Ekşi Duyuru

sallıyorum: raportör

röportaj yapılan kişi falan gibi duruyor. kitabın diğer yazarına bak eğer gazeteciyse muhtemelen dediğim gibidir. ilber hoca'nın soru-cevap şeklinde yazılan kitapları var çünkü.

en.wikipedia.org

Yukarıda 6000 kişi yazıyor fakat, şehrin başka kısımlarını gittiği bu insanların söyleniyor. Ölü sayısı kesin olarak belirtilmemiş.

Kumkapı Gösterisi olarak biliniyor aslında kısacası.

2. Abdulhamit'in dunya literaturune kizil sultan(dokulen kanlardan dolayi) olarak gecmesine neden olan olaylardan biri. Digeri de hamidiye alaylari.

Telefondan duzenleyemedim ondan yeni bir cevap girmek durumunda kaliyorum: abdulhamit donemi ermeni olaylarini aykut kansu - 1908 Devrimi kitabinda guzel anlatmisti.

pvc kaplama olması lazım onun isminin.

Pvc , ısıtıcısı falan var. Tek başına yapıştıramıyorsun. Üniversite yanlarındaki kırtasiyelerde korsan kitap basımında kullanıyorlar. Kaplatacağınız kitapları götürseniz kaplarlar. Çok pahalı bir şey değil.

yav hacıbaba yeter artık bu kadar kutuplaşma, tüm polislere duyulan nefret filan,yeter yav, muhtemelen bi foto çekinek beraber demişler bu da olur demiş, katil polis deyip döner tekme mi atsın anlamıyorum ki.

Gelsin, hep birlikte eğlenelim. Verelim adrenalini, verelim adrenalini.

acaba kendisini feda mı ediyor diye düşünmeden edemiyorum. bişey olsa falan polisle arasındaki sözde sıcak hukuku kullanarak iş halledebilmek için mi gibisinden...

İçlerinde potansiyel katil barındıran, daha bugün dipçikle insanların kafasını yaralayan polisler pekala bunlardan biri olabilir, olmayabilir de.
Mesele bu meslek grubuna karşı, akp milis güçleri gibi davrananlara karşı omurgalı olmaktan geçiyor.
Yoksa gitsin bir de vali Mutlu ile çektirsin bize ne. Dönen dönmüş zaten.

olay bu adamın omurgasız olması, insan safını ilk baştan belli etmeli, çok değil 1 sene önce canlı kaıt yapıyodu bu adam istiklalden polsiler bizi şölye gazladı böyle suladı diye. gene aynı şeyler olurken bunları yapan polislerle fotoğraf çektirmesidir eleştirdiğimiz.

kendisine yav he he diyerek geçiyorum.

evet tipik okan bayülgen. sözlükteki başlığa gözüm takıldı niye sözlüğü bıraktığımı hatırladım. burda da bir kaç tane var gerçi. ''belki denk geldi polisle meşhur diye polisler abi gel fotoğraf çekilelim dedi?? ne var bunda??'' diyen var. şaka gibi.

neyse sözün özü dikkat çekilmek istenen şey okan bayülgen'in dönekliği. ''polisle foto çekinemez mi yhaaa ne var bunda'' diye şaşırmayın.

evet yer. cep telefonlarinda kotalar download+upload olarak hesaplaniyor bildigim kadariyla.

gezi zamanı avea hattımın 4 gb kadar normal hızlı, kotayı aşınca da yavaşlayan net pekedi vardı. hergün sorunsuz cayır cayır yayın yapıyordum.

office onenote bunun için sanırsam

danimarka, norvec diyorum. baska soze gerek yok.

Dinin yokluğunda yaşanacak muhtemel durum ile Sovyet toplumunda yaşananları karşılaştırmak doğru bir yaklaşım değil. Yani, o dönemde yaşananlar dinin yokluğu nedeniyle yaşandı diyemeyiz. Ama din kaynaklı çok acı olaylar yaşandı.

Dinin yokluğunda oluşabilecek muhtemel tablo için İskandinav ülkelerine ve Avustralya'ya, Yeni Zelanda'ya bakmak gerek bence. Bu ülkeler, dünyada dini eğilimin en düşük olduğu ülkeler. Dini eğilim bu ülkelerde günden güne azalıyor, aradan 1000 yıl geçince 2000'li yıllarda dini inancın hakim olduğunu öğrenen o ülkenin halkı, bugünleri garipseyecek. Neyse.

Dinin yokluğu ile zorbalık arasında bir ilişki kurulabileceğini düşünmüyorum. Ama aksine din ile zorbalık arasında ilişki kurulabileceğini düşünüyorum. Zaten dinlerin kendisi bile, "sizden olmayanla savaşın" emri veriyor.

Zorbalık örneği için Suudi Arabistan'a, İran'a, Somali'ye bakabilirsiniz. Oysa dinsizliğin günden güne daha yüksek bir yüzde tarafından benimsendiği İsveç, Norveç, Yeni Zelanda, Avustralya gibi ülkelere bakarsanız burada herhangi bir zorbalığa bu denli rastlanmaz. Zina yapan bu ülkelerde taşlanmaz, kadınların üzerine kezzap atılmaz, namus cinayeti işlenmez, dinden çıkan (veya bir din seçen) taşlanarak öldürülmez ve terörist ilan edilmez, basın/internet önemli ölçüde sansür edilmez, vesaire.

Zorbalığın, halkının önemli kesimi dindar olan ülkelerde mi, yoksa dinsiz olan ülkelerde mi daha yaygın olduğuna siz karar verebilirsiniz.

kişisel fikirlerimce, dinin insanların vicdanından, bilincinden dışarı çıkmaması, sosyal hayata vs etki etmemesi gerektiğini düşünüyorum. ama din öyle mi? ne yediğinden tut da ne giydiğine, kiminle arkadaş olup cinsel hayatına, temizlik kültürüne vs her şeye müdahale ediyor.

din, totaliterizmin bile ötesine geçmiş durumda.

kendi adıma, dini gereksinimlerin insanların hayatlarını şekillendirmesine karşıyım. hatta başkalarının dini inançlarının benim hayatıma etki etmesinden de hoşlanmıyorum.

inanç tanrı ve birey arasındaysa orda kalmalı, toplumla tanrı arasındaki şey inanç değil, totaliterizmdir.

din kendiliğinden mi oluşmuştur?
toplum dine neden ihtiyaç duyar?
toplum dine ne zaman ihtiyaç duymaz?

din merkezli bir toplum yaşantısının algımızdaki yeri pek de olumlu değil hani. ama bunun nedeni din midir? yoksa insanların dinden medet ummasına sebep olan faktörler mi? ya da bu geri kalmış toplumlara din hiç uğramasaydı bugün tam tersi bir konumda mı olacaklardı?

yani bence dinin yokluğu ya da varlığı değil, önemli olan, o anki toplumsal yaşam ve şartlar. bu şartların insani düzeyde olması, insanların cenneti dünya üzerinde aramasına teşvik edici bir yaşantıda tabii ki din geri planda olur. yani hep verilen isveç örneği falan dinin yokluğundan ötürü ortaya çıkmış şeyler değil. daha doğrusu, bugün türkiye'de dini yasaklasak birkaç sene içerisinde kalkınacağımız mı düşünülüyor? din yasaklanır, fasülyeden medet umulur.

imgur.com

ricky gervais'nin invention of lying filmi cok guzel anlatir aslinda bunu.

