Ekşi Duyuru

Bir katsayı mağduru olarak rahatlıkla eski sistem geri gelmeli diyebilirim. Fen lisesi mezunuyum. Çocuk halinizle gece gündüz ders çalışıp fen lisesi kazanıyorsunuz, hocaların zeki çocukları ezme kompleksiyle karşılaşıp yine gece gündüz çalışarak olimpiyat sorularından oluşan sınavlardan 30-40 alıyorsunuz. Haliyle ortalamayı düşürüp ösym sınavında sizin onda biriniz çalışıp 90 ortalama ile mezun olan diğer liselilerin gelip daha fazla puan aldığını görüyorsunuz.

Şimdi diyecekler tüm liselerde aynı şeyler öğretiliyorsa niye farklı katsayıdan ölçülsünler, e o zaman millet neden gece gündüz çalışıp fen lisesine gitsin ki? Bi farkı olması lazım. Ama bu farkı oluşturmak yani bölüme yönelik eğitim düzenlenmesi için de sistemin yeniden baştan aşağı düzenlenmesi gerekir. Ülke zaten neresinden tutsan elinde kalıyor, katsayı probleminin kimsenin umrunda olduğunu bile sanmıyorum ne yazık ki.

eskisi daha iyi değil. konunun uzmanıyım. uzun uzun anlatırdım ama klavye yok. ekran klavyesinden yazdım bunu da.

Katsayı Hakkı'nda yorum yapamam ama ağırlıklı ortaöğretim başarı puanının kaldırılmasına çok kızmıştım. Özel okullar 100-100-100 tam puan, fen lisesi ortalama 80. Ağırlıklı ortalama olunca okul birincisi 90 diyelim, 80/90 oluyordu. Şimdi 80/100 oluyor. 90 alan çocuk kendi okulunda en yüksek ortalamayı yapmış ama tam okul puanı alamıyor. Fen lisesinin birincisi bile diğer özel okuldaki şişirme notlara göre kayba uğruyor. Herkesin kendi okuluna göre değerlendirilmesi kimseyi kayba uğratmıyordu, sonuçta maksimum 100'e göre hesaplanabilir ama tavanı direkt 100 almak baştan zarara uğratıyor.

kısmen haklı olsan da o kadar haklı değilsin. hakkari lisesindeki öğrenciyle, bakırköy lisesindeki öğrenci aynı eğitimi alamıyor. aynı eğitimi alamayınca da okul başarısı iyi olmuyor bu da kendisinden sonra gelen öğrencilerin obp'sini etkiliyor.

şişirme notlara karşı bir şey yapılırsa bu sistem iyi ama çok iyi değil. okul puanının etkisini de azalttıkları için zaten fen lisesi öğrencisi her şekilde soruları yapacağından öne geçecektir.

sadece okul puanıyla gitmek yanlış.

örnek olması açısından; cerrahpaşa tıp ingilizceyi kazanan bir açık öğretim öğrencisi var.

yokatlas.yok.gov.tr

hadi özel okulları da anlayalım listedeki açık öğretim mezunu arkadşı ne yapacağız? adam binlerce kişiyle sınava girdi, kopya çekemedi, notu şişirilmedi kazandı.

cok surdu. kullanmak icin havalimanina gittigim icin.

gerci ben onceden kullandim. bir de para odedim yani yol mol derken :D

Ailemle beraber gidip gelmem 15 dk sürdü. Normalde başka şehirde yaşıyorum ama ikametgah adresim ailemle. Onların yanına zaten geliyorum ama onu da eklersem 1 saat git oy ver dön toplam 2 saat 5 dk.

saat 13-00 da çıktım evden 15 dakka yürüdüm.

içeri girdim sandık ararken, bazı kapılarda acayip uzun kuyruklar vardı, benim sandığı buldum sadece 5 kişi vardı attım çıktım işte oy atma işlemi okul kapısından girmemle beraber 10 dakka falan sürdü toplam.

diğer sandıklarda niye öyle uzun kuyruklar vardı bilemedim.

10 dk kadar

Evden çıkmam-girmem toplam 5dk

Konsolosluğa girdisi çıktısı 2-3 dakika sürdü. Böyle organize olmalarına da şaşırdım.

Oraya kadar bisikletle 2 saat sürdü, gidiş dönüş 25 km idi.

13:58'de evden çıktım. 14:10'da arkadaşımı aramışım işim bitti diye. sıra yoktu sandıkta, girer-girmez kullandım.

25 dakika kadar. Gidip gelmem toplamda 6 7 dakika, orada da biraz bekledim, sıra vardı.

Aşağı yukarı 20 dakika.
Okul yakındı sıra yoktu.
Yolda kardeşimle atıştığımız dönüşte de kahvaltılık aldığımız için oyalandık.

soruna direkt cevap değil ama fikir verebilir. bikaç hafta önce chrome ile ilgili saçma sorunlar yaşadım, çözüm bulamadım. sonra 64 bit yerine 32 biti indirip kurdum. eski profilimi 3rd party programlar ile extract edip yeni kurduğum tarayıcıya import ettim. bıraktığım yerden devam ediyorum, sorun kalmadı.

sendeki 64 ise 32 yi dene veya 32 ise 64 ü dene (tabi pc destekliyorsa)

Yeni bisi kurdunuz mu makinaya tarayici ayarlarini falan temizleyen deep freeze gibi bir sey ?

Sanırım problemi çözdüm, CCleaner programında Opera için her kapadığında çerezleri temizle ve bana sorma işaretlenmiş ilginç bir şekilde. Onu temizleme şeklinde değiştirip birkaç deneme yaptım. Muhtemelen düzeldi.

Teşekkürler yardımlar için :)

İngiltere bile üs kurmuşken Kıbrısta, önceden de bizim olan bir yeri Türkiyeye dahil etmek oldukça doğal. Bir aileyi öldürüp küvete bırakanlara bırakılmaz Kıbrıs.

@1adam

aynı mantıkla tüm arap coğrafyası da eskiden bizimdi, bi ingiliz casusuna uyup isyan edene bırakılmaz diyip hepsini ekleyelim mi haritalarımıza? Kıbrıs Cumhuriyeti, BM tarafından tanınan resmi bir ülkedir. KKTC gibi bizim kendi gelin güvey muhabbetimizin sonucu değildir yani.

Haritalarımıza ekleyelim mi derken bunu bir parti yapıyor yoksa ülkelerarası siyasi ilişkiler bakımından bu olmuyor. Şeklen söz konusunu olmasa da esasta her ülkenin genişleme düşüncesi söz konusu.
Aynı durumu çok yakın tarihte Suriye tarafından (hem de bir parti ya da kurum tarafından değil resmen) hatay ilini kendi topraklarında göstermesiyle oluyordu. Oysa biz de BM tarafından tanınıyoruz. Yine büyük Ermenistan hayali Yunanın megelo ideası, İsrailin arzı mevuduna bakarsak bizim için her zaman bir tehdit. bunları söylerken bile hala BM milletler tarafından tanınıyoruz(!). Bir değişme söz konusu mu? Hayır.

tık kazandırmamak için bakmadım linke ama anladım mevzuyu, gerek yok.

birincisi, kimse ciddiye almaz o mehapeyi zaten.

ikincisi, ege'de 18 ada ve birçok adacığı yunanistan'a terk edenlerin milliyetçiliğini de kimse sallamaz. ki, "her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almış" bir iktidardır kendileri.

kıbrıs, hala bm ve diğer uluslararası örgütler tarafından 1960'ta kurulan kıbrıs cumhuriyeti olarak tanınıyor. kıbrıs türkleri de bu cumhuriyetin vatandaşları ve tüm haklarına sahipler aslında. ortada de facto (mağaza olan değil) bir garabet var. dünyadaki tayvan örneği gibi. hiç kimsenin tanımadığı bir kktc, hatta sayın cb bile yakın zamanda "kıbrıs türk kısmı" dedi. bakma klavyede türkçülük, osmanlıcılık oynayanlara ve bunların, bir şekilde bir yerlere gelmiş tiplerinin kürsülerde höykürmelerine...

kimsenin iplediği yok. ayinesi iştir kişinin!

suriye'nin hatay'ı kendisininmiş gibi göstermesi haritalarda ya da israil'in arzı mevud'u ortalığı yıkmıyor. herkes hayatına devam ediyor. bop diye bir bok çıkıyor ve neyse...

kim ne etsin mehapeyi... "özel değil bunlaar geneeeeeeel geneeeaaaeeeeel!"

İpi zemine koyup 2 ayrı ip parçasıyla yukarı katlara senkron olarak çekiyorlar.

3 kisi var
Biri bir catida biri bir catıda digeri yerde. Catidaki adamlar kılavuz ipi asagiya sallandiriyorlar, asagidaki kisi ipin uclarini brbirine baglayinca geriyorlar

Tariften tabağa olması lazım firma adının

şirketi hatırlamıyorum ama oitheblog instagramda tanıttı o firmayı geçenlerde. balık fln yaptılar. mesaj atın cevap veriyorlar

Yazdıktan sonra internetten bakmistim da duyuruyu silmedim belki yazan olur diye evet tariften tabağaymış ve evet oitheblogdan görmüştüm siz yazınca hatırladım o kısmı. Teşekkürler :D

Evet telefon bilgisayar vs. konusunda oyle bir esitlenme var. piyasada cok zenginlerin alabilecegi farkli teknolojiye sahip telefon gibi bir sey yok mesela. ha ayni telefon altin kaplamali oluyor mesela ama yine ayni telefon. bilgisayar da evet, yine ayni parcalar ama belki en ileri pahali modelleri ama istersen yine senin de alabilecegin seyler.

