Ekşi Duyuru

evet gun osnunda acıklar sadece.

Üniversite civarında çok rahat bulursunuz. Bu arada hoşgeldinşz memleketimize :) antep ile ilgili her türlü sorunuzu yöneltebilirsiniz mesaj ile.

Ledler 12-24 v adaptör ile çalıştığından elbetteki tasarruflu olucaktır

Bence de 2

2 diyorum. ama riskli de biraz.

+1 douchebag
2. şirketin seni ne zaman iş başı yaptıracağını veya referans isteseler ve referanslar çok iyi bile olsa kesin işe gireceğini bilemezsin.1'e evet de işe başlama zamanını erteleyebildiğin kadar sündür.2 gel derse satarsın.

bi bahaneyle 1 e vereceğin cevabı geciktir, yalan sana kalmış. yedirebilirsen hem vakit kazanırsın hem de ılkı kabul ettin sonra 2 olumlu dondu, cıktın ona gıttın gibi can sıkıcı durumlarla uğraşmazsın.

douchebag + 1

eğer imkanın varsa bence sevmediğin şehir ve pozisyondaki işi kabul etme çünkü mutsuz olacaksın zamanla. Sevdiğin işin peşinden git ve işi almaya bak. Dediğim gibi çok ihtiyacın yoksa bunu yap eğer imkanın yoksa ve bir işe acilen girmen gerekiyorsa 1.işten bir kaç gün daha iste diğeri netleşince cevap verirsin.

(bkz: addic7ed) burada bile yoksa hiçbir yerde yoktur.

Böyle bir şeye sebep olabielcek ayar bilmiyorum. AYarlarda queeingte, minimum seeding ratioyu 200 yaparsan belki kalabilir.

silmiyordur ayrı bir yere atıyordur. sol tarafa bakının completed, downloading gibi sekmeler olması lazım tamamlananı completed kısmına atıyordur o sizde de download edilen torrent'lerin olduğu sekme açık olduğu için kayboluyordur.

ayarları kurcala hocu.

proletarier arkadaşın dediği durum söz konusu yüksek ihtimal.

Show TV verecek, web sitesi üzerinden izleyebilirsin.

Bu siteden yayinlanan basket ve futbol maclarinin kanallarini ögrenebilirsin...

liveonsat.com

Avrupa elemelerinin gosterim hakki sky'daymis.
Sky varsa evde supercalcio kanalinda gosterilecekmis. Eger evde sky yoksa ve internetten izleme sekli de yoksa sky abonmanligi olan herhangi bir kebapcida rahatlikla izleyebilirsin bence :)

eksisozluk.com

macbook ve antivirüsü cümle içinde kullanan ilk insansın

dünyanın adaletsizliği işte. gerekmez. apple ürünlerinin birincil olayı neredeyse bu.

ihtiyacın yok.
duyurunda yazdığın şeyleri yapıyorsan zaten en büyük korumayı gerçekleştiriyorsun demektir. mac işletim sisteminin mimarisi gereği virüslerin etkili olamadığı bir ortam. bu yüzden mac için antivürüs'ü bırak doğru düzgün virüs yoktur zaten.
anca o dediğin kötü siteler seni bir şekilde kandırır ve saçma sapan şeyleri indirip çalıştırmaya ikna ederse başıan bir şey gelir. öyle bir şey de olmayacak gibi duruyor.

ihtiyacın yok deriz.

ihtiyacın olsa bile avira indirmek 15 sene pc kullanan biri için çok tezat bir hareket bence

bernese dağ köpeği:

www.google.com.tr

bernese

Yeni çıkan MacBook air lere de bi bak. Derste not tutmak deyince aklıma geldi.

aslında bahsettiğin özellikleri 1500 tl'lik bir bilgisayarla da rahatlıkla yapabilirsin. yani bütçe, beklentiyi aşıyor. ama ikisinden birini seçmem gerekse ben lenovo'ya o kadar para vermezdim açıkçası.

Lenovo güncel oyunları med-high seviyelerde çalıştırabilecek kapasitede. Ama derslerde not tutmak açısından hem ağırlık, hem de şarj süresi nedeniyle çok uygun değil. Linkteki macbook bir oyun bilgisayarı değil, onun dışındaki ihtiyaçlarınızı fazlasıyla görür. Fiyat-performans açısından windows tabanlı sistemlere yönelecekseniz sonu U ile biten işlemcilere bakmanızda fayda var. Güç tüketimi düşük olduğundan, batarya ömrünü 5-6 saate kadar çıkarabilmekte.

genelde macbook tavsiye ediliyor ama ben lenovo'nun y500'ünü kullanıyorum (bir önceki modeli gibi bir şey) ve gayet memnunum. bir de zaten ilk üç şeyi 1500 tl'lik laptopla da yaparsın, oyun konusunu iyice bir düşün derim. zira mobilite anlamında macbook air, chromebook'lar, tablet laptop hybrid'leri falan daha çok işine yarayabilir. oyun konusunda ciddiysen ben de senin gibi olaya başlayıp ya almışken bir süre idare etsin yıllardır uzak kaldım oyun piyasasına diye düşünüp lenovo almıştım. macbook'ta oyun oynamak çok sınırlı bir aktivite, dediğim gibi cidden oyun oynamak istiyorsan lenovo aksi halde çok daha ucuz, portatif, şarjı uzun giden şeyler bakabilirsin.

oha

kirilmadan once de 6*4 kare vardi
kirildiktan sonra da 6*4 kare var

belki isin sirri kirilmanin cok duzgun olmamasindan kaynaklaniyordur.

mesela bicakla hic kayipsiz ve puruzsuz kestigimizi dusunsek yine ayni mi olur acaba?

hey nesilsiz bitmeyen cikolata yaptin ))

aldatıcı olan kareler.

oysa ki oluşturduğu dik yamuk var ya, kaydırdığı dik yamukla alanı aynı değil. ama karelerin arasındaki boşluklar sayesinde aynıymış gibi görünüyor.

Birleştirilen eğimli yüzeylerinin eğimleri farklı, tam ortada belli olmayan boşluk oluşuyor. tam da 1 karelik bir alana denk geliyor.

kartı gönderen bankayı ara ve kartını hemen iptal ettir kart aidatı falan çıkarırlar bunlar her boku yerler.

Kesilmez, ama yine de bankayı arayıp kapattırsan garanti olur. Ama aidat kesemezler.

telefon açıp iptal edin demek çok mu zor? bu durumda genelde almıyorlar ama ya alırlarsa daha fazla uğraşacaksınız hatırlatayım.

daha dün başıma geldi.az sonra gidiyorum bankaya.editlerim buraya durumu.

www.eksiduyuru.com

alabilirler. almamaları lazım ama alabilirler. annemin maaş hesabı başka bir bankaya geçtiğinde anneme banka kartının yanında istemediği halde kredi kartı yollamışlardı. annem de gelen kuryeden kartı teslim almadı.

sonra maaş hesabından para kesildiğini farketti birkaç yıl sonra. işte bu maaş hesabım bundan hesap işletim ücreti kesmemeniz lazım diye uğraştık. sonra adamlar dediler ki biz bu hesabınızın değil kredi kartınızın ücretini kesiyoruz diye. dedik kredi kartını teslim almadık bile. ama iptal ettirmemişsiniz dediler. sonra uğraştık biraz. ailede avukat çok olunca kısa süre içinde olay hukuki boyuta taşındı. sonra uğraştık ettik de kestikleri paraları de geri ödediler lütfedip.

aynı olay aynı işyerinde çalışan başka bir kadının başına daha geldi. ama onun hesabında para olmayınca hesabı esnek limit mi ne boksa ondan para kesmişler. haziclik oldu kadın öyle öğrendi. sonra o da bayağı avukatla mahkemeyle uğraştı da kurtardı durumunu.

demem o ki ilk işiniz kartı iptal ettirmek olsun. uğraşmamak için. yoksa para keserlerse illa ki geri alırsınız paranızı ama o kadar sinir savaşına gerek yok.

kartlar genelde ilk sene ücretsiz olur. Direk iptal edin.


