Western Digital kullanan birini biliyorum defalarca düşmesine rağmen bir şey olmadı, bir başka tanıdığımının ext hdd'i sarsılmadan bozuldu. Marka çok önemli. Ama öylece yerinde durursa neden bozulsun ki?

Güvenli bir şekilde kullanırsan neden sorun olsun ki ? Fazla kıpırdatma yerinden, işin bittiğinde sök. Sorun olmaz.

bilgisayarını koltuğunun altına alıp oraya buraya taşımadığından.

ben Western Digital Mybook kullaniyorum. Gayet memnunum, eger calisir durumdayken dusurmezsen bir sorun olmaz. tasirken fis ve kablo oldugu ve alet de buyuk oldugu icin bir poset gerekiyor, bana gore sorun degil, 3.5" istiyorsan sana gore de olmamali...

ayrica bir de bilgisayardan cikartacakken "donanimi guvenle kaldir" derseniz hic bir sey olmaz.

seagate .

western digital den sasma. digerlerine gore pahalidir ama aradaki o farkin bi sebebi var. 250gb lik wd var bende 4-5 kez 1 metreden falan dusurdum. bana misin demedi.kullanmadim ama seagate de fena degil diolar. bildigim birsey varsa o da maxtordan uzak dur.

düşürme işi biraz şansa bağlı sanırım, xs marka taşınabilir bir diskim var, en ucuz diye almıştım. düşürmeme rağmen hala çalışıyor.

duyurudaki harddisk sorun ilanlarının %80'inde bir sorun olmuyor. bilgisayardan ya da işletim sisteminden kaynaklanan problemler olduğu çıkıyor sonradan.

harddiski harddisk gibi kullanırsan hiçbişi olmaz.

tabiki markada önemli seagate yada wd kullandığını düşünüyoruz.

aman maxtor olmasında. seagate freeagent serisine güvenebilirsiniz. expansion alt seridir. maxtor da seagate'in dandik ürünlerinden ibarettir.

paran boksa solid state disc(ssd) de alabilirsin. türkiye'de pek satılıyor mu bilmiyorum ama arayan bulur.

edit: onlarda sarsılma falan filan gibi durumlar yok. usb 2.0 kullananları çıkmış.

bence arabanın içinde ısınan hava yükselip camdan dışarı kaçıyor ve yerine dışarıdaki soğuk hava giriyor.. eee tabi cereyan da yapıyor olabilir..

difüzyon

gaz konsantrasyonunun yüksek olduğu yerden düşük olduğu yere doğru akar. yani co2 dışarı çıkaren o2 içeri girer.

aynı şey enerji için de geçerli, bu sefer sıcaktan soğuğa doğru akar.

dilim dilim miydi? eğer öyleyse ben de yedim ondan ama malesef hatırlamıyorum ben de markasını : )

Paketi şuna benziyordu:morningbanana.com

Ama bu markayı biraz araştırdım ballı yapmıyor bu. Hatta yediğimden alakasız bile olabilir. Sadece şeklini örnek olarak gösteriyorum.

www.manner.com

bu olabilir mi?

eksi sozlukteki basliklarina bakmak isinizi gorur muhtemelen. heisenberg belirsizlik ilkesi ornegin guzelce aciklanmis.

(bkz: #1556816)
(bkz: #2577027) ve digerleri. diger basliklara bakmadim ama benzer guzel aciklamalar vardir. bu konuda bir de basit anlatimli ornekli videolar bulunuyor youtube'da. ingilizceniz varsa cok rahat anlarsiniz.

Bunların hepsi ekşi sözlükte "bence" gayet iyi açıklanmış. Duyurun cevapsız kalmasın, en azından bir yönlendirme olsun diye cevaplıyorum. (bkz: aramaya inanmak)

Einstein'ın görecelilik kuramı temel anlamda hızın kütle ve zaman üzerine etkisini inceler. Işık hızına yaklaştıkça newton fiziğinde değişmez diye kabul edilen kütlenin ve zamanın gözlemciye "göre" değiştiğini ispatlar.

Heisenberg'in belirsizlik ilkesi ise gözlemci konumunda duran insanın baktığı şeyi değiştirdiğini, bu yüzden asla olayın gerçekte nasıl oluşacağını bilemeyeceğini iddia eder. Fizikteki karşılığı elektron prensibi ile açıklanır. Bir elektronun hızının ve konumunun aynı anda hesaplamaycağını söyler. Mikroskoptan bakan insanı gözlemci olarak alırsan rahat şekilde anlaşılabilir.

Kuantum mekaniği ise dünyada zaten birkaç kişinin hakkıya anladığı bir şey...ama kısaca seçilen parçacığın (ya da alanın) gözlemci veya gözlemcilerin sayısına bağlı olarak; gerçekleşebilecek değişken olasıklarının hesabıdır...ki bu hesap kolay değildir. (bkz: schrödinger denklemi)Newton fiziği ile "kesin" kabul edilen serbest düşmenin bile kesin kabul edilmediği "insan işi olmayan" bir konudur. Şahsen ben bulaşmamayı tercih ettim.

bu ve benzeri soruların cevapları için kim korkar schrödinger'in kedisindeni ve alice kuantum diyarında'yı okuyabilirsiniz. ikisi de çok hoş kitaplardır.

hızlı tren mevzuunu bilmiyorum ama, tren garı ulus'ta. indiğinizde otobüs ile kızılay'a gideceksiniz. kızılay güvenpark'tan da odtü minibüslerine binip odtü'ye gidebilirsiniz.

hızlı tren ankara eskişehişr arası çalışıyor, aktarmalı bilet alıyorsun.
haydarpaşa'dan trene biniyorsun, eskişehirde indiğin platformun karşısından hızlı trene geçiyorsun, 14 dakika sonra tren kalkıyor. 5 farklı saat var hızlı tren için. Tren varken ankara istanbul arasında otobüse tenezzül etmek bile saçma bu arada.

sabah ile kastın 7 9 arası ise aktarma yapacağın tren eskişehir ekspresi;
haydarpaşa'dan 7.10'da kalkıyor, 10:56'da Eskişehir'de oluyor. hızlı tren de 11.10da Eskişehirden kalkıyor ve 12:38'de ankara'da oluyor.

Odtü'ye gitmek:

a) İstasyondan çık, sola dön, 50 metre yürü ve otobüs durağında beklemeye başla. nadiren de olsa Kızılay otobüsü geçer. Beklemekten sıkılırsan b'ye geç

b) istasyonun ortasında peronlar arası geçiş yapılan bir merdiven var. işte oradan indiğinde aşağıdaki koridorda, istazyon tarafına gitmek yerine zıt tarafa git. tünel devam edecek ve hakikaten tuhaf bir dizi dükkanın olduğu bir yerden geçeceksin. zaman tüneli gibi. yürümeye devam et, en sonunda karşına yeryüzüne çıkan merdivenler gelecek, say hello to mordor! heh. Maltepe'desin, hemen ileride Ankaray girişi var. gir oraya, tekli kart al ve Ankaray'a bin (metronun yandan yemişi bu) Kızılay'da in. merdivenlerdne çık, güvenpark denilen bir alana çıkacaksın, oranın en ucunda odtü dolmuşları kalkıyor. kolay bir yer, kaybolman çok olası değil. Ha olurki bulamadın Kızılay'da, odtü dolmuşları gayet bilinir bir lokasyondadır, sormak bulmanı sağlar.

Daha direkt hatlar da var odtü'ye ama kaybolursun falan, gelip alamam sabah sabah.

hızlı trenden sonra internetten bilet almak işkenceye dönüştü, gişeden almanız daha iyi olur.

sevimli değil sanırım ama, güzel; (bkz: umberto d.) hitchock hmm, vertigo izlenmiş olabilir.. izlenmemişse, tavsiyelik.. bir de aklıma son gelen, (bkz: charade)

yine çok sevimli değil ama carnival of souls var.

bir tane de sevimli söyleyim little shop of horrors.

kind hearts and coronets var aklima ilk gelen ama cok da sevimli degil, farkli biraz.

(bkz: frank capra) ben kendisinden hazetmem pek ama döneme damgasini vurmus bir arkadastir.

(bkz: Irma la Douce)

sevimli filan anlamada bunlar güzeldir
dr strangelove
12 angry man
the good the bad the ugly
a fistful of dollars
for a few dollars more
james bond - the goldenfinger
dr. no

sevimli filmeler kategorisinden, oncelikle (bkz: the apartment)

ayrica my fair lady, the seven year itch, some like it hot, muzikal de severseniz singing in the rain

kesinlikle (bkz: some like it hot)

Santogold - Lights Out olabilir mi?

heheh bu günün geleceğini biliyordum....

(bkz: #16328481)

elbette görebilirdik.

ses için de geçerli aslında aynı şey, duyma eşiği başlığına bakarsanız belki bir analoji kurulabilir.

Işık skalasındaki görünebilir ışık dışındaki dalga boylarındaki ışıklar bir renk ifade etmezler (cümleye gel). Yani kızılötesi ve morötesi vs gibi dalga boylarındaki ışıklar renk ifade etmezler. Çünkü aydınlatma şiddeti vs dışındalar.

Sonuçta renk bir duyu, bir duyumsama. Duyumsamalar için yoktan yorum yapmak çok zor. Köre renk anlatmak bizim yaptığımız :) Ama sana verilen renk skalasından istediğin rengi elde edebilirsin. Ötesi yok gibi.