âmin maalouf durumu çok yanlış değerlendirmiş. Sovyet toplumunda yaşananların sebebi dinin yokluğu değil. O dönemde din'le birlikte toplumu oluşturan öğeler (aile vs) yok sayılmış ve bunu insanlara zorla, şiddetle uygulatılmaya çalışılmıştır. Kırılma bu yüzden gerçekleşti. Dini yok saydıkları için değil.

"din kitlelerin afyonudur" güzel ama eksik bir söz. din kelimesi yerine "dogma" denirse o söz yerini bulur. eleştirel düşüncenin olmadığı; baskının ve sansürün olduğu yerde yaşam standardı yükselmeyecektir.

saçma sapan bir yazı. din hayatın ta kendisidir ve ne yazık ki çoğunluk bundan habersiz. yazık.

dinin yokluğundan hiç zarar görmedim ama varlığından çok zarar görüyorum.
din ne mk? 3-5 tane şizofren adamın yazdığı şeylere köpek gibi bağlanmak.

buradaki yazi, insani, "ideal bir devlete dini yerlestirir misiniz?" sorusuna yonlendiriyor. benim buna cevabim 'hayir' olacak. benim icin aslolan ahlaktir. dinse bilindigi uzere sadece bir inanis. ibrahimi dinlerden birine de inanabilirsin. paraya da inanabilirsin. isine-gucune de. sanata da. bunlarin hepsi birer din. isteyen istedigine inanir, ama ahlak dinin ustundedir. ve dunya gibi ve ahlak gibi dini kapsayici, ondan daha engin olgularin varliginda 'din olmazsa olmaz' demek benim icin tartisilamayak kadar mantiksiz bir yargi olur. buradaki yazi da kafamda olumsuz bir tortu birakti. herhangi bir dine inananlarin cogunlukla -kimi zaman belki de ister istemez- kendi dinlerini zafere tasimak gibi bir tehlikeyi haiz olduklari goz onune alindiginda, devlet destekli bir din algisi savunuluyormus hissiyati yaratabilecek yorumlarin yapilmasini zararli buluyorum. destekleyici olmaktan ziyade, bir devletten kisisel beklentim toplumun herhangi bir inanisi temel alacak sekilde yogrulmasinin onune gecmesi, potansiyel zararlarini minimize edecek sekilde onlemler almasi olur.

pazartesiden itibaren kullanmadığın ve kapatmadığın hesaplar için para ödeyeceksin. ben bugün kapattırdım. 28 nisan'a kadar süresi var. yani pazartesi bitiyor. ama yine de kontrol et bitiş tarihini.

want2die, böyle diyorsun da, dün duyduğum o habelerin üzerine 3 bankaı aradım ben de. akbank ziraat ve halk. üçü de ever 5 lira kesilecek dedi. ama birisi de akbank şubesine gittiğini ve şubedekilerin de kesinlikle kesilmeyecek dediğini söyledi. banklar bile kendilerile çelişiyor şu durumda. açıklamaya rağmen alınacak diyince tediginlik oluyor haliyle. ben de bilmiyorum şimdi ne yapmalıyım.

olmaz

voltaj farkı olabilir üzerinde yazar genelde aleti yakabilirsin dikkatli ol.

olmaz diye sallamadan denemis olmak gerek. gonul rahatligi ile sarj edebilirsin. uzun zamandir gerektiginde kullaniyorum, adaptor bazen gereginden biraz fazla isiniyor. ama telefonda isinma veya farkli bir sorun olmadi.

ikisinin adaptöründeki bilgileri karsilastirin. akim degeri genelde daha düsükse sorun olmaz da yüksekse isinma vs yapabiliyor. yakinsa devam.

Beyaz usb 3.0in kablosu, ondan çift harddisklerle aynı. Öbürü bildiğimız micro usb, benzer taraftaki pinlerini karsilastir ayniysa sıkıntı olmaz. Adaptorun de amperine bak.

usb standardardının standart gerilimi 5 volttur. dolayısıyla voltaj farkı olamaz. bazı üreticiler 5.1V filan yapar, bu da bişey fark etmez, kablo kayıplarını elimine etmek içindir. ancak akım konusu biraz sıkıntılı. şöyle anlatayım. dakikada 1 bardak su verebilen bi musluktan 2 bardak su çekmeye çalışıyor telefon. eğer telefon bunu anlar da peki madem, 1 bardak alayım derse sorun olmaz. veya adaptör benim vereceğim budur diyip sabit vermeye devam ederse sorun olmaz, ama tasarımında gerekli önemler alınmamışsa arıza yapıp istenmeyen şeylere yol açabilir. mümkün oldukça kendi cihazınızı kullanmaya çalışın, diğer durumda işiniz adaptörü ve telefonu yapan mühendislerin insafına kalmış çünkü. olur veya olmaz diye net bir cevap yok bu konuda, yaklaşık 20 yıllık elektronik tecrübesiyle konuşuyorum. elin çinlisi 2 cent kâr etmek için iki komponent eksik koyar, adaptör bozulduğu anda 340voltu(evet tasarıma göre 220 den yüksek gerilimler olabilir içinde) telefona bi verir, telefon içindeki her devre tek tek kızarır.

işyerimde not3'ümü, nokia ve samsung telefonlar ile gelen microusb ile şarj ediyorum. sıkıntı yaşamadım.

8yerine 7kurardım ben.

1 gb ram için ben lubuntu tavsiye ederim internette dolaşmak video izlemek vs için gayet güzel olur.

(bkz: lubuntu)

Ubuntu +1 (git: www.ubuntu.com)

core2duo 2.2ghz işlemcili ve 3gb ramli laptopta sorunsuz çalışıyor.(Windows8 Pro 64bit) Sizinkinde sorun çıkarsa ram'den çıkar belki..

Ama microsoft'un sitesinde 32bit Win8 için 1gb ram yeterli denmiş.
windows.microsoft.com

murakami'yi tanımıyorum da murat menteş bana da çok çocuksu gelmişti.

Ikisinin de tum kitaplarini okudum. Murakamiyi ozellikle cok seviyorum,
korkma ben varimi da sevmistim (karakter isimlerine falan takilmissinizdir belki diye diyorum, ben de ilkin irrite oldum ama sonra tarzi bu diye kabullenince, sevdim).

Sorunuza gelirsek, alakasi yok fikrimce.

İkisinin de tüm kitaplarini okudum. Murakami'nin menteşe gore anlatmak istediği birşeyler oluyor genelde ama menteş sanki daha zorlama. Özellikle son kitabi gerçekten felaket. Yani bana kalirsa da alakalari yok.

(bkz: #42071891)
birkaç link var burada.

sağ taraftaki tuş 12/24h arası geçiş yapmanı sağlıyormuş :) düzelttim

göz doktoru baktıysa da damla yazıp gönderdiyse ciddi bi şey yoktur. zaten bi tane damla var işe yarayan. diğeri ağrı kesici. tek çözüm dinleneceksin hacı. koşturmakla olmaz. bilgisayar başında çalışarak, kitap okuyarak olmaz. yatıp dinleceksin. onadron damla bi de amk.

bu sabah okumuştum. akla mantığa aykırı bir şey söylememiş. akp'nin matematiği ve halka yaklaşımı ile ilgili sözlerine ancak son iki yılı saymazsak katılabilirim. zaten o da hükümet değişti diye belirtmiş daha sonra.

