beni hep özel VIP araçla aldılar ama mutlaka dolmuş,taksi gibi seçenekler vardır. Adana'da nereyi göreceksin işte bir Real'leri var bir de Optimum'ları. Optimum alışveriş merkezi şehrin daha içinde o yüzden görülebilir ama real tarafı daha iyi gibi. Ben şehir merkezinde yürümüş, bazı kafelerinde çay kahve içmiş, sonra can sıkıntısından ölmek üzereyken önce optimum sonra real'in oraya gitmiştim. m1 tepe de diyebiliyorlar sanırım. Bir de starbucks var orada mutlaka 1-2 saat geçir. İçinde çocuk oyun alanı var millet çocuğunu bırakıp dışarıda sigara falan içiyor çocuklar birbirini yiyor. Çok eğlenceli.Nasıl anne babalar var diye de bakıyorsun öyle.
bir de kahvaltı yapayım diye sabahın 9'unda gittiğim pastanelerin falan açık olmaması durumu vardı ki tam şenlikti.

havalanında inip taksiye binebilirsin. yok otobüsle gidicem dersen yola çıkarsın 066 geçer oradan ona binip istediğin yere gidebilirsin. tam olarak nereye gideceğini de yazsaydın iyi olurdu.

şırdan yiyebilirsin herhangi bir yerden. kebap allahın emri zaten. kebapçı ibonun kebabı iyidir. hasanusta da olabilir. görebileceğin real ve optimum gibi alışveriş merkezleri var. en işlek yerleri gazipaşa ve barajyoludur.

sormak istediklerin varsa cevaplarız

kafanıza göre dolaşın kaybolma şansınız yok zira gitmek isteyeceğiniz her yerden dönüş bulabilirsiniz. yeme içme konusunda çarşıda benim önereceğim kebapçı şeyhmus var adliyenin orada. adana insanı sıcak kanlıdır ne aradığınızı sorarsanız size seve seve yardım ederler.

@nemo problemo: hiç bir yere gitmiyorum aslında :) sıkıntı orda, bir arkadaşı görmeye gidiyorum ama arkadaşın gelmeme olasılığı biraz yüksek, o bakımdan akşam uçağa kadar dolaşmam zaman geçirmem gerekiyor.

havaalanı kapısından geçen hemen her dolmuş sizi merkeze götürür. yine de dolmuşa bindiğinizde "botanik park"ta ineceğinizi söyleyin.

kahvaltı yapmak isterseniz; botanik park'ın sol tarafına doğru 100 metre yürüyün. arıplex sinemasını göreceksiniz. sinemanın sokağında, 50 metre ilerde solda "köylü kafe" var. çok güzel gözleme yapıyorlardı eskiden. kahvaltıdan sonra yüzsüzlük edip sahlep de için. hiç çekinmeyin "burası hiç değişmemiş ah ah" şeklinde atıp tutun. orası hiç değişmiyor gerçekten de.

içmek isterseniz; arıplex'in 200 metre solunda, sol iç tarafta "tiyatro kafe" var. sevimli yerdir. aynı yolun sonunda, tren garının yanında "gümüş at" diye bir yer daha var. orası daha güzeldir ama 1-2 lira daha pahalıdır. giderseniz satranç oynayacak birilerini de bulursunuz muhtemelen orada.

bici yicem ben, hanimiş bici? : botanik park'ın içinde bir yer var. fena değildi. bu mevsimde bici yapıyorlar mı emin değilim ama. bulamazsanız eski baraj'a gidebilirsiniz. orada kesin bulursunuz. eski baraj için taksiye binmenizi öneririm, 10 lira anca tutar.

e şalgam içmedik daha? : botanik park'tan sağa doğru 3 dakika yürürseniz eski çarşı ya ulaşırsınız. orada 3 tane eski şalgamcı var. sorsanız gösterirler zaten. kana kana için. yine aynı yerde tatlıcı ikizlerden tatlı da yiyin. demek ki neymiş, şişmanlık bizim suçumuz değil kaderimizmiş. di'mi... eşe dosta lokum alayım derseniz, ikizlerin hemen yanında tarihi bilmem ne lokumcusu var. gayet güzeldir. almadan önce hangisinden alsam ayağına yarısını yiyin. çok anlayışlılar.

kebap : salaş yer arıyorsanız yine eski çarşı'da yemenizi tavsiye ederim. mümkünse 'kazancılar'da. akşam giderseniz çalgı-çengi işleri de oluyor. "salaş nemiş ıyk" derseniz, kebabçı ibo ve türevleri var ama salaş yerlerden yiyin diye tarif etmiyorum. illa gidecekseniz kendiniz bulun. hıh!

param bol diyorsanız adnan menders'i gezin. taksi şart ama. ya da araba kiralamanız lazım.

tarihi yer bakınayım derseniz. merkez olduğu gibi tarihi. evlerin falan yakınından yürümeyin. öyle tarihi, o derece. devriliverir mazallah.

"adana neden 3. sayfa haberlerinin şehri" diye merak ediyorsanız şehri ikiye ayıran bir nehir var. aşağı tarafı; gezinip tozunduğunuz taraf seyhan, karşısı yüreğir. seyhan'ı gezdikten sonra yüreğir'i de bir görün. mc'donald s a, akuaparka 10 dakika mesafede tezek içinde bilye oynayan çocukları görünce eşitsizlik yüzüne yüzüne vuruyor insanın.

aklıma gelenler bunlar.

Havaalanından çık ve yolu takip ederek yürü. Yürüdüğünde bir park göreceksin ufak. Orada bir durak var. Orda dur ve meydan dolmuşlarına bin (dolmuş=minibüs)
Şehir merkezinde indirecekler seni. Devamı için ararsın beni. Numaramı msg attım.

bunları deneyin en azından tadına bakın başka yerde yok.
şırdan,
mumbar,
bicibici (olmasa da olur),
seyyar tezgahtan dürüm,
taneli şalgam (acısız),
tane ile satılan tatlıcılardan bütün tatlılar ( taş kadayıftan 2 tane),
sabah kahvaltısında ciğer,
kelle paça (unla terbiye edilenlerden değil)
bana da teşekkür.
bunlardan çoğunu çetinkaya civarında bulabilirsin. mumbar şırdan akşamları baraj yolunda. adana da bir yerlere gidilmez, bir şeyler yenilir, içilir.

yep.

Ben yarı otomatik scooter ile girdim, geçtim. Yerine göre değişir, kursa sor bence.

telefonlar görüşmemiz doğrultusunda,zorunlu olarak verildiğini bildirdiler.teşekkürler.

düz vites kullanamayacak kadar acemiyseniz bence o ehliyeti alsanız bile trafiğe çıkmayın.

ben de 2008 sonunda sanıyorum, çorum'da askerliğimi yaparken boş duranı allah sevmez diyip yazılmıştım sınava. bir scooter kullandırdılar, bir koniden diğerine gidip geri döndüm oldu bitti :)

@386dx; 9 ay kadar otomatik tecrübem var.kullanacağım motor otomatik vites olarak devam edeceği içindir araştırmam.teşekkürler.

alkası bile yok, ben sınavda dandik otomatik çin malı scooter la girdim, üstüne bi de devirdim sınavda, ona rağmen aldım ehliyeti. hatta şöyle söliim hiç binmemiş bir arkadaşı da diğerleri yanlarından tutarak belli bi mesafe götürüp getirmiş ve o eleman bile ehliyet almıştı.

@rentts, ne zaman aldın ehliyeti?lan bunlar beni mi kandırıyorlar acaba? :)

2008'de mi ne scooterla almıştım.

7 sene önce aldım dandik sukuturla.

2008-2009 da scooterla girmek istedik izin vermediler. insiyatif tamamen sizi sınava sokması için görevlendirilen gözetmen olan 2 tane öğretmende. evet ilkokul öğretmeni..
kısaca tamamen şans meselesi. belli ki motordan anlayan arkadaşlar bile düz vites kullanamayacak kadar acemiysen çıkma diyor ama bu zamanda belki otomatik kullanacağım. belki düz vitesli motora hiç oturmayacağım.
o yüzden scooterla da sınava girmek mümkün olmalı ama bazı çok bilmiş öğretmenler onu motordan saymıyor. halbuki 2 teker olsun ve motoru 50 cc yi geçsin motosiklet demek için yeterlidir.

ey iyisi sınava motosikletle gitmeli..

girdiğin yere göre değişiyor sürücü kursunun motoru neyse ona göre biniyorsun. sürücü kursuna sorun.

2011.

dostum dairenin değeri düşer mi :) kilometresi yok ki bunun sıfır olsun. 900 bin liraya daire de iyiymiş hey maşallah..

düşmez. daha da artar. açıkçası o fiyata alındıysa markalı bir konuttur. markalı konutların da değeri genelde yukarı çıkar hep. sen oturursan ne kadar düşer?
evin içine bile etseniz en fazla 20-30 bin tl'ye o içine edilen yerler onarılır. çünkü 900 bin tl'lere aldığınız dairelerdeki dekorasyonun değeri 50 bin tl bile etmez ;)

ev araba gibi mekanik bir şey değil ki değeri düşsün. en fazla bir tadilat ister o da devede kulaktır zaten. ev 5 sene boş kalsa bile sonuçta 5 yıllık evdir. 2. el sıfır gibi bir kıstas yoktur. evin muhiti, alanı, balkonu mutfağı demirbaşları gibi etkenler değerini etkiler. yoksa 30 yıl hiç oturulmamış evle oturulmş ev arasında fark yoktur.

gayrımenkulda mesele arz- talep meselesidir.

merkezi yerlerden uzaklaşmamak gerek merkezi yerler her zaman değerlenir. bugün insanlara bakıyorum hangi akla hizmet dağda bayırda yeni yapı alanı diye öyle kıytırık evlere 400bin 500bin lira gözü kapalı veriyor şaşırıyorum hepsinin ellerinde patlıyacak ne yazık ki.

