dünya kadınlar günü hani çok öyle tüketime yönelik olmayan bir gün aslında. bir anneler günü, sevgililer günü muamelesi yapılmasa hoş olur.

ya aslında günle de pek alakası yok, biraz içimden geldi. zaten bugune kadar anneler günü hediyesi almış insan değilim.

www.alcamsatcam.com

Bunlar hem çok şirin hem de ucuz. Çiçeklileri de var piyasada.

saksı içinde bitki al, kadın kısmısı ilgili öyle şeylere, menekşeler var böyle küçük saksılarda hoş olur gibi..

kalemle pek işleri yok, en azından kurşun olanıyla, saksı çiçeği mantıklı gibi, zaten laleleri bu sene erken ektik, bu sefer topbaşınkilerden önce açar işallah.

toplu dilekçe değil de, herkes için ayrı dilekçe daha iyi olur gibi. okul yönetiminin tutumunu bilemiyorum, ola ki kıllık yaparlar falan, ne olur ne olmaz.

ben kendi dilekçemi yazarım zaten ama insanlara tek tek dilekçe yazdırmam zor biraz. eğer toplu dilekçeyi önlerine koyarsam baya imza toplayabileceğimi biliyorum. öğrenci işlerinin yazılımı da işlemediği için normalde 10 dakikada bitmesi gerekirken son güne kadar alamadım seçmeli dersleri, ki benim durumumda birkaç kişi daha var. dolyısıyla tepki göstermek istiyoruz, canımızdan bezdirdiler.

dilekçeleri taslak olarak hazırlayıp çoğalt. sadece isim kısmı boş kalsın. imzalattığın kişilere isimlerini yazdırıp imzalatırsın. öğrenci işlerine ya da dekanlığa verirken sayı/sıra numarasını iste. böylece işleme koymak zorunda kalırlar. toplu dilekçe örgütlü hareket olarak değerlendirilip farklı karşılanabilir. aklı başında bir üniversite yönetiminin öğrenciye sorun çıkaracağını/kıllık yapacağını zannetmiyorum çok çok isteğin mümkün olmadığını söylerler ama şöyle bir şey de var; (bkz: ideolojik halay)

faşizmle yönetilen ülkelerde toplu iş yapmak başa bela açar.
taslak dilekçe daha mantıklı gibi.

ölmezsin ama çok da esprisi olmaz heralde cylonlara ilgi duymayacağın için.

gene de diziyi BSG izlememiş olanlar da anlayabilceği şekilde yapıyolar, izle istersen.

bsg'yi sonrasında izleyeceksen olabilir aslında. ikisi farklı konseptlerde diziler (gavur sınıflandırmalarına göre bsg en iyi drama ödülü alabilecek bir bilim kurgu / aksiyon dizisi, caprica drama dizisi şu anki haliyle).

bir nevi star wars orjinal üçleme mi önce izlenmeli, kronolojik sırayla mı gidilmeli tartışması gibi olur fazla ahkam kesmek.

benim tavsiyem daha caprica çok derinlere girmeden bsg'yi seyredip sonra caprica seyrettikçe "vay, demek bundanmış" küçük keyiflerini yakalamak olur.

ölmez sağ kalırsın :)

hani star wars hangi sırayla izlenmeli gibi biraz, caprica bsg'den önce olnaları anlatıyor.

BSG'yi sonrasında izliycem ama vakit sıkıntım var ve tüm BSG'leri oturup izlemem zaman alacak. Ama Caprica'dan alacağın zevki arttırır diyorsanız sabrederim, napiim.

Teşekkürler.

caprica'nin henüz 4. bölümü yayınlandı daha. kaç sezon sürecek belli değil. bu yüzden tavsiyem önce bsg'yi izle. arada çekilen filmlerini izle, o arada caprica da biraz kemale erer. zira dizi henüz bsg izlemeyenlere kendini izlettirecek tempoya ulaşamadı, biraz sıkıcı gidiyor şimdilik.

ha bak önce caprica'yı izlesen ölmezsin fakat Battlestar Galactica'yı izlemeden de ölme.

en güvenli istiyorsan mac adresi girerek yapabilirsin, tabi modem'e sık sık başkalarının bağlanması gerekiyorsa sıkıntı olur. bir de ağ görünürlüğünü kapatabilirsin.

wpe2 guvenlik icin yeterlidir. hala herhangi bir yöntemle kırılamıyor diye biliyorum wpa2 şifreleme. bi de 30 küsür haneli bir şifre. korkmayın o kadar bi şey olmaz :)

mac adres filtrelemesi sıfıra yakın bir güvenlik sağlar.

pis iş eski binaysa metal borular curudugu icin komple banyoyu kırmak gerekiyor,yada su saatinin oldugu yerden plastik borularla dıştan banyoya boru döşeyeceksiniz fakat bu çok boktan ve çirkin bir yöntem..

su kaçağını etrafı kırıp dökmeden elektronik cihaz ile tespit eden sucular var. ucuz olsun diye sağı solu boşuna kırdırmayın. dediğim cihaz olan sucu bulmaya çalışın.

hacı o iş (yani fiyat) ustasına göre değişir. mahallenindelisi kardeşiminde dediği gibi kırıp dökmeden kaçak nerde tespit ediliyor. tabi bütçenizi zorlamayacaksa madem tesisatın tamamı metal hepsini plastik yaptır o şekilde sanırım 1000 tl civarı isterler tabi buna kırılan fayansların yapımı filanda dahil.
ben yeni banyo yaptırdım komple bizim usta uygun fiyat verdi baya istersen (tabi yakınsan) sana yönlendireyim. semtini yazıver istersen?



Edit: kardeş bizimki bağcılarda be gelmez kadıköye valla :) ama bak şöle bişi diyim ben banyo tuvalet fayans döşettim tesisatını yenilettim molozları taşıttım banyoda ne var ne yok musluk lavabo filanhepsinin montajını yaptırttım 900 tl verdim ordan hesap et öyle pazarlık yap.

çok teşekkürler.

semt kadıköy/caferağa. var mıdır uygun fiyatlı bir usta bilen. bi danışalım.

0532 7746478 kadir usta

rock - paper - scissors - lizard -spock :)

tam onlarınki gibi olmasa da eşya sayısı arttırılmış oyunlar var sanırım.

(bkz: rock paper scissors lizard spock)

Bildiğim kadarıyla şahıs şirketleri şahsın adını alıyor fakat başka bir marka ile işlem yapılabiliyor.
yan örnek olarak.

ekşiduyuru
ali ekşioğlu işletmesi

gibi
yine de konuyu bir ticari hukuk kitabından araştır;
çok zaman geçti bu konularla ilgili çalışmalarımın üstünden..
ne olur ne olmaz..

ünvan zorunluluğu yok.

az sonra kibritsuyu yetişir diye umuyorum. bu mevzuların piri o.

benzin katki maddesi imis.

www.google.ie

latince vahşi demek

arapsa istinye park, değilse kapalıçarşı

kapalıçarşı, mısırçarşısı, mahmutpaşa, büyük bir semt pazarı mesela, tahtakale....

bakaya kalmadığın sürece bir şey olmuyor bildiğim kadarıyla. ben bir takım karışıklıklardan dolayı 3 yıl falan yoklama kaçağı kalmışım haberim yoktu.

en kötü bir gün tecilli olduğuna dair belgeyi, geldiyse mahkemeden gelen belgeleri alıp savcılığa git.

kontrat bitmeden çıkarsan yeni kiracı bulana kadar olan parayı alabilir senden.

kontratta depozito bedeli yazıyorsa "veriyo musun, icrayla mı alayım" dersin. öder.

bizim üstteki dairenin kiracısı erken çıkmıştı. kontratın bitmesine 4 ay varken. ev sahibi o 4 ayı bile almıştı.

noterden ihtarname çek... her şeyini de yazılı yap. elektrik falan için çıktığın tarih itibarıyla borcu yoktur yazıları al hep, çıkarken de yine noterden ihbarname çek.

bi dahaki sefere de son kiradan kes depozitoyu :))

edüt: yeni kiracı taşınmış arkadaşlar, mahrum kalınan gelir davası açamaz, açarsa da o ayrı konu. başka bir şey almaya hakkı yok. depozito erken çıkarsan el konulacak bi para değil. ben de erken çıktım, depozitonun bir kısmıyla mahsuplaştık, kalanını çatır çatır aldım.

