her iki sorunun da cevabi evet.
program cok ozel bi program, disiplini elden birakmazsan gercekten ise yarar.

programdaki videoları izlerken fark edersin zaten
tony horton abimiz her daim amacınıza göre tekrar sayısı yapın diyor.
tamamıyla boş geçmek olmaz ben diyetini bire bir uygulamadım ama adamların dediği tarzda beslendim ve yediklerimi düzene sokmuştum
12 kilo vermiştim 90 gün içerisinde.

insanity ile p90x'in karıştırıldığı bir hybrid program var, ufak bir aramayla bulabilirsiniz ki bu program tam size göre.

insanity'nin kardio hareketleri ile p90x'i birleştirmişler.

konuyu detayli olarak bilmiyorum ancak asagidaki yontemleri hemen izlemeye baslayabilirsiniz:

1- herkes sirayla 170'i arasin, sirketinden maas alamadigini belirtsin.
2- herkes teker teker notere gidip, noter kanaliyla maaslarinizin odenmesine dair ihtar ceksin.
3- sonra herkes arkasina yaslanip neler oldugunu keyifle izlesin..

İşçinin maaşının ücret ödeme gününden itibaren 20 gün ödenmemesi durumunda ne olacağı İş Kanunu 34. maddesinde belirtilmiştir. Ücretini mücbir sebep dışında 20 gün alamayan işçi iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir, bu durum kanunsuz grev olarak nitelenmez. Ancak işçi iş görme borcunu yerine getirmediği sürenin ücretini talep edemez. (Yargıtay kararlarına istinaden)

Ücretin zamanında ödenmemesi süreklilik arzediyorsa veya makul sürede (Yargıtay bir kararında 15 gün gecikmeyi haklı nedenle fesih için makul ve yeterli görmüştür) işçi ihtarname çekerek ve sonrasında iş akdini İş Kanunu 24. maddeye göre her zaman feshedebilir.

temmuzdan beri maas alamiyorsaniz bence calismayin, zaten aciklamislar, sözleyi fesh edebiliyorsun.

isin olmasi bir sey ifade etmiyor ki maas alamadiktan sonra. yanlis miyim?

simdi is yeri maas ödese bile "cocuklar maaslari yatirabiliyorum ama maalesef herkesin maasini 300 er lira eksik yatirabiliyorum, anca böyle yapabildim" seklinde gudik, emeginizin üstüne konucak bi aciklama yapip maaslarida eksik ödiicek, pic edicek maaslari yani.

4 aydır maaş alamayıp utanıp çekinerek gelmesem olur mu diye düşünmeyin önce.
iş vereni sıkıştırmazsan 4 değil 14 ay da alamazsın bir sey.

-kesinlikle maaşlarınızı alamadığınıza dair (detayı bilemiyorum ama durumu anlatan neyse) noterden ihtar çekin.
bi sürü yolla ile aksini kanıtlamaya ve işe gelmiyor diye tazminatsız işten cıkarmalara gider durum ,bu yüzden o belge önemli.
-işin durumunu bilemiyorum yani şirketin su anki ekonomik durumuyla fln alakalıysa ve toparlanmaz diye düşünüyorsanız ödenmemiş maaş,tazminat vs isteği ile ayrılın işten.paranızı bırakmayın içerde.

Öncelikle çok teşekkür ederim hepinize.

Bir senedir bu şirkette çalışıyorum. Bu adamlar zaten bu vakte kadar maaşları serabetan'ın dediği gibi 300-500 yatırıyorlardı, hadi neyse idare ediyoruz diyorduk ama şimdi aylar oldu ve müdürler artık kaçar oldu. Maaşımın içeride kalacağını düşünmediğim için istifa etmiyorum, en azından biriksin mahkeme yoluyla ayrılınca en kötü alırım diye düşünüyorum çünkü örneklerini gördüm diğer yandan da zaten bu işe girebilmek için bir sene beklemiştim, parasız bir sene daha geçirmem mümkün değil elim kolum bağlı :(

Notere gitme işini de insanları ikna etmeye çalıştım geçen hafta ama herkes yan çiziyor işin açıkçası tek başıma yapıp bu işi bir de mobbingle uğraşmak istemiyorum.

@ douchebag : Teşekkür ederim, buldum maddeyi okudum ben de, birazdan çıkıp evime gideceğim tek başıma.

@demoniclewinsky : sizin söylediğinize göre notere başvurmam işe gitmemem için ön koşul oluyor yoksa şirket kendisini haklı çıkartabilir mi? Bu durumda maaş hesabımın hareketleri yeterli delil olmaz mı?

-notere basvurma olayı işe gitmemek için değil genel olarak maaşın yatmadıgını ve haklarımın ödenmediğine dair mevcut durumu resmileştirmek için.

hukuki bi bilgim yok ama erkek arkadasım benzer bi olay yasadı,deneyim üzerinden anlatıyorum.
-şirket primleri ödemiyor ssk'yı tam yatırmıyordu.noterden primlerin yatırılmasına ve iş sözleşmesinin feshi,kıdem tazminatı istediğine dair ihtar cekti.bu arada herkes işe devam ediyor ve hatta iş verenin elinde çalışanlara ait yüklü miktarda senet oldugu için (nasıl olduysa işe giren diğer çalışanlar bos senet imzalayıp işe girmeyi kabul etmişler.) kimse şikayet edemiyordu.
ihtarın ardından sanıyorm bi hafta içinde cevap verilmesi gerekiyor.
ses soluk cıkmadığı için dava açıldı.dava olayı cok boktan tabi.her sey ortada,belge ve sahitlerle kanıtlı olmasına ragmen 2 senedir sürüyor.
yani mahkeme olunca ha diyince alamıyorsnuz paranızı.
bu arada bu ihtar sırasında işveren elinden geleni yaptı.diğer çalışanlara,erkek arkadasımın işe gelmediğine,yeterli çalışmadıgına ve bu yuzden tazminatsız olarak işten cıkarılması gerektiğine dair yazılar imzalattı.şirket aleyhine davada yer alanları işten cıkarmakla tehdit etti,ki bazıları cıkarıldı.(sonra onlar da davaya eklendi vs.)

yai elinizde resmi olarak maaşlarınızın ödenmediğine dair bir sey yoksa aksi bir şekilde kannıtlanır.elden verildi denip imzalı kağıtlar cıkarılır bir yerlerden fln.
dediğim gibi hukuki boyutunu bilemiyorum ama böyle seyler yasandıgı için gördüklerimi anlatıyorum.

bana soracak olursanız 300-500 sklinde gelen para bi boka yaramaz.parça parça ödendiği için ne borcunu tam ödeyebiliyorsun ne önünü görebiliyorsun.
daha az maaşla daha düzgün bi yer bakın derim.
ayrıca su an kaçamak davranan iş arkadaslarınız oldugu da belli ki o yuzden kimseye güvenerek iş yapmayın.kendiniz için en dogrusu neyse onu düşünerek hareket edin.
derim ben.

birden kes. azaltarak birakmak zor.
ben hep bir sabah uyandim, artik icmeyecegim dedim ve icmiyorum.
3.5 sene icmedim, gecen sene tekrar basladim, 2 ay once tekrar biraktim.

(bkz: allen carr)

8 sene içtim 2 hafta nikotin sakızı çiğnedim bıraktım 1 sene içmedim şimdi gene içiyorum. gene bırakıcam sakızlar hazır. abi bırkamamamızın nedeni çok keyifli bir meret oluşu :) yani öldürmese günde 60 tane içerim. iş bu bırakma konusuna gelince hep atılır tutulur. çok zevkli abicim içmesi ondan bırakması zor. ama bırak tabii ben de bırakıcam. en iyisi hiç içmememek. vs vs.

neyse sonuç olarak azaltarak bırakma bence en zoru. kes. sakıza başla derim. çok rahat. yani bşaın ağrımaz sinirin fırlamaz. daha kolay. azaltma yalan oluyor genelde.

yamulmuyorsun.

benim bildiğim ilin adı, hatay.
en büyük ilçe, iskenderun.
valilik, hükümet konağı gibi resmi dairelerin olduğu yer, merkez ilçe, antakya.

Referandum'la 1939'da Turkiye'ye katilmadan once Hatay Cumhuriyeti ayri bir ulkeydi, Antakya da baskentti. Referandum sonucu Turkiye'ye katilinca ulke adi olan Hatay ilin adi oldu. Baskent olan Antakya da merkez ilce oldu. Iskenderun da sahilde olmasi sebebiyle ticaret acisindan buyumus olan en buyuk ilce.

hatay-antakya= mersin-içel, kocaeli-izmit

Ben giriyorumda, nedense tek başıma oluyorum koca sahilde :)

girilir. orda olsam da girsem :/

Ben olsam girerim direk affetmem, hatta kasimda da girerim ben.

yarın orada olucam da. bi de napcaz orda diyordum. iyi bari denize girelim :)))

ben gün aşırı giriyorum
bugün de hava güzel yani girilebilir
ama deniz biraz ısınmış sakın serin su beklentisi içinde olma
bir de marmariste denize gidilmez ki koylara gitmelisin

ben 2 gun once marmaristeydim, deniz antalya'ya gore birazcik soguk ama ogle vakti rahat rahat endise etmeden girebilirsin.

normal ben o kadar ödüyorum 69.85 gibi birşey aynı yani

superonline bi kampanya yapmis.
20 mbps limitsiz internet, lig tv (sampiyonlar paketi - 5 takim), 2 adet keyif paketi toplami 64 TL'den veriyor.

garip bi firma orasi pazarlik usulu ya da trip atarak fiyati dusuruyorlar.

@uyku

onda taahhüt vardır ve super offline yok kaldığım yerde.

digiturk'e kesinlikle trip atın blöf yapın. fiyat düşüyor, ya da ek kanallar geliyor.

