herkesi tanımak ve güvenmek zorunda değilsin, bu zaten gerçekçi olmayan bir yaklaşım.
hayat da kesin olan sonuçlardan ibaret bir şey değil. dünyada covid, savaş gibi durumlar olmasa da 1 sn sonra kalbinin durmayacağını bilemezsin.
dünyada anksiyete ve stresin yaygın olmasının bir sürü sebebi var. mesela:
1) gün içinde binlerce ufak ya da büyük karar vermek zorunda kalıyoruz. insanlık son 100 yıl dışında bu kadar seçeneğe sahip oldığu bir dönem olmadı
2) sosyal medya ve tv çağında hep olumsuz haberler abartılıyor ve sanki sürekli kötü olaylar oluyormuş gibi hissediyor insanlar. halbuki insanlık son 2000 yıldaki en barışçıl, en iyi dönemini yaşıyor. savaşta ölen insan sayısı bir 50 yıl öncesine göre çok daha az.
3) insanlık en hareketsiz dönemini yaşıyor. insan vucüdu buna alışkın değil. anksiyeteye en iyi gelen şey spor mesela bende, ama sporu geçtim günde 10 adım atarak yaşayan milyonlarca insan var artık
4) insanlar artık çok güçsüz yetişiyor, aşırı güvenli ve mükemmel bir ortamda yaşamak gibi bir gerçekdışı beklentileri var insanların. halbuki dünya ve doğa her zaman tehlikelerle doludur ve doluydu da zaten.

ben stres ve anksiyeteye geçecek bir şey olarak bakmıyorum. bu baş ağrısı gibi, dönem dönem yaşanacak, etkileri kontrol edilebildiği sürece problem yaşatmayacak bir şey olmalı. mükemmel ve huzurlu bir hayat kimyasal destekler almadığın sürece mümkün değil. bakış açını buna çevirince, neden stresliyim, nasıl geçebilir, stresin kaynağı ne, önemi ne gibi telkinlerle bir nebze azaltabiliyor, fiziksel hareketle daha iyi bir noktaya getirilebiliyor. ama evde oturup, hiç spor yapmayıp, alkol kahve gibi uyarıcılarla yaşayıp, kötü beslenip, üstüne bir de bütün gün sosyal medyadaki çığırtkanları izlersen (milyonların yaptığı şey bu) elbette geçmesi mümkün değil.

Ben ehliyetimi ilk aldığım zaman hep "ya karşıdan gelen araç üstüme kırarsa" gibi bir korku yaşıyordum. Sonra fark ettim ki neden yapsın? Siz ne kadar yaşamak istiyorsanız o da o kadar istiyor.

Aksilikler, kazalar, kötü niyetli insanlar her zaman olabilir bu bir gerçek ancak bunlar istisnalar.

Çevrenizdeki insanlara oldukça yabancılaşmışsınız sanırım. İnsanların birçoğunun iyi niyetli olmadıkları doğru ancak kötü de değiller, sadece nötrler.

Siz neden gidip birinin evini soymuyor ya da ateşe vermiyorsanız onlar da aynı sebepten yapmıyorlar. Siz evini soymadığınız herkesi çok sevdiğiniz için mi bunu yapmıyorsunuz?

İnsanlar hiçbir şey yokken yasalarla başı derde girsin ya da ait oldukları düzenden, toplumdan, çevrelerinden dışlansın istemezler. Bu gerçekliğe aykırı bir düşünce.

Elimizdeki güvenlik sistemleri de öyle ya da böyle bizi birçok tehditten koruyor buna her şeyi dahil edebiliriz, evin tahta kapısı bile sizi açık hedef olmaktan çıkarır, eğer evinizde kapı yerine açık bir boşluk olsaydı tehditler birbirine benzeyen diğer tüm seçenekleri geçerek size ulaşırdı örneğin.

Her neyse çok uzatmanın anlamı yok. Anafikri anladınız sanırım.

onu bunu kafana takmayacaksın
dertleri kederi çöpe atacaksın
takmayacaksın
tak açacaksın

beyle.

ben eminim dunyanin en zengin insanlarinin bile uykusuz geceler gecirdigine stresten.

birincisi sonsuz mutluluk veya refah hem mumkun degil hem de zaten asiri sikici, bunaltici olurdu ve devamli mutlu oldukca mutluluktan sagladigin haz ve fayda azalirdi, yani devamli mutlu olmaktan bunalip mutsuz olurdun. hayat da boyle. mucadele, amac, zorluklar olmali ki hem mutlulugu huzuru devamli hedef edinebilesin, hem de bunlara ulastiginda gercek hazzi elde etmis olasin.

apartmanda kimseyi tanimiyorsun mesela, e tamam iste sana niye zarar versinler? insanlara asil zarari zaten esi dostu tanidigi insan verir. senin icin apartmandaki diger insan zaten yok hukmunde, ancak giriste vs gorursen selam verirsin bu kadar. yani zaten aklina bile gelmemesi gereken bir olgunun seni bu kadar endiselendirmesi zaten pratikte mumkun degil. diger turlusu zaten anksiyeteye hatta ilerlediyse paranoyaya girer ki tedavi edilmesi gereken nevrotik ve psikotik hastaliklar evresidir artik.

Yurt.

Ev tabiki. İstanbul'da 5 km yolu 45 dakikaya gidiyoruz, 1 saat süre normal. 4 kişi aynı odada kalmak çok zor. Kişisel alan yok, çok eziyetli olur. İmkan varsa ev.

oda arkadaşlarınla anlaşamazsınız yurt hayatı zehir olur. odada durmak istemezsiniz. ayaklarınız geri geri gider. yurda girmemek için her şeyi yaparsınız. yurt mevcudu azsa oda değiştirmek zulüm olur çünkü değiştirmek isteyen insan bulma ihtimaliniz azalır. sabah hazırlanmak bile arkadaşlarınız uyuyorsa stresli bir eylem oluyor maalesef.
ev arkadaşınla anlaşamazsanız bile sürekli ortak alanda bulunmak zorunda değilsiniz, odalarınıza çekilirsiniz takılırsınız sürekli iç içe olma zorunluluğunuz yok. bana kampüs yurdu çıkmıştı, inanılmaz konforsuz olmasından dolayı gitmemiştim 1 saat uzaklıktaki eve çıktım.

4 kişi kalabalık. ev daha iyi gibi. bir dönem denenebilir yurt.

özyeğin'e en yakın yer zaten 1 saat.

ev +1

ozyegin tanrinin unuttugu bir yerde, ben ev diyorum.

hocam en azından 1 veya 2 sene yurt diyorum. ben hayatımın en gevşek dönemini yurtta kalırken yaşadım. ailemin evindeyken bile daha çok dikkat etmem gereken kural, daha çok sorumluluğum vardı.kendi evimde tek kalmayı ise hiç sevmedim. en yorucusu kendi evi insanın. hizmetçi tutabileceksen eve çıkabilirsin, veya ev arkadaşına ev işlerini kilitleyebileceksen.

1-2 sene yurt (okula alışma, arkadaş edinme, gırgır-şamata) sonrasında ev diyorum. Hem yurt ortamı askerlikteki koğuş ortamı için de bir ön hazırlık.

4-5 yaş cinsellik için biraz erken geldi. Tatmin olmaktan ziyade merak ettiği için yapmış olabilir.

yapan çocuk tacizin ne olduğunu bilmiyordur büyük ihtimalle. keşif yaşlarıdır, ailesi de düzgün eğitim verememiş belli ki.

kız da tacize uğramış gibi mi hissetmiş? yuh yani. arkadaş biraz kezbanmış galiba kusura bakmayın da... 8-10 yaşında çocuk yapsa neyse dersin de 4-5 yaşında çocuktan bahsediyoruz. o yaştaki çocuğun bu hamleyi cinsel amaçla yapmasının ikmanı yok. belki üstteki arkadaşın da dediği gibi merak/keşif amacıyla yaptı belki de sıranın önünü görebilmek için yaptı.

O yaşta çocuğun cinsel kimliği olmaz sanırım, ne yaptığını bilmez, cinsel organların ne işe yaradığını da bilmez, çocuk nasıl olur onu da bilmez öğretilmezse.

8-9 yaşında olsa yine taciz diyemeyiz, ama bu sefer bilerek yapmıştır, merakından ve keşfetme isteğinden olabilir deriz herhalde.

6-7 yaşında çocuklar okulda altına işiyor ya hu çişini uzun süre tutamadığı için, o yaşlarda ne tacizi :)

granitleri övüyorlar. kullanıyoruz.

yapışmaz seramik kaplı olanlardan kullanıyoruz. Hiç memnun değiliz.

en sagliklisi celik ya da cast iron (dokme demir).
teflon/seramik ayni seyin laciverdi.

türkiyedeki granitlerin kaplaması teflonların kaplaması ile aynı
teflonun pişirmede o zehirli gazları açığa çıkardığı vs meselesi de gerçekdışı, bundan sebep kullanmak istemiyorsanız.
teflon tavalar artık o eski yöntemle kaplanmıyor

döküm demirin lezzeti süper oluyor ama yapışıyor. yapışmaması için seosing denilen bir işlem varmış ama çok uğraştırıcı. seramik de yapışmıyor ama lezzeti cık. en iyi kaliteli bir granit.

Çeliğin yapışmaması için: www.youtube.com

Tefal titanyum serisi

Yapıştırmayan ve sağlıksız da olmayan tava: teflon.

www.cancercenter.com

Office ile ilgili değil de, yansıtma seçeneği ile ilgili bir sorun bu anladığım kadarıyla.

Yansıtma seçeneğini 'Uzat' olarak seçtiysen ikinci bir ekran olarak algılar projeksiyonu/ikinci monitörü.

Windows + P kombinasyonundan sonra 'Yinele' dersen sorun çözülür.

himmet dayı +1

bir de office 365 için en az gereksinimleri karşılıyor mu bilgisayarınız? ou kontrol edip, karşılıyorsa, temiz kurulum yapmayı deneyebilirsiniz. yazılımdır, sebepsiz yere bile çalışmıyorlar bazen...

youtube. çünkü içinde spotify gibi müzik uygulaması da var. fiyat olarak çok daha pahalı ama

her ikisini de kullanıyorum, spotify müzik listelemek için çok daha iyi bence. ancak şarkı keşfetme kısmında biraz kısır kalıyor gibi geliyor bana. spotify'ın kendi yaptığı baazı genre listeleri hoş ama düşük bir oran bu. şarkı ya da sanatçı radyoları fena değil.

youtube'un arayüzü biraz karışık geliyor bana ama spotify'da olmayan albümler/şarkılar var. şarkı/sanatçı radyolarında büyük saçmalıyor. 5 sene önce neymiş bu diye açtığın şarkı bile önerileri etkiliyor, saçma sapan yerlere götürebiliyor seni. artısı ise spotify üzerinden (nasıl yapıyor bilmiyorum) otomatik olarak bütün müzikleri albüm kapağını video yapmak için kullanarak direkt çekiyor bu. çok acaip.

