her tecrübesiz bu sorunları yaşar. biraz özgüven ve yöneticinin desteğiyle alışılır ama zaman gerekli tabi. şu kuralı unutmayın: hata yapmıyorsanız hiçbir şey ögrenemiyorsunuzdur. sorumluluk alabileceginiz (kimseye haber vermeyeceginiz) ufak tefek işler talep edin gerekirse.

"sorumluluk almadığın, riske girmediğin sürece kendini kanıtlayamazsın" der babam hep, sanki yerinde gibi geldi bana...

dogru anladim mi emin olamadim da. siz simdi, esinizin sizden gizli kullandigi msn'nini mi iptal ettirmek istiyorsunuz? ve de bunu yasal yollarla yapmak istiyorsunuz :s ama siz evli ve ayni evde mi yasiyorsunuz? tum bunlara cevabiniz 'evet'se, sorunuzu dogru anladigimdan emin olacagim ama buna cevap yazmam mumkun gozukmuyor :s

eşinizin msn adresinizi geri almak ne anlamda işinize yarayacak çözemedim ama eşinizin kullandığı bilgisayara trojan yükleyerek olup biteni takip etmeniz yararınıza olabilir.

bence direk eşinize sorun. ben böyle böyle bir şeye rastladım, şunlar şunlar uyuyor, nedir bu diye. açık açık sormak en iyisi.

ben anladığım kadarıyla bir cevap yazayım: garip bir paranoyaya kapılmışsınız. sanırım ilişkinizle ilgili karşılıklı olarak sorunlarınız var, bir takım şeyleri konuşamadığınız bir aşamaya gelmişsiniz. bunları çözebilmek için oturup açıkça konuşmanız gerekiyor. bunun dışında sizin şu ruh halindeki zihninizin üreteceği tüm çözüm yolları herşeyi daha da karmaşık hale getirecektir.

yahu belki msn'ni çaldırmadan önce açmıştır netlog'taki hesabını.

cok samimi yazacagim, insallah yanlis anlasilma olmaz.

esinize msn hesaplarini devamli sizin almaniz ve hep sizin kontrolunde interneti kullanabilmesi (hani su ozgurluk sloganli interneti) basli basina bence sakat bir durum.
aranizdaki "guven" sorununun ilk gostergesi bence.

esinizin size mail hesabim calindi (ya da msn, ya da herhangi bir sey) demesi durumunda sizin buna inanmamaniz ve olayi desmeniz yine ayni sorunun ikinci gostergesi. kimbilir daha daha neler var bilmedigimiz.. hele bu 2680 olayini okuyunca, daha nelere taktiniz su hayatta diye dusunmedim degil.

bence her seyin basi duzgun iletisimden gecer. alin karsiniza sevdiceginizi, konusun derim nacizane.
benim esimle bir sorunum olsa zannetmiyorum ki kendisiyle halletmeye calismadan once gelip tanimadigim insanlardan medet umayim (belki son ihtimal)

madem bu kadar gizli iş yaptınız, bir tane daha yapın ve bulduğunuz netlog hesabı aktif mi bir kontrol edin, netlog nasıl çalışır bilmiyorum ama siz de mesaj atın başka bir kimlikle falan filan. bir de bilgisayara keylogger mıydı hani yapılan işleri yazılan yazıları kaydediyor ondan kurun.

eğer eşinizin sizi aldattığını tespit ederseniz eşinizi karşınıza alın konuşun. (gerisini siz bilirsiniz biz bekarız burda, siz evlisiniz)

eşinizin tehlikeli bişi yapmadığını tespit ederseniz. bütün programları kaldırın. paranoyayı bırakın.

asıl önemli olan o hesabı eşin mi kullanıyor yoksa başka birisi mi. bence bunu çözmeye çalış. bence ilk olarak netlog'ta o kişiyle konuş farklı bir nick ile.

bir de eskişehirlisin galiba. eskişehirli bayanlar nicklerinde 26 çok kullanıyor. o yüzden olaya şüpheci yaklaşmanı doğru buluyorum

duru su.
gok su.
selale
irmak su

değerli taşlardan gidebilirsin

"şellale" gibi ıkırcıklı bir isimle dikkat çekebilirsiniz bence.

haşikio

ben sırf ismindan dolayı alırdım valla..

sukûnet

şellale gibi atraksiyonlara girme çok itici oluyor. ikileme harfleri sakın.

erikçi. tasarımı da erikli'ye benzettin mi oh mis.

hayyat su
havat su
erikki
eriklii
eriqli
dananesa
şırdan
şırlayn

gibi.

jing su
shen su
kama su

sudan sebep

karsu
aysu
susu
uslusu
ussu
pusu
...

edit: "karanlik su" diyesim de geldi ama kimse almaz heralde

cha: itici olmasında bir sorun yok bence, bu durum tanınırlığını arttırıyor. çiftlemeli markaları ben de itici buluyorum ama bu yüzden almamazlık etmedim hiç.

bu arada eklemekte fayda görüyorum ki doğu illerinde şelaleye şellale derler. yani dediğin gibi bir motivasyonla da düşünmemiştim.

ab-ı hayat

(levent kırca girişi)

gökçek su

(halk bu suyu kapış kapış alacak)

Bir zamanlar su paketleme konusunda ilginç bir fikrim vardı o zamanlar araştırmıştım tarım köyişleri bakanlığından üretim izni almış tüm firmaları incelemiş ve isimlerine bakmıştım yamulmuyorsam değerli taşlardan doğadan gelen hemen hemen her isim için üretim izni alınmıştı.h2o çok mantıklı gelmişti onunda isim hakları alınmıştı.O zamanlar kalite hissi uyandırıcak yabancı menşeli bir isim ve cin fikirli harf oyunlu isimler yoktu..

h20 mantıklı ama hedef kitlesinin yüzde kaçı lise ve üniversite mezunu?

bence doğadan gelen isimlerin yanı sıra istanbul su, marmara su gibi birşeyler de yapbilirsin. akılda kalıcı ve güvenilir.

veya kız isimleri olabilir pelin su, çiğdem su gibi. kadın isimleri her zaman çekici gelir insanlara.

değerli taşlar ve madenler de güzel fikir. filiz su, kristal su, mercan su, safir su, yakut su falan filan.

böyle akılda kalıcı, dikkat çekici, insanda güzel duygular uyandıran isimler.

Opal Su
değerli taşlardan açılınca konu hoş geldi bi an.

tiramisu.. alırdım şahsen ben.

günsu
altın su
alsu
elmalı(erikliye rakip)

olmayacakları söyleyim

yaşam su olmaz. hayat suya iltibas
billur su olmaz. billur tuz tanınmış marka olduğundan iltibas
yağmur su olmaz. suyun niteliğini belirtir
berrak su olmaz. suyun niteliğini belirtir.


bir de sanırım su da marka ismi çok önemli değil. baksana çene suyu diye bir su var ve insanlar içiyor :)

biiçim su =)

onlar marka ismi değil. suyun çıktığı kaynakla ilgili isimler onlar. demek öyle bir mahallede, dağda, mevkiide çıkıyormuş o su. çene tepesi, erikli ovası filan gibi.

CanSu
Yaşam

bence güzel isimler...

:)

yapı krediden öğrenci olduğunu belirtip bi tele card alıverin. dedikleriniz olsun,mis gibi de bi internet şubeniz olsun.

(ama diğer bankalara eft falan 2 ytl)

Öğrenci diilim ama artık. O dönemler öğrenciydim.

yatırım hesabının pratikte hayrı yok lafına epey güldüm. ortaçağda yaşamadığımıza ve enflasyon diye birşey olduğuna göre para boş boş durursa zarar edersiniz.

yoksa alıp yastık altına koyun.

çok fonksiyonel bir internet bankacılığı yok ama istediklerinizi vakıfbank karşılıyor, sanırım...

@mea: daha evvelden garanti'nin elma hesabını kullanıyordum, dediğim gibi birikimlerim öyle dişe dokunur rakamlar değil hiç, o zaman da değildi, birkaç yüz milyona getirdiği faiz, elma hesabının işletim ücretlerini karşılamıyordu. o yüzden bana pratikte hayrı yok diyorum. varsa öneriniz dinliyorum.

işletim ücretini karşılaması bile bişi değil mi? o olmasa bir de işletme ücreti düşecek.

yatırım hesapları, yatırım fonları her zaman en iyi öneridir. bir de devlet tahvili.

yatırım fonlarının içinde dovizden, devlet tahviline bir paket vardır ve bankacılar bunu yönlendirir. zarar etmezsin yani. şimdi dövize yatırsan bir türlü, öbürüne bir türlü. tek başına zarar edebilirsin.

bunların hiçbirini beğenmiyorsan dediğim gibi yastık altına koyacaksın.

ziraat bankasının internet bankacılığını kullanıyorum aktif olarak ve eft ücreti sms ücreti dahil 0,16ytl tutuyor.havale zaten ücretsiz.ben gayet memnunum tavsiye ederim.

İşbankası beni de deli ediyor. Maximum karta eve ekstre göndermeyi defalarca işaretlediğim halde hala ekstr yolluyor, ayrıca e-mail'le aldığım için hediye ettiği 5 ytl'lik maxipuanı da geri almış şerefsizoğulları. Puan götünüze girsin, üstüne para vereyim yollamayın diyorum ama anlamıyolar.

Ama bir otomatik ödeme talimatı verirseniz hesabınızdan, telefon faturası olur kredi kartı olur, o zaman almıyolar işletim ücreti. yani inşallah almazlar bu sefer :D güvenemiyosun ki

Garantiden 3 faturanıza otomatik ödeme talimatı verirseniz kesmiyolar o ücreti.


Ben de gıcıklık olsun diye otomatik ödeme verdim alakasız faturalara, hesapta para tutamaya gayret ediyorum. Bu arada nefret ediyorum garantiden

facebook grubu acacagim ama isim bulamiyorum

bu gruba komik ve eglenceli isim bulabilecek bi milyon adam bulabilirim.

"bi biz eksiktik"

essegin ziki?

ismini düşünmediğim halde komik ve eğlenceli olacağına emin olduğum grup

"komik olan ama pratikte bir halta yaramayan gruplardan bir başkası" hoş olmaz mıydı sizce de :)

@merope +1

veyahut:
neden böyle bir şey yapıyorum?

iki sene evvel hp'nin teknik servisine laptopımı bırakıp 3-4 gün sonra geri aldım. gık demeden değiştirdiler sorunlu dvd-rom playerı. şu an hem hp hem toshiba laptop kullanan biri olarak hp'yi toshibaya tercih ederim.

simdiye kadar kusursuz bir servis gormedim.

muhatap olduklarim icinde hp eh, asus ehten biraz iyi, toshiba oeh, casper berbattir.

