poşet içinde ise karışmaz.

poşeti delmek zorunda olduğun için karışır.

karışır
poşet içinde de olsa o poşeti delmeniz lazım iğne gibi birşeyle, onun kokulu buharı gene karışacaktır.

her türlü karışır. Poşet taksan da takmasan da. O poşet patlayacak bir yerde.

arçelik bölmeli fırın ile karışmazi reklamları çıkıyordu bir ara, zaten tavukla keki aynı derecede pişiremezsiniz.

olm çağır taksi bas git hastaneye. manyadın mı, vakit kaybetme hiç...

la yok oğlum sözlükten baktım. taşak da ağrı böbrek taşına dalalettir diyor. tamam taş olduğundan eminim artık. bir an apandisit falan sandım çok tırstım.

mutlaka ve hızla acile git. özellere gitme eğer çok paran yoksa çünkü yaptıkları işlemler aynı.

3 defa yaşadım, anlatılamayacak kadar kötü bir şey. sen hala burda mısın?
not:acil şifalar

dayanırım gibi ağrı kesici de yuttum o etkisini bir göstersin hele de.

acilen doktora git, özel vs. farketmez. ücret konusunda acil müdehaleler aynıdır.

inadına doktora gitmicem diyosan evde bira varsa bira içebilirsin.

özellikle evde yalnızsan arkadaşını çağır ki ağrıdan kıvranırken birileri yardım etsin. özelde gerekli gereksiz ne kadar test varsa yapıyorlar. gerçi en iyi yanı da taş düşürüyorken 2 ay sonraya ultrason sırası vermeye kalkmazlar(yalvar yakar o gün çektirdim gerçi)

taşı düşürmek için bişey kullandın mı?

sözlükten GİLABURU gilaburu.com.tr tavsiye ettiler. Galiba düşürdüm.

Yarın ultrason'a giricem, durumdan haberdar ederim istersen. PM at.

taş mesaneden yola çıktı ağrılar hafifledi. ağrı kesici attım iki tane dün gece kafam oldu yattım uyudum. şu an azaldı ağrılar.

normalde de taş düşürüyorum ama soldan geliyordu hep bu sağdan geldi bir de sağ yumurtalık da ağrıyınca telaş yaptım acaba başka bişi mi diye. ilgilenen herkese teşekkürler.

bvlgari aqva

tek geçerim. deniz kokusu.

issey miyake

bir de vampir satıcıların gazına gelmeyin asla. bık bık bık 3 yandan sararlar etrafınızı. nolduunu şaşırırsınız. eilinzde nası koktuğunu anlamadığınız bi parfümle dönerken bulursunuz kendinizi aman diyim. ay bu harika ay bu kalıcı ay bu sğper moda falan laflarını önemsemeyin. istediğiniz parfümleri koklayın. hatta deneme kağıtları var onlara sıktırın. sora eve gelip koklayın. çünkü parfümün sonraki notaları da önemli. ilk sıktığınızda hiç beğenmediğniz ya da ağır gelen bir parfüm sonradan favoriniz olabilir. tabi teninizde nası duracağı da önemli. en beğendiklerinizi bileğinize sıkın.

çok yaygın kokular aramıyorum.. az bilinen/kullanılan bir koku olsa iyi olur.. hoşuma gidecek koku istiyorum bir yandan da.. ikisini birleştirmek oldukça zordur(hem yaygın bilinmeyen hem güzel koku bulmaktan bahsediyorum).. ama sadece "popüler" olduğu için parfüm almazdım herhalde : )
bana yardımsever bir tezgahtar lazım..

baştan sevmemen normal. ilk bölümde senaryodan ziyade, karakterleri tanıtmaya nasıl olaylara gebe olacağına falan değinilmiş.

bence devam et. tabi izlerken biraz sorgulayan gözlerle izle. karakterlerin düşünceleri, duyguları, mekanlar, olaylar vs.. nasılmış diye sorgulayarak izle.

ilk bölüm çok tırt. ben de zorla izledim ilk bölümü. sözlükte çok övmüşlerdi. bu ne lan dedim. sonra hbo bu düzeltir hayvan değilse dedim. amına kodu. çok güzel dizi. izleyelim izletelim. sonradan güzel topluyor valla.

kitabına göre bin kat daha iyi ilk bölüm.. anca o kadar sürükleyici yapabilmişlerdir buyuk ihtimal sonradan baya sarıyor

kesinlikle devam et derim, aynı hisleri ben de yaşadım ilk bölümde ama 9 bölümü 2 günde bitirdim sonra.

100

(bkz: sümeyye ye 20 25 gibi gitmesi lazım)

20-25 lira

7. nesil 500 tl, piyasada bulmak zor.
8. ve 9. nesil 200 tl
10 ve üzeri 75 tl den gidiyor.

ha bir de sıra bekleyen çaylak hesapları da satılıyor arada,

500-250 arası için 10 tl,
250. sıra ve altı için 15 tl,

1200 tl istiyorum ben.

dokuzuncu nesil. ssabırtaşı da değil 300 liraya bırakırım. nick altı da temiz sayılır yazanlar hep arkadaş zaten sildirmek sorun olmaz.

3. nesil var bende. nick altı temiz. 7500 dalasi'ye bırakırım.

9. nesil bos hesabimi 250 ye satmistim ben gecen sene.

araştırmıştım bunla ilgili bi piyasa bulamadım açıkçası.100 lira veririm ben satmak isteyen olursa ancak yönetimin bu konuda tavrı nasıl?

fark edilirse, hesap siliniyor.

herhangi bir şekilde farkedilirse hesap uçuyor. siz de paranızı verdiğinizle kalıyorsunuz.

ki fark da edilir. Girdiğiniz IP adresleri bambaşka olacak. Tamam 35bin yazarın girişini kimse tek tek incelemez. Zaten eğer statik değilse IPler de sürekli değişir. Ancak ya bir gün denk geleceği tutarsa? :)

@jesterdvine:

"kimse tek tek incelemez" ne demek? kimse zaten eliyle tek tek IP adresi karşılaştırmıyor.

@şimedifer: Tamam bilgisayar bakıyordur mmutlaka ama öyle olsa da IPler sürekli değişiyorsa bir giriş diğerini tutuyor mu diye bakmanın anlamı yok. Kaldı ki durum icap ederse kişi arkadaşımdan girdim diye de savunabilir..tabii sözlüğün savcı kankası ve anında adres bulma gücü yoksa :)

En nihayetinde yazar olurken kimlik fotokopisi imza sirküsü 2 vesikalık ve ikamet falan vermedik. Nick altı yazılanlar yoksa herkes daha sonra diğer herkes olabilir.

@jesty: IP'n üzerinden az çok (az çok dediğim, benim hangi sokakta olduğum gözüküyor, ama bina numarasını 10 binalık bir alan içinde öğrenebiliyorum) bulunduğun yeri öğrenebiliyorsun.

Onun dışında gerisi kabul, "e taşındım ben ama" deyip yırtabilirsin.

alla alla bulunmaz hint kumaşımı satlığa da çıkıyor. tapu masrafı falan dahil mi fiyatlara

balo mu tören mi_? törense keten pantolon gömlek yeter.

balo değil kep atma töreni işte.

1- hayır
2- sıfır kol tshirt, lakers şortu
3- takım elbise giy bence

hatta fırsatın varsa smokin giyin, smokinim yok dersen de kiralayabilirsin.

törense kumaş - keten pantul (= üstünede göynek yeterli ama çok şükela olcam dersen mezuniyet kıyafetinin renklerine gidebilecek takım olmalı tabiki.

kot giysem olur mu?

olur, ben giymiştim. smokin filan abartmaya gerek yok.

kot pantolon, sade bir t-shirt yeterli olur bence. ben öyle giyinmiştim.

inheritance onların altına ayakkabı olarak ne giymiştin?

inheritance'in fotoğrafı;

www.haberfx.net

şahsen siyah kumaş pantul, üstüne beyaz gömlek bir de kravat giyecem pampa

kot gıyme cok sırıtır. kumas pantalon kafi. ztn cübbe ortüyor her seyi.

