hahha hemen de otel parasını hesaplamaya başlamışsın bakıyorum, önce bi git iki bira iç sen, ortamı kokla...

yani 300 lirayla cik ama caldirma, nasil olsa harcayamayacaksin cunku. kolay degil oyle bu isler.

iyi bir tipin ya da şeklin yoksa ya da kolay bir kız bulacak kadar şanslı değilsen o gece, paran cebinde kalır ne kadar o olduğunun önemi yok.

dostum nick shyman ama otel parasını hesaplamaya başlamışın direk.. ne iş?

hayatında bara gitmemişsin, neyin otelini hesaplıyorsun anlamadım. filmlerdeki gibi olmuyor pek.

aha hangi bara gitsem diye sorcak sandım oteli sordu

kızı ayarladın bir otel kaldı dimi aq?

mgh+1 . film kurgu ve hayalgücüdür. cntkn ın bahsettiği özelliklere haiz degilsen hiç tanımadıgın bir kıza barda yavşamayı deneme.

paran cebinde kalsın güzel kardeşim, türkiyede bardan kız kaldırma olayları hele hele otele atıcaksan çok zor.

amk böyle şeyler de hep utangaç, çekingen görünenlerden çıkıyor. el kremi 5tl sayın shyman. hem de kimseyi üzmemiş olursun denk gelirse falan (ki gelmez)

kolonyoda uçuyorsa onlarda da uçar.

etil alkol uçucu bir madde olduğuna göre, evet. ama bir saat içerisinde kayda değer bir azalma olacağını sanmıyorum.

havayla temas eden yüzey alanı da bir parametredir diye düşünüyorum.

çok bir şey değişmiyor. ama adananın yanında rakı daha iyi gitmez mi?

bu arada size bilgi vereyim, adi şarap da açtırsanız normal kalitede bir şarap da açtırsanız; asitlilik hissediyorsanız şarapta mümkünse en az 20 dakika kadar sabredin. asidi yitirir. alkol bu arada diğer cevaplardaki gibi çabuk yitirilecek gibi değil, saygılar :)

sıcak bir şeyler içiniz. tarçınlı süt gibi.

antik çağ felsefesi oku, ya da muhasebeye giriş filan gibi bi şey

300 kere euzu çek

Gergin konulari birakmali, brlki rahatativi bisiler dinlemeli, vucudun her uzvunu kaslari sirayla yavas yavas sikip birakarsk rahatladiklarin emin olmali, bilgisayari kapatmali :)

Kendi kendine 100 kere ders çalışıcam de. Büyük ihtimalle 2. de uykuya dalmış olursun.

kitap oku.

imkanın varsa cacık iç ya da çok sıkıcı ve harf boyutu küçük olan bir kitabı okumaya başla.

yoğurt yerseniz uyku getirir.

dolunaydan hacı. bekle yarın dolunay yok, uyursun rahat rahat

11 11 11 etkileri bunlar

1 milyona kadar saymalı

hafif loş bir ortamda (masa lambası ışığı olabilir) kitap oku.

gözlerini kapa uyumaya konsantre ol ve içinden sürekli uyku uyku uyku de ve başka bir şey düşünmemek için kendini zorla :D

seraquel

uyuyabildim neyse..teşekkürler arkadaşlar :)

bildiğim kadarıyla,

other'dan sonra isim geliyor.
other students, other jobs vs.
Others ise ötekiler demek yani zamir. İsmin yerini tutuyor.

Peki other'ın the other'dan farkı ne? Aynı soru diğeri için de geçerli.

the orda belirli veya daha öncesinde bahsedilmiş nesneyi tanımlar. yani sen bir önceki cümlede atıyorum kalemden bahsettiysen bir sonraki bahsedişinde the pencil olarak kullanırsın. eğer bir şeyden metin içinde ilk kez bahsediliyorsa the kullanmayacaksın, the tanınanın ön kelimesidir.

www.kpds.org
bu senin için açıklayıcı olabilir.

"the" ozel birseyden bahsedilirken kullanilir. yani belirlidir. "the book" dersen belirli bir kitaptan bahsediyorsundur mesela. "the books" dersen de ayni, belirli kitaplardan konusuyorsundur, burada belirli dedigim su; "the book is good" dediginde benim senin hangi kitaptan bahsettigini biliyor olmam gerekli. mesela durup dururken bunu dersen "which book? diye sorarim sana. "book is good" dediginde ise "kitap guzeldir" demis olursun. belirlilik yoktur. karsindaki direkt kitabin guzel bir sey oldugu anlamini cikarir. elindeki bir kitabi gosterip desen "book is good" diye, o zaman anlam bozuk olur cunku belirli bir kitaptan bahsediyorsundur ve "the" kullanmamissindir.


other malum digeri demek. yani iki sey var, sen birinden degil, digerinden bahsediyorsun. yani burada belirsiz degil. "this book is expensive but the other is cheap" burada da belirli iki kitabin olmasi gerekiyor. iki kitap hakkinda konusurken bunu kullanirsan mantikli olur.

bunlarin cogullarinda da ayni. eger bir yerde the varsa orada belirli birseyler vardir/olmalidir. karsindaki kisi the other/the others dediginde digerini/digerlerini biliyor olmali. konusmanin belirli bir gecmisi olmali.

other'i bosverin.

kelime pencil olsun.

a pencil : herhangi bir kalem.
the pencil: uzerine daha oncesinde de konustugumuz, belirli bir kalem.

simdi pencil'i cikartip yerine other'i koyun.

other: başka
the other: diğeri
others: başkaları
the others: diğerleri
diyebiliriz bence.

simpsons falan olma mı? çizgi dizi ama?

two and a half man.

@kibritsuyu, mesela o da fazla komik :) biraz hayatın içinden bişeyler daha güzel olabilir.

@cntkn, onu da cnbc-e'de baya bi izlediğim için baştan izleyesim yok pek.

