havale uğraştırır. pazartesiye kadar bekleyin derim.

bekle, 2-3 güne geliyor.

Arkadaşların dedikleri gibi havale işlemi süreci uzatabilir, kaç yaşında olduğunu bilmiyorum ama havaleden daha hızlı işlem yapmak için ininal kart, paypal kart (bu iki kart aylık 1-2 TL keser) ya da encard (finansbank'ın) alabilirsin. Hatta encard alacak olursan bu sene sonuna kadar devam eden %50 indirim kampanyasından da yararlanabilirsin.Detaylar linkte..

www.finansbank.enpara.com

Xiaomi Vakası Teşhis edildi. :)) paket Hollanda Postası ile geliyor transit yani buarada çin ve hongkong post geri çeviriyor pili

Xiaomi Vakası nedir? :)
Şimdi bu Hollanda' dan Çin'e mi gidiyor?

bana da singapur postla gelmişti, chinapost ve hongkong artık pil taşımıyor o yüzden başka postalarla gönderiyorlar.

yedek iste, silinenlerde geliyordu en son.

ayarlardan yedek al.

edit: gerçi uçmuşsun. belki olmaz.

en kötü ihtimal web archive'i dene.
nicki en son kullandığın tarihe git ve kimdir nedirdenn sorgulat. bir ihtimal belki. düşük ama bu ihtimal.

@eksi sozlukte
şifreyi vermiştim zaten yok bende artık.

webarchive deniyorum şimdi.

edit olmadı :/

Web archive belli sayfaları arşivliyor. Oradan bulma ihtimalin yoktu zaten. Unut onları boşver. Satmadan önce yedekleyecektin.

minik donut canavarı'nın vardı sanırım bir grubu.

Kurun üye olalım .
Minik donut canavarı sözlükten kimseyi eklemiyordu bir ara belki hala öyledir

ben sadece oyunu aldım çıktım. hiç bilmiyorum steam nasıl bir oluşum, grup ne işe yarıyor vs. ama kurun, ben de gelirim eheh.

edit, ben de buyum: steamcommunity.com

beni de ekleyin, hiç arkadaşım yok:/
steamcommunity.com

grubu bilmem de, beni de ekleyebilirsiniz.
steamcommunity.com

beni de ekleyebilirsiniz :)
steamcommunity.com


dota - aoe2hd oynuyorum genelde.

bu da benim

steamcommunity.com

@fakyoras ben de yılların aoe oyuncusuyum, ekledim (: oyunu steam'da alınca haberleşelim

hatırlayınca geleceğim. bir yoda, bir sensei olarak kabul etmek zorundasınız zaten beni.

Bu da benim profilim her sey public bakin ortak oynamak istediginiz oyun varsa ekleyin oyun secmem hepsini oynarim oynayacak insan oldukca

steamcommunity.com/id/palve

Merhaba ben ekimbebesi, steam'e İzmir'den katılıyorum. @MDC'nın dediği grubu beraber yönetiyoruz. Arkadaş olarak eklemek isteyenleri profilleri gizli olmadıkça ve şüpheli link göndermedikleri sürece ekliyorum. Idle master programı sebebiyle sürekli oyunda görünebilirim korkmayın beni ekleyin, mesaj atın cevapsız kalmayacağının garantisini veririm..

steamcommunity.com

steamcommunity.com

siz mi ekliyorsunuz nasıl oluyor? valla oyun alıp oynadım falan ama grup olaylarını hiç bilmiyorum.

profilim: steamcommunity.com

bu da benim profilim eskiden almıştım ama kullanmaya daha yeni başladım

steamcommunity.com

ekledim buradaki arkadaşları siz de beni ekleyebilirsiniz. olur yani :)

neden class kullanmıyorsun?

www.homeandlearn.co.uk

böyle bir bilgiyi dizide tutmamalısın. Öğretmen sınıfını içinde tutan bir generic list (c# kullanıyorum ben java'da bunun adı farklı olabilir) halinde saklamalısın.

alınır bence. ipad 2 bile ios 8'i aldığına göre mininin ios 9'u alması çok mümkün.

mini'nin içindeki a5 işlemci. yani iphone 4s ve ipad 2 ile aynı. ios'un normal döngüsü devam ederse a5 işlemciler bu 9. güncellemeyi almayacak gibi gözüküyor. ama mini'nin hala satılıyor olmasından dolayı, sizin gibi yeni satın alanları mağdur etmemek adına, ios 9 mecburen minilere gelecek diyenler de var. yani kimse bilmiyor gibi bi şey.

Evet hala storeda satilmasi benim de kafami kurcaliyor. O yuzden bile alacagini dusunuyorum. :/

200 daha verin retina alın.

Hayir fiyat siniri bu @orhantv

retinalısını alın özellik bakımından çok daha üstün. ios 7'de bile hafiften kasıyor bende var, kullanmıyorum bile fakat kullanırken biraz sıkıntılı oluyor.

edit: fiyat sınırı buymuş, o zaman birisinde kullanmadan almayın bence. kendiniz görün nasıl olduğunu.

ios 9'u alabilir de almayadabilir kesin bir şey yok. vermiyoruz da diyebilirler.

ipad mini ios 8 ile tam anlamıyla yavaşladı.

hiç gereği yok.

kullanım zevki sıfır şu an. bir bucuk yılı geçti hala kullanıyorum ama fiyasko.

ikinci el retinalar 600 liraya rahat bulunur. güven telkin eden birilerini bulmanız zor olmaz mevzuu 2.el tablet ise.

Bimekste tab 4 pro falan çok ucuz, bir bak sitesinden. 460 liraya falan tab 4 alabilirsin sanırım.

excel'i aç orda template var her işini görür. o olmazsa microsoft money mi öyle bi program daha vardı. mobil olarak da bi ton çözüm var

Android Market ve Apple Store'da cok guzel uygulamalar var. Telefon ile takip etmek daha kolay olur :) Program tavsiyesi veremeyecegim malesef, uzun suredir kullanmiyorum.

you need a budget öneriyor herkes.

Parasut.com'a bak.

Ben neredeyse hic nakit para harcamadigim icin bankanin raporlari yeterli oluyor, gayet guzel grafiklerle harcama tiplerini raporluyorlar.

Ama bir ara Cep Butcem adinda bir iOS App vardi, onu kullaniyordum. Eger titiz sekilde tutacaksaniz cep telefonunuzda olmasi lazim ki sokakta su bile alsaniz unutmadan girebilin.

ben cogu android alternatifini denedim ücretsiz. spendee kullandim bir sene. ama aldigim sudan camasir otomatina her seyi yazdim ay ay kategori ve istatistik sundu. güzel uygulama da telefona reset attim, backupi geri tanimadi hiyar, import edemiyor. yazilimciyla görüstüm online özellikle ugrasiyoruz o gelirse hem import hem de online sync olacak dedi. ama o zamana kadar manuel girmenizi öneririm dedi. eueheeufrheuhe ama yani dedim. financious yükledim. isinamadim. su aralar kenara not aliyorum sadece. söylemek istedim ama burdan gelecek yanitlari da takip ediyorum.

bir süredir bende yazılı olarak takip ediyorum ama artık işi teknolojiye dönme vakti geldi :) mobil aplikasyonlar konusu hiç aklıma gelmemişti şimdiden araştırmaya başlıyorum teşekkürler

evet öyle ama son bölümü direkt izlersen diğerleri tırt gelir. çünkü teknolojiyi artırarak gidiyor bölüm bölüm

divit +1, son bölümü anlarsın ama diğer bölümleri de izlemek istersen yavan gelir.

her bölümü ayrı ayrı güzel. son bölümünde jon hamm oynuyor o ayrı bi güzellik katmış. ama 2,3,4 apayrı güzel bölümler. kafana göre seç izle.

hatta bölümlerin yönetmeni bile farklı bildiğim kadarıyla. sadece prodüksiyon aynı.

son bölümde diğer bölümlere gönderme var 3.3(belki 2.1) hariç diğerlerini izle bence.

bir de ilk bölümle dizinin alakası yok. onu niye çekmişler pek anlamadım, sansasyon olsun diye herhalde

Cidden ilk bolum dandik bence diger bolumlerin yaninda. Ve hepsi birbirinden guzel kesinlikle izlemelisin.

elder scrolls serisi. duymuşsundur gerçi de, her ihtimale karşı...

skyrim

modlu skyrim

Teşekkürler arkadaşlar. bir ara başlamıştım Skyrim'a bilgisayarı yenileyince kalmıştı öyle yeniden başlayım madem.
Efresiyab87, modlu nasıl oluyor?

Castle crushers cok iyi gidiyormus co-op diyorlar. Ben aldim mal gibi kaldim tek kisi.

o saatte normalde de trafik oluyor zaten. yılbaşı ve hava durumu eklediğimizde ben trafik olmama ihtimalini 0 görüyorum

yolluk hazırla kardeş aç kalma yollarda. en aşağı 3,5 saati gözden çıkar

şimdiden geçmiş olsun. varmanız 10'u bulur.

uçan bir araban, ya da motosikletin yoksa bence hiç çıkma yola.

saat 5 gibi çıkarsan belki tem den kapatır gidersin.

yeni yıla arabada girersin :D

Bosuna cikma gelemezsin

uçakla git en iyisi.

geri döneceksen arabayı metrobüse yakın bir yerde bırakıp metrobüsle git.

Beylikduzu'ne vardiginda varis saatini yazar misin? Merak ettim de :)) ben 9.30 10 gibi diyorum.

@merhum'un teklifi mantıklı söğütlüçeşme'deki otoparka bırakıp metrobüsle gidebilirsin. İlk duraktan bineceğiniz için oturabilirsiniz de.

çanakkale üstünden geç daha çabuk olur :))

şaka bir yana; arabayı es geç. hızlı trenle pendiğe gel. bir taksi tut kartal metro istasyonuna git. kartal kadıköy metrosuyla ayrılıkçeşme istasyonunda marmaraya aktarma yap. yenikapıda aksaray-havaalanı metrosuna geç. ataköy-şirinevler istasyonunda inip beylikdüzü metrobüsüne bin. 21:30-22:00 gibi beylikdüzünde olursun.
Mutlu yıllar :)

izmit-kurtköy 35-40dk
kurtköy-1. köprü çıkışı 1-1,5 saat minimum
devamı allah kerim. ki yağmuru ve yılbaşı trafiğini hesaba katmadım. klasik cuma trafiği bu ki yılbaşında da en az bu kadar olur

ibbceptrafik kur derim. anadolu gişelerinden çıkar çıkmaz bak ki ne taraftan daha hızlı gidebilirsin gör. servis yollarını biliyorsan onları kullan daima. ne zaman hangi şeridin aktığını gözlemle. oralardan bir kaç dakika kazana kazana gidersin işte.

