[]

Windows 7, Pencerenin Kendi Kendine Pasifleşmesi

Merhaba,

Problem şu. Mesela şu an bile şu satırları yazarken sanki bu pencere dışında başka bir yere tıklamışım ve bu pencere etkisiz hale gelmiş gibi oluyor kendi kendine ve bir anda boşluğa ve havaya yazmaya başlıyorum. Bu yaklaşık 1-2 dakika aralıklarla tekrar ediyor ve dediğim gibi tüm hızımla yazarken aniden pencere pasifleşerek yazmamı durduruyor. Nedendir acaba fikri olan var mı?


 
yazı yazarken elin, bileğin veya kolun touchpad'in yakınında oluyor. touch pad'de tepki veriyor. yazı yazarken touch pad'i kapatmalasın.


  • keltikfrost  (19.09.12 13:28:11) 
Bir zamanlar flash kaynaklı bir sorundu. Firefox'ta yaşanıyodu. "Firefox lose focus" diye aratmayı deneyin. Ya da hangi tarayıcıysa.


  • onexey  (19.09.12 13:28:58) 
Ben de ilk olarak touchpad'ten şüphelendim ve ama kapatmama rağmen sorun devam ediyor. Diğer bir bilgi olarak sorun sadece Firefox'ta değil, Microsoft Word'de de yaşanıyor.


  • sweet child o mine  (19.09.12 13:30:39 ~ 13:31:00) 
touchpad dışında ekstra mouse kullanıyorsanız problem onda da olabilir. her ikisini de kapatıp yazmaya devam edin. sorun devam ediyor mu bakalım.


  • himmet dayi  (19.09.12 13:35:39) 
Touchpad açıkken, external mouse ile ikisini aynı anda kullandığım çok oldu bugüne kadar. Geçen gün touchpad'in driver'ını güncellemiştim belki ondandır diye düşündüm ama problem başmbaşka bir yerden halloldu.

Çözüm şöyle gerçekleşti: 1-2 gün önce bilgisayar için usb girişli wireless modem almıştım. Bu modemin programı system tray'de kendi kendine maymunluk yapıyor gibi bir hisse kapıldım ve system tray'deki bu programı kapattım. Internete hala girebiliyorum, çok da hayati bir program değilmiş. Pencerelerin kendi kendine aniden pasifleşmesi sorunu da ortadan kalktı. Gerçekten bir maymunluk yapıyormuş ve sanırım bir şekilde ön plana çıkmaya çalışıyordu kendisi. Hepinize teşekkür ederim:)
  • sweet child o mine  (19.09.12 13:48:44 ~ 13:49:16) 
[]

iphone 5 alım satım

Merhaba,

Ben şu an yurtdışından 16gb iphone 5 alıp satmaya karar verdim ama şu anda ederi hakkında hiçbir fikrim yok piyasada bulunmadığı için. Kaça satılması uygun olur sizce?


 
sim kilitli onlar. ne işe yarayacak? daha gewey filan da çıkmadı.


  • iddaaci  (16.09.12 18:52:29) 
iPhone 5 16GB Black & Slate (GSM) Unlocked
diyor ama. Unlocked yazıyor ama sim kilitli mi oluyor bu yine de?

  • sweet child o mine  (16.09.12 18:55:42 ~ 18:55:52) 
bildiğim kadarıyla bunun için önlem aldılar. tam anlamıyorum ama abd den ve avrupadan getirilen iphone5 ler türkiye'de çalışmayacakmış


  • secilmis uye  (16.09.12 19:57:55) 
amerikada 3 gsm şebekesinden kontratlı fiyatları zaten apple'ın sitesinde yazıyor. Bunlar zaten Türkiye'de kullanılamaz. sim kilidi olmayanlar ise 4s'in çıkış fiyatından girecek pazara, yani kontratsız 2000TL civarı olur. (4s çıktığında Türk gsm şirketlerinin kontratlı fiyatları 2400TLye geliyordu.) Yurtdışından getireceğin için pasaport kaydı 100TL + vergi 100TL daha ekle. Ben sim kilitsiz makinaların Türkiye'de çalışmama durumu olacağını sanmıyorum.


  • FT5  (16.09.12 20:26:39) 
[]

Gözlük camı alırken gözlerin birbirine olan uzaklığı ölçülmeli mi?

Benim gözlerimin arasındaki mesafeyi ölçmediler. Sadece göz numaralarıma göre cam yapıldı. Herhangi bir sakıncası var mı? Camlardaki odak noktası ile mi alakalı gözlerin arasındaki mesafe ölçümü? Neden yapılıyor? Yapılmassa ne oluyor?

not: astigmat yok. biri 2 diğeri 2,25 gözler sadece miyop


 
Astigmat varsa odak ölçümü yapılmayınca sorun oluyor.Mesela baş dönmesi bastığın yeri derin görme gibi.


  • Kierkegaard  (25.05.12 00:36:50) 
ben son gözlüğümü alırken astigmat var mı diye sormuşlardı. ölçü alıp ona göre yapmışlardı. evet odak noktası dolayısıyla yapılıyor. hatta aynı sırada gözlükçü göz numaramla aynı birkaç cam denetip odak uzaklığına göre bir şeyler hesaplamıştı. hatta daire şeklindeki camın iki kenarındaki çizgilerin yere yatay bir doğrultu oluşturması bile önemli. zira ben o doğrultuyu bozunca müdahale etmişti. ''böyle bakmalısın'' gibi...


  • kisa bisey olsun istemistim  (25.05.12 00:40:59 ~ 00:41:58) 
[]

Sırt çantasında askı teknolojisi

Merhaba,
Birkaç haftadır sırt çantası bakıyorum. Marka olarak Jansport almaya karar verdim fakat bir sorum olacak.

Jansport'un Air Cure modeli üzerinde düşünüyorum epey. Model şu:
www.jansport.com
Ama askıları içime sinmiyor bir türlü. Bu şekilde iki askıyı tepeden birbirine bağlayan sisteme sahip bir çantayı liseye giderken kullanmıştım ve hiç memnun olmadığımı hatırlıyorum. Takıp çıkarırken sıkıntı oluyordu. Çantanın tepesinde tutacak olmuyordu. O askıların üstündeki kısım var diye mecburen oradan tutuyorduk çanta elimizdeyken. O da saçma sapan, dengesiz duruyordu elde.

Jansport "Yoke Style Shoulder Straps" olarak adlandırdığı bu sistemi, omurgayı rahatlatan bir teknoloji diye anlatıyor ve şöyle diyor:
"By integrating the padded grab handle into the strap system, these contoured shoulder straps provide added comfort by positioning the pack lower on the spine"

Ama asıl bu tip askılı çanta kullananlara sormak istiyorum. Memnun musunuz? Yoksa klasik askılı çantayı mı tercih edersiniz?

 
ben quicksilverın buna benzer bir modelini kullanıyorum. daha rahat bence. ama onda üste tutacak yer var.


  • goldentitan  (02.05.12 22:46:16) 
[]

Age of Empires II: The Conquerors - Yardım & Taktik

Merhaba,
Oyunu zamanında doya doya oynayamamış birisi olarak geçenlerde kurdum ve detaylı şekilde oynamaya başladım. Oyuna alışma ve bazı yöntemleri oturtma döneminden geçtikten sonra ise çile başladı.

Standart zorlukta birkaç oyun kazandıktan sonra Moderate'e geçtim ve resmen çıldırmak üzereyim. Moderate zorlukta 2 rakibe karşı sadece bir oyun kazanabildim. Şu anda 3 rakibe karşı oyunlar açıyorum ama sinirden monitöre yumruk atmak üzereyim.

Neyi yanlış yapıyorum anlamıyorum. Random ırk seçiyorum ve bana verilen ırkın spesifik özelliklerine bakarak ona göre taktik belirliyorum. Etrafa duvar örmek yerine saldırı gelecek tarafa yarım çember hizasında, uzaklıkları birbirlerini koruyacak şekilde kuleler ve içine okçular diziyorum. Birliklerimin arasına Monk atıyorum ki iyileştirsin askerleri. Moderate zorlukta Team Locked yapsam da yapmasam da bütün ırklar toptan bana saldırıyor, hiç birbirlerine saldırmıyorlar. Birini püskürttüm diyelim, ikinci ırk geliyor. Onu da zor bela püskürtsem de öteki geliyor belimi doğrultamadan. En sinir olduğum ve beni ençok çıldırtan şey de bu, herkesin bütün güçlerini birleştirip bana saldırması. Hatta birkaç oyunda yanıma dost ırk aldım bana yardım etsin diye. Bütün oyunlarda da daha 5 dakika geçmeden adam "Yandım birader yardım et, saldırıya uğradım" dedikten kısa bir süre sonra resign ediyor. Hiçbir dost ırk dayanamıyor düşmanlar gibi. Zeka seviyesi dosta gelince düşüyor, düşmanda zehir gibi.

Son oyunda düşmanın uyguladığı en leş taktik de karınca sürüsü gibi monk gönderip hayatı bana zindan etmesi. 2 tane relic topladım diye yapıyor bunu herhalde ama bu tarz birkaç askerle korunan monk kafilesini kesmenin en kolay yolu nedir?

Belirli ve kesin taktikler olmadığını biliyorum ama kesin yanlış yaptığım bir şeyler var. Hard'da oyun açmaya cesaret bile edemedim hiç. Hard'da 6 rakibi deviren adamların sırrı nedir bunu öğrenmek istiyorum.

 
biraz el çabukluğuna ve ezbere bakıyor bir yerden sonra. eski ve basit bir oyun nihayetinde. örneğin asker özelliklerine dair bi sik bilmeme rağmen paso fil basıp yardırıyorum 3 moderate'e ve alıyorum oyunu. halbuki filere karşı üstünlük sağlayan çok ucuz bir asker var(mış). karşımdaki bilgisayar değil de insan olduğu zaman adam basıyor o askerleri filleri pert ediyor tabi.


