oz
breaking bad
battlestar galactica

suits var henüz birinci sezonu çekilmiş. tam house tadında.

www.imdb.com

sherlock

"dexter; öeh" diyen insan neyi beğenir bilemesem de:

-the big bang theory var her bi sezonu bi öncekinden güzel.

-sci-fi'den tiksinirim ama, battlestar galactica'yı 15 günde izledim tüm ara filmleriyle beraber.

-"adam her bölüm dünyayı kurtarıyo bla bla" önyargısından kurtulup 24 izledim 8 sezon, hatta 4. sezonunu dizinin mantığındaki gibi 24 saatte izledim. mis gibi de gidiyor. o diziyle aklınca dalga geçen kıçımı öpebilir. büyük yapım bence.

-fringe başlarda baya bi güzel ama sonra boka sarıyor gibi. alışkanlıktan izliyorum.

-nikita var, kimse izlemez, ben çok beğeniyorum. percy diye bi karakter var, sırf onun için izlenir. özellikle şu an devam etmekte olan 2. sezon şahane.

-rome var. bilmiyorum izledin mi ama, spartacus'müş(ilk sezonu hariç, ona laf yok) game of thrones'muş yanında esamesi okunmaz. rome can'dır.

sevgiler,

bksibk

nip tuck

the wire
deadwood

kimse yazmamış hayret

greys anatomy

greys anatomy konusunda kim haklıı, buna varış hakemleri karar verecek..

shameless ilginç bi dizi..
hung enteresandı sonradan bıraktık.
prison break ı izlemyenlere kız vermiyorlar.

ikea

ikea'da net üzerinden satılan çeşit az ve istanbul'da oturdugum için mağazalarına gitmemi tavsiye ediyorlar kendileri.başka fikri olan?

Şiddetle bunu tavsiye ediyorum.
www.ikea.com.tr

forum.donanimhaber.com

Apikoglu antrikot'tan sosis satiliyor, ama her yerde degil. Bakman lazim. Onu bulamazsan yine Apikoglu %100 dana etinden sosis var. Bunun disinda sosis onermem.

Snitsel ise evde yapmasi kolay ve zevkli. Dukkandan alma sakin.

yakınınızda real mağazası varsa realin dana sosisi var gerçekten başarılı
en son 27 tl falandı kilosu

Almanya'da yedigin domuz sosisi ise, icinde acili olan currywurst ya da bockwurst dur. Belki 1000 tane sosis firmasi var, yöresel sosisler var hangisini yedigine bagli. Burda ondan bulamazsin. Eger türk marketlerindeki sosisleri kastediyorsan o tada en yakin Polenez in sosisleri. Oldukca pahali ama. Ama ayni kivamda bulmak zor, cünkü Almanya'daki sosisler genelde kabuklu bizde kabuklu üretilmiyor artik.
Diger arkadaslarin önerilerini de göz önünde bulundur bence.

Macrocenter'a bi bak istersen, ordaki şarküteri reyonundaki arkadaşlara sorarsan sorunun cevabını alırsın bence, yurtdışındaki pek çok ürünü bulabiliyorsun orada.

@wpi, şinitzel konsunda hiç deneyimim yok açıkçası. tarifini bulur yaparım gerçi. hangi tür etten almalıyım ve ne kadardır fiyatı ortalama?

@okumayi sevmeyen, malesef migros'a ya da groseri'ye gidebilirim sadece, yakında onlar var

pınarın şöyle bir ürünü var tatmadım ama iddialı gibi duruyor

www.pinar.com.tr

tekel bayilerinde filan 1 liraya hızlı doldurma aletleri var onlar uymuyor mu?

yok onlar uymuyor bi de mazallah zarar falan verir.

nasıl bi ucu var fotosunu göstersene
belki buluruz

direk batarya takılıyor. şu; www.google.com.tr

şarj aleti de bu; www.google.com.tr

bir fotoğrafçıya gidip rica et bir iki saat şarjda kalsın. vardır onlarda kesin.

geç saatte kadıköyde olacağım kapanmış olurlar çoktan

bende var nerde buluşalım?

bizim hüseyini biliyor musun? onda da var ondan iste.

bilinenlerden ama amaca en uygun olanı;
googlesystem.blogspot.com

kalbi olan izlemesin

www.hostedfile.com

@anonim

izliyorum şimdi panpa ama keşke biraz daha kaliteli görüntü olsaymış (:

@lune

brada linkteki videoyu mu izleyeyim? pek görünürde bişi yokta o yüzden.

www.zygotebody.com

anatomy for beginners isimli 4 bölümlük bir belgesel var.
en.wikipedia.org

www.biodigitalhuman.com

@anonim

allah belanı vermesin.

ben hardline'ın %80lik whey'inide bipro'sunuda kullandım ikisinide tavsiye ederim özellikle bipro'yu.çok param var diyorsan muscletech nitrotech hardcore diye bir ürün var hiç düşünme ondan al.

optimum whey iyidir daha düşük fiyatlı o kalitede ürün bulabilir misin bilemiyorum.

valla gelen giden birilerini bul yurtdisina yoksa harbiden zor asiri pahali burda.usa de 10 poundluk optimum nutrition whey pro 55 dolar civarinda falandi.

avrupada fiyatlar çok ucuz değil ama bazı siteler noname olarak ucuza satış yapıyor. yalnız bu ürünler baya yer kapladıkları için arkadaşlarınız getirmek istemeyebilirler.

örnek ingiliz sitesi
www.musclefinesse.com

bu da bahsettiğim noname satış yapan site
www.myprotein.co.uk

ça(y)i tî latte

çay tii latte
(çay'daki y'yi biraz yumuşat yuvarla)

çay ti late

ça(y)i ti latte

çay ti late

late die okursan olmaz, latte die iki t yi vurgula. çay tii latte

Yanılıyor olabilirim benim bildiğim kadarıyla piyasada satılan bu tarz yağların çoğu zeytinyağında seyreltilmiş yağlar. yani şöyle, diyelim siz 5 ml çilek yağı aldınız onun içerisinde 1 ml çilek yağı ve 4 mlsi de zeytinyağından oluşuyor. Fiyat farkları da genelde kullanılan zetinyağının kalitesine göre değişiyormuş. Sürekli alışveriş yaptığım aktar bana durumu bu şekilde açıklamıştı.

Piyasada satilan kayisi yagi,cilek yagi gibi seyler laboratuar ortaminda yaratilan sahte yaglardir.Cilegin kayisinin vs. yagi olmaz.Hatirlarsaniz birara da karinca yagi kremi diye birseyler cikmis ürünün düzmece bir ürün oldugu belirtilmisti.

www.nuka.com.tr
şuradakiler orijinal diye biliyorum

www.thefruitpages.com

görüldüğü üzere meyvelerin çoğunda yağ oranı 0. nası yağ elde ediyolar orasını bilmiyorum.

teknoport var. beylikdüzünde olması lazım.

daha merkezi bi yer olsa iyiydi ama neyse bakalım.
metro'ya nerden binmem gerek peki. pek bilmiyorum o tarafları. mesela metrobüsle bi yere kadar gidip sonra metroya mı binicem nasıl?

levent'te metrocity de vardı büyük.

pendik e-5'teki neomarin avm'nin içinde değil yanında, daha doğrusu şöyle;

kocaman avm'nin, sol tarafı avm, sağ tarafı bimeks.

bildiklerim

harita.yandex.com.tr

harita.yandex.com.tr

Tam istediğinden:

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

sayaç değişmiş olabilir mi acep?

bizim fatura 2 aylık gelmiş. belki sizdeki de iki aylıktır.

kaçak kullanımların yansıması olabilir malum kış geldi

her ay 60 tl'yi geçmiyorsa sorun yok. hiçbir ay 60 tl'yi geçmediyse,sorun olabilir.

bizim de her ay 40 gelen 67 olmuş?!