1,5 yıl sonra (satın aldıktan sonra yani) 6 gün içinde 5 farklı problemi çözmüş üstüne ömrünü tamamlamış bataryayı bile değiştirip teslim etmiş bir servis olarak DELL kesinlikle tavsiyemdir..

bi arkadaşta dell vardı. cihazını almaya kendi gitmişti orhanlı'daki kont'a.

ama bilemiyorum belki onlar da yollayacaklardı da, bizimki bi an önce kavuşmak adına kendi gidip almış olabilir kargoyu beklememek için.

odak döviz'in sirasinda bulunan onur ishani'nin alt katina bir ugrayin derim.

evet çankayada birkaç pasaj vardı alt katında elektronikçiler olan, muhtemelen onlarda vardır.ama ben de tesadüfen bulduğumdan her gidişimde tam tarif edemeyeceğim ama çankaya durağının oralardaydı sanki metronun.

hmm, yarın gideyim bakalım.

www.sanalmarketim.com
bu ürünlerden medet umabilirsiniz ama bence yapmanız gereken para harcamadan basit bir düzenekle zemin ve laptop arasında boşluk bırakmak. buarada donanımsal parçalarınız yanmaz korkmayın laptopın belli bir sıcaklığa ulaştığında kendisini kapatmasının amacı budur.

git mutfaktan laptop boyutlarında bir tepsi bul,laptopu üstüne koy,istediğin yerde takıl.

(bkz: #13964228) 6 ay olmussa garantisi var demektir ugrasmaya gerek yok bence.

oda size sıcak ya da kirli gelmiyor olabilir ama fanın toz dolmuş olması muhtemel.. rutin temizleme haricinde çözümü yok zaten onun..

kucakta minderle oynama keyfi yaşamak istiyorsanız ikea'da falan satılan altı minder üstü sert zemin şeklinde eşya(?)lar var.. ya öyle bir şey alın, ya da masada oynayın; fanı kapatacak şekilde kumaş zeminde, kucakta vs. çalıştırmayın kesinlikle..

önerilenlerin yanında bilgisayarınız ilk açılırken bios ekranına gidip hardware bölümünden işlemci sıcaklıklarını kontrol edin..

minderde oynadığınız sürece cihazın sadece oyun esnasında değil tüm zamanlarda ciddi bir ömür kısalmasına maruz kalacağı gerçek.haliyle soğutma mekanizması minderde hiçbir işe yaramaz ısıyı aktarabilecek birşeyin üzerinde olmalı en azından.pahalı da olsa size notebook sehpası önermekten başka birşey yapılamaz herhalde.bu arada huleyn söylemiş ben de tepsi kullanıyorum :))
www.notebook.gen.tr

cevaplar için sağolun.

bütün önerilerler çok mantıklı geldi, duruma göre değerlendireceğim.

temel reis. bilemedin o.ç. sen istediğin gibi hitab et anlar onlar kendilerini

ibrikçibaşı.

ciddi soruyorum,bilen varsa cevaplasın lütfen =(

sozlukte asena diyolar diye okudum sanki yada ben cok pis salliyorum su an

bi bilene sordum ama yardımcısına bişey denmez altındakilere "teba" denir dedi bilmiyorum doğruluk derecesini bildiğini iddia etti :)

reisin yardımcısı derdim ben olsam

disiplin baskani

reisin yardımcısı oldugunu ılk defa duydum.herkese baskan dıyolar.wc baskanı bıle var

2. ba$kan felan oluyor. ama bi$ey denilmiyor reis in olmadiği yerde ona reis deniliyor. reisin altindaki herkez teba sayiliyor ancak.
asena ise: kadin/kiz/doboş ülkücülere deniyor. hatta genç asena diye dergi var kadin kollari için.

Bence aşık olmuşsun. Evet hiç de öyle ulvi bişi değildir.

Bence de aşık olmuşsunuz. Bence hoşlandığınız kız bu haliyle ne sizi mutlu eder ne kendi mutlu olabilir. Kendini değiştirmesi gerekiyor. İnsanları değiştirmek zor ama imkansız değil, çok çok zorlu, belki hiçbi zaman tam olarak bitmeyecek bir değişim serüvenine hazırsanız, hoşlandığınız kişiyi normal bir ilişkiye ikna etmeye çalışabilirsiniz. İşiniz zor allah kolaylık versin. İnsanın otistik bi çocuğu olması gibi bi durum değişmesi gereken ama çok da sevdiği biriyle olması.

dostum kilit noktayi buldum.. "ama cok guzel.gerci baslarda bu kadar guzel gelmiyordu,bilemiyorum." demi$sin ya.. hah, sen o kizi elde edemedigin icin takinti olmu$ veya ileride olacak senin icin, bunu diyeyim sana. ya zoru seviyorsun ya da takintilisin..

aşk dediğin şey şu yukarıda bahsettiklerin zaten zorluk mücadele imkansızlık, sabırlı ol ve bekle bakalım ne olucak ama söliyim elde etmeden kolay kolay geçicek bişey değil elde ettiğin zaman da hepsi toz olup uçacak....

her kızda bu olay var ya. ben yalnız yapacak kadar güçlüyüm, erkeklere ihtiyacım yok, kabayım sabayım ama aslında içime baksan süperim. bence biraz kendi haline bırakınca cidden bir şey hissetmişse kendisi gelir gibi. zaten bence tüm kızlar saykodur ama bu noktaya burada giremeyeceğim.

"Seversin, kavuşamazsın; aşk olur"

Ben de dahil, bütün filozoflar böyle diyorlar. Aşk bu; tıpkı kanser gibi süreçleri var.

"Şok - Depresyon - İnkar - Umutsuzluk - Kızgınlık - Savunmasızlık - Pazarlık - Kabullenme"

Takıntı yapmadan durumu kabullenmek en güzeli. Hem senin hem de çevren için.

zor elde edilenin daha sağlam olacağına inanarak bence çalışmalara devam edin ve elde etmeye bakın.ailesiyle ilgili bir problem olabilir erkeklere olan güvenini sarsmış olan, yeniden güvenini sarsmayı düşünmüyorsanız bence uğraşmaya değer ve evet aşık olmanız muhtemel.

bence elde edemediğiniz (elde etmek ne pis bi kelime, tü kaka, kullanmayalım onu.) için gözünüzde büyütmüş de büyütmüşsünüz. çaba harcayıp elde ederseniz (ıy, pis.) de muhtemelen bir süre sonra "amaan bu muymuş" diyeceksiniz, şu saydığınız özellikleri birer birer gözünüze batmaya başlayacak ve terk edeceksiniz, siz aradığını bulamamış olacaksınız, kız da zaten güvenmediği erkeklerden bir farkınız olmadığını düşünüp daha da yabanileşecek.
bu birini değiştirme/biri için değişme işi evet imkansız değil ama birlikte uzun bir süre geçirilmiş, çöpe atılamayacak bir çaba harcanmış ilişkiler için anlamı var. şu durumda zoru seçmeniz, kazandıracağı en iyi şeyin muhtemelen hastalıklı bir ilişki olduğunu düşünürsek pek anlamsız. aşk veya değildir bilemem ama herkes yaşıyor bunları. çok farklı bir şey buldum, sonuna kadar gideyim, mutsuz olayım, yerlerde sürüneyim demeyin bence. sonra içinden çıkılmıyor.

Metu alanına yönlendirebilirsin, ama kullanımı çok rahat olmaz. Yani www.ismim.com/altsayfa diye bi adresin varsa, linkte "altsayfa" görünmez falan. Sorun değil dersen, hermen hemen her domain firmasının yönlendirme hizmetini kullanabilirsin. ihs.com.tr ürkiyedeki en iyisidir (icann firmasıdır), oradan alabilirsin.

Yok efendim ben adam gibi hosting istiyom ama beleş olsun dersen forumsunucu.com'dan bana ulaş, ben sana alan veririm biraz (odtü'lü kardeşliği adına).

www.metu.edu.tr/~ekullanıcı adı şeklinde bir siteye yönlendirebilirsin tüm içeriğini.100mb'lık bir içerik sağlayıcısı vardı(ya da sadece ceng öğrencileri için miydi 100mb?)
ya da internetten kısa bir araştırma yaparak da linux tabanlı free web hosting bulabilirsin.

www.godaddy.com

dns'lerini host server'ına yönlendirerek(domain control panel'den) halledebilirsin.

yukarda arkadaş veririm demiş niye alacaksınız ki para verip bir de o kadarcık hosting domainleri de isimtescilden alıyorum ben hiç sorun yaşamadım yaklaşık 8 tane domain var panelimde sorun olmadı.

evet, bir sigortacıda 20-30 ytl ye halledilen standart bir olay.

benim bildiğim ve anladığım kadarıyla seyahat sırasında başınıza geleceklere karşı max 30.000euro masrafınızın karşılanacağını taahhüt eden sigorta çeşididir bu.yani ödeyeceğiniz para makul bir ücret bu yalnızca sigorta kapsamıyla ilgili benim anladığım.

teşekkürler. bi an aklıma takıldı, hani olurda ilerde biraz paramız olurda bi yerlere falan gitmeye kalkarsak sonra bizden hesabımızda bu kadar para falan istenme gibi durumlar olur diye korktum bi an, simdi rahatladım eyw.

geçen hafta 16 eu vererek bulgaristan konsolosluğunun kapısında standda yaptırdım.

bazen hesapta da para isteyeceklari tutuyor tabi miktar belirtmemek koşuluyla. hatta hesap cüzdanı gibi neredeyse tarih olmuş bir evrak da istiyorlar. ona muadil bir belge yaptırabilmen için 40 ytl gibi şaka gibi bi para ödüyorsun bankaya o da ayrı. sigortanın 10 günlüğünü 15 ytl'ye yaptırdım. neredeyse fotokopiciler bile yapıyor, o denli...

(bkz: seyahat sigortası)

Rahatsız olur, sessiz yapmaya çalışırım. Bir tür psikolojik rahatsızlık farkındayım ama :)

ses çıkabileceğini düşünürsem suyu filanda açarım ben. ve/veya öksürük gibi sesli eylemlere girişirim kamufle etmek için.

mütemadiyen rahatsız oluyorum. genelde de böyle bi durum söz konusu zaten. özellikle iş yeri ve misafirlikde, işkencedir. kokmasın dersin, ses çıkmasın dersin. fosur fosur osuranlara imrenmişimdir hep :)

rahatsız olmayan insan rahatsızdır bence zaten.

rahatsız olurum, bu işleri yaparkan rahatsız olmayandan da ayrıca rahatsız olurum. sessiz halletmek, ses engellenmiyorsa su sesiyle falan bastırmak gerekir

hayatım boyunca ne zaman dışarıda bir yerin tuvaletine girsem neredeyse hepsinde yan lavaboya biri sümkürür, tükürür vs. ben bırak dikkatlice yapmayı, hiç yapamıyorum. bir keresinde nezleden ölürken sınav için okula gitmiştim o zaman mecbur kalmıştım böyle bi olaya. onda da nasıl utana sıkıla yapmıştım ben bilirim. ama toplumun %80'i %90'ı gayet evinde gibi içini döküyor lavaboya.