yalnız şunu unutmayın... kontratta buna yönelik bir hüküm olmalı. yani aranızdaki kontrat "taraflar bir ay önceden haber vermek kaydıyla sözleşmeyi feshedebilir" diyorsa önce çıktın sonra çıktın ver paramı olmaz. yok "kontrat süresi bitmeden bir ay önce heber..." diyorsa hakkı var. ancak şartlar şöyle: 1- ev boş kaldığı sürece ödersiniz (sizinki hemen tutulmuş anladığım kadarıyla) 2- 8 ay boş kalırsa mahkemeye gidersiniz, mahkeme de ev daha uzun süre boş kalmış olsa da, henüz 3-4 aydan fazlasına hükmetmemiştir. çünkü dava "mahrum kalınan gelir " davasıdır. adam evi verdikten sonra sizden daha para isteyemez; sizden para tırtmak için de evi boş bırakamaz. dolayısıyla bu tür işlerde anlaşmak iki taraf için de hayırlıdır.

eski ev sahibiniz evi kiraya vermiş ve size depozitonuzu ödemiyorsa haksızdır.

teşekkürler herkese bilgiler için. yarın akşama kadar bekleyelim bakalım. ödeyecek gibi görünüyor.

edit: efendim kendileri gece 23.30'da hesabıma aynen yatırmıştır depozitoyu...ne de olsa edele mülkün temelidir :) teşekkürler tekrar yanıtlayanlara!

adam başı 60 civarı

set balık'ta iki tane menü var bildiğim kadarıyla, ikisi de limitsiz içkili 60 ve 70 tl ödeniyor gelen meze ve ara sıcak miktarına göre.

yani yanınızda 120 lirayla giderseniz size haydi haydi yeter, hatta oturmadan anlaşıp daha ucuza da çıkarabilirsiniz.

ben taş çatlasa 100 olur diye tahmin ettim, sözlükte de ucuz deniyor hep. boğazda olduğu için yerine göre ucuz, ama söylendiği kadar da değilmiş açıkçası. yine de mecbur gideceğiz söz verdik bir kere.

60 verirsiniz daha da fazla çeşit meze yersiniz.

Efendim Cuma akşamı bu güzide restorana gittik. 60 tl'lik fiks menüye girdik. Bu menüye 7 meze, 7 ara sıcak, birer porsiyon balık ve tatlı dahilmiş. Tabii rakı da sınırsız. Lezzet ve servisin muhteşem olduğunu söyleyebilirim. Nisan ayında askere gidecek olmasam taksimden falan elimi ayağımı çeker, sırf buraya tekrar tekrar gidebilmek için kenara para koyardım. Cevaplar için herkese teşekkürler.

nick altında muhatabın sikayet etmesı dısnda gg olmuyor.

kendi nick altıma.

e tmm, kendını sıkayet etmezsin heralde ?

ozet olarak bişi olmaz arkadasım kendine diledigini yazabilirsin.

arkadaşım "kahpe" nickli sözlük yazarının davranışlarını aziz yıldırımınkilere benzetip yazar nicki altına (bkz. aziz yıldırım) yazdığı için uçmuştu.

eğer nickiniz sizden başkasını işaret etmiyorsa bir şey olmaz, ama bir kişi adı falan aldıysanız nick olarak fazla güvenmeyin.

amerika'da kdv olmuyor bildiğim kadarıyla, eyalet vergileri var. eyaletin öyle bir uygulaması olup olmadığını öğrenmeniz laızm.

YEP.
State Tax var. Federal tax var.
Municipality tax var.
adam, adem-i merkeziyyetci ozerk yonetim kurmus. bravo.

Municipality: an urban district having corporate status and powers of self-government
people living in a town or city having local self-government

benim bildiğim kara listelerin büyük çoğunluğu affedildi ama?

@dbilginer
demekki ben affedilmemişim :(

batık kredilerden artık şube müdürü sorumlu olduğu, zimmete para geçirmeden hapse girileceği düşünüldüğünde zannetmiyorum.

Gidip sube mudurune durumunuzu aciklayin, ve mumkunse tanidik bir sube muduru bulmaya calisin, guzel bir geliriniz olsun, yuksekce bir pesinati kendi cebinizden vereceginiz bir arac kredisi alin(ornegin 20 bin liralik arac icin 8 bin lira kredi gibi). Olabildigince kisa vadeli olsun. Sonrasi corap sokugu gibi gelir, aman gecikme yapmayin!

Borçlu olduğunuz bankalardan borcu yoktur belgesi isteyin ve kkb kaydınızın güncellenmesini "ısrarla" isteyin. Normalde bu süre 3 yıldır. Af çıkmasına rağmen özel bankalar kayıtlarını silmedi.Ancak dediğim gibi yaparsanız bir şansınız olabilir. Konu biraz da sizin ikna kabiliyetinize bağlı.

Kredilerle ilgili danışmak istediğiniz her şeyi www.hurriyetkiyasla.com'un uzmanlarına sorabilirsiniz.

hem suçlu hem güçlü buna deniyor galiba?

sinemaya geç girmek vaktinde gelip, yerine oturmuş, filmini seyretmek isteyen sinemasevere yapılan saygısızlıktır. merdivenler boş olsa bile kim sana film başladıktan sonra koltuğuna oturmak için benim önümden geçme, rahatsız etme hakkını verebilir ki. bilete para verdin de, benim biletimin parasını da sen mi verdin salonun kralı gibi davranacan.

kıçını kaldırıp vakitli gelmeye üşenenleri içeri almadığı için tebrik etmek isterim caddebostan afm yönetimini.

sanirim anlamadiniz. olay sinemaya gec gelmeyi tartismak degil, olay bu insanlarin hem salonun yerini belirten bir yazi asmamalarindan dolayi zamaninda yeri bulamamiz ve merdivenlere parayla seyirci almasindan dolayi yasanan sacmaliktir. ben burada organizasyonun tavrini elestirmekteyim. sinemaya gec gelmenin saygisizlik oldugunu ben de yeteri kadar biliyorum. ancak kimse on dakika reklam gosterilen matinelerde gec kalmanin saygisizlik olacagini dusunmez. asil sizin gibi dusunenler salonun krali gibi davrananlar olsa gerek.

benim kicimi kaldirip kaldirmama konusundaki endisenizi takdirle karsiliyorum. ayrica kicimi kaldirdim ama trafikten ve yagmurdan dolayi gec kaldigimi soylemek isterim. afm yonetimi umrumda degil, ifistanbul organizasyonu ve mybilet sacmaliklari konuydu.

zemin katı dahil her merdivenin başında ve sonunda if istanbul işaretleri var, o telaşla dikkat etmemişsiniz galiba.

satıcının arayüzünde oluyor o ayarlar, adama mesaj atıyorsunuz o tek fatura çıkarıyor.

it's always sunny in philadelphia

friends izlememek eksikliktir.

house seven biri lie to me nasıl sevmeyebilir ki :)

aynı dizi ikisi de nerdeyse :)

how i met your mother

diziport.com dan izlenilebiliyor.

edit: görmemişim. o zaman heroes. nip tuck. the x files.

scrubs seversin %90

spartacus die bi dizi başladı fena değil.
two and a half men
hustle
dollhouse
ama o kadar dizi arasında friends görmemek şaşırtıcı.

friends izlememiş olup izleyecek dizi kovalamak zaman kaybıdır. hele himym'ı takip edip friends izlememek yazıktır günahtır.

lie to me nasıl house ile aynı onu anlamadım. ilk bir kaç bölüm ilginç geliyor ama onra kötü polisiye dizilerine dönüyor.
24 idare eder.