Ayrıca kartı siz teslim almadığınız için eğer olur da aidat falan keserlerse bddk ya şikayet edin. Biraz canı sıkılsın o bankanın.

olur da iptal edecek olursanız kartı imha ettiğinizi söyleyin. çünkü diyecekler ki "kullanmazsanız hiçbir zararı yok". bi şekilde kandırıyolar ve kullanıyosunuz öyle kenarda durmuyor.

başkasına teslim ettikleri için de her türlü üste çıkma hakkınız var zaten.

alma. merkez bankası eli mahkum piyasaya döviz sürecek. alırsan elinde patlar. zarar edersin.

zaten yükselmiş olani alma zaten düşmüş olanı satma.

@tomofilli hasan +1
@rusdemezale +1

Ben bu konuda çok talihsizim. Ancak tek sorumlu da ben değilim.
16 Aralıkta hisse aldım. Üstelik analizini yaptım. Öyle beleşe almadım yani.
17 Aralık'ta olay patladı.

Dolarım vardı. 2,03'ten aldım. MB sürekli müdahale etmeye başlayınca 2,08'ten sattım. Karıma şükrediyordum ki şimdi pişmanlıktan kahroluyorum. Borsada ki kaybımı telafi edemem tabi ama kayıp oranımı düşürebilirdim.

Kısacası g*te giren şemsiye açılmaz, açılsa da iflah olmaz.
Tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakacaksın.

dövize yatırım yapmak için geç kaldınız efendim.
şimdi para yatırmak biraz riskli.

tavsiye niteliğinde değil bu söylediklerim. sadece benim kararım.
ne yapabileceğimi bilmiyorum. nereye hamle yapsam patladım.
çünkü bu nalet olası ülkede her yeni gün yeni olaylara gebe.
bu dengesiz ortamda yaptığım tasarrufu türk lirası olarak saklamak;
enflasyon ve değer kaybı sebebiyle zarara yol açmakta.
bu zararı göze alarak nakit tutmaya karar verdim.
aklıma hep 2000'lerin kriz günleri geliyor. o dönem borçlular batmıştı.
şu anda iyi ki borcum yok diye düşünüyorum. kredi kartı borcu bile gözümü korkutuyor...
temkinli olalım!!!

20x5 o kadar da ufak sayılmaz =)
matbaada bastırırsanız min 500 tane filan basarlar muhtemelen, ozalitçiden biraz daha fazla bir paraya daha çok elde edebilirsiniz. oturduğunuz şehirdeki ozalitçilerden ve matbaalardan fiyat alın önce, karşılaştırma yapın elinizde hazır tasarım varsa.

ekleme'de dediğiniz gibi lviv'de ki hatun popülasyonu sıkıntı yapmıyorsa lviv diyeceğim. ama bükreş'in görülecek ve gezilecek daha fazla atraksiyonu vardır. lviv'de pek bir şey yok. lviv yerine odessa ya da kiev'i ukrayna da tavsiye ederim.

ama dediğim gibi bükreş daha canlıdır. hem turistik açından hem eğlence açısından lviv'i geçer.

edit: bükreş vizelidir. aşağıda yazıldığı gibi.

Ben bükreş'i gezdim. Lviv hakkında hiç fikrim yok.
Bükreş'in günlük hayatı, gece hayatı, yemekleri, vs çok güzel ve eğlenceli. Şehir çok ucuz. Bir çok yere yürüyerek gidilebiliyor. Tarihi şehir merkezinde bir şeyler yemek isterseniz kazıklanırsınız ama 1 km ilerleyip Piata Unirii'de daha güzel ve ucuz restoranlarla karşılaşabilirsiniz.
Bence Bükreş. Tadını çıkarın.

bükreş'in vizesiz olduğunu nereden öğrendiniz?

bu arada romanya vizesiz değil ki? vize kalktı da benim mi haberim yok.

Ee Bükreş vize yok ki, ab ülkesi Romanya.

türkiye ab ülkesi olmadığı için romanya'ya vize gerekiyor.

herhangi bir ab ülkesinden vize alırsanız romanya'ya geçiş yapabilirsiniz. amma vellakin türkiye'den direkt romanya'ya gitmek isterseniz romanya konsolosluğundan vize almanız gerekir.


detaylar:

www.romanya.org

istanbul.mae.ro

Belgrada gidin bence hem ucuz hemde tarihi bir yer..

Kiev diyorum.

Lviv tabi ki. 2 defa gittim. yine olsa yine giderim. mimarisi, sokakları, kafeleri, atmosferi yeter.

bilgiye ihtiyacın olursa yardımcı olurum. en son 2 hafta önce oradaydım.

alınan yere göre güncellemeler farklı zamanlarda gönderiliyor.

*#272*telefonun imei numarası# yapıyosun, açılan menüden türkiyeyi seçersen bundan sonra türkiye için çıkan güncellemeler senin telefonuna da gelir.

baba

servi kalitesinden beklentin nedir anlayamadim yalniz. burada aliyorsun istedigini, sonra sedirinde takiliyorsun kendi halinde. yer bulabilirsen iyidir.

grasshopper tabiki. gidince anlayacaksın farkını.

Bir mail adresi neyin verebilirsen göndereyim. Aha ona da gerek kalmadı. Buyrun link:

www.speedyshare.com

düsseldorf net.

Tabi ki Köln.

Köln Katedralini ve müzeleri mutlaka gezmelisin. (Çikolata ve koku müzesi, şehir müzesi, Ludwig müzesi vs.)

köln +1

köln köln

cok farketmez

gulhanede inersen yukari dogru yurursun
sultanahmette inersen topkapi sarayina dogru yuruyeceksin

ben sultanahmette inerdim.

parcalaniyorlar genelde: en.wikipedia.org
muzede filan sergilenebiliyor (ayni wikipedia basligindan): upload.wikimedia.org

geçen ukraynaya düşen chelyabinsk meteorunun parçaları ebay'de ortalama 1000 dolardan satışa çıktı mesela (git: )english.ruvr.ru

Bir süreden sonra insan karşı cinsine karşı ışıkta kalmış tavşan gibi oluyor, nasıl davranacağını bilmiyor.

Mesajlaşmalısın. Muhabbetinin ne kadar güzel olduğundan, çok şaşırdığından, ne kadar değiştiğinden dolayı, senelerin geçişinden yani bundan ziyade onun seni ne kadar şaşırttığını ve mutlu ettiğini anlatacak cümleler yazarak başlayabilirsin.