72.98 tl (şampiyonlar+2 keyif pakedi+ hd + sporsever paketi)

bizim yurrtaki arkadaşlar almış internetten izliyolar yıllık 270 tl.

Ben digiturk üyesi değilim. Ama digiturk webplay'den ayda 21 liraya gayet takılmadan-etmeden izleyebiliyorum. Üstelik tüm süper toto lig maçları dahil bu pakete.

webplay ya da sd yayın düşünmüyorum ya hd ya hiç

isi garantiye al.
bi 39, bi 40 al. ikisi de gelsin, olmayani geri iade edebilirsin, hem gonderirken kargo parasi odemez, hem de parani geri alirsin. :)

39 alın, ben bir keresinde yarım numara büyük aldım, pişman oldum.

@uyku semesi, ikisini alacak limitim yok ya :)

@9kuyurklukedi, işte ayaklarım dengesiz, ayakta çalışıyorum 3 gün, şişebiliyor filan. adidas'tan botum da 39 olmasına rağmen ayakkabının bir yeri rahatısz etmişti 40 almıştım ayaklarım içinde yüzüyor. ince çorapla giyersem rahat edemiyorum çok. ama converse hani bağcıklı filan sıkarım ederim diye düşündüm öyle olursa.

büyük numarayı içine konacak silikon taban ya da keçe gibi birşeyle yarım numaraya kadar küçültebilirsin. kalın çorap faktörünü de ekleyince 40 al bence

40 aldım gitti. baktım çok büyük geri gönderirim artık :)

ben 40 sipariş verdim sanıyorum, meğer 39 vermişim? gelsin bakalım. olmadı geri göndericem artık olan kargoya vermiş olduğum 5tl'ye olacak hahaha yahu nasıl 39 seçerim 40 diye onu anlayamadım ya!

everyday i'm succeeding. (sonrasinda haters are dying diyebilirsin)
everyday i'm exceeding my limits (bu birazcik kafiyesiz oldu ama)

anlamadım ben soruyu. "everyday im shuffling" yerine "everyday im başarıyor" gibi bi şey istiyorsun ve şarkıya kafiyeli olmasını istiyorsun galiba :) ?

pardon kafiye dedim. besteye uygun/prozodisiz olsun demek istemistim. everyday im going on gibi bisiler

everyday i'm doin' it. tırnak işaretini bile koydum hey be.

okumazlar bile.. dogru cope gider.. gonlunu ferah tut, burasi turkiye, burdan bi bok olmaz.

böyle kaç tane mail alıyolardır günde. hepsi hakkında işlem yapmaya kalksalar ohooo. zaten uyku semesinin dediği gibi okumazlar bile. okusalar da işlem yoğunluğu, ilgileniyoruz, maddi kaynaklar vs gibi standart bi "farkındayız, ilgilenmeye çalışıyıouz ama yetişemiyoruz" cevabı yazarlar sana. zaten başını belaya sokacak bişey de yok. hakaret, küfür, tehdit vs gibi...

hicbir sey olmaz.

BU MEMLEKETTE GÖTE GÖT DENİR. ONLAR DA GÖT OLDUKLARINI BİLDİKLERİNDEN BİŞEY YAPMAZLAR.
zaten dava edilebilecek bir durum da yok..

küfrettin sandım. ne var yahu bunda. ben bazen sövüyorum da bazı şirketlere maille. onlar bi şey demiyolar tabi, müşteri kaybetmek falan. :) ama doğru yapmışsın bence.

zamanında bir daireye değil, direk resmi dairede yönetici bir kişiye "hepiniz orospu çocuğusunuz" yazmıştım, bi b.k olmadı. raad ol panpa.

bu mailde bişey yok.

hakaret veya tehdit içermediği sürece sorun olmaz.

bundan korkmuş olamazsın?

korktum, cunku vaktinde benzer bir olay yasamistim. gittigim kursu bir forum sitesinde bu sekilde elestirmistim. kim oldugumu tespit edip cepten aramislardi size dava acabiliriz diye. belki bloftu tabi dertsiz basima dert aldigim icin korkmustum.

ben cok daha sert bir versiyonunu yollamıştım. İşin içinde hakaret,aşalayıcı ifadeler olmadığı sürece (işini iyi yapmamak buna dahil değil) sorun olmaz.

ben küfür de etmiştim e devlet sitesi eskiden çalışmıyordu düzgün. geri dönmediler. ağır sövmüştüm. sitenin değişmesinde katkım varmı bilmiyorum.

:) tren varken arabaya o kadar para vermeyin. bruksel'e gidebilirsiniz, ya da eurostar ile londraya gidebilirsiniz.

kuzeye doğru gitmek isterseniz lille var. oradan hatta belçika'ya geçip istediğinize bağlı olarak brugge-gent-brüksel'e gidebilirsiniz.

zirai ilac. bunu senin yapmani onermem. bunu yapan profesyonel firmalar var ve evet gercekten ilac cok ama cok etkili.
yasadigin sehirdeki bocek ilaclama firmalariyla irtibata gec.
gerci o ilaci sana vermezler ama sakin kendin bi yerden alip bu ilaci kendin uygulamaya kalkma, zehirlenir gidersin diger tarafa.

onun yerine şunu öneririm;
k-othrine diye sulandırılarak kullanılan bir ilaç var, bütün böceklerin kökünü kazıyor, az bir miktarı çok geniş alanlara uygulanabiliyor. zirai ilaç satan yerlerde 7,5 milyona falan satılıyor.

Aklınız kalmasın diye geçen sene böyle söyledim ama bakın böyle böyleydi durum, üzerine şimdi bir de bunlar oldu diye güzelce anlatırsan bence çok da bir şey demez ailen. Bir de eve çıkarsan sorumluluklarını yerine getirebileceğine dair biraz konuşman gerekebilir :) Ev işlerini nasıl bölüşeceğinizi, neden senin için daha avantajlı olduğunu falan.

Başta içleri rahat etmez çok belki; ama senin iyiliğini ister her zaman aile, iyi olacağına ikna etsen yeter bence.

yardımcı olur mu bilemem ama, elektrik, su, ısınma, internet gibi masrafları da göz önünde bulundur bence, şu an aklına gelmeyen bir sürü ek harcama çıkacak çünkü evle ilgili.

@malwethiel
300 lira kiranın üzerine yurda verdiğim ve rahat etmedğim 300 lira yeter diye düşündüm çok aşar mı ki acaba? toplam yine 600 civarı olur sanıyorum. ulaşım parası yok, spor salonu parası yok öğle yemeğne hergün 4 lira veriyorum en az. oku 1.5 lira.bana kalırsa yeter

1+1 evde 2 kisi kalmak, hele 2 ogrenci seklinde kalmak tamamen intihar bence.
oncelikle 1+1 ev yerine, 2 yatak odali bi evi arastirip, ondan sonrasinda izleyecegin yolu belirlemen menfaatine olacaktir.

yurtta ders çalışamıyorum fixtir.

aynı odada kaldığım elemanla yine sadece aynı yerde yatıcaz 2+1 ev daha büyük olur ve daha sorunlu olur. bir de bu evler residance olarak geçiyor. ayda 1 temizliği var. rahat güzel

1+1 isi yas. olmaz o is onu soyleyeyim.

@fdegir

neden?

manavgat'ı alanyanın önüne al. kumluca 5 olsun.

eger ki tercihin merkez olacaksa, merkezi de kendi icinde bolebilirsin, antalya buyudukten sonra ilceleri baya bi degisti, ben senin yerinde olsam soyle yapardim:

1- merkez (gerci artik boyle bisey varmi emin degilim)
2- muratpasa
3- konyaalti
4- kepez
5- dosemealti
6- aksu
7- serik
8- manavgat

ilk 5 ilce, antalya'nin sehir merkezi icerisinde kalir.
aksu: 15 dakika mesafede havalimanina
serik: 25 dakika mesafede havalimanina
manavgat: 40 dakika mesafede havalimanina

edit: tabi bu ilceleri baska bi yerden secme sansin varsa, yoksa:

1- merkez
2- serik
3- manavgat
4- kemer
5- alanya
6- kumluca
7- elmali

alanya'da yaşam çok pahalıdır.
serik çok tutucu bir yerdir genel anlamda.
kumluca çok şirindir ama çok sapa bir yerdedir.
elmalı da sıkıntıdan patlarsınız.

+ uyku sersemi.

Merhabalar, artık Merkez diye bir ilçe yok. Onları şu şekilde sırala

Muratpaşa
Konyaaltı
Kepez
Aksu
Döşemealtı

uzgunum ama ucuncu dunya ulkesi olan turkiye'de, insaatlarin yasal olarak calisma saatleri su sekilde:

07:00-19:00. (edit: haftanin 7 gunu)

bu saatler disinda gurultu yaparlarsa polisi arayabilirsin. ancak onun disinda maalesef.

sonradan edit: tabi butun bu yazdiklarimi, insaati yapan kisilerin, insaat ruhsatina sahip olduklarini varsayarak belirttim. genelde bu tarz insaatlarda, adamla once insaata baslar, insaatin bitmesine yakin ruhsat alirlar..

siz gene de polise haber verin 155. gidip inceliyorlar belki gözleri korkar. bişey kaybetmezsiniz.

ver kurtu...
yok o dünkü duyurudaydı.

iki çocuğun var ve doğru yolu göremiyor musun?
trollüyor musun acaba burayı?