@divit böceğin renk olarak görebileceğini sanmıyorum. Belki dalga olarak görüyordur.

selam;
duyurundan sonra düşününce görebileceğimize inandım sanki.
elektromanyetik spektrumun görünür bölge dışındaki kısımlarının da ışıma yaptıkları geniş bir dalga boyu aralığı olduğunu düşününce, bu alanda sanki gördüğümüz renklerin farklı bir kombinasyonunu değil de yepyeni, süper renkler görebiliriz gibi geldi. ama sanırım bunun için gözün görebildiği dalga boyunun yanında bir de dünya üzerindeki yüzeylerin yansıtma kapasitelerini de hesaba katmak gerekir. sadece beyaz ışığın frekanslarını yansıtabilen yüzeylerle "hede" rengini görmek pek mümkün olmayabilir:)

cevap veriyorum: bilemeyiz.

hocaların haklı. bu sorunun cevabı ya felsefiktir, ya da kişisel tahmindir. bilimi kurgulayabilmek için felsefe yapmak gerekli zaten :)

edit: ben yazana kadar ataturkiye demiş zaten. onun haricinde cevap yazanlar fizikçi mi astrofizikçi mi bilemiyorum ama, ikimizin cevabıma sonuna kadar güvenebilirsiniz. ikimiz de kontenjanı dolduruyoruz çünkü :)

Cevap veren herkese teşekkürler. : )

@ataturkiye ve deckard

Dalga boyu doğrudan renk ifade etmiyor ama gözümüzün yapısı belli dalga boyu aralıklarına duyusal olarak belli renkler tanımlıyor zihnimizde.
Eğer gözümüz ve beynimiz tanımlanmış renk aralıklarından daha geniş yerlere bakabilseydi oralara ne koyacaktı? En yakın rengin daha parlak ya da daha sönük halleri olmayacağı kesin. Öyle bir şey olsa görebileceğimiz tek renk Güneş'in dalga boyunda tanımlanan "sarı"nın daha açık ve daha sönüğü olurdu. Demek ki bir noktadan sonra yeni bir renk giriyor işin içine.

"Eğer gözümüz ve beynimiz tanımlanmış renk aralıklarından daha geniş yerlere bakabilseydi oralara ne koyacaktı?"

bunu demeye çalışıyorum. "eğer" ve "olsaydı" ikilisi ile sorulan bu soruya fiziksel bir cevap verilebilmesi imkansız. illa ki işin içine tahmin girecek.

evrende var olan tüm renkler görülebilir bölgede tanımlanmış zaten. bugün gama ışın patlamaları gözlemleri yapılırken, görülebilir bölgenin dışında gözlem yapılıyor, ve sonuçlar görülebilir bölgedeki renklere transpoze ediliyor. zira mor ötesinde gözlem yaptığınızda gördüğünüz şey yeni bir renk değil.

bu arada "daha geniş bir dalga boyu skalasında gözlem yapabilseydik" cümlesine de cevap vermiş oldum (atlamışım onu). zira astrofizikte görülebilir bölgede gözlem yapılmaz :) görülebilir bölgede yapılan gözleme astronomi bilimi denir diyebiliriz.

gözümüz daha geniş bir dalgaboyunu görseydi, (farkındaysan yine "olsaydı"lara girdik. yani işin içine felsefe ve tahmin girmek "zorunda") iki opsiyondan biri olurdu.

1. spektrumdaki her bölge eş değerde mi genişleyecek?
2. sadece görülebilir bölge mi genişleyecek?

kuracağımız felsefe ya da ortaya atacağımız tahmin, bu ikisinden birine göre farklı olurdu elbette ki.

@Deckard

Gök gözlemleri sadece görsel bölgede yapılmıyor. Eğer öyle yapılsaydı son 100 yıldır hiç bir ilerleme gösteremezdi insanoğlu. Görebildiğimiz daga boyunun sınırlarının dışında da gözlemleri gerçekleştirebiliyoruz. Görsel bölgeye indirme gereği duymadan hem de. Yeni bir şey değil bu. Uzun yıllardır böyleydi.

"evrende var olan tüm renkler görülebilir bölgede tanımlanmış zaten. bugün gama ışın patlamaları gözlemleri yapılırken, görülebilir bölgenin dışında gözlem yapılıyor, ve sonuçlar görülebilir bölgedeki renklere transpoze ediliyor. zira mor ötesinde gözlem yaptığınızda gördüğünüz şey yeni bir renk değil."

Gama ışını merkezli gözlemler yapılırken görülebilir alana indirgenmesine hiç gerek yok. Zaten genelde yapılmıyor da. Neticede orada sayısal değerler önemli, gözümüze indirgememize ne gerek var. Gözlem hakkınag gerekli ve önemli olan grafiksel sıçramalar zaten gözlemin sayısal değerleri için bulunuyor. Mor ötesi gözlemin sonuçlarının renk olmaması onun yapısından kaynaklanmıyor, bizim zihnimizde "renk" olarak tanımladığımız sınırların dışında olmasından dolayı. Yoksa sınırlar içindeki her alan insanın evrimi(tercihe göre yaratılışı) içinde zihinde bir duygu(renk) olarak tanım bulmuşsa o sınırlar genişlediğinde yeni tanımların oluşabilirliği daha mümkün geliyor bana.(Yine kişisel tahmin oldu eheh).

Bu arada konudan bağımsız ek olarak diyebilirim ki astronomi "görülebilen bölgede yapılan gözlem" ile sınırlı değildir.

Sıraladığın ihtimallere göre;

1. Görebildiğimiz renk skalası eşit değerlerde dağılmıyor. Hatta insanın evrimi(ya da yaratışı) ile alakalı olmak üzere çevresindeki etmenlere göre şekilleniyor. Görsel skalamızın merkezinin ışık kaynağımız olan Güneş ile eşit olması şaşırtıcı değil mesela.
2. Soru ztaen görsel bölgenin genişlemesi. İşte burada bir sıkıntı daha çıkıyor. Sarı güneşin rengi, yeşil ağacın, kahverengi toprağın, mavi suyun, kırmızı kanın falan filan.

Uzar gider. Görebildiğimiz ama maddesel olarak karşılığı olmayan renk yok. Bu "önemli" maddeler mi renkleri oluşturduğu yoksa biz(tercihe göre yaradan) onlara renk biçtik orasını bilemiyorum.
Hatta soruyu genişletelim. Bir anda mutasyona(tercihe göre yaradanın takdirine) uğrayıp daha geniş görsel skalaya ulaştık. Kçr bir insanın gözlerinin açılması gibi "aha osman rengi varmış meğerse" mi deriz yoksa ne olduğunu anlamayıp zamanla önemini anlayıp diğer renklerden ayrıştırabilir miyiz?

"Gök gözlemleri sadece görsel bölgede yapılmıyor"

ben farklı bişey mi dedim? :)

kızılotesini gorebilsek farklı bi renk çıkmazdı belki ama geceleri buyuk kolaylık olurdu, yada giysiler bu ozelliğimize gore uretilirdi mesela. hem sony nin kıyafetin altını gosteren kameralarından bulucaz die ugrasmazdı inanlar bi vakit evvel:D

en sevdiğim klasik duyuru sorularından.

cevap veriyorum: niye yiyeceğimiz kadarını bir küçük tavaya filan alıp parça parça ısıtmıyoruz? böyle yapsak bütün tencerenin ısıtılmasından daha iyi olur.

onun dışında istediğin kadar ısıt. istersen yüz kere ısıt. yemek bozulmadıktan sonra.

soruya cevap olmayacak ama yiyeceğiniz kadarını küçük bir tavaya alıp ısıtırsanız daha uzun süre bozulmadan saklayabilirsiniz.

biraz daha detaya inersen ben bir bakabilirim.

ieee falan var ama tam bilemedim, bizim okulun bazı database'lere access'i var, bakınırım.

www.ieee.org var yalnız üyeliğinin bulunması lazım. üyeliğin yoksa bazı okulların üyeliği oluyor ve labdan girersen ücretsiz indirebiliyorsun makaleleri. olmadı makale aranıyor duyuruları başlığına yazarsın istediğim makalenin linkini, birisi indirip yollar. eğer acelesi yoksa ben pazartesi okula uğrayacağım seçtiklerini indirip yollayabilrim.

edit: benden önce yazmışlar bile :)

springerlink.com olabilir, ben genelde kütüphanede bişi aradığımda hep bu site çıkıyor şerefsizim =)

web of science ve science direct yeter sanırım.

www.isiknowledge.com
www.sciencedirect.com

scholar.google dan denesen bir de?

eğer gerçekten böyle bir belge varsa, mutlaka yök ün sitesinden bulabilirsiniz. sitedeki arama kısmından bakılabilir ya da bilgi edinme hakkınızı kullanarak, bilgi edinme ara birimi vasıtasıyla durumu belirtip ilgili yazıyı sorabilirsiniz (yine yök ün sitesinin içinde bu birim). size geri dönüşleri yaklaşık 7-10 gün civarında oluyor.

öncelikle bilgi edinme'yle cevap verme süreleri maksimum 15 gün.

çevrim tablosu için benim bildiğim yök'e ait bir tablo var ona göre yapıyorsun. her okulu farklı tablosu olduğunu duymamıştım.

yök'ün tablosunda hatırladığım benim 2.41'lik ortalamamın 67 civarına tekabül etmesiydi.

gelişmeleri burada bildirirsen iyi olur sanırım.

benim yl icin baktigim okul direk mezun olunan okuldan denklik belgesi istiyordu, ki bence dogrusu da bu. gelismelerden haberdar ederseniz ben de sevinirim.

sözünü ettiğiniz tablo şurada:
www.yok.gov.tr

buna göre 2.32 ortalama yüzlük sistemde 60.80'e denk geliyor. yök'ün gönderdiği söylenen yazıdan ise memurlar.net'te bahsediliyor. kullanıcının adı korayturk.
forum.memurlar.net

konuya ilişkin yönetmelikte ise şöyle deniyor (madde 7, fıkra 3):
www.yok.gov.tr

"4'lük not sisteminin 100'lük not sistemine eşdeğerliği Yükseköğretim Kurulu kararıyla belirlenir."

anaşılacağı üzere benzer sıkıntıyı yaşayan birçok kişi var. benim önerim hem daha detaylı bilgi almak için belgeden söz eden kullanıcıya ulaşmanız, hem de okulunuza böyle bir yazının ulaşıp ulaşmadığını öğrenmeniz. bunun yanında, yakın zamanda araştırma görevliliğine başvuranların deneyimleri de faydalı olacaktır. umarım buradan daha net yanıt verecek birileri çıkar.

Bilgi edinme kanunundan yararlanarak YÖK'e bir mail attım ancak APS ile gönderilicek dilekçenin cevaplanması daha hızlı oluyor sanırım. yarın öbürgün bu yöntem ile bir dilekçe göndermeyi düşünüyorum.

