ben cok begendim. kanallarin listesini de verseler on numara olurmus.

alip denemek lazim ama.

Çanak antene ihtiyaç duyuyor mu yazmamışlar ama?

uydu alıcı olduğu için çanak antene ihtiyaç duymakta tabiki

ihtiyac duymamasi lazim, cunku her yerde kullanilabilir diyor. eger ihtiyac duyarsa bence at cope gitsin. canak anten olan yerde tv de olur zaten.

uyduya ihtiyaç duymaması gerekiyor gibi bir izlenim var fakat duyuyor maalesef hatta resme dikkatli bakarsanız uydu kablolarının bağlanacağı yerleri görebilirsiniz.

Dark Knight Rises tabiki

Dark Knight Rises tabiki

dark knight rises'ın rekoru ele geçirmesi bekleniyor hatta.

özgü namal olmasın o?
öyleyse güneşin oğlu veya polis

polistir polis..

yok özgü namal degildi. beren eminim. bi bulduruverin.

yok abi degil. simdi izledim polis'in fragmanini. bu degil. beren saat vardi benim dedigim filmde..

www.imdb.com

beren saatin zaten birkac tane filmi var. guz sancisinda rum kokenli guzel kadin kontenjanindaydi sanirim (film o kadar boktandi ki hatirlamiyorum acikcasi).
gecenin kanatlarinda beline bomba saran kadin rolundeydi.

tamamen benim malligim. baska bi filmle karistirdim galiba. @entrapmen gecenin kanatlari evet. sagolasin. @lunedor, @dedim dedim de kime dedim sizde sagolun. imdb'den bakarken tatli hayat dizisini de görmüs oldum. ihsan bey'i özlemistim cook iyi oldu :)

okuduğunu anlamazsın yahu.

multitasking o anki iq'nü 30 puan mı ne düşürüyordu öyle bişi okumuştum.

sözsüz müzikle olabilir chill out misal

sana bağlı

çalışılan dersin dili türkçeyse ingilizce, ingilizceyse türkçe veya sözsüz/enstrümantal müzikle çalışmakta fayda var. Aynı dil olursa birbirine karışıyor, faklı dilde fon gibi oluyor, rahatsız etmiyor.

sözlü müzik olmuyor ne yazıkki ama ritim veren bazı müzikler iyi gidiyor. sürekli dinlenmiyor ama aralıklı aralıklı, ritim bulup çıkarıyorum kulaklığı, yoksa baş ağrısı yapıyor.

binlerce sayfalık kitaplarımız var, sözelin kralı bizde.
şunun gibi şarkılar ayrıca; www.youtube.com

house, chill out

bir ihtimal hoparlör kordonlarına paralel radyo yayını çalan bir cihazın kablosu vardır ki çook güçlü bir yayın olması veya kablonun çok yakın olması gerekir bunun için
2. ihtimal bilgisayarda radyo vb bir şey çalan bir program vardır arkaplanda

hoparlorler kablosuz mu?

hoparlorler kablolu ve çalışan bi program varmı diye kontrol ettim birşey bulamadım. zaten bilgisayar açılır açılmaz kendiliğinden başlıyor. hoparlorun kablolarına yakın olan kablolu tv nin kabloları var. etkili olur mu?

elektriği bilgisayardan alıyorsa bilgisayarla birlikle açılıyor ihtimali var hoparlörlerin, peki windows açıkken mi geliyor bu ses sadece yoksa windows açılmadan önce ses gelmeye başlıyor mu? mesela biosu açın sadece ses geliyor mu?
kablolu tv nin kabloları etkili olabilir veya wireless modemlerde eğer yakında ise buna neden olabilir veya binanızda topraklama hattınızın olmaması vb de eğer virüs benzeri bir durum değilse bu hoparlörün manyetik koruması olmadığını gösterirki logitech gibi bir markadan beklemem bunu.

windows açılmadan gelmiyor. daha doğrusu bilgisayar açıldıktan birkaç dk sonra geliyor. hoparlorler pirizden besleniyorlar. ve mesela bilgisayar kapalıyken ses gelmiyor ama bekleme modundayken geliyor. daha önce de laptopta uzun sure kullandım aynı hoparlorden hiç böyle birsey olmadı.

o zaman kesin arkaplanda çalışan bir program veya eklenti veya maalesef virüs olabilir.
ses gelirken bütün programları kapatıp görev yöneticisine bir bakın iexplorer.exe çalışır durumda görünüyorsa(browser kapalıyken görülmemeli) görevi sonlandır deyip sesin kesilip kesilmediğini kontrol edin eğer kesilirse eklenti olma ihtimali yüksek kurulu eklentileri kaldırın.
bu da sorunu çözmezse antivir norton vs gibi bir programla bilgisayarı taratın.

şehir dışına çıkacağız deyin?

annemin bir lafı aklıma geldi; misafir misafiri sevmez, ev sahibi hiçbirini sevmez:)

bence direkt ya da endirekt laftan kaçının.
anlaşılan ilgilenen de yok, ne yapacak bir zaman sonra tasını tarağını toplayıp gidecek.

şehir dışına gideceğim mazereti güzelmiş bu arada.

sizin bi işiniz çıkmış olsa? başka bi yere gideceksiniz falan? cenaze, düğün vb. olabilir.

şehir dışı bahanesi güzel ama bu şartlar altında bu bahane kesinlikle devre dışı. cenaze, düğün de malesef olmaz. hemen 1-2 gün içinde göndermek istiyoruz. başka öneriler?

Neden göndermek istiyorsunuz, ev sahibi istemiyor mu, ev sahibiyle sizin durumunuz ne böyle detayları bilirsek daha mantıklı seçenekler sunabiliriz.

eve başka bir misafir gelecek diyebilirsin. bu kişi yurtdışından gelsin ve yıllardır görüşmediğiniz için davet etmek istiyor olun. ama bu yurtdışından gelecek arkadaşınız kadını evde görürse rahat edemeyecek biri olsun. bu nedenle bir süre gitmesi lazım olsun. vs.

"misafir misafiri sevmez"den yola cikarak, acil yatili erkek baska bir misafir daha ciksa olur mu? ne bileyim, normalde kiz arkadasiyla birlikte kalan ama su anda kavga ettikleri icin bir kac gün evden ayrilmis olup sizden baska da kalacak yeri olmayan en yakin arkadasiniz mesela?

onu bastıracak bir uzak tanıdığınızı ayarlayın 1 ay kalacak diye getirin, ama baskın yıldıran bir karakter olsun, ona rahat vermesin, 2 güne kaçar,kaçmazsa da yeni misafirin işi çıkar, geri yollarsınız, denemesi bedava :)

öneriler güzel. sadede geleyim. misafir yüzünden arkadaşımla görüşemiyorum. eve hapsolunuyor bir yerde. bu aralar olan zaman kısıdı yüzünden en kısa sürede misafiri göndermek çok büyük avantaj sağlayacak. misafir de akraba olunca ona git demek pek kolay olmuyor.
bir söz bir davranışla hemen ben gideyim desim istiyorum. varsa daha değişik öneriler bekliyorum. teşekkürler şu ana kadar yazılanlar için.

bir arkadaşın hastaneye yattı, kendisi de öğrenci ailesi yanında yok sen gidip refakatçi olcaksın?? basıma gelmıstı oradan bılıyorum.

erkek bir kaç arkadaşını getir şehir dışından gelmişler kalacak yerleri yok vs diye söylersin ;) edit: bayansanız olmaz tabi abes iştigal eder, öyleyse bir arkadaşın hastalanmış sen de onun yanına gitmelisin olur.

ayakkabısına tuz dökün saçma ama küçükken yapıyordum ve garip bir şekilde işe yarıyordu :S

Dostum 20 bin tl alt sınıf 0 araba almak için bile yetersiz. uzmanı olmadığın bir işte risk alacaksan batma ihtimalin çok yüksek. körü körüne el taşın altına sokulmaz. moral olması açısından şu adamı biraz dinle. şahsen tanımam ama fikirleri çok değerlidir.
vimeo.com

20.000tl ile yapılacak iş varsa bile size güvenlik ağı olacak bir para bırakmaz. yanlışlardasınız.

iyi bi yazılımcı bul. iphone, android bilen ortak olun. yazılım şirketi açın. iphone uygulaması falan yaparsınız. belki tutar, bu ara çok moda.

aslen yazı konusunda yetenekliyim bir dönem metin yazarlığı yapmayı düşündüm hatta reklam odaklı bir ajans kurmayı belli markalara örnek projeler hazırlayıp ücreti bu isterseniz yapalım şeklinde bir tanıtım yapmayı düşündüm ki reklam sektöründe belli bir çevrem var.
iphone ve android ile ilgili bir kaç fikrim var bunu gerçekleştirme çalışmalarım devam ediyor fakat kendi yapamayacağım işle ilgili bir işe girmek istemiyorum.
20.000TL mevcut param fakat kredi veya KOSGEB desteği gibi bir kaç öneri olabilir.
Bu arada çok karamsar bir tablo çıktı ki anlayabiliyorum sebebini mesela bir dönem elektronik kart yapıp satmıştım(100e yakın teknik servisle bağım mevcut hala) ve adedini 20TL'ye maledip 70-80TL gibi bir ücrete satmıştım karaköy'de yaptırıp (çizimi bana aitti tabi)
Aslında amacım güvenlik ağı vs değil yani işi kurarım 3 sene sonra olmaz ve borçsuz batarım(ki bu noktada ticarete girmeyi pek istemiyorum o yüzden) o zaman denedim olmadı derim.
Fikir olarak neler olabilir? İnternet sermaye olarak en masrafsızı gibi geliyor ama Türkiye yurtdışı gibi bir finansal hacme sahip değil henüz ve aslında fikirden ziyade sizce denemeye değer bir şey mi bu?
Ha bu freelance çalışılabilecek bir işte olabilir bu tür önerilere de açığım.

