WARNING: Do NOT install anything this add-on apparently asked you to. This is Babylon's ABUSE of this addon.


DISCLAIMER: This add-on is not affiliate with Babylon in any way.

-----

böyle notlar düşmüş eklentiyi yapan kişi tanım kısmına.. okumuş muydunuz?

gtranslate oneririm ceviri icin.

@rednoff: okudum ancak o plugini kurmadan da sorun vardı zaten, ayrıca sonra ff'yi kaldırıp tekrar kurdum, gene değişen birşey yok.

@astaroth: gtranslate'in açıklamasında türkçe görünmüyor ama bi deneyecem.

BabelFish tavsiye ederim ben de.. türkçe falan da mevcut, gayet kullanışlı bir eklenti..

gTranslate artık pek yenilenmiyor, onun yerine unofficial google translate firefox extension diye bir şey var, tavsiye ederim. türkçesi de var eğer istediğiniz oysa.

önce bi uyarın , baktınız olmadı , kesin maaşlarından. yine olmadıysa postalayın.

genelde oyuncular seni sevmediğinden böyle diyorlar. eğer çok fazla oyuncuda varsa bence sorun senin yaptığın bi şeylerde olabilir. çok oyuncuda yoksa ya skibbe gibi huyuna gitmeye çalışırsın, "kimi transfer edeyim aslanım söyle bakalım?" dersin, ya da işte yerinde övgülerle oyuncuların gönlünü hoş tutmaya çalışırsın, ya da feldkamp gibi yollarını ayırırsın "işim olmaz seninle" dersin.

sana kalmış..

bunların böyle götü kalkıyor.işime yaramıyorsa direkt gönderiyorum.as oyuncumsa tatile filan gönderiyordum.

Antrenörlerde disiplin derecesiyle alakalı bi değer vardı diye hatırlıyorum. Belki o düşük olduğundandır?

@stillsoon: oyuncuları kazanmaya çalışsaydık ilk=)

e ben de oyuncu kazanmak için dedim zaten :)

bahane bulamadıklarında da diyorlar. 5-6 galibiyetten sonra geçer. hala geçmdiyse sezon sonu böyle diyen dandik oyuncuları yolla kesin.

standart bir disiplin anlayışın olsun, örneğin bir maçta kırmızı kart gören oyuncuya 2 hafta maaş kesme cezası ver, bu oyuncu kim olursa olsun. ya da 5 ratingle oynayan oyuncuya poor performance'dan dolayı 1 hafta para kesme cezası var. bir de oyuncularını cezalandırmayı bildiğin gibi ödüllendirmeyi de bil, iyi oynadığı bir maçtan sonra öv, aslansın kaplansın de (ama çok da abartma sonra lan bu hoca bizim büzüğe mi hasta sürekli beni övüyor diye bişeyler söylüyor). ama genelde çatlak seslerin ortaya çıkması diye tabir ettiğimiz bu durum seri galibiyetlerden sonra son bulur...

sozluk.sourtimes.org

kuru kayısı kuru erik türü yiyin. karpuz yiyin bol bol. pilav makarnadan uzak durun. zeytinyağı için. patates mısır gibi nişastalı yiyeceklerden uzak durun. bol su için. bir de yeşillik (marul kıvırcık ) ve yeşil sebzeye ağırlık verin. kabak hazmı kolaylaştırır. hiçbiri işe yaramazsa sinamike kaynatıp için.

kesinlikle sinameki kullanmayın.
www.kadinlarkulubu.com

linkdeki sorun ender görülen bir şey değildir.

peki bu yöntemler muhtemelen anal iltihap (proktit) olan benim için de sağlıklı mıdır? bir de şey yani sadece üç gün kullanacağım. evde yapılabilecek normal birşey de olabilir.

ben yapmayacaklarınızı söyleyeyim de. form çayı içmeyin, bekunis falan da kullanmayın.

ihtiyacınız olan şey rezene çayı sanırım

paranın senin cebinde kalan miktarı.

diyelim ki x.com'dan bakıyorsunuz.

retail price: $10.00
our price: $9.00
you save: $1.00

yani, 10 dolarlık malı 9 dolara aldığın için 1 dolar kârdasın, paran cebinde kaldı anlamına geliyor.

"kazancınız"
örnek: bu ürün piyasada 50 dolar, biz 40 dolara satıyoruz, you save 10 dolar.

etilerin ortasinda acilacak bir fittness klubu pahali olur gibime geliyor. en iyisi mi hisarustune dogru filan kayin.

(ve evet ne yazik ki fikrim yok)

ben spor salonu araştırırken bakmıştım. o zaman henüz açılmamışlardı ama luxury concept bir yer olduğunu biliyorum. telefonda ısrarla fiyat vermiyorlar yalnız.

Bugün aradılar beni 14 gün vip üyelik hediye ediyoruz dediler, böyle bir olay var yani kendiniz 14 gün gidip fikir edinebilirsiniz. Beğenirseniz kaydolursunuz.

Ben olsam gitmezdim, 14 günlük viplerini de kendileri kullansın. 1. Ben Very Important Persomn değilim, bana niye yalan söylüyorlar. İkincisi de o 14 gün bana öyle iyi öyle iyi davranacan ki ben ezim ezim ezilcek gibi olcam sonra dünyanın parasıyla oraya kaydolucam. Karşılığında fazladan ne alabilirim? Masaj, yüzme havuzu, toplu aerobik vb. İstemez onları da kalsın.

porsche'un yerine açılan yer bu değil mi?

boğaziçi kuzey kampüsünün karşısında oxygen spor salonu var, orası için de iyi diyorlar.

Vay be millette ne paralar var...

Biz de "evde nasıl spor yapabilirim" diyenlere öneri yazmaya devam... (Beriki Türkiye)

hisarustu derken oxygen'i kastetmistim, ama reklam olmasin da demistim.

oxygen guzeldir de o da pek ucuz degil. fakat samimi bir ortamdir hane.

2- block tuşu çıkar dediğiniz gibi, çıkmayanlar için de bloklamak istediğinize sağ tıklayınca adblock frame diye bir şey çıkar, o da çıkmıyorsa sağ üst tarafta ABP ikonuna tıkladığınızda bloklanabilir bütün frame'leri görürsünüz sayfada, frame'leri gezerken de görülebilir öğeler ise etraflarında kırmızı bir şerit yanıp söner. sonra istediğiniz frame'e geldiğinde çift tıklayıp ok deyip bloklarsınız.

3- internette kısa yolların nasıl değiştirileceğine dair bir yazı okumuştum fakat şimdi hatırlayamıyorum, google'da firefox change shortcuts vs diye aratırsanız belki çıkabilir. ama firefox değiştirme şansı sunmuyor bildiğim kadarıyla, siz firefox un bir dosyasını editliyorsunuz ve öyle değiştiriyorsunuz.

4- tab mix plus eklentisi bu ihtiyacınızı görür. yükledikten sonra tab'a sağ tıkladığınızda "reload page every x seconds" gibi bi seçenek var. diğeri için de freeze tab var sanırım.

5- yüklerken "içe aktar/import wizard" da yapılabiliyor olması lazım? eğer çoktan yüklediyseniz "file -> import"

6- yine tab mix plus, ctrl + f12 tuş kombinasyonu ya da tab çubuğuna gelip "undo closed tab" yaparsanız oluyor. ayarı da var, en son kapattığınız kaç tane sayfayı kayıtlı tutacağına dair. ben 99 yaptım, bugüne kadar daha fazlasına da ihtiyaç duymadım.

1- addons.mozilla.org

bu soruya ek yapayım;
örneğin sözlükteki flash reklamları nasıl engelliyoruz. adblock halen engellemedi??
ayrıca bir sağ tuş sorusu daha;
mouseun sağ tuşuna seçtiğimiz yazıyı google translate ile çevirmesini istiyorum. veya seçtiğim yazıyı youtubta aratmak istiyorum. sağ tuşa bu özelliği nasıl ekleriz.

bende adblock plus'ı yüklediğim tarihten beri sözlükte reklam gözükmüyor. reklamı bloklamak yerine reklam frame'ini bloklamayı deneyebilirsiniz? onu da yukarıda anlattım.

google'da firefox için istediğiniz herhangi bir özelliği aratarak varsa bulabilirsiniz.

mesela,

sağ tıklandığında google translate özelliği için

right click google translate firefox yazarsanız eğer google'a, size ilgili add-onları gösterecektir. ben 2 tane gördüm, ilgimi çekmediği için çekip denemedim.

arama olayı içinse yine yukarıda yazdığım gibi right click search firefox yazarsanız sonuçlar çıkıyor ama ben genelde firefox'un sağ üst taraftaki arama moturunu kullanıyorum, oraya bir sürü şey ekleyebiliyorsunuz. bende wikipedia, youtube, amazon, ebay, gittigidiyor, discogs, delicio.us, cplusplus.com, imdb, last.fm, tdk, tureng.com vs vs gibi bir sürü arama motoru mevcut orada. daha sonra arama yapmak istediğiniz metni seçip oraya sürüklediğinizde otomatikman arama yapıyor zaten.

sevgiler

3- ReloadEvery diye bir plugin var onu kurduktan sonra istediğinz sıklıkta yenileyebiliyorsunuz.

6- Ctrl+shift+t yaparsanız son kapatılan sekmeyi geri getirir.

İsteklerinizi ve daha fazlasını yerine getiren bir çok eklenti var. Bazı isteklerinizi birden fazla eklenti yapabiliyor ve bu eklentilerin başka özellikleri de olabiliyor. O yüzden mozilla'nın eklenti sitesinden uygun arama kelimeleriyle istediklerinize ulaşabilir, aralarında seçim yapabilirsiniz.
addons.mozilla.org

Örnek olarak;
addons.mozilla.org

1- bu da işe yarayabilir
addons.mozilla.org

2- Kırmızı ABp tuşuna sağ tıkla tercihler ve Süzgeçler Abonelik ekle , burda ben easylist + germany tavsiye ederim seç ve abone ol de.

