Giriş
(5)

Tez Süreci

gece yazan kedi
Merhabalar, bayadır sürüncemede olan bir doktora tezim var. Tez bitti jüriye girdim jürim tezi okumamış eften püften sebeplerle 6 ay uzatma verdiler. Bu sebepleri hızla tamamladım teslim ettim. 2 ay geçti üzerinden halen aradığımda zamanım yoktu okuyamadım diyorlar. Tüm jüri üyeleri sanki söz birliğ
Merhabalar, bayadır sürüncemede olan bir doktora tezim var. Tez bitti jüriye girdim jürim tezi okumamış eften püften sebeplerle 6 ay uzatma verdiler. Bu sebepleri hızla tamamladım teslim ettim. 2 ay geçti üzerinden halen aradığımda zamanım yoktu okuyamadım diyorlar. Tüm jüri üyeleri sanki söz birliği etmiş gibi. Ben bu yıpranma sürecini geçtim ama bunun sebebi ne olabilir. Gerçekten iyi ve çevremdeki akademisyenlerden takdir alan bir tez oldu ancak ısrarla son dakikaya bırakıyorlar. Hiçbirinin bana özel bir garezi olduğunu düşünmüyorum, saygımı hiç eksik etmem, düzgün davranırım, terslensem dahi ses etmem ama bu durumu anlamıyorum. Acaba danışmanlık ücreti çok mu yüksek ki bundan vazgeçmek istemiyorlar. Depresyondan depresyona koşuyorum atılacağım korkusundan.
0
gece yazan kedi
(14.04.23)
Profesörün alacağı danışmanlık ücreti 100 TL falan olsa gerek aylık. Diğer jüri üyelerine bir şey yok zaten.
0
tingen
(14.04.23)
Tez danışmanım da okumadı, jüri üyeleri de. Bu ekip ortalama 60 yaşlarında ve neredeyse lisanstan beri arkadaşlar.
0
🌸gece yazan kedi
(14.04.23)
Hakkaten okumaya üşeniyorlardır muhtemelen, yaş itibari ile de biraz. Biraz darlayabilirsin belki danışman hocanı.
0
kafasizbiri
(14.04.23)
Sana doktora vermek istemiyorlar. Danışman da dahil olmak üzere hepsi. Danışman seni destekliyor olsa juriyi darlar bir şekilde okutturur.
0
scholar
(14.04.23)
Danışman destekliyor olsa tez süreciyle yakından ilgilenir. Tezden çıkacak yayın yapılır. Yayın çıktı mı mesela?

2 senede doktora alan da var, 2 afla dönüp de alamayan da var. Nedeni kişinin kendisi değil.
0
scholar
(14.04.23)
(5)

doktora gideyim mi? durum kotu mu?

antikadimag
alakasiz saatlerde kafein alinca hafif carpintim olurdu. bir gun ofisteki soguk kahvelerden birini dikip bitirince aksam arkadasin evinde kalbim pat pat atmaya basladi, uzun sure sakinlemedi. artik sadece sabahlari iciyorum o etkilemiyor. yine bu normal.sonra deprem surecinde cok etkilendim ve kalbi
alakasiz saatlerde kafein alinca hafif carpintim olurdu. bir gun ofisteki soguk kahvelerden birini dikip bitirince aksam arkadasin evinde kalbim pat pat atmaya basladi, uzun sure sakinlemedi. artik sadece sabahlari iciyorum o etkilemiyor. yine bu normal.

sonra deprem surecinde cok etkilendim ve kalbimin fiziki olarak acidigini hissettim bir gun. o gun takip etmeyi falan biraktim haberleri. cunku cidden fiziken kalbim agriyordu artik.

gecen pazar da soylemesi ayip hint kenevirinin etkisi fazla olsun diye ac karnina almisken feci carpinti yapti. oyle ki acile gitmeyi dusundum. hemen arkadasimi aradim geldi biraz bekledik. 2 saat falan kalbimin pata kute atislarini dinledim. gercekten tuhaf bir histi. nabzim 120'den asagi inmedi uzun bir sure.

simdi de sol kolumda pazumun oldugu yerde bir agri var 2 gundur. bu da kalbe yoruluyor biliyorsunuz. 31 yasinda tam hayati duze cikarttik derken olmek istemiyorum. ama acaba buyutuyor muyum diye de dusunuyorum.

bekleyeyim mi doktora gideyim mi? yurtdisindayim ama iyi bir sigortam var. hastaneye gitmeyi sevmedigimden useniyorum.
0
antikadimag
(16.03.23)
bence gitme. turp gibisin.
0
tantavizisyon
(16.03.23)
Kahve bazı insanlarda aşırı etki yapabiliyor. Düşük tansiyonun bunda etkisi var mı bilmiyorum ama ben genelde hep düşük tansiyonlu biriyim. Kahve+ yeşilçay+ siyah çay içtiğim gün öleceğimi düşündüm. Bundan sonra ona göre hareket ediyorum misal. Aç karnına kahve/ kafein almam günde 1'den fazla kahve içmem. Kahve içtiysem yeşil çay içmem. Demek ki sizin bedeniniz de böyle ve kahveye tolerans geliştiremiyorsunuz. İçiniz rahat edecekse gidin tabii doktora ama bu bilinçle hareket edince sorun büyük oranda çözülüyor.
0
Amaranta ursula
(16.03.23)
Bir kardiyoloğa görün, Bir şeyin yok desin.

Yoksa üç vakte kadar panik ataklılar listesine dahil olacak gibisin.
0
Mirket
(16.03.23)
Ya bi demir eksikliği de hissettim ben. Demir ile alakalı değerlerine bi baktırabilirsin. 4 5 tane değer var. Türkiyede hepsine bakıyolar ama avrupadaysan yalnızca demire bakıp geçebilirler.
0
zimbirik
(16.03.23)
Hint kenevirindendir. Ses duyma, duygu değişimleri, gerçekte var olmayan şeyleri görme gibi belirtiler de varsa psikiyatriye git.
0
scholar
(16.03.23)
(15)

Hiç iyi değilim

maryjane
Ülkede yaşanan her şeyden (deprem, sel, yangın, ekonomi, siyaset) dolayı ben artık toparlanamıyorum. Özellikle bu depremden sonra iyice çöktüm bakın gerçekten pandemide vs asla böyle olmadım. Her gün mutsuz uyanıyor, mutsuz işe gidip geliyor, evde de mutsuzluk saçıyorum. Çevremdeki herkesi de rahats
Ülkede yaşanan her şeyden (deprem, sel, yangın, ekonomi, siyaset) dolayı ben artık toparlanamıyorum. Özellikle bu depremden sonra iyice çöktüm bakın gerçekten pandemide vs asla böyle olmadım. Her gün mutsuz uyanıyor, mutsuz işe gidip geliyor, evde de mutsuzluk saçıyorum. Çevremdeki herkesi de rahatsız etmeye başladım bunun da farkındayım ama düzelemiyorum arkadaşlar. Evlilil arifesindeyim bi yatak olmuş 7-8 bin lira, insanlar yurtdışında bu fiyata 2.el araba alıyor biz burada ne yaşıyoruz ya, gerçekten mutsuzluk ve umutsuzluktan ölmek üzereyim.

Sevdiceğime dedim ki gel gidelim buralardan, araştırdık ettik, kanada, amerika vs neresi varsa. Tabii ki para ve zaman gerektiren şeyler bunlar ama bu süreçte ben nasıl ayakta kalacağım, nasıl iyileşeceğim, nasıl mutlu olup etrafımı eşimi dostumu da rahatsız etmeyeceğim? Gerçekten kendimi toparlamak istiyorum ama olmuyor. Mutsuzum işte. Tavsiyesi olan?
0
maryjane
(13.03.23)
ülkede yaşanan ve somut olarak sana dokunmayan her şeyden bu kadar etkilenen biriysen bence psikolojik destek almanda ve kendini psikolojik olarak güçlendirmende fayda var. tv izlemeyerek, sosyal medyayı azaltarak, kendine ve ailene vakit ayırarak, farklı aktiviteler yaparak yani gerçek bir hayat sahibi olmaya ve kendi hayatını yönetmeye çalışarak başlaman lazım. yoksa sosyal medya ve tv'lerdeki felaket senaryolarını, olumsuz haberleri, gece gündüz yapılan anlamsız propagandayı sürekli takip edersen insanın psikolojisini bozmaması mümkün değil.

böyle hassas bir bünye kanada, abd gibi ülkelerde yaşanan olaylara da göçmenliğin verdiği zorluk da eklenirse daha da çok tepki verecektir.
0
roket adam
(13.03.23)
spor yap. ciddi bir cevap. aynı şekilde depremden sonra artık insanlıktan çıkmak üzereydim. her konuda çok empati yapan biriyim, iş olsun aile, aşk vs olsun beni çok etkiliyor. iş stresim zaten uyutmuyordu bir de depremde sabahlara kadar ayaktaydım. kardeşim deprem bölgesindeydi. haftalarca zombie gibi gezdim. çok ağır spor yaparak çözüm bulduğumu düşünüyorum. hem spor hem de recovery sırasında vücut resetliyor kendini.

kimyasallar iyi bir çözüm değil. terapi ve duyguları yazmak, üzerine ağır spor. aileyle, sevgi dolu insanlarla vakit geçirmek vs.
0
gabe h coud
(13.03.23)
Kanada'ya Amerika'ya gidince orada da mutlu olmayacaksın ki orada da farklı bir nedenle bu psikolojiyi yaşayacaksın, ya yanlış anlaşılmak istemem ama benim çevremde bi şekilde Kanada'ya giden çok kişi oldu mutlu olan bir kişi olmadı çoğu geri döndü, ABD zaten daha bok gidebiliyorsan bi Avrupa ülkesine falan gitmeye çalış en azından.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(13.03.23)
ingiltere'de yaşıyorum geçen bi kafede 3-4 arkadaş oturduk saadet binası önünde yapılan cb adaylık açıklamasını izledik. fiziksel olarak uzaklaşmakla olmaz, olmuyor. ekonomik olarak sıkışıp kaldık zaten hepimiz. geçen sene 14k£ civarına mercedes e aldım hep hayalimdi. yarın tr'ye dönmek istesem napacam bilmiyorum. satsam gelsem tr'de 300'e verdikleri araçlara bakıyorum, değil almak binmek, kapımın önünde komşumun park etmesini istemeyeceğim araçlar. neyse konumuz bu değil. eğer geleceksen özellikle avrupa'da refah var ama burda bir süre çalışayım döneyim tr'de yaşam standardımı yükseltmiş olarak devam edeyim diyemezsin.

ben avrupadan memnunum sakin güzel ama abd'de çevrem ve güvendiğim kişiler olmasını ve oraya gitmeyi çok isterdim, öyle bir keşkem var. lisansta bölümümdeki bir kız öyle gitti, 3*4 akrabası da vardı çok samimi olduğu arkadaşları da, hepsi elinden tuttu yol yordam gösterdi şimdi çok güzel paralar kazanıyor. avrupa'da esnaflık - ticaret harici bu çok zor, onu yapabilmek için de çok ciddi tecrübe açısından birikiminin olması gerekiyor.

"yav dayı ne uzattın, ne diyorsun özet geç, ne yapalım dersen?" eğer; şu an kk'yı başkan yapıp onun ve 6'lı masanın çok iyi bir kadro ve hükümet kurmasını ummaktan başka yapacak bişey yok. tr potansiyeli olan ama asırlardır bunu kullanmaya beceremeyen bir ülke
0
avatar is back
(13.03.23)
Bu ortamda evlenmek çok yanlış.
Evlenmeyi düşünen birinin yurtdışı hedeflemesi ayrı bir yanlış.

yanlış*yanlış = yanlış^2
0
scholar
(13.03.23)
Spor yap gece uykusunu kaliteli ve yeterli uyu güneşe maruz kal ve magnezyumunu ve d vitaminini takviye et. Yetmezse antidepresan gerekebilir.
0
muhayyer divan
(13.03.23)
Meditasyon deneyimi varsa yas çemberleri çok iyileştirici oluyor.

yasveolumbilgeligi.org

Bir kez katılmıştım. Yas çemberi yaptıran burcu ertunç çok iyiydi açıkçası.
0
hasmetizm 2046
(13.03.23)
spor yapacak iradeniz varsa kişisel deneyimime dayanarak antidepresan kadar etkili olduğunu söyleyebilirim. yoksa psikolojik destek alın. gerçekten karmaşık canlılarız, şimdi sizi alıp da bütün bu sıkıntıların olmadığı bi türkiyeye koyma imkanımız yok ama, belki başka sebepleri de vardır. o yüzden bi oturup düşünmek ve yazmak da lazım.

bi de çok sevdiğim bi söz var "if you're going through hell, keep going." (cehennemden geçiyorsan, geçmeye devam et.) bi şeyleri bastırmadan yaşayıp tüketmeye çalışıyorum artık ben her şeyi.
0
curious mind
(13.03.23)
Ben de aynı durumdayım. Paralize olmuş gibi hissettiğim için psikiyatriste gittim. Antidepresan verdi, kullanmaya başladım. Daha iyiyim sanki:/
0
boyalı kuş
(13.03.23)
koca ülkenin ve dünyanın derdini sırtınıza yüklüyorsunuz. modern insanın en büyük problemi bu bence - her şeye erişim fazlasıyla rahat olduğu için kırılgan beynimizin kaldırabileceğinden çok daha fazlasına maruz kalıyoruz. klasik tavsiye olacak ama lütfen sosyal medyayı azaltmaya çalışın. haberler için işe yaramaz sansasyonları değil de daha bilgilendirici ve bilimsel/politik yönü olan, rapor/röportaj tarzı işleri okumaya çalışın illaki geride kalmamak niyetindeyseniz.

yaşanan acı şüphesiz çok büyük, üstüne üstlük ülkenin gidişatı da ortada ama her şeyi bilmek insanın üstünde inanılmaz yük oluşturuyor. don külot hayvan peşinde koşalım, ağaçlardan sallanalım demiyorum ama bence insanlık olarak biraz fren yapmamız lazım. "mutlu" dediğimiz kitleler kendi dünyalarında yaşayan insanlar hep. cahillik mutluluktur demiyorum. öğrenmek, bilmek bence her zaman iyi ama bu kadar derine dalmak iyi değil çünkü bireysel olarak hiçbirine müdahale edecek kapasitemiz yok.

kulağa tırt gelecek ama mutluluk gerçekten akşam eve gelip bulgur pilavı yedikten sonra diriliş ertuğrul filan izlemekle oluyor sıradan insan için. onu yapmaz kitap okursun, eylem değişir ama kilit nokta DÜNYANIN/ÜLKENİN SORUMLULUĞUNU YÜKLENMEMEK. karşılaştırmalardan uzak durmaya çalışmak.

yalan değil bugün ben de avrupa'da yaşayanlara bakınca motivasyonumu kaybediyorum, "bizim yaşadığımız hayat mı?" diyorum ama 18. yüzyılda rus toprak işçisi/kölesi de olabilirdim. o adam muhtemelen bizden mutlu yaşadı çünkü kendisinden daha iyi yaşayanları görmüyordu bile.

eyyorlamam bu şekilde. hayat anlamlı veya kompleks bir şey olmak zorunda değil. hepimiz ölüp gidiyoruz, 10 sene sonra yüzümüzü bile hatırlamıyorlar. kendiniz için uğraşın elbette ama mükemmeli, kusursuzu, şahaneyi arayarak canınızı sıkmayın. sırf keder. hiçbir karşılığı, getirisi yok.
0
mark greg sputnik
(13.03.23)
hocam mesele ülke mi yoksa ekonomik durumun mu? gördüğüme göre ekonomik. asıl nokta ihtiyaçlarınızı karşılamanız. değilse abd'de de yaşasınız isviçre ya da norveş'teki insanın refahı size dokunur. ekonomi karşılaştırmasında sınır yok o yüzden siz kendi ihiyaçlarınıza bakın kıyasa girmeyin.
0
uyuya kalip kavimler gocunu kaciran adam
(13.03.23)
ülkemizdeki enflasyon artışı özellikle ücretli çalışanlarımızın alım gücünü ciddi oranda düşürdü ve birçok kişinin umutsuzluğa kapılmasına sebep oldu bu bir gerçek ama insanlar arasındaki umutsuzluk muhabbetleriyle, herkesin birbirine avrupa, abd övmesiyle ekonomik anlamda 1 birim kötüye gittiysek psikolojiye etkisi 10 oldu maalesef bu psikolojiden çıkmak gerekiyor önce. mesela bir yemeğe atıyorum 200 lira veriyoruz masada biri diyor ki almanya'da buna 20 birim veriyorlar. e tamam da almanya'daki mühendisin, yazılımcının maaşı 3bin, 4bin birim onu söyleyen yok. burada 20bin birimler normal maaş oldu artık bu pozisyonlar için. yanlış anlaşılmasın tabi ki onların alım gücü bizden yüksek ve özellikle araba konusunda çok halk düşmanı bir piyasamız var ama geliri hesaba katmadan gider üstünden konuşunca 15 kat kötüyüz gibi etkisi oluyor psikolojiye. dolayısıyla insanlar avrupa'ya gidince tüm dertlerimden arınıcam gibi hissedip orayı idealleştirirken burayı cehennemleştirip iyice kötü hissetmeye başladı. öyle bir şey yok tabi ki. hem fiziksel olarak buradan çıkmayla burayı önemsemeyeceksin diye bir şey yok illaki sevdiklerin, değer verdiklerin olacak burada ve türkiye'deki kötü şeyler gene seni üzmeye devam edecek. bence önce bu ruh halinden çıkmak gerek. avrupa ülkelerinin yeryüzündeki cennet olmadığını her yerde insanların sıkıntı çektiğini kabul etmek gerek. tabii ki türkiye'nin fakiri avrupa'nın fakirinden daha fakir ama polyannacılık yaparsak türkiye'de zengin olmak da avrupa'da zengin olmaktan daha kolay çünkü bizdeki gelir eşitsizliği çok daha fazla. içinde bulunduğumuz ekonomik umutsuzluğa depremde yaşadıklarımız eklenince bazı kişilerde sizdeki gibi bunaltmalar normal ama burada benim dediklerim ve diğer arkadaşların dedikleri biraz sizin bakış açınızı değiştirmiyorsa gerekiyorsa kredi falan çekip bir psikoloğa gidin. çünkü tek başına bir yurtdışı çalışma izni çözüm olmayacak böyle bir bunalmaya.
0
semaforo de medianoche
(13.03.23)
hayatta sorunlar bitmeyecek. gelen dalgaları atlatmaya bak işte, hepimiz öyle yaşıyoruz. muhteşem bi mutluluk yok, hiçbir şey de bunu garanti etmiyor.
0
deartheodosia
(13.03.23)
Almanya'dan sevgiler, tavsiyem evlenmeyi erteleyip harcamalarınızı dil kursuna yapmanız olur gerçekten gitmek istiyorsanız. Bir de spor yap düz koşu 1 saat. Biraz iraden kuvvetlenir, kafan dağılır.
0
abi bi dizi buldum on numara
(14.03.23)
kanada'nin kotu psikolojisi olani daha da kotulestirdigine defalarca sahit oldum, gocmeden once cok iyi dusunun derim.

7-8bin liraya araba alma isi de yalan, o araba ilk 3 ayda patlar paraniz da cope gider.
bunlar hep bizim dustugumuz kuyular :)
0
cooperr
(14.03.23)
(1)

Hongkong - Çin Getirip Satmalık

PoscheN
Merhaba,Apple ürünlerinde kârlılık çok düşük gözüküyor. Getirip satmalık öneriniz var mı? en azından %20 bıraksın istiyorum
Merhaba,

Apple ürünlerinde kârlılık çok düşük gözüküyor. Getirip satmalık öneriniz var mı? en azından %20 bıraksın istiyorum
0
PoscheN
(09.03.23)
Seiko kol saatleri orada uygun fiyatlı diyebiliyorum.
0
scholar
(09.03.23)
(10)

Hukumet değişirse dolar ne olur?

sonhakan
Düşer mi yükselir mi?
Düşer mi yükselir mi?
0
sonhakan
(09.03.23)
yukselir. cunku zaten yuksek ama tutuyorlar
0
ala09
(09.03.23)
yükselir.

doları 25li seviyelerde tutmak yeni hükmetin ciddi başarısı olacak. çünkü mevcut hükumet kalsa 50'leri geçeriz 1-1.5 senede.
0
tchuck
(09.03.23)
değişse de değişmese de yükselir. türk lirası oldukça değerli şu anda (örnek: asgari ücretin dolar karşılığı). doları 19'a peglemişler ve burada tutmaya çalışıyorlar ama sürdürülebilir değil
0
ted
(09.03.23)
6lı masanın tekrar toplanması bile CDS'lerde bahar rüzgarları estirdi. Bunun yanına bir de faizlerin serbest bırakılacağını eklersek ilk anda bir iyimser havanın eseceğini Döviz fiyatlarında cüzi de olsa bir düşme meydana gelebileceğini düşünebiliriz.

Ancak hükümet değişsin ya da değişmesin, bu enflasyonla ve bu cari açıkla Döviz fiyatlarının bu seviyelerde tutulabileceğini düşünmek hayalcilikten de öte bir şey olur.

diye düünüyorum.
0
Mirket
(09.03.23)
Dolarin baskilanmasinin yaninda bir kac mesele var.

- 20 senelik bir sistem degisecek her anlamda bu riski arttiran bir faktor ne olursa olsun bir bocalama olacak.
- Mevcut sistemin nasil yaptigini her zaman goremedigimiz/ anlayamadigimiz bize aciklanmayan politikalari var. Uyduruyorum su an 20 de tutabilmenin sebebi katar la yaptigin 3. havalimani anlasmasiysa bu tip seyler degicek bunlarin etkisi ne olur gorecegiz.
- Mevcut yonetimin ne kadar kolay gidecegi bir baska mesele.
- Sistemin aktorleri, parayi elinde tutanlar buna 5 li cete de baska bir sey de. Bazi seyleri hizli degistirebilirler. Hatir gonul, nasil olsa biz bir imtiyaz alirizcilikla artik her sey kuralina gore arasinda fark olur.
- Dij Gucler in tutumu muhim. Sanilanin aksine farkindaysaniz olacak yeni gocmen politikasi sebebiyle AB cok mutlu degil muhtemel bir yonetim degisikliginden. Bunun iki yansimasi olur ya daha fazla imtiyaz ve para akisi olur gocmen politikasini ayni tutmak icin, yada iliskiler daha da gerilir bu da yine risk arttiran faktor.


Ha deyince ulkeye nakit akisi olmayacak yonetim degisince orasi kesin. Bir noktada guven tazelenip bu isler tekrar 2008 oncesine doner mi gorecegiz. Umumdumuz o ama kisa donemde cok buyuk pozitiflik bekleyen hayallerde yasiyor. Havuzdaki gibi bir dibe vurup basip cikmak mesele.
0
wallcan
(09.03.23)
Kısa vadede yükselir. Uzun vadede düşer.
0
scholar
(09.03.23)
ben döviz kurlarının hayvan gibi baskılandığını, seçim sonrasında aynı hükümetle ya da başka bir hükümetle bu baskılanmanın biteceğini ve kısa vadede doların ciddi artacağını düşünüyorum. sonrasında biraz biraz düşer gibime geliyor.
0
co2s2
(09.03.23)
Türkiye'nin ekonomik anlamda problemlerinin tek kaynağı yönetim değil.

katma değerli ürün ve hizmetler üretemeyen, ucuz işgücüne dayalı bir montaj sanayisiyle para kazanmaya çalışan ama ihraç ettiğinden daha fazla ithal eden bir ülkenin bütçe açığı bitmez. Parası da döviz karşısında erir.

Çok basit ve klişe bir örnektir ama atıyorum levi's pantolonları türkiye'de fason üretiliyor. Bir tekstil fabrikası üretiyor bunları. Rakamı sallıyorum pantolonun tanesini 10 dolara satıyor levis'a. Bu görünüşte bir ihracat. Sonra Levis bu pantolonu alıyor, 50 dolara Türkiye'de bir mağazaya geri satıyor. Yani sen 10 dolar kazanıp, 40 dolar harcıyorsun her üründe. o 40 doları temin etmek için ne yapıyorsun? Borç alıyorsun:)

Türkiye her zaman ucuz işgücünü öne çıkarttı. 2000'lerde de, 90'larda da, 80'lerde de... hatta 60'larda bu işgücünün birazını almanlara sattı...

Tamam ekonomi politikaları konusunda söylenecek çok şey var, ateşe benzin döktükleri çok an oldu garip kararlarla... Ama bu yangın hep vardı. Dozajı arttı. Şimdi yönetim değişirse o ateş sönmeyecek sadece kontrol altına alınacak... O da alabilirlerse.

Bütün sermayesini ev ve arabaya yatıran bir ülkeden bahsediyoruz gözünüzü seveyim:)
0
anten
(09.03.23)
yalandan bi duser ilk bir kac gun sonra roketler. zaten bu saatten sonra hayvan gibi dusmesini de kimse istemez. bundan sonra yapilmasi gereken fiyat istikrari ve alim gucunun artmasi. aniden TL'nin cok degerlenmesi her seyi alt ust eder ithalat tavan yapar.
0
bay b
(09.03.23)
bunlar dövizi baskıladıkların için ilk etapta yükselir. tüik de verileri bu sefer gerçek açıklamaya başlayacak, yani ne kadar devlet kurumu varsa, yangına körükle gidecekler. bak akp gitti, ülke ne hale geldi dedirtmek için. ama tahmini 1 birbuçuk yıl sonra reel bir düşüş olur.
0
seyduna6687
(09.03.23)
(6)

sizin için küçük benim için büyük bir sorun

bugisme
evet başlıkta da özetlediğim gibi, canım çok sıkkın, çeşitli antidepresanlar kullanıyorum, büyük bir motivasyon düşükşüğü yaşıyorum.2014 yılında girdiğim yüksek lisanstan 2018 yılında şehir değiştirmem ve evliliğim sebebiyle tez dönemindeyken ilişiğim kesildi, sonrasında yıllar sonra afla geri dönm
evet başlıkta da özetlediğim gibi, canım çok sıkkın, çeşitli antidepresanlar kullanıyorum, büyük bir motivasyon düşükşüğü yaşıyorum.

