clip plus kullanyorum. o yüzden tahmin ediyorum sadece. cihazı aldıktan sonra, ilk açtığınızda size nerede yaşadığınızı soracak. north america mı yoksa europe mu diye. europe seçtiyseniz ses düşük olur. north america yapın onu. ayarlardan tekrar o seçeneği bulabilirsiniz.

çok teşekkür ederim. ses seviyesi ciddi anlamda yükseldi.

bu anlatan jonathan legard. yorumcu martin brundle. orta yaşlı adamlar. yaşlı dediğiniz murray walker olabilir. 96'da bırakmış.

evet ben murray walker'ı kastediyormuşum teşekkürler.

üçüncü soruya cevap: evet amazon dışında da her türlü kitabı calibre ismi verilen bir program vesilesiyle çevirip ekleyebiliyorsunuz. amazon'dan içerik indiremiyorsunuz türkiye'de bulununca.

cbr formatını kullanamıyorsunuz ama pdf yaparsınız onları bence, gerçi renksiz çizgi romanı okumak nasıl oluyor ben pek anlamam.

ilk sorunuz zaten soru değil, kindle touch'dan yanaysa klavyeye göre tek eksisi landscpae moduna geçemiyor ekran, bu da bazı pdf dosylarını okumanızda sıkıntı yaratabilir.

ikinci sorunuza da bir tane arkadaşım sahibinden de almıştı gayet memnundu onun dışında bir bilgim yok ama.

ben de geçen hafta gittigidiyor'dan nook aldım. alırken satıcının aldığı yorumlara bak. yakınlarda kindle satmış mı? o önemli. o yorumların derecelerine bakabilirsin. zaten bir kaç satıcı görmüştüm. kindle touch'ı 5-7 günde getiriyorlardı. şahsen ben bir sorun çıkacağını zannetmiyorum gittigidiyorda.

amazon'dan rahatlıkla kitap indiremiyorsun diye biliyorum. çünkü türkiye menşeili kredi kartlarına satmıyormuş (işin garibi baya fiziksel kitap satarken kindle kitaplarını satmıyor). kasarak olur ama gerek yok bence. internet bir derya. ben şu ana kadar 20 kitap aradıysam en fazla 5 tanesini bulamadım ki bulduklarımı türkiye'de remzi'den, robinson crusoe'dan bulup almayı hayal bile edemezdim. iki gündür bedava kitaplar arasında kafayı yemekteyim. sözlükte sömürülesi e-kitap siteleri diye başlık var. oldukça isabetli. oraya bakabilirsin.

çok teşekkürler

@sanal hayvan
sürekli takip ettiğim çizgi romanlardan 3 tanesi siyah beyaz. Ama genel olarak katılıyorum, onun için pc'ye devam.

ben ingiltere'de kindle 3 almıştım. tr kredi kartım tanımlı, döndüm hala kitap alabiliyorum.
ideefix'ten aldığım kitabı önce drm ile kaldırıp calibre ile çevirdim. sorun yok gibi.

@darknnum_

kitap olmasın o 100 sayfa dediğin :)

touch bende de var, kılıf sipariş ettim gittigidiyordan yarın gelecek. henüz kayıt yaptırmadım amazona. benim de derdim acaba kayıt ettirip güncellemeli miyim? bir de jailbreak var diyorlar, güncellemeden sonra yapılamıyormuş. iki arada kaldım. deneyen var mı?

ben amerikadan siparis verdim, 1-2 gune elimde olmasını umuyorum. Kılıf icinde soyle birsey gordum, siparis vermeyi dusunuyorum, elime ulasınca goruslerimi yazarım.

www.microshoponline.com

edit: bugun konustum, ilandaki kılıf kindle touch'a uymadıgı icin satısını durdurmuslar.

edit2: yukardaki urun elime ulastı ama uymadı, geri yolladım. Gitti gidiyordan yenisini aldım, kindle touch a tam uyumlu. Ilgılenen olursa linkini yollayabilirim.

gittigidiyor'dan satıcının yüzdesine bakarak alabilirsin. tüm satışlarından olumlu puan almış bir satıcıdan (ki totalde 200'e yakın satışı vardı) kindle 4 aldım, 2 gün içinde kutusunda sorunsuz geldi.

annie hall ya da manhattan

play it again sam

manhattan

celebrity

bi londra filmiyle tamamla.

match point ya da cassandra's dream

annie hall

annie hall ve manhattan başbaşa...sanırım 4-5-6-7 diye diye hepsini izleyeceğim...

bütün woody allen filmlerini izlemiş biri olarak söylüyorum, bunu dramasından tutundan screwball komedilerine kadar, hollywood ending'i çıkarıp yerine deconstructing harry'yi koyun, bir de üstüne love and death'i ekleyin. daha isterseniz de üstüne broadway danny rose ve tabii ki woody allen'ın en iyi filmi(kendisi en iyi filmi diyor hem de ben demiyorum sadece) the purple rose of cairo derim altın vuruş için.

Manhattan, ama diğerlerini de izlememek (k)ayıp olur WA seviyorsanız.

osmanbey yönünde makas değiştiriyor. onunla alakalı diye biliyorum.

eskiden de yavaş gidiyordu diyeceğim ama istanbul tarihim çok eksi değil. o yüzden geçen yıl eylülünden beri konuşmak gerekirse, değişen bir şey yok.

bir ara sinyalizasyon yapıyoruz dediler metroyu erken kapattılar. ondan beridir böyle. önceden makas değiştirmiyordu galiba.

Metro Maslak tarafına uzatılırken sinyalizyon sistemini yenilediler. O zamandan beri bir iki defa Taksim - Osmanbey arasında bildiğin bir iki dakikalığına durduğuna bile şahit oldum.

türk usulü metro bu kadar oluyor. 10 yılda 4-5 durak. sonra ona ilave yaparken metroyu kapat, yavaşlat. 10 yılda ilave 5 durak daha falan filan. bu sürede zengin olan bi yığın taşeron firma.

benaaymi'nin cevabı doğru olanı. yeni metrolarla geldi bu.
benim tahminim yeni metrolar daha uzun olduğu için yavaşlıyor.

klassno'nun cvbı doğru olanı.tebrikler klassno.
yeni metroların gelmesi, şişhane hattının açılmasına denk geldiği için birçok insana öyle geliyor.ama deilll.

oğlum manyak mısınız lan? sinyalizasyon değişti işte, ray değiştiriyor tren orda. gelen giden trenlerle senkronize olması lazım ayrıca. bizim banliyö hatlarının sinyalizasyon da kötü. berbat resmen. bi de izmir'e bak, dört dakkada bir sefer kaldırabiliyor. bizimki 8-10 dakka anca. fark azalınca treni durduruyor. metro yine daha iyi yani, sevinmek lazım.

gittigidiyor.com da banka kartıyla alışveriş yapılabiliyor. onun dışında başka bi sitede görmedim.

Turkiye'de yavastan yayilacak galiba bu debit kart ile online alisveris. Ben mybilet.com'da gordum. Maestro'ya ikinci bilet bedava idi.

sanal kart kullanabilirsiniz.

garanti'nin debit kartıyla her türlü alışveriş yapılıyor fakat internet şubesine girip sanal karta para aktarmak falan gerekiyor, diğerleri 3d secure'da çalışıyor sanırım sadece

card finans nakit ile 3d secure ödeme sistemi olan yerlerden alışveriş yapılabiliyor.

