Benim arkadaşım orda çalışıyor. Bir arada gibi görünen, oysa sadece masraf ortağı 4 avukattan oluşuyorlar(ikms her bir "masraf" ortağının soyadının ilk harfi)
siz hangisinden teklif aldınız? ona göre daha ayrıntılı yorum yapabilirim. isim vermek istemezseniz sadece ikms'nin hangi harfi oldugunu da belirtebilirsiniz. :)
bu arada kurumsallık falan boşuna beklemeyin. hayal kırıklığı yaşarsınız.

dostum bu kadar awukat olunca acaba banka takipleri mi war die düşündüm.direkt ikms die aradılar bi sorar msn sana zahmet banka takipleri yapılıyormuş mu kim için eleman aranıyormuş ortam nasıl en azından

2-3 ay kadar önce beni de aramışlardı, sanırım gülşahdı arayan kızın adı, stajyer avukat arıyorlarmış... telefonda inatla ne tür davalara bakıyorsunuz diye 3-4 kere sormama rağmen kesin bir cevap verememişti, ben de gitmemiştim görüşmeye, şimdi nişantaşında ufak bir büroda çalışıyorum...
eğer stajyersen ve bir süre sonra kendi büronu açmayı falan düşünüyorsan, büyük büroları önermem sana, ufak bir yer bul ve her işle ilgilen, bir şeyler öğrenmeye çalış.
ama kendi büromu açmayacağım, avukat olduktan sonra, staj yaptığım yerde çalışmaya devam ederim diyorsan da, büyük bürolar idealdir..

bir de anladığım kadarıyla, çok sık stajyer değiştiriyorlar, ya da sürekli yeni stajyerler işe alıp büyüyorlar. bu icra yoğunluklu bir büro oldukları anlamına gelebilir.

hakkaten kendi ofisimi açmayı düşünüyorum ama daha cok war acmaya orta çaplı bi yerdeyim ama huzur bulamıyorum.ben de temkinli yaklaşıyorum açıkçası sen nerdesin üstad

yok banka takipleri falan yapmıyorlar. yani en azından arkadasımın bağlı olduğu avukat yapmıyor. şirketler ve sözleşme hukuku ile ilgileniyorlar yalnızca. ingilizce önemli mesela o avukat için.

bir görüşmeye git, ne kaybedersin ki. böylece öğrenmiş olursun hangi ortak arıyor seni falan diye. ardından daha sağlıklı yorumlar yapabiliriz. ;)

not: lütfen bir avukat olarak, gayrıresmi hayatında dahi 16 yaş teenager yazım dilini kullanma. ilk gördüğümde cevap veresim gelmedi sırf bu yazım yüzünden valla billa. :)

philips xenium serilerine bakabilirsiniz.

aklınızda fikir oluşsun diye şu 3 tele bakın isterseniz.

www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com
www.hepsiburada.com

hem hoş görünümlü hem kullanışlılar fakat şarj konusunda pek bilgim yok. ama aşağıdaki philips 20 gün gidiyor.

www.hepsiburada.com

Sony Ericsson T700 4-5 gun arasi 380 lira (boyut: 104 x 48 x 10 mm )
sony ericsson c510 3-5 gun arasi 385 lira (boyut: 107 x 47 x 12.5 mm )
lg cm200 3-4 gun arasi 250 lira ( 106 x 48 x 14.4 mm )
Samsung B2100 Niagara 4-6 gun arasi 300 lira ( 113 x 48.9 x 17.4 mm )
Nokia 6303 Classic 4-6 gun arasi 330 lira ( 108.8 x 46.2 x 11.7 mm )

belirtilen sarj sureleri forumlarda yazanlar. net bir sey soylemek mumkun degil o konuda zaten. herkesin kullanimi farklilasiyor. kimisi 10 gun gitti bile diyor :)

@wallace verdigin linklerdeki urunlerden en uzun sarji gideni 2 bilemedin 3 gun gider. 20 gun gider dedigin urunu dandik hepsiburada yorumlarinda bile 2 gun sarji gidiyor demisler.

philips xenium sarj konusunda asmistir, evet.

@entrapmen aynı telefonu ev arkadaşım kullanıyor o yüzden demiştim. Zaten senin de dediğin gibi kullanımdan kullanıma çok fark ediyor.

teşekkürler bakacağım sony ericsson'lar philips xenium ve 6303 arasında biraz araştırma yapayım.

ben samsung sgh-b130s modelini kullanıyorum:

1) 60-70 lira
2) Haftada bir, en fazla iki defa şarj ediyorum.
3) Küçücük ve ince.

Bunun bir üst modeli de var, sanırım 30-40 lira farkediyor, onun kamerası da var.

Bir bakın isterseniz.

Bilgisayar gayet iyi gozukuyor, ekrani da ufak degil hani. Ara sira kacirdigi dizileri ya da devamli takip ettigi dizileri cok rahat izler. Fakat gunde birkac saatini youtubeda gecirirse o 4GB kota yetmez tabi :)

Bu arada, onceki duyuruda gordugum uzere, mikrofonla da rahatlikla konusabilirsiniz. Ayrica bilgisayari aldiktan sonra netlimiter kurup gunde ne kadar trafik kullandigini inceleyerek, ornegin gunde 150MB ise (ki bu yanilmiyorsam birkac youtube videosu degerinde) biraz azaltmasini, 100MB a inecek duzeyde olmasini tembihleyebilirsiniz.

çok teşekkürler arkadaşlar, cidden cevaplarınız altın değerinde benim için!

diziden kastım, oturup benim gibi 2 günde dexterın bir sezonunu bitirmek değil. atıyorum, bir çarşamba misafir geldi, yaprak dökümü'nü kaçırdı, ertesi gün fırsat bulduğunda izleyebilsin. yani maksimum haftada 2 dizi diye standartlayalım mesela. yanında msn ya da skype, biraz gazete karıştırmaca, çok az da aklıma şu an gelmeyen ne bileyim pasta tarifi gibi şeyler sunan kadın forumlarında falan dolaşsa yeter ona. ama 4GB bunların hepsine izin verir mi işte?

mesajlarınızdan anladığım kadarıyla 4GB'yi geçmez görünüyor. Ha, bir de şu netlimiter süper bir şey görünüyor, bir araştırayım, kolay bir şey ise yükleyip kendi kontrolünü kendi kurmasını sağlayayım. 3G bu ne de olsa, 69 yerine 690 tl faturayla karşılaşmayayım sonra..

haftada iki dizi, 2-3 saat skype vs, 4GB bunlara yeterli zaten. 4096/30 -> gunde 136MB'i gecmedigi surece bir sorun yok. ha hafta sonlari kullanmaz hafta ici 150mb vs kullanir o ayri tabi. bu arada bilgisayari bir gosterin, 1-2 web sitesine girsin, ekran ona yeterince buyukmu anlarsiniz.

geniş kapsamlı bir tedavi istiyorsan önce git 250- 300 lira ver özel sağlık sigortası yaptır/ kapsasa da kapsamasa da mesela yapıkredi fln. sonra göztepe dentistanbul a git oradan bora korkut u bul;) olmadı bana mesaj at

"özel yeni ataşehir agız ve diş saglıgı poliklinigi"ni tavsiye ederim ataşehirde. telefon numarası: 466 60 64
Benim doktorum Dt. Feray Akçınar. Oldukça da memnunum kendisinden, eğer gitmeyi düşünürseniz ondan randevu alın derim. hafta içi geç saate kadar çalışıyor, cumartesileri de çalışıyor.
geçmiş olsun.

tesadüf müdür bilmiyorum ama aynı şey bu sabah bana da oldu. 289 adet e-maili indirmeye çalışınca ve indirdiği ilk 10 mail eskiler olunca paniğe kapıldım.
Hemen gönder/al işlemini iptal edip kapattım kendisini (microsoft office outlook kullanıyorum). sonra web-mailden hesabıma girip ordaki bütün mailleri sildim. böylece outlook'u açtığımda indirebileceği bir şey kalmamış oldu.

sorunuza gelince: evet deli sanırım. ne yaptığını bilmeyen şuursuzun teki!

her ay bis e o kadar para dökmek çok da mantıklı gelmiyor bana.

en güzeli aralarında iphone. sornasında ise e72. e 72 e71 den 979357345 kat daha iyi, çok daha hızlı, kamerası daha iyi, bu ortasındaki navigaasyon tuşu böle dokunmatik falan, süper bence.. sonrasında bold ve e71 derim ben. ama iphone en iyisi yae :/

BBlerde eğer aylık en az 30 tl para ödeyerek BIS (Blackberry Internet Services) almazsan o BB herhangi bir telefon haline gelir. Ama iphone öyle mi ya..

Yine de nasılsa alacağım diyorsan, telefon alma amacına göre tercih yapmalısın. iş için kullancaksan ve sana her mail geldiğinde sms gelmiş gibi bildirim almak istiyorsan BB. Ama daha çok eğlence amaçlı seviyorsan telefonları iphone.

imza:
BB'sini satıp yerie ipodtouch alan duyurucu.

benzer özelliklerde samsung b7320'de alabilirsin.

aynı kararsızlık içerisindeyken en son e72'de karar kılıp aldım, son derece memnunum. internette bb ile e72 karşılaştırmalarına bakmıştım almadan önce, e72 hep galip geliyordu.

çok hızlı bir telefon, optik navikey'i gayet kullanışlı. şarjı iyi gidiyor, ses kalitesi mükemmel. tuşları da klasik tipteki tuşlardan sonra acayip iyi geldi, dokunmatik ekrandan hiç hoşlanmadığım için bunu tercih etmiştim, isabetli bir seçimmiş. kamerası da gayet güzel çekim yapıyor. gps'ini de denedim. email geldiği zaman hemen bildiriyor. kısacası ben çok sevdim bunu. diğerleriyle karşılaştırma yapamayacağım ama en azından telefonla ilgili bunları söyleyebilirim.

kalorisini bilmiyorum ama yulaflı şeyler (kurabiye vb.) çok tok tutuyor. imkanınız varsa öğlen yulaf ezmesi yapın (hazır bulunuyor), hem sıcak birşey yemiş olursunuz hem de akşama kadar götürür.