@etna adblock plus ta süzgeç aboneliğinde easylist + germany seç muhtemelen engeller.
ve youtube vs arama için önce mycroft.mozdev.org burdan istediğin sitelerin aram kayıtlarını firefox'un normal arama yerine ekle ve alttaki eklentiyi yükle, daha sonra istediğin kelimeyi seçip sağ tıkla ve "...ile ara" dan youtube,google ve seçip arat.
addons.mozilla.org

(bkz: footer)
support.microsoft.com

Insert>Footnote

(bkz: dipnot)

muhtemelen o duzeyde bir tez degildir ama kurumlarin tez yazim formatlari o kurumdan cikan tezlerdeki referanslarin hangi formata uygun olmasi gerektigini de belirler. dipnot kullanmak formata aykiri ise onceden bilmek faydali olabilir.

biraz daha genisce bilgi: en.wikipedia.org

word 2007'de reference tuşu var direk olarak, ona basıyorsunuz yapıyor, tezin sonuna da bibliyografiyi otomatikman ekliyor. eğer footnote yaparsanız bibliyografiyi de kendiniz eklemek durumunda kalırsınız.

var ama nereden alındığını bilmiyorum şahsen. görmüştüm daha önce.

ankara'da bi yer daha güzel olur amma?

limon bazaarda bir yerlerde vardı Ankara'da bir zamanlar. Nereye sürtsen yanmıyor ama, sert zemine sürmek lazım. Kota sürtüp yakma tribi yapamamıştım ben :)

beğendik'te var. ankara kocatepe beğendik. süper bir şey. arkadaşı keklemiştik bayağı.

kadıköy bahariye caddesinde eski broadway sinemasının girişinde kedi isimli aksesuar satan bir mağaza var. orada fosforlu kibrit diye sorduğunuzda veriyorlardı 5-6 sene kadar önce. fakat her yüzeyde yanmıyor, biraz tırtıklı yani sürtünmenin yüksek olduğu yüzey olması lazım. öyle cilalanmış fayansta falan yanmaz yani : )

(bkz: #6448339)

melatonin olabilir belki.

türkiye'de bulunması zor oluyormuş, nerelerde bulabilirim acaba melatonini. gittigidiyor'dakiler bana pahalı geldi.

atarax,
aslinda ilac anxiete icin ama cok guzel uyutuor, yolculuklarda bire bir
uyumak istediginiz zamandan 3 saat once icmeniz lazim, kısa uykular icin tavsiye etmem, 12 saatten önce sersemligi gecmiyor

kedi otu'nu deneyin derim.

illa hap mı istiyorsunuz bilmiyorum ama yasemin çayı da uyku yapıyor bende.

ben unisom u reçetesiz alıyorum.

ya çok merak ettim öyle bi anlatmışsınız ki böyle mıncırasım geldi bi fotolarını koysanız da görsek?

fotoğraf imkanım olmadığı için koyamıyorum maalesef. ama görmek isteyen herkese ücretsiz demo gösterimi yapabilirim :) mıncırma dahil..

boğaziçi üniversitesi güney kampüsünde kedilere çok iyi bakıyorlar. kuru mama veren var, yaş mama veren var, oraya buraya kedi kumu koyan var, sütlü ekmek veren var, yediği cajun chicken basket'ten 3-4 parça veren var. seveni var mıncıranı var okşayanı var. ayrıca bir sürü kedi bu aralar doğurduğundan arkadaşları da olacaktır. bir düşünün derim.

akademik değilim ama elimden geleni yardımı yaparım, anadolu üniversitesi'nden katılıyorum.

mail grubu kurmak sağlıklı iletişim için iyi olur aslında. ne dersiniz?

bu kadar az kişiyle mi? bir gün daha bekleyelim.

bilkent için yardım edebilirim.

GYTE, Kocaeli Universitesi için yardımcı olabilirim.

önce şunu araştırın isterseniz:

* tez merkezinde basılı olarak tüm tezler bulunuyor zaten.
* tezler fotokopi parası karşılığında adrese postalanıyor.


AMA eserin yalnızca %10 luk bir kısmının kopyalanmasına izin veriyor olabilirler. (olmayabilirler de tabi. hatırlamıyorum)

• Tez yazarları tarafından “Çoğaltılması ve yayımı için” izin verilmemiş olan tezlere Merkez’den erişim imkanı yoktur.
• Ulusal Tez Merkezi’nde verilen “fotokopi hizmeti” tamamen durdurulmuştur.


kaynak :(bkz: http://tez2.yok.gov.tr/)

yildiz teknik ten yardimci olayim ama okulum her an bitebilir. bitmeyebilir de tabii.

scribd www.scribd.com burada aramadan geçmeyin.

selçuk üniversitesi, ankara'daki üniversitelerin bir kısmı ve anadolu üniversitesi adına yardımlarımı esirgemem. ancak şu an için çukurova ve mersin üniversiteleri elimin altında :D
anliicanız yardımım dokunur sanırım. bir seneye kadar benim d e böyle şeylere ihtiyacım olacak. pre-akademi evresindeyim diyelim. mail grubu fikri bana da çok mantıklı geldi. sevgili kabablanka bu işe de bi el at bence. topla mail adreslerimizi bir araya. hepimize kolay gelsin...

Mezun olmama kısa bir süre kala iyilik kazansın diye, Sakarya Üniversitesi kaynakları için bir şeyler yapabilirim sanırım.

marmara üniversitesi ve bilgi üni. için yardımcı olabilirim ben de.

mail grubu oluşturulsun bence ben de ege üniversitesindeyim yardımcı olabilirim.

bir gündür nete giremediğim için duyuruyls ilgilenemedim, kusuras kalmayın...
bu kadar kişi başlamak işçin gayert uygun. mail grubu fikrine katılıyorum. benim gibi kötü bir bilgisayar kullanıcısının bu işi yapması çok zor. bir bilen üstlenebilir mi?

haydi türkiye ilerii !!

boğaziçi için yardımcı olabilirim

benim zamanim var, mail grubu acabilirm, mailleri toplayayim katilmak isteyenler icin
sozluktekilere mesaj atip soruyorum, geri kalanlar email adreslerini buraya yazabilirlerse sahane olur

[email protected]

teşekkürler cisterna...

ne demekk zor bisey degil, size tesekkurler : )

[email protected]

[email protected]

[email protected]

kocaeli ünivesitesi. yardımcı olabilirsem ne mutlu.

ankara üniversitesi'nin adı hiç doğrudan geçmemiş sanırım. bir yüksek lisans öğrencisi olarak özellikle dil ve tarih-coğrafya fakültesi (dtcf) için elimden geleni ardıma koymam (iyi anlamda =p), beytepe'den bildirenler olmuş ama bir hacettepe mezunu olarak da beytepe de kanatlarımın altında sayılır.. her iki üniversitenin diğer fakülteleri için de garanti veremesem de çabalayabilirim pek ala.. ayrıca fikri ortaya atanları da tebrik etmek istiyorum, yök'e ulaşılamayan şu zamanlarda beyyle bi' oluşum elzem..

bu arada sözlükteki makale aranıyor duyuruları da benzer bi' şey olduğu için, her ne kadar temelde işleyişi çok farklı da olsa, ikisini bir araya getirmek gibi bi' de fikir atayım ortaya. zira, tez arayan insan araştırma yapan insandır, e araştırma yapan insana makale de gerekir dolayısıyla a=c diyeyim özetle..

neyse, ne diyo'duk? guugıl ve yahu için iki ayrı adres vereyim;

[email protected]
[email protected]

elimden ne gelir, prosedür tam olarak nasıl işliyor bilmiyorum; ama yapabileceğim bir şey varsa boğaziçi için yardımcı olmak isterim.

[email protected]

@supercalifragilisticexpialidocious: fikrin güzel. cisterna bunu da dikkate alacaktır. destek için de ayrıca teşekkürler.

@yiğitarda: işleyiş konusunda bir takım sıkıntılasr olabilir. üstesinden gelmek için zekice fikirlere ihtiysç vsr. benim aklıma takılan eşitlik konusu. (başkası için)kütüphanaye kaç sefer gidildiği mi, orada kaç tez için zaman harcandığı mi, önemli?

daha bir çok teknik sıkıntı olacaktır. bu konuda lütfen görüşlerinizi yazınız.

bence bu böyle kurallara bağlanırsa insanlar katılmaktan imtina edecektir. teze ihtiyacı olan gruba mail atar, uygun olan kişi yanıtlar. borç alacak diye yükümlenirsek zamanla tatsızlaşır bu konu. bir de grubun katılımcıları okuldan arkadaşlarına da gruptan bahsederse iyi olur. bir fakülteden birden fazla katılım oldukça iyi olacaktır.

@serseri martı: sanırım haklısın...

ben de dahil olmaktan mutluluk duyarım. ancak arkadaşlara katılıyorum, zorunluluk gibi değil de (bkz: faili meçhul kıyak hareketi) gibi bir yaklaşımla yürürse bu iş daha sorunsuz yürür gibi?

bence de oyle zorunluluk gibi bisey koymak sacma, su kadar yardim isteyen bu kadar yardim etmeli yoksa olmaz falan filan diye. kulaga itici geliyor, yardimseverlikten cikip vazifeye donusmesin.
kabaca ulasamadigi kutuphanelerdeki belli bi materyale ihtiyaci olanlarin, kutuphaneye kolayca erisebilenlerden yardim isteyebilecegi bir mecra olsun bu mail grubu.
su an 8 uyes var, 7 kisinin de onayi bekleniyor. e-mail adreslerini verenler kisa sure icinde kendilerine ulasan invite i kabul ederlerse en kisa zamanda faaliyete gecilir.

Kocaeli ve GYTE için eklerseniz sevinirim.
[email protected]

@summer of 1985 ve cisterna: sizlere katılıyorum. benim sorun olmaması için dile getirmeye çalıştığım,beleşçiliği (!) önlemek adına bir öneri idi. bu amaçla konulacak herhangi bir kuralın sonuçlarının daha olumsuz olacağını ancak serseri martı yazdıktan sonra fark ettim.

bu tarz teknik sıkıntıları, ekşi kalitesinin çözeceği umuduyla...

turkiye capinda bir tez kardesligi, yardimlasma, dayanisma, dostluk, ilim,
irfan için.. HEY HEY HEY HEY HEY (Titan zinciri nidaları)

[email protected]
9 eylül üni. yardımcı olabilirim.