Bİr psikoloğa terapiste veya psikiyatriste gidin, yaş ortalaması 25in altında olan bir kitleden bu denli önemli bir kararı vermek için nasıl yardım isteyebiliyorsunuz ki?

nickinden 1979'lu olduğunu çıkardım, yaşıtız.

bekarım, çocuk yok bildiğim kadarıyla (hep korundum aslında ama :S ne olur ne olmaz diye bildiğim kadarıyla dedim)

hocam delirdin mi? "ben ya da ailen" ne saçma bir laftır? çocuklar da ailen farkında mısın? ne yani sen onu seçersen çocuklar da mı olmayacak?

ha kastı eşin ise "iyi de sen durumumu biliyordun" dersin bence. ayrıca eğer "aşk" ise alevlenen ve yaşanan bu durumda zaten taraflar fedakarlık yapar.


ne karar alacaksan acele et ama, çocuklar sıkıntı yaşamasın.

yıldız tilbe şarkısı söyleyen, erkek bir troll canlandı kafamda. ve güldüm.

ediz: iki çocuk var? iki çocuk olmasından önceki mesele şu: iki çocuk yapacak bir adamın böyle bir şeye karar verememesi.
siz zaten kıza ihanet edip beklememiş, evlenmiş, üzerine de iki çocuk yapmışsınız. "ya ben ya ailen" biterek azalmayacak, belli oldu. basit metres cümlesi bu. keşke aşık olduğunuz kadına yakıştırmasaydınız.

karar vermek güç değildi. ama önce boşanılır, sonra da düzgün bir şekilde ilişki yaşanırdı. ama şu durumda, anladığım kadarı ile, siz bu kadınla birlikte olduktan sonra iki çocuğunuzun annesi ve ilişkide olduğunuz(evlilik kısmına girmiyorum) kadınla aynı yatağa giriyorsunuz. hoş değil.

Ben karısının ben yada annen baban şeklinde bir ben ya da ailen dediğini sanmıştım

Çok afedersiniz, isterse silinsin ama, mal mısınız beyfendi?

aile 2 çocuk diyoruz, çükünüzün peşinde hepsini unutacak kadar delirdiniz mi?

inciswf.com

madem aşıktınız geçmişte neden bitti o halde yeteri kadar sevmiş olsa idiniz bitmemiş olurdu.bence siz macera arıyorsunuz

seviş onunla, ikinci postadan sonra aklına bile gelmeyecek.

@tnt abi masumiyet karinesine ne oldu?

@cevab veremedi
burada kim ne belli oluyor zaten genelde. o değil de ubuntu internete bağlanamadı ya. napıcam şimdi :(

bir uzmanla görüşmek iyi bir fikir olabilir evet.
ama onun dışında sizi bekliyor olduğunu söylemesi kısmına takıldım ben. yani insan o kadar beklediği biriyle neden iletişime geçmenin bir yolunu bulmaz da işi rast gelmeye bırakır, o kısmı anlamak güç. henüz evlenmediğini söylemişsiniz. belki mesele sadece hala evlenmemiş olmasıdır, bunu kafasına takan biriyse şayet. ondaki alevlenme öyle bir durumdan kaynaklanıyor olabilir. belki ondan emin olmak lazım.

ya ben ya ailen tripleri diye tarif ettiğiniz şey doğru bir tavır bence. bir karar vermeniz gerektiği doğru ve ancak böyle bir zorlamadan sonra bu noktaya gelmişsiniz gibi duruyor. ailenizden ayrılamazsanız şayet, kafanızda bu netse, o zaman yapacak başka bir şey yok gibi. onun için eşinizden boşanmayı göze alıyorsanız, o zaman da yapacak başka bir şey yok. ama ayrılamazsanız ve yine de devam ederseniz ilişkinize, ona da benim diyeceğim bir şey yok.

ben o soruna soruyla yanıt verdim hacı. :D

geçmişte ne olduysa tam evlenmek üzereyken bitti ilişkimiz, aşkımda yalan yok yani...

eğer iki çocuğunu ve eşini bırakıp o kadına gidersen, dilerim ki o kadın da seni "hayatımın aşkını buldum" diyerek terk edip göt gibi ortada bırakır.

çocuklarının gözüne bak doğru yolu görürsün.

usta ayrılmak o kadar kolay mı ya? tamam çocuk yoksa eğer kolay olabilir ama ortada 2 çocuk varken biraz zor olmalı bence. sikinin keyfine çocukların geleceğiyle oynama bence. bak benim senin yaşlarda bi arkadaşım var, bu karısını çok aldatırdı. sonra bi gün karısı bunu aldattı(internetten birisiyle samimi olmuş yani o kadar), daha sonra bu olay açığa çıkınca küstüler falan, aylarca ayrı yaşadılar ama sonunda mecburen barıştılar. sırf ortada çocuklar var diye ikiside geçmişe sünger çekti. senin başına böyle bir durum dahi gelmediği halde sen boşanmayı düşünüyorsun, bence yapma. ayrıca bugün eşini yarı yolda bırakmanı isteyen kadın, yarın seni yarı yolda bırakır.

paramı "macera arıyorsun"a yatırıyorum.

nickinizden gördüğüm kadarıyla 33 yaşındasınız. tahminimce çocuklar çok da büyük değil. ben kendi hikayemi anlatayım, belki yardımcı olur.

95 yılında, tam benim ilkokula başlayacağım dönem, babam da 33 yaşında. babamın başka bir kadınla ilişkisi var, o kadının iki kız çocuğu var. 95 yılında babam bizi bıraktı, o kadınla ve çocuklarıyla yaşamaya başladı. her şeyi bırakmayı göze aldığına göre büyük aşktı. ben 7 yaşıma henüz tam girmemişim, kardeşim de ise 2 yaşındaydı. yani anneli babalı büyüdüğümüz süre bu kadar. sonrasında babasısız.

babamla görüşüyoruz, hep görüşürüz, aynı şehirlerde değiliz ama yakın yerlerdeyiz. her haftasonu gelir. maddi açıdan hiçbir sorunumuz da olmadı, ben de özel okulda okudum, kardeşim de okuyor. aşırı zengin değildik, ama makul seviyede isteklerimizin hepsi de karşılandı. peki yeterli mi, tabi ki değil.

küçüklükten beri belli bir baskıyla yaşadım. annem hiçbir zaman babamı affetmediği gibi, kadından da nefret ederdi. küçük olduğumuz için anlamazdık tabi, ben gidip babamda kalcam derdim, annem o kadının evine gitmeyeceksin derdi. sonra çok ağlardık. annemin de doldurmalarıyla ben uzun süre resti de çektim, gitmedim. ama her zaman öyle olmuyor tabi, babayla da kalmak istiyorsun, yalan söylüyorsun. ama o yaşlardan yalanı devam ettirmek de pek mümkün değil. sonra eve dönünce gelsin kıyamet gitsin kavga. anneme de o konuda çok kızarım gerçi kaç yaşına geldin hala ergen gibi davranıyosun diye, ama pek kızamıyorum da hak veriyorum.

ben büyüdüm, annem hala aynı. babamla görüşmemize falan kesinlikle bir şey demiyor, ama hala "o kadının evine gidip kalmayın, başka bi şey istemiyorum" diyor. gitmiyoruz. ama arada babamı ziyarete gidiyoruz. geçen günlerde yine gittim. müstakil bir evde yaşıyor. biz de bahçedeyiz. derken bir tane kara kaşlı kara gözlü bize hiç benzemeyen sarışın mavi gözlü minik bir kız çocuğu, "dede" diye ortalarda gezmeye başlıyor. "dede" dediği kim? benim babam. yaşadığı kadının büyük kızının 2 yaşındaki kızı. ben en son gördüğümde hamileydi. o kadar ara vermişiz gitmeye.

normalde çocukları severim, zaten herkes sever. hele o minik çocuk gibi oyuncak modunda yapılmışını, herkes sever oynar. ama o küçük kızı ben sevmiyorum, hatta ufaktan nefret bile ediyorum ama kabul edemiyorum. konuşmuyorum, ilgilenmiyorum. çünkü "dede" lafına takılmışım.

biraz sonra yukardan başka bir kız iniyor, kadının küçük kızı, o da "baba" diye sesleniyor. ilk kez duymuyorum "baba" dediğini tabi ki, babam bir dönem çekinerek açıklamaya çalışmıştı. ama bu kez farklı algılıyorum. ortada bir "baba" var ama kimin babası. benimle 7 yıl yaşamış, biyolojik babamı, yoksa o kızla 13 yıl yaşamış üvey babamı. kavram karışıyor. bir anda olduğum yerden nefret etmeye başlıyorum. ama yine susuyorum.

babam bizi bıraktıktan belli bir süre sonra çok sevmeye başladı. muhtemelen küçükken de severdi de, tahminimce vicdan azabından da dolayı, sonraları çok üstümüze düştü. benim resti çektiğim ergenlik dönemlerinde "sen istiyosan bırakayım" derdi, o vakit bile senin kararındır dedim, karışmak istemedim. olgun davranmışım yani. beni ya da kardeşimi üzgün görünce çok üzülür, gece uyuyamaz ben bilirim. o gün benim moralim çok bozulmasına rağmen, ne kadar istemesem de belli etmiştim. sorduğunda da açıklayamadım, çok fazla üzülmesin diye. zaten biraz olsun içinin rahat olmasının bir sebebi de, artık dönülmeyecek duruma gelmiş bir hatayı benim kabullenip, pek üstüne gitmemem.

babamla aram nasıldır dersek, iyidir. kendisini severim. bir sorunum olursa da yapabileceği bir şeyse doğrudan ona giderim. ama farklı hayatlar yaşıyoruz ne yazık ki ve aramızda her zaman bir mesafe, bir uzaklık var. bunu da aşamıyoruz, pek mümkün değil.

