Ekşi Duyuru

7,5 yıl biraz fazla iddialı. 5 yıl kafadan kesin de ondan sonra uygulama desteği vs. azaldığı için kullanılması sorun olabilir.

ben de 6s plus'ı 4 yıl kadar kullandım, bana mısın demedi. sonra pilini değiştirmek için apple store'a götürdüm, serviste bir sıkıntı oldu pil parasına yenisini verdiler. bir sene de onu kullandım etti 5.

16gb hafızası hariç canavar gibi telefon, 1 yıl daha kullanırdım ama artık alarm veren hafızası ve ios güncellemesi almayacak olmasıyla 11'e geçtim. ölmez sağ kalırsam ya da yurt dışına falan yerleşmezsem bunu da bi 4-5 yıl kullanırım, sonrası allah kerim.

en az 128gb alırsanız 6 yıl falan rahat götürür bence. 7.5 biraz fazla ama sanki. yine de telefonu nasıl kullanacağınıza göre değişir. sonuçta 5s'i onca yıl kullanmışsınız.

benim 1. nesil se'm var. 4 buçuk sene oldu. 3 sene daha çook rahat götürür. 32 gb olması mesela bazen canımı sıkıyor. Ve takdir edersin ki kamera teknolojisi gittikçe gelişiyor, her yeni modelde üstüne koyuyorlar. Halihazırda iphone telefonların fotoğraf kalitesi bence çok güzel. ama ekstra yenilikleri -gece modu, zoom, raw foto vs.- insanlarda gördükçe canın çekmeyecekse oluru var. ben başkasının daha yeni bi model telefonda yapıp benim telefonumda yapamadığım bir özelliğin eksikliğini hissetmedim hiç.

5-6 sene götürür. sonra da sen sıkılırsın artık bence. bazı uygulamalar çalışmaz belki.

aynı durumdaydım iphone 5s 2sene kullandım garantinin son günü açılmıyordu tamir mi ettiler yenisini mi gönderdiler yine 1-2 sene kullandım pili hiç dayanmıyordu kamerası net değildi. iphone se2 aldım işlerimi fazlasıyla görüyor şarjı 2 gün gidiyor. kamerası çok net benim için. hızlı telefon kapasitesi dolmuyor kolay kolay.
6 ay civarı oldu sanıyorum 5 sene gidecek böyle.

7,5 seme olmasın 5 sene olsun. zaten kullanacağım uygulamalar banka uygulamaları, not tutma uygulaması, yürüyüş uygulaması filan filan.

abi nolcak ya aynı gün içme yeterli.

babam 2 gün öncesinde yarım şişe viski patlattı bi şey olmadı.

abartmadıkça sıkıntı olmaz.

Öncesinde sonrasında içtim yaşıyorum.

Bir şey olup olmaması değil,
aşıdan bir kaç gün önce ve 1 hafta-10gün kadar sonra alkol tüketilmemesi tavsiye ediliyor. Tavsiyenin nedeni bağışıklığı düşürmeyip zinde olarak antikor oluşumunu desteklemek. Sonuçta aşı olduğunuzda vücudunuz siz fark etmeseniz de savaş hazırlık moduna geçecek. Sağlıklı beslenme dinç olma parantezinde düşünebilirsiniz alkol tüketimini

No2 diye bi otel vardı orada kalmıştım. Temiz sakindi. İkinci opsiyonum da Ada Palas'tı zaten.(Restoranında balık yedik hatta) No2, Ada Palas'a yakın, fiyat olarak da aynı gibiler. Bi dönem kapanmıştı ama bakarsın açıldı mı diye.

Bu iki otel haricinde temiz duran bir yer görmemiştim ben geçen yıl :/ Sadece webde gezinip yorumlara bakarak yaptığım çıkarımdı bu tabii. Ama az otel olduğundan temiz ve iyi olanlar da mecbur pahalı oluyor.

yarı adalı sayılırım :)

bu yaz da, ada palas'ta düğünümüzü yapacağız. çok nezih bir otel, çok lezzetli bir restauranttır. en düşük oda fiyatı, 900-1000 tl civarlarında sanırım şu aralar. eğer giderseniz, salih bey'e selamlar :)

onun dışında; köşk orman ve anastasia meziki de güzeldir.

They their them

Bir örnek yaz istersen, bakalım.

"one" kullanabilirsin.

... if one does that ...

someone somebody dediğin kişiye they diye refer etmen doğru olmayabilir. he or shenin nesi yanlış geldi? olsa olsa uzun gelmiştir ama doğru kullanım. one/the one diyebilirsin.

@stewie örnek

someone invites but he/she doesn't know the details.

en.m.wikipedia.org

They, their, them kullanmak en doğrusu.

Merhaba, geçmiş olsun. Bende de geçen yaz çıkmıştı istanbul da Türkiye hastanesine gitmiştim. Kullandığım ilaçlarla bir haftada geçmişti. Fakat bu hastalık aslında tamamen geçmiyor cildin alt taraflarında yaşıyor stres zamanlarında tekrar çıkabiliyor. İsterseniz kullandığım ilaçları mesaj olarak yazabilirim. Birde anksiyete için durumunuz ileri seviye değilse yapabiliyorsanız ilaç kullanmadan iyileşmeye çalışın. Bende geçen yıllarda 3 ayrı psikiyatra gittim hepsi bana antidepresan verdi fakat ben 8 sene önce kullanmıştım, yan erkilerinden ve tedavi değil sadece semptomları bastırdığından dolayı kullanmadım. Şimdi iyiyim çok şükür. Size tavsiyem youtube da psikolog izzet güllü ve sinan canan ın bu konularla ilgili videolarını izlemeniz. Eğer ilaç kulkanmamaya karar verirseniz tavsiyelerde bulunabilirim

Su an avrupada bir cok ulke negatif pcr ya da karantina istiyor ziyaretcilerinden. Yaz tatili icin ise asili olanlari bundan muaf tutmalar tartisiliyor. Ve butun bunlar kendi vatanadaslari ya da oturumu olanlar icin tartisiliyor. Turistik sengen konusu hakkinda bir haber okumadim henuz.
Biraz iyimser davranmissiniz bence ama umarim istediginiz gibi olur.

Ben 2022 şubat'a kadar tc vatandaşlarının turistik ab seyahati yapabileceğini düşünmüyorum. hintli mintli her türlü adamı testsiz şartsız içeri almamızın sonuçlarını daha görmedik, yaz sezonundan sonra bir vaka patlaması olur, yıl sonuna doğru yine her yer kapanır, ocak şubat martı yine kısıtlamayla geçiririz diye düşünüyorum.

Yaklaşık on senedir Kindle kullanıcısıyım, Kobo'yu hiç kullanmadım. Bence değer.

Her yer epub cenneti. Telegramda facebookta bir sürü grup epub paylaşıyor. Ben olsam değiştirmezdim.

@sta +1 sürekli olarak epub kitapları mobiye çevirmek zorunda kalıyoruz, bulduğum tüm kitaplar ve arşivler epub olarak düzenlenmiş.

6 yıldır kobo kullanan birisi olarak geçen yıl cihaz değiştirme arefesindeyken tam da bunu düşünmüştüm, sonra arkadaşımdaki Kindle'ı inceledim ve ısınamayarak kobo Libra H2O aldım yeni cihaz olarak, yola kobo ile devam ettim. İyi ki öyle yapmışım diyorum.
Bence değmez yani kobo'ya alışkınsanız.

Ayrıca epub arşivi için telegram +1
Harika gruplar var telegramda, hiç arşiv sıkıntısı yaşamadım.

Ben de kindle sahibi olarak gecenlerde koboya mi gecsem diye dusundum :) performans olarak bilgim yok ama arsiv acisindan kobo kesinlikle daha avantajli. Ayrica dilediginizde d&r idefix vs kotap alabiliyorsunuz, kindle’da ugrasmak lazim.

Telegramdaki epeub arşiv gruplarıyla ilgili bilgisi olan var mı, girelim:?

Ben çok araştırdım. Kobo kesinlikle çok saha avantajlıydı o yüzden kobo aldım. Bulamadığım ePub ise yok açıkçası.

raporunuzun tarihi geçerliyse rapor bitimine kadar olan dozu yazabilir. aksi taktirde, nöo malesef.

raporunuz varsa direkt eczaneden de alabiliyorsunuz.

