Ekşi Duyuru

google scholar

Kesin birşey bulmak zor. Eğer kendisi yazip koymuşsa üniversite sayfalarındaki kişisel sayfasi. Ya da yokte tanidik varsa yoksis üzerinden bakar. Ama çoğu kişi yoksis formlarini tam doldurmuyor

web of science, scopus, google scholar

www.hm.com

bu ikincisi scuba kumaş bunu çok beğendim

www.hm.com

www.hm.com

bunun da yakası hoş

www.hm.com

bu da basic bi arkadaşımız, fiyatı da uygun.

www.hm.com

gap'ın var bir sürü. çakması pazarda 25-60 orijinalı mağazasında 150-200e satılıyor.

nereden alındığı önemli değilse sosyete pazarlarına bak. kesin vardır.

Dün bizzat h&m de gordum, 40 liraydi

Pazarlarda cesit cesit var. Dandik de degilll

jack&jones.kalıpları da slimfit olduğundan güzel duruyor.

kitlesel mallık

Daha eglenceli olan cikan her guncellemeyi telefona yukleyip telefondan modifiye sahin uretenler.sonrada telefonun pert olmasi.

Kesinlikle abartı, özellikle sıfır halindeki özellikleri dahi kullanmayan insanların yeni güncellemelere bu kadar heyecanlanması merak etmesi saçmalık, duvar kağıdını değiştirmeyen, panoramik bir fotoğraf çekmeyen, note serisi cihazlardan ilk günden başka hiçbir zaman kalemini yerinden çıkarmayan o kadar çok insan var ki, hele ki bunlar bişi değil telefonuna bankalarının uygulamalarını bile kurmayan adamlar var.

Mesela ssg'nin heyecanlamasında bir sorun yok adamın yazdığı entryden o telefonu inciğine cinciğine kadar kullandığı belli oluyor, ama kuzenlerimin falan heyecanı çok yapmacık duruyor, sen online iddaa oynayan adam telefona tuttur bilyone uygulamasını kurmayan adam yeni güncelleme için neden bu kadar heyecanlanırsınki? :D

Evet abartı, saçmalık.

apple için konuşuyorum: bazı uygulamaların işlevselliğinin artacağını umut ediyordum, veya pil tüketimini iyileştirmiş olabileceklerini, bu tür sebeplerle güncelliyordum. IOS8 ile kafama dank etti artık, çok önemli değişiklikler olmadığı müddetçe güncelleme yapmayacağım bundan sonraki telefonlarımda. Varsın o ayarların üzerinde kırmızı renkli 1 görünsün.

keşke IOS5'te kalsaydım diye düşünmekten alamıyorum kendimi; hiç olmazsa google map vardı.

Linkedin ile ik lara mesaj ata ata iş bulanlar var ama bayağı kasmak lazım. Ön yazı tarzında bir mesaj altına da cv eklenerek denenebilir. Benim çevremde tanıdık olmadan staj yapan bir arkadaşım var o da İTÜ de çap yapan biri. Kariyer.neti takan yok bence. Mail mesaj bu yollarla atın cv'yi.

Kariyer.net bomba zaten, bombos bi site. Umitli degilim ama aticam bulabildigim tum sirketlere. Bi de onyaziya ek olarak cv, transkript eklemeli miyim? Ne dusunuyorsunuz?

yönetmeliğinizi okuyun ve bölüme danışın önce. kış stajı kabul edilmeyebilir. bir tanıdık şart bence, ucundan kıyısından, olup olmadığını iyice düşünün. sonrasında naylon bile yapabilirsiniz.

3 üzeri ise eklenmeli. Değilse hiç karıştırmayın.

staj kordinatörüyle konuştum. Okulumda kış stajı yapılabiliyor. Ortalamam 3üzeri bu arada. Valla tanıdık yok, hiç bi şey yok hatta. Napıcam bilmiyorum. Kaldım öylece.

İstanbulda laboratuvar ister misin?

edit: olm sana staj ayarlayacağım belki? Torpilin olmak istiyorum belki? tik bile vermedin.

Yeni gordum :d

Bursa neden zor gelsin ki sana? Ailemi özlerim dersen deniz otobüsü var. Istanbulda nasıl yaşadığına bağlı. Tüm hayatın Okul-Ev ise sorun olmaz, bursada da İş- Ev olacak. Ama ne bilim her akşam asmalımescitte bir bağımsız müzik konserine giderim, film festivallerini kaçırmam, butik pizzacılarsız yapamam vs diyorsan zor gelir tabi.

Cok disari cikmayi seven biri degilim, istanbulda olmamdan kaynakli sanirim durum. Daha fazla Insan gordukce daha fena oluyorum. Sakin bir hayat yasiyorum genel olarak aslinda

ankara'ya gel ya. denize kıyısız insan popülasyonunu seyreltmemiz lazım.

Ders al :)evde ben bunu çalıştım, internetten ders dinledim...vs. leri düzeltmekle geçiyor ömrüm sıfırdan başlayan adamlar çok kısa zamanda bu kişileri geride bırakıyor.

bu parçada tremolo tekniği var . youtube da tremolo olarak aratıp bakmalısın. her gün 1 saat çalışmayla 2 ayda oturtur 6 ayda elinin sıradan bir hareketi haline getirirsin. gitar çalışmak aşırı sıkıcıdır. anlamsız notalar bütünlüğünü sürekli tekrarlaman gerekir. ama sonucunda klavye üzerinde yüzüyorsundur. şunu da ekleyim bu derece çalışmak sanat sanat içindir mantığıyla yapılır. asla dünyevi karşılığını bulamazsın , kimse dinlemez dinlese de anlamaz.

yani nota bilmeden klasik gitar çalmak olur mu bilemedim.
nota bilsen zaten şu soruyu da sormazsın.
gitarist değilim ama her enstrümanda teknik geliştirmek için yapılan şey bellidir: etüd. etüdler hem melodiktir sıkmaz, hem de sürekli tekrarlayan hareketler barındırır o tekniği geliştirmek adına.
senin de ihtiyacın olan şey, sağ el etüdleri.
linkte sevdiğim bir gitar etüdü var. sağ el geliştirmek için.
www.youtube.com

klasik gitar çalmak için nota ve solfeje çok hakim olmak lazım, metronomla sevgili olman lazım..vs. eksiklerini iyi bir hoca kapatabilir, ona gore etüdlerle seni yönlendirir. bence mutlaka ders almalısın ve iyi bir klasik gitar hocası bulmalısın. akustik, elektro ya da flamenkoculardan uzak dur. muhteşem bir enstrüman, ben yıllarca çaldım, ara verince çok çabuk körelir, enstrüman işi nankördür biraz, çalıştıkça daha çok zevk verir, yorum üzerine de konuşabileceğin birini bul hatta. kolay gelsin.
www.youtube.com

Beni biraz sabit fikirliyim bu konuda. Klasik gitar müziği çalacaksan elektro gitarı ve penayı bi kenara koyacaksın.
Etüt konusunda internet maden gibi. Bir parçayı tamamen deşifre ettikten sonra olduğundan yavaş çal, hızlıdan ziyade yavaş çaldığında daha çok hata yaptığını göreceksin.
Tremolo denmiş. Tırnaklarını gereğinden fazla uzatma, seni yok yere zorlar, buna rağmen hala zorlanıyorsan gitarın köprü tarafına tellerin altına bir bez sıkıştır öyle çalış. Hem tekniğin gelişir hem de ürkekliğini alır. Tekniği oturtup bezi çıkardığında daha kararlı ve baskın sesler çıkarırsın.

bana bi mesaj atin, su anda cevap veremem ama cevap vermeye calisirim en kisa zamanda.

