nasıl hocam?

mac adreslerinden ote hostname denen sey var yani bilgisayar adlariniz gozukuyor. mesela sizin mac adresinizin yaninda ya ben lan neyse-PC diye cikabilir.

router'iniz gelismis bi model degilse direkt olarak arayuzden goremez. obur turlu de teknik olarak bisiler yapmak lazim falan.

teknik olarak görebilir.

yok yedek almana gerek. şarjın çok düşük olmasın yeter.

guvenme, al.

güvenme al+1

her zaman softwareden bağımsız yedekle aletleri.

alet dünyada sadece sende her şeyi silebilir, takılabilir, bozulabilir, en stabil iddia edilen sistemde başıma geldi geldi. isim vermiyim ama anlaşılmıştır...

şirkete soruyorsun/bildiriyorsun, adamlar sana "bundan haberimiz yoktu, dil paketinde olan problemden dolayı olmuş olabilir, teşekkürler bildirim için" şeklinde cevap atıyorlar şaka gibi.

nexus kullanıyorsan gerek yok.

Google hesabın varsa ve telefonr ehberini google hesabına kaydediyorsan, fotoğrafların da google'a otomatik olarak upload oluyorsa (ya da hafıza kartıyla iş görüyorsan), sms'leri de play store'da sms backup diye aratınca bulduğun yüksek puanlı, google drive'a upload ederek çalışan bir programla backup edip yedek almadan format atabilirsin.

direkt kanı ye o zaman hocam. kilosu 25 kuruş.

hocam nasıl bileceğiz ki..

eskiden bu işleri uğur dündar yapardı. küçük esnafı basardı zabıta ile falan.
bugün böyle büyük bir şirketin tavuk üretim çiftliğine elini kolunu sallayarak giremezsin ki, ciddi anlamda gözünü karartmış bir araştırmacı/haberci bir şey olman lazım. türkiyenin şu şehrindeki dünyaca ünlü x firmasının tavuk çiftliğinde tavuklara kan yediriliyor. yani bu haberi de yaptırırlar mı adama. adamlar ne kadar ciro ile şunla bunla oynuyor günde onbinlerce tavuk satıyor. biri gelmiş haber yapacak. mesela hangi fast food zinciri ? ayrıca türkiyede yapılmış bir haber var mı.

şöyle haberler var hocam:

www.hurriyet.com.tr

biraz daha çıkıyor arayınca. ama niyeyse patlamıyor. gündem olmuyor. bir yavuz dizdar var arada bir çıkan tv lere. ondan da sektör rahatsız.

tavuk döneri sakın ucuz veya güvenmediğiniz yerlerden yemeyin, tavuğun bütün gagasını ayağını v.s katıyorlar o dönere. (dönerin dana gibi olmasının tavuklarla ilgisi yok bu arada döner yaparken etleri öyle dizmişlerdir) büyük şirketlerin ürünleri de nispeten daha az zararlıdır ama sıfır zararlı et bulmak herhalde imkansıza yakın?

Youtube'tan gıda a.ş. belgeselini izleyince en azından benim gibi fast foodu keserseniz ya da büyük oranda azaltırsınız. Kan yedirmek de neymiş

tavuk cok asagilaniyor fakat tum dunyada kirmizi et ve balik da kirlenmis durumda.

hatta sebze meyve agirlikli beslensek bile onlarin da kimyasallarla yetistirildigini unutmamak gerek

buna ragmen insan omru fazla uzadi.

yani acligi bir nebze engellemek icin adilan adimlar (gdo, ilaclama, hormon vs.) dunyada aclik veya kitligi kismen de olsa engellemis durumda

bu besinlerle hayatimiza devam ediyor ve ortalama olarak modern tibbin da destegiyle eskiye oranla uzun yasaniyor

dolayisiyla saglik ve gida sanayisi insanin ortalama yasamini dusurmedigi ve yedigimizde direkt oldurmedigi icin bircok seyi yasaklamiyor

tekrar dogal tavuk yetistiriciligine geri donulse veya gdo suz bitki isine girilse dunyada kitlik yeniden olusur.

tavuk fiyatlari alir basini gider falan filan.

tavuk yemeyip baska bir sey yemek de cozum degil

balik yedigimizde de denizdeki kkmyasal kirlilik balik etine gecmis oluyor

veya balik havuzda yetistirilmis oluyor

falan filan

AB bu tür yemlemeyi sağlıksız olduğundan değil, etik açıdan doğru olmadığından yasakladı. Bu ikisinin ayrımına varmak lazım. Ben de kişisel olarak tavuğa tavuk ürünü yemlerin yedirilmesini doğru bulmuyorum ama bu tavuk tüketmeyeceğim anlamına gelmiyor tabii. Umarım önümüzdeki sene de erteleme yapılmaz.

kan yesinler ne olacak ki? zatn normalde doğal tavuk solucan molucan yer. kanın zararı yok ki vücuda.

ab içerisinde blutwurst denen bir kavram var, bilmeyenlere duyurulur. kan sosisi.
%80 den kandan imal ediliyor.
de.wikipedia.org

hocam insan ömrü uzaması illüzyondan ibaret.

insan ömrünün uzamasının 2 büyük sebebi var: antibiyotiğin keşfi ve bebek ölümlerinin azalması.

yani öncesinde bebekken ölmediysen ve savaş-hayvan saldırısı-uçurumdan düşme-donma gibi afetlerden kurtulabilseydin hemen hemen aynı yaşları görecektin. ha bir de dişin apse falan yapmayacak.

diyeceksin ki diş apsesi de tıp sayesinde bertaraf ediliyor. evet doğru. ama mesele yediklerimiz olunca bu yediklerimiz ömrümüzü kısaltıyor bile. yani hocam senin dediğim insan ömrünün uzaması olsa olsa hayatın kolaylaşması ve modern tıp sayesinde oldu. üstelik yediklerimize rağmen.

bugün yediklerimiz 100 yıl önceki gibi olsaydı belki de 100'ü görmek sıradan olacaktı.

dünya nufusuna yetmeme meselesi

bu da kaynakların adil paylaşılmamasıyla alakalı.

tüm dünyada abd liler yaşasaydı 4 tane daha dünya gerekecekti. herkes mümkün mertebe eşit paylaşsa açlık falan olmaz.

@angelus: hocam deli danadan ağzı yanan ülkeler başı çekti bu yasaklamada. almanya, fransa ve tabii ki ingiltere. lütfen yanlış bilgi vermeyin. yasaklamanın ana sebebi "insan sağlığı"

edit: tavuklara tavuk yedirmenin -balıklar da var- nelere yok açaağını bilmiyoruz. lab. deneylerinde tavuk ve domuzlara deli dana bulaştırıldığına dair araştırmalar var. ineklere et yedirilmeden önce de gayet bilimseldi bu iş. ama kimsenin beklemediği olay patlak verdi. ab artık bu riskleri göze alamıyor. dediğim gibi sütten ağzı yandı bir kere.

@kurnaz: hocam cannibalism ve deli danayı araştır. tatmin edecektir seni.

planli ekonomiden soz ediyorsun evet planli ekonomi uygulanan bir dunyada dogal uretime donulebilir

ama gunumuz sartlarinda dogal uretime donmek insanlik tarihinde bir intihar olur.

tavuk tiryakisi olarak benim de aklima geliyor, ozellikle tavuklardaki sagliksizlik. ama yemeye devam ediyorum, yemekleri cok guzel oluyor meredin.

buyuk olay haline gelmiyor cunku toplum olarak umursamaziz. burada 5-10 kisi konusuyoruz, hadi protestosu bile olsa sokaklarda, yine de degisime yol acmiyor, 2. gun unutuluyor, yonetici kadrolarin karar vermesinde etkili olamiyoruz, toplum dinamigi cokmus durumda. diger konularda da boyle oluyor sadece tavuk degil.

bu durumu global bir sorun olarak görmeye daha meyilliyim. hatta kendim de gelecekte koşullar gerektirirse diye entomofag olmayı zihnimde normalleştirmeye çalışıyorum. çalışıyorum da bazı şeylerin (misal tavuk sote) peşini hemen bırakacak değilim

bir üretici eğer doğal ortamları dışında (aşırı küçük kafeslerde, tıkış tıkış barınaklarda) toplu olarak bir canlı üretiyorsa, biyotik olmayan bulaşıcı hastalık riskini gidermenin toplu itlaf dışında hemen hiçbir yolu olmadığını bilir. bu riski alınabilecek kadar küçük buluyor adam, sallıyorum %1 ekstra BSE riski için, ki hayli bol kese bir risk bu, vazgeçmez bu yönteminden. zaten işin başında bu şartlara okey dediğini anlatmak istiyorum.

kan tozu, kemik tozu, bunlar aynı idrar ve dışkı gibi organik tarımda kullanılan toprak zenginleştirici ürünler aynı zamanda. keşke tüm bu atıklar organik tarım teşvik edilip buralara yönlendirilse de bu durumda kalmasa hayvanlar. ancak şu anda tavukların yedikleri proteinin kaynağından daha büyük dertleri var. hayvan ayakkabı kutusu kadar yerde doğup ölüyor, sanal aydınlık - karanlıkla günde 2 yumurta vererek iç organlarını harap ederek ölüyor.

işin ironisi şurada, hadi o tavuk öyle yetiştiriliyor da bize noluyor, hangi ara bu kadar urbanize olduk anlamadım ben zaten. hiç mi kan tozu kullanmayan köylü amca yok tanıdığın tanıdığı, onun oğlunun açtığı tavukçu hindici, alalım oralardan, adamlar gelişsin ki alternatif olsunlar, bilmem kaç 10bin yıldır dağda bayırda yetiştirilen tavuğu bugün yiyemeyip dertlenmek nedir. hadi benim tuzum kuru, annemin babamın kümesi var tavuk hindi gönderiyorlar arada da siz de bu kadar çabuk küsmeyin yani.

"Dostum" cümle dışı unsur olabilir. Ünlem olarak kullanılmış kanımca. Nesne olması için ne/kimi/neyi sorularına cevap veremiyor.

Bu arada "öğe" değil "öge"

openoffice.

libreoffice

tr.libreoffice.org

ama tavsiye etmiyorum hocam
aynı fonksiyonellik yok

Google dökümanlar, zoho office word için google drive işinizi görür kendim kullanıyorum normal worldden geri kalır yanı yok.

Excel çok kullanıyorsanız office kullanmaya devam edeceksiniz.

edu uzantılı mail adresiyle office'i ücretsiz elde edebiliyorsun.

kabaca cumhiriyette kral, saltanat yoktur. halkın seçtiği kişi yönetir.

demokrasi ise halkın seçiminin hür ve şeffaf yapıldığı, muhalefetin baskı altında olmadığı, insanların korkarak değil, iradesiyle seçim yapabildiği sistem

demokrasi yoksa, cumhuriyetlerde seçim sembolik oluyor, Saddamın %99 oyla başkan seçilmesi gibi

cumhuriyet bir rejim tipi, devlet biçimini niteliyor. demokrasi bir rejim değil, bir yönetim sistemi [ artık rejim demokrasiler için de kullanılan bir kelime ama farklı yönetim şekillerinin uygulamayı seçebileceği bir sistem olarak demokrasiye eskiden rejim denemezdi. ]yani senin rejimin cumhuriyet olabilirken (krallığa karşın diyelim ki), yönetim sistemin demokrasi olmayabilir. hani oylama belli bir grup arasında olabillir, toplumun tümünü temsil etmeyebilir, doğrudan toplum yer almayabilir.

demokrasinin de bir sürü türü var. o açıdan çok yalan bir kelime. mesela yunanlıların demokrasisinden bahsederlerken o dönemdeki serfleri bir kenara bırakalım normal insanlar bile aslında mülkiyetleri derecesinde oylama yapabiliyor ya da yapamıyordu bildiğim (köle değilsen bile oy veremeyebiliyordun). yani herkes asla temsil falan edilmiyordu. düşün ki herkes oy veremiyor ama oy verenler doğrudan veriyor yani referandum oluyor veya vermiyor, yani bir hükümet var seni zaten temsil edecek olan ve bugünkü gibi oraya kim gitsin babında oylama yapıyorsun. kararlar referanduma gitmiyor da mecliste yürütmeye sokuluyor. yani herkesin oy veremediği sistemler bile demokrasi olarak anılabiliyor.

bayağı bir varyasyon var.

