[]

Kitaplık - Ikea

Ikea'dan kitaplık alınır mı?




 
eger imkanin varsa sen de yapabilirsin. koctas ve baumax da raf seklinde satiliyor, parca parca alip istegine göre birlestirebilirsin. cok daha ucuza geliyor. internette bir sürü tasarim örnegi var, bookshelf design falan yazinca cikiyor.


  • jackofalltrades  (10.09.11 23:27:04) 
öğrenci evine olmayacak. raf şeklinde satılanlar bir yana, koçtaştakileri beğenmedim.


  • microfiction  (10.09.11 23:35:21) 
ikea'dan alcam diyosanız, takip edip indirime girdiği an almalısın. yoksa gereksiz pahalı.


  • 0dy  (10.09.11 23:36:56) 
alınır. Bayaa da sağlam.


  • Kreuzberg  (10.09.11 23:53:40) 
Alınır.
Şahsen ben Billy kitaplık aldım 1,5 yıl önce.69 tl miydi neydi.Beyaz.Gayet sağlam,montajı fln kolay.Tavsiye ederim.Başka renklerini de almayı düşünüyorum hatta.

  • buzbebek  (10.09.11 23:58:01) 
bende de ikeadan aldığım billy kitaplık var, ben de memnunum.


  • yemrem  (11.09.11 01:12:30) 
ikeadan bugün tv sehpası aldım daha monte ederken elimde kalacaktı neredeyse.


  • piszenci  (11.09.11 01:14:51) 
[]

Snow Leopard kurmak

Merhaba,

Bende bir adet Leopard kurulu Macbook Pro var. Leopard'dan Lion'a Snow Leopard kurmadan geçilemiyormuş. Şimdi ben ne yapabilirim de Mac'ime Snow Leopard kurabilirim? Nette yazılı olanlara baktım beceremedim açıkçası. Şu anda yanımda 8GB'lik bir flaşbelleğim yok ama çift taraflı yazdıralabilir DVD R'lerim var. Onlarla bir şey yapılabilir mi?

Ya da doğrudan doğruya Lion yükleyip upgrade yapmadan kurabiliyor muyum?

 
kurabiliyorsun. how to create lion dvd veya lion usb vs. diye aratınca çıkar yönergeler. hatta sonuna bir de "without installing snow leopard" ekle :D


  • passion rules the game  (03.09.11 01:29:21) 
[]

Kitaplı film

Merhaba,

İçinde kitap geçen, kitapçı, sahaf geçen, yayınevi geçen filmler hatta diziler arıyorum. Çok sorulmuş ama yazarlı film de olur.

Örnek: 9th Gate, You've got mail vb.

Yazarlıya örnek: Californication, Wonder Boys vb.

 
the reader ilk aklıma gelen. bir de before sunset var ucundan kitap kıyısından yakalıyor.


  • in vino veritas  (24.08.11 22:26:13) 
  • provezza  (24.08.11 22:26:24) 
notting hill, julia roberts dan nefret etmeme ragmen icinde kitap, kitapci, kitapsever geciyor diye söyleyeyim dedim.

barton fink de writer's block icin güzel bir örnek, güzel bir filmdir.

iris var, iris murdoch'un hayatini anlatiyor, hours var virgina woolf a dair. daha cok var ama kendin mi seyredeceksin, baskasina mi izleteceksin, toplu gösterim mi olacak? ona göre tavsiyeleri artirabiliriz.
  • jackofalltrades  (24.08.11 22:26:58) 
yasamın kıyısında.


  • all girls dream  (24.08.11 22:33:38) 
The Number 23
Inkheart

  • chaoslord  (24.08.11 22:36:45) 
  • tedirginlik hucresi  (24.08.11 22:37:52) 
dizi;
black books

  • black sabahat  (24.08.11 22:44:17) 
@jackofalltrades kendim izleyeceğim.


  • microfiction  (24.08.11 23:05:42) 
the world according to garp, benim cok sevdigim bir filmdir. icinde kitap, yazar gecse de asıl meselesi başka. mutlaka seveceksin.

bir de yakinlarda umberto eco'nun yorum ve aşırı yorumunu okudum, gülün adı'nı tekrar seyretmeyi istedim. seyretmedi isen, yazının ve yazarın dogasına dair güzel bir film.
  • jackofalltrades  (24.08.11 23:26:16) 
[]

PDF / OCR (Taratılmış Kitap) sorusu

Merhaba Duyuru,

Elimde taranarak ham pdf'ye dönüştürülmüş bir kitap var. Harfleri seçmek vb. mümkün değil, resim olarak gözükmekte sayfalar. Şimdi bu pdf dosyasındaki metni işleyebilmem için bir ocr programına gereksinmekteyim. Amaç önce harfleri tanıtmak, ardından da word'e aktararak metni işlenebilir hale getirmek. Bunun için bana neler lazım? Nasıl bir program yüklemeliyim de bu işi halletmeliyim?

P.S. Kitap Türkçe.

 
abbyy fine reader?


  • sanat guresi  (12.06.11 04:56:46) 
bilginiz olsun, google docs da artık bir programa ihtiyaç duyulmadan ocr yapabilmekte.

docs.google.com
  • demcan  (12.06.11 08:57:03) 
[]

Beyoğlu'nda bir kitap katliamı hakkında (Kelepir Kitap)

Selam,

Adını anımsamadığım ve güya sahaflık yapan bir yer var. Beyoğlu Büyükparmakkapı Sokakta Pandora'nın altındaki yeri diyorum. Kelepir kitaplar falan gibi bir şey yazıyordu girişinde. Bu geri zekâlılar gitmişler raflarındaki bütün Osmanlıca kitapların üzerine tükenmez kalemle günümüz alfebesiyle adlarını yazmışlar! Resmen kitapların içine etmişler. Bu kitap katliamını neden yaptıklarını kibar bir dille sordum. Bana "Okuyamıyor insanlar" dediler. Yahu okuyamıyorlarsa zaten almazlar ya da gelir size sorarlar. Sonra da dedi ki bu arkadaş, "Bazı insanlar dekoratif amaçlı alıyor" E bu durumda da yine insanlar okumaya gereksinim duymayacakları için sorun yoktur. Hem dekoratif amaçlı konulan kitabın üstündeki yer alan kötü el yazısıyla, tükenmez kalemle yazılmış bir yazı daha mı güzel duruyor? Neyse, çok üstelemedim ben de çıktım gittim.

Yahu insan en azından kitabın üstüne bir post-it yapıştırır, kitap zarar görmez. Satanların asıl kendileri okuyamıyorlar diye kitapların resmen içine etmişler ondan sonra da kırk tane bahane buluyorlar.

Sorularım şöyle:

1- Neydi bu kitap katili, çakma sahafın dükkanının adı?
2- Konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
3- Ayrıca bu olayı öğrendikten ve gördükten sonra her gittiğinizde bu ayıplarını yüzlerine vurmayı düşünür müsünüz?

 
2- yeni sahaflar sucks. gerizekalılık resmen, sana katılıyorum. ama senin kadar sinirlenmezdim yine.
3- ayıplarını demeyelim de, salaklıklarını yüzüne vururum evet.

  • dieselsingle2  (21.04.11 20:16:35) 
2- ben de çok sinirlendim yazdığınızı okuyunca. kitap kıymeti bilmeyen insanlar nasıl sahaflık yapar.


  • kirmizi gul demet demet  (21.04.11 21:19:00) 
dediğin yerin adı kelepir kitap. ve o adam sahaf değil, kitap bakkalı. 30 adet kitabımı götürdüm, takas etmek istedim, kitaplara bakmadan kitap başı 1 tl verdi. kitabın yazarına, kitaptaki yazılanlara değer vermeyen sahaf mı olur? sahaf dediğin adam için o kitaplar onun çocuğu gibi olmalıdır.

o adam bakkal ve kesinlikle tavsiye etmiyorum. adamın kitaba dair hiçbir fikri yok. 1 tl bile indirim de yapmıyor. biraz da ukala. kitapla ilgili 2 kelam etmeye kalksanız, bunun değeri bu değil ki aslında ya da bu bunun bilmemkaçıncı baskısı falan deseniz hemen, bana işimi öğretmeye kalkma ben 25 senedir kitapla haşır neşirim diyor.

aklıma geldi adamın o sinir bozucu tavırları, geirldim yine. unutmuştum ne güzel.

bu arada, bir daha gitmeyi düşnmediğim için ayıplarını yüzlerine de vurmak gibi bir niyetim yok. ben beyoğlundaki sahafçıklardan uzak durma kararı aldım. artık internetten hallediyorum işimi. ya da kadıköyde nadir sahaf var akmar içerisinde. adam en azından konuşmasını biliyor, o yeter.
  • yildirimba  (21.04.11 22:36:08 ~ 22:37:36) 
1. Bilmiyorum.
2. Hayvanlıktan bile öte. Okurken bile gidip adamı boğasım geldi.
3. Boğmam ama laf ederim. Onlar için tek önemli şey olan kitabın mali değerinin neredeyse sıfıra indiğini de eklerim.
  • sourlemonade  (22.04.11 09:18:09) 
1- adını bilmiyorum
2- kitaba saygısı olmayan niye sahaflık yapar kardeşim yaa..
3- gidersem ilk yapacağım şey üstünde yazılı olan bir kitabı alıp, bu yazı sanırım senin alnında yazsa daha hoş olurdu demek olacak.
  • si13el  (22.04.11 10:46:59) 
Hemen oranın yanından geçin, sağa sapan sokağa girin. Sağda iki tane kitapçı var, ikincisine girin.

Orası eski Simurg, şimdiki Kiwi'dir.

Temiz yüzlü, mavi gözlü tombik biri varsa adı Coşkun'dur. Derdinizi söyleyin, derman bulun.
Eğer ak sakallı, ak saçlı gözlüklü bir ihtiyar varsa, Dede deyin ona. mecnun deyin, elsa deyin. Benim adıma küfür yemeye hazır olsun :)
  • elsanin mecnunu  (26.05.11 20:14:28) 
1-Ben de hatırlayamadım. Bulamadığım birkaç kitabı oradan almak zorunda kalmıştım ve dedikleri gibi indirimsiz olarak.
2-Çirkin, çok çirkin. İşin daha da kötü yanı, sahafların çoğu böyle. Artık ayaküstü iki çift muhabbet edilen, karşılıklı çay içilen yerler olmaktan çıktı sahaflar. Tamam ''ticarethane'' orası, anladık. Ama sattığın ''şey''in ne olduğunu bil, ona göre davran demek istiyor insan.
3-Gitmem. İşaretliyorum o tür yerleri ve muhtaç olsam dahi gidip bir şey satın almıyorum.
  • buf-e kür  (26.05.11 20:58:54) 
[]

Sesli Edebiyat - Sesli Kitaplar

Selam, şu Denizbank'ın hazırladığı Sesli Edebiyat adlı sesli kitap derlemesini internet dışında nereden bulabilirim, bilen, gören var mı?