Seinfeld ve 30 Rock seviyorsan: Arrested Development

çizgilerden örnek vereyim:

"futurama" (simpsons seviyorsan, bunu da seveceksin)
"avatar the last airbender"
anime seviyorsan kesinlikle "death note" ve "neon genesis evangelion" öneririm.

bazılarını yazmayı unutmuşum. friends izledim sarmadı. heroes kabak tadı verdi bıraktım. arrested development'ı bitirdim. aslında doğru scrubs çok tavsiye ediliyordu ona başlamasam fena olmaz

death note diye bir anime var, 37 bölüm galiba. şu sıralar ona sardım, gayet te iyi gidiyo.

family guy, biraz amerikan kültürü ve hardcore ama sardı mı sarar

24 ç ve kesinlikle Monk :)

bende senin gibi dizi izleyen biriyim bu kadar çok!bence SMALLVİLLE,the o.c ve one tree hill i bir dene derim

www.abandonia.com

bu mudur?

www.egerate-store.com

sanırım bu tarz bir şey aradığınız.

muhtemelen çalışmayacak. hdd yi sökmek kolay. 1-2 vida hepsi.. ve sonra sürgülü bi yuvası var. şak diye çıkar... masaüstü bir bilgisayarda 2. hdd olarak açmanız daha mantıklı.

baska laptop da calısmaz, donanım degistiginden os calısmayacaktır. slave olarak baska bir pc ye ya da ide/ata/sata -> usb kutulara koyup oyle ulasman lazım. endise etme bisi olmaz.

laptop harddiskiyle pc harddiski temelde aynı seyler mi yani? fiziksel olarak. pc ye takinca gormesi mi lazim?

hah veya sey dene bi, baska laptop a takıp cd den calısan bir os ile boot edip oyle ulasabilrsin teoride super ama pratikte nasıl acaba.

evet aynı seyler, enınde sonunda ata/sata bağlantısı.

ata sata bağlantısı da güç bağlantıları uyar mı?

benım eskı toshıba satellıte ölmeden önce aynı seyler benım de basıma gelmıstı, bılgısara yenı hard dısk alıp eskısıne de maltepe pazarından usb kablo aldım. (ısmını bılmıyorum ama sımdıde elektronık zımbırtılar satan yerlerde bulunabılır) simdi bılgısayar yenı hard dıskıyle calısıyor eskı hard dıskı de flash bellek olarak uzun zaman kullandım denyo bı arkadasımın yere dusurmesıne kadar.

o iş biraz muallakta. sayıyla değil de hücrelerdeki midichlorian yoğunluğu olarak kabul edersen daha mantıklı oluyordu (anakin'in kaybettiği organlarındakiler, yoda'nın ufacık bünyesinde o kadar çok olması falan) ama lukas amca sayı olduğunda ısrarcı davranmış anladığım kadarıyla.

fazla kafa yormamakta fayda var. sözlüğün sw uzmanlarından jello der ki:

"ilk tohumlarini yarattigi evrenin lucas'i coktan a$tiginin kanitlarindan birisidir yalnizca.
vardir ya filmlerde 'kontrolden cikti efendim durduramiyoruz' derler komutana, heralde ayni seyi lucas da calisanlarindan duyuyordur. cunku extended universe filmlerin oncesi ve sonrasini o kadar ayrintili bir bicimde isliyorlar ve oyle iyi isliyorlar ki, eu'yu ogrendikce filmlerin buyusu bozuluyor git gide; hele yeni cekilen ucleme soz konusu olunca.
episode 1-2-3'ten once yazilan eu kitaplarinda cizgi romanlarda bir tek tutarsizlik bulunamazken lucas 'ben yaptim ulan bunu istedigim gibi degistiririm' diyerekten ortaya muppet show'dan bozma bol cgi'li ve goz boyayan bir 3leme cikardi, ve cok acik soyluyorum en buyuk hobilerimden birisi olan star wars eger bu ilk 3 filmle baslasaydi kendime baska hobiler arardim, neyse ki episode 4-5-6 cekildi, daha mantikli insanlar tarafindan yapildi, ve lucas'in fikri lucas'tan daha yaratici insanlar tarafindan gelistirildi, ve bu muthis fikir gercek bir fantazi evreni oldu.
o yuzden midichlorian gibi seylere takilmamak, 'zaten lucas icadi' diyerek ho$ gormek lazimdir.
(jello, 10.06.2005 19:17)"

Resmi açıklama değil sadece forum bilgisi veriyim ben gerisini yetkililer açıklasın: www.supershadow.com
Buradaki 27700 ün 20 bine kadar düştüğünü yazmıştı biri ve return of the jedi da Palpatine e karşı o yüzden zayıf düşüp öldüğünü eklemişti fakat nerden nasıl bi kaynak verdiğini hatırlayamadım.

Fakat şimdi şöyle de bi şey var,Count Dooku Anakin'in elini kesiyor fakat ikinci karşılaşmada Anakin güçlerinin iki kat arttığını söylüyor önceden bi azalma olmasına rağmen iki kat artan güçlerden dolayı bu Lucas'ın sonradan icad ettiği midichlorian olayı biraz etkisiz kalıyor bence.
Fakat böyle deyince de,Count Dooku Kenobi'yi midisi yüksek olduğu için her seferinde altetmeyi başardı diyenler de oluyor.

o sayı hücre başı sayı. yani anakin'in tek bir hücresinde 20 bin üzeri midichlorian yaşıyor. kolunu kesmeyle sünnet etmeyle azaltılamaz onlar. toplam 20bin olur mu yahu, adam sıçsa gitti 500 tane kafadan.

şöyle buyrun: starwars.wikia.com

Zor olanı yapardım.

Geçmiş olsun önce.

Ya durum çok karışık, pis, vs. ama kimseden de doğru dürüst bir cevap alamazsın. Dayanır mısın, dayanamaz mısın bilemem; yeri gelince köpek gibi aşk gider esamesi kalmadan, yeri gelince de "nasıl olsa gider" dediğin aşk senelerce aklında kalır.

Benim burada tavsiyem tatile git. Nişanlını alma, belki (o da belki) çok çok eski bir dostunu al, alakasız bir yere git. Ege sahili güzel olur hem dalgalara nazır aklını boşaltırsın, hem de kalabalık olmaz. Bu tarihte açık olan barın barmeninden de çok güzel hayat felsefesi dinlersin.

Geçmiş olsun tekrar.

ona olan aşkının bitmesini bekleyip sabretmek gibi mi? gidip söylemezse içindeki bu aşk bir süre sonra bitmez mi sizce?

irony sağol fakat bu durumla uzun süredir mücadele ediyorum. maalesef tatilin kafa dinlemenin hiçbir yararı olmadı.

karşıma alır, sorardım hakkaten böyle mi diye. eğer bu konuda kesinlik varsa düşünmen bile hata birit, ayrılman gerekiyor.

nişanlın o. ileride eşin olacak, olması gereken insan. bir şekilde nişanlın o insanı unutsa bile senin için rahat edecek mi? uzun süredir mücadele ettiğin için yorulan kalbin daha sonra teklemeyecek mi? onun içindeki aşk bitse bile senin içindeki şüphe bitecek mi? için içini yemeyecek mi? böyle bir durumun üzerine mutluluk kurulamaz.

ayrılmalısın, bitirmelisin. bunun başka yolu yok. nişanlım diyorsun yahu?

öyle nişanlının kafasını suya sokup sokup çıkartarak kendine gelmesini beklemek gerek.

yeterince açık görüşlü insanlarsanız swingerlığa adım atabilirsiniz cümleten.

neden evlenirsin?

sadece onunla değil? bir başkasıyla olsa bile.

neden evlenirsin?

zaten tek başına bir ton sorunun oluyor hayatta, stresin, yeri gelecek maddi sıkıntıya düşeceksin, hayat deve sırtı gibi iniş ve çıkışlarla dolu değil mi?

işte evlendiğin insan, eve geldiğin zaman, bütün o saatlerdir biriktirdiğin hayat ve metropol stresini sana sıfırlatacak, attıracak kişi olmalıdır bence.

iyi gününde herkes yanında olur merak etme. kendine bin tane dost bulursun bir anda türeyen. ama bu dostlar bile her zaman yanında olamaz.

sen her akşam aynı sureti görüp her sabah aynı insan ile uyanacaksın.

her akşam aynı sureti göreceksin ya işte, bu suret sana huzur verecek mi? seviyor olabilirsin, köpek gibi aşığım diyebilirsin. bu suret seni dinlendirecek mi?

senin içine zaten kor düşmüş bir kere. merak ateşi düşmüş. stres düşmüş sana. sen yıllarca ona bakınca bu sefer de kime aşık olacak bu sefer de kimden hoşlanacak bu demeyecek misin?

eve geldiğinde mevcut olan sinirin, içindeki bu birikmişlik ve göz ardı etmişlik ile sıfırlanabilecek mi? gü-ve-ne-bi-le-cek mi-sin?

güvenemeyeceksen, hayat hala devam ediyor.

evlenmemek sana bir ilişki kaybettirir.

kangrenli bir evlilik ise sana bir hayatı kaybettirir.

hangisi daha makul?