Evdeyim saat 8.50 :)

eh 40 dk ladar hatalı ama kızılacak bir hata değil :)

mixradio :/

deezer'da playlist başına 1000 şarkı sınırı var o nedenle kullanmıyorum.
NOT: oha ne yapacaksın 1000 şarkıyı bi listede diyecekler için açıklama, tüm şarkılarımı bir listeye atıp shuffle'da dinlemeyi seviyorum.

spotify her türlü.

spotify'da da bir dolu şarkı yok mesela. spotify premium üyeliğime rağmen hala itunesdan müzik satın almak zorunda kalıyorum ama senede 100 lira neye vermiyoruz ki.

enpara 1 ocaktan itibaren deezer'ı da kampanyayaya dahil ediyor. ama bence ikisi de yetersiz. grooveshark engellendikten sonra bırakmıştım bu tip uygulama/siteleri.

Enpara artık deezer'da da %50 geri ödüyor, duyrulur!

Aylardır Deezer kullanıyorum, daha samimi daha kullanıcı dostu geliyor ve şarkı arşivleri bi 5 milyon şarkı filan daha fazla imiş.. Özellikle şu son arayüz değişiminden sonra daha güzel oldu

Spootify

hastalık yoktur, hasta vardır diyorum. steam profilini yaz, bakıp teşhis koyalım.

Hadi, koysana, hadi... (pardon çok yanlış girdim) hangi oyunlarmış ya onlar insanların bağlandığı?

Steam kütüphanem:

imgur.com

Bunun dışında kutulu olarak da HoMM serisi, Starcraft II, GW2 falan var. Ama hiçbirine girip oynayasım gelmiyor.

dark souls diycem de büyük risk. korsan indir dene önce bi. zor oyunları seviyorsan sarar. ne bileyim mesela daha önceleri oynayıp çok sevdiğin oyunları yazarsan oradan da yürüyebiliriz.

Zaten single hiç dayanamıyorum, etrafta gerçek insanlar olduğunu bilmeden pek oynayamıyorum. Ama asıl keyfi de single player'dan alırım gibime de geliyor. Evet genelde böyleyim, oyun oynayacak çok az vaktim var, o vakti bulduğumda da bu şekilde içine ediyorum.

proletarier: Valla küçükken oynadığım her oyundan öküz gibi zevk alırdım, hatırlamıyorum son zamanlarda beni bağlayan oyun.

ya zevk alamama problemi bende de var. küçükken saatlerce zevk alarak oynardım artık işkence gibi geliyor. sadece zaman öldürüyor, neden böyle oldu bilemiyorum ama...

Kesinlikle senin ilacın olan şey eğlenceli oyunlar, strateji, uzun soluklu oyunların var ama oynamıyorsun, öyleyse çok eğlenebileceğin ister single ister multiplayer oyunlara ihtiyacın var, Skyrim bile şu durumda fazla stratejik kalıyor senin için. Mesela, "Portal 2" denemelisin mutlaka ve ya god of war III gibi hack and slash parçala ve kazan olayına girebilirsin belki ve öyle starcraft, dota gibi oyunları oturup uzun zaman harcayıp sidirip oynayamacağın için şu durumda hiç satın alma parana yazık.

Edit: büdüt.

Kucukken her oyundan zevk almamizin sebebi yokluktu. Simdi biraz tuketim cilginligi oldu maymun istahliyiz daldan dala atladigimiz icin de hicbir oyuna baglanamiyoruz. Bir sure oyun oynama canin en coj hangi oyunu cekerse ona yumul baska da oyun acma hatta once hepsini sil bilgisayardan. Bu da bi cozum olabilir.

Solfej hep karışık, stratejik oyunları sevmişimdir fakat o zamanlar sanırım vaktim boldu. Basit oyunlarla zevk aldığım da oluyor ama genel olarak tür değil galiba problem. Ama önerin denenebilir teşekkürler.

Proletarier, katılıyorum, onu ben de düşündüm, iki tane oyunum olurdu zaten, seçerdim birini, hayvan gibi her derinliğini öğrendirdim, öğrendikçe zevk alırdım. Şimdi sanırım, üf senle mi uğraşçam salak oyun diyip çıkıyorum, bilemedim :)

büyüyorsun. ben en azından kendim için bu cevabı kabul ediyorum.

luftrausers oynuyorum şu anda makarasına iş yaparken canım sıkıldığında açıp 10-15 dakika oynuyorum.

ben de artık sürekli bir oyuna bağlanamıyorum, yaşlandık galiba.

mark of the ninja +1 ve
Shank yine aynı motorla yapılmış, aynı tarz bir oyun. İkisi de çok zevkli
ve bu yaşımdan sonra LOL'e sarmış bulunmaktayım, vazgeçemiyorum. İçindeki çocuğu öldürme!

iframe yap, antik gibi olsun.

entryleri veritabanına depolarsın örnek olarak sol framede while döngüsü içerisinde 20 tane limitleyip cekersin oluşturulma zamanına göre sıralayıp. yenile butonu koyarsın basınca yeniden çekersin bilgileri. otomatik güncellensin diyosan php ile yapamazsın. socket.io nodejs kullanman gerekir. ayrıntı istersen mesaj atabilirsin.

whyyyy mr anderson whyyyy?

@Allahin Sopasi hafif kavram karmaşası yaşıyor. sana öğretirken kendi de öğrensin.

ne gibi bir kavram kargaşası acaba mobilemob.

enparanın steamdeki kampanyadan haberi olacağını sanmıyorum. harcamada steam yazıyorsa onun %50sini iade ediyorlardır.

her ay alabileceğin indirim 25 tl bebeyim. yani 100 liralık oyunu 75'e alıyorsun. o da şöyle oluyor: sen 100 liraya alıyorsun, sonraki ay hesabına iade oluyor indirim tutarı olan 25.

evet demiyorlar, 50 lirasının yarısı geri geliyor. haberi senden aldığım için de sevincimi sana gösteriyorum. böyle yanaklarından çekiştirip hırpalayarak seviyorum vs.

benim bildiğim tek kısıtlama, o kampanyadan yararlanmak için oyunu en para ile alman gerekiyor. steam wallet'a en para ile yüklenen bakiye kampanya dışı kalıyor.

@rygard

wallet için de geçerli olması lazım kampanyanın.

oooo bu haber on numara oldu eyvallah orient.

eskiden geçerliyse bilmiyorum. kasım ayı sonunda wallet'a 40 lira attım, 18 liralık oyun aldım (kartla). aralık başında 9 lira geri geldi hesaba. kendi rakamlarım geçerli olmadığı yönünde.


edit: çok kendinden emin "bir yanlışlık var, wallet da dahil kampanyaya" mesajlarımı aldım, iddia etmiyorum ve hatta 16 liram nerede lan diye enparayı arıyorum üç vakte kadar, teşekkürler duyuru.

Eyvallah arkadaslar. Ama iade hikayesi bir ay zarfında toplam 25 lira di mi? Yani bir aylık zaman diliminde her bir alışverişin 25 lirasını iade etmiyor, bir ayda toplam 25 lira iade alabiliyoruz?

bir ayda toplam 25 tl iade

tamamdır teşekkürler :)

4 kupadan fazlası zarar

şeker kullanma ve yaşa!

şekersiz, sütsüz sade filtre kahve.

Fazlası kalp ritmi açısından zararlı. Onu geçtim ben sırf dişlerimi sarartır diye içmeye korkardım açıkçası

az kaldı. 30 seneye güm.

Yok ölmezsin yeterince su içersen ama ara ver, bir hafta kahve orucu tut. Sonra daha az kahve ile daha uyanık olacaksın.

400 mg'den fazlası zararlı idi galiba. 4 fincan filan limit.

Aynı durum bende de var ortalama iki litre içiyorum günde ve sürekli "az kaldı en fazla 10 seneye taşikardi ve anjiyolarla uğraşırsın 20 sene olmadan da gümlersin" diyorlar. Ha alkol ve sigara da eklenince yani.

Çok sürmez.

Bende de aynı durum var. Günde en az 5-6 kupa sert filtre kahve içiyorum. Yalnız bir şeyi farkettim kendimde, benim elimde bir şey olması gerekiyor çalışırken. Yani, elimde, bardak, kupa vb. olmadan işime konsantre olamıyorum. İşin psikolojik boyutuda var yani. Akşamları da şarap kadehini alıyorum elime. Yarım şişe şarap gidiyor her akşam.

Bu aralar, su içmeye başladım.. Sıkıntı yok gibi, Sabahları kendime bir sürahi taze su hazırlıyorum, içine bir kaç limon dilimi, nane yaprağı ve bir kaç dilim salatalık atıyorum. Gün içinde kupama bu sudan koyup içmeye başladım. Bakalım ne olacak. Sen de denesene.

bağımlılık yapmış. bırakmaya çalıştığında ellerin titremeye başlar. ara ara asabi davranışların olur. yavaş yavaş azaltmaya çalış.

bende anal fissüre neden oldu. bu yüzden aman diyim. titreye titreye bıraktım.

şunun gibi bir şey alın:
www.dr.com.tr
uzun süre sıcak tutuyor ve ancak damla damla içebildiğiniz için epeyce bir süre idare ediyor. sadece bir şeyler içiyor olma hissine de iyi geliyor yani.
her gün bunu filtre kahveyle doldurarak sadece bir kupa içiyorum, gerçi gene de 400 küsur ml, ama daha fazlasına gerek kalmıyor.
ben de sürekli bilgisayar başında olduğum için yaşadığınız durumu anlıyorum, bir nebze rahatlatıyor.

karti iade edip para almamgibi bi dumya hic bi yerde yok sanirim. Anca yeni kartina aktarirlar bakiyeyi.

Gece 12'den sonra kapaniyor diye kalmis aklimda.

istanbulkart en son 10 liraydı. depozitosunu geri alabiliyor olmalısın.

şurada 'istanbul'a gelen misafirler için zor' başlığının altında sapasağlam geri götürülmesi halinde depozito bedelinin iade edildiği yazıyor. ondan sordum.

www.fozdemir.com

kart sağlam bir şekilde iade edildiğinde içindeki kredi tutarındaki para ve depozitoyu iade ettiler, şahitim, eminim.

klansci ?? :D clones' battle basit düşünün bence

aklıma doğrudan bir isim gelmiyor ancak şöyle bir tavsiyem olacak; red dead redemption diye bir oyun var, duymuşsundur muhakkak. www.rockstargames.com

9gag'ten birileri de telefona oyun olarak red head redemption yaptılar. play.google.com

konu olarak aynılar mı bilmiyorum ancak ios içinde varsa ben indiricem bu oyunu. benim ilgimi çekmesine neden olan yapılan isim oyunu. sende böyle bir şey deneyebilirsin.

outsiders of universe

beta tester olabiliirm, belki isim de gelir. :)

Skycraft: unleash. Versiyon adı gibi oldu.

tek kelimelik konsepte uygun materyal adı olsun. mesela mechası bol oyun için steel, kılıcı bol oyun için iron, memesi bol oyun için silicon gibi. organiği çoksa flesh. sizin oyun titanium olsun misal.

silicon wars süpermiş bu arada, kullanırım onu ben. milyon dolarımı da bekliyorum.

siliconia

skywars
sky age
space wars
war of the worlds
galactic wars
galactic battles
age of future
age of tomorrow
age of space
galactic age

clash of colonies (çakma isim gibi ama olur heralde...)

içinde sky, war, future, battle, galaxy ve space geçmesi iyi olur..

