benzer bir durumda kalmıştım, paşa paşa gidip yerinden canım muhtarımdan almıştım.

muhtarlığı arayıp bir şansınızı deneyin bir ihtimal işte belki olur.

il nüfus müdürlüğünde veriyorlar, bizzat almışlığım var.

evet. ben bizzat kendim aldım. ama ankara'daki ikametgahı verirler. oraya kayıt ederler sizi.

nufus mudurlugune git oradan mutlaka alirsin

ayfon 2g

nokia 5800 xpress music. biri yazıcaktı illa =)

dokunmatikten vazgeçerseniz nokia e63

5530 da var.

samsung star hakkında ne düşünüyorsunuz?

(bkz: samsung monte)
dokunmatik ekranı oldukca basarılı.

(bkz: samsung s5233w) iyidir.

www.hepsiburada.com

benim kullandıklarım.

matah
esame
müteessir
namütenahi

ilk aklıma gelenler:

töhmet
sinameki
bizatihi

kuvvetle muhtemel

binaenaleyh

velhasılı kelam

filhakika = filvaki

bilcümle

mamafih

ezcümle

ayrıca ağza oturması ve güçlü kelimeler olmasından dolayı;

korkunç çelişki
ilgi cezbetmek

deyim olarak;

mal bulmuş mağribi gibi

atasözü olarak;

merdi kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler

kelime olarak,

mütevellit
yegâne
alelade
naif
nüksetmek
cansiparane
temaşa

gunluk hayatimdaki lugatime gore aklima gelenler:

halet-i ruhiye
bilmukabele
mutabik
tesir
hissiyat
nazar - ( ornek cule: nazarimda cok hakikatli birisidir)
hakikat ve hakikatli

(bkz: sadece roman çevirilerinde yaşayan sözcükler)

müşteki
bilhassa
bilakis
hissikablelvuku
nümayiş
laedri
mutantan
mütekabiliyet

rölyef, krizantem.


fonetiğini en çok sevdiğim iki kelime.

bi' de denivın beyli var da o mevzu bahis dışı.

ivedi
mamafih
herifçioğlu
tesir
tasarruf
mütabık
nüktedan

fantastik değil efendim bunlar Arapça Farsça sözcükler. Ferid Devellioğlu sözlük alıp içinden seçip beğenin kullanın.
kullanmak gerekli midir bilemeyeceğim.

nev'i şahsına münhasır

"hezâr gıbta o devr-i kadîm efendisine / ne kendi kimseye benzer ne kimse kendisine" buyurulduğu gibi kendinden başka kimseye benzemeyen kişiler için istimal edilen bir tabirdir efendim.

bazi kaliplari kullana kullana alisirsiniz

benim kullandiklarim

1- "en son kac olur nakit"

2- bu son fiyat degil heralde

3- y kadar veriyim? (burada y, x'in dediginin en az yuzde 20 azi)


dinci kesim icin "biraz indirim sünnettir" gibi bisey de kullanilabilir, etkilidir.

hayatta soylenen fiyattan almam biseyi. zaten indirimli halinden bile kazaniyolar.

--

bunun disinda, fiyati ilk duydugunuz anda bi kere cat diye yapistiracaksiniz "ooouuvv cokmus" lafini. ama hic beklemeden. dusundugunuz fiyattan ucuz bile gelse, ilk anda bunu bi yapacaksiniz ki, fiyat arastirmasi yapmis falan gibi gorunun, ya da piyasayi biliyor gibi.

onun disinda "gecen hafta surda su kadardi" gibi beyaz yalanlarla da gelebilirsiniz.

"ayagimiz alissin"
ve
"bak zaten bu hafta/onumuzdeki hafta sundan da alcaz, daha bitmedi senle alisverisimiz"
"bak arkadaslarimi da buraya yonlendiricem"

de etkili laflardir.

ek not: haa kimileri tok saticidir, kurus inmez, suratiniza da bakmaz. ben de kil olur bayilsam bile o ürüne, almam hayatta.

sen zenginsin belli yakısmaz sana. onun ıcın kısıtlı butce olması gerek.