Hunt showdown oynadığım en iyi online oyun. Birlikte kapışmazsınız ama 2 kişilik takımlar yapıp 2 takım halinde oyunda girersiniz

heroes of might and magic 3. 2x2 haritalar vardı

worms

heroes of might and magic'i önermiştim daha önce arkadaşlara ama bayar demişlerdi.

cod2 tabii ki. cod sevmeyen benim gibi bir plaza canlısı bile arkadaşlar çağırınca indiriyor cod2'yi :D


onun dışında chivalry iyidir, rocket league süperdir, eycof/rise of nations/civilization/empire earth var strateji tarafında


gerçek anlamda ağız burun kapışmak isterseniz de gang beasts ilk aklıma gelen önerilerim olur.

kapışmak değilde 4 kişilik takım kurup beraber cebelleşmek için overcooked 2 olabilir. sesli iletişiminiz varsa bir yandan çok keyifli oluyor.

Northgard

@aguen'i overcooked 2 bitirdik :)

Belirli bir periyodu yok. Toprağı kontrol edip kurudukça su vermek lazım. Bu kuruma süresi birçok şeye göre değişir, onun için belirli periyodu yok. Kışın daha seyrek su vermek gerekir mesela (mümkünse kışı dışarıda soğukta geçirsin). Su vermek derken böyle foşur foşur değil, toprak nemli olacak. Fazla su verirsen çürür. Saksının altı delik olursa iyi olur suyun fazlası akar.

Ikeadan 3lu kaktus almistim, kucuk. 2 tanesi curudu. 3.ye ayda bir kere cay kasigiyla su veriyorum yasiyor.

geçen hafta aynısı oldu bende de, birkaç saat sonra düzeldi.

Annem aşı oldu geçen hafta, eve gelip ikinci doz için denedim, hata verdi. Bugün denedim, oldu. Sanırım beklemek en iyisi.

E-nabız'dan da alabilirsiniz.

bende de durum aynı, herhalde aşı yok diye düşündüm

en kolay 182'den alınıyor.

1) Evet, PS5 aldığında hesabında olan oyunların çok büyük bir bölümü (%99 kadarı deniyor) PS5 ile oynanabilecek.

2) PSN hesabınla PlayStation Store'da oturum açarak aylık oyunları satın alıp (para vermeden tabii ki) hesabının kütüphanesine ekleyebilirsin. PS5'i alınca da oynayabilirsin. Plus üyeliğinin bitmemiş olması gerekiyor sadece.

Testlerde 100 kisiye gercek asi, 100 kisiye plasebo yapiyorlar.

Plasebo olanlardan 15'i virusu kapiyor, asi olanlardan 1'i, bunla koruyucuk oranini hesapliyorlar diye biliyorum. Bbc'de mi ne okumustum da cok oldu yanlis hatirliyor olabilirim.

Aşının onay alıp piyasaya sürülmeden önce yapılan çalışmalarda uygulanıyor. Yani vatandaşa kullanılan aşılarda öyle bir durum yok.

Yukarida da denildigi gibi bu sadece test asamasinda olur.

Amaci ise kac kisinin viruse yakalanacagini bulmak. Yani sen normal asi yapiyorsun 100 kisiye, bunlarin 10'una virus bulasiyor diyelim. Ee bu veri ne saglayacak sana? Belki asi vurmasan da bu kisilerin yine 10'una virus bulasacakti?

İşte bunu cozmek icin bir (mesela) 100 kisiye de "sana asi yapiyoruz" diyerek tamamen etkisiz bir sivi enjekte ediyorlar. Bakiyorlar ki o 100 kisiden 40'i virusu yapmis. Oha diyorsun, bizim asi iyiymis demek, 4'te 3 oraninda azaltmis virus bulasmasini.

-----

İlac testlerinde de plasebo hep kullanilir. Onun da amaci "ilac verdigimiz 100 kisi gercekten ilac sayesinde mi iyilesti, yoksa kisiler psikolojik etkiyle kendi kendini mi iyilestirdi?" sorusunun cevabini bulmaktir.

Klinik deneylerde kullanılır ama her deneyde değil tabi. Aşıyla herkes plasebo kavramını duydu ama tüm çalışmalarda kullanılır eğer o hastalığın mevcut bir ilaç tedavisi yoksa. Yani piyasada milyon çeşit tansiyon ilacı varken plasebo karşılaştırmalı çalışma yapılamaz. Covidde onaylanmış bir aşı tedavisi olmadığı için plasebo karşılaştırmalı yapıldı.

Piyasada milyon çeşit tansiyon ilacı varken hipertansiyon hastalığı için plasebolu çalışma yapılamaz diye düzelteyim.

plasebo etkinlik ve güvenirlik için sadece "test" aşamasında kullanılır. burada basit bir anlatımla şunlar.

1. ilaci ya da aşı yı olanlarda yan etkiler neler? normalde plasebo olan adamda yan etkisi olmasi beklenmez.
2. ilacin beklenen etkinliği gruplar arasında ne kadar farklı.
3. gruplar arasında hastalığa tutulma veya yanıt verme farklılıkları ne düzeyde.

özetle; plasebo insanın kendi vücudu üzerinden oluşturabileceği değişkeni ortadan kaldırmayı amaçlar. yapılan çalışmalara göre insanlar etken madde olmayan ilaç aldıklarında biri zihinsel olarak kendilerini etkilediklerinden bazen kendilerini daha iyi hissettiklerini (veya tam tersi) vs. söyleyebiliyorlar.

mp4 olarak kaydetmen lazım.

blender output ayarlarında var mp4. encoding'den mpeg-4'ü seçeceksin.

Yutuba yükle gizli link olarak

Aşılama bu hızla devam ederse yaz sonuna kadar her şey 'yeni' normale döner. Maske mesafe yine olur ama tüm yasaklar kalkar bence.

Aşı olabileceğini düşünüyor musun?
Ben ihrimal vermiyorum bu yıl içinde..

Ben olamam da risk grubunun büyük bölümü olur. Hastaneler ve yoğun bakım ünitelerinin dolulukları çok düşerse kimse hastalığı takmaz.

Maddi durumu düzeltmek adına 2022 Şubat'ına öteledim. Bazı şeyler anca düzelir.

Çok yüksek ihtimalle aynen böyle devam eder. Daha hangi ülkenin hangi aşıyı kabul edeceği bile belli değil, aşı yaptırsan bile adam çin aşısını kabul etmeyebilir.

Pegasus'un ayakta durmasına yardımcı olmuşsun hayır işi gibi düşün :) Yoksa gitme ihtimalin baya düşük.

Şubat 2022’de gidebilirsek bence bu da harika.
Ben normal hayata 2023’ten önce geçilemeyeceğini düşünüyorum

@roket adam Aynı düşüncedeyiz. :) Yine de kaçırmak istemedim. Biraz tedbir amaçlı aldım bileti. Duruma göre vize başvurusu bile yapmam belki.

@otopsicocugu sanırım ikinci aşamadayım. Aşı olamazsam da gitmem artık. Yanan 550 lira olur.

2021 kasım 2022 mart arası 7 adet (gidiş-dönüş 14 bilet) bilet aldım ben pegasus kampanyasıyla. Ortalama 170, git-gel 350 TL toplam 2300. Çok uyguna geldi. Ayrıca hepsini iptal etmek zorunda kalsam bile vergileri iade alınca 1700 falan iade alıyorum. Gidemesekte Pegasusa iyilik yapmış olucaz yapacak bir şey yok:)

bu herhangi bir ekstra enstrümanın müzikte ne işe yaradığını sormak gibi değil mi? o da bir enstrüman işte, vokal olarak arkadan destek tını veriyor, altı dolduruyor ne bileyim, müzik bilgim olmadan yazıyorum. "bas gitar ne işe yarar" diye sormak kadar ilginç geldi bana. armoniye pozitif katkısı vardır neticede en basitinden.