10 yıl sonra keşke onunla deneseydim belki(belkisi çok önemli) olurdu, demek mi?
10 yıl sonra keşke hiç evlenmeseydim hayatımı boka batırdım, demek mi?

"gidip söylemezse içindeki aşk bitmez mi" diye sormuşsun ya, bakılabilecek en yanlış bakış açısı bu herhalde.
onun içinde ne olup bittiğinin önemi yok ki şu an. önemli olan sensin. senin içinde neler olduğu.

evlenecek kadar seni seven, seninle nişanlanan biri, ilişkinizin en yoğun en tatlı zamanlarındayken o arada başkasına da aşık olabildiyse, ve bu süreçte halen seni terketmeyip "ne yardan geçerim ne serden" modunda takılıyorsa...şimdi o kişiyi unutsa ve tekrar seni sevdiğini söylese dahi, sen ona aynı gözlerle bakabilecek misin?
hayat boyu ona güvenebilecek misin? karşı cinsle arkadaşlık ettiği her durumda "ya gene aynısı olursa" diye içinden geçirmeyecek misin? kalbindeki bu kırıklık geçebilecek mi? affedebilecek misin?

bunların cevabı evet'se, mantıklı olarak yapılması gereken ayrılmak olsa da, dur bekle demekten başka çare yok. sen sineye çekmeye ve muhtemelen sonunda hayatını boka sardırmaya gönüllüsün demektir..

4 senelik evliyim. bu arada öğrendiğim tek bir şey varsa o da birine gözü kapalı güvenmeden evliliğin yürüyecek bir şey olmadığı.
ben şu dünyada eşini aldatacak son insanımdır muhtemelen. ama şöyle diyeyim, benim eşimi aldatma ihtimalim, onun beni aldatma ihtimalinden daha çoktur herhalde.. inan bu kadar çoktur kocama itimadım.
zaten bir insan eşi ile ilgili bu cümleyi kuramıyorsa, o işten hayır gelmesi de mümkün değildir. sen şu yaşadıklarınızı atlatsanız, sonunda hiçbir şey olmamış gibi evliliğini yürütebileceğini ve "ben eşime sonsuz güveniyorum" diyebileceğini düşünüyorsan, amenna.

ama yok ben bu kuyruk acısını unutamam diyorsan, yapılması gereken şey belli ama yine belli ki senin için zor.. üzüleceksin, aşk acısı çekeceksin, sürüneceksin.
ama yanlış biriyle yapılan hatalı bir evlilikten iyidir inan bana.

bir insana köpek gibi aşık olmak zor. o yüzden yapılabilecek her şey zor gelecek sana. ayrıca belirli bir aşama katedilmiş. zorla bir şeylerin olduğu yoktur sanırım. o da senden memnun, seni bir eş olarak istiyor ki böyle bir karar almış. ama sen bu dostunun sevgilisine düpedüz aşık olduğunu nerden öğrendin? kendisi mi söyledi? ben bunu anlamadım. eğer direkt gönül rahatlığıyla bunu söylediyse çiz gitsin derim. ama birilerinden öyle bir duyum aldıysan tabii ki konuşup direkt ondan işin aslını öğrenmen lazım. bundan bu derece emin oluşun beni korkuttu açıkçası. ilk ihtimal daha kuvvetli gibi görünüyor. her şeye rağmen sen de onu kaybetmek istemiyor gibi görünüyorsun. nerden baksan karışık bir durum gerçekten. ben senin yerinde olsam hiç kendimi yıpratmazdım. fevri davranmak her şeyi daha da zorlaştırabilir (sana kız mı yok mode: on). umarım saçma gelmez ama ben olsam radikal davranırdım. hemen ilk fırsatta arar yüz yüze görüşür yarın evleniyoruz, var mısın diye sorardım. ona çok çok az bir süre verip bir cevap bekler, yüzünü takip izlerdim. zaten belli olur "ben de şundan hoşlanıyorum, nasıl yapsak ki şimdi" moduna girerse. ama tereddütsüz evet cevabı alırsam ona net! cümlelerle şu an bir insanla evlenmek üzere olduğunu sert! bir şekilde anlatırdım. durumun farkına varmasını sağlardım.
ha tabi bu bir fikir, yapması kolay mı? değil. ben olsam ben de nasıl yaparım böyle bir şey diye düşünürdüm belki ama birit, senin iş "bi bakalım bakalım" diyip akışına bırakılacak durumda değil. aynı soruyu "sevgilim bilmemkimden hoşlanıyor, napsam" şeklinde sorsan, en az 15-20 tane "bas şutu gitsin?" şeklinde net cevap alırdın bunu da biliyosundur.

dostun sevgilisine aşık olunur mu yahu ? dostun eski sevgilisi olur bir nebze ama nasıl bir dostluk bu ? Benim dostumu geçtim arkadaşım bile sevgilime karşı bir şeyler hissediyorsa oyarım.

İlerleyen zamanlarda sizin bir arkadaşınıza aşık olsa ki ihtimal yüksek gibi ? Karar vermek zor ama mantıklı olan tek bir çözüm var ne yazık ki...

ayrılmanın dışında bir seçenek yok mu? ayrıca dostunun sevgilisi nişanlımı haketmeyecek bir tip. yani onunla da asla mutlu olamaz zaten ortada dostu var dediğim gibi. gidip de sana aşığım birlikte olalım asla demez, ölür ama demez. ayrılığı, bu durumu öğrendiğim ilk günlerde denedim fakat olmadı. maalesef ilişkinin başından beri çok seven, fedakarlık eden taraf bendim. ben istedim sevgili olduk ben istedim nişanlandık. o öylesine bir hayat yaşıyor.

tusa hazırlanıyor bir yandan da. dolayısıyla hemen evlenme fikri pek olası değil nisan sonrası olur en erken. yanlış fakat beni istemese de evlenmeyi, ondan çocuklarımın olmasını çok istiyorum çok değerli biri, her şeyden önce iyi, merhametli bir insan. ama başkasına aşık oldu. niye oldun diye hesap sorulmuyor ki. aşk bu. olduğu kişiye de istisnasız herkes aşık oluyor zaten. öyle etkileyici biri. ben onunla rekabet edemem zaten buna gücüm de kapasitem de yetmez. zamanla aşkının bitmesini de beklerim yeter ki bitsin. bu şekilde ayrılsam da bu travmayı ömrümce atlatamam ben, kendimi iyi tanıyorum.

ilk önceliğin nişanlının gerçekten dostunun sevgilisine aşık olup olmadığını öğrenmen. nasıl öğrenirsin bilemem ama nişanlınla yüz yüze konuşmanı tavsiye ederim.
eğer nişanlın sana aşık olacağı yerde en yakın dostunun sevgilisine aşıksa sen bu insana nasıl olur da bi ömür boyunca güvenebilirsin ki, nasıl olur da evliliğini sürdürebilirsin ki. hadi nişanlının içindeki aşk bitti diyelim, bugün çifte kumrular gibi olmanıza rağmen(nişanlılık dönemi) nişanlın gidip başka birine aşık olabiliyorsa evlendikten sonra kimbilir kaç kere başkasına aşık olur. sadakat diye bir şey olmaz. sen köpek gibi aşıksan da zor olanı yap ve nişanlının senin için doğru insan olmadığını göz önünde bulundurarak bitir bu ilişkiyi. sonuçta sonrası daha kötü olacağı aşikar.
eğer nişanlınla konuşman sonucunda sadece sana aşık olduğunu söylerse de söyle bide bir çelişki var. acaba doğru mu söylüyor. artık bu konu seninle nişanlın arasında kalmış. ilişki ve güvenini göz önüne bulundur bunu cevaplarken. ayrıca başkasına aşık diyebiliyorsan, bunu nerden öğrendin, ne yaptıda sana böyle bir izlenim verdi.
daha önce hickiran karasinek ve uyuyan karinca'nın da dediği gibi "ne yardan geçerim ne serden" mantığıyla hareket edipte seni elinde tutmak içinde böyle bir tavır sergileyebilir.

