[]

Amsterdam'da nerelere gidelim

Daha önce 2 kere gittik, rijksmuseum, red light, kumarhane vb tekrar gitmeye gerek yok. Bu sefer nereleri gezelim şehirde? Bir de karnımızı ucuza (<10€) doğurabileceğimiz mekanlar söyleyebilir misiniz, 3 öğün atlamadan yemek istiyorum. Arada mecbur McDonald's falan olacak. Oraya özel yemek olmasina gerek yok ucuz ve sağlıklı olsun yeter.




 
Utrecht ve deen haag’i gezin, van gogh museum’u gorun. Sinira yakin tatli sahil kasabalari var bi de.


  • mor oje  (15.04.24 20:36:32) 
Teşekkürler

Den Haag a ayriyeten gideceğim Amsterdam'dn bagimsiz olarak, Van goghu da çok önceden gezmistim.
  • sanguine  (15.04.24 20:58:30) 
10 euro altına hollanda'da yemek zor iş. mcdonalds menüleri bile 10 euroyu geçti sayılır.

gezi için utrecht olur, alışveriş istenirse roermond outlet center ve sonrası maastricht gezilebilir. tabi buna biraz süre lazım.
  • biergarten  (15.04.24 21:56:13) 
asian kitchen, albina. f/p bu 2 mekanı bulmuştum. albinayı çok beğendik. porsiyonlar büyüktü baya ama ikisi de 10e üstüydü. amsterdamda 10e civarına pek bişi görememiştim. broodje bert diye bi türk dükkanı var bi de. sandviç, kahvaltılık falan. orası da uygundu ve güzeldi, özellikle ekmekleri. lokaller takılıyordu baya

kuzey amsterdam tarafı ilginç gibi, oralara gidebilirsiniz. oradan bisiklet kiralayıp zaanse schansa gidilebilir. çok keyifli bi yol
  • glamdr1ng  (15.04.24 22:14:04 ~ 22:47:00) 
Zaanse Schans'a gidip yel değirmenlerini görün. Girişi ücretsiz. Müze kısmı ücretli ama gerek yok. Bazı değirmenlerin içine girebiliyorsunuz. Giriş ücreti 5 euro falandı. Birinde kereste üretiyorlar eski usül rüzgar gücüyle, ona şahit oluyorsunuz, birinde un üretiliyor vs. Zandam'da yer alıyor. Amsterdam merkez otobüs durağından otobüs kalkıyor.

Tekrar Amsterdam ana durağa gelip Volendam sahil kasabasına gidebilirsiniz yine otobüsle. Balıkçı kasabası. Zandam'dan direkt otobüs yok, mecbur Amsterdam merkeze gelmek zorundasın.

Bu iki yere bak google mapsten aklına yatarsa git. Aynı gün iki yere de gidilir ve Amsterdam'a yakın sayılır.

Utretch de güzel. Orda da Kasteel de Haar'a git. Güzel bir kale.Otobüsle 2 vesaitle gidiliyor ve inince 1.5 km yürünüyor. Amsterdam'dan günübirlik gezmeye gelenler vardı düşün yani.

3 saatlik mesafede günübirlik Belçika Bruge turu yapılabilir ama sabah erken trene binmen lazım. Günübirlik gezilir Bruge ve küçük bir yer zaten.
  • Cesario  (15.04.24 23:29:02) 
Cesario ya katılıyorum.
Amsterdama yakın yerler önerebilirim, max. yarım saat uzaklıkta.
Yel Değirmeni görmek istersen Zaanse Schans.
Limanda rengarenk ahşap evler görmek istersen Volendam.

Merkezde Kanal turu yapılabilir, kanal müzesi ziyaret edilebilir.(Anne Frank House ın önünde uygun fiyatlı güzel vardı)

Yemek olarak en uygun burger king gibi duruyor. Birkaç euro fazla verip Argentinian Steak de yiyebilirsiniz.
  • stocker16  (15.04.24 23:31:48 ~ 23:33:27) 
Çok teşekkürler inanılmaz yol gösterici oldu, zaten 2.5 günüm olacak, burada yazılı yerleri anca gezerim.


  • sanguine  (16.04.24 00:47:48) 
[]

Yemek ne kadar dayanır sorusu

Bugün öğlen double Hamburger aldım, yarısını yiyemedim. Hamburgerin bir tanesini kağıda sarılı biçimde açmadan çantama attım ve su saat itibariyle eve girip buzdolabına yine öğlen aldığım kapalı ayranla beraber koydum. Bütün gün yanımda gezdiler yani ama güneşe maruz kalmadılar ve serin ortamlardaydim. Sorum; yarın öğlen yesem ve içsem zehirlenir miyim




 
  • Mirket  (08.04.24 21:02:35) 
Ayrana bi günden nolacak hocam :) hamburgere de bişey olmaz ama zincirlerin burgeriysen şekli şemali kayıyor onların tadı tuzu kalmıyor. Zehirleneceğinizi sanmıyorum açıkçası.


  • avatar is back  (08.04.24 22:00:28) 
hamburger biraz problemli ya kiyma eti oldugu icin.

8-9 saat disarida beklemisse bence sinirdadir. risk var biraz.
  • antikadimag  (08.04.24 23:29:51) 
[]

Belediye meclisi

Sayılara çok bakmadim şu haberde de görüldüğü üzere CHP bazı illerde başkanlığı aldığı halde mecliste çok geride kalmış. Hatta yüzde 50 bsk yüzde 25 meclis oyu bile var.

Açık konusacagim bizim halkımız daha oy verdiği insanların ismini (Ekrem veba, erdogan imam) dahi doğru düzgün bilmiyor, hatta cinsiyetlerini (en sevdiğiniz kadın siyasetçi kim; Tayyip Erdoğan) bile karıştırıyor bazen

Bu farklı seçimler CHP ve iyip arasında olsa anlarım

Ama normalde akp secmeni olan yuzbinlerce insanın başkanlık seçiminde CHP'ye verip mecliste AKP'ye vermeyi "başarması" bana çok absürt geliyor.

Bu kesim şimdi o koca oy pusulalarinda her pusulada farklı bir partiye oy vererek nasil "strateji" yapabildi benim aklım almıyor. Mesela en büyükşehirlerde böyle bir durum yok, İstanbul ve Ankara'da meclis oyu ile başkan oyu doğru orantılı.

Bakın yüzde 3-5 fark olsa anlarım, ama aralarda bazı illerde fark yüzde 25e kadar çıkıyor. Adama aynı insanların yarısı başkan olsun diye oy verirken meclis için çeyreği o partiye oy vermiş.

 
Haber linki koymamışsınız ama baktığım büyükşehirlerde genelde mecliste de çoğunluk oyu almış ama tabii ki mecliste birinci parti çıksa da meclis çoğunluğunu alamayabilir tek başına o ayrı.

Ayrıca dediğiniz şeyi yapan çok kişi var ya, adayın ismini bilmesine gerek yok ki. İmaro'ya vericem ama mecliste akp basayım demiş olabilir, ne bileyim Bursa'da Ali Nur Aktaş'tan sıkıldık Bozbey'e vereyim ama meclis akp'de kalsın diyeibilir. Olur yani bunlar zor işler değil, halkı hafife almayın :D

Edit: hatta spesifik olarak baktım şimdi, chp'nin aldığı tüm büyükşehirlerde meclis oylamasında da chp önde, hatta alamadığı Hatay'da da önde. Ama eğer büyükşehir olmayan iller için konuşuyorsanız oralarda chp merkez ilçeyi aldığı için haritada kırmızı görünüyor ama il genel meclisinde diğer ilçeler de etkili olduğu için çok fark ediyor. Yani kütahya, afyon, adıyaman gibi yerler için diyosanız orda büyükşehir meclisi gibi çalışmıyor sistem ve chp zaten tüm ilin başkanlığını değil sadece merkez ilçenin başkanlığını almış oluyor

editin editi: kırsalda aday çok daha önemli bi de. Mesela şimdi daha da spesifik olarak kütahya'ya baktım. Chp merkez ilçe ve üç perifer ilçe almış. İl genel meclisi oylamasında iki tanesi yine chp'ye oy vermiş ama merkez ve bir ilçede az farkla akp fazla oy almış. Yani aday için başkanlıkta chp'ye meclis için kendi partilerine veren %3-4 olmuş ki gayet olası
  • nundu  (02.04.24 10:07:38 ~ 10:21:31) 
eğer kastettiğiniz büyükşehir olmayan iller ise, yerel seçim haritaları bu illerin merkez ilçelerine göre renklendiriliyor. ayrıca buralardaki ilçe belediyesi seçimlerinde köyler oy kullanamıyor. il genel meclisinde ise bütün ilçeler köyleri dahil olmak üzere pay sahibi.


  • inveniam viam  (02.04.24 10:20:28) 
Pardon aslında anaakim bir yerde görmustum haberi ama aynısını bulamadım

www.turkiyegazetesi.com.tr
  • sanguine  (02.04.24 11:35:03) 
Algıda seçicilik, büyük bir çoğunluğun oy tercihini bilinçli yapmasına şaşırıyorsunuz, bu tezi seçecekleri adamın ismini bilmeyen veya sorulan soruyu anlamayan insanların varlığı ile desteklemeye çalışıyorsunuz ama milyonlarca insanın olduğunu ve aslında gayet de ortalama insanın neye oy verdiğinin bilincinde olması normaldir bence, belediye başkanının ismini söyleyemeyen adam dikkat çeker çünkü çeker yani, 2+2yi 1000 kişiye sorsa 1 kişi 5 dese onun dikkat çekmesi gibi.


  • atom karincanin torunu  (02.04.24 13:11:10) 
çok büyük bir insan kitlesine bunu nasıl başarabilirler noktasından bakmak büyük bir kibir. ayrıca, aynı kitlenin büyük bir çoğunluğunun sizi sulu dereye götürüp susuz geri götürebileceğine bahse varım. bu millet 2010 model arabayla 2015 model arabayı birleştirip yürütebilen ve satabilen bir millet. düşünce tarzınınız çok enteresan.


  • retiredcolonel  (02.04.24 13:25:03) 
Küçük yerlerde aday çok önemli. Belediye başkanı Ahmet olsun ama başka partiden aday olan arkadaşım Mahmut belediye meclisi üyesi olsun diyip bu şekilde iki farklı partiye oy kullanan çok olur. Zor bir şey değil. Ayrıca o yanlış isim soyleyen insanlarin çoğunda dil sürçmesi var. Sokak ortasında çat diye sorunca herkesin dili sürçüp saçma cevap verebilir. Salak olduklarını düşünmüyorum


  • benarrivo  (02.04.24 14:58:13) 
örnek vereyim, nevşehir'de iyi parti adayı kazandı. normalde ak parti nevşehir'de %60'larda seyreder. iyi parti adayı da geçen dönem ak partiden seçilen ve bir süre sonra istifa eden (ya ettirilen) adam. Hem vatandaşın sevgisini kazandığı hem de mağdur göründüğü için %54 gibi bir oy aldı. İl genel meclisinde Ak Parti yine birinci.
Birbiriyle kısmen bağlantılı olsa da iki seçim arasında ciddi farklılıklar olabiliyor. Yerel seçimler özellikle küçük şehirlerde parti kadar isim odaklı da.

  • mustafakesekci  (02.04.24 16:16:31) 
bahsettiğiniz kitle, oy vereceği adayın 7 ceddine kadar sayıp üzerine yarım saat icraatlerini anlatabilecek bi kitle.

muhtemelen sizden daha fazla bilgi sahibiler konu hakkında.

nitekim geçen seçim meclisi akp'ye veren seçmen bu seçim chp'ye verdi. istedi mi veriyor yani, pusula isterse 7 metre olsun.
  • brkylmz  (02.04.24 16:44:26) 
[]

Avrupa'da internet

Vodafone kullanıyorum günlük 200 liralik yurtdışı paketi var Türkiye'deki tarifeyle aynı. 10 gun kalacağım yani 2000 lira yapıyor.

Aşırı mi pahalı (60 dolar) ne önerirsiniz


 
Aşırı pahalı. airalo gibi eSIM bakın bence.


  • e mice  (30.03.24 11:46:24) 
www.globalyo.com

burdan al.
  • jelly bear  (30.03.24 14:10:32) 
50 eurodan daha ucuza Avrupa içi roaming veren hat bulursun. Şimdi esim de bakabilirsin veya gidince marketlerden de alabilirsin.


  • nhk ni youkosu  (30.03.24 16:36:44) 
E simler için uygun telefonlara bakıyorum hep yeni modeller ve benim telefonum aralarında yok


  • sanguine  (05.04.24 21:04:25) 
@sanguine, gidince turistik yerdeki bi markette sim card bulursun diye tahmin ediyorum. Ülkeyi söylersen belki bilen çıkar. Direkt takınca çalışan ve bilmemkaç GB tanımlı olan hatlar var. İngiltere'de her markette 10-20-30 pounda çeşitli GB'lar veren hatlar var öyle ve taktığın anda çalışıyor.

3g.co.uk
şöyle her boyuta uygun geliyor sen telefonunun sim kartı nano mu (en küçük) veya daha büyük olanlar mı ona göre kırıyorsun.
  • nhk ni youkosu  (05.04.24 21:12:45) 
ben avrupaya gezmeye gittigimde bulundugum sehirdeki bir telefoncu dukkanina gittim ve yeni sim kart aldim (e-sim degil), paket 12 euro'ya 1 ay boyunca 20 gb seklindeydi. turkiye hattini kullanmak amelelik.


  • hot potato  (05.04.24 21:39:12 ~ 21:40:41) 
[]

Klozetin beyazini korumak için

Yeğenimin ishal bombardımanı sonucu ne kadar temizlesem de bazı noktalar kahverengi gölgeli kalıyor. Çamaşır suyuyla ayrı sildim banyo sprey temizleyiciyle ayrı. Ne iyi gelir buna, nasıl daha beyaz yaparım




 
hipokloroz asit deneyebilirsiniz, fakir in hypoclean diye bir urunu var ben cok memnunum ama cın malı versiyonları cıktı sonra, sanki onların da gideri var gibi.


  • mavicorap  (27.03.24 12:39:39) 
jel olan domestosları biraz sıkıp bi kaç saat üstünde bekletmeyi denediniz mi hemen silince içine işlememiştir belki


  • nahtoderfahrung  (27.03.24 12:43:13) 
static.ticimax.cloud
şunu bi deneyin

  • elorelia  (27.03.24 13:03:57) 
Banyo mobilyaları üstünde koruyucu tabaka oluyor aslında. Yoğun çamaşır suyu gibi şeyler kullanınca bu tabaka da yıpranıyor be böyle lekelenmeye açık oluyor. Ben de hunharca çamaşır suyu boca eden biriydim. Eve yeni klozet takılınca öğrendim. Sizde olan olmuş zaten. İnatçı leke için jel domestos döküp üstüne peçete kapatıp bekletiyorum en son da fırçalıyorum.


  • ya volna  (27.03.24 13:23:22) 
tuz ruhu kullarak ben konuyu çözdüm, dikkatli kullanın, mutlaka eldiven takın

www.migros.com.tr
  • akiskan  (27.03.24 15:19:08) 
[]

Vize sorusu

Şimdi başvururken istediğim tarihlerden birkaç gün öncesinden başlayacak şekilde vize vermisler, vizenin ilk günü, başladığı tarihte seyahat edebilirim değil mi?




 
gideceginiz ülkenin saat farkını hesaba katarak aynı gün çıkışınıza dikkat edin.


  • sinematikcrop  (12.03.24 16:48:23) 
[]

Hangi Yunan adası?

Yazın kapıda vizeyle gitmeyi düşünüyorum hangisini önerirsiniz yani görece denizi daha iyi olan varsa diğerlerine gitmeme gerek yok ilk asamada

Midilli, sakız, Samos, kos, Rodos

Bunlardan birini düşünüyorum benim bilmediğim ve daha guzeli varsa o da olur.

Adaları karsilastirabilirsek sevinirim hangisi hangi yönden diğerlerinden daha iyi vb

 
midilli ve sakız suları öyle dillere destan turkuaz olmayan adalar. bir de yerleşim olara büyükçe oldukları için çok minnak yunan adası vibeları yok.

samos tam bir tatil adası. hem suyu güzel hem ucuz hem de tam yunan adası.

kos ve rodos daha tarihi yerler. kaleleri falan var. hele rodos çok büyük. ama çok da pahalı geldi bana. samos'ta beach girişi 2 eur iken rodos'ta 10 eur verdik mesela.
  • wild honey suckle  (11.03.24 10:15:49) 
Midilli petra'da bundan birkaç yıl önce hayatımızın en sessiz sakin bol yemekli tatilini yapmıştık. Hala çok severiz. Harbiden insan yok fazla, fiyatlar çok ucuzdu.


  • logisticsmanager  (11.03.24 10:37:37) 
midilli iyi de çok sıkılırsın emekli filan değilsen. ne gezecek tarihi bir yer var ne bir şey. çingeneler de eşantiyon.
biraz pahalı olsa da rodos en iyisi.

  • adivar  (11.03.24 10:42:40) 
Rodos daha pahalı +1
ancak denizi daha güzel. Özellikle batı yüzündeki koylardaki denizler çok çok güzel.

