arrietty :)

film olanı:
www.imdb.com

The borrowers'tı aradığım film. Çoook teşekkürler

Kütahya leş uzak dursun

Sakarya hakkında bilgi verebilirim. Samsun, Atakum güzel diye biliyorum.

sakarya tutucu olarak bilinir, hakikaten öyledir de. ancak öğrencilerin yoğunlukla yaşadığı serdivan civarı bu tutuculuktan nispeten izoledir. kardeşiniz huzursuzluk yaşamaz. şehrin kendi çapında kültür - sanat ile ilgili bir gençlik kitlesi de vardır. mevzubahis fakültedeki arkadaşlarım da hallerinden memnun tiplerdi. istanbul'a yakınlık güzel sanatlar fakültesi öğrencisi için önemli bir faktör tahminimce.

kısaca sakarya bu açıdan tercih edilebilir.

Samsun 3ü arasında en iyi yer. Geçen gün sakaryada yaşayan akademisyen bir arkadaşım ve eşi samsunu sakarya gibi taşra bekliyorduk kasaba havası yok diyorlardı.

sakarya iğrenç bi yer ama istanbul'a 1. saat mesafede. hafta sonları filan kütahya - samsun çekilmez. sakarya'Yı yazsın aralarda eve döner.

bu üçlüde en yaşanılası yer samsun. fakat sakarya'nın istanbul'a çok yakın olması büyük avantaj. kütahya'yı yazmasın zaten.

samsun'u yazsın. yazdıktan sonra memnun kalacağından eminim. kampüsünün yeri ideal. teşekkür ve daha fazla bilgilendirme için mesaj kutusu kadar uzağım. kolay gelsin.

samsun ve özellikle atakum.

samsun yazsın hiç değilse denizi var. arada girer.

söylenmiş ama ben de ekleyeyim. samsun diğer 2 şehre göre çok güzeldir. bütün türkiye ortalamasına göre de güzel bir şehirdir. tutuculuk ortalaması da türkiye ortalamasının altındadır diye düşünüyorum ama bu tabii fazla öznel bir düşünce.

atakum sahilini sevecektir. oralar da rahat yerler. şehirle işi olmaz genelde. kampüsün yeri de güzeldir. pahalı da değildir, şehir.

kütahya ise konu dahilinde bile olmamalı.

Samsunluyum, son yıllarda güzelleşti bence farkedılır derecede şehir ve sahil. Herkesin dediği gibi atakumda yaşanır ve kampüsü de atakuma yakın o açıdan samsun diyorum.

Ya bir de söylemeden edemedim. Sonuçta üniversite tercihi yapıyorsunuz. Şehirde normal bir insan gibi yaşamayacaksınız. O şehirde öğrenci olacaksınız. Soruyu bu şekilde sorarak konunun biraz sapmasına neden olmuşsunuz. Ben bunu Sakarya Üniversitesi vs Ondokuz Mayıs Üniversitesi olarak değerlendirirsem açıkça SAÜ derim. Olaya üniversite özelinde bakmak daha doğru.

Herkese çok teşekkür ederim cevapları için.

@dissendium, okuyacağı bölümün eğitim içeriği konusunda araştırma yaptık zaten. Ders programlarını filan karşılaştırdık. Bu konuda hemen hemen aynılar. O yüzden şehir olarak da farklılıklarını merak ettik.

Canım istiyorsa, zamanım varsa ve o an gidecek başka kimse yoksa giderim, hiç çekinmem. Yemeğimi yerken çevreyi izlerim, kahvemi içerken manzaraya bakarak keyif ederim, en kötü bir dergi falan okurum. Keyfini çıkarırım. Sık sık canım istemez, yılda birkaç kere olur en fazla.

Bazen gidiyorum. Kahvaltı ya da günün başka bir öğünü için sevdiğim bir yere gidip tek yiyorum. Bana normal geliyo

Evet giderim.
Kahvaltı için zor, biriyle programım yoksa kahvaltı için dışarı çıkmaya üşenirim eve söylerim en kötü.
Ama akşama doğru ya da akşam için çıkarım.

evet, kimsem yok cunku.

gittiğim oldu ama devamlı yaptığım bir şey değil.