Harmonik ve oktav uyumu

şarkıcı sesini dinlendirebilsin diye varlar bizim sahnede, temel özellikleri o. arada nefes alır, hele ki hareketli sahnesi varsa.

nimberjack'in söylediği etki genelde jazz-soul-blues gibi türlerde öne çıkıyor. 3'lü tombik zenci back vocal diyince kafanda canlanan senaryo vardır sanırım, nasıl sesler çıkardıklarını gözünün önüne getirirsen anlarsın bence vasıflarını.

@nimberjack niye var ki bunlar, gereksiz yav demiyorum ki. Gerekli ki varlar. Neden gerekli olduklarını merak ettim, argümanı kuramadım.

@nimberjack, @wiekannich ve @jux teşekkürler. Anladım.

kesildi diye mail geldiğinde ödüyorum ben. 5. günse 6'sında ödenebilir.

Ayın 5. gününde gün bitmeden sistem otomatik olarak keser, genelde 23:59 ya da 0.00 da kesilir.

Ödeme günü de 6-15 arası olur, bazı bankalarda 6-20. Amacınız ödeme yapmaksa kesilmesini beklemenize gerek yok, girin bakın güncel borç ne kadarsa o kadarlık ödeme yapın.

ayın 6. gününde gece 00.01 den sonra ödeyebilirsiniz demek bu.

bu arada erken ödemeyin, niye bankaya para kazandırıyorsunuz? paranız varsa gecelik faize koyun, günü gelince çekip ödeyin.

@ala09

Neden erken ödüyorum? Son ödeme tarihini geçirip, faize kalmamızı için.

Birikimim zaten vadeli hesapta. Nakit gerektiği zaman, vadesize aktarıp kullanıyorum.

ödemenin bir başlangıç tarihi yok. ekstre günü dönem sonudur, ekstre kesilince dönem borcunuz tahakkuk etmiş olur ve son ödeme tarihine kadar öderseniz faiz işlemez. ekstre kesilmeden ödeme yaparsanız ekstre kesilirken bu ödeme düşülür ona göre ekstereniz kesilmiş olur.

tost makinesi de ısınmış döküm plaka, yani tavadan farkı yok pek.
sadece ateşin verdiği sıcaklık kadar güçlü olmayabilir, o yüzden belki biraz daha uzun sürer pişmesi.
eğer gril özelliği de olan makinesiyse zaten gayet güzel olur.
öyle olmasa bile köfte çok kalın değilse yine olur.
afiyet olsun.

eğer döküm tavan yok ve normalde teflonda vs yapıyorsan, mesela bende tefal açılınca grill de olabilen tost makinesi var, onda yaptığım köfte tavaya göre çok daha güzel oluyor, bırak "şansını denemeyi." Hem üstten hem alttan ısındığı için daha hızlı ve suyu içinde kalarak pişiyor.

tost makinasını yıkarken şimdiden kolaylıklar diliyorum sana.

Bende de tefalin "contact grill" diye gecen tost makinelerinden var. Gayet guzel oluyor, her turlu kofte, biftek cok hizli ve pratik sekilde pisiyor. Yikamasi biraz zor ama plakalari cikiyorsa ve bulasik makineniz var ise sorun olmaz.

gayet güzel oluyor ama bizim tost makinesinin kafası öne eğik, eriyen yağlar kanallardan sızıp dışarı akmaya başlıyor. en son sucuk yapmıştım tost makinesinde, yağlarla boğuşup bir daha yapmama kararı almıştım.

Yağlı kağıt arasına koyup pişiriyorum ben. süreyi biraz uzatsa da temizleme aşamasında çok işe yarıyor.

ana işinden sonra ikinci bir iş öğren. eski sscb eğitim sistemi. ve bu ülkeden nasıl gidebiliyorsan git. 55 yaşındaki yazar tavsiyesi

beyaz yakayım ama kot pantolon tshirt ile işe giden versiyondan, iş beni sıkmamakla beraber 45 yaşımdan sonra dayanabileceğimi sanmıyorum. onun için 45-50 yaş arası için premium tesisat işi yapan şirket kurma hayalim var. sözleşme ile çalışacağız en temiz ve en hızlı işi yapacağız :) şu an da evde elektrik hariç tesisat anlamında kendi başıma yapamadığım hiç bir şey yok, bilgiyi genişletmek için senelerce antreman yapacağım.

kısa dönem hedef ise pandamı sonrası avrupada aynı sene 4-5 büyük rock festivaline katılmak.

35'e gelmeden borsadan, çalışmama gerek kalmayacak şekilde gelir sağlamak ve bir veterinerde çalışmaya devam etmek.

ben de beyaz yakayım, teknik bir iş yapıyorum. bizim sektörde (it) acayip büyük bir potansiyel ve para var, bu alanda ilerlemeye çalışıyorum. onun dışında hobi olarak video çekmeyi öğrendim bu sene, bir sürü kitap okudum, spor yapıyorum bisiklet sürüyorum, gezmeyi seviyorum, yazmayı seviyorum. covid öncesi dönemde bol bol gezdim, bir sürü anı biriktirdim, video foto bir sürü şey var. yani genel olarak böyle gitse okeyim yav.

benim tek derdim sevdiklerimin yaşlanması ve onları kaybetmek, onlara güzel bi hayat yaşatmak, onun dışında pek bi şey kafama takılmıyor hayatımla ilgili.

0 hedef, 0 arzu, 0 hayal olarak 2020'yi uğurlayacam.

Bu sene pandemiden bağımsız olarak üstümden geçti.

Bir ton hobim var, uğraş istesem bulur yaparım. Ama keyif almıyorum. Motivasyon diye bir şey kalmadı. Bayağı depresyondayım. Alışverişe falan sarmamdan belli. Sürekli bir şey almak istiyorum ama malum her halt zamlandı.

En son gittim Grogu oyuncağı aldım. Canım sıkıldıkça kafasına vuruyorum, force çekiyor. :p

Yaş 32, iki aya 33 oluyorum. Hayatı kaçırmışsım gibi.

Bu ara popüler olan söylem halimi özetliyor ya. İncinmişim. :D

26 yaşındayım. bir şey kalmadı açıkçası. hep hayal kurdum, hep bir şeyler istedim, en depresif zamanımda bile bir şekilde ümidim vardı. yıllar içinde sürekli başa sardığımı görüyorum. yeni yıldan hiçbir beklentim yok. eğer ölmeyeceksem sanırım sağlıklı olmayı dileyebilirim, çünkü sağlıksız olmak gerçekten zor ve üzücü olmalı. sağlıklı olmak bile yeterince lüks zaten benim için, fazlasını beklemiyorum. beklemek de değil mesele zaten, olmayacağını biliyorum. annem ve kardeşim üzülmeyecek olsa ölmeyi isterdim belki. sıkıldım. bir yere varamıyorum. o yüzden bir şey beklemiyorum artık.

Düşününce kabaca iki isteğim var. Birincisi ABD'de sevdiğim bir işi yaparak yaşamak. İkincisi de kendi işimi kurabilmek. Artık 40 yaşında mı olur, hiç olmaz mı, orasını bilmiyorum. Sevdiğim şeyleri hedef hâline getirerek onları değersizleştirmem. Film izlemeyi seviyorum ama bir tane bile izlenecek filmler listesi yapmadım bugüne kadar. Bazı şeyler sırf hayat güzel olsun diye yapılmaz bence.

2020 koronadan bağımsız olarak üstümden geçti +1
Yine de çok şükür sağlıklıyım ve işim var.

Hedef: minnoşumla daha da çok gezmek, biraz daha uzak yerlere gidebilmek. Kışlık ekipman edinip kışın da kamp yapmak. Yabanilik yapmamak ve insan içine karışmak için kendimi zorlamak.

Arzu: kafama göre biriyle tanışsam, hatta ilk görüşte aşık olsak fln, güzel olurdu.

Hayal: lotoyu tutturup istifa etmek :/

Grundig normalde güveneceğim bir marka değildir ama denk geldi 1 senedir falan onların bir tost makinesini kullanıyorum, çok yoğun bir tost sirkülasyonu yaşanmadı ama şu an için sorunsuz çalışıyor valla. Malzeme kalitesi de iyi gibi.

ben karaca cookplus olanını almıştım seneler önce. çok memnunum. şu an cookplus yoktur ama benzeri/daha iyisi vardır. tavsiye ederim.

eksiduyu.ru

yakın zamanda tefal toast expert aldım.. iyi duruyor. fiyatı da uygun (tefal'e göre)

ben de karacadan almıştım 2 sene falan oldu gayet memnunum.