Çukurova'nın çevirim tablosunu şuradan görebilirsiniz ; fbe.cu.edu.tr

Dokuz Eylülde yüksek lisans yapıyorum ve buradaki Fen Bilimleri ile görüştüm, kendileri okulun bize vermiş olduğu çevirim tablosunun geçerli olacağını söyledi.. bakalım kaderim 1-2 ay içinde belli olacak ;)

hepinizin ilgisi için teşekkür ederim, herhangi bir gelişme olursa burada sizinle paylaşırım.

Aradığım yazıyı sonunda buldum, biraz dezavantajlı olsada bizim mağduriyetimiz gideriliyo gibi. mezuniyet ortalamamız 65 olarak kabul ediliyormuş ;)

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNE

Öğretim Üyesi Dışındaki Öğretim Elemanı Kadrolarına Naklen ve Açıktan Yapılacak Atamalarda Uygulanacak Merkezi Sınav İle Giriş Sınavlarına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 7. Maddesinin 3. fikrasında 4'lük not sisteminin 100'lük not sistemine eşdeğerliliği Yükseköğretim Kurulu kararıyla belirlenir hükmü uyarınca,

1- 4'lük not sisteminin 100'lük not sistemine eşdeğerliliği ek listede belirtildiği şekilde belirlenmesi,

2- Ön değerlendirme ve değerlendirmelerde Yükseköğretim Kurulunca belirlenen dönüşüm tablosunun kullanılması,

3- Lisans mezuniyet notu 2.5 dan daha düşük olanların mezun olunan üniversitede kullanılan dönüşüm tablosunda bu notların 100'lük sisteme göre 65 ve daha yukarıda bir puana eşdeğer olması halinde araştırma görevlisi kadrosuna müracaatlarda öğrencinin lehine olan puanların dikkate alınarak müracaatların kabul edilmesi, ancak Ön değerlendirme ve değerlendirmede lisans mezuniyet notunun 65 olarak değerlendirilmesi,

Yürütme Kurulunun 03.09.2008 tarihli toplantısında uygun bulunmuştur.

Anılan Yönetmeliğin 8. maddesi uyarınca öğretim üyesi dışındaki öğretim elemanı kadrolarının ilanı Başkanlığımız web sayfasında yapılacaktır.

Bu çerçevede ilan metinlerinin aşağıda belirtilen kullanıcı adı ve parola kullanılarak turkuaz.yok.gov.tr adresine gönderilmesi gerekmektedir.

Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.

Prof.Dr.İzzet ÖZGENÇ

Başkan Vekili

www.yok.gov.tr

mezun olduğunuz okuldan böyle bir belge isterseniz vermeleri lazım. bana da lazım olmuştu, bir arkadaşa adıma aldırmıştım. şu öğrencimizin 2.00 not ortalaması 100lük sistemde 60 puana denk gelir diye bir belge veriyorlar.

not: puanları salladım.

eve çık yanına kesinlikle sorun çıkarmayacağından emin olduğun birisini al. çıkmadan önce al karşına konuş bak ben böyle böyleyim abim gelir annem gelir bıdıbıdı etmek yok de anlaşırsan çık. nolursa olsun evde ses olmazsa sıkılırsın emin ol =)

kımseyı alma evıne:) yalnız yasamak hayattakı en buyuk lukslerden bırı bence. bunca secenek de saymıssın bence sıkılmazsın. en yakın arkadasınla bıle eve cıksan bır sure sonra pek cok sey gozune batmaya baslayabılır. bence ımkanın da varsa kesınlıkle tek basına ol. cok depresıf bırı degılsen, ılle de etrafımda ınsanlar olsun fılan dıyen bırı degılsen tek basına keyfıne bakarsın, rahat rahat evıne de arkadaslarını cagırırsın ıstedıgınde.

çok gelenim gidenim olur diyorsan (ve bunlar sana yetecekse) neyse de bence ev arkadaşı çok çok gerekli bir şey. benim de imkanım olmasına rağmen kimin girip kimin çıktığı belirsiz bir evde kalıyorum. ama yapıyla alakalı, mesela yurtta kendi odamda takılırken sıkılmıştım ben (ortak salon vsye rağmen) tek başıma eve çıksa idim sıkıntıdan patlardım heralde

böyle bir fırsat bulmuşken kaçırma derim. dünyada yalnız yaşamak kadar güzel birşey yok. insan bazen ailesiyle yaşarken bile aynı evde zorlanıyor, bir başkasıyla yaşarken bir çok şey size batmaya başlayacak ister istemez sorunlar çıkacaktır.

kesinlike yalnız çıkın eve. zaten öğrenci evi gelen giden çok olur yalnızlık çekmezsiniz.

Yalnızlık allaha mahsustur.

Çok iyi anlaşabileceğin bir arkadaşınla çık. Üniversite hayatını iyi bir arkadaşla birlikte yaşamak kadar zevkli birşey yoktur.

tek başına çık, eve çıktığın insan dünyanın en sorumluluk sahibi insanı, en düzenli tertipli insanı bile olsa, en eğlenceli insanı bile olsa, evlilik aşkı öldürüyor misali ev arkadaşlığı da dostluğu bir süre sonra öldürür. demedi demeyin 7 senelik tecrübe konuşuyor.

imkanın varken tek başına çık, hem gelenin gidenin de çokmuş, mis gibi yaşarsın. evin içini bok da götürse dersin ki ulan ben kirlettim ben temizliyorum, ama öbür türlü, ev arkadaşının her yaptığı batmaya başlayacak bir süre sonra demedi deme...

7 sene yurt hayati , 3 sene ev arkadaşlariyla geçen zaman ve 2 sene bekar yaşamış biri olarak tek başına çık derim.

Tek başına yaşıyor olman sosyal hayatını etkilemez ama ev içerisinde başkasi oldugu zaman fedakarlik yapmak zorunda olacaksin. O da öyle. İlk başlarda lafını bile yapmayacağın(ız) şeyler gözüne(üze) batar olacak. Tek olursan bunlar olmaz. Istedigin zaman eve arkadaşlarını veya aileni davet edersin. Kısacasi kaliteli yaşarsin.

Tek yaşamanin bana gore en kötü (ve tek) yani yemek. Şahsen yemek yapmaya bayılan biriyim. Yiyenlerde çok beğenirler yemeklerimi... Ama tek olunca geçmiyor bazen boğazından insanin. Onun çözümü de basit aslinda.. Birilerini çağırırsın yemeğe olur biter ))
Tek çık sen evine...

madem tek başına masrafları karşılamak sorun olmayacak, ev arkadaşı işine hiç bulaşma.. yalnız yaşamak kesinlikle daha rahat..

4 senedir tek başımayım. eve çok gelenim gidenim olmaz, nadirdir yani. annemlerle aynı şehirdeyim bir de üstelik, onlar da gelmez pek, ben giderim olursa. diyeceğim odur ki, çok iyi düşünün tek başına yaşamadan önce. ilk zamanlar şahane gibi geliyor, sonradan saçmalıyorsunuz. benim canım inanılmaz sıkılıyor mesela, ama bir yandan da evime ve yalnızlığa bağımlı hale geldim. resmen psikolojik bagımlılık yani. bi yere gitsem hemen eve dönmek istiyorum -annemlerin evi dahil-, hiç bir yerde kalamıyorum rahat edemiyorum. yani dışardan göründüğü kadar hoş değil bence yalnız kalmak. eğer gercekten sevdiğin güvendiğin birileri varsa beraber kalın, en güzeli. ben en baştan yapmadığıma pişmanım, ama bu saatten sonra da kimseyi istemiyorum. iki ucu boklu değnek durumu yani. bir gün olur da evlenirsem, ayrı evim olur falan gibi garip fikirler var aklımda düşün yani. kısacası yalnızlık insanı ele geçiren bir şey.

tek başına çıkarsan yalnızlıktan sıkıldığın zaman arkadaşlarını eşi dostu eve çağırabilirsin.
biriyle eve çıkarsan ondan sıkıldığında zaman onu evden atmak zor oluyor.
tek başına çık gayet mutlu olursun. banyoda kıl kaldı, bulaşığı yıkamamış itin oğlu, bu ne gürültü bu saatte zikik, lan erkenden yatılırmı, faturayı ödemedinmi abi yuh vsvs gibi konularla muhatap olmazsın. evini mümkün olduğunca merkezi bir yerden tutki evde bir insan evladı olsun istediğinde gidip gelmeleri kolay olsun. iyi yemek yap. bilmiyorsan öğren. bu eve gelen insan evladı kişileri iyi yemek yapılan evleri çok severler :)

uzun süredir yalnız yaşayan kedili (!) bir kadın cevap yazıyor.

arkadaşların çoğunluğuna katılıyorum. imkanın varsa yalnız yaşa. güzel bir hayat tecrübesidir. insanın kendisini tanıması için çok iyi bir fırsat. ancak çok uzatma bunu. birkaç sene sonra bayıyor.

anahtar kaybetme, hasta olma, yoğun çalışma dönemlerinde zorluklar oluyor. yedek bir anahtarını ya komşuya ya da yakın oturan bir arkadaşına ver. ilk başlarda evi güzel temizler, toparlarsın, 3 öğün yemek yaparsın. sonra @nemtersis'in dediği üzere ev çöp ev olma yoluna girer usul usul. yine de bunlar hep hayat tecrübesidir. insanın kendisini tanıması için yaşanmalı diyorum.

ek öneri: kedi al. süfer oluyor.

kesinlikle tek başına çıkmalısın. nedenleri zaten üstte sayılmış, tekrar yazmıcam. ama illa birini alcam diyosan yakın arkadaş alma. en fazla 3-4 sene sonra biter arkadaşlığınız, bitmese bile aranızda birşeyler eksilir. aynı evi paylaşmak sadece yiyip içip eğlenmekten ibaret değil, bir sürü sorumluluğu var ve hem kendimde hem de çevremdeki herkeste gördüğüm yegane gerçek şu ki insanların çeşitli huyları birbirine batıyor. bu yüzden birini alacaksan bi tanıdık referansıyla gelen yakın olmadığın bi kişi olsun. yürümediğinde koptuğunuza üzülmezsin.