Tercihini zevkine göre sen yap. Benim sana önerim Papara ile ödeme yaparsan ikisinin de kampanyası var ve yarı fiyatları ile üye olabilirsin.

youtube'u da reklamsız izlerim, iyi olur diyorsan youtube... ama yok ben sadece müzik için istiyorum diyorsan tercih belli.

net youtube ikisi arasindan secmem gerekirse (ki youtube premium aboneligim var 1+ senedir, spotify dusunmuyorum).

Sebep: youtube'daki icerikler daha cok ilgimi cekiyor

youtube yi sadece masaüstünde kullanacaksanız reklam engelleyiciler var, kesinlikle işe yarıyor.

ikisi de. papara, tosla vb. %50 iade kampanyası oluyor. ama illa da ikisinden birisi olacaksa youtube premium.

biri digerinin muadili degil ki. bende ikisi de var youtube music bence tirt ayrica spotify'i 2009'dan beri kullaniyorum.

youtube premium da cok fazla icerik izledigim icin aldim ve hayat kalitem artti. aile planlarina falan bakin daha ucuza gelebiliyor.

ikisi de var.
spotify olmasa eksikliğini hiç hissetmem.

ama bazen arkadaşlar premium olmayan youtube'dan video açıyorlar da öff pöff oluyorum.

kaldı ki müzik konusunda bence youtube daha başarılı, konser kayıtları gibi spotify'da olmayan içeriklerin sahibi.

benim için spotify'ın tek artısı podcastler. o da zaten para vermeden de reklamsız dinleniyor.

avukata gidin. ayrıca ulaşabiliyorsanız bankanın teftiş kurulu'na ulaşmanın yollarına bakın. bu genellikle hukuk departmanı üzerinden en hızlı şekilde olur. banka müfettişlerinin böyle durumlarda ödemeyi bankanın hesabından geri yaptırtma yetkileri dahi var. konu bankaya zarar verecekse hele hiç uzatmadan biraz tazminatla dahi yaparlar.

Banka telefonla arayıp teyit almak zorunda değil. Evet şüpheli işlemlerde bazen yapıyorlar ama bir zorunluluk değil. Sonuçta kişi şifresi ile girdiği bir mobil bankacılıktan parayı göndermiyor mu?

Kısacası banka ilk defa veya değil öyle bir teyit alma zorunluluğu yok kanuni olarak.

Benim anlamadığım dolandırıcı bankanın resmi telefonundan nasıl arıyor?

Geçmiş olsun. Bankadan parayı geri alırız bankanın hatası var sebebi ile avukat tutmak istiyorsanız kişi şifresini girdiği bir yerden bu transferleri yaptı ise hiçbir. Şey çıkmaz banka adına.

Polisin ilettiği Savcı inceleyip zaten muhtemelen kamu davası açılmasını isteyecektir.

bankanın hiç bir hatası yok bu noktada. dolandırıldığınıza dair savcılığa başvuracaksınız yapacağınız tek şey o. 25 bin tl transfer için hiç bir bankanın aradığını hatırlamıyorum şu ana kadar, bir telefon parası yapıyor şu an bu miktar. avukata gidin adli süreci başlatın derim ben olsam. banka her türlü sıyrılır bu işten.

İstanbul'da her yerde güvenlik sorunu var. Ucuzsa yaşanır ama 7 bin lira kira verecekseniz farklı alternatifler düşünebilirsiniz.

Tam bir kaos +1
Profil de kötü. Güvenlik ekstra sıkıntılı değil gece tek başına bir kadının ana sokaklarda dolaşması çok problem olmaz ama tenhada risk daha çok tabii.
Ana caddelere yakınsa güvenlik sorunu aşılır. Diğer sıkıntıları aşmak zor ama o bölgelerde diğer sıkıntıların olmadığı semtlerde kira direkt 2 katından başlıyor.

seyrantepe, sanayi, çeliktepe de olur

mecidiyeköy'den içeriye max 200 300 metre girdikten sonra olaylar karışıyor. caddenin girişinde bi yer bulabiliyorsanız daha rahat olursunuz, aşağısı tedirgin edici.

Hayir bence ya, orasi son alternatif olsun sizin icin

gerçekten sıkıntılı bir bölge. bir çok yerinde sokak lambaları bile yanmaz. eğer oradan ev tutacaksanız mutlaka gece de bir gidip bakın sokağına.

feriköy, kurtuluş tarafları daha iyi

yatırımlık en alınabilitesi olan evler fikirtepe siteleri. tam ihtiyacınız olan yer. dandik malzemelerle yapılımş dandik evler, kiraları da arşa çıkmış durumda. tam yatırımlık.

ben de aşağı yukarı şubat ayından beri araştırıyorum, bütçem de aşağı yukarı sizinki kadar. ancak ziraat'teki müşteri temsilcim dediğiniz gibi 1m'luk ev için normalde 200 peşinat olması lazım ancak şu an banka o kadar da onay vermiyor, eksper değeri 1m olan eve max 500-600 civarı çıkartabiliriz dedi. daireyi seçip, tapuyu alıp müşteri temsilcini arayıp sorman lazım. eksper gidince de 1500-2000 tl bi masrafı oluyor, eksperi yollayıp krediyi almazsan her türlü o parayı da sen ödüyorsun.

fikirtepe fiyat performans açısından rezalet bir yer çünkü oradaki yeni sitelerde daire fiyatları arşa çıkmış durumda + bir çoğunun site yönetimi henüz oturmuş durumda değil. bence yeni gelişen yerlere bakmak daha mantıklı, tuzla, şile, kartal gibi. fikirtepe için geç kaldığımızı düşünüyorum yani, zaten ederinin üzerinde pahalı artık.

bir de bu bütçeyle yeni ev bakıyorsan ve ev sahibi evi son 5 yılda aldıysa inanılmaz da bir değer kazanma vergisi çıkıyor, o da ayrı bir sıkıntı. ev sahipleri bu vergiden kaçınmak için minimum kredi al ve parayı elden ver istiyorlar, bir çok evden bu yüzden vazgeçtik.

Kurtköy'de güzel projeler var. İmkanım olsa oraya bakardım. Benim de Sakarya'da evim var, satıp buradan krediye gireyim diye düşünüyorum ama aylık ödemeler uzun süre belimi doğrultmaz benim. Yemiyo kısacası. Yerinizde olsam Kurtköy'ü incelerdim.

250 bin tl kredi veriyorlar max. 3 gün evvel sorduk

Biz haziranda ziraatten aldık 605 bin TL ama tam biz aldıktan sonra krediler kapandı azaldı

Sizin bütçede sadece tuzla tarafında kalmıştır ev başka da bulamazsınız pek

Ziraat 250
Halk 300
Vakıf 150 dedi 3 gün önce tek tek hepsine gidip sordum

1 milyona ev mi kaldı ? Bir de dertsiz tasasız bir şey istiyorsunuz bu fiyata ancak Esenyurt gibi vukuatlı yerlerde ev satın alabilirsiniz düzgün bir şey istiyorsanız 2 milyon liradan başlıyor yukarı doğru gidiyor Anadolu yakası Avrupa yakasına göre pahalıdır

Örnek olay #1 gerçekten çirkin, ama bu kendinizi kendinize ispat çabası bence, şimdi utanç duymanız bile o sırada bunun bir ego konusu olmadığının kanıtı sanki...

Egonuzdan kurtulmayın, bastırmayın, kontrol etmeye çabalayın. Bunun için de daha sık iyilik yapın, minnet duyun ve sorumluluk alın. Karşınızdakini daha çok ve gerçekten dinleyin mesela, bir süreliğine daha az konuşan siz olun. Gerekli durumlarda geri çekilmeyi, kendinizden başka birine öncelik vermeyi unutmayın. Bilgi sahibi olmadığınız bir konu açıldığında "bilmiyorum" demeyi unutmayın mesela. Daha az şikayet edin, daha az "ben" deyin. Bu duyurunuz bile güzel bir başlangıçtır, yeter ki "ben buyum" diyenlerden olmayın.

Savaş sanatını okuyun

terapiye gidin. bahsettiğiniz şey ego değil, terapiye ihtiyacınız var.

amatörlerden destek alıp yine sıvamak isterseniz buraya yazılanları uygulayabilirsiniz, profesyonele danışın.

Bu bende de var. Elde edemediğim her şeyin kölesiyim. Elde edince de üzerine bir çizik atıp sıradaki diyorum. Bunun bi çözümü olduğunu sanmıyorum. Ne zaman Eldekiyle mutlu olmayı yetinmeyi öğrenirsek o zaman mutlu oluruz.

hepimiz tavuktan çıkan yumurtaya muhtacız. evrendeki ömrümüz göz kırpma seviyesinde. ölünce böcekler bizi yiyecek.

diye düşününce ego falan kalmıyor.

@ahmet oturum cerezi

Ne peki ?

2. örnek bende de var. Senelerdir bununla mücadele ediyorum ama yapamıyorum, sonunda hep bi kavga çıkıyor. Ben saldırıda bulunmasam bile müdürcü-patroncu olmayan tavırlarım zamanla göze batmaya başlıyor ve sistemden çıkıyorum shdhhd
Ama bunun kesinlikle onların pozisyonunda gözüm olmasıyla ilgisi yok, hatta o pozisyondan nefret ediyorum, müdür kavramının ne kadar lüzumsuz olduğunu düşünüyorum istemsizce.
Olabildiğince mantıktan sıyrılarak yaklaşırsan bu sorunla daha iyi mücadele edebilirsin, ama bi noktada patlamaman lazım. Kendini iyi tart.

