normaldir olabilir, zamanla insanlar değişir güzel bir laf vardır
10 tane 10 kuruşun olacağına 1 tane 1 liran olsun diye, 10 kuruşluk arkadaşlara denk gelmişsindir yada onlar seni 10 kuruşluk görmüştür.

kısaca bu bir sorun değil doğru arkadaşlar denk gelmemiş olabilir.

Ben de bazen sorguluyorum kendimi "neden hiç ilkokuldan, ortaokuldan görüştüğüm 1 arkadaşım bile yok" diye. 15-20 yıllık arkaşlarıyla hala çok yakın olabilen insanaları görünce özeniyorum biraz.

Lisedeki yakın arkadaşlarımla da koptuk zamanla. Aylarca hiç konuşmadığımız oluyor çoğu zaman. Buluşunca yine iyiyiz ama birbirimizin hayatına dair çoğu şeyden habersiz oluyoruz. Sadece üniversiteden 2 yakın arkadaşım var şimdi. Onlarla da farklı şekillerdeyiz şu an ama her gün aramasak da birbirimizi mutlaka whatsapp grubumuzda konuşuyoruz. Fırsat buldukça da görüşmeye çalışıyoruz.

Şu saatten sonra da tanışacağım kimseyle yakın olabileceğimi sanmıyorum. Bazılarının ömür boyu yakın arkadaşları olurken bazılarımızın da farklı dönemlerde farklı arkadaşları olabiliyor demek ki.

Benim liseden kalma kızlı erkekli arkadaş grubum var. 10 kişiyiz 9 yıldır yakınız baya düzenli de görüşüyoruz. Gerçi yaşlar hala 24-25 civarı. İleride görüş farklılıklarıyla, şehir değiştirmelerle, evlenmeyle kopar mı merak ediyorum ben de.

yaşım 36. en yakın arkadaşımla 35 senelik bağımız, beraber büyüdük denebilir.
üniversite ve is için ayrı şehirlerde yaşasak da hic kopmadık. hala neredeyse her gün konuşuruz.

biri 7-8 yaşlarından... ama asıl lisedeyken yakinlastik.

bir diğeri orta 1den beri.

iki arkadaşım da ilkokul 5ten.

bunlar hayatta en çok guvendiklerim. bir de işyerinden oldu;2 tane. onlarla da 10 sene falan oldu. sırlarımı anlatır, hala o şehre gittiğimde evlerinde kalırım.

onun harici yine yakın olduğum 3-5 arkadaşım daha var yine yaklaşık 10 senelik.

bir de bir kaç aydır arkadaşlık ettiğim 2 kişi var.

sanırım dostlarım kıymetli. bir kere hayatıma girdiklerinde şartlar ne olursa olsun hic vazgeçmedik birbirimizden.

mobil edit: üniversite ve liseden hic kimse kalmamis hayatımda.

Hayatın farklı dönemlerinde farklı arkadaşların olması normal, çünkü hayat sizi aynı yönde şekillendirmiyor. Herkesin yolları farklı ve bazen yollar ayrılabiliyor.

Bir çocukluk arkadaşım var, 20 küsur yıldır arkadaşız. O kendisini zengin eden bir meslek yapıyor, ben de ebedi orta direk olarak takılıyorum. Başka bir arkadaşım evlendi ve balayına Phuket'e gitti. Ben de bunu çocukluk arkadaşıma anlattım, 'Vaaaoo, Phuket' diye. Çocukluk arkadaşım gayet kayıtsız bir şekilde 'Zaten parası olan Maldiv'e, parası olmayan da Phuket'e gidiyor balayına' dedi. Hayatımız farklı yerlerde ama değerlerimizin ayrı olması veya en büyük sırdaşının o olmaması, hiçbir şey paylaşamamak ve tamamen ayrı dünyaların insanı olmak anlamına gelmiyor. Onunla da paylaşacağın şeyler farklı oluyor, onunlayken de hissettiğin şeyler diğer arkadaşlarınla hissettiğinden farklı oluyor ama sadece eskisi kadar kanka olunmuyor. Yeni arkadaşların kadar sık olmasa da görüşüyorsun, özlüyorsun, görmek istiyorsun ama derdini, neşeni en çok paylaştığın insan o olmuyor. Yine de bir şeyler paylaşabiliyor ve mutlu oluyorsun.

Şimdiki arkadaşlarının da yenisi gelebilir. Hatta onlar daha önemli, daha kanka, daha panpa da olabilir. Bu eski arkadaşların tedavülden kalkması ya da artık gereksiz olması anlamına gelmiyor.

Ben arkadaş ilişkilerinde çok şanslıyım. İlkokulun başından beri, hatta daha da öncesinden süregelen 3-4 çok samimi arkadaşlığım, ortaokulun başından beri süregelen de o kadar dostum, üniversiteden de bir o kadar yakın arkadaşım var. Lokasyon farklılığından dolayı hepsiyle görüşemiyorum tabii ama kardeşim diyebileceğim kadar yakın insanlar bunlar. Yarısıyla yakınız ve sürekli görüşüyoruz. Diğerleriyle de aynı şehirde olduğumuzda muhakkak görüşüyoruz.

Bunun dışında, 1-2 senelik, gerçekten dostum diyebileceğim 1-2 kişi var belki.

Dans ortamlarında olduğum için sürekli farklı insanlarla tanışıyorum ve yeni arkadaşlıklar kuruyorum, ancak insanlara hemen çok yakın olabilen birisi değilim. Son bir senede bir sürü arkadaşım olmuştur ama çok yakın insanlar değiller. Dünyanın en sosyal insanı olmasam da, dostum diyebileceğim 10 kişi vardır belki de, neredeyse tamamı en az 8 yıllık arkadaşlıklar. Zaten bu insanlar bana yetip arttığı için, yeni arkadaşlıklar kursam da çok samimi olamıyoruz. Vaktimi esas dostlarıma ayırınca diğerleriyle o kadar da yakınlaşamıyorum.

Ben durumumdan çok mutluyum, ancak nadir bir örnek olduğumu düşünüyorum. Çevreye baktığımda birçok kişinin arkadaşlıkları birkaç sene sürüyor anca. Ya lokasyon, ya çekememezlik... bir sebepten bitiyor çoğu.

Bu konuya da özellikle dikkat eden birisiyim. Genelleme yapmak istemem ama; uzun süreli arkadaşlıkları olmayan insanlar biraz geçimsiz kişiler gibi geliyor bana (geçerli bir sebebi yoksa). Hatta flört ettiğim kızın hiç uzun süreli dostluğu yoksa, kişiliğiyle ilgili bir problemi olduğunu düşünüyorum ve bu konuya dikkat ediyorum.

Soruna cevap olarak: İnsanların büyük bir bölümü senin gibi. Ama yine de sorun sende (ve çoğu insanda) olabilir. Bu konuda kendini sorgulayabilmen çok güzel. Sebeplerini objektif bir şekilde belirlemeye çalış. Öncekilerle neden koptunuz? Şu anki en yakın iki kişiyi neden yakın görmüyorsun? Belki gerçekten mantıklıdır ve şanssızsındır, belki de sende bir problem vardır...

Hic yakin arkadasim olmadi ve herkesle olan arkadasliklarim birbirimizle uzaklasinca bitti.

Farkli donemlerde farkli arkadaslarin olmasi cok normal, herkese boyle oluyor genelde.

Uzun soluklu 1 kadin arkadasim var duzenli gorustugum baska da yok oyle eski. 1-2 kez bozustuk bir sekilde tekrar tatliya bagladik hala arkadasiz. O kadar ortak noktada bulusamiyorum herkesle. Yemek yemeye, filme, konsere, yurtici/yurtdisi tatile her yere gideriz. Onceden yapilmis bir plani olmadikca tum davetleri kabul eder, ben de ederim. Bu yuzden uzun yillardir suruyor sanirim. Her teklife evet diyecek arkadas bulmak kolay degil. Bir sure gorusmedigimizde birimizden biri mutlaka arar.