@ground +1

ayrıca sırf bu yüzden evi boş tutmayı düşünsen bile evin değeri 5 senede oluşan kira zararından daha fazla düşmez. manzara kapanması, kriz vb. dış etkenler olur o zaman düşer.

@titoslavija, artık istanbul tek merkezli olmayacak da ondan. fabrikalar, iş yerleri yavaş yavaş şehir dışına taşınıyorlar. çünkü şehir merkezinde kira ve arsalar çok pahalı. eskiden halkalı dağ başı görülürdü şimdi trilyonluk evler yapılıyor oraya. şimdi beylikdüzü dağbaşı görülüyor. yakında selimpaşa'da falan yapılacak o siteler. o zaman da oraya dağ başı denilecek. istanbul'un kültür ve eğlence hayatı merkezde onun dışında her şey her yerde var artık. belki bir de sağlık. gerçi çapa'yı da büyük ihtimalle halkalı'ya taşıyacaklar galiba ama...

900 bin liraya daire kavramı bana tuhaf geliyor o paraya öküz alınır villa yapılır falan filan zaten dünyada neyi anlıyabiliyorum ki?
düşmez diyen arkadaşlara amerikada'daki emlak krizi sonucunda ev fiyatları ne oldu sormak isterim.

Daire merkezi bir semtte ise değeri düşmez. Deprem yönetmeliği değiştikten sonra yapıldığı için yeni bir depremden sonra da değeri düşmez. Uydu kentlerden birinde ise arz fazlalığı sebebiyle finansal kriz dönemlerinde bir miktar düşebilir.

tonla lüzumsuz site dikiliyor her yere, arz talep oranları kafayı yiyecek gibime geliyor yakında, düşebilir belki ama normal birşey değil yani.

cknvisual.wordpress.com


benim blog böyle mesela. yani tasarımından hiç memnun değilim de... ne yazık ki temayı düzenleyebilecek zamanım yok, o nedenle böyle geldi böyle gidiyor falan filan...

ama sanırım blogger in falan tasarımları daha iyi vs vs...

Seninki mesela fotoğraftan ziyade çok daha yazı ağırlıklı gibi duruyor.

yaağ : (( deme öyle : ((

cicakintosbaasi.tumblr.com

şöyle bir şey var. ben takip ediyorum mesela.

tumblr süper duruyor. istersen bazı free ya da paralı hostların foto scriptleri var. portfolio için. onu da kullanabilirsin.

sabah tabiki.

( gün aşırı yapsan şahane olur )

bence pzrtesi çrşmba cuma yap haftasonu dinlen ard arda kaslarını yorarsın

birer gün arayla maksimum 1,5 saat yaparsanız daha verimli olur..

daha taze bir doktor söylemişti tv.de, sabah saatlerinde spor kalp krizi riskini ciddi arttırıyormus.

ctesi pazar çarşamba yap. kaslara gelişmek için de zaman tanı. ctesi pazar ı niye bölmedim muhtemelen en boş günlerin onlardır sporla değerlendir tabi.
ctesi sabah 9, pazar sabah 9-10. haftaiçi olan da mecburen akşam olacak.

amacın vücudu şekle sokmaksa, arka arkaya üç gün yaparsan yarısı boşa gider o sporun. aralarına bir gün koy.

translate.google.com.tr

64kb olanına 213 dolar demişler internet için.

Öncelikle selamlar...
En son 1 ay önce aşkabadtaydım, biraz anlatayım... dilleri yakın sayılır en azından biraz uzun kalınca anlayabiliyor insan... tabi biraz kelime öğrenmen gerek... eğer çok içlerinde kalırsan 15-20 güne anlamaya başlarsın...
hava soğuktur... ekim sonuna doğru baya soğutmuştu hazırlıklı gitmekte fayda var yazları çoook sıcak oluyor 50 derece falan...
Oradan kıyafet alabilirsin ama çok ucuz deil öyle o yüzden kullanacağın temel kıyafetleri yanında götürmende fayda var... aşkabat pahalı biyer...
internet erişimi şirkete göre değişir polimeks merkez ofiste vardı bir de yimpaş alışveriş merkezinde en üst katta internet cafe gibi biryer var saati 3 manat, ancak aynı yerde skype gibi görüntülü konuşma kullanacaksan fiyat artıyor... telefon fiyatları tr.ye göre %25-30 daha ucuz ama konuşma fiyatlarını soruyorsan türkmencell diye birşey var ve sadece o geçerli.. türkmenistan içinde konuşma ucuz ama türkiyeyle o hatla konuşmak 1 dakikası 2.5 dolara falan geliyordu pahalı yani... oraya gittiğinde türkiye de kullandığın hattın çalışmayacak... hattı almak internetli 30 dolar internetsiz 10 dolar keyfine kalmış...

İnsanlarla karşılaştığında Salam der gibi selam de... yemek=nahar, ucuz=arzan, telefon etmek=jan etmek, iyi=govu, düğün=toy, bakkal=dükan, eczane=dermanhane, ilaç=derman, sigara=çilim, sigara içmek= çilim çekmek... gibi aklıma gelen bunlar var günlük konuşmada

eğer başka birşey varsa cevaplarım...
yolun açık olsun=yolun ak bolsun =)

1) dilleri eğer yetenekliysen kolay öğrenilir. aslında bir arkadaşın olsa çok daha rahat öğrenirsin ama türkmenistan'da kız arkadaş olaylarına girmeni tavsiye etmem.
2) kışın ciddi soğuk olur. şu an kar yağıyorsa ya da yağacak bir hava varsa şaşırmam. buz gibi olur bu aylarda. yazın da ağustos gibi falan 40 küsürleri görür. garip bir memleket.
3) şu an soğuğa uygun kıyafetler götür. orada çöl pazarı denen bir yer var genelde kıyafet ucuz olabilir ama buna bel bağlama. ihtiyacın olan herşeyi yanında götür. bir de ofis sıcak dışarısı soğuk olacaktır. bu durumda herkese tavsiye ettiğim lahana gibi giyinmeyi öneriyorum. kat kat giyinin. böyle yazlık t-shirt, gömlek de kışın kullanılabilir. üstüne kazak altına içlik giyersin vs. Mağazalar falan bazen uygun olabiliyor ama pazardan giyinemem ben diyorsan giysi götür yanında bir zararı yok.
Bagaj sınırın bilette yazar ama hangi havayolu olduğuna göre değişecektir. Benim bagaj limitim 40 kg idi hep thy ile uçtum ama kart falan da devreye giriyor limitim artıyor olabilir. biletini alınca onun üstünde 20 kg 30 kg 40 kg gibi yazar ona bakman lazım.
4) bunlar telefon olayında mts'yi kapattılar falan saçma sapan kendi cell lerini tek operatör haline getirdiler. rekabet kalmadı düzen alt üst oldu. gerzekler işte.. o yüzden internet olmayabilir, telefon aşırı pahalı olabilir bunlara alışacaksın. mts zamanı ne güzeldi rus mantığıyla pazara hakim olmuşlardı. altyapıları da iyiydi internete giriyordu millet güzelce.

mesafe cetveli diye aratın. iller için yapılmışı var bunun. her haritanın altında olur genelde.

ya turkiye ici tamam. onda bir problem yok zaten de mesele yurtdisindaki sehirlere gelince ortaya cikiyor.

bir de mesela yurtdisindaki bazi yerlere giderken ferry kullanmalisin. google bu bilgiyi de sagliyor.

Contacts>>Groups>>All yerine sadece cloud olan kısmı seçin. Outlook ile ayrıca senkronize oluyorsa onu da kapatabilirsiniz. Aynı anda hem cloud hem outlook falan bence gereksiz.

teşekkürler.
aslında cloudu kapatıp outlooku aktif bırakmak daha doğru olacak sanırım

alerji olabilir
iltihaplanma olabilir
kist olabilir
cinsel yolla bulaşan hastalık olabilir

başka şeyler de olabilir tabii de kararı doktor versin. doktora gidiniz.

kıl dönmesi filan? araştır bence

kıl dönmüştür. şişecek, enfeksiyon kapacak ve sonra geçecek bir ihtimal. geçmezse o zaman kötü tabi.

gecenlerde benzerini atlattim. bendeki kil koku iltihabiydi. apse yapmis o sekilde. 1 hafta antibiyotik tedavisinden sonra gecti. bir dermatologa gorunun.

(git: 327896)

dokunduğumda çok az bi miktar irin çıktı. racing2 nun da başına gelen yerde tam olarak. ama bende herhangi bir ağrı, acı yok. sadece derinin soyulmasından dolayı ufak bir yanma. çok ters bir yerde olduğundan şimdilik üstüne yara bandı çektim sürtünmeden iyice mahvolmasın diye. 1-2 gün daha beklemedeyim. düzelme olmazsa doktora gidicem.

(bkz: furonkül)

yok yahu kalktı, 80'lerin sonuydu galiba...
allahalla...

90'ların ortası olabilir. 80 sonunda ilkokuldaydım ve kullanıyorduk. Lisedeki hocam söylemişti kalktığını. Ama emin değilim belki daha evveldir.

yazılışları aynı olup karışıklığa neden olacak kelimeler için kalkmadı. "kağıt" yazarken, "kamil" yazarken kullanmıyoruz ama kar (doğa olayı), kâr (kazanç) veya hala (babanın kız kardeşi), hâlâ (devam etmekte olan) gibi kelimelerde kullanılıyor.

türk dil kurumu yazım kılavuzuna bakın lütfen. geçen ben de baktım hala duruyorlardı ;)

bir ara tamamen kalktı. (saçma olarak)

sonrasında hala ile hâlâ arasındaki veya
kar ile kâr arasındaki kullanım sıkıntılarından mütevellit tekrar kondu...

