[]

müzik aletlerindeki piyano dominantlığı

öncelikle söyleyeyim ki amacım kıskanmak falan değil. kıskanmam için çocuktan daha başarılı olmam gerekir ki benim en büyük başarım, iklkokulda blokflüt ile yılan hikayesinin başlangıcını çalmaktı.

dün televizyonda izlemiştim bugünde internet sitelerine düşmüş.

www.sozcu.com.tr

yurthaber.mynet.com


sayısını bilmediğim kadar müzik aleti olmasına rağmen, hep bir piyano baskın görünüyor. yarışmalarıdır falan..

çok hakim değilim ama keman dendiğinde aklıma farid farjda geliyor ama keman için böyle yarışmalar neden duymuyoruz?

yanlış biliyorsam fazla vurmayın :(

 
hemen her enstrumanin (ozellikle orkestra enstrumanlari) boyle yarismalari olur. duyuyoruz da, simdi sen ona denk gelmissin. bir de piyano calan daha cok tabii, hocasi da daha cok, odul alan da daha cok oluyor haliyle.


  • robokot  (15.04.17 18:33:37) 
müzik konusunda çok bilgili değilim ama piyano ses aralığı olarak daha geniş. mesela çoğu müzisyen piyano çalar. ancak bence en büyük nedeni piyanonun "yüksek sanat" olarak algılanması. genelde bu tarz çocuklar orta sınıftan çıkar. çocuğumuz sanatçı olsun diye hemen piyano dersi aldırılır. halbuki 50bin çeşit sanat dalı var. vizyonsuzluk bence. yani piyanodan çok piyanonun temsil ettiği şey aslında baskın olan.


  • black mamba  (15.04.17 18:54:04) 
[]

yurt dışı sandık güvenliği nasıl sağlanıyor

afaki örnek vereceğim, birisi gelip sandığa zarar vermeye kalksa buna engel olacak mekanizma nedir? yabancı polis, konsolosluğa giremeyeceğine göre. bu sorunun bir cevabı var mı?

şu haberi okuduktan sonra aklıma geldi böyle bir şey.

www.cumhuriyet.com.tr

 
bu embesilleri gördükçe dünyada en gereksiz insanlar var keşke ölseler falan diyorum.


  • douglas  (09.04.17 15:26:54) 
amk konsoloslukları çiftlik gibi. 20 bin lira maaş alıp oturmaktan başka bir iş yapmıyorlar. güvenlik görevlisi oluyor konsoloslukta. türkiyeden gitme polis yani. onlar sağlar sanırım.


  • cekilmis gayfe  (09.04.17 15:34:42) 
Ozel guvenlik sirketlerinin elemanlari oluyor oy kullanilan yerde. Sucu isleyen kisi Turkiye'ye donmedigi surece cezai bir yaptirimi olmasi zor tabii. Turk yasalarina gore suc olsa da, bulunulan ulke icin suc teskil etmiyor.


  • perkele  (09.04.17 15:39:47) 
@cekilmis gayfe, diger ulkeler icin uygulama nasil bilmiyorum ama Hollanda'da oy kullanma islemi konsolosluklarda yapilmiyor. Oy kullanimi icin yer kiralaniyor, sandiklar oraya kuruluyor ve guvenligi de ozel guvenlik sirketi elemanlari sagliyor. Polis yok yani.


  • perkele  (09.04.17 15:41:48) 
Finlandiya da perkele'nin bahsettigi gibi.


  • fin  (09.04.17 15:49:54) 
Sandiklar/cuvallar 3 farkli ozel kilidin oldugu odalarda tutuluyor. Konsolos, bilmemne baskani ve birisi daha. Ucunde de farkli anahtar var. ucu ayni anda orada olmadan kapi acilamiyir. Parti gorevlilerinden de sahit olarka orda olmalari lazim.

Bir de konsolosluk disinda bulunulan ulkenin polisi nobet tutuyor
  • kuehles blondes  (09.04.17 15:51:26) 
[]

prison break'ın abd'deki reytingi

aramadığım şekil kalmadı ama bir türlü bulamadım. adamlarda bizimki gibi yani şöyle

www.medyafaresi.com

bir reyting olayı yok mu?

yoksa ben mi beceremiyorum bu reyting olayını bulmayı?

 
nasıl bulamıyosun ya google'a "weekly primetime tv ratings" yaz çıkar...


  • plastic_angel  (06.04.17 13:56:20) 
reyting yerine izlenme sayılarını belirtiyorlar genelde. million viewers diye aratabilirsin.


  • ontheroad  (06.04.17 13:57:51) 
tvbythenumbers.zap2it.com

burada var 18-49 yaş arası hedef kitlede saatinde birinci. 18-49'da o sırada tv izleyenlerin %5'i prison break'i izlemiş
  • hononu  (06.04.17 14:20:42 ~ 14:24:17) 
  • mr.goodcat  (06.04.17 14:28:19 ~ 14:28:43) 
[]

yurt dışında yaşayıp televizyon izleyenler

yerli dizi yersiz uzun muhabetti var malum ülkemizde. dün bir tv'nin yayın akışına baktım da 2.5 saatlik dizi 4.5 saatte bitiyordu. reklamları falan siz düşünün yani. hadi bunun yarım saati özet olsa 1.5 saat reklam izlemek gibi bir şey var.

bu reklam olayı nasıl yurtdışında. 40-45 dakikalık dizileri ne kadar sürüyor. gerçi dün prison break için fox'un internet sitesinde hep 1 saatlik şeyler gördüm ama avrupada falan nasıl orada da aynı mı?

o adamlar da reklamlarla kanalı döndürüyor bizimkiler de. onların kazandığı paraysa bizimki ne?

 
bununla ilgili bir yazı vardı hürriyette galiba. Özetle şunu söylüyordu. Bizde reklam süreleri ucuz olduğu için daha fazla reklam almak gerekiyor. Daha fazla reklam almak için de dizi süresinin daha uzun olması gerekiyor.


  • chavezding  (04.04.17 16:01:41) 
valla zamanında dizi falan izlerdim amerikadayken, yaklaşık bir saat sürerdi herşey dahil ama 10-15 dk'da bir reklam olurdu 4-5 dk'lık. hay amk ne cok reklam oluyo falan dedigimi hatırlıyorum. bizdeki gibi 1 saat dizi sonra 20 dk reklam degil de 15 dk dizi 5 dk reklam şeklindeydi.


  • t joe  (04.04.17 17:00:21 ~ 17:00:34) 
bir saatlik bi dizi filan ise 10-12 dakikayi gecmiyor reklam.

en guzel durum ise mesela prison break 20.00'de basliyorsa 21.00'de bitiyor. 21.01'de bi sonra ki dizi basliyo. onu acayip seviyorum asfdgd
  • allanpoe  (04.04.17 17:02:53) 
[]

kıdem tazminatının fona aktarılması

bunun tasvip edilmeme sebebini mantıklı argümanlarla cahile anlatır gibi anlatabilecek var mıdır?




 
  • mephistoo  (03.04.17 14:41:24) 
yıllar once konut fonu diye bir sey vardı. insanların maaslarindan "5-10 yıl sonra eviniz olacak" , "ev alabileceksiniz" diyerek, bu fonu savunmuşlardır.

yillaaar sonra bu fonu tasfiye kararı aldiklarinda, ödedikleri rakamlari, ailenizdekilere sorarsaniz, ne kadar komik bedeller ödediklerini gorursunuz.

eger kıdem tazminati da böyle bir fona aktarılır ise, sonucu böyle olacaktır.

o yüzden hayır.
  • for the record  (03.04.17 15:21:55) 
kıdem tazminatları fona aktarılarak aylık bir fon oluşturacak.bundan sonra eğer bir işçi kıdem tazminatı hakederse oradan ödeme yapılacak. bu durum öncelikle toplu işten çıkarmalara sebep olabilir. zira kıdem tazminatı gibi bir engellemeye maruz kalmayan işveren bunu illaki kullanır. iki burada biriken para allahın emri şekilde başka yerlere yönlendirileceğinden bu fonun yükü gene milletin sırtına yüklenebilir. üç burada ödenecek primin 30 gün üzerinden değilde 15-20 gün üzerinden olacağı söyleniyor bu da işçilerin hak kaybına uğramasına sebep olacaktır. tek iyi gözüken tarafı işçinin her türlü eline iyi kötü bir para geçecek olması.


  • kendicoplugundeotenhoroz  (03.04.17 17:38:00) 
[]

meclisi fesih yetkisi ve amerika

bu meclisi fesih/yenileme için meclis ile cb'nin uyumlu çalışması falan gösteriyorlar ya bu iş amerika'da nasıl oluyor?

malum onlarda meclis seçimi ile başkan seçimi bir olmuyor. yanlış bilmiyorsam şimdi senatoda demokratlar sayıca fazlalar cumhuriyetçilerden.

böyle bir durumda, meclis başkanı her türlü zorlamaz mı hiçbir şey yaptırmama konusunda.

kuvvetler ayrılığı falan demeyin daha spesifik şeyler söyleyin.

 
Amerikada başkan yasama organını feshedemez. Kongre güçlüdür. Fakat yasama organı adı üzerinde yasa yapar. Başkanın yeni bir yasa çıkarma konusunda bir ihtiyaci veya isteği yoksa meclisin çoğunluğunun kendisine karşıt görüşlü olmasının bir önemi olmaz. Kendisi yürütme görevini yeni yasalar çıkarmadan da yerine getirebilir pek tabii. Bunun dışında mesela belirli bir yasaya ihtiyacı var diyelim. 12 oy da eksiği olsun. Karşı partiden oy kazanmaya çalışır. Veya yasaları yapımı aşamasında bir komisyon kurulur. Yasayı iki parti -ve tabi uzmanların da katkılarıyla- beraber yapar. Bir şekilde orta yol bulunur. Böylelikle yasayı beraber geçirirler. Bu tarz anlaşma yolları varken, ortada da yapıcı bir başkan varken sureci sürekli tıkayacak bir meclis başkanı da bence tepki toplar.


  • rucka boji  (01.04.17 21:01:01) 
Öncelikle senato değil de kongre diyelim; kongre senato ve temsilciler meclisinden oluşur. Şu an cumhuriyetçiler fazlalık.

Amerikan sistemini anlamak için öncelikle Avrupa tipi parti anlayışının dışına çıkmak lazım. Amerika'da Avrupai anlamda partiler yoktur. Parti başkanlığı (sembolik olarak var) ile başkanlık arasında bir bağ olmaz. Bir parti merkez bürosu olmaz. Temsilci ve senatör adaylarının kimler olacağına parti genel merkezi (bu merkez de sembolik) karar vermez. Parti içi disiplin hiç yoktur (başkanın geçmesini istediği yasalara kendi partisinin senatör ve temsilcileri destek vermek zorunda değil. parti grupları kolektif karar almazlar). Yani başkan meclisi hiçbir şekilde zorlayamaz. Ne temsilciler ne senatörler ne de meclis başkanları ile herhangi bir organik bağı vardır. Yani meclis başkanı da başkan için bir zorlama yapmaz.

Amerikan sisteminde partiler arası karşıtlıktan ziyade; kongre/başkan karşıtlığı vardır. Cevabına gelirsek, başkan hiçbir şekilde kongreyi fesih edemez. Ancak kongre başkanı azledebilir (impeachment).
  • protector  (01.04.17 21:17:56) 
Türkiye'de getirilmeye çalışılan sistemin uzaktan yakından başkanlık sistemi ile alakası yok. Başkanlık sisteminde keskin sınırlarla ayrılmış güçler ayrılığı vardır ve Meclis ile başkan birbirini feshedemez. Başkanın atayacağı yüksek kamu görevlilerini senatonun onayına sunması gerekir. Senato onaylamaz ise atama yapılamaz.