İlişki konusunda erkeklerin çoğunda olan bir şey bence bu anlattığın. İlgiyi seven bir insan olarak bu konuda sana yardımcı olamam :)

bu yazdıklarınızı bence ego ile açıklamak mümkün değil ki. üstü örtülü kibir, aşağılık kompleksi, empati yoksunluğu gibi bir sürü düşünce oluştu bende mesela bunları okuyunda.

olay 1: karşınızdaki insanın duyguları oynayıp kendi duygularınızı yelpazeleyip bir çeşit üstünlük kuruyorsunuz. bu kötücül bir tavır. hümanist ve insancıl bir yaklaşımdan, empatiden fersah fersah uzak mesela.

olay 2: iş yerlerinde ki müdürleri sevmemeniz de mesela ön yargılarla, ön kabullerle dolu olduğunuzu gösteriyor bana göre. insanları bu derece genellemek, başkası hakkında sadece ünvanından dolayı 'sevmiyorum' diye bahsetmek vb. hiç sağlıklı yetişkin tavırları değil. hani deseniz ki şu ana kadar ki tüm müdürlerim şöyle gaddardı, böyle adil değildi, bana bu bu kötülükleri yaptılar (tamamen tek tarafın hatalı olması da hayatın olağan akışına aykırıdır ama hadi diyelim böyleydi) deseniz bile bu dediğinizden daha makul.

terapi almanızı öneririm.

remote mouse direkt telefondan.

Aynılıktan kasıt ne anlamadım ama Türkiye'de de iyi kazanıyorlar. Kaynak işi tüm EA ve sözel mesleklerinden iyi para kazandırıyor Türkiye'de de.

Aynı ücreti alamaz çünkü iki ülkenin emek piyasaları farklı.

Emek piyasasındaki arz talep, regülasyon vs. içsel ve dışsal faktörler farklı.

İki ülke arasında emek tümüyle homojen ve mobil değil vs vs.

İkisinin alım gücünün aynı olmaması yine bağlantılı olarak bu sefer makroekonomik anlamada iki farklı ülkededen bahsediyor olmamızdan haliyle. İki ülkedeki enflasyon, para birimlerinin uluslararası piyasalrdaki değer farkı, tüketim, tasarruf oranları farkı vs vs.

@alsterwasser çok güzel anlatmış. türkçe'ye çevireyim, almanya'dakinin hayatı türkiye'dekinden daha kıymetli olduğu için.

Türkiyede yaptığı işi ucuz işçi gücüyle piyasaya daha uygun fiyata sokuyor patronlar kazandığı kar az oluyor yetmiyor birazda işçiden kısıyor.

Almanyada yasalar daha çok koruyordur ucuza çalışmıyordur kesilen vergi farklıdır.

Arz-talep te önemli bir etken
Bizde kaynakçı çok daha fazladır muhtemelen

aynı iş değil,

made in germany ile
made in turkey

arasında en az %700 fiyat farkı var.

yani almanya'daki üretilen ürünlerin katma değeri daha fazla. o sebeple bir alman katma değeri düşük bir ürün istediğinde türkiye'ye gönderir.

basit aslında.

Bu mavi yaka islerin Avrupa'da aldığı paradan bahsedilirken galiba herkes kendi işi olan adama bakıyor. Misal benim hanimin ailesinin yaşadığı yerde hayvan gibi havuzlu villada yaşayan boyaci var. Şimdi de bmw suv ile taksi yapıyor. Bu örneğe bakarak "boyaci çok iyi kazanir" diyebiliriz. Ama boyacı maaşı diye aratirsaniz hiç de öyle fantastik maaş yok. Aynısı kaynakçı için de yok ama işsiz kalmaz ve işini iyi yapıp çevre yapan kişi kendi yerini acarsa iyi kazanir. Bunun sebeplerinden biri herkesin yapmamasi. Mavi yaka işler kolay isler değil.

Bu arada şunu da söylemek lazım; Türkiye'de canı isteyen herkes her işi yapiyor. Bir ara denk gelmistim biri eve boyacı arıyordu altında yüzlerce kisi numara vermis arayın konuşalım diye. Avrupa'da böyle bir olay yok. Google'a elektrikçi yazınca az insan çıkıyor, öyle mahalle kenarında elektrikçi vs olmuyor.
Misal bir diğer goygoy da araba tamircisi çok kazanıyor. Evet, sahibi. Araba tamir yerinde çalışan adam 3-4 bin euro alıyor sanan üzülür.
Diğer söylenenler+1

logicmanager a katkı olsun,

abd de banyo ya da su tesisatı gibi işleri yapan biri bu işleri yapabileceğine dair sertifika almalı. bu sertifika şu sebeple önemli. diyelim ki su tesisatı yapılması laım ve sertifikan yok(türkiyeden gittin ama 20 yıllık ustasın) tamiri sen 200 dolara yaptın oysa sertifikalı usta 2000 istiyordu. 200 e yaptın ve bir şey oldu tamiratı yaptığın boru patladı evi su bastı, duvar kabardı boya aktı vs vs. evin sigortasının ilk baktığı şey bunu kim tamir etti? yetkinlik belgeleri varmı? yoksa sıkıntı büyük tek kuruş ödeme gelmez sigortadan on binlerce dolarlık zarar.

bizde peynir ekmek gibi kalfalık ustalık belgesi hatta universite belgesi dağıtılıyor o sebeple kimsenin işine güven olmuyor. türkiyede müteahhid(böyle mi yazılıyordu bu kelime ? inşaatçı diyelim) sayısı 80 bin civarındaymış. gelişmiş ülkelerde bu sayı bir kaç bini geçmez.

Emek piyasası farkı. Batılı gelişmiş ülkelerde zanaat kıymetli Türkiye, çin, hindistan, Endonezya gibi ülkelerde işçilik ve zanaat izafi olarak ucuz ancak Türkiye'de de zanaat değerleniyor eskisi gibi çıraklıktan berber veya boyacı yetişmiyor hatta piyasada ciddi eleman açığı var artık herkes okulunu okuyor alaylı yetişmiyor hükümet bu konuda MYK belgesi zorunluluğu getirdi bir kaç yıla MYK belgesi olmadan iş yapanlar ciddi yaptırımlara uğrayacak

@AlsterWasser ve @duyurukullanıcısı +1

Aynı işi aynı kalitede yapsalar bile Türk kaynakçının yaptığı iş Alman kaynakçının yaptığı işten her zaman daha ucuz olur.

Mesela bir örnek, piyasada Alman üretimi ile Güney Afrika üretimi olan C200'e bakış açısı da 2. el fiyatı da farklıdır.

İki ayrı coğrafyada bulunan, toplayıcılık ile geçinen, aynı fiziksel kapasitede iki kişiyi düşünürsek:

Biri yalnızca yabani yemişler toplarken diğeri aynı enerjiyle taze meyveler topluyor.

Belirtmeyi unuttum ben erkeğim.

hanfendinin ailesi istanbuldaysa eğer, onu yollamayı deneseniz?
çünkü şu an kalacak yeri olmayan sizsiniz

karşıda annesinin evi var ama çıkmıyor ki evimden. ne yapayım gidip kolundan tutup çıkarmaya kalksam uzaklaştırma alır. Saldırıyor der bir ceza bilmem neyle uğraşırım. Hakim dinlemez ki.

Facebook Erasmus öğrenci gruplarına baktınız mı?

Yok bakmadım hiç nasıl giriliyor onlara

evarkadasi.com

(bkz: airbnb)

Maltepe DAP Vazo Kule gibi rezidans bloklarında eşyalı stüdyo daire kiralıyorlar 3-6 ay arası

kalacak bir apart buldum arkadaşlar. İlgilenenlere teşekkür ederim.

Usulen verilir

bence bu durumda usulen falan verilmez. vale hizmeti zaten ücretli ise ücretini verirsiniz. daha getiren adama niye veresiniz ki?

vale hizmeti avm'nin sunduğu ücretsiz bir hizmet ise getiren adama bahşiş verirsiniz. usulen olan budur. zaten ücretli hizmet aldığınız şeye niye tekrar bahşiş veriyorsunuz?

ha ücretli hizmette adam getirirken camlarını da bi sildirmişse, ya da gölgeye park ettim abi, yakına bıraktım, kapalıya koydum gibi normal hizmetinden öte bir güzellik yapmışsa ona verirsiniz.

benim mantık bu şekilde çalışıyor.

ödenmemelidir. bu ülkede esası konuşmadan usul uygulanmasına büyük tutuluyorum.

çok istiyorlarsa gitsinler mafya patronlarına baş kaldırsınlar.

vale ücreti zaten normalin üstünde olduğu için bahşişe gerek duymuyorum şahsen

Verilmez, vermedim, verildiğini görmedim.

öncelikle AVM'de valeye araba vermek bence müthiş gereksiz. zaten avm'lerin kapalı otoparkı var, en fazla 2-3 dakikalık fazladan yürümemek için arabamı avm'de valeye asla vermem.

hadi diyelim verdim, bahşiş vermek manasız.kibritsuyu'nun dediği gibi ekstra bir hizmet sunduysa verilir tabi ki. ama zaten fahiş bir ödeme yaptığın hizmeye ekstra bahşiş vermek manasız bence.

bu arada genel olarak arabalarınızı mümkün olduğu kadar valeye vermeyin. valelerin %90'ı önünde hizmet verdikleri mekanlardan ayrı bir işletme ve arabanızla kaza yaptıkları zaman mekan "bizle alakası yok" diyip sıyrılıyor işin içinde. vale şirketi de mafyavari tavırlarla sizi yıldırmak için elinden geleni yapıyor. uğraşırken delirirsiniz öyle diyim. kamu spotu bitti :)

eksisozluk.com

Ben de hiç vermedim açıkçası, vale ücreti zaten bunun için diye vermiyorum.

Haftasonu yer bulamayacak gibiysem valeye veriyorum çocukla debelenmemek için bir de gittiğimiz hastanenin oroparkı aynı şekilde çok kalabalık oluyor orada veririm valeye.
Harici valeye vermek israf benim için, ekstra para da vermiyorum o para vale parası zaten.

çevirmenlerin de kesin odaları, meslek birlikleri vardır. ilk iş oralara gitsin bence. hem şimdiden sektörden insanlarla tanışmış olur, hem de sektör/piyasa denen şeyin ne kadar da .oktan bi yer olduğunu öğrenir. iyi bir staj deneyimi çıkar.

mekan olsa daha iyi olur.

ortalama fiyatları olan bir mekan.

zaman olarak ne zaman gideceksiniz bilmiyorum ama gün içerisinde sakin olan bir mekan önerebilirim. Fiyatlar yukarıda ama kendi biralarını yapıyorlar. Gayrettepe de Bosphorus Brewing Co.. tavsiye ederim. Sessiz sakin kitap okursunuz gün içerisinde.

