Canavarlar Çiftliği diye hatırlıyorum. Orijinal adını bilmiyorum ama.

bu mudur; www.imdb.com

goo.gl

www.youtube.com

Ben gördüğüm ilk Turkcell bayiisine girmiştim, ücret almadan kestiler benim kartımı.

@metalik

kesme ücretini demiyorum, turkcell'in vermiş olduğun microsim kart ücretini soruyorum. aşağıdaki kart.

www.teknokampus.com

selam. ben de iphone için almıştım, 12 lira. kesmek için 20 lira isteyen kansızlar var, sakın onlara kanma. micro sim kart yok derlerse başka tim'e git. ben istanbulda göztepede minibüs yolu üzerindeki tim'den almıştım.

numpadde kombinasyonu var

Türkçe klavye kullanıyorsanız alt gr + 5 yapın, çıkıyor.

diğer metodlar anlatılmış. ama wordde hiç tuş kombinasyonuna gerek yok. 1/2 yazın onu otomatik düzeltiyor. (sanırım 1/4 - 1/5'de falan da yapıyor bunu)

½+¾=?

sadece bu değil, bir çok sembol için. word'deki menüden ekle -->simge.

uzunlugu 30 genişliği 60cmdir herhalde

edit: cevap için tşk ama lütfen herhalde'li cevap vermeyelim. biz de öyle tahmin ediyoruz ama pek mantıklı gelmedi elimizdeki 1000 parça için. net bilen varsa...

kutu üzerinde ya da kitapçıkta üretim yeri ve firmanın bağlı olduğu esas ülkedeki adresi yazar ingiltere ise inc sistemdir birim inç katları/askatları olur yoksa metrik sistemdir kutuya ya da kitapçığa bakmak lazım ürün marka model mümkünse kutu resmi ayrıntılı olursa bilgi de daha kesin ve ayrıntılı gerçeğe uygun olur ürün kodu stok kodu serial gibi şeylerle de ayrıntı bulunur aynısının bulunduğu bir site google araması ile bulunur eğer puzzzle marka modeli biliniyorsa

Feet olmasın? 6 ve 3'un yaninda ' (kesme işareti) var mı?

Varsa aşağı yukarı 183 cm x 92 cm demek.

6" ise 6 inç (6 pus, ingiltere kraliçesi elizabet in başparmağı bir pus=inç kabul edilmiş ingilterede)

1"= 2,54 cm =) 6"=17,4 cm olur 3"= 8,7 cm ama 1000 parça için bu ölçü küçük (bazı firmalar küçük parçalı da yapıyor)

yok parçalar büyükse
6'*3' (foot=feet)
bir foot = 30,48 cm dir

182,88 cm * 91,44 cm olur

genelde 38x68 olur 1000 poarçalık puzzle lar. markaya göre değişiklik gösterebilir. şu anda yanımda anatolian puzzle markasının 1000 parçalığı var. boyutları 38x68 cm

puzzle larda zorluk derecesi yerine bunlar zaman yapılır örneğin
1kişi w:6=6hafta h:3=3saat bu en üst seviye anlamına gelir
genellikle puzzle
200parça 34*48
500parça 34*48
1000parça 48*68
3000parça 85*122
oluyo
ama parça büyüklüğü değişiyosa kutu üzürinde ayrıca belirtilir ;)

www.youtube.com

pavarotti & james brown

Madonna & Gogol Bordello - La isla Bonita

www.youtube.com

jay kay ile anastacia: bad girl
youtu.be

www.youtube.com

alice in chains - right turn
layne staley ve chris cornell beraber söylemiş.

www.youtube.com

www.youtube.com

baya etkilendim bundan ben.

tarkan & müzeyyen senar - benzemez kimse sana

www.youtube.com - Barış Manço ve Cem Karaca.

www.youtube.com
cem karaca&barış manço uzun ince bir yoldayım

'and i wonder if i ever cross your mind' diye bi şarkı var, 'your love alone is not enough' ve bunlarla tamamen alakasız bi tarzda olan ama en kaliteli olan 'bittersweet(ville valo-lauri ylönen)'
bi de 'summerwine(ville valo)'
son olarak 'enrique iglesias-natali ... (tired of being sorry)'

cevremde var. hayir demiyor. :) tarz diyebilir belki tanimlamasi gerekirse.

aralarında küçük farklar var ama hippi ile eşdeğer varsayarsak birkaç tanıdığım oldu elbet. bir tanesi örneğin 50 yaşında idi. sarhoşken "ben hippiyim abi" demişti. ertesi gün ayılınca o halinden eser yoktu. muhtemelen kendisi için hippi tanımlamasını yapmaktaydı bu kişi.

diğer 2 kişi ise üniversitedendi. bazı tavırları itici gelirdi "abi yanlış zamanda doğduk ya" vesaire. vandalizme merak salmışlardı. birgün bar çıkışında "vandalizmmm" diyerek bir çöp kutusuna tekme atıp devirdiler, hemen oradan loktantada çalışan birisi bunları azarları "napıyorsunuz ulan siz?" vesaire. sonra kedi gibi oldular.

bu 2 kişi her ne kadar "biz hippiyiz" demeseler de kendilerini hippi olarak görüyorlardı ve kendilerine "hippi" denmesinden muazzam ölçüde keyif alıyorlardı. yaşayış tarzı bakımından az çok hippi gibiydiler. bir tanesi artık iyice uçmuştu, şehir içinde elinde 1,5 metrelik ağaç dalı ile yürümeye falan başlamıştı.sonra mısır'a falan gitti çalışmaya. takdir ettim. böyle işte.

özet olarak şu an için çevremde hipster kriterlerine uyan arkadaşım yok, "tanıdığım" olarak nitelendirmek daha uygun. her ne kadar başkasına "ben hippiyim" demeseler de hippi gibi yaşamak ve hippi olmak istiyorlar.

hippi ile hipster arasinda kucuk degil, bence buyuk fark var.

cevremde hipster oldu. hipster gorunumune yakin bazi arkadaslarim sakayla karisik soyluyor hipster oldugunu, ya da dalgaya alinca cok takmiyor.

Demiyorlar. Hatta bazıları hipster nedir bilmiyorlar, ama tanıma tıpa tıp uyuyorlar.

Bir tanesine "Abi sen iyice hipster olmuşsun" demiştim. Geçiştirmişti.

Hipster'ın en büyük özelliği hipster olduğunu kabul etmemesidir. Zaten bu akımın çıkış noktası bu, "her şey çok popüler, ben hep underground takılırım" felsefesinden çıktı olay. Benzersiz olma kaygıları vardır.

Bundan dolayı bir kategoriye sokulmaktan nefret ederler.

2-başlık açamıyosun.

1- bildiğinizi göstermesi açısından iyi bile olur, ama kısa olsun lütfen. bak daha sırada 60 bin kişi var :)

Öncelikle (bkz: #21241840)

Sadece bkz'den oluşan entry girmeyin. Ama düzgün bir tanım entry'sinde gizli, akıllı veya normal bkz olmasında hiç bir sorun yok.

Başlık açabilirsiniz. Ancak başlık açarken dikkat edilecek hususlara dikkat edin.

Bunların hiçbiri çaylaklık sıranızı etkilemez, sözlük'e sık giriş yaparsanız öncelik alırsınız ama.

"Over the counter" dedikleri tüm ilaçlar reçetesiz. Basit ağrı kesiciler (tylenol, ibuprofen, vb.) bu gruba dahil.

Çoğu ilaç reçeteyle satılıyor ama: Antibiyotikler, güçlü ağrı kesiciler, vb.

Genel olarak passive cümlelerde hep be yardımcı fiil olarak kullanılır. Mesela Türkçe'de "yapmak" fiilinin edilgen hali "yapılmak". İngilizce'de de "to do", "to be done"'a dönüşüyor. Genel mantık bu. "I did the job." -> "İşi yaptım." / "The job is done." -> "İş yapıldı."

1'de gerçekten bir tuhaflık var, ben de anlam çıkaramadım. Sanki "...has come to be recognised..." olması gerekiyor gibi. Emin olamadığım için geçiyorum bunu.

2'de being, gençler subject değil object olduğu ve passive olarak kullanıldığı için var. Mesela "okuldan atıldım" cümlesi "I am expelled" oluyor, çünkü okulan atılan benim. Aynı şekilde burada da atılmak fiili "be expelled" olarak kullanılmış. -ing almasının sebebi ise "face" fiilinden sonra isim gelmesi gerektiği için. "I faced an enemy", "He faced a lot of competititon." gibi cümlelerdeki gibi. "be expelled" fiilini de isim yapmak için sonuna -ing ekliyoruz.

3'te ilk dediğim kural geçerli. "She left me holding the baby" yerine "I was left holding the baby" olmuş. "holding" fiil değil burada, sıfat. Asıl fiil "leave".