Wars Of Silicon :)

Specta

Space warriors (Çok banel oldu gibi)

Tech War
War Tech

telif verecek misiniz bulana?

beynimizdeki broca/wernike alanlarının normalden daha büyük olduğu görülmüş birden fazla dil konuşabilen/anlayabilen insanlarda..
yani bu alanların "biyolojik" olarak büyüklüğü, bu isteğinizin gerçekleştirilmesi bakımından belirleyici oluyor..
bu bilgi tamamiyle yanlış da olabilir.. aklımda böyle kalmış!

python bir gecede öğrenirsin, c# veya java ikisinden birini seçip ilerleyebilirsin yavaş yavaş.

go var akıp gidecek ilerde, go'ya bakarsın vaktin oldukça. hepsi birbirine benzediğinden hepsinden bilgi sahibi olmak zor değil. php'yi bırak bence. :)

kurallarını deli gibi ezberlemene gerek yok gerektiğinde açıp dökümantasyonu bakarsın.

öğrenirsin. bilen var.
bos zamanın varsa hele cok kolay.
kendine basit projeler yap. (ya da reddit te programming challenges falan var)
euler project var.

hepsini al her dilde yaz.
ama haskell falan dersen biraz ugrasman gerekebilir.

c# öğren javayı da otomatik man öğrenmiş oluyorsun.

python biraz garip. gereksiz fazla syntactic sugar var. ama öğrenemeyecek bir şey yok.

zaten hepsi birbirine benziyor. c syntaxında hep. php, go, javascript vs. dahil. o yüzden racon aşağı yukarı aynı.

değişik bir challenge istiyorsan lisp öğren :)

tüm dilleri değil de dediklerini öğrenebilirsin bence. atıyorum uzmanlık alanın php, javascript, css falan olur. bir yandan da c# ile mvc öğrenirsin. php'de yapmak istediklerini asp.net mvc'de nasıl yaparım diye araştırıp php'de yapabileceğin bir projeyi yapabilirsin. böylelikle hem asp.net öğrenmiş olursun hem c#. aynısı java için de geçerli.
bence ben developer'ım diyen birisi zaten dil bağımsız olması gerek. ilerde önüne java ile yapman gereken bir proje geldiği zaman ben bunu yapmam demek yerine, 1 haftada syntax'ı öğrenip yaparım demek lazım. zaten programcı olduğun için diğer dilleri de öğrenmen çok vakit almaz. sadece neyin nasıl kullanıldığını araştırman gerekebilir ve pratik yaptıkça da artık daha az araştırarak yapar hale gelirsin.

keşke mühendislik okusaydım diyorum da, ergenlik salaklığı işte.
belki o zaman daha erken yakalardım yazılım işini. alakasız bir bölümün ikinci sınıfında tanışınca, algoritma mantığını da kendim çözmeye çalışınca çok geride kaldım.

aslında esas olay algoritma zaten. programlamayı programlama yapan o. dil işi tamamen google ile alakali. elbette cok uzman birisi ile aranda fark olacaktir, ama her dilde kod yazabilmek o dilin syntax ini bilmek degil.

ben hala for dongusu yazacagım zaman google i acip bakabiliyorum. bash script te nasıl unutuyorum mesela, ki degisik digerlerine gore.

ya da bazısı , bazısı ;
compiler larda o konularda kıyak geçebiliyor meslea; o da yerine göre iyi yerine göre kötü.

yani özetle çok dil bilmenin bi esprisi yok aslında. iş bulma açısından diyorsan moda diller kafi.

go bilsen türkiye de bi işine yaramaz mesela. o manada söyledim. python da oyle.
mesela akademik acidan python un güzle şeyleri var, acaip kod var ortada cünkü python ile bi çok şeyi kolay yapabiliyosun. ama koca bi şirkete girersen python degil java, c# yazdirirlar tabi.

python (Django) ile web sitesi yaparsın yalnız seri üretim.
o yüzden hepsini ogrenmeye calisma. gereksiz cogu.

yalnız java biraz python/php ayarı olmayabilir. enteresan bi dil, zaman istiyor.
bi de oop mantigi var zaten.

php icin de pdo akar.:)

o dediklerini biliyorum ben (c# hariç, lua, erlang, go dahil), yani soruya cevaben mümkün, ama gereklimi o tartışılır. Bütün bunları biliyor olmak beni süper bir yazılımcı yapmıyor ama iyi bir proje yöneticisi yapıyor çünkü projenin neresinde ne ihtiyaç var görebiliyorum ve gerekli yerlerde bu kısmı java, bu kısmı python bu kısmı php ile yapacağız diyebiliyorum.

Yeni bir dil yanında yeni bir felsefe ile birlikte gelir, her dilin çözmeye çalıştığı problemler ve bu problemleri çözme biçimi farklıdır, bir yazılımcı, güzel projeler üreten biri olmak istiyorsan öncelikle "öğreniyorsun yea bişi yok" kafasına hiç girmeyip hangi dilin ne için hangi amaçla oluşturulduğuna, dilin çalışma biçimine (interpreted yada değil fark etmez) bakman gerekiyor. her dili uzman seviyesinde bilmene gerek yok ama compiler/interpreter'in nasıl çalıştığını, dilin kurallarını ve limitlerini bilmekte fayda var.

Genel olarak bir yada iki dili çok iyi (çok çok iyi) bilip diğerleri hakkında da bilgi sahibi olmak güzel bir şey.

Yaklaşık 15 dili bile/kullanan bir arkadaşım var, canı sıkıldıkça bir kitap alıp okuyarak, hem kitapdaki alıştırmaları çözerek hemde o dil ile ölü bir proje yaparak dilin limitlerini yapabildiklerini vs. yi öğreniyor ve evet düşünce seviyesinde ne kadar geliştiğini ve projesinde kullandığı dili kullanma biçimine nasıl yansıdığını görebiliyorsun.

son söz: iyi bişi ve evet öğrenebilirsin.

bütün dilleri öğrenmeye gerek yoktur; bir dilde uzmanlaşırsın, diğer dilleri de ihtiyacın oldukça ihtiyacın kısmı kadar öğrenirsin, yani java ile web uygulaması geliştiriyor isen istesen de istemesen de javascript ve html'le haşir neşir olman gerekebilir.

Ayrıca o maaşlar da kolay kazanılmıyor, yaptığın işe çok emek, hayatından çok fedakarlık yapman gerekiyor, belirli bir seviyeye gelebilmek için, en azından türkiye şartları böyle; aylık 6000-7000 lira kazanıp her gün sabah 8 akşam 11 çalışmak, gece yarısı sorun var diye uyandırılmak, evde hafta sonu proje ile uğraşmak herkesin tercih edeceği bir durum değil.

White bear'ı çok sevmiştim ben.

Not: White christmas'ı henüz izlemedim.

1. be right back
2. fifteen million merits

SPOILER ----------------------




-----
-------
---------
tam bölüm adını hatırlamıyorum fakat gözle her şeyi kaydedebilidiğimiz bölüm güzeldi.
son white christmas da baya iyiydi.

the entire history of you.

--- (bkz: spoiler )---

- not everything that isn't true is a lie, liam.
- ...
- ...
- hello?

--- (bkz: spoiler )---

"fifteen million merits" ve "the entire history of you" arasinda kaldim. ilki guzel sistem elestirisi, ikincisi bambaska. galiba burun farkiyla ikincisi.

advocatusdiaboli+1
Tamamen aynı nedenden dolayı. Hatta şöyle yazmıştım sözlüğe
eksisozluk.com

1.1 de var ama 2.3. net.

hepsi şahaneydi ama 1.2. ve 1.3 çok etkilemişti beni. birini seçeceksem 1.3 derim.

yeni bölümü izlemedim bu gece izliycem.

1. fifteen million merits
2. the entire history of you
3. be right back

white bear da sağlamdı.

@bradshaw muhalefetlik gibi olmasın da neden 2.3? benim tek beğenmediğim bölümdür. ben mi anlamadım acaba verdiği mesajı?

the national anthem çarpmıştı vurmuştu. Ondan sonra en beğendiğim the waldo moment.

berbat..

toyuncak

o kadar da berbat değil bence; uzatmayı anımsatıyor ve çocuklara seslendiği ortada.

sayıyı 2ye indir o zaman güzel olur bence.

2 ye indir. 3 zor.

Başarısız

Çok fazla ziyaretçini rakip sitelere kaptırırsın harfler yüzünden. Akılda kalıcı değil (a'lar çok olduğundan ötürü)

e-oyuncak, oyundunyam tarzı birşey düşündün mü?

Tsk arkadaslar, ilk hevesten sonra adi degistirdikte hata mi yapiyorum diye tereddutteyken birde buraya sorayim demiştim..

oyunccak.com veya oyuncakcimiz.com deneyin.

siz deyince farkettim, bende de kalkmış graph search, dil us english.

aynen. dilim zaten ingilizce. eskiden beri ingilizceydi, başka bi değişiklik de yapmadım. şimdi neden böyle oldu amk.

Siyah elektrik bandiyla yırtık yeri iyice kapla.

elektrik malzemesi satan yerlerde elektrik bantları oluyor. ondan alın ve o kısmı bantla kaplayın.

eğer o baştaki bağlantı aksamının nasıl kabloya bağlanacağını biliyorsanız, kabloyu biraz geriden kesip, plastiğin içindeki metal kısmı dışarı çıkarıp yeniden bağlamanızı da tavsiye ederdim ama, öyle bir yer göremediğim için bant mantıklı geliyor şu an gözüme.

şu kalemlerin yaylarını kullanın diyip duruyorlarda şuan geçmi kalmışsın denemeye değermi bilemiyorum

garantisi devam ediyorsa mac'in götür, bu ne ya durup dururken oldu falan de. değiştirirler.

uzerine ısıyla daralan makaron gecirebilirsin once biraz esnetip, elektrikcilerde bulabilmen lazim olmadi elektronikci bulman gerekebilir.

sugru ile saglamlastirabilirsin, gg'de satan tipler vardi. ebay ile ingiltere'den siparis edince 2 haftaya geliyor ve cok daha ucuza geliyor, ev icinde muhtelif yerlerde de kullanmak mumkun.

