İlk textbox'ın ontexthanged event'inde case ile rahat yapabilirsin sanıyorum. Diğer bir tavsiyem textbox'ları updatepanel içine alman; böylece her seferinde postback yapmak zorunda kalmazsın

visual studio kullanıyorsun da neyle program yazıyorsun ? c#, vb.net, c++ ?

syntax değişmekle birlikte yapacağın tek şey case veya if kullanarak textbox1.text değerini kontrol etmek eğer atıyorum 5 se textbox5.visible = true, diğerlerlerini false yapacaksın.

edit: c# için.

ilk testboxun textchanged eventinde, girilen sayıya göre öteki textboxların Visible değeri true false olarak ayarlıyorsunuz.

mesela:

textbox1_textchanged
int i = int.Parse(textbox1.text);

switch(i)
{
case 1:
textbox2.visible = true;
textbox3.visible = false;
...
textbox7.visible = false;
break;
...
case 3:
textbox2.visible = true;
...
textbox4.visible = true;
textbox5.visible = false;
...
textbox7.visible = false
textbox2.visible = true;
break;
}

gibi.

hangi kisminda zorlandim tam emin olamadim. algoritma olarak
for(int i=1; i<7; i++){
if(i<=ilkTextBoxDegeri)
show(textbox[i]);
else
hide(textbox[i]);
}

nasil gizleyip gosterecegin textbox'a gore degisir. MFC ya da ATL'in farkli komutlari vardi yanilmiyorsam. SendMessage ile ShowWindow fonksiyonlarina bakmanda fayda var.

tanrı programcıları inheritance'ın yazdığı gibi kodlardan korusun. amin.

Montreal'de hostel bilmiyorum ama mümkün olduğunca downtown tercih edin, olmadı metro duraklarına yakın olanlara bakın. 3 günde şehri epey gezersiniz, old port'a kesin gidin, biodome ve olympic stadium'u görün, gezin, china town'a gidin, botanik parkı var mesela, festivaller var bir sürü. Ne yapmak istediğinize göre değişir aslında, 1 yıl orada yaşamıştım, nasıl bişeyler aradığınızı söylerseniz belki daha fazla yardımcı olabilirim. Şunu görün mesela:

unusual-architecture.com

İki tane çok güzel kilise var, müzeler var, alışveriş merkezleri var, strip clublar var :)

Cok sagol. Cok orjinal bi muze olmadiktan sonra muzelerle cok ilgilenmiyorum. Festivallere bakicam. Biodome tarzi seyler ilgimi ceker mesala. Onun haricinde sehirde hayatin oldugu cafe bar tarzi yerlerin yogun bulundugu yerler neresi mesala? downtown denilen yer neresi birde cadde ya da bina bazinda downtownla ozdeslesmis yerler neresi?

Festivallerin çoğu Temmuz'daydı, ama eminim bu aralar da vardır, Montreal yazın tam bir festival cenneti.
montreal.com

Biodome'u kesin görün o zaman, içinde tropikal bahçe filan da var, bence çok güzel, Rockhopper penguin diye bir penguen çeşidi gördüm orada mesela, çok ilginçti. Hemen yanında Olympic Stadium var, onun da içine girebiliyorsunuz.
www2.ville.montreal.qc.ca

Downtown ise en kolay McGill Uni. kampüsü civarları olarak tarif edebilirim, haritadan bakarsanız çok kolay bulursunuz. St. Catherine Ouest diye upuzun bir caddesi var, üzerinde bir sürü restoran, mall ve mağaza var, mall'lar yeraltından birbirine bağlanıyor, metro durakları da oralarda. Yalnız hafta içi 17:00, haftasonları 16:00'da mağazalar kapanıyordu, bilginiz olsun. Mall'lara bir girin derim, Montreal 'underground city' olarak bilinir, malla'lar yerin altına doğru gider. Cuma akşamları 21:00'e kadar açıktı ama. St. Catherine'den Old Port'a metroyla da gidebilirsiniz ama ben yürümenizi öneririm, 2 km. filandır sanırım, ama Chinatown'a uğrayarak ve dolaşarak gitmek çok daha keyifli. Old port cıvıl cıvıl olur genellikle, haftasonları liman kısmında da showlar filan olur. Daha önce bahsettiğim bina da limandan görünüyor biraz uzak da olsa. St. Laurent ve St. Denis de oldukça hareketli caddeler, yürüyüş güzergahınızı onlara göre ayarlayabilirsiniz. St. Denis'i mutlaka gezin. St. Catherine'i kesen Crescent Street var, orada da club ve restoranlar var ama pahalı diye hatırlıyorum. Mont Royal var, tepe, oradan tüm şehri görebilirsiniz, manzarası güzeldir. Notre Dame Basilica var en meşhur kilisesi, Old Port'a çok yakın. St. Joseph kilisesi var, orası da oldukça tepede, ama güzel. Müzeler ilginizi çekmiyorsa hiç bahsetmeyeceğim, ama Botanik parkı, insectarium gibi yerler var biodome'da, belki onlar ilginizi çeker.
Montreal'da çoğunlukla Fransızca konuşulur ve siz İngilizce konuşunca insanlar gereksiz yere kaba olabilirler, şaşırmayın :)
Nereden gidiyorsunuz Montreal'e bilmiyorum ama Türk yemeklerini özlediyseniz süper de bi Türk restoranı var St. Catherine'nin üzerinde.
Aklıma gelenler bu kadar :)

cok tesekkurler. NY'dan gidiyoruz hosteli ayarladik. 3 gece kalicaz. sanirim gayet sehir merkezinde hostel. adresi 1030 Mackay Street, Montreal, Canada

Concordia Universitesi'nin orada kalıyorsunuz, çok merkezi, St. Catherine'ni kesen sokaklardan biri. NY'dan gidiyorsanız Türk restoranını da tarif edeyim, mantısı süperdi, kaldığınız yere yürüyerek 5 dk. filandır.
www.restoavesta.ca

Bir de canlı müzik yapan yerlerde çoğunlukla Fransızca çalıyorlardı, Fransızca rock dinlemek ilginç bir tecrübe olabiliyor :)

İyi eğlenceler :)

Manti zayif noktam kesin gidicem bu durumda. tekrar cok tesekkurler.

kesinlikle profesyonel bir bilgim yok ancak bildiğim kadarını açıklayayım. Hatalı olabilirim, affola.

bytes on wire ile captured olayı, gelen paketlerinin ne kadarının yakalandığının göstergesi. yani sen sniffing'e başladığında yazılım ağ üzerinde dinleme yapıyor. Gelen paketler de capture ediliyor. Ancak bazı durumlarda paket sayısındaki artış vs sebebiyle buffer yetersiz kalabiliyor. Bu durumda yazılım, capture edemeyeceği paketi sniff etmeden doğrudan geçişine izin veriyor. o durumda on wire ve captured değerleri farklı olabiliyor.

Bence mantikli.

Şimdi kullanıcı tablo listeni düşün. id, kullanici_adi, sifre, adsoyad, email, kolonları olsun. id auto verilsin. Şimdi diyelimki benim id'im 396. Senin id'in ise 521 olsun. judagor mesela 666 olsun. :P

İkinci tablomuz arkadaslar. Onda şu alanlar olsun. userid, arkadasid. Şimdi ben seni arkadaş listeme eklediğim zaman arkadas tablosunda userid kısmına benim id'im olan 396, arkadasid kısmına ise senin id'in 521 gelsin. Judagor'u eklersem 666 yazsın.

arkadas tablosu
----------------
userid arkadasid
-------- -----------
396 521
396 666

şeklinde.

pichoscosama2
ortalama 300 arkadasli bir ortamda 1000 kullanicida 300000lik bi tablo olacak ki 1000 kullanici oldukca az bir deger. mysql'in randimani nasil olur diye dusunuyorum. Birde arkadas ekleme kismi facebook'da olacak, neyse bu ayri bi konu ama facebook ile ayni guncellikte tutmam gerekiyor bu listeyi.

buradaki arkadas kişi eşleştirmesi tam bir one to many relation degil, onu gözden kacırmamak lazım. mesela kişi telefonlar eslesmesi olsa kişi id ile telefonları 2. tabloda one to many relation'la tutarsın. ama burada 2. tablo ile gelen verilerde aslında 1. tablonun parcası yani, pichoscosama2 nın verdigi ornekten gidersek, 396 521 kaydının yanında 521 396 diye de bir kayıt bulunması lazım eger bu sekilde bir relation kurulacaksa. bodoz text tuttugunu dusun (aman diyim) bu seferde gidip hem 1. kisinin arkadaslar verisinde 2. yi, hemde 2. nin arkadaslar verisine 1. yi girmiş oluyorsun. arkadaslık ilişkisi ikileniyor otomatik olarak o yuzden az biraz daha farklı bir relation mantıgı kurmak gerekli.

şu stackoverflow.com ve şu stackoverflow.com işini görebilir bilgi vermesi açısından.

aslına bakarsan [396 , 521] şeklinde tutmak yeterli iki kolonda çünkü biri arkadaşlığı bitirdigi zaman digeri de otomatikman bitirmiş oluyor , öyle bir durumda veriyi başka bir tabloya transfer edip bunlar eskiden arkadaşmış diye log da tutabilirsin ve arkadaş tablosundan silebilirsin.
(tabi bu aşamada diğer tabloya taşımak ardından silmek maliyetli bir işlem olabilir , onun yerine arkadaşlar tablosuna bir alan koyup statusunu güncelleyerek bunlar arkadaş degil olarak işaretleyebilirsin , sonrada system loadın düşük oldugu saatleri saptayarak o saate bir job koyarsın , batch olarak statusu silinmiş olarak işaretlenenleri silersin)

facebook idleri için bigint ideal gözüküyor ayrıca güzel de bi indexledigin zaman milyonlara kadar yolu var mysql'in pek ses edecegini sanmıyorum üzerinde çok kompleks sorgular yazmayacaksan , gayet iki tabloyu inner join ile efendi efendi birleştirip kullanabilirsin , hatta view bile kullanabilirsin.
Ama böyle bir durumda cross joinden kaçınmak iyi olabilir.

Özetle ben de mutlaka 2. bir tablonun gerekli olduğunu düşünenlerdenim , en azından normalizasyon kuralları da böyle diyor.

Son olarak bu insanların arkadaş listelerini sürekli güncelleyecegini düşünürsek sen de aynısını yapmalısın , bu durumda periyodik olarak ağır sorgular çalıştıracaksın bu tablolarda.
belki aynı dataları farklı bir tablo ile senkronize tutup , production tablosundan sadece select yapılmasını sağlayarak runtime için biraz zaman kazanabilirsin.

bilgisayarımın gücü yüzünden ( 512 ram celeron 1.8 ) ff 2 kullanıyorum. memnunum.

3.0 serisi sağlam şuan. ram:128 mb işlemci:pentium4 1.6 kasmıyor tıkır tıkır

cpu: c2d 2.5ghz
ram: 4gb

ff 3.5.1, sorunsuz.

