nickin açıklıyor bence durumu.hophophoba:D

bence de çok gereksiz yerler.tabi herkesin zevki kendine.

disko tabirini 21.yy'da hala kullanan üç kişiden biri olduğun için tebrik ederim gelenekleri yaşatıyorsun.

böyle yerlerde eğlenen insanların geneli birilerine yazılmak için giderler. genel konsept bu. yoksa insanın 500 tl'ye şişe açtırıp bir deske dayanarak 8 saat dikilmesi için ağır sorunları olması gerekir.

bazen de alternatifsizlikten gidiyorlar. ergen zamanlarında yazlıkta (mecburiyetten) diskoya giden yalnızca ben değilimdir herhalde.

ya tamam klüp olsun :) neyse ikna edici bi cevap almış değilim sanırım ama lüzumsuz bişey heralde işte

bende salı gunu gıdıyorum .. hacı 150 kaattan fazla para gıttı. dıs fırcası macunu.atlet don.tras kopugu jılet. selpak.ıslak mendıl.tırnak makası. kalem kagıt.diliş seti,nemlendırıcı.cuzdan. camasır fılesı.sampuan.lif bez.alabılırsın. hap ,sim kart.deo,vs goturme. boyun cuzdanı mutlaka al. 3 4 tane kucuk asma kılıt al. sılkon tabanlık al. vatka al. 1 haftadır arastrmadayım bıldıklerım bu cıvar

hepsi lazım olur elbette, kesin bulurum diyeceğin şeyler kantinde kalmayabiliyor örneğin, ya da kantinde sıra bekleyecek zamanın-enerjin olmayabiliyor. hepsini al.deodorant almanda sakınca yok. çengelli iğne al muhakkak, çok işe yarıyor. küçük el feneri al. hijyenik sıvı jel al.

internetten araştırdığım bilgilere göre eşofman, pijama, yüz ve beden havlusu, terlik gibi şeyleri yazmışlar, askeriye bunları oradan vermiyor mu?

oradan verecekleri ; içlik, havlu, banyo havlusu, 3 çift çorap, içlik daha doğrusu bir sürü şey vereklerler ama kullanabileceğin bunlar diyim. botları 1-2 numara büyük al. spor ayakkabı verecekleronu tam veya 1 numara büyük al. acemi birliğine gittiğin için bütün gün eğitim den akşama ölü gibi olacaksın misal yanına en dandikten 15 çift çorap, 7-8 takım iç çamaşırı al. 2 gün kullanıp at yıkamakla uğraşma. el temizleme jeli al tuvaletler çok pis. aslında her yer çok pis acemi birliklerinde hastalık kapmassın. terlemeyi önleyici deo al. kolonya alma girişte el koyarlar. traş jileti iyi bişey al her gün traş olacağın için yüzün paralanmasın.

Pudra al, her gece botlarını çıkardağında birazcık serp, ayak kokusu sıkıntısını hiç yaşamazsın.

sms paketi var he ryone 5000 sms 10 lıraydı sanırım telsımde. yok oyle yurtıcı.

tamamen farklı tr ile aynı kullanmak yok

türkiyeden sabit telefonla kıbrıstaki sabit telefonu ararsan ucuza geliyor.bide artık her yöne 10 dk sı 1 liraya call centerlar açıldı heryere.iyi oldu yani.bu kadar.

vodafone 'un türkiye aramaları için uygun tarifeleri vardı. ama yurtiçinde konuşuyormuş gibi değil tabii ki.

avantajı köpüktü jiletti marketti uğraşmıyosun bi kere alıyosun ama yaramaz yani :)

sinek kaydı tıraş olacaksam illa ki jilet kullanıyorum. makineyi ise daha gündelik/geçiştirmelik tıraşlarda kullanıyorum. ne olursa olsun jiletle tıraş olduğum zamanki gibi kaymıyor sinekler makineyi kullandığımda =)

makinaya verilecek parayla bence sağlam bir traş bıçağı al, şu başlığı değişebilenlerden, 5 bıçaklı olanlar vs en azından kaliteli traş olursun, tahriş oranı azalır vs.

Cruzer tarzı makinalar da var ama sanırım onlar sinek kaydı yapmıyor, onun dışında sinek kaydı yapan makinalarda ciltte kızarıklık tahriş vs sorunlar yaratabiliyor

bana göre ıslak traşın yerini hiçbir şey tutamaz. traş makinesinin avantajı su/sabun/köpük vs bulamadığın durumlarda, yolculukta vs işe yaraması bence. traşın zevki bi defa jiletin suratta kayması:))

hocam ben de senin gibi en yakın tıraş işine merak sardım 2 haftadır takip ediyorum şöyle sonuçlara ulaştım :)

* en yakın tıraşı safety razor dedikleri dedelerimizin (incici değilim ciddiyim) içine jilet konulan ve tıraş fırçasıyla yapılan tıraş sağlıyormuş. bu bahsettiğim safety razorlardan da en çok "merkur hd" markalı olanı öneriyorlar. 35$ civarında e-bay de ve amazon da var. uçuk gelebilir ama mach 3 ya da fusionların 4 lü tıraş başlıklarının 35-40 tl olduğunu düşünürsek (1 yılda 60-80 tl demektir) bu tıraş bıçağı daha ucuza denk geliyor.

* yok benim öyle zamanım yok uğraşamam dersen de en güzel tıraş bıçakları başlıkları değişebilen gillette mach 3 titreşimli olanı ve gillette blue 3 kullan at tıraş bıçakları. ama bu tür tıraş bıçakları da daha çok sivilce - tahriş yapıyormuş diue duydum.

today.msnbc.msn.com

power fusion kullanan biri olaraktan söyleyeyim, eşşek gibi 5 bıçağı var, o kadar sakalım yok tabi ama, değiştirilebilir başlıklı olanlar kullan atlara göre çok daha kaliteli.

Kullan atların asıl olayı tek kullanımlık olması ama işte 5-10 kere kullanılma durumları oluyor, masraf açısından. İçinde 10 tane traş bıçağı olan kullan atlar ortalama 10 tl, gilette için söylüyorum, 2 başlık aldığın zaman 20 küsür lira, yani 10 lu paketle 1 traş başlığının aynı sürede bitmesi gerekiyor ama tabi her zaman böyle olmuyor.

Mach 3 tarzı klasik traş bıçakları alacaksan onlar baya ucuz, ama işte power fusion tarzı fantastik şeyler alacaksan, 35 tl yi verip bir dene, beğenirsen devam edersin kullanmaya.

ama sivilce oluşumu vb sorunlar yapmadı bende, tahriş olayı da pek yok, hatta sivilceleri biçmiyor bunlar

iyi bir traş makinasına verilen para başta göze fazla görünüyor ama uzun yıllar kullanınca traş bıcağından bile ekonomik oluyor, tabi bu biraz da zevk meselesi bazı insanlar jiletle bazıları makinayla traş olmayı seviyorlar, 5 senedir tıraş makinası kullanıyorum memnunum

ıslak tıraş çağ dışı bir olay ne gerek var? bıçaklarla jiletlerle köpükle suyla uğraşmak yerine al bir philishave serisi makine ya da braun bitir olayı.

kendini alıştırırsan ustura en iyisidir. tıkanma derdi yoktur bu yüzden uğraştırmaz ve en az tahriş bunla oluyor. yanında gilette beyaz tıraş köpüğü(renkli olanlar pek köpürmüyor) mümkünse aloe veralı. birde gilette firmasının ürünü olan permasharp hazır kırılmış jiletler. berberler için olanı daha makbuldür. ayrıca derby gibi markalar bunun yanında kör bıçak gibi kalıyor. berber malzemeleri satan yerlerde bulursun.

ustura + gilette beyaz tıraş köpüğü(aloe veralı) + permasharp jilet(berberler için 100 lü)

bepanthen sürebilirsin

contractubex diye bir krem var yara izleri için ama yine de cildiyeye gidip sormak en iyisi

açık yara kalmayınca contratubex'in hayrını görebilirsiniz ama geç kalmamanız da lazım.

iz kalmayabilir de zaten. hatta kalmaz bence. değmez contratubex'e elli milyon vermeye.

edit: bu arada erkek için dert olmamalı yüzde iz filan. hehe. bende var bi kaç tane.

yüze kullanılır mı bilmem ama yaralar için anneannem hep zeytinyağı -un bulamaç yapar sürerdi rengini falan alırdı deneyebilirsin

bence iz kalmaz. kabukların kendiliğinden düşmesini bekleyin, kendiniz koparmayın, soymayın, yarayla oynayıp derinleştirmeyin. zaten iz kalmaz dikkat edince. bepnathen de çabuk iyileştirir.

isveç şurubu?

şakaya gelmez ki bu duyuruda tanımadığın birinin tavsiyesiyle mi iş yapacaksın bu konuda, cildiyeye git elbette

1 2 gün geçtiyse üstünden, gecikmişsin demektir. yara tazeyken cildiyeye gidip krem mrem alıcaktın.. yine de git bakalım.

kabuk bağlandıktan sonra iyileşme aşamasındayken e vitamini sürün. eczanede satılıyo 5-6 lira. kapsül şeklinde olanları alın. patlatması biraz zor oluyo ama, ampul şeklinde olanları da tek seferde bitiremeyeceğniz için boşa gider.
tabi tek handikapı bölgedeki tüyleri besliyor olabilir, öyle bi probleminiz varsa sadece yaraya sürün.
geçen ay suratımın ortasında yine böyle bir yara izi vardı. şimdi sorsanız yerini gösteremem, öyle süper bi icat.

sicmissiniz gibi duruyor

benimki 5 iş gününde geldi ama genelde ertesi gün gün içinde teslim ediliyormuş.

O kadar kotumi durum. 3 gunde gelmezmi bi service pasaportlar. Resmi gorev oldigu icin islem sirasinda bir oncelogi yokmudur. .S

ben geçen hafta pazartesi başvurdum. İstanbuldayım. Pas. ankaradan gönderiliyomuş. hala gelmedi.

3 günde imkansız gelmez.

Sonraki hafta tatil. Devlet baba diyorki minimum seyahat surenden 15 gun once basvurabilirsin bizde dedigini yaptik . Umarim yetisir.

yetişebilir benimki öle 3-4 günde çıkmıştı hatırladığım kadarıyla

pasaportun gri olmasi sadece vize konusunu etkileyen bir sey, neden onceligi olsun? cumaya yetismez bence de, pasaportlar ankara golbasi'da basiliyor, oraya danisma ihtimaliniz varsa onu deneyin.