Benim malligim, kendime kizarim ve cezalandirmak icin ac kalirim :)

b
b

başıma geldi bu durum, yemeği komple değil de içeceği düşürmüştüm. benim mallığım dedim yenisini falan da almadım ama adamlar getirdi verdi tekrar. memnun oldum ben de..

orası benim evim değil, ben oraya para veriyorum, yemek düşürme riskini de haliyle ben değil işletme üslenecek.

hemen yenisini isterim, surat yaparlarsa kızarım, vermek istemezlerse (ki pek öyle bir olasılık yok) yere dökülmüş olan yemeği iade eder, paramı geri alıp başka yerde yerim.

a
b

burger king'de vermezler ama starbucks'ta verirler misal.

Benim malligim derim almaya kalkarim yenisini.

Mcdonaldsda kolayi dokup ortaliigin icine etmistim. Cebimden para cikarmaya calisirken yenisini doldurup vermislerdi.

a
b

a
a

Salaklığa hiç tahammül edemem.

jailbreak

Jailbreak yapmadan olmuyor mu?

mümkün değil.

Nasıl jailbreak Yaparım ipad2yi?

ios versiyonu nedir?

Pangu untethered jailbreak for iOS 8.0-8.1 by @PanguTeam
TaiG untethered jailbreak for iOS 8.1.1-8.1.2 by @TaiG_jailbreak
Pangu 7.1-7.1.2 untethered jailbreak
evasi0n7 iOS 7.0-7.0.6 untethered jailbreak

ios 8.1 direk ipadden yapma şansım var mı yoksa bilgisayar mı lazım bir de?

bilgisayar gerekli, googledan ipad 2 8.1 jailbreak yazarsanız nasıl yapılacağını gösteren dökümanlar var.

mümkün.

anlatabilir misiniz acaba

adsense kodunu eklemek için bir tane plug'in vardı adını hatırlayamadım, googlelarsanız çıkar muhtemelen.

blogspot kullanın.

geçmiş olsun ancak sen onun üzerine kırılacak ibaresini yapıştırdığında bu taşıyıcıların aman bu kırılacakmış dikkatli taşıyalım anlamına gelmiyor bu kırılacak eşya ben bunun sorumluluğunu bile bile veriyorum sorumluluk bana ait demiş bulunuyorsun.

Yapacak birşey yok bildiğim kadarı ile ama git konuş.
Tekrardan geçmiş olsun

sigorta yapılmadıysa sigorta bedeli belirlenmediyse yapılacak bir şey yok gerçekten. çok geçmiş olsun.

kargocunun kırdığı ne malum.hasar tespit tutanağı tutturmadıktan sonra kargocudan zırnık alamazsınız.
sen paranı aldıysan ve ayıplı mal gondermediysen sana bişi olmaz.

adamın kargocu yanında açıp bakması, eğer hasarlıysa bu hasarlı birader almam bunu deyip tutanakla geri yollaması lazımdı.

Olan kasanın içinde olmuş genel olarak. Kasa yamukluğunu da zaten sonradan farketmiş alan kişi. SSD sanırım bayağı bir şeyi parçalamış görünüyor..

1000 tlye satayim 15 legendary var.

bende sadece hearthstone ekli hesap var da expansion felan anlamam onlar ücretli mi ekleniyor. ilk çıktığı zamanlarda oynamıştım davetiye kodu gelmişti. hala duruyor.

@Masapenisi : kartların çoğu açık mı? Altın, dust falan ne alemde üstad? Expansion ücretli değil, onun kartları da oyuna eklendi sadece.

dediğim gibi sadece ilk çıktığı zamanlarda millet harıl harıl invite kodu ararken ben bulup oynamıştım en fazla yarım saat oynamışımdır.

arena'da nasıl 12 win alıyorsunuz olm?
bir ben mi şanssızım, legendary'yi bırak düzgün bir epic kart bile gelmiyor, sonra gidip acayip legendary'leri olan tiplerle kapışıyorum::/

dokunursan kavga gürültü sinir stres

arabadan in, bu duran aracın fotoğrafını çek, önden arkadan, yandan. şoför de görsün. laf atar da başka ne yapabilir?

fotoğraf ile şikayet et emniyete, bilmiyorum twitter dan falan oluyor mu.. ceza kesilmese bile bu arkadaş bu olayı unutana kadar haftalarca stres içinde yaşayacak. bu duyguyu yaşatmak bi günlük sinirden daha güzel bence.

fotoğraf motoüraf hikaye. ne yazık ki bir bok yapamazsın.
bugün ahmetin fotorğafını çektin, yarın mehmetinkini çekmek zorunda kalacaksın, öbür gün velininkini.

ne yazık ki bizim toplumumuzda bu tip ahlaksızlıklar pratiklik olarak algılanıyor.

yapılabilecek tek şey her ışığa bir polis dikilip, bir ay boyunca düzen oturtmak ve cayır cayır ceza yazmak. ama bizim polisin sikinde olur mu bilmem.

bunun polisle çok alakalı olduğunu düşünmüyorum. @teritori'nin dediği uygulama sabahları altunizade'den 1. köprü bağlantısında yapılırdı. sol şeritten yardırıp sıraya önden girmeye çalışan kekoları altunizadeye gönderirdi orda duran bi trafik polisi ama bunu bütün noktalarda yapmak takdir edersiniz ki mümkün değil.

bunun çözümü sürücü kurslarındaki eğitimden geçiyor. çok basit bi örnek vereyim, ben kurtköy'de oturuyorum. benim evin ordaki cadde sürücü kursu eğitimi ve sınavların yapıldığı bi yer. amına koyayım bir tane sürücü kursu arabasını sağ şeritten giderken göremezsin. çoğunluğu sol şeritte bir kısmı da orta şeritte ve 15 ile gidiyorlar. ya adamlar direk sağda bekleme alanından sol şeride çıkacak şekilde eğitiliyorlar. bu en basiti ya, sadece yolda doğru şeridi seçmeyi bile bilmeyen bi adamdan sen ne bekliceksin?

arkadan çarpma (öndeki araç geri geri gelip size carpmadığı sürece) asil kusurdur. bak alkollu araç kullanmak bile asli kusur degil ama duran araca arkadan carpmak asli kusur. bu nedenle suclu olursun.

gelelim isik mevzusuna. eger orta serit sadece ileri gidecekler icin diye bir isaret (yerde veya kavsaga gelemden once tabela ile) yoksa adam sola donecek ve kirmizi yandigi icin bekliyor. bu durumda herhangi bir ihlal soz konusu degildir. hatta gayette kurallara uygun davraniyordur. ama eger bahsettiginiz serit sadece ileri gidis icin ayrilmissa bu durumda en fazla sikayetci olabilirsiniz. carpmak yine sizi asli kusurlu yapar.

Online sikayet bir ise yaramiyor. Fotografla kaldirima parkeden adami sikayet ettim. Niye ediyon diye azar yedim resmen. Neymis zaten ekipler devriye geziyormus devriye gezerken gorurlerse yazarlarmis bu halde bisiy olmazmis tadinda bir cevap aldim.

Arkadan carpan her zaman kusurludur.

motosiklet alsana hacı.

@helenart: çok hatalı düşünüyorsun. sola dönmek için bir cep varsa, oraya girmek zorundasın. yasal kural mıdır bilmiyorum ama adamlar o cepleri boşuna yapmıyorlar, diğer trafik aksın diye yapıyorlar.

benim evimin orada da böyle bir durum var. ve ben sırf o trafiğe girmemek için aralardan geçip yolumu bir miktar uzatıyorum ancak kazandığım zaman çok daha değerli. sen de böyle alternatif yolların varsa kullan bence.

nereye dokunduğunu vs. öğrenebilirsin de, kaç piksele dokunduğunu öğrenemezsin muhtemelen.

yalnız uitouch class'ında şöyle bir şey gördüm belki işine yarar. iOS 8 ve sonrasında geçerli muhtemelen.

// majorRadius and majorRadiusTolerance are in points
// The majorRadius will be accurate +/- the majorRadiusTolerance
@property(nonatomic,readonly) CGFloat majorRadius NS_AVAILABLE_IOS(8_0);
@property(nonatomic,readonly) CGFloat majorRadiusTolerance NS_AVAILABLE_IOS(8_0);

Aradığım cevap buydu, bu işimi görür gibi. Çok teşekkür ederim

su fiyatlara mümkün degil.

zaten istediginiz cekim etc seyleri pra karsiligi yaptirabiliyorsunuz su anda. isi bilen sürücüsü filan oluyor.

Çok para ve altyapı gerekli. Rağbet olacağını düşünmüyorum.

Sadece drone'u gezdirmek için mi? Drone gezdirmeye 25-30 dolar verilebileceğini sanmıyorum. Mevcut teknolojiyle yapılabilir fakat cidden maliyetli olur.

amacın ne olduğunu anlamadım. eğer turistik bir şey düşünüyorsan, tutmaz. adam taksim yukardan nasıl gözüküyor acaba dur şöyle bir site varmış para vereyim de izliyim mi diyecek? filmciler falan için düşünüyorsan hiç kimse çekeceği şeyi başkasının eline bırakmaz. en fazla yapacağın şu olur; alırsın 5-10 tane drone. bir tane operatör bulursun. operatörüyle beraber kiralarsın atıyorum günlüğü 500 liradan.

@hayirsiz

evet hocam türkiyede yapinca tutmaz deniyor, kültür farki cünkü, amerikan adam, "la dur bah bah nasil carpcam vapura" demez.

derse de adam legal olarak arkasini kollar, bi is gelse drona olcak bellidir.
tutanak tutulur, hasar kaydi etc yapilir, sigorta etc yapilir, türkiyede polisi ararsin, drone ne la der, biz bakmiyoruz ona thk yi arayin denir, thk diyanet bakiyo ucanla kacanla der, pislik yapan adam türkiyede adam iki dayilanir bi agzini acip tek kelime edemezsin.

çakarlar o drone'u yere, para falan da alamazsın.

fikri çalabilirim ama fiziksel olarak çalabilirim yani internetten klavye mouse ile olmaz o iş. en basitinden adamın gönderdiği komutların 1/2 sn. drona geç ulaşması problemi var, o sırada bir duvara çarpabilir misalen. ama fiziksel olarak yanında olunca adamın çift kumanda ile aynı dronu kontrol edebilirsiniz tıpkı sürücü kursundaki sağ koltukdada fren/gaz/debriaj pedalının olması gibi.

bir şeyi uçuran adam fiziksel olarak da bunu seyretmeyi tercih edecektir. yani sonuçta elindeki alet bir cihaz, boing 737 gibi bişi değil ki?

zaten rağbet görmesi için değil de bir nevi "bu da yapılmış olsun" gibisinden düşündüğüm bir fikir. amaç para kazanmak değil de, fikrin gelişmesi, başka sonuçların ortaya çıkması :)

onlar konuşur ak parti yapar )) evet gerçekten bir çok firma bunu yapmaya başladı. drone.web.tr

(bkz: çok ram yemek kötüdür)

mine craft oynuyor çocuklar bu aralar

mine craft online oynanmıyor mu? yaş 30 oldu, uzak kaldım oyunlardan :(

left for dead 2

0 zeka, bol vurdu kırdı.

call of duty modern warfare serisi

- minecraft'i offline oynayabilirsin.