FF kullanıcısı değilim, hangi sürüm stabil bilemem ama ayarlarınızı yedekleyip, FF un tüm klasörlerini vs. sildikten sonra temiz bir kurulum yapmanızı öneririm.

3.5 ve 3.5.1 bende de sorun çıkarıyor ama ff ye alıştık vazgeçemiyorum, adam gibi bir düzeltirler diye bekliyorum ama olmadı maxthon a geçicem, az öncede duyurular açılmıyordu...

portable kullanın derim

3.0.1 i yükledim sorunum kalmadı gibi gibi.

pluginleri kapamayi deneyebilirsin.

miranda: www.miranda-im.org
pidgin: www.pidgin.im

amsn

pidgin portable hatta. Baska bir bilgisayara klasoru tasiman yeterli farkli bilgisayarda kullanmak icin.
portableapps.com

www.ebuddy.com direk internet üzerinden kullanabilirsiniz (: gayet rahat

edit : tiklememişin işte , bi de edit yazmış , tey tey tey ...

ortak arkadasdan gidebilir misin?

önce sadece ismini arat, sonra sayfanın dibinde okula-şirkete göre arama seçeneği çıkacak. ordan aratıver.

bana ülkemde işkence ediyorlar desin.

en kolay yolu bir okul bulmasi sanirim. Dil okulu olabilir ilk etapta. Sonra kolej universite falan bulmasi caiz. work and travel ile gittigine gore daha mezun olabilmis degil. Mezuniyet sonrasi hemen bi master ayarlayabilir. Calisma izni olayi biraz zor hele mezun olmadiysa imkansiz sanirim, cok ozel bi konuda yetenegi yoksa.

okula kayit yapip bi ara bi amerigan vatandasiyla bas goz olmali...

wat ile gelenlerde özel bir durum iyi araştırılması lazım. ben de roadrunner_merlin'in dediğine benzer bir şeyi duymuştum. hatta wat ile gelenlere döndükten sonra 1 buçuk sene amerika'ya giriş yasaktı sanırım.

forwarding hizmeti var mi onu bi sorun. Para verdiginize gore olmasi lazim. Yeni bir email adresi alin. Superonline adresinizin ayarlarindan reply-to adresini yeni email adresiniz olarak ayarlayin. Zamanla hersey duzelir.

forward olsa ne olur? adamların serverından çıkmadan siliniyor mail. forward ettiğim yere de gelmez ki. yine uyarı zambırtısı gelir.

var hakları evet :)
oradaki her byte superonline'a ait.
En güzeli telefon açıp "mail'ımı şuraya yönlendirin ama sizin spam sunucularınızdan/kurallarınızdan geçmesin" demek.

edit: forward olsa ne olur'a dair, bir kaç şekilde forward eiliyor maillar. birincisi tıpkı account içinden forward etmek gibi; işe yaramaz. ikincisi account üzerinden move etmek, genelde bu mail accountları spamassassinidir, spamprotudur makinalarının arkasında olduğu için bu da işine yaramaz. üçüncü metod dns'den geçtikten sonra geçerli olacak kural yazmaktır. bu biraz domain forwarding'e benzer. yani "eğer xx@superonline adresi taşıyan bir mail ulaşırsa, bunu mail.superonline.xy'ye göndermek yerine yönlendirileceği adres3e gönder" demek. telefonda bunu yapmayacağını sylerse ısrarcı olmak lazım, çünkü yapılamayacağı koca bir yalandır :D

bu arada mail'ının [email protected] olduğunu varsayıyoruz. yok eğer benim hede.com.tr diye domain'im var orada da adresim [email protected] ama bu superonline'da duruyor gibi bir durum varsa insanı rüyasında smtp'ler kovalar mazallah!

aslında iki şekilde de hizmet alıyorum bu adamlardan. sorun yaratan [email protected] adresi. hakikaten hede.com.tr diye domainim ve [email protected] diye mail adresim de var ve superonline'da duruyor (hosting hizmeti de alıyorum ayrıca yani). ona pek fazla mail gelmediği için fark etmedim, şimdilik sorunsuz çalışıyor gibi ama [email protected] olan problemli.

diğer domain'i başka bir şirkete almanı yada aynı şekilde yönlendirmeni öneririm.

superonline diye biten için ise helpdesk ile tekrar bir konuşmak, yardım edemediklerini söyledikleri noktada bir üst çalışana çıkmak lazım.

Israrla yapmazlarsa da yapılacak bir şey yok, yavaş yavaş başka bir mail'a geçeceksin, auto reply auto forward ve biraz zaman ile sağlıklı iletişime kavuşacaksın.

kusura bakmayın ama "superonline" yazısını gorunce ki yeri değil kusura bakmayın ama bir kaç sey bende pöykürmek istiyorum. dediğiniz gibi taa 98 den bugune kadar dial-uplarını kullanmıs 2003 de adslin gelmesiyle birlikte sırf mail adresim devam etsin diye paketimi devam ettirdiğim, en zor yıllarında yanında olduğum superonline, bizler için bugune kadar hiç bir şey yapmamıstır. aynı seyleri bende yasadığım için bundan tam 4 ay once aramızdaki ilişkiye son vermek zorunda kaldım. superonline nın ücretsiz posta servisi olan superposta.comun bile gmail altında calısan bir sistemi varken nedense @superonline.com un tarihi eser olarak nitelendireceğim bir posta arayüzüne sahip. teknoloji bu kadar hızlı ilerlerken kardeşim ne diye su posta sunucunuzun arayüzünü değiştirmiyorsunuz diye binlerce kez müşteri hizmetlerine e-posta atmama ragmen cevap bile alamadım. heleki her alahın günü 1000 taneye yakın sildiğim spam mesajları soylemek bile istemiyorum :))

bence siz siz olun superonline.com ile ayrılık çalısmalarına baslayın.

not: superonline.com aboneliğimi 4 ay once kapatmama ragmen kullanabiliyorum... arada bir girip kontrol ediyorum...

tanıtmak falan die bişi olmaması lazım genelde tak çalıştır olur.

denedim olmuyor. laptop'lar direk tanıyor ama masaüstünde yapamadım.

çalışır. mikrofon girişine takmadığından emin ol.

denetim masasındaki ses aygıtları vs den kulaklığı seçtiniz mi? belki yardımı dokunur.

genelde rengi yeşil olur takman gerek slotun

ondeki girisler calismaya bilir.

ses kartı özelliklerinden kulaklığı seçmeniz gerekebilir.
gigabyte anakartın onboard ses kartı bende o şekilde çalışıyor.

ebay.de

önce kendine bir winamp edin...daha sonrasında "vst host dsp for winamp" yaz google'a...çıkanlardan birini edin...sora winamp-options-preferences-plugins-dsp/effect e git indirdiğini çift tıkla...and the oscar goes to.....!!!!

kaliteli ses elde etmekten cok hoparlorun zorlandigi yerleri filtreleyebilirsin. En soldaki cubuklarin degerini azaltarak baslayabilirin. Baslari azaltinca tizler goreceli olarak artacagi icin onlarida biraz asagi cekebilirsin. Ben genelde yarim cemberin alt tarafina benzer bir sekilde tutuyorum.

atiyoda olabilirim ama en az 10-15bin dolardan baslar gibi geliyor detaylara gore.

tam olarak aynısı olmasa da ben de şöyle bir şey sormuştum. biraz tartışma da çıkmıştı hatta. birkaç fikir vereceğine inanıyorum..

(git: 73831)

buna bir mesaj yazmıştım ama browser takılınca gitti. kısaca şöyle söyleyecem

allah aşkına x.com tarzı bişiy yapacaz kaça patlar diye sorupta gelecek cevaplardan hayır beklemeyin.
siz ne istiyorsunuz belli değil, tasarım mı, kodlama mı, güncelleme mi, sitenin planlaması ne, sağdan 2. düğmeye tıklayınca çıkan yazı ne olacak vs vs vs????

bunlar oturulur konuşulur sözleşme yapılır. Ancak bu şekilde girişilir bu işlere. öteki duyuruda tartışıldığı gibi saçma sapan şekilde 100 dolara yaparım denmez.

hele e ticaret sitesi hiç denmez. Kıçımla gülerim diyene.

Ha derseniz ortalama fiyatı ne olur bu tarz bir sitenin ben 3 ay içinde teslim edilecek bir projede 4 kişinin beraber çalışacağı bir iş için 36 000 tl + kdv'ye sözleşme yaptım. Buna 3. ayın sonunda sitenin test sonrası kurulumu sonrası hiçbir güncelleme ücreti dahil değil. Host dahil değil.

tasarıma değil tekniğe göre düşünürsen 10 binle 25 bin arası muhtemelen. tüm programlaması için. o da elde bir olduğu için. hosting dahil edilmez bu fiyata genelde.

yağ ve kir vücut düzenli olarak temizlenmediğinde derideki gözenekleri tıkayabiliyor. tıkanınca da sivilce, siyah nokta vs oluşuyor (çok bilimselim yaa=)

temizlik. ama öyle üzerine su tutma değil. ciddi manada sabun/duş jeli(kalitelisinden) bez/sünger/kese vb yardımıyla temizlik.

sigaradan suphelendim.

spor yapıyorsanız ya da gün içinde çok terliyorsanız
omuz,sırt,popo kısımları en çok terleyen kısımlardır,
terinizin üzerinizde kurumasına izin vermeyin misal spordan sonra hemen duş alın ter kurumasın orda ya da sıksık temizleyin sivilce geçebilir auvv bide ufak noktalar varmış minik minik isilik gibiyse de bunlar gene geçebilir dediğim metodla farklı bir şeyse eğer doktora uğrayınız

bir çok arkadaşımda olurdu böyle şeyler ne kadar temiz tutarlarsa tutsunlar yine de engel olamazlardı.

bir doktora görünün 15 günlük antibiyotik vericek(muhtemelen tetradox) bir de losyon vericek. gidin bir bakın geçmezse artık en iyisini doktor bilir zaten.

genetik.
bizim ailenin tüm erkeklerinde var. karaciğerle alakalı diye düşünüyorum.(salladım)

yumurta ve fazla protein tüketilmesi?

sivilce karaciğer arası bir bağlantı yokmuş.. bir doktora sormuştum, hurafeymiş o..

sanırım; bazı yörelerde '' isilik '' diye tabir edilen vakayla karşı karşıyasınız. özellikle yazın olur, sıcaktan ve terlemeden dolayı, benim bildiğim en iyi çözüm tuzlu su, dolayısıyla denize girmek (evde tuzlu yapıp üzerinize dökmeyin :) )...

kıl kökü iltihabı diye yiğrenç bir şey var, o da olabilir.
arkadaşımda var, ailesinde de varmış. omuzlarından başlıyor, taa poposuna kadar.
böyle büyük büyük de değil, ufak da değil, irin de toplamıyor. leke bırakıyor bir de, illet bir şey.
deniz, kum, güneş iyi geliyor. bir de kremi var, sürünce geçiriyor ama krem bitince yine aynı.

Sıkıntı yok kardeş herşey yolunda.