Keşke herkes bu açıdan yaklaşabilse halka her şey ne kadar güzel olurdu. Bizim muhalefetteki eşeklerin kaset bekleyerek kolay yoldan yapmaya çalıştıkları şeyleri açıklamış adam. Tabi parti içi demokrasi falan olmadığı, delegelerin de satın alınan koyunlar olduğu bilindiğinden tepelere bu tür öneriler yapan kişilerin ulaşamayacağından emin olabiliriz. Dolayısıyla Kemal Sunal'ın elemanlara eşeğin başında kaka nöbeti tutturduğu gibi biz de kaset nöbetine devam ederiz.

ben şimdi çaktım durumu, " yetmez ama evet " derken çok hatalıymışım demek yerinehükümet değişti diyor. Referandumdan önce yargının bağımsızlığını kaybedeceğini açık açık dile getiren binlerce insan aşırı süper zekilerdi de hükümetin bu düşüncesini gördüler mi? hayır ali nesin o zaman başka fikirlerle referanduma evet demek için çığırtkanlık yapmıştı muhtemelen. şimdi işleri değişti muhtemelen ve hayır diyor. babasını ne kadar çok seviyorsam bu adamı da bir o kadar sevmiyorum.

@godsparticle, yargı bağımsızlığını kaybetmeden hemen önce:

www.youtube.com

@zihuatanejo ne yani şimdi bu chp yaptı o zaman başkaları da yapabilir mi demek? başka insanlar da insan öldürüyor ben de insan öldürebilirim gibi bir şey mi? Yargının bağımsızlığını kaybetmesi kim yaparsa yapsın sorundur. O referandumun bunu getireceği de açık açık ortadaydı. O gün bunu göremeyecek bir adam değil Ali Nesin.

Yani AKP'yi eleştiren herkes CHP'li olmak zorunda mı? CHP'li olmak zorunda diyelim herkes CHP'nin yaptığı haksızları savunmak kabullenmek zorunda mı?

argümanınız varsa açık açık söyleyin.

Ali Nesin gibi çalışkan, üretken, ve namuslu bir bilim insanını hak edecek ne yaptık diye düşünüyorum.

@godsparticle, nasıl oralara vardınız diye sormayacağım.

bu ülkede yargı hiçbir zaman bağımsız olmadı. chp kadrolaşması ve yüz yıllık yaşam tarzına müdahale geçmişi akp'yi şu anki konumuna getirdi. akp'nin bugün yaptığı her yanlış başka birilerini er ya da geç bir yerlere getirecek.

hükümet değişti kısmına gelelim. geçmişinde erdoğan'ın farklı etnik/dini/kültürel kimliklere sempati hatta saygı duyduğu gibi bir iddiam yok. sadece o zamanlar politik olabiliyordu. şu kesin, erdoğan gücü seviyor ve tarihte kürt sorununu, ermeni sorununu çözen kişi olarak anılmayı isterdi. (ki seçmeninin öyle bir talebi olmadığını da biliyoruz.) ancak yıprandıkça, köşeye sıkıştıkça hayalleri kenara atıp günü kurtarma kaygısına düştü. günü kurtarmakta da oldukça başarılı, şu an ki söylemleri ile hem kendi partisini hem de chp'yi güçlendiriyor. chp'nin güç kazanması akp'nin sigortası gibi. uzun vadede ülke iyi yere gitmiyor, orası kesin.

tamam da şimdi ali nesin ne demiş? hükümet değişti demiş. sen ne diyorsun chp böyle yaptığı için akp böyle oldu. E biz de muhteşem zeki insanlar değiliz 2003'ten beri bu hükümetin amacının bu olduğunu söylüyoruz.

ali nesin'in zekası benim çok çok çok üzerimdedir. Benden daha önce farketmiştir hükümetin ne olduğunu. Şimdi yaptığı şey sadece kıvırmak.

Olayı neden chp'ye falan ısrarla bağlamaya çalıştığınızı anlamadım. Kürt ermeni meselesi falan nerden çıktı anlamadım. Soru ali nesin değil mi? Ben mi yanlış anladım? Belki de öyledir.

özetle; askeri rejim, ağustos ayında yaşananlardan ötürü müslüman kardeşler'den 529 kişiyi şiddete teşvik suçlamasıyla idam cezasına çarptırdı.

efektli şekill mekilli fotoğraf çekmek istersen power cam vardı galiba.

webtv.hurriyet.com.tr
izledin mi ?

İzledim. CHP nin Hilton otelde düzenlemiş olduğu Sosyalist Enternasyonal konuşması. Keşke önce konuya bu "Sosyalist Ent" toplantısını neden Hilton'da düzenlendiğiyle başlasaydı..

İşte sakallı makallı gayet sert ve muhalif konuşuyor ama hiç etki etmiyor bana..

süslü laflarını süslü insanlara anlatan bir yoz, gafil.

tamamen katılıyorum.

çıksın bu konuşmalarını halka açık bir yerde yapsın, gerçek halka konuşsun, konuştu mu bilmiyorum ama yine de düşüncem sabit.

çok saldırgan bir konuşma tarzı var evet ama dinleniyor haklı şeyleri söylediği zaman.

rte' den etkileniyor isen ondandır.

rte hayranı ise bu ve bunun gibi düzgün adamlar Allah bir dese de inanmazsın zaten. Algıları kapalı bir insana ne desen boş.

başarabilmiş iki kişi tanıyorum. biri almanca biri japonca öğrendi tek başına.
bir çok arkadaşım da dizi kitap sayesinde bildiği dilleri ilerletti

O iş yalan.

Cok yakin arkadasim kitap ve internetten yunanca ve almanca ogrendi. Tek ihtiyaciniz disiplin.

rusça'yı tek başıma öğrendim. doğrudur, öğrenmiş olabilir arkadaşınız, ancak tek gramer kitabıyla olacak iş değil. ister tek başına, ister yardım alarak olsun, çok geniş kapsamlı bir çalışma ister dil öğrenmek.

mümkündür.

imkansız yoktur.

Enstrüman çalmayı öğreneni gördüm de dil konusu yaş bence de. Hiç duymadım, görmedim.
Tek başına derken, sadece kitap okuyarak olmaz demek istedim. Öğretmen dışındaki bütün faktörler (televizyon, kitap, o dili bilen biriyle konuşma, takılınan yerleri sorma, yabancı diziler...) olursa olabilir elbette.

Ben italyanca ogreniyorum kismetse ucuncu dilim olacak :D

hangi dil olduğuna bağlı. o dil ailesinden başka bir dile hakimsen rahatça öğrenebilirsin. basit kelimeleri, telaffuzları öğrendikten sonra o dili anadil olarak konuşan bir yerde yaşamak en hızlı yöntem olur.

ben italyanca, ispanyolca ve latince öğrendikten sonra bir süre çalışarak b1 seviyesinde fransızca öğrendim, youtube'daki dersler ve fransızca film izleyerek. zor değil kesinlikle.

cemaat demek abd demek. harcayamaz. yani yapamaz daha doğrusu.