Tefalden memnunuz.
cookplus deneyimledigim en rezil marka

google'a sanayi tipi tost makinası yazın, kendinize uygun olan boyutu seçin ve alın.

tefalmiş, grundigmiş oymuş buymuş hikaye.

hepimiz hemfikir olabiliriz ki sanayi tipi makinalar kadar sağlam ve başarılısı yok tost konusunda.

kötü yanlarını yazayım, kaliteli bir ürün aldığınızı varsayalım.

biraz geç ısınır 5 dakika kadar ve ev tipi makinalardan daha güçlü olur watt olarak daha fazla elektrik yakar ama saatlerce çalışan bir alet değil.

bu iyiliğimi de unuymayın.

benim 200 liraya aldığım kıytırık ev tipi tost makinası şu an 1500 lira, sanayi tipler 350 den başlıyor, aradaki fiyat ve performans farkı inanılmaz olur yani ev tipiyle, sanayi tipi arasında. tabi şahane şık bir görüntüsü de yok.

gemilerde çalışırken hep sanayi tipi ufak modeller yerine göre büyük modeller vardı oradan tecrübe edindim.

mutlaka ips ekran olmalı. 24 inç için min 2k daha büyük inçler için mutlaka 4k.

Marka olarak dell çok güzel. Yazılımcı olarak yazıyorum.

www.hepsiburada.com

Bende bundan var, çok memnunum.

24" yeter bana diyerek başladığım serüveni her zamanki mükemmeli bulma takıntım sebebiyle 44 inchte noktaladım. Eve taşırken de kırdım ekranı. 14" ile devam ediyorum yine. Yetiyomuş meğer.

Mağazada ekran ölçülerine mutlaka bakmanı tavsiye ederim. Youtube'dan çok inceleme videosu izlemiştim ama eve getirip masaya koyunca gereksiz büyük olduğunu anlıyosun. 27" fazlasıyla yeterli. Ultrawide olursa daha kullanışlı olur.

1080p olacak ise 27'' de önermiyorum. demirKamil'in dediği gibi 24 inçten daha büyük olacaksa 4K olmalı. Aksi çok yakından bakacağın için görüntü kaliteli olmaz.

Bunun dışında mutlaka yükseklik ayarı yapılabilen bir şey olsun. Monitörün de altına kitap koymak ile uğraşma.

Masan küçük. Dell Ultrasharp'ın 22-24 inçlik full hd modellerinden birini al geç. Dell önermemin sebebi, yan dönebiliyor ve yükseklik - derinlik ayarı var - özellikle buna dikkat etmeni öneririm ısrarla. Dell U2412M kullanıyorum ben, çok memnunum. Bir de HP 24cw var karşımda, onun altına kitap falan koymak zorunda kaldım yükseltmek için, sabit kasalı monitör.

özel silme sıvısı ve bezleri var onlardan kullanmalısın.

Evde ıslak gözlük mendili ya da gözlük için temizleme spreyi varsa o da olur. (Belki de olmuyordur ama ben bir zararını görmedim.)

gözlük mendili +1

ben alkolsüz ıslak mendille kaba tozu alıp, sonra sıvıyla siliyorum.

Serdar Hocanın sıfırdan İngilizceye özel ders formatında eğitim diye kursu vardı. Ben beğenmiştim.

Saçmalama bence. Arapça bilmiyorsan neyi soracan acaba? Bulgaristan'dan gelen kaçak aramalar gibi olmadığını ne bilicen yahu.

Yok yav. Kendisini değil. 118 80'i soruyorum. Yoksa kendisini ne soracağım. Direkt engelledim zaten.

Niye merak ediyorsun ki, ne halt olduğu zaten mesajdan belli.

İkinci defa olunca endişe ettim haliyle.

Zor bulunan paylaşılmayan filmler varsa kötü olmuş. Gişe filmleriyse gerek yok. Torrentten daha iyisini daha hızlı indirebiliyoruz artık.

Büyük bir kısmı kolay bulunan filmlerdi.

Zor bulunan paylaşılmayan filmler, muhtemelen yüzde 2'e geçmezdi.

Küçük çaplı bir film arşivim vardı ki hepsi her zaman her yerde bulabileceğim filmleri. Ben de sildim geçen hepsini. Açıp açıp tekrar izlediğim filmlerin sayısı beşi geçmezdi. Onları bile yedeklemedim. İyi yapmışsınız bence :) fiziki olarak elinizde bulunsa bu filmler belki içiniz giderdi, kıyamazdınız ama dijital ortamda çok gerek yok bence. Bağımsız, sanat filmlerini her zaman bulamıyoruz onlar hariç tabi.

Abim lise yıllarını cd'de dizi ve film yazdırarak geçirdi nero'da. Şuan hepsi çöp oldu, muhtemelen atmıştır hepsini. İyi yapmışsınız hiç gerek yok.

lise yıllarımı cd'de dizi ve film yazdırarak geçirdim nero'da. harçlıkları biriktirip her ay 1 ya da 2 tane 50'lik boş cd paketlerinden alırdım. cd çantaları alırdım özenle dizerdim. şu an hepsi çöp. çoktan attım hepsini gitti.

bir filmi insan kaç kere izleyebilir ki. hayat kısa. kaldı ki çoğunu bir kere bile izleyemedim. o izlemediklerimden birini şu an izlemek istesem internetten daha iyi kalitede izleyebilirim zaten.

nerocuların gözü yaşlı :,( benim babamın vcd -evet vcd- ve dvd film arşivi vardı ANNEM BAVULLARA KOYDURUP KOYDURUP ÇÖPE ATTIRDI. gerçi çoğu youtube'da bile bulunuyor artık -babam eski türk filmlerinin hastasıdır da-

ha, benim de böyle filmlerim var, geçende çoğunu sildim, hakikaten de zor bulunan, bir kısmı b sınıfı olan filmler var, sırf oyuncusunun/yönetmeninin hatrına indirmişim de -altyazısı bile yok.. yani türkçe'yi geçtim, ingilizce bile yok- onlar duruyor sadece. festival filmleri var -gerçi onları bile artık malum sitelerde, mubi'de -gösterimde olduğu sürece-, netflix'de felan bulabiliyorsun, torrent'i geçtim- ne bileyim eski animeler var -onlar da türk anime'de falan var- o yüzden çoğu silinesi... de işte silsem gönlüm razı değil XD

Abi sil gitsin. Çoğu çamur gibi oluyor zaten.

soru ne?

vod platformları artıyor, o yüzden kolay bulunamayan filmler de yakında kolay erişilebilir hale gelicek diye düşünüyorum. mubi ve criterion channel ilgi görüyor bence, git gide kütüphaneleri genişleyecek, hatta başka platformlar da kurulacaktır diye düşünüyorum. amazon da bu tarz bir hamle yapabilir deniyor hatta. o yüzden çok sıkıntı yapma.

imza: 2tb arşivi piç olduktan sonra arşivciliği bırakmış bir dost.

geçmiş olsun zor bir karar. benim de 1 yıla benzer durumum olacak gibi. harddisk doluyor çünkü.
bazen kurtulmak gerekiyo böyle.zaten internetten hepsini bulabiliyoruz artık

evet.

özlediğim günler olarak düşünün ve özleme durumunun şu anda gerçekleştiğini unutmayın.
ama gezmek geçmişte kaldı.

bir de "which" "that" meselesi var. mesaj attım.

Sahil tarafından girince önlerinde sepette oluyor zaten. Soldan ikinci veya üçüncü idi galiba lise üniversite tüm ingilizce kitaplarımı en uygun oradan almıştım

Ustkatta ardic kitabevi var. Yuksel hocayi sorun. Kitaplar ucuz, muhabbet bedava.

bende amcayım. abim ve eşi tablet veriyor çocuğun eline saatlerce onda takılıyor 5 yaşındaki yeğenim. ondan sıkılınca trt çocuk falan açıyorlar. böyle bir döngü. kalan zamanlarda da babaanne dedesine kitleyip kafa dinleme derdindeler.

günde verimli olarak gerçekten ilgi gösterdikleri zamanın 1 saati geçmediğini düşünüyorum. birçok ailede de bu şekildedir.