En azından Ankara ahalisinde şimdiye kadar duymadım bu lafı. Umarım bizim "bebe"lerin ağzına yapışmaz popülerleşip.

dizilerden kapilmis olabilir. no worries sanirim avustralyalilarin ozellikle sikca kullandiklari bir kalip.

kurtlar vadisi pusu adlı dizide sık geçen bir replik(özellikle memati baş tarafından söyleniyor)
son dönemde bende çevremde sık sık duyuyorum, sebebi bu olabilir yamulmuyorsam

gayet de sık kullanılan bir laftır. belki her kesime yaygınlaşması yeni. ağza vuracak bir şey yok.

wchar_t* kullanarak olabilir eğer w32 ise.

lex'in dedigi gibi wchar_t versiyonlarini kullanabilirsin. wofstream falan gibi. ya da en temizi makro versiyonlarini kullanmaktir. mesala TCHAR UNICODE olup olmamasina gore char ya da wchar_t olarak tanimlanmistir.

guitars.musiciansfriend.com
daha uretilmeyen bir gitarmis. Fiyati ne kadar ki?
Sunuda buldum
www.amazon.com

giulia y los tellarini

john paul jones'un iki solo albümü vardı, birisinin aadı zooma ve müthiştir, diğerinin adını hatırlayamıyorum. ben de yıllardır dinlemedim aslında, bir bulayım canım çekti.

(bkz: anglagard)
(bkz: god is an astronaut)

mi kubbesi- nekropsi (bir başyapıt, state-ul art)

yanni hemen her albümü..

beirut-Gulag orkestar

(bkz: paco de lucia) ?

bütün godspeed you! black emperor albümleri. ağırdır yalnız demedi demeyin (=

october falls'un marras albümü etniktir, sakindir, baştan sonra enstrümantaldir.

(bkz: An Evening with John Petrucci and Jordan Rudess)

(bkz: archipelago)

(bkz: explosions in the sky)
tüm albümleri iş görür.

ludovico einaudi'nin eserleri. eğer piyano dinlemeyi severseniz.

poison sweet madeira (sophie solomon)

yann tiersen - C'était ici özellikle fevrier müthiş.
yine yann tiersen den tabarly.

(bkz: liquid tension experiment )

pelican'ın city of echoes albümü kesinlikle süper bir albümdür. post/sludge metaldir.

explosions in the sky'ın the earth is not a cold dead place albümü dü güzeldir, tür olarak post rock.

joe satriani'nin tum albumleri olabilir.
Surfing with the Alien (buda sevdigimiz onemli bir albumdur)
Professor Satchafunkilus (bunda asik veysel diye bir sarki mevcut)

Borknagar - origin

Haşlama. Közle. çok daha lezzetli olur. 2 aydır mısır arıyorum çıkmamış pazarda nerden buldun? Soruya geleyim. Mısır iyice koyu sarıya döndüğü zaman tek tanesini kopar ye. Ezilme varsa daha kaynat, Isırdığın anda patlıyosa çıkar ye. Öptüm. Afiyet olsun.

hmmm teşekkürler yok pazarda bulmadım.. kadıköyde oturuyorum nautilus'tan almıştım iki üç gün oluyor üçlü paket paket satıyorlardı :)
muhtemelen çoğu carrefour da vardır yani

bende yumuşak diye pişti sanmıştım :( hayallerim yıkıldı.

Düdüklüdeyse bi şey diyemeyeceğim ama normal tenceredeyse çatalla çıkartıp bakın ya hu :-)

Evde nasil kozleriz peki?

ocağın üzerine tel ızgara koyuyorsun mis gibi közleniyor ya da ben alüminyum folyo ile fırına koyuyorum o kolay evet...

biraz gec bir cevap olacak ama bundan sonraki giri$imlerin icin fikrin olur. duduklu tenceren var ise 45 dakika ile 1 saat icinde ha$lanmi$ olur. en saglami 80 dakika sonra ate$ten almaktir. pi$medigini hissedersen, tekrar kaynatabilirsin.

ayrica ha$lamak yerine kozde misir yap diyen arkada$i kiniyorum. ha$lamak varken koz daima ikinci secenektir. :)

ona harcanan tüpe gaza benzine yazık.

kiloluk fresh mısırlardan alınız bir poşet, hafif tereyağında kavurunuz, üzerine karabiberi ekeleyiniz, sonra yemek kaşığıyla oeah..

yeni cikmi$ olan kocanli misirlardan ise ha$lamaya cali$tiginiz; zaten bildigin sut misir oldugundan tencerede bile max. 30 dakkada pi$mi$ oluyor.. biraz da kendi isisinda kapagi kapali bekledi mi tadindan yenmez hale geliyor.

kozlemek icin de, ayni $ekilde, ocagin uzerinde evire cevire kozluyorum ben evde.

dip not: tuplu ocak kullaniyorum; saglikli olup olmadigina kafayi pek takmiyorum ama herhangi yabanci bir koku sinmiyor. kozlemek icin bazi aparatlar cikmi$, aldim ama pek faydalanamadim. klasik eski yontemlere devam : )

pörtlek mısır en güzeli diyorum. Közdeki kuru oluyor, haşlanmışı da cırcır ediyor. Dondurulmuşuna da GDO'ları çakıyorlar, koruyucular da cabası.

Mısırların tamamını patlatmak için tarifini de vereyim tam olsun:
Tencerenin altını ne tam ne kısık açıyoruz. terayağını tencereye (diyete göre sıvı yağ da olur ama o zaman tadı olmaz) atıyoruz. üzerine mısırı döküyoruz. En üstede damak tadına göre tuzu, baharatı, ot-çöpü atıyoruz.

(burası önemli) Elimize tahta spatulayı alıp hiç durmadan yavaş yavaş karıştırıyoruz. Mısırlar renk değiştirip karamelleşiyor böyle.. demek ki patlaması yakın elimize hemen tencerenin kapağını alıyoruz tetikte bekliyoruz. Mısır patlar patlamaz kapağını kapatıp tencerenin altını da tamamen açıyoruz. Kulplarından kaldırıp hızlı hızlı sallamaya devam ediyoruz.

bir tane patlamamış mısır çıkarsa gel yüzüme tükür. Hacim yetersizliğinden en sondakiler patlamayabilir ama onların da ağzı az bişi açılmıştır. ağza atılarak leziz bir şekilde imha edilir.

bir mısır için bu kadar da yazılmaz ki ama!

valla genel olarak düdüklü tencere felaketleri yüzünden kendisine karşıyım, eve sokmuyorum... konserve mısırlar da açıkçası normal mısırın tadının yanına bile yaklaşamıyor..
bir de bildiğim patlamış mısır o tek tek satılan kurutulmuşlardan yapılıyor, koçanla mısır patlatmayı biraz garip buldum.. ama 30 dakika 1 saat önerileri için teşekkür ederim

ağaçtan yaptım al!

alkislarlayasiyorum.com

mutlaka bir kültür şokumu dersin alışmama problemimi dersin yaşanır. Bir yerde böyle bir değişim sürecini 4 basamakta anlatıldığını duydum
1- İzolasyon: yerleşip çevreni incelediğin dönem.
2- Adaptasyon: Çevrenin seni, senin çevreni etkilemeye başladığı dönem
3- Entegrasyon: Biri olmadan diğerinin eksik kalıdığı, yokluğunun hissedildiği, ya da sen çevrenin yokluğu durumunda eksiklik hissettiğin devre
4- Asimilasyon: Çevreni kendinen biri, çevrende seni kendilerinden biri olarak saydığı evre.

İlk başlarda izolasyondan adaptasyona geçerken çevreni inceliyorsun ve adaptasyonda entegrasyona geçerken kendinde değiştirmen gereken bazı algılar ve kavramlar ortaya çıkıyor, eğer değiştiremezsen adaptasyonla entegrasyon arasına sıkışıyorsun, ara ara izolasyona geçiyorsun. Rahat bırak kendini. Kendi düşüncelerine ve algılarına sıkı sıkı sarılma. Tavizler ver. Ama sırf taviz veren kişi sen olma, çevrendekilerde zamanla algıları içinde tavizler verecekler. Ve bu tavizleri vermelerini sağla. En azından kendine sınırlar belirle ve bu sınırları kontrol et, bunlardan taviz vermesem gerçekten olur mu diye? Eğer olmuyorsa ya taviz vereceksin ya da çekip gideceksin.
Bu bilgileri elime geçmeden önce bunlar tecrübe edildi ve daha sonra bir yerde duyuldu. Keşke daha önce duyulsaydı denildi. Umarım işine yarar. Motivasyonun yüksek o yüzden bunları aşarsın. Ülke bazında bir şey diyemiyorum ama proses böyle işliyor. Bu arada en güzel yaşayacağın evre entegrasyon evresi en sancılısı adaptasyon. Sakın vazgeçme böyle şanslar hayatta çok karşısına çıkmaz insanların. En iyi şekilde yararlan.

Edit:Psikolojini bozmadan tabii :)

Hic kafana takma derim, derslerin baslamasiyla direk yeni bir arkadas grubu edineceksin kendine. Oyle kultur soku falan da cok olmicak zira televizyondan zaten hasir nesiriz bu kulture. CA taraflarinda ayrica insanlar ekstra bi sicak kanli. Cok fazla bir sorunla karsilasacagini sanmiyorum. Gayet mutlu ayrilacaksin hatta donmesem diceksin sonunda.

Youtube da kullanan birinin yorumunu sizinle paylaşayaım..

"Wow !Roomba works great! I've had it amost 2 years and no problems (well it's side brush fell off had to buy a new one) It's great!

The only thing I would suggest is to have some sort of tone or beep noise so you can find it when it dies. Sometimes it's hours before I can find it. It gets stuck in the strangest places!

The best thing it goes under the bed. You know what a dust catcher that place is! "

herhalde bu sorularınıza biraz yanıt verebilmiştir.

Tabi nasıl temizlenir kısmını ben de bilmiyorum ama
(bkz: http://urun.gittigidiyor.com/iRobot-Roomba-560-Akilli-Supurge_W0QQidZZ14128118)

giderseniz üst kısımda satışı devam etmekte olan diğer roombaları göreceksiniz.Onların satıcılarına soru sorduğunuzda her türlü bilgiyi size verirler diye düşünüyorum.

Amazon bu ürünü Türkiye'ye göndermeyecektir. Gönderse de gümrüğe takılacaktır. Uğraşırsınız yani çok fazla.

Bende farkli modelleri var. En dandik serisini kendim kullaniyorum bi ust modelini annemlere almistim bu modelide(ya da 530) ev hediyesi aldim.

Oncelikle fiyat arama motorlarinda bir kiyaslama yapmani tavsiye ederim. Amazon genelde guzel fiyatlar sunuyor ama bazen indirimler olabiliyor baska yerlerde. (google product search mesala) www.overstock.com
Turkiyeye gondericek birilerini bulman biraz zor ebay'den belki cikabilir ama.

Roomba kesinlikle tavsiye edecegim bir alet. Ama 400 dolar deger mi bilmiyorum. Ev cok buyuk degilse standart modellerde gayet is goruyor. Sadece sarj cabuk bitiyor ve yavas sarj oluyor.

