Giriş
(14)

+18 duyuru neden yasak?

lucky strike
oral mevzusunda fraise'nin yazdığı duyuruda şu yazıyor: "+18 içerikli tüm duyurular hemen siliniyor, yılların duyuru kuralı bu." +18 içerikli yazanı siliyolarmış, ok. ama neden yasak? açıklandı mı daha önce bir yerde?bu kural başlı başına bir sansür değil midir yani ben sebebini anlayamadım. burada
oral mevzusunda fraise'nin yazdığı duyuruda şu yazıyor: "+18 içerikli tüm duyurular hemen siliniyor, yılların duyuru kuralı bu."

+18 içerikli yazanı siliyolarmış, ok. ama neden yasak? açıklandı mı daha önce bir yerde?
bu kural başlı başına bir sansür değil midir yani ben sebebini anlayamadım. burada yazanların çoğunluğu yetişkin insanlar değil mi? veya bazı duyurucuların buna maruz kalmayı kabul etmemesi durumu için gönül işleri gibi bir yol bulunamaz mı?
benim kafama yatmadı bu iş.
0
lucky strike
(23.02.18)
ya eskiden şöyle bir muhabbet vardı. google sitede geçen kelimelere bakıyormuş çok +18 kelime varsa sen XXX sitesisin sana reklam yok diyormuş.
0
dedim dedim de kime dedim
(23.02.18)
duyuruda kural falan yok. kural dediklerinin çoğu canları istediği duyuruları silebilsinler, canları isterse uçurabilsinler diye var. birileri mod olur ve kafasına göre takılır. tartışma başlatıcı içerik diye bir şey var, kimi duyuru altında sayfalarca tartışılır ama "sevmedikleri" cevap bu bahaneye sığınıp silinir. bence güzel özetledim.
0
doxanikee
(23.02.18)
yasak arkadaşım. yeni türkiye'de yasak bu tür şeyler.

paragraflarca yazmışlar. yasak işte sormayın sorgulamayın.

buradan tüm moderatörleri de fazla mesaiye davet ediyorum.

www.eksiduyuru.com

silin gencolar. bunlar ne böyle yahu!
0
eeb
(23.02.18)
başından beri yasaktı zaten. kimse size burada 18+ sorular sorabilirsiniz demedi. bu durumda nasıl sansür oluyor ben anlamadım.
0
elorelia
(23.02.18)
"colugumuz var cocugumuz var, cocugumuz var cocugumuz var".

derede kurbaganin uzerine dusen dayi bunu acikladi yillar once :(
0
der meister
(23.02.18)
doxanikee haklı, geçen mesela akbil basmayanları hayvana benzetmişti, şikayet ettim silen olmadı, birinin keyfi istese silerlerdi belki.
0
i was made for you
(23.02.18)
Yasak değil ya, kafalarına göre iş yapıyorlar. Adam kayırmacılık, avamlık almış yürümüş. Yine ortaya küfredip gidicem, o olacak.
0
femme vitale strikes back
(23.02.18)
Başından beri yasaklı olunca çok mantikli ve tartışılamaz oluyor; ayet çünkü bu kurallar.

İncil'in bile New editionlari cikiyor.

edit: Duyuruda birsuru 18+ soru açıldı. Benim de hatırladığım iki tane sorum vardi, cuckold ve swinger ile ilgili. Aynı gün birkaç tane daha benzer soru soruldu diye hatırlıyorum. Arasak birsuru başka duyuru ve soru da buluruz. O zamanlar yasak mı değildi yoksa moderasyon işini mı yapmıyordu?
0
rahip janick
(23.02.18)
cevabi burada gizli: support.google.com

egerki bu sitede gormus oldugunuz adsense reklamlari devam etsin, site para kazansin istiyorsan bunlari yapmak zorundasin.
0
purple rain
(23.02.18)
yasak degil diye biliyorum ama çok da şey etmiyorum. ohal malum... duyurudan da, sözlükten de, ülkeden de uçurulabiliriz her an.

birçok şey keyfi olabiliyor. misal, acil ev bulması gereken birinin duyurusu iplenmezken, bir diğeri sabitlenebiliyor yukarıda. "modlardan ricam..." deyince sabitlerler sanıyorsun sen de saf...

arkadaşlar iyi özetlemiş. "tartışma başlatıcı içerik" gibi yuvarlak bir bahaneyle, her şeyi silmek mümkün.

yanisi... yok eleştirilen devletlu/kudretlulardan çok bir farkı. gülücüğe odaklanıp takılıyoruz işte, ülkedeki halimiz de aynı.
0
runagain
(23.02.18)
@purple rain, tek sebebi bu olamaz gibime geliyor çünkü bu sitenin formatı soru-cevap işliyor, kişilerin +18 sorular sorması (fraise örnek olarak "oral seks yapıyor musunuz?" sorusunu vermiş) bu google kuralını ihlal etmez gibime geliyor.
0
🌸lucky strike
(23.02.18)
+18'i bilmiyorum fakat duyuruda bir çok saçma kural var. Bu da onlardan biri olabilir. Tamamen eğip bükülebilecek, hiçbir mantıklı tarafı olmayan şeylere "kural" demişler.
0
harvey
(23.02.18)
bir çok kural keyfi duyuruda bu konudan azade olarak.
0
kediyiyenpiskopatfareyimben
(23.02.18)
Bu nick 2nci nick'im. Normalde sözlüğe 2004 yılından beri üyeyim. Eskisini pek kullanmıyorum. Eski nick'le buralarda dolanırken neler neler gördüm. Dark web gibiydi bir zamanlar duyuru.. Sonradan göt kurtarma amaçlı kurallar sertleşti. Ama keyfi uygulandığı da yadsınamaz.
0
twelfth
(23.02.18)
(20)

Moderasyonun "Oral" açıklamasını tatmin edici buldunuz mu?

femme vitale strikes back
Bakınca mantıklı gibi birbiri ardına silinen duyurular sinir ediyor insanı. Belki bu da silinir. Belki beni de uçururlar yine. Bilemiyorum. (bkz: sikmeseler bari) Siz ne diyorsunuz?
Bakınca mantıklı gibi birbiri ardına silinen duyurular sinir ediyor insanı. Belki bu da silinir. Belki beni de uçururlar yine. Bilemiyorum. (bkz: sikmeseler bari)

Siz ne diyorsunuz?
0
femme vitale strikes back
(23.02.18)
Ama*
0
🌸femme vitale strikes back
(23.02.18)
Hayir actigim duyuruyu da sildiler tartisma baslatici icerik diye :)
0
tuborg yesili
(23.02.18)
bulmadım. topluca biraz üstlerine gitmezsek sözlükte başlığı falan açılmasa her zamanki gibi takmadan yollarına devam edeceklerdi.
0
oddyseus
(23.02.18)
hayır, ben tatmin olmadım.
0
111111
(23.02.18)
Hayır bulmadım. Şimdi tuborg yesili'nin açtığı duyuruya bir şeyler yazıyordum, göndere bastım ve tabii ki o duyuruyu da silmişler. Sözlüğe yazmayı deneyeyim, bakarsın orada da başlığı sildirirler.
0
cay koy geliyorum
(23.02.18)
İlj duyuru tartışılanilirdi belki ama onun muhatabı da moderasyon değil. Birkaç senedir +18 içerik sıkılaştırıldı; bu da moderasyondan gelmiyor. Bununla ilgili benim de bir derece sorunum var ama ona moderasyon bir şey yapamaz. +18 için compumaster’a çıkmak isteyen varsa ben de geleyim.

Sonraki bir milyon oral başlığında “Ama ben diş sağlığı sordum” derseniz, bu çok pis bir çamura yatma, çok basit bir davranış. Sözlük gibi bu tarz çirkefleşmelerle Duyuru’nun ana sayfasını kirlettirmedikleri için bn kendilerine teşekkür ederim.

Tartışma duyurularında ise tartışabilmemiz gerektiğini düşünüyorum; o kısım ayrı.

Edit: Kaçıranlar için, uzun zamandır mod değilim.
0
aychovsky
(23.02.18)
Bulmadım.

Bir de "tartışma başlatıcı içerik" diye bir nane var. Hoşlarına gitmeyen ne varsa "tartışma başlatıcı içerik" deyip siliyorlar. Süper iş! AKP hükümeti resmen.

edit: windowsguvenlikduvari +8910264123
0
rahip janick
(23.02.18)
ben de bulmadım.

bizim oralarda böyle açıklamaları tatmin edici bulmazlar.
0
eeb
(23.02.18)
sitenin en altındaki yazı durdukça mantıklı gelmiyor.
0
lesmiserables
(23.02.18)
İlk soruyu görmediğimden, açıklama hakkında yorum yapamıyorum. Ama sorulan soruya çamura yatma demek garip. Kural kuraldır. Kurallar dahilinde sorulan sorularda bir sınır olamaz. Ben kurallar dahilinde üst üste 17 farklı soru soramam mı mesela? Çamura mı yatmış olurum? Garipmiş.
0
windowsguvenlikduvari
(23.02.18)
Ana sayfa flood’ı ile ilgili kural vardı.
“Üst üste duyuru/soru açarak ana sayfayı işgal etmeniz/flood yapmanız durumunda hesabınız kapatılır.”

Ekleyeyim, bunu “Hesabınız kapatılsın” gibi bir anlamda kullanmıyorum kesinlikle. windoessguvenlikduvari “17 duyuru açamaz mıyım” demiş; ona cevap olarak yazdım.

“Oral-B diş fırçası nedir”, “Oral erkek ismi olarak nasıldır” diye açılan duyuruda kişisel olarak bir dert anlatma ya da bir niye silindiğini anlama çabası aramıyorum. Benim yanlışımdır, olabilir. Böyle flood’ları çöp olarak ve çamura yatma olarak görüyorum.

Geri kalan “Oralli bir şey açamaycak mıyız”, “Tartışamayacak mıyız” konusunda katılıyorum. Onların da muhatabı compumaster; moderasyon değil.
0
aychovsky
(23.02.18)
Bana cevap yazmayın efendim, soruya cevap verin. Kural kural diyorsunuz bana cevap yazıyorsunuz. Nasıl oluyor anlamadım? Yahu 5 farklı kişi 5 farklı soru sormuş, (rakamları sallıyorum) hepsinin içinde belirli bir kelime var. Sorular farklı. Cevaplar soruların sorulmasındaki -sözde- gizli amacı beslemiyor. Bu mu işgal? Siz sanırım kullandığınız kelimenin anlamını -yine- bilmiyorsunuz.

Ekleme: Ben bunu yazarken, bahsettiğim cevabın sadece bana verilen cevap kısmı vardı, onu da belirteyim.
0
windowsguvenlikduvari
(23.02.18)
Olayı tam anlamadım, ilk açılan başlığı da bilmiyorum ama oral seks ile ilgili duyuruyu silmeleri ok.

Ancak sonradan açılan "oral-b diş fırçası" gibi soruların (inadına açılmış bir başlık olduğundan emin olsak da) flood gerekçesi ile silinmesini haksız buluyorum.
Çünkü bu noktada, bu başlıklar pislik olsun diye mi açılıyor, yoksa gerçekten bu bilgiye ihtiyaç duyulduğu için mi açılıyor; bunun muhakemesini yapamayız, belki gerçekten bilgiye ihtiyaç duyan biri var ortada. Bunu yargılayıp karar vermeleri yanlış diye düşünüyorum, o yüzden silinmemeliydi bence.
0
peggy
(23.02.18)
Ben kimsenin 18+ yazmayı bilmemesine takıldım, herkes +18 yazıyor.
0
i was made for you
(23.02.18)
"Başlık +18 idi sildik. Eleman ısrarla açmaya devam etti. İnsan gibi izah ettik, sallamayınca uçurduk. Sonra baktık ki trafiği kesen taksiciler gibi eylem yapmaya kalkan işsizler oldu, onların da bu çer çöp sorularını sildik. İlk defa yapmıyoruz, kurallarımız açık. Kim yaptı diye kurban istemeye kalkmışsınız, dövecekmişsiniz gibi. Hepimizin ortak kararı. Derdi olan moderasyon desin, isim kasmaya çalışmasın" demişler ama benim gibi net de ifade etmemişler. Olabildiğince kibar olmaya çalıştıkları için fazla uzamış.

Evet tatminkar, hatta gereksiz bir açıklama. Böyle bir konu üzerine, normal insanların, açıklama bile yapılmadan olayı kavramaları ön görülür ama işsizden de işsiz insan çok fazla olunca, adamlar böyle bir şeyle uğraşmak zorunda kalmış yine de insan yerine koyup.

"mouse'um kulaklığım 2 haftadır elime ulaşmadı, hiç hakem makem uğraşmayayım, bi rezalet başlığı açın da işim çözülsün"cüler ve onlara destek olan, sözlüğü de duyuruyu da çöplüğe çevirmeye yeminli insanlar var ne yazık ki. Keşke onlar da 5-10 yıl kesinlikle geri gelemeyecek şekilde uçurulsalar.
0
lazor
(23.02.18)
Duyuruda birsuru 18+ soru açıldı. Benim de hatırladığım iki tane sorum vardi, cuckold ve swinger ile ilgili. Aynı gün birkaç tane daha benzer soru soruldu diye hatırlıyorum. Arasak birsuru başka duyuru ve soru da buluruz. O zamanlar yasak mı değildi yoksa moderasyon işini mı yapmıyordu?
0
rahip janick
(23.02.18)
Arkadaş başkası hakaret edince kol gibi duruyor orada, biz cevap verince siliniyor.
0
🌸femme vitale strikes back
(23.02.18)
ne olmuş ben kaçırdım.
0
pinkpeony
(23.02.18)
oddyseus
(23.02.18)
biraz evet, biraz hayır.