Hayır diye biliyorum. Ab ülkelerinde prion denetimi olmayan ingiltere varmış. Ab ülkeleri prion yüzünden ingiltere'den et ithal etmezken türkiye ingiltereden ithal ediyormuş. Bir hocamız anlatmıştı. Kaynak o.

sözleşmede eylül ayı da yazıyorsa onu da ödemek zorundasın ne yazık ki. ne zaman yerleştiğinin önemi yok. onlar bu şekilde o odayı sana ayırmış oluyorlar.

yurtlarda açılış kapanış süreleri belirlenir. misal 1 ekim-30 haziran arası. bu tarihler arası hizmet ücreti 4000 tl der. ama ödemeyi taksitlendirir senin ödemen hizmet tarihleri dışında kalabilir. sizin sözleşmeniz nasıl bilemem tabi.

yani aslında ödemeyi ay ay yapsanız bile kaldığınız ayın parasını değil 1 ekim-30 haziran arasındaki parayı ödüyorsunuz.

Celal Şengör'e göre sadece elit kesim bilim yapabilir. Halktan gelen biri bilim yapamaz. Bu zaten başlı başına istisnaları olan bir durum. Hindistan'da doğup İngiltere'de eğitim alan birçok öğrenci, oradan Amerika'ya geçiş yapıyor ve çalışmalarına orada devam ediyor. Bilim yapmak için her gün havyar yemeye gerek yok. Dünyanın gelişmesi için bilim toplumun geneline yayılmalı.

Doğayı mahvetme kısmını bilmiyorum. Bağlama bakmak gerek. Çernobil felaketi Rusların dünyaya attığı bir kazık olarak görülebilir. Şu anda Pripyat kasabasında hala insan yaşamıyor.

Bazı düşünceleri çok mantıksız. Birinin iyi bir jeolog olması onun her konuda yaptığı yorumların doğru olacağı anlamına gelmez. Bildiği çok şey var tabii ki ama olaylara bakış açısı bazen tam Türk insanını yansıtıyor.

Celal Hoca bazen fakirler ölsün porştan selamlar moduna girebiliyor kendisi fazla elitisttir.

Stalin döneminde yapılan sanayi kalkınması çevre için bir felaketti. Elbette ki şimdiye kıyas kabul etmez ancak o dönem çok ciddi ozon salınımı yapıldığını biliniyor. Tabii o dönemde ozon salınımı, tabakanın delinmesi, karbonmonoksit oranının yükselmesi gibi tabirler yoktu, varsa bile bu kadar ciddi olduğu bilinmiyordu. Bir kalkınma hamlesi yapılması ve bilim, eğitim, tıp, sanat gibi alanları besleyerek ürünlerin üretilmesi gerekiyordu. Yakın zamanda Sovyet öğrencilerine dağıtılan bas gitarlardan bir tane gördüm. Gerçekten sağlam yapmışlar. Bilen bilir zaten sosyalizmde sanayi üretiminin kim için ve nasıl yapıldığını.

Sosyalistlerin büyük çoğunluğu devrim sonrasnda yaşanacak toplumun doğayla barışık, ekolojik dengeleri koruyan bir yapıda olması gerektiğini savunur. Bu yüzden doğa savunusu önplandadır.

Aynı şekilde kapitalizmin doğa dengelerini umursamadan vahşice talan yapmasına ve sömürü düzeninin bir ayağını da buradan kurmasına karşı mücadele edilir.

Bilim dendiğinde ise Sovyetlere bambaşka bir alan açmak gerekir. SSCB'de bugünkü göz tedavileri dahil (lasik yöntemi mesela) pek çok tıp ilerlemesi patentsiz bir şekilde halkın kullanımına sunulmuştur. Allah çarpar.

Celal Şengör yanıldı demek yanlış olur. "Celal Şengör sadece jeoloji üzerine konuşmalı ve uzman olmadığı konularda ben "bilim insanıyım" pozları keserek indirgemeci tahlillerde bulunmamalı" demek daha makul bence.

şimdi temelden gireceğim. bilim elittir, bu kadar da basit. her bilim için aynısını demek zor, bilgisayar bilimleri mesela elit olmasanızda direk zeka ile ilgili olsa da bilim elittir bu kadar.

bu son 10-15 yılda olabildiğince azaldı bu doğru ama hala elit varlığı devam etmekte.

neden peki? ben de akademinin içinde biri olarak yorumluyorum bunu, ailem elit filan da değil maalesef. elit olmasının nedeni paran varsa bilime odaklanabilmen ve o bilim kültüründe yetişmendir.

ailede en az 2 kuşak bilim varsa o aile kültürlüdür, alınmasın kimse ama benima ilemde dahil olmak üzere buradakilerin ailelerinin %90'ı köylüdür, çiftçidir, aile ağacında dedesinin dedesinin dedesini bilmez. benim ailemde böyle. dedemin dedesini bilmiyoruz.

dedelere dikkat demeyeceğim, ama o kültürde yetişmek başlı başına bambaşka bir şey. biz 6 yaşında "babaaaeee" derken o ailelerin çocuğu dadısıyla almanca konuşuyor o dili öğreniyor, sorgulamaya açık oluyor, bizim gibi babaneler sübhaneke öğretip allah korkusu işletmiyor. o açıklıkta yetişen çocuk her şeyi sorgulayıp 9 yaşında allahı sorgulayabiliyor, ailede oğlum bilir diyor. bu kültür kaç kişinin ailesinde var merak ediyorum.

bunu geçtim aile dostları ile tecrübe ile yoğruluyorsun, adamlar yanında bilim konuşurken kapıyorsun, soru soruyorsun anlatıyorlar, klasik ailelerde beşiktaş galatasaraya (or vice versa) nasıl koymuş onun muhabbeti yapılıyor.

ufaklıktan itibaren gezilerde kültür aşılanıyor, köye gitmiyor adamlar efese, antik şehirlere, daha ötesi sallıyorum viyanada, salzburgda mozart turu yapıyor aile. oradan schrödingerin lisesini akademiker gymnasiumu geziyor mesela. klasik türk ailesi sacherde instagram fotosu paylaşırken böyle gezen aileler var ben bizzat şahit oldum.

bunların hepsi kültür, sonra bu adam formal eğitim alırken yanına sosyal gelişimle sağlam akademik ve araştırma kitapları okuyor, biz 12 yaşında bilim teknik okumakla övünürken bu adam makaleyi yazanla muhabbet ederken onun akademik kitabını okuyabiliyor. okuyorda.

lise olarak ya yurt dışında sağlam yerlere ya da en iyi türk liselerine gidiyor.

buradan %99 yurt dışında en saygın yerlere gidebiliyor. para derdi yok, istediği kitabı nadirde olsa satın alabiliyor. iş bulayım aileme yük olmayayım derdi yok. isterse işe giriyor ki aile dostları zaten uygun ve istediği işi bulmalarına yardım ediyorlar global olarak.

bu adamlarla çalışma fırsatı elde ettim, yaşlısı 90 yaşında olanı ile de 50 yaşında genç olanıyla da 25 yaşında olan gencecik elemanıyla da. soylu olanları ile de tanıştım ders aldım ders verdim beraber, öğrenci olanlşarıda oldu çalıştığım yerde. adamın ayda 5 gün geldiği viyanada evi var, almanyada dedesinin şatosu var, orada x ressamın imzalı hediye tablosu var, bu adam bilime vermiş kendini, zaha hadidle çalışmış, oradan californiada isim vermeyeyim hayvani bir şirkete consultantlık yapmış, uluslarası 5-10 ödülü olan biri, zehir gibi.

kısaca bilim elittir arkadaşlar, azalıyor evet ama elit ailelerde bilim her zaman daha ön plandadır. ay sonunu zor getiren aile ile elit aileden bilim yapanlar başka dünyalarda olurlar, yakın olabilirler ama o kültüre erişmek kuşak işidir.

diğer kısımları da anlatacaktım, ama rusya doğanın anasını satmış bir ülke. doğa koruma derdi olmamış hiç bir zaman. hayatta kalmak asıl amacı o zamanlarda.

kurnaz +1
virgülüne kadar katılıyorum.

@kaptan: böyle adamlar çok az olduğu içindir belki.

celal şengör diyarbakır cezaevinde mahkumlara dışkı yedirilmesinde sorun yok demiyor muydu yanlış mı hatırlıyorum? yani bilimsel ve elit kısmına ben de saygı duyuyorum ama her konuda doğru değil tabi, bildiğim kadarıyla aşırı milliyetçi mhp'li biri

neden yanılmasın ki? canan karatay'ın tıbbın her alanında bol keseden sallaması gibi, türkiye'de de televizyonda popüler olmuş biliminsanları her bilim alanında ahkam kesiyor. zaten faşist diktatörleri savunan bir adamı bir yere kadar ciddiye alabilirim.

sorun olmaz. öyle bir kural yok. uydurmayın.

resmiyetine bir şey olmaz. düzeltme yapılacağı zaman üzerine tek çizgi çekilip doğrusu altına yazılır. sonuna çizgi konmasının sebebi ekleme yapılamasın diye.
aynı şekilde mesela faturada 15 satır var ama tek kalem mal satıldı, o satırın altına da böyle ters L çizilir ki altına ekleme çıkarma düzeltme vs yapılamasın.

ben böyle biliyorum, %100 emin değilim ama hani dinciler ateistlere, namaz kılmayanlara falan "namaz kılsan ne kaybedersin? en fazla spor olur ama ya gerçekse?" diyorlar ya, aynı o şekil "lan ya gerçekse bu faturada oynama dalgaları" diyerek elle düzenlediğim her faturayı çizik çizik yapıp veriyorum.
içim raad.

fatura veriyorsa yeterli işte. o hizmeti aldığına ve parasını ödediğine dair belge olarak geçerli.

Faturalar açık ve kapalı olmak üzere iki şekilde düzenleniyor.
Faturayı kesenin kaşe ve imzası faturanın üst kısımdaysa parası alınmamış yani açık faturadır, alt kısımda ise parası alınmış yani kapalı faturadır.
Kapalı faturada makbuz düzenlenmesine gerek yoktur, açık faturaysa ödeme makbuzu düzenlenmesini isteyin.

Ip numarasını ayırt eden bilgisayar hangi numaranın hangi bilgisayara ait olduğunu da çözer diyorum.

makinanin hostname'i yani adi da router uzerinde gozukuyor.
yani bilgisayarinizin adini degistirin.

spesifik olarak sistemi bilmiyoruz, her odaya bi switch olabilir mesela yada bi kata falan. ne kadar kucuk olursa o kadar belli olur trafigin nereye gittigi.

hiçbi sorun çıkmaz diye düşünüyorum. kimse karttaki isme bakmıyor alışveriş esnasında. kimlikte adınız var nüfusta kütükte her şeyiniz var. hiçbir yasal sıkıntı olmaz.

enpara'nın ilk verdiği kart isimsiz oluyor, eğer oysa annene ait olmadığını bile anlamazlar zaten. onun dışında da problem olmaz alışverişlerde şifreyi doğru girdikten sonra.

2 ayrı kartı bile kullanabilirsin biri sende biri onda durur. no problem.

nem alma cihazları oluyor, 300-500tl bütçe ayırman lazım yalnız.

leonardit çok iyi su tutucu bi madde. doğal bi malzemedir organik ve doğal tarımda kullanılıyor.
leonarditi tarım malzemesi satan bazı yerlerden bulabilirsin. bulamazsan çoğu kedi kumunda leonardit var, paketin içeriği kısmında yazar. bi köşede kedi kumu bulundurabilirsin. bez bi kılıfa (kullanmadığın yastık kılıfı, tişört vb olur) koyup asabilirsin. sepet, derince tabak gibi bişeyin içine koyabilirsin...

Kaya tuzu koy odaya.

2 yetişkin 2 ve 4 yaş erkek çocuklar toplamda 400-500. Hergün evde yemek yenmiyor en büyük masraflar et süt yumurta

iki yetişkin kadın, aylık 800-1000 arası mutfak masrafı oluyor.
sabah-öğlen-akşam evde yeniyor.
canımız isterse dışarıdan bir şey istiyor ya da dışarıya da çıkıyoruz.

zaten iki kişi akşam yemeğine çıksak 150-200 ödüyoruz.
onlar da 500-600 tutuyor işte ortalama.

Evde gunduzleri 2-3 yetiskin 1 cocuk, aksamlari 2 yetiskin 1 cocuk var

Haftalik 120-140 falan oluyor. 3 ogun evde yeniliyor. Haftada 1 disardan soyliyoruz ya da disarda yiyoruz

Üç öğün evde... Tek başımayım. 750 lira falan kredi kartında yazdığına göre.

4 kişi + 1 Köpek aylık ortalama 700-1000 TL.

2 kişi aylık 500

Tek kişi, sürekli dışardan: 1200 tl. Sadece öğünler.