android uygulamalarina yonelin bence piyasa bu konuda cok muglak bi vaziyette. android alip basini gidecek. hatta turkiyede tek olan android servisi bile olabilirsiniz. tabi bunu telefoncu mantigi gibi dusunmeyin, profesyonel servis. ajans catisi altinda yapabilirsiniz. hem reklam isleri de doner. ama agirligi android e verin gelecek var. batma riski yok bence.

sahaf aç.

etrafımda gördüğüm işittiğim ortaklıkların genel akıbeti hüsran oluyor. buradan hareketle ortaklık işini tekrar bir düşün derim.

bunun dışında bence sen taşı sıksan suyunu çıkarırsın moruk. yapaman edemen diyenleri dinlememelisin. yaş ve medeni hal olarak da en müsait zamanında olduğunu düşünüyorum. başarılar...

zurna ile elektro gitar arasındaki fark gibidir.

elektronik piyanoların çoğunda sd kart girişi mevcut bu sayede kayıt imkanı var fakat klasik piyanolarda böyle bir şey ancak mikrofon ile mümkün.

zurna ile gitar gibi değil tabikide. yapı olarak aynı, ama verdiği ses, tuşların ağırlıkları, hassasiyetleri farklı. piyanoya çok yakın deneyim veren elektronik piyanolar mevcut ama tecrübeli piyanist ikisinin arasında dağlar kadar fark görebilir. ama şu anki teknolojimizle ne piyanoda, ne gitar efektlerinde, ne başka bir şeyde elektronik cihazın analog, akustik ortamla aynı hissi verebilmesinin imkanı yok.

Keyboard dediğiniz şey piyano dahil başka birçok enstrümanın sesini imite etmek üzere üretilmiş bir elektronik alet. Hiçbir zaman akustik aletletin sesini yakalayamıyor. Ayrıca piyanoda tuşun sesini uzatan/kesen pedallar bulunur ve aslen piyanonun içinde bir takım teller bulunur. Piyanoda sesler bu tellerden elde edilir. (Akustik piyanoda elbette) Elektronik piyanolar da var, oldukça da başarılıdırlar aslında. Ev için uygundur, kulaklık girişi, bazılarında sd kart girişi falan bulunur. Akustik piyanoda bunların hiçbiri yoktur. Klavyelerin hepsinde kulaklık, çoğunda kayıt özelliği vardır.

Piyano çalmak istiyorsanız eğer bence elektronik piyano almaya bakın çünkü fiyatları da nispeten uygun ve kayıt yapabilirsiniz. Bende klavye var mesela, azıcık piyano çalabilen bi insan olarak söyleyebilirim ki bi sikime benzemiyo.

Edit: Bazı klavyelerin direk bilgisayar bağlantısı için slotu vardır ama bu klavyeler yarı-profesyonel gibi. Ben olsam ona o kadar para vereceğimşe gider elektronik piyano alırım. Klavyenin TEK avantajı sadece piyano değil başka aletlerin de sesini taklit edebiliyor olması.

Teşekkürler Arkadaşlar.

alkol rules! ama uyumak için yazık günah be :(

yardımcı olur tabi. %100 çalışıyor.

tekilayı bilmem de viski çok etklidir

onun yerine sıkıcı kitap oku. böyle kalın ve eski kelime dolu olsun. yabancı da olabilir. deneme falan olsun. roman değil.

son on günde 5 kitap bitirdim(tarzımın dışı zor okunanlardan), 8 tane film izledim(aslında biraz sinefil sayılırım ama bu filmlerin yarısı asla izlemem dediklerimdi) ve 7 sezon gilmore girls'ü bitirdim üstelik erkeğim ve hey gilmore girls diyorum
emre aydın misali uyku hapları yalan dolan kısmından önce evde uzun süredir duran tekilamı tadayım sadece bazı içkiler uyku açıyor en azından bende ve sızana kadar içme niyetim yok sadece biraz rahatlatsın diye mesela @atmosphere viski demiş ki keşke şu an bir jack daniels olsa ama yok maalesef işte tekila bu tür bir içki midir diye sormak istedim aslında çünkü hiç salt 3-4 shot tekila içmedim bira ile veya daha fazla adette içtim ve er geç sızdım doğal olarak.
neyse deneyip sonuçlarını paylaşırım.

4 shot ve yarım saat beklemek uyku sürecini hızlandırıyor, denenmiştir.

sherlock dizisini izlemediysen izle

film Sherlock Holmes.
eğer filmini izlediysen Sherlock dizisini izle.

Se7en

departed
ve izlemediysen kesinlikle izlemeni önereceğim film; salinui chueok

o konuda hs900 iyidir derler.

canavar gibi lumix gh2 de varmış listede. ben onu tercih ederdim kısa film sözkonusuysa.

@vital fotoğraf makinesi şeklinde video kameralar pek hoşuma gitmiyor.

yalnız o listedeki diğerleri gh2'nin yanına bile yaklaşamaz ne kadar sevmeseniz de.

eos 550 d de üstün hd video özellikleri sayesinde ilk başlarda hep hv20 lerden ve rakip markalardan üstün tutuluyordu ama neticesinde o bir fotoğraf makinesi. çok iyi video çekmesi onun video kamera olarak kullanılabileceği anlamına gelmiyor inanın yalnızca kayıt kalitesi değildir bir video kamerayı kamera yapan. şeklinden ağırlığına, çeşitli çekim özelliklerinden çıkış girişlerine her şey önemli. kullanırken çok zorluk çekiyorsunuz. bilmiyorum siz kullandınız da mı öyle söylüyorsunuz.

her gün her dediğinizi kullandığım için söylüyorum. reklamlar filmler çekiliyor izlediğiniz bunlarla. 550d falan çok basit kaçıyor onlarla değil de 7d ve 5mk2 ile özellikle. gh2 de yurtdışında çok iyi işler yapıyor esasında.

dslr ile ilgili benzer sıkıntıların çözümü için bir inceleyin isterseniz;
dslrvideoshooter.com

zaman diye bir şey çıkmış, oldukça etkiliymiş.

erkek adam ağlamaz.:)

@benaslında.. dişi kadın napar?

vücut zamanla zehri atıyormuş..

zaman maman tamam da, o andan bahsediyorum yahu. kendisi de biliyor zamanla geçer, ama o an öyle olmuyor zira zaman henüz geçmiş değil. nasıl atlatılıyor? evde olsan koca gün ağlar zırlar zamanı geçirirsin. iş yerinde öyle olmaz ki. ama nasıl olur bunu soruyorum?

izne ayrılsın, zaten gözler filan şişmişse hasta gibi duruyordur. ben müdür olsam hemen izin verirdim, millete bulaştırmasın diye.

litrelik kolanın içine bünyeye göre votka koyarak gün içinde alınabiliyor dedi bir arkadaşta bana.
ve müzikten uzak durmak gerekiyormuş

izne ciksin bir süre, olacagi ameliyat varsa olsun kurtulsun. illa iş yerinde olmasi gerekiyorsa kendini işe güce versin. kafasini kaldirmasin.

geçiyoooooooooo beni dinlesinn :) sevgisini hakedeni beklesin :)

burdan zetaheade selamlar konuyla alakalıdır :)

işe versin kendini. zorlasın gerekirse. denendi her türlü oluyor.

Ben hayalet gibi dolaşıp abanıyordum sigaraya.

(bkz: rec)

ispanyol rec.

hatta

(bkz: rec/@aboutablank)

bildiğim kadarıyla ki dslr makinalarda öyle oluyor çekilen fotoğrafa bu tag işleniyor yani dosya ayrıntılarında görebiliyor olması gerek.
iphone ile ilgilide şöyle bir olay varmış demo videosu filan var yardımcı olabilir;
www.saltpepper.net

Htc Android de var bu özellik istenirse aktif ediliyor lokasyonu fotoya ekliyor. iPadde de fotografları açınca yukarıda yerler sekmesi var oradan ulaşılabiliyor.

fotograflarin EXIF bligisinde oluyor bu data. oradaki enlem boylam bilgisini alip google maps'te aratirsaniz haritada gorursunuz.

(bkz: kampüs otel)
esentepe kampüsünde üniversite içinde o yüzden güvenilirdir fakat fiyatları bilmiyorum tam.

kampüs otel kapanmış olması lazım.
Merkezde ve serdivan çevresinde açılan baya bir yeni otel oldu hepsi 1-2 katlı ve güzel, fiyatları da 60-70 TL arasında değişiyor benim bildiğim kadarıyla.
Daha ucuz bir yer arıyorsanız polis evi, öğretmen evi gibi yerlerde şansınızı deneyin ya da öğrenci iseniz yurtkur'un yurdunda da misafir olarak konaklayabilirsiniz.

valla ben twitter kullanıcı adımı değiştirdim silip yenisini yazdım o bile sil yaz oldu muhtemelen olur gibi çöp kutundaysa canlandırmanı öneririm.

sil/yaz'ı yakalamaları önemli sanırım.:)

başına bela alırsın. hiç gerek yok.

evet sil/yaz ama fark etmeleri mucize olur.

farkederlerse alınır. anket değil dediğin için diyorum ki bir iki cümle daha yaz değiştir accık. farklı bi yorum daha kat yazacağın şeye. ekleme yaptığın için sil/yaz sayılmaz diye tahmin ediyorum.
tabi çöp kutunda duruyorsa entry canlandırmak daha mantıklı ve risksiz.

abartılmadığı sürece problem yok, olabilir öyle şeyler. anket başlık ya da "sözlükçülerin x sayfaları" başlıkları değilse neredeyse hiç sorun yok hatta.

lunedor haklıymış bu arada, farklı adresleri yazmış, tarihçesindeki sil/yaz uyarısı notunu kaldırdım.

tur fiyatları sömestr ile artıyor ama prag turları o civarlardaydı bir aralar şehir güzel hem mesafe çok uzak değil bir bakın derim.

vizesiz yerler seç tabii yeşil pasaportun yoksa. Makedonya bu dönem popüler. Hırvatistan da aynı şekilde. Beyrut derdim ama bölge heyecanlı biraz.

yeşil pasaportum var. prag mantıklı gibi geliyor.

bıdı bıdı

Lokantaya girdiğimde herkes hep bir ağızdan konuşuyordu.
Lokantaya girdiğimde her kafadan bir ses çıkıyordu.
Lokantaya girdiğimde herkes arı kovanına beleş bal geldi demişcesine (bkz: söz sanatı) vızır vızır konuşuyordu:)

lokantaya girdiğimde herkes uğultulu bir şekilde konuşuyordu.

susun artık, başım ağrıdı. sabahtan beri uğultunuzu çekiyorum!

susun artık, başım ağrıdı. sabahtan beri çene!

susun artık, başım ağrıdı. sabahtan beri yaygara!