Türkiye'de AKP'nin istediği sistemde yasama, yürütme ve yargı tek elde toplanıyor. Daha doğrusu yasama etkisiz hâle getiriliyor yargı da tamamen siyasallaştırılıyor. Cumhurbaşkanı bakanları ve yardımcılarını meclisin onayına sunmuyor, diğer kamu görevlileri için de aynı şey geçerli.
  • tahin pekmez yoğurt  (01.04.17 22:30:18) 
bırak meclisi fesh etmeyi, başkanın yaptığı atama meclis onayından geçiyor.

ve meclis başkanın atadığı adamları karşısına alıp bildiğin mülakata tabi tutuyor, sorular soruyor ve bunları genellikle yayınlıyor.

sonra da bir kısmını küt diye reddediyor.
  • babilbaligi  (02.04.17 06:39:31) 
[]

sözlükten bir başlık arıyorum şehit cenazesi

yanlış hatırlamıyorsam şu görseldeki şehit babasının anlatıldığı bir başlık vardı.

i.sabah.com.tr

protokol, şehit babasını arkalara itiyordu falan diye.

bilen, eden, gören. aradım ama bulamadım. belki de başka yerde gördüm hatırlamıyorum tam olarak.

 
  • Lim5  (31.03.17 17:54:42) 
[]

akademik ünvanların üniversite dışında kullanılması

yanlış biliyorsam arkadaşlar düzeltsin ama resmi olarak alınan akedemik ünvanlar yüksek xxx mühendisi ( böyle bir şey olmayabilir tam da emin olamadım), uzman, doktor ve doçent.


yardımcı doçent dediğiniz şey aslında bir kadro olayı değil mi.

mesela bu adamın, akademik olmayan çevrelerde yardımcı doçent xxx diye bahsetmesi, bahsedilmesi mantıken yanlış olmuyor mu? aslında bu adam bildiğimiz dr. xxxx di mi?

bir de doçentken 5 sene sonra kadro açılarak prof yapılan birisi, başka bir üniversiteye gittiğinde profluğu kabul olmayabilir mi? yoksa bir kere bile olsa prof kadrosunda olduğu için artık hep prof mudur?

inşallah anlamışsınızdır.

 
yrd doç üniversite dışında kullanılmamalı. yrd doç = ders anlatan dr.

profluk bikere alındı mı her yerde kullanılabilir.
  • roe  (27.03.17 23:50:38) 
Ama bunun bir ingilizce karşılığı da var, bence kullanılabilir.


  • ekaterina  (28.03.17 02:07:33) 
Disarida anlam bulan tek sey Dr. unvanidir. Bir konunum doktoru olursuniz ve her yerde gecerlidir.


  • evrenos gazi  (28.03.17 03:29:27) 
Benim hocam prof. Dr. Olmasina ragmen disarida sadece Dr. Xxx Yyy olarak kullaniyor medyada vs.


  • evrenos gazi  (28.03.17 03:30:06) 
[]

resident evil serisi izlenir mi

bu şekilde film serileri izlemeyi seviyorum da bu diziyi hiç izlemedim. değer mi 7 tanesini de indirmeye?




 
Benim çok hoşuma gitmemişti.
Polis akademisi de 7 film o daha hoş :)

  • patatesli yumurta  (26.03.17 20:36:45) 
3-4 tanesini izlemiştim zamanında, hiçbir şey hatırlamıyorum. Manasız aksiyondan başka bir şey değildi.

Son filmin konusunu wikipedia'dan okudum nasıl bitiyormuş görmek ve böylece izlememek için.

İzlerken sıkılmazsın ama yarın sabaha bir şey de hatırlamazsın. Bence gerek yok, 6-7 filmlik zamanını daha iyi filmlere harca.
  • harzem  (26.03.17 20:48:05) 
ilk üçü güzel, 1 bayağı iyiydi


  • nucleon  (26.03.17 20:55:02) 
1 iyiydi, gitgide bozdu


  • dafuq  (26.03.17 20:59:25) 
resident evil yerine 28 days later ve 28 weeks later'a bakabilirsin.


  • mungojerry  (26.03.17 22:10:55) 
ben sanırım son ikisi hariç izledim. ben seri izlemeyi seviyorum ondan ama harcadığın zamana değecek türden değil.

yine de izlicem diyosan bilemem.
  • senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine  (26.03.17 22:14:55) 
ilk ikisi (ilki daha iyi, ikincisi daha kötü ama aksiyon bol). 3'ten sonrası "öeh"


  • celeron 300a  (26.03.17 23:10:47) 
3. filmden itibaren düzenli bir düşüş var. ben 5.filmde izlemeyi bıraktım. bence değmez.


  • steve rogers  (27.03.17 03:38:35) 
değmez. serinin her yeni çıkan filmi öncekinden daha kötü.


  • keçeli kalem  (30.03.17 18:11:47) 
[]

açık öğretimde sınavsız ikinci üniversite okuyanlar

205 lira falan yazıldığını da gördüm 260 lira da. şu sıralar okuyan var mı? varsa kaç para ödüyor?




 
Okuduğunuz ve bitirdiğiniz programa göre değişiyor ödediğiniz miktar. Eğer açık öğretim bölümü ikinci üniversite ise fazladan 35 TL civarı bir miktar ödüyorsunuz, açık öğretim birinci üniversite konumuna geçtiyse sadece dönemlik harcı yetiyor.

Mesela bir üniversitede okurken ikinci üniversiteye kayıt oldunuz, ilk üniversiteniz için harç ücretiniz yok ama açık öğretime dönemlik harç ve ikinci üniversite katkı payı ödemeniz gerekiyor. Sonra ilk üniversite bitti ve açık öğretim bitmemişken yeni bir programa kaydoldunuz; açık öğretim birinci üniversite oluyor bu durumda, dönemlik harcı yetiyor. Diğer programın bağlı olduğu kurum kaç TL belirlediyse, ikinci üniversite katkı payı olarak onu ödüyorsunuz.

Özetlersem şöyle olacak:
A üniversitesi + açık öğretim = A'nın harcı yok, açık öğretim katkı payı ve harcı.
Açık öğretim + B üniversitesi = Açık öğretim harcı + B'nin katkı payı.

Bu arada, dissendium'un söylediği de pek tabii olabilir ama krediye göre harç miktarı bahsettiğiniz şekilde 55 TL civarında değişmez, ancak katkı payı ile bu kadar oynayabilir diye bu açıklamayı yaptım. Yoksa, bu da elbette ki doğru bir açıklama.
  • tel tokasini duzelten samuray  (25.03.17 23:21:30 ~ 23:44:48) 
Anadolu Üniversitesi'ni kastediyorsanız alınan krediye göre değişiyor. Ders seçtikten sonra ödenecek miktarın yazması lazım.


  • dissendium  (25.03.17 23:34:19) 
Ben 260.5 lira ödedim. Fazladan ders seçmedim. İçinde 35 liralık 2. üniversite harcı da var


  • tahin pekmez yoğurt  (26.03.17 00:26:12) 
[]

kariyer.net uygulaması kullananlardan yardım

şu uygulamayı kullanan biri varsa bir yardım etsin. telefonunda olan da yardım edebilir.

anasayfada anahtar kelime giriryorum ( meslek yani) ardından şehir seçiyorum ara diyorum arıyor. başvurduğum ilanları falan da gösteriyor her neyse. sonra diyorum ki incelediğim ilanları gösterme burada hiçbir şey çıkmıyor. aslında incelediğim ilan hiç yok ama incelediğim ilanları gösterme dediğimde hiçbir şey bulamıyorum.

şimdi diyeceksiniz ki o zaman incelediğim ilanlarını seçme. gerçekten mesleki olarak spesifik ilan arattığımda bu sefer başvurduğum ilanları görüyorum içinde nerede bulacağım belli olmayan incelemediğim ilanları görmem gerek.

eğer bu durum sizde de varsa genel bir sorundur yoksa sorun bende.

 
Nerden arama yapıyorsun bilmiyorum ama Mobil uygulama genel olarak sorunlu. Belki bilmiyorsundur, mobilde arama oncesinde inceledigin ilanların sağ ust köşesi renkli oluyor. Desktop tarayıcıda acarsan da zaten ilanla incelendi yazıyor. Bu yolla inceledigin ilanlara bakmak zorunda kalmasın.


  • reca ederim bu bahsi kapatalim  (25.03.17 20:34:05) 
[]

godady domain almak

aklimda bir domain var.

godady'de 7.5 lira
ihs 9.35$ yani 34.34 lira
isimtescil 2.99$ yani 11 lira

bazi yerlerde godadye laf ediyorlar ama anlamadım gitti. adamlar dünyanın en büyük domain şirketi nasil bir sorun olabilir ki?

 
ilk sene ucuz da sonra pahali.


  • valkin rockefeller  (19.03.17 00:39:03) 
ilk sene sorun yok. yenilemeyi açık unutursan kütletiyorlar. al seneye başka bir yere taşı.


  • pgup  (19.03.17 00:39:13) 
tasitms sirasinda bana bir şeyler oluyor mu? ucretli mi yani kisaca?


  • blue eyes white dragon  (19.03.17 00:44:24) 
godaddy'ye geçtikten sonra neden bu kadar uğraşmışım ki diğer domain'lerde diye düşünmüştüm..


  • shineonyoucrazydiamond  (19.03.17 00:44:52) 
isimtescil'den uzak dur. sonradan çok pişman olursun.


  • sfteses  (19.03.17 00:55:51) 
abi o değil de ne kurmuş adamlar. ayrıca adama da ne kurdurdular şimdi, taşıma sırasında ekstra ücret alıp kütletirler mi diyo..

bunları duyduktan sonra ben olsam güvenmezdim, diyorum.
  • Improbable  (19.03.17 01:12:47 ~ 01:18:45) 
[]

içine herhangi bir ideoloji bulaşmamış eğitim destek vakıfları

ideoloji derken, ismi söylendiğinde insanın aklına herhangi bir siyasi vb. ideoloji bulaşmamış eğitim kurumları nelerdir.

aklımda, bir fikir var da bunun üzerine bir önayak çalışması yapıyorum.

örnek veriyorum; çydd dendiğinde akla kemalizmin gelmesi, turgev dendiğinde ak partinin gelmesi.

fakat tev dendiğinde insanın aklına hiçbir şey gelmiyor.

yani eğer tev için de böyle bir şey varsa bilmediğim söylerseniz sevinirim.

ayrıca başka kurumları da merak ediyorum.

 
Ted


  • isott  (17.03.17 20:28:29) 
Fulbright olabilir ya da DAAD.


  • Traveller  (17.03.17 22:51:57) 
[]

şu videonun orijinali nedir

www.youtube.com

ne zaman izlesem gülüyorum ama orijinalini bir türlü bulamadım.

ayrıca zamanında - nutella'nın baya bir övüldüğü ekşi sözlük zzamanlarından bahsediyorum- bir adam vardı uzun saçlı nutella yerken sandalyeden mi ne düşüyordu. o zamanlar baya popülerdi hatırlayan var mı?

 
  • sir gawain  (15.03.17 19:43:54) 
[]

siyasal bilgiler fakültelerinde hocaların siyasi görüşünü derse aktarması

böyle şeyler oluyor mu? kendinizden, çevrenizden falan.

bir ülkücü hocanın, komünizmi anlatırken bunlar şöyle böyle demesi, ya da bir komünist ya da sosyalist hocanın komünizmi anlatırken bunlar şöyle böyle demesi.

hatta iibflerde de olabilir. liberal ekonomi bok gibi bir şey diyen hocalar oluyor mu?

 
Biraz karikatürize etmişsin "bunlar şöyle böyle demesi" diyerek ama, tabii ki hocaların da kendi görüşleri var ve bunları beyan edebiliyorlar. Bu da bayağı doğal bi' şey. Lise değil sonuçta üniversiteler.