Bir tane de liseden kalma erkek arkadas var, onunla da hala arkadasligimiz devam ediyor ama 100km uzakta oldugu icin nadir gorusuruz. Cok gorusmedigimiz icin bozuma ihtimalimiz de pek yok:)

sende bi sorun yok. doğal olanı bu.

En eski arkadaşlarım ilk okul arkadaşlarım, tamamen kopmadık ama çok sık da görüşmüyoruz, düğünde filan ya da annelerimiz arkadaş onlar vasıtasıyla iletişimdeyiz, hepsi de 20+ yıllık arkadaş. Onun dışında 15+ olanlarla sık sık görüşüyoruz, birisi ile çok yakınız, farklı şehirlerdeyiz ama sürekli konuşuruz, tatile filan gideriz, liseden de bir grubumuz vardı 4 kişilik sürekli iletişim halindeyiz, en geç ayda bir görüşürüz, hiç kopmadık. Onun dışında kemikleşen arkadaş çevrem üniversiteden, yine arkadaş grubundan, 5 kişiyiz. Onlar da hepsi de +10 yıllık. Sonra da zaten yakın arkadaş kategorisinde kimse olmadı. Top 10 yapsam hepsi de eskilerden olur, hatta belki 10 kişiyi dolduramam bile.

ilkokuldan arkadaşlarım ancak 5. sınıftan ve yolda veya bir yerde rastlarsak selamlaşırız filan, o kadar. ilkokulun 5 sınıfını, iki farklı şehir ve dört okulda okudum.

ortaokul arkadaşları da selamlaşacak kadar, o da rastlaşırsak.

liseden iki sağlam arkadaşım var, kardeşim dediğim. ve yine o dönem onların ortamında tanıştığım arkadaşlar, onlarla çok sıkı olmasak da.

ilk üniversitemde çok yakın olduğum birkaç arkadaş vardı. biriyle hala görüşürüz her gün whatsaptan ve mümkün olduğunca yüzyüze.
aynı yurdun ve evin odasında birlikte kaldığım arkadaşla bağımız zayıfladı ve koptu neredeyse tamamen.
bir diğeriyle '99 depreminden sonra görüşemedik bir türlü, yıllar sonra görüştük, sevdiğim de birisiydi ama reyizci olmuş kendisi. koparttık bağı.

ikinci üniversitemden iki arkadaş vardı sürekli birlikte takıldğımız. biriyle alakayı kestim, akp muhabbetinden. diğeriyle de arasıra görüşürüz. evlendi, farklı şehirlerdeyiz...

iş yerinden iki tane sağlam arkadaşım var. biriyle defalarca atıştık, fiziksel boyuta varmasa da bayağı kavga ettik siyasi sebeplerden. bi de akpli olmasa çok iyi olacak. bir ara işi bile bırakıp çıktım kavgamız yüzünden. şimdi yakınız, tuhaf biraz.

Ilkokul ortaokul liseden kalan hic arkadasim yok sehir degistirmeler evlenmeler sosyal siyasal farkliliklar derken hiçbiriyle alakam kalmadi. Bu durum gorusmeye devam ettiğim en eski arkadasimi 10 yillik yapiyor. Yeni ortamlara girdikce arkadas olduklarimdan bazisi devam ediyor bazisi o ortamdan cikinca bitiyor.

Ilkokuldaki en yakin arkadaşımla gorusmeye calismistik birkac sene once, hala 8 yasinda gibi davrandigi icin bunun gibi 20 yillik arkadasim olacagina akilli dusmanim olsun daha iyi demistim.

öyle dostluklarım olmadı.

ilk sebebi, ergenliğimin sonuna kadar çok yer değiştirmem, dolayısıyla kalıcılık unsurunu sağlayamamamdı.

sonrası için ise sebep, karşıma çıkan insanların aslında bana uygun olmadığını kabullenmemdi. yani illa sosyaleşmiş olup, instagrama konulacak fotoğraflar için 32 diş sırıtmamın gerekmeyeceğine inanmamdı. hayata bakış açılarımızın örtüştüğü bir iki insanla da, o insanların geçirdiği -benden bağımsız- dönemler yüzünden ilişkilerimizi askıya alma durumu oldu. ha ama onlarla bir 5 sene sonra yine can ciğer olabiliriz gibi, o farklı bir şey.

liseden beri arkadaşlığımın devam ettiği çok yakın 2 arkadaşım vardı. sonra hepimiz farklı şehirlerde üniversite okuduk. daha sonrasında tam sizin bahsettiğiniz gibi değişimler oldu. uzun süreli arkadaşlığın verdiği rahatlıkla eleştiriler de aynı sertlikte oldu sanırım. sonra bir tanesiyle gerçek anlamda koptuk. görüşmüyoruz. birbirimizi de pek sevmiyoruz sanırım. ötekiyle bu süreç biraz daha ılımlı geçiyordu ki; kendisinin sevgilisi bu süreci hızlandırdı. onunla da kopma aşamasındayız sanırım.

fakat bu süreç içerisinde şunu yakaladım. çok eskiden çok yakın arkadaşım olan biri ile farklı şehirlere taşınmamız sonucunda biraz uzaklaştık. çocukluğun verdiği sorumsuzluk da üstüne eklenince hiç iletişim kurmaz olduk. sonra yine aynı şehirlerde yaşar olduk; fakat yine görüşmez konumdaydık. fakat bir şekilde yeniden rastlaşarak -hatta daha ileri gidersem, tekrar tanışarak- iyi arkadaşlar olduk. laf olsun diye değil, gerçekten en yakın arkadaşım oldu kendisi. şimdi evlerimiz arasında 300-500 metre var. bazen 1 ay hiç görüşmesek de bir destek olarak orada olduğunu bilmek güzel. bazen de her gün görüşür pozisyonda oluyoruz. o zaman da kendi tecrübelerimden yola çıkarak yaşadığım karakter uyuşmazlıklarını yaşamadığımı fark ediyorum. farklılaştığımız çok nokta var ama karşında seni gerçek anlamda dinleyen biri var. art niyet beslemeden, kıskanmadan, senin için en iyisini isteyerek dinleyen biri. farklı üsluplarımız var ama herkes kendince argüman yürütüyor. ama bunların hepsi doğru bir dinlemeyle mümkün oluyor. en azından benim için öyle.

sanırım insan en yakın, en içten, en can arkadaşından, araya ne girerse girsin; kopamıyor. biraz ara veriyor belki sadece. biraz dinleniyor da denilebilir. diğer arkadaşlıklar birer ilizyondan ibaret.

arkadaşlarınızdan belki kopacaksınız, belki kopmayacaksınız. ama kopabilecek arkadaşlıklardan kaybettiğiniz bir şey yok temelde. tecrübe ediniyorsunuz en kötü ihtimalle. kopamayan arkadaşlıklar ise bambaşka bir kazanım. ikisi de normal olan bence. siz de sorun olduğunu düşünmüyorum.

Benim ilkokuldan kalma sürekli görüştüğüm iki arkadaşım var. Büyük ihtimalle yakın çevrelerde oturduğumuz içindir. Liseden kalma sürekli görüştüğüm 3 4 kişi var. Bunun da nedeni yine yakın çevrelerde oluşumuzdandır.üniversiteden yeni mezun oldum. Herkes kendi evine gittiği için düzenli görüştüğüm kimse yok. Telefon trafiğinin de git gide azalacağını düşünüyorum.

Benim ilkokul yaşlarında tanışıp da halen arkadaşlığımın devam ettiği kişi sayısı sadece bir.Arkadaşlığın devam etmesi derken kriterim haftada en az 1 defa bir araya gelmeye çalışmak, buluşmak için iki tarafın da istekli olması.Tüm olanaksızlıklara rağmen bir araya gelmeye çabalamak.

Onun dışında eskiden aynı iş yerinde çalışıp iş değiştirmeler nedeniyle ayrıldığımız ama 1-2'siyle haftada bir telefonlaştığımız, en geç 2 ayda bir mutlaka görüştüğümüz 4-5 kişi var.

Arada dönem dönem arkadaşlık ettiğimiz ama arama sorma faslının şu an devam etmediği onlarca kişi var.