Bir de bu sözünü ettiğim dışındaki sesli kitaplara nasıl ulaşabilirim? Şehir İstanbul, Anadolu yakası. Eğer Kültür Bakanlığının ve Milli Kütüphanenin sesli kitaplarına internet üzerinden erişim söz konusuysa çok iyi olur. Görme yetisi ciddi hasar görmüş birisi için soruyorum.


 
kimi üniversitelerde gönüllü öğrenciler kitapları okuyup okuyup kaydediyorlar ve isteyenlere netten bedava gönderiyorlar. ne kadar yasal bilemem ama onlara ulaşırsan bişeyler çıkar sanırım.


  • yasakani  (10.04.11 03:07:28) 
ankara imge kitabevinde satıldığını gördüm.


  • kullanıcı adı  (09.05.11 02:03:23) 
  • cern de cayci olmak vardi  (04.09.11 01:32:06) 
[]

Logo ile Amblem Farkı

Evet, bir eğitici duyuruda daha karşınızdayız. Orada burada sık yapılan ve sinir olduğum hatalardan birisi logo ile amblemin karıştırılması. Üst üste duyuru'da da denk gelince yazmadan duramadım. Arkadaşlar logo, amblem değildir. Bakınız sözlük'ten vic ne demiş logoyla ilgili:

"sürekli olarak amblem ile karıştırılan kavram. logotype kelimesinden gelen, kurum ya da markanın tarif edilmiş harflerle her seferinde sergilenmesi durumudur."

Yani sizin logo dediğiniz, orada buradaki şekiller, simgeler vb. aslında logo değil, amblem. Logo dediğiniz şey harflerden, markanın adından vb. oluşur. Adamı delli etmeyin.

Diyecek lafı olan vardır diye duyuruyu soru biçiminde açıyorum. Dileyen de varsın bu duyurunun caps'ini eksibition'a koysun, apartman yöneticisi diye dalga geçsin. Çok da umursamıyorum işin o tarafını.

 
ibretlik bir paylaşım,yeni öğrendim.


  • latios  (05.04.11 00:20:11) 
sanıyorum ki artık logotype ve amblemin birleşmesine logo denmeye başladı akademik çevrelerde de. yani logotype kurumun tipografik olarak simgeleşmesi, amblem biçimsel olarak simgeleşmesi, her ikisi de bir araya gelince logo oluyor... ama emin de değilim, götümden sallıyo olabilirim.


  • ruhibirbanyo  (05.04.11 00:21:29) 
Beni neden dışladiginizi şimdi anladım. Olay amblemde imiş


  • silinen üye  (05.04.11 00:23:26 ~ 00:24:41) 
yazdıklarınızın bir kısmı doğru ama bence yanlışınız da var. logo sadece harflerle sergilenmez. grafiksel de olur. mesela apple'ın elması hem logosudur hem de amblemidir. her logo bir amblemdir. ama her amblem bir logo değildir. amblem daha geniş bir kavram yani.


  • ermanen  (05.04.11 00:26:50) 
evet logo ve amblem farklı şeylerdir.
bence karmaşa biraz logo demekten geliyor, olayın aslı logotype.
logotype herhangi bir font ile yazılmış bi 'kelimenin' kişiselleştirilmesi/özelleştirilmesidir.

ayrıca apple ın amblemi ayrı logotype ı aslında ayrıdır. sadece artık logotype yada amblem diye pek ayrım yapılmadığı için ve apple ın süper marka bilinirliği olduğu için tipografiyi kullanmayı bırakmıştırlar. elma görünce kimse apple yazısı nerde demez
  • try again fail again fail better  (05.04.11 01:22:34) 
"logo" ile "logotype" da tam olarak aynı şey değil. logo, logotype'ı kapsayan birşey. logotype, logonun sadece yazıyla yapılmış olanı oluyor. buna tipografi veya wordmark da denebilir. ama mesela tipografi de aynı zamanda yazıyla yapılabilen sanattır. günümüzde böyle yani, geçmişte daha farklı olabilir :)


  • ermanen  (05.04.11 02:00:22) 
[]

Hiç, bir kafeye oturup da...

Selam, bir kafeye hatta bara yalnız başınıza oturup da hiç kitap okuduğunuz veya yazı yazdığınız oluyor mu? O kafeye veya bara sırf bunun için gittiğiniz oluyor mu? Yapıyorsanız nerede yapıyorsunuz bunu? Ne içiyorsunuz yaparken?




 
Ders çalıştığım bile oluyor.. Mesela son olarak aöf ye aldım kitabımı gittim..deniz kenarında bi kafeye...kahve... sigara..iktisat... zevklide oluyor..evde toplayamadıım dikkatimi orda toplayabiliyordum..acaip...özellikle pazar sabahları çok erken gazetemi alırım köşe yazılarını altını çize çize okurum...evde yapamıyorum bunu...


  • ataman  (02.04.11 22:36:09) 
tabii ki de her insan bence yapar...bira içiyorum genelde alkollü mekanalardaki müziklerle yazıp okumak daha güzel geliyor bana.hiç de garip bi durum değil yani yapan çok tanıdğım var ayrıca :)


  • elloweeth  (02.04.11 22:36:16) 
üniversite yıllarımda sık sık yapardım. fakat cafe ya da bar değil, kıraathaneleri tercih ediyordum. basitçe çay daha iyi olduğu için ve çaycıların hangi sıklıkta, kaç şekerli çay içiyor olduğumdan başka kaygıları (ödediğim hesabın işgal ettiğim alana oranı vb.) olmadığı için.


  • blackdog  (02.04.11 22:36:30) 
İzmir'deyken d&r dan hoşuma giden bir dergiyi alır bir yerlere oturur kahve içerdim dergiyi okuya okuya.Güzel olurdu.Dışarıdan nasıl görünürdü bilmiyorum ama pek keyifliydi.


  • afush  (02.04.11 22:42:03) 
e tabi okudugum oluyor. kahve içerim genelde.


  • yasakani  (02.04.11 22:50:57) 
sırf ders çalışmak için gittiğim bir starbucks şubesi var. kütüphane ortamı kitap okumak için daha ideal olsa da ders çalışmak, sürekli bir yerlerden bişiler okuyup not almak starbucks gibi hafif müzikli, yemeli içmeli bir ortamda daha rahat oluyor bence. genelde kahve içiyorum ben de ama uzun saatler kaldıysam sandviç türü bişiler + portakal suyu ile destekliyorum.


  • 13  (02.04.11 23:06:02) 
kahve dünyasına gidiyorum ben de. dergi okuduğum da ders çalıştığım da oluyor.


  • inthechaos  (02.04.11 23:14:16) 
Ben yapamam, nasıl kafa topladıklarını da anlamam ama kıraathanede çalıştıklarıyla doktora bitiren bir tanıdığım var. Adam evde veya okulda kafasını toparlayamıyordu.


  • sourlemonade  (02.04.11 23:17:07) 
bugün 4 saat oturup ders çalıştım gayette verimli oldu.


  • mr fusion  (02.04.11 23:40:45) 
kitap okurken bira içmeye gidiyorum, mis mis samimi söylüyorum, hele ki kitap da sardıysa o kadar zevkli oluyor ki anlatamam.


  • charlesbukowskiineksi  (03.04.11 00:09:13) 
haftada en az birkaç kez yapıyorum bu aralar. gidiyorum rastgele bir kafeye oturuyorum keşfetmek için, laptop varsa laptopumu açıp işlerimi hallediyorum, yoksa telefondan hallediyorum, çok güzel oluyor.


  • roket adam  (03.04.11 02:25:27) 
evet, zaman zaman... yeni alınan bir kitabın hiç olmazsa önsözü veya edebiyat dergisinin en ilgi çeken kısımları okunabiliyor (barda) veya derginin tümü/kitabın bir kısmı (kafede). gerek duyunca yazılıyor tabii (barda, kafede yahut otobüste).

on dakikada istiklal'e ulaştığım için mekanlar da oralarda. ilk aklıma gelen asmaaltı (bar diyelim) ve le jardin (kafe).

çoğu zaman bira (barda) ve çay (kafede) içerken oluyor bunlar.
  • tedirginlik hucresi  (03.04.11 04:04:57 ~ 04:06:13) 
Ben kütüphanelerin kafeteryalarında oturmayı daha çok severim. kitap okuma molası verip çay kahve tost ws. atı$tırırım.


  • robinbook  (04.04.11 00:22:52) 
[]

Ali Teoman'ın Ölümü

Merhaba,

Bugün Ali Teoman öldü. Ali Teoman'ın kitaplarını okuyan, kim olduğunu bilen, ölümüne üzülen var mı aranızda? Şov dünyasından birisi ölseydi şu anda sözlükteki başlığının altı dolar taşardı. Aynı şeyi Ali Teoman gibi çok önemli bir yazar için söylemek şu an için mümkün değil. Sözlüğün entelektüel seviyesini de görmüş olduk bu sayede. Sanırım Oğuz Atay veya Ahmet Hamdi Tanpınar'a yaptığımızı Ali Teoman'a da yapmış olacağız. Sağlığında umursamayıp ölümünden çok sonra keşfedip ilahlaştıracak, kitaplarını yerlere göklere koyamayacağız. Ali Teoman, kitapları ve ölümü hakkında bilgisi ve fikri olanların yorumlarını bekliyorum.


 
ben sadece adını duymuştum.
tanısam sevsem etsem de üzülmezdim.
ne üzülücem ya!
  • yasakani  (23.03.11 19:20:53) 
yekta kopan üzülmüş. tüm dünya savaş ve depremle çalkalanırken bizde de "İbrahim tatlıses vurulmuş wuhuuu"...


  • angelofdeath  (23.03.11 19:22:44) 
Genç ve çok değerli bir insandı. Ölümü en doğal karşılanması gereken şeylerden biri olarak gören insanları bile çok üzen ölümler bunlar. Diğer taraf varsa ve buraya benziyorsa şimdi de gerilerde kalmıştır herkes Elizabeth Taylor'a bakarken.


  • sourlemonade  (23.03.11 19:55:42) 
bir ölüme gösterilen "ilgi"den sözlüğün entelektüel seviyesini çıkarmak biraz yanıltıcı ve önyargılı bir tavır gibi geliyor bana...

sizin dediğiniz kaygıları bir yazara iliştirmek de bir çelişki... yani derdimiz metin ile mi yoksa metin dışında kümelenen değerlerle mi?

ki ali teomanın da sizin dediğiniz gibi meseleleri pek dert ettiğini sanmıyorum.

bilenler bilir diyebilirdik ali teomanı.

uykuda çocuk ölümlerini okumuştum ve böyle bir kitaba mesai harcamanın benim gibi birisi için pek de makul olmadığını anlamıştım. okunacak o kadar şey varken artık başka şeylere yönelmek gerekliydi.kendisine içimden bir teşekkür edip , başka kitabını okumadım. burada ali teomanı değersizleştirdiğim çıkmasın...