şöyle bir şey var, işinize yarar mı acaba?

www.alwaysontherun.net

çünkü çoğu şarkısının anlamlı sözleri yok.

benim de sizin gibi 100 lira limitim vardı. taksim saturn'de bi tek canon pixma m280 vardı 100 lira altında. ben de onu aldım. bir başkasına aldığım için sadece kurulumunu ve denemesini yaptım. fena bi şey değil. tarayıcısı da var(açıkçası kutuyu açınca fark ettim). fiyatı 93 liraydı. renki ve siyah beyaz kartuş çıkıyor içinden.

hemen bozulmama kısmını bilemiyorum. printer garip bir alet. bazıları jelibon kadar sağlam.

kartuşu sık değişmesi gerekiyorsa orjinal kartuş ucuzluğu açısından bunu alın ancak 35-40 tl pahalı
www.hepsiburada.com

eventful.com

Ben de Last.fm'in etkinlikler bölümünü kullanıyorum o iş için. Orada bakmak istediğiniz lokasyonu değiştirebiliyorsunuz. Hatta sizin müzik zevkinize göre de önerdiği konserler oluyor. Tabi bütün bunlar bir last.fm hesabınız varsa gerçekleşiyor.

yaşar kemal - ince memed

baya da fanı vardır yani.

almancaya çevrilen bayağı bir yazar listesi vardır.

işte onun detayını nasıl öğrenebilirim acaba? uzun süredir merak ediyorum da.

murat uyurkulak-tol

aziz nesin almancaya cok cevrilmistir.

aziz nesin in kitapları bir çok dile çevrilmiştir.

şurda bahsetmiş biraz:
en.wikipedia.org

kaynaklarda da bazı bilgiler var.

www.tedaproject.com

bu siteyi iyice incelereniz son zamanlardaki çevirileri göreceksiniz.

adalet ağaoğlu ve fakir baykurt geldi aklıma. geldikçe eklerim.

elif şafak, ama zaten bazılarının orjinali ingilizce yazılmıştı sanırım.

yusuf atılgan - aylak adam da almanca'ya çevrildi diye biliyorum. ha bir de selçuk altun'un ingilizce çevirisine rastladım geçen. garipti.

TEDA projesi ile birçok eser türkçe dışındaki dillere kazandırılmıştır.

www.tedaproject.gov.tr

bunu ben de merak ediyorum. küçük bir araştırma yaptım. 2 gb ram'i olanlar arasında en hit netbooklardan birisi samsung n150. vatan bilgisayar'da 550 lira. performans fiyat oranı iyi olanlardan biri. ancak malzeme kalitesi biraz düşük galiba.

bi de lenovo buldum ama nedir ne değildir hiç bilmiyorum.

bi sure bekleyebilirsen, amd zacate islemcili samsung lar cıkcak. 10 saat civarı pil omru fln diyor.

biraz bekleyemezsen dell 1018 ya da atom n470 işlemcili olanlardan bak

Beni de aradılar bu şekilde. 8 mbit sınırsız dediler. İlk aylar indirimli dediler. Geri kalan aylar ise 50 lira dediler. Ben de balıklama atladım. Sonra kabul ettikten sonra kafama dank etti bunların sınırsız dediği bir süre sonra hız düşürülen tarife oluyor diye. Neyse biraz kullanayim bakayim dedim. Kotayı zorlayabildiğim kadar zorladım. Sırf o ay için herşeyi indirdim nereyse. Şimdi açtım baktım 47 gb indirmişim. Hiç de bir şey olmadı. Hız aynı kaldı hep. Oturduğumuz yer de yakın sayılır. Ben de Caddebostan'dayım.

Edit: Yazmayı unutmuşum ben de sizin gibi 1 Mbit sınırsız tarifedeydim.

Kotayı aşmayacaksanız sorun yok. Aşsanız bile kaybınız yok mevcut hızınıza döneceksiniz ne de olsa. Lakin burada içime sindiremediğim ve etik olmayan bir durum mevcut. Şu 8mbit' e kadar ibaresi varya hani işte o hız santral mesafenize göre değişiyo malesef. Santrale uzaklığınıza göre hız sorunları yaşayabiliyosunuz. Benim hattımı 8mbit yaptılar 10 saniye de bi bağlantı kopukluğu yaşadık. Yoğun tel görüşmeleri neticesinde 4mbit e çektiler o da aynı sorunu yaşattı. En son 2048 de mutabık olduk. O dönem 15gb'ydı adil bilmemne zımbırtısı 15gb dolduğu anda hızımı 512 ye çekmişlerdi. O ay geri döndüm. Valla şunu söyleyeyim bu heriflerle sözleşme olayına girmenizin hiçbir mantığı yok. Sonra memnun kalmayıp caymaya kalkarsınız mümkün olmaz. En güzeli önce sözleşmesiz bir geçin memnun kalırsanız sözleşme yaparsınız.

@hasnicktir,

sözleşme olayının ziyadesiyle farkındayım uyarın için teşekkürler. "memnun kalmazsam nasıl olacak?" arayan kişiye iki kere tekrarlattım. kampanyadan çıkmak istiyorsanız, kullandığınız ay sayısı kadar (59,40-27,25)TL fark ödeyerek çıkabilirsiniz ve eski tarifenize dönebilirsiniz dendi. Tivibu üyeliği ilk 6 ay ücretsiz veriyorlarmış, hatırlamadığım bir antivirüs programı ve başka bişeyler daha vaad ediliyor.

benim merak ettiğim başka kampanyalar var mı? avantajlı olabilecek bir başka seçenek?

54.90 mı 59.40 mı ? sitede 54.90 a çıktığı yazıyor. yeni üyelerde ek bir ücret mi alıyorlar yoksa ?

TTnet'in websitesindeki online işlemler kısmından tarifeni hiçbir sözleşme imzalamaksızın değiştirebilme şansın var. Netlimitsiz tarifesine geçip 1 ay denersin. Tabi arada 10 tl bi fark olacak. Baktın memnun kaldın 24 aylık sözleşme yaptırırsın ve bahsettiğin kampanyadan faydalanırsın. Tabi ayda sadece 1 kere tarife değişikliği yapabileceğini de unutmamak gerek.
Yok kardeşim ben uğraşamam şansımı denemek istiyorum dersen sözleşme yap. Artık şansına bahtına, artı bi de hız düşmeme olayı da mevcut. Tabiki hepsi şu an için kısmet ama biliyosun ki ttnetle sözleşme imzalamak her zaman dezavantaj. atıyorum 1-2 aya kadar farklı ve daha avantajlı bi tarife çıkar 24 ay boyunca sömürülmenin ve küfür dağarcığını geliştirmenin tadını yaşarsın gibi geliyor bana.

smile'in şu kampanyasına bakmanı şiddetle tavsiye ederim
www.smileadsl.com

@neill,

yok eminim. doğru benim yazdığım.