Fazla yazılmış da olabilir. Bi komşuya öyle bişi olmuştu, gidip şikayette mi ne bulunmuş sonra gerçekten de fazla yazıldığı çıkmış.

aynen banada 100 geldi. şehir neresi? bir de sayacınız değişti mi yakın zamanda?

şehir istanbul, sayaç değişmedi.

bildiğim kadarı ile sliver çok az bir miktar anlamına geliyor good sense de mantık, aklı selim gibi anlama sahip.

yani "eğer azıcık da olsa doğru yolu bulmuşsanız" gibi bir anlama sahip sanırım.

sağduyululuk çıtasını korumak gibi geldi bana.

bişi diyeydin?

''madem ki güzel bir nokta yakaladın...'' gibi geldi bana.. ama silver dereceseinde, yani çok da iyi değil yakaladığın :)

recipient, belki.

admission?

good receipt

bunun terimsel bir adı var ki o da:
goods receipt

midnight express var izlenicek. o epey bilgi veriyordu sanırım türk hapishaneleri hakkında ama henüz ben de izlemedim.

Uçurtmayı vurmasınlar +1 ayrıca aklıma geldi yine 72. koğuş. Dönem filmi ve dönem hapishanelerini anlatıyor kitabı varmı bilmiyorum ama.

uçurtmayı vurmasınlar var mesela.
midnight express'i ben de izlemedim ama okuduğum kadarıyla epey işkenceliymiş, günümüz hapishaneleri pek öyle değil sanırım.

birikim dergisi'nin hayata dönüş operasyonu sonrasında çıkmış dönemdeki sayılarına göz gezdirebilirsin, o dönem ve sonraki 1-2 yıla göz gezdir mutlaka çıkar bir şeyler, geçenlerde okuduğumu hatırlıyorum çünkü.

Midnight Express'e göre afrikanın herhangi bir ülkesinden farkımız yoktu. Tamam, tavırlar ve koşullar o zamanlar pek insancıl değildi ama adamlar SUÇLU. Ve görece de değil, misal mal çalmış adam öldürmüş bilmemne yapmış. Bir de ona mı insanca davranacaksın? Bilerek isteyerek suç işlemiş biri işte. Ha, filmdeki adam uyuşturucuyla yakalanmıştı. Uyuşturucu daha mı az suç? (swh)

72. koğuş kitabı vardı orhan kemalin..ince bir kitaptı okuman 2 saatini almaz. öneririm..

(bkz: karılar koğuşu)

bir de zamanında geceyarısı ekspresinin karşıtı günışığı ekspresi diye bir kitap okumuştum www.nadirkitap.com

tatar ramazandaki olaylar çok eski olmasına rağmen yakın zamana kadar hemen hemen aynıydı. hatta f tipi ve tutukevi olmayan bir çok cezaevi şartları aynı denilebilir.

yalçın küçük'ün hapishane zamanlarını anlattığını "türkiye büyülü hapishanem" adlı kitabı tavsiyedir.

forum.memurlar.net

şuradaki bazı başlıklar belki faydalı olur.

tuncay özkan - hapiste yatacak olana öğütler okuyabilirsin

türk hapishanesinde yatmış bir ecnebinin yazdığı bir kitap: karafatmanın sarayı
www.idefix.com

kitap değil de baya bir belgesel var. how the universe works, bbc planets ve daha adını hatırlayamadığım bir sürü belgesel mevcut. history channel ın da bir kaç sezonluk bir belgeseli var.

"carl sagan - cosmos" belgesellerini bul izle.

bilime meraklısın, aferim. otur, 100.

www.tubitak.gov.tr

bir çok insanın çocukken merakı vardır özellikle sayısal merakı yüksek olan insanlarda bazılarında geçer sende geçmeyenlerdensin. ntv ve tübikak yayınlarının bu tarz kitapları çok aynı zamanda bunu en kolay sen güzel arşivi bol bir kitap evine giderek oradan kendi seviyene uygun bir kitap seçmen daha mantıklı olur zira bilimsel yazıların seviyesi çok değişken olmakta.

@exodia:

Haklısın. Eskiden 2 tane kitabım vardı zorla aldırtmıştım. Geceleri yatmadan okuyordum nerden baksan bi 30 kere bitirmişimdir onları. Basit dilli bişey olsun ama belgesel de güzel olur.

böyle çizimli mizimli basit bir dille güzel güzel anlatan bir kitap vardı tübitak yayınlarından. ismini hatırlayamadım ama araştırıyım. bulup söylicem.

www.gokbilim.com

intact olabilir aradığın kelime

running en uygunu bence

operating?

stadın orda delta bisiklet bir de bostancı da cadde bisiklet var oralara sorun bi.
www.yellowpages.com.tr
www.deltabisiklet.com

Deltaya baktım da günlük 30 TL istiyorlar. Daha uygun kiralayan yer biliyor musunuz peki?

baharatlı yemek anlıyorum ben mesela.

acı yerine "hot bıdı bıdı" kullandıklarını görmüştüm.

acı da baharatlı sayılmak üzere baharatlı anlıyorum ben.

ingiliz mutfağında bildiğim kadarıyla öyle pek baharatlı yemek yok... haliyle kekik atılmış yemek bile onlara baharatlı gelebilir diye tahmin ediyorum. yani kekiklisinden acılısına, bol baharatlısından az baharatlısına "spicy food" denebilir sanırım.

spicy dendiği an benim aklıma hintliler geliyor, başka da bir şey değil.

Benimde aklıma DUNE geliyor, niyeyse :)

baharat tadının baskın olduğu yemek

acılı

@commander: sadece akla gelmekle kalması iyi bir de gerçek olsaydı mavi mavi gözlerle dolaşırdık garip olurdu ;)

@cevap: spaysi food denince baharatlı gelir benim de aklıma. mesela meksika mutfağı. ama alt tarafı bir tutam kekik serptiği yemeğe spicy diyen görürsem kızarım :)

baharatlı. acı olunca "hot" diyorlar. hot spicy derse acı baharatlı olur gibi gibi..

araç hareket halindeyken neden stop ediyor? benzini bittiyse misal nası çalışçak?

literatürde vurdurmak olarak geçer.

calismasi icin diger kosullar (yakit, vs.) denilen yontem le calisir. stop etme anindaki hiz onemlidir. genelde 1 yerine 2 de daha kolay calisir. adina da vurdurma denir. akusu bitene araclar icin eskiden sıkca basvurulan bir yontemdi.

arac hareket halindeki iken viteste unutmakta (devir dusuklugu), filitrelerde gecici bir tikanmadan dolayi stop edebilir.

hareket halinde stop etmez arac yav

araç hareket halinde iken stop edebilir. şayet yakıtınız bitmemişse; aracınızın triger kayışının kopmuş olma olasılığı çok yüksektir.bu durumda arabayı vurdurmak yada çalışması için marş yapmak masrafınızın en az 30 kat artmasına sebep olacaktır.yani sadece kayışı değiştirerek arızayı giderebilecekken, motorunuzu rektifiye ettirmeniz gerekebilir.

herkes yeni arabalara biniyor galiba:) o kadar cok basıma geldi ki, neden stop etmesin. ben de 2'de vurdurulur diye biliyorum

araç hareket halindeyken stop edebiliyor. mesela benim emektar fairway, debriyaja bastığım zaman her zaman stop etmiştir. bir de ani frenlerde...