Yıllar geçtikçe, hele evlendikten sonra yeni arkadaşlar edinmek çok zor oluyormuş.Yakın arkadaş bulmak sevgili bulmaktan daha zor bence.Bu işin çözümünü bulan varsa bana da haber versin.

1 tanecik. ortaokulda tanıştığım arkadaşım, 2006'dan beri en yakın arkadaşım kendisi.

bi tane liseden vardı, geçen haziranda tamamen bitti arkadaşlığımız mezuniyet törenine gidemedim diye :))

başka da yok.

sorun sende değil bence, bak çok güzel yazmışsın insanın hayatının farklı dönemlerinde farklı bir bireye dönüştüğünü.

bunu birine nazire olsun diye mi yazdın :D neyse bi şey söyliyim. her şey geçiçi.

Yok tamamen kimseyle konusamiyor olmanin verdigi yilginlik, paylasma icgudusu :/

Niye yok arkadaşın? Çalışmıyor musun? Hep evde misin? Ailen aramadığına göre dışarda bi yerdesin demek ki. Yeni bir okul/kurs vs. bir şeye başla, bi şekilde gelişir bi yerden.

Calisiyorum, evet bir cok insanla tanisiyorum. Ama kimseyle arkadaslik kuramadim gerekli adimlari atmis olmama ragmen. Pek begenilmiyorum galiba...

telefonumun ne zamandir calmadigini soylersem kucuk dolini yutarsin :) (ticari/reklam aramalari haric)

Bu dönemsel bir şey mi?

@tabudeviren sadece telefon calmama olayi degil, olay yalniz olmak tum gun icinde.
@sizofren psikiyatri donem donem boyle hissederdim ama su an zirvede ve sadece his degil, gercek.

Bazı dönemlerde ben de anlattığın durumlarda olurum ama süreklilik gösteren bir şey değil. O yüzden sormak istedim.
Bazen kimse aramaz sormaz işime gelir. Bilirler ulasilmamam gereken bir durumda olduğumu, sende öyle bir şey söz konusu mu?

@sizofren psikiyatr benimki direkt bu sekilde, insanlarin aklina gelen bir tip degilim.

Bunu duymustum ama cok korkuyorum. Sanki tavanda gezinirken uzerime, yemegime dusuverecekmis gibi...

Tamam yakalayip atmaya da raziyim :/

süper şirin bi hayvan o. benim eve de girmişti bi ara, ellemedim. sinek karınca falan avlıyor. gece üstünde gezmez, muhtemelen seninle aynı odaya bile girmez aşırı ürkek oluyolar merak etme, sıkılınca gider.

Sulumancik evindeki bortu becigi temizleyip oyle gider. Asiri sirin biseydir, isim koy, arkadas ol, birak sivrileri yesin. Oldurme suloyu :(

hailtothethief'e katılıyorum. Çok tatlı bir şey. Biz lisedeyken uyuduğumuz odaya gelirdi isim koymuştuk ama hatırlamıyorum şimdi. O gelmeden uyumazdık, bir süre sonra gelmedi ve çok üzüldük. Zararsızdır sevmeye bak.

Sana hicbir sekilde zarar vermeyen mikrop tasimayacak birseye bu kadar dusman olma. Apartman girisinde bulmustum iceride, yazik alayim bahceye atayim dedim minnosu. Tutmamla kuyrugu koptu cok uzuldum :( olmedi ama alip disari attim. Zaten asla bir saldirganligi falan yok garibimin, o senden daha cok korkuyor.
Demem o ki, onlarin bize hicbir zarari yok, faydalari var.

Bana illa fiziksel zarari dokunmayabilir haklisiniz, hayvan neticede ben de bir zarar vermek istemem. Ama istisnasiz tum hayvanlardan biri olarak, evime girmekten korkar bir hale girdiysem ve evimde uyumadan sabaha kadar oturmama sebep olduysa ben o hayvancigi evimde istemeyebilirim.
Tesekkur ederim tum yanitlariniz icin, en azindan sulumancik hakkinda bilgi edinmis oldum.

Üç ay birlikte yaşamıştım ben de bir yaz, ateşten hoşlanmıyorlar evde kapı baca açıp bol bol mum yakarsanız evi terketme ihtimali oldukça yüksek.
Bi de duvarları sirkeli suyla silme yöntemi var ama o biraz zahmetli, ama en azından yattığınız odayı yapabilirsiniz, gelmez oraya.

farmakognozi bilimi bu konuda istediğiniz tüm cevapları verecektir. eczacılığın temel derslerindendir.

Yani galiba kimya ve farmakoloji dahil birkaç alana el atmak gerekecek. Ben asıl internetteki şu pıtrak gibi türeyen şunu şuna kat iç ye sür tariflerinin hangi temele dayandığını anlamıyorum...

kargo şirketleri almaz da muavine bi' şeyler atarsanız otobüsler alır

ben mng kargo ile bir şişe viski göndermiştim tekirdağ'dan eskişehir'e. neden almasınlar anlamadım, havalı pakete koyup alıyorlardı.

sürat kargonun yöreye özel meyve-sebze-içecek vs gönderimi mevcut. sürat kargo ile gönderebilir.

Önceki gibi zeytinli de olacaksa (bir ara foçada olup adı zeytinli olanı da olmuştu) orada pek çok pansiyon var aslında ancak yinede çadırı yanınd ahazır bulundurman avantajlı olur. Sadece panaiyon değil ev önleirne kablpekilmii vayett fön çekimi saç boyama falna bile yapılıyordu. Çok enteresan oluyor zeytinli o gğnlerde.

yok çadır istemiyorum, sabah deniz, akşam konser şeklinde minik bir yaz tatili şeklinde olsun istiyorum.

ptt'nin aps yöntemi ile hızlı olacağını düşünüyorum.

Aynı durumda olan bir arkadaşın ptt aps ile göndermişti 2 gün n önce hala ulaşmamış.

Aras kargonun filan ekspres servisleri var

Ups sor. İyi para alırlar gibi. Ben ptt ile göndermiştim bi kere devlet kurumuna. Hemen gitmişti

Yarın versen yetişir diye düşünüyorum .

3 hafta önce gittik. Antaya anamur arası sanırım 5,30-6 saat falan sürüyordu. Metro ile güney akdeniz seyahat vardı. Biz güney akdeniz seyahat ile gittik. otobüs on numaraydı. Yarım saatte bir falan vardı. İnternetten bilet alabilirsiniz.

kamil koç da gidiyormuş dediler.

kamil koçun otobüsleri belirli saatlerde olur diye düşündüm. aktarma yapmam lazım antalyada ve indiğim saatten bağımsız her saatte olması iyi olur. güney akdeniz aklımda olsun. metroyu zaten allah korusun...

oyledir saniyorum diger urunlerinde sahtelik sorunu olmadi hic.

ama hizlial en son iflas acikladi galiba urunleri gonderdiler mi bilmiyorum gelismeleri

siteleri devam ediyor gibi görünüyor ama bilemedim. bazı sitelerin gönderdiklerinin çok uçucu olduğunu ve orjinalliğinden şüphe ettiklerini söylüyorlar diğer duyurularda.

hızlıal'a güvenebilirsin, orijinaldir.

Bunlar pek kullanışlı değil, yatak/koltuk üzerinde düzgün duramıyorlar. Bunun yerine eğer bulabilirsen ve koltuğun/yatağın alt kısmında mesafe varsa hasta yemek masası gibi bir ürün daha düzgün olabilir. (görsel örnek, laptop için daha düzgünleri olabilir)

www.tekerleklisandalyedunyasi.com

bende şundan almayı planlıyorum ama bi türlü karar veremedim. donanım haberde de başlığı var

kuzucu.com.tr

aa yok hiç kullanışlı değil. ben aldım hiç memnun kalmadım. benim için çok yukarıda kalıyordu ve ikide bir katlanıyordu. kullanması zor.

kesinlikle aradığın şey bu.

www.comfydesk.com.tr

comfydesk ve benzerlerini amazondan getirtebilirsin. her bi boku burda faiş fiyata satıyorlar.

casio denen saatler pahalı aletler degıl zaten. Ama kökenleri tahtakaledir. tahtakalede markafoniden de ucuza bulabilirsin (ist da oldugunu varsayıyorum)

istanbulda değilim. ancak senelerdir casio saatleri hep iyi bildim. dandik marka değil en azından.

orjinaldir ama şöyle birşey paylaşayım; geçen gün kolye alacaktım, 150 liralık kolye 55 liraya indi diyordu markafonide. sonra kolyecinin internet sitesine baktım 50 lira.

sitelerde en uygunu bu. buradaki saat dükkanlarında muhtemelen beğendiğim saati bulamam, küçük yerde yaşıyorum. yeni işe başladım ve kendime güzel bir saat hediye etmek istiyorum açıkçası ama gerçek saat markalarını bilmiyorum, casio dışında.