(bkz: that '70s show)
(bkz: two guys a girl and a pizza place)
(bkz: futurama)
(bkz: two and a half men)

söylemekten ve tavsiye etmekten usanmam.(bkz: outsourced)

my name is earl öneririm.
sadece 4 sezon gerçi, devamı çekilmeyecekmiş :(

(bkz: spaced)
(bkz: black books)

The Office tam yemek yerken izlemelik, bence haksızlık etmeyip en başından 3-5 bölüm izle, karakterlere ısınınca "gerisi gelir zaten" :)

(bkz: raising hope), ikinci sezon yeni başladı, bence başarılı, ilk bölümden sarıyor.

(bkz: community)

30 rock

önerilmemiş sanırım.

(bkz: it's always sunny in philadelphia)

gerçekten bombadır. ben de uzun zamandır takip edemedim ama yakalamayı düşünüyorum.

modern family

+1 gaza gelen/modern family

(bkz: malcolm in the middle)

(bkz: arrested development)

archer

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

NTV İzlenebiliyor.

college humor'dan bazen iyi şeyler çıkabiliyor.

Bence de almazsın, benim laptopun çok kez günlerce download için açık kaldığı oldu henüz bi sorun çıkmadı.

Edit: Düşük bi ihtimal ama prize bağlı -pil kullanmadan- kullanıyorsan elektrik kesilmesi gibi durumlarda sorun çıkabiliyor bildiğim kadarıyla.

laptop'ı hiç kapatmıyorum normalde de. herhangi bir sıkıntı yaratmadı canavar.

hiç olmadı uyku moduna almak daha iyi olur, hdd leri falan kapatır.

altına da sağlam bir soğutucu koyduğunuzda pek sorun olmaz.

ben bir ay ellesmeden acık bırakıyordum bi sorun yok.

sigara, alkol, kötü beslenme, ağır ilaçlar hede hödö gibi sebepler varsa erken yaşlarda başlar. yoksa 50'ler.

yaş 70 iş bitmiş

70 e kadar öter o pampa

İlaçlar ölününkini bile diriltecek güçteler gördüğüm kadarıyla, 60+ yaşlarda viagradan ölen az değil. İlaçsız durum nedir bilmem de ilaçla kalbinin dayandığı noktaya kadar sevişebilirsin.

@kocayusuf
50'lerde bitmiyor.
Şahit olmaktayım bitmemiş birine.

biyolojik olarak böyle bir şey yok. normal olaraki biyolojik olarak ölene kadar çalışır. kimi iç veya dış faktörlere bağlı olaraki her organ gibi zamanından erken fonksiyonlarını yitirebilir. yani örneğin böbrek de normalde ölene kadar çalışır ama bir nedenden dolayı fonksiyonunu yitirir çalışmaz olabilir. bu da onun gibi. "şu yaşta görevinin tamamlar" denemez.

kişiden kişiye değişir ve bunu etkileyen bir çok faktör vardır. Kısaca: dedelere dikkat!

66 yaşında bir akrabam var, bekar ve iki sevgilisi var. cinsel hayatında da bir sorun yok şu an..

tayland ora, bişi olmaz

tespit 1: ülkenin alan koduna google'dan baksaydınız buraya yazmaktan daha çabuk sonuç elde ederdiniz.
tespit 2: Arkadaş biri seni aradı diye sen niye para ödeyesin. Böyle soru soranların mantığını öğrenmek istiyorum.

hayır, aranınca cebinizden hiçbir şey çıkmıyor.
bu aranınca para ödeme hikayesi sadece abd'deki bazı operatörlerde var.

karşı ödemeli değilse, olması mümkün değil. Velev ki olsun, 5 sn süren bir konuşma için fatura nasıl patlayacak yahu.

burak'ın kaleciye ya da defans oyuncusuna faul yaptığını söyledi yan hakem.

o yan hakemin gözünün akına sıçim ben!

Tamamen yan hakemin işgüzarlığı neticesinde iptal edildi. Konumu gereği müdahale etme yetkisi olmamasına rağmen olmayan bir faulü orta hakeme dikte ederek golü iptal ettirdi.

bir mini tv dizisi olarak yine haluk bilginer'in oynadığı: karanlıkta koşanlar
Ancak sanırım İncil'den alıntılar geçiyordu.

bastırırız. frekans değerleriyle oynamalısın. winamp equalizerda bile düzgün ayarları bulup sonra ücretsiz bir ses kaydedici de (audacity mesela) ayarlayabilirsin.

ya da direkt audacity'de yapsana daha iyi.

şarkıdaki vokali benim bildiğim kadarıyla yok. Olursa da teknik bilgi gerektirir. Ama Audacity gibi bir programla arka plan seslerini alıp temiz bir ses oluşturmak mümkün. Daha ötesi için (bkz: adobe audition)

vallaha şarkılardaki vokali olayı varmdır bilmiyorum ama şarkılardaki vokali silme olayı vardı. Ayrıca cevabınız için teşekkürler. sağ olun.

Frekans spektrumunda sesi izleyin. Konuşma aralığının dışında kalan yerlerin eq su ile oynayın, konuşma seslerinin frekans aralığına da uygun bir compressor uygulayın işe yarayacaktr.

Şarkıdan vokali ayırma olayı ise kısmen var. Bu şarkının mixine bağlı ve bu mixin bu işe ne kadar izin verdiğine bağlı.

reklamcılıkla ilgili mi yani? yoksa herhangi bir sektörden itiraflar gibi mi?

reklamcilik da dahil her turlu sektorden itiraflar.

komedi ve goruntu benzerligiyle:
fear And loathing In las vegas

konu bakimindan benzerlik (televizyonculuk sektoru ile ilgili):
network

art&copy'yi tavsiye ederim. Belgesel tarzında ancak reklam ile ilgiliyseniz çok keyifle izlersiniz.

cashback

bu anlama gelen yaz sen ne istiyosan orjinal olsun

her dizide aynı metin kullanılmıyordu ancak şuna benzer bir şeydi:
"Bu dizideki kişi ve kurumların gerçek hayatla ilgisi yoktur. Hayal ürünüdür."

+ Olasi tum benzerlikler tesadufidir.