@bryan :)

Hocam direkt şu kadarım var bu kadar olursa alırım yoksa almam diyeceksin. bu blöf işe yarar genelde ama adam kabul etmediğinde almamasını bileceksin.

öğrenciye ne kadar olur diyosun. kendini acındırıyor da acındırıyorsun daha mutfak alışverişi yapıcam, derslerime yardımcı olsun diye kitap alıcam vs vs gibi.

babamın bir lafı vardır, şimdiye kadar yaptığım pazarlıklarla en az bir daire parası kurtarmışımdır diye. tabii bu pazarlıklar pazardan aldığımız domateslerle daire etmez...
ben de böyle bir okulda yetiştim.
çünkü memlekette hemen hiç bir ürün kendi rayici ile satılmaz. pazarlık bu durumda haktır. yani önce bunu kendine hak olarak göreceksin.
hocam bi kere pazarlık yapmanın en baş koşulu kendine güvenir görüneceksin. bir miktar sempatik olacaksın. güzel ısrar edeceksin.
satın almaya karar verdiğin ürüne ayılıp bayılsan bile bu ürünü almayı kafasına koymuş insan profilini kesinlikle çizmeyeceksin. o zaman almaya hevesli adam olursun karşındaki satmaya hevesli olan değil kekliği cebe attık satıcısı olur.
bazı klişe laflar heryerde geçmez. 5 liralık ürünü 3 liraya şurda satıyorlar klasik blöf lafının cevabı sen bana 3e ver ben 10 tane alayım klasik blöf cevabıdır her yerde işlemez. almazsan bak çıkıyorum gibi klasik tavırlarının karşılığı e hadi o zaman sana iyi günler olursa o kapıdan geri dönmek de tahmin edersin güzel durmuyor.
benim standart üslubum genelde fazla uzun uzun pazarlık yapıp uzatmam, direkt olarak şuna ver hemen alayım derim. karşıdan gelecek cevap orada pazarlığın yönünü belirler. adam fiyatta kafadan düşüyorsa verdiğin rakamda ısrar edersin. o bir rakam söyler, sen bi tane söylersin. bu sidik yarışındaki son rakam aldığın pazarlıklı rakamdır.
bazıları kuruş düşmez, onlara e sen bilirsin diye hafiften geri dönme taktiği yapabilirsin. eğer adam bi dakka filan derse pazarlık kapın hala açıktır. eğer o da net ise, verdiğin rakamın biraz daha üzerinde ikinci bir rakam daha söylersin. yine nuh diyor peygamber demiyorsa bu adam pazarlığa açık değildir. ama ben yine yılmam, şu kadar param var ver o zaman bu paraya benim işim görülsün sen de para kazan derim.
en pazarlık yapılamayacak adam huysuz satıcılardır. bazı tipler, sırf uyuzluğuna bile malında indirim yapmayabilir. ben eğer bu adamın malı bulunmaz hint kumaşı değilse lafımı eder çıkar giderim.
eğer satıcı uyuz değilse, sempatik pazarlık her zaman iş görür. biraz esnaf tabiyatlı görüneceksin. somurtarak pazarlık sevmem. kendine güvenen arada kontaktı düzgün kuran güzelce de ısrar eden biri her zaman indirimini alır.
tabii bir de şu var, bir pantalonla, bir araba alırken yapılacak pazarlık arasında ciddi farklar vardır. ürün maliyeti büyüdükçe ısrar katsayını artıracaksın. sonuçta pazarıkta alacağın indirim skoru karşılıklı ısrarcılıkla doğru orantılıdır.
bir de alacağın ürünü girdiğin ilk yerden almadan önce malın değerini ya bileceksin ya da başka yerlerden de alacaksın.
en düşüğünü bulsan bile pazarlık hala hakkındır.
pazarlık yaptıkça stiller oluşturursun. kendine göre laflar icat edersin. ben ticaret olayında satıcı deneyimleri de yaşadım. bir oyun gibidir pazarlık pek de keyif verir insana.
bu böyle 3 paragrafla anlatılacak şey değil tabii.
en güzeli pratik pratik ve pratiktir hojam.