Mesela Trump\in 2017 de kisisel telefonu Samsung Galaxy S3 idi elinde gorulebiliyordu (secret service'in verdigi telefon degil, kisisel telefonu)

Jeff bezos pek telefon kullanmazmis bu arada bir de ve genelde telefonu eski model oldugunu soyleyenler var.

Buyuk kismi iPhone kullaniyor. Ultra luks telefonlar var ama genelde milyarderlerde hep iPhone falan var. Kilifsiz dumduz kullaniyorlar.

uç teknolojiler arge gerektireceğinden sanmıyorum. olsa zaten piyasaya yayılırdı.
bir de zenginliğin olayı zaten (sanat eserleri vs değilse) kimsede olmayan bir şeyden öte en iyisini hiç düşünmeden alabilmek. stajyerken patronum bana kartını verip en iyi laptopla note 4(diye hatırlıyorum) alsana demişti. şimdi bu iki bahsettiğim nereden baksan 7-8 bin liraydı o zaman, kısacası 3 tane yeni mezun maaşı. ama adam için bakkaldan çikolata almak.

donanımları aynı ama yazılımları farklı, casusluğu önlemek için daha güvenli yazılımlar kullanıyorlar.

vassap

bundan bile ingilizce bilgisi kasmaya çalışanlar doluşmuş heyt be.

vassap +1

ingilizce konusurken vatssep diyorum sanirim

vatsep mi? vatsap diyorum ben. "vazzaaap" dan dolayı ağız alışkanlığı olmuş

Vatsap

jamiryo

Yani ne bileyim orda vurgulanan kısım application'ın app kısmı bence. Ben yazılanı ingilizce okuyunca vatsep gibi(ya da vassep falan işte tam o sesin yazılı hali yok) oluyor. Vatsap ya da vassap diye okunması için What's up? diye yazılması lazım sonuçta.

vatsap

"Vatsap" diye okuyorum. Buna ek, "Gogıl", "Mikrosoft", "empiüç", "hotmeyil" diyorum diğerlerine de. Doğrusuna bilmeme rağmen bu şekilde alışmışım hep.

Tamtamına yaziyorum ben söylediğımde duyulanı:
wuots ep. E açık.

vatsap

Vatsap+1

vaytzap diyeni duydum.

What's up (whatsap) şeklinde okuyorum. Olması gereken de bu. Oradaki app aplikasyona gönderme yapıyor ama up kelimesi gibi okunması gerekiyor.

Instagram kelimesi de instegram diye değil, instıgrem diye okunur ayrıca :) instant telegram.

Ben de vatsap diye okuyanlardanim ama dogrusu bence de vatsep. Almanlar da vatsep diyor bildigim kadariyla.

Vatsap

Ayrıca meb+1

@orient blue +1

www.youtube.com

youtu.be

Mesela burdaki kadın vatsep şeklinde okuyor. Amerikan ingilizcesinde doğrusu vatsep, muhtemelen britişte de öyledir.

Bu arada buna bakarken hong konglularin vatsep yerine vateps dediğini öğrendim, o da tuhaf bi karıştırmaymış

ÇOOK teşekkür ederim.. Gerçekten unutmuştum.. :)

Genel olarak düşüncem, keyif :) Keyif alıyorum ötesini bilmem..

Geri dönelim tabii ya, ben özledim o heyecanı, Bülend özveren ‘in sunumunu.
Bu kadar sene uzak kalacağımızı bile tahmin etmiyordum, en fazla 2-3 sene sürer sandım.

Muharrem gelse de geri dönsek, yoksa yine zor:(

biz yarışmayınca hiçbir heyecanı olmuyor. izleyesim de gelmiyor ne yazık ki. desinler ki katılırız ama bir şartla senin çıkman lazım sahneye valla çıkar kart sesim içe dönük karakterimle döktürürüm.

bu türde çok fazla kaliteye bakmıyor aslında bence kitle. ortalama üstü ses, ilgi çekici bir fizik ve en önemlisi yapımcıların gazlaması.

yapımcılar kimi gazlarsa o ilah oluyor, olay bu. e bu kadının kocasının da eli uzun onu biliyoruz. normal bu kadar abartılması.

eğer aynı tarz/kültür içinde sayarsak lady gaga alayını donunda sallar.

canlı performansı çok iyi. ben iki merdiven çıkınca nefes nefese kalıyorum, kadın saatlerce sahnede dans ederek sesi titremeden şarkı söylüyor. yaptığı dans da aşırı hareketli zaten, nasıl bir ciğer var kendisinde bilmiyorum o yüzden. şarkıları bana hitap etmiyor ama canlı performans konusunda kusursuz.

edit: kylie minogue da öyleydi ama yaşlandı artık.

Abarti direkt. Biraz vucuttan guzellikten de ekmek yedi.
Lady Gaga donunda sallar hepsini +1

Çok yetenekli bir hatun. Ben çok seviyorum. Hem sesi güzeli hem kendi güzel. Üstelik Austin Powers Goldmember'da çok tatlı bir rolü vardı.

Lady Gaga veya Katy Perry'nin onunla karşılaştırılabilmeleri için daha bir 10 yıl piyasada kalmaları lazım bence.

teritori +1

götü olmasa bu kadar meşhur olmazgillerden.

her dediğine +1, nefretlikler

Okuldan okula değişir. Ben bizimkinden çok memnunum. Hele bir tane kadınla tanıştım, hayatımda tanıdığım en kibar insan olabilir kendisi. Yönetimin dandik olmasıyla ilgili. Öğrenci belgesi için 5 dakikadan fazla beklediğimi hatırlamıyorum.

@dissendium

özel okul mu devlet okulu mu? Devletse çok kıskanacağım şu an..

@j r r tolkien hayranı

verdiğim örnek mesela kadın doğum sözlüsüydü. Sözlü notlarını hoca Kadın doğum eğitim sekreterine bırakıyor. Sekreter onları öğrenci işlerine gönderiyor(ki iki gün sonra sorduğumuzda gönderdik demişlerdi), sonra öğrenci işleri açıklıyor notları.

ders değişikliği ise dahiliyede oldu. Dahiliye sekreterliği ve öğrenci işlernin beraber beceriksizliği var çünkü ikisinin de açıklaması gerekiyordu ve ikisi de açıklayamadı.

@nundu, devlet okulu ama dediğim gibi okulun sistemiyle ilgili. Biz mesela sınavda aldığımız notları da soru soru görebiliyoruz sistemden. Diyelim 80 aldın bir sınavdan. 1. sorudan kaç puan aldığını, 2. sorudan kaç puan aldığını giriyorlar sisteme. Sınıfın puan ortalamasını da görebiliyorsun. Hatta optik form dolduruyoruz. Taratıp sisteme atıyorlar cevap kağıdını. Tamamen okulun vizyonuyla ilgili.

Bilkent'inki gayet güzeldi. Öğrenci belgesi için kimseyle muhatap olmuyorsun, internetten istek yapıp ertesi günü gidip bir kutudan alıyorsun.

@dissendium
test sınavı olunca zaten optik formlu oluyor ve normal şartlar altında en fazla 3 saatte açıklanıyor ama beceriksiz yönetim en fazla 300 kişinin aynı anda bakmak isteyebileceği sitemizi açık tutamadığı için(muhtemelen 200 kişi falan yüklenince çöküyor) site açılana kadar tekrar bekliyoruz test sınavları için. Bi de zaten test sınavında ya 100 ya da 125 soru oluyor ve puanlama sabit, yani çok sıkıntı olmuyor puan kısmı.

Ama sözlü, uygulama sınavı ya da klasik yazılı sınavlarda büyük sorunlar çıkıyor, özellikle sözlü sınavı okunacak bi sınav da değil, hoca sınav esnasında zaten notunu veriyor ama uyuzluğundan sana söylemiyor. O an belli olan notu 2 hafta sonra öğrenebiliyorsun.

@nundu, işte bizimki test değil. Optik forma sadece adını ve soyadını yazıp, okul numanı kodluyorsun. Klasik sınav, şıklar falan yok ama kendi çözümlerini görmen için böyle bir uygulamaya gidilmiş. Bu sistemi getiren direkt üniversitenin kendisi. Sizin yönetim hocalara süre sınırlaması getirse hepsi adam gibi açıklar notları ama yönetim bir şey demediği için keyfi davranıyorlar. Rektörlüğe bu konuyla ilgili bir yazı yazabilirsiniz.

Der meister sen misin?