  • burfak  (11.03.24 13:07:38) 
[]

Binancein dağıttığı coinler

Şu son 1 ayda verdiklerinden bahsediyorum, alt, manta, pixel, portal vb
Satıyor musunuz hemen yoksa elde mi tutuyorsunuz, ben karar veremedim 1500 lira edecek kadar verdi her birinden, bazılarını satıyorum bakıyorum yükselmeye devam ediyor (alt, manta) bazılarını tutuyorum daha gider bu diye ama düşüyor (portal, pixel). Mevcut durumda her şeyin bir süre sürekli yukselecegini düşünürsek elde tutup 2-3x yapınca mi satmali. Yoksa satıp usdt ya da bnbye falan mı çevirmeli



 
hepsini 3-4 gun once bozdum, ath'sinden cok uzak coinler aldim geri kalani da usdt'ye 23+7 getiri verdiginden earn'e attim.

her seyin yukselecegini dusunuyorsaniz tutun sonra satin, ben daha saglam ilerlemeyi tercih ettim. zamaninda bir anda ziplamayi dusunurken ziplatildigimdan artik karimi alip devam ediyorum. fiyatlar kirilinca tekrar alim yaparim. piyasa bu ara cok hareketli fazla islem yapmak mentali bozabilir. kimseyi dinlemeden kendi stratejinize karar verip yapin.

simdi tekrar baktim ai ve manta'yi bozmamisim. ai da bozdum simdi sadece manta kaldi bu fiyattan satasim gelmedi hic.
  • gule gule  (01.03.24 21:51:02 ~ 21:56:52) 
Normalde düşünmüyorum tabi ki böyle bir şey de, şimdi birkaç ay ya da daha uzun sürecek bir ralli var, o yüzden soruyorum. Şu 2023 sonbahara kadar olsaydı düşünmez satardım.


  • sanguine  (01.03.24 22:02:45) 
cok hareketli dedigim gibi yarin btc 150k$'da olsa 25k$'da olsa sasirmam, tamamen kumar bol sans.


  • gule gule  (01.03.24 22:05:18) 
Binance coin mi dağıtıyormuş ya? :) Binance tr'de hesabım ve bitcoin'im var. Kime ve neye göre dağıtıyor?


  • fobfilm  (01.03.24 22:53:00 ~ 22:53:08) 
hepsini BNB yapıyorum.

@fobfilm
hesabınızda bulunan BNB için launchpool'dan gelir. launchpad açılınca iki birimli pool olur, biri değişir ama biri sabit BNB'dir. hesabınızdaki BNB üzerinden üç beş damlar.
TR'de yok galiba, binance.com üzerinde olmalı.
  • late viper  (01.03.24 23:33:36 ~ 23:36:18) 
[]

Türkiye'de camiler

Eskiden çok kafa yormuyordum da şimdi birkaç akrabami Sultanahmete getirdim mesela, içeri girdik hiçbir bok anlamıyoruz arapça okuyor artık dua mi ilahi mi. Okadar saçma geldi ki, türkum ibadet etmesem de Müslümanım. Arapça öğrenmek bilmek zorunda değilim ben, kendim Türkçe dua ediyorum edeceğim zaman. Almanya'da Avusturya'da Hollanda'da sayısız kiliseye gittim bütün ayinleri duaları kendi dillerinde yapıyorlar, Türkiye'de Rum Ortodoks kiliseleri de de Yunanca konuşuyorlar hep. Valla utanıyorum artık Türkiye'de camilere girerken, çok fazla coğrafya ve tarih bilgisi olmayan turist kesinlikle ayırt edemez Arap ülkesi eşittir Türkiye çünkü.

Niye bizim ibadet dilimiz Türkçe değil, vaazlar da mesela Türkçe sayılmaz yarısından fazlası arapça çünkü. Böyle kendimi ortaçağ Avrupasında zannediyorum, dini sadece belli bir kesim biliyor ulema gibi, ve satıyor
Halk da onlarin anlattığı kadar biliyor dinle alakalı ne biliyorsa. Çünkü Kur'an kursuna gidiyor mesela, harflerin okunuşunu öğreniyor duaların manasını değil.

Biz niye yerellestirememisiz, bütün Arap olmayan İslam ülkelerinde de böyle mi merak ettiğim soruyorum bilmiyorum. Ve niye kimse rahatsız olmuyor bu durumdan

 
Çünkü İslamiyet Arap milliyetçiliğidir


  • allah yazdiysa bozsun  (26.02.24 17:42:32) 
turist gibi yaklaş sen de anlamıyorsun madem. duayı da türkçe ediyor insanlar. cumaya filan gitseydin görürdün.

isveçli protestan, alman protestan kilisesine gittiğinde de bi b.k anlamıyor.
din böyle ulusa göre uyarlanan bi şey değil.

bu dinin dili -kuran arapçası-. bi kompleks duyacak olan zaten inanmıyor. malezyaya gitsen malayca mı öğrenicen camiye gitmek için :D

bilimin dilinin ingilizce-latince olması gibi. bilim yapmak için seve seve öğreniyor herkes. okullarda bilim mabedlerinde ingilizce konuşuluyor türkiyede de. kimse de neden böyle diye sormuyor. çünkü cevabı belli.
o yüzden kıyasların baştan hatalı
  • lambırcek  (26.02.24 18:02:23) 
evet arap olmayan müslüman ülkelerde de böyle. bir de kaç kere vaaz dinlediniz bilmiyorum ama vaazlar hep türkçe. vaaz içerisinde ayetin arapçasını okusa dahi mealini verir ve onun üzerine türkçe konuşur vaiz.
duanızı istediğiniz dilde edebilirsiniz, kimse neden türkçe dua ediyorsun demez. hutbelerin sonunda da genelde hatip türkçe dua eder zaten.

  • mustafakesekci  (26.02.24 18:06:39) 
Demek ki mensubu olduğunuzu iddia ettiğiniz inancınız hakkında bilgi sahibi değilsiniz önce inancınız hakkındaki bilgilerinizi gözden geçirin bu konuda inancın kaynakları bellidir.


  • doharkoman  (26.02.24 18:10:42) 
Arapçanın ayrı bir derinliği vardır her Arap olan bile Kur'an-ı Kerim'i anlayamaz.
Bu neye benzer diye düşünürsek anayasamız var ve Türkçe yazılı. Onunla meşgul olan araştıran biri yine de bir hukukçuya, yani bu işin ehline danışacaktır takıldığı yerlerde.
bilinmeyen kelimelerde sözlüğe bakmak bile durumu kurtarmaz ilgili metnin açık şerh edilmiş hali gereklidir.

Kaldı ki burada ibadette dahil Türkçe olarak okumak dinlemek demek dünyanın başka yerinde de o bölgenin dilinde okunması istenecek.
aynı ayet bile herkesin zihninde farklı anlamlara gelecektir. Ayetlerin sadece tefsirindeki farklar değil, mealini bile çok farklı şekilde yazan ilahiyatçı veya hocalar var.

Arapça bir kelime bir çok manaya gelebiliyor. Hatta din ilimlerde kelimenin kullanım yerine göre manası da değişebiliyor.
Örnek olarak, dini kullanım (ıstılahta) olarak "fitne" kelimesi bazı yerlerde "imtihan" manasındadır.
Hatta bazı ayetlerde kelimeler var ki bildiğimiz manasında bile anlamlandırılamıyor.

Arapçada deve veya aslan kelimelerinin bile onlarca karşılığı var.

Kiliseleri örnek veriyorsun ama müslüman olarak zaten onlara benzememek gerekirken, onlar gibi yapalım.. demek ayrı bir sorun.

Evet bizim de günahımız var ve esasta şunu bilmek gerekir ki, dini olduğu gibi kabul ederek, ona olduğu gibi uymanın gerekliliğini kabullenmemiz lazım.
Dini kendimize uydurursak adeta durum manavda sebze meyve seçmeye döner.

Vaazlar Türkçe söylenir ama tabi ayet veya hadisler bazen mealinde bazen de arapça olarak okunabiliyor ve ardından yine hocalar tarafından açıklanıyor zaten.

Yerelleştirelim demek, müslümanlar arasında ortak kabullerin de ortadan kalkması ve ayrıca bölünmek demek değil midir?
  • diyecevaplandı  (26.02.24 18:17:35 ~ 27.02.24 09:16:26) 
yerelleştirmek diye bir şey de olmaz gibi. din evrenseldir, bu sebeple zaten dinin dili olmaz. yani kullarını malay, paki, roman, inguş diye ayrı ayrı milletler yaratacak (rum 22) ama dinini bilebilmesi için de arapça bilmesini şart koşacak allah olur mu hiç. ibadetlerde de ön koşul ne dediğini bilmektir, ne dediğini bilmeyecek/anlamayacak kadar sarhoşsan namaz kılamazsın mesela (nisa 43). arapça bilmeyenin de arap diliyle namaz kılması aynı şarhoşluk hali gibi. gerisi din satıcılarının mahareti. zanaatkar yani din adamları, bir meslek öğrenip onunla geçiniyor adamlar, o duvarı yıkmak zor ve uzun vadeli plan gerektirir.


  • ensar  (26.02.24 18:38:54) 
Abi dinde mantık arama. Inanacaksan inanip geç, inanmayacaksan zaten önemi yok. Kuran Türkçe okunsun dersen zaten ateist derler sana.


  • logisticsmanager  (26.02.24 18:42:01) 
hristyanlık ve islamiyet'in tarihsel gelişimi farklı olmuş. bahsettiğin ülkelerde din sosyal yaşamda etkin değilken islam ülkelerinde hayatın her anına karışır hale gelmiş. bu da bazı dogmatik değiştirilmez kurallar oluşturmuş. arapça ibadet gibi. araplar kendi kültürlerini yaşatmak isterler elbette ama Türk bir kadın namazda Türkçe olarak "erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudurlar....kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve onları dövün." ayetini okuyup secdeye gitmek istemezdi.


  • jepa  (27.02.24 00:38:40) 
rahatsizim, hatta dinden sogumamin baslica sebeblerinden biri mevzunun arapca odakli olmasi. ama bu bir tabu, yikilmaya calisilmis ve sonunda geldigimiz nokta malum..

islam tabu yikmaya uygun bir din degil. Hristiyanlik, Islam yaninda baya tasavvufi kalir.

bize herseyin hardcore'u denk gelmis genjler, hayati "nightmare" seviyesinde oynuyoruz.
  • cooperr  (27.02.24 02:24:08) 
valla benim bildiğim türk kadınları "...fenalık etmesinden endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve onları dövün..." ayetini öğrenince aşkla iman etti çünkü kroniklerden öğreniyoruz ki kadını her fırsatta sağlam dövüyor bizim türkler. örfte öyleymiş. şimdi de öyle sayılır.

tabii türkler 900 senesinde isviçre medeni kanununu icat etmiştir diyen tayfadan değilseniz işin gerçeği böyle.

yalnız her şeyi yazıp da ayetin önündeki 2 kelime "fenalık etmesinden" kısmını sansürletecek amma da basit hesapları var milletin
  • lambırcek  (27.02.24 04:54:53) 
[]

Türkiye ikinci dunya savaşına katilsaydi

Daha erken, 1943 sonları 1944 gibi ve müttefikler yanında. Savaş kazanilinca Türkiye'ye bir şeyler verilir miydi, adalardan, balkanlardan toprak vb. Bunla ilgili hiç resmi veya gayriresmi bir teklif var mı. Mantıklı olmaz mıydı Türkiye açısından Almanlar sınırlardan uzaklaşmaya başlayınca kaybedecekleri artık kesinlesmisken savasa girmek. Muhtemelen Kore savaşındaki Türkiye kadar katılımı olurdu.




 
Hayır ben muttefikler yanında savasa girseydi diyorum Axis değil.


  • sanguine  (24.02.24 11:28:38) 
Adaların alınması biraz zor geldi bana. Sonuçta aynı tarafta savaştığınız ülkenin toprağını alacaksınız. Burada ancak yunanistana yardım karşılığında çok taraflı bir anlaşmayla ve başarılı olmamız karşılığında belki bir miktar toprak alınabilirdi. Bu olursa ve bir miktar da bulgaristanda ilerleme kaydetsek trakya sınırımızı ileriye taşıyabilir ve adalardan veya rumeliden biraz toprak kazanabilirdik.
Tüm bunların karşılığında 15 yıllık cumhuriyetin maddi ve insan birikimini neredeyse sıfırlamış olurduk. O yıllarda yaptığımız atılımı 20 yıl daha ötelemiş olurduk. Bence değmezdi.

  • Euxinos  (24.02.24 11:58:54) 
Türkiye son dakikada girdi zaten. 1945 yılında baktı ki almanya kaybedecek hop girdi hemen karşısında.
www.historynet.com

  • logisticsmanager  (24.02.24 12:16:21) 
12 ada ikinci dünya savaşından sonra Yunanistan'a geçti İtalya'dan ama biz başında girsek de bize verilmezdi, nüfusu çoğu Yunandı zaten. O yüzden zararı faydasından çok daha fazla olurdu


  • nundu  (24.02.24 13:30:58) 
Ben Türkçe anlatamıyorum galiba.

Türkiye 1945te savaş bitmeden aylar önce girdi çünkü Birleşmiş milletlere girecekti ayrıca Sovyet tehdidi vardı.

Ben diyorum ki, İngiltere defalarca Türkiye'ye savaşa gir diye baskı yaptı. Mesela en çok işe yarayacağı 1943 ortasında girseydik savaşa, savaş bizim sayemizde Avrupa'da daha önce sora ererdi bu açık. Bulgaristan'dan ve İtalya'dan veya İngilterenin tasarrufundaki topraklardan bize pay verilir miydi? Bu Kıbrısin bir kışmi olabilir, batı Trakyanin bir kısmı olabilir, İtalya'nin ege adaları olabilir. Yunanistan falan demedim ben nereden çıkardınız ki
  • sanguine  (24.02.24 14:22:47) 
ingiltere çok ısrar etti türkiye'nin savaşa girmesi için. o zaman italya/almanya'nın elindeki oniki ada karşılığında savaşa girilebilirdi. belki de o adaların yunanistan'a verileceği önceden kararlaştırılmıştı. bunu bilen türkiye savaşa girme konusunda heves etmemiş olabilir. bu detayı bilmiyorum.
ama şu da var ki türkiye zaten kazançlı çıktı. savaşa girmediği halde çok sayıda silah ve maddi destek aldı ingiltere'den. savaşa hazır değiliz dedik ve ingiltere'den destek aldık.
ben türkiye'nin savaşa girmeme kararını doğru biliyorum. öyle bir savaştı ki her an her şey olabilirdi, ülkeler taraf değiştirip türkiye'yi zor durumda bırakabilirdi. veya ordu içindeki almanya destekçileri sorun çıkarabilirdi.
bizimle alakası olmayan bir savaştı ve girmemek çok doğruydu.
  • benarrivo  (24.02.24 14:36:58) 
[]

Kedinin ayakları uyusur mu?

Kedimin son zamanlarda dikkat ediyorum böyle yeni uyandığı zaman aynı bizdeki gibi bir üç beş saniye ayaklarınin üzerinde sekiyor arka ayakları, sanki uyuşmuş gibi sonra normal her şey. Onlarda da bizdeki gibi mi benimkk 6 yaşını gecti ilk defa görüyorum veya daha önce dikkatimi çekmedi hiç bilmiyorum. Dediğim gibi birkaç saniye sürüyor.




 
onu yapıyorlar ya. arka ayakları geriye doğru uzatıyor böyle bir garip geriniyor gibi. fazla uyumaktan :D


  • konusma ben konusuyorum daha bitirmedim  (23.02.24 00:18:24) 
uyuşur neden uyuşmasın. sonuçta bizden farksız bi canlı. kasları aynı, kan dolaşımı aynı. yatış pozisyonu gereği kan dolaşımı azalıyorsa uyuşur.


  • orpheus  (23.02.24 01:22:08) 
eklem hastalığı olan Scottish Fold gibi bir türse veterinerine danışmakta fayda var, yoksa hepsi geriniyor veya uyuşuyor bir yerleri


  • eja  (23.02.24 09:57:01) 
[]

3,39dan kredi çekilir mi?

SB

100 bin 24 ay. 164 yapıyor, 50 bin 24 ay ise 82 geri ödemeli.

Çekip faize koymayı ya da dolar almayı düşünüyorum üçüncü bir seçenek yok. Bu paraya ihtiyacım yok, taksidini zorlanmadan öderim.

Atraksiyona girmeye gerek var mı

 
Bence gerek yok. Taksit taksit odemeseniz, 24 ay sonra tek seferde odeme yapsaniz bile dolar'in en az yuzde 64 artisla 49 lira olmasi gerekiyor. Dolar, 2026 ocak ayinda 50 lirayi gecmis olur mu bilmiyorum, 50'nin altinda durabilir. Ama zaten bu sizi kurtarmaz, cunku her ay taksit odeyeceksiniz.

Yani demek istedigim, bu parayla dolar alirsaniz zarar edersiniz. Faize koyarsaniz zaten zarar edersiniz, kredi faizleri, mevduat faizinden daha dusuk olamaz.
  • ahm1  (26.01.24 23:05:09) 
Düzenli gelir varsa yapıştır. En azından birikim olur. Altın, yabancı hisse senedi, tr hisse senedi fonu oĺarak sepet yapabilirsin. Yatırım tavsiyesidir veya değildir.


  • nano mercy  (27.01.24 00:06:18) 
100 bin 24 ay sadece altında dursa, 24 ayın sonunda en az 250 bin olur.

250-164=86 bin tl net profit.
  • zeleno  (27.01.24 00:31:47) 
merkez bankası faiz oranları 1 sene öncesinin 6 katı şu an. yani dolar geçen seneki gibi her ay %10 artmaz.

daha fazlası için "dolar/tl kuru tahmini" diye aratabilirsiniz. çeşitli uluslararası bankalar tahminlerini paylaşıyor. mesela: www.politikyol.com

yani şöyle söyleyeyim. 2026 ocak ayında dolar 60 lira olsa bile siz yine zararda olacaksınız. çünkü her ay dolarınızı bozdurup taksit ödemek zorundasınız.

faizin neden bu kadar arttırıldığını bilmiyorsanız bu işlere girmeyin.