- age of empires 2 ile red alert 2 strateji oyunlari. oynamak icin einstein olmaya gerek yok.

- www.crayonphysics.com

alice madness returns oynuyorum son iki gündür. hem de yeniden, çünkü çok güzel. <3 ingilizceye oyunun hikayesini anlamak için gerek duyulabilir ama genelde her şey çizimlerle, resimlerle anlatılıyor.

her türlü fps. half life serisini oynasınlar başlayıp zaten baya bi götürür.

pes 2013
gta-nfs-blur
left for dead 2

en az 3 ay idare eder..

Portal - Portal 2
Zekaları Açılır bari.

Çocukların kaç yaşında olduğunu yazmamışsın. GTA, Left for Dead falan küçük çocuklar için pek uygun değil biliyorsun.

Injustice: Gods Among Us

efsane olmuş deneyip yorumlarımı paylaşırım ellerine sağlık.

edit: harika! ilk kendimi ekledim ve puf her şey gitti. bayıldım.

edit 2: bir de sabit başlık açarız güncel tutarız troll listesi olan tadından yenmez. tabii eğlenceli troll'ler başımızın tacı.

Bana gore senin bildigin bill gates olman lazim.oglen konusuldu simdi taze pisti diyorsun,tebrikler.

tebrikler, hızlıymışsın :) bakalım nasıl çalışıcak.

vaayy günün en anlamlı ve işe yarar duyurusu olmuş. Ellerine sağlık.

bi firefox versiyonu olsa bi de anlayan bir arkadaş kodları incelese (şifreyi kaptırmayalım) süper olur.

ilk beni ekleyin

edit : yüklemeyin norton uyardı şifreleriniz gider

Keske veritabanina kaydetse oradan kullansak, trollspray gibi olsa. Ayin trollu olsa en cok trolleyenler falan olsa

eklentiyi daha denemedim ama sözünün eri insanları çok seviyorum be, tam da dediğin gibi gün bitmeden hem de. eline sağlık.

Mobilim, eklentiyi görüp deneyemedim ancak tasarım konusunda isterseniz yardımcı olabilirim.

bireysel düsüncem: veritabani gibi bir fikre karsi cikin, cünkü bu durumda moderasyon sikintisi olacak. nasil cogu duyurunuz hollowlife tarafindan silinince kiziyorsaniz hollowlife*a ve dönüp eksiduyuru kurallarinin ne kadar kisitlayici oldugune dair ses cikarmiyorsaniz, moderasyon trolle birini eklediginde gene ortalik karisacak. yok ben troll degilim falan filan.

bir de mesela cinsellikle alakali bir soru soruyorum, mesaj geliyor, "yok aga gercek olamaz trollük yapma." tras bicaklariyla alakali soru soruyorum, "su trasi da ne abarttiniz aq, olun bitsin iste." diye yanit aliyorum 17 yasinda bir gencten.

bu farkli kafalar ve sistemin sallantili olabileceginden dolayi veritabani/ortak troll listesi olayina sonuna kadar karsiyim.

onun haricinde ihtiyac duyulan bir eklenti özünde. cok kurcalayamadim henüz. ancak bireysel kalmasi taraftariyim.

@trumanshow, sende demi aynı sorun çıktı? bende benim browserda bişi oldu sandımdı, bakayım ona sağlim kafaynan.

@oldboy, hem google store için ikonlar ekran görüntüleri lazım hemde site içinde kullanmak için, ayarların yanına gelen link pek bi çirkin, tabii ikonlarda öyle sitenin bütünlüğünü bozuyorlar, bir el atabilirsen sevinirim.

@tescillimarka, browser tabanlı bir eklenti, şifreleriniz ile işi yok, bir iki fix'den sonra kaynak kodlarını da yayınlayacağım.

@divit, yapılır öyle bişi istatistik amaçlı veriler toplanabilir ama üçüncü parti yerlere kullanmak gerekecektir, her ne kadar böyle bir istatistik için anonimleştirecek olsakda kimin hangi datayı ne kadar önemsediğini bilemeyiz.

@hurşit, o norton'un ipneliği benim değil.

trollspray gibi olsa manyak olur ellerine sağlık selam.

@trumanshow, düzelttim, yeni versiyon yolda ama google amcam bir saat sürebilir güncellemesi diyor, güncelleme yapıldıkdan sonra duyuruyu editlerim tekrardan.

şaka bolm korksunlar diye trolledim şifre almıyon ama iyi fikir aslında

@hurşit, o halde troll listesine alıyorum seni

zaten sayemde piyasa yaptın benden sebep yazdırdılar sana

www.eksiduyuru.com

şu sayfaya bir import tuşu konabilir bence faydalı olur. "mallar listesini troll engelleme listesine aktar" gibi bir tuş koyarsın o tuşa basınca oradaki kullanıcıları direkt otomatik olarak eklentinin troll listesine aktarır zor bir şey olmasa gerek ne dersin?

@rotten head, kısmet diyorum şimdilik ama mantıklı dediğin bi ara bakarım.

@rotten head, ekledim, bir iki güne eklentileriniz kendi kendine güncellenecektir, isterseniz silip yeniden kurarak güncelleyebilirsiniz.

ne guzel adamsin, eline saglik. gina gelmisti bu beyinsizlerden.

Supersin. Eline saglik

yanında bir de troll listesi verirseniz, 21. yy ın en büyük buluşu olacak :)

ikon konusunda nası bi yardıma ihtiyacınız var, tarif ederseniz yardımcı olurum.

Eline sağlık, büyük insanmışsın. Şimdi geriye bir tek "Kim troll olabilir, kim olmayabilir" adlı eklentinin beynimdeki karar mekanizmasına eklenmesi kaldı :)

Vay sen ne güzel bir insansın yahu. Eline, koluna ve beynine sağlık. Helal olsun.

@battal gemalmaz ikonlar ve linkler sitenin bütünlüğünü bozuyorlar, yampacık duruyor, yerine hoverlı moverlı sitenin bütünlüğünü bozmayacak ikonlar lazım azcık da css.

@tescillimarka, firefox eklentisi de hazır, isteyene operada var, safari için destek gerekiyor. Tabii birazda artwork lazım

İyiymiş bu ya. Aklımda.

allahını seven biri anneanneye anlatır gibi anlatsa ya? :-/

bence 2. y firması yani.

y

İşinin ne odugu filan da onemli ama. İşini seviyosan ve iyisen x. Ha zaten pek de cevval bi tip sayilmam diyosan y. Ben olsam y derdim, malesef.

y diyorum.

2

kendini yenilemek, kendini geliştirmek bir kişilik özelliği zaten. yaptığın işin bunu dayatması ya da dayatmamasına gerek yok, öğrenmek isteyen, gelişmek isteyen adam kendini sürekli geliştirecektir zaten.

Y tabiki madem rahat kendi kendini geliştir sonra istediğin yere geç

cv için bir önemi var mı? yani hangi sektördesiniz bilmiyorum ama buralardan bir üst şirkete geçseniz hangisinin cv'nizde durması önemli olur, ya da aynı mı durur cv'de?

ben ona göre karar verirdim. ikisi de aynı ise y şirketini seçerdim ben de. ama şu da var, daha kurumsal yerler çalışanlara daha fazla imkan sağlayabilir: sigorta normal rakam üzerinden yatar mesela, özel sağlık sigortası yapabilirler, ne bileyim kurslara gönderebilirler ücreti onlar karşılarlar vs vs.
sosyal haklar karşılaştırması da yaparak maaşa karar verin bence.

x'de senelerce s.kerler dönüp de arkalarına bakmazlar vaden dolunca.

o yüzden riske girmeye değmez.

Luftrausers?

luftrausers.com

aha aynen buydu, teşekkürler.

Yok yosemite de sıkıntı yok kendi macbookumu yükselttim sorunsuz oldu. Sadece ilk birkaç gün biraz yavaşlamıştı o da geçici.

launchpad'e düşüştür, tıklayın update başlasın.

6502 sayılı tüketici kanununa göre yaptıkları şey tam olarak suç oluyor. yetmezmiş gibi bir de pişkin pişkin "olur mu öyle şey ya o yasanın çıkmasını biz istedik zaten" diyolar.

sözlükte başlığı var, aç oku.

Tam olarak saadet zinciri. Buzdağının görünen kısmı ise yok mal satıyoruz ticaret yapıyoruz hizmet sektörü falan..
Want2+1

para kazanmak için arkadaşlarını kazıklaman gerekiyor. verdikleri sitenin ederi 20 tl bir şey. senden 2000 tl alıyor. düşün işte.

Bence bi dusun bana mantikli geldi

ben zengin oldum mega holdink sayeside. gogogotranier'ın şu an. yeni kariyerin hayırlı olsun.

Neşeli hayat filmini izle. Ve izlet. Çok iyi anlatıyorlar.

anladım

teşekkürler

Hayır. Net.

hayır.

kesilmiyor kesinlikle ama kesilse ne olacak ki? adamlar 30 dk diye taahhüt etmis iste. sen bedava yiyeceğin pizzaya bak napıcaksın kimden kesileceğini?

hayır. çemkir, al beleş pizzanı. afiyet olsun.

ulan o çocuklar ne duruma düşüyorlar o yüzden biliyor musun ? saçma sapan bir kampanya yüzünden ölenler var yağmur çamur gaza basıyorlar gelen çocuğa birşey söyleme al pizzanı ye işte dünya hali olur öyle

Bu saatte o kampanya geçerli olmamalı, bir de kampanya şartlarını okuyup çemkirin mesela 2 pizza sipariş ettiğinizde biri bedava verilir gibi şartlar var.

hayır.

Kuryeden kesilmiyorsa, çabuk yetiştirmesi için mobbing de uygulanmıyorsa para vermemeniz oldukça doğal. Kuryeden kesilmiyorsa isteyin, mobbing uyguluyorlarsa da o pizzanın parasını ödeyin ve tekrar oradan pizza almayın derim ben. Sonucu buraya da yazarsanız sevinirim.

gece geçmiyor o belli bir saatten sonra. kuryeden kesilmiyor.

edit: kesin bilgi, kuryenin kendisine sormuştum ben. anca yolu bulamazsam kaza maza yaparsam yani benden kaynaklı bir şey olursa benden keserler o kadar demişti.

yağmurda, akşam belli saatlerde, yoğun günlerde kampanya geçerli değil zaten.

yalnız bir saat de çok lan, mübalağa mı yaptın yoksa gerçekten bir saat mi?

vine'ı silip tekrar yükleyin. en kolayı bu.

yeni bir programlama dilini baştan yaratmak tabi ki çok zordur.