"Bu dizideki kişi ve kurumların gerçek hayatla ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür" gibi bir şey evet. Ama onu kullanmak zorunda değilsiniz, kendinize göre değiştirebilirsiniz de. Mesela Karakol dizisinde şöyle yazıyordu:

"Bu dizideki kişi ve kurumlar tamamen fantastiktir. Kimse üstüne alınmasın."

South Parkta da "Karakterler gerçek insanlar üstüne kurulu olsalar da hayal ürünüdürler. seslendirmeleri ise ne yazık ki taklittir. bu dizi kötü bir dil içerir ve kimsenin izlememesi gerekir" yazıyor başta :))

Aynen öyle.

muhtemelen... hayvan üzerinden prim yapacak herhalde dereceye filan girerse.

her hayvan sahibi hayvansever değil ki. sokaklara terkedilen petshoplardan alınan cins "sokak" hayvanlarını nasıl açıklarsınız öyle olsaydı?

ayrıca hayvanseverlik yarışmalara sokmak gii tek bir kriterle de belirlenmemeli diye düşünüyorum.

Onlar hayvansever değil ki. Kullanıyorlar heyvanları, sırf hava, sırf poz. Gürbüz bebek yarışmalarına da karşıyım hâlâ yapılıyorlarsa.

@ vejeteryan vampir, havyanseverliği tanımlamıyorum. Bunu yapanların hayvansever olduğuna inanmıyorum. Sizin hayvanseverlik tanımınızı bilemem.

3 sene önce yapmıştım aynı işlemi değişmediyse eğer öğrenci belgenle sgk'ya gidiyorsun 2 dakkada bilgisayardan yeniliyorlar.

SGK, zaten 4 yıldan sonra seni sistemin dışına itiyor. Eğer sonra öğrenciliğin devam ediyorsa, öğrenci belgesi alıp başvuruyorsun.
Şu an 3. sınıfa başlayacaksan ve 3. senen ise gerek yok bu işleme.

teşekkürler dediğiniz gibi sadece öğrenci belgesiyle gittim 20 dakika sıra bekledim 2 dakikada da halloldu.

ingiliz demişsin daha coupling izlememişsin ama.

that 70's show

ingiliz- black books

Shameless

edit: amerikan versiyonu

the office

ingiliz ve amerikan versiyonu var.

oha seinfeld yok.

oha arrested development yok.

(bkz: everybody hates chris)

Hepsinden evvel friendsi izle. friends bagimlilik yapar

Oha little britain ve little britain usa yok!

Eskilerden seversen Friends :)

shameless - us versyon

rizzoli & isles

boğaziçi işletme.

hem bitirmek daha kolay diğerinden, hem adı daha yukarda. akademik kariyer/yurtdışında yl falan düşünüyorum dersen diğeri.

bogazici ekonomi?

boğaziçi işletme elbette.

işletme mi okumak istiyorsunuz ekonomi mi? kilit nokta burada bence.

ikisi de geçer üniversiteler, boğaziçi'nin alemlerdeki karizması yüzde 16.7 daha fazla.

kadro kalitesi açısından hangisi iyidir acaba?

güzel kardeşim; girdiğin 3. aydan itibaren bi an önce kurtulayım şu okuldan diye bakacaksın. kadronun koynunda uyumayacaksın.(bunların farkına varmana en az 1 sene var, o ayrı konu). nasıl bir ülkede yaşadığının farkına bir an önce varman ve yararına olanı seçmen dileğiyle...

Bence Boğaziçi İşletme her yerde iş yapar. Prestijdir. Koç da kaliteli elbet, şüphem yok ama kağıt üzerinde Boğaziçi ağır basıyor.

ortama ayak uydururum diyorsan koç daha kalitelidir.
p.s. boğaziçiliyim.

Tipik "mal" işveren düşüncesi:

Koç: Aha özele girmiş anca
Boğaziçi: Vaay, Boğaziçi

simdi ekonomiyle isletmeyi karsilastiracaksak ne is yapmak istedigini soylemen lazim guzel kardesim. :) isletme hocalariyla iktisat hocalarini nasil kiyaslayalim? "ikisi ayni zaten yea." diyen isletme mezunu gordum gerci, elimden zor aldilar ama ikisinin ayni oldugu falan yok. ayrica sabanci tutuyorsa sabanci'da ekonomi okumak da gayet iyi olabilir. yalniz istanbul olmak zorunda degilse hem isletme, hem de iktisat konusunda bilkent' i de oneririm. ayrica en ufak bir master-doktora istegin varsa bogazici'den uzak dur.

ben de geçen sene aynı ikilemdeydim boğaziçini seçtim

Şöyle söyleyeyim, 1 sene erasmus deneyimi olan biri olaraktan. Eskiden hibeler daha yüksekti şimdi rakamlar ülke bazlı düşürüldü. Ben Finlandiyada ufak bir şehirde kaldım 1 sene boyunca, arada norveçi, isveçi gezdim. Bana aylık 600 euro ödeniyordu, 8 aydan 4800 euro, dönüşte de 600 euro aldım, etti mi sana 5400 euro.

Kaldığım yer ufaktı, aşırı masrafım yoktu, kaldığım yurt 130 euro kira istiyordu, onun dışında kız arkadaşımla kaldığım için genelde yemek masrafı çok olmuyordu, orada tanıştığım Türk arkadaşlar benim yemeğime kadar falan ödedi, ama sonuç itibari ile, hergün içip, yiyip, arada diğer ülkeleri gezip, üstüne de 500 euroluk dslr makine aldıktan sonra cebimde hatırı sayılır bir rakam kaldı.