şu mühim tabii, adam bir mal satıyor ve onu zarar ettirerek satınalmak değil belli bir avantajla satınalmaktır maksat.
yoksa mazallah kimsenin cebinde gözümüz olmamalı...

yaşasın ibneliberalekonomitosu...

1: öğrenciyiz abi.
2: ya zaten cebimde o kadar yok.

ikincisi daha çok işe yarıyor gibi.

@la traviata:memleket kayseri galiba:)

azizim pazarlık bende yapamıyorum ama genelde kazıklanmam.. yani bi malı almadan önce bi kaç yere sor.. gidip ilk bulduğun yerden alma..
ben en kolayı netten alıyorum çoğu şeyi..
ne kazık var ne bişey..
en güzeli de alternatifin bol..
ne alacağına bağlı olarakta netten fiyat araştırması yap..

yok ben ev alıcam araba alıcam diyosan o işin de usulünü bilen adamlarla bu işi yapıcaksın..

bir de pazarlık gidip colins'te levista yapılmıyor ki. bizim neslin sorunu bu. ben de kendimi pazarlık yapamam sanıyordum eve kapı lazım oldu bir baktım adamla valla 170 liram yok yok 170ten aşağısı kurtarmaz muhabbetleri içinde buldum. iş dünyasındaki pazarlık ama tamamen farklı. bir yerden para kırıyorsan başka bişeyler vermen gerekiyor genelde.

(git: 145494)

aynı olayı başka bir üniversitede ben yaptım. biz seni tanıyoruz gibi bir sevimlilik içinde olmuyorlar. hatta ben aynı universitenin ıkıncı öğretımınden birinci öğretmıne kayıt yaptırdım. tum birinci sınıf derslerim muaf olarak gözüktü, tek bir dersten kalmıştım onunda muafiyet sınavına girdim, bb aldım o dersten ortalamam sırf o ders sayesinde 3.00 oldu. aa olaydı 4 olacak idi. neyse fazla uzattım sanırım ama şunu da söyliyeyim: kayıt sildirme işlemi sıkıntılı değil de yenı kayıttan sonraki belirsizlikler fena can sıkıyor. mesela ben tum bir seneyi üstten aldım. geçiş yapmasam yarım dönem ders alamayacaktım.

kayıt sildirme kolay ya gidip kütüphaneden borcunuz olmadığına dair bir kağıt alıyorsunuz sonra da medicodan kaydınızı sildirip bunları öğrenci işlerine veriyorsunuz tadaa! ayrıntılı bilgi için yine gidip öğrenci işlerine uğramanız sizin faydanıza olur

prof'un iki sene geçerliliği var hesabını siz yapın

transkript alırsınız sonra dilekçeyle dersleri saydırmayı istersiniz öğrenci işlerinden muhtemelen cc üstünü kesin sayarlar da altını bilemeyeceğim odtü bu sağı solu belli olmaz

odtü için
kayıt sildirmiyorsun direkt kaydolacaksın
hazırlıgı okumuyorsun
cc ve üzeri dersleri saydırabilirsin ama iktisadi bilimler dd leri de sayıyordu
deneyim : buyrun benim :)

kayit sildirip yeniden kayit yaptirmana gerek yok.
prof 2 yil gecerli.
ama ben olsam ogrenci islerini arar onlara sorardim, kesin.

geçen yıl yaptım aynısını.

1)kayıt sildirmene gerek yok. kayıt tarihinde gidiyorsun, yeni dosyanı veriyorsun yeni dosyanla eskisini birleştiriyorlar.

2)sınava girmene gerek yok. hatta kayıt için gittiğinde ingilizce yeterlilik sınavı harcı mı ne öyle bir şey var onu da yatırma sakın boşu boşuna.