şöyle bir kelime var bir de:
(bkz: hayhuy)

bu sesler rabarba olarak geçiyor bu terimi kullanarakta anlatabilirsiniz. tabiki yazılı metinin ne olduğu önemli
ayrıca leyla ile mecnun'da ismail abi bunu vir vir vir şeklinde ifade ediyor bense bıdı bıdı olarak ifade ediyorum dediğim gibi metne bağlı değişir.

hmm, bana lazım olan direkt efekt. yani pat diye vurdu'daki "pat" gibi. o yüzden "uğultu", "hep bir ağız" gibi yanıtları kabul edemeyeceğim. sanırım sorunun o kısmı eksik olmuş biraz.

bıdıbıdı tek bir kişinin gevezece konuşması değil mi?

vır vır

bikbik, bıdı bıdı, vırvır

bunlar hep aynı anlama geliyor ve yansıma sesler deniyor zaten. cümleye göre tek kişi için de olur, kalabalık için de.

Ugultu.
Rabarba+1

evet

hayır. iki göz arasındaki numara farkı 3 den fazlaysa bu haliyle gözlük alamazsınız.

örneğin
sol:+5.75
sağ:+1.25

ise

alacağınız gözlük;

sol:4.50
sağ:1.50

olabilir. diğer türlü takacağınız bir gözlük baş dönmesine neden olur.

Ama lenste böyle bir durum yok.

benim gozlugum lensten 1 numara geri. camlari degistirmeye usendigimden oyle kaldilar.

benim de gözlüklerim 0.75 geri, değiştirmiyorum 2 senedir.

genelde lens numaraları gözlük numaralarından daha küçük olur diye biliyorum. benim de, sorduğum bir kaç kişinin de öyleydi.

ufak numaralarda 0.25- 0.50 falanken bu fark numara arttıkça o da büyüyor. 9.50 falan benim gözlerim, lenslerim 8.00 numara.

hayır ve hatta ikisi içinde farklı bir reçete yazıyorlar o yüzden eğer gözlük kullanıyorum bu numara lens alıp takayım dersen olmuyor yani tekrar doktora uğranman gerek.

gözlüklerim
-4,75
-5,25

lenslerim
-4,50
-5,00

benim gözlük 1.5 derece geri. sadece geceleri taktığım için(sağımı solumu göreyim diye) camları değiştirme gereği duymadım. çok sıkıntı çıkarmıyor.

bu arada 18 yıldır (gözlük sonradan lens) kullanan biri olarak konuda ihtisas sahibi sayılırım. =P

yanlış yoldasın. geç olmadan dön o yoldan.

1. ablanıza sorun
2. bkz:aksasu onu almayı düşünüyorsanız büyük ihtimalle zaten yanlış yoldasınız.

ya da piyano öğrenmekten kastiniz nedir onu biraz açın, daha doğru yardımlar alabilirsiniz

@aksasu yanlış olan yol hangisi? piyano öğrenmek mi bu tip bir cihazı almak mı?

@kisa ablama sordum o bu tür bir cihaz kullanmadığı için bilmiyorum dedi ama parmak çalışmaları için iyi olabilir diye ekledi.
Öğrenmekten kastım hani sevdiğim üç beş şarkıyı çalayım kafamı dağıtacak bir uğraş için hani üzerinde emek harcayacağım bir hobi amaçlı yoksa tutup konser vermek, besteler yapmak gibi bir derdim yok.
Hafatanın 3-4 günü bir iki saat ablamın piyanosu ile çalışırım geri kalan zamanlarda da bununla evde çalışırım diye düşündüm çok mu yanlış?

ikisi de

neyse mantıklı cevap alabileceğim birileri olursa iyidir kötüdür ve NEDEN iyi veya NEDEN kötüdür hala öğrenmek isterim.

bu mudur?
startv.com.tr
büyük hali için;
twitpic.com

eyvallah resim budur bi de bunun arkasinda yazi olmadan siyah beyaz hali vardi o da varsa bi zahmet

valla bulabildiklerim bu kadar ama resmi mehmet turgut çekmiş ve esquire içinmiş google amcada biraz uğraşarak bulunabilir belki 2-3 dakikada bunları buldum ben gerçi dediğiniz haline de baktım pek göremedim :)

www.genckolik.net
ekleme yapılmış ama bu mudur?

@lunedor eyvallah
@nickini vermek istemeyen uye, bu da degil aslinda ama bu daha cok benziyor aradigima. hatta benim gordugum versiyonda tabelaya bi monte yapilmisti neyse sen de cok sagol

ben cevap vermeden geçiyorum ve cevap vermediğimin farkına bile varılmadığına göre soran kişiler çok samimi bir öğrenme isteğine sahip değiller geleneksel olarak soruyorlar çıkarımımı kendimce ispatlıyorum misal;
- nasılsın?
- (biraz duraklayıp) sen?
- bende iyi işte nasıl olsun blablabla
böyle oluyor genelde diyaloglar sadece yakın çevrem yemiyor bunu onlarada mevcut durumu söylüyorum "canım sıkkın" "iyiyim çok şükür" "eh idare eder işte" "standart" "lambadan cin çıksa siktir git diyecek durumdayım" gibi gibi ruh hali yansıtıcıları işte.

hah işte böyle uzun ve mantıklı cevaplar bekliyorum.

modlar silmeyin bu cevabımı

çok sıkıcı bir soru bu ya. ben fix aptalca şeyler söylüyorum. senden daha iyiyim, iç güveysinden hallice, dünden iyi yarından kötü filan. bazen de kıl kıl bakıyorum bir şey demeden bir daha sormuyorlar. iş yerinde özellikle kıl oluyorum. lan her gün ben rapor mu verecem, belli formalite diye soruyorsun işte. başınla selam ver, merhaba de geç. bak yine sinir oldum.

@lunedor +1 bana da çok oluyor şu olay:

ben:abi naber ya ?

karşıdaki:ooo michael naber yaa? yani önemli değil samimi ortamda sırf adetten soruluyor.ve karşıdaki iyiyim demeden o da nasılsın diye bi cevap veriyor. ama samimi bi ortamda değilsek hele ki ciddi bi ortamdaysak; iyiyim teşekkürler sizler nasılsınız cevabı kaçınılamzdır dostum.

farklı olma çabam olmadığı için iyi deyip geçiyorum ben o kadar üstüne kafa yorulacak bi soru değil.

@kollaps soruyu iyi okumamışsın sanırım. farklılık temalı değil, samimiyet temalı.

gözümsün.

arkadaşım, standart diye cevap verdi bi defasında.

Bizim bakkal alıştırdı, "normal" diyorum.

iyi yanları var.

bazı durumlarda, "afiyet olsun".

gözümsün.

benim için bir zevkti.

aman efendim, ne demek?

"ne demek" de olabilir, "benim için zevkti" de

ben hiç rica ederim diyemem mesela. he hö, kem küm.? "önemli değil" deyip sora bu dediğimden kendi kendime utandığım bile olur..

@klark, beni anlattın. bu arada hala tam olarak kafama yatan bi cevap alamadım hacılar.

eyvallah diyorum ben.

"ne demek" severim ben de.

bir de golfettin misali "teşekkür ederim" diyene "ayıbedersin", "teşekkür ettim" diyene de "ayıbettin" diyebilirsin. ben demem ama diyene de karışmam.

eyvallah derim.

mükemmelim biliyorum :D
( şu an yumurtladım ilk fırsatta bende deniycem )

eyvolle.

gülümserim.

"ne demek" için +1 hep bunu kullanırım eğer çok resmi bir durumsa "önemli değil ne demek" olarak süslerim, budur.

cenk durmazelden "eyvolle" bulaştı bana da.

estağfurullah.

önemsiz diyebilirsin.

bende rica edemeyenlerdenim de eğer karşımdaki erkek yaş ve konum olarak yakın veya altımdaysa "ayıpsın , ayıp ettin. vb." üstümdeyse "estağfurullah ben teşekkür ederim" mi kullanıyorum. Kadınsa da ikincisi olur genelde.

*estağfurullah ı yanlış yazmış olma olasılığım çok büyük.