şöyle bir örnek vereyim: düz hesap faizler %50 diyelim. yabancı gelsin parasını liraya çevirsin diye bu kadar faiz veriliyor. yani aslında bu geçici bir çözüm. yapısal bir çözüm değil. tefeciden para istiyoruz gibi düşünün. adamın bir milyar doları var diyelim, getiriyor 30 liradan bozduruyor 30 milyar lirası oluyor. bunu faize yatırıyor, 1 senede 45 milyar lirası oluyor. dolar sene sonunda 40 lira oldu diyelim ve adam da faizler düştü diye parasını çekmek istedi diyelim, 40 liradan 1 milyar dolarını geri alıyor. geri kalıyor 5 milyar lira, onu da 125 milyon dolar yapıyor. etti mi sana bir senede dolar bazında %12 faiz? dolar bazında %12 faiz demek hiç kimsenin tahayyül edemeyeceği bir şey. avrupa'da, abd'de olsam evi arabayı satıp parayı türkiye'deki bankalara yatırırdım. yani? piyasada tl azalacağı için tl'nin değeri öyle eskisi gibi her gün bir lira bir lira düşmeyecek.

hadi diyelim bu paradan vergisini versin (genelde zenginlerden vergi alınmıyor gerçi ama hadi senin hatrına kabaca bir hesap yapalım), hadi düşsün düşsün dolar bazında %10 faiz olsun senede. bu bile müthiş bir rakam.
  • ahm1  (27.01.24 00:39:57 ~ 00:51:10) 
taksidini zorlanmadan ödeyeceğine o oranda altın al at kenara derim.24 ay sonra yaparsın muhasebesini.


  • jamswety  (27.01.24 17:03:46) 
[]

Kedi ağız bakimi

Kedimin diş etleri biraz şişik, veteriner çok kötü değil ama ileride bazı dişlerinin çekilmesi gerekebilir dedi. Önerisi fircalama ama çok beceremiyorum bunu. Bizzat kullandığınız ve faydasını tartışmasız olarak gördüğünüz bir ürün var mı solüsyon, ağz bakım suyu, macun, ne olursa diş fırçası dışında.




 
[]

Erkek için yüz bakım ürünü

Artık suratımin yaşlandığını fark ediyorum. Uyanınca yüzünü dahi yikamayacak kadar cilt bakımıyla arası olmayan bir insanım. Esasında genel olarak bir sıkıntım yok (akne gibi) fakat özellikle uykumu alamadığım gecelerin sabahında yüzümün fark edilir şekilde sarktigini görüyorum. Elmacık kemiği bölgesi bildiğiniz top top oluyor.

Kolayla edilebileceğim ve artık bundan sonra düzenli kullanabileceğim bir krem veya başka bir bakım ürünü var mı. Fiyatı abartı olmadığı sürece önemli değil.


 
Hemen hemen ben de aynı durumdaydım. Ancak bu konu derya deniz. Ivır zıvır bir sürü şey var.
Bence aylık düzenli olarak cilt bakımına gidin. Ordaki uzmana da sorun günlük yapmam gereken ne var diye. En mantıklısı bu. Yani ben böyle yaptım.

  • nuevo  (22.01.24 12:41:54) 
*kolayca sipariş verebileceğim olacaktı.

@nuevo: nereye gidiyorsunuz İstanbul'da mi, bı de ücretleri nasıl.
  • sanguine  (22.01.24 12:44:36) 
Ankaradayım valla paket olarak sattılar hocam 3-4 ay önce seans başı 400 gibi birşeydi. Belki artmıştır yılbaşından sonra


  • nuevo  (22.01.24 12:51:37) 
Cildinize bakmanın en kolay yolu cilt tipinize uygun bir yıkama jeli ve nemlendirici krem alıp düzenli kullanmak. Gece duş alma alışkanlığınız varsa gece kremi alın, krem sürüp öyle yatarsınız. Sabahçıysanız gündüz kullanımına uygun krem alın. Bir de yüz için güneş kremi alın, yaz kış, bulutlu hava dahil dışarı çıktığınız her gün kullanın. Özellikle güneşli günlerde 2-3 saatte bir tekrar sürün. Baktınız iyi geliyor, düzenli kullanabiliyorsunuz, serumlar, tonikler falan da eklersiniz sonra.
Ürün öneremiyorum, büyükçe bir Rossmann/Watsons/Gratis'te ürün seçmenize yardımcı olurlar, sonrasında Dermoeczanem gibi bir siteden alabilirsiniz. (Kozmetik kremlerin kırışık önlemesi, var olan kırışıkları doldurması gibi şeyler azıcık yalan dolan, iyi bir nemlendirici olsun yeter.)

Uykusuzluk şişkinliği için yüzü soğuk suyla yıkamak, sabah 3-5 dakika soğuk kompres yapmak iyi gelir, rahatlatır.

(Cilt bakımı bence düzenli yapmanız gereken bir şey değil, özellikle yaz aylarında cildin güneş hassasiyetini artırır, lekelenmeye yol açabilir.)
  • kobuzchu kiz  (22.01.24 13:47:08) 
ev yapımı sabunlar alıp ( zeytin, battım, vs ) yüzünüzü sık sık yıkayın.
Nemlendirmek için ara ara, buharlı sıcak su ve havlu tekniği kullanın
evinize alovera bitkisi alıp, ara ara bu bitkiden bir dal kırıp, , içerisindeki jeli yüzünüze sürerek masaj yapın.
  • Rao  (22.01.24 14:42:31) 
Öneriler için teşekkürler. Direkt "şunu al sür" diyebileceğiniz bir şey var mi


  • sanguine  (23.01.24 23:42:36) 
Hindistan cevizi yağını birkaç damla badem yağıyla karıştırıp günlük nemlendirici niyetine yüzüne yedir. 1 ay sonra bana dua et.

Kozmetik sektörü tümden yalan. Doğal yağlara, çözümlere inan.
  • kukuleta  (24.01.24 02:13:29) 
bol su ic arti gunes kremi sur her gun.

baska hicbir seye ihtiyacin yok.
  • baldur2  (24.01.24 09:21:42) 
[]

Ev satıp ev almak

Nelere dikkat etmek gerekir. Bir tane evim var içinde oturuyorum, uzun vadede küçük oldugu için zaten çıkmayı düşünüyorum başından beri. Şimdi tesadüfen bir ev buldum daha gezmedim haftaici arayacağım. Hatta ev bana da yürüme mesafesinde ve bir gayrimenkul şirketi tarafından satılıyor (emlakçı gibi) içinde de tahliye taahhütnameli kiracı varmış. Evlerin fiyatları birbirine denk değil. Aradaki farkı kredi cekebilirim. Mesela bu satın almak istediğim eve aracılık yapan şirkete diyebilir miyim benim evimi de siz satın, ben bu evi alayım. Sonuçta evi satan adam beklemek istemez parasını hemen ister, ben hemen satabilir miyim meçhul. Oluru var mıdır bunun.




 
Kendi evine ona cazip gelecek bir fiyat belirleyip takas da teklif edebilirsin ev sahibine.

Hatta fiyatın cazip olursa emlakçı da alabilir evini.

Ancak bence o tahliye taahhütnamesine fazla bel bağlayıp da taşınma işlerini o tarihe göre yapma. Kiracı imza benim değil der, zor şartlarda imzaladım, çıkamam der. Açıkta kalırsın mahkeme işleriyle uğraşırken.
  • Mirket  (06.01.24 22:17:31) 
takas +

tahliye taahhütü dediğiniz şeye adam "sözüm sözdür" diyerek de uyabilir, sizin bunu mahkemeye vermeniz de gerekebilir. ilk celsede boşalt kararı çıkar. bu memlekette herkes her karara uymuyor malum. kararı cebren uygulatabilirsiniz ama bunun masraflarını siz çekiyorsunuz. üstüne eşyaları yediemin deposuna koydurup kirasını da siz ödüyorsunuz.

bu nedenle evi şirkete boşalttırın. öyle alın.
  • phonex  (06.01.24 23:25:27) 
tahliye taahhütnameli kiracı olayına hiç güvenmeyin derim. Benim akrabam gitti evini sattı. İçinde kiracı olan bir evi aldı. Düşüncesi evi satınca yeni aldıgı eve geçmekti. Kiracı sonradan ben düzenimi buraya kurdum çat diye çıkamam istediginiz yasal hakkınızı kullanın dedi ve 2 sene oldu hala oturuyor. Benim akraba mecburen kiraya çıktı. Evi varken kiracıyı çıkaramadıgından kirada oturuyor. İş arkadaşım da benzer durumda ama iş arkadaşım en son bıktı. Tamam kirayı şu kadar yap yeter diyip anlaşmak zorunda kaldı. Kanunlar kiracılardan yana bilginize. Size tavsiyem içinde kiracı olan daireyi almayın


  • limonlu eksi  (07.01.24 11:23:58 ~ 11:33:25) 
[]

Konut kredisi

Mesela ben 5 milyon liralık bir ev alicam diyelim kendi evimi satıp. 4 milyona sattım, ama onun dışında param yok. Bankaya benim 4 milyon pesinatim var 1 milyon konut kredisi çekmek istiyorum diyebilir miyim. Verirler mi yani, pesinatta bir sınır vardı ama yukarıya doğruydu diye hatırlıyorum işte minimum yzude 20 pesinat gibi.




 
verirler de 1 milyon açık için şu an konut kredisi mantıklı mı bilemiyorum.


  • malheiros  (05.01.24 22:31:30) 
Peşinatın bir üst limiti yok, alt limiti var sadece. 1 milyon açığınız varsa o kadar kredi tabi ki çekebilirsiniz. faiz oranlarını, mantıklı olup olmadığını değerlendirecek piyasa bilgim yok ama teknik olarak durum bu. yani 4.900.000 tl'niz olsa kalan 100.000 için de kredi çekebilirsiniz.


  • mustafakesekci  (06.01.24 12:02:21) 
[]

Akrabasini koşu şampiyonasina gönderen Afrika ülkesi yetkilisi

Ya böyle bir olay vardı, hatta kadın kiloluydu kosamiyordu çok komikti, bir türlü haberini bulamadım 2023te gerçekleştiğine eminim




 
  • duyurukullanıcısı  (04.01.24 19:28:15) 
[]

Banyo lavabo ölçüsü

Yeni bir tane alicam şu ankinden daha geniş bir set buldum (ikisi de çok küçük aslında yerim çok dar). Duşakabinle 2 cm ve çamaşır makinesiyle 2 cm boşluk kalıyor yani 2 parmağım anca girer. Sıkıntı oiur mu? Makineyi çalıştırmaya ya da duşa girmeye engel olacağını sanmıyorum.




 
altında dolap da varsa,
- duşakabinle arasında kalan bölgenin temizliğini yapamazsınız,
- duşakabin su kaçırıyorsa dışarıdan silikon vb. müdahale yapamazsınız,
- duş teknesi panelli ise, belki paneli sökmeniz takmanız zor olabilir. bu durumda, dolap gelmeden önce panelin dolap tarafında kalan kısmını sökün ve serbest bırakın.

ben olsam bu kadar yakın almam ama yeriniz uygun değilse de yapacak bir şey yok.
  • malheiros  (28.12.23 09:09:46) 
[]

Tadı guzel ortalama viskiler

Bugüne kadar hep dışarıda içtim, içiyorum. Geçen Carrefourdan passport diye bir şey aldım, resmen zehir, absinthe gibi bir şey çıktı daha önce kokusuyla tadı bu kadar acı sert bir şey görmedim. Içemiyorum resmen. Carrefour ya da migrostan alabileceğim 1000 liraya kadar tadi düzgün, sert olmayan, hatta şekerli de olabilir viski var mi ya da illa viski olmak zorunda da değil aslında. Şarap ve bira içmekten sıkıldım, kokteyller de çok pahalı artık.




 
Sert olmayan sorusunun cevabi genelde Irlanda viskileri oluyor. 3 kez distile edildikleri icin daha yumusak icime sahipler.

Turkiye'de Jameson gordugumu hatirliyorum. Ama eger varsa Bushmills'in Black Bush'unu oneririm, hafif isli ama bir yandan vanilya kokulu icimi rahat ve makul fiyatli bir viskidir.
  • sertac akin  (25.12.23 01:33:03) 
Passport Scotch hiç içmedim ama ucuz bir viski olması nedeniyle tadının güzel olmaması normal.

Yumuşak içimli ve uygun fiyatlı (1.000 TL civarına ne yazık ki artık sadece uygun fiyatlı viskiler alınabiliyor) viski için İrlanda viskilerine bakmalısınız. Türkiye'de Jameson, Tullamore Dew ve Bushmills'i neredeyse bütün büyük süpermarketlerde bulmak mümkün.

Aslında konyak daha yumuşak içimlidir, konyak da deneyebilirsiniz. Metaxa (7 Yıldız) görece uygun fiyatlı ve yumuşak içimlidir. Fransız konyakları ise ne yazık ki uçtu gitti.
  • 10551037  (25.12.23 01:56:29) 
bell's
nispeten hafif içimli bir viski, fiyatı da uygun baya
bence deneyebilirsin.
(git: eksisozluk111.com)
  • veddin vele biddin  (25.12.23 02:06:47) 
Bana göre sıkıntısız kafa yormayan fiyatı normal viskinin adi black label. Ne alacaginizi hep bilirsiniz.

Onun dışında irlanda viskileri su gibi gidiyor+1
Zamanında peaky blinders izlerken bir sise bir haftada bitti.
  • logisticsmanager  (25.12.23 03:28:58) 
Şekerli diyorsaniz rom bakabilirsiniz. Her rom değil bu arada ama şekerli romlar var (aklima gelen benim sevdiğim ama pahalı el dorado 12 ya da diplomatico reserve exclusif)

Şekerli viski aklima hic gelmedi. Eğer isterseniz gidin ucuz burbon alın (jim beam falan) kokteyl yapın mis gibi.
  • logisticsmanager  (25.12.23 03:30:56) 
Dimple ... genelde sek içilir, buz bile olmadan keyifle içebilirsiniz. Yanında da bitter çikolata. Afiyet olsun.


  • alfired  (25.12.23 05:43:24) 
bushmills ve singleton içmesi çok rahattır


  • delidiyorum  (25.12.23 08:41:04) 
white horse, ballantines, famous grouse, jameson ilk akliima gelenler.


  • bay b  (25.12.23 09:17:52) 
Jack Daniel's Gentleman Jack, oldukça lezzetli.


  • kimlanbu  (25.12.23 10:57:36) 
Viski - Glauk
Rom - Bumbu

  • lüzumsuz adam  (25.12.23 11:00:05) 
Hafif ve damakta kısa, içimi gayet kolay bir kanada viskisi tavsiye edeyim ben de. J.P Wiser's.

Bunun 10 yıllığı carrefour'da indirimde sanırım şu an. 650 civarıydı yanlış hatırlamıyorsam.
  • thracia  (25.12.23 11:01:38) 
Black label, singleton,


  • oligomer  (25.12.23 11:05:00) 
O fiyat aralığında single malt olarak the glenlivet the founder's reserve ve the singleton off dufftown fena değil.


  • iwasbornonamountainside  (25.12.23 12:10:35) 
Çok teşekkürler herkese


  • sanguine  (25.12.23 23:48:55) 
jameson senin ilacin kral. bildigin tatli.


  • baldur2  (26.12.23 03:09:32) 
[]

Dolabın düşmesini engellemek için

2 metreye 90 cm ölçülerinde kapaklı bir dolap aldkm
Kapaklarını taktım, üst yarısında 2 raf var alt yarısında da 3 cekmece, bunları henuz takmadım. Şimdi dolabin ayaklarına 4 tane yukseklik ayarlama aparatı koymuşlar. Evin duvarı ve zemininde az yamukluk, eğrilik var. Ayakları dolap biraz arkaya dogru egrilecek şekilde ayarladim. Yani geriye doğru biraz açılı duruyor. One düşme durumu yok, kapakları açınca. Elle kendime kuvvetli şekilde çekersem geliyor ama. Içi dolunca bu durum değişir mi cok emin değilim.

Duvara sabitlemek istemiyorum duvarı delmek istemedigjm icin. Devrilmemesi icjn başka neler yapabilirim? Aparatlar falan var mı başka

 
duvara sabitlemek dışında garanti bir yolu yok.


  • inheritance  (15.12.23 10:30:38) 
hocam öncelikle endişenizi anlıyorum, fakat mobilya öyle monte edilmez. örneğin sizin dolap raylı olsaydı, öyle geriye doğru veya sağa sola doğru yatacak şekilde montaj yapamazdınız. siz terazisinde monte edeceksiniz sonra da nalburdan başit köşebentler alın 2 tane alsanız yeter, dolabın üstünden köşebent ile duvara bağlayın. www.ciceksepeti.com
gibi

  • malheiros  (15.12.23 10:53:18) 
[]

Bir Arkadaşlik iliskisi Hk.

Merhabalar, işyerinde gelişen olumsuz bir durum var canımı sıkan. Olayla alakası olmayan insanlara gösterdiğim davranışla alakalı biraz.

Işyerinde birbirimizi eşit süredir tanıdığımız bir grup var. Ben genel olarak insanlara mesafeliyim, bu grubun çok da bir parcasiyim diyemem, onlar kendi aralarında daha çok takıliyor, ben istemiyorum zaten yüz göz olmayı.