Boş yere sinir stres yapma kendini hacı.

2012'den itibaren gitmezsin. Bişey derse de patron, "işe girerken böyle böyle konuşmuştuk ama yine de iş var diye, siz mağdur olmayın diye yeni yıla kadar geleyim diye düşündüm. Baktım ki pek bişey yok ben de konuştuğumuza uyuyorum sadece" dersin.

Konuşmak lazım bence açık açık. Konuşmadığımız, arsız olmadığımız için dilediklerince at koşturuyor bu patron bozuntuları.

2012'yi bile boşver, bu hafta sonunda itibaren gitme ve @everyone looks so good from here arkadaşın dediği gibi konuş.

sözde gerginliğini ve asabiyetlerini, ve çalışanların mecburiyetinden kaynaklanan boynu büküklüğünü kullanıp ego tatmini yaşıyor ve başınıza çıkıyor böyle işverenler. sana yazık...

edit: iş aramaya başlamanız evet çok yerinde bir davranış olur. kendinize güveniniz de gelir.

bu arada başka bir iş aramaya başlasanız, belki şartları (maaş, çalışma saatler, sigortaya yatırılan ücret) çok daha iyi bir iş bulursunuz.Bana pek düzelir gibi gelmedi , bu sefer de inadına çağırmaya başlayabilir.

cumartesi çalışmamanın ne kadar güzel bişey olduğunu yıllar sonra kurumsal bi şirkette iş bulup cumartesilerim tatil olunca daha iyi anladım. bu zamana kadar arkadaş hatırı yüzünden tahammül etmek zorunda olduğum yerlerin benden neler götürdüğünü daha sonra gördüm. 1)vakit kaybetmeden ayrıl. 2)para lazımsa işe gittiğinde aç interneti iş ara hep bulunca ayrıl 3)net ol, sert ol. bu cumartesi gitme. herhangi bir açıklama da yapma. sorarlarsa aynen yukarıda söylediğin gibi konuş. 4) arkadaşı markadaşı yok bu senin hayatın senin emeğin. haklarını savunmazsan, seni sömürmelerine izin verirsen bu böyle sürer gider... 5) bu kadar dert etmeni çok doğal buluyorum. cumartesi çalışmak sinir bozucu. 6)zaten maaşını asgariden gösteriyor madem çok sinirini bozarlarsa bu konuyu açarsın.

birisi özet geçsin gözünü seveyim :)

valla bence restinizi çekin açık açık konuşun gelmek istemiyorum diye adam ısrar ederse de istifayı basın. patron şirketlerinin genel problemi bu, maaş veriyorum hergün gelsin iş yapmasa da gelsin zihniyeti. verimlilik filan hak getire tam esnaf kafası. zaten adam sgk primini asgariden yatırarak sizin emekli maaşınızdan çalıyor 1 ay da yatırmamış ki işe başlatmadan 1 gün önce yatırması gerekirdi bildiğim kadarı ile. hem de asabi tavırlar takınıp çalışanlarını sindiriyor tipik türk patronu.

okumaya üşendim. baldur mesaj atınca okudum. devan bendeymiş arkadaşım :)

öncelikle yıllar önce bu sorunun aynısın ben sormuştum.
www.eksiduyuru.com

2 seneden fazla olmuş. cevapları hepiniz okudunuz mu. peki sonra ne yaptın cumartesi gittin mi diyeceksiniz?

evet ctesi günü gittim. ske ske! ama millet 8 de gelirken ben 10'da gidip 1'de çıktım. 3 saat için mi gidiyordun diyebilirsiniz?

ama patron için ctesi elemanlarını oraya getirtmek bir haysiyet meselesi. bir otorite meselesi.

peki ne yapıyorduk. çalışıyor muyduk? yooo. ben flash bellekte film izliyordum. yanımdaki dl yapıyordu. karşıdaki feysbukta şakalı video izleyip gülüyordu. yaz günüyse dışarda geyik yapıyorduk. peki niye gidiyordunuz olm siz manyak mısınız diyebilirsiniz.

şerefsiz yalaka herifler öyle bir alıştırmışlar ki patron kısmısının kıçını yalamaya.

abi ben 10'a kadar kalırım. ctesi de gelirim. pazar da gelirirm diye diye. patronda şöyle bi mantık oluşmuş. evinde ne yapacak bu lavuk. gelsin çalışsın. hem şirket sıcak. yemeğini de veriyorum. mantık bu!

tabi patronu bu sisteme alıştıranlar ortaçağ kölesi zihniyetindeki tipler. senni benim gibi aklıyla bilgisiyile eğitimiyle iş yapan tipler yapmıyor bunu. adam aklıyla değil eliyle bir yere geldiği için. o el ne kadar çalışırsa, beden ne kadar çalışırsa ben de patronun gözüne o kadar girerim diyor. ama süreç sonunda patron da senden zeka değil fiziki efor bekliyor. çalışıyormuş gibi görünmek gibi. yemeğe en son gelmek gibi. en son geliyorsun çünkü işin gücünü bırakamadın. vay be. ne oyunlar!

neyse. ben 3 saat için günümü piç ediyordum. 8. ayın sonunda skerim lan yeter artık dedim. vermeyin abi bana prim prim ben gelmeyecem dedim patrona. patron bunu yönetim kuruluyla danışmam gerek dedi. tamam sen danış dedim. bir daha işe gitmedim. benim 600tl prim düştü 400'e. 200tl haftasonu gelmiyorum diye ceza kesildi:)

sevinçten uçuyorum adeta. 200tl al götüne sok diyecem patrona. o derece mutluyum. tabi bu duruma çalışan personel hiç sevinmedi. iş arkadaşlarım. adam burayı memuriyet sanıyor aq filan diyormuşlar arkamdan. ne sanıyorsam sanıyorum patrona istediklerimi yaptırabiliyor muyum. yaptırıyorum. o zaman defolun gidin bok herifler diyorum kendi kendime.

ha bi üstümdeki şirket ortağı mail attı. ctesi gelmemişsin dedi. gelmedim. size de söyledim dedim. senin neye daha çok önem verdiğin belli oldu dedi. outlooktan laf sokma olayı dönmüştü hatta ilk başta.

diyeceksiniz ki o ne boktan bir i şyeri. valla 150 kişinin çalıştığı bir fabrikaydı. aylık cirosu 900bin lira civarında bir yer.

tabi bunları yapıyorum ama şirketin üretim hatalarını düzelttiğimi daha 2. aydan aylık hatalı üretimi %15ten %5lere indirdiğimi belirtmeliyim. buna mukabil adamlar bana biraz göz yumdular.

artık özelde çalışmıyorum. özelde çalıştığım 3 yıl iliğimi kemiği sömürdü. hayattan soğudum.

bitti :)

bu cumartesi gitme işe. p.tesi de hiç konusunu açma. sorarsa önemli bişey olup olmadığını sor. haftaya c.tesi yine gitme. 2012'ye kadar zaten alışmış olur. ne diye kendini yıpratıyorsun ki?