ölümüne üzülme konusuna gelince, bu neden merak edilir anlamıyorum... kimisi en yakın ölüme bile mesafeli yaklaşır , kimisi üzülür , kimisi de ne üzülücem ya der. üzülme oranının çetelesini tutmamıza gerek yok. birileri bize yetecek kadar üzülüyordur bir yerde.

ama şu yazı okuduğumda da , kendisinin vefatından sonra da buruk hissettirmiştir beni...

kitapzamani.zaman.com.tr

kendim için ona dileyebileceğim tek şey: allah rahmet eylesin.
  • otchaianie  (23.03.11 22:27:03) 
Ben yeni öğrendim ve üzüldüm. Şaşırdım da hastalığı ya da hayatı hakkında pek bilgim yoktu. Kitaplarının çoğunu okudum, son iki kitabını da almış henüz okumamıştım. Yeni bir kitabının çıktığını gördüğümde alır, beğenerek okurdum.


  • handgrenade  (24.03.11 00:10:13) 
[]

Uyanık kimse var mı?

Varsa ne halt ediyorsunuz bu saatte?




 
uyku öncesi son hazırlıklarımı yapıyorum.
bu cevap 10 dakika sonra kendini imha edecektir.

  • p a t r i o t  (20.03.11 04:04:11) 
Ben varım.Yurtdışında yaşıyorum.Saat farkından dolayı burada gayet uygun bir saat.


  • afush  (20.03.11 04:07:30) 
oyun felan işte


  • astaroth  (20.03.11 04:20:29) 
sevişiyordum, duşumu aldım yatıyorum.


  • karlmarx  (20.03.11 04:33:11) 
yoldan geldim, internete bakıyım dedim, uykum açıldı. aslında haxball oynanabilir ama uyuyacam şimdi.


  • sezercik yavrum benim  (20.03.11 04:34:26) 
kayda değer bir etkinlik, marx. bizim kültürümüzde yok gerçi.


  • microfiction  (20.03.11 04:34:59 ~ 04:36:13) 
disardam geldim, makyajimi temizlerken acik kalan bilgisayari kapatayim dedim. kapatmadan da bugünkü duyurularima cevap gelmis diye bakiyordum.


  • shi aila  (20.03.11 04:41:28) 
fm oynarken arkadan okan bayulgen dınlemece.


  • yasakani  (20.03.11 05:18:40) 
bi kız yurdunda haftasonları gece bekçisiyim, oturduğum yerden çalışıyorum.


  • antihero  (20.03.11 06:05:38) 
ben gece 2 gibi başladım dı, hala içiorum


  • zuzu  (20.03.11 11:21:38) 
[]

PEN Yazarlar Kulübü - Türkiye Şubesi

Merhaba,

Resimde de görmüş olduğunuz, PEN Yazarlar Kulübü Türkiye Şubesinin amblemindeki kitabın köşesindeki şeyin ne olduğunu hep merak etmişimdir. Başlangıçta farklı bir perspektiften bakıp onun bir çeşit kalem ucu olduğunu düşünüyordum. Az önce olası korkunç gerçekle yüzleştim ve aslında amblemdeki şeyin stilize edilmiş bir İstanbul Boğazı, Marmara Denizi olduğunu farkettim. Dolayısıyla kitaptan bir Türkiye Haritası söz konusu. Gerçekten öyle midir? Siz bakınca ne görüyorsunuz? Bir de bütün Dünya PEN kulüplerinde amblem olarak çeşitli kalem simgeleri kullanılmasına karşın bizimkisinde haritalı kitap kullanılması abes değil mi?


 
türkiye haritasıysa bile çok kötü bir harita :( marmara denizi var da diğer bölgeler nerde. türkiye haritasından başka ambleme koyacak bir şey bulamamak çok kötü. nasıl bir sığlık bu? ama haritayı da böyle ne idüğü belirsiz halde koymak hepsinden kötü bence.


  • mea maxima culpa  (04.03.11 04:26:18) 
Daha çok çorap kuklaya benziyor o beyaz kısım. Hatta çorap kukla balina :)

Bu da bir nevi "amblemden ruhsal hal testi" gibi oldu :)
  • sourlemonade  (04.03.11 05:02:40) 
ben başka kitap ayracı sandım ama galiba stilize istanbul gerçekten. ben hiç beğenmedim. geri kalanınız kütsünüz demiş gibi...


  • kediebesi  (04.03.11 09:21:22) 
[]

Korsan Kitaplarla İlgili

Merhaba,

Korsan kitap alan birisi değilim. Uzun zamandır da bulunduğum yerlerde orada burada korsan kitap satan adam görmüyorum. Ama belli ki satılıyor ve alınıyor.

Benim genel izlenimim bu korsan kitapçılarda yalnızca dönemin çoksatarlarının bulunduğu ve zaten adam gibi bir kitap almak isteyen kişinin korsan kitapçıdan eli boş döneceği yönünde. Sorum, bu izlenimimin doğru olup olmadığı.

Bir de bu düşüncemin dolaylı etkileri var. Sözgelimi "Fiyatlar yüzünden mecburen korsandan kitap alıyoruz" diyenlerin aslında piyasadaki dönemin niteliksiz çoksatarları dışında kitap okumadıklarını düşünmüşümdür. Siz ne dersiniz?

 
katılıyorum. ama korsan esas vurgununu okul kitaplarından vuruyor. okul kitapları 100 küsür liradan satıyor. neymiş yurtdışından geliyormuş ondan pahalıymış. korsanda aynı kitap 20 lira. onu alıyorum.

okumalık kitaba gelince sıralamam şöyle: arkadaş, kütüphane, korsan, orjinal. ki kitabı da beğendiysem korsan aldıktan sonra kitap benim olsun, kütüphanemde dursun istersem orjinalini alıyorum.

ama senin baktığın yer de öenmli. misal bizim olgunlarda ne ararsan var.
  • ayiadam  (03.03.11 20:21:47) 
ilk izlenim de doğruluk payı var; ama ikincisinde yok. insanlar para olmadığı için korsana yöneliyor. eğer korsancının d&r kadar arşivi olsa en az senin dopdolu kütüphanene baktığın kadar sevinirdi. ve elinden geldiği kadar çok şey alırdı. bu bakış açının sebebi sanırım korsan alanlara karşı beslediğin antipatden kanaklanıyor.


  • mayeskuel  (03.03.11 20:27:31 ~ 20:58:56) 
ofset ders kitaplari girla ama...


  • ucan sincap  (03.03.11 20:29:29) 
simdi anladigim kadari ile sordugun sey korsan kitabin etik durumu degil, korsan kitaplarin ve korsan kitap alicilarinin niteligi. eger bu ise sordugun, yerden göge kadar haklisin, korsan kitap satanlarin büyük cogunlugu esnaflik yapiyor sadece. kitap ile ilgileri bir seyyar saticinin sattigi çin menşeili semsiye ile ilgisi kadar yalnizca. alıcılar da aynı sekilde daha cok vakit dolsun elimde kitap olsun diyerek okuyanlar bana göre. popüler edebiyat seckin edebiyat ayrimi yapmak cogu zaman uzak durmaya calistigim bir mesele, ama ne yazik ki korsan bile olsa o kitaplar icin harcanan kagida aciyorum.

fiyati yüzünden kitap alamayan ama gercekten "gercek" kitaplar okumak isteyenler icin kisitli da olsa kütüphaneler var, halk kütüphaneleri, üniversite kütüphaneleri var. ikinci el kitap satan yerler var. internet üzerinde arandıgında bulunacak zibilyon tane okuma kulübü, kitap bagislayanlar, kitap degis tokusu yapan gruplar var, türkce ve ingilizce binlerce kitabin cesitli formatlarda e-metinleri var. yani okuyacak adam icin tek secenek korsan kitap degil. ama korsanlastirilmis popüler edebiyat bir tür aidiyet sagliyor, herkesin elinde dolastirdigi konustugu facebook ta paylastigi kitaplari okuyor olmak, popüler olan diziyi izlemek, popüler olan ayakkabilari giymek, popüler müzigi dinlemek ve restoranda yemek yemek gibi kültürel bir aidiyet sagliyor ve her kültürel aidiyet göstergesi gibi sadece bir gösterge. köksüz, anlamsiz ve tekrar üretilebilir bir kimliklendirme aracı. bu bağlamda, kitap bir tüketim nesnesi olarak degerli ve herhangi bir tüketim nesnesi gibi tüketilerek var oluyor ancak. uzatmadigimi umuyor, bu vesile ile bourdieu okumanın faydali olabilecegini hatirlatarak selam ediyorum.
  • atmacaged  (03.03.11 20:31:04 ~ 20:39:41) 
@mayeskuel yok, antipatiden ziyade bir gözleme dayanıyor. kitapların pahalılığından dem vurup korsandan aldığını söyleyenlerin tamamı olmasa da içlerinde oldukça kalabalık bir kesim var ki normalde zaten kırk yılın başı kıytırık çoksatarları (dan brown'undan iclal aydın'ına, hanefi avcı'sından metal fırtınalara) okuyor. onları da korsandan alıyor zaten.

kaldı ki şu mantıkla da gidebiliriz. eğer ilk izlenimim doğruysa, yani yalnızca kıytırık çoksatarlar korsanda bulunuyorsa, bir kesim de yalnızca korsandan alıyorsa - ders kitaplarını ayrı tutuyorum - bu durumda o adam zaten gidip o kıytırık çoksatardan başka bir şey okumayacaktır. yani ikinci izlenimim bir antipatiden ziyade bu mantığa dayanıyor. dah doğrusu bir antipati varsa korsandan alanlardan ziyade ömründe okuduğu en nitelikli kitap twilight serisi olanlara karşı.

@atmacaged evet, doğru. işin etik boyutunu sormuyorum. uzun yanıt vermenizse bir sıkıntıdan ziyade keyif verir. sorduğum bir soruyu birileri uzun uzadıya yanıtlamış, oku oku bitmesin, ne güzel işte. :)
  • microfiction  (03.03.11 20:36:40 ~ 20:42:18) 
Ben de uzun zamandır korsan kitapçı görmüyorum. Korsan kitabın "moda" olduğu zamanlarda her tür kitabı görürdüm. Çoksatarlar, yandan epeyce yemiş klasikler, hatta benim de emeğimin geçtiği bir kitabı piyasaya çıkmasından kısa bir süre sonra korsan tezgahında görmüştüm ki bu iki gruba da dahil değildi :)

İkinci soruyu da boş geçmeyeyim: Ben de sizin gibi düşünüyorum genellersek ama hepsi böyle değil. Arada epey iyi okurlar da kitabı ikinci el piyasasına düşmeden okuyabilmek için korsan alıyor, sonra orijinalinin ikinci elini alıyor.
  • sourlemonade  (03.03.11 21:10:32 ~ 21:13:49) 
korsan kitapçılar hala devamlı tezgah açıyorlar. üst geçit ve alt geçitlerde (özellikle metrobüs) günün belli saatleri (genelde sabah işe gidiş ve akşam iş çıkışı) konuşlanıyorlar. bir de pazarlarda da devamlı görüyorum.