Bu gruptan bir arkadasla nispeten kafamız daha çok uyuştu (cinsel yonelimimiz aynı vs) bununla düzenli içmeye de gidiyorduk. Sonra bu yazın saçmalamaya paranoyaklasmaya başladı, işyerinde herkes bunun aleyhine çalışıyormuş gibi. Çok önemsemedim, hatta yatıştırmaya bile çalıştım. bir süre sonra işle alakalı bir şey sormak için yanına gittigimde bana inanılmaz saçma ve sert bir tepki vererek başından savdi. Bu ana kadar dediğim gibi sürekli konuşuyor ve dışarıda da görüşüyorduk

O anda iletişimi kestim, bir daha suratına bakmadım. Bu olaydan sonra bu sefer patrona gidip siz ona (ben oluyorum) torpil yapıyorsunuz, onun dediği oluyor hep gibi şeyler söylüyor. Hatta o, odadan çıkarken ben içeri giriyorum ve patron direkt aha bunları söyledi senin hakkı da diyor. Bundan sonra komple her yerden engelledim sildim, Kendi manyakligi olduğu icin patron ona bir ceza vermek istedi fakat gruptaki diğer iki arkadaş gidip onun adına yalvarmislar yapmayın bu aralar kafası bozuk vs gibi.

Şimdi ben çocukluğunda, hatta üniversiteye gidene kadar çok ciddi zorbalığa uğramış bir insanım. Zaman zaman bu zorbalık kolektif bir hal de alırdı, olayla alakası olmayan insanlar da dahil olurdu vs. bu yüzden uniye başladıktan sonra yaşadığım şehre bile bir daha dönmedim. Şu an hiçbir sıkıntım yok zaten etrafıma güvenmediğim, istemediğim hiç kimseyi yaklaştırmiyorum. Ihtiyacım da yok. Son derece self sufficient bir hayatım var.

Bu yüzden en ufak bir rencide edici hareket, terbiyesizlik, densizlik beni aşırı tetikliyor, bana kimse saçma sapan şeyler söyleyemez, şakalar yapamaz mesela. Işyerinde bunu yaptığı için bozdugum birkaç kişi oldu, hiçbirinin suratına dahi bakmıyorum.

Bu arkadaş yaptığı terbiyesizliklerden sonra, önce hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya çalıştı, muhatap olmadım, hiçbir pişmanlık belirtisi göstermedi, aradan aylar geçti bu arada.

Ben diğer arkadaşlardan da soğudum hiçbiriyle konuşmuyorum, herhangi bir açıklama da yapmadım, ama ısrarla bana selam vermeye, konuşmaya devam ediyorlar.

Yani bu durum bircok kişi için anlaşılmaz olabilir, saçma gelebilir size ama durum bu. Benim dünyamda böyle hareketlere yer yok, bunu bana degil başkasına yapsaydı mesela çeker sorardım sen nasil boyle hareket edersin diye.
Ama bakıyorum arkadaşların umrunda değil. Adam iki gün önce beraber sarhos olduğu adamın arkasından iş çeviriyor.

Bundan bu duyarsizliktan çok rahatsız olmaya hakkım yok mu? Kimse kimseyle konuşmayı biraksin demiyorum, demem. Hep beraber bunlar takılırken, sanki bu absurtlugun sorumlusu ben misim gibi kendi kendimi disladim gibi bir şey oldu. Pişman değilim asla, gebersem konusmam. Hala da muhatap olmaya devam ediyor benle bu ortak arkadaşlarimiz. Yani siz adil olamayacaksaniz ne biçim arkadaşınız anasını satayım. Çok saçma geliyor bana bu durum.

 
Yani tabi içten pazarlıklı, samimiyetsiz insanlarla bir iletişim yürütmek zor ve sizi de kötü etkileyebilecek bir durum.

Ancak sizi çok katı gördüğümden bir şey diyemedim. İnsanlar hatalar yapabilir, bazen kötü günlerinde olabilirler. Anlaşılamamış, derdini anlatamamış olabilirler. Bir insanı kötü yapan tek bir davranışı değil, düzenli şekilde bu davranışları devam ettirmesi, bunu karakterine yansıtmış olmasıdır.

Siz sanki biraz hızlı karar verip bundan da hiç geri adım atmıyor gibisiniz. Haliyle bu insanlar gerçekten samimiyetsiz mi yoksa siz mi çok katısınız emin olamadım ben :D

Şu diğer kişinin ne yaşıyor olursa olsun gidip ona torpil yapıyorsunuz demesi yanlış tabi ki. Ancak iş arkadaşını her yerden silip engelleyecek kadar büyütmemelisiniz bence bu olayı. Neticede orası iş yeri. Herkes birbiriyle öyle böyle anlaşırken, herkese tavırlı olan bir siz olursanız bu pek iyi sonuçlara yol açmayabilir. Sadece bu çalıştığınız yer özelinde böyleyse sorun değil, ancak atıyorum genel olarak insanlarla aranıza çok kalın duvarları hop diye koyabiliyorsanız bu o kişilerden çok sizi cezalandıran bir durum olur bence.
  • akhenaten  (01.12.23 20:29:40) 
nacizane fikrim, gecmiste yasadiklarinizdan dolayi hem insanlara karsi asiri katilasmissiniz, hem de aslinda bu durumu pek halletmemissiniz ve etrafiniza duvarlar ormussunuz. yasadiginiz seylerin ciddi bir kismini kisisel algiliyor olma olasiliginiz da mevcut. sivri olmak boyle bir sey degil, ortami idare etmek de bunun cozumu degil. sinir koymayi ogrenmek onemli. siz sinir koymadan, insanlari direk siliyorsunuz. sinir koymak 'bana yakin olmak icin bunlara dikkat etmen gerekli' demektir ve yakin olmaya, onarmaya acik olmaktir. siz ne yakin olmaya ne onarmaya acikmissiniz gibi gelmedi bana yazdiklarinizdan. karsimdaki 100% en bastan benim istedigim gibi olsun istiyorsunuz ve olmayan herkesi siliyorsunuz. ama bu mumkun degil, hepimiz insaniz, sadece sizin yasam oruntunuz yok, herkesin gecmisi, ailesi, sosyal yasami var ve bunlar hepimizi, ayni sizi etkiledigi gibi etkiliyor. birbirmize sevgi ile sinirlar da koyarak bir arada yasamayi ogrenmek guzel bir secenek.


  • songforsomeone  (01.12.23 23:05:40) 
songforsomeon +1

yakın ilişkiniz olan kişi ciddi bir yanlış yapmış size karşı ve onunla tüm iletişimi kesmek anlaşılabilir bir tercih bu noktaya kadar hak veriyorum size. ancak sonrasında tüm grupla iletişimi kesme ve onları duyarsızlıkla suçlama kısmı biraz sıkıntılı geldi bana. açıkçası ben de bir arkadaşım -isterse dünyada en yakın olduğum insan olsun- birisiyle kötü bir şey yaşadı diye diğer kişiyi direkt silip atmam. çünkü olayın merkezindeki kişilerden birisi olmayınca tam olarak olayın nasıl geliştiğini bilemezsin asla ve genelde diğer tarafın da olayla ilgili kendince bir açıklaması vardır aslında. hadi diyelim açıklaması da yok yakınım olan kişi %100 haklı bu sefer de diğer tarafın en azından bir pişmanlığı, bir özrü vardır herhalde. tabiki bu kişiyle eskisi gibi olamam ne olursa olsun ama direkt silip atamam da yani dediğim sebeplerden ötürü.

bu sebeplerden ötürü sizin durumunuzda olsam kimseden de küstüğüm kişiyle benim gibi küsmesini beklemem böyle bir şeye hakkım olduğunu bile düşünmem hatta. adil olmak demişsiniz ama adillik her yanlış yapanı silmek demek değil ki böyle olsaydı ne bizle konuşan insan kalırdı ne de bizim konuşacağımız. tabiki siz yetişkin bir insan olarak böyle kendinizi daha iyi hissediyorsanız böyle yaşarsınız o konuda bir şey diyemez kimse ama en azından insanları -içinizden de olsa- yargılarken bu açıdan da bir düşünün derim.
  • pietro crespi  (02.12.23 02:24:49) 
arkadaşlarına olan tavrını saçma buldum. sizin aranızdaki özel bir mesele yüzünden ellerinde adalet terazisiyle gezmek zorunda değiller. adamla olan problemin o adamı bağlar, diğerlerine tepki göstermen abartı olmuş.
youtu.be

  • hrskrs  (03.12.23 01:39:35) 
[]

Jogger pantolon

Erkekler için olan, böyle aynı normal pantolon gibi görünen lastikli pantolonlardan arıyorum da birkac yerden aldım hep eşofman gibi çıktı. Ben daha çok işyerinde giyebilecegim tarzda bir şey arıyorum. Alan deneyen var mı?




 
Kip markalı olanlar düzgün görünüyor.
Sadece araştırdım.

  • pro9it9is9  (26.11.23 21:17:47) 
zara'dan aldım, giyiyorum. sorun yok.


  • tantunisultansuleyman  (27.11.23 09:11:51) 
[]

Ikea kasim

İkeada Kasım indirimi oluyor mu böyle bir gelenekleri var mı, birkaç parça pahalı mobilya alacağım. Yeni yılda her türlü zam gelir diye düşünüyorum, en iyi zaman ne olur sizce?




 
[]

Faust'u hangi cevirmen ve yayından okumalıyım?

Ayrıca aslında İngilizce okumak istiyorum ama amazondaki yorumlara baktığımda okuyucuların (hem Almanca hem İngilizce bilen) baya büyük çeviri hatalarını saptadiklarini gördüm ve İngilizcesine de guvenemeyecegim sanırım. O yüzden Almanca aslına en sadık çevirisi kimindir?




 
www.dogubati.com benim okuduğum türkçe çeviri.


  • yanlishayvan  (27.10.23 13:46:11) 
[]

aksesuar (yüzük ve bileklik) alabilecegim siteler & yerler

Erkek için hep Abdülhamid, Osmanlı yüzükleri, abuk subuk şeyler satılıyor. Şöyle güzel tasarımlı, modern görünümlü yüzükler ve bileklikler almak istiyorum. Nerelerden alışveriş yapıyorsunuz? Böyle altın falan değil ama hani degerli maden aramiyorum o kadar param yok.




 
[]

1.000-1.500 liraya kadar (kaldıysa) erkek parfümü

Önerebilir misiniz. Bir süredir sculpture kullaniyorum sıktıktan on dakika sonra unutuyorum yani hiç kokusu kalmıyor. Stronger with you (zaten daha pahalı biliyorum da) kadar baskın da olmasın.




 
  • konetsu  (22.10.23 17:42:03) 
[]

Kaç tane arkadaşınız var

Bu öyle sabah kalktım şunu yaptım, bunu yedimden öteye gitmeyen sohbetleri yaptığınız insanlar değil. Böyle onlarca var zaten.

Kötü hissettiğimiz zaman aradiginiz,
Travmalarınizi paylasabildiginiz
Manevi olarak Sırtınızı dayayabileceginiz
Hakkımızda kötü düşünmediğinden emin olduğunuz
Sizi asla -tartisma sirasinda dahi- rencide edecek şeyler söylemeyecek
Sizi mevcut ozelliklerinizle kabul eden

Vb vb

Kaç tane arkadaşınız var

Kaçını 30 yasindan sonra edindiniz

 
Bende hiç yok gibi. Zamanımın çoğu iş harici yalnız geçer.

Hoşa giden şeyleri değil de ister istemez toplumda herkesin bildiği ama herkesin dillendirmediği olumsuz gerçekleri ifade etmekten dolayı sanırım.
Ne de olsa toplum içinde herkes dürüst,temiz,saygıdeğer(!)
İyilikler bile artık gönülden değil, karşılığında alınacak şeyler için yapılır hale geldi.
Bu aslında, kir bulaşmış bir alış veriş.

Neyse.. yine de tavsiyem,
30-35 yaşa kadar vakti olan o tür değerli insanları arasın bulsun. Yoksa sonrası zaten daha zor olur.
  • diyecevaplandı  (10.10.23 20:43:24) 
4 max


  • olaylar olaylar  (10.10.23 21:01:12) 
sıfır.

30 olmadım daha
  • Erestor  (10.10.23 21:23:42) 
1- 3
2- 0

  • akhenaten  (10.10.23 21:24:45) 
hiç yok, 29


  • mark greg sputnik  (10.10.23 21:33:26 ~ 21:33:37) 
4-2


  • mor oje  (10.10.23 21:40:17) 
0.

Ablam ve kız kardeşim olduğu için hiçbir zaman en yakın arkadaşa ihtiyaç duymadım.
  • ruhen hastayim ben  (10.10.23 22:18:05) 
4.
Biri lise, 2si üniversite, 1'i de 28 sonrası.

Henüz 30 olmadım.
  • Amaranta ursula  (10.10.23 22:53:41) 
bahsettiğiniz tüm kriterleri sağlayan dört kişi sayabildim. bunlardan ikisiyle 21, ikisiyle 29 yaşımda tanışmışım.

bir de çok iyi dost olabilecekken flört olaylarına girip ziyan ettiğim insanlar var.
  • sailor  (10.10.23 23:00:25 ~ 23:01:19) 
2


  • zimbirik  (10.10.23 23:42:14) 
Kaç tane arkadaşınız var
> yazdığınız anlamda 1 tane, üniversiteden..

Kaçını 30 yasindan sonra edindiniz
> 0
  • tabudeviren  (10.10.23 23:52:50) 
eski bir arkadaşım var ama onu da dert keder konularında aramam. Hiç yok maalesef.


  • kondansator  (11.10.23 00:13:04) 
kendileri icin bo$ kagida imza atabilecegim 4-5 kisi var.

hepsi 30 oncesi, en az 15 senedir tanidigim elemanlar.
  • cooperr  (11.10.23 07:01:08) 
Yaşlandıkça azalıyor. Benim 5-6 tane.


  • prole  (11.10.23 07:39:27) 
3_1
Not: Birisine hazmedeceğinden iyi veya kötü davranınca bozulur. Bu üç kişiyle ayarlarımızı biliyoruz. Kaçırdığımızda otomatik fabrika ayarlarına dönebiliyoruz. Saygı duymadığınız insanlarla arkadaşlık etmeyin.

  • sadegazoz  (11.10.23 10:42:33) 
5 kişi var. 1 tanesini 30'dan sonra edindim. 1'i üniversiteden. Kalan 3'ü, 20'lerin ortasında çalıştığım iş yerinden.


  • inawen  (11.10.23 11:14:55) 
1 tane, çocukluk arkadaşım.
+ annem ve eşim
+ kızım :)
  • snd88  (11.10.23 11:38:21) 
1 tane var. Tanıştığımızda 29 yaşındaydım bir yılla kaçırdım hahaha


  • peki madem  (11.10.23 13:53:03) 
eskiden 4 5 taneydiler, şu an bilmiyorum 1 2 galiba. yakın arkadaşlarımla zor dönemlerden geçiyorum. evet hepsiyle aynı anda


  • Mossy  (11.10.23 23:00:45 ~ 23:02:29) 
30larıma yeni geçtim
ve hiç yok.

  • alaimisema  (12.10.23 10:55:00) 
2 tane. Henüz 30 değilim


  • jjimyl  (13.10.23 19:29:07) 
[]

1000 liraya kadar ayakkabı?

Erkek için, rica edebilir miyim.

Bu paraya çok kaliteli bir şey yok biliyorum. Tek kriterim 1000 lira altı, ne kadar uygun olursa o kadar iyi ve 1 sene parcalanmamasi, her yere yürüyerek gidiyorum çünkü. Internetten kolayca satın alabileceğim bir marka olsun bir de


 
www.decathlon.com.tr

çok kışlık değil ama yağmurda karda yürümeyeceksen olur
  • freebird5406_2  (05.10.23 21:22:26) 
Puma bulabilirsiniz bu fiyata. Amazona bakın ama çok fazla giyilmeye dayanır mı onu bilemem.


  • Unde bach canim  (05.10.23 22:34:32) 
Bende şundan var memnunum.

www.trendyol.com
  • baldan kaymak  (05.10.23 22:47:16) 
Amazondan ua puma bulabilirsiniz. Puma çabuk dağılıyor ama.


  • mikahakkinen  (06.10.23 10:58:13) 
www.amazon.com.tr

ayakakbı no ya göre değişen fiyatlar var
yağmurda giyilmez ama 3 sene dayanır bunlar
  • bir soru sorcam  (06.10.23 11:36:26) 
[]

Yolluk yikama

80 cm * 250 cm makinede yıkanabilir bir yolluk 9 kg makineye sığar mı, henüz almadım o yüzden soruyorum




 
İnce ise sığıyor. Kalın ise sığmayabilir.


  • yadigar  (24.09.23 12:43:00) 
Altı lastik olan ince yolluklar da makinada yıkanınca anası ağlıyor öyle de bir şey var. Bahsettiğim bu her halıcıda kestirip aldığımız basit ucuz yolluklar. Çok kısıtlı ömrü var onların.


  • hedep  (24.09.23 13:14:07) 
[]

Kendimiz gibi biriyle er geç karşılaşacak miyiz?

Bunu sadece romantik anlamda söylemiyorum geniş kapsamlı, sevgili, arkadaş, is arkadaşı vs.

Kendimiz gibi biri derken yanlış anlaşılmasın, aynı şeyden hoşlanmak, aynı dünya görüşü değil kesinlikle.

