen ve baltalimanı'na inen minibüsler var. birkaç dakika yürüyüp emirgan'da olursunuz.

sakin yarın farketmiceksin onları :)

Yüksek miyop yanında astigmatım da düşük olmadığı için (20 yıl önce) takmaya başladığım lenslerin sert olduğunu ve 24 saat içinde uyum sağladığımı söyleyeyim de ölçün:) Dikkatinizi gözlerinizden, lenslerinizden uzaklaştırın, ciddi bir bünyesel reddetme olmazsa gerçekten saatler içinde alışırsınız.

Yeni taktığın için o şekilde. Unutursun gözünde lens olduğunu bir süre sonra.

ben de hic gecmedi bahsettiginiz rahatsizlik. 3 ay kullandiktan sonra tekrar doktora gittim yapay gozyasi kullandim ama nafile. sanirim benim gozlerim lense cok uyumlu degil ya da ben uyumlu olanini bulamadim. sonucta tekrar gozluge geri dondum. ama umarim doktora gidip detayli bir muayneden sonra almissinizdir lenslerinizi.

muhtemelen ilk sefer olmasından dolayı ama ters takmış da olabilirsiniz

bi süre sonra alışması lazım gözünüzün. o bi süre kişiye gre değişebilir tabi ama çok uzamamalı. ne bileyim, bi-iki güne rahatlamanız lazım. olmazsa yukarıda da söylendiği gibi suni gözyaşı kullandırabiliyor doktorlar, veya lens markanızı değiştirmek gibi bi çözüm önerebiliyorlar.
umarım düzelir sizinki bi-iki güne.

Devam ederse ters takıp takmadığınızdan emin olun. Ters olmadığından eminseniz doktora gidin.

bende mevcut buyrun..

Var bende. mesaj atarsanız sözlükten şiiri yollarım.

Kazlıçeşme civarlarında çok nezih bir yer bulmanız zor. Ama 59. bulvar civarlarında ya da olivium civarlarında bi nebzede olsa güzel yerler bulmanız zor. Öğrenci evim zeytinburnundaydı. Gayet memnunduk.

illa zeytinburnuna komşu yerler olsun demiyorsanız yeşilköy yeşilyurt ataköy. çok yakın değil ama tren var. arabayla da sahilden yarım saatte falan gidilir. mis gibi semtler valla.

Merter ve Bakırköy'e bakın. Yakın ve çevre iyi. Zeytinburnu kiraları daha ucuzdur ama aile için pek uygun değil.

samatya olabiler

havalaminaından (Yeşilköy, genel kural olarak öteki havaalanı hiç bir yere yakın değil). metroya atlayıp bakırköy/incirli durağında ineceksiniz. herhalde oraya gitmek bir 20 dakka falan alır metroyla. tam kestiremiyorum süreyi. o durak adliyeye bayağı yakın ama herhalde yürüme mesafesi değildir. taksiye "yalnız yakına gidiyorum" denerek atlanabilir.

yok, yuruyerek de tas catlasa 7-8 dakkasini alir bakirkoy-incirli metro duragindan. baya yakin. evim ordaydi ordan biliyorum. havaalanindan metroya ulasma, metronun gelme ve bakirkoy incirli duragina varmasi ve sizin adliyeye varmaniz ordan, toplamda 40 dakikayi gecmez bunlar "nşa"

atatürk havalimanı.

ek olarak: havaalanından adliyeye gideceğiniz süreye yakın bir zamanı adliye içerisinde yer ararken geçirme ihtimaliniz var. onu da hesaba katın.

başvuracağın bölüm hangi alandaysa, o alana girmek gerekiyor diye biliyor ben..

of moralim bozuldu resmen. nasıl böyle bi şaşkınlık yaptım ben ya. gerçi sağlık bilimlerinden girsem paragraf sorularını yapabilir miydim bilemiyorum. yapardım herhalde ya. of.

başka bölüme başvurursun ya.
bi de bence saçma bu alan meselesi. ingilizcesi olan, sosyal bilimleri geçen, zaten diğerini de yapar. ben şahsen hiçbir bölümü yapamıyorum ama bi umut, giriyorum her sene :)

birşey olmaz diyenler daha çoğunlukta. zira hiçbir enstitü sayfasında bölümün önemine dair birşey göremedim. kpdsyi de kabul ettiklerine göre onda bölüm olmadığına göre eşdeğer puanları ikisinde de kabul ettiklerine göre bence önemli değil o.