@baldur2
siyah converse ayakkabı.

sevdiceğin kostümü buydu: ince kot gibi olan pantolonlardan üzerinede aynı lavicert renk lacoste altındada şimdilerin mode docker model ayakkabıları..

doğru ama reklam şirketleri ile paylaşmıyor aslında. sağ tarafta reklamlar çıkıyor ya. orda kullanıyor. nescafe reklamı çıkıyor halanne likes this. yazıyor altında eğer nescafeyi beğendiysen. değiştirmek için de account settingse gir. en sağdaki facebook reklamlarına tıkla. orda iki yer var ayar değiştirilen ordan hiçkimseyi seç.

malta, kuzey irlanda ve iskoçya

bir çok yerde diyor imdb. adam haklı çünkü çöl var kar kış var orman var falan filan. al link


www.imdb.com

evet 2. sezonda bazı bölümler çorum osmancık veya ankara-şereflikoçhisar'da çekilebilir.

varan, metro... varan tavsiyemdir.

bir şekilde edirneye varın. sonra kapıkuleye gidin 2 liraya. ordan bulgar otobüsleri geçiyor deli gibi ucuz oluyor. çoğunlukla çanakkale üstünden gidiyorlar ama istanbulda oluyor arada.

kendisi yunan olan ev arkadaşım istanbul'dan gidişte en uygun otobüs firmasının alpar turizm olduğunu söylüyor, gelişteyse fiyatlar zaten her şekilde daha uygunmuş.

shank var şahane oyun.


bir de blur var araba yarışı ama değişik biraz. ama yine pistte dönüyorsun tabi.

gamepad ile star wars the force unleashed ii oynamak zevkli oluyor. oyun tirt ama yine de isin kilici falan guzel yani.

Geyik oyun olarak LEGO® Pirates of the Caribbean yada LEGO Star Wars Complete Saga önerebilirim. Eğlenceli olmuş ikiside ama tabi casual oyunlar ikiside.

resident evil 4

@ayiadam
shank iki boyutlu ama hoş duruyo onu deniycem

@entrapmen
the force unleashed harbiden tırtmış :D görüntü önemli benim için

@Vicy89
biraz daha babaç oyun aıyorum.

@lieutenantmono
assasin's creed in tüm seriyi oynadım. prince of persia nın sadece forgotten sandsi oynadım iyiydi diğerlerine hiç bakmamıştım şimdi onlara da bakiyim bi

@saiko
resident evil 4 sanki half life oynuyomuşum gibi hissettirdi valla

portal 2,

ayrıca shank + 1,
hem fazla uzun değil hem de cidden keyif aldırır, özellikle atari salonlarında daha önce vakit öldürdüyseniz.

dirt 3.
müthiş bir yarış oyunu. benim gibi araba cahili birini bile başına kilitleyebiliyor.
o derece.

başın sağolsun

nasılsa bir gün veda edecekti sana, ama erken oldu, üzülme, onun yerini tutmasa da yokluğunu aratmiycak yeni bi tane alırız. bla bla bla

kaç tane ördeği varmış ki? bahçeli evi filan var da tek ördek besliyosa cidden çok zor işin. ama apartmanda, sevgilisi hediye olarak aldıysa o da banyoda leğene su koyup hayvanla oynuyosa ağlaya ağlaya ölsün o genç kadın. ölmesin gebersin.

"yazık! hayvan mundar olmuş keseydik bi fırına vereydik dadından yinmezdi" denebilir.

"nabtın gı ördeğe ? niye öldürdün gızım ( g ile )" denilebilir.

yeni alırız dersen boku yersin abicim, sakın. diyeceğin şey şu;

kaybının yerini hiçbir şey dolduramaz; ama ben seni rahatlatmak ve bir nebze de olsa aklını başka şeylere çekmek için hep yanındayım. bana güvenebilirsin.

(kendimden korktum amına koyım)

bahçeli bir evi var, 3 köpeği 3 kedisi var..
ördek alayım dediğinde besleyemezsin dedim, üzülürsün dedim sonra..

son çare montla sıçsın.
(ayrıca bak ördek alalım de demiştim. ikame işte. onla ilgilenirken ötekini unutuverir. aklı yatmışken huyuna git)

ne kadar genç olduğuna bağlı.

"ördek, senin onu çok sevdiğini bildiği için mutlu gitti bu dünyadan, eminim uzaklarda bir yerlerde senin ona olan özlemini hissederek huzur buluyordur".

vak :(

portakal.

www.dailymotion.com

şu videoyu soruyorum. var mı bilen_?

eski seçim, şimdikinde tek renk pusula var.

akp son sırada videodaki pusulada. bugünün pusulasında dsp son sıradaydı.

yeni pusulada akp birinci sırada. eski bi seçim sanırım.

Sozluk kurallarina aykiri degil, ama baslamayi dusundugun dizi hakkinda arastirma yaparken dizinin finali okumak hic hos olmuyor.

zorunlu değil.

değil ve artık vermiyorum. dizi veya film başlığında ne bekliyorsunuz başka?

zorunlu olması lazım. game of thrones'un mesela hep sonunu okumuş millet. adam bölümün sonunu yazsa sıkıntı değil de gidip tüm kitabı anlatıyor. yani ben smyrna'nın yaptığı gibi değil aslında.

bence vermek şart. ben smyrna, abi şey mesela: ben doctor who'nun en son beşinci sezon 10. bölümünü izlediysem cnbce'de, sözlükte de oraya kadar olan kısmı okumak istiyorum. ama arada mesela çat bir entry giriyor, bir anda sezon finalini söylüyor. o hoş değil. halbuki dese 5. sezon final bölümü spoiler'ı diye, okumadan atlarım.

şüphesiz ki eksi++ bunun içindir...

spoiler vermeden eksi++' nın bi işe yarıyacağınımı sanıyorsunuz?

spoiler verilmesi verilmemesinden daha uygun olan harekettir.
(bkz: mekruh) un tersi.

valla ben spoiler vermemis ve spoil in anasini aglatmis birini gorunce ana avrat kufur ediyorum. sonra da o yazarin mahlas altina gg olmayacak sekilde entry yaziyorum. kimse benim seyir zevkimi sikemez.

50TL geçmez alacağınız para, kullanacağınız sandık neresi olursa olsun görevli olduğunuz sandığa aktarılıyor diye biliyorum. Sabah 7'den, bağlı bulunduğunuz sandık başkanının işini bitirene dek (sandıklar açılacak oylar işlenecek, hatta ilçe seçime başkan oyları teslim ederken birisi ona refakat ediyor, o işleme seçilmemeye bakın) oradasınız.. Fazla sakallı derken 5cm sakalla değil de kirli sakalla giderseniz kimse bir şey demez :)

benim arkadaşa 98 lira vereceklermiş.

yani geceye kadar beni tutup oy saydırmazlar değil mi? ertesi gün finalim var, o yüzden önemli bu husus.

sakal 7-8 cm civarı diyim ben (:

görevli olduğun sandığa atıyorsun oyunu. sandık başkanı bilgilendirecek zaten seni bu konuda. sandık başkanı ne iş verirse onu yapacaksın, o yüzden rahat ol. oy verme işlemleri bittikten sonra, oyların sayımı başlıyor. sandık başkanı teker teker açıyor oyları. pusulalar, zarflar, sadıktan çıkan pusula ve zarflar, geçerli oylar, geçersiz oylar vs hepsi toplamda size verilen rakamı tutması lazım. biraz sürüyor bu işlemler. ondan sonra oylar teslim edilmeye götürülüyor, sandık başkanı ve yanında biri ile gidiyor genelde. o kişi sen olmaz isen eğer sayım işi bittiği anda serbestsin. akşam 8-9-10a kadar sürebilir. ekibin hızlı olmasına, hata yapıp sayımı baştan almamasına bağlı. giyim konusunda ise, gömlek+kumaş pantolon, klasik gibi(?) ayakkabı giyseniz yeterli olur.

giyim konusunda herhangi bir kural yok, kot pantolon t-shirt ile de gidebilirsin. sayım işlemi saat 22:00'yi geçmez ama ekip deneyimli ve hızlı olursa 20:00 gibi bitirebilirsiniz. yerel seçimler gibi 5 ayrı pusula olmayacak sonuçta.
ben parti üyesi değil memur üyeyim, o yüzden verecekleri para farklı olur sanırım. o konuda net bilgi veremeyeceğim.

referandumda 47.5 tl verdiler.