Davranış konusunda benzer; ben kimseyi rencide etmem mesela, vefaliyimdir, yakın arkadaşlarımı asla yalnız bırakmam, her türlü dertlerini dinlerim, maddi olarak da elimden geleni yaparım, kötü anlarını paylaşırım

30 yaşındayım, 15 yıllık arkadaşlarim saçmalamaya başladı. 4-5 yıldır tanıdıklarim da keza. Rencide edici şeyler duyuyorum, ya da iş dusulunce araniyorum, dert anlatilacagi zaman araniyorum. Bu son ikisiyle ilgili gene çok önemli değil demek ki güveniyorlar da paylaşıyorlar ama bir üstüne rencide edilmek çok koymaya başladı.

Insanları iyi tanırım zannediyordum onun da şaşkınlığı içindeyim. Benimle çok yakın derin paylaşımlar yapan benim de yaptığım insanlar bazen öyle bir söz söylüyor ki şaşıp kaliyorum. Bu densizlikleri ben kimseye yapmıyorum .Ve iletişimi kesiyorum direkt. Özür gelmeyince de engelliyorum, bu insanlarla sık sik aynı ortamı da paylaşıyoruz. Şimdi uzun vadede etkilerini bilmiyorum belki dönüp barışmak isterler ama gene bir anlamı yok, yüz göz olduktan sonra soğuyorum zaten


Ama hep böyle mi olacak, gerçekten yıldım. Kendimi açabileceğim bir insan olmayacak mı bu arkadaş da olur sevgili de başka bir şey de

 
Yabancılaşıyorsunuz. Doğal akışı hayatın... Bu devirde insanlar ekonomik olarak ne kadar bağımsız ve güçlü olurlarsa o kadar tahammülsüz oluyorlar. Kopuyorlar insanlardan. Birçok insanda durum aynı. Yaşınızdan ötürü doğal bu... Arkadaşlıklar bitiyor, tanıdıklıklar başlıyor.

Üzülerek söylüyorum, kafanıza göre bir insanın hayatınıza girme ihtimali daha da azaldı. Ama bitmiş değil. Bir tane kafa dengi insan sizi uzun müddet idare edebilir. Nasip meselesi.

Yani anlaşma potansiyeliniz olan insan dünyada çok var ama yaş, hayat koşuşturması, tercihler vs. imkan tanımıyor...
  • yadigar  (19.09.23 19:41:45) 
Bende siz gibiydim, bunun altında gizli bir egoistlik olduğunu düşünüyorum. Gizli egoistim bence ben. Kendimi sürekli diğer insanlardan daha vefali, daha iyi niyetli gördüm ve yalnız kaldım. Şu an çok ağır bi hatası olmadığı sürece daha az insan siliyorum, herkesle beklentisiz şekilde iletişim kuruyorum. Kötü bir tepki alırsam şaşırmıyorum, iyi tepki alırsam seviniyorum. Beklentiyi düşük tutmak hayat kurtarır. Kimse olduğu haliyle kalmıyor, kendimiz de öyle. Hayat insana yeri geliyor yapmayacağı şeyler yaptırıyor. Kişilik olarak daha tutarlı davranışlar gösteren insanlarla daha çok vakit geçiriyorum, fakat yine de insanların değişebileceği ihtimalini göz ardı etmiyorum.


  • personaa  (19.09.23 20:39:14) 
malesef hayat hassas insanlar için zor oluyor. insanların büyük kısmı sizin istediğiniz gibi değiller ve kibar insanı eziyorlar, hadleri bildirilince insafa geliyorlar. cabası güçlünün yanında olmayı tercih ediyorlar. dilerim istediğiniz gibi insanları bulursunuz ama bulana dek beklentiyi düşük tutun ve üzülmeyin


  • abelardo  (19.09.23 21:10:22) 
Sanmıyorum. Ben yakında şöyle olurum www.instagram.com


  • Kahvedesu  (19.09.23 21:20:41 ~ 21:21:03) 
bence yaşın ilerlemesi ile alakalı. ben de birkaç ay sonra 27'ye giriş yapacağım. üniversite bittikten sonra yavaş yavaş böyle oluyor. iş hayatı başlıyor, sonra evlilikler falan istesen de istemesen de kopuluyor arkadaşlardan. benzer durumdayım ama ufaktan kabullenmeye başladım, hayat böyle. insanların öncelikleri farklılaşıyor ve pek çoğunun da arkadaşları umrunda olmuyor çünkü zaten bir eşi var o bana yeter kafasında oluyorlar. bir de çocuk varsa hepten yoklar yani. bir de iş hayatı var sabahtan akşama kadar çalışma vs.

sonuç olarak yalnızsanız ve evlenmeyecekseniz aşırı berbat bir durum.
  • candide  (19.09.23 22:33:41) 
Ben bunu oldum olası hissettim, şuanda da 28 yaşındayım. Günümüzde insanlar karakteristik olarak daha berbat bir hale geldi, kaçınılmaz bir gerçek. Karşındakinin menfaatlerini karşıladığın sürece varsın, seni kullanamadığı anda yok oluyor. Ancak her zaman iyi insanlar olduğunun kanaatindeyim ve bu insanlarla tanışmanın belli bir zamanı olduğuna inanıyorum. Yani bizim hayatımızın her şeyi oturmuş (maddi manevi çok büyük bir problem yoksa) ve karşı tarafın da bu anlamda bir eksiği yoksa, o zaman insan ilişkileri daha sağlam oluyor. Tabi bu çok nadir bir durum. En önemlisi düzgün insan bulmak ve bu da zor, artı şans meselesi.

Bir de derler, hayatı tren gibi düşünürsek, herkesin bizimle kalacağı bir süre vardır. Kimisi 1 durak 2 durak derken kimisi daha fazla gelecektir. Bizi yaralarken bize öğretecekleri şeyler de vardır. Ama yanlış istasyona bindiğimizde inmeliyiz çünkü dönüş maliyeti o kadar artar. 20li yaşlarda ne kadar iyi seçimler yaparsak hayatımızın geri kalanını o kadar iyi geçireceğimizi düşünüyorum. Siz 30 yaşındasınız ki yeni başlıyorsunuz sağlam bir hayata. Seçtiğimiz insanlar önemli faktör ve asıl o kötü insanları hayatınızda tutmayarak iyi bir seçim yapıyorsunuz. Hayatınızdan çıkarın ki yenilerine yer açılsın.
  • babemsi  (20.09.23 00:39:07) 
Insanlardan kopmak, arkadaslarin zaman icinde sekil degistirmesi baska, en hassas benim, en kibar benim herkes kotu demek baska. Personaa'nin dediklerine buyuk oranda katiliyorum.

Ayrica kendini degersiz gorup, sevilmek icin, ihtiyac duyulmak icin sinirlarinizi alt ust edip ve belki de baskalarinin sinirlarini cigneyip, sonra herkes bana ayip ediyor diyerek kurban ucgenine girmediginizden emin olmanizi tavsiye ederim. Ne yazik ki sinir koymanin ne oldugu (ve buna benzer bir cok gerekli bilgi) hicbir yerde bizlere ogretilmiyor.

Bir seye kirilip, bunu kibarca ifade edip sinir koymak ve iliskiyi saglikli bir yerden devam ettirmek de bir secenek. Beni rencide etti, ben de sildim, sonra da ozur dilemedi demek de bir secenek. boylesine aslinda yanlis bir yerden iliski kurmadiginiza/iliskilerinizi bitirmediginize emin olun. Sinir koymak duvar ormek degil aksine benimde daha derin ve daha saglikli iliskiler kurabilmen icin yollarim budur demektir. Once sinirlarinizin ne oldugunu belirlemeyi deneyin, kendini gercekten seven, bagimli degil bagli iliski kuran insanlarin sinirlari vardir, sonra kibarlikla ve sevgiyle sinir koymayi ogrenin, yine sinirlariniz ihlal ediliyorsa o zaman yavas yavas insanlari hayatinizdan cikarirsiniz. Son olarak, herkese ayni sinirlari koymayabiliri, sinirlarimiz iliskimiz gelistikce ve derinlestikce esneyebilir ve degisebilir. Bunlarin hepsi mumkun.
  • songforsomeone  (20.09.23 00:42:03) 
otuz yaşındaymışsın, on beş yıllık arkadaşlarım diyorsun. muhtemelen onların ve senin kalbinin kararmadığı ergenlik zamanında tanıştınız. ergenlikte ne yapsan mübah. karşındaki deccal olmadığı sürece arkadaşlığını sürdürüyorsun çoğu zaman. devam ettikçe de sevdiğinden ve yılların hatrından kopamıyorsun. ama hepimiz değişiyoruz. aradaki on beş yıl insanın hayatındaki ciddi dönüm noktalarını barındırıyor. o noktaları geçince neye dönüşeceğini sen bile tahmin edemiyorsun. belki senin de eski inceliğinde olmadığın, çevrene tatsızlık veren farkında olmadan yaptığın şeyler vardır. gururuna dokunuyorsa açıkça söyle, çözümcül olmaya bak bence niye böyle oluyor diye buraya yazacak kadar dertleniyorsan. bunu yaptığın halde beklediğin gibi davranılmıyorsa da boşver gitsin.


  • black holes in the sky  (20.09.23 02:18:16) 
Başlığa cevap; mümkün değil…


  • hayalhayal  (20.09.23 13:42:27) 
[]

Bursa kültür sanat etkinlikleri

Nereden takip edebilirim? Festival-sanat film gosterimleri, opera, özel tiyatro, sergi, değişik sanat galerileri arıyorum. Yani halkın kitle halinde katıldıgi ücretsiz şeyler değil. Hatta tam tersi sınırlı azınlığın katıldığı, ücretli eventler.

Bursa'yi bilen birisi yardımcı olursa çok sevinirim


 
biletinial.com ' a üye oldum, bursa ile ilgili konser, tiyatro vb etkinlikleri mail ile gönderiyor. aynı şekilde biletx de var ama biletix ne zamandır reklam yapmıyor.


  • ravenudon  (18.09.23 14:59:36) 
[]

Gone girl, eternal sunshine of the spotless mind tarzı filmler

İki üç örnek verdim farkındayım. İnsan iliskilerine dair filmler izlemek istiyorum, ikili ilişkiler, romantik ya da evlilik içi, arkadaşlık, ilişkilerin evrimi, dinamikleri, insanların kendilerini tanıma süreçleri, ayrılıklar, intikam, misilleme, aldatma, travmalar, yalnızlık

Gerilime kayabilir gone girl de olduğu gibi, komedi istemiyorum, light olmasın, böyle kafam yorulsun izlerken, aşırı dram olmasın sadece.

Diziler de olur, dizi ve film

Teşekkür ediyorum şimdiden

 
*iki UÇ örnek olacaktı duzeltemiyorum.


  • sanguine  (11.09.23 21:30:57) 
marriage story belki.


  • gule gule  (11.09.23 21:48:13) 
O kadar geniş bir konu ölçütü ki o kadar olur.

Marriage Story (film)
Before Sunset 3'lemesi (film)
Closer (film)
He's Not Just Into You (film / light)
The Broken Circle Breakdown (film / ağır dram)
Platonic (dizi / eh)
Jeux d'enfants (film)
Barselona, Barselona (film)
Daha da zibilyon var ama...
  • charbiel  (11.09.23 21:53:54) 
Her, Vanilla Sky, Mr Nobody


  • siyah giyen adam  (11.09.23 21:54:23) 
Bitter moon


  • bluewhale  (11.09.23 22:04:01) 
nocturnal animals


  • nothing in my way  (11.09.23 22:21:24) 
the lobster


  • black holes in the sky  (11.09.23 22:29:36) 
Vay be çoğunu izlemisim, lobster, nocturnal animals, marriage story, Vicky Cristina zaten,

Diğer yazılanlara bakacağım ama, lütfen daha da ekleyin.
  • sanguine  (11.09.23 22:48:58) 
Force Majeure
A Separation

  • polopan  (11.09.23 23:15:21 ~ 23:16:11) 
Gegen die Wand
Im Juli

  • heritage  (11.09.23 23:40:18) 
A perfect murder


  • alimcgraw  (12.09.23 00:27:34) 
big fish


  • duster  (12.09.23 01:04:58) 
Bradley Cooper ve Jennifer Lawrence'tan Umut Işığım.


  • onemoremile  (12.09.23 08:06:02) 
Fleabag, normal people ve aftersun uygun mu bilmiyorum ama yine de izle bence.


  • one kick man  (12.09.23 09:33:15) 
[]

Klimanın derece ayarı

Çok basit bir şey soracağım bir türlü kafamda oturtamadim ama

Şimdi klimayı ben 23 dereceye ayarlıyorum, soğutmada. Şimdi odanın içi 23 derece olunca klimanin ne yapması lazım, yavaşlaması mi? 23 derecenin anlamı bu odayı dereceye getir ve onda tut mu? Yoksa ufledigi havanın sıcaklığı mi 23 derece? Daima bunu üflüyor? Çünkü mesela bazen içerisinin 23un altına düştüğünü hissediyorum güneşsiz günlerde klimayla beraber daha da soğuk oluyor ya da akşamları ama sanki içerisi daha soğuk olmasına rağmen klima full performansta çalışıyor gibi geliyor bana. O zaman o derecenin bir anlamı yokmuş gibi geliyor.

Belki de ben yaniliyorumdur, elime termometre alıp ölçmedim ya da istenen sıcaklığa gelince klimanın yavaşlayip yavaşlamadigini test etmedim

 
üflediği hava tabi ki 23 derece değil. orada ayarladığınız şey odanın olması gereken derecesi. üflediği hava genelde 10-11 derece olur.


  • mr.goodcat  (09.09.23 13:42:04) 
Klimanin ic unitesindeki sensor iverideki havanin 23 dereceye geldigini algiladiginda dis uniteye klimayi durdurmasi komutunu gonderiyor. Gazi basincla siviya donusturup isisini dusuren dis unite. Bu gazin her tarafi bakir borularla kapli ic uniteden gecerken sogukligunu odaya ufleyen fana sahip olan kismi ise ic unite. Ic unitenin odanin sicakligini dogru algilayabilmesi icin dogru konumlandirilmasi ve hava akisinin uygun olusturulmasi gerekli.


  • krmzbvl  (09.09.23 14:23:04) 
benim bildiğim klima hep sabit bir sıcaklığı üflüyor. 10 derece olabilir goodcat in dediği gibi.

siz klimada aslında ortamın olması gereken sıcaklığını ayarlıyorunuz. klimada veya kumandada ısı sensörü var. bakıyor ben sürekli çalışıyorum, hah sıcaklık 22 oldu 23 oldu artık klima gazını soğutmayı ve çok güç harcamayı bırakayım, sadece ortamdaki havayı alıp geri üfleyeyim diyor.

sıcaklık artarsa da tekrar çalışıyor. artmazsa fan gibi çalışıyor.

hanıma zor öğrettim zannediyor ki 18 e alırsa daha çok soğuyacak. halbuki klima totosunu da yırtsa oda doğrudan güneş aldığı için 25 derecenin altına düşmüyor oda. Yetmiyor klima 24binlik aldık ama iş yerindeki odanın her yeri cam ve direkt güneş alıyor. Salon tipi almak lazımdı. Neyse o ayrı konu.

Gözlemyeceksin bakacaksın klima nereye kadar soğutuyor? 24 mü. o zaman 24-25 e ayarlayıp bırakırsan en azından arada durur ve boştan yere faturayı şişirmez. Ama 18 e alırsan sürekli çalışacaktır hiç bir zaman tüm o da 18 olmayacağı için.

Oda çok küçükse ve klima büyükse o da olur bu arada ama işte onu gözlemlemek lazım. Dışarının sıcaklığı, onanın klimasız sıcaklığını falan bilip ona göre ayar yapmak lazım. Klima 18 e getirebiliyor olsa bile bu diğer saydıklarım arasında çok sıcaklık farkı varsa 18 e almamak lazım. Çok düşük sıcaklık iyi değil sonra oda değiştirince veya dışarı çıkınca çarpıyor bu sefer de.
  • ananiyimioguz  (09.09.23 14:27:06 ~ 14:32:35) 
Eski tip klimalarda, yani on/off çalışan kompresörlerde aynen dediğiniz ve yukarıda yazılanlar gibi.

Ama yeni teknoloji "inverter" klimalarda tam böyle değil, inverter klimalar istenilen sıcaklığı ve o an ki ortam sıcaklığını değerlendirip kompresörü ona göre çalıştırıyor. Böylece elektrik tasarrufu sağlıyor, ciddi anlamda hem de.

Eğer inverter klimanız varsa ısı ayarını 26 dereceye getirin deniliyor, en ekonomik çalışma düzeni bu ayarlarda oluyormuş.

Ben ofiste 27-28 derecede kullanıyorum klimamı, daha düşük sıcaklık sağlıklı değil dışarısı bu kadar sıcakken. Dışarıya çık, ofise gir, sık sık ısı değişimine maruz kalıyor vucut.
  • John Bloor  (11.09.23 13:55:14) 
[]

Balkon kuş yemliği

Kedim evde çok sıkılıyor. Fransız balkon var, balkon yok gibi bir şey yani, demirine klima ünitesi monte edili. Balkon demirine ya da dış ünitenin üzerine bir şeyler koymak istiyorum da tam istediğim gibi şeyler bulamadım.

Böyle kuş yemliği, kuş evi, işte kuşları çekecek bir şeyler. Kedim onları izlemeye bayılıyor, ne alabilirim? Direkt link atabilirseniz çok iyi olur.


 
Bence kediler kuş görünce kafayı yiyor. Ben olsam boşuna heyecanlandırmazdım hayvanı. Bir rapma ya da şu vantuzlu pencere yataklarından alsan kedi sokağı izlese daha iyi olur. Benim kedim iki hafta önce kuş görüp çevik bir hareketle sinekliği boydan boya yırtıp dışarı atladı. Son anda tuttum.