Aletin arkasi (pasta dilimi gibi dusunursen 100 derecelik bir bolge) cekince cikiyor. Toz haznesi burada. Torbasi yok. Filtre var haznenin ustunde ama ben 1 senedir hic degismedim arada bir yikiyorum. Onun haricinde altta donen fircasi var asil temizligi o yapiyor. Kenarindaki kucuk beyaz firca ile kenarlardaki pislikleri onune aliyor sonra digeri ile temizliyor. Asil firca baya bir sac vesaire toparliyor ama temizleme zimbirtisi ile cok zor olmuyor temizlemek.

En buyuk sorun bunlarin abd'den gelen adaptorlerinin 110 volt ile calismasi. Ve ucunu basit 220-110 volt cevirici taktiginizda sorun yaratmasi. Kilavuzunda ozellikle belirtmisler 220-110 cevirici ile kullanmayin diye. Tabii ben kullandim ve adaptor biraz yandi. Sonra internetten arattim adaptorun icinde degismesi gereken bir kapasitor varmis. Onu degistirttim (adaptor de yanmamis sigortasi atmis) ve suan sorunsuz calisiyor.

Son kismini atlamisim. Genel olarak saglam bir alet denebilir ama sorun cikarabiliyor. Saginda solunda baya bi alici oldugundan bu alicilara birsey olursa alet manyiyor. Arkadaslarin tekerindeki alicada birsey var surekli geri gitmeye calisiyor mesala. Icini acip temizlemek gerek muhtemelen.

@ozdek > "Amazon bu ürünü Türkiye'ye göndermeyecektir. Gönderse de gümrüğe takılacaktır. Uğraşırsınız yani çok fazla."

bunu daha once benzer bir durumda basina geldigi icin mi biliyorsun? Yoksa tahmin midir? Kitap gelirken kolilerce bir sorun olmazken bunda olmasinin sebebi elektronik alet olmasi midir?


@badseed
kafamdaki sorunlari cozdugun icin cok tesekkur ederim, 560 almak istememin sebebi tamamen usengeclik. Saat 10'da ben evden cikinca alet temizlesin istiyorum. Digerlerinde yoktu sanirim, yoksa var mi bu ozellik? Sen ne sekilde almistin bu arada?

@afush gittigidiyor'dan almak cok mantikli gelmedi shipping dahil amazon'dan 700 tl gibi bir fiyata denk geliyor, en az 200 kardayim gibi bir durum soz konusu, ama ozdek'in dedigi gibi bir gumruk problemi olacaksa ugrasmaktansa keske 200 lira daha verseymisim diyebilirim belki de...

Elektronik oldugu icin Amazon'un gonderecegini sanmiyorum. Sadece kitap cd dvd gonderiyor olmasi lazim. Yanliz gonderecek bir yer bulursan ve bayram yilbasi gibi bir tarihe getirirsen gumruge takilmama ihtimali var.

Asil soruya gelirsek programlama ozelligi sanirim o modellerde var. Birde sarj aletine kendi geri donup sarj oluyor isi bitince. Ama buyuk evlerde bulamayabilir sarj aletinin yerini. Birde virtual wall geliyor bu modelle. Programlama ozelligi guzel duruyor ama cok onemli degil benim icin. Evden cikarken calistirirsan zaten ayni hesaba gelmis olacak. Gurultu kismini dusunuyosan normal elektrik supurgesi kadar gurultu yapmiyor. Ben amerikadayim ondan ne sekilde alabilirsin kismindan emin degilim.

Windows Media Player'i kullanarak cok rahat yapabilirsin.
forum.codecall.net
www.martin2k.co.uk

express edition mi? Eger oyleyse Tam surumunu kurmayi dene. Hatirladigim express editionlarda bir suru seyi ayri olarak kurmak gerekiyordu. Tam surumler 30 gun ya da 60 gun kullanilabiliniyor. Ondan sonra acarken bilgisayarin tarihini bir kac gun geriye alarak acabilirsin. Actiktan sonra sorun yaratmiyor tarihi duzeltebilirsin.

Niye cikmasin? Sahte urun saticaksin sonunda.

Ülkeden çıktıktan sonra girdiği ülkelerin sınır kapısında o mallara yakalandığı takdirde el koyulur. Zaten her nakliye şirketi yapmaz bu işi, şirket sahibine ağır ceza davası açılıyor nitekim.

cevreyle kazanir.

ornegin bir kuzeniniz x sirketinde calisiyor, once onun sirketinin islerini alirsiniz. sonra baska bir tanidik y'nin calistigi ya da kendisini sirketini islerini alirsiniz. boyle ilerliyor bu isler

Interaktif mecralarda bol bol reklamınızı yapın. Bir web siteniz mutlaka olsun, hem de çok süper olsun, trendleri takip ettiğinizi mutlaka hissettirin. Referanslarınızı da bol bol kullanın. Şu klasik önerme doğrudur; kendini iyi pazarlayan başkasını da iyi pazarlayabilir. (Çok itici geliyor bana hala bu söylem, ama doğru.) Sonra da bana, firmanızın bilgilerini bir özel mesaj olarak atın. :)

@denizen: gercekten mukkemmele yakin asp.net le olusturulmus islevsel bazda herturlu yeni yaraticiligin oldugu bi sitemiz mevcut, suan firefox icin styleler hazirlaniyor. yayina girdikten sonra bi sekilde mesajlarim referanslari gordugunde saglamligi konusunda hak verecegine eminim: )

@nochristrequiress: freelance calisirken is paslama olayi cok rahat oluyordu lakin sirket olarak gozuktugunde masraflarin artiyor dolayisiyla fiyata etki ediyor.

genel olarak teknik bilgiye sahip cevremiz mevcut, yani bize is paslayacak olanlar arkadaslarimiz, ailemiz degilde bu isi yapan ancak yogunluktan oturu bize paslayan insanlardi. sirket oldugumuzdan mutevellit musteriyi kacirmak bir sonra ki projelerini kendileri yapmak istiyorlar. tabi ki bizde ayni temenni icersindeyiz. dolayisiyla biz de avcumuzu yaliyoruz.: )

soyle bir fikirim var; suanda buyuk sirketlere buyume/gelisme yonunde danismanlik saglayan kurumlar mevcud bunlara ulassak onlarla bir ortaklik gelistirsek nasil olur ve bunun adimlari sizce ne olmalidir? (mail/tlf - sunum vs..)

Santimantal'ın belirttiği her nokta çok önemli. Onları dikkate almanızı şiddetle öneririm. Web sitesinin iyi bir başlangıç olduğu kesin, hele ki mükemmel olduğunu düşünüyorsanız süper! Orada kullanmak üzere bazı kurumsal kimlik çalışmaları (logo-amblem, renkler, desenler vb.) yapmışsınızdır bile. Onlarla tutarlı olacak bir şekilde öncelikle kurumsal kimlik çalışmalarına başlayabilirsiniz bile . Firmanızın imajının düzgün ve tutarlı olması, çok yakın çevrenizin bile elini güçlendirecek, göğsünü gere gere referans olmasını sağlayacaktır.

Ancak bu tarz işler sürekli ve titiz bir takip gerektirir. İlla ki bir ajansla çalışmanıza gerek yok, ama işin sorumlularını kendi aranızda belirlemenizi, işi sahiplendirmenizi öneririm.

Kısaca problem-çözüm önerisi şöyle aslında:

Problem: "Merdivenalti is yapan yazilim sirketleri gibi bir konprasorcunun isini yapmak istemiyoruz (bu bir assagilama degil sadece bulunmak istedigimiz yere iliskin bir ornek.)"

Çözüm önerisi: "unutmayın kurumsallık çok önemli, buna değer verin."

Bulunmak istediğiniz yerin dünyasındaki müşteriler için bu yollar gerçekten çok önemli.

Biliyorsunuz büyük ihtimalle ama reklamcılığın iş yemeklerinde şekillenen bir sektör olduğunu unutmayın. Özellikle ilk bir sene boyunca müthiş bir performansla çalışmanız gerek. Karşılaştığınız olumsuzluklardan yılmamanız gerek. Çalışma hayatında kartopu etkisi diye bir kavramın olduğunu ve hiçbir işi küçümsememeniz gerektiğini unutmamanız gerek. İlk bir sene kurumsallığa çok önem verin. Merdiven altında 2 Mac Pro ile çalışıyor olabilirsiniz ama insanlar sizin kartvizitinize, sitenize ya da işlerinize baktığında 30-40 kişinin çalıştığı, uzun süredir sektörde var olan, kurumsal bir firma olarak görmeli sizi. Sektörü çok yakından takip edin. Dedikoduların bile iş hayatında ve özellikle reklamcılıkta çok büyük önemi var.

Iyi bir pazarlamaci sart. Bir buyumuzum soyledigi gibi "What good is a phone call if you are unable to speak?" alakasiz olmusda olabilir gerci.

friendfeed'de beni ekleyin, beni takip edenleri izleyin, yorum yaptıklarını inceleyin. kim ne yapıyor analiz edin. yayılın, yayılın, yayılın. sonra da bi çay kahve içeriz artık kim ne iş yapıyor diye .) http : // friendfeed . com / bsmn

yaptığınız işler iyi de olsa kötü de olsa. iyi bir pazarlamacı (üstteki arkadaşın dediği gibi ) şart... iyi birisi kibrit çöpünü bile istediği fiyattan satar. müşteri de ayağına gelir. biz 1.5 yıldır web tasarımla uğraşıyoruz. ofisimiz var kadıköyde... ilk başlarda televoleleri takip edip yeni parlayan salak sanatçılara site yapıyorduk. böylece isim yaptık biraz. eş dost önemli tabii. reklam olayını internette değil de sokakta yapmalısınız. size süper bir yöntem belirteyim. nacizane iş bulamadığımızda kullandığımız. bir işyeri belirleyin hedef. müşteri gibi gidin. adamları tanıyın. kartvizitlerini alın. herşeylerini öğrenin sonra demo yapın. birkaç gün sonra da bir başkası
takımlarını giyip veya öğrenci imajıyla yani kafanıza veya gideceğiniz yere göre artık dalsın mekana. merhaba ben geldim diye.. işte biz size böyle yaptık. işte sizin rakibinizin sitesi var. istatistiklere göre günde şu kadar kişi sitesini ziyaret ediyor bla bla bla diye kandırın herifi. süperdir. her 2 kişiden birinde tutar.

küçük işleri almaktan çekinmeyin. ne olursa olsun müşteriyi mutlu gönderin. sitelerin görselliğinin müşteri için daha önemli olduğunu unutmayın. gelen müşterilerin çoğu 2.sitesini yaptırır. bu yüzden gelirlerken "abi müşteri getir 1-2 tane seninkini bedavaya getirelim deyin.. emir kipiyle yazdım. yanlış anlama :)

bence işe kendinizi büyük ajanslara tanıtmakla başlayabilirsiniz. işleri yetiştiremediklerinde başka yerlere iş verdiklerini biliyorum. zaten bir kaç tane büyük firmayla çalıştıktan sonra onların sitelerini takip edenler tarafından farkedilirsiniz. reklam çok iyi bir çözüm. interaktif dergilere en az üç frekans tam sayfa ilan girin ve advertorial çalışın yani neler yapabileceğinizi açık bir şekilde reklamınızla anlatın.google'a reklam girmeyi unutmayın ve bravoo sitesine üye olun.
kolay gelsin.

flac ile alakam yok ama kayipsiz deniyorsa dediginiz gibi olur. ayni kalitede cd'ye cevirebilirsiniz. nasil ziplenmis text dosyasini actiginizda her hangi birsey kaybedilmiyorsa.

flac'in kalitesi, eğer çeviri için düzgün bir converter kullanılmışsa (converter önemli) bildiğiniz audio cd ile aynıdır. çok ender durumlarda, bazı şarkılarda ~%0.05'lik sapma olabilir. bu sapmayı converter'ların flac çevirisinden sonra yarattığı log dosyasında görebilirsiniz.

soruya gelirsek, evet, flac dosyalarını cd'ye yazdığınız zaman, orjinal cd'nin bir kopyası olur elinizde. hiç bir kayıp olmaz.

ben aynı fikirde değilim. analog (gerçek) bir verinin "kayıpsız" dijitalize edilmesi mümkün değildir.

elbette analog bir veri kayıpsız bir şekilde alınamaz ancak flac'i rar gibi bir sıkıştırma algoritması gibi düşünmek lazım. sıkıştırdıktan sonra tamamen eski veriyi elde edebiliriz. yani audio cd'deki dosyaları kayıpsız bir şekilde sıkıştırıp boyut azaltabiliyor mp3 gibi kayıp vererek işlem yapmıyor.

