bi arkadaşım bu aktif spor'dan bahsetmişti, kendisiyle şimdi görüşmüyoruz ama o servis olarak burayı kullaniyordu.

www.aktif-spor.com

vergisi, gümrüğü falan uğraşacağınıza bir kaç partiye böldürüp hediye diye gönderttirebilirsiniz...

kesinlikle hediye olmaz arkadaş 500tane diyor kaça bölcek ki 40ar 40ar bile yollasa 12defada biter..

Avrupa Birliği üretimi ve dolaşımına tabi olmayan tüm tekstil ürünleri CE'li dahi olsa kotaya giriyor.
"tekstil ihracatçıları birliği" senelik kota koyuyor. mesela Kongo'da(!) devamlı ithalat yapan büyük firmalar sene başında bu kotayı büyük oranda bölüşüyormuş. tshirt'un ne kadardır bilmiyorum ama 300 gram diyelim tanesine 150 kg eder. sene ortası oldupundan hala müsait kotalar vardır. sana muhtemelen 100 kg gibi bir kota koparabilir gümrükçün.
2 postada yaklaşık 15 günde tamamiyle çekersin. her seferinde kotaya başvuruluyor yeniden. misal 100ü çektin, kalan 50 için bir daha.
Ama bazı yırtık gümrükçüler hamburger ısrmalayıp bi kerede 150i de kapabiliyormuş yine Kongo'da.
bir gümrükçünün kucağına oturucaksın türkçesi, onu iyi seç de fiyat/performans olarak optimuma ulaş bari :)
budur.

Hakaret

MADDE 125. - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

İşlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) Ceza, hakaretin alenen işlenmesi hâlinde, altıda biri; basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, üçte biri oranında artırılır.

(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır.

Mağdurun belirlenmesi

MADDE 126. - (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.

hep otoyoldan gideceği için 5 saat civarı sürer, ama gideceği yolu da bilmek lazım..
tem yerine ara şehirlere de uğrama seçeneği varsa, eyvah ki eyvah.. uzadikça uzar..

bunu bilse bilse, lüks yalova seyahat bilir..
0 226 811 00 22 - 813 53 88

izmit uzerinden gideceginizi varsayiyorum, izmit - yalova arasi son derece kotu bir yol, yani en son oyleydi. o yuzden normalde 5 saat surmesi gerekiyor ama yarim saat veya 40 dakika uzerine cikabilir 5 saatin.

12 den vurdun.. eğer şanslıysan yarın bunu uzun yıllar amerika'da degustatorluk yapan bir uzmana çevirticem..

benden haber bekleyin..

tam çevirecektim, adam degüstatör dedi. korktum resmen.

yedek ruh çevirebilir bunu, ben bi mesaj salladım bakalım..

birincisi; ''compex'' değil ''complex'' miş
ikincisi : ikinci kısımda yazan ''pum'' değil ''plum'' muş

çeviriyi yazmadan önce şunu söylemek istiyorum. hani nasıl bir çeviri ya da ne hakkında bir çevirinin parçası olduğunu bilmediğimiz için 85 farklı çeviri versiyonu yapmak mümkünmüş bu tip yazılarda.. degustator bunun bir kırmızı şaraba ait özellikler olduğunu söylemekle birlikte şarabın markası, yılı, bağı gibi özellikleri bilmediği için bazı mecaz anlamları tam hakkıyla çevirmenin mümkün olmadığını söylemekte..

misal birinci kısımda ''tobacco'' denilmiş..bu, kimi kırmızı şaraplarda tütün kokusu'na denk gelirken kimilerinde ise tütünün lif halindeki, işlenmemiş öz su kokusuna denk geldiğini söylüyor.. işte eğer bu çok teknik bir çeviri olacaksa burada şarabın özelliklerini bilmek şartmış.. aynı durum ''balsamic'' içinde geçerli.. ''balsamic'' şarapçılıkta kullanıldığı zaman türkçeye tam çevrilemiyormuş.. yine ttün gibi bazı şaraplarda yoğun, marmelat gibi bir görünüm ve renk sunarken bazı kırmızı şaraplarda ise akışkan sirkemsi bir rengi tabir ediyormuş.. keza ''plum'' da da aynı sorun var. plum, bu tip şaraplarda artık suyunu çekmiş olgunlaşmış ve normal bir erikten alınamayacak bir tad olan mürdüm eriği gibi bir tad için kullanılırken bazı şarap tiplerinde bu durum yıl v.b. özelliklerde farklı bir anlatım gerektirebiliyormuş..

neyse efenm.. tüm bunlara rağmen şarap diliyle yapılabilecek en optimum çeviri şu şekilde.. (şarap dili çılgın bişiymiş bu arada)

1- güzel zarif ve çok içerikli, burunda menekşe, ağızda tütün tadları bırakan, yakut rengiyle.. (isteğe göre ''harika bir harmoni/karışım'' veya ''içime zevk katıyor'')

2- güzel zarif ve tam yapılı, burunda menekşe, ağızda olgun mürdüm eriği tadları bırakan yakut rengiyle.. (isteğe göre ''harika bir harmoni/karışım'' veya ''içime zevk katıyor'')

elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım.. sevgiler..

ben anca yetiştim ama zaten ayanux son derece detaylı açıklamış. sadece ekleyeceğim bir iki şey şu olabilir.

complex yapı, damağı dolduran yani ağzı komple saran "dolu dolu" bir şarap içimi sunuyor demek. eğer bu tanımlar bir menüye girecekse, bunu da bir sıfat olarak kullanabilirsiniz. violet de kokusunu ifade etmenin yanısıra rengi konusunda da bilgi verir. rengi de üzüm ve üretim aşamalarına bağlı bir değişkendir. özellikle taneleriyle bir arada bekletme işlemi (maserasyon) uzun tutulmuş şaraplarda viplet renk tanımlarına rastlanır. ama rekoltesi, yani üretim tarihi eski bir şarapsa renkte açılmalar sözkonusu olabilir. dolayısıyla violet denince renk opsiyonunu da göz önünde bulundurmakta fayda vardır. en nihayetinde u şarabın gene yukarıdaki complex yapıyla örtüşecek yoğunlukta ve dolulukta olduğunu söyleyebiliriz.

sıfırlanmıyor.Türkiye'den örnek veriyim hemen aurelio grubun 2.maçında(isviçre maçı) sarı kart görmüştü.çek cumhuriyeti maçında da sarı kart gördü.çeyrek finalde hırvatistan maçında cezalı olduğu için oynayamamı$tı.

hırvatistan macinda aurelio ve arda oynamamisti bu kartlar yuzunden. öyle bişey yok bildiğim kadarıyla. önceden bu muhabbeti hatirliyorum, sifirlanacak oyniyacaklar diye. lakin oynamadilar. link dersen, bakayim bi.

edit: arda oynamis, sori.

yani iddayı kaybettim...
ama ben çok iyi hatırlıyrum...wardı böle bişe...
emin misiniz siz ?..

ceyrek finalden sonra gorulen kartlar sıfırlanıyor.yanı kişi ilk 4 macta sarı kart gormus ise ve yarı fınaldede sarı kart gorse bile final macında oynayabılıyor..bu kural yenı geldı..sanırım bunu hatırlıyosunuz sız..

ya walla yok...yapmayın etmeyin =)...

gruplarda geçerliydi..
misal 2. maçta kırmızı kart görüpte 2 maç ceza alan biri sadece 3. maçta oynayamıcaktı....ç.finalde oynayabilcekti...

off...ulan gitti 50 ytl gaiba.. son çırpınışlarım

geçmiş olsun efenim.

ben de o şekilde hatırlıyordum ama, dediğim gibi en yakın örnek aurelio. göd olduğumu o zaman anlamıştım.

kural değişmiş diyip yırtma şansınızı ikna kapabilitenize göre uygulayın. ha bu olur belki.

arkadaşta : bazı futbolcularda öle bi kural var die biliyodu ama değişti falan diyo...iyi hazırlanmış ipne...

ama elinde kanıt olan varsa yazsın...emin olalım. =)

sıfırlanmıyor. sıfırlansa arda ve tuncay almanya maçında oynardı.

iddiayi kaybettiğin için üzüldüm.

lakin şöyle bir şey var, diyelim çeyrek final'de kart görmüş bi adam, yarı finalde de sarı kart görürse final maçinda cezalı olması gerekiyor normalde.

ama sarı kart cezası yüzünden bir oyuncunun finalde oynama şansını kaybetmemesi için, yari finalde görülen sarı kartlar cezalandırılmıyor..

yarı finalde görülen kırmızı kart, tabii ki cezalandırılıyor.

aslında iddianızı tam olarak kaybetmiş sayılmazsınız, zira kartlar aslında sıfırlanıyor ancak ceza aldınız mı o cezanız gruptan çıktıktan sonra da geçerli olur.

ama şöyle bir şey yok mesela, çek cumhuriyeti maçında ilk sarı kartını gören bir oyuncu daha sonraki çeyrek final maçında bir sarı kart görünce ceza almıyor, ilk sarı kartını görmüş olarak sayılıyor.

burada kritik nokta kartların sıfırlanıyor olması. yoksa cezalar turnuva bittikten sonra bile geçerli oluyor.