Ben gece 11'de çıktıydım seneler evvel. Ertesi gün final varsa boşverin bence. Güzel bir deneyim ama final daha önemli.

bu arada araştırdım; tam teşekküllü bir hastaneden sağlık raporu ile mazeretinizi belgelemez ve göreve gitmezseniz savcılık soruşturma başlatıyormuş. işyerinden bir arkadaşım başından geçtiğini söyledi. çok uğraştırırlar. hem bu da vatandaşlık görevidir, gitmeniz iyi olur.

alacağınız para seçim sonucuna göre değişiyor :) bize referandumda 50 tl dediler, 98 tl aldık, geçtiğimiz 22 temmuz seçimlerinde arkadaşım 200 e yakın aldığını söyledi. oy sayımında sorun çıkmazsa 7-7:30 gibi biter işiniz. oyunuzu da görevli bulunduğunuz sandıkta kullanıyorsunuz :)

çocuk söylemedi. kendi anladı. (kralın soyu siyah saçlı ama prens sarı)

Öldürülen çılgın kralın, öldürülmeden önce incelediği ve krallık soylularının aile fertlerinin bilgilerinin bulunduğu bir kitap vardı. İşte Ned Stark onu incelemeye başlamıştı sonra çaktı davayı.

mad king değil inceleyen. nedden önceki hand. hatta bu sebeple öldürmüşler onu.

@ayiadama teşekkür ederim. Dördüncü bölümü tekrar kontrol ettim (bu konuyla alakalı olaylar orada geçiyordu).
Yırtıcı kuş yuvasının lordu ve doğunun bekçisi, Lord Jon Arryn ( sonradan kralın sağ kolu yani hand'i oluyor ) O araştırıyormuş kitabı.

(bkz: erman ılıcak)

(bkz: oğuz güneş)

valla bir sürü tanıdığım var. bir şekilde bitirdiler. hepsi güzel paralara çalışıyorlar. haa ama türkiyede de çalışan var avrupada da afrikada da.

inşaat mühendisliği kısmında karara vardıysan odtü kısmını düşünmene pek gerek yok.

"kaderimle oynamayın" demişsin, bahsettiğin bölümü zar zor bitirmiş biri olarak elimden geldiğince yardım edeyim.

öncelikle inşaat mühendisliğinin alanı çok geniş. inşaat mühendisi denince insanlarn aklına genelde toplu konut ya da yap-sat işlerinde çalışan şantiyeciler gelir. evlerin balkonlarındaki suyun giderinin sağlanması için hafif bir eğim verilir ya hani, bunu inşaat mühendisinin ayarladığını sanan tonla tanıdığım var :)

inşaat mühendisliği eğitimi odtü'de şu anadallara ayrılıyor:

yapı mekaniği
malzeme bilimi
ulaşım
su
mühendislik yönetimi
jeoteknik (zeminin taşıma özellikleri, temeller)
jeodezi (ölçme)

bu dallardan birine biraz daha fazla ağırlık verecek şekilde tüm dallar hakkında eğitim alıyorsun. lisansta tam anlamıyla branşlaşma yok, yani elektrik-eektronik mühendisliğindeki elektrik ve elektronik ayrımı gibi değil.

bölüm zor mu? diğer mühendisliklerden daha zor değil. yata yata bitirilecek bir yer kesinlikle değil. statik, mukavemet, betonarme gibi temel dersleri öğrenmeden geçmek gibi bir ihtimal yok. bir de son yıllarda bölüm başkanlığını yürütmekte olan zat-ı şahanenin ilginç uygulamaları yüzünden kolayca uzatılan bir bölüm haline gelmiş.

odtü'nün eğitimi diğer üniversitelere oranla fazla akademik bulunur. mesela son sınıftaki çelik yapılar dersinin finalinde "derive euler buckling formula" gibi bir soru sorulması şaşırtıcı bir durum değildir. (diferansyel denklem çözümü yaparak göstermek gerekir, gözün korkmasın :) aynı dersin hocası kaynak konusuna gelindiğinde "arkadaşlar, bu hesapları bu dönem işlemeyi düşünmüyorum. sadece çelik yapı tasarımı üzrine çalışacak olanlarınızın işine yarayacak bir konu. işiniz düşerse bakar öğrenirsiniz" deyip konuyu atlayabilir. başka üniversitelerde ise aynı derste kolon taban plakasının nasıl hesaplanacağı gibi mezun olup birkaç ay sonra bir proje bürosunda işe başlanması durumunda hesap raporlarında yapması gereken hesaplar yaptırılabilir. ilk bakışta odtü'nün eğitim tarzı mesleğe atılanlar için dezavantajlı görünse de aslında okulda temeller sağlam atılmaya çalışılmış, gerisi kişiye bırakılmıştır. teknik bilgi teferruattır ve sonradan öğrenilebilir. hatta odtü'lülere eksik kısımları mesleğe başladıktan sonra tamamlayıp sonradan açıldıları için arap atı yakıştırması yapılır.

iş olanaklarına gelirsek, tablo toz pembe değil tabii. inşaat mühendisliği meslek olarak git gide gözden düşüyor. bir zamanlar bilgisayar ve elektrik elektronik mühendisliklerinin ardından gelirken artık puanları çok daha düşük. mezun sayısı çok fazla, eğitimde bir standart yok, genelde çalışma şartları ağır ve maddi getirisi alınan sorumluluk ve istenen özveri ile orantılı değil.

kariyer sitelerindeki ilanlara bakınca yeni mezunlar ve az tecrübeliler için şu pozisyonlar yoğunlukta:

-saha mühendisi
-planlama mühendisi
-satış/pazarlama
-projeci

saha mühendisi: adı üstünde sahada, yani şantiyede çalışır. yapıların inşaasını sahada koordine eder. yapılan ürünün projeye uygun olmasını, işlerin zaman çizelgesine uygun ilerlemesini sağlar. zihnen ve bedenen çok yorulur. kariyer yoluna şantiye şefi ve proje yöneticisi olarak devam eder.

planlama mühendisi: teknik ofiste çalışır. ilk yıllarında bu ofis zaten şantiye ile bütünleşiktir ve bu elemandan saha mühendisliği de yapması istenir. işin finansal akışı ile ilgilenir. müşavirlik kısmında ilerleme hayalleri vardır.

satış/pazarlama: ne desem yalan, pek anlamıyorum bu işlerden.

projeci: proje bürosunda, bilgisayar karşısında çalışır. ilk zamanları sancılıdır, sonrası da çok parlak değildir. yapıların statik hesaplarını yapar, çizimlerini yaptırır/yapar. başlarda az maaş alır. kendini bir alanda iyi geliştirebilirse geliri iyileşir, önü açılır. geliştiremezse sıçar. tecrübesi artınca kıdemli mühendis olur. göbekli ve kel olma potansiyeli yüksektir.

maaş kısmı değişken. odtü'den yeni mezun olmuş bir inşaat mühendisi için 2000-2500 lira aralığında bir maaş beklentisi mantıklı.

yurtdışı işleri eskiden daha cazipti. yıllar geçtikçe her ekonmik krizle, her dalgalanmayla işe giriş maaşları düştü. 3500-4000$ maaşla işe başlanan zamanlar çok geride kaldı. 1400$ maaşla suudi arabistan'da işe başlayan arkadaşım oldu.

bahsettiklerim klasik inşaat mühendisliği işlerinden birkaçı. daha farklı birçok iş alanı mevcut.

odtü inşaat'a gideyim mi sorusuna evet ya da hayır diye net bir cevap veremem. senin beklentilerin ne ise buna göre kendin karar vermelisin.