2014 yılında girdiğim yüksek lisanstan 2018 yılında şehir değiştirmem ve evliliğim sebebiyle tez dönemindeyken ilişiğim kesildi, sonrasında yıllar sonra afla geri dönmeye karar verdim. sadece tezimi yazıp şu sürüncemeden kurtulmak istiyorum. Ailem, arkadaşlarımın sürekli “ne oldu senin tez işi?” sorularından artık bunaldım. Artık çocuğum da var ve zaman yönetimini de başaramıyorum. Yeni bir danışmanım var ama çok ilgili birisi değil gibi, ara sıra whatsaptan yazışıyoruz. benden çaba bekliyor, konu bulmamı bekliyor ama geçen dönemi de boş geçirip çöpe attım, Aslında gözümde büyütüyorum farkındayım ama dedim ya ruh halim iyi değil, şimdi çalışma bahanesi ile bir kafedeyim ve burada takılıyorum.

zamanla bilimsel konu arama yöntemlerini de unuttum. bana eğitim yönetimi adına yabancı kaynaklı veritabanı/ websitesi/ dergi veya konu önerisinde bulunup beni bu yükten kurtulmama yardım eder misiniz? tuttuğumu koparacağımı biliyorum ama bir gaz lazım, bana bir dürtü lazım bana bir el uzatan lazım, düşenin halinden düşen anlar gerçekten trollük yapmıyorum canım çok sıkkın, şu konuyu bulsam yardıracağım ama kaldım öyle :(
0
bugisme
(08.03.23)
Bu kadar sıkıntı yapacağına yüksek lisans yapma? Antidepresanlara başlamana, bir sürü buhranlar yaşamana değecek bir şey değil. Belli ki istemiyorsun da zaten, ne gerek var?
0
roket adam
(08.03.23)
yapmam benim hayat sıtandardımı bir nebze yükseltecek, dersleri vermişken burada noktalamak kendimden nefret ediyorum davranışı olacak.
0
🌸bugisme
(08.03.23)
Master tezinde daha önce çalışılmış bir konu çalışılabilir. Olabildiğince basit düşün. Bilimsel bir hedefin yoksa tezsiz yüksek lisans yapmalıydın.

Evlenmişsin, şehir değiştirmişsin, ne yapacağını bilmiyorsun...masterın bedava olmasının sonuçları bunlar.
0
scholar
(08.03.23)
Konuyu kendin belirlersen daha şevkle çalışacağını düşünüyorum. Yani başkasının belirleyeceği, bölümünle ve ilgi alanlarınla alakasız saçma sapan bir konuya ne kadar adapte olabililirsin ki?

Çok kasmadan, rahat çalışabileceğin ve en önemlisi ilgini çeken, merakını cezbeden bir konu bulman en iyisi olacaktır. Bir süre sonra tez yazdığını bile unutup kendi merakını tatmin edersin.

İnsanların ne sorduğuna ve ne dediğine de takılma. Onlar susmaz... Tezi bitirsen yüksek lisanstan mezun olsan bu sefer de "Ee ne işine yarayacak şimdi bu?" derler. Kisacası derler de derler... Eğer çok rahatsïz olursan böyle bir durumda konunun odağını onlara çevir. Kafalarını kurcalayacak, kendileri ile ilgili bir soru sor.

Ya da daha iyisi soru soran bir kadınsa "Sen biraz kilo mu aldın son zamanlarda?" de. Ondan sonra bir süre başka bir şey düşünemeyecektir. :D
0
anaphylacticshock
(08.03.23)
"yapmam benim hayat sıtandardımı bir nebze yükseltecek"
maddi bir karkı sağlamayacaksa ve zamanın da yoksa
bir sonraki affı da bekleyebilirsin
0
mantık
(08.03.23)
konu ne yazarsan belki benzer konu uzerine yuksek yapmis, ya da o konuyla alakali sektorde calisan arkadaslar yardimci olabilir.

sana "bir konu bul" diyen tez danismani olmaz, danismanin zaten kafasinda bir plan, bazi ilgi alanlari falan olmasi lazim..

yuksek yapmanin hayat standardini yukselttigine ben sahit olmadim bu arada, uyarayim..gelir olarak katkisi sifir olur, kartvizitte guzel duruyor o kadar.
0
cooperr
(08.03.23)
(30)

Kanada'ya taşınır mıydınız?

whatdreamsnevercome
%100, sorunsuz bir şekilde taşınma imkanınız olsaydı, taşınır mıydınız? Yerimde olsaydınız taşınır mıydınız?Yazılımcıyım, son dönem işlerim iyi gidiyor, iyi bir semte taşındım. Mutluydum, sonra Türkiye her zamanki gibi cıvıtmaya başladı. Gelecek kaygısı başladı, şuan oturduğum semtte uzun süre otura
%100, sorunsuz bir şekilde taşınma imkanınız olsaydı, taşınır mıydınız? Yerimde olsaydınız taşınır mıydınız?

Yazılımcıyım, son dönem işlerim iyi gidiyor, iyi bir semte taşındım. Mutluydum, sonra Türkiye her zamanki gibi cıvıtmaya başladı. Gelecek kaygısı başladı, şuan oturduğum semtte uzun süre oturabilecek durumda olmamaya başladım. Yani bu evden çıksam, mevcut semte tekrar taşınma ihtimalim yok, çünkü kiralar artık 100bin liralara dayandı şakasız. Ve bu semt dışında bir yerde yaşamak da beni tatmin etmeyecek artık (istanbulda çok yerde yaşadım) bunun da sebepleri var. (hem istanbulun, türkiyenin bu kadar derdini kahrını çekip hem de istemediğim semtteki evlere 30-40bin lira kira ödeyemem).

üstüne bu deprem dalgası eklendi. sıradaki depremde bizim oturduğumuz evin yıkılmama ihtimali çok düşük. (evin eskiliğinden ziyade, bulunduğu konum nedeniyle) bunun üzüntüsü var üstümde.

her şey iyi gidip, iyi gelir kazanıp projelerim yatırım almasına rağmen "istediğim evi" satın almamın 20-25 yıldan önce mümkün olmadığını, bu ülkenin fırsatlarının ben ne kadar koşarsam koşayım benden o kadar uzaklaşacağını anladım.

deprem dönemi olan devletin eksikliği, insanların düştüğü haller, istanbul'un, izmir'in, adana'nın vb. önümüzdeki yıllar yıkılacak olması, ev arzındaki yetersizlik, hukukun kalmaması, ekonominin ne yaptığını bilmemesi gibi şeyler beni çok yordu.

çok yordu. tahmni edemeyeceğiniz kadar yordu. çalışıp çalışıp, elimde olmayan koşullar nedeniyle geri düşmek beni çok yordu.

--------

velhasıl önce amerika'ya gidişin yollarını araştırdım. çok mümkün olmadığını anladım kısa zamanda. çok zor, çok düşük ihtimal, uğraşmaya kendimi paralamaya değmeyecek kadar düşük bir ihtimal. avrupa, şu aşamada çok cazip gelmiyor.

kanada ise %100 oluyor, o bölgede de arkadaşlarımız var üstelik. ama baktığım zaman yazılımcı maaşlarını da çok beğenmedim o bölgede. ama hem kalıcı oturum hem vatandaşlık almak daha mümkün.

ülkemi normalde seviyordum, istanbulda yaşamayı da. buradaki arkadaşlarımal buluşmayı da.

ama bir günün sabahı her şeyini kaybetme ihtimali olan bir ülkede bu tür şeylerden de doyasına keyif alamıyorum artık.

siz olsanız taşınır mıydınız?
kanaada çok toz-pembe bir ülke değil. mutsuz olma ihtimalim de yüksek. ama sanki orada bir gelecek var gibi geliyor. en azından ev alabilriim, en azından daha rahat yaşayabilirim. buradaki mücadeleden ve düşüncelerden çok yoruldum.
0
whatdreamsnevercome
(26.02.23)
genel iklim ve buraya olan uzaklığı sebebiyle kanada aklımın ucundan dahi geçen bir yer değil. olağanüstü bir para kazanacağım bir durum yoksa hiç mantıklı gelmiyor bana (şahsi fikrimdir)

(edit: evden çalışan biri için) --> istanbulda 100 bin lira kira vermeden de insan gibi yaşanabilecek bir çok yer var ve deprem kuşağında da değiller. illa caddebostan fenerbahçe takıntısı olan biri değilseniz iyi para kazanan biri istanbulda ülkenin dertleriyle uğraşmadan da iyi bir hayat yaşayabiliyor.

illa yurtdışına taşınacaksam, eğer kalıcı olarak gitmeyi düşünüyorsam ab ülkeleri veya abd'yi, geçici olarak gideceksem hızlıca para vurabileceğim uae gibi ülkeleri tercih ederim.
0
roket adam
(26.02.23)
@roket adam,

işte insan gibi yaşamk konusu baya göreceli hale geliyor o noktada. caddebostan/fenerbahçe bölgesindeki sosyal olanak (köpeğini çıkaracağın devasa parkıdır, çevresindeki sakinliktir şudur budur)/demografik yapı istanbul'da başka yerlerde yok. sarıyerde de ataşehirde de şişlide de oturdum. oraları bir daha tercih etmek istemem.

bilmyiorum belki kendimi ikna etmeye çalışıyorumdur. ama hepsinin ötesinde türkiyede bir gelecek göremiyorum artık. en azından kendim için.

amerika olsa zaten 1 saniye bile düşünmez, sormazdım bile.
kanada benim de çok hazettiğim bir yer olmadığı için sorma fikir alma gereği duyuyorum.
0
🌸whatdreamsnevercome
(26.02.23)
Kanada iklim açısından sıkıntılı. Bu sorun olmayacaksa taşınılır. Alım gücü maaşlar ne durumda buna da bakmak lazım.
0
seaman
(26.02.23)
şuan şirketim üzerinden elde ettiğim gelirin aynısıyla kanadada aslında daha iyi bir alım gücüne ulaşıyorum. (bu tabi geçici, dolardaki baskı kalkınca türkiye'de de fiyatlar dolar karşısında yerlebir olacak/yerle bir olmaya mecbur)
0
🌸whatdreamsnevercome
(26.02.23)
İstanbuldaki çıtanız kiraların 100k olduğu yerdeyse minimumda ve ona rağmen buradan ev almayı karşılayamıyorsanız o zaman kanadada da eşdeğer bir çıta koyarsanız oradaki yaşamı karşılayamayabilirsiniz gibi geliyor bana.
Şuan demografik yapı olarak fenerbahçe altına inemiyorsanız o zaman kanadada da sizin gibi beyaz yakalı göçmenlerin yaşadığı mahalleler sizin çıtanızın altında kalabilir. Çünkü o mahallelerde de her kültürden her milletten insan olacak ve demografik açıdan sizi tatmin edeceklerini sanmıyorum.
Çünkü sizin içinde bulunduğunuz (bulunmak istediğiniz) çevre türkiyede ve diğer ülkelerde hala iyi koşullarda yaşadığı için kendi ülkesinden ayrılmıyor kolay kolay.

Ama gidip bi demeden bilemezsiniz. Sakinlik, sosyal devlet anlayışı, hayat kalitesi yüksek olacak. Bir şey kaybetmezsiniz gidip bir kaç yıl yaşasanız ve duruma baksanız.
0
zimbirik
(26.02.23)
100% tasinirdim. Hatta tasindim ve asiri memnunum. "Cok kotu ulke, kurulu duzenimiz olmasa aslinda TR muthis"ciler gelecektir birazdan. Herkesin zevkleri, hayata bakisi falan farkli tabii o yuzden genellemek sacma.

Bu arada ev almak demissin de Turkiye'de her turlu ev almak 10 kat daha kolay. Motivasyonunun sadece maddi ise hayal kirikligina ugrayacaksin. O kadar ugrastiktan sonra daha yeni ev alim misal 30 sene mortgage ile, ayni cabayi, para biriktirme disiplinini falan Turkiye'de gostersem su an 3. evi almistim herhalde. Yasamaya deger yerlerinde konutlar Turkiye'ye gore cok cok daha pahali, onu kafanda oturt oncelikle.
0
hot potato
(26.02.23)
Toronto, Vancouver gibi büyük şehirleri emlak açısından bayağı pahalı 1+1 düzgün evler 2000 küsur cad çıkıyordu ben bir ara araştırdığımda. Ev ve muhit hayalin varsa orası da İstanbul gibi emlak krizinde. Daha küçük şehirlerde de işini yapabilir misin düşünmen lazım.

Benim gördüğüm, Hollanda'ya gidenler çok mutlu olup hemen ev alıyor (çünkü devlet yabancılara kredi işini kolaylaştırmış galiba, hemen mortgage'a girebiliyorlar) Hollanda'da iş imkanın var mı bir bak derim. 5 yılda vatandaşlık alabiliyorsun (ama şu an TC vatandaşlığını bırakman gerekiyor)

"çalışıp çalışıp, elimde olmayan koşullar nedeniyle geri düşmek beni çok yordu."
Daha geçen yakın arkadaşımla aynısını konuştuk. İş hayatına başlarken hayal ettiklerimizde bulduklarımız çok farklı ve çok kötü. Maaş olarak dolar cinsinden geriye gitmemek için kasıyoruz yıllardır, bırak zammı :D

Tek seçenek Kanadaysa gidip 5-6 yılımı verip vatandaş olup sonra rahat olayım dersen mantıklı. Çifte vatandaş olmadığımız her an riskteyiz. Kanada (veya herhangi batı ülkesi) vatandaşı olarak gerekirse gidip AB'de de iş ararsın en azından ülkeye girip yüz yüze görüşme ihtimalin olur.
0
nhk ni youkosu
(26.02.23)
iyi kötü mutlu olduğun yerden neden ayrılıyorsun ki? o istediğin evde de otursan saraylarda da otursan kesinlikle mutsuz olacak ve kendine mazeretler yaratıyorsun gibime geliyor. türkiye'de işler çabuk değişir. bugün bozuk ekonomi yarın düzelir. bunların hepsi düzelir. anan baban kardeşin arkadaşların yanında mı, yanındaysa bunlardan maddiyat uğruna ayrılmayı kantara koyduğunda hangisi ağır basıyor hesabını kendin yap.
0
deranzo1
(26.02.23)
cok caresiz olmadikca kanada gocmenlik icin (ulkenin sunduklari bakimindan) cok iyi bir ulke degil.
siralama abd>ab>kanada>avustralya seklinde.

ama abd ve ab'ye gidemiyorsam evet niye tasinmayayim? hic olmadi geri donersiniz yani begenmezseniz. beklentilerinizi gercekci tutarak giderseniz hayal kirikligi da yasamazsiniz.
0
antikadimag
(26.02.23)
Tek tasinma isteğiniz paraysa tartışılır.
Misal Türkiye'de yaşamak baya kötü. O sebepten bana Fransa'da kazandığım paranın 3 katını falan verseler anca gelirim Türkiye'ye. Gelirsem de birkac yil anca çünkü cekemem o hayati uzun süre.

Sizin derdiniz Türkiye'deki hayat değil ama maddi gibi. Bu noktada bir de özellikle emlak demissiniz ama kanada benim de bildiğim emlak konusunda baya sıkıntı. Bence tek derdi emlak/para olan biri için mantıklı değil.
0
logisticsmanager
(26.02.23)
Gelir açısından değecekse gidilir. Onun dışında bir evde 2-3 yaşayan almancı tayfa gibi sadece gitmek için gidilmez.
0
scholar
(26.02.23)
kendim taşınırım. senin yerinde olsam da taşınırdım.

normalde kuzey amerika merakım yok, hatta ABD'den nefret ederim ama buz hokeyini çok seviyorum. soğuk iklim seviyorum. kanada, ABD'nin daha sosyal versiyonu gibi yönetim anlamında. aynı şeyin laciverdi ama biraz daha sevilebilir ve tercih edilebilir geliyor bana. öyle aç açıkta kalmayacaksam gidip yaşamak isterdim. montreal, toronto vs. olmasına da gerek yok yani winnipeg, calgary filan bile olur. veya daha küçük bir yer.

ailesine, dostlarına, yaşadığı yere çok bağlı olan ve başka yerde mutsuz olacağını düşünen insanları anlayabilirim. onlar, "dışarıda mutlu olacağıma burada mutsuz ölürüm" diyebiliyor. bu insanın gitmesinin manası yok mesela, gitmesin. yalnız senin gibi fikirleri, düşünceleri olan insanlar için bence İMKAN DA VARKEN türkiye'de kalmanın manası yok. en kötü geri dönersin. farkındayım bu da kolay bir şey değil ama ben olsam giderdim.

deprem bu ülkedeki sorunların en büyüğü bile değil bu arada. ona gelene kadar öldürebilecek veya psikolojiyi bozabilecek o kadar şey var ki... bu depremi de birkaç aya unuturuz, görürsün. bir daha işte artık ne zaman vuracak olursa. gölcüklü sayılırım. 99'u hatırlıyorum. devamında olanları da. dünyanın hiçbir yerinde "sıradan vatandaş" zaten çok zeki veya bilinçli olmaz. bu sistem, politika, devlet işidir. bu ülkenin başındakiler (akp gitse bile) böyle reformlar yapar mı, güvenilir bir düzen oluşturur mu? sanmıyorum.
0
mark greg sputnik
(26.02.23)
1 2 yıl için taşınabilirdim.
0
dissendium
(26.02.23)
30-40bin lira kiralardan bahseden biri turkiye'nin kaymak tabakasindandir.
kanada, kaymak tabakadan gelen birini zorlar.
seni mutlu edecek evler de burada milyon dolarlardan basliyor zaten.

kanada overrated bir mavi yaka ulkesi, ustunu iklimi, saglik sisteminin bitikligi....Ben olsam amerika'ya bakarim, kanada'ya hic bulasmam.
0
cooperr
(26.02.23)
hali hazırda yurt dışındayım.

kanada için bir firma bana teklif verse ve kabul alırsam, koşa koşa giderim.

vatandaşlık alana kadar da dönmem.
0
rain when i die
(26.02.23)
sadece başlığı okuyarak evet diyorum. söz konusu lüksemburg yada kanada ise gerisi teferruattır.
0
baldan kaymak
(26.02.23)
trde bir yazılımcının fenerbahçeden aşağı oturmam takıntısı şımarıklık. kanadaya gidin biraz burnunuz sürtülür ayaklarınız yere basar.

yazılımcılık burada geçici süreliğine diğer mesleklere göre iyi kazanan bir meslek fakat kanadada bir mavi yakalıdan çok farklı bir maaş almayacaksın. o yüzden gidip görün.
0
nuisance
(26.02.23)
@nuisance,

ya cidden kendinizi böyle mi tatmin ediyorsunuz? "yazılımcılar aslında çok dandik, yakında sürünecekler" diye falan mı tatmin ediyorsunuz? ben hayatımın 10 yılını gecekonduda yaşadım, bir daha da kendimi öldürür ama yine de oralara geri dönmem. tüm ülke gecekonduya dönüşürken ben de buraları terketmek istiyorum. çünkü evet "fenerbahçe şımarıklığı" var üstümde. insan gibi insanlarla komşu olup, dışarı çıkınca bir parkta yürüyüş yapabildiğim bir yerde yaşamak istiyorum. çünkü 7 gün 24 saat çalışyıorum ve zaten tüm 10lu ve 20li yaşlarım fakirlik içinde ölüp bitmişken, bi 20 yılımı daha berbat yerlerde berbat şartlarda berbat kiralarla geçmesin istiyorum.

kanadadaki emlak piyasasını ben de biliyorum bu arada malesef. ama aslında burada anlatmak istediğim şey şu: yüksek kira ödüyorsam, karşılığında bir yaşam satın alayım. yaşam dediğiniz şey de, türkiyenin %99'unun hiç yaşamadığı şeydir.
0
🌸whatdreamsnevercome
(26.02.23)
standartiniz ev satin almaksa evet kanada uygun bir yer degil ama ulkeden ve ulke gundeminden uzaklasmak bence insana cok sey katar. isim olsa sizin gibi, giderdim.
0
ala09
(26.02.23)
yazılımcıyım, tr şartlarına göre iyi kazanıyorum. evim var, hatta fazladan evim var başka yatırımlarım da var. fena bir semtte oturmuyorum ama fenerbahçede ev kiralarım daha altı olmaz diyecek kadar uçmadım, sonuçta bir beyaz yaka bordrolu çalışansın.

ticaret yapmadığın veya kendi işini kurmadığın sürece olabilecek şartlar belli, fenerbahçe çok populer bir destinasyon atadan dededen gayrimenkul zenginleri de orayı istiyor ayda 8-10bin usd kazanan digital nomad ta, arap veya rus zengini de...

siz kendi çapınızın farkında olun bence, bunun da en iyi yolu orada en fazla bir mavi yaka kadar olabileceğiniz kanadaya yerleşmek olabilir.
0
nuisance
(26.02.23)
@nuince, ayda 8-10k usd kazanıyorum eşimin maaşı ve şirket ortaklıklarımdaki haklarım hariç. şmdi fenerbahçede yaşamayı isteyebilir miyim?
0
🌸whatdreamsnevercome
(26.02.23)
yani hocam sonuçta bu işin hem mantık hem de duygusal tarafı var. genel olarak insanlar trnin olumsuz ruhsal ikliminden duygusal olarak etkilendikleri zaman da gitmek isteyebiliyorlar, bunu anlayabiliyorum. bu gruba dahil olduktan sonra artık gitme gitmeme kararı değil nereye gideceğini tartışmak lazım. siz de belli ki en kaymak tabakadaki bir birey olarak sizi fiziksel olarak etkilemese bile kendinize buradaki ortamdan psikolojik olarak bunaltacak bir hayat kurmuşsunuz. ayrıca bir dönem avantajlı piyasa şartlarından ötürü (düşük kiralar, döviz kazanma vs) fenerbahçe, caddebostan gibi istanbul'un creme de la creme denebilecek şartlarda yaşamışsınız ama bu anormal olan dönem şu anda bitti ve o bölgelerin tekrardan eski seviyelerine ulaşmasından etkilendiniz gibi görüyorum. standart bir beyaz yakanın fenerbahçede yaşaması zaten ütopik bir dönemdi ve bitti veya azaldı, eskiden de yoktu yani böyle bir şey milyonların hayal bile edemeyeceği bir bölge ve döviz kazanan birey de tlnin değer kaybetmemesiyle daha da maliyetli bir yaşam sürmeye başladı (zaten tüm planını tlnin değer kaybına bağlayan bir hayat düzeni kurmak da yanlış olurdu)

kanada dediğimiz yer de dünyanın yüzölçümü olarak en büyük ülkelerinden bir tanesi. emlak piyasasına da hakimim demişsiniz, o zaman tavsiye olması babında, bence şehir bazlı bir duyuru daha açsanız daha isabetli tavsiyeler alabilirsiniz diye düşünüyorum. çünkü sizin derdiniz hem maddi ama biraz da manevi, maddi konu belki daha fazla kazanmanızla çözülür ama manevi olarak bu "bavulunu toplamış olma" hissiyatını çözemezsiniz. belki de gidip birkaç sene bu privileged hayattan uzaklaşıp, standart bir göçmen olarak yaşamak iyi gelecektir (eleştirmek için değil ciddi söylüyorum)

son olarak bir de gideceğiniz yerin vergi durumunu da araştırın derim, yurtdışına iş yaparken tl çok rahat bir ortam sunuyor şu an için kimse vergi falan sormuyor ama mesela kanadada gelir vergisi ödemek durumunda kaldığınız durumu da hesaplamak lazım. (edit. hani zaten düşünmüşsünüzdür de yazayım dedim)
0
roket adam
(26.02.23)
taşınmam. Türkiye'de istanbul'dan başka bir şehre göç ederim. yazılım işi uzaktan da yapılıyor diye biliyorum. gelirim iyi ise, arsa alır ve o arsaya kendi müstakil evimi inşa ederim. depreme dayanıklı ve istediğim şekilde yaparım. istanbul'daki korkunç kutu evlerde kalmam.

neden Türkiye'den ayrılmam? çünkü ailem, sevdiklerim, arkadaşlarım ve anılarım burada. bu kocaman bir ömür demek. hayat demek. başka diyarlarda bunu inşa etmek uzun sürer. insan ömrü kısa. yurtdışı benim için değil, çocuklarımın kendi hayatını inşa etmesi için güzel bir seçenek olur.

tabii benim perspektiften böyle görüyorum. sizin şartları bilmiyorum.
0
Leonardo~Da~Vinci
(26.02.23)
Yazdıklarınızdan anladığım oldukça duygusal bir insansınız. Bu sebeple sizin olumsuz bir durumda mutsuz olma eğiliminiz yüksek olabilir.

Öncelikle konu paraysa, Türkiye'de para kazanmak birçok ülkeye göre daha kolay. "Yoooooeeaa ne alaka" demeyin. Maaştan bahsetmiyorum, para kazanmaktan bahsediyorum. Yazılımcısınız, kendi işinizi kurup para kazanma şansınız çok daha kolay birçok ülkeye göre çünkü türkiye'de sistem işverenin zenginleşmesi üzerine. Vergi indirimleri, vergi düzenlemeleri, sık sık gelen vergi afları, maaşların düşüklüğü vb... Vermek zorunda olmadığınız yan haklar... Hele ki yazılım ihracatı yapıyorsanız, yani dolar kazanıp TL ile maaş ve harcama yapıyorsanız muhteşem... Kur farkının yanında yararlanabileceğiniz teşvikler, ihracat sebepli vergide daha da indirim vs....