Şimdi arkadaşlar "evinde said nursi'nin emirdağı lahikası risalesini okuyan, çorabını cebine sokup abdest alan şakirtler" yapmadı tabii bunları. Yapanlar çekirdek bir kadrodur. Onlara kolay kolay dokunamayabilir ama bu adamlar emniyet müdürlerininin çoğunu açığa aldı. Son okuduğumda 40tan fazla.

Tabana yönelik bir temizlik olur mu? Cemaat yurtları, öğretmenler, memurlar, şirketler, yani kadrolaşmayı sıfırlayabilirler mi?

Cemaat tabanı olmadan bir hiç. Özellikle para kaynağı olan esnaflar. 17 aralıkta birlikte taban cemaate karşı bir tepki koydu. Bu seçimle de birlikte bu açıkça belli oldu. Demem o ki, cemaat tabanda bitmiş durumda.

Tahminim şu: abd cemaatin bi sike yaramadığını anlayip işbirliği yapmaktan vazgececek. Aksine akp ile işbirliği yapmak isteyecek, akp buna evet diyecek. Cemaati yavasca ortadan kaldiracaklar. Zaten fethullah ihtiyarladi yerine geçecek adam da yok. Dagilir bunlar

ben bitirebileceğini düşünmüyorum. az biraz dikkatli bakarsanız zaten yerel seçime kadarki kısa zamanda birbirlerini bitirmek için yeterince sert vurmadıklarını görebilirsiniz. şimdiye kadar yapılanları "yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır" diye okumak lazım bence. insanların genel olarak yerel seçime kadar bitecek bu iş diye bir beklentisi vardı ama bence öyle bir şey yok. uzun vadede 2015 genel seçimlerine kadar daha çok darbeler yiyecek diye düşünüyorum. bu sırada hükümetin muhtemel darbelerine bakıp cemaat hakkında da "ya bu muymuş o kadar bel bağladığımız adamlar" diye düşünülmesi gayet muhtemel.

pek beklenmedik bir sonuç olmadı aslında, en azından benim etrafımda kimsenin şaşırmadığı bir sonuç oldu. biraz toplumu tanıyan kimsenin şaşırmadığı diyelim.
-kasetler ve gezi süreci halkın umrunda deil yahu bunun anlaşılmaması da çok ilginç-
Cemaat örgütlü, din bu toplumda önemli ama oy oranını en fazla %1-2 oynatır diyordum burdaki sorulara 6 ay önce bile, hadi ordan deniyordu bana. arkadaş ben cemaat lisesi mezunuyum...10 yaşında tanıdığım bu oluşumu 21 senedir biliyorum hem de çok yakından biliyorum. bi izin ver bi biliyim ne kadar oyu var, ne yapar..demi?
peki ne olcek? bi kere ekonomi kötüye gidecek, gidiyor hep birlikte daha çok ezileceğiz. RTE bunu bastırmak için her itiraz edene hain diyecek bunlar görünenler...daha çok seçim var illa ki sağda yeni oluşumlar çıkacak, cemaat de buna yardım edecek de sonra ne olacak? şimdilik temkinliyim bu konuda hiç belli olmaz, konjüktüre göre biat bile edebilirler, satranç gibi...ah keşke bir de sol ne yaptığını bilerek bişeyler yapsa bunu hala ummuyorum...
sonuç hiç bi halt olmaz abi bu memleketten

Beklenmedik sonuç demenize çok şaşırdım,ben %45 bekliyordum.halk sadece internet kullanan genclerden ibaret değil cunku.Cemaat çok ciddi oy potansiyeli olmayan bir holdingler kurulusuydu,kendi iplerini kendi çektiler.eskiden onlardan alısveris yapanlar artık evlerine sokmuyorlar

cemaat çok kritik noktalara yerleşmiş.hem türkiyede hem dünyada.tamamen bitirilmesi çok zor.hiçbir zaman deşifre edilemeyecek çok sayıda elemanları var.adamlar bütün tarikatların iyi yönlerini bünyelerinde toplamışlar.zaten asıl kadro çoktan kanada ya kaçmıştır.alttan alta savaşı sürdürecekler.çok büyük ihtimalle 2 yıl içindede allem kallem edip savaşı kazanacaklar.ama cemaat de muhtemelen türkiye cumhuriyeti nin son iktidarı olacak.küresel güçler ortadoğuyu tarumar etmek için cemaati ve fettullah'ı kullanacaklar.

seyretmedik.

Godaddyden coupon ile 2.99 usd ucretle alabilirsin

godaddy en ucuzu verir, natro da o seviyenin bir tık üstünde.

görüşüme uymayan kanalları reddetmek yerine, sansüre uğramadığım sürece her kanala, hatta özellikle görüşüme uymayan kanallara çıkıp, o kanalları izleyen insanlara da derdimi anlatabilmeyi isterdim.

bu adam saygınlığının getirdiği bir patavatsızlık hakkı olan biri. bundan dolayı da kimse getirip kendine yarayan bir yorum yaptıramaz kolay kolay. ve bunu da bilirler.
en sert sözleri bile insanı sinir eden bir sakinlikte söylüyor. bu bilginin ve analiz gücünün göstergesidir.

yalnız değilsin.

yalnız değilsin.

yalnız değilsin.

sorun düzeltilene kadar
74.125.131.94

google'a böyle ulaşabiliyorum

Sorun 30 Mart'ta duzelir duzelir, duzelmezse komple erisim sorunu olacak. Simdi onun testleri devam ediyor zaten, zira Google servislerine erisim sorunu sadece Turkiye'de yasaniyor.

şimdi youtube google serverlarında. Bunlar youtube'u kapatayım derken google'ı kapatıyorlar. Sonra double sıçış yaşanıyor..

google ın görünümü mü değişti bu arada ? facebook değişti sanırım.yoksa benim tarayıcının ayarları mı sıçışlarda

youtube'a giremiyorum. çıldiriiciim ben de!

konusmacilarin bir kismini taniyorum, hepsi akli başında kadinlar. pisman olmazsiniz. sıkıcı gelirse de cikar dolasirsin.

biraz muhafazakarlar.ama seminerleri güzel oluyo genelde iyi isimler veriyo zaten.takılan tayfa istanbul üniversitesinden olustugu için kalite biraz düşük ama ilgini çeken bişey varsa güzeldir gidebilirsin

hocaların kaliteli olduğunu biliyorum.
evet muhafazakar kesimin ağırlıkta olduğu bir kurum.
ilk derste her yer tıklım tıklım olur. fakat devam eden bir avuç insan kalır. gerçekten eğitim için gelen insanlar kalınca daha faydalı geçiyor.
edit: kuruma zarar vermek istemem. bu kafayla orada olman saçma olur, gitme lütfen.

muhafazakarların amma seminerler kalitelidir bildiğim kadarıyle

muhafazakarsa uğraşmayayım hiç o zaman. teşekkürler.