Yemeğe giderim. sırf canım istedi diye üşenmem, tek başıma istedigim bir yerde yemek yerim rahatlikla ve keyifle. Ama kahvaltiya gitmem.

canım isterse giderim herhangi bir tabum yok ama kırk yılın başı bir canım ister.

hayır.

yapmışlığım oldu. arada insan kendine vakit ayırıyor kendine ödül veriyor. kendiyle date yapıyor gibi oluyor. arada yapılır. ne uğraşıcam şimdi başkasıyla konuş bir de dinle falan ohoo mis gibi kendim gider keyfini sürerim kafası nadiren yokluyor.

bir de şartların öyle olmasını gerektirdiği anlar var. yani oluyor işte..başka şehirdesin yemek yemen lazım ya da sabah bir kahvaltı yapıp sonra işlerimi halledeyim diyorsun vs.

evet. yaptım ve yaparım.

hayır. o yüzden neredeyse hiç dışarı da çıkmıyorum bu tür keyif şeyleri için.

Kahvaltı kültürü burada olmadığı için bunu değil de özellikle sushi yemek için bir mekan var bazen iş çıkışı gider yavaş yavaş tadını ala ala yerim. Aslında zaten yalnızlık durumuna alışık olduğumdan kendi kendime mangallı piknik yapmıslıgım bile var. Üstüne üstlük sonunda kömür ateşinde Türk kahvesi bile içtim :D

sevdigim bir restoran var, ona yanimda kimse olmasa da gidiyorum, cok salas zaten. diger yerlere hayir.

Kahvaltı olayını hiç denemedim çünkü genel olarak kahvaltı yapmayı çok seven biri değilim. Kalabalık olunca keyif alıyorum kahvaltıdan. Fakat yemek yemeye ya da kahve içmeye sık sık tek başıma gidiyorum.

Tabii ki gidiyorum.
Çok da keyifli oluyor.
Gayet normal.

Kahvaltıya ya da bişiler yemeye çıkmam ama bi ara tek başıma içmeye giderdim. içmek derken 2-3 bira.. Bazen tek başına biranı yudumlarken etrafı izlemek iyi geliyor.

Evet ama mesela dürümcü kokoreççi, lahmacuncu vb falan oluyor bunlar, yani oturup görece hızlı yiyebileceğim şeyler.

2 saat oturup kahvaltı etmem asla.

pazar gunu yanina kindle alip sevdigim kahvalticiya tek gitmek inanilmaz mukemmel bir luks benim icin.

kahvaltıya gitmem zaten sevmediğim bir öğün ama yemeğe çok çıkarım hatta tek başına plan yaptığımda bir şekilde birileri eklendiğinde mutsuz oluyorum.

hafta içi öğle arasına hep tek başıma çıkarım, hafta sonu da çıkıyorum bazen. self-servis yerleri tercih ediyorum ama genellikle

Tek başıma kahvaltıya gittiğim çok olur

Evet, kesinlikle! Birini çağırsam gelene kadar hayatta kalamayacak kadar ac oluyorum mesela bazen:)
Canimin cektigi seyi yemek icin her yere giderim tek basima.
Ama gel senle suraya gidip sunu yiyelim diye onceden planladigim da oluyor tabii.
Aniden canim bir sey çektiğinde tek giderim haliyle.

EVET

"Yalnız yediğiniz her yemek, kaçırılmış bir fırsat demektir."
J.F. Muhtar KENT

Geç oldu ama güzel bir vecize.

Dışarıda zaten kırk yılda bir yerim. Serpme kahvaltı zaten saçmalık.

Değişiyor. Bazen bir hafta bazen 2 hafta çoğu zaman uzun sürüyor ama.

Benim genelde 10 gün önceden başlıyor.

Benim de genelde 10 gün önceden. Ovulasyon sonrası direkt hassasiyet başlıyor ve reglden 1-2 gün önceye kadar devam ediyor.

Hiç olmuyor bende

Bazen 1 hafta-10 gün önceden başlıyor, bazen hiç olmuyor. Bu ay hiç olmadı mesela.

2-3 gun

benim hanımın 2-3 gün.

Hiç olmuyor.

Hiç belli olmuyor. Bazen hiç olmuyor, bazen bir hafta evvelden başlıyor. İki hafta olduğunu hiç hatırlamıyorum.

2 -3 gün önce.
aşırı ağlatacak kadar ağrımaya başladı bir süredir.

Hiç hissetmiyorum.

Ayva göbek sadece genetik bence.

Edit: Ben de kadında hafif göbek severim. :P

olabilir de takma bunları. genetiktir daha ziyade.

ayva göbeğin senin olsun da çılgın tuzlu yiyip, su da içmezsen böbrekleri eline alırsın muhtemelen.