@desdinova : Audio CD dediğin şey zaten dijital, analog bir veriyi örneklemiş olmuyorsun zaten örneklenmiş geliyor eline.

flac'ten audio cd'ye geri çevirirsek, birebir aynısı olmaz ama ses kalitesi aynı olur. pratik anlamda birebir aynısı olacaktır ama teoride öyle değil.

bunu da sırf kafa karıştırmak için yazdım.

evet tamamen ayni olur, teoride de pratikte de. kayipsiz compression boyle bir sey. CD zaten dijital bir medya oldugundan birler sifirlar girer, ve ayni sayilar geri cikar.

ben soruyu yanlış anlamışım.
kayıpsız sıkıştırma kayıpsızdır.

dagilmamismiydi onlar.

dağıldılar tekrar toplandılar şimdi albüm hazırlıyolar. ara ara da konserlere çıkıolar.

evet dağıldılar, toplandılar, bir konserlerine gittim (çilekeşli olan) sonra lan ne oldu ne bitti derken kurban gene kayıp.

Haziranda çıkacak albümleri. Sözlükte yazıyor zaten her şey.
(bkz: sahip)

kerem tüzün'den alınan habere göre yeni albüm eylüle kalmış. "nasıl olacak abi albüm?" sorusunu da "daha önceki albümlere benzemeyecek." şeklinde yanıtlayarak \m/ yapmış.

al tek tek. sonuçta ikinizinde ismi olucak biletlerde sorun değil, kredi kartı dolayısıyla diyorsan yine sorun olmaz...

fiyat farkı "promosyon" nedeniyle olabilir anca, aksi saçma çünkü.

1 tane kalmıştır muhtemelen o promosyon biletten.

orbitz.com'dan karsilastirdiniz mi? Genelde british airways cok ucuz olmuyor cunku.

ya british en ucuzu ordan da baktım da fiyatlar sürekli oynuyor. ucuz bilet bulabilecğim bi site veya firma bilen varsa yardımcı olursa sevinirim..

en eklenen vergiler falan da kafanızı karıştırmış olabilir, bilet ayrıntısına da bir bakın.

ve genelde british en ucuzu oluyor, çok da iyiler aynı zamanda..

sabah 228 dolardı şimdi 297 dolar oldu fiyat. bu kadar oynuyo mu fiyat peki

valla bir günde 200 dolar oynadığını bilirim ben of of.

birde tik atsanıza şu kareciklere ben seviyorum öyle, kırma beni yamyum kardeşim.

britsh airways şu sıralar en ucuzu. 605 dolar'a gidiş dönüş aldım ben 1 hafta önce (New York-istanbul) Acentaya gidin, orada 5-10 dolar öğrenci indirimi fln da yapıyorlar.

Tezi neyle alakali?

Genel olarak tezinin kapsadigi her konuyu bilmen lazim. Onun haricinde bolumunle alakali genel konulara hakim olmalisin.

bir kere danışmanıyla arası iiyi olsun. danışman harika bir referanstır, kolaylaştırıcıdır, yumuşatıcıdır.
ikincisi, tez konusuna hakim olsun. özellikle uygulama kısmı varsa, oraya daha bir özen göstersin. uygulama konusu (deney, araştırma felan gibi) çok dikkat çekici ve can yakıcı olabilir. zira teori geliştiremeyeceğinden, ancak senin ne olduğunu uygulama kısmında anlar hocalar.
üçüncüsü, savunma sınavına girerken rahat olma. biraz kas. kılık kıyafetin düzgün olsun. saygı hürmet kelimelerini ihmal etme. teze hakim olduğunu göster.
jüriden her şey beklenir. zira tez konusundan sizin her şeyi bildiğiniz varsayımıyle hareket edilir. jüri her türden soruyu sorabilir. ancak o durumda da tezin diğer sahibi olan danışmanınızın devreye girmesi beklenir. buna karşın jüri başkanı mevzulara çok farklı bakıp kastırabilir. örnek kardeşimin danışmanı aynı zamanda jüri başkanı idi ve kendi yönettiği tezi reddetmişti. oyun bozuyorlar tabi sizi de.
neyse kolay gelsin. ayrıntılı bir şeyler sormak istersen mesaj atabilirsin.

ayrıca savunma sınavları; üniversiteye, enstitüye göre değişir.

Jürideki hocaların kişiliğine, senin tez danışmanın delikanlılığına ve taşşağına göre değişir. Eğer kıl kişiler karşına çıkarsa çok üstüne gidip ağlatabilirler bile (gerçek bir olay) veya geçemeyeceğim diye düşünürken uzatmasız kabul edebilirler. Hocalar üstüne gelmeye başladığında danışmanın araya girip seni kurtarabilir ve hatta sikko bi tezi bile ağırlığını koyup geçirtebilir ya da direk seni satıp ben sana öyle yap demedim mi, hiç yanıma gelmedin tez zamanı cart curt diyip seni aanında satabilir...

Bi kere danışmanla aran dedikleri gibi çok önemli. Danışmanla aran iyiyse jüride olacak diğer üyeleri de sen seçebilirsin kıl hocaları istemezsin jürinde. Jüri belirlenirken fazla etkin olamadıysa jürideki adamlar konusunda biraz araştırma yap nasıldır iyi midir kıl mıdır, tam uzmanlığı ne, verdiği dersler ne? bunlara göre olası sorulara karşı cevaplar geliştir.

Bu arada tezi okumayan/anlamayan mal hocalarda çıkabilir arada onlarda mal mal sorular sorabilir tezle alakasız onlara da hazır ol...

Bunun literatüre katkısı nedir? Bu tezin sonrasında ne yapılabilir? Yok şurası böyle değilde şu şekilde olsa ne olur? Varsayımların varsa bu varsayımları neye göre aldın? gibi sorular Standart sorulardır her jüride çıkar kessin...

şunun farkına varsa ciddi bir rahatlama yaşayabilir.

tezi yazandan daha iyi kimse o konuyu bilemez.

kartlerin belli omru oluyor ama 1 sene kisa bir sure cok fazla kullanmadiysaniz. Karti bilgisayarda formatlamayi deneyin bir.

kartın üzerinde çok küçük bir çentik, ufak bir tuş gibi bişey vardır. onu bulunduğu konumdan diğer konuma geçirin. tık diye sola veya sağa kayar o. tanımlamalar da şahane oldu neyse hafıza kartlarının, telefonlardaki tuş kilidi gibi bi özelliği var. kullanılmadığı zamanlarda kitlenibilio öyle. sanırım ondandır.

evet dediğiniz gibi kartın üzerindeki o ufak kısmı kaydırmak gerekiyormuş ama şimdi de fotoğraf makinesi kartı tanımıyor.

Geçen ay bir iş güvenliği dergisi ile birlikte Silent diye bir markanın numune kutusunu vermişlerdi. Sloganı "noise became silence".
Üreticisi Bava adlı bir firmaymış. (www.bava.com.tr) Perakende satılıyor mu bilemiyorum, bir iletişime geç istersen.

sennheiser modellerine bakmakta, ancak kulakiçi olanları uzun süreli kullanmamakta fayda var.

(bkz: sennheiser cx300)
(bkz: creative ep 630)
veya
(bkz: akg) kulak içilerden deneyebilirsin

www.hepsiburada.com
bunlardan seç beğen al akg tek geçerim.

denizen teşekkürler aradğm şey bu aslında
ama nerde satıldğı vs yazmyr burada ya...
diğer arkadaşlar söylemek istedğimi yanlış anlmşlar. ben müzik dinlemek için dğl sdce dış ortamdaki seslerdn kurtulup sessiz sakin yaşamak için kulaklık vb 1şey sormuştum
yine de ilgilenen herkese teşekkrler...

hee ok annadım aradığın şeyi sanırım işçi malzemeleri ve kıyafetleri satan yerlerde olabilir.

haha kulak tıkacı desene ya :)
ben eczaneden aldım yazın.. macun gibi her şekle giren bi şey 3 4 lira.. gayet de rahat ve suyla falan bozulmuyor.. sesi de kesiyor tabi.

pilotlarin kullandiklari var ama cok pahali. Daha ucuz ornekleri icin mesala sony'nin www.amazon.com ve bose'un(bunlar baya pahali) modelleri var. Gerci bunlar muzik kulakligi ama active noise cancellation denilen zimbirti sayesinde ugultulari oldukca azaltiyor. Ama yuksek frekanslari engelleyemiyor. O yuzden tren, metro ucak gibi yerlerde bayagi faydali. Ama kulakligi takim dunyayla baglantim kesilsin diye birsey yok. Belki pilot modelleri ona biraz yaklasiyordur.

sennheiser px200 is tha best.

portable programların mantığı şu:
flash diske falan kopyalarsın.
sonra oradan çalıştırırsın. bütün ayarların vs flash diskteki portable programların içinde saklanır.

teoride üstünde kullandığın bilgisayarda hiç iz kalmaz. (bu çoğunlukla tam olarak böyle değildir ama normaline göre ciddi mesafe almış olursun)

flash diskini hangi pc'ye takarsan en son ayarladığın ayarları ve haliyle portable programını direk kullanamaya başlayabilirsin.

sen sor ki ona göre cevap verelim.

iş yeri gibi ortamlarda ya da sabit bi bilg den kullanamadıgın durumlarda bu portable yazılım kullanıyorsun. bilg e bi kurulum yapmadan tak calıstır calısıyor.

o portabel ın portable ı dedigin u3 sistemi sanırım. u3 diye bakıver.

thunderbird i evet herangi bi bilgisayar takınca calısacak. mailleri nereye takarsan tak goreceksın.