Ben sevmiyorum araları, ne kadar başında çoban olsa da takımımı izlemeyi özlüyorum. Heyecanı, tribünü, evimdeyse masa kurup izlemeyi özlüyorum. Sırf aynı milliyetten oldukları için bir araya gelen herifler beni heyecanlandırmıyor, hatta biraz, sporun doğasına da aykırı buluyorum.

sporun ruhu konusunda yılda milyon dolarlar kazandıkları için yıllardır x takımında oynayıp sonra daha fazla para için y takımına geçen ve bi anda o takım taraftarı olan oyuncuları izemektense, kendi ülkeleri için bi şey yapmak isteyen ve "normal şartlar altında" bundan temsili bir ücret dışında beklentisi olmayan oyuncuları izlemek daha hoş bence. He dediğim gibi normal şartlar altında öyle ama bizde bu işi bile prim kavgasına, tazminat davalarına döktüğümüz için spor ruhu falan kalmıyor

hello from the other side.

ben de milli takım maçlarını klüp maçlarından daha fazla seven biriyim.

ben de dünya kupası ve avrupa kupası yıllarına özlem duyuyorum, tek yıllarda mutsuz oluyorum.

amma ve lakin milli takımlar da biraz şey olmadı mı artık?

benim hastalık derecesindeki spor sevgimin temelinde rekabet var. bu yüzden kulüp futbolunu çok sevmekle birlikte, milli maç aralarından pek şikayetçi olmam. gelgelelim, bu hafta sonu olan saçmalıktan tümüyle nefret ediyorum çünkü herhangi bir organizasyonun parçası olmayan hazırlık maçları hepsi. duyuruyu görünce yine gözüm seğirdi, monitörü yumrukladım. entrry'yi bitirdikten sonra da ağlayacağım.

dünya kupası/avrupa şampiyonası elemeleri olsun, bu organizasyonların kendileri olsun... bunlara lafım yok. nasıl ki kulüp futbolunu seviyorsam, bunları da sever ve takip ederim. çok şükür buz hokeyi var da yine idare ediyorum ben. üzerine para verseler dünyanın en iyi takımının hazırlık maçını izlemem açıkçası. nefret ediyorum. halı sahada arkadaşımı izlerim, çok daha eğlenceli. televizyon başında niye amaçsız bi etkinliği izleyeyim ki, onu yapacaksam benim de bi parçası olmam lazım. anca o zaman bi anlamı olur.

sözün özü, duyuru sahibi kesinlikle der meister değil hehehe

@der meister

zaten artık hazırlık maçları yerine uefa uluslar ligi adında bi sisteme geçilecek, o da bi nevi eleme gibi, bi şekilde euro 2020'ye gitme şansı var oradan takımların. Gerçi evet rekabet konusunda haklı olabilirsin ama yani her hafta lig her hafta lig bence bi ara fena gelmiyor ya, sonrasında işte özlem falan derken coşku da artıyor.

uluslar ligi zaten dangalak uefa'nın son yıllarda yaptığı en mantıklı işlerden biri, kesinlikle destekliyorum ama o da bu senenin sonunda başlayacak. ben bu hafta sonu için çok mutsuzum jsfjsk. gerçi bir yandan iyi oldu ya, kafam rahat bir şekilde işime gücüme bakar, evi toparlar, ders mers çalışırım. yazın üç ay futbol olmasın şikayet etmem ama mart ayının sonunda, en heyecanlı zamanda küt diye bütün ligleri kesip hazırlık maçları için ara verdiler ya ona deli oldum. şu hafta ara vereceğinize fikstürü ona göre ayarlayıp ligleri 15 gün erken bitireydiniz arkadaş, 2 hazırlık maçı yapar üstüne dünya kupası'na giderdiniz işte.

lig arası ve bitimini ben de çok severim. championship manager 01/02 sağolsun futbola spor ya da taraftar olarak ilgim kalmadı. sürekli transfer dönemi gelsin istiyorum. yeni transfer haberleri, kim nereye gidecek, bunlar daha zevkli geliyor bana.

tabii ki kare, winning eleven 3 oynamış neslin çocukları bırakabilir mi o kombinasyonu?!

şut kare. fifa.

Şakacıktan bir genelleme yapayım.

Apartmanda büyümüş ilk maçlarını fifa'da yapan ev çocukları yuvarlağı kullanır.

Atari salonuna kaçıp winning eleven oynayanlar ise kare.

Kare

kare.
parmağın duruşundan sebeple kare en kolay tuştur zaten. e bu da bir oyun neticesinde, şut atmak lazım.

Yuvarlak. PS1'de Fifa oynayarak büyüdüm.

youtuber.

bence sakalsız haliniz daha iyi olabilir önyargıyla yaklaşmayın.

birakahve+1 ginger enes batur

Sakalsız halimi silmişim telefondan ama emin olun daha iyi değil :( takribi 12 yaşıma falan dönüyorum sakallar gittiğinde(burdaki hali biraz abartı uzun zaten tamamen kestirmesem de kısaltacaktım)

Neyse ki şimdi yine biraz daha uzadı ideal uzunluğa yakın şu an :)

@charlotte küfür etseydin daha iyiydi yaw :( bu arada ginger'dan çok sarıyım sanki ama bilemedim..

edit: youtuber diyince aklıma geldi bu arada, bu geçen sene intihar eden youtuber'a çok benzetiyolardı beni, cem sanırım ismi izlemediğim için tam da bilmiyorum ama oha diyorumdaki işte

Ben kadın sanıyordum :)

Göçmenlik var mı?

@ m e b

valla ailem iki taraftan da 7 kuşak trabzon oflu, arada rus karışmadıysa işgal döneminde, bildiğim kadarıyla yok göçmen :D ben izmir'de doğup büyüdüm bu arada trabzonla pek ilgim yok shdhds

@proletarier

tıpta okuyunca sıkıysa kesme oluyor durum :)) zaten sakal kesmek zorunda kalınacak başka üni bölümü yoktur tahminimce

@nick bırakmamışsınız

almanlara benzetiyorlar bazen ama yahudi diyen ilk siz oldunuz :D irlanda da güzelmiş ama beğendim ahaha

Çok tatlı bi insana benziyorsun ama bir "kafa siker" havası da yok degil.

... ve butun numaran sakallarinmis, degil mi?

Bunu bana paket yapsanız ya sjkfkdkdkls

@femma vitale

teşekkür ederim ^^ yani konuşmayı severim, genelde işe yarar şeylerden bahsetsem de boş yapmak da güzel eğer kafa sikmekten kastın oysa :p

@e haliyle

valla elimde olsa fotom atıp size sormak isterdim ama üzgünüm :/

Tam bir Furkan.

@üğpoiuy

Niye :(

@Bruce

Yok yahu alakam yok

ovv, cok sempatik.

Şaşırmam, hasiktir oradan derim, hiçbir zaman zaman yolculuğu yapılacağını düşünmüyorum.

Önce gülerim, sonra kendimle ilgili sorular sorarım gerçekten beni tanıyor mu diye tatmin edici cevaplar alırsam DNA testi yapmaya götürürüm.

S...r lan meczup diyip kovarim. Sonra kendi isime bakarim.

olaya bilimsel yaklaşır, kanıtlamasını isterdim, bir yandan da kim şaka yapıyor tongaya düşmemek için azmettiriciyi çözmeye çalışırdım.

bundan 100 yıl önce akıllı telefon diye bir şeyi insanlar hayal bile edemezdi, şu an bizim zamanda yolculuğu hayal edemediğimiz gibi. akıllı telefon şu an nasıl çok normal ise belki 100 (belki daha da fazla) yıl sonra zaman yolculuğu olabilir.

ben garipserdim, daha çocuğum olmadan torunumla gezerdim biraz :)

Diyelim ki torunum silahını çekti bendi öldürdü, o zaman hiç doğmamış olacak, doğmamış olacağı için zamanda yolculuk yapıp beni öldürmesi de imkansız olacak. Bu paradoksu açıkla derim, açıklayamazsa bi temiz döverim.

*Hanım! Küreği getir!*

sayısal sonuçlarını getirmemişse sopayla kovalarım.

dizisi olsa çok tutar derim

Çabuk söyle la değişik, “uzun devam ediyor mu ?” derdim.

geçen kütüphanede elimdeki çöpü uzaktaki çöp kutusuna deliksiz soktum oturduğum yerden..

8)

counter strike'da efsaneydim. Gerçi eften püften sayılmaz iyi piyasa yapmıştık o sayede ama yatırımlık değilmiş işte.

hanımı kendime aşık etmek diyerek tribünlere oynadığımı düşüneceksiniz ama diil.

Kalkışa on dakka kala uçağa binmistim yardimsever duyurucularin da yardımıyla.

Türkiye geneli olan bir sınavda sosyal bilgilerden birinci olmuştum. Sayısalcıyım.

Bi de otobüs durağa yanaşırken kalabalıklar arasından sıyrılıp kapının tam onune konuşlanabiliyor ve otobüse ilk binen ben oluyorum. Sora da yer verilmesi gerekip de verilmeyen birine yerimi veriyorum.

Toplu tasimalarin super kahramanı klar: bir gün en umutsuz anınızda size de yer verebilir......ahhshd

bununla ilgili bir entry okumuştum, aynısı başıma geldi.

bir gün metronun kapıları tam kapanacakken fantastik bir çevikle metroya atlayabildim. kapının girişindeki adam da "güzel atladın ama :)))" bakışı attı, gülümseyerek cevap verdim.

o zamandan beri aklıma takılan eften püften bir başarım bile yok :(

2013 DGS ( Dikey geçiş sınavı ) Sayısal 439. olmuştum

Super Mario da oyun bitirmek.