önemli değil'den çok farklı değil ama teknik olarak uygun bi cevap sanırım soruya:
mühim değil.

ayrıca benim favorilerim:
ne demek.
tabii ki.
elbette.

yalnız "ne demek" dyince karşıdaki dediği şeyi tekrar söyleyebilir. bana oldu çünkü.

suç ve ceza,,,iki şehrin hikayesi favori 2 romanımdır.

glenn meade - kar kurdu

Jeff Abbott - Panik güzel kitap kesinlikle okumalısın. hele sevgilin alırsa daha bi iştahla okursun=)

Hakan Günday - Kinyas ve Kayra (Şahaserdir)

Max Barry- IRONI (Süper bir analiz)

Kuran-ı Kerim (Müslümansan) Not: Kimse okumuyor, din yozlaşıyor. Tavsiye edek dedik kızmayın.

her yere, özellikle "heyecanlı" kitap olarak suç ve cezayı öneren arkadaşları çok merak ediyorum. yeminle. nerde yetiştiniz? şu an neler okuyorsunuz? mahsus mu yazıyorsunuz bu kitapları yoksa ciddi mi? hani yazayım da entel görüneyim babında.

sizin sayenizde bir çok genç kitap okumadan soğudu, değil dostoyevski herhangi bir rus romanı dahi almıyorlar ellerine. rus klasikleri okuyoruz deyince köşe bucak kaçıyorlar.

nerden mi biliyorum? kitap kulübünde 19. yy rus klasikleri okuyoruz gelen tepkilerden biliyorum.

jean auel'in yeryüzü çocukları var. taşdevrinde geçiyor. öyle aman aman bir macera yok ama tuğla gibi kitapları elinden bırakmadan okuyorsun bir şekilde. tam eve kapan, kafayı çok yormadan oku kitapları. biraz öcülü böcülü gerçi ama ilginç teoriler var.

polisiye istersen lawrence block'un bütün kitapları. çıtır çıtır giderler.

klasiklerden hala okumadıysan m.cristo kontu ve 3 silahşörler. yine öyle yormadan akar gider.

okurken yorsun ama bırakamayım diyorsan bu kazuo ishiguro avunamayanlar.

jean christophe grange kitapları oldukça sarıyor

Monte Cristo Kontu
Kızıl Nehirler

yüzüklerin efendisi, silmarillion, hobbit.

sürükleyicilikse konu önerilerim olasılıksız, "aşırı gürültülü ve inanılmaz yakın" ve grange yazar kişisinin kitaplarının hepsi.

fantastik ve bilim kurgu'ya dalabiliyorsak baya bir var yahu.

clive cussler ve wilbur smith bir zamanlar teklerdi bu tip kitaplarda. bir dönem boyuna onları okudu yaz boyu. aynen etkisi dan brown ve grange okuyamamak oluyor. hele bu grange'ın bir tane kitabı okunduktan sonra diğerleri nasıl okunuyor anlayabilmiş değilim.

bak robert ludlum da vardır. bourne serisi. filmlerini izlediysen bile okunur.
trevanian vardır. gayet sürükleyici.

ağaca tüneyen baron/ italio calvino
akdeniz/ panait istrati
katmerli bela

@elanor marin: olur, öp! ehe ehe
agatha teyzemin kitaplarının sonunu bilmek zor ya. aşıyor o.

soruya cevap: türklerden kemal tahir kitaplarını da elden bırakmak zordur bak.

aha murat menteş denmiş nasıl unuttum ben:) dublörün dilleması ve korkma ben varım ki bu sırayla okunmasını öneririm
ayrıca son zamanlarda bir çırpıda bitirdiğim kitaplardan; erken kaybedenler - emrah serbes, mülksüzler - ursula k leguin var
aklımda yer etmiş kolay okunanlardan pek bilinmesede rock laneti - iain banks ve tabiki yazım dili sebebiyle(içerikte yoğun olsada kolay hızlı okunan) chuck palahniuk kitapları son olarakta yazım şekli sebebiyle bir çırpıda yazılmış olduğundan okunması da öyle olması gereken yolda - jack kerouac ve kırmızı pazartesi - gabriel garica marquez(bunu unutmuş olduğum için kendimi kınıyorum) böyle sayınca çok kitap oluyor o yüzden şimdilik ara veriyorum aklıma geldikçe yazarım birilerine faydası dokunur belki.

(bkz: çocuklar gibi)

halil sezai paracıkoğlu - paramparça?

türkçe'De senin insanlığını sikim tarzında bir soru mu bu?
yoksa nasıl özelliklerin var tarzında bir soru mu..
çevirisi tamam da anlatmak istediğin ne?

her iki şekilde de yazabilirsen über olur mesela :)

what kind human you are?
what fucking kinda human you are? olarakta hakaret amaçlı kullanılabilir gibi geldi.

what kind of a human being are you?!

what the hell kind of human are you?

what?

what's your deal mate/dude/fella/bro ? dersen de ne ayaksin sen, nedir senin olayin anlamina gelir.

bol bol yıka.sık yıkamak saçı uzatıyosa sakalıda uzatır kanımca.

sarmısak ve domates köse olmaktan korktuğumuz lise yıllarım geldi aklıma(:
valla işe yarar bir tarafı var mıdır bilmiyorum ama denemekten zarar gelmez sanki

sakal bu 2 günde uzar kasma bence.

sarimsagi ez,zeytinyagi ya da bademyagi ile karistir,ama badem yagi nispeten daha iyidir,sonra yüzüne sür bekle 3-4 saat,bir gün icinde cok cok iyi sonuclar alcaksin.

yapacak bir şey yok

iyi bir estetisyen bul ve ameliyat ol. böylece tıraş olduğunda maymun gibi olmazsın.

Bir Çin atasözü der ki: "Tuvalete git ıkın; ya alttan çıkar, ya üstten."

klasör seeneklerinden, görünmeyen dosyları gösterttir bakalım bi.

onu denedim. gizli dosyaları da sildim hatta.

biçimlendirme format farkından olabilir mi? fat32 ntfs disklere sağ tuşla bir bak bakalım aynı biçemdeler mi?

baktım şimdi ama hepsi ntfs gözüküyor.

düşük bir ihtimal ama bir dönem linux mint kurmuştum laptopuma ve windows üzerinde o partition dolu görünüyordu ama içerikte bir şey gözükmüyordu yani muhtemelen linux'un ayırdığı bölümün rezerve oluşu gibi bir durumdu acaba ikinci bir sistemin kurulu olma ihtimali var mı bilgisayarda?

bilgisayarım'a sağ tıklayıp yönet'i seç. oradan da disk yönetimine gir. diskin haritası görünecek, şöyle birşey:www.windows7password.net
istediğin bölüme sağ tıklayıp sil de.

ya da emin olamıyorsan bir ekran görüntüsü koy buraya disk yönetiminden. fikir verebiliriz.

tavuk ciğerini ve yürek denemediysen denemeni tavsiye ederim vefat etmeden önce mızmız bir kedim vardı ve bunu seviyordu pahalı mamalar dışında, oldukça ucuzdur sakatatçılarda bulunuyor rahatlıkla.

ttavuk ciğeri ve yüreği ucuzdur. ayrıca marketlerde ve kasaplarda çorbalık olaak satılan tavuk kemikleri vardır. çok ucuza kiloyla satılır. biraz sebzeyle beraber haşlayıp hepsini karıştırıp suyuna da ekmek doğrayarak verebilirsin. ekmek olaak da halk ekmek tavsiye ederim. daha besleyici ve lezzetli.
sonra hımmm ciğercilerde dana akciğerinin kilosu çok ucuzdu. koyun pahalı ama haberin olsun. onu haşlayıp yine suyunu ve ciğerleri ekmekle beraber verebilirsin.
her ikisini de haşladıktan sona tanelerini ayrı sularını ayrı kaplara koyup buzluğa atarsan ihtiyacın oldukça çözdürür verirsin.
ayrıca micho gayet güzel bir mama ve fiyatı da epeyce uygun. ben toplu alıyorum uzun zamandır. 15kglık çuvalı üretici firmanın online satışında 50 tl. iki kedim var ve öküz gibi yiyorlar. 15 kglık çuval 5buçuk ay kadar gidiyor bize.
kum olarak da alice topaklanan diyebilirim. 8-9 tl civarı 7kglığı. 2 kediye 3,5 hafta gidiyor yine bizim evde.

normalde çok pahalı bişeyler tüketmiyorlar zaten de, ondan yazdım "gerçekten sıkışık" diye. yani işsizim, iş aramak dışında yol parası vermiyim diye evden çıkmıyorum o derece, dışarda yemek gibi bi durum söz konusu bile değil :) bi kaç ay içinde toparlarım sanıyorum ama o bi kaç ay sağlıkları bozulmayacak şekilde olması kaidesiyle 1 lira bile daha az harcasalar benim için önemli.

dediğiniz sebzeli tarife baktım ama yerler mi emin değilim. zira benim mızmız olan ciğeri de bazen yiyor bazen yemiyor. bi de içine sebze girince ne yapar hiçbi fikrim yok ama denemeliyim galiba. michoyu da yazdım bir kenara, önce az bişey alıp yiyip yemediklerine bakayım. teşekkür ederim.

saçma gelebilir ama anlatın durumu pisilere. benzeri bir durumda ben de bulundum. benimkilerde nazlıydılar. baktım olacak gibi değil daha bi laftan sözden anlayanı aldım karşıma ve anlattım. durumun geçici olduğunu, daha farklı mamalar veremeyeceğimi, verdiklerimi yemek zorunda olduklarını vs. kendimi mi avutuyorum bilmem ama bence anladılar. ve o süreci sorunsuz atlatık. biraz kilo verdiler ama çabuk toparlandılar. şimdi tosun gibi uyuyorlar yanımda.

mama konusunda söylenebilecekler zaten söylenmiş.

kadıköy' de dersanelerin bulunduğu sokağın civarında bir petshopta 3 torbası 20 liraya sayılıyor kristal kum. fitay uygun gelirse tarif edebilirim yerini (adını unuttum).

normalde açık satıla proplan alıyorum mamayı. ambalajlısına göre nerdeyse yarı yarıya fark ediyor. sıkma canını, baktın olmadı mama desteği çıkabilirim.

bu arada okuyup bilen biri varsa, diyet (ya da aftercare) mamaların açıkta satıldığı bir yer söyleyen olursa sevinirim.

sanırım dersanelerin ordaki pet shopu buldum, ama 3 tanesi 24,99 olmuş kumların :) ya da farklı bir yere gittim, bilemiyorum. şimdilik kumu, ciğerleri aldık, şu sebzeli mamayı deneyeceğim. kum zaten uzun bir süre gider, mama da heralde 3-5 gün idare eder, sonrasına da bakıcaz artık.