@tom riddle: sıfırlanmıyor. sıfırlansa arda ve tuncay almanya maçında oynardı.

Bu olay çok tartışıldı önce gruplardan çıkınca sıfırlanacak dediler, sonra çeyrek finalden sonra sıfırlanacak dediler fekat hiç birinde sıfırlanmadı...

os un dediğini de ilk defa duydum. Finalde sarı kart cezasından dolayı oynamama diye bi şey yok demiş, hiç bilemiyorum Türkiye finale çıksaydı onu da öğrenirdim de şimdi ilgilendirmiyor beni ;)

bebe - malo olabilir mi? olamaz heralde bilemedim. olsun bu da guzel :)

shakira olmasi lazim ama sarki adini hatirlayamadim simdi

cok pis salliyorum:

negrocan - cada vez que te veo

hagaden "shakira - ojos asi" gibi duruyor..

yok bebe,shakira yada negrocan değil

soruyu sorduğun günden beri sözler aklımda. çok tanıdık. içimden söyleyip duruyordum ama bulamıyordum şarkıyı. bugün aniden aklıma geldi, Lego - El ritmo de verdad

Ne hırs yapmışım yahu

golf.cautela.nl burda asagidaki mediaplayer linklerini deneyebilirsin..ratingleri yuksek olanlarda sorun cikmaz saniyorum..mac saatinde denemekte fayda var.

edit: bir de bu forumdan takip edebilirsin
www.myp2pforum.eu

www.justin.tv iyidir. Oradan takip edebilirsiniz.
Direkt adres: www.justin.tv

www.rojadirecta.com

pringles yöntemini denediniz mi?

ben de ciddi ciddi araştiriyorum deli gibi pringles yöntemi ne ola ki..
tövbe tanrima..

cantenna diyorlar buna.

çok çok düşük maliyetle (10 - 15 $ tutar ortalama) fevkalade işe yarar bir düzenek. denedim oradan biliyorum. epey de mesafesi var.

www.oreillynet.com

"Apparently, antennas of comparable gain cost upwards of $150. Over a clear line of sight, with short antenna cable runs, a 12db to 12db can-to-can shot should be able to carry an 11Mbps link well over ten miles."

cisco aironet serisini öneririm diğer yandan.

Iki nokta arasinda kullanabileceginiz bir priz ve ortam varsa araya repeater koyabilirsiniz.

(bkz: wireless bridge)

sağolun ilgi için...
swallowed arsenic: maalesef öyle bir şey olmaz bana, gülerler adama.. zaten o 150$ dediğiniz antenlerden var bende.


badseed: açık alan olduğu için repeater ların da pek faydası olmuyor.

elimde bi ton repeater var zaten, şu iş bitsin, hepsini satışa koycam ahaha

late viper: sözlükte yazan 1 ve 4. entry tam olarak benim istediğim şeyler.. en azından bunu bulmama, bu yönde araştırma yapmama olanak sağladığın iin teşekkür ederim.

(bkz: #7763371)

3~4 metrelik dev ekran var emniyette ve ibb'de.
bir hadise vuku bulduğu takdirde x nolu güvenlik kamerasının x.y.z tarihi hede hödö saatleri aralığındaki görüntüyü ana ekrana yansıt diyorlar. onlarda yansıtıp izliyor.

hani laptop/pc ekranını projektör ile perdeye yansıtırsınız? aynı eylem bu konu içinde geçerli.

ibb akom'a yolunuz düşer yahut yakınından geçerseniz izin mizin alıp içeriyi ziyaret ederek ortamı görebilirsiniz.

winsome bilgiler için teşekkür ederim. bir sorum daha olacak.

hrant dink cinayetinden sonra mobese kameralarının çözünürlüğünün tatmin edici derecede olduğunu gördük. ama mesela bizim okulun kantinindeki veya bir benzincideki kameralardan da plaka tespitleri yapılabiliyor. ekranı ne kadar büyütsek de sonuçta görüntü bozulmaz mı?

her ne kadar b azı farklar olsa da sizin okuldaki kameralarda o plaka görüntüsünü falan alabilir.

yalnız kayıt süresini uzatmak için görüntü kalitesi ve çözünürlük düşürüşür ( dosya boyutu küçültmek amacıyla) ve bu sebepten normalde net olan görüntü, kayıt izlerken biraz bozulur.

ve şöyle söyleyeyim sizin okula takılan kameraların yaklaşık 30 katı pahalıdır o mobese kameraları diye adlandırdığınız speed dome kameralar.

misal benim benzinlik müşterilerimden pompaları alan kameralar var, bir de benzinliğe giriş çıkışlarda plaka okuyan, plaka okuma özelliği olan kameralar var.
bir olay durumunda geniş açıyla aldığımız benzinlik-pompa görüntüsünden hangi araba olduğunu bulup, benzinlik giriş veya çıkışından plakayı alıyorum. ama siz haberlerde sadece olay anını gördüğünüz için o kameradan plaka okunmuş hissine kapılıyorsunuz.

her yerde mobose kamerası var. atıyorum bir araç bir yolda ilerliyoken birtek kameraya değil belkide 10-15 kameraya takılıyo. ayrıca otoban ve köprü geçişlerindede aynı olay var. hem otoban ve köprü geçişlerinde direk plakayı almak amacı ile yerleştirilmiş kameralar.

servise gidin. eğer 15000'de bakım yapılmışsa servis anlar onu zaten. yani çakal bir servis değilse bujiye bakar, iyiyse geri takar. hava filtreisne bakari temizse geri takar. ama çakal servisste tertemiz bujiyi atıp yenisini takar. güvenilir bir yerse şöyle bir gözden geçirttirmekte fayda var.

20000 bakımları ıcın servisi tercih edin yarın garanti kapsamı size sorun yaratmassın tarzı dusuncelerım var :))

daha once yetkili serviste bakim gormu$se mutlaka kaydi vardir. ana servisi falan vardir, oralardan belki ogrenilebilir.

20,000 km onerilendir fakat illa 20,000 km oldugu an bakima goturmeniz de $art degil, gider o daha 300-500 km.

daha önce 15000 bakımı yapıldıysa zaten bilgisayara bile kaydı yapılmıştır, kilometre saatinde yazar bakıma kaç kilometre kaldığı.

eğer yapilmamişsa falan zaten yağı direk değiştir, yağ çubuğundan miktar kontrolü yapabilirsin ama 20000 km olduysa o zaten yağ özelliğini yitirmiştir.. en temizi bi servise götürsün yağ filtresi, yağ, hava filtresi, polen filtresi falan değiştir, bi debriyaj baskı balataları kontrol ettir, iş açmasın yolda başına.

hava filtresini sök, simsiyah olmuşsa 15.000 bakımı yapılmamıştır. biraz kirliyse al eline kıyafetlerinden uzak tutmak suretiyle duvara vur. kir baya bi azalırsa yakın zamanda hava filtresi değişmiş demektir. h.f. değişirken de diğer gerkli bakım yapılmıştır. araç benzinli, bir kaç bin km bakımsız kalması sorun yaratmaz. servis hadisesini hiç sevmem. güzel bir usta bul fordçu, ona götür muhabbet et ustayla ikiniz çşay içip tavla oynarken kalfayla çırak rutin bakımı yapsın. ağır bakımda usta desin abi sen bırak arabayı yarın gel al. işin sonunda usta desin ki abi şunlar şunlar değişti çıkanları burda gel beraber bi tur atalım istersen... servise vereceğinin yarısını verip alacağının iki katını al. ama dediğim gibi iyi bir usta bul ford kullanan arkadaşlarından sor soruştur olmadı forumlara bak. sanayi deyip geçmeyin çok kıymetli efsane adamlar vardır...

sigorta experi bi tanıdık bulabilirsen o sana en iyi ustanın adını adresini kendi selamıyla beraber verir.

saniyorum araciniz 60bin-70bin kilometre arasinda. emin olmamakla birlikte 16bin lira bunlarin piyasasi.

neyse ayni fiyata 2006-2007 peugeot 206 falan bulunabilir. ya da 2005-2006 toyota yaris. walla isterseniz 2000 vectra da olabilir. baska da bisey gelmediki aklima.

bilmem cok mu ufak olur veya illa lpg taktirmak mi istersin ama c2 1.4hdi da bir alternatif. agresif olmayan kullanım ile 5lt/100km yaktigini biliyorum, normalde 5.5 civari olsa da. 5.5 civari zaten 16-17krş yapar sanırım km başına. fabrika verileri ortalama 4.3 diyor ama yakalamak zor gibi bunu.

benzinli de honda jazz oldukca iyi 1.4 olarak veya yaris ve opel corsa 1lt benzinliler tercih edilebilir. fiyat araligi belirtmedigin icin ben hepsini yazmis bulundun ama neyse

alla alla bu kadar yakmaması gerek, normal değil. gazı köklüyorsunuz herhalde sonuna kadar ki. bu araçlarda belli bir hızın üstüne çıkmadıktan, klima açmadıktan, devirli kullandıktan sonra lpg li bi araçla üç aşağı beş yukarı aynı yakar.