İddialarda çok hırs yaparım ne kadar boktan olursa olsun illa kazanmam lazım. İddia kaybetmeye tahammülüm yok.
En son geçen ay 3 arkadaş en fazla kiloyu kim verecek diye iddiaya girdik aşağı yukarı 1 ayda 9 kilo verdim.


Sürekli biyometrik fotoğraflarla ilgilenen biri olarak, güzel çıkanlar oluyor evet. Ben de görünce çok şaşırıp sizin memur gibi garip tepkiler verebiliyorum :)

duyuruda ayçovski'den +1 almıştım birinde.

Eften puften dendigi icin...

Sag elimin tirnaklarina duzgun oje surebilmek. (O da her zaman olmuyor yani)

cok guzel et yapmak

başarı değil de, kendimden o kadarını beklemediğim için şaşırdığım efen püften şeyleri sayayım:

- bir oturuşta 14 adet 50'lik bira içmek (kadınım)
- deadliftte 95 kilo kaldırmak
- ilk içli köfte denememde antepli bir ablanın elimi öpecek kadar beğenmesi
- yüksek lisans seminer ödevini (30 sayfa civarlarında) bir buçuk günde yapmak ve hocadan şahane olmuş tepkisi almak
- 3+1 evde 30'a yakın kişiyi sorunsuzca, efso yemek ve içkiler eşliğinde ağırlamak, sabahına etrafta bir bardak dahi kalmaması

üniverisitedeki vasat bi hatunla sevişmek :S

kollarımla bir şey tarttığımda kaç kg olduğunu anlayabiliyorum. ama 1-2 5-10 kg değil 40.2-45.5-50.3 kg diyebiliyorum. Gramına kadar evet.

Iddaa uzerine gece karanlikta sarhosken tufekle fare vurmuslugum var. Oturup fare gelsin diye de epey beklemistim:)
Bir de 200m'den 5cm'lik citayi vurmustum durbunsuz.

Analog tansiyon aleti ile oek hassas tansiyon ölçerim.

mahalle>cadde>sokak>daire>kat no SEMT/IL

@mayeskuel +1
Ek olarak x üniversitesi y kampüsü karşısındaki sokak diye ekliyorum gerekirse.

senin yaptığın adres vermek. adresi bulabilecek kapasitede bir adam için yeterli elbette ama kimileri için x'in karşısında, y'den içeri girince, sırtını z'ye ver 500 metre ilerde demek gerekiyor.

Mahalle - site - blok no - daire no - posta kodu -semt- ilçe- il

sokak varken bi daha caddeyi niye belirtiyorsunuz genel olarak? asıl merak ettiğim biraz da buydu hemen örnek gelince sorayım dedim. Sokağın nerede başlayıp nerede bittiği zaten belli, kargocuların ellerinde zaten ilçe haritası vs vardır sokak sokak. Cadde ismi belirtmenin nasıl bi faydası olduğunu anlamıyorum.

@nrmnm evi tarif etme şeklim değil bu zaten açık adres verme şeklim bu. Kargo vs için. Zaten birinin evine gidiyor olsam o kişi bana adresini vermez ki evini bulayım diye. Aynı şekilde ben de adres vermem. Etraftaki lokasyonlarla tarif ederim, sokağın mahallenin ismi bile geçmez yani yol tarifinde. Ama adres tarifi dediğim burda mahalle sokak kapı no vs beraber olan.

mah. > yakındaki süpermarket ( bilmeyen yok o marketi. olduğum ilde tek ) ve sosyal tesis ile tarif ediyorum.
cadde adı versem kimse bilmiyor çok bilindik bir semt olmasına rağmen.

kendi adresimi tarif ederken mahalle > cadde > numara > semt bilgisi ardından x yerin karşısındaki apartman diyorum.

bir yeri birine tarif ederken de metrobüs, metro, avm gibi noktaları referans alarak tarif ediyorum.

mahalle > cadde > sokak > apartman/daire no > apartman adı

ilçe > şehir
posta kodu

şeklinde yazıyorum hep.

sokak-apartman-apartman no-kat-daire no-semt-şehir

ama aslnda posta kodunu da yazmak lazım direk çıkıyor öyle olunca

X Mh. Y Cd. Z Sitesi No:1 Semt İlçe/İl

Istanbulda filan kat belirtiyorlar, bana çok garip geliyor.

sokak varken bi daha caddeyi niye belirtiyorsunuz genel olarak ?
şaka mısınız ?
ankarada ümitköyden bahçeliye demetten sincana bin tane 12. cadde onbin tane 2345. sokak var.daha bir de bu rakamlı sokakların eskisi yenisi var. bir de rakamların şehir /ülke isimli karşılıkları var...benim apartman no'm bile değişti habire karışıyor adresler.
tam adres yazınca bulanamayan yerler var daha da bir de neden cadde sokak yazıyormuşuz.

apartmanın bulunduğu cadde + apartman kapı numarası + kat ve daire no + semt/ilçe (çünkü cadde çok uzun) + şehir.

yazlığımda da bu kombinasyon geçerli.

evimde isimle bir arkadaşıma tarif edersem de konak meydanı'ndan yürümesini ve evimin önündeki bir levha'yı görmesini tavsiye ederim.

erasmusta kaldığım evde cadde + apartman no + ev sahibinin adı + il + ülke şeklinde kullanıyordum adresimi.

yazlığımda da kolay yöntem evimin önünde kocaman bir askeri tesis yer alması.

X Mah. Y Cad. No:50/5, PK, İlçe, İl

Yer darsa Y Cad, No:50/5, PK, İlçe, İl

Tarif ederken zaten cadde üzerinde, belediye muhtarlık bilmem ne her şey burada. Çok kolay.

Postakodu mahalle, ilçe, il bilgilerini içerirken neden bu kadar uzun adres yazıyoruz onu da anlamıyorum.

X Cad.123 Posta Kodu Sehir

mahalle
cadde
sokak
bina no
daire
ilçe
il

bazen canım isterse posta kodunu yazıyorum ilçeden önce.

mahalle, sokak, apartman no/daire no

ilçe/şehir

bu arada geçen gün "19 mayıs" mahallesindeki adresime kapı numarası 19 yazmışsınız diye en üst kata çıkan kargocuya denk geldim. dolayısıyla cadde ve kat numarasına kadar yazan arkadaşlara hak veriyorum.

bu arada kargoyu kendisinden teslim aldıktan sonra adrese baktım doğru yazıyordu.

mahalle - cadde - sokak - dış kapı no - daire - ilçe - il

bu hatayı, yaz saati uygulamasından beri konuşuyoruz :)

@m e b

o konuşmaları görmüştüm ama son dönemlerde saat düzgündü bi iki gündür tekrar sapıttı sanki. bi kere düzeltince bi daha niye bozuyolar ki saati..

bilmiyorum ama ben hiçbir zaman düzeldiğini fark etmedim. herhalde işlevsel yönden bir sıkıntı yaratmıyor diye yöneticilerden kimse de iplemiyor zaten.

meridyenler arası boşluğa denk geliyoruz kesin ondan.bide tasarruf oluyormuş öyle diyollar...kimse düşünmüo sıkıntıda olmuyor diye devam

itaatsiz e benzeterek yavaşça uzaklaşıyorum

Her an gitarını alıp akdeniz akşamları söylermişsin gibi :D

güzel adamsın bro senden zarar gelmez

@vegas baya yakın tahmin, 21. ayrıca doktor kısmı da kısmen doğru tıp öğrencisiyim :D

@helena maalesef gitar çalamıyorum ama blok flütle game of thrones theme çalabilirim sayılır mı..

Sayılır tabi ki. Ama HP theme de isteriz. İzmir'de nasıl kar buldun orası ayrı soru..

fin misin kardeş? finlandiyalı bir black metal grubun gitaristi deseler inanırım.

@helena geçen kış bigün yağmıştı baya(yani izmir standartlarında baya). burası da biraz ormanlık bi alan olduğu için iyi tutmuştu.

@i m cool with that

yok yaa maalesef.. annem babam trabzonlu, ben izmir doğumluğuyum. fin olsam fena olmazdı ama :/

Okulda görmüş müyüm diye bir baktım ama hatırlayamadım görmemişim :) Sözlüyü ne yaptın?

@Lim5

sözlüyü geçtim ya hoca çok iyiydi zaten :D

Bi aksam namazin i kilim geliyorum hemen.

@duptıs

tam ne anlamda dediğini anlamadım ama benim pek ilgim yok namazla niyazla o anlamda dediysen :D

Açık oyun tanımına %100 uymasa da Dishonored. 2yi oynamadım ama şehir olarak 1 baya güzeldi.

dishonored'ı oynadım baya da severim de tam açık dünya olmadığı için yazmadım. 2'yi oynamadım ben de henüz.

Falloutlar öyle değil mi oynamadım pek ama.
Shadow of mordor hep aynı şeyleri yapıyorsun diye epey eleştirilmiş ben de aldım 2adet kardeşim beğenmedi pek. Ac+batman+witcherdan çalıp yapmışlar o da tam olamamış dedi. Bugün bi saat oynadım bence güzeldi ama tekrar edecek olması pek hoşuma gitmiyor boş zamanımda bitireceğim ama.