@hlt1985: her türlü zaman aralığı için "içip okumalık" yer önerilerine açığım. uzun vadeli kullanacağım. belli aralıklarla gidebileceğim yerler öğrenmek istiyorum.

@ahm1 o zaman bu liste kenarda dursun:)
medium.com

kadıköy idea ve boden

Dopamine

Bu mesajlar sizin verdiginiz bilgilerle atilmiyor. Verilerini caldirmis veya satmis binlerce sitenin ve platformun listeleri uzerinden atiliyor. Veri hirsizlari ya da platformlar guncel liste cikarmadikca zor. :)

başka sim kartı denedin mi?
imei e devlette sorguladığında kayıtlı gözüküyor mu?

KAYITDIŞI OLDUGU TESPİT EDİLEN IMEI. IMEI numarasına ait kayıt başvurusu, başvuru sahibince iptal edildiğinden, BTK düzenlemeleri gereği harç iadesi yapılamaz

şu ibare çıkıyor

adam pasaport kaydını sildirmiş.
yurtdışı kayıtlı iphone almışsın. adamın üstüne kayıtlıymış ve bunu e devletten silmiş.

yapabileceğin hiçbir şey yok. alıcı tekrar kayıt yaptırmak istese yapamaz. sen yaptırmak istesen astarı yüzünden pahalı. o silme işlemini yaparken bir sürü uyarı çıkarıyor bak emin misin vs. diye. adam silmiş zaten. 1 bardak soğuk su.

cihazı kayıtsız olarak satacaksın 2. el olarak. veya hepsiburada gibi yerlerden eski cihazı ver yenisi al kampanyası kapsamında iade edip yeni cihazı alacaksın oradan bari bir nebze kurtarırsın.

bence bi de apple store'a gidin, böyle böyle bi durum var diye. sağı solu belli olmuyor cimcimelerin.

Bana da letgodan böyle bir telefon kitlemislerdi. IMEI şu klonlanmış. Alırken kontrol etmek aklıma gelmemişti. Hayat deneyimi oldu. Pahalı bir şey değildi zaten ama size de ders olsun. Pasaport kayıtlı tel alınmaz. İkinci el telefon hiç alınmaz. Piyasa çakal dolu. Bana 500 TL girmişti 2-3 sene öncesinin parasıyla.

Valla yazmadıysa yazma. Ben soruma cevap vermeyeni bırakırdım.

kasmaya gerek yok bence, ben de yazmazdım

sen yenisin galiba:) yazıp da bir tarafını kaldırma.

Kanka bırakın hakkaten şu dating applerini insanların bi yerleri kalkıyor. Emin ol senden başka 50 kişiye de aynı samimiyette konuşuyordur.

Sohbet etme artik. cagir geliyorsa bulusursunuz. Gelmezse silebilirsin numarayi sarhosluk onlemi olarak.

Sosyalleşin.

Kesinlikle Yazma

Sordugunuz sorudan rahatsiz olma ihtimali var mi?

@pike Yok, sorunun içeriğinden dolayı olacak bir şey değil. Rahatsız edici türde bir şey değildi, normal bir soruydu.

flört'ün kuralları no bilmem kaç;

1 - online dating'de ve hatta online mecralarda insanlarla saatlerce yazışmayın, günde 20 dakikayı geçmeyin.

tanışmadan sevişmeye geçen süre'nin ortalaması 7 saattir, bu süreyi geçirdikten sonra yeni biri ile tanışıp sevişmek, 7 saati geçirdiğiniz kişi ile sevişmekten çok daha kolaydır. Bu 7 saatin içerisinde tanışmanızdan itibaren yaptığınız yazışmalar, telefon görüşmeleri, buluşmalar dahil.

2 - Karşı tarafı merak içerisinde bırakın, mesleğiniz, nerede oturduğunuz, yaşınız, eğitiminiz vb bilgileri vermeyin, esprili şekilde geçiştirin. Bu bilgiler sizin ile ilgili çok fazla bilgi verir. karşılaştırmalara, ön yargılara maruz kalırsınız. Daha tanımadığınız, dolandırıcı mı, katil mi, hırsız mı, yalancı mı olduğunu bilmediğiniz birine bu bilgileri vermenin anlamı yok.

Muhabbetin en koyu yerinde sohbeti sonlandırın, gitmeniz gereken bir yer, yapmanız gereken bir iş vs. bir bahane ile muhabbeti bitirin, böylece muhabbetin tadı hem sizin hemde karşı tarafın damağında kalsın.

3 - Soru sormayın, soru sormak nedir? birini tanımak için soru sorulmaz, muhabbet edilir. yarışma programı hazırlamıyorsun, flört ediyorsun. film izlerken kadın erkek dialoglarına dikkat edin, erkek kaç soru sormuş, kadın kaç soru sormuş, erkek hangilerine nasıl cevap vermiş, kadın nasıl cevap vermiş, gerekiyorsa kağıda yazın tekrar tekrar okuyun.

Senin için düzgün olan iletişim biçimi olan görünce cevap vermek; bir flört için veya bir başkası için yapışkan, canı sıkılan, çaresiz, işi gücü olmayan biri izlemini verir. öylesin demiyorum, seni tanımayan, hakkında bir çok önyargısı olan biri için durum budur.

En fazla bir defa daha yazarsın, baktın karşı taraf muhabbet başlatmıyor, o halde muhabbet başlatmak istediği, muhabbetinden daha fazla keyif aldığı birileri var yada senin muhabbetin yeterince sarmamış ki bir başkasını arıyor.

Bu arada burada yazdıklarına bakarsak sen çoktan kızın hayallini kurmaya başlamışsın, izleme takip etme gibi işler yapıyorsun. hatta kıza full online diyorsun ama onun full online olduğunu bilebilmen için seninde full online olman gerekiyor. o da seni görüyor online olarak ve içinden şunu geçiriyor, bu çocuğun işi gücü yok mu sürekli online? yapabileceği daha iyi bir şey yok mu sürekli okcupid'de zaman geçiriyor? görmüş olduğun gibi bu soruları sorması bile senin hakkında bilgi veriyor ve ön yargıya neden oluyor.

Yazmayin, kiz egleniyor. Ayni andan bicok kisi ile yazisiyordur zaten.

Darlanmaz, eleye eleye yine sen kalırsan döner zaten.

Maalesef talep çokluğundan kadınlar seçici konumda bu tarz durumlarda.

Sürekli mesaj atınca senin tek seçeneğinin kendisi olduğunu düşünebilir.

Aciz görünmemek lazım.

Rehbere eklediyse sosyallik içeren whatsapp hikayeleri payşalabilirsin belki dikkatini çeker.

Whatsapp hikayesi paylaşmak da aşırı leşlik gibi geliyor ama aklıma başka bir şey gelmedi illa dikkatini çekmek istiyorsan diye dedim..

Size göre düzgün iletişim adabının böyle gerektirdiği, gerçekten de öyle olduğunu göstermez bence.

1) büyük sarı alan ana alanı, ölçüleri yazıyor.
2) yanlardaki sarı alanlar da ek alanlar, ölçüleri yazıyor.
3) mavi alanlar baskıda görülecek, ancak katlama vs sebebiyle kullanılmaması gereken alanlar, ölçülerini hesaplayabilirsin.
4) 2 inç yapıştırma alanı var, her yönden en uç kısımlarda kalan yerler.

ne yaptığını anlamak için RPL Straight Print with Endcaps yazıp google görsellerdeki ilk görsele bakmalısın, sitesine gitmene gerek bile yok.taşlar yerine oturur.

Bir şey olmaz. Zaten yeni yer sigorta girişi yaparsa eski yerden otomatik düşer. En azından birkaç yıl önce böyle oluyordu. Değiştirmedilerse yine böyledir.

@Bruce görürse kesin cevabı o biliyordur. Görmezse de bi özel mesaj çak.

otomatik düşme olmaz da sigortalar üst üste binebiliyor artık. yine de yeni şirket muhtemelen çalışma belgesi isteyecek çıkış yapmadan da vermezler pek onu. yani sorun olmaz gibi ya.

Diğer şirkete ayrılacağını söylediysen evet sorun olur. Gayet de görünür halihazırda çalışmakta olduğun. Normal bir ayrılmada iab'ni de verirler zaten.

benim şu an iki ayrı şirketten 30/30 gün olarak sigortam yatıyor. sigorta sorunu olmaz girişte çıkışta. sen yorulursun, ayrıldığın işin ricasını salla. çıkıp dinleneceğim diyene, yok gel çalış diyen babam olsa kızarım. öyle denmez.

Türk borçlar kanunu:

MADDE 319/2- Kiracı, bakım, satış ya da sonraki kiralama için zorunlu olduğu ölçüde, kiraya verenin ve onun belirlediği üçüncü kişinin kiralananı gezip görmesine izin vermekle yükümlüdür.
MADDE 319/3- Kiraya veren, çalışmaları ve kiralananın gezilip görüleceğini uygun bir süre önce kiracıya bildirmek ve bunların yapıldığı sırada kiracının yararlarını göz önünde tutmak zorundadır

Kanuna karşı gelemezsiniz.

Diyemezsin, kanun net.

her hafta şu gün akşam müsaitim diyebilirsin. Haftada bir gün belli saatte gelen gelir mesela. Göstermeyen kiracılarla ilgili açılan davalarda hakim ayda 2-3 göstermeyi bile kabul etmiş. Öyle örnekler görmüştüm. Kimi ev fotoğraftan bile satılıyor. Oturmak için alacak kişi de kiracılı evi pek istemiyor.

Ben iyi niyetimle haftada 3-5 gösterdim şimdi keşke göstermeseydim diyorum.(o evden çoktan çıktım) Bir ara emlakçılar azıtmıştı arayıp kendileri gelmeden sadece ziyaret edecek kişiyi gönderiyorlardı vs. Bu kadar izin verme. Ben bir kere verdim o yüzden diyorum.

Göstermemekle fotoğraf çektirmemek aynı şey olmamalı (bence). Kanun "gezip görmesine izin vermek" diyor fotoğraf çekebilir demiyor.

@encokbenisevinnolur +1

Fotoğraf çekmek mantıken tutarsız bir şey. Sizin ev halinizin, eşyalarınızın olduğu fotoğrafları ortalıkta kullanmaları doğru gelmiyor kulağa.