500 lira üzerine çıkabileceğimi sanmıyorum :/

orjinaldir. ersa'yı arayıp kontrol ettir aldıktan sonra. kampanya kupon ayarladıktan sonra tahtakale'den de ucuza alabilirsin

oluyor.

kitap olduğunu belirtin, muazzam indirim oluyor. yakın zamanda tecrübe ettim.

ek: belirtin derken, aşırı sarıp sarmalamayın, gözle görülebilsin. zaten uyuz bi eleman değilse ambalajı yapacak, sizden de azıcık yardım alacaktır.

fotoğrafın kaynağından da göreceğiniz üzere tchibolarda satılıyor. ilinizde mağazası varsa bir uğrayıp sorabilirsiniz. yoksa internet sitesi üzerinden bakabilirsiniz.

hatta sözlükte alınıp da kullanılmayan eşyalar başlığında bir aratırsanız orada kullanmayan olduğunu görmüştüm. ona da bir sorabilirsiniz.

hatta buldum. :) eksisozluk.com

harikasın:)

devlet hastanesiyse zor. ama sıranın bitmesini bekleyerek muayene süresi sonunda doktora yazması için rica edebilirsin. kabul eder diye düşünüyorum

Tanıdığın bi eczane varsa al ilacı , reçeteyi sonra verirsin. Sürekli gittiğin eczane varsa kabul eder

bazen bir ilacın ücreti o kadar cüzi bir miktarda oluyor ki, reçetesiz aldığınınzda çok daha ucuza denk gelebiliyor, muayene ücretleri vs olmadığı için. önce bir fiyatını sorun isterseniz ilacın.

4 yıldır egemenliğini ilan etmiş bir dişi kedi illa ki sana ve bu yavruya biraz soğuk davranacaktır. ama en kıskanç kedilerin bile maksimum birkaç haftada canciğer olduklarına şahit oldum. eğer ikisine de bakma şansın varsa bence orta vadede çok güzel arkadaş olurlar birbirlerine.

cidden çok güzel bir yüzü var, kaçmış olmasın sakın?

çok tatlı kedicikmiş. :))

isterseniz önce mahalle civarında bir ilan verin, hani millet a4 kağıdına çıktı alıp oraya buraya yapıştırıyor ya.. belki kendisi kaçmıştır. eğer öyle değilse de, birkaç hafta sabrederseniz olan biten her şeye, muhtemelen en iyi dostlar haline geleceklerdir. en olmadı, haysev'in facebook sayfasına ilan verebilirsiniz.

Ay maşallah çok tatlı. Bim de şu an kucağımda bir kara kedi var. Kara kedileri sevmezler ama aslında bir bilseler ne kadar cana yakın ve sakinler. Eğer imkanınız varsa, maddi olarak zorlanmayacaksanız başkasına vermeyin derim. Bırkaç haftaya alışırlar.

Kediniz maksimum bir kaç haftaya alışacaktır. Sonra kanka olurlar. Bence vermeyin

alışırlar ya... verme kimselere onu. çok tatliş

Walla baya alıştılar. Gece uykusu diye bişey kalmadı ama olsun:)

şahane bir insansın. sana helal olsun.

www.doakozmetik.com

süpersiniz teşekkür ederim.

burada termosla ilgili acilan butun basliklara ayni cevabi veriyorum: bulabilirsen stanley marka al. kesinlikle omurluk. verdigin parayi kurusuna kadar hak ediyor.

+1 tchibo

her kullanacagin urunu bir kere al kalitelisini al derim. starbucks fena degil, tchiboyu bilmiyorum

tchibo dan aldığım termos su akıtıyordu. mağazadan almadığım için geri gönderip kargo vs. uğraştım. eğer mağazadan alabilecekseniz deneyip öyle alın derim.

eğer özellikle buzdolabında saklanması gereken soğuk zincir ilacı değilse ilaçlarınızı buzdolabına koymayın. şuruplarda kristalleşme, tabletlerde dediğiniz gibi etkiler olabilir ve bu etken maddenin etkinliğini azaltabilir.
buzdolabında saklanması gereken ilaçları ise, eczacı size verirken zaten özellikle belirtir.
sorunuza cevap olarak, içebilirsiniz bir sorun olacağını sanmıyorum.

hepatit a ve b aşılarını tabii ki yaptırın. eczaneden 50 liraya alıyosunuz, ikisi 100 lira. aile hekiminiz yapar aşıyı. yalnız hepatit a aşısı 0. ve 6. aylarda olmak üzere 2 doz, hepatit b aşısı 0., 1. ve 6. aylarda olmak üzere 3 doz yapılır, haberiniz olsun.

kronik rahatsızlığınız varsa (kalp gibi, hiv gibi) doktorunuz reçete yazabilir belki.

hastanelerin acil servislerinde de yapıyorlar ama uygulama nasıl bilemiyorum. hani direkt gidip ben aşı yaptırmak istiyorum mu demeniz lazım yada başka birşey mi bir gidip sormak lazım. bildiğim kadarıyla ücret de çıkmıyor.

önce bir baktırman lazım diye biliyorum belki dirençlisindir hepatit için. kan testi yaptır. aşıyı eczaneden alıp sağlık merkezi ya da hastaneye gidiyosun sonra.

ancak borcum vergi dairesine düşmedi. hep zamanında ödedim çünkü.

ziraate ödediysen ziraate gidip halledebilirsin diye düşünmekteyim.

yanlış biliyor olabilirim ama toplu ödeme için de sanırım dilekçe yazman gerekiyor falan. öyle bir şey duymuştum bir kaç sene önce

ilk reçetinizin ilk ilacı ursofalk. ancak kapsül mü şurup mu anlamadım, şurup gibi duruyor. doktorunuz gece yatmadan iki ölçek almanız gerektiğini söylememişse sabah-akşam birer ölçek kullanacaksınız.

ikinci reçeteniz ise ketoral şampuan, beş gün üst üste akşamları lekelere sürüp 15 dakika sonra duş almanız gerekiyormuş. bu günde bir sefer.
travogen kremi ise gündüz lekelere sürmeniz gerekiyormuş.
exoderil spreyi ise akşamları ketoral şampuanı kullanıp yıkadıktan sonra kullanacakmışsınız.

krem peynir +1 -1
Şemsiye geçmişimle ilgili bir brifinge hazır olun.
Bir tane Celal Birsen almıştım, onu 5-6 yıl kullandım. Sonra Benetton'dan baston şemsiye aldım. Onu 2 yıl kullandım ve 2. yıl metrobüste unuttum galiba, kaybettim. Peşinden tekrar Celal Birsen aradım ve Unkapanı'ndaki kendi mağazalarına gittim ama kendi mağazasında bile 10-15 şemsiye kalmıştı. Modellerden birini aldım, ikinci yağmurda gidiverdi. O zaman bana söylendiğine göre Celal Birsen artık büyük cafe şemsiyesi gibi işlerde liderlik peşindeymiş, sıradan şemsiye pazarından yavaş yavaş çekiliyormuş diyorlardı o zaman. Gerçi hala çekilmedi ama o şemsiye ile sağlam hayal kırıklığı yaşadım. Ben de "Benetton'un sağlam şemsiyesinden alayım bari" dedim ama baston yokmuş, o küçük şemsiyeler de yine diğer Celal Birsen gibi dayanmadı. Sonra Benetton'un bastonunu aldım, o dayandı ve dayanıyor. Öyle sağlam ki, rüzgarlı yağmurlarda dönmüyor ama resmen yamaç paraşütü yapar rüzgar doluyor içi. Yalnız onun da şöyle bir sorunu var, valize sığmıyor. Çapraz koysam bile girmiyor.