Insanin ihtiyaci olan birseyden neden rahatsiz olunuyor ki, tamam herkesin icinde sesli bir sekilde sumkurmeyi ben de yapmam (ki bu bazi ulkelerde gayet normal karsilaniyor) ama tuvalette yapiliyorsa gayet normal bence

sümkürme olayını haşmetli şekilde yapabilirim ancak diğer aktivitelerde rahatsız olurum. söz gelimi, japonlar'ın da bu tür hassasiyetleri pek çokmuş. örneğin japonya'da tuvalete girip çeşmeyi "active noise-cancelling" adına sonuna kadar açıp da izolasyonu sağlamayan japon kadını bulamazmışsınız (evet, özellikle japon kadınları. onlarda da "japon kadını işemez, kaka yapmaz," mefhumu var herhalde). tabii dünyada da su kaynakları tükeniyor, boşuna su israfı falan derken şirketin biri "açık çeşme sesi" sağlayan bir cihaz üretmis kabinlere monte edilebilecek. böylece japon bağyan, tuvalete girdiğinde su harcamak yerine söz konusu cihazın düğmesine basıveriyormus, sen sağ ben selamet oluyormuşuz. şirket avrupa orijinli miydi yoksa japon şirketi miydi bilmiyorum ama eğer ikincisiyse japonlar yapıyor arkadaş.

ya ben evde tek basimayken bile sumkurmuyorum, o derece. burnum akmasin diye her sene grip asisi oluyorum ve tum kis portakal-mandalina yiyorum cilginca. tabii bunlara ragmen hala burnum akmak isterse silmekten tahris oluyor, bepantenle falan ugras dur.

oluyorum rahatsız ve dikkat ederim olmayan mı varmış ki?gerçi mutlaka var ki rahatsız oluyoruz zaman zaman...

allahım yalnız diilim :) insan kakasini cisini yapmanin tadini cikaramiyo ses cikartmicam derken ya. yeminlen özeniorum şırıl şırıl yapanlara!

bence tamamen konuşulan kişiyle o soyut ortamda baş başa kalınmasından dolayı, normalde de 2 kişi baş başa kaldığında samimiyet hiç beklenmedik bir şekilde artıyor yani. ben de düşünüyordum bunu, bulabildiğim en mantıklı açıklama bu oldu.

sebep şu olabilir; hiç tanımadıgın birine nasıl olsa senin hayatından kimseyi tanımıyor diye sorunlarını dertlerini daha rahat anlatabilirsin. gerçek hayatta bu şekilde sizi dinleyen kimse yoksa ve o da aynı şekilde sizle dertleşiyorsa falan ne bilim bu şekilde güven duyulabilir karşıdakine. bence sebebi gerçek hayatta güvenebilecekleri arkadas eksikliği olabilir. sonucunda da tamamen iyi niyetle yaklaşan şahıs- yani karşısındakini de kendisi gibi sandığı için bu tür kötü olaylara karşılaşabiliyor ama unutmayalım ki mutlu sonla biten hikayeler de var bununla ilgili. internetten tanışıp evlenen insanların sayısı da azımsanmayacak kadar çok..

internettekinin de sonuçta insan olduğundan olabilir.düşününce bir yerde tesadüfen tanıştığın biri gibi sonuçta sen nasıl internette geziyorsan o da gezen normal bi insan olabilir niye güvenmesin ki?ama kredi kartı numarasını ben arkadaşıma vermem ki internette tanıştığıma vereyim o biraz genel bi aptallık.ama insanlar her zaman birilerinin kurbanı oluyor ve normal olmayan insanlar her yerde var internetin bi suçu değil bu yani ;)

hayat'ta böyle değil mi zaten? güven önyargı ile oldukça alakalı bir kavramdır. tabii enayilikten ve cehaletten bahsetmiyorum.
gazetelere kaldıysak alın size haber:
www.kenthaber.com
www.stargazete.com
www.guncel-haber.comışan_araçlar_kaldırımda/
şimdi bu haberleri okuyup kaldırım da yürümeyelim mi?
birisi internet ortamında tanıştığı birisini dolandırdı ya da öldürdü diye koca bir sisteme güvensizlik edebilir miyiz?

internet dışı bir ortamda tanıştığın birine neden güveniyorsan aynı sebeplerden.

bilinmeyen, bilinenden her zaman daha ilgi çekicidir.

eger ki bu isle fazla ilgili degilsen, sürekli takilirim sorular sormak isterim diyorsan bence yurtdisindan degil türkiye'den hosting ve alan adini al. bir sorunla karsilastigin zaman ararsin telefonla böyle böyle dersin, anlatirsin derdini, iki dakika da cözümü bulursun.

www.hostcini.com diyorum ve soracagin sorular olursa burayi arayip sorabilirsin.

hostu ve domaini farklı yerden almanız hiçbir zorluk yaratmaz dnsleri ayarlar bir daha da domainin kontrol paneline bile girme ihtiyacı hissetmezsiniz.godaddy bildiğim kadarıyla onların arasında en bilineni.directnic de oldukça eski gkgyi kullanmadım hiç.ama yine de isimtescil de icann türk temsilcileri arasında iyi bir yerdedir.ordan alıyorum ben domainleri hep hiçbir sıkıntı yaşamadım.hostta da türkiyede veya yurtdışında barındırma isteğinize göre, boyuta göre, trafiğe göre birçok şirket çok farklı seçenekler sunabilir.ama şirketler için genelde trafik çok olmayacağından pahalı ama uptime oranı yüksek bir şirket seçilirse avantajınıza olur.

www.smyrna.com.tr adresini tüm işlemlerin için kullanabilirsin. Bir sorun olursa bana sözlükten mesaj atarak ulaşırsan ilgilenirim. Domainlerimi www.gkg.net'ten alıyorum hostingim Smyrna'dan. Fakat ikisini de Smyrna'dan yapman mümkün.

natroya git, domain ile hostu alacagım de, domaini 2 dolara verirler, hostlarıda iyidir.oradan mı buradan mı diye kasmassın, gerçi ben domainleri vt.com.tr den hala neden pahalıya almaya devam ettigimi bilmesem de natronun yönetim paneli daha hoş,ayrıntılı.host ise kebirhost.

benım bradır yapıyor bu isleri, konusmak istersen msn vereyim ?

çok detay bir site olmayacaksa blogger'dan bir blog açıp uygun bir temayla gayet güzel bir site olarak gösterebilirsiniz tasarım vs uğraşmadan. domain yönlendirme de yapınca alın size cillop gibi site.. hem de sadece domain parasına

örnek için;

www.gencmakale.com verebilirim mesela

dreamhost'a bak derim sözlüğe ayrıntılı olarak anlattım. sınır yoktur dreamhostta hiçbir konuda.

evet, ancak soyarken yıkadıysanız ya da ne biliyim ıslandıysa falan, kurutun iyice.

Kararir.

aşırı soğuklukta saklamanız gerekir hatta kızartmadan da tuzlu suda bekletirseniz kendinden tuzlu patates olur

kizartirken de dikatli olmalisin, normalden daha fazla yag sicratiyorlar.

karardığı doğru ben denemiştim boşa gitmişti.

hazır dondurulmuş patateslerde önceden bi kızgın yağa atıp ön kızartma yapılıyor çok kısa bir süre.

yap yap. bir şey olmaz. sanırım sende benim gibi pratik meraklısısın :) ben yapıyorum sorun yok. ne kaardı ne dondu. tabii dolabın normal biryerine koyun. tutup dolabın difrizine koyarsanız donar tabi :)

şimdi söyle, o ishal zırt diye geçerse, barsakta problem yaratan bakteri vb transit zamanı uzadığı için seninle daha çok beraber olur, işin sonunda gene ilacın etki göstermeyeceği duruma dönersin.

diyeti salla, ağır şeyler yeme sadece, patatese pirince dayanmanın anlamı yok, bolll su, bol meyve, maden suyu filan da olur, tuzlu ye bir de:)

Doktora gitmek fayda etmedi demeyin. Tedaviniz hala devam ediyor. Tekrar gidip, durumunuzun değişmediğini söyleyin. Tedavinizi ona göre şekillendirsin. ishal ciddi bir hastalıktır.

Bende de aynı sey olmustu besin zehirlenmesi sonrasında. Bir hafta patates püresi, pirinç lapası yedim, ilaç kullandım ama fayda etmedi. Tekrar doktora gittim, bir kerede 4-5 tablet birden yutulan bir hap yazdı. 1 günde geçti. İlacın adını vermiyorum, tekrar doktora gidin, ihmal etmeyin.

bi kaç kaşık kahve ye çok faydası oluyor.

eğer mikrobik bir ishal ise, onu kesecek bir ilaç almamalısın. doktorun antibiyotik falan verdiyse durum böyledir muhtemelen, yediğine dikkat edip antibiyotiğini alacaksın.

Eğer böyle bir durum söz konusu değilse reflor falan gibi bişey kullanabilirsin, yan etkisiz doğal özlü bir şeydir.

cola içebilirsin ya da bir çorba kaşığı türk kahvesinin üstüne biraz limon damlatıp yiyebilirsin. türk kahvesi kuru olmalı hatırlatmak gibi olmasın.

ercefuryl hep işime yaramıştır.

ben de ercefuryl derim, hem işe yarar hem de fiyatı çok makuldür.

anlatılanın aksine bolbol su içmeniz gerektiğini unutmayın..
vücut kaybettiği suyu almalı

ne kadar sağlıklı olup olmadıgını bilmiyorum ve ben nerden duydum onu da hatırlamıyorum ama, bir bardak sade gazozun içine bir aspirin atılıp içilmesi genelde faydalı oluyor, ben denemiştim vaktiyle, işe yarıyor.

streptomagma

10 elmanin pektini (pektin bu afedersin boka kivamini veren lif oluyor) 1 hapta birlesmis vaziyette.

ayrica istesen de doz asamazsin, yemeklerden önce 2-3 tane cigne gecer.

ama unutma ishal durumu vücudun kendini savunma mekanizmalarindan biridir, cok da oynamamak lazim.

burada yazılmış olanların hemen hemen hepsi denenmiş ve işe yaramış tedavi yöntemleri olduğndan bunların hepsini birden uygulamaya kalkma. 2 gün sonra kabızla ilgili başlık açarsın. kendimden biliyorum.

bir avuç çayı yutunuz.iki avuç yutarsanız kabız eder, bir avuç yeterli.bu kadar ...

duyuru çok eski de belki aramaya inananlar olursa diye yazıyorum metospasmyl ( yazılışını bilmiyorum) çok iyi geliyor ishale. ama yukarıda dendiği gibi mikrobk durumlarda ilaç alınmamalı.

yanılmıyorsam bedelsizdir diye bi ibare olsa faturasında ki faturası yok diyosun, problem çıkmaz gibi. ama sanmıyorum ki bi gümrük memuru çıksın da bunun 650 euro ederi olduğunu bilsin. ki dhl ile filan gelirse risk daha da azalır sanırım.

"this is a sample for software development" ve bunun türkçesi "yazılım geliştirme için bir numunedir" şeklinde mühürlü kağıtlar konursa içine alırken kolaylık sağlayabilir.ve bedelsiz bir fatura tabi ki yanında şahane olur.

olma mı?

www.hepsiburada.com

general mobile'dan kesinlike uzak durun derim. tecrübe ile sabittir.

urun.gittigidiyor.com

dedem bunu almış bir yerden 3-4 aydır kullanıyor kötü bir yanını görmedik fiyatı da çok uygun..menüsü biraz yavaş gelebilir ama rahatsız edici değil.

bayramdan 1 ay öncesine denk gelecek muhtemelen gelmesi ki 1 ay önce ve sonra 300euro oluyo diye biliyorum sınır.ama bu iş biraz şans bayramla alakası olmayan bir tarihte 800ytl ödediğimiz telefonu kapımıza kadar gelmiş gümrüksüz almışlığımız var :)

www.zanorg.com
oyun bu gibi geldi bana

balance olabilir mi?

topun maddesini değiştirebiliyorduk yalnız. taş tahta ve kağıt oluyordu.
kafayı yediren birşeydi.

bu ama bildiğimiz pc oyunu flash değil. hatta alman bi şirket yapmıştı.