Aksine, metobolizmayı hareketli tutabilmek için 6 öğün yemek yenmesi gerektiği ve bu nedenle özellikle ana öğünlerin (kahvaltı+öğle yemeği+akşam yemeği) atlanmaması gerektiği herkes tarafından şiddetle tavsiye edilir. Atlamaya kalkışmayın, dengeli besleneilmek adına, sebze, yoğurt, ekmek hepsinden yiyin.

ara öğünlerde kalorileri sıfıra yakın sayılan salatalık, domates, marul tarzı şeyler tüketebilirsiniz.

ekmek ve turevlerınden uzak dur, pilav makarna vs vs. corba vardır oglen buyuk ihtimal. corba + az yemek + salata seklinde dene. tatlı yıne pek yeme. fln fln. kahvaltı muhım tabi.

Bir arkadaşım çok yavaş yemek yiyerek başarırdı bunu. Ben pek denemediğim için bilmiyorum işe yarar mı ama 1 tabak yemeği yarım saat bi' saatte yerdi. Askerî okuldan okumuştu, orada mecburen hızlı yiyormuş. Sonra kendini iyice yavaş yemeye alıştırmıştı.

Pirinc Portlegi

(bkz: Haşlanmış yumurta).

daha yeni belgeselini izledim hehe. deneklere sabahleyin birebir aynı kaloride ama biri protein ağırlıklı biri karbonhidrat ağırlıklı kahvaltı verdiler. saldılar denekleri inşaatta çalışmaya. karbonhidrat yiyenler hemen acıktı içleri kazındı. protein yiyenler bana mısın demedi saatlerce.

bir de öğle yemeğinde deney yaptılar. yemekten evvel kıvamlıca bir çorba içen grup yine çok geç acıktı. yemekle beraber de su içirdiler adamlara. demek ki tok tutuyor bunlar.

ipod nano 5th gen.
sozluk.sourtimes.org

ipod touch almanızı öneririm. iphone'un gsm ve kamerasız hali, aynı zamanda çok güzel bir mp3 player.
8gb'lık hem çok pahalı olmaz hem de işinizi görür fazlasıyla.

@rentts

şarjı kaç saat gidiyor şimdi?

ne alacağınıza karar verdikten sonra [email protected] adresine mail atarsanız ve mart sonuna kadar bekleyebilirseniz, size amerikadan getirebilirim.. kutusunu açmadan,sıfır ipod.
iphone 3gs istiyorsanız da 16gb'lık modeli 1250tlden satıyorum.
kutusu açılmamış ve kayıtlı.

Hocam abartmak gibi olmasin ama (touch haric) hemen hepsinden (Classic, Shuf, Mini, Nano) kullandim, hep daha memnun kalirim, daha rahat ederim diye umdum sonuc: fiss!

Ha simdi kullaniyor muyum? Kullaniyorum. Ama maalesef cok cok nazli aletler! Ilk kullandigim 1GB mini HDD li MP3 calayiri daha cok ozluyorum, yeminle...

Karsilastigim En Temel Iki Sorununa gelelim:

1) Kafasina gore is yapar - dosya bir vardir, bir yoktur. Tag'i bir cikar, bir cikmaz. Arada alakasiz yerlerde (herhalde sarki kalitesi degistigi icin [CD rip ile alakali bir sorun]) hop baktin obur sarkiya atlamis.

2) Kullanim kolayligi / zorlugu - sagdan soldan toplama, internetten indirme, bir MP3 arsiviniz varsa zulum ki ne zulum. ID Tag'i olmayan sarkiyi adamdan saymiyor vesselam! Sonra, kataloglama isi icin ugras dur. Haa, Amerika'da amcam ne yapiyor - Aliyor CD'nin orjinalini, yardiriyor "CONVERT" diye hop internetten de cekiyor tum tagleri, coverleri ohhh...misss! (veya ayni olay ITunes uzerinden) Bizim Mahmut ne yapar, koyayim sarki adina, zaten yollayacam rapid'e diye hop Track01 - No Artist! [Tabii simdilerde diger calayirlardaki coverflow, vs. ozellikleriyle isler daha degisti rahat oldu! :)]

Bunlardan ayri, ama yine de en az bunlar kadar onemli bir olay da ITunes bagimliligi. Ne olursa olsun kendime sozum var, "drag and drop" dosya olayini cozene kadar bir daha yeni IPod yok! Yetti be! Ugras dur her defasinda Playlistmis, Syncmis, WMA Conversionmus!...

Bu yukardaki soruya cevap olmadi derseniz, vallahi ben olsam IPhone alirim en azindan telefon islerine yariyor(mus)! :P

@bibokyedim

teşekkür ederim, bunu bi düşüneyim, iki ay daha durabilir miyim bilmiyorum, çalışırken müziksiz olmuyor :)

@ ucan sincap;

tagler yerli yerinde arşivde, o yönden sorun olmaz da, kafamı karıştırdın şimdi. aslında benim de ipod almaya hiç niyetim yoktu, ta ki emektar mp3çalarımı bilgisayarlar tanımaz olana kadar. onun gibisini bulabileceğimi zannetmiyorum da almışken ipod alayım dedim.

ipod a bok atanlara bakma sen=) cillop gbi cihazdır nanonun 1. neslini kullandım 5. nesli çıkana kadar(4senedir falan) hala daha taş gibi. o kadar yere düştü falan bana mısın demedi. tek sorunu kulaklıkları dandik işte o da bence çok ufak bi sorundu. 5. nesil ise tek kelimeyle mükemmel. şarjı da ortalama 1 gün gidiyor. seni yarı yolda bırakmayacak bi alet arıyosan nano derim. 250 liraya amerikadan getiren elemanlar var, çekinmeden alabilirsin. touch almama sebebim ise boyutları çok büyük geldi cepte taşımak ve spor yaparken kullanmak için, ve taçta radyo yok.

torrent sitelerinden düzgünce discography'ler indirirsen tag vs sorunun olmaz, ucan sincap'in bahsettigi problemler büyük seyler degil, bir tag & rename'e bakar en fazla. bence tek problemi itunes bagimliligi, onu da sadece senkronize ederken açar atarsin sarkilarini, dert etmeeye gerek yok.

bende Ipod Touch 2. nesil 8 Gb var. Cihaz harika birşey. Müzik dinleme video izleme internete girme, GPS, oyun, eğlence ne ararsan var. Bence Bir insanın ya Ipod touch yada bir Iphone olmalı :)

Bu arada ben Iphone aldım. Istersen sana 8 gb Ipod touch'umu satabilirim. İçinde yok yok.

taçta radyo olmaması kötüymüş ya. nanoya bi bakayım ben.
hepinize teşekkür ederim:)

bugün kendi profilindeki followers listesinde gördüğün birini yarın görmezsen seni takip etmeyi bırakmış demektir.

ama şu var seni takip etmeyi bırakıp, listesine ekleyebilir. o zaman followers'da çıkmaz ama profilindeki liste sayında artış yaşarsın.

cık. öyle değil... adamın bin tane followerı var ben de ortalarda bi yerdeyim adam 5 dakka sonra, beni takip etmeyi bırakan letrangeri alkışlıyorum diye tweet gönderiyor... bi eklenti ya da web sitesi var ama ne işte?

unfollowr diye bir kullanıcı var. Onu takip ediyorsun önce. Sonra o seni takip etmeye başlıyor. Ardından seni takip etmeyi bırakanları sana dm ile bildiriyor. Bazı aksaklıkları var ama genelde doğru çalışıyor.

istiklal caddesi'ndeki yesilcam sinemasi Taksim'in en ucuzu. epeydir gitmedim ama.

şişliden osmanbeye inerken solda bir sinema salonu var ama adını bilmiyorum

osmanbey'de, evkur'un yanında var cinemax olması lazım ama adını tam hatırlayamadım. yine osmanbey metrosuna giderken var bir tane de.

yeşilçam sineması öğrenci 6 veya 7 tl.
istiklal'deki diğer sinemalar bundan pahalıdır.

sevisiriz.

Sözlük okurum. Yok, onu sürekli yaparım. Yaklaşık 10 senedir sürekli oynadığım 6-7 bilgisayar oyunum var, çevirip çevirip oynarım. Yetmezse çıkar bi hava alır gelirim.

sıcak bi kahve koyar ikinci yeni okurum. -çok entelmişim haha-

can sıkıntısından kasıt eğlenmeye açlık ise ataturkiye'nin dediği gibi oyun iyi gelir. pc'de oyun yok ise eğer www.miniclip.com adresinden flash oyunlarla vakit geçirebilirsin.
www.games121.com adresindeki flash oyunlarda iyidir yalnız çoğu beceremeyince sinir krizine sokabiliyor eğleneyim derken=)

ben oyun sevmem denilirse, www.bestofyoutube.com dan eğlencelik, www.vimeo.com dan çeşitli videolar izlenebilir (baya bir kısa film var burda).

www.deviantart.com 'dan evnavi çeşit resime/fotoğrafa/wallpaper'a ulaşılabilir. tema vs.. indirilip windowsun/linuxun/mac'in görünümü değiştirilir hem zaman geçer hem değişiklik olur.

www.scribd.com adresinden baya bir e-kitap'a ulaşılabilinir. site üzerinden okuyabiliyorsun..

can sıkıntısından kasıt mutsuzluk gibi ise;

(bkz: hayata dair iç burkan detaylar) başlığında gezebilirsin. bazıları atmasyon gibi veya başlıkla ilgili durmasa da 'ben kafaya neleri takıyorum ne insanlar var' dedirtip sıkıntıyı hafifletebilirsin.

paran varsa: (bkz: kariya gitmek)
paran yoksa: (bkz: osbir)

dışarısı

laptopu uzak bir yere kolilerim (bi nevi)

uyu

uyurum, indirdiğim dizilerden izlerim, kitap okurum, internette stumble! yaparım, kedimle oynarım, dışarı çıkıp bir yürür gelirim, arkadaşlarımı arar sohbet ederim, sinemaya giderim vs vs vs..

ah hatta keşke canım sıkılabilecek bir durumda olsam da yapsam bunları şimdi. cannım çekti bak.