@etna,
yuh çok güzel. performans iyi midir? anlamsız kesintiler oluyor mu acaba? alt yapı, bakım, yenileme, kontrol, hava kapalı, sular kesildi vb. gibi süper nedenlerle netin gittiği oluyor mu? (ttnet'te hiç karşılaşmadım ama zerre sevmiyorum.) smile adsl ttnet'ten faydalanıyor. bir de smile adsl'e geçerken internetsiz kalınıyor mu? smile'a geçince ttnet'i özler, sever miyim?

valla bende yeni geçicem detayları bilmiyorum ama ttnet neyse smile adsl'de odur.

Şu bolca dvd satan kırtasiyeler, bilgisayarcılar olur ya, onlarda bulabilirsin. Hiç dikkat etmedim ama sonuçta bildiğin dvd kutusundan farklı değildir sanıyorum.

standart dvd kutularinda degil bluray ler, ayni sekilde ps3 oyunlari da..

internette bluray kutusu olarak aratmayi denediniz mi?

öyle de aradım ancak mavi renkli çıktı hep. bendeki de tam takıntı. neyse arıyacaz bakalım.

ebay'den ipod 5th gen 8gb 200 tl gibi bir fiyata aldım birkaç ay önce. şu anda 6th gen çıktı, gayet uygun fiyata bulunabilir. özellikle radyosu şahane. hani digiturk'teki yayını durdurma geri sarma filan olayını radyoda yapmış adamlar.

urun.gittigidiyor.com

ben yıllardır ipod nano kullanıyorum, çok memnunum.

iriver öneriyorum.

bence sansa clip+. flac çalar, radyosu var, küçücük bir şey. 100 liralık alete 200 liralık kulaklık alıp dinleyenler var. ses kalitesi bakımından uçmuş gitmiş diyorlar. ancak ekranı küçük ve sadece 4 renkli. kendi hafızasının yanında micro sd girişi de var. o philips'ler gibi yasal ses sınırına takılmıyor. güzel alet. düşünebilirsiniz.

eminim bir çok alternatifi vardır. benim aklıma gelen bir örnek htc wildfire

eminim bir çok alternatifi vardır. benim kullandığım bir örnek samsung galaxy s

sanıyorum galaxy s. çünkü muadillerine göre daha ucuz. htc hd baya bi pahalı gelecek sanırım.

senden değil siteden kaynaklanıyor olabilir.
daha iyisi müşteri hizmetlerini ara servis sağlayacının sor böyle böyle diye.

dün bunun üzerine düşündük

www.eksiduyuru.com

yurtdışı çıkışlarında sorun olabilir.

aynen bende de var o olay. download 6.50 diyor speedtest ama youtube'a gelince kasıyor. eskiden yasak var o kadar dns değiştiriyoruz, host dosyası ile oynuyoruz diye düşünüyordum. yasak da kalktı. bilemiyorum.

edit: yeniden yasak gelmiş diyorlar. www.radikal.com.tr

1 mb sınırsız dan 8 mb e geçtim. 2 gün önce. indirirken gördüğüm 790 kb/s bende bir hareketlenme yapsa da 8 mb'ye geçtiğimden beri net biçimde video izlerken ya da internetten müzik dinlerken sorunlar yaşıyorum. suçlu 8 mb hizmeti diye sallıyorum buradan.

home.netone.com.tr

"Açıklama : Türk Telekom'dan alınan bilgiye göre, Türk Telekom'un yurtdışı linklerinde meydana gelen kesintilerden dolayı yurtdışı trafiklerinde problem yaşanmaktadır. Konuyla ilgili takibimiz sürmektedir.
"

dns ayarları veya host dosyasıyla oynadıysanız hızınız düşer elbette. youtube veya benzeri siteler için.

aradım ttneti aynı sorun bende de var genel bi problem var dediler "haa genelse ok o zaman sorun yok internetim yavaş olabilir" dedim kapadım

2 sebebi var

1. si hat değerlerin kötüyse ondan olabilir hattın 8 mb kaldıramayabilir telefon kablon bozuk olabilir.

2. si oturduğun bölgede çok fazla adsl abonesi olabilir bu durumda band sıkıntısı yaşanıyor yani bölgenin kapasitesi sınırlı ve herkes birden girince taşımıyor bu durumda yapaılacak tek şey kapasite artırımı ki buda en az 7 8 ay alır ihale falan filan. malsef herkese adsl diye interneti aşırı yavaşlattılar eski günlerde 256 kbit bile bundan hızlıydı

tıp tan az çok çakanlar zevk alabiliyor diziden. anlamayan adam "house her bölüm hastayı tedavi ediyor, dizi bitiyor." diyor. anlayan adam "house bu bölümde emboli vakasını tedavi etti, bu bölümde hipoglisemi vakasını..." vs. vs. diye zevk alabiliyor.

anlayan adama her bölüm farklı.

her bolumde hasta kurtulmuyor. basarisiz olunan bolumler de az degil. ama ilerleyen bolumlerde tum bolum hastalarin etrafinda gecmeyecek. house'un problemleri, zaaflari, ask hayati vs... yani her bolum bir digerinin ayni degil. ozellikle bazi vakalar cok orijinal. ama beni sarmadi. oturup tum bolumlerini izlemedim. yalniz, denk gelince yahut hanim izlerken izliyorum. izlemesi zevkli... bir de son sezonunun final bolumu sahaneydi.

belki house'un sivri zekasını izlemek hoşunuza gider. çok fazla sayıda karşısındakini küçük düşürüyor, milletle kukla gibi oynuyor, hastalarla dalga geçiyor, metaforlar kullanarak güzel seyirciyi güldürebiliyor. o yüzden olacak karşısına zeki bir hasta geldiğinde yaşanan akıl oyunlarını izlemek benim en sevdiğim durum. hastaları tedavi aşaması zaten öyle masabaşında düşünerek geçmiyor. çok enteresan durumlarda, diyaloglar yaşanabiliyor.

söylendiği gibi dizinin tekdüze olduğu haftalar vardır. hiç bir gelişmenin olmadığı sadece hastaların girip çıktığı. o haftalar bayıyor biraz. hatta ben bu dizinin neden bu kadar tuttuğunu da anlamış değilim. dizimax'de ilk iki sezonu yayınlanırken bu kadar popü değildi.

tıptan anlamaya bence çok gerek yok, mesela ben çok az anlarım ama baya çılgınlar gibi izliyorum. tıp öğrencisi olmayan bir arkadaşım da aynı şekilde. hastalıkları falan uzun uzun açıklıyorlar zaten. ayrıca evet dizideki karakterler çok güzel, onların başından geçenleri izlemek de yeter. bazen ulan hiç hastaya bakmasalar boşu boşuna vakit geçiyo bile diyorum.

house ve yanındaki elemanların hayatları filan da var işin içinde. paso hasta tedavi etselerdi kimse izlemezdi. bir de öyle normal bir hastalığı olan da olmuyor hastanede. abuk sabuk hepsi.

Sizi ikna edelim o zaman. Biraz tıp bilginizin olması iyi bir şeydir bence, buradan başlayalım. Doktorlarla daha kolay iletişim kurarsınız böylece. O dizide gelen hastaların hepsinin hikayesi var. Oyuncuların bölüm bölüm ilerleyen hikayeleri var. Yani hayata dair pek çok hikaye var. Sizin bir diziden beklentiniz ne? Bunlar size yetmez mi? Eksik yazmış olabilirim, uzatmayayım diye. Hastane şartları, çalışma ortamını da ekleyelim. Bu kadar yeter mi?


