ister yüksek lisans öğrencisi olsun ister doktora öğrencisi olsun ister doktorasını bitirmiş olsun maaş değişmiyor diye biliyorum ben, bir çok arkadaşım var kulağıma gelirdi yoksa. tabi kıdem olayı var, senden eski olan daha çok alıyor. malum her sene bir derecemiydi neydi yükseliyorlar. devlette 1500-1600tl civarı bir maaş alınıyor genelde. özeller hakkında bir fikrim yok ama kendi ünisinde doktora yüksek yapanlardan burslu değillerse harcın bir miktarını maaşından çekiyorlarmış diye kulağıma gelmişti.

geçen sözlükte bir entry vardı, maaşları gösteren. zaman gazetesi yayınlamış. 1700 alıyordu hatırladığım kadarıyla, araştırma görevlileri.

devlette lisansüstü ile doktora arasında 40-50 tl arasında fark var (belki de kıdemden kaynaklanıyodur tam bilemem, kendi maaşımla kıyaslama yaparak böyle yorumladım)
maaş çalıştığın yere göre değişiyor. doğu illerindeki üniversitelerde araştırma görevlisi maaşları batı illerine göre daha fazla.

ama ortalama 1600 tl diyebilirim sana, üniversitede mesai falan olursa ay sonuna doğruda ekstra 200-300 tl ye yakın para alır 1900 e doğru yaklaşır maaşları.

satisfiyati.com

1.739 liraymış, burda var.

Devlette 1.600 civarı. İyice kıdemliyse ve bir dil tazminatı alıyorsa 1670 gibi bir şeyler. Fazla mesai için ayrıca para vermiyorlar.

Özeller ilk başladığında devletin iki katı maaş veriyorlardı yaklaşık olarak. Bugünlerde fark epey kapandı. Tam maaşı bilmiyorum ama o maaşı hakettirene kadar çalıştırıyorlar özeller.

arkadaşlar gazete ve haberlerde gördüğünüz maaş rakamlarına aldanmayın. aile yardımı, çocuk yardımı, kira yardımı, cart yarıdmı, curt yardımı, ve özellikle üniversiteler için yeni açılan üniversitelerde çalışanlara ödenen iyiliştirme yardımı adındaki bütün ek ödemelerle birlikte hesaplanıyor. ben 5/2'sinde 9 yıllık ar gör.üm. ocak bordrom 1.674 tl. gazetelere göre ise 7/1'indeki yeni ar gör bile 1700 den fazla alıyor.

maltiner'in dediği gibi doğu-batı farkı var ama aslında yeni-eski üniversite ye göre belirleniyor. izmir-ankara-istanbul üniversileri ek ödeme almazlar mesela. bunlar dışındaki taşra üniversitelerindeki maaşlar 200 tl ye kadar fark edebiliyor. birçok üniversite fazla mesai ödemez, çünkü birçok üniversitede 8-5 mesai gibi bi kavram olmadığından gizli bi anlaşma vardır çalışanla idre arasında. asistan işe esnek gelir gider, bunun karşılığında fazla mesai talep etmez. eğer mesai saatlerine sıkı sıkıya uyuluyorsa o zaman fazla mesai ödenir ancak. bunun dışında ikinci öğretim olan üniversiteler, -o da hepsi değil, yönetimin inisiyatifine bağlı olarak- ikinci öğretim danışmanlık yada nöbet adı altında bir ek ücret ödeyebilir. bu da ar.gör sayısına ve idarenin tutumuna göre 300 tl bile olabilir.
dil tazminatı kpds den aldığın puana bağlı, b düzeyi 35 tl, a düzeyi 45 civarı.

yüksek lisans - doktora arasında ar gör maaşları değişmez, en fazla 10-20 tl. asıl parayı doktorayı bitirip yar.doç olduğun zaman kazanmaya başlarsın. lisansüstü öğrenciler, eğer çalıştıkları üniversitenin öğrencileri ise harç parası ödemezler devlette, özeli bilmiyorum.

devletten kastın başka bir kamu kurumunda çalışan yüksek-doktora farkıysa evet farkeder, her bir eğitim düzeyi için dikine bir kademe ilerler, o da maaşa artı olarak yansır tabi ki.

özelde mantık az eleman-çok iş-az maaş anlayışıdır. eşşek gibi çalıştırır, üstelik adam yerine de koymazlar, devlet kadar imkanı da yoktur ve hemen hemen aynı parayı alırlar.

çok teşekkür ederim arkadaşlar cevaplar için.

teoride yapabilir. ancak hocaların kabul etmesi lazım. tiyatro konusunda bi alt yapınız vs. olması şansınızı artırabilir. başka bölümlerde bilimsel hazırlk vs.uygulanıyor bu tarz durumlarda 1 sene kadar, size de muhtemelen böyle bir şey uygulanabilir.

istediğiniz üniversitenin hocalrı ile konuşursanız daha sağlıklı bilgi alabilirsiniz.

her üniversite ve her bölüm icin her yil degisir. yüksek lisans yapmayi düsündügünüz bölümle görüsün, olmaz derlerse ne kadar istediginizi anlatip kabul kosullarinin degismesini saglayin. daha önce başka bölümler icin oldu böyle işler.

vit.com.tr
rh.com.tr

Ben uzun bir süredir radoreyi tercih ediyorum. Ciddi anlamda hiç mağdur etmediler.

server konusunda türkiye'de doruk net derim. eğer kendi serverimi kendim konfigüre edebilirim, kendim yönetebilirim derseniz fiyatları oldukça düşüyor.

radore kesinlikle (rh.com.tr)
işin profesyonelleri bile bunu tavsiye ediyor.

rh a ek olarak, vit.com.tr de iyidir. bir de sadece hosting var. o da sağlamdır, biraz pahalı gibi gerçi. teklanı da düşünebilirsiniz.

doruk'a bulaşmayın bence. vargonen pahalıdır, bende radore hakkında hep iyi yorumlar aldım. belki, sadecehosting'e de bakabilirsiniz.

Öncelikle mesaj yazan tüm arkadaşlara teşekkür ederim.

Tavsiye edilenler arasında hemen hemen tüm firmaları duymuşluğum, bir kısmı ile de çalışmışlığım var. Mesela sadecehosting için benim düşüncem, bir sorun karşısında hemen size dönüyorlar, ancak dönüşlerinde sağlıklı bir çözüm ben çoğu zaman karşılaşmadım. Bunun dışında doruk ve teklan içinde küçük firmaları çok önemsemediklerine dair benim bir önyargım var. Özelllikle doruk.net için.

Ben buraya mesaj atmadan önce speedlayer ile görüştüm, ancak orada beni tatmin edemeyen bir görüşme yaşadım.

Sonuç olarak bana tavsiye edilen firmalar arasında radore sundukları fiyat ve çeşitlilik ile bir adım önde gibi... Sanırım önümüzdeki günlerde, karar vereceğim paketi seçip, yüz yüze görüşebilir. Eğer sonuçlanırsa ve sistemimi taşırsam, ilk düşüncelerimi yine paylaşmak isterim.

Tekrardan teşekkürler...

tanıdığım çok iyi bir kanun hocası var.bir çok sanatçıyla çalışmış.doğal olarak tüm türk müziği nazariyatını yalayıp yutmuş.1,2 hafta sonra görüşcez.eğer ilgenirseniz 1,2 hafta sonra telefonunu alıp veririm.

@cruex çok sevinirim. en azından bi fikir sahibi olmuş olurum :)

pardon.az önce araştırırken gördüm.
www.ntokatlioglumusikidernegi.com

burada hocalık yapıyormuş.sanırım grup dersi veriyor.

benım cok yakın bır arkadasım kanuncu, aılecek oyleler hatta. o da verebılır ders, eger cruex ın tanıdıgı olmazsa telefonunu verırım.

üsküdar musiki cemiyeti?

hossada.com

Anadolu yakasında ama Muzaffer Hoca çok iyidir. (Muzaffer Keçecioğlu)

eğer profesyonel bişiler düşünüyorsan slr al derim. ama yok ben güzel resim çekeyim dersen fena makina değil, nerden biliyorum bunun bi üstü mü iki üstümü ne var bende. bu makinayı bilmiyorum ama bendeki çok fena değil sanırım.

al gitsin be. uzun süre idare eder seni. 1 yıl falan o da. ilerledikçe makinenin yetmediğini anlarsız zaten. o zaman da slr alırsın. 2. el olarak da gider heralde bu.

saruman bir şekil de ordan kaçıp shire ı ele geçirdi. hobbitler felan aragorn u everdikten sora shire e gelip sarumanın azına sıçtılar. öldüydü heralde tam hatırlayamaımd ama. cüceler konusuna gelince de onlar zaten öldürülmüştü. hatırlarsan ilk filmdede vardı. dağın üstünden gelemeyim mağaralara giriolardı adını hatırlyamadım şidmi.

hüzünlendim şimdi :(

bütün kitabı hüzünle okuyorum. cüceler falan kalmamış. elfler gitmiş falan. allam çok hüzünlendim :(

Cücelerin ciddi bir kısmı Khazad-dum'da (Moria Madenleri yani) Balrog ve yandaşlarının (orklar falan) gazabına uğramış durumda zaten. Yanlış hatırlamıyorsam Erebor civarında da bir cüce grubu olsa gerek ama onlar savaş meydanına uzak kaldıklarından bulaşmamış olabilirler.

saruman'ı, grima wormtongue öldürüyor. kitapta da filmde de.

sarumanı yılandil ödürüyor, arkadan hançerleyip. yazık lan.

kitapta grima, saruman'ın boğazını kesiyo diye hatırlıyorum.

Aşağıda yazılanlar "işletme yüksek lisansı"ndan kastın tezsiz işletme yüksek lisansı (mba) olması durumunda geçerlidir;
Ukelalık gibi algılanmasın ama,mezun olur olmaz işletme yüksek lisansının çok anlamlı olmayacağını düşünüyorum. Öncelikle işletmelerin nasıl işlediğinin, ülke koşullarında örgütsel yapıların ne durumda olduğunu görmenin faydalı olacağını düşünüyorum. Burs konusunda ise, kimi büyük işletmeler çalışanlarının işletme yüksek lisansı masraflarını karşılayabiliyorlar. Sözettiğiniz gibi bir burs imkanının bulunabileceğini sanmıyorum.

Dediğinize katılmaktayım, e-MBA'yi de MBA'e göre tercih etmekteyim kesinlikle; ancak şöyle bir problem var: Mezun olduğum lisans programı, üniversitenin adı sağlam olsa bile (en üst limitte olmasa bile vasatın üzerilerinde yer alan) bir kuruma girebilmem zor. Yüksek lisansı da bana o şansı vermesi için kullanmak istiyorum diyeyim.

