Yazılım sektörü artık neredeyse tamamen online olduğu için önü açık. Mobil de öyle.

arnold +1, internet her yerde web teknolojinin geleceği sürekli olacaktır.

ben deü bilgisayarı bitirdim ancak keşke sağlam bir okulda işletme okusaymışım diyorum çünkü düşündüğüm web projelerinin marketing ayağı hep eksik olduğu için proje ilerleyemiyor. böyle düşünürsek bence şanslısın, web projeni hayata geçirdikten sonra marketing bilgin varsa başarılı olma şansın artacaktır.

ingilizce iyiyse zaten yazılım konusunda kendini geliştirmen kolay olacaktır.

önü açık mı ne demek, hayvan gibi açık. ingilizcen olsun, ingilizcen yoksa sıfırsın. ingilizcen varsa başla kendini geliştirmeye, artık front end mi (ux falan), backend mi, database mi, cloud mu, neresinden tutarsan dal abicim.

pek acik degil onu ya, internete falan kim giriyo ki. buyuk bi balon bence. 8-10 pornocunun girdigi interneti sektor diye yutturmaya calisiyorlar.

bufe ac dostum, ailenden borc al kredi cek eczane ac. gelecek eczanede, bufede. siktiret basimiza icat cikarma, yazilim neymis aq, bilgisayara yap diyorsun yapiyor yazilim diye bir sey mi var

@marcus, yazılım kısmını söylemiştim ben de zaten :S

Önü acik ama fakat yazilimci, proje ve fikir konusunda arz cok arttigi icin kalitesizler yavas yavas dökülmeye baslayacak. Piyasada bircok web ve mobil yazilimci var ve bircogu giristigi projeyi cöp haline ceviriyor, o nedenle herkesin agzi birkere yanacak ve giderek kaliteli yazilimcilara yönelecek. O nedenle yazilimcilar kendilerini daha iyi yetistirmeli, yetistirenler kalacak. Proje ve fikir konusunda da ayni, artik herkes bir web ve mobil proje pesinde kosuyor. bundan 5 sene önce ortalama bir proje internet ortaminda ses getirebilirken, artik bu giderek zorlasiyor. Piyasada o kadar cöp haline gelmis fikir ve proje var ki. Özellikle Türkiye de web isinin mühendislik, marketing ve yatirim ayagi hep ikinci planda kaliyor. Ayni zamanda o kadar cok fikir hayata geciriliyor ki bircogunu duymuyoruz bile. Önceden iyi bir fikir ile proje yol alabiliyordu, ama artik fikir cok orjinal olsa bile cok iyi marketing ve ayni zamanda para ihtiyaci oluyor. Bu konuda da sadece iyiler hayatina devam edecekler.

Özet olarak pasta giderek büyüyüyor ve o nedenle simdi herkes bi sekilde kazaniyor, ama bu pastanin büyümesi yavaslayaca ve duracak. O günden sonra kaliteli yazilimcilar ve firmalar ile yola devam edilecek. Yani her gecen gün rekabet daha da cok artiyor. Bence kovala bu isi ama bilgi ve kaliteye herkesden cok dikkat edersen cok ekmek yersin.

Kalifiye elemana sürekli ihtiyaç var. Geçmişte de vardı şimdi de var. Yazılımcı veya bu alanda çalıştığını, bilgili olduğunu düşünen insan sayısı çok ama kaliteli yazılımcı sayısı çok az. Bu kişiler de her türlü bu sektörün ekmeğini yer.

süreniz dar olduğu için satarken kaybınız 750 dolardan fazla olur.
zaten 2-3 bin dolarlık araba külüstür bişeydir, ölmüş eşşek fiyatı verirler.

tahmin tabii bu.

bi de külüstür arabaya canınızı emanet edeceniz. onu da düşünün.

not: bildiğim kadarıyla abd'de araba kiralamak için min. 25 yaş gerekiyor.

araba alımı çok kısa sürmez, aldığınız zaman geçici bir plaka veriliyor ve aldığınız şehirdeki birimden yeni resmi plakanın gelmesini 10 gün kadar bekliyorsunuz vs. tabii bu plakanın elinize geçebilmesi için önce arabanın sigortasını yaptırmanız gerekiyor, o da masraf.

bir de 2000-3000lik araba ile ülkenin bir ucundan diğerine gitmenizi tavsiye etmem, çölün ortasında kalıverirsiniz. en azından bir subaru forester ya da outback almanız lazım ki onlar da 6000-7000 olmuştur. subaru'yu satmak kolay.

3 kişiyseniz

www.greyhound.com

otbiz hesâbı yaptınız mı?

750 dolar bana çok gibi gelmedi.

Ekstra olarak 100$ civarı satın alırken ödüyorsunuz(100$'ı tam hatırlamıyorum ama çok para değildi). Onun dışında sigorta yaptırmanız gerekiyor o biraz tuzlu olabilir. Yaşa, ehliyet yılına göre vs değişebiliyor. Biz 230$ ödemiştik.

Bir de hemen satamayabilirsiniz, araba elinizde kalabilir.

NY eyelati için konuşuyorum, arabayı plakasıyla birlikte almamız 30 dakika filan sürmüştü o da formu doldurmak için 15 dakika filan harcamıştık.

planınıza karışmak istemem ama arabayla las vegas'tan new york'a geçmek biraz saçma geldi. dünya üzerinde araba kullanmanın en gereksiz olduğu yerlerden biri NYC bence. Tabi New York olarak eyaletten bahsetmiyorsan eğer.

750+ dolar bence fazla pahalı değil. o paraya büyük ihtimalle yeni model bir araç verecekler size. siz kendiniz satın alsanız en azından 2005 öncesi kötü bir model araba alabilirsiniz. yolda bir sorun çıkacak uğraş dur. kiralarsan ara adamları gelsin halletsinler.

senin yerinde olsam miami-vegas araba yapardım. vegas'ta kiraladığım şirkete arabayı teslim eder new york'a uçardım. tek sefer abd'yi baştan sona geçmek yeter ya. miami-vegas aralıksız 1 günden fazla sürüyor zaten.

2-3 bine işinizi görecek araba bulunur bence. compadrito başgan daha iyi bilir tabi ama ben 2 sene önce falan 1500 dolares civarına yürüyeni sağlam, iş görecek araba bulunabildiğini hatırlıyorum. eyalet NJ idi.

ama satarken zaman dar olduğu için zarar fazla olabilir.

araba kiralamak için 25 yaş zorunlu değil, ehliyetin yaşına göre ödenecek ücret değişiyor sadece.

@compadrito: araba kiralama ücreti olan 1000$'a ek olarak istiyorlar 750'yi. O yuzden çok abartı geldi.

ABD'deki otobusler felaket olduğu için hiç düşünmedik ama zorda kalirsak Florida-New York arasını otobüsle gitmeyi gündeme alalım ;)

yav benim arkadaşımın külüstür cheerokee'si var 1500 dolara aldı. içerde camın buğusunu havluynan siliyo filan. me'acera arıyoz derseniz olur yani olmaz diyin bişiy yok.

1750 dolar tek yön araba kirası. şindi iş değişti... dur ben bunu o herife bi soriyim akşam filan görürsem. ya da bi dakka lan, meşaz atıp soriyim.

eklemedir, kocak konak ekleme: sordum meşaznan. hemen cevap kasma, soğna gonuşuruk didim. ilk tepki olarak, araba satın alırsan, yolda başına gelen herşeyden sen sorumlusun yazdı.
yani kiralık araba kayış yararsa gene de yola bi şekilde devam ettirirler seni gibi annadım bunu ama gördüğümde sorurum.

@compadrito: evet, isin o kısmını düşünmedik hiç. Sanirim en mantıklı las vegas'tan direkt florida'ya basmak, oradan da otobus ya da trenle new york'a gecmek. Bayagi vakit alacak ama one way fee odemekten iyidir :)

işinize burnumu sokmak gibi olmasın da, benim annayamadığım nokta şu:

Amarigada araba kullanmak ya da karayoluyla seyahat, bu tatilin birincil amacı mı? Vakti, nakti ve enerjiyi yollarda harcamaktansa, şehirleri tanımaya, görmeye vakit, nakit ve enerji harcamak daha mantıklı diil mi?

Amtrak'ın web sitesi, 'bilet fiyatlarına bakmak içün soğna gel, şindi meşgulük' didi. O yüzden bilemiyom ama Amtrak otbize göre hep pahalıdır ve hep de zarar eder. Çünkü tren hattı işletmek çok mesârifli bi iştir.

ekleme: sayfa düzelmiş, baktım şindi: Miami - New York 26 saat sürüyo ve 185 dolar. Otbiznen nerdeyse aynı fiyat.
Vegas - Miami'ye de baktım: 600 dolar ve 23 saat sürüyo. Niye öyle kısa sürüyo ve niye bu kadar pahalı, onu annamadım bak!

Sırf merakımdan Greyhound ve American Airlines fiyatlarını da karşılaştırdım, Miami - New York arasında:

Otbizde bileti önceden alırsan 125 dolar, internetten alırsan 144 dolar, liste fiyatı 180 dolar, vazcayabilinen bilet alırsan 200 dolar. Miami - New York arası otbiznen 30 saat sürüyo ve iki aktarma var. Turşu olursunuz lan! Basur olursunuz. Hatta oturmaktan, beyninize, kalbinize pıhtı neyin atar Allah etmiye!

Uçak ise 3 saat sürüyo ve 250 dolar.

