ediz hun yüzünden.

yeni hat vermediler mi?

vermeleri mi gerekiyordu ki?

emin değilim ama bazı durumlarda yedek hat veriyorlar diye biliyorum.

telefonu kapatıp aç

surekli acip kapatiyordum gelmiyordu ama simdi yine yaptim bu sefer geldi. faturaliya gectigime dair mesaj da aldim.

sıradan bir aşk elem keder şiirimsisi. şair müsfettesi burada anlamlı bir şey yaratma öykünmesi içerisinde saçmalamış.

Şair burada "Suriyeli mültecilerin durumları çok vahim" demek istemiş.

ot güzelmiş.

"haram bana gülüşlerim" mısrasının ardından noktalamaya ihtiyaç var ve devam eder "dalı zeytinin" diye yani gülüşleri de zeytinin dalı da harammış veya şöyle bir anlam çıkabilir "gülüşlerimin zeytin dalı haram bana". gülüşlerinin zeytin dalı mecazi ve metaforik bir şey anlatıyorsa bile bizim bir bok anlayamayacağımız kadar kişisel bir anlatım olur. madem o kadar kapalısın git derdini marko paşaya anlat deriz bizde. "ölür ona yutkunuşlarım ay cesedi, ay ölür gider ona iç çekişlerim" de ise "ölür ona yutkunuşlarım ay cesedi".burada da noktalama yoksa ki yok o halde şöyle bir anlam çıkabilir. bedensel fizyolojik tepkilerim onun için var ve yok ve ay gece insaların aydınlattığı için kendi kişisel karanlığındaki ışığını onu yitirmesiyle yitirdiğini ifadelendirmek istiyor olabilir ama bunun içinde bu kadar kasılmazki be kardeşim. yani ben bir kadın olsam biri bana böyle şiir verse duygularını ifade etmek adına. adamı zihinsel müshil etkisi yapacak bir alaycılığa maruz bıraktıktan sonra :) yol veririm. ömür törpüsümüsün olm sen.

ot güzel ve bong da allah bilir kaç litre.

4.bp.blogspot.com

ilk iki bölüm izlemiş biri olarak gayet güzel bir dizi olduğunu düşünüyorum.

yayınlanan bölümleri var dizimag'de.ben dün ilk bölümünü izledim,oyunculuklara bir şey diyemeyeceğim ancak bölümlerin hepsi böyleyse senaryoyu hiç sevmedim ben,abartı.

bölümler çok hızlı, konuşmalar karmakarışık. amerika'da olan bitenler konu edildiği için anlayamayacağımız kısımlar oluyor. ama kaliteli bir dizi, bi sezon ve 10 bölüm zaten. yani yıllık dizi bekleme takvimine alınabilir, game of thrones, sherlock, dexter, trueblood gibi.

montreal sonrası edit: zekice diyolaglar o kadar zekice ki zaman zaman kendinizi aptal gibi hissedebiliyorsunuz.

Yazarının tarzına daha önceden aşinaysanız(Aaron Sorkin) beğenmemeniz mümkün değil. Zekice ve hızlı diyaloglar bu dizinin alameti farikası. Diğer dizilerin hiç girmediği sorgulamalara giriyor ve seyircinin de düşünmesini istiyor, izleyeyim heyecan olsun oleley diyenlerdenseniz sevmemeniz muhtemel. Cnbc-e kendi dizisi olduğu için gaz verecek tabi ama bu sefer haklı.

boynun kırılmaz da kireçlenme vardır büyük ihtimal. benim omuzda var şimdi sinir sıkışması yapıyor. bir başlıyor nefes alamıyorum. fizik tedaviye gitmek çözüm olabilir.

montla sıçsan bişiyciğin kalmaz.

montla sıçmak basur tedavisi için geçerliymiş boyun için değil.

kireçlenme.

What Else Is There-Röyksopp
www.youtube.com

yaaaaa harikaaa bu mudur budur teşekkur ederim sonunda !!!:)))

sorgulama ekranındaki güncel olandır. 3 aylık ödeme baz alınırsa büyük ihtimalle fazla ödeme yapmışsındır.

bir erkeğin yapması gereken her şey nedir? bu soruya cevap vererek başla romantizm derslerine

benim sevgilime göre ben hem odun hem romantik bir insanım. nasıl mı?

mesela geçenlerde konuşurken ortak sevdiğimiz bir şarkı vardı (sibel can - evleneceksen gel) (eheh şaka şaka tabi) onu açtım dinledik beraber. sevindi işte.

arada bir tane çiçek alabilmesin mesela. yada küçük süprizler felan yap.

kinder sürpriz yumurta al mesela.

Romantik olmaya kasmamak lazım ama taktikleri alın, eğer "sevgilim" dedigim biriyse zaten ilişkide oldugum kişi, böyle her an onu mutlu ederim kollarıma alırım gülerim mutlu olmasını izlerim, bunları yaparsan romantik olmassın, bunları yapıyorsan romantiksindir, yani biraz görmek faydalı ama içten gelmeli

@mortac+1 mesela ne yapıyordun? bir gün güzel bir yere yemeğe götürdün mü ne bileyim sebepsiz ufak da olsa bi hediye alıp gittin mi? en basit örnek al sana iki tane.

erkeklerin en büyük eksiklikleri kadınları şaşırtamamaları.

hoşlandığınız, sevdiğiniz, ya da sevgiliniz olan kadınları şaşırtın. beklemedikleri şeyleri yapın. burada söz konusu olan salakça ve kötü şeylerle şaşırtmak değil tabi ki.

kaç erkek hiç yolunun üstü olmadığı halde onun evinin, işinin, kursunun veya işte yolunun düştüğü bir yerde karşısına çıkıp "yolumun üstüydü uğramak istedim?:)" demiştir?

kaç erkek sevgilisi aradığında "alo/efendim" demek yerine "seni seviyorum" veya işte başka güzel sözler söylemiştir?

kaç erkek bir akşam durup dururken bir şey yapmaya davet etmiştir.

kaç erkek durup dururken pahalı bir demet olması gerekmiyor herhangi bir çimenlerden bile olur, bir tanecik çiçek alıp vermiştir.

kaç erkek öğle yemeğinde sevgilisinin masasına oturmuştur birden.

kaç erkek yağmur/çamur/kar/fırtına bir havada onun çok sevdiği bir şeyi ona haber vermeden alıp götürmüştür. (kötü havalarda bırak böyle şeyler yapmayı kıçlarını bile kıpırdatmazlar)

kaç erkek kendi eliyle bir yemek/yiyecek hazırlayıp önüne koymuştur.

kaç erkek doğum gününde kendi eliyle pasta yapmıştır. (yakın çevremde var, geçenlerde yaptı)

kaç erkek dışardayken, bir anda "bi saniye şurada birşey bik bik" deyip gözden kaybolup elinde bir dondurma, bir ıvır zıvır, işte basit bir şeyle çıkıp gelmiştir.

kaç erkek "filanca yerde vermişlerdi, sen çok seversin diye yarısını sana getirdim" diye herhangi x bir şeyi onun için getirmiştir / belki bir kaç gün de bekleyerek.

milyonlarca şey var; basit, ama kadınların beklemediği anda yapıldığı için çok şaşırtacak ve gülümsetecek, ve sevgiyi güçlendirecek, ve heyecanı hep ayakta tutacak..

ve aslında bunların hiç biri de romantiklik olarak adlandırmam.

benim için "küçük ama çok değerli ve etkili sevgi göstergeleri/ifadeleri" olur olsa olsa..

**
gerçek hayata dönersek;
ne yazık ki ilişkilerde "şaşırtma" olayı genelde hep olumsuz ve kötü şeylerde yaşanır..

böyleyken böyle..

Kadınların erkeklere asla yapmadığı ama hep yapılsın istediği pozitifte olsa bir cinsel ayrımcılıktır karikatürize edilen romantizm klişeleri.
Romantik değilsin diyen kadın romantiklik olarak ne yapmış onu sorgularım ben ayrıca içinden gelmeden böyle yapmak gerek diye yapılan şeyin romatizminden de şüphe ederim elbet.

holy diver +19789683528583 diyerek başlamak istiyorum.
çok da eklenecek bir şey yok gerçi.

bu genelde kadınların daha ince düşünceli olmasından kaynaklanıyor sanırım.
erkekler düşüncesiz demiyorum.
kadınlar ince düşünceli diyorum.
yani bu tip şeyleri kadınlar daha sık yapabiliyor.
eve geldiğinizde "sevdiğin yemeği yaptım bugün" demesi ya da durup dururken romantik bir yemek ortamı hazırlaması gibi ufak tefek şeylerden bahsediyorum.

bunda bence doğanın ve kadın erkek rollerinin de etkisi var.

ama dikkat ederseniz filmlerde, dizilerde kadınların aşık olup, ayılıp bayıldıkları erkekler her zaman jestler yapan, kadını şaşırtan, şımartan (kötü anlamda değil), imkanlarını kadın için kullanabilen, üşenmeyen, yaratıcı düşünen erkeklerdir.

edit: bu arada tabii bütün erkeklerin toplamından bin kat odun kadınlar da var. ben sevdiğini göstermeyi seven ve ilişkilere böyle canlılık katılması gerektiğine inanan, ama aslında pek romantik olmayan biri olarak genel fikirlerimi paylaştım.

@lunedor,

o kadar şeyi sayan birisi emin ol ki bir yerinden sallamıyordur, elbette söyledikleriyle ilgili geri planı fazlasıyla örnek doludur...

genelde burada fazlasıyla yapıldığı gibi; herkes kaba yerlerinden sallamıyor olabilir söylediklerini dude;)

***
bir de şu "klişe"lerle ilgili.. o klişelerin kaç tanesini yaptınız da "klişe" haline geldi acaba? artı, bir şeyin "klişe" yaftasına nail olması (ki bu da bana konuşmalardaki en saçma şey olarak gelir) o şeyin değerini nasıl da hemen kaybettiriyormuş.. breh breh breh...

e dünyanın en klişe lafı "seni seviyorum"dur o zaman.. niye söyleniyor ki hala?

seni muhatap aldım, düşüncemi ifade edebileceğimi düşündüğüm için.. üstüne alacaksan hitabımı senden çekebilirim..