@gholeman: eğer oyun oysa, ballance olacak ismi. iki l ile.

Yanınıza 3 yarma alın? Madem öyle.. (Göstermelik tabanca da olabilir)

bunun tavsiye edebileceğimiz bir piyasası yok ne yazık ki-bildiğim kadarıyla- yoksa tavsiyede bulunurduk, şu daha iyi korkutur falan diye.
mafya olmasa da mafya tipli, iri yarı tanıdıklarınız vardır heralde?

o insanların parkta oynayan çocukları varsa, onlarla fotoğraflar çektirin, eşi ile evde kahve için. akşam adam eve geldiği zaman sizi görsün. böylece ailesine istediğiniz zaman ulaşabileceğinizi görsün. ha çeker vurur, kafanızı gözünüzü dağıtır, namus meselesine sokar bilemem. ama filmler de hep etkili bir yol olarak sergilenmiştir bu.

yarmaların değil, sözlüğün gücünü kullanın.
şirket adına başlık açıp olayı bütün detayları ile yazın.
şirkettekilerin bunu görmesini sağlayın.

limon'da zirve açın iri yarı yazarlar elbette bulunabilirdir ancak sonra ergenekona filan karışırsınız suç örgütü kurmaktan herhalde.

yanınıza herhangi 3 insanı alın, takım elbise evrak çantası alsınlar 1'i bayan olsun. her türlü detayı düşünün.
diyin ki bunlar "insan hakları mahkemesi" ahim için çalışan avukatlar. özellikle iş hukuku üzerine açılacak davalarla ilgileniyorlar ve ücretsiz hizmet veriyorlar bana. eğer paramı vermezseniz, açacağım dava ulusal ve uluslararası her türlü ruhsatınızın ve faaliyet izninizin iptal edilmesine kadar gidebilir.

sonra 3 arkadaştan biri, bol anlaşılamayn sözcüklerle -bi hukuk sözlüğü bi osmanlıca sözlük kapıverin- olayın ciddiyetini müvekkilinin hakkı olduğu tespit edilen şu kadar parayı vermeleri gerektiği bunun tebliği ve davanın açılmadan uzlaşması ihtimali için geldiklerini söylesin. borcunuzun dökümünün profesyonelce yapılduğı bir evrakı önlerine uzatsın.
-oturun bi konuşalım, bi kahve için gibi ikna turları laflarına, yürütülen hukuki süreç gereği mümkün değil gibi cevaplar versinler-
%80 başarı öngörüyorum.

ben xpyi normal cdden kurup üstüne bunun program cdsini kullanıyordum sadece sıkıntı olmuyordu ama o zaman sp3 yoktu

ne istedğini sen bilebilirsin ikisini de okumak eğlencelidir ama karaktere göre değişir.
para kazanmak dersen ikisinde de para kazanman mümkün.

Bu bölümlerde okuyan kişiler tarafından bu ik bölümün artılarını ve eksilerini söylemelerini bekliyorum aslında.Bunun sonucunda eleme yapacağım.

madem kararsızsın psikoloji okuma:)isteyerek girsen bile sonrasında çalışması zor bi alan bi de kararsızken hiç manası yok.

Kararsızlık değil aslında benimkisi.bu iknci üniversite deneyimim olacağı için bu kez ince eleyip sık dokuyorum çünkü ilk üniversitemi ilk 3 haftada bıraktım.bu yüzden şimdi seçeceğim mesleğin beni şaşırtmasını istemiyorum.elxa teşekkürler bilgi için.diğer arkadaşlara da teşekkür ederim.yorumları bekliyorum.

hm kişiliğinin hangisine yatkın olduğunu bulmak önemli o zaman. psikolojide sanıyorum ki okurken mutsuzluk pek hissetmezsin zira dersler güzel geçer. ancak sonrasıyla ilgili biraz bilgi vermek gerekirse, 4 yılın sonunda alanda pek de yetkin değilsindir. yüksek lisans yapabilmek çok önem taşır o yüzden. ancak türkiyede çok az yüksek lisans vardır. gerçi gelişen bir alan, özel ünilerle de birlikte. o yüzden sen mezun olduğunda onlar da oldukça artmış olur.
dediğim gibi 4 senenin sonunda yapabileceğin işler kısıtlıdır. devlette çeşitli alanlarda (hastane, adliye, cezaevi, emniyet, ordu vs.) veya rehabilitasyon merkezinde zeka ve gelişim problemli çocuklarla çalışırsın. üniden sonra bir sürü eğitim kovalamak gerekir dışarıda özelde danışmanlık, klinik psikologluk yapmak istersen. (ha alanda yasa yok bişi yok istersen hemen de yapabilirsin ama 2 gün sonra bırakır kaçarsın herhalde)
onun dışında psikoloji sadece klinik alandan oluşmaz. endüstri psikolojisi de mezuniyetten sonra hemen başlayabileceğin bir alan. şiketlerin insan kaynakları diyebilirim kısaca. çoğu şiket başta çok ezik şartlarda çalıştırsa da sonradan kariyeri açık bir alan sanıyorum. özellikle işletme mba masterı filan yaparsan, öne çıkmanı sağlar.
bir de gelişim var, anaokullarında sorumlu müdür ya da rehberlik tipi hizmet verebilirsin. yani çok geniş ve güzeldir psikoloji okumak ama ne yapmak istediğini bilmen lazım. yoksa bu işi sevmeden, insanlarla uğraşmak gerçekten güç.

bir de puanının nereye yettiğini bilmiyorum özel üniler açısından istanbulda koç ve bilgi ön planda olmalı. bir de çoğu üninin ekolleri vardır. psikolojide bu konu önem taşır. misal hacettepe sonuna kadar bilişsel davranışçıysa, istanbulda psikanalitik eğitim verilir gibi.

Hukuk tercih etmenizi öneririm. Ülkede bir hukuk patlaması var ;-)

seçtiğin nicke bakılırsa ikisi de sana uygun bölümler. ancak geleceğini burada gelecek yanıtlardan hareket ederek şekillendirmemeni öneririm.

düşünmeden hukuk. üniversiteden sonraki 20 sene (hatta emeklilik süresi de), bu meslek ve bu mesleğin getirdiği maddi kazanç ile geçecek.

etrafımda çok hukukçu var, babam noter, abim avukat. ben de şimdi keşke hukuk okusaydım diyorum. bir kere iyi para kazanıyorlar. bir de avukat-noter olmanın sosyal getirisi var. mesela trafikte polis durduruyor, avukat kimliğini çıkarıyorsun. geç diyorlar.

önündeki 20-30 seneyi etkileyecek bir karar. o yüzden çok iyi düşünmen lazım.

ilginçtir bir arkadaşım da aynı durumu yaşamakta ve bir türlü karar verememekte.ben de ortada kaldıysan hukuk seçmenin mantıklı olduğunu söyledim ona sana da aynısını söylüyorum.muhtemelen psikolojiyi sevdiğin için istiyorsun ama bu kadar puan yapmışken de hukuk seçmek cazip geliyor.ki cazip olan bence hukuk ;).

ilk universiteni 3 hafta sonra birakmandan yola cikarsak sevdigin bir bolumu okumak istedigin acik. bazi onerilerim olcak. birisi, su an unilerde yaz okullari devam ediyor ve 2 haftaya kadar da bitmis olcaklar takribi. yakin zamanda iki bolumun de derslerine gir, okuyan insanlarla konus, ortami teneffus et. seni neyin bekledigi konusunda daha gercekci bir ortam yasayip, onun icindeki insanlarla konusmus olursun. red g psikoloji'den mezun olmanin sorunlarindan zaten bahsetmis. is bulma konusunda hukuk daha avantajli ama istemedigin bir bolumse mutsuz olman da mumkun. yillardir mecbur oldugu icin avukatlik yapan, isinde mutsuz insanlar da tanidim. genel olarak her iki meslek problem cozmeye dayali ve farkli farkli zorluklari, avantajlari var, o kisimlarini sen zaten dusunmussundur. bir ihtimal dusunmedigin bir sey daha onerip tuymek isterim. hukuk okuyup sonrasinda insan haklari gibi psikolojiyle ilintili bir master yapabilirsin. yani hukuk uzerine yapabilecegin master programlari alan secenegi acisindan bence daha zengin ve uluslarasi duzeyde cok farkli master programlari bulman mumkun. istersen onlari da bir arastir ve lisanustu hedefi de dursun aklinin bir kosesinde. sonucta hukuk mezunlari avukat, psikoloji mezunlari da psikolog olmak zorunda degiller. bolumunle ilgili pismanligin ( sayet olursa) mezuniyetine engel olmazsa, bunu farkli yonlere de kaydirabilirsin. bu ihtimali de hatirlatmak isterim.

tabiki daha çok para kazandıranı yani hukuk okumanı ve evine en yakın okulu seçmeni öneririm ben
yol derdi ev arkadaşı derdi olmadan okumak gibisi yok bence

insanlarla ilgilenmeyi seviyosan ve okurken kafayı kırmam, bilakis öğrenmek zevkli olur dersen eğer.. psiokolojiyi; daha cevval, tuttuğunu koparan ve olaylara karşı analitik yaklaşımlı bi insansan.. hukuku seçebilirsinn. işini bilirsen ikisinde de para var. ama yapına uygun sevebileceğin bi işe yönelmen de güzel olmaz mı..

rhb'ye selam ederim!

Kurumlar tarafından T.C. Kimlik No bildirilmeyen hak sahiplerine ödeme yapılamayacaktır. Bireysel ödeme için T.C. Ziraat Bankası Şubelerine başvuran hak sahiplerinin T.C. Kimlik No ile birlikte Nüfus Cüzdanı, Ehliyet veya Pasaport ile başvuru yapmaları gerekmektedir. Sosyal Güvenlik No ile ödeme yapılmayacaktır.
----------

denmis..
kurum bildirmediyse odeme yapmayacak diyor ama, ben yine de tarihleri veriyim, size uyan tarihte yine de gidin.

KEY Hak Sahipleri Ödeme Tarihleri Tablosu

T.C. Kimlik No Son İki Rakam Tarih
00 - 08 28.07.2008
10 - 18 29.07.2008
20 - 28 30.07.2008
30 - 38 31.07.2008
40 - 48 01.08.2008
50 - 58 04.08.2008
60 - 68 05.08.2008
70 - 78 06.08.2008
80 - 88 07.08.2008
90 - 98 08.08.2008

-----

bi de soyle bisi yaziyo.