1.67/ 50' ysen o göbeği sadece sen görüyorsundur.
inan bana.......
varsa da kötü görünmüyordur. dert etme.

tuzdan olmaz ayva göbek. onunki farklı, şişkinlik. senin karın çalıştırıcı egzersiz yapman lazım. yalnız bu kadar tuz tüketmeye devam edersen 30 a varmadan hipertansiyon çıkar. yeme.

tuzu azalt demeye geldim ben.

jonestown ben de 169/50 oranındayım ve benim de bir türlü üst bacaklarım istediğim inceliğe ulaşamıyor. ben de senin gibi çok tuzlu yiyorum ve suyu da aynı oranda içiyorum. ama spor da yapıyorum bu arada. sanırım bazı şeyler genetik.

@antihista

ben de bi ara kilodan mı diye mekik, squat falan kastım evde ama işe yaramadı hiç. genetik olayını hiç düşünemedim ben :/

mekik ve squat alt karın çalıştırmaz zaten. ;_;

@shotgu

spor bilgim bu kadar^^

o zamanlar internetten bakıp yarım mekiğin alt karın çalıştırdığını okumuştum. ne kadar doğru bilemem. işe yaramadı nihayetinde.

Ayva göbeği olmayan kadınlara ancak spor ayakkabısı almaya gittiğim mağazanın duvarlarında bakarım. Cevap vermedim farkındayım

@jonestown, mekik karın çalıştırır tabi ki. Sanki alt karınla üst karın birbirinden bağımsız çalışıyor. Düzenli mekikle hayvan gibi kas yaparsın. Mekik karın çalıştırmaz diyen insan hayatında hiç spor yapmamıştır.

www.kisiselgelisim.com

Çok az tuz tüketen biri olarak bende de ayva göbek olduğu için tuz tüketimiyle bağıntısı olduğunu düşünmüyorum. Ailemde benden başka ayva göbekli de yok genetik de değil yani. Yapısal diyelim biz buna :) ben de boy kilo oranı olarak zayıf sayılabilecek bir insanım ama aşırı kilo verdiğim dönemde bile karnım dümdüz olmamıştı. Bir dönem spor filan da yaptım ama yine de karnın alt kısmında minik bir şişlik kalıyor. Yapacak bir şey yok sanırım kabullenmekten başka :(

o yemekten daha çok sporla alakalı. Vücut yağ oranını belli bir düzeyin altına düşürmezsen o göbek durur. yağ oranını ölç, 3 ay düzenli spor yap, yağ oranını tekrar ölç, arada kilo vermesen bile o göbek iner.

175/50 den bildiriyorum, nerdeyse hiç tuz kullanmam ve litrelerce su içerim, yine de bende de var. Yapı meselesi, başka bir ihtimal yok, yine de şekeri az sporu çok bi hayat tarzıyla kurtulunabilinir belki, denemedim.

sanırım şişkinlik duyurusu benimki. şöyle bir şey düzenli spor yapıyorum normalde belirgin karın kaslarım var baklava seviyesine ulaşmasa da. sadece regl döneminde olan bir şey benimki. ayva göbeği tuzla suyla gitmez spor yapmalısın.

elli tane mekik türü var ne demek alt karın çalıştırmaz. dizlerini kaldırırsan çektiğin mekik alt karın çalıştırır.

165/54'ten bildiriyorum benim de göbeğim var, çok su içmem ama tuzu da hiç tüketmiyorum neredeyse. onunla alakalı değildir bence ama, bilmiyorum tabii. sanırım en iyisi spor yapmak.

Bu sefer ki duyurunun capssiz olması üzdü.

Tuz vücutda su tutar tamam ama hepsi göbekte toplanmaz. Karın kası çalışmak da o göbeği daha çok dışarıya çıkartacaktır. En azından benim tecrübem bu yönde.

Ekmek tüketmiyosun, 2 öğün yiyosun tamam ama. Ne yiyosun, içiyosun? Onlar daha önemli.

Belkide sende şu gavurların love handle dediği şeyden vardır..

tuzla alakası yok, karın çalışırsan da geçmez ayva göbek.

sorun karbonhidrattan. ekmek tüketmiyorsundur başka bir şey tüketiyorsundur. bel çevrende yağlanma var anlaşılan.

"ne demek istediğini" yerine "sebebini" daha uygun olur gibi geldi.

Şu 'ilk defa başlamak' tuhaf geldi bana.

"... çalmaya yeni başladığım zaman ..." daha doğru bir kullanım olabilir.

"Oda müziği çalmaya ilk başladığım zaman" daha doğru olur gibi geldi

bir de oda müziği çalıyorum gibi bir anlatım var mı?

söylenenlere katılıyorum. ancak "diğer çalanlara" derken burada da bir gariplik yok mu yahu?