Bir süre işsiz kalmayı göze alabilirsen bence direkt olarak istifa et.Gerekçe olarak cumartesi olayı,asgari ücretten ssk,eskilerin çalışmaması,arkadaşının hatrı falkan girersin mevzuya.Eğer geri adım atarsa işini kaybetmemiş olursun belki şartlarda iyileştirme bile yapabilir ne dersin _? ha diğer seçeneğinde işini kaybetmek olur ama gururunla çıkmış olursun

İş bulmadan riskli konuşmalara girme derim ben. Yavaştan iş bakmaya da başla, en kötü duruma hazırlıklı olmak gerek, işsiz kalmak kolay değil. Bu arada da tavrını belli etmeye başla yavaştan mırın kırın et... Duruma göre hareket edersin.

Dinle teknoloji arasinda dusundugunuz gibi bir baglanti gormuyorum ben. Genetik biliminin kurucusu Mendel bir din adamiydi mesela ama din adami olmasinin bunda bir etkisi yok. Keza ateist veya agnostik pek cok bilim adami da vardir. Veya bilimle alakasi olmayan bir suru dindar vardir.

Ancak yobazlik isin icine girerse, o zaman yeniliklere kapali olma, her seyi oldugu gibi kabul etme, merak edip arastirmama, her seyi kadere baglama yayginlasiyor.

Yani demek istedigim teknolojik gelismeler dine olumlu ya da olumsuz bir etki yapmaz. Ama dinin bagnazca yorumlanmasi teknolojiyi olumsuz etkiliyor. Seytan icadi diye matbaayi getirmeyen bir cografyada yasiyoruz :)

keşke öyle olsa. yunanlılar da bayağı bir bilgiliydi ne oldu sonra? kilisenin karanlık çağı üstüne çöktü.

house un alıntı yaptığı bir söz var. reasonable religiosu people falan filan.

bence din ile bilim ykaından alakalı. ikisi de savaşıyo birbiri ile bir tanesi allaha bağlıyor diğeri doğa kanunlarına.

çok ucu açık bir konu geçmişte teknoloji ya da bilimsel ilerlemeler dini tam olarak değilde dini sömürenleri farkedip dinsel olgulardan evet uzaklaşmışlardın ama dinin dogmatik olduğunu da hesaba katarsak din bireysel bir inanç sistemidir önemli olan sizin inancınızdır. elbette ki gelişen teknoloji yada kalkınmış ülkeler dini vasıfların özümsenmesinde engel olarak görülsede sormak gereken asıl soru siz ne kadar dininize bağlısınız ne kadar teknolojinin yapamayacağı mucize olarak görülen seyleri yapan bir gücün varlığını içinizde hissediyorsunuz yani kişiye inanç sistemine dinin tebaa ya indirgelenirken ne gibi yol izleniyor bunun bilinmesi gerekir net bir fikirbeyan edilmesi için

yok olmaz öyle, adam diyo ki; bu kuran'da var.

kesinlikle. ancak sözkonusu dinden uzaklaşma mevzuu bununla beraber pek çok parametreye bağlı. teknolojinin etkilerini tam olarak öngörerek ortaya koymak zor. şunu da unutmamalı ki söz konusu dinlerin birikimleri de bilgiye erişimin gelişmesiyle ivmelenecektir, ki öyledir.

dine inanmak ile bilgiye ulaşmak birbirinden bağımsız parametreler gibi geliyor bana. en azından doğrudan bir bağlantı kurmanın doğru olmadığını düşünüyorum.

şöyle ki:

1)inançlı biri önünde internet olsa bile açıp şu şu inandıklarım doğru mu diye sorgulamaz, çünkü inanç bu sorgulama prosedürü ile çelişir. inanırsın ve biter. iç huzurun olduğu sürece koy götüne bilginin rahvan gitsin.

2)meraklı ve bilgiye ulaşmaya çalışan biri ise zaten sadece inanılması gereken dini gerçeklerin bilim ve teknoloji ile uyuşmadığını, özellikle son zamanlarda zorla birbirine uyuşturulmaya çalışıldığını görür. zaten inanmamaktadır.

aksine internetteki asılsız bilgi çöplüğünün büyüklüğüne bakarsanız, herkesin kendi inandığına uygun bilimsel gibi sunulmuş bilgilere ulaşmasının ne kadar kolay olduğunu, ve inançlı kişilerin sadece bu tür mecralarda dolanacağını öngörebilirsiniz.

zamanında bilgisayarlarda bilgi depolamanın kağıt kullanımını azaltacağını öngörüyorlardı. tam tersi oldu.

dolayısıyla bilgiye ulaşmak, zaten dine inanmasında problem olan kişilerin problemlerini çözmesini hızlandırır. uzun vadede inanç dağılımını değiştirmez diye düşünüyorum.

eligion is an insult to human dignity. With or without it you would have good people doing good things and evil people doing evil things. But for good people to do evil things, that takes religion.
demiş nobel ödüllü fizikçi Steven Weinberg

ayrıca şunu da seyredebilirsin
www.ted.com

türkçe altyazı seçeneği var

biraz kendi kendinizi telkin etmeniz lazım.Sizinde farkettiğiniz üzere bi gün birisi kafanızı kırıp elinize verdiğinde çok geç kalmış olursunuz. Hoş bir noktada dayak yemek yine tercih edilesi olur çünkü öldürülebilirsnizde adam gayet rahat çeker vurur sizi. Ben de mesela sinirlenince sayıp söverim hatta camı açar sayıp söverim ama inmem mesela arabadan. İnmeyiniz sizde efenim.

hocam en kısa zamanda arabayı sat. yoksa ya hapse ya mezara girersin. bu trafiktekiler daha uzun bir süre böyle kalacak hatta trafik daha kötü olacak. ha kendini şöyle değiştirirsen devam et:

önünde sadece bir iki arabalık boşluk olduğu halde arkadan hayvan gibi sellektör yakıp götünün dibine gireni sakince daha da yavaşlayıp deli edebilirsin. veya sinyal vermeden önüne dalan biri olursa bir süre (30 sn-1 dak.) uzunları yakabilirsin. emin ol bağırmaktan daha rahatlatıcı oluyor. kısacası sinirlerini aldır...

valla demek motosiklet kullansan pompalıyla filan dolaşırsın. bu ülke şöförünün %50 si maalesef sığır. trafik polisleri de bakanlara yol kapamak ve radar kurup ceza yazmaktan başka bi işe yaramadığı için böyle gelmiş böyle gider. ankarada adamlar için kırmızı ışıkta geçmek çok normal mesela, kırmızı ışıkta durduğun zaman önün boşsa adam arkadan hadi diye korna çalabiliyor.

bi gün boyunca herkese yol vericem diye kendinizi zorlayın, bakalım neler olacak..

harry potter serisi var, çok akıcı. ingilizcesi hafif. çocuk kitabı diye düşünmeyin, yetişkinler için de gayet keyifl okuması.

the girl with the dragon tatoo
dan brown kitapları

michael connelly'nin bütün kitaplarını tavsiye ederim.

james siegel'ın deceit romanı da güzeldi.