1. tezli ise kapsıyor.
2. tübitak haricinde zor.
3. meb bursu var. ama işletmeyi kapsıyo mu bilmiyorum. yönetim vs. gibi bi bölüm olabilir.

tezli yüksek lisans ise eğer aşağıdaki kurallar geçerlidir;
1. tübitak bursu almak istersen ALES ve Lisans not ortalamanın her ikisinin en az 90 olması gerekir, bu sene 91 de falan bitti sanırım, yani ikisi de 95 ise kesin tübitaktan burs alırsın, eylül ekim aylarında başvurusu var.
2. KYK bursu var, karşılıksız olarak verilen burs veya geri ödemeli kredi veriliyor. bu sene başvuran herkese kredi veya burs ikisinden birisi verildi. kyk y.lisans bursu lisansın iki katıdır, örneğin 2010 için lisans 200 yükseklisans 400 liradır. ocak ayında açıklanır bunu da hesaba katmalısın.
3. onun haricinde yurt dışı için fullbrigth burs veriyor ama şu an başvuru yok, daha doğrusu 2012 başvurusu yapabilirsin, web sitesinden kontrol edebilirsin. lisans not ortalamsı 3.00/4 istenir.

Kadıköy iskelesinde inince tam karşında gördüğün caddeden yukarı dogru yuruyorsun. hafif yokustur zaten. boğayı gorene kadar devam et. boğa'yı gordukten sonra sağa doğru bahariye caddesi vardır. o caddeye girdikten sonra soldaki ilk sokak. bilmem faydalı olur mu

@zartanyan

Peki eminönünden vapura binip kadıköy iskelesinde indikten sonra minibüs ya da dolmuş ile gidecek kadar uzak bir mesafe mi ? Yürünür mü ?

yürüyerek gidebilirsin vapurdan indikten sonra... 5-10 dk. kadar surer.

kadıköy belediyesini geçince ileride sağda diye biliyorum. ama rıhtımdan 5 dk ya kimse yürüyemez oraya. 10 dk da zor. gerçi minibüs falan var mı bilmiyorum ama o trafikte o da uzun sürer.

minibüsler oradan geçmiyor ancak bostancı sarı dolmuşları ve otobüs var ama,iskeleden sanmıymorum hiç bir acil durum dışında kimse boğaya gitmek için bir araç kullanmış olsun
boğadan sağa doğru çıkarken hemen ilk arada çünkü

valla camlica da kartopu atar, kardanadam yapardik. sonra da okula giderdik goztepeye. yerlerde kari birak su bilem olmazdi.

istanbul'un sahil kısımlarında pek kar yok şu an.

hakkaten burda da kar kalmadı. ehhhh

farketmiyor her yer aynı fiyata satıyor. bir kuruş oynar veya oynamaz. şehir dışında daha ucuz oluyor diyorlar, satışları artırmak için.

mazot kaçak olarak varille ucuza satılıyormuş. onu alıp arabanıza koyar mısınız bilemem tabi.

izmit istanbula göre 2 kuruş daha ucuz bunun da sebebi sanırım kültür başkenti diye konan vergi. başka da bir fiyat farkı görmedim.

gm.poas.com.tr

vergiye gore degil talebe gore degisir. Leventteki opet'ten alan insan sayisi izmitten alandan daha fazla ancak izmitin yani basinda da Tupras var bu yuzden ulasim masraflari dusuk. yani bir kac etken var aslinda izmiti sallarsan (istisna) istanbul en ucuzudur
en ucuz benzin derken en ucuz OPET, en ucuz SHELL hangisi mi diyorsun, yoksa direk en ucuz benzin mi?

hic bir zaman dandik yakit kullanmani onermem, icindeki su arabanin sonu bile olabilir, sigorta da karsilamaz o zaman ugrasir durursun dandik benzin firmasina dava acmakla...

değildir ?

daha az zararlıdır.

normal sigaralarda bildiğim kadarıyla ekstradan kimyasal maddeler koyuyolar ki sen sadece o sigaraya bagmlı ol diye. a sigarası içiyosan b sigarasını içtiğinde rahatsız ediyor. aslında markayada bagımlı oluyosun sigara dışında. sarma tütünlerde var mı öyle bişey bilmiyorum ama doğudan gelen tütünlerde yani açıkta satılan tütülenlerde olcaını sanmıyorum. zira old holbourne yellow içiyorum. tütünün hafiflerinden sayılabilir. bi tanesi beni kesiyor. 5 marlboro içsem o kadar kesmz. bana kalırsa daha zararlı deildir ama daha fazla yorar. zararlı olursada bu yudendir.

light sigaralar hafif olduğundan daha derin çekiliyor ve akciğer kanseri yapıyor, light olmayanlar da gırtlak kanserine neden oluyor modunda bişi okumuştum. her türlü zararlı.

daha güzeldir. söz konusu sigara olunca bakılacak kriter zarar olmamalıdır.

Yaklasik bir aydir sarma sigara kullaniyorum. Filtreli bos sigaralardan alip tek hamleyle sigarami hazirlamis oluyorum, hele ki eliniz alisinca cok cok kolay oluyor.

Diger arkadaslarin da soyledigi gibi acik tutunler (Bir kismi haric) katki maddesi icermemektedir. Sigaranin icinde hatiri sayilir miktarlarda zararli ve kanserojen katki maddesini oldugunu hesaba katarsak cok daha fazla zarar verdigi sonucuna varabiliriz.

Hakikaten de bir aydir bogazimin rahatladigini soyleyebilirim, ve artik bu merete daha az bagimli oldugumu hissedebiliyorum.

sarma çok öksürtüyor. tamam ucuza geliyor ama gırtlak bırakmıyor.

@silver, tutunu kurutmus olabilir mısınız ? hafif nemli olması gerek tutunun.

bu bahsettiğim tütün mersin den geliyordu. getiren kişide bu işi bilen biri. gayet kuruydu. belki tütünden tütüne değişiyor da olabilir. seçici olmak lazım..

champix yada zyban kullanmaya calış,en azından bırakmana yardımcı olur. bende bu tür çelişkiler içindeyken, eee başlarım lan tütününe dedim. sigarayı bıraktım.
not:imza bir dost:)

sigara öldürür.

azi cogu var mi ki?
zaten filtresiz halde zikkima benzer o, zararsiz olsa da o boktan tat cekilmez sanirim.

net daha az zararlıdır.zararsız diyemem ama daha az olduğuna eminim. çünkü en basitinden onun çarşafında markanın yazılı olduğu mürekkep yok, filtre kısmında mantar desenli baskısı yok, aseton fare zehiri filan yok, diğer katkı maddeleri yok, özel yapıştırıcı yok. kısaca daha doğal, sadece tütünün zararlarını içeriyor o kadar...

yol verene kadar yaptıgın kısmı afedersin sorumsuzluk. araman vs kendını rahatlatmak ıcın sanki.

valla ambulansın içinde sen de olabilirdin. dikkatli olman ileride senin kaza geçirme riskini de azaltır. bir de ses çok açık olunca insan yolda kopuyor, ona da dikkat et derim ben.

Ege üniversitesi kapalı spor salonunda basket oynarken arkadaşın burnuna kafam çarpmıştı, baya ciddiye aldılar, ambulans geldi. Adam öyle bir gidiyordu ki gören içerde acil hasta var sanır...

Fazla kuruntu yapmanıza gerek yok ama aynayı da kontrol etmek gerekiyor. Ben son ses giderken ışıklarda sırf bu paranoya ve kekoluk olmasın diye sesi kısarım.

yani işte yaptığım hataydı, zaten aradım öğrendim durumu da..

bana ders olur artık

anlattığınızdan ibaretse yanlış yaptığınız bir şey yok. selektörü yapınca fırlamışınnız neticede..

gerçi kalabalık trafikte yüksek müzikten sakınmak lazım her halükarda, sesini bir sebepten size duyurmaya çalışan biri olabilir.

duyarlı insanların kendisini hırpalamaması lazım ;)

bir dahaki sefere daha dikkatli olursunuz ve ambulans,itfaiye gibi araçların siren sesini duyunca aynalarınızı iyi kontrol edip yol verirsiniz olur biter.
trafikte seyrederken yüksek sesli müzik dinlemek ve dağınık dikkatle seyretmek herkesten önce kendi güvenliğinizi riske eder.
aracınızdaki anormal bir sesi duyamaz, karşınıza çıkması muhtemel bir yayayı fark edemezseniz durum sizin için daha vahim sonuçlara varabilir.
ama ben bu memlekette itfaiyeye selektör yapan, ambulansı sollamaya çalışan varlıklar gördüm, sizinki bunların yanında biraz daha masum kalıyor.

bankanın yurt dışı komisyonu olabilir tam hatırlamıyorum da gerçi.

merhaba, ben de geçen üye oldum, benden de 2 kere 1.95 çekmişler, mesaj attım,
kız 2 kere şifre istemişsiniz o yüzden olmuş dedi, ve peypal hesabıma iade ettiler, sorun çözüldü, acaba sende de böyle bişi olmuş olabilir mi?

2 kere çekilse ekstrede 2 defa çekildiği görülür. öyle bişi değil sanırım.

başta tüm cevap veren arkadaşlara teşekkürlerimi iletiyorum.

kur farkı abartılacak düzeyde değilmiş,içim rahat etti oradan. çift çekimde yapılmamış. 1.95 çekmiş paypal birde büyük ihtimalle ebay'a tanıtma işleminden dolayı 1 dolar çekim ücreti var galiba. kısaca abartılacak bir mevzu bulunmamaktaymış,ben velveleye vermişim ortalığı.

olursa olur, olmazsa olmaz. illa ki bi denemek lazim. denemekten zarar gelmez. aklinda kalacagina en azindan denemis ol.

baslangic kemanini da halihazirda calan bi arkadasindan odunc alirsan cok sufer olur.

enstruman niye bosa alınmıs olsun ki. çalamazsan genç bi yeteneğe verirsin, bi kenarda durur. içinde kalmasın al gitsin bence.

keman hakkında pek bilgim yok, ama genelde bir enstrümanda virtüöz olmak için belki geç bi yaş olabilir. ama sevdiğin, çok komplike olmayan parçaları çalabilirsin bence hobi olarak..

kendine ve yaşıtlarına haksızlık eden bir soru 50-60 yaş değil ki bu 26..
en fazla enstrumana biraz daha zor konsantre olma ihtimalin vardır. o da istemekle ters orantılıdır.