Daha sonra bir organizasyona (rahat bir organizasyon olsun, sinema, tiyatro, ardından bir yerde yemek yemek, kahve içmek gibi ) davet edip onun da sana ısınmasını sağlamalısın ve muhabbetiniz de genişlemeli. bu gidişatla muhabbetiniz de bol olur, kendine de alıştırıp, aklında kalmasını sağlamış olursun, iyi olur çok ta güzel olur. Zira ben aynısını denedim, çalışıyor.

edit : kız zaten sana resmen vapurda ilişkini sormuş. Yani kapının açık olduğunu görmüş. kulağına küpe olsun

''Şimdi açıkçası ben bu kızdan hoşlanıyorum abi.''

bu söylediğine sen kendin inandın mı? ben şahsen inanmadım. lafın özü şu ki kızı üzeceksen uzak dur birader.

kendine gelince insanın basireti bağlanıyor evet..mesela ben şimdi ne de güzel ahkam kesicem dışarıdan:)

ara henüz soğumadan bi akşam biyerlere davet edin hemen..her türlü mecradan kendinizi hatırlatın devamlı..görüştüğünüz zaman da hafiften anlayacağı şekilde davranın, olmazsa da açık açık konuşun:)

Hepsi bir yemek davetine bakıyor gibi. Sonra gerisi gelir zaten.

@isildur;

şimdiye kadar çok kızı üzdüm ama bu kızı hakikaten üzme niyetinde değilim ve aramızda bir şeyler olursa üzmeyeceğim de. ya yarın sabah vapurda göreceğim diye ilkokullu çocuk gibi heyecanlanıyorum resmen.

mesajı o atmış, ilişki durumunu da sormuş. direkt yeşil ışık.

bir konser, bir sergi, bir yemek, bir etkinlik.. davet ediniz efendim. mesajlaşmaya da devam tabi. bu iş olur gibime geldi.

mutluluklar

abi sorulacak birşey yok burada yardır gitsin.

olmuş bu iş. Davet edin bir yerlere. Geçen günden çok keyif aldığınızı falan belirtin. Yani olmuş zaten sizin işiniz. Ekstra bir şeye gerek yok.

Dişi olarak söylüyorum: Kızın gönlü var. Sinemaya gitmeyin, karanlık zaten bi paylaşım yok bişey yok. Bi yere oturun, güzel sohbet edin veya sevdiğiniz hafif müzik varsa, o çeşit canlı müzik çalan bir kafeye gidin bence, hiç konu bulamazsanız "Müzik de çok güzel" geyiğinden açılır bir şeyler.

olur o iş

arkadaşlar, cevap/fikir veren herkese sonsuz teşekkürler.

dün akşam benden önce o mesaj attı ve uyuyana kadar gayet güzel bir muhabbet oldu. sabah da vapurda beraberdik yine. bundan sonrasını hallederim diye düşünüyorum sanırım.

sağolun.

Bence gercektir. Agacin dallarinin oldugu kisim cok buyuk bir hacime sahip ise ruzgar yikmistiy, yelkenli gibi dusun..

bana fake gibi geldi. salıncaklar hareket etmiyor arkadaki kulübeye bi bok olmuyor.

fake'in tillahı. öyle kuvvetli bir ağacı yerinden söken fırtına, o videoyu çeken elemanları eviyle beraber km lerce uzağa fırlatır.

zaten o ağacın boyu 10 metreyle, yere uzanan kökü 50 metredir amua burda yarım metre kökü açılıp fırlıyor.

Bana da fake gibi geldi, goruntu kalitesi cok kotu o yuzden anlamak da zor montaj var mi yok mu; ki zaten montelerin cogu kotu goruntu kalitesinde olur haliyle.

Bi de site Haberturk en ufak bir editorluk anlayislari yok zira, fake mi diye bile akillarina gelmeden koymuslardir siteye.

bence gerçek. ağacı deviren şey ağacın köküne vura rüzgar değil, bir sürü dal ve yaprağı var. buna direnememiş olmalı. salıncakların aşırı sallanmamasını arkadaki duvarın rüzgarın şiddetini kesmesine bağlıyorum. ağacın dalları ise çok daha yukarıda. asıl şiddetli rüzgar da orada belli ki.

gerçek. klübe ve çitler aşağıda olduğundan yapılar rüzgarı o seviyeye kadar engelliyor ama ağacın rüzgar toplayan kısmı evlerin seviyesinden yüksekte olduğundan devriliyor.

aniden çekilen büyük tutarlı mevduat bankanın likiditesine olumsuz etki edeceği için konsantre olmayan parçalı mevduatı sever banka. o yüzden böyle yaparlar..

bankanın hazine bölümünde terazinin başında bir ekip olur.

bu ekip borç/alacak, varlık/kaynak ya da mevduat/kredi terazisindeki dengeyi sağlarlar.

işte bu terazinin iki kefesinde de dengede olan çeşitli büyüklükte taşları düşünün.

sağdan soldan ufak taşların alınması dengeyi çok etkilemez, ama bir kefeden büyük taş çıkınca karşı kefede de bişeyler yapması gerekir, bu da ani hareket demektir. zaman değeri açısından bakıldığında çabuk olan her zaman daha pahalıdır, maliyet artar.

kısaca daha homojen bir yapı hedeflerler portföylerinde.

ben, eğer bir bankacı olsam, milletten para toplayıp piyasada değerlendirmek istesem, 1 kişiden bir milyon tl alıp onu değerlendirmek yerine, 1000 kişiden 1000 tl alıp değerlendirmek isterim ki vazgeçenlerden dolayı planlarım karışmasın.

ekranda giris cikis kayitarinizin cikmasi gerekiyor. bir de iste cikis izninizin olup olmadigina bakiliyor.

:)
çiplerin read only olması normal bir şeydir. zaten bu tür sistemlerde bilgiler çipe kaydedilmez, bir ortak sisteme kaydedilir senin çip numaran ile birlikte.
yani oradaki çipin olayı bir benzersiz numara oluşturmasıdır. o numara ile sisteme senin bilgilerin kaydedilir. bu bilgilere her şey eklenebilir. daha önce nerelere gittiğinin bilgisi de, pasaportunu son okuttuğun yerin bilgisi de ama bu bilgiler polisler tarafından görüntülenebiliyor mu onu bilmiyorum.

Yani sistem buna elverişli ama yazılım nasıl yapılmış bilemiyorum.

pasaportta daha önce girdigin yerlerin kasesi ve vizesi olur oradan görür zaten ve bazı ülkelerin sistemleri birbiriyle entegredir amerika- canada, kore -japonya, vs daha bircok

kaşe ve vizeden görülebildiğinin elbette ki farkındayım. ben ekranda görülüp görülmediğini merak ediyorum.

greenpeace'in ne bok yediği belli değil, etkisi de tartışılır bence çekin yardımınızı.