822-1848 tarihleri arasında, Cambridge Üniversitesi matematikçilerinden Charles Babbage, Differential engine ve Analytical engine adıyla iki makina tasarladı. Bu makinalar teknoloji yetersizliği nedeniyle asla çalışmadı. Ama, özellikle, 1833 yılında tasarlanan Analytical engine bugünkü bilgisayarın atası veya atalarından birisi sayılır. Charles Babbage ve onun asistanı Ada Lowelace bazı problem sınıflarının Analytical engine ile çözümü için ortaya ardışık hesaplama yöntemleri koydular. Bu yöntemler programcılığın başlangıcıdır. Bunun anısına, çağdaş programlama dillerinden birisine ADA adı verilmiştir.

1944-1946 tarihleri arasında Pensilvanya Üniversitesinde Mauchly ve Eckert tarafından yaratılan ENIAC (Electronic Numeric Integrator and Computer) ilk bilgisayardır. Büyük enerji harcayıp büyük ısı yayan 30 ton ağırlığındaki bu heyula makinayı çalıştırmak için 18000 valfa kumanda edebilmek gerekiyordu.

1949 yılında Princeton Üniversitesi matematikçilerinden von Neuman tarafından EDVAC (Electronic Discrete Variable Computer) yaratıldı. Gerçek anlamda ilk bilgisayar bu oldu; çünkü program ve veri aynı anda bellekte saklanabiliyor, dolayısıyla, işlemleri istenen sırada kendiliğinden yapıyordu. Bellekte bilgi tutan birim BInary digiT (bit) idi. Bu birim elektronik sinyal var-yok (on-off veya 0-1) değerlerini alabilirdi. Bit'ler bir araya gelip byte'ları oluşturdu. Bellek, byte'ları içeren manyetik drumlardı. Her byte'ın belirli bir adresi vardı. Programın icra edilmesi demek, bellekte belirli adreslere byte değerleri yazmak ve okumak demekti. Bellekteki bir adreste bir veri kayıtlı olabileceği gibi bir komut da kayıtlı olabilirdi.

Adreslere yazma ve adreslerden okuma eylemi birer birer yapılabildiği için, bu işlemler bir şişe boynundan geçişe benzetilerek, makinaya von Neuman şişesi (şişe boynu) denilmiştir. O gün için çok büyük bir başarı olan bu makanizma, bugün bazı yazarlarca gerçek bir talihsizlik sayılmaktadır; çünkü çağdaş bilgisayarın gelişimi bu temele dayanmış, yani şişe boynuna sıkışıp kalmıştır.

Acaba, von Neuman olmasaydı, günümüz bilgisayarı şişe boynuna sıkışmaktan kurtulacak mıydı?

Valflı makinalar ilk kuşak bilgisayarlardır (IBM 600 serisi). İkinci kuşak bilgisayarlar transistör bilgisayarlardır. Beş yıl sonra bütünleşik devreli (integrated circuit technology) üçüncü kuşak bilgisayar yaratıldı. (Very) Large Scale Integration (VLSI) teknolojisinin yarattığı dördüncü kuşak bilgisayarlar günümüz bilgisayarlarıdır. Japonlar beşinci kuşak bilgisayarı yaratmaya uğraşmaktadırlar.

İyi bilindiği üzere, günümüz bilgisayarında, program ve veri belleğe binary digit olarak yüklenir. Bunu yapan bit dizilerine makina kodu denilir. Makina kodlarını kullanarak bilgisayara program yüklemek çok zor bir iştir. Kart okuyucu'ların ortaya çıkışı bu işlemi oldukça kolaylaştırdı. Tabii, makinaya, kart okuyucudan gelen sinyali algılayıp makina koduna çeviren bir program yerleştirildi. Bu program, günümüzün mükemmel işletim sistemleri'nin atasıdır.

Kart okuyucunun getirdiği kolaylıkla yetinmeyen programcılar biraz daha ileriye gidip assembler'i yarattılar. Assemblerin doğuşu program yazmayı oldukça kolaylaştırdı. Bunun kadar önemli olarak, assembler ile yazılan programlar okunabilir programlar oldu.

Bir Zamanlar FORTRAN

Assembler ile program yazmak kolaylaşmıştı ve assembler ile yazılan programlar okunabiliyordu. Peki ama assembler dili evrensel miydi? Yani makinadan makinaya değişmiyor muydu? Program okunabiliyordu, ama kimler anlayabiliyordu? Bu sorunları aşabilmek için yeni bir adım daha gerekiyordu. IBM bu adımı attı. Daha evrensel bir yöntem yaratmak için kolları sıvadı. Herkesin her makina için program yazabilmesine olanak sağlayacak bir dil geliştirdi: FORTRAN (Formula Translator). FORTRAN'ın programcılık kavramına getirdiği önemli yenilikler vardır: Değişken, adama deyimi (assignment statement), hesaplanabilir ifade (computable statement), array, veri işleme, kağıda döküm, GOTO, IF , iteration, subroutine...ve belki de en önemlisi taşınabilirlik...Yani kaynak programın makinadan bağımsızlığı ilkesi.

Bu yeniliklerle FORTRAN çok kolay kullanılır ve kolay okunur bir dil oldu. Daha sonra gelen ALGOL, PL1, PASCAL, C, ADA vb diller onun soyundan gelirler; dolayısıyla onun zayıflıklarını soyaçekim yoluyla taşır. FORTRAN başka türlü olsaydı, programcılığın evrimi de başka türlü olacaktı. LISP, PROLOG, APL vb diller FORTRAN soyundan değildir. Ama yazık ki bu diller FORTRAN ve onun soyu kadar yaygınlık kazanamadı. Böyle olmasında IBM'in ticari gücünün etkisi büyüktür. Birçok bilgisayar bilgini, bu olguyu gerçek bir talihsizlik sayar.

Macroprocessor Ferahlığı

FORTRAN programcıya rahatlık getirmekle birlikte, her soruna çare değildi. Gelişen bilgisayara ve çevre birimlerine egemen olabilmek için assembleri kullanmak zorunlu oluyordu. Sistem programlama işi FORTRAN ile yapılamıyordu. assembler dilini kullanarak teknoloji ile yarışa kalkan sistem programcıları giderek ya sinire ya ülsere yakalanıyorlardı. Tedavi için bulunan ilaç akış diyagramları ve macroprocessor'ler oldu.

SİSTEM ve COBOL Yılları

Gelişim durmuyordu. Her bir program için sistemi yönetecek macroprocessor yazmak yerine, bütün sistemi yönetecek bir program yazmak daha akıllıca olacaktı. Bu akıllıca işin ürünü işletim sistemi oldu. Büyük programlar modüllere ayrıldı; overlay kavramı geldi; arayüzler (interface) parçaları birleştirdi. Veri işleme (data processing) eylemi hızla gelişti. Yeni bir adım daha atma zamanı gelmişti. Ne yazık ki yanlış bir adım daha atıldı: COBOL.

Dijkstra der ki

"FORTRAN bir çocukluk hastalığı idi, COBOL bir afet oldu."

COBOL, tamamen ilkel (naive) bir dildir. Kolay okunabilmek uğruna, herkesin bildiği X = A + B aritmetik işlemini ADD A TO B GIVING X diye yazdıracak kadar genel kültürden sapan bu dil neden bütün zamanların en çok kullanılan dili olmuştur?

COBOL'un kolay bir dil olduğu iddia edilir. Gerçekte, FORTRAN soyundan gelen öteki dillerle karşılaştırıldığında, bazı işlemleri İngilizce ifade etmekten başka kolaylığı yoktur. Üstelik COBOL uzmanı olmak oldukça zordur. Bu nedenle, bilgisayar dünyasında "Çok yaşa COBOL !" diyen fanatikler türemiştir.

COBOL dili, atası FORTRAN'ın iyi yanlarını almıştır. Onun gibi değişken kavramına sahiptir. Koşullu deyimi kısıtlı olarak vardır. Iteration yapar. Yapısal programlama kavramını getirmiştir. Programı identification, environment, data ve procedure diye dört kısma ayırması iyidir. Ama her kısmın ayrı bir syntax kuralı vardır; aşırı derecede sözlüdür. Her kısım ancak bir kez yazılabildiği için bir programda bloklar ve alt bloklar yaratılamaz. Boolean deyimleri yoktur.

ALGOL ve PL1 Yılları

60'lı yıllarda programlama dillerinde şafak sökmeye başladı. Bilgisayarın gerçek bilginleri düşünmeye başladılar. Programcılığı yozlaşmaktan kurtaracak, onu bir sanat yapacaklardı. Uğraştılar ve başardılar: ALGOL60 (Algorithmic Language) yaratıldı. ALGOL60 dili COBOL'un yaptığı her şeyi yaptığı gibi; biraz sonra onun yapamayacağı her şeyi de yapıyordu. Algoritmik bir biçeme sahipti. Yapısal programlamayı kuruyor, blokları getiriyordu. Fonksiyon kavramını daha matematiksel biçimde tanımlıyordu. Iteration mükemmeldi.

Yazık ki ALGOL60 tutmadı. O sadece bilim adamlarının mükemmel bir eseriydi. Arkasında destekleyen büyük firmalar yoktu. Cobolistler onu okuyup anlayamadılar. Daha formal olması gereken sistemciler de, ALGOL60'ın yaptığı her şeyi assembler ile daha iyi yaptıkları havasına girdiler; ona soğuk davrandılar. Sonuçta ALGOL60 uygulamaya alınamadı. Yayınla öğrenilen bir dil oldu. Akademic çevrelerin gözde bir dili olarak ömrünü tamamladı.

ALGOL60'ın başarısız olduğunu söylemek belki de haksızlık olacaktır. Her şeyden önce, öğretimde büyük bir ağırlığa sahip olmuştur. Kendisinden sonra çıkan PL1, PASCAL, C, ADA dillerine ve hatta biraz yozlaşmış biçimiyle BASIC diline temel olmuştur. ALGOL68 adıyla geliştirilen yeni versiyonu ilginç yeni özeliklere sahiptir. SIMULA, SMALLTALK gibi object-oriented dillere öncülük etmiştir.

Bu dönemde adından söz edilmesi gereken PL1 dili, kuşkusuz COBOL'a göre çok üstündür. Getirdiği yenilikler arasında procedure, pointer ve depo sınıfı (storage classes) kavramları vardır.