  • cro.magnon  (24.04.12 00:15:06) 
oyunda çok başarılı olduğumu söyleyemesem de, duvarları seviniz, stratejik noktalara örünüz. mesela upuzun çin seddi çekmek yerine, ormanlık bir arazide oynuyorsanız, ağaçlar arasındaki boşluklara yapın. böylece hem taştan, hem zamandan kazanmış olacaksınız. eğer gelişmeyi, uzun süren bir oyunu seven bir oyuncuysanız duvar şart.
bir de, oyunlarımda neredeyse hiç kule kurmam. şöyle ferah, manzaralı, yüksek yerlere kale dikmeyi tercih ederim.

youtubeda tecrübeli oyuncuları izlerseniz çok şey öğreneceğinizi düşünüyorum.
  • anonim yazar  (24.04.12 00:16:55) 
bence belirli bir ırkın olsun. kale kur ve içine okçu yerleştir. büyük oranda zayıflatır düşmanı. her düşman elemanına göre farklı seçenekler var. misal paladine halberiar gibi bişey vardı barakadan çıkıyordu. championun yanında onlar çok etkili olur. nokta nokta adam yerleştirerek zor olur. biraz karışık olucak. toplu halde sana neden saldırdıklarını şu an hatırlamıyorum. aynı takım olarak gözükmediğine emin misin? bir de 2 şerit sur yaparak dar bir alana düşmanı çekip orada işlerini bitirebilirsin. 300 spartalı filmindeki gibi. şu oyun linux da çalışssa da oynasam şimdi. ne gaza geldim. yaparım. allah allah.


  • qari  (24.04.12 00:17:41) 
kazandığım 2 oyunun birinde çift şerit duvar örmüştüm, haklısınız. diğerinde de kuleler yapmıştım anlattığım gibi ama 3 rakipten bir tanesi oyunun çok başlarında resign etmişti şansıma. 4 kuleye adam dikeceğime 1-2 kaleye okçuları dizerim daha iyi, doğru söylüyorsunuz. bir de dediğiniz gibi her ünitenin karşı ünitesine bakmak lazım ama işte o o.ç. monklar bana mısın demiyor bir türlü. zaten internette bir video vardı 200 monk'a karşı 500 hassar (atlı) vardı ve monk'lar galip geliyordu, çok şerefsiz bir ünite bu monklar.

takım olayında ise internette araştırma yapmıştım başkaları da yazmış. moderate'in standart'tan farkı buymuş sanırım. moderate seçince herkes sana saldırıyormuş el birliği yapıp. team locked yapıp dost olmalarını engellesem bile hepsi yine bana saldırıyor. çok delice ama işte buna rağmen hard'da 6 rakip alan tipleri görünce insan merak ediyor işin sırrını.
  • sweet child o mine  (24.04.12 00:25:55) 
ben bu duyuruya detaylı cevap verecem ilk fırsatta , seni 2 hardest yenecek durum getirebilirim :) favoriye ekledim mesaj atıcam sana..

hardda 6 adam devirmenin çok kolay oldugunu da göreceksin.. esas olay hardestta.
  • kennym  (24.04.12 09:50:41) 
[]

3 Ay İngilizce Eğitim İçin Hangi Şehir? Cambridge x Oxford

Merhaba,
Haziran'ın başında İngilizce geliştirme amaçlı İngiltere'ye gideceğim. Amacım IELTS ve TOEFL sınavına hazırlık. Dil okulu olarak Kaplan'ı tercih ettim ama Embassy CES gibi diğer önerilere de açığım. Kaplan'ın Brighton'da şubesi olmadığı için orayı elemek durumunda kaldım. Cambridge ve Oxford arasında kaldım son olarak.

Tercih sebepleri olarak:
İstanbul gibi kaos ortamı olmasın ama köy gibi sıkıcı da olmasın.
Her yer bina olmasın, yeşilliği de olsun.
Havası mümkünse yaz ayında adama kazak giydirmesin.
Pub'ları, kafeleri ve restoranları fiyat/performans açısından yüksek olsun. Yani ne çok kazık olsun ne de uyduruk...
Londra'ya pratik ulaşım olsun. Mümkünse Brighton'a da olsun, arada deniz görelim diyorum ama bu durumda Cambridge Oxford'a kıyasla biraz daha uzak kalıyor Brighton'a.

Bu şehirlerden birini veya ikisini de görmüş arkadaşların yardımını bekliyorum.

 
bence bir farkı yok


  • elanor  (23.04.12 22:57:42) 
Cambridge Oxford'dan daha hareketli, daha canlıdır. Doğal güzellik olarak genel kanı Cambridge'in daha tatlı olduğudur ki katılırım. Kazak giymezsin yazın iki merkezde de... Brighton'a da yine trenle çok uzak sayılmazsın, saatler süren bir mesafe değil... Zaten Brighton sık sık gidilecek bir yer değil :) Cambridge mağazaları restoranları pubları da daha hoş geliyor bana.


  • miii  (23.04.12 23:24:52) 
[]

ingilizce'de edilgen (passive) sorusu

Merhaba,
Türkçe'den bazı örnekler vereceğim:
Görüşülecek, gidilir, konuşulur, yapılacakmış...

Bunun gibi edilgen cümleler nasıl kurulur. Fransızca'da sırf bunun için kullanılan bir on kalıbı var. On peux parler (Konuşulabilir) gibi mesela. İngilizce'de nasıl söylenir?

 
(bkz: #19096232)
önce bu cümlelerin gerçekten edilgen çatıda kurulması gerekip gerekmediğini düşünmek de gerekiyor.
It is to be discussed (We'll discuss it)
X is visited (We'll visit x)
gibi gibi..
  • yalnux  (16.04.12 20:54:29) 
yalnux un dediği gibi passive cümlelerden genelde kaçınılır, pek kullanılmaz günlük konuşmada.
ama mesela this can be discussed denebilir bir toplantıda ve we can discuss this ten farklı bir etkisi olacaktır. cümlede neyin vurgulandığı ile de ilgili biraz.
kalıpı da işte be fiili ile yüklemin üçüncü zamanda çekilmiş haliyle oluşturulur örneklerden belli olduğu gibi. i will do, it will be done.
  • kediebesi  (16.04.12 21:12:40 ~ 22:00:59) 
bağlama bağlı olarak farklı şekillerde edilgen yapabiliriz. daha doğrusu özneyi şahıslardan arındırabiliriz. latin dillerinde bunun için üçüncü tekil impersonal kullanılıyor, fransızcada da öyle belli ki :)
ingilizcede resmi bi toplantıda görüşmek söz konusuysa "this will be discussed"
örn. buraya şu yoldan gidilir, günlük konuşmadaysa "you can go x..." matbu bi metinde yapılacak şeyler tarif edilirkense farklı bir yol izlenebilir; örn. "the way to go x is ..." filan gibi.

yani it impersonal olarak, cümleye refer ederek kullanılabiliyor. şahıs öznesini düşürecekseniz de you ya da yine bağlama göre "one" kullanabilirsiniz. as in: one cannot simply walk into mordor.
  • ahandanick  (17.04.12 11:27:09) 
[]

Çekilen dişin (20 yaş değil) yerine implant diş taktırmazsam ne olur?

Hastanede bana yaptıkları açıklama aynen şu şekildeydi:
www.implantmed.com

Yani diğer dişler boşluğu görünce hemen boşluğa doğru uzamaya veya yatmaya meyillenirmiş. Şimdi mentıklı geliyor ama implant yaptırmak çok istemiyorum. Yani kemiğime çiviyi sokarlarken çenemin oralarda bir sinire minire dokunur da zarar verirlerse diye çok korkuyorum. Implant yaptıralım derken başıma bir iş gelmesin yani. Ben bu tek dişin eksikliğini hiç hissetmiyorum. Estetik olarak görünecek yerde de değil, çiğnerken de sorun olmuyor.

Annem yaklaşık 20 yıl önce dişini (5 numara) çektirmiş ama diğer dişler hiç de yatmamış, üst dişi alttaki boşluğa doğru da uzamamış. Benim çekilen diş ise 6 numara . Yani yirmi yaş var, sonra bir azı dişi var. Sonrası 5, 4, 3, 2, 1 diye gidiyor.

Ne diyorsunuz? Implant yaptırmassam öteki dişlerin boşluğa yatma ihtimali nedir?

 
sorunuzun cevabı değil ama, "sonrası boş" dediğiniz yerde 3 adet diş olması gerekiyor yanlış saymadıysam? her çeyrekte 8'er adet diş olması lazım eğer 20'likler de çıktıysa.


  • dekila olmeka  (21.02.12 22:06:49 ~ 22:07:06) 
Doğru söylemişsin. Resim koyup anlatımı düzelttim şimdi.


  • sweet child o mine  (21.02.12 22:24:46) 
implant ın pahalı olması haricinde bir sıkıntısı yok babama 20 tane taktırdık sorun vardı paranız varsa yaptırın. diğer türlü dişleri kesip köprü yapacaklar. yatma işi öyle hemen olacak bir şey değil yıllar sonrasında olacak bir şey bence ağzınızda boşluk kalmasın sıkıntılı bir durum bir şekilde doldurun.


  • madworld  (21.02.12 22:27:30) 
benim ağzımda tek bir boşluk vardı üst dişlerde, hepsi kaydı, yamuldu, çok belirgin olmasa da inci dizilimini yitirdi ve artık yapacak bir şey yokmuş.


  • 9kuyruklukedi  (21.02.12 22:56:16) 
[]

Green Card'lı birisi yanına anne babasını getirebilir mi?

Şimdi atıyorum ben green card'lıyım diyelim. Anneme ve babama green card çıkaramıyormuşum. Ama amerikan vatandaşı olsaydım onlara green card çıkarabilirmişim.

Bu durumda green card'lı halimle kirada bir evde yaşadığımı varsayın. Annem babam da 5'er yıllık turist vizesi alsınlar ve yanıma gelsinler. E şimdi 5 yıl yanımda turist vizesi ile yaşayamazlar mı?


 
kanunen hayir. turist vizesi 5 yillik olunca 5 yil kalabilirsin anlamina gelmez. bir geliste kac gun kalabilecegin (muhtemelen 90 gun) ve bir yilda en fazla kac gun kalabilecegin gibi kurallar var


  • ra s al ghul  (19.02.12 21:02:30) 
green card'ını aldıktan sonra, beş sene bilfiil ABD'de yaşarsan, ABD vatandaşlığına müracaat hakkın doğar. Ancak bu dönemde insan gibi davranman ve vergi beyannamelerini vermen şartı var.


  • compadrito  (20.02.12 15:32:55 ~ 15:33:22) 
[]

Kurt Cobain ingilizcesi

www.youtube.com
www.youtube.com

Şu iki videodaki diyalogların sanırım ancak %20'sini falan yakalayıp anlayabiliyorum. Özellikle ikisinde de röportaj yapan adamın ne dediğine dair hiçbir şey anlamıyorum. Anladığım %20'lik kısım da Kurt'ün söylediği bazı şeyler.