1 kesin yanlış. "has come to be recognised" olmalıydı.

abicim senin kafanı karıştıran, "to be" fiilinin çekilmiş halleri.

to be fiilinin halleri şunlar:

passive yapı

simple present ise: am, is, are
future tense ise: be
continuous ise: being
past ise: was, were
perfect tenslerden biriyse: been

2.de şöyle diyor: "okuldan ATILMAYLA karşı karşıya kaldılar" yani "being expelled" ATILMA demek. (Bu arada sen soruda expelled'i yanlış hecelemişin.)
Misal, "To sing" şarkı söylemek
"singing" şarkı söyleme gibi
yani 2. cümlede to be'nin sonundaki ing takısı, singing'in sonundakinin vazifesini yapıyo

yani senin kafanı karıştıran şey, 2. cümlede, asıl fiilin "faced" olmasını farkedememiş olman.
ATILMA ile karşı karşıya kaldılar yerine ATILDILAR demek isteseydi, they were expelled diyecekti ve cümle o zaman passive olacaktı. Halbuki burada cümle değil, sadece expel fiili passive'leştirilmiş. Onun için being expelled diyo.

3. ise past tense olduğu için was diye kullanılmış. bebeği tutar durumda BIRAKILDIM manasına.

@compadrito şu linke bakarsan advanced grammar in use kitabında doğru olarak görünüyor. 1 kesin yanlış cümleni bir düşün istersen. araştırmadan önce ben de yanlış mı acaba dedim ama araştırdım üstüne..
books.google.com.tr

bana da çok yanlış göründü o cümle. kitaplar da hata yapabilir.

@ozdek,

hmmm, sağol araştırma önerin için. ben de Google fight yaptım, sonuç şöyle çıktı:

has come be recognised: 9 sonuç (bu 9 sonucun 6 tanesi "Galdos has come be recognised" cümlesi, biri bu yapıyla alakasız bi cümle, iki kere de Advanced Grammer kitabındaki örnekten ve birbirinden bağımsız kaynaklarda geçmiş cümle)

has come to be recognised: 2 milyon 320 bin sonuç

bu durumda ben "has come TO be recognised"i kullanmaya devam edeyim diyorum.

3 hafta en fazla.

sitesinde 6-10 gün diyor ama ben 2 haftadan önce geldiğini görmedim.
bi de

For many major markets. Average number of days may vary based upon origin and destination.

diyor.

www.usps.com

6-10 iş günü içerisinde denmiş sitesinde.

valla süpersiniz... herkese teşekkürler :)

bende bugün 3 nömero yaptırdım askere gitmeden önce. kafam baya üşüdü. kazıtma bence çok üşürsün.

sıfır kazıtmak yasak. ama 3 numara yapabilirsiniz. rahat da edersiniz. orda traş sırası kuyruğu beklemez 1 ay saç işinden yırtarsınız.

askere nedensiz yere kafayı kazıtarak gitmek başkaldırı demektir. dengesiz bi komutana denk gelirsen seninle çok uğraşır..

hadi ya yasak mı kazıtmak? saçlar seyrek, güçlenir belki biraz diye kazıtmayı düşünüyordum ben. yalan mı olacak yani?

Gitmeden bir kaç hafta (saç uzama hızına bağlı) önce kazıtırsanız birliğe katıldığınızda komutanların kıllanmayacağı kadar saçınız olur.

valla 2 hafta kaldı. zaten hala çalışmaya devam ettiğim için kazıtmam mümkün değil. askerlikte kimse görmez, taşşak konusu olmam diye kazıtacaktım, yumurta gibi kafa var çünkü :)

neyse a.k 3 e vurdurcaz anlaşılan gitmeden.

teşekkürler cevaplar için.

kazıt, soran olursa, bitlenmiştim o yüzden kazıttım falan dersin. yerler

Kazıtmak yasak kesinlikle aman diyim, üstler 3 yanlar 2 yada üstler 4 yanlar 3 şeklinde yapın yapacaksanız. Ayrıca daha gitmenize 2 hafta var acele etmeyin o saçlarınızın tadını çıkartın.

zaten kazıtmak saçı gürleştirmez,daha da güçsüzleşir

tek boyutlu dizide kullandigin compiler gcc ise soyle bir sansin varmis. iki boyutlu dizide de bir sekilde kullanilabilir:
int array[1024] = {[0 ... 1023] = 5};
soyle bir dene bakalim:
int a[10][10] = {[0 ... 100] = 0};

olmazsa surayi bir incele, bunu da buradan aldim:
stackoverflow.com

teşekkürler ama olmadı, halbuki gcc kullanıyorum. dizi char olduğu içindir belki.

compiler'ına göre değişir ama c'de böyle bişeyin olabileceğini pek sanmıyorum.

sen for ile yapmazsan emin ol kullanacağın hazır fonksiyon, yöntem vs. içerisinde for kullanarak yapacak. işlemci kullanımında da zerre değişiklik olmayacak, boşuna kasma.

char a[10][10] = { {' '} };

olması lazım, yanlış hatırlamıyorsam.

3 tuşun bozuk olmasın? Normalde shift-3 e iki defa basınca çıkıyor çünkü o. Mesela shift-1'e basınca da !! mı çıkıyor?

3 Tuşunu çıkart altını temizle.

freekara'ya ek olarak:

Yeni entry girmek istiyorsan, ama tekrar silip canlandırmakla uğraşmak istemiyorsan da kenar fasilitesi çok faydalı.

yazar hesabınız onaylanmamıştır.

çaylaklık entryleriniz formata uymadığı için uçmuşsunuz anlaşılan ama o kadar çok mail gönderilmesi saçma, bug falan olabilir. normalde sadece bi tane yedek maili yollanıyor bildiğim kadarıyla. o mailleri açabilirsiniz bu arada virüs falan değil, uçan herkese gidiyor. bir daha hesap açarsanız, çaylak entrylerinize dikkat edin derim nacizane. dipnot: moderatör değilim.

onaylanmadığını anladım, teşekkür ederim.
az önce "entry profiliniz uygun bulunmamıştır" mesajını gördüm 260 mail arasında bir yerlerde.. neye göre uygun olmadığnı anlamak istiyorum, temel sorunum bu. girmiş olduğum entry'lerde hata veya eksik olmadığına göre hangi kritere göre uygun bulunmadığımı öğrenmek için soruyorum.
ilginize teşekkür ederim..

@inkey teşekkür ederim. entry'lerimde bir kusur olmadığını biliyorum.. entry profilinin yazarlığa uygun bulunmaması ne demek olabilir sizce?

çaylaklık entrylerinde direkt tanım olacak şekilde temiz entryler girilmesi isteniliyor bildiğim kadarıyla, öyle çok bakınız vs kullanmamak gerekiyor. entrylerinizi de bilmediğim için kesin yorum yapmam yanlış olur ama buraya kopyalayabilirsiniz istersiniz ya da bir yere yükleyip link verebilirsiniz çok uzunsa. mutlaka birisi nerede sorun olduğunu yazacaktır.

@inkey entryleri çok tecrübeli bir yazarla birlikte düzenledik, göndermeden önce daha da tecrübeli yazarlara okutuldu (tecrübe derken yaklaşık 10 yıldan bahsediyorum) Hatalı entry demiyor, entry profili yazar olmaya uygun değil diyor. fazla subjektif geldi bana.. o nedenle mod'dan bir yanıt bekliyorum. tekrar teşekkürler ilginize.

Yedek mailleri konusunda bir şey söyleyemem, muhtemelen bug'tır.

Uçurulma içinse:
(bkz: #21241840)
(bkz: #21367795)
(bkz: #16686895)

Kısacası, 10 tane tanım veya tanım devamı, özgün entry girmeniz bekleniyor.

@metalik anlıyorum, fakat bana entrylerimin hatalı veya eksik olduğu yönünde bir mesaj atılmadı, benim anlamadığım ve anlamak istediğim nokta burası. Gelen mesaj, entry profilimin yazar olmaya uygun olmadığı. Gönderdiklerinize aşinayım. Kurulduğu günden beri sözlüğü dikkatle takip ediyorum.
Burayı bir foruma çevirmek istemiyorum elbette. Bu nedenle ilgili davranabilecek ve mümkünse genel bakınızlara yönlendirmeden, duruma özel bir şeyler yazabilecek bir mod bana ulaşırsa sevinirim. şimdiden teşekkürler..

sorun çözüldü, alakadar olan herkese teşekkürler..

source code

Onu da izledim :(

alakası yok ama moon güzel filmdir.

deja vu

Ink

Deja vu yu da izledim :/ Moon a bakıcam.Teşekkürler.

Memento'yu bir deneyin.

eh izlemişsinizdir ama matrix serisi derim

Mementoyu izledim.Üç kere uyudum :/ zor bitirdim:) Matrix serisini izlemedim.Onları da izliyim.Çok çok teşekkürler.

ben jean christophe grange kitapları okurdum çok edebi kitaplar denemez ama okuma alışkanlığı kazandırabilir.

lise, okumayı sevmeye başlamak için biraz geç bir dönem sanki. İlgi alanları neyse öncelikle onlarla ilgili okumaya değer, ufkunu açacak, merakını artıracak yayınlar ya da yapıtlar okumakla başlamalı bence.