MULTI ve PASCAL Yılları

Sisteme giriş/çıkış işlemlerinin sırayla yapılması, özellikle printerin yavaşlığı nedeniyle CPU'nun bazan boş durmasına neden olmaya başlamıştır. Bu boş zamanı değerlendirmek için, ilkönce printer yerine bir kayıt ortamına yazma ve iş bitiminden sonra kayıt ortamından kağıda döküme yöntemi düşünülmüştür. Daha sonraları, printer çalışırken CPU'nun başka bir iş yapması sağlanmıştır. Giderek bu düşünce çoklu(multi) işlemlere ve multitasking kavramına götürmüştür. Bu alanda macroprocessor'lar yeniden hizmete girmiştir.

60'lı yılların ortalarında çoklu-tasarım (multitasking) problemine yönelik araştırmalar büyük önem ve yoğunluk kazandı. Böylece, bilgisayar dünyasındaki aşamalardan birisi daha gerçekleşmiş oldu. Bugün büyük bilgisayar ağları yardımıyla eşanlı ve çoklu tasarım işlemleri, 20 yıl önce imkansız sayılan aşamalara varmıştır.

1971 yılında İsviçre Alplerinde yeni bir dil doğdu: PASCAL. Niklaus Wirth ve Kathleen Jensen tarafından öğretim amacıyla yaratılan bu dil ALGOL60'dan ferahlatıcı esintiler almıştır. PASCAL sabit ve değişken arasında keskin bir ayrım yapmıştır. Veri türlerine aydınlık bir bakış açısı getirmiş ve kullanıcı tarafından tür yaratılmasına izin vermiştir. Değişkenleri statik ve dinamik diye ikiye ayırmıştır. Pointer kavramını kullanmıştır.

PASCAL kendi soyunda mükemmel bir dildir; açık ve basittir. ALGOL'dan daha güçlüdür. Ama talihsizdir. Herkes PASCAL'ı konuşur, ama bilgisayarlar COBOL'u kullanmaya devam eder. Assembler ise sistem dünyasındaki tacını kaptırma niyetinde değildir. Böylece PASCAL dili de ALGOL gibi akademic çevrelerde kaldı, ticari hayata inemedi. MODULA, C, ADA dillerini etkiledi. Son zamanlarda, özellikle PC 'lerde ve okullarda önem kazanmaya devam etmektedir.

Yapısal Programlama Yılları

1968 yılının güneşli bir Mart gününde programcılık dünyası yaklaşan baharın tadını çıkarmak istiyordu. Bilgisayar dünyasında herşey o kadar güzeldi ki... Sistem analistler, programcılar ve hatta kullanıcılar memnundu. Tam bu havada iken Dijkstra, Communications of the Association for Computing Machinery adlı dergiye bir mektup yazdı. O güneşli güzel hava birden karardı. Dijkstra, o tarihi mektubunda, yazılan programların çoğunun kötü olduğunu söylüyordu. GOTO'suz program istiyor, yapısal programlamayı gerçek anlamda kurmak gerektiğini savunuyordu.

Bu noktadan sonra, baharın tadını çıkarmayı düşleyenler, yeniden programlama sanatının ne olduğunu, yapısal programlamanın temel taşlarının nasıl konulması gerektiğini tartışmaya başladılar. GOTO'yu dışlayan örnek programlar üretildi. Bütün bunlar programlama sanatını geliştirdi, iyi sonuçlar doğurdu. Peki ama GOTO deyimi gerçekten dışlanmayı haketti mi? Yoksa biraz insafsızca mı davranıldı?

O soylu, Uğursuz Recursion

Recursion'ın ne olduğunu liseyi okuyan herkes bilir. Bir önermenin sayılabilirsonsuz bir küme üzerinde doğru olup olmadığını denetleyen önemli ispat yöntemlerinden birisidir. Türkçe'de tüme varım yöntemi adıyla anılır. Acaba bilgisayarda bu yöntemi kullanma olanağı var mıdır? Kullanılırsa, sonsuz döngüye düşme tehlikesi yok mudur? Bu nedenle, çoğu programcı recursion kullanmaktan sakınır. Hiç bir dilde recursion yapısının gerçek tüme varım yöntemini temsil edebildiğini sanmıyorum.

C: Taht Kavgası

Dördüncü kuşak programlama dünyaya gelirken, üçüncü kuşak programlama yeni bir çıkış yaptı. Programlama dili üzerindeki bütün tartışmaları sona erdirmek amacıyla C ve ADA'yı yarattı.

1973 yılında Denis Ritche ve Kernighan, C yi ortaya koydular. C dili daha önce yazılan BCPL, B ve ALGOL68 dillerinin iyi yanlarını almıştır.

C dili doğuşunda bir sistem programı olduğunu iddia etmiştir; bugün hala bu iddiası yürürlüktedir. Hatırlanacağı üzere, sistem programcılığı assembler'in tekelinde kalagelmiştir. Her ne kadar bazı sistem üreticileri Pascal ya da PL1 yapısına benzeyen ve sistem programlama amacına yönelik diller geliştirmeyi denedilerse de, bu denemeler hiçbir zaman ticari boyut kazanamadı. Dolayısıyla, C dili ortaya çıkana kadar, sistem programlama dünyasında assemblerin tahtı hiç sallanmadı.

C dili genel amaçlı evrensel bir dildir; yani her makinada çalışabilir (Bu iddia son yıllardaki bazı C derleyicileri tarafından çürütülmektedir). Yapısaldır. Syntax için kesin kuralları vardır, ama semantic kuralları oldukça serbesttir. Temel yapısı PL1 dilinde olduğu gibi procedur'lerden (fonksiyon) oluşur. Procedur'ler iç içe yuvalanamaz. Böyle oluşu, global ve local scope kurallarını tehlikeli olmaktan çıkarır. Blok dışında tanımlı değişkenleri görmek içinexternal olarak tanımlama yeteneği vardır.

Pascal dilindeki record ve variant kavramları C dilinde struct ve UNION adlarıyla vardır. Pointer kavramını kuvvetle kullanmış ve pointer aritmetiği yaratmıştır. Adama deyimlerini şaşırtıcı olabilecek kadar kısaltmıştır. Iteration (döngü) deyimleri yalın ve etkilidir. Dallanma için if-else ve switch-case yapılarına sahiptir. Boolean deyimlere sahiptir.

C dili başarılı bir dildir. Özellikle UNIX dünyasında assemblerin yerini büyük ölçüde alabilmiştir. Kesinlikle assemblerden daha iyidir ve program üretimini artırmaktadır.

Belki en büyük kusuru, istenirse assembler dilinde olduğu gibi disiplinsiz program yazmaya izin vermesidir. Tıkız yapısı, çok kısa kodlar yaratılmasına olanak sağlar. O kadar ki, bazan yaratılan kodları değil başkasının, bizzat programı yazanın bile anlaması olanaksız olabilir. Ama, C dilinde rahat okunur ve kolay anlaşılır programlar yazmak her zaman mümkündür.

BASIC: Dil mi? Oyuncak mı?

1963 yılında doğan ve 70'li yıllarda yenilenen BASIC (Beginners All Purpose Symbolic Instruction Code) dilinden sözetmemek belki de bir eksiklik olacaktır. BASIC dilinin yaratılış amacı PC kullanıcılarına yüksek düzeyli bir dilin yeteneklerini sunmaktı.

Genel çizgisiyle, BASIC dili FORTRAN'ın izlerini taşır: adama, GOTO, IF...THEN, IF...THEN GOTO, FOR yapıları vardır. Son versiyonlarında IF...THEN...ELSE yapısı da vardır. Makina düzeyinde sistem kontrol komutlarına sahip oluşu önemli bir avantajdır. Kolay kullanılır oluşu, profesyonel olmayan kullanıcılar arasında çekiciliğini artırmıştır. Bu açıdan çok yaygındır.

BASIC ile yapısal programlama yapılamaz. Veri türlerine sahip değildir. Procedure, scope kavramları yoktur. Bu nedenle günümüz programcısının gereksemelerine vevap veremez. Daha kötüsü, BASIC kullanmaya alışan bir kişiyi, çağdaş bir dilin gerektirdiği disipline sokmanın çok zor olduğu kanısı yaygındır.

ADA: Soyunun en üstünü mü?

1979 yılında CII'de Jean Ichbiah ve araştırma ekibi tarafından yaratılan ADA dili, kendi soyunun en gelişkin dili olduğu iddiasıyla ortaya çıktı. Genel olarak PASCAL'ın izindedir; ama onun eksiklerini gidermiştir. Soyut veri yapılarına sahiptir. Eşanlı (concurrent) programlama niteliği vardır.

Bilgisayar bilginlerinin çoğu, ADA dilini, FORTRAN soyunun ulaştığı son aşama olarak görürler. Bazıları, ADA dilinin çok karmaşık ya da çok büyük olduğu görüşündedir. Öğrenilmesi, öteki dillere göre daha zor olmasa bile daha çok zaman alıcıdır.

Deneyler dil öğrenimi için aşağıdaki zamanların gerekli olduğunu göstermiştir:

FORTRAN IV ( ya da FORTRAN 77) 6-12 ay

COBOL 6-18 ay

PL1 6-18 ay

ADA 6-24 ay

Kuşaklar Çatışması

60'lı yıllar programlama dillerinin harmanlandığı bereket dolu yıllardı. 70'li yıllar programcılığın kriz yıllarıdır. Kriz özeleştiriyi getirmiş, ortaya çıkan hastalıklar yayılmasın diye koruyucu aşılar yapılmıştır. Yapılan aşılar genellikle tutmuştur. Günümüzde olgunlaşan meyveler toplanmaktadır.

Programcılığın ortaya çıkışından bu yana aşılan yol büyüktür.

Bilgisayar donanımının gelişimini belirtmek için iyi bir sınıflama yapılmıştır. Benzer sınıflandırmayı yazılımın gelişimi için de yapmak olanağı vardır:

Birinci kuşak : Makina kodu

İkinci kuşak : Assembler ve autocode

Üçüncü kuşak : Procedural diller (FORTRAN, Algol, Cobol, Pascal, C, ADA vb).

Dördüncü kuşak : Non-procedural diller (LISP,SNOBOL, FORTH)

Bir başka sınıflandırma biçimi de şöyledir:

Birinci kuşak dil makina dilidir.

İkinci kuşaktaki assembler dili komut yöneltilidir (command-oriented).

Üçüncü kuşaktaki diller"Nasıl yapılmalı?" sorusuna yanıt arar.

Dördüncü kuşaktaki diller"Ne yapılmalı?" sorusuna yanıt ararlar.

String işleme, Formal Diller, Belirsizlik, Türing'in Makinası ve AUTOMATA, Liste İşleyen LISP, Yapay us, Uzman Sistemlere geçiş kavramları, klasik programcılığı aşan önemli gelişmelerdir. Burada bu kavramların ayrıntısına girmek için zamanımız elvermeyecektir. Ancak, geleceğin programcılığının bu yöne kaymak zorunda olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.