Almanyada yüksek lisans yaptim ve aileden cok zor durumda kalmadikca destek almadim. Ilk yaptigim yüksek lisansa gelmeden önce türkiyede calisip para biriktirmek oldu, calistigim isin de egitimim alaninda olmasina dikkat ettim ki ayni zamanda tecrübe kazanayim. Mastera basladigim ilk sene cok zorlandim. Almanca ve is tecrübesi is bulmak icin önemli. Master dersleri de agir oldugu icin bir türlü ayarlayamadim. Bir süre biriktirdim parayla idare ettim, sonraki kismini da türkiyede kredi cektim. Okul yaz tatiline girdiginde de türkiyede calistim kredi borclarini ödemek icin. Alanimda tecrübem arttigi icin almanyada is buldum ama ayni zamanda hem calisip hem okudugum icin master cok uzadi. 2 senede bitmesi gereken master 4 seneye cikti. Bu durum cok riskli, ekstra bir aksilik ciktigi taktirde herseyi cöpe atip master egitimini birikmayi göze almak gerekiyor. Almanyada calisirken en cok yasadigim problemde calisma izni konusu oldu. Almanya yasal olarak ögrencilere maksimum 90 tam (180 yarim) gün calisma izni veriyor ve fazlasi mümkün degil. Kacak calismak ise cok zor. Alman calisma bakanligina calisma izni basvurum da reddedildi "eger sana calisma izni verirsek okulunu birakirsin" gerekcesiyle.

Simdiki aklim olsaydi yine ayni sekilde türkiyede tecrübe edinip, almanyada üniverstelerin sundugu is olanaklarini degerlendirirdim. Üniversitelerde bir is buldugun taktirde (Kütüphane, Bilgi islem vs) calisma izni almak zorunda olmuyorsun. Bazi üniversitelerin cesitli sirketlerle ortak arastirma projeleri oluyor onlar da bir secenek olabilir. Bu is ilanlari üniversite ögrenci topluluklarinin web sitelerinde, okul sitesinde yada ögrenci panolarinda olabiliyor(veya okul international ögrenci topluluklarina mail atarak bilgi alabilirsin). Tabi bu tarz isler icin de deneyim ve dil öne cikiyor.

Her türlü zorluga ragmen denemeye deger, en kötü ucak biletini alip geri dönersin. Mezun oldugum okula baktigimda durumu bizden cok daha zor olan pakistan, vietnam gibi ülkelerden gelen bircok ögrenci bi sekilde basariyor.

Bazen metrobus falan cok havasiz oluyor, inip bir sonrakine biniyorum.

Üzerinde mont falan oluyorsa çıkar onları bindiğinde. Bir de aklıma indikten sonra tişörtünü değiştirmen geldi. Çantanda bi tane yedek bulundur, otobüsten falan inince bi yerde hemen değiştiriver terli olanla kuru olanı. Biraz saçma ve zor olabilir ama en azından hasta olmanı engeller.
imuneks ve vitamin alabilirsin artı olarak.

aynı dert bendede var. 7-8 senedir sırtımda cantada atlet ve tsort taşırım.terlediğimde 2 dakıkada değiştirirm.hasta olmaktan daha iyi.bi deneyin.

Teşekkürler

hava soguk diye kalın giyiniyorsan eğer önce bir tişort ustune ince bi hırka falan üstüne de montunu giyebilirsin sıcak bastıkça çıkarabilirsin ya da cam kenarında durup oradan gelen havayla idare edeceksin ama o da kalabalıklarda zor

Google'da chalcopyrite leaching diye arayınca sürü sebil paper çıkıyor. Bunlar iş görmüyor mu?
www.google.com.tr

ev arkadaşımın işiydi, söylerim ona hemen

(bkz: esansiyel tremor)

dideral alınca geçiyor mu deneyin.

beyin tomografisi cektirsene kist falan da olabilir bende var ben de titriyorum alakasız

Bu diderali keyfime gore alabilir miyim? Bi de dozu ne olmali?

tansiyonunu ölçtür. troid hormonlarına baktır.

dideral alacaksan yarim basla. ama bir norolog'a gitmelisin. kendisinin reçete etmesi en uygunu olur. tansiyon düşükse, dideral daha da düşürebilir, kalp atım hızın 60/dk altındaysa bradikardi yapabilir dideral.

bir hekime danışmadan dideral kullanmamalısın.

Teşekkürler.

Kalp atım hızım 85 çıktı. Normal heralde

eskidir ama ti 89'u bir incele

casio dünyasında
FX-9860GII, algebra ve classpad

ti dünyasında
tüm modeller makbuldür =)

Cok pahayliymis bunlar :d. 3.dereceden polinoma devam :d

(bkz: casio classpad 330)

PV=nRT
hesapliycaksin, tablosu var mi bilmiyorum.

İdeal gaz davranışı kabulu yok aradığım soruda. O yüzden gerçek değeri bulmam gerek.

Tesekkurler

otellerde müşteri ile diyalog kurabileceğin bir işe gir, gayet etkili.

Okul acayip zamanımı alıyor. Kafamı kaldıracak vaktim olmuyor genelde,

okulda yabancılarla konuş.

Couchsurfing'e üye ol. Evinde ağırlamasan bile şehrine gelen turtistleri gezdirebilirsin. Merak etme onların da ingilizcesi tarzanca. Ben öyle yaptım uzun süre, çok işime yaradı

online multiplayer bir oyuna basla ve bir gruba katil. (guild, clan vs) teamspeak tarzi programlarla iletisim kurarken once bocalasan da sonra bir bakmissin muhabbete dahil olmussun.

Bilgisayar oyunu ve film izleyerek ileri derece ingilizce öğrendim. Turistler ile rahat rahat muhabbet edebiliyorum.

@cetoxim
İng altyazı mı, tr altyazılı mı yoksa altyazısız mı izledin?

Couchsurfing'in regular meetinglerine git. Oradan arkadaş edinip evinde ağırla. Bende Fransız bir çocuk 9 gün kaldı. Çok faydası oldu.

@sapkasiz cikmam abi
önce türkçe altyazılı, sonra ingilizce türkçe altyazılı, şimdi de altyazısız izleyebiliyorum. çok güzel oluyor lan, dizi film çıktığı gibi altyazı aramadan izlemek şahane.

boş iş. boş adamlık.

ikinizede +1

futbol muhabbeti boş ama şike olayı türkiyenin durumunu anlattığı için çok da boş değil.

ssg kaliteyi falan boşverip hit için sözlüğü ergen yuvasına çevirdi. o yüzden nerede beyinsiz, spor ahlakını geçtim direkt olarak ahlak kavramı hakkında hiçbir fikri olmayan, futbol adam bıçaklamaktır diyen barzo var hepsi sözlüğe doluştu. en seviyesiz forumlarda bile bu kadar iğrenç tartışmalar görmüyorum ben.

tüm bunlara ek olarak link yalvarıcıları var bir de, google'a hede hödö izle yazmaktan aciz tipler. sporun her türlüsünü severim. geçtiğimiz yıla kadar sözlükte maç başlıklarını okumak, izleyemediğim maçları sözlükten takip etmek benim için çok büyük keyifti. o zaman da mal vardı ama bu kadar yoktu. şimdi lanet olsun diyorum ne zaman maç başlığına girsem.

abi hayır anlam da veremiyorum ya. bak a 101'i yağmalayan yamyamları bile anlıyorum bir noktada. ama iki insan tuttuğu takım yüzünden nasıl birbirinin anasına bacısına küfreder, sporda alınan başarıyı nasıl tecavüz gibi iğrenç bir şeyle özdeşleştirip bundan gururla bahseder aklım havsalam almıyor. toplumun geneline yayıldığı için farkına dahi varılamayan çok ciddi bir ruh hastalığı bu bence.

böyle konuştuğuma bakmayın, ben de stadyumda el çırpıp gol kaçınca çığlık atan birisi değilim. rekabeti, yer yer çirkefliğe varan sürtüşmeleri, ortalığı inletmeyi falan severim. ama metroda birsürü insanın içinde ANANIN AMINA KOYAYIM diye tezahürat yapmak, sikmeli sokmalı futbol konuşmak ne bileyim abi iğrenç ya. öyle böyle değil feci tiksiniyorum. bu küfürleri normalde ederim ama sporla, futbolla bağdaştıramıyorum.

Pescador +1

Tamamen aynısını düşünüyorum her cümlesine katılıyorum.