  • prole  (03.09.23 13:29:11) 
Küçük bir çocuğa ulaşamayacağı şekilde oyuncaklar göstermek,

Aç bir insana pastane vitrini seyrettirmek

benzeri düşünceler içersindesiniz.
  • Mirket  (03.09.23 13:44:11) 
Başka? Usttekilere cevap verirsem banlanacagim çünkü, bir fikri olmadan beyanda bulunmayacak insanlar yazabilir.


  • sanguine  (03.09.23 21:30:26) 
[]

Smart TV için browser

Birisi bana önerebilir mi pencereden aşağı atmama ramak kaldı tvyi. Ne güzel dev ekran akıllı TV aldım her şeyi izlerim derken tarayıcıdan dizi açmak işkence resmen. Bir milyon tane reklam basmakla da gitmiyor. Bilgisayar açıp yansıtıyorum o zaman da zaten ne anlamı var ayrica kasıyor. Cildirmak üzereyim




 
sana google chromecast lazim


  • nibba  (08.08.23 23:27:08) 
Android tv ise stremio daha pratik bir çözüm olabilir


  • chavezding  (08.08.23 23:55:19) 
Firefox'un android tv için browser'i fena değildi ama yine kısıtlı limitli dizi açmayı denemedim.

Puffin inanılmaz övüyorlar fakat ücretli bi uygulama.

Bi de diziler için başka bi önerim var size.
  • hedep  (08.08.23 23:56:24) 
Lg webos tarayıcıda dahili reklam engelleyici var, sitelerden dizi film izliyoruz sürekli sorunsuz alet. Reklam engelleyici olayına dikkat et vardır illa ki


  • hasmetizm  (09.08.23 13:28:39) 
[]

televizyon ve internet

çok uzun yıllardır alışkanlıktan ve sistemin basitliğinden kablo net kullanıyorum. ancak artık fiyatı inanılmaz arttı. eskiden güzel kanallar vardı şimdi o da yok. şimdi geçebildiğim tarifeler arasında bakıyorum 100mbit sınırsız internet sadece 240 lira fiyatı uygun geldi neden derseniz içine şu an izlediğim dandirik kanalları bile ekleyince 350-400 lira yapıyor. o yüzden 240 liradan şüpheliyim açıp sorucam.

turknet, netspeed vs bunlara baktım ortalama 250 lira civarında sadece internet. bunlara geçene kadar turksatta kalıp internet almak daha mantıklı geldi. ama tv kısmı bildiğiniz sd analog kanallar olacak üç beş tane o da. büyük ekranda leş gibi görünür. gerçi onu da 100mbit internet olunca açar youtubedaki canlı yayınlardan izlerim diye düşünüyorum.

mantıklı mı sadece internet paketi alsam?

bi de apartmanda uydu var diye biliyorum çünkü pencereden içeri giren bir kablo var, bunu diyelim tvye bağlattırdım (kısa olduğu için şu an yetmiyor) tv de dahili uydu alıcı var yazıyor özelliklerinde, ben bu neye benziyor bilmiyorum, kabloyu tvye takınca HD kanalları izleyebilecek miyim normal uydu alıcı kutusu ve kumandası olmadan?

ya da tvplus digiturk vs bunlara mı bulaşayım?

 
sadece internet olarak yanıtlıyorum, türknet


  • oldz  (04.08.23 00:20:18) 
türknet sadece ilk 6 ay kablonetten daha ucuz sonra fiyatı onu geçiyor. üstelik kablo 24 ay sabit fiyat. türknetin 6 ay sonra fiyatı 300 lira yapmayacağının garantisi yok. bi de kablo nette hiç uğraşmayacağım, modem vs düzen her şey aynı kalacak.


  • sanguine  (04.08.23 00:26:43) 
türknet adresine kaç mbit internet hızı veriyor bir bak kablonet şu an normal paketlerde 100mbit veriyor türknetin daha yüksek verme olasılığı var bir bak


  • oldz  (04.08.23 00:47:06) 
Bence kablonetten memnunsanız hiç değişiklik ile uğraşmayın. 24 ay kalma sözü ile ilk 12 ay düşük sonraki 12 ay 50-60 tl yüksek ödüyorsunuz . günümüz ekonomisinde seneye ödenecek fazladan 50 tl sakız parası.

Ben de kanalların azalmasından şikayetçiyim. O yüzden Kablonet, digiturk, IPTV hizmeti alıyorum.
  • janavarorion  (04.08.23 08:22:54) 
merkezi uydu sisteminde maç falan oldu mu bazen kanallar vermiyor. eğer spor kanalları falan izlemek istiyorsanız. todd ssport dsmart falan alabilirsin. kablo nette kanal az ama genel spor kanalları var. tercihinize bağlı.

şu an digitürkün internet artı digitürk kampanyaları var onları da araştırabilirsiniz.
  • mikahakkinen  (04.08.23 09:33:24) 
[]

Netflix paylaşım kisitlamasi

Bu sadece 1 cihazlik plan alıp onu paylaşanlar için mi gecerli yoksa 2 cihazlik paket alıp onun paylasilmasini da mi yasaklıyor

Mesela 2 ayrı şehirdeki 2 kişi , 2 kişilik pakedi kullanabilir mi son düzenlemeden sonra


 
Sadece TV'leri kısıtlıyor gibi anladım ben. TV'nin bulunduğu konumu ev olarak işaretliyor (başka evdeki TV'de izlenemez anlamına geliyor) ama mobil cihazlar kullanılabiliyor browser, tablet, telefon vs. henüz onlarda kısıtlama yok gibi.(ki sen seyahate çıkmış olabilirsin çok makul, fakat arada TV ile aynı evde aynı networkte görmek istiyorum falan derse bu paylaşım olayları biter)


  • nhk ni youkosu  (28.07.23 23:16:01 ~ 23:16:50) 
kullanamaz. ama kısıtlama tvlerde işliyor. başıma geldi. pc ve telefonda sorun olmuyor.


  • jelly bear  (29.07.23 00:14:32) 
[]

Koltuklarınızı nasıl kullanıyorsunuz?

Örtülü mü örtüsüz mu. Epey para verip bir koltuk aldım olduğu gibi mi kullanmaliyim yoksa örtü bir şey mi geçirmeliyim. Minderlerin kılıfları yikanabiliyor. Birkaç haftadır bakıyorum çok kirleniyor örtüsüz. Evde hayvan da var, tırmalamiyor ama tüyleri çok topluyor koltuk.




 
ben ortulu kullaniyorum ama benim koltuk eski oldugu icin. ortu daha guzel.

kilif yikaniyorsa, tirmalama olmuyorsa ortusuz kullanin.

tuyler icin soyle basit seyler cok is goruyor. www.trendyol.com
  • supergirl  (23.07.23 14:24:42) 
üzerine yazın pike, kışın polar battaniye sererim


  • freebird5406_2  (23.07.23 14:31:05) 
örtülü. kedi var. tüyü var.


  • unalub  (23.07.23 14:35:28) 
örtülü kullanıyorum koltuğu temizlemek zor diye.
ama örtülü kullanınca da koltuğun tasarımının kumaşının önemi kalmıyor

  • jelly bear  (23.07.23 14:44:53) 
Koltuğu aldığım yerde rica etmiştim koltuğun kumaşından satmışlardı, örtüyü ondan yaptırdım. Çok memnunum...

Bundan önce sadece yaz aylarında ter vs. miktarı çok arttığı için örtülü, kışın örtüsüz kullanıyordum.
  • akhenaten  (23.07.23 14:55:35) 
Yazın örtülü - çünkü ter, özellikle misafir gelip gittiğinde örtüyü yıkayınca daha iyi hissediyorum.
Kışın örtüsüz.

  • kobuzchu kiz  (23.07.23 14:58:17) 
aslında örtüsüz ama çok çıplak terliyken falan mutlaka bi çarşaf örtü seriyorum döşeme kumaşlarından hoşlanmadığım için. bana kalsa halıya falan da örtü sererim ama köylü damgası yiyorum neyasımki


  • mess  (23.07.23 14:59:33) 
Koltugum cok yeni, kedim var. ortusuz kullaniyorum. Ortuyle rahat etmiyorum. Evimde rahat etmek istiyorum, bunun icin calisip kazaniyorum, ortu mortu ugrasamam valla sjsjsj


  • mor oje  (23.07.23 15:06:52) 
Örtülü kullanıyorum. Evde kedi var ve örtüyü makineye atıp yıkamak çok pratik oluyor.


  • peki madem  (23.07.23 15:55:00) 
hiçbir kuvvet bana örtü kullandıramaz.
kedim olduğu için tırmalamasın diye sık dokulu kadife aldım koltuğu. tırmalamıyor ama koltuklar kahverengi olduğu için oturduğunda tüy oluyor ama sıkı dokunduğu için içeri giremiyor tüyler, süpürgeyle ya da yapışkan ruloyla alıyorum hemen.

  • marla is in my head  (23.07.23 16:50:48) 
Modelini, rengini beğenip aldığımız koltuğu örtmek estetik gelmiyor. Kirlenirse yıkatılır/kılıf değiştirilir.


  • ruhen hastayim ben  (23.07.23 17:17:34) 
[]

Neden doğuştan gelen bir anatomi/biyoloji bilgimiz yok

Ifade etmek istediğim şey şu, vücudumuzda bir sürü organ, milyon çeşit hücre, kemik vs var. Ve bu yapılar kendi kendine bir düzen içinde işliyor. Gereken kodları (en azından kendi hücre grupları ile ilgili olan kısımları) biliyor ve uyguluyorlar. Peki biz neden doğuştan bu bilgilere sahip degiliz? Beyin hangi koşullarda hangi hormonların sağlanması gerektiğini, hangi müdahalenin uygulanacağını biliyor ve yapıyor. Ben neden doğduğum andan itibaren organlarimin neler olduğunu nasıl çalıştığını vs bilmiyorum? Niye yüklü gelmiyor daha doğrusu yüklü olduğu halde bu bilgilere sonradan okuyup öğrenerek erişebiliyoruz?

Umarım anlatabilmisimdir. Bir de bu durumu İngilizce araştırmak istiyorum ama tam olarak bir türlü yaziya dokemedim, eminim bu durumun İngilizce kavramsal bir adı vardır.


 
Çünkü bilinç sürekli aktif ve devrede olursa, beyin inanılmaz enerji harcar, yürümek gibi yaptığımız gözümüze en basit görünen eylemde vücutta neler olduğunun farkındalığına sahip olsak herhalde başka hiçbir şeye odaklanamazdık. Vücudun bunu otomatik gerçekleştirmesi zaten etkileyici olan kısım bence. Beyin işinin %99ını otomatik halledip %1inde bilinci devreye sokuyor sallıyorum. Otomatik şekilde gerçekleşen nefes alışverişini düşünmeye başladığımızda bile düzen sarsılıyor, bunu tüm vücutta yaptığını düşün


  • personaa  (20.07.23 17:04:40) 
Bilmek sözcüğü kilit nokta aslında.

Çok derin gibi görünen ancak çok da basit bir konu aslında. Kısaca beyniniz bir şey bilmiyor, bilgisayar kendini ne kadar biliyorsa beyniniz de o kadar biliyor. Ancak beynin bilişsel fonkiyonları bütün bir organizma olarak sizde kişisel farkındalık sağlıyor. Bunlar duyular yoluyla dışardan aldığınız uyaranlara karşı tepki vererek çalışıyor ışık, ses, dokunma, koku ve tat.

Bir organizma olarak beyniniz gibi siz de bir bilgisayar gibisiniz. Kendinizle ilgili şeyleri bilmenize gerek yok, dna'nın kendini kopyalama tekniğini geliştirmesinin sonucu oluşmuş bir organizmasınız. Biyolojik olarak bütün göreviniz bu kopyalanmayı sağlamak, ama sağlayamasanız da olur. Doğa müsriftir bir ağaçtan milyonlarca polen çıkar onlardan bir tane ağaç belki yetişir. Bu açıdan siz de o şaşırdığınız hücrelerin ne yaptığını bildiği kadar ne yapacağınızı biliyorsunuz aslında (ya da bilmiyorsunuz, bu durumda ikisi de aynı şey)

Diğer taraftan insan ses duyusunu kullanarak dil geliştirme kapasitesine sahip bir canlı. Bu şekilde diğer duyularınızla algıladığınız şeyleri başkalarıyla paylaşıp bu bilgiyi saklayıp gelecek nesillere aktarabiliyorsunuz. "Bilmek" aslında bu. Yoksa ne beynin ne de başka dokuların bir şey biliyor olduğundan bahsedemeyiz. Ancak kültür çok güçlü bir şey, insan hayatının da özü. Bu yüzden insanlar kültürel olarak edindikleri şeyleri doğanın temel kanunları sanmaya çok eğilimli canlılar. Bütün uyarlanma mekanizmamız kültür geliştirmek üzerine kurulu.

Bilinç ve bilinç dışı kavramları ve hayatımızın aslında büyük bölümünün bilinçdışı dürtülerle yönlendiği hakkında bir şey okumak isterseniz incognito kolay okunur ve akıcı bir kitap.

Ayrıca bir adet kültürel antropoloji kitabı edinip okumanızı da şiddetle öneriyorum
  • akhenaten  (20.07.23 17:08:16) 
Ingilizce'de "innate knowledge" deniyor. Yani dogustan gelen bilgi. Filozofide "innatism" olarak geciyor. Bazi bilimsel arastirmalar var bunun hakkinda.

Mesela su arastirmaya gore bebekler sezgisel fizik (intuitive physics) bilgisiyle doguyorlarmis: www.sciencedaily.com

Evrimden gelen bir "bilgi" de olabilir. Bu otomatik, içgüdüsel oluyor tabii. Mesela doğar doğmaz annesinden bağımsız hareket etmeye başlayan yavru hayvanlar var. Ingilizce'de "precocial" deniyor. Ornek olarak wildebeest yavrulari dogduktan 6 dakika icinde yurumeye basliyor. Bu dogada hayatta kalmayla ilgili evrimsel bir durum tabii.
  • ermanen  (20.07.23 17:13:31 ~ 17:31:44) 
soruyu anlamadim. sperm gibi ufacik biseyden 170lik bir insana donusuyorsun. dunyada hersey boyle calisiyor. bitkiler, hayvanlar...


  • buenosdias  (20.07.23 17:14:18) 
Çünkü ruh diye bir şey yok. Haliyle bilinç oluşup gelişirken hali hazırda bilgilerle döşeli olarak gelmiyor. İç güdü bundan farklı bir konu.


  • nawar  (20.07.23 17:25:09) 
@nawar

Gene benim dedigimle alakası yok. Ben diyorum ki beyin hangi anda neyin salgılanması gerektiğini biliyor, vücudun neresinde problem olduğunu biliyor. Benim bir parcamin bildiği bir şeyi ben neden sonradan okuyarak öğreniyorum da en başından beri bilmiyorum. Niye temel biyolojiyi sonradan öğrenmek zorundayiz
  • sanguine  (20.07.23 17:28:32) 
"Bilmek" diyorsan cevap bu. Susadığında damağında kuruluk hissediyorsun. Su içmen gerektiğini "biliyorsun" ve gidip su içiyorsun. Beynin bilgisi de bu kadar zaten. Daha fazla değil. Kaldı ki "beyin" zaten sensin, o da bazı şeyleri bilerek değil kodlanmış bir ezber ile gerçekleştiriyor. Evrimsel süreçte vücuda eklenen bazı kodlar var. Buna sahip olanlar varlığını genetik olarak aktarana kadar sürdürmeyi başarmış, diğerleri başaramamış.

Yani vücuduna yabancı bir mikroorganizma giriyor. Vücut bunun DNA/RNA kodunu okur ve tanırsa sorun yok. Tanıyamazsa bunu yabancı olarak gördüğü için mücadeleye geçiyor ama "dur ısıyı yükseltip virüsün çoğunlukta olduğu şu bölgeye hücum edeyim" demiyor. Tüm vücuda salıyor. Onda da fagositoz ile lökositler mücadele etmeye çalışıyor. Bildikleri başka bir şey yok. Vücudun bir kısmında bölünmeler sırasında oluşan ya da hastalık ile değişen hücre DNA/RNAları yüzünden bu sefer sağlıklı hücreleri "farklı" olarak okuyup yok edebiliyor. Yani beyinde de bir "bilme" konusu yok. Olsa otoimmün hastalıklar olmazdı en basitinden.

O yüzden "ruh" üzerinden açıkladım. Yani ihtiyacın kadar bilgiye zaten "susamak" ya da ağrıyan yerine müdahale etmek gibi basit çözümler ile "biliyorsun."
  • nawar  (20.07.23 17:37:06) 
Vücudunuz da bilmiyor.

Örneğin öldükten sonra, sinire dokunursanız vücut hareket edebilir vs. Otonon reflex veya motor hareketler ile, bilinçli hareketler aynı şey değil.

Refleksler milyon yılda gelişmiş ve bir çoğu kalıtımsal. Ancak öğrendikleriniz ise bilinçli davranış.
  • alfired  (20.07.23 18:59:04) 
(otonom reflex)


  • alfired  (20.07.23 18:59:37) 
@sanguine

Beyniniz hangi anda neyin salgılanması gerektiğini bilmiyor aslında.

Öylece duran bir demir, durmaktan vazgeçip kendisine yaklaşan bir mıknatısa doğru harekete geçmesi gerektiğini, hem de bunu mıknatısın boyutunu ve mesafesini tahmin ederek belli bir şiddetle yapması gerektiğini nasıl biliyorsa beyniniz de o şekilde biliyor. Yani bilmiyor. Bu önemsiz gibi görünen önemli bir durum. Beyniniz yalnızca bir uyarana tepki veriyor.