3)ben bölüm sekreterliğine transkriptimle birlikte dilekçe verdim. cc ve üzeri dersleri geçti diye saydılar. oibs'de gözükmüyor geçtiğim dersler. ortalamam da sıfırlandı haliyle. bir de ben bu işi ders kaydı sırasında yaptığım için add-droplara dahi yetişmedi. geç kayıtla uğraşmak zorunda kaldım. erkenden yapabiliyorsan daha iyi olur.

ekstradan şunu söyleyeyim eğer kyk'dan kredi alıyorsan dersler başladığında üzerinde 'lys ile şu şu bölüme geçiş yapmıştır' yazan (bu önemli) öğrenci belgeni alıp kyk'ya gidiyorsun ve nakil yaptırıyorsun ondan sonra harç kredinin iadesi için başvurabiliyorsun.

not: geçtiğin kredili her beş ders için bir dönem atlatıyorlar.

sancılı olmaz; aynı olayı bilkentte yaşadım ve evet o sevimliliği yaptılar, zaten dosyan öğrenci işlerinde oluyor. öğrenci kaydın, numaran, mail adresin vs. hepsi aynı kalıyor. hatta devam eden öğrenci olduğum için hazırlık sınavından da muaf oldum. bu arada öğrenci işlerine dilekçe verip C ve üstündeki derslerden muaf sayılabiliyorsun ve sene sonunda not olarak görünüyorlar [sadece geçti kaldı değil yani]. kaydını sildirmeden öğrenci işleriyle bir konuşmanı tavsiye ederim.

prof iki yıl gecerli degil. kac sene gecmis olursa olsun profun üzerinden okula ara vermeden degistirirsen hazırlık okumuyorsun.

psikiyatriste gitsin, belki konsantrasyon icin verilen ilaçlar da faydalı olabilir. bir bilenin vermesi şart, eş dost tavsiyesiyle ilaç alınmaz.

ufak dozlu beta blokörler var, pindolol filan. bir sor doktoruna, sınavdan önce alsın eli titremez.

sadece torpille alıyorlar de sen çok iyi resim çizsen de kazanamayacksın de. gerçekler bunlar ama onu motive eder bu.

bence brazzers00 çok haklı gibi. ilaçla değil de bir iki zekice sözle sakinletseniz onu pek daha iyi olur gibime geliyor.

brazzers in dediği yöntemlerin belki de hepsini denedim... O kadar karamsar ki sanırım şuan depresyonda ilk sınavdan başarısız oldu. Kendini sıkmasa ve rahat olmayı cidden becerebilse başarılı olabileceğine inanıyorum ama ilaçsız olmayacak gibi.. Onu doktora gitmeye ikna edebilir miyim bilmiyorum çünkü çalışmak için çok az zamanı kaldı. Ben gidip sorsam diye düşünüyorum bi doktora ama hiç anlamam hastahane işlemlerinden falan hem ne dicem başkası adına doktora gidilir mi :( bir eczaneye sorabilirim ama kullandıgınız yöntemler varsa bi daha fazla tavsiye işime yarayabilir. Bu arada bu söylediginiz ilaçları zraştırıcam çok teşekkürler fikir verenlere...

insan ister istemez sıkılıyor bende yetenek sınav öncesi kasılmıştım epey fakat kendi kendisini bi şekilde rahatlatması lazım. sakinleştiricilere başvurmayın derim. bir arkadaşımın bomboş kağıt verip çıktığını bilirim. eğer zayıf bir bünyeye sahipse iyice elden ayaktan düşüp eskizini bile çizemeden vermesin kağıdı. yazık olur. ucunda ölüm olmıyıcağını ve her zaman destek olucağınızı bilmesi yeterlidir bence. kolay gelsin şimdiden

ben de diyorim ki ayvalık.