Egerki ulasmiyorsa haftaya hic gelme sansi yok dimi. Olumlu dusunelim olimlu sonuc olsun be gencler

ben cuma başvurmuştum salı adresime teslim edilmişti ama benimki yenileme idi bilemem

hangi ildesin ? perşembe başvurdum salı geldi tekirdağdaydım. geleceği yere göre değişir

Bursadan basvurduk

Pasaportlar bugun kargoya verilmis heralde yarin elimizde olur.

8 pasaportta geldi arkadaslar.

tamamen uyduruyor olabilirim ama, ürün paketine bir etiket yapıştırıyorlar.

Eğer 1 hafta içinde açılmamış etiketli paketi getirirseniz iade alıyorlar (parasını veriyorlar mı bilmiyorum, aslında vermek zorunda)

Ama bandrolü açıldıysa belirli bir ücret kesintisi yapıp para iadesi ya da indirim çeki veriyorlardı.

Teknosanın müşteri hizmetlerini telefonla arayıp sormak en mantıklısı, en azından bir cevap alırsınız ve ona göre gidersiniz mağazaya.

Ama yokuşun kralını yapacaklar, delireceksin, söyleyeyim

ürün kutuları bandrolsüz öyle salak bi kutusu var yani herhangi bir açıldığını belli eden emaresi ambalajı yok ama bilemiyorum

benim dediğim tam ağzındaki açılcak kısma yapıştırıyorlar, elektronik ürünlere yapıştırıyo olabilirler sadece tabi

o etiketi değerli ürünlere (yazıcı telefon vs vs) yapıştırıyorlar. ben tripod aldım. geri verdim.

mağazadan aldıysan yasal olarak değiştirme hakkın yok. git aldığın mağazaya derdini anlat. canları isterse değiştirirler.

sattıkları ürünün işe yaramadığını laptop kaydığını vs adam gibi anlat, büyük ihtimalle uğraştırırlar ama ürün başkasına kakalayabilecekleri bir ürün olduğu için alırlar.

new balance

Nike Air tabanlı trekking ayakkabıları bayaa iyidir.

türkiye turu yapmak için adidastan 105 liraya aldım çok memnunum.

dockersların rahat olduğunu çok duydum. iyi gezmeler.

kesinlikle skechers'ın shape-ups modeli. babam ve eşim aldılar bundan. ben de niyetliyim aslında ama çok uzun süre ayakta kalmayı gerektiren bi işim olmadığı için almadım. bulduğun yerde bir denemeni öneririm. farkı anlarsın. :))

bonus: www.eksisozluk.com

ofo otel - lara
start otel - doğu garajı

ofo otel kerane mantığında bir mekandır öyle bir amacınız yok ise gitmeyin.

start otel d.garajında vasat bir konumdadır.

dedemanda, o pahalı gelirse hemen karşısındaki dedeman park otelde kalın derim hem tam merkezi hem de yeterli oteller. konyaaltı tarafında olbia otel var, ucuz ve yeterlidir.

dedeman uzak sanki. bana direk şehir merkezinde lazım.

satarken paranın değerini daha iyi koruması, daha güçlü motor seçeneği, daha iyi otomatik vites vs. sebeplerle c4. ama alırken daha ucuz olması, güvenilirlik açısından değerlendirildiğinde mazda 3 daha öne çıkıyor bana göre. ancak mazda türkiye pazarında diğer ülkelere göre daha geride nedeni muhtemelen pazarlama stratejisi.

kişisel not: ikisinin de benzinli modellerini kullandım ve sürüş konforu olarak c4 birkaç adım önde gibi geldi, mazdanın biraz sert bir sürüş karakteri var. aslında araçtan ne beklendiğiyle ilgili biraz.

mazda tabi çünkü japon.

mazda 3 derim kesinlikle..
neden, çünkü japon.

15 günlük c4'üm var; c4 süper :)

uzun süre binmeyi düşünüyorsan mazda 3, bırak citroen'i tüm fransız arabalarından uzak durmanı tavsiye ederim. mazda belki 2. el olayında sıkıntı yaratabilir çünkü citroenler görünüre göre biraz daha kolay satılıyor. sadece mazda değil suzuki de öyle sürüş konforu bakımından japon araçları biraz sıkıntılı ama diğer konularda bence mazda çok daha öndedir. en azından dayanıklılık bakımından mazda'nın daha iyi olduğunu iddia ediyorum.

citroen c4, çünkü her şeyden önce yepyeni bir araç. otomatik vites opsiyonu seçildiğinde park freni de elektronik oluyor ve orta konsol çok güzel bir hal alıyor. psa grubunun dizel motorları gayet iyidir.

mazda 3 de iyi ama japonlar çok çabuk kasa yeniliyorlar ve aldıktan kısa bir süre sonra araban eski model olacak.

sadece ve sadece fransızlardan uzak durulmasından dolayı mazda.ayrıca mazdada oyle 2. el sıkıntısı vs olayları bitti artık. takır takır satılıyor. mazda 3 e cok bindim cidden cok rahat ve seri

alkolsüz geçen 1 hafta sonrasında toplarsınız. normal yaşamaya bakın.

(1 hafta boyunca her gün ortalama 6-7 şişe bira eşdeğeri içki ve bu esnada 1 paket sigara içmiş amı götü dağıtmış, korkmuş, sonra düzelmiş insan sundu)

iki hafta çok alkol alındı diye kimseye bir şey olmaz onlarca yıl öyle yaşayan insanlar var endişeye lüzum yok, kalp çarpıntısının da alkolle bağlantısı var mıdır emin değilm.

bu tempoya alkol dışında illegal şeyler de ekleyip uzun zaman yaşayan insanlar var. bir süre ara verince vücut kendine geliyor. sıkıntı yapmaya gerek yok gibi. kaldı ki bu sıcaklarda kimin kalbi kıpır kıpır değil ki... süreç normal gibi.

@otopsicocugu sıcakların etkisini unuttum. aslında ben bu aşırı içme olayını serin bir coğrafyada yaptım. şimdi memlekete dondum ve herşeyi alkole bağlıyorum. hava değişikliği de olabilir. kahve de içmiyorum bakalım çabuk geçer umarım

kalp çarpıntısı deildir o mideden geliodur,korkcak bişe yok.

böyle 8 yıl yaşadım(arada 1.5 yıllık tempoyu düşürdüğüm bir aram var) bazen suyu çıkıyor ama dizginlemek önemli. Ben içki alışkanlıklarımı değiştirdim. viski, votka, bira, tekila'yı azalttım. kırmızı şaraba verdim kendimi. şimdilerde haftaiçi her gün 2 kadeh şarap(bazen bakıyorum 1,5 şişe olmuş ama..) öyle gül gibi geçinip duruyoruz. Neyse goy goya gerek yok sen mideni bi kontrol ettir.

pumalar spor için daha iyidir sanırım. adamlar zaten spora yönelik çalışıyor. vans biraz daha stil ayakkabısı gibi geliyor bana.

c) new balance

kesinlikle puma.

vans'ler kaykay ayakkabısı olarak üretilir ve biraz terletme yapar. puma daha rahattır ama alt kısmı kalın olan ayyakabıdan bahsediyorsan puma'nın da kaykay ayakkabıları var ve onları alırsan vans'ten pek bir farkı olmaz.

new balance demiş theos ek mekhanes. Bence de yürüyüş için piyasadaki en rahat ayakkabı new balance'dır ki adamalar yürüyüş için üretiyor ancak tuzludur. 130 tl'den başlıyor fiyatları. baya baya yükseliyor.

new balance +1

Sindirilemeyen bir şey yemediğiniz sürece tamamı enerjiye dönüşür.O enerjinin tamamını hareket için kullanamazsınız o ayrı.Sindirilemeyen şeyler zaten yememeniz gereken şeyler.O yüzden sıkıntı yok.

@grgn lifli besinler vardır ve bu lifler sindirilemez ama yememiz tavsiye edilir bunları.

Sindirilmese de yapıya katılır onlar.Benim kastettiğim anatomik olarak insanın sindiremeyeceği,yapısına da katmayacağı şeyler.

bildiğim kadarı ile o kalori cetvellerinden yazılan enerji değerlerini ortalama aynı şekilde alıyoruz.

(bkz: bacardi)

bacardi

(bkz: malibu)

40 tl. içimi güzel, kafaya yapar, zevkten kudurtur. Paylaşmak istemezsiniz.

sheridan's :)

(bkz: caipirinha)

Johnnie Walker Red Label :)

chivas regal 80 tl

bacardi al mojito seti olanlardan al mümkünse varsa, mojito yaparak tüket yapması zor değil istersen anlatırım yapımını

(bkz: jagermeister)

malibu +1

mutlu yıllar...

metaxa tabiki. hiç kuşku duymadan edin, her türlü olduğunu hissedeceksin.

teşekkürler cevaplar için. bacardi'de karar kılsam da yanına birkaç şişe de bira alayım gündüz için dediğimden fiyat avantajıyla malibu'ya gittim. diğer seçenekleri de paralı bir zamanımda doya doya tecrübe edeceğim.

uzmantv.com aradığın her şey orada mangalla ilgili

@desdinova uzmantv.comdaki videoların hepsini izledim ama daha çok mangalın yapılışını söylüyor.burda mangalla haşır neşir olan insanların belki mangal yapmayı yeni öğrenenler için verebileceği tavsiyeler vardır diye sormak istedim.

lezzetli olması için habire çevireceksin.
öyle 10 dakika alt 10 dakika üst pişsin yok.

eti mühürlemek diye bir olay vardır. ilk etapta hızlı çevirerek iki tarafınında pişmesini sağla ki suyu kaçmasın

kömür tamamen kor haline gelmeden etleri dizme sakın. ateşin üstünde pişen et kuru olur.

yalikavakta melise'de kaldim ben. oda 70 tl idi, 2 kisiydik. hizmet falan yok, sadece oda. denize yakindi ama.
kivanc otel var onun gecesi 100 tl idi ama onda da 2 kisi kaldik, 1 kisilik fiyati ne olur bolmiyorum. yalikavak guzeldir.

www.firsatclub.com

bira+burn diye bi olay var.. denemedim, denemem de muhtemelen ama aklinda bulunsun..