şimdilik bu kadar yazabildim, aklıma ilk gelenler bunlar. sormak istediğin şeyler olursa elimden geldiğince cevap veririm.

ayıp ediyorsun panpa yalnız değilsin. dünyanın gidilmemiş bir yeri olsa kalkar giderim şu an. ben de çok seviyorum böyle sıradan kimsenin varlığından haberdar olmadığı yerleri. hatta şu an hedefim yeni zelanda'nın güneyinde bir ada. sene de 2-3 ay ulaşım varmış sadece. gitsem de kalsam bir sene kanka olsam adadakilerle.

evet

öyle erlerde, mesela berlinden daha çok keyif alırmışım gibi geliyor bana. az ve öz olduğu içindir herhal.

3 kişi toplanıp gidelim!

4 oldu. araba da kiralarız ucuza gelir :P

trans-siberian ekspresi işi de çok başarılı.

Kompartımanda sıkı muhabbet ve litrelerce votka yoksa ölümüne sıkıcı diyorlar.

@jesterdvine. iç dünyaya dönüş meselesi. yolda, tuğla gibi rus klasikleri de okununca bence tadından yenmez. ama arkadaşla daha güzel olur haklısınız.

Bir FRP kitapları serisinden (bkz: a song of ice and fire) televizyona uyarlanmış bir yapım.
Oldukça entrikalı bir kraliyet taht kavgası, ucundan da azıcık frp var.
Onun dışında görsellik çok iyi. Ama onun dışında pek bir numarası yok bence. Mesela Spartacus dizisinin kostümleri on kat daha başarılıdır benim gözümde.

dizi düz ilerlemiyor bir kere. bu sebeple 100 basar spartaküse. her bölüm entrika var, her bölüm sonunda nolacak lan acaba diye düşünüyorsun. bir sürü olay var. bir kraliyet, 1 tane orta asya türkleri stili kavim, bir tane de ne olduğu belli olmayan kuzey ülkesi. piyasadaki açık ara en iyi dizi bence. ilk bölüm biraz tırt gelebilir ama ikinciden sonra çok sağlam geliyor.

o süreye kadar onay sırası dışındasın. ondan sonra çaylak olacaksın 10 entry gireceksin sıraya gireceksin.

yeni yazarsan siksen bidaha yazar yapmazlar seni tecrübeyle sabit

@borzoi ben de iki haftalık yazarken çaylak oldum. tekrar yazarım şimdi:))lk
edit: çeylek ne ya.

@borzoi 2-3 ay olmuştu yazarlığımdan :) 600 küsür entrym vardı.

barki o zaman bi şansın var tebi

@jandi sen kocaman bir kedisin

@borzoi inşallah hocam.

para cezası.

oyuncalari topluca sauna'ya gotur.

şikayetten sonra takımda hiç zam yaptığın oyuncu oldu mu? bence olduu..
olmadıysa karıya götür hepsini.

sorunlu futbolcularla bireysel olarak konuş hacı.

hepsine adana ısmarla bi de ayran çekersin yanına

ilk 3 kırmızı kart sonrası uyarı, devamında para cezası. antreman kaçırmanın ilkinde uyarı, devamında bol bol para cezası.

ben tüm spor ayakkabılarımı yıkıyorum. kinetix değil ama adidas rebook falan. tek yapman gereken, soğan filesi ya da alışveriş filesi tarzı bir aletin içine koyup ağzını bağlamak. ayakkabı dangur dungur gitmesin. bir de normal su ve ön yıkamada yıkıyorum.

file falan yoksa eski bir yastık kılıfı da iş görür.

baş harfi k olanlar yıkanmıyo

eyvallah sağ olun :)

gri ve siyah tüm kot pantolonlarımda aynı sorunu yaşadım. sıvı toz deterjan farketmiyor. kuru temizleme mi yapacam kota aq_? yok çaresi haci ya.

arkadaş o zaman bi pantolon marksaı falan söyleyin onu alalım. vallaha sinir krizi geçiricem artık ya. neticede bunlar tkaım elbise pantolonu da değil spor tipli pantolonlar. niye böyle oluyor tekstil bu halde mi bu ülkede ya. artık tek kullanımlık pantolon mu üretiyorlar 100 küsur tl ye.

renkliler için olan sıvı deterjanlardan alıp kullanın. pantolonları ters çevirip makineye atın. dalgınlıkla çevirmeden makineye attığım kotlarımda aynısı oluyordu. muhtemelen beyazlar için kullanılan deterjan kullanıyorsunuz, onlarda da ağartıcılar bulunuyor. perwoll fln var ya onlardan öneririm.

levis siyah bir jeanim var, sadece dikiş yerlerindeki tümsek kısımlarda renk atması oldu biraz ama simsiyah aylardır.

kadınlar için söyleyebilirim ki mango'dan aldığım gri bir pantolonda oldu bu, artık dalgalı çizgili gri oldu. insanlar deseni öyle filan sanıyor yani çok kötü değil ama sonuçta orjinaliyle arasında alaka yok. bir de özel bir koleksiyondandı, içim gitti resmen. fatura da çoktan çöp olduğundan kaldı öyle.

ayrıca mango'nun pantolonları yırtılıyor cırt cırt, almayın, aldırmayın.

bu de facto'da falan varmış galiba benim giydiğim gibi (camel rengi, düz dar kesim pantolon) pantolonlar. gideyim ordan bakayım bari 20-30tl ye en azından tekk ullanımlık olarak almış olayım. bütün sene giycez diye alıyoruz 100tl ye 120tl ye, ilk yıkamada gidiyorlar. günah verilen paraya.

böyle markaları hala barındıran ülkeye günah aslında. tüketicisini böyle ayakta s.ken tipler denetlenmediği sürece yolunacaz arkadaş.

(bkz: laser tag)

laser tag'in açık alanda oynananı gibi. ama nasıl ayrıt edeceksin rakibi düşmandan anlamadım.

edit: demişler bak laser tag die. rakibi düşmandan ayırmak ne_? dostu düşmandan.

vekalet vermeden sadece hastanın masrafları için kullanılabiliyormuş galiba. geçen bizim arkadaş babası için kullanmış. öyle dedi.

bu konuda mahkeme kararı olmadan bir şey yapamazsınız. Sulh hukuk mahkemesine başvuruda bulunacaksınız, bir avukat yardımı alın.

3 boyutlu thor izle panpa.

thor +1

şöyle bir baktım da thor çok klişe göründü gözüme panpalar tabii fragmanın anlattığı kadarıyla. gerçi hiç 3-d deneyimim yok sinemada ama yaş da 30 bu arada avatar falan çok çocukça geldi bana thordan o yüzden biraz çekiniyorum.

kaybedenler kulübü
unknown
source code
zefir
gişe memuru

bunlardan biri mi thor mu?

thor iyidir panpa.

Thor'u beğenmedim diyorsanız, Fast Five derim.

thor güzeldi ama 3d sevmedim ben yarısında çıkardım gözlüğü

vazgeçtim izlemediysen kaybedenler kulübü

Geçen Kimliksiz'e gittim fena değildi.Filmin sonuna kadar olaylar sürekli değişiyor.Bu yüzden iyi diyebilirim ama daha önce de benzer filmler çekilmişti.Sonuç olarak güzel ama biraz klişe.

zefir ve kaybedenler klubü'nü önermem. zefir kısa filmi uzun metraja uzatmışlar, kaybedenler klubü ise, zaten radyo programını da sevmezdim...

source code ve unknown sürükleyici macera filmleri..

gişe memuru'nu ben pek beğenmiştim, ama herkesin zevki kendine.

thor da görmek istediğim bi film, neden olmasın?

Devrimden Sonra

kaybedenler klübü +1

eskiden öyleydi de atılma kaldırıldı. yalnız nasıl düzenleyecekler bilmiyorum, sadece sınav hakkı falan diyorlardı en son.

galiba atıyorlar panpa. yasa geçti sanırsam ama okulların tüzüklerinde düzenlemeye gitmesi gerekiyor. odtü daha düzenlemedi tüzük falan diye biliyorum. okula gidecem istersen sorayım öğrenci işlerine_?