tek başına çık, sessizlikten sıkılırsan yemekteyiz'i aç. o kadar çok konuşuyorlar ki asla yalnızlık çekmezsin.

tek başına eve çıkmanın kazandırdığı erdemlerden bahsedilmiş ama arkadaşlarınla eve çıktığında başka bir insana tahammül etme, anlayış gösterebilme ortak fikirlerde buluşabilmeyi öğretir insana. ben tek çocuğum yeni öğrendim sayılır bunları.

tahminlerimi öne sürerek diyeyim;

oluşan beyaz yuvarlak aslında hava. çok hızlı ( ses hızında ) ilerleyince bir uçak ardında bıraktıgı hava kütlesinden dolayı oluşuyor. çok sayıda hava kütlesinin yer degiştirmesine yol açtıgı için bu kadar yogun gözlemleyebliyoruz.

bir bilimsel açıklama da buldum;

Uçak hızlandıkca, uçağın ön kismındaki ses dalga cepheleri birbirine yaklaşır, arkadakiler ise birbirinden uzaklaşır. Mach 1 hızında üst üste gelen dalga cepheleri, üst üste bindikleri yerdeki havayı yoğunlaştırır (Bu, uçağın etrafinda olusan beyaz bulutun da sebebidir)

cevabı burada:
(bkz: ses duvarı)

bütün ps3 oyunları region freedir. her türlü çalıştırır. sadece bluray ve dvd filmlerin bölgesine dikkat etmek gerek, region free bluray filmler de var ayrıca.

bimeks ve sony'deki abiler zaten bişi bilmeden satıyolar. ps3 alırken çift lensli mi bunlar dedim, o ne diye yüzüme baktı, ama ödemede çok yardımcı oldu sağolsun.

region konusunu bilmiyorum da bimeksten 150 liraya oyun almayın.

shopto.net'ten çok daha ucuza alabilirsiniz oyunları. başlığı bir inceleyin bence.

"calistirmaz" demesi ile NTSC ve PAL farkini kastetmis olabilirler..

*sifir oyun icin shopto.net,
*ikinci el oyunlar icin ise sahibinden.com , gittigidiyor.com, eksiduyuru, donanimhaber ps3 forumlari
*takas icin havuz elektronik, dogubanktaki kimi dukkanlar, yazicioglu... vs..

Oyunlar RF dir genelde ps3 de. Bluray filmlerde bölge var o sorun çıkartabiliyor. Yoksa oyunlar tıkır tıkır çalışıyor. İkinci el oyun satanlar var onlarla konuşursan emin olursun bence.

pal ps3 ümde amerikan oyunları da var avrupa oyunları da var. ps3 de oyunlar region free'dir. ancak eski ps3lerdense (ps2 oyunları da oynatan), pal ps2 oyunu alırsan oynayamassın, ntsc alırsan oynarsın. son yazılan yanlış, tüm konsollardaki oyunlar region free değildir. ps2 ve yamulmuyoram x360 ve wii için de aletin pal/ntsc yse oyunun da ona uygun olmuş olması lazım. (tabiki modchip taktırırsan ya da firmware hack yaparsan filan bunlar olmaz da orjinal alacaksan diye konuşuyorum).

ps3 gamepadlerini bilmem ama bulabilirsem ps1-2 gamepadlerini bir adaptör yardımıyla usbye çevirebiliyorsun. bende birtane vardı xpde mis gibi çalışıyordu vistada çalışmadı uyuz oldum. yensini arıyorum şimdi =). uzun lafın kısası git bir dualshock ps1 gamepadi bul bir de (tercihen vista destekli) ps-pc gamepad adaptörü bul keyfine bak.

logitech precision var analogsuz bir pc gamepadi. ben geçen ay 20 liraya almıştım yazıcıoğlu'ndan. defalarca yere düştü bana mısın demedi. rengi de güzel.

4 gün önce bursa'da aldım. gamepad adı " platoon ". 15 liracık. benim aldığım gamepad normal bildiğin ps 2 kolu. adamlar adaptör vs gerek duymadan direk usb ucu takmışlar. çatır çatır playstation zevkini yaşıyorum. adını yazdım yukarıda.

doğubankta üst katta ps oyunları satan bi yer var, orada 15 liraya kontorland'ın hem pc hem ps uyumlu gamepadleri var ve baya kaliteli. ama oradan alacak olursan dikkat et çünkü bi yer daha var üst katta, onların gamepadler pek iyi değil, benim dediğim tam köşede olan.

böyle bir soruya cevabım her zaman logitech rumblepad 2 olur.

A4tech yada Minton marka gamepadler var Carrefour da . Gayet iş gören tipteler.

yeni biri için iyi bence yaptıgın işe göre artar

SY: 3000-8000
JR SY: 1750-3500
GRAFİKER: 1500-3500
RY: 2500-5500

daha da vardır...

Bonus bonus dedikleri de ne peki?

bana az geldi biraz. eski sevgilim müşteri temsilcisi olarak 1600'le başlamıştı 3 sene önce.

dur daha dur... okyanusa girmeden kaç kulaç atacağını bilemezsin.az ama henüz çömezsin...artacaktır...bak keyfine...işyerinde de kimseye sorma...işini yap.kıyaslama maaşını kimseyle...sabredersen olur...bide ilk maaşınla ofistekilere bişeler ısmarla..herzman işe yarar.eee nede olsa takım oyunu:))

var, şimdi güvercin beslediğim için bazen ortada kalan yavrular oluyor; kuş yemi satan yerlerde yavrular için toz gibi mama var bir de biberon, bunu sulandırıp besliyorsun. yaşama şansları %50. ölürlerse de üzülme fazla olağan bir şey bu.

sizin kokunuz bebelere geçerse anneleri geri döndüğünde öldürüyormuş galiba, ama sallıyor da olabilirim. göz önünde bulundurun yine de.

hayırsız anaları yuvaya döndü, her şey kontrol altında. penceremin önüne neşeyle sıçmaya devam ediyorlar.

söylemeyin.

ayrılma sebebin çok önemli bir şey değilse, hala aşıksan (seviyorsan değil, aşıksan) git konuş. havadan sudan gir, sonra zaten o şekillendirir konuşmayı daha derin istiyorsa. ama aynı şekilde eskiye dönmeyeceğinize emin ol tekrar ilişkiye başlayacaksanız. boşuna ikinci kez acı çekmenize gerek yok. bir şeyler değiştiyse başlayın. ve emin ol onun da seni hala istediği ve unutamadığından.
gerçi duyuru bayanları daha iyi cevaplar verirler şimdi eminim.

Daha önce binlerce kez dediğim gibi bırakın "eski", "eski" kalsın.

seni gaza getiren arkadaşlarını odunla döv.
kıza da selam ver geç,

özetle; bok yeme otur.

bitmeyecek olsaydı bitmezdi zaten, boş verin gitsin.

valla hatunu çıkaramadım ama takdir ettim.

ayrıca adam azıcık jensen ackles'a benziyor.

L'auberge espagnole
Les Poupées Russes

4 luni 3 saptamâni si 2 zile
Abre los ojos
The Sea Inside
Talk to Her

(bkz: üç renk üçlemesi)

Sırasıyla;
(bkz: The Element of Crime)
(bkz: Epidemic)
(bkz: Europa)

naboer

bu çok pis huzurunu kaçırır.

(bkz: no man's land )

(bkz: dancer in the dark)
(bkz: dogville)
(bkz: manderlay)
(bkz: los lunes al sol)
(bkz: kes)
avrupa değil ama
(bkz: oldboy)
(bkz: the return)
daha gider bu..

(bkz: el laberinto del fauno)
(bkz: sonbahar)
(bkz: machuca)
(bkz: funny games)
(bkz: elephant)
(bkz: the city of lost children)

kolay bulunabilenler..

el aura

13 tzameti
gerim gerim gerileceksin.

ingmar bergman ksinlikle. det sjunde inseglet ve diğerleri.
ve andrey tarkovski. ordan da stalker'la başlayabilirsin.

korku filmi olarak sunlar var ama dikkat et, huzur kaciracam derken kecileri kacirabilirsin:
martyrs
à l'intérieur
låt den rätte komma in

bütün michael haneke filmleri. başlıca önerdiklerim:
la pianiste
code inconnu recit incomplet de divers voyages
benny's video

ek olarak, daha önce söylendiği gibi ingmar bergman filmleri.

haneke'nin 7.kıta'sı
Lars von Trier'in idioterne'si
Frnacis Ozon'un Sous le Sable ve 5X2'si
Luis Bunuel'in bütün filmleri

cok rahatsız ve guzeller

ellerinize sağlık arkadaşlar.

ilk olarak no man's land'i izleme kararı aldım.

aklınıza gelirse yazmaya devam edin.

los amantes del circulo polar
el metodo

hehe bir de eski komdedi ama louis de funes'un filmleri

şimdi yatacam ama istediğin sıcaklık aralığınını ve özellikleri söyle yarın yollayım sana.

merhaba.
*evet imza atıldıktan hemen sonra para yatmıyor. projenin üniversitede onaylanması bunu tübitaka bildirmesi ve tübitaktan geri gelmesi gerekiyor. ki bu da 2-3 ay sürüyor.
**projede ücret değişebilir. hoca/proje yürütücüsü isterse herkese fiks para da verebilir. yada herkese yaptığı iş/görev/sorumluluk kadar da diyebilir. o hocaya bağlı biraz.

master yapmiyorum ama son sinif oldugum icin cogu arkadasim proje ogrencisi. son soru haric fizikopat'a katiliyorum. ucreti bi sonraki donem almaya baslayan bile oldu. yalniz bizim arkadaslarin hepsi istisnasiz 1.250 aliyor. o konuda bi fikrim yok yani.