Kullanma klavuzunda yazar ilk kullanım kısmında. Ama büyük ihtimalle tam şarj ettikten sonra çıkartıp kullanabilirsin.

teknosada bataryayı tamamen bitirin.12 saat şarjda durucak dediler ama kıllandım emin olamadım kılavuzundada kaç saat durucağı yazmıyo

@sanal hayvan +1
o tip piller tarih oldu artık ilk şarj sadece placebo etkisi.

Lion piller var artık arkadaş, ne ilk şarzı. 5 dkaka şarz et çıkar, geri tak geri şarz et, akşama geri tak. Artık farketmiyor. O olay eski tip bataryalar için geçerliydi.

Geçenlerde Yaşar Nuri birşeyler söylemişti, onların ışığında;
1. Allah senin ne yapacağını biliyor ancak kader bu değil (evladım çıkma dolabın üzerine düşersin)
2. Kader, doğa kanunu demektir. Yani, elmayı bırakırsan kafana düşer, kütle çekimi, manyetik alanlar sürtünme katsayısı vs. kader budur. camdan atlarsanız yere düşersiniz.
Pek tatmin edici gelmemiş olabilir ancak duyduklarım böyleydi.

Merakınız "madem herşey belli boşa yaşıyoruz" mu acaba?

zengin ailesi olanlar veya mükemmel genlere sahip olanlar hiçbir sıkıntı çekmeden gayet kaliteli bir hayat sürdürürken diğerleri ya bir gene bence kaderle açıklanacak şekilde şansla (steve jobs) ya it gibi çalışarak, uğraşak aynı hayatı elde ediyor ya da hiç elde edemiyor.

sonra diyorlarki hırsızlık kader değil o yüzden günah. e aq zengin bir ailede doğan adam tabiki hırsızlık yapmaz-vergi falan kaçırmak hariç- ama fakir adam bir şekilde yanlış tercihlerle de o yola itiliyor. sonra yok bu dünya adaletliymiş.

ya da küçük bir çocukken hastalık geçirirsin cart olur curt olur araba çarpar hayatın sikilir. bu nasıl adalet.

işte bu yüzden taktım bu kader konusuna.

Kader : İnsanın doğumundan ölümüne kadar yaşayacağı ve yapacağı herşeyin Alah tarafından önceden biliniyor olup, yaşamak durumunda olduğumuz bir süreçtir.

Allah için zaman kavramı yoktur, doğrudur. Bizim için geçmiş şimdiki ve gelecek zaman vardır, ama Allah katında herşey sadece bir andır, bizim için gelecek olan süreç, Allah katında olmuş bitmiştir.

Burda en çok dikkat edilmesi gereken nokta şudur. Kader yazılır ve bizde ona göre yaşamak zorundayız kanısı yanlıştır. Zaten böyle olsa kimse, dünyada yaptıklarından dolayı bir sorguya çekilemezdi, adil olmazdı. Ama Allah adildir.

Allah sonsuz ilmiyle ve zamandan bağımsız olduğundan dolayı, sizin yaşamınız boyunca, yapacağınız tercihleri, atacağınız adımları, geçeceğiniz yolları, ölümünüzü, zaten bilmektedir, daha siz doğmadan. Çünkü sizin doğmadığınız zaman dilimi ve sizin 50 yaşında oldugunuz zaman dilimi arasında 50 yıllık fark sadece, biz insanlar için vardır. Onun katında geçtiğimiz 15 milyar yıl ve kainatın kalan ömrü sadece bir andır.

Bir örnek verecek olursak olay aslında şudur. Yönetmen sizsiniz ve 50 kadar oyuncu topladınız sete ve dedinizki , doğaçlama oynayın, ben karışmıyorum, tercih sizin... Adamlar oynadılar, kendilerince, sizde oyuna göre senaryoyu yazdınız. Ve tekrar oynamalarını istedniz, arada bir farkla sadece, siz zaten olacakları biliyorsunuz.

Kısaca kader, yazılıpta oynamak sorunda olduğumuz bir senaryo değildir. Kader: bizim oynayıp bitirdiğimiz filimin, filim bittikten sonra yazılmış halidir. Tabiki burda adı geçen sonra kavramı bizim için geçerlidir.

Umarım, doğru ifade edebilmişimdir.

kader yok keder var kaarşim , içelim bi güzel.

yeterli bilgim olmadığından yanlış yönlendirmek istemem ancak zaten bunlar iki soru cevapla yanıtlanabilecek şeyler değil
öncelikle konuya islamiyet açısından baktığınızı varsayıyorum
bir çoğu benim tahminim, size soracağınız soruları bulmanızda yardımcı olur diye yazıyorum.
1. dünya nın adil olduğunu hiç duymadım
2. herkes kendi eylemlerinden sorumlu, şayet Allah' ın varlığına inanıyorsanız sizin sınavınızı değerlendirirken böyle basit bir şeyi gözden kaçıracağını düşünmemelisiniz. belki zengin birinin sakız sçalması daha büyük bir suç olacak fakir birinin baklava çalmasından? ya da şöyle olabilir mi; zor şartlarda yaşadın +1000 bonus, hırsızlık -85 ceza puanı, ama zengin kişi +150 bonus alıyordur belki?
Bunun yanında tek soru birşey çaldın çalmadın değildir sanırım
ayrıca zengin kişinin (duyduklarıma göre) imtihana dahil olan daha çok konusu var. elindeki parayı nasıl kullandığı ile ilgili vs.

@yazar oldum ben simdi: en son yazdığınız kader konusunun dışına çıkmış biraz. kader kolay anlaşılacak bir şey değildir, buraya yazılan bir kaç cümle de bir şey ifade etmez. yalnız @mauro eterna güzel ifade etmiş... size tavsiyem bol araştırma yapmanız, okumanızdır. son yazdıklarınıza gelince, yakın çevremize hatta kendimize bakarsak en basitinden bazı şeylere sahipken, bazı şeylere ulaşamamışızdır. klasik türk filmlerinde bile işlenen zengin kızın sevdiği erkeği elde edememesi, çok fakir bir ailenin çok mutlu olması, kaza geçiren birinin tekerlekli sandalyede bile en yakışıklı adamdan daha sadık bir sevdiğinin olması, zengin adamın çok çapkın kötü huylu olması bu böyle uzar da gider. İnsanoğlu da hiçbir zaman yetinmez olduğu için hep kendinde olmayan özellikleri görür. Daha çok çalışıp zenginden daha zengin olmak yerine fakiriz anasını satayım düşüncesi ya da aşırı kilolu belki de genetik kilolu olduğu için daha çok dikkat edip ve belki de bu şekilde yaşının ileriki yıllarında daha da dinç sağlıklı o zamanlar ondan zayıf olanlardan daha zinde kalacağını düşünmek yerine biz de şans olsa zaten ebru şallı olarak gelirdik gibi laflarla işi içinden sıyrılıyoruz. bilmiyorum neden böyleyiz sırf bizim millet mi böyle ama umarım istediklerimi anlatabilmişimdir. Etrafta yüzde yüz mutlu herşey süper olan biri yoktur. içini bilemeyiz insanların. o yüzden soruyorum ''Mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin'' :)

hacı var da her an her saniye yeniden yazıyoruz.

hacıt çok basit bir açıklamaya bakıyor;
- kader nedir? kader senin yaşayacağın her şeyin önceden belli olmasıdır. bunu geleceğe dönüş filmi gibi düşün.
- kader iki çeşittir, yaşantında senin değiştirebileceğin şeyler vardır, asla değiştiremeyeceğin şeyler vardır. insanlar yanılarak senin değiştiremeyeceğin şeyleri yalnızca kader sanır, tamam bu da kaderdir ama kaderini sen çizersin aynı zamanda.
senin değiştiremeyeceğin şey: anneni babanı seçemezsin müdür, basit. doğduğun ili seçemezsin...
senin değiştirebileceğin şey: spor yapıp düzgün beslenirsen daha uzun yaşarsın. bu da kaderdir, ama sen kaderini iyi yönde etkilersin.

bununla birlikte yüce yaratıcı sonuçta her şeye gücü yettiğinden senin gelecekte ne yapacağını da bilir, kaderini ve ne zaman öleceğini bilir, hayat hikayen bant kaydı olarak zaten elindedir, ama bu durum senin yapacaklarını etkilediği anlamına gelmez, yalnızca buna muktedirdir.

bir ateistin gözünden kader konusunu dinlediniz, hatam varsa affola. saygılar.

kader mevzusu karışık tabii islama göre yorumlarsak;
bilmemiz gereken iki üç tanım var levh-i mahfuz; irade-i cüz'iye ve irade-i külliye bunları araştırmak gerek.
bana kalırsa kader önceden bilinme durumu fakat islam'da allah inanmayı veya inanmamayı bile belirleyici olduğunu söylüyor ve aslında her şey allah'ın rızası ile gerçekleşiyor ve rıza göstermedikleri gerçekleşmiyor bu durumda bizim cüzzi irademiz yönelimlerle ilgili fakat olup olmaması kısmet, kısmet değilmiş kavramına giriyorki burada bilinmeden öte bir müdahale söz konusu yani bir nevi izin, yol çizili ve biz onu değiştirmek için bir şey yaptığımızda değiştirme şansımız var eğer izin olursa ama değiştirememe ihtimalimizde mevcut bu durumda başımıza gelenler bizim yönelimlerimiz+verilen izin şeklinde.