"+18 içerik" denilip, "tartışma başlatıcı içerik" denilip ya da diğer her türlü esneyebilecek kurallarla duyuru silinmesine, kullanıcı uçurulmasına karşıyım.

bir arkadaşın dediği gibi, açtığın duyuruya cevap veren arkadaşa teşekkürün siliniyor yahu! e bakıyorsun aynı şekilde bir sürü cevap var. bir sürü tartışmanın döndüğü duyuru var. bir sürü tartışma başlatıcı duyuru var.

benim satılık ilanım silindi! bir alan adına biçtiğim bir değer var. beğenen alır gider, beğenmeyen alır kaçar. işsiz birkaç yazar saçmaladı altında, bir iki troll küfretti, saldırdı özelden. yahu ananıza bacınıza mı bir şey dedik? satılık alan adı var, fiyat bu demişim, sana ne? moderasyon bu duyurumu sildi, "yüksek fiyat" ve "karaborsa!" gerekçesiyle!

ekmek değil ki "tanesi 1 000 tl" demiş olayım da silesin. yağ değil ki, teneke teneke stoklayıp, piyasada olmayan "temel tüketim ürünü"nü fahiş fiyatla satıyor olayım.

"karaborsa"nın anlamını bilmek yeterli olmalıydı halbuki ve "yüksek fiyat" gibi serbest piyasaya aykırı bir bahane olmazdı.

"evden acil çıkmam gerekiyor, bir haftaya ev bulmam lazım. üstte sabitlenirse rica mica" diyorum, sallayan yok. bir bakıyorsun, bir başkasının duyurusu hoop yukarıda sabitlenmiş. neden?

ne farkı var şu gece gündüz eleştirdiğimiz otoriteden?

gelelim diğer tarafa. trollerden iğreniyorum. uçurulan arkadaş trol müdür, trollük mü etmiştir bilmiyorum. kastım bu değil, ilgili duyuruyu da görmedim, sürecin nasıl işlediğini bilmiyorum.

+18 içeriklerin, link verilmesi dahil, benim için hiçbir sakıncası yok. bana iğrenç gelen pedofili, ensest vb hariç elbette.

trolleme amacı yoksa, +18 içerik de olmalı. ama "benim duyurum, benim kararım" diyorlar, ne diyebiliriz ki...
0
runagain
(23.02.18)
(4)

¿çevrenizdekilerin hayatını kontrol etme dürtüsü?

legalize marijuana
mutsuzluklarımızın bir kısmını bu dürtünün oluşturduğu kanaatindeyim. Arkadaşlarımız, kardeşimiz... İyi tanıdığımız insanların hayatları boka giderken veya daha iyi olacağına inandığımız durumlarda destek olmak istediğimizde bizi reddetmeleri, ya da dinlememeleri konusunda ne düşünüyorsunuz?üniversi
mutsuzluklarımızın bir kısmını bu dürtünün oluşturduğu kanaatindeyim. Arkadaşlarımız, kardeşimiz... İyi tanıdığımız insanların hayatları boka giderken veya daha iyi olacağına inandığımız durumlarda destek olmak istediğimizde bizi reddetmeleri, ya da dinlememeleri konusunda ne düşünüyorsunuz?

üniversite çağındaki kardeşin daha hazırlık sınıfında gerekli gördüğüm (10 yaş büyüğüm) kursları planlamaları yapmayı reddetmesi, göz göre göre ileride sıradan bir mezun olmaması için yaptığım çabaların sonuçsuz kalması

arkadaşın iş ve ilişki ortamından kaynaklı sorunlarda paylaşıp çözmek yerine sessiz kalıp antidepresana başlaması vs. bunlar benim gördüğüm ve üzüldüğüm konular.

düşünüp aslında sorunun kontrol dürtüsü olduğuna karar verdim ve bir aydır kimseye şöyle yap böyle et demiyorum. Yine de bir yandan ileride "keşke zorlasaydım onların iyiliği için" diyeceğime %100 eminim.

Sizde benzer durumlar var mı? Nasıl çözüyorsunuz?
0
legalize marijuana
(23.02.18)
Ben kontrol edilmeye çalışılan taraftayım. İyi niyetlisin kesinlikle ama bir noktadan sonra gurur kırıcı oluyor, direnç gösteriyorsun.
0
femme vitale strikes back
(23.02.18)
sen manyaksın, git seviş kendine başka meşgale bul sana ne milletin hayatından.

bana karışan olduğunda gıcık olur üstüne üstlük tam tersini yapardım gençken. ki halen o moddayım. tavsiye istersem versin ama durduk yere yok şunu öğren yok böyle yap diyene he he deyip geçiyorum.
0
hosein
(23.02.18)
Katılıyorum.
Hadi küçük bir kardeş falan neyse de, yetişkin kontrol etmeye çalışmak tamamen bir mutsuzluk kısayolu.
Co-dependency hakkında biraz okuma yapmanız iyi gelebilir. Ben geçenlerde burada da birkaç soruya cevap verirken "detachment in love" diye bir kavram öğrendiğimden ve bunun hayat kalitemi gözle görülür şekilde arttırdığından bahsetmiştim. Size de o konuya dair biraz araştırma yapmanızı tavsiye ederim. Özetlemek gerekirse herhangi bir akli problemi falan olmayan yetişkin insanları onlardan nefret etmeden, acılarını istemeden kendi hallerine bırakmak, onların zekalarına ve seçimlerine, bunlar kötüyse de kendi iradeleriyle yaptıkları seçimlerin sonuçlarına katlanmaları gerektiğine inanmak, başkalarının derdini kendi derdimiz haline getirmemek, "derdim var" diyeni duyduğumuz anda kendimizle ilgili her şeyi bırakıp onlarla ilgilenmek yerine "sana nasıl yardımcı olmamı istersin" diyerek onları da çözüme ortak etmek gibi geniş bir yaklaşımı içeriyor.
0
sopiro
(23.02.18)
kimsenin hayatını kontrol etmeye çalışmadım, bu dürtü de bende yok. benim hayatım kontrol edilmeye çalışılıyor. şahsen kontrol dürtüsü olan baskıcı ve boğucu insanlardan nefret ediyorum.

insanları doğru yola sokmaya, başkalarına (kardeşiniz, eşiniz, arkadaşınız) sizin en iyisi bildiğiniz neyse onu yaptırmaya çalışmaktan vazgeçin. iyilik bile olunca zorla oldurulduğunda kötülük oluyor.

bende böyle bir durum olsaydı düşünmeden psikiyatriste giderdim.

yanıtları okudum, sopiro +1
0
pinkpeony
(23.02.18)
(10)

tüm gençliğimi yok etmiş hissediyorum

whatdreamsnevercome
yirmili yaşlarımın bir yarısını fakirlik,diğer yarısını ise kendi kendime yarattığım maddi bir zorluğun altından kalkmaya çabalayarak geçirdim. şuan arkama baktığımda, yirmili yaşlarımın bitmiş olduğunu ve o yıllara dair hiçbir şey yapmadığımı görüyorum.gerçekten hiçbir şey. sıfır, bomboş. o yılları
yirmili yaşlarımın bir yarısını fakirlik,
diğer yarısını ise kendi kendime yarattığım maddi bir zorluğun altından kalkmaya çabalayarak geçirdim. şuan arkama baktığımda, yirmili yaşlarımın bitmiş olduğunu ve o yıllara dair hiçbir şey yapmadığımı görüyorum.

gerçekten hiçbir şey. sıfır, bomboş. o yılları hiç yaşamamış gibiyim.

ve çok üzgünüm. daha önümde uzun yıllar var belki, belki bu şekilde teselli edeceksiniz. ama öyle değil. o yıllar geçti bitti. yalnızca o yıllarda yaşanebilecek şeyler vardı ve hiçbir şey yaşamadım. koskoca bir boşluk.

insanların güldüğü eğlendiği gezdiği delirdiği yıllarda ben ya para harcamamak için evden çıkmadım çünkü param yoktu. ya da kendi yarattığım maddi zorlukları atlatabilmek için bütün gün bilgisayarda, boynumu kaybedene kadar oturup çalıştım, bir çok kez yalnızca ekrana baktım ve bir evin odasında çürüyüp gittim. hiç yurtdışına çıkamadım, toplamda 3 kere bile tatil yapamadım, 20 yaşımdan beri. hiçbir şeye sahip olamadım, hiç kimsenin minnetle anacağı biri olamadım, hiç bardağın dolu tarafına bakamadım.

bir bilgisayarın başında hep bir sonraki gün daha iyiye gitsin diye çabalayıp bugünümü yok ettim ve bir sonraki gün de hiçbir zaman daha iyiye gitmedi. günümü, her zaman daha kötüye gidecek bir gelecek için yok ettim. bir bilgisayarın başında tüm sosyal özelliklerimi hızla köreltip çekicilikten uzak bir hayvana dönüşüşümü izledim sadece.

elimde avucumda hiçbir şey yok. arkama baktığımda bugünlerimin iyi geçeceğini düşünerek silip attığım yıllar var. ve artık ne yapacağımı bilmiyorum çünkü her şeyden öyle kopmuş durumdayım ki. hiçbir şekilde ne yapacağımı bilmiyorum. başka bir şehre veya ülkeye gidip bir şelyere mi başlasam veya böyle bir gücüm var mı. onu da bilmiyorum. ne için gidicem, ne için bir daha yıllarımı silip atıcam ve bu sefer de kırklı yaşlarımda arkama bakıp 30'lu yaşlarımı yeni bir hayata başlamak için harcadığımı mı görücem. bilmiyorum. ne yapıcam?
0
whatdreamsnevercome
(22.02.18)
depresyon. niye, nasil buraya geldik, mevzu bu degil. acilen yardim alin.
0
e haliyle
(22.02.18)
Seni çok iyi anlıyorum. İnsan çabalayınca ucundan kıyısından kurtaracağını, yetişeceğini düşünüyor ama giden yıllar telafisi mümkün olmayan bir şekilde yitip gidiyor.

Yaşamak artık umut kırıntısı ve mecburiyet arasında süregeliyor. Eğer hayatında sana bir nebze de olsa mutluluk veya huzur veren bir şey varsa, ondan yiyerek çabalamaya uğraşabilirsin. Zaten, en azından razı olabileceğin kadar bir şeyleri elde etme ihtimalin olduğunu düşünüyorsan, hiçbir şey yapmamak, bu minik ihtimali de sıfırlar. Ama en nihayetinde, hayat bazıları için çok b.ktan ve bazıları için hataların telafisine imkan vermiyor.
0
skooma
(23.02.18)
alışacaksın. Aslında cümlenin en başına ''Buna da'' yazmak lazımdı. İnsanoğlunun en büyük kabiliyeti ''intibak''

Senin pozisyonunda, hatta çok daha kötü olan insanların sayısı çok fazla. Bir kısmı farkında değil, bir kısmı farkında. Sen de aslında kaçırdıklarının birçoğunun farkında değilsindir ama o küçük şeyler dahi psikolojinde etkisini göstermiş.

Zamanla geçecek. Büyük ihtimalle şu anda bi' boşluktasın, tutkuyla bağlandığın ya da kendini mecbur hissettiğin şeyler yok. Eskilerin bi' duası vardı; ''Allah bunu unutturacak dert vermesin'' diye. Ben bunun anlamını yıllar yıllar sonra, house md izlerken ayrımsamıştım. Çünkü öyle kötü anlarda söylüyorlardı ki, ''Allah bunu unutturacak dert vermesin''i hani diyordun, lan şimdi bi' şey olsa ve herkes/herşey ölse benim umrumda olmaz. Bunu unutturacak ne olabilir diye de, hayat öyle değil işte. Hayat filmlerdeki gibi tanrının aslında para gayesi güden iyi niyetli senaristlerinin olduğu bir yer değil. Pis kokulu bi' dünya, hani 8 milyar diyorlar ya, o da yalan. Senin için bu dünya taş çatlasa 300-400 kişiliktir.

Bu hissettiğin belki de farkında olmadığın boşluk duygusu geçince bu hislerin de geçecek, kaygıların çeşitli alanlarda dağılacak/yoğunlaşacak düşünmek yerine düşünmeye zaman kalmayan hamleler yapmak-aksiyomların içine dahil olmak zorunda kalacaksın. O zaman da başka şeyleri dert edeceksin.

Yani, hayat bu zaten. Çokcası genetik ve sosyo-kültürel miras. Sen tek başına neredeyse bir hiçsin, yaşadıkların ya da bundan sonra yaşayacakların da büyük oranda senin suçun/kabiliyetinden kaynaklı değiller. Olacak olan olur. Seninle çokcana ilgisi yok. Bunu ''yaratılış'' felsefesinden bağımsız bir şekilde söylüyorum, yani neye inandığınla zerre ilgilenmeden. Tamamiyle 'gerçek'likle. Yer çekimi gibi.

Bu duygudan bazı anlarda kurtulmak mümkün/pektabi bazı anlarda saplanmak da. Mesela herşeyi boşverebildiğin bir zaman diliminde bu dünya hayatı sana uzaktan gösterilseydi-arkadaşının dahil olduğu bir oyun gibi- sen de içinde olmak isterdin, ne olursa/olacaksa olsun denemek. Benim de aklımı kurcalayan büyük çıkmaz da bu zaten, herneyse şimdi konumuz bu değil.

Geçecek, içinde bulunduğun durum kaygı alanını daraltacak bir nesne ya da amaç uğruna bitecek, tıpkı insanların zırva ''aşk'' acıları gibi.

Son paragrafta yalan söyledim, geçmeye-debilir. Belki temelli olarak da zokayı yemiş olabiliriz tabi ama bu daha düşük bir olasılık. Başta da belirttiğim gibi, aslolan şey senin asil kanında olmasa bile insanlık doğasında var ''intibak''.

Avam bu durumu ya işine konsantre olarak ya da aşık olarak atlatır, sen de büyük ihtimalle o şekilde atlatacaksındır ama burada meseleye arz olan şey karşına böyle bir pozisyonun çıkması/çıkma ihtimali. 30'undan sonra yapmaya başlaman gereken şeyler, öncelikle ''ne yapmak istediğine'' karar vermek, çünkü içinde hala herhangi bir alanda istek varsa zaten şanslı olanlardansın. BU isteğe yönelik ihtimalleri arttıracak yerlerde bulunup/onun üzerine çalışacaksın, sonrası tufan.

Eğer istek yoksa da yapabileceğin şeyler zaten daha önce de defaatle konuşulmuş/anlatılmış şeyler. İnsanoğlu artık bu olayı bilimsel olarak çözmüş.