Ms Word, Photoshop vs. bu işi yapabiliyor zaten? Font seçerken fontun uygulamasını görebiliyorsunuz aynı anda?

Bir metin yazarsınız, mouse ile tararsınız ve font drop-down menüsünü seçip klavyedeki aşağı yukarı tuşuyla fontu değiştirir, değişimi canlı canlı görürsünüz.

Karışık mı oldu bilmiyorum da, bence mantıklı. Ben yapıyorum çok müthiş oluyor.

linotype font explorer x

pc icin extensis suitcase var birde

@vita vinum est: evet ama bunu yapabilmek için bütün fontları windows'taki fonts klasörüne kopyalamak gerekmiyor mu? mesela elimde atıyorum 12750 tane font var, bunların hepsini fonts klasörüne kopyalarsam word'un photoshop'un falan açılması saatler sürebilir : )

font siteleri var dafont mu ne vardı baya cokcesit var. ordan bakabilrsin.

onun dısında pc içinvardı bende de adını unuttum, var ama oyle bisey.

the font thing var tam istedigin gibi. tüm fontlara önizleme yapabiliyorsun.

Kaldırıldı? Yoo, gayet görünüyor bende.

hayda, geri gelmiş? özellikle kontrol etmiştim halbuki burada sormadan önce. oha.

dün aksam saatlerinde yok olmustu ve sonra geri gelmisti. simdi yine ayni sey söyleniyor ama ne hikmetse ben de sorun yok ve sevgi yumagi kutucuk görünüyor.

ayni sey duyuru editlemekle alakali. herkes halen editleyemedigini söylüyor ama ben de canavar gibi.

evet duyuru da editleyemiyorum hayda, bi screenshot alıp gösterecektim araştır'ın olmadığını; 00:09 itibariyle yoktu en azından. şimdi geri gelmiş, enteresan..

geri gelmiş ama allmusic gitmiş : (

ben çok kullanıyordum onu

sultanahmet, galata, taksim
belki bebek falan starbucks ın özellikle manzarası süperdir
onun dışında da bi yere götürülmez heralde. nargile içirebilirsin. müzik zevkini öğrenip ona göre bi bara götürebilirsin

canın sıkılmasın istiyorsan da yanına 1-2 arkadaşını daha al derim ama rus kız diyince abazanlar atlayacaktır ona dikkat. : )

bir de boğaz ve ortaköy civarı da olabilir düşününce. ya da caddebostan sahil, fenerbahçe, kalamış.

özellikle yer söyleyebilir misinniz, nokta atışı yapıp... taksim dediniz mesela, taksim'de nereye götürecem? istiklal'i arşınlamak yetmez herhal...

nokta atışı için biraz kızın zevklerini bilmek gerekiyor ama...

nargile için sefa ya da kallavi. kallavi'nin ortamı pek güzel değildir aslında ama boğaz manzarası var ve açık hava. yemek için barcelona ya da ara cafe ya da dilek, alkol için asmalımescit, kafepi ya da küçük beyoğlu, ya da limonlu bahçe de güzeldir. alkolsüz oturmak için de uygun bu saydıklarım bir kahve içmek için. eğer alışverişe meraklıysa terkos'a da götürebilirsiniz bence.

bebekte starbucks manzarası itibariyle muhteşem. starbucks insanı değilim ama bebek starbucks'ı ayrı bir kefeye koymak gerekiyor.

galata'da galata kulesi, ve karşısında böyle ismini şimdi hatırlayamadığım kırmızı üzerine boğa logosu olan bir cafe var, güzeldir orası da.

sultanahmette gezmekten başka bi şey yapamazsınız ki o da yorar insanı bence gitmemek en iyisi eğer kız özellikle "aya sofya'yı görücem" demiyorsa.

ortaköyde de bir yığın nargileci var, kumpir alıp deniz kenarında banklara oturup orada yiyip bir yandan boğazı seyredebilirsiniz.

@bushwacke, özellikle şu galata'daki mekanı merak ettim. ismini bir yerden öğrenemez miyiz?

ya da yok mudur bilen?

hiç riske girmene gerenk yok git caddebostana ya da bagdat caddesine.

@sirrikadem: orasinin ismi, venita del toro'dur. ispanyol yemekleri yaparlar.

2 sene boyunca bir rum'la çıkmış bir insan olarak konuşuyorum.

sabah 11 gibi geziye başlanır. sultanahmet'te aya sofya, sultanahmet camii ve yerebatan sarnıcı üçlüsü gezilip köfte yendikten sonra (yaklaşık 2 saat sürecektir), kapalıçarşı ve mısır çarşısı'ndan sadece görme maksatlı geçerek, galata köprüsü'nden karaköy'e geçilir. dümdüz yukarı çıkılır, galata kulesi'nin yanından da geçilir bu arada. hatta galata kulesi'ne de çıkılır ki istanbul'un güzel bir manzarasını görsün sayın turist. böylelikle istiklal caddesi'ne çıkılmış olunur. tahminimce istiklal'e çıkışınız 3 olacaktır ve yine tahminimce çok yorulmuş olacaksınız ikiniz de. bu yüzden tünel'deki gloria jeans'e girip kahve içilebileceği gibi, yine tünel tarafında olan (meydana doğru yürürken sanırım 2. sokakta, kumbaracılar yokuşu) mihrimah sultan'da da mola verilebilir. nargilesi vardır, güzel kekleri vardır. 1-2 saat de orada oyalandıktan sonra istiklal'de şöyle bir yürünür. meydana gelinir. ortaköy'e doğru inilir. hatta inmişken bebek'e kadar gidilir. taksim'deki gloria olmadı, buradaki olsun denir ve oradakine gidilir. deniz kenarında oturulur.

şimdi burada alternatif olarak, kız eğer tarihi eserleri falan görmekten hoşlandıysa, programa dolmabahçe de eklenebilir. hatta istiklal'de st.antoine kilisesi'ne girmekte de fayda olabilir. dolmabahçe'ye en geç 3'te gitmeniz gerekiyor. 4'te olabilir, emin olamadım bir an.

neyse efendim. bebek'ten sonra ortaköy'e dönülür ve kumpir yenir. ardından da taksim'e çıkılır. bu arada saat tahminen 7-8 olacaktır. bir bira içmek için yine kumbaracılar yokuşu'nda bulunan south park cafe'ye gidilebilir. güzel manzarası vardır.

bu bana güzel bir plan gibi geliyor. bir çok yabancıya bu plana benzer planlarla rehberlik ettim, herkes çok memnun kaldı. yorucu ancak zevkli.

bir de alternatif olarak, eminönü'nden kalkan boğaz turu motorları var. iki saat kadar sürüyor. o da planın bir yerine sokuşturulabilir.

tabii yine söylenmesi gereken bir nokta da, böyle bir planın maliyeti düşük değildir. babanızın müşterisinin kızına da hesap ödetmeyeceğinize göre, tahminen 200 liralık bir maliyet düşünülmelidir. buna müze girişleri, yemekler, kahveler ve bir iki tane de taksi dahildir. tabii gloria'da oturup 5'er kahve içip, her yerde bir dolu yer içerseniz 200 lira ile günün yarısına ulaşmanız da mucize olur.

nargilesi pek iyi değil ama turistlerin bayılacağı bir nargileci mevcuttur. çemberlitaşta erenler nargile (çorlulu ali paşa medresesi diye de geçmekte) tarihi baya eski bir nargileci. nargile içmese bile oranın ortamında bulunmasına bayılacaktır fırlama bir genç değilse kendisi.

gitmek içinde eminönü tramvayının çemberlitaş durağında inip 50 metre yürüyorsunuz diyim.

laleli ve aksaraya da götürebilirsin yabancılık çekmez :)

sultanahmet civarı olabilir

sonucu merak ettim nereye götürdün noldu (:

sonuç şu oldu, kız ingilizce bilmediği için ve ben de rusça bilmediğim için çok sıkıcı geçti ve olabildiğince kısa sürdü gezi...

not: benzer durumlarda sakın kimseye rehberlik etmeyin!

2- ihtiyacınız olan tüm bilgiler last.fm'de var. rss diil ama, sallıyorum bi sanatçının sayfasına girip albümlerine bakıp, sort by release date dediğinizde yeni çıkan albümü olup olmadığını görebilirsiniz. en azından ben böyle yapıyorum. yine last.fm'de sanatçı anasayfasına eklenen "on tour" ibaresiyle, sanatçının turnede olup olmadığını görebiliyorsunuz.

yakınlarınızda konser olup olmadığını ise pollstar.com'dan takip edebilirsiniz.

rateyourmusic.com

rateyourmusic.com

belki bu site yardımcı olabilir. ilk linkte bütün jazz albümlerini kronolojik olarak sıralamışlar. sonlara doğru 2007 ve 2008 albümleri var. ikinci linkte bütün müzik türlerinin aynı şekilde linkleri var. umarım yardımcı olur.

@karapolisnas: discogs.com'da da gösteriyor, hatta çok daha detaylı discogs.com. zaten siteye girip bakacak olduktan sonra çok bir farkı yok benim için. benim istediğim benim sanatçıyı işaretlemem ve albümü çıktığında bana haber göndermesi

@yorkasef: bu da güzel bir link gibi fakat biraz önce kontrol ettim, 2008de çıkan albümlerin çoğu yer almıyor burda şu anda..

yani aynı dertten hala mustaribim a canlar. : )

www.arwu.org

want2die in verdiğinde 2004 yaziyor, yaniltici olmasin ama...

bu tür listelere itibar edilmemesi gerekiyor sanırım. bildiğim kadarıyla yayınlanan makale sayısı ile ilgili bu istatistikler, ve -tıp okuyan arkadaşlar daha iyi bilir ama- bildiğim kadarıyla tıp fakültelerinde belli bir sayıda insanın tansiyonunu ölçüp daha sonra buna bir rapor düzenleyip makale olarak bile yayınlayabiliyorsunuz. bunun gibi açıklar mevcut olduğu için galiba bunları suistimal eden üniversiteler var. bir boun, bir itü, bir odtü girse canımıza minnet ama geçmişte de türkiye'den giren üniversiteler hacettepe, iu gibi tıp fakülteleri olan üniversiteler diye biliyorum.

tamam itibar etmeyin güzel hoş. diğer türk üniversiteleri ne yapıyor? armut mu topluyor :)

birde unutmadan yok tansiyon ölçüyor bunu makale diye yutturuyor diyenler hele bir şuna baksın ed.sjtu.edu.cn burada hesaplama methodu yayınlanır her yıl.
kıçtan ahkam kesmeden önce okunması gerekli!

neden iü giriyor diyorsanız? tıp alanında halen türkiyede 1 numara.
her yıl yayınladıkları size göre tansiyon bana göre bilimsel makaleler/buluşlar değerlendirilip bu sıralama yapılıyor. kısaca iü tıp alanında bu sıralamaya değer görülmüştür.