yani kötü bir hayat bir miktar bizim suçumuz bir miktar bize izin verilmeme durumu yalnız burda şöyle bir durum var levh-i mahfuz'da yazılı olan kader değiştirme gücü allah'ta var o yüzden dua kaderi değiştirir diye bir söz mevcut şöyleki; vekil(tevekkül), veli(mevla), merhamet(rahman), cömertlik(latif), dualara cevap veren(mucib, vehhab) gibi kavramlar doğru yöne yöneldiğimiz ve dua ettiğimiz zaman isteklerimizin doğruluğuda göz önünde bulundurularak gerçekleşebileceği söyleniyor yani irade-i külliye kısmında bizim istediğimiz fakat olmayan bir şey var ise ya isteme şekli yanlıştır(türbe, hoca, büyü veya kuru kuru isteme) ya da istediğimiz şeyde bizim göremediğimiz bir yanlış vardır sonuçta kusur bizde oluyor yine bu durumda savrulan yapraklar değiliz anlamı çıkıyor.
yalnız en tehlikeli kısım bence şurası her şeye gücü yeten(kadir) bu noktada dua ile bu iş olsun ve hayırlısı bu olsun diye istemek mantıklı hani hep bir örnek vardır ya paran olunca sapıtıcaksın belki o yüzden sana para nasip olmuyor diye işte burada her şeye gücü yeten bir güçten param olsun ve sapıtmayayım diye istemek mantık içinde tutarlı o zaman olmama sebebi biraz havada kalıyor.

konuyu dağıttım galiba toparlamam gerekirse kader kavramı kur'an da tam olarak geçen bir kavram değil bilinme kısmı dışında bu bilinme kısmının değişme ihtimali de geçiyor ama dediğim gibi allah'ın hükmü esas o yüzden şöyle bir ayet var bunu yapacağım demeyin inşallah yapacağım diyin gibi işte bu inşallah kısmı kaderimiz gerisi özgür irademiz. kader ne sadece bilinmesi ne de çizilmiş bir yol ikisi arasında bir mevzu tam olarak kavramakta, kabullenmekte oldukça zor.

kader yok,kelebek etkisi var.

gelecek ve gecmis kavramlari garip kavramlar,bana yasadigimi kanitla gibisinden,bir gün uyanip tüm bunlarin ,burada yazanlarda dahil,rüya olup olmadigini bilemezsin.

tüm algilar beyninde isleniyo.hersey beynin oyunu olabilir.neyse,tanri yol mol sunmuyo.

dedigim gibi hayatta herseyi biz yapiyoruz,iyi kötü ,tanri kavramini sucliyicak biri aradigimizda ya da avunmak istedigimizde ortaya cikariyoruz.

cünkü böylesi daha kolay,hayatta her sey senin secimlerine bagli.

bazı olguların sonuçları kaderdir mesela yer çekimi ya da daha afili ismiyle arz cazibesi.

bu soruya yıllaar önce biri şu kapıya çıkan bi cevap vermişti: benim bi çocuğum olsa,önüne bir tabak ıspanak ve bir çikolata koysam, onun çikolatayı seçeceğini bilirim,çünkü onu tanırım. bizi yaratan,bizi benim çocuğumu tanıdığımdan daha iyi tanır,ve onun ilmi sonsuzdur. onun önceden bilmesi,her şeyi önceden yazıp çizdiği ve bizim de yazılana göre oynadığımız anlamına gelmez.

ayrıca şu da ilgili gibi geldi,farklı bi bakış:
Laplace'ın Şeytanı Pierre-Simon Laplace tarafından 1814'te yayınlanan bir makalede belirtildiği üzere evrendeki her atomun yerini ve hareketini bilen ve bu sayede evrenin ve kainatın bütün bir geçmiş ve geleceğini bilen sanal bir varlığın mevcut olduğunu iddia eden düşünsel bir deneydir. Laplace'ın makalesinde nedensel determinizmi kavramsallaştırdığı ifadesinin özgün hali şu şekildedir:

“ “Evrenin şimdiki halini geçmişin sonucu ve geleceğin nedeni olarak ele alabiliriz. Bir an için evrenin tüm güçlerinin ve bunu oluşturan tüm varlıkların konumlarını anlayabilen bir canlı olduğunu düşünürsek, ve bunun bu verileri inceleyebileceğini de düşünürsek, aynı anda evrendeki en büyük varlıklardan en küçük atomlara kadar her şeyi hesaba katarak bir hesap yaparsa, hiçbir şey belirsiz değildir ve gelecek de, aynı geçmiş gibi, onun gözlerinin önündedir.”

geek362.wordpress.com

bana sorarsan kadere inanıp inanmadığımı tam bilmiyorum:) eğer inanmak istiyosan böyle şeyleri çok düşünmeden kabullenmek gerekiyor galiba biraz.

yeni eklenti eklediyseniz onları gözden geçirin.

yok eklenti falan eklemedim. son güncelleme yapalı 1 hafta oldu 6 gündür sorunsuzdur. dünden beri olan bir şey bu.

firefox'ta araçlar-seçenekler-gelişmiş-ayarlar(bağlantı)-vekil sunucu yok'u işaretleyip denediniz mi?

@lunedor ordan kaldırıyorum, ancak kafası esince geri geliyor. korkutum açıkcası port'dan falan birileri bilgisayarıma saldırı falan mı yapıyor diye

hmm çalıştıra regedit yazıp
HKEY_LOCAL_MACHINE\SOFTWARE\Microsoft\Windows\CurrentVersion\Internet Settings
kısmındaki ProxyEnable 0 olmalı eğer 1 değeri atanmışsa 0 olarak düzeltip tekrar deneyin olmadı bir trojan gibi görünüyor verdiğiniz bilgilere göre antivir yükleyip taramanızı tavsiye ederim.

eklenti güncellemesinde olmuş olabilir mi? bende aynı sorun vardı mozilla wiki'de de vardı aynı sorunu yazanlar. sonuçta eklenti suçlu çıktı.

ışıl kalem veya ışıklı kalem.

1- kaymakamlıkta.

ben de nasıl itiraz edebilirim diye bakınıyorum. gazetecileri geçtim, muhalefet partilerinin de hükümetin adamı olduğuna inanıyorum artık.

1. yazılmış zaten kaymakamlı
2. maalesef bu Zorunlu Genel Sağlık Sigortası yani özel sigortam var veya ben istemiyorum deme şansımız yokmuş.
3. şu an için böyle bir duyum yok fakat ben bu yasanın çok uzun süreli olacağına inanmıyorum çünkü anayasa ile çelişen maddeler ve çok saçma uygulama boşlukları var sanıyorum özellikle 31 ocak sonrası devlet aleyhine tazminat davaları ile aihm'ye kadar gidecek bir süreç başlayacaktır.

daha iyi kavramı senin ihtiyacına göre belirlenebilir.

benim wireless ihtiyacım vardır, senin bluetooth gibi.

İstediğin özellikleri sol menüden seçip, çıkan sonuçlardan seçim yapman mantıklı olacaktır.

galaxy gio ile bir karşılaştır derim sanırım 100TL civarı cebinde kalır çıkmaktansa arada fazla özallik farkı yok zaten

hep derim, tekrar diyorum: o seviyede huawei ideos x5

www.compare-cellphones.org

www.compare-cellphones.org

işsizlik maaşı alıyorum ben de. okuduğuma göre işsizlik sigortası bitim tarihinden 10 gün önce başvurulması gerek. çünkü maaştan zaten sigorta kesintisi yapılıyor.

Teşekkürler cevap için ve ben internet üzerinden başvuru yaptım işsizlik sigortasına bu ayı da kapsayacağı için GSS saçmalığından yırtıyorum galiba.

1. evet.
2. çoğu zaman ödemek gerekir.
3. yok.

alacağınız filmlerin dağıtımcıları ile temasa geçin.

mümkünatı yok böyle bir temasın yani bahsettiğim belki yüzlerce film ve sahne bir çoğu yabancı ve aralarında çok eskilerde var, hepsinden izin almak zaten oldukça uzun sürecek prodüksiyon kısmından çok daha uzun sürer.
not olarak ticari bir amacı olmayacak projenin yani reklamdı yayınlanma amaçlı filmdi vs değil oldukça deneysel bir çalışma.
ha youtube'taki hayran videoları gibi kullan ticari değilse nerden bilecekler diyeceksiniz, dediğim gibi deneysel bir iş ve olurda ilgi çekerse ilerde başıma iş açmasın diye soruyorum.

ticari amaçlı kullanmadığın sürece kimse sklemez. Yarat hacı sen. Burada da paylaşmayı unutuma bitince ;)

www.hostelbookers.com

hostelbookersdan tabiki baktım ben buradaki insanların deneyimlerini soruyorum.

dağ kaldır

chilout'un bir kaç şubesi var istersen diğer şubelerinide bir araştır ve world house hostel var benim deneyimlediklerimden hepsi tavsiye olunur.

planet paprika var hemen fransız kültür'ün arkasında epey iyi. yine o civarlarda, akbank sanatın arasından girdiğinde solda bir hostel olacak, o da fena değildi.

hepsinin kendine göre artıları eksileri var. :)

-Taksit imkanı sağlayan: Piyasadaki yaygın kartlara genelde her yerde taksit yapılıyor zaten. Yalnız işte bazı siteler ve mağazalar belli kartlara özel avantajlar sunuyor. Gittigidiyor'da axess'e 3 taksit yapılıyor mesela, vatan bilgisayar'da world'e indirim veya fazladan taksit imkanı vardı vs. Her işletmeye ve karta göre değişiyor bunlar.

-Puan muan biriktiren (uçak bileti ve otellerden özelliklle): Bunu da yaygın kartların hepsi yapıyor işte. Uçak ve oteller için belki bunlara yönelik karlar daha fazla biriktiriyordur mutlaka ama tam bilmiyorum. (shop and miles, pegasus kart vs.)

- -Havaalanı imkanları sağlayan: World platin, Akbank'ın Wings'ini alırsan bu bankaların havalanlarındaki lounge'ları var. Aynı şekilde pegasus kart (advantage) alırsan pegasus lounge'lardan faydalanabiliyorsun.