Adaleti, ahlak ve etiği geçtim. Pozisyon yorumlarındaki iki yüzlülükleri de geçtim. Bir insan başka bir insana sadece rakip takım taraftarları oldukları için nasıl "orospu çocuğu" diyebiliyor onu anlayamıyorum. Hayır maç izlerken ya da başka bir şeyde o konsantrasyon ile ağzından kaçıyor, o küfrü edebiliyorsun ama o temalı tezahüratlar veya entryler anlık refleks değil. Bildiğin planlı kafada kurulan nefret. Garip

spor kanalını takip etmiyorum o yüzden her gün debe listesine giren tuğla gibi beşiktaş entryleri hariç futbol yazısı görmüyorum. size de tavsiye ederim.

not: futbol izlemeyi severdim. türk futbolunun geldiği noktada gereksiz bir zaman kaybı olarak görüyorum.

bilirsin, maça küfretmeye-bağırıp çağırıp rahatlamaya(!) giden tipler var.

ha bunların evde olup pek ses çıkaramayanlar burada rahatlıyor işte.

Verirler

Kurs bana bağlı olduğun ilçenin trafiğine gitmen gerek demişti.

vermezler.
sürücü kursunun bağlı bulunduğu ilçeden alacaksın.

Ünlü ressamların tablolarından eskiden ben de bir şey anlamazdım. Sonra sanat tarihine biraz bakınca anlamaya başladım. Olay doğrudan hissetmek değil zaten, önce bilmek, bildikten sonra anlamak, anlattıktan sonra "Vay be, adamlar ne düşünmüş" demek.

Örneğin, en ünlü tablolardan biri ve en ünlü ressam. Picasso'nun Guernica'sı.
www.museoreinasofia.es
Buna bakıp çok bir şey anlamak mümkün değil. İlk başta konudan başlayalım. Guernica kasabasının Nazi Almanyası tarafından bombalanmasını anlatıyor. Ama bomba falan görünmüyor ama örneğin, yerde yatan insanın veya sağdaki kollarını kaldıran insanın yüzündeki ifadenin nedeni belli oldu. Solda da aynı şekilde ölü çocuğunu kucağında tutarak ağlayan bir kadın var. Aynı şekilde oradaki öküz başı da, "Sadece insanlar değil, hayvanlar da telef oldu" kısmını anlatıyor.

Ama hala bir şeyler eksik, bu resim daha etkileyici ve daha duygulu, gerçekmiş gibi yapılabilirdi, değil mi? İşte, burada akımlar devreye giriyor. Picasso kübizm akımının en büyük temsilcilerinden biri. Kübizm analitik ve sentetik kübizm olarak ikiye ayrılır.

Örneğin, şurada mandolin veya gitar çalan bir kadın var, şekli deforme
www.visual-arts-cork.com
Burada, kübizmi anlamak için ilk başta iki şeyi bilmek gerekiyor.
1. Kendisine yol açan akım fovizm akımı. Fovizm, vahşilik demek Fransızca. Fovist ressamlar da daha önce diğer ressamlar renklerin birbirine uyumunu, resmin daha sakin olmasını gözetirke, fovlar cart diye tüm tabloyu aynı ve parlak renge boyamış. Örneğin, aşağıdaki resim çoğunlukla cart kırmızı
upload.wikimedia.org
Aynı zamanda masanın şeklinde de deformasyon var. Kübizm, nesnelerin doğal şeklinde ve renginde olmamasını fovizmden alan bir akım.

2. Bilim: Kübizm bilimden oldukça etkilenen bir akımdır. Kübizmle aynı dönemde çok fazla atomla ilgili çalışmalar var. Atom bombaları gündemde, atom artık bölünemeyen bir parça değil. Hem maddenin parçalaya parçalaya o atoma geliyorsun, hem de o atomu parçalayarak çılgın bir enerji elde ediyorsun. İşte analitik kübizmde de bir atomlara ayırma felsefesi var.

Gitar çalan kadına dönelim, resim atomlarına ayrılmış ama hala şekil görülebiliyor, henüz soyutlamaya varılmamış.

Bir de sentetik kübizm var. Bu da analitiğe tepki olarak doğuyor. Her şey daha bütün ve birleştirici. Aslında o atomlara ayrılıyor ve o atomlar daha sonra yeniden birleştiriliyor.

Gelelim, Picasso'ya. Picasso bilimle de yakından ilgili. Uğraşmasa bile anlamak istiyor ve hevesli. Bu dönemde Albert Einstein 4. boyut kavramını ortaya atıyor. Hepimizin eni, boyu ve yüksekliği var ama 4. boyut da zaman; zaman içinde en, boy ve yüksekliğimiz değişiyor. Picasso da bunu resimlerine katmak istiyor ve "Peki, bunun zamanı nasıl olacak" diye düşünüyor. Buluyor, mankenin etrafında dönerek ve eğilip doğrularak çizmeye, boyamaya başlıyor. Böylelikle bir burnunu tam görüyor, bir gözünü yandan görüyor, vb. Ve ortaya bu çıkıyor.
uploads6.wikiart.org

Resmi bu şekilde yapmanın bir açıklaması daha var, o da resimden heykelciliğe geçiş yapma evresi olarak algılanıyor. Resim gibi gördüğü yerden yapmıyor, heykel gibi üç boyutlu da değil; bir ara form.

Bu dandik resim açıklamadan sonra bir "Haaaa" dedirtecek anlam kazandırmıştır sanırım.

Guernica da aynı şekilde Picasso'nun zaman boyutunu ortaya koyduğu ve sentetik kübizmi kullandığı bir eseri. İşte, bu yüzden bu kadar değerli ve bunları öğrenince insan bu zeka karşısında duygulanmadan edemiyor.

Bundan sonra anladım ki, eğer dünyanın beğendiği resim karşısında bir şey hissetmiyorsam, bunun nedeni altındaki hikayeyi bilmemem.

azizim sanat, sana bir şey öğretmez / hissettirmez zaten, dünyanı yaşanır kılar.

Romantizm(özellikle caspar david friedrich) ve neoklasisizm(mitolojik unsurlar içerenleri) akımı içerisinde bulunan resimler oldukça ilgilimi çekmekte. Uzun süre bakıp, yazarın anlatmaya çalıştığından ziyade, kendi çıkardıklarını düşünmek güzel olabiliyor.

ünlü ressamlar derken?

öyle resimlere bakıp, bir şeyler anlamak, bir şeyler hissetmek kolay değil. öncelikle bunların bilgisine sahip olman, kültürünü bilmen gerek, göz aşinalığı, göz eğitimi gerekli. bu da yavaş oluyor.

sanat tarihi okuyacaksın, bol bol müze ve sergi gezeceksin. yavaş yavaş iyi, kötü, eh kıvamındaki resimleri ayırmaya başlayacaksın. klasiklerin değerini anlayacaksın.

ancak bir de diğer taraftan mona Lisa'nın karşısına geçip beğenmen için hiç bir şey gerekmiyor. en cahil en alakasız insanda bile çeşitli duygular, düşünceler uyandırır, beğenilir. bu tarihle, mekanla, kişiyle değişmez. bir anlamda klasik eserin tanımı da budur.

Şimdi daha mantıklı geliyor. Teşekkürler cevaplarınız için.

yurtdisinin neresi? dünya cok büyük bir yer. dindar her yerde dindar.

insanlara ideolojik olarak bakış yok. diğerlerine nasıl bakıyorlarsa öyle bakıyorlar ama son dönemde ışid ile birlikte yine islamofobia ları tavan yaptı ayrı..

Sorumu lokasyon--->cevap şeklinde cevaplamanızı istemiştim.

yurtdışı derken?

avrupa'da ateizm bazı yerlerde çok yaygın olmasa da dinsizlik çok yaygın mesela.