Hadi elim değmişkene, Vegas - Miami'ye de bakıyim didim: 279 dolar ve 5 saat sürüyo.

peki arabaynan nası gidiliyomuş didim: 2533 milmiş ikisinin arası 4 bin kilometre yani. Hiç mola vermeden araba kullanmaya kalksan saatte 50 mil ortalama süratten 50 saat sürüyo. Günde 10 saat araba sürseniz 5 gün 4 gece sürüyo. Demek ki bütün tatil yolda geçecek. Gugıl map 38 saat gösterdi.

Peki didim nağadar benzin yakar bu tomofil?

ohmygas.com diyin neşeli bi yer keşfiddim sayenizde. tek yön 385 dolar yakarmış. e diyon ki, 1750 dolar tek yön araba kirası. oluyo sana 2150 dolar artı otel artı yemek artı yorgunnuk.

Gugıl map uçak biletini 400 dolar gösterdi. Farzet 280 diil de, 400. Üç kişi 1200 dolar (Vegas - Miami) artı 5 saat uçuş, iki önden iki de sondan koy; net 9 saat yol.

O mu iyi?

Yoksa 5 gün direksiyon sallamak, turşu olmak ve 3000 dolara yakın para harcamak mı iyi? O arabayı kullanan adam yolda yürüyemez hâle gelir lan! Daha bunun bi de Miami - New York'u var!

Bilemiyorukh, belki de çenem fazla düştü!

@compadrito: road trip amacıyla yola çıkacağımızdan arabayla gezmek ve karayolundan gitmek birincil amaç, evet :) ama vakit ve para sıkıntımız olduğundan bir şehirde en fazla 3 gün durabileceğiz.
birkaç saattir dediğiniz ihimalleri araştırıyorum.
şöyle düşündüm, arabayı Miami'den alıp, dönüşte Jacksonville'e bırakmak. (one way fee yoksa, şirketlere mail attım) Jacksonville kuzeyde olduğu için bayağı vakit kazandıracak. Jacksonville-New York arası trenle 17, otobüsle 21-22 saat. Tren 130$, otobüs 85$. Uçaklarda bagaja fazladan para istediklerinden uçak ihtimalini çok düşünmmüyoruz, zira bavulumuz olacak.

Las Vegas-Jacksonville arası bayağı uzak, 3 günümüz yolda geçecek, orası kafamızı karıştırıyor. Arabayı Orta Amerika'da bi yerde bırakıp ordan New York'a bassak nasıl olur acep, hmm.. One way fee standart mı oluyor acaba?
Tabii bütün bu hesapları yaparken nasıl olsa benzin ucuz diye benzin parasını hiç hesaba katmadığımı söylemeliyim :)

Bi de, iki kişiyiz sadece. Daha fazla olsak yemişim one way fee'sini de benzinini de.

acaba diyorum, eyalet eyalet araba mı kirasalak, eyaletler arası otobüsle geçsek falan?

pek bilinmiyor ancak Türkiye'de bu işi yapan ilk şirket fruitandthecity, 2 kere kullanıp memnun kalmıştım.

(bkz: fruitandthecity)
www.fruitandthecity.com

@cigerdelen okumustum ben basligi sanki ya. ya da yeni sekmede actim bir kac ay kaldi sonra sildim okumaya usenip :)

ben de oyle aynen. asmiyorum buyuk cop posedi gibi bir seye koyuyorum oradan ustte ne varsa bulup giyiyorum. igrenc. igrenc!

hani yeşilçam filmlerinde hafızayı geri getirecek şoklar var. işte onlardan biri lazım sana. çok sağlam bir dayak, çok ağır bir iş, despot bir patron tüm üşengeçliğini söküp alır.

@mayeskuel dimi aynen. soyle saglam bir dayak lazim. mesela ise basvurmam lazim belki agir patronum olur ama ise basvurmak icin yapmam gereken islemleri geciktiriyorum :(

oturup bir film mi izleyeceksin mesela, yada kahve mi iceceksin bir sigara yakip veya hosuna giden birsey, once onu kazanmayalim gibi dusun. camasiri makineye at gel kahveni ic. pc de oyun mu oynayacaksin yarim saat odayi topla oyuna gec. dondurma yemeden once camasiri as dondurmayi kazan gibi. caninin istedigi seyleri yapmadan once onun sarti olan gorevini yap. zaten sonrasinda icin rahatliyor sorumluluklarini yerine getirfigin icin. ic sesinle "erteleme! erteleme!" seklinde baski kur kendine. ise yariyor :))

@hayirsiz hocam aslinda uzun uzun yazmam lazim benim durumumu ama dehb falan oldugunu zannetmiyorum. dikkat eksikligim var ama sevmedigim seylerden cok cok cabuk sikildigim icin bu. sevdigim seylerde oyle bir durum yok.

bir de bunun tedavisi ilacla degil mi? dehb tanisi, tedavisi gorursem ilerdeki planlarimin icine eder oyle bir sey yapamam. ee tabi hastaysam tedavi olmadan gezmekten iyidir ama.. yapamam. neyse usenmezsem gideyim bir konusayim doktorla sagol.

belki işe yarar;

habitrpg.com

aynısı bende de var. herşeyi geciktiriyorum, zamanında yapmıyorum. ama o yapmadığım şeyler sürekli aklımda dolaşıyor ve beni rahatsız ediyor. kişisel atalet olduğuna kanaat getirdim en sonunda bunun. onu yenmek lazım. hatta kitap da gördüm bununla ilgili (bkz: http://www.muminsekman.com/kisisel-ataleti-yenmek.html) ama alıp okumadım. bir de biryerde böyle iş geciktirmelerin mükemmeliyetçilikten de kaynaklandığını okumuştum. ben de var maalesef ondan biraz.

Yok gayet gençsin bence. Yüksek lisansı vereceklerini pek sanmııyorum ama lisans eğitimi şart bence bunun için.

geliştirici olmak istiyorsan üniversite okumanın çok bi anlamı yok. Eğer yeterli motivasyonun ve ingilizcen varsa binlerce kaynak var internette, onları kullanarak 4 yıllık bilgisayar mühendisliği bölümünde öğretilenlerden çok daha fazla şey öğrenebilirsin bence.

yazılım için üniversite gerçekten işe yaramıyor. oradaki eğitim tutarlı değil. bir derste ileri seviye (oop) eğitim verilirken bir derste bilgisayarı açma kapama öğretiliyor. hocalar zaten ezberden veriyor. ki bu sektör dünyanın en dinamik sektörü. ayrıca eğitim en temel/başlangıç haliyle verildiği için piyasada iş yapacak kadar yeterli değil.

diğer arkadaşlarında dediği gibi en iyi kaynak internet. öncelikle başlarda yoğunlaşacağın platform ve dil'i seçmen gerek. web için asp.net mvc/php zend fw olabilir. mobil için ios/android olabilir.

şuanki halinle bir yazılım firmasına girip kendini de geliştirebilirsin. ama azda olsa temelin olması lazım. iktisat okuduğun için ERP sektöründe yazılımcı olmak senin için iyi olabilir. özellikle yazılım sektörü içinde butik kaldığından çok iyi ücretler alabilirsin.

ama emin ol, en iyi eğitim internette. senin sadece yol haritanı çıkarıp, istikrarlı bir şekilde ilerlemen gerekiyor.

boşuna gitme üniversiteye. data structures, object oriented programming ve analysis of algorithms derslerini araştır onlara bak yeterli. 5 senede faydalı bu dersler vardı. gerisi tırıvırı.

Şu anda ileri düzey PHP biliyorum. OOP konusunda da oldukça iyiyim. Java bilgim biraz daha giriş düzeyi sayılır. Diğer web teknolojilerini (Jquery, Js, Css) etkin biçimde kullanabiliyorum ancak iş tecrübem yok. İş başvurusu yapıyorum ancak görüşmeye çağrılmıyorum bile. Biraz etiket gibi olacak ama bu yüzden ihtiyacım olduğunu düşündüm eğitime.

Tek başına da yazılımcı olunur. Ne bebeler var çatır çutur yazıyor ama işin bileninden temel mantığı ile öğrenmek bana daha mantıklı geliyor. Yazılım mühendisliği üzerine İngilizce yüksek lisans yapmanızı öneririm. Lisansta 4 sene ıvır kıvır dersleri zaten almışsınız ve zaten programlama dili biliyorsunuz. Temelde eksik olan dersleri ve uzmanlaşmak istediğiniz alanı 2 senede halledersiniz.. Devlette kabul zor olur ama bütçeniz müsait ise kaliteli bir özel üniversiteye başvurun derim.

@take a minute çook teşekkür ederim :) bekliyorum görüntüyü.

menüye ekle dedim, kategorileri oluşturdum yazıları da ekledim ama hala anasayfada gorunmuyolar :(

Anasayfa'da görünmüyorlar dediğiniz son yazdığınız yazılar mı görünmüyor? Kategorinin sayfasına girince yazıları görebiliyo musunuz? Aslında soru menüyle mi alakalı kategoriyle mi alakalı anlayamadım.