Komik bir şekilde kullanılan her kelimenin anlamını biliyorum ama cümleyi anlamıyorum. Bildiğim kelimeler yan yana gelince anlamsız bir cümle oluyor sanki. İngilizcem çok mu kötü? Dizilerdeki ve filmlerdeki konuşmaları değil de bu tür doğal konuşmaları anlamak için ne yapmalıyım?

 
hmm değişik bir aksanı yok, normal amerikan aksanı, o yüzden önce ingilizce altyazılı, zaman geçtikçe altyazısız film ve diziler yardımcı olacaktır, filmlerdeki konuşmalardan farklı bir durum yok kısaca ortada.

(geri gelip not ekledim): ingilizcem kötü mü diye endişeye gerek yok, sıkıntı oluşturan şey kulak alışkanlığının olmaması sadece. ingilizce öğretmeniyim, üniversitedeyken birçok sınıf arkadaşımın bu tip konuşmaları anlarken zorlandıklarını fark etmiştim (ki okunulan bölüm dolayısıyla ingilizceleri kötü sayılmazdı), ben ise o sıra rahatlıkla altyazısız olarak lost izlebiliyordum. bunun tek sebebi öncesinde uzunca bir süre ingilizce altyazılı filmler izlemem ve böylece listening'imi geliştirmemdi. öyle öyle zamanla gelişir sizin de.
  • edoras  (13.02.12 21:33:38 ~ 21:43:15) 
kurt röportajların çoğunluğunda stoned olduğu için anlaşılmaması normal.


  • petrol kalemi  (14.02.12 00:40:15) 
[]

[İngilizce] -Miş'li Geçmiş Zaman'ın (Rivayet) tam karşılığı nedir?

"She had left when we came house"

"Eve geldiğimizde çıkmıştı" olarak çevirebiliriz sanırım türkçeye. Bu cümlede Past Perfect kullanılmasının sebebi yaşanan iki olay arasında en eskiyi vurgulamak için. Yani eve gelme ve çıkma olaylarından çıkma olayı en eskisi olduğu için past perfect kullanılmış.

Şimdi problem şu. Bu Past Perfect bizdeki -miş'li geçmiş zaman anlamını tam olarak karşılıyor mu? Past Perfect kullandığımızda karşımızdaki olaya bizim tanık olmadığımızı, başkasından duyduğumuzu anlayacak mı? Yani mesela şunu söylemek istiyorum: "Dün akşam eve gelmemiş" dün akşam eve gelmediğine bizzat tanık olmadım, başkalarından duydum ve başkasına anlatıyorum. Bu nasıl çevrilir İngilizceye, kalıbı nedir bunun? Yoksa direkt olarak "He hadn't come house last night" diyerek olayı başkasından duyduğumuzu, bizim tanık olmadığımızı hissettirebiliyor muyuz?

Mesela "I've heard that he didn't come house last night" gibi bir kalıp mı kullanmak lazım rivayet hissini tam verebilmek için?

Bir de ekstra bir soru şu: "Eve geldiğimizde kapıyı açık unutmuştu ve çıkmıştı" Burada sıralı üç olay var. En eskisi kapıyı açık unutması, orta olay evden çıkması, en yeni olay da bizim eve gelmemiz. En eski olayda Past Perfect (Kapıyı açık unutması), en yeni olayda da (Eve gelmemiz) Past Simple kullanılacaksa, ortada olan olayda hangi zaman kullanılacak?

 
ekstra'dan başlayalım, peşinen söyleyeyim ingilizce akademisyeni falan değilim. :) yanlış bilgi verebilirim.

he had forgotten to lock the door before leaving house when we came.

olabilir mi ?

edit: ingilizce öğretmeni anneme sordum, en güzel haliyle böyle oluyor başka türlü zaten bu durumu izah edemezsin, en fazla when we came'i başa alırsın o kadar. dedi.
  • zaraeta  (25.01.12 21:01:08 ~ 21:08:25) 
miş'linin tam karşılığı past perfect'tir.

"Ahmet says Mehmet did not come home last night"
"Ahmet said Mehmet had not come home last night"

gibi olur.
  • compadrito  (25.01.12 23:57:08) 
Hayır, bizdeki gibi aktarma anlamında -mışlı geçmiş zaman değil, daha ziyade "Ben eve geldiğimde o çoktan gitmişti" cümlesinde olduğu gibi bir -mış anlamı verir. Yani durup dururken "Dün eve gelmemiş" cümlesi için "She hadn't come last night" demeyiz, onun yerine "didn't come" deriz, bizdeki sonradan haberi olma anlamını "görünüşe göre", "jane'in dediğine göre" gibi ekstra şeylerle sağlayabiliriz ancak.

Diğer soruya gelecek olursak kapıyı açık unutmak ve çıkmak birbirine yakın zamanlı olaylar, bizim eve gelmemiz ise çok sonra. Bu yüzden kapıyı açık unutmak ve çıkmak fiilerini benzer zaman dilimi içinde ele alıp ikisinde de past perfect, eve gelme kısmında simple past tense kullanırız.
  • edoras  (13.02.12 21:59:26) 
[]

Avea Bilinmeyen Numara

Bir avea numarasının kime ait olduğuna bakmam lazım ama bende avea olmadığı için bakamıyorum. Avea hattı olan birine numarayı versem benim için bakabilir mi acaba kim olduğuna?




 
eğer avea'lı birini bulamazsanız 11880'i arayın, numara rehbere açıksa söylüyorlar kime ait olduğunu.


  • tombul kraker  (23.01.12 23:25:35) 
[]

Parlak vs. Mat Ekran - Grafikerler, Oyuncular, Filmciler, Mühendisler...

Notebook'lar için soruyorum, hangisini tercih ediyorsunuz/kullanıyorsunuz?

Gözlemlerimi de sizinle paylaşayım. Masaüstü bilgisayar monitörlerinin neredeyse %80'i mat. Yani parlak ekranın kötü bir yanı var belli ki kocaman masaüstü pc ekranlarının neredeyse hepsi mat satılıyor.

Diğer mantık yürütme de şu. Apple'ın bütün ürünleri parlak ekranlı. E hani bunu sanatçılar, grafikerler kullanıyordu? Saatlerce ekran karşısında gözleri kan çanağına dönmüyor mu bu adamların parlak ekran yüzünden.

Neymiş parlak ekranın renkleri daha canlıymış, mat ekran siyahları tam veremezmiş, dağıtır, gri tonlu verirmiş. Şimdi simsiyah bir ekran açınca parlak ekranda da kabak gibi kendinizi görmüyor musunuz? Bir de hangisinde geniş açılarda da görüntü kaybolmuyor? Yani epey bir sağdan ya da soldan bakınca hangisinde görüntü hala görünür halde oluyor?

Arkadaşlar, bütün günüm bilgisayar karşısında geçiyor diyebilirim ve şu anda Dell marka parlak ekrana sahip bir notebook'tan yazıyorum. İnanın ki ekranın parlaklık ayarı sıfırda şu an. Parlaklığı açamıyorum çünkü gözümü çok yoruyor. Özellikle de internetten bir şey okurken veya word'te yazı yazarken. Beyazlar projektör gibi gözümü ağrıtıyor. Mat ekran beni bu dertten kurtarır mı?

Mat ekran, parlak ekran kullanan arkadaşlar lütfen yorumlarınızla yardım edin...

 
kurtarmaz. mat ekranın göz yorulmasıyla bir alakası yok, göze gelen ışık miktarı aynı. dinlendirici/filtreli gözlük alın.


  • yuto  (17.01.12 23:51:45) 
mat kullanıyorum memnunum, grafiker değilim. alırken özellikle mat ekran tercih etmiştim.


  • orpheus  (18.01.12 00:00:30) 
bildiğim kadarıyla, parlak ekranlar daha net(miş), ışığı dağıtma dağıtmama muhabbeti ama şöyle kocaman bir dezavantajı var: arkadan ışık vuruyosa boku çıkıyo ekranın zor görünüyo falan ekrandakilar. o zaman fazla göz yoruyo işte. ben matlardan memnunum, bi zararlarını görmedim.
not: kullandığım parlak ekranlar laptop ekranları matlar normal lcd-led monitorler.

  • koyukalem  (18.01.12 00:00:30) 
şurada: forum.donanimhaber.com şöyle bir şey yazmış birisi: Ekran olarak özellikle göz sağlığı açısından (ki çok önemli) tam mat erkanlar en uygunu (hem laptop ekranı için hem de harici ekranlar için). Mat ekran gözü yormadığı için 10-12 saat baş ağrısı olmadan okuma yapılabilir, kod yazılabilir, excel kullanılabilir.
Parlak ekranlar ise özellikle aksiyon ve strateji oyunları için iyidir. Parlak ekran üretme maliyeti azdır. Laptopların %97 si parlak ekrana sahiptir. Parlak ekranlar ile en fazla günde 4 saat ekrana bakılmalı, yoksa baş ağrısı yapar, göz kanlanması olur. Ayrıca harici tam mat monitörle de oyunlar oynanabilir, yeni çıkan led monitörlerde ayarlar menüsü vardır, orada film, resim, oyun gibi seçenekler bulunur, istediğinizi seçersiniz, ayarlamalar otomatik olur. Samsung ve LG de gördüm, fps oyunları için oldukça iyi.

  • sweet child o mine  (18.01.12 00:02:35) 
Parkal ekran + Flux kullanıyorum.
Gözlüklerimde filtreli.
Grafikerim.

Mat ekranda oyun oynamaktan da nefret ediyorum :)
  • thewishcaster  (18.01.12 07:37:42) 
[]

Asus notebook, farksız iki model arasındaki fark?

N53SV-Sx365R:
pcdepo.com

N53SV-SX065V:
www.pcdepo.com

Birisi ikisi arasındaki farkı söyleyebilir mi lütfen? Ben hiçbir fark göremedim.

 
  • dieselsingle2  (15.01.12 15:36:22 ~ 15:36:31) 
bunu forum.donanimhaber.com ben yazmıştım zaten dün gece :) ama pcdepo sitesine baktım ikisinde de home premium yazıyor. bana cevap yazan arkadaş kaynak belirtmediği için daha detaylı bir cevap arıyorum hala.