peki. o zaman benim iki sene önceye ait bir 61'im var. baktım 55 yetiyor diyor ösym doktoraya başvurmak için. okullar özel koşullar koyumuyor değil mi? çünkü sanki geçen gün besyo'dan biri bana 65 almak gerek doktora için dedi. gireyim mi sınava yarın girmeyeyim mi, napayım? prodeq, sen olur diyosun sosyal bilimler puanıyla sağlık bilimlerine başvuru. doğru anladım değil mi?

doktora tezinizi spor hukuku alanında yazmak istiyorsanız kamu hukuku bölümüne başvumanız daha mantıklı değil mi? ders aşamasında enstitüler arası spor yönetimi ile ilgili dersler de alabilirsiniz üniversite imkan tanıyorsa.

spor hukuku multidisipliner bir dal, illa ki kamu hukukunda da olmasına gerek yok. zaten y.lisans tezimi de spor hukuku üzerine yazıyorum şu an avrupa birliği bölümünde. farklı nedenlerle orada okumayı kafama koydum. zaten sorun o değil, şu an bu üds puanı ile başvurup başvuramayacağımda. sınav gecesi telaşa düştüm :)

fen bilimleri enstitusu basvuru kosullarinda sadece uds ve kpds diye bahsetmis alanlara ayirmamis. muhtemelen saglik bilimleride ayni sekildedir. siz sinava girip gecinde kabul etmemek onlara kalsin. genelde yonetmelikte cok sıkı bir madde yoksa sorun cikarmazlar.

geçmişliğim var zaten iki sene öncesinden 61 alıp. başvuru zamanı olmadığı için koşulları da yazmıyor bölümde şu an. acaba diyorum bu doktoraya başvurmak için gerekli olan 55'i üniversiteler kafalarına göre yükseltiyor mudur? yoktur değil mi öyle bir şey. içimi rahatlattınız gerçekten :)

kpds de kabul edildiğine göre, başka alan da kabul edilir diyen arkadaşı tebrik ediyor, saf değiştirip ona katılıyorum. bence girin. daha yüksek puan alırsınız ve bölüm de fark etmeyebilir..

(bkz: şakirin camii)

Bir kadındı galiba mimarı, ya da mimarlarından biri. Şakirin Camii mi? (Buysa bana hitap etmediğini söyleyebilirim. Evet, bizzat gördüm. Beğendiğiniz tek camii olmadığını umarım.)

galeri.netfotograf.com

Mimarı değil de iç dekorasyoncuyu da buldum: Zeynep Fadıllıoğlu
Ama iç dekorasyon da dahil esas olan mimarsa: Hüsrev Tayla
Medyada Zeynep Hanım çok yer almıştı...

Tabii orda burda yapılan gelişigüzel şeylerde iş yok. Şakirin için de Selçuklu mimarisinden etkilenmiş diyollar. Adana'da Sabancıların bir camii var (yakında gördüm) yarım binyıl yaşayacak türden yani...

evet özellikle o kubbelerdeki köşeler falan selçukluyu andırıyor. ya bilemiyorum son zamanlarda gördüğüm en iyi yapılardan birisi.

adanada ki camii ye de baktım şimdi de, yani çok da farklı bir şeyler yapılmamış bilemiyorum : ))

Ha, farklılık yeterli bir ölçüt mü diye düşünmek lazım. Gelenek diye de bişey var ve bence çok da hafife alınmamalı, taklit diye bakılmamalı. Bin tane birbirinden farklı camii olsa "camii"den bahsetmek pek de mümkün olmaz sanki. Bunu sadece mimari için söylemedim. Ha, değişiklik yenilik her daim olabilir ama geleneğin yok olması pahasına değil. Öyle hasbıhal içün yazıyorum, fikir alışverişi gibi, yanlış anlaşılmasın...

samatya'da var kaydı, iki-üç haftadır favorisi hatta, mesaj atarsanız yardımcı olur.

hayvan arada yazar adından arama yapıp güzelinden olsunu tıklarsanız şükela alanlar geliyor ama kötüleri görmenin bi yolu yok sanırım. tabi zamanın ötesine gidenler dışında.

hayvan ara'da guzelinden olsun'u tiklayip yazar icin arama yaparsaniz sukela almis olanlar gelicektir. bu aramda yer almayan fakat oylanmis entryler de kotu oy almistir.

beğenilenler listesine girmesi için entrynin en az iki şukela almış olması lazım gözlemlediğim kadarıyla. tek şukela ile de anlaşılmıyor.