Eve yapılacak ziyaretin uygun bir süre önce bildirilmesi de zorunlu. Bu madde sizin evinizi bir düzene sokmanız için var, haliyle sizin çalıştığınız bir gün sabahtan arayıp akşam iş dönüş saatinde geliyoruz da diyemezler. Evi temizleyip toparlayacak vaktinizin olması gerekiyor ya da gideceğiniz geleceğiniz yerleri planlayacak bir vakit olması gerekiyor. Bu madde bunun için koyulmuş zaten.

Kanunda fotoğraf dememişse de satış demiş.
Satış için usül haline gelmiş fotoğraflama işlemine karşı çıkmanız pek mümkün değil gözüküyor.
Eve yapılacak ziyaretin uygun bir süre önce bildirilmesi de zorunlu.Bu doğru. 1 saat öncesinden bu bildirim işleminin yapılması toparlanmak için yeterli görünüyor. Tabi çalışıyorsanız mesai dışı olacaktır.
Bunun fazlası ricacı olmakla olur.

her iki kardeşin de imzasının olduğu o emlakçı yetki belgesini isteyin. hangi emlakçıdaysa sadece o gelsin, fotilerini çekip gitsin. haftada 1 de gösterirsiniz, olur biter.

--spoiler--

aralarında bi seks meseleli var, onun şeysi o can opener.

Hicbir olayi yok. Ahmet cok yanlis yorumlamis ama yazarin istegi de bu zaten. Sanki oyleymis gibi dusundurmek.

Kendi aralarında güzel sonuçlanan herhangi bir şeyi kutlamak için bir ritüel belirliyorlar. O ritüeli simgelemek için de bir nesneye ihtiyaç duyuyorlar. Avukat da o sırada yanlarından geçen bir garsonun arka cebinden bu açacağı alıp "bu olur mu ıslak kekim" diye sormuş, kızıl sekreter de "yahu deli olma, böyle saçma bir nesneden ritüel mi olur canısı" tadında bir replikle dalga geçmişti diye hatırlıyorum. Geçmiş zaman, yanılıyor olabilirim.

büyük sensör = daha çok detay ve ışık algılama (daha az noise, daha sığ alan derinliği)

16mp olması baskı alınacaksa yetersiz gelebilir. Dijitalde hiç sorun olmaz. Çekerken kadrajı çok iyi ayarlaman lazım atıyorum 24mp olan gibi "biraz geniş çekeyim hafif kırparak kadrajı ayarlarım" deme şansın daha az.

M4/3 sensörün çarpan oranı yüksektir. 50mm lens taksan crop ile 100mm gibi olacak tahminen. Geniş bişey çekmek dert. (ama belgesel videosu çeksen avantaj da olabilir) Çok geniş lens takınca da onun tek etkisi yana genişlik değil, alanı (ileri doğru) da geniş gösteriyor. Sensör 2x crop yapsa bile o derinlik etkilenmiyor geniş kalıyor bence (bilimsel deney yapmadım ama öyle olmalı). Yani objeleri doğru göstermek için aslında 35-50 mm civarı bir lens kullanman gerekli bence.

Işık ve lens her şeydir doğru, ilk yatırım bunlara yapılmalı ama mümkünse APS-C'ye geç bari. (hoş m43 lens onu dolduramaz tahminen lensi de sıfırdan alman gerekebilir)

edit: Lumix GH4-5-6 serisi m43 olmalı, onlar gayet iyi kameralardı mesela lens değiştirmeden body değiştirmek istersen.

sensör önemlidir. ışık da önemlidir. photoshop daha önemlidir. kameranız raw çekiyorsa, çekeceğiniz ürünün cinsine göre olmakla birlikte, bulabileceğiniz en büyük diyaframa sahip (.9'a kadar yolu var) lensle istediğiniz fotoğrafları çekersiniz.

fotoğrafçı hepsinden önemlidir.

i dont believe in art, i believe in artist. - m. duchamp

olay ihtiyaç duyduğun çıktıda. eticaret için sadece web sayfalarında kullanılacak çözünürlükte fotoğraf çekmek istiyorsan ufak bir stüdyoda nerdeyse her kamera ile işini görürsün.

yok ben 7-8 metrelik afişler basıcam çözünürlüğü de çok yüksek olsun diyorsan ya da moda fotoğrafı çekicem doğal ışık önemli ve çok az vaktim olacak gibi durumlarda spesifik kameralar gerekebilir.

bunun dışında güncel dslr ya da aynasızlar işini fazla faza görür. youtubeda koray birand'ın kanalını takip etmeni öneririm.

Fotolar tamamen dijital mecralarda kullanılacak ama kısık diyaframlarda daha keskin hatlı fotolar elde etmek istiyorum. Her ürün fotosu için focus stacking işlemi ile uğraşmak istemiyorum. Temel amacım jilet gibi foto çekmek.

onu çekersin. Obje hareket etmediği sürece (ışığın yetmedi diyelim) f/16'da shutter'ı açıp 5-10sn beklet çek mesela ne olacak. Zamanında yapmışlığım var.

bence soran yerler istisnadır, anksiyete yaptıysan æra sor bence

(bkz: airbnb)

bu işlerde orta yolda buluşulur. 5000'de anlaşın bence.

Kesin bi dille diyeceksiniz ki eğer bu para senin ananın maaşı kadar kaldıysa sen de ananın maaşı kadar kira geliri elde edeceksin demektir.

Lutfen tufe'nin uzerinde zam yapmayin.

5 yıl sonra ancak kira tespit davası açıp bölgedeki emsal kira oranlarına göre kira oranı talep edebilir. mahkemeye ver desen mahkeme 5 yıl sonra gel der mal sahibine.
4680 hukuken ödemeniz gereken ha kafam ağrımasın diyorsan 5 yap. ama hukuken hiç bişi yapamaz.

5000 de anlaşmaya bakın. İlla 5500 diyorsa da kabul edin.

"Biliyorsunuz, memuruz ve çok zam almadık.
Yasal orana göre kira 4680 ediyor. Ayşe Teyze'nin de sıkıntı çekmesini isteyemeyiz ama kirayı ancak 4800'e kadar yükseltebiliriz. Sizin için de uygunsa 4800 olarak göndereyim kirayı" (kabul etmezse 4680 olarak gönderirsiniz)
Karşı taraf biraz daha bir şeyler derse o zaman 5000 ödemeyi düşünün derim.

İlk adımda 5000 teklif ederseniz 5500'e anlaşırsınız sonra :)
4600 küsürlü rakamı telaffuz etmeniz de önemli.

Yasal değer neyse onu yapıp geçin, maaşlı çalışanı kimse düşünmüyor. Gerçekten ev gecindermeye çalışan insanların benden farklı yazacağını sanmam

@mg3929 hocam yanlış anladınız, kirayı annesi kullanıyor yaşam giderleri için yani o anlamda diyor :)

@ahmet oturum cerezi teoride haklısınız tabii de pratikte öyle yürümüyor maalesef.

Pratikte evet, huzurumuz bozulmasın ve yeni eve çıksak bu fiyata bulamayız diye orta yolu bulmak istiyorsunuz anlıyorum ben de öyle yaparım.

Ama @michael +1. 4800 teklif edin. Olmadı 5000de el sıkışın bence.

100% zam yapmayız biz öyle insan değiliz demeleri hoş değil. 100% zam sanki haklarıymış da, lütfeder gibi 5500 teklif edemezler.

Haklarınızı bildiğinizi vurgulayarak ifade eden.

Bu sene 5500 e okey dersiniz ,seneye bunlar kabul etti deyip daha rahat artırabilirler.

%30 nisan ayı oranı. Mayıs ayında muhtemele %35 civarı olabilir. Öyle olsa 4860 ediyor zaten. Çok bir fark kalmıyor zaten Civardaki kiralardan hala çok düşük kalıyorsa kafanızı ağrıtmayın. Temmuzda muhtemelen %30 civarı zam gelecek memur maaşlarına zaten

michael_knight +1 demeye geldim, yüzde yüz artış yapacak insanlar değiliz deyip 2.000 lira kira artışı istemek de... sizin başınız ağrıyacaksa onların da ağrıyacak. benim ev sahibim hali vakti yerinde bir insan ve bana istersen hiç yapma demişti, ona rağmen ben yapmıştım. size nasıl tavır gösteriliyorsa, siz de göstermelisiniz bence.

merhaba, mayıs ayında sözleşme yaptığınız için nisan 12 aylık tüfe oranında zam yapılabilir. 1 yıllık kiracıya tüfe üzerinde zam yapamaz kirayı ve aidatı düzgün ödüyorsanız sizi evde çıkartamaz. %29,88 1075,68= 4675.68tl ödemeniz gereken tutar. Avukatla görüşün mutlaka ama ev sahibinin teklifini kabul etmeyin.

yasal oranı geçmeyin en fazla küsüratı yukarı yuvarlayın, memurlara da yasal oranda zam yapılıyor herkesin şartı eşit
annesi için vicdan yapmanıza da gerek yok

Yasal orandan fazlasını yapmayın ne olur. Yapacağınız her lira zam, sonraki senelerde size ekstra maliyet olarak dönecek. Daha bismillah ilk senede böyle yapıyorsa, ileride çekeceğiniz var. Baştan tavrınız net olsun. Çıkarmak için uğraşsın dursun gerekirse. Memura ev mi yok?

Kiraya verirken ogretmene memura veriyorum diyen ev sahipleri var. Eger ki size de o sartta verdiyse zaten bi gram ustune cikmayin.

Yasal orandan fazlasını yapmanıza gerek yok ve yapmayın da. Bir ev sahibi olarak söylüyorum. 5. senenize kadar bu şekilde rahat rahat oturursunuz.

ayşe teyze evi satıp faizini maaş gibi kullansın. yok hem kira getirsin hem orada mal dursun diyorlarsa tüfedir max limit. ev bir insanın en temel ihtiyacı olan barınma ihtiyacını karşılayan bir şey. üzerinden başkasının ettiği karın azalması kirada yaşayan birinin umurunda olmamalı.