@egokalp Yazık ya.


Kuzenim kızıyla arada oynuyorum ama yarıda bırakıp, kendimi odama kilitlemesem sonsuza kadar gidecek oyun.

Annelerin/babaların full 24 saat çocukla ilgilenmeleri yorucu oluyordur tabii. Kendilerine vakit ayırdıklarını en doğal hakları ama ne bileyim bazı şeyler dışarıdan kolay geliyor.

Yengem, gerçekten iyi bir anne. Geçenlerde annem söyledi. Bir tanıdığımızın Yeğenimiyle yaşıt olan oğlan çocuğunun sosyal medya hesabı varmış. Yengem titiz bu konuda. Yani abimin kızı da çizgi film izliyor, telefonla oynuyor tabii ama abimle yengem gerekli vakitleri geçiriyorlar sanırım.

2 üst paragrafta dediğim gibi arada anne/baba kafa dinleme en büyük hakkı ama bu dengeyi sağlamak nasıl oluyor?

Kreşe gitmediği günler 7/24 ilgilenmek zorundasın. Pandemi dönemi mart’tan ekim’e kadar kreş yoktu hep beraberdik artık bir yerden sonra insan sıkılıyor ama 4 yaşındaki çocuk da devamlı oyun istiyor. Öyle baştan savmak için de hiç telefon tablet vermeyince mecbur aktif bir şekilde oynamak zorundasın. Zor iş yani.

35cc Miller

Beck's çok yumuşak içimli bir bira değil. Miller, Corona veya Bud öneririm. Benim favorim Bud.

Miller, corona, heineken

Weihenstephaner- Migroslarda 2 çeşidini bulabilirsin. Bazı mekanlarda fıçısı da oluyor. İçimi kolay, hafif bir biradır.

tuborg amber

Erdinger weissbier

Corona olabilir, limonlu.

corona limonlu +1

Leffe blonde

bi tane bud al bi tane de weihenstephaner ikisini de sevmezsen bi daha da paranı harcama.

edit: ya miller nolur alma. o çok garip bir içecek allah onun belasını versin.

Corona, Bud, Miller ve Weihenstephaner yoğunlukta. Gerçi Miller -1 yemiş. Bakalım hayılırsı.

mariachi limon
miller limon
corona limon
bence yakın tatlar hep.mariachi bence daha iyi.gerçi bayadır da içmedim

Corona limon
33 lük bud

köröna

blanc bence :) tatlımsı meyvelimsi güzel bir şey.

Corona, Sol, Heineken diyorum.

blanc demeye geldim bende :) ama favorim heineken

ben light bira öneririm. alkol oranı düşük içimi kolay. birden acı gelmez.

arkadaşınız ya da iyi anlaştığınız herhangi biriyle, mümkünse yanında yiyecek bir şeyle (kuruyemiş olabilir, cips olabilir) BUZ GİBİ bira içmenizi tavsiye ederim. maksimum verimi bu şekilde alırsınız.

daha önce içmediğiniz için bence hepsi size belli ölçüde "tuhaf" ve "saçma" gelecek. o açıdan bir şişesi 30-35 liraya mal olabilen, çoğunu bulmanın mümkün dahi olmadığı antin kuntin bira önerileriyle şu an vakit kaybetmeyin derim. onları biraya alıştıktan sonra, farklı biraların arasındaki tat farkını anlamaya başlayınca içersiniz. daha çok keyif almış olursunuz.

bir de bira çarpacak, vuracak bir içki değil. fondip yapmaya kalkmadıktan sonra iki şişe biradan bir şey olmaz daha önce içmemiş olsanız bile. o yüzden bence miller gibi sidikten hallice, alkolsüz biradan farkı olmayan şeylere hiç bulaşmayın. efes olur, tuborg olur, bomonti olur, türkiye'de her adamın istediğinde rahatlıkla içebileceği standart biralardan biri bence iş görür. hatta bu ara farklı farklı gidebilirsiniz, bi efes bi tuborg falan.

son soruya cevabım da daha önce dediğim gibi fondip yapmaya kalkmaz ya da %7-8 alkol oranlı güçlü biraları içmezseniz hiçbir biranın bir ya da iki şişesi "fazla" gelmeyecektir, hiçbir şey olmaz.

bağcılarda dil evi vardı, belediyenin. aradığınız tarzdaydı şimdi ne alemde bilmiyorum bence bir araştırın.

armut.com ya da buradan skype üzerinden konuşma dersi alabilirsiniz.

fon yönetim performansları değişebilir ama o biraz da size bağlı. hangi fonlarda değerlendiğini görüp ona göre pozisyon almanız lazım.

misal geçen sene altın ya da dolar bazlı fonlara geçirdiyseniz iyi kara geçersiniz.

yok çünkü kindle yok. mubi haricinde e-kitap satmıyor amazon, kindle'ı tr'ye sokmadan satacaklarını sanmıyorum kitapları. ama bu gidişle sokarlar yakında.

Bu gidişle yakında gelir.

Ben olsam giderdim de kalırdım da.

Orada bir otelde kaldık bir ay falan önce. Pahalıca temiz bir yerdi tabii.

Dezenfektan, maske ve mesafeyi koruyarak git kafanı dinle bence.

ya cahil gibi konuşmak istemem ama öyle de hayat geçmez. arada çıkıp bi şeyler yapın tabii virüs kapmayacağım diye kafa gitmesin bi de.

bi kere bunun için boyunun posunun iyi olması lazım, 180'den kısaysan ve sıskaysan leprikona benzersin.

tipine bagli, yuvarlak hatlara daha bir gidiyor + kupe dostu imaj. biraz aksesuarla mucahit intibasi uyandirmamak muhim.

ebatlar (boy + vücud genişliği) iyiyse olabilir değilse benim gibi orta boyluysanız olmaz :-(

- Bırak 180, 170'ten kısayım. 165 filanım.

- Küpe takacağımı pek sanmıyorum. Yuvarlak da değil.

Neyse yaptırmayım en iyisi.

valla çok yakın bi dostumu tanımladınız. baya gür sakallı, kısa saçlı epey, küpe de takıyor değişik bi tarz ama iyi yani. boyu uzun bu arada. boy önemli.

Modası geçti o işin,

modası geçti++ ayrıca bizim türk erkeklerine yakışmıyor. kabul etmesek de genetik çeşitliliikten ötürü kısa boylu hafif kilolu, esmer tenli, büyük burunlu ve kaşlı gözlü, kıllı ,araplara benzeyen bir milletiz.

böyle olunca mücahit ya da ışid gibi bir izlenim veriyoruz. hayaller/ hayatlar meselesi gibi. şarkıcı berkay bir ara öyleydi benim hikayem klibinde mesela tipine bak ve haklı mıyım haksız mıyım yorumla.

Doktora danışarak, uygun ilaçları ezerek, rahat tüketebildiği gıdalara karıştırabilirsiniz. Mutlaka doktora danışın.

Küçüklere çorba kaşığında eriterek veriliyordu, olmadı öyle deneyin :)

Gerek yok. Alakası yok.

gerek yok onu tekrar izlemeye.

ben iki bölüm izledim, atmosfer ve görüntüler çok güzel olsa da içine giremedim hâlâ bu arada.
inşallah böyle devam etmez.

calve ve heinz

Barbeku sos icin HP bbq.
Heinz’in american burger sosu cok iyi.

Ben bu ikisini kullaniyorum yalnizca.

hp classic bence patates için en iyisi. ama daha kallavi bir barbekü sos için(sandviç ya da etlerle yemelik) rufus teague honey sweet bbq ülkede bulunan en iyilerden. carrefoursa gurme'lerde var.

çok hardalcı değilim ama dijon seviyorum daha çok. migros'taki maille dijon favorim.

Heinz aliyoruz.
Bazen rende domates kullanarak domates sos yapiyoruz.

Ben heinz ve hp seviyorum ama en son ikea’nın soslarını aldım hoşuma gitti baya.