Diğer konularda yazdıklarınızdan biraz toplumun genelinden "izole" bir hayat aradığınızı anlıyorum. Açıkcası kanada gibi ülkelerde bu aradığınızı bulmanız zor. Bir yazılımcı ortalama 50-60 dolar kazanıyor saatte. Bir tesisatcı 30-40 dolar saat ücretiyle çalışıyor. Yani muhtemelen o dünya para bayılacağınız evinizin, tabii maaş/ev fiyatlarına bakıp alabilirseniz, tam karşınıza koca f150sini park eden bir mavi yakalıyla dip dibe oturma ihtimaliniz yüksek.

Orta sınıf her yerde orta sınıftır:)

Ben maaşla çalışacaksam gitmem. Kendi işimi kurup çok kazanacağımdan eminsem hemen giderim.

Sizin yerinizde olsam oralardan remote iş kovalar, burada yaşarım.
Ya da dubai vb gibi yerleri kovalarım.
0
anten
(26.02.23)
senin için problem türkiye'de yaşamayı sevmen. yani eğer oturduğun muhitte, kiralar uygun ve evler sağlam olsaydı bu fikir aklını böyle meşgul etmeyecekti. o yüzden muhitini depremden az etkilenecek ve sağlam evlerin bulunduğu bir konuma kaydırman olabilir.

benim aylık gelirim senin kadar olmasa da iyi. ama şöyle de düşünüyorum gidersem bu standartı yakalayamam. dayanılmaz olmayana kadar gitmem fikrindeyim
0
paintov
(26.02.23)
Bro Kanada'ya taşınıp da mutlu olan bir tane tanıdığım yok alayı geri döndü, bazısı çoluğunu çocuğunu bırakıp falan geri döndü öyle bir geri dönüş, Kanada sanırım adaptasyonu çok zor bir ülke, ben taşınmazdım.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(27.02.23)
eger belli bir gucunuz var ise usa icin E1 YA DA E2 vizelerini dusunun derim. ben E2 aldim aklinizda soru olursa mesaj atin. kanada hakkinda bilgim yok ama malum usa ve yazilim tartisilmaz.
0
oscar
(27.02.23)
"%100, sorunsuz bir şekilde taşınma imkanınız olsaydı, taşınır mıydınız?"

sonrasını okumadım; net taşınırdım.

türkiye'de hayatımı idame ettirmek için vereceğim çabanın belki iki üç katını verirdim ama en azından düzgün bir ülkede yaşardım ve bu çaba için elimde bir motivasyon olurdu.
0
knight of cydonia
(27.02.23)
hayır. kadıköyde oturmak zorunda değilsin. radiohead, u2, guns and roses dinleyen insanların böyle düşünceleri oluyor…
0
sert siyah krom
(27.02.23)
abi bence boğaza karşı yalıda oturmak istemiyorsan türkiye'de bu gelirle elde edemeyeceğin çok az şey var. ayda 5 bin dolar kredi ödesen 100 bin lira ödemeyse 20 milyonluk ev alabilirsin. o yüzden anlamsız geldi.

ayrıca hedeflere de tek seferde ulaşmak mümkün olmasa da adım adım ulaşılabilir. yani bugün yalı alamasan da ufak bir yer alırsın. 3-5 yıl sonra satıp başka yer alırsın. böyle böyle büyürsün.
0
hknty
(04.03.23)
(17)

Amerika maaşı vs Avrupa maasi

bonjourrr
Amerika'da yazılımcı maaşı 8 10 k dolar civarında ama hayat pahalı okul sağlık vsAvrupa'da 3000 3500 Euro civarında. Ama sosyal devlet olduğundan sağlık okul.vs ücretsizMaddi olarak karşılaştırınca hangisi daha mantikli
Amerika'da yazılımcı maaşı 8 10 k dolar civarında ama hayat pahalı okul sağlık vs

Avrupa'da 3000 3500 Euro civarında. Ama sosyal devlet olduğundan sağlık okul.vs ücretsiz

Maddi olarak karşılaştırınca hangisi daha mantikli
0
bonjourrr
(21.02.23)
sağlık harici amerika bana daha mantıklı geliyor.
avrupada da sağlık sistemi müthiş değil.
0
jelly bear
(21.02.23)
Kişiye bağlı.
Amerika'daki hayat süper olsa bütün Avrupalı yazilimcilar giderdi. Gitmiyorlar, demekki Avrupa'da yaşamanın güzellikleri var.
Ama eminim "Avrupa'da hayat çok kötü, onlar yaşamayı bilmiyor" tayfa gelecektir.

Bu sorunun cevabı sadece para ile alakaliysa amerika. Ama hayatta tek şey para değil. Misal bir saniye bile işten atılma korkum yok Fransa'da. Hastalanirsam ne olur korkum da yok. Bunlar bana göre önemli seyler.

Neyse yani iki tarafin da güzel yönleri var, kişiden kişiye degisir.
0
logisticsmanager
(21.02.23)
tamamen maddi olarak bakarsan amerika daha mantiklidir. ozellikle remote calisma sansin olursa daha ucuz bir yerde yasayip kazandigin yuksek maasin keyfini surebilirsin. sirketler kapsamli saglik sigortasi da yapiyor diye biliyorum amerika'da.

avrupa'nin artilari farkli. nispeten guvenli, evsiz oranlari daha dusuk, daha cok yaya ve bisiklet odakli sehirler vs.
0
lemmiwinks
(21.02.23)
Bazi Avrupa ulkelerini haric tutarsak, sadece ortalama olarak bakarsak ABD'de gelir daha fazla. Ama calisma kulturu de Avrupa'dan daha farkli.

O sebeple neresinin daha mantikli oldugu kisiden kisiye degisir, eger birisi digerine gore her acidan daha mantikli olsaydi o yone dogru bir goc olurdu ama oyle bir durum yok, herkesin hayattan beklentileri farkli.
0
sertac akin
(21.02.23)
abd denilince de hangi eyalet ve sehir oldugu onemli. yazilimci acisindan degerlendirildiginde, ornegin san francisco maaslari cok iyi ama ev kiralari cok ucuk. Seattle daha makul. bu sehirler kariyer anlaminda da cok buyuk adim. Diger taraftan diger eyalet/sehirlerde de guzel firstalar olabiliyor ornegin utah texas gibi.

avrupada da benzer durum var. almanya, hollanda, danimarka gibi ulkeler maas ve sosyal destek acisindan dengeli ulkeler. kariyer anlaminda da cok fazla firsat sunmaz ama stressiz rahat yasanir.

burada karar verirken yas, evlilik ve cocuk gibi durumlar degerlendirilmeli. ornegin evli ve cocuklu bir aile icin oncelik is guvenligi, sosyal destekler, ucretsiz egitim ve kres imkani, cocuklara ayrilacak zaman onemli olabilir. bu durumda net fayda acisindan issizlik maasi, cocuk parasi, ucretsiz egitim, daha az calisma saatleri olan almanya, hollanda gibi ulkeler daha rahat bir hayat sunacaktir.

ama daha fazla risk, bununla beraber daha fazla firsat kovalayan insanlar icin abd avantajli. hem daha az vergi yuku, hem de daha fazla is ve kariyer imkani acisindan abd her turlu daha iyi. bir de yuksek kalifiye ve gelir diliminde daha yukarida olanlar icin de abd avantajli.

avrupada gelir arttikca vergi oranida arttigindan bir sure sonra insan kendine soruyor bu kadar cok vergi oduyorum ama bunun bana geri donusu oluyor mu diye. ornegin almanyada issiz birinin eline tum desteklerle beraber 2500 euro civari para gecerken, yuksek kalifiye calisip 4000 euro almak kotu hissettirebiliyor. ama issiz kalinca da hayat standardinda hicbir degisim olmadan yasamak da calisirken guven verici ve cok huzur verici.

avrupada da isvicre hep atlaniyor, bircok acidan abd nin avantajlarini sunarken ayni zamanda bir avrupa rahatligi var ulkede.
0
emrahday
(21.02.23)
"Avrupa'da sağlık okul vs. ücretsiz".

Değil aslında, "sosyal devlet" ile ilgili çok temel bi misconseption bu.

Geçenlerde bi haber vardı, UK'de insanların ödediği vergiler hariç, sağlık için yaptıkları "ek ödemeler" US'ten fazlaymış gelirlerine oranla. Veya işte Hollanda'da isen zorunlu özel sağlık sigortası yaptırıyorsun falan. Ödediğin para daha fazla ve zorunlu, seçme şansın yok. Üstüne başkalarına da bakmak zorundasın. Zaten göçmenleri de o yüzden ülkeye alıyorlar, kendilerine bakacak birileri olsun diye. ABD temelde böyle değil, o yüzden maddi olarak çok daha avantajlı ve hep öyle olacak.
0
plutongezegendegilmi
(21.02.23)
amerikadaki en kapsamlı sigortayı dahi yaptırsan avrupa'da yaşadığın alım gücünün en az 2 katını yaşarsın amerikada.

avrupa, orta direğin çok daha rahat orta direk olacağı bir yerdir.
amerika zenginleşebileceğin yerdir.

amerikada çalışan zengin olur.
0
tchuck
(21.02.23)
"Amerika'daki hayat süper olsa bütün Avrupalı yazilimcilar giderdi. Gitmiyorlar, demekki Avrupa'da yaşamanın güzellikleri var." - denilmiş.

Gitmiyorlar değil, gidemiyorlar. ABD'de computer science en çok okunan bölüm. Bunu okuyup üzerine doktora yapan sayısı da çok fazla. Bu birinci sorun.

İkincisi ise ABD çalışma vizesi çok problemli. İş teklifi alıp hemen gidilemiyor.

Alım gücü yüksek ülkelerde 3-5 kuruşun peşine düşülmez. Maddi açıdan çok fark olmaz. ABD'nin ortamı daha rekabetçi, Avrupa daha liberal.

ABD'den remote iş teklifi alabilirsin ama ABD'de çalışma izni olayı zor baya.
0
scholar
(21.02.23)
Amerika ve abd'de maaşlı bir orta sınıf olarak yaşayacağınız hayat aşağı yukarı aynıdır. Eviniz, arabanız, tatilleriniz vb... Hatta ABD'de alım gücünüz bir yazılımcı olarak AB'ye kıyasla daha yüksek olabilir.

Farklar şunlar:
-ABD'de işten çıkarılma ihtimali daha yüksektir. AB ülkelerinde o kadar yüksek değildir. AB'de regülasyonlar daha sıkıdır.

-ABD'de işsiz kalırsanız hemen iş bulamazsanız çok sıkıntı yaşarsınız. AB'de ülkeye göre değişmekle beraber işsizlik dönemi ABD'ye göre daha az yıpratıcı geçer.

-AB genel olarak bir şirketin en alt maaşıyla en üst maaşı arasında bir oran tutturma eğilimindedir. Şöyle diyelim, almanya'da ortalama bir otel çalışanı yılda 40000 euro kazanıyor. Bir yazılımcı 45000 50000 euro kazanıyor. aha kanıt:
lohntastik.de:~:text=The%20monthly%20median%20gross%20salary,in%20Germany%20is%20€1%2C889.00.&text=25%25%20of%20Hotel%20And%20Catering,earn%20more%20than%20€2%2C223.00.

-Yani AB içinde genel olarak herkes meslekten bağımsız birbirine yakın kazanıyor biraz kalifiye bir iş yapıyorsa.

-AB'de daha insancıl bir çalışma kültürü vardır. ABD'de Türkiye'ye daha yakın biraz iliğini kurutan bir çalışma kültürü vardır. Daha da rekabetçi ve performans odaklıdır. Mesela ben kendi şirketimin Paris ofisinde 56 yaşında hala senior pozisyonda çalışan adam gördüm. Normalde o yaşta bu çapta bir şirkette yönetici değilsen barınman zordur ABD'de. Ama paris'te adam sendika güvencesiyle işinin başında.

-Mesela bizim uluslararası projelerde ABD ve Türkiye ekipleri sabahlamaya daha yatkınken, AB ekipleri 6 dedin mi dükkanı kapatır genelde. Bunu iyi bir şey olarak söylemiyorum, iş kültürlerinin farkını anlatabilmek adına bir örnek.

-ABD'de okul ve sağlık ücretli ve oldukça pahalı. Ama AB'de sağlık için bir çözüm bulsan bile eğitim yine pahalı. Çünkü birçok ülkede o ücretsiz devlet üniversitesi sadece AB pasaportunu kapsıyor. Türk pasaportuyla çocuğun için yine epey bir para ödersin. Bu arada AB'de de zorunlu sağlık sigortası vs maliyetleri var.

-Amaaaa....Orta sınıfın biraz üstüne çıktığın zaman mesela yönetici pozisyonlara geldiğinde ABD'de gelirinin net bir sınırı yoktur. AB'de gelir dengesi önemsendiği için çok aşırı ütopik maaşlar kazanma ihtimalin yoktur genel olarak. Kazansan da çok vergi ödersin.

-Uzun vadede kendi işini kurmak istersen, ABD daha fazla imkan ve potansiyel sunar. AB'de iş kurmak ve yürütmek 1-2 istisna dışında ABD'ye göre daha eforlu ve maliyetli olabilir.

-ABD daha kozmopolit bir ülkedir en azından belli eyaletlerde. Avrupa daha homojen dağılmıştır. Amsterdam, Berlin, Paris dışında expat olarak hep yabancısındır. Hatta bunlarda bile "yabancı"sındır.

-AB ülkeleri homojen ülkeler oldukları için göçmenler daha büyük kültürel ve ekonomik sorunlar olarak geri dönüyor onlara. Bu da çeşitli kültürel travmaları ve reaksiyonları tetikliyor. ABD zaten bir göçmen ülkesi olduğu için kültürel farklılıklar Amerikan kültürü içinde eriyip gidiyor. Bunlar çok kişisel konular olmakla birlikte bir AB ülkesinde işyerinde ya da okulda "cultural bias" yaşama ihtimaliniz daha yüksek. ABD'de bir şirkette hindistan, almanya, çin, türkiye, ingiltere kökenli insanlarla bir arada çalışmak çok olağandır. Bir AB şirketinde bu tam olarak öyle değildir. Anlatması zor ama, ABD'de amerikan kültürü, amerikan ideali herkesin ortak buluşma noktasıdır. Almanya'da mesela %90'ı alman olan bir ekipte alman kültürü herkesin ortak noktası olamıyor. Olamadığı için de ister istemez sınırlar daha belirginleşiyor.

-Orta ve uzun vadede AB içinde başka bir ülkeden çalışmaya gelenlere karşı negatif bir reaksiyon gelişmesi, hayatın onlar için biraz daha zorlaşması daha olası bu yüzden yukardaki sebeplerle. Bunlar çok detay ve kültürel konular. Biraz da kişisel durumlar ama bunları da düşünmek önemli uzun vadeli bir plan yapıyorsanız.

Özetle eğer orta sınıf hayatı kıyaslayacaksanız, AB ve ABD arasında çoooook da farklar yok. Sosyal hayat ve iş kültürü açısından hangisi size uygunsa onu seçin.

Ama orta sınıfın biraz üstüne çıkmaya başlayınca AB'de hayat standardınız ve geliriniz aşırı şekilde fark etmeyecek. ABD'de ise hayat standartlarınız, geşiriniz çok fark eder. Uzun vadeli iş kurma vb planlarınız varsa da ABD bunun için daha uygun bir ülke.

ABD zirveye çıkmanın AB'ye göre daha kolay olduğu ve ödülünün büyük olduğu bir iş kültürüne sahip. Eğer rekabetçi ve yüksek performanslı bir ortamda çalışmaya aşinaysanız önünüz çok açık. Ama ABD'de tökezlediğiniz noktada toparlaması daha zor.

AB ise birçok durumda seviyede size aşağı yukarı aynı standartları ya da birbirine yakın standartları sunan bir kültüre sahip. Tökezlerseniz toparlamanıza yardımcı olacak daha fazla unsur var.
0
anten
(21.02.23)
cok daha detayli aciklayanlar var ama kisaca soyle dusunuyorum ben:

ekonomik acidan amerika cok daha mantikli. firsatlar ve kariyer acisindan da cok daha mantikli. hollanda/ingiltere'deki maaslar biraz artti gorece olarak ama ayni pozisyonda abd'de calisirsan en az 2 kati maas alirsin. giderlerin 2 kati artmaz.

mantiksiz olan yerler, is/yasam dengesi - kultur - saglik konusu (sirketlerin bir cogu ozel saglik sigortasi sagliyor, bu cok da onemli degil sanki) - notice period'un kisaligi - vize sorunlari - uzak olmasi
0
fakyoras
(21.02.23)
osuruktan nem kapiyorsan, memur zihniyetliysen avrupa.bence en buyuk avantajlarindan biri anavatana yakinlik ve bircok ulke icinde takilmadan gezme imkani.

girisimciysen, korkusuzsan, para pesindeysen amerika. vahsi kapitalizm, 300milyon salak arasindan vurulmadan siyrilma savasi. kural falan yok, bir nevi squid game.
0
cooperr
(21.02.23)
Hayatın iş ise ABD.
İş yaşam dengesi dersen Avrupa

Bizim şirketin Avrupa ofislerinden birinden ABD ofislerinden birine geçen yazılımcı arkadaş aşırı çok çalıştığından bahsediyor. 30 günlük yıllık izin 14 güne indi. Akşam geç saatlere kadar ofiste. Herkes birbirinin gözüne bakıyor, kimse erken çıkan kişi olarak görünmek istemiyor.
Avrupa'daki ofiste 17:00 oldu mu Windows+L ye basılıyordu.
0
nop
(21.02.23)
en sevdigim konu.

simdi bu konuya net sekilde amerika demeyen adam amerika'yi tanimiyordur cok net. ulke degistirecek bir turk icin bu bir tartisma konusu bile degil. dunya uzerinde %50 maas artisi icin is degistirmekte tereddut etmeyecek insanlar %150 maas artisina burun kiviracak oyle mi? bakin avrupa'da 10 senede kazanacagin parayi 5 senede kazanmaktan bahsediyoruz. kendi kendini emekli ediyor insanlar amerikada devlete ihtiyac duymadan. ve avrupa'daki gibi 65'i beklemiyorlar.

konu konu gidelim.

saglik: en abartilan konu. kendimden ornek vereyim. saglik icin benden kurus calismiyor hastanelere. gecen 3-4 dolgu yaptirdim odedigim miktar 0$. iyi bir sirkette calisiyorsan sagliga ulasim da, odeme de mevzu bile degil, gecelim.

guvenlik: yine abartilan bir mevzu. abd'de tekinsiz yer coktur, ama sen zaten oralarda yasamayacaksin ki? yani amerika'nin bu yuzunu hic gormeden yasamak mumkun ve zaten yine iyi bir isin varsa o sehirlere ve mahallelere hic isin dusmez.

egitim: avrupa'nin maddi acidan avantajli oldugu tek konu. abd'de egitim pahalidir. cocugunu iyi devlet okuluna vereceksen iyi muhitte oturman lazim o zaman da kiralar ucuyor. ozele versen cok para. avrupa bunu daha iyi cozmus durumda. bu nedenle cocuk varsa bu avrupa lehine yazar.

avrupa'nin amerika'ya kiyasla iki avantaji var.
1) tarihi ve kulturel yapisi cok daha saglam. amerika'da dumduz suburban sprawl sehirler var dallas, phoenix gibi. sehir demeye bin sahit ister. benim yasadigim seattle'da 100 senelik binanin onunde tarihi diye secde ediyorlar.
2) is guvenligi mevzusu. maalesef amerika'da sirketlerin karliligi azaldiginda kimsenin gozunun yasina bakmadan kapinin onune koyarlar. bu noktada sirket odakli bir ekonomi var ve iyi calisman gerekiyor. su aralar layoff'larla calkalaniyor tum ulke mesela. ama high risk high reward.

peki amerika'nin saymadigimiz diger avantajlari neler
1) entegrasyon. buraya ucak teker koydugu anda amerikalisin. avrupa'da almanlarin, fransizlarin arasina girebilmek icin iyi sanslar.
2) iklim. avrupa'nin guneyi disinda rezil bir iklimi var. gunes goremiyorsun. gerci ben de seattle'dayim ama burasi bile avrupa'ya kiyasla daha gunesli.

velhasil aradaki maas farklari %30-40 falan olsa tartisilir derdim ama ayni sirketin ayni pozisyonunda amerika'da 2 katindan fazla maas almak varken tartisilacak bir konu yok. avrupali yazilimcilarin amerika'ya gitmeme sebebi amerika'ya gitmenin zor olmasi bu arada. yani hadi ben geldim amerika'ya denmiyor maalesef butun dunyanin akmaya calistigi bir yer ve gocmenlik inanilmaz kisitli durumda. ortalama avrupali muhendis de konfor alanini birakmak istemiyor adam kendi ulkesinde rahat rahat yasarken bir turk caresizligi ile maceraya atilmak istemiyor mantiken.

avrupa icin sadece istisnai kisisel sebepler olabilir. onlara da kimse bir sey diyemez zaten. ama genel gecer konusursak bu sorunun cevabi net amerikadir. hele genc, bekar bir yazilimci icin.
0
antikadimag
(22.02.23)
@scholar +1. konuyu bilen bir arkadas.

@el cevap; hocam sizin bilgiler baya eski kalmis. o stem mevzusuna amerikalilar uyanali cok oluyor. bugun amerikali, gocmen herkes comp sci okuyor. bolumler dolup tasiyor, sinif yetismiyor. benim okudugum okulda en populer major acik ara cs idi.

saglik sigortasi primleri konusulacak seyler degil. ayda 100$ bile vermiyorum. aile olunca biraz daha artsa da cuzi rakamlar bunlar. saglik hizmetleri de pahali falan degil. o rakamlar sigorta sirketleri icin sisirilmis rakamlar. en boktan durumlari yasasan, en agir ameliyatlari olsan $2k-3k'dan fazla para odemezsin. out of pocket maximumlari var sigortalarin. cogu zaman sadece deductible odeyip gecersin. benim sigortam mesela 0$ deductible cebimden kurus cikmiyor.

abd'de sendikal hak yok. evet yok da sirketler bunu sagliyor. mesela isten cikarilinca en az 3 ay daha maas almaya devam ediyorsun. bunu devlet zorunlu kilmiyor is yeri talent cekebilmek icin teklif ediyor. hatta gecen meta'nin layoff'unda 1 senelik maaslarini pesin odediler insanlara. ki bu bir yazilimci icin vergi dusulmus hali deneyimli yazilimci icin $140-150k yapiyor. varsin avrupa'daki is guvenligi sizin olsun beni meta'dan kovun diyesi geliyor insanin.
0
antikadimag
(22.02.23)
Yazılım gibi skill based işlerde bir iş başvurusuna belki 10 000 başvuru olur. Bu kadar rekabet varken başlangıçta 8-10k dolar gerçekçi bir rakam değil. İşsiz kalırsan 6 ay iş bulma süren var. Bir de seni dışarıdan işe almak için ekstra para ödeyecek iş veren. Bunu yapmaya muhtemelen yanaşmazlar.

ABD'ye para dökmeden direkt iş teklifi ile giden çok çok azdır. Bu belki 90 larda falan oluyordur. Şu an ABD'deki Türklerin çoğu kaçaktır. Legal olanlarının da çok sağlam eğitimi vardır. Ama her koşulda stresli bir ortam. Çocuğu olan biri için eğitim, sağlık vb konular zorlayıcı olabilir.

entegrasyon konusu bir tık daha avantaj gibi olsa da amerikan insanı avrupa insanı kadar kibar değil. Bir ingiliz sabırlı oluyor mesela. Adamlar savaş esirlerini bile en iyi şekilde tedavi ediyorlar.

ABD'den bir defa çıktın mı bir daha giriş yok. Avrupa böyle değil. ABD'ye ya tam giriyorsun, ya tam çıkıyorsun. Başka ülkeye geçeyim sonra tekrar ABD olayı vatandaşlığın yoksa çok zor bir şey.
0
scholar
(22.02.23)
@scholar

"amerikan insanı avrupa insanı kadar kibar değil. Bir ingiliz sabırlı oluyor mesela. Adamlar savaş esirlerini bile en iyi şekilde tedavi ediyorlar."

kaptan bu cikarimi nasil yaptin harbiden merak ediyorum...hangi savasta ingilizlerin eline esir dustun de seni tedavi ettirdiler?

benim tanidigim ingilizlerin eline esir dussen, birak tedavi ettirmeyi canli gomup ustune beton dokerler. batinin geneli ortadoguluyu sevmez, yagmurlu gunde su vermez.