ben en son oraya gittiğimde, benle hiç alakası olmayan bir hayata gittim, tanık oldum. "bizim" diyebileceğim hiçbir şey aslında tam olarak "bizim" değildi. aslında "biz" kimdi tanımlayamadım. hiç yaşamadığım iki kız ve kadın. minik çocuk ve damat. etraftan arkadaşlar. babamın hep "burası çok değerlenecek, sizin yeriniz. hayatınızı kurtaracak dediği" arsamsı yerdeyiz. piknik yapıyoruz. orası sizin derdi de, senede bir gittiğimiz yer ne kadar bizim olabilirdi. ben babama baba diyorum da, daha çok benim babammı, yoksa onunla daha uzun süre yaşayan kızların mı. benim çocuğum olduğumda dede olması gerekiyodu babamın ama olmadı.

maddi açıdan ben ve kardeşime çok daha fazla para harcandı. dedim ya özel okullar falan. kızların biri liseden sonrasına gitmedi evlendi, diğeri de iki yıllık bir bölüm okudu. onlara bizimki kadar imkan sağlamadı. ama bunların tabi ki tatmin etmesi mümkün değil.

soran olursa ben babasız büyüdüm diyorum. çünkü parkta oynayan baba ve çocuk bile görsem gözlerim doluyor ağlıyorum. zaten çok ağlıyorum. babam bu konular hakkında konuşmamız lazım diyince de hep ağlıyorum, konuşamıyoruz. erkek adam ağlamaz, ama ben bu konuya çok ağlıyorum. babalı oğullu filmleri de izleyemiyorum. soran olursa "benim için sorun değil yea, alıştım" desem de, aslında yaşamam gereken ama hiç yaşayamadığım bir hayatın özlemini çekiyorum.

benim açımdan durum böyle. ben olgun yaşa geldiğimde hatadan dönülemeyecek konumda olduğu için, kabullenmeyi seçtim. zaten insanın, öz babasını sevmemesi için çok daha fazla neden lazım. çoğu zaman teşekkür ettim, olumsuz durumları hiç göz önüne almadım. daha kötüsü de olabilirdi dedim. ama daha iyisini ağlamaktan dolayı pek düşünemedim.

son olarak başka bir konu, babam 7 ve 2 yaşındaki çocuklarını bırakacak kadar o kadınla yaşamayı istiyordu, aşıktı yani. peki sonradan ne oldu? sadece benim bildiklerimden 2 tane sevgilisi daha oldu. biriyle gezdi tozdu, sonra o evlenip çocuk yapmak isteyince ayrıldı. diğeri daha yeni, çocukların okulu bitsin her şeyi bırakıp onunla güneye gidicem emekliliğimi yaşıycam dedi bir dönem. tabi artık 50 yaşında, 33 yaşındaki enerjisi yok. yapamıyor.

çok dağınık yazarım, tekrar okudum zaten güzel de yazamamışım. ama kendi açımdan durumu umarım anlatabilmişimdir.

zaten aklında bu varsa,sen eşini ve çocuklarını mutlu edemezsin,bence maddi olarak iki aileye de bakabileceksen git,kazanan ailen olur,senden kurtulacakları için

klişe olacak belki ama bir gün çocuklarınız annesi de ilk aşkıyla denk gelirse o zaman enine boyuna düşünürsünüz yaşadığınız şu süreci.

cocuklarinin yaslari cok onemli.
33 yasindaysan, en iyi ihtimal en buyuk cocugun su an 13 yasinda olur. karini sevmiyor olabilirsin ama cocuklarini bu dunyada kendinden bile daha degerli olmasi gerekir.
sonucta evliligin kotu olsa da, ayrilma sureci cocuklar uzerinde tamiri mumkun olmayan sonuclar birakabilir. karindan nefret et ama o evliligi o cocuklarin icin lutfen yasat. annelerinden ayrilirsan, o cocuklarin velayeti annede kalacak, mahkeme sana hele de boyle bi durum oldugu icin o cocuklarin velayetini siksen vermiycek. o cocuklar anneden, babadan ayri, sudan cikmis balik gibi olacaklar.. birak buyusunler, sen o zamana kadar karinla evli kal ama ailene sahip cik. cocuklari da kendinden nefret ettirme.

bak, cocuklar cok masum, herseyden etkilenirler.. bu dunyaya gelmeyi onlar tercih etmedi, sen onlari zorla getirdin, onlara haksizlik etme. cocuklarinin idolu olan, 'erkek adam, baba' ol. kari gibi kivirtma.

gençliğinizi yaşamadan evlenmeyin.

okumadım ama, çeşit iyidir. bişey söylemene gerek yok. nasıl olsa yakalanırsın acemi hırsız.

büyük ihtimalle bu böyle devam edecek hep bi sürüncemede kalacaksınız olan eşinize ve çocuklarınıza olacak,bunun bi cevabı bi çözüm yolu da olduğunu sanmıyorum çünkü sevgilinizle bağınızı koparmayacağınızı düşünüyorum

la olum nasıl işlerle uğraşıyorsunuz. o 2 çocuğunu düşün bir bok yeme yazıktır günahtır. ilerde senden nefret edecekler aşkını kalbine göm eşine çocuklarına bak.

ya ben ya ailen diyen kadınla olur mu ya. filmlerde yok o kadar kötü karakterler. şunu düşün eski sevgilinle sevişme ihtimalin olmasa böyle bir şey yapar mıydın. sevişmekten de sıkılıcaksın malum.

hayatımda hiç kalenji diye bir marka duymadım ama sözlükte 34534534553453 nesneden 1 tanesi övülüyor. demek ki iyi bir şey :)

edik: modelmiş o pardon
al gitsin

sekline bakip kosu ayakkabisi alindigini ilk kez goruyorum.
sekline bakip kosu ayakkabisi alinmaz, gidilir, bi yerde denenir, hosa giden model internette bulunur, daha ucuza alinir.

babam, 12 sene once.
pili pirtiyi topladi, bi de borc birakarak kacti.
borclarini gecen sene odemeyi bitirebildim.
kendisine, okurken actigim nafaka davasinda, bana nafaka odemeye mahkum edilmisti, okudugum surecte nafakami odedi, sonrasinda okulumun bitmesinden sonra odedigi 2 aylik nafaka icin bana dava acti, o 2 aylik fazla odedigi nafakayi kendisine faiziyle geri odedim.
bi insanin babasi bunu yapabilir mi diye cok dusundum, artik dusunmuyorum.

çok yakın bir kız arkadaşım kezbanmış, haberim olmadı.

sevdiğim kızın da kankasıydı, daha açılmamıştım ona, o da o sıralar başkasını seviyordu. kezban aklından öyle bir senaryo kurgulamış ki, az kalsın kızın tuvalet kağıdı oluyorduk. böyle anlatınca bi bok olmadı ama detaylıydı baya, 9-10 aylık bir süreçten bahsediyoruz.

aslında öyle ağır bir kazık değil benimki. zaten uyku semese'sininkini de okuduktan sonra yazayım mı diye düşündüm ama kenarda dursun bir şey olmaz.

çok güvendiğim adam ettiğim biri arkamdan iş çevirdi. çok zoruma gitmişti çok. adam yerine konulmayan birini öyle bir yere getirdim ki. sonra götü kalktı beni sırtımdan vurmaya kalktı. giren çıkan yine ona oldu.

en yakın arkadaşım sevgilime yazılmıştı. sonuç elde edemedi tabi ama çok koymuştu bana.

groundhog day
www.imdb.com

yeni pasaport yeni numara demek.

eski pasaportuna 2 delik açıp geri veriyorlar vizelerin bitene kadar o şekilde kullanabilirsin.

oncelikle, yeni basvuru yapiyorsun, yeni pasaport numaran oluyor haliyle.
eski pasaporta aldigin vizelerde o ulkenin uygulamalari gecerli olmaya devam ediyor.
mesela schengen vizemin eski pasaportumda olmasina ragmen, yeni pasaportumu kullanarak, eski pasaportum uzerindeki vizeleri gostererek islem yaptirip, o ulkeye yeni pasaportumla girdim.
ama bunu kesinlikle yapamayacagin ulkeler var, o yuzden o ulkeye gitmeden once vize kurallarini dikkatlice okuman gerekir.

mesela: almanya,polonya ve hollanda, eski pasaport uzerindeki hala gecerli olan schengen vizesini kullanmana izin verir. ama bi cok dogu avrupa blogu ulkesi buna izin vermez. (letonya, estonya, litvanya)

bir arti not: ornegin yeni pasaport aldin, bir yillik. bir yil sonra uzatmaya gittigin zaman. sifirdan basvuru yapman gerekiyor...yani ilk aldigin zaman 5-10 yillik alman isine gelir.

bana dememislerdi bunu.

couchsurfing.com

couchsurf gibi bişeydi galiba

kozmetik ürünlerini bilmem de, güneş kremlerinde vichy ve la roche-posay'i tek geçerim.

ben kullaniyorum.
la roche posay, nefis bi urun. siddetle tavsiye edilir.

edit: erkegim bu arada.

ben de effaclar h mousse'i kullanıyorum, hakkaten çok iyi. ama kozmetik bilmem, doktor önerisi idi.

la roche posay redermic yüz kremi, şu anda kullanıyorum. memnunum sanırım, çok izleyemedim işe yarayıp yaramadığını, ama iyi galiba.

elektrik faturasiyla derdin yoksa ve olmayacaksa, induksiyon.
yok iki gun sonra fatura bana batmaya baslar dersen, gazli ocak.

yani çok mu yakar elektrik?

bence kesinlikle gaz. çok pahalı olur diye düşünüyorum indüksiyon

ortalama saatte 2 kw (2.000 watt) elektrik tuketirler.
ona gore sen hesapla artik.

yeni nesil elektrikli ocaklar o bi türlü ısınmamak filan sorunlarını yaşatmıyor. düzgün bişey yaptıracaksanız öyle bir sorun olmaz. ama alev olmadan lezzet olmayacağına inananlardanım. gerektiğinde o şarap yakılacak, o patlıcan közlenecek.
eğer bu tip şeylere önem veriyorsanız elektrikliden tatmin olmazsınız. çok evde görüyorum, "pek modern, çok teknolojik" filan diye deli paralar verip yaptırıyorlar. bir aşçı olarak ben evime sokmam.

www.booking.com burdan bak. tarihi ve kisi sayisini secip fiyata gore sirala de. ya da acaip indirimli oteller bulabilirsin. fiyatlar oda basina.