(bkz: The Cove)

HOME youtu.be

sanat tarihiyle ya da genel olarak sanat ile ilgileniyorsanız;

how art made the world

nordkalotten izleyip orgazm olmuştum ben.

Bir de yine nrk'nun trenlere kamera takarak Norveç'i boydan boya gösterdiği 250-300 GB boyutundaki bir belgeseli vardı ama adını unuttum şu anda.

sanatın gücü - van gogh

www.youtube.com

brain story
status anxiety
bbc life
visions of the future

Home

Power of the Planet

How Earth Made Us

BBC'den Time Machine ve Invisile Worlds

evet de aspartamı dayıyolar onlara, zararlı yani. alzaymır riskini arttırırmış aspartam.

kola kendisi zararlı bişey zaten,kaldıki son zamanlarda nedense 33luk kolayı bitiremiyorum direk bi şişkinlik,bırak bence gereksiz bi içecek oldu. ama pepsi ayrı :D

Alzheimer riski var bir de. Bir arastirma yapılmış aspartamli icecek içenlerin bel cevresi kullanmayanlara göre önemli ölçüde genişlemiş. Kızların kalın kalın belli olmalarının bir nedeni de aspartam yani.

iyi de beyler bu aspartam tıbbi tatlandırıcılarda bile yok mu?

abi ona bakarsan işimiz var zaten evde olmeyi beklememiz lazım,kullandıgımız herseyde bi kimyasal var,gunluk sut,su vs :)

aynen, simdi arastırdım bir sürü seyde varmıs o madde :D

healthland.time.com

ben içtim sıfır şeker değil max şeker yazmalıydılar:D bence normal kola al

ben de sadece zero tüketen biri olarak yazılanları okuyunca dehşete düştüm. aspartamın tüm gıdalar için yasaklandığını sanıyordum ben yahu.
thezeromovement.org
google dan da bu çıktı. vay arkadaş eve gidip dökücem zeroları.

75 lira notere + trafik sigortası

bildiğim kadarı ile muayenesiz motorun satışı yapılabiliyor. noterde ruhsatın muayene ile ilgili olan kısmını almıyorlar.

muaynesiz satış olur, ama polis görürse 1ay içinde yaptır yoksa motoru bağlarım diye evrak düzenler 60 küsür lira da ceza kanırtır.
adama yaptırt muayneyi verceğin paradan düş?

hem muaynesi neden yok?
belki motorun motor bloğu falan değişmiştir, çakmadır, o yüzden muaynede çıkar diye yaptırmıyordur...

sen nap ne et, satın alacağın adama muayneyi yaptırt öyle al motoru.
benim arkadaşımın başına geldi, götünde patladı motor.
adamlar kol çıkarmış motorun pistonun kırdığı üst kapağı çıkma başka bir kapakla değiştirmişler,
ama motorun üst kapağında da motor no.su var. ve yeni üst kapağın üzerinde yazan motor nosunu da gayet jettaşıyla kazıyıp eski motorun no.sunu çaktırmışlar.(yasal yolla yapılmamış yani)
e bu bildiğin çenç (change) hadisesiyle aynı suça giriyor.
sonra zarla zorla motoru aldığı adama geri verdi.

aman dikkat et böyle birşey motosikletlerde sıklıkla olabiliyor.
sen muyanesiz motoru alma...
de sen yaptır, ana paradan düşelim...

"x undersecretariat was subordinated to the prime ministry" olabilir bence

rapor vermek de olabilir. bir kaç yerde görmüştüm bunu, "falan reports to filan", "filan, falanın müdürü" gibi.

under olabilir
örnek
www.lra.lt

(bkz: Future by Design)
(bkz: Bowling for Columbine)

guns germs and steel
century of the self
status anxiety
visions of the future

burada da var baya
(bkz: herkese döve döve izletilmesi gereken belgeseller)

bilim için mutlaka cosmos

ikisi de arşivimde olmasına rağmen henüz izleyemedim ama tahminimce aynı kulvardalar:

www.imdb.com

life after people

food&co. var.

(bkz: fahrenheit 9/11)

(bkz: inside job)

esoteric agenda

bu filmlerin iyi anlaşılması için bkz: www.michaelsikkofield.blogspot.com

başka bir şubeyi telefonla ara ya da git orada da dene. bu arada işbankasının bayram kredisi kampanyası devam ediyor 0,69 dan oradan niye almayı düşünmedin?

maaşı ordan aldığım için işimi daha çabuk hallederim diye düşündüm. iş yerinden de çok kısa süre izin alabilmiştim işimi halletmeden çıkmak istemedim.

Hangi şube acaba?

Biraz kalıplıysan ve hem az yaksın hemde konforlu olsun diyorsan Kanuni Tiger 250 cc öneririm. Bir arkadaşımın var, zamanında birkaç kez kullanma fırsatı bulmuştum gayet iyi.

geç bunları.. yamaha ybr'ye bak bide, ben kullanıyorum ve çok memnunum. scooter düşünüyorsanda kanuni bobcat'e bak, ödüllü motordur ve çoğu vitesli motorada 1000 basar..

şehiriçi ulaşım için alıyorsan bence scooter al. hem vites derdi yok hem de sele altı geniş.
benim favori scooter ım bu
www.sahibinden.com?

ama hondalar da gayet iyidir sanırım.

100 150 liraya kurs alma. en azından 300 400 liralık kurslara bak genelde düşük fiyat çekenler ders vermiyor.

motor olarak scooter öneririm. yazın sıcak olmaz kışın grenajıyla soğuktan korur. çok ekonomik motor istiyorsan pcx 125 tam sana göre. daha uygun fiyatlı 125lik sym fiddle II olabilir. arkaya çanta takarsın cillop olur.

fakat şehir içinde e-5 çıkmak istiyorsan 150 veya 200 cc bak. örneğin sym hd 200 veya kymco 200

korumalar için para ayır motora 5500 ayırıyorsan kendi canın için 700 1000 lira ayırmalısın.

kask
eldiven
dizlik
mont
bot

olduğun yerde düşsen bile ayağını kolunu kırabileceğini unutma. motor senden ağır olacak.

scooter düşünüyorsan şuraya bak www.scooturk.net italyan ve japon özentisi çoktur ama genelde düzgün bilgi veren insanlar var.

bilmediğin markalardanda uzak dur bence. bozulur falan yaptıracak yer bulamazsın, sonra işin yoksa sanayide gez dur.

www.eksisozluk.com

badiparmagi, o entry'yi gordum. kisitli bir anlamda almis oradaki kisi, sadece vasitalar icin kullanilmiyor bu sifat. onun cevirisi de benim isimi gormuyor.

tureng.com

heavy duty zaten iki kelime. iki kelimelik bu deyimi üç kelimeyle ifade edebiliyorsan, bunda tatminsizlik duyacak bi şey yok. tureng'deki anlamlara baktım eksielma'nın gönderdiği linkten. ben olsam "ağır hizmet tipi" derdim.

bonus: (bkz: çeviri kadın gibidir)

bir de neyin sıfatı olarak kullanacağını paylaşırsan daha rahat sonuç alabilirsin

sanayi tipi diyebilirsin betimlediğin ürün müsaitse

ekstra dayanıklı?