şeriat yönetimlerinde ise ateistim diyeni "sevabına" öldürürler.

bir de şu demografi var: tr.wikipedia.org

çoğu çok rahat. ama türk olduğunu biliyorlarsa biraz şaşırıyorlar siz içki de mi içiyorsunuz nasıl yani müslüman değil misin gibi sorularla karşılaşabiliyorsun

çek cumhuriyeti>ateist olmayanlar azınlıkta. bir dine ya da yaratıcıya inanıyorsan azınlıkta kalıyorsun.

polonya>türkiye'den farkı yok

öldürüyorlar - bknz: isid toprakları

abd'ye ilk zamanlarda avrupa'daki baskıdan kaçan çok fazla aşırı dindar grup gitmiş. halen oldukça dindar bir toplum, o yüzden de hiç hoş bakmıyorlar genel olarak. ateistlerin vatandaşlıktan çıkartılmasını falan isteyenler bayağı var. koyu katolik güney amerika ülkelerinde de pek iyi baktıklarını zannetmiyorum, mesela brezilya'da bayağı bir ateist nefreti var. ama ateist sayısı düzenli olarak artıyor g. amerika'da. avrupa (özellikle iskandinavya), kanada, avustralya, yeni zelanda'da falan bayağı ateist var ve kötü bakılmıyor bildiğim kadarıyla. hindistan'da insanlar oldukça dindar, orda da çok iyi baktıklarını zannetmiyorum. budizm agnostik sayılan bir sistem, ama oralarda da insanlar çok dindarlar ve aynı şekilde dindar olmayanlara pek iyi gözle bakılmıyor. ateizm veya din değiştirme sadece bazı müslüman ülkelerde suç kabul ediliyor ve hatta ölüm cezası verilebiliyor, bu da islam dünyasının bakış açısını özetler herhalde. şu haritadaki kırmızı ülkelerde ölüm cezası var ateistlere: goo.gl

Mezun degilim okuyorum su an.

kafanda soru işareti kalmasın, fırla bir ösym merkezine öğrenci belgenle.

e devletten çıkarabilirsin.

İndirim dönemi, markafoni, limango öneririm.

koton
de facto

Pazar, ikinci elciler.

Denemeden bir şey alamıyorum ne yazık ki.

Koton gibi markalar indirimde pazar fiyatına Düşüyor

şu sezonda alışveriş yapma, mevsim başlangıcı herşey pahalı olur. bekle şubatı gör herşey daha uygun olur hem de tüm kış herkesin üzerinde gördüğün şeyleri almamış olursun.
ben erkek modasından çok anlamam ama erkek kardeşimden gördüğüm kadarıyla bildiğim şeyler şöyle: iyi bir deri montun olsun, erkekler için can simidi gibin bişey. bedenini ve kesimini bil. misal bizimki zayıflıktan ölüyor sadece belli markaların slim fitleri oluyor ona bunları da ezbere biliyor direk oralara bakıyor. yine pantul boy beden filan giy çıkar dene öğren-ama şimdi alma :).
bi de klasik outletlere bak diycem

Şubata kadar bekleyemem ne yaZık ki, şu sıralar bakmam lazım :)

Bi de böyle kuytularda, pasaj içlerinde falan markasız ya da fabrika artığı ürünler satan yerler oluyor, onlara bak.

beyoğlu pasajı'na ve yakınlardaki pasajlara bak. illa ki bir şeyler bulursun.

denemeden alamıyorum demişsiniz ama tüm internet sitelerinde koşulsuz şartsız ücretsiz iade var.. yazılan siteleri kullanın bence

lcw'den giyinirim hep

bulamazsam da: rodi, mudo onlara bakarım.

Markafoni, morhipo onlara bak o zaman.

Coklukla koton outlet

indirim takip et.. internetten de alabilirsin.. onun dışında güzel şeyler bulmak zor.. saçma sapan kumaşlara güzel modeller dikiliyor.. güzel kumaşlara da saçma modeller.. almak bile istemiyorum çoğu zaman..

ayrıca asıl mesele artık paranın değeri kalmadı.. her şey çok pahalı.. o sebeple 70 tl bize çok görünüyor ama maalesef bi değeri kalmadı artık o paranın..

bershka

mudo

colins

koton

semt pazarları

eğer kaliteli mal ile kalitesizi ayırt edebiliyorsan lcw defacto iyi seçenekler. çoğu ürünleri dandik iki yıkamada götü başı salıyorlar falan ama hem taş gibi iyi hem de güzel ürünleri de var seçmeyi bilmek lazım.

İstanbul'daysan Terkos ve diğer pasajlara mutlaka bak. Pazarlarda da uygun hoş şeyler oluyor.

beymen
yargici
mudo

pazardan allah korusun nazardan

pantolon:
loft, levi's, mavi

ayakkabı: adidas

gömlek, sweatshirt, polo t-shirt: mudo

mont: colin'sten aldım en son.

kazak: de facto'dan aldım en son bi tane.

iç çamaşır: pazardan.

benim kredi kartım yok ama böyle durumlarda işe yarıyor kredi kartı. mesela eskiden pull&bear bershka h&m'de falan uygun fiyata pantolon bulunurdu ama artık hepsi über slim fit olduğundan sadece levi's'tan alıyorum ben. hani 100-200 arası değişiyor ama 2 yıl önce 140 liraya aldığım kot hala pırıl pırıl, taksitle alabileceksen levis al, kalıp ve kesim konusunda hiç bi marka yanına yaklaşamaz bence.

onun dışında ne tarz seviyorsun bilmiyorum ama pull&bear bershka jack&jones tişört için, koton, hatta lwc defakto kazak için, h&m ise genel olarak güzel ve uygundur.

onun dışında ben genelde ayakkabıları internetten alıyorum, istediğim modeli daha kolay buluyorum.

genel olarak böyle yani.

öyle oluyor, özellikle sabah saatleri trafik yoğunluğu olunca genelde ona uymuyor zaten.

Yav arkadaş çıldıracam, geç kaldım sınavım var, sinirden gözlerim doldu

çünkü yaptırım yok. kaç defa 153'ü aradım, bana şu saatte geçmesi lazım diyorlar. onu internetten ben de görüyorum ama geçmedi diyorum, o zaman şikayet kaydı oluşturalım ayağı yapıyorlar. 2 gün sonra da personel uyarılmıştır "YAŞASIN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ" diye mail geliyor sadece.

normalde ana duraklarından iki yönlü de 15 dk.da bir kalkan otobüsü 30-40 dk beklediğim oluyor. tabi öyle olunca tıklım tıklım geliyor hatta bazen binilmiyor bile. 153'ü arıyorsun, şu an oraya yaklaşan bir otobüs var 2/3/5 dk içinde gelecek diyor. bir defa dedim kapatma 2 dk bakalım görelim ve tabi gelmedi. sistemde tam o durakta görünüyor falan diyor bir de dalga geçer gibi.

senede bir zam yapmayı hiç aksatmıyorlar ama..

@kalte sterne +10
hiç bir işe yaramıyor iett,
özel halk otobüsü muavinleri yaz beyaz masaya şikayetini bana bıdı bıdı konuşma diyor millete. işlevsiz bir kuruluştur.

kesin paralel, söylemleriyle hükümetimizi düşürmeye çalışıyor. yedirtmeyiz!!!

şaka bir yana geçenlerde debeye girmiş bi entry vardı bunun cevabı o, dur bulup geliyom.

ha buldum buyur eksisozluk.com

o konuda iettye ben de çok kırgınım :/

ama bunun sabah-akşam trafiğiyle ilgisi yok. adamların bazen o saatte otobüs olduğundan haberi olmuyor. siteyi açıp gösteriyosun 'bize öyle bi bilgi gelmedi' diyolar. arıyosun 'şikayet kaydı' oluşturuyolar. 'ben şikayet etmek istemiyorum çözüm istiyorum' diyorum. 'bizim başka bi yetkimiz yok' diyolar.

daha hiç yardımcı olmadılar. en son babam arayıp tehdit mi etmiş napmışsa bi sonraki otobüsü 10 dk erkene çekmişlerdi. tabi şöförün bundan haberi olmayınca yine mal gibi kalıyosun.

neyse belediye derdi bitmez. sınavın iyi geçmiştir umarım.

Yetişemedi.

yapi marketler, metro markette de gormustum. motosiklet magazalarinda da olabiliyor.

Bauhaus

Kadikoyde rıhtımda bankaların olduğu kısma gelmeden bir eczane var. Adını bilemedim. Ben Sadece orada bulabiliyorum.

Dostlar karaköyde matkapçıların hepsinde var.

havalı olması, cidden.

hiç donmadığı iddia ediliyor.