(bkz: wine spritzer)

Tekila! Bir 50'liğin içine bir tekila shot en idealidir.

biraya hiçbir şey katılmaz. buz bile. sade iç.

küçük bardaklara koyup iç.

biranın kafa yapmasını istiyorsan daha çok bira içeceksin bunun başka yolu yok.

tadını beğenmiyorum diyorsan o zaman içme, sevilmez mi biranın tadı? o zaman aynı fiyatlandırmayla şarap içebilirsin hatta daha ucuza.

shot olarak içilen, damak tadına uygun herhangi bir içki. karıştırıp içme. bir bira ardından iki shot ölçüsüyle takıl.

beraberinde kornişon takıl...

extradan meksika birası olmaz ama,bi bardağın kenarlarını limon sür sora tua batır kenarları margarita gibi tuz olsun sora birayı koy içine biraz limon sık tuzlu tuzlu iç

tekila shot +1

duborug kırmızı

50'lik birayı 70'lik bardağın içine koy , bir shot bardağı acı badem likörünüde bardağıyla beraber 70'lik bardağın içine at , burada maksat karışım olmasın , sonra yuvarla bir dikişte gitsin , zaten içimi kolay oluyor ama fazla abartma , taklaya gelme.

bu 3 araçtan birini düşündüğüne göre fazla riske girmeyi sevmiyorsun araç konusunda, elden de zamanı gelince kolay çıkarayım diyorsun ben bunların hiçbirini almazdım ama illa ki birini seçeceksem sana focus derim. yol tutuşu çok iyidir, direksiyon çok direkt çalışır, kullanımı güvenli ve zevklidir. ikinci elde kolay çıkarabilirsin.
corolla da iyidir, sorunsuzdur. megane olayına bence girme

fiesta da degerlendirelebilir bence.

1. toyota
2. ford
3. renault(asla)

illa dizel demiyosan 2004-2005 kasa honda civic sedan..bunun rahatını diğer hiçbirisinde bulamazsın

@theos aynen öyle kullandıktan sonra elimden rahat çıkarmak istiyorum
@rurouni fiesta da aklımın bir kenarında ama...
@sklgl toyotonanın şu modeli fordun şu modeli gibi bir şey söyleyebiliyormusun
@kerem75 hondanın parçaları pahalı diye caydım.

model olarak söylediğin aslında donanım paketleri.

çelik jant olsun, tamponlar gövde rengi olsun vs. gibi donanım özellikleri yani.

sitelerinde hangi pakette ne özellikler olduğunu bulabilirsin.

herkese söylüyorum ama ford mondeo dizel otomatik :) bulabilirseni ghia (tabi ikinci el oluyor)

kafam rahat valla

edit:ghia yerine düşük model olup modeli 2007 yaparsanız bence daha mantıklı

hiç durma kekovaya git.

-Gunduz Kucuk cakil ya da Buyuk cakil da denize girilir, ordaki mekanlarin birinde sezlong edinilir, guneslenilir, keyif yapilir.
-Aksam disari cikilir, soyle bir merkezde turlanir.
-Mavi bar'a oturulur, birayla demlenilir. cevredeki masalarla sohbet edilir.

minibüslerle kaputaş plajına, patara kumsalına git mutlaka
akşam merkezdeki balık restoranlarında demlen.
denemediysen dalış kurslarına uğra, kaş en uygun yerdir dalış için.

limanagzinda bilal'in yeri
birani alip antik tiyatroya git, gun batimini izle

üzüm kızı meyhane var rum meyhanesi tarzı tavsiye ederim, hemen yanındaki bahçe balık da iyi, güzel ahtapot ızgara yapıyorlar ikisinin de fiyatı uçuk değil.

pansiyonda durma, çık dışarı, çarşıda turla, esnafla muhabbet et, çok canayakın insanı, etrafta gidilecek görülecek çok yer var, patara plajı bunlardan biri, şehir merkezinden gidebileceğin her yere otobüs minibüs var, eğer bir yere gidip sabahtan akşama kadar vakit öldürmeyeceksen hızlı bir gezi yapayım her yeri göreyim diyorsan araba kiralamanı tavsiye ederim. (araba yoksa altında). Ayrıca kesinlikle dalış yapmalısın. hatta mümkünse turistik diğer atraksiyonlara da katılmanı tavsiye ederim.

* çarşıda belediyenin yerinde gölgede tost+ayran
* kekova turu (günübirlik)
* limanağzı don juan (günübirlik)
* bi lokma anne yemekleri çarşıda
* dejavuda iç
* saklıkent turu (günübirlik) bu tur kaputaşa da uğruyor
* patara plajı (günübirlik)
turlar için çarşıda sahil abiyi sor yardımcı olurlar....

www.kas.gen.tr

XANTHOS SEYAHAT ACENTASI


8363292

8362553

İBRAHİM SERİN CADDESİ

Kaş'ta Düzenlenen Tur ve Etkinlikler

Kaş-Kekova(Batıkşehir)-Üçağız-Kaleköy (Tekne ile)

Meis Adası (Sadece Turistler için)

Mavi Mağara-Kaputaş Plajı-Kalkan (Tekne ile)

Kaş-Kalkan-Patara-Xanthos-Saklıkent-Tlos (Otobüs ile)

Kalkan-Bezirgan-Sütleğen-Gömbe Yaylaları

Kaş-Üçağız-Kekova-Simena

Kaş-Myra-Noel Baba Kilisesi

Toroslarda Yürüyüş Turları

Kaş-Gömbe-Elmalı-Arikanda-Finike-Myra

Kış sezonunda yabani domuz avcılığı

Balık tutma turları

Toroslarda jeep-safari turları

Sualtı dalış turları

Plajlar
Kaş'ın bütün deniz kıyılarında denize girebilirsiniz dersek pek de abartmış olmayız. Ama halkımızın tercih ettiği plajlar şunlardır:



1) PATARA PLAJI

2) KAPUTAŞ

3) KAŞ KÜÇÜK ÇAKIL

4) AKÇA GERME PLAJI

5) SEYRET ÇAKILI

6) KAŞ BÜYÜK ÇAKIL PLAJI

7) KARADERE PLAJI

8) KALKAN KALAMAR PLAJI



Mavi Yolculuk



Kaş, "Mavi Yolculuğun" önemli duraklarından ve başlama yerlerinden bir tanesidir. 'Kaş Yat Limanında' konaklayan teknelere su,elektrik,benzin,duş ve çamaşırhane gibi imkanlar sunulmaktadır.Kaş'dan yapılan 3 gün 3 gece ve 7 gün 7 gece süren Mavi Yolculuklardan hangisini seceğiniz sizlerin tercihine kalmıştır.

herkese çok teşekkürler dediklerinizi yapmadan da dönersem yuf olsun bana seni yenecem kaş sen mi büyüksün ben mi büyüğüm

ben araştırdım başka bi çözüm yok gibi, kanıtlanmış bu ikisi var, diğerleri somut kanıtlara ulaşılmamış fasa fisolar işin doğrusu.

yok

bir de spironolakton diye bir şey var. bu da meşhur oldu son zamanlarda. işe yaradığını söylüyorlar. en azından dökülmeyi durdurma konusunda. Yakın zamanda buna başlamayı düşünüyorum ben de.
Şurayı kurcala biraz goo.gl

minoksidil ya da spironolakton gibi ilaçlar temelde dahilen hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar olup kıllanma yapmaları bunların yan etkileridir. lokal olarak uygulamaları ile saç derisinde kıllanma yapmaktadırlar. ancak bu etkiler ilaç bırakıldığında geçer. sonuç olarak ilaç olarak ne yazık ki kalıcı bir çözüm yok...

brc

@2 haklı

bende 2000 accent kullaniyorum milenyum kasa diyorlar sanirim, yumurta kasa olmayani . Neyse 6 aydir lovato tup (sirali sistem) takili ve gayet memnunum. brc, atiker'de iyi markalar.
onemli olan iscilik yani tup montaji. arkadasim brc takdirdi, takdirdigi gune lanet ediyor her ay sanayi'de ama bi baska arkadasim brc'den gayet memnun. benim sana tavsiyem bu isleri iyi yapan bir usta bul.tup markalarindan once isciligi iyi olan bir usta bulmaniz. ben 6 aydir kullaniyorum ama ayni yerde lpg donusumu yaptirip uzun sure kullanan ve sanayi'ye ugramayan tanidigim insanlarda var. bu arada aracim 1.5 GLS modeli lpg litresi 2.38 iken 190-200 arasi yakiyor sehir ici trafige cok girip cikarsam 220 filan oluyor, yani 100 km 8 lt civari.
eger ankara'da isen ustanin telefonunu gonderirim. bi gidip gorusursun.

bence;
1)lovato (kullandigim icin)
2) atiker
3)brc

hayir.
kisi uyumadigi (sizmadigi) surece mumkun degil bence.
unutma tabii ki mumkun ama, sahne sahne de olsa bir seyler hatirlamasi lazim.
cok anlatan duydum buna benzer hikayeleri. genelde saklamak isteyecekleri veya utanacaklari bir sey yapmis oluyorlar.

benim gelmedi çünkü sızmıştım o andan sonra. olaya da blackout deniyor.

avrasya'ya katılıyorum ve bizzat başımdan geçti böyle şeyler. mutlaka hatırlıyorsan ama kare kare net bi şekilde olayları hatırlayamıyorsun

geldi, mümkün tabii. yorumum; ağzımızla içelim.

arkadaşlar, çok içmekle ilgili olmasından ziyade, herşey birden nasıl kesiliyor burayı anlamak güç, çok içiliyor olsa, her kadehten sonrasını hatırlarsın değil mi ?

körkütük sarhoş olduğum çok oldu ama hiç öyle 3-4 saatlik hafızanın gitmesi gibi bi durum olmadı, yarım yamalak da olsa hatırlarım ne yaptığımı.

karnım aç değildi.

sadece rakı içtim ve çok fazla içen birisiyim uzun süredir.

başka görüşü olan ?

"ot+alkol" dahil boyle bir etki olusturmuyor. hopeless'in dedigi cok ilginc, bilincli yapilan, kopeklere saldirmak, temizlik yapmak gibi eylemlerden bahsediyor.
blackout halde bunlar nasil olacak?