@Mbrain anasayfada kategoriler olsun istiyorum mesela seyahat, yeme-içme gibi..yazdığım yazının türüne gore o kategorilerde toplıycam yazıları.ana sayfada en üstte gorunsun istiyorum.

hallettim.teşekkürler :)

bi de nette bakındım, hep wordpress admin sayfasından nasıl yönetilir ona dair dersler var ama bu umurumda değil.

bana wordpress kodlama lazım. işte mesela <?php bloginfo('template_url'); ?> gibi kodların kullanımı, nerelerde nasıl kullanılmışlar, bir web siteyi kodlarken neyi nasıl yapayım bunlar lazım bana.

kendi tasarladığım bir temayı, backendini de kendim yapmak üzere kodlamam gerekiyor kısaca wordpress ile. bana komple bir ders gerekli ya da çook güzel bir örnek.

php, css, jquery cart curt hepsini biliyorum ama wordpress bilmiyorum diyenler beni öldürüyor. bunlarin hepsini biliyorsan wp'yi nasil kodlarim diye cevap beklemen yazik, bosuna ogrenmissin o kadar seyi.

@eksi sozlukte,

güzel kardeşim wordpress'in kendine has kodları var. bunların tam işlerliğini öğrenebilmek için en azından sıfırdan bir wordpress tema yapılan derse ihtiyacım var. temanın her noktasını kodlarım, ama wordpress'in admin paneliyle olan ilişiğini sağlayan kodları doğru yerlerde kodlayamam. ya da wordpress'in istediği standartlarda kodlamayı bilemem. öğrenmem lazım. başka nasıl anlatayım derdimi?

3 günümü 4 günümü alacak bir şey, ama güzel bir kaynak bulursam.

İngilizce bildiğini varsayarak cevap veriyorum;

Wordpress'in temelinde aslında öğrenmen gereken şey "Hook"[1]. Hooklar Wordpresse istediğin gibi müdahale edebilmeni, düzenleyebilmeni sağlıyor.

2 çeşit hook var;
-Action[2]
-Filter[3]

Bunları öğrendikten sonra default temalardan birinin kodlarını incele. twenty-fourteen vs. Onların functions.php'lerini incele. Takıldığın olursa sorabilirsin, yardımcı olmaya çalışırım.


1. codex.wordpress.org
2. codex.wordpress.org
3. codex.wordpress.org

Tuvalet kagidi atiyorum bir parça.

1a2b3c4d +1

Öcelikle umumi bir tuvalet değilse kullandığınız klozetteki su pis değildir. Ama illa ki sıçramasın derseniz oturmadan önce bir parça tuvalet kağıdı atabilirsiniz suyun üstüne. O zaman hiç sıçramaz. Taharet meselesine gelince klozetteki taharet musluğunu kullanın. Hiç elinizi kullanmadan hafif tazyikli bir şekilde ilgili bölgeye suyun çarpmasını sağlayın ve tuvalet kağıdı ile kurulayın. Afiyet olsun.

Elini kullanmazsan kirli kalır. Kalmaması çok düşük bit ihtimal. Suyu aç ve elinle taharet al. Bunları yazmayalım buraya.

Genelde kalın sıçarsan sıçrar, çözümde peçete.

bok muhabbeti, en sevdiğim ^^

1a2b3c4d+1

ikinci soruna gelirsek, tuvalet kağıdı-ıslak tuvalet kağıdı-tuvalet kağıdı kombinasyonu ile çözebilirsin bunu. hatta ara sıra -her zaman değil- şunlarla;

www.sackozmetik.com

elimizi değdirmemize de gerek kalmıyor.

O tuvalet kağıtları zamanla tıkanma yapıyor atık sisteminde. Hayır bir gün sifonu çektiğinizde klozetteki artıklar dışarı doğru taşarsa nedeni o kağıtlardır, aklınızda bulunsun.

O tuvalet kağıtlarını arıtma tesisleri çimento fabrikalarına satıyor, sonra ondan çimento yapıyorlar, bokunuz duvarlarda ölümsüzleşiyor. Atabilirsiniz yani boşuna mı atık su parası veriyorsunuz? Sağlam yapsınlar tesisatları tıkanmaması için.

1- su sıçramaması için denmiş zati, bi parça tuvalet kağıdı..

2- öhöm kişisel temizlik için de.. kıç doktorumdan (bkz: proktolog )aktarıyorum: elini kullanma, sıvarmışsın her yere. %100 temizlik için duşta sıcak suyla (yazın ılık olabilirmiş) makatı 10-20 saniye kadar yıkamak gerekmiş. sabun falan kesinlikle makata sürülmemeliymiş, şöyle çöemelip duş başını tuttun muydu... işte öyle.

elini sürmene gerek yok. taharet musluğunu kullan sonra musluğu kapat ve istediğin miktarda tuvalet kağıdıyla sil. temizlenir.

olm tuvalet kağıdı atmayın lan önden, tıkanıyo klozet. 2 kere evde dişi bireyler varken ses olmasın diye öyle yapayım dedim sonra 3 saat açcam diye uğraştım.

pansiyonda olduğun için çekiniyorsan çamaşır suyu dök girmeden önce klozete, birkaç dakika bekle sifonu çek ve kullan. çamaşır suyunun öldüremeği bakteri henüz varolmadı.

(bkz: fekal oral yol)

sıçrama sorununu şey etmişler. zaten bir süre sonra alışırsın, bırak sıçrasın evdeysen.

ama anlayamadığım şey hala elle taharet al diyenler var. aga elinizi kıçınıza iki sürtünce o bakteriler ölüyor mu sanıyorsunuz? o bakteriler orada illaki olacak. elini sürünce bi de eline geçiriyorsun o bakterileri, sonra her yere geçiriyorsun. bırak götünde yaşasın o bakteriler sadece. ıslak peçete veya taharet musluğu işe yarar çözümler. ama el sürmek kesinlikle olmamalı. sırf bu taharet geleneğinden ülkenin yarısı eli boklu geziyor. neyse ki zamanla azalıyor.

ek: bırak elini götüne sürünce el yıkamayı sadece tuvalete girip çıkınca da elimi yıkıyorum. ayrıca o el göte değdi mi elden o bakterileri yüzde yüz atmanın bir yolu yok. şöyle diyeyim, elinizde zaten bakteriler var, götte de var. bunlar usul usul yaşıyor. sen elini götüne sürünce, elindeki bakterilerin bir kısmı götüne, göttekiler de ele geçiyor. e farklı ortamlarda zararlı oluyorlar bu sefer. ayrıca ülkenin diğer bir yarısının da elini yıkamadan tuvaletten çıktığı düşünülürse(ve gelenek diye eller göte değiyor) bundan acilen vazgeçmek lazım.

ayrıca göte suyu vurup çıkmak değil, suyu vurduktan sonra peçete denen şey ile iyice silmek gerekir. götü parmaklamaya gerek yok.

şöyle de bnunu araştırmış kişilerden dinleyelim bir de:

Sağlıklı bir insanda idrar mikrop içermez, ancak dışkının her milimetre küpünde milyonlarca bakteri bulunur. Bunlar bağırsaklarımızdan atılmış olmasına rağmen, herhangi bir yolla tekrar vücudumuzun iç ortamına bulaştıklarında hastalığa neden olurlar. Bu nedenle özellikle dışkılama sonrası temizliğin özenle yapılması çok önemlidir. Dışkılama sonrası temizlik, daha önce de belirtildiği gibi idrar çıkışı açıklığına ve kadınlarda vajina girişine mikrop bulaştırmamak için mutlaka önden arkaya doğru yapılmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken diğer noktaysa, dışkılama sonrası temizlik yapılırken ellere mikrop bulaştırılmamasıdır. Dışkılama sonrası temizlikte doğrudan eller kullanıldığında kirlilik öyle artmaktadır ki etkili yıkama ile dahi eller tam olarak temizlenmemektedir. Bu nedenle dışkılama sonrasında ilk temizliğin, gözle görünür bir kirlilik kalmayıncaya kadar yinelenerek her seferinde kuru temiz tuvalet kağıdıyla, daha sonra yine el değdirilmeden fışkıran suyla ya da ıslatılmış kağıtla yapılması ve bölgenin tuvalet kağıdı ile kurulanarak temizliğin bitirilmesi en uygunudur. Bu işlem bittiğinde eller mutlaka aşağıda el temizliğinde anlatılan şekilde etkili bir biçimde yıkanmalıdır. Özellikle ellerde istenmeyen bir bulaşmanın olduğu durumlarda kullanılan musluk, sifon ya da kapı kolu ve benzeri bir yüzeye dokunmak gerekiyorsa, buralara doğrudan temas yerine tuvalet kağıdı kullanarak dokunmak, tuvalet kağıdının ruloda kalan bölümünü kirletmemek, hem daha sonra kendimizi hem de birlikte ortamı paylaştığımız insanları, dışkı ile bulaştırmamak açısından önemlidir.
bilheal.bilkent.edu.tr

tuvaletten çıkınca ellerini yıkamayan arkadaşları gördük. ama biz taharetten sonra elleri yıkarız. nasıl bir cahillik bu suyu vur çık. fransızlar da yıkamadan çıkıyormuş, öyle yapın en iyisi. kıçn boklu gez, ellerin kirlenmesin. sadece suyu çarptırırsan b*k parçalanır ve dağlır. asıl o zaman etrafı batırırsın ve yayarsın. birde suyu kuvvetli açarsan hop tuvaletin zeminine...

geçici dolgunun altına sinirleri körelten bir şey koymuş olması lazım, incecik küçücük ilaçlı kürdana benziyorlar.
kanal tedavisi kılcal damar tedavisi gibi bir şey, dişin sinirlerini ve içini temizliyorlar. boşalan yere de dolgu yapacak, kendi dişinin kavuğunu yine kullanacaksın yani.
edit: bir saat daha dayan, geçici dolgun iyice sertleşsin ki düşmesin.

ya apselidir o diş, augmentin vs iç demedi mi? evet oraya ilaç gibi birşey koyuyorlar, kanal tedavisi direkt yapılan birşey değil. ikinci seferde temizleyip doldurur artık. başından savma değil.

tek seansta yapıp gönderseydi başından savmış olurdu. bazen 2 bazen 3 seans oluyor kanal tedavisi.

builtwith.com ajax gorunuyo sadece

(bkz: websocket)

Androidde kapatılamıyor

android'de kapatılıyor. last seen de salak ergen muhabbeti.