  • orange coffee  (03.03.11 21:12:47) 
[]

Yazı tipi meselesi

Merhaba,

Size şöyle bir soru. Diyelim ki bir roman, öykü vb. kurmaca bir metin yazıyorsunuz. Bir yazar olarak ideal bir yazı tipi kullanmanız gerekseydi hangisini kullanırdınız? Hangisi gözünüze hoş gelir?


 
tahoma
verdana

  • mayeskuel  (27.02.11 21:47:46) 
verdana

hatta font da 11.5
  • sen git ben geliyorum  (27.02.11 21:48:26 ~ 21:48:50) 
arial


  • sijwocaq  (27.02.11 21:52:45) 
Book Antiqua

YKY gibi birçok yayınevinin yazıtipidir.
  • conrad moricand  (27.02.11 22:01:48) 
Courier New


  • the smoke  (27.02.11 22:02:12) 
[]

Dünya Öykü Günü

Bugün Dünya Öykü Günü, haberiniz var mıydı? Yoksa öğrendiniz şimdi. Kutlu olsun efendim. Bugünle ilgili diyeceği olan olur belki diye soru biçiminde açtım duyuruyu.




 
bugün yusuf atılgan öyküsü okumalı derim. bana öyküyü sevdirmiştir sevgili yazarım.


  • kompos  (14.02.11 15:03:11) 
douglas coupland'ın life after god'ını okumayan da okusun. öykü ne idi ne oldu görsün, biraz ici ferahlasin iyi edebiyat okuyunca kendine gelsin.


  • atmacaged  (14.02.11 15:24:02) 
[]

Güzel radyo programı

Merhaba, sohbet ağırlıklı radyo programı soruyorum. Eski Kaybedenler Kulübü gibi olabilir. Güzel sohbet olsun, konuşma olsun vb. Sourberry'de de olabilir önereceğiniz radyo programı.




 
sabahları 7-10 arası rock fm 94.5 te rabarba var.


  • sttc  (10.01.11 21:22:54) 
winamp ilâ :)
live.radyotvonline.com&h=6a580

  • yapacakbirseyyok  (10.01.11 21:37:38 ~ 21:51:35) 
radyo odtü, modern sabahlar
ege, fahir, oktay

www.radyoodtu.com.tr
adresinden günlük podcastlerine de ulaşabilirsiniz

(bkz: modern sabahlar)
  • freebird5406  (10.01.11 22:09:54) 
[]

Aranızda daktilo kullanan var mı?

varsa kullandığınız daktilonun özellikleri nedir? elektronik mi, markası, modeli vb. nedir? ayrıca daktilonuzu hangi işte kullanıyorsunuz? sürekli sabit olarak masanın üstünde mi duruyor yoksa kullanacağınız zaman yerinden mi çıkarıyorsunuz?




 
Neden sorduğunu bilmiyorum, yazarsanız sevinirim, merak ettim.
Kullanıyorum. İki daktilom oldu. İlki yeni daktilolardandı. yeni derken 90'lı yıllardan kalma. "Traveler ...." bir şeydi adı. Hatırlamıyorum şimdi, bir arkadaşıma verdim. Süper bir daktiloydu. Önemli notlarımı yazmak için kullandım. Bir de dostlarıma yazdığım mektuplarda, kutlama yazılarında kullandım. Sabit olarak masanın üzerinde durmuyordu. Kullanacağım zaman kutusundan çıkarıyordum.
Şimdi ki daha afilli bir şey: Erika. Daktilo şu an yanımda değil, hemen söylemek isterdim modelini. Ancak çok fazla bir şey yazamadım o daktiloyla. Şeridini değiştirmem gerekiyor. O da kutusunda duruyordu hep. Gerektiğinde çıkarıyorum. Çünkü daktilolar çok çabuk tozlanıyor, hele metal harfler..
  • asfur  (07.01.11 17:56:18) 
var aga. birkaç arkadaşıma mektup yazmak için kullanıyorum. manuel bir daktilo. ufak boy, çanta model. üstten giydirilen bir kapak çanta görevi görüyor. rafta yeri var, lazım olunca masaya geliyor.

bundan önce hayvan gibi bir daktilom vardı, üç tane a4 kağıdı yan yana koyabiliyordum; çalışma odasını küçültünce onu değiştirdim. o da manueldi, ama o masanın üzerinde dururdu.
  • babilbaligi  (07.01.11 18:39:05) 
@asfur ben de daktilo almayı düşünüyorum da. yazıyla çiziyle fazla haşırneşirim. yarın bir gün dijital kıyamet koptuğunda bilgisayara bağımlı kalmayayım diye meraktan soruyorum. bir de daktilolar güzel aygıtlar. seviyorum. yazıyorsun ve yazdığın anda basılı bir kâğıdın oluyor. bulabilirsem türkçe q klavye manuel bir tane almayı düşünüyorum. eskiden babamın vardı. güzel, turuncu, taşınabilir bir tane. babilbaligi'nin dediği gibi kapaklı bir tane. sonra kayıplara karıştı.


  • microfiction  (07.01.11 19:11:52 ~ 19:13:20) 
Benim iki daktilo da f klavyeydi. q klavye daktilo var mı bilmiyorum. Büyük ihtimalle yok.
Babamın da birkaç daktilosu var, biz hurdacıdan aldık bu daktiloları. İstersen arada hurdacılara sor, onlara çok geliyor. Hem ucuza alırsın. İlk daktilomu alacağım zaman bir hurdacıya girip sormuştum. Adam heyecanımı ve hevesimi görünce sağ olsun hediye etmişti. Babam geçen görmüş, hurdacıya kırk tane daktilo gelmiş, biz de de aynı modeller olduğu için babam almamış. Hepsi hurdaya gitti, yazık oldu dedi babam. Hurdacılara numaranı falan bırak, ellerine düşünce ararlar seni. Az önce netten baktım, fiyatlar çok yüksek geldi. Bir de daktiloyu almadan önce daktilo ustası da ara istersen. Bunların şerit gerekiyor, tamir, yağlama vs. İzmir'deysen babamın bildiği bir daktilo ustası var, onun adresini vereyim. Hem ona da uğrarsın, belki elinde ucuza güzel bir daktilo vardır.

  • asfur  (07.01.11 20:03:16) 
Şimdi de benim aklıma takıldı. Bunların Q klavyeli olanı var mı? F ve A var biliyorum da Q hiç görmedim, duymadım. Var mıdır ki? Varsa bilginin kaynağını ya da böyle bir daktilo örneğinin fotoğrafını ekleyebilir misiniz?


  • asfur  (07.01.11 20:32:02) 
emin değilim q klavye konusunda ama istanbul'da cağaloğlu'nda bulunabileceği yönünde duyumlar aldım. bir de q klavye olup da türkçe olmayanlar var.


  • microfiction  (07.01.11 22:14:52) 
Benim dededen kalma F klavye mekanik bir daktilom var. Markasına filan bakmam şimdi çok zor, üzerine bir sürü şey yığdım :)

Bilgisayardan önceki devirlerde ödev yazarken, kafama göre yazı yazarken kullanırdım, o zaman hep elimin altındaydı.
  • sourlemonade  (08.01.11 08:15:56) 
[]

En sevdiğiniz öykü yazarları

Merhaba,

Hem Ekşi Duyuru'nun öykü okurluğu konusundaki eğilimlerini ölçeyim hem de biraz muhabbet olsun diye bu duyuruyu açtım. Türk - ecnebi en sevdiğiniz öykü yazarları kimlerdir?


 
Daniel kehlmann fena degil.


  • guybrush threepwood  (29.12.10 20:09:31) 
birisi cikip paul auster demeden onu da soyleyeyim.


  • guybrush threepwood  (29.12.10 20:14:00) 
Borges ve vazgeçilmezim Edgar E. Poe.


  • buf-e kür  (29.12.10 20:32:40) 
hector hugh munro ya da daha bilinen adıyla saki (:


  • Tulga  (29.12.10 20:38:32) 
  • sui  (29.12.10 20:42:28) 
ayfer tunç


  • emraah  (29.12.10 20:55:41) 
ihsan oktay anar. 10 numara.


  • nawres  (29.12.10 20:58:42) 
@nawres, ihsan oktay onar'ın hangi öykü kitabı?


  • microfiction  (29.12.10 21:25:51) 
vüsat o bener
gabriel garcia marquez
oğuz atay(korkuyu beklerken)
  • hana bi  (29.12.10 21:37:23) 
açık ara aziz nesin.


  • resistance is futile  (29.12.10 21:51:06) 
uğur özakıncı


  • kirmizi gul demet demet  (29.12.10 23:11:57) 
cemil kavukçu
tahsin yücel
barış bıçakcı
rasim özdenören
mustafa kutlu
temel karataş
sezgin kaymaz
onur caymaz
aklıma gelmeyen onlarcası..
  • freddy guarin  (29.12.10 23:28:55) 
ömer seyfettin :)
buket uzuner

emrah serbes?
  • cisterna  (30.12.10 00:08:21) 
sait faik abasıyanık
memduh şevket esendal
sabahattin kudret aksal
vüs'at bener
oğuz atay
orhan duru
adalet ağaoğlu
bilge karasu
füruzan
tomris uyar
necati tosuner
cemil kavukçu
barış bıçakçı

gogol
kafka
maupassant
camus
truman capote
  • tedirginlik hucresi  (30.12.10 01:29:21) 
Gavurlardan en çok Arthur Conan Doyle'u severim, Sherlock Holmes'e bayılırım. Poe'yu da severim ama bunlardan birini uçurumdan itmem gerekseydi hiç düşünmeden Poe'yu iterdim :) Sartre'ın "Duvar"ını okuduktan sonra öykü okumaktan soğudum epey bir süre :)

Ortaokul sıralarında Rıfat Ilgaz'ın öykülerine bayılırdım. Sonraki hiçbir öykü de onunkilerin yerini tutmadı. Aziz Nesin'in dilini severim.