şu an şibumi'yi okuyorum ben. edebi değeri olmayan sürükleyici bir kitap. o yaşta okusam eminim çok beğenirdim.

agatha christie'nin dedektiflik hikayeleri olabilir.

jack london'in oldukca erkeksi (viski icer, macerayi sever, altin arar, dagi deler, iddiaya girer vb.) kahramanlarinin oldugu romanlari vardir, onlardan zevk alabilir.

ayrica felina+1, ilgi alanlarina dair merakini korukleyecegi yapitlar ilgisini daha cok cekecektir.

h. p. lovecraft verin, iskandinav mitolojisi dayayın.

o ara polisiyeler zevkli geliyordu bana.

yerli olarak cingöz recai serisi sarar. yabancı stephen king, agatha christie.

jack london
arsen lüpen
cengiz aytmatov
halikarnas balıkçısı
hemingway
steinbeck

en iyisi ilgi alanlarına uygun kitaplarla başlamak.

o yaşlarda bukowski okuyodum ben. ergen ergen yazıyo zaten, isyankar hayatı sonuna kadar kavradığını düşünen bir ergen elde edilecekse tam ismidir.

frp'ye ilgisi varsa kara elf uclemesiyle bi baslatabilirsin.. r. a. salvatore
yuzuklerin efendisi falan da gayet iyi gider okumadiysa ya da filmini izledim okumam demez ise.. potter falan da ayni sekilde..

ek olarak:
o yaslarda ben christian jacq, stephen king, trevanian, jean christope grangé okurdum.. gerci simdiki halime bakarsak pek de okuma aliskanligi kazanamamisim..

benim öğrencilerim deli gibi "hunger games" sevdalısı... türkçeye "açlık oyunları" diye çevrilmiştir herhalde :) üç kitaplık bir seri. özellikle ilk kitabını alın, nokta atışı, sevmemesi mumkun değil.

Sevdiği bir şeyle ilgili okuması çok önemli. Bilim kurgu seviyorsa isaac asimov'u tavsiye edebilirim.

(bkz: gammaz staff olmak için gerekenler)

bir şey yapmana gerek yok diye biliyorum. herkes başlangıçta gammaz zaten. gammazlığın elinden alınabiliyor ama daha sonra.

Gammazlık diye bir şey kalmadı, her yazar ispiyon yapabiliyor. Ancak çok fazla hatalı ispiyonunuz varsa bunu elinizden alıyorlar. Bildiğim kadarıya böyle olduktan sonra geri gelmiyor.

Herhangi bir klasörün içinde Tools > Folder Options > View > Show Hidden Files and Folders seçeneğini işaretleyin, OK diyip çıkın.

windows 7 ise local settings yok (var ama girilmiyor.sadece uyumluluk için var)
onun yerine şu path'i takip edin

C:\Users\Administrator.my-smyrna\AppData\Roaming

tahmin edersiniz ki my smyrna kısmına kendi user isminiz koyacaksınız.

Windows tuşu ile birlikte R tuşuna basın.
Aç kısmına
%APPDATA%
veya
%ALLUSERSPROFILE%
veya
%UserProfile%
komutlarından birini yazıp Enter tuşuna basın. Açılan klasörlerde ilgili klasörü arayın. Microsoft programı olduğu için bu klasörlerde microsoft klasörü varsa onun içine de bakın... Bu kısa yollar win7 de geçerli win xp de denemedim.

Direnç takmadan nasıl yapmayı düşünüyorsunuz allahaşkına? Direkt kısa devre olur, yakarsınız portu.

yoo 12 led takıp dirençsiz oynatabiliyorum, ama zararlı diyorlar.

c1110.hizliresim.com

Direnç mutlaka takın. LED'ler klasik lamba gibi değildir, aslen diyottur. Diyotlar da belli bir voltajı geçirince direnci sıfıra yaklaşır. Belli ki bu voltajın altındasınız, o sayede yanmadılar.

Her LED'e seri bağlı en az bir direnç olmalı. LED'lerin belli bir "turn on" voltajı vardır (rengi ve çeişidine göre değişir). Seri bir direnci olan LED'in üzerinde bu voltaj varsa sorunsuz çalışır. Dirençsiz LED'i yakar. Voltajın altında ise sönük yanar veya yanmaz.

LED'lerin cinsini ve port'un çıkışını bilmediğim için bu kısmı size bırakıyorum. Ne yazık ki paralel port hakkında pek bilgim yok.

takmasanda olur 5 v çıkışı 100-330 ohm arası bir direnç tak. aslında formülü varda boşver sen. asıl sorun o altı gruba ayırdığın ledleri paralel portun sürüp süremeyeceği çok fazla akım çekmiş olacaksın. onun da kolayı var. ledleri yakmak için portlara bir vermelisin ki yansın. sen sıfır ver. ledi ters bağla beslemeyi lede ver.

port-----|<---/\/\/\----- +5v şeklinde

pic öğren. balık isteme balık tut.

Yukarıda "Benimkiler" düğmesi var.

www.eksiduyuru.com

@metalik

bir sürü duyurum var. o da tek tek bakmak durumuna çıkıyor dediğim gibi. ben tek bir satır aramayla hepsini bulmaktan bahsediyorum.

ermanen biliyordur heralde benimkiler düğmesini? :)

cevap almamış duyurular zaten açıldıktan 1 ay sonra otomatik olarak siliniyor diye biliyorum. "benimkiler"in ilk sayfasında görünür henüz cevaplanmayanlar, diğerleri de silinmiş olur zaten bu durumda, diğer sayfalara gitmeye gerek kalmaz. tam cevap değil ama..

@bruges

aslında silinmiş olan cevaplanmamış duyurularımı da görmek istiyorum. çok mu şey istiyorum bilmiyorum. yetkililerle onu da konuşmak istiyorum bir ara.

ama dediğim gibi benim bir sürü duyurum var, ilk sayfada cevaplanmayanların çıkması olayı yok ki..

"Selsun şampuanı hakkında sorular" diye bir duyuru açmışsın ya mesela, o yarın öbürgün silinecek. zamana göre sıralanıyor duyuruların, bunun üzerinde kalan 20-30 tane duyurun var sadece. bu yüzden ilk sayfada cevaplanmayanlar çıkar dedim, kendi duyurularına bi göz gezdir "Selsun şampuanı hakkında sorular" dan önce açtığın ve cevaplanmamış bir duyuru göremezsin. onu demeye çalıştım ilk sayfa diyerek..

@bruges

evet evet haklısın. ben o kadar çabuk silindiğini unutmuşum ya. duyuru'nun ilk zamanlarında öyle değildi sanırım, ya da ben yanlış hatırlıyorum. o zaman sorum değişmiyor ve genişliyor. şimdiye kadar açtığım, silinmişler dahil bütün cevaplanmamış duyurularımı görmek istiyorum o zaman ben. sanırım göstermezler :(

ya da ben trick'le bulabilir miyim bilmiyorum...

surtunme kuvveti nickli arkadaş burada modken bunun muhabbeti geçmişti, oradan aklımda kalmış. 2 sene öncesi falan yani.. belki değişmiştir diyeceğim ama benim de cevaplanmayan duyurularım uçmuş. neyse silinmese iyi olur hakkaten.

nasıl bulunur hiç bilmiyorum ama silinme konusunda "duyuru" olarak acılmamışsa otomatik silinmiyor bildigim kadarıyla. 1 aydan daha eski cevaplanmamış sorum var mesela.

daha once sormuştum cevap verilmemişti actıgım butun duyurular benimkiler kısmında gozukmuyor mesela. ama google aramasında cıkıyo hala varlar aslında. ben de hepsini görmek istiyorum demiştim cevap verilmemişti.

çok şaşkınım şu anda. ben cevap verilse de verilmese de soru şeklinde açılmış duyurular hiç silinmiyor diye biliyordum. fark ettim ki cevap verilmemişse 1 ay civarına siliniyormuş. sitedeki yaklaşık 1000 tane duyuruma tek tek baktım, en eskielrden hiç cevaplanmamış yok. oysa vardı biliyorum. hepsi cevaplanmış olamaz. ayrıca cevapla sekmesi de eylül 2011'den eskisini göstermiyor.

vay arkadaş kimbilir neler sordum da cevapsız kaldı kayboldu gitti.

soruya cevap olmadı pek ama şu şekilde de diyebiliriz. ermanen'cim 1 aydan eskisi zaten yalan olmuş. son 1 aiçin de benimkiler'e göz atabilirsin. silinmişleri görmek gibi bir olay da yok burada.

iPhone değil, babadan kalma ama, belki bi faydası tokanır:

(bkz: ingilizce kelime ezberleme yolları/@compadrito)

sozluk destekli hangman. baya bi kelime ogrenmeni sagliyor.

kelimeegzersiz.com

işte sana ilaç. uygulama değil ama.

Word Warp var, ancak en fazla 7 harfli kelimelerde işe yarıyor. Çok saçma kelimeler de barındırıyor, ancak işe yarayabilir.

uygulama degil ama kelime bilgisi diyince aklıma geldi, twitterdan @zargansozluk'u takip edin, guzel kelimeler yayinliyorlar.