2000 model civarı lpg'li ford focus'lar işini görür.

kullandığın araç düzgün kullanımda 1.5 dci ile aynı yakabilen (neredeyse) bir araçtır. kısaca senin kullanma tarzında ya da aracında bir yanlışlık mevcut. ayda 2 bin km yol yapıp sürekli hız yapıyor da olamazsın ki? 27 kuruştan anlamam ayrıca 100 km de kaç lt yakıyorsun onu söyler misin?

ilginiz için teşekkürler.
benim araç 32.000 km'de, evet sanırım gazı fazla kullanıyorum, pek sakin kullandığım söylenemez, klima açmadan önce 25 krş yakıyordu, bu ay ise 27 krş yakmaya başladı, az yakan bir araç olarak lpg li bir model almak geldi aklıma.
bu arada alabileceğim arac 23.000 ytl yi geçmezse iyi olur.

80-90 ı geçmemek gerekiyor fazla motor hacmi küçük olduğu için çok güç harcıyor. fazla ağırlık taşımadığınız sürece lpg li araçla aynı yakar bunlar. sakin kullanır, bakımlarını yaptırırsanız 170kr a kadar rahat düşer.

aha benim konum.
lpg den çekinmeyiniz montajından çekininiz. montajdan evvel iyi araştırma yapıp düzgün bi yerde monte ettirdikten sonra lpg kitini problemsiz kullanırsınız.
kendim kullanıyorum onlarca insana da ön ayak oldum herkes hayatından çok memnun.

asıl konuya gelirsek clioyu 16.500 liraya sattığınızı düşünelim. yeni araç için bütçe nasıl olacak bu önemli. başabaş bişiler düşünürseniz 15.000 liralık bir araç bakmanız lazım zira minimum 1500 lira lpg ye harcanacak.

15-20.000 lira aralığında bir değerlendirme yapacak olursak;
kompakt sınıfta opel astra, vw bora, ford focus ve renault megane var. bunların hepsi lpg ye uygun araçlar. 1.4-1.6 lt hacim arasında motorları var.

küçükleri pek bilmiyorum lpg hususunda.

ama yaşı biraz küçültüp orta sınıflar da değerlendirilebilir. vw passat, scoda octaiva, volvo s40, renault laguna da o fiyat aralığında kolayca alınabilecek otomobiller. passat'ın 1.8 turbosunda lpg uygulaması nasıl emin değilim.

ben olsam ne yapardım biraz tuhaf gelebilir ama 99 model bir volvo s70 t5 alıp biraz maliyetli de olsa (sanırım 1200€) lpg monte ettirip 225 beygirin ve konforun tadını çıkarırdım. parçası biraz pahalı yalnız. servis sorunları tamamiyle giderildi tüm büyükşehirlerde servisi bulunabiliyor.

valla 1.2 araç bu kadar çok yakması demek ya acaip çok kullanıyorsunuz ya da bir sorun var demektir. sizden kaynaklanan bişiy değilse (gazı kökleyip fren yapmak gibi) bir motora baktırın derim.

benzin ile ilgili hesaplar yaparken litre/ 100 km şeklinde ölçmeniz daha yararlı olur, zira petrol fiyatları çok oynuyor. ve de eğer km'de 27 kuruş yakıyorsanız 100 km'de 7.7 lt benzin yakıyorsunuz bugünkü 95 oktan kurşunsuz benzin fiyatına göre. bu miktar gayet düşüktür aslında.

şu 3 hafta içinde böyle bir organizasyon yapılırsa mutlaka gelirim ben.

ben her daim gelirim. yalnız tecrübem yok.

ben de gelirim ama tecrübesizim..

ben de gelirim, tecrübesizim.

15 inden soora bi pazar günü falan denk gelirse ben de gelirim balıkesirden

şimdi final zamanı ama, şöyle temmuz ortasına doğru olsa gelebilirim belki.
benim de pratikte tecrübem yok ama, askerliğimi kısa dönem uzman counter olarak yaptım. hed$at ın kralıyım ona göre =)

temmuz ortası olursa ben de gelebilirim.

olsun bu.

olsun bu.

olsun bu.

%16 civari gördüğüm kadari ile aylık faiz oranlari yamuluyor da olabilirim. deli para be :) 2 trilyondan fazla mi ediyor ne

www.tcmb.gov.tr
yüzde 15,16,17 civarı gibi değişiyor, bankadan bankaya.

150 bin ytl gibi bir şey eğer aylık yaparsan.

sube.garanti.com.tr

burdan daha çeşitli şekilde vakit geçirebilirsin.

o değil, bugün yatırayım yarın çekeyim dediğin zaman bile 5000 ytl küsür veriyorlar. gnvoıreodsagkfc

ayrıca o kadar paran olduğu zaman bu kağıtta yazılandan daha yüksek bir faizde alabilirsin.

Faiz oranının ne olduğu bilinmeden, hesaplamak zor olur. Aslında basit bir formulü var.
yıllık faiz oranını biliyorsanız çok basit.
Formül;
(-anapara- x -yıllık faiz oranı- x -faiz işleyecek gün-) / 36000
farzedelim ki, yıllık faiz oranı %29 olsun, bir aylık faizi şu şekilde hesaplıyoruz;
(14.000.000 x 29 x 30) / 36000 = 333.338.33333333333333333
yani bir aylık faizi 333.338 YTL yaptı, vay mına koyim.

ama bak, eğer süper loto falan tuttuysa, gideriz senle beraber bankaları gezeriz onlar süper faiz oranları uygularlar. boru mu, 14 terelyön... :)

nasil faiz odemesi istedigine gore degisir..aylik odeme istersen 130K'dan fazla getirir, 3 aylik istersen 400'den fazla getirir..6 aylik biraz daha fazla duser ay basina. boyle yani..bizi de gorursun artik hesapladik o kadar:P

14 milyon ytl. x % 16 = 2.240.000 ytl. yıllık faiz eder. 12'ye bölersin, 186.000 ytl. yapar aylık. faiz oranı bankadan bankaya değişebilir, 14 miyon ytl.'yi gören "oouuuu efenim buyrun buyrun diye yalakalanıp faiz oranını abartabilir. vergisini de düşünce kabaca 150.000 - 180.000 arası bir şey yapar aylık. 3 aylık da yapsan, bir yıllık da yapsan, aylık alacağın faiz budur. ama birer aylık yaparsan her ayın sonunda bu faiz hesaplanıp paranın üstüne ekleneceği için bileşik faiz hesaplanır, biraz daha fazla faiz alırsın.

14 trilyonun varsa bankaya git, ben aylık xxx lira faiz istiyorum yoksa yatırmam paramı de, kabul ederler nasılsa. uğraşma faiz hesaplarıyla falan.

paranın miktarı ve vadenin süresi arttıkça oran da özelleşir; güzelleşir. bu yüzden kimse liste fiyatından hesaplamasın. ama bize getir sen; temizinden %20 yi zorlarız:)

onlara götürme bize getir :p yok yok onlara götür.

şu anda max %19.50'ler var aylık faiz (net %16.58, net getirisi 193,375ytl). haziran'da %20'nin üstü görülebilir piyasa sıkışmaya devam ediyor.

yüksek meblağlarda bankayla faiz pazarlığı yapabiliyorsun. bize 5 trilyon vericem ama yüzde 20 faiz isterim diye.

o kadar nakiti onlar deli gibi kullunıp kar edeceklerinden, kabul ediyorlar

isfiçre bankalarına gidin bence. burada yerler o parayı. hem neden banka faizine taktınız ki? gayrımenkul ws. seçenekleri ile daha fazla gelir elde edersiniz ki bunun için fazla bir rakam bence. oturup sadece ana paranızı bile harcamaya ömür mü yeter?