Bunların yanında buğday derneğini de inceleyebilirsin. Küçük ama etkili bir dernek :)

Bu bahsettiğiniz örgüt/vakıflar çok büyük kuruluşlar. Yaptığınız yardımların bir kısmı orda çalışan insan gücünü finanse etmek için kullanılıyor. Bu yardımı nereye yaparsanız yapın bu aynı şekilde olacak.
Ama derseniz ki ben yaptığım yardımın nereye gittiğini bilmek istiyorum, o zaman Doğa Derneği, Buğday Derneği yada kendi yakınlarınızda proje yürüten Sivil topluk kuruluşları gibi daha küçük ve çok da önemli işler başaran kuruluşlara üye olabilir ya da bağış yapabilirsiniz. Bu kuruluşların bütçeleri bahsettiklerinizden daha küçük olduğu için yaptığınız her yardım daha fazla anlam ifade edecektir.
Ama bu demek değildir ki, WWF ya da Greenpeace ya da TEMA paraların üstüne yatıyor. Sadece onlar daha geniş çaplı çalıştıklarından gelirleri ve dolayısıyla da giderleri daha farklı şekilleniyor. Mesela Greenpeace bu kadar insana ulaşabilmek için çok iyi tasarımclarla, çok iyi reklamcılarla çalışmak zorunda. Gerçi bir kısmı gönüllü olarak destek veriyordur, ama yine de epeyce de bir bütçe bu işlere ayrılıyor. Sonuç olarak çok büyük bir kitle Greenpeace'ten, Kutup ayılarından, nükleerden, balık boylarından haberdar oluyor. Bu farkındalığı yaratmak, üstelik tamamen bağışçılarından topladığı paralarla yaratmak çok büyük bir başarı hikayesi. (Biliyorsunuzdur, Greenpeace hiçbir vakıfla ya da para kaynağıyla iş birliği yapmıyor..) O yüzden, içiniz rahat olsun derim. Şüphelendiğiniz noktalarda, açın bakın bu kuruluşların başında kim varmış, geçmişte ne işler yapmışlar, nerelerde çalışmışlar, nasıl bir mentalite... ona göre karar verin.

Adını belirttiğiniz kuruluşlar bana güven vermiyor. Yaptıkları şeyleri de siyasi buluyorum sıklıkla.

Ayrıca dünyada en çok Greenpeace'e Hollanda'nın destek vermesi ve küresel ısınma sürerse hollandanın sular altında kalacak olması da bunu gösteriyor bir parça bana.

buyuk organizasyonlar soz konusu oldugunda insanlarin kafasi komplo teorilerine kolay kapiliyor.

greenpeace'ten ekmek yiyen bir suru insan var, verdiginiz paranin bir kismi tabii ki onlarin maasina vs gidiyor ancak bu buyukukte bir organizasyonu idare edebilmek icin ihtiyac olan profesyonellere serbest piyasa gibi maas vermeleri gerekiyor.

bence turkiye'deki buyuk capta sivil toplum orgutu eksikliginden dolayi hep bu paranoyalar, bildigimiz tek organize orgutler organize suc orgutleri oldugu icin herhalde.

@siradisi00, greenpeace'in yaptiklarina siyasi demekten kasit nedir anlamadim. buyuk gucler piyon olarak kullaniyor gibi yuvarlak laflara mi inaniyorsunuz? herhangi bir sekilde greenpeace savunucusu degilim, sadece bu konularda insanlarin hep arkaplanda bir komplo, dugmeye basan buyuk devletler, gizli planlar falan aramasindan sikildim.

hollanda'nin sular altinda kalacak olmasi ve bu yuzden greenpeace'e destek vermesi nasil bir problem onu da anlamadim. sular altinda kalacakken kuresel isinma muhipleri cemiyeti'ne mi yardim etmeleri gerekiyordu?

greenpeace her yerde eylem yapıyor eyvallah da fransa'da nükleer santraller elektriğin %74'ü gibi bi ihtiyacını karşılarken, eifel kulesine çıktık eylem yaptık çok işe yaradı demek abesle iştigal birazcık. sen daha senelerdir bu oranın %74'e çıkmasını engelleyememişsin üstüne türkiye'nin nükleer santral kurmasını engellemeye çalışıyorsun hem de para isteyerek.

sokaklarda çalışan gençler günlük usulü çalışır, fakat yukarılara doğru işler değişir. işte bu yüzden greenpeace baya baya siyasi bi örgüttür.

greenpeace fransa merkezli bir oluşumken fransa'nın enerji ihtiyacının büyük bir miktarı nükleerle karşılanırken türkiye'deki nükleer santrallere karşı çıkmalarını samimi bulmuyorum. Ayrıca üç kuruşa çalıştırdığı insanları sokaklara, meydanlara dikip yankesici gibi kredi kartı numarası toplattırmasından dolayı desteklemediğim aksine karşı olduğum bir oluşum.

para toplama konusundaki olumsuz imaja katiliyorum ama, sanki turkiye'de nukleere karsi cikarken fransa'da reaktorlere kurekle uranyum atiyorlar gibi yazmissiniz yahu.

al, turkiye'de de karsi cikiyorlar ama sallayan yok. yine yapilacak. sanki fransa parlementosu greenpeace'e sormus da onlar yapin abi tamam demis.

burada sanırım bir yanlış anlaşılma var greenpeace konusunda. greenpeace in amacı halkı olan bitenden haberdar etmek, dikkatini çekmek, farkındalık yaratmak. bilinç oluşturup, halkın bu konuda birşeyler yapmasını sağlamak. nükleer santrallerin durdurulmasını sağlayacak kamuoyunu oluşturmak. sivil toplum örgütleri nükleer santralleri sizin beklediğiniz şekilde durduramazlar.
greenpeace'in misyonu bu.
greenpeace in son aktif kampanyalarından olan kuzey kutbunu kurtar'a bakalım mesela; orda kutup ayılarının imajı üzerinden insanlara birşey anlatılmak isteniyor. murat boz'u, radiohead'i de almışlar yanlarına ve şu an 1 milyona yakın kişiye imza attırmışlar sayfalarında.
ama başka bir STK gelir, kutup ayılarını kurtarma projesi yapar mesela, bu konuda bilimsel araştırma yapar, neye ihtiyaçları var, ne yokolmuş, nası geri getirebiliriz diye çıktılarıyla gelir, o başka bir çalışma biçimi başka bir misyondur.
wwf yapıyor mesela o tür işler, ya da daha yerel örgütler yapıyor onları. Doğa derneği, Kuzey doğa derneği daha mekana bağlı ya da tür odaklı projeler yapıyor.
Greenpeace başka bir görevi, daha çok sosyal boyutu üstleniyor. Doğayı/dünyayı kurtaramıyor olmalarının sebebi çalışma yöntemleri değil, biziz.

arayacağın yerin türkiye olacağını varsayarak;
yurt dışı kullanım paketi.

çıkmadan önce telefonunu yurt dışına açtırmayı da sakın unutma!

Belki bu link yardımcı olur.
www.tayyareci.com

of... çiftlik caddesinde beyaz ev'de dürüm ye. of. gece gece kötü oldum.

birde pidesi mi meşhurmuş ne. arkadaşım anlatıp dururdu.

Atakum'a gidebilirsin, barlar restoranlar, deniz var.Ama o kadar saat sırf orda oyalanamazsın herhalde. O yüzden önce ya da sonra bi süre çiftlikte takılabilirsin; orda dürüm için Beyaz Ev ya da Saathane'deki Lezzet(ama öğleden sonraya kalmaz muhtemelen döner), pide içinse ortalama her yer iyi sayılabilir. lahmacun da iyidir ya bol bol ye işte :)

Çiftlik Caddesi'ndeki küçük fırın/pastanelerden nokul alın, deneyin. Güzel bir şerbetsiz tatlıdır. Elbette ki, Bafra Pidesi yiyin. Bafra'ya gidip yemeye vaktiniz olmadığınıza göre, yine Çiftlik Caddesi'ndeki bir yerde deneyin

samsun merkezde olacaksan çiftliğe git direk. bi döner ye (beyaz ev veya çalıkuşu restoran tavsiye ederim) Ordan çıkışta ara sokaklarda bir sürü nargileci kafeler var. Nargile içmem diyorsan git kahve iç. Yapabileceğin en iyi şey bu samsunda.