"allah belasini versin" seklinde legal olabilirdi. ayni sekilde "geber" derseniz legal olmaz ama "geberse keske" deseniz legal olur.

iyi de, zaten entry "allah belasını versin" şeklindeydi ve legal değildi diyorum. silindi.

formatı istismardır belki.

iyice devlet dairesine döndü bura.

ya bela okumak legaldi ya. bizzat bi mod soylemisti sanki?

mod değil kanzuk doğrudan ssg'nin de olduğu konulu video'da "bela okumak hakaret değildir" demişti. nasıl olmuş bu iş hayret. bence siz bu işin üzerine biraz daha gidin.

yani, entry ispiyonlandı ve silindi. tanım, örnek değil işaretlendi ispiyon sırasında. tanım değil diye silinmiş. demek ki fikir değiştirdiler sonradan, bela okumak bir tanım değil dediler. aslında bir önceki duyuruda thehole nin yazdığı açıklama bana mantıklı geldi, aynen kopyalıyorum:

"e abi tabi tanım değil. Nitelemiyor. Sen; "allah belasını versin" cümlesini düşününce aklına o yazar gelmiyor(objektif düşününce). yazdığın entry ise onun hakkında bir dileğin vs. Onun sahip olduğu bir şey değil, sahip olmasını istediğin bir şey. imho."

abi demiş ama ablayım ben. o kısmı geçelim :)

"allah belasını versin" vs gibi cümleler hakaret sayılmıyor. bu nedenle de gg gerekçeli ispiyona konu edilemiyor.

ama sadece bu cümle yazılmışsa bir başlık altına tanım olmadığı için silinebilir. ikisi farklı şeyler.

aşk ve gurur ve zombiler'den bahsediyorsun galiba? umarım bütün dileklerini yerine getirebilir; ben de vesile olurum:)

bilgi de istemişsin, okumadım ama jane austen'in aşk ve gurur'una zombiler diye bir kısım eklemiş yazar(her kimse). sözlükte bilgi vardır belki?

Evet zombiler aradığınız kitap.

ben polisiye-gerilim "ihtiyacımı" d&r'ın 4 liralık indirimli reyonundan karşılıyorum. her mağazasında farklı kitaplar çıkıyor.

gayet var. çevremde bile var. abartmayınız.

gayrimüslim devlet memuru olmadığını nereden biliyoruz ki?

her memura hangi dine tabi olduğunu soramayacağımıza göre bunun olmadığını iddia etmek mümkün değildir. Rast gelmemiş olmamız olmadığı manasına gelmez.

Eski tarihli bir örnek var, bugün okudum:

www.hurriyet.com.tr

bir şeyin yokluğunu ispat etmek çoğu zaman güçtür.
"böyle biri kesinlikle yoktur" demiyorum zaten.

sizin rastladığınız varsa örnek verir misiniz diyorum zaten.
bilgi almaya çalışıyorum.

çok nadir görülür. bu görülen örneklerin baş kahramanları da muhtemelen çevre halkı sayesinde bulundukları konuma gelmişlerdir.

örneğin hatay'da bir belediye başkanı hristiyan. ama bunun sebebi tamamiyle hatayın çok dinli yapısı. azınlıkların "cidden" azınlık olduğu şehirlerde, bölgelerde imkansız gibi birşey bu durum.
şimdiye kadar duyduğum kişisel deneyimlerden de askeriye'de gayrimüslimlerin, eğer çok dikkat çekiyorsa ve kendi dinine/milletine has bir ismi varsa ayrımcılığa uğradıklarını söyleyebilirim. (profesyonel askerlik durumunda bu. dönemsel olarak askere gidip gelenler 'şimdilerde' sorun yaşamıyor.)

profil fotoğrafı gizlenmiyor, arkadaş ekleme butonunu kaldırın veya arkadaşınız olmayanların size msj göndermesini de engelleyebilirsinz.
profilinizi sadece arkadaşlarınız ve arkadaşlarınızın arkadaşları görecek şekilde ayarlayın. ben önüne öyle geçebildim.
ya da kesin çözüm, profil fotoğrafınızı tamamen kaldırın. gerçi bu sefer de kız adı olduğu için atlarlar eğer adınız unisex bir isim değilse.
..ya da kedi, maymun fotoğrafı falan koyun profilinize :)