önümde bütün bu dil meselelerini, 1980 darbesi sonrasındaki tutarsızlıkları vb. tartışan ve gerekçeleriyle açıklayan en güvenilir kılavuz ana yazım kılavuzu'ndan aktarıyorum. (dana dana dannnnn!)

şimdi, düzeltme imi (inceltme imi/işareti değil. çünkü tek kullanımı inceltme amaçlı değil.) hiçbir zaman için tamamen kalkmadı. kalkan şey varsa l harfinden sonra gelen u ve a seslerinin ince veya uzun okunduğu durumlarla yine a ve u harflerinin tek başlarına olarak uzun okunduğu durumlardır. buna karşın k sesinden sonra gelen ince a ve ince u için düzeltme imi hiçbir zaman kalkmadı. k'den sonra gelmediği halde uzun veya ince okunan a'lar ve u'larla l'den sonra gelen ince veya uzun a-u'ların kalkmasının sebebiyse 1- bunları imlada göstermenin gereksiz oluşu 2-çok büyük bir kafa karışıklığına ve dahası imla içinde tutarsızlıklara, çelişkilere sebep olması.

en büyük örnekse laik sözcüğünün yazılışı. siz l'den sonra gelen hem uzun a'lara hem de ince a'lara aynı imi koyunca millet bu sefer lağyik diye okumaya başladı. zaten gerek de yoktu. dünyanın her yerinde sözcükler kulakla öğrenilir. imla dediğimiz şey fonetik transkripsiyon değildir.

öte yandan k harfinden sonra gelen ve ince okunan (uzun değil, ince!) a ve u sesleri üzerindeki düzeltme imi hâlâ mevcut. aynı zamanda aynı yazılıp okunuşları farklı olan sözcüklerde de düzeltme imi kullanılıyor. hala, hâlâ; kar, kâr gibi. bunlar hiçbir zaman kalkmadı. tabii bu arada kibritsuyu'nun dediğinin aksine kâğıt da kullanılıyor.

bu düzeltme imi kalktı meselesi benim anımsadığım kadarıyla basının şişirmesiydi. l'den sonra gelen seslerde gayet yerinde bir biçimde kalkınca millet topyekûn kalktı sandı. aynı mesele "bundan gayrı modern matematik öğretilecekmiş okullarda" muhabbeti için de geçerli.

şu andaki uygulamada da dediğim şekilde kullanılmakta. ama tdk'nın birçok tutarsızlıkları var. tdk dikkate alınmıyor artık. yani dikkate alınmıyor dediğim tdk 1980'den sonraki tdk'dır. zaten 1980 öncesi tdk'ya gerçek tdk der çoğu kişi. çok çelişkili uygulamaları var. bunların bir kısmını zaman zaman duyuruda soruldukça yazıyorum. dileyenler ayrıntıları öğrenmek için ana yazım kılavuzu'na bakabilir. ha, niçin reklamını yapıyorum bunun, babamın oğlu olduğu için mi; hayır. ana yazım kılavuzu bugün en güvenilir kılavuz. tdk kapatılmadan önceki son başkanı olan ömer asım aksoy başkanlığındaki bir kurulca hazırlanmış. tdk'nın uygulamalarındaki çelişkileri, tutarısızlıkları açıklıyor giriş kısmında. bunların neden yanlış olduğunu açıklıyor. piyasada da yayınevlerinde editörler ve redaktörlerce, akademide, reklamcılıkta vb. bu kılavuz kullanılıyor. bir imla manyağı ve ayrıca ömrü yazı-çiziyle geçen birisi olarak ben de bunu kullanıyorum ve bunu tavsiye ediyorum. çok farklı bir yere çıktı bu yanıtın sonu, kusura bakmayın. kaptırdım yazdım.

evet doğrudur. genellikle bir sene içinde verilen ticketlar ve yüklenen bakiyeler o senenin son takvim gününe kadar geçerlidir.

benim bildiğim devrediyor
şirkete göre değişmesi lazım

yalan. devrediyor.

kesin bilgi lazım arkadaşlar görüş ayrılığı söz konusu..

madem kesin bilgi lazım.
ararsınız ticket firmanızı, ben şu firmadan arıyorum ve bizim ticket'larımız sene sonunda artmışsa yeni senede kullanabiliyor muyuz?
yani geçerli midir yeni senede?
diye sorarsanız en net yanıtı alırsınız.

bugun ticket ile yemek yedikten sonra kasiyerin verdigi slip e baktim, 31.12.2011 e dek bakiyeyi harcamam gerektigi, seneye devretmeyecegi gibi bir sey yaziyordu

menisküs için kesin bi mr çekerler de gerisini bilmem. rontgen sadece kemik yapısını gösterir.

röntgen değil MR'da çıkıyor genelde o tip şeyler. Menisküs değil de yan bağlar, çapraz bağlar gibi durumlar var. yırtılması var, zedelenmesi var. nasıl bir doktormuş o MR çektirmeyi bile düşünmüyor henüz?
Belki gençsin ve en fazla zorlamışsındır diye düşünüyor olabilir. Gençlerde bu tip yaralanmalar kolay telafi edilebiliyor. Benim bağlar koptu sandım ama düzeldi misal yıllar önce.

aynı olay önceki yaz başıma geldi halı sahada dizimden çatır çutur bir ses geldi, dizde bir boşlu hissi falan oluştu gittim doktora o saf da aynen sadece röntgen çektirdi ve zorlamışsın dedi. bandajladı gönderdi, aradan bir yıldan fazla geçti hala tam çömelemiyorum(sıçar poziyon yani).

@sertunsuz Ön çapraz bağların bile kopmuş olabilir. Merdiven inerken dizin öne gidiyor hissiyatı oluşuyor mu? ya da sürekli dizinde güvensizlik hissi?

karnım doymak bilmedi;

güvensizlik hissi olaydan sonra bir ay boyunca oldu. şimdi sadece çöktüğümde sıkıntı oluyor diğer dizime göre ama çok az söylemesem anlaşılmaz gibi.

ben onun üstüne bu yaz tekrar maç yaptım ikinci maçta tekrar bi sanki diz yerinden çıktı tekrar oturdu gibi oldu orda bıraktım zaten artık ( kaleciden dönmüştü top vurayım diye hamle yaptığımda oldu)

ama allahtan yürürken koşarken merdiven inip çıkarken bir sorunum yok.

yapan var bir arkadasım ( yoksa o arkadas sen misin):):)

niye uğraşıyorsunuz ki cinsseniz(pek cins gibide gelmedi sanki biraz pintilik var işin ucunda).gidin kot pantalonlarınızla nikahınızı kıyın.sonrada eve milleti çağırın boza ikram edin evlendik diyin.

cinslik bir yana,gordugum bir sey varsa kadınların gelinlik meselesi onemli bir iş.varolmakla aynı şey gibi.eninde sonunda giyiyorlar bunu.

cevaba gelirsek ikamet olan yer zorunlu derler arada ama değil.evlendirme dairelerinde herşey hallolabiliyor.bu durumda kucukcekmece evlendirme dairesi amacınıza uygun fazlaca salonları var.bugun dediğiniz gibi bir nikaha katıldım orada.fotograf işine gelince istemiyoruz dersin olur biter.

1.sorunuzun cevabı evet maalesef.
2.sorunuz için evlendirme dairelerinde kokteyl tarzı birşey yapılamıyor. ancak özel nikah salonlarında(istanbulda yaşamadığım için örnek vermem zor ama)bu tarz bir organizasyon mümkün. ama bu tabi evlendirme dairesindeki nikahtan bayaa tuzluya mal olur.
3.hayır satamazlar. ama sanırım anlaşmalı olmayan biri tarafından profesyonel çekim yapılmasına da izin vermiyorlar. yani eş dost kendi kamerası ya da telefonuyla çekim yapabilir çok reklam yapmadan:)
bence en güzelini yapıyorsunuz bu arada. her türlü yolunma seranomisi çünkü düğün dernek. mutluluklar.

çiftlerden birinin ikameti olan yer olmalı diye biliyorum
nikah salonlarında zorla fotograf hizmeti diye bişey hiç duymadım (bu hizmeti hiç olmayan bir sürü salon bile var)çünkü belediyeye ödediğiniz ücret nikah işlemi için ekstra her hangi bişey isterseniz onu ödersiniz.
Allah mesut etsin

kusura bakma da ben samimi bulmadım bu isteğini. madem tantana istemiyorsun, gelinlik bile giymiyorsun, git sessizce kıy nikahını sonra facebook'dan fotolarını dağıtırsın.
bu davranışın ise masraf yapmayayım ama konuklar gelsin para-takı ne varsa taksınlar ben de belimi doğrultayım gibi görünüyor. vazgeç yol yakınken gel samimi ol.

1- ikamet ettiğin yerde evlenmek zorunda değilsin sadece ikamet ettiğin yerden izin kağıdı alıyosun zor bir prosedür değil.

ben yaptım biliyorum.ben de ne gelinlik giydim ne düğün tantanası çektim.tebrikler şimdiden.