Bilmek, farkında olmak gibi bilişsel sözcükleri kullanmadan bu soruyu tekrar sormaya çalışsanız bunun zor olacağını fark edeceksiniz. Beyni kişileştirerek sadece anlatımı kolaylaştırmış olmuyorsunuz aslında, aynı zamanda paralel bir gerçeklik de yaratmış oluyorsunuz.

Ben de merak ettim, soruyu yukarda tarif ettiğim gibi beyni kişileştirmeden yeniden sormayı dener misiniz? Belki bir faydası olur tartışmaya.
  • akhenaten  (20.07.23 19:03:51) 
Bilmemize gerek yok. İnsan belli basit refleksler dışında boş bir bir zihinle doğuyor. İnsan beyninin güzelliği de burada. Tamamen boş olduğu için inanılmaz bir plastisite kabiliyeti var. Bir bebeği at hırsızı da yapabiliriz doktor da akrobat da. Insan beyni hayvanlarda olduğu gibi daha fazla bilgi içerseydi (yüzme, yavrusuna bakabilme, doğuracağı veya öleceği zamanı hissedip ıssız ve güvenli bir yere çekilebilme vb) bu kadar muazzam bir plastisite imkanı olmazdı. Organlarımızın yerinin doğuştan beynimizde olmasına gerek yok, hatta kötü bile olabilirdi.


  • pembe mezarlık  (20.07.23 19:10:04) 
@akhenaten vd

Beyin sadece bir örnek beyin demeseydim keşke, örneğin benim ellerimdeki veya bacagimdaki herhangi bir hücre, nasıl bölünecegini, hangi parçaların nereye dizilecegini, hangi maddelerin kullanilacagini, bütün bu bilgileri DNAdan veya başka bir şeyden aldığı kodlari da kullanarak bunları bir düzen ve bilgi icerisinde yapıyor. Milyonlarca hücrenin her gün uyguladığı işlemlerin ne olduğunu ben doğduğum andan itibaren built-in biçimde neden bilmiyorum?
  • sanguine  (20.07.23 20:22:06) 
Soyle biraz daha ek yapayim. Sonucta farkli "bilgi" kavramlari var. Dna koduna islenmis bilgi farkli, beyin noronlari ile ogrenilmis bilgi farkli. Mesela icgudu de dna'ya islenmis bir bilgi ve farkli canlilarda atalarindan gelen farkli aktarimlar olabiliyor. Canlilarda ortak icguduler de var tabii. Dna'daki bilgiler biyolojik olarak isleyisimizi sagliyor. "Neden" sorusu filozofiye de girebilir. Ama cevap verirsek, en basitinden gerekmedigi icin ya da evrimsel olarak boyle bilgere dogustan gerek olmamis. Dna'ya islenmis zaten bilgi, beyin noronlarimiz neden otomatik bilsin ki. Yasayarak, deneyimleyerek ogrenmek farkli bir "bilgi" kavrami. Bununla birlikte dogusta beynimiz daha az gelismis bir seviyede, buyudukce ve ogrendikce beyin daha cok gelisiyor (daha cok noron, daha cok noron baglantisi vs.)

Daha ayrintili ogrenmek istersen dna'yi, dna koduna bilgilerin nasil islendigini, ogrenmenin beyinde noronlarla nasil oldugunu, nörobilimi arastirabilirsin.

Edit: konu genis baya. Bazi onemli ek kisimlari daha yazayim. Dna'ya islenmis bilgi dedigim azimsanacak bisey degil tabii. Bir cok hucre, hucre cesidi ve iclerindeki nukleus, ve icindeki dna kodlarini dusunursen biyolojik isleyisimiz icin o kadar cok kodlanmis "bilgi" var ki. Bu beynimizin (hele ki dogustaki) kaldiramayacagi kadar bilgi, ve farkli bir bilgi cesidi. Ogrenmekten gelen bilgi noronlarin, noral agin etkilesimiyle ilgili ve beyin noronlari bu cesit bilgiye gore isliyor. Bu arada noronlarin da dna'si var tabii ve onlarin dna'sinda da onlarin isleyisi ile ilgili kodlanmis bilgi var. Umarim aciklayici olmustur.

Kim bilir belki evrende bir yerde milyonlarca yil evrimlesmis bi canli vardir ve dogusta bile genis bilgilerle donatilmistir.
  • ermanen  (20.07.23 20:52:58 ~ 21:58:20) 
@Sanguine

Çünkü sizi oluşturan yapıtaşlarının işleyişini anlamanızı zorunlu kılan bir sebepten bahsedemiyoruz. Şu ana kadar gözlemleyebildiğimiz her şey başka bir yapı grubunun birleşiminin bir sonucu olarak var. İnsan özelinde, toplumlar insanlardan, insanlar organlardan, organlar dokulardan, dokular hücrelerden, hücreler çeşitli organik ve inorganik maddelerden, bunlarsa atomlardan, atomlarsa atom altı parçacıklardan oluşuyor. Bunun ucunun nereye kadar gittiği bilimi hali hazırda fazlasıyla meşgul eden bir husus. Ancak neticede oluşturulmuş bir yapı doğrudan kendisini oluşturan yapıtaşlarıyla bilinçli bir farkındalığın doğurduğu bir iletişim içinde değil. Bu sadece doğru olmayan bir ön kabul.

Örneğin size elinizi nasıl havaya kaldırdığınızı sorsam sadece yapıyorum dersiniz. Kalbinizin dili olsa ve ona nasıl kan pompaladığını sorsak muhtemelen o da sadece yapıyorum diyebilirdi. DNA'ya nasıl bölünüyorsun diye sorsak aynı şekilde o da sadece yapıyorum diyebilirdi. Çünkü gerçekte olan sadece bu.

Bu sıralama içerisinde siz de diğer organlarınız kadar ne yaptığınızı biliyorsunuz aslında. Size iğne batırıyoruz ve siz kendinizi geri çekiyorsunuz, yaptığınız bu, bunu biliyorsunuz. Bu sırada eş zamanlı olarak böbreküstü bezlerinize ve beyninize sinirler üzerinden sinyaller gidiyor ve o adrenalin salgılanmasına yol açacak süreci başlatıyor, onların bildiği bu, aynı anda vücudunuzdaki diğer ilgili hücreler salgıların dolaylı etkisiyle atp sentezini artırıyor, onların bildiği de bu.

Ne hücrelerin iğneden haberi var ne de sizin hücrelerin ne yaptığından haberiniz var. Hepiniz kendi klasmanınızda ne yapmanız gerektiğini "biliyorsunuz" zaten. Tabi bu daha karmaşık bir süreç, bu sırada olan birden fazla eş zamanlı işlem var. Ancak neticede iğne batması sonucu makro boyuttan mikro boyuta kadar işleyen tek bir bütün süreç var. Organizma bu demek zaten. Siz sizi oluşturan yapıtaşlarıyla aynı şey de değilsiniz, farklı ve bağımsız da değilsiniz bütünsünüz.

Beyninizin bildiğini söylediğiniz şey sizin de bildiğiniz şey zaten doğal olarak. Ancak sizin düşünce akışınızdaki aksaklık son basamak organizma olan kendinizi kendi yapısal elemanlarınızla kıyaslamak bir yerde.

Neyse, benden bu kadar sanırım :) iyi akşamlar dileyeyim.
  • akhenaten  (20.07.23 21:20:20) 
@amenhotep ben de anlamaya çalışıyorum işte ki soruyorum, güzel de aciklamissiniz teşekkür ederim


  • sanguine  (20.07.23 21:25:35) 
[]

Tv büyüklüğü 55 inc vs 58 inc

Iki TV arasında kaldım kozmetik birkaç özellik dışında neredeyse aynilar
Sadece aralarında 3 inç 10 cm fark var. Fiyat farkı 3.000 lira

Değer mi? Evde 80 cm uyduruk bir TV var ilk defa bu kadar büyük TV alıyorum.

 
büyük tvye değer. ben sırf büyük olsun diye 65 aldım. daha büyük daha iyidir.


  • jelly bear  (11.07.23 13:57:12) 
oda kaç m2? tvye uzaklık kaç metre?

daha büyük daha iyi değildir kesinlikle.
  • yazar yazmaz yazan yazar  (11.07.23 13:59:31) 
Yaklaşık 25 M2. Mesafe 4 m.


  • sanguine  (11.07.23 14:01:14) 
58 olan kaliteli markaysa ve paneli daha kaliteliyse 58 al. 58 iyidir. 4m için aynı fiyatlara 65 varsa 65'te bakabilirsin.


  • avatar is back  (11.07.23 14:08:09) 
Burada sorulması gereken büyüklükten ziyade, her iki tv de kullanılan panel ve COF adedi olmalıdır. Özellik olarak aynı gözükebilirler. Ama içerisinde kullanılan malzemeler farklı olabilir. Her iki tv için teknik inceleme videolarına bakmanızı tavsiye ederim. Uzun vadede (2-3 yıl) ne gibi sorunlar yaşayabileceğinizi öngörebilirsiniz. Genelde böyle incelemeler için adem helvacı kanalını takip ediyorum


Buna ek olarak 55 ve 58 inch olacak şekilde bir karton veya çarşaf katlayıp tv koyacağınız yere tutun. Oturup uzaktan bakın arada bariz bir fark yok ise küçük olanı alabilirsiniz
  • janavarorion  (11.07.23 14:20:03 ~ 14:22:02) 
Philips mi? Philips ise ben alırken ekranlar arasında ips ve va farkı vardı, bilgi vermek istedim. Onun dışında bence 3 inç için 3bin verilmez. O parayla galaxy buds 2 pro alınır.


  • prole  (11.07.23 14:42:33) 
Her inçine değer.
Ben olsam sonradan keşke 3000 TL daha verseydim derdim.

Gerçi 3000 TL değil de yüzde kaç daha fazla para vereceğinizi bilsek daha iyi cevap verebilirdik.
Bence 12-15 bin liraysa değmez, 27-30 bin liraysa değer mesela.
  • michael_knight  (11.07.23 15:30:47 ~ 15:31:03) 
58" paneller sorunlu diye çok sayıda yerde yazı okudum, youtube incelemesi gördüm. bu konuyu araştırın. büüyk istiyorsanız 58'i atlayın diye söylüyorum.


  • adivar  (11.07.23 17:41:58) 
tamamen oda boyutuna bağlı. ama ortalama bir apartman dairesi için 55" gayet yeterli biraz daha büyük olsun dersen 65" keyifli oluyor. bunun üzerinde fiyatlar da zaten ciddi oranda artıyo.


  • orpheus  (11.07.23 19:56:39) 
4 metre icin en az 60 ideal 65 inc oneririm.

4 metre mesafede 55ten 58e gecis icin 3bin fark gereksiz bence
  • floydian  (11.07.23 21:56:05) 
[]

Televizyon önerisi

Son zamlar tam yansimadan TV almam lazım.

-20 bin liraya kadar bakıyorum ama ne kadar ucuz olursa o kadar iyi tabi

-55 inç - 60 inç arası ariyorum büyüklük

-icinde mutlaka Android olacak

Sizce su nasıl www.hepsiburada.com

 
alınır bence güzel görünüyor. hdmi 2.1 girişi de varmış hatta çok iyi.


  • yazar yazmaz yazan yazar  (07.07.23 10:51:45) 
Sizin butce ustunde biraz ama 1 ay once bunu aldim. Asiri memnunum. Android’i, isiklandirmasi, ekran goruntu kalitesi muhtesem:

Philips 55PUS8807 55" 139 Ekran Uydu Alıcılı 4K Ultra HD Android Smart LED TV
www.hepsiburada.com
  • mor oje  (07.07.23 12:05:33) 
androide takılmayın. 2sene sonra pert olacak. panele para verin. diğerini mi box 4k son nesil alın geçin.

65q9900 vestel aldım. karma panel. biraz şansımıza artık. az verdim. mi box alırım dedim. içinde jbl ses sistemi var. emsallerine göre en az 5k ucuzdu.

bu fikri de düşünün.
  • hunharca ben  (07.07.23 13:03:36) 
hiç bulaşma toshiba ya vestel yapıyor ve bence baya kötü malzemelerle üretiliyor.
android de tv için bir süre sonra dert oluyor güncelleme alması zor.
şunu öneriyorum paran boşa gitmesin diye.
www.hepsiburada.com
şu model de toshibadan özellik ve kalite olarak fersah fersah üstünbir model.
www.hepsiburada.com
  • deepex  (07.07.23 18:41:26 ~ 18:43:17) 
[]

Tatilde spor

Uzun zamandır ilk defa spora gitmeyi düzene soktum 4 aya yakındır haftada 4-5 gün mutlaka gidiyorum. Şimdi bayram ve sonrasında 20 gün tatilde olucam. Diyorum ki gittiğim yerde (denize girecez sadece, sabit bir yerde) bir gym e gideyim zaten 1 saat hadi hazırlanması vesaire 2 olsun. Kahvaltıdan sonra giderim öğlen sıcağında zaten denize girmeyi çok sevmiyorum.

1-mantikli mi?
2-ne kadar para isterler acaba, zincir bı salona değil de kalacağımız yere en yakin merdiven altı bı yere bakicam

 
Bence 20 gün için angarya olur. Evde yapın sporunuzu. Hiit ağırlıklı çalışırsınız. Ne kadar ağırlık kaldırıyorsunuz bilmiyorum ama yeni başladığınıza göre fazla değildir diye düşünüyorum. Ağırlıksız çalışsanız bile kaybınız olmaz -bence-


  • ruhen hastayim ben  (17.06.23 21:09:49) 
Heves etmişsiniz. Gidin. Mantıklı. Fiyat muhtemelen pazarlığa tabi olur. Salonun yoğunluğuna, sahibinin tokluğuna göre.


  • Mirket  (17.06.23 21:17:44) 
[]

Terapi piyasasi

Ne durumda şu an, seans ücretleri?

İkinci sorum da şu, terapiye vereceğimiz ücret hangi aralikta olmalı? Örneğin ayda 2 kere gidiliyorsa 2 seans ücreti 4 kez gidiliyorsa 4 seans ücreti toplam maaşın kaçta kaçı ile kaçta kaçı arasında olursa makul ve normaldir?


 
Oran olarak bilmiyorum ancak İstanbulda 700-1000 TL arasında ücret ödeyen tanıdıklarım var.


  • yercekimini kendine ceken adam  (16.06.23 14:01:49) 
yani bence bunu aslında doktor belirlemeli, mesela ilk iki ay her hafta sonraki aylar ayda bir hatta iki ayda bir e kadar düşebilir. yada her ay düzenli gel diyebilir.

benim de bildiğim 800-1000 arası genelde. istanbul lüks yerler 2000-2500 falan.
  • duyurukullanıcısı  (16.06.23 14:08:26) 
2000-2500 iyiymiş :) maddi olarak zorlayacak terapi bi süre sonra yıpratıcı da olmaya başlıyor. orası insanın çok yüksek harcama yaptığı için sterse girdiği bir yer değil aksine rahatladığı bi yer olmalı diye düşünüyorum.

1000tl/seans şeklinde gidiyordum daha önce, çevremde 500-700 civarına giden de var. konum istanbul.
  • ayin yazari  (16.06.23 14:10:01) 
haftada bir 500 ilra veriyorum.


  • hobarey  (16.06.23 14:13:38) 
bir arkadaşım 750 tl veriyormuş şu anda. ben bir kaç yere sormuştum, bundan 2 3 ay öncesi olmasına rağmen 900-1000tl fiyat çekmişlerdi. haftada bir seans için bu fiyatlar çok geliyor açıkcası. işin tuhaf yanı bu uzmanların çoğu online terapide de aynı fiyatı çekiyor


  • kondansator  (16.06.23 21:32:44) 
Benim danıştığım psikoloğa uzun zamandır görüştüğüm için bana özel indirim yapıldı.

Normalde; 2000tl +kdv
Bana; 1000 (Kdv yok)
  • put it in your appropriate place  (16.06.23 23:43:48) 
Min seans ücreti 600 tl gibi, o da az tecrübeli birine gidiyorsanız. Temmuzda 600 tl olanlar arttıracak tabii ki.

Terapi çok zorlayan bir şey olmamalı ama ihtiyaç gibi de bakılmalı, gidip rahatlayacağınız bşr her değil aksine çözemediğiniz sorunları ihtiyaç dahilinde çözeceğiniz bir yer. Gerekiyorsa mide ameliyatı olmak gibi, ne yazık ki.
  • damba  (17.06.23 01:56:49) 
[]

Arkadaşla yasadigim garip bir diyalog

Ya da garip değildir bilmiyorum.

-Bir arkadaşım var çok samimiyetimiz yok

-Bir de ortak arkadaşımız var onunla da çok samimiyetim yok ama daha yeni tanıyorum ve muhabbetini sevdim, ben yeni tanıştım bu ikisi yıllardır tanisiyor

Ortak arkadasin sevdiği birisinin başına kötü bir şey geldi, ben de mesaj atıp çok üzüldüğümu yapacağım bir şey olup olmadığını her zaman yanında olduğumu soyledim

Arkadaşa dedim böyle böyle olmuş, o da ben de aradım konuştum evet bence sen de ara dedi. Attığım mesajı görsün o zaman ararım demek ki müsait olmuştur ki dedim, yok ara ne bekliyorsun dedi.