Ama asıl noktalar, kaldığın ülkenin pahalılık durumu, şehrin durumu (Benim kaldığım yerde otobüs falan yoktu), kiralar, yemek ücretleri gibi herşey etki ediyor. Ve öğrenci mantığından kopmayacaksın, bazı şeyleri yapmak istiyorsan boğazdan keseceksin, eğer gezmek vs istiyorsan

verilen hibe ile sadece konaklama ve gıda masrafları karşılanıyor hemen hemen. biraz içki de alınabilir. tabii ülkeden ülkeye değişecektir. ( bizim için yurtta konaklamanın aylığı 80 euro idi, verilen hibe 380 euro idi. arada 300 euro kalıyor yani günlük ortalama 10 euro. öğle yemeği 2 euro idi. akşam kendimiz yemek hazırlıyorduk ancak en az 3-4 euro masraf oluyordu. eh bir de içecek alsan 1 euro da öyle gitse, bitti. )

ulaşım ucuz, ryan air ve tren ve student agency otobüs firması kullanılıyor genelde. örneğin ben bratislavadan stockholm'e 3euroya uçak bileti aldım. 2 euro da vergi falan vardı, toplam 5 euro. ancak şu var, ryanair çok merkezi olmayan havaalanlarını kullanıyor. mesela stockholmden amsterdam'a gitmek için eindhoven'a 5 euroya bilet aldık, 18 euro tren parası ödedik, gibi. (tabii seferden 15-20 gün önce aldık )

uzun lafın kısası, şöyle diyeyim. türkiyedeki masrafın neyse, ekstradan yine hemen hemen o kadar masraf oluyor. hibe sadece aradaki farkı karşılıyor, biraz da cebine kalıyor. çünkü gitmişken sadece konaklamak ve yemek olmaz. akşamları çıkmak benim gibi antalya ve muğlada yaşayıp sadece 2 kere -o da zorla- gece klübüne gitmiş birisi için bile inanılmaz eğlenceliydi.

geçen yıl finlandiyadaydım. yukardada yazmışlar finladiya dünyanın en pahalı ülkelerinden biri. aylık hibe 515 euro ev kiram 400 euroydu. yemeden içmden biraz kıstık, lükse kaçmadık. finladiya genelinde çok yaygın ikinci elciler var, ev eşyalarını oradan aldık. kıyafet vs gibi harcama hiç yapmadık.

letonya, estonya, polonya, almanya, danimarka, isveç, norveçi gezdik. konaklamalar couchsurfingten beleşe geldi. yol parası biletini önceden alırsan türkiyeye göre ucuz bile sayılır. gezi sırasındaki yemekleri de sabah evden çıkarken yaptığımız sandiviçlerle hallettik. yani demem oki gezmek kalmaktan daha ucuza geliyor.

erasmusla gidenlerin bu kadar gezmesinin sebebi, hazır schengen varken ve yurt dışındayken gezmek. zaten yata yata ders geçiyosun erasmusta. türkiyede olsan; ana-babayı ikna et, yanına kafa dengi arkadaş bul, işi okulu ayarla, git bi daha vizeye başvur.
bi daha nerde bulcaksın gezmek için erasmus gibi bi fırsatı. gerekirse cebinden harcamayı göze alıyo herkes.

söylediğiniz hibe miktarlarına göre barınma fiyatınız çok düşük gibi. Barınma param hibe miktarımın yarısı belki de biraz fazlası gibi. 2 € gibi fiyatlara yemek bulabilirsem çok iyi. Alkolün ucuz olduğunu biliyorum. Ailemden de para olarak destek gelecek ama yine de bu tablo karşısında biraz karamsarım.

@hallanne tam söylediğim gibi bir örnek. Barınma parası hibe miktarına çok yakın ve üstelik evde kalmış.

cntkn, kalacağın yere göre değişir, 400 euroya kalan halanne, muhtemelen müstakil evde kalmıştır, ben yurtta kaldım, ondan ucuzdu kiram. Karamsar olma, oraya bir git gör bakalım nasıl geçineceksin maddi durumlar ne olacak, ona göre kararını ver

@ bonjurkes tecrübelerin için teşekkürler. 600'e 130 çok iyi bir fiyat. Ya özel yurtta ya da evde kalacağım. Bu yüzden fiyatlar yüksek ve nelerin fiyata dahil olabileceğini pek bilmiyorum. Ne kadar tecrübe o kadar yardım olacak benim için.

Sana şöyle söyleyeyim, ucunu ister kadere ister kısmete ister hayra ister selamete bağla ama bazı şeyler senin kontrolünde olmuyor. Ben Erasmus'a tamamen şans eseri gittim, orada aldığım dersler burada sayılmadı, yine şans eseri okuldaki ders programım değişti, mezun olamazken olabilir hale geldim, falan filan.

Çok kafanı takma, ben yurtta kaldım, yurt ne ulan dedim, bizimkilerden alakasız bir yurt çıktı, 3 katlı giriş çıkışına kimsenin karışmadığı, kızları erkekleri getirip kaldırabileceğin bir yerdi. Denk geldi yani. Ondan bu kadar kafaya takmayın.

Erasmuscu olarak şunları hatırlatayım, kalacağınız yeri ayarlayın, uçak biletinizi ayarlayın, hava alanından şehre nasıl gidilir onları araştırın, bu tip pratik bilgiler işinize çok yarar, benim zamanımda ve hatta hala oluyor bu, hibeler biz gittikten sonra hesabımıza yatmıştı, ben ilk 1-2 ay cepten para yemiştim ama sonra hibe gelmişti.

Survival konusunu halledin önce, ondan sonra gezersiniz, Erasmus öyle süper birşey ama süper de olmayabiliyor. Boktan tutorlar, boktan şehirler, plan yapılmadığı için açıkta kalmalar vs. deneyimi zehir edebiliyor.

Hayat Erasmusla sınırlı değil, ileride cebinizde paranız varken de gezebilirsiniz başka ülkeleri. Ülke gezecem diye sürünmenin anlamı yok. Sizin öncelikli hedefiniz Erasmus deneyimi.

Biz gezdik tozduk diyenler çokçadır ama şu da var tabi, ben sanat bölümünde okumuştum, ödev proje falan yoktu, okulda kafamıza göre çalışıp sonra içerdik. Ama başka arkadaşım gayet it gibi ders çalışmıştı Erasmusla gittiği okulda.