@Koçak değilim sanırım
@duptıs yok hocu ben küçüklüğümde bile gelinlik düşlemedim. uğraşıyoruz çünkü o kadar cinslik de ayıp kaçar ailelere filan..
@ozdek ya evet haklı olabilirsin, bu merasim işi zaten toptan samimi değil. dediğim gibi aile ve çevreye çok da ayıp olmasın diye minimum etkinlik istiyoruz. Devlet herkesi olduğu gibi evlenecekleri de düdüklediği için var çekincelerim, ama sayenizde zorunluluk olmadığını öğrendim, sağolun varolun...

herkese iyi dilekleri için çok teşekkürler, tantanasızgillere selam! :)

ford daha iyi tabiki.. fiyat olarakta epey fark vardır. corolla yakında kasa değiştirecek yanlış bilmiyorsam alırsanız elinizde kalır o kaba kasa...

tartışmasız dizel.

yılda 20.000 km üstü yol yapıyorsan dizel.

ve 2012 focus almak daha mantıklı. en azından güncel.

Evet fiyat farkı var 0 toyota corolla almak istemiyorum çünkü önümüzdeki yıl yeni kasa gelecek eski kasası elde patlayacak. Dizelde bakım masrafı yüksek diye duyum aldım kullandınız mı dizel ?

arizalarla falan ugrasamam yedek parca da ucuz olsun diyorsaniz corolla. dizel motorlu araci otomobil gibi kullanmaya calisirsaniz veya aliskin degilseniz kisa surede motoru elinize alirsiniz(halkimizin 70%si benzinli gibi dizel kullaniyor). benzin arti tup cok daha uzun omurlu.

kaç kilometre yapmayı düşünüyorsun? eğer günde 10-15km filan yapacaksan dizel alma. kurtarmaz.

2012 ford focus elbette, çok hoş olmuş araba.

2011 fiat albea

Dizel 2012 kasa Ford focus tabii ki.

bayılıyorum bu seneye kasa değişecek alma diyenlere.. 2012 corolla aynı kasa çıkmadı mı? 2013 de kasa değişecek diye almayacak mısın? alma o zaman corolla keyfini ertele :)
1 ay sonra çıkacak olsa tamam da 2013 modelinde belki kasa değişecek diye zorlamaya gerek yok.
bu arada ikisini de kullandım hatta fluence de kullandım kafanda vardır mutlaka ama toyota diyorum. ben de benzin+tüp diyenlerdenim neden diyecek olursan dizel corollada hız sabitleyici yok!

Şimdi kasa değişince fiyatta inanılmaz düşüş oluyor satarken zarar edicem baya 0 toyota corolla onun için almam ancak 2012 focus la 2012 corolla karşılaştırınca focus daha ağır basıyor sanki ama o kadar para vermeyip 35 bin liraya 2009 corolla benzinli almak da cazip geliyor tüp taktırıcam

poker face.

şirket mailini gmail e yönlendir bir de öyle dene. gmail de düzgün çalışırsa suçlu şirket mailindir.

Genel olarak passive cümlelerde hep be yardımcı fiil olarak kullanılır. Mesela Türkçe'de "yapmak" fiilinin edilgen hali "yapılmak". İngilizce'de de "to do", "to be done"'a dönüşüyor. Genel mantık bu. "I did the job." -> "İşi yaptım." / "The job is done." -> "İş yapıldı."

1'de gerçekten bir tuhaflık var, ben de anlam çıkaramadım. Sanki "...has come to be recognised..." olması gerekiyor gibi. Emin olamadığım için geçiyorum bunu.

2'de being, gençler subject değil object olduğu ve passive olarak kullanıldığı için var. Mesela "okuldan atıldım" cümlesi "I am expelled" oluyor, çünkü okulan atılan benim. Aynı şekilde burada da atılmak fiili "be expelled" olarak kullanılmış. -ing almasının sebebi ise "face" fiilinden sonra isim gelmesi gerektiği için. "I faced an enemy", "He faced a lot of competititon." gibi cümlelerdeki gibi. "be expelled" fiilini de isim yapmak için sonuna -ing ekliyoruz.

3'te ilk dediğim kural geçerli. "She left me holding the baby" yerine "I was left holding the baby" olmuş. "holding" fiil değil burada, sıfat. Asıl fiil "leave".

1 kesin yanlış. "has come to be recognised" olmalıydı.

abicim senin kafanı karıştıran, "to be" fiilinin çekilmiş halleri.

to be fiilinin halleri şunlar:

passive yapı

simple present ise: am, is, are
future tense ise: be
continuous ise: being
past ise: was, were
perfect tenslerden biriyse: been

2.de şöyle diyor: "okuldan ATILMAYLA karşı karşıya kaldılar" yani "being expelled" ATILMA demek. (Bu arada sen soruda expelled'i yanlış hecelemişin.)
Misal, "To sing" şarkı söylemek
"singing" şarkı söyleme gibi
yani 2. cümlede to be'nin sonundaki ing takısı, singing'in sonundakinin vazifesini yapıyo

yani senin kafanı karıştıran şey, 2. cümlede, asıl fiilin "faced" olmasını farkedememiş olman.
ATILMA ile karşı karşıya kaldılar yerine ATILDILAR demek isteseydi, they were expelled diyecekti ve cümle o zaman passive olacaktı. Halbuki burada cümle değil, sadece expel fiili passive'leştirilmiş. Onun için being expelled diyo.

3. ise past tense olduğu için was diye kullanılmış. bebeği tutar durumda BIRAKILDIM manasına.

@compadrito şu linke bakarsan advanced grammar in use kitabında doğru olarak görünüyor. 1 kesin yanlış cümleni bir düşün istersen. araştırmadan önce ben de yanlış mı acaba dedim ama araştırdım üstüne..
books.google.com.tr

bana da çok yanlış göründü o cümle. kitaplar da hata yapabilir.

@ozdek,

hmmm, sağol araştırma önerin için. ben de Google fight yaptım, sonuç şöyle çıktı:

has come be recognised: 9 sonuç (bu 9 sonucun 6 tanesi "Galdos has come be recognised" cümlesi, biri bu yapıyla alakasız bi cümle, iki kere de Advanced Grammer kitabındaki örnekten ve birbirinden bağımsız kaynaklarda geçmiş cümle)

has come to be recognised: 2 milyon 320 bin sonuç

bu durumda ben "has come TO be recognised"i kullanmaya devam edeyim diyorum.

-Çöl-kek
-Yak-Kek
Evet bu iki iğrençlikten sonra:
ÖzelKek
Keko :)
Bi de şekli nasıl? Paketi? Dilim kek mi tüm kek mi?

GluPKek (Hani gluten+ Glup yutkunma efekti)

CeliKek (Turkcell Şeysi gibi oldu)

Turkcell sponsorluğunda (şaka yapmıyorum)
CeloKek

Türkçe olmak zorunda değilse,

Celiacake [Edit: celia cakes diye varmış ya, web sitesi bile açmış adamlar.. ]

Celicure [selikür diye de okunuyo, akılda kalıcı oldu :) ]

Kek-e-bak
Kekebak ;) Doktora için iyi isim bence güler jüridekiler.

teşekkür ediyorum arkadaşlar fikirleriniz için :)

dilim kek olacak, özellikle çocuklara yönelik olacak. çünkü hastalığın en trajik etkileri çocuklar üzerinde görülüyor. yani buğday, arpa ve çavdar ürünleri başta olmak tahıla ürünlerine karşı alerjik bir hastalık oluyor. eti pronot var şu anda piyasada. ben de ona rakip olarak giriyorum piyasaya :)

@hayal bilgisi türkçe olmak zorunda değil hocam ama hah işte bu diyeceğim bir marka adı arıyorum :)

@ozdek teşekkürler hocam.

YARATICI FİKİRLERİNİZİ BEKLİYORUM.

ARKADAŞLAR ÜRÜNÜ HERKES TÜKETEMİYOR. SADECE ÇÖLYAK HASTALARINA YÖNELİK BİR ÜRÜN OLACAK. DRAMATİK BİR KONSEPT DÜŞÜNÜYORUM ASLINDA DA BİR TÜRLÜ TATMİN OLAMIYORUM.

glutenSİZcake, olma mı? tatlısı ve tuzlusu da olsa, cheesecake gibi, hıı?
gluten free cake?

teşekkür ederim hocam. olabilir aslında. üzerinde düşünmeye değer.

ben yaptım.

ben de yaptım.

Ben yaklaşık 8 gündür yapamıyorum. Daha doğrusu check in yapıyorum ama sürekli ''stay and relax'' uyarısı alıyorum. Bence,bazen cezalandırıyorlar bizleri :) Uygulamayı tamamen silip tekrar yüklemelisin.

adil kullanımdır

ha bundan önceki 830 adil kullanımdı, şimdi normal demek istiyosan yanılıyosun çünkü bu bikaç günde ben hiç adilce olmayan indirmeler yaptım. acımasız davrandım.

2 aydan fazladir benim 8mbit'e kadar da ayni sekilde. 1.3mb/sn gordugum olduyor. 12000kbps seklinde baglaniyor zaten adsl.

cogu yerde buna benzer seyler gordum, ttnet altyapimiz guncelleniyor imaji cizmek istiyor olabilir, bilemiyorum.

güzel oldu ne yaptılarsa valla.

bu ay 150 gb download yapmışım ama hızımda bir düşüş yok.

adsl ile 8 mbit sınırı vardı sanırım. demek ki adsl2+ gibi bir olaya geçiyorlar. en düşük 16 mbit'i standart yapacaklarını duymuştum ben de çünkü 16 ve 32 almak isteyen ama alamayan şirketler, kişiler vs vs var. 16 mbit ama kotalı ve adil kullanımlı bağlantıyla sizleri böyle alıştırıp sonra superonline gibi çaaat diye hızı düşürecekler. Ama o zamana kadar taahhütlerinizi vermiş olacaksınız.

sahsen tarzım degil o yuzden almazdım,rengi ve ustundeki amblemler biraz çakma havası veriyo,direk duz siyah,clima cool kumaş beyaz cizgili olandan al ona 100 lira direk cıkarır veririm ama

Vespayı severim ama ceket kötü

giyince fena durmaz bence.

reng kötü

sagdaki yazi olmasa iyiymis.

renk kötü.