@holy diver'ın saydığı her şeyi yaptığım son sevgilim ona çok bağımlı olduğumu düşündüğünü söyleyerek beni terk etmişti. sdfgdsfg.

böyle dediysek de düpediz kaba olma hacı. arada bir öp kokla bir şeyler yap ne bileyim.

@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu,

aklıma gelenleri saydığım o şeylerin hepsini iki gün içinde yaparsan, senin hasta olduğunu düşünüp bir doktora götürmeye kalkabilir;)

yani, her şeyin bir yolu yordamı, yeri vardır.
ne sıkmak ne de önemsenmediğini hissettirecek kadar uzak kalmak..

kızın cenazesi varken karşısına çıkıp "sana kek yaptım" dersen, alacağın tepki hiç de beklenen gibi olmayacaktır.

ya da işte bir şeyini kaybetmişken, hasta iken, ne bileyim çok üzgünken,vs vs..

çok işi varken, "hadi gel boş boş yürüyelim biraz" demek ile.. çok canı sıkkınken, en sevdiği filmi izlemek, ya da işte en sevdiği bir şeyi çıkıp almanın sonucu aynı olmayacaktır..

davranışları, uygun zaman ve zemine yerleştirmek de kişiye kalıyor..

yok yaklaşık 1 senelik süre içinde yapmıştım sdfbgsfg. abartıyorum biraz da demek istediğimi anlamışsındır.

@holy diver üstüme alınmam ki ben sizin yazdıklarınızdan bağımsız bir görüş belirttim de denk geldiği yerde ona ithaf gibi olmuş. Yani bir kadın bana romantik değilsin dese e sen bu konuda ne yaptın diye düşünürüm anlamındaydı.

Burada bunu yaptım şunu yaptım demek abes olur, bilmesi gerekenler bilir zaten başkalarının da bilmesi çok gerekli değil, kadınlar şunu yapıyor yapmıyor demekte abes gerçi ama böyle bir ayrım var maalesef yani senin yazdığın örneklerin çoğunu yapmışlığım vardır da bana bunların hiç biri yapılmadı. Hep bir örnek veririm Mecnun çöllerde sürünür, kör olur vs vs de Leyla'nın yeri nedir hikayede? :)

Klişe konusu biraz hassas konum klişeden kastım eğlence sektörüyle bize pompalanan kimlikler yüzünden neredeyse kanlı bıçaklı oldu iki cinsiyet, yok ufak sürprizler yok güzel yakışıklı prototipleri vs ben bana bir şeyin yapılmasının söylenmesini sevmiyorum bu yüzden klişeden kastım filmlerde vs bize romantiklik olarak pazarlanan hareketler bütünüdür ki ben bunları ucuz buluyorum.

Ayrıca bazen romantiklik yapanların bununla cezalandırıldığını da unutmamak gerekir malum piç adam tercihi.

Kısaca ilişkiler yeterince zor günümüz şartlarında bunun üstüne ezberletilmiş beklentiler eklemek iki cins içinde hayırlı olmaz bence. İnsan içinden gelmiyorsa o saydıklarını ya beklentiyle yapar ya da bir süre sonra içinden küfrederek yapar böyle olacağına hiç yapmasın daha iyi.

Velhasıl kelam, insan içinden geliyorsa romantik olur zaten gelmiyorsa zorlamayla romantik olunmaz ki bu konuyu şart koşan insanlarla da ilişki ne kadar sağlıklı olabilir bilemiyorum.

not: siz'le başlayıp sen'le bitirmişim aferim bana(evet m ile) :)

istisnalar her zaman her cins içinde olacaktır.
ve bunlar kaideleri bozmuyor..

hayatım boyunca hiç unutmadığım bir şaşırtma; lise hazırlıkta oturduğumuz bahçe katında mutfak kapısının çalınıp kapıya hoşlandığım (ve benden hoşlanan) kişi tarafından bir demet gül bırakılması olayıdır. kimse yok karşında, sadece yerde bir demet gül ve bir not var.. o anki hisleri anlatmak mümkün değildir..

o yaptıklarını başka bir kadına daha yaptığında aynı sonuca ulaşma ihtimalin her zaman olacak, istisnalardan dolayı, ne yazık ki.


ama o sonuca götüren şeyler olarak görmek pek de doğru değil. bu saydıklarımız pozitif etkisi olan şeyler. yoksa başka sebeplerle bitecek bir ilişkinin bitmesini erteler belki bir süre ama engellemez diye düşünüyorum. çünkü her ilişkiyi ayakta tutan ya da yıkan dinamikleri farklıdır, kişiler farklı olduğu için.

ona kucuk suprizler yap.

@lunedor,

her söylediğin şeye ortak bir cevabım var sanırım;

ilişkileri ve kişileri (kadını/erkeği) kendi içinde değerlendirdiğimizde, bakış açımızı o yönde değiştirdiğimizde herkes için ilişkiler de çok farklı olacaktır.

klişe & sektörün pompalası;

kişi aklını başına alsın efendim, salak salak şeylere alet ve kukla olmasın? ben filmlerde gördüğüm hoşuma giden şeyi yaparım. bunun için klişeye de bakmam, tüketim için öne sürülmüş olaylara da bakmam. ee ben kendime, işime, ilişkime, karşımdaki kişiye baktıktan sonra bunun neresinden şikayet edeyim de yaftalayayım şimdi?

sevgililer gününde, doğum gününde, yıl dönümünde hediye alırım. onların karşımdakine sevgimi göstermek için bir bahane olarak görürüm. ve "kendi istediğim" hediyeyi alırım, o olaylar için pompalanan şeyleri değil. ha normalde yapabilsem keşke, normalde istediğim kadar yapamadığım için, o günleri yapabilme bahanesi olarak kullanıyorum. ama kendi istediğim şeyler için, bana dayatılan şeyler için değil. misal, ihtiyaç olan & işine yarayacak şeyleri alırım mutlaka.. bu, öyle günler için saçma görünen matkaptan, limon sıkacağına dek varabilir..

falan filan işte.. şimdi çıkıyorum, cevap vermemi gerektirecek şeyler için yarına...

herkese bol sürprizler dolu güzel ilişkiler, sevgiler..

İyi de bu kadar söylediğin gibi sürekli bana sürprizler yapan bir erkek arkadasım olsa ben sikilirdim .zaten boyle bir durumda fazla ilgi gördüğüm için beni şaşırtacak bir durum yaşanmaz,monotonluga girer bu da hoş olmazdı.İliskilerde sürekli vicik vicik olmaya lüzum yok,özel günlerde ufak bir şey yapılsın yeter.

yanlış genel bir algılama var sanki;

saydığım şeyler rastgele aklıma gelen şeylerdi.

resmi bir "bucket list" şeklinde algılanmış sanki..

yapma canım, yapma arkadaşım... biraz geniş bak olaya..
parmağa değil parmağın gösterdiği yere bakmak lazım bazen...

was here..

@fraise:

bu söylenenlerin her gün sırayla yapılmayacağına dikkat çekmek lazım sanırım.
"şaşırtmak" anlamını yitirir zaten o zaman.
kimse sürekli tepesinde yağmur bulutu gibi dolaşan bir adam/kadın istemez.

ama hayat kendi düzeninde akıp giderken bir gün farklı bir şey görmek/göstermek de güzeldir.

bunu genel düzene oturtmaktan bahsetmiyoruz.

öyle de istemem çünkü ben de ona ayrı sürprizleri yapamam,özel günler yeterli bence...holy diver kaç kere sevgilisine sürpriz yapmış sormak gerek mesela :)))

O zaman kişiselleştirmeden toparlarsak kimi bunlardan hoşlanıyor kimi hoşlanmıyor yani insan çeşit çeşit, dengini bulmak önemli yoksa karşı tarafın beklentisi ile olagelen arasındaki fark hep bir sorun ihtimalidir. Bu yüzden herkes içinden geleni yapsın, olduğu gibi olsun, sevgisi ve karşısındaki insan değiştirecek/geliştirecek bir değerse kendisi için öküzlük etmesin değişsin gelişsin ama sindirerek, evet :)

Not: Yukarıdaki yorum cinsiyet bağımsız yazılmıştır.