"dostunun sevgilisi nişanlımı haketmeyecek bir tip. yani onunla da asla mutlu olamaz" demişsin.

peki şunu düşün: nişanlın senin bu fedakarlığına ve sevgine karşılık seni hak ediyor mu?

ya da sen peki bunları bile bile evlendiğin zaman onunla mutlu olabilir misin?

arkadaşım bir ilişkide güven çok önemli.

madem aşık olduğuna eminsin o adama sevgilinin. herkesin aklına geleni söyleyeyim bende kardeş yarın öbür gün evlenirsen sevdiğin kızın seni aldatmayacağından emin olabiliyormusun? aşıksa senin yok yok olmaz diyebileceğin bir çok şeyide yapabilir sonunda pişman olsada yapabilir. bence bitir sadece seni sevecek sana aşık olacak birini bul kendine.

birit şu en son yazdığından o kadar belli ki aşkın gözünü kör ettiği.
şu an sen bunu anlayamıyorsun, bu durumun sana ne kadar zarar verdiğini göremiyorsun. nişanlını dünyanın en iyi, en süper insanı olarak görüyosun, diğer kişinin onu üzmesinden bile korkuyorsun, ama nişanlının seni ne kadar üzdüğünü, kendine ne kadar haksızlık ettiğini göremiyorsun.
malesef herkes aşık olduğunda bu tür şeyler düşünür, sevgilisinin her hatasını görmezden gelir, ama sonunda olan kendisine olur.
ilişkinin başından beri hep fedakarlık eden, hep bu ilişki için bir şeyleri zorlayan sen olmuşsun; ve böyle giderse de en çok zarar görecek yine sen olacaksın.
bu travmayı ömrümce atlatamam demişsin, merak etme atlatırsın uzun sürer, yıpratıcı olur ama atlatırsın. peki ya ömrün boyunca kuşkuyla yaşamak sence daha mı kolay?
diğer kişi nişanlını hak eder ya da etmez bunu düşünme. nişanlım beni hak ediyor mu diye düşün, o benim sevgime layık mı diye düşün.
kendine o kadar haksızlık ediyosun ki, keşke bunu bizim gördüğümüz gibi görebilseydin.
keşke şu yazdıklarını mantıklı bir gözle okuyabilseydin, ama malesef bu kadar aşıkken bu mümkün değil.
madem ayrılamıyorsun, tavsiyem mümkün olduğunca evlilik işini uzat, hemen evlenmeye kalkma. zaman geçtikçe senin de gözlerin açılır biraz daha mantıklı düşünmeye başlarsın.

soruyorsun ama kimseyi dinlemiyorsun aslında :) nasılsa aşkı gecer bana döner fasa fiso... bir insan hayatındayken başka birine aşıksan hayatıdaki insana aha şu tırnağım kadar değer vermiyosundur. sen değersiz olmayı secmişsin onu kendinden üstün görüyosun bu kız sana ne yapsa müstehak üzgünüm ...

Nerden baksan bi' 40 milyon tutar sanırım. Daha da artabilir. Özel durum varsa bilemem ama tek otobüs gidiyor oraya 2.5 liraya :) 96t

Hiç olmadı 10-15 liraya havaş.

havaşı bir dene istersen 12 tl...

valiz falan olduğundan otobus düşünmedim bide iki kişiyiz. havaş 10 lira yazıyo sitesinde. en mantıklısı o galiba. teşekkürler.

zamdan once 40 civari tutuyordu, simdi biraz daha fazladir

en rahatı 96t. bomboş oluyor, havaş kadar da hızlı gidiyor, hatta daha hızlı. vakitlice çıkarsanız en mantıklısı havaş. tek kusuru iç hatlar gelişte bırakıyor. öte yandan bu kusur hiç kimsenin kullanmadığı kapıyı kullandığınız için birden bire artı oluveriyor, baya bir sıra varken herkesten önce dış hatlar terminalinin içinde oluyorsunuz.

inin aşağı bi taksi çevirin yoldan, 30a havaalanına götürür müsün havaşla uğraşmayalım deyin, birincisi değilse ikinci taksi götürür.

yakındaki bir durağı arayarak da yapabilirsiniz bunu.

batman: arkham asylum
serious sam hd
the saboteur

borderlands => özellikle bu şiddetle tavsiye edilir.

prototype. oynamissindir da nolur nolmaz, max payne 1 ve 2.

kesinlikle dragon age origins

witcher

final fantasy 7-8-10
kotor
fahrenheit
fallout 3

vallahi çok sakin bir dizi, tıpkı tanıtımlarındaki gibi.. ama çok merak uyandırıyor, ilginç karakterleri var.. bence süper, ödülleri takır takır toplamayı sonuna kadar halediyor.

sürekli ofiste 3-5 dallama vir vir konusuyor. cok bayık. ben begenmedım.

house guzel onu izle.

mad men'in bize olan anlamı tabi ki amrikalılara olduğuyla aynı değil, o yüzden seversiniz sevmezsiniz, aldığı ödüllere anlam veremezsiniz belki.

örneğin kennedy suikastinin amerikayı etkilediğini biliriz, ama nasıl etkilediğini ben mad men'den öğrendim diyebilirim :)

fazla aksiyon aramıyorsanız, ama derinlikli karakterler, insan ilişkileri ve günümüzde hala dünyaya şekil veren amerikan tüketim kültürünün oluşumunu izlemek isterseniz nefis bir dizidir.

six feet under benzeri mi peki? yorumlarınızdan sanki öyle geldi gibi. zira o da unutamadığım baş yapıt dizilerdendir..

görüntü kalitesi olarak teledünya öneririm, sinema kanalları da var, tek eksiği dedike dizi kanalı olmaması.

havalimanı-metroyla güneşli-metrobüsle zincirlikuyu-otobüs/minibüsle maslak

nıye ayıp olsun yahu ? agactan mı topluyorsun parayı ? bu ne duygusallık ? o kadar calısıp etmıssın alıcaksın tabi. tekrar doneceksen de al donmeyeceksen de al.

arkadasın haklı evet.

ilişiğini kestiğin gün yatırmaları gerek. çıkış işleminde sana " xxx şirketinden alacağım yoktur" diye bişiler imzalatmaları gerekiyor.

patron samimiyse sana zaten askerde geçirdiğin sürede yarım maaş falan öder. tazminat ödememek için ayak yapıp yapmadığını burdan anlarsın.

askere giderken her türlü al, mesela sen 3 yıl çalışmış olsan, askere gidip gelsen sonra tekrar aynı yerde çalışmaya başlasan 1 sene çalışıp ayrılırkn patron sana 4 yıllık tazminat vermiycek (senin gibi duygusal değildir) 1 yıllık tazminat vericek.

o yüzden şimdiye kadar çalıştığın sürenin tazminatını al hakkın zaten yoksa buhar olur.

tavsiyem ilk ay 1gb'lik alıp, ölçüm yapıp sonra gerekiyorsa 100mb'liğe inmen olur.

100ü rahat raaht aşarsın da 1'i almaya illa gerek olur mu girdiğin verilerden çıkartamadım.

12 aylık anlaşma yaparsam ilk 3 ayı ücretsiz olacak. ondan kesin karar vermem gerekiyor. 100'ü geçmek evet çok kolay ama kota aşım ücretiyle kullanıp 30 lirayı buldurmamak da var.

telefonu laptopa baglayip kullanmazsam 100 mb bana yetiyor. msn kullaniyorum. gerektiginde sitelerde geziniyorum. telefon rehberim, mesajlarim, takvimim ve maillerim surekli senkronize oluyor. genelde 5mb ile 10mb arasinda da kullanilmamis data kaliyor, cok nadir son bir iki gun kala bitmis oluyor. eger telefonu modem olarak kullanip bilgisayrdan baglanmiyacaksan yetiyor.

peki bu durumda, *.mkv "çalamayan" bir televizyonda HD film/dizi izlemenin yolu nereden geçer?