1. tecrube etmedim ama sorun olmamasi lazim. adamlarin baz aldigi sey kendi sistemleri; orada da sizin sinirdan cikis tarihiniz kabak gibi yazmali
2. mediamonkey

1) sistemlerine nasıl girmiştir ki?

2) video da atabilecek miyim?

1) ucak biletinin, binis kartinin kopyasi var mi? mil programina üyeysen web sayfasinda gecmiste yaptigin yolculuklarin listesini bulabilirsin. Ayrica pasaportunda giris cikis damgasi varsa her halukarda abdyi terk ettin demektir. Hangisi oldugunu bulman sanirim gerekmez.

(git: 111585)

2006'da almıştım, sanırım seninkiyle aynı mmodel. bir yılı aşkın zamandır kullanamıyorum. anakartı yok, şarj adapteri yok, bir de sanırım cdromu bozuk, onun haricinde bir problemi yoktu.

fanı çıkarıp tek olarak veremem ama 250tlye bırakabilirim oldugu gibi. sen de böylece yedek parça arayışına girmezsin bir daha-ekranı, bataryası, rami vs herşey elinin altında olur.

ilgilenirsen mail at o ilk duyurudaki adrese. :)

dostum onun haricinde bi problemi yoktu demişsin ama neyi varki zaten (bkz: dostum x demişsin ama bu y )
teşekkürler yinede ama zaten birazda eskidiği için son parçası olarak fanı istiyorum sadece =]

aratınız hostel veya amsterdam.

merhaba,

biz de martta gidiyoruz, bu nedenle hostelworldden falan çok fiyat araştırması yaptım. ne yazık ki fiyatlar otellerden çok çok ucuz değil. booking.com'da çok daha ucuz oteller var, ordan bakmanızı tavsiye ederim. biz Sarphati Hotel diye bir otelde 2 kişi, 4 gün 260 EUR'ya rezervasyon yaptırttık. kişi başı 130 euro yani. o nedenle hostel diye daha pahalısında kalmayın.

p.s. ayrıca arastırdım, otelin yeri oldukça güzelmiş. seçerken otelin yerini de göz önünde bulundurun.

Daha önce birçok kişiyede tavsiye ettim yinede edeceğim , Kesinlikle" inner hostel" de kalmalısınız. 3 yıldızları aratmayacak konfor var. Sabah ki açık büfesi gerçekten mükemmel , barında akşamları hareketde oluyor. Çalışanlar eğlenceli insanlar. Merkeze de yakın , 15 dk lık yurume mesafesi size çok gelirse önünden 5 ve 11 no lu tram da geçiyor. 5 paralı , 11'e bedava da binebilirsiniz. Hemen arkasında büyük bir süpermarkette var. Canınız sıkılırsa 2 blok otedeki vondelpark da huzurada erebilirsiniz. Daha ne diyim !

shelter city christian hostel die bi yer bildiin red light ta ama misyonerler gerçi çok ucuz oluyo ama hırsızlık felanda oluyo. o yüzden siz bilirsiniz ama st christopher baya iyi gördüm ben orda kalmadım ama ortamı baya canlıydı.öle işte

ay lütfen o shelter city denen yerde kalmayın. nerde kalırsanız kalın ama orası asla. sabah 9dan akşam 9a kadar yatakta oturup incil okuyan kızlar görmek istemiyosanız tabi. çok sinir bozucular. gece gelme saati iğrenç yemekler ayrıca hallelujaaahh diye klasik gitar eşliğinde ilahiler. valla siz bilirsiniz. :)

ps:amsterdama eğlenmek için gittiğinizi düşünerek yazdım.

linda hostel vardı aratırsanız googleda çıkar.

flying pig veya the bulldog

ben geçen yaz gittiğimde the flying pig'in downtown ve uptown'larında kalmıştım. downtown şehrin en büyük meydanı dom'un 2 dakika yürüme mesafesinde kuruluydu. ayrıca tren garınada 5 dakika mesafedeydi (uçaktan inince trenle merkeze gideceksiniz avantaj olur). hostel'in fiyatlarını tam olarak hatırlamıyorum (günlük 15 euro felandı herhalde) ama amsterdam'a gitmeyi karşılayabiliyorsanız orayıda herhalde karşılarsınız. hostelde sabah kahvaltı veriyorlar. sigara yada ot bok püsür içmek için özel bir yeri var. biz 45 kişilik odalarda kalmıştık. 8 kişilik ya da 2 kişilik odalara para vereceğinize bu odalarda kalın. kesinlikle HİÇ BİR güvenlik problemi olmaz. biz ilk gittiğimiz gün korkuyla her şeyi kilitlemiştik. son günlerde her şeyi açık tutmakta hiç bir sakınca görmedik. kimse kimseye karışmaz. hırsızlık felan olmaz. hostelin çok temiz yataklarrı tuvaletleri banyoları vardır. 7/24 koridor'a kurulmuş 4 bilgisayarlık mini internet cafe'de internet erişimi vardır. tüm insanları çok kibardır vs..

flying pig uptown ise downtown'a kıyasla çok küçük bir yer. vondel park'ın yanında. yani dom'a felan 15 dakika mesafede (şehrin turistik kısmı zaten çok küçüktür). tüm temizlik ve güvenlik kuralları burası içinde aynı. sabah kahvaltınıda verirler. sigara odası downtown'a göre küçüktür. fiyatları zannedersem aynıydı. umarım yardımccı olmuşumdur. daha soracak soruların olursa severek cevap veririm.

Hostele niye para veriyorsunuz diye soruyor ve ekliyorum:

(bkz: couchsurfing)

Referansı sağlam olanlara bakınız.

ben stiller filmlerine de bakabilirsiniz.

jack black filmlerine de bakabilirsiniz.

mesela year one?

good luck chuck , ben bayılıyorum,yalnız pek aile işi değil şimdiden uyarayım

brüno ve borat

judd apatow un herhangi şekilde içinde oldugu filmlere göz atabilirsin:

(git: www.imdb.com)

ateşli piliç tavsiyem :)

eurotrip & boat trip

bruce almighty, zohan'a bulaşma

şarkının dosya uzantısı mp3 olmayabilir? ona bir baksanız..

yok, mp3... :(

Ben ertesi gun goz atmistim ama bir gelisme yoktu.

ben o duyuruya cevap yazmıştım ama cevap verdiğim duyurular arasında bulamadım şimdi. silinmiş sanırsam..

@hayal bilgisi,

Bu degildi maalesef ama bu da ilgincmis.

vay be!O duyuruda çok ilginçmiş ama benim dediğim duyuruda birisi hiç intihar eden biriyle konuşmamıştım yaşadıklarını an ve an bizimle paylaş gibisinden bir şeyler diyordu...

eh, kill bill tabe...

(bkz: memento)

intikam denilince oldboy filmini anmamak saygısızlık olur.

(bkz: cape fear)
(bkz: #1847914)

la pianiste

(bkz: death sentence)

(bkz: vengeance trilogy)

(bkz: c'era una volta il west)

(bkz: alin yazisi)

(bkz: the revenge)
(bkz: medeleine stowe)
(bkz: kevin costner)
(bkz: anthony quinn)

36 Quai des Orfèvres; konusu "intikam" etrafında dönmese de süper filmdir.

payback var...

(bkz: the crow)

monte cristo kontunun filmi vardı.

law abiding citizen sinemalarda. adamın ailesi öldürülüyo, işin içindeki herkesi kovalıyo herif. sonu hariç çok iyiydi.

esas film taken; liam neeson var, ortalığı dağıtıyo.

(bkz: intikam filmleri)

ihanetin bedeli
pierce brosnan oynuyor, konusunu anlatmayım çünkü düğüm sonunda çözülüyor. ama güzel

jingle bells i hatırlattı bana sen söyleyince.

yok hocam ya jingle bells değil.

tahminde bulunuyorum;

sidekick - deepfear

yok hocam bu da değil ya ;o
aaa buymuş lan ! sağolasın hocam ya. ölsem gözlerim açık gidecektim valla

yazıya dökülmüş melodiye şarkı tahmininde bulunup doğru bildim ya gözlerim artık açık gitmez, artık gerçek bi ekşi duyurucu oldum gs ye gol atan fenerli gibi.

farid farjadın bi parçası ama adını bilmiyorum bende duyuyorum devamlı aynı parçayı

to miaii idi galiba yda buna benzer birşey.google a danış derim.

suser adayi; ahahaha bunu da arıyodum hocam ya :d sayende bunu da bulmuş oldum www.youtube.com aha bu:d

çok teşekkür ederim dohtur kardeş o zaman. :)

asprin allerjim var gerçi ama sanırım bu sürmekle zarar verebilecek bir şey değildir değil mi? ki sürmüştüm bile, birşey olsa o zaman olurdu zaar. :)

kozmetik ürün kullanma bence. illa kullanacaksan da dermokozmetik kullan. bir doktora görünürsen o da önerir sana ilaçların yanında böyle dermokozmetik ürünler.

1.si saisilik asittir ki kozmetiklerde sıklıkla kullanılır.
2.si yaban mersinidir , lokal etkili olarak cilt urunlerinde kullanıılmaktadir.Fayda gordusyen devam etmende sakınca yok..

tweetdeck kullanin, rahat edin.

explorerdan da gönderebilirim aslında ama ben firefoxta onlarca sekme arasında onu da tutup, ordan uğraşmak istiyorum. böylece patron geldiğinde anında onu görünmez yapabiliyorum...

teşekkürler yine de..

(bkz: Echofon)

cashback filmini izle.

gelecek gelcek. iki agladın dıye dunyanın sonu degil.

ya biliyorum cevap çok bariz görünüyor, "dünyada bunca dert varken.." konulu nutuklara da çok müsait ama bu hal hiç geçmeyecekmiş gibi geliyor bazen.

gelecek. hep gelir.

Çok klasik ama evet, çivi çiviyi söker. Kimseyi beğenmiyorum demişsiniz de unutmayın ki siz dahil, kimse mükemmel değil. Beğeniyor gibi olduğunuz biriyle biraz vakit geçirmeyi deneyin.