öyle tansiyona makale yayınlamıyorlar. bu makaleleri yayınlamadan önce inceleyen kurullar var. saygın dergilerde yayınlanırken onların onayı gerekiyor,ki hiç kolay bir iş değil. ha kendi anabilim dalının çıkardığı dergi olur ona tansiyon ölçüp koyarsın artık gideceğin ilk kongrede "neden bunlar bana bakıp gülüyorlar lan" diye merak edersin sonra...

walla oyle bisey duymadim gormedim basimada gelmedi. hdd nin icindeki manyetik diski korursaniz bilgiler geri getirilebilir. yani diyelim hdd alev aldi tutustu elektrik arazasi nedeniyle. icindeki manyetik kisim yanmadi ise, dokunulmadi ise bilgiler tekrar kullanilabilir. ayrica ole bisey olsa rapidshare premium kullanicilari sicmisti tahminimce.

sıkıştırılmış bilgiler bozula biliyor. rapidsharede de oluyor bu. büyük dosyalar değilde, sıkıştırılmış küçük dosyaların bozulma ihtimali var.(düşükte olsa ihtimal var) ama sıkıştırılmış olmayan bilgiler sanio'nun dediği gibi bozulmaz, merak etmeyin.

küçük sıkıştırılmış dosyaların bozulmasını engellemenin bir yolu var mıdır peki?

ve de .mp3, .flac benzeri wav olmayan müzik dosyaları sıkıştırılmış dosya sınıfına girer mi? yani sonuçta cd'den alınıyor ve sıkıştırılıp mp3 haline getiriliyor.

300 GB üstünde müzik arşivim var, eğer giderse intihar ederim. : )

sevgili bushwacker bu konuyla ilgili çok önemli bir şey diyeceğim. bozulur bozulmaz ayrı bir mesele. fakat bu harici harddisklerin hepsinde 2.5 ya da 3.5 inç olsun farketmez, çok ciddi bir hassasiyet problemi var.

25 santimden yumuşacık halıya düşen 750 GB'lık bir harici diskin kafası bozulup tamamen çöplük olabiliyor.

benim de kucaktan düşen 2.5 inçlik western digital'imde aynı problem oldu. ayrıca sallanan laptop harddiskim de gitti.

bu yüzden bilgilerin çok önemliyse en azından 2 harddiskte korumanı, biri bozulduğu anda tekrar 2. bir yere yedeklemeni öneririm. çünkü kafası bozulan harddiskteki bilgileri geri getirmek onbinlerce ytl edebiliyor.

kafası kafası diyip durdum da o benim cahilliğimden, sözlükte yazıyor onun adının ne olduğunu. kafası hariç 3.5 inç :ı

sıkıştırılmış dosyalar ayrı bir bozulur, sıkıştırılmamışa bişey olmaz gibi özel bir durum söz konusu değil. harddisk içindeki dosyaların organizasyonundan bihaber, onları bir yazılım olmadan okumaktan aciz bir cihaz cinsidir, o yüzden içinde dosya varmış, bir isıkıştırılmış biri açıkmış gibi şeylerden anlamaz.

ancak şu var, sıkıştırılmamış bir dosyanın bulunduğu alanın bir kısmı zarar görürse, özellikle bir medya dosyası ise en azından oraya kadar veya orayı atlayarak yürütmeniz mümkün olur. ıskıştırılmış bir dosyaya aynı şey olduğu zaman onu extract etmeniz mümkün olmayabilir. yoksa risk konusunda arada bir fark yok.

bunun dışında harddiskte uzun süre "erişilmeyen" dosyalar bozuluyor diye bir şey kesinlikle yoktur.

bu söylediğin dandik optik medya için feci şekilde geçerlidir ama. erişilmesi ile yine alakası yok ama zaman içinde uçup gider veriler cdlerden dvdlerden, okunamaz hale gelir. olur bu.

Selam,
Arkadaşların da dediği gibi kullanılmayan harddiskteki veriler bozulur diye bir şey yok. Tam tersine kullandıkça risk alıyorsun diyebilirim. Çünkü bu aletler çalışırken çok hassas oluyorlar. Bırak düşmeyi, eğer şanssızsan üzerlerine gelecek ufak bir darbe bile büyük sorunlara yol açabiliyor. Bence önemli dosyalarının her zaman yedeklerini al ve bunları mümkünse farklı bir yerde tut.
@bodom: boşver bu işi yapanlar da ona "kafa" diyorlar. =)

zinciri onemli degil, bulunur ama ucundaki zamak denilen seyi uretmek icin alcidan veya balmumundan kalip yapilmasi gerekiyor. bu kalip da tek bir tane olacagi icin tabii ki pahali olacaktir. tunali'da ertug pasajinda bi gumuscu varidi. oraya bir sor istersen. ama dedigim gibi pahali olur buyuk ihtimal.

alternatif olarak bazı siteler var, amerika'da bir posta kutusu gibi hizmet görüyorlar. üye oluyorsunuz ve size bir posta kutusu adresi veriyorlar. alışveriş yaparken kargo adresine bu posta kutusunu giriyorsunuz, mal oraya yollanıyor, onlar da size kargoyla yolluyorlar.
daha önce hiç denemedim ama bir kere televizyonda cnntürkte mi ne biri tavsiye etmişti, siz yine de güvenliğini bir araştırın derim.

www.myus.com
www.amerikadaniste.com
www.salefashion.com

türkiye fiyatı 110 dolar altı mı olacak yurtdışı fiyatı mı?

yurtdisi fiyati.ebay'den dusunuyorum.

shure se210'lar o fiyat aralığında olsa gerek. bu arada yurtdışından ürün getirme limiti €100, o da $125'e falan tekabül ediyor sanırım, haberiniz olsun.

ben shure se210'un cx300'e göre çok farkı olmadigini duydum.özellikle westone um1, audio technica ath-ck7 ve altec lansing im616 modelleri hakkında bilgisi olanlar yorumlarını esirgemezlerse sevinirim.

Ben 4-5 ay önce Jays d-Jays aldım. Hakkında okuyabildiğim tek olumsuz yorum bir süre sonra hiç ses vermemeye başlaması gibi ciddi bir sorunla ilgiliydi fakat sadece bir kaynakta denk geldim bu şikayete. Neyse, ben gayet memnunum.

pek dediğiniz bölgeden olmasa da benzer müzik yapanlar:

dhafer youssef
renaud garcia-fons

"ümmü gülsüm" diyeceğim fairuz'u görünce ama, aynı feyruz'dan bahsedip bahsetmediğimiz konusunda bir ikileme düştüm şimdi.

ummu gulsumu severek dinliyoruz kendisi gitanes tadında sarkılar yapıyor.fairuz da aynı fairuz.

(bkz: belo platno)
(bkz: plavi orkestar)
(bkz: knar)
(bkz: zulal)

şimdi aklıma gelenler bunlar.

azam ali
farid farjad
djivan gasparyan

evrensellmuzik.blogspot.com

üstad şu deryaya bir dal derim. mis gibi takılırsın.

Psalteria

www.psalteria.cz

(bkz: amal murkus)

$u: www.3ivx.com
codec'i kurup dene derim.

işe yaramadı : /

neden xvid e çeviriyorsun ki...
direkt ham, uncompressed avi ye çevirsene. böylece premiere de "yok codec, yok modec" derdin olmaz.
mac de çalışıyor mu bilmiyorum ama, super converter diye şahane birşey var, ben kullanıyorum, çok memnunum.
haa, pc im yok dersen (ki hatırladığım kadarıyla vardı çift çekirdekli bi tane hp) illaki mp4 den uncompressed avi ye çevirecek bir converter bulursun.vardır yani. olması lazım.

aynı sorunu sony vegas'da yaşıyodum. burun kıvırdığım windows movie maker işimi gördü. wmv. temiz

derhal premier'i sil finalcut kur butun acilarin sona ersin.

bunlar genellikle kütüphanelerde mikrofilm halinde olur. ben boğaziçi üniversitesi kütüphanesinde birini new york times'da atatürk'ün fotoğrafının ilk defa çıktığı cumhuriyetin kuruluşunun ertesi günkü sayısına bakarken gördüğümü hatırlıyorum.

bu konuda türkiyedeki en büyük arşivin de ankara/milli kütüphanede olduğunu ekleyeyim
netten yalan olur o iş biraz

çoğu kütüphanenin gazete arşivi olduğunu biliyorum fakat farklı zamanlarda farklı şeylere bakma ihtiyacı duyuyorum, her seferinde kütüphaneye gidemem yani.
netten ise umudum var hala, bir ara hürriyet arşivinden 30-40 sene öncesinin ilk sayfalarına bakılabiliyordu, cumhuriyet gazetesinin ise üyelerine (paralı üyelik) böyle bir hizmeti varmış.

hurriyet ilk sayfaların cok ufak bi kısmını gosteriyor devamını istersen paralı.

ato'nun unutulan manşetler bölümü işinize yarayabilir belki..

www.atonet.org.tr

new york times. bütün kurtuluş savaşı dönemini amerikalıların gözünden okumuştum.
bu arada arşiv ücretli diyor ama biraz gezindikten sonra ücretsiz olmuştu, nasıl oldu bilmiyorum. bazı makaleler zaten ücretsiz.

teşekkürler fena değilmiş atonet.org.tr
new york times a da bakacağım bir ara.

d-sides'ın 2. cdsinde var bir feel good inc. remixi ama bahsettiğiniz midir bilmem.

baktım şimdi de, stanton warriors mix imiş bahsettiğiniz. o mix değil, indirip bakmıştım çünkü.

sevgili okurum,

nero ile veri olarak bile yazsanız dvd player'ların çoğu altyazıları alabiliyor. cd'de bir tane video bir tane de altyazı varsa direk onu alır; 1den fazla video ve altyazı varsa isimleri eşleştirerek uygun olanı alır.

ben sana CD1, CD2 şeklinde klasörler açarak her klasöre 1 video ve 1 altyazı eklemeni öneririm.

menülü falan filan dvd yapmak içinse convert divx to dvd olarak bi kaç program var, altyazı konusunda bilgim olmasa da gerek de olmadığını (ne de olsa kalitede bi fırlama olmayacaktır) söylemek isterim.

benim oynatacağım sony dvd player divx okutmadığı için sormuştum : )

o zaman shareware olarak şu var:

www.inndir.com(ConvertXtoDVD)-24222p.html

srt ekleyebiliyomuş bu.

aha link cortladı.. getir.net budur.

bizim yeni philips divx de okuyabilen, usb girişli dvd player, altyazıları görmüyor. napabilirim ben sizce? usb de olsa dvd ye yazmış da olsam olmuyor.