Last seen açık ise:19:38'de çevrim içiymişsin. Kiminle konuşuyordun!?!?!?

Last seen kapalı ise: Neden kapalı bu, ne iş çeviriyorsun?!?!?!

@himmet dayi hakikaten bu mudur olay? vay arkadas bu kadar mi kamil ve kezban olur bir memlekette.

maalesef var böyle kamiller ve kezbanlar.

Lorde - Team www.youtube.com

@himmet dayi,

buldum;
Jabberwocky feat Elodie Wildstars - Photomaton
www.youtube.com

lan lastiği tekere sokup janta geçirmesi çok zordu be

o iyiydi de bisikleti 1 saat sonra al demesi acıydı :)

biz kendimiz yapıyoduk vasilias karşim.

Uzerine agirlik koyardik. Pompa vardi la pompa :)

Otobuste agladim. Millet uyandi

şimdi de farkı yok. bisikletimin çantasında yama ve levye her zaman var. pompa da tabi.

Ben eski bir şamriyelide ortadan yarip yeni şamriyeli icine gecirip takip şişiriyodum cok zor patliyodu oyle:)

ben hiç anlamam valla beleşe yaptırıyoduk amcaya zaten hehe :) beleş olunca 1 saat sonra al gel diyodu adam bünye alışmamış yürümeye perişan oluyodum.

sevmezdim ben ya, arka tekeri ne zaman söksem imanim gevrerdi. bende eski agir bisanlar vardi ilk bisikletim, katlanir, yetiskin bisikletinden hallice, ufacik cocukken üzerine cikinca pedala ayagim erismezdi düse kalka binerdim.

sonra kendim topladim bisikleti, kaynaksiz, alüminyum kadro, tekerler icin anahtar falan yok, kendinden acip gevsetip cikartiyordun, kulakliydi, onlar gene rahatti. simdi 2. el bir bisikletim var, eski bir sey, teker patlarsa vs bisikletciye birakmak daha kolay geliyor. zaten yari ölü alet, yarin öbür gün arka disliler pastan ölücek, tetanoz olmadan degistirmeme imkan yok eldeki malzemelerle.

arka teker patladıysa sıçtın, vitesin ayarını yapaması ölümdü

benim en fazla bisikletimin zinciri attı, lastik söndü, vites bozuldu. lastiği şişirmek için de araba yıkama yerine giderdik. para vermemek için de sırıtarak teşekkür ederek çıkardık dükkandan, yanımızda para yoktu çünkü.

geçen sokakta bisikletimin vitesini komple değiştiriyordu babam. ufak veletler geldi, amca benim bisiklette şu sorun var, yapar mısın falan dediler. hiç değişmiyoruz hiç.

çok güzel günlerdi.

bisikletçi bir amca vardı 2-3 liraya halederdi tüm işleri. Geçen sene gittim dükkan kapanmış, amca ölmüş :/

Tek kisi olunca zordu da mahalledeki bi tur verseneciler ile yaparsan kolaydi. Tabi emeklerinin karsiligi da bir turdu :)

Bi de lastigi rornavidayla gecirirdik kolay olurdu tak tak.

benim hiç pisikletim olmadı la! fitbol topum da olmadı.

Öyle bir yazmışsın ki sanki artık bisikletlerin tekerleri patlamıyormuş gibi:) Bu işin başka yöntemi yok ki zaten. Bisiklet kullananlar hala öyle yapıyorlar, yeni lastik almadıkça tabi. Ben motosiklette bile öyle yapıyorum bazen. Sen çocukluğumu özledim desene suna...

voobly?

(bkz: age of empires 2 hd)

gameranger da iyidir.

gameranger.

bmw'ye benziyor.

bana da jantlardan ve stoplardan bmw gbi geldi.

bmw olduğu kesin.


3.30 olabilir

arka kapi pencere tarafi kavisinden dolayi bmw diyorum. klasik bmw tasarim detayi

bmw 5 serisi o, kaza 1 sene falan önce olmuştu kamyonetin biri sapağı kaçırıp geri geri gelince trafik kitlenmiş arkadan 170le gelen bmw tıra arkadan çarpmıştı 2kişi ölmüştü araçtaki

kesinlikle bmw, hatta exlibris'in dikkat cektigi olayin adi da "hofmeister kink" diye geciyor.

i.imgur.com
i.imgur.com
i.imgur.com

www.gazetelertr.com

ali tahsin güneş, deü hastanesinde.

iyiymiş diye duydum hiç gitmedim, haftaya randevum var.

Kuşadası Devlet Hastanesi hekimi metin özkan, şaşırtıcı derecede iyi bir hekim hele de bu zamanda ezbere ilaç yazmıyor araştırıyor inceliyor tahliller tetkikler sonucunda yazıyor, ve takip ediyor hastasını sonuç ise yüzde yüz başarı. Geçmiş olsun

ortak dersliklerin burası olduğundan tam emin değilim ancak büyük ihtimalle bu;

link olarak verince sorun oluyor
google.com/maps/dir/38.3697843,27.2084175//@38.3695463,27.2089508,472m/data=!3m1!1e3!4m4!4m3!1m0!1m0!3e0"

şöyle bir şey var burada bulamadım ama :

www.haritamap.com


kapıda elemanlara sorarsan tarif ederler. ben 1 hafta kursa gittim oraya. ama o dediğin derslikleri hatırlamıyorum.daha detaylı bilgi verirsen bulunabilir. mesela neden gideceksin. sınav mı var ? varsa ne sınavı?

araba ile gidecekseniz, kampüsün ana girişindeki yoldan hiç sapmadan sonuna kadar gideceksiniz. en sondaki binalar mühendislik fakülteleri.

kitap olaylarını bilmiyorum ama google play üzerinden yapılan kazanç türkiye hesaplarına aktarılamıyor.

bence libidosu tavan yapmış.

böyle sanat mı olur

son yıllarda bu tür girişimler populer olmaya başladı. kusarak yapan var, vajinasına makarna sokan var. garip yüzyılın garip sanat anlayışı ama cinsel bir olayı olduğunu sanmam.

boyayla(çıplaklığı en fazla içeren yol olduğundan boya diyorum) yapılan her işin sanat olmayacağının kanıtıdır nazarımda. ''bir resmin doğumu'' diye isim koyunca sanatsal mı oldu şimdi

sanatçının her yaptığı sanat mıdır, sanat nedir falan filan tartışmalarının geldiği durumun en son örneği. kanvasa attırıcak işicek sonra imzasını atıcak ve bu sanat eseridir dicek. pratikte öyle olucak. çünkü tartışma öyle ilerliyor. sanat nedir vs vs. sanatçının her yaptığı sanat olur mu?

ben anlamıyorum bu insanlar ne yapıyor kim kimi göt ediyor 100 senedir aynı zırvalıklar. yok sıçıp getirir yok attırıp peçeteyi getirir. ben hepsini maaşa bağlıyalım rahatlasınlar sonra da rönesansa döncez hep beraber. izleyenler de yapanlar da ne oldugunu anlamıyor amk.

birinin perde tutması inanılmaz komik. umut sarıkaya hikayeleri gibi. "ya sanat yabıcaz da gören mören olur ismail bi zahmet tutuver ciğerim" gibi. madem yapıyosun o perde ne ya

sanatın içine s.çmanın bir değişik versiyonu.

gördüğüm en saçma şey. Bedri Baykam'ın peçetesinden bile saçma.

daha çok performans sanatı kategorisine giriyor sanırım.
ama yine de anlamsız olduğu konusunda aynı fikirdeyim.

sanat.
bir manaya gelmesi de gerekmiyor.

sansürsüz versiyonunu istesen sanatsever! güldürmüştür.

ulan arkadaş adamlar picasso'larla salvador dali'lerle aynı çağda yaşadı. bizim bi bob ross'umuz vardı. o da öldü. geriye artık diye bunlar kaldı. buna sanat diyenin gözü çıksın. bu sanat mı be. allah belalarını versin. adi karı! :)

ben bir bok anlamadım. ama elbetteki anlamıyor olmamız anlamsız olduğu anlamına gelmez.

şurada biraz anlatılmış:

i.imgur.com
i.imgur.com
i.imgur.com

sanat, tasarım ve görsel kültür, malcolm bernard
ütopya yayınları

deli gibi rüzgar var, insanlar palto ile geziyor... izlerken ben üşüdüm.

sonra www.milomoire.com adresine girdim ve gördüm ki o hava abla için hiç bir şeymiş. karlı havada abla memintoları karla ovalıyor, vay ki ne vay...

@late viper

memeler silikon mu dersin? sanki öyle shdfg

lanet olsun atom fiziğinede sanatada.

sanatla uğraşan biri olarak sikeyim böyle sanatı. sanat sanat içindiri benimsemiş olabilirsin ama sanatın da bir adı var amk.

ben böyle sanatın içine tükürürüm.