Muhtemelen torrent tracker'ında sorun vardır. Biraz bekleyin, açık kalsın. Devam eder yakında.

hacı %99 da kalıp da devam etmeyen nice torrentler gördüm ben, dosya çok büyük değilse başka yerden bakıp yeniden indir.

bak burada hepsini anlatmışlar

useit.vn

day by day, günden güne
one by one, birer birer
a film by x, x'in filmi.

sözlük? sağlam bir sözlükte örnek cümleler de göreceksin.

two by two: 2 inç'e 2 inç boyutlarında vesikalık fotoğrafa verilen ad

that's OK by me: bana uyar, benim için bi sorun yok

Passive cümlelerde özne belirtmek için de kullanılır. "This letter was sent to me by John." cümlesinde by, "tarafından" anlamına geliyor tam olarak.

keglevich in kavunlusunu içmiş olabilir misin bilmiyorum ama mutlaka iç cardinaldan daha güzel. oda kokusu olarak bile kullanılabilir nasıl bir aromadır o :)

votkaya kavun aroması katılmış diye tahmin ediyorum. ayrı var öyle zart zurt aroması kokteyl yapıyorlar onlarla.

şöyle ama adam bildiğin şişe açıp oradan koydu yani shot bardağına.

şişesi nasıldı?

şişesini tam göremedim ama dolaptan çıkarıp yeni açtığını gördüm yani.

Doğrudan kavun aromalı bildiğim tek içki meloncello. Limoncello gibi, ama kavunlusu.

Ancak anlattığınızdan çok daha yoğun, kavuniçi renginde ve opak oluyor. Yine de bulabilirseniz bir deneyin.

cardinale melon'un shot'ıdır o.

mutcd.fhwa.dot.gov

Keskin viraj var, ağırlık merkezi yüksek araçlar (kamyon gibi) devrilebilir demek. Alttaki hız da "Saatte 35 mille gidersen bir şey olmaz" mantığında, yani kesinlikle uyulması gereken bir sınır değil.

dönüş hız limiti 35. hızı aşarsan takla atarsın.

abi fifa 12 için ben vps i ve kendi bilgisayarımı ikisini birden kullanıyorum, bi de ikisini aynı ağa kattım vpnle hemen çektiklerini paylaşıyolar, o torrent için hızlanmaması çok normal.

telekomdan da kaynaklı olabilir bi bittorent sekmesinden outgoing olan yerdeki seçimi enable et de şifrelemeyi aç bakalım.

sanırım asıl sorun şu, programı takip ettiğimde zaman zaman birkaç saniyelik de olsa 800-900ü gördüğünü görüyorum ardından hemen 50'ye düşüyor vesaire vesaire.

Hdd sorunu o zaman, bişey hddni kullanıyodur

TTNet'in adil kota olayı olmasın?

başka torrentte de aynı durum oluyor mu? gereksiz peerların bağlanması gibi bir durum var, ben dht yi falan kapattığımda hızlanmıştı meret.

Eğer başka bir torrentte de durum aynıysa o zaman sorun bağlantıda falandır

kedinin ayağı tam olarak anlamadım, komple gitmiş kopmuş mu, yoksa yerinde duruyor ama tutmuyor mu? eğer kopuk ise açık yara demektir o, büyük ihtimalle de bu şekilde enfeksiyon kapabilir.

hayır sol bacak yok, sanki bıçakla kesilmiş gibi keskin bi şekilde gitmiş. yarası kapandı sayılır, şu an için açık yara diyebileceğim bi şey yok.

hangi sehirdesiniz?

yaraya gereken bakımı yaparsan enfeksiyon kapmasını engelleyebilirsiniz, bir bak istersen yaranın etrafında yabancı cisimler var mı belki sürünmüştür yerde bri şeyler batmıştır, onları çıkarıp kanama yoksa temiz ıslak bir pamuk ile silebilirsiniz, sonra da tendürdiyot ile temizleyebilirsiniz, eğer kedi ile ilgili bir merhem yoksa bepanthene şimdilik idare eder.

ama en yakın zamanda istersen göster gene bir veterinere uygun bir yerde, kaza nedeni ile belki içten bir rahatsızlık oluşmuştur fark edemeyebiliriz.

Açık yaraysa tentürdiyot sürmeyin sakın. Batikon kullanılabilir ama.

açık yara olmazsa enfeksiyon riski de olmaz. açık yarası varsa yarasını veterinerin önerdiği şekilde (muhtemelen rivanollü su önermiştir) yıkamanız ve temiz bir bezle sarmanız evde dolaşırken yaranın mikrop kapmasını önler.

ayağı kopmuşsa kedicik dışarıda yaşayamaz.yapabileceğiniz en iyi şey kendisini sahiplenmek/sahiplendirmek olur.

içiniz rahat olsun. kediler insanlardan çok daha çabuk iyileşirler. sizin yavru ilk iki günü atlattıysa yaşayacak demektir. yalnız çiftleşme mevsiminde dışarı bırakmamanız (tercihen kısırlaştırmanız) şartıyla. çünkü o zamanlarda yaptıkları bazen ölümle biten kavgalarda 3 ayaklı bir kedi çok fazla zorluk çeker.

kendini temizliyorsa sorun yok. öyle hopluyosa çoktan kurtarmış demektir. arkadaşların dedikleri dışında genel halini takip etmek yeterli. sanırım arka bacaktan kastınız dizden aşağısı veya patisi gibi bi yer değil mi kalçası yerindedir herhalde?

fotoğrafını çekip koyarsanız daha iyi olur..

Portekizce "saf hayat" anlamına geliyor.

defalarca bindim ben.

ben de defalarca bindim

kartonla sigara ve çakmak sorun çıkarmıyor, çoğu zaman böyle biniyorum.

bana da abd yolculugu oncesi adam sormustu bagajda var mi cakmak, zippo tarzi bisey diye.

uçağı yakmak isteyen kibritle biner yine yakar. ya da öğlen saatindeki bir seyahat için bol güneşli bir hava cam kenarında bir koltuk bir mercek bir kağıt parçası yeterli olabilir.
güvenlik yasalarının ateşli aletle uçağa binilmez gibi bir uluslararası yasa bendinin en az 2 fırkasında geçen bir gerekçeye göre çakmağı yasak kılan şey sanıyorum çakmak taşı olabilir. bunun nedeni çakmak taşının patlayıcı bir yapının köşebentlerini tutması olabilir.
ama ne defalarca bindim ne buna dikkat ettim terminal çıkışında unuttuğum halde durumu çok defa cebimden çakmak çıkmıştır. bu sorun olmadığı anlamına geliyor.

ama bugünki seyahatten ötürü denkgeldi şimdi bilakis, antalya havalimanında güvenlikten geçerken benim bir arkamdaki "ben üniversitede öğretim görevlisiyim" diyen orta yaşlı bir adamın ulusal uçak parkuru için ettiği bir beyan vardı bunu bilakis burası için yazıyorum. adam dedi ki kapıdan geçerken kemerleri çıkartmak vatandaşı ekstradan yormaktır ve eğer dedi, güvenlik kapısından geçerken dit dit sinyali alıyorsanız, üzerindeki metal eşyaları ve kemeri çıkartabilirsiniz ama öncesinde bu eziyeti vatandaşa yapmaya yasal hakkınız yok ben bunun dersini veriyorum üniversitede dedi.

yani bu şu anlama geliyor özetle, kemer tokanızda metal yok ise kemerinizi çıkartmayın. adam uzun konuştuğu için ben burada böyle özetliyorum.
iyi de bir bilgi paylaşımı olmadı mı şimdi bu.

abd harici hiç bir sorun olmaz

Bildiğim kadarıyla üzerinize alabiliyorsunuz, ancak bagajda yasak (kendi kendine yanma olasılığına karşı).

yurtiçi uçuşlarında çakmaksız bindiğim olmadı.

öyle her itemi birleştiremezsin. bir itemin üzerine tıkla (mesela amplifying tome +20 ability power veren item). tıkladığın zaman o itemden oluşturabileceğin itemler belirecek üstte. başka aklına takılan soru varsa yazabilirsin.

Ingilizce'n iyiyse bu siteye mutlaka goz at: www.mobafire.com

Bu ikisi de o siteden, biraz uzun ama cok faydali olabilir:
www.mobafire.com
www.mobafire.com

Her item birlesmiyor. Ustte dendigi gibi, bir iteme tiklayinca (eger varsa) ondan uretebilecegin diger itemler cikacak yukarda. Yukardakilerden birine tikla, hangi itemleri birlestirmen gerektigi cikar zaten. Birlestirmek icin ozel bir sey yapmana gerek yok, sadece cift tiklayip satin aliyorsun.

ayakkabını kazagını fln degistir birinden biri sebep oluyordur.

yattiginiz yataktan kaynaklaniyor olabilir. yatagi ters yuz edin.

yün kıyafetlerden oluyor genelde.

aynı dert bende de var. zamanla geçiyor ama geçene kadar kapı açmaya bile korkuyor insan. ben de zamandan başka çözüm bulamadım.

moralini bozmak gibi olmasın ben şu an olasılığı en düşük ve kötü olan şeyleri yazıcam burada:

elektrik çarpması olarak hissettiğin şey elektrik çarpması olmayabilir. sinirsel bir hastalık da olabilir. sonuçta dokunmak da bir his ve de nöronlar yollayıp bunu iletiyor. arada/sinirsel algıda bazen oluşabilecek bir sorun olabilir, belki de belli elementlere ve/veya maddelere alerjin de olabilir. bir an önce bir doktora gözük derim. hem cildiye hem nöroloji.