Ayrıca kahvesi, çayı, pastası, tatlısı vs. var.

(bkz: bunu anana sorsana delikanlı)
(bkz: bunu babana sorsana delikanlı)

:P

kendime verdim bu bakınızları. çünkü ailemle yaşıyorum. onlara ait o kısım. kendim için de işte çikolata, gofret, suşi gibi harcamalarım oluyor en fazla.

iki yetişkin iki çocuk. 300-400 euro arası (almanya)

2 yetişkin, evde 2 ana öğün 1 ara öğün. Supplementler ile birlikte aylık 1.500 civarı.

soruya cevap veremem ama;

siz neler yiyorsunuz lan?

ev ve dışarısı 400 ile 500 tek başıma yaşıyorum

2 yetişkin 1 çocuk 120-140 lira. 2 öğün evde.

(git: 1130137)

İstese trafiği görür ama görse ne olacak ki?

Ekleme: görebilirden kastım yurttan herhangi bir kullanıcı değil, admin yetkili biri

edebilir ve allahını seviyosan yapma böyle bi şey, illa yapacaksan da gece 2 sabah 7 arasında falan yap. kaldığım bi önceki yurtta admin reis kendisi göstermişti direkt bana, oturup onları izliyodu hatta adam kim nereye giriyo kim ne yapıyo diye sjhfjsk. ama şöyle de bi şey var o "torrente abanırsan başın belaya girer" mevzuları falan hikaye. adam bana kapıdan girdiğim an TORRENT YOK. İNTERNETE GİREMEZSİN. YASAKLARIM. diyodu. kimseye de bi şey olmadı hepsini gördüğü halde.

modem dandikse göremez ama 20 pc yi dandik bi modeme bağlayan zihniyeti kınıyorum. şahsen evimdeki router da https hariç girilen web sayfalarını dahi görebiliyorum. hangi pc/telefon vs o an ne kadar trafik kullanıyor toplam ne kadar kullanmış kabak gibi belli. bir de, şayet yurdun bağlantısı iyiyse (50 mbit üzeri) birisi steam den bişi indirirken diğerleri ciddi bişi hissetmez, ama torrentten indirirse diğerlerini pert eder.

500 lira bir öğrenci için az bir ücret değil.

tüm yurtlar için normal diye biliyorum. hatta 12 aylık isteyen bile var yaşadığım şehirde. 7000 peşin verdiğinizde size koymayacaksa tabi öyle verin sonuçta 500 tl kar var ortada. hatta bir 300-500 daha indirmeye çalışın bence. öğrenci için biraz çingene pazarlığı gayet normaldir.

ayrılmayacağına %100 eminsen tabii peşin ama %100 emin olmak da zor öğrenciyken

10 ay için 500 liradan vazgeçilebilir. cebinde tıkır para varsa eğer peşin vermek daha mantıklı olur tabi. yok eğer sağdan soldan borç alarak 7000 vermeyi düşünüyorsan girme o topa. paşalar gibi aylık 750 liranı ver, ne minnet ne bir şey

yurtta 9-10 ay kalacağından eminsen, ver. hem 500 lira sana kalmış olur hem de sene boyu barınma masrafını rafa kaldırmış olursun işte kafan ya da işin içinde aile varsa kafanız çok rahat olur. yok iki ay sonra eve çıkmak istiyorum dersen yine çıkıp gidersin ama binlerce liran içerde kalır. aylık ödersen, yine mırın kırın ederler ama bir veya iki ayın parasını verip (hatta yerine göre hiç vermeden) çıkıp gitme şansın olur. özetle yurtta bir sene kalabileceğinden eminsen, bu konuda hem yurda hem de kendine güveniyorsan ver. yoksa verme.

9 ay kalıp 10 aylık para alma mevzuunu bilmiyorum, ben geçen sene dönem arasında gelmiştim şu an kaldığım yurda, adam ocak'tan başlatmak istedi ama dedim memlekete giderim ben niye ocak'ta burda olayım, sağolsun şubat'tan başlatmıştı. ne zaman girip çıkacağını tam olarak biliyorsan söyleyebilirsin adama, 9 ay kalıp yaklaşık 7 bin lira bırakacağı garanti olan öğrenciyi bi ay parası için çok uğraştırmazlar mantıken.

yurtta ay ve para konusunda sıkıntı şu: alttan dersin şuyun buyun yoksa genelde haziran başı bitmiş oluyo okul. en azından benim için öyle. ama haziran parasını da veriyosun, vermesen mayıs sonunda çıkman gerekir. e 5-6, bilemedin 10 gün için koca ay parası vermiş oluyosun. o can sıkıcı biraz. ben yazın sırf verdiğim para boş gitmesin diye mal gibi yurtta oturmuş ve hatta sürem dolunca da temmuzda 8-10 gün burda kalmıştım.

pazarlik yapin arti bir.

ücretleri zaten 10 aylik hesapliyor

pazarlık 8500 den düştü. aynı durumda herkese 7600 yapmış güya. sadece bana 7 bin.

verme aylık ver cilgin misin
cikma durumun olabilir sonra o parayı alacagim diye 10 takla atarsin

adam sınıf bazında fizikte daha başarılı

sınıf da il bazında fizikte daha başarılı

3 evetle uğurluyorum seni :)
edit: 10 parmak değil aslında 9 parmak kullanırsın. sağ baş parmak kullanılmaz. ben sol baş parmakla space'e vuruyorum, sağ baş parmak işe yaramıyor.

2 parmakla kullanıyomuşum ya la ahahaha.

serçe parmaklarımı hiç kullanmadığımı fark ettim. bir de sağ baş parmağımı.

yani 7 parmak klavye kullanıyorum.......

F klavye kullanırken on parmak kullanıyordum. Ama lisede daktilo derslerinde özellikle. Başparmak da dahil.

evet, evet ve evet. genelde f klavye kullananlar 9 parmağı da kullanır. ben konuşma hızımda yazabiliyorum mesela ama şu harf için hangi parmağı kullanıyorsun desen bi iki saniye düşünürüm. parmak alışkanlığı yani aslında.

8 parmak yazıyorum. (serçe parmaklar yok, space'e de genelde sağ bazen sol başparmakla basıyorum)

hiç eğitim almadım normalde belirli bölgeler belirli parmaklar herhalde ama benimki yıllardan gelen alışkanlık. Hayvan gibi hızlı yazarım ama, millet "çatır çutur ne yazıyorsun öyle" diyor hep görünce :D

3 x evet

aynı apartmanda farklı amaçlar için de kiracılar olabilir. örneğin fuhuş, organize suç şebekeleri. bir baskın sırasında onlarla birlikte alınabilirsin. sonra anlat ki derdini anlasınlar...

sakin ol :D adam abd'de ve avrupadaki hizmeti kapiniza getirmis sadece o kadar :) oralarda boyle seyler cok yaygin da burda pek olmadigi icin tuhaf gelebilir ilk basta. bi sorun yok bence.

yalniz sozlesmeyi iyi oku. elektrik su internet fln ek olarak odencek muhtemelen, ya da bi kotasi vardir.

Bir şeycik olmaz. Hangi il orası?

dediğiniz gibi ya artık eskisi gibi tat vermiyor. sadece o msn muhabbetleri şu an ki bütün sosyal paylaşım sitelerine bedel.belki de biz yaşlandığımız için o eskisi gibi eğlenceli gelmiyor bilemiyorum...

valla bana da öyle geliyor ya. bana da sorsan 2005-2010 derdim.

tamamen katılıyorum. özlüyorum o günleri.

Şimdiki kadar yasak ve ücretli değildi

msn varken her şey daha güzeldi ya, msni ve içindekileri özledim :(

Msn +1 :(

Bulletin board, forumlar :( alternatip diye bi ortam vardı

aklıma ilk msn geldi:)

Ben 2005-10 arası youtube'u özledim genel olarak. Yoksa şu an içerik bakımından çok daha iyi durumda internet. Ekşi sözlüğe takılmaya gerek yok. Hele ingilizce varsa ilgi alanı dahilinde her şey bulunur.

Öncelikle tespitin doğru.

2005-2010 arası benim için de efsane yıllar arasında. Msn'in zirve yaptığı, yine msn'de derin muhabbetlere girip felsefeye level atlattığımız yıllar. Facebook bile fazlasıyla samimiydi. Messenger'in saklı kalmış gizemini hafif hafif bozuyordu.

Sözlükte kaliteli yazarlar, kaliteli entry'ler vardı. Okurken gülme krizlerine girerdim. Kimi zamanda düşündüren bilgiler. Herkes bilmezdi sözlüğü, gizemli bir tarafı vardı. O sıralar sözlük yazarı olanlar bilge insan kabul edilirdi. Ve sözlüğün ilk teması; antik.

O ilk telefonlar. Ulaşılabilirlik bu kadar rahat değildi. Zaten herkese kolayca ulaştığımızdan bitmedi mi mutluluğumuz?

Velhasıl yazacak çok şey var ama teknoloji ne kadar gelişirse, işlerimiz ne kadar kolaylaşırsa o denli mutsuz olucaz, eskileri özlücez. Hatta bugünleri bile geri dönmek isticez.

benim efsane dönemim 1998-2002 arası aslında.. mirc'li yıllar. facebook yok. önce icq sonra msn modası vardı :) şimdi biri gelir telnet'ten falan bahseder ayrı :)

evet. öyleydi.

ama internet bu kadar ele düşmemişti o zamanlar. mesela cep telefonundan giremiyorduk. msn +1. bir kaç dk önce o günleri düşünüyordum henüz, bu duyuruyu gördüm ardına.

güzeldi. bu kadar "pis" değildi internet. bu kadar boş değildi.

mirc'li yıllar daha bile güzeldi. ben kıyısından yetiştim o yıllara. radyo'dan müzik açar öte yandan chat yapardık.

rapidshare i unutmamak lazım :)

emeğe saygı beyler adam yazmış.
+ rep.

3 gb'lık bir dosyayı yarım saat içinde indirebiliyorum.
daha ne olsun!
şimdiki hali beş basar eskiye.

Favorim 2002 - 2009 arasi.. Bos beles guruh da internet baglattiktan sonra isin boku cikti cidden. Ha bir kac tanesi disinda Turk siteleriyle zerre alakam yok artik, reddit kalp ben orasi ayri ama ara sira o zamanlari da ozlemiyor degilim..

bir ara 400 mb'lık knight online'ı 5-6 saatte ancak indirebiliyordum. 256kbps internet vardı. (daha önceden dial-up da kullandım yanlış anlaşılmasın)
sonra ttnet 1mbps'ye çekmişti sınırsız 256kbpsleri. çılgın atıyordum internette.

limewire, rapidshare, msn'den şarkı göndermek falan. güzel yıllardı harbiden ya.

tansiyonuzu ölçtürdünüz mu?

Kulakta da bir sorun olabilir.
Bende üni ilk yıllarında vertigo vardı, kapıdan bile zor geçiyordum çarpmadan. Doktora gittim ama sonuç olarak kendi kendine geçti.
Öldürmez ama süründürüyor. Ani hareketler yapma, yavaş çekimle hareket et derim. Ve yatıp dinlen.
Mrı çektir en kısa zamanda.

hocam bayılcak hissi yaşıyorum anlık olarak. az önce eczanede ölçtürdüm 11-8 tansiyon.

10 gün önce sinüzit geçirdim. burnum falan ful tıkalıydı. onla alakalı olabilir mi?

hocam bi daha ölçtürürsen şekerini de ölçtür, hatta açlık tokluk olarak ölçtür ama zamanını denk getir

en kısa zamanda mr a git. 5 10 dakka bişey zaten, klostrofobin varsa falan sık azcık dişini

nörolojik olaylar korkutur beni. lütfen erteleme.

(bkz: vestibüler nörit) olabilir sinüzit hikayesinden dolayı.

İyi hissetmiyorsanız bence acile bir uğrayın.Arkadaşımın kulak kristalleri yerinden çıktığı için benzer baş dönmesini tarif etmişti. Çok geçmiş olsun.

doktor değilim ama ortakulak sıkıntısı ile baş dönmesi bende ve babamda çok olur.
mutlaka doktor olayını ertelememeye çalış.

BETASERC , METPAMİD. EN YAKIN ECZANEDEN ALIP İÇ

vertigo olabilir, durduk yerde kusturur o derece.
Bir kulak burun boğaz uzmanına da görünün.
Ne sorun olduğunu bilmeden bilinçsizce ilaç tavsiyesi verenleri de dikkate almayın.

Kullan güzel, ben kullandım.

ben kullandım. memnundum. güvenilir.
böbrek olayı olmaz. zaten adı sanı, kimliği vs var.

kaza maza yapar mı orasını bilemeyiz.