Yani herşey önceden planlandığı gibi olmuyor, siz oraya gidin, yerleşin, etrafınızı tanıyın, hayata uyum sağlayın, harcamalarınızı denk getirin, eğer günlük yaşamda bile ailenizden para istemeniz gerekiyorsa o zaman gezmeye kasmanın anlamı yok. Sonuçta avrupada 3-5 ülke görecem diye sokakta sürünmenin anlamı yok

@bonjurkes, yurt vardı da biz mi kalmadık. okulun öğrencileri yönlendirdiği ve hatta bütün erasmus öğrencilerinin orda kaldığı yurt/pansiyon tarzı bi yerdi. başka da seçenek yoktu zaten. 10 metrekarelik dört duvar için 400 Euro, evlat acısı gibi koydu valla. kaloriferi bile doğru düzgün yanmıyordu üstelik.

Valla ben polarize gübeş gözlüğü almıştım, 40 liraydı. Yani öyle o kadar da pahalı bir şey değil.

polarize gözlük camı çok pahalı bir şey değil ama Ray-Ban markasında polarize, gözlük fiyatını hemen yükseltiyor. Ray-Ban olduğu için olabilir. Başka marka ya da markasız polarize alırsan çok pahalı olmaz sanırım.
Not:Ray-ban polarize kullanıyorum.

çifti 100-150 arası değişiyor.

ingilizce filmler, şarkılar dinlemen kulağını geliştirir. Grammer olarak ise kitaplar ve alıştırmalar faydalı olur. Ayrıca bazı sözlük yazılımları Örn: Multimedia Dictionary gibi, kelime bilgisini arttırıcı eğlendirici oyunlar da oynatıyor. O da faydalı olur. ÜDS sınavı hazırlanma ister. Bir kitaptan çalışmalısın yalnız.

En son yapılan üç ÜDS ve üç KPDS'yi çözün, bakın bakalım durumunuz neymiş. ÜDS KPDS'den genelde daha kolaydır, bence ona yoğunlaşın. İyi bir dilbilgisi kitabı alın. Biz "English Grammar in Use" kullanırdık ama eskidi diyorlar, daha iyisini biri tavsiye eder. Okuyabildiğiniz kadar okuyun, dinleyebildiğiniz kadar dinleyin. Parçalar, cümleler ezberlemeye çalışın. Böylece kulağınız gelişir ve kulak her şeydir, siz van Gogh'a bakmayın :)

Dr. Murat Ağarı'nın KPDS and ÜDS-New Methods in English Teaching adlı kitabı var, "tek ağaç" yayınlarından.

ben de aynı durumdayım senin gibi ve ondan çalışmayı düşünüyorum. içinde çıkmış sorular ve çözümleri ve sınav teknikleri de var, işe yarayacak gibi.

güvenli modda dene dostum.

ayrıca regedit kayıt defterinden de nod32 yazarak kalan dosyalarını sil.

aşağıda sağda küçük bir çark gibi bir şey var, ayarlarını açan. ordan "hide sidebar" ya da türkçe'de nasıl demişlerse onu gizlemene yarayan br şey var. ona tıkla. solda uygulamaların filan listesinin altında bütün online olanlar görünecek. bilmem anlatabildim mi bu saatte :)

dasher dediğinden hiç bir şey anlamadım uygulamaların neresinde öle bir şey var :S

sol tarafta göreceksin eğer online'san. Bu daha önce de olan bir özellikti. Ancak sol tarafta 20 kişiden fazla online kişi göremiyorsun. Onun için de eski versiyonun şöyle bir sayfası var. Orayı açman lazım: www.facebook.com

winstone one var beyaz renk kabı, her değeri 0,1

winston'ın superlight'ı.

duman bile zor çıkıyor..

edit: 5 saniye...

sonra hacı yeea bu sigara kesmiyor beni dersin sigarayı bırakamazsın

Malboro Light mentollü vardı sanırım, ya da Salem, ya da Meltem... Bu mentollüler oldukça hafif oluyordu. Dudak tiryakileri için sanırım.

www.vidyotup.com
www.vidyotup.com

(alternatif olarak)

esse mentollü. kaçak satılıyor ama.
ayrıca bırakmak için de iyi bir yol değil, hafif diye daha çok içiliyor =/

kent white. hepsinden hafif.

parliament sky blue(superlight yani) var. yaktığın sigara bitene kadar 3-4 defa kontrol ediyosun "söndü mü ne oldu" diye. bir de parliament'in ince sigarası bayağı hafif ama o da kürdan gibi.

birakma panpa niye birakiyon?

kesinlikle pall mall çok hafif yal gibi kesin bırakırsın bol şans..:D:D

sigarayi birakmak icin hafif/icimi kolay sigara kullanmak kesinlikle iyi bir yol degil. daha mantikli olan piyasadaki en igrenc sigarayi kullanmak. sigaradan tiksiniyor insan. monte carlo falan gibi igrenc sigaralari denemeni tavsiye ederim.

sigarayı bırakmak için üstte arkadaşın dediği gibi iğrenç sigaraları denemek lazım. Tavsiyem uzun samsun.

chesterfield çok hafif

uzun samsun hafiftir

hafif sigarayi nikotin bagimliligimi azaltmak icin istiyorum. zaten cogu zaman icime cekmeden iciyorum ve ise yariyor. Gunde 1.5 paketten, 3 gunde 1 pakete dusurdum rahatca.
Sonraki asama sigaranin el aliskanligindan kurtulmak.

nikotin için değil ama el alışkanlığınız için yarım litrelik pet şişe suyunu öneririm.

mısır koçanlarının dışında ip ip şeyler olur, onları sar iç, tüm değerler 0,0

kent white dene istersen.

Zor öyle oyun ama GTA serisini oynayabilirsin o tür oyunlar seviyorsan. Blur var bir de çok heyecanlı bir yarış oyunu silahlı milahlı ama senaryo yok fazla.

yok gta tipi değil, yarış senaryosu olan

valla daha most wanted dan sonra öyle heyecanlı öyle güzeline rastlamadım world güzel diyorlar ama daha denemedim

world bildiğim kadarıyla formula 1 tarzı. En son Undercover'da vardı sanırım; polis olarak çetenin içindeymiş gibi davranıyorduk.

öncelikle teşekkürler, bu dosyadakileri fifa klasörüne kopyaladım ancak oyunu açtığımda tekrar oyun kolunun sürekli yukarıdaki seçeneğe geldiğini aşağı gelmediğini gördüm. Tanımadı sanırım çünkü kol başka oyunlarda çalışıyor.

bende de snopy var ama oynayabiliyorum fifa 11. ilginçmiş.

silip tekrar eklemeyi deneyebilir misiniz? oluyor arada öyle çünkü.

denedim hatta sonra bir tweet daha attım, olmadı.