Insancillik acisindan avrupa/amerika fark etmez, ayni seyin laciverdi. Gocmensin iste, yurtdisina cikmis Turkun, kacip Turkiye'ye gelmis bir Afgandan pek bir farki yok.
0
cooperr
(22.02.23)
@el cevap; eyvallah hocam. allah bagislasin, ben de cocugumu amerika'da yetistirmek istemem aslinda ama maddi durumu birakip avrupa'ya gidebilir miyim emin degilim. aslinda bu da benim dusundugum bir sey gecen arkadasla konustuk cocugum olursa kulturel olarak 'amerikan' olmasindan korkuyorum.

dediklerinize karsi cikmak icin degil de tartismaya ilave olsun diye birkac ek.

saglik konusunda ilave soylenecek bir sey kalmadi. dedikleriniz dogru. benim sigorta oldukca iyi ve bunu argumanimi guclendirmek icin ozellikle soyledim. evet her sigorta boyle degil ama boylesi de var ve iyi sirketlerde olsun olsun 500 hadi 1000 deductible olsun. cok fark etmiyor. benim argumanimin ozeti su; "bu ucretler aradaki $60-70k'lik maas farkinin icinde ihmal edilebilir."

cocuk konusu problemli olabilir, cocugum olmadigi icin detay bilemiyorum ama tahminim yine maas farki icinde cozulebilecek bir sorundur. maas farki o kadar buyuk ki hemen her seyi kompanse ediyor. cocuk varsa esinizin de calistigini dusunun, maas farki uzerinden yilda $100k'ya yakin fark olur rahatlikla avrupa ile kiyasla.

velhasil tartisma genel olarak bir abd-ab karsilastirmasi degil. sizin bahsettikleriniz genel olarak iki ulkeyi karsilastiriyor. ancak duyuru bir yazilim muhendisi icin yani amerika'da orta ust sinif hayati yasatacak bir meslek uzerinden karsilastirma. bu meslekte, boyle paralar alindigi zaman amerika'nin sosyal devlet olmayan yanlari torpuleniyor. ben yazilimci degilim bu arada belli bi seviyede kazanan herkes icin gecerli bunlar.

sonuc olarak iyi bir kazanc uzerinden tartistigimizi unutmamamiz lazim. orta halli bir meslek mensubu icin, yilda $100k altinda kazanan biri icin abd oldukca riskli ve tercih edilmeyecek yonleri one cikan bir ulke olabilirdi. ama bir yazilimciysam yilda $200k post tax yapiyorsam geri kalan konular teferruat oluyor maalesef. butun argumanlarimin ozeti ve dayandigi nokta budur.

son olarak populer major noktasinda sadece kendi okulumdan genelleme yapmiyorum elbette. bu son yillarda degisen, oldukca konusulan bir trend.
bkz stanford; en populer major cs www.collegeraptor.com
bkz harvard: ikinci sirada cs. (concentrations sekmesine gidin)
oira.harvard.edu

yani avrupalilarin gelmeme sebebini soyle dusunun. kendi ulkenizde, kendi kulturunuzde refah icinde yasiyor, istediginizi alabiliyorsunuz zaten. niye daha fazla abd'nin zorlu gocmen yasalariyla cebellesip duzenimi bozayim degil mi? zaten istesem de gidemeyecegim. ancak bizim gibi ucuncu dunya vatandaslarinin gurbette expat olacaklarsa ve firsatlari varsa yasamalarinin ciddi avantajli oldugu ulke abd'dir.
0
antikadimag
(22.02.23)
(2)

Yurtdışı bağlantılı şirketlerde online Psikolog

ddenizz
Linkedinde bir tane iş ilanı gördüm ama başvurusu geçmişti şimdi benzerini arıyorum. Türk, türkiyeden çalışan arayan, merkezi veya şubesi yurtdışında olan şirketleri arıyorum insan kaynakları departmanı için uzaktan psikolog arayan. Yani ben turkiyeden online çalışacağım, işe alımda bazı kişilik tes
Linkedinde bir tane iş ilanı gördüm ama başvurusu geçmişti şimdi benzerini arıyorum. Türk, türkiyeden çalışan arayan, merkezi veya şubesi yurtdışında olan şirketleri arıyorum insan kaynakları departmanı için uzaktan psikolog arayan. Yani ben turkiyeden online çalışacağım, işe alımda bazı kişilik testlerimiz var onları uygulayacağım. İk departmanı dışında terapi de olabilir.


Tamamen farazi bir örnek veriyorum getirin londra şubesine ik'da çalışacak psikolog alınması gibi.

Bu gibi şirketleri bilen var mı? Nereye bakmalıyım nerden bulabilirim? Nasıl iletişim kurabilirim?
0
ddenizz
(20.02.23)
Bu imkansız gibi bir şey. Neden dersen her ülkenin psikolog tanımı farklı. ABD için ABD'den akredite bir programdan PhD derecen yoksa psikolog değilsin. Haritanın sol tarafını komple sil. Avrupa'da da bu pozisyon için uzaktan eleman arayacaklarını sanmıyorum. Çünkü çok fazla psikolog var.
0
scholar
(20.02.23)
Turk ve turkce bilen psikolog ihtiyaci daha cok Almanya gibi Turk gocmen oraninin yuksek oldugu ulkelerde oluyor. Buyuk sirketlerde ve fabrikalarda cok fazla Turk gocmen calistigi icin de bu kisilerin problemleri ile ozel olarak ilgilenen danismanlar calistiriliyor.

Ama bir de olayin diger yuzunden bakarsak Turkce bilen danisman ihtiyaci azaliyor. Cunku eski gocmenler entegrasyonlarini ve dil adaptasyonlarini tamamlamis olduklarindan Alman danismanlar da destek olabiliyorlar. yeni gocmenler de daha cok ingilizce bildiklerinden yine benzer sekilde Alman danismanlar destek olabiliyor. Ayrica ilk gocmenlerin cocuklari arasinda da Psikolog titeli almis bircok kisi var bunlar da Turkce veya Almanca destek verebiliyor. Yani kisaca ihtiyac fazlaydi ama giderek azaliyor.
0
emrahday
(21.02.23)
(8)

beklenen buyuk istanbul depremi

baldur2
bununla ilgili bilimsel makale okumak istiyorum, nedir bunun olabilirligi, neden beklendigi, muhtemel sonuclari vs, arastirma, senaryo, bilimsel makale, uzman gorusu, entry vs. atesleyin dostlar lutfen.
bununla ilgili bilimsel makale okumak istiyorum, nedir bunun olabilirligi, neden beklendigi, muhtemel sonuclari vs, arastirma, senaryo, bilimsel makale, uzman gorusu, entry vs. atesleyin dostlar lutfen.
0
baldur2
(16.02.23)
Yapı stoğuyla ilgili uzman görüşü.

eksisozluk.com
0
msb
(16.02.23)
dr doofenshmirtz
(16.02.23)
abuzer
(16.02.23)
En ozet halini soyleyeyim abi, istatistiksel olarak bekleniyor. Yoksa yerin icine inip analiz edip orsda yakin zamanda depreme neden olacagi tespit edilebilen bir durum yok.

Deprem bilimin en az sey bildigi doga olayi diyebiliriz, halen bugünku teknolojide buyuk bilinmezlikler iceriyor.

İstanbul'da deprem beklemenmesinin nedeni geçmişte birbirine yakin periyodlarda İstanbul'da deprem olmus olması ve bir sonraki periyoda cok yaklaşılmis olmasi. Yani taibat seriyi bozmayacaksa deprem olacak istatistiksel olarak.
0
stavro
(16.02.23)
@sta, ekleyelim.Sadece periyodik olarak degil, fayların kirilim ve enerji aktarım durumları da çizilen resme uyuyor. Kuzey Anadolu fay hattı, en sağdan kırıla kırıla ilerlemiş. Hep bir soldakine aktarmış enerjisini. İzmit-golcuk sırasını savdi. Şimdi de sırada İstanbul var.
0
abuzer
(16.02.23)
tarih boyunca çeşitli dönemlerde hep olmuş. öğrenmek istediğim tam olarak ne bilmiyorum ama olabilirliği var. net zamanını bilmek imkansız.

sonuçları ise bence bu son depremden kötü olacak. 25 milyon insan var. kimi kurtaracaksın?? 10 milyona yakın insan etkilenir. yapılacak tek şey nufusu azaltıp riskli bölgeleri boşaltmak.
0
scholar
(16.02.23)
Açılın ben jeoloji mühendisiyim. Bu TV'de gördüğünüz kişiler de Celal Şengör hariç benim öğretmenlerimdi. Celal Şengör lisans derslerine girmiyordu, o yüzden ders almadım.

Temelde levha tektoniğini bilmek gerekiyor. Yerküre dediğimiz şey tek bir parçadan oluşmuyor. Büyük kümeler var hareket halinde. Bunların hareket yönleri de rastgele değil, belli. Mevcut şartlarda Arap levhası 1,5-2 cm ilerliyor Anadolu levhasının üzerine doğru. Aynı şekilde Avrasya'yı da takip ediyoruz. Aradaki sıkışmadan dolayı Bu hareketlere bağlı olarak da dayanımın yenildiği yerlerde faylar oluşuyor zaten. Fay hatlarını da onun üzerindeki fayların davranış şekillerini de bu sebeple biliyoruz.

İstanbul'da deprem olacağını da bu harekete bağlı olarak biliyoruz. Olacak yani. Levhanın büyüklüğü, hareket hızı, hareket yönü/şekli, toprağın yapısı, geçmiş depremler üzerinden baktığımızda da tahmini büyüklüğünü ön görüyoruz. Bütün bunlara baktıktan sonra da geçmiş depremlere baktığımızda aslında aşağı yukarı 250 yılda bir tekrarlayan büyük bir deprem görüyoruz. İşte @stavro'nun dediği kısım da burada dahil oluyor.

Hani Dünya'nın yaklaşık 200 milyon yıl önce Pangea olarak süper kıta resimleri/animasyonları görüyoruz ya. Sonrasında işte şimdi bildiğimiz hali ile kıtalar oluşuyor ve şimdiki yerlerine geliyor. İşte bunu nihai durum sanan yanlış bir bakış açısı var. İnsan beyni ile ilgili bir konu bu. Kendini merkeze koyuyor ve zamanı kendisine göre yorumluyor. Oysa Dünya için 250 yıl dediğimiz şey Dünya'nın soğuyup kabuğunun oluşmaya başladığı zamandan şimdiye kadar baktığımızda geçen ömrün 1/18.000.000'i demek. Yani 80 yıllık bir insan ömrünün 2,5 dakikası gibi düşünebilirsiniz. Bunu da tam 250 yılda bir deprem olmamasını hayatınızı tam 2,5 dakikada olmayan şeylerin önemsizliği ile karşılaştırın diye söyledim. Yani 250 değil de 300 yıl sonra olmuş olsa Dünya düzeninde muazzam bir değişiklik olmuyor. 50 yıl bize çok gelebilir ama karşılaştırma için 2,5 dakikada olacak hazır noodle'ın, 3 dakikada pişmesi gibi düşünün.

Telefondan bu kadar yazdım, metro yolculuğum bitmek üzere :P İstanbul depremi değil ama deprem hakkında ufak bir miktar fikir vermesi için şunu yazmıştım bakabilirsin. eksisozluk.com

Sen makale istedin ama ben biraz özet geçtim. İstediğin cevap olmadı tabii. Makalelere erişim için Google'a yazdığında çıkan makaleler hakemli dergilerde çıkmış olsun ve hazırlayanlar da kayda değer kendilerine atıf yapılmış güvenilir uzmanlar olsun yeter. Scholar'dan yapılan atıflara baksan bile fikir verir. Diğer bazı çalışmalar için depremzemin.ibb.istanbul ve evrimagaci.org linklerini @dr doofenshmirtz ve @abuzer vermiş zaten.
0
nawar
(16.02.23)
(26)

Türklerin Yunanları Sevmemesi

Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
Yani ülkenin geneli için söylemiyorum tabii ben seviyorum mesela, ben herkesi seviyorum zaten benim için sorun yok, yani genellemeden konuşmak istiyorum ama bir yandan da genelliyorum tabii. Sorum şu: Abi biz Yunanları neden sevmiyoruz? Misal Yunanların Türkleri sevmemesini anlıyorum, yani İstanbul'
Yani ülkenin geneli için söylemiyorum tabii ben seviyorum mesela, ben herkesi seviyorum zaten benim için sorun yok, yani genellemeden konuşmak istiyorum ama bir yandan da genelliyorum tabii. Sorum şu: Abi biz Yunanları neden sevmiyoruz? Misal Yunanların Türkleri sevmemesini anlıyorum, yani İstanbul'un alınması falan geçiyorum ama gidip 15. yüzyılda Atina'ya girmişiz 19. yüzyılda çıkmışız, yüzlerce yıl adamların ülkesinde kalmışız, bu insanlar asimile de edilmemiş mesela Osmanlı'nın öyle bir politikası da yok, kendi kimliklerini korumuşlar. Bu şartlar altında ben Yunanların Türklere düşman olmasını anlayabiliyorum hak da veriyorum, bi ülke gelip benim ülkemi işgal etse ve 400 sene kalsa ben de düşman olurdum ama biz neden düşman olmuşuz, yani Kurtuluş Savaşı'nda olanlar eşit bir neden yaratıyormuş gibi de gelmiyor bana açıkçası, sanki onlar bizi sevmiyor diye biz de sevmiyormuşuz gibi olmuşuz. Böyle mi oldu acaba yoksa ben başka bir şeyi mi atladım? Teşekkür ederim.

Edit: Sorum genellemeye açık olduğu için sıkıntı yaratıyor olabilir, o nedenle şöyle düzenlemek istedim: Elimizde 10 Yunan ve 10 Türk var, bunlar birbirlerini sevmiyorlar, ben 10 Yunan neden sevmiyor anlayabiliyorum yukarıda saydım ama 10 Türk neden sevmiyor onu çözemiyor. Neden?
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(13.02.23)
iki millet de birbirini gayet seviyor; Yunanistan'da Türk olduğumu duyan herkes acayip yardımcı oldu bana. Türkiye'de de durum az çok böyle.

Ha iki milletin de ırkçısı aşırı milliyetçisi yok mu? Elbette var. Onlar her millette o kadar var, olur öyle.
0
babilfish
(13.02.23)
Tamam bro işte benim sorduğum da bu zaten. Türkleri sevmeyen Yunanları anlayabiliyorum, bizim bahanemiz ne? Misal Türkiye'de 10 kişi Yunanları sevmiyor diyelim, bu insanlar neden sevmiyor olabilir gibi bir şey benim merak ettiğim.
0
🌸Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(13.02.23)
o esnada yunan sevmeyenler: çünkü onlar bizim baklavamızı dönerimizi cacığımızı çaldılar. :(
0
theseachange
(13.02.23)
hocam biz batıyı komple sevmiyoruz zaten. israil'i düşmanımız olarak gören milyonlar vardır. sanki biz filistinliyiz:)
0
nothing in my way
(13.02.23)
yunanistana gittiğimde gayet iyi davrandılar ama tarihe bakarsak belli sıkıntılar olmuş. tripoliçe katliamı ve 1. dünya savaşındaki sıkıntılar bu tarz şeyler var. bunları savaş zamanına göre düşünmek lazım.
tarihe şu açıdan hiç bakılmıyor, devşirme denip geçiliyor. adamı anasından babasından ayırıp kendi yanına alıyorsun yıllarca büyütüyorsun. adamlar içten içe kuruluyor sonuç olarak ayaklanma vs oldu. tarihsel böyle bir bakış var.

ama dünya insanı olarak ben iyi insan olduktan sonra herkesi seviyorum. din dil ırk vs. çok da önemli değil.
0
mikahakkinen
(13.02.23)
orta yaşlılarımız doksanlardaki kardak krizini hatırlar. şu anda nasıl dış mihraklar gibi yapay bir düşman algısı oluşturulduysa, o yıllarda da düşman algısı yunanistan üzerinden kuruluyordu. osmanlı, kurtuluş savaşı ve 6-7 eylül olaylarına rağmen (yani eğitimsiz basit halk için birçok gerekçe varken) halk nezdinde böyle bir düşmanlık olmadı hiç. siyasetçilerin goygoyuydu onların hepsi.
0
sir gawain
(13.02.23)
Şimdi buraya Mora katliamı, kurtuluş savaşında yapılan katliamlar, İzmir yangını gibi şeyler yazılabilir, yazanlar da olur. Tabii ki hiçbir katliamı desteklemiyorum ve İzmirli biri olarak İzmir yangınını lanetle anıyorum (hala kimin yaptığı şaibeli aslında dümdüz o kargaşada fırından çıktı diyen de var ama tartışmaya girmiyorum, Yunanlar kaçarken yaktı diye kabul edelim).

Ama bence asıl neden sizin de dediğiniz gibi 400 yıl yönettiğimiz ve "yüce" Osmanlı'nın yanında ufak sayılabilecek bir milletin bağımsız olması ve Osmanlı'nın bunu engelleyememesi. Büyüklük kompleksimize vurulan en önemli darbelerden.

400 yıl yönettiğimiz dönemde işte şöyle hoşgörülüydük böyle karışmadık diye anlatıyoruz ama hoşgörülü olmakla eş vatandaş kabul etmek farklı şeyler. Ha yine Yeni Çağ Avrupasına göre Osmanlı'nın hoşgörü politikası çok daha iyi, o dönem standardında da takdir edilebilecek bir şey insan hakları açısından ama işte klasik Fransız İhtilali sonrası dönemde, Osmanlı da yavaş yavaş çözülme sürecine girerken bu milletlerin bağımsız olma isteğine hak vermek gerekir 2023 yılından baktığımızda. O dönemde hiçbir bağımsızlık mücadelesi de kansız bitmiyordu şimdiki gibi Birleşmiş Milletler gibi uluslarüstü kurumların da olmadığı ortamda sivil katliamları da olmuştur maalesef. Ama bence bu sebepler dediğiniz gibi terazi kefelerini eşit doldurmuyor. 400 yıl boyunca adamların en büyük erkek çocuklarını alıp zorla müslüman yapıp savaştırmış. Hadi çok şanslı bi azınlıktaysa mülki idarede çalışıp sadrazam bile olabilmişler ama Muhteşem Yüzyıl'da da gördüğümüz gibi hala köle gibi bi şeyler. Kapıkulu yani adları padişahın kapısındaki kul. Bu çok büyük bir toplumsal travma. Şimdi bazı tarihçiler(!) "Balkanlardaki aileler çocuklarının alınmasını istiyordu daha iyi şartlarda yaşasınlar diye" diyor ama bu bana çok gerçekçi gelmiyor açıkçası bilmiyorum.

Ha ama Yunanların Anadolu işgali hayali de kendi haklılıklarına çok büyük darbe vuran bir şey. Gerçi İzmir'e çıktıklarında İzmir halkı (sadece Rumlar da değil) çok da üzülmemiş diyenler de var. İzmir Osmanlı döneminde de Gavur İzmir denip devletten hiç destek almayan bir şehirmiş. Ama tabii ki İngiltere'nin gazıyla biz burdan Ankara'ya kadar gideriz mevzusu yanlış ve gereksiz bir hamle. Bunun Anadolu halkında yarattığı travmayı da anlayabiliyorum.

Neyse bence haklısın. Ama senin de dediğin gibi iki tarafta da sevenler daha fazla sevmeyenlerden. Son yüzyılda yaşanan onlarca soruna rağmen (kurtuluş savaşı, nüfus mübadelesi, 6-7 eylül olayları, kıbrıs sorunu, kardak kayalıkları, kıta sahanlığı, adalar vs vs) yine bir sıkıntıda ilk gelen devlet oluyoruz karşılıklı. Halkın da birbirine olan sevgisi pek değişmiyor gördüğüm kadarıyla.
0
nundu
(13.02.23)
Nundu ben de böyle düşünüyorum tamı tamamına, benim ne anlatmak istediğimi sen daha net açıklamışsın.
0
🌸Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(13.02.23)
Yunanlılar Kurtuluş Savaşı'nın Batı Cephesi'ndeki düşmanımız. Başarılı olsalardı bugün Türkiye olmayacaktı. Bunun dışında Kıbrıs için terör faaliyeti söz konusuydu. Yunanca şarkıları severim. Hep gitmek istediğim bir yer. Anadolu'ya, dünyaya olan kültürel katkılarını severim. Ama günümüzde dikkat edilmesi gereken bir ülke. Düşman uyumaz.
0
dissendium
(13.02.23)
hala devam eden siyasi problemler var. bunlar ülkelerin bağımsızlığını ilgilendiren şeyler. kıbrısı var, adaları var, kıta sahanlığı meselesi var.

bunlar sadece devlet sorunu değil halkların da sorunu maalesef. iki taraf da doğal olarak geri adım atmak istemiyor. yunan halkı ile türk halkı tabii ki dost olabilir. bir ateist de bir muhafazakarla dost olabilir. o muhafazakarın bulunduğu cemaat "camilerin yanında meyhane istemiyoruz" diyebilir. senin bulunduğun cemaat ise "ezan okunurken hoparlör kullanılmasın" diyebilir. bu bazı ateistlerde ve mütedeyyinlerde sana olan etkisinden farklı bir şekilde tezahür edip düşmanlığa yol açabilir.

olay geniş açıdan bakınca biraz kompleksleşiyor. beraber rakı içelim meze yiyelim dostça yaşayalım değil sadece. yoksa tabii herkes birbirini seviyor. israil'de de filistinlilere karşı öyle bir düşmanlık yok gayet yaşıyorlar orada. hatta meclislerinde milletvekilleri var yanılmıyorsam. fakat öyle ya da böyle halkın bir kısmı bu gelişmelerden etkilenip düşmanlık yapıyor. bu çok doğal.
0
bohr atom modeli
(13.02.23)
Biz onların topraklarını işgal etmemişiz. Onu düzeltelim. Biz aldığımızı Doğu Roma İmparatorluğundan almışız. Yunanistandan değil.

Google'a 'Yunanistan milli marşının Türkçe sözler yazıp' o marşı bir okumakta fayda var.

Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş savaşında olanlar, bizim açımızdan yeterince nefret kaynağı teşkil eder ama okumak lazım.

Son olarak da geçmişi geçmişte bırakıp tüm insanların birbirini kardeş olarak gördüğü bir Dünya'ya evriliyoruz. Ama gerek emperyalizm ve gerekse 'Dış düşman'lıklardan beslenen siyasi iktidarlar buna müsaade etmiyor.
0
Mirket
(13.02.23)
Benim anne tarafı 1960’ta türk vatandaşlığı almışlar. Öncesinde İskeçe’de yaşıyorlarmış. Dedem, anneannem, dayım Yunanları pek sevmezler. Özellikle dedem hiç hoşlanmazdı. Bulabildiği ilk fırsatta da Türkiye’ye göç etmiş bu yüzden. Yunanlardan çok çektik, ayrımcılık vardı diye bir sürü hikayesi vardı, dinlerdik. Bir diğer nedeni de tabii ki Atatürk’ün ülkesinde yaşamak istemesi, bu ayrı konu.

Fakat yine de benim olduğum kuşakta böyle bir nefret yok. Aksine Yunanları çok seviyorum onlarla aynı milletmişiz gibi geliyor. Öğrencilerime milli mücadeleyi anlatırken de hep üstüne basa basa artık bu ülkelerle ilgili bir problemimiz yok hepimiz dünya vatandaşıyız diyorum.

Dedem dışında da Yunanları sevmeyen görmedim açıkcası. O da anılarından dolayı sevmiyor, belki de kendince haklıdır. Hiçbir fikri/anısı olmadan direkt düşmanlık besleyenler muhtemelen ilkel milliyetçilik duygularıyla hareket ediyordur.
0
ruhen hastayim ben
(13.02.23)
Mirket hocam biz Doğu Roma'yı alınca Yunanistan 2,5 litrelik kolaya bantlanmış 1 litrelik Fanta gibi promosyon olarak geldi o nedenle işgal sayılmaz bu mu demek istiyorsun yani :)
0
🌸Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(13.02.23)
Doğu Roma İmparatorluğu Japon devleti miydi yav basbaya Yunan devleti işte. İsminde Roma geçiyor diye Roma devleti diyosak Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nu ne yapalım :)

Doğu Roma İmparatorluğu'nun (ya da kısaca Bizans işte) halkı, yöneticileri, dini, kültürü her şeyi Yunan. Ayrıca Bizans'tan aldık diye Yunanistan toprağını işgal ettik sayılmıyor mu ne alaka :d adamların bin yıllardır yaşadığı topraklar orası yani.
0
nundu
(13.02.23)
su an yunanistan’da yasayanlar daha ziyade arnavut kokenliler. yani o iddia ettikleri helenleri kesmis tayfa. ayrica mesela mora katliami diye bir hadise var.
0
alperz
(13.02.23)
tamamen resmi tarihten kaynaklı.

bize ilkokulda, ortaokulda, lisede tekrar tekrar anlatılan yunanların kurtuluş savaşı döneminde katliam yaptıkları, kadınların meme uçlarını kestikleri, sırf zevkine hamile kadınların karınlarını deşip çocuğun cinsiyeti üzerine iddiaya tutuştukları, köyleri-şehirleri ateşe verdikleri, vb.

bu hikayelerle büyüyen bir çocuğun bırak yunanlardan nefret etmesini, kendini canlı bomba yapıp atina'da havaya uçurmasını beklersin.
0
nickini degistiren yazar
(13.02.23)
İçlerinde samimi olanları olsa da bu biraz da taktiksel bir davranış. Osmanlı döneminde de böyle yakınlaşmalar olmuş. Padişahlardan yunan kadınla evlilik yapanlar var. Bireysel tavırlarla milli menfaatler çok farklı şeyler. Bir bakmışsın vatanın elden gitmiş..
0
scholar
(13.02.23)
Abi yanlış anlamayın ama bence herkes kendi götünün derdinde ya, kimse kimseye çökmeye çalışacak güçte değil değil gibi. Yunanların 10 milyon nüfusu var AB'den şurdan burdan aldığı yardımlarla onların karnını doyuramıyor bizi alıp ne yapacaklar. Yani 100 sene önce bi kere İngilizlerin gazıyla savaş açtılar ama o dönem herkes herkese savaş açıyordu zaten bitti gitti. Biz de "bir gece ansızın Atina" diyorduk ama daha depremde kendi şehirlerimize giremedik bir gecede.
0
🌸Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(13.02.23)
çok yakın tarihte yaşanmış bir kıbrıs faciası var. o dönem gerçekten ciddi saldırılar yapılmış sivil türklere karşı. devamında onları korumak durumunda kaldığımız için savaşa girmek ve yıllarca bir ton yükle uğraşmak zorunda kalmışız hala da uğraşıyoruz. bu konunun gideri 50 yıl bile değil. sırf bu bile çok doğal olarak bir düşmanlık ve nefret sebebidir. bunun dışında çözülememiş çok ciddi bir kıta sahanlığı konusu var ki bu da taşıdığımız risklerden bir tanesi. yani evet kültürlerimiz benziyor ama adamlarla çok uzun zamandır sürekli savaşıyoruz, böyle bir nefret olması çok normal.