Valiz olarak bu marka değil ama kumaş olandan 5 yıldır kullanıyorum, sürekli de bir yerlere gittiğimden sağlamlığını ispatladı. Bu sene sertini de aldım, o da güzel. Şöyle bir sıkıntı var sert olanda, biraz ağır olabiliyor ve koyacağın ağırlıktan yiyor uçakla gidilecekse. Yine de kumaş olanından sağlamdır. Gerçi ben kumaşından da memnunum.

beylikdüzü, outlet, cantas, ailemde herkesin bavulu burdan. benim ufak kabin bagajim da bavulum da burdan. fiyati nispeten uygun, kaliteli, ürünlerinin arkasindalar. seneler oldu alali sapi yamuldu dedim bu ne is, verin iki gün sonra geri alirsiniz ücretsiz yaptiriyoruz dediler. bu sekilde tekerlek vs tamir ettirdim, iki kere sap degistirdim. fermuarlarda sorun cikmadi. baska sorun yasamadim. 4 tekerlekli olmasi havalimani vs gibi düzgün zeminli yerlerde cok kolaylik sagliyor.

pierre cardinin samsonitein vs bavullari da var arkadaslarimdan gördügüm, pek fark yaratmiyor icinde kirilacak esya tasimiyorsan sürekli. hardcasein kendisi tutuyor zaten 3 kilo en az. sen bilirsin tabi.

edit:bu sap degisimi ve tekerin bükülmesi tamamen benim hayvanligim. yoksa ürünün 100 kilo tasiyacagim diye bir iddiasi yok. hani niye bu kadar cok sorun cikarmis demeyin, benim hatamdilar.

edit 2: senelerdir cam sise kirilabilecek hassas sey kumas bavulla tasidim, dogru yerlestirilirse sikinti yasama ihtimalin yok. ama hardcaselerde iki materyal var, biri tamamen sert, pvc türevi, digeri kaucuk gibi, esnek. sertin kirilip catlama ihtimali var dediler, catlayanina denk gelmedim ama dogrudur. diger esnek malzemede ise evet, kenarlar tas gibi saglam ama özellikle yanlar, fermuarli bölge, darbeyi emebilecek gücte degil. kumastan daha güclü ve saglam olduklarini düsünmüyorum.

Şemsiyeler çok kaybolur, onu da hesaba katın.

colins'ten yarı otomatik şemsiye almıştım, 32 liraya. 6. senem ve hala sapasağlam kullanıyorum. sürekli de yanımda taşırım, en küçük bir çiselemede bile açarım.

şemsiye tchibo
valiz samsonite

kol gibi fatura gelir üstüne üşürsün

Çok üşüyen bir bireyseniz asla yetmez. Yetmesi için baya az üşümeniz gerek. Gündüzleri de gece kadar olmasa kış boyu ayaz hep.

sıfırın altındaki derecelerde klima dış ünitesindeki ıvır zıvırlar donduğu için klima sürekli onu çözmeye çalışıyor, ısıtmıyor.

komik ama klima hava soğuk olursa ısıtmıyor yani

klima yetersiz eskişehir için. gündüz çalıştırabilseniz bile gece ısınma olmayacağı için öğleye kadar buz gibi kalırsınız. elektrikli soba bile sadece takviye amaçlı olabilir.

valla buzunu çözmek için itfaiye gelip su dökmek yerine orada yangın çıkartır. demedi deme...

lustral bulunmadığı için misol'e geçiş yaptım. hiç bir fark yaratmadı.
selectra'yı bilmiyorum. arkadaşınız doktoruna sorsa daha iyi olur bence.

piyasada bulunmuyor demeleri bir yalan. eğer doktor lustral demişse lustral içeceksin. selectra muadil olabilir, ama lustral lustraldır. piyasada bulunmaması üretimden kalktığı anlamına gelmez. eczacıların ortak yalanıdır, muadil satabilmeleri için. muhakkak eczacının birinde denk geleceksiniz.

@cok istenen felaket; epeydir kimse bulamıyor zaten.

selectrayı uzun süre kullandım, lustrali hiç denemedim. piyasada bulunmuyor diye hmm tmm o zaman selectra alayım demeyin. doktora gidin lustral piyasadan kalkmış başka ilaç yazar mısınız diyip değiştirin. bana da bi eczane selectra şuan yok faverin diye bi ilaç itelemeye çalışmıştı. halbuki selectra her yerde var..

ben mahalle arası bi eczanede buldum. bilimsel yönünü bilmiyorum ama kafama yatmadı bu muadil işi.

iki ilaç birbirinin muadilidir, yani aynı etken madde. bu sebepten lustral yerine selectra içmesi hiçbir fark yaratmaz. doktora da gitse sorsa böyledir bu.

ayrıca eczacılar üretilmiyor diyorsa üretilmiyordur ki evet üretilmiyor. üretildiği zamanlarda depodan aynı zamanda alan eczacılardan biri elindekilerin hepsini satmış, diğeri pek satış yapmamışsa o ilaçtan birinde olup diğerinde olmaması normal. eğer üretim bir şekilde devam etmezse bir zaman sonra hiç bir eczanede bulamayacaksınız demek oluyor bu. muadiller de bu yüzden var zaten.

bu ornek icin net soylemiyorum ama muadiller arasinda soyle bir fark var atiyorum ikisi de 50 mg ama a ilacinin etkin maddesi 50 mg in %90 iysa b ilacinin %80 i boyle bir fark var tum ilaclarda. kimisinde fark olmayabilir de ama biz acilden ilac yazarken bazi ilaclardaki bu farki bilip ona gore yaziyoruz

Evet ya eczacilar muadil kakalamaya calisiyor. Durumu bilmiyorsunuz, bari gelip sacma sapan yorum yapmayin. 1 seneden fazla zamandir pfizerin butun ilaclari sikintida, yok. Kendim de lustral kullanirken seraline gectim. Etken madde ayni doz ayni, isguzar bir doktora denk gelmedikce doktor kullan der zaten. Yemin etmis insanlar size nede farkli ilac satmaya calissin?

Kullanmayin esdeger ilac, yarin bir gun piyasadan cekilen bir ilaci aramak zorunda kalmazsiniz umarim.

lustral nasıl üretilmiyo ya kesin bi çıkarları vardır bu işten eczacıların bak %100 vardır.

Lustrali bıraksanız?
Ben şu an herhangi bir ilaç kullanmıyorum ama iki üç sene lustral bağımlısıydım neredeyse.
Sonrasında gelen unutkanlığın lustralden olduğu söyleniyordu.
Annem çok hastaydı, ailecek kırıp kırıp atıyorduk. Sonra cipralexe geçtim, onu kullanırken üzülmenin ve öfkenin beni ne kadar yıprattığını fark etmiş bir şekilde ilacı bıraktım, yani farkındalık kazanabildim çok şükür ve ilaca ihtiyacım kalmadı.

lustral yoksa selectra da kullanabilir,lustral ilk üretilen ve sertralin etken maddesini en yüksek oranda bulunduran marka. ancak bulunamıyorsa selectra ve misol de aynı görevi yapar.

lisedeyken dinin sorgulanabilirliğini keşfetmiştim. atayizliğimi fitilleyen yer sözlük oldu. yıl 2006.

ben lisedeyken sözlükte lost teorileri yazan adamlar vardı, ben onlara acayip imrenirdim. adamlar göndermeleri falan anlarlardı, okumuş etmiş adamlardı, refere edilen romanların vs. hepsini bilirlerdi. onlara özenip kendimi geliştirme tutkusuyla doluyordum. ekşi'nin kutsal bilgi kaynağı olduğu zamanlar yazan adamlar beni çok etkilemiştir ergenliğimde.

üstteki cevabı görünce aklıma geldi, çok muhafazakar bir çevrede yetişmiş olduğumdan farklı fikirlerle ve dünya görüşleriyle ilk karşılaştığım yer de ekşi olmuştur muhtemelen yine lise yıllarında.