öncelikle yaş konusundaki tek dezavantajın kemanda ustalaştığın zaman erken başlayanlardan daha yaşlı olacak olman. bundan başka hiçbir dezavantajın yok. enstrumanlarda teknik bir yerden sonra pek ilerlemez, bu yüzden belirli bir zaman sonra(ki uzun yıllardan bahsediyorum) seninle aynı yaşta olup 6 yaşından beri keman çalan bir insandan hiçbir farkın kalmayacak, tabi eğer disiplinli, düzenli ve devamlı çalışırsan.

gelelim keman satın alma mevzusuna. eğer olmuyo bu demek gibi bir opsiyonun varsa keman almayı düşünme bile. her enstrumanda belirli bir seviyeden sonrasına geçmek çok büyük çaba-zaman-çalışma kısaca alınteri gerektirir. o süreç, "olmuyo bu, ben beceremiyorum" demeye en çok yaklaşılan süreçtir. bir enstrumanı çalmayı bırakanlar o süreçte bırakır. olmaması gibi bir durum yok aslında, herkes o duruma düşüyor ve bu tamamen psikolojik. bu yüzden bunu aklından çıkar. her insan her enstrumanı yeterince çalışmayla gayet iyi bir düzeyde çalabilecek konuma gelebilir. tamam, büyük ihtimalle mükemmel besteler yapamazsın ama zaten bu tarz besteciler de tarih boyunca milyarlarca keman çalan insanın yanında devede kulak kalır.

sana yaşayacağın birkaç şeyi söyleyeceğim:
-beceriksiz olduğunu düşüneceksin bir dönem.(tavsiye olarak kendini kıyaslama başkalarıyla)
-başka insanları görüp kıskanacaksın.(onların da senin yolundan geçtiklerini aklında tut)
-bir şarkıyı çalmaya çalışırken kendini sinirden ağlayacak raddeye gelmiş olarak bulacaksın.(pes etmezsen o anları hatırlayıp tebessüm edersin)
-şarkıları çalmaya çalışmanın dinlemekten çok farklı olduğunu anlayacaksın ve bir şarkıda ustalaşana kadar o şarkıyı çalarken dinlediğindeki zevki alamayacaksın çünkü kafan karmaşık notalarla dolu olacak. o şarkıyı çalabilmeye başladığında ise hissettiğin zevk ise hiçbir şeyle kıyaslanamaz.(bkz: orgazmdan daha zevkli anlar)

kısaca;
eğer kemanı seviyorsan(bu öncelikli), kemanla yapılan müziğe aşinaysan ve bu müzikten zevk alıyorsan(ki bu da çok önemli -eğer çok aşina değilsen müzik zevkini biraz değiştirmen senin yararına olacaktır), gerçekten disiplinli çalışabileceksen, yukarıda yazdığım şeylerle karşı karşıya gelmeye hazırsan kesinlikle bir keman almanı öneririm.

eğer almaktan yazgeçersen de bunun sebebi asla yaşın olamaz bunu unutma.

tesekkurler arkadaslar, cok pis gaza geldim, ilk firsatta keman almaya gidiyorum.

bir de kursa falan da mi baslamak gerekir? kendim bi sekilde halledemez miyim? ismek'in kurslari varmis ama hepsi kapali su anda kayda. disardaki kurslar da pahali gibi.

bir öğretmen gözetiminde olmak başlangıçta teknikleri çok daha doğru bir şekilde oturtmanı sağlar. tek başına da öğrenebilirsin tabiki, yalnız eğer yanlış bir tutuş biçimi vs. edinirsen sonradan sana zorluk çıkarır ve o tutuşu değiştirmek de ayrı bir külfet olur.

bana kalırsa bütçen elveriyorsa eğer, ilk birkaç zaman birebir ders alman gelecek açısından faydanadır.

motive edici bir örnek vereyim mi?

bizim sanat müziği korosunda keman çalan bir abi(ki kendisi tüm sanat müziği nazariyatını yalayıp yutmuş fena da çalmayan biridir) kemân'a kaç yaşında başlamış biliyo musun?62! şimdi kaç yaşında diye sorarsan 69 falan.haa aynı koroda bir tane daha abimiz var.kendisi zannediyorum türkiyenin en iyi kemancılarındandır.o'da 12 yaşında başlamış.şu an 61 yaşında falan olması lazım.tabii 1970'lerin başından tutda bugüne kadar çalışmadığı kişi kalmamış.

neyse ikinci örnek gereksiz oldu:)

keman da alacagim icin bu aralar biraz sikintili olucak maddi olarak, o yuzden ilk asamada kurs olmayacak gibi, ismek'i takip ederim acilirsa diye, ya da biraz denklestirip gitmeye calisirim bi kursa.

bu arada, yonlendirebileceginiz uygun fiyatli ve iyi ogreten kurslar varsa iyi olur.

her enstürman her yaşta çalınır, sadece ayıracağın zaman önemli. bol vakit ayırman lazım, güzel çalabilmek için.

öncelikle benden önce yazılmış cevaplarımı okuduğumu ama bazı noktalarına kesinlikle katılmadığımı, bir profesyonel kemancı olarak belirtmeliyim.
bir enstruman çalmaya başlangıç yaşı, enstrumanına göre ve amaca göre değişmektedir. keman gibi, insanın fiziki yapısına tamamen ters bir enstrumana ne kadar erken yaşta başlarsanız o kadar iyi olur. zira kas ve kemik gelişimi tamamlanmamış bir insanın, kemana uygun kas ve kemik gelişimi tamamlanması gerekmektedir.
elbette bu detaylar, profesyonel anlamda kemanı düşünecek adaylar için. yani össye girip sınavı kazanıp marmara, ytü türevi keman bölümü üniversite eğitiminde alıp sonra kemancı olacağını sananlar varsa şimdiden pencereyi kapatsınlar...
ama hobi amaçlı düşünüldüğünde hiçbir enstruman için yaş sınırı yoktur bence...
elbette başlangıçta zorlukları vardır, olacaktır. fakat içinizdeki enstruman sevgisi, hırs, istek yeterli güçteyse altından kalkabilirsiniz.
kaybedecek tek şeyiniz, kemanı satın alırken ödeyeceğiniz meblağ ve özel ders/kurslara ödeyeceğiniz meblağdır. onun dışında kaybedecek birşeyiniz yok. ve bundan 3-5 sene sonra durup geriye baktığınızda keşke şu kadar zaman önce kemana başlasaydım dememeniz için şuan başlamanızı öneririm...
tek başına bir enstrumanı öğrenmek zordur. burada kemanı diğer ensturmanlardan ayırarak tek başına öğrenmenin imkansız ve asla önermeyeceğim birşey olduğunu belirteceğim. zira herhangi bir yapacağınız yanlış anlama ve elinize, kolunuza uygulayacağınız yanlış yaptırım, hayatınız boyunca kemanı bırakmak noktasına gelebilecek sakatlıklar silsilesinin başlangıcını doğurabilir.
bu bakımdan işinin ehli, gayet ekonomik olmayan, kampanyasız, ücreti dolgun olarak aldığınız bir eğitimde, iyi bir eğitimci konrolünde yavaş yavaş kendi gelişiminizi görmelisiniz...
ucuz etin yahnisi yapılamayacağı gibi, gitar, ingilizce, öss derslerine benzemeyen kemanı da diğer mantalitelerden ayırarak, hakettiği noktada, hakettiği değeri vererek eğilmeli ve dersi alacağınız hocayı ona göre seçmelisiniz...
ve hocanın hocalık geçmişine bakacağınız gibi, akademik kariyeri, profesyonel olarak çalıştığı orkestraları da araştırmanız menfaatinizedir. 5-10 yıllık kemancıların ben keman hocasıyım diye ortalıkta dolaştığı bir dönemde, kemanı alana dersi bedava türevi amtal saptal kampanyalarda bir şey öğrenemeyeceğinizi hatılatır; saygılarımı sunar kolaylıklar dilerim...

cafepress

optimum'un üst katında istediğiniz türde t-shirt satan bir mağaza var, oraya bir bakmanızı tavsiye ederim.

tshirthell

www.threadless.com

optimum üstündeki mağaza ne ki? buradan sorayım :) no fear deil sanırım. istiklalde aznavur pasajının ilerisinde sağdan içeri bi sokakta da aradığınız tarzda tişörtler yer alıyor. hem de baya ucuz.

(git: )www.jinx.com
fiyat aralığınız nedir bilmiyorum ama orjinal şeyler var. 10 günüde pek geçmiyor siparişlerin gelmesi.

@tulkas
ankara optimum:)

lisans ortalaması diye biliyorum. Başımızın etini yiyorlar burda, lisans ortalamanızı kasın da tübitak bursu alın diye. Bilmem doğru mudur acaba?

şimdi benim lisans ortalamam 3,1 yüksek lisans ilk dönem ortalamam 3,78. 3,1 olan lisans ortalamam mı alınacak?

doktorada yüksek lisans ortalaman önemli olur. o lisans ortalamanla burs alabilmen için 100 ales filan alman gerek

üds zaten genel olarak çok zor bir sınav değil. gerçi ingilizce seviyenizi bilmiyorum, eski sınavların çıktısını alın çözün, faydalı olur. zorlanıyorsanız, kursa gidebilirsiniz.

tam hatırlamamakla beraber, kadıköy - harem diye bir tabela görmeniz lazım çok ilerlemeden. eğer ordan dönerseniz yolu kısaltıp kadıköy hareme çevirecek, oradan suadiyeye geçersiniz. ama kaçırırsanız, tüm ataşehiri dolaştırıyordu diye hatırlıyorum.

bahsettiğiniz sapakta sağda bostancı - ankara yazar, yol da yükselip sola döndükten sonra e5'in yanına inerek bağlanır. ordan çıkarsanız e5'ten devam edip bostancı çıkışından sağa döndükten sonrasını bilmiyosanız bile sorarak bulabilirsiniz. eğer köprüden gelirken çıkışı kaçırırsanız önce minibüs yoluna, onu da kaçırırsanız bağdat caddesine ulaşır, hemen oradan da ilerleyip sahil yoluna girerek suadiyeye ulaşabilirsiniz.

erenköy sapağı var direk temde. ordan sapın. köprüyü geçin, kozyatağından aşağı, karşınızda bağdat cad. sahile inip suadiyeye geçin. zaten erenköy tabelasından girince bağdat caddesi tabelaları seni caddeye ulaştırıyor.

valla cd lerden veya internetteki yazilardan devam etmenizi tavsiye etmem.
enstrumanin, iyi hocalar esliginde dogru tekniklerle devam ettirilmesi gerekir. (iyi calan biriyle degil bakin, iyi ogretebilecek biriyle)

bunu da ucretsiz yapmaniz anca o kisiyle dostluk kurmanizla mumkundur, aksi takdirde illa ki bir meblag vermek durumunda olursunuz.
konservatuvarlaran son sinif ogrencilernden biriyle durumu konusup devam ettirebilirsiniz cüzi bir miktara.

flüt çalmıyorum ama nota öğrenme konusunda sıkıntı yaşıyorsan ve istanbuldaysan yardımcı olabilirim.

istanbuldaysanız, ismek'te kursla ücretsiz. hocaları da parayla aldıklarınız kadar iyidir. ancak kayıt dönemi geçti sanırım, direk yönetim veya hocaya konuşursanız misafir öğrenci olarak takılırsınız sanırım.

sitesinden nerelerde fülüt dersi olduğunu görebilirsiniz.