Artık atılma diye bi şey yok... Enstitüye sorun, gereken bilgiy, verirler...

@ayiadam valla sorup bilgilendirirsen çok iyi olur beni. yalnız yüksek lisans olduğuna aklında bulunsun.

tamam müdür. dersim var 3te giderken sorarım. cevabı ama yarın atabilirim. internet erişimim olmayacak 3ten sonra yarına kadar.

diyojen mi?

diyojen miydi, hatirlamiyorum kimdi:(, haftaya sözlum var bu konuyu kullanmak istiyordum ama adini hatirlayamadigim filozofun neyini kullanacagim

Çiçero. Ağzına taş doldurmuş. Kekemeymiş aslında. Ama hayatı pek iyi bitmemiş.

himm, aklimda koyunlara karsi soylev veren filozof kalmis vardi ya oyle birisi, ama cicero da isime yarar tesekkurler

theodor, ağzına taş dolduran Demosthenes.
en.wikibooks.org

@hyo www.sabah.com.tr

theodor, en.wikipedia.org:DemosthPracticing.jpg

"Demosthenes Practising Oratory by Jean-Jules-Antoine Lecomte du Nouy (1842–1923). Demosthenes used to study in an underground room he constructed himself. He also used to talk with pebbles in his mouth and recited verses while running. To strengthen his voice, he spoke on the seashore over the roar of the waves."

ben de o hikayeyi hep cicero olarak duydum. düzeltilmesi gereken kısım cicero antik yunan'da değil roma'da yaşamış bir insandır.

ağzına taş dolduranı bilmem ama en ünlü hatip yunan çiçero

nadire ickale şu an ülkeyi yöneten iki kişiden soyadı çiçek ismi olmayanın sevgilisi diyoolar.

Nadire İçkale bildiğin kadarıyla, içkale otellerinin sahibesi, düzenlediği hac ve umre turlarıyla tanınıyor. Bir de Tayyip Erdoğan'ın sevgilisi olduğu yönünde söylentiler çıkmıştı.

solyaris
stalker
ikisinden biri.

Kim Ki-duk
-Spring Summer Fall Winter And Spring

kimsenin itirazi yoksa stalker a yelken aciyorum su an...

Spring Summer Fall Winter And Spring + 1

stalker iyi bir film ama çok ağırdır.kaldırırım diyosan izle

hacı tam gün yasasında kabullenilemeyen ana unsur doktorların hem muayenehanede hemde hastanede çalışabilmesini engellemesi. Bu yüzden doktorların ekstadan aldıkları para kesilmiş oldu. Halk için bence çok şükela oldu.

günde 130 hasta bakması gerekecek profların bile. kişi başına 3 dakika düşüyor ve bu kadar zamanda nasıl bakacak muayene edecek de saglıklı tanı koyacak? ayrıca bu kadar çok hastaya bakacaksa ne ara derse gırecek de uzman hekım yetiştirecek? kaliteli, hakkıyla profluk almıs olanlar bile asistanlar gibi çalışmak zorunda kalacak. öğretim üyesi ve belli derneklerde farklı görevleri olan bir prof olan teyzemin 5 dakika içinde söylendiği zamandan bunlar kalmış aklımda.

aslında senin için de iyi değil, cunku ogleden sonra 3te hastanede randevun varsa gittiğinde kafası bulanmıs bir doktorla 3 dakika zamanın olacak. bu yüzden bazı proflar asistanlara bölüyormuş hastaları. nasıl ama?

onlar bildiğim sebepler zaten beyler. bilmediklerimi soruyorum. prof ve çok hasta kısmına katılıyorum. muayenehane kısmını da destekliyorum. akşam gidince gayet de boş oluyor hastane hep yalnız.

evet dasher proflar hep öğrenci yetiştirirlerdi hiç birinin özel muayenehanesi yoktu 4ten sonra kıçları vura vura gittikleri..

Halk için şukela oldu diyeni allah hastaneye düşürmesin bundan sonra diyeyim.
Arkadaşlar farkındaysanız degerli hiç bir hoca hastanede kalmıyacak adamlar çok da haklı olarak para da kazanmak istedikleri için özele kaçacaklar.
Parası olan iyi doktordan hizmet alıp iyi bir hastanede bakılacak, ameliyatını olacak.
Üniversitelerde asistanları da yetiştirecek deneyimli hoca da kalmayacagı için fakir başına gelene razı olacak,ya da ölecek.
Şukela mı hala? bu sadece bir kısmı.
doktor yakını filan degilim, hayatını üniversitede hastanesindeki deneyimli doktorlar sayesinde kurtarmış,SGK ile parasız aylarca tedavimi de oldum.3 aydan fazla hastanede yattıgımı ve de 3 büyük ameliyat geçirdigimi düşünürsek bütün bunlar bugun olsa sıçmıştım zira minimum 1,5 trilyon filan tutardı heralde.
Herşeyi etraflıca düşünmenizi rica ederim..ve de o doktorların emegini eğitimlerinin ömür boyu bitmedigini ve de hayatlarını mesleklerine adamak zorunda olduklarını vesaire...

@cinna monster, ben muayenehaneleri yok demedim (teyzemin yok o ayrı). bu sistemle aralıksız hasta bakmaları gerekeceğinden derse girmeye zamanları olmayacak dedim. yanlış bir yerinden anlıyorsun herhalde lafları? sabahın ilk saatinden akşamın son saatine kadar hasta bakan bir prof nasıl ne ara derse girsin? bu öğrencilere kim ders versin hele şunu bi deyiversen?

genel için konuşayım: düşüncelerini/zevkini/bilgini binlere ulaştırmak.

yani asıl sebep: okunmak.
adam yerine koyuluyor olmak.

direk ilgilendiğim konularda okuyorum, yazınca da cevap geliyor.

arada bir de laf atıyorum millete :)

ben lisede okurdum süper biryerdi. biz büyüdük ve kirlendi sözlük :D

o zaman süper geliyordu. yazar olmak aklımın ucundan geçmiyordu çünkü adamlar ya çok komikti ya çok kültürlüydü. yada bana öyle geliyordu. sonra üni 1de falan heralde bir baktım ben de bir sürü bok biliyorum ben niye yazar olmayayım dedim. motivasyonum bilgimi göstermekti.

şimdi çok kalabalık. biraz daha büyüyünce bilgimi göstermenin saçmalık olduğuna kanaat getirdim. şimdi hiç motivasyonum yok. zaten o yüzden sözlükten çok burda takılıyorum.

sosyalleşme alanı sonuçta. arkadaşlar ediniyorsun mesela. güzel olaylar yani. ben birilerine mesaj atıp geyik yapmayı çok seviyorum. sonra tabii okunmak da güzel bi şey. özellikle sevmediğim ünlülerin başlığına "keşke ölse" falan diyorum, böylece okuduklarında kendilerini kötü hissediyolar ve bundan mutluluk duyuyorum. kendini bi halt sanan, saçmasapan konuşan gerizekalı ünlülere laf söyleyebilmek güzel. hepsi "ay okumuyorum şekerim" modunda geziyo ama köpek gibi okuyolar. kim kendisi hakkında konuşulanları merak etmez ki? tabi ki merak edip okuyolar ne konuşuluyor diye.

buna ek olarak eğlenebildiğimiz bi ortam. ben mesela kendim komik bi başlık açınca bile eğleniyorum. başkası da güldüğünü söyleyen bi mesaj atınca hoşuma gidiyo. hiç tanımadığın bi insanın/insanların yüzünü saniyelik bile olsa gülümsetebilmek güzel bi şey.

15 dakika bile olsa ünlü olmak.(genelleme yaptım. kendi eğilimim bu değil)

burası (duyuru) için nedenim keyif..
Dj'lik de keyiftir ya da kimisi için ego.. değişir bu kişiye göre.. insanız tanınıp, sevmek, sevilmek takdir edilmek ihtiyacımız.

not: sözlük'te hiç takılmıyorum, açıp direkt buraya zıplıyorum.