Bbq için hp, taneli hardal edmond fallot, dijon için maille. Kalan tüm soslar heinz.

Bbq için HP’den başkası yalan. Hepsini denedim. HP’nin de 3 çeşidi var yeşil olanı en iyisi.

Blender çok az kullandım pek fikrim yok biraz sitelerini kurcaladım da yeniliklerde dediğiniz gibi şeyler görünmüyor. Arayüzü falan çok kurcalayıp yerlerini mi değiştirdiniz acaba? Özel ayar yapmadıysanız pek, varsayılana dönmeyi deneyin

Pek Sanmıyorum, değiştirdiğimi.

Şimdi baktım, 2.8'de çok fazla değişiklik yapmışlar. Dolayısıyla 2.8'den 2.9'a geçerken çok fazla bugfix ve görsel değişiklik yaptıklarını tahmin ediyorum. Böyle durumlarda sitesinden açıp bakmak iyi bir pratik:

wiki.blender.org

Yeni öğreniyorsanız aynı sürümü kullanın derim. Biraz aşina olduktan sonra yeni sürümlere geçersiniz.

@plutongezegendegilm teşekkür ederim.


@j r r tolkien hayrani minor değişikler vardır diye, karşılaştırma yapmadım ama google ararken sürüme göre arıyordum. işte 2.90 abc diye.

local restaurant

valla konuşmas esnasında local restaurant der geçerdim.

esnaf lokantası kavramı yoktur sanırım ya da ben bilmiyorum

aradiginiz cevap greasy spoon

artisan restaurant diye kullanima hic raslamadim, artisan food icin kullaniliyor. Artisan el yapimi, usta isi anlami katiyor. Yani fabrika, endustriyel uretim degil, bu da o kelimeyi posh, havali yapiyor. Artisan kesinlikle olmaz bence, tam tersi anlam verir.

Karşı taraf doğu avrupalı ise milk bar derseniz anlar.

Bence etkilemez. 2022'ye kadar aşının bulunabileceğini düşünüyorum.

basta yapilan iyimser tahminlerin hep bosa ciktigini dusununce bence iptal olur. who, bilim kurulu uyeleri vs.. yazin bu is biter diyordu.

yeni pasaport çıkartmanız gerektiğinde eskisini istiyorlardı diye hatırlıyorum. "eskisi kayboldu" derseniz de cezası vardı ama cezayı ödeyip yeni pasaport çıkartabiliyordunuz. değişmiş olabilir ama. siz yine de atmayın derim, zaten yenisini çıkartmak istediğinizde eskiyi delgeçle delip kullanılmaz hale getiriyorlar.

Yenisini 2015 senesinde çıkartmıştım. Hiç isteyen olmamıştı o dönem.

Eski pasaportunuzun, saglam olsa bile bulan biri tarafindan kullanilmasi imkansiza yakin. Isterseniz saklayin isterseniz iyice yirtip atin.

yenisini çıkartırken eskisi sizde kalabiliyor, delgeç ile deliyorlar hatta bazen delmiyorlar bile. sebebi de pasaportun üzerinde hala geçerli olan vize veya yeni vize başvurusu için eski vizelerin görünmesi işe yarayabiliyor. yani eski cüzdan istenildiğinde sizde kalıyor.

ben yırtıp atmazdım. üzerinde hala kişisel bilgilerin var. doğum tarihi, yeri, tc no, isim soyisim, hatta ziyaret ettiğin ülkeler vs. yakmak ya da evrak öğütücüden geçirmek ya da minik minik kesmek daha mantıklı bence.

1- Büyük döviz bürolarında vardır, ben (başka şehirden) giderken öyle alıp gitmiştim.

2- Romanya'ya gidecek birini bulup satabilirsiniz.

Laleli civarındaki döviz büroları çeşitli dövizi kabul ederler ama 6 ley pek bir para değilmiş. Almazlar yani muhtemelen. Birkaç yüz ley olsa en azından belki.

Bu şartlarda yatırım tavsiyesi almak/vermek yasadışı olduğu için burda kimseden istediğin cevap gelmez. Ama şunu söyleyebilirim ki bu tür işler için 6 ay uzun bir vade değildir.

benim bistteki yatırımım 2 yıldır aynı kaldı.

hatta param azaldı bile.

onun için türk borsasında uzun durursam kazanırım diye düşünmeyin derim.

ben altın ya da döviz alsaydım param 3 katına çıkacaktı. elbet artar diye bekledim o kadar süre param aynı kaldı hatta azaldı borsada

bir konuyu vurgulamak emphasise; fonetik olarak bir harfe vurgu yapmak stress.

ayni

wikidiff.com

Adil bir yargı sistemimiz olsa idi idam olabilirdi. Fakat bu şartlar altında idam cezasının var olması her türlü siyasi davanın istismar edilmesi ve çok büyük yanlışlıklara da kapı açabilir.

Speaking için konuşmak tamam ama işi ciddiye alacaksanız bu sizi beni aşar.
Kanun yapmak, ceza belirlemek çok kolay işler değildir. Tahmininizin çok ötesinde bilgi ve birikim gerekir.

ülkemizde zaman zaman idam vb gündeme geliyor. arkadaşın da dediği gibi amaç idamı yasallaştırmak, normalleştirmek.

ondan sonraki felaketi hepimiz tahmin edebiliriz zaten.

verdiğim cevap konuyla alakasız ama suçu normalleştirmek gibi anlaşılmasın lütfen.

Taciz ve tecavüz suçlamaları suistimale çok açık suçlamalar. Bir sürü insan sırf birinden nefret etmeye başladığı için bu suçlamalarda bulunabiliyor. Yanlış anlamalar konusu da apayrı, otobüste adamın eli birine çarpsa ve kadın tacizci diye yaygara koparırsa linç ediliyor kişi. İdam falan o yüzden çok ağır cezalar. Suçlu ve suçsuzun çok keskin ayrılabileceği bir suç alanı değil çünkü. Ha caydırmak için nasıl bir ceza olabilir onu ben de bilmiyorum ve @kisa'ya katılıyorum, üstüne iyi düşünülmesi gereken konular.

% 100 ispatli sekilde taciz tecavuz cinayet gibi suclarda idam kesinlikle olmali ve uygulanmali..
burada karsi cikilan birkac nokta var:
1- ya masumsa?
onu yazdik, ozgecan vakasi gibi acik net belli olacak, % de 1 bile süphe olmayacak..
2- bizim gibi ulkelerde siyasi olarak kullanilir felan..
hayir, kanun basta net olarak cikarilacak, sucun tanimi yapilacak, taciz tecavuz cinayet net.. baska suclarda uygulanmayacak..
3- caydirici degil..
hayir efendim bal gibi caydirici, "ama iranda var amerikada da var da neden azalmiyor?" nerden belli azalmadigi, aksi denendi mi? Ayrica herkes insan hepimiz insaniz, ucunda mutlak idam oldugu bilinse, insanlarin gozu onunde uygulansa hayvan oglu hayvanin biri hayvana tecavuzde bulunabilir mi?
4- ustteki maddeyle baglantili olarak " efendim idam kurtulus hapis daha agir ceza" diyenler, aynisi basiniza gelse ve ceza verme hakki size taninsa karariniz ne olurdu? ben suphesiz bir tek nefes fazla almamasini isterdim, eger bu konuda anlasmazliga dusulurse karar hakki magdura verilebilir ama bence idam kesinlikle yasatmaktan daha "iyi" bir ceza magdur acisindan

@playing star again +1 demeye geldim.

İdam cezası konusu benim nazarımda turnusol kağıdı görevi görüyor.

"Gelsincilerin" sığılığı ve yorumlama algoritmaları genelde çok belli ediyor kendini.

1. İşte o yüzde pek kolay bir şey değil
2. O iş de öyle değil. Mevcut kanunlar hakkıyla mi uygulanıyor? Ya da başka suçların eklemeyeceginin garantisi ne?
3. Nereden belli caydırıcı olduğu?
4. Kişilerin isteği burada bir yere kadar önemli.

Kanun nedir adalet nedir hukuk nedir?
Hukugun amacı nedir?
Yapmayın etmeyin. Bu tip şeyler bir sefer yapılır ve ömrünüzü etkiler.