Standartının olması. Yapılan oyun veya uygulamanın hangi cihazda kullanılacağı belli. Dolayısıyla makdimum verim. Android isr çöplük gibi. Envai çeşit cihaz eran boyutu çözünürlüğü işlemcisi. Uygulamaları hamgisine göre yapacaklar. Haliyle tutarsızlıklar oluyor

Virüs free olması. Sunulan uygulaöalar sıkı sıkıya denetlenip onaylanıyor. Görevi hesap yapmak olan bi uygulaöa senin kamerana adres defterine erişecek hakları alamıyor

multitaskingde daha başarılı ve belirli donanıma yazılıp optimize edildiğinden stabil. (tıpkı windows phone gibi)

örnek 512 mb ramli android telefonlar kasılırken, ios ya da wp kasılmaz.

olay bu.

5 küsür yıl ios kullandım, 5 aydır android kullanıyorum. Milletteki bu apple çılgınlığına çok şaşırdım. Android kesinlikle çok serbest bir sistem. Ios çağdışı doğru dürüst hiçbir şeye izin vermiyor. Cidden merak ettim de sordum. Acaba benim bilmediğim bi şey mi var diye.

500 liralık sikko bir android telefonu ikibinliralık küsür ios ile kıyaslayınca ios donmaz android donar.

zira donmadan çatır çatır çalışan androidler mevcut.

Multitasking desteklememesi ve background thread'lerde herşeye izin vermemesi. Bu hız, kararlılık ve pil konusunda bir artı. Ancak dezavantajı da var, örn. android'de dropbox uygulamasına hiç girmeseniz bile çekilen fotoğrafları upload edebilirken ios'ta ille de programın içine girmeniz ve dahası cihazı idle konuma sokmamanız gerekir. Envai türde ekran / işlemci o kadar da büyük artı sayılmaz. 4:3 boy/en oranından 16:9 oranına çoktan geçtiler bile. işlemci dersen ipad'leri de kattığında herhalde 8-10 değişik performansa sahip cihaz ile yine uğraşman lazım herşeyi destekleyeceksen.

yazdığımı okumayan fanboylar var aranızda.

evet neymiş!

sikko 500 liralık windows phone inanılmaz düşük bir donanımla. KASMIYOR.

YA ANDROİD?

İcloud :D

olayı ios vs android olarak değerlendireceksen eğer, öncelikle iphone ile 500 liralık general mobile'ı kıyaslamamak gerekiyor.

android'in temelinde google var ve google'ın referansı nexus 5 şuan. nexus 5'de bulunan stock android ile iphone 5s'deki ios 7'Yi kıyasladığında ios'un rakibim yok dediği multitasking olayında bile android 1 adım önde. ilgili videoları yutubdan çok rahat bulursun. yani ios ile samsungun androis temelli touchwiz'ini kıyaslamamak lazım.

bana göre tek üstünlüğü apple store'da virüssüz çok daha güzel ve taşaklı uygulamaların olması.

android'deki kişiselleştirme nimetinden bahsetmiyorum bile tabi.

Fanları. Paraları daha çoktur. üstünlük olarak sayarsan tabii. göreceli.

herkes ios'ta virüssüz uygulama var diyor.

google market'e virüslü uygulama yüklenemiyor diye biliyorum. yanlış mı biliyorum?

Appstore daha temiz.

Arayüz olarak aynı şekilde iOS kasıntı olmayan, kullanıcı dostu bir arayüz sunuyor.

Android'i tam performansta kullanmak için türlü cambazlıklar gerekirken, iOS'u gayet casual bir kullanıcı bile başı ağrımadan kullanır.

Android güncellemelerini tüm telefonlarına eşzamanlı aktaramazken iOS'da böyle bir bekleme durumu yok(miladı dolmuş iPhone'ları tenzih ederim).

iOS8 ile gelecek olan yeniliklerle iOS ekosistemi birkaç seviye daha atlayacak(bknz. macbook üzerinden yapılabilecek işlemler).

Genel itibariyle de daha pratik, stabil, seri diyebilirim.

Not: Android için de bir bu kadar artı özellikler sayılabilir, hiçbir firmanın fanı olmam hakkı sayılır derecede prim almadığım müddetçe. Şahsen iOS'dan vazcaymam.

curcuna yok. yapabileceklerin androide göre daha az, ancak normal kullaniciya resim acmak icin 15bin uygulamadan hangisini kullanmak istersin diye sormak yersiz oluyor, stock applicationlarin cok daha verimli olmasi gerekir.

androiddeki customization iyi hos da üretici firma bloatware ile dolduruyor.

bu arada ben sahsen ipad3te ios 8i gayet dondurabiliyorum. kimi uygulama ve islemlerde gayet takiliyor kalakaliyor. android kadar cok degil ancak mümkün. normal kullanicilar icin sorun yok tabi. sikiyorsa 3d imaj acip cevirmeyi deneyin, olmuyor kardesim.

ya temelde 2 neden var bana göre, ilki store. store cok temiz, cidden, her uygulama parayla yükleniyor ve her uygulama apple tarafindan test edilip sonra yayina sokuluyor. bundan dolayi temiz. arada bir sürü mal görünümlü uygulama var ancak en iyi user interfaceler hep iosta. (google play store komik bir sekilde daha cok uygulama oldugunu iddia ediyor, ki hakli da ancak bunun nedeni su: apple storeun degerlerine erismek icin her uygulamanin yayinlanmasina izin vermesidir. geriye dönük temizleme yapmadigi sürece de böyle cöple dolu olacak. amazonun kendi fire osi de samsung galaxy apps gibi storelar da ayri cöplük. apple isini biliyor)

fanboyluk. apple tüketiciyi allayip pullamayi biliyor. daha paketinden sizin degeriniz bu diyor. amazon geri dönüsüm kartonla gönderiyor mesela ürünleri. ayni sekilde yeni sürüme yönlendirmeyi, yazilimsal destekle yeni ürün almaya itmesi falan. cok iyi satis stratejisi var. apple sirket olarak cok hiyar, actigi davalarla diger üreticilerin cogunu bastiriyor, sektördeki büyük gelisimleri engelliyor, ancak sonucta sirket, daha cok satisi daha cok tüketimi saglamayi hedefleyecek ve basariyor da.

Android superuser olarak söylüyorum, ios kullananlar telefon kullanmayı bilmiyor. Cahiller yani. Hatta benim gözümde mağara adamları.

herkesin androidde root alacak ince ayara girecek launcher yükleyecek vakti olsa dünya işsizlikten kırılıyor olurdu.

arkadaşım ben android kullanıyorum yıllardır. boş zamanımda da olayın bokunu cıkarıp overclock işine bile girmişimdir.

FAKAT

hiçkimseye ios veya wp kullandığı için mağara adamı demem zira adamın vakti yoksa onları kullanmak durumunda.

herkesin androidde root atması gerektiğini iddia etmek garip geliyor. normal bir android kullancısı (mesela anam) root atmadan telefonun tüm özelliklerini kullanabiliyor.

android markete curcuna denmiş ama ihtiyaç duyduğun uygulamayı kolaylıkla buluyorsun. gidip de "komikli x ışını ehehe" indirip elinin röntgenini çekme uygulaması indiriyorsan bilemem tabi.

Akşamında sürücü kursundan öğrenmiştim.

kurs arar ya da önce davranıp sen ara. akşam 5 gibi. sınav bugün müydü? arayabilirsin şimdi.

Aradım yarına erteledik dedi. Neyi erteliyolar anlamadım.

allah allah o nasıl bir şey ya. zaten liste halinde ulaşıyor onlara sonuçlar. adının soyadının karşısında geçti-kaldı var. bakıp söyleyecek. neyi erteliyorsa kendi kendine.

Ehliyet alamazsan da dünyanın sonu değil, sınava tekrar girersin.

Trafikte ehliyet almayı hak etmeyen binlerce kişi var ama hak etmiyorsan alamamanı tercih ederim, sistem böylece daha doğru işlemeye başlar. Alacak kadar iyiysen kafana bunları takmadan sürer geçersin zaten.

sorun sende değil.

babayla çalışılmaması gereken şeyler vardır; başında da bu gelir. sakin ol sadece. yapamaman için bir sebep yok.

mesela ben de direksiyon derslerine başlamadan önce babamı zorla ikna etmiştim bir kez beni çalıştırması için. hayatımda ilk kez arabayı hareket ettiricem, bomboş arazi zaten, normalde kalkmam gerekenden çok az hızlı kalktım anında el frenini çekti.

nasıl bir gerginlikle bekliyorsa artık.

babalar öyle işte. yapacak bir şey yok. ehliyetimi alalı 4 yıl oldu, hala arabama binmedi. neden? çünkü binse yine karışacak farkında!