not: milyonda birlik, hatta daha düşük bir ihtimalden bahsediyorum. ama ne olursa olsun doktora gözük daha iyisini onlar bilir.

benim de aynı sorunum var. hele arabadan inerken amaniiiiin çok fena çook.
şöyle bir zımbırtı buldum ve en kısa zamanda alacağım. sitede başka modelleri de var. denemeye değer bence.
www.dealextreme.com

Ayakkabının yapıldığı malzemeden kaynaklanıyor olabilir. Mesela ben de bir ayakkabıyı giyince çok çarpılıyorum, kışın başka bir ayakkabı giyince çarpılmıyorum.

format factory

ipod flac calabiliyor olması lazım. ya da ape ye donustur ?

ipod flac calmaz ama wav calıyomu ki? ape de calmıyor alac(apple lossles) calıyor kayıpsız format olarak.

ipod için söylendiği gibi apple lossless kulanman gerekli. program olarak çok bi bilgim yok ipod sahibi olmadıgımdan. ama genel olarak covnert işlerinde kullandığım program foobar2000. istediğin format algoritmasını gösteriyorsun (internetten indirip , bilgisayara kurup falan) ve sorunsuz herşeyi birbirine çeviriyorsun, istediğin gibi ayarda. ama diğer programlara göre biraz daha karmaşık.

pardon basgan, ape degil alac olcak. koyım kafama ape ape dıyorum surekli

Bildigim kadariyla winamp wav'a degistirebiliyor. Wav formatindan da itunes kullanarak apple lossless a cevirebiliyor olmaniz lazim.

Sag tik > Preferences > Solda Plugins altinda Output > Nullsoft Disk Writer a tiklayip configure dan ayarlari secin. calacaginiz sarkilardan ses gelmeyecek, yerine belirttiginiz yere kaydedecek. Isiniz bitince eski haline getirmeyi unutmayin.

Sürücüyü ekran kartı üreticisinden değil de dizüstü üreticisinin sitesindnen indirip güncellemeyi deneyin.

dün benzer sorun bana da olmuştu ve çözümünü buldum. (git: 203021)

ikisinide denedim edip.

turcino üstad sorunu okudum umutlandım şimdi denicem. 10 dakika.

bu arada ekran kartı geforce 310m


son edit: nişey buldum bunla alakalı olabilirmi?

video kartı sürücü aero efektlerini desteklemiyor. geçerli video kartı sürücüsü windows ekran sürücüsü modeli (wddm) ile uyumlu değil?

Bende de ayni ekran karti var ve bir sorun yasamiyorum. Nvidia'nin sitesinden en yeni suruculer kurulu ve su ana kadar ve tavsiye edilen cozunurlukte (1600 x 900) herhangi bir sorun yasamadim. Suruculerinizle cakisan bir yazilim olmasin?

bilemiyorum.

windows yedi var mağdem ekran kartı sürücüsünü neden windows update üzerinden yüklemiyorsun,bende siteden indirip yükle derdim ama gördüm ki siteden yüklenen sürücüler uyku modunda sorun yapıyor, hızlı bir şekilde çalışmayabiliyorlar, ve daha stabil oldukları da kesin.
aygıt yöneticsinde ekran bağdaştırıcılarına çift tıkla ve sürücüyü yeniden yükle, tabi dikkat et windows update sürücü aramaya açık olsun.

bana göre ingiliz aksanı. çünkü öyle konuşması daha zevkli ve kulağa hoş gelen o. amerikan aksanıyla konuşmak ise mart ayındaki kedilerin konuşmasından farksız. bu ikisi haricinde başka bir aksan kastettiğinizi zannetmiyorum ama italyan ingilizcesi de sempatik.

ispanyol meksikalı aksanı öğren bence... Hatta ve hatta mümkünse hindistan ingilizcesi

@tebelles, evet ingiliz ve amerikan ingilizcelerini kastetmistim; asagidaki duyuruda bunlar kastediliyordu zaten.

@cnky, neden?

irlanda aksanı- çok kuul olm

arkadaslar kuullugundan ziyade islevselligini soruyorum. birisi amerikan aksanini mi ogrense gun icindeki kullanimi daha cok isine yarar; yoksa ingiliz aksanini mi?

düzgün konuştuktan sonra işlevsellikte pek bir fark göremiyorum, eğer ağır irlanda aksanıyla falan konuşmuyorsanız tabii. ama ingiliz aksanı çok iyi ya, blodi maeyyt.

Amerikan aksanina konusuldugunda anlayacak kadar asina olmaniz onemli bence. Zira onu anliyorsaniz Ingiliz aksanini rahatca anlarsiniz. Konusma icin tamamen size kalmis, yeter ki Guney Amerikali (Texas, vb.) aksani ogrenmeye calismayin, kimse bir sey anlamaz dediginizden.

Türk aksanı diğer aksanlarla kıyaslandığında çok rahat anlaşılıyor ayrıca çok çok nadir bir yeteneğiniz yoksa istediğiniz kadar kasın, istediğiniz kadar aksan çalışın, yabancı olduğunuz birkaç cümleden sonra anlaşılacak. Dolayısıyla asıl öğrenmeniz gereken düzgün cümle ve sözcüklerle konuşabilmek. Aksan ve cümleler zaten o ülkede kaldıkça kayıyor bir yerlere. Akademik bir dayanağım yok ama bizim dilimiz Amerikan aksanına daha rahat kayıyor sanki.

aksan ögrenmek diye bir sey yok, kiminle konusuyor nerede dili ögreniyorsan onun aksanini benimsiyorsun. zaman icinde kendi aksanin oturuyor zaten.

ha fonetik delisi insanlar da tanidim. kelimeleri sözlükteki gibi telaffuz edecegim diye yillarca dillerini egip büken insanlar var. son kertede cok komik görünüyorlar.

işlevsel olarak cok birsey farketmez. kimse kimseyi aksanina göre degerlendirmiyor (bu demek degil ki amerikalilar teksas aksani ile ingilizler geordie aksani ile dalga gecmiyor ama bu tamamen bu uluslarin kendi altkültürleri ile ilgili meselesi, bir ingilizin karadeniz aksani ile türkce konusmasi gibi) aksanınız yüzünden aşagilanmaz ya da saygi görmezsiniz. arada ingilizlerin ya da amerikalilarin ne kadar güzel aksaniniz var dedikleri türk gencleri, kendilerinin jamaika li, hintli, chicano genclerle kiyaslandigini bilseler o kadar da sevinmezler kanimca.

yani kısacasi icinizden geldigi gibi konusun, bir süre sonra tutarli bir aksaniniz oldugunu görecek ve bununla da mutlu olacaksiniz.

soruyordur. hatta bir ara biri ünlü olduğunu da söylemişti. tabi doğruysa. tabi kim olduğunu söylememişti.

takılacaklarını pek sanmam. işi gücü var insanların yada öğrenebilecekleri bir sürü yatkin insan var ne diye buraya takılıp bir cevaptan medet ummayı beklesin ki.
not:celebrity tanıdıkları göz önünde bulundurup cevap verdim tanıdıklarım arasında buraya takılacak insan yok tanıştığım çevreleri de aynı şekilde.

sözlüğün kendisine takılan kaç celebrity var ki? sanmıyorum.

cem şancı? :)

Ben varım.

penguen, uykusuz yazarları olabilir bence özellikle kaan sezyum

"sözlüğün kendisine takılan kaç celebrity var ki" mi?? bence hepsi okuyor sözlüğü :) bakmayın takmıyorum havalarına. oraya giren buraya da girer. ayrıca onlar da insan nihayet. her şeyi bilirler, soracakları bişey olmaz diye bi kaide yok. ha gelip özel hayat konuşmazlar belki onu bilmem bak.

o ünlü'yüm diyen abi'ye mesaj atıp tanıştım.. 90'larda pop müzik yapıyormuş. tabi pek ünlü sayılmaz ama yinede google'da bilgileri-haberleri çıkıyordu.

@saatgeceninonikisi onu derken girip kendi başlığına yazılanları bakmayı kastetmedim, aktif şekilde frame i falan takip etmeyi kastettim. sanmıyorum o yüzden

Vardir muhtemelen, yoksa gg bu kadar sikica uygulanmazdi. Belli ki zamaninda okuyup dava edenler olmus.

yasal içerik haricinde hiçbir yerde yasal değil ki. açmaz büyük ihtimalle. sonuçta yüzlerce yabancı torrent sitesi var.

evet var.

abd de var..

almanya'da da sağlam para cezaları var.

bana okuldan uyarı gelmişti... "hoplatırız, adam ol" diye

Telif hakki olan herhangi bir seyi izinsiz (torrent'den) indirmek her yerde yasak, Turkiye'de de. Sadece bazi ulkelerde pek iplenmiyor. ABD'de riskli bir is, cunku public torrentlere kayit/film sirketleri de katilip o torrrenti kullanan herkesin IP'sini elde edip o IP'nin sahiplerine dava acabiliyorlar.

kanada'da bu durum toleranslı. müzik download etmek yasaya göre serbest sanırım.