  • sweet child o mine  (15.01.12 15:39:31) 
beklemiyor değildim, donanımdaki cevap biraz net gelir gibi oldu ben de pek araştırmadım :)


  • dieselsingle2  (15.01.12 23:04:35) 
[]

notebook-tv 1920x1080 - 1366x768 karmaşası

Merhaba arkadaşlar,
Yeni bir notebook almayı düşünüyorum ve yardımınızla önemli bir karar vermem gerekiyor. Notebook'u ağırlıklı olarak yazı yazma, ders çalışma, photoshop cs5'te afiş tasarlama ve nadiren de civilization 4 falan oynamak için kullanmak istiyorum.

şimdi birkaç gündür bilgisayar mağazalarını geziyorum ve notebook ekranlarında bariz bir fark var. 1920x1080 çözünürlükteki monitörler mat. yani ekrana bakınca suratınızı yansıtmıyor ve gerçekten tablo gibi bir görüntüsü var. sanki dokunabilecek gibi oluyorsunuz. 1366x768'ler ise bilindik, standart kristal led ekranlar. bunlarda parlama oluyor, ekrana bakınca suratınızı görüyorsunuz kısmen.

şimdi iki bilgisayarda yan yana full hd bir fragman açtım ve gerçekten full hd'ye sahip mat ekranlı bilgisayarın görüntüsü şahaneydi. diğeri mat olan full hd'ye kıyasla daha bulanıktı.

full hd çözünürlüğün hakkını tam olarak verebilmek için en az 22" bir ekran olması gerektiğini düşünüyorum. yani 15,6" ekranlarda o çözünürlük çok fazla. kaldı ki zaten her şey de minicik görünüyor. çözünürlüğü düşürürseniz de doğal çözünürlük olmadığı için görüntü hafiften bozuluyor, buğulanıyor. ben alacağım notebook'un full hd olmasını sadece full hd tv'ye bağlamak için ve görüntüsü net diye istiyordum. ama 15,6 ekranda full hd her şeyi minikleştirdiği için vazgeçmek üzereyim. bir de yanılıyorsam lütfen düzeltin, sanırım full hd notebooklar 1366x768'lere kıyasla biraz daha çok ısınıyor. bu benim için çok çok önemli, kesinlikle soğuk kalması gerekiyor notebookun yazı yazacağım için.

sormak istediğim kritik soru şu. 1366x768 çözünürlükteki bir bilgisayarı full hd televizyona bağlayıp 1080p film açtığımızı düşünelim. aynı şekilde de 1920x1080 çözünürlükteki bir bilgisayarı full hd televizyona bağlayıp 1080p film açtığımızı düşünelim. görüntü farkı olur mu? yani bir notebook 1366x768 monitöre sahip olmasına rağmen hdmi'dan 1080p video çıktısı aktarabilir mi full hd tv'ye?

 
Hayır fark olmaz. Evet, dahili ekran çözünürlüğü ile alakası yok hdmi çıkışı çözünürlüğünün.


  • roket adam  (13.01.12 22:24:01) 
Peki ne tavsiye edersiniz? 1920x1080 mi, 1366x768 mi? Bu duruma göre ben bilgisayarda neredeyse hiç film izlemediğim için 1080p bana biraz lüzumsuz gelebilir diye düşünüyorum. Notebook'ta 1080p çözünürlükte oyun açmak da saçmalık olacak. Ayrıca full hd notebooklarda hadi ikonları falan büyüttük diyelim de mesela winamp veya cubase yine bit gibi kalacak. bu da büyük bir eksi, zaten gözlük kullanıyorum. Mat ekranlı 1920x1080'lerin görüntüsü de şahaneydi ama işte dezavantajları var hep.


  • sweet child o mine  (13.01.12 22:28:27 ~ 22:29:23) 
olay görüntü işlemcisinde bitiyor. eğer görüntü işlemcisi (desktoplardaki ekran kartı gibi düşün) 1920x1080 çözünürlüğü veriyorsa ekran çözünürlüğü kaç olursa olsun full hd tv de 1080p video görüntüsü alırsın. ancak şöyle bir sorun var. notebook/netbook larda ekran işlemcisi en fazla notebook/netbook un ekranı kadar çözünürlüğe sahiptir. daha yüksek bir çözünürlük elde edemezsin. sanırım tv ekranını notebook ekranı olarak kullanmayı düşünüyorsun. eğer bilgisayar için soğutuculu bir zemin (adını tam bilemiyorum. ister dizine ister masaya koyuyorsun içindeki fanlar v.b. sayesinde kasanın serin kalmasını sağlayan bir cihaz bu) kullanırsan sıcaklıkta bir problem olmaz.


  • tururo  (13.01.12 23:33:29) 
1. fark olmaz.
2. alirsin.
3. monitor kucuk oldugundan kendi nativinden kullanmak iyidir.goruntu ayari degistiginden netlik sapitir.
  • helenart  (13.01.12 23:52:34) 
Çok dezavantajı oluyor evet yüksek çözünürlüğün. Ben de 1400x900'ü 13 inçte veren bir Macbook Air kullanıyorum, yazılar çok ufak geliyor, yazıları büyütüyorsun yine bazı elementler ufak kalıyor falan, çok kaliteli tamam ama almadan önce bi bak derim özellikle de metinle çok işi olan bi adamsan.


  • roket adam  (14.01.12 17:46:48) 
[]

Askerlik şarkısı rap gibi bir şey anlamadım

www.kadiryucel.com.tr

kim söylüyor?


 
Deniz Gürzumar olsa gerek, gerçi şimdi tekrar dinledim ama onun sesine pek benzemiyor. bu hatırladığım kadarıyla emret komutanım diye bir dizi vardı onun müziğiydi sanırım. oradan gidersen bir sonuca ulaşabilirsin gibi.


  • ocanal  (13.01.12 00:06:50 ~ 00:12:34) 
evet sayende olay çözüldü.

bu deniz gürzumar'ınki: www.youtube.com
bu da emret komutanım jeneriği: www.youtube.com
teşekkürler :)
  • sweet child o mine  (13.01.12 00:16:25) 
fresh-b nin sesine benziyor ama emin değilim :s


  • sedo  (13.01.12 00:19:53) 
[]

Maden suyu gurmeleri, sizi çağırıyorum

Adını hatırlamadığım çok güzel bir marka maden suyu satıştan kalkınca arayışa geçtim. Sırma ile aram iyiydi ama son zamanlarda aldıklarım böyle yağmur suyu gibi kokuyor hep. Kokusu böyle olmayan ama gazı yüksek olan bir maden suyu önerir misiniz? Gazı az olmasın ama lütfen, yoksa gider su içerim onun yerine.

ekleme: sevdiğim maden suyu özkaynak'tı. gazını kaçırdığı için bırakmıştım hatırladım. bir de meyveli olmayacak kesinlikle sade olacak aradığım marka.


 
beypazarı, tek geçerim


  • vaktiyle iyi biriydi  (08.01.12 01:16:25) 
sarıkız.


  • dergus  (08.01.12 01:17:28) 
uludağınki iyidir. bir de kızılay var. o da güzel.


  • in vino veritas  (08.01.12 01:17:32) 
kınık. beypazarı da iyi gayet.


  • jack of hearts  (08.01.12 01:18:38) 
sırmanın son çıkan yeni şişedeki maden suları güzel.


meyveliden bahsediyorsan;
freşanın limon&muzlu olanları piyasada yok artık c vitamin modeleri çıkmış onu sevmiş olabilirsin.
  • natalz  (08.01.12 01:20:36) 
özkaynak seviyorum. ama bazen asidi kaçmış çıkıyor çok nadir de olsa. yine de tam böyle oturan maden suyu bulamadım ben de bir türlü.


  • lorenzen  (08.01.12 01:21:00) 
sarıkızdan uzak duruyorum,özkaynak ve kızılay tercih ediyorum


  • Abraxass  (08.01.12 01:23:28) 
nickimle cevaplıyorum, kisarna maden suyu


  • lazuri  (08.01.12 01:48:17) 
bi ara aldığım beypazarı kapağını açınca çalkalanmış kola gibi şişeden taşıyordu ve çok lezzetliydi. şimdi aldıklarımda aynı tat yok ama yine de en iyisi bence o.


  • 55poseidon55  (08.01.12 01:52:14) 
beypazarı candır. belki memleketin ürünü ondan öyle geliyor olabilir. yoksa sarıkız.


  • gorgusuz  (08.01.12 01:59:40) 
uludağ maden suyu güzel bence. içine de bir dilim limonu attın mı...


  • toshiro  (08.01.12 02:00:48) 
gazı en yüksek olan beypazarı'nınki. sonra sarıkız geliyor.


  • marikaki  (08.01.12 03:42:21) 
[]

İngilize Gramer (Tense) Sorusu

Hello how are you? Fine thanks and you?
Şimdi geçmişte başlamış ama hala devam eden veya etkisi hala devam eden bir olay örnek vereceğim size. O da çalıştığım iş olsun. Peki bu durumda şu ikisi arasında ne fark var?

I have worked here since 2005 (Present Perfect)
I have been working here since 2005 (Present Perfect Progressive)

Hangisi kullanılmalı ve anlam olarak ne farkları var acaba?

 
ikincisi kullanılmalı, çalışma durumu hala devam ediyor.


  • devilred  (08.01.12 01:18:55) 
üsttekinde 2005 ten beri çalışmış.

alttakinde 2005 ten beri çalışıyor orda.hala çalışıyo yani.
  • semson  (08.01.12 01:19:36) 
www.youtube.com videoya bir bakın derim.

Birincisinde, konuştuğunuz ana dek sürmüş ancak bitmiş bir işten (2005ten şimdiye kadar çalıştım ama bıraktım) ikincisinde ise hala devam eden bir işten bahsediyorsunuz (2005ten beri çalışıyorum)
  • iste o kavunici balik  (08.01.12 01:23:41) 
progressive etkisi yahut bizzat kendini halen devam eden eylemler için uygun. mesela "üç saattir koşuyoruz şurada, bi' su ver de içelim allahım belası, bozuğum yok." diyeceksen "i've been running for three hours.." uygun. ya da "i've been waiting for you two hours, cibiliyetini sikeyim." gibi. fiilin veya etkisinin hala devam ettiğini vurgulamak istiyorsun mutlaka yani. vurguya lüzum yoksa da present perfect. hiç progressive kullanmadan da yaşayabiliriz bence aslında.