Profil fotosunu gizleyemezsiniz. Facebook özellikle son dönem yaptıkları gizlilik ile ilgili değişikliklerinde nelerin gizlenemeyeceği hakkında ayrıntılı bir açıklama yaptı. Benim önerim, durumdan rahatsız ve şikayetçiyseniz profil fotosu kullanma sevdasından vazgeçmenizdir. Konuyla alakasız bir avatar kullanıp fotoğraflarınızı da fotoğraf albümünüze saklarsanız sorun hallolur (eğer isim olayını çözdüyseniz).
Yeni bir profil fotosunu avatar veya grafik olarak, vs. yükleyin. Son fotonuz bu olacağı için arama sonuçlarında görünecek olan budur. Profil fotoğrafları albümünü kısıtlı kullanıma ayarlarsanız diğer fotoğraflarınız görünmeyecektir, bakanlar sadece bu avatarı gördükleriyle kalacaklardır. Nasıl, iyi mi? Bence evet.

privacy settings'te profile information kısmında photo albums'ün karşısında edit settings tıklandığında ilk çıkan profile pictures'da who can see this'i customize'dan only me yaparsanız kimse görmez büyük ihtimalle. olmuyorsa bozulmuştur.

maalesef açılmadı.

kim neden saldırıyor ki ?

açılmadı.

yok açılmıyor.

bende açıldı. google dns ve firefox kullanıyorum.

cedric, önceleri rakip bir site sladırıyor sandım ama o sitenin yöneticisi beni saldırılarla alakasının olmadığına ikna etti.

sanırım iran iksiri ya da osmanlı iksiriyle ilgili yazılarımdan ötürü, bu ürünleri netten satanların işi. çünkü internete bu ürünlerin adını yazınca direkt benim yazılar çıkıyor.

ya da başka bi ruh hastasının işidir; bilemiyorum, umarım cezasını bulur.

Açıldı.

Arkadaşlar, deneyenler ISPlerini yazabilirler mi yani ttnet mi kullanıyorlar quiknet mi vb...

ben quiknet kullanıyorum. sorunu çözmek için adamlarla iletişime geçtim de sanırm ttneti komple mi banlamışlar napmışlar anlamadım ki

isp sorup dururlar be ya

ilginiz için teşekkürler.

EK: Son Mesajlaşma:

Jorge C - NOC Sun Dec 20 2009 01:50PM
This site is coming up for us internally and externally to us. Which ISP are you using to connect to the Internet?


Ilsad Ozkan Sun Dec 20 2009 02:22PM
i am using ISP named quiknet but turkey's generally using TTnet
of course some people using different isp like biri or superonline or kablonet or etc... turkey have 8-9 big isp



Jorge C - NOC Sun Dec 20 2009 02:25PM
Please check back again in about 4-8 hours and let us know if the domain is still not resolving. Thanks.

Açılmadı- ttnet

açılıyor quiknet.

www.downforeveryoneorjustme.com diye bir site var, sorunun sitede mi sizde mi olduğunu söylüyor, oradan aratınca siteniz açık gözüküyor:

www.downforeveryoneorjustme.com

aciliyor. yurtdisindayim. firefox ve i.e de aciliyor.

acilmiyor - biri

açılmıyor

açılmıyor-ttnet-firefox

açılmıyor,ttnet,opendns.

fakat ayni anda; www.downforeveryoneorjustme.com
It's just you. bodytr.com is up.

açılıyor, smile adsl.

açılıyor - google dns - firefox - superonline fiber

teşekkürler arkadaşlar, birisi şu çeviriyi yapabilir mi?

"bir topluluk sitesindeki yardımsever insanlar sayesinde çeşitli ISP'lerin durumunu öğrendim. Çözmenize yardımı olacaksa, şimdiye kadar yapılan denemelerin gösterdiğine göre:

TTNET Açılmıyor
Biri: Açılmıyor
Quiknet: Açılıyor
SmileADSL: Açılıyor

Sorunun 8 saat sonra düzelmesini umuyorum. Sanıyorum ddos saldırılarını engellemek için .htaccess dosyasından ya da başka bir yerden bir değişiklik yapıldı.

İlgi ve desteğiniz için teşekkürler."