@kaleci son yorumuna istinaden de şöyle diyeyim, zaten yunanistan'ın bize bir savaş açmayacağı bariz. ama biraz batı güdümünden çıkan türkiye'nin terbiye edileceği ilk nokta egedeki bu yukarıda bahsettiğim zaafiyet olacaktır. artık ülkeler birbirine saldırmıyor, başına bela olsun diye önden destekli küçük çocuk yolluyorlar, öyle bir durum olur da rusyanın durumuna düşersek ne yapacağız? bence gayet aktif bir tehdit bu.

edit: bu arada benim yunanlarla bir derdim yok, sadece algısal açıdan incelemeye çalıştım.
0
roket adam
(13.02.23)
Kurtuluş savaşı ve kıbrıs sorunu kaynaklı. Ayrıca başlık öyle bir açılmış ki yunanlar bize topyekûn bayılıyor gibi bir durum var sanki. "Türklerin ve Yunanların birbirini sevmemesi" sevme - sevmeme durumu karşılıklı bir durum
0
yazdonumu
(13.02.23)
Doğu Roma İmparatorluğu'na Yunan devleti diyen arkadaş eminim Kölemenlere de Mısır Devleti diyordur.
0
Mirket
(13.02.23)
Memlükler, Mısır ve Levant coğrafyasında olan, yönetici takımının ilk 200 yıl Türk, sonraki 200 yıl Çerkes ama halkının çoğunlukla Arap olduğu bir devlet. Yani Memlüklere Mısır devleti de, Türk/Çerkes devleti de ya da Arap devleti de diyebilirsin çünkü hepsini kapsıyor. Mısırlı diye millet yok yav zaten o dönemde, merkezi Mısır'da olan bir devlete niye Mısır devleti denemesin ki.

Bizans için böyle bir durum yok. Halkı da yöneticisi de Yunan (Bizansın zirve döneminden bahsetmiyorum, Osmanlı ile mücadele ettikleri son dönemleri). Sonuç olarak Bizans bir Yunan devletiydi. Burda tartıştığımız konunun ne olduğunu anlamadım :)

Bizans'a Doğu Roma İmparatorluğu diyince durum değişmiyor. Roma ile alakaları, Fatih'in kendini Roma'nın sultanı ilan etmesiyle benzer. Bir mirası devam ettirme çabası. Ruslar bile kendilerine Roma'nın mirasçısı dedi tarihte. Roma'nın mirasçısı olmak istemekle Romalı olmak farklı şeyler.

Yani Osmanlı ne kadar Romaysa, 1100 sonrası Bizans da o kadar Roma'dır. O yüzden son dönem Bizans'ı bir Yunan devletidir.
0
nundu
(13.02.23)
yazıldı mı bilmiyorum yanıtları okumadım ama din temelli işte. müslüman olsalardı çok sever, kardeş şehir derdik ve avrupa'ya karşı hep yunanistan'ın yanında olurduk.
0
deartheodosia
(13.02.23)
Egeli olarak hem severim hem sevmem. Çünkü Yunan gavurudur :). Buraları yakıp yıkmıştır. Duyduklarımıza göre çocukları kuyulara saklayarak kurtarmıştır dedelerimiz falan.
Ama ortak kültür var. Onlarda çok rahat yaşayan bir halk değil.
Zamanında İngilizlere uymaları yani tam siyahta değiller.
Ama Türkleri sevenine de sevmeyenine de rastladım, sevmeyeni çok fena, dikkat etmek lazım
0
Coma
(13.02.23)
benim tek sebebim yemek muhabbeti bi de abuk subuk deniz sınırları çizmeye çalışmaları. bi derdim yok onun dışında. halkla zaten hiçbi derdim yok
0
Ranchoddas
(13.02.23)
Konuştuğum az sayıdaki Yunandan aldığım izlenime göre Türklere öyle ayılıp bayılma durumu yok tabi ama sevmedikleri milletler içinde birinci sırada değiliz ona eminim. Arnavutları hiç sevmiyor adamlar. Hepsi sayıp sövüyor Arnavutlara ilginçtir. Bizde de Yunan sevmeyen taraf Arap sevici islamcı tipler.
0
uvcray
(14.02.23)
(16)

Hatay ve Hataylılar neden bu kadar çok seviliyor?

anais
Türkiye’de başka bir şehir ve sakinleri için bu kadar sevgi gösterildiğine şahit olmadım. Hatay sevgisinin nedeni ne? İkinci sorum Hatay’daki gayrimüslim nüfusun diğer Anadolu şehirlerine göre yoğun olmasının sebebi nedir?
Türkiye’de başka bir şehir ve sakinleri için bu kadar sevgi gösterildiğine şahit olmadım. Hatay sevgisinin nedeni ne?

İkinci sorum Hatay’daki gayrimüslim nüfusun diğer Anadolu şehirlerine göre yoğun olmasının sebebi nedir?
0
anais
(13.02.23)
uzun uzun yazamayacagım su anda ama "hatay(antakya) insanı kalender olur" algısı var mesela bende. bi ıslanmış da kurumuş, bi yanmış da sönmüş insanlar gibi.
0
fatihkkk
(13.02.23)
çünkü künefe ile bize pozitif duygular yaşatıp pavlov deneyi gibi koşulluyorlar büyük oyunu görelim.
0
anon1m
(13.02.23)
ben antep"İ de seviyorum. yemek kültüründen olabilir. hatay"lı arkadaşım hayatımda tatmadığım lezzette portakal getirirdi. ben bu yüzden seviyorum diğerlerini bilmem. birde kurtuluş savaşında düşmana ilk kurşun oralarda sıkılmış.
0
sanemz
(13.02.23)
6 sene yaşadım orada.
Toprağının verimliliği ve limanıyla tarih boyunca cazibe merkezi olmuş, değişik dinden insanlar gelip geçmiş, bir kısmı da yaşamaya devam etmiş. Her dinden ve değişik mezheplerden insanın olması birbirlerine saygıyı, birbirinin yaşam tarzına müdahale etmemeyi öğretmiş. Bu hoşgörü herkesin dinini özgürce yaşamasını sağlıyor.

Kadınlar da bu özgürlükten nasibini almış. Kaçma göçme yok. Kadın görünürlüğü fazla.

İnsanlarında garip bir insan sevgisi var. 'Abi sen inme, senin yükün ağır, Herkes inince ben seni gideceğin yere bırakayım' diye dolmuş şöförlerine falan rastlıyorsun.

Kendi acısını bir kenara bırakıp kurtarma ekibine yemek yapmaya kalkan depremzedeler varsa hiç şaşmam.

Esnafı kazık atmayı bilmiyor. Şöyle insanlar yaşıyor orada.
twitter.com

Yemekleri çok güzel <3
0
Mirket
(13.02.23)
Hatay ayrı bir devlet olarak yaşamını devam ettirme şansı varken kendi isteğiyle Türkiye Cumhuriyeti'ne katılmış Atatürk'ün de Hatay'ı Türkiye Cumhuriyet'ine katmak için özel olarak çaba gösterdiği bir şehir, bunun da bir etkisi vardır muhakkak.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(13.02.23)
Valla güzel bi tespit yapmışsın, benim de çok pozitif bakış açım var hataylılara karşı. Tanıdığım hataylılar hem kral insanlar, hem de biraz daha toplumun çağdaş kesiminden oldukları için sanırım.
0
roket adam
(13.02.23)
denizi, doğası, yemeği, tarihi, müzesi, kendine haslığıyla sevilecek tüm şeylere sahip.

son sorunun cevabı ulus devlet türkiye'ye 1939'da katılmasıyla alakalı. hepsini küstürdü ve avrupaya falan göç ettirdi türkiye ama burada 1 tık daha az. her 2 senede bir yarılanıyor nüfusları. depremde benim tanıdığım birçoğu da hayatını kaybetti ve kalanlar yine göç edecek.
0
patronaj1
(13.02.23)
şahsen hataylı biriyle tanışmadım ama bende bile hatay sempatisi vardı hep, görmek istediğim bir yerdi. hatayspor süper lig'e çıktığında gözlerim dolmuştu, maçı izleme şansım olmadığı halde son dakikalarını takip etmiş ve hatta videosunu çekmiştim.

türkler için zaten atatürk'ün sözleri ve ülkeye dahil oluşu itibariyle yeri ayrı. o cepte. onun üstüne kültürel olarak, lokasyonu gereği çok renkli bir şehir intibası vardı bende. ben türküm, ülkemi de severim ama açık konuşayım genel olarak cahil/tırt insanlar olduğumuzu düşünüyorum kolektif olarak. fazla duygusal, yapıcılıktan uzak, riyakar bir milletiz ama bu şerefsizliğimizden değil de eğitimsizliğimizden ve uzun süredir kah darbesiyle kah şusuyla busuyla memleketin içinin boşaltılmış olmasından ileri geliyor. hatay için ise tam tersi bir görüntü var kafamda: bölge insanının her biri sokrates değil elbet ama hiç değilse farklı inançlara, ortalama bir türkün tahammül edemediği renklere rağmen sevimli sevimli yaşıyorlardı.

şimdi ben tarihimiz, içinde bulunduğumuz durum ve konum itibariyle türkiye'nin çok uluslu bir yapıda sağlam kalabileceğini düşünmüyorum açıkçası. o yüzden dediğim yanlış anlaşılmasın, ülkede 30 bin farklı din ve 36 esnik vörsun olsa uzay çağındaydık demiyorum ama hatay'ın o güzel güzel geçinen renkli yapısını seviyor, özel buluyordum.

belki uyuz bir hataylı tanıyor olsam sırf o yüzden hatay'a karşı negatif duygular da besleyebilirdim elbette, sonuçta benimkisi çok sağlam ve temelli bir izlenim değil ama yine de şahsi görüşüm bu şekilde. kız kardeşime bile osmaniye'ye gittiğinde "yauuuu orada ne işiniz var iskenderun'a filan yerleşin bari oralara gitmişken" demiştim hep, şimdi ne yazık ki iyi ki yapmamışlar diyorum olanları görünce :(
0
mark greg sputnik
(13.02.23)
10 il var degil mi. Kilis, Osmaniye ufak zaten cikaralim 8 il. Hatay'i one cikaran gruptaki diger iller. Nacizane sehirli biri olarak diger illerden cok sikintili tiplerle karsilastim oyle boyle degil. Hatay'dan 2 kisi tanidim sadece, ikisi de iyi insanlardi. Herkesin hayat tecrubesi kendine.
0
freedonia
(13.02.23)
X insanı güzellemeleri fostur ama Hataylılar merhametli ve hoşgörülü olurlar. Tanıdığım tüm Hataylılar insandı.
0
ruhen hastayim ben
(13.02.23)
Bu arada Hatay şehir değil, il. Hatay içinde iki tane şehir var Antakya ve İskenderun. Onun dışında Samandağ, Dörtyol vs büyük ilçeler de var. Hataylı değilim ama bu ayrım önemli bence ki hiçbir Antakyalı Hataylıyım demez.

Sorunun kendi adıma cevabı olarak, fakültede çok arkadaşım vardı Antakyalı, Samandağlı, İskenderunlu vs. Hepsi de çok iyi insanlardı. Bi de hep denir ya Antakyalılar koca bir aile gibidir diye. Bizde de Antakyalı arkadaşlar 6 sene boyunca hep beraber gezdiler, aralarından kimseyi dışlamadılar. Üniversitenin ilk haftası kurulan arkadaşlıklar genelde ikinci yıl dolmadan biter ama Antakyalı arkadaşlar gerçekten hep beraberdi.

Ayrıca Antakya gezip görmeyi en çok istediğim şehirlerdendi maalesef yapamadım. Tabii ki hayatını kaybeden, yakınını kaybeden, büyük travma yaşayan insanlar için inanılmaz üzgünüm ama aynı zamanda Türkiye'nin en kendine has şehirlerinden biri olan Antakya'nın tüm tarihi dokusunu, camiilerini, kiliselerini, sinagoglarını, müzelerini, tarihi çarşısını, Hatay cumhuriyeti meclis binasını vs kaybettiği için de çok mutsuzum. Şehir kültürü insan hayatını aşan bir şey ki Antakya gerçekten dünya çapında tarihi olan bir şehirdi. Umarım TOKİlerle doldurup geçmek yerine uzun vadede düzgün planlanarak olabildiğince eski şehir dokusunu koruyarak yeniden restore edilebilir.
0
nundu
(13.02.23)
Hatay çeşitliliği zenginlik kabul edip, bir arada efendi efendi yaşayan insanların bulunduğu bir yer.
Her telden insan var ve aynı ortamda güzel güzel yaşıyorlar. İnsanlar en başta.
Gidip gördüğüm için, bizzat şahit olduğum için şanslı hissediyorum kendimi.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(13.02.23)
Son göçleri saymazsak Hatay insanı çok yardımseverdir annem 30 sene önce görev yaptığı zamanları anlatır, alevi bir mahallede konaklamış, ailemden farksızlardı derdi şöyle iyiler böyle iyiler, çarşıda bir şey sorarsın insanlar işini gücünü bırakır önce senin derdini çözer vs. diye de abarttığını düşünürdüm.

2-3 sene önce Hatay'ı gezmeye gittiğimizde ben de insanlarla sohbet edince fark ettim cidden sıcak kanlı, sohbeti seven insanlar. Birine yol sorduk farklı yöne gitmesine rağmen bizimle geldi tarif etti sonra geri döndü adam garip gerçekten.
0
ananiyimioguz
(13.02.23)
hatay hıristiyanı müslümanı arabı türkü bir arada yaşadığı için, halkı son derece açık fikirli oluyor. bu yüzden de insanı seviliyor.

kapalı toplumların (iç anadolu) halkı genelde dış dünyaya kapalı olur ve bu da onları sevimsiz yapar.
hatay ise tam tersi.
0
tchuck
(13.02.23)
Alevilerin yoğun olarak yaşadığı yerlerden. Yobazlık az. İklimi güzel. Yemekleri güzel.
0
scholar
(13.02.23)
En önemliyi en üste yazıyorum: Şehirde o kadar farklı kültür, o kadar başka yaşam tarzı bir arada yaşıyordu ki; kimse kimsenin hangi din/mezhep/kültürden olduğuyla ilgilenmezdi. Orada etnik açıdan gruplaşma, ayrışma olamazdı. Çünkü çoğunluk olan nusayri halkı, bu gücü daima diğer kültürden insanlara konfor sağlamak için kullandılar.
Ülkedeki diğer vilayetlerin aksine, şehirde hiçkimse çakallık bilmiyor. Özellikle Antakya ve İskenderun'dan bahsediyorum. Defne de dahil. (Defne, Antakya'nın bölünmesiyle oluşmuş bir ilçe, aralarında mesafe yoktur)
Etraftaki sayısız tarihi mekanı ve tabiatı görmenizi yürekten isteyen esnaf, sohbetin üçüncü dakikasında size motosikletini ödünç vermeyi teklif eder. Sokaklar hava kararsa dahhi çocukların oynayabildiği güvenliktedir. Herkes herkesi tanır. Öylesine default olarak tanırlar ki, tamamen başka bir şehirden oraya giden kişiye de yine yerlisiymiş gibi samimi davranılır. Yabancılar bu beklemediği seviyede hoşgörü karşısında daima şaşırır.
Buranın insanı dışarı çıktığında kimseyi ayırmaz, ayıranlardan başka. hatay insanı ayrımcılıkla karşılaşana kadar, diğer memleketelerin insanına kıyasla gözle görülür seviyede daha hoşgörülü, daha samimidir ve bu her zaman dikkat çeker. Yurtta, okulda, ofiste, hastanede, sporda daima bunu gördüm. Tatillerde, yolculuklarda, konaklama alanlarında daima Hataylıları ayırt edebilen işletmeciler gördüm.
0
Etanglement
(13.02.23)
(29)

Hatay’daki Suriyelilere nefret söylemleri

damba
Arkadaşlar direkt orada olan sivil ve STK çalışanı arkadaşlarım var Hatay’da. Buradaki Suriyelilerle yağmacı muamelesi yaptıkları için, Suriyeli vatandaşlar da zor durumda kalmışlar. Çadır alamayanlar, kimsesi olmadığı için sessiz sedasız ölenler varmış ki bazı Suriyeli vatandaşların enkazlara yardı
Arkadaşlar direkt orada olan sivil ve STK çalışanı arkadaşlarım var Hatay’da. Buradaki Suriyelilerle yağmacı muamelesi yaptıkları için, Suriyeli vatandaşlar da zor durumda kalmışlar. Çadır alamayanlar, kimsesi olmadığı için sessiz sedasız ölenler varmış ki bazı Suriyeli vatandaşların enkazlara yardım ettiği de söyleniyor.

Oradaki Suriyelilerlerin yağmacı olduğuna dair entryler ve ekşi sözlük’te bu anlamda girilen bir sürü şey var. Bu nefretin yayılmaması için bir şeyler yapamaz mıyız?

Sonuçta bu insanlar da isteyerek mülteci olan, memleketlerini terk eden insanlar değiller.

Bir arkadaşımın gönderisini dosyaya ekleyemedim
0
damba
(12.02.23)
@damba

Sözlerim bir nefret söylemi falan değil, yanlış anlaşılmasın. Yağma kısmıyla ilgili bir şey söylemiyorum.
Bir yanlışı düzeltmek istiyorum.
Onlar 'mülteci' değil. 'Geçici sığınmacı' veya 'kaçak göçmen'

Bir de bildiğim kadarıyla ülkelerindeki savaş ya da her ne ise o bitti.
0
Mirket
(12.02.23)
Bir ülkenin kaynakları bellidir ve sınırlıdır. Şu an kalmaları için hiçbir sebep yok. Ülke 10 milyondan fazla kişiye kaynak harcıyor durmadan. Tepki görmeleri çok normal.
0
scholar
(12.02.23)
Ben bitane bile video ya da güvenilir kaynaktan bilgi görmedim yardım ettiklerine dair. Koyu akp li arkadaşım bile şikayetçi sırf bu yüzden oy vermeyeceğini söylüyor.

Kendi fikrimse bir an önce gitmeliler. 10-20 sene sonra en hümanistimiz bile istemeyecek ama çok geç olacak. Sayıları az değil çünkü.
0
andy kaufman
(12.02.23)
suriyeliler gider gitmez konu bu değil hükümet şu an gündemi değiştiştirecek dikkatleri dağıtacak konu arıyor, yağmacılık konusu suriyeliler buna fırsat olmasın

evet böyle afetlerde bunun gibi asayiş sorunları olur, 99 depreminde sokaklarda enkazların başında askerler nöbet tutuyordu

güvenlik zaafiyeti varsa linç örgütleyerek çözülmez, o durumda yağmacı olup olmadığını bilmediğiniz bir çok insan zarar görür

güvenlik ihtiyacını doğru kişilerden talep etmek gerek
0
freebird5406_2
(12.02.23)
bu nefretin yayılmaması için yapılacak en iyi şey ülkelerine göndermek olur. burada kaldıkları müddetçe nefreti üzerine çekmeye devam edecekler.
0
abelardo
(12.02.23)
suriyeliler GECICI siginmaci. artik gitmeleri gerekiyor. savas bitti.
0
alperz
(12.02.23)
Ben de çok üzgünüm. Antep'teki arkadaşim deprem nedeniyle konaklama merkezlerinde kalan Türkiyeli ve Suriyeliler içindeki Suriyelilere 2 gün içinde orayı terk etmeleri gerektiğini söylediklerini aktarmıştı. Orada kalanlarca da teyit ettik. UNHCR'a haber verildi haber bekliyoruz.
Suriye'nin geri dönüş için güvenli olmadığına dair raporlar var:
archive.md
teyit.org
0
Amaranta ursula
(12.02.23)
kurunun yanında yaş da yanar. normal.
0
candide
(12.02.23)
Ben deprem bölgesindeyim. İlk günlerde ihtiyacı olmayan suriyeliler gelerek ihtiyacı olan türkleri yardım tırlarından kovdular. gelen yardım tırlarını yağmaladılar. yağmacıların yüzde 80'i suriyeli.
0
komando kani var bende
(12.02.23)
türkiye'de göçmen olmak istemezdim. ülkenin refah seviyesi de yüksek olsa hiç değilse.
0
deartheodosia
(12.02.23)
Göçmenlere karşı biriken ciddi bir nefret ve öfke var ve bu bir gün patlayacak. Ülkede hem ekonomilk, hem de diğer konularda yaşam sıkıntıları da had safhada olduğundan bu tarz olayların yaşanması çok normal. Suriyelileri seviyorsanız yapabileceğiniz en iyi şey bir şekilde buradan kurtulmalarını sağlamak olacaktır. Trde bu konuda bir bilinçlendirme sağlamaya çalışmak nafile, çünkü pasta çok küçüldü ekmek aslanın ağzında, insanlar geçrek manada aç ve paylaşacak ekmekleri de artık yok. 2010'lardaki TR değil burası artık.
0
roket adam
(12.02.23)
yapamayiz. siz belli ki zenginsiniz bu kadar humanist davranabildiginiz icin. milletin sabri tasti artik tasti.
ayrica multeci degil, gecici siginmaci!! ve madem kotu hissediyorlar gitsinler bir zahmet. biz kendimize yetemiyoruz. amerika degil burasi. kaynaklarimiz kit bizim. siz de nolur tr vatandasi olarak bir de kendi vatandasiniz gozuyle bakin olaylara.
0
Kittie
(12.02.23)
Arkadaşlar hepinize cevaplarınız için teşekkür ederim.

Tamam belki mülteci değil geçici sığınmacı, belki o, belki şu. Biraz eksik yazmışım, orada bir sürü Arap vatandaş da vardı, onlar Suriyeli değil burada senelerce yaşayan insanlar. Hatay farklı milletlerden insanların olduğu bir şehirdi. Bu durumda Suriyelilerin suçlarını orada yaşayan Araplara mı yükleyeceğiz?

Bazı arkadaşlar sabırlarının azaldığını söylüyorlar, burada da anlamaya çalışıyorum, çok şey yaşadık, haksızlıklar var, adaletsizlikler var vs. Suriyelilerle alakalı yapılanlar o “insanların” değil, Avrupa’dan oradan buradan yüklü miktar para alıp onların burada yaşamasına müsaade edenler, ister para için, ister politika için ister insanlık için olsun ama bu insanların gidecek yerlerinin olmaması ve kaçak olması her zaman onların problemi mi? Tüm irade onlara mı bağlıydı sizce?

Diyelim ki yetişkinlerin iradeleri vardı ve bilerek burada kaldılar. Bu durumda diğer Arapları da mı yok sayacağız? Ya da o insanların çocuklarını da mı yok sayacağız?

Nerede onlara “insan” olarak davranmak gerektiğini, onların enkaz altından çıkarılmamasına yardım etmemek gerektiğini, nerelerde temel ihtiyaçlarını yok sayacağımızı bilmiyorum, siz biliyor musunuz? Eğer eminseniz sorun yok.
0
🌸damba
(12.02.23)
@kittie zengin değilim, gelirim asgari ücretin altında :) sosyoloji ve psikoloji mezunuyum, dezavantajlı grupla bol bol temas eden bir insanım, belki bu yüzden durup düşünmek gerektiğini savunuyorum.

Lakin ben de oralarda olsam, gözümün önünde temel ihtiyaçlarımı Suriyeliler alsa (yağmalasa) yine de bunu savunur muydum bilmiyorum, düşününce savunurdum, ama duygularımla, zihnimle, orada olarak yaşamadım da bu deneyimi bi yandan.
0
🌸damba
(12.02.23)
6 yıl orada yaşadım. Orada yaşayan Araplar var demişsin. Öyle bir şey yok. Oranın insanı Hataylıya Hataylı der. Kimse kimsenin kökenine bakmaz. Ve oranın yerlisi kökenine bakılmaksızın müstesnadır, özeldir. Bunu düzelteyim.

Bir de gidecek yerler yok demişsin diğerleri için. Geçmiş bayramlarda gördük, gidecek yerlerinin olup olmadığını. Bu sene de göreceğiz var mı yok mu.
0
Mirket
(12.02.23)
arkadaşlar tahammülsüz oluşunuza, Suriyelilerin gitmesini istemenize, burada kaynaklarımıza ortak olmalarını istememenize diyecek bir sözüm yok, yeri ve zamanı değil.

demek istediğim deprem ortamında, neredeyse SAVAŞA EŞ DEĞER BİR ORTAMDA, bu insanları dışlayacak mıyız? insanlara yardım edebilecekken etmeyecek miyiz? Onlardan hoşlanmıyorsak dile getirecek ve gitmelerini istememizin söylem zamanı bugün mü? Deprem olmuşken, insanlar çaresizken mi bunu yapacağız?

Ben bu dışlanmayı bugün yapmasak, onlar geri durmasa sırf Suriyeli oldukları için yardım vs durumlarına, olmaz mı diye soruyorum.
0
🌸damba
(12.02.23)
+40 yazar eskisi geldi, açılın.

1999'da Sakarya'da Suriyeli yoktu. Diğer şehirlerden kamyonlara doluşup yağmaya geldiler. Şimdilerde Suriyelileri, Arapları dilinden düşürmeyen muhalif kesim komşularım (hiçbirinin evi hasarlı değildi) Danimarka'dan gelen kıyafet paketlerini yağmalamak için okul basmakla meşgullerdi. İstifçilik kısmına girmeyeyim, yapanın partisine, eğitimine, kökenine bakılmaksızın öyle çok örneğini gördük ki.

Kimse çıkıp ben ırkçıyım demez. Bugünlerde Suriyelilere saydıran biri 10 sene önce yerli etnik kökenden bir grup için "x şehirde çok arttılar, belediye neden toplamıyor bunları" diyordu mesela. Sığ fikirli, empati yeteneği gelişmemiş kişiler için dillerine dolayacakları toplumsal sorun her zaman bulunur.