@fraise:

peki şimdi şunu anlamadım.
yani herkesin ilişkisi kendine tabii de, çok sürpriz yapılınca monotonluktan sıkılıyorsunuz, ama sadece özel günlerde bunlar yapılınca monotonlaşmıyor mu ilişki?

monotonluk yine aynı monotonluk değil mi yani :)

Ya ben sevmiyorum siz seviyorsunuz tamam.Romeolarinizi bulursunuz umarım bir an önce zira ben halimden gayet memnunum :)

Romantiksen çok romantiksin, bu kadar ilgi beni boğuyor diye, değilsen hiç değilsen diye ayrılırlar, kısca ayrılmak istiyorsa bahanedir sadece.

somut bir şey olmasına gerek yok, uğraştığını, "özendiğini" görmesi lazım.

mesela şöyle, doğum günü için bir avm'ye gidecektik. kızılay'da buluştuk. 1 gibi kızılayda olması lazımdı. ben iyi bir organizasyon yapabilmek için kızılay'a 8 gibi geldim, 2 kez avm'ye git gel yaptım ve o uyuyordu bunların hepsi olduğunda. evim de itin öldüğü yerde üstelik. dönerken saklamak için sinema biletini istedi, dalgımlığıma geldi verdim 9:15'te alındığı yazıyordu. =)) dedim saat hatalıydı falan filan inanmadı tabi. otobüste öyle bi sarılmıştı ki yani anlatılmaz diyebilirim.

gözlerine bakıp şiir okumaktır bazen,
bazen mektup yazıp ben yokken oku demektir.
bazen bir neden yokken gözlerine dalıp hiç ayrılmasaak keşke demektir.
kulağına sessizce seni seviyorum demektir.
küçük bir çikolata ile süpriz yapmaktır bazen,
bazen arkanda sakladığın bir gülü/çiçeği vermektir.

benim bahsettiğim bir "zihniyet".
"şaşırtma" zihniyeti.

burada olduğu gibi, genelde de algılanan (misal hemen üstte "neysene"nin sıralığı maddelerdeki gibi) sürekli bir yanan mumlar, şiir okumalar, fısıltı tonunda kulağa sevgi sözcükleri fısıldaşmalar vs. gibi algılanan "romantiklik"in 'DE' sadece bir parçası olduğu daha geniş bir kapsam.

daha sıradan, daha basit, daha gereksiz şeylerle de şaşırtılabilir. iş yerinde gün içinde cebine bozuk para koyacakken, cebinden "hey dude, what's up? xxoo;)" yazan bir not çıkması gayet de şaşırtabilir?

veya telefonu açıp "efendim" dediğinde "beybi beybi come on beybi" diye abidik bir şarkı söylemek. veya o seni aradığında "asoşeytıd pires buyrun?" diye açmak anlık şaşkınlık ve sonrasında gülümseme yaratacak şeylerdir bana göre..

ve bunların genelde algılanan "romantiklik" ile hiç de alakası yoktur görüldüğü üzere..

****
@fraise;

ben senin (genel yorumlarına bakarak)çok çok fazla bulabileceğin kadar şaşırtma ve süprüz yapmışımdır/yaparımdır şüphen olmasın..

en son olanı söyleyeyim; laf arasında house'un (hugh lauri) bir kitap yazmış olduğunu görüp çok şaşırdığını söylemişti (house'u ikimiz de çok severiz). kitapyurdu'ndan kendime kitap alırken ona da o kitabı almıştım. ve ona götürdüğüm bazı şeylerin yanına onu da koymuştum. haberi yoktu yani aldığımdan. görünce yüzündeki gülümsemenin değeri paha biçilmezdi.

bu tür harika şeylerden sıkılınması da bana çok enteresan geliyor ama işte herkes farklı; zevk, renk, falan filan..

Bu kitap olayı vb durumlar biraz düşünceli olunması gibi geliyor yani ben bunları ablama, arkadaşlarıma da yaparım ha bunu sevgiliye yapınca o romantiklik oluyorsa bilemiyorum.

Romantizm biraz içi boşaltılmış bir kavram oldu artık galiba, aşk gibi. O yüzden herkesin romantizmi kendine gibi bir durum var. Burada sürpriz ve şaşırtma olarak tanımlanıyor genelde ama sokaktaki insana sorsak mum ışığında, keman eşliğinde falan filan der veya şiir der, çiçek der.

Eğer romantizmin tanımı O'na küçük sürprizler yapın ise ben çok yanlış bilmişim çünkü ben romantizmi Petrarca'nın 14. yüzyılda icat ettiği sonrasında bir dönem(18. yy civarı sanırım) sanatı da etki altına alan ve ilişki düzeyinde incelersek kendinden yabancılaşıp sevgiliye birazda abartı bir biçimde tüm varlıklardan üstün görmenin dışavurumu olarak biliyor idim.

Velhasıl kelam, burada romantizm denilince anlanan şeyde de farklılık olduğunu görüyorum o yüzden yurdum erkekleri nasıl kime yaransın? :)

tdk'ye göre;

romantik:
1. sıfat Davranışlarında duygu ve coşkunun aşırı ölçüde etkisi bulunan

romantizm:

1. isim XVIII. yüzyıl sonunda başlayan, duygu, coşku ve sembole aşırı yer veren sanat akımı
"Victor Hugo'yu seviyordum, bu merhaledeki düşünüşüme epeyi uygun olduğu için onun şiirini anlamakla romantizme kolay bir kapıdan girmiş oldum." - Y. K. Beyatlı

2. Romantik ortam veya durum

3. Duygusal eğilim

******************************

kelimelerin sözlük anlamlarına baktığımızda; çoğunluk tarafından sahip olunan "mum ışıkları, sürekli aşk sözcükleri, şiirler, serenatlar, vs" şeklindeki "sabit" algıların, kelimelerin kendi anlamlarıyla bütünleşmekten çok, anlamları abartılarak toplum içinde kullanıla kullanıla bu şekle büründüğü düşüncesini veriyor bana.

yani "romantik" kelimesiyle karşılaştığımızda aklımıza sadece o bildik ve "sabit" anlamlarının gelmesi pek de doğru değil..

***
diğer yandan, ilk cevabımdan itibaren söylediğim şeyler "romantik" kelimesinin karşılığı olarak düşündüğüm şeyler anlamında değildi. genel olarak ilişkilerde erkeklerin eksikliği olarak yazdım, hatta ilk cümlede belirtmiştim bile.. belki başlık yanlıştı bilmiyorum. uzun süredir benzer bir sürü duyuruyu es geçmiştim, bu kez yazasım geldi yazdım.. ama yazdıklarım çoğunlukla algılanan sabit anlamlı "romantik/romantiklik" anlamında değil.

Holy diver ,kitap olayı güzel hoş da bu bana gore
romantiklik değil ki ,karşıdakini düşünme :)bunu ben de yaparım ama sevgilim bana yapmıyorsa 'niye yapmadı?Niye bana telefonda su bu demiyor?Bu adam hic romantik degil'diye hayiflanmam.Romantizm tanımı herkeste farklı demek ki,bir kalıba oturtup karşıdakinden oyle davranmasını beklemek yanlış.

@fraise,

oehh!
şu söylediklerinde şaka yaptığına inanmak istiyorum?

bu kadar mı en olmayacak şekilde anlaşılacak biçimde anlaşılmaz yazmışım hay ben kendime ne diyeyim;)

aslında içimden bir çok duyuruya bir şeyler yazmak geçse de işte tam da bu sebeple hiç yazmak istemiyorum..

iki kuruşluk bir şey yazayım diyorum, arkasından on kuruşluk derdi oluyor, çekilir dert değil valla benim gibi asabi biri için;)

neyse, "haklısın" diyeyim ve kapatayım konuyu en iyisi;)

Ama ben daha önce de söyledim senin ne dediğini anladım.Sen iliskinde anlattığın sekilde mutlu oluyorsun,karsında oyle bir adam bekliyorsun.Benimkiyse seninkinden farklı.Romantizm herkes için aynı anlam ifade etmiyor :))

Daha önce de söylediğim gibi herkes kendi Romeo'sunu bulur umarım bir an önce :))

dünyanın sonu onlar yüzünden geliyor. o yüzden de dünyanın kontrolünü ele geçiriyorlar.

işte bunu yeni sezonda öğrenicez. ama büyük ihtimalle insanoğlunun beceriksiz olduğunu düşünerek kontrolü ele geçirmek istiyorlar.

şimdi alternatif timeline olayı şöyle :

iki tane evren vardı. peter makina'ya girdikten sonra zamandan peter'ı sildiler. böylece 2 timeline'da peter'ın etkilerini yok edecek şekilde değişti. fakat peter geri geldi ve orta yerinden tekrar girdi. yani ilk 3 sezon izlediğimiz 2 evrenden peter'ın yaşadığı yılları silerek oluşturulan yeni 2 evreni izliyoruz. (biraz karışık ama anlatabildim sanırım.)

observerlar ise 2600lerde dünyanın ırzına geçmişler. artık ne olduysa kendi yaşadıkları zamanda dünya yaşanmaz bir hale gelmiş ve böylece 2036'ya dönüp dünya hala düzgünken orada yaşamak için kontrolü ele geçiriyorlar.

september peter'a; "senin öbür tarafta oğlun oldu işler karıştı, her iki tarafın da düzene girmesi için seni tarihten sildik ama hesap edemediğimiz, sizin adına aşk/sevgi dediğiniz nane planlarımızı bozdu. Geri geldin, bumerang gibisin kerata." diyor. işin özeti bu. yani timeline falan değişmiyor aslında, peter doğru yerde ama adamı tarihten sildiler.

observer dediğin de insan ama o zamanın insanı; bunlar dünya cortlayınca, "pii mundar oldu canım gezegen" deyip hemen geçmişe akıyorlar ve yönetimi ele geçiriyorlar ki tekrar cortlamasın. elbet "bishopgiller" buna izin vermeyecektir, bakalım 5. sezonu bekliyoruz.

@late viper +1

ancak ben observer ların dark side a geçtiklerini düşünüyorum. september sağduyu göstererek bizimkilere yardım etti, observer lara ihanet etmiş oldu.

Ok yani aslinda simdiki durumu ozetlemek istersek:

Aslinda olaylari baslatan,

Walter'in kendi tarafindaki Peter ölünce paralel evrene gecip Walternative'in Peter'ini almasi ile denge bozuldu vs. vs. olaylar olaylar. Daha sonra David Robert Jones evrenlerin annesini aglatan deneyler isler yapti. Sonradan ogreniyoruz ki bunun arkasinda William Bell ve onun tanricilik oynama istegi yer aliyor. Bu isi yaparken de iki evreni yok edip tek bir evren yaratmayi planladi. Guc kaynagi da Olivia idi.

Ve bu 2-3 sezondur savas savas denen olay observerlar ile isyancilarin(ve beraberinde bizim fringe ekibinin) savasi sanirim? -Ki bunu 5. sezonda gorecegiz-

Ancak bu observer meselesi halen bir muallak, dedikleriniz dogru ve mantikli gorunuyor bekleyelim ve gorelim.