Ama sen büyük olasılıkla şimdi çözümü değil de ''saplantıyı'' istiyorsundur, ben o konuda deva olamayacağım sadece şu kadarını söyleyebilirim; ne yaparsan yap geçti ve gitti. Artık bir daha dönüşü yok. Olmayacak yani o kafandaki şeyler. Bırak gitsin. Çünkü aslında ''herşey yerli yerinde''.
0
mete kudur
(23.02.18)
evlen ve sonrasında çocuk yap. bu şekilde hayatını sonlandırıp mutlu olabilirsin heheh
0
kveldulv
(23.02.18)
Yirmili yaşlarda yapılmasını gerekli bulduğun çoğu şeyi yaptım ama benden de bi halt olmadı. İçini rahatlatacaksa.
0
femme vitale strikes back
(23.02.18)
Ben de aynı durumdayım. Tamamen. 20'li yaşlarım bomboş geçti. Hiçbir şey yapmadım ve hala da yapmamaya devam ediyorum. Ve ben senin gibi parasız ya da çalışmak zorunda olduğu mdan değil tamamen kendi salaklığımdan ve vizyonsuzluğumdan tamamen boş geçirdim gençliğimi. Evet çok haklısın bazı şeyleri o yaşlarda yapmak gerekiyordu ve yapmadık. Ama geçti bitti. Yapacak hiçbir şey yok. Ve bunları düşünerek 30'lu yaşlarda yapılacak şeyleri de kaçıracağız haberin olsun.
0
proculianus
(23.02.18)
içini rahatlatacaksa türkiye'de yaşıyoruz, hangimiz 20li yaşlarını dilediğince geçirdi sence? anne baba baskısı, toplum baskısı, parasızlık, eğitim yetersizlikleri, kölelikler. tv dizilerindeki gibi geçmiyor hayatlar, çoğu insan senin gibi.
0
pinkpeony
(23.02.18)
şimdi de bardağın dolu tarafını gözden kaçırıyorsun :)

hani şu "hayat iniş çıkışlarla doludur" lafı var ya, o laf çok doğru. hayat iniş çıkışlarla, zig zaglarla dolu. yaşadım, biliyorum.
ben kendi hatam olmayan nedenlerden iflas ettim iki kez. dibin dibine indim. diş tırnak elde ettğim ne var ne yoksa gitti. daha da eksiye indim. iki çocuk annesiydim üstelik. durum öyle saçmaydı ki, takılsam kalsam asla altından kalkamazdım.
daha neler neler, ne inişler ne kayıplar...
şimdi 58 yaşımdayım. 58 yaşında yeni bi hayata başlanır mı? evet, bal gibi başlanır. aksini söyleyen sen değilsen her zaman yeniden başlanır. sen 20'li yaşlarım gitti diye yanıyorsun ben buradan öyle görmüyorum. 20'ler ne ki diyorum. daha hayatın başı. son büyük iflasımı yaşadığımda 39 yaşımdaydım. diğeri de 27-28 gibiydi. şimdi 58'im ve yeniden başlıyorum.

gidene yanmakla eline iyi bir şey geçmez. moralin bozulur, aklını geçmişte bıraktığın için zamanı ve geleceği kaçırırsın.
olabildiğince yaşadıklarından öğrenmeye çalışacaksın ve asla vazgeçmeyeceksin. tekrar başlayacaksın. bu sefer daha bilerek daha akıllıca. bu artık hata yapmayacağın anlamına gelmiyor. yine hatalar yapacaksın. hatalarını göğüslemeyi öğreneceksin. hatta zaman gelecek "iyi ki" diyeceksin, hatalarınla barışacaksın. onları yaşamasaydım şimdiki ben olamayacaktım diyeceksin. şimdi çoğunun farkında değilsindir ama sabret onun da zamanı gelecek :) her şerde bir hayır lafı da doğru bi laf çünkü.

kendine bi çizelge yap. yapmak istediklerini listele. yeni bir sayfa açıyorsun, seçeneğin çok. seni zorlayan olgulardan biri de bu. eleme yapman lazım. en önemsediğin şeyleri yaz, olmazsa olmazlarını yaz.. beyin fırtınası gibi yap. acele etme, olgunlaşması için süre tanı. gönlünün muradını bulduğun anda gerisi çorap söküğü gibi gelecek hiç merak etme.
ve lütfen geriye olumsuz gözle bakıp takılma. onlar yaşandı bitti, edindiğin tecrübeler cebinde. öyle düşün.
önünde kocaman bir hayat var. daha bilerek daha tadını alarak yaşayacağın bir hayat.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(23.02.18)
Köye yerleş
0
nihilanth
(23.02.18)
üstte cok güzel cevap yazan yazar arkadaslarimiz var zaten. benim de diyecek pek bir seyim yok. ama umudunu kaybetmemen gerekiyor ve kendini o olumsuz ve seni asagi çeken duygulara teslim etmemen gerekiyor. su anki memnuniyetsizliğinin ve mutsuzluğunun farkına varmak bile cok büyük bir şey. bir sorun oldugunu keşfetmişsin, hayatında bazı seyler seni mutlu etmiyor. ve etmemeye devam ediyor. hemen değiştir onları. ve unutma, hayat korkanlara hiçbir zaman yardim etmez.
0
tomcruise
(23.02.18)
(27)

Aileden birinin cok iyi kazanması

basubadelmevt
Selam herkese, bir aile düsünelim.Abi ünlü bi doktor. 30-35 bin geliri var.Kardeste memur. 3 bin tl geliri var,esi calismiyor, evi kira.Bu durumda abinin yardım etmesine ve düzenli olarak gelirinin bir kısmını paylasmasına nasıl bakarsınız? 2 bin tl veya daha üstü mesela. Sizce şart mı?Yoksa böyle b
Selam herkese, bir aile düsünelim.Abi ünlü bi doktor. 30-35 bin geliri var.Kardeste memur. 3 bin tl geliri var,esi calismiyor, evi kira.Bu durumda abinin yardım etmesine ve düzenli olarak gelirinin bir kısmını paylasmasına nasıl bakarsınız? 2 bin tl veya daha üstü mesela. Sizce şart mı?Yoksa böyle bi zorunluluk yok,digeri 3 binlik yasamayı ögrenecek mi dersiniz?Bu tarz kazancta ucurumlarin oldugu aileler var mi bildiignz?Anne,babadan kalan bisi yok.Babanin emeklisi var sadece.
0
basubadelmevt
(22.02.18)
kimsenin kimseyi doyurmaya, bakmaya zorunluluğu yok diyorum. yardımcı olmak isterse olabilir ama olmayınca da niye olmuyor denmez.

not: büyük konuşmak istemiyorum ama 3 bin tl kazanan kardeşin yerinde olsam yardımcı olsa dahi kabul etmem. ileride kabul ettiği yardımlardan dolayı bir laf yer, içinde sızısı kalır.
0
tosunpasa
(22.02.18)
Abi destek olmak isterse olur, kendi parası ama böyle bir zorunluluğu yok tabii, kardeşi 3 bin liralık bir iş yapıyorsa hayatını 3 bin liralık şekilde yaşamaya entegre etmesi gerekiyor, kaldı ki evlenmiş barklanmış belli bir yaşa gelmiş bir insanın bunu çok önceden yapması gerekiyor, abisinden falan beklentisi varsa bu hatalı ve aciz bir davranış olur.
0
angelus
(22.02.18)
Valla kişiye bağlı, ben ailede en çok kazanan kişiyim yardımda bulunuyorum zor durumda kaldıkları zaman he tabi parayı savuruyolarsa yardımda bulunmuyorum öyle. İçinden nasıl geliyorsa makbul olanı yardım edilmeli bana göre. Tabii abartmamak şartıyla yoksa düşük kazanan kişi bokunu çıkartabiliyor.
0
England
(22.02.18)
Küçük kardeşin ne kadar zorlandığına, abinin de gönlünün ne kadar geniş olduğuna göre değişir bence. Bir standardı yoktur diye düşünüyorum. Tek bildiğim, abinin "zorunlu" olmadığı hiçbir şeye.
Kardeşe o parayı vermek kendisine hiç koymuyordur, kardeş almaktan gocunmuyordur, almasa bir şeylere yetişemiyordur (hastane parası, mutfak masrafı vs), abi vermese içi rahat etmiyordur ("kardeşim açken ben tok yatamam" gibi), o zaman bize bir şey söylemek düşmez. Ama neticede, bu kardeşler yaptıkları seçimlerle bu noktaya gelmişler değil mi, mecburiyetten değil? Yani küçük kardeş bir hastalık geçirmiştir, zamanında çalışıp abiyi okutmuştur vs bir gönül borcu durumu vardır, o zaman işler değişebilir.
0
sopiro
(22.02.18)
Tabi ki şart değil kendi parası ister verir ister vermez. Diğer taraf buna hasetlenemez. Zaten vicdanli ise gelirinin bi kısmını yardıma harcıyorsa buna aileden başlarsa tadından yenmez. Para vermesene bile ihtiyaçlarını karşılasa vs daha usturuplu olur.çocuğunun okul taksiti vs. Ama kesinlikle şart değil.
0
kafanguzelolmus
(22.02.18)
tamamen insafa/gurura vs. kalmış bir durum. ben kabul etmezdim mesela 3bin geliri olan kardeş olsaydım. ama 3ok kazanan abi olsam verirdim hiç düşünmeden.

hiçbir zorunluluk vs. de yok bence. tabi yazar burada her iki kardeşe de eşit şartlar sunulduğunu var sayıyor. örneğin bu 3bin alan kardeşe "abin doktorluk okuyor o yüzden seni üniversitede okutamayız hadi lise yeter sana" dendiyse o zaman o abinin de artık abilik yapması gerek.
0
hosein
(22.02.18)
herkes kendi hayatını, ailesini kurmuş. bence bu artık pek "aileden birinin çok kazanması" durumu olmuyor. anne babaya, evdeki okuyan kardeşe yardım etmek vs olabilir ama kendi ailesini kurmuş işinde gücünde olan kardeşe yardım etme zorunluluğu yok. yardım edilebilir de tabi ama artık bağımsız insanlar bunlar bence. zor durumda kalınır yardım edilir, düzenli yardımla kardeşin gelirini yükseltmek şart değil.
0
aquarium
(22.02.18)
zorunluluk yok ama vicdan var. kendim çok rahat yaşarken kardeşimin çabalamasına gönlüm el vermez. ayda 2000 tl versem bana hiç koymaz ama kardeşimin hayatında çok şey değiştirecekse gözümü kırpmam veririm.

ha ya da çocukları vardır yeğenlerimin masraflarını üstlenirim ben okuturum, hem güzel bir vesile olur hem kardeşime yardımcı olurum
0
oscar
(22.02.18)
Böyle yaşayan bildiğim çok sayıda aile var.

Zaten türkiyede eskiden eğitimin özelliği buydu, sınıf atlatabiliyordu şimdi bitirdiler o işi de, herneyse konumuz bu değil.

Normal şartlarda abinin yardım etmesi ''görevi'' değil ''tercihi'' olacaktır, yani şart değil ancak yardım ederse hem kendisi mutlu olur hem de öz kardeşine belki daha iyi imkanlar sağlamış olur.

Ama yaklaşım olarak yardım etmeyen de çok fazla var(kendisi ayda çok fazla kazanıyor -ki bir kısmı miras gelirlerinden- kardeşine de kağıt imzalatmış ne mirastan pay vermiş ne de yardım ediyor, kardeşi evli ve kirayı ödeyemiyorlar çoğu zaman, ev sahipleri yardım ediyor mutfak masraflarında v.s) ama bunun yanında kendime ne alırsam 1 tane de kardeşime(kardeşi kadın ve bekar) diyerek 800 bin liraya ev almak yerine aynı aparmanda 400'erden ev alan da var.(tapusu kendi üzerine ama kardeşi kullanıyor)

Yani bu tür durumlar 2 nesil geridekilerin köyden yeni göç ettiği ailelerde çok görülür ve sorduğunuz sorunun 2 durumu da rastlanır.
0
mete kudur
(22.02.18)
yardımcı olmanın sonu yok. mesela çocukları olur, eğitimini üstlenebilir, araba almak isterler, peşinatı vermeye yardımcı olur ama düzenli olarak aylık bir yardım bence yanlış olur. diğer taraf bütçesine göre yaşamayı öğrenmek zorunda.
0
prodeq
(22.02.18)
Böyle bir zorunluluk elbette ki yok, herkes kendi hayatından sorumlu. Kimse tırnaklarıyla elde ettiği mevkiyi ve bunun getirilerini kardeşiyle paylaşmak zorunda değil. İstisnalar, acil durumlar, sağlık giderleri gibi öngörülemeyen giderleri ayrı tutuyorum.

Ama aradaki abi-kardeş ilişkisine bakarak, ben olsam, böyle bir durumda kardeşime yardım ederdim/ediyorum.
0
iki ara bi dere
(22.02.18)
direkt para yardımı bir şekilde her iki taraf için de manevi yük haline gelebilir. 30-35 bin kazanan abinin vizyonu, çevresi vs. daha geniştir. bir şekilde diğer kardeşin 5-10 arası kazanmasını sağlayabilecek ortamı oluşturmaya çalışması daha mantıklı gibi.
0
lazpalle
(22.02.18)
Abinin yardim etme mecburiyeti yok, geliri düsük olan taraf o gelirle yasamayi ögrenmek zorunda. Anne - babanin masraflarini üstlenme konusunda abisi ön ayak olabilir.

Benim öyle bir durumum aile bireylerine maas baglamak seklinde para göndermekten ziyade yegenlerimin en iyi okullarda okutulmasina destek olurdum.
Ya da hesabini tutamayacak kadar param varsa ev alir, kendi üstüme yapar; kardesimin oturmasina izin verirdim. Ama bunun sebebi mecburiyet degil, kardesimle aramin iyi olusu ve onun da bana ayni cömertligi gösterecegine emin olmam.
0
chitosan
(22.02.18)
3 bin kazanıyormuş vah vah vah....