@oceano
tamamen atıyorum:
1. .srt destekliyodur, sizin altyazı .sub'dır. (.srt ve .sub örnek sadece)
2. tamamen aynı isimde olmaları gerekmektedir, sizin video ile altyazının isimlerinde farklılık vardır.

bazı divx playerlar altyazılardaki özel karakterleri okuyamayabiliyorlar. sen denersin baktın okuyamıyor basit isimler koyarsın. gene aynı şekilde altyazı ile film dosyasının ismini aynı yaparsan daha iyi olur.
bir de nero'da en düşük yazma hızıyla yazarsan daha uzun ömürlü olur dvd'lerin.

ben harddiskte saklıorum filmleri bi de çok önemli filmlerse orijinalini alıyorum zaten fetiş oldu artık dvd merakı :)

usb'yle izliyorum indirdiklerimi de. iki şekilde de bi deniim ben o zaman.
saolunuz, varolunuz! :)

oyun nasıl bilmiyorum ama, rastgele denemeler yapıp almış olabilir?

oyunu ben de bilmiyorum, öncesinde sahte bir hesaptan bir şekilde olayı kapmış ve gerçek hesabıyla da iyi bir skor elde etmiş olabilir mi?

hani zaman önemliymiş, ne olacağını biliyordur ona göre oynar falan?

ikisi de pek mumkun degil, hani alinan skorlar boyle iyi bir oyunla alinan skordan ziyade imkansiz gibi gozuken skorlar..

nedir onlarin aldigi ve senin aldigin puanlar?

senin benim tahtada görüp kirlenmiş la bu diye sileceğimiz problemleri 1 dakikadan az süre içerisinde çözen ama ayakkabısını bağlayamayan insanlar var dünya üzerinde belki öyle bir şeydir? ehehhe

genel taktik flashı decompile edip veritabaına skoru kaydeden kısmı çözüp değiştirdikleri veriyi post etmek şeklinde oluyor.

www.casinoportalen.com.tr

burdan okuyabilirsin kuralları. ayrıca seni bir ara koç üniversitesi'nde düzenlediğimiz turnuvalara konuk edebiliriz.:) facebook'ta grubumuz var poker tayfası diye ordan bize katılabilirsin zaman zaman turnuvalar düzenliyoruz, en azından izleyici olabilirsin.

Bir de Joost diye bir tv programı var onu indirip içindeki poker kanallarından bazı turnuva oyunlarını izlemeni tavsiye edebilirim.

Umarım yardımcı olabilmişimdir, saygılar.

doyle brunson'ın kitaplarını türkçeye çeviriyorlardı sanırım, kitabevlerinde bulunur muhakkak.

koc unide duzenlenen turnuvalar derken olayı tam anlayamadım ama..

valla üstad yaklasık 2002 yılından berı hold'em oynarım..bu oyunda kıtap falan okuyacaksın tamam ama kendını oynayarak gelıstıreceksın.ve en onemliside hisselerin olacak..

doyle brunson'ın kitabı poker dunyasının incili sayılır..onu bulursan kacırma..
bide kendini gelistirmek icin paralı serverlarda play money bolumunde calısmalara basla derım ben.. ve olasılık hesaplarında ıyı olmalısın..

@isott
biz koçta nerdeyse her gün 5-10 lira girişlik cash game oynarız ayrıca ayda bir turnuva düzenliyoruz.

@justhink
insallah burda yazdiklarini "birileri" okumuyodur(facebook grubunu falan ozellikle) legal olmadiginin farkindasinizdir heralde

holdem de sadece 1 tek şeye dikkat et;
yerdeki kağıtlarla seni gecebilecek ellerin olasılığını hesapla, %49 sonucuna varırsan deli gibi gir oyuna. uzun vadede sağlam başarıdır.
kitap okumak tecrübe filan gayet önemlidir ama hiç bir şey karşıdakinin suratını okumak kadar olamaz.
nacizane

@justhink
o turnuvalara dısardan adam alınabılıyo bende katılmak ısterım..artık yasadıgım sehırde oynamak o kadarda fazla zevk vermıyo..tabı turnuva dedıgın sey oyle 50-100 ytl lık bısı deılse..

@etna
en onemliside his dedigim sey o işte..yuz okumak dıye bısey yoktur..ancak belırlı bır sure yasadıgın ınsanın o ankı mimiklerinden yuzunu okursun ki oynadıgın masadakı insanlarla yeni tanısıyosun..

yanı yuz okumak dıye bısı yoktur hissetmek diye bisi vardır..

@justhink
türkiye'de kumar oynamak ve oynatmak yasalarla belirlenmiş bir suçtur. keza burada yaptığınız davet de insanları suça teşviktir. umarım bunu göze alarak yazıyorsunuz bunları.

fiziğim rezalettir ama neden olmasın. yumruk attığımızda zarar veren baş faktör sürtünme değil, bir nevi şeklini içeri doğru bozmak gibi bir şey. mermi de sürtünmesiz ortamda hızını kaybetmeyeceği için delip geçer.

diye düşünüyorum. salladığım belli olmasın. :P

yumruğun ve merminin atış hızına bağlıdır (merminin atış hızı saçma oldu biraz, ekseriyetle mermiler hızlıdır). sürtünmesiz ortam, objeyi yavaşlatmaz, aksine sürtünme olmadığı için yavaşlamasını engeller.

söz gelimi bir mermiyi ateşliyorsunuz. havanın sürtünme katsayısı normalin 10 katı diyelim. mermi havadayken sürtünmeden dolayı hızını kaybeder. hız kaybı yaşayan mermi hedefe ulaşırken etki gücü azalır.

diyelim ki sürtünme yok. o zaman hiçbir hız kaybı olmaz ve mermi çıktığı hızla (buradan tam emin değilim, belki ivmeleniyordur) hedefi vurur.

yumruk ise tamamen atış hızına bağlı. sürtünme olmadığı için daha zevkli atılır orası ayrı.

verecegi zarar olculemeyecek kadar kucuk derecede artar, baska farki olmaz.
Yer cekimi olmayisi yuzunden rakip *eger normalde yere dusurecek bir darbe almis ise*, bu yere dusme sirasinda alacagi ek hasari almaz sadece.

Sürtünmesiz de olsa, surat, inen yumruğun yahut çarpan merminin gücüne eşit miktarda ve ters yönde tepki vereceğinden gayet de zarar verebilir şeklinde atmak istiyorum. Hatta, ortam sürtünmesiz olduğu için, hıza bağlı olarak güç de artacağından daha fazla zarar verir diyerek atmanın sınırlarını zorlamak istiyorum.

sürtünme olmazsa tepki olur mu?

yani sürtünme aslında bi tepkidir ve misal arabalar yerin tepkisiyle ilerliyor. sürtünme olmasa yer tepki vermez ve tekerler olduğu yerde döner. sürtünme olursa yerden aldığı tepki ile ileri gider

surata inen bir yumruk, ya da değen bi mermi, sıfır sürtünmede ilk hareketini devam ettirir. sürtünme yok ise, dokular tepki vermiyor demektir ve mermi deler. yumruk da dokuları birbirinden ayırır, teorik olarak böyle. çünkü dokular birbirinden ayrılmamaya direnirse bu tepkidir ve yumruğun şiddeti kadar, birbirine yapışık dokular tepki verir

yumruk attigin zaman vucuttan kayip gitmezmi o yumruk? yada kurşun?

yumruk attigin zaman birisine elinin kaymasinin yani sira, o kuvvetin dik bileseni de vurmanla beraber seni arkaya, onuda ileri ittiren bi kuvet olusucak. dolayisiyla nasi zarar veriyosun sen bu adama? kurşunda da ayni... degilmi?

tamam f kuvetinin bilmemne yuzeyine(sabit degil) etkisi gibi dusunelim. bence surtunmesiz ortamda bi kuvvet bi yuzeyle etkilesirse ikiside ebesine kadar gider ama birbirine zarar vermez.

sürtünmesiz bi dünya diyo, vucuda da sürtünmez havaya da

vücuda değince merminin yön değiştirmesi için bi direnç, bi tepki gerekir ama işte sürtünmeyince olmaz o. yani merminin yumruğun yönü değişmez ve deler geçer. sürtünme olmazsa beden de olmaz, atomlar ayrılıp gider o ayrı

ayrica kursunun sana zarar vermesinin sebebi sanki senin yerden aldigin gucle (surtunmeden kaynaklanan) kursuna karsi koyman. kursuna karsi koymazsan kursun sana carpar seni ebesine, hayvan gibi ivmeyle firlatir

şimdi bahsedilen senaryoda sürtünmesizliğin bir limitinin verilmesi lazım. çünkü sürtünme olmayan bir evrende bahsettiğin senaryonun gerçekleşmesi dahi mümkün değil.

Çünkü sürtünmenin yan etkisi olarak gerçekleşen bir sürü faktörü de saymalıyız veya verilen limitler ile gözardı etmeliyiz.