@devilred
abla komple silikon;)

keşke geberse ilgi budalası kahpe

Sansürsüz versiyonunu 5 euro'ya satıyomuş kafaya gel arkadaş.

milomoire.fetchapp.com

@late viper

o ne demek ya :)

@devilred
izolasyon malzemesinden imal edilmiş, soğuk geçirmiyor diyorum;)

alt metinde ise "silikon~estetik" bağlantısından ablanın komple estetikli olmasına gönderme vardı.

Performans sanatçısı işte. Daha değişikleri de var. Geçen senelerde bir kadın İstiklal boyu sümüklüböcek gibi sürünmüştü örneğin, o da performans sanatı icracısı birisiydi.

çıplaklığı bu kadar yadırgamanız çok saçma, regl ile ilgili bir şeylere değinmeye çalışmış ama anlayamadım.

bu tip şeylere ön yargılı yaklaşmak istemiyorum sırf gözüme anlamsız göründüğü için. içinden çok farklı, güzel, özel şeyler çıkabiliyor. çıkmasa bile sanatçı öyle düşünerek yapmış olabiliyor.

ama yine de "bu ne amına koyim ya" demeden edemiyorum.

ortaköy'de deniz tarafındaki starbucks iyidir. üst katları var.

(bkz: urban station)

@Mbrain harika bir şeymiş bu ama saati 8tl açıkcası bana tuzlu geldi. çünkü bildiğin kahvaltı sonrası gidip akşama doğru çıkmayı planlıyorum. starbucks ya da nero da da aynı parayı veririm belki ama istediğim kahveyi, keki ben seçerim:/

Hisarüstü balkon cafe

@divit, haklısın hocam o kapsamda işlerde de çalışmışlığım yok elbet.

freelance olarak başla bence,iyiysen sonrası gelir zaten

Söyük +1, freelance olarak başla. R10'da hesabın varsa orda konu açıp yaptığın işleri paylaşabilirsiniz, ayrıca behance.net'i de kullanabilirsin.

Web tasarım'dan kastettiğin nedir? Sadece photoshop'ta arayüz mü tasarlıyorsun, yoksa html / js falan da yazıyor musun?

js, php, html, css, seo, adwords, mysql ve işte aklıma gelmeyen tüm naneler.

Senin durumundaki birisine önereceğim tek şey Wordpress öğrenmesi olur. Öyle boş boş herhangi bir framework'ten bağımsız kod yazmak diye bir şey kalmadı artık. Yani php'nin kralı olsan, kimse senden bir admin paneli yazmanı istemez. Çünkü 10 numara yazılmışı -Wordpress- var zaten. Senden isteyecekleri Wordpress için spesifik bir amaca hizmet edecek bir plugin yazman olabilir mesela. Bunun için de Wordpress bilmen gerekiyor.

Ayrıca arayüz tasarımı konusunda da iddialıysan eğer, hiç kimseye bir eyvallahın olmadan tek başına hem tasarlayıp, hem de programlayıp sıfırdan Wordpress temaları hazırlayıp, ThemeForest gibi sitelerde satabilirsin. Ki çok çok iyi paralar kazanabilirsin. Bu siteye girip ortalama kalitedeki bir temanın satış rakamlarına bakıp, adamların kazandığı paraları biraz hesaplamanı öneririm, acaip gaza gelirsin. Giriş seviyesinde yaptığın satışın %50'sini alıyorsun ve bu %70'e kadar çıkıyor.

Özellikle Wordpress diyorum çünkü hem çok geniş bir kitleye hitap ediyor, hem de kolay kolay modası geçecek, müşterisi azalacak bir şey değil. Bir ömür para kazandırır.

ne diycem;
bir sosyal sorumluluk projesi yapıyorum webde,
görsellerde iyi değilim
istersen bana yardım edebilirsin, emeğin çöpe gitmemiş olur:)

proje de şu :
www.acilkanarama.com

o işe başvur, en olmadı kendin için yaptığın web sitelerini kişisel web sitende yayınla ve portföy gibi sun. gerekirse dürüstçe açıkla, kimseye web sitesi yapmadım, ama yeteneğim bu de.
iş olmazsa da r10.net'den hesap al ya da davetiye bul. davetiye bulma işi biraz zor, paralı alabilirsin ve konunu açıp iş bekleyebilirsin. referans olması için başta 3 kişiye çok uygun fiyatla ya da ücretsiz olarak web sitesi yap, sonra onlardan konunun altına olumlu yorumlar atmasını iste ve trade puanı da girmelerini rica et. daha sonra iş ayağına gelecektir.

(bkz: #38758792)

fake geldi bana.

buram buram fake. adobe reseller veya gold reseller ların listesi mevcut. çok oynama yapamazlar. lisanslı alacaksanız cc öneririm. programı cebinizde taşımak gibi birşey. kullanıcılarına 100 gb cloud alan dahi veriyor.

eski adobe programlarından birine sahip olan kullanıcılara daha uygun fiyata verdikleri bir kampanya vardı halen devam ediyormu bilmiyorum. eski programımız olmamasına rağmen en ucuz adobe ürününü ( fireworks ) önce satıyorlar. sonra kampanyaya önceden ürününüz varmış gibi dahil oluyorsunuz. türk adobe resellerı olunca hayat bir değişik tabi.

www.scamadviser.com

www.google.com.tr

fake fake diye bağırmış millet.

cevaplar için çok teşekkürler.

@koyusiyah, evet ben de CC'ye yönelicem gibi duruyor, o bahsettiğin kampanyayı creative cloud (illustrator'un de içinde olduğu, daha geniş bir paket)için görmüştüm ama sadece illustrator için görmemiştim, bir bakayım, teşekkürler.

try.github.com

bunun artık windows üzerinde koşan bildiğin gui li uygulaması var. program var yani. git shell. bir bakın ona.

Temelini bilmen yeterli aslında. Yani sistemin çalışma mantığı, activity life cycle, fragment'lar, veri depolama (shared pref olur sqlite olur) vs vs. Çok klasik olucak ama temelini bildikten sonra gerisi gayet basit. Android api documentation'ı çok başarılı. En kötü istemediğin kadar kod örneği stackoverflow'da da mevcut bildiğin gibi.

Yine de web service ile konuşan çok basitte olsa (döviz kurlarını çeken yap gitsin) bir uygulama yapmanı kesinlikle öneririm.

UI kısmını pek kasmana gerek yok. Eli yüzü düzgün bir yere girersen zaten o işi yapan designer'lar oluyor. UI kasmana gerek yok derken, sen her cihazda düzgün aynı orantılı gözükecek responsive şekilde yapacaksın tabi ki uygulamanı. Sadece image'lar, button rengi şekli vs için kasmana gerek yok demek istedim.

Bi web servis kullanan uygulama yapman kesinlikle gerekir çünkü çoğu uygulamanın bir web servis ile iletişimi vardır.

web servis ile iletişimi olmayan bir uygulama düşünülemez gibi bir şey.

şu an. saat 18:00 itibariyle batı'da başladı sayım eğer sandık başında oy kullanmak için bekleyen yok ise.

ben, son oy kullanma saatini 1 saat geçe gitmeyi planlıyordum ama. farklı bir yöntem mi izlesek. sayılırken başında duramıyoruzdur. durabiliyor muyuz?

@elseif,

298 Sayılı Seçim Kanunu MADDE 95 - Sayım ve döküm açık olarak yapılır. Oy verme yerinde hazır bulunanlar sayım ve dökümü takip ederler.

durabiliyorsunuz. hala da gitme şansınız var. gidin. hakkınız.

e hadi ben kaçar o zaman.

kaşe olması daha iyi. mühürün bulaşması,taşması vs daha muhtemel.

bence de c# ya da java ya yonelin. c++ ya da c gibi dilleri tek basina ogrenmek cok daha zor. ustelik c#, java islevsel diller.

Öncelikle platform belirlerseniz daha iyi olur, yani mobil mi web mi masaüstü uygulaması mı?

pc den başka bir platform için düşünmüyorum. tek amaç pc diyelim.

C#, Java veya Pyhton. Python çok eğlenceli.

ben de java veya c# diyeceğim ama sırf hobi için öğreneceğim diyorsan python da güzeldir. dünya'da en çok kullanılan dil ayrıca, kaynak sıkıntısı da çekmezsin. hoş java ve c# için de kaynak sıkıntısı yok gerçi.

Python oneririm (baslangic icin ogrenmesi daha kolay zira) fakat daha profesyonel dusunuyorsaniz Java derim.

Ote yandan;

@Barix: En kullanilan programlama dili Python degil, Java.

zabıta

maliye?

Maliye

MALİYE

Alo Maliye 189

biz de yardim ederdik lan. eminim norvec de de montunu vermeyen cikmistir bizde de cikar. ama bizde cocugu alip duzgun yere goturup yemek yediren sonra nereye gitmesi gerekiyorsa goturen ustune gidip lc waikikiden bi mont alan da cikar :) norvec de cikar mi bilmiyorum valla cikadabilir cikmayadabilir

deneyin nerede ve saat kaçta yapıldığına bağlı olarak değişir ama montunu veren de çıkar, kandırıp tecavüz etmeye çalışsan da çıkar, ben mi doğurdum anası babası baksın diyen de çıkar hangisi çok olur dersen aklım başkasını kalbim başkasını söylüyor... ama hangisi ne söylüyor onu sizin tahminize bırakıyorum.