1800 lira ile ev geçindirenler ne olacak? Ben abi olsam yardım etmezdim zira sizin düşük olarak gördüğünüz maaş iyi bir maaştır.
0
binder dandet
(22.02.18)
Ben olsam diyebilirim sadece. Kendimi buna zorunlu hissederim. Benim için bir zorunluluktur. Ama bu zorunluluk benim şahsi düşüncem olduğu için herkes aynı düşünce de olmayabilir. O doktor mesela kirası 10.000 TL lik bir evde oturuyor olabilir. Yani der ki; benim gelirim kadar giderim var. Etmeyebilir.
Aile kavramına bakış açısı ile farklılık gösterir.
Aradaki önceden gelen ilişkilere göre farklılık gösterir.
Eşinin tutumuna göre farklılık gösterebilir(bazı eşler çok etkili olabiliyor)
Bir çok faktör ekilidir. Ama zorunluluk kişiye göre değişen bir durum bence.
Maaşım o paraların 3 te 1i kadar olmasına rağmen ve evli olamama rağmen ve kadın olmama rağmen ailemdeki kardeşlerime anneme babama maddi olarak yardım etmeye çalışıyorum.
0
yansitmayan ayna
(22.02.18)
zorunluluk tabi yok, kimse kimsenin başına silah dayamıyor. ama ben 30-35 bin kazansam ve 3 bin kazanan kardeşime kuruş yardım etmesem kendi insanlığımı sorgularım. çünkü 30 ile 28 arasında bi fark yok ama 3 ile 5 arasında çok fark var.
0
elorelia
(22.02.18)
Bu tarz kazancta ucurumlarin oldugu aileler var mi bildiginiz demişsiniz ee zaten ülkenin çoğu bu durumda. zengin fakir arası farkın fahiş olma sebebi bu.

ayrıca zorunluluğu yok deyip bunu savunanlar da benim gözümde insan değildir!
0
etki
(22.02.18)
bizim ailemiz için konuşursak babam kendini zorunlu hissediyordu geçen seneye kadar. Babamlar 6 kardeş; beşinin işi gücü yerinde iken en küçük erkek kardeşleri 2000-2500 lira maaslı işlerde çalıştı hep, bundan iki sene önce de evlendi. En çok desteği de hep babam sağladı (bu arada amcam 45 yaşında). Araba bile aldı. Diğer kardeşleri de ara ara destek oluyor tabi.

Babam tüm bunları yaparken amcam ikide bir iş değiştiriyordu vs. Sorunca 'işten çıkardılar' Sonradan öğrendik ki nasılsa hazırdan geliyor diye en ufak şeyde istıfa eden amcammış. Kendini hazıra alıştırmış bir nevi. Bunun üzerine babam desteği komple kesti 1 sene kadar önce. Bunu kötü niyetli olduğu için değil, amcam kendi kendini idame etsin diye yaptı. Hala acil durumlarda destek sağlar.

Velhasıl asla zorunlu değil hatta bunu zorunluluk haline getirince karşı tarafa yararı değil zararı oluyor. Ha bu demek değil ki asla destek olmasın, olsun ama abartmasın. Yoksa sonu amcam ile babam gibi olabilir.

Bana gelince vicdani olarak babamdan çok da farklı olmadığım için muhtemelen ben de elimden geleni yapardım.
0
fraise
(22.02.18)
Çok kazanan diğerine yardım etmeli. Bu devirde 3000 liraya geçinmek zor. Bir de ev kiraymış. Yalnız bir elin verdiğini öteki el duymayacak. Verilen para gözünde büyüyorsun yardım etmemeli mevzu bahis kişi.
0
femme vitale strikes back
(22.02.18)
Zorunluluk yok. Düzenli olması bir süre sonra zorunluluk gibi hissedilir her iki taraftan da baktığımızda. Bu kazanç uçurumları aslında epey fazla. Ben abi olsam düzenli para vermek yerine örneğin çocuklarının eğitimini üstlenirdim. Eşi çalışmıyor evi kira meselesine kardeş ve karısı çözüm bulacaklar.
0
SiyamkedisiZorro
(22.02.18)
Sanırım her ay düzenli yardım yapmak yerine elimde oldukça toplu para vermeye çalışırdım.
0
geven kafa
(22.02.18)
ayda 30 bin gelirim olsa sadece kardesime değil tüm akrabalarıma katkı sağlardım
0
nihilanth
(22.02.18)
tanıdığım bir ailede durum tam böyleydi, büyük abi diğer iki kardeşine devamlı yardım yaptı. kendi eşinden ve çocuklarından kıstı onlara ev aldı, çocuklarını okuttu. kendi eşi kafayı yedi bir yerde.

her şeyde dengeli olmak lazım.

ek: kardeşin abisinin kazandığında gözü varsa, abim bana bakmak zorunda gibi bir beklenti geliştirdiyse durum çok iticileşiyor. iyilik karşılık beklentisiyle başa kakılarak da yapılmaz ama bir iyilik yapınca da devamlı yapmalıymış gibi beklenti de oluşuyor.

arada dengeler de bozuluyor bir süre sonra, para aradaki ilişikileri geriyor. birisi yardım ettiği için minnet duyarken bir diğeri kendini kıyaslamaya başlıyor, öfke besliyor, kin güdülüyor. eşler ve çocuklar arasında çatışmalar yaşanıyor, yardım edenenin eşi neden yardım ediyor diye ayrı öfke duyuyor, kıskançlıklar oluyor, yardım eden yardım ettiğinden bir davranış görünce vay efendim oluyor. her zaman olan şeyler.

özetle en iyisi karnı toksa akrabayla para işlerine girmemek. herkes kazandığıyla yaşasın.
0
pinkpeony
(22.02.18)
Böyle bir zorunluluk yok.
Adamın kendi eşi çalışmazken niye abisi maaşa bağlasın?
0
marla is in my head
(22.02.18)
Bence diğeri üç binlik yaşamayı öğrenecek. Çünkü o, onun kendi hayatının şartları.

Ha, 30bin kazanan ben olsaydım, 3 bin kazanan kardeşim olsaydı, veya eşim/eşimin kardeşi arasında bu denklem olsaydı, düzenli olarak yardım etmeyi isterdim.
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(22.02.18)
ya açıkçası bazıları da hazıra çok alışıyor ve zaten göndermesi lazım kafasına giriyor, o beni biraz sinir ediyor. şart mı diye soruyorsan elbette şart değil, doktor parayı sokaktan toplamıyor kardeş de memurmuş iyi işte garanti iş, nerde yaşadığı da önemli ama kendine güvenmiş evlenmişse kendi kendine geçindirmeli evi, bak işte şimdi gördüm eş de çalışmıyor yazmışın niye ki çalışsın o zaman.neyse bu kadar konuştuktan sonra diyorum ki yine de ben olsam gönderirim dayanamam:) ablam da bana hep gönderdi zaten ama dediğim gibi parayı alan teşekkür etmeyi bilmeli bence.
0
pamuk helvalar cebe
(22.02.18)
Böyle düzenli bir transfer talep edilemez. Talep etmeyi bırak, abisinin kendi teklifiyle aylık bağlaması bile evli barklı adamın zoruna gider. Gitmiyorsa da gitmeli.

Evet kardeş ayağını yorganına göre uzatmak zorunda. Genel anlamda kazandığı para kendisini tatmin etmiyorsa, gelirini iyileştirici fikirler bulmalı. İş değiştirme, ek iş yapma, eşini çalışmaya teşvik etme vb. gibi.

Abi sonuçta abidir, bir hır gür bir şey olmadığı sürece, kardeşlerden biri zor bir zaman geçiriyorsa, başına bir iş gelmişse vs. diğeri tabii ki ona yardımcı olmalıdır, kardeşlik gereği. Ama "o çok kazanıyor, birazını şuna versin" diye bir şey diyemeyiz. Bunlar biri üniversiteye diğeri orta okula giden kardeşler olsa ve biri 30 lira diğeri 100 lira harçlık alsa da abi bir 20 lirayı düzenli olarak kardeşine verse bu olurdu da işini gücünü eline almış, evini barkını kurmuş insanlar arasında olmamalı böyle bir alışveriş.

Bu para öyle namussuz bir şeydir ki, öyle bir alıştırır ki insanı kendine, uyuşturucu müptelalarına çevirir. Nasıl ki eroin parası için anasını babasını kesenler, nenesinin bileziklerini gasp edenler var, işte para da ööyle kişiliğinden taviz verdirir insana. En ufak bir meselede, o kardeş o abi karşısında ezik durumda kalır.

Hele hele küçük kardeşin karısı, eltisine karşı ÇOK daha boynu eğik kalır. Abi-kardeş belki bir şekilde fazla lafını etmeden, dile getirmeden, göz yumup yürütebilirler bazı şeyleri ama, abinin karısı saatli bir bomba gibi olur. Ne zaman nerede patlayacağını bilemez kimse.

Allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin.

(Bütün aile bir arada yaşarken masrafların gelir durumuna göre üstlenilmesi veya yeğenin falanca ihtiyacının amcası tarafından karşılanması gibi durumlar söylediklerimin dışındadır. Bugün pek öyle aileler de kalmadı zaten.)
0
lazor
(23.02.18)
(3)

kariyer.net

ferrarimizolaydisatardik
16 şubatta iş görüşmesine davet edildim. 21 şubatta görüşmeye gittim görüşme çok güzel geçti. eğer birini işe al deseler kesinlikle kendimi bu işe alırdım o kadar bana uyuyor yani. 16şubat2018 1kez baktı 17şubat2018 2kez baktı 21şubat 2018 2 kez baktı bu şekilde gözüküyor kariyer.nette acaba beğenme
16 şubatta iş görüşmesine davet edildim. 21 şubatta görüşmeye gittim görüşme çok güzel geçti. eğer birini işe al deseler kesinlikle kendimi bu işe alırdım o kadar bana uyuyor yani.

16şubat2018 1kez baktı
17şubat2018 2kez baktı
21şubat 2018 2 kez baktı

bu şekilde gözüküyor kariyer.nette acaba beğenmeyip başka aday mı bakıyorlar? yoksa beğendiler cvmi mi inceliyorlar?
0
ferrarimizolaydisatardik
(22.02.18)
Görüşmesi olumlu geçenler arasında tercih yapmaya çalışıyor olabilirler.
0
femme vitale strikes back
(22.02.18)
birden fazla görüntülenme olunca anlamlandırmaya çalışıyorum açıkçası kendimce. evet birazda sabırsızlanıyorum sanırım.:)
0
🌸ferrarimizolaydisatardik
(22.02.18)
seçim yapmaya çalışıyorlardır. bir hafta bekle eğer işi sevdiysen bi arayıp sor.
0
pamuk helvalar cebe
(22.02.18)
(9)

Yapıcı olmak üzerine

binder dandet
neden insanlar yapıcı olmak yerine yıkıcılığı seçiyorlar? yapıcı olmayı bilmiyorlar değil mi? kimse öğretmemiş.Bakıyorsun hayatta bir dikili ağacı yok, yeteri kadar tecrübesi yok, yaşamamış-çiğ, ama mutlaka senden iyi biliyor. yapmak istediklerini-yapabiliteni belki kıskanıyor. Çünkü aynısını yapabi
neden insanlar yapıcı olmak yerine yıkıcılığı seçiyorlar? yapıcı olmayı bilmiyorlar değil mi? kimse öğretmemiş.

Bakıyorsun hayatta bir dikili ağacı yok, yeteri kadar tecrübesi yok, yaşamamış-çiğ, ama mutlaka senden iyi biliyor. yapmak istediklerini-yapabiliteni belki kıskanıyor. Çünkü aynısını yapabilecek kapasite yok.

Mesela eksisozluk..Hep eleştiri, hep küfür üzerine kurulu. Yapcı yorum yok.

biz mi yaşlandık ve akıllandık yoksa

Cahilliğin cesareti mi bu?

Bu insanların sorunu ne?
0
binder dandet
(22.02.18)
internet, tek sorunları internet.
"empati" sözcüğünün varlığından haberi olmayan binlerce insan var.

ve ellerinde herşeye ulaşabilecekleri bir kaynak, fakat o kaynakta kendilerinden başarılı insanları eleştirebilecekleri bir güç.

neden zorlasınlar kendilerini?
hedef göstermek çok kolay.
0
metket
(22.02.18)
Bunun nedenini ben de merak ediyorum. Özellikle de kişilerin dış görünüşleriyle yerden yere vurulmaları filan çok acımasız ve kırıcı geliyor. Belki onların karşısına da başka türlüsü çıkmamıştır bilemiyorum.
0
anumegha
(22.02.18)
@anumegha
dış görünüşleri ile dalga geçen insanların çok net olarak aile terbiyesi almadıklarını söyleyebiliriz.

bu tip şeyler çocukluktan itibaren insanlara aşılanması gerekiyor çünkü.
sınıfta zayıf şişman gözlüklü çirkin güzel insanların normal bir birey olduklarını ailenin çok iyi anlatması gerekiyor.

ama bir örnek verirken bile mesela: o şişman çocuk mu diye soruyorsa bir ebeveyn, doğal olarak insanlarda dış görünüşe göre yargılamayı getiriyor.

bunun da pek bir çözümü yok, ilkokul öğretmenimin bir sözü gelir böyle durumlarda aklıma;

çok param var diye sevinme bir kıvılcım,
güzelim diye böbürlenme bir sivilce yeter diye.

adam nasıl eğitmiş bizi be.
0
metket
(22.02.18)
Aynı duyuruyu açmak geçmişti aklımdan. Yani biri bir hata yapsın da leş karası gibi üstüne üşüşelim diye bekliyor millet. En çok ben biliyorum, en zeki benim. İyi tamam sensin. :)
0
femme vitale strikes back
(22.02.18)
Evet! :p
0
femme vitale strikes back
(22.02.18)
Kendini açıklıyor durum.

Yapıcı olmak zordur. Yıkıcı olmak kolay.

Bir kumsalda;
Kumdan kale mi yapmak daha zordur?(yaratıcılık)
Kumdan kaleyi yıkmak mı daha zordur?(yıkıcılık, linç kültürü)
Kumdan kaleyi rüzgara, dalgalara karşı korumak mı?(yapıcı eleştiri, savunma, adil kritik)
0
bos gezenin bos ustasi
(22.02.18)
Çünkü insan günlük hayatta ne kadar iyi olursa olsun içinde kötülük var. Kötülük fırsatını bulduğu an yapıyor. Kötülük yapma fırsatı varken yapmıyorsak iyi insan olabiliriz. İnternette anonim olarak birine hakaret edince başına bir şey gelmeyeceğini biliyor o yüzden çekinmiyor. Dışarıda mükemmel insan ve baba olan adam evinde eşini ve çocuğunu dövüyorsa bu sebeptendir uygun ortam meselesi. Neyse uzattım bayağı bu arada ben iyiyim diğerleri kötü demiyorum ben de aynı şekilde yıkıcı davranıyorum çoğu zaman malesef.
0
bayc
(22.02.18)
Çünkü yıkıcı olmak ilgi çekiyor.