çok kişiye uymaz ancak kafa dinlemelik yer denince aklıma gelen ilk yer datça nın o burnunun ucu (gabaklar köyü)

fiyat hatırlamıyorum ancak şunu söyleyeyim, hiç hiç hiç birşey yok :D
zeytin ağaçları arasında apart bungalov kirayıp oturuyorsunuz, isterseniz restoranını kullanın isterseniz içerde yapın makarnanızı yiyin :D
gece gökyüzü, ışık kirliliği olmadığından, yıldız dolu. deniz hemen dibinizde bomboş ve tertemiz.
ama başka birşey yok :D
müzik, kitap, yemek, deniz ve uyku

bunun yanında, kendi tecrübem şöyleydi, arabayla çıktık yola istanbul' dan, tekirdağ üzerinden çanakkale (güzel bir yoldur) orada şehitlikleri gezdik sonra ayvacık-asos donra dikili çeşme kuşadası marmaris sonrada dönüş. 1 er yada 2 şer gece kaldık ama önceden tüm rezervasyonlar yapılmıştı. çok eğlenceli ve çok güzel geçmişti fakat en az 10-12 güne ihtiyacınız var.
gabaklar' a karar kılarsanız mesaj atın lütfen.

yazılım diyorsan C# .

notlar çok önemli. yazısı güzel olan insanlarla samimi ol.

sndnzr +1

fotokopici kankan olsun

bilgisayarı sevin.
oyun oynayın falan onla :P

ust siniflari eve yemege davet et... ne bileyim yolda gorunce yuzlerine gul git tokalas... op lan dudaklarindan

"Format atsana!", "MSN şifresi kırabiliyo musun?" "Abi sen şimdi kendi evinde bilgisayar mı yapıyosun?" diye soranlar olacak, sabırlı ol, onları sev.

1 sene uzat tadini cikar ogrenciligin.
mimarlik, sbp ve kimyadan arkadas bul, en fazla kiz bu bolumlerdedir. yoksa erkek erkege king falan atarsin okul hayatin boyunca.
kinge okeye dorduncu olma, kendine 3 saglam arkadas bul, kinge okeye dorduncu aramak zorunda kalma.
kitap falan alma ama aliyormus gibi evden parasini al.
yurdu falan siktiret direk eve cik.
limitsiz internet al, basindan kalkma, the wire'i izle.

benden bu kadar.

yurt olması zorunlu mu?

kampüsün tam karşı kaldırımında siteler var. oturanların yarısı ytü öğrencileri. kiraları 600+ yanına arkadaş bulursan paylaşırsınız. özel yurtların fiyatı da aynı zaten.

kampusun icindeki 2 hafta once acilan devlet yurdu var, ozel yurtlardan daha iyi diyorlardi. orayi deneyebilirsin.

illa kampüse yakın diye kasma.metrobüs ve metro kombinasyonu ile zincirlikuyu,mecidiyeköy,şişli,beşiktaş'ta bile oturarak rahat rahat gidersin kampüsüne.ne gerek var kampüste daralmaya.

@skplgl, o yurtlardan isim verebileceğin var mı acaba? şuna git ya da şuna bi bakın diyebileceğin?

@hia, yurt olması zorunlu değil; fakat kimseyi tanımadan etmeden direk eve çıkıp bunalmak da istemiyorum. hem çıkalım desem çıkacak tanıdığım da yok.

6300 bence çok iyi.

ses kaydı özelliği var mı? onun bi ileri modeli 6303 hakkında bilginiz var mı?

olması lazım ama emin değilim. üstü hakkında bi' bilgim yok ama aynıdır muhtemelen ikisi. sen gene de araştır tabi. hayırlısı olsun.

6303 çok daha iyi ve ses kaydı da yapıyor. önceden 6300 kullanıyordum şimdi 6303 ü kullanıyorum. çok düşünmene gerek yok bence.

se w715
tek geçerim.