I was named after my father bildiğim kadarı ile

gelmez. yasak artık supplement getirmek

biz getirttik ama gümrükte takıldı. yassah.
milli sporcuysan ya da doktordan raporun varsa getirtebiliyosun sadece.

vallahi ben bu yasak ilk çıktığı sırada sipariş vermiştim air mail ile gelmişti bir balık yağı. şimdi nasıl bilmiyorum.

Kendin kiloluk alsan daha ekonomik. online alınca daha da ekonomik olabiliyor. "Optimum Nutrition Whey Protein" tavsiye ederim.

Bunu tavsiye ederim. Ama kullanmadım.

(git: www.hepsiburada.com

dün ntv de bi haber vardı genç bir adam kafasına göre protein tozu kullandığı için kalp kasları yırtılmış ve kalbi durmuş son anda hastanede kurtarmışlar. bilinçsizce kullanmayınız.

@anlam

protein tozu bilinçli ya da bilinçsiz kullanabilecek bir şey değil. peynir altı suyundan mamul protein konsantresi yüksek bir ürün sadece. haber biraz balon gibi geldi tabi kaynak varsa bakmak isterim bi.

nitrofull hakkında pek iyi yorumlar yok. ucuz istiyorsan hardline alabilirsin ben şu anda kullanıyorum memnunum ama bu ürünlerin ne kadar fark yarattığını anlamak zaten çok zor aslında.

o tek kullanımlık olanın markası ne ?

ve tabi ki kutu alman daha mantıklı, daha uygun olur, universal ya da optimum'la başlamanı tavsiye ederim .

tarz derken iktidar yalakası anlamında mı?

@n62 yok o anlamda degil.

kürt sorununa bakis acisi, cumhuriyete atatürkcülüge bakis acisi ayni olan.

sözlükte de mechul muhayyil'in yazılarını tavsiye ederim. kürt sorununa bakışı çok güzeldir.

ahmet kekeç

yıldırım türker var radikalde.

direk söyle anneanneler anlayışlı olur kızmaz kızsa da geçer hemen. agzına sıçmışsın butun kıfayetlerin de o anlar.

- anneanneciğim çok yoruluyorsun yüreğim buna dayanmıyor. sen yorulma diye çamaşırları artık ben yıkayıp ütüleyeceğim.

Rengin solmasını veya çekmesini önleyen özel çamaşır suları, jelleri vs.lerini güzel bir sepete doldur. Hediye paketi niyetine ver anneannene.

makine yok mu?

hocam makine'de soldu zaten...

kendin yıka ütüle

bence ''anneanneciğim kusura bakma ama bütün kıyafetlerin amınakoymuşun lan!'' de

küçük prens, çocuk kitabı değildir esasen ama ne kadar erken tanışırsa o kadar iyi olur bu kitapla diye düşünüyorum

aziz nesin kitapları güzeldir. muzaffer izgü falan vardı ben küçükken ama bugünün çocuklarını tatmin eder mi bilemiyorum.

www.tubitak.gov.tr
www.gunisigikitapligi.com
www.cancocuk.com

şeker portakalı
küçük kara balık
pıtırcık serisi
tom sawyer

birdolapkitap adlı bloga bakmanızı öneririm. o yaşla ilgili bir şeyler de olabilir.

Küçük Prens'i okumuştur kesin, okumayı seven bir çocuk. Aziz Nesin'i ise düşünmedim değil, hangi kitabı olabilir ki acaba?

şimdiki çocuklar harika'yı beğenebilir.
rıfat ılgaz'ın da güzel kitapları var.

ya aziz nesin kitaplarında her zaman olmasa da arada sırada esprili cinsellik ve dozunda argo kullanıldığı vakidir ama bugünün çocuklarını sarsacak bir şey olduğunu sanmıyorum. gülmece öykülerinin bir araya toplandığı herhangi bir kitabını seçebilirsiniz.

harry potter al işte.

tenten

aziz nesin +1

macera tüneli eğer bulabilirsen..

(bkz: patapoufs et filifers )

söylenmiş ama bende söyliyim tom sawyer. o yaşlarda kitap okumayı sevmezdim okudugum tek kitaptı (:

gülten dayıoglu var bi de o yaşa hitap eden kitaplar yazan.

Benim de 10 yaşında bir oğlum var. Şimdiki çocuklar Tom Sawyer veya Küçük Prens'e filan pek yüz vermiyor. Şimdi çok acayip kitaplar var. (İtiraf edeyim ben de bayıla bayıla okudum). Zaten kitapların isimlerinden anlarsınız.

*Kaptan Düşükdon'un Maceraları
*Kaptan Düşükdon ve Konuşan Tuvaletlerin Saldırısı
Bu şekilde 6-7 kitap var.
www.dr.com.tr

Ayrıca;
*Saftirik Greg'in Günlüğü
**Saftirik Greg'in Günlüğü - Rodrick Kuralları
Bu seri 4-5 kitaptan oluşuyor.
www.ilknokta.com

dort kafadarlar takimi serisi vardi eskiden, tam o yaslarda baslamistim okumaya. bana okumayi sevdiren seridir. duruyorsa hala cekinmeden hediye edin.

evin yalıtımına, cephesine göre falan değişir. mesela şu an bizim evde kombi yanmazken evin içi 22 derece ama anne baba üşüyor yine de 23- 24'e ayarlıyorlar. ama ananemlere gidince akşamları üşüyorum baya, yanmasına rağmen.

ama yine de yorgan altında çok da üşünecek bir hava yok şu an için, yakmasanız da olur sanki.

12 ekimde açtık biz yav

aynı durumdayım tamamen. ben gelince yakıyorum yatmadan kapatıyorum. sabah ta evden çıkana kadar elektrik sobasıyla idare ediyorum. doğalgaz tam soygun, evlat acısı gibi valla

ben kombili evde yaşarken işe giderken en kısığa alırdım, gece de yatacağım zaman ya da tv izliyorken falan battaniyemin altına girer en kısığa alırdım. zaten polar bir pijamam vardı, ayaklarımda da çorap üzeri patik. kapatırsan daha masraflı olur senin için. aç kapa kombi kendisini tekrar çalıştıracak vs.
benim evimde ben bir odanın peteklerini kapatır, o odayı kullanmazdım. bence tasarruflu idi.
şimdi merkezi sistemdeyim, 10 gündür yanıyor kaloriferler.

biz de yakıyoruz valla.okula giderken kapatıyoruz ilk gelen yakıyor ama öyle cayır cayır değil tabi

çoktan açtık

40ta yakıyoruz biz evdeyken

açtık, en düşük seviyede yakıyoruz. 5 gündür falan.

adobe reader?

uzantilarini google'dan aratirsan bulursun diye umuyorum ben.

direk audio book indirsen?

hiç bilgim yok çok kitap okuyorum hiç dinlemedim de aslında okumaya mı devam edeyim yoksa bilenler biraz açıklarmı googleda aradım hep telefonlara yonelik şeyler açıklıor yoksa telefondan mı halledeyim ?

demonoid de audio book kısmı var oraya bi bak?