Aynı başlıktan iki tane var. Cevabımı buraya taşıdım. Diğerini silin isterseniz.

diziye sadece tıp gözünden bakmak çok yanlış bence. genel hatlarıyla bölümler aynı olsa da detaya indikçe her seferinde başka şeylerle karşılaşıyorsunuz hayata dair ne varsa. tabi bi de bunu vasat bir şekilde de sunmuyor. bölümden bölüme değişen bazı bölümlerde oldukça farklı kurgularla tam anlamıyla seyre doluyorsunuz. özellikle bir 4. sezon finali var ki tek kelimeyle mükemmeldi. yani kısacası hikayeyi anlatış tarzı olsun oyunculuk olsun kurgu olsun kendini geliştiren bir dizi söz konusu.

3. ve 5. sezon finalleri sadece kurgusu takdir edilip hayran olunmak icin izleneblinir.

@thunder thunder thunder thundercats +1
tıptan anlamak şart değil..bir kaç bölüm sonra house un ekseni etrafında dönmeye başlayacaktır dizi..

Önyargılı yaklaşıp diziyi sıradan bulanlar olabiliyor. Hele bir ilk sezonu bitir, karakterlere ısın, house'un dizideki zekasını, tavırlarını, "piçliğini" gör. Devam edip etmemeye karar verirsin.

İzlediğim en baba dizilerden birisiydi, yeni sezonuna az kaldı zaten.

eğer her bölüm bir hastalık çözüyor başka bir numarası yok da tıkanıp kalıyorsanız ve house'un ve çevresindekiler durumlar hakkındaki tartışmaları vs ilginizi çekmiyor ve bunları ıskalıyorsanız izlemenizin hiç bir anlamı yok. dizinin ana nüvesi akla hayale gelmeyen hastalıkların çözülmesi değil ki, house ibnesi. tıptan zerre anlamıyorum ama en sevdiğim dizi.

İkna edemedik mi acaba? Yorum yok, tik yok. Olmadı yani.

herkese teşekkürler arkadaşlar.Bu yorumların hatırına izlemeye başlıyorum derhal :)

çözünürlük genelde 1024*600 oluyor netbooklarda o yüzden sığmıyor.

Peki herhangi bir eklenti v.s. yok mu bunu çözecek?

laptopta bulunan fn tuşu ve önceden belirlenmiş, üzerinde simge olan f3,f4,f5 tuşlarından birine aynı anda basarsanız çözünürlük netbook ekranına uygun hale gelebilir. hangi f serisi tuşun atandığı bilgisayardan bilgisayara değişiyor maalesef. deneyip bulmanız lazım.

Nasıl bir simge oluyor üzerinde?

law abiding citizen

usual suspects

tartışmasız oldboy

oldboy +1

law abiding citizen +1 hatta +2198371092873108927310982731982738. . . 982371092873103981 . . . 938029384

berbat etmişler filmi

hay koyyim oldboya heryerde oldboy oldboy.sonunu getirene kadar öldüm filmin.tamam süprizi var ama oldboy +1 diyecek kadar da bir numarası yok.

lucky number slevin
hem eğlenceli hem öehh dedirtecek film .

yine de bir klasik olarak (bkz: the prestige)

soru ile alakasız ancak sonunda öeh diyeceğinizi bildiğiniz için o kadar da keyif almayacağınız filmlerdir.

"lan bu adam hiç konuşmadı kesin katil bu bak"

inception

celda 211

the village

önceden edit: bu kadar yazdıktan sonra kendimi korsan cd'ci hissettim. orijinal oyun almak her zaman en iyisidir. sevdiğiniz oyunların kartuşlarına birbir sahip olmak oldukça keyiflidir. çıkmış binlerce oyunun hepsini alamayacağımızdan dolayı ( ki çoğunu istesek de alamayız) bu yollar kullanılabilir.

ben eşşek kadar adamım hayvanlar gibi nintendo oynuyorum. hell yeah!


cevap veriyorum internetten indirip oyun oynayabiliyorsunuz. ancak psp'deki gibi bir yazılımsal olay ile gerçekleşmiyor bu. oyunlar kartuş şeklinde biliyorsunuz ve dnr'da falan acayip fiyatlara satılıyor. yine aynı kartuş şeklinde çıkarılmış edevatlar var. bunlar çoğu ülkede satışı yasak olan şeyler. normal oyun kartuşlarından farkı bir adet hafıza kartı girişi var bu kartuşların. onun hafıza kartının içine gerekli yazılımları yükleyip son olarak genelde 100 mb'dan küçük olan oyunu da atıyorsunuz oynuyorsunuz. çok basit bir prosedür. zorlu prosedür bu kartı elde etmek. türkiye'de üç alternatifiniz var. nerede yaşıyorsunuz bilmiyorum ancak internet üzerinden gittigidiyor'dan alma şansınız var. ya da ben öyle internet üzerinden almam kadıköy'de ki yazıcıoğlu hanından alırım deme şansınız var. önerim kesinlikle internetten almanız şeklinde. bu hanlarda inanılmaz fiyat çekebiliyorlar. gezdim araştırdım. biliyorum.

daha önceleri hong kong üzerinden satış yapan dealextreme.com'da ( ki çok ünlü ve bu konuda güvenilir bir sitedir) satılıyordu bu kartlar. türkiye'dekilerin 4'te bir fiyatında hem de. sitenin kıyağı olarak da kargo parası ödemiyordunuz. ancak yasal yaptırımlara takıldılar ve artık bu kartuşları satamıyorlar. öyle olsa lokum olacaktı size oradan alın diyecektim. gittigidiyor'daki kartuşlarda eminin o yollardan elde edilmiştir ve üzerine kar koyularak satılıyordur. ( şu anda araştırıcam ve böyle yurtdışından getiren başka site olup olmadığına bakıcam)

elinizdeki alet dsi olduğuna göre bu kartuşların şahı acekard 2i'dir. onu alın. ben onu kullanıyorum.

alet mp3 desteklemiyor. ancak aac formatını destekliyor. zaten pek iyi performans vermiyo. kullanmaya gerek yok. mp3'den aac'ye çevirip atmak vakit alır bence.

biz bu işlemleri yerine getirene kadar bekleyemeyiz diyorsanız mediamarkt'da 20 liraya oricinal oyunlar vardı en son. güzel bi iki oyun düşürürsünüz orada.

ilk önce bıyıklı diye okumuştum ve ahmet maranki yazıp silmiştim ama belki de odur, yazmış olayım yine:)

anacığımın bi ara tarifleriyle beynimi yediği ibrahim saraçoğlu olabilir mi acaba?

ibrahim saraçoğlu

osman müftüoğlu ?

ömer coşkun u mu diyorsun. hastasıyım adamın

muzaffer kuşhan?

Bininci google aramam ve okuduğum sekiz milyonuncu diyetisyen sayfasından sonra buldum :)

Haluk Saçaklı'ydı ismi.