SUPER © Simplified Universal Player Encoder & Renderer

ben bu programı kullanarak çeviriyorum. öyle izliyorum tvde. boyuta göre süre değişiyor ama genelde 1.3 gbık dosyaları 30-45 dakika arasında ceviriyor. kalite kaybı illaki yaşıyorsun ama çok farkedilmiyor gibi.

birde eğer bilgisayarın hd filmleri oynatabilecek kapasitedeyse direk tvye bağlayabilirsin. başkada bir yol aklıma gelmiyor.

çevirmeden ve kalite kaybı yaşamadan izlemenin tek yolu bilgisayarı televizyona bağlamaktır. usb girişi olan tv'de illaki vga, hdmi girişleri vardır,onları denemelisin.

(bkz: gotsent)

mp4 oynatıyorsa 5 dakikada çevirip kalite kaybı olmadan seyredebilirmişsiniz.

3- kesinlikle var, bırakman gerekecekse "içinde kullanmam gereken dosyalar var" diyip harddiski sökmelerini iste, yanına al.

acer belli olmaz aslında ama ısınma sorununu toshiba mesela çözemiyor. açıkçası ısınıp ısınıp kapanıyorsa bence servise verme, çok sık kapanıp durmuyorsa elbette. benimki de arada kapanıyordu, bir gün bir kapandı bir daha açılmadı. allahtan garanti kapsamındaydı. neyse demek istediğim garanti kapsamında değilse servise kesinlikle verme, anakart değişecek bile diyebilirler çünkü teknik servislerin tek kuralı müşteri sikmektir. boşu boşuna para vermiş olursun. aleti minimum bir ay içinde de vermezler.

ne yaptiysam çözüm bulamadım demişsin ama yine de sorayım dedim.. soğutucu kullanmayı denedin mi? zalman marka soğutucular gayet başarılı, hem soğutmada hem de fan sesini azaltmada.. biraz pahalı diğerlerine göre ama yine diğerlerine göre çok daha iyi..

2. acerin çok dangalak servisi vardır, geçmiş olsun demek istiyorum bu konuda pozitif düşünce yeterli olmayacaktır. yani süre 1 ay bil derim.
3. istediği gibi kurcalar ama ona vakit olur mu olmaz mı bilinmez.
1. bence içinde toz birikmiş olabilir, temizlettir, yada bisikletçide hava vur içine :) ben denedim yeterli toz çıktı.

aynen, özellikle ankara acer servisi dangalaklığın ötesinde saçmalık derecesinde bi yer,
- servis süresini sonuna kadar kullanıyorlar.
- harddiskinizi sökmenize izin vermiyorlar ve özel dosyalarınıza bişi olması durumunda sorumluluk kabul etmediklerine dair belge imzalattırıyorlar.

Benim gözlük numaram 3.25 ama yıllardır lensi 3.00 takıyorum, doktor öyle verdiydi. Lensi 0.25 az vermek gibi bir adet olabilir, ama fazlası zarar verebilir bilemiyorum.

4-5 senedir lens kullanıyorum ve bu süre zarfı içinde doktorumla olan konuşmalarımızdan yola çıkarak şunu söyleyebilirim yüksek numaralı lens takmak gözü yoruyor. şöyleki mesela eğer göremede çok büyük bir fark yaşamıyorsam (özellikle gece, ışıklı panolarda, araba kullanırken falan) benim doktorum 0.25 arttırmamayı tercih ediyor. eğer çok fark hissetmiyorsan bir sonraki muayenede arttırmayı öneririm gözlerini boşuna yormamış olursun diyor. genelde iki göz arasında 0.25lik fark olduğunda iki gözede ayrı ayrı kutular alma diye numarayı aynı verir lensçiler (0.25 çok büyük bir fark yaratmaz görmede). ama yüksek olana düşük verilmesi gerekiyor sanırsam. sen yinede aldığın yere bir danış derim.

bir de lensleri poliklinikten almayın, genelde adam kazıklarlar.

yalnız ilk alıntı çok eğlenceliymiş :)

herifler geliyolar, 10 gün boğazda dolaşıyolar, bizimkilere salça olmaya çalışıyolar, bizimkiler "görmezden gelin la, sıkılır gider" diyo, adamlar da hakkaten sıkılıyolar.

ne boş beleş bi savaşmış.

kredi alıp kredi kartı borcunu kapatabilirsiniz. krediyi 10-12 ay vadeli ödersiniz. şu aralar faizler de pek yüksek değil.

öneri için teşekkürler, onu da düşündük, lâkin kredi alamıyoruz. anneme zaten kredi vermiyorlar, babam ise devam eden kredi ödemeleri olduğu için alamıyor. eklemeyi unutmuşum.

googleda falan reklamı çıkan yerler var. gidip hesabınıza parayı yatırıyorlar, kredi kartıyla kontör veya altın almış gösteriyorlar, vade farkı koyup 12 taksit yapıyorlar.

plainwalker o dediğin yerler hepsi suç işliyor. pek çoğu tefecilikle yargılanıyor. tabi taksitlendirme yaptıran suç işlemiş olmuyor ama başı ağrır savcı filan ifadesini alabilir

kaydını sildirirsen zaten 2 yıl tecil hakkın oluyor, tekrar kayıt olmanın askerliği erteletmeye bir faydası olmaz.

20 yanılmıyorsam.

Şöyle bir senaryo yazalım. 6. yaşındasın, bisiklet istiyorsun. Baban müzisyen, bütün mahalle tapıyor babana, ama babanın albümlerini para vermeden kişisel kullanımları için rapidshare'den indiriyorlar.Ne düşünürdün onlar hakkında? Suçmudur? Emeğe saygısızlık mıdır? Dinen caiz midir? Çok zor olmasa cevaplamak. Ayşenin manav babasının armutlarını cebe indirmek ile aynı durum.

Valla bir sürü soru sormuşunda hepsinin çıktığı nokta aynı , bence ister bir kere izle ister kopyalama yine de yapılan hırsızlıktır.Sonuçta basit mantıkla senin ona ulaşamaman gerekiyor.Aynı şey windows ve programlar içinde geçerli.Nasıl bir arabayı abi bi tur atıp geri getiricem diye alamıyorsan filmi bir kere izleyip silmende böyle olmalı ama yapısı itibariyle diğeriyle bir tutamayız tabiki.İşte paylaşan paylaşıyor.Velhasıl dinen de hırsızlıktan farkı yoktur.Sonuçta adam yalvarmıyor ya kullan diye.Şimdi bazı tipler çıkar yok efendim windows istiyor aslında sahtede olsa kullanalım diye falan filan bunlara kulak asma sonuçta senin sorduğun şey kendinle ilgili.Windows açısından bakmıyoruz.Üstelik şunu da eklemek isterimki şimdi onlarca linux sürümü var , open office var open source diye bir kavram var.Bundan 10 yıl önce bu kadar rahatlıkta yoktu.

hakkını çiğneme/ saygısızlık konusu tartışılan bir konu. diğerlerinin hepsi suç.

her türlü indirimi falan yasak. Kişisel kullanım icin dediginiz olay orjinal dvd almışsınız onu bilgisayarınıza kopyalamak suç değil internetten indirmek suç. Bu crack serial internet üzerinden indirilen oyunlar vs. hepsi etik dışı(etik olayı biraz farklı tabiama) ve yasak. Tabi etik kavramınızı kendiniz belirlersiniz. Oyunlar için konuşmuyorum ama filmlerin internet üzerinden paylaşılması bence etik dışı bi olay değil yönetmen olsam yine böyle düşünrdüm ama yapımcı olsam oyle düşünmezdim herhalde :D yapımcı dedigin iş adamıdır parası vardır para için sinemadadır. vs vs

neden böyle derseniz filmler icin daha fazla kitleye ulaşmak önemli olan.

oyunlarda durum biraz daha farklı oyunları her yerden satın alabilirsiniz.