(Böyle durumlarda işte kaza bela vefat vs doğal kaynaklı şeylerde insanları kendi haline bırakırım, çok yakın değilsem, kendi yaşadığım sorunlarda da böyleyimdir, cenazemi kendim kaldiririm kimsenin haberi olmaz, ameliyat olurum vs, ha yanımda olmak isteyen gene olur ama ben ihtiyaç duymam. Etrafıma da böyle yaklaşıyorum)

Ben de aradım çünkü ortak arkadaşı çok tanımıyorum belki benim durumumun aksine yakın olsun olmasın herkesin aramasını ilgilenmesini isteyen yalnız hissetmekten hoşlanmayan birisidir, ki neden olmasın çok dogal.

Ortak arkadaş açmadı, sonra da kısa bı mesajla sağol yazmış.

Ben de arkadaşa dedim aradım ama açmadı kısaca cevap verdi herhalde müsait değil sık boğaz etmek istemiyorum. (Haberi olsun diye)

Sonra arkadaş dedi ki: adam büyük bir acı yaşıyor kendi haline bırak istersen, şokta şu an

Tam olarak bu diyaloğu yaşadık, ne şimdi bu? Bana zorla aratiyorsun, sonra rahat bıraksana diyorsun. Beynim yandı ne oluyor? Bir şey demedim cevap vermedim sen ara diye ısrar ettin diye, ama acayip uyuz oldum sanki ben taciz etmişim gibi. Bende mi sıkıntı var?

 
Kisa bi mesaj gelince uzulmeyesin diye de demis olabilir.


  • brkylmz  (14.06.23 18:21:19) 
sende bir sıkıntı yok boşver.


  • hknty  (14.06.23 19:44:00) 
ben olsam anında iletişimi keserim. ciddi söylüyorum. o elemana Allah bilir şey demiştir "ben arama diye ısrar ettim ama illa da arıcam dedi"


  • sassot  (14.06.23 22:06:25) 
sen çok normalsin ve tamamen haklısın


  • basond  (14.06.23 22:41:49) 
Tek yanlışınız "ara ne bekliyorsun" dediğinde aramanız olmuş.

Bu gibi durumlarda ben de tam olarak sizin gibiyim. Mesaj atarım sonra dönüş beklerim, kendim ilgi alakadan hoşlanmadığım için olabildiğince uzaktan destek olmaya çalışırım ve olması gereken de budur bana göre.

Önce "ara" diye darlaması sonra da kendi haline bırak demesi inanılmaz bir manyaklık.
Böyle tiplerden uzak durulmalı.
  • Dağcı  (14.06.23 23:30:44) 
ay sağolun valla delirmediğimi görmek iyi geldi


  • sanguine  (15.06.23 00:47:36) 
[]

Iliski/flört sonrasi

Neredeyse bütün partnerlerimle sadece sevgili degil, flört, görüşme bakışma, olsun hepsiyle bir daha hiç konuşmayacağımiz şekilde bitiyor nasıl beceriyorum bilmiyorum. Artık kafam almıyor. Hep böyle mi olacak, eski sevgilimle, flortumle arkadaş kalamayacak miyim. Nasıl batirmiyor musunuz benim gibi

Çok detaysiz oldu biliyorum kafam çok attı yatıp uyicam belki sonra detaylandiririm.

Son yaşadigim olay 1-2 sene önce isyerinde hoslandigim ama asla ilgi göstermediğim biri var (escinselim, ikimiz de erkeğiz). Neticede kendisi adım attı ilgisi olduğunu belli edecek bir şey yaptı, ben karşılık vermedim ama kızmadım da, görmezden geldim diyelim. Aradan 1 yıl geçti. Gördüğümuzde yine konuşuyorduk ama ben herkese nasılsam öyleyim. Geçen gün gene başka bir şey için bulunduğu odaya gittim orada işim vardı, odadan çıkınca mesaj atmış, aklıma geçen sene geldi diye, o hareketini kast ediyor.

Ya şimdi evet desem başka hayır desem baska, cevap vermedim. Birkaç saat sonra kabalık ettiysem özür dilediğimi, iş yeri ortaminda böyle davranmak zorunda olduğumu falan yazdım. Şimdi bu adamla yatsak işyerinde yüz yüze nasıl bakacaktık 1 sene önce, ayrıca ben kafayı takmaktan aşık olmaktan da korkuyorum. Adamla gelir düzeyi, sosyal çevre bakımından da ayrı dünyaların insanlarıyiz. Seks olmaz iliski de olmaz. Hoşuma gitmesine ragmen belli etmedim. Hiç sallamadim, o da önceki güne kadar bir şey yapmadı zaten. Buraya kadar sorun yok.

Sonra bu mesajıma dedi ki sen ortada bir şey yokken çok geriliyorsun, sanki seni rahatsız ediyormuşum gibi hissettiriyorsun, geçen sene yaklastigim için pişman oldum bir daha selamlasmayalim bile.

Ya netice olarak istediğim buydu ama ben niye berbat (argo diye silinmesin) gibi hissediyorum kendimi. Öyle hissettiysen özür dilerim benim karakterim böyle gergin değilim ama kendi konfor alanimin dışında dışarıdan öyle algılanıyor, dedim bıraktım ben de. Benim burada hatam nedir

Geçmişte de benim hareketleim yüzünden nasıl oluyorsa bilmiyorum içinden çıkılmaz bir hale bürünüyor flört/iliski, ileride konuşmak isteyeceğim kültürlü, entelektüel insanlarla da birbirimizin yüzüne bakamayacak hale geliyoruz, öyle küfür kavga falan da etmeden.

Demek istediğim ben adamın gösterdigi ilgi (çoktan 1 sene öncesinde kaldı) sona erdiği için değil adam benden bir şekilde tiksindigi için berbat (argo) gibi hissediyorum yani neden? Hiçbir şey yapmayarak nasıl tiksindirdim, soguttum (hiç konuşmak istemeyecek kadar), yani anlamıyorum.

Bu açıdan beceriksiz olduğumu biliyorum zaten insanlara da bu yüzden yaklaşmıyorum asla hoslansam bile, bu beni kendi buldu. Kötü bitmesin diye öne night stand dışında bir şeye baslayamaz oldum.

Hâlbuki benim amacım şuydu, işyerindeyiz, olmasak da bir şey olamaz farklılıklardan dolayı, bana ilgi göstersin diye bir kaygım zaten yok, normal bu olay yasanmamis gibi neden devam edip arkadaş olamıyoruz da ben tiksinilen insan oluyorum.

 
Kendinizle ilgili vurguladığınız bir şey var. Birinden hoşlansanız bile ilgi göstermiyorsunuz buna da iki sebep göstermişsiniz

1- İşyeri ortamında bulunmak
2- Ortak sosyo-ekonomik seviyede bulunmamak.

Bunlar anlaşılabilir nedenler bana göre, bir sorun yok.

İş dışındaki ilişkilerden bahsettiğiniz kısımda da ilişkilerinizin hoş bitmediğini söylemişsiniz ama neden olarak gördüğünüz bir şey söylememişsiniz.

Size gelen açık şikayet dönütlerinden de birini örnek vermişsiniz; "çok geriliyorsun, sanki seni rahatsız ediyormuşum gibi hissettiriyorsun"

Kendi isteğinizi de yazmışsınız "hiç böyle bir şey olmamış gibi arkadaş kalamaz mıyız?"

Gerçek şu ki kalamazsınız. En azından gerçekten kalamazsınız. Çünkü böyle bir şey olmuş. O hoşlanmış, siz hoşlanmışsınız. Bunu konuşulmaması gereken bir tabu yaparsanız, hal ve hareketlerinizle bunu karşıya hissettiriyor olmanız çok olası. Arkadaş kalabilmek için bunun rahatça konuşulup bir noktaya bağlanabilmesi lazım.

Diğer taraftan kendinize karşı bir özgüven eksikliğiniz var, insanlarla anlaşmayı beceremediğinizi kanıksayıp bu yüzden yaklaşmadığınızı söylemişsiniz. Konuyu diğer insanların gözün de görmediğimiz için çok bir şey söylemek zor.

Ama bu iş bu kadar karmaşık değil, sanguine. Siz çok karıştırmışsınız. Yapmayın böyle. Çok tutmayın kendinizi. Bazı şeyler yaşamadan öğrenilmiyor.
  • akhenaten  (19.05.23 07:59:52) 
[]

Sakal için makine

20 mm e kadar uzunluk ayarı olan bir makine arıyorum bir tane buldum ama 1100 lira

Philips Bt5502/15 Beardtrimmer Series 5000 Sakal Düzeltici amzn.eu

Daha uyguna var mıdır kullandığınız memnun olduğunuz. 20 olmasa da minimum 15 mm olabilir

 
16 varmış şu arkadaşta aynı paraya çok daha işlevli bişey. Ben kullanıyorum memnunum epey.

www.amazon.com.tr
  • hedep  (18.05.23 00:00:24) 
yeni aldım gayet iyi çıktı. memnunum.

www.hepsiburada.com
  • internet explorer  (18.05.23 11:44:30) 
[]

Ikea hediye ceki

İnternetten kod şeklinde alınamıyor mu ya bir türlü bulamadım, bir tanıdığıma hediye olarak bunu göndermek istiyorum




 
[]

Kedimi özlüyorum

Temmuzda tatile gideceğim 15 gün. Evde yalnız kalmasını istemediğim için evi büyük olan (benimki küçük) bir arkadasimin evine bıraktım kedimi geçen gün. Onunda kedisi var, ikisi oynar sıkılmaz diye, kedim sosyal sayılır kedilerle genel olarak iyi anlaşıyor. İki gün yanlarında kaldım ben de ilk başta benimki buna tısladi, bağırdı ama sonra oynamaya başladılar bir noktadan sonra alıştılar. Arkadaşın kedisi zaten aşırı uysal, oyuncu, kısır ama daha 1 yaşında. Benimki bunu arada ısırıyor gene tepki vermiyor.

Geçen sene kedimi yalnız biraktigimda çok sıkıldı, bı tanıdık gunlum uğruyordu ama 1 saat, geri kalan zamanda yalnız kaldı aklım da hep onda kaldı. Gerci kediler değişiklik sevmez, özellikle ev degistirmekten hiç hoslanmazlar biliyorum ama kedim ben işe gidip akşam geldiğimde bile ağlıyor ben kapıyı açarken.

Şimdi eve geldim ev bomboş geliyor, oyuncaklarını, mama kabıni görüyorum gözlerim doldu aglauaxsgim neredeyse, sanki bir şey olmuş gibi, deli gibi özledim yani anlatamam. 2.5 ay orada kalacak. Neden bu kadar erken götürdün derseniz, anlasamazlarsa son dakika ortaya çıkmasın diye götürdüm, sevmezse geri getiririm gene birini bulur evde kontrol ettiririm tatilde diye. Yol 2 saat sürüyor, hayvan aşırı kötü oluyor yolda, geriliyor. Şimdi çok özlüyorum açıkçası haftasonu geri alsam Haziran sonunda tekrar götürsem mi diye bile aklımdan geçti. Bencillik mi yapmış olurum? Kedim de orada çok mutlu değil bu arada bana da tisliyor, yer değiştirdiği için mutsuz ama oradaki kediyle anlaştı, oynuyorlar. Şu an beni alıkoyan hem anlaşmaları hem de yolda cok eziyet çekecek olması. Temmuzun 15 ine kadar ayri kalacağım kedimden. Dayanmali mıyım

 
Kedinin sana, sahibine bile tislamasi pek hayra alamet degil.

Sorunun cevabina gelirsek, hayvananin hastalanmadigi sürece ondan ayri kalmayi kafana çok takmamalisin.
  • Avoiding The Puddle  (02.05.23 01:01:34) 
2 ay onceden birakmak bana cok uzun geldi, atla deve degil 2 saat. Alip gelin. Tislama olayini bilemiyorum.


  • kassiopeia  (02.05.23 02:12:22) 
ben de alirdim


  • ala09  (02.05.23 07:51:48) 
15 gun tatil icin 2,5 ay oncesinden birakmak bence olmamis. bunalima girer hayvan bence (en azindan benimki girerdi) gidip alin ya 2 saat yol bisi degil.


  • 65 derece  (02.05.23 12:10:45) 
2.5 3 ay öncesinden bir yere bırakmak ne demek hocam yılın dörtte biri yapıyor. eğer kediden yılın dörtte biri uzak olma durumunuz varsa bence kediyi sahiplendirin zaten. değişikliği o kadar sevmiyor bu hayvanlar.


  • roket adam  (02.05.23 12:27:14) 
Kurban Bayramı'ndan biraz önce birakacaktim yani 1 ay 20 gün kadar sonra. Kediyle hemen anlasamazlar diye duruma bakmak istedim, açıkçası kafamda anlasamazlar ben de alıp getiririm diye dusunuyordum. 3 ay falan değil yani kalacagi süre.

Kediyi getirdiğim ev, eski evim, yaşayan da eski ev arkadaşım, kedimin daha önce benimle yaşadığı yer. O yüzden rahatım. 6 yıldır beraber yaşadığım, her gittiğim yere götürdügum hayvanı neden sahiplendireyim manyak mıyım ben. Çocuğum olsa bu kadar severim zaten. Ayrıca 15 günde bir gidip yanında kalacağım. Buna rağmen özlüyorum. Ayrıca benim oturduğum ev ufak, caddeye bakan, balkonsuz bir daire. Bu ev geniş balkonlu, bahçeli. Kedim eskiden de orayı seviyordu. Erken getirmemin bir sebebi de biraz apartman yaşantısından uzaklaşsin, içi açılsın diye düşündüm.
  • sanguine  (02.05.23 13:39:47) 
Haziran sonunda tekrar götürün. Diğer kediyle de anlaşmışlar. Siz de, kediniz de bu sürede rahat edersiniz.


  • from where i ride  (02.05.23 15:58:56) 
[]

Anneler günü

Annenize geçen sene ne aldınız? Şimdi ne alacaksınız?

Ben birkaç yıldır sözle geçiştiriyorum bu sene güzel bir jest yapmak istiyorum 1000 liraya kadar çıkabilirim bütçe olarak neler önerirsiniz? Elektronik eşyalar uygun olsaydı bir akıllı saat alacaktım.


 
Valla bu duyuruyu görene kadar aklıma gelmemişti. Kardeşlerimle ortak bir şey alırsak ona ortak olurum. Bireysel gidersek çeyrek altın alabilirim.
Edit: Öneri olarak skechers'tan bir yürüyüş ayakkabı olabilir.

  • Amaranta ursula  (26.04.23 20:38:25 ~ 21:31:01) 
ne sevdiğine bağlı
ben de annem de nevresim sevdiğimiz için nevresim takımı alıyorum genelde. bir de çiçek. kendi hoşuna gidip de paraya kıyamadığı basit bir şey olursa iyi olur

  • ala09  (26.04.23 23:11:13 ~ 23:12:25) 
[]

Biriktirme alışkanlığı olan birisi için kitap

Bir yakınımin biriktirme huyu baya onu ele geçirmiş durumda. Ben de bir süre öncesine kadar her şeyi biriktiren bir insandım zamanla kendi kendime aştım artık çok nadiren bir şeyi gereğinden fazla evimde tutuyoru.

Şimdi bu kişi bu konuyu actigimda, nazikçe ona yardımci olmak istediğimi söylesem bile, gel beraber şu odayı toplayalım gibi, kızıyor ve rencide oluyor. Kendi durumunu değil de benim bunu söylememi kafasına takıyor. Aslında bir süre önce ona letgodan ihtiyacımizin olmadığı şeyleri sattirmistim ama yanında çok kalamadigim için başa döndük. 20 sene öncesinin elektrkkli süpürgesi dahi evde duruyor hiç kullanılmamasına rağmen, yüzlerce plastik kap vs


Ne yapayım ne deneyeyim bilmiyorum. Ya onunla 15-20 gün geçireceğim ki bunu enind sonunda yapacağım, istiyorum da, bana çok iyi gelmişti bu huyu geride bırakmak, onun da tatmasini istiyorum. Ya da bir kitap bir araç yoluyla en azından aklına sokmak istiyorum

Ne önerirsiniz?

 
Şu elemanlarin kitabı da var.

www.netflix.com
  • Amaranta ursula  (25.04.23 21:34:58) 
sizin bunu geride birakmanizi tetikleyen sey ne olmustu? benzer bir seyi denemesini saglayabilirsiniz belki. ama bu tur seyler genelde kendi icinde karar vermeden yapilamaz. yani bir aliskanliktan kurtulmak icin o aliskanligi bir sorun olarak gormek ve kurtulmak istemek gerekir ve baskasinin etkisiyle bu pek mumkun olmaz genelde. yazinizda su cumle kritik: "Kendi durumunu değil de benim bunu söylememi kafasına takıyor." bu durumda yapacaginiz her sey cok buyuk ihtimalle ters tepecek ve hatta bu kisinin sizinle arasina mesafe koymasina kadar gidecektir. kendi haline birakin bence. bir sorun gorurse o cozmek icin bir yol bulur zaten.


  • in vino veritas  (25.04.23 21:39:04) 
Bunu bir huy olarak açıklamışsınız ama bu istifçilik ya da kompulsif biriktirme hastalığı denen bir psikolojik problem.

Konuya tam hakim olmadan müdahalelerde bulunmanız geri tepecektir. Psikiyatrik destek gerekir diye düşünüyorum.
  • Mirket  (25.04.23 22:06:44) 
Biriktirecek kitap soruyorsunuz diye hevesle gelmiştim, çok güzel seriler ve koleksiyonluk kitaplar önerecektim :(

tr.wikipedia.org
Psikiyatrik destek +1
  • kobuzchu kiz  (25.04.23 23:04:11) 
12345  Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.