Ben bu cümle ile nerde karşılaştığınızı sormak istiyorum. Bu, bu şekilde bir soru mu; hani bu cümle içerdiği anlatım bozukluğunun bulmanız için mi verildi yoksa bir çeviri yaptınız da anlatım açısından doğru bir cümle kurmak mı istiyorsunuz? İkinci seçenek daha geniş bir hareket alanı sağlayacak, o sebeple soruyorum.


'müzik yapmak' denebilir belki 'calmak' yerine. Doğru bir kullanım olup olmadığını Google üzerinden araştırdım biraz lakin tatmin edecek bir şeye rastlamadım. 'diğer çalanlar' yerine 'diğer müzisyenler' demek daha güvenli bir tercih olabilir.

Bu cümle yabancı bir kitabın Türkçe'ye olan çevirisinden alınmıştır. Ben bu cümleyi bir makalede kullanmak istiyorum ama bana bir tuhaflık var gibi geliyor :)

"Oda müziğine yeni başladığım zaman, öğretmenim ne demek istediğini açıklamaksızın diğer müzisyenlere saygı göstermemi söylemişti." benim en makul önerim bu olacak.

Çeviri eser olduğu için yani siz doğrudan bir kaynaktan alıntı yaptığınız ve kaynak metin bu şekilde olduğu için böylece almanız daha uygun olmaz mı? İlgili bölümde veya en son toplu olarak "Kaynak metinler korunmuş, anlatım bozuklukları düzeltilmemiştir." gibi bir ibare ile not düşebilirsiniz. Veya benim cümleden anladığım, o kadar ümitsizmiş ki hoca ilk zamanlar bu yeni müzisyen konusunda, bu durumu tüm diğer oda müzisyenlerine bir hakaret olarak nitelemiş. Bu anlamı verecek kendi cümlenizi X'in anlattığına göre hocası böyle böyle yapmış şeklinde kurabilirsiniz.

teşekkür ederim. bu arada merak edenler için tamamı şöyle:

İlk defa oda müziği çalmaya başladığım zaman, öğretmenim ne demek istediğini açıklamaksızın diğer çalanlara saygı göstermemi söylemişti. Fakat müzisyenler, bunu yapmayı genellikle kelimeleri kullanmaktan çok kulaklarını kullanarak öğrenirler.

Ya sahiden bu kadar abartacak bir şey yok; sokakta dolaşan her köpek kuduz olsa hepimiz kudururduk. Kaldı ki köpek sizi ısırmamış bile. Yine de başka bir doktora sorun isterseniz.


Bence kuduz için değil bu evhaminiz için doktora gidin.

acilen psikiyatri bence senin durum. Okb gibi.

ya o kadar komik ki, beni de okulda kedi tırmalamıstı ası yaptırmamıs ama 2 ay boyunca kendimi yemiştim. 2.paragrafın kaygı bozuklugu ve okb karısımı, aynı ben.

ayrıca bu sıcaklarda bu kadar uzak ihtimalden kuduz olursan, kaderimmiş de geç:) bu kafaya gelmek lazım.

yahu sabah uyanıyorum ilk aklıma gelen bu. hatta "off nerden aklıma geldi, gitmez yine." diye üzülüyorum. yok mu kan testi falan, riskini ölçelim?

Madem o kadar endiselisin git asini ol
Ama eminim ki ikinci dozu yaptirmaya gitmeyeceksin. Evhamin oraya kadar olacak

hocam tedbiren aşı olmak bence en iyisi... tedbir gibi güzel birşey yok..
sonradan hastalıklara yakalanma meselesini bence doktora danış çok nadiren yakalananlar olabilir örneğin bende böyle birşey olmadı...

OL GITSIN.

ya imkansız, mantıklı ol kendine zehir etme hayatı. madem o kadar detaycısın, o topun kac dk/saat once kopegin agzına degmiş olabilecegini, o kopegin kuduz olma ihtimali, kuduz olsa bile insanların yanına gelip mutlu mesut topla şebeklik yapma ihtimalini, agızdan yeterli salya bulasma ihtimalini, o salyanın sıcakta(kuduz mikrobu sıcakta hemen bozulur) virüslü kalma ihtimalini, kolunun beynine mesafesini, yaralanmanın boyutunu, oraya yeterli salya bulasma ihtimalini hesaplarsan dedigim gibi kuduz falan olursa kader deyip razı ol hatta bi de piyango bileti al ölmeden:)

sizi seviyorum lan. harbiden. rahatladım biraz.