Mazda 3 satın almış biri bilinçli biridir, arabadan ve kaliteden anlıyordur. Kaza yapacağını sanmıyorum. Şimdi biri gelir yine Mazda 3'ü var diye kaza yapmayacak mı yani? :) der yazdığımı anlamayıp. Herkes yapabilir ve bu sadece bilinçli olmasına bağlı bir şey değil. Ancak kaza yapma ihtimali Doblo kullanan birine göre çok daha düşük.

Bence arac sahibinin bobrekler daha sikinti. En azindan adamin kimligi falan biliniyor. Binenlerde o tarz bisey var mi bilmiyorum. Bir sey olmaz muhabbet doner iste.

Takeitaway'e katılıyorum ben ilan verenleri cesaretli buluyorum.

@tiw, mcfly;
ilana başvurmak için de üyelik gerekiyor. ilan sahibinin yolcuyu almama kabul etmeme hakkı var eğer güvenmezse. güvenmesi için adres, cep telefonu, facebook gibi doğrulamalar yapılıyor.

Kullandım memnun kaldım. Kimliği doğrulanmış mı bakın, yorumları okuyun.

@take it away honey, Yolcuların da kimlikleri onaylanıyor, sürücünün böbrek tehlikede değil yani.

Ben şöför olarak kullandım. Arkadaşım yolcu olarak. Çok kullanan kişi var. Bazı yerler mantıklı gelmiyor ama genelde uygun. İstediğin zaman molası var, koltuk rahatlığı var. Sıkıntı yaşayanı duymadım.

Almanya'da geçen ay, burda da geçen sene kullandım değişmediyse fark çok fazlaydı. Mesela orda parayı karttan çekiyo rezerve yaparken ve para çekilmeden sürücü bilgisi gözükmüyor telefon vs. Burada en son ilana girince telefon no kabak gibi ortadaydı biri arasa geliyorum dese adamın da boşluğuna gelip alabilir. Hala varsa neden böyle bi farklılık mevcut anlayamadım. Güvenliği arttırmak için bi kaç önlem almalı firma. Yolculuk boyunca uygulama arkada planda( lokasyonunuz )açık olmalı vs denilebilir.

ben şoför olarak kullandım.Tüm yolcuları gece yarısında evinin önünden aldım.Bence güvenilir bir uygulama.

Hem yolcu oldum hem yolcu aldim. Guvenilir profillerden sec. Gayet guzel uygulama

henüz türkiye'de kullanmadım. ama genel olarak hep memnun kaldım. fakat kimliği doğrulanmış mı ona bakın bir de yorumlara bakın sürücü hakkındaki.

Garanti kapsamında olmayan bi iPod icin gitmiştim. Tamir ücreti çıkarmışlardı.

Bir Ankaralı olarak sorayım, hızlı tren garının yapımı tamamlandı mı ki? Sen normal TCDD'ye geliyor olmayasın?

tcdd garı için altgeçitten Ankaray maltepe durağına yürüyüp onunla gidin.

Hızlı trenle normal gara geliyor arkadaş sanırım, bir ufak karışıklık olmuş.

İki seçenek: metroyla ulus. Oradan Kızılay ve Ankaray'a ücretsiz, alttan aktarma yaparak AŞTİ.

Biraz daha fazla yürüyerek ve bir ufak yokuş çıkarak Tandoğan metro. Oradan aktarmasız doğrudan AŞTİ. Dolmuşları net bilmiyorum, yanlış yönlendirmiş olmayayım.

@Niedy, mobildeyim edit yapamıyorum mecbur floodlayacağım: oradan çok dolaşır çünkü o ara girişi kapattılar hızlı tren garı inşaatı için.

evet arkadaşlar normal gar. eskişehirden yht ile geleceğim için karıştırdım.

en son trenle değil de gündüz gelecekseniz, karşıya geçip seyran-aşti dolmuşlarına binebilirsiniz, gardan aştiye giden tek direkt araç.
belkolar h.alanı-aştiden sonra kızılay ve gar yapıyordu (ama bu hat sık değişiyor son 3 aylık durumu bilmiyorum) ayrıca bileti epey pahalı :)
metro için en yakın durak ulus
ankaray için tandoğan -yeni adıyla anadolu durağı. altgeçit de kapalı.

Götür bir pet shop a ver gitsin

balıkesir'e ilk açıldığında 4-5 sefer yedim, sonra bir anda soğudum. şu an yemem.

bence temiz değil.

Sayamam bro çok fazla. Bir keresinde Osmangazi'ye paketi olmadığı için taksiye koyup göndertmiştik.

Ispartaya ilk acildiginda 4 5 kere anca yemisimdir istisnasiz her seferinde midemi bozunca yemedim daha da. Ankarada yok sanırım ama rihtim falan yeruk severuk.

Bir defa yedim ve beğenmedim, içinde ne var tam anlaşılmıyor, bu da temiz değil algısı uyandırdı bende o yüzden bir daha denemedim.

ankaraya gecen sene açıldı. 20-30 kez yemisimdir. ankara'daki en iyi hatay dürümcü kendisi ama kalite dustu, ilkin daha baskaydi, sanki durumu yagliyorlardi, baya fenaydi. simdi daha insani oldu.

dusununce bir kac bin tane yemisimdir herhalde. Son 3 4 yildir eskisehirde yasamadigimdan sik yiyemiyorum. Ilk yillarimda epey ucuzdu ayranla birlikte 1.25ti galiba ya da 2.25 tam hatirlamiyorum, gunde 2 belki 3 tane yerdik en ucuza halletmek icin, o zamanlar tadi gercekten cok guzeldi. Cussem de ona goreydi tabi. Sonra cok bozdular. Ama ogrenciydik, bile bile yedik.

Editleyemiyorum ama oha diyecekler icin ekliyorum, facebook falan yokken gencler koprubasi donasin ust katinda sosyallesirdi. Donas asla sadece donas degildi.

benim fast food türevleriyle alakam yok (türkiyedeki tüm burger'cılara toplasan 3 kere gitmişimdir) donas hiç yemedim, hatay dürüm belki 7-8 kere yemişimdir toplamda
bu yerlerde hijyeni büyük sorun olarak görmüyorum çünkü ürünler beklemiyor- yeşilliği filan da umarım yıkıyorlardır. Yani malzemede kirlilik odağı oluşacak zaman olmuyordur Ama malzemenin alındığındaki kalitesi nedir bilmiyorum.

Eskişehir'de sayısız kere yemişimdir. şimdi sosunu değiştirdiler eskisi kadar güzel değil ama hala yenilesi. önceki kadar olmasa da hala yiyorum ben. hem ucuz hem doyurucu hem lezzetli.

Bir Eskişehir öğrencisi olarak son bir yılda en azından haftada 1-2 yiyorum.

Bazen mideye oturuyor -mide tamamen boşsa- ama onun dışında bir sıkıntım yok kendisiyle.

2 veya 3 defa yemisimdir sanirim. maksimum 4.

icinden kesilmis tirnak ve sigara izmariti ciktigini gorduk.
6-7 senedir yemiyorum iste

Eskişehirli olduğum halde hiç yemedim.

eskisehir: sonsuz tane yemisimdir lisedeyken. 4- 5 yıldır hiç yemedim.

Valla iyi 18% ile kabul etmis, gider gosteremezse o gelirin 35%i kadar da gelir vergisi odeyecek. Sen bence fisi al, gerisine takilma, vergiyi adama degil devlete oduyorsun oyle dusun adamin bir kari yok.

Bunun kesin manada çözümü yok bence ama şu var en azından farkındasın durumunun o da olumlu bir etki bırakır; şöyle düşün içinde bulunduğun durumda alık-1, mahallenin kaşar esnafı-10 ise, sen şimdi kendini 3-4 gibi görüyorsan farkındalığınla en fazla 6'ya filan çekebilirsin kendini. Ve zaten malesef o tip insanlara yapacak birşey yok, zaten o yüzden bizler işçilerin parasını hep işi bitirdiklerinde veririz. Karaktersiz insanlar bunlar, acı ama gerçek. Yani şu emekçi grubunun içinde ben hak hukuk düşünen çok az insan gördüm. Belki bana öylesi denk gelmiştir. Ama filmlerde sürekli tam tersi konular işlenir, bu da hayatın usül ve esas ilişkisi işte. Alışverişlerinizde gücü elinizde tutabildiğiniz kadar tutun, onlara söz geçiremezsiniz. Fiş istiyoran kapora verirken şu fişi de bi alalım lazım filan diyeceksin. İstediğinin tamamını aldığında paranı vereceksin, sende üste çıkcaksın sen yap kardeşim bende kimin parası kalmış da senin paran kalacak. malı alırken vereceğiz işte filan de. en kötü adamla anlaşamazsın ama kendini de kötü hissetmezsin.

Aaa, ben kayıt dışı çalıştığını bilmiyordum, fişsiz satış yapma konusunda emin misin? Bizim bi akraba da böyleydi, maliye bastı donuna kadar aldılar... derdim, sonra da oturur izlerdim. Dediğin gibi bunlar biraz haklarını bilmemekten geliyor.

Valla hocam yalnız değilsin, senden bi tane daha var. O da benim. Yaş da yakın

entry-nick uyumu bu kadar olur.
@want2die haklı.niye fiş almadan parayı veriyorsun ki?alışveriş sürecinde parayı elinde tuttuğun sürece kukla yaparsın adamı.

sonra niye müreffeh yarınlar şapamıyoruz. hep bu yuzde 18 ler yuzunden.

Taksit sözünden döndükleri an indirim isteyecektin, yoksa cayacaktın. Bunu diyorum gerçi ama geçen 150 peşine anlaştığım ufak bi işte 50 peşin 100 iki taksite dönüverdik, müşteri tam çakal esnaf çıktı. Oluyor öyle.

sen şirket misin fiş fatura alıp yıl sonu gider göstercen? madem öyle almasa idin fişi o anda çark edip tamam abi fiş kalsın diyecektin. bunlar hep tecrübe oluyor. çalışma hayatına 13 yaşında berberde çıraklık yaparak başladım, sırasıyla marangoz pimapende çalıştım ( yaz tatillerinde ). bana en büyük faydası her çesit insanı gördüm tanıdım küçük yaşta fırça yedim azar da yedim yeri geldi 30-40 yaş büyük biri ile aynı mekanda oturduk konuştuk şakalaştık niye anlattım bunları biliyor musun? iletişim kurmayı insanları tanımayı çözmeyi ögrendim. kardeşim hiç çalışmadı hep rahat rahat sıkıntı çekmeden okudu ama aynı senin gibi pazarlık yapmaz ugraşmaz üçe beşe bakmadan fazla fazla vererek işini gördürür.

ilerde çocugun olursa fanus düzeninde yaşatma, yeri geldiginde ezilmeyi ögrensin her yaştan insanlarla iletişim kuracagı yerlerde çalışssın hayat acımasız ve o acımasız yüzüyle yüzleşirse o kadar hayatı tanıyıp tutunacaktır.

9 taksit 1000 lira
nakit 1180 lira asdfsddfsa
bu nasıl alışveriş?

Öncelikle vergi toplamak ve bunun için gerekli tedbirleri almak devletin görevi. Adam eğer fiş vermek istemiyorsa bu onunla devletin arasında bir mesele. Bizler devletin vergi denetçisi de değiliz, polisi de değiliz. Böyle şeyler pek çok insanın başına geliyor, hiçbirimiz kaşarlaşmış esnaf olarak doğmuyoruz, deneyim olarak alıp, bi dahakine daha hazırlıklı olayım diye düşünmeli.

x her yıl yüzde 5 büyüsün
1000x her yıl yüzde 4 büyüsün.

gene yakalar.

x yılda 5/100 x büyür. 2x yılda 8/100 x büyür. yakalayamaz.

yakalar. iki kısma ayırıp da düşüneceksin. birincisi %5 , %4 ten büyüktür yani bu demek oluyor ki fark kapanacaktır(%lik büyüme söz konusu iken). ikinci part ise x ile 2x arasındaki fark. bu fark ne kadar büyükse o kadar geç yakalayacaktır. ama zaten belirtmişsin herhangi bir zaman diye. yani zaman kısıtlamamız yok.
kısacası yakalar.