T.C. Kimlik No ile yapılan sorgulama sonucunda listede isimleri yer almaması Sosyal Güvenlik No ile yapılan sorgulamada T.C. Kimlik No’nun bulunmaması yada Konut Edindirme Yardımı hak sahibi olduğunun ve ödeme miktarının doğru olmadığının ileri sürülmesi halinde üç ay içinde öncelikle adlarına ödeme yapan kurumlara(çalışmış oldukları kurumlar) bu kurumlardan sonuç alınamaması durumunda ise Sosyal Güvenlik kurumlarına müracaat etmeleri gerekmektedir.


kaynak ve fazlasi
turkudostlari.wordpress.com

para 5 yıl daha herhangi bir ziraat bankası şubesinden alınabilecekmiş.benim babamın tc kimlik nosu da yazmıyor ve kuruma dilekçe vermedikçe alamayacaklarmış ki dilekçe verince kurum emlak bankasına emlak bankası ziraat bankasına bildirecekmiş ki türkiye şartlarında kısa sürede halledilecek gibi durmuyor hiç.

bu demektir ki imajın o köşeleri kısmen transparan olcak ki bu da giflerde desteklenen bir özellik.photoshop veya herhangi bir pixel tabanlı programla yapılabileceğini zannetmiyorum jpeg formatı için.ama gif olarak yapabilirsiniz bunu ki o zaman da çok sağlıklı bir sonuç alamazsınız.eğer web sayfası içinde kullanılacaksa arka plan rengine göre jpeg oluşturursanız daha kolay olur.. ;)
kolay gelsin

freehand yapar bunu

konu benim anladığım gibi transparan yapmaksa burda da açıklanmış
(bkz: jpeg hakkinda en çok sorulan sorular)

@prodeq

fark etmez, jpeg değil de gif olsun.

nasıl yapılır?

mesela şunun gibi:

www.gittigidiyor.com

tabudeviren,

verdigin son linkteki resimde koseler transparan degil, beyaz.
yani onu beyaz bi zemine koydugunda kosesiz gibi gorunebilir ama siyah veya farkli renk zeminde oyle olmaz. (resmi kaydedip herhangi bisi ile acarsan farkedecegin uzre)

bu durumda 2 yol var
1 - transparan bir gif yapmak
2 - kullanacagin arka plana gore koseleri verdigin resimdeki gibi boyamak.

gibi geldi bana.

gösterdiğiniz şekildeki rounded rectangle çizilir cs3 için alttan 5. simgede bulunabilir daha sonra yapmak istenenler onun içine göre olacak boyutlarda yapılır.bunu da çizdikten sonra layerı rasterize yaparak sağ tıklayıp daha sonra dikdörtgenin içini seçmek suretiyle yapabilirsiniz.en son da background layerını sağ tıklayıp delete ile silerseniz daha sonra file->save for web'den gif seçerek istediğiniz boyutlarda gif oluşturabilirsiniz transparan olarak.
anlatamamış olabilirim takıldığınız noktaları tekrar söylerseniz yardımcı olurum

böyle birşey ortaya çıkmalı kaydetmeden önce
img71.imageshack.us

transparanlık için gif'e mahkum değilsiniz.. jpeg'in kardeşi png formatına güveniniz! ;)

yardım edenlere teşekkürler, yaptım :)

en manuel çözüm: şekildeki gibi bir çerçeve bulun, onu büyütün resmin üzerine etın kenarları silin. paint.net iyidir.

sar değeri en düşük motorola razr serisi var diye biliyorum.

En düşük SAR "Motorola Razr V3x" modelinde

reviews.cnet.com

www.mobile-phones-uk.org.uk

samsung x700 vardı bende bir tane bu telefon baz istasyonlarında çalışan birine satmıştım uçarak almıştı telefonu sar değeri çok düşük bunun bulamıyordum diye bilginize

ben sözlüğe giriş yapmadan girdiğimde firefox farketmeksizin temayı normal yapmadığımda oluyor

ukteleri gezerken ben de ayni sorunu ya$iyorum.

Mozilla/5.0 (Windows; U; Windows NT 6.0; tr; rv:1.8.1.16) Gecko/20080702 Firefox/2.0.0.16

boyle bi surum kullaniyorum.

ah evet sürümü belirtmeyi unutmuşum. firefox 3.0.1 kullanıyorum. bu sürümü kullanan herkeste oluyor bu sorun o zaman?

Evet ben de 3.1 kullanıyorum, aynı şey bende de oluyor. "her zamanki" temasını seçersem olmuyor ama ötekilerin hepsinde oluyor. değişik.

2.0.0.16 kullaniyorum ben. bende de oluyor bu.

bende de 3.0.1 var ama bende artık olmuyor normal temada, diğerlerini bilemiyorum. ayrıca ss dikkatimi çekti, madem sözlük yazarlığınız var, neden başka nickle giriyorsunuz ekşi duyuruya?

her zamanki theme ile de oluyor bana ama. çok uyuz bir şey bak sinir yaptım.

@frant1c, farklı bir nick ile çaylağım. çaylak olmadan önce bir seneden fazladır ekşi duyuru'da bu nick'i kullandığımdan değiştirmek istemedim. belki bir gün yazar olursam yeni nick'imle* giriş yapmaya başlayacam :)

bende sorun yok sanki firefox 3.0.1
img61.imageshack.us

eski versiyonda gps yok. senin gördüğün sadece google maps'tir.

sıfır kayıtlı ürünse fiyat gayet normal ne fazla ne inanılmaz ucuz ;) ki şu ara çok fazla yok piyasada nedense bir anda azaldılar

Şu an Avrupa'da birinci nesil Iphone SIM kilitsiz sıfır garantili halde 300 Euro'ya satılıyor. Yani 700 TL normal bir rakam. İlk nesilde GPS yok. Iphone 3G'de var GPS.

oncelikle yorumlar icin tesekkurler,
gercek bir gps yok uzerinde ve pil tuketimi ve garanti eksikliginden dolayi sanirim almayacagim aleti, gerci 16 gb sadece muzik dinlemek icin bile alinabilir ama bir kac yil icinde daha gelismisleri cikar zaten umarim.

güvenilmez ama alinir, telefonun özelliklerinin iyi olmasi bir$eyi değiştirmiyor. ucuzluğu değiştirebilir elbet. ancak aldigin yerden cikgitin anda seni tanimazlar haberin olsun. biraz $ans i$i ayrica o telefonun ilk ve son sahibi olacaksin bunuda unutma satmaya kalksan kimsenin alacagini tahmin etmiyorum veya alsada max. 40-50ytl 'e alici bulur... iyi sanslar...

piyasadaki bazı cep telefonu markaları kadar kalitelidir bence. 1 yıl rahat kullanırsın. böyle hayvani özelliklere 200 ytl gayet iyi bir fiyat.

valla ben de modeli çok beğendim, hem dizaynı çok şık hem de özellikleri harika. ben de gidip bir bakmak istiyorum, İstanbul'da nerde satılıyor bu telefonlar???

benim bi arkadaşım televizyonlu modelini dubai'den getirttirmişti, şimdiye dek bi sorunu çıkmadı en azından 6 aydır

bu modelde olmasa bile anycool un başka bi modelinde denedim ve sim kartlar aynı anda aktif olabiliyor o bilgi yanlış.ayrıca türkiyeye garantili giren bir cihaz olduğundan hakem heyetinde de sonuna kadar hakkını arayabileceğinden bence alınır.

not:bilgi yanlış derken hemen üstümde yazan arkadaşın dediği model farklı olabilir bunda aynı anda diyor.değiştirilen modeller ayrı.

bi gsm operatörünün cihaz ayar bölümünde çalışıyorum.benim sana tavsiyem bu ve buna benzer yurt dışından yasal yollarla getirilen telefonları kullanmaman.cihazın teknik servisi yok.bi problem olursa elinde kalabilir.hiç bir yapılandırma ayarlarını desteklemiyor.manuel ayar girişi yapman gerekir(çok zor sonuç alırsın).bildiğin markalardan şaşma.

kardeşim hiç bulaşma sorun çıkarıp çıkarmaması önemli değil garantisi yok bişi yok zaten kocaman hepsi yere bi düştü mü bi daha tık yok telefonda sıfır diyede aldanma 200 milyona telefoncularda tertemiz 2.el nokia ericsson vb. alırsın bundan daha illa bunu almak istiyorsan aksaray tarafından al ordaki adamlar cidden sorun çıktığında değiştiriyo

tüm cevaplar ve fikirler için herkese teşekkürler. sanırım almayacağım. sonuçta ucuz etin yahnisi olayına benim de kafam takılıyordu. ama delilik yapıp alırsam kullanırken yaşadıklarımı yazarım

alacati civarini tavsiye ederim ama bu sezonda yer bulmak zor olabilir.

50 civarı biraz zor alaçatı ya en de baktım. hem çok gereksiz pahalı hem de denizi pis. girilmiyormuş. ılıca ya bakın derim.

www.sahibinden.com
bana cazip gibi geldi benimle ilgisi yok şimdi buldum

ebay, amazon?

dell satmıyor mu kendi?

ben de LG var ve yarı yarıya azaldı pil ömrü, şimdiden para varken alayım diyorum ama henüz araştırmadım.

ben de bişi sorayım, çakma (sahte) pil bulsak ve alsak zararı olur mu peki?

Dell'e buradan ulasabilirsin:

www1.euro.dell.com

www.birikimpilleri.net
www.istanbulnotebook.com
www.ucuzalsam.com
www.sahibinden.com&keyword=6000

metacafe de bi videoda li-ion bataryalrı değiştiriyorlardı. ben de yapmayı düşündüm bi ara ama bu laptop bataryasının içindeki cell bataryaları nerden bulacağımı bilemedim.

tamamdır çok teşekkürler =)

kiz arkadasim (bkz: jean christophe grange) hastasi. cok iyi oldugunu soyler. biraz sert der bir de.

okumadığın tüm dan brown kitaplarını oku bence. kaptırıp gidiyosun.
okuduysan bilirsin, kitap okuyo gibi değilde film izliyormuşsun gibi oluyo.

michael collins ve karin slaughter romanları cinayet/polisiye. greg iles, ingilizce okurum diyorsan stephen booth, turkçe'ye çevrilmedi galiba. bi de yıldız cinayetleri diye bi roman okudum bi kaç ay önce, armağan ??? bir yazar, çok güldüm okurken, sonra da birine ödünç verdim. bir kaç kitabı daha varmış.

eger arastirma yazilarini seversen fikret topalli'nin seri katiller'ini ve seri katiller 2'sini okumani tavsiye ederim. gercek insanlar, gercek olaylar.

ahmet ümit'in sis ve gece'sini okuyabilirsiniz.

The Dark Tower serisi enfestir. Bir an önce okumalısın. Ayrıca Dean Koontz da tavsiye ederim ben.