=TAMSAYI((BUGÜN()-A1)/365,25)

şööle bişi olabilir mi?

d3'e (BUGÜN()-d2)/365 yazıp hücre biçimini sayıya çevirdim ben, oldu.

=YEAR(TODAY())-YEAR(D2)

meyve sebzeyi mutfakta yıkamayacaksan nerede yıkayacaksın? banyoda mı?

lavabodan kastınız ne, evyenin tabanına koymak mı tavuğu, balığı? yoksa bir kap içinde filan olunca da tiksinyo musunuz?

sen normalsin bence doğrudan lavaboya atılmaz bir kabın içinde lavaboya konur öyle yıkanır ne yıkanacaksa

aynen ben de sevmiyorum öyle şeyleri. sonuçta orada bulaşıkta yıkanıyor. lakin yemeğe karşı zaafım var. her halükarda yiyorum.

bildiğim kadarıyla mutfak lavabosunun kullanım alanlarından biri de o. süzgeçli kapta falan yıkarsın işte sebzeyi. orda gıda yıkayana değil de, ağzını çalkalayana dişini fırçalayana veya (yemek dışında bir şeyle kirlenmiş) elini yıkayana kızman gerek ?

aşırı titizliğe girmez, ben de nefret ediyorum bundan. mutfak lavabosu diye temiz olduğu düşünülüyor ki çok saçma.

sorum gayet açık anlamayan arkadaşlar için tekrar ediyorum 'mutfak lavabosunda' yıkamak. kapta değil öyle olsa niye iğreneyim.

delirmişsin sen

Bende cok igrenirim direkt lavobanın içinde yıkanıyorsa.Aşırı titizliğe girmiyor ama mide kaldırmıyor.

Lavabolar pistir, haklısınız ama lokantalara da giden biriyseniz arkadaşlarınızı üzmeyin bu konuda.

direk lavaboya konup yıkanıyosa bence iğrenmekte haklısın. ilk kez duyuyorum böyle bişiyi valla.

Aşırı titizlik değil gerçekten. Benim de aynı durumda midem bulanır.

@cosmicstring öyle diyorsun da restoranlar benim müdahale edebileceğim alanlar değil öyle olsa önceliği güney afrikadan bir muz kabuğuyla gelen canlılara ayırırdım ;)

O sizin müdahale edemediğiniz lokantaların çoğunun mutfağını bok götürüyor. Arkadaşına "böyle yaparsan yemem" diyebilen birinin o konuda da hassas olmasını beklerim.

lavaboyu her kullanımdan sonra sabunlu süngerle temizlemediğimize göre bence de gayet iğrenç bir hareket. bu iş için olan lavabolar farklı ayrıca, ana lavabodan ayrı olarak yıkama teknesi oluyor süzgeçli.
antalya'da bir turistin umumi tuvalet lavabosuna naylon torbanın içinden koca bir salkım üzümü boca ettiğini, lavabonun içinde evire çevire yıkadığını, sonra da önce salkımı sonra da taneleri tek tek geri toplayıp afiyetle yediğini gördüm :) o lavabonun içinde ip ip giden balgamlar, yıkamak için sokulan peynir kokulu, mantarlı ayaklar gelmişti gözümün önüne de midemin bulantısından gözümden yaş gelmişti.

ben de tiksiniyorum. bazen yemekteyizde de görüyorum böyle doğal bi şekilde yapıyorlar iyyyy. hemsebze meyveyi direkt evyeye atıp yıkayan hem de tüm kabuğuydu çöpüydü oraya atan insanlar var. koy bi yanına poşet içine soy di mi ama. koy derin bir kasenin içine güzel güzel yıka. offff çok dertliyim ben de bu konuda...

Lavabo var, lavabo var şimdi. Bazısı pırıl pırıl, geniş, her bulaşıktan sonra bal dök yala kıvamında oluyor, bazısı sağı solu çizik, paslı küflü oluyor. Ben bokunu çıkarmadıkları sürece iğrenmem ama kalkıp "ben bunu yemem" diye ev sahibine de söyleyemem herhalde (kankam değilse).

ben de iğrenirim. insan direkt lavabonun içine koyacağına, temiz bir kap koyar lavaboya, onun içinde yıkar.

ben olsam "öyle yıkarsan yiyemem" demezdim de, "kızım/olum naapıyosun la. lavaboda mı yıkanır? bırak, bırak allasen" diye gülüp şakaya vuraraktan ben geçerdim lavabo başına. ben yıkardım bi kap filan çıkarıp, onun içine koyup.

öbür türlü direkt söylenince, alınabilir, kırılabilir insanlar. rencide edebilkecek bi ifade çünkü o... "ne pis insanmışsın sen" der gibi...

cosmicstring yahu konuyu nereye getirdin :) bırak şimdi lokantaları :)ama bu böyle olmayacak merakını gidereyim lokantaya gitmiyorum :) arkadaşım veya akrabamda bu konuda hiç kusura bakmasın kırılanı da görmedim şu ana kadar merak etme:)
sahteyazar iyimiş :) o yabancılarda çözemediğimiz bir lavabo sevdası var zaten kurgusal mı bilemeyeceğim ama bir çok filmde sürekli umumi tuvaletlerde lavabolara dokunup iç geçirmeler düşüncelere dalmalar v.s aileden biri gibi :D
kakao onlar ayrı bir alem zaten adam yerlere bir şeyler dökülüyor gidiyor onları eliyle topluyor sonra ellerini lavaboda yıkıyor üstüne de sebzeleri döküp orada yıkıyor e uğraşmasaydın ayrı ayrı diyesim geliyor :))onlar tam bomba :D

Hiç lokantaya gitmeyen bir insandan böyle bir lâf gelirse katlanılır o zaman :)

iğrenç, bi kere bi salata yemek zorunda kalmıştım. bütün malzemeleri şak diye lavabonun içine atmıştı ev sahibi. ikaz edemem bi de ben.

kesinlikle bir kap kullanılmalı,
annem yapsa hemen ikaz ederim onu böyle yapma diye.
çok mu zor arkadaş bir şeyin içine koyup yıkamak anlamam ki.

lavabonun nasıl kullanıldığına bağlı.
normalde mutfak lavabolarında, eviyede el yıkanmaz, gıda dışında kirletilmez vs.
sadece gıda yıkamak vb. işler için kullanılıyorsa gayet de olabilir. ama kimin nasıl kullandığından emin olamayız. kullanım kültürle alakalı biraz da.
celeron 300a nın da dediği gibi gıda dışında bir şeyler yıkayana falan kızmalıyız aslında...