"muhafazakarsa uğraşmayayım hiç o zaman" diyosan zaten bilim sanat sana göre değil bence de zaman kaybı.

bence asıl ilki ön kamerayla çekilmiş. bunu düşünmemin sebebi de kimse kameraya bakmamış, herkes ekrana bakmış.

ikincisindeyse kameraya bakmışlar direkt olarak.


yanılıyor da olabilirim tabi.

media1.onsugar.com

ilki zaten ön kamera. 2.si de ön olmali. ama iphone ufacik zaten. ekrana da baksaniz kameraya bakmis gibi oluyorsunuz. ön kamera cünkü aksi durumda kol durusu degisirdi diye dusunuyorum. ha garantisi yok bulmanin yolu da cok zor.

ikisi de ön kamera.

sonuç: note 3 rocks. :)

bence telefonla görüşmek daha güvenli en azından kendi ülkenin içinde dinlenebiliyorsun, skypeta tüm dünyaya açıksın o daha tehlikeli gibi.

(bkz: tezgah)

Daha önce bira içip kitap okumuşluğum olmuştur, sahaf zaten.

cihangir'de susam olabilir.

cafe smyrna

eskiden imam adnan sokakta müskül vardı.

öyle olması için ilk sayının ocak-şubat, mart-nisan, mayıs-haziran, temmuz-ağustos, eylül-ekim, kasım-aralık ikililerinden birinde çıkmış olması gerekir, ama belli ki öyle değil. yani atıyorum ilk sayı haziran-temmuz ikilisinde çıktıysa mevcut durumdaki gibi olması çok normal.

photo xxx s

Duzeldi o galiba bende de yarisi var yarisi yoktu sildim yukledim duzeldi ama bugun hic fotosuz gormedigim birinin fotosu yok mesela ne is anlamadim.

gözüne gelirse korumaz tabii ki. bizzat test ettim ben bu gözlükleri istersen al bi eline bak anlarsın sen de. test ettimden kastım aldım elime oynadım inceledim işte baya.

@proletarier aller lander vereinigt euch

Biliyorum hocam. Gezi parkı sırasında gözüne plastik mermi isabet eden gencin Ayşe Arman ile olan röportajını okumuştum. Onun da gözünde deniz gözlüğü olmasına rağmen, plastik mermi isabet edince kırılmış ve göze gelmiş. Çok acı bir durum.

Polisin vaziyeti belli. Nasıl koruyacağız kendimizi.

çarpıp sekse iyi,o hızla gözlüğü deler geçer diye düşünüyorum. ama hiç yoktan iyidir her tarafı kapalıları.(deniz gözlükleriyle aynı malzemeden değil bunlar diye biliyorum, deniz gözlükleri daha dayanıklı gibime gelmiştir hep haziran zamanları.)

www.isguvenlikmarket.com

Bu nasıl?

o verdiğiniz ürünün koruyucu kısmı gözlükler kadar sert plastik değil diye biliyorum öyle hatırlıyorum veya en kötüsü değişebilir. benim ellediğim yumuşak sayılabilirdi aşırı sert değildi en azından. mesele kırılması aslında. her türlü mermiyi durdurur da -tabii mesafeye geliş açısına falan da bağlı- asıl sorun kırılıp parçaların göze girmesi. böyle şeyler yerine şeffak pet şişeleri kullanışlı olabilir ama nasıl yapılacak bilemedim mühendis kafalı arkadaşlar bulur belki bir çare.

motorsiklet kaskı diyorum. başka da bir şey değil. eş dostta varsa eski bir şeyler

ilk linktekilere baktım 45m/s şiddetinde darbelere karşı koruduğu yazılmış. emniyetin kullandığı plastik mermi silahı şu sanırım: en.wikipedia.org 85m/s hızında atış yapıyormuş.

motosiklet kaskı dışındakilere güvenme hocam, o parçalansa 1 tanesi bile çizse gözünü (girmesinden bahsetmiyorum bile) anan ağlar. ya tam korun ya da allah ne verdiyse gir.

hocam amaç göz-kafatası olmasın cidden. alnına gelse de pek bir şey değişmez. sen dinle beni kafanı tam saran bir şey al, açıkta bir yer kalmasın. olur olur aradaki küçücük bir yerden girer mermi sürtüne sürtüne, hayatın kayar. madem önlemini alıyorsun tam al, hiç değilse arkandan "önlemini alsaymış bir şey olmazmış, ders olsun bize" diyebilelim. öbür türlü "hayvanlarrrr kasklı adam kafadan öldü" olacak.

deniz gözlügü noktasal basinca korumaz. bu aamacla yapilmamistir. cam kiriklariyla tehlikeyi katlarsiniz. deniz gözlügü kirmadim ama kavgada gözlük camim kirildi darbedense kirilan camin kestigi yara izi durur hala ufaktan.

bu gözlükler ise genelde marangozsundur bir sey keserken tahta talasi ucup gözüne batmasin vs amaclidir. darbe icin degildir.

paintball maskeleri 400fpsye kadar koruyor imis. azicik arastirilabilir.

onun disinda askeri amaclarla uretilmis seyler ile motorsiklet kaski tarzi seyler darbe emici özelliktedir. baska da aklima gelmiyor benzer bir sey.

adı ne bilmiyorum ama plastikle cam arası değişik kolay kırılmayan camlar var ya, bu plastik mermilerin o camları deldiğini düşünürsek... korumaz. deler geçer.

o iş için tavsiyem tam motosiklet kaskı yahut da yüz koruması olan motosiklet kaskları. yahut askeri kask bulabilirsen yüz koruması olan, onlar da korurlar ama onlar ciddi anlamda pahalılar elbette.

biber gazı fişeğinden koruduğunu bizzat görmüşlüğüm var iş için kullanılan yüz korumalarının ama plastik mermiye karşı çok işe yaracağını sanmam. hiçbir şey takmamandan iyidir yüz korumalı bir iş maskesi takman ama bence, en azından yavaşlatır mermiyi.

ne kullanırsınız bi tavsiyem yok ama polisin kullandığı plastik mermi atan silah yukarıda linki verilen fn303 kadar güçlü değil. 85m/sn kadar yüksek bi hızda atmaz.

Sonuçta yüzümüze gözümüze taktıklarımızın amacı gazdan yanmamasını sağlamak. wiillii'ye katılıyorum, gözünüze gelen bir şey ile camlar parçalanıp gözünüze de batabilir. Onun mermiyi durdurmasından ne olacak.

Motorsiklet kaskı iyi, burnunuzun önüne talcid'li su ile ıslatılmış bezi koyarsanız biraz gazın etkisini kesiyor ama onun da ıslak kalmasını sağlamak gerekiyor. Bir de nefes almak ayrı bir mesele haline geliyor.

coursera'ya bi bak bence.

türkiye'de ne kadar geçerliliği var bilmiyorum ama gönüllü çalışmalar var, batı'da önemli şeylerdir cv'de.

Gönüllü çalışmalar kapsamında derneklerin kitap gibi yayınlarına katkıda bulunabilirsiniz.