Tamamen hak veriyorum ve ben de böyle düşünüyorum, fakat aşırı
sinirim bozuldu. İleride araba kullanmam gerekecek, gerçekten sorumluluk almak istemiyorum. Bu duyguyu yok etmek istiyorum.

her evlat için en büyük sınavlardan biri beraber direksiyon pratiği yapmaktır.

emin ol herkes benzer problemi yaşıyor, kendine güven. ne adamlar, çoluk çocuk araba sürüyor. kaldı ki sen belli ki aklı başında birisin. haydi haydi yaparsın.

Söylenmiş ama yine söyleyim bir kere şu babayı arabadan at. Bir arkadaşın falan varsa onunla çalış. Bu sefer olmazsa da zaten o ehliyeti verebilmek için 500 kere tekrar sınava sokuyorlar memlekette, almamak gibi bir durum söz konusu olmaz merak etme. Ama araba kullanmayı öğrenmek diyorsan o da zamanla yerleşiyor. İlk zamanlar fazla atraksiyona girmezsin, trafik olmayan yerlerde takılırsın, sonra acele etmeden yavaş yavaş trafiğin içine girince zaten elin ayağın tepkilerin otomatikleşmeye başlıyor, sen bir şey yapmasan da vücudun o arabayı kullanıyor.

ehliyeti alalı 4 sene oldu. hala baba ile arabaya bindiğimde sinirlerimi zıplatmayı başarıyor.

şöyle dışarı çık bir araba kullananları izle. 70 yaşında önünü göremeyen moruklar bile cesaret edip istanbul trafiğine dalmışken sen neyden çekiniyorsun?

benim hayat felsefem budur, ne insanlar yapabiliyor sen mi yapamayacaksın?

Öncelikle tabiki baba abi vs. gibi senin için en iyisini isteyen ve hatalarını sadece hata olarak görmeyip o hataların gelecekte sana kaza vs. olarak da geri dönebileceği için kendini yiyip bitiren adamlarla araba öğrenmek derttir. ben de kızkardeşimi yol ortasında durdurup direksiyondan indirmiştim.

öte yandan ne kadar stresli olursan ol, gidip bir arabaya çarpacak durumda isen bu konuda yeterinc işlerlik kazanmamışsın demektir. aynı durumu yanında baban olmadan ve arkandan taksi/minibüs şoförlerinin kornaya abandığı bir anda yaşadığını düşün. karşı taraftaki adamın arabasından hışıla indiğini falan. bunları seni korkutmak için söylemiyorum ama bu sıkıntıları yaşayacaksın trafikte.

bu durumda sana tavsiyem bu sınavı sadece bir deneme sınavı olarak sür. güvenli kullan. geçmeyi dert etme. işlerlik kazandıktan sonra tekrar girer ve daha özgüveni olursun.

inheritance +1

Benim de ehliyeti alalı 4 sene oldu. Araba kullanırken hala gerer beni. Benimle beraber yolu kontrol eder, geri geri gideceksem o da arkaya bakar. Sıkma canını. Ehliyet sınavında araba sollamak için gidiş/dönüş 4 şeritli yolda 3. şeride, yani bizim olmayan şeride geçip sollama yapan adamı sollamıştım. Yine de geçirdiler. Ha tabi şimdi iyi araba kullanıyorum.

ben babamla aynı arabaya binmemeye çalışıyorum elimden geldiğince. 7 senedir ehliyetim var

Hatta bir yorum daha yapayım. Benim babam da çok dikkatli araba kullanır ama ben ondan daha iyi kullanırım. Kendisi 1 saat içinde 5 hata yapıyorsa ben belki 1 ufak hata yaparım ama bu adam tutar o 1 ufak hatada yerin dibine sokar. Kendi hatalarına hep bir bahanesi vardır ama. Klasik baba bunlar işte. Hele bir de öğrenme aşamasındaysan ki zaten adı üzerinde öğreniyorsun, hatadan doğal ne var anlamıyorum. Tuhaf insanlar vesselam. Sıkma canını.

direksiyon sınavından önce hiç gerek yoktu babanla pratik yapmaya. keşke bir ders alsaydın. kursa gidiyorsan onlarla bir derse dahi çıksan yeterdi. kursa gitmiyorsan bile 30-40 liraya saatlik ders veriyorlar ki bir saatte sınavı geçecek kadar öğrenirsin zaten.

yolların boş olduğu saatte veya yerde, anneni veya ablanı yanına alıp kendi kendine sürüş denemeleri yap.

göreceksin ki babanla yaptığın gezintiden çok daha faydalı olacak. ben sıfır bilgi ile sınava girdim. öncesinde yarım saat kursun arabasıyla, bir de babamın da içinde olduğu bir arabayla yarım saat çalışmam oldu. kursu saymıyorum da babamla geçen süre ölümdü. babam arabadan inince araba sahibi bile daha iyi oldu inmesi bak düzeldin falan dedi.

sonrasında sınavı geçip ehliyeti aldım ama 5 yıl arabalara yanaşmadım. ve gidip ani kararla araba aldım. arabayı eve bile ben getiremedim, o kadar. sonra babamın sürekli sen kötü kullanıyorsun, vs. telkinlerine rağmen artık çözdüm, atlattım.

rahatla sen de öncelikle bunu yap. stop, vs. canını sıkmasın. yanında çok da bilmeyen birisini alıp kendi kendine alıştırma yap.

hacım bu her ehliyet almak isteyen gencin başına gelmiştir. keh keh keh. benim de geldi ablamın da geldi. hatta ablam da büyük tartışmalar yaşamıştı babamla. Neyse sıkıntı değil. 7 yıldır ehliyetim var ama hala babam ben araba sürerken tırsar, sağa sola tutunur:) ama kendisini görsen 60'ı devirdi, far açmayı bile unutuyor bazen. sıkıntı yapma. kendine güven.

ek: babamla araba çalışrken değil de annemi pazara götürürken parktan çıkmaya çalışırken komşunun arabasına çarptım, ehliyetim yoktu yeni öğreniyordum. ondan sonra eve çıktım ağladım 1 saat bi daa araba kullanmıcam diye. ama şimdiler de bi para bulsam bi yerlerden de araba alsam diye bakıyorum:)

abi babayla sürmeyin allah aşkına ya.

1 senelik ehliyet sahibiyim, özgüvenim normalde 100 ise adamla 30'a düşüyor. bi de benim ki tam canlı bomba, virajları bazen bilerek hızlı alıyorum hemen freni arıyor yolcu koltuğunda adasdadad.

yani sözün özü, geçersin abi rahat ol. babayı siktiret.

Sorduğum sorunun cevabı verdiğin linkte var mı? Okumadan laf koyduğunuzu sanıyorsunuz.

ects. european credit transfer system. uyum muyum işte her yerde geçerlilik vs.

Yani aynı bölüm farklı okul, derslerin akts kredileri farklı fakat totalde aynı. Örneğin avrupadan bi yer kabul alırken tek tek derslere mi bakıyor napıyor? Totalde aynı ama dediğim gibi.

Akts o ders
N avrupa akreditasyon sistemindeki karşılığına tekabül ediyor. Üniversiteler, erasmus vs yapmak için bir ortak notlandırmaya gitti. Bunu yaparken de, derslerin tekil olarak ağırlıkları ülkeden ülkeye, üniversiteden üniversiteye değişse de, ben öğrencimi totalde 24o akts'lik ders alırsa mezun ediyorum diyor. Yani dönemde 30 akts lik ders almalısınız. Bu 30 akts'yiseçmelilerden istediğiniz gibi doldurabilirsiniz. İki üniversitede aynı dersin farklı akts değerine sahip olması gayet normal yani. Dikkat edin, genelde de türk dili, inkilap, ingilzce gibi derslerin kredileri çok oynar, bölüm dersleri genelde4-6 akts filandır.