Ateist norveçlilerden bunu beklemezdim. Arap müslümanlar daha iyisini yapardı

bizde o çocuklar çingene çocuğu oluyor ve onlara bişey olmuyor

Bizde de gayet yapan olurdu. Bu tarz yardımlar ülkeden ülkeye değişmez. Münferit tepkilere bağlı çünkü.
Biz de olaya @denizaya gibi yaklaşan tipler de olması daha üzücü maalesef.

Aynısı olurdu. Öyle fonda sigur rosluk, sevgi kelebeği bi durum da görmedim ben. Fazla ceket filan varsa verirdi işte biri.

ohoo bizde montu verdikten sonra bi de zorla çorbacıya götürürlerdi ("içi ısınsın"). türkiye istanbuldan ibaret değil

Yapardik diyenler sacmalamasin la bi gidin. Cingeneler, dilenciler, suriyeliler bu sekilde kendilerini acindirarak deli para kazaniyorlar. Dilencinin gunluk geliri 250tl den basliyor.

Bu dilencilerin potansiyel musterileri aralarinda olanlar yine bir seyler veriridi, ama kayitsiz kalan da cok olurdu.

dilencinin cebinden binlerce lira çıkan bir ülke olduğumuz için sokakta böyle şeylere duyarsızlaştım görmemezlikten geliyorum çoğu kişi gibi.

dun buna benzer bir arastirma okudum. eger bu deneyi meydan gibi kalabalik bir yerde ya da islek bir caddede yapsalardi durum farkli olabilirdi.

yardima ihtiyaci olan birini ne kadar fazla sayida insan goruyorsa yardim eden insan sayisi o kadar azaliyor.

yani turkiye ya da norvec olup olmamasi fark etmez. burada da bir iki kisinin bekledigi bir otobus duraginda yine benzer bir sonuc cikardi diye dusunuyorum.

VGA

Ben bilmem beyim bilir.

ailem, sevdiğim insanlar, hayallerim.

Daha güneşli günler için..

bu hakaret miydi yoksa merak sorusu mu anlamadım. ama hayat güzel dostum, yaşamayı seviyorum, kuşlar, böcekler, çiçekler. her gün yeni bişey öğreniyorum. yeni yeni mutlu olma yolları keşfediyorum. ararsan çok sebep var da, hakaret manasında söylediysen ayıp yani...

Ölmek için tabi ki

Belki bi gün insanlara gerçekten yardım edebilirim diye. Biraz meraktan, biraz da sevdiklerim üzülmesin diye.

"ilerde ne olacak" merakı ayakta tutuyor, benim için başka bi olayı yok. 2 saat sonrası, yarın, bir hafta sonrası... görmediğim şeyleri göreceğim için heyecanlanıyorum. o kadar. tabii hedef hayal falan da var ama o yolda hiçbi şey yapmıyom, yok say onları

genç yaşımda iyi maaş alır duruma geldim, para biriktiriyorum.
belki o parayla bi revolver alır intihar ederim, belki çok birikir gider seralı tarla kiralarım falan bilemiyorum. biriktiriyorum sadece.

mantık şu:

bi gün ölücez. ölümden sonra hayattan çok daha güzel bi şey olabilir. olmaya da bilir. hiçbi şey olmaya da bilir. çok kötü şeyler de olabilir. kısmet.

yani yaşamın bi sonu var, o kesin.

ama yaşamın bi sınırı yok işte sen belirlemezsen. canına 25 yaşında kıydın diyelim, 30 yaşında karşılaşacağın müthiş bi şeyi engellemiş olursun.

he diyosan ki çok acı çekiyorum ya böyle yaşanmaz, zaten öleceksin bi gün. yaşamayı dene.

www.youtube.com

ölmekten korktuğum için

hakaret değil cidden merak ettim

ben sadece iyi bir insan olmak istedim demiş birisi.

o kadar okuduk abi. şu diplomayı bi alayım, anam babama bişeyler almak istiyorum. anam bilezik isteyip duruyor, babama da güzel bi araba çeksem başka da bişey istemiyorum. ondan sonra gönül rahatlığıyla ölebilirim yani sorun yok.

Meraktan. Her şey çok ilginç değil mi?

tik attım hep göreceli olduğundan hepsi doğru tabi.
her şey çok ilginç. net

şu anda linkteki soruya cevap aramak için

eksiduyu.ru

cunku dogdum ve yapacak daha iyi bir seyim yok.

merak. görme isteği. ne olacak hissi.

hayvansal içgüdüler

doğduğum için.

spor
edebiyat
müzik
golden retriever

kalan her şey sizin olabilir.

aslinda ben yohum

çünkü hayat ne güzel, vapurlar falan.

mutlu olmak ve mutlu etmek için yaşıyorum.

bu dünyada yaşamaya karar verip, burada doğduğum için.

bilinçli bir seçim, evet.

Yaşıyor muyduk?

bende bilmiyorum ya...ama gına geldi bana yaşamaktan depresifliğime sağlık.

yemekler güzel

seviyorum. iyi ki doğmuşum.

iyi zaman ve eğlenmek için değil; huzurlu ve sakin bir yaşam sürdürmeyi gaye edinmek için.

annem ile babamın umarsızca çocuk yapmalarından her evlenen deli gibi doğruyor bir yetmiyor ikinciye koşturuyorlar.
bu zamanlarda o kadar çok düşünüyorum ki neden yaşıyorum, istediğim gibi yaşayamıyorum bile.
kesin bi cvbım bile yok.

Sirf bir kosede oturup neler olacagini gormek adina dahi yasarim. Yasiyorum cunku yasamak guzel :)

yaşamla ölüm arasında bir fark yok ki. neden ölmek için enerji harcayayım?

benim bi sebebim yok.

Ölünce ne olacak bakalım.

her gün, yarın ne olacağını merak ettiğim için.

biz orospu cocuguyduk

tantuni.

güzel şeyler oluyor bazen. :)

yaradana olan aşkımı sunabilmek için yine yaradana.

bilmem ki... biz biliyoz da mı oynuyoz...

(bkz: green card)

seviyorsan git. konusabiliyor musun ingilizce?

Şirketin multinational ise değişim programı, short term assignee programı vardır. Böyle expat olarak git.

master veya doktoraya baslayip, bitirince de is bulup kalmak en kolayi. benim cevremdeki turklerin genel yontemi bu. (ben dahil)

soruya kaynak yapmak istiyorum:

ABD'deki bir şirkette iş bulduk diyelim, bu durumda çalışma vizesi alma durumları nasıl oluyor?

en kolayi ve hizlisi evlenmek.
yatirimci olacaksan 500bin dolari gozden cikaracaksin.
sirket sana is vizesi alacaksa (h1b), 5-6 yil boyunca sirketin 3 yilda bir bu vizeyi yenilemesi gerekecek, her sene "acaba donecek miyim?" korkusu yasayacaksin (sirketten ayrilirsan yeni bir is bulmak icin 10 gun mu ne veriyirlar).
(amerika'da buldugun) sirket sana direkt greencard da alabilir. en guzeli bu.

okula gelmek is bulmani kolaylastirir ama kalici olmak icin gereken sureyi iyice uzatir. okul bitince opt denen 1 yil calisma izninden sonra yukarida bahsettigim h1b suresinden gecmen gerekiyor.

Editledim compadritonun uyarisi uzerine.

@MBrain : sirketin size sponsor olmasi, H1 vizesine mahkeme yoluyla basvurulmasi gerekir. Bunu da genelde sirket avukatlari yapar. Biraz sancili ve masrafli bi surec , 20 000 $ masrafi da cabasi...
Baska bir vize turu daha var ama adi neydi, onun sureci nasil isliyordu hatirlamiyorum.

evet konuşabiliyorum.

green card'ı sadece duydum. o kadar uzağım ki konuya. Türkiye'den nasıl Amerikada iş bulabilirim?

amerika yerine kanadayı düşün. kanada çok daha kolay göçmen alıyor. hele kalifiye elemansan çok çok daha kolay. amerikanın zorluğu 40 ise kanadanın ki 1 dir heralde.

çok ama çok dha iyi olabilir.

kanada göçmen alımlarını zorlaştırıyor gibisinden bir haber okumuştum, kanada da göçmen ala ala ülkeyi doldurdu, artık ülke kasıyor galiba.

kanada zorlastiriyor zorlastirmasina da 100 kat da zorlastirsa amerika dan daha kolay olur. bi kere amerikalilarin oyle disardan gocmen alalim diye bir programi yok cekilis haric, onun icin de vasif falan gerekmiyor loto cikarsa cikar. onu mu bekleyeceksiniz. kanada da egitim ve meslek uzerinden basvuruyorsunuz, onun yaninda dil falan da olmali tabi.
yalniz yapmaniz gereken seyi bilmiyorsunuz ben size soyleyeyim. google i guzelce kullanmak, ingilizce biliyormussunuz. resmi sitelerden ogrenebileceginiz bilgilerin haddi hesabi yok

dövlet bize bohmir

bu arada devlet bize bokmirle girmek imkansiz diyorlar artik. iyi bir sebebiniz olmali multeci olarak girmek icin.