  • 6 yasimdan beri metal dinliyorum  (13.03.17 15:40:54) 
daha çok kendi görüşlerini anlatırken ballandıra ballandıra anlatıyorlar. diğer görüşleri kötüleyerek değil de yüzeysel anlatıyorlar. arada çok da mantıklı değil ama falan diye de dipnot geçiyorlar. en azından bizdekiler böyleydi.


  • burty  (13.03.17 15:41:11) 
kaynaklar üzerinden yaparlar bunu genelde.

örneğin mustafa armağan ya da emre kongar üzerinden alıntı yaparak, bunu okuyun vs diyerek ilgili konuyu aktarmaya çalışırlar.

aynı konuyu işleyen farklı iki derste iki farklı hoca çok farklı şeyler anlatmışlardı mesela :)
  • tizi reftar olanin payine dagmen dolasir  (13.03.17 15:42:07) 
Istanbul siyasal icin soyluyorum, ve kendi donemim icin tabi, hayir oyle bir aktarim olmuyordu. zaten ulkucu hoca yoktu. bir tane hukumet yalakasi ve intihalci olan vardi, sonra yukseldi o zaten. digerleri ya emekli oldular ya baska okullara gittiler.

komunizm soyle sosyalizm boyle demesi icin o konulari anlatan derse giriyor olmasi lazim, cagdas siyasal teoriler dersi mesela. genel olarak hocalarin siyasi duruslari az cok bellidir. ama hoca derste konusunu serefsiz fasistler diye anlatmaz. entellektuel insanlar zaten, oyle bir uslupla isleri olmaz. ulkucu hocalari bilemeyecegim. hic gormedim.
  • jimicik  (13.03.17 15:52:23) 
bugün sakarya üniversitesinde dersin sonunda şu slaytın eşliğinde 15 dklık bir konuşmaya maruz kaldık: i.hizliresim.com
hoca da iyi mülayim bir adamdır ama dellenmiş mübarek son olaylardan...
bölüm de inşaat mühendisliği bu arada...
  • fyodor fyodorovic  (13.03.17 20:34:18 ~ 20:34:45) 
[]

daktilo kullanmış olan

daktilolar, metal parçacağı diyeceğim siz ne olduğunu anlarsınız. özel bir ismi varsa bilmiyorum. kağıda vuruşuyla yazıyor.

yanlış yazımlarda düzeltme işi nasıl oluyor? düzeltilmiyor mu yoksa?


 
Yanlış yaptığınızda daksil-correction fluid denen fırçayla kağıda sürülüp hemen kuruyan boyayla boyamanız gerekiyor. Sonra boyadığınız yerin üzerine tekrar yazıyorsunuz.


  • delicevat  (12.03.17 16:09:22) 
Herhangi bir yanlış yazımda silinmiyor maalesef hatalı olan harfler. Tabii tükenmez kalem silgisi olarak da geçen şu silgiler, kağıdı kazıyarak yanlış yazılan yeri kaldırabiliyor: urun.gittigidiyor.com

Yani kağıdı bayağı bir zorluyorsunuz. Eğer iki tarafını da kullanıyorsanız kağıdın, arka yüzünde bu aşınan kısım ciddi anlamda sıkıntı yaratabiliyor. Eski kitaplarda filan genellikle yanlışlar olduğu gibi bırakılmıştır hatta, kelimenin gidişatından siz anlarsınız ne kast edildiğini.
  • tel tokasini duzelten samuray  (12.03.17 16:10:20) 
daksil veya yanlış harfin üzerine doğru harfi 3-4 defa vurarak daha baskın bir mürekkep sarfiyatıyla.

not: ben kullanmadım ama annem kullanırdı baya.
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (12.03.17 16:12:27 ~ 16:12:46) 
Daksil / typex gibi malzemelerle silerek yapılıyor.
Daksil öncesi üzerine x atılırdı veya çoklu vuruşla doğru harf yazılırdı.
Resmi yazılarda kelimenin anlamını deiştirecek harf hataları daksille veya üzerine çok vuruşla doğru harfi yazmak yerine üzerine çizgi atılarak düzeltilir. Harfi değil de kelimeyi (-) tuşuyla çizip doğrusunu yazmak makbuldü(r).
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (12.03.17 16:45:08 ~ 16:45:30) 
Daktilo silgisi denen bişey var bunun için. Kağıdı kazıyor.


  • babilbaligi  (12.03.17 18:41:00) 
[]

geniş bir üniversite arkadaşlığı çevresine sahip kimseler var mı

atıyorum; odtü bilgisayar okuyup da odtü bilgisayarın üst döneminden, alt döneminden tanıdığı kast etmiyorum.

gazi, istanbul, marmara, hacettepe gibi yerlerde okuyup gerek sosyalleşme sayesinde gerek ev arkadaşlığı sayesinde, gerek arkadaşın arkadaşı sayesinde, gerek yurt ortamı sayesinde tamamen farklı fakülte/bölümlerden arkadaş edinip ileriki hayatlarınızda birbirinizden mutualist bir şekilde yararlandınız mı? yararlanıyor musunuz? ( mesleki olarak tabiki de.)

mutualizm: bu yaşam türünde taraflar birbirinden faydacı bir şekilde yararlanırlar.

 
2012'de mezun oldum, şu an lisanstan birkaç kişi hariç kimseyle görüşmüyorum.


  • kayranin kedisi  (07.03.17 16:30:07) 
Ben...

1- Sosyal kulüpler
2- Yurt
3- Bölüm
4- Yukarıdaki arkadaşların arkadaşları
  • lcha  (07.03.17 16:49:33) 
Arkadaş olarak yok ama mezunlar ve öğrencilerin bir şekilde iletişimde kalmasını sağlamak için açılmış bir mail grubumuz var. Çalıştıkları yerlerde yeni birine ihtiyaç olduğunda grupta paylaşıyorlar. Ben de işimi burada paylaşılmış bir ilan sayesinde buldum. Onun dışında network olsun diye yılda bir kez bir akşam yemeği veya kokteyl ayarlayıp bir araya geliriz.


  • pike  (07.03.17 16:49:57) 
kast ettiğim mesela, hukuk okumasınız da hukuktan mezun olmuş bir avukat arkadaşınız mesela sizinle ilgileniyor mu?


  • blue eyes white dragon  (07.03.17 17:26:11) 
[]

diş hekimi ya da yakın zamanda implant yaptırmış birileri

yakın zamanda implant yaptıran dedim çünkü bu implantlar ithal edildiği için dolar, euro üzerinden oluyor herhalde fiyatlar. 2013-2014 yılında falan 1000 lira diyenler vardı her şey dahil(implant, diş vs. vs. konum tıp fakültesi)

ağzım leş gibi. şu hayatta nefret ediyorum artık diş ağrısı çekmekten. bu implantları 3 kategoriye ayırsak, iyi, orta, kötü diye bu orta fiyatları ne kadardır? şu en ucuz olanlar, hiç mi iş görmezler? ya da ne gibi sorunları var?

implant+diş birim sayısı arttıkça fiyatı değişir tabi de bunun yanında başka fiyatlar ekleniyorsa buna implant sayısı arttıkça o da lineer mi artıyor? yoksa o zaten sabit ücret mi?

 
merhaba olayın diş hekimi kısmından yazıyorum.

orta kalitede implant markalarında her şey dahil fiyat ortalama 2000 tl. en kalitelilerinde 2500-3000 lira civarı. kötü dediğiniz gruptaki daha az maliyetli implantlar 1500 lira civarı. kullanım süreniz kısalır, yaşayabileceğiniz komplikasyon ihtimali artar kötü denilen implantlarda. örneğin bir straumann implantta boyun bölgesinde kemik erimesi yaşaması ihtimaliniz azken, diğerlerinde erime yaşama ihtimaliniz daha çoktur gibi.

diğer işlemler sabit ücrettir. implant sayısıyla dolgu ücreti arasında bir bağlantı yok.
  • carabelli  (02.03.17 16:59:28) 
carabelli hocama katılıyorum. ancak en iyi implanıt yaptırsanız dahi, dişlerinizi veya implantlarınızı fırçalamazsanız büyük sıkıntı çekersiniz.

sonuçta diş de olsa implant da olsa bunların etrafında yemek artığı birikiyor ve bunların temizlenmemesi iltihaba yol açıyor.
  • denlar  (03.03.17 00:32:09 ~ 00:32:56) 
[]

ickinin bardağa az miktarda konmasi

ozellikle film dizilerde görmekle beraber barlarda falan da görüyorum. neden bu kadar az miktarda konuyor bardağa? hadi barlarda tamam da ev gibi yerlerde de oyle konuyor. bitiyor bir daha bitiyor bir daha. bu isin optimum zeviyesi mi o?

bir de icki dolu bardagi boyle ufaktan bir sallamayla ickiyi bardagin hee yerine değdirme olayinin bir mantigi var mi yoksa ben mi anlam yüklüyorum.


 
evde ki mantığı ısınmaması için, ben en azından o yüzden az koyarım.


  • prezarlatif  (02.03.17 13:05:24) 
Viski içiyorsun bardağı fulledin diyelim. Canın istemedi bardak yarım kaldı. Nabacan geri mi dökeceksin şişeye? İçimi daha rahat zaten az dolduğunda


  • hasmetizm 2046  (02.03.17 13:11:57) 
İçkinin buharının bardaktaki boşlukta kalması ve içerken içkinin önce kokusunu alabilmek ve dolayısı ile daha doyurucu bir tat almak için olabilir. Tamam dalladım.


  • kaptan memo  (02.03.17 13:23:05) 
sert içkiler bira gibi lıkır lıkır içilmediği için az koyuluyor diye biliyorum. böylece sırf bardakta kalmasın diye gereğinden fazla içmemiş ya da içkiyi ziyan etmemiş oluyorsun. pahalı ve değerli olmalarının da etkisi var.


  • sir gawain  (02.03.17 13:38:02 ~ 13:38:36) 
bardakta sallama olayı şarap için kıvamını görme. kadehe kokusunu bırakması için yapılıyor, diğerlerini bilmiyorum


  • senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine  (02.03.17 14:18:38) 
Sert içkiler az konur.


  • market_arabasıyla_terör_estiren_trafik_canava  (02.03.17 14:25:42) 
Çabuk göt olma diye. Bi de ayran mı bu allasen? Napıcan full of kadeh viskiyi?


  • zirrealist  (02.03.17 16:32:48) 
[]

aihm kararlarının yaptırımı

örnek vererek sormak istiyorum.

x şahsı, y şahsını bıçaklıyor. olay adli makamlara ulaşıyor. ilk derece mahkeme, x şahsını suçlu buluyor. istinafa gidiyor olay orası da suçlu buluyor. yargıtay onaylıyor kararı. x şahsı bu sefer hakkını anayasa mahkemesinde arıyor, hayır kardeşim ben suçsuzum diye. orası da x şahsı suçlu buluyor.

adam da geliyor aihm'ye. aihm bakıyor, hayır kardeşim adam suçsuz, böyle saçma sapan suç mu olur diyor. adamın özgürlüğüne darbe vurmuşsunuz diyor. burada aihm, yargılamanın yapıldığı ülkeye sadece tazminat mı verir? sadece tazminat verse de x şahsının avukatı, mahkeme kararını yargılandığı ülkeye getirse müvekkilini beraat ettirebiliyor mu? yoksa adam ilk derece mahkemenin verdiği ceza süresini yatar mı?



not: aklıma düz mantıkla gelen bir şeyi soruyorum. sorum aslında bir üstteki paragraf. kısaca, aihm şahısların yargılandığı ülkedeki mahkeme kararlarına karşı bir tutum sergilerse, adamlar aldıkları ceza iptal olur mu?

 
  • kurnaz  (01.03.17 16:29:33) 
bu tip şeyler aihm'e gitmiyor diye biliyorum. yamuluyor da olabilirim.