Birkaç banka-şube ve gmy gezince 190-200 bin YTL arası olur net.

pilavın suyunu önceden ısıtırım ben, bulyon da o sıcak suya girdiğinde erir direk?

bulyonu catalla ezip, sonra da ilik suda dagilmasini saglayip ekleyebilirsin pilava.

toz halinde bulyonlar var böyle kabartma tozu paketlerinde varmışçasına.. onları kullanabilirsin.

bulyonun uzerinde eklemeden once sicak suda eritin yazmiyo mu?

yani normal şartlarda,pirinç kavrulurken bulyonu koyarsınız,üstüne de sıcak suyu eklerseniz erimesi lazım,hani yok ben soğuk suyla yaparım diyosanız da e o su kaynıyo içinde her halükarda eriyor ama,ben anlamadım,nası bulyon o ama. neyse cevap olarak: kaynar su koyun eritin öyle koyun.

pirincleri kavurduktan sonra suyunu koydugum esnada koyuyorum ben. ka$ikla eziyorum tencere icinde. sonra 4-5 tur kari$tiriyorum. homojen dagiliyor genelde.

evet sicak suda eritin diye bir ibare var kutusunun uzerinde. pilav yaparken ayrica su isitmak tuhaf bir hareket gibi geliyor bana. assert h'nin yolunu tercih ediyorum fakat istedigim kadar homojen dagilmiyor. ben her cm2'sinde hissetmek istiyorum o bulyonu, olmuyor. karafatmalar gibi bir noktada toplasiyor. halbuki yayik tencerede yapiyorum. bir dahaki sefere ozel su isitacagim. ya da bulyonu minik ve esit parcalara ayirip bir catal pilav, bir parca bulyon seklinde yiyecegim. kitlatma yontemi. garip.

aklima ne geldi. yeni katkisizlari cikti bunlarin ya. artik katki maddesi koymadiklari icin de oluyor olabilir. dibe cokuyorlar genelde. bir de altini kapattiktan sonra karistiriyorum bir kac tur ve cabucak kapagini kapatip demleme surecine terkediyorum.

yok yok, bulyon pılava dııl suyuna konur yoksa hem dediğiniz gibi iyi dağılmaz, karıştırmaya kalksanız pilav ezilir, siz nasılsa tencereye pirincleri atmadan su koyup kaynatmıyo musunuz? o suya koyun işte.

pilav yapmayla ilgili buyuk celiskilerimiz var. once tereyagi koyuyorum tencereye. eriyince sehriyeleri atiyorum. onlar hafiften kizarinca onceden cesmeden akan sicak suyla yikadigim pirincleri tencereye atip bir guzel kavuruyorum. daha sonra halihazirdaki suyu, pirinc seviyesini bir parmak boyutunda gececek sekilde tencereye dokuyorum. burdan sonra sorunlar basliyor. toz bulyon deneyecegim. o degil de lostfinal bolumunun altyazisi neden hala yok ortada :( ? kdhakgfdg

www.elkatek.com

burdaki arama zımbırtısına opamp yazıp, çıkan ürünlere bakabilirsin.. bu elkatek'te herbişey var.

biz hep lm7141 kullanıyorduk. lm741 ile aynı şey mi o?

zavallıyız
paylaşmak istedim, nasıl olsa bizden başkası bakmaz buna

bisey olmaz heralde isteselerdi aboneliginizi bitirdiklerinde isterlerdi sorarlarsa "yedik biz onu" deyin ehe:)

şifreli cine5 tarih oldu, istemeleri mümkün değil artık.

geldiler aldılar dersin.

bizdeki de yıllarca durdu ve en son çöpe gitti.

bit pazarında dolu var sorarlarsa 1 liraya alırsın hahaha

hakkaten onu yapalım (y)

ben kurdum bir lig; ek$i super lig...

#29768 ve de (bkz: uefa euro 2008 fantasy football )

ben kurulu lig bulamayarak, sözlükte başlık aratıp göremeyerek saat 00:15 civarında şöyle bir şey yaptım. eğer ki çok katılımcı yoksa buradan devam edelim, yoksa siz daha önceden toplaşmıssanız özür diliyeyim (ki sanırım arka arkaya asmışız duyuruyu) oradan devam edelim, eğlenelim.

Katılım için kod: 109407-16719 anladığım kadarıyla duyurudan sonra teşebbüs olmadığından buradan devam diyeyim ben, yanlışsa düzeltirim :)

edit: Katılım için yeni kod: 3039-783

Katıldık ek$i lig'e, Allah yüzümüzü kara çıkarmasın.

katilim kodu nedir ?

değil.
onlar ruhsatı alırken eğlence vergisi tadında bir parayı vererek o gürültü yapma hakkını satın alıyorlar.
o parayı bize verse gürültü sineye çekilir ama, maalesef yasanın izin verdiği saatler arasında pek bir faydası olmaz.
test edildi, onaylandı.

ama o izin verilen saati 12 ya da 1 gibi olamsı lazım mevsime-mekana göre, 2 dakika geçseler bile, hemen şikayet et. o zaman en azından ceza yemiş oluyorlar.

os, the "yan apartmanın altında düğün salonu olan çocuk"

bildiğim kadarıyla gece 12'ye kadar, yaz aylarında da 1'e kadar izinleri var. sokak düğünlerinde bile öyle, şikayet edince en fazla gidip düğün sahibine selamın aleyküm diyorlar, izin alındı mı diye sorup gidiyorlar.

bir desibel sınırı yok mu peki, kıstırtmayı denesek falan?

küçük parkta mı oturuyorsun? (:

zabıtaya gitmek gerekiyor ama dinlemiyor kimse
al takke ver külah olayları sanırım

desibel sınırı var ama o sınırla birlikte bile çok ses geliyor.

mavi masa ilginç bir şekilde etkili olabiliyor bazen..

yanılmıyorsam 90dB olmalı sınır. Çok da yüksek değil aslında ama bu sınırı otomatik denetleyen makinalar var eğlence mekanlarında.

bir arkadaşımdan duyduguma göre acı, baharatlı yiyeceklerden uzak durman gerekiyor. bunun yanında ayağını sıcak tutacaksın. cıbıldak ayaklarınla betona neyim basma. sonraa ne demişti arkadaşım.... ha şey çok fazla da oturma dötünün üzerinde. saatlerce yani. bu kadarı hatırımda kalmış.

Mayalı olan herşey , baharatlı şeyler bunlar söylenmiş.

turşu vb. de oldukça zor duruma sokar seni,

çok fazla oturmayacaksın ya da çok fazla ayakta durmayacaksın, sürekli kollayacaksın ( kollamayan var mıdır acaba? )

ondan sonracığıma en önemlisi asla ve nasla KABIZ olmayacaksın :(
kola falan içme pek mecbur kalmadıkça.

ceviz ye bol bol, kuşburnu marmelatı ye onun da faydası oluyor.

proctolog diye bi krem var, uygulaniş tarzını prospektüse göre yapmak zor ama gvntgwedsaf, dilerim o durumlara düşmezsin. daflon'dur sanırım verdiği ilaçlardan biri de, o da iyi gelir ilaç olarak. anestol ara ara iyi gelir, alevi alır :)

söylememe gerek var mı bilmiyorum ama şu sıcak günlerde malum bölgenin temizliğine de oldukça dikkat etmelisin. bu sebeple büyüğümüzü evimizde yapalım. kimi kimi kanamayla da karşılaşabilirsin, panik yok.

not: tecrübe konuştu.
not2: bi arkadaşım dediki ben bunlari söylüyorum ama sakın benim basur olduğumu söyleme utanırım falan dedi fj4nerıwdgsfk

abi yıllardır bağsur memem var kıçımda. sana tek söyleyeceğim şey şu: soğuğa oturma. memen soğuk alırsa tarifsiz acılarla başbaşa kalıp tuvaletin fayanslarının sayısını ezberleyebilirsin. onun dışında ye istediğini. soğuğa oturma ama. o kötü.

fast food'dan uzak dur, kebap olayından da

doktor bir arkadaş " kıçını muhakkak yıka, ama ıslak bırakma, tahriş olacak kadarda kurutma" demiş yani önce yıka bi defa sil nemli bırak hesabı, uyguladı mı bilmiyorum ama doktor arap asıllıydı burasınıda söylim (yurtdışında).

domates yasak. şartlar ne olursa olsun. kola da. alkol de. baharat da. gidip gelip su iç. ayaklarını sıcak tut. gidip eczaneden "daflon" adında bir ilaç al, hap. günde 6 tane (2+2+2) olacak şekilde kullan. bir ayda bi şeyin kalmaz.

yiyecek içecek önerilerini pek sallama (üzgünüm arkadaşlar:)) sadece acayip baharatlı şeylerden uzak dur, insani ölçülerde acı filan yiyebilirsin, sınır arnavut biberi diyeyim:)

problem bu noktada kabızlık ve ıkınmadır, basuru bunlar yapar. lifli beslen, olmazsa benefiber diye eczaneden alınabilinecek lif katkıları vardır, onlardan kullan, bol sebze, az rafine(işlenmiş) gıda, bol su, düzenli egzersiz, 2 durak önce in de yürü filan. bi de sıcak oturma banyosu diye bişi var, hastalara tavsiye edip duruyoruz gerçi içim içimi yiyyor sonra" amca pek çevik görünmedi bana, kafasını kırmaya bu" diye..