Nasil yani tacize mi idam verilsin. Soruyu tacizci-katil olarak aliyorum. Normallestirmiyorum tabii ki olayi, taciz de buyuk bir sey ama cezasi olum mu... tacizci kadar bu dusunceyi ortaya atan da rahatsiz edici benim icin.

Playing star again+1
Alster+1
Savunuculari hangi platformda olursa olsun hayretler icinde izliyorum.
Boyle bir ceza olamaz. Vahsilik.

%100 ispatli olacakmis suclar.. o binde bir rastlar oyle. Amerikada bir suru (belki binlerce) kisi %100 ispatli diye death row'a aliniyor. 15-20 yil sonra sucsuzlugu ortaya cikanlar var. Avukatlari belki 1 hafta gec kalsa olecekler.
Hataya cok acik bi sey.
Caydirici da degil. Cunku amerika ya da turkiyede kimse birini oldurmeden once "yaa dur simdi idam cezasi alirim/kim onca sene hapis yatacak... en iyisi vazgeceyim" demiyor. Bi sucu islemeden once sonucunu dusunmezsin.

Bu tacizci-katiller icin bi rehabilitasyon programi gelmeli. Es zamanli hapis yatip tabi. Cikacaginda sex offender gibi bi damgasi olmali. Rehabilite olamayacagina kanaat getirilenler ise agir. muebbet almali.

Tacizde kişiye ceza verirseniz, karşılığında ceza alacağını bilinirse %80-90'ı engellenir.

Geri kalan, gerçekten sapık, dürtülerini engelleyemeyen kişileri ise ya toplumdan tecrit etmek lazım ya da kimyasal hadım. Bu dürtüleri komple yok etmek lazım. İdam ağır bir ceza olur.


.

İdam geri alınabilir bir ceza değil. Hiçbir suç için olmamalı. En küçük hata ihtimalinde bile kanun gücüyle birinin haksız yere hayatına son vermiş olursun.

Arkadaşlar,
Bir çok kisi zaten karşılığında ceza alacağını bilirse o suç çok büyük bir oranda düşer. Bunun için idam olmasına gerek yok.

Her zaman için suçu işleyen kişi yakalanmayacagini, ceza almayacağını düşünerek işler (her zaman değil tabi büyük oranda)
Yani idam değil ama yine uygun bir ceza belirleyip bunu her suç işleyene uygukayabilseniz istediğinizi elde edersiniz.
Sorun ceza dan, kanundan ziyade yakalamada uygulamada vs.

hiç bir kuvvete hiç bir insana geri alamayacağı ceza yetkisi verilmemeli.

Bu bahsettiğiniz şeyin adı 'taciz' değil. Kişinin fiziki bütünlüğüne bir saldırı varsa bunun adı taciz değil, yasalar önünde cinsel saldırı oluyor. Taciz diyerek çok önemli bir konuyu biraz küçümsemiş oluyoruz. Düzeltmeyi önemli gördüm bu nedenle.

Bir kadın sokakta sözle rahatsız ediliyorsa, bunun adı tacizdir. Fiziki olanının adı ise cinsel saldırıdır!

Taciz boyutundaki sözlü/yazılı rahatsızlığın da bir caydırıcı yaptırımı olmasını ve bu yaptırımın iki üç davada değil de, düzenli olarak uygulanmasını çok istiyorum. Çok yüklü ödemeler yapması ve sosyal hizmette uzun süre tutulması gibi...

Cinsel saldırının da tacizinde önüne tamamen geçmek herhalde hiçbir toplumda mümkün değil, ama işleyen yasalarla birçok insan ve de hayvan için güvenli bir alan yaratmak mümkün.

"Toplum, kendi tabanından gelen ilerici bir değişim ile, refah ve eğitim seviyesinin yükselmesi ile ıslah olur"

bu hikayeye tam uyan İskandinav ülkeleri var. Toplu Tecavüz, Seri Cinayet ne ararsan var. demek ki bu da çözüm değilmiş

Fazla kelime göz çıkarmaz ama ezberlemek için de kasmayın. Zamanla kelime bilginiz gelişiyor, ihtiyaca ve ilginize göre şekilleniyor.

Ezberlemek üçin daha çok dizilerde, konuşmalarda geçen ve anlamadığınız kelimelere yoğunlaşın.

Sorduğunuz şeyin ismi "word frequency".

Farklı listeler ve sıralamalar var bu konuyla ilgili ama fikir edinmek için sormuşsunuz o yüzden şu link iş görür.

www.english-corpora.org

üçü de ingilizce kitap okuyan birinin sıklıkla karşılaşacağı kelimeler. hafıza öyle dolan bir şey değil ya. tablet misiniz ksdhdshf

kelimeyle hafızanız dolmaz, hepsini öğrenin.

Altını çizip bir yere not alabilirsiniz ama hepsini birden öğrenemezsiniz, hem yöntem, hem de günlük kalıplar için her gün buradan video izlemenizi tavsiye ederim. www.youtube.com Ayrıca Advanced kursu da veriyorlar ve uygun ücretli.

Günlük hayatta konuşmalarda kullanıldığında absürt kaçmayan kelimeleri öğrenmek için ingilizce altyazılı dizi film izlemek güzel bir yöntem.

soru ile alakasız ancak, direkt kobo üzerinden çözebilirsiniz belki.
kindle'da kelimenin üzerine gelince seçtiğiniz sözlükteki anlamı çıkıyor mesela, tur-eng sözlüğü harici olarak yüklemek mümkün. kobo'da da muhtemelen vardır böyle bir şeyler.

bilgisayar kısmını bilmiyorum ama koboda da sözlük var. Ben 2 sene önce aldığım kobo e-readerda sözlük kullanmıştım.

Bunu ben de merak ediyordum. Gerçi E-reader cihazına sahip değilim, uygulaması üzerinden tablet veya bilgisayarda e-kitap okuyorum. Senkronizasyon çalışıyor fakat not vs. güncellemesi yapamıyordum. E-reader ı bilgisayara bağladığınız takdirde mümkün gözüküyor.

help.kobo.com

Kod yazmak gerekiyormuş sanırım.

Linki paylaşayım; medium.com

Satılmamış mala, verilmemiş hizmete fatura kesersin mesela.

reddit'de eli5 bunun için var :)

biri şöyle yazmış:

I robbed a bank and made off with a million dollars. Now, I can't go to another bank and deposit it all, because it would raise some eyebrows about where I got the money. If the IRS questioned me about where I got that money, I'd have no excuse.
Instead, I buy a business with money I had before I robbed the bank. Say, a bar. I actually do own a real bar, hire real people, serve real clients. There were 300 drinks served that night. But in the books, I write down that we served 500 drinks. The money I got from robbing the bank goes through the system as money received by selling drinks. Thus, the money is now "clean" and I can use it for whatever I want.

saul goodman reyiz de burda anlatiyor: youtu.be

Better call saul'da vardı mesela. Illegal kazandığı parayı verip şirkette işe girmiş gibi gösterdiler. Maaş gibi parça parça verdiler adama. Maaş olduğu için de aklanmış oldu.

Şener şen milyoner filminde piyango talihlisine bileti bana ver ikramiyeden fazlasını vereyim muhabbeti vardı .

Oldukça kolay aslında, gelin size bu durumu örnekler ile açıklayayım :

Farzedelim siz yasadışı içki üretiyorsunuz ve 1 litre ürünün maaliyeti size 10 lira. Yasal olarak piyasada 200 lira, maaliyetinin çok üzerinde satılıyor çünkü çok yüksek vergi alınıyor. Sizin ürününüz ile piyasadaki arasında hiçbir kalite farkı yok, birebir aynı ve siz içkinizi el altından işletmelere 100 liraya satıyorsunuz. İşletme fabrikadan 130 liraya alabilirken sizden 100 liraya almak ona daha karlı geliyor. Siz de haliyle yüksek vergi durumunu lehinize çeviriyorsunuz ve ürününüzden 10 kat kar elde etme imkanınız var. Şimdi, büyük miktarlarda satış yaptınız. Ödemeyi haliyle nakit olarak aldınız ve elinizde çok yüksek miktarda para bulunuyor. 100.000 litre satış yaparak elinizde 1.000.000 lira geçirdiniz. Gelelim aklama aşamasına.