Firefox'un AURORA versiyonunu kur ve çökmelerden kurtul.Aynı sorunu bende yaşamıştım...

www.mozilla.org

o da çöktü.

Garip...

son çözüm portable firefox kullan. yok o da çöküyorsa bilgisayarı at camdan aşaaaa

aynen. tele uzaksa özellikle bırakmıştır.

biraz arkada kalıyor o diş. açı olarak da sıkıntı var gibi ama doktor değilim sonuçta bilemiyorum. kafama baya takıldı.

Bu durumda tel takılsa bile kopma durumu olacağından ilk başta takılmaz, tedavinin ilerleyen aşamasında takılacak merak etmeyin.

birebir tanıdıklarım. iki kişi var.

4 kisi var. sahsen tanidigim veya sozlukten cok muhabbet etmis oldugum.

200 den fazla kişi var, nasıl yaptım bende bilmiyorum valla.
%95 unu da kişisel olarak tanımıyorum bile.
mallarda ise 32 kişi varmış.

Sor bakalım bir de sözlük okuyor musun diye :) Duyuruda sözlükten çok vakit geçiriyorum. Fakat badi listemde kendi arkadaşlarım mevcut 8-10 civarı.

23 kişi ekli ama hiç badi butonuna basıp takip etmiyorum. öylesine duruyorlar.

213 şu an benimki. bi göz attım, 50 tanesini falan tanıyorum. sözlüğü takip etmiyorum ben, badileri okuyorum, daha mantıklı.

var. benim hiç umrumda değil.
sadece her gün buz pateni yapmak istiyorum. onu da zaten sevdiğim için istiyorum. olimpiyatla ve olimpiyatların kapsamı ve benzerindeki hiçbir şeyle alakası yok.

valla ben Naim Süleymanoğlu,olimpiyatlarda Türkiye formasıyla ilk çıktığından beri özenirim.
sanırım 88 seul olimpiyatıydı...

edit:tabi halter yapmaya özenmiyorum,ülkemi temsil ederek,başarılı olmaya özendim hep.

yüzenler için evet.

kim istemezdi ki sırıkla atlamayı köpekleme dalmayı... ah ah.

yani benim çok tipim değil ama meraklısı için sırf olimpiyat köyünde kalmak bile yeterince özendirici olabilir. töbe yarabbim ramazan ramazan şimdi...

michael phelps'in yüzme lisansını aldığı yaştan 2008 Pekin Olimpiyatları'na kadar sadece 3 gün havuza girmediğini düşünürsek bence o kadar da imrenilecek bir şey değil. nasıl bir hayattır lan o öyle?

yüzüşkenleri imreniyorum ben de.

d24w6bsrhbeh9d.cloudfront.net

evet, çarşamba günü çanta aldım cuma günü elime geçti, hiçbir sıkıntı yaşamadım.

jack & johnes mağzalarına baktın mı?

e al olm işte zidaya.com'dan..
beğenmezsen iade edersin.

@aeroflot evet bakmıştım orda yok.

De facto da gördüm sanki böyle biseyler

Uzun zaman önce birisi ''Şimdi önümde izlenmemiş bir sezon Game of Thrones olsa mutluluktan ağlardım'' demişti, hiç aklımdan çıkmaz. Ben de Lost için aynı şeyi söyleyebilirim. Ben başladığımda Lost'un 3. sezonu bitmişti ve ben 3 sezonu uyku hariç ara vermeden izlemiştim neredeyse. Öyle bir heyecanı vardı.

tabiki de OZ !!!

dexter
shameless
sherlock


hatta keşke finalleri yapıldıktan sonra haberim olsaydı böyle dizilerin varlığından da öyle izleseydim diyorum ama nafile tabii. bekliyoruz.

Game of Thrones kesinlikle. 2 sezonu biriktirip izledim. Üç beş sezon biriktirseydim diyorum. Şimdi biriktiremem de insanların konuştuklarını okulda asansörde falan duysam anlarım ne olup bittiğini.

Onun dışında elimde birikmiş 30 rock ve seinfeldler var <3 galp.

Prison Break
ve kesinlikle Nip/Tuck...

friends var bi de. kapı gibi tam on sezon.

community
blue mountain state (keşke hiç başlamasaydım, yetiştim dizinin akışına dedim, demez olaydım yayından kaldırdı .mına koduklarım, 3 sezonu var temizinden izlemeni tavsiye ederim)
bored to death (bu da kaldırıldı)

Sherlock ve Doctor Who... İkisi de aynı senaristin elinden çıkmış paçalarından zeka akıtan diziler. Olağanüstü bir İngiliz aksanı da yanında promosyonmuş, ben öyle duydum.

friends..

House M.D.

çok üzülüyorum. unutup unutup baştan izlemek istiyorum.

ben bunu doğrudan demedim ve yaptım american horror story

battlestar galactica

Futurama

friends kesinlikle.

ölümüne battlestar galactica
ve tabi ki friends.

Niye hiç kimse "Heroes" yazmamış ya çok süper bir diziydi.
"24" ve "Kyle XY" dizilerini de ikincilik tahtına koyuyorum.

bu 4 diziyide yarım bıraktım. devam edeyim mi =) ?

343 kd deden olarak söyleyebilirim ki sınava rahat gidebilirsin. saç sakal problemi yok.

hexdizard'ı teyit mahiyetinde: istediğin gibi git.

12'sinde teslim olana kadar sıkıntı yok.

O zorunluluk birliğe teslim olduğunuzda olur. Bu yüzden rahat olun, bir sıkıntı olmaz.

ben birliğe teslim olurken bile robinson crusoe gibiydim sıkıntı yok. askerde skip atıyorlar zaten.

hacı saç sakal her türlü gidecek zaten kaçınılmaz kestir zevk almaya bak bence

var oyle bir zorunluluk. sinava girecegin yerin onunde ayak ustu sakal trasi yapmak icin tezgah bile aciyorlar.

aile hekimi raporlarının da geçerli olması lazım, ama genelde askeri hastanelere gönderiyorlar..

her koşulda askeri hastaneye gönderirler yada şubede muayene ederler.

tamamdır, o zaman ben önceden hazır sağlık raporum var yeaaa tribine girmiyim hiç.

ne olursa olsun askeri tabipler raporunu imzalıyorlar çürük yada sağlam diye.

%99 şubede kendileri yapacaklar.

avea online işlem merkezinden oluyor.

finansbak internet bankacılığından oluyor.

garanti ve işbankası internet bankacılığıyla da oluyor. işcepten de oluyor ayrıca.

1. soru evet
2. soru burada yazılı olan para senin minumum ödeme tutarın ve son ödeme tarihin.

misal sen mart ta direk 141 lira vermek yerine ocak ta 100 versen şubatta da 50 versen 2. taksidini ödemiş ve 3. taksidinin de 9 lirasını ödemiş olcaksın.

yani ister 3. ayın sonunda git 141 lira öde ister 1. ay 40 2. ay 100 öde, fark etmiyor. yeter ki 141 liradan az ödeme o son ödeme tarihine kadar. yoksa vergi dairesine bildiriliyor ve vergi dairesinden ödemek zorunda kalıyosun borcunu.

141 lira bişi diil ne kadar çabuk kapatabiliyosan o kadar çabuk kapatmaya bak.

ordaki tarihler son ödeme tarihleridir.

yok, zaten bunun haricinde +504 lira da var. yani toplamda 645 tl'cik ödeyeceğim her 3 ayda bir =/ açıklama için çok teşekkürler, o zaman olabildiğince çok yatırmaya çalışayım her ay.

ee soru nerde?

esas tavsiyeyi ben vereyim, mecbur kalmadıkça kullanmayın.

bütün bil(n)diklerinizi unutun.

ben toplu taşıma denilince bi tek metro 'yu anlarım, diğerleri ne idiğü belirsiz ulaşım yöntemleri.

"merhaba hangi mp3'leri seversin msn var mı " tavsiyesini veren de sendin değil mi ?

ben bayramdan önce göndermiştim, bayramdan sonra ilk iş günü ellerine ulaştı. bu ayın 22'sinde de ertelenmiş görünüyordu sistemde. cevabı da posta yoluyla gönderiyorlar. geçen sene de erteletmiştim. ama o biraz daha geç ulaşıyor.

bir ay olayı pek geçerli olmuyor ben başlama tarihinden bir gün önce yollamıştım. sonra eve bir yıl ertelendiğine dair bir kağıt geldi. tabi gelmesi biraz zaman aldı. eğer şartlarınız uygunsa erteliyorlar sorun olmuyor.

braid mi ki?

braid?

braid gözlüklü değil ki.

clones; tümevarım yerine tümden geldik.

müşteri temsilcisini arayıp sorsanız? 2 dkda doğru ve kesin cevabı alırsınız. ben olsam öyle yapardım.

teşekkür ederim, niyeyse bu işi bankayla halletmek hic aklıma gelmemişti :) mail attım şimdi, yarın bi cevap atarlar heralde.

gerçi yarın hafta sonuymuş, hafta içini beklicez artık :/

telefonda ısrarcıyım (:
h.sonu da cevaplanır bence mailler.