Isırılma ya da tırmalanma söz konusu değilse doktorun dediği gibi gerek yok. Bu tarz enfekte endişesi yaşadığın durumlarda ellerini, sıyrılan yeri sabunlu suyla güzelce yıka.

Aklinda bulunsun kuduz asisi olmak istiyorum diye hastaneye kayit yaptirdigin anda tum dozlari tamamlatmak zorundasin, bunun takibini ciddi bir sekilde yapiyorlar, bir dozu olup digerlerini olmaya gitmezsen kolluk kuvveti zorla alip goturuyor seni aşı olmaya. Yani 1 doz olurum psikolojik olarak rahatlarsam diger dozlari olmam diye bir planin varsa haberin olsun:)

Resimdekine gerçekten yakınsa olur bence.

Evet fotoğraftaki gibiyse gayet güzel.

Deri pantolonla nikah ve meyhaneyi hiç bağdaştıramadım açıkçası. Her ikisine de uygun değil gibi geldi. Havuç model pantolonlar var biliyorsundur, onunla güzel bir kombin yaparak hem nikaha katılacak kadar şık hem de meyhanede rahat edebilecek bir kombin oluşturabilirsin diye düşünüyorum.

encrypted-tbn0.gstatic.com

Gibi. Tabi bunu daha sporlaştırıp daha da klasikleştirmek senin tercihinde.

foroğraf hoş görünüyor giydiklerin birbiriyle uyumlu bence ama ortam için deri pantolon uyumlu mu bilemedim. ben olsam nikahta deri pantolon tercih etmezdim.

kombin güzel ama nikah ve meyhane için olmaz gibi geldi. ben de havuç model +1 diyorum.

Çok iyi olur çok da güzel iyi olur. Kumaş pantolon vs. çok işe gelir gibi gösterir. Ben sevdim anlattığın tarzı

kusura bakmayın ama suni deri kadar ucuz görünen ve ucuz gösteren az şey vardır diye düşünüyorum, çok çirkin bence

trulymadlydeeply + 100

Doğaldır. Dişlemesinden iyidir, köpekler dünyayı ağızları ve burunları ile algılarlar, sorun yok yani.

Benim de terrier cinsi köpeğim var aynı. Aslında köpeğinizin elinizi yalaması bir sevgi göstergesi. Ben benimkini bir müddet sevince hemen gelir elimi yalar. Minnet göstergesi gibi görün.
Kendini de temizlemek için yalıyordur.

yavruysa ve annesinden erken ayrıldıysa normaldir, büyüdükçe azalır.
kedilerde böyle, köpeklerde de aynı olabilir diye düşündüm.

8tracks.com

joy fm şekil 1a :)

Pascal's law - pg.lost

podcast

Spotiyf'da perfect concentration diye bir list var, onu onerebilirim. Kendim bu ara hic dinlemiyorum o listeyi ama:)

spotify-gözat-türler ve ruh halleri
burdan sakin ve söz içermeyen, fazla tempo barındırmayan listeleri dinleyebilirsin.
şu anda dinlediğim mesela:
play.spotify.com

Spotify'daki "deep focus" adlı listeyi kullanıyorum ben. Tavsiye ederim.

Bu sotify nanesini bir tek ben kullanmıyorum herhalde.
Ben klasik müzik dinlerdim, sonra o da sıkıyordu sessizlik en iyisi.

Radyo voyage

kapkaranlık ve sessiz bir ortamda yatıp uyumaya çalışmak. ağrı kesiciyi de sevmek lazım biraz tabi.

kantaron yagi ile masaj iyi gelihor diye okumustum sozlukte

Eskiden uyumak iyi gelirdi fakat artık etki etmiyor malesef.

Kendimde migrenden suphelendigim icin arastirmistim.o agri kesicileri icmemek gerekiyormus.agrinin seklini degistiriyor zarar veriyormus.migrene ozel ilaclar kullanmak lazimmis.
Migren icin soguk bantlar var onlardan denedim ben hafifletti oldukca.ya da naneli mentollu viks gibi bi sey surup masaj yapabilirsin basina