Spotify çok iyi çocuk ya, ceza falan vermezler. Aynı olay 2-3 ay önce benim de başıma geldi. Çektik dediler ama çekmediler. Hatta bunun üzerine gidip 3 aylık gift card aldım

koyunlar keçiler free takılıyolar öyle kendi başına bi yere kurma bence :)

Su kana bağırsaklarda emilerek karışıyor. Bildiğimiz gibi kanın çok büyük bir kısmı su. Kan da kılcaldamarlar vasıtasıyla dokulara gidiyor. Oradan da hücrelerin atıklarını alıyor, gerekli maddeleri de hücreye veriyor. Yani su vücudu temizliyor derken aslında kana etki ederek bunu yapıyor.

Solunum olayı sonucunda besinleri yakıyoruz. Doğal olarak aldığımız enerjinin bir kısmı ısı olarak çevreye yayılıyor, bir kısmı da bize kalıyor. Dışkı yoluyla atılıyor ama boşaltım olayı dediğimiz idrar çıkarma da zehirli atıkları suyla birlikte atıyor.

güzel cevaplar verilmiş,
besin kimyasal olarak midede bağırsaklarda parçalanıp vücudun kullanacağı enerjiye dönüşüyor sen bunu kalp atmasında beyinini kullanmada yada yürümede koşmada kullanıyorsun. İşine yaramayan kullanılmayan atıklar da bağırsaklardan dışarı atılıyor.

insan vücudunu basit bir şekilde anlamak için ygs/lys biyoloji konu anlatımlı kitap alabilirsin. final yayınları iyidir. tıp bilimi olarak anatomi, fizyoloji, histoloji, sitoloji gibi onlarca bilim var. yeterli altyapın varsa fizyoloji okuyabilirsin.

Resmi bi kitabi var toefl'in, bi de kaplan'inki iyiymis.

cabridge'in ielts serisi +1
1den 9a veya 8e kadar heralde. bende 8.si vardi

direkt feribot yok. otostop dışında başka bir yol da bilmiyorum otobis dışında.

Istanbuldan bandirmaya hizli feribot ile gidebilir sonra oradan Çanakkale'ye otobüsle gecerbilirsiniz

Evet. Sınavlar artık birleştirildi. Geçme notu 70ti sanırım. Totalde 70 alan geçiyor, hangi kısımdan aldığı önemli değil.

50 uzerinden 35 yapmak yeterli dendi bana da. Eskiden oyle degildi diye hatirliyorum ama kesin di mi degistigi?

evet hepsi birleşti. ocak ayında aldım ehliyet.

Oyunun setup'ını gönder oynayalım

orijinal mi oyun ?

başarısız adama kimse burs vermez zaten. ara sınıfta burs verenler genelde o sektörün içindeki kurumlar, onların ve sahiplerinin vakıfları falan oluyor. bölümün neyse oradan yürümen lazım..

Genelde burslarin hepsi ihtiyac bursu

sanmıyorum. benim yeni aldığım batarya da %50 civarı doluluk oranında gelmişti. paketini kendi ellerimle açtım.

hani nasıl araba fabrikasında,usta başı arabaya binip bi tur atıyo,sorun varmı diye bakıyo ya,telefona da usta başı binip bi kontrol etmiştir.

Telefonlar boş batarya ile çıkmaz kutudan, kısmen dolu olur. Bazen %53 bazen %82 olabilir. Şüphe etmek için yeterli bir sebep değil

Sıfır telefonlar Genelde %60-70 dolu oluyo sıkıntı yok

Diğer sitelerde 1500- 1600 değil hepsiburada'da bile 1300 TL www.hepsiburada.com

Peki telefonda bi sorun yaşandığında ithalatçılar yapıyor mu? Garantisi yok gibi derken, yapmıyorlar mı?

Benim abim n11.com'dan mı ne almıştı telefonu, telefona 1 sene sonra sahte olduğu gerekçesiyle kapanacağı uyarısı geldi. Araştırdık bir baktık meğer telefonu satan dükkan Doğubank'taki elektronikçilerden biriymiş. Kimse ilgilenmedi.

Benim tavsiyem, bimeks, teknosa, mediamarkt gibi düzgün elektronik eşya mağazalarından almanız. Daha sonra kafanız ağrımasın.

100lira daha ver hepsiburadadan al kafan rahat olsun.

muzik konusunda pek deneyimim yok ama sarj konusunda evet.

bu iki kritere bakılarak onlarca telefon alabilirsin.
fiyat performans açısından lg g2 güzel evet.
ama internet de çok dolasışıyorsanız ekranı büyük telefon note 2 ya da note 3 daha zevkli olabiliyor.
müzik açısından da aynı şekil. play müzük ve kendi çalarının arayüzü şık.

Farklı bi kulaklık alırsanız gayet yeterli :)

sahibinden, garaj.org.

buraya da yaz

Evde klima vb bir sebeple hava çok kuru olabilir mi?

Klima yok evde

evde nem az.

bütün camları açıp iyi bir havalandırın. değişiklik olmazsa bütün odalara ağzı açık kaplar içinde sular bırakın. bakalım değişecek mi.

toz alerjin olabilir...

olay neymis?evet arkada alkışlayan çocuk nere kayboldu..
yada 2 ayrı toplantıda ki filimleri birleştirmiş olabilirler.

45. saniyeden öncesi ve sonrası tamamen apayrı videolar haklısın. Niye böyle yapmışlar anlamadım, belki ikincisinde herkes kalkıyor daha güzel gözüküyor diye onu eklemişlerdir. Yalnız dayının hikayesi gerçek diye biliyorum ben, bi ara filmini de çekeceklerdi.

www.youtube.com

www.youtube.com

www.change.org

var.

Saklayabilir misin benim için

amaçlar evet diyip gülüp insanların dikkatini çekmek hepsi bu.

çoğu insana bile benzemiyo ama

Amaçları tam olarak bu işte: dikkat çekmek.

gece kulüplerinde sigara satan prezentabl kadınlar gibi, onlar da kitlelerine göre prezentabl ve karşılığında göze hitap ederek para kazanıyorlar.

Seks satar.

Birilerinin para karşılığı bu kadınlarla masaj yaptığını duydum. Doğruluğu var mı?

ben tramesi diye düşünüyorum...
galeri7.uludagsozluk.com

mankenlik, modellik ajansından kız bulup adnan hocanın zevkleri doğrultusunda şekle sokuyorlar diye tahmin ediyorum.

o kadınların tamamının doktora derecesi var canlar. ciddi anlamda eğitim almış kişiler, akademik olarak oldukça sağlamlar. ve ciddi olarak adnan oktar'ın mehdi olduğunu savunuyorlar, abartacak bir şey yok. dış görünüş olarak da adnan oktar'ın her zaman dediği bir şey var, kadın çekici olmalıdır diye. onlar da buna uyuyorlar.

ayrıca çoğu varlıklı ailelerden gelirler ve kendi işlerini yaparlar filan. erkekler de böyle.

mankenlik ajanslariyla alakasi yok hepsi eskiden o tarikatta bulunan normal tipli minik memeli bazilsri kapali acik olanlarda minumum derecede tahrik edici tipler
ha sonra nasil bu duzeye gelmisler neden oyle olmuslar bilinmiyor.

Cennette erkeklere vaat edilen hurileri simgelediklerini dusunuyorum

teyzenin biri gelip "yavrum bi serum takıver" diye başının etini yediğinde mesela?

Ficut susuz kaldığında, şoka girdiğinde, amaliyatta, yavaş ve damardan damla damla ilaç verilmesi gerektiğinde, kusma sonucu düşkünlükte, ishalli hastalıklarda, aklıma gelmeyen başka durumlarda, zehirlenmelerde, travmalarda...

İzotonik NaCl candır can! Hayat kurtarır. Bulandan, yapandan, tak diyenden, takandan ve takip edenden Allah 1500 kere râzı olsun.

ağzıyla içmeyenlere...

böbrek taşını düşüremeyip kıvrandığında, taş batıp kas spazmı yapıp kusmana neden olup su içmeni engellediğinde. :(
tıpçı değilim :(

elektrolit dengesi bozuldugunda
tansiyon düşerse cok fazla
ishalde vs vs

sebebi ssg'nin akp'li olması.