:) bu saatte açan olmaz die aramadım, bakalım cevap gelmezse hafta içi ararım artık, yardımlarınız için teşekkür ederim :)

nasıl yahu? 24 saat boyunca neredeyse ulaşabilirsiniz temsilciye. şimdi yoğun da değildir anında biri çıkar.

hadi ya ole oluyo mu :/ hic bilmiyorum bu banka konuları nı, dur bi ariim ozmn

açıklama kısmında ne yazıyor? merak ettim.

açıklama falan yok. kredi kartından borç ödeme kısmına giriyorum, ekstredeki borç 134,08, minimum odeme 50, bu ayki borç 0, minimum odeme 0 diye tablo çıkıyor.

internet şubesindeki ekstreniz aylık olarak güncelleniyor bildiğim kadarıyla. Finansbank'ta öyleydi yani. Siz 1 kere ödediyseniz oradaki tutarı, bir dahaki ay güncel borcunuz gözükür. Yani yeni hesap kesim tarihinden sonra. Yani yamulmuyorsam.

fazla para ödemişsiniz.

peki bu odedigim fazla para noluyor, gelecek aydaki borçlarımdan kesiliyor mu yoksa o para gitti mi?

borçlarınızdan düşüyor.

Evet düşmesi lazım.

teşekkür ederim, içim rahatladı şimdi :)

bir kere ödemişsiniz, bu aylık borcunuz yok demek. taksit varsa onlar diğer ayın borcu. siz 2. kere yatırınca diğer ay olan borcunuzu bu ay yatırmış gibi oldunuz, yalnız kartınızdaki limitte sizin diğer ayki borcunuz olmadığı için mesela toplam 1 milyar limitiniz varsa limitiniz bu ay için 1138 lira falan oldu. işte böyle.

@harbi light öncelikle başlığı hortlattığınız için çok teşekkür ederim :)üstünden baya bi zaman geçti ama en açıklayıcı cevap bu oldu, bu süre içerisinde diger ayın borcunu ödedigimi kavrayabilmistim ama kartın limitinin arttıgı konusunda bir bilgim yoktu, teşekkür ederim :)

eyvallah

şuanda zaten 5 ay 5 gün

@sickbastard

Toplam süre 6 ay fiili olarak 5ay 5 gün yapıyorsun. 5 aya düşerse şayet 4 ay 5 gün olacak askerlik. Ve evet meclis açıldığında bununla ilgili bir çalışma yapılması bekleniyor.

@clones yanlış hatırlamıyorsam 3 ay gibi bir süreye düşecek fiili süreç. 4 ay 5 gün benim düz mantık yaklaşımım.

tam 4 ay 5 gün olmaz yapılacak askerlik süresi kısalacağından izin günü de ay hesabıyla bağlantılı olduğundan ona göre hesaplanır. her ay için iki gün sayılır.

bu arada bu soylenti her yil meclis acilisinda cikar. gecen sene de vardi cok net hatirliyorum.

evet sensin. herkes pop müzik seviyor.

Yalnızsın usta herkes pop müzik manyağı bu ortamlarda. Yalnız pis cazcı seni.

herkesin beğendiği kendine diyim öncelikle. aslında kimseyi ilgilendirmez ne tür müzikten hoşlandığın. ismail yk dinlesen de tom jones dinlesen de kimseye dert değil ve unutma ki hepsinin bir alıcısı, beğeneni var.

soruya cevap; bir çoğu kolay yoldan para kazanma derdinde, bunlar da zamanla ortaya çıkıyor kolaylıkla zaten. kimisi güzel işler yapıp yıllar sonra adı hep anılır, şarkıları hala dinlenirken kimisi de cebini doldurduklarını güzel yönetmişse onun sefasını sürüyor ya da tam tersi hepsini çarçur edip sefil oluyor, bir de üstüne psikolojisi bozuluyor.

özet geç lan piç özeti; pop müzik sevmeyen biri olabilirsin ama bu kendini kötü hissettirmesin.

8 gblik muzik arsivim var ve arkadas cevremde tarzimi begenen kimse yok. Sinan Akcili bile daha cok dinleyen var. O derece yani. Anlamsiz cistak cistak muzikler daha cok tutuluyor.

müzik kültürü yok bizde takma kafana gerekirse bitir arkadaşlığını ben de sevmem öyle serdar ortaçvari müziği işte topu topu 7 nota var adamları onlar

@vexations, arkadaşlarımın yaptığı şeyi yaptın :)
@in vino veritas, evet müzik te para artık araç değil amaç olmuş durumda
@lim5, benim de aynı durumda olduğum söylenebilir
@uykusuz her gece, arkadaşlık bitirtecek bir konu değil yav :)

ne tür müzik dinlersin sorusuyla karşılaştığım durumlarda caz diye cevap vermem hiç. nasıl yer etmişse caz dinleyenlere hep elitist gözüyle bakılıyor güzel ülkemde. bu tip yaftalara kurban gitmemek için caz dinlediğimi pek kimse bilmez, hiç bir ortamda " siz caz dinlemiyor musunuz, cahiller sizi " vb söylemlerim ve tavırlarım da olmadı. böyle yukardan bakan, elit biri olduğum falan zannedilmesin :)

1 tb'tan fazla olan müzik arşivimde 1 mb. bile pop müzik yok, 1 mb. bile arabesk yok. Olmasın da... Bende '70 dönemi İngiliz rock hastalığı var, sende jazz. Ne millet senin dinlediğini sevmek zorunda, ne sen milletin. Sıkıntı yok. 78 Gb.'lık The Beatles arşivim millet için çok gereksizdir (Basın toplantıları bile var); fakat benim için çok değerli. Popüler müziğe ise radyoda bile tahammülüm yok. Sırf popüler çalıyor diye yıllardır radyo dinlemiyorum. Yeniyi sevmiyorum. Sadece müzikte değil, edebiyatta da böyle bende. Popüler iş beğenmiyorum. Böyle iyi müdür, sıkma canını...

güzin abla ?

zorunlu hazırlık olayı kalkmıştı bölüme geçtik 3.sınıf olduk bugün tekrar yabancı dil sınav yapılacağını duydum sinir oldum.olay Anadolu üniversitesinde geçiyor ilgililere duyrulur.

kıçımı yataktan kaldıramayışımın 3. şeref günü. bi dolu da iş var.
ühüh

sirkette 2 saate yakın süren toplantıda ince ince dokundurma yapılması.
Sana ne oldu?

euro düşüşe geçti.

kredi kartını odeyemedimde bugune has bir şey de değil. hiçbir zaman ödeyemiyorum.

cumartesi bugun icin is gorusmesine cagrildim. sabah kalktigimda ogleden sonra dersim oldugunu gordum, aradim yarina ertelemek icin acmadi. neyse cok umitli degildim zaten, kesin almayacakti.

beklediğimiz yerden para gelmedi amk. bi gelseydi anasını ağlatıcaktım.

video.milliyet.com.tr bunu izledim. kötü oldum..

doktorumla randevumu kaçırdım.

ve doktorum babamdı. hem sağlık hem iş yani. çok fena.

çayın kaynar suyu bardakta zıplayarak(evet zıplama mantığıyla hareket etti) ayağıma sıçradı

acıyür hala:(

şirkette yemekler yine, çok affedersiniz ama, necaset gibi çıktı.

andy withfield öldü.
fransa da da nükleer santral patlamış.
yeterince kötü.

okutmanlık sınavında olmam gerekiyordu bugün. gitmedim. gitsem de büyük olasılık kazanamayacaktım ama ya olsaydı diye düşünmeden de edemiyorum.

birazdan harç yatırmaya gideceğim zamlardan sonraki hali ne kadar olacak diye korkudan hala bankaya gidemedim, onun yanında ev kiramı ve kredi kartı borcumu yatıracağım, cebimde sigara param kalacak sadece, bunların üzerine bir de bir-iki ay içersinde bulunduğum evden çıkmam gerekiyor, daha sayayım mı ?

ilk ikisi oldu. üstüne arabamın muayenesi geçmişti. ceza yedim.

uyandım.

para beklediğim yerden para gelmedi. çok kötü bi durummuş lan :S

bu sabah 5:30da uyudum ve 4 saat sonra 9:30da eve marangoz geldi merdivenleri yapmak için. uyumamak için doktorlar'ı seyretmek zorundayım ve de yemek yemem gerekiyor hiç durmadan. çünkü yazın 12 saat uyumaya tembelliğe baya alıştım. kilolarımı nasıl vericem, okul açılınca sabah erken kalkmaya nasıl alışıcam diye düşünüp duruyorum.

akşam 4te uyandım, evde dolap bomboş, motivasyonum sıfır, nefes almak yorucu geliyor

bugün de aramadı :/

iş görüşmem iğrenç geçti. adamı dövebilirdim.

hayır. böyle bir şey olmaz. ben hatırlamıyorum. rahmetli dedem de hatırlamıyor.

niye 2 gün birden varken tatil etsinler ki?

bir keresinde yılbaşı zamanı yapmışlardı böyle bir şey ama artık olmaz. çarşamba yılbaşı tatili idi perşembe cuma tatil yapmışlardı

1 senede iki kere yapmazlar heralde. pek sanmıyorum

@clones'ın sorusuna ek olarak bu bahsi geçen yerden istanbul asya yakasında da var sa süper olur.

ya valla gidin heybeliadaya ya da burgazadaya mis gibi rahat rahat kitabınızı okuyun,temiz hava alın.zihnen dinlenmiş olursunuz :)

@clones teşekkürler :)

@tommy216 +1

Hisarüstüne gidebilirsiniz, Boğaziçi Üni'ye girin orada, zaten kimlik sorulmuyor. Manzara olur, sosyoloji-psikoloji bahçesi olur. Güney meydana inince illaki gönlünüze göre bir yer çıkar kitap okuyacak.

@clarissa dalloway dediğin doğru manzara süper oluyor orada fakat çok fazla kedi köpek vardı eskiden bahçede hele ki kantinlerin orada, hala öyleyse oturması pek bi sıkıntılı oluyor.

@Zasha Evet öyle. Köpekler pek yanınıza sokulmaz, havlamaz-hırlamaz sakin hayvanlar; öte yandan yemek alıp yemeniz durumunda başınıza zilyon tane kedi üşüşür ama yiyecek yoksa onlar da sırnaşmıyor. Teras Kantin açıktır, karnınız acıkırsa orada takılın, kedileri içeri almıyorlar. Ya da evde sıkı bi' pazar kahvaltısı?? Ama alerjikseniz-fobi varsa kesinlikle tavsiye etmem, insan huzurla oturamaz.