Misal yumruk atacağız diyelim, ileri doğru hareketi sağlamak için ayağımızı bastığımız yerden(ki ayak basarak durmak diye bir şey söz konusu değildir, aslında vücut bütünlüğü diye bir şey bile söz konusu değil) sürtünme sayesinde destek alıyoruz demektir. Yani olmaz ha diyelim ki duruyoruz yerimizde, yumruk atmaya yeltenilen an vücudun milimlik ilk hareketinde bir yöne doğru kaymaya başlarız. Diyelim ki bizi tutan bir kemer var, kemer bile bizi sürtünme sayesinde olduğumuz şekilde ve doğrultuda tutuyor.

Yumruk atan kişi tarafında bu sorunları çözdük diyelim, bir de yumuğu yiyen kişi var. Yumruğun karşı tarafa dokunduğu anda, karşı tarafın vücudu herhangi bir kuvvet tarafından bulunduğu noktada sabit durması için engellenmediği için, dokunulduğu anda o kişi olduğu yerden uzaklara doğru yolculuğa çıkacaktır. yani sen yumruğunu yüzüne gömemeden o adam kolunun yetişriği mesafeden uzaklara doğru yolculuğa çıkmış olacaktır zira onu bulunduğu konumda tutan herhangi bir kuvvet yok.

Tabi ki burada bir faktör daha var, sürtünme kuvveti kuvvetin uygulanan yüzeye dimdik olmadığı durumlarda önemli. yani yumruğu, kurbanın yüzüne herhangi bir açıyla temas edecek şekilde atmadığımız sürece(ki elin ve yüzün dümdüz yüzeyler olmadığınıgöz önünde bulundurursak, bütün yüzeylerin tam 90 derece açıyla birbirlerine dokunmaları imkansız. kurbanı sürtünmesizliğin etkisi ile uzaklara fırlatacak bütü nkuvvetler el ve yüzün şekilleri itibariyle 90 derece açıyla uygulanan kuvvetler olacaktır. diğer kuvvetler ise sürtünme olmadığı için sıfırlanacaktır.

misal normal dünyada sürtünmeyi arttıracak şey, yumruk atınca kurbanın yüzü yumruğun etkisiyle biraz içeri çökecek ve el ile içeri esnemiş deri arasındaki sürtünme iyice artacak, yumruk o pozisyonda yüzde kaydığı zaman bir etki elde edilecektir. fakat vurulduğu zaman yüzdeki derinin içeriye doğru bükülmesi durumu, kurbanın durduğu pozisyon sebebiyle yumruğa gösterdiği atalet sebebiyle olacak. yani onu bulunduğu pozisyonda tutan bir kuvvet olduğu için sen yumruğun etkisini bekliyor olacaksın. fakat sürtünme diye bir şey yoksa, dha önce dediğim gibi, dokuma anında(hatta havanın etkisini de göz önünde bulundurrusak sen dokunmadan hemen önce, rüzgarın etkisi ile) kurban yumruğundan uzağa doğru hareketlenmeye başlamış olacaktır.

yani böyle bir durumu izole edip ele almanın pek mümkünü yok alsında. hiç bir yerde sürtünme yok diyorsak cevap, "zaten iki kişi yumruk atan-yumruk yiyen pozisyonunu alamaz bile, hadi aldılar diyelim, yumruk atan yumruk atmaya niyeltendiği anda, yiyen de yumruk ona yaklaştığı anda bulunduğu pozisyonlardan uzaklara doğru kaymaya bşlayacaklardır. bu durumda yumruğun karşı tarafa ulaşabilmesi bile şaibeli, diyelim ki ulaştı, o zaman sadece karşı tarafın yüzüne tam oalrak 90 derece ile gelen kuvvetler ona geriye doğru bir kuvvet uygulayacak(ama ayağının altında sürtünme olmadığı için onu ileri itmekten başka bir işe yaramayacak) diğer açılarla gelenlerin ise herhangi bir etkisi olamayacak" diyebiliriz.

Bunun dışında tartışabilmek için kimi limitler gerekir mesele ile ilgili. zira öyle bir fenomen olmasa zaten ne insan olabilir ne başka bir şey.

not: fizikçi falan değilim. kişisel aciz yorumumdur.

uzayda sürtünme var. sürtünme olmasa gezegenler ve hatta mekikler ilerleyemez, göktaşları ilerleyemez

uzayla ilgili bişey diyelim. uzay boşluk değildir. uzayda bi madde var ,ki yıllarca öteden çıkan ışıkları bile dalga dalga buraya kadar geliyor taşınıyor

sürtünme dediğin şey temastır. sürtünme olmazsa temas olmaz. bu kadar basit.

veremez. bu seye benziyor, birbirini iten miknatislara. surtunme olmadigi surece yumruk uzerinden kayip gidecektir.

başkasına zarar vermek, karşıdan verilen tepki kuvvetiyle ilgilidir aslında. Newton'un üçüncü kanununa göre, eğer bir şeye vurursan o da sana aynı kuvvetle geri etki eder. Bize zarar gelmesinin sebebi de, uyguladığımız tepki kuvvetinin o bölgedeki zayıf deri ve damarlar tarafından kaldırılamamasıdır. Bu yüzden sürtünmeyle tek alakası yumruğun hızını neredeyse ihmal edilebilecek boyutlarda azaltan hava sürtünmesidir.

sürtünme olmadan tetiği çekemezsin. biyolojim iyi değişldir ama yumruk atabileceğini de zannetmiyorum. de ki oldu yumruk yiyen kişi ivmeli hareket yaparken atan da aynı hareketi yapar, sürtünmesiz ortamda atanla yiyen sonsuza dek birbirinden uzaklaşmış olur:) tabanca için de aynısı geçerli gibi.. kurşunla kurşuna hdef olan kişi tek bir cisimmiş gibi toplam momentumu koruyacak şekilde hareket ederken kurşunu atan da ters yönde hareket eder diye ve kurşun kişi de tahribat yaratmaz diye atıyorum.

Evet

konu en başından beri ilgili olmasa da bana şu videoyu anımsatıyor (hani yumruklar, birbirinden uzaklaşmalar, sabit hızlar fln):

www.youtube.com

kayıp gitmekten bahsedilmiş. unutmayın ki yüzeye 90 derece açıyla uygulanmış bir kuvvetle aynı yönde gelen bir merminin ya da bir yumruğun kayma ihtimali yok, çünkü yatayda herhangi bir kuvvet yok.eğer mermi birinin karnına dik açıyla isabet ederse delip geçer. ha delip geçtikten sonra bir kısım enerjisini bize bırakır. ama, tamamen elastik bir çarpışma olarak düşünebilecek (sürtünmesiz koşulda) o etkileşimde merminin kütlesinin küçüklüğünden ötürü hayvani bir ivmeyle değil, belirli bir sabit hızda momentum korunacak şekilde hareket eder.

buz pistinde arkadaşınıza yumruk atmayı deneyin. ikiniz de geriye doğru kayacağınızdan 1. sürtünmeli ortamdaki destekli bir yumruk çakamazsınız. 2. yumruk eleman geriye doğru kaydığında daha az etkiye maruz kalacaktır. 3. yine de canı yancaktır yeterince eylemsizlik yaratacak bir kütlesi vardır çünkü. bir itmeyle vurma arasında fark vardır. elinizi tokat atacakış gibi havaya kaldırın. arkadaşınız yanağını avcunuza dayasın. bütün gücünüzle kolunuzu ileri tokat atar gibi ittirin. arkadaşınız 2-3 metre geriye gider ama canı pek yanmaz çünkü gücünüzün büyük bölümü o kütleyi itmek için harcandı, eridi gitti. aynı hareketi kolunuza aynı kuvveti vererek arkadaşınız 1 adım önünüzde dururken yapın. pek geriye gitmez ama canı çok yanar. çünkü gücün tamamına yakını suratında kaldı.

mermi vücudun içine girecektir. içeride yarattığı basınç organlara zarar verecektir. merminin açtığı delik değil, toplam enerjisidir asıl zararı veren. bunula ilgili olarak (bkz: balistik/#8900142). ateş eden kişi geriye doğru kayacaktır.


@efruz: uzayda sürtünme varsa cisimler neden yavaşlamıyor?

"hiçbir şekilde sürtünme yok" denmiş. bırakın praetiği, teoride bile olması mümkün değil bunun. yine de "acaba olsaydı" diye düşünür isek, sürtünmesiz bir ortamda hiçbir şey başka bir şeye zarar veremez. zira sürtünmesiz ortamda madde yoktur. sürtünme, maddeler arasında olur; eğer sürtünme yok ise, ortamda madde de yoktur ve sorunun geçerliliği kalmaz. ortamda madde de olmadığından kimse kimseye zarar veremez (çünkü kimse yoktur)

yumruk atıldığında veya kurşun bize değdiğinde tahribatı yaratan sürtünme değil, impulse denilen(türkçesini bilmiyorum) uygulanan kuvvetin zamana göre türevi alındığındaki olgudur.

yumruk yediğimizde suratımızın dağılması, derimizin ve altındaki dokunun zedelenmesi de bu impulse'ın ne kadar yüksek olduğuna bağlı. bir topa vurduğumuzda onun ne kadar hızlandığı da impulse ile ölçülür. kuvvet uygulanan cismin momentum değişimi olarak da düşünülebilir.

ortam sürtünmesiz olursa kurşun hız kaybetmeden gelir ve yine bizi deler. sadece eğer çok eğik açıyla geliyorsa belki bizden sekebilir ama deriyle teması "perfectly elastic" olmadığı için yine impulse'a bağlı olarak sıyırıp geçme ihtimali var. zarar verme ihtimali yani.

kısaca verilen zarar sürtünmeden ziyade kütle ve hıza bağlıdır. bunlardan sadece hız sürtünmeye bağlıdır, o da hava sürtünmesine. yer sürtünmesiz de olsa o anda yediğimiz impulse'dan ötürü zarar görürüz.

ayrıca bazı yorumlar yerçekimsiz ortama göre yapılmış ama ben öyle bir ibare göremedim.

gerrain yorumları okusa gözleri dolardı sanırım. : )

(ingilizce mühendislik okuyorum. eğer mesajda "öyle strong bir presence" havası varsa affola, türkçe terimleri bilmediğimdendir.)

yumruk olayında şöyle ki aparkat vurursan bişey olmaz ama zumzuk yine ayşağı yukarı aynı zararı verir. yani yüzeye dik gelecek olan kuvvet acıtır sadece, normalde yüzeye teğet gelen bileşke de sürtünme yüzünden acı verebilecekke sürtünmesiz ortamda bişeycikler olmaz. totalde sürtünmeliden daha az zarar verir.

kurşun ise yine delip geçebilir çünkü delip geçme yüzey direnci ile malzeme sağlamlığıyla bir nevi alakalı, yani dik bir kuvvet bir yüzeyi sürtünme olmasa da yeterinde gererse yırtabilir.

valla konu hakkinda etraflica bilgiye sahip degilim ama film cozumleme, uygulamali film cekme ve sinema tarihi dersleri bizim okulda ayri ayri olarak bir donem boyunca haftada 3 saatten okutuluyor. bir donem 13 hafta
13*3 = 39 saat ediyor. aralarla filan 30 saat desek bile bir film cozumleme icin 30 saat harcanirken eger bunu bir haftasonu 10-15 saate yayiyorlarsa belki gidilmeye deger olabilir, fakat eger 3-5 saatte ogretiyorlarsa cok da etkili olacagini du$unmuyorum.