Bi de arkadaşlar, tavrımı mazur görün. yani ben böyle boş vakti olup da çeviriyi ve yardımı yapmaktan mutluluk duyacaklara sesleniyorum. yoksa bunca katılımdan yüz bulup "şunu da yapın, bunu da, onu da..." diyerek, duyuruyu babamın çiftliğiymiş gibi kullanabileceğim hissinde değilim.

yani isteklerimin artmasını farklı şekillerde yorumlamayın

darılırım :-))

açılmadı - ttnet

acılmıyor - opendns, ttnet
eh işte ingilizcemle şöyle bir ceviri yapabilirim:

"i've gained information from a community site with the help of the users about the status of ISP's. If it will be helpfull the results of our tries are below:

TTNET: not resolving (some of the users are using OpenDNS)
Biri: not resolving
Quiknet: resolving
SmileADSL: resolving

I assume that the problem will be resolved within 8 hours and i guess there has been an update for avoiding ddos attacks.

Thank you for your support.

açılıyor güzel siteymiş - quiknet

açılmıyor-turknet

hocam firewall kursanız?

firefox ve ttnet ile sitenize girebiliyorum.

4-5 saat önce baktım açılmıyodu şimdi açılıyor. ttnet ie

cayır cayır açıldı.

üniversitenin kendi interneti

akşam açılmamıştı şimdi açıldı. google dns, ttnet, firefox diyeceğim ama bizden kaynaklı bir şey değil sanırım, ilk cümlemden ötürü.

vurursa gol olur,
firewall hizmeti çok pahalı
kurulu olan bi tane var zaten vps'e taşınınca kurduk ama bi boka yaramadı, ddos bi bela ya

bu arada umarım saldırı durmuştur ya da engellenmiştir ne bileyim
anlaşılan sorun düzelmiş

1. kadıköy'den vapurla beşiktaş. beşiktaş'dan tarabya minibüsleri var. istinye park'ın önünde inicem dersin.

1- metrobüse bin zincirlikuyuda in minibüsle istinyepark a git.
2-tam 19 öğrenci 16
3-izlemedim ama o kadar para harcayıp yıllarını vermiş adamlar heralde değer.
4- (bunu ben ekledim) mybilet den alabilirsin istersen.

bilet aldınız mı?

bu haftasonu için bilet kalmamış, bikaç kenar dışında.

yok almadım, rezervasyon düşünüyordum da poseidonun önerisi güzel oldu. haftaiçi giderim zaten :)

kurban kesmeleri zor, ama tabiki de kabeye falan gidiyorlardır. sonuç olarak farzları yerine getirmek falan onların da yükümlülüğüdür. ama kurban farklı sonuç olarak. vacip oluyordu galba o. neyse illaki daha iyi bilen birileri vardır.

tahmin edeceğin üzere hiç kimse cin geleneklerini bilemeyeceği için bu soruya da düzgün cevap veremez.

bu soruya düzgün cevap verdiğini iddia eden herkese şarlatan denir.

cevapsız sorular alemine hoş geldiniz.

saygılar.

'Mukim olan, akıllı, büluğa ermiş, hür ve Müslüman erkeğin ve kadının, ihtiyaç eşyasından fazla nisap miktarı malı veya parası varsa, Kurban bayramı için niyet ederek, belli günlerde, belli bir hayvanı kurban kesmeleri vacib olur. '

insana mahsus bir vaciptir. kesmezler efendim zaten yiyip içtikleri de meçhuldür

evet yemek yemediklerini biliyorumda hacca giderlermi acaba?

yok artık daha neler yaa..

bir de cinlerin müslüman, yahudi falan olduğu nasıl biliniyor? yazıyo mu bu kitapta?

aaa yemek de yiyebiliyorlar aslında. cübbeli hocam açıkladı ya uzun uzun. kaçırmış olacaksınız.

şimdi durum şöyle, aziz cin kardeşlerimiz, (belki de müslüman kardeş demek lazım, blemedim) biz yemek yerken tabağımızdan yiyorlar. bismillah dersek de kusuyorlar. yemeğin ortasında ve sonunda söylememizi tavsiye etti. şurada yazdım ayrıntılı olarak: (bkz: ahmet mahmut ünlü/@gulden kale)

yemek yiyebiliyorlarsa kesin kurban da kesiyorlardır, yalnız ne keserler bilemem. dikkat etmek lazım.

cinlerin müslümanları var. yazıyor kuranda da. ama ne kesiyorlar kimse bilmez. ama bir de bunlarla iletişim kuranlar var onlara sormak lazım. sarı kağıt parçası ile sorunu cevaplayabilirler

gayet ciddi bir cevap veriyorum.