50 lira daha ver e63 al.

nokia 2730
ses kayıt
opera mini ile mükemmel hızda internet deneyimi
kamera 2.0 mp
bluetooth
radyo
müzik çalar
video çek-oynat

karmarulez'un dedigi gibi 50 daha ver e63 al.

buradan da istediin özellikleri doldur sana bulsun

www.ceptown.com

bu e63 ün tuşları farklı, kullanımı nasıl?

@sâkit. çok kolay 2 günde alıştım ben hayvani parmaklarım olmasına rağmen.ipod touch klavyesinden sonra çok iyi geldi feedback olunca. şimdi nerdeyse bilgisayardaki hızıma yaklaştım telefondan yazarken.

ortak ve mutlak bir düşünceye ulaşmak düşününen adamın tıkandığı noktadır. çok okursan tıkanmazsın.(bence)

@sndnzr, katilmiyorum sana. Tabiki de eger mutlak bir dogru varsa buna okunarak ulasilmalidir. Bilim bu cikarimi destekliyor bence. Yeterli iterasyon, orneklem sayisiyla ve bu iterasyonu uygularken kullanilan bir filtre, fitness fonksiyonu - bu insanlarda olmasini umdugumuz akil, vicdan gibi ortak bir kavramdir bu durumda, iterasyonun ise 5000 yildir birikmis, yazili eserler ornekleminin uzerinde yapildigini varsayalim - bilimde hedefe ulasiliyor. Uygun ortam ve araclar var. 5000 yil da bayagi uzun bir suredir. Kisaca, kitaplari akil ve vicdan ya da baska bir kavram sucgecinden geciren insanlarin ortak bulgusu nedir ? Bu noktaya ulasmak icin surekli kitap okumak cok sacma geliyor bana. Bizden oncekiler bulmus iste soyleyin de biz de ogrenelim :)

farklı fikirlerden (edebiyat dışı okumalar) veya farklı dünyalardan (edebi okumalar) haberdar oluyoruz.

okuduğumuz fikirler bize yeni düşünceler için esin verebiliyor. hele ki sosyal bilimlerde mutlak doğrudan söz etmek herhalde imkansız sayılır. asgari müşterekler olabilir belki.

okuduğumuz dünyalar, kendi kısıtlı dünyamızın dışına çıkmamızı sağlıyor.

ortak bi fikir olarak, kız alırsan mugladan al hacım.

yüksek kalori alıyorlar, spor yapmayınca, aynı beslenme şekli devam edince, kilo almak kaçınılmaz. ehh bir de genç yaşta emekli olup, kadınlı-alkollü alemlere ister istemez girince, göbek salınıyor olsa gerek. kısa sürede şişebiliyorlar. ronaldo'nun göbekli fotoğrafları google'da dolaşıyor zaten. ama en son hali bildiğimiz kadarıyla dünya kupasında fitti. olabiliyor demek ki, kısa sürede. www.google.com.tr

ronaldo efendimizin sakatlık sonrası kullandığı ilaçlardan dolayı kilo aldığını okumuştum bir yerlerde. adriano'yu söylememişsin ama o da öyle g.t göbek, onun ki içmekten sanırım.

hangi dalda mühendis olacağına göre değişir, mesela bilgisayar mühendisi olacaksan bir tane fizik dersi oluyor ilk sene, gerçi elektronik, elektroteknik vs. de var ama,

bu soru çok genel olmuş, fiziğin tamamından mı hazzetmiyorsun? yani lise fizik dediğimiz sonuçta elektrik mekanik filan diye ayrılıyor. ayrıca hangi mühendislikleri istiyorsun?

tamamından değil ya. sevdiğim konular da vardı lisede ama özel bir ilgim yok öyle. çok salakça gelirdi o eğik düzlemin, makaranın bilmem nesini hesaplamak.. işe yarar bi amacımız yoktu belki ondandır

matematiği çok severim de dersler fizik ağırlıklı gibi hep programlarda. statik, mukavemet, akışkanlar mekaniği, termodinamik vs. bunlar fizik değil mi tamamen?