çünkü türkiyede çok çeşit olmasa da gözlükler kasa ve cam olarak ayrı ayrı satılır. isterdiğin cama istediğin uygun çerçeve şeklinde kombinasyonlarla alırsın.

peki bu orjinallik açısından sorun yaratmaz mı?

aynı markanın ürünleri olduktan sonra hepsi orjinal. değişen çerçeve desenleri, boyutları. cam renkleri, numaraları, özellikleri vs. araba alırken arabaya opsiyon koydurmak gibi bişey

völle geçen sene almıştım dersi ama pek üstüne düşmemiştim. düşmek lazım aslında gerekli şeyler bunlar.. veri mi girmeye çalışıyosun faktör analizi mi yapmaya çalışıyosun anlamadım. -4 ve +4 ten kastın nedir tam olarak?

-4 en çirkini, +4 ise en güzeli ifade ediyor. Değer verirken mesela -4 en çirkin + 4 en güzelidir diyebiliyor muyuz? Yoksa tek tek hepsine ayrı mı vereceğiz? Aralık sistemi yok mu?

0 ı çirkin 8i güzel olarak al 4ü ortalama değer say öle yap işlemleri

ortalama değer saymayı bilmiyorum ama negatiften pozitife giden bir skalanın değerlendirme yöntemi illaki vardır diye düşünüyorum.
Not:Sabahtan beri de yardım istiyorum ve bazı kimselere mesaj da attım. Halen yardım da alabilmiş değilim kimseden.

ulan kafama takıldı bak benim de şimdi. nası oluyodu o iş? dur ya ben spss indiriyim işim gücüm yok zaten kurcalarım hem, hem de sana yardımcı olurum belki. çözersem haber veririm

kayserili'ye sormuşlar
-iki kere iki kaç eder?
-alırken 4, satarken 5 demiş.

onlar uydurma şeyler, sayılar kafamızda oluşturduğumuz şeylerdir iki ikidir, ikiyle ikiyi toplayınca da dört eder bu böyledir, Andorra filan hikaye anlayacağın. iki diyince aklına idealar dünyasında ki katıksız 2,0 gelmeli.

2(5-5)=3(5-5) (5-5) ler birbirini götürür geriye 2=3 çıkar al bide burdan yak:)

5-5 0 yapar. sifirlar birbirini goturemiyor maalesef

ülke kodu girmediğinden hocam
+1 800 353 90 00 2 denedin mi?

cep telefonundan aranamıyor. Sabit telefondan ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

sabıtten aranıyor panpa

Türkiye'de servis numarası olmayan markadan bilgisayar alanda kabahat. sabitten ulaşılıyor, kartlı telefondan bile:)

servis numarası olup bi sike derman olmayan servıstense sabitten aranabilen ucretsız ve eve gelip evde tamır eden bi servis daha evladır.

evet

(bkz: gimme more)
(ara: gimme)

informel yazımda kullanılabilir ama formel yazımda kullanılamaz.

"Ne yapıyorsun?" yerine "Napıyosun?" demek gibi olur.

gimme hope joanna gimme, hope joanna gimme hope

koskoca padişahlığı, halifeliği, tarikatları tekke ve zaviyeleri kapatıp bambaşka bir rejm getirebilecek gücü ile istese herhalde onları da getirebilirdi.

istiklal mahkemeleri ve şapka kanunu

devletin önce "islam devleti" şeklinde kurulup sonra değiştirilmesi süreci de incelenebilir.

Yakın çevresi tarafından kendisine teklif edilmiş olan "padişahlık" mevkiini tercih etmemiş olmasıdır. Hali hazırda, yüzyıllardır saltanat ile yönetilen bir ülkede, zaten halkın takdirini kazanmış bir paşa için çok da zor olmasa gerekirdi.

türkiye zaten 1925'ten Atatürk'ün ölümüne kadar diktayla yönetildi.
buna kanıt arıyorsanız mete tunçay, zürcher gibi kaynaklara bakabilirsiniz.

Dönemin Türkiye ve Sovyetler arasındaki ilişkilerini de inceleyin bence.

www.strawberry.net e bak

söylediğiniz site almanca ve parfümeri ile ilgili değil.

yanlış yazılmış.

tr.strawberrynet.com

şöyle bi yazı var kendim yazmaya üşendiğim için bu açıklayıcı yazıyı paylaşıyorum:

Günümüzde stratejik planlamacının görevi ve tanımı;

* Stratejik planlamacı, algılatacak kadar yaratıcı, sattıracak kadar etkili iletişim faaliyetleri oluşturmak için bilgi üreten ve bu bilgilerle reklam yapım paydaşlarını etkileyen/yönlendiren kişidir.
* Stratejik planlamacı reklamverenlerin markaları için “pazarlama iletişimi stratejileri ve planları” hazırlar. Yaratıcı gruba verilmek üzere “creative brief” hazırlar.
* Stratejik planlamacı bir hedefin nasıl başarılacağını planlayan kişidir: Daha iyi, daha etkili reklam ve tanıtım faaliyetleri. Burada mesele, sadece betimleyici olmak değil, harekete geçirici de olmaktır.
* Stratejik planlamacı, kendi tasarladığı araştırmaları yaptırmayı, araştırma sonuçlarını çözümlemeyi, buralardan fikir üretmeyi bilir.
* Stratejik planlamacı her projenin başlangıcında, reklamın nasıl etkili olacağı üzerine "sil baştan" düşünür. Ön yargılardan arınmış bir şekilde markaya, tüketicilere, rakiplere ve sektöre bakar.
* Stratejik planlamacı stratejiyi uygulatabilmek için de yaratıcı bölümle yakın temas halinde olmalıdır.
* İyi reklam bir bütündür. Doğruyu yakalamak sabır ve ekip çalışmasını gerektirir. Stratejik planlamacının konumu, yaratıcı grup ve müşteri ilişkileri bölümüne göre "bağımsız ama eşit" olmalıdır.
* Stratejik planlamacının görevi önce strateji oluşturmak sonra planlama yapmaktır. Belki de bu yüzden kendisine “Strateji Planlamacı” veya “Stratejist” denmelidir. Rekabet çağında reklamverenlerin ve reklam ajanslarının (sorumlu oldukları markalar için) ihtiyaç duyduğu yegane şey “Strateji”. Onun için de bu işin ve birimin adı “Strateji Planlama” dahi olabilir.