  • cekilmis gayfe  (01.03.17 16:30:15) 
aihm yargilama yetkisi ve gorev alaninin bahsettiginiz tarzda olaylarla bir ilgisi yok. aihm, aihs'ne gore bir ihlal olup olmadigini tespit eder. yani adil yargilanma yapildi mi? ifade ozgurlugu var mi? iskence var mi? gibi.

dolayisiyla, orneginizden gidersek, oturup kimin suclu olup olmadigini tespitle ilgilenmez. ama ornegin supheli adil yargilanmadigini iddia ediyorsa, tabii hakim ilkesinin ihlal edildigini iddia ediyorsa vs. bunun gercek olup olmadigini tespit eder. bu cercevede bir kisiyi suclu/sucsuz bulmaz, aihs'nin ihlalinin soz konusu olup olmadigina karar verir.
nihayet, aihm'ne ancak bir devlet aleyhine gidersiniz, ozel ve tuzel kisiler aihm'nde yargilanmaz. yani turkiye cumhuriyeti devleti aihs'ne taraf olarak yargilanir zira devletler aihs'nde taahhut ettikleri ozgurlukleri guvence altina almakla yukumludurler.
HUMK 375/i cercevesinde aihm nezdinde ihlal tespit edilirse evet yeniden yargilanma olabilir.
  • kassiopeia  (01.03.17 16:38:30 ~ 16:42:10) 
[]

amerikan tipi başkanlık ister miydiniz

sorum daha çok hayırcılara yöneliktir. 16 nisan referandumuyla alakası yok bunun onu da baştan belirteyim. nabız falan yokladığım da yok.




 
amerikan tipi başkanlik bir kac temel üzerinde ayakta duruyor.

kesin sınırlarla cizilmis gücler ayriligi
eyalet sistemi yönetim
başkani ve partisini kontrol eden cift meclis
politikayi denetleyen bagimsiz (sayılabilecek) medya ve iş dünyasi

bunlar gerceklesmeden türkiyede başkanlik sistemi kesin diktatörlüge götürür. amerika'da da götürür. samoa'da da götürür.
  • thewizardofearthsea  (27.02.17 21:16:45) 
biz kültür devrimini fransız devrimine benzer şekilde yapmaya çalışmışız. (doğrusu da bu)

dolayısıyla biz fransa'ya (kıta avrupasına) benzeriz.

abd, avustralya, kanada falan değil.

hukuk sistemi anlamında da öyle. hukukçu arkadaşlar daha iyi bilir. kanunlar tamamen kıta avrupasından alıntıdır.

anglosakson kültür kırıntısı var mı acaba? ben mi göremiyorum?

yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, konfederasyon, federasyon veya kendine has bir başkanlık yorumu bu topraklarda yürümez.

bence.
  • kosun lan mevzu var  (27.02.17 21:30:33 ~ 21:33:59) 
hocam malumunuz amerikan sistemi çok farklı ve eşsiz kendi içinde başarılı işliyor.

1- orada federal eyalet sistemi var. mesela bir vali ben bu duvarın örülmesine karşıyım diyebiliyor. türkiye maalesef normal bir ülke değil eyalet sistemi özerklik vs bize uymuyor.

2- partiler çok gevşek yapıda mesela parti başkanları kimdir onu bile bilmiyorum. lider sultası yok çünkü önseçim var. tabi böyle olunca bağışlar almaları gerekiyor lobicilik v.s (trump istisna oldu buna) bizde iltimas, rüşvet, adam kayırma gırla olduğu için ona da sıcak bakamıyorsun. önseçim gerekli ve partiler kanunun değişmesi tabi.

3- orada yargı özerk, insanlar yasalara bağlılar. başkana hayır kardeşim bunu yapamazsın diyebiliyorlar. bize gelince görüyoruz yargı topuk selamı veriyor 'başkan'a.

4- ifade hürriyeti falan mevzusu orada çözülmüş. sivil toplum da üniversiteler de ses verebiliyor. trump'ın yemin töreninden sonra aynı yerde büyük bir gösteri tertip edildi adama açıkça sövenler bile oldu ama kimse madonna'ya hapis şoku haberi görmedi olmaz çünkü (: türkiye'de durum ne: twit atanlar hapse atılıyor, gazeteci namına birşey kalmadı zaten, üniversiteler özerk değil hocaların ifade özgürlüğünü geçtim bilim yapma özgürlüğü bile yok tepede rektör, yök, cb var. büyük şirketler iş adamları karşıt fikir beyan edebiliyor. bizde olsa bir khk'ya bakar göte geliriz diye kimse birşey diyemez.

5- orada adam başkan olsa da temsilciler meclisinde üstünlüğü kaybederse bir yasayı çıkarmak için göbeği çatlıyor (obamacare) bizde yeni getirilen sistem seçimleri aynı anda yapılmasını öngörüyor böyle cb ile parlemento aynı görüşte olursa -ki çok olası- denetim işlevi boşa düşüyor olur da cb ile meclis farklı kesimlerden ağırlıklı oldu bu seferde şimdiki sistemde çift başlılık var tezi çürümüş oluyor.

bu trump imtihanı aslında bir sistemin başına bir deli gelse de doğru işlediği sürece kurumların zararı önleyebileceğini gösterdi abd'de. biz bakıyoruz cumhurbaşkanı alenen anayasa ihlalcisi bir durumda kendinde olmayan yetkileri kullanıyor kimse ses edemez. ohal var eylem yapmak yasak.

biz temel insan haklarını, güçler ayrılığını sindirsek abd deki sistem gelsin herkes sorgulanabilir olsun canıma minnet.
  • Ufuk  (27.02.17 21:34:09 ~ 21:35:58) 
türkiye'de federasyon yapısı imkansız.
ee yargı bağımsızlığı da imkansız olduğuna göre

imkansız bir şey konusunda fikir beyan etmek de saçma olur
  • burya  (27.02.17 21:36:53) 
[]

whatsapp hikaye olayı nedir

arkadaşlar çok umursamam böyle şeyleri bunu da sırf birisi bir şey sorarsa cahil cahil cevap vermemek için soruyorum.

kişilere sağ alttaki yeşil şeye bastığımda giriyorum, üstte sohbetler durum aramalar kısmının solunda kamera var. herhalde şu an son güncelleme geldi bana. hatta telefondaki whatsapp uygulaması beta sürüm olduğundan pilot telefon bile olabilirim herkesten önce bana gelmiştir diyerek. kullanmadığımdan da dikkat etmemişimdir.

nedir bu whatsapp hikaye? ne görüyorsunuz, nasıl görüyorsunuz? mümkünse birisi birisi bir görsel yüklese de görsem.

eğer trollemiyorsanız, cidden kendimi salak gibi hissettim şu an.

 
snapchat ya da instagram-hikaye gibi bi özellik işte. kişilerinle 24 saatlik foto paylaşıyosun. görmesini istemediklerini de ayarlardan gizliyosun.

tam olarak neyi anlamadğını da ben anlamadım.
  • elorelia  (27.02.17 14:59:21 ~ 14:59:32) 
"üstte sohbetler durum aramalar kısmının solunda kamera var."

İşte o durum eski durum değil, hikayeler duruma geldi. Dumur olduk.
  • zwiegesprach  (27.02.17 15:01:20) 
Duruma tıklıyorsun alt alta insanların durumları çıkıyor. Tıklıyorsun her birini, bir veya birden fazla fotoğrafları açılıyor. 24 saat sonra otomatik siliniyormuş.

Valla ben de şu an rehberimde kayıtlı olmayan birinin hikayesini görüyorum, sadece numara olarak görünüyor, isim yok. Tanımıyorum da zaten. Anlamadım. Belki zamanında whatsappta konuşup kaydetmediğim biridir.
  • peggy  (27.02.17 15:12:08) 
[]

ehliyetsiz araba sürme

ehliyetsiz araba sürmek gibi bir niyetim yok. ehliyet aldığımda da trafiğe bile ancak tamam şimdi çıkabilirim dediğimde çıkacağım zaten. - o da ne zaman olursa artık-

malum ehliyet almadan önce direksiyon dersi falan oluyor. hadi kurs arabaları belli oluyor, trafik polisleri bunu anlıyor, görüyor. fakat, atıyorum ücreti mukabilinde direksiyon hocasından ders almak istediğimde , trafik polisi şans eseri aracı durdursa ve direksiyonda ehliyetsiz birisi olsa ceza yazabilir mi? yanımda ehliyetli biri olsa ve desek ki direksiyon eğitimi alıyorum bu durumda cezadan kurtulunuyor mu? yoksa bu olayların hepsi, trafiğin olmadığı boş yerlerde mi gerçekleşmesi lazım?

not: yeterli ve gerekli cevap alındıktan sonra duyuru kendini imha edecektir.

 
Araç direksiyon dersi vermeye uygunsa (yan tarafta da pedal varsa), ders verdiğini iddia eden kişinin eğitmenlik sertifikası varsa sorun olmaz.


  • mutekebbir  (26.02.17 15:02:35) 
Bildiğim kadarıyla bireysel direksiyon eğitim dersi vermek yasak. Sadece bir sürücü kursu direksiyon eğitim dersleri veriyor. Kursiyer in yanında k surucu belgesi ve o an direksiyon eğitimi verildiğini gösterir belgeler olması gerekiyor. Bunların hepsi mtsk yönetmeliğinde yazıyor.


  • nickini degistiren yazar  (26.02.17 16:20:47) 
[]

yabancı filmlerde gördüğümüz üniversitelerde dönem başı girilen sınavlar

heroes izlediyseniz orada da vardı bu olay. başka filmlerde de rast geldim ama direkt film ismi söyleyecek kadar aklımda değiller.

herhalde şöyle olsa gerek; bir dersi almak istiyorlar fakat dönem başı bir sınava giriyorlar onda da iyi bir not almak gerekiyor galiba.

yabancı ülkede lise, lisans, y. lisans okuyanlar veya bu konuya az buçuk hakim olanlar bilir diye düşündüm. bu tam olarak nedir?

 
Heroes izlemedim. Tamamen sallıyorum. Proficiency olabilir mi?


  • zombi  (22.02.17 17:04:06) 
fizik matematik gibi sınavlar olduğunu hatırlıyorum.


  • blue eyes white dragon  (22.02.17 17:33:14) 
[]

türkiyede olup yurt disinda olmayan icecek var mi

atıyorum salgam, ayran gibi. alkoller zaten vardir benim sorum alkolsuz icecekler hakkinda.




 
Salep de ben hiç görmedim.


  • fraise  (20.02.17 02:53:07) 
Salep
Boza

Ayran var.
  • kuehles blondes  (20.02.17 02:55:45) 
Salep hemen tum Arap ulkelerinde var. Turk icecegi degil Orta Dogu icecegi. Ayran da yurt disinda var, hatta Iranlilar daha naneli bir versiyonunu yapiyorlar. Balkanlarda ise bizimkine benzer sekilde yapiyorlar ayrani.

Boza sevmedigim icin hic dikkat etmedim ama onun da yurt disinda olmasi cok yuksek olasilik.
  • crown  (20.02.17 03:07:03) 
ayran, turklere ozgu bir sey. pakistan ya da hindistanda bizimkinden oldukca farkli bir versiyonu var, bizim damak tadina gelmez. iran'daki azeri nufusunun ne kadar fazla oldugunu biliyorsunuz malum, bizdeki pekcok seyin onlarda olmasi normal. turk kahvesi bize ozgudur, artik buna da arap demeyin. orijinal arap kahvesi yesil igrenc kivamda bir sey. bizden balkanlara gecmis, her sabah turk kahvesi icen sirp eleman biliyorum. usenmedim salepi de arastirdim. suanki formuyla osmanli sinirlari icerisinde cikmis. Bu bolgenin icecegi kisaca.. sadece turk dusmanligi gutmek icin ota boka kulp bulup anti-turklestirmeye calismak..kafalar nerede bilemiyorum. doner'e bin yillik alman yemegi diyelim oldu olacak. bsgaq


  • ubi dubium ibi libertas  (20.02.17 03:48:12) 
yurt dışı derken neresi? afrika'dayım, hiç ayran görmedim. bildiğimiz anlamda yoğurt bulmak bile zor, hepsi meyveli. onlar da krema kıvamında. süzme yoğurt gibi bir şey de yok.