4 kadeh bu iş için az bence.

ben de hayatımda 1 kez yaşadım: akşamüstü başlayan sınırsız içkili bir düğünde önce meyveli kokteyller, hava kararırken bi kaç kadeh beyaz şarap, yemekte ve akabinde bi kaç kadeh kırmızı şarap, gecesinde şampanya ve en son bankodaki görevlinin koca şampanya şişesini bana verişini hatırlıyorum, sonra da o şişeyle ortalarda gezinmemi. sonrasında tek bir kare bile yok, sabah yatağımda uyandım.

söylediklerine göre o arada yanıma birini vermişler, otel odasına çıkıp banyoda kusmuşum vs, sonra yatmışım, sonra kalkmışız, taksiye binerken arkamdan sarılan birine zarar verecek korkusuyla saldırmışım zor almışlar elimden, falan filan.

ama tam bir blackout'tu, hiç abartmıyorum, tek karesini bile hatırlamıyorum. çok korkunç bir şey, çünkü hiç bir şey hatırlamıyorsun ve aklına bin türlü rezillik geliyor yapmış olabileceğin.

ya düşündüm de, içmene/bünyene bağlı, belki 4 kadehle de olur (ama zor).

ben en sarhoş hâlimde bile genel olarak her şeyi hatırlıyordum, sadece söylediğim bir iki cümleyi hatırlamıyordum. Bana söylediklerinde ben böyle cümleler kurmam ki dedim, ama kurmuşum işte. ben içkiden sarhoş olup tamamen bir şey hatırlamıyorum diyenlere inanmıyorum da. çünkü hatırlamadıkları şeyler avrasya'nın da dediği gibi saklamak isteyecekleri ya da utanacakları şeyler.

kuzenimin başına birkaç kez gelmiş anlatırdı kendisi, bi baktım şurda uyandım şunları şunları yapmışım ama bir kare bile hatırlamıyorum diye.
ama 4 ilginç bir rakam. yorumlayamadım

öncelikle uzun süredir sıkı bir içiçiyim (dim)

bir diğeri utangaçlıkla falan ilgisi olamaz, çünkü 3-4 saatin hepsi kayıp, o kadar ayıp birşey yapmış olamam.

bazen bir bok hatırlamadığım oluyor.içkiye göre ve ya içilenin çokluğuna göre değil random olarak bazen ertesi sabah kalktığımda bi bok hatırlamadığım oluyor.hem de hiç bir şey hatırlamıyorum.

daha gecen hafta hanim evde yokken oldu, bi büyük actim bitti, sonra dolaptan bira almaya gittigimi hatirliyorum, sabah kalktigimda bilgisayarin yaninda sadece bitmis bir bira sisesi ve bir tabak yogurt vardi, bütün mezeleri küllügü ortaligi temizlemisim, az biraz yogurt yemis yatmisim :)

ruh haline, yediklerine, alkol alma sıklığına, pek çok etmene bağlı olarak oluşabilir

kesinlikle mümkün. yaşadım. hatta tam o bıçak gibi kesilen an var videoda. en son serdar ortaç'ın karabiberim şarkısıyla dansediyordum hatırladığım. sonrası sabaha kadar yok.

bu da böyle bi anımdır.

bir arkadaşımın anısını da anlatayım :)

bu adamın sabah 6 da uçağı var. önceden nolur nolmaz diye alarmı kuruyor. içiyolar baya o gece. hatırlamıyo sonrasını. sabah bi uyanıyo saat 11 kaçmış uçak falan. kimse gece ne olduğunu hatırlamıyo. nasıl odaya gelmiş o bile belli değil. sağı solu arıyo sonra. en son bi arkadaşının odaya bıraktığını öğreniyo ama o arkadaşı bile bu adamı odaya bıraktığını hatırlamıyo.

doğum günümdü. şehrin en nezih, en itibarlı meyhanelerinden birinde benim için yer ayırtıldı. ben bu süprizi akşam öğrendim. hadi gidiyoruz dediler. e hadi gidelim dedim. içeride ambiyans süper, duvarlarda çerçeveli kupürler, nostaljik fotoğraflar, hafiften bir taş plak, cızırtılı hoş nağmeler. hemen havaya girdim. neşem tavan. bilerek fasıl tercih edilmemiş, adamımız böyle sever denmiş. her şey, her ayrıntı benim için düşünülmüş. yeni insanlar da var tanışıp sohbet edeceğiz.

herkes bir bir geliyor. ben doğum günü çocuğu herkese gülücükler, özlü sözler...hafiften bir sokrat-neyzen senteziyle bütün ilgiyi erkenden üzerimde toplamayı başarıyorum masada. mezeler çeşit çeşit, alllaaah deyip delicesine yumuluyorum şakşulara,deniz börülcesine, haydariye, envai çeşit peynirlere, favaya, sarmalara. gecenin devamında olacakların habercisi, bir alamet bu aslında. kadehler hafiften dolup boşalmaya başlıyor. rakı sofrasının ana prensibi "aheste olacaksın" olsa da ben sevindirik olmanın beni taşıdığı tüm noktaları bir bir aşıyorum delicesine, galiba biraz hızlı ilerliyorum.

sponsorumuz arkadaşımın validesi, görmüş geçirmiş bir hanım. hemen sağ yamacımda oturuyor. böyle mistik, ruhani bir hali var kadıncağızın. ona doğru dönüp en absürt en akıl almaz konulardan konuşup ha babam averaj topluyorum. burçlar, yıldızlar, mevlana, yunus derken ara ara masaya dönüp etrafı kolaçan ediyorum. karşımda biri var böyle gözlüklü ağız hafif aralanmış ilgiyle (aslında dehşetmiş o) beni izliyor. sonradan onun masanın en sağlam içicisi olduğunu öğreniyorum. sonra, kısa bir zaman sonra kadehimi hafif havaya kaldırıp "içinde durduğu gibi durmaz ehehe" gibi bir şey diyorum. sonrası koyu, zifirzindan bir karanlık...

zaman: sabahın geç vakitleri... öğleye çok yakın. mavi bir kanepe, üzerimde ağır bir yorgan. başımda yapış yapış bir ıslaklık. bez! kim koydu bunu lan. ayrıca burası neresi ben nerdeyim. başımda arkadaşım ve eşi. kızın elinde mavi bir kap! sabaha kadar kustun, kan geldi panik yaptık. doktor çağıracaktık nerdeyse ki uyudun şükür diyorlar. pehh! ulan kepazeliğe bak, rezilliğe bak. ne oldu bana anlatın diye ağlamaklı bir nidayla inliyorum yattığım yerden. ağzımın içi de afedersiniz bok gibi. dün süper şov yaptın var ya diyorlar. dur sana anlatacağız. bir sürü foto da çektik. ne biçim gülüyorsunuz ya, sahi ne oldu diye daha acıklı inliyorum yorganın altında. herhalde bir daha gidemeyiz o meyhaneye sayende ama unutulmaz bir gece yaşattın herkese diye gülüyor imalı imalı. ve ben yatağın içinde bir beden küçülüyorum utancımdan. ve bir bir anlatıyorlar yediğim haltları. ben atmayın ya, sallamayın, doğruyu söyleyin bak ünlemleriyle dalıyorum her bir lafın arasına. hatırladığım o son görüntüden sonra yaklaşık 5 saat kadar daha meyhanede kalınmış... bu süre içinde ana yemekler yenmiş, pasta kesilmiş, şarkılar söylenmiş. ben hiçbirini hatırlamıyorum. ama sen hepsinde halay başıydın maşallah diyorlar, bir türlü inanmıyorum. şaka yapmayın lan diyorum. nafile. sadede gelecek olursam yapılanlar şu maddelerle özetlenebilir.

* masadaki kadınların hepsini azarlamak, laflarını kesip erkekleri konuşturmak, siz zaten hep böylesiniz, hepiniz aynısınız türünden abuklamak. (gülüşmeler)

*ikide bir tuvalete çıkmak, kapıyı kilitleyip içerde ağlamak, garsonların defalarca çıkarma girişimleri, kısacası hepsine kabus olmak. (gülüşmeler)

* elimden kadehi almaya kalkan bir hanıma kafayı takmak ve gecenin sonuna kadar nihat doğan formatında seriye bağlamak, kadını ha babam perişan etmek ama o hanımın da (medeni biriymiş şükür) diğerleri gibi beni ciddiye almaması, takmaması (gülüşmeler)

* aynı zamanda meyhaneye adı verilen sahibinin vefatı üzerine meyhaneyi idare eden oğluyla gecenin sponsoru teyzenin taziye konuşması yaptığı esnada "baba benim, baba benim" diye masayı yumruklamam, "he he baba sensin" diye iki kişinin beni kollarıma girerek dışarı çıkarması (gülüşmeler)

* sonra benim yeniden ağlamaya başlamam, bunun epey bir sürmesi (gülüşmeler)

* takside beni arka üçlüde ortaya almaları, bu haldeyken bile şoföre karışmam, abi kusura bakmıyorsun değil mi şeklinde adamı sakinleştire sakinleştire yarım saati bulan bir yolculuk (gülüşmeler)

* bu arada "çişim var" diye tutturmam, adamın iki de bir arkaya dönüp "işemez di mi bu" deyip endişeli endişeli konuşması, zaten trafik fobisi olan kız arkadaşın şoföre "önünüze dönün" diye diye oracıkta panik atak geçirmesi, bir de onunla uğraşmalar (gülüşmeler)

* taksiden iner inmez benim pantalonu çözmem, dur yapma etme demeye kalmadan apartmanın kapısına şarıl şarıl işemem (gülüşmeler)

* arkadaş beni zaptetmeye çalışırken eşinin olayı anlayamayıp noluyor diye seyirtmesi, o halime bakakalması, bu esnada arkadaşın "sen bakma istersen!!" diye eşine şey etmesi (gülüşmeler)

* 5. kata çıkamadan sızmam, eve sürükleyerek sokmaları, sabaha kadar kusmam ve sabaha kadar kimseyi uyutmamam (gülüşmeler)

* bütün bu kepazelikleri yaşatmama, herkese kabus olmama rağmen masada beni dikkatle izleyen süper içici eleman ve ekibi tarafından takibe alınmam, rakı sofralarına ısrarla davet edilmem, tabii ki uzuuunca süre gelen tekliflerin tamamını reddetmem."abi bu var ya..." şeklinde rakı sofrası hikayelerine şakşukadan mualla meze olmam. (mütemadiyen gülüşmeler)

* sponsor teyzeyle her karşılaşmada utanmalar, tekraren özür dilemeler; onun da "olur evladım böyle, biz rakı sofralarında ne adamlaar gördük" demesi... bu iyi mi kötü mü, pek anlayamadım haliyle.

339. kısa dönem baya kısaymış demek ki keşke 337 gitmeseydim.

tertip rakamlara takılma, 7 yazicagimiza 9 yazmisiz...

asker şahıs Genelkurmay Başkanlığı'nın izni olmadan yurtdışına çıkamaz. 30 mayısa kadar da asker olduğunuz için Genelkurmay'dan izin almadığınız müddetçe dışarı çıkamazsınız.

pasaport kontrolu sırasında bilgisayarda felan cikar mi sizce asker oldugum?