Reklam sektörü ve metin yazarlığı düşünürseniz ajaslarda staj yapabilirsiniz.

gizmostorm.com

ingilizcen varsa burada anlatıyor ;)

bana da lazımdı fikirsiz herifin attığına baktım
bi program resmin genişliği kadar siyah bir kare oluşturuyor ve o resmi o kare içinde ortalıyor
paintle de yapabilirsin hassas ellere sahipsen

o değil de benim hiç aklıma gelmedi bu mevzu

analda içeri giren penis boyundan 10cm düş zaten kaldı sana 12 :) balık etli tamamda bu değişik bişey :)

kendi tercihimle hic bu kadariyla sevismedim ama tahminen boyledir heralde. koca popolular bazen eyvallah, kalin kollu balik etliler bile cazip gelmiyor genelde, katlanan gobek gordummu cukum dusuyor :(

sisman kadinlarin fantezi dunyalari daha genis olur, libidolari daha yuksektir derler.

dehşet verici! hadım ederim kendimi...

evet böyle o memelerin iğrenç görünümü, o götün şekilsizliği falan o şekilde

on numara sekiz yıldız

Benzeri bir duruma maruz kalmıştım. İzledikçe gülüyorum o sahneyi. Kadın hünerliyse gözü kapatınca biraz durum değişiyor ama o birazı normal biraz algılamayın 2 saniyeden bile az biraz. Ama onlar harbiden de daha mı arzunun öznesi oluyorlar bilemedim. Fakat genelde üstte erkek olur o durumda öbür türlü seksten çok sebata döner o iş. Ya çok garipti uf anlatmak istediğimi anlatamadım yine.

1950'den sonra hemen hemen hiç hükümet kuramadığı için denemez. (Hükümeti kurmadan da düşünce iklimi olarak ülke üzerinde belirleyici etkisi olması mümkün. Bunun da olduğunu düşünmüyorum. chp'nin muhalefetteyken bile olan ideolojik/siyasal/kültürel etkisi, inönünün şahsına bağlanamaz bence.)
Ama tabii ki 1940-50 arasından iyisiyle kötüsüyle sorumlu olması gerekir.

inönü'den de uzun yaşayanı var üstelik son ittihatçı diyebileceğimiz bir adam .
Mahmut Celâleddin Bayar 16 Mayıs 1883; Gemlik, Bursa – 22 Ağustos 1986 İstanbul

Zorunlu değil. İnşaat firmalarının internette yaydığı bir şehir efsanesidir mantolamanın zorunlu olduğu.

Olayın gerçeği şudur; Enerji Kimlik Belgesi denen bir olay var. Yeni yapılan binalarda, yapı izni alırken bu kimliği almak zorunlu. Mevcut binalarda ise, 2017 yılına kadar alınması gerekiyor. Gözü doymaz inşaat firmaları da fırsattan istifade biraz daha para kıralım diye, mantolaması olmayan binalara enerji kimliği verilmeyecek diye bir yaygara saldılar internette. Tıpkı Isı Payölçer olayında olduğu gibi, birileri bu işten parsayı vuruyor.
2008 den önce yapılan binalarda mantolama zorunlu değildir.
Yaptırırsınız, tasarruf sağlanır ona lafım yok ama zorunlu değildir.

bi de elleriyle kebap ve lahmacun yapan abiler var asil onlari dusunmelisiniz. doner yine neyse bence.. ustune egilmezse dusmeyebilir

o abilerin genelde parmaklarinda benim kafamdaki kadar sac var bu arada

lezzeti oradan geliyor aga!

kokoreç kestiği tahtanın üzerinde para olacak bi kere!

kesinlikle haklısınız. beni şahsen rahatsız etmesede bazı kurallara dikkat etmelleri gerek. ha sakalını kesip dönere yapıştırsa tadı güzel olacaksa yerim pis bir adamım ama hijyenik değil ve toplum sağlığı açısından önemli de keşke tek sorun sakal olsaydı.

Bunu anlattığımda arkadaşlarım pek bi tiksinirler bende bol bol anlatırım. Geçenlerde bi dönercide girdik normal çıplak elle abi dürümlerimizi falan hazırladı yedik sonra ben bi tuvalete gideyim dedim. Aslında iş yerinin bi lavabosu vardı sadece el yıkamak için de ben sıkışmıştım. Beni arkada etlerin olduğu bölümde -işin mutfak kısmından git- en sondaki kapıda dedi.Girdim bi tane teyze pis bi ortam. Hani flimlerde olan şekilde pis. Neyse tuvalete girdim yerde et var. Baya dönere konan etler vardı. Altına naylon sermişler etleri koymuşlar üstünede gelişi güzel bi naylon koymuşlardı. 2 metre kare alaturka tuvalet. hayal edebilrsiniz ben tuvalet ve etler dipddibeyiz. çıkardım sıçrata sıçrata işedim elimi yıkadım sonuçta hijyenik bi insanım.

bu tarz bi olay sadece benim gördüğüm dü daha neler yiyiyoz kim bilir. Bunu görünce sakala o kadarda takılmam sanırım.

sen en iyi dnerci nerde var onu bilirsin, ben en iyi nerde dönerci var oralarda çalıştım, cem yılmazın anlattığı bi hikaye var bir yemeğin sivaslı ustaların elinden geçmesiyle ilgili, az bile anlatmış, mutfak restorant ne kadar sağlıklı hijyenik olursa olsun sen o ustaların burunlarını karıştırıp, bilmemnerelerini kaşıyıp yada tuvalete girip suyla taharet alıp elini yıkamadan mutfakta işe koyulup koyulmadığını bilemezsin, onun için emin ol sakalda bişey yok, sakal iyi. ama kesmeleri lazım tabi yemeğe düşmesin

devletin elinde olan bir şey değil de, o yerin sahibiyle alakalı bir şey olsa gerek. saç, sakal, kılık kıyafet gibi şeylere o mekanın sahibi karar verir diye biliyorum.

bu arada nerelerin döneri iyidir onları da yazıver bari, istanbul avrupa yakası olsun mümkünse. (bahar pide salonu ve şu sirkeci'deki kasap osman hariç tabi)

dostum o zaman sana çooook ilginç genel bir şey söyleyeyim. hani şu lüks görünen lokantalar falan var ya işte efenime söyliyim pahalı asortik mekanlar falan işte orada hazırlanan yemeklere aşçılar her yerlerini sürüyorlar emin olabilirsin. yemeklerin çoğu elle hazırlanır kıvamlar elle kontrol edilir yumuşaklık sertlik falan hep elledir. eliyle döner kesen adam gördün mü peki ?

aslında bu restorant işlerini az çok bilirim. yurtdışında bu işi yapan tanıdıklarım var. (dönercilik vs) işin mutfağında bulundum yani. ama hepsi saç sakal olayına çok dikkat ediyordu. mutfak biraz dağınıktı tabii.

aynı zamanda türkiyede de 4 yıldızlı bir restorantta 6 günlük çalışmayı deneyimim oldu. ondan sonra sikerim lan böyle işi diye çıkmıştım. her neyse. burada da çalışanlar göze temiz gözüküyordu ama genel durum sizlerin bahsettiği şekildeydi tabii.

lan keşke dikkat edilse hijyene mijyene.. neyse henüz ölmedik..

dostlar aşçı olarak bir dur diyorum. çok yanlış bilinen birşey var. asortik mekanlarda evet herşeyi elimizle kontrol ediyoruz, eldiven denen sikko lastiği takmıyoruz ama bizim el yıkama limitimiz maksimum 30 dakika. yani 30 dakikada bir en geç ellerimizi yıkıyoruz. sigara içtiktn sonra, yemekten sonra, tuvaletten sonra yıkamayı söylemiyorum zaten. hani balık temizleyip ete geçiyorsak arada el yıkanır o derece titiziz. ayrıca saçı uzun olan bone takar, sakalı olan maske takar-ki sakal yasaktır katiyen-

ayrıca sakalda yasaklanmalı, yukarıda şaka yaptım. sakal, saç gibi vücut atıkları elbet yasaklanmalı. yukarıda atarlı bi arkadaş yasaklarla milletin sekötürnü laga lugasını yapmış. be arkadaşım ben oraya para verip yemek yiyorsam mecbur muyum herifin saçını sakalını yemeye?

pain of liberation, nasıl bi atar bu anasını satym? herifte sakal kıran olup olmadığını nerden bileceğim?