La noirede yan hikaye çok yoktu sanırım çok oldu oynayalı.
Mafialar olabilir yan hikayesi var mıydı hatırlamıyorum ama başıboş gezebiliyordun.

mafia aklımdaydı bak sayarken unutmuşum, 1'i ya baya oynamıştım ya da bitirmiştim tam hatırlamıyorum ama çok ilgimi çekmemişti galiba çünkü genel olarak mafya temasını çok sevmem.

fallout'a biraz mesafeliyim ya, bi de bi oyununda motion sickness yaşamıştım çok alakasız bi şekilde belki ilerde tekrar şans veririm ama aklımda olsun bu teşekkürler

shadow of mordor eğer dediğin gibiyse tam aradığım oyun, zaten ekşide de bunları yazmışlar biraz baktım demin de, ac en sevdiğim oyun serisi ki batman de öyle. baya eğleneceğim gibi duruyor. tekrar işi çok sıkmaz beni zaten eşya toplamayı falan sevdiğim için tekrar pek yormuyor

Dishonored 2 cok guzel oyun ama acik dünya degil. Sleeping dogs iyi degil. Az once ps4te rise of tomb raider senaryoyu bitirdim. Gerçekten de bi sandik icin deli gibi aranip durursun koca haritada. Tomb raider 1den beri lara fanı olarak pek begendim.

No man's sky???

@prompter sleeping dogs'u beğenmiştim ben çok da kötü değildi. dishonored 2'nin de açık dünya olmadığını biliyorum, rise of tomb raider'ı muhtemelen bi dahaki indirimde alcam bu ay baya doldurdum gibi kotayı :(

Metal Gear Solid The Phantom Pain kesinlikle!

Pişman olmazsın.

www.eksiduyuru.com

ileride devlet işleri şifrelenecek onun için..senin aına vtandaslık numarası ile işlem yapmasınlar diye.değiştir.

Bisiklete binmek, bisiklet surmek harika bir sey.
Ben de 16-17 yaşında ogrendim. Birkac dustum ettim falan, ogrendim.
Dusup yaralanmaktan korkuyorsan kask dizlik vs kullan mutlaka ve bisiklet yolunda kullanip cok da hizlanmadigin surece sorun olmaz.
Ayip falan degil. Rahat ol ve ogren mutlaka. Cok seveceksin.

Ben de bilmiyorum. Ben küçükken mahallede çoğu çocuğa bisiklet yüzünden araba çarptığı için korkudan bana da bisiklet almamışlar.
Kendi başına pratik yapmaya çalış bence youtubeda taktik videoları vardır.

Youtubedaki videolara baktim mesela onlari izleyince cok kolay lan kesin yaparım diyorum ama işte güvenemiyorum da kendime :(

ben biliyorum ama binmiyorum zira binecek yer yok ve yorucu bir eylem.

eksiduyu.ru

@fragile lady

Bu tavsiyeler sonrasi öğrenebildiniz mi :D

Sabah erken saatte bostanli sahiline cik.

ben bisiklet kullanamayan birini görünce okuma yazma bilmeyen birini görmüş gibi şaşırıyorum.
ayıp mı demişsin. evet, ayıp.
bir gününü bu işe ayırırsan kendi başına bisiklet kullanmayı öğrenebilirsin.
sahil yolları olabilir.
çok utangacım dersen boş bir park,
hatta otopark bile olur.

mahalledeki boş arsalar bunun içindir. çok şey yapmamak lazım ben de orta yaşlardayken 15-16 yaşlarında yan komşum olan sınıf arkadaşım öğretmişti. sağ olsun, bir kere bile senin allah belanı versin falan demedi, ilgi gösterdi falan.

pro falan da değilim. yokuş yukarı çıkarken falan hala saçmalarım. araba gördüm mü, ışık görmüş tavşan gibi olurum. ama binerim. sevdiğin bir arkadaşını alıyorsun boş arsaya gidiyorsun öğreniyorsun.

Hayatim boyunca spor yapmayi sevmedim, inanilmaz beceriksizim, yolda düz yürüyemeyen insanim. Hicbir spor aktivitesinde basarili olmamisimdir, zevk de almam. Ona ragmen saglik sorunlarim yüzünden gidip spor yapiyorum son 3-4 senedir salona, düzenli düzensiz, zorla iste... Hareket etmeyi bisikletle sevdim.

Son yillarda ogrendigim en guzel sey bisiklet sürmek. Ironik ama babam bisikletci ve ben bisikletin üstünde durabilmeyi ilk 23 yasimda ogrendim. Ilk bisikletimi de gecen sene yilbasi hediyesi olarak aldim, o süreden beri kac kere uzun tura ciktim bilmiyorum. Simdi de günlük 30-40 kmlik turlara basladim, binip 1,5 2 saat kadar sehirdisina cikiyorum tek basima.

Düseceksin, orasi kesin, kask takarsan tehlikeli bir hal almaz o düsüsler. Kask takmak eziklik, cocukluk falan degil. Sana yardimci olacak, mümkünse sabirli bir arkadas bulmani oneririm. Arkadas ve de sürmeyi kolay mümkünse hollanda bisikleti tarzinda bir baslangic bisikleti. Bana da yolda 3 yasindaki veletler gülüyordu, yer Almanya olunca, annelerinin karinlarindan bisikletle cikiyorlar cünkü. Her gün denersen, en fazla 5 gününü alir ögrenmek. Tabiki bos tarlada ve de günesin cok tepede olmadigi bir zamanda ogrenmen daha iyi.

ben 27 yaşındayım hala bilmiyorum ve şuan gerçekleştirilebilir hayallerimde ilk sıralarda yer alıyor.

geçen arkadaşlarla izmirde buluştuk herkes hayalimi bildiği için seferberlik başlattık inciraltı ormanıydı sanırım oraya gittik. bisimlerden bi bisiklet aldık zarla zorla!! ama zinciri atık çıktı bıraktık o günlük. orası olabilir mesela az insan vardı alan geniş ama oradaki bisikletler olmaz sanırım maalesef.

insanları önemseme nefes alsan ulan bu nefes aldı diye garipsiyorlar.

yakın ve sakin bi arkadaşınla buluş önce, başbaşa bi deneyin. aynı gün öğrenirsin.

açıkçası soruyu okuyunca yeni sorular doğdu kafamda.

biz küçüklükten yardımcı tekerlekler kulanarak sürmeyi öğrendik. acaba bu gereklilik ileriki yaşlarda da devam ediyor mu ya da erişkin bir insan daha mı kolay adapte olur? seleden tutup ilerletmek ilginç bir görüntü olurdu :)

neredesin bilmiyorum da, bostanlı'da balıkçı barınağını geçip kent restoran'ın ötesine gidince kıyı dolu ama arkada boş alanlar var. oradaki bisiklet yolunu kullanırken görüyorum, bayağı bildiğin boşluk.

birden fazla arkadaş ile öğrenmeye çalışma. kendini daha rahat hissedersin. etraftakiler de garipsemez, hem öyle düşünme, eğlenmene bak.

çok naif yazmışsın ya, umarım bir an önce öğrenirsin :)

ben sırf bu tarz şeylerle uğraşmamak için kendi saçımı kendim kesiyorum.

Uzun süre çıkmıyor yanak kılları öyle alınınca. Hatta azalıyorlar. O yüzden yaygın olan o. Zaten ısıttığı şeyi sürüp çekiyor, hijyenik değil denebilecek bir işlem yok.

açıkçası bu muhabbetler ancak dandik berberlerde olacak şeyler. düzgün berberler böyle şeylere pek girmiyor, bu olaylar bana para koparmak için farklı yöntemler gibi geliyor.

@asilov +1 ayni dusuncedeyim. Şöyle bakım yaptirmam gerekse giderim bu işin ehli bi yere her şeyiyle yaptiririm, kiydiriktan mahalle berberisin sen, hayir adami da seviyorum aslinda ama sıra beklerken millete sir yaparken görünce ciddiye de alamiyorum :(

@adramelekh onla ilgili hijyen sorunum yok da ateşten çok hoşlanan biri değilim, yakinimda istemem ateşi yani, sir mir de acitir bence. Zaten sakal dolayisiyla haftada ya da iki haftada bir gidiyoruz berbere alsin işte eli değmişken makineyle..

leş ortam derken siz nasıl berberlere gidiyorsunuz onu anlamadım. ağda vs olayı hiç de leşlik değil bence. ben de berberde çok vakit geçirmeyi sevmediğim için hiç girmiyorum o işlere ama yaptıranlara da lafım yok.

hacı hijyenik değil diye saçını yıkatmadığın yerde onu da yaptırma zaten.

@dedim dedim

Gecen seneye kadar luks denecek berbere gidiyodum orda da yikatmiyodum, hijyen aslinda yanlis oldu sadece kafami baskasinin yikamasini sevmiyorum :D bi de ev ortaminda gidip banyo yapmak daha iyi yani. Şimdi ki berberim de mahalle berberi ama adam kaliteli oyle keko bi tip değil, musteriler de nezih. Temizliğinden şüphem yok ama işte yikatmak falan sacma geliyo eve geçince yikatirsin ne gerek var

@nundu
ev yakınsa öyle tabi benim ev ile berber arası 2 saat yıkamasa da aynı parayı alır. yıkamada önemli olan ne şampuan kullandığı ben bazılarının köpek şampuanı kullandığını bile duydum. benim ki lüks mekan eski de berberim olduğu için söylüyor içinde ne olduğunu.

kıl tüy mevzusu şöyle makine ile aldırsan iki haftada çıkar o ağdadan yaptırsan 6 haftada çıkar mesele o. ağda yaptırınca kızlar teklif ediyo. kesin bilgi. yayalım.