kısaca özetlemek gerekirse örnek olarak yeni makarna üretmeye başlayan bir firma reklam ajansına gelir, stratejik planlama departmanında segmentteki diğer markalar incelenir ve onların kullanmadığı yol ortaya çıkarılmaya çalışılır(şeflerin kullandığı makarna değil de annenin kullanacağı makarna), ortaya çıkan strateji kreatif brife dökülerek yaratıcı ekibe aktarılır.
iş bulma sorusu komik olmuş, her şey kişide bitiyor.

stratejislik dediğin medya planlama sanırım. reklamların önemi git gide arttığından geleceği olan bir meslek. reklam verenler, ajanslar medya planlama uzmanları olmadan bir reklamı yayına sokamıyorlar. ancak medya planlama işi baya sayısal bir iş, hedef kitle rating gibi analizler yapılıyor.

Söylediğin işler "Dur yahu bir de şu işi yapayım." diyebileceğin bayağılıkta ve kolaylıkta işler değil.Sana tavsiyem kendi uzmanlık alanında devam etmendir. Hele ki bu türkçe ile reklam yazarlığı gibi bir konuya hiç "girişme(!)" Benim atacağım el bu kadar daha detaylı sormak istersen, özel mesaj ile ulaşırsın.

söylediğim işlerin bir de bunu deneyeyim bayalığında olmadığını farkındayım.Herkesin reklamcı olabileceğini düşündüğü bir dönemde bu işi yapabilmek için çok çalışmak gerektiğini de farkındayım ve bunun için şu an eğitim almaktayım ve çalışmalarım devam ediyor. Lafı fazla uzatmamak için bu şekilde yazdım. Ki reklam yazarken de bu şekilde bir dil kullanılmayacağını farkındayım bu sadece burada kullandığım bir yazım şekli. Bilgiler için çok teşekkürler. Çok yardımcı oldu.

hayır, malesef.

iyi dergiydi.Yazarları veya karakterlerinin olduğu seriler devam etmekte mi peki.Bilgisi olan?

tetanoz riski az da olsa mevcuttur lakin 24 saat geçtiyse üstünden zaten aşı fayda etmez üzülme.

aşı olun, hiçbir şey olmasa dahi içiniz rahat etsin.

tetanozun ölümü cok pistir, sırf öyle ölmemek icin tetanoz serumu yaptirmak gerekir. aşı önceden yapilan koruyucu, civi battiktan sonra yapilan serum.

tetanozun pas ile ilgisi yoktur. topraktan bile tetanoz kapılabilir. 1 aşı sadece gidin yaptırın. korkmayın :)

lütfen ihmal etmeyin, gidin bi sağlık ocağına yaptırın bitanecik iğneyi.
çaresi bu kadar basitken tetanozdan ölmek o kadar saçma ki.
ve çok da korkunç bi ölümdür.. allah korusun..

aşının ömrü 5 sene. askerde yapacaklar zaten. bazen bana da batıyo da her battığında tetanoz olmuyorum. ayrıca dediği gibi pasla alakası yok topraktan geçer.

iğnesi miniminnacık hiç acıtmıyor sinek ısırığı gibi bişey. vurduğunu farketmemiştim ben.

elimi tertemiz bıçakla kestiğim halde tetanoz iğnesi yaptılar. yaptırmaktan zarar gelmez.

"pasla alakası yok" nedir yahu? :) nerden çıkardınız kırk yıllık tetanozun pasla ilgisi olmadığını anlayamadım.
hastalığa sebep olan colostridium tetani, pasta ve toprakta üreyen bir bakteridir..

what if god was one of us..sorgulaması yapan, çevresinden sıkılan insanlar geldi gözümün önüne.

ilgine teşekkürler ama daha hızlı ve zamanın geçmek bilmeyen bir görüntüsü üzerine olacaktı

eger dogru anlamissam, bence bu olabilir hafif sikintili bir havasida var.

www.youtube.com

asagidaki videoyla ustuste oynatinca ses kisik bir sekilde cok siritmadi.

www.youtube.com

sorun harddiskten kaynaklaniyor

harddiskten kaynaklanıyor derken bunun bir dayanağı var mı acaba? Harici hdd de kurgu yapıyorum.
@snowman ayarlar derken ne ayarı mesela?

export ta patlamalara ya da prewiew ve export ta yesil karelere sebebiyet veriyorsa sorun hdd kaynaklidir. diskten okuyamadigi icin program o boslugu yesil kare ile dolduruyor. master da sorun yoksa sistemde herhangi bir diske alip oyle deneyin.

render yapmamış olmandan kaynaklanıyor olabilir.

hayır küçük görüntülü videolarda olmuyor onlar da rendersız

büyük çözünürlükteki videoların rendersız previewi daha zor oluyor ondan dolayı küçükleri görebiliyorsun

ekran kartı demistim senin sorunun.

zira 256 mb ekran kartiyla hdv görüntüleri tabi ki donarak izlersin preview de. işlemci ve ram benimkiyle aynı, ama ekran kartın düşük.

ekran kartı önemli.

sana tavsiyem işletim sistemini 64 bit yapip cs5 yüklemen. en azindan ekran kartinin yasattigi performans düsüklügünü 64 bit destekli cs5 ile tamamen olmasa da tolere edebilirsin. (şu an ekran kartını degistiremeyecegini varsayarak söylüyorum)