Amerika'da yaşayan biri olarak, H1'la filan gelmeye kasmamanı tavsiye ederim. bi şekilde Green card alabilip gelebiliyorsan gel, ama eğer alamıyorsan, H1'la gelmek kölelikten farksız. Tavsiye etmem.

okula kanada'dan gelen hocam kanadaya yerleşmenin yollarından biri Türkiye'de özgürce yaşamını sağlayamıyorum tarzından örnekler verdi.Eşcinsellik,dinsel baskı,siyasi baskı tarzında

(bkz: amerika/@compadrito)

nası sallamışlar lan öyle, 20 bin dolarlar filan! yarısını bana verin, müracaatınızı ben yapıyım.

sıradan bir insansan, Türkiye'den iş bulman zor tabii. ama bulunmaz Hint kumaşıysan, misal Sedat Kapanoğlu gibi, ayağına gelirler, üniversite mezunu olmadığını öğrenince geri dönerler, sonra pişman olup geri gelir ve seni götürürler. imkânsız diye bişey yok. önemli olan, ne kadar aranan bi adam olduğun.

@little

adam gibi bi şirkette iş bulursa, her sene vize yenilemesi filan diye bişey yok. eyçvanbii'de 3+3 kuralı işler. 3 senenin sonunda, vizeyi uzatırlar. 6 senenin sonunda hâlâ green card alamadıysa, iki seneliğine siktirederler. yeşil kart alamayıp Türkiye'ye geri dönen adam görmüşlüğüm var.

@sunchaser

hocam öyle bi bahsetmişsin ki, sanki eyçvanbii köle de, yeşil kart alan sultan! yeşil kartı alınca ne değişiyo? adam seni işten çıkaracak olursa, iş bulmak o kadar zor ki, yeşil kartla da, it kimin çalışıyosun.

ABD'yi kuran insannar, zamanının en gözükara, en cesur insannarı. Onnar gibi cesaretin varsa gel hocam. Anan seni pambıklara sarıp büyüttüyse, biraz maallebi çocuuysan, iki kere düşün. Ama diyelim öylesin, geldin ve ikinci senenin sonunda ağlamaya başladın. Ne kaybedersin? Hiçbişiy! İngilizceyi doğrultmuş olursun. Götüne güveniyosan, al eyçvanbii'yi ve gel...

@compadrito

H1B'in olursa işten çıkarıldığında 1 hafta mı bir ay mı öyle bir süren oluyor başka bir iş bulabilmek için, greencard da istediğin kadar ara. Artı H1B sahibi olduğunda işveren de senin ona bağımlı olduğunun farkında , istediğin zaman basıp gidemeyeceğini biliyor, dolayısıyla senden olabildiğince faydalanıyor. Greencard sahibinin amerikan vatandaşından pek farkı yok, o yüzden çok daha fazla olanağa sahipler, artı işverenler genelde H1B tercih etmiyorlar, o yüzden iş bulma olanakları da oldukça kısıtlı. Kabul edenler ucuza çalışırsan anca kabul ederler.

@sunchaser

No pain no gain
This is a ''give and take'' business
There is no free lunch in this country

Gülü seven dikenine katlanır
Hamama giren terler
Yok öyle 5 kuruşa 3 köfte
Hem ekmek bütün olsun, hem köpeğin karnı tok olsun

Burası İstanbul'a benzemez. Burası kurtlar sofrası. Burada, dünyanın en iyileriyle rekabet var, Türkiye'nin en iyileriyle değil!

enpara'nın mobil uygulaması da internet şubesi de güzel. Bankamatik olarak finansbank'ın atm'lerini kullanabiliyorsunuz.

MBrain +1

internet bankacılığı en iyi olan banka: garanti
daha sonra: enpara

enparada işletim ücreti yok
garantide iki otomatik ödeme bağlarsanız işletim ücreti yok

garanti her zaman 1. seçilmiştir ve ödüllüdür. ben garanti diyorum.

aynen bende sövdüm biraz evvel 2 fatura bağla hala diyor.

enparada 0 ücret ama özellik olarak bi bok yok internet bankacılığında. finansbankı da beğenmiyorum o açıdan. iş bankası iyiydi.

kesinlikle garanti bence de. internet subesi cok tirt diger bankalarin

garanti
dünya çapınca zaten türkiyedeki internet bankacılığı iyi durumda..

Bordrolu çalışıyorsanız maaş hesabınız hangi bankadaysa o bankayla çalışırsanız hesap işletim ücreti, kredi kartı üyelik aidatı gibi masraflardan kurtulabilirsiniz.
Oldu ki masraf aldılar bu sefer tek itirazla geri alabilirsiniz.

Kuveyt Türk'te hiçbir hesaptan işletim ücreti alınmıyor ve internet şubesinden yaptığınız (KKB sorgulaması dışında) bütün işlemler ücretsiz. EFT, havale vs.
Yeni internet şubesi de gayet kullanışlı. Tavsiye ederim

Arduino olan kart şu; www.robitshop.com

Diğerleri ise Arduino'ya takılan eklenti kartları(shield)

servolarla yapacaksan servo adedi kadar pwm çıkışı olmasına dikkat et.

mesela 2. linteki kartın 6 adet pwm çıkışı var bu da 6 adet servoyu kontrol edebileceğin anlamına gelir.

ilk link sadece basit buton ve buzzer kartı

son link ise rs485 haberleşmesi için arabirim.

bu tür ıvır zıvırlar için dealextreme sitesini tavsiye ederim. ben oradan alıyorum arduino parçalarını uygun fyata.

anno serisi sarar mı bilmiyorum ama nazarımda rakipsiz bu konuda

the guild - europa 1400 diye bir oyun var tam sana göre.

@nagelfarulan +1

Anno 1404 - 2070 , ikisi de çok iyidir, saatlerce başından kaldırmaz. Al-sat olayı pek olmasa da işin içine siyaset girsin diyorsa,Europa Universalis IV - Sid Meier's Civilization V önerebilirim.

@nagelfarulan, @birfincankahvedahaisteyenadam anno serisi hakkında söylenecek söz yok zaten mükemmel oyunlar,

@thracian, araştırıyorum teşekkürler,

@birfincankahvedahaisteyenadam, turn based sevemedim bi türlü :/

tam al sat yok ama tropicoya bak derim
tropico 3 veya 4

www1.ptt.gov.tr buradan arattığın zaman 2. kutu içerisinde birşeyler varsa Fransa'dan çıkmıştır, işlem yeri olarak Türkiye yazan bir satır varsa da Türkiye'ye girmiştir

aldıgım cevap bu ;
Bu Gönderiye Ait Teslim Bilgisi Bulunamadi ( There is no delivery information for the item)

eğer böyle bir cevap alıyorsan henüz kargon işlenmemiştir. teslim bilgisi sana teslim edildiğinde değişir. onun dışında o yazının altında bulunan bölgede kargonun hareketlerini görebilirsin. eğer ptt de sonuç çıkmıyorsa hiç türkiyeye giriş yapmamıştır yoldadır.

www.zedge.net ?

www.youtube.com

ikea'nın kolluksuz modelleri var;
www.ikea.com.tr

ikea'ya gittiğimde topu topu iki çeşit koltuk vardı o yüzden internet sitesine bakmak aklıma gelmemişti :) teşekkürler.

ozellikle rahat bir sey istiyorsaniz ikea'dan uzak durun derim. burosit ve benzeri sadece ofis sandalyelerine odaklanan markalar kanimca en iyisi, her tur modeli de var. ayni sekilde ben de bagdas kurarak kullaniyorum.

yurt disindaki evimde ikea, tr'de burosit kullanan biri olarak soyluyorum ki, kesinlikle ekstra yatirima degiyor calisma sandalyesi.

taksim'de kafka var, çok sakin.

taksim'de leylek kafe de uyar size.

(bkz: urban station) şişhane ve galata'da şubesi var. ortam güzel ancak fiyatları biraz pahalı olabilir :)

www.facebook.com

para vermen gerekiyor yıllık. ama bazen bazı yerler kampanya yapıyor, ucuza bir şeyler bulunabilir. ama en fazla yıllık 10 dolar.

Kampanyalara şurdan bakabilirsin şuan $0.99'a com alınabilir;
domainpricemonitor.com

ücretsiz diye bişi yok ama genelde 1 dolarlık kampanyalar oluyor her zaman. ben ne zaman com ya da net domain almak istesem 1 dolara alabiliyorum yani.

zamanında bir site vardı aslında ama sayfaya reklam koyuyordu.
bu bahsettiğim yıllar öncesi elbet...

temadan değil o wordpressin kendisinde var ayarlarda o yazı. Sitenin ismini sloganını yazacağın yerde.

Facebook performans açısından linkleri önbelleğe alıyor, o yüzden Facebook'ta paylaşıldığında hala eski yazı görünüyordur. Bildiğim kadarıyla yapılabilecek birşey yok. Bi süre sonra düzelmesi lazım

edit: linki aşağıdaki kısma yapıştırıp butona tıklarsanız düzeliyormuş;
developers.facebook.com

Wordpress Dashboard'da Ayarlar > Genel > Slogan (Just Another ..)
Ayarlar > Genel > Site Başlığı (My Blog ..)

debugger ile düzeldi :)

Görüntü kalitesi farklıdır.

Dosya formatı farklıdır.

ikisi de 1280x720 23.976 fps. ikisi de ac3. ikisi de mkv.

ses/video codecleri farklıdır. zilyon tane codec var.

aynı sunum deme sebebim codec vs konusunda aynı şeyleri kullanıyor olmalarıydı.

caps: imgur.com

Codec'lerin sıkıştırma algoritmasından dolayı farklı görüntüler farklı boyutlarda olabilir.

video ve/veya ses bitrate leri farklıdır.

kargo dahil değil.

edit: bir de muafiyet 150'ye çıktı deniyor ama kesin bilgim yok.

düzeltme olarak; 75$ değil 75 euro yani 100$. kargo dahil değil.

teşekkürler.