Çıkışta verilen izin, terhis mahiyetinde izin olduğundan çıkabilmeniz gerekli. Dip not: Herhangi bir yasal dayanağım yok sadece mantıken söylüyorum, askerlik şubelerinden öğrenebilirsiniz kanımca.

bence asker olduğunuz bilgisayarda çıkar ama emin de değilim. çıkmasa bile havalimanı veya yurtdışında başınıza birşey geldiği takdirde asker olduğunuz ortaya çıkar ve daha da kötü durumlarla da karşılaşabilirsiniz. yurtdışına çıkışınızı erteleme şansınız varsa erteleyin bence.

bir albay, hatta orgeneral bile yurtdışına çıkmak için Genelkurmay Başkanlığı'ndan izin alırken bir erbaş'ın almaması düşünülemez zaten.

çıkamazsın.net

Benim kanunlardaki boşlukları bulup yapabildiği kadar sömüren bir arkadaşım var. Askerden döndükten sonra hemen yurtdışına çıkması gerekiyordu bir proje için, o izin süresinin bitmesini beklemişti. Yani kağıt üzerinde askerken çıkamıyorsunuz.

manuel

arcaiuduma giden araçlara binmeniz yeterli olacaktır maalesef ben de numaralarını bilmiyorum.

meşrutiyetten kalkıyor konutkent-ümitköy araçlarına gönül rahatlığıyla bininiz, dönüş en az 22.00'a kadar vardır ötesini bilmiyorum yol yoğunluğa göre 45 dakika civarı sürebilir 19.00'da bininiz en geç

teşekkür ederim verdiğiniz bilgiler için.

kaza sonrasi uzmesin diyorsan kasko yaptir. abs, gerekli bir ozelliktir. abs olmayani alma. teorik olarak 1.6 motorun fazla yakmasi beklenir.

manueli bosver paran yetiyorsa otomatik al.

pesin edit: simdi kac km yapiyorsunda otomatik al diye akil veriyosun diyenler icin geliyor. cesitli binek ve hafif ticari araclarla yilda ortalma 50.000 km (2003'den beri).

not: hiz sabitleme (cruise control) ozelligi de ayrica guzel bir teknolojidir. tavsiye ederim.

reno al parça sorunu falan olmaz. sağlam bi kasko yaptır yani poliçenin içeriğine dikkat et senin hasarını ne kadara karşılıyor karşı tarafın hasarını ne kadara karşılıyor bunlara dikkat et.
otamatik al bakma sen millete piyasada dolu otamatik arabayla olmadı değiştirir başka bir tane alırsın. zamanla manuel geçersin sorun olmaz ilk zamanlar gazı kökler arabayı bağırırsın falan ama sonra yavaş yavaş elin vitese alışır. hiz sabitlemesine gelince evet güzel bir olay ama uzun yolda iş yapar ist gibi yerde sen onu kullanamazsın yani trafikten dolayı kullanamazsın.

manuel al ya kimler öğreniyor manueli sen mi öğrenemicen ?

ben de fabia'yı cok arastırdım hala alamadım ama, aman diyim clioyla fabia'nın test sonucları nasıl aynı olurmus. euroncap, fransız arabalarına bir hoş yaklasıyor zaten. clio'yu geçtim, gozumun onunde megane ufak bir kazada bile söforuyle ön yolcusunun bacaklarını yalan etti. su anda da elimizde reno var, bence uzak durun.
fabia taş arabadır, 2006 sonrası motorları polo'yla birebir aynıdır. parçayı bilmiyorum ama yakıtı koklar diyorlar.
sonuc: fabia guzel, ama reno cok kötü.

ikisi de yakın araçlar. çok iyi özetlemişsin artılarını, ikisi de üzmez seni. ben olsam fabia alırdım lakin, iç mekan daha güzel.

ben bir ara bu kıyaslamaya gitmiştim. ikisi de kafa kafaya. fakat türk halkı arabada takıntılı. mesela octavia deli gibi tuttu fabia hiç tutmadı. çok ucuza temizini denk getiremediysen satamazsın. ha satmam ben binicem uzun süre dersen binenler gayet memnun. 1.2 motorda o kasa belki yükte veya rambada benzin tüketimini arttırabilir.

clio'nun 1.6'sı biraz fazla yakabilir. ama renonun parçası ucuz. 2. eli de gayet iyi. 150binde 2001 model 1.4 rxt modeline 14bin isteyen vardı:) reno tutuluyor ya köklüyorlar fiyatları.

2001 clio 13 ise 2005 fabia'yı 14'e düşürürsün. bu fiyatlandırma bile fabia'nın 2. elde çok zayıf olduğunu gösteriyor. bunu düşün.

satmam diyorsan 16bin'e 60-70binde 2005 model dizel c3 alırsın. paşa paşa binersin.

bir de clio alacaksan daha az yakan full model olan 1.4 rxt 'yi düşün derim...

renault al, bende de bi hb clio var, geçende iki arka amortisör değiştirdim iyisinden 140 lira aldılar toplam:)on bin bakımı 120 liraya yapılıyor yağ mağ en iyisinden koyarsan. alacağın araba kilometreliyse servis önemli evet servise işin düşüyor mutlaka yani bi bozukluk veriyor araba o yüzden bence yedek parça olayı en önemlisi. bendeki 1.5 clio, iyi de kaçıyo beş altı günde bir elli lira yiyor ki hep şehirçi kullanıyorum ve her gün en az elli kilometre yol yapıyorum. istanbul trafiğini sen hesaba kat(araba dizel). eğer benzinli alıyorsan yedek parça olayı çok önemli olmayabilir çünkü çok bozulmuyor diyolar benzinliler dizeller daha narin. otomatik vites olayı da ikinci el otomatik vites araba alınmaz diye bir şeyler kalmış aklımda...

(bkz: fenilanalin) ve (bkz: aspartam) içeriyor diet ürünler, bunların kanıtlanmış ve kanıtlanmamış zararları olduğu belirtiliyor yıllardır, başlıklarında bolca yazar.

fanta ve normal kolada ise bol miktarda şeker var. şekerin zararları da malum.

illa biri içilecekse belki fanta en az zararlıdır. içinde eser miktarda portakal suyu var ve kafein yok.

hepsi zararli bosverin..mis gibi yesil cay adacayi ayran meyvasuyu falan icin:)ebru salli stayla
sarap icin bi de candir:))

hangisini içmek istersen iç ya..uğraşma zararıyla-yararıyla. tadını seviyosan iç,ye,içine çek...takıl işte.

fantada e330 bulunur.

Çok malca bir şey yazayım. Gavurlar hayatları boyunca gelsin kolalı içecekler, gitsin kahveler, gelsin kızartmalar, gitsin kocaman etler şeklinde yaşıyor ve domuz gibi sağlıklılar. Saydıklarınızın birbirinden çok farklı olduğunu sanmıyorum ama bunları içmeyip diğer yönlerden sağlıksız yaşarsanız pek fark etmez.

(bkz: cafissimo)

Bir kahve makinası ve bir değirmen almalısın. Kahveyi çekilmiş almanı önermem. Daha çabuk bayatlıyor. Yapacağın kadar kavheyi hemen değirmende çekip yaparsan daha uzun süre taze kahve içmiş olursun.

starbucks'ta satılan kahveler tanecik halinde sen seçip şunu istiyorum dediginde çekip veriyorlar. evde vakumlu bir kutuda muhafaza edersen biseycik olmaz zaten çok içiyorsan hemen bitiyor.

sana tavsiyem french press olayına gir. hem makineye para vermezsin hem de french press kahveyi tüketmenin çok iyi bir yoludur, kağıt filtre vs. ile kahvenin yağlarını emmediği için kahvenin tüm aromasını alırsın, gider starbucks'tan alırsın istediğin kahveyi french press için çektirip içersin.

sıcak suyun yüksek basınç altında kahveye zerk edilmesiyle hazırlanır. ille de elektrikle çalışan bir makineye ihtiyaç duyulmaz, macchinetta da işinizi görür. kahve için tchibo hem lezzetli hem de starbucks a göre oldukça ucuz. kahveyi saklamak yerine kısa aralıklarla taze almak çok daha mantıklı. kendinden öğütücye sahip bir makine almanız da olası, ya da kapsul kullanan bir makine. tam donanımlı bir makine için 4 haneli rakamlara hazırlıklı olun. tchibo'da ucuz bir makine bulmanız da olası tabii, araştırmak lazım.

poorestofthepoor.files.wordpress.com

ocak üstü espreso aleti al ucuz bişi çok da güzel yapıyo. 100 gr kahve çektir oh mis.
kahveler arasındaki fark çekilme inceliklerine göredir. filtre daha kalındır, espreso türk kahvesi gibi incedir, türk kahvesi ise en ince çekilendir. bi de filtre kahveyi frenç presle yaparsın, diğeri buhardan geçmelidir, ya makineyle ya ocak üstüyle.

etnies vans emerica. hem önümüz kış hem de sağlam ayakkabılar 2-3 sene rahat idare ederler.

ne olursa olsun beyaz alma bu da sana tek önerimdir.

sıcak kanlı bir insanım, ayaklarım bu havalarda üşümez diyorsan Onitsuka tiger..
hem şık hem inanılmaz rahat... zira derisi ince ayaklarınız üşür

adidas rom.. hem çok rahattır hem de dayanıklıdır (4 senedir giyiyorum, dışı eskidi haliyle ama rahatlığı aynı)

fred perry ayakkabılar güzel..

new balance, onitsuka tiger, fred perry üçlüsünden birini seçersen uygun olur.

adidas gazelle.

Deriden'de şahane ayakkabılar var vallahi.