çöp çöp çöp :)

guzel ama fiyat?

o kadar mı kötü yav :( fiyatı da 120 tl idi

Bedava versen giymem.

120 tl vermem hacı ben buna. yok mu bunu başka rengi? adidas'ın vespa koleksiyonunda daha güzel ürünler vardı..

patron bu gorunuste deri montlar var onlardan alsan iyi ama adidasin bu muşamba gibi kumaşiyla bu renk bu kesim olmz bence de...

fena.

bu cevap verenlerden beğenmeyenlerin kaçı motorcu acaba. vespa'n varsa alınır diyorum gayet güzel ve motorcu aksesuarı olarak düşünülüyorsa çok havalı. normal kıyafetlerle karşılaştırırsan vasat. kısaca vespan yoksa alma.

rengi hariç güzel.
100 verirdim ama imkanı yok 150-200 tl dir o.

burdan götürecegin hat, ordan yurtdisi aramak icin ucuz tarife veren hatlardan daha ucuz olamayacagi icin,

bence orda bu soruyu sor, yurt disi icin hangi hat uygun diye bak, kesinlikle cok cok daha ucuza gelir

Müşteri hizmetlerini arayıp yurtdışı paketleri var mı diye sor bence..

lebara gibi yurt dışını çok ucuza aramak için satılan hatlar var. onlardan alabilirsin.

wirofon www.wirofon.com

veya

google phone maps.google.com

hatlarını ordan aramak için kullanma. orada prepaid bir hat al ve onu kullan. hiç olmadı kart falan vardır mutlaka onu kullanırsın ama cep telefonundan arama yapma! aranabilirsin ama dakikası 1.5 tl ye falan gelir.

öncelikle :)

sonralıkla;

1-) ip'sini öğrenebilirsin. oradan iletişime geçemezsin.

2-) bu mümkün olsa yanlışlık olmaz. torrenti nereden indirdiyseniz. yorum falan yazın. belki okur.

1. ip görünür sadece.adamın kim olduğunu bulabilmen zor.
2. az seeder olan şeyleri indirmemek en iyisi..

torrent programında tracker bölümünde ip adresini görebilirsin, istersen mesaj da atabilirsin... kişi paylaşımdadı ama büyük ihtimal gönderim hızı azdır, bunu da büyük ihtimal söylesen bile yükseltmez, seed i çok torentler tercih etmelisin, saatlere göre de değişir akşam saatlerinde bir dene istersen

savcılığa suç duyurusu aklıma geliyor bir tek.

kamera kaydı vs olabilir mi acaba bir yerlerde? en azından polisleri hatırlarsanız, hangi saatte nerede olduklarını bilen birileri vardır? peşini bırakmayın derim ben.
emniyet genel müdürlüğü'ne de yazabilirsiniz.

Bu entry'i sosyal medyada olabiliğince paylaşabiliriz mesela.

kamera kaydı kuydu yok. polislerin kim oldukları karakolda kayıtlı. beni o saate oraya götüren ekipler belli neticede. ayrıca ekip otosunun plaka nosunu aldım.

evet plakayı aldıysanız olayın gerçekleştiği saatte o aracı kullananlar kayıtlıdır zaten. yalnız o diğer polisler muhtemelen size şahit olmayacaktır olası mahkemede. kanıtlamanız zor.

gittiğiniz mekanın sahibi belki şahit olur? herneyse, olmasa bile en azından şikayet etmeniz ve onları rahatsız etmeniz önemlidir.

işin ilginci mekandaki çay servisi yapanlardan biri abi arabayı buraya almayın polis çok adam paketliyor burda dedi. bizde bizim paketlencek bir durumumuz yok diye bişi olmaz dedik. o elemanla konustum aman abi ben ekmegimin peşindeyim tribi yaptı haklı olarak.

www.wolframalpha.com
teraziye tıklarsın artık.

24.11.2011
- 27.12.1984
--------------
27.10.0026

26 yıl, 10 ay, 27 gün yaşamışsın. yani 26,5 tan 27 yaşındasın.

balık tutmayı da öğretyim bari. normal çıkarma işleminin tersine, yaş hesaplarken günden başlıyoruz. eğer eksilen haneindeki gün sayısı (sende olduğu gibi küçükse) komşu ay hanesine gidiyoruz. tabi oradaki birim ay olduğu için oradan 1 ay alında gün hanesine 30 olarak yazıyoruz onu. aynı şekilde ay hanesi küçük olduğunda komşu seneye gidiyoruz. oradan 1 yıl alıyoruz, bu sefer onun 12 ay olarak aya yazıyoruz. böylece her birimi kendi içinde çıkarma işlemi yapmış oluyoruz.

şimdi 26yım ben o zaman 1 ay sonra 27 mi oluyorum yani? bitirdiğin yaş söylenir diyolla ya ona göre hani.

ama aylar önesinde bile 26 yım ben diyince insanlar kendi yaşımı küçültmeye çalıştığımla ilgili dalga geçiyolardı benle. o niye peki?

Doğalı 26 yıl 10 ay 27 gün olmuş.27 den 10 ay 27 gün almışsın, 27 yaşını atlatana kadar 33 gün daha sık dişini daha da bişey olmaz.

çünkü basit hesapla 2011-1984=27

yani 27 yaşındasın. 1 ocak 2012ten itibaren 28 olcan.

şimdi 33 gün sora 27yim dersem gene dalga geçicekler mi benimle? hayır artık kendimi çılgıncasına estetik yaptıran 70lik teyzeler gibi hissetmeye başladım da.

Hahah daha önce dalga mı geçtiler? :)

hayatım boyunca bununla dalga geçtiler. bitirdiğin yaş söylenir demişti bizimkiler. ben de öyle yapıyordum. 10-15-21-26 hep bitirdiğim yaşı söyledim. tarihler arasında çıkartma yapmayı öğrendiğimiz zaman ilkokulda bunu kanıtlamaya bile uğraştım. ama hep 1 yaş az söylediğimi, yaşımı küçülttüğümü söyleyerek dalga geçti insanlar. benim de resmen içime oturdu.

aralıklı olduğun için hep buçuk olacaksın. ben 19.12.92 doğumluyum şu an 18 buçuğum mesela.

en basit mantık: hiç kimse doğar doğmaz 1 yaşında olmadığına göre, her zaman bitirilen yaş söylenir. kim ne derse desin, isteyen dalga geçsin, doğrusu bu. siz de bir ay sonra dolu dolu 27 yaşında olacaksınız.

aman ufakmış ki buuu :D bir dişi mahluk olarak yaşını hep bir eksik söyleyebilirsin ben izin veriyorum :P mesela anlattıklarına göre benim büyükteyzem 5 yıl boyunca 35 yaşındaymış eheheh ben de kasım doğumlu olmama rağmen doğum yılım sıfırlı olduğu için bulunduğumuz seneyi yaşım olarak söylüyorum. mesela yılbaşından sonra 32 yim (halbuki 2012 kasıma kadar değilim)

spor oyunlarında, yarışmalarda vs. 10. saniyede yapılan skor kayıtlara 1. dakika olarak geçer. yani 27 yaşındasın. 1 ay sonra 28 yaşındasın. biraz daha zorlarsam 30 bile olabilirsin :p

yapmayın gözünüzü seviyim :) gencecik bi insanın duygularıyla oynamayın (di mi lan gencim ben?!!?!?!?!) ben spor karşılaşması olmadığıma ve bitirdiğim yaşı söylemeye devam etmeye karar verdim. ilgilenen arkadaşlara teşekkür eder, büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öperim. ayrıca su küçüğün, söz büyüğündür derim :)

20 yıl sonra internet hızlanır, kolayca edinirsin 1020p'lerini, kasma o kadar..

boş iş. 3000+ film arşivlemiş sonra bağışlamış biri olarak bunu söyleyebilirim. bluray belki arşivlenebilir. belki.