3 kisi, gunluk kisi basi 35 euro felan verebilirlerse, cok guzel bi kac otel var taksimde.. yonlendirebilirim.

etilerde uygulama oteli vardı oraya bir bakın

dinlemiyor olabilir. bazi seyleri kontrol altinda tutmaya calisirken, dinlemeyi ve dusunmeyi unutuyor olabilirsin.. dinle..

Kendiniz de söylemişsiniz, heyecan yapıyorsunuz. En iyisi kısa kısa sorular sorarak anlatılmak istene şeyi pekiştirmek. Bir süre sonra sıkıntınızı yenersiniz.

Edit: cümlemi düzelttim.

bu gibi durumlarda bir psikiyatriste gitmek iyi oluyor. iyiki yaptım dediğim nadir şeylerden oldu benim mesela.

gidin yani... iyi bir şey.

yeme, git yenisini al.
hatta, istersen, o yumurtalari pisirmeyi deneyip, bozuk yumurta kokusu nasil olur onu ogrenebilirsin.

Bozulmuştur. At yenisini al. 28 gün onların raf ömrü

Yok ya bozulmamıştır.Bozulmuyor.

yumurta kolay kolay bozulmaz. ama bayatlar. yani yersen zehirlenmezsin, tadı da bozuk değildir. ama ağzından da, affedersin yellendiğin zaman g.tünden de o bahsettiğin koku gelir.

Birini haşla.Beyaz kısmı sararmışsa yeme.

o kadar şeyden sonra niye yaşıyoruza mı bağladın?
adı üstünde "yaşamak"
yaşamak için yaşıyoruz. hayat güzel hem.

çocuğumuz olana kadar seks, çocuğumuz olduktan sonra çocuğumuz için yaşıyoruz.

%100 durustluk dogru bisey degil bence. insan iliskilerinin temelinde bence hep bir denge olmak zorunda.
karsindaki insanin burnu hosuna gitmezken, 'burnun cok yamuk' demek durustluk degil, bana gore olsa olsa dangalaklik olur.
yani durustluk yapayim, %100 durust olayim derken aslinda dangalaklik yapiyor olabilir misin? bunu sorgulamanda fayda var.

ayrica, ben hayata soyle bakiyorum:

- bu dunyaya bi sekilde geldim, nasil geldim veya niye geldigimi sorgulamiyorum. su an elimde bi hayatim var, o hayati beni en mutlu edebilecegini dusundugum sekilde yasiyorum.. yapmadigim seyler icin pisman olmaktansa, yaptigim seyler icin pisman olmayi tercih ediyorum.

her sabah kalkinca sunu kendime diyorum: 'oglum, bu hayat bi daha gelmeyecek. tek hayat, tek sans. onu en iyi sekilde yasa'

sende denemelisin.

iki sorunun da cevabi, evet.

block etme nedir bilmiyorum ama sanıyorum birinin seni takip etmesini engelleme yolu yok. hesabını korumalı yaparsan dışardan göremez kimse tweetlerini, sadece sana teklif gönderen ve kabul ettiğin arkadaşların görebilir. ama bu kişi zaten seni takip ettiği için şu an korumalı yapsan bile bi faydası olmaz. en iyisi yeni hesap açmak, tabi başka bi yol yoksa.

@xxx yapıp yazdığında her şekilde görür evet. takip edilmen gerekmiyor o kişi tarafından.

edit: evet blocklama varmış, bilmiyodum onu. ilk soruya yazdıklarım geçersiz yani, engelleyebilirsin.

block bi işe yaramıyor. kafasını karıştırmayın.

nası yaramıyo? block yaptım listemden gittiler ama

sen göremiyorsun kardeşim. Bu neye benziyor biliyor musun, deve kuşunun tehlike anında kafayı kuma gömmesine. o hala seni takip ediyor.

facebook mantığı yok yani burda. mantık yok aslında.

20-30 tl arası bir şey tutar sanırım. sigorta şirketlerinden birinin acentası ile görüşün.

çalıştığın şirketin özel sağlık sigorta anlaşması varsa, ücretsiz alabilirsin. böyle bir durum yoksa kısa süreli kalışlar için 10 euro civarı olması lazım.

Git bi' bankaya 20-30 TL'lik AB'yi ve İsviçre'yi kapsayan seyahat sigortası yaptır demek.

20 liraya filan yapiliyor ve hic bir boka yaramiyor. tamamiyle fasa fiso. sigorta filan yaptigi da yok. ama avrupa ulkeleri istiyor.

Kaç günlük yaptırdığına göre değişir. 15 günlüğü 20 lira civarı. Olur da hastanelik olursan gayet de işe yarıyor.

sigorta deyip gecmeyin, sik sik seyahat ediyorsan, kesinlikle senelik yaptir.
90-100 liraya senelik yaptirdigin sigortanin nelere kadir oldugunu yasayinca daha iyi ogreniyorsun.

yok kisa sure gideceksen, herhangi bir banka sana 20-30 liraya yardimci olacaktir.

italya konsoloslugundan alıosan yaptırmana gerek yok

1 seneliği Alianz'da 60 euro, Anadolu Sigorta'da 120 euro, süre azaldıkça ücreti azalır.. oturma izni gibi durumlarda bazı ülkeler Güneş Sigorta'yı beğenmemişler mesela, böyle şeyler de yaşanabiliyor..

savas cikaricaklar, kesin o savas cikicak.. o yuzden yukselecek.

euro'nun (veya herhangi bir x'in) yükselme eğilimi olacağı bilinebilseydi şayet, bu bilgi gizli olmazdı ve euro yükselecek diye zaten insanlar tarafından euro bol bol alınmış ve euro yükselmiş olurdu.

elinde varsa, 2.4 ten. 2.5tan ve daha üstünden 1/3 oranında sat. faize yatır
2.2 seviyelerinde tekrar al

sadece yaka değil komple çeker

ufak bi oneri:
sadece yaka kisminin oldugu bolgeyi sicak suya bas.. belki bi nebze olsun cektirebilirsin.

kendisi çekse de yakaları, kollarının kenarları falan çekmez. tişört de olsa en az 2-3 farklı iplik tipi barındırıyor, hepsinin vereceği tepki farklı olur sıcak suya. biri az çeker biri çok çeker, maymuna döner tişört...

Az önce ki " Vay arkadaş yaa :( " cevabım Moderatör tarafından silindiğinden sizlere " Teşekkür ederim zat-ı muhterem arkadaşlarım " demek istiyorum.

Cevap olarak full küfür yazsak sıkıntı olmazdı, cevabım silinmezdi bundan da eminim !!..

Hukunmet 1 sene boyunca istedigi ulkeye askeri mudahelede bulunabilecek. Yani kisacasi su: ozgur suriye ordusu denilen capulcularin yapamadigini sana, bana yaptiricaklar.

peki bu bizi nasıl etkileyecek? sivil vatandaşı yani?

tedbir amaçlı kullanılacak diyerek ortam bi süre yumuşatılmaya çalışılacak, daha sonra mehmetçik emperyalizm ve amerikanın çıkarına göre maşa olarak kullanılacak. hedefte tabiki suriye var.

ekonomik olarak çok sıkıntılı olacağını düşünüyorum insanlar tedirgin olup para harcamayı kısacağı için zaten olmayan nakit para iyice ortadan çekilecektir. işsizlikte artacaktır.

sakin olun savaş ha deyince çıkmaz.

Linke tiklasana, emin ol paypal disinda baska bi fake siteye yonlendiricektir seni. Phishing scamdir muhtemelen.

[email protected] adresinden gelmiş mail..

linke tıklayınca da şu adrese gittim..
tv57ce.net

spam.

Mailin nerden geldigini sormuyorum, linki soruyorum sana.
Click for update yazan kisim.

Uckagitcilarin maili.

adamlar bu maili herkese gönderip şanslarını denemişler. Hani paypal hesabınız olsaydı büyük ihtimalle korkup linke tıklayıp girecektiniz, o zaman da şifreniz ellerine geçecekti ve hesabınızda para varsa çekebileceklerdi. Ya da kredi kartınız bağlıysa ve online alışverişe açıksa..çok tehlikeli.

Gerçekten böyle bir durum olsa bile, browser'ınıza kendi elinizle "www.paypal.com" yazıp girin, öyle halledin işinizi.

yok kullanmıyorum dapaypal falan diyince kıllandım tabi..neyse eksiduyuru team yine çözdü durumu..

evet. tureng.com

hizmeti sunacak olan taraf sizseniz, evet, vermis oldugunuz hizmetlerle ilgili olarak teklifinizi gormek istiyorlar.

istanbul havalimanina inecekseniz, bence bi bavul dolusu bile getirebilirsiniz.
havalimani cikisinda kimse kontrol etmiyor.
ha riski azaltiyim derseniz kolayi var.
1 tane bavula, 2-3 tane de kucuk bi cantaniz varsa onun icine..

ABD cikisinda bi bavul dolusu telefon sikinti yaratabilir. tavsiyem ucaga alacaginiz bi sirt cantasi vs'ye 2 tane, valize de 2 tane koymaniz. valizi kilitlemeyi unutmayin, gerci ABD valizde supheli bisey saptarsa kilidinizi kirip bakabiliyor ama 1-2 telefondan zarar gelmez diye dunusuyorum.

1 ay daha bekle sonra vur elini masaya.