çok rahatsız ediyor. meydanın göbeğine birkaç ay önce bi dönerci açıldı adam abartmıyorum ladin gibi sakalla döner kesiyor bütün gün. sırf hizmet sektöründe diye yasaklanmaz diye bir şey yok. madem gıda sektöründe iş yapmayı tercih ettin, o zaman bazı şeylerden feragat edeceksin. herkes kendi mesleğine göre zorluklar yaşıyor. (kimisi bütün gün üniformayla, kimisi gece nöbetinde, kimisi soğukta leş gibi kokuların içinde çöp topluyor)bunların yanında bi sakalından feragat etmek çok zor bi şey değil. kendim almadığım gibi çevremdekilere de aldırmıyorum oradan.

ben özel sektörde çalışıyorum. işim bilgisayar ile hiçbir müşteri ile yüzyüze gelmiyorum. 2 gün traş olmayanca olay oluyor. yemek olayında hacı sakalı iğrenç bişey. parmaktaki kıllarda alınmalı. daha hjyenik olmalı bu yemek sektörü

bu beni daha çok rahatsız etti:

royalindustriesinc.com

"senin hayatın boyunca sakalından kıl düştüğü oldu mu ki" diyene cevap vereyim evet sakalım biraz uzadığında sayısız defa kıl düştüğüne şahit oldum. yemek yerken yemeğin, çorbanın içine düştüğü de oldu.

"SAKAL DEDİĞİN DÖKÜLMEZ LAN" diye bir şey yok yani. bal gibi de dökülür.

yazıları sildim. deli gibi sakalım var, çekiyorum çekiyorum elime gelmiyor ama tamam kardeşim, dökülür. he dökülür yani, daha ne diyeyim.

her kuşu siktiniz bir leylek kaldı.

sakalını çekince eline gelmiyor diye yeryüzünde yaşayan milyarlarca erkeğin sakalının hiçbir şekilde dökülmeyeceğine karar verip bunu iddia edebiliyorsan asıl bizim diyecek bir şeyimiz kalmıyor burada.

cok meshur bir raki balik restoraninin mutfaginda fare tekmeliyorduk. ne gunlerdi be. zaten o lokanta sozlukte de itin gotune sokuluyor.

evet ediyor, sadece sakal vs. yönünden değil. güzel güzel yazılmışı var, kısa bir entry, tıklamaya üşenenler olabilir diye, yapıştırıyorum. compadrito' nun bir entrysi. başlık: fekal oral yol.

insanların dışkı bulaşmış şeyleri bir şekilde yutmaları ile meydana gelen bulaşıcı hastalıkların, meydana geliş nedenini tarif eden yol. ağıza feçes (dışkı) bulaşması demektir. bunlardan birisi, içine kanalizasyon suyu karışmış suları içmekse, bir diğeri de taharettir. çünkü taharetlenme sonucu dışkıya bulanan eldeki koliform bakteriler kolayca giderilemez. bu el hem kendi sahibinin, hem de etrafindakilerin koliform bakteri (escherichia coli) yeme ihtiyacını karşılar. yurdum insanı, poposunun temizliğiyle övünür ama tırnak aralarındaki ve parmak uçlarındaki dışkı miktarını bilmez, anlamaz. sabunla elini yıkadığında gitti zanneder. bu temiz kardeşlerimizin yoğurduğu köfteler hemen kızartılmadığı, bekletildiği takdirde, köftede, sonradan kızartılmakla etkisi kaybolmayacak toksinler oluşur. okul, yurt, fabrika, kışla gibi toplu yerlerde görülen ve adına kibarca ve salakça besin zehirlenmesi denilen hadiselerin coğuna bu toksinler sebep olur. aynı kardeşlerimiz hastanelerin yeni doğan birimlerinde ve yoğun bakım bölümlerinde de yoğun olarak çalışırlar. üstelik, sadece suyla yıkadıkları (kendi deyimleriyle taharetledikleri) popolari temiz filan da değildir. keza, dışkıyla atılan barsak kurtçukları ve bunların yumurtaları gene bu caaanım taharetlenme sayesinde ağıza geri dönerler. buna da reenfestasyon yani kendi barsak parazitini ellere yar etmeme, parazitlerin geri kazanımı denir. sözlük kullanıcılarının mensup oldugu sosyokültürel katmanın, türkiye ortalamasına göre seviyesi göz önünde bulundurulduğunda, bu kavrama altıbuçuk yıllık sözlükte daha önce başlık açılmamış olması da ayrıca düşündürücüdür.

edit: (bkz: escherichia coli/1)
edit 2: arada bir sol elinin tırnaklarını koklayan arkadaşıma da burdan selam ederim.

son söz de benden gelsin. bence taharetlenirken o lastik eldivenler giyilmeli. yani taharetlenmek isteniyorsa. artık gerisi size kalmış. ne yaparsınız, bilemem.

@oinone pe taharetlenirken illa eli kıça sürmek gerekmiyor ki

haklısın.
@babamasoliimbananickaldirsin bro kebap elle yapılır.

@buhebu abi yanlis ifade etmisim kendimi. heralde elle yapilacak. da o abiler ellerini kac kere yikiyor gunde? eldiven takan zaten simdiye kadar hic gormedim onu gectim de.. o elleri goruyorum.. o killarin dusmemesi imkansiz

maalesef öyle. ve hepsini bir seferde yaparsanız ban yiyebilirsiniz. yeni kullanıcılara yapıyor twitter öyle şeyler.

cc'ye kadar alabiliyorsun kanka. en azından sikko marmara'da böyle.

mümkündür. dc ve dd olan dersleri tekrar alabilirsin istanbul üniversitesinde. daha yükseklerini bilmiyorum.

dd koşullu geçti demek zaten, ortalaman geçme notunun altındaysa ki 2010'dan sonra girdiysen altında oluyor, alttan almak zorundasın dd'leri. 2010'dan önce girdiysen zorunlu olmuyor ama önümüzdeki sene için ders seçiminde yine karşına çıkacak, yükseltmek için alabilirsin.

en altta kaide olarak 2 tane kaset kapağı var. duy ve elektrik kablosu gecebilsin diye yuksek ihtimal kablonun çapı kadar bir boşluk bırakılmış olmalı. duy'u da üstüne sabitlemişlerdir.