--1 otomatik ödeme talimatı ile hesap kesim ücretini almayan: Bir ödemeye hesap kesim ücretini almayan olacağını sanmıyorum. Düzenli ödersen çoğu banka aradığın takdirde iade ediyor ücretleri. Bir tek bonus vazgeçmiyor diye duymuştum bu ücretten. (yanlışsa birisi söylesin, düzelteyim) Hesap işletim ücreti almayan veya az alan kartlar da var. Asya Bank'ın kartı için ödenmiyordu sanırım. Aynı şekilde ziraat'ın kartı için yıllık 3 tl ödeniyordu, gene ziraat maximum için yıllık 10 tl falandı, bir zaman önce.

sıklıkla uçak seyahati yapan biriyseniz shop&miles'ı tavsiye ederim ayrıca taksit konusunda cardfinans kullanıyorum tek çekimleri sonradan taksitlendirebiliyorsunuz internet şubesinden gerçi bunu yapan başka banka kredi kartlarıda var finansbanka bulaşmam dersen bir araştır.
ek olarak yine garanti'nin flexi kartı mevcut ister bonus ister diğer özellikleri değiştirebiliyorsunuz keyfinize göre.

taksit hepsinde var zaten.

2. ve 3. maddeye istinaden mil kartı bakman gerekiyor. karşılaştırma yapan bir sürü yazı var nette. örnek:

www.tuketicifinansman.net
www.milkartlari.com
akilligelisim.com

şarj problemi var o modelin fakat telefonu kullanmayı tam anlamıyla ogrendikten sora bu problemi kendiniz çözebiliyorsunuz gereksiz uygulamaları kapatarak vs.dün geceki güncellemelerden sonra görünüm, şarj, ve hafıza sorununu büyük ölçüde halletmişler gördüğüm kadarıyla. kesinlikle o fiyata alınabilir en iyi telefon.

Huawei IDEOS X5 ,fiyat performans açısından en iyisi.arkadaş tavsiyesiyle almıştım çok memnunum.

Ben çok anlamıyorum açıkçası. O yüzden çok da güvenmeyin tavsiyeme. Ama Samsung'un Galaxy serisinde güzel telefonlar var. Samsung'un teknoloji konusunda Apple'la yarıştığını duymuştum. Son yıllarda telefon piyasasında bi saygınlık da kazandı. Bi araştırın isterseniz...

samsung galaxy gio veya huawei ideos x5 ikisi dışında o civarda bir fiyata telefon almak israftır, bence tabii :)

dogalgaz ile tanismamis komur kullanilan illerde bulunur diye dusunuyorum.

tekfen derince fabrikasında bu tip kazan mevcut.

askeri tesislerde de bu tip kazanlar mevcut hala. bir de devlete ait eski fabrikalar da falan vardır. çok daha büyüğünü istiyorsan termik santraller.. :)

Akaryakıta yahut gaza geçmemiş okullara bakın. Kazanları aynen öyle. Yakındaki bie okula gidip müdüre/müdüre yardımcısına sorarsanız, onlar bilirler hangi okulda var/yok, yönlendirirler sizi.

lütfen okuyun: (bkz: çok ram yemek kötüdür)

bu açıklama soruma yanıt olmadı sevgili @celeron 300a, yine de bilgilendirme için teşekkür ederim ancak bahsi geçen firefox;
- kendisi çalışırken bilgisayarı yavaşlatıyor, diğer yazılımları önlüyor
- kendisi de yavaş çalışıyor.

yani... bu çocuk olmamış mozilla demek istiyorum.

benim de aklıma şu bakınız geldi okuyunca
(bkz: task manager ile benchmark yapmak)

vay arkadaş, derdiniz yanıt vermek mi benle mi uğraşmak mı anlamıyom :D
bilgisayar yavaşlıyor işte, task manager'dan geçmişim, gözümle görüyom yavaşladığını, az rem yese, cpu yemese kaç yazar.
lamer'ım, ergenim, bilgisayardan ctrl alt del'e basmak kadar anlıyom ama 2 kere 2 de 4 ediyor, yavaş lan bu firefox...

firefox'u hızlandırma yöntemleri mevzut. hatta,
(git: www.wikihow.com) burda ve burada:
www.techradar.com
burada yazılanları yaparsan belki ram yemesine değil; ama tarayıcıyı kesinlikle daha hızlı yaparsın.

derdimiz seninle uğraşmak değil ama bilgisayarların belli bir kapasitesi oluyor ve task olayınında belli bir ram ihtiyacı yani şimdi ben tata araba alayım ama 200'e çıkmıyor bu diyeyim olur mu? olmaz olay o yani.
evet yiyiyorlar da adamlar sana bana gıcık veya ram üreticileriyle anlaşmalı olduğundan değil günümüzde oluru bu o işin explorer daha beter o 15mb dediğin zamanlarda baktığın web sayfaları şimdikiler gibi değildiki.

valla ekşisözlük yıllardır ekşisözlük abi, adamlar animasyon oynatmıyor ya anasayfada... gmail de öle.
facebook farklı ama onu kabul ediyom evet.
nese gençlik yardımlar için sağ ol, bunları deniycem. dediğinize göre netbook'la nete girmemek gerekiyor, yeni bilgisayar bakmak gerek.

uyuyorum.

gidip işe yarayacağım şeyler yaparım. en kötü yemek yaparım, birileri yer doyar. kimse yemese ben yerim kendimi doyurur işe yararım.

herkes mutlaka bir boka yarar diyip ne boka yaradığımı bulmaya çalışıyorum. genelde böyle anlarda anneanne ya da babaanneme gidip onları mutlu ediyorum. ya da birilerine bir faydamın dokunmasını sağlamaya çalışıyorum.

28.media.tumblr.com

jersey shore a bakıyorum

kitap okuyorum babadan kalma bir içgüdüyle sanki işe yarar bir şeyler yapıyormuşum hissi veriyor.

lustral 100 mg 2x1

fiyat/performans açısından inca'nın modellerine bakmanızı öneririm gerçi çift hdmi olmayabilir ama çoklayıcı kullanarak çözebilirsiniz bu durumu.

bu hayatın sen bakarken soyunamıyorum yasasıdır.

çekim yasası mı?

kader kısmet yasası

cekim yasasidir belki de sevgili mahone . ama benim asil takildigi ve gozlemledigim su: - salak sevgili mevzularindan ornek veriyorum : mesela sevgilin veya arkadasinla kavga ettin. telefonda aramiyorsun bikac gun, o seni ariyor falan. sonra cat diye sen ertesi gun deli gibi aramak istiyosun,arasin diye bekliyorsun ama o aramiyor. ben bunu suna yoruyorum : ben aramak istedigim icin onun arayasi gitti.durum benim enerjimle ilgili yani.. iste tam da bunu ogrenmek istiyorum. bu basit bir ornek ama genellestirilebilir de..ve benim hayatimda genel bu sekilde isliyor,iliskilerimde,elde ettigim,edemedigim seyler vs

bunun açıklaması şöyle:

çekim yasası için çaresizlik, panik ve sabırsızlık işlemiyor.
yani bir şeyi çok isteyecek ve sonra unutacaksın.
bir şeye ciddi şekilde takılıp, çaresizce kıvranırsan, bu enerji alanını "bozar".

mesela para konusu.

parasız insan çaresizlik içinde para ister ve sürekli parayı düşünür.
ordan gelen parayla şunu ödeyeyim, öbürünü böyle yapayım der ve parayla uğraşır.
ama parası olan insan çaresizlik içinde para düşünmez.
parasını harcar, yatırım yapacaksa yapar ve geleceğine güvenir.
geceleri uykusu kaçmaz daha çok param olsun diye.

yani dediğimi yapar. ister, ama onu istediği andan sonra başka şeye yönelir.
böylece yolladığı enerji bozulmaz ve misyonu belirgin haliyle, sade şekliyle kalır.

çok kabaca oldu, ama durum bu.

Yasa demeyin şu safsatalara gözünüzün yağını yiyim.

kaçan kovalanır.

the secret? hatta detayı olarak kuantum düşünce tekniği?

tek başına mühendislik girişkenlik gerektirmez ama toplantılarda sunumlarda falan lazım olabilir. o yüzden avantajdır gibi geldi bana.

satış varsa işin içinde evet, girişkenlik gerekir.

mühendislik türkiye'de çokta kendi anlamında yapılan bir meslek değil benim eski şirketimin profili şöyleydi, 6 mühendis 5'i satışta çalışıyor ben ise teknik birimdeydim, satıştakiler için belirttiğiniz özellikler elzem ama benim yaptığım işte müşteri muhataplığı istediğinden bu özellikleri istemeselerde olması gereken özelliklerdi yinede fabrikada/şantiyede çalışacaksa işçilerle anlaşabilecek kadar sosyallik şart sonuçta ya satış ya sorumluluk gerektiren işler oluyor mühendislere verilenler.

Ne olursan ol senin saydığın o özellikler insanın öne çıkmasını sağlıyor e doğal olarak da şirkete de daha çok öne çıkma şansı sunmuş oluyorsun. Bence çook kapalı kapılar ardında tek çalışacaklar dışında tüm elemanlarımın öyle olmasını isterim. Sadece satış değil, bi toplantıda iki kelimeyi doğru dürüst konuşamayan adamın bence profesyonel dünyada yeri yok pek.

olmuyor o bildigim kadari ile. filmlerde oluyor ama.

dpi değeri önemli
fakat ekteki resimde o ölçü baskı çamur olur.
bir ihtimal yardımcı olması açısından şunu araştırmanızı öneririm; (bkz: interpolation)

bir alternatif olarak;
iyi bir yazıcıdan çıktı alıp ve bu çıktıyı drum(tamburlu) tarayıcıda tarayıp ebatı büyütebilirsiniz veya baskı yapan ve işini bilen bir yer size bu konuda yardımcı olabilir.