Ağdadan para almıyor bile benim gördüğüm yerler. Tuzak muzak değil bence. Ateş olayı gelenek ben de hiç anlam veremedim ama siz de çocukluğunuzdan beri bu insanlar gibi öyle yöntemlere alışık olsanız siz de normal bir şekilde yaptırırdınız.

Mesele hijyen değil sizin kültürünüz ve alışkanlıklarınız bence.

At hırsızlığını kabullenmek istemeyen adamlar için o hizmetler.

Oyy yanaklar ne güzel yanmış yanaklar. Bir de t-shirt de çok havalı

hahah değilim ama benziyormuş cidden küçüklük fotoğrafı :D

Bu cocuk buyuyunce cirkinlesmemistir insallah :D

tam bir alman çocuğu, maşallah

@perfectum
O zamanki halim kadar değilim sanırım şu an :( sonucta insanlar genelde bebekken daha sevimlidir :D

@limoncello
Çocukken hep diyolardi zaten sen Alman misin ya da rus musun diye :p şimdi de sarışınım ama cocukken baya sariydim hele yazın..

Gdansk güzel bir yer. Wroclaw'a (Breslav aslında Türkçesi) gitmedim ama geçen sene giden birisi çok beğenmişti. 2016 Avrupa Kültür Başkenti'ydi. Varşova
savaşta çok hasar görmüş, bir güzelliği kalmamış demişlerdi. Oraya da gitmeye vaktim olmadı. Krakow zaten güzel. Almanlar Krakow kendi şehir planlarına göre yapıldığı için Krakow'u bir Alman şehri gibi görmüşler ve dokunmamışlar.

Ulaşım genelde trenle. Yerlileri de tren kullanıyor. Otobüs için PolskiBus'a bakabilirsin.

varşova-krakow ikilisinde 12 gün geçireceğime birkaç farklı şehir daha görürdüm ben. minsk pekala eklenebilir. güzel ve görülesi bir şehir. hadi krakow belki de varşova 6 gün ne yav.

ukrayna içinde tren kullanabilirsin. aşırı ucuz. minsk trenleri daha pahalı oluyor ama hem mesafe hem de uluslararası geçiş nedeniyle. sınırda problem yok, taş çatlasa 1 saat sürüyor. vagona gelip voink voink damgalıyor memurlar, sen uğraşmıyorsun hiçbir şeyle. belarus için sağlık sigortası şart, vize gerekmiyor ama sigorta konusunda çok hassaslar, onu unutma.

ukrayna içi ve ukrayna-belarus trenlerinin zamanları, fiyatları vs. için şuraya bakabilirsin,

booking.uz.gov.ua/en/

Ukrayna için konuşuyorum uber veya yandex taxi kullan yoksa taksi masrafın aşırı pahalı olabilir.

@der meister

Bence de 6şar gün baya fazla ikisi için ama dedigim gibi o programi site hazirladigi için gun sayilarini degistiremiyorum su an, siteyi sadece rota hakkında temel bi izlenim olsun diye kullandım yani gezi suresi de baya uzun oluyo zaten 3'er gün falan da kalabilirim mesela oralarda ya da dedigin gibi minsk ekleyebilirim falan.

Bi de ben geçen yaz otobus turuyla avrupayi gezdim(interbus) her şehirde 1 gün olduğu icin ve sehirleri oyle gezdigim icin bi sehirde 6 gun ne yapılır falan fikrim yok şu an :D

Öncelikle şehir seçimlerin ve planın çok iyi. Gdansk ve Wroclaw harici hepsine gittim, bu ikisine de epey baktım ama uymamıştı.

- Tren ve otobüs seferleri iki ülke için de yavaş olmakla beraber gayet iyi ve uygun fiyatlı. Blablacar da iyi bir alternatif. Ukrayna'da Uber kullanımı çoook yaygın ancak İngilizce bilen yok gibi birşey, ona çözümün varsa rahat edersin.

- Ukrayna'da görülesi en güzel şehirleri seçmişsin, bu üçü haricinde pek bir şehir yok.

Önerilerim;
- Odessa için 1 gece çok az olmuş, 2 ya da 3 yapmanı öneririm. Özellikle de yaz dönemi 3-4 yapılabilir.
- Kiev için 3 normal ancak Odessa ve Lviv bence Kiev'den aşağı olmamalı süre olarak, en azından aynı olmalı. Dengelemeye çalış. Lviv eski Polonya şehridir ve bence Schengen bölgesine harika ve ucuz bir alternatif. Çok derin severim.
- Krakow ve Varşova için 6 gece çok değil mi? Varşova savaşlardan çok zarar görmüş bir şehir, eski şehir bölgesi dediğimiz yer büyük ölçüde 40-50 senelik falan, aslına uygun restore etmişler. Süre olarak Krakow > Varşova olmalı ve gezi için bence 6'şar gece çok fazla. 3'er iyidir, Krakow 4 olabilir. Krakow-Varşova arası hızlı tren var, 2 saatte falan gidebiliyorsun. Fiyatı yaklaşık 100 TL civarında idi yanlış hatırlamıyorsam tek gidiş.
- Krakow ve Wroclaw çok turistik yerler olduğundan konaklama biraz pahalı olabilir, erken rezervasyonlar faydalı olur.

Özet: Lviv, Odessa, Krakow, Wroclaw, Gdansk en az 3 gece olacak şekilde;
Kiev en az 2 gece olacak şekilde gezini düzenlemeni öneririm.

Eklenebilecekler;
- Ukrayna'da Karpat dağları gezisi eklenebilir.
- O kadar kuzeydoğuya çıkmışken Litvanya-Letonya alternatifleri düşünülebilir.

(Bence) gitmeye gerek olmayanlar;
Minsk veya Kişinev. Ayrıca Ukrayna'nın doğusunu tavsiye etmem.

@lethe

Dediğim gibu günler tamamen sitenin default olarak koyduğu gunler yani tarihi bile rasgele sectim amacim sirf rota düzenlemekti, o yuzden hani kesin buna uycam demiyorum. Teşekkür ederim bu arada yorumlar için.

Yesil pasaport var şimdi bende, Polonya'ya girerken vize almam gerekmiycek schengen olduğu icin peki mesela belarus istesem orda bir faydasi olur mu?

Letonya Litvanya aslında düşündüm ama kafamda onları Letonya Litvanya Estonya Helsinki ve St Petersburg seklinde ayri bir gezi yaparim diye düşündüm hani baltik turu gibi. O yuzden bu geziye almam büyük olasilikla.

Peki mesela böyle bi gezi ortalama ne kadara malolur, daha kısa da olabilir süre olarak hani krakow ve varşova 2 ya da 3 gece alip falan atıyorum.

Bi de mobilden edit olmadığı icin burdan sorayim, mesela gdansktan kaliningrada gecilir mi? Rome2rio'dan bakinca otobusle 4 saat falan diyo, oyleyse gecilir gibi ama sınırda sorun var mi mesela?

çok çirkinler, fotoğraf koyalım bide

www.haberekspres.com.tr
i.sozcu.com.tr

mimarileri güzel ama etrafları hala berbat. binayı dikmek yeterli değil tek başına çevresinin de derli toplu olması lazım.

@ada meltem evet bu konuda katılıyorum gerçekten. Yani o binaların etrafina da guzel bi dönüşüm yapmalari lazim parki bahçesi de olan o zaman cidden kaliteli bir yer olur diye düşünüyorum

17 agustos tan sonra, o dönemin valisi yıldız teknikten hocalari cagirip izmirin deprem haritasini cikarttiyor. ben o haritalari ve olasi senaryolari gördüm, 6 civarinda bir depremde bayraklı cöküyor.

bornovada özellikle camkiran ve özkanlarda oturanlar biliyor, o gökdelenler yapildigindan beri denizden esen rüzgar icerilere girmiyor. yazin kavruluyor bornova.

görünüsü de güzel diyenlere de ayrica laflarim var.

@nundu, katiliyorum. Cok fazla abartiyorlar. Liman yaninda ofis dolu bir merkez olusuyor mis gibi. Cevresi de zamanla toparlayacaktir. Folkart'in tepesindeki panolar haric -nasil izin verdiler inanilmaz- goruntuleri de fena degil.

Mavisehir'e de depremde yerle bir olacak deniyor. Sallamak bedava nasilsa.

Bence de iyi oluyor. Iki tane göbekli Folkart çok saçma görünüyordu, yanlarına birkaç tane kardeş geldi. Burgu gibi olanı beğeniyorum ben.

@Lim5

burgu olan benim de favorim

İzmirli değilim ancak şöyle söyleyebilirim: ben makinemle manzara çektiğimde arkadaşıma bunların fotoğrafını "şehir suçu işlenmiş" olarak iletmiştim.