Klişeden klişeye koştum tek cevapta ama neyse.

hemde nasıl gelecek. yarın bigün bu yazdıklarına bakıp güleceksin sadece biraz daha zaman lazım sanırsam 4 yıl a 6 ay biraz az kaçıyo 1-2 ay sonra tam düzelirsin.

gececek.
insanlar olumu bile unutabiliyor. baskalarini sevebiliyor.

öncelikle depresif olmanız gayet doğal, ama geçecektir. iletişimi kesmeniz, sizin açınızdan daha iyi olmuş, çünkü öbür türlü atlatana kadar daha fazla acı verir.

Gelecek. Yeniden sevecek, mutlu olduğunu düşüneceksin. Başka bir sevgilin varken bile bir anda, nedendir bilinmez, google'da araştıracaksın şimdi nerede, ne yapıyor diye meraklanarak. Blogu ile karşı karşıya geleceksin, o an iz buldum diye çok heyecanlanıp sevineceksin. Bloguna girdiğinde ise evlendiğini ve kendisine benzeyen miniminnacık bir oğlu olduğunu göreceksin. İş yerinde açık ofiste de çalışıyor olsan, göz yaşlarına boğulacaksın. Tutamayacaksın kendini. O gün bütün gün ağlayacaksın. Sevgilin yanında değilse, telefonda farkedecek kötü bir durumda olduğunu, neden diye soracak, işyerinde biriyle tartıştım vs şeklinde geçiştireceksin... Ama o yara hiç kapanmayacak.

Çok üzgünüm ama birebir yaşadığım acı bir gerçek. Kurtarma imkanın varsa, o da senin gibiyse ve/veya ayrılma nedenin çok esaslı bir sebebe dayanmıyorsa, tekrar iletişime geçip bir şans daha vermeni tavsiye ederim..

üzdüysem tekrar özür dilerim...

Gelecek,

(bkz: Tampon Sevgili)

Bir daha aşık olup olmayacağının muhakemesini yapmak yerine "hoşlanabileceğin" erkeklere fırsat tanıman senin yararına olur bana kalırsa...

geçmesini istediğin güne kadar geçmeyecek. acı sonsuza dek yaşatılabilir, düşünmek kaşınmak gibidir düşündükçe düşünesin gelir. kendiliğinden geçmesindense senin geçmesi için bişeyler yapman seni daha güçlü kılacaktır.

bence yapı meselesi. kimisi başta çok üzülse bile 1 hafta sonra cidden tamamen unuturken, kimisinin acısı bir zaman sonra azalsa bile içinde yarası hep kalıo. ya da unutmuş gibi yapanlar aslında numara yapıyor bilemiyorum. ilk örneği tecrübe etmedim.

valla kardeşim geçecek derler. ben de çıkıp geçmiyo abi demicem ama unutmaki yalnızca sen "skerim böyle aşkın ızdırabını lan yeter be" moduna girdiğin anda geçecek bi bakmışsın hayatına hoop rahatca devam ediyorsun falan. insan melankoliye bi kere girince bağımlı gibi daha çok batası geliyor farkında olmadan. bol bol insanlarla takıl yeni yeni insanlar tanı. yeni yeni insanlardan hayatlarının hikayelerini öğren. ben de cok ağlardım zamanında lan ya insan hayatta bi kere aşık oluyorsa diye. sonra bi daha oldum mu? hayır :D ama en azından artık "olur ya niye olmasın ki cok sacma diyorum". gözlerinden öperim. valla geçecek. yeter ki gecmesini iste. "aylar oldu hala gecmedi deme".

yazılanlardan "mühim olan istemek" sonucunu çıkardım, haklı olabilirsiniz:) belki de bilinçaltında "bu kadar kolay unutulacaksa 4 senemi niye geçirdim" düşüncesi yatıyor ve üzülmek zorunda hissediyorum kendimi, bilmiyorum ki... tek bildiğim, bu modda daha fazla kalırsam ölücem, birdenbire 2-3 sene sonrasının ruh haline atlamak istiyorum:/ sanırım zaman aşımına uğramasını beklemeliyim.

zamanı ileriye sarmak ve o zamanlar ne durumda olduğuna bi göz atmak isteği hep vardır zaten :) şimdi sana oturup da nasıl hayata devam edilir 101 dersleri vermeyelim değil mi? eminim biliyorsundur. hobi olur yeni insan olur gez toz takıl tatile çık uğraş bul işlere dal falan filan bolca var bu geyiklerden. zamanında ben de öyle bir moddaydım ki ölücem galiba diyordum, işte tamam artık bitti ben ölücem dedim hatta ne acıdır ki "keşke ölsem" dediğim malca dönemlerim de oldu. ama öldürmeyen allah öldürmüyor neyse ki :) beni mesela ayakta tutan toparlanmamı sağlayan şey "güçlü durmak" isteği oldu. dimdik böyle... yani öyle bir noktaya geldim ki "güçlü olucam" "asla üzüntüden ölmek üzere olduğumu görmeyecek uleen" hissiyatı davranışları sayesinde bi yerden sonra farkettim ki; lan ben bu yeni güçlü, hala acayip gülen eğlenen halimi daha cok seviyorum ya dedim. birinin ardından sürünmektense, kendi hayatımı çizip kesip biçip, hala devam edebiliyor olduğum gerçeği bana çok fazla keyif verdi. buna tutundum mesela anca öyle öyle daha iyiye gidebildim. belki sana da faydası dokunur. emin ol ilerde sıkılacaksın bu ne ya diyeceksin "ben bu kadar mıyım?" diyeceksin. işte o zaman başlayacaktır bence. içini ferah tut. "hiç geçmez izi kalır, arada bi eser ağlarsın" şeylerine gelince eminim doğrudur ve eminim tamamen hiçbişi geçmez falan. varsın geçmesin, izi kalsın... önemli olan bu geçmeyenlerin seni ne kadar etkilemesine izin verdiğindir bence. işte ne diyodum: hobi mobi, yeni insanlar falan :) kolay gelsin.

İngilizce'de bile "lan"ın karşılığı ne diye sorsan, tam olarak karşılayan bir cevap veremezdim. Çünkü her argo kelimenin başka bir dilde birebir karşılığı olacak diye bir şey yok.

Küfürler falan için ise google translation'ı deneyebilirsin: translate.google.com.tr

yani mesela ingilizcede tam karşılığı yok ama onun yerine "man" kullanıyorular.o ye men.
o tarz bi şey var mıdır diye düşündüm.

google translate bu konuda yetersiz.

lan ın karşılığı "man" olamaz. ingilizcede lan diye bir şey yok. man olsa olsa "dostum" diye çevirilebilir.

man'i daha çok siyahiler ve latinler kullanıyor "buddy" manasında.

yani işte o tarz bi şey tam anlatamadım da derdimi ay..
neyse öğrensem iyi olurdu.

-"lan" için "mec" kullaniriz.
"vieux" de diyebiliriz ama o daha çok "moruk" anlamina geliyor.

örnek :

tu fais quoi, mec ? (napiyosun lan ?)
tu fais quoi, vieux ? (napiyosun moruk ?)

bunlari kullanabilirsin.

-küfürü tasvip etmiyoruz. :P

-kültür sart degil bence yaw.

peki.merci beaucoup mec.

de rien mec :P

Türk yapımı Gitar Akort Programı, Metronom programı güzel olurdu mesela.

fıkra anlatsaydı ıyı olurdu

appstore üzerinden satacaksan eğer iyi bir sms uygulaması boşluğu var gibi , aynı zamanda bir sürü todo list/calendar filan olsa da onlar çok iş görmüyor. En önemli eksik görüşmeme kaydedici olayı ama ona izin vermiyor sanırım apple , eğer yaparım diyorsan cydia üzerinden satabilirsin onu belki , orada da izin vermezlerse el altından sat , ben alırım :)

hocam iphoneum yok ama ipod touch alıcam.gitar pro'nun ipod touch versiyonunu yapsan ellerinden öperim.

bilmiyorum ne derece yapılabilir ama sağlam bir çizim programı hoş olurdu. autocad gibi 2 boyutlu çizim yapsa yeter. aradım sadece 1 tane cadtouch diye bir program buldum o da çok kullanışlı gelmedi açıkçası.

Yalvarrım şunu yap ya, nütfen: (git: 115672)

valla sadece iett nin hat detayı (kalkış saat fln) uygulamasını 0.99 dan satsan köşeyi dönersin. bu da kıyağım olsun, ben yapamıyorum (aymeksizlikten) bari başkası kaymağı yesin :)

netbookların fiyatı ile performansı doğru orantılı. eğer nete girerim arada sırada office dosyaları filan çalıştırırım dersen netbook yeter ama daha fazla performans isteyen işlerle ilgileneceksen (grafik işlemleri ya da oyun oynamak gibi) o zaman notebook lazım.
markası asus olmasın yeter. bendeki datron notebook ve 2 yıldır sorunsuz çalışıyor.

fiyat aralığı nedir peki ?

netbooklar küçük ama pahalı demişsin ama, yanlış, en ucuz cihazlar onlar. fiyatları 450*650 civarında oynuyor. oyun falan oynamıyorsanız hiç düşünmeyin netbook alın.

netbook için asus iyidir, bi de sony ler. ama sony pahalı tabi. bi de dell adamo var. fln fln.

neyse, sadece ofis dokumanları net fln dersen netbook tabi ki.

yılbaşından sonra asus 1201n çıkacak, güzel bir netbook

felagund'un dediği gibi ancak asus'tan şaşmayınız.
peder netbook aldı herşeyi var ve 8-10 saat aralıksız çalışılıyor (powerpoint falan).
notebooklarda da en az bozulanlar asuslardır, önemli bir araştırma şirketinin araştırması vardı şimdi bulamayacağım.
ne iş yapacaksın?

internet film müzik biraz da office programı vs.bide muhasebe programları olucak heralde.

ozaman asus'un en kaliteli netbook'u işini görür.
10 saat sarj ya!

sozluk gibi ne anlıyorsan ne amacla kullanıyorsan o.

takip ettiğin kişilere göre değişir ne anladığın. şahsen ben mesleğimle bile alakalı kullanıyorum kendisini. "twitir_pufnokta"yı takip et, tüm sorularına cevap var onda.

ve hatta: medyasyon.wordpress.com

yok valla dangozluk bir tek sende değil, bende de var ondan biraz. manasız geliyor nedense friendfeedmiş, twittermış...

hadi googleda aramayan adamlara alıştık da, soru ekleme alanında en büyük dosya boyutu 300kb diyor efendi?

ben mi yanlış anladım, yoksa sen cidden 300kb'lık yere niye 2500kb yükleyemiyorum mu diyorsun?