(bkz: maslow'un piramidi)

müdür soldaki resim bir kere kesinlikle deve. sağdaki resimde de iki yol çıkmış karşına ve köpek var. senin dediklerini göremedim ben.

yanlış görmediysem o haç ters duruyor.

@anarche bana da ters gibi geldi. fotoda pek net çıkmadı ama görünce şok oldum resmen net bir şekilde katedral ve tepesinde haçı duruyordu aman tanrım

2-3 aya kadar avrupa semalarında bir geziye çıkacaksınız. yanınızda sürpriz birisi olacak. gezeceğiniz yerlerde muhtemelen eski ortaçağa kalelerine benzer yerlerde bulunacak. romantizm dolu bir tatil geçireceksiniz. Siz tatildeyken arkanızdan konuşulacak. Dönünce bu dedikodulardan ötürü sorunlar yaşayacaksınız. Fakat tatil size o kadar iyi gelecek ki bu sorunları bile gözardı edebileceksiniz.

isaretlesene panpa çok merak ettim neresinde. askeri az buçuk denkledim ama haç falan hikaye.

vampir olacaksın

ovov, için kabarmış. birbiriyle bağlantılı yolların var bisürü lakin bazılarının sonları kapalı, sanırım gidemeyeceksin onlara. o haç dediğin daha çok kuş gibi duruyor gelicek haberin var deyip öyle onu da sallarım. 5tl

yüreğin kabarmış.

doğru.
alternatif tuborg gold - tuborg malt- bomonti ve yabancı biralar.

gunaydın,

dogru evet. ustunde de gormusun zaten yazıyı.

efes cidden güzel bi tad ama son zamanlarda çok asitli gelmeye başladı, koladan farksız oldu. tabi glikoz şurubu da pul biber oldu ve ben tuborg gold içmeye başladım. içimi daha yumuşak ve daha az aromatik gibi. ben sevdim...

ben becks'i tavsiye ediyorum. biraz daha pahalı da yani ne kadar fark edecek sonuçta 3 kasa bira içmiyoruz. 3,60 heralde kutu becks. tadı biraz daha acı gelir efese göre ilk yudumlarda. o acılığı seviyorsan daha fazla istiyorsan da foster's. o da gene 3,50 üstü bir bira.

tuborg gold güzel baya.

fosters tırt bira, mısır tadı geliyor ağzıma fosters içince, miller gibi hafif baya.

becks i bir deneyeyim, önce bomonti

bomonti

doğru. tuborgun yüzde yüz maltı birası var onda yok ve tadı da bariz daha güzel.

tuborg gold. efes içilmez yav. yazık ediyorlar.

bulursan, budweiser budvar.

tuborg gold <3, onun dışında sahil şeridinde üretilen bir bira markası vardı perva mı ne o da fena değildi bulabilirsen. bomonti efesten de beter içine bal atmışlar gibi acayip bir tadı var

@yutı perge olmasın o dediğin bira

@boran79 muhtemelen odur ismini tam hatırlamıyorum zira, fakat tadı tuborg ayarındaydı fiyatı da 50 kuruş aşağıdaydı

(bkz: the boondock saints)

pulp fiction
jackie brown
reservoir dogs
natural born killers

american gangster

miller's crossing tek geçerim.

goodfellasın kankası olan casino

once upon a time in america

sehrin azizleri çok güzeldir ayiadam tavsiye etmiş zaten. blow u ekleyebilirim johny depp

carlito's way

coelho'nun hac'ını okudum yeni. müthiş tek kelimeyle.

bir de başucu kitabım "dinle küçük adam".

v.c. andrews çatıdan başla. onu bitirince(2 gün falan sürer en geç) serinin diğer kitaplarını alırsın.

oğullar ve rencide ruhlar

hele şükür ki ali teoman'ın uykuda çocuk ölümleri adlı romanının ikinci baskısı en sonunda (adam öldükten sonra) çıkabilmiş. onu öneririm. şahanedir.

@misery loves company, o seriyi ortaokulda okuyup bitirmiştim, yaş ilerleyince onlar pek kesmiyor.

@shell@şahmat tavsiye ettiklerinizi okudum, özellikle oğullar ve rencide ruhlar favori kitaplarımdan :)

*korkuyu beklerken

*ferit edgü'nün tüm romanları (3 tane var zaten ama kimse'den başlayın)

*yeni bir şeyler denemek istersen murat gülsoy'un öyküleriyle başlayabilirsin. (nasıl dersen kediler ve kitaplar'da tanıtımı var)

*tol

*aylak adam

sylvia plath - the bell jar. türkçe'ye sırça fanus diye çevrilmişti diye hatırlıyorum ama fena halde atıyor olabilirim. bitirir bitirmez de nilgün marmara'nın sylvia plath'le ilgili tezini okuyabilirsiniz.

fantastik kurgudan hoşlanmam demişsin ya, otostopçunun galaksi rehberi senin için bir ilk olabilir. fantastik kurgudan hoşlanmadığını söylediğin için bunu okumamış olabileceğini düşündüm..

beşi biyerdesi var kocaman, ama yine de sevip sevmeyeceğini görebilmen açısından ilk kitabı alıp hiç değilse birkaç sayfasını okuman yeterli olacaktır bence. seversen beşi biyerdesini alırsın hem. kesinlikle şans vermeye değer.

@in vino veritas
evet ona bir şans verebilirim, en çok adını duyduklarımdan biriydi.

peyami safa - selma ve gölgesi
barış bıçakçı'nın bütün kitapları

Okumadıysan Şeker Portakalı.Emin ol geç kalmadın :)
Semerkant,Satranç,olasılıksız aklıma gelenler.

aylak adam - yusuf atılgan

ayn rand - hayatın kaynağı
mithat cemal kuntay - üç istanbul
dante - ilahi komeyda (oğlak yayınları)

@tommy216, şeker portakalı okundu, kitaplıkta yerinde duruyo:) olasılıksızı da okudum.

@kariliksizkari, okumuş idim, muhteşemdi.

Sabahattin Ali ve İhsan Oktay Anar'ın tüm kitapları bu ara favorilerim .

tezer özlü(yaşamın ucuna yolculuk), hasan ali toptaş(sonsuzluğa nokta, gölgesizler), oya baydar(sıcak külleri kaldı), oğuz atay(tutunamayanlar) falan önerebilirim ben de. yaşar kemal okumadıysanız ince memed'i okuyun derim. çoğu yakın zamanda okuduklarım oldukları için ilk anda aklıma gelenler bunlar.

nietzsche ağladığında'yı okumadıysanız onu okuyun derim.

valla okumadıysan sabahattin ali-kürk mantolu madonna derim.ha bir de buket uzuner 'in kumral ada mavi tunası.bu ikisi beni çok etkilemişti.

bir de açlık oyunları serisi inanılmaz sürükleyici.

Bugün başladım yarısı bitti, baya sürükleyici buldum.Fedailer kalesi Alamut

HAruki Murakami, Zemberek kuşunun güncesi

david guetta - the world is mine ?

(bkz: love is gone) bu olmasın_? guetta'dan.

malesef ki değil biliyorum bu parçayı =)

Enrique Iglesias – Tonight I’m Loving You ?

where is mine olmasın?

malesef ki olabilir mi dediğiniz şarkıları biliyorum ama o parça hariç :D

michael mind - show me love ?