Ekşi sözlüğün son 10 yıldaki değişimi tam bir hayal kırıklığı. Farklı kültürlerden zehir gibi insanları keşfettiğim, bin çeşit bilgiye ulaştığım bir yerdi. Giderek siyasileşen, siyaseten tek tipleşen, yobazlaşan bir mecra oldu zamanla. Twitter'ın dünya çapında böyle bir etkisi oldu sanırım. Ekşi de bundan nasibini aldı. Naif sorunuza gelecek cevapların yoğunluğunu tahmin ettiğimden, sırf farklı bir ses çıksın diye üşenmedim yazdım. Silinmezse okursunuz.
0
zihua
(12.02.23)
daha bebekli vs Türkler aileler cadir bulamadi, bu hassasiyeti anlamiyorum. Onlar da bu nefret yayilmasin diye birsey yapsin millet durdugu yerde kinlenmiyor.
0
wishmaythşngs
(12.02.23)
@damba
1)göçmenler hakkında, benim ülkeme sonradan gelip bana zarar veren ve ülkede benden çok hak elde etmiş kişilerin başına gelen şeylere üzülemeyeceğim kusura bakma.
2)Arap kökenli vatandaşlar üzerinden suriyeli göçmenleri savunmuşsunuz. Bu kişiler göçmen sanıldığına göre türkçe bilmiyorlar. İnsan istediği dilde okur, konuşur buna kimse karışamaz. Ama sen bunun yanında vatandaşı olduğun ülkenin resmi dilini anlamak ve konuşmak zorundasın. bunu yapmıyorsan buraya ait değilsin. Mesela bu kişiler oy kullanacak, neye göre kullanacak?
3)Birisi yazmış. Benim yurtta kalan yeğenimin de eşyalarını çöp poşetine koyup gelin alın demişler. Okul tatil olduğu için memleketteydi, apar topar eşyalarını almaya istanbula gidiyor çocuk.
0
vizivozo
(12.02.23)
tekrar edeyim kurumların güvenlik sağlaması gerekli fakat lince varabilecek söylemler düşündüğünüz gibi yerel halkın türklerin oraya yardıma giden gönüllülerin de hayatını zorlaştırıyor

örnek: twitter.com

twitter.com
0
freebird5406_2
(12.02.23)
geçici sığınmacı suriyeliler arasında elbette yağmacılar vardır. biz türkler arasında yok mu? var. bu yüzden birkaç kişinin eylemini tüm bir millete yüklemek zekadan uzak bir harekettir. suçun şahsiliği ilkesi vardır.

ülkelerine geri gönderilme süreçleri depremden ayrı tutulmalı.
0
Leonardo~Da~Vinci
(12.02.23)
Suriyelilerin bir kısmı yardımcı oluyordur. Ben öyle bir örnek duymadım ama kesin vardır. İnsanlığı ve insanları komple kategori edemiyoruz tabii ki. Yardımcı olandan fazla hiçbir şey yapmayan nargilesini alıp KYK yurdunda takılan ya da başka yere giden de vardır. Yardımcı olan kadar da yağmalayan vardır. Benim de bölgedeki yardım amaçlı giden arkadaşlarımdan yağma haberleri geliyor. Hatta Hatay'dakiler polisten ve askerden destek istiyordu. Güvenlik sorunu olduğu için merkeze dönenler ve Hatay'dan ayrılanlar oldu.

Yalnız nefret söylemleri(!) genelde ateş-duman ilişkisiyle ortaya çıkar. Ateş olmayan yerden duman gelmez şeklinde. Bunlar bazen örnekleri aslında genelleyemeyecek seviyede olmasına rağmen algı oyunu ile abartılır. İşte buna nefret söylemi diyebiliriz. Diğerlerinde ise örnek sayısı o kadar fazladır ki artık inkar edemeyiz. O zaman yaptığın artık aynı kategoride incelenmemeli.
0
nawar
(12.02.23)
Ülkecek bir üzülmedigimiz cadir bulamayan suriyeliler kalmisti sanki herkes bir yerlere yerlestirilmis gibi duyar kasmaniz komik.
öneri olarak, o yardima giden 'bazi' suriyeli arkadaslar cadir bulmada vs. yardimci olabilir.
Herkes caninin derdinde ben orada hic kimsenin suriyeli Türk depremzede ayrimi yaptigini düsünmüyorum, bunu elinde kanit olmadan dile getirenler, duyuru acanlar, sözlükte twitterda yazanlar neyi amacliyor, Türk halkina karsi nefret söylemi olmuyor mu? sonucta bu halkta isteyerek veya istemeyerk yillardir milyonlarca suriyeliye evsahipligi yapiyor.
0
Coma
(12.02.23)
@Coma bahsettiğim bu ortamda, enkaz altında ırkçılık yapılmaması, uzun vadeli durumu ya da geleceği tartışmıyorum

www.instagram.com
0
🌸damba
(13.02.23)
enkaz altinda irkcilik yapildigina dair kanitiniz varsa savciliga gidebilirsiniz, yoksa yillardir isteyerek veya istemeyerek milyonlarca suriyeliye ev sahipligi yapan halka ve devlete -enkaz altinda irkcilik- hassasiyetiniz ayni sekilde nefret söylemi.

Hamit kardeşimizi yeni gördüm, kendisi gibi dürüst ve yardımcı birine suriyede daha çok ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
0
Coma
(14.02.23)
@Coma ben savcılığa gitmeyi akıl etseydim, buraya yazmazdım. Buradaki insanlara “bir şey yapamaz mıyız” diye sorduğum için buradayım. Yazdıklarım X, ama sizler Y’den bahsediyor gibisiniz.

Yine de teşekkür ederim.
0
🌸damba
(14.02.23)
Suriyelilerin içinde azgın bir grup var. Ben oranlarının çok yüksek olduğunu düşünmüyorum. Ancak bu kişiler göze battıkları için, hükümet bu kişileri şımartıp, bir şey demediği için, iş kötü noktalara doğru gidiyor.

Siz orada yakınlarını toprağa vermiş insanların malını yağmalarsanız, adam bir tane yardımı almaya çekinirken, çekirge gibi üşüsüp 15 defa aynı yardımı alırsanız vs. vs. tepki olması normal.

Aslında hükümet askeri sokarak, bu durumu çok kolay engelleyebilirdi. Ancak vatandaş çokta umurlarında değil...


.
0
kartallar yuksek ucar
(14.02.23)
Sizin cümleleriniz ile size cevap verdim, başka birşeyden bahsetmedim.
Olmayan durum için ne yapabilirsiniz? Eğer varsa kanıtlarsınız, insanları örgütleyebilir, hem depremzedelere yardımcı olabilir hem de yasal yollara başvurabilirsiniz. Kanıtnız yoksa başka birşey peşinde olduğunuzu düşünüyorum.
0
Coma
(14.02.23)
Kurumumuzda Suriyeli bir tercümanımız vardı. Bize gelen Türkçe bilmeyen öğrenci velilerine tercümanlık yapardı. İlk işe girdiğinde sevincinden tatlı dağıtmıştı.
Ağzı var dili yok denir ya öyle bir kadındı.
Bugün oğlunun acı haberini aldık. Karı koca oğullarının cansız bedeniyle baş başa kaldılar. Acısı büyük ama o yine aynı, ağzı var dili yok.

Onun da acısı aynı, Türk'ün de nusayrinin de. Bu ortamda Irkçılık yapanlara söyleyebilecek bir sözüm yok, sinirden ellerim titreyerek olan biteni takip ediyor ve lanet okuyorum.
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(14.02.23)
(8)

komşumun kolonları kesip kesmediğini nasıl öğrenebilirim?

hoot
merhaba arkadaşlar, komşum evde kalorifer sistemini değiştirdi. Yapılırken çok fazla gürültü geldi. o birinci katta ben de 5. kattayım. matkap resmen delemeyince ses çıkarır ya öyle ses çıkardı. duvar olsa o kadar ses gelmez diye düşünüyorum ve şüpheleniyorum. Bunu bir yere şikayet ederek öğrenme ih
merhaba arkadaşlar, komşum evde kalorifer sistemini değiştirdi. Yapılırken çok fazla gürültü geldi. o birinci katta ben de 5. kattayım. matkap resmen delemeyince ses çıkarır ya öyle ses çıkardı. duvar olsa o kadar ses gelmez diye düşünüyorum ve şüpheleniyorum. Bunu bir yere şikayet ederek öğrenme ihtimalim var mı? şahıs belediyede çalışıyor zabıtalara yok benim evimde öyle bir şey diyerek geçiştirmesi mümkün. derdim kimseyi rahatsız etmek değil ama sırf evi daha güzel görünecek kalorifer borularını gizleyecek diye canımızı tehlikeye atmış olabilir diyorum. tek derdim ev artık güvenli değilse taşınmayı hızlandırmak.

yer istanbul.
0
hoot
(12.02.23)
ev sahibinle konuş. kayıtsız biri değilse kendi evi olduğu için hemen müdahil olacaktır.
0
teoberk
(12.02.23)
Yav öyle kolay bir şey değil bu kolon kesmek
0
ikikerekac
(12.02.23)
Kalorifer icin kolon kesilmez ama belki boru gecirmek icin kolonu delmis olabilirler.
0
oscar
(12.02.23)
Belediyeye cimer üzerinden ihbar
0
Topalordek
(12.02.23)
hocam o duvar delmiştir sana öyle ses gelmiştir. kolon kesmek de delmek de kolay değil. demir var içinde bolca.ele bunun evin içinde yapacak bir sürü moloz çıkar. ayrıca konutta duvar komple yıkılmayacaksa kolon kesmek mantıksız. çünkü dükkanlardaki gibi ortada bi kolon durmaz öyle.
0
jelly bear
(12.02.23)
benim de bahsettiğim zaten delmek, kesmek değil. adam kepçe operatörü ve elinde her türlü ve her boy delici kırıcı alet var.
delince statiği bozulur mu bozulmaz mı bilmiyorum. ama amacım sadece açık bir şekilde öğrenmek.
0
🌸hoot
(12.02.23)
Adama sor bence deprem gündemdeyken, ne olacak. Kendi canı da ortada değil mi?
0
nop
(12.02.23)
öğrenemezsin ama kolon kesecek kadar düşük zekalı değildir bence.
0
scholar
(12.02.23)
(3)

uzun sure d vitamini takviyesi

monicapp
annem 20.000 lik olandan haftada 2 hap olarak 1 senedir kullaniyormus...doktora goturecegim de merak ettigim bobrege zarar vermis midir?
annem 20.000 lik olandan haftada 2 hap olarak 1 senedir kullaniyormus...doktora goturecegim de merak ettigim bobrege zarar vermis midir?
0
monicapp
(11.02.23)
doktor değilim.
kanda fazla kalsiyum birikmesine yol açabilir.
fazla biriken kalsiyum zamanla neye yol açar araştırma konusu.
hatırladığım bir olayda bebeğe dişi çıksın diye d vitaminini çoook yüksek dozda veriyorlar.
hastanede güneş görmeyen odada kanını temizliyor doktorlar.

önce kanda d vitamini ve kalsiyuım ölçtürün.
bazı bünyelere bu doz az bile gelebilir.
0
aslindasorunumpsikolojik
(11.02.23)
Ayda 160 000 gibi almışsa çok fazla değil.
0
scholar
(11.02.23)
tavsiye edilen doz kış aylarında günde 5000 unite. yani aylık 160.000 unite endişelenecek kadar çok değil.
0
orpheus
(12.02.23)
(9)

enseye ve sırta iğne batırma şakası

deartheodosia
biriyle yolculuk yapıyorsunuz. arkanızdaki koltukta oturuyor. yolculuk boyunca sırtınıza ve ensenize iğne batırıp duruyor. siz anlamıyorsunuz, kaşınıyorum/uyuştu sanıyorsunuz (bazen iğne batar gibi olur ya), elinizle ovalıyorsunuz falan. yolculuk ilerliyor, bir saat kadar sonra arkadaki kişi kahkaha
biriyle yolculuk yapıyorsunuz. arkanızdaki koltukta oturuyor. yolculuk boyunca sırtınıza ve ensenize iğne batırıp duruyor. siz anlamıyorsunuz, kaşınıyorum/uyuştu sanıyorsunuz (bazen iğne batar gibi olur ya), elinizle ovalıyorsunuz falan. yolculuk ilerliyor, bir saat kadar sonra arkadaki kişi kahkahalarla gülüp şaka yaptığını, hiçbir şey anlamadığınızı (sanki salakmışsınız gibi) söylüyor.

sizce bu kişi "sağlıklı" bir insan mı? şaka olarak görüp gülüp geçer misiniz? direkt bi insanın alanına yapılan bir saygısızlık değil mi?
0
deartheodosia
(11.02.23)
İlişkimi keserim
0
anon1m
(11.02.23)
Düşük iq şakası. Katlanmam.
0
armagan abanuz
(11.02.23)
Zekâ geriliği. Kendime kızarım böyle biriyle iletişim kurduğum için.
0
dissendium
(11.02.23)
Sana düşmanlık besliyor. Zeka geriliği +1
0
anais
(11.02.23)
İğneyle şaka mı olurmuş? Komik olmadığını, yaptığının hem seni hasta edebileceğini hem de daha kötü bir şey olabileceğini söyler o insanla ilişkimi azaltırım.
0
sevilen progressive türkücü
(11.02.23)
ruh hastası sanırım bu arkadaş derim. öyle birini hayatta tutmam etrafımda
0
roket adam
(11.02.23)
ilkokul çocuğu şakası.
0
scholar
(11.02.23)
İğne değil tüy ile yapsa da aynı şeyi sert tepki verirdim.
0
hedep
(11.02.23)
akraba falansa kenara çekip üç yaşında çocuk gibi sevecen bir tavırla anlatırım. o an anlamazsa tekrar yaptığında o iğneyi ... söylerim.
0
alperz
(12.02.23)
(19)

Deprem anında

adwokat
Hızlıca dışarı mı kaçmalıyız yoksa çök kapan mı uygulamalıyız??Kaçayım desem merdivenler binanın en sakat kısmı. Belki de ilk göçecek kısım.Kalayım desem hayat üçgeni her durumda işe yaramıyor…Bilim ne diyor?
Hızlıca dışarı mı kaçmalıyız yoksa çök kapan mı uygulamalıyız??

Kaçayım desem merdivenler binanın en sakat kısmı. Belki de ilk göçecek kısım.
Kalayım desem hayat üçgeni her durumda işe yaramıyor…

Bilim ne diyor?
0
adwokat
(10.02.23)
%100 kurtuluş garantisi veren bir yöntem yok. Enkaz altında kalan herkesi canlı olarak kurtarmak mümkün değil. Bu noktada şans faktörü var.

Bina birden çökmüyor. Hızlıca bir şekilde dışarı atarsan kendini kurtulursun. Alt kattaysan denenebilir. Üst katta hayat üçgeni gibi stratejiler daha mantıklı çünkü aşağı ulaşman zaten zor
0
scholar
(10.02.23)
şans işi

eğer dükkan gibi sokağa açılan bir yerdeysem kendimi dışarı atarım

4 kattan yüksek bir binada isen hem deprem hem salınımdan iki adım atamıyorsun eğer yatakta uzanıyorsan kalkamıyorsun
0
freebird5406_2
(10.02.23)
Binaya güvenmiyorsan yoğun, ezilmeyecek, ağırlık merkezi yere yakın bir cismin yanına kapaklan.
Çekyat, çamaşır makinesi vs..,
0
trixi
(10.02.23)
Ev birinci katsa camdan atla en fazla ayağını kırarsın ama kafa üstü atlama sporcu gibi atlaman lazım ayaklarının üzerine inip dizlerini büküp yere yatıp yıvarlanarak. Bizim ev birinci kat hemen balkonun altında da araba var üstüne atlasam zıp diye hiç yuvarlanmama gerek yok ayağım dahi ağrımaz beş metre çünkü arabanın tavanı ile balkonun tabanının arası ama ben atlamam çünkü ailemi bırakıp kaçmak istemem y*vşak gibi anca beraber kanca beraber. Yalnız yaşayıp depremden korkanlar için en iyisi ya bahçeye açılan bir kapıya sahip bir zemin kat ya da birinci kat. İkinci kattan atlanmaz biraz fazla maceralı yani yapan yapar aslında ama ben yapmam aslında balkon demirine ip bağlasan ondan sarkarsın ama çabuk davranman lazım sen sarkarken bina yıkılırsa çok pis düşersin. Bunların hiçbirisini denemedim önermiyorum beni dinlemeyin dinleyip zararlı çıkarsanız mesıl değilim.
0
Batuhanolabilir
(10.02.23)
Bildiğim kadarıyla şiddetli bir deprem anında yürüme, koşma şansınız çok yok. Hele de çok katlı bir binada oturuyorsanız... Bir de işin içine şok etkisi vb. girince, mesela 90 saniye süren şiddetli bir depremde çok katlı bir binadan kaçmak çok mümkün olmaz sanıyorum. Anca yukarda bahsedildiği gibi kendinizi dükkandan dışarı falan atabilirsiniz... O yüzden evde güvenli bir yerde çöküp beklemek daha mantıklı.
0
salihdt
(10.02.23)
Gaziantep teydim. Deprem anında uyanıktım ve sarsıntının ilk saniyesinde zıpladım ayağa. Koşarak çocuğu alıp kapıya geldik eşimle yaklaşık 7 8 saniyede belki de daha az. Çelik kapıyı açtım Kapıda şiddetlendi ve sallantıdan dolayı adım atamadık. 2. Kattan aşağıya yetişemedik yani.
Arkadaşların dediği gibi bahçe katı filan olsaydı belki apartmanın dışına atardık kendimizi ama yine çok uzaklaşamazdık. O yüzden güzel bir yer bulup çökmek daha iyi. 7.4 yalova depremini de yaşadım. Orda 13 yaşında atik biriydim. Ancak uyandığımda çok şiddetliydi ve yatağımdan dahi çıkmamıştım.
0
rodeocu
(10.02.23)
@rodeocu +1

Benim bu yönde bir tecrübem yok fakat bu son deprem insanları yatağından atmış. Kaçacağım derken başınızı bir yerlere vurmanız, bilincinizi kaybetmeniz, vs. olası. Dolayısıyla binadan ayrılmak için depremin bitmesini beklemek gerekiyor.
0
gmzo
(10.02.23)
yukarıda çamaşır makinasının yanına çökmek örnek verilmiş, uyarmak istedim aman diim sakın. çamaşır makinası, bulaşık makinası, buzdolabı gibi beyaz eşyalar sarsıntı sonrası dümdüz oluyor. yöntem doğru sadece sadece beyaz eşyalar yanına çökülecek şeyler değil uyarmak sitedim.
0
a7x
(10.02.23)
bunu bile kimse doğru dürüst bilmiyor, herkes farklı bi şey yazmış.
0
sanemz
(10.02.23)
Binanız önceden hasarlı değilse depremin ilk dalgaları genel olarak yıkıcı değildir. Depremin kuvvetli dalgalarına kadar yaklaşık 10 saniye kadar bir süreniz var. Bu sürede binadan dışarı takılmadan, herhangi bir engelle karşılaşmadan ve merdiven/asansör kullanmadan çıkabileceğinize inanıyorsanız kaçmak bir fikir olabilir.

Fakat depremin esas yıkıcı dalgaları geldiğinde yaşam üçgeni oluşacağını düşündüğünüz bir yerde bedeninizi en ufak pozisyona getirip depremin şiddetiyle savrulmayacağınızı düşündüğünüz bir yerde durmanız en iyisi. Bu esas yıkıcı etki geldiğinde kararsız halde ortalıkta bulunmamalısınız.

Bunun için de mutlaka önceden tatbikat yapıp deprem anında ne yapacağınızı uygulamalı olarak zihninize yerleştirmelisiniz. Yoksa o şok anında, özellikle de gece uykudan uyandıysanız gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalmanız olası.

EK: Ek olarak depremde beyaz eşyaların yanına sığınmamalıyız, dümdüz oluyorlar şeklinde yanlış yönlendirmeler yapmamak lazım. Devrilme riski olan buzdolabı hariç diğer beyaz eşyalar, eğer evinizde özel hazırlanmış kitap dolu sandık gibi mukavemeti yüksek bir eşya yoksa sığınılabilecek alanlardır. Evet enkaz altında ezilir, falkat dümdüz olmazlar. 85 cm yüksekliğinde bir çamaşır makinesi enkaz altında 30 cm olabilir, yaşam üçgeni dediğimiz şey de bu zaten. Öteki türlü evden kaçmaktan başka çaremiz kalmıyor zaten zira evlerimizde daha dirençli objeler yok maalesef. Koca bir eve yalnızca çamaşır makinesi koyarsanız tek başına enkaz altında çok fazla ezilebilir fakat yaşanan bir evde diğer eşyalarla, duvar molozları vb gibi etmenlerle birlikte yükü kısmen sırtlanıp yaşam alanı oluştururlar. Elbette hiçbir şekilde garantisi yoktur ama alternatifiniz yoksa özellikle çamaşır makinesi ev şartlarında dirençli bir eşyadır.
0
msb
(10.02.23)
Ben kaçmayı mantıklı buluyorum. Evin dışına doğru yaklaştığında bulunma şansın artıyor. Merkezde kalırsan ulaşmaları uzun sürer. 2 saniyede yerle bir olan evleri görünce 2 kata kadar kontrollü bir şekilde camdan, balkondan atlamayı bile mantıklı bulmaya başladım.
0
dissendium
(10.02.23)
Çök kapan uygulamasını mantıklı bulmuyorum. Yıkılma anında her şeyin yeri değişiyor. Sanki kenarına çöktüğün yatak sabit kalacak. Tek mantıklı gelen hacmi mümkün olduğunca küçültmek. Dikkat ederseniz hep çocuklar kurtarılıyor.
0
dissendium
(10.02.23)
kosarak kacabileceginizi sanmiyorum. algilayacaksiniz da, kapilari acacaksiniz da merdivenden ineceksiniz de.
0
baldur2
(10.02.23)
geçen bi uzman paylaşımı yapmışlardı, sosyal medyada gördüm. çöken insanların hepsi ezilmeye bağlı ölüyormuş. en mantıklısı yan yatıp cenin pozisyonuna geçmekmiş. yatakta yatıyorsanız devrilerek yatak yanında yaşam üçgeni oluşturun diyordu. kapılardan geçmek çok tehlikeliymiş çünkü kirişler kırıldığında direkt üstümüze çökermiş, ikiye böyle ihtimali de varmış. merdivenler ise binalardan daha farklı bir yapıda olduğu için asla önerilmiyor.

zaten 99 depreminde ankara'da olan dayım anlatmıştı. onlar da direkt dışarı kapısı olan bi evde oturuyolardı ama koridoru aşıp kapıya ulaşamamışlar. sağa sola savrulmuşlar sürekli.

bir yerde de bozdolabı, çamaşır makinesi gibi eşyalar ezilmeye daha dayanıklı olduğu için onların yanı daha güvenli olabilirmiş. yukarıda bi arkadaş önermemiş ama mesela ama hangimiz haklı bilmiyorum. konunun uzmanı değilim.

bir de camdan korunarak bina dışına en yakın yere yatmak da mantıklı diyorlar.

99 depreminden sonra bize okulda deprem olduğunda sıraların altına girip çökmemiz gerektiği şeklinde tatbikatlar yaptırılıyordu bu en yanlışı mesela. keşke düzgünce bir eğitim verilse tüm kanallarda.
0
elorelia
(10.02.23)
99 depreminde izmitteydim. Deprem suresince kapiya bir turlu gidemiyorduk. En mantiklisi comelip beklemek ve biter bitmez cikmak gibi geliyor. Duz ayaksa disari firlanabilir.
0
brkylmz
(10.02.23)
Dükkan gibi 4-5 saniyede kaçabileceğiniz bir yerde değilseniz *ASLA* kaçmaya çalışmayın. Çök kapan tutun yapın. Bunu soranlar genelde depremi hafif sallantı ile yaşayanlar oluyor. Depremi merkezinde yaşayanların durumu için deprem anına ait kamera görüntülerini izleyebilirsiniz. O sallantıda koşarak ancak kendinizi yaralarsınız/sakatlarsınız. Kaldı ki merdivenlerin siz üzerindeyken yıkılmayacağının garantisi de yok. Sallantının geçmesini bekleyin sonra merdivenleri kullanarak binayı tahliye edin.