çıkmaz iki hafta açık bıraktım. ama hırsıza karşı çok geçerli bi yöntem değil onu söyleyeyim

Lambanın yandığı duy ve ekipmanın üzerinde kullanmanız gereken güç aralığı bulunur. Eğer bunu aşmışsanız günlük kullanımda bu pek fark edilmez ama uzun süreli kullanımda, kabloların kılıfları eriyip olay çıkarabilir.

tatile giderken evin tasarruflu ampullerden olan ışığını 1 ay açık bıraktık geldiğimizde hala yanıyodu bişey yok yani.

led lamba alin? (her turlu renkte mevcut)
benim evdekiler 2 yildir surekli yaniyor. daha bir sey oldugunu gormedim.

eğer hırsıza karşı önlem olarak düşünüyorsanız sürekli random renk değiştiren ve ani geçişler yapan arada kapanan (mesela akşam 5te çalışmaya başlıyor gece 12de kapanıyor) led zamazingolar var. dışarıdan bakıldığında karanlıkta tv izleniyor hissiyatı yaratıyor.

havalimanında birileriyle tanışılır, hem zaman geçer hem insan tanınır.

ya atla metroya git birkaç saat gez istanbul'da onca saat beklemenin anlamı var mı?

otomobillerle ilgileniyorsan auto show fuarı var havaalanı durağından önceki durakta şu fuar merkezlerinin olduğu yerde git fuar gez. havaalanına da yakın.

kesinlikle gidemeyecek isen o zaman kitap alınır okunur, para sorun değilse northshield'da alkol alınır.

uyu banklarda

sayet arac ile gitmiyorsaniz metro 12'ye kadar isliyor. gezin tozun. metrobus sabaha kadar isliyor ama yenibosnadan havaalanina kadar yurumek biraz got ister acikcasi (o saatler icin).
yok illa orada olacagim diyorsaniz uyumayin ne olur ne olmaz. kitap alin okuyun, oturan insanlarla muhabbet edin. sikilacaginiz kesin ama onu soyleyeyim.

yani 12ye kdr taksimde sıkıl 12 den sonra bin metroya git azıcıkta havaalanında sıkıl diyosunuz yani:) mantıklı:) hani istanbul ya hırlısı hırsızı çok ya hatun başına korkuo insan. ama taksim ve havaalanı daha güvenli gibi göründü birden(bombalara rameni)

paraya kıyılır. gece 2:30 gibi tanıdık bir taksi durağından çağrılan taksi ile havaalanına gidilir. erkenden gidipte 4-5 saat oralarda pineklenmemiş olunur.

doğru valla 40a falan gidersiniz taksimden havaalanına
1e kadar da taksimden havaalanına havaş varmış 10tl
www.havas.net

ee taksimde de olsam yine yanlız bekliyecem yine sıkılacam. istanbullu değilim ki ben öle tanıdık bildik taksi durakları falan yok. taksimde bi iki mekan biliyorum ama öle mütemadiyen gittiğim yerler değil. yoksa tabiki gece binip gitmek en mantıklısı.

taksim'de sıkılacağını düşünüyorsan otur havaalanında ne diyeyim yani, insan taksim'de sıkılır mı ya yanlız olsan ne olacak

Dizüstü bilgisayarın varsa bir iki film edin gitmeden önce, bir de kulaklık al. Otur film izle. Başka türlü geçmez. Kitap okursan yarım saat sonra horlamaya başlarsın bankın üstünde.

hangi gün?

o halde paraya kiyar 2 gibi taksi cagirip gitmek en mantiklisi. 1 saat sikilmak varken 6-7 saat sikilmak hic mantikli degil. para mi var mutluluk var.

ya taksimden yarım saatte bir havaş var, ne taksisinden bahsediyorsunuz. taksimde gezin, dolaşın, saat 3 ya da 3 buçuk havaşıyla da gidin havaalanına.

5-7 kilo fazlayı vererek olabilir

olay tamamen kiloylamı alakalıdır?

yaşın 21 olmasından dolayı sanırım rahatlıkla "olay tamamen kiloyla alakalıdır" denilebilir. şayet ileri yaşlarda deri sıkılığı genç yaşlardakinden daha gevşek olduğu için, ileriki yaşlarda kilo verilse de gıdı kalabiliyor hafif sarkık vaziyette.

kimi insanın yapısal gıdısı vardır zaten bunun farkındadır insan. onun dışında kilo verirsin gıdı gider

Sakal bırakabilirsiniz. Bazı gıdıları gizleyebiliyor.

bu konuda bir sehir efsanesi der ki, sakiz cigneyin bol bol :)
olabilir yani bilemiycem...

efenim yüz yogası diye bişey duymuştum. bir araştırın isterseniz.

gıdınıza mekik çektirin.

sakız çiğneyen biri olarak söylüyorum . hiç bir etkisi yok.
ayıca şu hedbang mi gagbang mi :) (kafa sallamaca) e vardı o belki işe yarar.

(bkz: etkili gıdı eritme yolları)

bölgesel eritme yoktur, motto bu.

yurtdışı çıkışlarında sorun olabilir.

aynen bende de var o olay. download 6.50 diyor speedtest ama youtube'a gelince kasıyor. eskiden yasak var o kadar dns değiştiriyoruz, host dosyası ile oynuyoruz diye düşünüyordum. yasak da kalktı. bilemiyorum.

edit: yeniden yasak gelmiş diyorlar. www.radikal.com.tr

1 mb sınırsız dan 8 mb e geçtim. 2 gün önce. indirirken gördüğüm 790 kb/s bende bir hareketlenme yapsa da 8 mb'ye geçtiğimden beri net biçimde video izlerken ya da internetten müzik dinlerken sorunlar yaşıyorum. suçlu 8 mb hizmeti diye sallıyorum buradan.

home.netone.com.tr

"Açıklama : Türk Telekom'dan alınan bilgiye göre, Türk Telekom'un yurtdışı linklerinde meydana gelen kesintilerden dolayı yurtdışı trafiklerinde problem yaşanmaktadır. Konuyla ilgili takibimiz sürmektedir.
"

dns ayarları veya host dosyasıyla oynadıysanız hızınız düşer elbette. youtube veya benzeri siteler için.

aradım ttneti aynı sorun bende de var genel bi problem var dediler "haa genelse ok o zaman sorun yok internetim yavaş olabilir" dedim kapadım

2 sebebi var

1. si hat değerlerin kötüyse ondan olabilir hattın 8 mb kaldıramayabilir telefon kablon bozuk olabilir.

2. si oturduğun bölgede çok fazla adsl abonesi olabilir bu durumda band sıkıntısı yaşanıyor yani bölgenin kapasitesi sınırlı ve herkes birden girince taşımıyor bu durumda yapaılacak tek şey kapasite artırımı ki buda en az 7 8 ay alır ihale falan filan. malsef herkese adsl diye interneti aşırı yavaşlattılar eski günlerde 256 kbit bile bundan hızlıydı

1- valla şoföre ayıp olmaması lazım teorik olarak. zaten para karşılığı, o adam o an senin şoförün sayılır. tabi bi arkadaşının arabasında oturulmaz arkaya çok ayıp.

3- 2 yerde "önce erkek" vardır, biri merdiven (evet göte kitlenme olayı için) diğeri de taksi. erkek biner, kayar, varsa kadının elindekileri alır. kadının hem binmesi, hem inmesi daha kolay olur.

2- önce sağ sonra sol taraftan öpülür, ezberlemez insan... bizim doğamızda var..

3- kadının önde olması lazım, fakat kapı açılacak birşey bir yerden kaldıralacak ise ani refleks ile kadının önüne geçilir.

kıçını seyretme mevzsuna gelince, nerenle düşünüyorsun kuzum sen? fikrin neyse zikrin de öyledir. kadın düşünmüyorsa öyle beynin çükünde dolaşmana gerek yok...

merdiven çıkarken arkada, inerken önde durmak adabı muaşeretteki versiyon. herhangi sendeleme anında bayanı tutmak için:) ama biizm türk erkekleri göte kitlenme olarak baktıkları için farklı anlam yükleyebilirler:)
dişi kişisiyim, birinci soru passaporala

1- teksem yanına oturuyorum. arkada gerek yok tek başına oturmaya. muhabbet falan edeceksin, yol tarif edeceksin falan sonuçta.
2- o ana bağlı. herkes ilk kendini sağa çekip öpse mesela sorun olmaz. herkesin kendi sağından yürümesiyle karşıdan gelen insanla çarpışmama olayında olduğu gibi.
3- erkekler için harbiden zor bir durum. özellikle yürüyen merdivenle yukarı doğru çıkarken bu sorun başgösteriyor. doğal olmaya çalışın. siz ne kadar tedirgin, istim üzerinde görünürseniz, herkesin gözlerinin sizin üzerinizde olduğunu düşünüp, kendinizi kötü hissedebilirsiniz.

1. Taksiciye neden ayıp olsun adamın işi o. Arka sağ koltuk en rahatı.

3. Erkek çıkarken arkada, inerken önde olur. Burada amaç kadın düşerse erkeğin onu tutabilmesidir.

1) Teksem ön koltuk, "çiftsem" arka koltuk.
2) Sağ sol.
3) Çıkarken arkada, gtü güzelse bakma fırsatı oluyor desem de değil. topuklu vs giydiklerinde düşme, tökezleme ihtimalleri artıyor. İnerken fark etmiyor ama genelde önde.

@celeron 300a, takside erkeğin önce binme olayını ilk defa duydum. ilginçmiş. geneldir inş bu. önden gittik diye trip yemeyelim de.

@sttc valla bana annem bi pazar ekinde okumuştu vaktinde, ordan kalmış aklımda.

açıkçası her iki cins için de çevremde buna dikkat eden pek görmedim ama işte o yazdıklarımı düşününe mantıklı geliyor kulağa.

1) tek bineceksem arkaya oturmak bende lüzumsuz snop bi hissiyat yaratıyor, yanına oturup onunla arkadaşmışçasına gitmek benim karakterime daha uygun.

2)ben solak olduğumdan sanırım sağlakların tersine manevra yapıyorum o yüzden çok french kiss badiresi atlattım ben önce sola yönelirim.

3) arkada durmak iyidir, hem arkadan hanımefendinin götüne bakanlar perdelenir, ayrıca olası bir düşme durumunda hanımefendinin merdivenden yuvarlanıp pekmezinin akmasının önüne geçilir.

1. tek başımaysam öne otururum. eşimle birlikteysem arkaya otururum. dört kişiysek ve bunlardan biri d eşimse yine öne otururum (kilolu olduğum için, arkadakileri sıkıştırmamak için)

2. genellikle önce sağ yanak, sonra sol yanak değdirilir. nedenini hiç düşünmedim. aynı andaki tokalaşma hadisesinden kaynaklanan anatomik yapıdan dolayı galiba.

3. iç tarafı dar, dış tarafı geniş dönen merdivenlerden değilse niye arka arkaya çıkıyoruz lan, yan yana çıksak olmuyor mu?

parmakları yalamanın zevkini öldürmek istemiyorlar.

bunu bize niye söylüyosun ki, git direk frito lay'e falan söle bence ki mantıklı da gayet.

niyesi var mı maliyet. adamın öyle bir yan ürün sunması maliyet anlamına geliyor. ama güzel fikir ben olsam bunu bir tutundurma yöntemi olarak düşünebilirdim.

o an öyle ihtiyaç oluyor ki maliyeti de eklese kimse hayır demez, sözü hesaplayan adamlara bırakıyorum

hesaplamakta falan değil olay. her ürünün karakteri vardır. alkolle çorba, arabayla benzin veriliyor mu? hayır.