Akpli olmasıyla ne alakası var ki, birçok uygunsuz iğrenç sey görüyorum sol tarafta çoğu zaman.

Kanallarla alakalı diye biliyorum. Takip etmediğin kanalın başlığı frame de görünmüyor.

Antik kullanıyorum. Orda çıkmıyor

Kanallarla alakali olan bir durum da var, ama bu o degil. Tum kanallar acik mesela bende, ama solda gorunmuyor bu baslik. Bence sozlugun bug'larindan biri, cunku hani dini icerik desek, sol frame din ile ilgili basliklardan gecilmiyor.

sözlüğün neresi düzgün ki?

adam hem melih gökçek'İn hem de fethullah hocanın reklamını aldı maşallah.

hayırlı olsun kardeş sözlük bağlatmışsın.

uzun zamandır bu şekilde. bazı anahtar kelimeler direk kanallarda çıkıyor ana sayfada çıkmıyor.

oruç yassak hemşerim. içinde oruç olan başlık çıkmaz. oruc yazarsan çıkabilir. müslüman, mümin, allah vs. bunlar kimine çıkar kimine çıkmaz. ramazandan emin değilim.

çözelti yüzdesi kanla aynı oranda olduğu için o isim veriliyor.

Bunun amacı nedir tam olarak?

hücre geçişlerinde problem olmaması, rahatça nufus edebilmesi.

izotonik çözelti dışında bir sıvıyı kana verirsen kanın ozmotik basıncı değişir ve hücreler arası madde geçişinde problem olur. o yüzden izotonik çözelti kullanılmalıdır diye tahmin ediyorum. tıp okuyan arkadaşlar varsa daha iyi cevaplarlar sanırım.

İzotonik nacl, serum fizyolojik ya da izotonik su denilen zımbırtı. Yüzde 0.9 sodyum klorür içeriyor. 1 litre suyu kaynatıp soğutup 1 tatlı kaşığı gibi bi tuz koyarak da bu zımbırtı elde edilebilir. Ama hassas bi uygulama içinse hazırı daha iyi tabii bir de doktora danışmak*.
İzotonik olup olmaması içinde çözünen maddenin konsantrasyonuna bağlı yani. Misal 1 litreye 5 kaşık koyarsan kanınkiyle tutmuyor, izotonik de olmuyor.

direk damara veriyorsun ya serumu, vücudun kompanse etme şansı olmuyor. izotonikten düşük tuz içerirse tansiyonu düşer, fazla olursa tansıyonu yükselir hastanın.

100 ml'sinde 0.9 g NaCl içerir izotonik olan.

inthechaos

bu söylediğiniz doğru değil.

Hangi kategori seçtin? direk soru olarak değiştir çıkar.

Yok sözlükte açtım burada değil.

yenile olayi cok hizli calismiyor galiba. aratinca cikti.

@yatagants, sozlukten bahsediyor?

Bi sansür durumu var sanırım

evet sansur olayi varmis, fark ettim simdi ben de.

bugun yapip geriye dogru gittim, dakika dakika baktim, cikmamis baslik solda.

hatta birisi de sansurlu basliklar listesi basligina sahurda icki icmek diye bkz vermis.

Sansürlü başlıktan ziyade başlığa yazıldığında otomatik olarak başlığı sansüre uğratan kelimeler var. Din bunlardan biriydi sanıyorum.

Oruçlu başlık sansür mü yani? Çok saçma değil mi?

ben defalarca topluluk önünde sunum yaptım, konuştum, konferans verdim vesaire fakat o ilk heyecanı hiçbir zaman yenemedim. bir çaresi, ilacı var mıdır bilmem ama konuşmaya başladıktan birkaç dakika sonra kendiliğinden geçiyor. onun için de pek dert etmedim.

klasik cevap karşındaki herkesi çıplak düşün

Ancak tecrübeyle gider bu ya. Öyle birden gitmiyor yani, ilk birkaç seferde mutlaka sıçıyorsun.

Bol bol pratik yap yani, mesela bayi toplantılarında mı konuşuyorsun? 100 kişi mi geliyo? Önce şirket içinde eğitim ver, 10 kişi katılsın. Sonra 40 kişilik başka bi eğitim verirsin. Falan filan gibi.

bazen boş duvara ya da 1-2 arkadaşına bile sunum yapman rahatlatabiliyor.

Alkol

+ toplantıda bir ya da bir kaç kişiyi seçip yalnızca onlara bakarak anlatmayı deneyin.
+ öncesinde belki bir kadeh şarap iyi gelebilir.
+ konuya hakim olmak çok önemli. konuyu enine boyuna bütün detayları ile biliyorsanız bu bir ekstra güven kaynağıdır. ardından zaten rahatça sunarsınız.

sıkça yaparak yenebilirsin. uzman olduğun konularda sunum yapma fırsatları yakala ve bunları tekrarla bence.

konuya hakim olman lazım
sunumunu önceden çalış, powerpointte ne zaman slayt değiştireceğini, senkronlamayı iyi çalış her şey yolunda gider
sunum heyecanı çok sunum yaparak yenilir
bir de hafiften öğreten adam olacaksın, konuyu kendin sunuma hazırlanırken nasıl öğrendiysen öyle anlat. karşında da konuya tam hakim olmayan insanlar olacaktır, insanlar bu sunumda senden ne öğrenecekler onu düşün.

ben de öyleyim. benim cevabım da konuya hakim olman. yine heyecan olsa bile önemli bir yüzdesini düşürüyor gerçekten, psikolojik olarak daha rahat oluyorsun. diğer türlü bilinçaltında ya soru sorarlarsa, ya yanlış söylersem gibi şeyler olduğu için ekstra gerginlik oluyor sanırım.

bunu aşma pratiği karakterine göre değişecek bir mevzu.
misal ben, ciddiye aldığım iş görüşmelerinde cümleyi toparlayamıyorum. ama amaaan diye gittiğim iş görüşmelerinde cevap verme hususunda seyfi dursunoğlu'na dönüşüyorum. benim için bir şeyi çok ciddiye almamak o işe karşı oluşabilecek bütün stres potansiyelini ortadan kaldırıyor. o yüzden yaptığım her neyse beni heyecanlandırabilecek gündelik hayatın bir parçası, ciddiye alınmayacak bir şeymiş gibi hareket ederkek yapmaya çalışıyorum.
sen seni neyin rahatlattığını çözmelisin karakter olarak. ona göre bir pratik geliştirebilirsin, kendine telkinle.
bunun dışında biraz alkol ve konuya hakim olmak rahatlatabilir.

Evet xenophobe çok haklı, konuya hakim olmak MECBURİ bir şey resmen. Hakimsen rahat olursun, değilsen lan soru sorarlarsa ne dicem diye stres yaparsın.

Karsindakilerin senden daha onemli inssanlar olmadigini hatirla. Sen konusurken dinleyenlerin senden cekinmedigini dusun.

www.eksiduyuru.com

misir bize arapcadan gecmis, egypt ise misir'in islam oncesi ismi aigyptos

hollanda ingilizceden gecmis butun dillere, aslinda netherlands'in bi parcasi. sakarya-adapazari gibi bi sey... "alcak ulke" anlaminda yanlis hatirlamiyorsam bu vesileyle "who are the dutch" www.youtube.com :)))

algeria= al jazair zaten.

Bence en garip ceviri galler-wales. Cunku gal dedigimiz insanlar fransa'da yasamakta, welsh halki ise bambaska bir halk.

ben bir keresinde idman sonrası ton balığı diye yavru kedimin ton balıklı mamasını yemiştim (şunun gibi bişeydi(git: )www.ucuzmamalar.com), tadı biraz garip gelse de pek umursamamıştım, gördüğün gibi hala hayattayım.

tabi sonra güzelim tonbalığını da eniğe açtım adalet yerini bulsun diye.

Kediysen sorman bile hata. Ekmeksiz gider.

gelişim sürücü kursu kadıköy.

kefil bile olurum, işlerini çok iyi yaparlar. ekstradan para çıkarma adam kazıklama yoktur.