üst limit yüksek lisans öğrencileri için 1250 doktora öğrencileri için 1500 diye biliyorum ben. proje yürütücüsü yaptığın işe paraya ihtiyacına göre kendileri belirliyor ne kadar alacağını. ayrıca oradan gelecek paraya pek güvenmemek lazım zira 4-5 ay bekleyen insanlar tanıyorum.

yoa'nın affına sığınarak yazıyorum,

benim de, tubitak'ın 1001 nolu projesinin yazımı hakkında yardıma ihtiyacım var, hocalar bana bıraktı..

msn adresim: [email protected]

maple da tutorial olayi var adim adim gosteren (integral vs. belli basli konularda), mathematica kullanmadim bilemiyorum.

sembolik işlemlerde maple'dan iyisi yok bence.

Last Action Hero (1993) Arnold Schwarzenegger

tam tersinin gerçekleştiği yani oyuncunun sinema perdesinden çıktığı bir film biliyorum; purple rose of cairo.
Bir de garfield'in çizgi filmlerinden birinde garfield çizgi roman sayfasından çıkıyordu.

craig david'in 7 days klibinde de perdeden çıkıyordu.

an american carol'da jfk'i oynayan adam tvye girmişti.

videodrome da james woods tv nin içine girmişti..

tele yunus vardır evinden televizyona giren..

(bkz: pleasantville)'de bir abi ve kardeşi kendilerini siyah beyaz bir tv dizisinin içinde buluyorlardı. perde değil ama iş görür.

truman show da da buna benzer bişi vardı ama orada gerçi setin dışına çıkıyordu.

bir korku filmi vardı, elektrik hatlarından ilerleyebiliyordu kötü adam. o da tv'nin içinden çıkmıştı.

@marido: o Shocker :) Çocuktum ya. Hatırlattın, canlandı anılaaar.
www.imdb.com

1) o iş muhtemelen olmaz, boğaziçi ciddi bir üniversitedir.
3) yok öyle bir şey, "MS Office programlarına hakimim" yaz geç.

1)unut onu
3)daha boyle bir sertifika sorani duymadim, gormedim..

1) ben bir sene her hafta istanbul-ankara gidip geldim. bunu göze alabilirsen yapabilirsin.
2) sertifika ihtiyacın olmaz, her zaman söylüyorum önemli olan niyetin ve ifade edebilmen. kaç ortalaması yerlerde sürünen insanlar kabul edildi yüksek lisansa.

lcd de en iyi performansı alırsın plazma hem artık bitti hem de lcd ye oranla çok daha fazla parlama olayı var. al adam gbi bi full hd lcd bak keyfine derim.

evet lcd kesinlikle. bütçe yeterse de full hd.

teşekkürler sağolun bu bilgi bana yeterli...

şimdi bir de led tvler çıktı başımıza bir de onlara bak derim ben

lcd plazma farketmez çok tırt bi model almadığın sürece. ama lcd daha ekonomik hemde ucuz plazmaya göre. ama her türlü full hd almak lazım tabi.

hd ready gayet yeterlidir çünkü 1080p lik oyun pek yok ve çok çok büyük ekranlar olmadıkça 720p ile 1080p arasındaki farkı ayırt etmek biraz uzmalık işi. genelde gözü yanıltan renk kontrast vs. ayarıdır. onun için oyun modu olan ve 32 inçten(82 ekrandan) büyük, vasatın üzerinde bir markanın televizyonu ps3 için idealdir.

projektörlerin lamba ömrü yok mu? üzerinde yazan süreyi ben bir senede bitiririm.

edit: ee hesapladım da bir senede bitiremezmişim.

sırf ps3 için full hd almaya gerek yok... oyunlar zaten hep 720p

sorunun cevabı da lcd tabii ki...

en.wikipedia.org
the last train deyu bir ingiliz dizisi vardır, o bayağı ilginçti hatırladığım kadarıyla.

@redlinetheturk ve diğer duyuru sakinleri;

redline ın verdiği linkten 5 tane tv filmi çıkardım, fakat bunların internette bulunabilme olasılığı nedir, çünkü baya eski filmler bunlar ha bir de bunların altyazılarını bulma gibi bi olasılığımın olmadığı aşikar, bu yapımların ingilizce altyazılarını divxplanet gibi forumlara göndersem, bana türkçe altyazısını yaparlar mı?

eğer popüler ya da kaliteliyse vardır mutlaka.
altyazı ihtimali az ama sanki. çevirmenlere dil dök şöyle güzelmiş böyle iyiymiş falan diye belki o zaman...

kesinlikle mad max serisi derim ben.

bir de geçen senelerde jericho diye bir dizi vardı, ama yarım kaldı sanırım. ikinci sezonunu takip etmedim.

kalitesi harika olmuyor ama (git: www.ovguide.com)'dan aratırsanız filmleri online izleme imkanı bulabilirsiniz.

mad max'i biliyorum. izlemek nasip olmadı henüz. can atıyorum ama...

forum.divxplanet.com

Şurada anlatılan programa bir bak... İşlem sonunda uzantıyı .divx yapıyor... İşine yarayabilir.

altyazi destegi yoksa (.srt, .sub veya .idx) altyaziyi icine gommek durumunda kalirsiniz. bunun icin en iyi ve en kolay programlardan birisi AVIAddXSubs. Re-encode icinse cok fazla program mevcut. eger divx ile kodlanmis bir .avi niz varsa sonunu divx yaparak izlersiniz muhtemelen zira zaten divx ile kodlanmistir.
suraya bakmak isteyebilirsiniz; forum.divxplanet.com

@jugador
denedim açmadı öyle. şu anda divx converter ile recode ediyorum. eğer problemsiz oynatırsa altyazıları da içine gömerek arşiv yapabilirim.

sony'nin sitesinden cihazınız için firmware arayın. Muhtemelen güncellemeden sonra avi uzantılı divx filmleri altyazı desteği (srt, sub vb.) desteği ile izleyebiliceksiniz.

Tabii hangi model olduğu da önemli ama sony'nin divx oynatıcıları harikuladedir bence.

@marido
güncelleme yaptım. zaten güncelleme yapmayınca divx oynatmıyordu.

modeli ne ki? benimkinde oynatıyordu altyazıları.

portekiz için de 2 ayda çıktığı yazıyordu. ama 15 günde çıktı benim. bütün belgeleriniz tamsa ve uçak biletinizi verdiyseniz, o tarihe yetiştirirler.

belçika vizesi en zor alınan vizelerden biri erken başvurun

randevudan bir hafta sonra bana yollamışlardı pasaportumu. ama istedikleri belgeleri eksiksiz toplayın, hatta istemediklerini bile götürün derim.

dokumanlarini scribd a private olarak upload edip oyle calisabilirsin, tagleyebiliyor olman lazim dokumanlari. hem makale arsivine heryerden erisebilmis olursun boylece.

abi sen ne yaptın ya :=) ben de yüksek lisans ögrencisiyim.2. döneme başlayacagım bu eylülde de tezi alıp devame decegim ama ben oyle 10 tane falan okumuyorum.ha smmm oldugumdan zaten gündemi takip ediyorum ama oyle makale okumak için kasmıyorum.ya sen abarrttın ya da ben yüksek lisans olaynı kavrayamadım.

zotero ile dosyalarinizi tagleyebilir, duzenleyebilir, bir de ustune referans/kaynakca hazirlayabilirsiniz.

endnote işinize yarayabilir.

endnote süperrr bir çözüm bu bahsettiklerin ve fazlası için.

biraz geç bir cevap olcak ama belki başka arkadaşların işine yarar kimse benim kadar vakit kaybetmesin;)

öncelikle birçok veritabanında makale aramak için kullanabiliyorsun. tabiki veritabanlarına üyeliğin varsa yada üniversitenin internetini kullanıyorsan.

makalerin pdf lerini indirmeden once özetlerine gözatman için öncelikle kaynakça bilgilerini indiriyor. eğer makalenin fulltext ini istiyorsan bu kısmınıda senin için endnote hallediyor. fulltext pdf dosyasını indiriyor ve daha once kaynakca bilgisini indirdiğin makaleye dosya olarak ekliyor. ve bütün bunları veritabanı mantığıyla saklıyor.

bence en süper özelliğide word de tezini yada makaleni yazarken bu indirdiğin makalelere atıf yapabilmenizi sağlıyor. tabiki aynı anda referans listenide oluşturuyor.
daha once makale yazmış olanlar varsa bunun ne kadar zahmetli bir iş olduğunu bilirler.
bu arada atıf ve referans listeni isteğin dergi formatında düzenleyebiliyorsun. istediğin dergi yada tez formatı diyorum çünkü 3600-3700 kadar farklı dergi format var.

sanırım şimlik bu kadar bilgi yeter ilgilenenler aşağıdaki web sitesinide biraz karıştırabilirler;)

www.researchsoftware.com

ben katıldım. yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim. iddialı olduğumu da belirteyim. korkun benden-düzenlenirse tabi-.

arkadaşlar katılıcaklar buraya katılıcaklarını ifade ederlerse iletişime geçmek kolaylaşır.

biraz destek görüp, sonra zirve olarak açmak daha iyi olur herhalde. şimdilik iki kişi var sadece.

nasıl olaacağını öğretin ben de varım :D

katılım sayısı vs belli olunca zirve olarakta açarız abi. şuan açarsak öyle belli belirsiz olur.

abi internetten wireless ile girip xlink kai ile bilgisayarda hamachi ile nasıl oynuyorsak psp ile oynuyabiliyormuşuz.detaylı araştırmayı ben bu gece yapıcam.

fight night turnuvaları çok renkli geçebilir.

beni de yazın, xlink kai'de nickim sopiro.

arkadaşlar psp ile internetten oyun oynamak için üç tane rehber buldum. isteyenler inceleyebilir.

www.mobildepo.com

forum.donanimhaber.com

www.teamxlink.co.uk (bu en iyisi ama o da ingilizce)

xlink kai olayını biraz açarsanız beni de yazın

arkadaşlar marido xlink kai hakkında detaylı bilgiye sahip kendisi yarın bu konu hakkında bir bilgilendirme yazısı yazabileceğini bana iletti. bende bu gece vize mize demeden laptopım ile bu sistemi çözmeye çalışacağım.


arkadaşlar fifa 09 ve Pes 09 oyunları direkt program ve laptop bağlantısı gerektirmeksizin psp'den wireless bağlantısına girmek vasıtasıyla zahmetsiz online oyun oynatıyormuş. eğer turnuvanın bu iki oyundan biri üzerine olması konusunda bir fikir birliği olursa çok problem yaşamayız gibi geliyor. bu iki oyunu nasıl online oynayabileceğimize dair ayrıntılı , resimli ve türkçe rehberler elimde mevcut. katılmayı düşünenler düşüncelerini belirtirlerse hızlı bir şekilde organizasyona geçebiliriz.

virtual tenis ve nba 09 oyunlarındada aynı opsiyon varmış.

virtua tenis süper olur.

tarih ? fifa 09 a varım,tabi nasıl oynucağımızı tam olarak anlayabilirsem

ben de varim, hatta pes 09 da var oyunları ayrı bir yerde listelesek de olmayanlar onları da indirse fena olmaz hani

arkadaşlar ben kendim dün 3 oyun denedim. hiçbir ekstra işlem gerekmeden direkt psp ve wireless ağ üzerinden oynadım çok rahat.