ülkeden ülkeye değişir. Bazı ülkeler sıkı takip ederken bazı ülkeler "bilgisayar mı? o ne ki?" diyor olabiliyor.

www.youtube.com burada efbiayın fransada yaptığı operasyonlara gönderme yapıyor heralde.

www.google.com

Birden fazla site var, Google'da Gigapixel diye aratirsaniz bir seyler bulabilirsiniz.

Dedikleriniz bunun gibi sanirim? www.gigapan.org

www.gigapixel-dresden.de

merminin "verimliliğini" artırmak için namlu içinde yivler vardır. yivler soldan sağa doğru olduğu için, mermi, namluya göre sağa doğru gider. aslında sağa yukarı doğru tırmanır.

ama ak-47 ve türevlerinde mermi sola-yukarı gider diye duymuştum.

soruyu biraz daha açıyorum:

örneğin burundaki pervaneye arkadan bakıyoruz uçakta, sağa dönüyor ama neye göre sağa dönüyor? üstten sağa dönerken alttan sola dönüyor anlatabiliyor muyum? sağ-sol kavramı neden üst kısma göre yapılıyor?

araba tekerleğini düşün. sağa yuvarlandığında sağa dönüyor olur.

Yani topa profilden/yandan bakınca demek istiyor arkadaşlar sanırım.

tekerlek yandan bakılırken yere tutunarak döner ve yönünü anlayabiliyorum lakin pervane hava içinde dönerken neye göre sağa-sola dönüyor? aynı şekilde sağa doğru dönen yivli mermi?

sağa dönüyor deniyor örneğin lakin neye göre?

yivlerin yönüne doğru yatay gider, bu da sağ yada sol olur. sen tornada ne tarafa meyil verdiysen artık.

büyük kafalı bir arkadaş der ki; o zaman neden aşağı yada yukarı gitmiyor? orası da bir yerlerin sağı-solu olmuyor mu? ben de derim ki; çünkü magnus etkisiyle mermi yükselir bebeğim.

@hollowlife
magnus etkisi bambaşka bişey. tüfek çekirdeğinde gerçekleşmiyor bu olay.

şöyle ki, öncelikle salakça bir soru değil çünkü haklı bir soru. Probleme başlarken öncelikle koordinat sistemini yerleştirmek zorundayız ve problemin geri kalanında çözüm sizin belirlediğiniz bu sisteme uygun devam etmek zorunda. Eger koordinat sisteminizi bu topun üstten görünüşüne göre yerleştirdiyseniz, top saat yönünde döner diyebilirsiniz, fakat koordinat sistemini alttan görünüşe göre yerleştirmiş biri için saat yönünün tersinde döner. Üstten dönüşün referans alınma sebebi (ki bu bir kural değil, genellikle böyle) ise soruyu basit bir sekilde analiz edebilmek icin diye düsünüyorum.

Toptan emin degilim de, pervanenin kanatlari yamuktur biraz. Dondugunde altindaki havanin bir kismini geriye iter, zaten bu sayede hizlanir. Ustundeki havayi saga, altindakini de sola atmasi gerekir. Bu durumda pervanenin yana uyguladigi itme kuvvetleri birbirine ters yonde oldugu icin pervanenin sola/saga donmesine etki etmez, sadece geriye dogru bir kuvvet uygular.

kişi para verip kulübün karına/zararına ortak olmuş oluyor. bekledikçe değeri yükselicek diye birşey yok, düşebilir de. 1 lot fenerbahçe için 59 civarı, galatasaray'ın 360 civarı, beşiktaş'ın 10 civarı idi sanırım.

yani peki bunun kulübe nasıl bir yararı oluyor, ben bir X'i alıp sonra satıyor ya da satmıyorum ama bundan takımın kârı ne? çok hissedarı olursa daha mı fazla kredi alabiliyor atıyorum? tam bir borsa 101 oldu ama öyle. sürekli hisse de çıkarmıyorlardır sanırım, öyle havadan para kazanmış oluyor desek. ne ki.

Ekonomi uzmani degilim, ama yuvarlak olarak sirketin cok kucuk bir bolumune ortak oluyorsunuz diyelim. Lotlarin orani irketten sirkete degisir, satin aldiginiza sirketin mesela %0.001'ine ortak olursunuz. (oran uydurmadir) 10 lot alirsaniz, %0.01, vs.

Sirket kar ettikce deger kazaniyor, sizin elinizdeki hisse senetleri de buna gore deger kazaniyor. Degerlenen senetleri yeni, pahali fiyatiyla satip kar edebilirsiniz. Ama ayni sekilde sirket zarar ederse hisse senetlerinizin degeri duser, ve siz de zarar edersiniz.

Sirket ise sizin yatirdiginiz parayi kullanabiliyor boylece.

Mesela 1000 lira verip uygun sayida lot alarak sirketin %1'ine ortak oldunuz. 1 ay sonra bu sirket 10000 lira kar etti. Sizin elinizdeki hisse senetleri de 10000 x %1 = 100 lira degerlenir.

Sayilarin hepsi uydurmadir.

basit olarak anlatalım :D

şimdi şirketlerin halka açılma nedenleri, yeni yatırımlar için kaynak yaratmaktır. Banka kredisi alarak yatırım yapmak çoğu zaman daha maliyetlidir. Bu nedenle şirketler genelde imtiyazsız hisse senetleri çıkarır. Bu hisse senetleri ile sadece dağıtılan kâr paylarına ortak olursunuz.

Borsa ise bu tür şirketlerden hisse alan yatırımcıların elinde ki hisseleri kolay bir şekilde nakite çevirmeleri, yatırım yönlerini değiştirmelerini sağlayan 2. bir piyasadır ve doğrudan halka arz yapan firmaya bu alış ve satışlar getiri sağlamaz. Şirketin belli dönemde yaptığı yatırım atakları ve kârlar borsada o şirketin hisselerine olan talebi artırır bu da hisselerin fiyatının artmasına sebep olur, bu artışta şirketin değerini artırır.

Özellikle kulüpler için sorduğunuzdan onlarla ilgilide küçük bir not ekleyeyim.
Genelde hep sportif başarılar kulüplerin borsa değerlerini etkilemez denir ama çok büyük bir yanılgıdır. Kulüpler store'larında ürün satan, kazandıkları başarılar oranında katıldıkları turnuvalardan ödül ve yayın hakkı geliri elde eden, başarıları ile doğru orantılı olarak sponsorluk anlaşmaları yapan, başarıları ile doğru orantılı olarak kombine ve maç günü bilet satan işletmelerdir. Başarı geldiğinde gelirleri artacağı için uzun vadede şirketlerin gelirleri artacak ve şirketlerin hisselerine olan talepte bu doğrultuda artacaktır.

Benim ziyaret ettiğim her evde makine vardı.

Kaynak yapayım. Peki evdeki makineler neden avrupadakilere benzemiyor?

makineler acayip büyük harbiden bir de çok fazla özellik var bizimkilere nazaran.

evler küçük olmasın?

o 2 katlı evlerin olduğu mahallelerdeki durumu bilemiyorum ama apartmanlarda gürültü olmasın diye bodrum katına çamaşırhane yapıldığını okumuştum.

Normal evleri bilmiyorum da ogrenci evleri/yatakhanelerde hep ayri (genelde bodrum katinda) bir camasirhane bulunur. Herhalde daha ucuza geldigi icindir, nedenini tam ben de bilmiyorum.

1) masraf (bilhassa ogrenciler icin). 1.35 dolara yikiyosun, 1.00'e de kurutuyosun mis giib (bizim buranin tarifeleri boyle)
2) insanlar cok sik tasiniyor burda, makinayi sok cikar tasi. sikintili is. esek gibiler zaten anasini satiyim. bi de nedense yok yani apartmanlarin bazilarinda. cok isterseniz makine kiralayabiliyosunuz. (evet boyle bir sektor bile var)

ssg'nin dogum gunu yaklasiyor, hediye gonderin yapar bi guzellik =)*

dunyada her sey mumkun.
10 dakika,
10 gun
10 sene..

ssg nin hem dogumgunu yaklasiyor sanirim. bakarsiniz pat diye yazar olursunuz.

bence umidinizi kaybetmeyin.
su da var, cevremde o kadar insan var ki, sozluge yazar olmayi deliler gibi bekleyip sonra yazar olunca hic bir sey yazmiyorlar veya uzunca girmiyorlar siteye.

toplu alımları bekle diğer türlü sıra gelmez. toplu alım ne zaman olur dersen; ssg'nin kafasına ne zaman eserse o zaman oluyo, hergün bi kere sözlükte ne olup bitiyo takip et yani, belli olur eğer bi toplu alım olursa.

vasiyetine hesabı da ekle bence. torunlar felan denk gelir belkim

dalga gecen arkadaslar, bir gün çaylak olursanız empati yeteneginizin yoksunlugundan dolayı utanırsınız bu yazdıklarınızdan.