şöyle ki, 2,52 mb'nin 2500 kb'ye eşit olduğunu bilmiyordum.. 252 kbdir herhalde diye tahmin etmiştim. hani ortalama foto boyutlarıdır bunlar diye düşünerekten...

(hatun kişiyim, nerden bileyim.. :( )

tşk açıklama için..

(ee, insanlar nasıl foto ekliyo öyleyse? ilginçmiş...)

ne bu ukalalık anlamadım..ztn bilmediği için soruyo ileri seviiye olucak fln??

film yerine 8e kadar seni uyanık tutabilecek bir diziye mi sarsan? dexter olabilir mesela?

film olarak da brünoyu izle.

brüno yu bir türlü divx online izliyebileceğim bir yer bulamdım yoksa çok istiyordum aslında tavsiye edende çok oldu.Dizi aslında evet dizide olabilir bi bakıyım gerçi bikaçtane film indiriyorum şuan ama.

ps:brüno konusunda yardımcı olan olursa çok şukela olucak

(bkz: the prestige)

the prestige)
izledim tşk.

tosun paşa.

no country for old men, public enemies, in bruges, benjamin button, district 9 ..son zamanlarda izledğim iyi filmler

into the wild

gölgesizler.

oldboy

casablanca

(bkz: casablanca)
hayatımın filmi

oldboy + 1

tanrıkent

in bruges. 2008'in en iyi filmiydi.

(bkz: los cronocrimenes)
(bkz: the man from earth)

the fall

snatch (evet daha yeni izledim)
inglorious basterds.

bruno : stagevu.com

bir tane söylemek zor.

david cronenberg'in crash'i.
todd solondz'un happiness'ı
brian yuzna'nın society'si.

(bkz: black)

iki gun once seyrettim, hala filmden kareler geciyor surekli gozumun onunden.

kesinlikle (bkz: v for vendetta)

(git: ratatouille)

mutlaka...

(bkz: psycho)
(bkz: vertigo)
(bkz: north by northwest)
kısaca: (bkz: alfred hitchcock)

aa nasıl yazılmaz : (bkz: one flew cuckoo's of nest)

ben 6 lt. soktum kimsede poşette ne kadar içki var diye sormadı. viyanayı bilmiyorum ama esenboğa finlandiya'dan ucuz, moskova'dan pahalıydı.

geçen hafta kardeşim dubaiden geldi yanında 5 lt içki vardı sorun olmamış.

ankara daha pahalı istanbuldan.
istanbulda amsterdamdan pahalı. geçen hafta geldim.
çarşamba tekrar gidiyorum yurtdışına.değişen bişey olursa haber veririm ama bu yıllardır böyle. ya yurtdışı ya istanbuldan alın.
diğer önerim limiti doldurursanız başka shoplarda, ankaradakiler "olsun siz alın biz yardımcı oluruz" cümlelerini kurabiliyorlar. bizzat pasaport falan da buluyorlar.

vienna duty free si acik ara daha ucuz. jw black label burda 33 Euro ilen ben 20 auro ya aldim. cikolatalar falan da oyle. parfumlere bakmadim ama muhtemelen benzer durumlar gecerlidir. pasaporttan gecmeden yapin alisverisinizi, gecince pek magaza yok vienna havaalaninda.

limit yalnızca bir gün içinde tek bir pasaportun alabileceği miktarı belirliyor, o da 3 litre. yani giderken 3lt,dönerken 3lt alabilirsiniz. Olmadı viyanada supermarketlerden falan alıp bavula koymak suretiyle sınırsız da yanınızda getirebilirsiniz. soran olmuyor. ama duyt freelerden pasaportla alındığı için günlük 3lt kısıtlaması ortaya çıkıyor.

son olarak, duty freelerden ucuz yol, gittiğiniz ülkenin süpermarketleridir. o ülkenin duty freesinden dahi ucuza bulursunuz emin olun. bu yuzden isterseniz giderken bir fiyat araştırması yapın dutyde, sonra gittikten sonra markette sorun aynı içkiyi. duty daha ucuzsa(ki hiç sanmıyorum) dönüşte dutyden alırsınız.

Dikkat Dikkat! TR için içki sokma limiti 1 lt'ye inmiş. Ve eskisi gibi onla 2 yetmişlik falan da alamıyosun. (Geçen hafta Ankara DF'deki yetkilinin dediğine göre. Ben de anca 1lt lik bi viski alabildim) Ama limiti kalmış birine yamanıp öbür şişeyi ona aldırabilirsin ya da direk viyanadan getirecenç.

Fringe izle henüz başlamadıysan.İlk 7 8 bölüm sıkılmazsan tatmin edici olabilir.Medikal değil fakat neredeyse medikal tam tanım yapamıcam şimdi,çok iyi diyelim.

(bkz: dexter)

bu da bambaşka bir efsane. :)

How I Met Your Mother'ı izlemişsindir ama izlemediysen kesinlikle izlemelisin. Çok gülersin =)

house'un yerini hiç bi şey tutmaz gözümde kolay kolay ama eski dizilerden oz'u tavsiye ederim bende. haa alakaları var mı dersen hiç yok o ayrı ama çok güzel dizidir.

bi de yine fox'ta yayınlanan house taklidi mental var. house'a en benzer medikal dizi odur sanırım. burdaki doktor da yine gregory house gibi absürd methodlarla hasta tedavi eden bi psikolog. bi bak derim belki hoşuna gider.

nip/tuck

battlestar galactica. dizinin medikal bir boyutu da var aslında.

six feet under derim başka da bir şey demem.

yok yok derim başka şeyler de: true blood ve dexter da derim.

ama başka birşey demem. :)

bana da aynisi oldu, ustelik bitkisel acici diye normal ucretin 2 katindan daha fazla bir ucret aldi ve yumusacik saclarim yiprandi yari yariya kesmesine ragmen. tabii yipranmis sacin uzerine de kizil boyaninca 3 haftaya kalmadan turuncumsu sarimsi bir renk aliyor ve sık sık boyatmak durumunda kalıyorsunuz, haliyle boyattıkca da daha fazla yıpranıyor.

bence hic bulasmayin..

hic bulasma bence. benim de boyle bir maceram olmustu. simdi ozume dondum rahat ettim.
siyahtan kızıla hele oldurmez surundurur .korkuttum gibi oldu ama. birkac kızıl saç cıtcıtı al arada aralara falan takar hevesini alirsin.
bitkisel falan hikaye bence. ayrıca eski haline donmek cok cok zor.

açık tondan koyuya geçmek kolay da koyudan açığa geçmek birkaç yıllığına sizi o renge mahkum eder. çünkü saçı açtıktan sonra siyah boya da istediğiniz gibi tutmaz.

O kademe kademe açma olayı da hikaye, sonuçta açılacak işte. Belki daha az ve yavaş yıpranacak ama yıpranacak saçlar. Bitkisel veya değil, koyu renkten açığa geçmek için mutlaka açmak gerekiyor. Eski halinize dönmeniz çok uzun zaman alır.

Bence açıkça söyleyin istemediğinizi. Veya istiyorsanız da yaşayacaklarınıza hazırlıklı olun.

Sakin bulasmayin derim. Bunca zaman saglikli kalmis saca birden zarar vermeyin, birakin oyle kalsin. Annemin saclarini acik renklere boyatmaktan ciddi anlamda saci dokuldu. Ayrica birakin israr etsin, o para kazanmak istiyor; gece uykunuzda gizlice gelip boyayacak hali yok ya... Kuaforlerden nefret ediyorum, ustlerine vazife olmayan seylere karisip fikir vedikleri icin.

her kuaforun tipik ukalalığıdır bu. ya da uyanıklıgı mı desem?

föne gidersiniz, eğer ilk defa gitmişseniz, önceki yer ne biçim kesmiş imaları ve kesme ısrarları. ilk defa gitmeyip devamlı gittiğin kuaförse, saçlarının kesin uçları kırılmıştır ya da imaj değişikliğinin zamanı gelmiştir. ya kesmek ya boyamak, hatta diğer bazı uyanıklar her ikisini birden yapmak isterler.

kanmayın derim. :) boşverin ne söylerlerse söylesinler. siz gerçekten istediğinizden emin olmadıkça yaptırtmayın bir şey onlara uyup..

kuaförler mindtrick'in piridir. oyununa gelmeyin.

bunu yazmaktan dolayi da uzgunum ama cok tipik bir numaradir bu, ufak ufak iste rengi soyle yapalim, boyle yapalim burayi acalim filan diye baslar, ondan sonra zaten kafani/saclarini kurtaramazsin. bir de adami kirmamak icin kendi saclarinin sagligindan neden fedakarlik edesin, dusun yani bir de uzerine para vereceksin.

Ek olarak:

Daha hiç para verip lens alamadım bu testerlar yüzünden. Bunlar güvenilmez şeyler mi yoksa? Gidip Oasys alsam görür müyüm cam gibin?

Gözünün uyumluluğunu da kontrol ettirmen lazım. Mesela benim gözüme acuvue oasys uymamakta. O yüzden Acuvue Advance diyorum. Sanırım piyasadaki en iyi lenslerden biri.

Ben B&L Purevision'ı kullanıyorum. 30 gün 30 gece hiç çıkartmadan hem de. Bir problem yaşamadım, çok memnunum. Dediğiniz gibi kuruluk vs yapmıyor, hiç hissetmiyorum bile çoğu zaman.

Bir de Focus'un Day&Night'ını kullanmıştım uzun bir sure. Ondan da gayet memnundum.