Fason üretim yapmayı teşeronluk olarak gördüğümüz takdirde outsourcingdir tam olarak.

fasonda üretilecek malın hammaddesini şirket kendi şirketiniz veriyor. onun tedarik zinciri de ellerinizden öper haliyle. aralarındaki fark (varsa) budur.

aslında sadece haftasonları veriyor.. siteye şu an bakıyorum geçen haftaki cengiz han ile bir rüya için ağıt görünüyor.. gelecek hafta da rezervuar köpekleri ile paramparça aşklar köpekler verilecekmiş. arada ne vermiş?

önce verilenlerde tarihe göre sıralattım, kar ve kaplan ve başkalarının hayatı çıktı? bir rüya için ağıt ve cengiz handan sonra. ardından da rezervuar köpekleri ve diğeri geliyor

bence o sıralamaları yanlış yapıyor site. siz bir önceki duyurunuzda da demişsiniz zaten iki film aldım diye, arada başka film vermedi diye biliyorum. ama takip edin, kaçırdıklarınızı ileride tekrar verebilir..

bakkallara gidersen orada tezgahın üstünde her gün hep vardır

neyzenler çoğaldı duyuruda;

www.neyzen.com burada bol bol nota var.

onlar ilahi hep ya :D böyle normal batı müziği? :) rock felan :)

www.ultimate-guitar.com sitesinde guitar pro uzantılı midi dosyaları var. Guitar pro programını yükleyerek indirdiğiniz dosyaları açıp notalarını görebilirsiniz.

antep fıstıklı al abi en kralı.

cevizli de fena değildir, hatta ben hep cevizli yerim :)

üşenmedim gittim ikisinden de aldım... çıtır çıtır ağızda dağılıyor meret...

aha bu parça da sizin için.

elbet bir gün biz de yeriz de yazarız buraya.

Mümkündür, normal devlet memurları gibi ders saatlerinde çıkıp dersine gidiyorsun, dersin bitince de işe geri dönüyorsun. Maaşın da part-time değil normal maaş oluyor. Ama her üniversite başka bir üniversitede master yapmanı hoş karşılamaz, bunun için dekandan filan önce izin alman gerekebilir...

mümkün.

mümkün. bir arkadaşım itüde yüksek lisansını yaparken, yıldız teknik te de asistanlık yapıyor. ayrıntıları bilmiyorum ama mümkün.

friend requestlerin silinmedigini ve diger her seyin ayni kaldigini biiyorum- tek dezavantaj, size o sirada mesaj gondermek walliniza yazmak vs isteyen arkadaslarinizin sizi facebookta bulamamalari olur- dezavantaji yok. Texas Hold Em ne onu bilmiyorum ne yazik ki

traktor: bildiğin poker applicationı :)

pokeri hiç oynamışlığım yok, ancak onların veri tabanı facebook üzerinde tutulmuyor diye biliyorum, adamların sunucuları üzerinden oynuyorsunuz ve kayıtlar da orada. özel olarak hesabı kapatınca silinsin gibi bir durum yoksa silineceğini zannetmiyorum.

ben hesabı dondurup uzun süre açmadığımda, üye olduğum grup ve sayfaların bazıları gitmişti. Açtıktan aylar sonra kendi kendine geri gelmişti.

poker icin sure siniri vardi. 90 gun mu ne. o sure icinde girilmediginde gidiyordu herhalde ama tam emin olamadim. sikca sorulan sorularinda veya kullanici sozlesmesinde yaziyordu sanki.

ben 4-5 ay dondurmuştum döndüğümde chiplerim aynen duruyodu.

zamanlama önemli. conclusion da önemli, ona göre puan kırarlar. 6-7 puan max. gider eğer ilk kısım süperse. gerçi tahmini bir ifade benimki, standartları var hepsinin ama

maalesef açılmadı.

kim neden saldırıyor ki ?

açılmadı.

yok açılmıyor.

bende açıldı. google dns ve firefox kullanıyorum.

cedric, önceleri rakip bir site sladırıyor sandım ama o sitenin yöneticisi beni saldırılarla alakasının olmadığına ikna etti.

sanırım iran iksiri ya da osmanlı iksiriyle ilgili yazılarımdan ötürü, bu ürünleri netten satanların işi. çünkü internete bu ürünlerin adını yazınca direkt benim yazılar çıkıyor.

ya da başka bi ruh hastasının işidir; bilemiyorum, umarım cezasını bulur.

Açıldı.

Arkadaşlar, deneyenler ISPlerini yazabilirler mi yani ttnet mi kullanıyorlar quiknet mi vb...

ben quiknet kullanıyorum. sorunu çözmek için adamlarla iletişime geçtim de sanırm ttneti komple mi banlamışlar napmışlar anlamadım ki

isp sorup dururlar be ya

ilginiz için teşekkürler.

EK: Son Mesajlaşma:

Jorge C - NOC Sun Dec 20 2009 01:50PM
This site is coming up for us internally and externally to us. Which ISP are you using to connect to the Internet?


Ilsad Ozkan Sun Dec 20 2009 02:22PM
i am using ISP named quiknet but turkey's generally using TTnet
of course some people using different isp like biri or superonline or kablonet or etc... turkey have 8-9 big isp



Jorge C - NOC Sun Dec 20 2009 02:25PM
Please check back again in about 4-8 hours and let us know if the domain is still not resolving. Thanks.

Açılmadı- ttnet

açılıyor quiknet.

www.downforeveryoneorjustme.com diye bir site var, sorunun sitede mi sizde mi olduğunu söylüyor, oradan aratınca siteniz açık gözüküyor:

www.downforeveryoneorjustme.com

aciliyor. yurtdisindayim. firefox ve i.e de aciliyor.

acilmiyor - biri

açılmıyor

açılmıyor-ttnet-firefox

açılmıyor,ttnet,opendns.

fakat ayni anda; www.downforeveryoneorjustme.com
It's just you. bodytr.com is up.

açılıyor, smile adsl.

açılıyor - google dns - firefox - superonline fiber

teşekkürler arkadaşlar, birisi şu çeviriyi yapabilir mi?

"bir topluluk sitesindeki yardımsever insanlar sayesinde çeşitli ISP'lerin durumunu öğrendim. Çözmenize yardımı olacaksa, şimdiye kadar yapılan denemelerin gösterdiğine göre:

TTNET Açılmıyor
Biri: Açılmıyor
Quiknet: Açılıyor
SmileADSL: Açılıyor

Sorunun 8 saat sonra düzelmesini umuyorum. Sanıyorum ddos saldırılarını engellemek için .htaccess dosyasından ya da başka bir yerden bir değişiklik yapıldı.

İlgi ve desteğiniz için teşekkürler."

Bi de arkadaşlar, tavrımı mazur görün. yani ben böyle boş vakti olup da çeviriyi ve yardımı yapmaktan mutluluk duyacaklara sesleniyorum. yoksa bunca katılımdan yüz bulup "şunu da yapın, bunu da, onu da..." diyerek, duyuruyu babamın çiftliğiymiş gibi kullanabileceğim hissinde değilim.

yani isteklerimin artmasını farklı şekillerde yorumlamayın

darılırım :-))

açılmadı - ttnet

acılmıyor - opendns, ttnet
eh işte ingilizcemle şöyle bir ceviri yapabilirim:

"i've gained information from a community site with the help of the users about the status of ISP's. If it will be helpfull the results of our tries are below:

TTNET: not resolving (some of the users are using OpenDNS)
Biri: not resolving
Quiknet: resolving
SmileADSL: resolving

I assume that the problem will be resolved within 8 hours and i guess there has been an update for avoiding ddos attacks.

Thank you for your support.

açılıyor güzel siteymiş - quiknet

açılmıyor-turknet

hocam firewall kursanız?

firefox ve ttnet ile sitenize girebiliyorum.

4-5 saat önce baktım açılmıyodu şimdi açılıyor. ttnet ie

cayır cayır açıldı.

üniversitenin kendi interneti

akşam açılmamıştı şimdi açıldı. google dns, ttnet, firefox diyeceğim ama bizden kaynaklı bir şey değil sanırım, ilk cümlemden ötürü.

vurursa gol olur,
firewall hizmeti çok pahalı
kurulu olan bi tane var zaten vps'e taşınınca kurduk ama bi boka yaramadı, ddos bi bela ya

bu arada umarım saldırı durmuştur ya da engellenmiştir ne bileyim
anlaşılan sorun düzelmiş

en ıyısı emnıyetın sıtesıne gırıp ordan sormak

e resmi üniformalara benzer üniformalarla bir kadını kaçırıp tecavüz etmişlerdi ya... nasıl güveneceksin ki resmi üniforma olup olmadığına? belki arabayı da çalmışlardır?

bildiğim kadarıyla sorarsanız göstermesi lazım.

değilse bile mantıken göstermeleri lazım.

resmi aracin gecerliligini bilmiyorum, ama uniforma yetmiyordur bence. bi ara polis kiyafeti giyip bardan kadin kacirip tecavuz etmislerdi. bu olayi hatirlatsaydiniz bunu diyen polise. gerci adi ustunde 'polis', ne kadar anlar bilmiyorum..

polis vazife ve salahiyetleri kanununda var bu zorunluluk.şimdi maddeyi hatırlamıyorum ama resmi veya sivil üniformadan bahsetmio.hatta polisin sana kimlik sormasının ön şartı kendi kimliğini göstermesi.

polis kılığındaki birkaç kişinin bardan bir kadını kaçırma olayından sonra gündeme gelmişti bu olay ve sizden kimlik isteyen polisten ilk önce siz kimlik isteyebilirsiniz demişlerdi fakat türk polisinin duyarlılığı düşünüldüğünde pek de sağlıklı ilerleyecek bir diyaloğa benzemiyor ki öyle de olmuştu. o olaydan sonra polise kimlik sorduğu için hastanede gözünü açan vatandaşa mikrafon tutulmuştu birçok kez.