Hatta ve hatta, (bkz: dean r koontz ve stephen king arasindaki farklar)

kesinlikle grangé ve maxime chattam'ın ilk kitabı. sonrakileri okuma değmez.

grange in tüm kitapları

clive cussler'ın içinde dirk pitt bulunan bütün kitapları iyidir.

lawrence block kitaplarını öneririm, dönüp dönüp her yaz okuyorum, özellikle de matthew scudder polisiyeleri çok başarılı, 10-12 kitaplık bir dizi olduğu için baştan başlamakta fayda var.

evet yarma şeftali denen illet var. nerden çıktıysa hangi zevksiz çıkardıysa bilmiyorum ama şeftaliden soğutuyor beni her yemeye çalıştığımda.

bir de hormon aklıma geldi benim ilk olarak ama bilemiycem tabi salladım.

valla bursa da biz yıllardır senin dikişli diye anlattığın şeftaliden yiyoruz :) yarma şeftali de bursa ya özgüdür diye biliyorum biraz.

ama sanki benim anlattigim cinslerde bir terslik var.

sanirim bir foto cekip koymaliyim yarin

ben de sevmiyorum sanırsam anlattığın şeftaliydi içinden çekirdeği de parçalanmış olarak çıkıyo doğru dürüst yenmiyo bile rezil oluyosn bi şeftali yiyecem derken...soğuttular beni de şeftaliden..

intoko.kijiji.com.tr

www.hemalhemsat.com

sharebus'ta online dizi izleniyor muydu yahu? rapidshare linkleri var diye biliyorum sadece.

sharebus demisim pardon canlidizi demek istemistim... aklim bi karis havada buaralar...

o zaman sen dizi izleme, oyun oyna bulmaca filan çöz. iyice bulandırılar aklını mazallah

sadece amerikadan izlenebilme sorununu bir şekilde çözebildiğin takdirde sharetv.org

Çalışmıyor/açılmıyor olayını biraz daha detaylandırabilirsin belki yardımcı olması açısından.

kaspersky engellemiş olabilir başımıza geldi ordan biliyorum pro-active defense ayarlarını kontrol ediniz.

www.vatanbilgisayar.com

almayanı dövüyolarmış.

(packard bell bana ceo'luk teklif edecek yakında)

www.hepsiburada.com

"annem bana kiz bul evlen dedi"
çok cazip bir teklif yapmış,aynı alet bende olmasaydı kesin alırdım hehe

verdiğiniz linklere baktım ben de. bu paraya bu konfigurasyon muhteşem. ben olsam forumdonanımhaber, tomshardware gibi sitelerde bu cihazla ilgili yorumlara bakardım. yorumlar iyiyse direk al!

1gb ram 40ytl zaten ilave ediverin...

carrefour dan bilgisayar alirmisin bimem ama orda crea we hp marklarinda indirim var..

(git: 31295)
(git: 27882)

www.pcdepo.com

(bkz: msi vr330)

msi vr601.. freedos geliyor, xp yüklüyorsunuz cillop oluyor

din dediğin senin tuvalette ne tarafa döndüğüne ne baksın kardeşim. ete oto günah demeyelim.

ama o delik tarafına dönmeyince, yaptığın meret kabak gibi ortada kalıyorsa günahtır tabi.

1- Birinci olay tamamen sizin titizliğinizle alakalıdır. Benim bildiğim kadarıyla genelde insanlar pantolonunu çıkarmadan işlerini halledebiliyorlar.fakat bu hakarette gerek ahlaki gerek dini yönde herhangi bir yanlış/beis görmüyorum.
(şahsi kanaatimce aşırı derecede hassaslık ve vesveselerin verdiği bir tür huzursuzluk olabilir) (extra extra külfetten başka bir sakıncası yok)

2-İstinca ve İstibra'nın Âdâbında şöyle geçer;

Tuvalette kıbleye karşı oturulmamalı ve kıble tarafına arka da dönülmemelidir. Bunlar mekruhtur. Fakat evlerdeki tuvaletler kıbleye karşı yapılmışsa, artık zarurete binaen bunda bir beis yoktur.

(dilimiz döndüğü kadarıyla & naçizane)

1)sicarken pantolonu cikarmak

yanlis hatirlamiyorsam bunun psikolojik bir de acilimi vardi; yani ya tuvalet aliskanliginiz tam oturmamis, ya da bir davranis bozukluguna sahipsiniz gibi bir seydi.



2) bunun icin ise din zaten her yere burnunu sokuyor, bir sizmaya karismamisti diyorum. kaldi ki din baskalarinin soyledikleriyle ogrenilmez, acacaksin sahih kitaplari tefsirleri vs. vs. yi oradan karistiracaksin hepsini karsilastiracaksin kendine mantikli geleni de kabul edeceksin. bo.tan yani.

pantolonu çıkarmak gayet normal geliyor bana kendini garip hissetme diyerek kapatıyorum :)) (evet ben de çıkarıyorum çok da rahat tavsiye ederim)

dinin tuvalette olmadığı söylenemez kıçını hangi elle yıkayacağını gösteren hadisler mevcut olduğu söylenir

Küçükken ben de öyleydim. Sonra din'i bıraktım, tamamen düzeldi (samimiyim).

Çünkü:
- Uygulanan, öteden beri var olan, insanların bir şekilde kabul ettiği ya da en azından saygı duyduğu mu -bana göre- aşağıdaki martavallar bana daha başka bir sürü palavra gibi uymadı:

a. sıçarken ıslık çalınmaz
b. sıçarken sakız çiğnenmez
c. sıçtıktan sonra göt sol elle yıkanır
d. sıçtıktan sonra ibadet için abdest şarttır, ama bu amel eylenirken göt ya da taşakların yıkanması gibi bir durum literatürlerinde yoktur.
e. ayakta işenmez, çünkü ayakta işerken şeytan karşında süpürge ile tüm işediğini üzerine süpürmeye çalışır, buna göre,
f. üzerine idrar sıçratanlar kabir azabı çekecektir. kabir azabı esnasında yanlış hatırlamıyorsam zebaniler sırtına tokmakla öyle bir vururlar ki 70.000 alem senin feryadını duyar.
g. işedikten sonra sikini, taşağını 3 kere yıkaman gerekir; 2 ya da 4 diye ben hiç duymadım.
h. temizlik imandandır, başka bir şeyden değildir.
ı. sen insan değilsin, anan baban insan değil, bunları -hijyeni, temizliği- kendi kendine beceremezsin bu yüzden bu kuralları uygulamak zorundasın.
i. utanmadan dünya üzerinde sana sunduğumuz nimetleri yediğin yetmiyormuş gibi bir de onları müthiş kötü kokulara sahib olmuş vaziyette sıçıyorsun. hayvan mısın, insan evladı sıçar mı?!

sonra ne yaptım?

her şey lisedeyken arkadaşlarımı toplayıp bayırda kıç kıça verip birbirimizin bokunu açık havada taze taze koklayarak başladı. bir kaç ay sonra sıçtığımız yere baktım, orada açan çiçekler, nebat daha güzel büyümüşler ve yetişmişlerdi. parmağımı ıslatıp havaya kaldırdım ve dedim, tamam, ben bu yoldan gitmeliyim.

o gün bu gündür bir rahatım ki sormayın. şu an evliliğin arefesinde olduğum kız arkadaşıma ilk gösterdiğim fotoğraflarım kareli bir pijamayı sıyırmış vaziyette klozetin üzerinde harbi harbi sıçarken çekilen fotoğraflarımdan isteyene yollayabilirim.

not: yukarıda yazılanların ilk cümle ve son cümle dışındakilerinin hepsi götten uydurmadır. son cümlede bahsi geçen fotoğraflarımı çeken güzel fotoğraf sanatçısı arkadaşıma buradan sevgi ve saygılarımı iletmeyi borç bilirim, o kokuya katlanabilecek kim var başka.
not2: bu konuda çekilen sıkıntıyı anlıyorum, küçükken anneme ve babama sırası ile sormadan tuvalete gidemezdim. kurtulduğunuzu öğrendiğiniz vakit şunu yapıyor olacaksınız: 1 fincan kahve lavabonun kenarında, sigara bir elinizde, java oyunlarından birini çalıştıran cep telefonu öteki elinizde ve kapı açık, çünki tv'ye ara sıra göz atmak istiyorsunuz.

sıçmak güzel şey, sonrasında sabun ve sifonu kullanmayı bildikten sonra nasıl isterseniz öyle sıçın.

Tadına baktın mı, nasıl birşeydi? Böyle yine bir cips öbeği miydi yoksa dışarıdan yardım almış yepyeni bir mutant oluşum muydu? Tadına bakmadıysan da suçlayamam seni. Amorf bir peynirli mısır cipsi azmanıysa bilemem ama, dediğim gibi yabancı bir oluşumsa durum vahim. Bu olayın ne ilk ne de son olduğunun garantisi verilebilir.

zamaninda mcdonalds yada kfc gibi bi restoranda tavuk nugget in icinden tavuk kafasi cikmisti gazetede okumustum. hatta magdur kadin amerikan obeziydi unutmuyorum. yarin istersen ara sor bi nedir ne degildir ne olabilir die. ona gore kalite kontrol yapsinlar hatta yeni paket doritos iste mahkemeye vermiceksen :P

fotoğrafını çekip buraya koyun önce biz bi bakalım,
cips öbeği yap topağı fln olmasın,
şikayet edelim derken rezil olmayasınız(:

ya bulyon gibi bir baharat-tuz kütlesi ya da aroma katıcı peynirin katı hali olabilir. bence de bildirin bi şekilde bunu onlara. reklamlarda müşteri kral, efendi ama o 0-800lü nolarda ciddiye alan yok müşteriyi.

kesinlikle doritos'a gönderin ( ha biz de merak ettik buraya da koyun ama). sanırım fritolays bu markanın üreticisi. paket arkasında pekala irtibat telefonları vardır.

bildiğim kadarıyla bu tip cipslerin üretim bantlarının uç kısımlarında belli bir fotografik algılayıcı bulunuyor ve standart dışı olarak (yanık, şeklen bozuk... vb.) ürünlerin paketlenmesini engelliyor.

eğer bu durumu bildirirseniz, doritos'tan güzel bir paketle size teşekkür (ve tabii ki sus payı) dönüşü yapabilirler. hatta ucundan biz de otlanmak için geliriz fena olmaz.

keza sallamazlarsa (ki sanmıyorum) tüketici derneğine başvurun.

(direkt peynir atmış da olabilirler lan içine..."al sana peynir" şeklinde)

içine sen de atmış olabilirsin o yüzden birşey çıkmaz.

evet bence de içinden çıktığı kanıtlanamayacağından birşey çıkmaz bu işten.ama tabi aynısı çıkar diye noter huzurunda bir 1000 tane daha açılırsa bilemem :))

kanıtın yok. paket kapalı iken videoya alıp açmanız güzel olurdu ama nerden bileceksin içinden çıkacağını dimi.

seninki iyimiş bende superfresh mısır konservesinin dibinden parmak yarısı kadar kurt çıkmıştı...

benzer bir durum sözlükten tiny toon'un başına geldi geçenlerde, aldığı milka çikolatada bir kare eksik çıktı. müşteri hizmetlerini arayıp durumu bildirdi, adamdan özür dileyip bir kutu milka yolladılar.

Walla benimde aldığım ülker cafe crown süttozunun içinden CANLI böcek çıkmıştı. Fotoğraflarını aşşağıda.

img410.imageshack.us

img165.imageshack.us

Ülkere şikayet ettim geldiler paketi aldılar evden, 1 ay sonra filan jenerik bi mektup geldi kalitemiz süpperdir müpperdir diye. Yani ne bi hediye paketi ne de başka bi şey verdiler, özür bile dilemediler. Özür dileseler hatalı oldukları ortaya çıkacak çünkü o yüzden hiç bi şey olmamış gibi davranıyorlar. Paket de açık olduğu için hiç bi şey yapamıyorum...