bildiğim kadarıyla kurulum gerektirmeyen program oluyor, usb flash disklerde taşıyabildiğin ve ordan kullanabildiğin için portable deniliyor. yanılıyor da olabilirim ama.

portableapps.com a bakmanda fayda var.
genelde bilgisayarına bir program "yüklediğinde" bu bilgisayarının çeşitli yerlerine işte efendim kullanıcı ayarları, özel bilgiler vs. artık nasıl yazıldıysa program kaydedilmesi anlamına gelir. portableın tek farkı bu yazması gereken ne varsa flash diskin dışında başka bir yere yazmıyor olmasıdır.
exe yi çalıştırmak için flash diskin takıldığı sistemin win32 veya wine türevi emülatör yüklü unix falan olması gereklidir.
burada esas özellik dediğim gibi confidential bilgilerin ve ayarlarının araya buraya saçılmaması, sadece yanında taşıdığın alette olması.

thunderbird portable aynen dediğin gibi. ben mesela portable web server bile taşıyorum flashdiskte.

sanırım u3 teknelojisini her flash diskte kullanamıyoruz.
portableapps.com denilen sitenin mantıgı ne oluyor o zaman u3'ten farklı bir teknolojiden söz edilebilir mi o zaman?
bir de şu flash diskte işletim sistemi konusu var live cd gibi yükleyip calıstırmak mumkun mudur yoksa bunun da portable ları var mı?

portableapps'de sanirim usb'den calisan cok eski bi mac surumu var ama onun haricinde usb'den isletim sistemi yuklemek mumkun. Mesala www.ubuntu.com

evet mac in sürümü oldukca eski nostalji oyunları falan yükleyebiliyordunuz sokuban falan :D

Bu ubuntuyu flash diske attıgında calısır mı acep hemen ?

Ek olarak thunderbird için ilk geldiğinde varsayılan olarak nasıl geliyor bilmiyorum ama ayarlarında postaların orijinalini sunucuda sakla gibi bir ayar olmalı ki kopyasını indirsin yoksa sunucudan siler.
işletim sisteminde ise ubuntu yanında slax'te var www.slax.org

evet usb diskte portable olarak işletim sistemi taşıyabiliyoruz. ama windows xp falan için denemeye kalkışma çok uğraşırsın. ubuntunun live cd'sini indirip cd'ye yaz. bilgisayarı cd'den ac. acılan ubuntu'da usb diske ubuntu yüklemekle ilgili bir programcık goreceksin. ben de 8gb (u3 özelliği kaldırılmış) sandisk cruzer içinde hem ubuntu hem de hiren's boot disk falan var. ayrıca windows altından calıstırdığım ve kullandığım portable bircok program da var. bu programlara portableapps sitesinden aldığım portableapps arayüzü ile ulasıyorum..

u3 farklı bi teknolojı, yine portable ancak u3 destekli bir usb memory kullanman gerekiyor. diger portable olanlar her turlu usb lerde calısıyor. hatta bilgisayarının herhangi bi yerıne at ordan kullan aynı sey.

fotosop, ilustrator gibi nanelerın de portable olanları var.

vakit kaybetmeden bi kbb ciye gitmeni tavsiye ederim. aynısı bende olmuştu ama benimkine direk su kaçmıştı ve çıkmamıştı. senin kulağındaki "kir" ler bi şekilde kulağın daha iç kısımlarına (müthiş bilimsel bi tasvir değil ama idare et) doğru gitmiş. eğer ihmal edersen iltihap hatta daha sonra işitme kaybına kadar yolu var bu işin. tedavisi de çok basit kulağına vakumlu hortum sokup içini temizliyolar. (1dk bile sürmüyor)

Rentts'in de dediği gibi bir KBB doktoruna gidip 5 dakikada temizletebilirsiniz. Tıkanmalar yağlı ciltlere sahip insanlar başta olmak üzere birçok insanda uzun zamanda meydana geliyor. Bazılarını farketmemiz zor oluyor tabi, çünkü kirler kulağın içlerinde birikiyor. Bu kirler de yer kaplıyor, su tutuyor, su tuttukça şişiyor ve duyma yetisini azaltıyor. Kesinlikle kulak temizleme çubuğuyla temizlemeye çalışmayın, bir doktor desteği alın, 10-15 TL'ye temiz bir kulağa sahip olun. Göreceksiniz, içerden çıkan kir sizi bile ürkütecek.

kulak temizleme cubuklari ile kesinlikle mudahale etmeyin. Hastanede guzelce temizletebilirsiniz. Onun haricinde damla satiliyor olmasi lazim. temelde oksijenli su ya da varyasyonlari bu damlalar. Kulak kirlerinin cikmasini kolaylastiriyor.

Çağırma? frame, iframe, ajax, php include/require ? Hangisi?

hepsi için birer table çizip içinde iframe'yle çağırıyorum.

bu cagirdigin sayfalarin icinde ne var? mesala flash var mi?
onun haricinde soyle bir deneme yapabilirsin sorunun kaynagini bulmak icin. Her bir kare google.com'u yuklesin, bu durumda sorun senin serverda mi yoksa html sayfasinda mi anlarsin. Ayrica IE'de soyle bir olay vardi ayni anda ayni domainden sadece 2 tane dosya indirebiliyor digerlerini siraya koyuyor. Registry'den degistirmek mumkun bunu. belki firefox icinde gecerli bir ozellikdir.

şu son dediğin kafama yattı. sanırım böyle birşey var.
çağırdığım dosyaların içinde flash felan yok ama çeğırdıığım çıktı bir resim.
aslında sorunun bende olduğunu düşünmüyorum çünkü olay resimlerin ekran basılmasındaki bir takılma değil. resmen firefox iletişimi kesiyor. (:
daha sonra birden resimler yüklenmeye başlıyor.

bu framelerde google'ın logosunu çağırmayı deneyeyim bakalım. aynı şekilde kasacak mı.

peki sorun benden kaynaklanıyorsa, siz hangi çağırma yöntemini tavsiye edersiniz?
iframe bariz yavaş sanırım. (:

abov, kullanılan her iframe için browser ayrı process çalıştırıyormuş. benim sorunum kesin bu. demek bu yüzden bu kadar çok kasıyor.
çabucak include'ye geçmem lazım sanırım.

cort'ta güvenilmeyecek bir durum yok, bilgine.

edit: gitar güzele benziyor

bence çok para abi(bu alete çok).yeni ibanezleri (çok üst seri olmadığı sürece) sevmiyorum.eskileri gibi diil.ayrıca floydrose tel değiştirdiğinde yada sap ayarı yaptığında sorun çıkartacaktır.eğer ayarını yapamam diyosan tavsiye etmem.saygılarımla ömer...
bende rg 2250 var tamam çok rahat gitar herşeyi güzel tütütü maşşalahta bi tel değiştirdiğimde akort etmem 1 saatten fazla sürüyo 2 gündede tellerin oturması sürüyo.valla çok dertli iş bea.ölüm ölüm....hele tension değiştirdiysen ayrı bir muamma :D

haa bide pipo anahtarla yapılıyo sap ayarı.o anahtarı bulana kadar imanım gevredi ve paslı demir parçası için 20 dolar ödedim.gitar alınca anahtarlarına sahip çık.
o yüzden tel aldımmı 5 li pakette alıyorum.ona göre yapıyorum sap ayarını eşik ayarını falan :D

Bu fiyata varmıdır tavsiyeniz?

Tabi biliyorum karpuz gibi gitar tavsiye edilmez ama aklınıza gelen varsa bu fiyatlarda ben bakarım incelerim.

tarzın ne?

Turk rock en fazla ve çokça Metallica , daha serte gerek yok yani bu gitar bu yüzden uygun bana bu aralığı kapsıyo.

3 kuruşluk aklımla 5 kuruşluk akıl veriyorum gibi olsada
seni cort katana kx serisi paklar derim ben
ayrıca b.c rich eagle deluxe.

katana serisinin özelliği floyd rose suz ve "genelde" yekpare sap olmasıdır.(sustaini çok iyidir.)
bunun dışında abi 1000 lira eğer bu para nakitse ve ben senin yerinde olsam işi bilen bir arkadaşımla beraber kendime bir kaç model seçip ikinci el "uygun fiyatlı ve temiz" bir enstruman alırım.

eğer ben uzun süre gitar çalıcam çalışıcam diyosan
kendine orta kalite değilde üst kalite bişey al. 1000 liralık alma bekle para ekle yeme içme git çok güzel bir gitar al mesela rg 2550 benim çok sevdiğim bir gitar aynı şekilde amerikan stratocaster yada jackson yada gibson her neyse.çünkü alıcaksın 3 ay sonra başka daha kaliteli bi alet görüceksin aaa diyceksin klavyesi ne güzel tonlarıda çok güzel yaa keşke bundan alsaymışım.haydee 1 milyarlk gitarı ver 600 700 e sonra git 700 daha koy küllüm zarar yani.

Ne kadar fiyat veriyosun bilmiyorum ama abd fiyati 400 dolar. www.zzounds.com Belki 350'ye de bulunabilinir. Neyse ben bu gitari guitar center'a gittikce caliyorum oldukcada begendim klavyesini. Ama eve almis calmisligim yok. Tek begenmedigim nokta tipinin cok klasik olmasi. Onun haricinde ibanezi (aybinez diye okunuyo bu arada, ibanez diye sorunca anlamiyolar) ayrica marka olarak tavsiye ediyorum.

metallica çalacaksan amfi marshall

utorrent ile bi sorun yasamamistim.

bnde utorrent kullandım sorun yok.

vuze ve bitcommetde de sorun yok

32 Bit Vista; Bittorrent kullanıyorum. Hiçbir problem çıkmadı; autostartda problem cıkıyor demişlerdi; ondada bir problem yok.

utorrent bende problem çıkarıyordu. forumlarda araştırdım. birçok insanda bu sorun olmuş. port falan filan diyorlar bilmiyoum. utorrent'ten birşey indirirken mozilla'dan sayfa açmıyordu ya da tam tersi oluyordu. sonra azureus kurdum. java altyapısı olmasından dolayı bayağı ram yiyordu. ben de azureus'u sildim bittorrent yükledim. mutluyum, huzurluyum.

gunde 1 saat evde ayirabilirim dersen p90x'i torrentden indirebilirsin. Ama yemene her durumda dikkat etmen lazim. Ozellik aksam birsey yememen sart.

hocam 1,89 83 kiloydum. 1,5 sene önce sigarayı bıraktım ve ben de yemeye başladım. 98 e kadar çıktım. Şimdi akşamları iş çıkışı eve yürüyorum (1 saat kadar) yürümediğim akşamlar 1saat koşuyorum. Onun dışında evde karın kası ve dumble çalışıyorum. 90 kilo civarına indim . 10 kilo dahavermeyi düşünüyorum. Öncelikle kendini çok sıkma. Ben 1 sene kadar yememe dikkat etmedim diyebilirim. Çünkü sigara bırakmak zaten biraz stres yapıyor bünyede. Üstüne bir de kilo problemini takarsan kötü olur.
@badseed: p90x nedir hocam?