74. yılda yakalar
ikincisi 1000x olsun o zaman da 723. yılda yakalar.

i.ytimg.com

inançlı biri olarak, kabe'nin bir yerlerinde mutlaka bu orana veya pi sayısına yakın bir şeyler çıkacağı kanaatindeyim. kuzey-güney noktası olmasaydı atıyorum taşlarının eni-boyu olurdu, o olmazsa yerden yüksekliğinin rakımına oranı olurdu, o olmazsa en çok esen rüzgarın karpuzun çapına oranı olurdu vs. tutunacak bir şey ararsak bulması çok kolay.

unuttuğumuz şey tutunacak bir şeye ihtiyacımızın olmadığı.

@icim: öyle de... dünya üzerindeki matematik konum çok daha göze çarpan, çok daha büyük bir olay değil mi? dartta 12nin 12 sini vurmak gibi.

bu da mı gol değil O.o

lolworthy.com

:P

oo altın oran, alırım bi hurma

Tesadüf değil. Kabe'yi yapan Arap paganların ilim, bilim, matematik, geometride ne kadar ileri olduklarının kanıtı.

Hacım, jeodezi bilirsen eğer, bilirsin ki bir kürenin dikdörtgen kağıda dökümünde kenarlara doğru distorşın artar. O video benim izlediğimse, kare kağıda dökülmüş şeyde oran moran kalmaz.
Ha, zamanında ingilizinin koyduğu notasyona göre kabeyi konumlandırsan ne? %5 hatayla kabeyi tutrursan ne?

Kabe islamdan önce de o noktada bulunduğundan muslumanlik super fikrine ulaşamadım.

@quas: iyi de o zamanlar insanlığın kutup noktalarının varlığından haberi yoktu ki. hele ki kabeye uzaklığı bilinmiyordu.

@kargn: hocam 3d dünya modellemesi üzerinden ölçüm yaptım. illaki onda da hata var. kutup noktaları doğal noktalardır. tabiri caizze dünyanın tam tepe noktası. grinviç le alakası yok yani.

@instant: islam dan önce olması ilginç zaten. islam süper dedirtme peşinde değilim. zaten süperse ben desem de demesem de süperdir.

Kabe İslam'dan önce de nasıl oluyor, o kısmı kaçırdım ben. Tüm peygamberlerin zaten İslam'ı tebliğ ettiği kısmını geçiyorum da Bakara suresinde Kabe'nin yapılış öyküsü ve Allah'tan gelen ilahi emirle Hz. İbrahim tarafından yapıldığı net olarak anlatılıyor. Şu basit gerçeği bilmeyip de aklınca espri kasmaya çalışmak nasıl bir kafa yapısı, o kısım muamma.

kuzey/güney yapmışın ya hani, bu seferde güney /kuzey yap bakalım planck sabitini bulursun belki.

Kabe'yi ilk yapan Hz. Adem'dir. Hatta Hz. Havva ile de kabe yaknındaki arafatta buluşmuşlardır.

İlk defa yapılmakla birlikte, kabe pek çok defa yenilenmiştir. Hz. İbrahim ve Peygamberimiz zamanında da yeniden inşa edilmiştir.


.

@del piero o basit gercek senin basit gercegin. Insanlik adem ve havvayla basladi kabeyi de adem yaptı butun peygamberler islami teblig etti diye bir gercegi yok dunyanin, o senin inandığın şey sadece. Dunyanin duz degil yuvarlak olmasi gibi şeyler bunlar tek yönden bakınca bilmek zor.

kabe islam'dan önce de ordaydı diye ilk yazan sensin, ben de ona binaen cevap verdim. islam mükemmel dindir, ona inanmayan toptur demiyorum. islam kelimesini kullanıyorsan, o dinin kutsal kitabından cevap verilmesine o senin gerçeğin diye karşı çıkmak nasıl bir mantıktır. islam'ı veri alıp konuşacaksak tabiki de kuran'a bakarak konuşacaz, kuran olmasa islam nasıl var olacaktı?

Iste islamdan once de oradaydı diyerek islamiyet öncesi verilerle konusmayi ifade etmeye calismistim aslında islami baz almayi degil. Her neyse sonuçta uzun zamandır islamin sembolu.

Her eşcinsel heteroseksüel ilişki yaşamıyor diye bir şey yok ki. Mesela benim dedemin dedesi gaydi belki ama o zaman bunu kendine bile kabul ettiremezdi, evleneyim geçer dedi belki, sonra da sevişeyim bir kadınla geçer belki dedi. İşin bilimsel kısmına girmeden bile çıkıyor bir şeyler.

Eşcinsellik genle mi oluyor orasını bilmiyorum ama bu iş şöyle işler:

Eğer bu arkadaşlar hayatta kalabilmek için heteroseksüel ilişkiye giriyorlarsa, ki çoğu zaman durum budur, genlerinin aktarılmasından daha kolay bir şey mi var? Toplum, hayatta kalabilmek adına bazı kuralları empoze eder bireylere. Çoğu toplumda da bu kurallar o toplumun kültürü nasıl emrediyorsa o şekilde üreme ve topluma katkı yapma üzerine kurulu.

Durum böyle olunca, eğer genetikse dediğin gibi, aktarılmasından normal bir şey yok.

Bunun muhafazakarlar tarafından bu kadar affedilmez ve iğrenç görülmesinin de sebebi bu, toplumun devamlılığını tehdit ediyor.

Edit: Homoseksüel kadın ilişkisinin homoseksüel erkek ilişkisinden yaygın oluşu ya da yaygınmış gibi daha fazla ön planda oluşu kadınların homoseksüel davranışlar göstermesinin kadın rolüyle erkeklerde olduğu kadar çelişmemesi ve onların kişiliklerini veya değer sistemlerini tehdit etmemesinden olur.

Edit 2: Eşcinsellik hayvanlarda da oluyor, sırayla birbirini tatmin etme amacıyla, bazen hiçbir görünür sebep olmadan. Eğer çok merak ediyorsanız onlara bakın.

Eşcinselliğin sadece zevk yönü de yok hayvanlarda. Mesela bizim okuldaki dişi köpeğimiz Toprak bölgeye sahip çıkmak için erkek rolüne büründü 2 yıldır. Etrafındaki veya gelip giden köpeklerle sürekli cinsel ilişki pozisyonu alıp, üstlerine çıkıp gel git yapıyor ortada hiçbir temas veya tatmin olmamasına rağmen ve kesinlikle kimseyi kendi üstüne almıyor. Bu da eşcinsellik ve toplumsal roller arasındaki ilişkiye bir örnek olabilir ama örneğin yerindeliği tartışılır.

Edit 3: altta freetakilir'ın dediği gibi eşcinselliğini keşfedemeyen insanların varlığı da önemli bu soruda tabi.

eşcinsellerin hepsi eşcinsel doğmuyor ki. bence -sayısal bi kanıtım yok ama- çoğu oradan buradan görüyor sonra deniyor. mesela bu olayla lisede tanıştım ben. kızlar sürekli birbirlerini öpüp kucaklarına alırlardı. bu kızlar erkeklere adım atmaya çekinip ilk deneyimlerini bi kızla yaşayınca kızlardan hoşlanırlarmış böyle de bi yazı okudum. ve sosyal medyanında etkisi var. tumblrın yarısı lezbiyen -en kötü bisex- ve -yine sayısal bi kanıtım yok ama- bence kızların lez oluşu erkeklerin gay oluşundan daha fazla. bide filmlerin dizilerin etkisi var. bu ülkede gençlerin -özellikle gençlerin- yarısı -yine sayısal kanıt yok kfjjfkd- türk dizileri izlemiyor yabancı dizi izleyip görüyor bu tarz şeyleri. ve ilk deneyim önemli unutmayın.

çok mal bi yazı oldu ama sana biraz ipucu olur. eşcinseller öyle hissetmiyor sonradan deneyimliyor bazen -ve bence çoğu zaman fkkdjf-

@adramelekhh kopeklerdeki alfa(suru lideri)-beta(suru) olayinin escinsellikle bir alakasi oldugunu sanmiyorum. cunku suru lideri olmak her zaman cinsiyet boy guc vs sarti gerektirmiyor. kasli buyuk bir pitbull surusunun lideri minik bir chihuahua olabiliyor.

bunun disinda eger kopegi belli sekilde kosullandirirsaniz rolunu de degistirmek mumkundur. alfa bir kopegi liderlikten takipcilige dondurebilirsiniz. ve bu surunun lideri bir insan da olabilir. tamamen size kalmis.

ayrica hayvanlarin ureme donemleri vardir ve bu donemlerde "kizisirlar". cinsel birlesmeden zevk alan cok kisitli bir hayvan kitlesi var. sanirim insanlar ve diger primatlar bundan zevk alabiliyor. belki bir kac degisik tur daha olabilir. hangi turler veya baska kac tur var tam olarak emin degilim.

@ya ben lan neyse escinsellik olayina gelirsek ben cok sinirli bilimsel bilgimle bir sekilde psikolojik ve hormonel sebeplerden oldugunu dusunuyorum. bu en nihayetinde cinsel bir yonelimdir uzerine arastirmalar vardir, propagandalar vardir. her neyse.

butun diger cinsel yonelimler gibi belli mekanizmalarin vucutta islemesiyle nasil acikinca yemek dusunuyorsak belli salgilarin da devreye girmesiyle seks dusunuyoruz ya da tam tersi aseksueller var mesela onlar da bu salgilar digerleri gibi calismiyor. onlar da seks dusunmuyorlar.

isin mantik boyutuna gelirsek, insan vucudu organik bir makinedir ve nihai amaci yeni ihtimalleri ureyerek ortaya cikarmaktir. peki escinsellik uremeye izin veriyor mu? dogal yollardan vermiyor. dolayisiyla insan vucudunun dogasina terstir. (bunun yaninda sigara icmek de insan vucudunun dogasina terstir, yine de bir cok insanin umrunda degil. bunlari tartismiyorum. zira insan sanildigi kadar rasyonel degil, daha ziyade irrasyonel bir hayvandir. psikolojik olarak kendi kendini irrasyonel davranislara ikna edebilir.)

bir yandan tip oyle bir ilerledi ki son duyduguma gore 1 kadinin yine kendinden alinan bir hucreden(sanirim bir cesit kok hucredir) sperm uretilebiliyor ve labaratuar ortaminda bir kadin (normal yollara kiyasla) herhangi bir erkege ihtiyac duymadan(ama hala sperm hucresine ihtiyac duyuluyor) hamile kalabiliyormus. bunlara da simdi girmeyelim. zira bunlar da dogal degil yapay durumlar ve uzun vadede sonuclari belli degil, irrasyonel ya da istenmeyen durumlara yol acabilir. akraba evliligi gibi bu yontem de dogacak cocuklari olumsuz etkileyebilir.

irrasyonel olmak da bir ihtimal tabi yine evrimde insanin gelismesi ve aklin/mantigin roluyle ilgili.

ote yandan evrim de mantikli degildir, yani evrimin "kesin bir amaci vardir" diyemeyiz. anladigimiz kadariyla evrim soyle calisiyor ki iyi/kotu/yararli/yararsiz... vs diye dusunup kimseye ayrimcilik etmiyor ya da kimseyi kayirmiyor. yalnizca yeni bir ihtimalin ortaya cikmasi yeterlidir evrimin/evrenin isleyisinde. sonra bu ihtimal evrende tutunmanin bir yolunu bulursa bulur, bulamazsa bulamaz ve bazen yapitaslarina kadar parcalanir, bambaska bir ihtimal bu parcaciklarin bir kismini kullanabilir... olen canlilarin topraga karismasi gibi.

iste insanin egosunu zedeleyen sey de: evrenin/evrimin hicbir seyi umursamamasidir. insan bildigimiz kadariyla(eger varsalar zeki uzaylilar haric) evrende kendini umursayan ve yucelten tek canlidir sanirim. bu yuzden insanlik evrendeki bir toz tanesi kadar onemsiz olmasiyla yuzlesemiyor.

ozete gelirsek: escinsellikle psikolojik ve hormonel sebeplerden insan dogasina/vucudun normal isleyis mantigina aykiri bir ihtimal ortaya cikiyor. (bunun ortaya cikmasinda dogumdan once, dogum sirasinda ya da sonrasinda cesitli sebepleri olabilir.) bu ihtimal ne kadar irrasyonel de olsa evrende tutunursa tutunur. tutunamazsa tutunamaz. sonucta evrim icin yalnizca herhangi baska bir ihtimaldir. burada benim hipotezim: "escinsellik geni" olduguna inanmiyorum. daha ziyade escinselligin, bazi genlerin gorevini yerine getirmemesinden, hormonlarin dogru calismamasindan, psikolojik ve toplumsal bazi durumlardan ve baska dogum oncesi ve sonrasi sebeplerden kaynaklanan bir cesit anormal durumdan meydana gelen kondusyon oldugunu dusunuyorum.