İnsanoğlu, belki, doğru programları yaratmayı başaramadı. Eğer programcılık insanoğlunun işi olarak kalacaksa, düşünen ve bilgi üreten programı yapmak zorundadır. Herhalde bu iş beşinci kuşak yazılımların asıl görevi olacaktır.

Veri Dünyası

Bir Zamanlar I/O Yoktu

Veri işlemenin korkulu rüyası giriş/çıkış (I/O) dır. Bugün harikulade bir tekniğe sahip olan I/O başlangıçta hiç yoktu. Pin-board'dan başlayıp typewriter, kart okuyucu, line printer, kayıt ortamları, kütük, console, kanal, buffer, interrupt, terminal, ağ vb araçları kullanan I/O işlemlerini tekrarlamanın yararını görmüyorum.

Kütük yılları ve veri-tabanları

Bilgi işlenmiş veridir. Veri işleme iş dünyasının temel problemidir. Veriyi işlemek için onu toplayıp depo etmek gerekir.

60'lı yılların sonunda veri kütüğe depo edildi ve donduruldu. İstenildiği an oradan istenen veri alınıp işlenebilecekti. Herşey burada noktalandı sanılırken, buzlar erimeye başladı. Kütüğün işlevi değişmeye başladı. Neydi kütük? Verilerin saklandığı depo mu? Programın kendi kendisini sakladığı yer mi? Programın dış dünya ile iletişim kurmasını sağlayan ortam mı? Yetmeyen ana belleği büyüten bir aygıt mı?

Bir kütük onu yaratan programa ne denli bağlı kalmalıdır? Programdaki değişiklik kütüğe nasıl yansıyacaktır? Kütüğün yapısı, programın geliştirilmesine (maintanence) ne ölçüde engeldir? Kütükteki kayıtlara erişim nasıl olmalıdır? Programın ve kütüğün iyileştirilmesi nasıl olur? Veri tekrarı (duplication) nasıl önlenir? Kütükten kütüğe aktarılan ve güncellenen verilerin güvenirliği nedir?

Bu ve benzeri binlerce sorun karşısında kalan veri işleyiciler uçtaki kullanıcıyı tatmin edebilmek için gece gündüz çalışmaya koyuldular. 10 yıl kadar süren bu kargaşa ortamında kimisi mide, kimisi kalp hastası oldu... Sonra bazı akıllı adamlar oturup düşünmeye başladılar: Veri nedir? Böylece ortaya veri-tabanı kavramı çıktı.

Üçüncü kuşak dillerle bile veri-tabanı yönetim sistemlerinde harikalar yaratılmıştır. Ama, olaya mantıksal açıdan bakıldığında, veri yapıları konusunun dördüncü kuşak dillerinin işi olduğu hemen anlaşılmaktadır.

70'li yılların sonunda IBM, veri-tabanı dünyasını sarsan bir ürünü açıkladı: SQL (Structured Query Language). İlişkisel (relational) dilin varabileceği son aşama olarak nitelendi. Ama, arayış hiç bir zaman durmadı; durmayacak. Recursive veri yapıları, verinin normallenmesi, object-oriented programlama vb kavramlar durmaksızın araştırıldı, geliştirildi.

Genelde ihtiyaçtan çıktı. Sadece programlama dilleri değil, bugün bir çok kişinin kullandığı programlar da yine ihtiyaçtan ortaya çıkan şeyler. Kabaca bir şey yapmak isteyen ama var olan imkanlarla bunu yapamayan veya çok uğraşan birisi "ben bunun daha iyisini, istediğim şekilde yaparım" mantığıyla yola çıkıp yeni bir şey üretiyor. Hakikaten ürettiği şey diğerlerinden farklı, kolay ve daha işe yarar bir şeyse de zamanla benimseniyor.

Örnek: eksisozluk.com

2. entrydeki guru'nun entrysini okursan, başlıktaki adam benim verdiğim örneklerin canlı örneğidir mesela.

1 kisi yazamaz, baslarsin belli bi yere getirirsin, baskalari devam eder ve yillar sonra tam dil kivamina gelir. yeni bir dil yazmak uzun bir sürec gerektirir, yasayan bi canli gibi dogar büyür ama nereye gidecegini bilemezsin, belki de erkenden ölür. 1 kisi o dilin hayat döngüsünü basindan sonuna kadar göremez. Ayni konusma dili gibi, simdi otursan yeni bir konusma dili de yazamazsin, yillar icinde kendiliginden gelisir. Ama bu dil de mevcut dillerin cözemedigi önemli bir problemi cözüyor olmali.

Ama bunun yerine C dilini temel alip önce yeni bi kütüphane yazarsin, sonda o kütüphane kapsamli bir hale gelir ve yeni bir dil kivamina gelir.

Bundan önceki diller cok daha hizli gelisti, cünkü bir bosluk vardi, simdiki diller o kadar sansli olamayabilir. Cok yeni bi alan bulman lazim, mesela "big data" islemek icin yeni bir dil, yada "semantic web" icin yeni bir markup language

konuştuğumuz dile benzetiyorum ben bunu, sen birşey yapabilirsin fakat seninle beraber bu dili tamamlayacak, konuşacak kişiler lazım.

solemio'nun yazdığı yazıda programlama dillerinin sürekli bir ihtiyaç sebebi ile geliştiğini anlıyorum. benzer durum oyunlarda da var. bir çok firma kendi motorunu geliştiriyor. neden, sebep basit mevcut ihtiyacı karşılamıyor.

yeni bir programlama dilini baştan yaratmak zor mudur? evet çok zordur. Hangi iş kolay ki?

dogrudan troy

aynı modelse al troydan gitsin bir farkı yok.

mail order ile telefonla apple store'u aradığınızda farklı fiyat verebiliyorlar. bir de orayı arayın. telefon numarası www.apple.com.tr de var.

Muhtemelen size söylemeyi unuttu görevli ama nakit indirimi Apple Store'da da var. İkisi de aynı fiyatı çekiyorlar yani.

Telefonla da sordum fiyat ayni sekilde soylendi, troydaki cocuk bizde ogrenci indirimi %8 onlarda %6 diyor ama bu bana pek inandirici gelmedi

evet.

Evet. Film kotuymus ayrica.

hayır olmaz, tamam bir hikayenin devamı ama ilk 2 filme göre biraz kopuk.

eskiler izlenmese de çok bir şey kaybedilmez gibi, zaten biliyorsunuzdur hikayeyi az çok. film de tırttı ayrıca.

3. kitabı da hiç sevmedim. hatta bitirmedim bile. en güzeli ilk kitap 2. hadi neyse gidiyo. 3 berbat artık. filmlere gelince bana göre kitabı okuyan kimse beğenmemiştir. bi de bölmüşler filan tamamen ticari işler hiç gitme netten izle bence. böyle çakallık yapmamayı öğrensinler.

saçma olur gitme.

Film iyi veya kotu o tartisilir. Ama ilk iki filmi izlemediysen 3. filme gitmen sacma olur. Devam niteliginde cunku. Konular birbiriyle bagintili.

dosyanın uzantısı nedir? epub ya da pdf mi?

pdf

ibooks

goodreader

@twelfth, eksiyen adam: onda var mı yok mu bakmadım işin aslı. yoktur diye düşünüyordum. akşama bakayım bi.

@pop art: denicem, teşekkür ederim.

@pop art: itunes'tan baktığım kadarı ile ihtiyacım olan şey tam olarak bu. teşekkürler tekrar.

umarım işinize yarar.

Evernote'u denedin mi? evernote.com

Ücretsiz olarak Evernote, Office içinden de OneNote kullanılabilir.

uygulamadan bağımsız olarak filmler için filimadami.com, kitaplar için neokur.com u öneririm

Microsoft Onenote kraldır.
Şu anda içerisinde 5 ayrı defter açtım. Her işimle alakalı botlarımı alıyorum. En güzeli notlarımı kolayca düzenleyip kısa sürede rapora dönüştürebiliyorum.
Telefonumda, Tablette, İş ve Ev Bilgisayarım da anında güncelleniyor.
Hiç bir şey yoksa www.onenote.com adresinden her yerden ulaşıyorum.
Hafızası'da Microsoft ürünleri ile paylaşılıyor. 15 GB artırılabilir...
Kesinlikle tavsiye ederim.

tabi ki google drive!
telefondan da ulaşırsın android ise.

Evernote bu isin krali.

gmail de kendine mail atma; draft olarak tut. inbox duzenlerken de en ustte tut draft bolumunu, hep orda tepede durur.

(bkz: keynote nf)

code.google.com

inceleyin pişman olmayacaksınız

Imzalar kapali imkansiz

artık dönüş yapamazsınız. mümkün değil.

8'e de jailbreak var. 7'ye dönüş imkansız.

@eksi sozlukte eksiyen adam ne demek var?

8.0 - 8.1 arası için pangu -> en.pangu.io
8.1.1 için taig -> www.taig.com

ikisi de güvenilir. sorun yok dendi community tarafından.

8 de jb var. Donanımhaberde ana konu hatta.

taig 'i deniyorum, çok teşekkür ettim arkadaşlar.

öle bişi mi varmış :/

(bkz: yav he he)

Winston one

kent XD
bağımlılık yapmaz diye garanti edemem ama nikotin, zifir, karbon monoksit değerleri normal bir sigaranın 10'da biri kadar.

404 not found

davidoff slims one, esrar.
ama içme.

Öyle bir şey yok. Sakın nikotini az vs. diye düşünerek 1mg'lik sigaralardan falan içmeye başlamayın. Hepsi bağımlılık yapar.

forvo?

tr.forvo.com

yillardir almiyorum bile. basima hic bisey gelmedi.

benim hesabım fiş vermiyor bile, asla fiş verme dedim. doğaya zarardan başka bir şey değil atm fişleri. anca kartsız işlem yaparsam alıyorum karşı tarafa göndermek için.

Teşekkürler cevap için. Lakin bir sorun olduğunda örneğin ATM'den hesabınıza para yatırmanıza rağmen para hesabınıza geçmediğinde hukuki açıdan ATM fişini bir bağlayıcılığı yok mu, banka veznesinde verilen dekontlar gibi?

ATM üstünde zaten kamera var, öyle birşey olursa kameralar incelenir.

2 aya Siliniyor zaten Amk. Ben bi boku atmam ama silindiği için atmak zorunda kalıyorum

eger hesabina 6 ayda bir bakiyorsan tabiiki sakla. ama ayda 1 kez dahi bakiyorsan gerek yok. cunku en ufak bir supheli olayda irtibata geciyorsun bankaylan. gerek guvenlik kamerasi gerekse islem kayitlari o kagitla ayni kapiya cikiyor.

sublime text kullanın? hem daha güzel, hem bu özelliği de var.

e orada cevap olarak vermisler zaten iste.

npp-community.tuxfamily.org

@crucio teşekkür ederim, gözümden kaçmış. Tam istediğim gibi oldu.