Kendim sorup kendim cevaplayayım bari ama herkese teşekkür ederim yine de :)

mesela alex'in resmi sitesi de alex10.com şeklinde. futbolcular genelde öyle zaten ya q7, r9, semih23 falan diye anıyorlar kendilerini. bir nevi markalaştırıp, kendilerini tanımlayan bir kavram yaratıyorlar.

bence o isimlerin zaten alınmış olma durumu da var. gülben ergen gerçekten twitter'a gelene kadar onun adına bi sürü sahte hesap alınmış olabilir. o yüzden o nickler dolu olabilir.

evet. twitterda seneler once uydurdugum hic bir anlami olmayan ve hic kimsede gormedigim bir ismin bile kullanicisi var idi kayit olmak istedigimde hem de varyasyonlari ile beraber. acayip.

prowell'ler güzel kasklar, idare eder.
sirkeci'deki bisikletcilerde fiyatlar 60 civarı idi ama pazarlık yaparsan 50 ye inerler. ya da yanında jelli eldiven falan iste.

ben 1,5 sene önce aslı bisikletten almıstım 50 milyona, arkadaki sıkıstırma aparatında biraz sorun var, kasktan bir şikayetim olmadı.ben düşmedim ama aynı kaskı takan bir kişinin cok ciddi bir kazasını gördüm, işe yarar güzel bir kask imiş

ben delta bisiklet'ten geotech aldım 50-60 civarı. bizim arkadaşlarda gördüğüm kadar nazik duruşlu bi kask değil ancak iş görüyor. 2-3 kişide daha gördüm sonradan benim aldığım kaskın aynısından.

bir de tamamen emin olmadan konuşuyorum. bu kaskların hepsinin sağlamlığının birbirine eşit olduğundan bahsedilir. asıl fiyat farkını ortaya çıkaran havalandırma ve hafiflik gibi konulardır derler. öyle yazayim dedim.

profesyonel değilseniz ve ağırlığa çok önem vermiyorsanız delta bisikletteki geotech kaskı önerebilirim. çok pahalı değildir sizin aralığınıza uygun. "bu ne böyle armut gibi takmam bunu" demediğiniz sürece markası olan tüm kaskları alabilirsiniz bence.

iki yanından tutup esneme payı ne kadar ona bakın çok fazla esniyorsa kafanızda biyere çarptığında kaskın içinde esnek bir kayısı olarak ikamet edebilir. haliyle orta karar hem çok esnemeyen CE onaylı bir kask bakınız.

1- Inner - Myphilosophy
2- Klaxons - It's not over yet
4- M. Walking on the water - Magic Forest

zevkliymişsin kardeş :)

@2 bilgiliymişsin kardeş :)

@2 saolasın reis.varsa müzik tavsiyelerin almak isterim.

of off! ben şimdi öneri yapmaya başlasam almaz buralar ki :)

ama bak "it's not over yet"i sevmişken, aynı grubun "two receivers"ını da dene bence.

merhabalar 5. şarkı da patti smith'in dancing barefoot'unun bir cover'ı galiba ancak kim coverlamış çıkaramadım.

sadece 3. şarkı kaldı sonra tamamdır

sözlerden gittim ben. shack - daniella?

evet önce sunrise izlemek şart. öbür türlü yaparsanız resmen büyük hata. önce sunrise sonra sunset. güzel filmlerdir. severiz. tabi seveni olduğu kadar sıkılanı da bol. ancak tabi filmlerin %90'ı iki insanın muhabbetinden oluşması bunda bir etken. öyle hollywood tarzı o önce ayrıldı, sonra pişman oldu geldi, sonra ani bir evlenme teklifi edildi, gelin buketini de gelinin en yakın arkadaşı kaptı şeklinde bir gidişatı yok.

(bkz: la fille sur le pont) =)

ben o before sunriese, sunset'leri pek sevmemiştim mesela ama sırayla izle izliceksen. ve la fille sur le pont bence de iyidir. ben de bi tane fransız filmi yazıyım: la science des reves. bi de eternal sunshine of the spotless mind var tabi işte.

sunset sunrise için önerilerinizi dikkate alacağım, la fille sur le pont dikkatimi çekti benim de yorumları görünce hemen edindim bi göz attım, istanbul ise ayrı bir güzellik katmış hemen izleyeceğim.
la science des reves'i dikkate alacağım,
eternal sunshine ı izlemiştim daha önce ve keşke o özelliğe sahip olunabilse demiştim 2 gün önce :)
çok teşekkür ediyrum tavsiyeleriniz için

türkçe bloglar olsa gerek. ben sadece bir tane biliyorum. alternatif bir kaç tane daha vardır. verdiğim linkte olmasa bile sağ taraftaki türkçe tenis bloglarını topluca takip edebilirsiniz.

lovegametennis.blogspot.com

twitter'dan. takip edeceğin tenisçilerin tweetlerini takip et.

(bkz: 2010 formula 1 kural değişiklikleri)

Pitte lastik değişimi sırasında yakıt ikmali'de yapılıyordu hatırlayayım, sadece yakıt ikmali olmuyordu. araçlarda her kg'ın önemi var, full depo ile atılan her turda süre kaybedersin.

yakit = agirlik = ivmelenme kaybi. bundan olabilir.

yarım depo veya 1/3 depo ile çıkmalarının sebebi yarış stratejisi idi. tam depo ile bir turu 1:12 de tamamlıyorsa 1/3 depo ile 50-55 saniyede tamamlıyor.

f1 bu sezon strateji olayını kaldırıp araç performansını ön plana çıkardı. aracı kuvvetli olan direksiyonu iyi olan kazanır diyorlar.

geç bir cevap oluyor ama daha önce araçların depoları bu kadar büyük, boyları bu kadar uzun değildi. mesela geçen sene istesenizde tüm yarışı çıkartamazdınız. ikinci sorun zaten yeterli deponuz olsa bile 2009 ve öncesinde lastikler bunları kaldıracak kadar güçlü değildi. hadi sadece lastikleri değiştireyim deseniz sadece lastik değiştirmek için de pite girmeniz bir aptallık olacağından depoyu doldurup takılmak pek akıllıca değildi normal şartlarda. sadece lastikler 5 saniye civarında değişiyor, benzin ikmali de olunca 9 saniye falan oluyordu pit stop süreleri. pit stop'ta 4 saniye tasarruf edeyim derken yarışın başında çok zaman kaybederdiniz.

bir de formula 1 yarışlarında bir kez pite girip, 2 farklı hamurdaki lastiği kullanmanız gerekli.