bu saydıklarım çevre mühendisliğinde bile var yahu :S

bir muhendis olarak soylıyebılırım ki, turkiyedeki muhendislik egitimi matematıkten ziyade fızık uzerıne kuruludur. onun için pek tavsiye etmem millet 2-3 saat calışmak zorunda kalırken bır derse sen gunlerke kasıp anlamaya bılırsın. ezberlede bir yere kadar gidebilirsin ancak analitik duşunmedıkten sonra meslekte iyi bir yere gelmen zor olur.
diyecegim boşver. ileride pişman olucagın işler yerıne daha genış dusunup uzak dur fizikten.

eğik düzlem ve makaralar hakkında söylediklerinden sonra makine inşaat gibi bölümlerden uzak dur derim. mühendislik bölümlerinin çoğunda verilen temel dersler vardır, onların içinde de mutlaka fizik olacaktır. eğer mekanik ile sorununuz varsa elektrik, elektronik, bilgisayar bölümlerini düşünün.

Lisedeki nefret (ve onu doğuran bilgisizlik) genelde hocalardan kaynaklanır. Üniversite fiziğinin yöntemleri daha farklıdır. Türev, integral bilirseniz, biraz da oturup çalışmayı seviyorsanız zorlanacağınızı sanmıyorum.

Bir fizikçi olarak; Ben ki lisede fiziğin aşığıydım, şuanda hayatımdan nefret ediyorum. Elim kırılsaydı da yazmasaydım diyorum. Akışkanlar mekaniği,termodinamik,Statik fiziğin ana dallarıdır. Hepsi de boru gibidir. Eğer matematik bilginden azcık bile bir şüphen varsa uzak dur derim. Hayatın integral ve türevle geçecek. Seni soğutuyor gibi olmayayım ama sosyal bir hayatın varsa ve üniversiteyi üniversiteli gibi okumak istiyorum diyorsan başka bölüm tercih et derim.İnşaat mühendisliği yerine git mimarlık oku, Elektrik elektronik yerine git bilgisayar müh. oku falan... hatta sana tavsiyem hangi bölümle ilgili bilgi almak istiyorsan sadece onlar hakkında olan forumlar var... inşaah müh. forum,bilg. müh. forum, mimar forum diye aratman yeterli olacaktır...

şimdiden bol şans...

kimya, metalurji, gıda gibi mühendislik dallarına yönelebilirsin.

lisedeki eğitime hiç güvenme derim
lisede fizikte mekanikten nefret ederdim üniversitede seçmeli olarak mekanik/statik aldım.
lisede kimyayı elimin kiri gibi çözerdim üstünüze afiyet fullemeden bırakmazdım yakasını ama üniversitede ffle kaldım.
lisede matematikle arası pek iyi olmayan bir sayısalcıydım üniversitede calculus1 cb, calculus2 aa ile verdim.diferansiyelden geçen şanslı 25 kişiden biri de bendim

özetle lisedeki durumundan ziyade ne istedigine karar ver derim.
lisede elektrik sorusu çözemeyen ama şimdilerde elekt. müh. bölüm birincisi olan tanıdıgım var.

ne istediğimi biliyorum. o istediğim bölüm için şimdi okuduğum bölümü bırakıp tekrar sınava giricem. iyice düşündüm de son rötuşları yapıyorum. şu seneye kadar ilkokuldaki flüt yüzünden notalardan da nefret ederdim ama gitara başlayınca hastası oldum

lisede matematik ve fiziğim hep 3-4 civarında olurdu. hatta lise iki ilk döneminde ikisi de 1 di. zaten rehberlik hocası da yanına çağırıp sayısal seçme demişti. ama ben çok iplemedim bu durumları. mühendis olmak istiyordum, oldum.

söylemek istediğim.
eğer matematik ve fizik sevmiyorsanız ama mühendis olmak istiyorsanız bunları sevmeyi deneyin.
yok matematik ve fiziği sevmiyorsanız ve mühendis olmak gibi bir idealiniz de yoksa ama puanınız yettiği için yazacaksanız aman hiç düşünmeyin bile.
matematik ve fiziği seviyorsunuz ama lisede başınıza dert açıyordu o halde ilk paragrafı tekrar okuyun.

hayırlısı olsun.