1-Fifa 09 : internetten oynama fonksiyonu en güzel futbol oyunu sanırsam. herhangi bir donma veya kopma yaşamadım.

2-Virtual Tenis: Oyunun genel mantığını bilmediğimden pek çözemedim ama oynanabiliyor internetten

3-Pes 09 : Büyük bir hevesle açmama rağmen oyun sırasından devamlı donmalar ve garip garip olaylar yaşadım. oyundan zevk almayı bırak ne olduğunu bile anlayamadım.

Arkadaşlar şuan için en iyi seçenek Fifa 09 gibi gözüküyor. Bu oyuna sahip olmayan arkadaşlar benle iletişime geçerlerse kendilerine nereden bulabilecekleri konusunda yardımcı olabilirim. aşağıda ise fifa 09 nasıl internetten oynanır rehberi olan bir web sayfasının linkini veriyorum;

www.pspvadisi.com

Son olarak turnuvaya katılmak isteyen arkadaşlar [email protected] adresini msnlerine ekleyip benle iletişime geçsinler.Son kayıt günü 23 ocak'tır. turnuva herkes kabul ederse bu hafta sonu büyük ihtimalle gerçekleşecektir.

hocam bu haftasonu finaller, butler falan. ertelense biraz daha?

banada olayı biraz açin bende varımm... virtua tenis harika olur bence..

arkadaşlar sanırım baya kişinin finalleri var tıpkı benimde olduğu gibi o zaman katılmak isteyen herkes belli olduktan sonra ortak bir tarih belirleyebiliriz. genel olarak turnuva mantığı şöyle;

kayıt olan herkesin nickleri kağıtlara yazılıp can bartu tarafından eşleştirme yapılıcak. bu arkadaşlar internetten msn vasıtasıyla ortak konuşmadan birbirleriyle anlaşıp seçilen oyunun multiplayer bölümünden birbirleriyle internet üzerinden oyun oynayacaklar. böyle böyle final turuna kadar gelicez.maç tam süresi dolmadan herhangi bir nedenden dolayı kesilirse oyun kapanmadan önceki sonuç kabul edilecektir. lakin taraflar aralarında anlaşıp maçı tekrar etme hakkına sahiptirler. şuan için herhangi bir oyun belirlenmedi. turnuva katılımcılarının hepsinin katıldığı bir msn toplu görüşmesinde oyuna karar verilmesinden yanayım. genede sanırım bir spor oyunu üstünde anlaşılıcak gibi duruyor.


son olarak anlaşılamayan bir duruma açıklık getirmek istiyorum. arkadaşlar bazı popüler oyunların kendi oyun yapımcıları tarafından açık tutulan oyun ağları var(fifa 09 ve pes 09 gibi) bu oyunlar herhangi ek bir bağlantı gerektirmeden psp ve wireless ağ vasıtasıyla online oyun oynamaya izin veriyor. lakin bazı oyunlar bu durum mevcut değil. onlar içinde aynı sistemi sağlayan xlink kai gibi siteler var. eğer bu tür bir oyun seçilirse mecbur bu sistem üzerinden oynamak gerekecek. o yüzden oyun seçilirken buda göz önüne alınmalı.

bütünlemesi sınavları flaan olanlarla resmi olarak ileri bir tarihte yaparız da, kalanlarla olursa bir iki maç çevirelim hem denemiş oluruz böylece. ben çok zeki olduğum için çalışmıyorum finallere.

haftasonu fifa 09 olursa ben de katilabilirim

bu işi gelenek haline getirin ben de katılayım haydin oyun oynayalım

yalniz simdi dikkat ettim de; neden psp? hani sonucta yapacagimiz turnuva pes2008 ya da fifa 09 degil mi? yani biz neden oyun turnuvasi yapmiyoruzda, psp turnuvasi gibi bir seyler yapiyoruz? psp si olan var olmayan var:) icimizde ukte mi kalsin?

psp'si olan var olmayan var, biz de olanları bir araya getirmeyi amaçlıyoruz. bilgisayar oyunu turnuvası yapsak, bilgisayarı kaldıran var kaldırmayan var, konsollar desen o da psp ile aynı durum bunu yapalım, belki bir ps3 organizasyonu falan da yaparız. neden olmasın?

valla dileyen arkadaşlar başka konsollarda veya pc'dede turnuvalar düzenleyebilirler. gayette güzel fikirler bunlar. arkadaşlar turnuvaya katılmak isteyen arkadaşlar 24 ocak cumartesi gününe kadar [email protected] msn adresini lütfen eklesinler. ekleyemeyenler sözlüktende iletişime geçmekte serbestler. lakin turnuva konuşmaları vs msnden toplu konuşma şeklinde olacağı için en temiz seçenek bu diye düşündüm. herkes için toplantı günü olarak bu haftasonu cumartesi akşamı uygun mudur? eğer yeterli çoğunluk sağlanırsa o akşamda bir mini turnuva çakarız diyorum kendi açımdan.

uzun nick sahibi suserların psp sahibi olduğunu fark etmiş miydiniz? xD
(bkz: uzun nick öldürmez süründürür)

bir de ödül koymalıyız bence. mesela kazananın nick altına turnuvanın tüm mağlupleri methiyeler düzsün eheh.

ah ulan evin yakınında hiç bir yerde wireless yok :( olsa da katılsak :)

psp yi birderden geri alabilirsem bende katılırım. askerde oynayacağım diye aldı, askerlik bitti hala vermedi köftehor :)

ben de varım. (bkz: ben davarım)

arkadaşlar ilk toplantı ve maçlar bu akşam saat 19:00'da [email protected] adresinde toplu buluşulup yapılacaktır. katılmak isteyenler akşam 19:00 kadar bu adresi ekleyebilirler. herhangi bir konuda sorun yaşayanlarda sözlükten veya bu msn adresinden ulaşabilirler.

www.hepsiburada.com

marido'nun su ilani belki ilgini ceker; (git: 53344)

skystar 2 iyidir.
skystar 3 ise türklerin çıkardığı bir ürün. orjinal technisat üretimi değil.

evet benim ilanım iyidir ehehe
ilgini çekerse satabilirim.

kadrolu olduktan sonra askere gidip geldiğinizde kadronuzun sizi güler bir yüzle bekliyor olması gerekmekte normal şartlarda, ancak burası ne yazıkki her zaman olması gerekenin olması gerektiği biçimde olduğu bir ülke değil.

askere gider gelir, işine devam eder, hiç bir sorun olmuyor.

yalığız diyelim ki, üniversite açtığı kadro ilanında böyle bir şeyi kendiliğinden talep edebili rki, bu şartı önden yök'e de onaylatmıştır.
diğer yönlü askere üzretsiz izinliymiş gibi gidebilir ve süresi sonunda geri dönebilirsin gibi diyebilirim. (benim olayım buydu)

50/d'liler doktorayı dondurup askere gidebiliyor. dönüşte hem doktoraya hem ar.gör'e devam ediliyor. daimi kadroda zaten bir sıkıntı yok diye biliyorum.

(bkz: si tu savais combien je t'aime)'dir..

en sonda calan sarki si tu savais combien je t aime

baska sarki var mi dikkat etmedim konusulanlari dinlemekten :)

(bkz: sütü seven kamyoncu)

şans eseri bir youtube yorumunda gördüm; franck fernandel - si tu savais'miş.

yanımda termodinamik tablolar yok o yüzden biraz ezber olacak anlattıklarım. önce termodinamik tablolaradan 960 kPa'daki saturation özelliklerine bakacaksın eğer 960 kPa'da sf<0.7082<sg ise sıcaklığı 960 kPa'daki Tsat'tır. sf>0.7082 ise subcooled liquiddir sg<0.7082 ise superheated vapor'dur. Duruma göre 960 kPa için superheated vapor yada subcooled liquid tablolarına bakarsın, s=0.7082 için T ve h için interpolasyon yaparsın.

zaten oraya kadar problem yok ondan sonrası mesele. belirttiğim şartlarda Freon-12 kızgın buhar oluyor. fakat kızgın buhar tablosunda 0.9MPa ve 1Mpa için değerler var. Bu değerler için de 40,50,60 derece var. yani 1MPa ya da 0.9MPa olsa belirttiğim entropi için direk interpolasyon yapacağım ama şu anda mümkün olmuyor.

o halde superheated tablosundan 0.9 MPa ve 1 MPa için s=0.7082 olan T'yi bulup bu iki T arasında interpolasyon yaparsın. Entalpi içinde aynı şey geçerli.

fransızca olarak-pleymo diyebilirim sana.yazdığın grubu bilmiyorum ama bu elemanlar nu metal yapıyorlar.sosyal konulara deyiniyorlar.iyi ediyorlar.

fransız olarak louise attaque var pek guzel.

fransız louise attaque var evet güzel bence de. bunun yanına noir desir, les tetes raides de eklenebilir.

yunanca verelim? trypes diyorum ben. güzel insanlar.
bi de psyche'e katılmadan edemiycem. noir desir candır. :)

gelen öneriler için tekrar teşekkür ederim. louise attaque epey ünlü ve güzel bir grupmuş demek ki :) hemen indiriyorum..
yunanca da farklı olmuş, teşekkürler =)

bu arada bu sorunu aştım sanırım. lastfm.com'da istediğim etiket(tag)'lere göre aramamı yapıyorum, gruplar karşıma çıkıyor. tavsiye ederim! ;)

ispanyolca el huerto del cura var. jamendo'da bulabilirsin.

fransızca: mickey 3d, mick est tout seul, zazie, olivia ruiz (son ikisi biraz pop ama pek severim), louise attaque, noir désir(bu allahın emri zaten), indochine, luke, damien saez

italyanca: negrita, ligabue, subsonica, vasco rossi, bluvertigo, max gazze, daniele silvestri (demin başka bi soruya da yazmıştım bunları, biraz kendimi tekrar etmiş oldum, idare edin.)

ruzgar icin duzenli ruzgar olması gerekiyor.

gunes bi nebze daha uygun gibi ancak onda da paneller gayet pahalı idi en son. m2 de 250w kadar bir enerji almanız mumkun.