Seseenin dediği gibi göz uyumu vs tarzı bişi olabilir. ama dünyada hiç bir ürünün tester'ının gerçeğinden kötü olabileceğini düşünmüyorum-tam tersi olabilirdi bak.

bu nedenle bir de focus tester dene istersen...

ben soflens kullanıyorum, tek geçerim. yumuşak rahat ve net. johnson&johnson da bana çok tavsiye edildi ama kullanmadım. ama bu markalar en pahalılardandır. 6lı kutuları bildiğim kadarıyla 170 liradan başlıyor..

edit: ayrıca 1 aylık lensi 1 ay 10 gündür filan takıyorum, daha hiç çıkartmadım; ihtiyaç hissetmedim. uyandığımda görme bozukluğu da olmuyo.

Yillardir Acuvue Advance kullaniyorum. Epeyce yuksek miyop oldugum icin (biri 12, digeri 8 numara), gozluk numarasindan bir miktar dusuk veriliyor lens numarasi. Haliyle, ozellikle bilgisayarda calisirken, cam gibi bir gorus olmuyor. Ote yandan rahatlik, nemlilik, varla yok arasi bir his bu markanin artilari. (Bunu secene kadar en az 5 farkli lensle 1-7 gun arasi deneme yaptim.)

Astigmatim da var ama torik kullanamadim. Zaten doktorum da astigmat icin gozluk onermisti. O bakimdan numaralariniz dusuk oldugu icin size rahat ettiginiz bir lensi secmenizi, bir yandan da lens takmaniz gerekmedigi (mesela evde oldugunuz) zamanlarda gozunuzun numarasina ve bozukluguna gore aldiginiz bir gozlugu kullanmanizi tavsiye ederim.

Aklima gelmisken; 30-40 gun lensi cikarmadan dolasmak gozun olmasi gerektigi gibi havadaki oksijenle degil, kandaki oksijenle beslenmesine neden olurmus. Bu da ilerleyen yillarda lens kullanimini olumsuz etkilermis. Her ne kadar lenslerle uyumanin, cikarmadan bir ay dolasmanin mumkun oldugu soylense de, goz cok onemli bir organ. Ihmale gelmez.

nergis

fulya diye biliyorum. mevsimi geldiginde cingenelerden bolca bulunabilir.

nautilus ve kanyon genelde tavsiye ediliyor. ama anadolu yakasında ısrarcı değilseniz forum istanbul bir alternatif olabilir hem büyük hemde yer bulma sıkıntısı yok istinye park gibi.

Biz geçen pazar, tüm sinemalarda yerler tükenmişken, umudumuzu tamamen yitirmek üzereyken Meydan AVM'nin Cinebonus'unda yer bulduk 6 kişi olarak. Hem de güzel bir yer, öyle en ön kenar falan değil. (Ümraniye'de İkea'nın bulunduğu AVM). Oldukça güzeldi, tüm Cinebonuslar gibi Real 3D idi. Mybilet'ten bakabilirsiniz.

zaten belli basli sinemalarda var.

afm, cinecity ve cinebonus.
www.mybilet.com
www.mybilet.com
www.mybilet.com

hepsi de rezervasyon yapiyordur yer varsa. yer olup olmadigina verdigim linklerden bilet satin al diyip bakabilirsiniz.

Nautiluse baktım bildiğim 3D sinema salonu olarak, cumartesi rezervasyon yapamıyorlarmışmış.

Kanyon da 25.12 tarihi icin 00:30 a yer var mis gibibiraz gec bitiyor ama en azindan guzel yerde izleme firsati, digerleri icin mybilet com a bakiniz

o saatte uyumayacak olsam sinemada kesin giderdim :)

sorun firefox'ta yani sadece değil mi?

evet, şimdi explorerda denedim, anında tweet gönderdi. sorun firefox'ta.. ne gibi bir sorun olabilir? iki gün önceye kadar yoktu ve iki gün içinde de herhangi bir değişiklik yapmadım ayarlarda..

bayana anlatır gibi lütfen. ;)

twitter.com çerezini sildim, sorun düzeldi. teşekkür ederim..

worms iphone oyunu harika otesi. jailbreak olayini bilemiycem.
app olarakta whatsapp messenger inanilmaz. yazi, resim, video herseyi gonderiyor. push var offile server var var oglu var.

uygulamalar kişiden kişiye değişir. mesela benim kullandıklarım;

PdaNet : Bağlantımın olmadığı yerlerde laptop ile internete girmek için iPhone'umu router modem olarak tanıtıyorum. Kontratlı aldığım için 4gb 3g kotam var, her yerde 3-4mbit bağlantım hazır anlayacağın.

LogMeIn : Bu yazılım 30$'lık. RealVNC yazılımının bir alternatifi olan LogMeIn'i cep telefonundan kontrol etmeme yarıyor. Yani bilgisayaramını uzaktan kontrol ediyorum. Download'larıma bakıyorum vs.

Pes 2010 : Açıklamaya gerke yok sanırım.

AırMouse : Yatakta uzanıp dizi/film izlerken her seferinde kalkıp bilgisayarın yanına gitmektense iPhone'umu mouse olarak kullanıyorum. Wireless üzerinden bağlanıyorlar.

IBB Trafik : Bazen hayatımı kurtarıyor.

Tureng sözlük : En baba mobil sözlüktür gözümde.

Shazam - Red : Yolda duyduğun şarkıyı 10 saniye boyunca dinletiyorsun bu yazılıma, kaydını alıp ana sunucuya upload ediyor. 5 saniye içinde de şarkının bestecisine kadar tüm bilgilerini veriyor. Albüm kapağı da dahil.

WifiTrak : JB'li iPhone'un olmazsa olmazı. iPhone'un wifi arama çapını neredeyse iki katına çıkarıyor.

Radyo : Dünyanın en büyük mobil radyo yazılımı. Türkiye'de ki tüm radyoları dinleyebilirsin.

ATV : Bugün yayınlandı yazılım, ATV'yi Wifi ya da 3G üzerinden çok kaliteli bir şekilde izleyebiliyorsun. Umarım diğer kanallar da yapar.

HaberTurk : Siteyle aynı anda güncelleniyor. İdare eder.

Trkcell Pusula : GPS'den yerini tayin edip sana en yakın eczane/cafe/bar/alışveriş merkezi/polis merkezi gibi yerleri gösteriyor. Eğer telefonu dikleştirirsen kamerayı açıp radar halinde göstermeye başlıyor. (Yalnız 3GS için. Ayrıca yazılım amerika'da bir öğrencinin yazdığının çalıntı hali.)

CalenGoo : Google Calendar kullanıcısıysan senkronize şekilde bu yazılımla kullanabilirsin. SMS ile bildirim özelliği özellikle çok önemli.

iRealSMS : iPhone'un standart sms yazılımı çok yetersiz. Bunu kullanmanı tavsiye ederim.

Tüm bu yazılımları JailBreak ile yükleyebilirsin. Birinci kaynağın hackulo.us ve appulo.us olsun. hackulo.us daha güncel, daha hızlı ve forum şeklindedir. Ayrıca istediğin yazılımı request edersen 24 saat içinde yayınlıyorlar.

gerçekten de zevk meselesi bir nevi: yani en azından cinsiyetini ve/veya sevdiğin bir kaç uygulamayı yazsaydın fikir yürüterek tavsiyede bulunabilirdik:

yine de benim de yüklemiş olduğum bir iki şeyi paylaşayım (jailbreak yapmadım bu nedenle hepsi apps storedan):

-atv ve bugun yayina giren cnn turk (canlı yayınları)
-spore (çok azıcık da olsa ücretli bir oyun. belki jb ile ücretsiz yapabilirsiniz bilmiyorum. ama harika bir oyun- ilk akşamdan beri oynuyorum, boynum tutuldu ama aklım orda hala.
-tech news (teknoloji haberleri veriyor)
- horoscopes (dişi isen seversin muhtemelen)
- wirofon (daha kullanmadım gerçi ama güzele benziyo)
-parlingo (chat programı- push mush vs bunda da var)
-mekanist.net (yakındaki mekanlar)
-twitterific (tweeter kullanıyorsan super)
-skype (eh olmazsa olmaz)
stanza (ücretsiz kitap da bulabileceğin e-book prograamı)
kelimator (adı üstünde)
-tureng ve dictionary.com
-globalapps (hangi ülkede hangi appsler -ücretli ve ücretsiz olmak üzere 2 ayrı kategoride- ten çok yukleniyor. ona göre top uygulamalardan denemek istediklerin olabiliyor)
-cows space (bilardo mantıgına dayanan zevkli bir oyun-bilardo değil ama-)
-spore demiş miydim? :)

Spore da iyimiş hocam saol :)

ne demek efenim, sevindim begendiğine. :)

ben de hala oynuyorum, survival modunun kilidi açıldı, tam yoruldum oynamaktan dediğim anda bir de bu moda dalış yaptım. :) bakalım kaç gün oyalayacak sıkmadan :)

bu arada cows space'i de dene istersern. er kişilerin seveceği türden.

kimini henüz oynamamış olmakla birlikte indirdiğim diğer oyunlar:

-civil war
-istick (çöp şiş yapıyorsun ama kural ardı ardına gelen 3 şey aynı olacak)
-escaper (güzel)
-nick chase (dedektif oyunu)
-who has the biggest brain (feysteki brain buddies oyunu)
-waterslide
-family guy uncensored
-gold m
-fs5 hockey
-supermarket mania

şimdilik idare eder sanırım ;)

endlessrace
real racing gti
traffic rush
dexter
road hunter
f1 2009
nfs
hawx
sniper

(bkz: içli köfte) yiyin kesinlikle! genelde adanali ananeler babaanneler yapar ama ev yemekleri yapan restoranlarda da deneyebilirsiniz.