150 ytl lik kitap alsan senaryo yazımını da, sinema tarihini de, film çözümlemeyi de krallar gibi öğrenirsin 1 ayda evinde. anlatınlar yazılanlardan farklı değil. ayrıca dersleri kimin verdiği de önemli.

eline kalan 340 ytl nin 150 ytl sini kamera kirasına, 80 ytl sini de ışık kirasına versen, montaj için kankanın sağlam bilgisayarını kullanıp adama da 10 ytl ye iskender ısmarlasan eline de 100 ytl kalır koç gibi. çekim sırasında gider gerçi ama olsun.

sitelerine de şöyle bir baktımda öğretim kadrosunda bir tek nihan şengül var tanıdık. programda hiç sağlam gelmedi bana. film çekiminde kullanılacak teknik ekipmandan bahsedilmemesi de düşüşündürücü tabi. senin yerinde olsam katılmazdım.

ayrıca bir öneri:
ege üni. iletişim fak.ne gidip sinema dersi veren hocalarla konuşursan ve istekli olduğun konusunda ikna edici olursan seni derslerine sokabilirler yıl boyu. bizim okulda vardı böyle adamlar. şansını dene derim ben.

uzun dönem ve kamp şeklinde değilse sinema konusunda bu tür kurslar işe yaramaz.

senaryo yazım teknikleri için bir sürü kitap var piyasada, zaten o tekniği öğrenmek pek bir işe yaramıyor genelde. yine de merak edersen, "senaryo yazarının yol haritası" kitabı iyi. bir de kısa film konulu kitaplar var iletişim'de, 3 kitap.hazırlık,çekim,post prodüksiyon olması lazım.

film dilinin grameri seti de iyidir.

sinema tarihi konusunda ise rekin teksoy'un tarih kitabı deü tınaztepe kütüphanesinde bulunuyor. sinema ve tasarım kitabı da sektör hakkında bilgi almak için işine yarayabilir.

ha o tür kurslar ne işe yarar, gidenlerle tanışırsın,fikir alışverişi olur, toplanıp bir şeyler çekilir muhtemelen. onun dışında teorik olarak öğrettikleri film çekme olayında pek işine yaramayacaktır.

albumart.org

ayrıca winamp 5.5'de bulunan auto tag özelliği albüm kapaklarını da buluyor.

album art iyidir ama amazon.com da epey iş görür.

ben genellikle discogs.com ve amazon.com 'dan bakıyorum. bunlarda yoksa allmusic.com . daha bulamadığım album kapağı olmadı ki 250 gb üstünde müzik arşivim var, bütün albümlerin de kapakları var. : )

yerli ve eski albümler için peki var mı? mirkelam'ın 1995'deki ilk albümünün kapağını arıyorum mesela :)

şöyle bir şey var ama doğru mu bilemedim:

rateyourmusic.com

rateyourmusic iyidir ayrıca albüm kapakları konusunda.

opera kullanmıyorum ama ekşi sözlükte entry'nin altındaki entry numarasına tıklayınca o entry'nin linkini veriyor size zaten.

o ie de oluyor, firefox için eklenti eklenince oluyor, operada yok. ve benim istediğim dış link. yani misal

sozluk.sourtimes.org şeklinde bi adres istiyorum. üzerine tıklayınca iç link veriyor sadece #233692766 şeklinde mesela

sayfaya sağ tıklayıp o çerçevenin özelliklerine bakmayı deneyin
olmadı yine sağ tıklayıp çerçeveyi dışarda açtırmayı deneyin.

create search den sozluk için arama kısayolu cıkarın bi, sonra yenı sayfada adres satırına entry numarasını yazınca oluyor bi de.

oldu, sağa tıklayıp adresi kopyala deyince adres satırındaki sozluk.sourtimes.orgu kopyalıyordu

sağa tıklayıp çerceve diyip ordan adresi kopyala diyince yapıyor.

opera. linke sağ tıkla yeni pencerede aç. adres satırında tam adres yazar.

ben de 6 ay önce falan benzer bir arayışla bir cep saati aldım,öncelikle söyleyeyim 250 ytl neredeyse fazla bile,rahat rahat güzel bir saat bulursun..
eğer illa gidip elliycem,bakmadan almam diosan eminönünde doğubank'ın oralarda saatçiler var,cep saatleri satıyorlar.
ama şahsen ben gittigidiyor'dan almıştım,hislon marka altın kaplama bi saati yalan olmasın ama 70e mi ne almıştım..çok güzel paketlenmiş,tertemiz geçti elime..sonra modelini hislonu arayıp sordum,200ytl mi ne dediler. adam herhalde kaçakçıydı ama neyse :P

@erostrada:

ya ben de baktım gittigidiyor'a falan ama çoğu sahte gibi geldi? sizin aldığınızın orijinal olduğuna emin misiniz? güvenebiliyor musunuz yani gittigidiyor'a?

benim aldığım orjinal biliorum,kutusunda pırıl pırıl ve jelatini açılmamış geldi..
ha sahtesi de vardır o ayrı..onun için satıcının önceki yorumlarını incelemek lazım..

köstekli saat değil mi bu bahsettiğiniz?
hemen her ciddi saatçide 3-5 model oluyor genelde.

@can see: yani evet ama ben daha çok 3-5 saat olan değil de böyle 300-500 saat olan bir yer var mı diye merak ediyorum. ya da yan yana bir sürü saatçi olacak ki dolaşıp bir çok model görebileceğim..

antika düşünürseniz kapalı çarşıda bol bol gördüydüm geçen sene...

altinin grami oldu 50 ytl. her "altin kaplama" diyene inanmamakta fayda var bu arada.

kadıköy'deki tschibo'nun karşısında var bir tane saatçi. adını unuttum dükkanın ama sahibinin adı "ohannes" idi o aklımda. orada olmaması mümkün değil. eğer o an için ellerinde yoksa bile mutlaka bir yerlerden bulurlar zira çok eski ve köklü bir saatçi.

eger eski sovyet ulkelerinden birine yolunuz duserse Molnija (молния) marka orjinal cep saatlerini ikinci el olarak esnaftan guzel fiyatlara alabilirsiniz. Molnija 2007 yilinda uretimini durduran eski bir sovyet saat markasi, saatleri 80% oraninda el yapimidir. Ilerde degerlerinin yukselmesi olasidir :)

ancak elbette saatin temizlik ve bakimini duzenli olarak yapmaniz yahut yaptirmaniz gerekmekte.

bir sorun yok bende? ctrl+f5 de yaptim.
bir dene sen de.

firefox'u restart edince duzeldi. ancak nedenini anlayamadim.

son birkaç gündür bana da oluyor bu. firefoxu çok uzun süre açık bırakınca oluyor, sebebini bilmiyorum

bende 3gundur kapanmadi firefox. ama bir degi$iklik olmadi hic, ilginc valla.

firefox'da olur öyle.

iki tele birden dokunursan carpilirsin.
tek telde sorun olmuyor. ki bir cok ku$ oyle takiliyor. el ve ayak kombinasyonunu bilemicem ama tek telde bir $ey olmamasi lazim.
tabi bu dediklerim normal hat icin de gecerli olabilir. yuksek gerilimde belki gecerliligini yitiriyordur.

benim sözüme güvenip gidip denemeyin sakın, baştan uyarayım.

kutuplar arasındaki potansiyel fark sizi çarpar. tek bir tele dokunursanız çarpılmazsınız; ama toprağa veya daha farklı potansiyelde bir iletkene dokunursanız kavrulursunuz allah esirgeye.

ayakkabıdan anlamıyorum ve merak da ediyorum, prizdeki faza ve duvara dokunsak çarpılır mıyız? faz ve toprak hattına bağlanırsak kesin çarpılırız herhalde?

Türkiye'de orta gerilim direkleri 1-35 kV, yüksek gerilim direkleri 35-154 kV arasında gerilim taşıyor. Bir de çok yüksek gerilim direkleri var onlara girmiyorum bile.

Bu tellere çıplak elle dokunmak için yaradana kavuşmak gibi bir isteğiniz olması lazım. Dikkat ederseniz kalite penselerin üzerinde bile "max 500V" yazar. giyeceğiniz ayakkabının çok özel tasarlanmış olması lazım. şu cevabımın sonunda üşenmezsem ölmemek için kaç ohm'luk bir bot giymeniz gerektiğini hesaplarım.

yüksek gerilim içeren trafo ve şalt merkezlerinde bazı bölümlerde tellere dokunmanıza bile gerek kalmaz. çünkü gerilim hava direncini kırıp üzerinize ark olarak gelecek kadar yüksektir. yani havadan size aduket gibi gelir, kömür eder toprağa gider.

özetle hiç gerek yok iki tele dokunmanıza, bir tanesi bile oldukça yeterli. eğer deney ortamı olsaydı havada iki el iki ayak, kafa, burun artık ne denk gelirse bir tele dokunabilirdiniz. Yalnız gerçek hayatta havanın direncini dikkate almanız gerekir. bir yandaki telle uygun mesafede durmanız gerekir, aynı şekilde toprakla da.