Çalışırım tabi. Zombilerle savaşmak çok ekşınlı olur benim için. Öyle bir durumda bir tane zırhlı araç bile ele geçirsem öldürebildiğim kadar zombi öldürmeye çalışırım. Hatta kendi operasyon takımımı bile kurarım. Ben böyle durumlarda madem öleceğim, o zaman neden savaşarak ölmüyorum'u tercih ederim. Bu saatten sonra artık bu gezegen g.tü toparlayamaz diyerek yaşadığım yeri, tanımadığım insanları zombilere teslim edemem. Çok savaşçı bir kimlikle yazdım ama durum böyle.

yaşamak isterim açıkcası. büyük ihtimalle köye giderim, köyde sadece yaşlılar kaldı zaten, yaşlı nine ve dede zombileri öldürdükmek kolay olur diye düşünüyorum, dizlerinde kireçlenme olan zombiler kovalayamaz sonuçta beni. hastalık kapmamış inekleri ayırırım zombi inekleri ise öldürürüm, etlerini güzelce ayırır bişirir yerim, çünkü bişince virüs falan hepsi ölüyor, zombi virüsü etki etmez bu yüzden. bu şekilde uzun yıllar yaşarım herhalde.

günümüz zombi istilasından çok da farklı mı? sen neden intihar etmiyorsun o zaman?
Herhalde mücadele edip yaşamaya çalışırım, içgüdüsel bir şey bu. hah 1000 tane zombi üzerime üşüştüyse artık salıveririm kendimi tabii :)

bu tarz dizi ve filmler izlerken aynı sizin gibi hissediyorum, neymiş arkadaş bu yaşama arzusu diye. hatta piyanisti izlerken bile böyle hissetmiştim. sevdiğin herkes ölmüş, tutkun olduğun piyanoya elini süremiyorsun, dünya o kadar boktan ki seni ırkın/dinin yüzünden öldürme peşindeler, başına o kadar şey geliyor, yıllarca debeleniyorsun. bu adam neden kendini öldürmüyor yahu demiştim. sanırım ben olsam daha ilk sezonda andrea gibi çekerim emaneti, severim adaleti kashdka
walkingin sonraki sezonlarında biraz daha mücadele arzularını takdir ettim ama zombilerden çok insanların korkunçluğu ortaya çıktıkça gene neden intihar etmiyorlar döngüsüne döndüm ben.

Ben hazırlık yapıyorum zaten. Survival önemli.

@burya

tabi ki farklı yani haberlere bakınca içim sıkılsa bile istersem yıllarca gram haber izlemeden mutlu mesut yaşayabilirim sadece kendimi dizi, film, bilgisayar oyunu ya da ne bileyim sanat spor vs onlarca değişik şeyle mutlu edebilirim. İstediğim güzellikte yiyecek yiyebilirim, arkadaşlarımla oturup iki bira içip muhabbet edebilirim. Bunlardan kaçını zombi istilası gibi bi durumda düzenli yapabilirsiniz? Yani tamam şu an ülkenin içinde bulunduğu durum kötü ama yaşanamaz değil çok farklı şeyler bence

@nundu : walking dead'e bakarsan zaten seninle farklı şeyler yapmıyorlar aslında. herkes kendi dünyasını kurmaya çalışıyor. dışarıda zombiler dolaşırken duvarları sağlam olduğu müddetçe hayatını keyfini çıkarıyorlar. sevişiyorlar, yemek yiyip eğleniyorlar vs. bana dokunmayan zombi bin yaşasın misali.

tabi ki! hatta arkadaşlarla aramızda "Zombie Apocalypse" planımızı bile yaptık. herhangi bir durumda kim nereye gidecek, elektrik nasıl sağlanacak falan hepsi belli.

Senin mantığına göre dünyanın en az yarısı intihar etmeli. Neden etmiyorlar? Çünkü yaşama arzusu bilinçli değil, ölüm yaşamın bir alternatifi olmadığı için bu insanların yaşama devam etmelerini sorgulamak saçma.

Amazonlar.

orta asya

Macchu picchu

istediğin kadar spesifik değil sanırım ama sibirya ve orta asya. bu bölgelerdeki herhangi bir köyde birkaç hafta geçirmek isterdim. sibirya'da ormana dalmak, ayılarla ve kurtlarla takılmak da isterdim ama muhtemelen karın buzun içinde hayvanlar gödümüzü parçalardı, o açıdan pek gerçekçi bir istek olmaz sanırım bu. gerçi oralarda yaşayan insanlar var sonuçta.

cengiz aytmatov'un romanlarında geçen köyler işte. bundan ala doğal alan olamaz benim için. onlar orta asya'daydı. ben bi de bu yakutsk taraflarında, sibirya'nın taaa içlerinde takılmak isterdim. o kadar. en çok istediğim şey bu hatta. illa sibirya olmasına gerek yok, rovaniemi'nin az yukarısı, ne bileyim murmansk falan da olur. hatta rusya vizeleri kaldırırsa ve param olursa gideceğim ilk yer leviathan'ın da çekildiği teriberka köyü olacak.

trans-sibirya ekspresiyle kışın pasifik okyanusuna kadar gidip gelmek isterim. angela merkel'in hayali de buymuş gazetede okumuştum baya önce.

Latin Amerika. En çok da Patagonya.

Alaska kış mevsiminde tabii :)

everest'e tirmanmak

edit: herkes birden fazla soylemis ben de ekliyorum :)
machu picchu, salar de uyuni ve patagonya

hong kong, japonya, norveç, isveç.

@pangea yaw hocam aciklamayi bi okusaydin :(

Benim şu an imkanim olsa gormek istedigim yer volgograd şehrinde motherland calls heykeli. Stalingrad savasinin anısına yapilmis 91 metrelik heykel, dusuncesi bile insani hayretler icinde birakiyor, gormek cok isterim.

i.hizliresim.com

Resmi de bu

Landmark olarak devler merdiveni diyeyim
Trans-siberian +1
Japonya, Güney Kore
Kutup ışıkları

orta asya'da himalayalar'ın en yüksek doruklarının olduğu bölgenin havasını solumak isterdim. bisikletim de yanımda olsa... ohhş.

Pripyat'a gitmek istiyorum. Pripyat, Çernobil felaketinin yaşandığı şehir. 1986'daki kazadan sonra yüksek radyasyon nedeniyle boşaltıldığı için tam bir hayalet şehir statüsünde.

Şöyle bir yer: www.unknownworld.co

Madem orada yüksek radyasyon var, o zaman senin orada işin ne sayın mnakodğum derseniz şöyle açıklarım. Ben küçüklükten beri gizem meraklısıyım. Böyle Mısır piramitleri falan çok ilgimi çeker. Hazinesinde falan değilim işin, tamamen merak. Geçmişi hissetmek çok farklı bir duygu. Bu Pripyat'ta da geçmişi ve terk edilmişliği hissetmek mümkün. Bir gün bir kaza oluyor, bir kamyon dolusu asker geliyor ve sizi oradan alıp götürüyorlar. Her gün uyuduğunuz, yemek yediğiniz evi bir daha hiç görmemek üzere oradan gidiyorsunuz. Bu kötü bir tablo. Şehirde Sovyetler Birliği'nin dağılmadan hemen önceki halinin izlerini görmek de mümkün. Sadece kitaplardan öğrendiğimiz bir yönetim biçiminin son kalıntıları o şehirde. O yüzden gidip görülmeyi hak ediyor.

Phuket, Maldivler, Cancun, Mauritius'dam herhangi biri

erivan ve limassol. oralara da girmek zor diye başka bir şeyden değil :)
ne kadar vizyonsuzum he mi?

Ponte Vecchio
Dalhalla
Öresund Köprüsü

Rio De Janeiro -
brezilya

keops piramidi
büyük kanyon
norveç fiyortları
machu picchu

bu liste uzar gider birinci sıra piramitlerdir benim için

Norveç Fiyortları :)

Gokkafes yapilsin diye sinirlar degistirildi cunku. O yuzden oyle.

benim bildigim bir yerler sonradan sisliye dahil oldu. o ayri parcalardan biri (sariyer tarafinda olan) sonradan sisliye dahil edildi. salliyor da olabilirim

Mustafa Sarıgül'ün bir takım çakallıkları.

"1954'te ilçe olan Şişli ilçesi, 1987'de Kağıthane'nin ayrı bir ilçe olup ayrılmasıyla coğrafi olarak ikiye bölündü."
tr.wikipedia.org

angus diyenler olacaktır
baltazar şu sıralar popüler ama yemedim.
mano burgerde yedik güzeldi ama sanırım el değiştirdi.
burger joint fena değildi.

baltazar - karaköy
burgerlab - karaköy

seyler.eksisozluk.com

favorim j burger

Peki bunlar hangi semtlerde onlari da yazar misiniz

Edit: Atilan linkte hepsi var sanirim tesekkurler

Gezmeye geldiğine göre Bebek tarafına muhtemelen gidersin. İzmir ile kıyaslama yapamıyorum ancak o tarafta Nusr-et Burger var, kesinlikle öneririm. Lokum Burger'i şahane. Başka çeşitler de var. Fiyatları 28-34 TL bandında görünüyor yemeksepetinde.

baltazar'a kesinlikle gitmeyin, hala nasıl giden var aklım almıyor. başlığını biraz okursanız anlarsınız ne demek istediğimi. angus +1

Bir suru yeni nesil hamburgerci ciksada ben klasikten yururum jburger derim.simdi kalkip 50 km yol gidip yiyecegim gorunce dayanamadim.

virginia angus tabii ki de

virginia angus + 1

ama eminönü'ndeki.