POLİS VAZİFE VE SELAHİYET KANUNU

DURDURMA VE KİMLİK SORMA

Madde 4/A- (Değişik madde: 02/06/2007-5681 S.K./1.mad)

Polis, kişileri ve araçları;

a) Bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek,

b) Suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek,

c) Hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek,

ç) Kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek,

amacıyla durdurabilir.

Durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için polisin tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması gerekir. Süreklilik arz edecek, fiilî durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapılamaz.

Polis, durdurduğu kişiye durdurma sebebini bildirir ve durdurma sebebine ilişkin sorular sorabilir; kimliğini veya bulundurulması gerekli diğer belgelerin ibraz edilmesini isteyebilir.

Durdurma süresi, durdurma sebebine esas teşkil eden işlemin gerçekleştirilmesi için zorunlu olan süreden fazla olamaz.

Durdurma sebebinin ortadan kalkması halinde kişilerin ve araçların ayrılmalarına izin verilir.

Polis, durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde, kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik gerekli tedbirleri alabilir. Ancak bu amaçla kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemez.

Bu Kanun ve diğer kanunların verdiği görevlerin yerine getirilmesi sırasında, polis tarafından gerekli işlemler için durdurulan kişiler ve araçlarla ilgili hükümler saklıdır.

Polis, görevini yerine getirirken, kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten sonra, kişilere kimliğini sorabilir. Bu kişilere kimliğini ispatlamaları hususunda gerekli kolaylık gösterilir.

Belgesinin bulunmaması, açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla ya da sair surette kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan derhal Cumhuriyet savcısı haberdar edilir. Bu kişi, kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır. Gözaltına ve tutuklamaya karar verme yetkisi ve usûlü bakımından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanır.

Kimliğinin tespiti amacıyla tutulan kişiye, kimliği tespit edildikten sonra ve talepte bulunması halinde, bu amaçla tutulduğuna ve tutulma süresine dair bir belge verilir. Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına alınma veya tutuklanma haline derhal son verilir.

Nüfusa kayıtlı olmadığı için kimliği tespit edilemeyen kişilerin nüfusa kayıtlarının temini için gerekli işlemler yapıldıktan sonra, 5 inci maddeye göre fotoğraf ve parmak izi tespit edilerek kayda alınır.

Kimliği tespit edilemeyen kişinin yabancı olduğunun anlaşılması halinde, 5682 sayılı Pasaport Kanunu ve 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.

eski seri kurtlar vadisi'nde şöyle bir sahne vardı.

iki tane polis yelekli ama sivil adam memati'nin yanına gelir:

- memati bey sizi merkeze almamız geerekiyor.
- sen kimsin?
- (yeleği gösterir) görmüyor musun?
- 26 milyona dikiyorlar o yeleği.
(polis çıkarır kimliğini gösterir)
- niye gidiyoruz merkeze?
- terzinin adı lazım.

göstermesi lazım mantıken. bi kere karşılaştım böyle durumda gösterdi. olmadı ismini soy ismini bağlı bulunduğu şubeyi öğren, dilekçe ile şikayet et.

Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanununa göre polis kimlik sorarken vb. kendi kimliğini de göstermek zorundadır. Bu sadece polis olduğunu kanıtlamak için değil, aynı zamanda kendi şahsını beyan etmek içindir. Yoksa hukuka aykırı bir eylem yaptığı zaman neye göre şikayet edilecek. Bu yüzden kimlik göstermesi PVSK'ye göre zorunlu kılınmıştır.

peki soruya soru ekliyim.


polis durdurdu kimlik istedi, ben de dur önce bir soluklan yeğenim hatta önce sen bir göster dedim. o da başladı bağrınmaya lan çizerim seni, atarım seni içeri, hayatı dar ederim saydırıyor da saydırıyor. bende de vakit bol mesela. nereye nasıl şikayet edebilirim?
mesela ben mi onu merkeze davet etmeliyim? seni komiserine ya da üstündeki kişiye şikayet edcem, falan gibisnden? ne yapılabilir? hayır polisi polise şikayet etmek slkfjsdlf komik geldi?

bunun çözümü ne olabilir?

o üniformayı gidip diktiren, polis arabası çalan ya da arabaya polis arabası süsü veren adam kendine pekala gayet kolay sahte bir polis kimliği de düzenler. Bir anlamı yok bence polis görünümlü birine kimlik sormanın.

cedric

plakadan sikayetci olabilirmişim. bugun sadece 2 araba devriyedeymiş...

o da doğru adam çıkarır bir kimlik pvc kaplatmış falan. printerdan çıkardığı bir şey. sanki hayatım da çok polis kimliği gördüm de...

@ mrtks 2 saniyelik gösterdi ilk etapda ama hiçbişi göremedim tekrar bakayim derken olay zivanadan cıktı adam arabaya bindi diğer polis benle geldi konustu o anlatti bunlari.dedim belki sikayetci olucam adını sanınını bilmiyorum.ordan hala bagırıo beni mi sikayet ediceksin die plakami al fln dedi.seninde dedigin gibi sahte kımlık yapmak cok basit.

Diyelim polis kimlik gösterdi. O kimliğin sahte olmadığını nerden anlayacağız?

çakmak ile yak yanıyorsa sahtedir :p

alanı belirtmemişsiniz ama ben bildiğim alan - edebiyat - hakkında bilgi vereyim isterseniz. edebiyat makalelerini yayınlatmak için bir ünvanınızın - ya da bir ünvanı olan hocanın - olması gerekmez. olsa biraz daha sağlama alırsınız işi ama şart değil diyelim. bu iş iki şekilde yürütülebilir:

1. alanınızla (konunuzla) ilgili dergiyi bulursunuz, doğrudan gönderirsiniz. çok etkili bir yöntem mi bilemiyorum ama benim bir arkadaşım bu sayede bir makalesini yayınlattı.
2. (ve daha garantili olan) dergilerin duyurularını takip edersiniz.şu adres işinize yarayabilir: www.papersinvited.com buradaki duyurulardan istediğinize başvurursunuz. bu sitede konferans duyuruları da var direk dergiler için olan duyurular da. bu arada, konferanslara doğrudan katılmak şansınızı arttırabilir, şöyle ki konferans sonrası tüm sunumların toplandığı dergiler/kitaplar çıkar genelde. burayı baz alarak ilerleyebilirsiniz.

ancak alanınız tıp, biyoloji, fizik vs gibi bir alansa, ünvanı olan bir hoca gerekli olabilir. ama dediğim gibi, o kısmı tam bilmiyorum.

senin çok iyi bir makalenle hocanın kötü bir makalesi arasında seçim yaptığında genelde uluslararası dergiler dahi hocaları seçerler.
şimdi senin amacın nedir? makaleyi ne amaçlı yayınlayacaksın? hakemli dergilerde mi yayınlayacaksın yoksa herhangi bir yabancı dergi olsa yeterli mi?
benim önerim önce makaleni yaz.sonra yollamak istediğin dergilerin listesini çıkar.makaleni derginin kurallarının uygunluğuna göre değerlendir ve derginin editörüne yolla. her dergi ve editör farklı kurallar istemekle beraber genel olarak bazı temel kurallar aynıdır.
genel prosedür budur.

mühendislik öğrencisiyim ve şu an yüksek lisans yapıyorum. akademik devam etmek için doktoraya başlamadan önce yayınlanmış makale sahibi olmamın akademik kariyer için bana yardımcı olabileceğini düşünüyorum.

zaten tonlarca makale okuduğumdan ve bitirme projem ile seminer konumun da ilgi çekici ve çok da araştırılmamış bir konu olmasından dolayı, bu konu üzerine bir makale çalışması içerisine girmeyi düşünüyorum. fikir yeni yeni oluşuyor olduğundan olayın sürecini öğrenmek istedim. ve tabii hakemli bir dergi olmasını istiyorum ki iileride işime yarasın.

Hocanın yer alıp almaması önemli değildir çünkü zaten isimleri yazdığınız yerde ünvanı yazmazsınız yabancı dergilerde. O mallık sadece Türk dergilerinde vardır.

Kaldı ki makalenizi dergiye gönderdikten sonra editörden geçerse blind reviewe gider, ve o blind review yapan adamlara isimleriniz bildirilmez.

Süreç kısaca şudur:

1. Makaleyi adam gibi yaz (bu oldukça kastırıcı bir iştir, iki tık tık üç şık şıkla olmuyor, yani yazdım oldu değil, çok iyi argümanlarınız olmalı, çok iyi justificationlar vermelisiniz. Akademik ingilizce süper olmalı vs vs)

2. Makaleyi gözüne kestirdiğin dergiye gönder.
3. Bu aşamada makaleniz editörden geri döner (olmadı yar) ya da dönmez. Dönmezse editör makalenizi 2-3 hakeme yollar.
4. Aradan geçen yaklaşık 2 ay sonunda hakemler raporlarını yazar ve editör kanalıyla size ulaştırırlar. Eğer genel eğilim red yönündeyse editör makalenizi red eder. Eğer eğilim düzeltilsin yönündeyse, editör size "Al bilader şu adamların dediklerini oku, düzelt de bi daha yolla" der.
5. İlk revizyon genelde major bir revizyondur, iki ayınızı alabilir. Düzeltir, sonra da düzeltmelerinizi açıklayan bir mektupla geri yollarsınız.
6. Hakemler düzeltmelerinize bakar ve "Olmuş bu, ama şunlar kalmış ufak tefek" diyebilirler. Bu minör revizyondur, üstteki süreç bir daha tekrarlanır. Düzeltip editöre gönderirsiniz ve genellikle bu aşamadan sonra makaleniz kabul edilir.
7. Bu aşamada gıcık ve etkili bir hakem çıkıp "ya buna ne yaparsan yap bu düzelmez" diyebilir, bütün yaptığınız revizyon boşa gider, makaleniz reddedilir.
8. Makaleniz kabul edilirse size gün sayı falan verirler, proofreading gelir falan filan (eğlenceli kısımlar)
9. Makaleniz reddedilirse aynı süreci başka bir dergi için tekrarlarsınız.

Dergiye nasıl göndereceğiniz derginin sitesinde yazar. Genelde e-mail ya da onların sizi yönlendireceği bir web sitesi üzerinden gönderirsiniz (misal manuscriptcentral). Bazı mal dergiler hala hard copy de istiyor olabilir.