şikayetim var a döşenin arkadaşlar.bayağı gezeni göreni okuyanı var.

ispatlama olayi tahminimce soyle olur; yaninda paketi acarken sahit varsa olay tamamdir tahminimce. aha bu adam paketi acti icinden bu cikti ben sahidim hakim bey diyecek biri varsaki vardir tahminime sahit osterebilirsin. notere onaylatmaninda bi yolu olabilir bunu sonucta kimse paket kapaliyken icinden ne cikicaini bilemez, paket acildiktan sorada bole bisey cikarsa sen koydun demek sacmalik oluyor bi yolu vardir kesin.
ha bu arada avukat bi tanidik solemisti zamaninda teknosa icin. Aldiin urun bole bozuk cikarsa sorunlu cikarsa teknosaya goturuyosun almiyo, sende belediyede hakem heyeti turu bisey war oraya goturuyosun, onlar seni hakli bulurlarsa ayni urunden alabiliyosun ucretsiz bi sekilde degisimini yaptirabiliyosun, lakin firma bunu kabul etmiyo mahkemeye gidiyo, mahkemede kaybediyo ole oduyor. sende arastirabilirsin bu olayi, beleduyede gerekli bolumler var basvurabilmek icin.

bu iki durumda da üretici firma sorumludur. ancak güzel ülkemizde durum böyle olmuyor. ama ben bundan sonra ne doritos alırım ne cafe crown içerim. bitti. (bkz: dağa küsen tavşan)

öncelikle ben sadece marka hakkında bilgi vereceğim 2 yıla çok yakın bir süredir dell inspiron 6400 kullanıyorum.ürünün 1 yıl sonra dvd-rw ından sesler çıkmaya başladı okurken ve yazarken ancak kullanımı hiç etkilemiyordu aynı hızda yazıp okuyabiliyordu.aynı şekilde 1 yıl sonra ekran yavaş yavaş kenarlardan açma yapma suretiyle gevşemeye başladı.ben üşendiğimden göndermedim iki sebep için de garantiye uzun süre ancak sonunda pes ettim 1 hafta önce gönderdim ve 6 gün içinde servisten geri gönderdiğim firmaya yapılmış olarak döndü ben daha elime almadım ama batarya ve dvd-rw değiştirilmiş ve ekran arızası da giderilmiş söylendiğine göre.böyle hızlı çalışan bir servisle sorunlar sorun olmaktan çıkabiliyor tavsiye ederim bu sebeple.


her türlü dell tavsiyemdir garantisinin bitmesine 2 ay kala bir laptop un bataryasını değiştirmek gerçekten bataryanın 200ytlye yakın olduğu düşünüldüğünde sevindirici.

t5 ve t2 kalmadi artik onlar cop. t7'ler yeterli olur ama t8 penryn'ler varken bunlarin "performansli vista" calistirmasi mumkun degil. yaklasik ayni configde vaio var bende, standard hiz sagliyor. vista'da gercek bir hizlanma icin asmis ozellikler lazim (quadcore, ram 4gb+, hdd 10k rpm).

açık olmak gerekirse 1200 ytl'ye performanslı bir sıfır laptop bulman imkansız ama performanstan kastın nedir onu açarsan (kullanacağın programlar mesela) belki de senin istediğin performansı 1525 sağlıyordur diyebiliriz.

bence 7250 2mb cache yerine biraz daha para verip asagidaki alternatife de bakabilirsin. en azindan daha iyi islemciye ek olarak 3gb ram, paylasimsiz ekran karti ve draft n destegi de var. sonucta 8100 ile 7250 arasindaki fark asagidaki linkte bariz.
www.pcdepo.com
www.notebookcheck.net

bir de belki gunluk kampanyalari takip etsen iyi olur bazen ucuza bulunabiliyor notebooklar..illa dell olsun diyorsan tabi.

öncelikle hepinize yorumlarınız ve görüşleriniz için teşekkür ederim:)
@kafa radyo: performans olarak kastettiğim vista performansı, aslında öyle contik programlar kullanan biri deilim, ortalama bi bilgisayar kullanıcısıyım (internet office uygulamaları belki photoshop gibi oyun olarak wow a başlıyabilirim ya da flight simulator belki)
aslında derdim şöle; şimdi 1200 ytl lik bi bilgisayar almaktansa bi 200 300 ytl ekleyip çok daha iyisini alabilioruz ama onun üzerinede eklesek bi o kadar ondan da iyisini alabilioruz.yani burda durmamız gereken fiyat aralığı en mantıklısı fiyat performans olarak 1500 ytl civarı mıdır?
bi de marka olarak en sorunsuz beni uzun yıllar götürecek marka hangisidir? prodeq dell demiş bende hep öyle duyuyorum.
bu arada bu iş çok zormuş hep kafa karışıklığı :)

bence 1400 - 1500 limitin olmali..1500 bile fazla bence aslina bakarsan. marka konusu bir muallak ben Acer aldim bir cok insan memnun degil isciliginden vs ama belki de kullanimla alakali ben masaustu pc yerine aldim ole 2 haftada bir maks yanimda bir yere goturuyorum, tamam evde surekli baska odada kullaniyorum ama kullanimla alakali olsa gerek. Ama dedigin dell'in kasasi Acer'a gore daha dayanikli gibi duruyordu. Asus da iyidir benim bildigim ama bu konfigurasyondaki pc'ler surekli 1400 ustu galiba onlarda. Evet kafa karisikligi biraz fazla oluyor o yuzden icine sineni alip gec derim.
Performansla ilgili AMD X2 1.9 2gb ramli bir Acer var arkadasimda Vista'nin bu ıvır zıvır janjanlı goruntu mevzularını kapatınca canavar gibi hızlı calisiyor alet. Photoshop'ta vs biraz kasar tabi de..o yuzden cok oyle yavas olmayacaktir o soyledigin notebook kivaminda bir tanesi

evet haklısın sanırım çok kurcalamadan içime sineni almam en mantıklısı olcak.
amd ciddi ciddi düşünüorum zaten hatta çok parada vermek istemiorum sanırım şunu alcam fikrim deişmezse:);
www.pcdepo.com

tekrar çok teşekkür ederim :)

Evet bu da guzel ex600'u onercektim bir ara..bu islemcinin 1.9 ve 2gb ramli notebookunu kullandim fena performans gostermiyordu yalniz Intel'in 2ghz islemcisinden daha yavastir o tahminim onu goz onunde bulundur bir de notebook freedos ile geliyor illa vista falan istiyorsan uymaz sana:) xp kuracaksan da bir driverlarini sorustur derim hepsi var mi xp icin..hayirli olsun simdiden.
bir de su 2 tanesi var yeni gordum, toshiba'ya 60ytl'ye 2gb ram alip kullanabilirsin gayet guzel..
www.electroworld.com.tr
www.birtepe.com

yok freedos olması sorun deil hatta hepsi freedos olsa keşke boşuna para vermesek işletim sistemine:) driverları war internette forumlarda insanlar baya bi araştırmış zorlanmışlar ama halletmişler. seçenek iki oldu toshiba hakkaten ii miş msi a göre:) fiyatı süper. ikisinden birini alcam artık bakalım hayırlısı.
çok yardımcı oldun bu arada çok saol, artık kafam rahat:)

sözlükte geçirilen zaman çaylaklıktan çıkmak içün kesinlikle bir kriter değildir. öyle olsa çaylak bir hafta açık bıraksın bilgisayarını, sözlüğü, haftasına yazar olsun. olur mu hiç?

bilgisayarı 1 hafta açık bırakmanın işe pek yarayacağını sanmıyorum (timeout).

babatema'nın dediği doğru, sanırım feeling the blanks (nicki doğru yazdım umarım) söylemişti, "sözlükte geçirilen zaman da bir kriterdir" diye. ama mevzuyu oradaki "sözlükte geçirilen zaman" sayacından mı çözüyorlar, orayı bir yerde log mu tutuyorlar bilemiyorum tabii ki.

ufacık bir programla sözlükte devamlı linkten linke atlamanın gerçekleştirilebileceğini düşünürsek doğru bir kriter değil varsa bile.

ben de bilemedim simdi ne diyecegimi. obur tarafta alirlar hesabini merak etme. yani album elindeyse sorun degil. fakat mp3 olarak indirdiysen 5846 sayili fikir ve sanat eserleri kanunu'na gore suclu sayiliyorsun her zaman icin. bende de kaseti olan ama kasetten dinlemeyip mp3'unu dinledigim bir suru album var. yani su durumda ikimiz de ayni sucu isliyoruz. allah yolumuzu acik etsin.

Oluyorsun. Rahmetli mezarında ters dönüyor sizlerin yüzünden... Sizler varya...

şimdi iş biraz karışık ama sen kendin 45'likten o kaliteye dönüştüremezsin nasılsa yani adamlar buna emek harcamışlar ve bedel biçmişler farklı bir bedel..yani pek rahatlamasın vicdanınız. :)

bu arada 45'lik olarak yayınlananların mp3'leri de yok. yani şu anda elimde bulunan mp3'lerin hepsi bir zamanlar parası verilip yasal olarak satın alınmış şarkılar. artısı yok, eksisi bile vardır belki. ben para verip dinleme hakkını yasal olarak satın aldığım albümü teknolojik gereklilik nedeniyle farklı formatta dinleyince niye emek hırsızı oluyorum? walkman mi dinleyim yani illa ki? ipod'a kaset takılıyor mu?

CD elinizdeyse kendi kullanımınız için yedek CD yaratma hakkınız var orijinal CD'ye zarar gelme olasılığına karşı. mp3'e de karışmazlar sadece format farkı. Kaset işi çetrefilliymiş ama.

için rahat olsun.

girer. olursun. bir daha yapma. satın al. herkes kazansın.

kasetleri cd ye çektir, mp3 leri sil, ölünce de cennete git. en kolay yolu bu herhal:)

internetten indirilen her türlü emek, korsana girer. dolayısıyla emek hırsızlığına da girer. zaten herkes en az bir defa yapmıştır ama önemli olan senin gibi en azından vicdan azabı çekme erdemini göstermektir.bir daha yapmazsın olur biter.

internetten indirilen her tür emeğin korsana girdiği olayı doğru değil. bir kaset aldığınızda o kasetin kalitesindeki müziğin hakkı sizin oluyor. kasedi kaybetseniz de telif hakkını satın almış olduğunuz için kaset kaydı kalitesinde bir kayıda sahip olma hakkınız var. ama sizde kasedi varsa ve siz de cd kayıtlarını indiriyorsanız bu olay korsan olur.

ancak o kasetin hakkı yalnızca size ait olduğu için sadece yedek alma amaçlı kullanabilirsiniz.

hala "korsana girer, parasını verip al" diyenlerin cevabını hiç dikkate almadığımı belirteyim. zira okumamışsınız bile soruyu.

bir de bu albümlerin cd'leri veya cd kalitesinde olanları zaten yok sanırım. zira en yeniler dışında mp3'leri bile cızırtılı, boğuk.

yani anlamadım "PARASINI VEREREK" aldığım kasetleri daha rahat dinleyebilmek için başka bir formata çevirmekle, bu işi becerebilecek teknolojiye sahip olmadığı için hazır çevrilmişini bulan adamın ne farkı var? oturup tek tek mp3 yapsaydım olacaktı da, bununla uğraşmayıp hazır indirince korsan mı oldu?

aradaki kalite farkına verilen parayı düşünmeyelim. çünkü arada kalite farkı yok.

rahmetli olduğuna göre kendisi , telif hakları da rahmetli olmuştur gözümde..

sorun yoktur kanımca

esas o bi albüm yaplp torunun torunlarının da para kazanması olan amerikan sistemindeki olay haksızlıktır

bırakınız bu saçma düşünceleri. dinleyiniz rahat rahat şarkıları.

illa rasyonalize edilecekse de, zaten para kazandırmışsınız bu eser sahiplerine vakti zamanında. bi şarkı için 30 kere mi para verceksiniz. sonuna kadar hakkınızdır o şarkılar. sürekli yeni teknoloji bi'şeyler çıkıyor neticede. dün kaset vardı sonra cd geldi sonra dvd. ee bize soruyolar mı kasetçalarları kaldırırken filan, hayır. tüketmeye zorlanıyoruz yeni ürünleri. ayak uydurmamız gerek çünkü.
dinleyin gitsin yaa.. vermişsiniz bile parasını, düşünmeye değmez. yeni albüm olsa anlicam..