Din ve tanrı konusundaki görüşlerimi değiştirdi kesinlikle, daha sonra da siyaset. Neyse ki az sayıdaki liberaller sayesinde doğru yolu buldum.

Bir konuda akillica felsefi konusmalar yapabilen kisinin baska bir konuda tam okuz olabilecegini ogrenmistim. Ornegin ekonomik sistemi ve dini baskilari elestirip bunlarin medya vb. araciligla insanlara dogru olan tek yolmus gibi gosterildigini savunmustu biri ama kadin haklari konusunda tam okuzdu. Kadinin dogasi geregi yemek yapmasi gerektigini ise sahip olmanin erkekler icin uygun oldugunu escinselligin hastalik oldugunu falan soylemisti.

uçuk şeyler olmadı ama bişeyi araştırıken başka başka şeyler daha öğrendim. bi film hakkında yorumları okurken ona benzer başka güzel filmleri de keşfedip izledim. bu tür şeyler oldu.

hiç hatun düşüremedim mesela. ben asıl onun için üye olmuştum. akşam akşam yine uykum kaçtı amk.

scent of a pastrami, i was made for you +1 ama ateist değilim:)

tartisma adabini tam olarak eksideki
eksisozluk.com
Bu entry ile kaniksamistim ve ondan sonra hayatimdaki her tartismali olay/durumda buna gore hareket etmeye calistim.
ve inaniyorum ki insanlar sadece tartismayi bilse, hayatta birbirimizi yiyerek harcadigimiz zamanlari daha faydali islere aktarabilcez, daha uretken olabilicez.

atayiz olmamda büyük pay sahibidir uludağ ve ekşi sözlük, kafam oralarda açılmıştı ilk olarak, 14 yaşındaydım galiba ilk takılmaya başladığımda. onun dışında insanlar tanıdım ama hayatımı değiştirecek bir şey olmadı yani, sözlük dışında da tanıyordum sonuçta.

der meister'ın bebeliğini bilirim mesela. elimde büyüdü kerata sözlüklerde :D

kesinlikle. sevgilim oldu :))

dini bana sorgulatan yerdir ekşi sözlük. 14 yaşından beri takip ederim, 17 olmuşken dinden soyutlamıştım artık kendimi.

oldu.

siyah stiletto

stiletto

siyah stiletto +1 boy da varsa on numara.

siyah stiletto +1. en temizi, sadesi, risksiz ve şık olanı.

kardeşinin düğünüyse yabancı birisiymiş gibi çok sade gitmeyin derim ben. elbiseniz zaten çok sade, iş yemeğine çıkmıyorsunuz sonuçta siyah stiletto değil bordo-lacivert veya zevkinize göre daha başka renkler de olabilir.

Siyah elbisenin altına bir de siyah ayakkabı giyerseniz normalde boğmaz ama bu tip organizasyonlarda boğar. Sanki eğlenceye değil de matem evine gelmiş gibi olursunuz. Pudra, bej veya bordo rugan stiletto bu elbiseye çok yakışır bence. Ama sakın gidip dallı pullu boncuklu taşlı bir model almayın. Elbise zaten dantelli, yani elbisede hareket var. Bu tip ayakkabılar bu elbise ile çok ucuz durur.

bence hala siyah stiletto. hatta üzerinde bir kaç tane taş olsa. şöyle kibar. bu elbiseyle çok şık olur gibi.

ama esas fikrimi sorarsan kardeş kınası için fazla sade bi elbise. daha iddialı ve gösterişli olunmalı

yazıyı yazarken hızlı düşündüğün için, sonraki kelimede e harfi varsa o yüzden yapıyor olabilirsin. bende de oluyor bazen ama çok sık değil.

ben de 7 ve y harfini karıştırıyorum bazen.

bende de oluyor o. saat diyeceğime seet diyebiliyorum ve çok sık oluyor.

evet oluyor, e-a karışımı en çok.

7 ve y bende de baya karışıyor, özellikle serial, kod falan girerken kafayı yiyorum :)

coşkun yazarken de çoşkun yazıyorum ister istemez.

"tipe bak bi de yanındaki kıza bak"

içimden iyi dilek diliyorum. böyle kaldırımda yanımdan yürüyen anne-erkek çocuk falan görürsem, veya sempatik bi çift, umarım mutlu olurlar diye geçiriyorum.

göz göze geldiğimi fark etmiyorum çünkü ben gözlük kullanmayan bir miyobum :) ama eminim karşımdaki çok iyi şeyler düşünmüyordur.

Hiçbir şey.

İyi dilek diliyorum ben de. Bazen de "kimbilir ne derdi var" diye düşünüyorum.

kimbilir ne derdi var diyorum, acaba ne düşünüyor diyorum, gülümsüyorum .

Çok ilginç ben hiç ne derdi var diye düşünmüyorum

İyi bence. Ben deotakkullanıyorum. Çok nasir sebamed kullanıyorum. Şu an tam hattlamıyorum ama alüminyum mu ne içermiyomuş aaa iyiymiş bu yaa dediğimi hatırlıyorum. Diğerlernden her türlü iyidir.

alüminyum muhabbetinden dolayı ben de almıştım ama alerji mi yaptı ne yaptıysa baya tahriş etti o bölgeyi. acaba hangi maddeden dolayı öyle oldu, merak da ettim şimdi.

Eğer doğal bir şeyler arıyorsanız crystal body deodorant diye bir şey var deniz tuzundan üretiliyor.Ter kokusunu önlüyor ama esans yok içinde ve gerçekten işe yarıyor. Bunun bir de sulu roll on şeklinde olanları var Gratis'te. Onlar da çok kullanışlı, ferah bir kokusu var. Ben birkaç senedir kullanıyorum çok memnunum.

sebamedin roll on'unu kullanıyorum senelerdir ve gayet memnunum.

Kurumuna dilekçe ver olur.En azından bizim kurumda böyle

artık kurumlar anlaşmaları yeni gelenlerin de dahil olacağı şekilde yapıyor genellikle ama senin kurumda böyle değilse dilekçe vererek halledersin. 6 ay geçmiş olması sorun yaratmaz..

ben de şubat sonu başladım, başladıktan 1 ay sonra dilekçe vermiştim, haziran sonu gibi de yatmış hesabıma. anlaşmalar kurumdan kuruma fark ediyor sanırım. mali işlerdeki personeller biliyor en iyisini.

evet biz de sonradan girmistik ve hakkimizi almistik.

Dilekçeni ver sen, farketmez. Yalnız iyi takip et. Hatta bankayla anlaşma metnini al mutemetten, alman gereken promosyonu aşağı yukarı hesapla. Eğer farklı yatarsa sorarsın niye böyle yattı diye.

banka promosyonu dediğimiz ne gibi birşey? açıklama yapabilecek var mı?

Haklısın iyice itici oldular.

aynı şekilde bende rachel'ı hiç seksi falan bulmuyorum. hatta güzel de bulmuyorum.

hiçbir özelliği olmayan bildiğin çirkin bi kadın. sürekli aynı kıyafet ile seksi gösterilmeye çalışıyor. donna'nın yanından bile geçemez.

rachel'ı ben de son derece tipsiz buluyorum. ama sexy bulan da varmış, misal çok yakın bi arkadaşım çok beğenir bu kızcağızı.

mike'ın ilk sezonlarda sarışın bir sevgilisi vardı, hani aslında arkadaşının sevgilisi miydi neydi. o hatun bence çok güzeldi işte. onun dışında rachel'dan bi cacık olmaz.

yalnız değilmişim. özellikle son 1-2 bölümdür çok yapış yapış bir ilişki olmaya başladı. rachel güzel değil bence de. itici ayrıca.

luis'in sarışın yardımcısı vardı: 37.media.tumblr.com

bir ara mike ile yakınlaşınca sevinmiştim ama olmadı.

karaktersiz bir de...

rachel ın bir tek kalçası güzel bence. kadın yakında o göbek sıkan korselerden giye giye telef olucak ama.

ben de himmet dayı gibi luisin yardımcısı sekreter bayanı seviyorum. donna da taş ama şu aaron sorkin tarzı hızlı diyalogları falan uyuz etmeye başladı yavaş yavaş.

bence suits sıçtı abi. 2. sezondan sonra falan. izlemiyorum artık çok kopy paste her sezon

rachel ile mike sahnelerini atlayarak diziyi izliyorum, rachel itici ve karaktersiz geliyor bana dizide doğru düzgün çift yok diye bunları göstere göstere bir hal oldular (donna&harvey hariç tabiki de).