bir de kronik kabızlığa yol açacak başka problemler olabilir, hipotiroidi gibi, sürekli uyuma, olmadık yere kilo alma gibi problemlerin varsa git bir 5000 bakımı ol dahiliyecinde derim:)

geçmiş olsun

hepinize teşekkürler.

ilaçları kullandım, sizin tavsiyelerinize de uydum, bir arkadaşımın tavsiyesi (dediğine göre bu yöntem barsakları geriyormuş) üzerine de patlıcanın kesip atılan kafa kısmınından 10-15 tanesini 1 litrelik suyun içinde burah kaçırmamaya özen göstererek kaynattım ve her sabah aç karnına bir su bardağı ölçüsünde içtim; tamamen geçti sayılır. her gün biraz daha küçülüyor.
tekrar teşekkürler.

benim de aynı anakart yanmıştı. şuanda via p4m890 chipset anakart sattılar. ama galiba arkadaşının anakartı agp ekran kartı için. via ise pci-e ekran kartı uyumlu o yüzden yeni ekran kartı alması gerekebiliyor. tabi 64mb onboard da kullanabilir via kart ile

www.teknofiyat.com
burada internet üzerinden satılan 775 soketli anakartları görebilirsiniz.

ekran kartı agp, ona göre bir model almak gerekecek

Asus (y)

asus (y) ne anlamadım (:

yök'ün öyle bi sorun çıkartacağını sanmıyorum. emekli sandığı olsa belki o belgeye sorun çıkarı yabancı dilde diye.

ama şu var benim okulumda yurtdışında, benim belgemde de okulun bitiş tarihi yok. sonuçta o belgenin düzenlendiği tarih var, o dönem -ya da yıl- için seni öğrenci olarak kabul edip sağlık karnesinin süresini uzatabiliyorlar.

asker bile olsan kpss ye izinle girersin o sorun değil...

bağlı olduğun askerlik şubesine bi telefon et, belki oradan daha detaylı ve net bilgi alabilirsin. gitme hemen ama belli olmaz.

2 sene tecil hakkın var onu değerlendirebilirsin.

burda merak ettiğim okul haricinde ben kendim hiç tecil ettirmedim. acaba bundan farklı olarak yine tecil hakkına sahip miyim ben?

evet sahipsin
2 yıl.

değilmişim öhehehe. şaka maka yaptık geldik, iyi de oldu.

www.letterjames.de

bir de böyle bir şeyler var;

www.imagechef.com
www.photofun.od.ua

www.lintukoto.net

valla bir faydası olur mu bilmiyorum ama 18 yaş altına sigara satanları kim kontrol ediyorsa, bunu da öyle.

gerçi biz de arkadaşın dükkanda yaptık kuponları, verdik çırağın eline o gitti yatırdı.

bir de böyle bir şey var hatırlar hatırlar gülerim.
(bkz: #6479338)

Bildiğim kadarı ile millipiyango ya bunu şikayet ederseniz ve haklı bunursanız öyle kınama, kulak çekme gibi cezalar vermiyolar, direkman bayiliğini elinden alıyorlar... İsterseniz bi şikayet edin mp ye...

cekilis.millipiyango.gov.tr

çek videoya yolla mp ya

bırakın oynasın çocuklar. we are the world, we are the children.

bugünkü devamı için vereyim ben www.rojadirecta.com da bilimum linkleri bulabilirsin.

sanırım burası..

Polcenter Alışveriş Merkezi No. 4/36 Levent İstanbul Tel: 0212 - 325 54 40

Polcenter oranin altindaki alisveris merkezine deniyor. Normal adi Polat Plaza

Finansbank in adresini ariyorsan www.finansbank.com.tr adresindeki Ali Kaya sokak ile baslayan adres.

eyvallahınız.
blu tam onu ariyorum ben orada çalışan bir arkadaşıma bir şey göndermek için.

çok çoook saolun.

Elektrik: Maddenin, yüklerin varlığı ya da hareketleri sonucu ortaya çıkan özelliğidir.
Elektronik: Serbest elektronların etkisiyle oluşan olayları inceleyen bilim dalıdır.

Ama siz, sanırım, elektrik bilimi ile elektronik bilimi (mühendislikleri de olabilir) arasındaki farkı soruyorsunuz. Elektrik, temel olarak maddenin fiziksel özelliği olarak inceler. Yani daha çok fiziğin bir dalıdır. Elektronik ise maddenin elektriksel özelliklerini kullanarak bilgi ya da güç iletimiyle, bunu oluşturan sistemlerle ilgilenir. Daha çok bir mühendislik dalıdır.
Elektriğin alt başlıkları statik elektrik, elektrik alan, elektrik potansiyeli, elektrik akımı gibi fiziksel kavramlarken; elektroniğin alt başlıkları analog, dijital, sinyal işleme, güç elektroniği, bilgisayar donanımı gibi uygulamaya yönelik dallardır.
Aslında bu iki alan birbirini tamamlayan alanlar olduğu için üniversitelerde genellikle elektrik-elektronik bölümleri vardır. Bu bölümlerde ilk iki sene daha çok temel mühendislik eğitimi, sonraki senelerde kişinin seçimine göre elektrik-elektroniğin belli dallarında uzmanlaşma imkanı verilir.


şeklinde bir alinti buldum tübitak sitesinde..

elektrik: priz, sigorta, kablo, ampul, toprak hattı, faz, nötr vs.

elektronik: diyot, kondansatör, transistör, direnç, devre, chip vs.

imza: dünyanın en yüzeysel adamı.

çok salak bir cevap oldu ama durum çok kabaca bu.

biri üretir diğeri tüketir.

edit: mühendislik ayrımı için dedim bunu yani elektrikçiler hayvani voltlarla uğraşır bunları üretir,dağıtır falan elektronikçilerse ufacık 5-12 (genelde 5)volt gibi şeylerle uğraşır bunları dağıtır kullanır yani tüketir işte. benim kafam çalışsaydı zamanında elektrik okur ufacık şeylerle ömrümü tüketmezdim.

"Elektrik ve Elektronik Mühendisliği" okuyan biri olarak açıklamaya çalışayım.

Elektronik: Devrelerle uğraşır. Çiplerle uğraşır. Bilgisayarda yazacağın kodları veya tasarlayacağın devreyi kartlara basmakla işlevsel hale getirmekle uğraşır. Bilgisayar mimarisiyle donanımıyla uğraşır. Sensörlerle, algılayıcılarla uğraşır. Kamera sistemleriyle uğraşır. Mikrodalgayla, sinyallerle, telekomünikasyonla uğraşır. Antenlerle dalgalarla uğraşır. Ortalama kullanılan gerilim 5 volttur, gözle görünmeye boyutta veya özellikte olaylarla uğraşır. Genelde teknolojik denen şeyler elektroniktir. Bilgisayar ve programlama mantığı, analitik ve sayısal düşünme, hesap kitap yeteneği gerektirir.

Elektrik: Kablolarla uğraşır. Enerji dağıtım ve taşıma şebekeleriyle uğraşır. Enerji projeleriyle uğraşır. Sigortalar, devre kesiciler, jeneratörler, UPS sistemleri, bina içi dağıtım sistemleri, sokak dağıtım sistemleri, küçük, orta ve büyük trafolarla uğraşır. Elektriksel yalıtım, kırılma, güvenlik işleriyle uğraşır. Güç elektroniğiyle uğraşır, tüm makinalara giren enerjinin düzenlenmesiyle, adaptörlerle falan uğraşır. Topraklama, insan sağlığı, yıldırım düşmesi, kaçak elektrik kullanımı gişi gerçek hayatla uğraşır. Gözle görülebilen tüm elektrik ve enerji sistemleriyle uğraşır. 380000 Volt'tan 220 Volt'a kadar voltajlarla uğraşır.

Sonuç: elektronik daha çekici görünse de elektrik'te çok para vardır, öğrenmesi daha kolaydır, gerçek hayata çok yakın işlerle uğraşır. Ben bu yüzden son sınıfta elektriği seçtim, ve şansı olan herkese de tavsiye ederim. Saygılar.

çok güzel tanımlar yapılmış. bende olayın farklı bir noktasına değineyim dedim.

elektrik te her an binlerce volt la karşılaşırsın. çok dikkat gerektirir.
elektronikte yıllarca uğraşır hem kafayı yer hem gözü bozarsın.

yani elektrikte ani ölürsün elektronikte yavaş yavaş.

mevzubahis 23 nisan ise şikayet etseniz bile hiç bir şey olmaz. neticede patronunuz, ben bu insanlara mesailerini ödüyorum der ve işin içinden çıkar, kaldı ki tatil olması mecbur tek bayram 29 ekimdir, o bile özel kanunlar ile çalışılabilir kılınmıştır.