Ruzgari olusturan da gunes oldugu icin gunes daha onde duruyor, ama ruzgar enerjisi de en ucuz yenilenebilir enerji ve Turkiye'de butun enerjiyi karsilayabilecek ruzgar potansiyeli var ama su meshur "altyapi" burda da gerekiyor..

Surda ruzgar enerjisi hakkinda sorular ve cevaplar var:
www.ruzgarenerji.com

Enerji üretiminin bir sınırı var o geçildiğinde epdk'dan lisans alınması gerekiyor.

fabrika gece de çalışacaksa, güneş paneli için batarya sistemi de kurmak gerekecektir tabi ne fabrikası olacak o da önemli, sonuçta doğru akım elde edilecek.

fabrikanın olduğu yerin rüzgar potansiyeli ölçülmeli, ayda 500 kw-saat epey azmış, 40-50 m2 panel yeter gibi gözüktü bana, bu da heralde bir 25-30 bin dolar tutar.

en.wikipedia.org

Miscellaneous
On screen and in literature

air buddy mi ne vardı basketçi köpek.

o basketçi köpek golden retriever değil miydi

sh dosyaismi.run ile açabilirsin. sürücü paketi gibi şeyler için sudo'yu kullanman gerekir, yani sudo sh dosyaismi.run.

yanılmıyorsam bir alternatif de şu: dosyaya sağ tıklayın, properties (özellikler)'e girin, permissions (izinler)'e gidin ve is executable (çalıştırılabilir) seçenğini işaretleyip tamama basın. artık dosyanın üzerine tıklayarak da çalışmasını sağlayabiliyor olacaksınız muhtemelen.

emin değilim ama wine ile denemeni tavsiye ederim.

Ne yazık ki bunların hiçbiri işe yaramadı.

Nvidia grafik kartı sürücüleri için envy'i tavsiye ederim, sorunsuz çalışıyor. albertomilone.com

msn plus ta bu özellik bulunuyor.

açtım onu ama şifre sormuyor tekrar açınca?

(bkz: boss key)

xp için kullanıcı için şifre oluşturulup, bilgisayarın başından kalkarken windows+L ile login ekranına dönülebilir.

msg plus'ta messenger kilidi menusunde "cift tiklayinca $ifre sor" gibi bir secenek var.

yok hacım virüs değil bu. aleti tanımıyor ki virüs bulaştıracak dataya geçiş versin

aynı sorunu harici harddisk takınca yaşıyorum. aleti yeni aldığımda sorun yoktu ama şimdi olur olmaz zamanlarda aynı hatayı verir oldu. fiş kısmını sağa sola çevirip, bir iki kere takıp çıkartınce düzeliyor, ki bunlar fiş kısmında bir sorun olduğunu gösteriyor. benzer bir sorun olup da fiş kısmındaki sorun kaba kuvvetle çözülemeyecek hale gelmiş olabilir.

Aynısı başıma geldi. Cillop gibi çalışan 2GB Sandisk Titanium bellek bi internet cafede bana yabancı bir bilgisayara taktığımda sizlere ömür. Sandisk Türkiye yetkilileri dedi ki USB bellekleri kesinlikle emin olmadığınız bir makinada arkadaki direk anakart üstünde olan USB girişleri dışında bir USB portuna takmayın. Garantiden değişti o zaman neyse ki ama sizinki de 99% anakarta yanlış bağlanan USB uzatması yüzünden kısa devre yaparak yandı. Geçmiş olsun...

yapmayın ya... hay allah kahretmesin. 2 yıl garantisi var bunların ama nereden nasıl olacağını bilmiyorum. bilgisi olan var mı peki bunların garantisi konusunda? bi site falan filan?

malesef geçen hafta ben de aynı anda harici harddiskimle flash belleğimi aynı sorun yüzünden kaybettim

gölbasına git eheh :)

kizilcahamam taraflarinda derelerden tutmani onerebilirim. yalniz oltayla degil misinayla tutarsin orda. guzelligi, serin, ferah yerler olmasi. tutup hemen ardindan rakiyi da acip keyfine rahat bakabilirsin yani mangal yapilir mi yapilmaz mi endisesi olmadan.

çubuk barajını geçtikten sonra karagöl diye bir yer var, orada balık tuttuklarını görmüştüm. ben balık tutmaktan anlamam, ne saatte tutulur bilmem ama tutanlar tan vakti gitmişler haberin olsun. belki oranın balıkları o saatte dışarıda olmaktan hoşlanıyorlardır :)

ankara'da balık tutmak için en iyi yer kesikköprüdür.

kesikkopru ve bayindir baraji bence en iyi balik tutulabilecek yerler. malzemeleri en ucuz sakaryadaki av malzemesi satan yerlerden alirsin ankarada oyle.deniz ya da gol kenari bi yer olsa cok cok az oderdin ama ankarada sanirim en az yolacak yerler sakaryadaki av malzemesi satan yerler osla gerek.can balik'in oralarda olmasi lazimdi.
bayindir barajina gelince samsun yoluna cikinca 15 km sonra sagda olmasi lazim ankarayada baya yakin. sazan cikiyordu gecen yil.

herkese teşekkürler. gölbaşı'nda balık eskisi kadar yokmuş, üstelik çevresi de kirlenmiş. sanırım en iyisi arabayla atlayıp kesikköprü, bayındır veya kurtboğazı'na gitmek.

sevgili valideme yeni aldığım karpuz hemen soğusun dedim buzluğa atalım daha sonra çıkarır yeriz dediğimde; "aman unuturuz buz tutar sonra bozulur neme lazım" dediydi.

gidiyo demek sevgili karpuzlar buz tutunca...

donmuş karpuzu eritmek iyi bir fikir değil. kendini salıverir ve çöpe atılması gerekir. yenmez yani.

sordugum donmuş karpuzu eritmek değil arkadaşlar karpuzu buzlu halde yemenin zararlı olup olmadığı.

mideye dokunabilir. çok soğuk olması bir de erimek için daha da ısı alacağı filan. kesin dokunur diyemem ama bence yapmamak lazım.

kendisinin donduğu için bir şey yapacağını sanmıyorum. sadece, optimal üreme sıcaklığı insan vücut sıcaklığından düşük olan ve normal florada da bulunabilen bazı mikroorganizmaları sevindirir belki. ama bu sadece karpuza has değil, tüm soğuk yiyecek/içecekler için geçerli

yediğimizde midemizde ısınıp erimiyecek mi tekrar ki?

ben midede iltihaba yol açması için pek geçerli bir sebep düşünemedim. fakat emk'nın dediği gibi, herhangi bir soğuk gıda tüketmek, bölgesel olarak vücut sıcaklığının düşmesine neden olacağından, üreme sıcaklığı daha düşük mikroorganizmaların gelişmesini teşvik edebilir fakat o pH seviyesinde de herhangi bir gelişme olması zaten çok zor. ben de durumu, dondurma yemekle aynı kefeye koyuyorum.

filmin orjinal ismi "les couloirs du temp visiteurs 2" google'dan baktım şunu buldum:

www.soundtrackcollector.com

kimse cevaplamadı aradım taradım inat ettim buldum. mendelsson mi minör keman konçertosu imiş

söylediğin aletler çoğu yerde satılıyor bu aralar. zaten artık dvd playerlarda default olarak divx özelliği oluyor. geçen de biryerlerde divx çiplerin çıkacağını okumuştum ama o ayrı konu.

mesela megavizyonda bu aralar çok satıldı bunlardan. ben de lg marka almıştım ama altyazı sistemini beğenmemiştim değiştirdim minton aldım. bu tür aletleri alırken firmware güncellemesi çok önemli. ayrıca altyazıları gösteriş biçimi de çok önemli. sıkışık tıkışık ya da bembeyaz gösteriyorsa kötü sonuç alırsın.

gerçi sonradan yazılan dvd'leri okumalarında sorun çok var(mesela benimki keyfine göre okuyor bunları).

kısaca teknosa, bimeks, gold computer, Electronic partner, megavizyon gibi yerlerde aradığın özelliklerde bir divx/dvd player bulabilirsin. daha yardım istiyorsan edebilirim.

benim tavsiyem bir 50ytl fazla verip kaliteli bir şey alman. sonuç olarak cd/dvd okuyorlar, medya seçmememesi çok önemli.

vestel'in bazı modelleri ayrı bir cd'den altyazı yüklemeye ve sonradan esas filmi takmaya izin veriyordu. benzer şekilde altyazıyı seçebileceğin bir sistem bulman lazım piyasada çoğu oynatıcıda işin kolayına kaçıp altyazının filmle aynı isimde olmasını istiyorlar ki otomatik yüklensin.

donanimhaber gibi sitelerde bu tarz urunlerin bolca incelemesi mevcut. bu tarz teknolojik aletlerde fiyati cok yuksek tutmamak iyidir, sonucta teknolojisi cok hizli ilerliyor ve cok para verip aldiginiz bir alet 1 sene sonra ise yaramaz bir hale gelebiliyor.
piyasadaki neredeyse hicbir alet medya secmiyor su anda benim bildigim.
Urun incelemelerinin hepsine bakmanizi oneririm yine de.

keylogger'a gerek yok.
msn checker sniffer var. ve malesef korkunc ama gercek ki bu program ile agdaki herkesin yazi$malarini gorebiliyorsunuz.

msn buna çare bulamıyor bu. sanırım ağda msn ağ bilgisayarı gibi çalıştığından. aynı ağdaki birine 10 mb bir dosyayı bir dk dan daha az zamanda yollayabiliyorsunuz. bu yolu kullanmaktan kurtulmalı

çok kötüymüş ama ya..port mort blok falan fıstık engellenemez mi ?

sanmiyorum pek.