Göndereceğiniz derginin sitesinde guideline vardır, makalenizi o guideline a göre yeniden formatlamanız gerekebilir.

Bir de ileride işime yarasın, hakemli olsun diyorsunuz ya, tezlerinizden yapılmış yayınlar doçentlikte puan getirmez.



Bu satırlar sosyal bilimler alanında çalışan, indeksli yayınlar sahibi ve indeksli dergilere hakemlik yapmış bir insan evladı tarafından yazılmıştır. Başka sorunuz varsa seve seve cevaplayayım.

@karınca

verdiğiniz site için ben de sizi tiklemek istedim.
vatana hayırlı bi bilgi =)

one piece en az fillera sahip animelerden birisi. heyecan hiç düşmüyor. naruto ve bleach sevdiysen kesin bunu da seversin. çoğu shounen animecisinin vazgeçilmez serilerinden birisidir. fansub olarak animanist grubu yayınlıyor. altyazılar kazaskere ait google'da aratırsan kazaskerin kendi sayfasından sadece altyazılara da ulaşabilirsin bulabilirsin. Dp'de de yayınlıyordu sanırım.

Şahsen dediğin 3 animeyi de izliyorum ve rahatlıkla söyleyebilirim ki naruto görüp görebileceğin en sikko shounenlerden birisi. Hani cidden başarısız. Nereden tutarsan elinden kalır. Bleach eh iştedir. One Piece ise ezer geçer. Dağıtır hepsini. Eğer çizimlerine burun kıvırmazsan izle, izlettir.
Türkçe altyazıyla izlemeyeceksen de kaizoku funsubs'ın çıkardıklarını izle. Sonrakiler için de vegapunk, yibis falan.

haha aşkolsun abi. naruto hastasıyım ya. hele şu son bölümler baya iyi ya itachi-sasuke, pein-konoha vs... : ) başlayacağım one piece izlemeye. bakalım:)

edit: valla izliycem wampex: ) umarım naruto gibidir haha

saçma salak bi dövüş 458u4534530u9 bölüm sürüyor, beni baymıştı bıraktım. diğer arkadaşlar göre şaheser, demekki yamukluk bende.

One Piece? akan sular durur.

tavsiye ederim eğlenceli bir seri ;)

one piece başlığına zamanında yazdım o bir deryadır keşfedilmeyi bekleyen. şu an 300. bölümlerdeyim ve inan hiç sıkılmadan geldim diyebilirim. karakterler müthiş adeta yaşıyorsun onlarla. izledikten sonra anime dünyasına bakışın gerçekten değişecektir.

ah be one piece i o ikisinden önce izlemen lazımdı. hemen izlemeye başla derim, olabilecek en eğlenceli sey.

askerin biri gelio, elinde kaatla numara daıtyo nizamiyenin karşsnda. sora 100 den 200 e kadar olanlar gelsin diolar. küme küme alıolar içeri.

buraya ekliyeyim ben de sorumu, kaçta numara verilmeye başlıyor, geçen sefer gecxe mi ne vermişler, bilgisi olan var mı?

5te 1k küsür almışsan acaba ilk alan kaçta aldı merak ediyorum. gece en erken kaçta veriliyor? 00.00 1 2 3 4?

bu arada sınavda ben doğuya gitmek istiyorum desem kızarlarmı? yoksa zaten oraya gitmek isteyen olmadığından hemen beni kabul ederler mi? gönüllülük diye bir olay var mı?

yüksek lisansta genelde 8 ders + seminer olur. kredi başına da hesaplama yapılır. 7 ders, seminer ve tez 9 bin dolar denmiş. o civar bişi olması lazım. arkadaşınız işletmeden farklı bir bölüm okuyacağı için bilimsel hazırlığa tabi tutulabilir, bu dönem için de ekstra bir ücret ödemesi gerekebilir. bu da aklınızda bulunsun.

vpsi kendi sunucunuz yerine bir vps kiralayarak halletmeniz daha akıl karı ve kolay olucaktır.

kendi bilgisayarıma kuracağım, sunucuya değil? içerisine web sitesi kurmak gibi bir durum söz konusu değil.

meslek nedir? devlet memuru falansan ya da alacağın ev dışında bankaya ipotek-rehin vs. sunabiliyorsan işin daha da kolaylaşır.

hayatımda hiç kredi almadım. aile olarak prensibimiz bu.

ancak ev alan üst komşumuz kredi işini, ev kredisi almanın topu şekilde faizi fazla olduğunu söyleyerek ailede çalışan kişiler ki epeyce var kanımca, tek tek ihtiyaç kredisi gibi bişey alarak daha düşük faizle olayı çözdüler diye biliyorum.

ha teminatsız 100 bini siz birine verir miydiniz diye diyesi geliyor insanın, muhakkak orada bişiler yapmanız gerekli.

devlet memuru değilim. gelir olarak ortalam memurun 2 katı gelirim var diyelim. ipotek rehin filan yok. zaten bu adamlar krediyi verince evi ipotek altına almıyorlarmı üstüne birde ipotek rehin isteyecek değiller heralde.

bildiğim kadarıyla ev değerinin %75'ini veriyorlar.

tamamini krediyle halletmek finansal acidan zorlamicaksa girin "%80'nin ustunu ihtiyac kredisiyle tamamlama" olayina. 100 binin tahmini aylik geri odemeleri 1450 lira civarinda olacaktir, gelir hesabiniza uyuyor mu bilmem.

bir de; tamamina parcali ihtiyac kredileri almak diye bir sey olmaz pek. olduran varsa saglam geliri vardir 4-5 bin lira aylik taksit oduyordur, cunku:
1. ihtiyac kredilerinin max vadesi 2-3 yildir. ev kredisi gibi 10 yil olmaz
2. ihtiyac kredilerinde ipoteklenecek bir mal olmadigindan bankanin riski yuksek olur; yuksek faiz odetirler.

arti 4. maddeye cevap: yaklasik 2500 civari toplam baslangic masrafi olur taksitler disinda. arti, kredi vadesi boyunca yilda bir sigorta parasi odetirler.

entry'ler formata aykırı değil, sol frame'in ebesi yalan oluyor zaten çoğunlukla. bu sefer dolu bir şey yüzünden yalan oluyor. aslında yaptığı hoş bi şi ben destekliyorum klsjfdsklf uçarsa da isyan ederim sdkljfsd

saygısızca bir hareket. ama formata uygun..

sözlüğün bilgi kaynağı olması mantığına uygun, bulunsun böyle şeyler güzel. ama prime time bi zamanda yapması kötü gerçekten, sol frame fln.. direk copy paste yapıyor, kaynak belirtmeden alıntı nedeniyle gider mi bilmiyorum, ansiklopedik bilgiler için gerek yoktu sanırım buna. yeni geldim baktım pek de vakıf değilim konuya şimdilik ama..

edit: judagor haklısın o zaman tabi. konuya vakıf değilim dediğim o. (judagor kaynağa gerek yok yazmıştı)

uçurulma ağır olur hatta bence çaylaklık bile ağır olur. birçok kişiye "lan ben zaman yaratılış diye arama yaptım" dedirtmiştir bu arada:)

orada şahane düğmeler var. rastgele- 2008- dün - badi -son vs gibi. kullanın tavsiye ediyorum.

Sol frame'in bu görüntüsü benim hoşuma gitmiyor açıkcası.
Clark Kent modu diye bir şey var sonuçta. Kullanılmalı.

Copy paste yazarını ünlü yaptılar... 230 entyr girilmiş hakkında...yazık.
(bkz: olan biten/#12511735)

sazan düşüyor. birisi açacağı başlığı önceden açarak. "nonserviamm'ın birazdan entry gireceği başlık" bile yazdı. : ))))

ps: sonradan editleyerek bkz'lı bir şey yapmış.

bir yazar olayım bütün kitapları sayfa sayfa copy paste yapmazsam :)
bununki bilgi vermek değil entry gireyim de ne olursa olsun anlayışı.herşeyi bi gecede girecem diye yırtınmasından belli.

nonserviamm adına itü ve uludağ sözlükte bile başlıklar açılmış.meşhur olmak bu kadar kolay işte.

legal olmadığını düşünmüyorum, ama o zaman repins niye uçtu?
gerçi repins geri gelmiş de, çaylak olmasına neden olan entry'leri uçmuş...

geçen hafta soru başlığa bkzlı entry girdim diye çaylak olmuştum. aynı naneyi yiyen bazı arkadaşlara da dokunulmamıştı.

legal bi halt yerken çaylak olabiliyorsam bu arkadaş da çaylak olmalı. bildiğin internet kastı lan.

bir de onu frame diye telaffuz ederseniz söylemesi zor.

freym diyin bakın, o zaman frame'ye tecavüz etmez, etse etse frame'e tecavüz eder.

entry'ler legal ama tam olarak iyi niyetli denemez.
bolumler icin ayri ayri baslic acacagina, bunlari ayri entry'ler olarak girebilirdi.

mesela ye$eya diye baslik acardi ve altina 66 bolum icin 66 entry girebilirdi. ama o zaman bu kadar dikkat cekmezdi tabii.

bunun yaninda diger yazarlarin tepki icin actigi basliklar sozluge daha cok zarar veriyorlar. yine de uzun zamandir sozluk okurken bu kadar gulmemistim. eglenceli oldu.

topam entrysinin yarısını bugun girmiş, şu yeşeya kaç sezon kaç bölüm merak ediyorum
çaylak yapılmasına gerek yok aslinda bana herşey legal görünüyor
kendini bir amaca adamış belli ki
bu amaç yeşeya da olabilir entry sayısını hunharca artırmak da olabilir

@cedilla: türkçe'ye uygun olan yazımı "frame'ye" şeklindedir. siz okurken o "y" harfini görmezden gelebilirsiniz.

sayesinde bu akşam sözlük okuyamıyoruz, eksik olmasın. darısı kendi ebesinin başına.

kimi'nin olan bitende yazdığı clark kent modu ile ilgili bilgide şöyle diyor ;

"...yaptığınız tematiğin sözlüğün sol frame'ini meşgul etmesini istemiyorsanız, çözüm bir tık kadar yakınınızda."

yani burada isteğe bağlılık var. istiyorsanız formata uygun şekilde istediğiniz gibi yazarsınız diyor.

bu çığırtkanlık yapanları anlamıyorum. ne olmuş arkadaş yani adam yazmış, yazıyor. ne olmuş? yaşama sevincinizi mi elinizden aldı? elektriğinizi suyunuzu mu kesti? babanızı mı öldürdü nedir yani olay? her gün gerçekleşen bir şey değil bu, ayda yılda bir defa böyle bir olay olmuş vay efendim sözlük elden gitti, vay efendim sözlük okuma hakkımız elimizden alındı vay sözlük de vay sözlük... sol frame imiş, sözlük etiğiymiş bilmem ne... sana ne arkadaş?? author'un damarlısını gözümüzde canlandırdık yıllarca amk, elinlik genç kızlarımızın rüyalarını süsledi, allah a dine imana sataşıldı, inanç özgürlüğü diye ironi adı altında taşak geçildi v.s kimse bu kadar tepki göstermedi? sözlüğün kızlığını bozmadı ki arkadaş bu adam, "bi kere de ben geçiyim üstünden" dedi. bi gün lan. az idare edin adam işini görsün. ve üstelik kurallara uygun olmayan bir şey de yok!!!