---spoilerli yorum---

evet o luisin yardımcı avukatının işine son verdiler. luis döndü ama onu yanına çağırmadı, gitti rachel iş buldu. bu da saçma...

kapat aç.

işe yaramıyor. telefonla konuşurken birden kesiliyor ve uzun süre gelmiyor.

Player seçten flash player seçmeyi deneyin.

teşekkür ederim oldu galiba :)

ramazan sorun değilse al 2 tane bira cips falan takıl ofiste. ayagın da kotuymus madem.

cips bira + 1.
olmuyorsa 1. seçenek.

1-1-1-1-1-1-1

yemek söyle

sonra watchtvseries.com takıl.

avmler 10 da kapanır. ofiste takılmak mantıklı bence de.

1

ayağın çok kötü değilse, 2. seçenek.
neden? çünkü, 2. seçenekte, ilginç bir şeylerle karşılaşma ihtimalin görece daha fazla.

Çizgi filmi geç, nintendo oyunları süper gidiyor. Gen 6 efsaneydi, gen 7 çıksa da oynasak diye bekliyorum şuan.

ulan şimdi olsa belkide izlerim ha. harbi süper sarıyordu o çizgi film. aynı kuşaktanız.

bence biz büyüdük ve kirlendi dünya. yeni nesil pokemonları ben de hiç sevemedim ama bunun nedeni bence yaş olarak büyümemiz. eski tadı vermiyor sanki :(

teknoloji ilerledikçe pokemonlar da teknolojik çağa göre şekilleniyor sanırım :/

Buyumek degil tam olarak cizimlerde de bi korsanlik var. Merdiven alti cizilmislerdir. Tasolarinda da bu boyleydi. Belki telif odenmemsi icin dijimon gibi turevleri cikti.

Seninle hemfikirim. Buyumemizle alakasi yok.

bence de büyümekle alakası yok. o ikinci nesil pokemeonlar ilk çıktığında hala küçüktüm ama hiç birini beğenmemiştim. ilk pokemonları anında öğrenen ben bunları öğrenmek için çaba bile sarf etmemiştim. yaşasın birinci nesil pokemonlar :)

en garibi de pikachu uçamadığı halde ben pikachu yum diyip camdan atlayan velet idi

ben burada kalmıştım, arazisi oldukça büyük, odalar da kulübe şeklinde tek katlı. eski ama temiz, doğa içinde.
(git: www.denizati-hv.com)

burayı gördüm hocam biraz önce incelerken, hoşuma da gitti. ama 90 liralık yerler varken 200 lirayla çok gibi geldi.
ben daha önce hiç tatil yapmadım böyle yerlerde, o yüzden fiyatları neye göre belirliyorlar bilmiyorum.

Mekani ve gumulduru bilmiyorum ama gorunce otele baktim.
1. Tam pansiyon burasi. Sabah ogle aksam yemegi var.
2. Bahce muazzam. Havuz da var ve denize plaji var.
Yani fiyatlari bunlar ciddi sekilde etkiler. Imkan varsa gidilebilesi bi yermis gibi gorundu bana. Sonraki tatillerim icin secenek oldu.

2 tane kek kalıbını yanyana koysam bu sefer de malzemeler kalıbın içinde çok böyle küçük duracak pişme süreleri değişecek sanki

alüminyum folyo koysam tutar mı?

kabın içine yağlı kağıttan iki tane ayrı yatak yapsan?

aslında fırınınızda çift pişirim yapsanız daha kolay olur, ne de olsa ikisi de aynı tür yiyecek, biri altta biri üstte.

ben tam bilmiyorum o işleri bi de mini fırın var
aslında 2 kek kalıbını yan yana koymayı düsündüm ama malzeme kalıpta az kalacağı için belki erken pişer de yakarım diye ellemedim. aynı şekilde 2 katlı yapınca belki maleze fazla diye geç pişirir hiç bilmiorum :/

i.hizliresim.com

şu şekilde yaptım bakalım ne çıkacak

Kağıtlı kek yapsanız ya. hem dilimlemeyle falan da uğraşmazsınız.

pull and bear da görmüştüm güzel bir şey.

ama ufak bir şeydi 4-5 kartlık kadar.

Kartvizitlik mi? Eğer cüzdansa Tommy Hilfiger var bende küçük 4 kartlık bir cüzdan.

Dedigim gibi iste 10-20 kart koymak icin

pull and bear olanı kullanıyorum. gayet memnunum.

boynerlerde oluyor, kartvizitlik diye geçiyor.

aynısı var bende bitenekadardan aldım şahsen çok iyi soğutucusu falan var, tek kötü yanı plastik olduğu için çok sağlam değil, çok zorlamayacaksın.

Bunlar pek kullanışlı olmuyor çünkü yataktaki hareketlerle birlikte baya oynak bir hal alıyor, sinir ediyor.

Bunun yerine ayakları yatakta değil de yerde olan masaları tercih edebilirsin. Hastanelerdeki hasta yemek masaları gibi:

www.medikalblog.net

Yatağın alt kısmına girebiliyorsa bence daha kullanışlı.

Bu arada bu masalardaki soğutucu meselesi de bir halta yaramıyor. Plastik soğutucuların bir numarası yok.

@osurdum o ayakların seviyeleri var en yüksekte açınca evet dengesiz oluyor ama en alt seviyede gayet düzgün tabiki c sehpa daha iyi kullanım kolaylığı olarak ama daha pahalı diye biliyorum ben.

@osurdum ben de öyle birşey istiyorum ancak nerelerde satılıyor bilmiyorum. o yüzden ben de @asilsiz suclama nın fotoğrafındakinden aldım evmanyadan, henüz gelmedi ama gelirse umarım idare edebileceğimi düşünüyorum. aklımdakine en yakın bu vardı çünkü, baktığım hiç bir yerde ayaklısı yok.

@fabr

www.hepsiburada.com

@teknikekip teşekkür ederim, bunların yan olanlarından yok galiba ama en azından nasıl araştıracağımı öğrenmiş oldum.

ayrıca evmanyadan alarak kazıklandığımı da öğrenmiş oldum. sakın evmanyadan almayın. n11.com da yarı fiyatına hem de kargo ücreti olmadan satılanları mevcut ilandaki görselin. ben ettim siz etmeyin...

Bence ikisi de uygun değil ama ikisinden biri olacaksa incili olan.

İnci. Anneye sevgiler, saygılar

inci :) inci annerele çok yakışıyor bence ya...

inci

inci +1 :)

Kolyenin küpe yüzük vs. takım olması lazım sanki. Ama inci olursa takım yapma derdi olmaz.
Zira kolyede ise aklı gümüş renk zincir olmalı :)

inci

inci +1

Bence bu kıyafete kolye takmasına hiç gerek yok. Yaka oldukça kapalı çünkü. Bir küpe ve bir bileklik/yüzük çok daha güzel iş görür.

Yine de kolye takmak isterse incili "olmayan" daha uygun. Gümüş renkli bir zincirle mis gibi olur. Dantel motifli elbisenin üzerine düşen takı biraz göz yoruyor.

inci ye bir artıda benden

jean christophe grange versek ?

@sutu seven kanyoncu ya unutmuşum yazmayı. Grange'ın tüm kitaplarını okudum.

tess gerritsen kitapları, rizzoli & isles serisi.

+1 tess gerritsen
özellikle hasat, bıçak sırtı ve çırak

Celil Oker'in Remzi Ünal serisi.

maxime chattam. jean christophe grange (bu yazarın da 'siyah kan' romanını öneririm) gibi fransız bir yazar ve bazı kitapları onunkinden daha güzel, 'karanlığın soluğu' gibi...