çözünürlük artmaz, azaltılabilir. Ancak boyutu büyütebilirsin o ayrı.

photoshoptaki resulation'dan bahsediyosun sanirim

image > image size> resulation

baski icin 300 yapsan yeterlidir

@lutah sanırım o dediğin özellik sadece boyutunu değiştiriyor. aynısı ifranview da da yapılıyor. ben görüntü kalitesini arttırmaktan bahsettim. yani pixel sayısını arttırma, ne bileyim mesela bir videoyu 360p den 1080p ye yükseltebilmek falan filan gibi... ama kendi kendime akıl, fikir diyorum. böyle bir şey nasıl mümkün olsun ki, ben öyle bir umut sormuştum zaten...

interpolation başlığını inceleyiniz komşu piksellerin rengine göre piksel ekleme metodu eğer dpi değerini yükseltirseniz boyutu büyüttüğünüzde bozulma azalır ve digital dünyayı küçümsemeyiniz lütfen :) çoğu şey mümkün zamanımızda, eminim o resimden 50x70 kaliteli sayılabilir bir resim almanız mümkündür.
alternatif metodu(yazdırıp-taratma) ebat büyütme amacıyla kullanmış ve bez baskıda gayet kabuledilebilir bir sonuç almış idim, bilginize.

yolda

the dharma bums var. ya da 'zen kaçıkları'.

yoldayı okumuştum,çok sbır gerektiren bi kitap hocam baya da kalın,göze alıyosan yoldayı kesinlikle tavsiye ederim.

Kesnlikle yolda

tabiki "yolda"
her kitap okuyorum diyenin okuması gereken bir kitap.

Aklima ilk gelen sey, "eger disleriniz kotu durumdaysa gitmeyin" oldu : )

Sizi reddederkenki ses tonu, mimikleri, tavri, varsa kurtulma cabasi, vs. gibi etkenler de onemli. O anlari keske burdan izleyebilsek de objektif bir degerlendirme yapabilsek.

Kizlari anlamak zordur derler, dogru. İnsanlari da anlamak zor.

Ama bunu, "bu kizi anlamak niye zor yahu, o kadar konustun niye kahve icmedi" anlaminda soylemedim. Zaten her muhabbet ettiginiz kisi de sizle ekstra baska aktivitelere kesinlikle katilacak diye bir sey de yok.

O an icin sizle o oyunla alakali seyleri paylasmak istemis ve paylasmis da olabilir. Devaminda hayatinda olmanizi istiyor anlami cikmamali illa ki.

Ben olsam, (tamamen kisiye gore degisebilir) mesaj atar ve "O gunku paylasiminiz icin tesekkur ederim" ya da "merhaba" benzeri bir mesaj atardim ve duruma gore hareket ederdim.

Birden diş hastasi olarak karsisina cikmak onu itebilir.

Ama diyorum ya, insan vaaaaar, insan var, belki ciksaniz karsisina güler ve hos bir tekrar gorusme olur.

seviyosan git konuş bence abi.

sadece iyi muhabbetten hoşlanma çıkarımı yapmak istemedim ben de dediğiniz gibi. mesaj atma, facebook ekleme olayına sıcak bakmıyorum, stalker modu yaratır diye.
bu arada benim de aklıma dişlerim geldi önce :) ama birkaç ay önce baktırmıştım, sağlıklılar.

not: klişeyi kullanmak için yazdığınızı biliyorum ama sevme durumu yok daha zaten.

bu konular fazla öznel. karaktere göre oldukça değişim gösteriyor o yüzden mevcut durumdan ziyade genel bir yorum olarak ben bir şeyler hissettiğim herkes için elimden geleni hep yaptım, ısrar gerekli tabiki dozunda olarak. çoğumuz ilk görüşte aşık olunacak tipler değiliz diğer vasıflarımızı bilmeleri için insanlarla diyaloğa ihtiyacımız var o yüzden genel önerim bir bahaneyle tekrar görüşmek ki bu cesareti gösterir kadınların çoğu da bu cesarete davete icabet ile karşılık verir sonrası kısmet zaten.
ha ben ısrarcı oldum noldu derseniz bir bok olmadı o ayrı tabii bu benden kaynaklanıyor olabilir şevki kırmaya gerek yok :)

o gece ayrılırken sana kibar davranmışsa diye söyluyorum:
eger kibar davranmışsa gülümsüyorsa gibi sıcak davranmayı gösteren birtakım işaretlerde bulunmuşsa illa ki hoşlandı, olumlu bakıyor diye bir sonuc da cıkaramayız. cunku kendisi gercekten cok kibar da olabilir vs..
ayrıca traviata nın da dediği gibi, gidip te yekten dişlerinize baktırmayın, he illa ki o planı uygulama gibi bi düşünce varsa kafanızda çiçeğinizi alın gidin, ama dişlere baktırmayın:)

Israr edenlerin başarı yüzdesi düşüktür ama sürümden kazanırlar. Paranoyak bir şekilde minik bir ihtimal hesabı yapalım.

1) Hatunun sevgilisi vardır, gece flörtleşmek istemiştir sen uzatmış olursun işler senin açından da hatunun açısından da pek iyi olmaz.

2) Hatunun sevgilisi vardır, sallantıdadır, sıkılmıştır, kafasını dinleyesi vardır. Sen ısrarla peşinden gidersen iyice bunalır.

3) Sevgilisi yoktur, iki muhabbet edeyim diye yaptığı hamleden sonra sen sarınca pişman olmuştur, sittir git diyememiştir kibarlığından, uzatırsan gene hüsran.

4) Sevgilisi yoktur, hoşuna gitmişsindir, onu bardan kaldırdığın bir hatun olarak görmeni istememiştir, ulaşman için yeterli bilgiyi verip ya olursa demiştir.

O kadar garip yaratıklar ki bu hatunlar, ısrar edersin olmaz, ısrar etmezsin niye bu kadar çabuk vazgeçtin derler gene olmaz. En temizi ısrarcı ol sürümden kazanırsın. Sadece 4. şık için bile "ona minik sürprizler yap"ılabilir

ilk evine bırakmayı teklif ederek (hanımkızımızın gözünde belki fazla ileri gittiğiniz için) normalde kabul edecek olsa bile kahve teklifine evet diyememiş olabilir. ben kendimi kızın yerine koydum, kahveye evet derdim ama ilk sorunuz ortamı bi germiş olmalı.
bence bir şekilde tekrar dene. facebooktan mesaj atmak da olur gayet. muayene bahanesiyle birden karşısına çıkmanız da tatlı bir hareket. dişleriniz sağlıklıysa :)
iyi şanslar

ona bir şekilde size ulaşma şansı verin; eğer gerçekten hoşlandıysa iletişime geçecektir. Hoşlanmadıysa üstelemenin ya da israrcı olmanın bir anlamı yok.

Arkadaş olarak eklemeden Facebooktan mesaj at bence,derdini güzel kibar sevimli bir şekilde anlat. istiyorsa bir şekilde ışık yakacaktır

bence dis kontrolune gitmek facebooktan mesaj atmaktan daha stalker ambiyansi yaratir..

diş kontrolüne gitmek çok sıkıntı yaratmaz stalkerlık babıda çünkü konuştuk hatta bir gün geleyim yirmiliklerimi çek filan diye de şakalaşmıştık ama ben vazgeçtim gitmekten. Kız hoş olduğu için, fazla anlam yüklemiş olmam olası.
teşekkürler yanıtlar için.

heee musteri kapmis yani :P. saka bir yana muhabbeti gecmisse gidebilirsiniz tabi. ama hemen ertesi gun falan gidilirse yine bir stalkerlik hissi yaratabilir. bekleyin biraz derim.

cinsiyet?

sevgilim=kız arkadaşım

giysi yada takı olabilir ama farklı bişey olsun ve hayvanları da sever diyosan

oyuncakariyorum.com

bana doğum günümde hediye gelmişti. Odamda her ona her baktığımda mıncıklayasım geliyor. bu arada yaşım 22 :)

Sanırım en güzel hediye kendin bulacağın hediye olur. Bi eksiği falan varsa onu alabilirsin. Birlikte geçirdiğiniz güzel bi an veya mekan varsa onu hatırlatıcak bişeyler olabilir. Pofuduk hayvancık ayıcık köpecik falan olabilir. :)

aslında kedilere bayılıyor ama yurtta kalıyor kedi alamam yerini tutacak bişey bulabilirmiyiz, belki başka bişey yurtta bakılabilecek yaşlar 23..

@cimi yorumunu okuyunca aklıma geldi. bende sevgilimle ayrı illerdeyim ve buluşmalarımız haliyle sınırlı yerlerde oluyor. genelde buluştuğumuz mekanların bizim için önemli konuların geçtiği mekanların fotoğraflarını çekip birleştirdim. daha sonra o resimleri tek tek numaralandırdım. ayrı bir kağıda yaşadığımız o mekanlarla ilgili bir hikaye yazdım ve ilgili mekanın numarasını verdim. mesela, seni ilk gördüğümde(12).... gibilerinde devam edip gördüğün yerin fotosunun numarasını koymalısın. vs..

@kilokalori güzelmiş zaten buna benzer güzel bişeyle karşısına çıktımm dediğim gibi güzel bir video hazırladım bunun için çok mutlu oldu. bu sefer elle tutulur bişey diye düşündüm. Dediğim gibi yurtta kalıyor, kedilere bayılır ama bakamaz o yüzden öyle bi hayvan alamam :) belki su kablumbağası falan olabilir yada senin verdiğin oyuncağın aynısın kedisi varmış o olabilir :) bilmiyorum güzel şeyler geliyor... bunlar güzel ilerlemeler.. :)

daha önce de gönderdiğim gibi bu da aynı türden

www.petbesinleri.com

farklı türleri de olabilir. uyuyan oyuncak yavru kedi ama karın bölgesi nefes alır gibi şişip iniyor.

daha başka fikri olan yokmu senden başka @kilokalori, bu arada çok teşekkürler yardımın için :)

Anka Kuşu kolye internete bak var bir kaç çeşit hani küllerinden doğumu simgelemesi açısından yeni başlangıcınızın.

çok teşekkür ederim @lunedor, hala fikirlere açığım..