Çök-Kapan-Tutun yatay eksende yüzey alanınızı azaltan ve sallantı sırasında savrulmanızı engelleyen bir uygulama. Dikey eksendeki uzunluğunuz tutunduğunuz şeyden yüksekte kalıyorsa elbette ezilme ya da darbe ile yaralanma veya ölme riskiniz var. Cenin pozisyonu dikey eksende minimum alan kaplarken yatayda daha fazla alan kaplamanız anlamına gelir. Hangisinin nerde güvenli olacağını eviniz içinde uygun yerleri belirleyerek kararlaştırabilirsiniz.
0
nawar
(10.02.23)
Malatya'da yakalandım depreme. İmkanı yok, öyle şiddette bir depremde bir adım atamıyorsun zaten, olduğun yere çöküp çaresizce bitmesini beklersin. Bina sağlamsa, şanslıysan ölmezsin. Böyle maalesef.
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(10.02.23)
niğde'de yakalandım depreme ben de. maraş'a uzak olmasına rağmen belki binadan da dolayı çok hissettik. sallanması bir noktaya kadar beni çok etkilemedi ama bu kadar uzun sürmesi çok etkilemişti. bursa'da yaşıyorum normalde şimdiye kadar büyük küçük on tane deprem yaşamışımdır. bazısını okulda da yaşadım yani deprem bölgesinde büyüdüğüm için okulda da çok üstünde durdular çök-kapan-tutun vs. aklıma hiçbir şey gelmedi o an. uykuda yakalandım hissedince kalktım ve yeğenimin odasına gidip kapının girişinde bekledim. kiriş altında beklemek aptalca, ayakta beklemek çok daha aptalca, hiçbir yere çökmemek aptalca ama o an sadece sallanan dolaba ve yeğenime bakıp durdum. zaten kapılar çarpıp duruyordu bir yandan onu tutmaya çalışıyorum falan. sakin kalabilmek en önemlisi o da çok zor. ama yukarıda da yazılmış bir yerden bir yere gitmek çok mümkün olmuyor ama evde 2 küçük çocuk olunca biz onları düşündük mesela bana ne olacağı umrumda değildi o an.

binadan tam çıkacakken 6+ büyüklüğündeki artçı sarsıntıya yakalandık yeğenimin ayakkabılarını giydiriyordum hemen içeri soktum. artçı sallantı bitince ayakkabılarını giydirdim aşağı indik hemen.

ikinci depremde yine ayakta bekliyordum eniştemin uyarısıyla koltuğun kenarına çöktüm bulunduğum yerde başka bir şey yoktu. orada çok daha hızlı hareket edip 2 dakika içerisinde aşağı indik ama 2 dakika bile çok fazla aslında.

mantıklı olan evde güvenilir noktaları belirleyip gidiliyorsa o noktaya gidilip çök-kapan-tutun yapmak ama bazen yürümek bile mümkün olmuyor. sallantı bittikten sonra evde ocak falan açıksa onu kapatıp varsa deprem çantasını alıp aşağı inmek ve mümkünatı varsa bir müddet o eve girmemek. ama dediğim gibi böyle işlemeyebiliyor.
0
black holes in the sky
(10.02.23)
beyaz eşya konusu biraz tartışmalı gördüğüm kadarıyla. linkte ilettiğim ekipten depremde ne yapılır eğitimi almış bir kişi olarak aktarmıştım, tabii ki herkes kendi araştırmasını kendisi yapsın muhakkak.

www.instagram.com

www.instagram.com

www.instagram.com
0
a7x
(10.02.23)
(7)

Turkiye'nin her yerinde deprem mi oluyor

hot potato
https://www.hizliresim.com/j8j3pvy bu nasil bir sey?
www.hizliresim.com bu nasil bir sey?
0
hot potato
(06.02.23)
İstanbul'da da oldu ama hafif
0
scholar
(06.02.23)
Cok acayip. Ben arka arkaya alakasiz yerlerde acilan basliklari gorunce ilk troll denemesi sandim.
0
🌸hot potato
(06.02.23)
Muhtemelen kirilan fay kilometrelerce buyuk oldugu ve uzun surdugu(90sn) icin herkes sanki merkez ussundeymis gibi hisseetti depremi. sadece malatya'da 150 binanin yikildigi bilgisi dolasiyor ortalikta. maras ve antep'den dogru duzgun bilgi gelmiyor.

gecmis olsun herkese.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(06.02.23)
saat 4'den beri sürekli deprem bildirimi alıyorum. neredeyse 5 saattir aralıksız en düşüğü 4 olan depremler oluyor.
0
false pretension
(06.02.23)
istanbulda da mı oldu ve samsunda
0
ShadowOfMoon
(06.02.23)
Kuzey Anadolu fay haritası diye internette aratın, Konya kısmı hariç çoğunluk kırmızı ve faylar biribiri ile bağlantılı. Yani deprem fay hattını ileri geri ittirerek diğerine baskı yapıyor. Ayrıca 7.5 güçlü bir deprem, başka yerlerde hissedilmesi normal.
0
ya volna
(06.02.23)
Tel Aviv'de uykudan uyandırmış deprem redditte gördüm. Samsun, ordu falan rahat hisseder ya 7,8 çok büyük bir deprem maalesef.
0
nundu
(06.02.23)
(5)

Yagmurda arabada olup,

balpolen
Yagmuru izlemek, dinlemek benim cok hosuma gidiyor. Bunun icin sahile gitmisligim var. Bi tek benim mi hosuma gidiyor? Siz de seviyor musunuz?
Yagmuru izlemek, dinlemek benim cok hosuma gidiyor. Bunun icin sahile gitmisligim var.
Bi tek benim mi hosuma gidiyor? Siz de seviyor musunuz?
0
balpolen
(03.02.23)
severim.
0
scholar
(03.02.23)
ben de severim. yağmurda arabada oturmak hoş. trafikte olmayı da seviyorum gerçi. bi kere fırtınaya yakalanmıştım arabada
0
jelly bear
(03.02.23)
Sevgili kişisi yanındaysa daha hoş olur.

Ama deniz manzaralı bi çadırda olmanın yerini tutmaz tabi
0
Mirket
(03.02.23)
ben daha çok camı açıp uyuyakalmayı seviyorum yagmur yagarken :)
0
e mice
(03.02.23)
severim
0
2027
(03.02.23)
(16)

Rahat iş normal maaş mı çok iş çok maaş mı

condom kurşunu
Hıı?
Hıı?
0
condom kurşunu
(28.01.23)
Eskiden çok iş çok maaş çalışıyodum, ekonomik olarak iyisin ama psikolojik olarak bitiyosun. Dayanamadım buna, kaldıramadım yani daha fazla, şu an rahat iş normal maaş çalışıyorum, şimdi de param yok :D ama kafam daha rahat kesinlikle. Huzur var yani, böylesi daha iyi.
0
turuncu tonlarda
(28.01.23)
çok iş çok maaş + mesleki tatminlik.

not: mebde kadrolu öğretmenken istifa etmiş biriyim.
0
Erestor
(28.01.23)
Rahat is, normal maas. Meb'de kadrolu ogretmenim.
0
balpolen
(28.01.23)
20-40 arası çok iş çok maaş
40’tan sonra az iş az maaş
0
roket adam
(28.01.23)
@roket adam +1

Ama bunun şöyle bir çelişkisi var. 40'tan sonra çok tecrübeli oluyorsun. Düz bir mesleğin yoksa müdür yardımcısı, müdür oluyorsun. Yine sorumluluk oluyor.

Bu bence biraz nasıl başlarsa öyle gider tarzında bir şey. Gençken sorumluluk alınca, maaşın artınca, saygınlık kazanınca, bu saygınlığı sevince bir anda düz işe geçmek tatmin etmez.

Kendi mesleğim için konuşayım. 10 15 yıl mühendislik yapan insanın bir gün müdür olmama ihtimali yok.

Ama ben her insanın mesleğinde kendi sınırlarını en az bir kere zorlamasını mantıklı buluyorum. Belki binlerce TL kazanacak potansiyelin var ama bundan haberin yok.
0
dissendium
(28.01.23)
Az ve zor iş çok maaş. Demektir ki o işte uzmansın ve katma değeri yüksek bir işte az çalışmayla da çok para kazanabilirsin.
0
kimlanbu
(28.01.23)
İleride kronik hastalıklarının çıkmasına okey diyen için zor ve çok iş.
0
scholar
(28.01.23)
Kişiye göre değişir.
Misal ben kariyer ve para istiyorum ona göre takılıyorum.

Benim yaslarimda iki iş arkadaşım "ben aksam 4.30 oldumu cikarim, kariyer falan istemiyorum" diyorlar ve öyle yapıp mutlular.

Kısacası bunun doğrusu yanlısı yok. Kişiye göre değişir.
Türkiye'de normal hayat yasayabilmek için yarışa katilmak gerektiginden herkes cok calis cok kazan kafasında ve böyle yapmayanlara kötü bakiliyor.
Misal benim iki sene sonra müdürüm yerine geçme olayim var ve sirkette benim yerime geçebilecek kişiler geçmek istemiyor çünkü daha fazla çalışmak istemiyorlar, aileleri/cocuklari ile vakit geçirmek istiyorlar.
0
logisticsmanager
(28.01.23)
Rahat iş normal maaş. Zaman geçiyor yav bir daha bu yıllar gelmeyecek.
0
ruhen hastayim ben
(28.01.23)
Aileden kalan bir ev falan varsa, Rahat iş normal maaş ile hayat tarzı karşılanabiliyorsa cevap kesinlikle rahat iş.
Şu hayattaki en sağlıklı zamanlarımızı kariyer yapmak için harcamayı doğru bulmuyorum. Normal maaşla geçim kaygısı yaşanmıyorsa akşam 5'te eve gelmenin, ertesi sabah 8:30'a kadar iş düşünmemenin konforu, huzuru bence hiç bir şey ile kıyaslanamaz.
0
denizgonen
(28.01.23)
isimi cok sevdigim icin cok is cok maas diyorum cunku dusuk maas olsa bile cok calisabilirim. egleniyorum, ogreniyorum, "calismak" gibi gelmiyor.
0
Sour
(28.01.23)
rahat is, normal maas.

cunku maasla zaten zengin olunmaz. orta sinifta kalacaksan niye azicik daha iyi araba, ev icin hayatindan feragat edesin?

cok is sadece universiteden mezun olundugunda birkac yil tecrube edinmek icin yapilabilir. belli bir yastan sonra cok is olmaz.
0
antikadimag
(28.01.23)
Maaşla zengin olunmaz +1

İşsizlik + aç bırakmayacak bir maaş > rahat iş + normal bir maaş > çok iş + çok maaş.

İşsizlik maaşı ilk denkleme uyuyor. Almanya ya da hollanda vatandaşı olsam bu imkanı büyük ihtimal kullanırdım.
0
IncredibleMau
(28.01.23)
Kafa rahat yaşam için emeklilik beklemektense emekli gibi çalışmaktan yanayım.
Akademisyenlik de bu kategoride sayılabilir bence.

Mesai kavramı yok, standart bir iş yapmıyorsun, yeni konular yeni maceralar oluyor hayatında.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(28.01.23)
cok is cok maas ile baslayip, deneyim kazandikca maasi yukseltirken isi azaltmak, isin ameleligini baskasina yaptirmak.

rahat is normal maasin bir gelecegi yok.
0
cooperr
(28.01.23)
ben de aynı ikilemdeyim
bilemiyorum. bir yanda geziler göçebe bi hayat tarzı çok çalışma 2x maaş.
bir yanda yerin yurdun belli rahat bir iş x maaş.

şimdilik x maaşı istiyor gibiyim. çünkü başka hobilerde kendimi geliştirip ordan para kazanabilirim gibi geliyor
0
gizemli dede
(28.01.23)
(2)

Doktora dil puanı standart mı

dakota
Merhaba doktora için istenen dil puanı okuldan okula değişiyor mu yoksa yök’ün belirlediği standart bi puan var ve onu mu almak gerekiyor ? Örneğin 2018’de Çukurova için doktora dil puanı kaçtı? Bunu nerden öğrenebilirim. Nette çok karışık bilgiler var ve ben bulamadım.
Merhaba doktora için istenen dil puanı okuldan okula değişiyor mu yoksa yök’ün belirlediği standart bi puan var ve onu mu almak gerekiyor ? Örneğin 2018’de Çukurova için doktora dil puanı kaçtı? Bunu nerden öğrenebilirim. Nette çok karışık bilgiler var ve ben bulamadım.
0
dakota
(27.01.23)
okuldan okula ve bolumden bolume degisir. basvuracagin okulun/fakultenin/enstitunun sitesinde bulunur hangi program icin ne kadar puan istendigi.
0
hot potato
(27.01.23)
55 tir genelde. ingilizce eğitim verilmiyorsa 55 çoğunlukla
0
scholar
(27.01.23)
(11)

seçim dönemi tehlikesi hissediyor musunuz?

estranged
yurt dışından bir arkadaşım ilk defa istanbul'a ziyarete gelecekti. bileti aldıktan sonra seçim tarihi açıklandı ve her ikisi de aynı haftaya denk geldi.ben arkadaşıma uçuşunu ertelemesini söyledim. bilet bedelinin %20'sinin yanacak olmasına rağmen. çünkü seçim atmosferinde olabilecek şeyler aklıma
yurt dışından bir arkadaşım ilk defa istanbul'a ziyarete gelecekti. bileti aldıktan sonra seçim tarihi açıklandı ve her ikisi de aynı haftaya denk geldi.

ben arkadaşıma uçuşunu ertelemesini söyledim. bilet bedelinin %20'sinin yanacak olmasına rağmen. çünkü seçim atmosferinde olabilecek şeyler aklıma geldikçe açıkçası korkuyorum. 7 haziran 1 kasım 2015 arası karanlık dönem halen aklımdan çıkmıyor.

siz ne düşünüyorsunuz? korkumu yersiz buluyor musunuz? siz olsanız ne yapardınız?
0
estranged
(26.01.23)
kimse bilemez bir şey yok deriz sabah köprüyü askerler basar da bence tamamen yersiz.
7 haziranla bugünün alakası yok.
bugün sokakta değil yapacaklarını mahkeme salonlarında falan yapıyorlar.
0
patronaj1
(26.01.23)
Valla ben yersiz bulmuyorum. Uzun süreden beridir bu ülkede pek güvende hissetmiyorum kendimi.
0
Amaranta ursula
(26.01.23)
hiç bir tehlike hissetmiyorum açıkçası. korka korka yaşanmaz. bugün almanya’da trende bir bıçaklama saldırısında iki kişi öldü. trde bir senedir teröre kurban giden insan sayısından fazlası abd’nin bir eyaletindeki okul saldırılarında ölüyor. olumsuz olaylara çok odaklanıyorsanız sosyal medyayı azaltıp psikoloğa gitmenizi öneririm.
0
roket adam
(26.01.23)
Secim haftasi degil de onumuzdeki aylardan endiseleniyorum ben biraz.

Unutmadik zamaninda secim oncesi neler dondu ankara'da
0
aguen
(26.01.23)
Artık seçimden bağımsız bir güvensizlik var. Ciddi bir fakirlik var. Bu suçu da tetikliyor. Sınır kavramı yok. Mülteci, iklim ve ekonomik kriz birarada.
0
scholar
(26.01.23)
İstanbul seçimden bağımsız olarak da güvenli bi yer değil, zorda kalmadıkça gitmem.
0
plutongezegendegilmi
(26.01.23)
Korkunuzu yersiz bulmuyorum. Muhtemelen ben de aynini yapardim. Bu sistemsizlik ve belirsizlik hali yüzünden güven duyamiyoruz.
0
chihirovekohaku
(26.01.23)
Korkmayın. Korkunun hiçbir şeye faydası yok. Olması gereken neyse onu yapın. Keyfî ise ertelemek daha uygun tabii ama yine de korkmayın. Korku korkulacak şeyleri çeker. Korkmayı bırakın lütfen.
0
muhayyer divan
(27.01.23)
Artık sokağı geçtim türk internet ortamı bile zeka seviyesi düşük ve agresif bireylerle dolu.

Soruya cevap olarak, şu ortamda İstanbul'a gelmek tam bir zaman ve para israfıdır diyorum.
0
OrangeYellow
(27.01.23)
cok mantikli. ben de ayni tavsiyeyi verirdim.

benim de turkiye'ye donmem lazim bu sene. ama secimlerden sonrasini bekleyecegim. hele secim haftasi hayatta gitmem. manyak miyim?
0
antikadimag
(27.01.23)
Seçim haftasında sizin hatırlattığınız şekilde bir vaka beklemiyorum çünkü bundan çıkarı olan yok (o tarih için).

Ama ilk defa TR'ye gelecek birisinin tam da o hafta gelmesini ben de istemezdim. Seçim sonucu ne olursa olsun insanlar gergin olacaklar, sokakta olacaklar. Bazı çatışmalar illa ki yaşanacak. Ben olsam ben de erteletirdim.
0
pispinti
(27.01.23)
(14)

iş bulabilmek için kurs önerileri alıyorum

hlot
30 yaşındayım. doğru dürüst bir iş deneyimim yok, ingilizcem iyi değil, dandik bir bölümden mezunum (lisans). neden böyle oldu diye sormayın, oldu bitti artık, biraz daha kötümser kalırsam hayatım bu şekilde bitecek zaten.1-2 kursa gidebilecek kadar para var (akraba destek çıkacak). 2 kurs diyelim b
30 yaşındayım. doğru dürüst bir iş deneyimim yok, ingilizcem iyi değil, dandik bir bölümden mezunum (lisans). neden böyle oldu diye sormayın, oldu bitti artık, biraz daha kötümser kalırsam hayatım bu şekilde bitecek zaten.

1-2 kursa gidebilecek kadar para var (akraba destek çıkacak). 2 kurs diyelim biz buna. şu an yaşımdan dolayı "şu sektör hoşuma gidiyor", "şuraya girmek isterim" gibi bir şey demeye hakkım olmadığını düşünüyorum (sektörlerden de bihaberim zaten) ama mümkün mertebe ofis işi, masa başı bir iş arıyorum.

sorum şu: hangi 2 kursa gidersem (mümkünse 1 olabilirse daha iyi) bu benim için "mevcut durumumda" en iyisi, en "efektifi" olur. hangi 2 kurs, benim işe girme ihtimalimi en çok arttırır? hatta hangi 2 kurs, beni bir işe sokar?

yardımcı olursanız çok çok sevinirim. çok teşekkürler.
0
hlot
(26.01.23)
yok öyle bir kurs.
0
kanasla intihar eden adam
(26.01.23)
İşKur'a git. Orada işbaşı eğitim kursları var. Kurslar ücretsiz. Hatta sigortan yapılıp üstüne ufak bir para veriyorlar. Kursu bitirdiğinde de hem iş öğrenmiş oluyorsun hem de seni istihdam eden kişiye İşKur destek sağlayacağı için cazip bir aday olmuş oluyorsun.

Tabii maaş beklentin yoktur umarım. 30 yaşında ve doğru dürüst bir deneyimi olmayan kişiye işbaşı eğitim kurs bitirse de çok büyük paralar vermezler diye düşünüyorum.
0
nawar
(26.01.23)
bence kaynakcilik ogren. ben simdiki isim olmasaydi kaynakcilik, motor ustaligi, seramik ustaligi vs kovalardim.
0
nibba
(26.01.23)
Kpsskursu ve eğer yoksa aöf-işletme lisansı.
0
kararsızataletfilozofu
(26.01.23)
@nawar: maaş beklentim yok tabii. Birkac sene asgari ucrete raziyim.
0
🌸hlot
(26.01.23)
yazılımcılık yapabilirim dersen bilgeadam'ın (veya varsa benzeri başka yerlerin) kurslarına bakabilirsin. zamanında (2-3 yıl öncesi gibi) bir programı vardı adı neydi unuttum da 6 aylık falan bir kurstu ve işe girdikten sonra kurs parasını alıyordu ve belli bir sürede işe giremezsen hiç almıyordu hatta. fiyatı biraz tuzluydu fakat okul gibi haftada 5 günlük full time falan bir kurstu sanırım ve 1 ay falan da staj yapılıyodu, staj yerini de onlar ayarlıyordu baya kapsamlı bir şeydi.
0
semaforo de medianoche
(26.01.23)
online yazılım calıs.
youtube deniz derya. hatta hic bir sey bilmiyorsan yol haritan şunlar olabilir bence.

html
css
javascript
react

bunlarla ilgili youtubeda ne var ne yok izle(iyileri ayrıstıracaksın zamanla) , uygula. 6 ay sonra tesekkur icin bana mesaj at.
0
vazovski
(26.01.23)
bu soruyu arada bir soruyorsunuz siz sanırım :/

güncel cevabım data analistliği.
0
jimjim
(27.01.23)
hepsini unut aşçılık kursuna git :) bence hem eğlenceli hem de parası güzel.
0
entropik
(27.01.23)
kaynakcilik yazmaya geldim ama yazilmis saten. pratikte en mantikli cevap ama tiklenmemis. masabasi demissin ama 30 una kadar is networku edinemediysen-cevren veya ustun bir meziyetin yoksa o is biraz!! şans gerektiriyor. kıç ıslanmadan balık tutulmaz demiş bilge biri.
0
unabomber
(27.01.23)
hocam realist olup yüksek kalifikasyon gerektiren mesleklere bakmayın artık.

-Emlakçılık: kurumsal bir ofise başvurup (remax, coldwell banker) dükkan açmadan mesleğe başlayabilirsiniz. Getirisi yüksek ama sanıldığı kadar kolay değil. İletişim becerileri güçlüyse 5-10 senede evini alır altına mercedes çekersiniz. Çevremde örnekleri var.

-Front-end, mobil gibi başlangıç olarak girmesi öğrenmesi kolay yazılım alanları. Ama piyasada junior’a ve alaylılara pek talep yok. Bilgeadam gibi kurslar var fakat pahalı, netten kendi kendine öğrenmeniz daha yararlı olur. chatgpt de baya yardımcı oluyor

-kpss veya torpil tanıdık vasıtası ile devlette iş bulma

bence en mantıklısı 3.sü.
0
Erestor
(27.01.23)
Muhasebe kursuna gidebilirsiniz. En çabuk iş bulunan sektör olduğunu düşünüyorum. Bunun haricinde İngilizce kursuna gidip kendinizi dış ticaret alanında da biraz geliştirip bi gümrük müşavirliğinde iş bulabilirsiniz diye düşünüyorum. Aklıma bu ikisi geldi.
0
dakota
(27.01.23)
ofis işi demişsiniz biliyorum. o nedenle sorunuza cevap olmayacak ama yine de karşıma çıkan bir durumdan bahsetmek istiyorum.

geçen gün bi toplantıda birileri 25bin tlye vinç operatörü bulamadıklarını ancak 35 bin tlye bulabildiklerini söylediler. sonra muhabbet yürüdü 16 saatlik bir eğitimi var dendi. ama ben bilmiyorum tabi o konuları hiç.
insan lisans mezunu falan olunca başka seyler bekliyor tabi. ama meslek edindiren bir şeylere bakın bence. yani ingilizce falan değil.
0
faredenkorkankedi
(27.01.23)
skill based bir iş yapmayacaksanız tanıdık olmadan şu ortamda bulmanız zor. torpil yani kısacası.

ilkokul mezunu olarak stk, belediye gibi yerlerde çok çok iyi maaşlara çalışabilirsiniz. tek gereken şey bir referans.

Bir de kafana göre tik atmamışsın beğenmediğin cevaplara ama teşekkür etmeyi bilmek ve insan ilişkilerini iyi tutmak da sorunun bir cevabı.
0
scholar
(27.01.23)
(17)

maaş kaç olmalı?

fakat
üniversite üçüncü sınıftayım, istanbul'daki en lüks otellerden birinde gece temizlik işi buldum, gecelik konaklaması şu an için 22000 tl. maaş 12-13 var mıdır? 3'te görüşmem var da, bilen var mı sormak istedim? harçlığım çıksın. soracaklar şimdi beklentiniz kaç diye, aslında 17000 diyesim var ama bi
üniversite üçüncü sınıftayım, istanbul'daki en lüks otellerden birinde gece temizlik işi buldum, gecelik konaklaması şu an için 22000 tl. maaş 12-13 var mıdır? 3'te görüşmem var da, bilen var mı sormak istedim? harçlığım çıksın. soracaklar şimdi beklentiniz kaç diye, aslında 17000 diyesim var ama bilemedim.

Güncelleme: 11000 TL. Kabul ettim. Gece 23.00-07.30. sonra okul biraz zor galiba, bir ay deneyelim bakalım:)
0
fakat
(26.01.23)
Asgari verirler hocam fazlasını vereceklerini sanmıyorum, umarım yanılırım tabi
0
lcha
(26.01.23)
Asgari olur yuksek ihtimal
0
mirty
(26.01.23)
asgari ücret olur, hocam bir de bursun varsa sigortalı işe girdiğinde kesilebilir bunu da bir araştır, işe girdin baktın sarmadı iki hafta çalıştın çıktın bu sefer hem işsiz hem burssuz kalırsın, işten çıkınca bursunu tekrar bağlayalım demezler

otel gecelik şu kadar kazanıyorsa çalışanlara da aynı oranda yansır diye bir orantı olmaz, bu fark daha üstteki ünvanlara yansır, yeme içme alım müdürü gibi görevlere vs
0
freebird5406_2
(26.01.23)
muhtemelen asgari olur. müşterilerden de biraz tip alırsın dediğin rakamları bulur yada geçebilirsin.
0
fernandoenes
(26.01.23)
sonucu buraya yazar mısınız, merak ettim. ben asgariden fazla olacağını düşünüyorum ama 12lere çıkmaz.
0
elorelia
(26.01.23)
"çok para kazanıyorlar o zaman çok para verirler" yanlış bir düşünce biçimi.

temizlik işinin ne kadar ederi olduğuna bakmanız lazım, o da asgari ücret civarındadır. gece olduğu için asgarinin bi tık üstü diyorum.
0
benaslinda
(26.01.23)
asgari + 2 bin elden geri verme
0
Erestor
(26.01.23)
asgari ya da biraz üstünü verme ihtimalleri çok yüksek.
0
nawar
(26.01.23)
17 bin az değil mi 27den asagi görüşmeye bile gitme.
0
Mcfly
(26.01.23)
Hocam umarım trolluk yapiyorsunuzdur yoksa bu kadar naif olmaniz üzücü.

Asgarinin bir tık üstü olur o da asgari vermiyoruz demek icindir.
0
logisticsmanager
(26.01.23)
Görüştüm arkadaşlar net 11000. Service charge veriliyormuş her ay bir de, asansörde abi ile konuştum geçen yaz turist sezonunda 20000 yakın maaş yatmış, bahşiş hariç. Biz gerçekten piyasayı bilmiyoruz. Tabi kabul ettim. :) Bu arada bu kanıya Teşvikiye s. m. deki 11000 liralık ilanı görünce varmıştım, iskur'da onlar da arıyorlar, isteyen varsa baksın
0
🌸fakat
(26.01.23)
11 bin olması normal. Asgari ücretin biraz üstü denilen rakam bu oluyor zaten. İstanbul için düşük bile. Kiralar zaten 7-8 bin.