23 nisan, 19 mayıs, 30 ağustos,29 ekim, hepsi resmi bayramdır, yasal olarak tatildir. ssk'ya şikayet edin. resmi tatil olan günlerde açık olan yerlere ceza kesebilme yetkileri var sanıyorum.
gerçi resmi tatil günü ssk görevlisi nereden bulacaksın bilmiyorum :)

bir de şu açıdan bak; patronlarının yani. gerçi biraz inatlaşma olayına dönmüş ama.
resmi tatil oldu diye, bankalar "yahu sen 23 nisan'da çalışmadın, para kazanmadın. dur senin ödemeni bir gün geciktirelim" tarzı bir yaklaşim içinde değiller, bırak bankayı vergi dairesi, sigorta gibi kuruluşlarda bu konuda umarsız.

sonuçta 23 nisan günü açık bir sürü işyeri var, hafta tatil ruhsatı olanlar bir şekilde kıvırabiliyorlar sanırım.
yani sonuç olarak, şikayet etsen bile "yediği kaba sıçıyor yavşak" şeklinde bir tepki de görebilirsin. elemana da selam ederim.

Galahad, yanlış bilgi.
benim bildigim milli bayramlarda eğer çalışacaksa önceden ilgili yerlerden izin alınır ve o gün çalışacak personele normal günlük ücretinin 2 katı ödenmesi gerekir.

Eger o gün size iki kat mesai ödemedilerse şikayet edin .mına bile koyarlar.

iş teftiş kuruluna şikayet edebilirsiniz: 0312 296 69 78

4857 sayılı iş kanunu madde 44
Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde işyerlerinde çalışılıp çalışılmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmeleri ile kararlaştırılır. Sözleşmelerde hüküm bulunmaması halinde söz konusu günlerde çalışılması için işçinin onayı gereklidir.
Bu günlere ait ücretler 47 nci maddeye göre ödenir.
MADDE 47. - Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçilere, kanunlarda ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışmazlarsa, bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücretleri tam olarak, tatil yapmayarak çalışırlarsa ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödenir

kesin budur diyemem fakat dribblingle kaleye girmeyi bi dene. şut çekmeden yani. kaleye topla gir.

kaleciyi çalımlamayı dene arkadaşın da dediği gibi.

kaleciyi çalimlayip attım gol bi sürü de...
midesiz'in dediği gibi şut çekmeden gol atmayı deneyeceğim bir de..
sonuçları bildiririm.

valla vardı öyle bi kaç salak bölüm. biri bilmem kaç metre sürükleyip öyle atman gerekiyodu. bir diğeri de şut çekmeden kaleye kadar topu sürerek atman gerekiyordu. sanırım seninki ikincisi.

1.2 motordan 80 beygir üretmek te efsaneymiş.. erken patlar o motor orası ayrı da..
yakıt tüketimini düşürmek için düşük devirde kullanacaksın arabanı.. ha illa yüksek devirde kullanıcaksan tork-devir ayarını yap o da yaklaşık 2800-3000 devir gibi bi değer eder sanırım.

rölanti ayarını falan kontrol ettir, bakımını yap, motorun bakımının yapılması yakıtı düşürür.. ondan sooracıma lastik havalarını ve lastiklerini kontrol et, rot-balansına baktır..

bir de 1.2 araba biraz ufaktır, 75-85 beygir civarındaki normal arabalar senin arabayı küçük görüp ezmeye çalışıyorlardır, sen de "ulan serseriler görün gününüzü" diyip böyle yer yer tokatlıyorsan diğer arabaları, yapma o da arttırır yakıt masrafını :))

yalnız böyle dalga geçilen arabayla o dalga geçenleri tokatlamak ta oldukça zevkli bir şey ya...

bu bizim reno klio değil mi yahu..hemen tanıdım..İlk 50 metrede lada samara hariç hiçbir arabanın şansı yok ona karşı,arkadan yetişir ancak..
Aslında istanbul trafiğinde 6.5 litre sanırım zaten çok iyi bir rakam..
uzun yolda zaten düşük yakıyor..

yok yok clio değil, adıyla sanıyla MİCRA!

6,5 lt sehir ici tuketım ıcın ideal bi rakamdır.
yogun trafik demişin.frene cok fazla basman bile yakıt tuketımını etkılemektedır.

dahada dusureyım dersen soyle birde yenı bı sistem mevcut..
(bkz: cng)

motor civarında bir tür vana varmış, buradan yakıt emişini kısabiliyormuşsun. ama motoru çekişten düşürüyormuş bunu yapmak. böyle duydum ben. bir araştır derim.

Aslında sanırım kendimi iyi ifade edememişim. Motora vs yapılacak müdahalelerle değil de, daha çok sürüş teknikleri ile düşürmek istiyorum.
ani hızlanma ya da ani frenlerden kaçınmak ve arabanın bakımını düzenli yaptırmak dışında ne gibi birşey önerirsiniz?

1 litre benzin 3 ytl günde 1 lt az yaksan ayda 90 eder gayet iyi bi tasarruf olur aslında. arabayı kırmızı ışıklarda falan boşa almak olabilir, bi de boşla gidebileceğin yokuş aşağı yerler varsa ve araba otomatikse rahat olur boşta gitmek.

- vites değişimlerini çok yüksek devirlerde yapma
- öndeki araç 1m ilerleyince senin de ilerlemen sana bir şey kazandırmayacaksa hareket etme. Yalnız başka bir aracın burnunu sokamayacağı kadar da az tut mesafeyi.
- yokuş aşağı gaza basma, mümkünse boşa atmadan uygun vitesle sallan gitsin.
- mümkünse gittiğin güzergahtaki ışıkların zamanlamalarını öğren, uygun süratle dur kalk yapmadan geçmek için uygun süratleri ayarlayabilirsin.

cng denmıs de, benim bildigim dolum istasyonu yok bi kere onun.

kalkışlarda yan koltukla mürekkep dolu bir bardak olduğunu ve onu dökmemen gerektiğini düşün.

eğer gerçekten 6.5 litre yakıyor ve benzinli bir araçsa daha ne istersin? orta ve üst sınıf arabalar bu bahsettiğin şartlardaki güzergahta 10-11 litre yakar..

mesaj yardimci olur umarim. sevgilerimlen.

dizideki sarkilarin bir kismini muammer ketencoglu nun albümünde bulabilirsiniz. ama hangi albüm derseniz son albümlerinden birisidir diyebilirim. simdi bakmaya üsendim.

valla orjinal halleri yok da, diziden çekme kayıtlar var bende. istersen upload ederim bi ara rapide.

@pyro: baştacısın, gerçek bir prensessin !
@atmacaged: sağolasın
@crayze horse: eyvallah onlar bende de mevcut :)

23 ytl gibi bişeydi gecen güne kadar evet noterde

(bkz: aslı gibidir)

2-3 tane yaptır sen hazır notere gitmişken..
1 tanesi 25 ise, 3 tanesi 30 falan oluyor..
daha sonra tekrar 1 tane daha yaptirmaya yeltendiğinde tekrar 25 ödeme, bulunsun sende.

Bazı yerlerde diploma fotokopisi artı diplomanın aslı ile gidince orada kendileri de aslı gibidir damgasını veya imzasını atabiliyor.Bi sor soruştur boşu boşuna o kadar para verme notere...

Üniversite diplomasından bahsediyorsak öğrenci işleri diplomayı "aslı gibidir" diye onaylıyor, ücretsiz, notere gerek yok.

bi belgenin üzerinde oynanarak fotokopiden çıkartılmış gibi gösterilmesini önler bu hödö..

misal, diploma notunu pc üzerinden 3.44'ten 4.44'e yükseltip, renkli yazıcıdan döküp sonra da bi fotokopi cihazından geçirip sanki orijinal diplomanın fotokopisini çekmiş gibi göstermek gibi cinliklerin önüne geçer..

geçen gün yaptırdım(2.notere) tek kopya 14 2 tanesi 21 ytl idi.

arkadasim diplomasinin ingilizceye cevrilip onaylanmasi icin 60 ytl bayilmisti notere. eger ceviri gibi bir derdin de varsa kosarak kac. sadece onay ne kadar tuttmustu tam hatirlayamiyorum ama tek kopyasi icin 20 den fazla verdigine eminim sanirim. Noterler arasinda bir fark var mi bilemeyecegim fakat etiler civari bir yerde oldu bu

star veriyor gibi gözüküyor reklamlarına rastlamadım ama daha ayrıntılı bilgi için
www.liveonsat.com

star barca maçını veriyor, sopcast yolları taştan ya da www.rojadirecta.com'da maç saati yaklaşinca zibilyon tane link bulabilirsin..

citroen c2 bakabilirsin mesela

clio dandik bi arabadır, şirin görünse de. hiç tavsiye etmem.

güzel bi focus bulabilirsin

seat vw group otomobili olduğundan nispeten biraz daha kaliteli olacaktır clio'ya göre. hyundai getz, seat toledo, ford mondeo da benim alternatiflerim olsun.

renault tavsiye etmiyorum. özellikle servis ve bakım konusu çok problemlidir.

honda nın servisi iyidir. honda jazz falan yok mu ikinci el?

evet, clio'dan vazgeçmiş bulunuyorum.. daha önce de sözlükteki entryler olsun, arkadaşların tavsiyeleri olsun, bayağı bir negatif yorum okumuş/duymuştum..şimdi kesinlikle vazgeçtim..

citroen c2 biraz küçük gibi geldi..

honda jazz ve getz'e ısınamadım bi türlü şekilleri itibariyle.. pek hoşuma gitmiyolar açıkçası..