ürünler birbirine ilişik biçimde satılabilir her zaman ürün ayrıştırılmaz. eğer marka bunu pazarda tutunmayı optimize eden bir yol olarak görürse koyar içine mendili acımaz.

cunku cips yedikten sonra elimizi adam gibi antibakteriyel sabun ve suyla yikayip mis gibi olmamizi istiyorlar.

süt makineleri var modern, santrifüj yöntemiyle yağı ayırıyor diye biliyorum.

ayrıca merak edip baktım şöyle eski usül yöntemler de varmış resim 8'de yağ ayrılıyormuş:

www.odekkoyu.org.tr

merhabalar,

Süt yağının sütten mekanik bir yolla ayrılmasında, santrifüj kuvveti etkisinden yararlanarak ayırma işini yapan santrifüj seperatörler kullanılır.Bu seperatörler merkezkaç kuvvetinin etkisi ile sütün yağını ayırır.


Hammaddeler.com / Gıda Departmanı

askere alımlarda belli celp dönemleri var ve önümüzdeki ilk celp dönemi aralık celbi. malesef bu döneme yetişmenizin mümkün olduğunu sanmıyorum zira bu dönem için sevk evrakları yarın dağıtılmaya başlanacak, ben de kendiminkini almaya gideceğim. bir sonraki sevk dönemi üniversite mezunu olanlar için nisan oluyor. muhtemelen bu dönemde gidersiniz.

30 ekim son başvuru tarihiydi yani kaçırmışsınız. ha içeride adamınız vs vardır ayrı.

demlenmiş çay poşetlerini çöpe atmak yerine buzluğa koyup donduruyosun. sonra da istediğin zaman dolaptan alıp gözünün altına koyuyosun. ben yapmadım sadece duyum.

kuşburnu yağı

çay poşetlerini dondurmadan göz altlarına tatbik ediyorsun, tercihen yeşil çay. ayrıca buz koyabilirsin.

babişko kopardı paşam:) aldığınız tekel bayiine götürseniz? - tabi tekel bayinden alıyorsanız -

tek bir yerden alınma değil malesef şişeler. kankamız tekel bayii var ama ayıp olur adama o kadar şişe götürsek.

Kankanız tekel bayiinden rica edin, dağıtımcıya sizden bahsetsin, dağıtımcı kamyonuyla gelsin sizin kapıdan alsın. 500 küsur şişe vermiştik böyle.

herhangi bir bakkal alır onları yahu. biz de zamanında 150-200'er götürüyorduk ki az önce saydım 114 şişe var evde boş şekilde.. koyup bir çuvala 3-4 kişi götüreceğiz en yakın bakkala.

peki benim 50 şişeden kurtulamama ne diyorsunuz ? carrefour hepsi için tek tek fiş istedi, bakkal yerim yok dedi. bilenler toplanmışken belirteyim dedim.

bakkalla konuş adedi söyle, efesin geleceği gün öncesi akşam verirsin ona da zorluk olmaz boylece. hatta karşılığında bira istersen fazladan kasa bira satacağı için istekli bile olur.
edit: @huleyn 50 şişe kolay yav bira alacağında 10-15 götür

nasıl ki bir anda içmediniz, bir anda da paraya çevirmeniz zordur.

yavaş yavaş tüketin. 50şer 50şer her gün taşısanız iki hafta olmadan halledersiniz.

eskiden direk atardım parasını almazdım ama artık şöyle yapıyorum size de tavsiyem:

bira almaya giderken 30-40 şişe ile gidin hem bira alın hem şişeleri azaltın.

beyler merak ettim şişenin tanesine kaç kuruş veriyor bakkallar?

klima ve inşaat nedir abi? Karate ve kebap salonu gibi :D

mevsim klimacılık.

pehey...

hangi şehir olduğu önemli

ConAir

Al sana Hem insaat hem klima.

xxx yapı-klima biçimli bi format olabilir. "air.... yapı klima" "cool...." gibi

hvac inşaat mühendislik ticaret malzeme turizm sanayi ltd şti

konserve barbunya pilaki
konserve patlıcan kızartma

atıştırmalık
doritos haydari (sarı paket), yoğurt, nane, kırmızı pul biberle dilersen 2 damla zeytinyağı ile sos hazırlayıp cipsleri banabilirsin bilgisayar karşısında

kadınbudu olabilir

sana tavsiyem yumurta seviyosan çılbır yap

kaynar su içine yumurtayı kır yiyeceğin kadar, çok katılaşmadan al üzerine sarımsaklı yoğurt tereyağı.. inanılmaz oluyor.

az önce saçmasapan bi yemek yaptım.. soğan sağ az domates içine (malum domates pahalı) yumurta atıp bişirip üzerine yoğurt ekleyip bol acıyla yedim.
fena değildi.. hızlı basit az malzemeli yemek :)

(bkz: misir ekmegi)

Tabii ki hayır. Akrabaların, eşin üzerinden olabilir...

Ordudan atılırsın iyi araştır bence..

subay kanunlarına tabisin ve tabi ki kuramazsın işin içindesin bize soracağına kendin rahatça bulabilirsin bunun kurallarını

olur mu asteğmenim ya. sen subaysın. kendine gel. sakın diyim.

kur hacı ne zaman kaybediyon. yerine de asistanı gönderirsin artık askere

olabilir tabi. neden olmasın ki? :)

olabilir neden olmasın kontenjan dolmuşsa nisana kaydırabilirler. tek tipten ötürü feci yığılma olduğu zaten biliniyor.

peki bu opsiyon şeklinde mi sunulur bana. yani "kardeş aralık dolmuş sen nisanda git istersen" falan şeklinde mi? yoksa "maalesef dolu aralık sizi nisanda yolluyoruz umarım hayatınızı sikertmemişizdir, sikerttikse de umrurmuzda değil" şeklinde mi?

he bir de şubeye gittiğimde sorabilir miyim dolup dolmadığını? sorabilsem bile cevap alabilir miyim? yoksa kumar mı oynayacağım?

bu zamana kadar gidemeyen bir kişi gördün mü? aralıkta şenlik var diolar, içecekleri al gel derim;)

yeni mezun musun değil misin bu da önemli bu sorunun cevabı için. Yeni mezunsan 31'ine kadar gitmek zorundasın ve tecil ettirmezsen %99.99 gidersin (hatta kesin bile olabilir). Ben de bu ara gitmeye çalışıyorum (Benim durumum biraz daha farklı), bu yüzden kontenjan söylentilerinden çok rahatsız olduğumdan takip ediyorum.
Bazı yerlerde kontenjan doluyor, yani "kontenjan doldu" denilerek geri gönderilen insanlar var. (Yerden kastım kütüğün olduğu yer)

Yeni mezun değilsen, tecil bozdurup gitmeye çalışıyorsan, erken sevk falan talep ediyorsan, kontenjan dolarsa gidemeyebilirsin. Ama yukarıdaki mesajdaki gibi bir durum varsa seni göndermek zorundalar sanırım.

yok yeni mezunum. işte 31 ine kadar gideceğim hatta 2 gün sora gidicem. ama işte şu an hala kararsızım 2 sene tecil mi yapsam yoksa bir an önce gitsem mi diye. olur da nisan a atarlarsa bayarım mümkün deil gitmem. hatta hayatım mahvolur az biraz nisana gidersem.

Ben de aynı durumdayım, nisan'a kalırsam diye ödüm kopuyor.

Bu aralar şubelerin aşırı kalabalık olduğunu da göz önünde bulundurmanı tavsiye ediyorum. Bazı yerlerde işini halletmen 2-3 gün sürebiliyor(muş).

Arkadaşlar;
Yarın erken kalkın, ilgili evraklarınız da yanınızda bulunsun (4 vesikalık, nüfus cüzdanı, 4 nüfus cüzdanı fotokopisi, 2 ehliyet fotokopisi, diploma aslı ve 2-3 normal -aslı gibidir olmasına gerek yok- fotokopisi -diploma yoksa çıkış belgesi de olur-), girin sıraya, işlem sırası size gelince oradaki memur/memureye söyleyin. Ben askere gitmek istiyorum; ama bu celpte gitmek istiyorum, Şubat-Nisan'da gidemem ailevi sebeplerle, olmadı tecil kullanmak istiyorum, kontejan durumu nedir deyin. Orada kimse kimseyi askere gönderme derdinde değil. Size çok güzel yardımcı olurlar. Tek dikkat etmeniz gereken, elinizden geldiğince erken gidin. Her işi mümkün olan en kısa sürede bitirin. Ya, bir saat kaldı, kapanır şimdi, onu da yarın yapayım demeyin, şansınızı deneyin.
Burada bizim yapacağımız her yorum yalan olur. Bu işi onlardan daha iyi kimse bilemez.

şimdi başvursan zaten aralıkta almazlar ki seni,
nisan da gidecen her türlü :)
ayrıca güzel olan da nisan ayı gitmek.
çünkü tatbikat görmessin.tatbikat %100 olarak aralık ayında giden askerler görür.
ben nisan ayında gitmiştim.inanılmaz rahat.ama bizden önce gelenler ağlıyordu resmen.acıdım çocuklara:)

dvd sürücüsü de arızalı olabilir. başka bilgisayarda ya da dvd playerda deneyin.

@efruz çeşitli bilgisayarlarda denendi ne yazık ki sonuç aynı

ortam bozulmuşa benziyor. pratik olarak nero türü bir programla kalıp olarak harddiske yazdırmayı deneyin. byte byte okumaya çalıştığı için kurtarabiliyor. çünkü windowsta bir kaç mb takılınca hemen hata uyarısı veriyor.

ve internette dvd recovery olarak aratıp ordaki programları deneyebilirsin

www.hketech.com

@nargile programı denedim ama silinen dosyaları getiren bir program, bozuk dosyayı recover etmiyor.

@efruz çok arandım ama yarayan program çıkmadı neyse kısmet değilmiş

arabaya bakışın nedir? keyif vermesi mi yoksa ikinci elde kolay satmak, bakım maliyetleri vs. mi önemli?