migrenin yüzde yüz bir teşhisi yok ama belirtilerden ve tomografiden bir sonuca ulaşılıyor. ışığa duyarlılık, bir noktada sabit ağrıdan başlayıp bütün kafatasındaki sallanan bir ağrıya dönüşen ağrı, bulantı. bu meretle tedavisiz başa çıkma durumu yok. sadece normal doğum yapan kadınlarda bir beş yıl kadar geçiyor sonra da eskisinden zayıf olarak geri dönüyor. migrenin sayısız ilacı var ama çoğu atakların azalması seyrekleşmesi için kullanılan sakinleştiriciler ve kırk gün kadar kullanmayı gerektiriyor ve insanın gündelik hayatını etkiliyor. ama bu ilaçları kullanmadan da atak başlar başlamaz ilk on dk içinde dilde emilerek kullanıldığında atağı yine on dk içinde kesen ve hafif mide yanması ve geçici uyku isteği dışında bir yan etkisi olmayan maxalt adında çok etkili bir ilacı var. migren yaşayan bütün tanıdıklarıma önerdiğim ve yanlarında taşıdıkları, eyvah migren başlıyor dedikleri anda alıp yedi sekiz saatlik eziyeti onbeş dakikada halletmelerini sağlayan bir ilaç. akupunkturdan şifalı ilaçlara kadar sayısız yöntemin etkisi yüzde on civarında oluyor.
yeni bulunan ve bilinen tüm tedavilerden daha etkili bir yöntem daha var. nerede yaptırıldığına googledan ulaşabilirsin. kaş kaldırma estetiği yaptıranların migreninin kaybolduğu keşfedildi ve orada neyin bunu iyileştirdiği belirlendi ve şimdi bazı merkezlerde o estetik operasyonun sadece migrene iyi gelen kısmı uygulanıp migren tedavi ediliyor. iyileşme oranı yüzde seksen.
bir başka yol da ozon tedavisi.

çin yağı da iyi geliyor ama bende krem olanı işe yaramıştı, sıvı olanı değil. onun dışında ben parol içip uyuyorum migrenim olduğumda. daha güçlü bile olsa başka ağrı kesici kesmiyor. siz de size en iyi gelen ağrı kesiciyi bulmalısınız ama sakın en güçlülerinden başlamayın denemeye.

migren tanısı genellikle belirtilerden yola çıkarak ve olası diğer agrı sebeplerinin elenmesiyle konuluyor. Nörolojiye gittiğinde öncelikle agrıya sebep olacak beyin kaynaklı sorunları elemek için MR çekebilirler. Sonrasında beyin damarlarında bir anormallik var mı diye transkraniyal ultrason yapılabiliyor, bana yapmışlardı. Genelde bunları yapmadan önce belirtilere bakarak tanıyı koymuş oluyor doktor ama yine de diğer etkenleri elemek için bu tetkiklerin de yapılması gerekebiliyor. Agrıya gelince, 3lü 6 lı kutularda satılan migren ilaçlarını birkaç kriz anında kullandım ama yan etkileri migren agrısından daha rahatsız edici olduğu için artık kullanmıyorum. Bir dahaki krizde acile gitmeyi deneyeceğim, bakalım fayda edecek mi. Bunun dışında karanlık sessiz yerde yatmak herkesce bilinen yöntemdir. Bende migrenle beraber görme kaybı da olduğu için bir ara göz doktoruna da gidip agrı anında gözümdeki basıncı azaltacak bir tedavi var mı ögreneceğim. Görsel sorunların varsa sen de deneyebilirsin.

Hayvan mezarlığı tekrar okunabilir. Üstüne filmini de izlersin. Carrie de çok iyi gelmişti bana.

kara kule serisi 8 kitaptan oluşuyor yeterince doyurucu olur bence.

the stand/mahşer. kesintisiz versiyon (1200 sayfa olan)
Hatta mümkünse kara kule'den önce oku ki seriden daha çok zevk alırsın.

-RF

Kesinlikle medyum. Stephen King'in defalarca okuduğum kitabıdır.

bütün stephen king kitaplarını okumuş biri olarak king' in tır kazası geçirdikten önceki ve sonraki kitaplarını ikiye ayırıyorum. kazadan önce yazdıkları daha korku odaklı, diğerleri daha lezzetli ve psikolojik gerilimle yüklü edebi eserler. eski döneminin bence en iyileri sırasıyla; hayvan mezarlığı, christine, misery, medyum. ama ikinci döneminde duma adası, bir aşk hikayesi ve 22/11/63 diye öyle muhteşem üç eseri var ki tadı hala damağımda.

dolores claiborne.

bu önerilerden sonra iyice heves ettim. en yakın zamanda kitapları alıp okumaya başlıyım :)

kokular güzel ama kalıcılık sıfır sıfır sıfır

En güzeli ''pure seduction'' bence, onu kullanmıştım.