Inatla yazmaya devam edelim yasal oranin uzerinde yapmayin.
Bunu duzgun dille anlatabilirsiniz, kavga etmenize gerek yok haklisiniz. her seyin bir fiyati var bu evin sizin icin fiyati da mevcut kira+yasal zam. Fiyat bu yani fazlasini istemesinin bir anlami yok.

bunun memur olmakla yada issiz olmakla falan ilgisi de yok, Euro ile kazanip %50 zam bile almis olsaniz hakkiniz bu sizin. Niye bedavadan fazla para veriyorsunuz baskasina? Bakkaldan kola aldiginizda her seferinde 10 lira fazla mi vereceksiniz bakkal surat yapiyor diye? Para kolay kazanilmiyor.

kimse dememiş ama yasal orandan fazla yapmayın :)

hadi jest yapıp 4800 yaptınız diyelim. 5500 ödeseydiniz 12x700=8400 tl, seneye 5.500 üzerinden zamlanacak, aylık fark 700 olacak 1000 yani yıllık 12000, sonraki sene 17000 sonraki sene 25000. 4 senede fazladan ödeyeceğin kira toplamı 62 bin tl.

fakirden zengine sermaye transferi böyle minik hesaplarla oluyor.

Suyunu, mamasını bol bol koyun, tuvaletini temizleyip kumunu da biraz fazla koyabilirsiniz. Siz evde yokken kendini yanlışlıkla bir odaya falan kilitlememesi için kapıların önüne ağırlık falan da koyabilirsiniz eğer kapıları açıp kapatabiliyorsa. Onun dışında 3 günde bir şey olmaz, gezer dolaşır, oynar, uyur :)

Mama olayini cozebiliyorsaniz, kumu temiz olsun, bolca suyu olsun, ortalikta da devirecegi filan seyler birakmazsaniz hicbi sorun olmaz. Sadece cani cok sikilir, ona da artik arkadasiniz filan varsa anahtar verin ugrasin disinda yapacak bi sey yok. :)

Üzülmez, korkmaz, sıkılır. Geldiğinizde trip atabilir, küsebilir. Hiç olmazsa cumartesi uğrayıp kumunu temizleyecek, yemeğini suyunu tazeleyip biraz yanında takılacak biri varsa iyi olur, yoksa da idare eder o kadar.

Kapıları kapatıp bir odada mahsur kalmaması için kapıların önüne ağırlık koyun, girmemesi gereken odalar varsa iyi kapatın. Kapı açma huyu varsa bütün kapıları açık bırakın ya da mümkünse kilitleyin. (Şehir dışına çıkan bir arkadaşımızın kedilerine bakmaya gittiğimizde kedilerin birini bütün evde aradıktan sonra ebeveyn banyosunda bulmuştuk, kapıyı açıp girmiş, içerideki ıvır zıvırları devirip kapının önünü tıkamış, kapıyı zor açıp çıkardık hayvanı.)

Aynı şekilde dolap açma huyu varsa dolap kapaklarının önüne de engeller koyun. (Bu da bizim kedilerden biri, ayakkabılığa, konsola falan girip kapağı da kendi üstüne kapatıyor. En son seyahate çıkarken ayakkabılığın kulplarını plastik kelepçeyle tutturduk, sehpa, dambıl gibi şeylerle dolap kapaklarının önünü kapattık.)

3-4 farklı yere bol su koyun, mamasını yine 2-3 kapla bol bol koyun, kumunu temizleyip doldurun. Oyuncakları varsa hepsini atın ortalığa.

Bizim diğer kedi battaniye yorgan vs altına girip yatmayı sevdiği için ona ortalıkta örtüler bırakıyorum, oralarda takılıyor.

Pencerelere dikkat edin, açık kalmasın.

Korkmaz denmis ama benim kedilerimden biri bebekliginden beri sadece ben ve esimle buyudu, esimin ilk defa bir gunlugune evden gitmesi gerektiginde asiri gerilip absurt yerlere saklanmis, yememis icmemisti. Zamanla duruma alisti ve ogrendi ama ilk birkac sefer cok korktu.

Belki kamera alabilirsiniz, uzaktan durumuna bakar, ona gore anahtarinizi birakabileceginiz birinden acil bir sey olursa yardim istersiniz.

Hiç bişi olmaz
Hatta genelde mutlu oluyorlar
Kafa dinliyorlar

Her kedinin huyu farklı biliyorsunuz. Yanlız bırakmadan da ne olacağını bilemezsiniz. Bazı kediler sinirinden halının ortasına da pisleyebiliyor. Kimisi hiç takmıyor.

Bunlar bar chart race diye geçiyor,
www.hongkiat.com
ücretsiz microsoft alternatifi powerbi

bilgisayar başında vakit geçirmeyi seviyorsanız after effects bu ve daha bir sürü işi yapar.

sinav ne zaman bilmiyorum ama bolca ingilizce okumak yapilabilecek en mantikli hareket. Istediginiz kadar soru cozun, okudugunuzu anlamiyorsaniz hep hata yaparsiniz.

İngilizce okuma yapılacak, başka bir ilacı yok bunun. Zaten okuma anlama ve çeviri üzerine olan sorular toplamda 55 mi 60 mı öyle bir puan tutuyordu yanlış hatırlamıyorsam. Onlardan boş geçmeyen diğer kısımlardan da bir 30 puan rahat çıkarır.

bildiğim kadarıyla o dediğinizi yapmak dopamini yükseltmez. yapabilme ihtimalinin doğması yükseltir.

çok istediğiniz bir arabayı almak değil, almaya en yaklaştığınız an dopamininiz, aldığınızdakinden daha yüksektir.

araba yerine ne isterseniz koyabilirsiniz.

bilimsel değil, kulaktan dolma bilgiler.

yemek, guzel yemek yemek iyi gelir.

sirkadiyen ritim/saat ile. araştırınız..

spor

(bkz: dopamin orucu)

çoğu insan gibi şu an akp karşısına krem peynir çıksa basacak durumdayım. Artık düzenin bir değişmesi lazım. Piyasalara, hukuka güven gelmesi lazım. AKP giderse yıkılırız zırvalarına katılmıyor.

Sağı da kapsayacak bir insan gelmeli düşüncesi ile baktığımda mansur yavaş olmuyor ise bu 3ü arasında ali babacan mantıklı geliyor. Hem daha aklı başında hem de öncesinde akp ile çalışmış bir insan.

Diğerlerine normalde günahım olsa vermek istemem fakat dediğim gibi şuan kimi çıkartırlarsa vermek zorundayız diye bakıyorum.

Ama çıkarttığı kişi yanlıştır, stratejik bir hata yaparlar.. orasını bilemem.

türkiyenin gerçekleri dahilinde chp hdp birlikteliği hem chp hem diğer ittifak üyelerini ürkütür mantıklı olmaz. ittifakta ana belirleyici olan chpnin iyi parti harici muhafazakar partilerin sesine kulak vermesi çok saçma. yani aman ürkütmeyelim durumuna gerek yok. gayet belirleyici olan chp ipnin muhafazakarlardan bu kadar etkilenmesi bence saçma. şu andakinden ne farkı olacak ki? yani biraz ağırlık koyup chp ipnin daha ön plana çıkıp geliyorsanız gelin gelmiyorsanız buyrun demesi lazım.

Akp'den bıkmış ama chp'ye mesafeli ve hatta öcü olarak gören kesime bakın biz de CHP yanındayız onlardan korkmayın cb seçiminde oy verin demek için sanki. İşin içine hdp girince hesaplar şaşıyor. Gelen ve gidene odaklanmak lazım. Açıktan destek zarar verir, başta iyi p. Kaybedilir. Bunlar bencesi bu konulara çok da hakim biri değilim...

(bkz: rant)

herkes payina duseni almak istiyor. kazanacaklarindan emin olduklari icin de paylastiklari tum planlar gaz almalik, temelsiz ve orta vadede anlamsiz planlar. bir sonraki secim donemine kadar her seyin daha da kotuye gidecegini bildikleri icin de ne koparirsak diye hareket edecekler secimden sonra. bu sefer hepimize daha cok aci verecek yapilanlar.

Yeni Türkiye'yi birlikte kurarken her kesimi kucaklayacağız, 28 şubat süreci ve benzerleri yaşanmayacak vs vs gibi bir altmetni var.

Devap ve gelecek de öyle %0.1'lik partiler değiller ayrıca. Hadi gelecek neyse de Devap bu seçimde 4 alsa bi dahakine 10'u zorlar, akp kaybederse çözülür çünkü.

Asıl bu ittifaktaki saçmalık Demokrat Parti. İyiP'in küçük kardeşi gibi dolanıyo etrafta ama mesela yerel seçimde İyiP'e Balıkesir gibi bi iki şehre maloldu Demokrat Parti'nin gereksiz yere çıkardığı adaylar. Şu an çok manasız bir parti bence ama belki bu ittifakla görünür olursa o bile %1 alabilir

Ben bu yola girecek olsam önce yapabildiğim kadar kas inşa eder sonra diyet yapardım. Düşük kas kütlen varsa ne kadar diyet yaparsan yap kötü bi vücut çıkar ortaya. Yeni başlıyorsa eğer kas inşa ederken az da olsa yağ yakabilirsin ayrıca.

(bkz: intermittent fasting)
(bkz: ketojenik diyet)
(bkz: ketofasting)
(bkz: omad)
(bkz: tek öğün)

Once doktora gitmelisin. Metabolizmani olcecekler, sonra buna uygun bi diyete baslayacaksin ve hayatinin geri kalaninda saglikli yasam ve duzgun vucudun tadini cikartacaksin. Geri kalanin hepsi spor ha spor diye irgatlik ister, aman diyim.

ekmeği kes, tatlıyı sıfıra yakınlaştır. Bol (ama hakketten bol) yeşillik (içine yağ katma lütfen) ile mideyi doldur. Bol su tüket. Çay-kahvede şekere sıfır tolerans. Günde 12000 adım hareket.

benim bildiğim kas ve yağ dokusu bambaşka iki doku. iki hedefine de ulaşmak için önce birini sonra diğerini yapman gerektiği şehir efsanesi. İhtiyacın olan iki şey ağırlık idmanı yapmak ve diyet programı uygulamak. Bu şekilde zamanla iki hedefine de ulaşırsın zaten. Ben spor yaparken genelde ağırsağlam ekibinin bu konulardaki tavsiyelerine göz atıyordum. İnternet sitelerinde hem idman hem diyet programı bulabilirsin.

pipedrive diye bir crm var, onu bir denemeni öneririm.

Trello da deneyebilirsin.

trello +1

ya da asana kullanabilirsiniz.

Notion

aynen, keriz silkelemasyon. aşkım canım diyen konsa tarlayı veren köylünün internet kullanabilenleri için o.