Ha, bir de mutlaka atom ye. atom ne dersen, oraya gidince öğrenirsin zaten. bezeden farklıdır. çok daha harikuladedir.

çalıkuşu varken beyaz eve söz söylemek düşmez bence
ama gitmişken pidesini deneyebilirsin güzeldir
beze şuanda bulamazsın ramazanda satılıyo genelde

samsun'da atoma beze demezler ve her zaman satılır. ramazan'da ayrı bir önemi vardır doğru, ama sadece ramazanda satılmaz.

Zagreb de staj yapmıştım, 2 ay kaldım, hırvat aile ile kalırım dersen yönlendirebilirim.

ne zamandır hayalini kurdugum mad max vari dünya geliverir .. keşke olsa .. ama dediğim gibi hayal

zombi dediğimiz adam, ölüp dirilip gelen adam değil mi? yüz ısırmayla göt emmeyle zombi olunmaması lazım.

hayır, zombi olmak için illa ölüp dirilmeye gerek yok. geleneksel "zombi" tanımı sizin dediğiniz gibi ama modern anlayışta herhangi bir kimyasalın etkisiyle veya enfeksiyon, biyolojik silah vs. sonucu da olunabilir diye biliyorum ben. yani öyle kesin bir ayrım yok.

Göt emme ifadesi çok güzel bugün duyuruda güldüğüm ilk şey :》

bana biraz derleyip toparlayıp abartılan haberler gibi geldi. koskoca amerikada illa ki birileri birilerini ısırarak zarar verecektir. mayk taysın da kulak koparmıştı zamanında. oluyor bunlar. yaz sıcağında haber bulamayan adamların derlemesi toparlaması gibi.
haberin bi kısmında şöyle bir olay var;
"McCarthy'nin yaşadıklarına benzer bir olay da Shane Shuyler'ın başına geldi. 40 yaşındaki kadın, çırılçıplak soyunarak parktaki bir bankın üzerinde oyurmuş ve 3 yaşındaki bir kızı sözlü olarak taciz etmişti."
bu nedir şimdi? dünya çapında duyurulması gereken bir haber olabilir mi bu normal şartlarda? parklarda şarapçıların yaptığı hareketler bunlar.

@allineed;

farm4.static.flickr.com
4.bp.blogspot.com

valla ben şimdiden şu eski orman dairesinin kullandığı yeşil willis ciplerden ayarladım. rengini de kül grisi yaptım. doğudan bir arkadaşımdam bir kaç keleş ve roketatard a geldimi tek eksiğim cipin arkasına bol bol plastik benzin bidonu koyacam. o değil de incil falan ayarlasak süper olur.

filmlerde oyle oluyor once azar azar basliyor hastalik veya delilik saniliyor ama uyusturucu oldugu icin bulasici olmaz ve yayilamaz yani zombi olmaz etkisi gecince millet kendine gelir

Ciddi ve kanimca guzel bir yorum yapacaktim ama son paragrafta "illuminati" kelimesini gorunce biraktim.

niye esirgiyorsunuz ki yorumunuzu? bu tip toplumsal olayları illuminati'ye bağlayanlar çok sayıda var ama benim bu kelimeyi yazmış olmam benim olayı illuminati'ye bağladığım anlamına gelmez.

@afterdark evet sadece kulağını koparsa burnunu ısırsa senin dediğin gibi ama adam 12 mermi yiyip ölene kadar kafasını kaldırmamış yemeye devam etmiş.

iyi güzel de bundan 15 sene evvelinde de rusya'da böyle yamyam adamlar vardı. adamın yüzünü ısırmayı ve yemeyi bırakın, tamamını yemiş, komşulara da dağıtmış insanlar var. kendi çaplarında ayinler yapan piskopatların, çıldırmış insanların yarattığı tehlikeleri illuminati'ye bağlayasımız varsa her şekilde bağlayabiliriz gibi.

ama burada ayinden, kesip yemekten, buzdolabında saklamaktan daha farklı bir durum var. fark da şu; burada bilinç kayboluyor ve tam da zombi filmlerinde gördüğümüz gibi sadece et yemeye odaklı bir canlı oluşmuş oluyor.

diğer bahsettiğiniz adamlarda mantık var, sebep-sonuç ilişkisi var, bunlarda mantık ve düşünme yetisi yok.

evet doğru söylüyorsunuz. ama bana sıradan bir cinnet, saldırıdan farklı görünmüyor bu tarz olaylar. bir örgütün büyük kaos planı bu tarz bir olaysa da sanıyorum ki çok da süpersonik bir örgüt değil gibi. bana göre dünya çok kalabalık. millet de birbirini yiyor doğal olarak.

türkiye'de olmaz. günah. sikerler adamı.

kötü bir çeviriyle "Bazı insanlar asla delirmezler. Onlarınkisi de ne kadar korkunç bir hayattır."

arada bir delirmek lazım, öyle düz adam hayatı da yaşanır mı, bayar!

demek istemiş olabilir.

Bazı insanlar asla saçmalamamıyorlar(çıldırmıyorlar-delirmiyorlar). Gerçekten çok zor bir hayatları var.

chicken translate

Bazi insanlar cilginlik yapamazlar! Ne kadar korkunc bir hayat bu surdurmek zorunda olduklari...

Yani demek istemiş ki arada çıldırmak lazım, öyle ot gibi yaşamamak lazım

www.eksisozluk.com

şiir burada.

"bazıları hiç delirmez
ne korkunç hayat sürüyorlardır"

Kadıköy, Yazıcıoğlu?

q klavye alıp değiştirmeyi neden düşünmüyorsun?

orijinalliğinin bozulmaması açısından ilk tercih, f klavye olarak üretilmiş bir laptop almak. bu mümkün değilse klavyeyi değiştirme yoluna gideceğim.

servislerinde orijinali ile değiştiriliyor.

orjinal diye birşey yok ki. daktilo değil ki bu. tuşların vuruşlarını bilgisayar yorumlayıp yazıya döküyor. sen basınca a çıkar, arab basınca başka harf, japon basınca başka. sen üzerine f sticker yapıştırdığında hiç bir farkı kalmıyor.

özellikle üst sıradaki numara tuşlarını ihmal etme, tırnak işareti, kesme işareti kafa karıştırabilir.

zaten tuşların üzerindeki harfler çıkartma. F klavye çıkartmaları da var. al yapıştır işletim sisteminden de zaten F yapman gerekiyor. boş yere serviste beklemesin laptop.

F klavye laptop yok. F bildiğim için, zamanında çok araştırmıştım. Sorduğum bilgisayarcılar, seneler boyunca "yakında başlayacak imalatı" diyip durdular ama o yakın hiç gelmedi. q öğrendim öpe öpe

bir de şu var, f klavye 10 parmak öğrendikten sonra klavyedeki işaretle pek işin olmuyor. ben yıllardır q klavyede f yazarım. ctrl+shift ile f e alıp zaten otomatik öğrenmiş parmaklarınla yazıyorsun. çok ihtiyacını hissetmedim f klavyenin yahut çıkartmanın

sticker mticker.
sonuçta sony'de orijinali çıkarıp yerine yine f olarak ve orijinal olarak etiketlenmiş f klavye takıyorlar. öyle üstüne yapıştırmada olduğu gibi 3 günde yamulmuyor.q

olur.