Kalıcılık birkaç saat ama oldukça hafif olduğu için tavsiye edilebilir, parfüm niyetine değil de daha çok çantada taşımalık ve aurayı değiştirecek bir şey.

Parfüm içinse şu çok güzel:

ww4.hdnux.com

amber romance ve love spell forbidden. bu ikisi şahane bence.
vücut kremleri spreyle beraber kullanılırsa kalıcılık artıyor.

Günde bir defa sadece evden çıkarken parfüm sıkmak kesmiyorsa küçük bir şişe edinip çantada taşımalık günlük kullanabilirsin. Kalıcılık pek yok. Açık pembe olan sheer love'ın kokusu güzeldi. Tabi zevk meselesi.

Her ne kadar güzel olsalar da kalıcılık açısından sıfırlar. Bath and body works body mistleri bana biraz daha kalıcı gibi geliyor.

karşıyaka izban alsancaktan aktarma ile veya halkapınardan aktarma ile rahatlıkla gidersin

121 ile direkt gidebilirsiniz, çok az yürürsünüz atatürk lisesi önünde inip.

Karşıyaka izbana binip halkapınarda inerek metroya geçin. Metro ile de basmane durağında inin. Zaten metrodan çıkıp dümdüz yürüyünce fuarı görürsünüz

güzel
sade
şık
ve farklı ben beğendim.

erkeğim

Cok zarif bence.

çok şık.
yalnız, bunun altına nasıl bir topuklu ayakkabı tercih etmeli?
düz siyah, bence sırıtır. belki krem rengi bir aykkabı şıklığı tamamlar.

Bana biraz çoccuksu gibi geldi, renginden galiba. bi de sanırım kolları omuzunun üstünden biraz sarkıyor, yani tam sıfır kol değil. eğer öyleyse ona da bi ayar çektir bence.

Açık krem rengi bir topuklu ayakkabı ve ayni renk çanta ile çok şık ve sade olunur. Yalniz bu kıyafete sade makyaj ve çift kahkullü topuz gider. Erkeğim bu işlerden anlamam :)

üst kısmındaki danteller bir bana mı 35 yaş üstü geliyor? :( üst kısma ne yaptırılabilir?

Bana biraz orta yas elbisesi gibi geldi aynen dediginiz gibi dantellerden dolayi.ust kismi cok begenmedim biraz demode.bi seyler yaptirabilirseniz rengi falan hoşmuş.

yani fikir güzel de babaannemin bi düğüne giderken giydiği kıyafet gibi. en azından saç veya takıyla modernleştirilmesi lazım

mankenin değil senin üstünde nasıl durduğu önemli. vitrindekiyle üstündeki aynı olmaz

bence güzel saçınla makyajını da şöyle yapsan mesela? screencapped.net

Koca popolu pide memeli ekvator belli geoid vücutlu değilsen güzel

Zaten yukardaki gibi değilsen çuval giysen de yakışıyor

fikir olarak güzel, sade ama şık değil bence. dikimini ve kumaşını sevemedim.

peki son soru: çırağan'a olur mu? :(

Merak etme senden kıroları da olacak çok takma

Not: suada

Ciddili cevap: Yav çırağan olsa ne fark eder mekanla değil insanlarla yapıyonuz baloyu. Ayrıca ülkenin ortalama sosyoekonomik durumu belli. Koç üni falan değilse çok takılma bence. Hoş bir elbise ağır olmayan bir makyaj uygun saçlar ve uyumlu ayakkabıyla güzel görünürsün zaten

eğer elbisenin içinde kendini kötü hissediyorsan vaktin varken değiştir. bir de ortamına bağlı. özel üniversitede mi okuyorsun? balo elbisesine 40 bin vermiş insanları duydu bu kulaklar. tek gecelik bir elbise için bu kadar abartmaya gerek var mı bilmiyorum. o elbiseye dört teker takınca arabaya dönüşmesi gerekiyor bence; ama tercih meselesi tabi.

Model çok zarif. Saçlarınızı dalgalı bir şekilde bol bi topuz yaptırıp romantik havayı tamamlarsanız harika olur :)
Yalnız bir tek rengi çok riskli geldi bana. Her ten rengine gidebilecek bir renk değil.

teyze geceliği gibi.

pang?

bow and arrow.

@saygilarefendim

Çok teşekkürler :)

madecassol sürebilirsin iyileşene kadar.

bepanten varsa sür iyi gelir.

madecassol +1

Kolların o haldeyken güneşe çıkma leke olur. Bepanthen ve madecassol önerilerine de +1

hemen yanık kremi sür. sık sık sür. leke kalabilir. o yüzden çok ileriyse yanık soyulma vs yarın direkt doktora koş bir.