şu durumda seat leon(toledo'nun hatchbacki deniyor zaten) ile ford focus'tan birini tercih edicem sanırım..

önerileriniz için tekrar teşekkürler..

clio vardı, berbat bir araç, para vermeye değmez.

şu an ford focus kullanıyorum, aslında iyi ama ne bilim sanki bir eksiklik var gibi, pek konforlu değil kasa güzel ama iç donanım olsun sürüş keyfi olsun bir eksiklik arıza veriyor insana.

bence alman arabası iyidir, vw golf falan bakın temiz denk gelir, ortalık 2. el kaynıyor, ümraniye araba pazarı iyidir havalarda ısındı alternativ çok olur ama VolkWagen derim, ve kazasız günler dilerim.

clio hakkaten kötü araba ama az yakıyor dizelse. seat leon dışarıdan gözüktüğü gibi değil içi pek geniş ayrıca kaplamaları güzel bence en iyisi ama bildiğim kadarıyla çok yakıyor.

c2 küçük böyle kutu gibi bir şey öbürlerinin de tipi hakkaten yamuk.

focus benzini nasıl yakıyor bilmiyorum ama leon'un sağlam yaktığını zaten söylemiştim niye tekrar belirtme gereği duydum bilmiyorum.

clio ve getz i geç bi kere.
toledo müthiştir, leon da onun gibiyse o da müthiştir anasını satayım
bi de unutamadığım ilk aşkım nissan almera HB var. ama ona duygusal yaklaşıyo olabilirim tavsiye ediyo gibi olmayayım :)

ford focus benzinli yakıt tüketimi şöyle tasvir edilebilir, misal çölde 24 saat susuz kaldınız ve ilk bulduğunuz 1 litre suyu içme şansınız oldu, evet focus öyle lukur lukur götürüyor:) lpg taktırcam, ocağımı söndürdü lanet motor.

öehh clio'ya kötü denip fiat palio mu tavsiye ediyorsunuz? ehliyeti palio'yla aldım ben. rezil ötesiydi.

2. el renolar ucuz olmalarına rağmen özellikle 100binden sonra sorun çıkartırlar.

ikinci el yabancı montaj olsun.

seat'ın vw'nin kardeşi olduğu için düşünme gibi bir olaya girme, leon'ların aşırı benzin tüketimi olduğunu okumuştum, çünkü kullandıkları motör yeni teknoloji ürünü değil. O fiyata şahsen ben olsam 2.el 2003 2004 golf falan bakarım. aynı benzini yakar, ama çok daha kalitelidir leon'a göre. vw rulaz

getz'i geç demeden önce o otomobili iyice bir kullanıp da fikir belirtmek gerekir. kendi otomobilimde şimdiye kadar bir kez servise gittim, onda da balans ayarı ile far değişimi yaptırttm. o sebeple hemen es geçmenizi tavsiye etmem. bir kere zaten içinin küçük olduğunu söylemek en yanlışı olur, en büyük hatchbacklerdendir.

wv golf veya ford focus hatchback. o kadar bütçe olduktan sonra bu iki modelden şaşma derim. özellikle wv ailesinin direksiyonuna geçtiğin anda insana verdiği güveni tahmin bile edemezsin.

power xl var.

www.powerxl.com.tr

yayinonline dan bakıcaksın, keyfine göre hangisi uyarsa dinleyeceksin oradan.

tek gecerim
www.radyoodtu.com.tr

Sourberry şunun son versiyonu bunun plug in i filan demiyorki. Tıklıyorsun ve anında winampden dinlemeye başlıyorsun.

Fi tarihinden kalma winamp kullananlar dinleyemiyor ne yazik ki Sourberry. Gerci yeni winamplerin de light surumleri gayet iyi ama bazen insan upgrade etmek istemiyor.

(Bence Sourberry guzel dinlenesi radyo, ama size kalmis tabi.)

radioparadise in hastasiyim ama sadece yabanci cok nadir türkce caliyor(mus bana daha türkce parca denk gelmedi).

winamp'in media library 'sinden (son sürüm) shoutcast radio bölümüne girilir. Ordaki binlerce radyodan çeşit çeşit bitrate bitrate dinlenir.

sanırım reklamı da vardı patex diye bir marka var, küçük bir tüpte satılıyor, ele de yapışıyor evet ama performansına sözüm yok. ön taraftan hafif kalkmış ayakkabı tabanın tahmini 6-8 saniyede birbirine mıhladı adeta. ele yapışmasında, benim için en azından, kullanıcı mallığı da söz konusu

loctite

ne yapiştiracaksan tek geçerim.

tükürük. cidden iz bırakmıyo. kağıdı güzel yapı$tırıyo.

bulan olursa ben de isterim. haberim bile yoktu bu parçadan.

maillerinize şeyedebilirim

sanırım son 1 sene içerisinde kesilen cezalar gösteriliyor.

Internetten bakma olayı yalan. Ben kendi arabam için baktım hala eski sahibinin ödenmemiş cezaları gözüküyordu ki bunların ödebmemiş olması imkansız çünkü araç devredilirken temiz kağıdı alınır. Ben yine de vergi dairesine gittiğimde sordum ne ayak diye adam o veriler güncellenmiyor hatalı gibi bi şey söylemişti. O yüzden eğer bankaların internet şubesinden filan ödeyecekseniz cezaları, bildirime göre ödeme gibi bi şey oluyo yani siz yazıyorsunuz seri numarasını filan onu kullanmanız gerekir...

www.gelirler.gov.tr 'de motorlu taşıtlar vergi dairesi var.. oradan bütün cezalari görebilirsin.

bana kesilen bi ceza çıkmadı gelirler.gov.tr de. ceza puanını işlemişler ama ehliyete. en güvenlisi gidip vergi dairesine sormak

usb hdd kutusu vasıtasıylan bağlanmayi dene madem.

usb hdd kutusu ile de görmedi

kör olmayasıca...
hdd kurtarma programlarina doğru yönlen madem sen.

-diske bağlı olan ide kablosunu değiştirip deneyin. her ihtimale karşı, başka bir pc de çalışıp çalışmadığını kontrol edin (anakartın ide portunda arıza olabilir)

-usb portundan bağladığınızda, disk yöneticisinde görünüp görünmediğine bakın. disk yöneticisinde görünüyorsa ve bir sürücü harfi atanmamışsa, bir sürücü harfi atayarak diski kullanmanız mümkün olabilir.

vista olabilir mi ?

Bende de XP var ve sorunsuz giriyorum, yani sorun Yapı Kredi'de değil. Ağdaki tüm bilgisayarlarda aynı sorun olduğuna göre sorun sizin bilgisayarınızda da değil. Muhtemelen kablonet ile ilgili bir problem var. Kablonet kullanan ama sizinle aynı ağda olmayan birilerine ulaşma şansınız varsa belli olur sanırım problemin kaynağı...

cevabını bilmiyorum ama yazdığınız açıklamadan yola çıkalım. o kurallar kitabında "aynı takım oyuncularının beş tanesi kırmızı kart görürse" mi diyor, "sahada bulunan oyuncuların beş tanesi kırmızı kart görürse ve takım sahada altı kişi kalırsa" mı diyor? yani öncelikli olan hangisi? yani özellikle belirtilmiyor olsa bile o kural maddesini anlatan cümleden bunun mutlaka anlaşılıyor olması lazım.

Kesin cevabı bilmemekle beraber kendi düşüncem şu yönde:yedek de olsa takımın oyuncusu olduğuna göre o oyuncu,totalde 5 kırmızı ya ulaşıldığı an otomatikman o takım hükmen yenik sayılır.yani sayılmalı.Evet mantık bunu gerektiriyor :)

üşenmedim buldum, açtım okudum.

fifa, sahada oynayan 11 kişiye "player", yedeklere ise "substitute" diyor. ve diyor ki:

"Subject to the overriding conditions of Law 3, the minimum number of players in a team is left to the discretion of member associations. The Board is of the opinion, however, that a match should not continue if there are fewer than seven players in either team."

yani diyor ki: "sahada oynayan oyuncular (player demiş. seven players) yedi kişinin altına düşerse maç durdurulur". olay kırmızı kart olsun, başka bir şey olsun fark etmiyor. önemli olan sahada oynayan oyuncuların en az yedi kişi olması. bu durumda yedeklerden birinin yedek kulübesindeyken kırmızı kart görmesi maçın durdurulmasına, yani hükmen mağlubiyete sebep değil. maç devam eder. sadece yedekler bir kişi eksilir.

ayrıca hükmen mağlubiyet de dememiş. maç devam edemez demiş. hükmen mağlubiyetle ilgili bir şey göremedim. acaba maç durdurulup da tekrar mı ediliyor, yoksa oyuncuları yedinin altına düşen takım hüken yenik mi sayılıyor bilemedim.