İhsan Oktay Anar'ın öykü kitabı yok ama bildiğim bir öyküsü var: "Yavuz Sultan Selim Han Efendimizin Çaldıran Meydan Muharebesi". Adını hatırlamadığım bir dergide okumuştum. Servisle eve dönüyordum ve üstüste birkaç kez okumuştum. Keşke daha çok yazsa diye düşünmüştüm :)
  • sourlemonade  (30.12.10 02:28:59) 
eskiden kimleri okurdum, hatırlayamıyorum. kafam çok karışık. ama cevap verme aşkıyla da yanıp tutuştuğum için, ilk aklıma gelen birkaç ismi sıralayayım, dedim.
öncelikle, hep ayrı bir yere koyduğum barış bıçakçı var. sanırım biraz geç keşfettim, ama yazdığı hiçbir şey içimde şüphe bırakmıyor, ki seviyorum. öyle tanıdık kaygılardan bahsediyor ki. ama çok saklı şeyler hem de.
mustafa kutlu var, ki uzun müddet uzak durmuştum. ama önyargıyı kırmak lazımmış, böylesi akıcı, eğlenceli, sohbetvari bir dil/anlatım görmüyordum uzundur. üstelik hani klasikler, insanın evrensel ruh tecrübesi der ya sürekli. mustafa kutlu'nun belli bir kesimi esas aldığını biliyorum ama, anlattıklarının sadece onlara mal edilemeyeceğini fark ediyorum. (ya tahammül ya sefer için söyledim özellikle.) yanlış mı düşünüyorum?
sevinç çokum'un öyküleri de güzeldir. başka bir dünyayı anlatır, hem de öyle güzel bir dille anlatır ki. bunu demek ne kadar hoş bilmiyorum, ama edebiyatta kadın duyarlılığı bir başka hissediliyor.
tomris uyar'ın öykülerini kim sevmez! öyle güzel ayrıntılar vardır ki, nasıl olur da bir insan bunu bilebilir, diye düşünürüm.
selim ileri'nin bir öyküsü vardır, unutamam (ama ismini unuturum :) orada fincanların üstündeki desenleri anlatması, çizdiği dünya. çok güzeldir. selim ileri'ye kendini kaptırmak, bu dünyaya alışamamayı getiriyor. dışarı çıkıp, insanları görünce 'e hani böyle değildi bunlar' diyorum. romanlar hayatı yapsa.
yekta kopan, murat gülsoy, ayfer tunç, pınar kür (ummadığım kadar güzeldir, ah önyargılarım)... daha fazla devam edemeyeceğim, sayamadığım/sayamayacağım isimleri düşündükçe kötü oluyorum. :)
böyle işte. keyifli soruydu, teşekkürler.
  • ansiklopedik sozluk  (30.12.10 07:47:33) 
oguz atay- korkuyu beklerken
kafka- ceza somurgesi

  • rn  (30.12.10 09:22:46) 
ihsan oktay anar'in yazdiklarinin oyku olmadigini bile bilmiyorum.

"seni doverim, hepinizi doverim ulen"deki limonata isteyen yasli amcayim ben.
  • nawres  (30.12.10 23:56:15) 
metis in bastıgı 1002 geceler isimli fantastik öykü derlemesinde bir öyküsü var ihsan oktay'in. bir de ege üniversitesinin dergisi icin yazdigi yazilar var, aralarinda öykü de var sanırım.


  • jackofalltrades  (15.08.11 21:36:49) 
bir de hayalet gemi tayfasi iyidir ki iclerinden bir kaci yazilmis zaten. tek başına hayalet gemi bile yeter öykü sevene.


  • jackofalltrades  (15.08.11 21:37:38) 
sait faik. dedem olur kendisi.


  • buyrun  (15.08.11 21:49:25) 
@microfiction ihsan oktay anar'ın efrasiyab'ın hikayeleri


  • buyrun  (15.08.11 21:50:08) 
[]

Ekşi Duyuru'daki çoluk çocuk

Merhaba,

Bilmem size de sık oluyor mu? Diyelim ki duyuruda birisi bir şey yazıyor. Bu yazdığı şey abuk sabuk olabilir, milleti cahilce yanlış yönlendiriyor olabilir veya kendisi millete saydırırken imla hatalarıyla dolu olabilir vb. Siz de adabınca, münasip bir lisanda bu kişiye ayar veriyorsunuz diyelim ki. Saniyesinde "ortaokul terk" seviyesinde mesaj geliyor söz konusu kişiden. Bir tek bana mı denk geliyor, yoksa böyle apaçilerle Ekşi Duyuru'da başka karşılaşanlar da var mı? Merak ettim.


 
evet oluyo, salgın gibi. her platform yozlaşıyor son dönemde.


  • anconia  (26.12.10 20:26:15) 
var, normaldir hayatta her insan türünden nasıl varsa duyuruda da var.


  • bu yolun yolcusu  (26.12.10 20:28:08) 
Her yerde var öyle insanlar. Her eğitim durumunda ve genç olmayan kişiler arasından da bol bol çıkıyor :)


  • sourlemonade  (26.12.10 20:40:58) 
dediğiniz gibi olan hukuk doktorları! bile var duyuruda :)


  • oldboy35  (26.12.10 20:43:35) 
bu kişilere ayar verince moderasyon siliyor bir kere. o yüzden pek karışmamak en iyisi gibi duruyor.


  • yuki  (26.12.10 20:45:31) 
internet kullanımının yaygınlaşmasına mütevellit oluyor bu. artık ekşi sözlük kullanıcılığı ortaokula kadar indi. böyle yazarlar tanıyorum.

yani mesele olgunlaşmamış, hayatın ne olduğunu bireylerin burada olması. e tabii, bunu da kontrol edemezsiniz. sonuçta internet özgür bir ortam ve farklı bir kişisiniz burada.

kale almamak gerek.
  • infiltrator  (26.12.10 21:39:51) 
oluyor öyle. en iyisi bulasmamak diyecegim ama bu sefer de meydan onlara kaliyor. benim önerim mallar listesi benzeri bir filtreleme sistemi. yani mal olarak ekledigim arkadasin actigi herhangi bir duyuru ya da cevap bana görünmesin. zor işler bunlar ama olsa ne güzel olur.


  • atmacaged  (26.12.10 21:51:21) 
kafaya takilacak bir sey degil siz dogrusunu yapiyorsunuz kisi anlamazsa onun cehaletidir
diger bakimdan eger herkes herseyi boslasa ne kotu olurdu.dogru bildiklerimiz icin caba harcamak asla yanlis olamaz.

  • uykulu  (26.12.10 22:02:29) 
[]

Kitapçısı olmayan kent

Merhaba ehl-i duyuru. Bir iki günlüğüne Kastamonu'daydım. Bulunduğum süre içinde genelde şehir merkezinde dolanmak durumunda kaldım. Şehirde gördüğüm, kitapçıya benzeyen iki dükkan vardı. Bunlardan birisi Gülen Cemaatine ait NT(Açılımı Nur Tarikatıymış :P) kitapçı zincirinin bir halkası, diğeri ise Truva yayınevinin kitapçısıydı. Her iki kitapçıda da sayfaları olan bir sürü şey vardı, lakin kitap denilebilecek şeyler (ikisindekileri toplayınca) bir elin parmaklarını geçmiyordu. Kardeşimin, kitapçıda bana "Bunu alayım mı?" dediği Marquez'in Yüzyıllık Yalnızlık'ını görünce, "Sözde kitapçıda tek bir kitap var, onu da sen seçtin" dedim.

Bunun dışında iki kitapçıda Amin Maalouf'un Semerkant'ı, Halide Edib, Sabahattin Ali, Peyami Safa'nın bir iki kitabı ve Sait Faik'in tek kitabı vardı. Bunlar dışında olan yüzlerce kitap var ama benim gözümde resmen çöp! Klasiklerin adı sanı duyulmamış yayınevlerinden çıkma araklama, yanlış, belki kırpılmış ve korsan çevirileri vardı ama bunlar okunmaz bile. Komplo kuramları, Fethullah Gülen'le ilgili kitaplar, Said-i Nursi kitapları, Ergenekon, 13. sınıf çoksatar romanlar(Bildik çoksatarlar da değil üstelik), "Cumuhuriyetimize karşı tehditler"den bahseden kitaplar vs.

Geleceğim nokta şu. Kastamonu'ya gidince memleketin halini daha iyi anladım. Yahu koca şehirde adam gibi kitap satan bir yer bulunmaz mı? Olan yerlerde adam gibi beş tane kitap bulunmaz mı? Böyle bir şehirde nasıl yaşanır? Sizin bildiğiniz böyle kitapsız şehirler başka var mı memlekette? Gidince çok kötü hissettim kendimi.

P.S. Eski Kastamonu resimlerini gördüm de Kastamonu'nun yakın tarihe kadar ayakta olan eski evleri ne güzelmiş. Memleketteki şehirlerin bütün özgünlüklerini, güzelliklerini bozuyoruz. Hele mimari denen halttan nedense eskiden anlamamıza karşın artık anlamıyoruz. Her yer birbirinin aynı, gri, kişiliksiz, Orhan Pamuk'un Yeni Hayat romanında anlattığı gibi.

 
@microfiction
NT den nefret ederim. ama bir yanlışı düzeltmek istedim.. NT'nin açılımı Nil&Tuna ;)

  • zexustewas  (26.12.10 19:23:50) 
biz hele bir il yapalım zamanla kalkınır orası, biz bir üniversiteyi kuralım zamanla yeterli olgunluğa ulaşır düşüncesinden kaynaklı.. aslında gerekli şartlar oluştuktan sonra bazı şeylerin hayata geçirilmesi gerekirken, bizde önce hayata geçirip sonra şartların oluşmasını bekliyoruz ve en ufak noktadan en büyüğüne sınıfta kalıyoruz..


  • ogzi  (26.12.10 19:28:55) 
@zexustewas Nur Tarikatı işin biraz 'geyik' kısmı zaten. Zaman gazetesinin adının Namaz'ın tersi olması falan gibi. İşin şehir efsanesi tarafı olduğunun bilincinde olarak yazdım o NT'nin Nur Tarikatı açılımıyla (aklıma geldi de şimdilerde bu sözcük başka anlamda kullanılıyor) ilgili kısmı. :)


  • microfiction  (26.12.10 19:37:44 ~ 20:12:34) 
Neresinden tutarsam tutayım elimde kalacak bir konuya parmak basmışsınız :) Kastamonu'daki öğretmenlere sormak lazım, bakalım kütüphanelerinde kaç kitap var :)

@Hakan2011: Kitapçıda gezmek de büyük bir ihtiyaçtır, bir kültürdür :) Ayrıca alacağınız kitabı dokunarak, orasını burasını inceleyerek, yırtık, ezik var mı diye bakarak almak, internetten almaktan çok ayrı bir keyif unsurudur.
  • sourlemonade  (26.12.10 19:37:51) 
"kapanmadıysa" barutçuoğlu avm'nin en üst katında bi kitapçı var; güncel kitapları, cd-dvd'leri bulabilirsin. memleketime laf söyletmemmmhh, söyletmemmmhh, kalbimmmhh...

edit: gidip dönmüşsün bile, şimdi fark ettim. birçok küçük şehir böyledir herhalde. arz-talep meselesi.
  • sezercik yavrum benim  (26.12.10 22:15:42 ~ 22:21:06) 
@sezercik yavrum benim, barutçuoğlu'nun üst katındaki yeri de gördüm. maalesef durum pek parlak değil orada da.