+ Kendi özel hayatında mutsuz olan insan, bunu sanalda da gösteriyor
0
MaNOfTheYear
(22.02.18)
çünkü yıkıcı olmak daha kolay hepsi bu.
0
basond
(22.02.18)
(13)

Kendinizi özgür, yeterli, özgüven sahibi, fenomenolijik hissediyor musunuz?

femme vitale strikes back
SbBen hissetmiyorum. Dört yanım sarılmış gibi, her biri ayrı yerden çekiştiriyor.
Sb

Ben hissetmiyorum. Dört yanım sarılmış gibi, her biri ayrı yerden çekiştiriyor.
0
femme vitale strikes back
(22.02.18)
Evet. Gayet mutlu ve umutluyum.
0
attila
(22.02.18)
Hayır, hiçbirini hissetmiyorum. Ömrüm boyunca da hissedebileceğimi düşünmüyorum. Övünç olarak söylemiyorum ama özgür değilim çünkü hep çevremi mutlu etmeye, kırmamaya, hep gönüllerini hoş tutmaya çalışıyorum. Bu bir noktadan sonra yük olmaya başlıyor, kendi hayatını kaçırıyorsun. Üstelik bu yaptıklarının da karşılığını göremeyince tüm motivasyonu yitiriyorsun. Parasız olmak da özgürlüğümü kısıtlayan, dört duvar arasında günümü geçirmeme sebep olan bir şey.


Yeterli değilim hiçbir konuda. Tutunacağım bir dalım, yeteneğim yok. "Şu konuda insanlığa katkım var." diyemiyorum. Bomboş biriyim.

Özgüven değişken bir şey bende; milletin utandığı şeyde hiç utanmam ama en gerekli anlarda ise kabuğuma çekiliyor, pasif pasif izliyorum olan biteni.

Genel olarak bu şekilde öleceğimi düşünüyorum.
0
m e b
(22.02.18)
Tam fenomenolijik hissedicem bi gülme geliyor. Diyorum ki olm kendine gel manyak mısın. Öz güvenim var ama. Yerine göre özgürüm de.
0
dissendium
(22.02.18)
Fenomolojik = Kendine özgü, nevi şahsına münhasır.
0
🌸femme vitale strikes back
(22.02.18)
Uf son derece. Son 1 yildir, her gun daha da artiyor bu.
0
bedbed
(22.02.18)
Yani fenomoloji kavramı bu şekilde sıfatlaştırılabilir gibi geldi bana ama yanlış düşünmüş de olabilirim tabii. Agrasyonun çok çekici.
0
🌸femme vitale strikes back
(22.02.18)
Yoo, hissetmiyorum. Hiç hissetmedim ama bunları da engel olarak düşünmedim. Özgür, yetenekli, vb. isem veya değilsem ne yapayım, kendimi mi keseyim. Ne yapacaksam yine onu yapıyorum, olduğu kadar. Tabii, sıfır yetenekle piyanist olmaya uğraşmadım. Oluyorsa oluyor, olmuyorsa çok güzel yere çakılıyorum. En fazla bunalıma girerim, arayışa girerim bir süre; o da olumluü. Başarısızlıktan ziyade eneğin yok sayılması rahatsız eder beni. Özgüven, mözgüven, fenomen, vb bana tırı vırı geliyor; çok da etkileyici faktörlermiş gbi gelmiyor. Neticeye bakmıyorum, Hatice’ye bakıyorum. Hatice neticeden daha önemli bence.
0
aychovsky
(22.02.18)
yeterince yeterli ve özgür hissetmiyorum fakat hissedebileceğim duruma gelmek için çaba gösteriyorum muhtemelen birkaç yıl içerisinde bu sorunun cevabı kısmi evetten tamamen evete dönecek benim için.
0
biravekahve
(22.02.18)
özgüven? hmm. şöyle böyle. kötü değil.
özgür? nalaka.
yeterli? ııı-ıhh.
fenomenonololo?? ilk kez duydum ama kendine özgü demek ise yes, ben oyum bebeğim.
:)
0
thomson'un uzumlu keki
(22.02.18)
Ben hissediyorum hem de hepsini, elbette yer yer olaylar karşısında mutlaka sorguladığım düşüşlerim oluyor ama öyle günler aylar vermedim üzerine.

Özgür hissediyorum çünkü düşündüğüm şeyi kim ne der düşünür korkusu taşımadan söyleyebiliyorum, benim kırgınlığım üzerine saniye harcamayarak hareket etme özgürlüğüne sahip bi insan karşısında ben de onu kendi özgürlüğümle tanıştırıyorum, eh kaldırabiliyorsa ne ala ama ağlayacaklarsa oynamayalım :).

Yeterlilik ise şöyle elbette bir çok eksiğim var ama kapasitesine sahip olduğumu bilmek, gereklilik halinde o donanımı da edinirim diye bakmamı sağlıyor olaylara. bu yüzden hiç bi konu karşısında ben de bu var mı sorusunu bile sormadan bunu bilmiyorum ama atla deve değildir yapılır diye yaklaşıyorum.

Özgüven konusunda ise ilk başta bahsettiğim yer yer düşüşler var ya işte onlar elbet oluyor şuram şöyle mi olsaydı buram böyle mi dursaydı skjnk kendime herkesden daha acımasız davranırım bu konularda ama o kadar bunun altından çok istiyorsan öyle olmasını yap o zamanlarla, karar alışlarla ve en çokta beni ben yapan şeylerin ne kadar önemli olduklarını hatırlatmakla sıyrılıyorum. Sanırım özgüvenimi en çok destekleyen şey şahsına münhasır olduğuma inanmak ki ben herkesin öyle olduğuna inanırım. Herkes herkesle güler ama benle başka güler diye bakarım şunu o da yapar ama ben de bi başka yaparım diye bakarım. Çok egoist bi yaklaşım gibi durucak belki yalnızca okunduğu için ama o çiğlikte değil . bu benim yalnızca kendime olan yaklaşımım kimseye ben var yaa ne anasının gözüyümdür diye anlatmıyorum tabi :D bunu insanın yalnızca hissetmesi bile karşı tarafa bi şey söylemeye kalmadan geçer diye düşünmüşümdür ki bunun geri dönüşlerini de hep aldım.

arada böyle gücünü ve kim olduğunu unutabiliyor insan, eminim düştüğünden daha iyi kalkıcaksındır ki düşmelerin tek iyi yanı da bu sanırım ,sen sadece senden bi tane daha yok onu hiçbir şeyin unutturmasına izin verme gerisi çorap söküğü gibi gelir zaten.
0
Meninasplash
(22.02.18)
Hiç kimse özgür olamaz. Özgürlük ulaşması modern hayatta imkansız olan bir ütopyadır, bunu geçelim. Dağdaki keçiler bizden daha özgür.

Yeterli: Değilim. Ben oldum demek büyük yanlışlık. Gelişime kapanmak demek. Genelde çocuğu olan insanlarda görülen bir yanılsama.

Özgüven sahibi: Evet ama hayır. Diz 1000 tane sapı samanı önüme Tyler Durden gibi rol keserim özgüvenden. Ama üçer dörder dil bilen, kapısından geçemeyeceğim kolejleri bitirmiş, yıllık bütçesi Türkiye'nin tamamının ekonomisinden büyük üniversitelerde ders veren bir adamın karşısında özgüven falan kalmaz, fındık formuna dönüşür içime kaçarım yalan yok.

Fenomenolijik olarak bize gelmez zati.
0
bos gezenin bos ustasi
(22.02.18)
fenomenolijik nedir?
0
sen git ben geliyorum
(22.02.18)
farenjit gibi bir sey. hissediyorum.
0
ateistanbul
(22.02.18)
(10)

Gereksiz ozele giren sorulara ne cevap veriyorsunuz?

stavro
Ozellikle isyerinizdekilerden gelen sorular. Bu hafta yillik izindeyim mesela, pazartesi is basi yaptigimda en az 2 kisi soracak neredeydin diye banko. Ben de hiic buralardaydim/isim vardi/bir yere gitmem gerekti diye gecistirecegim her zamanki gibi ve israrla 1-2 kez daha soracaklar. Verecegim ceva
Ozellikle isyerinizdekilerden gelen sorular. Bu hafta yillik izindeyim mesela, pazartesi is basi yaptigimda en az 2 kisi soracak neredeydin diye banko. Ben de hiic buralardaydim/isim vardi/bir yere gitmem gerekti diye gecistirecegim her zamanki gibi ve israrla 1-2 kez daha soracaklar. Verecegim cevabi biliyorum aslinda bu sefer ama sizler nasil tepki veriyorsunuz onu sorayim. Kimseye de bu tarz sorulari sormuslugum yoktur isyerinde bu arada. Sadece isyerinde muhabbetim olan insanlar, is disinda gorustugum yok, 2-3 kere yemege gitmisizdir son birkac senede anca.
Siz boyle ozele giren istenmedik sorulara ne cevap veriyorsunuz?
0
stavro
(22.02.18)
Karakter kaderdir. Şimdi biz burada ne desek boş, sen aslında çözüm değil kaçış yolu arıyorsun.
0
mete kudur
(22.02.18)
Geçiştiriyorum asık bi suratla. Bi daha sormuyorlar.
0
femme vitale strikes back
(22.02.18)
nerede olduğunu sormak özel bir soru değil ki; çok özel olduğunu düşünüyorsanız genel cevaplar verirsiniz.
0
gezegen olan pluton
(22.02.18)
bizde de klasik. her cuma günü öğle yemeğinde sorarlar, haftasonu planın ne diye. maksat muhabbet. ben alınmıyorum, evdeyim özel bişey yok, yemek falan yapıp dil çalışıcam diyorum.
0
sttc
(22.02.18)
psikoloğumla bu konuyu konuştuğumda sarkastik cevaplar verebileceğimi söylemişti. örneğin "oruç tutacak mısın?" sorusuna cevap olarak "niye, benimkileri de mi sen tutacaksın?" diyebilirsin demişti. gülerek tabii ki somurtunca tersleme gibi oluyor. "neredesin?" sorusuna "marsa kadar gidip geldim, çok mu özlediniz?" diyebilirsiniz mesela :p onun dışında siz özel olduğunu düşünüyorsanız özeldir ki neredesin demek de baya özel bence. özel olmadığını düşünenler de soranlar oluyor zaten.
0
who cares wins
(22.02.18)
Simdi soyle, neredeydin kimleydin ozel bir soru olmayabilir (ki bence ozeldir) duruma gore ya da ortama gore ama bir adam her seferinde izinde nerede ne yaptigi soylemekten kaciniyorsa demek ki ozel, anlamak lazim. Ben bu tarz durumlarda anliyorum karsi tarafi sahsen. Boyle seylere cok da kafayi takmam ama son zamanlarda abarti seviyelere geldi:)
Genelde insanlar izne cikarken nereye gittiklerini soylerler isyerlerinde, eger giderken hicbir sey soylemediyse ben sormuyorum sahsen. Bazen ben de giderken soyluyorum, giderken soylemediysen gelince sorduklarinda da soylemiyorum.
0
🌸stavro
(22.02.18)
“Tatilde nereye gittin, neler yaptın” sorusu bana çok da özel gelmedi, hatta “Onu da mı sormayacağıdı” oldum ama bana özel gelen sorular sorular açısından düşünebilirim. Genelde geçiştiririm meraka gerek kalmayacak şekilde. Örneğin, senin soruna “Buralardaydım, dinlendim” derdim. İyice deşiyorsa da “Sonra konuşuruz” ya da “Prk konuşasım yok” derdim.
0
aychovsky
(22.02.18)
gülerek napıcaksın kardeşim benim özel hayatım ehehe diyorsun. o da anlıyor. anlamıyorsa boşver sen kafanı yorma işine bak diyorsun.
0
bohr atom modeli
(22.02.18)
Aynı dert bende de var. Cevapları okuyunca who cares wins yöntemini kullanmaya karar verdim.
1 gün yıllık izin kullandım “işlerim var” diyerek. Bana sormalarını geçtim, herkes birbirine sormuş “ne yapıyor nereye gidiyor”

Şimdi yine izin alacağım yakın zamanda, daha izin girişi yapmadan sormaya başladılar. Tatile gideceğim ama nereye gideceğimi söyleyemem. Ben de şöyle dedim “biraz kafamı dinlemeye ihtiyacım var (burada kiminle gideceksin sorusu elendi) cumadan çıkarım, bir gün de uzatırım tatili (1 günlük yıllık iznin açıklaması) sanırım ege tarafları olur. (Nereye gideceksin sorusu elendi, ki bu kısım yalan. Başka bir yere gideceğim. Ama belirsiz konuşarak vicdanımı rahatlattım.)

Şimdi giderken tamam da, dönüşte... şehir soracaklar. O zaman da “marsa kadar gidip geldim, çok mu özlediniz?” Diyeceğim. Hahaha muazzam cevap. Böyle bir cevabı hakediyorlar. Bu arada şu an aklıma geldi. Bu cevabı yöneticiye verirsem gerçekten marsa gönderir beni. Ona şehir dışındaydım açıklamasıyla “daha fazla açıklamak istemiyorum” yüz ifademi kullanacağım.
0
irene
(22.02.18)
ben who cares wins'in yntemini kullananalardanım ama bu tip sorulara aşırı uyuz olduğumdan (özel olması değil de ne yanıt vericem şimdi ben sana?) istemsizce o şekilde yanıtlıyorum ve insanlar o yanıtları verdikçe beni uyuz buluyor.

farklı bir şey yoktu, evdeydim, ailemleydim, iş güç falan gibi geçiştiriceksin. yine sormaya devam edecekler, yine geçiştireceksin ve okları onlara çevireceksin "sen ne yaptın asıl", "şurda şu varmış duydun mu"...
0
pinkpeony
(22.02.18)
(3)

have had/ had had kalıbı hangi konuda geçiyordu

mete kudur
sb
sb
0
mete kudur
(22.02.18)
Past perfect tense
0
femme vitale strikes back
(22.02.18)
Tense'lerde geçiyor.

Have + Verb3 (the past participle) ---> Present perfect tense.