  • icim urperiyor  (20.02.17 04:11:40) 
Boza balkanlarda var böyle su gibi iğrenç bişey. Ben içmeye çalıştım, midem kalktı. Boza dediğinin bir ağırlığı olur. Tadı olur. Balkan bozası kötü.

Salep için de şöyle bir şey duymuştum: Salepin bir çiçeğin tomurcuğundan yapıldığını, ve bunun belli başlı bir kaç ilacın da anamaddesi olduğunu, bu çiçeğin sadece Türkiye sınırlarında yetiştiğini, bu ilaçların devamlılığını sağlayabilmek ve tekeli elinde bulundurmak adına Türkiye'nin salebin ihracatına ve yurtdışına çıkarılmasına yasak getirdiğini okumuştum.

Yani nasıl ki Hollanda'dan çıkarken ot getiremiyorsunuz, Türkiye'den çıkarken de salep götüremiyorsunuz.
  • feel the blanks  (20.02.17 09:22:46 ~ 09:24:17) 
yurtdışından kasıt batı tarafıysa kefir yok. kımız yok, hedik yok, çeşit çeşit şerbet (kızılcık, demirhindi, vb) yok, komposto görmedim, şalgam suyu da sanmıyorum.


  • babilbaligi  (20.02.17 09:29:49) 
@feel the blanks, salep dediğin orkideden yapılıyor bir tek türkiyede mi yetişiyormuş çok enteresan. salep ismi neden arapça acaba?
salep balkanlarda var. yunanda, bulgarda, sırpta, boşnakta, fyrom'da, hatta doğuda da var.

  • cekilmis gayfe  (20.02.17 10:09:08) 
Saleple ilgili şu var sanırım; asıl salebe has olan, dondurmaya vs koydukları orkide sadece maras'in dağlarında yetişen özel bir orkideymis. Az bulunduğu için de baya pahalı. Ben de bir belgeselde izlemiştim. Feel the blanks bundan bahsediyor sanırım.

Araplarda, balkanlarda vs varsa da ana çıkış noktası türkiye.
  • fraise  (20.02.17 12:31:04) 
[]

eğitimcilerin kadro sahibi olunca ideallerini kaybetmesi

buna tabiki üniversiteler de dahil.

gelin çevrenize bir bakalım. çok çok eksantrik bir çevreniz yok ise illaha ki bir öğretmen/öğretmen adayı(öğrenci)/ öğretim üyesi/ öğretim görevlisi arkadaşınız, akrabanız vardır.

okurken bunların hep bir idealleri oluyor eğitim üzerine. ''ben mi? öğretmen olayım şöyle şöyle yapacağım'', ''öğretmen olayım şöyle böyle yapacağım'', yok şunu yapacağım, yok bunu yapacağım vs. vs. ne demek istediğimi anladınız az buz.

ideallerini gerçekleştirenler yok mu, tabiki var. direkt aklıma gelen birisi i.hizliresim.com

öğrenciliğinde hocalarıyla yaşadığı sıkıntıları, öğretim görevlisi olunca yapmaz diyorsun kralını yapıyor.

öğretmenlik okurken öğrencileri üzerinde hayalleri olan genç, öğretmen olunca şu saat 5 olsa da gitsek moduna bağlıyor.

neler oluyor biz(ler)e?

 
idareciler tarafından o ideallerden vazgeçiriliyor. bir de veli tarafı var tabi bu işin. bunun üstüne yalakalar sizin yaptığınız işten çok daha prim yapınca yıllar geçtikçe usanıyor insan.


  • dedim ben sana  (18.02.17 23:19:42) 
birçoğu ideallerinin degil, cok yorulmadan kazanacagi maaşının ve iş garantisinin pesinde.

bir kismi, ideallerinin ve isteklerinin türkiye gercekleri ile örtüsmedigini ögreniyor ve ortama uymak zorunda kaliyor.

ögretmenligin kutsal bir meslek oldugu bir yalan dolan. ama tıptan ve mühendislikten daha cok insan hayatinin kaybolmasina sebep oldugu icin ciddiyetle ele alınması gereken bir iş.
  • thewizardofearthsea  (18.02.17 23:25:05) 
Akademisyenler için konuşacağım. Akademisyenlerin genel olarak çalışma koşulları özel sektöre göre rahat. Maaşları yüksek. Kendisine uygun olmadığı halde sağladığı refah sayesinde bu işe yönelenler öğrenciyle uygun kontağı kuramıyorlar. Ya da çok zor koşullar altında 32-33 yaşında doğru düzgün haklara ve maaşa kavuşanlarda ise motivasyon düşüklüğü oluyor.

Eğitim hayatım boyunca çok iyi hocalardan ders aldım. Bu hocalardan öğrenciler kalsa bile hocaya dil uzatamıyordu. Kalsan bile suçu kendinde arıyordun. Dersinden geçen geçmeyen herkesin sempatisini kazanıyorlardı. İç huzuru yüksek, gönülden işine bağlı hocalar farkını her zaman belli ediyor. Sıkıntılar yaşamayan insan yok. Bu sıkıntılarını iş yaşamına taşımayan ve bu işi istediği için, kendine uygun olduğunu bildiği için yapan insanlara saygım büyük.
  • hayde bre  (18.02.17 23:40:29 ~ 23:40:44) 
[]

sakallarıyla içli dışlı erkekler

i.hizliresim.com

şu görselde orta yüz kısmında çıkan sakalları ne yapıyorsunuz? bir de menton/menton altı kısmı var tabi. bu boyundaki yere düz vursan alınmıyor tek tük kalıyor. ters vurmak şahsi görüşüm saçmalık o yüzden denemiyorum bile.

bu iki yer için aldığınız çözümler var mı yoksa saldım çayıra mevlam kayıra mı?

bu boyun kısmıyla bir sorunum yok ama baba tarafı biraz kıllı o konuda. bu kıl işi de genetik olduğundan korkuyorum yani.

 
sakal çizgisinin üstlerini direkt iple alıyorum ben. eğer vaktim olmuyorsa da sıfır uçlu tıraş makinasıyla alıyorum.


  • m e b  (16.02.17 19:39:39) 
ben sakallıyım. menton civarını bayağı kısa tutuyorum makine ile. orta yüzde az var, onlar için bir çok seçenek var, ilk olarak beber stili yakabilirsin (kirpiklere dikkat, kirpiksiz gezmişliğim var), ikinci seçenek makas ile dibine dibine kesebilirsin, üçüncü seçenek ağda (bu bende olmuyor mesela, benim teni deli tahriş ediyor), son olarak da makine, hiç jilet vurmadım daha kötü yapar diye ama herkes özgür tabi.


  • Apocalypse  (16.02.17 19:42:29) 
Makine ile alıyorum


  • all girls dream  (16.02.17 20:05:34) 
Orta kısımda tek tük çıkanlara (toplamda 15-20 tane falan oluyor maksimum) direk makineyi taraksız sürüyorum. Alt kısmı ise kabarmayacak boyutta tutuyorum, sakallarım kıvırcık çıktığı için. O da yanlış hatırlamıyorsam 9 mm falan oluyordu.


  • gunde 3 litre kola icen adam  (16.02.17 20:11:51) 
Vlade divac stayla. Gerçi o kadar sakalım da yok.


  • kargn  (16.02.17 20:28:35) 
Sakallıyım. Traş ediyorum, boyun tarafına da dalıyorum hiç düşünmeden.


  • tutmayın küçük enişteyi, salıverin gitsin  (16.02.17 20:44:30) 
[]

çalışırken başka firmadan iş teklifi almışlar

1- bu iş teklifini, aslında siz iş aradığınız için mi aldınız yoksa onlar size linkedin ya da başka bir yollarla mı ulaştılar? onlar ulaştılarsa nasıl ulaştılar?

2- çalıştığınız eski şirketle, iş teklifi aldığınız şirket aynı sektördeler mi?

örneğim abes olabilir ama düz mantık düşünerek yazıyorum. x bir inşaat firmasında, 5 katlı 10 katlı binalarda çalışan bir inşaat mühendisini, bir baraj yapımında olan var olan firma aramaz herhalde? yine kendi sektöründeki birini ararlar.

bu durumu aslında bir nevi ajanlık( siz neyi kast ettiğimi anladınız) mahiyetinde mi yapıyorlar?

 
1- olasılıklar sonsuzdur.
2- aynı sektörde olmak zorunda değildir. oryantasyon süreci bunun için vardır. hem sektörü hem firmayı hem de işi öğrenebilmek adına.
3- ajanlık olarak düşünmek doğru değildir. iş hayatında bu tarz transferler olacaktır. bursa tofaş'ta çalışıp, işi öğrenip, kredi-desteklerle yan parça işine girmiş ve şimdi yüksek miktarlarda para kazanan çok işçi vardır bursa'da. tofaş bu elemanlarını kaybettiği için ne sinirlenir, ne de iflas eder. giden personelin neden gittiği analiz edilmelidir. gözde çalışanlarını kaydeden firmanın durumunu gözden geçirmesi gereklidir. sakin bir şekilde, yerine istihdam edeceği çalışanı araştırmalıdır.
  • cliquot  (14.02.17 15:47:45) 
[]

ilk işini farklı bir şehirde bulmuş olanlar

a şehrinde ailesiyle beraber okuyordur fakat b şehrine gitmiştir.
ailesi a şehrinde yaşıyordur, kendisi c şehrinde okuyordur ama b şehrine gitmiştir.

geleceğinizin ne olduğunu bilmeden bu zorlu sürece nasıl girdiniz? ev buldunuz, kiraladınız içine 2-3 parça bir şeyler de koydunuz derken baktınız bu iş olmuyor. ne yapardınız?

 
benim bu ailem a şehrinde b şehrinde okudum c şehrinde işe başladım ilk etapta bikaç ev arkadaşı bulup eve çıktık sonra para kazanıp biriktikçe ayrılıp kendi hayatımızı kurduk.

iş olmuyor derken iş mi seni mutlu etmiyor yoksa ev mi yoksa şehir mi nedir?
  • basond  (12.02.17 16:37:10) 
Ev bulup kiraladım içini de döşedim. Yapamasaydim esyali ev bulur ya da ev satın alırdım.


  • karacigerim vur kadehlere  (12.02.17 16:37:49) 
binip uçağa geldim, 4-5 saate bir tane eşyalı ev tutup yerleştim.
bikaç ay baktım bu iş olmuyor, istifa ettim. dönüyorum ayın sonunda.
oluyor böyle şeyler
  • naberabi  (12.02.17 16:40:24) 
Önce eşyalı kiralık ev tutarak kendime süre verdim, alışamazsam geri dönerim diye. İlk aylar alışamadım, süreç kötüydü ama yine de bırakmak istemedim. Pes etmeyi bir lüks olarak gördüm, bu yüzden kendimi zorladım. Sonra üniversite okuduğum şehre bile dönmek istemedim. Şu an her şey yolunda.