Hava'nın delinme gerilimi 30,000 V/cm. yani 30kv taşıyan bir tele dokunuyorsanız toprağa veya başka bir tele 1cm'den fazla yaklaşırsanız hava iletken gibi davranır ve güle dönersiniz. edit : güle değil küle dönersiniz :) ayrıca bu 1cm değeri en iyi koşullar altında geçerli.

ne kadarlık dirence sahip bir ayakkabı lazım size hesaplayalım. 25 mili amper (25*10^-3) güvenlik limitidir.

v = i*r ==> 154.000 = (25*10^-3)*r ==> r = 6.160.000 ohm gerekli. malzemelerin dirençlerine bakarak uygun bir ayakkabı tasarlatabilirsiniz :) gene de bu ayakkabıyı giydiğinizde ufak bir gıdıklanma hissi duyacaksınız.

@kimlanbu:
peki o zaman yüksek gerilim hatlarına çıplak elle dokunsam, yerden yüksekteyim diğer tele de çok uzağım. o zaman bir şey olmaz mı? hani 1 cm falan demişsin ama en az 1-2 metre vardır heralde o tellerin arası?

teoride eğer 154kv'luk potansiyeli olan bir kabloya dokunduğunda her şey kitaba göre giderse yerden 5,13 santimetre yukarıdayken tek bir tele dokunduğunda bir sorun olmaması lazım.

ayrıca kimlanbu'nun dediği ayakkabının sadece 6.6megaohm direncinin olması da yetmeyecek büyük ihtimalle. ayakkabı o ısıya dayanabilir mi, o da önemli. sonuçta 25mA*154kV = 3850 Watt, yani bir saniyede 3850 joule ısı üretecek bu ayakkabı. artık insan vücudunun ısı sığasını bilmediğim için ne kadar ısıtır bilemem, ama burada kastım, elektrikten değil de ayakkabıların aşırı ısınmasından zarar görebilirsiniz.

bir de insanın vücudunun ne kadar nemli olmasıyla da şöyle bir enteresan durum ortaya çıkabilir, eğer vücudunuzda tamamen birbirine temas eden nem varsa eğer (terli yapalım ki iyi de elektrolit olsun), direnç sıfıra yakın olacağı için elektrik akımı toprağa ulaşabiliyorsa hiç çarpılmadan, sadece yanıklar ile kurtulabilirsiniz, gerçi suyun o anlık aşırı ısınma ile ilginç bir fiziksel tepki göstermesi (leidenfrost etkisi olur sanırım) de suyun tamamen buharlaşmasını, yani çarpılmayı engelleyecektir.

@bushwacker, aynen dediğin gibi bir şey olmaz. sadece faza dokunursan açık devre modunda olacağından hiçbir şey olmaz.

@tom riddle, benim belirttiğim 6M ohmluk direnç değeri ise ölmemesini sağlayacak değerdir. bu botları giydiğinde bile vücudundan yaklaşık 25ma akım geçecek ve "gıdıklanacak" teoride.

bildiğiniz gibi dirençler belli güç değerlerinde üretilir 0.25w, 0.50w, 1w vs gibi standart değerlerde. belirttiğiniz gibi uygun güce dayanabilecek değerde bir bot tasarlarnması lazım yoksa dondurma gibi erir.

Türkiye'de enerji iletim seviyesi 154 ve 380 kV dur.Laboratuvar ortamında tek tele dokunarak ve toprak ya da ikinci elektrik hattına belirli mesafelerde durularak akıma kapılmaktan kurtulabilirsiniz.
Fakat normal şartlarda (yüksek gerilim trafo merkezlerinin kurulumunu yapan bir firmada çalışan biri olarak söylüyorum), 380 kV için faz faz arası yaklaşık 5 metre, faz toprak arası 4 metre mesafe bırakılır, elektrik hattı aranızdaki mesafe bundan daha düşük olursa...başınıza gelebilecekleri hayal bile edemezsiniz

Gerilim altındaki iletkenler için kabul edilen azami yaklaşma mesafeleri

50 - 3.500 volt arası 30 cm

3.500-10.000 volt arası 60 cm

10.000-50.000 volt arası 90 cm

50.000-100.000 volt arası 150 cm

100.000-250.000 volt arası 300 cm

250.000-450.000 volt arası 400 cm

aslında mesafeyi her bin volta karşılık bir cm olarak ayarlayabilirsin.
yüksek gerilim ayırıcılarının bıçak mesafesini buna göre yapıyoruz (:
eline demir bir bilya al, üstünde 34kv voltaj olan, birbirine 50cm mesafedeki iki yüksek gerilim telinin arasına at. voltaj sana ömrün boyunca unutamayacağın bir gösteri yapacak.

filext.com

formatın ismi monkey's audio, uzantısı da söylediğiniz gibi ape. dbpoweramp isimli program çeviriyor. ya da winamp, windows media player falan gibi programlar için monkey's audio plug-inleri var internette, onlardan yüklerseniz onlar da çalar.

ama eğer albüm tek dosya halindeyse onu bölmek için de .cue uzantılı cuesheet file'a ve cue splitter isimli programa ihtiyacınız var.

dbpoweramp: www.dbpoweramp.com
winamp plug-in: www.cdtag.com
windows media plug-in: www.mediacodec.org
cue splitter: www.shareup.com

bunlar yeterli olur heralde.. olmazsa da yazın tekrar bir çaresi bulunur elbet. : )

evet albüm yekpare tek dosya halinde ape uzantılı 210 mb bir şey çıktı:) bu akşam uğraşıcam artık bana da zaten bir şarkı lazım esasen.

o halde yapmanız gereken şu:
çok büyük ihtimalle bu ape dosyası bir rar dosyasından çıkmıştır. o rar dosyasının içinde ape dosyası ile aynı isme sahip ama .cue uzantılı bir dosya daha vardır, aynı isimde değilse bile isimlerini aynı hale getirin.
sonra cue splitter'ı indirin, daha sonra programı açın. sonra işte files'tan open mopen o cue dosyasını seçin, sonra da "böl" deyin, seçtiğiniz klasöre şarkıları teker teker bölecektir. şarkıları böldükten sonra da arzu ettiğiniz şarkıyı dbpoweramp ile mp3'e çevirebilirsiniz.

saygılar sevgiler. : )

ape kesinlikle mp3'ten fersah fersah üstün kalitede bi ses formatı. cue dosyası yardımıyla parçalara bölseniz bile mp3'e çevirerek heba etmeyin caaanım dosyaları.

şöyle bir gezindim de google'da, 2008'de sefere başlayacak yazıyor tam tarih falan yazmıyor.. ben o zamanlar oylama yapılırken 2009 diye okuduğumu hatırlıyorum ama çok emin değilim..

sehir hatlarinda uzun zamandir yeni 2 vapur calisiyor ama onlarin disinda bisey gormedim.

valla umut sarıkaya gibi geldi ama emin değilim tabi..

Şunlara bakın: www.weblebi.com

tıpkı görseldeki tasarımlara sahip saatler istinye park'taki bir mağazada var. zaten mağaza tasarım konseptine sahip. hatta hastası olduğum bir duvar saati var fakat 800 ytl diye alamıyorum.

(bkz: ucan alarmli saat) vardi bi de, ben acmistim basligi. duruyosa : ) pervaneli falan

www.hiptechblog.com
www.techeblog.com
www.bspcn.com

bunlar işinizi görür heralde. yaşasın google : )

stediğin türde saatleri tam oregon scientific yapıyor. etrafta görmüşündür buralarda ferrari temalı falan çok var ama değişik tasarımlarını da bulabilirsin. www.oregonscientific.com

bazen dosya yolu türkçe karakter içerince bazı programlar görmüyor. ufak bir detay ama belki gözden kaçırmışsınızdır.

eğer, klasörünüz ve içindeki dosyalar formattan önce diyelim "hayati seven adam" ismine user access right aldı. format attınız, username'inizi değiştirdiniz "hayati yaşayan adam" oldu. burada access right sorunu var gibi. dosyalara erişebilecek kullanıcı/user ayarlarını düzenlerseniz belki işe yarayabilir.

dosyaların olduğu klasöre sağ tık > özellikler/properties altında security mi öyle bir kısım vardı oraya bir bakın derim.

yerini hatırlamıyorum ama ücreti hayvaniydi tv'de gördüğüm kadarıyla (belki yardımcı olur, yanılmıyorsam haber 7'de yayınlanmıştı bu haber olarak)

"fly dive" suya dalmakla ilgili, "sky dive" olabilir mi?

bir de "sky fly dive" var :)

www.bodyflight.net

www.aironex.com resmi sitesi.

iyi gunler.

1. 125 mbps için wifi adaptörün de aynı standardı desteklemelidir. örneğin benim laptop desteklemiyor.
2. wifi hızı kaynağa yakınlıkla değişkenlik gösterebilir. 11 mbit e kadar hızı düşürebilir. bunu bazen görürsün bazen görmezsin.
3. wifi ile 100 mbit gibi bir hız görmen imkansıza yakın denebilir. o yüzden gigabit ethernet kullanıp coşmayı denemen daha mantıklı olur. wpa ya da wep elbette performansı düşüren bir etkendir. ayrıca en hızlı transfer yöntemlerinden biri usb disk ya da flash disktir ;)

ama sinyal gücüne çok iyi diyor? ona rağmen 1.5 mB üstüne çıkamıyorum? doğal mıdır bu? hem laptop hem de kaynak 802.11g destekliyor.

simdi izmir yurtkur a baglı ogrenci yurduna gidip katkı vs istemedigine dair dilekce veriyorsun halloluyor. bi de selam edesim geldi.

abi iptal ettirme bana ver eheh : ) sana verdikleri senedi imzalamazsan heralde vermezler diye düşünüyorum ama yanılıyor olabilirim..

ege üniversitesinin hemen arkasında mevlana mahallesinde engin deniz öğrenci evleri var. bildiğin yurt ama bürokratik bazı sebeplerden dolayı öğrenci evi olarak geçiyor. cinsiyet de belirtmemişsin ama önemli değil yurt karma :)