şimdi yazınca farkettim formula 1'in ne kadar saçma yönetildiğini. o kadar değişkenki kurallar, birinden girince öbüründen çıkıyorsunuz. kurallar da bir karışık.

dirt 2 bunun zirvesi zaten adamlar yapana kadar en iyisi bu.

eskilere bakmak lazım bunun için mesela colin mcrae rally 04, richard burns rally

richard burns rally. benim oynadığım en iyi ralli oyunudur. konsol olarak çıkmadı sadece bilgisayar. ama 2002 oyunu galiba çoğu bilgisayar çalıştırır. ekşisözlükten okuduklarımı aktarayim. özellikle richard burns araç ayarları, motorlar ile oldukça ilgilenmiş. co-pilotu yol notlarını hazırlamış. dirt 2 daha oynayamadım ancak daha önceki wrc oyunlarında otoban kıvamındaki etaplar richard burns'de yoktur. benim bildiğime göre yapılmış en gerçekçi oyunlardan biri. bu konuda karar verecek merci değilim tabi ki.

o etap sonunda tamir uzarsa belli bir sınır var. ancak sınırı aşıp cezaya tabi olabiliyorsunuz mesela. bu tip detaylar çıkıyor orasından burasından. misal seyirciye çarpınca kafadan yarıştan men edilmeniz gibi.

oyunun başında diyor ki bu bir oyun değildir, simülasyondur. başka oyunlara benzemez rally school'a gidin. tavsiye ederim ben...

bir de gittiğiniz her kilometrede richard burns'ü yad edebilirsiniz. özledik.

richard burns rallyden bir video izledim ve sonuna hayran kaldım. elbette grafikler dirt 2 ile karşılaştırılamaz bile ancak yarış bittikten sonra klasik bir şekilde görüntüyü kesmek, finish müziği gibi şeyler koymaktansa, tıpkı gerçekte olduğu gibi arac, az ilerde duran yarış sonu görevlilerinin yanına kadar ağır ağır geliyor ve öyle duruyor. şimdiye kadar ne kadar onboarddan yarış izlediysem hepsi de böyle bitti, çok küçük ama benim gibi kırıkları mestedecek numuneleri olan bir oyuna benziyor, hemen edinicem. çok teşekkürler raikkonen!

(bkz: rally championship )

bunun uzerine bilmiyorum. eski ama hala oynanir bence. uzun ve gercekci etaplar, sert bir carpmada pert olan araclar falan, maximum gerceklik bu oyunda. sert suspansiyon ile uzun toprak etaba girdiginizde etap sonunda fazla hoplama ziplamadan sonra yasanan sert inislerden dolayi sanziman - suspansiyon - aktarma fazla hasar alir gibi ayrintilari bile var. ama sadece ingiltere parkurlari iceriyor.

Richard Burns'ü denemenizi bende tavsiye ederim. Parkurun bulunduğu memleketteki yağış istatistiklerine bakarak kullanacağınız lastik tipini dahi seçiyorsunuz. Amortisör ayarlarınızı değiştirebiliyorsunuz, aracınızdaki hasarlara göre uzayıp kısalan tamir süreleri var. Araç hasarı gerçekçiliği oyunu oldukça zorlaştırıyor. İlk günlerimde vites kutusunun kırılmasıyla bi çok parkuru yarım bıraktım. Tabi gerçekçilik açılıp kapanan bir özellik ama araçların yol tutuşu genelde he realistik. Colini çok oynamadım ama gerçekçilik derseniz Richard Burns derim. İnternetten bulabileceğiniz değişik mod larıyla da çok değişik araçları kullanmakeyfi yaşayabilirsiniz Fiat Punto da bunlara dahil.

Başka bir seçenek olarak Live for speed denen oyunu da bir araştırabilirsiniz. Direksiyon, joystick, mouse vs kontrol cihazlarıyla büyük uyumluluk ve kullanışlılık sunan bir oyundur kendisi. Demo su ücretsiz olarak indiriliyordu ben denerken

rallysever herkese teşekkürler, tavsiye oyunları hemen deniyorum. ama dirt 2 yi henüz denememiş arkadşalar da mutlaka denemeli, o keyif yaşanmalı

bence metrobüs. ben hemen dönmek istiyorsam hep metrobüsü kullanıyorum. hemen yanında dolmuşlar da var artık mis.çok seri ulaşabilirsiniz.

metro ile mecidiyeköy, ordan metrobüsle söğütlüçeşme, ordan trenle cadde.

akm'nin yanındaki sarı dolmuşlarla en hızlı gidersiniz. 6 lira.

karaköy ve hasanpaşa gazhanede iett merkezi.

ben hasanpaşa'da çıkardım 6 ay önce falan.bi öğrenci belgesi götürdüm, vesikalık götürdüm. yanlış hatırlamıyorsam 5 lirayı bankaya yatırmak yerine direkt olarak verdim. 5-10 dakika bekledim pasoyu aldım. tabi şimdi pasolar değişti galiba. elektronik bişi olmuş diyorlar. onun verilme şekli değişmiş olabilir.

ben iki aleti de kullanmış bir insanoğlu olarak cevaplamak isterim.

- hocam alet 80 gb'lık yani eşşek kadar. kot pantolona koyunca resmen 1 km öteden gözükür. ben çantam yoksa almıyorum yanıma. cepler şişiyor baya.

- bence kullanım açısından bir sorun işgal etmiyor. siz ipod'da tekerleği hızlı bir şekilde çevirince hemen harfler ekrana geliyor seçiminizi yapıyorsunuz. ben ipod touch kullandıktan sonra ipod classic'de hiç bir sorun yaşamıyorum. hatta ipod classic'i daha çok seviyorum.

-benim ipod touch da doldu 16 gb. daha sonra bu 80 gb'a geçince günlerim daha mutlu geçmeye başladı. ben hiç o albümü atayim, içinden bunu sileyim derdine gelemiyorum. tüm müzikleri yanımda taşımanın değerini anladım.

- iphone'unuz da var anladığım kadarı ile en az 8 gb'dır o. ipod classic'i taşımak istemiyorsanız bir iki hamle ile iphone'a geçebilirsiniz. ben öyle yapıyorum. bakıyorum taşıyacak durumda değilim kocaman aleti bir iki albüm atıyorum telefona bir gün idare ediyorum.

valla ikisinin de tadı ayrıdır hocam. classic kullandım ama touch kullanmadım ne desem yalan.

ben de kullandım ikisini de ama eger iphone varken müzik icin 2. bir cihaz alıcaksam bu ipod olmazdı. cowon iaudio 7 16gb alırdım, hafıza kartıyla da hafızasını arttırabiliyosun.

ipod touch ın bana göre iphone varken bi artısı yok. flac yükler çatır çatır dinlerim iaudio7 de.

cevaplar icin tesekkurler.
rurouni, iphone ve ipod touch 16gb'im var suan ikisinden de yer sorunu haric memnunu. cowon hakkinda okudugum tum yorumlar iyi fakat 32gb ve ustu birseyler bakiyorum iste. bi de kot pantolona sigmali ne yapsak :)

ipod touch ı sat. iaudio 7 ya da 9 al. ikiside ipod türevlerinden kucuk shuffle haric tabi. ses kalitesi falan da her türlü daha iyidir. ipod touch kullanan birisi olarak bunu söyliyebilirim. classic 160gb var bi de:) touch ı satsam audio 7 alıcam hatta :)

hans
kurt
lupus (almanca kurt) ama hangi anlamda emin değilim
mann, jungs (almanca erkek)
... gider bu böyle.

alman kurt köpeği ise Hans iyi olur :P
Göbek olabilir benim köpeğimin adı Göbek'ti...

romulus - alman kurduna çok kelalaka olacak ama roma şehrinin kurucularından roma mitolojisine göre. ben hep köpeğim olsa adını romulus koyardım diye düşündüm.

adını hans göbek adını göbek koy madem...

Cabbar.

lobos

(bkz: jiraiya Sama)

kirkegard

kesınlıkle (yerlı veya yabancı ) ınsan ısmı koyma derım

rofl koy.

çok karizmatik be

Duman

Hüseyin Nihal..