(bkz: sarımsaklı köfte)
(bkz: şırdan)

meze olarak (bkz: babagannüç)
tatli olarak (bkz: karakuş)

adana kebabi da herhangi bir kalabalik kebabci da yiyebilirsiniz. gittiginiz semte bagli biraz da. onbasilar, yuzevler, asmalati, eyvan, kazancilar, haci salih gibi isimleri sayabiliriz baslica... kisiye gore degisir tabi, ama genelde cogu kebabci iyidir adana'da...

kesinlikle kolcuoğlunda yemelisiniz. bir çok yerde şubesi vardır ama manzara açısından da en güzeli, sevgi adasının karşısındakidir.

soysuzlar çetesi

brüno

brüno +1

başka yolu yok.hem o kadar zor bişeyde değil.tek torrent olarak full sezon indiragandi yapıcaksın.sonra hepsini converter prog ramına atıp start diceksin.pc başında 2 dk'lık işin olacak.gerisini pc halledecek.

veya internetten direk ipod a uyumlu haliyle bulup indirebilirsiniz. Tabi bütün sezonları öyle bulabilir misiniz bilmiyorum.

demonid için davetiye gerekiyor mu? gerekiyorsa davetiye var mı? :) varsa atabilir misiniz? :)
missbluesan (et) hatmeyl

bence handicapped daha doğru olacaktır.

google images da arama yap handicapped ve disabled olarak. engelliler ile ilgili sonuçlar handicapped keslimesi ile daha fazla.

disabled derim ben, fakat asıl sorun o disabled'ın yeri ile ilgili gibi geldi bana.. "project for integration of disabled", ya da "project 'integration of disabled'" gibi bir şey olsa daha iyi olur gibi geldi bana..

(bu arada handicapped de, disabled da bayağı sonuç veriyor google'da, şimdi baktım da.. ikisi de olur yani herhalde..)

ben de vercingetoriz'e katılıyorum.

of the disabled ya da of the handicapped people anlamı tam yansıtacaktır.

zihinsel engelliler için "retard" vardı sanki bir de onu düşün.

Disableed, handicapped vs. adjective oldugu icin ek noun ile kullanilmiyorsa, basina "the" alir.

Poor people have never had this opportunity to...
The poor (pl.) have never had this opportunity to...

pharmatonu tavsiye ederim kesinlikle.
bir de hangi dalı olursa olsun düzenli spor işe yarar diyorlar. yapamadığım için bilemiyorum.. :)

birde bol oksijenli bir yerde uyumayı deneyin. mümkünse yatmadan önce odanızı en az 20dk havalndırın. (gerçi istanbul şehiriçinde hava pek temiz değil ya.) günlük vitamin desteği alın ama bir doktora danışarak.

Şehir dışında böyle olmuyor, istanbul'un havası öyle kirli ki, 100 saat de uyusam hiç uyumamış gibi sırtımda yük taşımışım gibi yorgun ve uykulu uyanıyorum. Gözlerimi açamıyorum. Yazın ne bileyim egeye falan gittiğimde, saat bile çalmadan öyle zinde uyanırdım ki. Belki de havalar leş gibi olduğundan böyleyim. Belki yakın zaman önce şiddetli bi grip geçirdim o beni vitaminsiz bıraktı bilemiyorum.

bol su için, yeşil çay için, meyve sebze yiyin. enerjinizi emen ortam ve düşüncelerden uzak durun, bilgisayarı azaltın. kendinizi iyi hissettiren şeylerle uğraşın, resim yapmak, yoga vs.

ya sorun şu, mutlaka meyve yerim, günde bilmemkaç litre su içerim, sebzemi eksik etmem, uykumu düzenli uyurum. Ama bu yorgunluğuma anlam veremiyorum.

dönemseldir belki.
belki bir şeye kafanızı takıyorsunuzdur.
genel olarak kendinizi mutsuz hissediyor olabilir misiniz?

4 ay önce yeni bir yerde işe başladım, evime uzak, ve çok yoğunum, sosyal hayatım gitti, zaman yok hiçbir şey için. ama zaten çoğumuzun hayatı böyle. iş hayatı böyle bir şey galiba. sanki vitaminsiz kansız falanım gibi geliyor. sürekli grip olup dururum, yediğim gıdalardan zehirlenirim, habire kafam midem gözüm oram buram ağrır. hepsi psikolojik midir acaba?

galiba :)

yine de bir doktora görünün bence. kansızlık bitkinlik ve yorgunluk, depresif ruh hali yapabiliyor. bir de hastalıklara açık oluyor bünye. doktor görsün bi.

Korkutmayayım ama lenfoma (lenf kanseri) belirtisi bitmeyen yorgunluktur.

Belirtilere baktım ve korktum. Zaten pimpirikliyim ya. Ama istanbul'da doğru düzgün bi hastane bulmak zor. Özel sigortan varsa yoluyorlar o test bu test diye.

Peynirleri deep freeze'de dondurun ustad? Misal ablalar atiyorlarmis?

www.kadinlarkulubu.com

@falcon, bir ikisini koydum ama bir suru ekmek falan da arttı onları koydum, onceden de bir seyler vardı o nedenle deep freeze'de de yer kalmadı artık.. :( Çok teşekkürler yine de..

5 kilo domates alayım geleyim, beraber yiyelim.

bütün pide fırınları iç götürünce sana hazırlarlar pideni.. bir de bence pizza hazırlayabilirsin ya bolllll peynirli harika olmaz mı???

@only alcoholica, 5 kilo domatesi de, o kadar peyniri de 2 kişi de olsak bitiremeyiz. :)

@wilwarn, pizza için de fırın gerekir. benim fırınım yok... :(

En güzeli künefeciye götürüp künefe yaptır bol peynirlisinden. Kalanınla peymacun tarzı şeyler yaptır, olmadı yeriz diyorum sen inan bana :)

çoğu fırın yapar hazır iç götürünce pide olayını. En kötü az aşağı Beşiktaş' a in bi' ton fırın var üç beş bişi at yaparlar dediğim gibi.
merakımı mazur gör de ne kadar peynir aldın ajan ya:)

tüketebileceğin kadarını ayır.. değerlendirebileceğini değerlendir.. (pidedir bişedir) gerisini de bi tanıdık eş dost komşuya ver yesin.. tek başına bitirmesi aylar sürecek kadar çoksa ne kadarını muhafaza edebilirsin ki.. kedilere de ver misal, ne biliim paylaş.. bak gönüllü tüketiciler de var hem.. ist.te olsam ben de talip olurdum şahsen..

aha buarada mersinliymişsin.. sıkma falan yap :)

ya ben öğrenciyim, kırık peynir dışında peynir alamıyorum. bana gönder kargoyla :D

@charlesbukowskiineksi, her çeşit peynirden (beyaz, ezine, tulum, rokfor, kaşar, sürmelik beyaz) bir paket piyasada satılan en küçük boyundan aldım, üstüne gelenlerden bir arkadaş çömlek peyniri getirmiş. :)

@chatrefill, uff sıkma super olurdu.. acaba acık lavaşla yalancı da olsa yapabilir miyim ki.. ay dur çok cazip geldi şimdi bak. :)

@wilwarn, istanbuldaysan verebilirim bir kısmını sana :)

Tamam madem, ben de İstanbul'dayım. Ben de öğrenciyim valla. Hatta dün ezine peyniri gibi bi' şey aldık 4 kişiyiz, bitti bile :D Madem kalacak, verirseniz alabilirim biraz =D

ya bence bi akşam arkadaşlarını çağır, ya da fırını olan arkadaşına git onda pizza yaparsın.

bu arada arkadaşların da harbi dallamaymış, sana o kadar peyniri alıp yemeden mi gittiler.

ne tür peynirler var?
edit:(okudum neler olduğunu)

fırınımı da alıp gelsem çok çeşitli peynirli pide-pizza zirvesi yapalım :)

kedilere verin bayıla bayıla yerler. bunu yaparken de arkadaşlarınız hepsini yemiş, peynir artmamış olarak düşünün.

çeşitli kombinasyonlar dene. mesela ekmeğin içine domates peynir koy. sonra salatalık peynir koy. sonra domates salatalık koy(dikkat! peynir koyma) diğer bir seçenek sadece peynir koy. tuzsuz peynirse evde de künefe yapabilirsin.
yağla peyniri tavada erit üstüne yumurta kır ye. yımırtalı peynirli ekmek yap tavada kızart. yemeklerde sos olarak yemeğin üzerine rendele. peynirli menemen yap ya da menemenli peynir yap. tost yap. domateslerin veya kırmızı biberin içini oy içine peynir ve bilimum yeşillik koy tavada kızart dolma gibi. veya domatesi biberi közle içini oy peyniri koy. mantarın şapkasını ayır mantarın şapkasına peynir koy kızart. hamur aç içine peynir koy peynirli mantı yap. hamur aç içine peynir maydanoz koy tavada kızart gözleme yap. peynire uygun şarap al karı kız çağır alem yap. peyniri al bi güzel ev pizzası yap(tavada).

Olmadı deep freeze'de dondur

kanka, benim de ofisteki wi-fi öyle oluyor. hatta ilk ofistekine bağlamıştım, bağlandı görünüp de gerçekte hiç bir bağlantı işlevini yapmayınca korkmuştum. Ama evden ve başka wi-filerden bağlantıda sorun olmayınca problemin ofisteki modem-bağlantı vs ile ilgili olduğunu dusundum.

siz de isterseniz bir başka yerlerde deneyin önce. Burger King mesela, ücretsiz wi-fi sağlıyor diye hatırlıyorum. Problem devam ederse garanti kapsamında götürün cihazı derim...