  • BuddyGuy  (12.02.17 16:42:42) 
türkiye'de bilinen tanınan büyük bir, tekstil firması çağırdı. telefonda biraz konuştuk, olur gibi de hissettim. zaten çok bir şey beklemiyorlardı. maaş beklentisinden bahsetti söyledim ( kendime biçtiğim para oydu yalan olmasın.) görüşmeye gelir misiniz dediler. tamam olur dedim, hatta ileri bir tarihe attım o sıra y.lisans mülakatım vardı. sonra sahibinden'de kiralara falan bakayım dedim çektiğim paranın yarısı kiraya gidiyor. alacağımı düşündüğüm maksimum parayı söyledim hani fazla vereceklerini zerre düşünmüyorum.

gerçekten çok iyi bir maaş almadan zor değil mi diye soruyorum farklı bir şehir.
  • blue eyes white dragon  (12.02.17 16:57:30) 
a şehrindeyken b şehrine geldim. öncesinden ev bile bakacak param yoktu. üniversiteden arkadaşım kendi arkadaşlarından birisinin evinde bana yer buldu.

hiç bu iş olmuyor deme lüksüm de olmadı, köpek gibi çalıştım ve oldu.
  • tutmayın küçük enişteyi, salıverin gitsin  (12.02.17 18:08:13) 
[]

şu iki ses hakkında ne düşünüyorsunuz

birincisi; her ne kadar film icabı ve ağzına taktığı parça etkisi sayesinde olsa da the dark knight rises'taki bane'in sesi.

www.youtube.com


ikincisi de; adı efsane dizisindeki hakan'ın sesi

www.youtube.com

özellikle bane'in sesi gerçek olsa şekil olmaz mıydı? yoksa baştan itici mi buluyorsunuz? :(

 
Ne bakımdan ne düşünüyoruz? İlk ses zaten gerçek mümkün olamaz herhalde olsaydı da hoşuma gitmezdi benim. "sekil" değil.
İkinci ses de normal erkek sesi? İnce değil bu bakımdan güzel diyebiliriz.

  • pastörizesüt  (11.02.17 00:55:48) 
[]

tez makale yazma işiyle içli dışlı akademik arkadaşlar

sınıfta en ön sırada oturan über çalışkan ütopik bir kızımız olsun. bu kızın tez konusu ''2*2=4'' olsun. kız bu konu hakkında onlarca türkçe/ingilizce tez okumuş olsun. okuduğunu da gerçek anlamda idrak ettiğini farz edelim.

2. durum; veya bu kızımız şöyle yapsın; ''2*2=4'' konusu üzerine onlarca tez okudu ve çok sevdi konuyu. gitti tez danışmanına hocam ben ''2*2=4'' üzerine tez yazmak istiyorum dedi.

bu kız oturdu, önsözünü yazdı, girişini yazdı, gelişmesini yazdı, sonucunu hep kendi ağzından çıkan kelimelerle/cümlelerle yazdı ve bitirdi tezi.

kaynakça kısmını boş verdi.

bu tez kabul edilir mi? edilmez mi? burada intihal var mıdır? yok mudur?

çok ütopik bir olaydan bahsettiğimin farkındayım ama merak ettim.

 
illa ki bir yerden alınan bilgi kullanılmıştır. onların kaynağı verilmezse kabul edilmemesi lazım.kaynaksız tez mi olur? neye dayanarak yazılıyor bu tez sonuçta araştırma vs olmuş olmalı.


  • biergarten  (09.02.17 14:17:16) 
Bir kere tez dedigin seyi girisi zaten onceki calismalarin derlemesidir. Yani tez dedigin oyle dumduz yazip, benim fikrim de bu dedigin bir sey degil. Kullandigin yontemi neden sectin sorusunun cevabi bile o kaynaklarda var.

Sorunun net cevabi: Kabul edilmez.
  • evrim halkasi  (09.02.17 14:30:07) 
mesele kendi ağzından çıkması değil cümlelerin ki zaten paraphrase denen nane o. başkasının ürettiği bir bilgiyi nasıl kullanırsan kullan kaynak belirtmek zorundasın.


  • yazmamaya yemin eden adam  (09.02.17 14:33:48) 
[]

çan eğrisi hk ne düşünüyorsunuz öğrenciler ve akedemik personel arkadaşlar

öncelik olarak akademik personel arkadaşlara sorayım.

atıyorum bir hoca çıktı; ''başlarım çan eğrisine lan. 30 ile 40 ile adam geçiyor. 30 almış 40 almış adamı hiçbir şey bilmeden mezun ediyorlar ben buna karşıyım, dersimde katalog var.'' diyebilir mi?

notlandırmada gerçekten hoca inisiyatifi ( yani çan veya katalog) var mı yoksa yönetmelik dışına çıkamazsın diyebilir mi idare?

şimdi gelelim genel olarak soru sormaya;

çan eğrisi gerçekten bir başarı kıstası olabilir mi? final barajı da- genelde 40 falan oluyor bu da- olsa düşük notlarla geçilen bir dersi o öğrenci sırf, sınıf ortalamasının üstünde diye geçmesi bir başarı mıdır?

 
Genel soru kısmı için;

Kazık gibi sorarsa, tabii ki sınıf ortalaması başarı kıstası olarak alınabilir. Neticede sınavların zorluk standardı belli değil ki 100 üzerinden kaç puan aldığın başarı notlandırmanda tek etken olsun.
  • long live rock n roll  (08.02.17 20:07:48) 
Sinavin zorluk derecesini insan gibi ayarlarsa can gayet gereksiz olur. Ortalamanin 90 veya 20 oldugu sinavlarda bana kalirsa can olmasi mantikli.

Eskiden bizde hoca AA'nin kriterini belirlerdi. Ornegin, sinava gore hoca 60 AA derse, 60 uzerinde herkes AA alirdi, 60-40, AA-FF arasinda dagilim olurdu. 40 zaten gecme notuydu. Bence akli basinda hocalarin mudahalesi acisindan guzel bir sistemdi. Lakin, mesela bir hoca AA'yi siniftaki en yuksek puanin bir ustunden baslatirdi, boylece notlar BA'dan baslardi.

Diyecegim o ki, akademisyenler akli basinda olduktan sonra disaridan mudahaleye kapali bir sisteme cok da gerek yok. Ama bizde o akli basinda akademisyen ne kadar var? Bilemiyorum altan. Yine de 30 alan adam gecmesin arkadas, bu cok net.
  • evrim halkasi  (08.02.17 20:17:15) 
can egrisi hocanin ogrencilerine 'cok bisey bilmiyosun biz de farkindayiz ama bilmeyen herkesi birakmaya da butcemiz/gonlumuz/kapasite elvermiyor' deme yontemidir.


  • joelskellington  (08.02.17 20:35:43 ~ 20:36:02) 
[]

kredisi bitmemiş evi başka birine devretme mümkün müdür

krediyle bir ev aldınız, ödüyorsunuz fakat bitmemiş x kadar ay kalmış.


böyle bir olasılık var mı? yoksa banka hayırdır kardeş, sen borcunu ödedin eve sahip oldun mu ki başkasına devrediyorsun diyebilir mi?

 
Hayır satabilirsin. Kredi borcunu kapatip ipotegi kaldirmak icin satiyosan evini banka ile birlikte hareket etmen gerek.


  • cabiday  (07.02.17 23:11:19) 
kredi borcu banka ile sizin aranızdaki mevzudur. mülkiyet tapudaki işlemin ardından üzerinize geçer zaten. tapuda taşınmaz üzerine herhangi bir şerh konulmamışsa (bankadan ipotek yada başka bir şey) kimseyi ilgilendirmez o borç. şerh varsa da zaten satınalma esnasında önce o ipotek kaldırılır sonra kalan paranın devri olur. yani önce banka borcunu kapatarak satabilirsiniz.


  • angelofdeath  (07.02.17 23:12:23) 
İpotekli alabilir satabilirsin o ipotek borcu sana geçer, Banka borcu bitmeden terkin etmez ipotek şerhini. Kısaca almak istiyorsanız ipotek alacaklısı bankaya borç miktarını öğrenip alırsın kalan borç miktarı yaptırdıktan sonra ipotekten kurtulursunuz. Artı holosko aynı bankadan kredi kullanıp tek ipotek yapabilirsin. Pek yapılmayan şeyler bunlar


  • Fritz-X  (08.02.17 00:26:57) 
Olayı şu şekilde özetleyeyim:

Bay A, evini X bankasından kullandığı kredi ile almıştır ve X bankasının ipoteği vardır. Bay A evini Bay B ye satmak istemekte, Bay B de bu evi bankadan almak için Y bankası ile çalışmak istemektedir. Evin değeri 300.000 TL, Bay A nın da X bankasına borcı 50.000 TL olsun. Bay A, Bay B, X ve Y bankası avukatları tapuda buluşur. Y bankası avukatının elinde 300.000 TL lik bloke çek vardır. İmzalar atılır, evin üsündeki ipotek kalkar, Y bankası ipotek koyar, evin mülkiyeti değişir, çek el değiştirir. C bankası çekten kendi 50.000 TL sini alır gerisini Bay A ya verir.
  • ernest everhard  (08.02.17 01:37:23) 
[]

askerlik yapmış er kişiler konumuz bot

askerlerin değil de subay/astsubay/uzman yani rütbelilerin giydiği yandan fermuarlı ( gerçi bazı botları, kendilrinin yaptırdığını biliyorum.) botlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

hafifler, su geçirmiyorlar, dayanaklılar, sıcak tutuyorlar.

kışlık olanı;
i.hizliresim.com

gerçi bu yazlık ama bu bile sadece soğuk havalarda işe yarar.

polisasker.com

 
genelde kanvas tarzı giydiğim için olur diye düşünüyorum. hem dar paça giymediğimden olmaz mı yine de?


  • blue eyes white dragon  (06.02.17 21:49:53) 
O botlar efsanedir dostum. Ne catte bulabilirsin ne de başka bi markada. Harikalar.

Şu mükemmel bi dört mevsimlik bot: www.ydsshop.com
  • zirrealist  (07.02.17 07:40:13) 
[]

şu dizi oyuncusunun adını bilen

image.prntscr.com

google'da arattım ama bulamadım. karakter adıyla da arattım bulamadım. başka bir dizide gördüm aklıma geldi ama bir türlü bulamadım.


 
bu aynı zamanda cenk'in annesi değil mi ya?


  • m e b  (05.02.17 20:40:14) 
evet cenkin annesi. ama adini bulamadım.


  • blue eyes white dragon  (05.02.17 21:12:37) 
maalesef sadece başrol oyuncularını filan yazmışlar, tamamını yazmıyorlar ne web sitesinde, ne de tanıtımlarda. ben de e-posta attım.


  • m e b  (05.02.17 21:55:49) 
[]

vardiyalı çalışan varsa mühendis ya da ik'cı

benim şöyle bir sorum var.

ben her ne kadar mezun olsam da okuma arzum hep var ve hiç bitecekmiş gibi de değil.

diyorum ki vardiyalı bir yerde çalışsam kendimi hep gece veya akşam vardiyasında tutabilir miyim? malum vardiyalar dönüyor genelde.

evli barklı çocuklu adam gece/akşam çalışmak istemez. böyle biriyle gündüz vardiyamı takas edebilir miyim?

neden vardiyalı dedim? belki böyle biri vardır ya da bilgisi vardır. mühendislerde de oluyor bu malum. insan kaynakları da bu işin ehli olduğu için ekledim.

 
2 haftadan uzun süre gecede çalışmak yasal değil. (bunu kabul ettiğine dair imza atsan bile)

ama belki yaparlar. yalnız unutma ki gece çalışıp gündüz okumak aşırı zordur.
  • freetakilir  (04.02.17 22:20:40) 
evet vardiyalı geldi. kendini hep gece vardiyasında tutman çalıştığın yere bağlı. mesela amerika'da sadece tek shifte 3-11'e eleman arayan yerler var. ama bizde yasal değil. dolayısıyla çalıştığın yer ile alakalı. bir kargo firmasının genel müdürlüğünde sürekli gececi olarak çalışan bir ekip var mesela. ama benim çalıştığım şirkette ancak kendi aranda anlaşabilirsen o şekilde çalışabilirsin. evet evli adamlar çalışmak istemez gece ama gece vardiyası sessiz ve sakin vardiyadır. gündüz olan iş yoğunluğu çok az olur ve ertesi günü öğlene kadar uyuyup geri kalan zamanda da evin işleriyle,bankalarla devlet daireleriyle olan işlerini halledebilirsin. yani bir tarafı cazip oluyor.