Dostum ağlamayana meme yok. Bana da işe girerken aynısını yaptılar 3 ay geçsin yılbaşından sonra konuşuruz dediler. 1 sene doldu hala ses yoktu ben gittim konuştum en son biraz zam yaptılar şimdilik idare et yılbaşında (6 ay sonra) olacak zamlar dediler.

Genel taktik yani bu sen bastırmazsan adam sana gelipte al sana zam demez.

bide yapılsa ne kadar yapılır 250 tl yapmalarına üsteliyim mi ?

@dikenlitel neden 1 ay daha ?

şimdi 250 TL senin maaşında ne kadarlık bir etki yapar bunu bilmek için maaşını bilmemiz lazım. Örneğin 750 TL alıyorsan 250 TL senin için güzel bir zam olur. Ama örneğin 3-4 bin lira alıyorsan 250 TL zam komik olur.

1000-1500 arasıysa

ben işe girerken onların istediği gibi oldu sen de olduğu gibi,baktım ileri de iyileştiririze getirecek lafı, kesin süre ve miktar istedim 6 ay sonra istediğim aralığı verme sözü verdiler, ben de beklemedeyim..ama keşke 3 ay sonra bakarız yerine atıyorum 3 ay sonra 2000 alacaksına bağlasaydın orada.

onu düşünemedik müdür ya ulan sabahtan beri zaten bunaldım şimdi nerden cıktı bu zam tarzı konuşursa falan kendimi tutamam ben bu lavuğa karşı

sen en buyuk hatayi yapmissin. bu zamana kadar turkiye'deki sirketlerde is gorusmesi yaparken ogrendigim tek sey var: '2-3 ay sonra istedigin parayi verecegiz ama simdi olmaz' diyen sirketlerde calismamam gerektigi.
2-3 ay sonra yapabilecegini soyledigi zammi, zorlarsan, 2-3 ay once, yani ise baslarken de alabilirsin.
tecrubesiz donemlerimde, bu konusmalardan o kadar cok duydum ki, bastan tavrini koydugun zaman, genelde degil, her zaman istedigin parayi alarak ise baslayabiliyorsun.
sen gitsen, sana binbir turlu yalan soliycekler, gene istedigin rakami vermeyecekler. eger alternatifin varsa, istifa edecegini soleyebilirsin, bu durumda istedigin parayi kesin vereceklerdir, hic merak etme.
kusura bakma ama boyle orospu cocugu isverenler yuzunden ulkeden sogudum. azalarak bitmeleri yerine, bolunerek cogaliyorlar serefsizler.

sana katılıyorum ama alternatif yok hacım şu zamanlarda.ee napiyim şimdi hiç mi istemiyim ?

tabi ki hakkini iste. ama lutfen urkek bi tavirla yapma bunu.
gidersin oturursun sana bu sozu soyleyen yavsagin (lutfen kusura bakma, eski anilarim depresiyor) karsisina, bundan 5 ay once boyle bi konusma yapmistik, bu zamana kadar size farkindaysaniz geri donus yapmadim ama artik 'bana soz verdiginiz' zammi almam gerektigini dusunuyorum, dersin.
ekonomi kotu, vergileri yukselttiler, baksana savasa girioruz gibi bin tane laf duyacaksin ama geri adim atma. harcanabilir bi personel olmadigini dusunuyorsan, kesinlikle geri adim atma ve adamdan tarih alana kadar odadan cikma.
turkiyede is hayatinda tek kural var: 'aglamayan bebege emzik yok'
turkiye'de hicbir firma sana iyi calisiyorsun die zam yapmaz.

çok haklısın gidiyim ben.

zamlar 6 ayda 1 verilir genel anlamda. söylemek için uygun bir zaman olduğunu düşünüyorum.

haklisin, hakkini ara.
haberdar et, merak ederim :)

dikenlitelcim, adam zaten 2 aydir hergun hakli durumda yasiyor. 3 ay demisler, 5 ay olmus hala zam yok. 2 ay bosuna beklemis.

Misafirleri varmış ag ne sölicemide bilemedim çıktım neyse mesai bitimine daha çok var.Asıl acelem önümüzdeki hafta maaş alıcamda ona yetişsin :))

bkz. www.youtube.com

onunuzdeki haftaya maasi zamli almazsin, onu bi kere unut.
sen once zammi al da, bosver bu ay zam alma, onumuzdeki aydaki maasa yansisin.

keşke geçen hafta isteseymişim yaw :)

yahu tamam. adam beklemiş 2 ay deneme süresini gitmiş söylemiş, sallamışlar. şimdi belli ki kurumsallık yok. dediğim gibi zamlar 6 ayda 1 veriliyor biliyorsunuz, özel şirketler de keza böyle (evet yapmayan da var). fikrim gereği yani ben olsam yani benim aklıma yatan 6. ayda gidip lakin iş çirkinleşirse istifayı da göze alarak gidip: kardeşim 2 ay dediniz 6 ay oldu, şu zam işini konuşalım artık. dersin.. mesela şu vakit gitsen belki de diyecek ki tamam yılbaşından sonra zamlı al maaşını ne konuştuysak yılbaşından sonra yapalım. daha kısaca; iş yerleri fiyat değişiklikleri için genelde belli dönem ve zamanları beklerler. bu idi anlatmak istediğim.

yok kurumsal değil insansal bile değil dostum.istifa ederim etmesinede insan 5 ay işsiz kalınca çekiniyor istifa lafından bile.

issiz kalma riskini alabilse zaten sikinti yok. ama adamin bu ise de ihtiyaci var. kotu bi durum ama iyi bi tecrube. cok ama cok iyi bi tecrube kazandi hatta..

nediyosun yani? yapayım mı ?

Kimden aldıysan o sözü ya da kiminle yaptıysan ona git , arada kim varsa düşünme hiç kimseyi .x bey şu anda müsait değil ya da yok falan diyorlarsa hiç uğraşma direk görüştüğün adama git eğer o da mırın kırın ederse direk söyle ayrılmak istediğini .İstifa kelimesini başta kullanma çok ters etki yaratabilir ayrıca onların saha ihtiyacı olduğunu göstermen lazım konu uzarsa yaptıklarından bahset falan filan .

işallah istediğin gibi olur.

İnşallah hacı.Dışarda bu işede sahip olmak isteyen bi yığın insanda war.

is alternatifi yoksa, istifa kozunu kullanmamali bence.
istifa edicem diyip edemezse, mutsuz bir is, dusuk maasla bi sure calismak onu bekliyor olur.
istifa edicem diyip ederse, issiz kalir -ki bi sonraki isi ne zaman bulur..
iyi dusunmek lazim.

çok zor çoook.

ama yilma lutfen, hakkini aramaktan vazgecirmesin bu durum seni.
unutma, sen sana verilmesi taaahut edilmeyen biseyi istiyor degilsin, sadece hakkini ariyorsun.

orası öyle tabi hak verilmez alınır demişler zamanında.Aslında ben işsiz kalmaktanda korkmuyorum işsiz kaldıktan sonraki hayatımdan korkuyorum çok boktan durum :)

Elinde bir koz olmalı, işini çok iyi yapmak veya benzer bir pozisyonda başka bir iş bulmuş olmak gibi.

ilk defa konuştuğun insanlarla başına geliyorsa bu olay, konuşmayı ve yeni insanlar tanımayı sevmediğinden olabilir, telefonda güzel konuşman işini iyi yaptığın anlamına gelir o tamamen farklı birşey.her insan illaki birşey yaptığında kendini güzel-yakışıklı karizma vb şekilde hisseder, bu kıyafet saat şapka telefon parfüm herşey olabilir, senin için ne olduğunu öğren anla, kendini daha rahat hissedersin, plansız biryerlere gidip birkaç insanla tanışabilirsin ondan sonra demenek için, futbol maçı olur, bar ortamı olur,yaşlı amcaların nargile içtiği kahveler olur.

bir ara risk alın ve sunum falan yapın insan karşısına çıkın. yapmayacaksınız eminim ama pek çok insan böyle yeniyor bu durumu.

elinize bi tane kalem alin, bu noktada elinizi koyacak yer sikintisindan kurtulursunuz arkadaslar.
ayrica, madem konusma ozurlusunuz, ozrunuzun uzerine gidin.
mesela neden ayna karsisinda konusmuyorsunuz? gecin aynanin karsisina, kendinizle tanisin, gozlerinizin icine bakin, gozlerinizi kacirdiginizda ne hale geldiginizi gorun, dudaklarinizi inceleyin, mimiklerinize bakin, bunlarda hosunuza gitmeyen kisimlari calisarak duzeltin.
2004 yilinda resepsiyonistken, elimi koyacak yer bulamamam uzerine kalem teknigini kesfettim, once 2'li, sonra 7-8'li, sonrasinda 20-30'lu gruplara otelle ilgili bilgi verdim..
su anda ozellikle kis donemlerinde her 3 gunde bir, yaklasik 200 kisiye karsi 10-20 dakika arasinda konusmalar yapiyor, onlara urunumuzu anlatiyorum..
geri planda kalmayi da tercih edebilirdim ama etmedim.
siz de etmeyin.

tek yasam, tek sans. hayatinizi iyi sekilde yasamayi tercih edin.

pratik yap.
bol bol konus tanıdıgın tanımadıgın rahatla. kizlarla ilk konusurken yasanan rahatsizlik gibi o. pratik cozer.

Eğer kredi kartı borcunuz yoksa para olduğu gibi durur ve çekebilirsiniz. Tabii bir gün içerisinde ATM'den en fazla 1000 çekebilirsiniz.