4 saatte 15 sayfa birşeyler yazılmış hakkında vay bee...

@gochebe:

frame diye bir kelime yok ki Türkçe'de..

"sartre'yi okurum beğenirim, camus'u pek severim, cannes'e de gittim dolaştım" deyin bakalım, nereleriyle gülerler..

amaç bilgi paylaşımı ise bunda bi sorun yok ki. saygısızlık falan değil, bu şekilde düşünenler yanılıyor bana göre.

bilgi paylaşımı yapmaksa amaç diğer insanların gündem takip etme hakkına müdahale edilmeden de yapılabilirdi. ama dikkat çekmek için böyle bir yol izlenmesi düpedüz saygısızlıktır.

değil. çok yakınanlar oluyor duyuru'da, sayfalarda gezinirsen şahit olabilirsin aynı durumdan müzdariplere..

uzak değil ama tekrar yazar olacağın günler, bak ssg sözlük için maykrosotu bırakmış lksjdfkls

edit: mm benim hatam olmuş, dünle bugün farkı değil de otomatik sıra soruyorsun sandım. alışkanlık oldu artık duyuru'da çaylak sorusuna bu tür cevap vermek. kusura bakma:(

ne yazmak istediğini anlamadım.

saçma dememin sebebi şu: ben 9899 kişiden hemen sonra 10 entrymi tamamlamışım. nasıl oluyor da bir anda 51 kişi daha çıkıp benden önce entry tamamlamış oluyor?

doğrusunu bilmiyorum ama şöyle bir tahminde bulunayım, hani birtakım olasılıkların söz konusu olduğunu göstermek açısından;

dünden bugüne 51 sıra gerilemenin nedeni, yazarken dün çaylak olan 51 kişinin 10 entry tamamlama süresinin seninkinden kısa olması olabilir. yani, zaten 10 entry si kenarda duruyordur adamın, çaylak olunca da hemen yollamıştır. bütün işini toplam 5 dakikada bitirmiştir misal. diyelim ki sen o 10 entryni çaylak olduktan 2 gün sonra tamamladın, doğal olarak o 5 dakikada tamamlayan ve diper senden önce tamamlayanlar önüne geçecekler. çaylak oluş tarihi önemli olmayabilir yani bu anlamda.

bu arada tekrar söylemekte fayda var; tamamen uyduruyorum bunları. konuyla alakalı hiçbir bilgim yok, durumunun mantıklı bir açıklaması vardır mutlaka demeye çalıştım sadece.

hesapları kapananlar giriş yaptıkça sanırım tekrar üyelikleri aktif oluyor. senin sıranı arkaya atan durum da bu kadar üyenin üyeliklerini tekrar aktif etmiş olması olabilir.

teorik olarak şansın var tabi hatta görünüşe göre epey yüksek ama üniversitelerimizde işler bu şekilde yürümüyor malesef. şimdi sana bir örnek anlatayım sen ordan x'i çekersin.

bir sene kadar önce bir üniversitemiz bir öğretim görevlisi kadrosu açtı, şartlar bana uyuyordu, başvurdum. biraz araştırdım tabi: dediler abi alınacak adam belli hiç kasma. olsun dedim gideyim değişiklik olur. bahsettiğin o puanların ağırlıklarıyla çarpılmasından sonra ilan edilen bir liste var. o listede ilk sıradayım ve benden sonraki adamın beni egale edebilmesi için mülakattan 100 alması gerekiyor. benimde 35'in altında bir şey almam gerekiyor. sınava girdik mal herifler bana öyle şeyler sordular ki daha çalıştığım konular hep. cv kağıdı önlerinde benle ilgili araştırmalarımla ilgili herşeyi biliyolar ama mallar işte. tabi bu arada verdiğim cevaplar tutanağa yazılıyor. neyse ben çıktım 45 dakka sonra. alınacak adam girdi, girmesiyle çıkması bir oldu. sonra sonuçlar açıklandı. tahmin et kaç aldım. 30 :) adam kaç aldı 100 :)şimdi gidip şikayet etsen tutanakları göstersen falan bir işe yarar mı? belki ama üniversite değişik bir yerdir. adamlarla papaz oldunmu bir daha hayır gelmez o bölümden sana. ,

neyse işte böyle örnekler var. aksi yönde gelişen örnekler de var. nereye başvuracağınla ilgili. orayı yöneten adamlarla ilgili.

hayırlısı

kürsünün tuttuğu bir aday yoksa şansınız yüksek. sanıldığının aksine, araştırma görevlisi sınavlarının önemli bir bölümünde torpil söz konusu olmaz. belirli bir kişiyi almayı çok isteseler de bazen bunu yapamayabilirler. başvurmakla bir şey kaybetmezsiniz en azından, ama önceden bir soruşturup şansı daha yüksek bir aday var mı yok mu anlamak da faydalı olabilir.

başvurdum bakalım, hayırlısı.

tek tek gitmekte fayda var. ne kadar kafanı karıştırırsan o kadar zorlaşır diye düşünüyorum ki, tek dil öğrenmek de oldukça uzun zaman gerektirebilir. tabii çalışmaya bağlı ama uzmanlaşmak istiyorsan her dil derya deniz.

materyaller işine yarayabilir ama istanbul'daysan belediyenin ismek kursları var ve buralarda dil kursları var, hocaları iyi ve ücretsiz. oraları deneyebilirsin, hocanın rehberliğinde işin çok daha kolaylaşacaktır.

internette de livemocha.com var dil öğrenmek için, orası da bulunmaz kaynak ama pek bizim dil öğretme sisteminde olmadığı için ben bir noktadan sonra bırakmıştım.

kitaplarla çalışayım dersen hem dinlemen hem okuman gerekecek, zira pek çok dil yazıldığı gibi okunmuyor. yazıldığı gibi okunsun istiyorsan da talyanca kas :) bikaç şey hariç aynı türkçe gibi okursun yazılanları.

iyi şanslar.

merhaba,
konunun uzmanı değilim baştan söyliyeyim, kendi başıma ispanyolca öğrenmeye çalışıyordum yazın, kullandığım iki şey oldu, biri fononun bi giriş kitabı, diğeri de pimsleur diye iki kişi arasındaki konuşmalar ile dili öğretmeye çalışan bir setti, fononun kitabında benim hoşuma gitmeyecek bi yol izlenmişti yani bu bir elmadır, bunlar elmalardır gibi klasik cümlelerle dalmışlardı olaya, pimsleur dan ise netten yazılı dökümlerini bulduktan sonra çok yararlandım, daha gerçekçi bir yolla öğretiyor, selamlaşmayla, nasıl olduğunu sormakla, ayrılma sözcükleriyle filan giriyor işe, adam gibi zaman ayırırım üstüne de film ve özellikle kitap okurum diyorsan bence orta seviyeye getirebilirsin bunla ama diyeceğim şudur ki bu kendi başına dil öğrenme işi azıcık evde spor yapmaya benziyor, insan düzenli olarak zaman ayırabilirim diyor ama kopuyorsun zamanla, ama para verip kursa gidince kendini mecbur filan hissediyorsun sanki

ikinci olarak da iki dil aynı zamanda öğrenilmez diye biliyorum, çok kafa karıştırır, ama zaten temel bilgisine sahip olduğun bir dildir, günde 2 kelime öğrensem yeter dersin, o olabilir heralde.

azminize ve seçtiğiniz dile göre değişir. ancak belli bir seviyeye kadar gelebileceğinizi düşünüyorum.
iki avrupa dilini bir arada öğrenemezsiniz. mutlaka karıştırırsınız. ama çok farklı ya da uzak dillerde durum değişik olabilir, yine de zorlanırsınız.

merhaba,

Dil öğrenme konusunda ne yazık ki cd,kaset vb... materyaller pek işe yaramıyor. İki dili aynı anda öğrenme işine ise hiç girme derim.

Yapılacak en akıllı şey iyi bir yabancı dil kursuna kayıt yaptırıp derslere katılman olacaktır. Hangisi dersen de Türk Amerikan Derneği İstanbul'da bir şube açtı. www.taa-istanbul.com adresinden bilgi alabilirsin. Umarım faydası olur. Selamlar.

manga oluyor o çizgi romanların ismi. pdf halinde torrentte olabilir, torrent sitelerinden bakabilirsin. ama legal mi bilmiyorum.

basılmış hali ise sorduğunuz (bkz: gerekli şeyler)e falan bakmak faydalı olabilir.

sorduğum basılmış hali herhangi bir kitap da olabilir böyle deathnote tarzı

istiklalde galatasarar lisesinin oradaki ara sokakta var robinson crusoe kitap evinin yan dükkanı (sadece çizgi romanlar üstüne bir yer o açıdan) var. birde remzi kitap evinde gördüm ama cok secenek yok aradıklarını ya gerekli şeylerde yada robinsonda bulursun. istinye park ve kanyon gibi yerlerde bazı çizgi romanlar vardı. öyle büyük kitapçılarda da olabilitesi var
bir de amazon uk veya usa dan sipariş edebilirsin tabi tek tek alacaksan kargo baya bi girer..

mangahelpers.com soyle bir sitede yardımcı olabılır. turkcede dahıl olmak uzere bırcok dil opsiyonu var.

teşekkürler.

açık kaynak kodlu şöyle birşey var.

getir.net

edit: basit olsun diyorsan tabi.

lingoes var. sitesinden eklenti sözlükleri kurduğunuz zaman tam aradığınız özelliklerde olur.

www.lingoes.net buradan programı,

buradan da türkçe sözlüklerini indirebilirsin, vicon iyidir.
www.lingoes.net

elimdeki dökümanı, wode çeviriyorum. bu yüzden browsera girip çıkmak zor oluyor.

google docs iyi olabilir, evet.

eğer internetten indirdiğin bir dosya ise ben genelde dosya adını google'da aratarak buluyorum..

açamazsın.

var birtakım programlar ama bilgisayarının gunlerce acık kalması gerekiyor, sonunda sıkılıp kapatıyorsun. yanı arkadas dogru demiş. acamazsın

programlar var ama tek tek tüm varyasyonları deniyorlar. belli karakter sonrası açılması sadece teorik kalıyor gibi. zor yani. google aratmak en kolay çözüm.

emin misin hacı. gidip patrona cemkiricem.

evet resmi tatil, yarım gün.

okullar tatil ama iş yerleri olur mu bilemiyorum.