Had + Verb3 (the past participle) ---> Past perfect tense. (Bu tense, iki geçmiş olaydan bahsederken daha önce gerçekleşen olayı anlatırken kullanılıyor.)
0
m e b
(22.02.18)
€xpolerer
(22.02.18)
(20)

Ekşi Sözlük yazarlığınız ne kadar zamanda onaylandı?

işimdeyim gücümdeyim
Artık uçurulmaktan bıkmış bir insan olarak yeni bir ekşi sözlük hesabı açacağım fakat beklemek çok zor geliyor.Sizin dikkatinizi çeken noktalar illa ki olmuştur.Özellikle son bir yılda yazar olanlara soruyorum. Ne yaptınız da hesabınız çabuk onaylandı?+ Her gün sözlükte x saat geçirdim+ Sürekli fav
Artık uçurulmaktan bıkmış bir insan olarak yeni bir ekşi sözlük hesabı açacağım fakat beklemek çok zor geliyor.

Sizin dikkatinizi çeken noktalar illa ki olmuştur.
Özellikle son bir yılda yazar olanlara soruyorum. Ne yaptınız da hesabınız çabuk onaylandı?

+ Her gün sözlükte x saat geçirdim
+ Sürekli fav yaptım, şuku verdim
+ 10 entry'den sonra da sürekli çaylak entry'si girmeye devam ettim

vb.

neler yapılmalı ki hemen onaylansın şu yazarlık?
yoksa beklemekle sıra gelmiyor kesinlikle. hep yerinde sayıyorsun.
0
işimdeyim gücümdeyim
(21.02.18)
8 Mart 2014'te yanılmıyorsam 8000 kadın çaylağı yazar yaptılar. Onların arasındaydım.
0
femme vitale strikes back
(21.02.18)
kimbilir kaç sene oldu yaş 32 şu an 28 bindeyim 2000 doğumlular bile girdi şu sözlüğe.
0
mikahakkinen
(21.02.18)
Kimi 6 ayda, kimi tam bir senede kimi ise yeterli görülmedi. İlginç olan ise hepsinde de aynı entryleri yazmış olmam.

Bence modlar vs kafalarına göre takılıyor.
0
attila
(21.02.18)
1.5 yıl. Bu gün girdim yazar olmuşum tesadüfen, zaman geçirmedim çok.
0
mehmed resad
(21.02.18)
Gezi parkı olaylarının başladığı akşam yazar yaptılar 4 5 ay çaylak bekledim. Önümde 20bin kişi falan vardı. Neden yaptılar bilmiyorum :)
0
bigcaptain
(21.02.18)
eskiden kondüktörler bakıyordu ancak şimdi otomatik olarak alınıyor. belirli bir algoritması vardır ancak bunu bizimle paylaşacaklarını sanmıyorum. yazar olma kriterleri artık yerlerde olduğu için girilen entry'lere de fazla dikkat edildiğini düşünmüyorum.
0
ufukcel
(21.02.18)
yazdığın maddelerle yazar olunmuyor maalesef. onlar şehir efsanesi.
0
tragedystreets
(21.02.18)
Yedek hesaplarımın ikisi de 3-4 ayda yazar oldu.
Tek yaptığım 10 entryden sonra arada bir online olmaktı.
0
bir nick var benden iceri
(21.02.18)
Bir seneden fazla sürdü.
0
sopiro
(21.02.18)
satanlar var.

ben 1 yıldan sonra olmuştum.
0
pinkpeony
(21.02.18)
Yarım saat :)
0
clones
(21.02.18)
2004 yılında kaydolmuştum, 2005 yılında yazar oldum.

altıncı nesil'lerin alındığı bir toplu yazar alımı idi sanırım. bir adı vardı o alımların sanki.

hah miğferdibi çaylak alımları.
0
kibritsuyu
(21.02.18)
ben sadece 10 15 entry ile yaklaşık 2 senede yazar olmuştum, ama çaylak halimle sık girip sık oylama, favlama yapıyordum.. onun etkisi var mı bilemiyorum :/
0
cabiday
(21.02.18)
aralık 2010'da başvurmuştum. 1 temmuz 2011'de yazar olmuştum. 7 ay sürmüş.
0
efreet sultan
(21.02.18)
1,5 yıl falan sürdü.
son 1-2 ay aktif oldum olduk
0
lonelyman
(21.02.18)
İlk başta yazarlık sırasını tamamladım entrylerim beğenilmedi ve beni tekrar çaylak yaptılar. Çöpü boşalttım ve 4 ayda yazar oldum. Sadece tanım entryleri girdim her biri word uygulamasında en az yarım sayfa tutuyordu. Yüksek lisans için yapmış olduğum ödevleri tanım olarak girdim. Doğal olarak dilbilgisi çok iyiydi. Arada beğendiğim yazıları sonradan okuma ihtiyacı duyacaklarımı favladım. Onun dışında her gün sözlüğe girip okuma yaptım.
0
hicbirisi
(21.02.18)
2015-2017 sonu. fakat bu arada on entryden bazısı silindi eksik kaldi, sonra tekrar girildi fln
0
aynatutancocuk
(21.02.18)
10 tanım entrysi girip daha sonra her gün online olmakla beraber 1.5 yılda yazar olmuştum.

yeni açtığım hesabımda yine aynısını yaptım entrylerim tanım üzerine kurulu,imla hatam yok fakat 1.5 yıl oldu hala çaylak.

bazen onay alanlara bakıyorum ne tanım ne imla var. algoritma denen bir şeyin olduğuna inanmıyorum ben gerçi sözlükte kalmadı artık tanım yapan yok ismini değiştirip ekşiforum yapsalar da herkes rahatlasa.
0
biravekahve
(21.02.18)
yaklaşık 4 senedir çaylağım ve hala daha 12 binlerdeyim.
0
kornisch
(26.02.18)
ben 3 senede oldum yazar, ama 2 sene hiç girmedim neredeyse, son sene biraz okumaya başladım, her gün girmeye başladım oldu. ben sekmeyi tüm gün açık bırakıyordum bazen. favlama yapmadım
0
incity
(27.02.18)
(7)

inatçılara soru

Bruce
niye inatçısınız?en gıcık olduğum insan tipi inatçı yetişkinler. ergen olursun, kişiliğin oturmamıştır anlarım da; koca insan olup gereksiz inatçılık yapanlara anlam veremiyorum.bahsettiğim inatçılık "kararlılık, dirayet, azim, sonuna kadar gitmek" gibi eylemlerden farklı, o kısımla karıştırmayınız.
niye inatçısınız?

en gıcık olduğum insan tipi inatçı yetişkinler. ergen olursun, kişiliğin oturmamıştır anlarım da; koca insan olup gereksiz inatçılık yapanlara anlam veremiyorum.

bahsettiğim inatçılık "kararlılık, dirayet, azim, sonuna kadar gitmek" gibi eylemlerden farklı, o kısımla karıştırmayınız.

en kötü özelliğiniz nedir sorularında da sık sık görüyoruz, inatçılığının farkında olan çok insan var. o zaman sizi bu inadı bırakmaktan alıkoyan nedir?
dalga geçmek ya da sitem etmek için sormuyorum bu arada, cidden merak ediyorum, nasıl bir his. mesela kendinizi durduramıyor musunuz inat ederken? ya da birinin söylediği şeyi dinlemek, başkalarının önerilerini/tavsiyelerini dinlemek sizin için niye zor?

bu kadar zor olmamalı diye düşünüyorum çünkü, insan kendini tutamayarak nasıl inat eder anlayamıyorum. ya da bilerek inatçılık mı yapıyorsunuz, neden ki?

(tiklerin bir kısmı sabaha kalabilir)
0
Bruce
(21.02.18)
Mantıklı olan şeyin, inat etmek olarak yorumlanan şey olması ve kişinin zekasına, bilgisine, tecrübesine güvenmesi bence temel sebep.

Tabii “bana ne bana ne yemeği orda yemiycez, şurda yiycez” gibi bir inat değilse bahsedilen.

Sevmediği özellikleri arasında inatçılığı sayan insan muhtemelen “mükemmelliyetçi”liğini de ekliyordur. Dikkate değecek insanlar değil fikrimce.
0
lazor
(21.02.18)
Kendini değerli hissetmek istemekle bi ilgisi olabilir, düşük özgüvenle de. Ben inatçı biri değilim ama tanıdığım en inatçı insanın "biricik olma" gibi bir kaygısı ve eser miktarda özgüven problemi vardı.
0
femme vitale strikes back
(21.02.18)
Ben hem çok sabırlıyım hem de çok inatçı. Mesela kolay kolay kimseye darılmam hep ortak yolu bulmaya çalışırım, ama eğer birine küsersem imkanı yok tekrar barışmam, ki 35 yaşındayım toplamda 5 kişi var bu şekilde hayatımdan çıkardığım. Hepsi de çok yakın arkadaşımdı, 2 defa iş değiştirdim sırf bu sebepten yüzlerini görmemek için, kurulu düzenimi bozdum.

Bilerek ya da bilmeyerek, ister huy de ister başka birşey, ama iş o raddeye gelince gözüm hiçbişeyi görmez, hiç bişi umrumda olmaz.

Hani bazen "50 yıllık evliler ama 35 senedir aynı evde birbirleriyle küs kaldılar konuşmadılar" gibisinden haberler olur gazetelerde. Muhtemelen benimde benzer şekilde haberimi yaparlar, o potansiyel var.
0
zikardo
(21.02.18)
Aslında inatçılık çok genel bir ifade. Hani, neye göre inat mesela? Kimileri her alanda "Dediğim dedik, çaldığım düdük" anlayışıyla hareket ediyor. Öyleleri de zaten iflah olmuyor, bir sonraki olayda yine aynısını yapıyor. Kaldı ki kendi deneyimleri zaten, bize zararı yoksa kendini kurtarır ya da batırır.


Kendi adıma konuşacak olursam, genelde inatçı değilimdir, hatta şu hayatımın %95'ini hep çevremdekilere göre yaşamışımdır. Ama inatçılığımı tetikleyen şeyler oldu mu da geri adım atmıyorum bir şeyden. Kızdığım veya anlaşılmadığım ya da bir noktada bilerek anlaşılmadığımı düşündüğüm anlarda dediğimde diretir, bunu faaliyete dökerim. Nice olaylar olmuştur içten içe sonunda pişman olduğum ancak yine o ana dönsek aynısını yapacağım. Bir de zorunda olmadığım bir şeyi biri bana diretirse yapacağım varsa da yapmıyorum o işi. Halbuki o istemese zaten ben teklif edecektim. "Hadi, yaparsın sen" denilmesi ve çantada keklik olarak görülmek inat etmeye itiyor beni. Pasif direniş gösteriyorum doğrudan olmasa da. Ah, keşke tam olarak anlatabilsem...
0
m e b
(21.02.18)
sebebi narsistik kişilik bozukluğu
0
merhum
(21.02.18)
Şindi, seni az çok tanıdığım için soruyu, "kişi haksız olduğunu bidiği halde niçin inat ediyor?" şeklinde algıladım (yanılıyorsam fena göt olurum, 'seniazçoktanıyorumlar' falan).

"Haksız olduğunu kabul etmek erdemdir" derler (erdem lafına da uyuz olurum). Kişi tartışma sonunda haksız olduğunu kabul ederse karşı tarafın egosunu beslemiş olur -ki bu da kendi egosunu zedeler. Yani, kişinin egosunu kontrol edebilmesi erdemli olabilmesini sağlar. Temelde olay ego savaşları bence. Kişi egosunu kontrol altında tutabildiği ölçüde inatçılık etmiyor zaten.
0
rahip janick
(21.02.18)
sevgili @üğpoıuy, bahsettiğim şey tam da @lazor'un dediği gibi "bana ne bana ne yemeği orda yemiycez, şurda yiycez” muhabbet. inatçılığı kararlılıktan ayrı tutabildim çünkü ayrı şeyler, aynı şey olsaydı ikisi için ayrı bir kelime kullanma ihtiyacı hissetmezdik. sevgili @rahip janick'in değindiği konuyla da ilgisi var, haksız olduğunu bildiği halde bir şeyi körü körüne istemek/savunmak da inatçılık, mantık dışı ya da makul olmayan şeyleri istemeyi/savunmayı sürdürmek de. inatçı olumsuz anlamlı bir sıfat, o yüzden kararlılıkla aynı şey olamaz. kararlılık olumlu bir sıfat, başkasının inanmadığı şeylere sen öznel olarak inanıp o işi sürdürebilirsin, bu kararlılıktır. ancak yaptığın o eylemin objektif olarak bir sonuca varmayacağı belliyse buna inatçılık denir. cümlen üzerinden gidelim, "Bence inat denen şey kararini sürdürme isteğidir."
bence ise inatçılık kararını doğru olmadığını bile bile sürdürme isteğidir.

ha, dersin ki kime göre objektif, kime göre mantıklı, neye göre makul; o zaman da derim ki duruma göre. çocuklarla iç içe olanlar bilir(acaba kimler??), sırf inadından yaparlar bazı şeyleri. bu kadar basit aslında, direkt çocuklardaki inatçılığı düşünebilirsin.

biriyle küsmek nesnel değerlendirilemeyecek, tamamen öznel bir konu; bu yüzden küs kalan biri illa inatçı olmak zorunda değildir. ama @zikardo'nun verdiği örnekteki evli çift küs kaldı olayı inatçılıktır. o insanla barışamıyorsan ayrılırsın, ayrılmıyorsan bir şekilde barışırsın; makul olan budur ve bunun makul olduğu su götürmezdir.
0
🌸Bruce
(21.02.18)
(4)

twin peaks sorusu

turgut uyar
1990 da 2 sezon çekilmişonları izlemek lazım mı direkt 2017 3. sezondan başlasak bi şey kaybeder miyiz?
1990 da 2 sezon çekilmiş

onları izlemek lazım mı direkt

2017 3. sezondan başlasak bi şey kaybeder miyiz?
0
turgut uyar
(20.02.18)
kaybedersiniz.
0
tepedeki psychedelic adam
(20.02.18)
Konuyu az çok bilirsen bi şey olmaz. Devamlılık için değil, seyir zevki için izlenecek bi dizi zaten. Yoksa izleyen de bi şey anlamıyor. (bkz: ben değil bir arkadaşım)
0
femme vitale strikes back
(20.02.18)
Ama şöyle bi şey var; David Lynch'im tarzına aşina değilsen diziyi direkt üçüncü sezondan izlemek keyif vermez, kafa yakar hatta. Dizinin atmosferini anlamak, karakterler hakkında az çok fikir sahibi olmak için baştan sona olmasa da ilk iki sezondan ikişer bölüm izlemeni tavsiye ederim. Seversen hepsini izlersin. Gerçi ilk iki sezonunu sevmeyen üçüncüye katlanamaz ama sen bilirsin tabii.
0
femme vitale strikes back
(20.02.18)
Seyir zevki için izlenecek bir dizi değil kesinlikle ya. adam 90'lardaki sezonları çekerken 3. sezonu da itinayla planlayarak yapmış. sezonlar arasında 25 yıl var ama bu arayı mükemmel bir şekilde kapatmış. önceden planlanmış şeyler var. konular birbirleriyle çok bağlantılı ve ilk bakışta dikkat çekmese de sonradan "oha bu bu muymuş?" falan oluyorsun.