##evet güneşe çıkma bu da önemli. güneş kremi de kullan. geçer diye düşünüyorum ama boşverme dikkat et koluna.

yanık kremi önerisi silverdin.
50 faktörlü güneş kremi sür

silverdin boca et

bilgisayara çok bakıyorsan kuruyor olabilir. ya da yeni kullanmaya başladığın şampuan krem vs varsa alerji yapmış olabilir.

toz alerjisi diye sallıyorum, bi temizlik yap güzelce, havalandır evi.

bilgisayardandır, gözyaşı damlaları iyi geliyor baya rahatlatıyor.

nazar değmiş de olabilir bak şimdi aklıma geldi.

Aynı problem bende de vardı ama benim alerjim var zaten o azıtmış yine, gözünü kaşımamaya çalış. Şikayetlerin artarsa da doktora gidip muayene olmanda fayda var.

hangi mesleği daha çok seviyorsa onu tercih etsin bazı açılardan benzer bazı açılardan çok ayrı meslekler. hastanedeki ortamı mı yoksa ilköğretim ortamını seviyor karar vermesi lazım.

bir de, daha az hırslı bir insansa hemşirelik işe girme açısından daha garanti bir meslek. öğretmenlikse özel ders vs. olayına girilirse daha çok para kazandırabilecek bir meslek.

Hemşirelik zor bir meslek. Tüm gün ayaktasınız, özellikle acil, doğumhane gibi servislerde çalışıyorsanız. Enfeksiyon riskiniz var, nöbetli çalışma sistemi vs. Ama iş garantili sayılabilecek bir bölüm. Yine de herkesin yapabileceği bir meslek olduğunu düşünmüyorum. Geçen sene yoğun bakımda staj yaptığımda psikolojik olarak yıpranmıştım. Bunları hazmedebilecek mi onu düşünsün öncelikle. Sağlık alanında çalışabilmek için gerçekten işini seviyor olmak gerek.

Bu iş anketle olmaz. Biz nereden bilelim arkadaşın hangi mesleği daha çok seviyor, hangisini kaldırabilir. İkisinin de iyi ve kötü yanları hakkında bir liste yapsın. Sadece bugün için değil uzun vadeli düşünsün. Gitsin hemşirelerle ve öğretmenlerle konuşsun, öyle kendi kararını versin.

Asil olarak kalan bir öğrenci değilsen mümkün değil ne yazık ki. Misafir öğrenci alınmıyor diye biliyorum. Çünkü kykda misafir öğrenci mantığı şu şekilde: Başka bir şehirdeki kykda kalıyorsan eğer diğer şehirlerdeki kykda misafir öğrenci olarak kalabiliyorsun.

Yay tel dökülmüş derken? Arşenin kılları mı kopmuş yoksa kemanın telleri mi? Tam olarak açıklarsan yardımcı olabilirim.

Arşeden bahsediyorsun sanırım. Nemli filan mı bıraktın? Benimki4 seneden bari maksimum 10 kıl dökmüştür o da bazen kemanı sert çaldığım için olmuştu

Arşeden bahsediyorum. Ne zamandır kutusundan bile çıkarmamıştım, biri yoldu sandım başta. Nem konusunda pek bir şey diyemeyeceğim. Kutu içinde kalmaktan oluyor demek ki. :/

arşenin topuk kısmında, iç tarafta küçük bir parça vardır kılları yayvan tutması için, o düşünce kıllar da dökülmeye başlar. bir kontrol etmek isteyebilirsin. bir de kopuyor mu dökülüyor mu o da önemli tabii ki, bu dediğim dökülmesi durumunda geçerli. kopma için bir şey diyemeyeceğim, başıma gelmedi zira...

Gevşekti o ayarı, gergin olması koparır diye biliyorum.

Kopmuşlar, ikiye ayrılmışlar; ama düzeltirken de bütün olarak dökülmeye devam ettiler.

yok gevşek olacak zaten ama tam kılların girdiği yer var ya, orada kılları yayvan tutmak için bir küçük tahta parçası olur, o parça düşmüşse ondan dolayı dökülüyor olabilir.

Baktım şimdi o tahta parçası duruyor yerinde. :o

o zaman sen bir bilene göster yayını, astarı yüzünden pahalıya gelebilir, yeni yayların fiyatlarını öğren derim...

Tamam. Teşekkür ederim.