kasetlerin diziliminde fark ettigim kasetler dizilimde bant kısımları birbirini opucek sekilde 2'lik modul haline getirilmiş. buyuk ihtimal tel ile ayaklardan sabitlemişlerdir. sıcağa dayanıklı sağlam bir yapıştırıcı ve el becerisi ile olur bu iş.
arada elverişli yerler tel ile birbirine tutturulur iç tarafa verilir.

evde kasetler varsa bir şu tip bir duy almak gerekicek, tabi anahtarlı olanı.
www.ticaretgroup.com

bu arada köşeleri kuvvetlendirip sabit durması için ufak L aksamlar içten kullanılabilir. seffaflığı bozmaması ve goze çarpmaması için ufak olmalılar. tabi bunlar da en temiz sağlam bir yapıstırıcı ile yapıştırarak sabitlenir.

bunu evde yaparsın ama en fazla 40w ampül tak. yoksa o kasetler erir hatta içindeki bantlar çok kolay alev alabilir yangın çıkması ihtimali var. aman dikkat.

aha: dayinileyap.wordpress.com

9 ağustosta don kişot sosyal merkezinde bunun atölyesi var, o fotograftakileri yapan dayımız orada olacak

eksisozluk.com

bu veletler çıkartıp sana koklattığı parfümün jelatinini çakmakla yakıp tekrar kapıyor. hepsi kullanılmış parfüm onların. bir gün oturup onları izlemiştim 30 dakika da, herkese koklatıp koklatıp sonra kapıyorlar çakmakla.

annem dolandırıldı.. 500 küsür lira kadar.. dava açtı falan ama 4-5 yıldır hala sonuçlanamadı..

bi avize aldım, avize bildiğin 3 liraya üretilmiş fakat 45 liraya satılıyor.

tahmin et bakalım avizenin üretildiği yer neresi, türkiye.

hepsiburadaya buradan teşekkürlerimi iletiyorum, yatak odamda şuan anormal derecede çirkin görünen ve hiç bir işlevi olmayan bir avize var, kafamın 3 katı boyutta, nası mutluyum varya kelimelerle anlatamam..

internetten tanıştığım can ciğer dediğim bi arkadaşım vardı, 120 lira dolandırdı. ondan başka da olmadı.

Büyük sitelerin genelde fraud departmanları oluyor.Dolandırıcılık riskini en aza indiriyor bu departman.

annem dolandırıldı benim de 150-200 tl gibi bi şeydi.

Eğer dolandırıcılık sayılıyorsa hizlial.com'dan bilgisayar aldım ve parayı taksitle ödedim. Bir kaç gün sonra o ürünün stokta olmadığı bilgisini ve paramında aydan aya kredi kartıma iade edileceğini söylediler. Hakikaten ödedilerde ama paramı bir güzel kullanmış oldular.

Ürün fiyatına göre çok iyiydi ve bu tarz siteler zaman zaman bu taktiklere başvuruyormuş diye duydum.

evet

garanti paramatikte havale yaparken bozuk para kalmadığı için para üstüm çıkmadı şube de kapalı olduğundan 6-7 lira gibi bişey gitti öyle. hepsiburada'dan netbook aldım 1 ay göndermediler stokta değil dediler satışı yok dediler iptal edicem deyince kargoda dediler o netbook bana gelene kadar kur farkıyla 50-60 lira zarar ettim. babam bal reklamlarına inanıp 110 liraya 3 kavanoz glukoz şurubu almıştı. öyle.

idefix tarafından dolandırıldım ben 4 aydır ne ürün var ne para.

Orjinal denilen ayakkabı merdivenaltı üretimi çıktı

Ilk internetten alışverişlerimdi, napim

yüzlerce kez alışveriş yaptım. ama yaşadığım tek tatsızlık hong kong'dan aldığım kulaklığın sahte çıkması. şikayet edince de paramı geri aldım zaten.

benim dispute yapmakta gecikmem ve tracking code a ne gerek var yahu dememden ötürü buyincoins 5 usd'lik siparişimi göndermedi ve paranın üstüne yattı.(göndermiş de olabilir gerçi bizim ülke içindeki ptt de kaybolmuş olabilir tracking code olmayınca bulamıyorsun)
bunun dışında netten mal alır satarım ama basit kurallara uyduğum için allaha şükür hiç dolandırılmadım.

hazır şablon gibi. about.me'den ne farkı var?

bence güzel, rengi de çok hoş. evet, bu da bakım ister.

yok. en fazla telefon numarana ulaşabilirler, bu amaçla kullanılan telefon numaralarını kişisel veri olarak kabul etmiyor mahkemeler. ama adres kesinlikle buna girer, adresini bulduklarına göre ismini ve yaşını da biliyorlar demektir, tck 135'e girmesi lazım bunun da.

Getirdikleri zarf zaten adımaydı. Kim o diye sorunca ismimi söylediler. Kapıyı açıp buyrun benim deyince konuya girdi.

Nasıl ulaştıklarını hala bilmiyorum.

adamlar devleti komple ele geçirmişler amk, senin ismini mi bulamicaklar :D

olmamin

muhtarliklardan aliyorlar. mahalle muhtarindan her turlu bilgiyi alirlar.

@ sirena +1

Cep telefonlarımız bile ellerinde. Belediye aday adayları(hatta söyliyeyim), Büyükçekmece belediyesinin Akp aday adayları belediye içerisinde oturanlara sürekli mesaj atıp duruyormuş. Akp yanlısı bir araştırma şirketinin(sahibi eski AKP içişleri bakanı) anket çalışmasını yaptım, ordan biliyorum.

"ayakkabı kutusunda getirseydiniz keşke, böyle boş mektup olmadı ama" derdim ben.

insanlarınki spor onlarınki ruh hastalığı, pek sanmıyorum insani bir tabir gerekiyırsa ki sanmam, özgürlük bu.

Kayaliklara tuz yapamak icin cikiyorlar. Garip hayvanlar.

keçilerin eti en sağlıklı et olarak geçer keza sütleri de öyle.çünkü dağ tepe demez gezer ve en iyi otları çiçekleri bulup yerler.bu yerlere tırmanmalarının sebebi de bu olsa gerek.

bugda kalmışlar

doğasına uygun yaşayan hayvan niye ruh hastası olsun?

asıl insanlar hasta beton kutular içinde asosyal bir yaşantı sürüyorlar.

tarayıcının zoom ayarlarıyla oynamış olmayasın sen? ;)

bende bi degisiklik yok ama sen zoom yapmis olmayasin? ctrl+0 yap bi bakalim ya da mac kullaniyosan command+0..

Ctrl+mouse tekerleğini yuvarlamak ya da touchpad ise dokunmatikteki yakınlaştırma hareketini touchpad e uygulama yoluyla aşıyorum sıkıntıyı.

Hayır onu ben de biliyorum. Zoom olayı %100de. Ben bişi değiştirmedim yönetim değiştirmiş..

belki şimdiye kadar sen fark etmeden %110'da kullanıyordun bir şekilde öyle kalmıştır sonra %100e alınca gözüne küçük gelmiştir.

benzer bir yanılgı bana oldu ne hikmetse %110 da kullanmışım bir süre.

sana özel yaptık gardaş

bana da aynı his gelmişti. bir bilen açıklasa güzel olur valla.