Ben geçen sene bu zamanlarda gereken 10 entry'yi yazdım ve o dönemde önümde 39 bin küsür bekleyen vardı şu anda o sayı 32 bin küsürlere düştü. Bu hızla giderse en iyimser senaryo ile 5 bilemedin 6 sene içinde yazarım işalla subaneke işallaa yarebbim işalla dinimiz amin :))

@Ekim Bebesi

geçen sene toplu alımlar olmuştu sanki. o arada aktif olsaydın girebilirdin.

yoksa başka türlü sıra gelmez @la traviata ve @duygusal pehlivan bu konuda hakli.

aktif olup beklemekten baska yapacak bir şey yok.

ben tam 2 yıl önce uçurulduktan sonra 10 entrymi girmiştim, ve şu an 2884. sıradayım. ortalama bekleme süresi genelde 2 yıldır.

ben 2007 aralıkta akşam 10 entry'i tamamlayip, sabah yazar olmustum. bi de böyle bi olay var tabi.(leylayım şu an)

şimdi sırayı görünce gözüm korktu.

mesela bu çaylak hesabını kapatıp leyla oldugum nick ile çaylak hesabı açsam 10 entry kassam sıralamada öne geçebilir miyim ?

la traviata'nın dediği gibi sözlük yazarlığı bir kızı elde etmeye benziyor. peşinde koşarsın uzun süre, elde edersin sonra bi bakarsın hiç beklediğin gibi bişi çıkmaz... bir de cidden burayı beklerken başka bir sözlükte yazmak çok iyi geliyor emin olun.

derdim yazamamaktan çok sub-ethadan faydalanamamak. yazarlıktan çaylaklıga düşseydim bu kadar etkilemezdi, en azından sözlük fasilitelerini kullanmaya devam ediyor olurdum, aklım başıma geldiğinde de kasar 10 entryi girerdim. kafa izni gibi bi nevi. ama dogrudan leyla olunca hiçbir şey yapamıyorsun.

leyla hesabını almayı deneyeceğim şimdi, sistem izin verirse bu hesabı sileceğim.

edit: "xxxx" nick'i zaten kullanılmakta başka bir nick seçmeniz gerekecek şeklinde uyardı sistem.

hayır geri dönebilecek miyim aynı nickle 8leyla olan hesap) onu bilsem gerekirse 6 ay da beklerim 1 sene de.

moderasyonla iletişim kurabilek birisi varsa yardımcı olabilir mi bana ?

(iletişim kısmından attıgım maile cevap gelmedi)

2.5 yil once kayit olup 10 entry girmistim. temmuz 2008 baslariydi. temmuz 2010 sonu yazar oldum. arada sanirim 2 tane toplu alim oldu.

genelde 2-3 yil alabiliyor yazar olmak. biraz hizlanabilir ama, cunku arada hic aktif olmayan caylaklari elemek icin duzenlemeler yapiliyor. mesela ben yazar olmadan bir ay kadar once her hafta girmeyenleri siralamada geriye atmaya basladilar. duzenli giris yapin sozluge (bir kac gunde bir) ve 10 entry'den fazla girmeyin. eninde sonunda siraniz gelecek ;)

eskisi gibi degil zaten, 10 entryden fazlasına izin vermiyor sistem :)

marka: western digital veya seagate. bence wd.

sürekli taşıyacaksanız 2.5 inç olanlara bakın, yok ben kırk yılda bir taşırım, çoğunlukla evde sabit durur diyorsanız 3.5 inç olanlara bakın.

bilgisayarında 1394 port'un varsa, firewire girişi olanlardan al.

çoğunlukla evde sabit durur diye düşünüyorum. birde fiyat olarak uygununu nerde bulurum onu sormayı atlamışım. istanbulda sirkeci doğubank ta sormak en doğrusumudur?

Yukarıdaki ARA kısmına harici yazıp aratın, eski tartışmalar da işinize yarayacaktır. Bence WD güzel.

iomega bence wd'den daha iyi. ikisi de var bende, iomega'nın performansı burun farkıyla daha iyi gibi. media markt, vatan computer, elektro world falan zaman zaman süper kampanyalar yapıyor, internet sitelerinden bakabilirsiniz..

Bende 640'lik 2.5' bir Toshiba var, alali 4 ay oldu. Henuz bir sorununu gormedim.

seagate ve iomega gibi markalarda kampanyali fiyatlar
500gb 79 lira
1tb 99 lira
1.5tb 139 lira
civarina indi... bunlardan cok fazla odemeyin.

uyuşturucu ya da silah kafaya oynar...

enerjiii... bilemedim şimdi...

yorumdan çok geçerli sayılabilecek bir kaynak arıyorum. öbür türlü çıkamayız işin içinden :)

WAR-ENERGY-HORECA

illegal işte geçerli bir kaynak bulabilirsen bana da haber verirsin :) kaynak gösteremicem ancak bence de enerjidir

pornografi ve seks ticareti

www.forbes.com

tarih biraz eski ama.

Silah özellikle Savaş silahları, Uyuşturucu, Seks&porno, Enerji.

uyuşturucu ve silah sektörü tamamen overrated; gizli saklıları dahil etseniz bile ikisi de trilyon dolar değil... toplamları, enerjinin yanına yaklaşamaz... gençlik filmlerden çok etkilenmiş; dünyadaki kaç insanda silah veya uyuşturucu var? peki kaçı ekmek, benzin, ev alıyor?

"dünyadaki her insanın hayatını mutlaka etkileyen sektörler nelerdir" diye düşünürseniz bulması zor olmuyor... en babalar 1 trilyon dolardan rahat rahat büyükler:

inşaat - enerji - gıda - turizm

("dış ticaret" diye bir başlık olsa bunları da katlar ama teker teker "sektör"lere baktıgınızı varsaydım)

en.wikipedia.org
en.wikipedia.org
opentravel.com
enr.construction.com

enerji. hersey petrolde bitiyor...

Din sektörü

kocaman adamlarsınız, ben mi söylicem şinci.

tahminimce ilaç sektörüdür.

''For the first time ever, in 2006, global spending on prescription drugs topped $643 billion, even as growth slowed somewhat in Europe and North America. The United States accounts for almost half of the global pharmaceutical market, with $289 billion in annual sales followed by the EU and Japan.(pdf) Emerging markets such as China, Russia, South Korea and Mexico outpaced that market, growing a huge 81 percent.[17]
US profit growth was maintained even whilst other top industries saw little or no growth.[18] Despite this, "..the pharmaceutical industry is — and has been for years — the most profitable of all businesses in the U.S. In the annual Fortune 500 survey, the pharmaceutical industry topped the list of the most profitable industries''

en.wikipedia.org

silah>uyuşturucu>kadın

kaynak : gösterilecek bir yer değil.

tabii ki gıda sektörü

Telekominikasyon. Kesin bilgidir.tüm dünyanın Gsyh %4 ünü oluşturur.

sektör olarak "hizmet sektörü" diyebiliriz

para düşünüldüğünde "bankacılık ve finans sektörü" bence

bunu endüstriye döktüğümüzde "para endüstrisi" diyebiliriz kısaca. ama kazançlar bakımından düşündüğümüzde, turizm, yemek ve enerji endüstrilerini düşünebiliriz. turizm ve enerji farklı endüstrilere bölünebilir tabi. yemek tek başına en büyük gibi duruyor.

not: hepsini birçok kaynaktan araştırdım ve kendi düşüncelerimle birleştirdim.

edit: silah en başa oynayabilir ama bunu kaynaklamak zor. ondan sonra illegal uyuşturucu sektörü de böyle.

Gida sektorudur diye dusunuyorum. Sonucta herkesin yemek yemeye ihtiyaci var, bu kisitlanabilecek bir sey degil.

@ 507 +1

savunma sanayi/teknolojileri sektörü genel kanının aksine abartılacak bir sektör değil.
(diğerlerine göre parasal anlamda tabi )

teknoloji devrinde olduğumuzdan dolayı ileti$im ve bili$im sektörleri diyebiliriz.

feysbuk'u alacağınıza bilmem kaç tane fabrika kurarsınız. o derece yani.

inti-illimani dinledin mi hic?

pink martini

joe hisaishi

hindi zahra

@osuruklu, dinledim evet cok guzel. oyle orjinal seyler arıyorum işte.

(bkz: gamelan)

Dingin bir coşku için "bossa nova" :)

"Girl from ipanema" en bilinen şarkı bu türde.

(Eheh)

pelageya - rus sarkici
lena willemark-ale moller ( mesela: Kom Helge Ande veya Manelig)

Klezmer (sanatci adi degil, bir tur Yahudi halk muzigi) ilginizi cekebilir. Ilk dinledigimde latin etkili caz sanmistim, benziyor cunku. Neseli ve dinlemesi cok keyifli.

Kesinlikle Kayhan Kalhor! Erdal Erzincan'dan tutun Yo-Yo Ma'ya kadar çalışan bir adam. Hatta şarkı da önereyim "beloved dont let me be discouraged", "gallop of a thousand horses"

Hiç kimse mi yazmaz yahu? : Korpiklaani

(bkz: secret chiefs 3)
(bkz: estradasphere)

bir tür olarak fado

ucuz etin yahnısı

Ama bu kullanılıyor olmasın...
www.argeakademi.com

Mesela maliyeti $250 olan I phone lar binlerce dolardan müşteri buluyor.

Aslında kendisi ucuz ama kaliteli... ??

Çelişki..