Milletin ne diyeceğini umursama derim. Saat muhteşem bir hediyedir bence. Düğünde altın takılması saçma en baştan :)

eğer çok yakın bir arkadaşınız değilse yük altında bırakmış olabilirsiniz. arkadaşınızın cinsiyetini bilemiyorum ama evlilik sırasında saat genel olarak gelinden damada hediye olarak verilir. bu günümüz koşullarında en fazla yakın çevre içerisinde verilebilecek bir hediyedir. ayrıca düğünde kişiye getirilen hediyenin değeri o kişinin vereceği karşılığı belirler. bu nedenle o da size olması gerekenden fazla bir hediye almak yükümlülüğü hissedebilir müstakbel düğününüzde. ayrıca düğünde çok yakın çevre dışında gelen hediyelerin genelde çiftin ortak kullanımına yönelik olması gerekir. siz bu durumda bu hediyeyi sadece arkadaşınıza vermiş olarak bir açıdan eşini tasvip etmediğiniz ya da umursamadığınız izlenimini verebilirsiniz istemeden.

düğünlerdeki takı merasiminin sebebi, yeni evli çiftin para sıkıntısı çekmemesi amaçlı bir destektir. sende de para eden bir şey var. tam olarak istedikleri işi görmese de ileride 250 liralık saat alma derdinden kurtulurlar işte. ver gitsin :)

olar

Zincirde kopuk halkalar vardır kesin. Sen nazikçe söylemişsin. AVM işleri zaten hep böyle temiz yürür. Kimse kimseyi "korumaz".

hiçbir başarı şeytandan bağımsız kazanılamaz.

Her sistem kahramanlara ihtiyaç duyar. Kapitalist ekonomi sistemi devamlılığını sağlamak ve ezilen kitlelerin rızasını almak için meşru bir hal almak ister. Bu ekonomik düzenin kahramanları da sıfırdan varlık sahibi olanlardır. Bize dikte edilmeye çalışılanlar, bu sistem içerisinde fırsatları kollarsan neden sende yükselmeyesindir. geçiniz efendim.

kopuk halka tabiki vardır ama olmaz diye düşünmemek lazım.

bir de şu var. bu tip başarı hikayeleri hemen dikkat çekiyor ama başarısızlıklar unutulup gidiyor. ortalamaya bakıldığında girişimcilerin çok büyük kısmı böyle dev başarılar sağlayamıyor.

girişimciliğin yanında doğru yer, doğru zaman, doğru insanları tanımak da çok önemli.

how to think like a millionaire veya steve jobs, bill gates biyografilerini okumanızı öneririm.

misal ali ağaoğlu. her konuşmasında babamın yanımdan ceketimi aldım çıktım diyor. hasss.. genç bakış'ta elemanın birisi ilk işini sorunca, okuduğum okulda bi ihale vardı, ilk işim o dedi. sonrada arkadaşlarım tenefüslerde eğlenirken ben bahçede mühendislerimin başında beklerdim dedi. lan amcık hani babanın yanından ceketini alıp çıkmıştın? o mühendisleri neyle çalıştırıyon sen yanında, götünü mü veriyon yoksa o adamlara diye arayıp sorasım geldi cidden. dediğin gibi zincirdeki kopuk halkaları bizden gizliyorlar. ama gizlemek zorundalar çünkü çok laf yalansız, çok para haramsız olmaz derler. hea ağaoğlu kadar olmasada durumu normal bi insanınkinden gayet iyi durumda olan esnaflar var. mesela küçük bi bakkal dükkanından başlamış, şimdi marketler zinciri olan birisini tanıyorum mesela ama eminim onunda zamanında yediği bazı boklar vardır. hea hiç dürüst çalışıp yükselen adam yok mu kardeşim diyorsan, kesinlikle vardır ama şans meselesi, allah'ın insana yürü ya kulum demesi lazım onun için..

... kendi ifadesine göre burada çalıştığı yıllarda bürokrasiyi iyi bir şekilde tanıma şansı elde ediyor.

...1990'lı yıllarda ilk defa şeker ithalatına izin verilmesi, ailenin dönüm noktalarından biri oluyor. Kredi almak için Demirbank'ın patronu Halil Cıngıllıoğlu'nun kapısını çalıyorlar ve hikayelerini anlatıyorlar. Cıngıllıoğlu da 'Ben sizi sevdim' diyerek krediyi veriyor. Böylece işler büyümeye başlıyor...

kurulabilecek en kibar en zarif cümleler bunlar. ne diyecek adamlar karşılıklı çıkar ilişkilerimiz edindiğimiz çevremiz mi desin?

@blackmail: ağaoğlu daha şurda 10 yıldır adam olmuş. ondan önce of da onu adam yerine koyup selam vermezlermiş.

çizginin dışındakiler, malcom gladwell
o eksik halka dediğiniz herşeyi çok iyi açıklamış

Yunanistanlı ünlü bir armatör vardı, adını anımsamıyorum. Rivayete göre onun bir hikayesi var kendi ağzından. Serveti için; ''ilk 1 milyonu sormayın da geri kalan hepsinin hesabını verebilirim'' demiş.

Kesinlikle mümkün gelmiyor. Aslında haberin satır aralarından da okumak mümkün bu detayları.

"Çalışma Bakanlığı'nda müfettiş yardımcısı olarak çalışmaya başlıyor. Yine kendi ifadesine göre burada çalıştığı yıllarda bürokrasiyi iyi bir şekilde tanıma şansı elde ediyor. " - İşin bütün puştluğunu öğrendim. Biraz da ben nemalanamayım bu işlerden.

"Cıngıllıoğlu da 'Ben sizi sevdim' diyerek krediyi veriyor. Böylece işler büyümeye başlıyor" - Oldu canım. Ben de gidip bütün sevimliliğimle bir banka sahibinden birkaç yüz milyon dolar kredi isteyeyim.

"Aslında orası çok zor bir yer ama biz bir cahil cesareti ile ihaleye girmeye karar verdik. Bizden başka ihaleye giren yoktu" - Zaten zafer plaza dediğin yer eşşeğin sikinde kuş uçmaz kervan geçmez biryer. O yüzden kimse ihaleye girmemiş.Yersen.

Ben bu memlekette (özellikle inşaat sektöründe) hiçbir şirketin hükümetten icazet almadan bu kadar büyüyebileceğine inanmıyorum.

Ankara'lı değilim fakat pek gezilip görülecek yer olmadığını biliyorum. Güzel yemek için şöyle bir tavsiye verebilirim, Arjantin Caddesine git orada bir çok güzel restoranı bulabilirsin, big chefs, mezzaluna vs vs.

12 buçukta yemeğin bitti diyelim. 13 te ulustasın.. 4 saat müze mi gezeceksin. roma hamamı zaten ortada hamam yok, eskiden buralarda hamam varmış diye müze yapılmış resmen, biliyorsundur gerçi. kaleye git. oraya giderken kınalızade mi ne öyle bir konak var orada yemek yersin. konak hem müze şeklinde hem restoran, ama yemekleri nasıl bilmiyorum açıkçası. sonra kaleyi gezersin, sanayi müzesine falan bakarsın. bir de minyatür odalar müzesi vardı orada galiba.