Sanal pavyon. Orani burani acip hos sohbet edersen bahsisleri kapiyorsun.

appstoredaki yorumlar gayet açıklayıcı

çok kötü bir ortam. merak edip girdim eskort ve sapık yuvası resmen.

sanmıyorum. geneli çoluk çocuk.

Sacma bir genelleme oldugunu dusunuyorum.

barış özcan falan da mı? yoksa sadece "hıyar soktum" videosu çekenler mi? neticede cübbeli falan da youtuber.

Neye ve/ve ya hangi belirtilere dayanarak bu çıkarımı yaptığınızı söylerseniz merak ettim.

Ben de doğru olmadığını düşünüyorum

Sacma

tümü diyerek genellemek doğru değil ama trendlerdeki youtuber'ları ve saçma sapan içerikleri görünce ben de sizin gibi düşünmüyor değilim.

yutubırlarla çalışıyorum, oksijen müthiş kafa yapıyor tavsiye ederim.

ulan iyi ki bi alayı yazdık tabi ki barış özcan'ı falan kastetmedim.

isim veremiyorum da anlayın işte bebelerden, rapçilerle takılanlardan parayı hızlıca bulanlardan falan bahsediyorum.

çoğu videoda gözleri kızarık, saçmalayan, hiperaktif hareketler, uzunca kahkahalar anlıyoruz yani. geçtik hepimiz o yoldan.

youtube'un kendisi bir uyusturucu zaten.

katiliyorum.

convertio'dan çevirip aç

Videoyu herhangi bir yerden çektiyseniz DVR kayıt özellikli bir TV'den lisans anlaşmaları gereği kilitli çıkar açılmaz. sadece çekilen yerde oynatılır.

Vlc’nin converti ile cevirebilirsiniz.

ben artık o öyle düşünüyor bu böyle düşünüyorları bıraktım 5 senelik arkadaşlık da bişey değil ayrıca :) öyle yıllarla büyütmeyin bence arkadaşlığınızı...

sana iyi gelmiyor mu? haksızlığa mı uğradığını düşünüyorsun arkadaşınla konuştun çözemedin mi? artık daha fazla üzerinde düşünmene bile gerek yok... ben artık eğer tepkileri anlayıp sonuca ulaşamayacığımı farkedersem karşı tarafa bişey demeden uzaklaşıyorum tertemiz kafa... toksik durumlara gerek yok sağlık için huzur şart... kim kime iyi geliyorsa onla vakit geçirmeli zaten iş sebebiyle tonla günlük hayatta yüzüne bakmayacağımız insanlarla takılıyoruz, özel hayatımda huzursuzluk fazla geliyor artık.. sizde takılmamaya çalışın bence hiç aklınıza gelince başka birşey düşünün hemen aklınıza bbaşka bişi getirin...

ben 13 senelik arkadaşlığımı bitirdim. bitirdiğim günden beri de hiç pişman olmadım. tabi 1 kerelik bir olay yüzünden değil birikmişlik yüzündendi. ama bitmesi gerekiyorsa bitmeli yoksa sizi aşağı çekiyor bu ilişki.

nikah sahidiydim arkadasimin, 10 yildir tanisiyoruz, ev arkadasligi vs vs. . Ayni durum, onceden olup da unuttum dedigim seyleri unutamadigimi fark ettim. Azaltarak bitirdim. Muthis rahatlama, tavsiye ederim.

Ben YouTube dönüştürücü kullanıyorum.

4k video downloader

Apple Music ile 3 ay bedava kullanabilirsiniz. İptal etmeyi unutmayın ama.

flvo yotube dönüştürücü direk sitesinden

Kara mizah adı üstünde mizah üretir, yani Atatürk'ün ya da bir hastalığın ölümün mizahı yapılabilir ama bizdeki kara mizahcılar kara mizahı aşağılayıp küçük düşürerek hakaret ederek küfrederek yapıldığını düşündükleri için pek verimli mizah üretilemiyor bu alanda. Kara mizahın temeli ironidir, ben ironi kullanılarak kara mizah yapıldığını pek görmedim Türkiye'de.

"Olması gereken bir şey" konusu bence sorunlu; sonuçta bu bir şeyin olup olmamasına karar verebilecek bir merci yok, olmamalı da zaten. Kaldı ki bağlam bu tür içerikler için çok önemli; bize yakın, kişisel olarak özen gösterdiğimiz, hassas olduğumuz şeylerle ilgili bu tür bir içerik görünce rahatsız olmak çok doğal. Benzer şekilde güldüğünüz, eğlendiğiniz bir içerik başkası için ofansif mizah örneği de olabilir. Bu konuda kimsenin "Bu kara mizah/ofansif mizah sevmek zorundasın" deme hakkı yok ama diğer yandan da bunun bir şekilde yasaklanmasını doğru bulmuyorum. Bunun mizahtan anlamak, anlamamak ile alakası yok.

Dusunce ozgurlugu ve nefret suclari farkli seyler. Herkesi elestirebiliriz ama nefret sucuna erismedikce. Ornegin bir yoneticiyi yonetici olma ozelliginden dolayi kara mizahla elestirebiliriz, buna hakkimiz var ancak ozel hayati bakimindan elestiremeyiz. Ornegin, bir kadin yonetici surekli cok kizginsa, yonetici olma ozelliginden dolayi kara mizah yapilabilir ama kizgin olmasi seks yapmamasina baglaniyorsa bu kara mizah degil ozel yasama saygisizliktir.

kara mizah ile bu söylediklerinin herhangi bir bağlantısını çözemedim ben. kutsala atatürke, ölenlere falan dalga geçerek laf söylemek kara mizah mı yani? nasıl bir manyak insanlar var çevrende?

Yasal sınırlar içinde olduğu sürece ben mizahın her türlüsünün normal karşılanması gerektiği görüşündeyim.

Bir kimseye hakaret edilmiyor ise, cinsiyetçi, ırkçı vb. ithamlar yok ise kara mizah bence iyi bir şey.

sıkıntı kara mizahın sınırlarının bilinememesi ya da sınırlar içinde olsa da hazmedilememesi nedeniyle yaşanıyor.

Ofansif mizahı kimse sevmek zorunda değil +1
Biri ofansif mizahı sevmiyor diye ona yobaz demem. Ancak ofansif mizahın ofansif mizah olduğunu fark etmeden bunu ciddiye alıp eyleme geçen adama yobaz derim.

En son yaşanan "Alevileri bir otelde yakmayı bilirsiniz" konulu şaka çok tepki topladı. Ancak bence bu durum 'yakanları' eleştiren bir şeydi ve Alevileri anmaydı. Ancak öyle algılanmadı. Şakayı yapan kadının kendisi de alevi zaten.

Bunların yasaklanmasını savunmakla Netflix'in yasaklanmasını savunmak aynı şey. Düşünce özgürlüğü zaten hoşuna gitmeyen şeylerin ifade edilebilmesine karşı olmamak demek. Beğenmeyen takip etmez, olur biter.

Benim çevremle alakası yok. İnternette hiç dolaşmıyorsunuz sanırım çünkü özellikle görmek istemeseniz bile denk gelmeme ihtimaliniz çok düşük. Burada birkaç link de vardı Atatürk ve öldürülen Pınar'la ilgili örnek olarak ama kaldırıldı. @reanarchy

kara mizahın ironi içermesi gerektiğini düşünmüyorum. bir bağlam içerisinde şaka yaptığında o şaka birbirinden bağımsız herhangi bir grup insana komik geliyorsa mizah yapıyor olursun. kime neden komik geldiğinin ya da arkasında farklı bir amaç olmasına gerek yoktur diye düşünüyorum.

kara mizahın amacı dalga geçmek ya da şaka malzemesine hakaret etmek olmak zorunda değil. kara mizah yapanlar birilerinin kutsal değerlerine saldırıyor olmak zorunda da değil. kendi bağlamı içerisinde komikse o şaka, şaka yapılan kim ya da ne olursa olsun, gülünmesinde sakınca görmem ben.

"bazı şeylerin şakası yapılmaz" düşüncesine toptan karşıyım, her şeyin yapılabilir. ama yeri ve zamanı vardır, herkese de yapılmaz. bir şeyin politically incorrect olması onun tü kaka olduğunu da göstermez.

saldırı kısmında durum genelde şöyle oluyor, birine ya da bir kesime saldırmak için yapılan kara mizahın, mizah olsun diye değil saldırı olsun diye yapıldığı belli olur. ama saldırı amaçlı kullanılıyor diye bu durum kara mizahı kaka yapmaz.

mizahtan anlamamak ayrı konu, insanların neye karşı hassas olduğu ayrı konu. mesela şu şaka çoğumuzu rahatsız etmez.
"My favorite film is The Hunchback of Notre Dame. I love a protagonist with a twisted back story. "
ama skolyozu ya da kamburu olan bir insan için bu şaka bir kara mizah örneği olabilir, o kişiyi rahatsız eder.

o zaman hiç mi şaka yapmayacağız?
tecavüz, atatürk, hitler gibi konular daha büyük kesimler için hassastır. ama yer yüzünde birilerinin bu konular hakkında hassasiyet geliştirmemiş olabileceği gerçeğini unutmamak lazım. hadi hitler ve atatürk daha yerel konular, tecavüz hiçbir toplumda kabul görmüyor diyelim. tecavüze uğramış ve bunu aşıp yeri geldiğinde şakasını yapabilen bir kadına ne diyeceğiz ki?

özünde ahlaki problemler tartışmasını içeren bir konu bu ve nasıl ki evrensel bir ahlak yoksa(olmadığını savunanlar için söylüyorum) kara mizah da sınırı olmayan bir konudur.

kara mizah apayrı bir şey. ofansif mizahla karıştırıyorsun. belli kesimlerce kutsal sayılan değerler üzerine mizah yapmak ofansif mizahtır. kara komedi ise içinde dramatik öğeler barındıran komedidir ve sokak mizahından ziyade kitap, film, tiyatro oyunu gibi sanat eserlerince kullanılır. yani iki terimin birbiriyle pek bir ilgisi yok. gerçi cevaplara baktığımda benden başka kimse de bu yanlışa değinmemiş. sanırım yıllar içinde kara komedinin anlamı değişmiş ve ben kaçırmışım.

soruya gelecek olursak, her açık fikirli insanın yapması gerektiği gibi sakınca görmüyorum. küfür, hakaret vs. olmadıkça (ki doğru üslup ve tavırla o bile olabilir) her şeyin esprisi yapılabilir. fikir özgürlüğü tam olarak bu demek oluyor zaten. beğenmediğim kısmını savunayım ama beğenmediğim kısmına düşman olup yok edeyim dersen (sözlüğün %80'i gibi) chp çomarı oluyorsun.