Ben hiç 2000 yatırmadım ana genelde 300-500 nakit yatırırım.

cekerseniz nakit cekim ucreti odersiniz.

delivery tracking team member gibi gibi olabilir.

tracking crew member

"shipping follower". hem star wars unvani gibi oldu, "skywalker" gibi, "I am the Shipping Follower"

delivery follow-up team member desem; zenci ingilizcesi mi olur?

tracking team yazmaniz yeterli.
member'a crew'a gerek yok.
mudur olmadiginiz muddetce, title'inizi crew olarak yazmanin pek dogru olmadigini belirtmek istiyorum.

tesekkurler herkese!

Al tabi ne duruosun? Ucak bilet fiyatlari, koltuk doluluklarina gore yukselir/duser.
Her satilan veya rezerve edilen bilet fiyati yukseltir.
Thy 99 euroya bilet satiyor. Ona da bak.

Ilk kisim hic ozel bisey degil, bildigin mektubu nasil gonderiyorsan oyle gonderiyorsun. Sadece alici kismina kendi bilgilerini yazioaun. Yani kendine mektup gonderiyorsun.
Account statement demek, hesap ekstresi demek.
Hesabinin hareketlerini iceren dokum.

Sana geri postalama masrafından kurtulmak için istiyorlar 1.45 euroluk pulu. Türk pulu istemiyorlar senden. Nereye gönderiyorsan oranın kabul ettiği bir pul gerek. Ignore et abicim o isteklerini.

Account statement hesap dökümün. Ödeyecek paran var mı görmek istiyorlar sanki.

Oncelikle o abla degil, abi.
Asaf Avidan - One day - wankelmut remix :)

bursa maalesef biraz sıkıntılı bu otel konularında. öğretmenevi var merkezde orayı arayıp fiyatları sorabilirsiniz.

Bursa'yı böyle bilmezdim ben ya, çok şaşırdım yazdıklarınıza. Bakıcaz artık bi çaresine

Booking.comu deneyin.

bursa böyle değil zaten, senide bursayı böyle bilmemen gayet normal. arkadaşlar tamamen saçmalamış.

3 yıldız ve üzeri her türlü hotelde istediğin kişiyle istediğin şekilde kalırsın sorun olmaz. zaten bu 3 yıldız konusuda bursa'ya özgü değil 2 veya daha alt sınıf hoteller için istanbul'da da sorun yaşarsın başka bi şehirdede. (bodrum vb. yerlerde ki pansiyonlar doğal olarak istisna).

öncelikle lokasyon önemli mi ? ben bizzat tecrübe ettiklerimi ve memnun kaldıklarımı söyleyeyim heykel'de tiyatronun orada efe hotel 3 yıldızdır, muhteşem bi terası var kahvaltı orada veriliyor. odaya şarap vs. bilimum ikramda bulunurlar asla sorun yaşamazsın. 180 tl gibi bi ücreti var.

kent meydanı'nın yanında, ben geceleri kat3'te takılırsam burayı tercih ediyorum central hotel var kesinlikle sorun yaşamazsın defalarca kaldım aracını kapıdan alırlar, araç yoksa taksi vs. her türlü yardımda/teklifte bulunurlar hotel ortalamanın üzerinde kaliteli lcd tv vs. lobiside gayet şık bunların bahçesi var acaip keyifli bi ortam. ayrıca lobide barda bulgaristan göçmeni kırık bi kadın çalışıyor dışarı çıkmaz orada takılırsın neşenize neşe katar.

uzatmayayım dediğim gibi 3 yıldız ve üzeri olucak almira hilton şu bu vs. cep yakmayan dediğin için zaten hiç saymıyorum.

yinede hotellerden tedirgin olur ve biraz daha ekonomik bi seçenek tercih edersen mahfeli 50 metre geçince çınarın önünde metro turizm ofisinin üst katında korkmaz emlak var, arkadaşın adı ibrahim o binanın tamamı onlara ait eşyalı günlük kiralık 6. daire'yi ben tavsiye ederim eşyalarda lüx. güvenlik açısından sorun olmaz. hatta şöyle bi güzellik yapabilirim burayı tercih edersen mesajla adımı vereyim oraya ilet daha ilgili olsunlar.

o değilde siz hangi bursa'da yaşıyorsunuz olm, daha geçen holiday inn sokak partisinde, akabinde aynı tayfa fsm'de ortalığın amına koydu bir allahın kulu'da çıkıp yan gözle bakmadı bile. ben arapşükrü'de müsait olduğum her hafta takılırım kafam iyi hatunla oradan eve sürekli yürüyerek dönerim bunun yarısı sevişme usulu olur bir kez olsun rahatsız edilmişliğim yoktur. travesti cenneti, kültürparktan tut bilimum yerlerinde gece kaldırımda iş tutan zibille fahişenin cirit attığı bi şehir için aşırı muhafazakar, %80'i bla bla dediniz ya ben daha bişey demiyom.

bursa öyle bir yer değil. 3 yıldız üzeri yerlerde sorunsuz kalırsın.

Alirsiniz..

16:30 tahmini varış saati.

biletteki 16:30 türkiye saatine göre mi ?

1 saatlik bir zürih aktarmalı istanbul-new york uçağı. sağdaki saatler o ülkenin saati ile kalkış ve varış saatlerini veriyor.

yarın kaç gibi burda olacak yani ? 17:30 ?

Biletlerdeki tum saatler lokaldir. Yani senin eleman ya da sen 16:30da istanbula ineceksin.

16:30 da iner ama dışarı çıkması 30-45 dk sürer.

eğer havalimanı değiştirmiyorsanız gerek yok, sınırdan içeri girmeyeceksiniz zaten. transit yolcular için ayrılmış bölgeyi takip edin, yanınızda öteki uçuşunuzun biletini/uçuş kartını bulundurun, soranlara da (sorarlarsa tabii) durumunuzu anlatırsınız.

"2. You are coming from a foreign country and are transiting through an airport in France to travel to an airport outside the Schengen Area without leaving the International Zone of the French airport;"

sizin durumunuz yukarıdakine giriyor eğer havalimanı değiştirmiyorsanız.

www.diplomatie.gouv.fr

(Durum bu - gerekmiyor değil mi? Ben bi okudum da yine hep beraber bakalım mı?)

beyler :(

----------------

If you are transiting through an airport in France to travel to an airport outside the Schengen Area without leaving the International Zone of the French airport

As a foreign national, you do not enter the Schengen Area. In principle, you are not subject to entry visa requirements, with some exceptions. Certain nationalities are subject to visa requirements to transit through an airport in France (Airport Transit Visa or ATV).

French regulations divide the foreign nationals requiring an ATV into two groups, for whom different exemptions may apply.

First group

Nationals of the following states: Afghanistan, Bangladesh, Democratic Republic of Congo, Eritrea, Ethiopia, Ghana, Iraq, Iran, Nigeria, Pakistan, Somalia, Sri Lanka;

Persons who are not nationals of the above countries but are holders of travel documents issued by the authorities of one of these countries;

Statutory refugees from these countries;

Holders of Palestinian refugee travel documents.

Exempt from Airport Transit Visa

Exempted by France from ATV are :

aircrew members, nationals of a state party to the Chicago Convention ;

holders of diplomatic passports ;

holders of a valid residence permit issued by a Member State of the European Union or the European Economic Area ;

holders of a residence permit issued by the Principality of Andorra, Canada, Japan, Principality of Monaco, Republic of San Marino, or the United States, that guarantees unrestricted right of return ;

holders of a visa valid for a Member State of the European Union or the European Economic Area, Canada, Japan or the United States ;

Members of the family of a citizen of the EU, EEA or Switzerland ;

Holders of a valid uniform visa, national long-stay visa or residence permit issued by a Schengen state.

Second group

Nationals of the following states holding ordinary passports: Albania, Burkina Faso, Cameroon, Chad, Colombia, Congo (Brazzaville), Côte d’Ivoire, Cuba, Djibouti, Dominican Republic, The Gambia, Guinea (Conakry), Guinea Bissau, Haiti, India, Liberia, Mali, Mauritania, Peru, Senegal, Sierra Leone, Sudan, Togo ;

Persons who are not nationals of the above countries but are holders of travel documents issued by the authorities of one of these countries ;

Statutory refugees from these countries ;

Holders of Palestinian refugee travel documents ;

Holders of Palestinian refugee travel documents issued by the Egyptian, Lebanese or Syrian authorities.

Exempt from Airport Transit Visa : the same exemptions as above currently apply.

Pasaport kontrol noktasindan gecmediginiz hicbir transit ucusta vize gerekmez.
Ucus detayinizi bi verin, net bilgi vereyim.

erasmuscularda genel bir durum bu sanırım. Genelde bu duyurulara ilk ben cevap veriyorum.

26 yaşında üni mezunu ing akıcı almanca eh işte olan tonlarca insan var bu memlekette. Misal ben 25 yaşındayım, 2 sene iş deneyimim ve yapılmış bir askerliğim, iyi derecede ingilizcem, eh işte almancam, eh işte fincem var ve rusça öğrenmeye başlıyorum. Yine de yetmiyor bunlar.

Kaçmaca yok yani, ülke yaşanmaz hale geldiyse gidin tepkinizi koyun

hangi isi yapiyorsunuz? hangi isi yaptiginizi veya yapabileceginiz soylerseniz, sizi daha dogru yere yonlendirebiliriz belki.

hangi metroda göt göte gitmiyosun hocam? ya da metro gec kalmiyomu yurt disinda?

yurt disini bu kadar abartmayin. illa gitmek istiyosaniz isinizde basarili olun gidersiniz.

Kanadaya göçmen olarak gidin yada orada 2 sene college eğitimi falan alın ardından iş bulup göçmenlıge basvurun. wwww.kanadam.com detaylı bilgiye bak buradan

Cevap veriyorum..
Green Card:
www.dvlottery.state.gov

Ha şansı tutmayan, 15 yıl gidemeyen de var tabii..