Kemal Tahir'in bir kısmını çevirdiği, bir kısmını da kendisinin yazdığı Mayk Hammer serisi. Çerezlik.

heryerde ptt'ler ctesi 10.00-16.00 arasında açık diye biliyorum.

Kadıköy.

her yerde değil. ptt sitesinde listesi var.

enyakinptt.ptt.gov.tr

@prodeq birşey daha öğrenmiş oldum, bu sistem çok güzelmiş teşekkür ederim.

Güvenilir hocam...

aldım gitti öyleyse umarım pişman olmam. :)

doğan grubu şirketi.

güvenilir de kargo aşırı geç (7-10 gün) geliyor bilginiz olsun.

kargoda bir aciliyetim yok zaten. ama kırılacaklar var umarım düzgün getirirler, ben teslim almayacağım için gelir gelmez kontrol etme şansım da yok...
bir de kargosu pahalı değil mi, 12 lira?

Hırsıza kilit tutmaz, eve al :)

ev için değil zaten, bisikletle başka yerlere gittiğimde aklımın kalmaması için :)
yanımda anahtar taşımak istemiyorum ama şifreli de daha az güvenli gibi geliyor nedense...

zincir ya da tel şeklinde olanlardan değil de, direksiyon kilidi gibi yekpare metal bir kilit almak lazım. tabii bunu sırt çantanızda falan taşıyacaksınız.

onlar da uzayıp kısalmıyor, kilitleyecek yer ile bisikletler arasında mesafe olursa sorun olmaz mı?

orient +1.

diğerleri hep güvensiz. bağlayacak uygun yer illa ki bulursun.

Sorun olur tabii ama sutsuz kahvenin dedigi gibi, bağlayacak yer bulunur diye dusunuyorum.

teşekkür ederim. :)

şekilden çok kişiyle ilgili bence. ben normalde bıyıklı erkekleri beğenmezdim, 1-2 istisna haricinde. erkek arkadaşımın bıyığı var ve en çok sevdiğim yerlerinden birisi.

bıyıksız

bıyıksız. bıyıklı erkek dünya ahiret bacımdır

bıyıksız

Bıyıklı ve sakallı <3

İşi yüzünden mecburiyetten kesmiyorsa, sakalsız ve bıyıksız erkek dünya ahret bacımdır :p

Yakisana biyik yakışıyor simdi. Genelde biyiksiz daha iyi.

Bi arkadasim vardi sevgilisinin adinin bas harfi m diye biyiklarni m seklinde kesiyodu akhdjshdh oyle olmasin da.

Kesinlikle bıyıksız.

bıyıklıyım, ekstradan sakal da var, tüm duyuru bacımdır.

Sakalsız ve bıyıksız.

bıyıksız.

bıyık <3<3<3<3 + hafif kirli sakal <3<3<3<3<3<3<3

ama öyle muhteşem yüzyıl gazına gelip bırakılan varoş bıyığı değil.

kirli sakallı.

bıyık ve sakal ikilisini barındıran erkek.

Normalde bıyıksız ama olana da oluyor, rahatsız etmediği gibi güzel de olabiliyor.

bıyıksız

bıyıksız ama bakımlı kirli sakallı

her er kişide farklıdır. iki halin de fotosunu görüp karar verebiliriz.

sakalsız bıyığa hayır

yalniz biyiksa bögk.

kirli sakalli + biyikli bence.

bıyıklı

arkadaş hanımlara sormuş ama cevap verenlerin çoğu erkek.

bıyıksız

Her türlü kıl kabulümdür

Anadolu'da her fakültenin öğrenci işleri kendi binasında. Mühendisliklerde 2 Eylül kampüsünde olduğu için oraya gitmeniz lazım. Onun için kırmızı 4 numaralı otobüse ya da minibüse binebilirsiniz.

mühendislik fakülteleri merkeze uzak olan iki eylül kampüsünde ve oraya gitmeniz için;
sizin için en kolay, üniversite caddesinden 'kırmızı 4' otobüslerine binebilirsiniz, espark durağı uygundur bunun için.

8.30'da tramvaylar calisiyor diye servis olmayabilir haberin olsun.

teşekkürler cevaplar için.

Yaz için hangi devlet yurdunun açık olacağı belli değildi daha.Ama sen Yunus Emre Kampüsü'ndeki(merkez kampüs) yurda git. Yurdunuzda şu kadar süre misafir kalmak istiyorum diye dilekçe ver, neden kalacağına dair yani yaz okuluna dair de bir belge iliştir dilekçene. Hangi yurt açıksa seni ona yönlendirirler zaten.

Su an 2 eyluldeyim dediğin gibi buradaki işlerim bitince merkez kampüse gecicem çok tesekkurler

küçük şişeliler bir ay kadar gidiyor.

pille çalışmıyor, prizi var elektrikle çalışıyor

ankarada?

istanbul ise, Altuğ Özagar

eksisozluk.com

www.eniyihekim.com

@garaser yer yazmamış ama onun duyurusu altında ben kendim için sorayım, aynı sebepten izmir civarında var mı?

İstanbul'da olacak. Söylememişim.

türkiyenin ilk hamburgercisi dediğiniz yer 'pino'dur, kimi kişilerce çok beğenilirken kimilerince aman aman bir tadı yoktur. yine de bir uğramak isterseniz 'doktorlar' da denilen ismet inönü caddesinin üzerindeki şubesine uğrayabilirsiniz, zaten gezeceğiniz yerlerden birisi de o cadde. ve 'adalar' denilen porsuk kenarı.

adaların iki yanında birçok kafe sıralanmıştır, oralarda oturup birşeyler yeyip içebileceğinz gibi, porsuk kenarındaki çimlere oturup çekirdek çitleyerek de keyif yapabilirsiniz.

yada porsuğun üzerinden esbotlarlar veya sandallarla bir porsuk turu da güzel olacaktır.

merkezden biraz uzaklaşıp masal şatosunun olduğu yere sazova parkına da gidebilirsiniz. orası da eskişehire gidilip görülmeden ayrılmayacak yerlerden.

ve şimdi tam zamanı, cıvıl cıvıl olan yapay denizin bulunduğu park, kentparka da uğramalısınız. eğer ramazan içerisinde giderseniz iftardan sonra gerek açık hava film etkinlikleri gerek konserler birçok etkinliği de mevcuttur. tabii meşhur gece hayatı 222 park'a da uğramak isteyebilirsiniz...

şimdilik ilk aklıma gelen bunlar. geziniz kesinleştirdiğinizde nereye nasıl gidilir sorularınıza cevaplayabilirim ve tabi başka sorularınızı da. aklıma geldiikçe eklerim. :)

@fabr: Pino'yu okudum ben de başlıklarda falan, şu anda listede. Pino ve çi börek yeriz diye düşünüyorum. Başka tavsiyelere de açığız.

Porsuk turunun süresi ve fiyatı nedir acaba? Bir de akşamları oluyor mu? Sandallar kaç kişilik?

Sazova'yı da duymuştum, ancak kısa süre ayıracağımızdan oraya gitmek pek mümkün olmayacak diye düşünüyorum.

Kentpark'ı duymamıştım ama. Listeye ekledim. Akşama doğru size özelden yazsam, bize bir rota çıkarsanız olur mu? Hiç bilmiyoruz zira Eskişehir'i.

Çok teşekkürler!

Odunpazarı evleri külliye ve lületaşı ürünler satan atlı han öneririm

porsuk turları çok ucuz, feribotlar en son 3 liraydı galiba sandalları hiç bilmiyorum ama onun da pahalı olacağını sanmıyorum.

madem kentparkı listeye eklediniz, kentparkın içinde biraz ucuna doğru kırım çibörekçisi var. normalde ben çibörek yemezdim yağlı oluyor diye oradan bir kere yedim ve çok hoşuma gitti başka yerden yemez oldum. çiböreği de oradan yiyebilirsiniz.

mesajınızda ayrıntılı olarak anlatırım yine nereyi gezmek istiyorsanız ;)

ilginç mağaza konseptli yada ikea gibi yerlerde olabilir gibi geliyor. daha önce hiç görmedim/duymadım ama aklıma ilk buralar geldi.

Şöyle birşey var, belki işine yarar.

www.koroplast.com