G.O.P ta 1. sınıf restoran çoktur. Biraz uzak ama Park caddesi yemek seçimi için daha çok seçenek sunar. AVM olarak ta Panora ve Gordion'un kale gibi Numnum'ı Kentpark'ın da Mickey's i var.

sorun insanlarda. etrafımızdaki çoğu insan gerçekten gerizekalı.
yürümesi, konuşması, hareketleri, tavırlar ile tam bir gerizekalı.

bana da oluyor bu, annem ve babam kbb doktoru sağır olsam anlaşılırdı herhalde ama şöyle bi durum var, bu daha çok evde başıma geliyor, evdekiler mıy mıy konuşuyor olabilir bence :D

Bahsettiğiniz sorun kulağınızla ya da etrafınızdaki insanların anormalliği ile ilgili değil, sorun sizin etrafınızda olup biteni algılayıp analiz edecek kadar sakin bir beyninizin olmayışı, bu beyinsiz olduğunuz anlamına gelmesin, demek ki o kadar çok stresli o kadar çok yoğun bir yaşamınız var ki beyniniz kafanızda çözülmeyi bekleyen onlarca sorunla uğraşırken etrafında olup bitenleri algılamakta zorluk çekiyor. Bir uzmana görünmenizde fayda var.

bu aralar çok mu düşünüyorsun. yani sürekli hayata dair kafa mı yoruyorsun. başka bir algıya geçmiş gibisin daha çok.. olur öyle. ama seni doktora gidecek kadar rahatsız ettiyse uzman yardımı alsan iyi olur. arkadaşlarınla konuşsan da olur dicem ama arkadaşlar böyle şeylerden anlamaz

kadıköy belediyesi -> apps.db.ripe.net

www.gelinlikrehberi.com

eşi üzerinden kayıtlı olarak sigortalı olmaya devam edecek. yapması gereken bi' şey yok.

Genetik açıdan çok bilmiyorum ama kırma denilen farklı iki cins köpeğin ürünleri de bu kategoriye girer diye düşündüm bir an.

Aslanla kaplan da o olaylara girebiliyor.
(bkz: Liger )
Gerçi yapay çiftleştirme oluyor sanırım ama..

bence köpekteki durum farklı, ne bileyim ikisi de köpek sonuçta. atla eşek durumunda resmen iki farklı hayvan var.

Jagulep (erkek jaguar/dişi leopar)
Lepjag (erkek leopar/dişi jaguar)
Marozi (erkek aslan/dişi leopar)
Leopon (erkek leopar/dişi aslan)

ama jaguar da leopar da kedi familyasındanlar, yani çok yakın akrabalar. at ve eşek arasındaki ilişki de mi böyle ki?

köpek ile kurt çiftleşebiler.
ayrıca bir dip not geçeyim eşşek ile at birleşimde genellikle dişi olan attır.

Esek ve at ayni familyadan geliyor. Aslinda dogada esek diye bir canli yok, afrikada insanlarin evcillestirmesiyle ortaya cikan bir hayvan.

Bunlar ciftlesince canli olusturacak kadar birbirine yakin ama olusan yavru kisir olacak kadar ayrilmislar.

Aslan ile kaplani ciftlestirince tiglon ya da liger gibi canlilar cikiyor. Aslanlar ve kaplanlar da keza ortak atasi var.

nick uyumu güzel bu arada.
bildiğim kadarı ile köleler belirli bir yerden değil sürekli yer değiştirerek satılıyordu.ancak kübadan gelme olasılığı biraz zayıf. kübanın yerlisi yok zira. oradaki siyahiler diyeyim, zaten afrikadan getiriliyordu. önce kübaya gidip sonra osmanlıya gelmesi biraz zayıf ihtimal. belki oradan kaçıp veya satılıp avrupa üzerinden gelmiş olabilirler. bence bir antropolg kafa ve kemik yapılarından daha net bir cevap verebilir.
bir de ekşi de osmanlıda kölelik başlığında şöyle bişi var "dünya köle ticareti batı afrika’dan güney ve kuzey amerika’ya, ve kuzey ve doğu afrika’dan islâm dünyasına doğru oluyordu."

-Osmanlý Ýmparatorluðu’nun altýyüz yýllýk tarihinde 215
sadrazamdan; 111’inin Türk, 33’ünün Arnavut, 24’ünün
Çerkez, 20’sinin Slav, 5’inin Rum, 3’ünün Arap, 2’sinin Latin,
2’sinin Ermeni, 15’inin ise devþirme olmakla birlikte soyunun
bilinmediðini...

kaynak: web.firat.edu.tr

ama burada geçen Latin ile senin kastettiğin Latin aynı şey değil herhalde.


şu da sadece okuma maksatlı enteresan olabilir:

www.genckizlar.net

taksimde bi yerde yemistim ben adi le/la xxx filan bi yerdi tam hatirlayamadim.

orda iyi gibiydi,bende cok ac olabilirim yanliz,bu ihtimali de göz önünde tutuyorum.

onun disinda bende lazanyayi cok seven biri olarak cok aramistim tr de donmus lazanya filan,bulamadim.donmus lazanya yapan firma war mi? seklinde bir soruyla biraz kaynak yapsam sanirim sorun olmaz:)

istanbul'daki en iyi lazanya kesinlikle bizim evdeki diyorum ben :) bu şımarık ve yüzsüz modumdu ama sanki asmalının girişinde bi restaurant gibi bi yer vardı. bi öğlen orda lazanya yemiştim. güzeldi. öğlenleri böle pizza menü lazanya menü gibi hayvani boyutlarda menü seçenekleri sunan küçük tahta ağırlıklı bi mekandı.

bulursan lütfen buraya yazar mısın? benim bildiğim şu var; www.foodspotting.com

rossopomodoro'nun lazanyası çok başarılıymış ama gidip denemişliğim yok henüz.

cihangir'deki don pietro'da yedim ve çok beğendim. ilgilenenlere duyurulur arkadaşlar.

sağ el alyans söz olmalı ya da nişan
sol el alyans evlilik. tek taşları bilemiyorum.

boşanınca da sol ayak baş parmağına takıyorsun.

evlilik teklifi aldım ve kabul ettim nasıl farklılık gösteriyor acaba? teklif ederken sağ ele kız 3sn sonra kabul edince diğer ele mi geçiriliyor? yoksa cepten ikinci bir yüzük mü?

sağ ele takılanlar sözdür veya nişandır, sol ele takılan evli olduğunu gösterir. alyans veya tek taş bence takanın keyfine kalmış. birinden birini seçersin veya ikisini birden takarsın, ya da alyans ve üç taşlı/beş taşlı yüzüklerden takarsın.

oğlan teklif ederken sağ ele takıyor. kız da evet diyince sola geçiriyor diye anladım ben.

bizim kültürümüzde sağ taraf nişana, sol taraf nikaha aittir. benim bildiğim olay bu. evlendiğiniz gün geçebilir o yüzük diğer ele. ama tabi insanlar başka başka şekillerde takılıyor da olabilir.

diğer ülkelerde farklı evet.

vasectomy reversal diye bir hadise var. demek ki olabiliyor.

pahalı ve teknik olarak zor bir ameliyatmış, vazektomiden önceki hale tam olarak dönmesi zormuş diyor viki de. yani mümkün ama zor. o yüzden herhalde geri dönülmez olarak değerlendiriliyor.

mumkun

Mikrocerrahi isteyen hassas bir ameiyat gerekiyor ve 100% garantisi diye biliyorum. Yani hic bir amliyatin sonucu 100% degil ama bunun daha dusukmus.