29 ekim cumhuriyet bayramı 1.5gün resmi tatildir.
bkz: www.takvim.com

kendim sordum kendim cevaplayım.

The one-month difference between demand and load is known as spill.

denmiş. saçmak manası değilmiş demekki buradaki spillin aferim bana. bi de tik atayım bu cevaba o zamn.

önceleri tahil/meyve falan artık yavrucağa ne yediriyorsanız gagasını açıp içine yerleştirin, zamanla alışıp saldırmaya başlayacaktır zaten.
en azından saksağanlarda öyle oluyor..

o değil de normal hayata alışabilir mi, ağzına vitamin vs. gelmezken? ölmesin yavrucak?

bir hafta önce yola düşen bir güvercini alıp evde baktım. düzeldiğinde de uçsun diye çıkardım dışarıya. uçmaya çalıştı ancak birkaç metre sonra (idmansızlıktan herhalde) indi yere. aradan bir saniye geçmeden arabanın altından bir kedi fırlayıp kaptı gözümün önünde. kovaladım ama yakalayamadım. ağzıma sıçıldı birhaftadır; acayip koyuyor adama. omzumda uyuyordu şerefsiz o kadar yakındık.

neyse demem o ki; dikkatli olun. gidin sahilde diğer güvercinlerin arasında falan saıln dışarıya. eğer onlar la gitmezse de eve geri dönecektir muhtemelen. kesin dönüş icabı.

Beslerken birinden yardım alabilirsiniz. Yani kuşcağızı biri tutsun. siz de gagasını açın, yemeği öyle verin.. O yüzden sıcak suda ıslatılmış, soğutulmuş buğday, bulgur vs. olabilir. gagasını ayırıp dibe doğru yerleştirin yiyeceği. Bi de vitamin katkısı gerekebilir. B vitamin kompleksi.. Sanasol eczanelerde bulunabilir. 0,2-0,3 cc enjektörle yine gaga ayrılarak yavaş yavaş hayvana verilir.. Damla damla ki boğulmasın... onun dışında bir tüneğe ihtiyacı olur bunun bi de. Yani sürekli ayakta durmak yoruyo bunları.. Her şey bitip de uçmayı öğrendiğini anladığınızda evde epey yüksek yerlere uçup oralara tünediğinde kedi açısından seyreltik yerlerden birine götürüp bırakmakta yarar var. Uçma açısından yetkinleşene kadar oralarda bi iki tur atıp istediği mekanda takılmaya başlar.

en kısa sürede doğaya ve uçmaya alıştırın. kış geliyor salamazsınız. anca bahara kalır yazık.

evde ucma talimleri yaptiriyoruz kendisine, salonu ve koridoru bastan basa ucabiliyor,bazen muhabbet kusu sanip kendini omzuma tunemeye de calistigi oluyor ya neyse :)

anca sag ayagi sakat,hic tutmuyor bu yuzden de inislerde bayagi sikinti yasiyor yavrucak.onu seviyoruz ayrilmak zor olacak ama onun icin en iyisi dogada yasamasi tabi ki.ki$i evde gecirip hem biraz toparlar kendisini hemde baharda daha rahat eder disarda.

takma bacak ya da bacak desteği düşünebilirsiniz. dalga geçmiyorum :)

ege üniversitesi geçende asistan alımı için ilan verdi. % 60 ales % 40 yabancı dil ile sıralama yapıldı. ales asistan alımlarında diploma ve dil puananından daha önemli. 2.3 olsun ama alesten 85-90 alırsan onu telafi etmiş olursun.

diplomada ne geçiyorsa onun üzerinden hesaplama yapılıyor. eğer 4 üzerinden 2,3 ise yökün kendi karşılaştırma tablosu var orada karşılığını buluyor. ancak 2,3 73 olamaz o listeye göre, benim ortalamam 3,1 di oraya göre 79 oluyor.

diploma üzerinde ne yazdığı önemli yani. eğer 2,3 yazıyorsa kötü, 73 yazıyorsa iyi.

araştırma görevlisi olmak için yüzde 5 veya 55 ales, sonraki kalan yüzde 45 veya 50 kdps veya üds puanlarına göre sıralama yapılıyor. bu sıralamaya göre 3 veya 4 kişi mülakat hakkı kazanıyor. bu notlardan ales en az 70, kpds 50 olmalı. ancak ortalama şartı aranıyor mu bilemiyorum.

turkuaz.yok.gov.tr?

bu sayfadan akademik kadro ilanlarına bakabilirsiniz. ayrıca başvurunuzun işe dönüşmesi için ilgili üniversitenin hocalarının da sizi istemesi şartı gerekebilir.

son ekleme: ales 85 yetmeyebilir. 95 falan olsa iyi olur.

artış olurdu.

Sadece Türkçe ezanla değişiklik olacağını sanmıyorum. Türkçe ibadet derken konu değişir.

müslüman sayısı artabilirdi.

ibadeti kendi dilinde yapmak artış sayısını artırır dıye dusunuyorum.anladıgımız seye ılgımız artar.

Körü körüne bağlanan milyonlar olduğu sürece böyle şeylerin gerçekleşmesi çok zor. Çoğu müslamana sor ezanı bire bir çevir diye apışır kalır.

Okuduğu surelerin anlamını bilmeyen de oldukça fazla.

Müslüman sayısı artmazdı ama bilinçli müslüman sayısı artardı.

bazı şeyleri değiştirmeye çalışmak abestle iştigal etmektir,gereksizdir.baş da din.

artış olacağını zannetmiyorum.

türkçe ibadet konusu hakkında da pek bir şey söylemek istemiyorum, bence arapça olmalı. ancak din eğitiminde eğer anlatılacak bir şey var ise bunun türkçe olmasını düşünüyorum. ezan türkçe olsa dine ilginin artıcağını düşünmesem de, dinin emirlerinin ve kuranın türkçe olmasının dine karşı önyargıları kıracağını düşünüyorum.

en son olarak da hangi dil olursa olsun çok da değişmeyeceğini düşünüyorum. çatır çatır ingilizce kaynakları okurken, arapçanın transkriptini okumamak da bize özgü sanırım. ezanın türkçe olmasını isteyenlerin ezan türkçe olsa dahi namaza gideceklerine inanmıyorum. namaza gidenler bunu arapça istiyorsa bırakın isteyen istediği şekilde çağırılsın.

arada bayram namazına gidiyoruz, ibadet türkçe olsaydı onada gitmezdik herhalde, hiç bir önemi kalmıyor.

tamamen tahmin olarak söylüyorum. hergün minarelerden "allah büyüktür haydi namaza" diye çağrı olsa bence camiye giden sayısı artar. insanların aklında yokken aklına girer, bazısı utanır filan, insanlar uyarılır. zaten ezan başlı başına çağrıdır, namaz çağrısı. hiç kimse arapça bilmiyorken insanları arapça çağırmak bence abestle iştigal. eski yöntemin daha doğru olduğunu düşünüyorum.

ama aynı zamanda insanlar saatlerce tek kelime anlamadığı cümleleri tekrarlamaktansa özünü okumayı ve anlamayı daha çok isterler şu ana göre ve örneğin rusya'da ayağında arapça yazı çıkan bebek haberi geldiği zaman koşulsuz inananlar yerine, kimyasallarla çocuğa eziyet edildiğini anlayan sayısı çok daha fazla olur şu ana göre.

özetle bence müslüman sayısı artardı aynı zamanda da bilinçlenmeyle beraber müslümanların başka fikirlere karşı genel hoşgörüsü de artardı

böbrek olabilir. doktor harici ne olabilir bilmiyorum. falcıya falan gidin, yada üfleyen müfleyen varsa onlara gidin. taciz haberleri çıkıyo biber gazı ile gidin ama olmadı uçan tekme atın.

şaka bir yana doktor :)

geçen sene bu mevsim bende bi sabah uyandım yüzüm gözüm şiş böle dayak yemişim gibi.. yüzüm çok şişmiş ama gözlerde çok şiş japon olmuşum yinede. koşa koşa doktor tabii eyvah karaciğer, eyvah böbrek şu bu..

doktor dedi ki "böcektir böcek" ne böceği be? dedi ki mevsim geçişlerinde hava soğumaya başlayınca gözle görülmeyen pıtırcık boyutundaki hayvanlar evlere sızıp bizle beraber yaşamaya başlıyor sonra gelip gece bizi ıssırıyorlarmış :) zararsız dedi, herkesin başına gelir dedi merhemi verdi 2 günde geçti.

ha seninki illa ki böle midir? doktor bilir.. çünkü vücuttaki her bi anormalliğin farklı alakasız bir organdan yansıması var çok acaip..

geçmiş ola..

çok teşekkür ederim, umarım böbrektir ya. böcek ilacı falan uğraşamam şimdi.

umarım böbrektir demek nasıl bir teselli? böbreğin önemi ve orada işler iyi gitmiyorsa vücudda başka bir tepkimeye neden olmasını böcek ısırığına nasıl tercih edebiliyorsunuz. böbrek yetmezliği'ne bir bakın derim.(önemi için)

ilginç insanlarız vesselam.

umarım birşeyiniz yoktur.

9-10 sene önce 1-2 defa aynen dediğiniz gibi bana da olmuştu, sabah kalktığımda farketmiştim. biri çok daha fena şişmişti. doktor mevsimsel alerjik olduğunu söylemişti. son yıllarda hiç tekrarlamadı.

teşekkürler e.d.a.
çok iyi niyetli bir insansın kobretti.

markette 20'li paketlerde lavaş ekmekleri satılıyor
ondan alıp kullnabilirsiniz.

milföy hamuru?

un su tuz üçlemesi işe yarayabilir.

Eger bulabilirsen "phyllo dough" bizim yufkanin aynisi.

mozillanın downloadhelper diye eklentisi var. onunla videoyu indir. freez flv to mp3 converter diye bi program var.onunla da indirdiğin videoyu mp3'e çevir

mozillanın bununla ilgili eklentisi var. Onu kurarsan olur.

şarkıyı iphone'da shazam veya midomi programlarından birine dinletin. adını bulup indirin

www.video2mp3.net