  • jack of hearts  (08.01.12 01:25:40) 
  • irbat  (08.01.12 01:26:50) 
[]

Noel - Yılbaşı ikilemi sorusu

Aradaki farkı biliyorum. Benim merak ettiğim ise şu. Şimdi hepimiz amerikan yapımı filmlerle büyüdük. O filmlerdeki tüm ailenin bir arada toplanmaya çalıştığı ve akşamında ise birbirine çam ağacının yanında hediyeler verdiği, ökseotunun altında öpüşmenin uğur getirdiği akşam 24 Aralık gecesi. Yani 25'ine bağlayan gece sanırım.

Buradan yola çıkarak ben şunu merak ediyorum. Noel'e bu kadar anlam yükleyen amerikalılar 31 aralık gecesi de aynı şeyi mi yapıyorlar? Yani iki kere aynı kutlamayı mı yapıyorlar. O çam ağacı 5 gün boyunca evde durup 2 kutlamaya mı hizmet ediyor? Nasıl oluyor?


 
Buna benzer bir soruyu Alman bir arkadaşıma sormuştum. Noel olayının tüm yakın akrabaların bir araya geldiği akşam yemeği ve akabinde hediye faslı olduğunu söylemişti. Yani istisnasız her yıl genci yaşlısı o akşam yemeğinde bulunurmuş ve gece 11-12 gibi gençler dışarı eğlenmeye çıkarlarmış. Yılbaşında ise herkes istediği yerde takılıyormuş. Yemek yine oluyormuş ama Noel'deki gibi herkesin katılma olayında geleneksel bir zorunluluk yokmuş. Tabi Amerikalılarda ya da herkeste böyle mi bilemiyorum.


  • olcay  (27.12.11 22:08:22) 
24 aralık christmas oluyor. bir araya geliniyor, kutlama yapılıyor. isanın doğumu kutlanıyor, yani hristiyanlar için özel bir gün.

31 aralık gecesinin ise hristiyanlar için dini açıdan bir önemi yok, o tamamen yılbaşı kutlaması, new year's eve (yani yeni yıl arifesi) olarak geçiyor, kutlanıyor. çam ağacı bir süre kaldırılmıyor yılbaşı kutlamalarında da sembolik olarak duruyor. aslında sanırım o zaten 31 aralık için hazırlanıyor ama 1 haftalık bir festival havasında geçtiğinden 1 hafta orda duruyor (ama tam tersi de olabilir).
  • in vino veritas  (27.12.11 22:12:51 ~ 22:13:50) 
31 aralık gecesi kafayı çekiyorlar partiyorlar falan, genç işi.


  • yuto  (27.12.11 23:04:16) 
[]

İngilizce Gramer (Tense) sorusu

Herkese merhaba,
Benim sorum gayet net ve açık olacak. Present Perfect Continuous (Progressive diyenler de var) ile Past Continuous (Progressive) arasındaki fark nedir açıklayabilir misiniz acaba?

Örnek olarak:
She has been watching TV
She was watching TV

veya

I have been running
I was running

 
şimdi adı üzerinde öncelikle, present perfect continuous'ta mutlaka bir şu an bağlantısı var. bir deneyimden bahsediyorsun ve o deneyimin an itibariyle sürerliği söz konusu. past continuous'ta ise yapılan eylemin sürerliliğini ve geçmişte olduğunu biliyoruz sadece. ne kadar sürdüğü hakkında bile bir bilgimiz yok.


  • marikaki  (26.12.11 20:05:28) 
İzninle dediğini düzeltsem bana katılır mısın? English Grammer In Use kitabında, devam etmekte olan veya çok yeni bitmiş olaylarda kullanıldığını söylüyor present perfect continuous'ın. Doğru değil mi? Yani dediğin gibi devam eden olaylarda kullanılıyor ama bitmiş olaylarda da kullanılıyor.

Peki past continuous'ta kurulan cümlelerdeki eylemler için genellikle bitmiş olduğunu söyleyebilir miyiz? Yukarıdaki örneklerde mesela televizyon izlemiş ama şu an izlemiyor. Koşuyordu ama şimdi koşmuyor diyebilir miyiz? Mesela Türkçe'de "Naber abi napıyorsun?" diye sorulduğunda "Düşünüyordum" diyoruz. I have been thinking mi yoksa I was thinking mi kullanmak uygun olur?
  • sweet child o mine  (26.12.11 20:28:44) 
bitmiş olaylarda da kullanılıyor elbette ama bu olayın bitmesi onun tamamen geçmişte kaldığı anlamına gelmiyor. dediğim gibi konuşma sırasında mutlaka şimdiyle bir bağlantısı var. hani biz türkçe'de abartılı konuşuruz ya, saatlerce televizyon izledim diye. o deneyimi hala sürdürüyorsundur yahut yeni bitirmişsindir. önemli olan o olayın ne kadar sürdüğüdür aslında perfect tense'lerde.

ikinci konuda da şöyle açıklanabilir:
past continuous ile: I was running when I saw a body lying on the floor.

eylemi bir süre yaptığını biliyoruz ama ne kadar süreyle yaptığını bilmiyoruz. başka bir eylemin senin sürdürdüğün eylemi kestiğini biliyoruz.

pre.perf. cont. ile: I have been running for two hours. I'm really tired now.
eylemim bitmiş ama şu anki halimi etkiliyor, çünkü iki saattir aynı eylemi sürdürmüşüm.

Düşünüyordum sorusuna gelirsen napıyorsun sorusuna I was thinking diye yanıt vermen doğru. Olay aslında şöyle oluyor:
I was thinking when you came and asked me what I was doing.

Bunu Present Perfect Continuous ile kullanırsak da yaptığımız eylemin ne kadar sürdüğünü vurgulamamız gerekir.

I have been thinking on changing my job for a few days.
  • marikaki  (26.12.11 20:41:06) 
present perfect continuous'ta olay ya devam ediyordur ya da daha yeni bitmiştir. mesela arkadaşımız bizi kan ter içinde görüp hayırdır dese "i have been running" deriz. koşmamız bitmiş ama hala yorgunuz, üzerimizden ter akıyor vs. ya da dediğim gibi geçmişte başlamıştır ve hala devam ediyordur "i have been working in this company since 2005" deriz mesela.

past continuous ise bildiğimiz geçmiş zamanla alakalı bir durumdur, şu anla pek bağlantılı değildir. "i was watching tv when my father came" deriz mesela. zaten zaman belirttiğiniz an (since ve for'lu kullanılanlar, bir de before, just gibi belirsiz zaman zarfları hariç) cümle past tense'e kayar, perfect tense kullanılamaz. yani "i have been running two minutes ago" yanlış bir cümledir, oradaki two minutes ago cümleyi perfect tense olmaktan çıkarır, ki zaten anlamca da manasız oluyor biraz.
  • edoras  (26.12.11 20:56:37) 
[]

Bedava host/web server veren yer?

Eskiden hatırlayacağınız üzere geocities, 8m gibi reklamlı ama bedava hizmet sağlayan servisler vardı. Şimdi hala var mı bu tarz servisler? Varsa kimler var? Şunu buldum ben mesela deneyen var mı?

www.000webhost.com


 
www.funpic.org

bir de freewebtown.com vardı ama artık ücretli

edit: 1sthost.org bunun kontrol paneli daha iyi.
  • f2dx  (10.12.11 23:54:59 ~ 11.12.11 11:18:53) 
byethost kullanıyorum çok hızlı değil ama her türlü şeye geliyor.


  • yuto  (11.12.11 11:14:32) 
www.0fees.net var. Reklam yok. gayet güzel


  • ned flanders  (11.12.11 21:46:40) 
[]

Sevgili İK'cılar bir bakın hele. Nedir bu sizdeki öğrenci tutkusu?

Merhaba,
Başlıktan anlaşılacağı gibi sorum öncelikle İnsan Kaynakları departmanında çalışan kişilere. Buralarda çalışmayıp da bilen varsa, aydınlatsın beni, çok sevinirim.

Evet aylardır iş arıyorum ama sinirli değilim. Sadece çok merak ettim. Özellikle en son olarak Vodafone'un staj ilanını görünce artık bir bilenden cevabını almak istedim. Bahsi geçen ilan şurada: web.kariyer.net

Şimdi sözü Vodafone'dan yola çıkarak genelliyorum ve bütün "öğrenci-sevici" şirketlere yapıyorum eleştirimi. Evet, neden sadece 3. veya 4. sınıf öğrencisi? Öğrenci değilsem size ne gibi bir zararım dokunacak onu anlayamadım afedersiniz? Ya da öğrenci olsam ne gibi bir faydam olacak size? Okulda her dakika sizin reklamınızı mı yapacağım? Merak etmeyin, diğer türlü tam tersine kötü reklamınızı yapıyorum ve insanlar size hiç de sempatiyle yaklaşmıyorlar, emin olabilirsiniz.

İşin başka bir boyutu da sadece "Lisans veya Yüksek lisans öğrencisi" başvurusu kabul edenler. Kardeşim manyak mısınız siz? Maksat yüksek lisansını yapmasıysa ben belki bitirdim yüksek lisansımı? Neden başvuru kabul etmiyorsun. Nedir sendeki bu öğrenci sevdası?


Lütfen birileri cevap versin.

 
Bende işsizim maalesef ve bulamıyrum :(( Soruna gelince , İK cı değilim ama düşüncelrinin şu olduğunu düşünüyorum; Sana verecekleri ücretle süründürürcesine 4 öğrenci çalıştırarak sürümden kazanmak olduğunu tahmin ediyorum. Çoğu da Saatlerce sigortasız çalışıyor üstelik. Allah yardımcımız olsun !


  • tuchi  (29.11.11 20:05:56) 
calistirma konusunda stajyer ya da ögrenci gösterip vergi sirasinda ya da mevzuatta kolaylik saglamak ,avantaja cevirmek,birde ögrenciyken alip yetistirmek.

hem ucuz hem efektif,hem ögrenci daha azimli,istekli calisir her zaman.
  • serabetan  (29.11.11 20:06:57) 
Tamamen duygusal sebeplerden ötürü. Alınmanıza gerek yok yani, adamlar kar etmeye bakıyorlar her yönden.


  • kullanici_adimiz  (29.11.11 20:23:16) 
daha kolay sömürdükleri için.


  • baldur  (29.11.11 20:27:32) 
3 veya 4. sınıf = Kafası business'a basacak kadar üniversite + extracurricular aktivite görmüş, toy olmayan personel demek. Bunun yanı sıra ileriye dönük olarak üniversite mezunu alınacaksa 3 aylık sirkülasyonla olabildiğince çok genç yetenek gözlemleyerek doğru adayı bulma şansını artırmak anlamına geliyor.