genler uzerine arastirmalar devam ediyordur elbette. ilerleyen zamanda nasil teleskoplar gelistikce uzaklara bakabilir hale geldiysek genleri de daha iyi inceleyebilir hale geldigimizde sanirim bu konularda biraz daha aydinlacagiz. ben yine de hipotezimi rasyonel ve irrasyonel ihtimalleri dusunerek kurdum.

toplum escinselleri yargilarken de bireyler kendi bulundugu sosyolojik, ekonomik, psikolojik... vs konumlarina/durumlarina gore, maruz kaldiklari ideolojilere, propagandalara gore yargiliyorlar.

fakat en nihayetinde bilimsel olmaya calisirsak herhangi bir "neden" bulamayiz. cunku bilim "neden escinseller var?" diye sormaz, "escinsellik nasil ortaya cikiyor?" gibi bir yaklasimdadir. "neden?" sorusu felsefeye aittir. bir cevabi da yoktur. "evren neden var?" bilemedigimiz surece de butun "neden?" sorulari ya inanclar dogrultusunda "guzel sebepler" bulunarak aciklandigi iddia edilecek ya da "nasil?" sorularinin yanitiyla ikame edilecek, yani bilime yonlendirilecektir.

umarim kendimi ifade edebildim : )

uzmanından dinleyelim.

www.youtube.com

@idexo: O örneği eşcinselliğin farklı şekli olarak örnek vermiştim. Bence eşcinsellik örneği o. Eşcinselliği toplumsal rollerden sıyırıp nurture değil sadece nature demek biraz yanlış geliyor bana ama işin bilimsel kısmı hakkında bir bilgim olmadığı için kesin bir iddiada bulunmak istemiyorum. Toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim üzerine etkili şeylerden en önemlisi, belki genetik önemi daha fazlaysa en önemli ikinci etken toplum sonuçta (yani sosyal etkileşim, köpeğin durumundaki gibi, alfalık da bunun en iyi örneklerinden). Sonuçta hayvanlarda ve bizde dahi alfa olayı cinsel davranışı (yönelim hakkında şüpheli olsak bile) doğrudan etkiliyor.

öncelikle eşcinselliğin dnalarla taşındığına dair bir sonuç yok. (bir ara gay genleri hakkında bir şeyler söylendi ama tutarlı sonuçlar alınamadı.) @playing star again'in de dediği gibi, anne karnındaki hormonlarla alakalı bir durum olduğu tahmin ediliyor. bu zamana kadar ulaşılmış en nete yakın sonuç bu. ama kesin değil elbette. yapılan araştırmalara göre, bir anne ne kadar çok erkek çocuk doğurursa üçüncü, dördüncü oğlunun eşcinsel olma ihtimali o kadar artıyor. çünkü anne rahmi erkek çocuğuna karşı bir takım tepkiler vermeye başlıyor. bu araştırmanın sonucu erkeklerin neden eşcinsel olduğunu birazcık olsun açıklayabilirken kadınlar neden eşcinsel olur bunu bir türlü açıklayamıyor.

gelelim hayvanlara, doğada sanılanın aksine eşcinsellik oldukça yaygın. birçok hayvan türünde eşcinseller karşı cinsi sadece bir üreme aracı olarak görüyor. mesela lezbiyen bir martı bir erkek martıyla çiftleşip yavrusunu lezbiyen bir martıyla büyütüyor. aynı lezbiyen martılar arasında birtakım cinsel olaylar dönüyor. veya bir hayvan grubunda terk edilmiş yavrular yine eşcinsel hayvanlar tarafından sahiplenilebiliyor. sahiplenilen yavru eşcinsel veya heteroseksüel olabilir, hiç fark etmez. eşcinsel çift sayesinde o yavru yaşayıp, genlerini devam ettirebiliyor. sonuçta bir şekilde eşcinsel hayvanların neden evrim açısından desteklendiğine dair ufak bir kanıt olarak sunulan bir davranış.

eşcinselliğin avantajlarına dair bir makale okumuştum zamanında, aklımda kalanları yazmaya çalıştım. ama sen evrimagaci'nda doğadaki eşcinselliği aratıp daha birçok örneğe ve neden sonuç ilişkisine ulaşabilirsin. benim yazdıklarıma çok güvenme. kendin de araştır.

evrim ağacını ben de okudum, orada eş cinsel bireylerin dişi çocuklarının doğurganlıkları daha çok oluyor diye bir bulguya rastladıklarından bahsediyordu, bu durum eş cinsellerin soylarının yok olmasını önlüyormuş sanırım.

Genom bir organizma planı değildir, bir gelişim sürecinin tarifidir. Bu da ne idüğü belirsiz bir tanım olan "gen" ile açıklayabileceklerimizin kısıtlı olmasına neden olur.

Benim konuyla ilgili hipotezim, aslında biseksüelliğin radikal bir üreme stratejisi olabileceği. Bir erkek birey, başka bir erkeği rekabetten düşürebilir eşcinsel ilişki sayesinde. Kendi dişiye ilgisini sabit tutarak ama diğer erkekleri dişiden koparacak kadar dişiye rakip kalabilerek üremede avantaj sağlayabilir gibi geliyor.
Bir dişi birey aynı şekilde başka bir dişiye bunu yapabilir, gerçi dişiler için fayda çok olmuyor. Bir erkek harem kurabilir ama dişiler üreme dönemi ve doğurabilinen yavru sayısı ile kısıtlanmış. Gerçi sosyal hiyerarşide hala büyük kazançlar sağlayabilir dişi.

@adramelekhh hmm yani psikolojik ve sosyolojik olarak escinselligin geldigi yerden geliyor gibi mi dusunuyorsun?

fakat escinsellik esasen cinsel bir yonelimken, kopeklerdeki suru isleyisi onlar icin yalnizca toplumsal bir model, bir ihtiyac degil mi?

ve kopeklerdeki durum kosullanmadan kaynaklanmiyor mu? bir kopegin escinsel olmasi bence bambaska bir sey. suru lideri olan bir disi icin "escinseldir" demek dogru olmaz diye dusunuyorum.

cunku dogada bir kurt surusu dusunursen: birey olan kurtlarin hayatta kalmak icin suruye ihtiyaclari var ve surunun de bir alfa tarafindan liderlige ihtiyaci var.

ote yandan bazi hayvanlarda disilerin ustunlugu sozkonusu tabi. ben bunu da escinsellik olarak dusunemiyorum. yine bu sadece bir rol paylasimi ve genellikle evrimsel gelisimlerine uygun sebeplerden oluyor.

bu "alfa disi"lerin de erkeklerin uzerine cikmasi sanirim suruyu kosullamasi icin gerekli. nasil kediyi ensesinden tutuyorsun, kopegi bogazindan tutup yan yatiriyorsun ve sana teslim oluyorsa.


@ruhen hastayim ben "çünkü anne rahmi erkek çocuğuna karşı bir takım tepkiler vermeye başlıyor. bu araştırmanın sonucu erkeklerin neden eşcinsel olduğunu birazcık olsun açıklayabilirken kadınlar neden eşcinsel olur bunu bir türlü açıklayamıyor. "

yazdigini okurken iste tam tersini yapiyor, surekli kiz dogururken dengelemeye calisiyor gibi dusundum. yani erkek dogurdukca kiz dogurmaya calisiyor, kiz dogurdukca erkek dogurmaya calisiyor gibi?

@idexo: Örneklerinde haklısın ama bana yine de cinsel yönelim ve toplumsal roller iç içe gibi geliyor. Mesela kampüslerde lezbiyen çiftler görürsen çoğunluğunda bir tanesinin erkeksi bir rol aldığını görmek mümkün (bunu genellemek ne kadar doğru bilmiyorum ama). Hani şu kısa saçlı, erkek gibi giyinen, erkeksi davranışları olan kızlardan bahsediyorum.

Ama tabi ki eşcinselliği sadece toplumsal rollerin etkisine indirgemem, etkinin doğasından ve öneminden bahsetmek istemiştim.

Bir de ben bizim davranışlarımızı mesela kediyi ensesinden tutunca vereceği tepki tahmin edilebilir olduğu için o tarz davranışlardan farklı görmeyi pek doğru bulmuyorum. Tahmin edilebilirlik ve karmaşıklık boyutundan farklı olmamız bizim toplumumuzun da aynı bu bahsettiğin hayvanlarda olduğu gibi davranışlarla ilerliyor olmadığını göstermiyor bence.

@adramelekhh su yuzden sartlanmadan bahsettim ve primatlarla diger hayvanlar arasindaki farki vurguladim: insanlar ve sanirim diger primatlar ureme amaci disinda zevk ve tatmin icin de seks yapiyorken, diger hayvanlar yalnizca ureme maksadiyla ve ureme donemlerinde birlesiyorlar.

ote yandan insan da hayvandir. sadece diger hayvanlara gore evrimde ileri bir halkadir. tabi bu sebepten daha kompleks sebeplerden, daha cok parametreden bahsedilebilir.

ancak toplumlarin da matriarkal ve patriarkal olarak ayrilabildiginden haberin vardir sanirim. bazi toplumlar babaerkil bazilari anaerkildir. anaerkil toplumlarda annenin statusu yuksektir, sozu gecer. buna dayanarak oyle dusunmustum.

"anaerkil toplumlar escinseldir" diyemeyiz.

bkz: anaerkil toplumlar

edit: www.google.com.tr

linkte matriark sirtlanlari da ornek vereyim. escinsel oldugu icin degil, statusu yuksek oldugu icin uzerine cikiyor diger erkeklerin.

buradan sonra benim bilimim bitiyor : )

direkt alakalı mıu bilmem ama zamanında şöyle bir sorum olmuştu :

www.eksiduyuru.com

eşcinsel birinin "geçer" diye hetero ilişkiye girmesi çok saçma değil mi? hastalık mı bu? ben dünya yanıyor deseler eşcinsel ilişkiye girmem. eşcinseller de karşı cinsle ilişkiye girmemeli madem kalbi duygularla eşcinsel olmuşlar (yersen)

bu eşcinsellerin kendilerini savunma biçimine hastayım. doğada varmış eşcinsellik ondan normalmiş. bu vatandaşlara ensest ve pedofili de doğada var onları da mı yapalım dediğimiz zaman ölü taklidi yapmaları çok başarılı.

eşcinsellikle ilgili kafa yorarken şurdan yola çıkabilirsin, nasıl ki ırk ayrımının yaygın olduğu yıllarda siyahlar köle ve aşağı insan görülüyordu, albinolar şeytan ya da kadınlar akılsız yaratıklardı, bunların insanlığa faydalı olmadığına dair bir sürü hurafe de bulunabilir o zamanlar.

her zaman bilime güvenmeliyiz diyemeyeceğim çünkü bilim de yanlı, az çok sosyal bilimler okuduysan ikili cinsiyet sistemine dayanan heteroseksist toplum düzeninin aslında kimlere yaradığını ve bunun dışında olanların bilim tarafından dışlandığını görürsün, eşcinsellerin üremediği için topluma yararlı olmadığı tezini kısır olanlar, çocuk istemeyenler, anne babasını kaybedenler (makbul aile içinde olmayanlar) ile birlikte düşündüğümüzde karşımızdaki tablonun saçmalığı ortaya çıkıyor.

cinsel yönelimler, 3'le sınırlı değil, çok daha fazlası var, genlerin varlığı yukarıdaki yazılanlar gibi kanıtlanmamış, insan çok daha karmaşık bir yapı. bence bu konuda önyargısız fikirler ve dışlayıcı olmayan bilimsel yorumlar üzerinden gidersen kendini geliştirmiş olursun, diğer türlü yukarıdaki gibi kendi gözlemleri üzerinden genellemeler yapanların dediklerine inanıp, açını daraltırsın, ilber hoca çok kızardı.

en.wikipedia.org

Vücütta beyin dışında pek çok yerde serotonin reseptörleri var.çok ciddi yan etkiler olurdu

cunku amac uzun vadede serotonin salinimini duzenlemek/dengelemek. direkt serotonin verilse hastanin sonsuza dek ilaci kullanmasi gerekirdi heralde. antidepresanlar (ozellikle ssri'lar) ise tedavi edip duzenliyor. uzman degilim.

serotonin vücut tarafından salgılanır, ayrıca serotonin vitamin gibi dışardan alabileceğin bir şey değil, zehirlenirsin.

örneğin ecstasy kullananlarda serotonin normalin kat kat fazlası salgılanır, vücuttaki depoları bitirirsin, reseptörlere zarar verirsin ve vücut kendisini toplayana kadar haftalar geçer.