@ruhibirbanyo internet hızlanacak ama istediğim filmleri bulma imkanım da olmayacak. az önce mesela 2011 yapımı, oscar adayı bi filme baktım, 50 seed vardı. 20 sene sonra adı bıle anılmaz bu fılmın.

ozdek +1
Filmde arşiv işi gereksizlikten başka bir şey değil. Şahsen, DVD arşivi yapardım. Bin küsur filmden sonra bir baktım, 720p'ler var. Başladım arşivi çevirmeye. Yolu yarıladım 1080p'ler... Şimdi de 3D'leri geliyor filmlerin... O iş hep daha iyiye gidecek. Arşivlenecek kadar iyi filmler sürekli güncel formatlarda bulunuyor zaten. O kadar zaman/parayı o işe ayıracağına başka koleksiyona başla. O kadar DVD alacağıma o parayı kütüphaneme gömseydim şimdi iki katıydı kütüphanem. :(

Ayrıca, artık TV portalları üzerinde dahi bulunuyor o filmler. İki sene sonra, şimdinin 700 mb'lık filmleri gibi direk internet sitesinden 1080p izleyeceğiz büyük ihtimal. O zaman seed sorunu da kalmaz, sıkıntı yapma.

hiç gerek yok bende bıraktım

nasıl bu kadar iyimser olabiliyorsunuz aynı filmlerin yıllar sonra da bulunabileceği konusunda?
bugün noviembre'nin 16, dead poets society'nin 67, lilja 4ever'ın 42, 99 francs'ın 7 seed'e sahip olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

"kaliteli filmler zaten yıllar sonra da bulunur" demek yanlış değil mi biraz? bugün neredeyse sadece hollywood filmleri pazarlanıyor evrensel çapta, ve yıllar sonra o filmler hala ünlü olacak, kabul ediyorum fakat her şey klişe senaryolu filmlerden ibaret değil ki.

cok degisik bir sey sorsam.

adam 3 bin film arsivliyo,her film yaklasik 2 saat desek,6 bin dakika yapar.bu da 250 gün araliksiz film seyretmeye esdeger bir davranis.günde 12 saat araliksiz film seyredildigini hesap edelim 500 gün yapar.

bir kere seyrettigin filmi neden arsivlersin?hadi 3-5 filmi tekrar tekrar seyredebilirsin belki seversin de ama 3 bin filmin arsivlenmesi sacma ve bos.

bu arada söyledigim bildigimiz makara ya da orjinal film arsivciligi degil,torrent arsivciligi.torrent arsivciligi nedir hocam,ancak 3-5 burju,mevve isimli kiz "aaaa ahmette gilmore görls warmis ,ahmeeeeett bana verebilir misin filmleri?" tarzi muhabbetlerde kullanilan adam olunur.

hic merak etmeyin o filmler kalir film stüdyolari arsivinde.kisacasi belki cekim kalitesi yüzünden 4000p olmaz ama seyredilir simdiki tosun pasa modunda.

720p de ne arşivlediğine bağlı. tersten yaklaşalım sorduğun soruya misal bundan 20 sene önce trt de yayınlanan bir dizi nin full hali vhs olarak şu an elinde olsa ne olur? (o zamanki kayıt teknolojisi anca vhs idi o yüzden vhs dedim) bence çok kıymetli bir arşiv olur. misal 20 sene önceki susam sokağı bölümlerini bulsam full halini ben şu halimle para verir alırım, izlerim.

ultra hd konusuluyor ki 5 yıl ıcınde 4k ya gecıcez muhtemelen. sonraki 5 yılda da 8k ultra hd ye.

su an tum filmler bluraye cevrılıyor zaten. 4k ya da cevrilir kolaylıkla. master kopyalar 4k zaten. ama bluray dvd gibi 20 yıl yasar cok rahatlıkla.

ozdek+1

1500film arşivlemiş ve 2 senedir hiç bir(neredeyse) film indirmeyen biri olarak.

dead poets society'nin 300 seeder'i var isohuntta bu arada yanlis olmasin. internetiniz el verse 1-2 mb/s ile indirirsiniz.

Onun disinda bir ton file storage servislerinde de duruyor bu filmler, rapidshare megaupload falan gibi. Bulunur yani aransa ki bundan yillar sonra cok daha duzenli ve yapili bir sistem olacaktir. Torrent hala bir karambol...

Ugrasmayin derim ben de..

Kutu kutu dvd rip arşivimi evden taşınırken çöpe attım. CD çantasındakilerin bazıları yıllarca açıp bakmadığım için çantaya yapışmış, hasar görmüş. Eski vcdler bile buldum arada.

Harici hdd aldığımda madem ttnet'e ayda 100 kağıt bayılıyorum sömürmeliyim diye koca interneti indirmiştim, hd videolar çıkınca yer kalmadığı için neredeyse bütün dvd ripleri sildim.

Star Wars, LOR gibi tekrar izlenebilirliği olan filmler dışında arşiv yapmıyorum artık. Ama izlediğim filmi de hemen silmiyorum, yer kalmazsa seçip seçip siliyorum.

ÖZET : Arşiv yapılmaz hele ki 720p hiç yapılmaz. Korsan olarak satacaksan başka.

bi zaman heves edip 2-3 yıl hamallıgını yapmıştım ben de arşiv arşiv diye.sonra unutuluyo gereksiz geliyo falan.ya da zamanın olmuyo izlemek için.zaman olsa eski hevesin kalmıyo vs.bikaç yıla geçer bence hevesin.

1. bu işle ilgili bir mesleğiniz yoksa... tv radyo sinema bölümünde falan okumuyorsanız...

2. bu işin ticaretini yapmıyorsanız...

bu tür arşivcilikler hastalıktır. zaman para daha da önemlisi "kafa" kaybıdır. yok altyazısı olsun yok senelere göre yok tagleri doğru yap yok bilmem ne.

tıbbi bir durum yani.

çok daha ilerlemeden bırakın.

hele hele ömrümde 2-3 filmi ancak 2 kez izlemiş birisi olarak, aynı filmi bir daha bir daha izlemeyi asla anlamıyorum.

çok olmadı, bir filmi asla bulamadınız, orjinalini alırsınız nedir ki maliyeti? kaç film buna değer? sabah Groundhog Day'i izledim, 8.2 almış, bir daha neden izleyeyim?

binlerce film arşivinin zaman, teknik, konsantrasyon açısından maliyeyi ile yüzlerce filmin orjinalini alırsınız, ki zaten sadece 4-5 film buna değer.

sonuç: sakın girmeyin bu işe.

1080p degil de o zamana 3d teknolojisinin boku cikmis olacak, holografik goruntu olarak izleyecegiz bence. ortada hologramda sahne oynacak, biz sahnenin cevresinde dolasip istedigimiz acidan gorecez. tabi o da 3 boyutlu dusnuldugunde bugunku HD hesabindan 1920x1080x1920 cozunurluk gerektirecek yani film boyulari simdikinin 1920 kati olacak HD cozunurlukte. Ancak veri depolama ve iletme teknolojileri de hizla ilerledigi icin bi sorun olmayacak.

Garanti internet bankacılığından yükledim dün.

garanti'den yüklüyorum ben de.

bi iki sene oldu ama ben kalalı ama bu sezonda açık değil diye biliyorum o evler
yaz sezonu açıyorlar , bende bu aralar gitmiştim bi tane bekci var kulubelerin yanında ona uç beş bişey atarsan bi şekilde kalırsın , elektrik yok tabi evde kapalı akşama doğru ormana cıkar yerden odun toplarsın somınede yakacak,
bide konyak götür yanında üşümezsin

Parkın ziyarete en uygun zamanı Nisan – Kasım ayları arasıdır.

Sanırım 2 sene önce kalmıştık. Orman Bakanlığından filan mı kiralanıyordu emin değilim ama ev az talep çok olduğundan ayarlamak zordu diye biliyorum.
Gittiğimiz grupta bir öğretmen vardı, sanırım onun aracılığıyla tutulmuştu.
Çok bakımsız, mutfak filan kirliydi sanki.

sticky notes kullanıyorum ben ekranda post-it hesabı. çok pratik.

notepad++

kesinlikle Microsoft OneNote, Office paketinin içinde geliyor..

internet ile uydu farklı şeyler. internet üstünden izletebilir de izletmeyebilir de çünkü yayıncılarla anlaşması vardır netten veremezsin yazıyordur falan o yüzden veremeyebilir. ayrıca kendi abonesi yararlansın isteyebilir başka servis sağlayıcı (iss) üzerinden kullananları kısıtlayabilir.
uydu ise öyle değil eğer cihazı ve kartı dışarı çıkartabiliyor ve aynı uyduyu da bulunduğun coğrafyadan izleyebiliyorsan tak ve çalıştır durumu olur.
biz bu şekilde libya, yemen, afganistan, ırak, kazakistan, türkmenistan, rusya gibi yerlerde hep digiturk ve türevlerini izleyebildik.

olur öyle. benim de yeğenim var 1 yaşında, büyük amcasını gördüğü zaman deliriyor. bazı insanlarda var öyle bi özellik, çocuklar çok seviyor onları.

sorun sizde değil yani, emin olun.

öncelikle allah bağıslasın. 9 aylık bebek babasıyım. benim oğlum da annesinin kucağından bana sıçrıyor resmen. halası ve teyzesi yanyana gelse teyzesini seçer. anneannesini seviyor vs.vs. yani bebek bu, aldığı elektrik nasıldır bilemiyoruz ki. sabırlı olmak en mantıklısı. bebek size sarınca bu sefer de bugünlerinizi ararsınız :)

buradan aldığınız tavsiyelerle hareket etmeyin önce. bsg'nin dediği gibi kadının işine de son falan vermeyin.

ne güzel işte, bebeğiniz annesinden aldığı sevginin yanında ekstradan bir de başka birinin sevgisiyle büyüyecek. bence şanslısınız. kıskanmayın. sonuçta bebeğin annesi sizsiniz. ne bekliyorsunuz ki, büyüyünce sizin yerine o yardımcı kadına mı anne diyecek sanıyorsunuz? :) elbet gelişimi boyunca sizin annelik kavramınız ön plana çıkacak. şimdilerde başka birini görünce böyle çıldırması normal. müsterih olunuz. kadının işine son falan vermeyiniz.

@bsg: cevap verdiğiniz için teşekkürler. hayatımda kimsenin işine son vermedim. ama verecek olsaydım da eften püften sebebe ihtiyacım olmazdı çünkü zaten ben kafayı direkt bu hanımla beraberken yiyorum, yani herşey bu hanımın yanında oluyor. hatta ben çok üzülüp biraz da ağladığım için bugün kendisi şöyle dedi: "bebek niye böyle yapıyor ben de anlamıyorum ama sen çok üzülüyorsun. bu böyle olmayacak. sen yeni bir yardımcı bul. o zamana kadar ben durur sonra giderim" diye.