Yüksek lisans olmamasının sebebi:

a-) Yüksek lisans öğrencilerinin ücret beklentisi lisans öğrencileriyle aynı olmayabiliyor.

b-) Yüksek lisans öğrencisi staj yerine part time çalışma beklentisi ile geliyor. Büyük kurumlarda böyle bir opsiyon olmayabiliyor.

c-) Yüksek lisans öğrencisinin, yüksek lis. bitince doğrudan işe girme beklentisi oluyor. Lisans öğrencisinin de var ama onu reddetmek çok daha kolay.

Stajyerini yüksek lisans öğrencileri arasından almayı özellikle tercih eden şirketler olabiliyor; ama az oluyorlar genelde.

İK'cı olarak yazdım bunu.
  • zaugnakhaldun  (29.11.11 20:39:20) 
olur hayatta boyle seyler. takmayin.


  • tos  (29.11.11 21:46:06) 
[]

Taksim'de askeri malzeme satan dükkan?

Biliyor musunuz acaba? Askere gidecek bir arkadaşa künye yaptırmam gerekiyor ve Taksim'den almak gerekiyor sürpriz açısından. Bilen var mı?




 
Künye yaptıcan da, künye de tc kimlik no da oluyor, biliyor musun elemanın kimlik nosunu? Sonra memleketi, tertibi, kan grubu?


  • 3200  (29.11.11 12:23:47 ~ 12:24:21) 
Şaşırdım. Askerdeyken bize verilen künyelerde yoktu TC Kimlik numarası. İsim Soyad, tertibi, memleketi, kan grubu ve dini vardı sadece. Arkadaşa yaptırılacak künye resmi olmayacak bir de. Tuttuğu takımı, sevdiği oyunu falan yazdırmayı düşünüyorduk üstüne.


  • sweet child o mine  (29.11.11 12:26:04 ~ 12:28:27) 
@sweet child o mine dini mi? O 'M' harfi sakın evrensel erkek kısaltması olmasın?

Benim künyem de Ad- soyad,kan grubu ve Tc kimlik no ile bana göre 'male' in kısaltması olan 'M' harfi yazıyor.
  • skywalkeremre  (29.11.11 14:46:55) 
skywalkeremre, askerde biz bunu komutanlara sormuştuk. Hepsi muslim'in m'si olduğunu söyledi. savaş zamanında öldüğü zaman hangi geleneklere göre gömüleceğini anlamak için yazılıyor. ölümle ilgili işe yarar bilgiler olması gerekiyor künyede zaten. male/female olduğu künyesiz de bakınca anlaşılır zaten. şöyle bir bilgi var bir de destekleyici olarak www.msxlabs.org Aklıma geldi bir de künye bastırılmadan önce hepimizin bilgilerinin olduğu bir liste yapılmıştı. Tam olarak adımızı soyadımızı memleketimizi kan grubumuzu ve dinimizi yazmıştık. Din hanesini boş bırakan kişilerin künyesinde, diğerlerinde m olan yer boştu :)

TC kimlik no bence de gerekli bir bilgi. isimden daha gerekli hatta ama bizimkilerin hiçbirinde yoktu.
  • sweet child o mine  (29.11.11 17:08:44 ~ 17:14:04) 
[]

Soğuk algınlığına bağlı ses kısılması ve boğazda gıcık tedavisi?

Merhaba,
Soğuk algınlığı sebebiyle bir rahatsızlık yaşamaktayım. Burnum akmıyor veya üşüme hissim de yok. Ama boğazımda sanki toz topağı varmış gibi. Zaman zaman nefes alırken de zorlanıyorum. Sesim kısık. Bu durum 4-5 gündür var ve perşembe konsere çıkma durumu nedeniyle 2 günde geçmesi veya hafiflemesi gerekiyor.

C vitamini tableti, portakal, ılık süt+bal, sade bal, bol su ve konuşmamayı deniyorum. Önerilerinize ihtiyacım var, teşekkürler.

 
pastil dene varsa ve gargara veriyor genelde dr bana bööle olunca. tabi asıl ilacın antibiyotik de onu dr a gidince o yazar zaten.


  • rentts  (22.11.11 22:51:56) 
Evet pastili yazmayı unutmuşum. Onu da günde 3-4 tane alıyorum ama pek rahatlatıcı bir etkisini hissedemedim. Gargarayı neyle yapayım suyla mı? Yoksa dişim çekildiğinde doktorun verdiği bir gargara vardı onunla mı? Onunla yaptım geçen akşam, dilini uyuşturuyor insanın. Bir de ertesi sabah daha kötü oldu sanki.


  • sweet child o mine  (22.11.11 22:55:13) 
www.eksisozluk.com bundan varsa falan bu olur ama genelde gargaraların da olayı zaten boğazınızdaki mikropları kırmaya çalışmak (çok bilimsel bi açklama değil ama idare et)


  • rentts  (22.11.11 22:59:05) 
katiyetle; tantum verde sprey , günde 4 kez gibi, 3, 4 fıs boğaza!!!

destek olarak da odun tarçın ve karanfili birkaç dakika kaynatarak elde edilmiş çay..

kara biberli bal yemek.
  • pyro clustic flow  (22.11.11 23:11:59) 
pyro clustic flow'un dediklerine ek olarak (bkz: her şeyi yazmış adam), nurofen al, cold flow yazar üstünde çok aciliyetin varsa bunu alabilirsin ha birazcık pahalı kaçarsa da minoset tarzı bir ibuprofen içerikli ilaç alman bu süreci atlatmanda sana yardımcı olur. Onun dışında fazla kuru ortamlarda bulunma mesela dışarıya bu kuru havalarda çıkma, evinde kalorifer ya da soba varsa üzerinde ortamı nemlendirmek için gerekecek bir tas suyun olsun, boğazının ne soğuk ne sıcak olması lazım, o yüzden yediklerinin ılık olmasına dikkat et, sigara içiyorsan katiyen içme, bu süreçte içersen sen bu dediklerimi yapıp ıkınsan da geçmez, ayrıca içmiyorsan da içilen ortamdan uzak durmalısın. Bunlar dışında bol sıvı al, bolca dinlen ve de c vitamini candır devam et almaya, şimdilik bu kadar, geçmiş ola.


  • aduketim 30cm  (22.11.11 23:22:07 ~ 23:24:43) 
Evde kloroben var gargara olarak. Ama daha iyiyse yarın o zaman eczaneden tantum verde sprey de alayım. Yediğim bala karabiber de ekeyim. Diğer dediklerinizi de yapayım.


  • sweet child o mine  (22.11.11 23:46:46) 
'faranjit' ki bu


  • hoot  (23.11.11 00:01:20) 
benim boğazımdaki her türlü oksürüğü gıcığı filan strefen denen pastil geçiriyor. daha önce eczanenin birinden pastil istedimi smart-drops diye bir şey verdi. alma sakın, uzak dur. kendisi "şekerleme" olup içinde glikoz şurubu filan var. strepsils de işe yaramıyor, sadece strefen. "for relief of painful sore throats" yazıyor üstünde de hatta. hani tam sorunun cevabı olmayabilir ama aklında olsun. günde 3-4 tane, tamam. zaten yeni bi tane alman gerektiğinde hissediyorsun.

mucize gibi geldi bana bu pastil önceki hafta da, bu heyecanla yazdım bu kadar. lafı çok uzattım, pardon :) geçmiş olsun.
  • dasher  (23.11.11 00:29:42) 
[]

Windows 7'de performans düşmemesi için boş alan?

Merhaba,
Başlıkta anlatamadığım soru şu: Windows 7'de bilgisayarın yavaşlamaması için sistemin yüklü olduğu bölümde en az ne kadar boş alan olmalıdır? Bu belli bir gb ile mi ölçülür yoksa bölümün toplam doluluk oranıyla mı alakalı? 135 gb'lık kısım ayırmıştım ben ama şimdi pek yetmeyecek gibi görünüyor ondan soruyorum. Hemen ağzına kadar dolacak ve sistem yavaşlayacak gibi duruyor.



 
valla pek etkilemiyor sanki. ben gecenlerde 8 gb a dusmusum. farketmiyordu pek. arada defrag yapiyorum yalniz


  • kakoy  (08.11.11 00:05:43) 
[]

Windows 7 Professional Türkçe kullananlar...

1) Internette nereden bulabilirim?
2) Activation olayları nasıl yapılıyor ve ne alemde? Güvenilir mi? Crack yapalım derken virüs bulaştırmayalım bir de.



 
www.softpedia.com

Bu adresten Windows 7 nin deneme sürümü indirilebilir. Windows Update yolu ile Türkçe'ye çevrilir. gerisini google a sorsak daha legal olacak.
  • imparatore  (06.11.11 18:54:43) 
professional i update yoluyola türkçeye çeviremezsin. (bkz: vistalizator) diye bir programla çevirirsin. haberin olsun.


  • kta  (06.11.11 19:26:14) 
[]

Hangi antivirus programını kullanıyorsunuz ve öneriyorsunuz, neden?

Soru başlıktaki gibi, tersi de olabilir. Neden kullanmadığınızı ve önermediğinizi de yazabilirsiniz. Birinin bulamadığı virusu hangi başka program bulabiliyor? Yardımcı olursanız sevinirim.




 
ben comodo kullanıyorum hepsi bir arada olduğu (antivirüs, firewall, registry denetimi) ve fazla ram ve cpu yemediği için.


  • in memory of botvinnik  (04.11.11 19:32:18) 
bitdefender kullanmıyorum çünkü internet hızını yavaşlatıyor. ayrı cihazlarda denedim test ettim ve doğruladım.

mcafee av plus kullanıyorum ne bir hantallığını ne sistem sömürüsünü de görmedim son iki yıldır.

bir de yukarıdan antivirüs diye aratırsanız onlarca konu var, yardımcı olabilir ekstra olarak.
  • hakiki ssg  (04.11.11 19:36:02 ~ 19:47:11) 
Aynı soruyu bir süre önce sormuş, anket tadında sıralayarak değerli Ekşi Sözlük yazarlarından yardım istemiştim. Siz de zahmet etmeyin diye söylüyorum, çoğunluk ücretli olanlardan Eset Smart Security'i, ücretsiz olanlardan da Microsoft Security Essentials'ı seçti.