Bu yüzden dışardan takviye almak veya normaden fazla salgılanmasını sağlamak tedavi değil amaç dışı kullanıma giriyor.

www.kimyasanal.com

Bu yazı beyinde işlerin nasıl yürüdüğünü anlamana yardım eder sanırım.

kimse mukemmel degil. hatta asosyallik avantajin olabilir. aptal saptal sorulari hic cevap verme sonucta hadsiz sorular bunlar. hic cevap verme, iclerinden suna bak konusulmuyor bile deseler bile sikleme. o tipler kendi dunyalarinda her sikime maydanoz olabilecegini dusunurler.

ben 2-3 kez öyle ortamlarda bulundum. kendim bekarım hep yakın akrabalar içindi. hiç öyle sen ne zaman evleniyom ehe mehe diye iğrenç geyikler olmadı. zaten ortamın bi ağırlığı oluyor kız evi naz evi hesabı. illa takım elbise giymene gerek yok. bi gömlek pantolon üstüne varsa bi ceket bitti gitti işte. sıkma kendini damadın heycanını izle asıl sıkıntıyı o yaşıycak kahveler gelince

bence cahil, densiz biriyle olabildigince munakasaya girmemeye calis. sen yorulursun.

kızın ailesinden biri zaten damadın abisine böyle hadsiz sorular soracaksa hiç ciddiye almaya değmez.

Kısmet ya deyip geçeceksin. Kimse kötü amaçla söylemiyor sonuçta.

İki kez kız isteme ortamında bulundum. Hiç kimse kız isteyecek kişiye sen ne zaman evleniyon yeğenim demez. Derlerse zaten kızı vermeyin. Kızı sizden isteyecek kişi sizin muhatabınız. O kişiyle hafif bir samimiyet iyidir. Diğerleri sadece misafir. Zaten o ortamda herkes birbirinin dış görünüşüyle ilgileniyor. Müneccim olmadığı sürece kimse bir bakışta aha asosyal lan bu hareketlere bak demez. Sizli bizli konuş. Pantolon gömlek normal en iyisi. Ceket de varsa tam olur.

Aile büyüğünüz varsa ondan rica edin.

Yoksa havadan sudan konuşursunuz, ciddi cevaplar verin. Eğer daha önce tanışmadılarsa kardeşini tanımaya yönelik sorular sorarlar. Güzelce cevap verirsiniz.

Kahveler gelince de "Allah'ın emri " diye başlayıp istersiniz. Sonra bir yüzük takıp, biraz daha oturup kalkarsınız...


.

İş görüşmesi gibi. Kibar, kısa ve öz. Sulandırmaya gerek yok. Hayırlı kısmet inşallah vb kelimeler kurtarıcı

madem "mecbursun" o zaman bunu eğlenceye çevir derim. bir tiyatro sahnesine çıkmak gibi, rolünü oyna, gözlem yap. soruya gelince; ben o durumlarda şu şablonu kullanıyorum; "bunu, ben dahil, zamanı geldiğinde hep birlikte öğreniriz" :)

abi evlenmeden kız vermeyiz, önce seni evlendirelim muhabbetleri kesin olucak şimdiden hazırlıklı ol ve hayırlısı diyerek geçiştir.

ha bu arada "katalog varsa bakayım" gibi esprili cevaplar da verebilirsin. :)

takım giyilir genellikle bu tür "kız isteme" durumlarında.
"eee ya ben lan neyse, seni ne zaman evlendiriyoruz" gibi sorulara da,
"vallahi kısmet x amca/teyze. hayırlısıyla inaşllah" kabilinden cevaplar verilir.
Sonrasında da olaylar gelişir.

Nuri bilge ceylan'ı biliyor ve seviyorlar. Batılı olsam eski türk filmi izler miydim bilmiyorum. Belli bir dil ve altyazı sorunu da var. Tanıtım vs ve etki çok az. İran sinemasının son dönemi çok daha iyi bizden.

Artı dizi olarak bakarsak latin amerika falan baya baya fatmagülün suçu ne, aşkı memnu, süleyman, gümüş vs izliyor facebook fanları falan var onbinlerce beğenili. Şili aşkı memnu sayfasına denk gelmiştim geçen mesela. 15bin likelı bi sayfa. Yorumları çeviri ile okuyorum ne diyorlar diye. Bayılıyorlae ölüyorlar. Bi yorumda türk bayrağı profilli bi şilili görmüştüm hatta. Büyük ihtimal patlayan bi bombadan sonra fransa bayrağı gibi yapmış. İşte aslında ne kadar önemli bir ülke için ama malesef gereken önem tam verilmiyor sinema konusunda.

olmaz. mümkün olduğunca kaliteli en azından 80+ verimlilerden almaya bak. sen yüksek psu lu aldın diye çok elektrik yakmaz zaten. kalitesiz psu daha çok elektrik yakar.

hocam umarım anlatabildim derdimi. 400w çeken sisteme 600w yerine 750w bağlamak istiyorum. pc yi yakmasın? cahilim bu konuda özür...

Eksik başlarsan yanar. İstersen 1000w tak

güç kaynağının üzerinden yazar zaten maksimum kullanacağı gücü.tam verimde çalışması gerekmaz.yüksek alırsan sıkıntı olmaz yani.

watt değerine değil de markasına dikkar et. üzerinde yazan değer, psu o değeri verecek demek değildir. markasız çin malı ise zaten vermez. fsp oldukça iyidir mesela.

Kardes ttnet kesin haklidir. Ben olsam ugrasmazdim.

Muhtemelen 16mbite kadar olan pakettesin. 16ya kadar diyolar zaten :)

Kazanamazsin

Gunduz saatlerinde ev hanimlari, issizler, tatildekiler yogunlukta.

Aksam saatlerinde isten cikan beyaz yakalilar, plaza insanlari, egitim ve kultur duzeyi daha yuksek kisiler yogunlukta.

Gece ise troller, asiklar, ogrenciler, issizler goruyorum.

Benim gibi isyerinden girenler de gunduz aktif.

öyle bir şey varsa bile şu an için türkiye'de bir yaptırımı olmaz diye düşünüyorum.

korsan yazılımı crackleyince neler olduğunu kullanıcıların bilebilmesi bence henüz erişilememiş bir seviye. yaptırımı olur mu olmaz mı konusunda rahat ol.herkes her şeyin farkında.

Windows yüklemeden önceki sözleşme ekranında türkçe olarak tüm detaylarıyla yer alıyor.

Adobe'dan örnek vermem gerekirse, eğer ajans statüsünde bir şirket iseniz adobe polis memurlarıyla düzenli olarak bu tarz işletmeleri ziyaret edip lisanssız kullanım aramaları gerçekleştiriyor, bulduğunda ise öpüyor. Mmhh <3

Bu dusmanlik haberlerini hangi dilde okudun? Kaynaklarindan ornek mumkunse link de verir misin?

4-agustos-2016-new-york-timesin-turkiye-yazisi:

eksisozluk.com

avusturya başbakanının türkiye-ab müzakereleri dursun demeci:

www.hurriyet.com.tr

ab de havaalanlarından birinde türkiye ye gitmek erdoğan a para kazandırmaktır yazısı:

utancgunlugu.com

isveç in darbe ile ilişkili olabilecekleri iade etmeyeceğiz demesi:

www.sozcu.com.tr

türkiye suriye gibi olacak diyen bir gazete:

t24.com.tr

daha gelmiyor aklıma.

1) Dusman olsa duramazsin. Ertesi gune kalmaz en basitinden ekonomin coker.
2) Ulkede muthis ohal var.

Olaylarin ciddiyetinin farkinda degilsiniz sanirim. Devlet yeniden yapilaniyor. Kim atildi, niye atildi, kim atilacak, kim gelecek, nasil gelecek, ulkeyi kim yonetiyor bunlar hakkinda bilginiz yok. Haber alabileceginiz kaynak yok. Ulkenin tum kurumlari dokuluyor. Sizin haklarinizi koruyacak kimse yok. Basiniza bir sey gelse cozumu yok. Istenmeyen yerlere dokunan gazeteciler hala acikca darp ve tehdit ediliyor. Can guvenliginiz yok. Nasil normal bir durumda oldugunuzu dusunuyorsunuz?

yaw he he . Dünyanın başka işi gücü yok sana düşman olacak zaten. eğer gerçekten düşman olsalar yarın ekonomi çöker. Sadece natodan atmaları bile ülkeyi çok kötü hale getirir.

Brk37, dis ticaret istatistiklerini incelemekle baslayin.

Dusmanlik ve elestiriyi karistiriyorsunuz.

Ben bu haberleri yazilan dilde okumani oneririm. Bunlarin icinde cevirinin orijinalini de veren yalnizca iki kaynak var. Eksi sozluk zaten bilgi kaynagi degil (artik).

Bir de Isvec'in seninle ne derdi olsun! Bunlar nefret uyandirarak insanlarin ekonomi saglik egitimle ilgili asil sorunlarini unutmalarini saglayan Turk kokenli ya da Avrupa kokenli yozlasmis politikacilarin uydurmalari. Ulkede para biter tum Turkleri Turkiye'ye geri gonderin diye aciklama yapilir. Dolar 3 lirayi gecer, etnik bir halkla ilgili nefret soylemleri gelistirir bir politikaci.

Kahvehane muhabbetine gerek yok. Abd ve Ab ile hala Nato araciligiyla muttefigiz. Dusmanlik bambaska bir sey, neredeyse bunun tam tersi. Bu ittifaktan cikmaya ne siyasi, ne askeri, ne de ekonomik gucu var Turkiyenin. Olayin ciddiyetini anlayabilen biri, disarida dusman aramak yerine dikkati iceride hukuku tesis etmeye ve sorumlulari duzgunce ortaya koymaya yonlendirir.

Devletlerin düşmanı ya da dostu olmaz, çıkarları olur.

muhtemel psudur.aynı şeyi yaşamıştım. gecici bir tane psu bulamaz mısın. tak dene hemen.

alfabetik sırayla arayıp elma ile başlayan başlığa gelebilirsin. tam istediğin gibi olmayabilir yalnız.

zaten 20 sayfadan fazla göstermiyor. benimki 20. sayfadan sonra.

(ara: nın ölmesi)

bayağıdır var o olay. evet okunması neredeyse imkansız dışarıdan. kız arkadaşın varsa her türlü okur ona çare yok.

en kısa şöyle özetleyeyim:

eskiden 2 insan (2 whatsapp uygulaması) birbirine türkçe mektuplar gönderiyordu, posta dağıtım ağındaki herhangi bir insan zarfları açıp içini okuyabiliyordu.

artık bu 2 insan kimsenin bilmediği bir dilde yazışıyorlar, zarfı açan bir bok anlamıyor. anlaması için whatsapp'ın bu iki insanın aralarındaki dili açıkllaması gerek. oturup o dili "sökmeye" çalışması da zibilyon yıl sürüyor falan.

FBI-Apple kapışması da evet buna benzer bir şeydi. FBI "bize tüm kapıları açan anahtar ver" dedi, Apple da "oldu amk peki sizi kim denetleyecek" dedi, ki sağlam direttiler helal olsun. Sonra FBI "neyse biz hallettik zaten siktirgit" dedi ama şahsen inanmıyorum.

sayın hocalarım. darbecilerin de watsapı tercih etme sebebi bu mudur?

bir de operatör okuyamaz mı acaba mesajları?

evet, önemsiz ve gereksiziz. kahvede çay içiyodum yan masada okey oynuyolar aa darbe olmuş la diye tv'ye bakıp okeyine döndü millet, biz de masadakiler birbirimize aa darbe olmuş nası lan falan diyip duruma dair senaryolarımız anlattık ama nihayetinde hiçbir şey bilmiyoduk ve öğrenmemiz de mümkün değildi.

evet kimsenin skinde değiliz.

Şu ortamda fikirlerini belirtmenin sana ya da memlekete katacağı bir şey yok. Herkesin fikri zaten sabit.

vicdanı olan her insan karşıdır zaten

13 yıllık hükümetin hiçbir ferdini en büyük günahım kadar bile sevmem.
ama darbe olacağına, bunlar olsun daha iyi.

AKP'yi, dikta ettiklerini, kullandıklarını, kadrosunu, seçmenini, yandaş başının vs. hiç ama hiç sevmiyorum. Fakat tabii ki en kötü demokrasi, askeri darbeden iyidir. Ayrıca eylem değil de fail konusuna geleceksek, bırak darbeyi, pasifist sivil kalkışma düzenlese bile yanında durmam cemaat gibi bir örgütün. "Beterin, beteri vardır"daki "beteri" onlar işte.