Thor
Cujo www.imdb.com

gandi.

bekleyin o kendi ismini koysun.

valla sadece Oooo oooo ooo dan yola çıkarsak helldorado- drinking song olabilir.

yok o değil, şimdi biraz kötü de olsa çaldığı bir yer buldum.

www.youtube.com

çalışmazsa diye söyleyeyim 33. saniyeden itibaren stadda çalmaya, taraftarlar söylemeye başlıyor.

bu müzik sanırım bir spor programınında aynı zamanda fon müziği. programın ismi aklıma gelmiyor iddaa ile ilgili bir program. helldorado'nun değil kesinlikle

Unsent Letter - Kim Kwang-seok

last.fm'den son bir hafta ve üç aya baktım :)

david bowie - letter to hermione

mustafa sandal - aya benzer yüreğim

son beş yıla baktım.

garbage - tell me where it hurts

gogol bordello - hats off to kolpakoff

en az iki ay daha dinlerim.

last fm'den baktım:

crystal castles - vietnam

aa valla bırakmam, janis ian - at seventeen

gökhan türkmen - dön

the national - karen

son birkaç aydır askerdeydim ama son 1 haftadır amy macdonald - this is the life

prabhujee - ravi shankar, george harrisson
tantra mantra puja naaahiiii jaaaanooooo

the fratellis - creepin' up the backstairs

Simon and Garfunkel

Anji
Somewhere they cant find me

funda arar- yak gel
evet anısı var

erdem yener - geç

ve "belki" parçası...

julide özçelik - sıradan bir gün

the pierces-secret

son 7 gün:

Kings of Convenience – Winning A Battle, Losing The War (Acoustic)

son 3 ay:


The Smiths – Please, Please, Please, Let Me Get What I

pitbull ve akon ikilisi kat perry ve tımbaland ayrıca yine tımbaland ve nely furtado ikilisi ...........

real de, metro da felan düz renk bazı modeller ucuza satılabiliyor. şortla felan bence uzun gitmez, kısa candır. kısa alın kısa.

uzun converse asla rahatsız etmez. aslında gayette şıktır.
ama erkeğe kısa daha iyi duruyor bence de...

kısa al giyerkende daha rahat bana göre.
zozjotejmnk e katılıyorm metroya bak.

uzun converse kot pantolon altına falan güzel oluyor ancak bermuda şort ile bir fiyasko. ben yazın giymek zorunda kaldım bi kaç gün vallaha bir daha giymedim. kısa candır hem şort ile de gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz.

kisa alin bence de, uzun pantolonun altina da giyilir kisanin da.

kısa.

bence kısa al hatta beyaz kısa gayet bej rengi bermudalarda hoş duruyor kot eşofman herşeye gidiyor

aklıma ilk geleni yazıyorum. isim nasıl böyle net aklımda kalmış şaşıyorum.

(bkz: Historias minimas)

gadjo dilo
easy rider
almost famous (severim bunu)

ilk aklıma gelenler bunlar

tabi ki the road

ve into the wild

lucky ones
little miss sunshine
joy ride
thelma and louise
natural born killers
nothing to lose
her şey çok güzel olacak
my own private idaho

aklıma gelenler :)

motorsiklet günlüğü...

biraz daha acaip olanlar için:

nord
everything is illuminated
fear and loathing in las vegas
the darjeeling limited
interstate 60
the straight story

eurotrip
sex drive

(bkz: the straight story)

im juli
broken flowers
y tu mama tambien

www.gencsinema.com

road trip
raising arizona
mad max
death proof
o brother where art thou?
transsiberian

sozluk.sourtimes.org

sari mercedes
otobus
ve amansiz yol

bostancı sahil istikametine giden sarı dolmuşlara binebilirsin,okulun önünde indirirler seni.

metrobüsten inince dolmuşlara yürümek kasabilir, otobüs de bir seçenek. sahilden geçen bostancı- göztepe ya da erenköy otobüslerine binebilirsiniz. feneryolu ışıklara gelmedendi okul hatırladığım kadariyle.

artık dolmuşlara gitmek kastırmıyor. bir kaç aydır hemen söğütlüçeşme durağının yanındaki ispark'ın içinde sarı dolmuşlar var. direk önünde inersiniz.

vallahi anladığım kadarı ile cevaplayayim kadıköy yönüne değil de bostancı yönüne gitmek istiyorsanız aşağı yürümeniz mantıklı olacaktır. sahil yolundan gidecekseniz aşağı yürüyün. 5-10 dakika bişey alır. bağdat caddesi ve sahil yolu arası yukarı aşağı çalışan vesait yok.

marmaya gitmek bir sorundur caddeden. hemde büyük bir sorun. er1'den başka işinizi görecek otobüs bilmiyorum. sahilde göztepe ışıklardan yukarı gz1 çıkar marmaya gider. gz1 de er1 kadar nadir geçiyor yanlız.

sahile inip sarı dolmuşlara da binebilirsiniz.. veya yukarı doğru yürüyüp divandan tren veya minibüs de işinizi görebilir.

Caddebostanda migrosun oralarda iniyorsan evet bir üst caddeye yani bağdat caddesine çıkman lazım. 16 nonun dönüş yolu bağdat caddesinden geçiyor. Üst sokağa çıkış 3 dakikalık yürüyüş en kısa yol da orasıdır. Kadıköye en rahat dönüşü ya 16 ile ya sarı dolmuşlarla yaparsın.

Marmaraya kastın nedir? Marmara üniversitesi ise ER2 ve GZ2 direk marmara üniversitesinin oradan, minibüs yolundan geçiyor. Kantarcı durağı tam neresi oluyor bilmiyorum ama

kadıköy'deki nezihten aldım ben. heralde diğer nezihlerde de vardır heralde.

ekşi duyuruda da var bir tane bundan

(bkz: rubiks cube)

yardımcı olmak istiyorum ancak anlamadım soruyu? sanıyorum çözmek istiyorsunuz rubik küpü ben youtube'dan videolar ile öğrenmiştim. bi kaç hafta uğraşmıştım tabii.

bir de bneim bildiğim ortadaki renk o yüzün rengini belirliyor. o kadar. daha fazla şart yok. bir yüzü tamamen aynı renk yapmaya çalışıyorsunuz ilk adım olarak. yardımcı oldum mu bilemedim ki şimdi

teşekkür ederim, evet ben de çözmenin peşindeyim tabii. demek istediğim zar gibi yüzlerin konumlarının bir standardı var mı? bir programdan yardım alayım dedim ama baktım benim kübün yüzeyleriyle aynı değil, örneğin beyazın arkası yeşil olması gerekirken mavi (gibi).

aaa şimdi anladım. çok fazla marka olduğu için o konuda bozulmalar var. benim gözlemlediğim o. sanıyorum rubik's cube markasının bir standardı var. mesela benim elimdeki rubik's cube marka sizin fotoğraftaki ile uyuşuyor.

yanlız duyurunuz ile alakasız olacak ancak ben programdan yapmaya çalışmıştım ve oldukça zorlanmıştım. onun yerine youtube'dan nasıl yapıldığına dair videolara bakıp yaparsanız daha fayadalı olacaktır. ancak 1-2 haftanızı ciddi ciddi ayırmanız gerekiyor. sonra hiç bireyere bağımlı olmadan çözebiliyorsunuz.