şu an için değil de üç yıl öncesi için söyleyecek olursam, lisedeki alman öğretmenim kullanmıyordu. hatta düşünüyorum da diğer alman öğretmenler de kullanmıyordu lan. pek kültürlerinde yok sanırım.

radyoakitivite yaydığını söyleyip asla yanına yaklaşmayan bir tanıdığım var evet. 27 yaşında

üst komşum. kendisi ısrarla ev telefonu kullanır. dışarda birisini arayacağı zaman da ankesörlü telefon felan kullanır. hep takdir etmişimdir kendisini. kesinlikle ihtiyaç duymuyor adam.

amcam (babamın abisi) evde zaten 4-5 ayrı cep telefonu olduğu için kendisine ait bir cep telefonu yok. onu aramak istediğimiz zaman o 4-5 telefondan birini random çeviriyoruz, bi şekilde denk getirmeye çalışıyoruz. ayrıca kendisi asla cep telefonu taşımaz. neden bilmiyorum.

salak bi arkadaşım. eleman her türlü teknolojiyi kullanıyor, cep telefonu kullanmıyor. zaten tüm gün net başında. lazım olduğunda da ev arkadaşınınkini kullanıyormuş.

işyerinde çalışan bir abi var o kullanmıyor ama cep telefonuna karşı olduğu için değil. kızı,eşi,annesi,ablası bunlar sürekli bu adamı aradığı için bari adam dışardayken kafam rahar etsin diye kullanmıyor.

dedem. 87 yaşında ev telefonu kendisine yetiyor. demans vs de yok yani son derece faal bir hayatı var.

dedem geçen seneye kadar kullanmıyordu.

abim
genç yaşında
cep telefonu kullanmıyor
eskiden gerektiğinde üsütne alırdı (tabii unutmazsa) ama şimdi onu da yapmıyor
yok yani teknolojye uzak falan da değil
ne güzel valla resmen kullanmıyor
be çok kullanıyorum belki sigaradan sonra onu da bırakırım
ama yok bırakamam ki...

evet var. hemde baya önemli bir bürokrat(il bazında). Aynen filmlerdeki gibi gittiği yerlerin telefonunu veriyor.veya arada bir sekreterini arayıp not bırakanlara dönüyor.Belki de insanlardan kaçmak için yapıyor olabilir.

benim de bir arkadaşımın 28 yaşındaki kardeşi kullanmıyor. nasıl beceriyor gerçekten hiçbir fikrim yok ama arkadaşım bu durumdan oldukça şikayetçi.

(bkz: aa bu benim lan)
dede falan değilim henüz, yaş 20'lerde :)

etrafımda yok.
ilyas salman la yapılan bir röportajda kendisi hiç kullanmadığını söylemişti. 2-3 yıl olmuştur sonra kullanmaya başladı mı bilinmez. aklıma geldi öyle.

seçim?

(bkz: 29 mart 2009 yerel seçimleri)

hakkaten ha? seçimde böyle mi oy kullanılıyor? "evet" diye?

sanırım abdullah gül'ün önüne gelen her yasa tasarısına onay vermesiyle ilgiliydi. yamuluyo da olabilirim.

tarihine bakiyoruz: 26 Mart. demekki applebite nin dedigi dogru

secimde "evet" diye yapılıyor evet.

abdullah gülün önüne gelen hiçbir yasa tasarı ya da teklifini reddetmemesiyle ilgili. noter görevi görüyor falan diye çok eleştiriliyordu hatta o zamanlarda.

tarih 26 mart 2009 olduğuna göre 29 mart yerel seçimleriyle ilgili.

oy pusulasına basılan mühürün üstünde "Evet" yazıyor.

gül evet diyerek onaylamıyor fekat.

29 Mart secimlerinde bir sandiktan prezervatif cikmisti..Bu kapak onun uzerine cikti.

26 Marttaki Penguen, 29 Mart seçimlerinde sandıktan prezervatif çıkacağını öngörüp mü bu kapağı hazırlamış?

Selçuk Erdem'e sordum, yerel seçimlerle ilgiliydi o kapak diye cevap geldi. Boylece ilk tahminimden dolayı özür diler, en doğru kaynaktan bilgiyi iletmekten mutluluk duyarım.

tam istediğin gibi olur mu bilmem ama "read it later" eklentisi işini görür sanırım. isminden de anlaşılacağı gibi, sonra oku diyorsun, liste halinde, sen okundu diye tikleyene kadar saklıyor. hemen adres çubuğunda ulaşılabilir halde duruyor. bir dene istersen..

IMDB hesabı açıp...."Add To My Movies" seçeneğine tıklamanız yeterli.

kullanmadım ama şu işini görebilir:

greasefire.userscripts.org

eksifink ile yapabilirsin, adresi ya da film adını secip fink e eklersen sonradan bakabilirsin.

polonezköyde vardır ole yerler kıralanırmı bılmem doğa ıle içiçe bir yer rivada güzel

maşukiye var(pansiyonlar var bir sürü), polonezköye yakın poyrazköy var ama var mıdır pansiyon bilmiyorum.

kıyıköy, ıstıranca deresi. klübe şeklinde pansiyonlar var. günübirlik turlar da düzenleniyor oraya. uzaklık 2 saat falan.

kesinlikle ağva

en zararsiz tatlandirici "stevya."

Aspartam, sukraloz, asesulfam... Sağlığa olası zararları yıllardan beri araştırılıyor. Fareler üzerinde deneyler yapılıyor fakat insan üzerine deneyler yasak olduğundan kesin bir şey söylemek zor. Sadece beklemek gerek. Biri kalkıp sadece zararlı veya zararsız derse ona pek itibar etme.

Ben gıda mühendisiyim, benim tavsiyem sağlığına aşırı dikkat ediyorsan, ne sigara ne de alkol kullanıyorsan, şeker kullanmamanı gerektirecek bir sağlık sorunun yoksa (kilo sorunun olsa da) tatlandırıcı kullanmaman. Aksi taktirde kullan, güvenle kullanabilirsin diyemem, kimse diyemez, çünkü bunu gösterecek bir çalışma yok insanlar üzerinde. Fakat ciddi bir soruna yol açmayacağı da ortada.

Bu arada stevia bahsi de ilginç. İnsanlar sanıyor ki bitkilerden elde edilen her şey sağlıklı. Uyuşturucuların çoğunun bitkisel olduğunu hatırlatırım.

yapay tatlandırıcılar sadece diyabet hastalarının kullanımı için uygundur. bi de bazı pku hastaları için. normal insan için zararlı olmasının sebebi ise sinir iletiminde görevli miyelin kılıflar üzerine olumsuz etkileri olması ve yıpranmalarını hızlandırmasıdır. ha peki diyabet hastalarına zararsız mı? onlara da zararlı ama yarar/zarar oranı hesaplanınca diyabetlinin bir haftada komaya girmesindense miyelin harabiyeti daha zararsız kalıyor.

bu arada ben de eczacıyım. bize anlatılan bu.

Paranormal ve Elenika' ya katılıyorum. Diabetik değilsen alma bence de. Ne diyet için, ne de sağlık sorunum yüzünden, 14 yaşımdan bu yana her tür içeceği şekersiz içiyorum. Kendi tatlarında çok daha güzeller. Arada bir tatlı yediğim de oluyor. Babam için sorup öğrenmiştim. Yakınım olan bir dahiliye doktorundan öğrendiklerim, Paranormal ve Elenika'nın anlattıkları gibiydi.

Ben burdaki bilgilerle birlikte diyetisyenime sordum. Gelen cevabı aynen kopyalıyorum:

"Yapay tatlandırıcılar gerek şeker hastaları gerekse formuna önem veren bireyler ve aileleri tarafından rahatlıkla kullanılabilecek birer şeker alternatifidir. İsminin yapay olması kişiyi irrite edebilmektedir. Açıkçası bir diyetisyen olmasam ben de bu ürünlerden korkardım herhalde. Ancak üzerinde en çok tartışılan aspartam bile dünyanın hiçbir ülkesinde, hiç bir eyaletinde yasaklanmamış ve hiç kimsede kanser, unutkanlık, Alzheimer, MS hastalığı gibi durumlara yol açmamıştır. Kişi vücut ağırlığının kg'ı başına 40 mg (bazı literatürlere göre 50 mg) aspartam alabilir. Yani 70 kg bir birey 70 x 40 = 2800 mg aspartam alabilir. Bu da örneğin 18 mg aspartam içeren Canderel için 2800 / 18 = 155 adet tatlandırıcı demektir. Yani günde 155 adede kadar rahatlıkla kullanılabilir. Şeker hastası bunu tolere edebilirken sağlıklı bir birey neden tolere edemesen ki? Miyelin kılıflar sinir sistemi için önemlidir, ancak tatlandırıcıların onlar üzerine de bir etkisi yoktur. Kar / zarar ilişkisi olarak görmemek lazım. Asıl bahsedilen etkileri olsa idi bence şeker hastalığı kanserden bin kat iyidir ona bakarsanız. Bu konuda sayısız haber okuyor ve duyuyorum. En son dün okuduğum bir gazetede işin uzmanı olmayan bir doktor aspartam içeren tatlandırıcılar için günde 11 taneden fazla kullanmayın gibi yorumlar yapmış. Bunu üreten firmaların bakış açısı ile değerlendirilecek olunursa bu tür haberler maalesef hiç hoş değil. Asıl şeker kanser hücrelerinin çoğalmasını sağlarken bence asıl sorun üzerinde durulmalı ve 1 bardak şekerli kolada yaklaşık 6.5 kesme şeker olduğu unutulmamalıdır.
Özetle, içiniz rahat olsun..."

levrek
palamut

orkinos
kılıç balığı
köpek balığı
tuna (bu okyanusta yaşarmı bilemedim şimdi)
somon

valla aklıma ilk somon balığı geldi. okyanusta yetişiyordu o demi.

Sail Fish,
Waho,
Yellow Fin Thuna,
Dog Toth,
Fugu,
Bonito,
Giant Trevally,
Bluefin Trevally,
Ship Holder,
Rainbow Runner,
Tiger Grouper,
Grouper,
Rubin Snapper vs..
www.balikdostlari.com

eğer müzik kulağı varsa dansetmeyi seviyorsa her türlü ritmli müzikte dansedecektir.benim yeğenim de henüz 2 bile değil, herşeye dansediyor..

bebek ya da çocuk albümleri fikri de güzel.. ama biliniz ki büyükler için azaba dönüşebiliyor bi yerden sonra.. demem o ki; benim yeğenim Pussycat Dolls da da kıvırıyor, tarkan da da.. yunan müziklerinde de oynuyor.. erkek üstelik.. kasmanıza gerek yok, zıplatacak şarkılar seçmeniz yeterli..

yalnız 1 adet "happy birthday çocuk şarkısı" pasta kesilme ve kameralar esnasında çok iş görür..

tavsiye etmem ama genellikle çocukların (özellikle 2-3 yaş grubunun) çok sevdikleri şarkılar gözlemlediğim kadarıyla şunlar:

cakkıdı
bas gaza ve bilimum ismail yk şarkıları..

not: evet ne yazık ki öyle.

düm tek tek i de çok seviyorlar.

youtubeye zeyno nesli kuzenler yazın şirinler partisi çıkıcak...tam onun için