ben mutfak lavabosunda gerekli olduğu zamanlarda sebze ya da balık yıkarım. ama bunu yapmadan önce mutlaka çamaşır suyu ile lavaboyu yıkarım. eve misafir gelecekse, gelmeden hemen önce lavaboyu çamaşır suyu ile yıkayıp kullanıma hazır ederim. sonuçta bir fırça ve çamaşır suyu ile lavaboyu temizlemek 2 dakikalık iş
ama iyice durulamayı unutmamak gerek, yoksa yiyeceklere geçer...
belki sizin şahit olduğunuz kişiler de böyle yapıyorlardır?
kaldı ki benim evimde mutfak lavabosu sadece mutfak kullanımı içindir. temizlik bezi, el, diş...vb. yıkamak için kullanılmaz. büyük ihtimalle sizin çevrenizdekiler için de böyledir.

aşırı titizlik değil bence. kesinlikle lavaboyla temas halinde yıkanmasını istemem. eğer bişey yıkarken yanlışlıkla lavaboya düşerse ya iyice çitileyerek yıkarım yada çöpe atarım küçük bi şeyse (kiraz,üzüm vs tanesi gibi.)

dambıl squat normal skuatın alternatifi olamaz pek çünkü kollarının kaldırabileceği ağırlık sınırlı

squat ın bel için tehlikeli olduğu ise bence tamamen hurafe doğru formla yapıldığında hiç bi tehlikesi yok. ama illa yapmayacam dersen leg press, lunge, leg ext yapabilirsin. ayrıca core hareket olarak deadlift tabiki

ağırlık kemeriyle yaparsan bir şey olmaz diye düşünüyorum. Eğer dizlerinde de bir titreme oluyorsa dizlerinide bağla bi şey olmaz.

her ne kadar bi sürü video izlesemde hareketi doğru yapamadığımı düşünüyorum bu yüzden zorlanma hissediyorum , kemer taktığım halde korkuyorum yahu
spor hayatımın bitmesinden çekiniyorum

ağırlığı kontrollü şekilde arttırırsan zarar görmezsin. 70 kaldırıyosan birden 80e çıkma 5er 5er arttır. çok zorlandığında tekrarların bitmese de seti orada bırak. ama tabi ağırlıktan önce hareketi düzgün yapmak önemli. ben deli gibi squat yaptığım dönemde bench presste yanlış bir hareketle başlangıç düzeyinde fıtık çıkmıştı.

Ağır squat uzun bacaklı ve dar kalçalı sporcular için biraz sıkıntılı. Squat'ta ağırlık arttırmaktan çok tekrara git önce. Formu oturtmaya çalış. Bu süre zarfında da leg press ile ağır gir.
Dumbell squat güzel hareket ama ağır giremezsin. Bir de güçlenmek için bacak antrenmanlarının sonuna dumbell jump squat ekleyebilirsin.
Bu arada formuna güvenmiyorsan kemer senin için daha fazla tehlike demek.

bildiklerim : oran da oranium. yıllık abonelik sanırım
yıldız'da power aylık 80 lira ben de buna gidiyorum
bir de ismini hatırlamadığım bi tane var doğukent bulvarında edaş trafosunun karşısında.
bir de hoşderede ikizler mi ne var içini gezdim beğenmedim

cinsiyetinizi bilmiyorum ama bazı semtlerde hanımlar lokali oluyor yıllık 100 lira plates fitness aletli herşey oluyor

yok hanımlar lokali uymuyor bana :)

@n62 bu power'ın sitesi var mı? Yoksa yerini tarif eder misin?

sitesi yok yaw tipik mahalle arası salonu öyle çok bir şey bekleme.
duş filan bile yok. yerini nası tarif ediim bilmem. doğukent bulvarı üzerinde 413 ün aşağı döndüğü noktada bir park var. parkın yanındaki ilk apartmanın alt katı

Kadıköy, Akmar, Apache Ayhan.

mahmutpa$a

beşiktaşta monkeys vardı fi tarihinde sinanpaşa pasajının oralarda

optimum otoparkında bi t-shirtcu var istedigin t-shirte istedigin baskıyı yapıyolar =)))

metalci adam renkli t-shirt giyer mi hocam?

www.facebook.com

(bkz: pastafaryanizm)

(bkz: uçan spagetti canavarı )

bi okursan aydınlanma gelir sana

6,45 yayınlarından çıkan uçan spagetti kitabının kutsal kitabı'da var. onu okuyabilirsin. merak ettiklerini de bana sorabilirsin. ayrıca bu dine geç, beğenmezsen 30 gün içerisinde iade edebilir ve eski dinine geri dönebilirsin. Jain'ler hariç...

RAmen

Webdenal.com var

hizlial.com

hepsiburada türkiyenin en büyüğü %45 pazar payından bahsediyorlar onun gibi genişini bulmak zor ama daha kaliteli olanı mutlaka var.
ilk akla gelen
çoğu şey:
kangurum.com.tr
deppo.com

elektronik ürünler:
vatanbilgisayar.com.tr
bimeks.com.tr

dogru cevap a.

genel bir kural olarak yes-no sorularinda

yes, i did/do/will do/am doing
no i didnt/dont/wont do/am not doing

kalibi kullaniliyor.

ya da mesela "is pencil on the table?" deseler "yes it is" diyorsunuz.


hatta "can you swim?" diye sorsalar, "yes i can" diye cevap veriyorlar.

kural boyle.

ama birisi cikip "no i didnt see" dese (sorunun cevabi icin degil, gercek hayatta) bu adama ingilizce bilmiyor demek mumkun degil bence.

şimdi ben böyle interesting şıklar görünce kısa cevabı, sadece yes/no ve yardımcı fiilin bulunduğu cevabı işaretleyeceğim öyleyse. teşekkür ederim.

see dediğimizde illa ki birşeyi görmek anlamı olması lazım. yoksa gözümüzün görmesi anlamına geçer. o yüzden i didn't see derken illa ki ardına object koymak gerek. i didn't see her. bunun yerine daha kısa söylüyoruz no i didn't
mesela
did you do your homework?
no i didn't mı mantıklı geliyo
no i didn't do mu?

vay be.. harbiden gerizekalıymışım. peki cevap a, neden b olmadığını da anladım. ama neden d değil ?

no I didnt see her diyeydi olurdu ama dememiş olmamış.

b şıkkı d ile aynı nedenden dolayı yanlış. çeldirici olarak aynı yanlış 2 kez yazılmaz, o nedenle çeldiricileri pek sağlıklı bulmadım.

b ve d şıkları şundan dolayı doğru değil. ya kısa cezap yazcaz; no, i didn't. haa uzun yazcaksak da, yani fiili yazcaksak, o zaman filli sap gibi bırakamayız, nesnesini de yazmamız gerekiyor yani; no i didn't see her. ' her' yazmadan olmaz.

tuzruhu zaten fayansı da öldürür.

bir de kireç çözücü ile deneyin, öyle ürünler raf temizlik raflarında. olmadı derz temizleyici diye satılan hazır şişe ürünler de var. denemekten başka çözüm yok gibi.

ben her yolu denedım. paslı bır baglantı taharet baglantısı yuzunden lavabomun altı dolayısıyla canım beyaz lavabo dolabım o lekeyle doldu. fayanslarım da cıkmıyor. eger cozum bulursanız lutfen yazın. bı de aklıma bır kırec cozucu olarak lımon tuzu geldı sımdı. aksam ben de bı onu deneyeyım.

valla ben pas sökücü de denemiştim biraz bile azalmadı.

wd40 ile deneyin.