(bkz: fiyat/performans)

celiski filan degil.
(bkz: #20420518)

pahalı olan kalitelidir de, ucuz olan da her zaman kalitesiz değildir. pahalı ve kaliteli bir ürün indirime girip 250 lirdan 100 liraya düştüğü zaman da satıcısı o ürütnden kâr ediyor. demek ki o ürünün alış fiyatı 100 liradan da düşük. mesela 90 lira. siz normalde 250 liralık yerden alırsanız, evet kaliteli maldır, pahalıdır. ama aynı malı gidip orijinal mağazasından değil de her türü satan mağazadan ucuza alabilirsiniz.

büyük bir yanılgı vardır. tekstil ürünü satan dükkanların muhasebesini yapıp faturalarını gördüğüm için biliyorum. ünlü bir markanın bir alışveriş merkezinde dükkanı var. bi tişörtü 150 liraya satıyorlar. lakin aynı marka ürünlerini sadece alışveriş merkezindeki kendi mağazalrına satmıyor. isteyen tekstilci gidip o firmanın malını koliyle alıp kendi dükkanında da satabiliyor. sattırmayanı da var ama satanı da çoğunlukta. fiyat anlaşması yapılan firmalar 30-40 liraya aldıkları malı anlaşma gereği 150 liraya satıyorlar. lakin fiyat anlaşması falan olmayan koliyle alan adam aynı malı o da 30-40 liraya alıp 60 liraya satıyor. evet, aynı malı. pazarlarda çakmaları da oluyor onlardan bahsetmiyorum ama siz 150 liralık tişörtü no name bir mağazada 60 liraya görünce çakma sanıyorsunuz. hayır değil. aynı ürün. faturalarını gördüğüm için söylüyorum, o no-name mağazaya da satan yer aynı fabrika.

bi tane marka vereyim mi? vereyim. mesela sarar. erkek hazır giyim markası sarar. git herhangi bir alışveriş merkezindeki canti mağazasına, bir gömlek 80-90 liradan aşağı değil. aynı gömleği benim mükellefim de almış. satan yer yine sarar. çakma sarar değil. o kendi canti mağazasına da satan aynı yer. faturası elimde, gömleğin alış fiyatı 25 lira. benim mükellefim %100 kar koysa 50 liraya satıyor. aynı firma, aynı gömlek. ama sen ankara ulus'taki mağazada üstünde sarar etiketli gömleği gördüğün zaman çakma zannedebiliyorsun. oysaki aynı gömlek. çakma falan değil.

tekrarlıyorum. pahalıysa kalitelidir doğru. ama ucuz olan her zaman kalitesiz ya da çakma değildir.

insanlar daha cok "marka" ya yoneliyorlar. bunun bir çok küresel sebebi olduğu gibi, sosyolojik olarak düşünüldüğünde moda olmuş markaların himayesinde olmak, aitlik duygusu hissetmek ve çevrede belirli markalarla özleşmiş olarak bilinme kaygısı olduğunu düşünüyorum. medyanın dayatması da kaçınılmaz. iyi diye bilinen markalar kaliteli olabilecekleri gibi, kaliteli olmaları şart değildir. kendine ait bir tüketici profili oluşturduklarında max kar gütme amacıyla "pahalı" dediğiniz sonuca yönelirler. herkesin pahalıya yönelme amacı sanırım ithal ürün kullanmanın daha iyi olduğu inancından geliyor. ithal ürünler daha pahalı olurdu. bir de gerçekten kullanılan malzemenin,işçiliğin vs iyi olduğu durumlarda oluşan bir pahalılık söz konusudur, bu da normaldir.
herkesin pahaliya yonelmesi cok genelleme yapilmis bir durum bence. alinacak urunun niteligiyle ilgili olarak secimler yapilir.

genelde kaliteli ürün pahalıya mal olduğu için pahalıya satılabilir, tabi fiyat artınca talep azalacağından bunu kurtarmak için fiyatı daha yukarıya çekebilir. ama genelde bilinen markalar isim satarak aynı kalitedeki ürünleri daha yüksek fiyatlara satıyorlar, sezon sonunda bir bakıyoruz yüzde 80 indirim falan oluyor. aynı kalitedeki ürünü daha ucuza satan kendini tanıtmaya çalışan genç firmalarda mevcut her sektörde.

"bir mal yeteri kadar PAHALI ise, mutlaka alıcı bulur" denmis. Cok dogru.

Mesela iTunes'da bir app yayinlanmisti iPhonelar icin. Adi "I'm rich!" (zenginim!) gibi bir seydi. Fiyati 1000 dolardi ve bir aciklamasi yoktu.

Programi alan bir kac andaval, programin hic bir sey yapmadigini fark etti daha sonra. Sadece actiginizda ekranda "I'm rich!" yaziyordu. Sonra program kaldirildi tabii, ancak programi alanlar oldugunu dusunursek kesinlikle dogruluk payi var.

bakmışındır ama
q (btu/hr) = mass flow (lb/hr) x enthalpy change (btu/lb)
dedi google.

guc birimidir btu/h.

BTU genelde Ingilizlerin kullandigi bir enerji birimi. British Thermal Unit'in kisaltmasidir. Eger h dediginiz saat ise, bahsettiginiz guc birimidir (Watt gibi).

1 btu/hr = yaklasik 0.293 Watt'a denk geliyor.

klimalardaki saatlik enerji transferi kapasitesi benzeri bir birim. akışkanlar arası saatlik ısı transferini belirtmiş.

Tebokan fort diye bir ilaç kullanıyordum ben. direkt önermiyorum ama bir araştır ve tabi ki doktora sor.

b12 eksikliği var mı baktır bi.

Aynı şeyden bende muzdaribim. Bunun yanında aşırı heyecanda var.
Mesela kendimle ilgili birşey planlasam en basitinden kendime bir sözlük almak istesem unutuyorum o gün almayı. Ve üşengeçlikte bunun cabası...
Enteresan. Çevremde de böyle insanların çoğaldığını görüyorum. Yoksa bunun başka bir nedeni mi var. Biri bizimle uğraşıyormu nedir. Töbe estağfırıllah!

www.eksiduyuru.com

Tebokan ve diğer Ginkgo Biloba türevlerinin net olarak gösterilmiş bir etkisi bulunmuyor. Benim size önerim kan vitamin değerlerinizi tespit ettirmeniz ve ona göre vitamin desteği almanız olacaktır.

Yapay atlandiricili icecek/yiyeceklerden (diyet kola, sekersiz sakiz, vb.) uzak durun.

kan değerlerinizde sorun olmasa da hafıza problemi yaşayabiliyorsunuz... benim mesela her zaman vardı, hala var eğer kan değerlerinizde problem çıkmazsa, biraz yaşayış şeklinizi değiştirip unutkanlıklarınızı azaltabiliyorsunuz...

unutmayayım diye şartlandırma diye bir şey yok bir kere, düzgün bir telefon alın, notlarına kaydedin her unutulmaması gerekeni, saat başı kontrol edersiniz.
bir de kendinizi kontrol etmeye şartlandırsanız her şeyi hayat kolay oluyor, ben mesela artık her kalktığım yere dönüp bakıyorum, cüzdan-giysi-ıvır zıvır unutmuş muyum diye, temel olarak her şeyi aynı yerlere koymaya başlayın bir de, anahtarın cep telefonunun, kalemin vs... hep yerleri olsun spesifik aramakla uğraşmayın...

bir de illa unutmayayım dediğiniz şeyler varsa bir kez daha dönüp bakın, görsel olarak en azından hatırlarsınız belki

aynı sorun bende de var. bazen okula gitmeyi bile unutuyorum. geçen sene kendi doğum günümü unutmuştum. ama hayvani bir elektroşok tedavisi gördüm sanırım o yüzden oldu. evde mtufağın yerini bile unuttuğum oluyor zaman zaman.

harf sticker'lari var ama nerde satilir bilmiyorum.

sanal klavye bi nebze olsa da yardimci olabilir bu site sahane o yuzden: imtranslator.com

google'dan o dilin alfabesini arattırıp ordan kopi peyst.

windows 7'de altta klavye dilini gösteren bir düğme var, genelde TR veya EN yazar. sağ tıklayıp ayarlar (settings) de ekle (add) diyerek daha fazla dil ekleyebilirsin. mesela yurtdışından aldığım laptopta bu sayede türkçe yazabiliyorum. latin alfabesi kullanmayan diller nasıl işliyor, tam emin değilim. ama kesinlikle mümkün. google'da ingilizce klavyeyi çince, japonca, vb. dillere bağlayan kılavuzlar bulabilirsin.

www.gate2home.com
www.google.com

Bu sayfalardaki sanal klavye ile kutucuğa yazıp oradan kopyalayabilirsiniz.

Eğer Windows'ta giriş dili eklerseniz ekran klavyesini kullanarak tuş dizilimini görebilirsiniz.

@metalik:
evet tam olarak sorduğum buydu aslında. ben orda hazır yoktur diye düşünmüştüm ama bi sürü dil varmış. klavyedeki harf dizilimlerini filan da gösteriyor. sağol.

imtranslator.com
bu da iyiymiş ayrıca. bi ara ben de denk gelmiştim bu siteye de ismini filan hatırlamıyordum.