  • cok sey hakkinda az sey bilen adam  (04.11.11 19:38:35) 
avira 2012


  • pazubant  (04.11.11 19:41:34) 
makina az eskiyse nod32 v4
yeniyse nod32 v5 bu kadar.
kendin virus degilsen (bilincsiz kullanici)
virus diye bir derdin kalmaz.
  • artisnot  (04.11.11 19:54:52) 
[]

Hukuki olarak mahkeme yoluyla akraba reddetmek?

Merhaba,
Amcamı, dayım, halamı, teyzemi ve bunun gibi aynı kademede yakınlıktaki akrabaları reddetmek için izlenecek prosedür nedir bilen var mı acaba? Amaç zaten manevi olarak kopmuş bağların yanında hukuki açıdan da bütün bağlarımı koparmak.



 
Soybağı iptali bahsettiginiz akrabalık iliskileri icin geçerli mi bilmiyorum, kendimden ornek vereyim , amca, hala vb babamin kardesleri ve akrabaları ile tek bağlantım soyadı benzerliği , soyadı degisikligi yapabilirsiniz veya ilgili kisilerin miraslarını kayıtsız şartsız reddedebilirsiniz.


  • kuduz balik  (02.11.11 19:31:03) 
[]

dvd yazıcı önerisi (internal)

Merhaba,
Masaüstü PC'de bulunan iki adet dvd yazıcıdan Philips olan hayatını kaybetti. Diğer LG ise sanırım ömrünün son baharını yaşıyor ve yıllar boyu hizmetin ardından köşesine çekilecek gibi hissediyorum.

Önerebileceğiniz, sorunsuz DVD yazıcıları paylaşırsanız çok sevinirim. Sorun çıkaran marka ve modelleri de yazarsanız çok güzel olur.

Bir de Sata, Pata, IDE gibi şeylerden anlamıyorum. DVD yazıcı alırken hangisini seçeceğimi nereden bileceğim?

 
lg daima kafaya oynar, ozellikle siyah securedisc yazanlar 4 yildir ilk gunku gibi kullaniyorum, bilgisayarlar degisti writerim hala degismedi, cyberlink cyberdrive vardi tarih otesinden mesela onu alma, philipsler biraz daha az omurlu olabiliyor.
bilgisayari sifir olarak son 5 yil icinde almissan sata al, az da olsa okumada performans artisi olabilir, degilse ide al.

  • artisnot  (23.10.11 23:26:10 ~ 23:27:30) 
  • kim milton nielsen  (23.10.11 23:27:45) 
[]

Excel'de veri sayma

Merhaba,
Excel'de bir sütunda A B C ve D harflerinden oluşan puanlar var. 100 satırlık listede B puanını alan kaç kişi var nasıl öğrenirim elimle saymadan?



 
buydu galiba

office.microsoft.com
  • iterator  (23.10.11 00:01:09) 
egersay formülü ile hallettim teşekkürler :)


  • sweet child o mine  (23.10.11 00:14:01) 
[]

Bilgisayar için bluetooth yardımı

Merhaba,
Masaüstü bilgisayarım için usb girişli bluetooth verici almak istiyorum fakat alırken dikkat edilecek kriterleri tam olarak bilmiyorum. Marka olarak ne önerirsiniz, frekanslarda veya çekim mesafesinde nelere dikkat etmek lazım?

mesela şu sayfada bir sürü teknik özellik var ürün ile ilgili

www.gold.com.tr

 
www.hepsiburada.com korkma 10 metre plug&play 3 senedir laptopumda kullanıyorum çok para vermeye değmez


  • Blueyes  (11.10.11 17:49:03) 
ayrıca dediğimi alırsan gelen cd nin içinde IVT bluesoleil programı geliyor ki en iyi bluetooth programı usb 3.0 ı çıkmış 30 tl ya gördüm az once aynı markanın ama değmez 10 sene sonra anca kullanıma geçilir o zamana kadar da sen bilgisayarı değiştirmiş laptopa geçmiş olursun :)


  • Blueyes  (11.10.11 18:04:42) 
[]

Gitar jakı uzadıkça ses kalitesi düşer mi?

Merhaba,
Soru kısmen başlıkta. HDMI veya harici hard disk bağlantılarında bildiğim kadarıyla kablo uzadıkça performansta düşüş oluyor. Aynı şey gitar kablosu için de geçerli mi acaba?



 
müzikten anlamam elektronikten anlarım evet düşer.(bkz: direnç )


  • mr fusion  (26.09.11 22:39:04 ~ 22:39:18) 
evet düşer.


  • madyb  (26.09.11 23:30:29) 
kablonun üzerinde ne kadar direnç gösterdiği yazar

fakat bu 100 metre kabloda düşen sinyali belirler

yani senin kullanacağın 10 metre kablodan dolayı kalite düşmez farkedilir fark için çok büyük ölçekli muhabbetlerde konuşmak gerekir, wembley deki konserlerde falan hesaplanan davalar.
  • hedep  (26.09.11 23:41:56) 
Düşer. Dibox'lar, balance'lı kablolar bunun için kullanılıyor. 3-4 metreden fazla balance'sız kablodan audio sinyali taşıdığınızda resmen highpass filter gibi davranıyor. Genlik düştüğü için headroom da daralıyor.


  • johan sebastian  (27.09.11 01:40:41 ~ 01:40:57) 
ayrıca di box dirençten kaynaklanan kaybı engellemez, sadece sinyal bozulmalarının önüne geçer.


  • alembic  (27.09.11 13:01:24) 
[]

Grafik tablet önerisi

Merhaba,
Ben grafik tablet almayı düşünüyorum ama bu konuda hiçbir teknik özelliklere veya markalara dair bilgim yok. Vatan'da ve hepsiburada'da bazı modeller var ama bu aletin iyisi kötüsü neye göre belirlenir? Hangi özelliklere dikkat etmek lazım alırken? Hangi markayı önerirsiniz siz? Kullananların da yorumlarını alabilirsem çok iyi olur.

www.hepsiburada.com

www.vatanbilgisayar.com

 
Wacom en bilinen marka.
Tabletin aktif alan ebatları ve baskı çözünürlüğü fiyatı en çok etkileyen şeyler. 9bit, 10bit, 12 bit vs modeller var

  • nop  (24.09.11 00:21:08) 
valla ben şirkette wacom intous kullanıyorum.
hassasiyet çok iyi. kaliteli. bence sakın baboo'ya falan para verme.

alacaksan biraz fazla para ver intous4 al.
  • vakumlu  (24.09.11 00:21:20) 
Olay sende bitiyor evet de, resimle veya çizimle alakası olmayan biri de grafik tablet almasın bir zahmet. Yani yeteneğin varsa gerçekten harikalar yaratabilirsin, bamboo pen'le bile. Mutlaka Wacom tercih et, bamboo pen&touch'ın medium boyunu bulabilirsen o mükemmel. Raporlama hızı ve basınç seviyesi tabiki önemli faktörler, yeni başlayacak biri için 512'de yeter 1024 de. raporlama hızı da en az 133 olsun.


  • no one  (24.09.11 00:41:33) 
[]

Bu kim bilen var mı?

Herkese merhaba,
Bilmiyorum siz de farkettiniz mi ama neredeyse her sektörden firmanın reklam panolarında boy gösteren bir insan kendisi. Özellikle yurtdışı eğitim/danışmanlık, dil okulları, eğitim-öğretim ile ilgili hizmet veren şirketler reklam afişlerinde hep aynı tipi kullanıyor. Bu kızın mesleği "Eğitim-öğretim fotomodelliği" mi ne yani? İstanbul'da her köşeden, her afişten bu kız fırlıyor resmen.



 
çok fazla tanıtımda kullanılmış yüzü. tanımayan birisi bulamaz.

birde sen dene şansını.

www.google.com
  • bagcivan  (16.09.11 23:19:26) 
stock fotoğrafta olabilir bu


  • nucleon  (16.09.11 23:21:21) 
Dünyanın en çok kazanan stock fotoğrafçılarından biri olan Yuri Arcurs'a ait bu fotoğraf.. Biz bile bu kadar iyi tanıyorsak dünya çapında düşününce adamın ne kadar iyi satışlar yaptığını görebiliriz :)

us.fotolia.com
  • sustain  (16.09.11 23:29:26) 
reklam ajanslarının, firmaların, yayın organlarının vs. bir haberi veya konuyu tamamlamak için ya da reklamlarda kullanmak için satın aldıkları görseller stocktur.

örneğin Yuri Arcurs bu fotoğrafı çekmiş, satışa sunmuş, sizin de belirttiğiniz gibi, danışmanlık şirketleri, dil okulları vs. bu fotoğrafı satın alıp kullanmış. Tabi ki sadece bu değil, aranılan konularda milyonlarca stock görsel mevcut stock sitelerinde.

bir kelime yazarsınız, karşınıza çeşitli kişiler tarafından çekilip satışa sunulmuş binlerce görsel alternatifi çıkar, size en uygun olanını satın alıp kullanırsınız. fiyatları da boyutlarına göre ortalama 1 dolar ile 100 dolar arası gibi oluyor. bu paranın %30 gibi bir miktarı fotoğrafçının oluyor. amaç sürümden kazanmak.

mesela bu fotoğraf, sadece fotolia.com sitesinde 1436 kere satılmış. diğer sitelerin de her birinde an az bu kadar satış olmuştur diye düşünüyorum :)
  • sustain  (16.09.11 23:40:57) 
öyle çat diye alıp kullandığında yakalandın mı bittin. bi dünya ceza ödüyorsun.


  • emrag  (17.09.11 00:00:41) 
kullanım hakları ile ilgili sözleşmeler var, sanırım, fiyat/kullanım hakkı gibi orantılar olabilir ondan emin değilim.

%30-%70 olayı değişiyor zamanla.. fotoğrafçı satış sayısını artırdıkça kademesi ve yüzdesi falan da artıyor. ben daha yeni başladım sayılır stock işine ama ayda 5-6 bin dolar civarı kazanan kişiler var bu ülkede :) zamanla artıyor çalışıp geliştikçe. tr.fotolia.com buradan sözleşmelere falan da ulaşabilirsiniz. türkçe kullanılabilen nadir sitelerden.
  • sustain  (17.09.11 00:03:32) 
[]

Şişe kapağı açacağı nereden alınır?