Besiktas biber burger guzel. Romesco soslu favorim.

Baltazarda at eti cikmisti ya hala giden var mi.

varunanin mundo burgerine iyi diyorlar

eminönü, virginia angus +5. o ayarda ya da daha iyisini bilen varsa yazsın lütfen, ben bilmiyom.

Hisarüstü-Ayı

Bana nedense kirintidi burger cesitliligi guzel geliyor. Muthis super mmmh kendimi kaybettim olmuyor ama mesela sunshine burger diye bisiysi var, kozlenmis patlican filan var icinde, hosuma gidiyor oyle. Baska abik kombinasyonlari da var.

Ama virginia angus, eminonu, bi +1 de benden.
Bir de mano burger fena degildi.

daily dana. üç tane şubesi var artık hangisine yakınsan: www.dailydana.com.tr

virginia angus'un eminönündeki ilk(esas) yeri daha mı iyi yahu? Ben hep Nişantaşındakine gittim mesela.

fiyatı burger + patates 23-25tl civarında hatırladığım kadarıyla, + içecek işte 30 olur ya da azıcık geçer.

at etini yenilmez yapan ne ki

@blacksky

www.eksiduyuru.com

baltazar cidden kötü

Ben hala 100 ve üzeri rakamları söylerken karıştırıyorum
Bir anda pat diye onbinyediyüzseksenaltı diyemem mesela

affect effect

toefl'dan +100 aldim ama bu ikisini yazmadan bi dusunuyorum her seferinde :)

quite - quiet

Karıştırmıyorum da yazışırken doğru mu yazdım diye kontrol etme ihtiyacı duyuyorum hep.

simply merely ve acknowledge kelimelerini bir türlü kafamda oturtamıyorum. toefl 90+

dessert-desert. hangisinin tatlı, hangisinin çöl olduğunu biliyorum ama telaffuz ederken bir duraksama gelmiyor değil.

september-october-november
tuesday-thursday
twelve-twenty

bu üç grubu bir türlü pat diye söyleyecek kıvama gelemedim. bir an duraksamam gerekiyor kafamı toplamam için.

ya çok komik ama arada he ve she yi karıştırıyorum :D ablamdan bahsederken "he" demişlğim var ya da başkaları için farklı zamir :D yani bu bilmemek değil de niyeyse bizde böyle bir ayrım olmadığından herhalde

bu tür karıştırmaları daha ziyade türkçede yaşamaya başladım, yediğim tek nane de karıştırmak değil bu arada.

ama ingilizcede bahsettiklerinden ziyade telaffuzda tutarlılığım eksik. mesela advörtismınt diyen biri muhtemlen dayrekt değil dırekt diyordur. hani saykayatrri diyen de var, saykiyetri diyen de. aythır iithır.

sıoord demeyi (sword) sonra öğrendim.


bazen bir kelimenin isim ve fiil hali farklı okunuyor. address mesela. ya da bana öyle geliyor. ıdressing this relatively new problem - residing at an unknown ædress.


where's at benim sonradan öğrendiğim ve beni zorlayan bir kullanım:

where's the party at? demezdim de where's the party derdim.

where's this love that everyone's speaking of diyen tim booth neden orada where is this love at demiyor, bilemiyorum. parti olup bitiyor diye mi?

amarigalılar i want for you to elaborate on how to solve the problem at hand der diyelim ki.

ama benim öğrendiğim i want you to elaborate on bıdı bıdıdır.

bunlar aynı şekilde i would like for you to hede hödö der ve benim öğrendiğim yine sadece i'd like you to dur.

sonra they say it's crazy which it is anlarım da i can't find the 2nd ed. of this book which it is still being published anlamam. which is still being published derim. ama which it is diye bir olay var ingilizcede. which it daha doğrusu. bana hep olmaması gereken yerlere dekoyuyorlar gibi geliyor.

kimisi on the street der kimisi in the street ben bazen farkı anlamam. gerçekten prepositionlarda benim anlamadığım bir esneklik var. in the plane, on the plane. bazen anlar gibi oluyorum, sonra uçup gidiyor.

*son yazdıklarım (which it, i want for you to) amerika'da artan sayıda hispanik yüzünden mi böyle oluyor diye düşündürtmeye başladı bana.

Ressam, oyuncu ya da ic mimar olmak isterdim

Uçak bakım mühendisiyim(tamirci)
Gene Uçak bakım mühendisi olmak isterdim

darwin gibi gezgin bir biyolog bilim adamı ya da çok önemli çalışmalar yapmış prof akademisyen tarzı bişey olmak isterdim ama bu gidişle esnaf olucam:)

sanatla ilgili olmalı. ressam, heykeltıraş gibi. çok iyi olmalıyım ama, öldüğümde hayatım anlatılmalı.

bence insanlar kafalarındaki mesleği oluştururken asla toplumdaki saygınlığını düşünmez. yani o kadar hayallerinin peşinde olan insanlar bunu önemsemez.
neyse ki -uzun yıllar aç kalmama rağmen- çocukluk hayalim olan mesleği yapıyorum. ne olduğunu söylemicem ama :)

tam zamanlı yazarlık.

Ben kutuphanede calismak isterdim ya da kirtasiyem olsun.kitaplari cok seviyorum her yer kitap koksun :)
Ya da cafe pastane tarzi bir yerim olsun guzel kucuk sevimli bir yer.

isletmeci olmak isterdim.

müzikten para kazanmak isterdim. ara ara kazanıyorum ama tüm vaktimi buna ayırmak çok daha güzel olurdu.

antrparantez, şu anki mesleğimden de şikayetçi değilim. sadece en sevdiğim şeyden tam zamanlı para kazanmak güzel olabilirdi.

nörobilimci olmak isterdim

balerin olmak isterdim, küçükken söyledim beni gönderin diye de dikkate almadılar.. şimdi sanat tarihçisiyim.. bunu da isteyerek seçtim tabi

bi de nocturness'in dediklerine katılmakla birlikte ne iş yaptığını çok merak ettim :)

futbolcu. ah ulan ah.

anne olmak isterim. evde tüm gün çocukla oynamak, el işi yapıp öykü okumak sonra pasta yapıp onu süslemek falan böyle şeyler güzel geliyor. ama büyüdüklerinde iş zor.

okuduğum bölümden memnunum, yine psikoloji okurdum. sosyolojiyi tarihi antropolojiyi falan da seviyorum, onlar da olabilir.

@nocturness
Ben de çocukluk hayalimle ilgili eğitimi alıyorum ama bu tıpın zor olduğu ve sayısal alanda en yetenekli olduğum konu olsa da genel olarak sözelde daha iyi olduğumu değiştirmiyor. Yani şöyle ki 5 yaşımda büyüyünce ne olacaksın diye ilk kez sorulduğundan beri bilim adamı diyorum. Orta okul liseden beri de farmakolog diyorum. Tıp bunun için ilk adım. Ama ilber ortaylı gibi bir tarih profesörü ya da ülkelerin tarihiyle ilgili araştirma yapan bir hoca olsam daha mutlu olurdum çünkü fende de çok iyi olsam da tarih ve coğrafyam çok daha iyi ve çok keyif alırım ikisinden de. Ama hiçbir zaman hayalim bu olmadı çünkü benim için hobi daha çok bu konu.

balerin olmak isterim galiba. hayat koşulları beni de tıp fakültesine sürükledi

makine mühendisiyim.
yine makine mühendisi olmak isterdim.

sinema elestirmenligi, makine muhendisiyim.

3d tasarımcı olmak için yırtındım bayadır, oldum gibi. ilk gerçek işime ptesi başlıcam inş sıçmam :)

eksiduyu.ru

diplomat olmak isterdim.

Oyun tasarimcisi. Ozellikle belirtmek gerekirse dan houser'lik.

@bass solo

Tam sorduğum şey o değil benim. Yukarıda da yazdım çocukluk hayalim olan meslek için eğitim görüyorum ama her koşul eşit oksa daha kolay ve daha eğlenceli bir iş yapabilirdim. Ama bu dünyada şu an ki düşüncemle 100 kez tercih hakkım olsa 100'ünde de bu eğitim hattını seçerdim çünkü 5 yaşından beri hayalim bu.

Glastofest, coachella gibi müzik festivallerinin organizatörlüğü


Rockstar olmak :(

Dilbilimciyim.

şovmen olmak isterdim

çocukluktan beri çok istediğim iki şey vardı, biri bilişsel psikoloji alanında çalışmak diğeri de pastacı olmak. pastacı olacağım bu gidişle.

motorsporlari, tercihen ralli.

dünyaca ünlü bir müzisyen, f1 pilotu, mars'a giden bir astronot ya da plastik cerrah olmak isterdim.
tıp okuyorum, plastikçi olacağım eğer başka bir branşı daha çok sevmezsem.

yazarlık yapardım.
oturur düşünür yazardım.

Farmakolog ol. Doğruyu ortaokulda bulmuşken, yalpalama şindi.