Tepki koyabilecek bir ortam yok. Koyabilecek bir halkta yok yani. Bırakalım bu vatana sahip çıkmalıyız klişelerini ortada vatan yok.

Her neyse ben sahip olduklarımı sahip olmayanlardan farkımı göstermek için değil bu yetkinliklere sahipken nasıl kaçarım mahiyetinde yazdım.
Muhtemelen genel bir sorun ama büyük bir sorun.

Yurtdışını abartmıyoruz zaten ancak bizim ülkemiz o kadar vahim durumda ki yurtdışı abartılmayı hak ediyor.

Ben,
her sabah bir oyuna kurban giden yaşıtlarımın haberini almayacağım
gazeteyi açtığım zaman 14 yaşındaki kıza tecavüz edenlerin salındığını görmeyeceğim
insan gibi yaşayabileceğim bir ülke istiyorum.

öncelikle şunu belirtmek istiyorum: adamsın.

2. olarak aynı durumu ben de merak ediyorum.

3. olarak işkurda yurt dışında çalışmak istediğini söylersen belki bi iş çıkabilir.işkur bu konularda işe yarıyor diye biliyorum.

4. olarak nereden ne mezunusun ?

croswell herkes öyle bir ülke istiyor, ama yok öyle bir şey. Dünyada bütün ülkeler boku yerken, ülkelerin kendi vatandaşları işsizken yabancılarına iş vermemem durumu varken kimse yeni göçmen istemiyor.

Başkalarında olmayan durumlar varsa, iş aramaya başla internette kafandaki ülkede, orada iş bulursan takıl gitsin

almanya uni mezunu kalifiye isciye sicak bakiyor bir arastirin derim

almancı bir kızla evlen. vatandaş ol. kurtul.

hayaller hayaller

www.eksisozluk.com

www.eksisozluk.com

Yeni zellandaya da bi bak bence

sakınan göze çöp batar.

bisey olmaz. o tarz gelismis ulkelerde, 3. sinif dunya ulkeleri gibi, sizi yol ortasinda hicbi sebep yokken durduran polislere denk gelmezsiniz.
ola ki sizi durdurdular, pasaport kopyanizi ibraz edersiniz. memur orjinali nerde derse, 'otelde oldugunu, arzu ederse beraber otele gidip orda orjinalini gosterebileceginizi' soylersiniz. 'neden yaninda tasimiyorsun?' sorusuna, 'ulkedeki hirsizlik vakalarindan korktugunu ve bu sebeple kendince boyle bi cozum buldugunu, ama pasaportunuzu gostermek icin kendisiyle seve seve otele gidebileceginizi' soyleyin.
ayrica, orasi rusya, ukrayna gibi orman kanunlarinin gecerli oldugu ulkeler degil, sizi durdurup kimse durduk yere kimlik soramaz.

Pasaport daima otel odasinda tutulur. Pasaportla gezilmez.
Hicbir sorun yasamazsiniz; Avrupa'da kimsenin uzerinde kimlik tasima mecburiyeti yok.

Barlara girerken yas sorunu yasayacaginizi dusunuyorsaniz yaniniza ehliyet vs baska bir kimlik alabilirsiniz. Onun disinda hic gerek yok.

fotokopi göstereceginize normal Türk nüfus kagidinizi gösterin. Kimligim bu dedikten sonra extra sorarlarsa pasaportunuzun otelde oldugunu söylersiniz.

kimlik sorulan yerlerde yeterli oluyor (Almanya'da ögrenciyim sorun yasamadim hic). Ancak banka da falan lazim oluyor ki o da hesap acarken falan.

siradisi bir olay yasamadiginiz sürece pasaportunuzu görmek isteyeceklerini sanmiyorum.

ehliyet gösterince bu kimlik mi diye sorup ehliyet deyince normal nüfus kagidimi görüp mutlu olduklarini gördüm. zaten almanya'da sikca Türk kimligiyle yüzlestikleri icin taniyorlar.

bir kez icinde oldugum arabayi otobanda polis durdurdu ve kimlik kontrolü yapti kimlikleri alip, ben Türk kimligimi verdim, polis sormadi bile pasaport var mi falan diye.

uzun vadede altin.
kisa vadede dolar ve euro.
kasim ayinda finansal bi kriz beklendigi icin, parani euro veya dolar'a yatirip kasim sonuna %5-7 gibi bi artis elde edebilirsin.
tabi bunlar beklenti.
son soz: altin hep kazandirir.

altın bundan sonrakı 10 yıl boyunca kazanamayacak.. al benden farklı bir iddia..

bu fiyatlar altının ulasabilecegi max rakamlar.. hadi gitsin gitsin 2000 dolara gitsin (iran savaşı çıkarsa o da ) sonrası yok .. çakılacak..

altin, her zaman kazandirir.
her zaman..
2001'de bi arkadasim aynisini soylemisti: altin daha oteye gitmez diye.
2007'de evlendigimde, ceyrek altin 64 liraydi. simdi 175 lira. 5 senede asagi yukari %150.
ha bu kadar sert yukselir mi orasini tartisalim ama kesinlikle bundan 20 sene sonra su anki fiyatlarinin belki de 2 katina ulasacak altin.

uyku semesi rüya görüyorsun hala uyanamamışsın kalk bi yüzünü yıka.

al sana altının kazandırmadıgı zamanı soyleyeyim ;

1978 yılında altının ulastıgı rakama 2008 yılında ancak ulasılabildi.. hani her zaman kazandırır diyosun ya ?
al sana link ;

www.guncelaltin.com


şimdi aynı döngü gelecek yıldan itibaren yaşanmayacagının garantisi var mı ? 30 yıl daha mı beklesin bu fiyatlardan altın alan insanlar ?

ortaya bir dayanak koymadan herkese altın alın geyigi yapman garip.. ne kadar uzun zaman ? bundan 50 yıl sonra altının bir değerinin olacağı bile şüpheli..

son söz ; altın her zaman kazandırmaz. bu bir döngüdür , altın yükselir altın düşer ... yükselişte altın alanlar düşüş periodunu geçiremediği sürece zarar eder.. bu periodun ne kadar süreceğini bilemeyeceniz için her zaman kaybedersiniz yüksek fiyatlardan altın aldıgınız sürece uzun vadede..

altının düşük fiyat döngüsünde yakalarsanız yükselişle satarak kazanabilirsiniz.


mevcut şartlar altının tüm tarihi boyunca en yüksek fiyat noktalarındadır. daha önce böyle birşey yaşanmadı. ne kadar süreceği de belirsiz. hatta yeni bir savaş olmadığı sürece (iran / israil / rusya / çin vb ) altın fiyatlarının yükseleceğini beklemek hayal görmektir..

Evet telafuz farkı var, ayrıca yazım farkları da olabiliyor. Birisinde color diğerinde colour şeklinde gibi. Ama arada uçurum yok, gayet rahat birbirleriyle iletişim kurabilirler.

o u ve s z harfi var galiba.
mesela color, colour
organisation, organization, bunun gibi farklar var sanırım da tam ayrıntıları bilmiyorum, bilen açıklar şimdi.

Yukarıdakiler dışında kelime farkları da var. Aynı şeyi anlatmak için İngilizler farklı Amerikalılar farklı kelimeler kullanabiliyorlar.

Örnek: (bkz: #24935235)

Baya fazlaymış: en.wikipedia.org

İlginç birşey okumuştum: Eğer telefon (ve onu izleyen diğer iletişim araçları) icad edilmemiş olsaymış İngiliz ve Amerikan İngilizceleri günümüzde tamamen iki farklı dil olurmuş.

mesela:
theater - us english
theatre - british english

center - us english
centre - british english

ayrica:
thru - us english
through - british english

vs.. vs..

yazim olarak ingiliz ingilizcesi gorurken telafuz olarak amerikan ingilizcesi gorduk. oyle olunca da bole boktan bir ingilizcemiz var genel olarak :D

istanbul'daki hayat standartlarin da onemli bu durumda.
mesela istanbul'da kirada oturuyorsaniz, amsterdam'da da kirada oturacaksaniz, cok bi fark olmaz. istanbul'daki 6.000 lira ile yasadiginiz hayatin asagi yukari aynisini amsterdam'da yasarsiniz.
sonucta istanbul'da 6.000 lira alip krallar gibi yasamadiginiz icin, amsterdam'da da ayni sekilde ortahalli yasarsiniz..

İstanbulda kiraya 900 lira veriyorum. Bildiğim kadarıyla 400 euro'ya 2+1 ev bulamam amsterdam'da. Burada orta halli bir yerde yemek yemek 15 TL, sanırım Amsterdam'da 7 euro'ya orta halli bir restorantta yemek yemek de mümkün değil. Burda evime taksiyle 15 TL'ye gidiyorum, birayı barda 7 TL'ye içiyorum. Eve dansöz getirsem 200 lira öderim. Her ay bir dana kessem bu para bitmiyor normal şartlar altında :) Lüks alışkanlıklarım yok, kenara para atmak en büyük hobim. Amsterdam eğer benzer şartlar diyorsan süpermiş.

amsterdam'in dis semtlerinde (tren mesafesinde) 400 euro'ya 1+1 bulursunuz.
ortahalli bi yemekten kastiniz corba ve yarim durumse, 7 euro'ya da aynisini yersiniz amsterdam'da. ha mesela nevizadede raki-balik yapip, 200 liraya kalkarsaniz, ayni yemegi amsterdam'da 70-80 euroya yersiniz onu da soliyim.
gidis donus tren biletleri asagi yukari 3.5-6.5 euro arasinda degisiyor ki, taksi parasina denk nerdeyse.. 3 euroya bira icebilirsiniz hatta marketten 1.5 euroya bile nefis biralar alabilirsiniz.
sadece ilk basta biraz zorlanirsiniz, sonrasinda alisir, rahat yasarsiniz.

www.expatistan.com?