babamın bir lafı vardır, şimdiye kadar yaptığım pazarlıklarla en az bir daire parası kurtarmışımdır diye. tabii bu pazarlıklar pazardan aldığımız domateslerle daire etmez...
ben de böyle bir okulda yetiştim.
çünkü memlekette hemen hiç bir ürün kendi rayici ile satılmaz. pazarlık bu durumda haktır. yani önce bunu kendine hak olarak göreceksin.
hocam bi kere pazarlık yapmanın en baş koşulu kendine güvenir görüneceksin. bir miktar sempatik olacaksın. güzel ısrar edeceksin.
satın almaya karar verdiğin ürüne ayılıp bayılsan bile bu ürünü almayı kafasına koymuş insan profilini kesinlikle çizmeyeceksin. o zaman almaya hevesli adam olursun karşındaki satmaya hevesli olan değil kekliği cebe attık satıcısı olur.
bazı klişe laflar heryerde geçmez. 5 liralık ürünü 3 liraya şurda satıyorlar klasik blöf lafının cevabı sen bana 3e ver ben 10 tane alayım klasik blöf cevabıdır her yerde işlemez. almazsan bak çıkıyorum gibi klasik tavırlarının karşılığı e hadi o zaman sana iyi günler olursa o kapıdan geri dönmek de tahmin edersin güzel durmuyor.
benim standart üslubum genelde fazla uzun uzun pazarlık yapıp uzatmam, direkt olarak şuna ver hemen alayım derim. karşıdan gelecek cevap orada pazarlığın yönünü belirler. adam fiyatta kafadan düşüyorsa verdiğin rakamda ısrar edersin. o bir rakam söyler, sen bi tane söylersin. bu sidik yarışındaki son rakam aldığın pazarlıklı rakamdır.
bazıları kuruş düşmez, onlara e sen bilirsin diye hafiften geri dönme taktiği yapabilirsin. eğer adam bi dakka filan derse pazarlık kapın hala açıktır. eğer o da net ise, verdiğin rakamın biraz daha üzerinde ikinci bir rakam daha söylersin. yine nuh diyor peygamber demiyorsa bu adam pazarlığa açık değildir. ama ben yine yılmam, şu kadar param var ver o zaman bu paraya benim işim görülsün sen de para kazan derim.
en pazarlık yapılamayacak adam huysuz satıcılardır. bazı tipler, sırf uyuzluğuna bile malında indirim yapmayabilir. ben eğer bu adamın malı bulunmaz hint kumaşı değilse lafımı eder çıkar giderim.
eğer satıcı uyuz değilse, sempatik pazarlık her zaman iş görür. biraz esnaf tabiyatlı görüneceksin. somurtarak pazarlık sevmem. kendine güvenen arada kontaktı düzgün kuran güzelce de ısrar eden biri her zaman indirimini alır.
tabii bir de şu var, bir pantalonla, bir araba alırken yapılacak pazarlık arasında ciddi farklar vardır. ürün maliyeti büyüdükçe ısrar katsayını artıracaksın. sonuçta pazarıkta alacağın indirim skoru karşılıklı ısrarcılıkla doğru orantılıdır.
bir de alacağın ürünü girdiğin ilk yerden almadan önce malın değerini ya bileceksin ya da başka yerlerden de alacaksın.
en düşüğünü bulsan bile pazarlık hala hakkındır.
pazarlık yaptıkça stiller oluşturursun. kendine göre laflar icat edersin. ben ticaret olayında satıcı deneyimleri de yaşadım. bir oyun gibidir pazarlık pek de keyif verir insana.
bu böyle 3 paragrafla anlatılacak şey değil tabii.
en güzeli pratik pratik ve pratiktir hojam.
şu mühim tabii, adam bir mal satıyor ve onu zarar ettirerek satınalmak değil belli bir avantajla satınalmaktır maksat.
yoksa mazallah kimsenin cebinde gözümüz olmamalı...
yaşasın ibneliberalekonomitosu...
0