720p hd kurgu yapmaya çalışıyosunuz, yani hd yayın kalitesidir bu. (full hd değil, 720p amerikadaki hd kanallar bu çözünürlükte yayın yapar misal)
hd montaj yapabilmek için, hayvani bir işlemci-ram-ve en önemlisi ekran kartı combo'suna sahip olmanız lazım. ekran kartı işlemcinin üzerine binen görüntü işleme yükünü kendi üzerine almaya yarayan bir alet olduğu için, en önemli eleman. yani hayvan gibi bir ekran kartınız olsa işlemciniz ve raminiz orta seviyede olsa da olur.
(işlemin ne kadar zor olduğunu anlatmak açısından, saniyede 25 kare olduğunu düşünürsek yapmaya çalıştığınız videonun, 1 dk lık video için 60x25=1500 tane 1280x720 fotoğrafı photoshop a atıp üzerinde işlem yapmak gibidir. tabi verdiğin efektlere, transitionlara, kaç katman kullandığına göre bu yük hafifler ya da artar)

ayrıca istediğiniz kadar işlemci raminiz hayvani olsun 7200 rpm hdd ile büyük boyutlu dosyaları editlerken her zaman sıkıntı çekerseniz. dosyaların hızlı okunup yazılabilmesi de önemli.

7200 rpm hdd i nereden çıkardın anlayamadım da render önizleme sorununu hallediyor gibi ancak render süresinin uzun oluşu ve mov dosyalı sayıların fazla oluşu nedeniyle pal avi boyutuna convertlemek zorunda kaldım.

mov sayısının fazla olmasıyla alakası yok.

@rentss bir convert süresi uzun olduğu için ve çok fazla mov sayısı olduğu için daha da çok süre geçiyor.İşte bu nedenle alakası var.

mov ya da avi ya da mpeg olmasının hiç bir alakası yok.

10 tane aynı uzunlukta, aynı fps, aynı bitrate, aynı resolution'da avi, mov, mpeg hepsi aynıdır.
yani oradaki cümlen yanlış "mov sayısının fazla olması" ndan değil
"projedeki video sayısının fazla olması" ndan olabilir.

rentts gayet güzel özetlemiş olayı.

bir de sahne sahne çalışıyorsan sekans mantığında çalış. sahneleri ayrı ayrı sekanslara bölmek, bütün filmi tek sekansta kurgulamaktan daha az zorlar bilgisayarını.

çünkü tek sekans üzerinde alacagın render işlemciyi daha fazla yoracaktır.
sekans sekans çalış, renderları ayrı ayrı aldıgın için az da olsa performans kazancın olacaktır.

sekans olayı tam olarak şu.

img171.imageshack.us

anlatamadım pek derdimi galiba. Online ol istersen.

video kac kare, export aldigin video kac kare?

videoyu başka bir programda (monkeyjam) yaptım 4 fps den oluşuyor.
Premiere de filmi birleştirmek için bu 4 fps lik videoyu içerisine taşıdım.
Ancak Premiere projesi 25 fps den oluşmakta ve tek sequence için fps değişmiyor.

yapmaniz gereken iki dosyanin da fps sini ayni yapmak. bunu export alirken yapabiliyorsunuz. da baska birsey soyleyecegim 4fps biraz slaytsov gibi gozukur biraz fazla kare yakalamayi deneseniz? mesela saniyede 16 kare?

Adobe After Effects

adobe premier

Adobe Flash ile yaparsın en kolay hocam. Resimlerin isimleri sıralı olacak şekilde ayarlayıp ilk resmi import ettiginde otomatik tüm resimleri import eder framelere. FPS falan gibi ayarları yapıp işini bitirirsin. Fotolar hazırsa 5 dakikanı alır max

makine nikon ise Nikon Camera Control Pro deneyebilirsiniz, işinizi kolaylaştırır.

Bunun dışında mac kullanıyorsanız istopmotion
pc kullanıyorsanız adobe premiere.

stop motion animation pro 4. traili var ilaçı da var

Premiere kullanıyorum ama olmuyor.FPS olayını ayarlayamıyorum. After Effects'e hakim değilim.Movie Maker ile yapılabileceğini sanmıyorum. Flash konusunda da bilgisizim.Dediğim gibi Stop Motion Pro gibi basit ve çıktı aldığım zaman üzerinde yazı bulunmayan bir program çok işime yarar.Eğer linki varsa bana pm atarsanız çok iyi olur.

monkey jam diye basit ve ücretsiz bir program buldum.Arayan varsa benim gibi bilgisine...

Sertap Erener işte daha ne olsun rengarenk. :)

onun haricinde tabi ki, o ilk akla gelen:)

şu an geniş aile var mutlaka tavsiye ederim.

beyaz show da izlenir. ufuk özkan, rojda demirer ve redd grubu var ona göre.

google'a tv rehberi vs. gibi şeyler yaz. Oradan seçersin. Burayı meşgul etme.

game ,micheal douglas

game değil bence.

maalesef game ile alakası yok.

sanırım aynı filmi bende izledim ama tamamını seyredemedim. dediğin gibi yapılanlar planlanmış şeyler; adam öldürmesi, şirketini kaybettmesi vs... filmin sonuna doğru bir gökdelende gerçeği açıklıyorlar.

tabi heycanlandın şimdi filmin adını biliyorum diye ancak ne yazık ki bilmiyorum:)

usengece "too lazy" disinda bir sey gelmiyor. ama kalin kafali, kafasi bir seye basmayan icin thick-headed uygun olacaktir. bigoted yobaz/dargoruslu demektir. narrow-headed ise dargoruslu.

darkafalı:fucking idiot

@SevmeBeni asıl demek istediğim dar görüşlüydü benim verdiğim örnek doğru o zaman. lazy de demek istediğim şeye uymuyor üşenmek o an olan birşeydir ama im to lazy to dediğim zaman sürekli bir durumun o olaya yansıması gibi oluyor o yüzden pek içime sinmedi benim o kalıp ama direkt bir çevirisi yok o zaman idare edelim artık.

dar kafalı: narrow minded.

usengec: couch potato

"couch potato" genellikle tv karşısında uzun süre boş vakit geçiren, tembel gibi bir anlam içerir.Üşengeci her anlamda tanımlamayabilir.

@gunlerin kopegi @cntkn üşengeci değil üşenmek fiilini arıyorum.