"msn checker sniffer" isimli ağdaki msn görüşmeleri izleyen program, ağdaki ana bilgisayara kurulduğu takdirde ağdaki diğer pc lerdeki msn görüşmelerini izleyebilirsiniz. gerisi hurafedir.
yani terminaldeki normal bir pc ye kurarsanız bir bok olmuyor. panik yapmayın nokta

eğer ağda switch yerine hub kullanıldıysa herhangi bir makinaya sniffer kurmak yeterlidir. msn de yazdıklarınızdan hangi siteye girdiğinize, oraya hangi şifreyle bağlandığınıza kadar görürler.

kimlanbu'ya katılıyorum. bir üstteki cevabımda onu kastetmiştim.
genelde şirketlerde mevcut ağ yapıları hub ile olmaz. herzaman swich ile yapılır. bu nedenden ötürü ana bilgisayara kurulu olması lazım. şimdiye kadar hub bulunan işyeri ağı görmedim. ha oluyor ara sıra 3-4 pc lik siktiboktan firmalar var. öylesine kurmuşlar. bak onlarda dediğin olabilir. çünkü onlarda ana bilgisayar diye birşey olmaz. hub'da herkes birbirinin aynı yetkidedir.

kısacası diyorumki mevcut ağınızda ana bilgisayar diye bir kavram varsa işte o ana bilgisayara bu programı kurarsanız oradan izlersiniz terminaldeki pc leri.
ama ana bilgisayar yok ise, herkes kafasına göre takılıyorsa. isteyen herkes birbirinin ne halt yediğini msn kayıtlarını kendi pc'sinden izleyebilir görebilir.

bahsedilen programı bulabileceğim bir link var mı elinizde?

aslında gaim'in şifreleme eklentisi var. karşı tarafı da gaim kullanmaya ikna edebilirseniz kimse okuyamaz.

bende var bu telefon. bir kere sarj ettiğimde gebze mecidiyeköy arasında 3 gün gidip gelirken müzik dinleyebiliyorum (günde 10-15dk da görüşme yapıyorum). ama w810i ile aralarında pek fiyat farkı yok, karşılaştırmadan almazdım. neticede 2mp kamera ve flashı var 810i'nin. ayrıca sony olmasından dolayı belki mp3leri daha kaliteli çalıyordur.

2)yuh lan 30 milyar doları topraga gomecek olsak bi mılyar dolara imf ye domalır mıydık ?

1) tedas ın birim fiyat diye bi kitabı varmıs ona bak bi.

30 milyar $ $u $ekilde mantikli olabilir; almanya'nin 1989'da tamamladigi son reaktoru Neckar 2'nin maliyeti 5 milyar mark. turkiye'ye toplamda 6 reaktor kurulacagindan bahsediliyor ki buna gore tum projenin maliyeti 30 milyar $'i bulabilir. ancak bu $ekilde mantikli olabilir bu rakam ama kastedilen bu mu bilmiyorum. toplam ic ve di$ borcumuz 150 milyar $ iken imf'ye 1 milyar $ icin domalmamiz normal degil aslinda ama butcemiz artida da olsa imf'ye domaliriz biz. ali$kanlik meselesi. kendime cevap verdim sacma oldu.

bilim ve teknik dergisinin sitesinde enerji ile ilgili geçen aylarda yeni ufuklara doğru diziden çıkmış bir fasikül vardı. orada bu konuyla ilgili sorularının fazla fazla cevabını bulabilirsin. google dan biltek diye aratırsan karşına çıkacaktır. eğer bulamazsan da , bana söyle ben ilgili linki veririm sana; şimdi üşendim aramaya.

edit: gelen istek üzerine linkini buraya koyuyorum.
www.biltek.tubitak.gov.tr

benzer diğer kitapçıklar için buraya bakabilirsiniz:

www.biltek.tubitak.gov.tr

Füzyoenerji Santrali (Kademe 5)

Füzyoenerji Santrali, iki hidrojen atomunun helyum atomuna füzyonundan enerji kazanir
Gereken: Metal: 17.006 Kristal: 6.802 Deuterium: 3.401
Yapim Süresi: 1h 54m 16s

bu santral 60 deuterium'la 300 birim enerji uretiyor; yani bir birim enerjinin maliyeti 0.2 deuterium demektir bu da. umarim yardimci olabilmi$imdir dostum.

1. soru için enerji bakanlığının sayfasına bakabilirsiniz, ama 2. soru için 30 milyar doları kim söylediyse feci sıkmış, en pahalı nükleer santralin fiyatı 5 milyar doları geçmez, 3milyar dolar ortalama fiyatı vardır.

bir de nükleer reaktörle nükleer santrali aynı şey düşünmemek lazım bir nükleer santralde birden fazla reaktör bulunabilir, fiyat santralin fiyatıdır reaktörün değil.

Ben de merak etmistim bir ara ama bildigim kadariyla henuz verimli bir donusturme islemi gerceklestirilemedi. Eger gerceklestirilebilse zaten dunyanin 3/4'unun tuzlu su oldugu goz onune alindiginda hic bir ulkenin su sikintisi olmaz...

deneyini yapmıştık lisede. deniz suyunu kaynatıp damıtıyorsun ve tuzsuz su elde edebiliyorsun

böyle bir teknoloji halihazırda mevcut ama su elde etmek için kullanmak dediğin gibi astar-yüz ilişkisine giriyor. suyun maliyeti çok artıyor. bildiğim kadarıyla uzun süre açılacak teknelerde bu işi gören bir alet bulunabiliyor.

1999 depreminde, bir ülke düzceye böyle bir sistem kurmuştu, hangisi olduğunu hatırlamıyorum, o ara haberlerde de bir hayli çıkmıştı, mümkün yani.

var ama saf su olarak elde ediyorsun, içilebilmesi için cesitli islemlerden gecirmen gererkir yoksa osmotik basınctan dolayı hucrelerin mineral vs kaybediyor, tehlikeli yanı saf su icmesi.

arap ulkelrinden birinde var boyle bisey diye biliyorum ama hangisiydi hatirlamiyorum...

dubai'deki bir su parkında havuz suyu deniz suyundan elde ediliyor. dezavantajı maliyetinin çok yüksek olması ve altından kalkabilenler de böyle zengin soysuzlar.

şimdi çevreciler bu cevaba köpürür ama nükleer enerji ile dediğiniz olay mümkün. iş kar zarar analizine bakıyor. şu an için ekonomik mi bir bilgim yok ama kabaca şunu söyleyebilirim, bir nükleer santral 4-5milyar dolara çıkıyor hadi tuzlu suyun korozyonunu engellemek için önlemlerle beraber 6milyar dolar olsun. bu fiyat ilerde hiç su kalmayınca gayet makul olur gibi geliyor bana.

deniz suyundan buz uretiyorlar onu biliyorum. icilebilir hale getirmek masraflı ancak donma noktasini dusurecek kadar da ayristiriliyor demek ki.

bir denizcilik belgeselinde vardi. Ufak bir aletle deniz suyundan icme suyu elde edilebiliyordu. Ama bu su bildiginiz saf suya yakin oluyor. Ama ictigimiz cesmelerden akan veya satin alinan su saf su degil. Bu yuzden buna ekstra islemler yapilmasi gerekiyor. Vucut bu saf suyu sevmiyor ve ters tepiyor. Hayatta kalmak icin gemilerde olmasi gereken bir sey diyordu belgeseldeki amcam. Ne derece seydir onu bilmiyorum.

Bir de o ufak alet gercekten ufak bir seydi. Fakat hem pahali oldugunu soyluyordu hem de her seferinde elde edilen suyun gercekten az oldugunu belirtiyordu.

suyu taşımak petrolü ve doğalgazı taşımaktan daha kolay olmalı diye düşünüyorum. çünkü petrolün vizkozitesi sudan yüksek, doğalgaz da zaten gaz olduğu için pomplama işlemi pahalı.

zeke'ye cevaben:

ilk yerleşim bölgeleri zaten tatlı su kaynaklarına kurulmamış mıdır? :)

tatli su olmasa da bi icat var bunun icin, suyu temizlemeye yarayan bi pipet kendileri. yilin icadı secildi 2005'de : www.bildirgec.org

(bkz: evaporator)
tek sorun, kıyıya yakın sular içme suyu olmak için çok kirli vaziyette.
bu nedenle genelde kıyıdan bi 50 mil sonra çalışır bu makine.
belki çift filtrasyon, bişi??
bi de bonus bu alete mineral falan ekleniyo,çok tatsız bi su oluyo öbür türlü.
biraz öküz altında buzağı aramak da olabilir lakin, ben bu aletin karada kullanılmamasının sebebinin şişe,damacana su firmaları olduğuna yürekten inanmaktayım.
nihaha

windows altında kullanacaksan miktex + texniccenter en güzel seçim olur. linux için güzel bir editor vardı da şu ismi aklımda değil...

Ben windowsta, TeXniccenter kullaniyorum.. eger, linux kullaniyorsan "kyle" 'in dehset ötesi süper oldugunu duyuyorum hep. :).

MikTex diye de package manager programini kullaniyorum.

almanyanin en kapsamli, tex sayfasi olarak www.dante.de 'i tavsiye ederim. paketlere ulasmak icin burayi da kullanabilirsin. ya da paketlerle ilgili bilgi almak icin.

tutorial icin:

www.tug.org
www.maths.tcd.ie

google'un tex ile ilgili grubundan da soru ve sorunlarin icin faydalanabilirsin, hata mesajlarini arama yaparak bir cok cözüme ulasmak mümkün oluyor, siklikla kullaniyordum baslarda.

groups.google.com