şimdi cin ve insan diye ele alınca Allah'ın yarattığı iki farklı mahlukat olduklarını görüyoruz. cinler müslüman olabilirler. bu mümkün. hatta Kur'an'da da yazar. ancak insanlar gibi dünya üzerinde maddi hayatları yoktur.

peygamber, din, kitap, namaz, hac vs hepsi insanlara gönderilmiştir. dinden insanlar sorumludur.

cinlerin islamiyetle ilgili sorumluluklarını ise biz bilemeyiz.

insanlarla cinleri karşılaştırmak, insanların sorumlu olduklarından cinler de sorumlu mu diye düşünmek elma ile armutu, kaplanlar ile balıkları karşılaştırmak gibi bir şey olur.

ya öyle çok br malumatım yok din konusunda, çok dindar bir insan da değilim ama okuduğum kadarıyla kutsal kitap hem insanlara hem cinlere gönderiliyor. hatta peygamberin cinleri dine çekmek için bazı yaptığı şeyler de olduğu söyleniyor. ama onun dışında kutsal kitapta da çok bir bilgi verilmiyor cinler hakkıdna çünkü kutsal kitap olayları ya da varlıkları anlatmaktan öte, bir kanun kitabı gibi düşünülebilir.

balkan köfte ara kafede var ama kast ettiğiniz yer köfteci ramiz sanırım. makedon kökenli.

ara kafeyi biliyorum maalesef orası değil, ramiz'in olmadığını da biliyorum, bi gazetede okumuştum ara sokaklardan birindeydi, adını bi türlü hatırlayamıyorum, tek hatırlayabildiğim 2 veya 3 katlı bir mekan olması ve masalarda duvarlarda eski balkan şehirlerinin fotoğrafları olması (bu fotoğraf şeyini yeni hatırladım herhalde bilen birileri için daha iyi bir hatırlatıcı olur)yine de teşekkür ederim.

mostar köftecisi

hah evet, büyüksün abi teşekkürler.

yerini de anlatın bari, biz de gidelim..

AKBANK T.A.Ş. PARIS TEMSİLCİLİĞİ
5 RUE DE ROME
75008 PARIS
FRANCE

böle bişi buldum

akbank-5 RUE DE ROME 75008 var işbankası harici.

tüm bankaların merkez ve yurtdışı şubeleri burada listelenmiş:

www.turkticaret.net

rica ederim

bankadan olmazsa elçiliğimizi arayabilirsiniz sevimli olursanız yardım ederler diye düşünüyorum =)

türk bankası yerine türkiye'de şubesi bulunan yabancı bankalar ile çalışmanız daha uygun olabilir.

ben ingiltere'de yaşarken türk bankalarının 30 pound aldığı işlemden hsbc 10 pound alıyordu.

türk bankaları genelde o ülkenin dilini konuşamayan, sisteme adapte olamamış insanları söğüşlemek üzerine yoğunlaşıyorlar.

Çok emin olmamakla birlikte TEB bankası olmak zorundaymış gibi geliyor. BNP ile birleşmesinden sonra illa ki işlemler açısından benzerlik gösteren bir BNP şubesi olmalı Paris'te.

İlk yanıta ek olarak metrobüs'ten Zeytinburnu yerine Merter'de inip tramvaya değil metroya binin. Tramvay gitmez otogara.

en son aziz nesin türkçeye çevireceğini açıklamıştı. başına gelenler malum.

maalesef hala türkçeye çevrilmedi.

:)
o şimdi tevratı sözlüğe tamamen gerçirmekle meşgul sanırım.

gülden kale;
bir dönem serbest olduğunu duymuş gibiyim, ondan çevirisi var diye ummuştum.

türkçeye çevrilmesi ve sonrasında satışı yasak değil ama çevril(e)miyor.

bir kere 'sarı zarf verdim, meslekten attım' diye bir şey zaten yok. henüz memur bile sayılmazsın ama memur olsan bile seni görevden ihraç etmek öyle kolay bir şey değil. ayrıca il sınırlarını ihlal etmenin cezası zaten görevden atmak değildir. uyarı, bilemedin kınamadır.

müdürün seni saf bulmuş, ilk dakikadan gözünü korkutmaya çalışıyor. bu klasik bir müdür davranışıdır. yem olmayınız.