Bana kalırsa şarkıda "love is mine" değil "love is blind" diyor ve şarkı
Jay Sinister & Louie Vega - Bittersweet Love Affair

çok iddialı attım, bakalım n'olacak =)

station agent
taxi driver
dead poet society
up
scott pilgrim
ulak
flashbacks of a fool

tarih sırasıyla izle.

ruh haline göre izle.

dead poet society ile scott pilgrim i ilk izle.

taxi driver.

taxi driver.

ruh haline göre izle

filmler hakkında yorumları okuyup ya da ımdb'de puanlarına bakıp izleme de nasıl izlersen izle. ama bence up'ı ilk izle sayılı animasyonlardan.

panpaa memleketim benim ora. hemen atla meriç kıyısına doğru git. nasıl oluyor. taksiye bin karaağaca doğru de. 2 köprü göreceksin. 2.yi geçince in. orda solda bir tane çay bahçesi, sağda da içilecek yerler var. meriçi izleye izleye iç. bir de taksiden çekinme. fiks çalışıyorlar 5 lira şhir içi heryer.

oraya gitme bence bir komplo olabilir :)

O ne güzel uygulamaymış. Geç saatte tek başıma kasmaz di mi? Memleketi bilmeyince tedirgin oluyor insan

Cidden ya. Bak okuyorsunuz bunu. Başıma bişey gelirse müdahale edin olaya :)

Tedirginlikten yana demiştim zaten :)

la yok olum ya. taksi ile dönersin geri. zaten balta hotelde kalmıon mu_?

Ben direk ayıadam'ı zanlı yaptım :)

ankaradayım ben. ama kolum uzundur :D korkulacak bişi yok. kimse bişi yapmaz rahat ol.

Hayır. O otelde degilim. Kadın oldugumu belirtme geregi duydum. Için rahat git diyosun yani

Anaa benim memleketim ora. Sende meet'e git :)

kadınsan dönüşte yürümemen hayrına olur. taksiyi kullan.

meet'e gidecek ne halim ne vaktim var. yarın patlayacak sınav içimde.

bir de çarşıda london var oraya gidebilirsin. edirne'nin en kaliteli mekanı. balta'da kalmıyorsan kervansaray'da kalıyorsundur kesin. ordan london 5 dakika yürüyerek.

ciğer ye.

Eyvallah. Sana sınavda iyi şanslar. Var mı gelcek gitcek bisey?

eyw panpa. pazar ailem geliyor zaten. getirecek onlar. ciğeri de harbi kesin ye. aydın da ye. park osman'da köfte ye. tavuk döner ye. ziraat bankasının yanında adını unuttuğum yerden tatlı al.

hocam tam cevap degil ama caminin icinde bi otur bi bak soyle etrafına. ben hayatımda boyle cami görmedim. cok etkilemişti beni. bir de imam gunundeyse üç şerefeli minarenin kapısını acıyor bazen. ben az da olsa girebilmiştim şansıma.

panpa cümle sakat değil gayet düzgün de o terimlerin türkçelerini bilmediğimden çeviremiyorum.

terimleri çeviremeden çevrimi:

cost of required capital, net faiz oranının yıllık ortalama required capital ile çarpımının ve risk discount rate ile farkının present value'sudur.

terimleri bilenler düzeltirler işte buna göre.

istenen sermayenin tutarı, iskonto haddindeki risk ve her yıl istenen sermayenin ortalamasının net faiz oranı ile çarpımı arasındaki farkın o an ki değeridir.

maliye uzmanı olmadığım için böyle çıkarabildim:)

önce arkadaşına gideceksin sen öyle deyince ben diyemedim ama ben de hoşlanıyorum diyeceksin. bir de ben deneyeceğim şansımı diyeceksin. izin istemyeceksin kural bu. bilgi vereceksin. sonra da gidip yazacaksın. o arkadaşın ile arana uzaklık girecek çünkü adam hoşlanıyorum demiş gelip kızın olduğu ortamda takılmak istemeyecek doğal olarak. bunu kabullen. bir de unutmadan adam liseli beyler :D

arkadaşına durumu aynen bu şekilde dürüstçe anlat.
düzgün bi adamsa ses etmez zaten. gider konuşurusun kızla da sonra.

lö lö yapmaya kalkarsa bas tekmeyi gitsin (arkadaşa)
böyle bi durumda lölö yapmak için ağır hıyar olmak lazım. öyleyse de işin olmasın zaten öyle bi adamla...

guzeldi sanki, ilgim vardi vs diyorsunuz. Bence arkadasiniz da ilgilendigi ve kiz da israrla size bakis atmaya devam ettigi icin buyuk ihtimalle ilginiz suni olarak depresmis. Bir, hayir iki hafta zaman verin kendinize, kizla takilmadan vs, duygulariniz hala ayniysa harekete gecmeyi dusunun.

bırak bu işleri otur ders çalış.abi sözü olsun sana.

arkadaşın çok yakın değilse ben olsam söylerdim ama arkadaşım çok yakınsa söylemezdim.eger çok yakın değilseniz sen de söyle derim.

çok yakın arkadaşınsa içinde öldür bence. "kız senden hoşlanıyosa bile" öldür. kız mevzusu için değmez.

arkadaşını sırtından vurmuş olursun panpa.

onu ben de çok düşünüyorum. annemin arkadaşı yaptırdı çok rahatım diyor. fiyatı bilmiyorum ama öküz parası verdi. br de çok işkence günde 3 diş çekiyorlar sonra dişsiz bekliyorsun bir hafta damakların iyileşmesini falan. en az 1 ay sıkıntıya düşüyorsun anlayacağın.

ayrıca fırçalamak ile alakası yok bence çürümenin. günde en az 2 kere diş fırçalıyorum, ağız suyu kullanıyorum, gene bin tane sıkıntı. çocukken antibiyotik kullandıysan çok çürüme engellenemiyormuş. öyle dedi doktor bana.

benim de dişler kabus abi,
şu linki okumanı öneririm.
www.westonaprice.org
buna göre beslen veya sözlükte taş devri diyeti ni oku ona göre de beslenebilirsin.
onun dışında dişlere destek için
eczanelerden d3 vitamini ampülü alıyorsun ayda bir içiyorsun (aslında kanındaki d3 vitamini seviyesini ölçmen ondan sonra alman lazım ama türkiye şartlarında %99 düşüktür)
internetten k2 vitamini buluyorsun ondan alıyorsun çok önemli ben birebir yaşadım (yeşil otla beslenen hayvanların tereyağında ve ciğerinde olan vitamin)
bol yeşil ot, lahana, brokoli tüketip kalsiyum ve magnezyum alıyorsun.
beyaz ekmek tüketmiyorsun, şeker meyve dışında tüketmiyorsun meyveler de aşırı diil.
bunların faydası olması lazım.

implant her durumda her hastaya yapılmıyor. orada belli bir kemik kalınlığı, hacmi vs. olmalı. bu bir.
ikincisi dişinizin kendi kökü var. siz onu çektirip yerine yapay bir kök koymak istiyorsunuz. bu yapay köklerin de bir tanesi birden fazla diş taşıyacak. (ağza 32 tane implant yapmak gibi birşey imkaansız çünkü.) dolayısıyla tabii ki kendi dişleriniz kadar yük kaldırmayacak, doğal görünmeyecek, sağlıklı olmayacak.
implant bir de diş çektirildikten sonra o çekim boşluğu kemik dolsun diye bir ay kadar beklenip öyle kemiğe yerleştirilir, sonra bir aydan uzun da ağızda görülen kısmı takılmadan dokuya bağlansın diye beklenir. neticede cerrahi bir olaydır.
bir de implant cerrahisi yapılmadan 1 hafta yapıldıktan sonra 6 hafta mıydı acaba, net hatırlamıyorum ama uzunca bir süre sigara içmek yasak oluyor.

ımplantların tanesi şimdiki 1500tl. ithal malzeme olduklarından dolar ve euro üstünden hesaplanır. gerisini siz hesap edin. ama üç dört diş yanyana olacaksa iki implant ve aradaki köprü dişlerin parası kadar fatura çıkaracaklardır. ayrıca kendi dişlerini kanal oldu o oldu bu oldu diye çektirme. bir de iyi bir diş hekimi gerçekten ne olursa olsun kendi dişlerini çekmek istemeyecektir. güncel fiyatlar da budur.

(bkz: #11386978) intihara değişik bakmış goethe. kitap değil ama bu yazı bence aydınlatıcı.

tecrube edenlerden oku panpa
(bkz: near death experience)

Yale'de ölüm üzerine ders açılıp görüntüleri kaydedilmiş. Shelly Kagan'ın üslubu çok güzel
academicearth.org

sokrates'in savunması kitabını okuyun Platon'un.
yunus emre de önünde eğilinecek sözler söylemiştir ölüm hakkında.

www.kitapyurdu.com

romantik film kastediyosan ilk aklıma gelen "arkadaşımın aşkı"

www.sinemalar.com

komik olacak ama gayet de tanıma uyan bir film var:

(bkz: bridget jones's diary)

500 days of summer. tam o hissi uyandırmasa da benzer duygulara sevk ediyor insanı.