  • microfiction  (26.12.10 22:20:56 ~ 22:21:21) 
microfiction, orası bize yetiyor da artıyor bile!!11!! dışardan gelip düzenimizi bozmayın!!11!1

ya ora baya güncel takılıyodu diye hatırlıyorum. neyse.
  • sezercik yavrum benim  (26.12.10 22:23:07) 
öncelikle yazdıklarınıza hak veriyorum. yalnız şunu da belirteyim truva iki aydır tüm kitalarda yüzde elli indirim yapıyor. yani orada okunabilecek ne varsa çoğunu ben aldım hala da yeni gelen kitapları takip edyorum. normalde raflar bu kadar da sığ değil. tabi yine de kitapçı bile sayılmaz çoğunluğu kırtasiyeden ibaret. öyle de olmak zorunda kalıyorlar çünkü gerçekten kitap alan kişi çok az.biz genelde kitap açığımızı internetten kapatmaya alıştık. ayrıca ilköğretim ve liseyi burada bitirdim, tüm edebiyat, türkçe öğretmenlerim branşlarında harikalardı. onların da payı vardır elbet ama okuma alışkanlığını kazanmada ailenin payı daha büyük çevremde gördüğüm kadarıyla. ( yüzyıllık yalnızlık bugün baktığımda yerindeydi, aylardır orada bırakılması çok üzücüydü alındığına çok sevindim.)


  • handgrenade  (26.12.10 22:35:01) 
[]

Macbook'ta Snow Leopard Mac OS X Kurmak

sevgili elmaseverler, macbook pro'mda halihazırda leopard var. ben bunu snow leopard'a terfilettirmek istiyorum. internetten güvenilir bir yerden snow leopard'ı buldum ve yüklüyorum (aramızda kalsın). şimdi ben bunu nasıl kuracağım? çift taraflı dvd'ye yazmak falan mı gerekmekte? eğer öyle ise macbook air kullanıcıları ne halt yiyor (bunu meraktan sordum)? ayrıca mevcut programlar ve dosyaların akıbeti ne olacak? bunları nasıl muhafaza edeceğim? pc kullanıcısına anlatır gibi (tamam abarttım biraz) tane tane anlatırsanız memnun olurum.




 
8/16 gb'lik bir flash disk'i disk utility'de formatliyorsun (direkt restore islemine de gecebilirsin aslinda). daha sonra flash disk'i indirdigin image ile restore ediyorsun. restore tab'ini acinca source ve destination goreceksin. orada source'a indirdigin image'i surukleyip at, target'a da flash disk'i surukleyip at, restore et. islem bitince elindeki flash disk kurulum dvd'si gibi islev gorecek.
bittikten sonra reboot et macbook'u. acilirken alt/option'a basili tut. harddisk ve snow leopard install disk (yani flash disk) secenekleri gelecek. oradan flash disk'i secerek isleme basla. yukleme yaparken de yeni kurulum yerine upgrade islemini yaparsan dosyalarin, programlarin vs. kalir aynen. ama yine de yedek al baslamadan once.

  • fader  (02.12.10 00:45:06 ~ 00:48:09) 
eyvallah. dvd'de yaptığımızda da aynı biçimde yapıyoruz anladığım kadarıyla, değil mi?

bu arada mac'in sitesinden para verip indirmek daha mı güvenlidir, yoksa hiç kasmaya gerek yok, demonoid aynı işi güvenli bir biçimde görür mü?

ayrıca time machine ile yedek almak vs. mümkün müdür?
  • microfiction  (02.12.10 00:52:19 ~ 00:56:37) 
golden master (GM) release'leri bulup indirebilirsin. demonoid, isohunt vs. buralarda saglamdir cogu. snow leopard'in GM release'inin kodu 10A432. mac'lerin cogu kendi bundle (yaninda gelen) kurulum disk'leri disinda disk kabul etmez. o yuzden ne olur ne olmaz GM indirmekte fayda var.
flash disk ile restore isleminden sonra kurulum dvd ile ayni, herhangi bir fark yok.

time machine hali hazirda kullaniyorsan zaten yedek almistir surekli. son bir kez manuel yedekleme de yapabilirsin "back up now" secenegi ile. eger snow leopard kurduktan sonra dosyalarin, ayarlarin vs. gelmezse ilk kurulum ekraninda "transfer my data from time machine" gibi bir secenek var, onunla bilgileri almasini saglarsin. ("do you already own a mac?" diye soruyor ya)
  • fader  (02.12.10 00:59:55) 
[]

Filtre kahve makinesi - ilk çalıştırma

Selam, kahve makinesini ilk çalıştırmada sanırım yarısına kadar su doldurup bitene kadar çalıştırmak gerek. Bu, her sefer için mi geçerli yoksa yalnızca ilk çalıştırmada mı?




 
sadece ilk seferinde


  • kobuzchu kiz  (29.11.10 21:58:24) 
yalnızca ilk çalıştırmada geçerli.

ama derseniz ki ben bunu 1-1,5 ay kullanmadım, kıllanıyorum diye, o zamanda yarım su dolu, kahvesiz bir çalıştırıp atarsın suyu.
  • elenika  (29.11.10 21:59:42) 
[]

Şu yazarları okuyan var mı?

Selamlar ehl-i duyuru, Raymond Carver, Roberto Bolaño, Ali Teoman ve Cemil Kavukçu'yu okuyan var mı aranızda? Okudunuzsa hangi kitaplarını okudunuz? Okumadınızsa bile duydunuz mu? Ne düşünüyorsunuz kitapları hakkında?

Bir de Umberto Eco'nun J.-C. Carriere ile birlikte söyleşilerinden oluşan bir kitabı var: "Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın" adını taşıyor. Duyan, okuyan kimse var mı? Fikirlerinizi alalım.


 
millet, başka yok mu la?


  • microfiction  (18.11.10 20:54:13) 
Cemil Kavukçu - Temmuz Suçlu
Cemil Kavukçu - Mimoza'da Elli Gram

İyi düşünüyorum haklarında, öykü sevenler, edebiyat sevenler bunları sever sanırım.
  • tedirginlik hucresi  (19.11.10 03:27:17) 
[]

İlginç sözlükler, izlekli ansiklopediler vb. önerin bana.

Selam, ilginç sözlükler aramaktayım. Böyle Hulki Aktunç'un Büyük Argo Sözlüğü, Sevan Nişanyan'ın Sözlerin Soyağacı, Andreas Tietze'nin Etimolojik Türkçe Lugatı, efendime söyleyeyim Divanü Lugat'it Türk gibi, Kadın Argosu Sözlüğü gibi, Seri Katiller Ansiklopedisi gibi, Reşad Ekrem Koçu'nun efsanevi İstanbul Ansiklopedisi gibi ilginç sözlükler, ilginç ansiklopediler aramaktayım. Haberim olmayan veya belleğimin kıyılarında olup da şimdi aklıma gelmeyen sözlük, ansiklopedi vb.lerle ilgili yanıtlarınızı bekliyorum, beni şaşırtın.

P.S. Sakın ola Ekşi Sözlük, İnci Sözlük demeyesüz!


 
Hayali Yerler Sözlüğü
ykykultur.com.tr

  • sourlemonade  (17.11.10 20:20:53 ~ 20:21:22) 
haberdarım bu sözlükten cosmicstring, teşekkürler.:) hatta bunun yazılacağını tahmin ediyorum. ee başka, başka?


  • microfiction  (17.11.10 20:22:53 ~ 20:23:53) 
Yemlediniz bizi demek :)

Gerçi yine biliyorsunuzdur ama çok sevdiğim bir başkası:
Yazı Kitabı (Faulmann)
  • sourlemonade  (17.11.10 20:30:19) 
her ne kadar, aslında bir roman da olsa, "hazar sözlüğü"

ayrıca, diderot'dan "ansiklopedi"

bir de "the atlas of experience"
  • cedilla  (17.11.10 20:34:52) 
ha bir de, yine roman(ımsı) da olsa, sarah emily miano'dan, "encyclopædia of snow"


  • cedilla  (17.11.10 20:35:48 ~ 20:36:02) 
aa evet yazı kitabı. aklıma gelmemişti. yalnız yazı kitabında rünik türk yazısı, soğd kökenli uygur yazısı falan gibi pek çok yazı eksik. o iç burkuyor biraz. başka ne yanıtlar gelecek bakalım.

diderot'nun ansiklopedisi aklımda. bulabilersem eğer yky'den çıkan eski kapaklı halini almayı düşünüyordum. o hali daha güzel. velhasıl güzel yanıt. Atlas of Experience da güzel. Amazon'dan baktım, bilmiyordum. encyclopædia of snow'u da bilmiyordum. ona da bakıyorum. böyle özellikle reşad ekrem koçu'nun istanbul ansiklopedisi tarzında, hulki aktunç'un büyük argo sözlüğü gibi özgün ve tarihi, etimolojiye, olabildiğince ilk kullanımlara yer veren sözlükler vb. bakmaktayım.
  • microfiction  (17.11.10 20:38:23 ~ 20:43:45) 
Tam istediğiniz şey değil ama Sherlock Holmes hakkındaki her şey için "Encyclopedia Sherlockiana" var.


  • sourlemonade  (17.11.10 20:51:13) 
* (bkz: the devil's dictionary) - "şeytanın sözlüğü" adıyla arayabilirsiniz bu kitabı.

* "türkçe bitki adları sözlüğü - turhan baytop" var (bende)

* ulysses sözlüğü - nevzat erkmen - yky
yaşar kemal sözlüğü - yky

* a'dan z'ye serisi vardır yky'nin. onlar da birer tematik sözlük olarak değerlendirilebilir.

* bekçet necatigil'in me$hur "edebiyatımızda eserler" ve edebiyatımızda isimler" adlı kitapları vardır ki bu konudaki en iyi kaynaktır.

bunların dı$ında size bir sürü tematik ansiklopedi ve sözlük sayabilirim.
  • robinbook  (18.11.10 17:37:51) 
teşekkürler robinbook. bütün bu sözlüklerden haberdarım. bir kısmından da zaman zaman yararlanıyorum. (bitki adları sözlüğü ilginç aslında ya, ona bakmadım) ben böyle daha bir kıyıda köşede kalmış, idefix'te "sözlüğü" diye aratınca çıkmayacak şeyler arıyorum. oradakileri biliyorum zira. bilmediğim ilginç şeyler bulurum belki diye açtım bu duyuruyu. mesela şey çok ilgimi çekmişti, zehirler üstüne bir kitap, sözlük, ansiklopedi artık neyse öyle bir şey varmış (ingilizcede). çok ilgimi çekmişti. öyle enteresan şeyler arıyorum. acaba bir sahaftan reşad ekrem koçu'nun istanbul ansiklopedisini mi yürütsem? italya'da çalıntı kitap ve sanat eserleri üstüne uzman polis varmış, bizde allahtan yok. :))


  • microfiction  (18.11.10 21:21:17) 
ingilizce olarak extraordinary origins of everyday things gibi bir sözlük vardi. günlük yaşamda kullandiginiz sıradan eşyalarin kökeninin, isimlerinin kökeninin nereden geldigini anlatiyordu.