Kısaca o sorulardaki olayların hepsi yasak türkiye'de ilgili kanun yok sanırım bunlarla ilgili internet kesme gibi bi şey uygulanıcakmış ama işinizi bilirseniz yakalama ihtimalleri yok yine de.

orijinal dvd/albüm vs satın almışsanız, daha sonradan o aldığınız dvd'nin/albümün yasal olmayan kopyasını internetten indirmek suç da değil, yasak da değil, hırsızlık da değil.

parasını verip o şeyi kullanma hakkını aldıktan sonra, istediğim formatta kullanmaya hakkım vardır.

gittim en sevdiğim şarkıcının cd'sini aldım. ama ben otobüste dinliycem bunu. discman mi taşiycam yanımda nal gibi? çakma ipoduma yüklemek istiyorum. bana mp3 lazım. mecbur muyum yani cd aldım diye cd olarak kullanmaya? ya da cd'yi mp3'e convert etme yollarını öğrenmeye mecbur muyum? o albümü dinleme hakkını satın almışımdır. o saatten sonra o albümle sınırlı kalmak şartıyla mp3'lerini indirmemin hiçbir sakıncası yok. çünkü o şarkıları dinleme hakkını zaten satın almışımdır.

bilgisayar programlarında mesela size cd verilir, yanında da lisans nunarası verilir. o numarayı girer aktive edersiniz. bilgisayar programını cd olarak aldınız dükkandan. e ama bilgisayarda cd sürücü yok. yüklemek için hiçbir şansım yok. ne halt edeyim şimdi? cd'yi götüme mi sokayım? hayır girer internetten hatta bizzat orijinal sayfasından indirirsiniz, o numarayı girer kullanırsınız. internetten indi diye illa illegal olacak diye bir şey yoktur.

film izliycem. dvd aldım. ama benim dvd playerım yok, bilgisayarda da dvd player yok. e o zaman siktir git fakir ibne, dvd playerın yoksa film izlemek senin neyine mi denecek? hayır. o filmi izleme hakkını satın aldınız. girer emule'den torrent'ten indirir izlersiniz, bu korsanlık, hırsızlık değildir. vicdanen de değildir, yasal olarak da değildir.

izlemek istediğim eski bir film var. şu devirde hala vhs kasette satılıyor. e o zaman bu filmi izleme şansım ömür boyu kalmadı amına koyim. dvd'si çıkmazsa siki tuttuk mu? gittigidiyor'dan antika vhs video mu alıcaz illa ki? hayır. kasedi satın alır, sonra da yine internetten indirir mis gibi izlersiniz. siz izleme hakkını almışsınızdır. ister kasetten izlersiniz, ister internetten indirir izlersiniz.

yıllar önce cd denen teknoloji daha portakalda vitaminken hayran olduğum şarkıcıların kasetlerini almışım. şimdi yeniden dinlemek istiyorum. bir çoğunun cd versiyonu bile yok. eskidi diye basmamışlar. e amına koyim ömür boyu dinleyemiycem ben o zaman artık bunları. ne walkman kaldı, ne araba teybi kaldı, ne kasetçalar kaldı. onca şarkı, onca kaset çöpe mi gitti? hayır efendim. o kasetteki şarkıları dinleme hakkı sizindir. zamanında satın almışsınızdır. teknoloji değişti, dinleme şansı kalmadı diye çöpe atmazsınız. internetten indirir dinlersiniz. gayet de yasaldır.

suç olan nedir? elinizde kullanma hakkını bulundurduğunuz bu yukarıda saydığım şeyleri çoğaltmak ve dağıtmaktır.(internetten indirmenin yanında kaset çekmek, cd'yi kasede çekmek falan da dahil. ama "bozulur mozulur neme lazım yedek olsun " diye çoğalttıklarınız hariç). ya da parasını verip satın almadığınız, kullanma hakkınız olmayan bir şeyi indirmektir.

@zacharel çok para kazanan adamın albümünün yapımında o kadar çok para kazanmayan insanlar da emek veriyor, ve kazançtan 3-5 de olsa pay alıyor. "tarkan'ın benim parama mı ihtiyacı var" diyerek vicdan rahatlatmak kolay, onun bağlı olduğu yapım şirketi yeterince kar etmiyor diye işine son verilen insanları düşününce zorlaşıyor ama.

müzik için legal yerler var para vermeden dinleyebileceğimiz, inşallah yakında netflix, hulu gibi video alternatiflerimiz de olacak.

9.5 tl kampanyası ile kablo tv + dijital hd ya da sd abonelik dahil. kutu sana ait.
normalde 7 + 7.5 olması gerekirken 9.5 yani.

sağol

birinci dereceden akraba olduğunuz için direk vatandaşlık almazsınız sanırım. hakkınız olsa bile başvurmanız gerekir muhtemelen.

onun dışında çifte vatandaş olan bir arkadaşım bedelli askerlik yaptı. bildiğim kadarıyla çifte vatandaş olduğunuzda eğer öbür ülkede askerlik yaptıysanız türkiye'de yapmanıza gerek olmuyor, o ülkede yapmadıysanız türkiye'de yapmanız lazım.

bildiğim kadarıyla yapılıyor ama sen kulaktan dolma bilgiye dayanarak iş yapma. bir an önce askerlik şubesine git bir sor ki önünde vakit varken belki bedelli yaparsın.

eger mekedon yetkililerine gidipte ben sizin vatandasiniz olmak istiyorum felan fesman demediyseniz (yani elinizde herhangi bir belge yoksa)su anda kanun onunde cifte vatandas sayilmiyorsunuz demektir. hal boyle olsa bile askerlikten muaf olma durumunuz yohtir!

www.asal.msb.gov.tr

bedelli olayi biraz daha farkli yuruyor. [ sartlari filan daha baska (oncelikle ikamet araniyor) - yani her cifte vatandas bedelli yapacak diye bir olay da yok! ]

ayıplı maldır o garantiye vermene gerek yok. iade et, yenisini iste.

Aslinda haklisin ustat. Fakat soyle de bir durum var. Bu aletin normal fiyati 850 pound. ben bunu ex display item olarak 499 pound'a aldim. Bunu versem yerine yenisini o fiyata vermezler. Normal sifir olani da benim boyumu asar. Zaten 300-350 pound civari bisey alayim diye cikmistim, adam 850'den 500'e inince dayanamadim. Sifir, 1 yil garantili diye aldim. Yapilacak en mantikli sey garantiye vermek galiba. Acaba burada (ingiltere) garnti proseduru nasil isliyor. Bi bakalim bakalim.

bu arada win 7 kurulumu da bitti. bakalim aynisorun onda da olcakmi.

naptın tottenham court road'dan mı aldın :)

cok mu belli oluyor :) evet. micro anvica'dan aldim.

geçmiş olsun :)

dolaşmayı sevdiğim ama alışverişe cesaret etmediğim bir yerdi, bizim esnaflara benziyolar :)

umarım garantide sorun çıkmaz, bence hp'yi arayıp şarlasan, yeni aldığım ürün nasıl böyle olur diye iyi olur :)

docs.google.com

excelde yaparsın :)

18 mart 1964 ile 20 ocak 2010 arası 16527 gün geçmiş :)

sürekli kullanmayacaksan bir iki tane hesaplayabilirim.

edit: excel'de yapmadım. internet'te nasıl bulunur bilmem. kağıt kalemle de yapmadım tabi :)

evet benimki yanlış. ben herhalde ayları hep 30 gün almışım zamanında ondan olsa gerek.

google a age calculator yazdım,birkaç sonuç çıktı;

easycalculation.com

16744 gün geçmiş.

Excel le yapılır yaa niye yapılmasın? İki ayrı hücreye(A1 ve A2 hücreleri diyelim) değerleri tarih formatında yazın (20.01.2010 gibi) sonra üçüncü bir hücreye =A1-A2 yazarsak sonuç otomatik olarak çıkar...

timeanddate.com

muhtemelen biryerlerde ufak yazıyla "video host edemezsin, şunu yapamazsın, bunu yapamazsın, şu kadar adil kullanım hedesi vardır" yazıyordur.

Expansion olduğu için ana oyunu da almış olman lazım muhtemelen.