Konuya gelirsek; AKP'yi veya AKP'nin ve kurumların darbe sonrası yaptıklarını eleştiriyorum diye beni darbeci ilan eden çomarların fikri çok da bir şey ifade etmiyor benim için. Hükümet de beni darbeci sanıp fişlemediği ya da gözaltına alıp işkence yapmadığı sürece de kimin ne düşündüğü umrumda değil.

Biz yıllardır FETO'ya laf eder ve yaptıklarını söylerken, FETO'yla bir olan ve bizi hain ilan edenler şimdi "neden bir şey demiyorsun?" diyor. Muhatap olmaya değmez.

(bkz: 21 temmuz 2016 t.c. cumhurbaşkanlığı'na mektubum)

eksisozluk.com


ekşideki başlığına gir. googleda incelemeleri oku.

rutin hayatın, kuralların gerektirdiğini yapmanın, köle gibi yaşamanın insanın yaşamını anlamsızlaştırması, benliğini yok etmesi ve varlığını önemsizleştirmesini böcekleşmekle sembolize ediyor kafka.

eskiden ailesinin işine yaramak dışında kendi için hiçbir sıfatı olmayan, belki de bu yüzden kendini sevemeyen, yaşamını benimseyemeyen insanın evvela kendisinin kendini bir böcek gibi algılaması; bir dönüşüm, söz konusu yaşam tarzı yüzünden gerçekleşmekteyken kişinin buna kendisinin ad koyarak dönüşümü finalize etmesi durumu.

artık bir işe yaramadığı için hiçbir özelliği kalmayan samsa'yı yük olarak görmeye başlayan ailenin samsa'yı reddetmesi ile varlığın teyidine dair son bir umut varsa belki de bunun yok olması: amaçsızlığın, anlamsızlığın yok olmayı getirmesi.

okuduğum zaman bunları düşünmüştüm. ayrıca lisede kitap kulübündeyken okuduğum bir kitaptı ve orada -ki en sevdiğimdi kendisi- ingilizce öğretmenimiz "why, don't you know why he throws those apples? oh my- we have a saying in English: apple of my eye, a phrase often used for one's children, sons, especially" diyerek manzarayı evladın reddi olarak gördüğünü anlatmıştı. şimdi ingilizcede böyle diye almancada da mı böyle bilmiyorum ama eklemek istedim.

www.kafka.uni-bonn.de

@godos, almanca texti ingilizce dil oyunlariyla aciklamak da iyi kafaymis.

neyse, @ya ben lan, www.sparknotes.com

ya cok mükemmel kitap da, anlamadan okumussun. nasil böcege dönüstügünü niye yazmamis demek, kitabi anlamamak demek. hos, türkcesinden ben de pek bir sey anlamamistim, almancasi gercekten cok farkli. can yayinlariyla bordo siyah iyiydi tercümede, cok korkunc tercümeler de gördüm.

denecek cok sey var ama burda uzun uzun anlatamam, sparknotes iyidir candir ama,öneririm.

@wiillii: bence de saçma. ancak hıristiyanlıktan falan gelen bilmediğim bir halt varsa belki iki dilde ortak bir deyim vardır diye düşündüm. tanrı bahçesinden adem'i elmayı yedi diye atıyor ya, adem de oğlu gibi, belki incilde cezalandırılmakla ilgili böyle bir deyim vardır falan demiştim. (ortak kültür olmasa da pot calling kettle black mesela bizde de var)

bizim hoca severdi öyle şeyler yapmayı. yaşlıydı biraz. sembol hastasıydı. bir kere başka bir kitap üzerine ders sonrası yanına gidip de sormuştum.

- sizin bu düşündüklerinizden bazılarını, semboller hakkındaki açıklamalarınızı, yazarın kendisi de düşünmüş müdür, yazarken?

*gözleri arka çaprazımdaki masaya dalmış halde başını iki yana sallar, sonra gözler bende fikslenir, eli omzuma gider*

- good for you, kid, good for you. *tipik hafif gülümsemesi, lafını bitirirken o gülümsemeyle masadaki eşyalarını koltuk altına alır ve gider*

hayal kırıklığına uğramıştım. hoca bizi trollüyo lan kendisi yazarcılık yapıyor diye. ama iyi ki de yapmış, çok iyi bir herifti.

legal olarak kullanilan keyi internete sizdiran bir program olmus olabilir. key recovery key finder vs uygulamalar, crackli seylerde inanilmaz zor degil.

korsan degilse, gir sendeki lisansi. olmadi help ile iletisime gec, bu lisans benim, su tarihte alinmis, su tarihte aktive edilmis vs diye. yok ama o key düstüyse, birden cok kullanicisi varsa, sikinti.

özellikle eski windowslar icin söylüyorum, xp ile düzenliye yakin yasadim bu sorunu, oysa bildigin orjinal kullaniyordum, kutusu, etiketi, orjinal cdsi vs mevcuttu.updateten update'e arada black liste takiliyordum. sonra düzeltiyorduk. olasi.

trendeki salınım sağa sola şeklinde olur. hamağı salınımı göze alarak bağlayacak olursan koridora paralel şekilde asman gerek. cam kenarında masa olduğunu düşünürsek kapıya yakın kapıyı kapatır şekilde asılması tek seçenek. bu da giriş çıkışı kapatacak. zor gibi.

alışmak en iyi çözüm, zaten uykun gelince sallantıyı pek sallamayacaksın.

Sallanti besikteymis gibi hissettiriyor ve dunyanin en guzel uykusunu uyuyorsun.

Eger tcdd ise yataklar asiri rahat ve her sey tertemiz

uykuya dalamayacağını düşünüyorsan uyku, alerji ilacı tarzı bişey alabilirsin belki daha rahat uyutur ve sallantı da beşik etkisi yapar tatlı tatlı mayışırsın

Trene binmeyeli uzun zaman oldu ama Çok çok eskiden tren hareket ederken uyur, durunca uyanırdım. Sallantı etkilemez, ritmik teker sesi ninni gibi gelirdi.

cep kanyağı bunun için var.

çoğu yalan dolan işler
bazısı sayfa açıyor milyon üyesi olup reklam alıyor onlar para kazanıyor
ama gel sen bana para ver ben onu ikiye katlayıp sana vereyim gibi bir olay yok

sakın bulaşma, sözde şikeli maç satıyorlar. daha önce de konuştuk burda bunları. düşünmen gereken tek şey şikeli maç bilen adamların niye 50 tl ye maç satmaya çalıştığı olsun.

sağ ol kardeş çok moral verdin.

Rahat ol kanka,kelepir aldigina inandiktan sonra koltugun yayi yatarken kicina batsa ,ne guzel akupunkturlu koltuk yapmislar diye sevinecek bir kardes o.cok canini sikarsa bulusur doveriz adami takma kafana.

Ekşisin abi nolcak. Nerden belli senin esyalardan kaptigi hastaligi hasta olsa bile. Onu ispatlamakla mi ugrascak adam. Dunya uzerinde boyle bir vaka 1 kere bile yasanmamistir. Ayrıca eşyadan ne hastalik kapabilir ki maksimum. Fazla kuruntu yapiyorsun evet. Gafayi yemissin gibi.

arkadaşlar hasta olmak ayıp değil malumunuz. baya baya okb liyim ben lan.

@duptıs, buff: eyvallah reisler :)

bütün yorumlara ayrı ayrı gülmekle birlikte:

hiçbir şey olmaz içinizi rahat tutun. öyle bir şey düşünse almaz zaten adam. içinizi rahat tutun. rahat olun.
içinizi rahat tutun demiş miydim?

bu arada sülalede okb olan birden fazla kişi var. hem kendi hayatlarını hem de birlikte yaşadıkları insanların hayatlarını cehenneme çevirebiliyorlar bazen. tez zamanda önleminizi alın, tedaviye başlayın daha fazla ilerlemeden

yahu ben de birkaç ay öncesine kadar siz normal insanlar gibi :P... normal bir insandım yani.

oldu işte ne bileyim. birden değil de zamanla arta arta bu seviyeye geldi. gidicem doktora. hakikaten zehir ediyor.

Tamam da obsesif olan sensin, çekyatı satacağın adam obsesif değil ki. Obsesif olmadığı için de çekyattan hastalık kapacağını düşünmez. Neden böyle bir şey düşündün? Senin sorunun aynı zamanda kötü bir şey olacak korkusu. Bu da paranoya demek. Yani sende anksiyete bozukluğu da olabilir. Doktora git mutlaka. Temiz bir bezle çekyatları silebilirsin. İleride aklına gelirse nasıl olsa silmiştim deyip kendini rahat hissedersin.

siz daha başındasınız küçük dozlarla ve tedaviyle düzelebilirsiniz. teyzem eve gelen insanların peşinde gezip dokundukları şeyleri düzeltiyordu bir ara. saçını bağladığı zaman on kere tam ortadan olmuş diye kontrol ediyordu. aman diyim üzerine düşün problemin

aldığı 2. el eşyadan hastalık kapma ihtimalinin düşüklüğü bir yana, bundan dolayı seninle uğraşma ihtimali hiç yok.. gönül rahatlığıyla satabilirsin. ayrıca sen sağlıklıysan zaten sıkıntı yok ne bulaşacak ki? ayrıca eşya alan kişinin sorumluluğundadır onun temizliği vs.. zor durum, kolay gelsin.. okb herkeste var, üstüne gitmek işe yarayabiliyor. bilinçle, telkinle yavaş yavaş seviyesini azaltabilir, daha rahat, daha güzel bir hayat yaşayabilirsin... kolay gelsin...

sağ ol jeanluc. :)

bu şekilde geri gelebilecek bir insan oldugunu sanmıyorum.

kimseye net konusmam ama merak etme yüzde yüz böyle bir ihtimalle gelmez

ek: Allah sifa versin, hastalıga pes etme savaş o degil sensin vucudunun kralı

Sen sağlıklıysan sattığın eşyadan sorun olmaz. İkinci el eşya sağlıksız bir şeydir bu sizin durumunuzdan değil mantıklı olduğunuzdan düşündüğünüz bir şeydir.

kastetttiğim o değil hocam.

www.youtube.com

bunun gibi.

sanki paintle resim yapılmış gibi:

i.ytimg.com

eski dos oyunları gibi.

daha tanım bulamadım.

bu bir hata değil sanki, ekran kartının özelliklerine göre oyunun grafik özellikleri düşürülmüş gibi...

düşük çözünürlükten pikseller belli olmuş. ekran kartının dandikliği veya ayarının bozuk olması gibi geldi bana da.

hocam ekran kartı hd 7850 yazılımlar güncel ayarlar maksimum. yani oyuna göre çok iyi ekran kartı. çözemedik sorunu.

monitör ne diyor buna?

ekran kartının kullandığı bir yazılım var. ordaki programdan ayarları düşürdüyseniz oyuna girdiğiniz an ayarlar yükseltseniz bile grafikleri düşürecektir. o ayarları kontrol edin. amd catalyst control center yapıyordur büyük olasılıkla.

monitör full hd kontrast oranı iyi falan...

vs228 h asus monitör.

başka oyunlarda olmuyor.

oyun ayarlarına bakmaktan başka seçenek kalmamış o zaman. o da full mü?

texture quality'den ötürü. eski oyunlarda genelde düşük çözünürlüklü kaplama(texture)'lar kullanıldığı için böyle oluyo. kimi oyunların yüksek çözünürlüklü kaplama modları(3. parti eklenti) oluyo o şekilde orjinalinden daha iyi gözükebiliyolar.
(örn: mods.confrerie-des-traducteurs.fr )

ama resimdeki kaplamalarla istediğin görsellerdeki kaplamalar aynı bence sadece yakından çirkin gözüküyo.

sorunun ingilizce adını bulursam belki aratır, bulurum. görüntü sorunu yazınca bir yığın şey çıkıyor. nokta atışını nasıl yapabilirim?

haa şimdi çaktım bu oyun eski hakkaten gta 3 galiba? bunda istesen de hd görüntü alamazsın. oyunun cürümü bu kadar. pacman oynuyor gibi düşün. ya da super mario. ne kadar net olabilirse o kadar net.

hocam oyun 1920 x 1080 yi destekliyor. verdiğim linkteki görüntü daha kaliteli mesela. çözünürlükte bir sıkıntı yok aslında ama her şey sulu boyayla boyanmış gibi. alaca bulaca.

oyun crackliyse crack bozuk olabilir. daha once basima geldi ondan diyorum

orijinal steam.

dostlar sorunu çözdüm.

ben bu ayarlara girmiştim ama bu seçeneği bulamadım. videoyu tekrardan izleyince girdim, oldu.

www.youtube.com

çok sağ olun.