mesela ben bu video başladım. adımlar belli, yapmanız gereken hareketler belli sadece ezberlemeniz lazım.

www.youtube.com

ben de pek takip etmiyorum ancak yanıtmalaya çalışayim. o birbirine tur bindirme meselesi çok garip. bu le manslar dayanıklılık üzerine olduğu için yarışlar uzun sürüyor farklar oldukça büyüyor. f1 arabalarını sabaha kadar döndürseniz farklar o kadar büyüyebilir mesela( artık bu da zor ihtimal ama daha iyi açıklamak amacı ile bir örnek). bir de le mans otomobilleri sorun yaşadığında tamiri yapılırken de oldukça zaman kaybedilebiliyor.

formula 1 girme meselesi ise bir karmaşa. bmw girdi başarısız oldu, toyota girdi 3 milyar dolar harcadı 7 sene sonra tamamen kapandı. baştan takım kurmak gerçekten oldukça zor bir durum formula 1'de. audi'nin f1 geçmişi sanıyorum ki yok varsa da çok çok geçmişe dayanıyordur. mercedes bu sene brawn gp'yi yani bir anlamda eski honda'yı satın alarak formula 1'e döndü. nitekim red bull da jaguar'ı satın almıştı. sanıyorum baştan yeni bir takım kurarak formula 1'e girmek akıl karı bir iş değil. hem masraflı hem başarı garanti değil.

ben daha çok işin f1 kısmı ile ilgileniyorm tabi. konu o tarafa saptı biraz galiba :)

telif hakları meselesi var çoğunda ancak şu sitedekilerin kullanımı serbest sanırım

commons.wikimedia.org

www.turkiyef1.com

suraya uye ol burda vardı

cute pdf kurup o 10 sayfayı cutepdf ile print edebilirsin yin epdf olarak.

pdfkbuilder ile split merge edip tekrardan oluşturaiblirsin.

ben bu soruyu geçenlerde sordum. nick'ime basınca gözüküyor. çareyi de fine reader kurmakla buldum bilgisayara. 7 sayfayı sorunsuz bir şekilde word'e dönüştürdü. Türkçe karakter sıkıntısı yaşamadım.

nick'e basınca gözükmüyormuş. dünyanın en hızlı g.t olan insanı raikkonen

link burada : www.eksiduyuru.com

word e de cevirmek mı gerkeiyor aynı zamanda ?

adobe'un reader olmayanıyla (adobe professional) istediğiniz sayfaları silebilirsiniz.

gameboy ds diye bir şey yok. ds serisi tamamen gameboy'dan farklı bir seri. gameboy oyunlarının üretimi durduruldu o yüzden advance sp'nin oyunlarını bulmanız zor ancak ds oyunları daha yapılıyor.

sp oyunu çıkmıyo mu artık ?

hayır çıkmıyor. eğer ikisinden birini almayı düşünüyorsanız direk ds alın derim. sp'ye para vermeye değmez. ancak nostalji yaparsınız.

evet çalışıyor. sabah 6 dan gece 12'ye kadar her 7 dakikada bir.

bi de windows kur ondan sonra yap aynı şeyleri? belki bi format herşeyi çözer?;o

Simdi flash video'lardan bahsediyorsak, ne yazik ki durum pek oyle degil. Artik az cok cozulmeye baslandiysa da, Linux'te hala tam ekran flash video'lar yeterince 'smooth' degil.

Yok eger cesitli codec'ler vasitiyla kaydedilmis video'lardan bahsediyorsak (.avi, .mkv, .ogg, .mp4, vs.) o zaman olabilir oyle bir sey. Windows'larin ne yazik ki hala kullandikca sisme, hantallasma gibi bir derdi var: temiz bir kurulumun uzerinden zaman gectikce, bu sisme yuzunden kullaniciya ayrilan sistem kaynaklari gittikce dusuyor, ya da halk diliyle 'bilgisayar acayip yavasladi yahu!'.

Linux'un bu sorunu yok--burada cok pis genelliyorum, cok ozel durumlari cikarmak lazim aslinda. O yuzden, her zaman elindeki sistem kaynaklari olabildigi kadar cok oluyor. Video izlemek dedigin aslinda cokca CPU yorucu bir islem, sikistirilmis bir dosyayi hem acip, hem de ayni zamanda ekrana basmak bilgisayar icin zor. Elindeki sistem kaynaklari ne kadar iyiyse, sen de o kadar iyi izlersin video'yu.

Yine benim nacizane deneyimime gore, Ubuntu hantal aslinda. Slackware, Pardus ve Fedora gibi dagitimlar; iyi bir kisisellestirme ardindan, cok daha iyi performans saglayabiliyor. Soyle diyeyim hatta: daha gecen seneye kadar, 8 senelik bilgisayarimi evde indirme sunucusu olarak, 5 yillik diz ustumu de evde gundelik hayat icin kullaniyordum; oyle cok bir buyuk sikinti da yasamiyordum.

bu konulara pek hakim değilim ancak ubuntu'nun xubuntu versiyonunu yükleyebilirsiniz. sanıyorum gnome yerine xfce kullanıyor ve daha hafif bir işletim sistemi haline geliyor. gerçi yine kde/gnome isteyen programları açarken ağırlaşıyormuş. denemedim, sadece internetten okudum.

eet video konusunda bi miktar daha basarılı ubuntu.

hala r4 kartlar var ancak ben de bir sene önce almıştım r4 kartımı son durumları bilmiyorum. şimdi dsi çıktığı için yeni kartlar da türedi tabi. en iyisi acekard 2i diye geçiyor heryerde. ds lite ile de uyumlu sizin için uygun seçim olabilir. fiyat soracak olursanız eğer yazıcıoğlunda falan baya pahalı satılıyor. en iyisi www.dealextreme.com 15 günde falan geliyor ama ben 70 lira kar ettim. kargo parası da ödemiyorsunuz. ama yok ben yabancı sitelere güvenemem diyorsanız bence en mantıklısı gittigidiyor.com.

havanın güzel olduğu bir gün caddebostana gideceksin Burger King den hamburgerini yanındaki migrostan da soğuk biranı alacaksın doğru denz kıyısına
Dönüşte de tam karşısındaki cafe neroya oturup keyfini çıkaracaksın

adalar. özellikle büyük ada. faytonla bir küçük tur, ardından da istanbula karşı rakı-balık. ohhh:))

üye olunca her çarşamba sonraki hafta yapılabilecekleri yolluyor. üye olmadan da bakabilirsiniz tabi

lecool.com

benim bir yakınım kayıtlı oraya. size son durumu aktarayım.

bir sene önce afm gym olan yer el değiştirdi şimdi supergym oldu adı. ve bu supergym'de bi kaç hafta önce kapandı. yine sahip değiştiriyor galiba. şu anda aktif değil o mekan. yakınımın da dahil olduğu oraya üye insanların akibeti nolacak belli değil. paralar şimdilik içeride kaldı. şu anda çok karışık bence şu sıralar pek kayıt olmayı düşünmeyin oraya. gerçi yeniden açılsa bile sonra bi gün gelicek yine kapanıcak. öyle bir hissiyat var içimde.