  • atmacaged  (10.05.13 12:02:27) 
isyankar yüzyıl vardı ama bulunmuyor basılmıyor
yaşar kemal sözlüğü var ali püsküllüoğlu'nun
bir de intiharlar sözlüğü vardı kütüphanede gözüme çarpan ama okumadım bilemem

oha bu duyuru geçtiğimiz asırda açılmış sorulmuş
  • ismail yk  (10.05.13 12:09:49 ~ 12:12:22) 
[]

Hangi yazı tipini seçmeli?

Merhaba, blogda yazı fontu olarak ne kullanayım? Önce Verdana kullandım. Sonra kurcalarken karar veremedim ve Georgia ile değiştirdim. Şimdiki halindeki temel metin Georgia ile yazılmış durumda. Georgia, Times New Roman ve Verdana arasında kararsız kaldım. Hangisini önerirsiniz blog için? Tabii bir de bloğun tasarım seçenekleri arasında olmayan Helvetica gibi fontlar da var.




 
  • kayranin kedisi  (14.11.10 19:54:16) 
verdana en kolay okunan fonttur.


  • ency  (14.11.10 20:23:18) 
@4 şuku :)

palatino linotype kullan değişiklik olsun
  • paintov  (14.11.10 20:45:11) 
Verdana bilgisayar ekranında en iyi görünen fontlardan birisidir. Ayrıca Din, Helvetica (ama regular olanlar)gibi sans serif fontlar da iyi görünür. Bu arada blogunuzu şimdilik içerik olarak beğendiğimi söyleyebilirim.


  • theodor  (14.11.10 20:57:29) 
Şu âna kadar olan yorumlardan Verdana iyi durur gibi bir izlenim edindim. Öte yandan şimdilik Georgia'lı halini de tutuyorum ki belki başka yorumlar gelir. Georgia, Times New Roman gibi fontlar genelde başlıklarda değil de asıl metinde iyi durduğundan dolayı çoğu kere metin içeriklerinde tercih ediliyor diye biliyorum. O yüzden kafam karıştı. Verdana, şu anki Georgia'lı halinden iyi olur deniliyorsa o doğrultuda değiştireceğim.

@zacura :))
@theodor Teşekkür ederim.
  • microfiction  (14.11.10 21:12:02 ~ 21:20:04) 
trebuchet ms. tek geçerim


  • aamet jr  (14.11.10 22:10:42) 
El atmışken bloğun tasarımını topyekun değiştirdim.


  • microfiction  (14.11.10 22:42:31) 
[]

Edebiyat dergileri ile ilgili birkaç soru

Merhaba, birkaç sorum var. Tamamını yanıtlamanıza gerek yok. Bu sorduklarımla sınırlı da değilsiniz, edebiyat dergilerine dair başka söyleyecek sözünüz varsa onu da okumak isterim.

Edebiyat dergilerini takip ediyor musunuz, ediyorsanız hangilerini? Takip ettiğiniz dergilerin nelerini seviyorsunuz?

Dergilerde dikkatinizi çeken yazarlar var mı?

Hiç bu dergilere yazı, öykü, şiir vb. gönderdiniz mi? Yayımlandı mı? Hangi dergiler?

Edebiyat dergilerinde şu şu olsaydı (içerik, biçim, yazar ne olursa) diyeceğiniz şeyler nelerdir?

 
Eskiden Adam Sanat ve Adam Öykü'yü takip ederdim her ay. Onların tadını kendi sahaflık sayıları kadar olmasa da veren Varlık var ama eskisi gibi her ay takip ettiğim bir dergi yok. İnceliyorum, ilgimi çeken inceleme veya dosya varsa alıyorum. Yeni sayılarına para vermeyip fuardan ucuza eski sayılarını alarak arşivini yaptığım kitap-lık dergisi de var ve en çok onu seviyorum sanırım. Bana daha doyurucu geliyor. Bugünlerde bana en çok gazetelerin kitap ekleri kullanışlı geliyor. Edebiyat dergisi olmasalar da, sayelerinde o dünyanın içinde kalıyorum.

Lise zamanlarımda her Türk genci gibi ben de şiire merak salmış ama işin yazma yönüne değil, okuma yönüne kaptırmıştım. O dergilerden çok şey öğrendim. Çok şair tanıdım, takip ettim. Sonra neredeyse bir anda şiir merakım kayboldu. Çok sanatlı şiirler hariç hepsini sahte, özentili, içtenliksiz bulmaya başladım. Şimdi de bu durumdayım, sadece heykele benzeyen şiirleri seviyorum. Bazı Yahya Kemal ve Kavafis şiirleri gibi.

Dergilere yazı göndermedim ama amatör şair ve yazarları takip ederim. Benzetme yaparsam, 300 sayı dergi okuduysam, beni etkileyen amatör şair veya yazar sayısı üç veya dörttür. Onların da şimdi isimlerini hatırlamıyorum. Çoğunun hiçbir şey okumadan yazmaya başladığı bellidir.

Edebiyat dergisinde her şey olmalı mıdır, bilmiyorum. Ben incelemeleri severim, özellikle bir yazarın veya şairin diğerini incelemesini. Başkası hep öykü okumak ister, bir başkası hep şiir olsun der. Herhalde orta yolu bulan dergi en iyisidir. Boyut olarak kitap boyutunda (yaklaşık A5) olan bir dergiyi daha çekici bulurdum.
  • sourlemonade  (29.10.10 22:36:10) 
Ben de Adam Sanat ve Adam Öykü'yü izliyordum. Notos, Edebiyat Eleştiri, Merdiven Şiir ve Pasaj'ı bir süre izledim. kitap-lık'ı izliyorum sadece. Aslında çok da beğenmiyorum. Ehven-i şer olarak görüyorum.

Dikkatimi çeken yazar pek nadir oluyor.

Göndermedim. Bir yakınım gönderiyor, zaman zaman "çok beğendiğini, yazılması gerekenin bu olduğunu, ama yayınlanmasının imkansız olduğunu" söyleyen yanıtlar alıyor, zaman zaman da yayınlıyorlar. Yayınlanmayanlar genellikle tür bakımından yeni sayılabilecek edebi metinler ve haklılığı onaylansa da bir kısmı "sakıncalı" görülen edebiyat incelemeleri/edebiyat kuramına dair yazılar. (Hatta o kısımları çıkarılırsa yayınlayabileceklerini söyleyenler var, ki buna biz sansür diyoruz.) Ne yazık ki kimileri de yazının damarına nüfuz edemiyor, reddettikten sonra bir şekilde paylaştıkları başkalarından metnin "tercüme"sini öğrenerek 'pardon' diyip durumu kurtarmaya çalışıyor.

İşin hakkını verecek yetkinliğe sahip ve cesur bir editörlük müessesesi eksik bence. Edebiyat cumhuriyetinin elitleri ve elitlerin onayladıkları dışına taşılabilse güzel olurdu. Ayrıca incelemeler ve dosyalar zayıf olmamalı, sadece edebi metin ve bunların yüzeysel analizini aşabilmeli. Dergiyi ayakta tutacak omurgayı bence bu sağlar. Tabii arada sağlam çeviriler (kuramsal) olursa tadından yenmez.
  • tedirginlik hucresi  (29.10.10 23:50:14) 
ben bi öykü göndermiştim adımizi dergisine, yayınlanmıştı.


  • antihero  (30.10.10 18:22:34) 
Eskiden Koridor, Varlık, Heves, Ötekisiz, Şizofrengi vs de dahil olmak üzere pek çok yayını takip ederdim.
Sonra bazıları yayın hayatına son verdi, bazıları sıkmaya başladı, bazıları kendini tekrara düştü... Derken ben artık sadece belli başlı isimleri takip etmeye, eğer onların eserleri herhangi bir yerde çıkarsa onları almaya başladım.

Şu anda o hevesim bile kalmadı diyebilirim.

Yöentimlerin iç çatışmaları, bazı kişilerin kollanması, nedenini anlamadığım bir şekilde dergilerin kalitelerine yakışmayan içeriklere yer vermeye başlamaları, eleştiriler ve analizlerin git gide yok olması ve yerlerine bir şey konulmaması, vs vs gibi sebeplerle artık hiçbir gergi bana tat vermiyor.

Ben üreten değil tüketen taraftayım, o yüzden bir dergiye gönderilecek eserim yok. Olanları takip etmeyi severdim.

Dikkatimi çeken yazarlar elbette vardı ama hepsini aklıma getiremem hemen ve birine haksızlık yapmak da istemem.
  • endless dream  (30.10.10 20:27:46) 
eskiden leman gruba ait kaçak yayın dergisinin yazarlık seminerlerine katılıp sertifika almıştım. ama artık hiçbir dergiyi takip etmiyorum. sahaflarda dolanırken gözüme çarpan eski gazete-dergiler çok daha doyurucu geliyor.


  • menon  (30.10.10 21:17:41) 
her ay mutlaka iki dergiyi takip etmeye çalışıyorum. bunlar da varlık, kitap-lık, notos içinde oluyor genelde. dergiyi seçerken neye dikkat ettiğimi söyleyeyim: dosya konusuna.
doyurucu ve benim için anlam ifade eden bir konu mu seçmişler, konu hakkında yazanlar kimlermiş buna bakıyorum. kitap-lık'ın eskiden güzel dosya konuları oluyordu, ama son senelerde biraz saldılar gibime geliyor.
varlık ve notos bu konuda daha iyi sanki. mesela notos'un son sayısında çağdaş türk şiirinin kanonu olup olmadığı meselesi ele alınıyordu,ki bence iyi bir seçim. ya da pek tercih etmediğim bir dergi, türk edebiyatı'nın son sayısında edebiyatımızda babalar ve oğullar dosyası vardı. yazarlar da iyiydi.
dosya ilk baktığım şey. ama böyle dergilerde anı ağırlıklı yazıların olmasını seviyorum. edebiyat dünyasına dair, belki içinde bulunulan zamanla ilgili bir şeyler.
ben de şiirden ziyade, öyküyü tercih ediyorum. işte öykü, derginin sürprizi gibi oluyor. ona göre seçmiyorum, ama okumasını seviyorum.
hiç yazı göndermedim. okumak yeterli çoğu zaman.
  • ansiklopedik sozluk  (30.10.10 21:57:06) 
Bence, entel ayıklamak için falan değil. Bu bir kamuoyu yoklaması olabilir, yoksa neden üste taşınsın? Başlığı açan kişi istediyse üste taşınmasını, bu konuyu önemsiyor hem de çok, demektir. Ya bir dergi çıkartma hevesinde ya da halihazırda benzer bir işle meşgul.