Ben gülüyorum. Espri gerçekten kaliteliyse kendi inancıma, beğenime yapılana da gülerim. Mizah, ironi bu tarz şeyleri severim. Ama bu konuda da ikiyüzlüyüz. Bir kesim Allah'a, peygambere yönelik kara mizah yapılmasına karşıdır ama Atatürk'e yapılana ağzını yaya yaya güler. Tam tersi de mümkün. Başka şeyler arasında da böyle bir bağlantı kurabiliriz sadece örnek verdim.

Geçenlerde bir iki standupçı baya linç edilmişti mesela. Ülkenin mizah yapıyorum diyeni de mizahın ne olduğunun hiç farkında değil maalesef.

İyi yapılan kara mizahı severim; gülerim. Mutlaka olması gerektiğini de düşünürüm. Ama dediğim gibi burdakı ince çizgi 'iyi yapılmış' olması. Kara mizah yaptığını sananların bir kısmı saçmalamaktan ve komik olduğunu sanarken antipatiklesmekten ileriye gidemiyor maalesef.

Her işte olduğu gibi bunda da zeka, kültürel birikim vs gibi konular öne çıkıyor/ çıkmalı.

Immanuel tolstoyevski'nin konuk olduğu flu tv'deki son videoda her şeyin şakası yapılır mı diye konuştular Canikligil'le. Kısaca aklımda kalan yapılır ama yapılan şakadan ne anlam çıktığı ne niyetle yapıldığı yani örneğin yermek için mi övmek için mi yapılıyor o belirleyici dedi. Bir de mesela bir durumun mağdurları da o durumun üstlerindeki ağırlığını azaltmak için şakasını yapabilirler rahatlamak için dedi. Mantıklı geldi bana bunlar.

Dolayısıyla somut örnek üzerinden konuşmak daha doğru olur anlam niyet şakayı yapan kişinin o olaydaki yeri gibi. Bağlam önemli. Gerçi sir gawain'in dediği gibi bu kara mizah değil. Trajik bir durumun içinde olan komik olaylar gibi anlıyorum ben kara mizahı. Mesela Bir Zamanlar Anadolu'daki SPOILER!!!!!!SPOILER!!!!!!SPOILER!!!!!!SPOILER!!!!!!SPOILER!!!!!!SPOILER!!!!!!SPOILER!!!!!!SPOILER!!!!!! cinayet olayında savcı-polis-jandarma ceseti bulduktan sonra katilleri ceseti bagajda taşıdılar diye kınadıktan sonra kimsenin taşımak için uygun bir şey getirmediği anlaşıldığında kendileri de yine aynı yöntemi kullanmışlardı.

Konunun başladığı dakikayla beraber flu tv video linki: youtu.be

Mizah turu olarak farketmez.
bir ara Ismet kim ki vardi mesela, ben ona cok guldum. sonra sacmaladilar. ya da lemanda falan cok karikatur olurdu, Ataturkle ilgili.

ama bazi aptallar acik acik sövmeye cesaret edemedikleri insanlara mizah yapiyoruz diye asagiliyorlar, amaclari anlasiliyo zaten. bunlari savunanlarin da bunlardan farki yok.

gördüğüm kadarıyla atatürk'e ,kutsallara ağız dolusu küfür etmek serbest ama şu an çok popüler olan bir konuda fikir belirtmek yasak . fikrini söylediğinde gelsin linçler ,gelsin hesap kapatmalar . illaki sürü ile aynı görüşü paylaşmak zorundasın.paylaşmıyorsa da çeneni kapatacaksın.

yukardaki cevapları okumadım ama;

bu tarz şeyler bu topraklara fazla geliyor ne yazık ki...herkesin bir kutsalı var ülkede mübarek.. ofansif olsun, kara mizah olsun herkes her an her şeyi yanlış anlamaya müsait.

"bana niye baktın" diye insan bıçaklayan var...

ama normatif olarak düşünürsem herhangi bir ifadenin esprinin "olmaması" gerektiğini düşünmüyorum.

kutsallarla da ilgili fikir beyan edilebilmesi hatta stand-uplarda espri malmzemesi yapılabilmesini isterdim.

Şu ölümlü dünyada 2 bacaklı, 2 kollu, tek ağızlı sıradan bir insan evladının kendi şahsi fikrinin ya da esprisinin başkalarını bu kadar etkilemesi çok üzücü. gül geç. umursama geç.

zor konu. mizahın sınırı yoktur, hele yasal sınırı hiç olamaz. bugün sınır buradar, yarın kurnaz köylü sınırın üstünden kazar sen tarafa atar. sınır bi bakmışsın kıçına girmiş.

mizahın her türlüsü türkiye için çok zor konu. bu yüzden bu kadar çok ve güzel üretilebiliyor. ha neden zor konu, çünkü bizim esasa dair çözmemiz gereken problemler varken biz hala usul tartışmaları yapabilecek kadar kendinden bi haber insanlarız. esas kavgası da hiç vermediğimizden, mizahın anlatmaya çalıştığını değil de, nasıl anlattığını bokluyoruz. yoksa; atam, izindeyiz. iki hafta, her yıl.

göz bozukluğu ile kötü yazmanın bir alakası var. o da aklınızda bulunsun.

yavaş yazın.

Oturup çalışınca düzeliyor. Bir de kişiye göre bazı yazı stilleri kişinin el yazısını düzeltmesini kolaylaştırabiliyor. Mesela el yazısı çalışırken yatık harflerle yazmayı deneyin.

ben ozensizlikten cirkin yaziyorum. ozen gosterecek takatim yok. cizgilere calisilabilir ozveri gosterilebilecekse.

bina eski, iskanlı dediği tapu değil tapu iskan belgesi. bir de kiracı ne zaman girmiş ona bakın, son iki yıl içinde bu fiyattan girmişse max 1 sene sonra bu kirayı yarıdan daha fazla düşürmeniz gerekecek. o da parayı çöpe atar.

kirayı neden düşürüyor ki?

o paraya görüklede, eskişehirde rahat rahat 3 ev alırsın. sıfır yada birkaç yıllık. üstüne para bile kalır. kira getirisi de hemen hemen aynı olur totalde.

bence kurum aracılığı ile direkt afrika'da kestirin. küçükbaş 600 tl civarı oluyor.

www.kizilay.org.tr

lösev bir seçenek.

kesildiğini görüp löseve bağışlarsan iyi olur bence.

Daha önce de benzer bir duyuruda belirtmiştim, kızılay ve lösev adak olarak kesmiyor. Sizden bir hisse bedeli alıp sayı 7'ye ulaşınca bir büyük baş kesiyor, bu işlem sizin adağınızı yerine getirmez.

Adağın yerine tam olarak getirilmesi gerekir, bir kurban kesmeyi adadıysanız mutlaka kesmelisiniz. Fakir bir çocuğa ayakkabı almayı da adamış olabilirdiniz, bir aileye mutfak erzağı almayı da, 3 gün oruç tutmayı da.

Sizin probleminiz ne adadığınızı hatırlamıyorsunuz, kanaatimce genelde adak denildiğinde bir koyun/koç gelir herkesin aklına. Ama yine de ehli sünnet bir alimden fetva ve bilgi almak lazım. İsmailağa fetva hattını arayabilirsiniz.

Mutlaka cevabı vardır.

Diyanet İşleri Başkanlığı Alo Fetva Hattı olarak daha önce 444'lü bir hat kullanılıyordu. Ancak daha sonra bu hat iptal edilerek sabit hatlardan ve cep telefonlarından ücretsiz aranabilen Alo 190 Dini Danışma projesi yürürlüğe girdi.

Ne olduğu belli olmayan yerleri arama.

kaleidoskop efekti diyoruz biz ama plugin vs olarak belirli bir ismi var mı bilmiyorum. manuel yapmak çok basit, o yüzden hiç plugin vs de bakmadım.

fena değil gibi sanki ama biraz yakın

pilot kameranın koyulabileceği tek yer olur statlarda. bu statda oynanan bütün maçlar da bu açıdan yayınlanıyordur, eğer yönetmen ikinci pilot altı platformuna koymadıysa -ve böyle bir platform yaptılarsa stada asıl-.

tüm statların tek bir kamera platformu olur pilot kamera bölümü için, orada da bir wallbox olur. bunları değiştirmek maliyetli işler maalesef.

tribünlerin stada yakın olduğu stadlarda böyle oluyor. alianz arenanın açısı da böyle. barnabeu'da da böyle onun da açısı kötü. yapacak pek bir şey yok kanımca.

auto focusu kapat, manuel yap.

Canon evet, manuel daha fena yahu.

oto fokusla profesyonel bir şey çekebileceğini sanmıyorum,
manuel yapacaksın,
biraz tekrarla alışırsın,

bana çok mesai yaptırdılar demeyesiniz diye de olabilir bence.

Yasal fazla mesai sinirini gecmemek icin

yok.

olabilir. başımıza ne geliyorsa bu görgüsüzlükten geliyor. sonradan görmelerin bozma oranı azımsanmayacak kadar fazla bence.

olmaz mı ya. yeniliğini geçtim, bir de koltuğuna alışamayanlar var. :) aylardır çekiyorum çilesini.

ben de cok aradim. su ana dek bir tek marks and spencerdan aldigim tshirtler dedigin kalitede cikti. lc waikiki, defacto, bunlara bulasma. marks and spencerdan sasirma.

Mavi.

Topman guzel.

kaft

jack & jones. tek cepli güzel basic tişörtleri var. 35tl idi ben aldığımda.

zara

IAMNOTBASIC

Bu sorunun tek cevabı var o da h&m. Yıllardır düz t shirt giyip devamlı arayış içinde olan ben h&m ile bu sorunu çözdüm. Ucuz kaliteli ve kesimi ideal.

h&m +1

h&m çok kalitesiz bence, mudodan aldım ben en son, fena değil.

Loft iyidir

sinebu ucuz, ama koltukları çok dar. dik otururken dahi sıkışıyor insan, ki benim boyum 1.68. daha uzunsan sen düşün başına neler gelecek.

Akmerkez'deki sinema pahalı ama çok güzel ve rahat. Paraya kıyabilirseniz oraya gidin.

(bkz: getem)

Türgök de var.