ayrıntılar çok gizli olduğu için ve millet dümdüz izlediği için hiçbir şey anlamıyor. o yüzden izle geç diyemeyiz. zaten 90'lar sezonlardaki bazı karakterler 3. sezonda form değiştirerek gelmiş mesela. onun o olduğunu ilk sezonu izlemeden nereden bileceksin?
dolayısıyla ilk sezondan başla, 2.yi izle. sonra twin peaks fire walk with me adındaki filmini izle. sonra da 3. sezona geç.
0
dedimmidemedimmi
(21.02.18)
(6)

okurken duygulandıran kitaplar

Lusid*
Algernon’a çiçeklerSana gül bahçesi vadetmedim vs. ya da çok vıcık olmayan aşklı kitap önerileriniz var mı?
Algernon’a çiçekler
Sana gül bahçesi vadetmedim vs. ya da çok vıcık olmayan aşklı kitap önerileriniz var mı?
0
Lusid*
(20.02.18)
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu-Stefan Zweig
0
femme vitale strikes back
(20.02.18)
Adnan Binyazar-Ölümün gölgesi yok
0
biravekahve
(20.02.18)
verdiğiniz örnekleri okumadım ama "okurken duygulandıran kitaplar"a tavsiye olarak dostoyevski - ezilmiş ve aşağılanmışlar (ya da bazı yerlerde ezilenler) tavsiye edebilirim.
0
tabudeviren
(20.02.18)
masumiyet müzesi
0
tantunizade murat efendi
(20.02.18)
dostoyevski'nin kisa hikayeleri ; özellikle "beyaz geceler".
0
pinocchio
(20.02.18)
Dido Sotiriyu - Benden Selam Soyle Anadolu'ya
Beni allak bullock etmisti ama politik goruse gore sinirlendirebilir de.
0
aychovsky
(20.02.18)
(13)

İngilizce (grammar hatam var mı?)

apolitikherif
Şurada bir hata görüyor musunuz?I like to feel the process of changing as a way to create myself better. There are so many changes I’ve gone through, which has brought many great things in my life. I have enough wish, will and power to add to my life new elements, at the same time remove all the b
Şurada bir hata görüyor musunuz?


I like to feel the process of changing as a way to create myself better. There are so many changes I’ve gone through, which has brought many great things in my life. I have enough wish, will and power to add to my life new elements, at the same time remove all the bariers that prevent mine development. Then one day realize that old lifestyle has been replaced by a new one.
0
apolitikherif
(20.02.18)
"... to add new elements to my life, remove all the bariyer that prevent selfie development at the same time..."

Böyle daha iyi gibi. Ama işin uzmanı değilim. Nacizane.
0
femme vitale strikes back
(20.02.18)
Barier*
Seif*
0
femme vitale strikes back
(20.02.18)
which have brought.
prevent me from development
one day'den sonra i dememissin. I realised de.
0
baldur2
(20.02.18)
prevent mine development derken, mayın gelişimini engellemek mi demek istedin?
to add new elements to my life olmalı bence bu kısım.
0
diffarentiationation
(20.02.18)
naçizane çevirim komple şu şekilde,

I like feeling the process of changing as a way to create a better myself. There are so many changes I've been through, which have brought many great things to my life. I have enough wish, will and power to add new elements to my life and at the same time remove all the barriers that prevent my development. Then, one day, to realize that the old lifestyle has been replaced with a new one.

***

yalnız "i have enough wish" kısmı tam olmamış gibi. o kısmı komple "i have enough will power" olarak düzeltebilirsin sanırım. illa kelime ekleyeceksen dedication falan olabilir.

ek olarak "and at the same time remove all the barriers" kısmının "while removing all the barries" olarak değişmesi de daha şık durur ama çok karıştırmak istemedim, hani eğer ödevse falan çok uçmayalım.
0
der meister
(20.02.18)
der meister +1, bir tek ilk cümledeki better myself işi bozuyor, to make myself better yap onu.
0
i was made for you
(20.02.18)
anlama sadik kalarak, birtakim degisiklikliklerle beraber onerim soyledir:

I like the feeling of change, for it is one way to realize myself better. I have gone through many changes so far, which has brought many great things into my life. I have always had will and power enough to transform my life for the better and to eliminate anything that prevents my self-development. And, one day, I have just found out that old lifestyle has already been replaced with a new one!
0
elan vital
(20.02.18)
@Der meister +1
Sadece:

"...There have been so many changes that I've..."


Bir de "wish" kısmı biraz şeyyy. Onda da @der meister +1
0
nawar
(20.02.18)
I like to feel the process of change* daha doğru gibi. changing diyince arkasından changing what? diye sorasım geliyor. change isim olarak da -ing gelmeden kullanılabiliyor.

edit: ya da anlatmak istediğiniz şey farklı ise bir anlam karmaşası var gibi.
0
kozmosta bir nokta
(20.02.18)
there had been so many changes I've gone through daha doğru diye düşünüyorum.
sonra which have diye devam etmeli çünkü birden fazla değişiklik.
...power to add new elements to my life daha doğru olur.
in the meantime to remove all the barriers that prevent my development diyebilrisin hatta might prevent desen daha güzel olur gibi.

son cümleni anlamadım.
0
bohr atom modeli
(20.02.18)
"I'd like to think that changing, as a process, is to create a better self. There are many changes I've gone through that have brought great things into my life. I have enough willpower, wishes, and strength to add new elements to my life while, simultaneously, removing every barrier that prevents me from developing myself. One day, I'll realize that my old lifestyle has been replaced by a new one."
0
sen git ben geliyorum
(20.02.18)
- ..process of CHANGE..

- ..which HAVE brought..

- ..that prevent MY development..

- son cümle alakasız, öznesi yok.

gramer olarak böyle. alınma ama genel olarak metin biraz anlamsız olmuş.
0
eindaclub
(20.02.18)
şimdi bir daha bakınca belki feel değil de "I like experiencing the process of change..." dersen sanki daha iyi olur. feel duygusal kalıyor. experience ise deneyim ve sana bir şeyler katması ifadesini güçlendiriyor diye düşünüyorum.
0
kozmosta bir nokta
(20.02.18)
(10)

Neden sevmediniz?

fragile lady
Black Mirror'ın 4. sezonunun 5. bölümü olan Metalhead'i neden sevmediniz? IMDB'de de 6.8 almış; şaşırdım. Bence gerek siyah beyaz ambiyansıyla, gerek üst düzey teknolojisiyle, gerekse yarattığı gerilimle muhteşem bir Black Mirror bölümü olmuş.
Black Mirror'ın 4. sezonunun 5. bölümü olan Metalhead'i neden sevmediniz? IMDB'de de 6.8 almış; şaşırdım. Bence gerek siyah beyaz ambiyansıyla, gerek üst düzey teknolojisiyle, gerekse yarattığı gerilimle muhteşem bir Black Mirror bölümü olmuş.
0
fragile lady
(19.02.18)
hikayenin öncesi yoktu. o yüzden olabilir. ben de beğenmedim açıkçası, sıktı sürekli kovalamaca sahnesi izlemek.
0
elorelia
(19.02.18)
son sezon genel olarak çok kötü. ama sezonun en kötü bölümü metalhead değil bence de. hatta kendi içinde en tutarlı bölüm oydu. en azından düz kovalamaca-aksiyon-gerilim izledik. arkangel, crocodile, uss callister'dan falan daha iyi bölüm. daha iyi dediğim, bu saydıklarım on üzerinden üçse metalhead beş.
0
sir gawain
(19.02.18)
Ben o bölümü hatırlamıyorum bile. Dördüncü sezonun en kötü bölümü olan Archangel'i hatırlıyorum, Archangel'i Archangel'dan daha iyi olduğunu da hatırlıyorum ama bölümü hatırlamıyorum. İz bırakmamış, ilgi çekmemiş demek ki.
0
femme vitale strikes back
(19.02.18)
bulmacasız oluşu ve sürpriz eksikliği hemen dikkatimi çekmişti benimde, şaşırtmadı hiç..

maalesef black mirror kendi içinde çıtasını çok yükseltti, metalhead diğer bölümlere nazaran seviyesi düşük.
0
redeath
(19.02.18)
Ben o bölümü daha bitirmedim bile, bir gün gerekli iradeyi bulurum umarım.
0
i was made for you
(19.02.18)
köpeğin tasarımı çok başarılıydı, ben beğendim bölümü, belirsiz (aslında olmayan) hikayede bile oldukça çabuk çekiyor içine.
0
hasmetizm 2046
(19.02.18)
kof bi gerilimi vardı. kovalama sahneleri sıkıcıydı. orijinal bi konusu da yoktu bence. klasik distopya.
0
thomson'un uzumlu keki
(19.02.18)
Güzel bir temeli olmayan kovalamadan ibaret bölümdü. Bilim Kurgu türünde çok fazla şeyler izlemiş olanlar için pek bir esprisi yok. Sıkıcıydı bence.

Bu sezon genel olarak biraz eğreti geldi hatta. En güzel bölüm sezon finaliydi (Black Museum) ama o bölümde de son 5-6 dakika olmasa 10 üzerinden en az 2 puan daha alırdı. Aynısı Hang the DJ için de geçerli. Diğerleri giderek daha düşük puanlar işte.
0
nawar
(19.02.18)
Bittiğinde “ee noldu şimdi yani” dedirtiyo. Son bölümde neden oyuncakların peşinde oldukları az çok anlaşıldı ama bölüm havada kalmış. O robotlar ne ayak, niye insanları öldürüyo? Dünyanın geri kalanı ne durumda? Diğer bölümler abd iken neden bu ingiliz? (Direksiyon sağdaydı)

Fikir falan iyi de fazla havada kalmış.
0
Delay Fuze
(19.02.18)
Black Mirror tarzı değil daha çok bir kıyamet sonrası filmi gibiydi. Başı ve sonu da yoktu, çok kopuktu senaryo. Mutsuz sonla biteceğini de çok belli etmesi eksi puan oldu benim açımdan.
0
iwasbornonamountainside
(20.02.18)
(20)

bu nasıl bir nefret?

bunaldım a dostlar
https://eksisozluk.com/entry/74334332abi tamam reddedilmişsin, doğal bir şey değil mi bu? ki kimse kimseyi kabul etmek zorunda değil.bir insan niye bu kadar karşı cinse komple nefret duyar? çok korkunç, düşünsenize arkadaşınız yanınınızda böyle konuşuyor, çok korkunç değil mi? ben mi abartıyorum?edi
eksisozluk.com

abi tamam reddedilmişsin, doğal bir şey değil mi bu? ki kimse kimseyi kabul etmek zorunda değil.

bir insan niye bu kadar karşı cinse komple nefret duyar? çok korkunç, düşünsenize arkadaşınız yanınınızda böyle konuşuyor, çok korkunç değil mi? ben mi abartıyorum?


edit: reddedilmişsin zaten, istenmedin. daha nereye "sikmek"ten bahsedebiliyorsunuz? sevgili değilsin, bişi değilsin. ben hala anlayamıyorum. acayip sert fikirler bunlar. organlarınızı silah olarak kullanmayı normalleştirmeyin lütfen.
0
bunaldım a dostlar
(19.02.18)
bilindik ss kuralını söylemiş. öküz olmayın hatta demiş. ben bi nefret göremedim.
0
attila
(19.02.18)
nefret görmedim bende ss kurallını söylemiş.
0
denklemci
(19.02.18)
nesi nefret?

Güzel sevişin tatmin edin tatmin olun, yoksa ilişkide sorun çıkar demiş.

Ss kuralı geçerli adam bunu söylemiş
0
KaraSakall
(19.02.18)
SS +1

Ben mesela hayatımda güzel giden ilişkiyi bir yerde sabote etmeyen kadın görmedim daha. Gerçek ya da kurgu fark etmez. Eminim ki kadınlar da aynı şeyi söyleyeceklerdir erkekler için.
0
nawar
(19.02.18)
bunda nefret yok yahu.

sikin dedi diye illa nefret söylemi bu diyemeyiz ki. adam seksin ilişkideki öneminden bahsetmiş ki haklı.

ayrıca öküz olmayın, romantik sürprizler yapın bile demiş. daha ne desin.
0
elorelia
(19.02.18)
Umutko haklı, çiğlik ve kıroluk var. Yoksa cinsellik her türlü sorunu çözer demenin daha insancıl yolları olmalı.
0
roket adam
(19.02.18)
reddedilmiş insandan bahsediyoruz? istemiyor ki zaten seni? zorla mı? beni de reddettiler, biraz üzüldüm sonra dedim napalım, sevmeden seviyormuş gibi mi davranıcaktı o türlü daha çok üzülürdüm.

dear god make me a bird, umutko ve roket adam'a katıldığımı belirtmeden edemicem.
0
🌸bunaldım a dostlar
(19.02.18)
Burada mantık hatası var. Reddedildiğin insanı nasıl sikeceksin? Zaten sikmeni istemediği için seni reddediyor.
0
nickini degistiren yazar
(19.02.18)
Ben buradaki "sikin"i gerçek anlamı ile almadım. 4S kuralı olarak yorumladım ben. Ben mi yanılıyorum, öyle yorumlayanlar mı?