Bu 1.000.000 TL banka hesabınıza girse maaliyenin dikkatini çeker. Çünkü kayıt dışıdır ve sizin bunu açıklamanız gereklidir. Eğer paranızı sisteme sokmak istiyorsanız nasıl kazandığınızı makul şekilde açıklamalı ve vergisini vermelisiniz (en azından yasaların işlediği ülkelerde bu şekilde işliyor). Peki siz ne yapabilirsiniz, paranızı aklamalısınız. Size hem bu "para aklama" (money laundering) işinin çıkış noktasını açıklayacağım hem de başka bir örnek vereceğim.

Money Laundering aslında İtalyan asıllı Amerikalı mafya babası Al Capone'un kullandığı bir yöntem ile ortaya çıktı. Aslında ilk kısımda anlattığım içki örneğini yazarken aklımda yoktu ama Al Capone da Amerika'da 1900'lü yıllardaki alkol yasağı sırasında bu şekilde para kazandı. İllegal içki üretimi yaparak bunu eczahanelerde el altından satışını yapmaya başladı. Arz talep dolayısıyla çok büyük paralar kazandı. Parayı sisteme sokmak için ise çamaşırhane dükkanlarını kullandı. Bu dükkanlar telefon klübesi gibi içine para attığınız, makinenin ise bir yıkama ile giysilerini temizlediği yerlerdi. Yaptıkları ise şuydu :

1 dükkanda 10 makine olduğunu varsayalım ve yıkama ücreti 10 USD olsun. 1 yıkama 1 saat sürsün ve dükkan 24 saat açık kalsın. Bu durumda 1 gün içerisinde toplamda 10x24 = 240 yıkama yapılabilir ve 2400 USD potansiyel gelir elde edilebilir. Gelir vergisini de %10 dersek devlete 240 USD ödersin. Burada yasadışı para sanki çamaşırhane geliri gibi kasaya konuluyor ve yasal vergisi verilerek yasallaştırılıyordu. Normal şartlarda günde belki 20-30 müşteriye hizmet verirken sanki 200-300 belki de daha fazla yıkama yapılmış gibi gösterilerek para girişi sağlanıyordu. Açıklama makul olduğu, vergi kaçırılmadığı sürece de bir sıkıntı çıkması için sebep yoktu. Tabi sisteme işletmenin kapasitesinin çok üzerinde para girişleri olursa bu da dikkat çekerdi, herneyse.

Ülkemizdeki örneğe gelirsek doğuda bazı otobüs şirketler aslında hiç yolcu taşımazlar, belki sefere bile çıkmazlar. Onlar paravan şirketlerdir. Yasadışı yollardan elde edilmiş (uyuşturucu, kaçakçılık vb.) parayı sisteme sokmak için otobüs filoları "durmaksızın" sefer yapar ve tam kapasite ile yolcu taşırlar. Günün sonunda şirket binlerce yolcu taşımış, her yolcu için "sattığı" biletin vergisini ödemiş ve başka yollardan elde ettiği parayı sisteme "yolcu taşımacılığı" altında sokmuş olur.

150kUSD 1mTL etsin diyelim.

şimdi sen bu parayı direk işbankasına yatırırsan belki bir haftada değil ama 1 yıl sonra falan denetime takılırsan sana bunun hesabını sorarlar nereden geldi bu para vs diye çünkü tr'de zaten 5000TL üstü bankadan göndermek zorundasın ödemelerde vs.

sana bi playstation cafe açarız. 1ekran 1ps4 saati 20TL. günde 10saat200TLcepte 200TL*30gün 6000TLcepte
2. 3. 4. derken kazandığın legal para ile 10makine koydun diyelim. ayda 60kTL cepte 10ayda 600kTL 12ayda 720kTL legal para.

yani sana şu an 720kTL'yi legal olarak akladım.

istersen araç yıkama açarsın, istersen güzellik salonu ne kadar hızlı para aklamayı istiyorsan ona göre bir program yaparsın.

arkadaşlar anlatmış fakat geçen yıl %1 vergi ile "varlık barışı" muhabbeti çıkmıştı. Yurtdışındaki paranı Türkiye'ye getirirsen kaynak sorulmadan %1 verilerek legalleştirilebiliyordu bildiğim kadarıyla. (ek bir detayı yoksa.)

Yani Türkiye para aklama cenneti olabilir aslında.

Genel olarak mafyanin, Turkiye icin soruyorsan ek olarak dogulularin yogun oldugu sektorlere bakacaksin.

surda da guncel bir ornek var Bilale anlatir gibi www.youtube.com

Mümkünse fiziki olarak bir satıș gerektirmeyen, doğrudan hizmet sektörü seçilirse daha kolay olur kanımca.

Mesela tekel bayi açıp gofret satıyor gibi göstermektense (stok alıp eritmek de gerekeceğinden maliyetli olur) danışmanlık daha karlı olur mesela. Yaşam koçu oldun, seansı 500 tl fiyat biçip günde 8 randevu haftada 7 gün full çalıştın dersen ayda 192.000 tl'yi vergilendirerek aklamıș olursun.

Fiziki mal satışı olmadığı için hem daha az kayıpla aklanır, hem de takibi daha zor olur.

Mobil olduğum için editleyemiyorum, 112 bin tl 192 değil

devamli olarak kullanmak, hasir nesir olmak lazim gelistirmek ve o seviyede tutabilmek icin. her gun 2-3 saat devamli. en az 3 sene alir.

c2'den kasit ielts'ten her alanda en az 8 alabilmek. ki anlattiklarin isiginda b2 degilsin.

BBC ve CNN'de okuduklarınızın bir kısmını anlıyor, bir kısmını anlamıyorsanız B2 olmamanız kuvvetle muhtemel.

İşin sırrı bol bol maruz kalmak vr dili kullanmak. BBC Learning'den başlayabilirsiniz. Her seviyeye göre günlük içerik var. İngilizler yapmış, diyor insan.

Sürekli okuyun, dinleyin, izleyin, internetten dil partneri edinin. Youtube'da ilginizi çeken konulardaki videoları izleyin. İlginizi çeken konularda kitap, makale vb. okuyun.

Gramerdeki sorunlar için English Grammar in Use ve Understanding and Using English Grammar kitapları.

C2 native level'dır, önce B2'yi bitirip C1 başına geçmelisiniz. Gramer açısından özel ders tavsiye ederim. Ayrıca yabancıların İngilizce öğrettiği videolara bakın.

Günde yarım saat olmasa da 3 ay günde 20 dk ile mutlaka çalışın. Önemli olan her gün çalışmak.

Yazı gibi işler için özel ders alabilirsiniz.

BBC Learning English yanında şu siteyi de tavsiye ederim:

www.engvid.com

BBC’nin sitesini de ekleyeyim de kolaylık olsun: www.bbc.co.uk

B2 degilsiniz. Bir dil kursuna gidip dil seviyem iyi dediyseniz tuzaga dusme olasiliginiz yuksek, musteri her zaman haklidir, hemen Ingilizcenizi ovup advanced seviyeye cikmak ister misiniz diye sormuslardir. CNN ve BBC haberleri B1 duzeydir, ortalama bir insanin anlayabilecegi seviyede haberler sunulur. B2 akademik seviyedir. Yuksek olasilikla siz A2 seviyesindesiniz.

İnternet bağlantısıyla alakalı direkt. PS'te DNS falan kullanıyorsanız otomatik yapın. DNS interneti yavaşlatır. Wi-Fi ile bağlanıyorsanız kablolu bağlantıya dönün. Sorun karşı tarafta da olabilir bu arada.

1-) Bağlantınız wireless ise kesinlikle kablolu bağlayın.
2-) Evde o anda interneti sömüren bir şey varsa onu kapatın (netflix, torrent vs)

@himmet dayi zaten DNS yok. Bilgisayarda da yok. Her seferinde böyle oluyor. Karşı tarafta olsa bile bir noktaya kadar.

@Golden Ratio Torrent açık olmuyor zaten ama yine de söylediğiniz iyi oldu.