  • pinman  (04.02.17 22:30:00) 
[]

müzikle uğraşan amatör ve Profesyoneller

Profesyonel arkadaşlara sorum;

trt müzikteki vokalistler veya herhangi bir müzik aleti çalanlar gerçekten iyiler mi? doğa için çal'ı ben normalde amatör falan zannederdim ama meğerse oradakilerin hepsi aslında popüler olup benim cahillikten bilmediğim insanlarmış.

bu soruyu müzikle ilgilenen Profesyonellere sorma sebebim bu işin içinde olmalarından dolayı.

*******

amatör arkadaşlara sorum ise; geçen nerede olduğunu hatırlamadığım bir video izledim. sokakta müzik çalan bir gruba bir çocuk gelip Orkestra şefliği yapıyor grupta çocuğa ayıp olmasın diye hareketlerine uyum sağlıyordu ve dur komutu geldiğinde duruyorlardı. amatör oldukları belliydi grubun.

genel olarak notasız mı çalıyorsunuz nedir tam olarak? notaları ezbere çalsanız böyle durumlarda insan unutmaz mı mesela?

 
trt müzikte hangi programda nerede çıkanlardan bahsettiğine göre değişir.
trtnin kendi sanatçıları ise elbette iyiler kendi dallarında. yıllarca kuruma hizmet vermiş müzisyenler..
doğa için çal, az çok işinde ünlü olanların dahil olduğu bir klip serisi idi.
aklı selim hiç bir müzisyen, orkestra şefliği yapan birine ayıp olmasın diye bakmaz bilgin olsun. orada senin algılayamadığın zibilyon tane şey dönüyor. orkestra şefinin elleri bir done verirken, belki gözleri ile bambaşka bir olayı haber veriyor olabilir. hatta duruşu bile bambaşka bir şeyi söylüyordur, bunu ancak o orkestra şefiyle prova yapmış müzisyen anlayabilir. ayrıca hangi videodan bahsettiğini bilmiyorum ama, genelde orkestra şefinin olduğu klasik müzik icra eden orkestralar, öyle pek amatör olmayabilirler dikkat etmek gerek :)

bu arada sruyu tekrar okudum, çocuktan kastın bildiğin çocuk ise eğer, ve sırf hadi oynasın çocukcağız diye orkestra şefi yerine koymuşlarsa evet, ayıp olmasın diye o yönetiyormuş gibi çalıyor olabilmeleri mümkün. bu durumda sadece tempoyu, başlangıç ve bitiş zamanını şeften alıyorlar, geri kalan herşeyi daha önce yaptıkları provalara dayanarak yapıyorlar.
işin ezber kısmına gelince, yine videoyu bilmiyor olmama rağmen, oyuncunun koskoca tirad hatta 2 saatlik tiyatro oyunu ezberleyebildiğine göre, bir videodaki müzik parçasında kendi çaldığı partiyi ezberlemesi çok da garip olmasa gerek...

not: aslında en iyi yorumu videoyu izledikten sonra yapabilirim...

not2: her iki soruyu da profesyonel müzisyen olarak yanıtladım bir mahsuru yoksa, zira ikisi de amatörlerin bilme ihtimali olmayacağı şeylerdi...
  • jeanluc  (31.01.17 23:31:15) 
[]

takım elbise gömlek ceket boyutu

i.hizliresim.com

ilgili görselde en sağdaki ihsan aktaş'ın gömleği veya ceketi uzun kısa bir şey diyebilir miyiz?


 
ceket boyu için boydan görmek lazım ama kısa gibi


  • dog day afternoon  (28.01.17 23:54:47) 
ceket sanki iki beden büyük gibi. kolları da ekstradan kısaltılmış, normalde bu kadar kısa kalmaması lazım. üstüne bir de gömlek de büyük. aşşırı çirkin bir görüntü bence.


  • klassno  (29.01.17 00:02:39) 
gömlek biraz büyük. ayrıca gömleğin iki kol düğmesinden dışta olan iliklenirse gömlek normal bile olsa bu şekilde kötü bir görüntüye sebep olabiliyor.


  • raskolnikovv  (29.01.17 01:17:42) 
gomlek buyuk geldi sadece belki ceket tam bedenidir ama kol boyu uzundur adamin veya dirsekte toplanmistir dik dursa ceket tamdir


  • tiredpanda  (29.01.17 02:13:43) 
[]

çalışırken yüksek lisans

malum en azından ''en az yedi ders, bir seminer dersi ve tez çalışmasından oluşur. '' şartları varken hadi tezi bir kenara koysak bile bu 7 ders+ semineri 3 yıla ( tez için öncelik şart mıdır dersleri ve semineri vermek burayı tam öğrenemedim) dağıtarak mı ilerliyorsunuz? her döneme 2 ders sıkıştırsanız bu sefer de istediğiniz dersleri aynı güne gelmemesi durumunda iş yeriniz bunu nasıl tolere ediyor? 1 güne eyvallah derler de 2 gün olursa nasıl olacak bu iş?




 
Ders almak için iki yarım gün ya da bir tam gün izin alabilmek yasal hakkınız.

Bir günde iki ders alıp, üzerine açılıyorsa online ders eklemek suretiyle bir dönemde 3 ya da 4 ders alabilirsiniz. Tabii o kadar dersin yükünün altından nasıl kalkacağınız size kalmış.

İş+Yüksek yapan tanıdığım birçok insan ders işini üç ya da daha fazla dönemde halletti.
  • offred  (28.01.17 14:49:14) 
iş yerinin yaklaşımıyla alakalı. kız arkadaşımın haftada üç gün dersi vardı, patronuyla konuyu konuştu. ders programını anlattı falan. dönem bitene kadar part time statüsünde çalışmak üzere anlaştı. yoğunluğu kaldıramayıp (mimarlık işte) işi bırakmasaydı hazirandan sonra aynen full time devam edecekti.


  • zgrydn  (28.01.17 14:49:47 ~ 14:51:08) 
Lisansüstü eğitim gören kullanıcı kontenjanı var bazı şirketlerin bildiğim kadarıyla, buna bağlı olarak programı ayarlayabiliyorlar ve hakkınız mevcut, diğer kullanıcıların da söylediği gibi.

Onun yanında, bir hafta derslere gitmenize izin verip bir hafta çalışmanızı da isteyen kuruluşlar mevcut; bu durumda derslerinizin yürütücüsü ile görüşüp ona göre hareket ediyorsunuz falan.

Ancak tezli yüksek lisans yapmanız durumunda, 3 yıla yaymanızda sıkıntı yok ama iş yerinizin size çok izin vermemesi, tez döneminde sizi olumsuz etkileyebilir. Yani benimle ders alan ve çalışan kişiler için ne kadar verimli bir dönem geçtiği hâlâ tartışmaya açık.
  • tel tokasini duzelten samuray  (28.01.17 14:57:08) 
güveniyosan ve istiyosan yap. zor oluyo mu evet ama çok değil. buna değecek. güzel bir şey başarmış olacaksın.anlaşılır neden anlaşılmasın? adam öldürmüyosun eğitim sonuçta.


  • 4seneayniyerdeduramam  (28.01.17 21:18:13) 
[]

arkadaşınızın maaşını kıskanıyor musunuz

siz x lira alırken arkadaşınızın x+y kadar alması sizi kıskandırır mı? veya arkadaşınız x-y lira almasına üzülür müsünüz?




 
Eğitim düzeyimiz yaptığımız iş aynıysa belki.
Daha fazla okuduysa iyi bir yerde çalışıyorsa kıskanmam hak etmiş.

  • mutekebbir  (27.01.17 20:58:18) 
Bir dershanede çalışmıştım iki yıl önce. Benden yaş olarak büyük ve orada benden daha önce çalışmaya başlamış bir öğretmenin benden daha düşük maaş aldığını öğrenince üzülmüştüm. Sonra zaten işi bıraktı. Benden çok almasını kıskanmam ama çok çalışıp az alıyorsa üzülürüm.


  • dissendium  (27.01.17 20:59:27) 
hayır üzülmem, hesabı ona kitlemeye çalışırım "sıs lan sen daha zenginsin ödiycen tabii" diye.


  • baba jo  (27.01.17 21:01:03) 
yooo ne kıskanırım ne üzülürüm.


  • elorelia  (27.01.17 21:03:08) 
+y genelde o kişinin hayatından başka türlü çıkar. -Z ekleyelim o bağıntıya.
Sevdiğim insanların iyiliklerini isterim. İstisna yok.

  • kargn  (27.01.17 21:09:03) 
anlık olarak kıskanabilirim ama sonra kıskanmanın kendi vizyonsuzluğumdan kaynaklandığını, kendi isteklerimin farkına daha önce varamamış olduğumu, güzel bir plan ile mantıklı bir vadede kıskandığım neyse elde edebileceğimi düşünürüm.
benden az kazanan biri için de aynını düşünürüm. etrafa bakarak zaman kaybetmek yerine kendisi için hayal etmesi gerektiğini..

  • suser  (27.01.17 21:22:17) 
ayni seyi yapiyosak evet, yapmiyosak hayir


  • beriberi  (27.01.17 22:22:45) 
Eğer aynı işi yapıyorsak ben ondan daha çok performans gösterip ondan az alırsam kıskanırım, zam isterim olmazsa işten çıkarım. Ama sevdiğim kişiler çok alırsa mutlu alırım kıskanmam. Az alırlarsa üzülürüm haliyle.


  • England  (27.01.17 22:59:47) 
bu tür şeyler mutsuzluktan başka bişey getirmiyor. o yüzden aynı işi yapan yanımdaki adam benim iki katım alsa da üzülmem. zoruma gitmez. umrumda değil.

asıl derdim benim üstümden kazanan şirket. projelerde fatura edilen benim saat ücretim bana verdikleri paranın 10 katı falan.
  • sttc  (28.01.17 02:48:19 ~ 02:48:48) 
[]

devlet bahçeli'nin ahmet türk tutumu neye dayanıyor

okul ya da sınıf arkadaşı mıdır dedim ahmet türk, bahçeliden 6 yaş büyük. üniversite de okumamış ahmet türk.

insanlık ya da ismine denirse oraya dayatmadan ilişkilendirebildiğiniz bir şey var mı? atıyorum; örnek 80 darbesinde beraber aynı hapisteydiler falan.


 
İleride kendi başına gelmesi muhtemel durum nedeniyle sanırım. :)


  • isott  (27.01.17 00:46:48) 
Bağımsız adaylar meclise girdiğinde ikisi tokalaşmışlardı. Bi bakıma gündem de olmuştu. Eskinin gündemleri ne güzelmiş lan. Neyse.. Zamanında muhataptılar denk seviyede olduklarından. Belki vefa borcu hissedecek bir tanışıklıkları vardır. Keşke malum kişinin dümenlerine dahil olacaklarına insaniyetlerini korumaya gayret etselerdi de bu halde olmayaydık diyorum istemeden.


  • kargn  (27.01.17 01:12:19) 
Daha önce de Cizre'deki çatışmalar sırasında “Çatışmanın olduğu yerlerde 200 binin üzerinde insan göç etmiştir. Bu adı konulmamış, üstü örtülü etnik bir tasfiyedir” demişti. Zaman zaman böyle çıkışları oluyor.

Mesele Devlet Bahçeli'nin bile "bu kadar olmaz" diyeceği boyuta gelmiş demek ki. Ya da arada bir insanlığını hatırlıyor. Bilemedim.

"MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk için, rahatsızlığı nedeniyle insani boyut göz önünde bulundurularak tedavisine fırsat verecek şekilde tutuksuz yargılanmalı” sözlerine HDP’den yanıt geldi.