@der meister ne güzel yazmışsın. 2 sorum olacak kusura bakmazsan. Şu anki sevgilin ile ilişkin nasıl? Ne kadar süredir birliktesiniz? Seninki sürtünmesiz ortam gibi olmuş. Lise fiziğinde, soru çözerken gördük sadece. Gerçek hayatta karşılığı yok. Keşke dediğin gibi olsa. O ilişki hiçbir zaman yürümez demiyorum ama yürüse de saçma sapan kavgalar, sorunlar çıkar.
0
nawar
(19.02.18)
@nawar, şu an ilişkim yok ama yaşadığım tüm ilişkilerde bu şekilde davranmaya gayret ettim ve karşımdaki insanlar da gerçekten aklı başında kişiler oldukları için bu açıdan hiç sorun yaşamadım.

ha bana söylemedikleri halde belki beni zayıf bulmuşlardır, "aaa manyak bu" demişlerdir, orasını bilemem ama ben kendi adıma doğru bildiğim şeyden vazgeçmeyi düşünmüyorum açıkçası. bak yeri gelir trip atarım yazmam. benim söylediğim şu: karşı tarafa acı çektirmek, onu "kontrol etmek" için bilerek böyle aptallıklar yapmam. ipler senin elinde, ipler benim elimde... böyle ilişki olmaz. birbirinize güveneceksiniz, birbirinizin iyiliğini isteyeceksiniz. böyle olduğu zaman zaten kimse karşı tarafı kontrol etme, burnunu sürtme, süründürme ihtiyacı hissetmiyor. insan bunu sevdiğine yapmaz, yapmamalı. dediğim gibi tartışmalar, kavgalar olur. yeri gelir küsüşürsünüz, konuşmazsınız, birbirinizi kırarsınız. ama bunu "kontrol" amaçlı, bilerek ve isteyerek yapmak benim gözümde büyük adilik. ben birine aşıksam onunla huzur bulmayı, onunla birlikte güzel yaşamayı isterim; savaşmayı değil. ben ilişki yaşarken yorulmak ve her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmek istemiyorum. ikimiz de neysek o olalım, birbirimize uygunsak zaten güzel gider her şey. gitmediği yerde de konuşuruz, iletişim kurarız, orta yol buluruz. nitekim bu açıdan hiçbir sevgilimle olan ilişkimde sorun yaşamadım, her şey çok iyiydi. benim için sevgili üzerinden ego tatmini yapılacak, strateji savaşı verilecek biri değil. giderim europa universalis falan oynarım strateji geliştirip savaşmak istiyorsam.

ben buyum, böyle sevmeyecekse de sevmesin zaten. ben böyle düşünüyorum. tabii ki güzel bir ilişkim olsun, sevdiğim biriyle mutlu olayım isterim ama benim istediğim şekilde olmayacaksa laf olsun diye sevgilim olmasına da ihtiyacım yok açıkçası.

çoğu kişinin anlamadığı şu: benim söylediğim tarzda bir ilişkiyi "köpeklik" olarak görüyorlar. hayır. kendisine saygısı olan insan nerede durması, neye "hayır" demesi gerektiğini bilir. anlayışlı olmak, ilişkiyi kavgaya ve stratejiye dönüştürmemek, karşı tarafın her dediğine "he" demek anlamına gelmiyor. dediğim gibi, iki taraf da kendini ve karşısındakini tanıdığı/sevdiği sürece bunlar zaten sorun olmuyor; senin zayıflık gösterdiğin yerde o seni kolluyor, onun zayıflık gösterdiği yerde sen onu kolluyorsun.

valla bilmiyorum, belki ben çok safım ama sevdiğim insanı "süründürmeyi" hiç düşünmedim. beni sevmesi, bana sadık kalması için köpekleşmeye ihtiyacı varsa zaten istemem kendisini, eksik kalsın. beni özgür iradesiyle, olduğu kişi için, olduğum kişi için sevmiyorsa ne anlamı var?
0
der meister
(19.02.18)
@der meister Olabildiğin kadar kişi ile birlikte olmak isteyen biri gibi durmuyorsun. O zaman neden istatistik belirtecek kadar fazla ilişkin oldu? Birlikte olmak istediğin (sevgili olarak) kadınların yarısından fazlası ile birlikte olabildin mi, yoksa "friendzone"a mı yolculuk ettin? Prensiplerini savunduğun ilişkilerin neden bitti?

Bunların hepsinin cevabı yukarıdaki konu işte. Ben senin düşüncen yanlış demiyorum. İlişkiler taht oyunlarına dönüyor ve o şekilde uzuyor. Senin düşüncen yürümeyen ilişkiler analizi yapsan ciddi bir çoğunluğun paylaştığı düşünceler. Ben karşındakini köle et demiyorum ama nihai huzur ortamında yürüyen, yürüyebilen ilişki yok. Hatta ilişkide alttan alan, Sorun çıkarmamaya çalışan kişi genelde sorun kaynağı görülen ya da terk edilen kişi olur.

Yani iş "ideal denkleme" gelince hepimiz senin gibiyiz. İnternet, sohbet ortamları falan hep bu şekilde düşünen dolu. Gel gör ki bu kişilerin hiçbirinin uzun ömürlü, sağlıklı ilişkisi yok. Az da olsa işin içine oyun, taktik, hile (aldatma değil) katmadan yapabilen yok. Yani o bir tespit değil, temenni. Ben de senin gibi düşünüyorum ama ilişkiler taht oyunlarına dönüyor diye sıkıldım açıkçası. Sevgilim yok bir arayışım da yok o yüzden.
0
nawar
(19.02.18)
Bir gün biri gelir ondan daha iyi sker. Bu sefer de aldatılmış olur. Bu işlerin bir mantığı yok. Kendince teori üretmiş.
0
dissendium
(19.02.18)
@nawar, çok sayıda ilişkim olmadı ki. bir de şu var, 23 yaşındayım. her zaman her şey tutmuyor. her şey iyi gitse bile sonunda kopuyor bir yerden. haklı olabilirsin çünkü ilişkilerimde terk edilen taraf daima ben oldum ve hiçbirinde sebep dahi belirtilmedi ahah :) ben kendimi biliyorum ama. bu işin doğrusu, yanlışı olduğunu da düşünmüyorum. yani herkesin yaşam tarzı, ilişki dinamiği, sevgilisinin durumu ve onun düşünceleri vs. farklı sonuç olarak. ayrıca "herkesin temennisi bu" demişsin ama katılmıyorum, açıkça sevgilisini köpek etmesi gerektiğini, sadece bu yolla elinde tutabileceğini söyleyen çok fazla insan var. huzurlu, sakin, tarafların birbirini anladığı ve sevdiği, itmek yerine çekmeye çalıştığı bir ilişki istediğini söyleyen pek insan görmedim ben işin açığı. eski sevgililerime sorarsan pek de alttan alan, anlayışlı biri olmadığımı söylerler muhtemelen. ne düşündüklerini bilmiyorum açıkçası şu an. dediğim gibi, tam olarak neden terk ettiklerini de bilmiyorum.

bu arada gerçek anlamda ciddi olduğunu düşündüğüm, özel saydığım iki tane ilişkim oldu. daldan dala atlıyor değilim. kaldı ki istesem bile öyle bir kapasitem yok, flörttür sevgililiktir pek becerebildiğim şeyler değil. biraz memur kafası yani, "kafam rahat olsun" adamıyım, o açıdan haklı olabilirsin evet. belki sıkıcı, belki heyecansız, belki yetersiz bulmuşlardır. ben bilmiyorum. ilişkimiz bittikten aylar sonra konuştuğum oldu, o zaman bile olumsuz bir şey söylemiyorlardı ama sonuç olarak terk ettiler yani, nedenini onlar bilir.

sonuç olarak ben her şekilde bu entry'deki mantığın iğrenç ve çiğ olduğunu düşünüyorum. benim gözümde ağır özgüvensizlik ve basitlik göstergesi. şahsen bu kadar agresif, koskoca ilişkiyi bu kadar sığ bir şeye indirgeyen biriyle öbüşmem bile eheh.

***

edit: dissendium gardaşımın yazdığını şimdi gördüm, çok doğru söylemiş. konu buysa eğer "iyi sikmenin" sınırı yok. her zaman senden benden daha "iyi sikecek" birisi var, olur. ben kendi adıma bu kadar basit ve ilkesiz bir hayvan olmadığımı düşünüyorum, "daha iyi sikiyor" veya "daha iyi sikebiliyorum" diye (gerçek veya mecazi anlamda) sevdiğim insandan vazgeçmem. cinsellik veya "ruhunu sikmek" önemli olabilir evet ama her şey değil. ilişkim kökten buna bağlı olacaksa damacana skerim çok affedersiniz, bunun için kadına veya flörte ihtiyaç yok.
0
der meister
(19.02.18)
ordaki iyi sikmenin cinsellik manasında olmadığı çok açık. adam işte "hep iyi niyetimizden kaybettik" goygoyu yapıyor kuyruk acısından.
0
ghilleinthemist
(19.02.18)
@der meister senin hayatın da benim dediğime geldi işte. Dur özelden yazayım diyaloğa döndü burada :D

Ekleme: sığ bir bakış olduğu doğru ama bu onu haksız yapmaz. Söylediklerinin işe yaradığı/yarayacağı gerçeğini maalesef değiştirmez.
0
nawar
(19.02.18)
Nefret değil de sığlık. Çiğlik +1
0
femme vitale strikes back
(19.02.18)
Burada nefretten çok gerizekalılık ve avamlık var +1
0
i m cool with that
(19.02.18)
@attila, ahahaha 6 aydır her allahın günü "eski sevgilimi özlüyorum" diye ağlıyorum, demek ki bir de cool görünmeye çalışmasam neler yapacakmışım. bu kafadaki birinden daha farklı bir yorum beklemiyordum zaten. böyle sığ ve aptalca bir bakış açısına sahip olmayınca cool görünmeye çalışıyoruz tabii, sen de haklısın. ben kendimce doğru olanı, düşündüğümü söyledim. bunu "cool görünme" çabası olarak algılamana neden olacak kadar ne butthurt'lük yaşadın bilmiyorum ama umarım toparlarsın.
0
der meister
(19.02.18)
Ya siz başlığın hortlama nedenini tam takip etmemişsiniz arkadaşlar. İlk yazan kişi, kadının eski sevgilisini unutamadığından bahsetmişti. Burada linki verilen entry de konu ile uyumlu olmasa da "eğer iyi seks yaparsanız eski sevgiliyi falan unutur" demeye çalışmış. Yani seksten bahsetmiyor değil. Ama kendince "ben iyi sikerim" iması yaratmaya çalışmış başlıkla uyumsuz olsa da..
0
twelfth
(20.02.18)
başlıkla içerik hatası var bence, ne alaka diyorum her okuyuşumda.

@der meister: cooldan daha çok olması gereken insan gibi insansınız, saygılar efendim, sizi bozmalarına izin vermeyin.
0
🌸bunaldım a dostlar
(20.02.18)
(11)

kitabı hızlı mı okursunuz yavaş mı?

tolga asp
içinizden okurken nasılsa kimse duymuyor diye noktaya virgüle dikkat etmeden, hızlı hızlı okuyup kitabı çabucak mı bitirirsiniz yoksa seslendirme sanatçıları gibi yavaş yavaş tane tane ve sindirerek okuyup hızlı okuyanların 1 dakikada bitirdiği sayfayı 5 dakikada mı okursunuz?
içinizden okurken nasılsa kimse duymuyor diye noktaya virgüle dikkat etmeden, hızlı hızlı okuyup kitabı çabucak mı bitirirsiniz yoksa seslendirme sanatçıları gibi yavaş yavaş tane tane ve sindirerek okuyup hızlı okuyanların 1 dakikada bitirdiği sayfayı 5 dakikada mı okursunuz?
0
tolga asp
(18.02.18)
İkisi de değil. Üstelik kitabın türü ve diline göre de değişir. Sindirerek okumaya çalışırım ama bazen heyecanla hızlı okuyup hiçbir şey anlamadığımı farkederim ve aynı sayfayı tekrar okurum.
0
fotrsapka
(18.02.18)
Yavas okurum genelde ama heyecanlı kısma geldiysem betimlemeleri atlar sadede gelırım :)
0
hernezıkkımsa
(18.02.18)
dakikada 500-700 arasında değişiyor. eğer non fiction bi kitapsa yer yer yavaşladığım oluyor.
0
ghilleinthemist
(18.02.18)
sindire sindire okurum. bazen biraz daha hızlı okumaya çalışıp dikkatsiz okurum ama o zamanda zevk vermez, döner tekrar okurum. ne çok yavaş ne de çok hızlı, ortası diyorum.
0
MtKrt
(18.02.18)
Kitabın türüne, yazarına, olay örgüsünün sürükleyiciliğine, bilinmeyen kavram/kelime/terimlerin çokluğuna, ilgi, ruh haline ve odaklanma seviyesine göre değişiyor. Virginia Woolf mesela, çok yavaş okurum, Stephen King çok hızlı.
0
femme vitale strikes back
(18.02.18)
Genellikle sindire sindire okurum. Sen deyince fark ettim, kişileri seslendirir gibi tonlamalı okuyorum.
0
i m cool with that
(18.02.18)
Cümleler düşünmeyi gerektirdiği ölçüde yavaş, gerektirmediği ölçüde hızlı.
0
harvey
(18.02.18)
Hızlı okuyunca çok fazla anlamıyorum o yüzden yavaş okuyorum.
0
keep out
(18.02.18)
Hayatım boyunca en iyi yaptığım şeylerden biri hızlı okuyabilmek olmuştur. Hızlı okuyanların bir dakikada bitirdiği sayfayı 40 snd falan okurum :P
0
sopiro
(18.02.18)
hızlı
0
yuvarlanantencereninkapagi
(19.02.18)
kesinlikle yavaş okurum. hem virgüle, noktaya dikkat ettiğim hem de gerizekalı olduğum için. hızlı okursam asla anlamıyorum. hatta bazı yerleri dönüp tekrar okumam gerekiyor. bu yazıma da yansıyor hatta, bazen hiç gerekmediği halde bazı yerlere fazladan virgül koyuyorum. gramer açısından hatalı değil, sadece gereksiz. kendim tane tane, tonlamaya dikkat ederek, ağır ağır okumaya/konuşmaya alıştığım için yazarken de aynı şeyi yapıyorum.
0
der meister
(19.02.18)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.