Moderatörler üste taşıdıysa, sanırım ilgili moderatörün kafası baya' bi' güzel :)

@microfiction, dergi çıkartmayı düşünüyorsan, ihtiyacın olanlardan birkaçını aşağıya yazıyorum.
1. sağlam (geçmişi olan) ya da yetenekli (geleceği olan) bir ekip.
2. bu ekibin dağılmaması (bu çok çok çok önemlidir, ekipsiz dergi ol-maz!)
3. iyi bir pazarlamacı (yayınevlerinden reklam alma, satışları yüksek tutma ve gösterme vb. hayati işler için
4. reklam gelirleri sağlamlaşana kadar sermaye, sponsor vb. bi' şey yani.

Piyasada gerçekten (aslında az olsa da TR gibi bir ülke için) çok sayıda edebiyat dergisi var ki bunların büyük bir kısmı -üzgünüm ama- çöplüğe layık.
Bi de dergiler kendi içinde ayrılıyor, misal Virgül vardı (kapanması talihsizlik oldu), sadece kitapla ilgili yazı yayınlardı. Şimdi bir Ayraç var, o da öyle.
Bunun yanısıra, köklü dergilerin bile "hamili yakınımdır" türü ilişkileri yüzünden dandirik dundirik yazılar yayınlamasından gına geldi.
bi de bazı amatör dergiler vardı, hoş yazıalr çıkardı.

5. lan! gerçekten bi dergi çıkartcaksan ve biraz maddi altyapın varsa benlen de iletişime geç, TR'de hiç yapılmamış bi fikrim var. gerçi bugün tüyap'ta yeniyetme bi dergici-yazar'a söyledim ama, bendeki vizyon onda yok, anlamamıştır hem anlasa da yapmaz.
bi fikrim geldi de

ben bu kadar yazmışken sorualra da cevap vereyim madem:
1. edebiyat dergisi takip etmiyorum artık, arada sırada bazılarını alıp birkaç vapur-tramvay yolculuğunda (bazısı tek gidiş ya da bi gidiş-geliş'te bitiyorsa da) tüketiyorum.
2. ya muhteviyat, ya biçim çeker dikkatimi. ama bu nadiren olur.
3. hiçbir dergiye şiir göndermedim. ben de (yukarıdaki arkadaş gibi) lise yıllarımda şiirle uğraşmıştım ama bu uğraşımı -ciddi olarak olmasa da- devam ettirdim ve birkaç sene sonra birkaç büyük edebiyat dergisinde (ideolojik farklılıklarına rağmen) birkaç şiirimi görmezsem mutsuz olacağım.
4. edebiyat dergilerine, türüne göre yazar ve elbette nitelikli yazı lazım.
5. sizce ne dergisidir bilmem ama bence Birikim güzel bir dergidir.
  • KarlukYinyang  (31.10.10 00:50:11 ~ 00:51:56) 
cogito'yu incelemeni tavsiye ederim...


  • zeynelali  (31.10.10 01:17:44) 
[]

mac'ten youtube ve sair yasaklı sitelere girmek?

nasıl yapılır? dns ayarlarım yapılı vaziyetteydi ama youtube vb. sitelere yapılan son müdahaleden beri giremiyorum. daha önce pc için sormuştum ve verilen yanıtlar arasından sözlükteki şu bkz. işe yaramıştı: (bkz: #19239368) şimdi mac için de gereksinimim var. dns değişikliği işlemiyor, buradakine benzer bir yöntem var mı mac için?




 
www.bildirgec.org
bu adreste tüm işletim sistemleri için anlatılmış.

Burada denildiği gibi güncel youtube iplerini kullanın host dosyanızda.
  • murtiii  (16.08.10 23:27:57) 
dns işler işler ;)

203.138.71.154
200.12.229.1

önemli not : sadece bu ikisi olmalı orda , öncekileri siliniz efem ^ ^

iyi seyirler
  • busuta  (16.08.10 23:57:24) 
evet, dns işledi. bildirgeç'teki yazı güzel, ben de onu uygulamaya çalışıyordum lakin beceriksizliğimden terminalde eklediğim ip'leri nasıl kaydedeceğimi bulamadım.


  • microfiction  (17.08.10 00:02:33 ~ 00:03:02) 
  • kayranin kedisi  (17.08.10 00:42:06) 
[]

Tatile nereye gidilir?

Selam,

10 yıldan beri tatile gitmiyorum. Şimdi tatile gitmeye karar verdim. Sakin bir yer arıyorum ama düzgün bir iki arkadaşla tanışabileceğim kadar sakin ve ilginç bir yerler olsun. Nereleri vardır?


 
her yerde bir iki insanla tanışabilirsin.

güzel diyarlar istiyorsan (bkz: arhavi)
  • jameskeenan  (16.08.10 00:17:53) 
mersin-silifke.


  • Ms._mystery  (16.08.10 01:02:07) 
silifkede düzgün bir iki insanla tanışma ihtimalin çok zayıf. dikkat! apaçi everywhere...

kabak koyu, olimpos, kelebekler vadisi bunlar insan tanışma kaynaşma yerleri olabilir diye düşünürüm ben
  • karrdanadamv2  (16.08.10 01:33:50) 
kıyıköy


  • si13el  (16.08.10 02:21:14) 
olimpos için öyle diyorlardı. yani gelen insanlar olsun, ortam olsun çok güzelmiş. bir de genelde farklılık arayan sosyal insanlar ziyaretçileri olduğundan tanışma ihtimalin çok yüksek.


  • prodeq  (16.08.10 12:06:10) 
olimpos,kelebekler vadisi'ne katılıyorum ancak düzgün insandan ne anladığınıza da bağlı.

ancak datça'yı özellikle öneririm.
  • şaman  (16.08.10 14:44:34) 
[]

Kuran-ı Kerim'in nasıl değiştiğini anlatan National Geographic belgeseli

Merhaba,

National Geographic'te bir belgesel yayınlamışlardı. Belgesel Kuran-ı Kerim'in nasıl değişikliğe uğradığını anlatıyordu. Arapça uzmanları, parşömenleri inceleyen adli bilimciler falan vardı. Belgeselin adını ve/veya belgeseli bulabileceğim bir kaynak bilen varsa çok makbule geçer.


 
"İslamiyet ve Kur'an" belgeseli ? torrent sitelerinde bulabilirsin.


  • stroyaa  (14.08.10 18:43:09 ~ 18:43:29) 
the qu'ran national geographic ya da the koran diye aratırsanız çıkıyor.


  • demirlisomya  (14.08.10 20:11:26) 
  • mbaran  (14.08.10 21:11:39) 
[]

Dünya Edebiyatından Öykü Yazarları Soruyorum

selam, dünya edebiyatından öykü yazarları soruyorum. özellikle çağdaş yazarlardan önerebileceğiniz sıkı öykücüler kimler?

tabii, bildik adları sıralamayın lütfen. borges olsun raymond carver olsun veya italo calvino olsun, bildik adlar bunlar (e.a. poe veya çehov diyeni döverim). bana farklı bir ad söyleyebilecek kimse var mı?

bu arada kitaplarının türkçe çevirilerinin olmasına da gerek yok. ingilizcede yayımlanmış olmaları yeterli. amerikan edebiyatının başat türü olduğu için en fazla ondan bekliyorum.

 
öykücü degiller pek ama ince kitaplari öykü ya da kisa roman tadinda yumruk gibi metinler için
pek bi acayipler

peter handke ("solak kadin" basta)
agota kristof ("büyük defter, kanit, üçüncü yalan" üçlemesi)
  • agy  (03.08.10 02:03:43) 
neil gaiman
paul auster

  • turkish tekila  (03.08.10 03:07:02) 
rilke de büyük bir öykücü.

ayrıca çağdaş amerikan öykücüler için "amerika'nın yanık çocukları" adlı bir antoloji var everest bastı. ona bakabilirsin.
  • usuyitik  (03.08.10 03:31:08) 
selamlar, adam öykü takımım ve 100 adet civarında öykü antolojimle size yardım edebileceğimi dü$ünüyorum. Aynı zamanda 30 farklı o. henry kitabım da var.

(size tavsiyem o. henry'dir. klasik oldu belki ama yazmadan edemedim.)

bunların dı$ında muhtelif yazarların öykü kitaplarından da var. var oğlu var. bitmez.

notos öykü yeni sayısı için gerekli entryyi girdim bu arada.

görü$mek üzere.
  • robinbook  (03.08.10 03:42:41 ~ 08.10.10 02:19:31) 
(bkz: william saroyan)
kısa öyküleri de güzeldir.

  • marikaki  (03.08.10 16:26:10) 
jack london.


  • migelo  (04.08.10 00:38:59) 
[]

Kahve Makinesi

Merhaba, kahve makinesi almayı düşünüyorum. Ne alsam? Sanırım 150 TL civarında makul ve nitelikli bir şeyler almak mümkün. Bir de kahve makinesinde kullanmak üzere çekirdek kahve alıp kahve değirmeni vasıtasıyla çekilebilir mi? Çekilirse onun için nasıl bir şey almak gerekir?




 
tchibo caffissimo


  • menstrualbubbles  (02.08.10 00:22:13) 
mediamarkt'a bak kesnlkle


  • suriel  (02.08.10 09:26:06) 
kahve makinesinden kastın espresso makinesi m yoksa filtre kahve makinesi mi acaba?
eğer espresso makinesi alacaksan 600-700 TL sınırına kadar satın almaya değen tek makina beko bkk2170. nedenine ilişkin detay verebilirim istersen. yok ben filtre kahve makinesi alacağım diyorsan, yine türkiye sınırlarında temin edebileceğin en başarılı ürün philips hd7686 olacaktır. tekrar yazayım şimdiden ayrıntıya boğmayayım ancak nedenlerini istenildiği takdirde hemen yazabilirim.

  • in vito veritas  (02.08.10 09:55:29) 
tchibo caffissimo
+1

  • mahnita  (02.08.10 12:22:45) 
[]

DNS ayarları, sansürü baypas etmek

Selam,

208.67.222.222 ve 208.67.220.220 adreslerini kullanmaktaydım. Lakin bir süreden beri (Google'a yapılan malum müdahale sonucu) bazı siteler işlemez oldu. Bir açılıyorlar, bir açılmaz oluyorlar. Başka sağlıklı dns adresi ve/veya dns ile birlikte kullanabileceğim yöntem (tek tek sitelerin adreslerinin veri girişini yapma gibi bir şey vardı) nedir?


 
203.138.71.154
200.12.229.1

  • Kazmapolitan  (25.06.10 22:16:31) 
valla benim DNS bu ve youtube, google, metacafe alayı açıyor.

bakiyim... açıyor...
  • Kazmapolitan  (25.06.10 22:47:00 ~ 22:47:57) 
(bkz: #19239368)


  • cedric tweedledee  (25.06.10 23:39:21) 
Teşekkürler Cedric, nihai çözüm oldu. Navige'nin hâlâ açmadığı sayfalar vardı, bu işimi gördü.


  • microfiction  (26.06.10 01:02:32 ~ 01:02:45) 
123   « Önceki Sonraki
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.