10 aylıkcık bebişi kıskanmayınız beyav onun da insanları sevmeye hakkı var :D onun kontrolünüz altında olmayan tümüyle ayrı bir birey olduğunu anlamak için bence güzel fırsat. sakin olup gözlem yapın bence.

sabredin yardımcınızın kucağında iken meme ile kandırın size gelsin siz çok öpüp onu sıkıyorsunuzdur :) 2.5 yaşında olan yeğenim en çok beni seviyor sülalede yardımcınız eminm terübelidir bakışından onun her halini anlıyordur sizde bebeğe bakışlarını takip edin yardımcınızın

Kadının işine son vermek mi?

Bakın şöyle söyleyeyim, ben oğlum/kızım böyle bir şey yapsın, o kadının maaşına zam yapmazsam hiç bir şey bilmiyorum. Tvlerde izlemiyor musunuz bakıcıların neler yaptıklarını? kadını çocuğa kendini bu kadar sevdiği için teşekkür etmek yerine işten kovmak mı? çok acayip şeyler dönüyor dünyada.

arkadaşlar sağolun. kimsenin işine son vermiyorum. derdim kimseyi cezalandırmak değil. ceza diye birşey yok zaten ortada bir suç yok. derdim çok başka. ben niye böyle oluyor diyorum, çok üzülüyorum diyorum, acaba böyle yapmasının onu bana tercih ediyor olmasından başka mantıklı açıklaması var mıdır diye araştırıyorum. buraya da buna cevap almak için bir ümit soru yazdım.

cevabını silmiş ya da cevabı silinmiş bir arkadaş "sen şimdi gider kadıncağızın işine son verirsin" diye cevap yazmıştı. bu 'işe son verme' mevzuu o şekilde açıldı. benim sorumda işe son vermek falan yok. hatta "bebek madem onu tercih ediyor, o zaman bebeği ona emanet edip onun yerine evde onun yaptığı işlerin ucundan mı tutsam" diye düşündüm bugün. ama sonra dayanamadım bebeğimi sürekli başkasının kucağında düşünmeye; düşündükçe fena oldum.

Özür dilerim ama ne kadar vıcık bir yazı olmuş cidden, benim gibi çocuk yapmayı dusunmeyen insanların ne kadar doğru karar verdiginin ispatisiniz adeta.. tabi anne yüreğinize veriyorum yazdiklarinizi..

..sonuc 10 aylık bebekten olgun davranış mi bekliyorsunuz..kendisi bile ne yaptığını bilmiyor. Allah çocuğun yardimcisi olsun..

siz otururken yardımcınız da ayaktayken bebek yardımcınıza gitmek istiyrsa çok normal. kedi gibidir bunlar.. ayaktakini tercih ederler.

yüreğiniz dağlanmasın. bebekler de sıkılabilir. annesinden bile. ama hep, dünyada en çok sevdiği kişi siz olacaksınız. en azından şöyle bi 15 sene filan.

bence siz bebeği çok sıkıyorsunuz. boğulmuş besbelli yavrucak. kendi haline bırakın 3 gün, bakın size nasıl atlıyor. o da bir birey artık, unutmayın, oyuncak değil. sizin kadar acıkıyor, sizin kadar duyguları var, sizin kadar üşüyor, dolayısıyla sürekli aynı kişiyi, aynı ortamda göre göre çatlatmış yavrum.

ben olsam yardımcıya bebeği emanet eder ve işime gücüme dönerdim. bu kadar güzel anlaşabilen birini bulmuşsunuz daha ne istiyorsunuz. ev işlerini de yapmayı versin bebek bakımı daha önemli.
ciddiyim.

benim de oğlum 2 yaşında ve doğduğundan beri yatılı yardımcımız var. 1 yaşına kadar çalışmadım, aynı senin gibi bebek yardımcı ablayı daha mı çok seviyor, ona niye güldü, ona niye gitti diye kuruntulandım .

Bebeğim 1 yaşına gelince çalışmaya başladım ve yavaş yavaş bana ilgisi daha da arttı, artık ortamda ben varsam başka kimsenin kucağına gitmek istemiyor , ben varken benden başkasının suratına bile bakmıyor . Sanıyorum sorun bebeğin sabah akşam beni görmesinden kaynaklanıyordu , benden sıkılıyordu belki de ne biliim, konuşamıyolar ki anlatsınlar :)

Nacizane tavsiyem , bebekle geçirdiğiniz avkitlere, hazır da böyle sevgi dolu güvenilir bir yardımcınız varken, biraz mola vermeniz, günde bir - iki saati kendinize ayırmanız olabilir.

Bu arada çocuk sahibi olmamasına rağmen , son derece empati yüklü, anlayışlı ve olgun cevaplar var yukarıda , ekşi duyuru kullanıcıları ile gurur duyuyorum böyle zamanlarda yav :)

o kişi bebeği daha çok eğlendiriyor olabilir
uykusu gelince ya da ağlayınca kime gidiyorsa anne odur :)

bebekler insan yüzlerine dikkat eder. ondan daha evvel saçlara, yüzün çevresine yani. illaki hoşuna giden bir şey vardır o kadında da.
anlatılana göre zaten size bağlanmış :)
bir de bahsettiğiniz kişiye gittiğinde siz ortamdan ayrılmıyorsunuz anladığım kadarıyla. bebek size güveniyor ve bağlandığım kişi ortamda, güvendeyim diye düşünüyor olmalı:)
bu sizin hatanız değil, doğru davrandığınız anlamına da gelebilir:)

bostancı oto sanayi, maslak oto sanayi, taksim'deki parçacılar.

ya bişeyi yok. o haberi meme'nin içine koymuş işte. ona da bi isim vermesi lazım haberdeki gibi yazmış. yani haberin metninin öyle girilmiş olmasının dışında bişey yok.

espri yok ortada..

sadece ntv nin salaklığı var.

ve post'u gönderen şahsın güzel başlık bulması..

espri değil ntv sözde böyle bir metin geçmiş yanlışlıkla ve bu da fotolanmış.
only in turkey denebilir bu duruma.
fakat gerçek mi fake mi bilemem.

ortada çok bişi yok aslında. ntv'nin kafayı yiyip altyazıları sapıttırması espri.
gerçek midir photoshop mıdır bilemem ama.

arada boşluklar olsa "q" yerine "f" klavye ile yazılmış derdim

Var hepsi var, sınav sonuçlarının açıklanacağı ekranda sınıf atamanıda o esnada öğreniyorsun. Yalnız Deniz acemi er eğitim komutanlığı diye bir şey yok Kara acemi er eğitim komutanlığı diye de bir şey yok.

jandarma, denizci, karacı, havacı olacağınız askere gitmeden önce belli oluyor.

kısa dönem ve yedek subaylarda sınav sonrası açıklanan sonuçlarda sınıfı yazar.
erlerde sülüs dedikleri kağıtta yazar.


yedek subaylarda sınıf okulları vardır, kısa dönem ve erlerde er eğitim merkezi vardır. şu entiriye bakın; (bkz: #9283199)

denizciler genelde 2 yerde eğitim alıyor(du). izmir ve iskenderun.
havacılar da tek diye biliyorum.
kara ve jandarma nereye denk gelirse.
sahil güvenlik denizcilerle birlikte eğitim alır sonradan dağılır.

google apps ?

yok bizim host etmemiz lazım. Hosttan kastım db si felan bizde olacak google aps böyle açık bir olay değil bildiğim kadariyla?

100000 anormal bir sayı değil, 1999 daki bedellide 72000 kişi yararlanmış. Tek seferde almazlar bence.

kapasiteler belli sonuçta. 21 gün arayla yerleştirirler sorun değil.

ya da su sayfadilerden hangisine saldirayim?

www.bestbuy.com

playstation ve xbox aynı segmentte ürünler değil.
playstation bir üst klasmanda, daha az parası olanlar da konsol alabilsin ve rakiplere kaymasın diye de xbox piyasaya çıkarılmış.
fakat xbox kullanan arkadaşlarım da memnunlar konsoldan. muhtemelen ben de bu ikisinden birini alacak olsam xbox alırdım.

1 milyonuncu kez PS3. Her şeyden önce xbox ta online oynamak için aylık para veriyorsun ki bu çok saçma.

PlayStation 3 !!!

ps3 alınmaz xbox 360 slim alınır. bir de jtag attırılır bütün oyunlar bedava yıllarca takılırsın. ps3 alırsan gidip bir oyunu ezberlemiş olarak takılırsın.
kısaca hayatın pes2012 ya da fifa2012 gibi bir oyunla geçecekse ps3 senin kalemin.
yok ağa ben milyon tane oyun oynayacağım, daha ergonomik bir gamepad istiyorum, kinect diye şahane birşey varmış onu da istiyorum dersen xbox 360 slim elbette.
bu yazıyı yazan kim: ps3 alıp sonrasında koşarak satan ve sonrasında 2 adet xbox360 almış ve firmware+jtag yaptırmış biridir. şu an hdd den en baba oyunları rahat rahat oynamakta 700 tl'ye aldığı aletin parasını kaç kere çıkarttığını falan hesap etmektedir (muhtemelen 4-5 tur atmıştır parasını çıkarma konusunda).
online oyun konusunu ise takma jtag yaptırınca neler oluyor bir bilsen. (bkz: xlink kai)

orjinal oyun almanızı öneririm.

xbox ve ps3 farketmez. online oyunları oynayabilmek için kesinlikle jailbreak gibi girişimlerde bulunmayın.