Geri döndürülmesi zordur, kalıcı bir yöntem olarak kabul edilmelidir. (Kaynak T.C. Sağlık bakanlığı Ulusal Aile Planlaması Hizmet Rehberi s.549)
Ama tüp bebek yöntemleriyle sonrasında çocuk sahibi olabilmek mümkün. Sperm örneği yine cerrahi yöntemle alınabiliniyor.

%67'si vergi olmasından mütevellit sanırsam.

yaklaşık %70 i vergi. gelişinin pahalı ucuz olması çok birşey değiştirmez.
çok birşey değiştirmesi için gerçekten çok fark olması lazım arada.

benzinden alınan vergi yüzde usulü değil yani geliş fiyatı satış fiyatını etkilemez. gelişi şuanki ülkeiçi satışa göre çok ucuz evet. ve bu kadar pahalı olmasının tek nedeni litre başına alınan vergidir.

daha önemli soruyu atlamışsın.
bu kadar pahalı olmasına rağmen hala en kısa mesafelere bile arabası ile giden ve hiç arabası olmadığı halde sürekli şikayette bulunan insanların asıl amacı ne ?

kafanı çevir ve bak.
20 tane araba geçiyorsa en az 15 tanesinin içinde 1 kişi var.

te allaaam.

tabi memlekette toplu taşıma çok düzenli ve konforlu.
ona rağmen millet araba ile gidiyor her yere değil mi?
yılda hiç kullanmasam bile 450-500 lira vergi vereceğim sonra bir de çıkıp 75 model otobüste sıkış tıkış gideceğim.

alıntı----
Benzin istasyonuna "BENZİN" almaya gidiyorsunuz; bir litre benzin 4 TL:

1,5 TL "BENZİN"e...

2,5 TL "VERGİ"ye ve "FAİZ"e!!!

Dünyanın en pahalı/kazık benzini Türkiye'de!!!

Arabanıza akaryakıt yani benzin, mazot, gaz vs alırken ödediğiniz "FAHİŞ FAİZ" ile "HAKSIZ VERGİ" bugünkü hükümetin ve işbirlikçi faizcilerin en büyük gelir kaynağı!

Akaryakıt istasyonundan benzin, mazot, gaz vs alırken ödediğiniz paranın 3'te 2'si "VERGİ"ye ve rantiyeye yani "FAHİŞ FAİZ" ödemelerine gidiyor!

ARABAN MI VAR? VERGİN VE FAİZİN VAR!

Aracı aldığınız anda "VERGİ FAİZ ZULMÜ" başlıyor!

"FAİZLİ ARAÇ KREDİLERİ" ile halk sürekli borçlandırılıyor!

Motorlu araç sayısı 2002'de 8.5 milyondu, 2010'da 15 milyona çıkmış!

- Araç satın alınca ödenen paranın yarısı "VERGİ"ye gidiyor!

- Akaryakıt alınca 1 lira benzine; 2 lira "VERGİ"ye ve "FAİZ"e gidiyor!

- Altı ayda bir MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ (MTV) var!

- Bitmedi... YILLIK ZORUNLU TRAFİK SİGORTASI da var!!

- Bitmedi... Ve iki yılda bir "ÖZELLEŞTİRİLMİŞ" araç muayenesi!!!

Dünyanın en pahalı benzini/akaryakıtı bizde!

Geçen yıl dünyada petrol fiyatları düşerken, hükümet "VERGİ" üzerine "VERGİ" koydu! Dünyada petrolün varili bugün 90 dolar ama Türkiye'de hâlâ bir varil petrol 150 dolarmış gibi hesaplanıyor!!!

"VERGİ"nin bile "VERGİ"sini ödüyoruz!

Akaryakıt alırken önce ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) ödüyoruz, sonra ÖTV eklenmiş fiyat üzerinden % 18 KDV ödüyoruz!

Dünyada "VERDİĞİ VERGİ İÇİN BİLE VERGİ ÖDEYEN" tek ülkeyiz!

VERGİLERE 5 yılda yüzde elli (% 50) ZAM!

Maliye Bakanlığı verilerine göre; 2002'den beri devletin/hükümetin en önemli gelir kalemi PETROL ÜRÜNLERİNDEN ALINAN "ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ"!

Geçtiğimiz 9 yılda petrol ürünlerinden devletin kasasına 186 milyar lira para girdi!

2011'de de 35 milyar liraya yakın "ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ" hedefleniyor!
....

blog.collectables-now.com bunun çiçeksizi olması lazım, bulucam birazdan =)

edit: aman bulamadım, hep banksy versiyonu var. "stencil" deniyor bir de bunlara.

media.skateboard.com.au su mudur?

ohom cevaplanmis bile.

geç kalmışım :)

(bkz: alexandros grigoropoulos) öldürüldüğünde sembolleşmişti.

Bende de var aynı hal. Kişisel bir durum, tanıdığım 20 senelik evli insanlarda bile var. Hatta eskiden ayrı ayrı yataklarda yatıyormuş evli çiftler. Bir problem olduğunu sanmıyorum.

aynı yatakta yattığında yanındakine temas etmek zorundasın diye bir şey yok. genişçe bir yatakta yanındakini fark bile etmeden uyuyabilirsin. zaten insanların çoğu sürekli başkasına temas ederek uyumayı sevmez.

aynı sorun bende de var bilmiyorum sorun mu annemle bıle uyuyamam uyumak ıstesem bıle gecenın bı yarısı kalkıp baska bır yere geçerim normalde yatağımda dızlerımı karnıma cekıyorsam yanımda bırı yatınca sereserpe yatmak ısterım daralıyor gıbı olurum hele bırde duvar kenarıysa hafakanlar basar.

kadiköy yönünden bostancıya gider gibi, yani dolmuş güzergahı üzerinde, saraçoğlunu geçer geçmez bi okul var, kalamış lisesiydi sanırım, onun tam karşısında baron diye biyer var. geçen aylarda bi iç dış yaptırdım 17 tl verdim. genelde orayı tercih ediyorum.

bostancı e-5 kenarında 3M var. oraya git.

Sonax lara bakabilirsiniz netten. Temiz çalışırlar, ama biraz fiyat farkı var sanırım. Değiyor ama, en azından benim tecrübem öyle.

şükrü saraçoğlunun arka tarafında maguier's var. türkiye'de daha iyi temizlik yapan sanırım yoktur.

2000 model 100.000 bin kmde bir araca 30bin lira civarı bir para vermek en büyük dezavantaj. o araçlarda birçok motor tipi var yakıt tüketimi buna göre değişecektir. genede 10 yıllık bir teknoloji olduğu için hiçbir yeni nesil turbo dizel aracın yakıt ekonomisini beklememek gerekir. servisi borusan verdiği için parça ve işçilik ücretleri de pahalıdır.

Güvenlik açısından bakarsak, çarpışma testinden vasat bir sonuç aldığını hatırlıyordum. O yüzden üşenmedim buldum. www.euroncap.com