şişli'den oraya nasıl gidebilirim?

59R Rumeli Hisarüstü-Şişli hattı ile giderken Etiler'i geçtikten sonra sağ tarafınızda Boğaziçi Kampüsü diye görürsünüz, görünce düğmeye basın durak 50 metre ileride.

Nasıl sallıyorum öyle, 50 metre falan değil max 10 metredir. Benim ölçü birimlerim biraz şaşkın ama görünce basıp inecek kadar vakit var.

@clones Rumeli Hisarüstü otobüslerine binersin boğaziçi güney kampüs de at beni dersin şöför amcaya seni tam önünde indirebilir ya da azıcık iki adımlık ilerisindeki otobüs durağında. Şişliden de yakındır sana 59R Şişliden Rumeli Hisarüstüne giden otobüs www.iett.gov.tr . Ya da diğer bi seçenek Zincirli Kuyu'ya gidersin oradan 559C ye binersin çok sık geçerdi kendisi eskiden ya da 43R beklersin. alternatifin çok yani, şanslısın ;)

tamam seni gezdirdik de ben ne olacağım yahu :P

şans ve ben :) neyse bu konuya hiç girmiyim. umarım yarım tembellik yapıp gitmemezlik yapmam. denemek lazım.

fenerbahçe güzel diye biliyorum. pek bilmiyorum oraları.

Asya için Pazar günü ve sakinlik pek başarılı bi' ikili değil. Gerçi şimdi herkes tatilde bence yarın Moda, Caddebostan, Bostancı Sahil epey boş olur. Ben yarın Bostancı'da Yaşar Usta'ya gidip adam gibi dondurma yemeyi planlıyorum:)

@clarissa dalloway Bostancı her daim çok kalabalık yahu.. bu gün bir girdim trafiğe gittiğime pişman :(
fakat size afiyet olsun :) varsa güzel karadutlu dondurmaları bi topda benim için yiyiverin ;)

@zasha trafik fecii de banliyö treni ile kadıköy'den onbeş dakka. Karadut varsa iki top o zaman:))

Tren iyi fikir de, o da bizim oradan çok dolu geçmekte bi binen pişman bi binmeyen ya da ben çok gıcığım bilemedim hepsi olabilir :)

@ zasha yok canıııım, zaten zorunluluktan yeterince toplu taşıma azabı çekiyoruz; insan haliyle pazar gününü de sinir olarak, ter koklayarak geçirmek istemiyor:)

kireçburnu

sitenin kendisi eksik gibi geldi bana.

sitenin linki yok mudur ben mi göremiyorum ^^!

yok daha önce o profili ziyaret eden sayısı sanırım. ben kayıt olunca 1-2 dakika kadar baktım bıraktım öyle, sözlüğe de link vermiştim. sanırım oradan gelenler falan oldu, şu an 75 yazıyor.

di'li geçmiş zaman.

yüksek id alıyorsunuz değil mi? ayrıca kad'a iyi kötü bağlanmak derken? kad ekranı doluyor değil mi? yani şöyle i.imgur.com oluyor mu? çünkü boş olursa portlarda problem var demektir.

onun dışında film, dizi, oyun falan arıyorsanız, divxplanet forumlarını kullanmanızı tavsiye ederim. orada linkler veriliyor ve feyk dosya olayından otomatikman kurtuluyorsunuz.

kad a iyi kötü bağlanıyorum derken bi bağlanıyorum bi bağlanamıyorum, mesela şu anda bağlanamıyorum. ayrıca aradığım mts diye bir program bilir misiniz ki linkleri nerelerdedir?

2 ay önce çatır çatır indiriyordum ben, aile evinde sınırlı internet var, burdan kontrol edemem ama ölmemiş olması lazım.

yok ölmedi halen devam ediyor. hiçbir sıkıntı da yok.

(bkz: 2001: A Space Odyssey)
Biraz zorlarsak: (bkz: Contact)

Edit: Unutmuşum ya

(bkz: blade runner)
(bkz: inception)
bir açıdan (bkz: 12 angry men)
kesinlikle (bkz: existenz)

(bkz: k-pax)
sonu tamamen senin algına ve düşüncene bırakılmış güzel bir filmdir.

mulholland dr. olabilir.. hem çok iyi filmdir, hem de izlerken ve izledikten sonra çok soru sordurur..

kesinlikle primer çözen çıkmadı diyorlar.

memento
moon (2009)
k-pax
mulholland dr
jacobs ladder
inland empire

Üstüste iki soruya aynı cevabı veriyorum.

kelebek etkisi
(butterfly effect)

1. film tabiî.

aslında burda verilen bazı filmlerin sonu izleyiciye kalan değil belli olan şeyler. neyse bunu söylemek istedim. bunlara örnek shutter island,jacobs ladder, butterfly effect verilebilir.

silivri'yi hiç sevmem ama tatili orada yapmam gerekti. otelin havuzunda takılacam mecburen. çok sikko bi yer ya.

viyana'ya gidiyom, tavla turnuvasına.

bayram namazına mütakip uçağım kalkıyor askerlik usta birliğine katılıcam kıprıs'a. ne kadar neşeli dimi ?

2 takla 1 osuruk (by CMYLMZ)

köyüme geldim (Ardahan)

evde kösk ös oturmaca..film+kitap+duyuruda takılmaca.

iş.

ilk gün akraba ziyareti ve para toplama (üniversite öğrencisiyim, çalışmaya başlayana kadar vercekler galiba) daha sonra hasılata göre arkadaşlarla günübirlik veya kalmalı yakın bi yerlere kaçabilirim deniz amaçlı.

evdeyim, sıkılmaca .

anneanne-babanne-ev ben de isterdim bodrumlarda sürtmeyi kader kısmet :)

akraba ziyareti..

karadeniz turuna çıkacağıdım; lakin yattı o iş.
ziyarete gelen kimi tatlı huylu; kimisi muşmula suratlı misafirleri ağırlamaca. misarifliğe gitmece.
arta kalan zamanlarda da pleysteyşın oynamaca.

image stabilisation demiş ya adamın yaşlanmayı durdurmuş sanırım. ben oraya bağladım yani

evet eleman titrek bişey herhalde. öbür türlü fotoğrafın bi esprisi yok. image stabilization reklamı yapmışlar zaten üstünde.

mi j fox'un parkinson hastalığına bir gönderme yapılmış.

teorik olarak, "ilahi" bi kudrete inanmıyorsanız evet mümkün. İnanıyorsanız "ruh"a, imkansız. Ahlak ve etik mi değil mi konusunda tartışma da ise olmayan bir şey üzerinde tartışma "hazırlığı" yapmak gerekecek.

format etme olayı zamanında Avrupalı bilim adamları tarafından ortaya atılmış suçluların beyinlerini silip topluma yararlı fertler yaratma yetiştirmemiş

itirnil sansayn ov di sipotlis maynd izlemenizi tavsiye ederim.

(bkz: ışık evleri)

commodore64 ile yapilabiliyor (bkz. G.O.R.A.)

o daha çıkmadı yeni sürümleri bekliceksiniz.

(bkz: a clockwork orange)

@point me at the sky: ışık evlerine formattan daha çok antivirüs desek daha doğru olur.

Beyin dalgalarını, elektriksel aktiviteleri inceleyerek temel düzeyde işler çıkarılabiliyor. Örneğin kişi uyanık mı, uyuyor mu, yalan mı söylüyor. Görme merkezine elektriksel pulselar uygulanarak gözlerde pikseller oluşturulabiliyor. Hatta sözlükte bir yazar beyin dalgaları ile yazı yazmanı sağlayan bir proje geliştirmişti.

Belki ilerleyen yüzyıllarda mümkün olur, insan üzerinde deney gerektirdiği için gizli kapaklı yapılması gerekiyor, haliyle bitince bile haberimiz olmaz muhtemelen.

Bence zamanla her şey olacak, nükleer bombalarla dünyayı yok etmezsek.

uzun zaman önce beyin araştırmalarıyla ilgili bir yazıdan aklımda kalan beynin üzerinde inceleme yapıldığında kendini korumaya aldığıydı. yani röntgen, mr gibi dışardan inceleme yöntemleri haricinde beyni normal seyrinde çalışırken incelemek neredeyse imkansız. bu yüzden birçok organın çalışma mekanizması araştırılabiliyorken beyindeki gelişmeler zorlu süreçler gerektiriyormuş. falan filan.

ha bir de alakalıdır belki (bkz: lobotomi)

format b:

diyince oluyor ama jak yok klavye girisi yok biraz zor o.

vücudu yan yatır. yok bu olmadı sanki.

beyini bilmiyorum ama karma için; kryon: nötr aşı

@hyu, senin dediğin şey sakın foton olmasın ?

mr'da beyin aktivitesi gayet güzel görütülenebiliyor, farklı durumlarda beynin hangi bölgesi aktif görüntülenebiliyor

@kimlanbu, ben de mr'la beyin aktvitesi görülebiliyor demek istemiştim. yanlış mı yazdım ki?

2500'ü görünce kendimden geçtim. devamını getiremedim.

8250tl alıyorum geçen sene mezun oldum. muhasebeciyim (2 yıllık muhasebe okudum)

İnsanlar hep bu civarlarda maaş alıyorlarsa bu ev kiralarını nasıl ödüyorlar'a kadar normal denilebilirdi belki ama ipin ucu burada kopuyor maalesef. 1000 liraya geçinenler var arkadaşım. Lükslerden feragat ediyorlar. Belki mesleğinizin daha fazlasını hakettiğini düşünüyorsunuz onu bilemem haklısınızdır. Ama 2500 3000 lira maaş az değil.