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, “Sayın Türk ve diğer arkadaşlarımız merhamet dilenmiyor” diyerek şunları söyledi:

“Arkadaşlarımız kişisel sağlık problemleri üzerinden bir polemikten çok bu haksızlık üzerine siyasi sorumluluk alınmasını istiyorlar. Tüm siyasi partilerden beklentileri de budur. Bu insani duyarlılık elbette sevindiricidir. Ama bunun bir demokrasi duyarlılığına, siyasetçinin hakları konusunda hassasiyete dönüşmesi gerekir. Bu nedenle beklentimiz adaletle ilgilidir. Sayın Bahçeli’nin milletvekillerimizi hedef gösteren söz ve yaklaşımları ne yazık ki böyle nezaket içeren mesajlarıyla üstü örtülmeyecek kadar yönlendirici ve belirleyici olmuştur. Bu tavsiyesi ne kadar dikkate alınır bilmiyoruz ama bu kişisel bir sorun değildir.”"
  • sevgikusunkanadinda  (27.01.17 01:59:16) 
devlet bahçeli ahmet türk'ü yıllardır tanıyor. mecliste bunca yıldır beraberler. muhabbetleri çok olmuştur. bir de ahmet türk baya yaşlı yani. devlet bahçeli böyle konularda insancıldır...


  • gotic  (27.01.17 02:02:29) 
[]

üflemeli müzik aletlerinden anlayanlara

şu görseldeki aletler tam olarak nedir?


i.hizliresim.com

sol, sağ diye yazarsanız sevinirim.

 
uzun ney
kısa mey

  • erty_ksk  (26.01.17 23:41:21) 
Soldaki dilsiz kaval
Sağdaki uzun mey

  • gozu acik sevisen yahudi  (27.01.17 00:06:20) 
[]

ekşi mobil ile nasıl giriş yapılabiliyor

kullanmasını bilmiyor değilim. benim sormak istediğim şey; herhangi bir şeyi yargılamıyorum, öğrenmek için soruyorum. arkadaşlar, ekşi mobil uygulaması yapıp nasıl sözlüğe giriş yaptırabiliyor.

ekşi sözlük'ün giriş sayfasını mobil formatına çevirince girmek mi yani olay aslında? yoksa bu konuda ekşi yönetiminin bir tasarrufu falan mı oluyor?

kısaca, üçüncü kişiler tarafından yapılan ekşi mobil uygulamaları, ekşi sözlük'e entegre mi ki çalışıyorlar?

 
api falan diyorlar. belki onunla oluyordur.


  • sutlu nescafe  (23.01.17 20:49:29) 
basitce anlatmaya calisayim;

genellikle webview ile eksisozluk giris sayfasini aciyorlar, siz basarili sekilde giris yaptiginizda webview'i kapatip kapattiklari webview'den cookie bilgilerini aliyorlar. aldiklari cookieleri bundan sonra atacaklari isteklere programatik olarak yerlestirdiklerinde istekler sizin hesabinizdan yapilmis gibi oluyor.

bu arada resmi olmayan bu tarz applere yazdiginiz kullanici adi ve sifreyi adam arkaplanda istedigi yere gonderebilir haberiniz olsun, ben app'deki eksisozluk giris sayfasina yazdim nasil aldilar falan demeyin :P
  • ahoy kaptan  (23.01.17 21:54:46 ~ 21:57:42) 
[]

şoför arkadaşlara soru direksiyon hakimiyetini kaybetmek

nedir şimdi bu tam olarak? haberlerde sıklıkça duyuyoruz direksiyon hakimiyetini kaybetti ve öldü. sanki ölürken yanındaydı da direksiyon hakimiyetini kaybettiğini biliyor neyse.

bu aslında, yolu iplemiyordu eli işte gözü oynaştaydı falan mı demek?


 
150 km/s hızla 1200 kiloluk aracı viraja soktuğunu düşün ne olur? Aracı yolda tutamazsın araç savrulur bir tamım fizik kuralları nedeniyle. Budur.


  • angelus  (19.01.17 21:59:59) 
şarampole giden araba otuz metre fren izi bırakmışsa aşırı hızdan dolayı direksiyon hakimiyetini kaybetti denebilir mesela, sürücü durumun farkındaymış, kurtarmaya çalışmış ama başarılı olamamış. ya da buz tutmuş zeminde ön tekerler komutları uygulayamayabilir, bu şekilde direksiyon hakimiyetini kaybetmiş olabilir.

direksiyon sadece bir araba parçası olarak görülürse daha zor oluyor tabii, ama genel anlamda bakarsan kumanda, yönetim anlamlarına da gelebilir.
  • gkhncnzdgn  (19.01.17 22:04:28) 
bulunduğu şeritten başka şerite geçmesi, olması gerekenden farklı bir yerde olması durumuna deniyor. tıra arkadan çarpmak direksiyon hakimiyeti kaybetmek demiyor. ama bulunduğu şeritten öteki şerite geçip kafa kafaya çarpmışsa böyle diyorlar.


  • gotic  (19.01.17 22:07:47) 
videolu anlatım.

www.youtube.com

aracın, hızı, ağırlığı, yük dağımılı dengededir. en ufak bir dengesizlik olursa kontrol kaybedilir. örneğin hızlı giderken girilen sollamada aracın ağırlığı uygun değilse uçar gider.
  • kurnaz  (19.01.17 22:10:02 ~ 22:11:33) 
motosiklette de keskin virajda arka frene dokunursaniz arka tekeri yaninizda gormeniz 2 saniye surmez. genel olarak aracin hakimiyetini kaybetmek diyebiliriz bu olaya. araca hakim olmayi saglayan tek sey direksiyon degil, tum bilesenlerin etkisi var.


  • icim urperiyor  (19.01.17 22:24:02) 
[]

yüksek lisans mülakatı öneriler

hiç öyle eğip bükmeyeceğim. sözlükteki ilgili başlıklardaki entryleri de okudum ama malum soru entry girmektense burada bir sorayım dedim.

mezun oldum, mezuniyet sonrası yetiştiğim ilk celp döneminde uzun dönem askerlik yaptım - öğrenim kredisi borcum artık ödenmeliydi- daha sonra geldim kafamda ilk olarak kpss'ye hazırlanıp iyi bir puan alıp atanırım dedim iyi puan aldım ama sağ olsunlar alım az olunca bu seferlik teğet geçti bizi.

anlayacağınız pratik olarak çok bir bilgim yok, teori de zaten mezuniyet sonrası 1 sene askerlik üzerine kpss derken zihnimin derinliklerine gömdüm teoriyi. mülakat sırasında hocalar sorarsa kesinlikle bilemeyeceğim hatta bilmiyorum demeyi düşünüyorum.

iyi bir ales, iyi bir ortalama var. mülakat sırasında tepelerdeyim.



akademide ilerlemek gibi bir hayalim yok. olsa zaten y. lisans yerine direkt birleştirilmiş doktoraya başvururdum önce bir yds puanı alıp. çünkü 2 sene y. lisans için geçecek süre benim için zaman kaybı olurdu. y. lisans tezi yazmaktansa 1 sene bilimsel hazırlık yapmak daha mantıklı olurdu.

neden burası diye sorsalar, söyleyeceklerim var. neden yüksek lisans deseler ona da söyleyeceklerim var. mesleğimle ilgili olarak bu alanı seviyorum, bu alanda kendimi geliştirmek istiyorum falan filan. askerlikten kaçma gibi bir durum da yok. tecil olsun diye başvurmadım yani.

samimi olup doğrucu davut mu olayım ne yapayım? şimdi sizlerden de öneriler almak istiyorum.

 
Tek bir tavsiyem var, mülakat öncesi tezini birlikte yazmak istediğin hocaya git ve birlikte çalışmak istediğini belirt, orada kendini anlat, yani mülakatı o hoca ile yap. Daha sonrasında gireceğim mülakat formalite olacak çünkü. O mülakata girmeden önce kimlerin alınacağı kesinleşmiş olur çoktan. Bu dediklerim lisansı yapmış olduğun üniversitede olsa farklı bir üniversite de olsa geçerlidir. Seninle çalışmak isteyecek hoca ile önceden anlaşmalısın.


  • tekila shot bardağı  (16.01.17 19:44:50) 
Ben de tezsiz yuksek lisans yapiyorum. Alana ilgili oldugunu belli et. Istemiyosan da akademik kariyer yapmak istedigini soyle. Diğer konularda samimi ol. Alana yapabilecegin olas katkilardan ve yuksek lisansin sana sağlayacağı faydalardan bahset. Rahat ol. Giyimine traşına dikkat et.


  • mylord  (16.01.17 19:45:05) 
Tekila + 0.5. Sen mülakata da hazırlan. Ben aynı bölüm için 3. Başvurumda kabul edilmiştim. Farklı okul farklı bölüm. Çok doğrucu Davut olma. Sadece söylediklerin tutarlı olsun.


  • keep out  (16.01.17 20:03:59) 
ya mülakat öncesi hocayla gidip konuşmak garip bi şey bence. daha önce kimlerin alınacağı kesinleşmiş olur falan, siz nerelerden hangi üniversitelerden bahsediyosunuz. düzgün bi yerse gayet mülakatta belir olur kimin alınacağı.

sana önerebileceğim alanınla ilgili güncel neler olmuş onları bi takip et, mülakat gününe kadar da şöyle bi bak yani. kafanda bi tez önerisi oluştur, onu sorarlar çünkü. ne çalışmak istiyosun, neden çalışmak istiyosun, bunları topla kafanda. biraz tepkisel duruyosun, öyle tepkisel gitme. akademik yapmak istemediğini de belirtmene gerek yok bence. yalan söylemek istemiyosan da bakıcam falan de.
  • snape i başından beri tanırım  (16.01.17 21:16:58) 
snape i başından beri tanırım

Türkiye gerçekleri bunlar. Kabullenmek zor ama böyle. Gayet düzgün üniversitelerden bahsediyorum ilk 10 da hepsi. Lütfen tecrübe etmediğiniz konularda insanlara bilgi vermeyin yanlış yönlendirmeyin her duyuruya cevap vermeniz gerekmiyor.
  • tekila shot bardağı  (17.01.17 14:27:09) 
@tekila herkesin tecrübesi farklı demek ki :)


  • snape i başından beri tanırım  (17.01.17 20:55:47) 
[]

5.5 gün çalışılan iş yerleri hk.

Cumartesi öğleye kadar çalışılan iş yerlerinde cumartesi günkü mesai hafta içine dağıtılsa da insanlar hafta sonlarını aileleriyle geçirmeleri çalışanlar için daha iyi bir şey değil mi?

Bu durum çalışanların lehine mi aleyhine mi olur? Bunun yasal bir engeli falan mı var?


 
Yasal engelinden ziyade cumartesi çalışan müşterileri, tedarikçileri oluyor onların, o yüzden çalışıyorlar cumartesi.


  • va  (15.01.17 19:33:33) 
zaten o tarz yerlerde insanlar 5'te değil 6'da falan çıkıyor. şirketler haftaiçi bile tutabildiği kadar tutuyor haftasonu da ciddi bir iş olmasa da çağırıyor para veriyorum diye. yani haftaiçi daha fazla tutabilse hem haftaiçi tutar hem cumartesi yine çağırır :D


  • black mamba  (15.01.17 19:48:48) 
benim çalıştığım çoğu yerde bu opsiyon vardı. aslında ben okuyunca cuma günü anladım, haftasonu çalışılmaz standart işte zaten. benim aklım almıyor.

çoğu yerde cuma yarım gündü bende, hatta cuma gününü tam dahil edebiliyordun tatile. proje bazlı işlerde isen bu şansın var çoğunlukla.

@va nın dediği durumlar yok değil. öyle pozisyonlarda şansın yok pek, anca home office oluyor.

açıkçası ben elimden gelse ctesi pazar çalışayım, hafta içinden gün versinler bana. hayatta en güzel çalışılacak gün pazar bence, hem çalışanların çoğu evinde, çalışma ortamı sessiz sakin, bır bır bırı yok milletin. hem de gelen kişiler daha sakin. cuma günü çıldıran adam pazar günü pamuk gibi. insanlar daha mutlu. optimal denge bu.
  • kurnaz  (15.01.17 19:49:16 ~ 19:50:25) 
12345   « Önceki Sonraki
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.