Merhaba,
Sorunun önemli kısmı başlıkta zaten. Maden suyu, bira kapağı gibi kapakları açmak için anahtarlığa takılabilecek boyda açacak satan yer arıyorum. Toptan almayacağım, sadece kendim için 1 tane alacağım. Internette baktım, aradığım gibi 3-4 TL'lik bir şey yok. Ya 7-8 TL'lik gereksiz lüks olanlar ya da mutfak için büyük olanlar var. İpucu vereyim bir de, sanki Taksim'de bir pasajın alt katında görmüştüm ama hatırlamıyorum neresi olduğunu.



 
1 milyoncularda, oyuncakçılarda ya da bijuterilerde direk anahtarlık olanları var gayet de küçük, yani bi çıkıp bak işte çok nadir bulunan bişey değil anahtarlık satılan yerlerde vardır .


  • nabruknabruknabruk  (31.08.11 15:10:31) 
sürekli gittiğin bakkal market varsa rica et para bile istemezler. ;)


  • ozzpwnz  (31.08.11 15:20:36) 
yalnız süslü anahtarlık modelinde olanlar 5-10 açma girişiminden sonra kırılabiliyor. O yüzden tek işlevi şişe açmak olan, kenarına da bir adet anahtar halkası tutuşturulmuş modelleri tercih etmeni tavsiye ederim.


  • cakabo  (31.08.11 16:10:30) 
urun.gittigidiyor.com

ben de şundan var ama adam 5 lira demiş. arkadaşta bir kaç tane vardı. bi tanesini aldım kalanını atmıştık. tanıdık tekel falan varsa kesin vardır elinde ve parasız verir.
  • emrag  (31.08.11 17:23:40) 
tekel bayisi bi bakkala sor verir. haftada 1 alıyorum ben oyle.


  • bryan fury  (31.08.11 18:57:25) 
[]

Hatırlanamayan film

Sözlüğü kirletmemek adına buradan sormak istedim. Küçükken izlediğim bir filmdi. Filmin ana olayı ise şuydu: okulda okumakta olan genç bir erkek, mısır gevreği yiyince ilginç bir güce sahip oluyordu. kitaplardaki harflerin ve kelimelerin üzerinden parmağıyla hızlıca geçince hepsini okumuş ve ezberlemiş oluyordu. bu şekilde de sınavlarda çılgın atıyordu. hatırlayabilen varsa çok sevinirim.




 
kirletecek bir şey yok. saçma bir başlığa yazarsanız kirlenir tabi. ama bunu kullanırsanız sorun yok.: adları bir türlü hatırlanamayan filmler


  • ben smyrna  (29.08.11 20:52:05) 
  • othervoices  (29.08.11 20:52:28) 
[]

İngilizce Dil Eğitimi - Amerika, İngiltere, Kanada?

Herkese merhaba,

Orta düzeydeki İngilizcemi akademik seviyeye gelerek yurtdışında yüksek lisans yapabilecek kadar yükseltmek istiyorum. Tabi IELTS sınavından da 7-8 puan aldıracak kadar... Bunun için de en az 1 sene yurtdışında ingilizce eğitim almam gerektiğini düşünüyorum. Belirteceğim maddeleri dikkate aldığınızda hangi ülkeyi öneriyorsunuz?

1) Dil okulunda İngilizce öğrenirken kesinlikle part time çalışarak bir şekilde kursun parasını çıkarmam gerekiyor. Öğrenci vizesi ile part time işe girebilme izni ise Amerika'da yok. Kaçak çalışmak ise çok riskli. Amerika'da 1 yılı doldurana dek sadece kampüs içinde veya eğitim kurumu içinde part time çalışabiliyorsunuz ve bu da pek para kazandırmaz diye tahmin ediyorum. Yani kampüs dışında bir yerlerde part time çalışabilmem lazım. Bu maddeye göre ya İngiltere ya Kanada oluyor.

2) İngiliz'lerin konuştuğu aksanda İngilizce'ye düşman değilim ama benim hayatımda daha çok kullanacağım İngilizce Amerikan İngilizcesi. Ayrıca İngiltere epey pahalı. Bu maddeye bakarsak da ya Amerika ya da Kanada oluyor sanırım.

3) Kanada'ya gitmiş arkadaşlar ne kadar tavsiye ediyorsunuz İngilizce öğrenme açısından bu ülkeyi? Aksanları nasıl, orada öğrendiğime pişman olur muyum? Galiba Amerikan ve İngiliz aksanı ortasında ama Amerikan İngilizcesine daha yakın gibi.

3) Kaplan, EF gibi dil okullarını mı önerirsiniz yoksa gideceğim ülkedeki bir üniversitenin ingilizce programını mı?

4) Araya danışmanlık şirketi sokmadan bu işler hallolur mu? Yoksa zor mu olur?

Yardımlarınız için teşekkür ederim.

 
1 hangi şehirdesin ankara ise burda bi adamla tanışmıştım şirkette o size işte ayarlıyordu kızılayda karanfil sokaktan konursokak a donus arasındaydı hem dil okulunu hem de işinizi ayarlıyordu

kanada yı bilmiyoum ingiltereyi geçin avusturalya yıda bi duşunun derim 6 aydan fazla kalısanız orda sizin resmi çalışma hakkınızda oluyor sanırım hatta kızlılayda ki dedgiim o adam bana şey demişti 6 ay kalırsan ben oturma izninede yardım cı olurum demişti ama avusturalyayı ciddi bi bak bence avusturulya da fena memleket degil


kaplanan o kadar para verecegini bi akademik ingilizce egitimi alabilirsiniz bir universite bunyesinde mesala bu secenegi de duşunebilirsiniz ef de iyi olmayabilir
  • areyouthere  (05.07.11 22:34:23) 
[]

Askere giderken bot götürülür mü?

Merhaba,
Giderken alınması gereken malzemelerin çoğunu tamamladım. Dükkanda bot almamın da çok faydalı olacağı konusunda ısrar etti satıcı. Ben bu botu satın alıp askere götürürsem orada giyebilir miyim? Satan kişi botun askerlik kurallarına göre nizami olduğunu söyledi ve sorun çıkmaz falan dedi ama emin olamadım. O kadar para verip bir de giydirmezlerse askerde fena olur.



 
Öyle bir komiklik yapmayın. Ne bot alması? Zaten botunuzu veriyorlar.

(bkz: askere götürülmesi gereken malzemeler) başlığında bile böyle bir tavsiye bulamazsınız.
  • hiko seijuro  (22.11.10 22:01:57 ~ 22:02:18) 
kimseyi görmedim, duymadım.
ayrıca askerde verilen bot ile birebir olmazsa sıkıntı çekersin. giyemezsin. hiç gerek yok bence. ordan verdikleri yeterince kaliteli. sadece derisi çok kalın olduğu için uygun numarada almazsan vurma yapar. ama alışınca çok rahattır.

  • sttc  (22.11.10 22:02:15) 
bota vereceğin parayı silikon tabana vermek daha mantıklı sanki.


  • dinamyt  (22.11.10 22:30:22) 
ta.ak geçmeye gerek yok, gittiğinde getirenler olduğunu göreceksin. Ama faydasından çok zararı olur. Kaç numara giydiğini sorduklarında bir numara büyük söyle, rahat edersin. Alınca da topuğunu karyola altında ezeceksin ki yumuşasın.


  • erci  (22.11.10 22:31:40) 
Ben çok az ayakkabıda rahat edebilirim, yine de kendim götürmemiştim. Asker postalını iki numara büyük istemiştim bölük astsubayından, silikon tabanlığa, vatkaya filan gerek kalmadan neredeyse bir yıl, her tür hava koşulunda çok rahat giydim o botları. Bence para vermeyin.


  • sourlemonade  (22.11.10 23:35:03) 
acemi birliğinde botlar çoğunlukla çalınır. başkaları gelir ve sizin botunuzu giyer.
buna '' yer değiştirme '' denir askeriyede...
sanırım botunun çalınmasına karşı bot satın almanı onermıs olabılır.
sorun değil sende gider baskasının botunu giyersin.
uyurken botlarını yastık altı yapmanı tavsiye ederim acemi birliğinde...
  • voyager  (22.11.10 23:56:49) 
kardeşim elazığ'da askerlik yapıyor. verdikleri botlar ayakları hiç ısıtmadığı için gore-tex bot yolladık. şimdi tek kat çorapla bile hiç üşümüyor. yani burada yazan kendini bilmiş yorumları kafana takma. gittiğin yer soğuksa ve verdikleri bot seni kesmezse söylersin ailene sağlamından bir çift yollarlar.


  • bira sisesi kapagi  (23.11.10 01:02:16) 
askerde ayağıma göre bot olmadığı için yollatmıştım aileme. botum gelene kadar da önce birliğe giderken ayağımda olan sivil botla dolaştım bir süre, sonra da yazlık bot verdiler ayağıma anca o oldu diye o soğukta bir süre de onu giymiştim. eğer ayağın çok büyük ya da küçük değilse götürmeye gerek yok ama. en iyisi orada bakıp ihtiyaç duyarsan yollatmak. bir de giymeden önce botu buzlukta dondurup çözdürmekten bahsediyorlardı. yumuşayıp rahat oluyor gibi bir şeyler demişlerdi ama denemedim hiç mesuliyet kabul etmem.


  • pure evil  (23.11.10 04:53:42) 
@bira şişesi kapağı
normal botun kesmediği yerlerde askeriye,gore tex bot veriyor zaten.

  • p a t r i o t  (23.11.10 10:10:22 ~ 10:10:50) 
askeri malzeme dükkanına gitmiştim askere giderken. adama "askere gidicem neler lazım" diyorsun. sana 30 kalem mal çıkarıyor. "300 tele abi" diyor. sen eliyorsun tek tek. 10 kalem ya kalıyor ya kalmıyor. mesela traş kutusu. jandarmanın farklı oluyor karacıların farklı. bana tıraş bıçağını bile derby'nin 3 bıçaklısıın verdiler. "askerde çalarlar" diye. yani bu adamlar saçmasapan tipler. canları ne isterse onu satıyorlar. hem de inanılmaz kazık.

bot filan götürmezdim. o kadar ihtiyatlı olmaya gerek yok. tıraş bıçağı, köpük, silikon taban, tuvalet kağıdı yeter. gerisini çarşı izninde alırsın.

askere küçük sırt çantasıyla, kapri pantolon-flipflopla tatilden gelen bir tip vardı. saçları bile uzundu. süper bir hareketti:)
  • atmosphere  (23.11.10 10:42:27) 
123   « Önceki Sonraki
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.