2004 yilinda oynanan samsunspor besiktas macinda, besiktas 5 kirmizi kart gorunce, mac bitirilmis ve besiktas hukmen maglup ilan edilmisti. yani macin tekrari olmuyor bu durumda.

gereksiz bilgi:
diyelim maç 5-1 gibi bir skorken mağlup takim 5 kırmızı kart görür de 6 kişi kalırsa 5-0 biter.

peki diyelim ki bizim takım 5-0 önde ve maçın bitimine 10 dakika kaldı.. ama bu esnada bir kırmızı kart daha gördük ve kırmızı kart sayısı 5 oldu.. ne olacak? biizm devam etmek istiyoruz 6 kişi belki.. olamaz mı?

@kimyon: şöyle diyor fifa:

Minimum number of players:

If the rules of a competition state that all of the players and substitutes must be named before kick-off and a team begins a match with fewer than 11 players, only the players named in the starting line-up may complete the 11 upon their arrival.

In the opinion of the International F.A. Board a match shall not be considered valid and shall be abandoned by the referee if fewer than seven players remain on either team.

However, if a team has fewer than seven players because one or more players has deliberately left the field of play, the referee is not obliged to stop the match and the advantage may be played. In such cases, the referee should not allow the match to resume after the ball has gone out of play if a team does not have the minimum number of 7 players.

yani anladığım kadarıyla maç başlamadan önce 7 oyuncudan azsa, kulübedeki yedekler eklenerek sayı tamamlanabiliyor. maç oynanırken 7 kişinin altına düşerse, f.a. board dedikleri neyse onlar diyor ki maç durdurulur.

ama son paragrafta da diyo ki; f.a. board böyle diyor ama hakem de 7 kişinin altına düşünce maçı durdurmaya mecbur değildir. 7 kişinin altında da olsa maçı devam ettirebilir.

yanlış anlamışsam düzeltin lütfen.

bir takımın sahadaki 5 oyuncusu kırmızı kart görünce bu disiplin suçuna giriyor. sezon içerisinde bir kez daha tekrarlanırsa takım küme düşürülüyor. o yüzden "biz devam etmek istiyoruz 6 kişi" denemiyor.

trabzonspor bu olayın kıyısından dönmüştü. sezon içinde bir maçta seyirciler yüzünden maç tatil edildi, hükmen mağlup sayıldılar. daha sonra sezon sonuna doğru bir maçta 4 kişi atıldı sanırım trabzon'dan.. 1 kişi daha atılsaydı takım küme düşecekti.

bir sürü büyük avm alkaş danışmanlık'ın yönetimi altında.
www.alkas.com.tr
hatta web sitede kiracı bilgi formu bile var.
onlarla görüşmen iyi bir başlangıç olur.

şirketin, markan olmadan da seni pek kaale alacaklarini sanmiyorum...

avm'ye göre değişir, kiminin yönetimi var, kimi bi ajansa vermiş olabilir.. en kötü ihtimal git istediğin avm'nin her hangi bi güvenlik personeline, o şefleri sayesinde ilgili kişiye götürür seni.

genel olarak avm lerde stand acmak ıstıyorsan avm yonetımı ıle gorusmen gerekır..

sayet magaza acmak ıstıyorsan işletmeciligini yapan fırma ıle goruseceksın..

stand larda hava parası vs olmaz..senın markanı uygun gorurlerse sana verırler orayı sozlesme yaparsın ve orada stand acarsın..ancak dıkkatlı ol cunku standlar dusundugun kadar ıyı para kazanmayabılır..

ayrıca satacagın seyın markalı olması genel olarak 1. oncelıktır..

lost'dan örnek vermek gerekirse the mamas and the papas'dan make your own kind of music

Konsepte uymayabilir ama gaz vermek konusunda olduça iyidirler:

Manowar - Holy War, Defender, Hail and Kill
Iron Maiden - Look for the Truth, Como Estais Amigos, No More Lies, The Edge of Darkness, ...

www.bodyforumtr.com

happy together. şaka şaka..

apocalyptica feat nina hagen - seeman
anathema - pulled under a 2000 meters a second
rolling stones - paint it black
ac dc - you shook me all night long
die apokalyptschien reiter - dschingiz khan
cradle of filth - sleepless

uyar sanki ne bileyim.

bir ludacris bilirim act a fool..
www.youtube.com

streetball esnasında ısınırken kendimizden geçtik, adeta hepimiz bir KG oluyoruz...

Ben gaz sarki yerine temposu yuksek olan ve uzun sure yuksek kalan muzik tercih ediyorum. Sana da oneririm, yuksek tempolu muzik bayagi farkettiriyor.

iTunes'tan iTunes Store'a girip "podrunner" sozcugunu arat. Cikan podcast'e uye ol. Her hafta 1 saatlik bir elektronik muzik mixi cikariyor. Eskilere de ulasmak mumkun tabi. Mixlerin adinda kac bpm oldugu yaziyor, yani istedigin tempoyu secebiliyorsun.

3 days grace eserleri denenebilir.

star wars - imperial march (ciddiyim)

star wars - imperial march (ciddiyim)

manowar lar iron maiden lar güzel ama r&b olarak öneri varmı ayrıca???

mesajda yazdim ama baskalari da faydalanir belki

www.batug.org baya iceriklidir bu konuda.

bunun disinda www.google.com.tr adresindeki bloglar da ziyaret edilebilir

ben de google'ı açıp ''nba blog'' yazdım ama acaba düzenli takip ettiğiniz, konuya hakim ellerden çıkan, ciddi bir blog var mıdır diye merak ettim.

tamamiyle nba ile alakalı bir şey bulamayabilirsin.. belki vardır da..
mesela ribaund.blogspot.com var, onlar basketbol ile gayet ilgililer..

takim takim ilgilenenlerin bloglarını bulabilirsin.. mesela parma maniac, lakers ile her türlü şeyi yaziyor.. kobe nin ayakkabilarindan, takas değerlendirmeleri falan... tardinibufe.blogspot.com

Volfied ve Super Mario'nun uygun bi versiyonu oynanabilir sanırım. Bir de şu var çok güzel;

(bkz: blobby volley)

bilmiyorum oynanabilir mi.

98'de ağ bağlantısı simgesi yok..

windows 95 cd'lerinde verilen HOVER diye bi oyun vardı.. o keyif verir bak.. bomberman oynasın, bi emulator indir, ordan seçsin seçsin oynasın..

allah o zuma'nında belasını versin !

win98'de network protokollerini kendin aktive ediyorsun, ondan sonra network aktif hale geliyor.

msconfig de başlangıç programlarında schedregbilmemne.exe gibi bişey olmalı onun seçmeyince bir daha gelmez o sinir simge

bence böyle bişeyin olması mümkün değildir

mesaj panosunu kompile kaldırmıştır.

mesaj panosu diğer adıyla shoutbox herkese açık benim bildiğim. bi sınırlama konamaz. ancak sayfanın sahibi isterse o opsiyonu ayarlardan kaldırabilir böylece sayfasında shoutbox olmaz.

dancer in the dark

singing in the rain

notre dame de paris

hisseli harikalar kumpanyası

hair
jesus christ superstar

zaten yazılmış ama, hair'den ötesini tanımam...

Chicago

The Phantom of the Opera, Notre Dame de Paris

Cabaret

tabiki de they are on a mission from god. yani
blues brothers

romance and cigarettes
all tahat jazz
ve elbette herkese katılıyorum, hair

Bir kaç tane daha ekleyelim:
Cats
Queen at the opera
West side story
Tommy
Chess
Starlight Express
Fame
ve tabii ki Hair :P

moulin rouge
sound of music
grease

fifa 95

2 disket..

euro 92.

(bkz: fifa international soccer)

tam adını hatırladım, european championship 1992. öyle bi şeyler.

Başka oyunlarda olup olmadığından emin diilim ama, Fifa International Soccer'da olduğundan adım gibi eminim.

fifa 96'da da olduğunu ben çok net hatırlıyorum. koştururduk hakem de elinde kartla peşimizden koşardı.

sensible'ın böyle bir versiyonu vardı. hatta hakeme kayarak kırmızıyı yemenızı bile kolaylaştırıyordunuz..

glory soccer mıydı neydı hatırlayamadım şimdi..

iyiymiş de, böyle daha canlı, daha kıvrak...

kurtlandım be duyuru.. dökeyim bi