çoğu orta seviyeli vatadaşın aldığı maaş 1000 lira civarında bu kadar olmayanlar bile var. kişi başına düşen milli gelir ne zaman artar bu vatandaşa ne zaman yansır hiç bir fikrim yok.

bilgisayar mühendislerinin başlangıç maaşı 2500-3000. sizin için az bence de.

nerde başlıyor ya bilgisayar mühendisleri 2500-3000 liraya. söyleyin de biz de şansımızı deneyelim bari. inşaat sektörünü pek bilemiyorum da 4 senelik tecrübeyle 2500-3000 lira alıyorken 2000 liraya düşmen sektörde deneyimin olmamasıyla ilgili olabilir evet. sektör değişikliklerinde olabiliyor öyle.

bilgisayar mühendislerinin başlangıç maaşı sadece iyi bi üniversite mezunu ve büyük bir şirkette başladığı zaman 2500-3000 dir

genel olarak 1500-2500 bandında değişir 2000 e daha yakındır, 2000 le başlayanlar şanslıdır.

gelelim bşlık sahibine inşaat sektöründe kalın bence şayet dediğiniz gibi imalatta yıllık %5 zam varsa, hadi enflasyon %10 , en az %10 zam olsun yine de az gibi sanki

3-4 sene tecrübeli olursam ileride yine yazarm

750 lirayla ev geçindiren insan var hacı. halkız biz saçmalığı yapmak istemiyorum ama varlar.

evet belirtmeyi unutmuşum, bilgisayar mühendisleri istanbul'da büyük kurumlarda 2500 veya üstü civarlarında alıyorlar.

şehir istanbul. işyeri lokasyonu nedeniyle oturmak durumunda olduğum yerlerde oturulabilecek evler 700-750 lira civarında başlıyor. Tabi bu evler sadece oturulabilecek düzeyde, misafir ağırlamaya utanır insan. İyi evler 1000-1200 lira civarı. ben 2000 lira maaş alırken 1000 lira kira veremem. Bu işin dengesi "maaşın 1/3 'ü kadar kira bütçesi ayrılabilir" şeklindedir.

4 sene tecrübe ile 2500-3000 bana az gibi geldi.
özellikle otomotivdeki 2000 cok cok daha az geldi.firmalari merak ettim acikcasi.

tabi bu degiskenler hangi üniversite mezunu olunduguna,kisinin performansina,sansina etc gore degisir fakat bahsettiginiz rakamlar az gibi.

Sanırım şans işi. Hem lisans hem yüksek lisans yıldız teknik mezunuyum ama bahtım kara galiba =)

İnşaattan kaçmanız çok iyi olmuş, babamın işlerinden biliyorum inşaat BOK ötesi bir meslek. Her krizde ilk sıçan sektör inşaat her detaydan etkileniyor arkadaş, allah sabır versin inşaatçılara. Madem kendine güveniyorsun her konuda Bosch Rexroth'a falan başvur, Ford Otosan'a başvur, büyük firmalara kas bence, ben olsam öyle yapardım en azındanç

Ford'a başvurdum. Çok sevdiler sağolsunlar ama illa Gölcük fabrikaya vermek istiyorlar. Ben de İstanbul'dan ayrılmak istemiyorum. Bosch takibimde ama ilanları yok 1 senedir.
İnşaattan kaçtım çünkü kurumsal bir firmada beraber çalıştığımız 10küsür senelik inşaat mühendisi arkadaş da 3000 lira civarı alıyordu. Üstelik kriz döneminde 2 sene işsiz gezdiği de olmuş, kaldı ki hem bilgisi hem de çevresi geniş birisi.

Satışa yönelmeyi düşündün mü mesela? Mesela Festo veya Siemens'in satış ve stratejik planlama kısımları İstanbul'da olması lazım. Hani aklıma geldikçe yazayım diyorum belki faydası olur diye yanlış anlama.

maalesef çok az. fakat sektör değiştirmeyin. uzmanlık alanı yaratamıyorsunuz kendinize bu şekilde. yakın bir tanıdığım siemenste mühendis ve 3 sene tecrübesi var, 4500 tl maaş alıyor.

@calimdor

2 yıllık mezunu tecrübesiz adama 8250 tl veren yer muhtemelen o elemanı muhasebe için kullanmıyordur. gibi geliyor bana yoksa ???

2008 krizinde otomotivde çok insan çıkarıldı. o yüzden iş arayan arttı ve daha düşük maaşlara razı bırakılıyorlar. bu nedenle 2000 gibi rakamlara düştü maaşlar. 4 yıllık mak. müh. için bence en az 2500 olmalı.

bu arada yüksek yapılmasını takan yok bence.

ne diyosannn?

8250tl alan arkadaş iyi kafa bulmuş tikide kapmış hehe.

2500 3000 lira bence 4 senelik çalışan için normal türkiyede çok yüksek maaş alan belli bir tabaka var zaten. şef müdür ve benzeri ünvanları alan adamlar 5000 üstü alıyorlar.

yani kıssadan hisse ayağını yorganına göre uzatmak gerek hocu

iyi maaşlar karlı olan sektörlerde. inşaat sektörü imalat'a göre daha yüksek maaşlı olabiliyor ama çalıştığın firma devasa değilse senin şirkete ödeme gecikince senin maaş da gecikebiliyor. hatta yeterince nakit sıkıntısı çekiyorlarsa önce işten çıkarıyorlar, sonra iflas bayrağını çekiyorlar falan.


yeni mezun, istatistik mezunu arkadaş danışmanlık şirketinde 3500'e başladı.

matematik mezunu arkadaş 2 sene bankada süründükten sonra mercedess'te 3500+ liraya başladı.

peki bunlar nasıl buluyorlar bu işleri?

NETWORK, NETWORK, NETWORK :)

biri seni tavsiye edecek, haberdar edecek falan işte, referansa torpil denmez.

üniversitede topluluklara takılmak, her türlü sektörden iyi arkadaşlar edinmek o yüzden önemli, mezun olduktan bi kaç sene sonra bunlar iş ve güç olarak geri dönebiliyor :)

Yüksek makine mühendisine 2000 lira çok az gibi geldi bana. hemi de tecrübeli.

tabi bu yüksek maaş işi firmaya göre çok değişiyor.

çimento standardı yok, kat sınırlaması rüşvete dayalı, imar izni planı adamına göre, adam gibi inceleme yok, zemin etüdü zart zurt hep kağıt üzerinde hallediliyor..

şimdi gel de müteahhiti suçla.

devleti mi hapse atsaydık?
hükümeti mi?
belediyeyi mi?

"ama o izni bizden önceki dönemin başkanı çıkartmış"

desinler diye.

mevzuatta açıklar vardı diyelim de, bu kadar büyük bir olaydan sonra hiç mi bunun sorumlularına bir şey olmadı yahu? vay anasını.

"Yapım hatalarından çöken binaların müteahhitleri ve teknik sorumlularına 2 bin 100 dava açıldı. Bu davalardan 1800-ü rahşan affı olarak bilinen Cezaların ertelenmesi ve şartlar salıverme yasası ile cezasız sonuçlandı. geriye kalan 300 davanın birçoğunda sanıklara verilen cezalar ertelendi. Diğer davalar iste 16 şubat 2007 tarihinde 7,5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu için düştü" şeklinde gazetede okumuştum

boşver burası türkiye de ve valizini toplamaya başla.

veli göçer serbest bırakılmadı silivri açık cezaevinde yatıyor şu an. önce serbest bırakıldı sonra yeniden tutuklandı.

olay sadece veli göçer değil ki, sözlükte de yazdığı gibi 17 bin insanın öldüğü bir felaket sonucu tek sorumlu bu insan mıdır? kaldı ki sözlükte 168 kişinin ölümünden sorumlu olduğu söyleniyor. geriye kalan insanlardan kim sorumluydu diye düşündüm ama clones sağolsun cevap vermiş aydınlandım.

eğer bir bölgedeki tüm binalar yıkılırsa bir suçlu aranmaz deprem doğal bir afettir.

Bunu hukuk nasıl işlemiş sorusuna teorik bir cevap olarak verdim. yoksa 17 ağustos bambaşka bir olay.

size daha ilginç bir şey söyleyeyim;
veli göçer müteahhit değil sadece ve sadece bir pazarlamacı. yani evleri o yapmadı, planını çizmedi tek suçu müteahhitten yetkiyi alıp malı satmak :) bana göre o adam masumdur. burda adamın yıllarca sesini duyurmayan basının da suçu var. dahası o veli göçerin sattığı evlerin planını çizen, denetlemeyen -yani asıl suçlu- kadını çok iyi tanıyorum 10 yıl kaçtı şimdi çınarcıkta dolanıyor :)

imza: veli göçerin ve sattığı evlerin müteahhitini yakından tanıyan çınarcıklı.

iett'nin sitesinde herhangi bir zam bilgisi yok. haberlerde de böyle bir durum yok. nereden geldi bu zam bilgisi?

not:şimdi görmüş bulunmaktayım internet sitesindeki yazıyı. belki de yeni girdiler. bak emin olamadım şimdi.

dün de vardı o bilgi.

zammın miktarı nedir acaba?

pds16.egloos.com

bildiğin bankamatik kartı.

bildiğin banka kartı. atm kartı.

genelde yeşil olur.

genelde dikdörtgen olur ve üstünde ismin yazar.

trink özelliği olanda çıktı.

her gün kullandığım sıradan bir card. yani kart

viralin böylesi...

www.paracard.com.tr

BEN BU PARA CARDLA İNTERNETTEN BAHİS OYNIYABİLİRMİYİM

hesabına tanımlanıyor para çekebiliyorsun.

iddaa vs. oynayabilirsin evet.

betssonda'da geçerlimi

geçerli geçerli.

para karta iade olacak, kartın limiti geri iade edilen para ve sizin yatırdığınız para kadar artacak

taksitli bir alışveriş ise, taksit taksit geri ödeniyor.

ki bu ekstrede taksit süresi boyunca +(taksit bedeli) ve -(taksit bedeli) şeklinde görünür. tabi ki bu toplama dahil olmuyor.