Dusunursen 17ye benim golf 4'u veriyim..

tabii ki keyif vermesi önemli.. bakım ve maliyette önemli değil diyemem ama 2. planda..

kreider in golf ü nasıl bilmiyorum ama golf 4 olabilir evet.

ama, honda civic 1,4 ya da 1,6 lara bak. model de 2000 falan olsun. tüplü. eurolara bakma. diğerlerine bak. gayet geniş ve sorunsuz arabalar.

o paraya 2000 model ustu araba al. misal ekonomi istiyorsan dizel bir clio ya da biraz zorlayip (2000tl kadar daha), arastirip megane II alabilirsin. surus keyfi istiyorsan kesinlikle focus almalisin.

ya 2000 üstü almak istiyorum aslında ama bütçe o kadar.. daha zorlayamıyorum.. seat ibiza'lara falan baktım onlarda fena durmuyor.. ama golf 4 lere bakmamıştım.. bir bakayım şekline şemaline.. peu 307 tavsiye etmiyosunuz sanırım!?

ford fiesta ya da opel corsa bak derim

kullanım maliyetleri düşük ve akmaz kokmaz bi araç istiyorsan tavsiyem ford fiesta tdci olur. yeterli bir araç.

çok kritik bir sınırda kalmışsın yani bir iki milyar üste çıksan modeller değişiyor bir anda, ne bileyim focus'a atlarsın örneğin.

benim elimde 17 tl olsaydı düzgün kullanılmış bir eski model bir 156 alırdım, tercih meselesi

peugeot kaliteli degil, sagı solu dökülüyo diyorlar ya.. genel olarak öyle bir intiba var biz alırken herkes öyle demişti, 206 için kesinlikle dogru, ama 307 için öyle mi bilmiyorum!

evet çok olumsuz yorumlar var peu. 307 hakkında.. vazgeçtim sayılır.. çok gıcık bişey bu araba araştırmak.. kararsız kaldım..

astra classic

guerilla marketing en basit anlamda genel geçer tutundurma silahlarını kullanmadan, "gerilla taktiği" ile tutundurmayı, bilinirliği, satışları vs. arttırmaktır. pek çok gerilla metodu olabilir.

ambians kelime anlamından da gidilebileceği gibi tüketicinin genel çevresini kullanarak tutundurma yapmaktır. guerilla'nın silahlarından biri olabilir. guerilla daha genel bir tabirdir. açıkçası marketing y.lisanslarında çok çok az değiniliyor bunlara, belki etkin bir şekilde kullanan pazarlamacılar daha iyi açıklar

biraz daha açayım, ambient marketing şöyledir, mesela bir binayı brandalarla kaplayıp kola kutusuna çevirirsin, bu ambient marketing olur. ha bu bir guerilla yöntemi midir dersen, kısmen evet.

Sanırım gerilla olup ambeint olmayan bişey örenk verebilirseniz daha iyi anlayabileceğim.

gerillanın onemli bi ozelliğide genelde düşük maliyetli olması ve insanları beklemedikleri anda vurması, şaşırtıcı olmasıdır. gerillaya bi ornek; unicef japonyada yerlere mayın seklinde, ayakkkabıya yapısan stickerlar atıyor, millet bunların farkına varmadan basıp geçiyor. eve varıp, ayakkabıyı cıkarırken o stickerı farkediyolar ve uzerindeki "afrikada olsaydınız şuan bu bir gercek mayın olacaktı ve siz muhtemelen olmuş olacaktınız. mayınların temizlenmesi için baaş numaramız falan filan" yazısını okuyolar.

sınırı çizmek biraz zor ve kafa karıştırıcı olabilir. hatta çoğu zaman birbirinin yerine de kullanılıyor bu iki kavram.

ambient, reklamlarını geleneksel mecralar dışında kalan mecraları kullanmak yoluyla yaparken (örneğin kibrit kutusu üstü, mağaza poşetleri, süpermarket arabasının tutacağı vs)
guerilla'yı ambient'tan ayıran en büyük fark, sürpriz öğresinin olmasıdır. seni beklemediğin bir yerde ve beklemediğin bir anda yakalar.

ambient aynı anda daha fazla insana ulaşabilirken, guerilla kişilere ya da küçük gruplara özeldir.

ambient genelde tek taraflı konuşurken, guerilla'da bir interaksiyon-etkileşim söz konusudur.

ambient, gökyüzünde zeplin dolaştırıp en süper X bizde der mesela. guerilla'ysa senin o x'e en çok ihtiyacın olabilecek yeri beller. sen tam oraya geldiğinde tataaaa! şimdi bi x'in olaydı süper olmaz mıydı der. gibi.

buradan konuyla ilgili yazılmış başarılı bir tez'i okuyabilirsiniz.
www.google.com.tr

elidor dene normal saçlar için olanından. çok yaşlandırırsa yağlı saçlar için olanına geç.
şampuan almanın püf noktası sade olanlarını seçmek. yani saç kremiyle karışık ikisi bir arada almicaksın salt şampuan.
ikisi bir aradalar hem kaşındırıyo hem yağlandırıyo hem döküyo filan
saç kremi illa kullanmak istiyosan sadece ve sadece uçlarına sür, 30 saniye bekletip durula (gliss saç kremi konusunda iyi) saç derine krem değmemesine dikkat et

adam gibi bi şampuan kullanmak istiyorsan sana kullandığımı önereyim:
(bkz: revita)

tr.strawberrynet.com dan bulabilirsin.

Bioxcin denemelisiniz..Saçları epey dökülen abimde de babamda da çözüm olmuştur kendileri..

biomeen kullaniyorum ben.

hiç bir şey saç dökülmesine çözüm olmuyor ancak yavaşlatmasını ve saçlarının daha da sağlıklı olmasını istiyorsan bioxin denemeni tavsiye edebilrim. herkeste aynı derecede etki yapmıyor ama ben kullanıyorum piyasadaki bütün şampuanlardan daha etkili.

Sorum yanlış anlaşılmış sanırım. Saçımın çılgınlar gibi döküldüğü yok. Sadece gliss kullanmaya başladığımdan beri cansız, bir garip gözüküyor saçım gözüme. Dökülmesi de, atıyorum günde 10 tel daha fazladır Gliss'e başladığımdan beri. Normal düzene sokacak, ne fazlaca kabartacak, ne de kafama yapıştıracak bir şampuan arıyorum. Dediğim gibi, saçım uzun (40-45 cm kadar), dökülme problemi de olmadı şimdiye kadar.

olsun, yine de profesyonel bir şampuan kullansan daha iyi. gerekli aminoasitleri, maddeleri sağlayan iyi bir şampuan al

Maliyeti düşük bir çözüm istiyorsan Clear'ın erkek serisinden kendi saçına uygun olanını al, içine de çam terebentin koy kutuda yazan ölçüde. ben içinde "bio" geçen hiçbir şampuandan bu kadar net sonuç almadım şu ana dek. dökülme azaldı, kepek yok, yağlanma yok.

Elseve'in ballı olanı dediğin arı sütlüyse inanılmaz yağlandırıyor çevremdeki tüm deneyenler aynı şeyden şikayetçi, onu hiç önermem. Kerastase öneririm.

Organicuma vereceğin paraya yazık, elseve kullanıp memnun kaldıysan elseve'in başka bir çeşidini dene.10 telcik dökülme için bioxine falan bulaşma. Dove olabilir, ya da belki de krem kullanman gerekiyordur saçların uzun olduğundan.

sakallarin sik ve kalinsa, makinelere hic girme derim.. gilette fusion dan sasma.. zaten haftada uc defa tiras oluyormussun.. philips ya da braun hic farketmez, onlar her gun dahi tras olsa seyrek ve ince sakalli insanlar icin..

kendimden biliyorum, bir heves aldigim braun series 5 oylece duruyor gilette fusion in yaninda.. tamam keyifli, bir havasi var falan ama, ne yazik ki bir ise yaramiyor.. sinek kaydiyi asla beceremiyor ve ozellikle boyun bolgesindeki sakallarin altindan kalkamiyor..

aman traş makinasına bulaşma lanet olsun aldığım güne.

ne dertliymiş millet yaw tırstım valla

tıraş makinesi kullanan jilet, jilet kullanan makineye karşıdır, bir dene derim sana, çok büyük kolaylık çünkü. türkiye daha çok "ıslak traş" seven bi toplum ama teknolojiyi neden kullanmayasın ki?

iki makine ekolü var genel olarak. philips'in 3 başı döner sistemi ve braun'un elek sistemi. ben philips seviyorum önerebilirim.

benim makinelere, teknolojilerine ve kullanim rahatligina dedigim bir sey yok.. gercekten rahat olduklarina ben de inaniyorum, 2-3 dakikada kupkuru tras olup, cillop gibi cikmak, hatta bir de makinenin yikamak icin dock u varsa ne ala.. yalniz dedigim gibi teknoloji de fonksiyonelligini kisiden kisiye degistiren bir sey.. yani makineye kotu degil tabii ki, ama dedigim gibi sakalin gur ve kalinsa, sana yaramaz diyorum, gercekten.. henuz bize bir care bulamadi braun veya philips.. :)

20 vereyim

30 veririm.

getir beraber içelim doktor. satıp napıcan? :)

veririm ne demek? piyasa fiyatı yok mu bunun.

bi de şu var.
johnnie walker
red label
75cl.

Piyasa fiyatı talabe göre belirlendiğinen burda satmak istiyosan şimdilik alıcağın en yüksek para 30 lira gibi gözküyo.

yahu amaç satmak değil. değerini bileyim yeter. ben pek anlamam bu işlerden.

ve iyi mi bu iki şişe?

jack'e 35, johnnie'ye 28 veririm

amaç değerini öğrenmekse google a isim ve fiyat yazman yeterliydi doktor bence satmak istiyorsun yeme bizi

Satma amacın yoksada değeri senin aldiğin fayda oranında değişir.İç bakalım bu akşam sabah kalkıncada ne kadar fayda sağladığını yazarsın bizde öğreniriz.

www.ickimgelsin.com

anlamadığım şey, bu sitede 70liğe 52lira demiş. burda 28lira veriliyor.
yani gogıldan bakınca kafam karıştı.

bi de bu şişeler baya eski. 10-15 yıldır duruyor evde.

36 veririm yoldaş

yok hacı vazgeçtim. dediğim gibi ben bu konularda acemiyim. cevher buldum sanmıştım. eşsiz bir şey olsa ve çok pahalı olsa satardım. sıradan viskiymiş bunlar.

bencede para etmez bedava ver

ikisine 60 lira veririm. valla. ist avrupa yakasındayım.

geç kalmadınız bu ayın sonuna kadar işlemlerinizi başlatabilirsiniz.

25 ekime kadar şubelerden, 30 ekime kadar ankara asal elden.