ülke farketmiyor değil mi amerika, avrupa birliği v.b?

Fark etmez hepsi ayni.

s02e01 blow out

150 euro. Resmi gazetese yayınlandı.

150 avro ya yükseltildi. Kesin bilgi

@Sskywalkeremre herhangi bir yazılı kaynağınız mevcutmu?

ben duyuruya haber çakmadan önce bayağı araştırdım 150 euro muhabbeti vardı ptt sitesinde bile 150 euro diyor. sazan.avi ise doğumdan beri troll olan ben bile yediysem yerimi gençlere bırakırım

resmi gazete linki şöyle;
www.resmigazete.gov.tr

150 euro ilgili bi bilgi göremedim ben.

bende betadan giriş yapamıyorum. hatta antikten bile girip buraya gelemedim. bahsettiğiniz büyük başarısızlıklar hatasının bende alıyorum.

ben de sabahtan beri bilgisayardan giremiyorum.

geceden beri ben de giremiyorum. antikten geldim buraya da.

Ben de giremiyorum.

Ubuntu 12.04, Google Chrome.

aliexpress.com

çamaşırı attığınız yerde, kazanda yani bir yere takılıyor olabilir.
bir de fermuarlı, düğmeli şeylerle trikoları birlikte atma derdim annem. takılıp tiftik yapıyor diye.

doğru deterjan, doğru makine ayarları.

makineniz yeni mi yoksa eski mi? hangi programı kullanıyorsunuz? kaç derecede yıkıyorsunuz? bunlar önemli.

ne olsun'un dediği gibi makinenin programlarını iyi öğrenin, her şeyi pamuklu programında köklemeyin. yünlü programını, elde yıkama programını deneyin. daha yumuşak hareketlerle yıkar.

yüksek devirde sıkmayın, 1000'e 1200'e çıkmaya gerek yok. boxer'dı çoraptı onlara acımayın ama böyle "güzel" şeylerde ben 800'ü geçmiyorum.

leadzeppelin+1

iyi detarjanla 40° bence en güzeli.

@leadzeppelin, 2 farklı makineda da aynı şey oluyor. Fermuarsız şeylerle de aynı şey oluyor.


@ne olsun ne olsun, bunları nerden öğrenmem gerekiyor? :)

@mea maxima culpa, yeni makinede de aynı durum var maalesef.

@celeron 300a, devir olarak 600de kullanıyorum zaten en düşük o var makinede. Genelde de 30-40 derece ile yıkıyorum. Yünlü programını deneyebilirim dediğin gibi.

3 ayrı hat olabilir, bornova, karşıyaka ve fahrettin altaya.

gayet mantıklı ama her saatte bu hattı kullanacak kişi sayısı çok az olacaktır. çünkü ilk duraktan binip son durakta inen kişi sayısı her hatta çok azdır. dokuz eylül üniversitesi dolayısıyla ancak ders başlangıç ve bitiş saatlerinde ilk-son durak arası kullanan yoğun olur. yani bu durumda karşılıklı yönlerden sabah ve akşam mesai-ders başlangıç saatlerinde kaldırılabilir. onun dışındaki günün diğer saatlerinde ölü olarak işleyecektir.

ara duraklarda işlemeyeceği için bütün yolcuların ringlerle ilk durağa taşınması, ya da son duraktan dağıtılması gerekecek ki. ilk durakta oturmayanlar için bu hat bi işe yaramayacak demektir.

ben bunu daha önce sözlüğe yazmıştım. 3 sene önce falan galiba.

izmir, aktarma sistemi mantığına ters davranıyor.
normalde; bornovadan bucaya gidecekler, metro ve "beslemeler"le bornova metroda toplanmalılar.

ardından bornova metro-buca arasını otoban üstünden gidecek körüklü otobüslerle "metrobüs" kafasında bucaya ulaştırma yapılmalı. şuan tüm arasokaklardan giden ve bu yüzden hem trafik yaratan hem de 20 dakikalık yolu 1 saat 45 dakikada kateden sistem cinayettir.

aktarma sistemin var. kullan işte. ara sokaklardan ve yoğun trafikli yerlerden körüklü otobüsleri geçirme. beslemeleri kullan ve beslemeler aktarma istasyonlarından, otobanlar vasıtasıyla ilçeler arası ulaşım yaptırsın.

işin doğrusu budur ama o vizyon yok ne yazık ki.

özet geçiyorum: ilçeler arası seyahat eden otobüsler kesinlikle şehirler arası yolları ve otobanları kullanmalı.

ilçe içindeki otobüsler ise körüksüz beslemeler olarak çalışıp ilçeler arası otobüslerin kalktığı istasyonlara sefer yapmalı.

bornova-karşıyaka
bornova-buca
bornova-balçova
buca-balçova vb. hepsi için dahil bu durum.

Öncelikle merhaba. Ben de @halanne ve @kamera motor' a katılıyorum. Bir aktarma merkezi gerekli bu söylenenler için. Sizin oluşturduğunuz rota sadece sizi memnun edecektir fakat güzergah üzerinde olan duraklar bu otobüsten yararlanamayacaklar. Sizin dediğiniz durum, aktarma merkezinin Buca'da olmasını gerektiriyor. Peki bu duruma Buca uygun bir konumda mıdır?
Aslında çevre yolundan sefer yapan otobüs hatları var. F.altay-Gaziemir. Sanırım iş gidiş dönüşlerinde saatlerini bilmiyorum.
Yani ben size hak veriyorum da. Şöyle bir konu var. O şirinyer trafiği yıllardan beridir öyle ya. İnanın Bucaya bu yüzden gidesim gelmiyor. Benim fikrim Eshot'tan ziyade bir şekilde şu şirinyer trafiğine bir çözüm bulunmalı diye düşünüyorum. Belediye başkanı bu konuda ne düşünür acep? Kampanyayı şirinyer trafiğini düzeltmece olarak değiştirmeli mi? İnanın bence herkes memnun kalacaktır sadece Buca'da oturanlar değil.
Konu ilgimi çekti açıkçası takipteyim:)

şirinyer trafiğini kesmek mümkün değil. o bölgede üst geçit vb. bir şey de koyulamaz. 500-600 tane apartman devletleştirilip yıkılırsa anca düzeltilir.

o yüzden, en mantıklı çözüm o bölgeden otobüs geçirmemek. en net çözüm budur.

izmir'in toplu taşıması şu şekilde olmalı:
1. ilçe içi beslemeler
2. ilçeler arası körüklüler.

ilçe içi beslemeler, sadece ilçe içini dolaşacaklar. 2 aktarma merkezi arasını dolaşacaklar. onların arasında git gel yaparak tüm ilçeyi dolaşıp yolcuları toplayacaklar. (ilçe büyüklüğüne göre ilçe arasında da bölümlenecek elbet beslemeler)

bu birinci olayımız.

ikinci olayımız şu:

bu beslemeler, yolcuları aktarma merkezlerine bıraktığında, oradaki körüklüler sadece ilçeler arası aktarma merkezlerini otoban, şehirlerarası yol vb. yerlerden dolaşacaklar.

örnek: tınaztepe-şirinyer arasını dolaşan bir besleme bu yay arasındaki yolcuları toplayıp tınaztepeye bırakacak.

tınaztepedeki aktarma merkezine inen yolcular, buradan bornova, karşıyaka veya balçova otobüslerine binip istedikleri ilçelere ulaşacaklar hızlı yoldan. trafiğe takılmadan.

her ilçenin bu şekilde bir diğer ilçeye bağlayan aktarma merkezleri bulunacak.

bakınca çok zor gibi gözüküyor. ama belediyelerin işi zaten zor işi yapmak.
bunu yaparlarsa, izmir'deki trafik bile çözülme aşamasına gelir. en azından alsancak içinde 7-8 tane körüklü otobüs arka arkaya gelerek 1 şeridi kapatmazlar.

@klorlu su boregi, böyle bir şeyin oluşturulması gerekliliği Buca içerisindeki trafikten kaynaklanıyor zaten, trafik olmasa seyahat süreleri bu kadar uzun olmayacaktır. Yukarda belirttiğim gibi trafiğin en büyük nedenlerinin biri de tek şeritlik yollardaki duraklarda indirme-bindirme yapan otobüs ve dolmuşlar olduğunu düşünüyorum.

Buca içerisindeki trafik için herhangi bir çözüm göremiyorum yollar çok kötü maalesef.

@kamera motor, adaylığını koy da seni seçelim :)

Ziraat Gençkartsa internetten alışveriş yapılabiliyor ben denedim. Diğerlerini bilmiyorum

açılabilir ama paypala kayıt olamazsın

papal icin enpara karti kullaniliyor.(bkm express de tanimlaniyor)

enparayi tavsiye ederim

Skirmish ile tam olarak ne kastefiyorsun bilmiyorum ama senin istediğin campaign bence.

age of empires,red alert vs gibi oyunlar bilgisayara karşı oynuyoruz ya onu kastediyorum işte.

Heh eğer yanlış hatırlamıyorsam campaign işte o.

yok o değıl,o modda görev yapıyosun.

anno 1404'te skirmish olayı yok. Skirmish'e en yakın scenario modu var. Campaign'de sırayla görev yapıyorsun uzun sürüyor. Scenario'da belli bir hedef var ona ulaşmaya çalışıyorsun.