çöp şiş... çok mu abarttım bilmiyorum ama yanına bir de soğan kızartma. oh, yanına da çoban salata... o gece evlenme teklifi alırsın.

beşiktaşta evde nasıl mangal yapim ya:(

Amca gurme değilse köfte ve patates kızartması. Yanına da közlenmiş biber, patlıcan. Bira filan da olursa ondan mutlusu olmaz.

ilk kez yemek yapacağım için. azıcık romantik bişiyler olsun istiyorum

tarif yazdım mesajla bak bakalım belki aklına yatar :)

Öyle şarap bilen, "hayatım, burada flaminyonu Anglosakson usulü yapıyorlar" diye gezen bir amca değilse siz beni dinleyin, boşverin romantizmi.

valla yapabilirsen fırında patlıcan kebabı da olur.

ilk kez yemek yapacağım için özeniyorum işte. anlasanıza ya:(

kuzu budunu alıp sadece kekik ve tuz ile tencerede çok kısık ateşte 6 saat kadar pişirebilirsin. yanında güzel bir kırmızı şarabın varsa noolur adresi ver ben de geliyim.

valla güveç geldi ilk aklıma, ben olsam çok sevinirim. böyle eti mantarı biberi soğanı domatesi baharatı doldurup güvece ver fırına. bir de güzel pilav yapıyorsan daha ne olsun.

kuzu sevmiyo kendisi:( güveç çok sıradan değil mi ilk akşam yemeği için yaaaaaaa:( sunumu da güzel olan bişiler istiyorum ben:d

köri soslu tavuk

Bakın, midesine düşkün bir adamın haykırışlarını dinleyin: Erkek milleti sunuma filan bakmaz, yemekte sevdiği şeyler var, yanında sevgilisi var, daha ne ister bu gariban? Bu güzel sunum işini bence ilk yemeğinizin "sizde" güzel bir anısı olsun diye yapıyorsunuz ama sonuçta adamcağızı rol yaptıracaksınız, yavrucağım mantarın, bezelyenin arasından et arayacak, yanında da soya sosuyla marine edilmiş karnıbahar yiyecek, ıyk :)

Not: Sevgilim beni yemeğe davet edip körili tavuk yedirseydi o kızı terkederdim :)

eski okulun nedir? ben istanbul'dan boğaziçi'ne geçiş yapmıştım, transkript dışında elden belge verdiğimi hatırlamıyorum. Sanırım bir de ilişik kesme prosedürü var o sırada zaten her türlü kimliği falan iade ediyorsun, gerisini okulllar hallediyor. Yine de sağlama almakta fayda 2 okulunla da görüş bu konuyla ilgili, hayırlı olsun tebrikler

eski okulum afyon kocatepe üni. yıldız'daki görevli bazı okulların öğrenci kartı iadesine falan gerek duymadığını söyledi, benim de kolayıma geldi acaba hiç ses etmesem kendileri halleder mi diye düşünüdüm. gene de ben arayayım bi okulları.(öğretmen çocuğu olmak) teşekkür ederim.

ek$ibition, bir ekşi sözlük yan ürünüdür. eğer ekşi sözlük yazarıysanız giriş için buraya tıklayabilirsiniz.

ek$ibition, yalnızca ekşi sözlük üzerinden ekşi sözlük yazarlarınca erişilebilen ve içeriği yine ekşi sözlük yazarlarınca oluşturulan kapalı bir komünitedir. yayımlanan tüm eser, yorum ve görsellerin hukuki sorumlulukları site yönetimine ya da ekşi sözlük'e değil, doğrudan sahibine aittir.

bu uyarıyı alıyorum buraya yazan yere tıklıyorum bir şey olmuyor.

hayır.

ben giriyorum siz de girin