Benim terchihim exclusive oyunları nedeniyle PlayStation. God of War, Heavy Rain, Gran Turismo, Little Big Planet, Assassin's Creed ( Exclusive DLC) vs. oyunlar için PS alınır. Belki hiç kullanmayacaksınız ama ucuza bir de blue ray oynatıcı edinmiş oluyorsunuz.

olm uncharted diye bir oyun var; sırf o oyun için ps3 alınır.

sırf gears of war serisinde yardırmak içinde olsa xbox alınır. ciddi bi xbox fanıyım öldürseler vazgeçmem.ayrıca kullanılacak en rahat gamepad xbox ınkilerdir heralde.

Bir xbox da bana alsanız. TR'ye getirme komisyonu karşılığında tabii...

Okulun kutuphanesinde xbox, PS3 oyunlari var. Onlara goz atip sevecegim tarz oyunlar hangisinde fazlaysa ondan almaya kara verdim.

iki kere xbox alıp sattım

sonuç: pişmanım bu yaz ps3 alıcam orjinal falan parası neyse vericem

ne zaman geliyosun bana da ps3 alsana

ttnet istersen ben akşam bir bakayım evdekini satabilirim.

Zoom x4 al derim, 6 sene oldu olacak daha bi huysuzluğunu görmedim.. (Maşallah)

Ekonomik ve kaliteli gerçekten.. 30 TL civarı bişi olsa gerek..

airties'tan soğudum. tplinki taktıktan sonra ofise, deli gibi hız farkı gözlemledim çünkü.

yeri yazmışsınız ya o yüzden istanbul olduğunu anladım ona göre yazıyorum.
Bunun için igdaş ile anlaşmalı bir firma ile çalışmanız lazım. web sitelerinde anlaşmalı yerler yazıyor. fiyatı onlardan alın kombi vs araştırmadan almayın.

doğalgaz ile yalıtımın alakasını çözemedim şu anda? yalıtım bir inşaat işidir yaptırırsanız iyi olur elbette ama doğalgaz bağlatmak için illa şart falan değildir. dikkat etmeniz gereken bir durum şu an için değildir. doğalgaz faturanız ayda 400-500 gelirse ona göre yalıtım da yaptırılır ama belki ihtiyacınız yoktur kısa vadede. ha 3-4 bin liram daha var yalıtım yaptırcam diyorsanız yaptırın elbette faydalıdır.

hayır göremiyor ama mailinin şifresini resetleyip mailine girerse gtalk logları otomatik olarak arşivlendiği için ordan okuyabilir. dolayısıyla böyle bir durum için şifreni resetlemesi lazım. tabi şifreni değiştirmeni engellediyse geçmiş olsun istediği gibi girer çıkar haberin olmaz.

gtalk'un otomatik kaydetme özelliğini devre dışı bırakabilirsiniz?

hamachi ile genelde herşey bağlanıyor ama araştırmak lazım.

programa gerek yok, aynı ağda olmanız yeterli. birisi "new network game" den oyunu kuracak diğerleri "join network game" den girecek.

yurtdışından alıp kullanan cok fazla oldugu icin zor biraz ama yine de imei kaydı oldugu icin devletin elinde tam rakam vardır ama nerden bulursun bunu bilemedim (:

veya gsm şebekelerinde de vardır yaklaşık rakamlar.

2.342.756 bütün versiyonları.

Bende de aynı problem var hiç uğraşmadım ama düzelmeyeceğine kanat getirdim. Zaten elle yazı yazma durumumuz neredeyse hiç yok gibi. Bu zamanda tabi.

azimle sıçan taşı deler. istersen 80 yıldır çirkin yazıyor ol. KARAR VERMEK işin %50'sidir.
İlkokul birinci ve ikinci sınıf öğrencilerine yazı yazmayı nasıl öğretiyorlarsa, o alıştırmaları yapacaksın.
Practice makes it perfect! Yapa yapa, yaza yaza öğrenilir. Hem de etrafındakileri imrendirecek kadar güzel yazabilirsin.

Diğer bir yöntem de kaligrafi kursuna gitmektir. Tıpkı Steve reyizin yaptığı gibi.

www.kaligrafidefteri.com

Kaligrafi de öğrenirsen, etrafındakileri sadece imrendirmez üstüne bi de sikertirsin.

yapacağın güzel yazı yazma pratikleriyle üstesinden gelebileceğini düşünüyorum. yardım alman iyi olur ama olay sende biter yine.

Kalemi daha çok ya da daha az bastırarak; daha büyük veya daha küçük karakterlerle; daha geniş veya daha dar karakterlerle; daha keskin veya daha yumuşak hatlarla yazmayı dene. Eninde sonunda gözüne hoş gelen bir stil bulacaksın, ve biraz o şekilde yazdıktan sonra elin o yazıya alışacak.
Ben bu şekilde düzelttim yazımı, hem de sadece fatura keserek.

tavsiyem demli çaydır. kahveyi çok abartırsan ellerde titreme başlıyor(en azından bende öyle). ayrıca odayı sık sık havalandır. üşüyen insan uyuyamaz kolay kolay.

evet soğuk ortamda çay içerek ve yerinde kalkmadan bunu yapabilirsin. sakın bi 4 saat uyuyayım deme o an tüm kafan bulanıyor uyandığında ne öğrendiysen karışıyor. uyumadan daha taze taptaze

cok klise ama varsa kahve kola :D

hiç denemedim ama 1 büyük bardak kahve içip (sütsüz) hemen uyuyorsun peşine. 15 dakika sonra uyanıyorsun. o zaman çok açılıyormuş uyku. öss döneminde deneyen arkadaşalrım vardı. memnundular.

kahve kola yapma sakın delersin mideyi (uzun vadede)

mecburen kahve kola olayını yaptım. 1 çay bardağı kadar kolaya bir tatlı kaşığı nescafe 3'ü 1 arada koyarak yaptım. bilmem doğru mu yaptım. kolanın da hiç gazı mazı kalmamıştı şekerli su olmuştu. bence olmadı benim karışım. hala da uykum var.

ayakları yüksek bir yere koyarak 1 saat uyu.

ben olsam 3-4 saat de olsa uyurdum. bu metodu uygulardım vizelerde ve gayet tatminkar bir ortalama ile mezun oldum. Uykusuz bünye daha kötü tepkimelere neden oluyor.

ne yaptığını detaylı olarak anlatırsan yardımcı olmaya çalışayım. hangi versiyondan hangisine geçmeye çalışıyordun gibi?
bir de mesajla haber ver lütfen burayı çok sonra kontrol edebilirim.

Benim kapıları çözmüştü. Bir denemekte fayda var. Pas, hasar büyükse etkisiz kalabiliyor ama.

ince makina yağı daha ucuz daha etkilidir. pas değil sizin kapıdaki yağsız kalmış.

feci şekilde gıcırdayan hatta açılmayan salon kapısına pamukla zeytinyağı sürdüm biraz şimdi hiç bir sorunu kalmadı. yağ gibi dedikleri kadar varmış.

yok. aöf kapatilmis yerine avm acilacakmis.

ben geçen gün "aöf 2011 harç kayıt" filan yazıp aramıştım google'da 250 x2 diyordu lisans için. 28kasım - 28 aralık da kayıt yenieme tarihleriydi. yine de araştırın ama, kendim için değildi çünkü, bakıp haber verdim, yanlış olmasın.

28 Kasim - 23 Aralik tarihleri arasinda kayit yenileme islemleri yapilacaktir. Muhtemelen ucret ise 250x2 olacak.

aofkayit.anadolu.edu.tr

evet alıyor.

hayır almıyor. onları sync etmen lazım onun için.

yedekliyormuş.

abi sana baya bir gençsin yüksek lisans şart sana yoksa 2 yıl kurtarmaz.

22 yaşında da baya vergi ödemişsindir gerçekten.
sana bir fikir: 3 sene yurtdışına git ve çalış. ondan sonra bedelli hakkın oluyor. hem de çalıştıkların da cebine kalır.

Bir süreliğine olucak tabi ki. Ama bu benim bildiğim 3. bedelli askerlik dönemi. Bir daha yine çıkabilir aynı şeyler

bedelli askerlik çıkarsa ,çıktığı yıldan sonraki yılda ocak nisan temmuz celpleri için geçerli olur.yaş tutarsa o dönemlerde gidebilirsin.sonrası olmaz.yaklaşık 10 sene de bir çıkar bu bedelli.92 2000 ve şimdi.

@ozdek ödedim demedim zaten ödemişizdir dedim. vergiyi babam ödüyorsa benim de hakkım. bilgilendirenlere çok teşekkür ederim.

okulu dondur 2 sene yasal hakkın var.

Diş macununa kadar her bir eksiğini orada veriyorlar. Öyle bavul açma kermes durumları da olmuyor. Bir tane boynuna asacağın cüzdan al yeter.

(bkz: kısa dönem askerlik yapacaklara öğütler/@pozzecco) şurada biraz değinmiştim, bakabilirsiniz..

don atlet vs. gibi şeyleri son iki günde al. geri kalan ihtiyaçlarını daha önceden tamamla. o arkadaşın dediği şeyi daha çnce duymadım. ve şu lafımı unutma "herkes kendi askerliğini yapar" şu şöyle olmuş, 3 hafta duş almamışlar, sen kısa dönemsin yazıcı olursun rahat geçer vs. hiç bir şeye inanma. iyi ya da kötü hiç bir beklentin olmasın.

denizcilerin belli bi don atlet kıstası yok karacılar için aldığını giyebelirsin, düz boxer bile giyoyduk biz.

denizcilerle karacılar renkler farklı da beyaz don hiç olmuyor. acemilikte en azından yeşil baya iyi gider malum yıkananı olur yıkanamayanı olur ;) yani denizci olarak yaptım güven bana yeşil de giyebilirsin. kimse donuna bakmaz. yeter ki giy.