Sigarayı tamamen bıraktıysanız o aranma hissi maksimum 1 haftaya geçiyor, sigaranın yerini birşeyle doldurmak zorunda kalmıyorsunuz (bende öyle olmuştu). Eğer bıraktım diyip de arada hile yapıp 1-2 tane içiyorsanız bahsi geçen aranma hissi geçmiyor.

Tamamen bırakıp makul bir sürenin geçmiş olmasına ramen aranma devam ediyorsa yerine koyacak başka birşey bulun (3-5 dakika oynanacak dandik browser oyunları, 3-5 dakika gitar çalmak, şişe içine gemi yapmak...)

Sporla olucak iş değil, sorunu kaynağından çözmek gerek.

p90x bi egzersiz programi. Turkiye'de satiliyor mu bilmiyorum ama satilmiyorsa yakinda gelir. Reklamlarinda bu programi tamamlamis adamlari gosteriyorlar biride bogazicinden Doruk diye kismen tanidigim biri. (www.youtube.com kamera kaydi)Programa tamamen uyarsaniz 90 gunde oldukca iddeali bir vucut sunuyor. Haftada en az 6 gun yapmak gerekiyor. Bunun 3 gunu egzersiz 3 gunu kardiyo. Ben kardiyolari atliyorum ama ona ragmen baya etkili. Programin guzel tarafi evde cok rahat yapabileceginiz bi sistem. Tek gereken sey resistance band. (Ya da dumbell ile barfiks cekebileceginiz bir yer.)

teşekkürler badseed çok sağol.

hangi renkten-hangi renge gecis 5ms ya da 2ms bu onemli.
yanlis hatirlamiyorsam bir ara 1ms tepkime suresi ile lanse edilen monitorler vardi ama siyahtan-siyaha(btb) idi o tepkime suresi.
griden-griye(gtg) tepki suresi onemlidir, cunku o surede tum renkleri dolasarak tekrar griye doner.
atiyorum, 2ms btb, 8ms gtg tepki suresi olan bir monitordense 5ms gtg tepki suresi olan monitor tabiki de daha dogru bir secim olacaktir.

22 inç'te 22BW Samsung 22'' kullanıyorum 3 ms.
SU GİBİ AKIYOR SU.

monitorler icin gecerli mi bilmiyorum ama bildigim kadari ile bu tepki suresi olcumunun bir standarti yok. Ayni markayi kendi icinde degerlendirirken fayda saglayabilir. Mesala sony lcd televizyonlarin hepsi standart 8ms ve bu televizyonlar digerlerine gore oldukca pahali ve kalite olarakda iyi.

split cam sanirim o isi yapmiyor aslinda hic kullanmadim ama ana sayfasindan baktigim kadari ile bir kameradan alinan goruntuyu degisik programlarda ayni anda kullanmaya yariyor. Sizin birde video yayini yapacak programa ihtiyaciniz olacak. Onuda bi google'a arattim VLS (VideoLAN Server) cikti. www.videolan.org

Bi daha baktim sanirim vlc player bile yapiyomus o isi.

VLS nin windows versiyonunu bulamadım?

www.videolan.org

işlerin saat ücretlerinin halihazırda belli olması lazım. ayrıca ortalama çalışma saatleri de bellidir. bu bilgiler aracı firmada vardır oradan soruşturun.

maine muhteşem bir eyalettir ama mc donalds iyi değildir. hem iş kötüdür hem saat ücreti düşüktür.

new hampshire çok güzel bir eyalet, orman içinde küçük küçük yerleşimlerden oluşur.
evet north conway new hampshire'da ufak bir kasaba. şirince bir yer. ulaşım sıkıntısı yaşayabilir.

amusement parklar çok çalışmak isteyenler için fena değildir, ek iş bulmak genel olarak kolaydır.

fotoğrafçılık konusunda fikrim yok ama tennessee vasat bir eyalet diye biliyorum.

mc donalds işine hiç girme arkadaş. Biraz daha açmak gerekirse; hizmet sektöründe çalışmak yani müşteriyle direk contact kurularak (nasıl denir bilemedim) yapılan işler gerçekten çok zor amerika da; bi zaman sonra bütün amerikalılardan nefret etmeye başlıyorsun. ayrıca bu işlerin shiftleride çok düzensiz, anlamsız saatlerde olabiliyor; mesela adam senden pazartesi 10:00-19:00, çarşamba 24:00-09:00 arasında çalışmanı isteyebilir. Bu yüzden mc donalds ı bence ele. national park işi cazip geldi bana.

valla medeniyete en yakin yeri secsin. Olmadi biraz alisip kendi is bulabilir buyuk sehirde.

parksa olabildiğince kuzeyde olsun, yoksa kavrulur gider sıcakta..

tenessee deki fotografcılık sanırım six flags te ona gitsn bence...

"abim bir dahaki ay ABD'ye gidecek oradan getirse daha mantıklı olur gibi" mi. tabi ki daha mantıklı olur.
www.bestbuy.com
tavsiye ederim.

canon eos mark II alabilrsin. sadece body, artı 50-200 f2.8 bir objektif alırsanız. bu önerime 5 sene kadar teşekkür edersiniz.

Ben yeni sony a300 aldim. Suanlik memnunum ve bana fazlasiyla yetecegini saniyorum bu isle profosyonel olarak ugrasmazsam. Genelde canon ve nikon tavsiye edilir gerci. Sony'i tercih etme sebebim cok uygun fiyata bulmus olmam, live view olmasi ve uzerinde gelen lens'in 18-70 olmasi.

canon eos 450d

canon eos 40d ya da 50d. bunu alın, bi de güzel lens alın. oh mis.

priz topraklı mı?

topraklı priz nasıl oluyo? normal üçlüye taktım işte. bilgisayarın televizyonun takılı olduğu.

Cizirtiyi gitar bagliyken mi yapiyor? Gitar bagliyken telleri dokununcada cizirti devam ediyor mu?

evet gitar bağlıyken. ve sadece gain açıkken. sürekli bi cızırtı tellere dokunsam da dokunmasam da devam ediyor.

gitarda tecrübeli misiniz, dip gürültüsü denilen kavramla tanışıklığınız var mı?
gain arttığında dip gürültüsünün artması muhtemeldir. sisteminiz çok iyi değilse bu dip gürültüsü gerçekten gürültü boyutunu alabiliyor. daha önce prosesörün sayesinde bunu hissetmemiş olabilirsiniz.
biliyorum biraz salakça gelebilir soru; ama bu ihtimali de göz önünde bulundurmak istedim.

edit: sistem demişim, ekipman daha uygun olur.

büyük olasılıkla dip gürültüsüdür, hatta gain kapalı clean tondayken dahi hafif bir cızırtı olabilir bu da elektrik hattının topraklı veya topraksız oluşundan kaynaklanmaktadır. lakin gitar çalarken bu cızırtı gitarın önüne geçecek kadarsa problem var demektir gitar çalarken kayboluyorsa sorun yok.

dil kursu icin gidebilirsin.

google it. ancak 18 yaş sınırını geçmiş olmanız gerekir. ancakbazı programlar(fransa) az da olsa yerel dili bilmeyi zorunlu tutuyor. kimi zaman sozlu mulakatla kimi zaman da yazılı bir sınavla seçiyorlar. bir de gönüllülük var. gidiyorsun ağaç dikiyorsun. okul boyuyorsun. onlar da sizin yatacağınız yeri ayarlıyorlar. yurtdışını gormuş oluyorsunuz.

valla turlarla rahat gidebilirsin. Ya da abd icin ogrenci isen ya da calisiyorsan vize alman kolay olabilir. Turist vizesi alabilirsin.

ahaha bence o açıklamada şunu demek istemişler:para mara yok akıllı ol.iş var ama bak için rahat olsun

kriz olsa olmasa bu tehlike var zaten, eğer kendinize güveniyorsanız gidin bir yolunu bulursunuz..

arkadaşım ben geçtiğimiz yaz work and travel a katıldım.öncelikle korkularında çok haklısın çünkü 2008de kriz tam vurmamışken bile çatır çatır eleman çıkardılar,az çalıştırdılar,overtime vermediler.hayallerini alçak tut ve sana tavsiyem daha önce aynı işverenle çalışmış biriyle görüş ona göre git.ve şunu unutma ki burdaki şirketler seni orda bi başına bırakıcak yeri geldiğinde maillerine bile cevap vermiceklerdir.şirkete bütün borcunu ödediğin andan itibaren bi başına olcaksın.

valla girisimci bir gisiliksen ve yeterli ingilizcen varsan kesin is bulursun. Hatta 1den fazla is bile bulabilirsin. Ama asgari ucret alirsin. Tinmam her gun calisirim dersen istedigin zimbirtilari alabilirsin. Bide NY gibi bi yere gitmen faydali olabilir is acisindan.

temporary internet files a gir orda flv uzantılı olarak izlediğin videoları bulabilirsin, daha sonra da herhangi bir flv player ile izleyebilirsin. extra bir programa daha ihtyaç yok.

(bkz: orbit)

firefox kullanıyorsan; (bkz: downloadhelper)

ikisini de denedim daha önceden. orbit'in grabi'i her sitede çalışmıyor. temp.internet files'da da dosya isimleri çok saçma saçma olduğu için pek pratik olmuyor. video grabber diye bir program buldum, kullanımı gerçekten daha rahat.

downloadhelper da sadece belli sitelerde çalışıyor.

şu ana kadar girdiğim bütün video sitelerinde downloadhelper çalıştı. eğer son zamanlarda denemediysen, yeni bir update yedi. belki ondan sonra düzelmiştir.

addons.mozilla.org

internet download manager

Downloadhelper bütün videoları yakalayabiliyor, site sınırlaması yok, sadece bazı sitelere özel muamele yapıyor.
addons.mozilla.org

Eğer flashget gibi bi download manager programı kullanıyorsan, flashgot eklentisi de yakalayabiliyor videoları.
addons.mozilla.org

hangi tarayiciyi kullaniyorsun bilmiyorum ama opera kullaniyorsan plug-in var bu olay icin.
video downloader diye bir plug-in kullanilip bu is hallediliyor

değildir rahat olun. ama ses kalitesi tatmin eder büyük ihtimalle:) cok iyi yapıyolar artık bunların sahtesini.