Aylık ücret SoM için ekstradan yok ama LotR için var.

yurt dışı biraz geniş bir ölçek oldu sanki? hangi ülkeye yolculuk? ona göre daha sağlıklı tavsiyeler edinebilirsin.

malezya

hsbc dünyanın yerel bankası diyor reklamlarında ama malezya'da şubesi var mıdır bilmiyorum.

türkiye'de şubesi olan banka çok karlı olur.

en basitinden adamlar uluslararası çalışmayı bilir.

yurtdışından para gelecekti hsbc ve garantiyi arayıp sordum gelen paraya ne komisyon alıyorlar diye. hsbc tl'ye çevirmem veya 1 ay dokunmamam karşılığında komisyon almayacağını söylerken garanti "belli olmaz, yollayan bankaya göre, kura göre değişir" gibi dallama bir cevap verdi.

hsbc olsa bile sistemleri apayrı oluyor buradan açtığın hesap uluslararası bir hesap olmuyor yani. uluslararası bankalar sözde uluslararası

yoktur.

soyle dusun; ferrari sanzımanları 150ms duzeyınde vites gecisi yapıyor, bi sıkıntısı yok.
2-8 arasındaki farkı hıssetmen imkansız.

e o zaman nedir bu ms olayı neden koca koca yazıyolar 2ms falan diye

pazarlama taktigi.

tepki suresi soyle, bi piksele siyah sinyali gonderildiginde 8ms de siyaha donuyor. ya da ardından beyaz geldi. 8ms de beyaz oluyor.

Tepkime suresi oyun oynayacaksan cok onemli senin icin.. Ne kadar dusuk o kadar iyi.. Tepkime suresi yuksek olan LCD lerde hareketli sahnelerde golgelenme olur ki bu da goruntunun netliginde gozle gorulur bir dususe sebep olur..
Gormussundur sanirim, futbol maclarinda sut cekildigi zaman bazen top bulanik gozukur, bu o LCD nin tepkime suresinin buyuk olmasindan kaynaklanir..

yani 8 fazla mıdır oyun icin? rahatsız edici bir fark olur mu?

fazla

Ya cok takintili degilsen sorun olmaz ama, ben kafaya takardim..

2-5 arası desen bir derece de 8 gerçekten çok uzun bir tepki süresi.

özellikle karanlık arkaplanı aksiyon sahnelerinde gölgelenmeyi çok net seçersin. ha umursar mısın, umursamaz mısın sana kalmış.

bir de tabi son zamanlarda 8ms'lik üretim çok olmadığı için televizyonun eski teknoloji olduğunu düşünüyorum. başka birtakım falsoları da olabilir.

sizin bakmaniz gereken kombinin kapasitesi. saniyorum 100 m2'lik yer icin maksimum 22000 kcal oneriyorlar. zaten kombi yogusmali olmadikca verimine bakmak anlamsiz. siz de nas'olsa yogusmali almayacaksiniz. tavsiyem ikinci el temiz bir kombi aramaniz yonunde.

teşekkür ederim, bir soruşturayım

sitenin kendi iade prosedürü vardır.
ama zaten kargo paraları gireceğinden sanmıyorum iade etmek akıl karı olsun.

ulkeye giriste de vize alirken soylediklerinizin aynisini soyleyin.
nerede kalacaginiz, planlariniz vs, soyledikleriniz ayni, tutarli olsun.
giriste sana max. su kadar kalabilirsin demiyorlar benim bildigim. girdikten sonra da kursa falan gidersen, 3 ayi gecsen bile kalabiliyorsun ama onun detaylarini bilmiyorum.

diyorlar işte benim bildiğim de. ben gidenlerin yalancısıyım. turistik vize benimki. öğrenci vizesiin hem prosedürü hem masrafı daha çok diye böyle yaptım. o yüzden uçak biletime bakıp ne yapacaksın o kadar zaman dediği zaman tutarlı mantıklı bi hikaye uydurmam lazım amcaya ki "dolan bi hafta, sonra kaybol gözüm görmesin!" demesin. ürküyorum.

pyro clustic flow'in dedigi gibi vize gorusmenizdekiyle tutarli seyler soyleyin. Genelde 6 ay izni veriyorlar direkt. Fakat verilen surenin uzerinde kalirsaniz (sureyi uzatmak icin basvuruda bulunmadan) kacak durumuna dusuyorsunuz. Kesinlikle bir gun dahi olsa gecirmeden donmeniz gerekiyor. Aksi takdirde sonraki girislerinizde sistemde siciliniz dokulur ve sorun teskil edebilir.

Taktik vermem gerekirse: Kiliga kiyafete saca basa dikkat ediyorlar, sempatik gozukun ve yalandan uzak durun, tum inisiyatif adamin elinde, isterse sizi geri cevirip evinize gonderebilir.

Ha bir de soyle bir durum var, turist vizesiyle gidip orda birkac ay kurs almanin bir sakincasi olmamasi lazim. Yani bu durumu soyleseniz de soylemeseniz de bir sey degismemeli. Fakat emin degilim.

ok! şahane!
bi haftalık otel rezervasyonum var zaten. ondan sonra da kalacak yerim belli. gezmeye geldim ben, bu arada da dilimi geliştiririm diye düşündüm, burda arkadaşlarım da var onlarda kalıacm azar azar dersem amca benden nefret etmez diyebilir miyiz?
sevimlilik? sonuna kadar olabilirim. günde 8 saat bunu yapıyorum zaten. işim bu. ama 16 saat uçuştan sonra ne kadar dağılmamış kalabilirim bilmiyorum. çok teşekkürler arkadaşlar ikinize de...

Ben turist vizesiyle 6 hafta yaz okuluna gitmiştim, ama okulda öğrenci vizesi çıkartacak vakit kalmadığı konusunda kağıt almıştım, ve daha da önemlisi sene 1999'du, gençtik, 11 eylül diye bişey yoktu

vize 6 ay kalma hakkı veriyorsa da, immigration officer'ın girişte vize süresini kısıtlama hatta toptan iptal hakkı var. ama ben daha önce böyle bir şeyle karşılaşmadım, duymadım da. bir sorun olacağını sanmıyorum. genel görüşüm, vize konularında dürüst olunmalı.

bu arada vize sitesinde şöyle bir şey yazıyor:
"
If you are going to the U.S. primarily for tourism, but want to take a short course of study which is recreational or avocational, and of less than 18 hours per week, you may be able to do soon a visitor visa. If your course of study is 18 hours or more a week, you will need a student visa. "

ülkeye girişte pasaportuna bir damga basılıyordu d/s ____ diye (pasaportum yanımda değil bakamıyorum son girişimde basılmış mı dşye). o "duration of stay". 6 ay da olabilir, bir ay da, iki gün de... orada ne söylediğine, tipine, ne için gittiğine ve oradaki gümrük görevlisinin moduna göre değişebiliyor. diğerlerinin de dediği gibi, tatil yapacağım, alışveriş yapacağım filan de, eğitim için geldim dersen f vizesi niye almadın diye kıllık çıkarabilirler ve haftada 18 saat/ders kuralını bilmezden gelebilirler.

neyse o d/s damgasında ne kadar yazıyorsa o kadar kalma hakkın var. onu geçersen statün kaçağa düşüyor. vizen olması orada bulunabilmen anlamına gelmiyor yani. o süreyi geçersen de ileride vize alman, greencarda başvurman iflan zorlaşıyor.

'arkadaslarim var' deme. o vakit potansiyel kacak durumuna dusebilirsin.
gezcem dedin ya onlara, 1 haftalik rezeyvasyonun da var tamam. sonrasinda nereye gidecegin hakkinda soru sormasi muhtemel. o nedenle gidecegin yerden sonraki destinasyon hakkinda bir dusun. mumkunse dogru laflar et. ne bileyim, iste yellowstone'a ya da sekoya national park'a gitcem, tam karar vermedim, kabaca surayi, burayi goresim var de.

niye uzun kalcan derse de, ulkeniz cok buyuk dersin ama kafanda gormek istedigin yerler hakkinda kadataslak bir fikir olsun.

zürihi kullanmadım ama türkiye'den kalkışın muhtemelen gecikeceği için 90% kaçar.

kaçırmazsın çok düzenli bi havaalanı yalnız kalabalık oluyo genelde... swissle zurich aktarmalı uçtuğum bir gün ilk bindiğim uçak 45dk rötarlı kalkmıştı ben de hostese biletimi gösterip durumu bildirmiştim. anlaşılan aynı durumda bir çok yolcu vardı, ulaşıp diğer uçuşları rötara aldılar. bu da böyle bir anımdır.

yapabileceğiniz bişi yok. ilk ucaktan indikten sonra vakit kaybetmeden diğer kapıya gidin. siz kaçırmasanız da bavullarınızın diğer uçağı kaçırma riski yüksek.