@bonjurkes panpa kartin limitinin artmasiyla ilgisini tam anlamadim. Kartimin limiti diyelim 2000 tl o limit 2500 olunca param iade mi edilmis oluyor.

borcunuz - olarak görünebiliyor.
örnek; 0 borcunuz var, 250 lira para iadesi yapıldı, bakiye -250 görünür.

bir sonraki ödemenizden 250 lira düşülüyor.
parayı çekmek gibi bir durum var mıdır onu bilemem ama?!

@durdenist o aradaki 500 tl kartında artı bakiye olarak kalacak ama çekemeyeceksin demek.
500 tl lik alışveriş yaparasan bir sonraki ay ekstren sıfır gelecek para ödemeyeceksin

tam olarak şöyle oluyor. diyelim ki 1000tl limitli bir kredi kartınız var ve 1000tl tamamen açık. 500tl lik bir alışveriş yaptınız. hesap kesim geldi borcunuzu ödediniz ve limitiniz tekrar şu anda 1000 tl. sonra o işlem iptal olunca limitiniz 1500 tl olur. ayrıca yapacağınız 500tl lik alışveriş için bir nevi ön ödemeli kart vazifesi görür.

Tamam panpalar anladim sagolun. İcime kurt dusmustu, rahatladim.

öncesinde cylon vs demon yapsak?

adama

tabii ki dean winchester. goççum benim.

bill adama tabiki. dean i severim adamın prensipleri var ama bill adama koskoca bir filoyu yönetmiş gerektiği yerde dev gibi sorumluluklar almış bir adam. öyle olmaz herkes. en azından herkes elini taşın altına koyacak burada en azından üj yujarı bişrag lraıf airfıjai ... hiç kimsenin borusu burada ötmez. yönetim burada gerekeni ypamış ama bundan sonra görev futbolcularda.

bill adama tabi.. dean ne lan?

bill adama tabiki. o olmasa sen bırak babanı ananı bile bilemezdin.

tuketıcı dernegı.

valla öncelikle daha fazla para gitmemesi açısından kredi kartını iptal ettirin yeni kart çıkartın numarası falan değişik olsun... sonra içerde kalan para için mücadele edersiniz...

annemin imzaladığı sözleşmede ne yzıor bilmiyorum ama atıyorum 1 yıl boyunca ayda 129 lira ise, kredi kartını iptal ettirdiğimizde bir de dolandırıcı olmayalım?

bankayı arayın. onlarda kart numarası ve internet alışverişlerinde bi şeyler yapabiliyolar sanırım.

kredi karti numaraniz degisse bile o kart uzerindeki borc yeni karta aktarilir benim bildigim. sizin bankadaki musteri hesabiniz sabit sonucta, onemli olan kart numarasinin degismesi. zaten 10 ay 129 tl cektilerse bir daha bisi cekmemeleri gerekiyor.

Su galiba bu sirket lcc-grup.com

evet aynen bu şirket. sözleşmeyi gönderseler bakıcam ne yzıyor üzerinde diye ama göndermiyorlr. yarın tekrar deniycem.

arkadaşlar şimdi napalım biz ya? annem hayatta tüketici derneğiymiş, davaymış uğraşmaz. annemin üzerine olduğundan ben de yapamam, napıcaz :S daha doğrusu napıcam. benim yapabileceğim bir şey lazım

istanbul'daysanız yerleri kozyatağı'nda kolay bir yerde. dayanın kapılarına.

kredi kartı numarasını değiştirin. sonra şikayetvar sitesine şikayette bulunun. www.sikayetvar.com gerekirse tüketici derneğine bilgi almak için gidin. gerekli bilgilendirmeyi yaparlar.

bankani ara. dolandirildigini soyle ve kredi kartindan cektikleri parayi iptal ettir. bu tur konularda banka seni senden iyi savunur merak etme.

vaktinde 2000 lira civari param carptirildi soke soke aldi garanti benim yerime.

tanıdık bir avukat bulup. kendinlerine ücreti geri iade etmeleri konusunda bir ihtarname gönderin. aksi takdirde dava açacağınızı vs. vs. belirtsin.

iadeli taahütlü yasal bi evrak ellerine gelince ciddiye alırlar. eğer yanılmıyorsam 7 gün içinde itiraz etmezlerse ihtarı kabul edip ödemek zorundalar.

bankaya dilekçe ile başvur nüfus cüzdanı fotokopisi de ekle ve faxla gönder. ilk ayı geri alır mısın bilmem ama kalan 9 ayı alırsın. bu arada telefonla da arasın annen kartla dolandırıldığını söylesin yeni kart verirler başka para cekemezler.

isim başta olmalı, ayrıca licence degree yerine bachelor degree daha uygun olur.

tamam başa alayım bence de :)
bachelor degree yazcaktım ancak portekizde "licenciatura" diye geçiyor, bachelor onlarda daha aşağı bi derece sanırım. o yüzden bachelor yazmadım. licence degree tamamen yanlış mı ki?

hemen hemen çevirdiğim bütün diplomalarda lisans derecesinin karşılığı bachelor's degree diye geçiyordu. çevirdiklerimin yalancısıyım. bir de "in 08.08.1988" değil "on 08.08.1988" olucak yada "on August 8, 1988" diyebilirsin.

peki bachelor diye yazayım sakat olmasın.

bu arada yeminli tercüman mısınız? ben bir umut bunu notere götürcem uğraştırmasın tercümanla diye. yani belki kabul etmeyecek ama standart bişi olduğundan bence kabul etmeli :/

peki tarihi "on"yaparım sadece birebir olmasına çok kastım :/

yok değilim. ama her halükarda yaptığın çeviriyi yeminli tercümana götürmek zorundasın. noter o şekilde kabul etmez.

teşekkür ederim notere güvenmem diplomanın sahibi olarak gitmem, hani yeminli tercüman olabilirim bile sanırım :) bi de tanıdık o yüzden umudum vardı ama yarın görürüm artık, olmaz derse el mecbur.(isim ve hersey kurgusal bu metinde:D)

son bişi olarak "faydalanmak üzere" bunu ne olarak çevirmeliydim? anlam olarak aynı bence ama sizce nedir?

onu çevirmene gerek yok. kullandığın "with" yeterli.

ben kendi transkriptimi çevirmiştim, tanıdık bir yeminli tercüman da "iş bu çeviri tarafımdan tercüme edilmiştir" gibisinden bir şey yazıp yeminli tercüman bilmem kim diye kaşe basıp imza attıydı. sonra da notere götürüp onaylattım ha bütün işi ben yaptım bütün parayı noter aldı o ayrı tabi.

yani senin çevirini kabul etmeyebilirler.

@dibini gör evet farkındayım kabul etmeme ihtimali var.
ancak yine de şansımı deniycem sonuçta bi miktar parayı baysam beni yeminli tercümanı yapabilir bu noter, yani ingilizce mezunuyum işte daha ne :/

bakalım en son tercüman bulurum tercümeme bi tek kaşesini basar parasını da kendi yapmış gibi alır sanırım, ...

Noter bunu kabul etmeyecek, boşuna uğraşma derim. Yani ihtimali var değil, kesin. Her halükarda yeminli tercümana para bayılmak zorundasın, zira tercüman yalnızca çevirmiyor, bir de "bilmmene bu belgesi aslına uygun olarak kopyalanmış ve çevrilmiştir bilmemne tercümanlık ali mehmet gündüz" diye kaşe basıp imzalıyor. Burada olay çeviri değil zaten, o kaşe ve imza.

Aldırır tabii... Her gün en az 1 litre çok fazla...

yağ var sütte yağ.

bişey olmaz muhtemelen eritirsin eğer hareketliysen arkadaşlarin dediği gibi fastfoodun yanından bile geçmez gaz yapması konusunda kişiden kişeye eğer laktoz varsa baya problemli oluyor.

bira daha fazla aldırır.

ciddi bi kilo aldırma olacağını sanmıyorum ben, her ne kadar yağ olsa da içinde..

ya ztn göbek var. daha da btr olmasn..

1 litreden fazlasının bazı sağlık sorunlarına neden olduğunu duymuştum, ne kadar doğru bilmiyorum ama nolur nolmaz, en fazla 1 litre yap sen onu :P

edit: ayrıca süt göbeği diye bir şey de var, dikkat et derim

hocam çocukluğumdan beri hergün günde yarım litreye yakın süt içiyorum. hiç aldırmadı.

spor yapıyorsan spor yaptığın zaman spor öncesi ve arada toplam bir litre, yapmadığın günler yarım litre. yarım yağlı olanından tabiki.

sabah güne başlarken içersen almazsın ancak yatarken içersen alırsın.

yatarken 1 litre süt içersen uyuyamazsın, o süt ağzından burnundan geri gelir. tecrübeyle sabittir.

gaipten duyuyor olmayasınız..

yalnızlık senfonisi

ben de bulamıyorumm

lambaya püf de.

serkan is my girl ?

bulamamanız normal.

www.youtube.com

bunu demiyorsan adam değilim
www.youtube.com

şişli için ben de aynı talepte bulunuyorum.

cevahir avm'nin alt katındaki spor mağazası var ya bir tane orada var.

Sirkeci bunların cenneti, hem ucuz hem de kaliteli şeyler var.Doğubankın oralarda.

cevahir'de finspor'da (arkadaşın dediği en alt kattaki yer) dunlop markasını 33'e aldım, şu an kullanmaya da başladım. tavsiye ederim.