Çetrefilli bir soru olmasına karşın, hem legal hem de değil... "Nasıl yani?" diyecek olusan: Eğer sen tutup o kasetleri bir şekilde optik ortama aktarıp mp3'lerini elde etmiş olsaydın bu bir sorun olmazdı; indirdiğinde dahi aynı "düşük" kalitede. Ne var ki CD denilen teknoloji için bunun yapımcısı ve dağıtımcısının pekala biz zaten o CD'yi siz yüksek kalitede dinleyin diye ayrıca çıkardık deme hakkı vardır ve burdan yola çıkarak da kasedine sahip olduğun şarkıların CD'den çekilmiş mp3'ünü indirmek suç oluyor. Dikkat edersen 2 ayrı üründen bahsediyoruz, biri kaset diğeri cd. Sen bunlardan birisini alarak tüm ses kayıt formatlarının tamamının kullanım haklarını satın almıyorsun. Pek çok kişinin de bildiği gibi bu tür işleri denetlemek pek mümkün olmadığından format eskidikçe üzerindeki yasal yaptırım da eskiyor. En son bundan 4-5 yıl önce kasetlerin bireysel kullanım amacıyla amatör olarak (yani bildiğin evlerimizdeki eski kaset çalarlar ile) kopyalanması suç kapsamından çıkarıldı. Önümüzdeki 10 yılda aynısı CD'de de olabilir. Mp3 daha karışık bir mevzu olsa da onda da bir legalleşmeye elbet gidilecektir. Budur...

Not: Soruya cevap verelim diye sözlükteki gibi giri kastık iyi mi? :-)

portatif klima diye bir ürün var..klimanın normalde anlamı dışarı ısı atmak olduğu için bu da dışarı bağlı olmadığından bence sizin dediğiniz yöntemle soğutma yapıyor ama adına klima diyor..
linkler:

www.akcor.com.tr
www.klimam.com
www.art-klima-kombi.com


özellikle:
www.relax-air.com
www.relax-air.com

işletim sistemi kurulumunda atacaksın formatı.

taktıgım cd ye varolan xp modeliniz daha yeni diyor ve kurulumu iptal ediyor. eski olması sorun değil yüklemek istiyorum bir şekilde

Biosta bir koruma opsiyonu vardı onu kaldırıyordun sanki. Tamamen sallıyor da olabilirim, Acer marka bir aletle gelmişti başıma.

vista veya kurulumunda gparteda ulaşabildiğin bir linux dağıtımı (misal ubuntu) ile basabilirsin formatı.
edit: tabii denemişliğim yok olmayabilir de aleti bozabilir de (benim hiç dizüstüm olmadı biliyor musun)

(bkz: hiren s boot cd)

hiren demişler o işinizi görür ayrıca herhangi bir 98 cd'siyle bile dosdan başlatırsanız format atabilirsiniz.

daha çok turistlerin bol olduğu bir yeri tercih edebilirsin ki rahat rahat tek başına tatil yapabilesin..

bodrum / yahşi ' den kesinlikle daha güzel bir yer bulamazsın hatta buyur #11037114

kesinlikle kaş derim. Hem denizi çok temiz, hem de kafa dinlemelik bi yer. Bonus olarak da kekova, üçağız, patara plajıyeter de artar sanırım. Fiyatları uygun olan kalınabilecek yerler de var hem.

bu arada desdinova, egotm sabah sabah beni güldürdünüz ya :))

Emek pansiyon--Çıralı'da. Denize erişim çok uygun. Çıralı'nın tam ortasında. Fiyatlar makul, bungalowlarda çalışan klimalar, bahçede gezinen kuzu koyun tavuk köpek vs., pansiyondan ayrılırken, anne-baba gibi uğurlayan "evladım öğlen yemeğe geliyor musunuz? akşama ne yapayım?" diye sorup, isteğe göre yemek yapan, patlıcan salataları muhteşem olan; para kazanıp şımarmayan bir aile işletiyor. Geceleri mutfağa gidip, kendiniz de öte beri hazırlayabiliyorsunuz. Biz bir aile ile tanışmıştık adam 20 senedir mi ne, her yıl Almanya'dan geliyor çoluk çocuk, köpeğiyle möpeğiyle. Kesinlikle tavsiye edilir.

Bahçede bir de ağaç ev var, tırmanıp içine, al kitabını oku, kimse rahatsız etmez. Deniz hemen karşısı (sahili yok yalnız, taşları var). Giderken de bahçeden yeşil limon toplamak serbest. Zaten o sene gitmezseniz, pansiyonun sahipleri, giden başka bir eşinize dostunuza yeşil limon verip, gene gönderiyorlar size :)

ben de çıralıda myland nature'ı tavsiye ederim.

soguk deniz ve antalya pek birbirine uyan kavramlar degil. literally soguk deniz icin izmir'den guneye inmemeniz lazim. diger isteklerinizi de dahil ederek bozcaada'yi oneririm.

assos www.yelkencamp.com

Foça,Kaş ki akdenizde ama denizi soğuk.

bilgisayarsız mümkün değil gibi.

ben de şu aralar öyle bir cihaz arıyorum (olmadı kendim yapıcam). şaka bi yana sanırım öyle bir alet olacak ama elinizdeki hdd ile olmuyordu galiba. ilk defa mediamarkt da gördüğüm markası yabancı bi ürün. I-pod lar gibi. dokunmatik ekranlı bluetooth ve wifi var. yanındaki kart okuyucu ile de sd kartların yedeğini kendi içindeki hdd ye atıyordu.

Ama ne yazık ki sanırım eldeki harici HDD için bilgisayr gerekli.

şöyle bir şey var www.hepsiburada.com
ama bilmiyorum istediğini yapar mı yapmaz mı?

doğru mesela creativ zen var bunun hafıza kartından dahili hafızaya kopyalama özelliği var mı bilmiyorum ama

budur.
www.sourcingmap.com

10 puan bana.
Tabi bunu bulunduğun yerden nasıl bulacağını ben bilemem.

www.dealextreme.com
tam olarak bu ürün..
vaktim var derseniz 3 haftada o fiyata gönderim dahil olarak elinizde olur.vaktim yok derseniz 19 dolar daha verip expressle alır 1 haftada elinizde olmasını sağlarsınız

kolay gelsin

dial up

şimdi numarası 200'lü bir şey oldu ama 146'dır bu durumda en ucuzu. dial up bağlanırsınız, telefon faturanıza gelir. her halükarda 1 aylık adsl ücreti olan 29 lirayı geçmez.

bizim gibi ballıysanız komşu wireless'ı bulabilirsiniz :)

146 tabii en mantıklısı bu durumda ama 146 değişti yeni numarasını bulmak lazım :)

200 3 146.

@everibadi: bu 146 pahaliya patlamiyor muydu? onu dusunmustum ama dial up pahaliya patliyor kazik gibi ibareler kalmis aklimda?

bi suru wireless var ama hepsi sifreli...

evet 146 pahalıya patlıyodu 29 lirayı tabi ki geçer normal bi kullanımda bile..

146 $u sıralar ne durumda bilmiyorum ama yaklaşık 2 ay önce 2 MB'lik bi dosyayı indirebilmek için 1.5 saat beklediğimi biliyorum.Bu varsayımdan yola çıkarak 146'dan bağlandığınızda en basit web sitelerini bile görüntüleyebilmek,mail atabilmek için dakikalarca bekleyeceğiniz yere,Dial Up sistemiyle işinizi kısa süre içerisinde görebilmeniz byte+zaman bileşkesini dahilinde sizin için daha "ucuza" maal olacaktır.

1,5 sene evvel 40 lira yamultmustu beni. cep telefonundan internete girin daha ucuzdur eminim.
su adreste ucretlendirmesi mevcut; www.turktelekom.com.tr

6,4 kurus dk'dan 1 saatte 3,84 ytl girer ustelik oiv dahil degil.

edit: eskiden cepten internete girmek ne guzeldi, behey simdi feci kaziklakmis 146'yla fazlasiyla yarisir. masallah yani.

cep telefonunu modem olarak kollunmayı biliyorsan ben yazın turkcell gprs paketi kullanıyorum.

maillerini outlook ile önceden boyutunu görüp sadece yazı içeren mailler okuyup yollayacaksan ve gireceğin sayfalar ekşi sözlük, facebook, sade bloglar gibi basit sitelerse, resimleri indirme seçeneği de aktif, haftada 50 mb fazlasıyla yetiyor bana

ücreti haftalık 25 kontör. 1000 kontör yüklediğinde aylık 12 ytlye falan geliyor.

smile adsl nin yazlıklar için 1 aylık 3 aylık gibi bağlantıları mevcut. ama durumunuzu göz önüne alırsak vereceğiniz ücret değmeyebilir.

www.tech-recipes.com

edit: işletim sisteminin xp olduğunu düşünerek verdim cevabı.

tamamdır tşk ederim

bu ekranın gevsemesine garanti bakmıyor. ucret istiyorlar, bir arkadas tosiba için 150 $ istemislerdi kendi soktu taktı bu nedenle. mentese denıyor onlara, mentesesini de kendisi bulmustu ucuz bisey.

tamam ama gördüğüm kadarıyla bende menteşelerde değil ekranın yandaki plastikler açılma yapmış yani aslında biraz onlardan kaynaklanıyor gibi ondan sordum neyse diğer sorunlar için zaten gitmesi lazım umarım birşeyler yaparlar

dell'i teknik servise gondermek baya kasan bir mevzu. ben sirkete aldigim aletlerden birini yollamistim. bimeks'ten alşgim icin direk oraya goturdum, onlar teslim etti teknik destege. fakat urun degisimi icin bir rapor yazilmasi ve onay verilmesi gerektiren bu is ne kadar kolay olsa da dell'in basarisiz ve yavas isleyen teknik servisi bunu yaklasik 1 ayda yapabildi. ek bilgi olsun.

(not : bunu yazan polifonik osuruk'tur, kendi hesabindan giris yapmaya usenmistir)