(bkz: high fidelity)

fight club, daha once izlemis olabilirsin. ama efendi yerine pic adam tercih edilmesi diye dusunerek tekrar izlersen harbiden lan diyeceksin. garanti veririm. ha filmi izlemediysen sonunde dumur olacaksin orasi ayri.

ayrice bruce wills oluymus

reality bites

okyanus kıyısındaki bir evin penceresinden giren sabah meltemi ve etraftaki leylak çiçeklerinin taze kokusu...

airwick portakallı çok iyi bence.

air wick'in beyaz güllü olanı harika. white flowers diye de geçiyor sanıyorum. şu zaman ayarlı spreylerden hani. kimyasal bir koku da yok. doğal gibi.

şu giysi dükkanlarındaki koku var yumoştu galiba markası ama modelini bilemedim.

glade in türkçesi okyanus nefesi mi nedir bi kokusu var gayet başarılı hem hafif kokulu hem de pis kokuları anında yok ediyor.

air wick aqua mist serisi ben pembesini (manolya sanırım) kullanıyorum. hem alkolsüz. ben allerjik bünyeli ve astımlı biri olarak çok memnun kaldım. hafif de bir kokusu var. ve kalıcı. bir de tabi kendin kullanmak istersen-arada bir kendi fıs fıs yapsın istemiyorsan harika! ne reklam yahu:)

d

d.

d

d + 1

Ankara'yı görüp beğendiyseniz problem yok. Ben İstanbul'da da Ankara'da da yaşamadım ama yetecek kadar gördüm. Ankara'yı tercih etmezdim. Soğuk geliyor bana.

biraz açsanız bu soğuk kavramını aslında çok yardımcı olabilirsiniz. :)

eğer illa ki istanbul dışında çıkacaksan ben izmir'i öneriyorum. ankara'daki o monotonluk yok, bunaltıcı atmosfer yok. izmir daha huzurlu, daha sakin ve kendiyle barışık bir şehir.

ankara'da yaşamadıysan, gitmeyi bir kez daha düşün. eğer yaşadın ve/veya bir süre kaldın sorun yok ise git.

ankara cillop gibi şehir. ama biraz soğuk yani. evde takılmayı seviyorsan ankara gibi yer yoktur heralde dünyada. dışarda çok alternatif yok. yani bir sürü yer var da 3-5 çeşit. hepsi aynı birbirinin. zaten üniye yeni başlıyorsan sakaryadan çıkmazsın 1-2 sene. yani insanlar iplemiyor pek birbirini. bence güzel bişi bu. soğukluk burdan kaynaklanıyor. ben seviyorum bunu. bir de gece erken bitiyor burda. 12de kızılaya bahçeliye kepenk iniyor tabiri caizse. toplu taşıma bitiyor. taksiye çok para vereceksin gezerim diosan. bence ankaraya gelmeden ankarayı tercih etme. çoğu insan hiç sevmiyor. gel bir ara kal. bak bakalım nasıl beğencekmisin. ben trakyalıyım ilk gelişimi hatırlıyorum bu ne lan heryer taş kum dedim. ilk seneler hiç sevemedim. alışığım nehre yeşilliğe. sonra bir baktım ankaradan başka yerde yaşayamam gibi geliyor. şehire kaotik bir düzen hakim. onu da seviyorum. her iş sıra ile ilerliyor. ama sıra düzeni bile değişik.

ankara'da okuyan ne kadar arkadaşım varsa -odtü ve bilkent hariç- istanbul'da okumadıklarına bin pişman. şöyle yap bence, avrupa yakasındaysan anadolu da bi okul seç, orada ev tut, uzaklaşmış olursun. ankara'yı istanbul'a tercih etme, pişman olursun.

istanbul'da yaşayan birisi için soğuk denemez ankara. kışın -10*C bile olsa giyersiniz kazak mont falan tamam. onun dışında tiyatro, opera, bale, sinema, spor müsabakalarıyla sıkılmadan yaşayabileceğiniz bir yer. hacettepe ise çok güzel bir karar. özellikle beytepe çok güzel bir kampüstür.

İstanbul'da aynı yerleri görmekten sıkıldım diyebiliyorsanız Ankara'yı tavsiye etmem. Asıl amaç aileden uzaklaşmaksa o zaman gidin tabii ama ailenizin sizin için yaptığı tüm işleri kendiniz yapacaksınız, onu da iyi düşünün.

(bkz: yeni başlayanlar için hacettepe üniversitesi)

ayrıca hacettepe'de yabancı dil okumuş biri olarak merak ettiğin başka şeyler olursa pm'den ulaş.

daemon tools indirip nasıl kullanıldığını öğreneceksin. önce o rarı bir yere çıkar tabi.

o rarlardan toplamda tek bir .bin ve .cue dosya oluşacak. kalanı da söylendiği gibi sanal sürücü ile olacak.

o rarlardan tek bir .bin ve .cue dosyası oluşturmayı başardım da sonrası beni aşıyo heralde :D

yok panpa sonrası daha kolay,

dvd varsa burun ımage ıle yazdırabilirsin ya da sanal surucu[daemon tools, alchocol fln] ile mount edip ordan calıstıracaksın. icinde exe fln var cift tık kuruluyor.

eyvallah üstad daemon tools indirerek başlıyorm

kesinlikle oluyor. nefret ediyorum pazarlardan. hele ki pazar gecelerinden.

@sen git ben geliyorum;

pazar gecesi cuma gecesinin intikamıdır bence.

ben işimi sevdiğim halde pazar günlerinden nefret ediyorum. hele hava kararmaya başladı mı iyice depresif oluyorum.

deeperdown

aynen öyle.

bende cumartesi gecesinden başlıyor o. pazar günümün tamamı bunalım içinde geçebiliyor çünkü. o yüzden cumartesi gecesi "off yarın pazar" durumu oluyor.

adamı tırstırıyorsunuz aq. ne ara pazar oldu lan dedim kendime. pazartesi günü ilk ders 3 30da ise hiç sıkıcı değil. süper bence. ama 840 varsa ölüm.

yarın ales varken daha da bunaltıcı

Pazar günleri, özellikle pazar akşamları ertesi gün her şeyi bırakıp askere gidecekmişim gibi hissediyorum.

pazar 16.00'ten sonra benim içim bunalır mesela.

ben de küçüklükten beri oluyo. okula gitme korkusu vardı o zamanlarda. sonra zorla erkenden yatırılmak, banyo yaparken yüzün haşlanması ve o hissin 2 gün geçmemesi, ertesi gün tüylenmiş saçlarla okula gitmek. of of.

ben toptan haftasonlarını sevmiyorum.

a. sıra sayısına x dersek

sınıf mevcudu= 2x+2 veya 3(x-3)
2x+2=3x-9
x=11

sınıf mevcudu da 2x+2 veya 3x-9 dan 24

b. kümes sayısı= x diyelim
15(x-2)= 10x+30
15x-30=10x+30
x=12
toplam tavuk sayısı da 15x-30 veya 10x+30 dan 150 ;)

Teşekkürler deeperdown. Fakat benim tam anlamak istediğim, bu tip problemlerde neye X diyoruz? (çünkü bulmak istediğimize X demediğimiz belli)

x dediğimiz şey ilk soruda sıra sayısı, ikincide kümes. bunlar sabit olduğundan üzerindekiler yada içindekiler değiştiğinden sıra yada kümese x diyoruz.

fotoğraf çekio haci. ekran beyaz oluyor ördeklerin olduğu yer renginde kalıo. onlara denk getirirsen algılayıp öldürüyor ördeği.

(bkz: atari silahı)

(git: 189888)

(git: 76153)
(git: 64196)