öyle müdürü domuzlar...! >:/

Yüz kızartıcı suçlar dışında görevinizden alınmazsınız. İdari amirler adamına göre muamele yaparlar. Dişinizi gösterin; imansız olun.

memurların il dışına habersiz çıkması yasak. bu "firar" tespit edildiği takdirde soruşturma açılır. örneğin kaza veya hastalık nedeniyle şehirdışında hastaneye yatılması izinsiz çıkışlarda sizi çok çok zor durumda bırakabilir, bıraktığı da görülmüştür. haber vermekten kasıt da dilekçedir. sözlü haberler haber sayılmaz. stajyerlerin durumunu bilmiyorum ama bu işe girdiğinize göre ileride memur olursanız il dışına çıkmadan önce verdiğiniz izin dilekçesine cevaben kurum tarafından yazılmış olan izinlidir belgesini de yanınıza alın. bir şey kaybetmezsiniz, kazancınız da bu tür amirlerin gereksiz tafrasını çekmemek olur:)

Memurlar tatillerde il dışına çıkabilmek için yetkili amirden izin almak zorundadırlar. Bu da genel olarak diğer izinleri de veren kişidir. Örneğin ben bir ilçede çalışıyorum, izin kağıdımı müdür ve kaymakam imzalıyor. Dolayısıyla benim yetkili amirlerim müdür ve kaymakam oluyor. Muhtemelen öğretmenlerin de öyledir. HAtta kaymakamımız bi yazı çıkarmıştı tüm kurumlara "ben izin kağıdını imzalamadan kimse izne çıkmasın" mealinde. Buna gerekçe olarak da öğretmenlerin çeşitli sebeplerle aldıkları izinlere ilişkin evrağın izne ayrıldıkları gün ya da daha sonra kendi önüne gelmesi gösterilmişti.

Aşağıda 657 sayılı kanunun ilgili maddelerini veriyorum. Bu madde hükümlerine göre yaptığınızın cezası aylıktan kesmedir. YAlnız aylıktan kasıt tüm maaşınız değil bordroda maaş ve ek gösterge olarak gösterilen, tüm maaşınıza göre çok küçük bir miktardır. YAni kesilmesi maddi olarak fazla etkilemez.

Ancak böyle bir şey olursa yani size bu hareketinizden dolayı aylıktan kesme cezası verilirse sicilinizde çok kötü bir yer işgal eder. Aday memur olduğunuzdan ve asaletinizin tasdik olması için amirlerinizin onay vermesi gerektiğinden bu nokta size zarar verebilir. Asaletinizi geciktirebilirler ki kanunen asalet tasdik süresi 1 yıldan az, 2 yıldan çok olamaz.

Müfettiş bence saçmalamış, kanun maddesi gayet açık, amirden izinsiz il dışına çıkamazsınız.

Size tavsiyem sizden istenmiş olan savunmanızı düzgün bir dille hazırlayarak süresi içinde vermenizdir. Ters cevaplar vermeyin, hatta üzgün olduğunuzu, tam uygulamayı bilmediğinizi, bir daha tekrar etmeyeceğini belirtin. Bunu sözlü olarak da dile getirin. Pire için yorgan yakmayın.
"İkamet mecburiyeti:
Ek Madde 20 – (12/5/1982 - 2670/42 md. ile gelen Ek 2 nci md. hükmü olup madde numarası teselsül ettirilmiştir.) Devlet memurlarının görev yaptıkları kurum ve hizmet birimlerinin bulunduğu yerleşme merkezlerinde (mücavir alanları dahil belediye ve köy hudutları içerisinde) ikamet etmeleri esastır.
Devlet memurlarının görevini aksatmamak kayıt ve şartıyla birinci fıkrada belirlenen hudutlar dışında ikamet etmelerine mensup oldukları kurumun yetkili amirince izin verilebilir.
Devlet memurları, ikamet ettikleri il hudutlarını tatillerde ancak yetkili amirin izniyle terkedebilirler."

"Madde 125 – (Değişik: 12/5/1982 - 2670/31 md.):
...
C - Aylıktan kesme : Memurun, brüt aylığından 1/30 - 1/8 arasında kesinti yapılmasıdır.
Aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
...
g) İkamet ettiği ilin hudutlarını izinsiz terketmek,"

Her ne kadar saçma sapan gelse de bulunduğunuz ili izinsiz terk etmek önemli bir disiplin suçudur ve cezası da uyarı vb. değil "Aylıktan kesme"dir (bkz: 657 sayılı kanun Madde 125). Amiriniz ile acilen anlaşmaya ve yazılan yazıyı yırttırmaya bakın, en kolay ve kestirme yol bu.