çin malı orijinal olmaz diye bir şey yok. artık bir sürü kalite bildiğimiz firma üretimini çinde yaptırıyor. tabi gene kendi denetimleri altında üretildiğinden pek bir fark olmuyor.

büyük ihtimal sahte. hiç riske girme 55 tl vereceğine bi 55 tl daha ver (ya da iki 55 tl) orijinal olduğuna emin olduğunu al. ya da işportada satılan 3-5 tllik çakma sonylerden al, en azından neyle karşılaşacağını bilirsin.

electropie, naptın yau bir 55 tl yetmezse bir 55 tl daha az mı 110 tl daha ekle diyorsun az değil ki. şöyle 30 tl vs olsa ben zaten ekleyip alıcam ama 110 tl de çok fazla geliyor.

birkaç gün önce hemen hemen aynısını sordum. (git: 60380)

amaan nolcak lan 20 lira altı üstü diyip duyuruda linkini verdiğim satıcıdan sennheiser cx 500 aldım. tayvan malı. ertesi gün geldi. kutulu değil, ilanda da yazdığı gibi oem ambalaj (plastik poşet) içinde. orijinalini hiç kullanmadım ama bana gelen ürünün ses kalitesi gayet iyiydi. lakin ses açma kısma düğmesinde rahatsız edici bir problem vardı. satıcıya söyledim ama "gönder, geri al, kargo masrafı çok olur. değişimi başka türlü, elden falan halletsek" dedim. elden halledemeyeceğimiz söyledi ve bana bir tane de sennheiser cx 300 yolladı. bu alman malı. bu da oem ambalaşında geldi. onun da ses kalitesi gayet güzel.

orijinallerini kullanmadığım için kıyaslama yapamıyorum ama orijinal olmamalarına, çakma olmalarına rağmen kaliteli kulaklıklar. marka takıntınız yoksa, satıcı yorumlarında da kötü bir şey yazmamışlarsa alabilirsiniz.

türkiyeye metan üzerinden girmedikçe sennheiserlar, çin işi ve çakmadırlar. ama çin işi ve çakma olmalarına rağmen öyle iyi imite edilirler ki, hiç orijinalini kullanmamış biri "abi işte sennheiser kalitesi budur" diyebilir. bütçeniz dahilinde alınız çakmalarından, orijinal philipslerden daha tatmin olursunuz aynı fiyata aldığınız.

pekii şimdi çin işi bile iyi kalitelidir diyorsunuz. aynı fiyata orijinal JVC HA-NC80 buldum.
çin işi sennheiser px200 mü alırsınız, orijinal JVC HA-NC80 mi alırsınız?

Ben sahte senheiser almis biri olarak soyluyorum ki kesin sahtedir. Gelince hemen anlasiliyor. sahte bi urunun kalitesi ile tatmin olacak biri iseniz zaten sennheiser niye aliyosunuz (kizim sana soyluyorum gelinim sen anla)

JVC'ye baktim sanirim active noice cancellationli bir kulaklikmis. Toplu tasimayi cok kullaniyorsaniz cok faydali oluyor active noise cancellation. Tavsiyem JVC yani.

"çin orjinal" diye yeni bir çankaya uslubu var,

mealini söyleyim : kaliteli replica demek

leş çinlerden olmuyor ama biraz daha iyice çakma oluyor

doğru diyorsun fiyat baya yüksek oluyor ama alacağın keyif de ona göre artıyor. elmasepeti.com'da falan baktım şu an 170 tl civarında o kulaklık. amazon'da indirimli 50 $. yani bunu birinin orijinal yurtdışından getirip 55 tl'ye satması pek mantıklı değil. diyelim ki ses kalitesinde sıkıntı yok, gayet güzel ama 2 ay sonunda ürünün elinde kalması ihtimali var. o zaman hiç birşey yapamazsın, 55 tl'nin ardından soğuk su içersin. öteki türlü garantisi olacak.

gelinden cevap: çünkü aynı paraya (20 tl) dükkandan aldığım orijinal kulaklığın sesi götüm gibi çıktı. bunun da yorumlarında "orijinalinden farkı yok, şahane ses süper bas" bilmemne yazıyor. sennheiser olması değil, güzel bir ses verdiğini öğrenmem önemli. gidip bi 20 liraya daha dükkandan orijinal kulaklık alıp da onun da götüm gibi çıkmasına verecek param yok. "15 lira abi desibeli süper yüksek, aypodlara veriyoz hep" diyo çünkü dükkancı.

Wednesday 9/8c ??
It means that the show airs on Wednesday night, at 9 p.m. Eastern time or at 9 p.m. Central time (both U.S.)
bil bakalım nasıl arattım bunu :) valla duyuru yazmandan kısa sürmüştür.

amerika ve kanadada ülkenin bir ucundan diğer ucuna kadar 3 saatlik zaman farkı olduğu için yanlış hatırlamıyorsam üç tane farklı saat dilimi vardı, Pacific, Central, Eastern. yani diziler 9/8c dediklerinde 9/8 central, 9:00pm de eastern time, 8:00pm de central time'da başlayacak dizi demek oluyor, aynı anda gösterime giriyor farklı zaman dilimlerinde yani, bi yerde saat 9ken diğerinde 8. Çok kötü anlattım yahu :(
toplayıp geliyorum: dizi ülkede aynı anda gösteriliyor, ama doğuda saat 9ken ortada saat henüz 8 oluyor. o yüzden 9/8central diyorlar. Herkes kendi zaman dilimine göre takılıyor işte.

Baya bi zaman dilimi var aslinda ABD'de. www.time.gov

Ama ana 4 tane var. opucuk baligi'na ilavaten birde mountain time var.

support.apple.com

ff'in doğasında var hayvan gibi ram yemek..
çözüm ise (bkz: opera)

yahu daha önce yoktu böyle bir şey.zaten sırf o yüzden kullanırdım bu browser'ı.

pc'ye format attıktan sonra şaşırdı.:(

Eklenti kaynaklı olabilir. Eklentileri kapatarak deneyin.

genelde flash kaynakli oluyor bu. adblock ve daha randimanli olsun dersen flashblock kullanmani oneririm. ntvmsnbc'de mesala tum reklamlar flashdi ayrica bi suru irili ufakli modul vardi ve bilgisayari ele geciriyolardi. flash block ile istedigin flashlari ustune tiklayarak acabiliyosun.

adblock kurulu.

profil'lerle ilgili bi sorun olabilir. çalıştır'a "firefox -profilemanager" yazın. yeni bi profil oluşturun bakalım yine yapacak mı?

konusu acilmisken benim de bir sorum olacak. amerikaya gelmeden once explorer vardi bizde. ama burda her pencereyle beraber 3 pencere daha acildigindan firefoxu yukledim. blgsyr,internet vb islerinden pek anlamiyorum zaten, firefoxu da tesadufen buldum:) simdi siz opera dediniz de o daha iyi mi acaba? ne biliim firefox ram yiyomus (o ne demekse?) bir de bu firefoxda grease monkey denilen bisiii var, youtube hd seyredilebiliyor. operada da boyle guzellikler var midir? yukleyeyim mi? yuklersem firefoxu sileyim mi? bir de explorer da hala duruyor, silmedim, korktum. onu da sileyim mi? birden fazla soru oldu ama anladiginiz uzere benim icin cok komplike konular.

visual studio 2005 şuan vista yüklü bilgisayarımda tıkır tıkır çalışıyor.ama sp1 kurmadım.ilk yüklediğimde uyumluluk sorunu var dedi ama programı çalıştır tuşuna basınca program çalışıyor compile ediyor ama sp1 ile denemedim.

visual studio 2005 kurulumunu bilgisayara kopyalayip, service pack 1'i indirip o kurulum dosyalari uzerine acmaniz gerekiyor. yani kurarken sp1'li olarak kurmak gerekiyor. daha sonra da windows update'ten gerekli olan update'ler gelir zaten.

sahsen bunu yapmis degilim, cunku 2008 kullaniyorum ama yapmis olan arkadaslarim var is yerinde.
buna benzer bir seyi sql server 2008 yuklu olan bir server'a team foundation server 2008 kurarken yapmistik. ona da sp1 ile sql server 2008 destegi gelmisti. kurulum dosyalari uzerine sp1'i extract edip oyle kurmustuk.

edit: slipstreaming isleminin detaylarini surdan okuyabilirsin, tekrar yazma geregi duymadim: richardrudek.spaces.live.com!8b65f3de0be797aa!185.entry?wa=wsignin1.0&sa=141253438

benim elimde iki tane iso dosyası var stduio kurulumu için gereken iki cd yerine. o zaman öncelikle bunları açmam lazım. ama indirdiğim sp1 dosyası da exe. yani "service pack 1'i indirip o kurulum dosyalari uzerine acmaniz gerekiyor." bunun için ne yapmam gerekiyor tam olarak onu anlamadım.

baksa bir sey yazmistim da sildim.
blog'da anlattigi gibi aciklayayim madem ben de.

kurulum .iso 'sunu mount edin.
daha sonra command prompt'u (eger UAC aciksa "run as administrator" secenegi ile) calistirin.

msiexec.exe /a X:\vs\vs_setup.msi TARGETDIR=C:\shared\vs2005 /L*vx c:\Shared\Temp\vsinstall.log

X: burda iso'yu mount ettiginiz sanal surucu harfi. diger klasorleri de dilediginiz gibi degistirebilirsiniz.

bu islem bittikten sonra, command prompt'ta SP1'in bulundugu klasore gidip

VS80sp1-KB926601-X86-ENU.exe /extract c:\shared\temp\vssp1

komutunu calistirin.

bu da bittikten sonra SP1'i uygulama adimi geliyor. o da su komut ile:

msiexec.exe /a C:\shared\vs2005\vs_setup.msi /p C:\Shared\Temp\vssp1\VS80sp1-KB926601-X86-ENU.msp /L*vx c:\Shared\temp\vssp1\patch.log

daha sonra C:\shared\vs2005 klasoru icinden Visual Studio kurulur. vista icin gerekli update'i surdan cekilebilir: www.microsoft.com

umarim yardimci olabilmisimdir.

benim sorumla sizin edit yakın zamanda olmuş ondan onu görmemişim. bakalım bir deniyim. sağol açıklama için.

@assert h

evet dediklerini yaptım. sonunda shared'de oluşan studio kurmaya geldi sıra. exe uzantılı dosya olmadığı için onu da komut satırından yapmaya çalıştım. o linkteki gibi yaptığımda;

cd C:\Shared\VS2005
echo .cab > exclude.txt
xcopy r:\vs /h /i /r /s /exclude:exclude.txt

22,237 dosya kopyalanacağını söylüyor ama bende sadece 18 dosya kopyalandı. bu noktada tıkandı yani. bunun için ne yapılabilir bi fikrin var mı?

o islemi yapmasan da olurdu.
orda bir .txt dosyasina liste cikarttiriyor adam.

soz konusu klasorde .msi uzantili bir dosya olmasi lazim kurulum icin.

evet vs_setup.msi adında bi dosya oluştu. aslında ilk onu kullanarak kurmayı denedim. kurmayı denedim dediğim onu çift tıkladım ve bu ürünü yüklemek için setup.exe'yi çalıştırın diye bi uyarı verdi ya da başka yükleme opsiyonu için readme.htm'e bakın diyor. öyle bi dosya da yok görünürde. ben de o yüzden onu denedim. bu .msi uzantılı dosyayı çalıştırmanın başka yolu olabilir tabi belki de ben bilmiyorumdur.

Soruna cevap degil ama vs2008 deneme surumunu sorunsuz kullanabilirsin. Deneme suresi bitince bilgisayarin tarihini degistirip acinca sorunsuz calisiyor. Actiktan sonra bilgisayarin tarihini duzeltebilirsin.

sağol cevap için ama benim 2005 kurmam gerekiyor. aslında hiç de hoşlaşmıyorum stduio'yla ama kurmalıyım.