15 bin istemek bile normal olabilir şu ortamda.
0
scholar
(26.01.23)
Evet ben 17000 dedim zaten görüşmede, bu service charge ile en düşük sezonda iki üç artıyor zaten dedi yani şu an 14-15 civarında, sonra personelle gorusunce teyit ettim. Asgarinin bir tık üzeri denirken çoğunun bu rakamı kastettigini düşünmüyorum, çünkü cümleler aşırı tepki içeriyor bakarsanız. Yine de herkese teşekkür ederim, sonuçta görüşmeden bilemezdik sadece tahmin ettik.
0
🌸fakat
(26.01.23)
gece vardiyasına zaten daha çok maaş verilmek zorunda
1.5 katıydı galiba
doğru tahmin etmişsin
0
bir soru sorcam
(26.01.23)
gece konaklaması ile maaşın bağlantısı yoktur :) asgariden fazla alman zor.
0
gabe h coud
(26.01.23)
Güncelleme atmışsın 11.000 diye ama bu asgari ücret dostum zaten.

Sen sürekli gece geldiğin için her 3 haftalık periyotta 2 hafta 1.5 maaş alman gerekir.
0
Mcfly
(26.01.23)
Kazanacağın paradan bağımsız söylüyorum, sürdürebileceğin kadar sürdür çalışmanı. Paradan çok daha fazlasını kazanırsın keyfiyle sıkıntısıyla. İlerde de çok ekmeğini yersin. Kazandığın para da yanına kâr kalır. :)
0
vaveylababa
(27.01.23)
(2)

Tezden Yayın Kurum Adı

basaran
doktora eğitimini yüksek lisans eğitimi aldığı üniversitede yapmayan bir öğrenci yüksek lisans tezinden üreteceği yayında kurum bilgisine doktora eğitimi almakta olduğu üniversitenin adını mı yazmalı yoksa tez hangi üniversitede yazıldıysa o üniversitenin adı mı yazılmalı? benim düşüncem tez önerisi
doktora eğitimini yüksek lisans eğitimi aldığı üniversitede yapmayan bir öğrenci yüksek lisans tezinden üreteceği yayında kurum bilgisine doktora eğitimi almakta olduğu üniversitenin adını mı yazmalı yoksa tez hangi üniversitede yazıldıysa o üniversitenin adı mı yazılmalı? benim düşüncem tez önerisinin sunulmasından tezin yök tez sistemine yüklenmesine kadarki süreçlerin tamamında yüksek lisans yapılan kurumun akademik ve idari personelinin katkısı olduğu için yüksek lisans yapılan üniversitenin adının yazılması. etik açıdan bir sorun oluşturmaması için hangi kurumun adı yazılmalı?
0
basaran
(18.01.23)
şu üniversitedeki tez çalışmasındandır diye küçük bir not düşülüyor. iletişim bilgilerine de şu anki okulu yazman lazım
0
scholar
(18.01.23)
Makaleyi yüklerken hangi kurumda çalışıyorsanız onu yazacaksınız ancak makaleye "xx kişisinin yüksek lisans çalışmasından üretilmiştir" diye dipnot ekleceksiniz.
0
piotr
(19.01.23)
(6)

Memur adayının güvenlik soruşturması

mekat
Merhabalar, kpss'ye girmiş, yeterli puanı almış ve atanma tarihini bekleyen bir memur adayının güvenlik soruşturmasının kapsamı nedir? Daha açık şekilde sormak gerekirse; kız/erkek arkadaşıyla otelde birlikte kalmış olması bu güvenlik soruşturması için olumsuz bir durum teşkil eder mi? Normal şartla
Merhabalar, kpss'ye girmiş, yeterli puanı almış ve atanma tarihini bekleyen bir memur adayının güvenlik soruşturmasının kapsamı nedir? Daha açık şekilde sormak gerekirse; kız/erkek arkadaşıyla otelde birlikte kalmış olması bu güvenlik soruşturması için olumsuz bir durum teşkil eder mi? Normal şartlar altında şeriat ülkesi olmadığımız için sorun olmaması gerekir elbette. Ama yine de emin olamıyoruz malesef.
0
mekat
(10.01.23)
Çevremde otelde falan kalıp da memur olan var. Kimse net olarak bilemez bunu.
0
scholar
(10.01.23)
Memur adayı kadın ise ve nikahsız otelde kalmış ise sanki geçmiş yıllarda sorun çıkarmışlardı birine. Haberlere ve sözlüğe kadar düşmüştü diye hatırlıyorum. Bir google araması ile gelir gibime geliyor ama şu an durum ne bilmiyorum. Gevsemis
0
rosencruz
(11.01.23)
*gevşemiş olabilirler ya da seçim senesi pek kimse ile karşı karşıya gelmek istemeyebilirler.
0
rosencruz
(11.01.23)
Savcı film olmayacaksa etmez diye biliyorum. Memurlar.nette bolca konuşulan bir mevzu
0
elorelia
(11.01.23)
Hakim/savcı ve kaymakamlar için bu otel kayıtlarına bakıyorlar ama zaten mülakattan önce hallediyorlar bu işi. "otel kaydın var" deyip elemiyorlar, yapamazlar onu. Mülakattan başarısız oldun diye eliyorlar. Sen atama bekliyorsan böyle bir durum olması mümkün değil, somut bir gerekçe koymalılar ortaya.
0
signore
(11.01.23)
elli bin defa cevapladım ben bu soruyu.

otel kayıtları çıkar. ancak bunlar sorun teşkil etmez. hele merkezi atanmaysa hiç etmez.

ben kaldım uzman da oldum bir şey olmadı olmuyor.

ancak mit, cumhurbaşkanlığı, hakimlik/savcılık, kaymakamlık gibi kritik görevi olan mesleklerde senden daha iyi referanslı bir varsa bu eleme bahanesi olabilir ancak.

dolayısıyla signore +1

bir daha da şu soru sorulmasın ya. yok porno izliyorum çıkar mı? ya bu ülkede erkeklerin çoğu ilk cinselliğini eskortla otelde yaşıyor böyle bir şey mümkün mü sizce yani kamuda erkek kalmazdı böyle olsaydı biraz aklınızı çalıştırın lütfen..
0
Hallegadola
(11.01.23)
(7)

Akademisyen olmak ya da olmamak

curious mind
Selam arkadaşlar elimizde biri var- Mezun olduğu okul ve (lisans)ortalaması hayranlık uyandırıcı değil. (YL yaptığı okul en iyi değil ama iyi denebilir, YL ortalaması güzel)- Ortalaması düşük olduğu için ales ve yds puanlarını yükseltmiş- İngilizcesi çok iyi- Umut vaat eden bir araştırmacı- Mesleki
Selam arkadaşlar elimizde biri var
- Mezun olduğu okul ve (lisans)ortalaması hayranlık uyandırıcı değil. (YL yaptığı okul en iyi değil ama iyi denebilir, YL ortalaması güzel)
- Ortalaması düşük olduğu için ales ve yds puanlarını yükseltmiş
- İngilizcesi çok iyi
- Umut vaat eden bir araştırmacı
- Mesleki bilgisi hakkında yorum yapamıyoruz fakat bir ödülü yok
- Girişken biri değil pek
- Çok rekabetçi bir alanda o nedenle mezun olunan okul, alınan ödüller gibi niteliklere önem veriliyor
- Özgeçmişinde boşluklar var, mesleki deneyimi yok stajlar dışında
- Şu ana kadar 5 tane araştırma görevliliği sınavına girmiş ve kazanamamış, birinde ikinci yedekti yalnızca. Bu sınavlardan biri kendi okulundaydı, hocalar onu tanıdığı halde sınavı kazanamadı. Sınavdan ihtimal vermediği kadar düşük bir puan almış, bu nedenle sınavdan biraz bağımsız olarak başka kişilerin tercih edildiğini düşünüyor.

Şimdi bu arkadaş şartları zorlamaya devam etsin mi sizce? İtü ve Odtü gibi okullar yeterince akademisyen üretiyor gibi görünüyor. Yukardaki eksilerden birini değiştirmediği sürece bu iş olmayacak ve vakti de kalmamış. Çevresindekiler biraz daha zorlaması gerektiğini düşünüyor. 28 yaşından sonra iş hayatına atılmayı deneyebilir ya da bambaşka şeyler yapmayı.

Bu arada insanlarla bir arada olmayı seviyor ve öyle bir lüksü varsa masa başı iş yapmak istemiyor. Şartlar mükemmel olsa pratikle teorinin birlikte çalıştığı deneysel yapım teknikleri gibi alanlarda çalışmak isterdi. Ama sanki bunlar nerelerde yapılıyor gibi soruları araştıracak vizyona da sahip değil.

Ayrıca belli sebeplerden Türkiye'de kalması pek ideal değil. Belki biraz iş tecrübesi kazanıp para biriktiri yurtdışı için başvurular yapabilir, iş hayatına atılma düşüncesi buradan geliyor. Ya da para biriktirip doktorayı yurt dışında yapmayı hedefleyebilir. Şu an arka planda kendi alanında içerik üretmeyle ilgili bir işe başvurmayı düşünüyor.

Ne yapsın bu arkadaş kafası çook karışık?
0
curious mind
(05.01.23)
Ortalaması düşükse arş gör liyakatiyle olması zor. Artık 3.7 üstü ortalamalar iyi kabul ediliyor.

Bir okulda eğtimini tamamlayıp sonra kadrosunu arar. Ama sonra işsiz kalan da çok. Hali hazırda kadrosuz doktoralı çok kişi vardır.
0
scholar
(05.01.23)
Zaman kaybetmeden iş hayatına başla. Üniversite ortamı berbat, gerçeklikten kopuk.
0
dissendium
(05.01.23)
Yurtdisinda akademik/arastirma pozisyonlara baksin.

gerekirse arastirmaci olarak baslayip PhD ye devam eder, oradan da akademik kadroya gecer isterse.

Sektor/meslek belli olmadigi icin sahada calisma vs konusunda birsey soylemek zor

Jobs .Ac . Uk den ilanlara baksin
0
parcxerox
(05.01.23)
@scholar @dissendium @parcxerox çok teşekkür ederim. Bölüm mimarlık.
0
🌸curious mind
(05.01.23)
ozel sektorden devam, arkadasa akademiyi bosver diye birsuru sinyal verilmis zaten. Ortalamasi dusuk adamin akademide pek sansi yok.

yurtdisinda akademiden yurumek de hic kolay degil, uyarayim. oyle bir phd patlatirim, ardindan post-doc sonrasi sak diye kadro cikar diye bir durum yok, 40 yasina gelip hala kadro bekleyen arkadaslarim var.

ovv bir de mimar..bol sans diliyorum kendisine, zor sektor.
0
cooperr
(05.01.23)
Valla cok istiyorsa sinavlara vs girmeye devam etsin hobi olarak ancak bence o esnada bir is bulup calissin. Sadece arastirma gorevliligine odaklanip calismadan devam etmesi iyi degil.

Bunun disinda bir de su var, arastirma gorevlisi olsa bile gelecekle ilgili sikintisi olmaya devam edecek ve arastirma gorevliliginin de dogru duzgun bir gorev tanimi olmadigi icin cok sacma sapan gorevler yapmak zorunda da kalabilir.

Kisacasi bence de bir an once bir is bulmaya odaklansin.
0
j r r tolkien hayrani
(05.01.23)
Bence sektörde iş yapan sağlam bir mimar olmaya baksın. Akademide eski tat yok. Paralar kuş oldu. Yurtdışı da kucağını açmış beklemiyor. Çok iyi ALES yapacağına güvenirse yurtdışı lisansüstü meb ylsy bursunu denesin. Dönüşte zorunlu hizmet falan derken akademide bir 8-10 sene geçirebilir. Ben de illa ars gör olmak istiyorsa bu işi kovalarken iş tecrübesi edinmesinden yanayım
0
rosencruz
(06.01.23)
(11)

memuriyet kazanmak bu kadar kolay mı cidden?

mark greg sputnik
yılbaşı gecesi ev arkadaşımla içiyorduk. kendisi benden yaşça büyük, bilişim alanında yıllardır çalışan (kendisi memur değil ama etrafındakilerin çoğu öyle, devlet kurumunda) ve "iş-araba-ev" konularında belli bir noktaya gelmiş birisi.benim de en büyük sıkıntım yaş 28 olmasına rağmen okulun daha bi
yılbaşı gecesi ev arkadaşımla içiyorduk. kendisi benden yaşça büyük, bilişim alanında yıllardır çalışan (kendisi memur değil ama etrafındakilerin çoğu öyle, devlet kurumunda) ve "iş-araba-ev" konularında belli bir noktaya gelmiş birisi.

benim de en büyük sıkıntım yaş 28 olmasına rağmen okulun daha bitmemiş olması. üstüne askerlik vs... dil-edebiyat öğrencisiyim bu arada, okuldan doktor veya mühendis olarak çıkmayacağım yani. üstelik öğrendiğim dilde henüz iş yapacak yeterliliğim yok.

ben bu yüzden yine dertlenince "olm sakin ol ya! bölümünde iyi olmasan da olur, ne okuduğun önemli değil, şu diplomayı al. kpss'ye gir. ne kadrolar var sırf ingilizce bildiğin için alırlar. ben gardiyanlık için bile mülakata gittim, yabancı mahkumlarla da konuşabilmesi için ingilizceyi iyi bilen birini istiyorlardı, o yüzden elediler" dedi. söylediğine göre yaş sınırı da 35'miş.

yahu sırf lisans mezunuyum ve yabancı dilim var diye cidden kendimi devlette böyle bir yere atabilir miyim? benim çocukluk hayalim buradan gitmekti (ekonomiden filan bağımsız) ve kendimi hiç memur olarak görmemiştim ama malum insan belli bir yaşa gelip ekmek kazanmaya mecbur kalınca bunları önemsemiyor, sonuçta ben memur olmayan halimle de türkiye'den çıkamıyorum djfdjkfkd.

yani neblim böyle kpps'den vasat üstü bir puan alıp yabancı dil bilgisiyle bi yerlere girmek mümkün oluyor mu gerçekten?

benim ölçülebilir tek becerim yabancı dil. iş verildiğinde disiplinli çalışırım, dikkatliyimdir, güvenilir biri olduğumu düşünüyorum yani bana güvenip iş veren biri bence yolda kalmaz ama sonuç olarak kağıt üstünde kendimi satabileceğim hiçbir olayım yok.

o yüzden çeviri filan da olmazsa köprü altında ölürmüşüm gibi geliyor. ama arkadaşlarıma kalsa şu diplomayı bir alsam uzaya çıkacağım.

kısacası 30'una kadar kendini rezil etmiş birinin o saatten sonra mesleki anlamda kurtulma şansı var mı sizce özellikle günümüz ekonomisinde/dünyasında? yoksa son son birkaç sene güzel yaşayıp ölmek mi lazım?
0
mark greg sputnik
(04.01.23)
ya evet ben de ondan şaşırdım zaten, bir sürü insan senelerce çalışıyor, ne kadar uğraşıyorlar. değişik geldi bana. ben üzülmeyeyim diye söyledi herhalde jdfdk
0
🌸mark greg sputnik
(04.01.23)
Kpss de kolay değil orda da rekabet dönüyor. Sonrasında mülakat olabiliyor. Kendi hayatının yeni başladığı yaşta ölümden bahsetmen üzücü.
0
baba553
(04.01.23)
Kontenjanlara göre değişir.
0
ruhen hastayim ben
(04.01.23)
Kızma ama seni yolda muz kabuğu görüp yine düşeceğim diyen Temel'e benzetiyorum. Sıkıntı olduğunun farkındasın ama çözüm bulamıyorsun. Sana çözüm söylüyorum. Meslek edin. Bu iş böyle olmaz. Diploma alınca hiçbir şey olmuyor. Sonunda gidip CV oluşturup iş arıyorsun. Hatta KPSS için lisans dezavantaj. Neden dersen lisans mezunu çok var. Ön lisans mezunu birinin memur olması daha kolay. Ben kendi bölümümde 90 ile dağın başına atanıyorum. 80 YDS puanım var. 90 almak kolay değil. 1 2 yıl ciddi şekilde ders çalışman gerekir. Bir hemşire 70 ile 0 İngilizce bilgisiyle İstanbul'a atanabiliyor. Dil bölümleri daha da zor. Bakanlık söz konusu. Orası kaymağın kaymağı. Oraya giren adam belki liseyi Robert Kolej'de okumuştur. Referansı vardır. Dil bilmek gerçekten abartılıyor. Dili sayesinde iş yapan kişi şanslıdır. Konudan konuya atladım ama bu çok boyutlu bir konu. Türkiye'deki olayları anlatsak zaten kitap olur.

Edit: Reklamımı yapmadım. Böyle bir şeye ihtiyacım yok. Gerçekten sana yardımcı olmak, bir şeyleri belki fark ettirme umuduyla yazdım. Kötü anlıyorsan canın sağ olsun. Başarılar.
0
dissendium
(04.01.23)
@baba, ben de üzülüyorum ama ne bileyim abi... hayat çoğu kişi için 30'dan sonra başlıyor ama onlar belli düzen kurdukları, kariyerlerinde bir yere geldikleri, daha komple bir insan/yetişkin haline geldikleri için öyle yaşayabiliyorlar. ben 30'da okulu yeni bitirmiş, 22 yaşında çocukların peşinde gomtanım gomtanım diye gezen bir adam olacağım.

gerçekten arkadaşlarımın dediği gibi bi' şey bulur da işleri yoluna koyarsam ne ala. ölmeyi istiyor değilim ama 30-35'inde dikili ağacı, arkadaşı, kimi kimsesi olmayan biri olursam çok fazla uğraşmak da istemiyorum açıkçası. o kadar yaşama sevincim yok. benimkisi depresif, hüzünlü bir intihardan ziyade "e oldu biz kalkalım o zaman" tarzı bir gidiş olur. umarım olmaz ama tabii, onun için mücadele ediyorum.

@dissendium, dayı her duyuruma gelip kendi reklamını yapma artık ya rica ediyorum, cidden. şu "hmmm yazık salak çocuk, bak ben nasıl iyiyim" alt metinli cevapların hoşuma gitmiyor. senin yolun açık olsun, sen daha güzel rotalar çiz kendine, kazancın da mutluluğun da bol olsun ama benim sorularıma böyle üstten bakar tavırla cevap verme artık lütfen. kimseye sinirlenmek, kimseyle boğuşmak istemiyorum artık.
0
🌸mark greg sputnik
(04.01.23)
Greg'cim selam, seni severim ben, ikimiz de İzmit'in tozunu yutmuş insanlarız.

Dil bilmek büyük avantaj, abartma diyenlere kulak asma bence, bizim dota'dan öğrendiğimiz İngilizce'den iyi ingilizceleri olduğunu bile düşünmüyorum ben.

Kendimden örnek vereyim ben üniversite bile okumadım. (aöf yıllardır duruyor idle şekilde) şu anda bilişim sektöründeyim(sistem tarafı) buraya gelene kadar Sakarya OSB'de oto parça fabrikası, A101, copy center, call center, kargo işleri yaptım, ha deyince olduramadım ama world of warcraft'ta öğrendiğim ingilizce ile sıyrıldım mülakatlarda, gerçekten pozitif bir etkisi oldu. Senin zaten ingilizcen yıllardır iyi durumda.

Ben 38 yaşındayım şu anda, bu söylediklerim 5 yil önce oldu, ben yapabildiysem sen de yaparsın hiç karamsar olmana gerek yok.

soruna tam olarak cevap değil elbette ama sen ekmeğini bulursun, ben buna inanıyorum.
0
devorgilla the gunslinger
(04.01.23)
Sadece dil yetmez mevzusuna katilmiyorum, sirf dil bildigi icin cok guzel para kazanan, iclerinde lise mezunu olan tanidiklarim var. TR'de sikinti insanlarin dil bildigini sanmasi ama bilmemesi, bence genetik olarak dile yetenekli bir irk degiliz o yuzden insanlar dil fakiri ulkede. Ornek vereyim, almanca bilen eleman ariyorduk zamaninda bir suru adam basvurdu, gelenlere "simdi almanya'ya telefon acip sunlari sor, verdikleri cevabi not al bize soyle" diyorduk, bir kisinin bile totosu yemedi dedigimizi yapmaya, hepsi birakti kacti. Kagit uzerinde alayi kendini Kafka saniyordu ama.

Elinde meslek yok +1. Ben yerinde olsam, ingilizce harbiden saglamsa okulu bitirmekte acele etmem, part time'a cevirir uzatirim. Ustune cok bilinmeyen bir dil daha eklerim. Gardiyan olmak gibi sacma sapan fikirlere kapilmam. Ingilizcenin yanina bir dil daha ekler oradan yururum. Almanca, fransizca gibi rakibin cok oldugu dillere bulasmam.
Benim son zamanlarda favorim Rusca.

Kapsamli olarak 2-3 dil bilen ve/veya iyi derecede ensturman calan kimse dunyanin hicbir yerinde ac kalmaz. Ac kaliyorsa baska sikintilari vardir, otizim falan gibi.
0
cooperr
(04.01.23)
@cooperr, rus dili ve edebiyatı öğrencisiyim zaten ama okulu uzatma şansım yok. fazlasıyla uzadı. askere gitmem lazım, tecil hakkım yok.
0
🌸mark greg sputnik
(04.01.23)
@ mark

ok abi oyle desene o zaman onun acik, askere gidene kadar biraz ingilizceni parlat, askerligi aradan cikar sonra yolunu bulursun. ben turk dili edebiyati sanmistim.

en kotu bir sekilde rusyaya kacarsin oradan yurursun. Olmadi turki cumhuriyetler falan var. Sirtin kolay kolay yere gelmez.

panige gerek yok, oynat devam diyorum.
0
cooperr
(04.01.23)
Eskiden kolaydı. Şimdi mezun sayısının artması ve alımların azalmasıyla çok zorlaştı.

Memurluktan kasıt düz memurluksa piyangodan ikramiye vurması gibi bir şey. Milyonlarca üniversite mezunu başvuruyor. Sadece bazı öğretmenlikler için görece kolay.
0
scholar
(04.01.23)
28 ileri bir yaş değil. 30'una kadar kendini rezil ettiğini de düşünmüyorum sen niye öyle düşündün ki? Rus dili ve edebiyatı gayet iyi bir böyüm bence. Çeviri yapabilirsin. Rusçaya ihtiyaç duyulan devlet daireleri vardır diye düşünüyorum oralara girebilirsin. Ev arkadaşına kulak ver. Bir de sürekli ileriyi düşünmek insanı yoruyor. Bence adım adım ilerle, "önce üniversite bitsin, sınra askere gideyim, sonra şunu yapayım bunu yapayım vs" gibi. Gerçekten Ölmek isteyeceğini sanmıyorum o yüzden ona bir diyeceğim yok :)
0
bhhs
(04.01.23)
(9)

ana okulu zam?

blackidom
geçtiğimiz mayıs ayında 1 yıllık tutarını anlaşarak 10 ay taksite böldürüp 4 taksit ödediğimiz ana okulumuz 5. taksitten itibaren %30 ek zam açıkladı. velilerle iletişim halinde olabileceğimiz bir yapı da yok. ayrık otu olmak da istemiyoruz konu cocugumuz oldugu için.benzer bir şey yaşayan var mı? n
geçtiğimiz mayıs ayında 1 yıllık tutarını anlaşarak 10 ay taksite böldürüp 4 taksit ödediğimiz ana okulumuz 5. taksitten itibaren %30 ek zam açıkladı. velilerle iletişim halinde olabileceğimiz bir yapı da yok. ayrık otu olmak da istemiyoruz konu cocugumuz oldugu için.

benzer bir şey yaşayan var mı? napalım dostlar? ödeyelim mi arıza mı cıkaralım?
0
blackidom
(03.01.23)
Arıza çıkarırım. Şunu ekonomik krizi bahane ederek normalleştiren insanın aklı ve vicdanı yoktur.
0
ruhen hastayim ben
(03.01.23)
yapıyolar maalesef aynısı bizim de başımıza geldi, güzel güzel açıkladılar ensflasyonla başedemediklerini öğretmen maaşları vs. hakverdik kabul ettik veliler olarak.
0
entropik
(03.01.23)
Ben olsam ödemez ve o okuldan alırdım. Sizin de bu süreçte geliriniz artmadı.
0
scholar
(03.01.23)
kurumsal bir yer olsa boyle bir sey olmazdi sanirim. her sene anlasilan rakimi ister pesin ister taksit isterseniz de okula getirdikleri banka ile kredi cekip oduyorsunuz. onun disinda yemek ucreti, servis filan da ayni sekilde. hicbirine zam yapilmiyor, ara ya da ek odeme istenmiyor
0
sweetoffice
(03.01.23)
ya tabii ki yanlış. arıza çıkarmazsanız iki gün sonra bu bahaneyle zırt pırt zam yaparlar, patron arabasını değiştirirken öğretmenler asgari ücret almaya devam eder. yok böyle bir düzen.
0
roket adam
(03.01.23)
sözleşmeniz varsa bir şey yapamazlar. ancak ödemek istemezseniz çocuğunuza okulda sıkıntı çıkarırlar muhtemelen.
0
tantunisultansuleyman
(03.01.23)
Anaokullarında son iki yıldır sıkça yapılan bir şey bu; sebep de çoğu çalışanınin maalesef asgari ücret alması ve asgari ucret zamlarinin tahmin ettiklerinden fazla yükselmesi. Personel ile görüşme yaparken de 'velilerden zam isteyeceğiz, onlar zam yaparsa biz de size zam yaparız.' gibi bir argüman öne sürüyorlar. Kolejler hariç irili ufaklı bütün anaokullarında olabilen bir şey.

Veliden veliye indirim vs gibi şeyler de yapılıyor ama bu sefer çocuğa değil de veliye karşı tutumları değişebiliyor.

Anaokulları maalesef Türkiye içinde çok leş bir sektor.
0
fraise
(03.01.23)
mayıs ayında asgari ücret 4250 lira idi, şimdi bunun iki katı. zam yapmasın da ne yapsın?

öğretmenin maaş almasını istiyorsanız, ödeyin.
0
babilfish
(03.01.23)
Bunu neredeyse bütün okullar yaptı. Bizim çocuğun okulu da yaptı biz ödedik.
0
sta
(03.01.23)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.