Eğer yazıyı geri alamam derse, dikkatli davranın ve savunmanızı gerekirse bu işlerde bilgili (sendika avukatı olabilir mesela, (aday olduğunuz için üyesi olamasanızda yardımcı olurlar)) bir avukat eşliğinde doldurun. Cezası açıkça aylıktan kesme olmasına rağmen "ceza verilmesine gerek yoktur" veya en kötü bir "uyarı"ya bağlayabilirseniz o da olabilir.

Yok bu olmuyor ise ve size bu süreç sonunda bu ceza verilir ise, idari yargı yolu açıktır. Eğer memurluk temel eğitimini almadıysanız veya bu kuralların size anlatıldığına dair sizin tebellüğ ettiğiniz bir yazı yoksa büyük ihtimal yırtarsınız.

YOL HARİTASI
- Size suçlandığınız konuyu belirten ve savunmanızı isteyen yazı (sarı zarf) gelir
- 7 gün içinde savunma vermezseniz bu hakkınızdan vazgeçtiğiniz anlamına gelir.
- Savunmanızı son gün son dakikaya kadar vermeyin, her an herşey olabilir memlekette
- Savunmanızı değerlendiren idare size ceza verilip verilmeyeceğini veya ne ceza verileceğini belirleyip size tebliğ eder.
- Okul müdürü kafasına göre uyarı ve kınama cezası verebilir, daha büyük cezalar için üst disiplin kurulundan izin alması gerekir.

YAPMANIZ GEREKEN
- Müdürün yazıyı iptal etmesini sağlamak (Bu süreç de şöyle oluyor, yazıyı yırtıyorsunuz ve evrak kayıt defterinde o sayılı yazıyı sevk kağıdı vb. olarak değiştiriyorsunuz)
* Gidip kendisiyle konuşulabilir
* Torpil kullanılabilir
* Üst makamıyla görüşülebilir (tehlikeli sonuçlar verebilir, dikkat)

- Bundan sonra başka şehre habersiz giderseniz sakın ola itiraf etmeyin.
- Tarih ve Gidilen şehir kısmı boş bırakılmış bir izin dilekçesini imzalayarak müdüre, çekmecenize vb. bırakın, eğer bir sorun olursa telefon eder cuma günü verilmiş gibi kayda sokarsınız.
- Kanun ve yönetmelikleri iyice okuyun, haklarınızı bilmek size çok avantaj sağlar memuriyette.

Uzun uzun yazdım ciddi bir mesele olduğunu düşünerek, kolay gelsin.

gözünü korkuttukları gibi olabilir zira stajyersin. aday memurların belirli bir sicil durumu elde etmeleri gerekir asil memurluğa alınabilmeleri için. bu durumda sicil sıkıntısı yaşayabilirsin.
ancak başına ne gelirse gelsin idare mahkemesi'nin yerini -bulunduğun ilde yoksa en yakın olanının yerini- mutlaka öğren. lazım olur.

walla bilkent tatil etti, ki bilkent tatil konusunda en sıkı üniversitelerden biridir sağolsunlar, kıçımızın dibinde domuz gribi çıktı düşün geldik gittik yine, bence tatildir üniversiteler.
--
ekleme:evet tatil değilmiş bütün üniversiteler, bizimkiler güzellik yapmışmış.Başka üniversiteleri bilemiyorum şu durumda, kafaya göre yapılıyor bu iş anlaşılan.

rektör inisiyatif alıp tatil yapıyorum gençler derse tatil olur ilk ve orta öğretime tatil 30 ekim, yükseköğretimde de tatil diye bi tevatür var ama bekliyoruz.

30 ekimde tüm öğrenim kurumları tatil diye bi haber geçmişti ama doğru mudur bilmiyorum.
----

bide 28 ekim günü kesin yarım gün dimi üniversiteler.hatta nokta atışı yapıp istanbul üniversitesini soriyim.

30 ekimde ilk ve orta dereceli okullar domus gribine karsi steril edilecekleri icin tatil.

@muratmrt İstanbul Üniversitesi 28'inde yarım gün tatil, evet kesin.